You are on page 1of 3

İstanbulun Fethi’nin efsanevi Hikayesi

‘’İsmailoğulları binlerce araba ve atla gelecekler… Herşeyi yakan bir alev gibi ilerleyecek ve yetmiş bin
denizcisiyle adaları ve kıyıları yakıp yıkacak. Talihine küs Bizans çünkü İsmail seni de ele geçirecek… O
zaman gökten inen ses inecek: ‘’Bu intikam bana yeter’’ diyecek. Ve Efendimiz Tanrı Romalıların
korkaklığını İsmaillilere, İsmaillilerin cesaretini Romalılara verecek ve onları acımasızca kırıp
ülkelerinden kovacaklar… Kalkıp peşlerine düşecek , Kılıcını Yesrib’e vuracak, kutsal topraklarda
(Kudüs) yaşayanları esir alacak. ‘’

- Ps. Methodios Risalesi

İmparatorluk Yıkan Koyun Anlaşmazlığı

Serhadlerde Bizans ile mücadele’nin sebebi Osmanoğulları ve Çevre Tekfur (Aya Nikola) arasında
çıkan anlaşmazlık göç yolunda Koyun sürülerinin uğradığı Bizans tacizi sebebiyle olmuştu. Osman’ın
kısa sürede sivrilmesi ve 1302 yılında Bizans ordusunu mağlup etmesi ardından sistematik şekilde
gaza devam etti. Orhan Gazi devrinde Osmanlı vasalı konumuna düşen Bizans (1) fırsat buldukça isyan
etmekten çekinmiyordu.

Fatih Sultan Mehmed İstanbul kuşatması için tüm hazırlıkları yapmış (Boğaz-Kesen hisari inşa edilip
ordu fetih için istihdam edilmişti) ancak saldırı emrini vermemişti. Bizanslı köylü ve çobanlarla
Osmanlı Askeri arasında çıkan anlaşmazlıklar İmparatorun mani olamadığı büyük bir sorun haline
geliyordu. 1452 yılında bir grup çoban ve Osmanlı Askeri arasında çıkan koyun anlaşmazlığı
neticesinde yaşanan mücadele fatihe kadar ulaşmış Bizans’tan gelen barış elçisi geri çevrilip harp ilan
edilmişti. Çobanların esirgedikleri birkaç koyun Bizans’ın sonunun başlangıcıydı.(2)

Konstantinapol’un gölgesinde kalan iki hükümdar

‘’Şehzade (Mehmed) yine tahta çıkıp hüküm eyledi… dedi kim, babamdan rica edesin kim babam
oturub Edirne’yi İstanbul keferesinden hıfzedip ben Ungurus keferesi üzerine varub gaza edem.’’

- Anonim Gavazat-ı Sultan Murad b. Mehmed Han

Türklerin Sultanı Bayezid İstanbul’u kuşatan ilk Osmanlı hükümdarı olmakla beraber bir zafer ile
mağlubiyet arasında kalan bir hükümdar olmuştur. Kosova Muharebesinden sonra tahta geçen
hükümdar mezkeziyetçi yapıyı güçlendirip mefkuresi uğruna korkusuzca mücadele vermişti.
Bayezid’in en büyük hayali İstanbul’u fethedip Kayzer olarak hükümdar olmaktı.(3) Amacı uğruna
büyük çaba gösteren Büyük Sultan mefkuresini gerçekleştirme imkanı bulmadan mağlup ve esir bir
hükümdar olarak hayata veda etti.

Niğbolu savaşı öncesinde Serez’de Bizans İmparatoru II. Manuel ve kendine tabi hükümdarların
bağlarını kuvvetlendirmek için çağırdığı toplantıda amacını belli etmişti. (4) Niğbolu savaşı’ndan
sonra Bayezid’in İstanbul kuşatması esnasında şehirde bulunan bir yazarın aktardığı bilgilere göre : ‘’O
bir tepeye çıkıp, kentin kiliselerini seyrettiği ve her biri hakkında bilgi alarak ismini öğrendiği sırada,
sadece yüce Aya Sofya kilisesini kendisine ayırarak diğerlerini oğullarına ve beylerine bağışlamıştı.
Ancak o böyle rüyalar görmekte ve hayaller kurmaktayken, Tanrı onun kaderine karar veriyor ve
denilebilir ki, delinin ümitleriyle alay ediyordu. ‘’(5)
Bayezid’in düştüğü durumdan neşe ile bahseden yazar nefretini dile getirirken imparatorluğun
düştüğü durum İnalcık’ın söylemine göre İstanbul’un fethine kadar tam manası ile düzelmemişti.(6)
Fatih 1444 yılında haçlı ordusunun gelmesi üzerine orduyu babasına istemeyerek devretmesi üzerine
üstüne düşen gölgeyi hükümdar olduktan sonra hissetmekteydi.(7) Bu sebeple İstanbul’un fethi’ni bu
kötü imajın değişmesinde bir aracı olarak görmekteydi. Bu başarı Sultan’ın ve Osmanlı’nın kaderini
değiştirmişti.

Moskova’dan Floransa’ya Konstantinapol

‘’Ya Rab, beni dönüştür ve beni bağışla. Beni sana götür ve karanlığımı aydınlat. Ben sayısız kusurlarla
doluyum ve Sana sığınırım.’’

-Nusaybinli Efraim / 359 yılında Bizans’ın (İstanbul’u kast ediyor) deprem ile yıkılması sonucu bir vaaz
silsilesi yazmıştır.(8)

Türk mengenesinde sıkışan Bizans bir Haçlı Ordusu karşılığında Floransa’da Papalık ile mezhep
pazarlığına girişti. Siyasi otoritesini yitiren Papalık köşeye sıkışan Bizans ile yaşanan şizmanın ortadan
kaldırılması sayesinde otoritesini güçlendirmeyi amaçlıyordu. Ortadoks Kilisesine bağlı Moskova ile
birlikte toplanan heyet Floransa’da kiliseler birliğini kabul etti. Rus Hristiyanları bu kararı tanımayıp
Ortadoks kilisesinden ayrılarak kendisini Ortadoksluğun hamisi ilan etti. (9)

Fatih’in hükümdar olmasıyla birlikte artık çıkar yolu kalmayan Bizans imparatoru 1452 yılında
Kardinal İsidoros Ayasofya’da kiliseler birliği için ayin düzenler ancak ilk Çağrıdan bu yana bir gelişme
görülmemişti.(10) Şehrin Galip Hükümdarı 1453 yılında şehri fethettiğinde Ayasofya’ya giderek
Allah’a şükretmiş halk ise meleklerden medet umar olmuştu. Halka eman veren Sultan kısa sürede
şehri imar etmişti.(11)

Hz. Süleyman’dan Fatih’e İstanbulun efsanesi

‘’Bu şehri Yanko bin Madyan bünyad itmişdir.’’

-Yazıcıoğlu Dürr-i Meknun

İstanbul şehrinin efsanesi Yazıcıoğlu’nun Dürr-i meknun adlı eserinde Fatih Sultan Mehmed’in
Konstantiyye şehrini fethettikten sonra Bizanslı tarihçi ve din adamlarından şehrin hikayesini
yazmalarını istemesi ile başlar. (12)

Allah Süleyman’a peygamberlik ve hükümdarlık bahşedip Cinleri ve türlü varlıkları onun emrine verdi.
Frengistanlı bir hükümdar olan Ankur ona itaat etmedi. Bunun üzerine onunla mücadeleye girişen Hz.
Süleyman onunla mücadele ederek mağlup etti. Ankur’un kızı Şemsiye Banu’ya aşık olup evlendi.
Şemsiye Banu eşinden dünyada eşsiz bir saray yapmasını istedi. Hz. Süleyman ise tüm cihanı aratıp
sonunda Akdeniz’de Aydıncık denen yere bir bina inşa ettirdi.

Şemsiye bir süre bu sarayda oturduktan sonra Beyt’ül Makdis’e gitti. Putperest olan Şemsiye putunu
bu sarayda bırakmıştı. Kayzer-i Rum ülkesinden Ad aslından Yanko bin Madyan bu saraya yerleşti ve
putu buldu. Yanko bir şehir inşa etmek istedi ve Veziri de ona destek verdi. Şehri inşa edeceği yeri
düşünürken gece rüyasında tarif ettiler.
Tüm dünyadan işçi ve malzeme ile şehri inşa etti ve şehri zorla iskan ederek doldurdu. Şehre Mağrip
Vilayetinden gelen alim kimseler gelip tılsımlar ile şehri imar etti. Yanko hak yoldan saparak
Şemsiye’nin putuna tapmaya başladı ve bu sebeple Allah şehri yerle bir etti. Bir oğlu Buzantin çocuk
yaşta kaçmayı başarıp Frengistan’a gitti. Bir süre orda hükümdarlık yaptıktan sonra babasının şehrini
yeniden inşa etmek için hareket etti. Buzantin de şehri imar edip babası gibi putperest oldu ve şehir
aynı akıbete uğradı.

Buzantin şehirden kaçarken babasının kılıcını Tuna nehrine düşürdü. Bu kılıç Şeddad bin Ad’dan
kalmaydı. Kılıcı bir grup balıkçı buldu ve Osmanlı elçisi yoluyla Sultan Bayezid’in eline geçti. Süryanice
yazı olan bu kılıcı ele geçiren Sultan Engürüs vilayetini fetih için bir emare olarak görmüştü.

Hakiki sanat, muhteşem bir şehir vücuda getirmek ve halkının kalbini saadetle doldurmaktır.

II. Mehmed, Fatih Camii’nin vakfiyesine yazdığı mukaddime (13)

Konstantin bin Alanya şehri imar etmek ister ve bir mücadele sonucu Kayseriyye’nin Kayzeri Herkil’in
kızı Asafiyya ile evlendi. eşi öldükten sonra onun anısına Ayasofya kilisesini inşa etti. Rivayete göre
kilisenin inşası mimar’ın kaçması ve parasızlıktan iki kere durmuş. Kilise inşa edilirken Hz. Süleyman’ın
sarayından kalan mermerleri de getirtmişti. Yorgi döneminde Ebu Eyyüb el Ensari şehri kuşattı. Uzun
uğraşlar sonucu şehri alamayacağını anlayan Eyyüb Ensari Ayasofya’da namaz kılmak istediğini
belirtmiş. İsteği kabul edilmiş ancak bir pusu sonucu Eyyüb Ensari şehit edildi.

Fatih Sultan Mehmed’in Ebu Eyyüb el Ensari’nin mezarını buldurması ile son bulan efsane
gerçeklikten uzak şahıslar ve dönemin siyasi faaliyetlerini hedef alan göndermelerle dolu bir eser
mahiyetinde. Doğudan gelecek olan tehlike Asurların yerini Müslümanlar onun da temsilcisi Sultan
Mehmed ve Tüm dünyanın gözünü diktiği Konstantinapol hakkındaki Türk efsanesi bu şekilde son
bulmakta.

KAYNAKÇA:

1) Halil İnalcık DİA - Orhan


2) Erhan Afyoncu – Truva’nın intikamı sf.24
3) Feridun Emecen – İhtirasın gölgesinde bir sultan: Yıldırım Bayezid
4) Halil İnalcık DİA – Yıldırım Bayezid
5) Ferhan K. Mollaoğlu – Sultan I. Bayezid dönemine ait Grekçe bir Anlatı
6) Halil İnalcık - Fatih devri üzerinde tetkikler ve vesikalar –I
7) Susan Wıse Bauer – Rönesans Dünyası sf.741
8) Yunanca ve Slavcada Aktarılan ve Aktarılan Suriyeli Ephrem: Slav Dünyasında Sermo Asceticus
Kabulünün Yönleri / tez sf.97
9) Serkan Acar – Rus Nokta-i nazarından ideal bir hükümdar örneği olarak Fatih Sultan Mehmed
10) Dr. Muhammed Mustafa Satvet - Konstantiniye Fatihi Fatih Sultan Mehmed sf.34-36
11) Halil İnalcık – Osmanlı Uygarlığı
12) Stefanos Yerasimos – Türk metinlerinde Konstantiniye ve Ayasofya efsaneleri
13) Phılıp Mansel – Konstantiniyye Dünyanın arzuladığı şehir sf.36

You might also like