You are on page 1of 7

TİMURLU DEVLETİ

Tarihte Türkistan’ın çıkardığı en büyük cihangir olan Emir Timur 1336 yılında
Maveraünnehir’de yer alan Keş şehri yakınlarındaki Hoca Ilgar köyünde dünyaya geldi.
Babasının adı Turagay annesinin adı ise Tekina Hatun idi. Turagay Barlas kabilesinin emiri idi.
Timur’un ilk gençlik yıllarında Barlas kabilesinin başında amcası Hacı Barlas bulunuyordu.
Çağatay Ulusu ise Karaunas kabilesinin Emiri Kazagan’ın fiilî yönetimi altındaydı. Emir
Kazagan’dan sonra oğlu Emir Abdullah ulus emirleriyle giriştiği mücadelede öldürüldü (1358).
Onun yerine geçen oğlu Emir Hüseyin’in hâkimiyet kurmaya çalıştığı dönemde Maveraünnehir
bölgesi siyasi karışıklıklara sahne oldu. Bu durumdan faydalanan Moğolistan’a hâkim Doğu
Çağatay Hanı Tuğluk Timur 1360 yılında Maveraünnehir’i zapt etti. Onun önünden kaçan Hacı
Barlas dâhil birçok beyin aksine Timur, Tuğluk Timur Han’a bağlılığını bildirdi. Bunun üzerine
Tuğluk Timur Han Keş ve civarının idaresini ona bıraktı. Ancak Tuğluk Timur Han
Moğolistan’a döndüğünde Emir Hüseyin yeniden Maveraünnehir’e hâkim oldu. Bunun üzerine
1361 yılında Tuğluk Timur Han ikinci kez Maveraünnehir’i zapt etti. Bu kez oğlu İlyas Hoca’yı
temsilcisi olarak Semerkant’ta bıraktı. Timur’u ise İlyas Hoca’nın müşaviri yaptı. Ne var ki
Timur, İlyas Hoca’nın adamlarının zalimane hareketleri yüzünden bulunduğu yeri terk ederek
kayınbiraderi Emir Hüseyin’in yanına gitti ve onunla birlikte Horasan’a kaçtı. Burada birkaç
yıl ayağından yaralanarak aksak lakabını aldığı çatışma dâhil macera dolu bir hayat yaşadıktan
sonra Maveraünnehir’e gelerek Emir Hüseyin’le birlikte İlyas Hoca’ya karşı mücadeleye
girişti. İlyas Hoca, Emir Hüseyin ve Timur’un kuvvetlerine karşı tutunamayarak
Maveraünnehir’den çekildi. Ancak 1365 yılında son bir teşebbüsle Maveraünnehir’i geri
almaya çalıştı. Tarihe Bataklıklar Savaşı adıyla geçen çatışmada başlangıçta Emir Hüseyin ve
Timur’un kuvvetlerine üstünlük sağladı ise de kuşattığı Semerkant halkının sebatlı direnişi
karşısında İli’ye çekilmek zorunda kaldı. Böylece Belh’te yerleşen Emir Hüseyin
Maveraünnehir’in hâkimi oldu. Emir Timur ise Keş ve Semerkant’ın idaresini üzerine aldı.
Ancak Emir Hüseyin Semerkant’ta çıkan bir ayaklanmadan Timur’un adamlarını sorumlu
tutarak onlardan kurtuluş akçesi olarak çok yüksek meblağlar talep edince araları açıldı. Timur
karısının mücevherlerini dahi vererek adamlarını kurtarmaya çalıştı. Bir süre sonra Timur’un
hanımı Emir Hüseyin’in kız kardeşi Olcay Terken Hatun’un vefat etmesinden sonra ikisi
arasındaki düşmanlık açık bir şekilde ortaya çıktı. Neticede 1370 yılına doğru Cengiz Han
soyundan Suyurgatmış’ı Semerkant’ta tahta çıkaran Timur, Emir Hüseyin’i ortadan kaldırmak
üzere Belh’i kuşattı. Şehri zapt ettikten sonra Emir Hüseyin’i yakalattı ve adamlarından birinin
ölümünden sorumlu tutarak onu idam ettirdi. Böylece Maveraünnehir’in fiilî hâkimiyetini ele
geçirdi. Timur buna rağmen ömrü boyunca Han unvanını kullanmadı. Bunun yerine daha
mütevazı olan Emir unvanını kullandı. O böylece faaliyetlerine meşruiyet kazandırmak
amacıyla Suyurgatmış Han adına (hanbazı) ülkeyi yönetti. Belh’i ele geçirdikten sonra Emir
Hüseyin’in hareminde bulunan Kazan Han’ın kızı Saray Mülk Hanımı nikâhına aldı. Böylece
Moğolların damadı manasına gelen Güregen unvanını da elde ederek soyunu Cengiz Han
nesliyle birleştirdi.
Emir Timur Maveraünnehir’de iktidarı ele geçirdikten sonra bir takım askeri ve idari
düzenlemeler yaptı. Ordusunu tümen, binlik ve yüzlüklere ayırarak onluk sisteme göre tertip
etti. Tavacı adıyla askeri işlerden sorumlu bir divan teşkilatı kurdu. Bu divanın katiplerine bahşi
deniliyordu. Ayrıca mali işleri teşkilatlandırmak amacıyla katiplerine vezir denilen Divan-ı
Mal’ı kurdu. Şer’i vergiler haricinde tüccarlardan tamga adıyla örfi vergi alınmasını
kararlaştırdı. Vilayetlere daruga denilen valiler tayin etti. Bu darugalar sorumlu oldukları
bölgelerde vergi toplamak ve yargı işlerini halletmekten sorumluydular.
Emir Timur askeri ve idari düzenlemelerini yaptıktan sonra ilk faaliyetlerini batı
tarafında Harezm, doğu istikametinde de Moğolistan üzerine gerçekleştirdi. Harezm’i Cuçi
Ulusu adına idare eden Kongrat Kabilesinin Beyi Hüseyin Sûfi Çağatay Ulusuna ait olan Hive
ve Kat’ı zapt etmişti. Timur barış yoluyla amacına ulaşamayınca 1370-1379 yıllarında Hüseyin
Sûfi ve halefleri üzerine gerçekleştirdiği dört büyük seferle Harezm’i zapt etti. Emir Timur bir
yandan Harezm’i hâkimiyet altına almaya çalışırken öbür yandan da asi kabilelerin isyanlarını
bastırmaya çalışıyordu. 1375 yılında Timur’a karşı başkaldırarak Semerkant’ı kuşatan
Celayirlerin Beyi Adilşah Behram ve Kıpçakların Beyi Sur Buka mağlup edildikten sonra
Moğolistan’da hâkim Duğlat Emiri Kamareddin’in yanına sığınmışlardı. Timur Celayirleri ve
Kıpçakları cezalandırdıktan sonra Moğolistan üzerine yürüdü. Ancak ağır kış şartlarından
dolayı Semerkant’a döndü. Emir Timur bundan sonra 1376-1390 yılları arasında Doğu
Çağataylıları üzerine beş büyük sefer düzenledi. Ne var ki, bütün seferlerde üstünlük sağlayarak
büyük ganimetlerle merkezi Semerkant’a döndüyse de Kamareddin’i ele geçirmeyi başaramadı.
Emir Timur Harezm ve Moğolistan meseleleriyle uğraşırken 1376 yılında Deşt-i
Kıpçak’tan Toktamış Oğlan Semerkant’a geldi. Toktamış kendisini ortadan kaldırmak isteyen
amcası Urus Han’dan Timur’un yanına sığınmıştı. Timur Toktamış’ı himaye ettikten sonra
emrine asker vererek Deşt-i Kıpçak hâkimiyeti için onu destekledi. Toktamış Deşt-i Kıpçak’a
hâkim olmak için Urus Han ve haleflerine karşı ilk üç teşebbüsünde mağlup olmasına rağmen
Emir Timur onu desteklemekten vazgeçmedi. Neticede Toktamış 1378’de dördüncü
girişiminde amacına ulaşarak Altın Orda tahtına hâkim olmayı başardı.
Emir Timur Harezm’i hâkimiyeti altında aldıktan sonra Horasan ve İran üzerinde
yayılma siyaseti güttü. İlhanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra İran siyasi olarak parçalanmış
bir durumdaydı. Herat ve civarında Kertler (1245-1383), merkezi Sebzvar olmak üzere batı
Horasan’da Serbedarlılar (1337-1381), merkezi Curcan olmak üzere Astarâbâd, Mazenderan,
Damgan, Bistam ve Simnan taraflarında Toga Timurlular (1337-1410), merkezi Şiraz olmak
üzere Fars ve Kirman bölgelerinde Muzafferiler (1294-1393) ve merkezi Bağdat olmak üzere
Irak-ı Arap, Irak-ı Acem ve Azerbaycan’da Celayirliler (1336-1432) hüküm sürüyorlardı.
Emir Timur 1379 senesinde düzenlediği kurultaya Herat Meliki Gıyaseddin’in
katılmamasını bahane ederek 14 yaşındaki oğlu Miranşah’ı Horasan üzerine gönderdi ve sonra
kendisi de gelerek 1381 yılında Herat’ı zapt etti. Timur Herat’ı zapt ettikten sonra Sebzvar’a
girerek buranın hâkimi Hâce Ali bin Müeyyed’i kendisine tâbi hale getirdi. Hâce Ali 1386 yılına
kadar Timur’un hizmetinde kaldıktan sonra öldürülecekti. Onun ölümüyle birlikte
Serbedarlıların Horasan’daki hâkimiyeti sona erecekti. Timur’un 1381 yılı Horasan seferinde
Toga Timurlulara ait Astrâbâd’a kadar ilerlemesi üzerine korkuya kapılarak kaçan Emir Veli,
onun Semerkant’a dönmesinden sonra ülkesine yeniden hâkim olmuştu. Ne var ki, Emir Timur
1382 yılında Emir Veli’nin Sebzvar’a saldırması üzerine Horasan’a ikinci kez sefer düzenledi.
Emir Veli aman dileyince Timur seferi yarıda keserek Herat’a döndü. Burada Gıyaseddin Pir
Ali’yi maiyetiyle birlikte Semerkant’a ikamete gönderdi. Ne var ki, Gıyasseddin Pir Ali 1383
yılında Herat’ta çıkan isyan bahane edilerek hanedan üyeleriyle birlikte idam edilecekti. 1382
Horasan seferi esnasında Muzafferi hükümdarı Şah Şuca adamlarını değerli hediyelerle
yollayarak Timur’a bağlılığını bildirmişti. Bununla birlikte Timur 1393’te, Fars ve Kirman
bölgelerini zapt ederek Muzafferilerin hâkimiyetine son verecekti. Toga Timurlu Emir Veli ise
Timur’un sevk ettiği kuvvetler 1384 yılında ülkesine gelince Azerbaycan’a kaçmak zorunda
kalacaktı.
Timur Horasan işleriyle meşgul olurken Deşt-i Kıpçak’ta hâkimiyeti ele geçiren
Toktamış hamisine karşı faaliyetlere girişmişti. Zira 1383 yılında Harezm’de kendi adına para
bastırdığı gibi 1385’te Kahire’ye elçilerini yollayarak Memlük Sultanı Berkuk’la ittifak kurdu.
Son hamlesi ise Timur’un hedefinde olan Azerbaycan’a saldırarak 1386 yılı başlarında Tebriz’i
yağmalamasıydı. Henüz Toktamış’ı karşısına almak istemeyen Timur 1386 yılı ilkbaharında
tarihe 3 yıllık sefer olarak geçen askeri faaliyetini başlattı. Semerkant’tan hareket eden Timur
öncelikle hac kervanlarını yağmalayan Luristan hâkimi Melik İzzeddin’i cezalandırmak amacı
ile Hürremâbâd’a geldi ve bu yöreyi yağma ve tahrip etti. İzzeddin’i de yakalatarak maiyetiyle
birlikte Semerkant’a gönderdi. Daha sonra Azerbaycan’a doğru yöneldi. Onun geldiğini haber
alan Irak-ı Arap ve Azerbaycan hükümdarı Ahmed Celayir Tebriz’den Bağdat’a kaçtı. Böylece
Emir Timur Tebriz’i kolayca zapt etti. Daha sonra cihad amacıyla Gürcülerin üzerine giderek
Tiflis’i fethetti. Ayrıca Şirvan ve Gilan meliklerini de itaat altına aldıktan sonra kışlamak üzere
Karabağ’a geldi. Bu sıralarda Toktamış Derbend’i aşarak Samur Nehri kenarında ortaya çıkınca
Timur önlem almak amacıyla ona karşı bir birlik gönderdi. Toktamış Timur’un gönderdiği
kuvvetlere saldırınca arkadan gelen Miranşah’ın başında bulunduğu ordu tarafından Derbent’in
ötesine püskürtüldü.
Timur Karabağ’da bulunduğu sırada Erzincan Emiri Taharten kendisine gelerek
bağlılığını bildirdi. Bu arada başta Van Gölü yöresi olmak üzere Kara Mehmed’in liderliğinde
Doğu Anadolu’da bir devlet kurmuş olan Karakoyunlu Türkmenlerinin* üzerine bir sefer tertip
etmeye karar verdi. Ne var ki, Timur’un yolladığı öncü birlikleri Çapakçur yöresindeki sarp
dağ geçitlerinde Türkmenler tarafından bozguna uğratıldı. Bunun üzerine Kara Mehmed’i ele
geçiremeyeceğini anlayan Timur İran’a dönmeye karar verdi. Dönüşte isyan eden Şah Şuca’nın
oğlu Zeynelâbidin’i cezalandırmak üzere Hemedan’a geldi ve direniş gösteren halkı kılıçtan
geçirdi. Şiraz da zapt edilince Zeynelâbidin kaçmak zorunda kaldı (1387).
Timur güney İran’da meşgulken Toktamış Maveraünnehir’e doğru harekete geçti.
Timur’un oğullarından Ömer Şeyh Otrar yakınlarında onu durdurmaya çalıştıysa da mağlup
oldu. Önünde engel kalmayan Toktamış Buhara’ya kadar ilerleyerek birçok yeri yağmaladı.
Aynı sıralarda Harezm’de başını Süleyman Sûfi’nin çektiği Kongratlar dâhil birçok kabile de
Timur’a karşı isyan başlattı. Bunun üzerine Timur 1388 yılında hızla Harezm’e girerek
Ürgenç’i zapt etti, Süleyman Sûfi ise kaçarak Toktamış’ın yanına sığındı. Timur Toktamış’ı
cezalandırmak üzere 1390 yılının sonbaharında harekete geçti. Kışı Taşkent’te geçirdikten
sonra, Otrar yakınlarına geldiğinde Toktamış elçilerini yollayarak af dilese de, Savran
üzerinden bozkıra girdi. Ardından Tobol, Yayık ve Samara nehirleri kat edildik sonra öncü
birlikler Toktamış’ın öncü kuvvetleri ile vuruşmaya başladı. Nihayet 27 Nisan 1397 tarihinde
Kunduzca denilen yerde taraflar karşılaştı ve savaş Timur’un zaferiyle neticelendi. Büyük
ganimet elde edilmesine rağmen Toktamış ele geçirilemedi.
Timur Toktamış’a karşı elde ettiği zaferden 11 ay sonra Semerkant’a döndü. Ancak
1392 senesinde Semerkant’tan ayrılarak kendi hâkimiyetini tanımayan Şiraz hâkimi ve
Muzafferi hanedanının yöneticisi Şah Mansur’a karşı savaşa tutuştu. Şah Mansur savaş
sırasında öldürüldü ve hanedanın tüm üyeleri katledildi (1393). Timur daha sonra İsfahan ve
Hemedan üzerinden gelerek Şiraz’ı aldı. Artık Irak-ı Arap bölgesine dayanmıştı. Onun
yaklaşması üzerine Ahmed Celayir Bağdat’ı terk etti. Böylece şehri kolayca ele geçirdi. Bunu
Tikrit’in zaptı izledi. Timur buradan Erzincan Emiri, Karamanoğulları, Dulkadiroğulları,
Karakoyunlu ve Akkoyunlu** beyleri ile Sivas ve Kayseri bölgelerine hâkim Kadı

*
Karakoyunlu Türkmenleri Anadolu’ya geldiklerinde ilk önce Celayirlerin hizmetine girdiler. Ancak bir süre sonra
liderleri Bayram Hoca’nın inisiyatifiyle Erzurum, Erciş ve Musul’a kadar olan bölgede siyasi birlik sağladırlar.
Bayram Hoca’nın 1380 yılında ölmesi üzerine yerine oğlu Kara Mehmed Bey eçti. Mardin çevresine hâkim
Artukluları mağlup eden Kara Mehmed Bey iç karışıklıklarla uğraşırken öldürüldü (1389). Yerine oğlu Kara Yusuf
Bey geçti. Kara Yusuf Timur’la giriştiği mücadeleyi kaybedince Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezit’e sığındı. Bu durum
Timur ile Yıldırım Bayezit’in aralarının açılmasına sebep olacaktı. Kara Yusuf Timur’un vefatından sonra oğlu
Miranşah’ı mağlup ederek merkezi Tebriz olmak üzere Azerbaycan’ı yeniden yönetimi altına aldı. 1409 yılında
Ahmed Celayir’i mağlup ettikten sonra Basra körfezine kadar Irak’a da hâkim oldu. 1419 yılına doğru hâkimiyet
sahasını Timurluların Irak-ı Fars Eyaletine ait Sultaniye ve Kazvin’e kadar genişletmesi Şahruh’un onun üzerine
sefer yapmasına sebep oldu. Ancak Şahruh’un Tebriz’e doğru ilerlediği esnada vefat etti. Yerine geçen oğlu
İskender Bey Şahruh’a karşı koyamasa da Azerbaycan Karakoyunlu Türkmenlerinin hâkimiyetinde kalmaya devam
etti. Şahruh Azerbaycan’a üç sefer düzenlese da Karakoyunlu Türkmenlerini itaat altına alamadı ve bölgenin
yönetimini Kara Yusuf’un oğullarından Cihan Şah’a bıraktı. Ancak Cihan Şah Doğu Anadolu’da Uzun Hasan
liderliğinde güçlü bir birlik kuran bir başka Türkmen Aşireti Akkoyunlularla giriştiği mücadeleyi kaybedince
Azerbaycan 1469 yılında Akkoyunluların hâkimiyetine girdi.
**
Akkoyunlu Türkmenleri Oğuzların Üçok kolunun Bayındır boyuna mensuptu. XIV. yüzyılın ortalarına doğru Tur
Ali Bey öncülüğünde Horasan bölgesinden göç ederek Urfa, Diyarbakır ve Bayburt taraflarında yurtlandılar. 1463
Burhaneddin’e mektuplar göndererek onlardan kendisine itaat etmelerini talep etti. Ayrıca
Memlûk Sultanı Berkuk’a da elçilerini yolladı. Daha sonra Kerkük, Erbil, Musul, Mardin ve
Diyarbekir’i zapt etti. Üçkilise’ye geldiğinde Erzincan Emiri Taharten gelerek bağlılığını
bildirdi. Onunla birlikte Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları beyleri de Timur’a bağlılıklarını
bildirdiler. Bu arada Memlûk Sultanı Berkuk Timur’un Kahire’ye gönderdiği elçileri öldürterek
düşmanlığını açıkça belli etti. Ayrıca Kadı Burhaneddin, Berkuk, Yıldırım Bayezid ve
Toktamış Timur’a karşı bir ittifak kurdu. Timur kendisine karşı kurulan bu ittifakı dağıtmak
için Sivas üzerinden Suriye’ye gitmeye karar verdiyse de Erzurum’a ulaştığında birden geri
dönerek Gürcistan’a geldi ve Toktamış’ın işini bitirmeye karar verdi. 15 Nisan 1395 tarihinde
Terek Nehri kenarında vuku bulan savaşta Timur’un ordusu bir kez daha Altın Orda
kuvvetlerini bozguna uğrattı. Deşt-i Kıpçak’ta birçok şehri ve kabileyi yağmaladıktan sonra
1396 yılında Semerkant’a döndü.
Timur 1397-1398 yıllarında Hindistan üzerine bir sefer tertip etti. Delhi yakınlarında
Tuğluk hanedanından II. Mahmud Han’ı mağlup ettikten sonra şehri ele geçirdi. Böylece büyük
ganimetlerle Semerkant’a döndü. Timur Hindistan seferi ile meşgul olduğu sıralarda
Yakındoğu’da siyasi dengeler değişmeye başladı. Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezit Emir
Timur’un müttefiki Karamonoğlu Alaaddin Beyi mağlup ederek Konya, Larende ve Aksaray’ı
topraklarına kattı. Kadı Burhaneddin’in 1398 yılında Akkoyunlu Beyi Kara Yülük Osman
tarafından öldürülmesi üzerine de Amasya ve Sivas’ı zapt etti. Ayrıca 1399 yılında Sultan
Berkuk’un ölümünün ardından Memlûklara ait Malatya, Divriği ve Darende’yi işgal etti. Bu
arada Timur’un Azerbaycan’da görevlendirdiği oğlu Miranşah 1396 yılında Hoy civarında
attan düştükten sonra dengesiz hareketler yapmaya başlayarak kendisini içki ve eğlenceye
vermişti. İsraf yaparak hazinesini boşaltmıştı. Onun bu durumundan yararlanan bazı beyleri
suiistimallerde bulunmuşlardı. Ayrıca karısı Hanzâde’ye karşı da kötü davranışlarda
bulunuyordu. Bu yüzden Emir Timur’a onunla ilgili şikâyetler geliyordu.
Timur Hindistan seferinden döndükten sonra hem Miranşah meselesini halletmek, hem
de Toktamış üzerine ikinci kez gittiği için Yakındoğu’da yarım kalan seferini tamamlamak
üzere 10 Eylül 1399 tarihinde Semerkant’tan harekete geçti. Rey’e ulaştığında Miranşah’ı
huzuruna kabul etti ve bazı beylerini sorumluları cezalandırmaları için Tebriz’e yolladı. Timur
kısa süre sonra da Sultaniye üzerinden Karabağ’a gitti. 1399-1400 yılı kışını burada geçirdikten
sonra Bingöl üzerinden Sivas’a doğru hareket etti. Bu sırada Timur’un azılı düşmanları olan
Ahmed Celayir ve Kara Yusuf Yıldırım Bayezit’in yanına sığındılar. Sivas’a gelen Timur şehri
tahrip ettikten sonra Memlûkleri cezalandırmak amacıyla Suriye’ye gitti. Yıldırım Bayezit
Timur’un ayrılmasından sonra Sivas’ı tekrar zapt etti ve bununla da yetinmeyerek Erzincan ve
Kemah’ı Timur’un müttefiki Erzincan Emiri Taharten’den aldı. Bu arada Timur Halep, Hama,

yılında ölen Tur Ali Bey’in torunu Kara Yülük Osman Bey bir süre Kadı Burhaneddin’in hizmetinde bulundu ise de
aralarının bozulması üzerine Akkoyunlu Türkmenlerinin desteği ile onu mağlup ederek öldürdü. Emir Timur ile
ittifak kurması ve onun Anadolu seferlerine kuvvetleriyle destek vermesi Akkoyunlu Türkmenlerin talihinin
yükselişine yardımcı oldu. Timur hizmetlerinden dolayı Malatya ve Diyarbakır’ı Kara Yülük Osman Bey’e verdi.
Timur’un vefatından sonra da haleflerine bağlılığını sürdürerek Karakoyunlularla sürekli çatıştı. Nitekim 1435
yılında onlarla girdiği bir çatışma esnasında öldürüldü. Onun yerine geçen oğlu Ali Bey kardeşleri ile taht
mücadelesine girişti. Neticede Ali Bey’in oğlu Uzun Hasan rakiplerine üstünlük sağlayarak 1453 yılında Akkoyunlu
Devleti’nin merkezi Diyarbakır’da tahta çıktı. Uzun Hasan Karakoyunluları mağlup ederek 1469 yılında
Azerbaycan’ı ve daha sonra da Horasan’ın bir bölümünü hâkimiyeti altına aldı. Başkentini Tebriz’e taşıdı ve
Gürcüler üzerine sefer düzenleyerek onları vergiye bağladı. Hasankeyf yöresindeki Eyyubî hanedanına son verdi.
Osmanlı Devleti’ne karşı Trabzon Pontus Rum Devleti, Venedikler ve Karamanoğulları ile ittifak kurdu. Bunun
üzerine Fatih Sultan Mehmed 1473 yılında yapılan Otlukbeli Savaşında Uzun Hasan’ı mağlup etti. Böylece Doğu
Anadolu toprakları Akkoyunlu Devleti’nin hâkimiyetinden çıktı. Uzun Hasan’ın 1478 yılında ölümü üzerine
aşiretler arasında büyük karışıklıklar çıktıysa da onun oğlu Yakup Bey 1490 yılına kadar iktidarı muhafaza etmeyi
başardı. Onun vefatından sonra ülkenin parçalanmış siyasi durumundan faydalanan İran hükümdarı Şah İsmail
1502 yılında Akkoyunlu Devleti’ne son verdi.
Humus ve Dımaşk’ı ele geçirdi. Memlûk Sultanı Ferec çatışmaktan korkarak Kahire’ye kaçtı.
Timur yine de Mısır’a sefer yapmadı. Bunun yerine Ahmed Celayir’in ülkesini yağmalayarak
Karabağ’a döndü.
Timur Suriye’de iken Yıldırım Bayezit’e mektup yollayarak ondan oğullarından birini
yanına rehin göndermesini, göndereceği hil’atı giymesini ve Kara Yusuf’u kendisine iade
etmesini talep etmişti. Boyunduruk altına girmeyi reddeden Yıldırım Bayezit Timur’a
gönderdiği mektupta savaşmayı göze aldığını belirterek ona meydan okumuştu. Benzer
mektuplaşmalar Timur Karabağ’a gittikten sonra da devam etti. Ne var ki, tüm bunlar savaşa
hazırlanan her iki taraf açısından da bir anlam ifade etmiyordu. Nihayet Emir Timur 1402 yılı
Mart ayında harekete geçti. Her iki ordu 28 Temmuz 1402 tarihinde Çubuk ovasında tarihe
Ankara Savaşı olarak geçen çarpışmada karşı karşıya geldi. Osmanlı ordusunda yer alan Kara
Tatarların ve Yıldırım Bayezit’in topraklarını zapt ettiği Anadolu beylerinin kuvvetlerinin karşı
tarafa geçmesi sonucu savaş Timur’un lehine sonuçlandı. Ankara Savaşı neticesinde Osmanlı
ordusu yok edildi, Yıldırım Bayezit esir edildi, Osmanlı Devleti taht kavgalarının yaşandığı
fetret dönemine girdi, Türkmen beylerine topraklarının iade edilmesiyle Anadolu Türk birliği
bozuldu, Rumeli’de Türk ilerleyişi durdu ve Bizans İmparatorluğu’nun ömrü 50 yıl kadar uzadı.
Timur Ankara savaşından sonra başta Bursa, Konya ve Aksaray olmak üzere birçok yeri
ordusuna yağmalattıktan sonra İzmir üzerine gitti. Şehri Rodos şövalyelerinden alarak
Aydınoğullarına verdi. Bu arada Bizans İmparatoru gönderdiği elçileri aracılığıyla Emir
Timur’a değerli armağanlar sunarak bağlılığını bildirdi.
Timur Semerkant’a dönerken 30.000 çadır kadar Kara Tatarı da yanında
Maveraünnehir’e göçürdü. Timur’un son seferi Çin üzerine oldu. Ne var ki, Otrar’a ulaştığında
hastalandı ve 19 Şubat 1405 tarihinde vefat etti.
Timur vefat etmeden önce ülkesinin yönetimini oğulları ve torunları arasında
paylaştırmıştı. Henüz 1375 yılında vefat eden büyük oğlu Cihangir’in oğlu Pir Muhammed’i
Belh, Kabil ve Kandahar taraflarının valisi olarak görevlendirmişti. 1391 yılında Diyarbakır
yakınlarında ölen ikinci oğlu Ömer Şeyh’in oğulları Pir Muhammed, Rüstem, İskender ve
Baykara’ya Şiraz, Hemedan ve İsfahan’ı bırakmıştı. Üçüncü oğlu Miranşah Azerbaycan ve
Irak-ı Arap bölgelerinden sorumluydu. Ne var ki, akli dengesini kaybettiğinden oğlu Ömer
Mirza’nın vesayeti altında bulunuyordu. Miranşah’ın Ebu Bekir ve Halil adında iki oğlu daha
vardı. Timur’un küçük oğlu Şahruh ise Horasan valisi olarak Herat’ta bulunuyordu. Bununla
birlikte Timur veliahdı olarak torunu Pir Muhammed ibn Cihangir’i tayin etmişti. Fakat elini
çabuk tutan Halil ibn Miranşah 18 Mart 1405 tarihinde Semerkant’ı zapt ederek dedesinin
tahtını ele geçirdi. Pir Muhammed Kandahar’dan gelerek onunla çatışmaya giriştiyse de mağlup
olarak Afganistan’a geri çekildi ve bir süre sonra Halil Sultan tarafından satın alınan kendi
vezirinin eliyle öldürüldü.
Halil Sultan’ın iktidarı döneminde Emir Timur’un mirası kısa süre içerisinde elden
çıkmaya başladı. Zira Timurlu şehzadeleri dikkatlerini taht kavgalarına vermişken Celayir Beyi
Ahmed 1405’te Bağdat’ı Timurlulardan geri aldı. Ayrıca Doğu Anadolu’da tekrar hâkim
duruma gelen Kara Koyunlu Beyi Kara Yusuf, Ebu Bekir Mirza’yı mağlup ederek 1406 yılında
Tebriz’i zapt etti. Miranşah oğlu Ebu Bekir Mirza ile birlikte Tebriz’i geri alabilmek için 1408
yılında Serd-rûd mevkiinde Kara Yusuf’la tutuştuğu savaşı kaybedince Azerbaycan
Timurluların elinden tamamen çıkmış oldu. Bu savaşta Miranşah da hayatını kaybetti. Batıda
kayıplar yaşanırken tecrübesiz Halil Sultan Semerkant’taki iktidarını muhafaza edebilmek
uğruna yanındaki emirler ve beyler için hazinesini harcayarak israf etti. Ayrıca hanımı Şâdel-
mülk devlet işlerine karışarak Timur’un saygın beylerini rencide ediyordu. Bu durumda emirler
ve beyler ayaklanarak Horasan Valisi Şahruh’u Semerkant’a çağırdılar. Halil Sultan amcasına
karşı direnemeyerek tahtı ona vermek zorunda kaldı. Böylece 1409 yılında Timurlu Devleti’nin
iktidarı Şahruh’a geçti. Şahruh Semerkant’ı oğlu Uluğ Bey’in idaresine bırakarak Herat’a
döndü. Böylece Herat Timurlu Devleti’nin başkenti haline geldi.
Şahruh’un ilk icraatlarından biri rahmetli ağabeyi Ömer Şeyh’in oğullarının Fars
eyaletindeki anlaşmazlıklarına müdahale etmek oldu. 1414-1415 yıllarında Fars eyaletine
yaptığı seferlerle Ömer Şeyh’in oğullarının iktidarına son verdi ve bu bölgenin yönetimini
Şiraz’a yerleştirdiği kendi oğlu İbrahim Mirza’ya bıraktı. Şahruh artık Kara Yusuf’la
hesaplaşmak istiyordu. Kara Yusuf 1410 yılında Tebriz yakınlarında yapılan savaşta Ahmed
Celayir’i mağlup ederek Irak-ı Arap (Bağdat) bölgesini de topraklarına katmış ve büyük bir güç
haline gelmişti. Onun son olarak 1419 yılında Timurluların Fars eyaletine bağlı Sultaniye ve
Kazvin’i zapt etmesi üzerine Şahruh harekete geçti. Ancak Timurlu ordusu henüz gelmeden
Kara Yusuf vefat etti. Onun oğlu İskender, Şahruh’a karşı koymak istediyse de mağlup olarak
kaçtı(1421). Şahruh daha sonra Azerbaycan’a iki başarılı sefer daha düzenlediyse de
Azerbaycan’da Kara Koyunlu Türkmenlerinin hâkimiyetine engel olamadı.
Şahruh 1425 yılında oğlu Uluğ Bey’i Moğolistan’a sefere yolladı. Uluğ Bey’in komuta
ettiği Timurlu ordusu Doğu Çağataylıları mağlup etti. Ancak bir süre sonra Moğolistan’a hâkim
Duğlat kabilesinin Beyi Hudaydat’la anlaşarak sulh sağladı. Şahruh askeri seferlerden başka
uzun süren saltanatı devrinde bilhassa başkenti Herat’ı mamur hale getirdi. 1447 yılında Fars
eyaletinde kendisine başkaldıran torunu Mirza Muhammed ibn Baysungur’un üzerine giderken
Rey’de vefat etti. Onun ölümünden sonra Semerkant’ta bulunan oğlu Uluğ Bey Timurlu
Devleti’nin tahtına çıktı. Uluğ Bey bir hükümdardan ziyade ilim adamı kimliği ile tarihte iz
bıraktı. O yöneticisi olduğu Semerkant’ta açtığı rasathanesi ve etrafına topladığı Ali Kuşçu,
Gıyaseddin Kaşî ve Kadızade-i Rumî gibi devrin en meşhur ilim adamları ile Mavareünnehir’in
kültür hayatına damgasını vurdu. Bununla birlikte Timurlu Sultanı olarak iktidarının ikinci
yılında Belh’te bulunan oğlu Abdullatif’in isyanı neticesinde hayatını kaybetti. Timurlu tahtını
zapt eden Abdullatif ise baba katili sıfatıyla ancak 6 ay hüküm sürebildi ve uğradığı bir suikast
sonucu öldürüldü. Suikastçılar hapiste bulunan Şahruh’un İbrahim Sultan’dan torunu Mirza
Abdullah’ı hükümdar olarak seçti. Ne var ki Miranşah’ın torunlarından Ebu Said o sıralarda
Doğu Deşt-i Kıpçak’ın kudretli Özbek Hanı Ebu’l-Hayr’ın yardımıyla Abdullah’ı mağlup etti
ve Semerkant tahtını ele geçirdi. Bununla birlikte Ebu Said Herat ve Horasan hâkimiyetini
Şahruh’un oğlu Baysungur’dan torunu olan Ebu’l-Kasım Babür’e terk etmek zorunda kaldı.
Ebu Said’in iktidarının ilk günlerinde Doğu Çağatay Hanı II. İsen Buka Türkistan
sınırlarına saldırarak Sayram, Yesi ve Taşkent’i yağmaladı. Bunun üzerine Ebu Said onun
peşine düştü ve Talas yakınlarında yakalayarak ordusunu bozguna uğrattı. 1457 yılında Ebu’l-
Kasım Babür’ün vefat etmesinden sonra Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah Herat’ı zapt etti.
Durumu öğrenen Ebu Said derhal Horasan üzerine yürüdü. Ne var ki, Cihanşah Azerbaycan’da
oğlu Hasan Ali’nin neden olduğu karışıklıktan dolayı Ebu Said ile sulh yaparak Herat’ı onun
hâkimiyetine bıraktı (1458). Böylece Horasan’ı da hâkimiyeti altına alan Ebu Said adeta
Timurlu Devleti’ni yeniden birleştirdi. Bununla birlikte Horasan’a hâkim olmak için ittifak
kuran Timurlu mirzaları İbrahim ve oğlu Alâüddevle ile Sencer’i 1459 yılında Serahs ve Merv
arasında vuku bulan savaşta mağlup etti. Ayrıca 1461 yılında Uluğ Bey’in torunlarından Mirza
Muhammed Cuki’nin Maveraünnehir’de çıkardığı isyanı 2 yıl uğraştıktan sonra güçlükle
bastırdı. Böylece muhalifleri ortadan kaldıran Ebu Said iktidarını pekiştirdi.
Karakoyunlu hükümdarı Cihanşah 1467 yılında Kiğı yakınlarında Akkoyunlu Beyi
Uzun Hasan’la giriştiği savaşta mağlup olarak hayatını kaybetti. Bu hadiseden sonra
Azerbaycan dâhil Karakoyunlu toprakları Timurluların eski müttefiki Akkoyunluların eline
geçti. Azerbaycan’ı Akkoyunlulardan geri almak isteyen Cihanşah’ın oğlu Hasan Ali Ebu
Said’i Uzun Hasan’a karşı kışkırttı. Ebu Said Timurluların eski topraklarına yeniden sahip
olmak ümidiyle Uzun Hasan’a savaş ilan ederek harekete geçti. Ancak sefer esnasında Aras
Nehri’ni geçerken Uzun Hasan’ın kuvvetleri tarafından pusuya düşürüldü ve yakalanarak idam
edildi (1469).
Ebu Said’in ölümünden sonra Amuderya’dan batıda kalan bölgeler Herat’a hâkim olan Ömer
Şeyh’in torunu Hüseyin Baykara’nın kontrolüne girdi. Böylece Horasan’a hâkim olan
Hüseyin Baykara 1473’te Belh’i de zapt ederek oğlu Bediüzzaman Mirza’nın idaresine verdi.
Onun iktidarı devrinde imar faaliyetleri ile mamur hale getirilen Herat tarihinin en parlak
devrini yaşadı. Hüseyin Baykara’nın sarayında görevli olan Ali Şir Nevaî ve tarihçi Mirhond
kıymetli eserlerini onun himayesiyle kaleme aldılar. Maveraünnehir’de ise Ebu Said’in
oğulları her biri başka şehirde hüküm sürmeye başladı. Semerkant’a bulunan Ahmed Sultan
ile Fergana’ya hâkim Ömer Sultan birbirleriyle mücadele ediyorlardı. Ne var ki, artık yerel
hükümdarlardan başka bir anlam ifade etmiyorlardı. Bu arada onların birbiriyle
çekişmesinden yararlanan Doğu Çağatay Hanı Yunus Taşkent ve Sayram’ı Timurluların
elinden alarak Taşkent’e yerleşti. Onun vefatından sonra da oğlu Mahmud Taşkent hükümdarı
oldu. Mahmud Han Doğu Deşt-i Kıpçak’ta Ebu’l-Hayr’ın kurduğu Özbek Devleti’nin
dağılmasından sonra yanına sığınan torunu Muhammed Şıbanî’ye hizmetlerinden dolayı Yesi
şehrini verdi. 1494’te Fergana hükümdarı Ömer Sultan ve ağabeyi Ahmed Sultan ardı ardına
vefat etti. Ömer Sultan’ın yerine oğlu geleceğin Hindistan fatihi Babür Mirza geçti. Ahmed
Sultan’ın yerine ise kardeşi Mahmud Mirza geçti. Ne var ki o da kısa süre sonra vefat etti.
Onun vefatı üzerine üç oğlu Mesud, Baysungur ve Ali taht mücadelesine tutuştular. 1498
yılına doğru Semerkant tahtına Ali Sultan çıktı. Timurluların iç mücadeleler neticesinde
zayıflamasından Muhammed Şıbanî kârlı çıktı. O Özbek kabilelerinin desteğiyle 1500 yılına
doğru Buhara ve Semerkant’ı zapt ederek Timurlu sultanlarının Maveraünnehir’deki
hâkimiyetine son verdi. Daha sonra da hamisi Mahmud Han’a saldırarak Taşkent ve Sayramı
ele geçirdi (1503). 1506 yılında da Bediüzzaman Mirza’dan Belh’i aldı. Muhammed Şıbanî
Herat’ı kuşatmak üzere yola çıktığı esnada Hüseyin Baykara vefat etti. Onun vefatından sonra
oğulları Muzaffer Hüseyin ve Beddiüzzaman Mirza arasında cereyan eden taht
mücadelesinden faydalanan Muhammed Şıbanî 1507 yılında Herat’a girerek Timurlu
Devleti’ne tamamen son verdi.

You might also like