ı kümdarı Nu'man b. Münzir'in Ukaz pana- şartlara uymadığını belirttiler ve verdiği
HİMAYE yırına gönderdiği kervanın himayesi ko- himayeyi geri almasını istediler. Bunu du- (~l.o.:>:ll) nusunda çıkan ihtilaf ve arkasından geli- yan Hz. Ebü Bekir ona himayesini iade et- Cahiliye devrinde şen olaylar "yevmü'n-Nahle" ile sonuçlan- tiğini ve bundan böyle Allah'ın himayesi- ve İslam'ın ilk dönemlerinde mıştır (Said el-Efgan!, s. 165-167). Mek- ne sığındığını bildirdi (Buharı. "Mena~ı Araplar arasında keli tacirler, güney ve kuzey ticaret yolla- bü'l-enşar'', 45). yaygın olan bir müessese. L __ı rı üzerindeki kabilelerle kervanların hima- BİBLİYOGRAFYA : yesi konusunda antlaşmalar yapmışlardı. Lisanü'l-'Arab, "bfr", "I:ıbl" md.leri; Kamus Sözlükte "korumak, zarar verecek şey Kervanların dışında münferit yabancı ki- Tercümesi,!, 51, 844; Buhfıri,"İman", 39, "Ze- lere engel olmak" anlamına gelen hima- şilerin geçişinde de güvenlik için eman kat", 9, "Feza'ilü'l-Medine", 1, "Cizye", 9, 10; ye kelimesi terim olarak kişi, aile, aşiret şarttı (Cevad Ali. v. 628-630). "Ferii'iZ", 21, "Büyff", 2, "Menfil5ıbü'l-enşiir", 45, "i'tiŞam", 5, "Şalat", 4, "Edeb", 94; Müslim. ve kabilelerin herhangi bir saldırıya karşı Araplar kabilenin gücünü, şerefini ve "Müsafırin", 82; İbn Hişam. es-Sire 2 , il, 381; birbirlerini korumasını ifade eder. Arap- nüfuzunu göstermesi bakımından kendi- İbn Sa'd, et-Taba~at, 1, 128-129; İbnü'l-Esir. el- lar çevresindekileri himaye eden kimse- lerine sığınanları himaye etmekle övünür- Kamil, il, 41-42; Kirmani. el-Kevakibü 'd-derari ye "hami'l-humeyya" derlerdi. Himaye ye- fi şerl)i Şal)il)i'l-Bul)ari, Beyrut 1401/1981, Vll, lerdi. Böyle bir misafirin korunması aile- rine zaman zaman civar (komşuluk) ve 184; Ayni, 'Umdetü '1-~ari, Kahire 1392/1972, 1, nin şerefini gösterirdi. Cahiliye şiirinde 233; Xll, 237; Tecrid Tercemesi, V, 146-148; M. hafüre (ahid, söz verme. antlaşma. para bunun en eski örneklerini görmek müm- Ahmed Cadelmevla v.dğr., Eyyamü'l-'Arab fi'l- karşılığında koruma) kelimeleri de kulla- kündür. Amr b. Külsüm muallakasında, .Cahiliyye, Kahire 1361/1942, s. 326; Said el- nılmıştır. Tehaffür ise bir kimseden. hima- sıkıntıya düşenleri himaye eden birçok Efgani. Esva~u'l-'Arab, Dımaşk 1379/1960, ye edilmesini istemektir. Himaye eden ki- s. 165-169; Muhammed Hamidullah, İslam'da kabile reisini savaşlarda yendiklerini söy- Devlet İdaresi (trc. Kemal Kuşçu). İstanbul 1963, şiye de hafir (hafirü'l-kavm) denilir. İslam leyerek kabilesinin büyüklüğünü anlat- s. 85-86, 90-100, 180, 210-211; Cevad Ali. el- ülkesine girmek veya İslam ordusuna tes- mak ister. Aynı şair atalarından Zelbür- Mufaşşal, V, 628-630; Bilmen, Kamus 2, iV, 68- lim olmak isteyen yabancı bir kimseye ve- re'nin varisi olduklarını. onun şerefiyle hi- 69; Ahmet özel, İslam Hukukunda Ülke Kav- rilen can ve mal güvenliğini ifade eden maye edildiklerini, ırz ve namusu koru- ramı, İstanbul 1984, s. 186-193; Mustafa Fay- eman ve ahid kelimeleri de buna yakın da. Hz. Ömer Zamanında Gayr-ı Müslimler, İs mada kendilerinden daha güçlü, ahdine tanbul 1989, s. 110-164;Ahmetönkal, "Civar'', anlamlarda kullanılmıştır (bk. AHibNAME; daha sadık kimsenin bulunmadığını be- DİA, VIII, 34-35. EMAN). Belli bir süreyle sınırlı olan bu lirterek övünür. [il NEBİ BOZKURT himayeden başka gayri müslimler cizye Cahiliye döneminde bazan bir veya bir- ödeyerek vatandaş sıfatıyla İslam toplu- kaç kabilenin ileri gelenleri toplanıp maz- HiML munda yaşayabilir, gayri müslim bir böl- lumu himaye konusunda zalimlere karşı ge veya ülke halkı da bu statüden fayda- (bk. YÜK). antlaşma yaparlardı. Mesela Mekke'de L _J lanarak İslam devletinin himayesine gire- zulme maruz kalan kimselerin haklarının bilirdi. Bu uygulama zimmet kelimesiyle alınmasına kadar zalimlerle mücadele ko- ifade edilir. bu statüden faydalanan kim- HİMMET nusunda yemin edilmişti. Bi'setten önce selere zimmi denirdi (bk. ZİMMİ). (~I) Hz. Muhammed'in de içinde bulunduğu Merkezi bir otoritenin bulunmadığı Ca- Hilfü'l-fudül bunun en güzel örneğidir Velilerde var olduğu kabul edilen olağan üstü irade gücü. hiliye dönemi Arabistan'ında kabileler (bk. HİLFÜ'l-FUDÜL). Hz. Peygamber'in, L _J arasında karşılıklı bir güvensizlik vardı. amcası Ebü Talib'in vefatına kadar onun Özellikle ticari ilişkilerde ve panayırlarda himayesinde bulunması ve hicretten ön- Sözlükte "meyil, arzu, istek, azim" ma- malların ve kervancıların korunması bü- ceki Tfüf yolculuğundan dönüşünde Mek- nasına gelen himmet kelimesi (çoğulu yük önem taşıyordu. Araplar'ın hayatı bir ke'ye girebilmek için akrabası Mut'im b. himem). "Kendini veya başkasını kemale bakıma bu ticari ilişkilerin sürmesine bağ Ac.fı'nin himayesine sığınması (İbn Hişam. erdirmek için kalbin bütün ruhani güçle- lı olduğundan himaye müessesesine çok ıı. 38 ı) bu geleneğin bi'setten sonraki ilk riyle Cenab-ı Hakk'a yönelmesidir" şeklin önem verilmiştir. Çeşitli şehirlerde kuru- örnekleridir. Aynı şekilde Habeşistan'a de tarif edilmiştir (et-Ta<rifat, "himmet" lan panayırlara katılmak isteyen tacirler, göç etmek isteyen Hz. Ebü Bekir, İbnü'd md.). yolları üzerindeki kabilelerin reis veya eş Düğunne tarafından müşriklere karşı hi- İlk süfiler himmetin önemine dikkat çe- rafından birinin himayesine girip "hak- maye edilmiştir. Gördüğü zulüm sebebiy- ker ve buna değer verilmesini isterlerdi. ku'l-mürür" denilen belli bir ücret ödedik- le Mekke'den ayrılan Hz. Ebü Bekir, yolda Ebü Bekir et-Tamestani her şeyin esası ten sonra o kabilelerin topraklarından ge- karşılaştığı İbnü'd-Düğunne Mekke'ye gi- nın himmet olduğunu söylerdi (HerevT, çebilirlerdi (Cevad Ali, V, 629). Himaye is- rince Kureyş'in ileri gelenlerine Ebü Be- Taba~at, s. 5 ı 5; SülemT. s. 388). Huldi, teyen kişiyle haminin şeref ve asalet açı kir'in faziletlerini anlatıp onu emanına al- velayet makamına ulaşmanın mücahede sından birbirine denk olmasına dikkat dığını söyledi; onlar da bazı şartlarla bu- ile değil himmetle mümkün olduğu ka- edilirdi. Bir kabile reisinin kervanını, top- na razı oldular. Bu himaye, Hz. Ebü Be- naatindedir (Attar. s. 755). Himmeti ira- raklarından geçeceği veya gideceği kabi- kir'in evinin yanına özet bir mescid yapa- de ve niyet olarak anlayan Hakim et-Tir- lenin reisi yahut eşrafından biri korurdu. rak açıkta namaz kılıp Kur' an okumasına mizi'ye göre himmeti din olanın bütün Böyle bir ticaret kervanını korumakla sağ kadar sürdü. Eşlerinin ve çocuklarının işleri ibadet. himmeti dünya olanın her lanacak menfaat rekabete sebep olabil- bundan etkilendiğini gören müşrikler İb ameli dünya olur. Ebü Bekir eş-ŞibIT'ye gö- mekteydi. Mesela 585 yılında Hire Hü- nü'd-Düğunne'ye başvurarak Ebü Bekir'in re himmet iradenin güçlü bir şeklidir. Ebü