You are on page 1of 10

ÇANAKKALE ONSEKİZ MART ÜNİVERSİTESİ

BALKAN VE EGE UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ

ULUSLARARASI BALKAN TARİHİ VE KÜLTÜRÜ


SEMPOZYUMU

6-8 EKİM 2016, ÇANAKKALE

BİLDİRİLER

CİLT I

EDİTÖR
AŞKIN KOYUNCU

Çanakkale, 2017
ROMANYA “BABADAĞI” EKSENİNDE SARI
SALTUK VE HETERODOKS İSLAM

AYŞE BEYZA BÜYÜKÇINAR*

Özet
Anadolu’nun ve Rumeli’nin Türkleşip İslamlaşmasında etkili olan; Ahiyân-ı
Rûm, Bacıyân-ı Rûm, Gâziyan-ı Rûm, Abdalân-ı Rûm grupları, halkın gözünde birer
kahramanlardır. Bu kahramanlardan biri sayılabilecek Sarı Saltuk; aklı, efsaneleri, inancı ve
yaptıklarıyla bunun güzel bir örneği olup, hakkında birçok araştırmalar yapılmış ve yapılacak
olan önemli bir şahsiyettir. Türk kültürü ile İslam dininin Balkanlarda yayılmasında öncü bir
şahsiyet olan Sarı Saltuk, Sünni, Alevi, Bektaşi ve diğer tarikat çevrelerince (Nakşibendî,
Halveti, Kalenderi, Mevlevi, Kadiri, Rifai, Sa’di, Melami vd.) farklı yönleriyle benimsenmiş
önemli bir isimdir. Bu önemli şahsiyet, bugünkü Romanya Dobrucası’na yerleştikten sonra
gerek askeri gerekse kültürel anlamda çok özellikli ve 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren
Sarı Saltuk kültünün merkezi sayılan, Osmanlı tarihi içerisinde özellikle 17. yüzyılda önemli
bir ordugâh şehri olan Babadağı’nda önemli izler bırakmıştır. Her şeyin başında Babadağı’na
ismini veren Sarı Saltuk’un gerçek türbesinin yapılan son araştırmalarla Babadağı’nda
olduğu ileri sürülmüştür. Sarı Saltuk ile ilgili literatür, genel manada tartışmaya açıktır ve
dini yönleri ile ilgili teorileri de beraberinde getirir. Bildirimizde öncelikli amaç ve temel
hedef; Sarı Saltuk’u Babadağı ekseninde, onunla ilgili muhtelif görüşleri sentezleyip İslam
entelektüelliğine giriş konusunda ki etkilerini belirtmek ve bir dönem Türk toprağı olan
“Babadağı” bölgesindeki önemini göstermektir.
Anahtar Kelimeler: Sarı Saltuk, Dobruca, Babadağı, Heterodoks İnanışlar

Sari Saltuk and Heterodox Islam in Romania on Babadaghi

Abstract
Ahiyân-ı Rûm, Bacıyân-ı Rûm, Gâziyan-ı Rûm, Abdalân-ı Rûm groups which
effective for Islamization and Turkization of Anatolia and Rumelia are heroes in the eyes
of the people. One of the hereos Sarı Saltuk is an example of this with his intellect, myths,
confident, and what he did. He is an important person who deserved research about himself.
Sarı Saltuk who effective Turkish culture and Islam effective for Turkish culture and Islam
get into the Balkans is accepted Sunni, Alevi, Bektashi and other sects with his different
points. This important person made a mark military and cultural things on Babadaghi where
is since second half of the 15th century consired of the Sarı Saltuk cult and its important for
especially in the 17th century Ottoman history. Above all Sarı Saltuk named Babadaghi and
in based on last researches his tomb might be in Babadaghi. Literature about Sarı Saltuk
is an open question and along of theories with it is religious points. Goal and target of our
communique is synthesize various opinions about Sarı Saltuk on Babadaghi, present his effect
about introduction to Islamic intellectual and his importance on Babadaghi soil.
Key Words: Sari Saltuk, Dobruja, Babadaghi, Heterodox Faiths

* 1416 Sayılı Kanuna göre 2014 MEB YLSY Gürcistan/Batum Şota Rustaveli Devlet Üniversitesi Resmi
Burslu Doktora Öğrencisi, Kurum: Ardahan Üniversitesi, b.buyukcinar@gmail.com
ROMANYA “BABADAĞI” EKSENİNDE SARI SALTUK VE HETERODOKS İSLAM 267

1877-1878 Türk-Rus Savaşı’nın ardından 1878 Berlin Antlaşması ile Osmanlı


Devleti’nin elinden çıkan Dobruca, bugün kuzeyi Romanya güneyi ise Bulgaristan
topraklarında bulunan bir bölgedir. Babadağı ise, bugün Romanya Dobruca’sında bulunan
eski bir Türk yerleşim birimidir.
Türkler gittikleri yerlere geleneklerinden ötürü, bir yerin fethinde, imarında
emeği geçen veyahut manevi büyüklerinin adlarını vermektedirler.1 Özellikle, “Baba”
kelimesinin verildiği yerleşim yerleri Türkler tarafından kurulmuş yaşam alanlarıdır.2
Bahsedilen bu yaşam alanlarında Türkler Hıristiyan tebaa ile çok fazla kaynaşmamış
ayrı yerleşim yerleri kurmuşlardır. Ancak Müslüman tebaa ve Hıristiyan tebaanın birlikte
oturdukları yerleşim alanları da mevcuttur.3 Sarı Saltuk liderliğinde Türkler tarafından
kurulan Babadağı, gerek almış olduğu ismiyle gerek ise içerisinde bulundurduğu etnik
kimlikle birlikte bu tezi doğrulamaktadır.4 Kuruluşundan bu yana, Eski Baba5, Saltuk Baba,
Baba ve Babadağı gibi isimlerle anılan bu yerleşim birimi, 17. yüzyıla kadar genellikle
“Baba” ismiyle anılmış, 17. yüzyılda büyümesiyle birlikte Osmanlı arşiv belgelerinde
“Baba” isminin yanında Babadağı olarak6 da anılmaya başlamıştır ve ismini günümüze
kadar muhafaza etmiştir. Babadağı, Sarı Saltuk’un etkisinden ötürü, Dobruca bölgesinin
adeta bir dini ve ruhani bir merkezi olmuştur.7 Dobruca bölgesi müslim ve gayr-i müslim
halkının, Babadağı yerleşim birimini bu şekilde bir merkez olarak görmesi, Sarı Saltuk
kadar hakkında çok fazla bilgi olmayan, bir diğer efsanevi karakter “Koyun Baba” ile
de ilgili olabilir. Hakkında Romanya’daki varlığı ile ilgili fazla bilgi bulunmayan ve
Sarı Saltuk kültünün yanında bu sebepten ötürü daha da efsanevi kalan Koyun Baba ile
ilgili bilinenler sözlü anlatım dolayısıyla da efsanenin ötesine geçememektedir. Ancak bu
küçük yerleşim biriminde iki ayrı efsanevi kimliğin varlığı oldukça ilginçtir.
Bugüne kadar Sarı Saltuk ile ilgili yapılan çalışmalar; iki ana soru üzerine
biçimlenmiştir. Bunlardan birisi Sarı Saltuk’un dini kimliği hakkındaki tartışmalardır.
Diğeri ise, Sarı Saltuk’un ölümünün ardından oluşan 7 tabut/türbe ve bu tabutların/
türbelerin ölümünün ardından çoğalmasıdır. Ayrıca bu konuya paralel olarak na’şının
asıl olarak bulunduğu yerin neresi olduğu konusu da, birçok çalışmada tespit edilmeye
çalışılmıştır. Ayrıca yapılan çalışmalarda, en ilginç ve en çok ayrıntısı verilen husus, başta
Sarı Saltuk Baba’nın dini ve onun türbesi konusu olmuştur. Bildiride bu iki ana sorun;
Sarı Saltuk ve Romanya Babadağı ekseninde değerlendirilmeye çalışılacaktır.

1 Havva Selçuk, “Rumeli’ye yapılan iskânlar neticesinde kurulan yeni yerleşim yerleri (1432-1481),” Türk-
ler Ansiklopedisi, c. 9, (2002), ss. 177- 179.
2 Halil İnalcık, “Osmanlı Döneminde Balkanlar Tarihi Üzerine Yeni Araştırmalar”, GAMER, S. 1, (2012), s.8.
3 Ayrıntılı bilgi için bknz; Ayşe Beyza Büyükçınar, Un Model de Convietuire Pasnica si Reciproc Toleranta
in Spatiul Sud-est European: Kazaua Babadag in Secolul 17, in Lumina Unor Documente Noi Extrase din
Arhiva Otomana (Başbakanlık Osmanlı Arşivi) din Istanbul.Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Univer-
sitatea din Bucuresti, Bükreş 2014.
4 Halil İnalcık, “Türkler ve Balkanlar”, Balkanlar, Ortadoğu ve Balkan İncelemeleri Vakfı (OBİV), Eren
Yayınları, (1993), s.10.
5 Aurel Decei, “Le probléme de la colonisation des Turcs Seljoukides dans la Dobrogea au XIII siécle”, An-
kara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi, c.10, s.102.
6 Turan Gökçe, “Babadağı Kasabasının XIX. Yüzyıl Ortalarındaki Sosyal ve Ekonomik Yapısı”, Tarih İnce-
lemeleri Dergisi, c.25., (2010), s.156.
7 Mihai Maxim, “Comunitatea Musulmana din Dobrogea”, Minarete pe cerul Dobrogea, Igloo, Bucureşti
2012., s. 11.
268 AYŞE BEYZA BÜYÜKÇINAR

1423 tarihinde Yazıcıoğlu Ali, Tevarih-i Ali Osman’da H. 660- M. 1261-


1262 yılında Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykavus, Moğollarca desteklenen kardeşi
Rukneddin Kılıçarslan’a yenilip beraberindeki Türkmenlerle Rumeli’ye geçerek buraya
yerleşmiş olduğunu ifade eder.8 Seyyid Lokman’ın Oğuznâme’sinde ise, Sarı Saltuk’un
H. 662- M. 1263-1264 yılında Dobruca-Babadağı havalisine yanında bulunan 10.000-
12.000 kişi kadar Türkmen ile yerleştiği yazılıdır.9 1263’te Dobruca’ya gelen Sarı Saltuk
maiyetindeki on bin hanelik bir Türk zümresi, Ece Halil maiyetinde tekrar Anadolu’ya,
Karesi eline dönmüşlerdir.10 Sarı Saltuk, hala Türk ve Müslüman nüfusun ağırlıklı olarak
yaşadığı Dobruca bölgesine gelip Babadağı’nda kurmuş olduğu yerleşim alanı ile birlikte
Dobruca Bölgesi’nde İslam dininin yayılmasının öncüsü olmuştur. Babadağı şehrinin
kurucusu Sarı Saltuk, fatihi ise Yıldırım Bayezid olmakla birlikte; Tatar topluluğunun
buraya iskânı ve şehrin imarı ile ikinci fatihi ise aynı ismi taşıyan, II. Bayezid’dir.11
13. yüzyılda yaşamış ve hakkında birçok görüş ayrılıkları olan bu mitolojik
şahsiyetin tarihi kimliğini, dönemin yazılı kaynakları olmadığından tespit etmek çok
güçtür. Ne zaman doğduğu, öldüğü ve ailesi hakkında konularında kesin bir bilgi olmayan
Sarı Saltuk, hayatı ve inanışlarıyla muhtelif bilgiler bulunduran ve Türk kültürü için önem
arz eden mitolojik bir şahsiyettir. Saltuknâme’de belirtildiğine göre, Seyyid Battal Gazi
neslindendir.12 Kaynaklarda “mücahid-gazi, gazi-derviş, alp-eren, mübarek zat, ermiş”
gibi sıfatlarıyla anılan Sarı Saltuk Sünni, Alevi, Bektaşi ve diğer tarikat çevrelerince
farklı yönleriyle benimsenmiş önemli bir entelektüel isimdir.13
Hakkında ulaşabildiğimiz en geç tarihli eser; İbn Battuta’nın Seyahatnâmesi’nde
bulunmaktadır.14 Fakat hakkında kaleme alınmış en önemli başvuru kaynağı, Cem
Sultan’ın Edirne’den Babadağı’na yaptığı seyahati sırasında Sarı Saltuk’un kabrini
ziyaretinin15 akabinde hayatı hakkında çok bilgi sahibi olamadığımız Ebulhayr Rumi16’ye
1473-148017 yılları arasında yazdırdığı kitaptır. Ebulhayr Rumi uzun bir süre Anadolu ve
Rumeli’yi dolaştıktan sonra “Saltuk-nâme” isimli kitabı yazmıştır. Saltuk-nâme tarih, din,
kültür ve edebiyat alanlarında dönemin önemli bir perspektifini çizdiği gibi dil-anlatım
bakımından klâsik Türk edebiyatının başlıca yapıtlarındandır.18
Sarı Saltuk’un kim olduğu ve dini perspektifinin ne olduğu hakkında ki görüş
farklılıkları yeni değildir. 14.yy-17.yy tarih aralığında, Babadağı yerleşim birimini
ziyaret ettiğini tespit ettiğimiz üç seyyahın ifadelerinden de bu konunun farklı düşünceler

8 Machiel Kiel, “Sarı Saltuk”, DİA, C.36, İstanbul 2009, s. 148.


9 Franz Babinger, “Sarı Saltık Dede”, İA, c. 10, Eskişehir, (2001), s. 220.
10 Fuat Köprülü, Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu, Akçağ Yayınları, Ankara 2006.
11 Bernard Lewis, Babadaghi, The Encylopedia of Islam, c.1.,Leiden E. J. Brill, (1986). s. 842.
12 Necati Demir, Mehmet Dursun Erdem, Saltık Gazi Destanı, Destan Yayınları, Ankara 2007.
13 Kiel, “a.g.md.” 147.
14 Babinger, a.g.md., s.220.
15 Nariman Abdülvahap, “Romanya ile Kırım’ın Ortak Tarihinden: İslamlaşma Hareketi ve Seyyid Sarı Saltuk
(XIII. YY.)”, Moştenirea Istorica a Tatarilor I, (2010), ss. 57-62.
16 Fuat Köprülü, “Anadolu Selçukluları Tarihi’nin Yerli Kaynakları”, Belleten, c. 7, (1943), ss.432-433.
17 Necati Demir, “Saltuk-Nâme ve Selçuk-Name Işığında Gagauz Türkleri“, Zeitschrift für die Welt der Tür-
ken, C.3, S.2., (2011), s.5.
18 Fahir İz, “Saltuk-Nâme“ VIII. Türk Tarih Kongresi, TTK, (1981), s.976.
ROMANYA “BABADAĞI” EKSENİNDE SARI SALTUK VE HETERODOKS İSLAM 269

içerdiğini görüyoruz. 14. yüzyıl gezgini Ibn Battuta’nın gözlemleri ile 17. yüzyıl gezgini
Evliya Çelebi ve Petru Bogdan Baksic’in “Sarı Saltuk” hakkında vermiş oldukları bilgiler
arasındaki farklılık bunun bir göstergesidir. Ibn Battuta (1304-1369) Seyahatnamesi’nde,
bu bölgeyi “Baba Saltuk” olarak adlandırır ve Türklerin yaşadığı toprakların sonudur
şeklinde ifade eder.19 Evliya Çelebi Sarı Saltuk için “kim ki onun dininden şüphe ederse
o en büyük günahkârdır” ifadelerini kullanırken, İbn Battuta, Çelebi’nin aksine bu şehre
adını vermiş olan Baba Saltuk’un keşif ve keramet sahibi bir zat olduğu söylense de
dinlediği bazı hikâyeleri İslam dinine uygun bulmamıştır. İbn Battuta, Evliya Çelebi’nin
tersine Sarı Saltuk’un diniyle alakalı şüpheye düşmüştür.
Evliya Çelebi ayrıca, Özi ve Silistre Valisi Kenan Paşa’nın da Sarı Saltuk hakkında
yazıp derlemiş olduğu bir kitabı olduğunu söylemekle birlikte bu kitap günümüze
ulaşmamıştır. Henüz yeterli çalışmalar yapılamadığından tam olarak bilinemese de;
Evliya Çelebi’nin Sarı Saltuk ile ilgili yazmış olduğu kısımlar, Kenan Paşa’nın yazmış
olduğu kitabı görüp, oradan aktarmış olabileceğini düşündürdüğü gibi,20 bölgeyi gezen
diğer seyyahların yaptığı gibi onun da yerel halktan Sarı Saltuk’la alakalı dinlediklerini
aktarmasıyla da yazmış olabileceğini düşündürmektedir.
17 Eylül 1641 tarihinde Babadağı’na gelen Bulgar seyyah Petru Bogdan Baksic,
yöre insanının Sarı Saltuk Baba hakkında yalan söylediklerini, aslında onun Aziz Nicholas
isimli bir Hıristiyan olduğunu söyler ve onun Müslüman olduğunu düşünenler hakkında
uzun uzun ve kötü kelimelerle eleştiri de bulunur.21 14. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar
bölgeye gelen çeşitli seyyahlar için22; Sarı Saltuk hakkında iki ayrı Müslüman seyyahın
görüşlerinin yanı sıra, Hıristiyan seyyah Baksic’in, Sarı Saltuk’u Hıristiyan azizi olarak
görüp, onun Müslüman olduğunu söyleyenlere “yalancı” demesi konuya farklı bir bakış
açısı kazandırmıştır. Bu durum da Sarı Saltuk’un çift yönlü kişiliğinin çok güzel bir
örneği olduğu gibi Sarı Saltuk hakkındaki dini tartışmaların da bir tasviridir. Sarı Saltuk
hakkında, İbn Battuta şüphe içerisindeyken Evliya Çelebi ve Petru Bogdan Baksic kesin
ifadeler kullanmışlardır. Evliya Çelebi, onu Müslüman olarak görmeyenleri günahkârlıkla
suçlarken, Baksic onu Hıristiyan olarak görmeyenleri yalancılıkla suçlamıştır.
Seyyahların görüşleri dışında Sarı Saltuk’un dini boyutunda ilgi çeken bir
diğer husus ise; Akkirman Seferi dönüşü Babadağı’nda konaklayan şehrin mimarı ve
ikinci hâkimi23 olarak sayılabilecek II. Bayezid ve özellikle Boğdan Seferi sırasında
Babadağı’nda konaklayan Kanuni Sultan Süleyman ile karşımıza çıkmaktadır. II.
Bayezıd 1483-1484 Akkirman Seferi’nden dönerken, veziri Kara Şemseddin ile istihâreye

19 İsmet Parmaksızoğlu, İbn Batuta Seyahatnamesi’nden Seçmeler, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1981, s.97.
20 Hatice Aynur, “Seyahatname’de Türkçe Edebi ve Biyografik Eserler”, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin
Kaynakları, Haz. Hakan Karateke, Hatice Aynur, TTK, Ankara 2012, 1. bs., s.261.
21 Calatori Straine Despre Tarile Romane, Editura Ştiintifica, C.5, Bucuresti 1973, ss. 221-223.
22 Bu konuda tespit ettiğimiz ancak, tam olarak çevirisini henüz yapamadığımız, Babadağı’nı ziyaret eden
XVI. yy. seyyahı “Martin Gruneweg” bu cümleye örnek teşkil edebilir. Martin Gruneweg için bkz: Calatori
Straine Despre Tarile Romane, Supliment I, Editura Academiei Romane, Bucuresti Ayrıca bkz: Cemay
İlmiye, Yabancı Seyyahların Eserlerinde Sarı Saltuk Baba ve Babadağ’a Dair Veriler, Renkler, Kriterion
Yayınevi, Bükreş 1995.
23 Halime Kozlubel Doğru, 1844 Nüfus Sayımına Göre Deliorman ve Dobruca’nın Demografik, Sosyal ve
Ekonomik Durumu, Türk Tarih Kurumu, Ankara 2011. s.229.
270 AYŞE BEYZA BÜYÜKÇINAR

yatıp24 Sarı Saltuk’un mezarını bulmuş ve Babadağı’na türbe ve külliye yaptırmıştır. II.
Bayezıd’ın yaptırmış olduğu türbe, cami ve medresenin 18. yüzyılda Türk-Rus savaşları
sırasında yıkılmış olmasına rağmen, 197425’de ve 200726 yıllarında yapılan restorasyon
çalışmalarıyla ziyarete açılmıştır.
1538 yılında Patru Rareş’in isyanı üzerine Boğdan’a sefere çıkan Kanuni Sultan
Süleyman, Edirne’de bir karargâh kurmuş ve Petru Rareş’i beklemiştir. Bu bekleme
esnasında;27 Kanuni Sultan Süleyman, Babadağı’na28 dört günlük (16-20 Ağustos) bir
ziyarette bulunmuş, Sarı Saltuk Türbesi’ni gezmiş ve Babadağı bölge halkı ile sürek avına
çıkmıştır.29 Haber geldiğinde Babadağı hareketle, Boğdan üzerine geçerken İsakçı’yı
kullanmıştır.30 Bu sefer Osmanlı galibiyeti ile sonuçlanmıştır. Ancak Kanuni Sultan
Süleyman Babadağı’ndaki dört günlük ziyaretinin ardından; Sarı Saltuk hakkında işittiği
rivayetlerin ne derece doğru olup olmadığını öğrenmek için Şeyhulislâm Ebussu’ud
Efendi’den bu konuda bir fetva istemiştir. Bunun üzerine Ebussu’ud Efendi; el-cevab
olarak; “Riyazet ile kadid olmuş bir keşiştir.” hükmünü uygun görmüştür.31 Bu fetvanın
doğru olup olmaması akademisyenler arasında tartışmalara yol açmış olsa da Sarı Saltuk
konusunda da bahsettiğimiz gibi durum tamamen Sarı Saltuk’un efsanevi ve tartışmaya
açık olan dini kişiliği ile alakalıdır. Görüldüğü üzere, Sarı Saltuk ölümünden 100-200 yıl
sonra da Osmanlı ilmiye sınıfını düşündüren bir karakter olmuştur.
Dinlerin merkezî, kurumsal yorumları (ortodoksi) karşısında ortaya konulan
alternatif yorum ve buna dair uygulamaları ifade etmek üzere kullanılan ‘heterodoksi’
tabiri32, dini kurumlar arasında ortodoksiden yani ana akımdan ayrılmış ve sapkın olarak
ifade edilen gruplar için kullanılan bir terimdir. Heterodoksi; bir nevi kabul edilmiş olan
görüşlere bağlanmayıp farklılıklarını yakalayarak yeni görüş ve ufuklar ortaya çıkaran
düşünme biçimidir. Bu sebeple olacak ki, sahih olan görüşün kendilerine ait olduğunu
iddia ederler. Ancak, heterodoks inançların varlığı merkez yaklaşıma renklilik veren
hatta katkı sağlayan bir durumdur. Bu bağlamda, heterodoksi için Sarı Saltuk hakkında
dini tartışmaların yapıldığı; Bektaşilik, Alevilik, Kalenderilik gibi tarikatlar örnek
gösterilebilir. Bu tarikatlar bildirimizde bahsi geçen coğrafi bölgede oldukça yaygın
olduğu gibi Sarı Saltuk hakkındaki görüş ve yorumların temelini oluşturan kavramlardır.

24 Mehmet Naci Önal, “Romanya Dobrucası’nda Yedi Türbe”, Türk Halk Kültürü Araştırmaları, Kültür
Bakanlığı Yayınları, Ankara 2000. ss.32-33. Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı, Evliya Çelebi Seyahatname-
si Topkapı Sarayı Bağdat 305 Yazmasının Transkripsiyonu- Dizini, Yapı Kredi Yayınları. İstanbul 1999. ss.
206-207.
25 Machiel Kiel, “The Türbe of Sarı Saltuk at Babadag - Dobrudja Brief Historical and Architectonical No-
tes”, Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, (1978), S. 6-7, s. 220.
26 Neval Konuk, Romanya Babadağ Sarı Saltuk Türbesi Restorasyonu. Sc Majore International Srl Yay,
Ankara 2007.
27 Maxim, “a.g.m.”, s.9.
28 Mihail Guboğlu, Mehmet Ali Ekrem, Cronici Turceşti Privind Tarile Romane, Editura Academiei Republici
Socialiste Romania, Bucuresti 1966. s.225
29 Aurel Decei, Dobruca. İA, C. 3, (1988), s.636.
30 Mehmet İnbaşı, Ukrayna’da Osmanlılar Kamaniçe Seferi ve Organizasyonu (1672). Yeditepe Yayınları,
İstanbul 2004, s.63.
31 Tayyib Okiç, “Sarı Saltuk’a Ait Bir Fetva”, AÜİFD, C.I/I. (1952), s. 55-56.
32 Resul Ay, “Bizans’tan Osmanlıya Anadolu’da Heterodoks İnanışlar: ‘Öteki’ Dindarlığın Ortak Doğası Üze-
rine (650–1600)” OTAM, s.31., (2012), s. 2-3.
ROMANYA “BABADAĞI” EKSENİNDE SARI SALTUK VE HETERODOKS İSLAM 271

Kaynaklardaki muhtelif bilgiler ve rivayetler yüzünden Sarı Saltuk’un İslam


gazisi mi, Hıristiyan azizi mi olduğu konusunda çeşitli tartışmalar vardır. Efsanevi
ve karizmatik bir figür olan Sarı Saltuk, Saint George ve Saint Nicolas gibi azizlere
benzetilmiş ve Hıristiyan tebaa tarafından da benimsenmiştir. Aynı şekilde Müslüman
tebaanın da benimseyip her iki dine mensup halk tarafından kabul gören ve kendi dinleri
çerçevesinde dua ettikleri bir kişidir.33 Sarı Saltuk’un müridi Barak Baba’nın ve Sarı
Saltuk gibi Türkmen babalarının “Şamanların kimlik özelliklerini gösterdikleri iddiası34”
da düşünüldüğünde, Sarı Saltuk gibi, böyle ihtilaflı ve İslam dini çerçevesinde birçok
farklı tarikat tarafından benimsenen bir kimliğe sahip başka bir örnek bulunmamaktadır.
Bu perspektifte Sarı Saltuk çift yönlü kimliğiyle tektir.35
Sarı Saltuk’un Bektaşi tarikatından olduğunun iddia edilmesinin en büyük
sebebi Vilayetnâme-i Hacı Bektaşi Veli, Evliya Çelebi Seyahatnâmesi ve Vilayetnâme-i
Otman Baba’da Sarı Saltuk’un Bektaşi olarak zikredilmesinden ötürüdür.36 Fakat son
araştırmalara göre;37 Sarı Saltuk, Bektaşi tarikatına mensup değildir. Çünkü Bektaşilik’in
ortaya çıkışı ile Sarı Saltuk’un yaşadığı dönem arasında yaklaşık 3 asırlık bir süre
vardır. Bunun dışında, Sarı Saltuk’u anlamak ve tanıtmak için yazılan Saltuknâme’nin
15. yüzyılda yazıldığı gerçeği ve Bektaşilik’in de bu yüzyıllarda ortaya yavaş yavaş
çıkmasından ötürü bir etkileşim ve benzerliğin olduğu düşünülmüş ve Saltuknâme’de
de bu yüzden “Bektaşi” olarak dile getirilmiş olunabilir.38 Bunun dışında Hacı Bektaş’ın
sağlığında hiç tarikat kurmaması ve Haydariye tarikatından ve Vefai tarikatından olduğu
düşünüldüğünde Sarı Saltuk eğer Hacı Bektaş’a bağlıysa dolaylı yoldan Vefai-Hayderi
olurdu39 diyebiliriz. Ayrıca Ahmet Yaşar Ocak’ın dediği gibi Sarı Saltuk’un Kalenderiye
şeyhi40 olması, bizce de kulağa ve akla en doğru gelenidir. Bir diğer bakış açısıyla ise;
Sarı Saltuk’un ölümünün akabinde menkıbelerinin geniş bir coğrafyaya yayılmasıyla,
Bektaşi, Rıfai ve Ahi gelenekleri birbirine karışmış ve “Saltukluk” diye dini bir zümrenin
ortaya çıkmasına sebep olmuştur.41
Bektaşi ve Halveti tarikatı ehli Şeyhlerin Rumeli’de müridleri vasıtasıyla köyler
teşkil ettikleri bir gerçektir. Bunlara ek olarak, Yavuz Sultan Selim’in Kızılbaş-Alevi
yandaş grup üzerindeki baskısıyla Kalenderoğlu isyanından (1527) sonra gelen gönüllü
yörük cemaatinin çoğunluğunun, Bektaşi Alevi yapısında oldukları (Abdallar, Işıklar,

33 Maxim, “a.g.m..”, s.9


34 Osman Turan, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti. Ötüken Neşriyat, İstanbul 2005, s. 353.
35 Ahmet Yaşar Ocak, Sarı Saltuk: Popüler İslâm‘ın Balkanlar‘daki Destanî Öncüsü (XIII. Yüzyıl), Türk Tarih
Kurumu, Ankara 2002, s.72.
36 Ahmet Yaşar Ocak, “Sarı Saltuk ve Saltuk-nâme”, Osmanlı Sufiliğine Bakışlar. Timaş Yayınları, İstanbul
2011., s.15..
37 Machiel Kiel, “Sarı Saltuk ve Erken Bektaşilik Üzerine Notlar”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi, c 2,
s.9., (1980). s.26.
38 Ocak, a.g.e., s.121.
39 Ocak, a.g.e., s.121.
40 Ocak, a.g.e., ss.64-102.
41 Kemal Yüce, Saltuk-name’de Tarihi Dini ve Efsanevi Unsurlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,
Ankara 1987, s.47.
272 AYŞE BEYZA BÜYÜKÇINAR

Sofular vb.), yerleştikleri köy adlarından bellidir. Babaköy (6 adet), Baba (6 adet),
Saltıklar, Türkmen (3 adet) örneklerinde olduğu gibi.42
Evliya Çelebi, keramet gösterme kabiliyeti olan bu velinin ölümünden sonra
“cesedinin bulunduğu yerin bilinmemesi” için birinde na’şı bulunan kapalı yedi tabutu
küffar diyarındaki şehirlere gönderilmesini oğullarına vasiyet ettiğini söyler. Evliya
Çelebi’ye göre bu tabutlar; Baba-Eskisi, Baba-Dağı, Kaliakra, Buzeu ve hatta Danzig’e
götürülmüştür.43 Halk tarafından kabul edilip kendisine mâl edilen insanlardan olan Sarı
Saltuk’un, Anadolu kahramanı Yunus Emre gibi Türkiye’de birçok yerde türbesi vardır;
en kabul gören İznik’in yanı sıra, Diyarbakır, Niğde, Tunceli ve İstanbul’da Rumeli
Feneri/Rumeli Kavağı’ndaki türbeleridir. Bunun dışında Balkan coğrafyasının neredeyse
tamamına yayılmıştır. Arnavutluk, Bulgaristan ve Bosna Hersek’te Sarı Saltuk türbelerine
sık rastlanır. Bugün, Anadolu’da 20, Balkanlar’da ise 13 makam türbesi olduğunu
söyleyebiliriz.44 Ancak genel olarak asıl var olduğu kabul edilen türbe sayısı, ölümünün
ardından oluşturulan 7 adet türbedir.45
Na’şın bulunduğu kabul görülen ve başlıca ziyaret makamı olan yer ise; bildirimizde
Sarı Saltuk kültü ekseninde bahsetmiş olduğumuz, bugün Romanya’nın Tulcea (Tulça) iline
bağlı Babadağı mevkiidir. Dobruca’nın kuzeyinde bulunan Babadağı kasabasının en azından
15. yüzyılın ikinci yarısından beri Sarı Saltuk kültünün merkezi olduğu bilinmektedir.46
Bunun sebebi; muhtemelen Sarı Saltuk’un Türkmen nüfusuyla beraber Babadağı’na
yerleşip, hizmetlerini bu bölgede vermesinden dolayıdır. Bu sebeple olacak ki, bölge Sarı
Saltuk’un “Baba” lakabından ötürü ismini ondan almıştır. Na’şının yerinin niçin bilinmesini
istemediği henüz aydınlanmamış olsa da, keramet sahibi olan bu zatın ileri görüşlülüğünden
ötürü, ileride ihtilaflara yol açmamak için böyle bir yol çizmiş olabileceği düşünülebilir. Bir
diğer düşünce ise cesedinin bulunduğu yerin bilinmemesi, türbelerin bulunduğu yerlerin
Müslümanlar tarafından ziyaret edilmesi, ziyaretler neticesinde bu memleketlerin İslam
hâkimiyetine geçmesine zemin hazırlamak için düşünülmüş olacağıdır. Bugün türbelerinin
bulunduğu yerlerin dini ve etnik yapısı göz önünde bulundurulduğunda bu görüş bizce
de doğru görünmektedir. Kemaleddin Muhammad Serrac er-Rifai ise; bunun sebebinin o
dönemde hüküm süren Hıristiyan kralın cesedi alıp kendi siyasi emelleri doğrultusunda
kullanılmasına engel amaçlı olduğunu açıklamaktadır.47 Sebebi tam olarak açıklanmayan
bu durumun çıkardığı sonuç; Sarı Saltuk’un, türbelerinin bulunduğu tüm bölgelerde, bölge
halkı tarafından benimsenmesi olmuştur.
Saltuknâme’de Sarı Saltuk’un ölümünün kâfirlerle yaptığı bir savaşta aldığı yara
yüzünden olduğu ifade edilmektedir. Ancak var olan efsaneler içerisinde ortak kabul edilen
kanıya göre; Sarı Saltuk’un ölümünden önce Saltuknâme’deki sayıya göre yedi tabut

42 Ahmet Hezarfen, “Dobruca ve Deliorman’da Alevi –Bektaşi Tekkeleri”, I. Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli
Sempozyum Bildirileri, (1999), s.157.
43 Kahraman, Dağlı, a.g.e., ss.270-271.
44 Mehmet Z. “İbrahimgil, Balkanlarda Erken Dönem Cami Örnekleri: Hacıoğlu Pazarcığı Dobriç Derviş Bey
Camii ve Hasköy (Haskovo) Eski Cami“, Balkanlar’da İslam Medeniyeti Uluslararası Üçüncü Sempozyum
Tebliğleri. IRCICA, (2011), s.470.
45 Decei, “a.g.m.“, s. 102., Kiel,“a.g.md..”, s.149.
46 Kiel,“a.g.md..”, s.148.
47 Kiel,“ a.g.md.“, 148.
ROMANYA “BABADAĞI” EKSENİNDE SARI SALTUK VE HETERODOKS İSLAM 273

yaptırılmasını, bunların da ayrı ayrı yerlere gömülmesini istemesi ve gerçek türbesinin


Saltuknâme’de, Edirne’ye bağlı Babaeski’de olduğu vurgulanıyor olmasıdır. Ancak yapılan
son araştırmalara göre; na’şın asıl yeri Babadağı kasabasında bulunmaktadır.48 Sarı Saltuk’un
doğum tarihi ile ilgili muhtelif görüşler ölüm tarihi ile ilgili de geçerliliğini korumaktadır.
SONUÇ
13. yüzyılda Babadağı’na Sarı Saltuk önderliğinde gelen Türk nüfusu, bölgenin
İslam dini ve Türk kültürü ile sentezlenmesine vesile olmuştur. 1420 yılında Dobruca
coğrafyasının Osmanlı hâkimiyetine girmesiyle Babadağı da Osmanlı yönetimi altına
girmiş özellikle 17. yüzyıllarda kuzeye yapılan seferlerde siyasi ve sosyal açıdan önem
kazanmıştır. Bölgenin kült ögesi olan Sarı Saltuk, bölgede hâkim olan ağırlıklı Müslüman
ve Hıristiyan tebaa tarafından benimsenmiş bölgenin Türkleşmesinde ve dini merkez
haline gelmesinde büyük bir rol oynamıştır. Sarı Saltuk Baba ve beraberindeki Türkmen
nüfusu, burada bir Türk yerleşim alanı kurarak, bölgede var olan Türk nüfusunun
günümüze kadar gelmesinin temelini oluşturmuştur. Bugün de, Sarı Saltuk’un efsanevi
kimliği, Türk tarihi için önemini korurken, Romanya’da ki azınlık bir nüfus olan Türk,
Tatar ve Müslüman etnik kimlikler için de ehemmiyetini korumaktadır.
Sarı Saltuk Baba medrese eğitimi almamış, halkın içinden çıkarak halka yol
gösteren ardından da birçok entelektüel tartışmaya yol açan keramet sahibi olma gibi
özellikleri olduğu iddia edilen efsanevi bir kimliktir. Bu yönüyle heterodoks yapı
içerisinde anılan birçok isimle aynı özellikleri de paylaşmaktadır.
KAYNAKÇA
Abdülvahap Nariman, “Romanya ile Kırım’ın Ortak Tarihinden: İslamlaşma Hareketi ve Seyyid Sarı
Saltuk (XIII. yy.)”, Moştenirea Istorica a Tatarilor I, (2010), ss.57-62.
Ay Resul, “Bizans’tan Osmanlıya Anadolu’da Heterodoks İnanışlar: ‘Öteki’ Dindarlığın Ortak
Doğası Üzerine (650–1600)” OTAM, S. 31, ss.1-40.
Aynur Hatice, “Seyahatname’de Türkçe Edebi ve Biyografik Eserler”, Evliya Çelebi Seyahatnamesi’nin
Kaynakları, haz. Hakan Karateke, Hatice Aynur, TTK, Ankara 2012, 1. bs., ss. 242-285.
Babinger Franz, “Sarı Saltuk Dede”, İA, c. 10, Eskişehir, (2001), ss. 220-221.
Büyükçınar Ayşe Beyza, Un Model de Convietuire Pasnica si Reciproc Toleranta in Spatiul Sud-
est European: Kazaua Babadag in Secolul 17, in Lumina Unor Documente Noi Extrase din
Arhiva Otomana (Başbakanlık Osmanlı Arşivi) din Istanbul. Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, (Tez Danışmanı: Prof. Dr. Mihai Maxim), Universitatea din Bucuresti, Bükreş, 2014.
Calatori Straine Despre Tarile Romane, Haz. M.M. Alexandrescu Dersca Bulgaru, Paul Cernovodeanu,
Editura Ştiintifica, c.5., Bucureşti 1973.
Decei Aurel, “Le Probléme de la Colonisation des Turcs Seljoukides Dans la Dobrogea au XIII Siécle”,
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi,
C.10., (1968), ss.85-111.
Decei Aurel, “Dobruca”, İA, C.3., İstanbul, (1988), ss. 628-643.
Demir Necati, Erdem Mehmet Dursun, Saltık Gazi Destanı, Destan Yayınları, Ankara 2007.
Demir Necati, “Saltık-Nâme ve Selçuk-Nâme Işığında Gagauz Türkleri”, Zeitschrift für die Welt der
Türken, c. 3., 2011, ss.5-19.

48 Maxim, a.g.m., s. 9.
274 AYŞE BEYZA BÜYÜKÇINAR

Gökçe Turan, “Babadağı Kasabasının XIX. Yüzyıl Ortalarındaki Sosyal ve Ekonomik Yapısı”, Tarih
İncelemeleri Dergisi, c. 25, (2010), ss. 155-190.
Guboğlu Mihail, Mehmed Mustafa, Cronici Turceşti Privind Tarile Romane, Editura Academiei
Republici Socialiste Romania,c.1., Bucureşti 1966.
Hezarfen Ahmet, “Dobruca ve Deliorman’da Alevi –Bektaşi Tekkeleri”, I. Türk Kültürü ve Hacı
Bektaş Veli Sempozyum Bildirileri, Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli
Araştırma Merkezi, Ankara 1999. ss. 155-164.
İbrahimgil Mehmet Z., “Balkanlarda Erken Dönem Cami Örnekleri: Hacıoğlu Pazarcığı Dobriç)
Derviş Bey Camii ve Hasköy (Haskovo) Eski Cami”, Balkanlar’da İslam Medeniyeti
Uluslararası Üçüncü Sempozyum Tebliğleri, IRCICA, İstanbul 2011. ss. 469-478.
İlmiye Cemay, “Yabancı Seyyahların Eserlerinde Sarı Saltuk Baba ve Babadağ’a Dair Veriler”,
Renkler, Kriterion Yayınevi, Bükreş 1995.
İnalcık Halil, “Türkler ve Balkanlar”, Balkanlar, Eren Yayınları, İstanbul 1993, ss. 9-32.
İnalcık Halil, “ Osmanlı Döneminde Balkanlar Tarihi Üzerine Yeni Araştırmalar”, GAMER, c.1, S.1., (2012) ss.1-10.
İnbaşı Mehmet, Ukrayna’da Osmanlılar Kamaniçe Seferi ve Organizasyonu (1672), Yeditepe
Yayınları, İstanbul 2004.
İz Fahri, “Saltuk-Nâme”, VIII. Türk Tarih Kongresi, TTK, Ankara 1981. ss. 971-977.
Kahraman Seyit Ali, Dağlı Yücel, Evliya Çelebi Seyahatnamesi Topkapı Sarayı Bağdat 305
Yazmasının Transkripsiyonu- Dizini, YKY, İstanbul 1999.
Kiel Machiel, “The Türbe of Sarı Saltuk at Babadag-Dobrudja Brief Historical and Architectonikal
Notes”, Güney-Doğu Avrupa Araştırmaları Dergisi, c. 6-7, (1978), ss. 205-225.
Kiel Machiel, “Saltık ve Erken Bektaşilik Üzerine Notlar”, Türk Dünyası Araştırmaları Dergisi,
c.2.,(1980) ss.25-36.
Kiel Machiel, “Sarı Saltuk”, DİA, c. 36. (2009), ss. 147-150.
Konuk Neval, Romanya Babadağ Sarı Saltuk Türbesi Restorasyonu, Sc Majore International Srl Yay,
Ankara 2007.
Kozlubel Doğru, Halime, 1844 Nüfus Sayımına Göre Deliorman ve Dobruca’nın Demografik, Sosyal
ve Ekonomik Durumu, TTK, Ankara 2011.
Köprülü Fuat, “Anadolu Selçukluları Tarihi’nin Yerli Kaynakları”, Belleten, c. 7, (1943), ss. 379-458.
Köprülü Fuat, Osmanlı İmparatorluğunun Kuruluşu, Akçağ Yayınları, Ankara 2006.
Kütükoğlu Mübahat, Tarih Araştırmalarında Usûl, TTK, Ankara 2014.
Lewis Bernard, “Babadaghi”, E.I², c.1, Leiden E. J. Brill, (1986), ss. 842-843.
Maxim Mihai, “Comunitatea Musulmana din Dobrogea”, Minarete pe cerul Dobrogea, Igloo,
Bucureşti, (2012), ss. 8-13.
Ocak Ahmet Yaşar, Sarı Saltuk: Popüler İslâm‘ın Balkanlar‘daki Destanî Öncüsü (XIII. Yüzyıl), TTK,
Ankara 2002.
Ocak Ahmet Yaşar, Sarı Saltuk ve Saltuk-nâme, “Osmanlı Sufiliğine Bakışlar”, Timaş Yayınları,
İstanbul 2011.
Okiç Tayyib, “Sarı Saltuk’a Ait Bir Fetva”, AÜİFD, c. 1. S.1, (1952), ss. 48-58.
Önal Mehmet Naci “Romanya Dobrucası’nda Yedi Türbe”, Türk Halk Kültürü Araştırmaları 1998,
Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 2000. ss. 31-48.
Parmaksızoğlu İsmet, İbn Batuta Seyahatnamesi’nden Seçmeler, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1981.
Selçuk Havva, “Rumeli’ye yapılan iskânlar neticesinde kurulan yeni yerleşim yerleri (1432-1481)”
Türkler Ansiklopedisi, c. 9, (2002), ss. 177- 186.
Turan Osman, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2005.
Yüce Kemal, Saltuk-nâme’de Tarihi Dini ve Efsanevi Unsurlar, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,
Ankara 1987.

You might also like