Professional Documents
Culture Documents
* Selçuk Üniversitesi Ahmet Keleşoğlu Eğitim Fak. Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği
Bölümü Öğretim Üyesi, abalptekin@yahoo.com
http://www.millifolklor.com 5
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
6 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
ğinin benzerlerini günümüz sözlü kay- lü erkek” anlamına gelen Saltık adını
naklarında tespit edebiliyoruz. vermiştir. (Ocak 2002: 36).
Saltuknâme üzerinde Fahir Evliya Çelebi ise; Sarı Saltuk’un
İz (1974-1984), Ahmet Yaşar Ocak Hoca Ahmet Yesevî’nin müritlerin-
(2002), Necati Demir-Mehmet Dursun den Türkistanlı bir derviş olduğunu
Erdem (2007)’in çalışmalarının dışın- ve yedi yerde mezarı bulunduğunu
da Orhan Köprülü (1951) Kemal Yüce Seyahatnamesi’nde anlatmaktadır.
(1987) ve Şükrü Halûk Akalın (1987, Villâyetnâme-i Hacı Bektaş-ı
1988, 1990)’ın hazırlamış oldukları Veli’ye göre ise, Sarı Saltık basit bir
doktora tezleri vardır. Yukarıda adla- çoban olup, Hacı Bektaş’ın “Saltık seni
rını andığımız çalışmalarda konu ile Rum ülkesine saldık” demesi üzerine
ilgili genişçe bir bibliyografya verildiği Balkanlara gitmiştir. (Ocak 2002: 36-
için bunları tekrar etmek istemiyoruz. 37; Yüce 1987: 182).
Sarı Saltuk Kimdir? Sarı Saltuk’un diğer destan kah-
Sarı Saltuk’un menkıbevî haya- ramanlarından ayrıldığı en önemli
tını Saltuknâme, Villâyetnâme-i Hacı hususlardan birisi de hatip olması
Bektaş-ı Veli, Evliya Çelebi Seyahat- ve Türk adını öne çıkarmasıdır. Ana-
namesi gibi eserlerde bulmaktayız. Bu dolu, Balkanlar, Kafkasya ve daha
eserlerden hareketle onun menkıbevî pek çok ülkede savaşa katılmış olup
hayatını aşağıdaki şekilde özetleyebi- pek çok Hıristiyan’ın gönül rızasıy-
liriz: la Müslüman olmasını sağlamıştır.
Asıl adı Şerîf Hızır veya Mu- Sarı Saltuk’un Battal Gazi ile Hazre-
hammed Buharî olup Saltuknâme’de ti Hamza’nın silahlarına ve Hazreti
Seyyid Şerif, Şerif Gazi, Seyyid Sul- Ali’nin Ankabil adlı kanatlı atına sa-
tan, Sultan Baba, Sultan-ı Gaziyan, hip olduğuna dair çeşitli anlatmalar
Sultanu’l-Evliya, Saltık Baba, Saltık-ı vardır. Tahta kılıcıyla yenemediği
Rumi gibi adlarla da anılmaktadır. düşman yok denecek kadar azdır.
Annesi Rabia Hatun’dur. Babası Sey- 12 veya 72 dil bildiği rivayet edil-
yid Hasan b. Seyyid Hüseyin b. Mu- diği için papaz veya haham kıyafetine
hammed b. Ali olup Battal Gazi so- bürünerek kolaylıkla onların meclis-
yundandır. Seyyid Hasan, Danişmend lerine ulaştığından söz edilir. Yine ri-
Ahmet Gazi’nin komutanlarından vayete göre dört mukaddes kitabı da
olup Amasya Kalesi’nin kuşatılması hatmetmiştir.
sırasında zehirlenerek şehit olmuş- Saltukname’ye göre Sarı Saltuk
tur. Öksüz kalan Şerîf Hızır’a lala- 99 yaşında Keligra’daki tekkesinde öl-
sı Seravil ile Abdulaziz adındaki bir müş olup 12 yerde mezarının olduğun-
hayırsever bakmışlardır. 14 yaşında dan söz edilmektedir.
diğer Türk destanlarında olduğu gibi Kaynaklarda; Sarı Saltuk’un pek
ilk kahramanlığı göstermiş Alyon-ı çok yerde mezarı, türbesi ve makamı-
Rûmî’yi yenerek onun Müslüman ol- nın olduğundan söz ediliyorsa da genel
masını sağlamış ve adını İlyas-ı Rûmî kanaat Romanya Babadağ’da olduğu
olarak değiştirmiştir. İlyas-ı Rûmî de; görüşü doğrultusundadır (Ocak 2002:
Şerif Hızır’a kendi dillerinde “çok güç- 98-109; Tan 2006: 108-109).
http://www.millifolklor.com 7
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
8 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
yarını suya bırakması ile giderilmek- mayı öğretir. Aşağıya aldığımız efsa-
tedir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi nenin benzerlerini Hacı Bektaş Veli
bu tür efsaneler günümüz sözlü kültü- Velâyetnamesi (Duran-Gümüşoğlu
ründe görülmemekte olup bunun yeri- 2010: 385, 387) ve Evliya Çelebi Seya-
ni ağza ya da yüze tükürülme yoluyla hatnamesi (Alptekin 2012: 165; Çevik
tedavi almaktadır. Ağza tükürme veya 1-2 1993 410; Kurşun-Kahraman-Dağ-
tükürülen bir şeyin yenilmesi yoluyla lı 2006: 32)’nde de bulmaktayız. Ben-
tedavinin kökeni ise Türklerin kam- zer efsaneler günümüz sözlü kültürün-
lık inancında da görülmektedir. Konu de de anlatılmaya devam etmektedir
kamdan destana, âşıklık geleneğinden (Alptekin 1993: 106; Alptekin 2012:
halk hikâyesine hatta halk hekimliği- 166; (Kavcar-Yardımcı [2008]: 206).
ne kadar incelenirse benzer özellikler Aşağıda verilen ve Saltuknâme’de
kolaylıkla görülebilecektir (Alptekin yer alan efsane ile günümüz sözlü kül-
2009: 33-39). Bazı kaynaklarda ağza türünde yaşatılan efsanelerin aynı ol-
tükürülme yoluyla dil öğrenmeden de duğu küçük bir dikkatle görülebilir:
söz edilir. Nitekim Hazreti Peygamber “Dahı Server âsâsın eline aldı,
Cebrail Aleyhisselam’a, Salman’ın; deniz kenarına indi, yürüdi. Mübârek
“Arapça öğrenmesini istiyorum” de- âsâsın yire urdı, su çıkup revân oldı.
mesi üzerine Cebrail Aleyhisselam, On yirde âsâsın urdı on yirden dahı su
Salmanî Farisi’nin ağzına tükürünce çıktı. Beşi acı, tuzlu çıktı ve beşi tatlu
Salman Arapçayı öğrenmiştir. çıktı. Ol kâfirler eyittiler:
Günümüz sözlü kültüründe de “N’içün acıdur bunlar?”
ağza tükürme veya üfleme ile ilim sa- Server eyitti:
hibi olmadan söz eden efsaneler vardır “Siz kavmün bir nicesi Müslüman
(Alptekin 1993: 35). olmak ister, yarusı kadar ve yarusı ol-
Pınarların Kökeni mamak isterler.” (Akalın 1990: 90; De-
Canlı hayatında suyun önemi bü- mir-Erdem 2007: 350).
yüktür. Nitekim Uygurların Göç des- Benzer bir motife Saltuknâme’nin
tanında anlatılanlar yer-su iyelerinin ikinci (Akalın 1988: 165; Demir-Erdem
Uygurlara verdiği ceza olarak değer- 2007: 350) ve üçüncü (Akalın 1990: 53)
lendirilebilir. İslam öncesinde yer-su ciltlerinde de rastlanmaktadır.
iyelerine bağlı olarak oluşan pek çok B) Aslana Binip Yılanı Kamçı
inanış varken (İnan 1987: 491-495; Yapma
İnan 1995: 62-65), pınarların ortaya Aslana binip yılanı kamçı yapma
çıkışıyla ilgili anlatmalar günümüze motifi aslında bir keramet yarışıdır.
kadar ulaşmamıştır. Oysa İslamiyet’in Bu yarışta ev sahibi konumundaki
kabulünden sonra su; bastonun yere derviş (Hacı Bektaş Veli) kendisini
vurulmasıyla çıkmaktadır. Bunun da ziyarete gelen dervişi velayet gücüy-
kökeni Hazreti Peygamber Hıra Dağı le sezmekte ve ona göre kerametinin
dönüşünde namazın farz olması üze- daha güçlü olduğunu göstermek için
rine Cebrail Aleyhisselam topuğunu de cansız bir şeye (duvar, kaya, vb.) bi-
yere vurur ve oradan su çıkar, daha nerek misafirini karşılamaktadır.
sonra da Peygamberimize abdest al- “Çün Ahmed Fakîh birle Bektaş
http://www.millifolklor.com 9
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
musâhabet iderlerdi, Acem’de bir kişi gittiğinde Hacı Bektaş misafirini bir
dahı vardı bazıları Rûm’dan idi dir- kayaya binerek karşılamaktadır. (Du-
ler, ol er adına Karaca Ahmed dirler- ran-Gümüşoğlu 2010: 461, 463, 465).
di ve hem gürbüz erdi. İşitti ki Bektaş Söz konusu motif günümüz söz-
Rûm’a geldi eyitti: lü kültüründe anlatılmaya devam et-
“Görelüm ne erdür?” diyü bir ars- mektedir. Bazen de derviş kayaya bin-
lana süvar olup bir yılanı eline alup mekte ve yılanı kamçı yapmaktadır
kamçı idindi, azm idüp dervişleri bir- (Kavcar-Yardımcı [1988]: 79 ).
le gitti. Çün Bektaş işitti kim Ahmed C) Deniz Üzerinde Yürüme
gelür, tekyesünin dîvârın yardı tîz ol Türk kültüründe toprağın çok
dîvâra bindi. Dîvâr yirinden kalkup
ayrı bir yeri vardır. Türk mitolojisin-
revânn oldı. Ahmed’e karşu vardılar.
de karanın yaratılışından Hazreti
Çün Ahmed anı gördi, mütehayyir olup
Âdem’in yaratılmasına kadar pek çok
barmağın ağzına alup ısırdı. Bu Ka-
yerde toprak vardır. Türk mitolojisin-
raca Ahmed velâyetle cemî cine hükm
de yer ve gök yaratılmadan önce her
iderdi, zîrâ Süleymân aleyhisselâm
taraf su ile kaplıdır. Daha sonra Tan-
seccâdesinde idi cemî cin anı sever-
lerdi. Bektâş Hazret-i İbrahim Halil rı Ülgen (Kayra Han) ve şeytan Erlik
seccâdesinde otururdı.” (Akalın 1988: oturacak bir yer ararlar ve ilk olarak
45; Demir-Erdem 2007: 276). suyun içinden çıkan bir taşın üzerine
Benzer bir motif aynı cildin ilerle- bir kaz (kuğu) donuna girerek konar-
yen sayfasında (Akalın 1988: 168) da lar. Yine Tanrı Ülgen’in Erlik’e suların
görülmektedir. altından toprak getirttiğini ve bunu
Burada sözü edilen Ahmed Fakîh, suların üzerine saçtırarak bugünkü
Karaca Ahmed ve Hacı Bektaş Veli kara parçalarını yarattığını biliyoruz.
tarihte yaşamış şahsiyetler olup, bun- Türkiye’de Kocaeli ilinin Gebze
ların hayatları etrafında pek çok men- ilçesindeki Dil İskelesi; Muğla ilinin
kıbe oluşmuştur. Bu menkıbelerde Marmaris ilçesinin Orhaniye Köyü;
işlenen konu ise Anadolu’nun Türkleş- Mersin ilinin Erdemli ilçesinin Kızka-
tirilmesi ve İslamlaştırılmasında kar- lesi beldesindeki İncekum mevkii; İz-
şılaştığımız olağanüstülüklerdir. mir ilinin Bergama ilçesinin Altınova
Sarı Saltuk’un hayatı etrafın- İskelesi ile Evliya Çelebi’de İnebahtı
da oluşan menkıbelere Saltuknâme Körfezi ile ilgili anlatmalar benzer mo-
diyoruz. Saltuknâme’de Sarı Saltuk tif üzerine kurulmuştur (Önal 2003:
âdeta kerametten keramete koşmak- 227-228; Alptekin 2012: 168-170).
tadır. Hatta eldeki metinlerde bu Yine sözlü kaynaklarda Çanakkale’de
işin piri diyebileceğimiz Hacı Bektaş
Cahidi Sultan (Güleç (?): 324-337) ve
Veli’yi bile geride bırakmaktadır. As-
Muğla ilinde Abdal Musa (Çınar 2007:
lana binip yılanı kamçı yapma motifi
181) için de benzer efsaneler anlatıl-
Saltuknâme’nin dışında, Hacı Bektaş
maktadır. Bu anlatmalardan Cahidi
Veli Velâyetnamesi’nde de görülmek-
Sultan’da; boğaz suları üzerine post
tedir. Akşehir’de yaşayan Seyit Mah-
serilmekte ve o şekilde karşıya geçil-
mut Hayranî, Hacı Bektaş’ı ziyarete
10 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
http://www.millifolklor.com 11
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
12 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
Ilgın ilçesinin kurulduğu yere kadar gice bu şehr yire geçüp yirine bir su çık-
götürmesi ile Çin kaynaklarında tes- tı, göl oldı. Ol dervüşîn bedduâsı kabul
pit edilen Bozkurt destanı arasında oldı. Ol kelbin remzi buymış bildiler.”
hiçbir fark yoktur. Her iki anlatmada (Akalın 1988: 37-38; Demir-Erdem
da kurt ve köpeğin önceden tehlikeyi 2007: 271).
sezmesi dikkatlerden kaçmamaktadır. Saltuknâme’deki efsanede Fi-
Saltuknâme’de tehlikeyi sezen köpek dagurus ve Cebel-i Benefşe’den söz
dokuz yavrusuyla dağa kaçarken, Sa- edilmesine bakılırsa efsane, Anado-
kaoğlu tarafından derlenen sözlü kül- lu coğrafyasının dışında oluşmuştur.
tür ortamına ait metinde köpek bugün Anadolu Türk efsanelerinin sözlü an-
bir yerleşim merkezi olan Konya ilinin latmalarında beddua eden kişi büyük
Ilgın ilçesine kadar gelmektedir (Sa- ölçüde Hazreti Hızır’dır (Ocak 199:
kaoğlu 2008: 161-162). 89-92). Bu genellemeyi normal karşılı-
Konunun ayrıca halk bilimi açı- yoruz. Anlatıcının Saltuknâme’de adı
sından da değerlendirilmesi gerekti- geçen Şerîf / Server / Sarı Saltuk’un
ğine inanmaktayız. Anadolu’da köpek, adını unutunca genel bir ad olan Haz-
tavuk ve karıncanın bazı doğa olayla- reti Hızır’ı tercih etmesi normaldir.
rını önceden sezdiklerine inanılmak- Yeri gelmişken Hazreti Hızır’ın yer-
tadır. Konu şimdilik bir inanış olarak leşim yerini sadece göle değil, zaman
değerlendirilmektedir. Ancak gelecek- zaman tepe ve viraneye de çevirdiğini
te bu konunun da doğal afetlerin araş- hatırlatmak isteriz. Bunun en güzel
tırılmasında öne çıkmayacağını şimdi- örneği ise Anadolu’daki Çeç Tepe ve
den kestirmemiz mümkün değildir. Viranşehir’lerdir.
Saltuknâme’de yer alan metni ve- E) Taş Kesilme
rerek yazımıza devam etmek istiyoruz: Türk dünyası efsaneleri arasında
Bu yirün kamu halkı fesâda baş- çok karşılaştığımız motiflerden birisi
ladılar, tehdid itmediler. Bir dervîş de taş kesilmedir. Bugün Adriyatik’ten
gelmiş, konuklığa almışlar. Ol der- Çin Seddi’ne kadar hemen hemen her
viş bedduâ ider. Bir gün meğer, yerde konuyla ilgili efsanelerin an-
Fidagurus’un sarâyında bir dişi it to- latıldığını bilmekteyiz. Söz konusu
kuz yavrı toğırdı. Çün gice oldı, akşam efsanelere sadece Türk dünyasında
olmadın ol it yavrıların turup taşıyup değil dünyada da sıkça rastlanılmak-
bu karşudaki Cebel-i Benefşe’ye çıkar- tadır. Nimete saygısızlık, töreye karşı
dı. Çün Fidagurus’un nazarı ol dem gelme, adağın yerine getirilmemesi,
buna müteallik olup göricek hikmet emre karşı gelme, pirin (kadının) du-
anladı. ası üzerine, yalan söyleme sonucunda,
Emr eyledi kim: düşman (Ermeni, Rus) askerine teslim
“Cemî halk tağa çıksunlar” didi. olmamak ve gelin alayının taş kesil-
Pes vardılar bu hayvan bu işi te- mesi, şeklinde gördüğümüz bu efsa-
kin itmedi diyü cümle şehr halkı tağa nelerin oluşumunda dinî unsurlar öne
çıktılar. Çünkim tamâm çıktılar, ol çıkmaktadır. Söz konusu efsanelerin
http://www.millifolklor.com 13
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
14 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
http://www.millifolklor.com 15
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
16 http://www.millifolklor.com
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
çıkmıştır. Bu arada 17. yüzyılda ya- sine bağlı olarak anlatılan efsane, ben-
şamış olan büyük seyyahımız Evliya zerlikten öteye mitolojik özellikleriyle
Çelebi’nin de iyi bir efsane derleyicisi de dikkatimizi çekmektedir. Saltukna-
olduğunu hatırlatmakta yarar vardır. me ve Saim Sakaoğlu tarafından der-
Saltuknâme, Hacı Bektaş Veli lenen sözlü anlatmada felaketin habe-
Velâyetnamesi ve Evliya Çelebi rini önceden sezen köpek yavrularını
Seyahatnamesi’nde gördüğümüz efsa- alarak kaçarken, Bozkurt destanında
ne metinlerinin büyük bir çoğunluğu kolları bacakları kesilip bataklığa terk
sözlü kültürümüzde de anlatılmaya edilen çocuğu dişi bir kurt Altay dağla-
devam etmektedir. Bu da kültürün rındaki mağarasına götürür. Bunlar-
devamlılığını göstermesi bakımından dan da anlaşıldığı gibi İslâm öncesinde
önemlidir. Ayrıca efsanelerin toplum neslin yok olmasını Ziya Gökalp’in ifa-
üzerindeki etkilerini de belirtmesi ba- desiyle “Türk mucizesi” önlemektedir.
kımından dikkatlerden kaçmamakta- Oysa Saltukname ve Çavuşçu Gölü’ne
dır. bağlı olarak anlatılan efsanede konu
Sarı Saltuk’a bağlı olarak anla- Hazreti Hızır’a bağlananlar köpeğin
tılan efsanelerin kökeni Şamanizm’e kaçması şeklinde karşımıza çıkmakta-
dır. Bu da Göktürklerin Bozkurt des-
kadar götürülebilmektedir. Bilindi-
tanından başka bir şey değildir.
ği gibi şaman obasının her şeyidir.
Konya ilinin Akşehir ilçesi Seyit
Saltukname’de ve günümüzde anlatı-
Mahmut Hayranî, Nasreddin Hoca ile
lan kerametlerin büyük çoğunluğunu
sembolleşmiştir. Bilindiği gibi Nas-
İslam öncesinde şaman göstermek-
reddin Hoca Akşehir Gölü’ne maya
tedir. Bize göre Türkler yeni dinleri
çalmaktadır. Ancak bu gölün suyunun
İslamiyet’e geçince eski inançlarında
nasıl tatlandığı hemen hemen hiçbir
bazı hususları yeni dinin emrine ver-
kaynakta anlatılmamaktadır. Sarı
mişlerdir. Böylece bir dinin hatırası
Saltuk’un ağzının yarıyla tatlandırıl-
zayıfladıkça eski inanışlar yeni dine
dığını, bundan sonra gölde balıkların
adapte edilmiştir.
çoğaldığından söz edilmesine bakı-
Konumuzla doğrudan ilişkili ol- lırsa, suyun bölgeye hayat vermesi
masa da burada şu husus da belirtmek Saltuk’la olmuştur diyebiliriz.
isteriz. Başta Hasluck olmak üzere Sarı Saltuk’un menkıbelerinden
pek çok araştırıcı Hıristiyan azizler ve dikkatimizi çeken bir başka husus,
Müslüman dervişlerin kerametlerinin Türk kültürüne bu anlatmalarla birlik-
ortaklıkları üzerinde durmuşlardır. te denizin iyice girmiş olmasıdır. Belki
Bu husus Ahmet Yaşar Ocak tarafın- bu esere kadar Sirderya Irmağı’nın
dan birinci el kaynaklardan hareketle üzerine seccade serilerek namaz kılı-
makale ve kitaplarında etraflı bir şe- nırken artık Karadeniz’in, Çanakka-
kilde değerlendirilmiştir (Ocak 2002: le Boğazı’nın, Tuna Nehri’nin, hatta
79). Akdeniz’in suları üzerine seccade se-
Saltuknâme’de Cebel-i Benefşe’ye, rilmekte ve varılması gereken yerlere
sözlü kültürde Konya ilinin Ilgın ilçe- velâyet gücüyle ulaşılabilmektedir.
http://www.millifolklor.com 17
Millî Folklor, 2013, Yıl 25, Sayı 98
18 http://www.millifolklor.com