You are on page 1of 3

Selçuklu Devleti Melik Şah devrinde en azametli yıllarını yaşamış ancak kendisinin ve veziri’nin sıralı

ölümüyle devlet içinde bölünmeler yaşanmaya başladı. Melik Şah devrinde kurulan muazzam devletin
kısa süre içerisinde iç karışıklıklar sonucu bölünüp yıkılmasında bir numaralı etken Terken Hatun ve
ihtirasları olmuştur. Devlet içindeki ikilik yeni kardonun eski devlet adamlarıyla olan anlaşmazlığı
Bizans, Fatımiler, Batıniler ve birçok düşman Melik Şah sonrasında eski ihtişamını kaybeden bu
devlete elinden geldiğince zarar vermiştir.

Sultan’ın vefatıyla Şam Meliki Tutuş ayaklanıp kendini hükümdar ilan etti. Terken hatun oğlu
Mahmud’u tahta çıkarmak için ilk önce devlet kardosunu ve orduyu kendisine bağlamak için devlet
hazinesinin büyük bir bölümünü dağıttı. Devrin büyük alimi Gazali bir çocuğun tahta çıkamayacağına
dair fetva verdiğinde Terken Hatun’da karşı fetva alarak Melik Şah’ın vefatından 6 gün sonra oğlu
Mahmud’u tahta çıkarmayı başardı. Gür Boğa emrinde bir orduyu Berkyaruk üzerine gönderdi ve
ardından kendi’de yola çıktı.

Nizam ül Mülk’ün taraftarları ise Berkyaruk’u Rey’de tahta çıkarıp sultan ilan etti. Burucerd
yakınlarında vuku bulan savaşta Terken Hatun taraftarları emir ve askerlerin taraf değiştirmesiyle
Berkyaruk galib geldi. Terken Hatun Gence Meliki ve Berkyaruk’un amcası İsmail’e haber gönderip
izdivaç ve saltanat ortaklığı vaadiyle çağırdı. Terken Hatuntaraftarı emirlerin bu izdivaca karşı
çıkmaları üzerine İsmail 1093 yılı Şubat ayında mağlup olduktan sonra İsfahan’a çekildi. Terken hatun
aynı vaatleri Şam meliki Tutuşa da gönderip onu’da Berkyaruk üzerine gödermeyi amaçlamıştı.
Tutuş’un Başkent’e varmadan Terke Hatun’un bir suikaste kurban gitmesi üzerine saltanat
mücadelesi Tutuş ve Berkyaruk ile başlıyordu. Tutuş Rey üzerine yürüdü. 1093 yılında vuku bulan
savaşta iki tarafta amansızca mücadele etti. Tutuş ordusuna kötü davranması ve bilhassa
Berkyaruk’un babası Melik Şah’ın sancağını açması hasebiyle Tutuş’un ordusunun bir bölümü
Berkyaruk tarafına geçti. Savaşın sonunda Tutuş maktul ve mağlup oldu.

Berkyaruk bu başarılarına rağmen Amcası Arslan Argun Horasana hakim oldu. Berkyaruk ona karşı
diğer amcası Böribars’ı destekledi ancak Böribars başarısız olunca kendisi sefere çıkmak zorunda
kaldı. 1097 başlarında vuku bulan çarpışmada Berkyaruk amcasını bertaraf etti. Aynı yıl küçük kardeşi
Sancar’ı Horasan Meliki tayin etti. Harizm eyaletine Kıpçak asıllı Koçkar oğlu Ekinci’yi tayin etti.
Karahanlılar tabiyetlerini bildirdi. Tutuş’un oğulları kışkırtmalar sonucu babalarının mirası için
mücadele ederken Fatımiler Suriye sahillerini, Kudüs ve Filistin’i işgal etti.

Berkyaruk devleti düzene soktuğu sırada Haçlı orduları Suriye’ye geliyordu. Haçlılar Suriye’ye varana
kadar ağır zaiyatlar vererek 300.000 kadar kalmışlardı. Berkyaruk Haçlı kuşatmasındaki Antakya’yı
kurtarması için Gür Boğa’yı ve Artuklu beylerini gönderdi. Antakya’da mücadele eden Yağı Sıyan
Ermeni mühtedisi Firuz’un ihaneti üzerine kaleyi teslim etmek zorunda kaldı ve yolda öldürüldü. Gür
Boğa bunun üzerine Antakya’ya haçlılar üzerine yürüdü. Haçlılar, Gür Boğa’yı hristiyanlığa davet
ettiler ancak ‘’efendileriniz Türk ve müslüman olmak istiyorsa sizlere şehirler veririz. Aksi takdirde
hepinizi zincire vururuz ve köle ederiz’’ şeklinde bir cevap vermiştir. Tutuş’un oğlu Dukak ve Suriye
kuvvetlerinin habersizce çekilmesi sonucunda Gür Boğa mağlup olup Musul’a çekilmek zorunda kaldı.
Suriye ve Filistin üzerine yürüyen haçlılar Antakya’nın işgalinden 1 yıl sonra Kudüs’ü işgal edip
binlerce müslüman kanı akıttılar. Fatımilerin ihaneti ve devlet içinde sağlanamayan tam otorite
sorunu Kudüs’ün kaybına ve burada Haçlı hakimiyetine sebep oldu.

Selçuklu Devleti Haçlılar ile uğraşırken Berkyaruk’un Gence’ye tayin ettiği kardeşi Mehmed Tapar
Terken Hatun’un emirleri (emrindeki kimseler) vasıtasıyla saltanatta hak iddiası ile ortaya çıktı.
Berkyaruk 1100 yılında Sefidrud’da mağlup olunca birçok devlet adamı Tapar tarafına geçti.
Berkyaruk bu yenilgi üzerine çevre beylerden topladığı 50.000 kişilik ordu ile kardeşi üzerine yürüdü
ve Hamedan civarında kardeşini büyük bir bozguna uğrattı. Mehmet Tapar Horasan’a kardeşi
Sancar’ın yanına gitti. Berkyaruk Bağdat’a girerek hakimiyet kurmayı amaçladı ancak Tapar ve Sancar
büyük bir ordu ile şehrin yakınlarına geldi. Yapılan savaşta Berkyaruk mağlup olup geri çekildi. 1101
yılında iki ordu tekrar mücadeleye girişecekken araya halife’nin girmesiyle sulh sağlandı. Bu sulh’a
göre Saltanat Berkyaruk’ta kalıyor, Tapar ise Gence meliki sıfatiyle Azerbaycan, Diyarbekir ve Elcezire
eyaletlerine hakim oluyordu. Bu anlaşma ile devlet ikiye bölüünüyordu. Mehmed Tapar anlaşmaya
uymayarak Rey şehrine girip saltanatını ilan etti. Tapar bir kez daha mağlup olup Azerbaycan’a kaçtı.
1103 yılında Huy kapısında bir kez daha mağlup oldu. Mücadeleden vaz geçmeyen tapar tekrar bir
mücadele hazırlığında iken Berkyaruk’un çok müslüman kanı aktığını ve devletin zaafa uğradığını
bildirerek barış teklif etmesi üzerine Tapar bu sulh talebini kabul etti. 1104 yılında varılan anlaşmaya
göre Azerbaycan’da Sefid Rud nehri sınır olmak üzere Kafkasya’dan Suriye’ye bütün toprakların
Tapar’ın kontrolüne girmesine, Bağdat’ta hutbe Berkyaruk namına, Azerbaycan, Şarki Anadolu ve
Musul eylaetlerinde Tapar’ın adı zikredilmesine karar kılındı. Selçuklu İmparatorluğu artık üç sultan ile
yönetiliyordu. Berkyaruk hastalığından ötürü 23 aralık 1104 yılında vefat etti. Tapar bu sırada Musul
emiri Çökermiş’i kuşatmakla uğraşırken Berkyaruk’un ölüm haberini alır almaz Bağdat’a yöneldi.
Yeğeni Melik Şah ve Ata Beğ’i Ayaz’ı mağlup ederek Selçuklu tahtını işgal etti.

Kasım üd Devle’yi Bağdat yöneticiliğine tayin etti. Saltanatta hak iddia eden Amcası Böri Bars’ın oğlu
Mengü Bars’ı ve diğer Amcası Tökiş’in oğullarıyla beraber İsfahan kalesine kapattı. Tökiş’in oğlu
Börütekin kaçmayı başardı ve Suriye’ye gitti ancak Suriye Selçukluları iltica talebini geri çevirmek
zorunda kaldılar. Bunun üzerine Antakya’ya ordan Şam atabeyliğine sığınan Börütekin buradan’da
olumlu cevap alamayınca Şii Fatımilere iltica taleinde bulundu ve Mısır’da büyük bir tören ile
karşılandı.

Sultan Tapar Diyarbekir çevresini Atabeg Çavlı’ya ikta ederek onu cihada memur etti. Bu olayda
mevkii kaybeden Çökermiş ve oğulları Türkiye Selçuklu hükümdarı I. Kılıç Arslan’ı Musul’a davet etti.
Çavlı ve Çökermiş arasında yapılan mücadelede Çökermiş yenilgiye uğradı ancak Halk şehri Çavlı’ya
teslim etmedi. Kılıç Arslan Malatya’dan Bağdat’a geldi ve 22 Mart 1107 yılında Bağdat’a girdi. Kılıç
Arslan’ın bu topraklarda hakimiyet kurmasından rahatsız olan Çavlı, Artuklu Beyi Necmeddin İlgazi ile
Halep Meliki Rıdvân ona karşı Çavlı ile birleşerek Kılıç Arslan’a tabii olmuş Rahbe’yi ele geçirdi. Bunun
üzerine Kılıç Arslan, Çavlı üzerine yürümeye karar verdi. Arslan’ın tüm birlikleri yanında değildi ve
takviye bekleyecek vakti yoktu bu sebeple kendine tabi beyler ile ilerledi. İki ordu Habur Suyu
kenarında karşılaşınca Arslan’a tabii beyler Çavlı’nın ordusunun büyüklüğünü görünce geri çekilmeye
başladılar. Bu olay üzerine Çavlı fırsatı kullanarak savaşı başlattı ve Arslan’ın ordusu kısa sürede
dağıldı ve Kılıç Arslan’da çekilirken Habur Suyu’na düşüp hayatını kaybetti. Sultan Mehmed Tapar bu
olaylar olduğu sırada Batıniler ile mücadeledeydi ve zafer kazandıktan sonra Bağdat’a hareket etti.

Sultan Tapar Bağdat’ta bir cami ve zaviye yaptırdı. Hemşiresini Halife Mustazhir’e nikahladı. Sultan
Tapar, Atabeg Çavlı’nın sadakatine güvenmediği için Bağdat’ı Emir Mevdud’a ikta ediyordu ve
Bizans’a karşı mücadele görevini’de ona veriyordu. Mevdud Suriye’de haçlılara ağır bir darbe
vurduktan sonra urfa’yı kuşattı fakat alamadan dönerek Kudüs üzerine hareket etti. 1112’de Ahlat
Şahı Sökmen’in hastalanıp vefatı ve bir yıl sonra Emir Mevdud’un bir cami çıkışı Batınilerce şehit
edilmesi üzerine haçlılara yapılacak sefere büyük darbe vurdu. Selçuklularda yaşanan buhran
Haçlıların Suriye sahillerinde tutunmasına ve Gürcü krallığının bazı istila teşebbüslerine fırsat verdi.
Gürcü Kralı David tek başına Selçuklular ile başa çıkamayacağını bildiği için kuzeyinde komşusu olan
Kıpçaklar ile ittifak kurdu ve Karahan (Kharaghan) oğlu Atrak’ın kızı ile evlenip Kıpçakları ülkesine
davet etti. Ordusunu Kıpçak birlikleri ile kuvvetlendirdi. Merkezi hizmet için 5000 ordusu için 40.000
Kıpçak ordusuna katıldı. Bu sırada Şamani Kıpçaklar arasında Hristiyanlık yayılmaya başladı. Gürcüler
1100 yılında işgale girişerek Gence Kapılarına dayanınca Sultan Tapar mühim bir kuvvet gönderip
Gürcüleri mağlup etti.

Sultan Tapar daha sonra Hille şehri’nin emiri Sadaka bin Mezyed üzerine yürüdü. Berkyaruk ile
mücadelesinde kendisini tutmamış ve daha sonrasında Halifeden ve Sultandan kaçan kimseleri
himaye ediyordu. Sadaka’nın bunları yapmasındaki sebeplerden biri de Şii olmasıydı. Yağı Sıyan oğlu
Mehmed kendisin sultana itaate davet etti. Mehmed, Sadaka tarafından öldürülünce Sultan Tapar
50.000 kişilik bir ordu yollayarak Sadaka’yı öldürttü.

Sultan Mehmed Tapar döneminde Selçukluları içten içe kemiren Hasan Sabbah ve Batınilere karşı
önemli mücadeleler vermişti. 1107 yılında Şah Diz kalesini 1117 yılında ise Hasan Sabbah’ın bizzat
yaşadığı Alamut kalesini çok kuvvetli şekilde kuşatmıştı ancak hastalığı ve ardından vefatı bitmekte
olan Batıni belasının tekrar kuvvet bulmasına sebep olmuştu. Sultan Tapar kardeşi Sancar’ı Batıniler
ile mücadelede memur eylemişti. 1118 yılının mart ayı kurban bayramında büyük bir ziyafet vermiş
Ve küçük yaştaki oğlu Mehmed’i tahta çıkarıp devlet erkanı’nın bi’atını almıştı. Sultan 1118 yılında
İsfahan’da kendi inşa ettiği medreseye defnedildi.

You might also like