Sonunda girebilmişti eve. Anahtarı bırakıp ceketini çıkardı. Yorgun adımlarla içeri geçti.

Sakince
televizyonun önündeki koltuğa oturdu. Koltuğun sağ köşesinde duran yastığı aldı. Kimseyi
rahatsız etmek istemiyormuşcasına sessizce kıvrıldı koltuğa.
Gözünü açtığında hava zifiri karanlıktı. Ağzında kekremsi bir tat. Mutfağa gidip bir bardak su içme
niyetiyle ayaklanmıştı ki bir anda gözleri karardı, eli ayağı boşaldı ve yere yığıldı. Uyandı, sonra
tekrar ayağa kalktı hiçbir şey olmamış gibi. Tekrar yıkılmaktan korkarak mutfağa doğru ilerledi,
bir bardak su için. Mutfaktaki damacanaya bakınca boş olduğunu gördü. Sonra sinirlendi birden,
durup dururken. Durup dururken miydi ki gerçekten ?Damacanayı alıp parçalamak geçti içinden,
duvardan duvara vurmak istedi. Yapmadı ama. Gayet sakin, masanın üstündeki telefona uzandı.
Sonra telefonun salonda olduğu aklına geldi. Hayır sinirlenmeyecekti. Salona gitti telefonunu eline
aldı. Bir damacana su siparişi verdi.
Telefonunu kenara bıraktı. Masaya oturup bilgisayarını açtı. Yazmaya başladı.

Kapının çalmasıyla irkildi, edebiyatın derinlerindeki uykusundan uyandı aniden. Kapıyı açtı
karşısında bir damacana suyla bir adam beklerken gördükleri karşısında afalladı. Yarım
dakikalık olan biteni anlama arasından sonra tek kelime etmeden karşısındaki adamın boynuna
sarıldı. Sonra birden irkildi, geri çekildi. Şu an karşısında duran adam, ölmüş olmalıydı. Ölüm
yıldönümüydü bugün. Ama şimdi o kanlı canlı önünde duruyordu. Kapıyı hızlıca kapattı ve kapının
arkasına yığıldı.
Kapının diğer tarafındaki adam sanki her gün aynı şeyi yaşıyormuş gibi bir edayla kapının önüne
oturdu. Aradan saatler geçti. Kadın birkaç kez kapıyı açmaya niyetlendi ama yapamadı. Sonra
adamın sesi geldi kapının arkasından.
- Biliyorum anlamıyorsun ama her şeyi açıklayacağım. Sen ne zaman dinlemek istersen o zaman
aç kapıyı. Ben burdayım, bekliyorum.
Daha sözünü yeni tamamlamıştı ki kapı ardına kadar açıldı. Kadın hiçbir şey demeden içeri geçip
sandalyeye oturdu. Yarım bıraktığı metnini yazmaya devam etti. Adam bir yandan meraklanıyordu
ama bir şey söylemedi.

Yazdığı metni kaydetti. Bilgisayarı kapatıp mutfaktaki çayın altını kapatmaya gitti.

Tamam, damacana gerçekten boştu. Ama yere yığılıp bayıldığı falan yoktu, bugün ölen birisi falan
da yoktu. Hele kapıda bekleyen adam hiç yoktu. Olmamıştı da zaten. Hayal dünyasına uğramıştı
sadece. Hikaye bitti adam gitti.