You are on page 1of 2

Search

Please con*rm your account. We've


Change
Log In a con*rmation link to
sent Resend
Email
İsik.murathan@2college.nl
Sign Up

Evliya
more Çelebi’nin Diliyle Yaşadığı
Dönemdeki
Job Board Padişahların
Tasvirleri
About
Evliya Çelebi’nin Diliyle Yaşadığı Dönemdeki Padişahların
Press , 2020
Tasvirleri

Fatma KÜÇÜK AK Abdulkadir Dündar


Blog

People

Papers

Terms

Privacy

Copyright

We're Hiring!

Help Center

less

Sertifikalı Eğitim Programı


Online Eğitim Programı
Sertifikalı uzaktan eğitim programıyla
işaret dilini öğrenin. Ücretsiz eğitim!

iienstitu.com

Evliya Çelebi’nin Diliyle Yaşadığı Dönemdeki Padişahların Tasvirleri  3643 

 şehriyârî 16   olmayı başarmıştır. Çelebi Seyahatnâmesi ’nde, bizzat padişah tarafından musahipliğe
kabul edildiğini Sultan IV. Murad’ın dilinden aktarmaktadır. 
"- Evliya şimden gerü mahrem-i râz-ı nihânımızsın, fâş mekün. 
"- Evliya sana destûr ve seni afv edüp vâcibü'l-ri‘âye eyledim ve şimden gerü sana çûn-
çerâ ve kapu-baca yokdur, musahibimsin, deyü bir sammûr kürk ihsân etdikde...”
(Seyahatnâme,  C.I, s. 115) 
Evliya Çelebi, musahibi olduğu IV. Murad’ın gündelik yaşamına ve özel anlarına tanıklık
etmiştir. Çelebi’nin ifadeleri padişahın kudretine yönelik olsa da, Çelebi, sultanın  çakır   denilen
içkiden içtiğini ve hatta içki içtiği için öldüğünü söylemekten de çekinmemiştir. Bu sebeplerden
yola çıkarak, dönemin canlı tanığı Çelebi’nin IV. Murad tasvirini çağdaşlarından daha özgün ve
daha gerçekçi ifade ettiğini söylemek mümkündür. Evliya Çelebi, IV. Murad’ı yakından tanıdığını
yazdığı hilye  ile ortaya koymaktadır. Bu hilyeyi “ Hîn-i hilye-i Sultan Murâd Hân” başlığıyla
okuyucuya sunmaktadır.
“Hîn-i hilye-i Sultan Murâd Hân : Kâmetleri bülend-bâlâ ve vücûd-ı şerîfleri cesîm ü
şahîm ve vech-i hüsnleri müdevver ve lihye-i şerîfleri siyâha mâ’il ve açık kaşlu ve âlâ
gözlü beyâzı çok idi ve kitifleri vâsi‘ ve mübârek miyânı rakîk ve bâzûları kalın ve
mübârek dest-i şerîfleri şîrâne pençe idi. Devlet-i Âl-i Osmân'da böyle bir zâbit ü râbıt
ve âdil-i hunhâr, celâlî ve eşkıyâ-küş  asker-keş, Rüstem-salâbet, bedî‘-şecâ‘at  pâdişâh 
gelmemişdir.” (Uzun boylu, iri ve şişman vücutlu, yuvarlak güzel yüzlü, siyah sakallı,
açık kaşlı, beyazı çok ela gözlü, geniş omuzlu, ince belli ve pazuları kalın ve mübarek
elleri aslanpençesi gibiydi. Osmanlı devletinde böyle bir güçlü yönetici, adaletli,
isyancıların kanını içen, eşkıyayı kıran, asker sürücü, Rüstem gibi güçlü ve yiğit bir
 padişah gelmemiştir ) (Seyahatnâme,  C.I, s. 103)
Evliya Çelebi’nin, IV. Murat’ı ayrıntılı olarak tasvirlediği yukarıda belirtilmişti. 
Seyahatnâme’de, “Evsâf -ı Murâd Hân”   başlığı altında Murad’ın neredeyse tüm vasıflarını
maddeler halinde sıralamıştır. Çelebi’ye göre, Bağdat ve Revan Fatihi Murad Han geniş omuzları,
kalın ve düzgün parmakları, kaslı pazularıyla çok  güçlü, çevik bir yiğittir. Mesela bir seferinde ikisi
de insan ejderhası gibi olan Melek Ahmed Paşa ile Musa Ağa’yı kemerlerinden yakaladığı gibi
 başının üzerine kaldırıp bir gürz sallarmışçasına havada yedi sekiz kere döndürmüştür.
(Seyahatnâme, C.I, s. 118) Diğer bir örnekte de Eski Saray’dan attığı cirit Beyazıt Câmi minaresine
isabet etmiştir ve  Çelebi’ye göre bu atış mucize derecesindedir. (Seyahatnâme,   C.I, s. 119).
Matrakbazlıkta da hızlı ve yaman olan hüner sahibi padişahın, sürekli yanında duran 200 okkalık
(1okka:1215gr) somaki taşından gürzünü her an sağ eliyle kaldırıp çevirdiğine Çelebi defalarca
şahit olmuştur (Seyahatnâme,   C.I, s. 120). İpekli elbiseler ve poladi kumaşlar giyinmeyi seven
 padişah, yıldırım gibi at süren bir binici, aldığı hedefi vuran bir kemankeş ve avcı, gürbüz er aslan
gibi gerçek bir pehlivan, iyi bir yönetici, düşmanlarını avlayan vakar sahibi bir şahsiyettir. Evliya
Çelebi, sultanı çok kan döküp her gün onlarca adam öldürten bir hünhar (kan dökücü) ve
kassapbaşı gibi tabirlerle niteleyerek IV. Murad’ın imtiyazsız, sert ve otoriter mizacını
vurgulamaktadır (Seyahatnâme,   C.I, s. 120). Ayrıca, halkla hasbihal eden, yoksul ve zayıfın
yanında olmaya gayret eden, küçük büyük her kesimle aracısız konuşan derviş huylu bir padişah
olarak da tanımlamaktadır. Çelebi, böylece IV. Murad’ın yeri geldiğinde mutlakiyetçi, yeri
geldiğinde de yumuşak huylu olduğunu aktarmaktadır. Evliya, tüm bu anlattıklarının kendi
gözlemleri olduğunu ve başka hükümdarlara yapılan övgüler gibi anlaşılmamasını özellikle
vurgulamıştır. 

Geh nâfe gibi eyle diri deşt -i mu‘attar


Geh gonca- sıfat gülşene gel ziynet -i bâğ ol
 Dâdâr-ı cihân eylemesin âlemi sensiz
 Her kande isen Padişehim dünyede sağ ol  (Seyahatnâme,  C.I, s. 114) 
16 Padişah musahibi. 

www.turkishstudies.net/turkishstudies 

3644 Fatma Küçük Ak - Abdulkadir Dündar 


 
“Bu mertebeler kemâl-i kuvvetinden nâşî zor -âverlikdendir. Ba-husûs ni‘met-i
Perverdigâr ile ni‘met-i na‘îmiyle perveriş bulmuş ekûl pâdişâh idi. Böyle Rüstemâne
etdiği işleri ne Sâm ü Zâl ve ne Nerîmân ne Efrâsiyâb ü Güstehem etmemişdir. Anlar
meddâhlar dilinde memdûhdur ammâ bu pâdişâhın niçe kerre şecâ‘atleri manzûrumuz
olmuşdur .” (Seyahatnâme, C.I, s.119) 
Seyahatnâme’de IV. Murad aynı zamanda, kültür-sanat yönü kuvvetli ve sanat hamisi bir
sultan olarak da tasvir edilmektedir. Döneminde İstanbul’un, imaretlerini, alametlerini, hayr at ve
hasenatlarını ve diğer bütün vasıflarını tahrir ettirme emrini vermiştir. Evliya Çelebi, bu istek
üzerine Tarihçi Solakzâde’nin17  Evsaf-ı Konstantiniyye adlı eseri yazdığını bildirir (Seyahatnâme,
C.I, s. 247-250). Padişah, sadece İstanbul’u değil Mısır dâhil tüm Osmanlı şehirleri için de bu emri
vermiştir (Seyahatnâme,   C.X, s. 105,146). IV. Murad hat sanatında ve diğer hünerli  işlerde
zamanının birincisidir  ( Seyahatnâme, C.I, s. 119). Dönemin şairleri Nef ’i ve Cevri ayarında şiirleri
vardır. 600 sayfalık divan sahibidir ve ayrıca bestekârdır.
Çelebi, IV. Murad’ın alışkanlıklarını da konu olarak almaktadır. Padişah, bir haftayı sekiz
güne çıkarmıştır. Cuma günleri âlimlerle dini ilimler konuşur. Cumartesi günleri musiki dinler.
Pazar günleri meddah ve şairlerle can sohbeti eder. Pazartesileri oyuncu, çengi ve taklitçilerle
eğlenir. Salı günlerini koca bilgelerinin tecrübelerini dinler. Çarşambaları salihlerle ve perşembeleri
de dervişlerle vakit geçirmektedir (Seyahatnâme,  C.I, s. 120). Evliya’nın anlatımlarından yola
çıkarak IV. Murad’ın ilimden, bilimden, şiirden, müzikten, içmekten ve sohbetten keyif aldığını
söylemek mümkündür (Taştan, 2011, s. 254). Evliya Çelebi padişahın vasıflarını her fırsatta dile
getirmiştir . Tüm ciltlerde IV. Murad’ın gücüne, kuvvetine, savaşçı ruhuna ve hünerlerine atıfta
 bulunarak, tarihte İslam dünyasına böyle haşmetli ve kudretli başka bir padişahın gelmediğini
söylemektedir.

Resim Resim Resim 13  


Resim 11-12-13:  Resim 11, IV. Murad, tahta çıktığı ilk yıllarda, İspanyol asıllı bir ressama
atfedilir , TSM, 17-390 (Algundiş vd. 2000,  s. 310). Resim 12-13, Sultan IV. Murad Bağdat Seferine
çıkarken, anonim, 1640 sonrası, TSM, H. 2134. Y. 1a. (Algundiş vd. 2000, s. 330, 331)
Sultan IV. Murad, döneminin Avrupalı ressamları tarafından yapılan portrelerin bazılarında
sakalsız genç sultan görünümündedir (Resim 11). Osmanlı minyatür geleneğindeki tasvirlerde ise
değişik tiplerde tasvir edilse de en karekteristik olanı Bağdat Seferi’ne çıkarken resmedilmiş at

17  SolakzâdeMehmed Hemdemî: (Ö. 1658) Osmanlı tarihçisi. Bkz. Özcan  A. (2009). Solakzâde Mehmed Hemdemî,
Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 37, 370-372. 

Turkish Studies, 15(8) 

Evliya Çelebi’nin Diliyle Yaşadığı Dönemdeki Padişahların Tasvirleri  3645 

üzerindeki portresidir (Resim 12-13). Bu portre sonraki dönemlerde yapılan IV. Murad tasvirlerine
de etki etmiştir. IV. Murad döneminde yazılmış Evliya Çelebi’nin dışındaki önemli eserlerde de IV.
Murad’ın tasviri yapılmıştır. Bunlardan Peçevi18 ve Katip Çelebi19’ nin aktarımları şöyledir; 
Peçevi; “Boyu uzun, vücudu iri ve şişman, mübarek yüzü yuvarlak, sakalı seyrek ama
köse değil, açık kaşlı, gözleri ela beyaz tenli, tahta oturduğunda tahtı dolduran, vücudu
öyle heybetli bir padişahtı ki, yalnız Osmanlı sultanlarında değil, belki öteki İslam
hükümdarları arasında bile, bu kadar güçlü, kuvvetli, eli kanlı, gözü pek ve savaşkan bir
 padişah görülmüş değildir, huyu gayet neşeli ve şendir, tereddütsüz herkesle konuşur,
tek başına dolaşarak, çevrede olan biteni anlamakta ondan üstün bir kişi düşünülemez
idi”der.” (Alguadiş vd, 2000, s. 311).
Katip Çelebi; “... cümle zamânımızda anlar kadar pâdişâh-ı âl-i câh görülmedi. Kuvvet-i
yed ve şiddet-i batş‑ de yegâne ve isti’mâl-i silâh ve alâtda ve harbde müfred-i zamâne
idi. Musâ Paşa’dan menkûldür ki harem-i hümâyûnda silahdârlığı hizmeti ile müşer‑ ref
iken nice defa gel silahdâr deyip sağ elleri ile kuşağından kaldırıp yâl   ü bâl ile
Hâsoda’yı devr ederlerdi. Nice ref’ eylerse öyle indirip kuvvetlerine fütur gelmezdi.”  
(Taştan, 2011, s. 253) 

Resim 14: IV. Murad sarayda işret meclisinde, anonim, 17. yüzyıl, TSM, H. 2148, y.11b. 
Evliya Çelebi’nin IV. Murad tasviri ile çağdaşları  Peçevi  ve  Katip Çelebi’ ’nin
 betimlemeleri karşılaştırıldığında benzer ifadelere rastlanılmaktadır. IV. Murad, verilen tasvirlerde
ordusunun başında sefere çıkan bir sultan modeli olarak, gücüyle, kuvvetiyle ve yetenekleriyle
tasvir edilmiştir. Dönem minyatürleri, Çelebi’nin tasviriyle paralellik gösterse de Çelebi göz
rengine varana kadar daha detaylı bir betimleme yapmaktadır. Ayrıca Çelebi’nin Sultan IV.
Murad’la ilgili verdiği özellikli bilgileri doğrular nitelikteki diğer bir tasvir ise, IV. Murad’ın bir
meclis sahnesidir. Sarayda tahta oturan sultan, elinde bir içki kadehiyle resmedilmiştir (Resim 14).

18 Târîh-i Peçevî: Peçuylu İbrahim Efendi’nin (ö. 1059/1649 [?]) Kanûnî Sultan Süleyman dönemi başından 1640 yılına

 
kadar gelen Osmanlı tarihi. Bkz: Hanz E. (2007). Peçuylu İbrahim, Türkiye  Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 34, 216-
218.
19  Kâtip Çelebi: XVII. yüzyıl Türk ilim dünyasının müsbet düşünceyi temsil eden büyük siması ve çeşitli konulara dair

 pek çok eserin müellifi. Bkz: Gökyay Ş. O. (2002). Kâtip Çelebi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, 25, 36-40.

www.turkishstudies.net/turkishstudies 

3646 Fatma Küçük Ak - Abdulkadir Dündar 


 
Saltanatı 17 yıl süren IV. Murad, 1640’ta 28 yaşında ebedi hayata göçmüştür. Çelebi
 padişahın ölümü için iki sebep belirtmektedir. Bunlardan birisi Bursa’da Yıldırım Bayezıt’a kızıp
Türbesi’ni tekmelemesidir (Seyahatnâme, C.II, s. 28). Diğeri ise içkiye tövbesi olmasına rağmen,
tövbesini bozup yeniden içkiye başlamasıdır   (Seyahatnâme,   C.I, s. 104). Evliya Çelebi, yaklaşık
 beş yıl nedimi olduğu IV. Murad’ın vefatıyla derinden üzülmüştür. Bu üzüntüyü eserinde sultana
ithaf yazdığı mersiyeyle ifade etmektedir 20.  Ölümünün ardından babası I. Ahmed’in türbesine
kardeşlerinin yanına defnedilen. IV. Murad’ın sonrasında tahta kardeşi şehzade İbrahim geçmiştir.
2.5. I. İbrahim (1615-1648)
Evliya Çelebi Seyahatnâmesi ’nde Osmanlı padişahlarını, tahta geçiş sırasına göre
kronolojik bir silsilesiyle birinci ciltte aktarmaktadır. Çelebi, ilgili bölümde IV. Murad’ın ardından
“İcmâl -i cülûs-ı Sultan İbrâhîm Hân-ı Şehîd  ibn Sultan Ahmed Hân”   başlığıyla Sultan İbrahim’in
(1615-1648) saltanat yıllarına yer vermektedir 21 (Seyahatnâme,  C.I, s.126).
Sultan I. Ahmed’in yedi şehzadesinin en küçüğü olan Sultan İbrahim 1640’ta saltanat
makamına çıkmıştır. Aynı yıl Evliya Çelebi, yarım asırdan fazla sürecek seyahatlerine
 başlayacaktır. Seyahatleri sebebiyle uzun yıllar payitahttan ayrı kalan Çelebi’nin, padişah
anektotlarında sıkça kaynak gösterdiği babası kuyumcubaşı Derviş Mehmed Zılli’de bu yıllarda
vefat etmiştir (Seyahatnâme,   C.III, s. 246). Öte yandan aynı yıllarda Azak, Eflak -Boğdan ve
Hanya-Girit gibi önemli fetihler olmuş ve Evliya’da bu fetihlere bizzat katılmıştır (Seyahatnâme,
C.I, s. 128). Bundan mütevellit Çelebi ilk ciltte, Sultan İbrahim’e ait bölümde genel  olarak
kullandığı anlatım düzenini oluşturmuş, başlıkları atmış fakat bu başlıkların altını boş satır olarak
 bırakmıştır (Seyahatnâme, C.I, s. 127). Evliya’nın bu alanları boş bırakmasındaki sebep payitahtan
uzun yıllar ayrı kalması gibi gözükse de tek sebep bu değildir. Diğer bir sebep deÇelebi’nin ilgili
 bölüme dair notlarını kaybetmiş olma olasılığıdır. Çünkü Seyahatnâme’ de Sultan İbrahim’in
 bölümünde olduğu gibi bazı kısımlarda da boş bırakılan satırlar bulunmaktadır. Seyahatlerinin
sonunda  seyahatnâmeyi  kaleme alan Çelebi, muhtemelen seyahatleri esnasında aldığı notlardan
 bazılarını kaybetmiş ve başlığını attığı bölümleri bu sebeple dolduramamıştır. Elbette  ki farklı
ciltlerde Sultan İbrahim’e ait bilgiler yer almaktadır. Bunlar daha çok Çelebi’nin daha önemli
gördüğü gazalarla ilgilidir. Çelebi, bu gazalara genişçe yer vermesine rağmen, padişahın tasvirinde
ketum davranmıştır. Tasvir konusunu sadece birkaç cümleyle sınırlı tutmuştur. Tüm padişahlar
için kullandığı şablona sadık kalarak anlatımına cülus tarihi ile başlamıştır. Çelebi’nin, tahta çıkan
Sultan İbrahim’in 25 yaşında olmasına rağmen aklının olgunlaşmamış, kemale ermemiş olduğunu
 belirtmesi dikkat çekicidir. İlgili cümle aşağıda yer almaktadır (Seyahatnâme,  C.I, s. 126). 
“Fî şehr (---) sene 1049 (1639-1640). Merhûm Sultan Ahmed Hân'ın yedi
şehzâdesinden İbrâhîm Hân  küçük idi. Mevlûdu Tershâne bâğçesi'nde mütevellid
olmuşdur. Hîn-i cülûsunda (---) seneye bâliğ idi. Ammâ âkıl u  bâliğ değil idi.”
(Seyahatnâme,  C.I, s. 125)
Evliya Çelebi, Sultan İbrahim dönemine dair anlatımlarını aynı bilgiler çerçevesinde
tutarak farklı ciltlerde defaten aktarmaktadır. Çelebi’nin tasvir denilebilecek birkaç cümlesine
göre; Sultan İbrahim, oğlu şehzade Mehmed gibi uzun boylu (Seyahatnâme,  C.I, s. 131), gürbüz,
güçlü, kuvvetli ve dinç bir vücuda sahiptir (Seyahatnâme,  C.I, s. 129/C.II, s. 246). Buna karşın
temiz kalpli, hile bilmeyen, karşısındakine inanmaya hazır saflıktadır (Seyahatnâme, C.V, s. 238).

20
 Evliya Çelebi’ Seyahatnâmesi ’nde Sultan IV. Murad için yazdığı mersiye; 
“Mersiye-i merhûm Gâzî Murâd Hân:
 Dâd elinden bî-bekâ gerdiş-i devvâr âh-dâd
Sen murâdın aldın ammâ halkı etdin nâ-Murâd
 Böyle bir şîr -i Hudâ'yı hâke saldın âh-kâr
 Kime dâd etsen elinden kim ede feryâd u dâd” (Seyahatnâme,  C.I, s. 125) 
21  I. İbrahim hakkında ayrıca bkz: Börekçi G. (2009). İbrahim I,  Encyclopedia of the Ottoman Empire , Ágoston G.,
Masters B. (Ed.), Facts On File Inc. An imprint of Infobase Publishing, 262-263. 

Turkish Studies, 15(8) 

Canlı Dersler
Verimliliğinizi Arttırın
Gelişiminizi ve ilerlemenizi destekleyecek
olan bu fırsatı kaçırmayın. Şimdi kayıt olun!

iienstitu.com

Evliya Çelebi’nin Diliyle Yaşadığı Dönemdeki Padişahların Tasvirleri  3647 

Evliya Çelebi’nin Hamit Efendi Medresesi’nden ders arkadaşı olan fakat ilim sahibi
olmayan padişahın musahibi Cinci Hoca, musahibesi Şekerpare Hatun ve bunlar gibi çok yakınında
tuttuğu kişiler onu rahatlıkla kandır arak kötü alışkanlıklara sevk etmiştir (Seyahatnâme,  C.I, s.128-
129). Sultan İbrahim, iktidarda hedefini şaşırarak, sadece hazzın ve beden mutluluğunun  peşine 
düşmüştür . Kadın sohbetine düşkünlüğü, rüşvet alması, köşkleri bile samur kürkle döşeterek
savurganlık yapması, etrafındakilere yüklü miktarda paralar dağıtması ve vasıfsız kişileri önemli
mevkilere ataması büyük tepkilere yol açmıştır (Seyahatnâme,   C.I, s.171,172/C.V, s.31).
İmparatorluk hazinesini telef ederek tüketen ve bir padişaha yakışmayan hareketleri olduğu
düşünülen Sultan İbrahim 1648 yılında tahtan indirilmiştir.
“Bir Hâtem-i Tay ve Ca‘fer -i Bermekî haslet sâhib-i kerem pâdişâh  idi. Eyle cömerd
ehl-i kerem idi kim ednâ bir âdeme ve bir musâhibe hâtûna bi rer Mısır hazînesin kerrât
ile ihsân etmişdir. Ve dâ’imâ fukarâlara in‘âm edüp çerâğ-efrûhte ederdi.” 
(Seyahatnâme,  C.I, s. 171-172) 
Evliya Çelebi, yukardaki cümlede Sultan İbrahim’in kişisel yönlerini aktaran ruhsal bir
 portre çizmektedir. İfadelere baktığımızda Çelebi’nin olumlu gibi gözüken cümlelerinde kinayeli
 bir anlatım söz konusudur. Çelebi, padişahın çok cömert olduğunu söyler ancak öte yandan o kadar
cömerttir ki en değersiz insanlara ve kadınlara defalarca fazla miktarda paralar verdiğini bildirerek
aslında Sultan İbrahim’i eleştirmektedir. Çelebi’nin sultana dair anlatımları genel olarak bu
çerçevede kalarak kapsamlı bir fiziksel tasvir içermez. 

Resim 15 Resim 16  
Resim 15-16: Resim 15, Sultan İbrahim Han, anonim, 1645 civarında, İstanbul Deniz Müzesi
Kitaplığı, 2380, s. 29-28 (Algundiş vd. 2000,  s. 334). Resim 16, Sultan İbrahim Han, anonim, 1640 -48,
Varşova, Biblioteka Narodowa, Boz. 165, y. 1b. (Algundiş vd. 2000, s. 335).
Evliya Çelebi, Sultan İbrahim’in tasvir anlatımında yer verdiği fiziksel güç ifadelerini IV.
Murad tasvirinde de kullanmıştır. Her ne kadar Çelebi, Sultan İbrahim’i oğlu şehzade Mehmed’e
 benzetse de döneminin kaynaklarında Sultan İbrahim’in kardeşi IV. Murad ile benzerliği ön
 plandadır. Tarihçi  Nâima’da bu bu duruma dikkat çekerek, Sultan İbrahim’in boyu, posu ve
heybetliliği ile kardeşi Sultan IV. Murad’a benzediğini bildirmiştir. (Alguadiş vd., 2000, s. 313). Bu
 benzerlik Sultan İbrahim döneminde üretilmiş minyatürler incelendiğinde  de farkedilmektedir
(Resim 15-16). Hatta tahta oturur vaziyetteki I. İbrahim’in minyatürü, IV. Murad’ın işret meclisi
minyatüründek i biçiminin tekrarıdır (Resim 14-15) (Alguadiş  vd., 2000, s. 334). Evliya Çelebi
anlatımlarında bu benzerliği ifade etmez, ancak söz konusu iki padişahın tasvirlerinde aynı
tabirlerin olması dikkat çekicidir. 

www.turkishstudies.net/turkishstudies 

3648 Fatma Küçük Ak - Abdulkadir Dündar 


 
Sultan I. İbrahim, tahtan indirildikten bir hafta sonra tutsak olduğu saraydaki odasında
cellat Kara Ali tarafından boğularak öldürülmüştür (Seyahatnâme,  C.I, s. 129/C.II, s. 246). Evliya
Çelebi eserinde, şehit  olarak tabir ettiği Sultan İbrahim’in öldürüldükten sonra amcası Sultan I.
Mustafa’nın yanına defnedildiğini bildirmektedir   (Seyahatnâme,   C.I, s. 129/C.II, s. 246). Sultan
İbrahim’in ardından oğlu şehzade Mehmed Osmanlı tahtına geçmiştir. 
2.6. IV. Mehmed (1642-1693)
Evliya Çelebi’nin eserinde tasvir ettiği son Osmanlı padişahı IV. Mehmed’tir 22. Sultan
Mehmed, henüz yedi yaşındayken 1648’de saltanat makamına çıkmış ve saltanatı 39 yıl sürmüştür
(Seyahatnâme,  C.I, s. 130/C.II, s. 247). Seyahatnâme’ de geçen son tarih dikkate alınarak (1683)
Çelebi’nin, Sultan IV. Mehmed’in saltanat yıllarına, en azından 35 yıl tanıklık ettiğini söylemek
mümkündür. Çelebi’nin neredeyse ömrünün yarısı bu döneme rastlamaktadır.
IV. Murad’ın musahipliğinden sonra saraydan uzaklaşan Çelebi, IV. Mehmed’in 1650’de
akrabası olan Melek Ahmed  Paşa’yı sadrazam atamasından sonra, sarayla yeniden sıkı bağlar
kurmuştur (Seyahatnâme, C.I, s. 93). Melek Ahmed Paşa IV. Murad’ın kızı İsmihan Kaya Sultan
ile evlidir. Kaya Sultan aynı zamanda IV. Mehmed’in kuzenidir. Paşanın sarayına sık sık uğrayan
Çelebi, bu ortamlarda Sultan IV. Mehmed’e kendini tanıtma fırsatı yakalamış ve sonrasında da bir
takım görevlerle padişahın huzuruna pek çok kez kabul edilmiştir. 
Çelebi Seyahatnâmesi ’nde, IV. Mehmed’le  olan diyaloglarını aktarırken onu birden çok
gördüğünü ve padişahında onu pekiyi bildiğini ifade etmektedir (Seyahatnâme,  C.V, s. 58/C.V, s.
283/C.VIII, s. 32/ C.VIII, s. 342). Seyahatleri yarım asırdan fazla süren Çelebi’nin V. Ciltte “İşbu
 sene bin altmış dokuz târîhi mâh-ı Receb'inde (Nisan 1659) sa‘âdetlü pâdişâh-ı âlem-penâh Sultan
 Mehemmed Hân- ı Gâzî   ile Anadolu vilâyetlerinde celâlîler üzre sefer-i hümâyûn olup gitdiğimiz
konakları ve âsâr -ı acîbe ve garîbeleri menzil -be-menzil beyân eder ”  başlığıyla yer verdiği
 bölümde bu seferki seyahatinin IV. Mehmed ile olduğu anlaşılmaktadır (Seyahatnâme,   C.V, s.
136). Anadolu’da Celaliler üzerine IV. Mehmed öncülüğünde gerçekleşen bu seyahat “Pendik -
Gebze- Heleke Kalesi, İzmit, İznik, Kara Kilise, Pazarköy, Engürücük, Gemlik, Filedar Kalesi,
Bursa, Boğazhisar” istikametinde oldukça uzundur. Çelebi’nin hayatında bir ilk olan bu gezi onu,
IV. Mehmed’in  yakın tanıklarından biri yapmaktadır. Tüm bunlardan dolayı Çelebi
Seyahatnâmesin’de IV. Mehmed’in fizyonomisine dair kapsamlı bir tasvir yapabilmiş ve bunu
“ Hilye-i Sultan Mehemmed Hân-ı Râbi”   başlığıyla kaleme almıştır. İlgili bölüm aşağıda
sunulmuştur. 
“Hilye-i Sultan Mehemmed Hân-ı Râbi‘: Gerçi hîn-i cülûsda (---) yaşında gâyet za‘îf
ü nahîf sabî idi. Ammâ gâyet reşîd ü necîb ve akl-ı Arasto ve halîm u selîm idi. Ba‘dehu 
yigirmiye bâliğ oldukda sayd ü şikâra mâ’il olup kesb-i hevâ etmeden tarâvet hâsıl edüp
vasatü'l-hâl semîn ü cesîm olup cesedi cüssedâr ve sînesi ber-karâr ve mübârek kitifleri
vâsi‘ ve zahrı  vâsi‘ ve mübârek miyânlarından aşağısı tavîl idi. Ve kadd ü  kâmetleri
 pederi gibi kadd-i bâlâ idi. Ve bâzûları semîn ve yed-i mübârekleri arslan pençesi gibi
vâsi‘ idi. Ve vech-i şerîfi vecîhü'l-manzar idi. Açık kaşlı ve ala gözlü ve şîrîn sözlü ve
münevver yüzlü idi. Ve şekl ü şemâyilde ve güftâr u reftârda gûyâ bir sâhib-kırân idi.
Hakkâ ki yine şân-ı şerîfleriyçün cemî‘i ilm-i nücûmda ve ilm-i cifrde İbrâhîm Hân oğlu
Yûsuf nâm bir pâdişâh olup hüsn-i Yûsuf-misâl olup kırân sâhibi olup şarka ve garba
velvele salup cümle kâfiristâna ve re‘âyâ ve berâyâya ve celâlî ve cemâlîlere vâveylâ
salup Venedik ve Nemse ve Leh ve Çeh ve Rûs ve Maskov diyârların harâb ü yebâb
edüp Yûsuf-sıfat  bir pâdişâh-ı gayyûr ola deyü cümle ceffârlar  böyle istihrâc edüp tahrîr
etmişler idi. (IV. Mehmed’in dış görünüşü; Gerçi tahta çıkışında (7) yaşında gayet zayıf
ve ince bir çocuktu. Ancak gayet yetişkin, zeki, Aristo akıllı, sessiz ve sakin idi. Yaşı
yirmiye ulaştığında avcılığa merak saldı. Açık havada dolaşmaktan dolayı dinçlik

22 IV.
Mehmed hakkında ayrıca bkz: Börekçi G. (2009). Mehmed VI,  Encyclopedia of the Ottoman Empire ,
Ágoston G., Masters B. (Ed.) Facts On File Inc. An imprint of Infobase Publishing, 370-371.

Turkish Studies, 15(8) 


Find new research papers in: Physics Chemistry Biology
Health Sciences Ecology Earth
DOW N LOSciences
A D P D FCognitive Science
Mathematics Computer Science

You might also like