You are on page 1of 2

Büyük Devletin büyük Sultanı Melik Şah hayata veda ettiği sırada ardından Berkyaruk tahtı hakimiyet

altına almaya çalışmış bu sırada kendisinin izni ile Kılıç Arslan kardeşi ile topladığı birlikler ile 1093 yılı
başlarında İznik’e geldi. Kılıç Arslan tahtı devralıp burada Sultanlığını ilan etti. Sultan olduktan sonra
ilk iş olarak devlet içerisinde birlik sağlamış idareyi kendi etrafında toplamaya muvaffak olmuştu.
İzmir ve çevresinde genişlemekte olan Çaka Bey ise sürekli Bizans ile mücadele ediyor ani baskınlar ile
Bizans’a ağır darbeler indiriyordu. Kılıç Arslan, Çaka Bey’in kızı ile evlenerek büyük bir güç kazandı.
Ancak Bizans imparatorunun teşviki ve Çaka Bey’in güçlenmesinden endişelenen Kılıç Arslan kendisini
bertaraf etti. Ardından Malatya’yı kuşatmaya girişti ancak Pıere l’Ermıte komutasındaki düzensiz haçlı
ordusunun gelişi bu kuşatmayı kaldırmasına sebep oldu. Kılıç Arslan bu düzensiz orduyu 1096 yılında
Kırkgeçit muharebesinde mağlup ve perişan etti.

Alaeddin Keykubat bu tehlikeyi def ettikten sonra ardından gelen nizami Haçlı ordusunun İznik’i
muhasara ettiğini haber aldı ancak çok geç kalınmıştı. Nitekim Haçlılar şehri almayı başarmıştı. Kılıç
Arslan ordusunu toplatıp hücum etmesine rağmen sayıca üstünlükleri dolayısı ile Haçlılar galip geldi
ve Kılıç Arslan geri çekilmek zorunda kaldı. Haçlı ordusu 1 milyona yakın kişiye sahipken Antakya’ya
vardıklarında 300.000 kadar kalmıştı. Daha sonra Fatımi topraklarına giren Haçlılar Kudüs’u kuşatıp
uzun süre ağır taaruzlar gerçekleştirdiler. 15 Temmuz 1099 yılında şehre girmeyi başaran Haçlılar
Fatımiler ile anlaşarak şehri teslim aldılar. Daha birinci Haçlı ordusunun şokunu atlatamayan
Selçuklular üzerine ikinci bir Haçlı ordusunun gelişi hayret içinde bırakmıştı. Kılıç Arslan Musul
yüzünden çıkan ikilik sebebiyle Sultan Mehmed’in gönderdiği Çavlı kumandasındaki orduya mağlup
oldu ve savaşta hayatını kaybetti. Kılıç Arslan’ın vefatı üzerine devlet artık büyük bir buhrana girmiş
bulunmaktaydı. Kılıç Arslan’ın vefatı üzerine bi süreliğine büyük oğlu Şehinşah hükümdar olmuş
ardından ise II. Kılıç Arslan Selçuklu tahtına oturdu.

Haçlılar Kudüs’te bir Latin Krallığı kurmuşlardı. Bu sırada İmameddin Zengi’nin Urfa kontluğunu
ortadan kaldırması Avrupa’yı harekete geçirmeye yetmişti. Alman ve Fransız Kralların da katılımı ile
büyük bir ordu Anadolu’ya girmişti. Bu ordu Türklere karşı ağır zaiyatlar vererek geri çekilmek
zorunda kalmıştı. Bizans ile sürekli çatışma halinde olan Selçuklular 1176 yılında Bizans ordusu
tarafından gelen taaruzları mahirce alt etmeyi başarmıştı. Bunun üzerine büyük bir ordu ile ilerleyen
Bizanslılar 17 Eylül’de Selçuklular tarafından büyük bir hezimet ile Anadolu’san çekilmek zorunda
kaldılar. Haçlıların Kudüs’te kaldığı süre müddetince müslümanlar büyük bir mateme bürünmüş
tekrar fethedileceği günü bekler olmuştu. Nitekim 1187 yılında Hıttin savaşı ile Kudüs Haçlıların
elinden alınmıştı.

Selçuklu Devletinde durumlar düzelmeye başlamış ancak II. Kılıç Arslan uzun süren mücadeleler
sonunda eski Türk geleneklerine devleti 11 oğlu arasında pay etmesi devlet içinde çıkacak taht
mücadelelerinin habercisi olmuştu. Kudüs’ün müslümanlar tarafından tekrar fethedilmesi Avrupa
devletlerini harekete geçirmişti. 1090 yılında Anadolu topraklarına 100.000 kişilik bir ordu ile giren
Alman imparatoru ve Akka’ya deniz yolu’yla çıkarma yapan Fransız kralı II. Phlıpe ve İngiltere Kralı
Arslan yürekli Richard Kudüs için harekete geçmişti. Alman ordusu Anadolu’dan geçerken kısmi
yıpranmaya mağruz kalmış ancak Alman ordusu için en büyük felaket 10 Haziran’da serinlemek için
girdiği göl’de boğulması olacaktı. Fransız ve İngiliz kralları ise kuvvetli saldırılar ile Kudüs’ü kuşatmaya
çalışmış ancak Selehaddin Eyyubi buna izin vermemişti.

Tokat Meliki II. Süleyman Şah babası II. Kılıç Arslan’ın vefatı üzerine harekete geçerek bir takım idareci
itaatine alarak Keyhüsrev elinde bulunan Konya’ya yerleşti. Bazı Mengüceklileri ve Danişmendlileri
itaate alıp Saltukluları topraklarına kattı. Ermeni ve Gürcüleri tenkil edip hudut tecavüzünde bulunan
Gürcülerin üzerine yürüdü. Sarı Kamış yakınlarında ani bir baskına uğrayan Sultan büyük bir yenilgiye
uğradı. 1204 yılında vefat ettikten sonra Selçuklu tahtını tekrar I. Gıyaseddin Keyhüsrev aldı.

Anadolu’da bunlar olurken Haçlılar ve Bizans arasında ise çetin mücadeleler veriliyordu. Haçlılar
Kudüs’e gitmeyi planlarken mali yetersizlik sebebiyle uğradıkları İstanbul’u yağma ve talan edip burda
bir Latin Krallığı kurmuşlardı. Bu işgal sırasında imparator bulunan V. Alexıos’un damadı I. Theodoros
Laskaris İznik Başkent olmak üzere Bitinya çevresinde bir krallık kurmuştu. Karadeniz kıyısına ulaşarak
denizcilik ile uğraşmaya başladılar. Sultan Keyhüsrev kısa bir süre sonra Venedik ile bir antlaşma
yapılarak denizde hakimiyeti sağlamlaştırdı. İznik imparatoru ile mücadele’ye girişti. 1211 yılında
kazandığı zaferin ardından bir düşman kılıcı ile vefat etti. Yerine oğlu I. İzzeddin Keykavus Sultan oldu.
Keykavus ilk olarak 1214 yılında Sinob’u fethedip burayı bir liman şehri haline getirdi. Trabzon Rum
İmparatoru’nu itaati altına alıp Ermeniler üzerine sefere çıkarak 1216 yılında onları mağlup etti. 1220
yılında vefat ettiğinde ise yerine oğlu I. Alaeddin Keykubat geçti.

Alaeddin Keykubat devri Selçukluların en müreffeh olduğu döneme denk gelmekle beraber kısa süre
sonra gelecek olan Moğol tehlikesini durdurabilecek nadir isimlerdendi. Anadolu’yu imar edip
Şehirleri büyük surlar ile tahkim etti. 1223 yılında Kırım’a bir deniz seferi düzenleyerek ekonomik
anlamda devleti güvence altına almaya çalıştı. Moğolların kendisini hissettirmesi ve Celaleddin
Harzemşah’ın onlara karşı olmasının ardından büyük tehlike adım adım yaklaşıyordu. Alaeddin
Keykubat yaklaşan tehlikenin farkında olarak Harzemşah hükümdarına ittifak teklifinde bulundu
ancak Celaleddin Harzemşah’ın yanlış politikaları iki devleti savaşmaya mecbur kıldı ve 1230 yılında
yassı çemen muharebesinde Harzemşah ordusu bozguna uğratıldı. Gürcüler üzerine bir ordu gönderip
itaat altına almayı başardı. Moğol hükümdarına elçi gönderip sulh yapıldı. Alaeddin Keykuat’ın 1237
yılında erken yaşta vefatının ardından yerine genç yaştaki oğlu II. Keyhüsrev sultan oldu. Sadeddin
Köpek’in ihtirasları yüzünden devlet içindeki mühim kadro ya tasfiye edilmiş ya da öldürülmüştü.

Selçuklular tüm bunlar ile mücadele ederken birde Baba İshak’ın isyan çıkarması devleti tamamen
zedelemiş Moğolları Anadolu’ya çekmeyi başarmıştı. Moğollar 1241 yılında Erzurum’u tahrip
etmişlerdi. 1243 yılında ise Baycu Noyan ve Selçuklu Sultanı arasında gerçekleşen savaşta Selçuklu
ordusu büyük bir bozguna uğradı. 3 yıl sonra Keyhüsrevin ölmesi devlet içinde tekrar taht
mücadelelerine sebep oldu. Mu’ineddin Pervane’nin iktidarı ele geçirmesi ile bu durum son buldu
ancak aradan geçen 30 yıl kadar buhranlı dönemde Moğollar Anadolu’yu iyiden iyiye tahrip
etmişlerdi. Memlük Sultanı Baybars’ın Moğollara karşı mücadele için Anadolu’ya çağırılması Moğollar
tarafından hiç güzel karşılanmamış bu sebepten dolayı Pervane 1277 yılında Moğollar tarafından
öldürülmüştü.

Selçuklu hanedanı 1308 yılına kadar iktidarda durdu ancak bu sadece ismi olmaktan öteye
geçmemişti. Mu’ineddin’in vefatile Selçuklular fiilen Moğol tahakkümü altına girmişti. Bu tarihten
sonra sultanlar Moğol valisi olmaktan ileri gidememişti. Böylelikle tarihe karışan Selçukluların yerini
küçük beylikler almış bulunuyordu. Aralarından bir tanesi sivrilmeyi başarıp büyük bir cihan
imparatorluğu olmayı başaracak Selçukluların yarım bıraktığı işi en zirveye taşıyacaktı. Bunu yapacak
olan Osmanoğullarından başkası değildi. Türklerin tarihi en azametli şekilde yeniden başlıyor.

You might also like