Professional Documents
Culture Documents
Stanislas Dehaene Bilinç Ve Beyin Alfa Yayınları PDF
Stanislas Dehaene Bilinç Ve Beyin Alfa Yayınları PDF
BİLİNÇ VE BEYİN
STANISLAS DEHAENE
Stanislas Dehaene, bilişsel nörobilim alanında dünyanın en aktif araş
ormacılarından biri olmadan önce matematik ve psikoloji eğitimi aldı.
Kendisi Fransa Saclay'de Bilişsel Nörogörüntüleme Biriminin yöneticisi,
College de France'da deneysel bilişsel psikoloji profesörü ve Fransız Bi
lim Akademisi ve Pontifıcal Academy of Science (Papalık Bilim Akade
misi) üyesidir. Başlıca çalışma alanı olan insan beynindeki dil ve sayısal
işleme konularında bilimsel dergilerde kapsamlı çalışmaları yayımlanmış
or. TIU! Number Sense [Sayı A�ısı] ve Reading in 17ıe Brain [Beyin Nasıl
Okur, çev: Ozan K.arakaş,Alfa Bilim] kitaplarının yazarıdır.
SiBEL SEViNÇ
1957 Samsun, Ladik'te doğdu. İTÜ Makina Fakültesinden mezun oldu.
Matematik ve sinemayla ilgili çok sayıda çevirisi vardır. Türkçeye kazan
dırdığı başlıca eserler arasında Çöz Bakalım (Barry R. Clarke, Sarmal),
Bulmacalar Diyanna Yolculuk (Lewis Caroll, Alfa, 2017), Hodri Meydan
(James F. Foxx, Sarmal) Tarlalar, Fabrikalar ve Atölyeler (Pyotr Kropotkin,
Kaos) ile Matematiğin Kısa Tarihi (lan Stewart,Alfa Bilim) sayılabilir.
Bilirıf 11t Beyin
� 2016,ALFA Basım Yayım Dağının San. veTic. Ltd. Şti.
Kitabın Türkçe yayın hakları Alfa Basım Yayım Dağının Ltd. Şti.'ne aittir.Tanının amacıyla,
kaynak göstermek şamyla yapılacak kısa alınnlar dışında, yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir
elektronik veya mekanik araçla çoğalnlamaz. Eser sahiplerinin manevi ve mali hakları saklıdır.
ISBN 978-605-171-671-8
1. Basım: Nisan 2018
Baskı ve Cilt
Melisa M atbaacılık
Çiftehavuzlar Yolu Acar Sanayi Sitesi No: 8 Bayrampaşa-İstanbul
Tel: 0(212) 674 97 23 Faks: 0(212) 674 97 29
Sertifika no: 12088
r>ILINÇ VE r>EYIN
• • •
Beynin
Nasıl
Kodladıgını
ÇOzmek
Çeviri
Sibel Sevinç
Anneme, babama ve Amerikalı anne m ve
babam Ann ve Dan'e.
Dünyada tek gerçek şey ve en büyük gizem bilinçtir.
-Vladimir Nabokov, Bend Sinister
( 194 7, U�ursuz Dönemeç)
Teşekkürler, 9
Giriş: Düşünce Meselesi, 1 3
Kaynakça, 339
Dizin, 387
7
TEŞEKKÜRLER
9
B i L i N Ç VE BEYiN
10
TEŞEKKÜR
il
GİRİŞ: DÜŞÜNCE MESELESİ
13
B i L i N Ç VE BEYiN
14
G i R i Ş: D Ü Ş Ü N C E M E S E L E S i
Damasio 1 994.
15
BiLiNÇ VE BEYiN
16
GiRiŞ: D0Ş0NCE MESELESi
• •
17
B i L i N Ç VE B E Y i N
sılmamasını garanti altına aldı; 1650'de öldükten sonra uzun bir süre
daha yayımlanmayan kitap ancak 1 664 yılında yayımlandı. Discourse
on Method (Yöntem Üzerine Konuşma, 1 637) ve Passions ofthe Soul (Ru
hun Tutkulan, 1 649) adlı eserlerinde, bu kitaba sadece kısmi gönder
meler yer aldı. Ve temkinli davranmakta haklıydı: Vatikan, Descartes'ın
çalışmalannı 1 663'te Yasaklanmış Kitaplar Listesine aldı. Dolayısıyla
Descartes'ın ruhun [insan zihninin] tinsel olduğu konusunda.ki ısran,
belki kısmen aldatıcı bir görünüm ve hayatını kurtarmak için önlemdi.
18
G i R i Ş: D Ü Ş Ü N C E M E S E L E S i
Son Problem
İnsan olarak, ışık yılı cinsinden bizden yıllarca uzakta olan ga
laksileri tespit edebiliyor ve atomdan daha küçük parçacıkları
inceleyebiliyoruz. Ama iki kulağımızın arasında duran bir buçuk
kilo ağırlığındaki maddenin gizemini hala çözemedik.
-Barack Obama, BRAIN [beyini inisiyatifi duyıırusundan,
(2 Nisan 201 3)
19
B i Li N Ç VE B EY i N
20
G i R iŞ: DOŞONCE M E S E L E S i
21
B i L i N Ç VE BEYiN
22
G i R iŞ: D Ü Ş Ü N C E M E S E L E S i
Görmek ya da Görmemek
Bilinçli erişim, bizleri yanıltacak kadar açıktır: gözümüzü bir
nesneye çeviririz ve cismin şeklini, rengini ve ne olduğunu san
ki anında fark ederiz. Ancak algısal farkındalığımızın ardında,
bilinç devreye girmeden önce milyarlarca görsel nöron içeren
ve yarım saniye kadar süren girift, çığ gibi bir beyinsel faaliyet
yatar. Bu uzun işlem zincirini nasıl analiz edebiliriz? Hangi kıs
mın tamamen bilinçdışı ve otomatik faaliyet olduğunu, hangi
kısmın bilinçli görme algımıza yol açtığını nasıl anlayabiliriz?
Modern bilinç biliminin ikinci unsuru işte burada devreye gi
rer: bilinçli algılama mekanizması için artık elimizde güçlü bir
deneysel araç var. Bilişsel bilimciler son yirmi yıl içinde bilince
müdahale etmenin çok çeşitli yollarını keşfetti. Deney tasarımın
daki ufacık bir değişiklik görmemizi ya da görmememizi sağlaya
bilir. Bir kelimeyi çok kısa bir an gösterirsek izleyiciler kelimeyi
fark etmeyecektir. Denek, dikkatle kanştınlmış bir sahne hazırla
dığımızda sahnedeki unsurlardan birini hiç görmez, çünkü diğer
öğeler içerideki bilinçli algı yarışını her zaman kazanır. Aynca
23
B i LiNÇ VE BEYiN
Baars 1989.
24
G i R iŞ: D O Ş O N C E M E S E L E S i
Watson 1913.
10
Nisbett ve Wilson 1977; Johansson, Hali, Sikstrom ve Olsson 2005
11
Filozof Daniel Dennett bu yaklaşıma "heterofenomenoloji" diyor (Den
nett 1991).
25
B i L i N Ç VE B E Y i N
26
G i R iŞ: D Ü Ş Ü NCE MESELESi
27
B i L i N Ç YE BEYiN
28
G i R iŞ: D Ü Ş Ü N C E M E S E L E S i
Bilincin Geleceği
Geleceği kavrayışımız bala il.kel. Gelecek neler saklıyor? Bu
kitabın sonunda o derin felsefi soruya tekrar döneceğiz, ama
elimizde daha iyi bilimsel cevaplar olacak. Dolayısıyla bilinci
giderek daha fazla kavramamız, kendimizle ilgili en derin sor
guların bazılarını çözmede bize yardım etmekle kalmayıp top
lumsal zor kararlarla yüzleşmemize de yardım edecek ve hatta
insan zihninin hesaplama gücünü taklit eden yeni teknolojileri
geliştirecektir.
Birçok ayrıntının bala açıklık kaz anmadığı kesin, ama bilinç
bilimi artık sadece bir varsayım olmaktan çıkmıştır. Tıbbi uy
gulamalar artık elimizin altında. Dünyanın çeşitli yerlerindeki
sayısız hastanede komada olan ya da bitkisel hayat süren, felç
ya da araba kazası nedeniyle beyinleri tahribata uğramış ya da
kısa süre oksijensiz kalmış binlerce hasta korkunç bir tecrit
içinde, hareket etmeden, konuşmadan yatıyor. Bu hastaların bi
linci tekrar yerine gelecek mi? Bazılarının bilinci belki de şu an
yerinde, ama tamamen "kilitlenmiş" durumda olabilir ve bunu
bize anlatamıyor olabilirler mi? Beyin görüntüleme çalışmaları
mızı bilinçli hallerin gerçek zamanlı monitörü haline getirerek
bu hastalara yardım edebilir miyiz?
Laboratuvarım, bir ins anın bilinçli olup olmadığını güvenilir
şekilde belirlemeye başlayan yeni ve etkili testleri artık tasarlı
yor. Nesnel bilinç imlerinin kullanıma hazır olması, dünyanın her
yerindeki koma kliniklerine şimdiden yardım ediyor ve bebekle
rin bilinçli olup olmadığı, ne zaman bilinçli olacağı şeklindeki
ilgili soru için ya.kında bilgi sağlayacak. Hiçbir bilim dalı, olan
şeyi olması gereken şeye asla çeviremeyecektir, ancak hastalarda
ya da bebeklerde öznel duyguların olup olmadığını nesnel olarak
belirlemeyi bir kez başardıktan sonra daha iyi etik kararlar vere
ceğimize inanıyorum.
Bilinç biliminin bir başka ilginç uygulaması, programlama
teknolojilerini içeriyor. Beyin devrelerini bilgisayar ortamında
taklit etmeyi başarmamız mümkün olabilir mi? Bilinçli bir bil
gisayar yapmak için şu anki mevcut bilgiler yeterli mi? Yeterli
29
B i L i N Ç VE B E Y i N
30
1
31
B i L i N Ç VE B E Y i N
Crick ve Koch l 990a; Crick ve Koch l 990b. Başka birçok psikolog ve nö
robili.mci, emin olmak için bilinçte indirgemeci bir araşurma gündemi
nin önemini daha önce vurgulamıştı (bkz. Churchland 1 986; Changeux
1 983; Baars 1 989; Weiskrantz 1 986; Posner 1 975/2004; Shallice 1 9721.
Ama bence Crick ve Koch'un makaleleri, görme yeteneğine odaklanan
gerçekçi yaklaşı.mlanyla deneysel bilimcilerin dikkatinin bu alana çe
kilmesinde önemli bir rol oynadı.
32
B i L i N Ç ARTI K LABO RATUVARDA
33
B i L i N Ç VE BEYiN
34
B i L i N Ç ARTIK LABO RATUVARDA
35
B i Li N Ç VE B EYiN
Posner 1 994.
Wyart, Dehaene ve Tallon-Baudry 2012; Wyart ve Tallon-Baudry 2008.
36
B i L i N Ç ART I K LABO RATUVARDA
37
B i L i N Ç VE BEYiN
Gallup 1 970.
Plotni.k, de Waal ve Reiss 2006; Prior, Schwarz ve Gunturkun 2008; Reiss
ve Marina 2001 .
38
B i L i N Ç ARTIK LABO RATUVAROA
39
B i L i N Ç VE B E Y i N
1° Comte 1830-1842.
11
Bazı bilimciler, duyusal bir hale erişim kazandığımız basit bilinç şek
linden bahsederken özellikle farkındalık terimini kullanıyor (ben "du
yusal bilgiye bilinçli erişim" diyorum). Ancak çoğu sözlükteki tanım
lar, terimin bu sınırlı kullanımına katılmıyor ve hatta çağdaş yazarlar
farkındalık ve bilinci eşanlamlı olarak görüyor. Ben bu kitapta bu iki
kelimeyi eşanlamlı olarak kullanırken bilinçli erişim, uyanıklık, tetikte
olma, kendini büme ve üstbiliş terimleri üzerinden daha hassas alt bö
lümler önerdim.
40
B i L i N Ç ARTIK LABORATUVA R DA
12
Baars ı 989.
41
B i L i N Ç VE BEYiN
13
Schneider ve Shiffrin ı 977; Shiffrin ve Schneider 1 977; Posner 1 975/2004;
Reichle, Fiesz, Videen ve MecLeod 1 994; Chein ve Schneider 2005.2.
14
New ve Scholl 2008; Remechendren ve Gregory 1 99 1 .
42
B i L i N Ç ARTIK LABORATUVARDA
Rakip İmgeler
Tarihsel olarak bilinçli ve bilinçdışı görme yeteneği arasında
ki ilk üretken zıtlıklardan biri, "binoküler rekabet" incelemele
rinden kaynaklanıyor. Binoküler rekabet, iki göze farklı imgeler
gösterildiği zaman beynimizde yaşanan ilginç çekişmedir.
Bilincimiz, sürekli hareket halinde olan iki gözümüz oldu
ğu gerçeğine tamamen kayıtsızdır. 'Oç boyutlu ve durağan bir
dünya görmemize imkan tanıyan beynimiz, bu büyük başarı
nın altında yatan son derece karmaşık işlemleri bizden saklar.
Gözlerimizin her biri, sürekli olarak dış dünyanın azıcık farklı
görüntülerini alır (ama ikili görüntü hissetmeyiz). Doğal ko
şullar altında normal olarak iki imge olduğunu fark etmeden
bunları tek bir homojen görsel sahne olarak birleştiririz. Hatta
beynimiz, iki gözümüz arasındaki o kısa mesafe sayesinde iki
imgenin nispeten yer değiştirmesinden faydalanır. İngiliz bi
limci Charles Wheatstone'un ilk kez 1 838'de gözlemlediği gibi,
nesnelerin yerini derinlemesine saptamak için beyin bu uyum
suzluğu kullanır ve dolayısıyla bize güçlü bir üçüncü boyut
duygusu verir.
Wheatstone, iki göze tamamen farklı imgeler gösterilse, ör
neğin gözlerden birine insan yüzü resmi gösterilirken diğerine
ev resmi gösterilirse ne olacağını merak etti. İmgeler bu durum
da da tek bir imge olarak mı görünürdü? İlgisiz iki sahneyi aynı
anda görebilir miydik?
Wheatstone sorunun cevabını bulmak için stereoskobu dü
zenledi. (Bu cihaz manzara resimlerinden pornografiye kadar
üç boyutlu resim modası başlattı ve bu moda Victoria dönemin
de ve devamında süregeldi.) Sol ve sağ gözün önüne yerleştirilen
43
Wheatslone'un aynalı stereoskobu
Sir Charles Wheatslone
� Ltl �
Zaman
�0�t:!!!!!!!�---::;� Bilinçli
o 2 ' • •
algılama10 12 " •• 11
Zaman (sn)
44
B i L i N Ç ARTIK LABO R ATUVA R D A
iki ayna, iki göze iki farklı resim gösterilmesini sağladı (Şekil
4). İki resim ilgisiz olduğu zaman (örneğin yüz ve ev resmi) gö
rüntünün son derece kararsız olması Wheatstone'u şaşırttı. İz
leyici sahneyi birleştirmek yerine, resimlerin sürekli birbirini
bir diğerini olacak şekilde ve arada kısa bir geçiş yaşayarak
algıladı. Birkaç saniye yüz görünüyordu; sonra görüntü bozulu
yor ve yerini eve bırakmak üzere kayboluyordu; devam eden bu
dönüşümü yaratan sadece beyindi. Wheatstone'un dediği gibi,
imgelere ait "Görüntüyü belirlemek, iradenin dışında kalıyor."
Beyin tamamen mantıksız bir uyanyla karşılaştığı zaman, iki
yorum arasında epey tereddüt ediyor. Anlaşılan, iki uyumsuz
imge bilinçli algı için savaş veriyor (binoküler rekabet terimi
buradan geliyor).
Binoküler rekabet, öznel algılama için kusursuz bir test sağ
laması nedeniyle deney yapanlann hayalidir: Uyan sabit oldu
ğu halde, izleyen kişi gördüğü şeyin değiştiğini bildirir. Dahası,
aynı imgenin durumu deney süresince değişir: Bazen tamamen
görünürken bazen bilinçli algıdan tamamen silinir. Peki, bu du
rumda imgeye ne oluyor? Maymunlann görme korteksindeki ve
rileri kaydetme yoluyla görünen ve görünmeyen imgelerin bü
yük beyindeki kaderini ilk kez gözlemleyen, nörofizyolog David
Leopold ve Nikos Logothetis'tir. 15 Leopold ve Logothetis, dene
tim kolu kullanarak algıladıklannı bildirmeleri için maymun
lan eğittiler ve maymunlann bu iki imgeyi tıpkı bizim gibi yan
rastlantısal dönüşümlerle gördüğünü gösterdiler; sonunda,
may:;munlann tercih ettiği imge bilinçli algı alanına girip çık
tıkça tek tek nöronlann yanıtlannı izlediler. Sonuçlar çok açıktı.
'" Leopold ve Logothetis 1996; Logothetis, Leopold ve Sheinberg 1996; Le
opold ve Logothetis 1999. Bu öncü çalışmalar, o günden bu yana kopya
landı ve bir imge baskılandığı zaman üzerinde daha sıkı kontrol sağlayan
ve daha karmaşık bir teknik olan "sürekli yanıp sönen ışıkla baskılama"
tekniğiyle genişletildi (bkz. örneğin Maier, Wil.ke, Aura, Zhu, Ye ve Leo
pold 2008; Wil.ke, Logothetis ve Leopold 2006; Fries, Schroder, Roelfse
ma, Singer ve Engel 2002). Deney yapan birçok kişi, insanlarda görülen ve
kaybolan imgelerin nörona! kaderini araştırmak için aynı zamanda beyin
imgeleme tekniklerini kullandı (örneğin Srinivasan, Russell, Edelman ve
Tononi 1999; Lumer, Friston ve Rees 1998; Haynes, Deichmann ve Rees
2005; Haynes, Driver ve Rees 2005).
45
B i L i N Ç VE BEY i N
16
Wilke, Logothetis ve Leopold 2003; Tsuchiya ve Koch 2005.
46
B i L i N Ç ARTIK LABORATUVA R DA
47
B i L i N Ç VE B E Y i N
19
Zhang, Jamison, Engel, He ve He 201 1 .
20
Brascamp ve Blake 2012.
21
Raymond, Shapiro ve Amell 1992.
48
B i L i N Ç ARTIK LABORATUVA R DA
T2 hedefinin görünürlüğü
(görünürlü� yüzdesi)
•
711
40
ve
süresi ( 1 00 ms'lik adımlar)
ŞEKİL 5. Dikkatten kaçma, bilinçli algının geçici sınırlannı temsil edi
yor. Araya bazen bir haıf serpiştirilmiş rakamlar dizisini izlerken ilk
harfi kolay belirleriz (buradaki örnekte M harfi) ama ikinciyi belirle
yemeyiz (buradaki örnekte T harfi). tık harfi belleğimize yerleştirmeye
odaklandığımız zaman bilincimiz geçici olarak "göz kırpar" ve hemen
ardından gösterilen ikinci uyanyı algılamayı başaramayız.
NOT: ms milisaniye
=
49
B i L i N Ç VE BEYiN
22
Marti, Sigman ve Dehaene 2012.
23
Chun ve Potter 1995.
50
B i L i N Ç ARTIK LABORATUVARDA
24
Telford 1931; Pashler 1 984; Pashler 1 994; Sigman ve Dehaene 2005.
25
Marti, Sackur, Sigman ve Dehaene, Pegado, Braga, Ventural, Nunes Filho,
Jobert, Dehaene-Lambertz vd. 2010; Corallo, Sackur, Dehaene ve Sigman
2008.
26
Marti, Sigman ve Dehaene 2012; Wong 2002; Jolicoeur 1999.
51
B i L i N Ç YE BEYiN
27
Mack ve Rock l 998.
28
Simons ve Chabris 1 999. Filmi http://www.youtube.com/
watch7v=vJG698U2Mvo bağlanusmdan izleyebilirsiniz.
52
B i L i N Ç ARTIK LAB O R ATUVA R D A
29
Rensink, O'Regan ve Clark 1 997. Değişiklik saptamada davranışsa! ve
beyin ilişkisini incelemek için bu tekniği kullanan daha yeni çalışmalar
için bkz. Beck, Rees, Frith ve Lavie 2001; Landman, Spekreijse ve Lamme
2003; Simons 2005 ve Ambinder; Beck, Muggleton, Walsh ve Lavie 2006;
Reddy, Quiroga, Wilken, Koch ve Fried 2006.
30
Johansson, Hali, Sikstrom ve Olsson 2005
53
ŞEKİL 6. Dikkat eksikliği körlüğe neden olabilir. Bilinçli algımız olduk
ça sınırlıdır, dolayısıyla dikkatimizi bir öğeye vermemiz başka öğeleri
algılamamıza engel olabilir. Klasik goril filminde (yu.kandaki) beyaz
giyen oyunculann kaç kez pas verdiğini saymalan izleyicilerden isten
di. İzleyiciler beyaz giyen takıma odaklandı.klan için, goril kılığında
sahneye giren ve çıkmadan önce göğsünü iyice yu.mnı.klayan oyuncuyu
fark edemedi. Bir başka filmde (aşağıda.ki), suç mahallinde izleyicilerin
fark etmediği en az yirmi bir büyük değişiklik var. Günlük hayatta "ara
mızda dolaşan kaç gorili" ıskalıyoruz?
54
B i L i N Ç ART I K LABO RATUVARDA
55
B i L i N Ç VE BEYiN
tirir, ama dikkatsizlik çok kararsız bir olgudur. Bir şeyden haberi
olmayan izleyicilerin çoğu, ille denemede büyük bir değişikliği
bile fark etmeyebilir, ama uyanık olmalan için hileyle ilgili ufacık
bir ipucu yeterli olur. İzleyiciler tetikte olur olmaz, değişikliğin
görünmez olması hali zarar görür.
Dahası, dikkat edilmemiş uyan öznel ve güçlü bir bilinçsizlik
duygusu yaratabilse de, deneklerin ukesinlikle görmedik" dedi
ği değişikliklerin gerçekten farkında olmadıklanm yüzde yüz
kanıtlama konusunda bilimciler oldukça zorlanıyor. Her dene
meden sonra denekler sorgulanabilir, ancak bu süreç yavaştır
ve denekleri tetikte olmaya teşvik eder. Bir başka olasılık, sor
gulamak için deneyin bitmesini beklemektir, ancak unutkanlık
ortaya çıkacağı için bu da yine sorun yaratır: birkaç dakika son
ra, izleyiciler farkına varmış olduklan şeyleri eksik değerlendi
rebilirler.
Bazı araştırmacılar, değişime karşı körlük deneyleri sırasın
da katılımcılann bir bütün olarak mutlaka sahnenin farkında
olduklannı, ama ayrıntılann çoğunu belleğe kazımayı başara
madıklannı öne sürüyor.32 Dolayısıyla değişime karşı körlüğün
sebebi farkındalık eksikliği değil, önceki sahneyi yeni sahneyle
kıyaslama yetersizliği olabilir. Hareketle ilgili ipuçlan elendik
ten sonra, bir saniyelik bir gecikme bile beynin iki resmi kıyas
lamasını zorlaştırabilir. Normal olarak katılımcı hiçbir şeyin
değişmediğini söyleyecektir; bu yoruma göre katılımcılar tüm
sahneleri bilinçli olarak algıladılar, ama arada farklılıklar oldu
ğunu fark etmeyi başaramadılar.
Unutkanlık açıklamasının, tüm istem dışı körlük ve değişime
karşı körlük konulanna açıklık getirdiğinden ben şahsen kuşku
luyum (basket oyunundaki gorilin ya da suç mahallindeki pelüş
ayının hatırlanabilir olması gerekir). Ama kafa kurcalayan bir
şüphe devam ediyor. Çalışmanın bilimselliğinden kuşku duyul
maması için, imgenin yüzde yüz görünmez olduğu bir paradig
manın olması gerekir (ve katılımcılar ne şekilde bilgilendirilmiş
32
Tartışma için bkz. Simons ve Aınbinder 2005; Landman, Spekreijse ve
Lamme 2003; Block 2007.
56
B i L i N Ç ARTIK LABO RATUVA R D A
33 ms
Zaman (ms)
gizli
kelime Sonraki maskeler
Önceki maskeler
200 ms
33 ms görünür
yüz
.. maske
.
r:
�-
•
�
� ·.
m
'�
.. ..:
+ �
......
. "'. .
.,
500 ms 4
83 ms hedef noktalı maske
süsleme
57
B i L i N Ç VE BEYiN
58
B i L i N Ç ARTIK LAB O R ATUVA R D A
33
Woodman ve Luck 2003; Giesbrecbt ve Di Lollo 1998; Di Lollo, Enns ve
Rensin.k 2000
59
B i L i N Ç VE B EYiN
34
Del Cul, Dehaene ve Leboyer 2006; Gaillard, Del Cul, Naccache, Vinckier,
Cohen ve Dehaene 2006; Del Cul, Baillet ve Dehaene 2007; Del Cul, Deha
ene, Reyes, Bravo ve Slachevsky 2009; Sergent and Dehaene, 2004
3s
Dehaene, Naccache, Cohen, Le Bihan, Mangin, Poline ve Riviere 2001 .
60
B i L i N Ç ARTIK LABO RATUVARDA
"" Del Cul, Dehaene, Reyes, Bravo ve Slachevsky 2009; Charles, van Opstal,
Marti ve Dehaene 2013.
37
Dehaene ve Naccache 200 1 .
61
B i L i N Ç VE B E Y i N
38
Ffytche, Hoard, Brammer, David, Woodruff ve Williams 1 998.
39
Kruger ve Dunning 1999; Johansson, Hali, Sikstrom ve Olsson 2005; Nis
bett ve Wilson 1977.
40
Dehaene 2009; Dehaene, Naccache, Cohen, Le Bihan, Mangin, Peline ve
Riviere 200 ı .
62
B i Li N Ç ARTIK LABO RATUVARDA
63
B i Li N Ç VE B EYiN
41
Blan.ke, Landis, Spinelli ve Seeck 2004; Blan.ke, Ortigue, Landis ve Seeck
2002.
•2
Lenggenhager, Mouthon ve Blan.ke 2009; Lenggenhager, Tadi, Metzinger
ve Blan.ke 2007. Bkz. aynca Ehrsson 2007. Meşhur "lastik el" illüzyonu
bu deneyin öncüsüdür. Bkz. Botvinick ve Cohen 1 998; Ehrsson, Spence
ve Passingham 2004.
64
B i L i N Ç ARTIK LABORATUVA R D A
• • •
43
Son dönemde elde edilen önemli bir bulgu, farklı paradigmalann aynı
işlem aşamasında bilinçl i erişimi engellemeyebileceğidir. Ö rneğin göz
merceği rekabeti, maskelemeden daha önceki bir aşamada görsel işleme
müdahale eder. Almeida, Mahon, Nakayama ve Cara.mazza 2008; Breit
meyer, Koc, Ogmen ve Ziegler 2008. Dolayısıyla bilinçli erişim için ge
rekli ve yeterli koşullan anlamak hedefleniyorsa, çoklu paradigmalan
kıyaslamak zorunludur.
65
B i L i N Ç VE BEYiN
66
2
67
B İ L İ N Ç VE B E Y İ N
ŞEKİL 8. Eşik altı imgeler medyada ara sıra kullanılır. 1 988'deki Fran
sa başkanlık kampanyası sırasında başkan ve aday olan François
Mitterrand'ın yüzü, çok izlenen televizyon programının logosuyla bir
likte çok kısa süre gösterildi. 2000 yılında, George W. Bush'un reklam
larından birinde Al Gore'un ekonomik planı gizlice RATS (fareler) ke
limesiyle etiketlendi. Bunlar beynin işlediği bilinçdışı imgeler mi ve
kararlarımızı etkiliyor mu?
68
B I L I N Ç O I Ş I D E R i N Li K L E R i OO&RU ANLAMAK
Bilinçdışının Öncüleri
Zihinsel işlemlerin büyük bir bölümünün biz farkına varma
dan gerçekleştiğini, genellikle Sigmund Freud'un ( 1 856-1 939)
69
B i L i N Ç VE BEYiN
70
B I L I N Ç O I Ş I D E R i N L i K L E R i OOCRU AN LAMAK
Howard 1 996.
Aynı yapıtta.
71
B i L i N Ç VE B E Y i N
Maudsley 1 868.
James 1 890, 2 1 1 ve 208. See Ellenberger 1 970 ve Weinberger 2000.
72
B I L I N Ç O I Ş I D E R i N L i K L E R i O O G R U ANLAMAK
73
B i L i N Ç VE B EYiN
Ledoux 1996.
74
B I L I N ÇOIŞI D E R i N L i K L E R i O O G R U A N LAMAK
ıo Weiskrantz 1997.
75
B i L i N Ç VE B E Y i N
76
BILINÇDIŞI D E R i N L i K L E R i D O G R U ANLAMAK
77
B i L i N Ç VE B EYiN
14
Marshall ve Halligan l 988.
15 Driver ve Vuilleumier 200 1 ; Vuilleumier, Sagiv, Hazeltine, Poldrack,
Swick, Rafa! ve Gabrieli 200 1 .
16 Sackur, Naccache, Pradat-Diehl, Azouvi, Mazevet, Katz, Cohen ve Dehaene
2008; McGlinchey-Berroth, Milberg, Veıfaellie, Alexander ve Kilduff ı 993
78
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N L i K L E R i D D G R U ANLAMAK
17
Marcel 1983; Forster 1998; Forster ve Davis 1984. Son dönemde yapılan
79
B i Li N Ç VE B E Y i N
birçok eşik alu ipucu deneyi, Kouider ve Dehaene tarafından gözden ge
çirilmiştir. 2007.
18 Bowers, Vigliocco ve Haan 1 998; Forster ve Davis 1 984.
1• Dehaene, Naccache, LeClec'H, Koechlin, Mueller, Dehaene-Lambertz,
van de Moortele ve Le Bihan 1998; Dehaene, Naccache, Cohen, Le Bihan,
Mangin, Poline ve Riviere 2001 .
80
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N L i K L E R i o o a R u ANLAMAK
20
Dehaene 2009.
21
81
B i L i N Ç YE B E Y i N
25
Crick 2003; Singer 1998.
26
Finkel ve Edelman ı 989; Edelman 1989.
27
Dehaene, Jobert, Naccache, Ciuciu, Poline, Le Bihan ve Cohen 2004.
28
örneğin Henson, Mouchlianitis, Matthews ve Kouider 2008; Kouider,
Eger, Dolan ve Henson 2009; Dell'Acquaand Grainger 1999.
82
B I L I N Ç O I Ş I D E R i N L i K L E R i O O G R U ANLAMAK
83
B i L i N Ç VE B EYiN
29
de Groot ve Gobet 1996; Gobet ve Simon 1998.
30
Kiesel, Kunde, Pohl, Berner ve Hoffmann 2009.
84
B I L I N Ç D l $ 1 D E R i N Li K L E R i D O G R U ANLAMAK
Sesleri Görmek
Şu ana kadar verdiğimiz bütün örnekler görme yeteneğiyle ilgi
liydi. Bilinç, farklı duyusal yaklaşımları birbirine bağlayan ya
pıştırıcı olabilir mi? Film izlerken olduğu gibi, görsel ve işitsel
sinyalleri kaynaştırmak için bilinçli olmamız gerekir mi? Şaşır
tıcı yanıt yine hayır. Biden fazla duyu içeren bilgi bile bilinçdışı
ilişkilendirilebilir (biz sadece sonucun farkına varıyoruz). Bu
sonucu, ilk kez Harry McGurk ve John MacDonald'ın l 976'da
tanımladığı uMcGurk etkisi" denilen şaşırtıcı yanılsamaya borç
luyuz. 31 İntemette bulabileceğiniz videoda32 bir kişi konuşuyor
ve da da da da dediği çok açık. Anlaşılmayacak hiçbir şey yok,
ta ki gözünüzü kapatıp gerçek sesli uyarının ba ba ba hecesi
olduğunu anlayıncaya kadar! Bu yanılsama nasıl gerçekleşiyor?
Videodaki kişinin ağzı görsel olarak ga diyor, ama kulağınıza
ba hecesi geldiği için beyniniz bir çelişkiyle karşılaşıyor. Beyin,
iki bilgi parçasını bilinçdışı kaynaştırarak bu çelişkiyi çözüyor.
İki veri iyi senkronize olmuş ise, beyin bilgiyi tek bir ara algı
halinde birleştiriyor: da hecesi, işitsel ba ile görsel ga arasında
bir uzlaşmadır.
Bu işitsel yanılsama, bilinçli hallerimizin nasıl gecikmeli ve
yeniden yapılandırılmış olduğunu bize tekrar gösteriyor. Ger
çekten şaşırtıcı, ne kulağımıza gelen ses dalgalarını işitiyor ne
de gözümüze gelen fotonları görüyoruz. Ulaştığımız şey ham
bir duyu değil, dış dünyanın uzman bir yeniden yapılandırıl
masıdır. Beynimiz sahne arkasında bir dedektif gibi davranır.
Dedektif, bize gelen bütün duyusal bilgi parçalarını sorgular,
güvenilirliklerini tartar ve uyumlu bir bütün oluşturacak şe
kilde birleştirir. Öznel olarak, hiçbiri yeniden yapılandırılmışa
benzemez. Kaynaştırılmış da sesinin kimliğini anlamlandırdı-
31
McGurk ve MacDonald 1976.
32 McGurk etkisine ilişkin video için bkz. http://www.youtube.com/
watch?v=jtsfidRq2tw.
85
B i L i N Ç VE BEYiN
33
Hasson, Skiper, Nusbaum ve Small 2007.
34 Singer 1 998.
35
Tsunoda, Yamane, Nishiza.ki ve Tanifuji 2001; Baker, Behrmann ve Olson
2002; Brincat ve Connor 2004.
86
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N Li K L E R i D O G R U ANLAMAK
Bilinçdışı Anlam?
Görsel sistemimiz, birçok harfi bilinçdışı olarak kelime oluş
turacak şekilde birleştirecek kadar akıllıdır (ancak kelimenin
anlamını farkına varmadan işlemek de mümkün müdür?). Yoksa
tek bir kelimeyi bile anlamak için bilinç mi gerekiyor? İnsana
36
Dehaene 2009; Dehaene, Pegado, Braga, Ventural, Nunes Filho, Jobert,
Dehaene-La.mbertz vd. 201 0.
Bu kelime oyununu komedyen Groucho Manc ve ilk yapay zeka araş
tırmalannda yer alan Anthony Oettinger kullanmış. Oettinger, bir bil
gisayann dili kullanması için yaptığı çalışmada dil sorunlanyla ilgili
bu kelime oyununa yer v:ermiş. Cümle çok farklı şekillerde çevrilebilir.
"Zaman su gibi akıp gider; meyve muz gibi uçar," "Zaman ok gibi uçar;
meyve muz gibi uçar," "Zaman sineği oku sever; meyve sinekleri muzu
sever." http://quoteinvestigator.com/2010/05/04/time-flies-arrow/ -çn.
37
Davis, Coleman, Absalom, Rodd, Johnsrude, Matta, Owen ve Menon 2007.
t insanın Anlama Yetisi Üzerine Bir Soruşturma, çev: Oruç Aruoba, Ha
cettepe Üniversitesi Yayınlan, 1 976.
87
B i L i N Ç VE B E Y i N
38
Kokteyl partisi etkisinin habercisi diyebileceğimiz bir kanıt, Sidis'in
kanıtıdır: bir harf ya da rakam, izleyicinin herhangi bir şey gördüğünü
reddedeceği kadar uzağa yerleştirildiğinde, izleyici bu harfin ya da ra
kamın ne olduğunu şansa bağlı tahmin oranından daha yüksek doğru
lukta bilir. Sidis 1898.
88
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N L i K L E R i D D G R U ANLAMAK
39 Broadbent 1962.
40 Moray 1 959.
41 Lewis 1970.
89
B i L i N Ç VE B EYiN
•2 Marcel 1 983.
43 Marcel 1 980.
44
Schvaneveldt ve Meyer 1 976.
90
B I L I N Ç OIŞI D E R i N L i K L E R i OOGRU AN LAMAK
45
Holender 1986; Holender ve Duscherer 2004.
91
B i L i N Ç VE B EY i N
46
Dell'Acqua ve Grainger 1 999; Dehaene, Naccache, LeClec'H, Koechlin,
Mueller, Dehaene-Lambertz, ven de Moortele ve Le Bihan 1 998; Naccac
he ve Dehaene 2001 b; Merikle 1 992; Merikle ve Joordens1997.
47
Abrams ve Greenwald 2000.
92
B I L I N Ç O I Ş I D E R i N L i K L E R i O O G R U ANLAMAK
93
B i L i N Ç VE B E Y i N
Bilinçdışı Aritmetik
1 998'e gelindiğinde bilinçdışı anlamsal işlem zor anlaşılır ol
maya devam etse de, ben ve çalışma arkadaşlanm Greenwald'un
deneylerinin son sözü belki de söylemediğini fark ettik. Bu
deneylerin sıra dışı bir özelliği, katılımcılardan mutlaka 400
milisaniye içinde yanıt vermelerinin istenmesiydi. Bu zaman
aralığı, çok kullanılmayan tümör gibi bir kelimenin anlamını
hesaplamak için fazla kısa gibiydi. Bu kısıtlı süre, beynin sade
ce harfleri yanıtlarla ilişkilendirmesine yetiyordu; zamanlama
biraz daha rahat olsa, beyin belki de kelimenin anlamını analiz
ederdi. Bu yüzden Lionel Naccache ve ben, kelimenin anlamının
bilinçdışı aktif hale getirilebileceğini kesin kanıtlayacak bazı
deneyler başlattık.49
Bilinçdışı büyük bir etki elde etme şansımızı mümkün oldu
ğunca yükseltmek için, dilin en basit anlamlı kelimeler kategorisi
olan sayılarda karar kıldık. Onun altında kalan sayılar özeldir:
çok kısa kelimelerdir, sık karşılaşınz, son derece tanıdıktır ve
çocukluğumuzdan beri üstünde çalıştığımız şeylerdir; anlamlan
net olarak basittir. Oldukça kompakt bir formla (tek bir rakamla)
aktanlabilir. Dolayısıyla deneyimizde l , 4, 6 ve 9 rakamlarını çok
kısa süre gösterdik, öncesinde ve sonrasında rasgele harfler kul
lanarak tamamen görünmez hale getirdik. Hemen ardından ikin
ci bir sayı gösterdik, ama bu kez net olarak görünüyordu.
Katılımcılardan şu çok basit talimatlara uymalannı istedik:
Gördüğünüz sayının 5'ten büyük ya da küçük olduğunu eliniz-
94
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N L i K L E R i D O G R U ANLAMAK
50
Kouider ve Dehaene 2009.
••
Naccache ve Dehaene 200lb; Greenwald, Abrams, Naccache ve Dehaene
2003.
•2
Naccache ve Dehaene 200 l a.
95
B i L i N Ç YE BEYiN
43 ms
11 mı GMavBE
..
'"'
Yanıt verme
'l_ g;J
/ an t
hazı�rl ığı nda
ı
beyin göslergesi
-400 ·200 o
Yanıt başlangıcından önceki süre (ms)
·2
53 Dehaene 201 ı .
54
Nieder ve Miller 2004; Piazza, Izard, Pinel, Le Bihan ve Dehaene 2004;
Piazza, Pinel, Le Bihan ve Dehaene 2007; Nieder ve Dehaene 2009.
96
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N L i K L E R i D O G R U ANLAMAK
55
den Heyer ve Briand 1 986; Koechlin, Naccache, Block ve Dehaene 1 999;
Reynvoet ve Brysbaert 1 999; Reynvoet, Brysbaert ve Fias 2002; Reynvoet
ve Brysbaert 2004; Reynvoet, Gevers ve Caessens 2005.
56
Van den Bussche ve Reynvoet 2007; Van den Bussche, Notebaert ve
Reynvoet 2009
97
B i L i N Ç YE BEYiN
57
Naccache, Gaillard, Adam, Hasbou, Clemenceau, Baulac, Dehaene ve Co
hen 2005.
58
Morris, Ohman ve Dolan 1999; Morris, Ohman ve Dolan 1 998.
98
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N Li K L E R i D D G R U ANLAMAK
••
Kiefer ve Spitzer 2000; Kiefer 2002; Kiefer ve Brende! 2006.
60
Vogel, Luck ve Shapiro 1 998; Luck, Vogel ve Shapiro 1 996.
61
ven Gaal, Naccache, Meeuwese, van Loon, Cohen ve Dehaene 2013.
99
B i L i N Ç VE BEYiN
62
Ferlundelı.k olmadan söz dizimi işleminin bir kanıtı için bkz. Batterin.k
ve Neville 2013.
63
Sergent, Baillet ve Dehaene 2005.
100
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N Li K L E R i D06RU ANLAMAK
64
Cohen, Cavenagh, Chun ve Nakaya.ma 2012; Posner ve Rothbart 1 998;
Posner 1994.
••
Dikkat ve bilinç arasındaki aynşmalara göz atmak için bkz. Koch ve
Tsuchiya 2007.
101
B i L i N Ç VE B E Y i N
66 McCormick ı 997.
67
Bressan ve Pizzighello 2008; Tsushima, Seitz ve Watanabe 2008; Tsushi
ma, Sasaki ve Watanabe 2006.
102
B I LI N Ç D I Ş I D E R i N L i K L E R i D O G R U ANLAMAK
68
Posner ve Snyder 1975.
••
Naccache, Blandin ve Dehaene 2002; bkz. aynca Lachter, Forster ve
Ruthruff 2004; Kentridge, Nijboer ve Heywood 2008; Kiefer ve Brendel
2006.
70
Woodman ve Luck 2003.
103
B i Li N Ç VE B EYiN
71
Merti, Sigmen ve Deheene 2012.
72
Pessiglione, Schmidt, Draganski, Kelisch, Lau, Dolan ve Frith 2007.
104
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N L i K L E R i DOGRU A N LAMAK
1 7, 50 ya da 1 00 ms
D��füken süresi
105
B i Li N Ç VE B E Y i N
73
Pessiglione, Petrovic, Daunizeau, Palminteri, Dolan ve Frith 2008.
106
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N Li K L E R i D O G R U ANLAMAK
Bilinçdışı lVIateınatik
107
B i L i N Ç VE BEYiN
75 Hadamard 1945.
108
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N L i K L E R i O O G R U AN LAMAK
76
Bechara, Da.masio, Tranel ve Damasio 1 997. Bulgular Maia ve McClel
land tarafından sorgulandı (2004), ardından Persaud, Davidson, Manis
calco, Mobbs, Passingha.m, Cowey ve Lau tarafından açıklık getirildi
(201 1).
109
B i Li N Ç VE B E Y i N
n
Lawrence, Jollant, O'Daly, Zelaya ve Phillips 2009.
78
Dijksterhuis, Bos, Nordgren ve van Baaren 2006.
110
B I L I N Ç D I Ş I D E R i N L i K L E R i D O G R U ANLAMAK
79
Yang ve Shadlen 2007.
111
B i Li N Ç VE B E YiN
80
de Lange, van Gaal, Lam.me ve Dehaene 201 ı .
81
Van Opstal, de Lange ve Dehaene 201 ı .
82
Wagner, Gais, Haider, Verleger ve Bom 2004.
1 12
B I L I N Ç O I Ş I D E R i N L i K L E R i D 0 6 R U ANLAMAK
83
Ji ve Wilson 2007; Louie ve Wilson 2001.
1 13
B i L i N Ç VE BEYiN
84
van Gaal, Ridderinkof, Fahrenfort, Scholte ve Lamme 2008.
85
van Gaal, Ridderinkof, Scholte ve Lamme 20 10.
1 14
B I L I N Ç O I Ş I D E R i N L i K L E R i O O G R U ANLAMAK
86
Nieuwenhuis, Ridderin.khof, Blom, Band ve Kok 200 1 .
87
Lau ve Passingha.m 2007; bkz. ayrıca Reuss, Kiesel, Kunde ve Hommel
201 1 .
ııs
B i LiNÇ VE B EYiN
Bilinçdışı hata
saptama
Bilinçdışı
anlamlar
ŞEKİL 13. İnsan beynindeki bilinçdışı işlemlere genel bakış. Şekil, far
kında olmadan faal olabilen birçok devrenin sadece bir alt kıimesini
gösteriyor. Beyindeki hemen hemen tüm işlemcilerin bilinçdışı çalışa
bileceğine artık inanıyoruz. Daha fazla anlaşılabilirlik için, her hesap
lama kendine ait baskın beyin alanına sabitlenir, ama nöronlarda.ki bu
tıir uzmanlaşmanın mutlaka tüm beyin devresine bağlı olduğunu unut
mamak gerekir. Bilinçdışı işlemcilerimizden bazılan korteks aludır: bu
işlemciler, korteks yıizeyinin alunda bulunan nöron gruplannı içerir
(Şekilde kısa çizgilerden oluşan elipslerle gösteriliyor) ve genellikle ev
rimimizin başlangıcında ortaya çıkan fonksiyonlan, örneğin tehlikenin
yaklaşuğını bize söyleyen korkutucu uyanyı saptama fonksiyonunu
yerine getirir. Diğer hesaplamalar korteksin çeşitli bölgelerini gerek
tirir. Okumak ya da aritmetik gibi edinmiş olduğumuz kıiltıirel bilgiyi
kodlayan ıist seviye kortikal alanlar bile farkındalığı.mızın dışında ça
lışabilir.
1 16
B I LI N Ç D I Ş I D E R i N Li K L E R i ootRU ANLAMAK
88
Lau ve Rosenthel 201 1 ; Rosenthal 2008; Bergh ve Morselle 2008; Vel
mens 1 99 1 .
117
3
BİLİNÇ NE İŞE YARAR?
1 18
B i L i N Ç NE i Ş E YARAR?
'I\ıring 1952.
1 19
B i L i N Ç VE B EYiN
Gould 1 974.
Gould ve Lewontin 1 979.
120
B i L i N Ç NE i Ş E YARAR?
Velmans 1 99 1 .
Nerretranders 1999.
Lau ve Rosenthal 20l l ; Vel.mans 1991; Wegner 2003. Benjamin Libet,
"iradi" eylemleri başlatmak konusunda bilincin hiçbir rolü olmadığını,
ama veto edebileceğini öne sürerek daha incelikli bir görilş ifade ediyor;
bkz. Libet 2004; Libet, Gleason, Wright ve Pearl l 983
121
B i L i N Ç VE BEYiN
122
B i Li N Ç NE i Ş E YARAR?
Peirce 190 1 .
123
B i L i N Ç VE B EYiN
124
B i Li N Ç NE i Ş E YAR A R ?
125
B i L i N Ç YE BEYiN
Gerçek hareket
/ hareket
126
B i L i N Ç NE i Ş E YARAR ?
10
Moreno-Bote, Knill ve Pouget 201 ı .
127
B i L i N Ç VE B E Y i N
A algısı B algısı
--·- · · ·
Zaman ( 1 dakika)
ŞEKİL 15. Bilinç, duyusal girdilerimizin akla yakın yorumlanndan sa
dece birini görmemize izin verir. Ost üste duran iki ızgaradan ibaret
bir görüntüde belirsizlik vardır: ızgaralardan herhangi birinin önde ol
duğunu algılamak mümkündür. Ama herhangi bir anda bu olasılıklar
dan sadece birinin farkına vannz. Bilinçli görüşümüz iki algı arasında
gidip gelirken, yorumlardan birinin devem süresinin oranı, bu yoru
mun doğru olma olasılığının doğrudan bir yansımasıdır. Dolayısıyla
bilinçdışı görüşümüz bir olasılıklar tablosu hesaplar, bilincimizse bu
tablodan örnekleme yapar.
11
ı . Bölümde tartışıldığı gibi. Bkz. Brascemp ve Blake 2012; Zhang, Jemi
son, Engel, He ve He 201 ı .
128
B i L i N Ç NE i Ş E YARAR?
12
Norris 2009; Norris 2006.
13
Schvaneveldt ve Meyer 1 976.
14
Vul, Hanus ve Kaıiwisher 2009; Vul 2008; Vul, Nieuwenstein ve Kanwis
her 2008.
129
B i L i N Ç YE B E YiN
15
Vul ve Pashler 2008.
130
B i L i N Ç NE i Ş E YA RAR?
Kalıcı Düşünceler
131
B i L i N Ç VE BEYiN
16
Fuster 1973; Fuster 2008; Funahashi, Bruce ve Goldman-Rakic 1 989;
Goldman-Rakic 1 995.
132
B i L i N Ç NE i Ş E YA R A R ?
17
Rounis, Maniscalco, Rothwell, Passingha.m ve Lau 2010; Del Cul, Dehae
ne, Reyes, Bravo ve Slachevsky 2009.
18
Clark, Manns ve Squire 2002; Clark ve Squire 1998.
133
B i L i N Ç VE B E Y i N
19
Carter, O'Doherty, Seymoure, Koch ve Dolan 2006. Blcz. aynca Carter,
Hofstotter, Tsuchiya ve Koch 2003. Ancak bitkisel hayat süren bazı has
talar bu testi geçmiş gibi göründüğü için bellek izi şartlandırma testi
nin değeri hala tartışılıyor. Blcz. Bekinschtein, Shalom, Forcato, Herrera,
Coleman, Manes ve Sigman 2009; Bekinschtein, Peeters, Shalom ve Sig
man 201 1 .
134
B i L i N Ç NE i Ş E YA R A R ?
20 Edelmen 1 989.
21
Han, O'Tuathaigh, ven Trigt, Quinn, Fanselow, Mongeau, Koch ve Ander
son 2003.
22
Mattler 2005; Greenwald, Draine ve Abrams 1996; Dupoux, de Gardelle
ve Kouider 2008.
135
B 1 LI N Ç VE B EYi N
23 Naccache 2006b.
24
Soto, Matyla ve Silvanto 201 1 .
136
B i L i N Ç NE i Ş E YAR A R ?
25
Siegler 1987; Siegler 1988; Siegler 1 989; Siegler ve Jenkins 1989.
26
Son döneme ait tartışmalı bir rapor, göze çok kısa süre bir dizi şekil
göstererek görünmez hale getirilen 9-4-3 gibi karmaşık çıkarma prob
lemlerini bile insan deneklerin çözebileceğini iddia ediyor. Sklar, Levy,
Goldstein, Mandel, Maril ve Hassin 2012. Ancak bu çalışmanın tasanmı,
deneklerin bu hesabın sadece bir kısmını (örneğin sadece 9-41 yapma
olasılığını dışlamadı. Başka çalışmalar çok sayıda rakamla hesap yap
ma yeteneğini destelese de, ben bu kombinasyonun bilinçli ve bilinçdışı
koşullarda çok farklı gerçekleşeceğini öngörürdüm. Ortalama alma iş
lemi, sekiz farklı sayıya kadar bilinç olmadan paralel gerçekleşebilir.
De Lange, van Gaal, Lamme ve Dehaene 201 1 ; Van Opstal, de Lange ve
Dehaene 2oı ı . Ancak yavaş, seri, esnek ve kontrollü bir süreç, bilincin
ayncalığı gibi görünüyor.
27
Zylberberg, Femandez Slezak, Roelfsema, Dehaene ve Sigman 20 10.
1 37
B i L i N Ç VE BEYiN
28
Zylberberg, Dehaene, Roelfsema ve Sigman 201 1 ; Zylberberg, Feman
dez Slezak, Roelfsema, Dehaene ve Sigman 2010; Zylberberg, Dehaene,
Mindlin ve Sigman 2009; Dehaene ve Sigman 2012. Blcz. aynca Shanahan
ve Baars 2005.
29 Turing 1 936.
138
B i L i N Ç NE i Ş E YA R A R ?
139
B i L i N Ç VE B E Y i N
33
Seckur ve Deheene 2009.
34
Deheene ve Cohen 2007; Deheene 2009.
35
Hesap debelen bu öngörünün dışında kalıyor gibi görünebilir. Ancak
ben, bu dehelenn hesaplama stratejilerinin ne ölçüde bilinçli ve çaba
gerektiren stratejilere dayandığını bilmediğimize itiraz ederdim. Dehe
lenn hesap lam.elen ne de olsa saniyeler boyunca odaklanmış ve bu süre
boyunca dağılmayan dikkat gerektiriyor. Dehelerde, stratejilerini açık
lamak için gereken sözel kaynaklar bulunmuyor (ye da açıklamayı red
dediyorlar), ama bu da dehalenn beyninin durduğu anlamına gelmiyor.
Örneğin hesap yapan bazı kişiler, rakam dizileri ye de takvimlerin canlı
görsel imgeleri üzerinden hareket ettiklerini bildiriyor. Howe ve Smith
1988.
" Seckur ve Dehaene 2009.
140
B i L i N Ç NE i Ş E YAR A R ?
141
B i L i N Ç VE BEYiN
40
de Lange, van Gaal, Lamme ve Dehaene 201 1 .
142
B I L I N C NE i S E YARAR?
•1 Levelt 1989.
143
B i Lİ N Ç VE BEYİN
42
Reed ve Durlach 1 998.
43 Dunbar 1 996.
144
B i L i N Ç NE i Ş E YARAR ?
44
Bahrami, Olsen, Latham, Roepstorff, Rees ve Frith 20 1 0.
145
B i L i N Ç VE B E Y i N
146
B i L i N Ç NE i Ş E YAR A R ?
den gelen sosyal girdilere açmış gibi görünüyor. Böyle bir sos
yal arayüzün gelişmesi, ortak karar verme algoritmasının mey
velerini toplamamıza fırsat verdi: bildiklerimizi başkalarının
bildikleriyle karşılaştırarak daha iyi kararlar alıyoruz.
Beyin görüntüleme sayesinde, beyin ağlarından hangilerinin
bilgi paylaşımı ve güvenilirlik tahminini desteklediği konusu
na açıklık getirmeye başladık. Alın korteksinin en ön kesimleri,
sosyal becerilerimizi her kullandığımızda alın çıkıntısı ve beyin
orta hattı boyunca (alt orta alın korteksinde) sistematik olarak
faaliyete geçiyor. Temporal ve parietal lobların birleşim yerin
de bulunan bir bölgede ve aynca beyin orta hattı (precuneus)
[kama) boyunca, arka bölgeler de sık sık faaliyete geçebiliyor.
Yayılmış bu alanlar beyin ölçeğinde bir ağ oluşturur; bu ağ,
uzun mesafe güçlü lif izleme ile birbirine sıkıca bağlıdır ve mer
kez düğüm olarak alın korteksi de ağa dahildir. Ağ, kendimize
birkaç saniye ayırıp dinlendiğimiz sırada çalışmaya başlayan
devreler arasında öne çıkar: boş zamanlarımızda, sosyal izleme
sisteminin "varsayılan moduna" kendiliğinden döneriz.45
Sosyal karar verme kuramından beklendiği gibi, hem kendi
hakkımızda düşünürken (örneğin kararlarımıza ne kadar gü
vendiğimizi analiz ederken)46 hem de başkalarının düşüncele
rine kafa yorarken47 bu bölgelerin çoğunun faaliyete geçmesi
dikkat çekiyor. Özellikle alın çıkıntısı ve alt orta alın korteksi,
kendimizi ve başkalannı yargıladığımız sırada çok benzer tepki
profilleri gösteriyor'8 (kendimize ve başkalarına taraflar dersek,
taraflardan biri hakkında fazla düşünürsek diğerine hazırlık
yapmış olabiliyoruz).49 Dolayısıyla bu ağ, kendi bilgimizin güve-
45
Buckner, Andrews-Hanna ve Schacter 2008.
48
Yokoyama, Miura, Watanabe, Takemoto, Uchida, Sugiura, Horie ve diğer
leri 2010; Kikyo, Ohki ve Miyashita 2002; bkz. aynca Rounis, Maniscal
co, Rothwell, Passiµgham ve Lau 2010; Del Cul. Dehaene, Reyes, Bravo ve
Slachevsky 2009; Fleming, Weil, Nagy, Dolan ve Rees 2010.
47
Saxe ve Powell 2006; Pemer ve Aichhom 2008.
48
Ochsner, Knierim, Ludlow, Hanelin, Ramachandran, Glover ve Mackey
2004; Vogeley, Bussfeld, Newen, Herrmann , Happe, Falkai, Maier ve di
ğerleri 200 ı .
4&
Jenkins, Macrae ve Mitchell 2008.
147
B i Li N Ç VE B EYiN
60 Ricoeur 1 990 .
•• Frith 2007.
" Marti. Sackur, Sigman ve Dehaene 2010; Corallo, Sackur, Dehaene ve Sig
man 2008.
148
B i Li N Ç NE i Ş E YARAR?
149
B i L i N Ç YE B E Y i N
150
4
ısı
B i L i N Ç VE B E Y i N
152
BiLiNÇLi 00Ş0NCENIN iMLERi
1 53
B i L i N Ç VE BEYiN
Bilinç Patlaması
İsrailli bilimci Kalanit Grill-Spector, 2000 yılında Tel Aviv'deki
Weizmann Bilim Enstitüsündeyken basit bir maskeleme dene
yi gerçekleştirdi.2 Grill-Spector, saniyenin ellide biri ve sekizde
biri gibi çok kısa zaman aralıklannda gösterdiği resimlerden
sonra çarpıtılmış bir imge gösterdi. Sonuç olarak bazı imgeler
algılanabilirken diğerleri tamamen görünmez oldu (bilinçli algı
eşiğinin üstünde ya da altında kaldılar). Deneklerin bildirimle
rine dayanarak çok güzel bir eğri elde edildi: 50 milisaniyenin
altında gösterilen imgeleri görmek zorken 1 00 milisaniye ya da
daha uzun süre gösterilenler görülebiliyordu.
Grill-Spector daha sonra deneklerin görsel korteksini taradı
(bütün beyni taramak o dönemde kolay değildi). Grill-Spector
net bir aynşma gözlemledi. tık görsel alanlarda bilinçten ba
ğımsız faaliyet mevcuttu. Tüm imgeler, maskeleme miktanndan
bağımsız olarak birincil görsel korteks ve çevresindeki bölge
leri harekete geçirdi. Ancak korteksin daha yukandaki görsel
merkezlerinde, iğsi girus içinde ve yan oksipitotemporal bölge
de, beyin faaliyetiyle bilinçli bildirimler arasında sıkı bir ilişki
olduğu ortaya çıktı. Bu bölgeler yüz, nesne, kelime ve yer gibi
şeyleri sınıflandırmada ve görünümlerinin değişmez simgele
rinin oluşturulmasında yer alıyor. Beyin faaliyeti bu seviyeye
ulaştığı zaman imgenin bilinçli hale geldiği anlaşılıyor.
Aşağı yukan aynı tarihlerde, maskelenmiş kelimelerin al
gılanmasıyla ilgili benzer deneyler yapıyordum.3 Deneklere bi
linçli algı eşiğinin hemen üzerinde ya da altında kalacak şekilde
kısa süreli olarak kelimelerin resimleri gösterildiğinde faaliye
te geçen alanlara ait tam beyin görüntülerini tarayıcımla elde
ettim. Sonuçlar çok açıktı: bilincin olmadığı durumlarda, iğsi
girusun yukan görsel alanlan bile faaliyete geçirilebiliyordu.
Aslına bakılırsa temporal ve parietal loblann gelişmiş bölgele
rini gerektiren oldukça soyut büyük beyin işlemleri (örneğin pi
yano ve PIYANO'nun aynı kelime olduğunun ya da 3 rakamıyla
1 54
B i Li N Ç L i D Ü Ş Ü N C E N i N i M L E R i
...
0.1
... .
Görsel kelime biçimi alanı
ŞEKİL 16. Bilinçli algının ilk imi, iki taraflı alın ve perietal bölgeler da
hil olmak üzere yayılmış beyin bölgelerindeki yoğwı ateşlemedir. Mas
keleme yoluyla eşik altı kılınmış olan bir kelime (yukarıdaki şekil), uz
manlaşmış okume devrelerini faaliyete geçirir; eme aynı kelime görünür
olduğu zaman, perie'tal ve alın loblermı işgal eden muazzam bir faaliyet
artışma sebep olur. İşitsel elanlar da benzer şekilde bilinçdışı bir akorla
faaliyete geçirilebilir (aşağıdaki şekil), ama aynı ses bilinçli şekilde sap
tandığı zaman geniş alt perietal ve alın korteks sektörlerini işgal eder.
1 55
B i Li N Ç VE BEYiN
156
BİLiNÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
1 57
B i L i N Ç VE B EYiN
Bilinçli denetim
Ön SMA
-��K
korteks
o 04
....
• Dur
.. HorMefe geç
4 02 1 l O "'"iye
Zanon (sn}
Bilinçdışı kontrol
Ön insula Ön SMA Ön insulada faaliyet
....
• Dur
....
• Horekeıe gec;
• 10 "'"iye
Zoooon (sn}
158
B i Li N Ç L i D Ü Ş Ü N C E N i N i M L E R i
10
Sergent, Baillet ve Dehaene 2005.
11
Age., Sergent ve Dehaene 2004.
159
Kısa süreli dikkat
� T1
.
.
.
.
.
.
..
..
,
.
•• • • •
....- n
...
LJt: �
" "
• 10 • to
�
bm""�
·ZOO O 200 41111 IDD ·200 O 200 41111 IDD
160
B i L i N Ç Li D Ü Ş Ü N C E N i N i M LE R i
12
Willia.ms, Ba.ker, Op de Beeck, Shim, Dang, Triantafyllou ve Kanwisher
2008; Roelfsema, Lamme ve Spekreijse 1 998; Roelfsema, Khayat ve Spek
reijse 2003; Super 200la; Super 200lb; Haynes, Drlver ve Rees 2005; bkz.
aynca Willia.ms, Visser, Cunnington ve Mattingley 2008.
161
B i L i N Ç VE B E Y i N
162
BiLİNÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
16
Marti, Sackur, Sigman ve Dehaene 2010; Sigman ve Dehaene 2008; Marti,
Sigman ve Dehaene 2012.
163
B i L i N Ç YE BEYiN
17
Dehaene 2008.
18
Levy ve Boer 2006; Strayer, Drews ve Johnston 2003.
1 64
B i L i N Ç L i D Ü Ş Ü N C E N i N i M LE R i
19
Pisella, Grea, Tiliketiı , Vighetto, Desmurget, Rode, Boisson ve Roeeetti
2000.
20
Bu etkinin gerçek mekanizması hıilıi yoğun şekilde tartışılıyor. Bu il
ginç tartışmaya göz atmak için bkz. Kanai, Carleon, Verstraten ve Walsh
2009; Eagleman ve Sejnowski 2007; ICrekelberg ve Lappe 200 1 ; Eagleman
and Sejnowski 2000.
165
B i L i N Ç VE B E Y i N
166
BiLi NÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
23
Bilincin olgudan çok deha sonra ortaya çıktığı düşüncesi, başlangıç
ta Californialı psikolog Benjamin Libet tarafından tartışıldı (bk.z. Libet
1991; Libet, Gleason, Wright ve Pearl 1983; Libet, Wright, Feinstein ve Pe
arl 1979; Libet, Alberts, Wright ve Feinstein 1967; Libet, Alberts, Wright,
Delattre, Levin ve Feinstein 1964). Libet'in zeki deneyleri, zamanının çok
ötesindeydi (alınmak yok). ôrneğin daha 1967'de, başlangıçtaki olay bağ
lantılı potansiyellerin bilinçdışı algılanan denemelerde devam ettiğini,
sonraki beyin tepkilerinin ise bilincin deha iyi bir karşılıklı ilişkisi oldu
ğuna dikkat çekmişti. Bk.z. Libet, Alberts, Wright ve Feinstein 1967; aynca
bkz. Libet 1965; Sebiller ve Chorover 1966. Ne yazık ki Libet'in yorumlan
aşınydı. Bulgulannın minimum yorumunu tanımlamak için uğraşmayıp,
maddi olmayan "zihinsel alanlar" ve zamanda geriye giden mekanizma
lara başvurdu; bkz. Libet 2004. Sonuç olarak çalışması tartışılır olarak
kaldı; ancak ya.kın zamanda Libet'in bulgularının yeni nörofizyolojik yo
rumlan önerildi (örneğin Schurger, Sitt ve Dehaene 201 2).
167
B i Li N Ç VE B EY i N
24
Sergent, Baillet ve Dehaene 2005
25
Lau ve Passingha.m 2006.
168
BiLiNÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
169
B i L i N Ç VE BEYi N
170
BiLiNÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
30
Dehaene, Sergent ve Changeux 2003.
31
Dehaene ve Naccache 200 1 .
32
Del Cul. Baillet ve Dehaene 2007.
171
B i L i N Ç VE B EYiN
33
Age.; Del Cul, Dehaene ve Leboyer 2006. Diğer paradigmalarda da ben
zer gözlemlerde bulunduk: Sergent, Baillet ve Dehaene 2005; Sergent ve
Dehaene 2004. Bilinçli algının kesintili oluşu hilii tartışılıyor; blcz. Over
gaard, Rote, Mouridsen ve Ramsoy 2006. Kafa karışıklığının bir kısmı,
sabit içeriğe (örneğin bir rakama) ya hep ya hiç erişim iddiamızın, bilinç
içeriklerinin giderek değişebileceği gerçeğinden (kişi bir çubuk, ardın
dan bir harf, sonra kelimenin tamamını görebilir) ayırt edilmemesinden
kaynaklanabilir; bkz. Kouider, de Gardelle, Sackur ve Dupoux 2010; Ko
uider ve Dupoux 2004.
1 72
Görülen rakamların oranı
1
9
k +
Harflerden ibaret
, .�
maske
250 ms süre
,,
1 +
,
/
,
Değişken
--- 11 33 50 • 113 1cxı ...
1 6- 1 00 ms arası
, gecikme
6
,,
+
P3 dalgasının büyüklüğü
�(Hedef rakam
1 6 ms süre
11 33 50 . 113 100 ..
2. Ya hep ya 2. Ya hep ya
1 . Doğrusal hiç şeklinde hiç şeklinde
biri� im
...---&--. ,ateşıe�e ateşleme
• • .....-"--.
u Alın kor
• teksi ndeki
, .. faaliyet
..•
0 6 h<ll::lfUWU'\
Rakam gö<ündüğii ondan iıiboren süre (ms) Rakam göründüğü ondan i�boren süre (ms)
OO 100 200 IOO 400 llOO OO ıOO IOO IOO 400 llOO
ŞEKİL 19. Bilinçli algı, geç beyin faaliyetinde ani bir değişi.klik tetikler
(fizikçiler buna "doğrusal olmayan faz değişimi" diyor). Bu deneyde çok
kısa süreyle bir rakam gösterildi, ardından değişken bir gecikme oldu,
bir harf kümesi rakamı maskeledi. Gecikme arttıkça görsel korteks faa
liyeti düzenli şekilde arttı. Ancak bilinçli algıda süreklilik yoktu: gecik
me süresi yaklaşık 50 milisaniye eşiğini geçtikten sonra rakam birden
görünür hale geldi. Geç P3 dalgası bir kez daha bilinçli algı imi olarak
ortaya çıktı. Sadece deneklerin "rakamı gördüm" dediği durumlarda,
rakam gösterildikten yaklaşık 300 milisaniye sonra başlamak üzere
ön loblar dahil korteksin birçok bölgesinde ya hep ya hiç şeklinde ani
ateşleme oldu.
173
B i L i N Ç VE B E Yi N
174
BiLiNÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
34
Gaillard, Dehaene, Adam, Clemenceau, Hasboun, Baulac, Cohen ve Nac
cache 2009; Gaillard, Del Cul, Naccache, Vinckier, Cohen ve Dehaene
2006; Gaillard, Naccache, Pinel. Clemenceau, Volle, Hasboun, Dupont ve
diğerleri, 2006.
35
Fisch, Privman, Ramot, Hare!, Nir, Kipervasser, Andelman ve diğerleri
2009; Quiroga, Mukamel. Isham, Malach ve Fried 2008; Kreiman, Fried
ve Koch 2002.
36
Gaillard, Dehaene, Adam, Clemenceau, Hasboun, Baulac, Cohen ve Nac
cache 2009.
175
B i L i N Ç VE B EY i N
Temporal kortekste
yüksek frekanslı faaliyet
(gama bandı, >30 Hz)
Hedef
1 6 ms
Zaman (ms)
ŞEKİL 20. Yüksek frekanslı faaliyetteki uzun bir patlama, kısa süre
gösterilen bir resmin bilinçli algılanmasına eşlik eder ve dolayısıyla
bilincin üçüncü imini oluşturur. Nadir epilepsi vakalannda korteksin
üzerine yerleştirilebilen elektrotlar, kısa süre gösterilen bir resmin te
tiklediği çığı buradan yakalayabilir. İzleyiciler bir resmi görmeyi başa
ramadığında, sadece kısa bir yüksek frekanslı faaliyet ventral görsel
korteksi bir uçtan diğer uca kadar geçti. Ancak resmi gördükleri zaman,
tam anlamıyla gelişmiş ya hep ya hiç ateşlemesi yaratana kadar çığ
kendini güçlendirdi. Bilinçli algı, uzun süren yüksek frekanslı bir elekt
riksel faaliyetle nitelendi, ki bu da yerel nöron devrelerinin güçlü bir
şekilde faaliyete geçişini gösterir.
176
B i L i N Ç L i D Ü Ş Ü N C E N i N i M LE R i
37
Fisch, Privmen, Ramot, Harel, Nir, Kipeıvasser, Andelman ve diğerleri
2009.
38
Gaillard, Dehaene, Adam, Clemenceau, Hasboun, Baulac, Cohen ve Nac
cache 2009; Fisch, Privman, Ra.mot, Harel, Nir, Kipeıvasser, Andelman
ve diğerleri 2009; Aru, Axmacher, Do Lam, Fell, Elger, Singer ve Melloni
201 2.
39
Whittingstall ve Logothetis 2009; Fries, Nikolic ve Singer 2007; Cardin,
Carlen, Meletis, Knoblich, Zheng, Deisseroth, Tsai ve Moore 2009; Buz
saki 2006.
177
B I L I N C YE B E Y i N
Beyin Ağı
Beyin neden eşzamanlı nöron salınımları üretiyor? Eşzamanlı
lık bilgi aktarımını kolaylaştırdığı için olabilir.40 Korteksin mu
azzam nöron ormanları içinde, rasgele akım boşaltan milyon
larca hücre varken küçük bir aktif nöron grubunun izi rahatlık
la kaybolurdu. Ancak bu küçük gruptaki nöronlar hep birlikte
bağırırsa, seslerinin duyulması ve aktarılması ihtimali artar.
Dolayısıyla uyarıcı nöronlar, önemli bir mesaj yaymak için ge
nellikle akım boşalmasını organize ederler. Eşzamanlılık özün
de, birbirine uzak nöronlar arasında bir iletişim kanalı açar.41
Birlikte salınım yapan nöronlar, birbirlerinden sinyal almaya
hep birlikte hazır olduklarında uygun zaman aralığını paylaşır
lar. Biz araştırmacıların makro ölçekli kayıtlarda gözlemlediği
eşzamanlılık, mikro ölçekte binlerce nöronun bilgi paylaştığı
anlamına gelebilir. Bilinçli hal için özellikle önemli olabilecek
şey, bu tür bilgi paylaşımlarının sadece iki yerel bölge arasın
da kalmayıp korteksin birbirine uzak birçok bölgesi arasında
gerçekleşerek uyumlu bir beyin ölçeğinde uyumlu birlik oluş
turmasıdır.
Aynı fikirde olan birçok ekip, elektromanyetik sinyallerde
korteksin bir ucundan diğerine görülen büyük eşzamanlılığın,
bilinçli algının dördüncü imi olduğunu gözlemledi.42 Bu etki
esas olarak yine bir geç zaman aralığında meydana geliyor:
bir imge gösterildikten yaklaşık 300 milisaniye sonra, birbiri
ne uzak birçok elektrot eşzamanlı hale geliyor (ancak imgenin
bilinçli algılanmış olması koşuluyla. Bkz. Şekil 2 1 ) . Görünme-
40 Fries 2005.
41
Womelsdorf, Schoffelen, Oostenveld, Singer, Desimone, Engel ve Fries
2007; Fries 2005; Varela, Lachaux, Rodriguez ve Martinerie 200 1 .
42
Rodriguez, George, Lachaux, Martinerie, Renault ve Varela 1999; Gail
lard, Dehaene, Adam, Clemenceau, Hasboun, Baulac, Cohen ve Naccache
2009; Gross, Schmitz, Schnitzler, Kessler, Shapiro, Hommel ve Schnitzler
2004; Melloni, Molina, Pena, Torres, Singer ve Rodriguez 2007.
178
B i LiNÇLi OUŞUNCENIN iMLERi
43
Varela, Lachaux, Rodriguez ve Martinerie 200 1 .
44
He, Snyder, Zempel. Smyth ve Raichle 2008; He, Zempel. Snyder ve Raich
le 2010; Canolty, Edwards, Dalal. Soltani. Nagarajan, Kirsch, Berger ve
diğerleri 2006.
179
B i L i N Ç VE B E Y i N
1 80
B i L i N Ç L i D 0 $ 0 N C E N I N i M LE R i
45
Gaillard, Dehaene, Adam, Clemenceau, Hasboun, Baulac, Cohen ve Nac
cache 2009.
181
B i L i N Ç YE BEYiN
182
BiLiNÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
46
Pins ve Ffytche 2003; Palva, Lin.kenkaer-Hansen, Naatanen ve Palva
2005; Fahrenfort, Scholte ve Lamme 2007; Railo ve Koivisto 2009; Koi
visto, Lahteenmaki, Sorensen, Vangkilde, Overgaard ve Revonsuo 2008.
47
van Aalderen-Smeets, Oosstenveld ve Schwarzbach 2006; Lamy, Salti ve
Bar-Haim 2009.
48
Wyart, Dehaene ve Tallon-Baudry 2012.
183
B i L i N Ç YE B EY i N
••
Palva, Linkenkaer-Hansen, Naatanen ve Palva 2005; Wyart ve Tallon-Ba
udry 2009; Boly, Balteau, Schnakers, Degueldre, Moonen, Luxen, Phillips
ve diğerleri 2007; Super, ven derTogt, Spekreijse ve La.mme 2003; Sadag
hiani, Hesselmann, Friston ve Kleinschmidt 2010.
184
B i Li N Ç L i O O Ş O N C E N I N i M L E R i
50
Nieuwenhuis, Gilzenrat, Holmes ve Cohen 2005.
51
Beyin sapı çekirdeklerinde, locus coeruleusa yakın lezyonlar komaya ne
den olabilir; bkz. Parvizi ve Damasio 2003.
185
B i L i N Ç VE B E Y i N
52 Heynes 2009.
186
BiLiNÇLi OOŞONCENIN iMLERi
187
B i L i N Ç YE B E Y i N
50
Quiroga, Kreiman, Koch ve Fried 2008; Quiroga, Mu.kame!, Isham, Ma
lach ve Fried 2008.
56
Wyler, Ojemann ve Ward 1 982; Heit, Smlth ve Halgren 1 988.
57
Fried, MacDonald ve Wilson 1997.
188
B i L i N Ç L i D Ü Ş Ü N C E N i N i M LE R i
58
Quiroge, Krei.men, Koch ve Fried 2008; Ouiroge, Mukemel, Ishem, Me
lech ve Fried 2008; Ouiroge, Reddy, Kreimen, Koch ve Fried 2005; Krei
men, Fried ve Koch 2002; Kreimen 2000e; Kreimen 2000b.
189
B i L i N Ç VE B E Y i N
59
Ouiroga, Reddy, Kreiman, Koch ve Fried 2007.
60
Ouiroga, Mu.kame!, Isham, Malach ve Fried 2008.
190
BiLiNÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
Nöron qteşlemeleri
At = 33 ms
1ı
Resim hiç görünmedi Ortol mo ateşleme
At = 66 ms
Resim bazen göründü
•1 • i • •
At = 1 32 ms
, :, �
.., . .
Resim neredeyse her
k,
defasında göründü
İıı i
•
o 1 000 ms
ŞEKİL 22. Tek tek nöronlar, bilinçli algılanmızın izini sürer: sadece
belli bir resmi bilinçli şekilde algıladığımız zaman ateşleme yaparlar.
Bu örnekte, insana ait ön temporal lobdaki bir nöron seçici davranarak
Dünya Ticaret Merkezinin resmi için ateşleme yaptı, ama aslında sade
ce resim bilinçli şekilde göründüğünde ateşleme yaptı. Bilinçli algıla
ma, sunum süresi artınldıkça sıklaşmaya başladı. Nöron ateşlemeleri,
kişi sadece resmi gördüğünü bildirdiğinde ortaya çıktı (denemeler ok
ile işaretlendi) Nöron seçici davramp diğer resimlerin çoğu için, örne
ğin Pisa Kulesi için ateşleme yapmadı. Bu nöronun gecikmeli ve uzun
süre devam eden ateşlemesi, farkındalığın özel bir içeriğini gösterdi.
Birlikte ateşleme yapan buna benzer milyonlarca nöron, gördüğümüz
şeyi kodlar.
191
B i L i N Ç VE B E Y i N
61
Krei.man, Fried ve Koch 2002. Bu araştırma, Ni.kos Logothetis ve Davi
Leopold'un makak maymunlarda yaptığı öncü araştırmaya dayamyor.
Söz konusu araştırmada maymunlar, nöronsal alam boşalmalan kay
dedilirken bilinçli algılannı bildirecek şekilde eğitildiler. Bkz. Leopold
ve Logothetis 1 996; Logothetis, Leopold ve Sheinberg 1 996; Leopold ve
Logothetis ı 999.
62
Kreiman, Koch ve Fried 2000b .
192
BiLiNÇLi OOŞONCENIN iMLERi
63
Fisch, Privmen, Remot, Herel. Nir, Kipervesser, Andelmen ve diğerleri
2009.
64
Vogel, McCollough ve Mechizewe 2005; Vogel ve Mechizewe 2004.
65
Schurger, Pereira, Treismen ve Cohen 2009.
193
B i L i N Ç VE B E Y i N
66
Dean ve Platt 2006.
67
Derdikman ve Moser 2010.
68
Jezek, Henriksen, Treves, Moser ve Moser 201 ı .
194
BiLiNÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
Sanrı Tetikleme
Hepsi bu kadar mı? Bilincin nöronal imleriyle ilgili araştırma
mız mutlu sona erdi mi? Pek değil. Bir kıstasın daha sağlanması
gerekir. Gerçek bilinç imi olarak nitelendirilebilmesi için, beyin
faaliyetinin sadece ona uygun bilinçli içerik ortaya çıktığında
görünmesi yetmez; aynı zamanda bu içeriğin pat diye farkına
varmamıza bariz şekilde sebep olmalıdır.
Beklenti çok basit: beyin faaliyetinin belli bir halini tetikle
meyi başarırsak, buna uygun düşen zihinsel halini hatırlatma
mız gerekir. Matrix filmindekine benzer bir uyarıcı, gün batı
mını son kez izlediğimizde devrelerimizde ortaya çıkan nöron
ateşlemesi halinin tamamen aynısını beynimizde yeniden yara
tabilirse, söz konusu gün batımını net bir şekilde gözümüzde
canlandırmamız gerekir (yaşanan asıl halden ayırt edilemez
olan, tam gelişmiş bir sanrı).
Beynin hallerinin bu şekilde yeniden yaratılması fazla abar
tılı gelebilir, ama değil; bu olgu her gece gerçekleşiyor. Rüya gö
rürken hareketsiz yatarız, ama zihnimiz uçar. Çünkü beynimiz,
kusursuz zihinsel içeriği tetikleyen organize spayk dizilerini
ateşler. Farelerin uyku sırasındaki nöron kayıtlarının, hayva
nın bir gün önceki yaşantısının içeriğiyle doğrudan ilişkili olan
korteks ve hipokampustaki nöron örüntülerini tekrarladığı gö-
195
B i L i N Ç VE BEYiN
••
Peyrache, Khamassi, Benchenane, Wiener ve Battaglia 2009; Ji ve Wilson
2007; Louie ve Wilson 200 1 .
70
Horikawa, Tamaki, Miyawaki ve Kamitani 2013.
"
Thompson 1 9 1 O; Magnusson ve Stevens 191 ı .
72
Barker, Jalinous ve Freeston 1 985; Pascual-Leone, Walsh ve Rothwell
2000; Hallett 2000.
196
BiLiNÇLi DÜŞÜNCENİN iMLERi
197
B i L i N Ç VE B E Y i N
198
BiLi NÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
74
Selimbeyoglu ve Parvizi 201 0.
75
Blan.ke, Ortigue, Landis ve Seeck 2002.
76
Desmurget, Reilly, Richard, Szathmari, Mottolese ve Sirigu 2009.
199
B İ L i N Ç VE B E Y i N
77
Taylor, Walsh ve Eimer 2010.
200
B i L İ N ÇLi D Ü Ş Ü N C E N İ N i M L E R i
201
B İ L i N Ç VE BEYiN
78
Silvanto, Lavie ve Walsh 2005; Silvanto, Cowey, Lavie ve Walsh 2005.
79
Halelamien, Wu ve Shimojo 2007.
80
Silvanto ve Cattaneo 2010.
81
Lamme ve Roelfsema 2000.
82
Lamme 2006.
202
B i L i N Ç L i 00Ş0NCENIN i M L E R i
203
B i L i N Ç VE BEYiN
88
Değişime karşı körlük için bkz. Beck, Muggleton, Walsh ve Lavie 2006.
Binoküler rekabet için bkz. Carmel, Walsh, Lavie ve Rees 2010. İstem dı
şı körlük için bkz. Babiloni, Vecchio, Rossi, De Capua, Bartalini, Ulivelli
ve Rossini 2007. Dikkatten kaçma için bkz. Kihara, Ikeda, Matsuyoshi,
Hirose, Mime, Fukuyama ve Osaka 2010.
••
Kanai, Muggleton ve Walsh 2008.
90
Rounis, Maniscalco, Rothwell, Passingham ve Lau 2010. Benim görü
şüme göre Rounis, Maniscalco, Rothwell, Passingham ve Lau'nun 20 10
kullandığı tekrarlı, yoğun ve iki yönlü uyandan (güvenli olduğu görünen
odaklayıcı tek darbe uyannın tersi) kaçınmak gerekir. Bu tür uyannın
etkisinin bir saat içinde geçtiği varsayılsa da, psikiyatristler depres
yonda bir aylık gerileme elde etmek için tekrarlı transkranial stimü
lasyonu uzun dönem rutin olarak uyguluyor, bu da beyin anatomisinde
uzun dönemli saptanabilir değişikliklere yol açıyor; örneğin Mey, Hajak,
Ganssbauer, Steffens, Langguth, Kleinjung ve Eichhanınıer, 2007. Şu an
ki bilgilerimize dayanarak, benim beynime aynı şeyi yapmalanna izin
vermezdim.
204
B i Li N Ç L i D Ü Ş Ü N C E N i N i M L E R i
205
B i L i N Ç VE B EYiN
206
BiLiNÇLi DÜŞÜNCENiN iMLERi
207
B i L i N Ç VE B E Y i N
91
Carlen, Meletis, Siegle, Cardin, Futai, Vierling-Claassen, Ruhlmann ve
diğerleri 201 1; Cardin, Carlen, Meletis, Knoblich, Zhang, Deisseroth,
Tsai ve Moore 2009.
•2
Adamantidis, Zhang, Aravanis, Deisseroth ve de Lecea 2007.
208
s
209
B i L i N Ç VE B E Y i N
210
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
211
B i L i N Ç YE B EYiN
212
Baars 1 989
Girdi iJlemcileri
o o
o
Alıcı İ$1emciler
(bilinçdıJıl
213
B i Li N Ç VE BEYiN
Dennett 1 9 9 1 .
Dennett 1978.
214
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
Broadbent 1 958.
Pashler 1 994.
Chun ve Potter 1 995.
Shallice 1 972; Shallice 1 979; Posner ve Snyder 1975; Posner ve Rothbart
1998.
215
B i L i N Ç VE B E Y i N
James 1890.
10 İngiliz nörolog John Hughling'in vurguladığı bu hiyerarşik organizas
yon, nöroloji ders kitaplarında yer aldı.
11
van Gaal, Ridderinkhof, Fahrenfort, Scholte ve Lamme 2008; van Gaal.
Ridderinkhof, Scholte ve Lamme 2010.
216
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
Modülerliğin Ötesi
Ben de Psikolog Bernard Baars gibi, çalışma alanının yaptığı
şeyi bilincin kontrol ettiğine inanıyorum: bilinç, uygun bilgiyi
bütünsel olarak erişilebilir hale getiriyor ve çeşitli beyin sis
temlerine esnek şekilde yayınlıyor. Kural olarak, silikon bazlı
bilgisayar gibi biyolojik olmayan bir donanımda bu fonksiyon
ların türetilmesini engelleyecek hiçbir şey yoktur. Ancak uygu
lamada, ilgili işlemler hiç de sıradan değildir. Beynin bu fonksi
yonları ne şekilde uyguladığını ya da bir makinenin bu fonksi
yonları yerine getirmesini nasıl başaracağımızı henüz bilmiyo
ruz. Bilgisayar yazılımı, sıkı sıkıya modüler tarzda düzenlenme
eğilimindedir: her yordam özel girdiler alır ve iyi tanımlanmış
çıktılar üretmek üzere bu girdileri kesin kurallara göre dönüş
türür. Kelime işlemci, bir bilgi parçasını (örneğin bir metin öbe
ğini) bir süre saklayabilir, ama bilgisayar bir bütün olarak, bu
bilgi parçasının bütünsel olarak uygun olup olmadığına karar
verecek ya da bu bilgiyi diğer programlar için serbest erişile
bilir yapacak hiçbir araca sahip değildir. Sonuç olarak, bilgisa
yarlarımız çaresizce dar kafalı olmayı sürdürüyor. Görevlerini
mükemmel yerine getiriyorlar, ama bir modülde bilinen şey ne
kadar zekice olursa olsun diğerleriyle paylaşılamaz. Sadece il
kel bir mekanizma, yani not panosu, bilgisayar programlarının
sahip oldukları bilgiyi paylaşmalarını mümkün kılar (bu da an
cak bızır gibi yetişen zeki bir yardımcının, yani kullanıcı insa
nın denetimi altında mümkündür).
Korteksimiz bilgisayardan farklı olarak, modüler işlemci se
tini ve esnek yönlendirme sistemini aynı anda sahiplenerek bu
problemi çözmüşe benziyor. Korteksin birçok bölgesi belli bir
işleme adanıyor. Büyük ekler, sadece retinada bir yüz belirdiği
zaman tepki veren ve tamamen yüze özel nöronlardan oluşu
yor. 12 Parietal ve motor korteksin bazı bölgeleri özel motor hare
ketlere ya da vücudun bu hareketleri gerçekleştiren kısımlarına
adanıyor. Beynimizin daha da soyut olan bazı bölgeleri sayılar,
hayvanlar, nesneler ve yüklemler hakkındaki bilgimizi kodlar.
12
Tsao, Freiwald, Tootell ve Livingstone 2006.
217
B i L i N Ç VE B E Y i N
13
Dehaene ve Naccache 200 1 .
14
Denton, Shade, Zamarippa, Egan, Blair-West, McKinley, Lancaster ve Fox
1 999.
218
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
219
B i L i N Ç VE B E Y i N
15
Hagmann, Cammoun, Gigandet, Meuli, Honey, Wedeen ve Spoms 2008;
Parvizi, Van Hoesen, Buckwalter ve Damasio 2006.
16
Goldman-Rakic 1 988.
220
B i L i N Ç T E O R i S i O LUŞTU R M A K
11
Sherman 2012.
18
Rigas ve Castro-Alamancos 2007.
221
B i L i N Ç YE BEYiN
Alın korteksi
Kortikal tabakaların kalınlığı
Duyusal korteks
ı
1
l
222
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
223
B i L i N Ç VE BEYiN
25
Enard, Gehre, Hammerschmidt, Holter, Blass, Somel, Bnıckner ve diğer
leri 2009; Vernes, Oliver, Spiteri, Lockstone, Puliyadi, Taylor ve Ho ve di
ğerleri 20 ı ı .
26
Di Virgilio ve Clarke 1 997.
224
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
27
Tononi ve Edelman ı 998.
225
B i L i N Ç VE B EYi N
düşünceyle dolu açık bir zihin, olası sayısız hallerin olduğu bir
beyin gerektirir.
Donald Hebb, The Organization of Behavior (Davranış Orga
nizasyonu) (1 949) adlı kitabında beynin düşünceleri ne şekilde
kodlayabileceğine dair öngörülü teorisini daha o zamanlar öne
sürmüş. "Hücre grupları" (uyarıcı sinapslarla birbirine bağ
lı olan, dolayısıyla dış uyaran yok olduktan uzun zaman son
ra bile faaliyete devam etme eğilimi gösteren nöron kümeleri)
kavramını ortaya attı. "Sık tekrarlanan belli bir uyan, bir 'hücre
grubunun,' yani kortekste ve diansefaldeki (ve belki de serebru
mun bazal sinir düğümündeki) hücreleri kapsayan ve kısacası
kapalı sistem olarak faaliyet gösterebilen yaygın bir yapının ya
vaşça gelişmesine yol açacaktır," tahmininde bulundu.28
Bir hücre grubundaki tüm nöronlar, uyarıcı darbeler gönde
rerek birbirini destekler. Sonuç olarak, nöronal uzamda kısıtlı
bir faaliyet "tepesi" oluştururlar. Ve bu tür yerel gruplar beynin
farklı yerlerinde bağımsız faaliyet gösterebildiği için, sonuçta
milyarlarca hali temsil edecek kapasiteye sahip bileşimsel bir
kod ortaya çıkar. Örneğin her görsel nesne renk, büyüklük ve
şekil parçacıklarının bileşimi ile temsil edilebilir. Görsel kor
teksten alınan kayıtlar bu fikri destekliyor: örneğin bir yangın
söndürücü, her biri yüzlerce faal nöron içeren ve her biri belli
bir parçayı (sap, gövde, hortum vb.) temsil eden faal nöron "ek
lerinin" bileşimiyle kodlanmışa benziyor.29
Yapay zekanın öncüsü John Selfridge 1 959'da yararlı başka
bir mecaz önerdi: "şeytanların mekanı."30 Selfridge, beyni, gelen
imgenin farklı çekimser yorumlarını öneren uzmanlaşmış "şey
tanların" hiyerarşisi olarak tasavvur etti. Çizgilere, renklere,
gözlere, yüzlere ve hatta ABD başkanlarına ve Hollywood yıldız
larına akort edilmiş görsel hücrelerin görkemli keşfini de kap
sayan otuz yıllık nörofizyolojik araştırma, bu fikre büyük destek
verdi. Selfridge'in modelinde şeytanlar, gelen imgenin kendi yo
rumlarını ne kadar kayırdığına bağlı olarak, tercih ettikleri yo-
28
Hebb 1 949.
29
Tsunoda, Yamane, Nishizaki ve Tanifuji 200 1 .
30 Selfridge 1959.
226
B İ L i N Ç T E O R i S i OLUŞTUR MAK
227
B i L i N Ç VE BEYiN
228
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
37 Edelman 1 987.
38
Friston 2005; Kersten, Mamassian ve Yuille 2004.
39
Beck, Ma, Kiani, Hanks, Churchland, Roitman, Shadlen ve diğerleri 2008.
229
B i Li N Ç VE B E Y i N
40
Dehaene, Kerszberg ve Changeux 1998; Dehaene, Changeux, Naccache,
Sackur ve Sergent 2006; Dehaene ve Naccache 2001 ; Dehaene 201 1 .
•1
Fries 2005; Womelsdorf, Schoffelen, Oostenveld, Singer, Desimone, Engel
ve Fries 2007; Busch.man ve Miller 2007; Engel ve Singer 200 1 .
230
B I L I N C T E D R i S i OLUŞTURMAK
kortikal nöronu düşünün. Her biri küçük bir uyan dizisiyle il
gilenir. Çeşitlilikleri şaşırtıcıdır: sadece görsel kortekste yüz
ler, eller, nesneler, perspektif, şekil, çizgiler, eğriler, renkler, 3
boyutlu derinlikle ilgilenen nöronlar vardır. . . Her hücre, algı
lanan sahneyle ilgili sadece birkaç bilgi parçası aktarır. Ancak
bu hücreler toplu olarak, muazzam bir düşünce dağarcığını
temsil etme gücüne sahiptir. Bütünsel çalışma alanı modeli, bu
muazzam potansiyel gruptan tek bir düşünce nesnesinin her
hangi bir anda seçilerek bilincimizin odağına yerleştiğini sa
vunuyor. O anda ilgili tüm nöronlar, alın korteksi nöronlarının
bir alt kümesinin koruması altında kısmen eşzamanlı olarak
faaliyete geçer.
Bu tür bir kodlama şemasında, ateşleme yapmayan suskun
nöronların da bilgi kodladığını anlamak çok önemlidir. Onların
sessizliği, tercih ettikleri özelliğin mevcut zihinsel sahnede ol
madığını ya da ilgisiz olduğunu ötekilere üstü kapalı bildirir.
Bilinçli içeriği, faal nöronlar kadar suskun nöronlar da belirler.
Bilinçli algı, son tahlilde heykel yontmaya benzetilebilir. İş
lenmemiş mermer bloğuyla işe başlayan sanatçı, ufak ufak oy
duğu mermerin çoğunu yok ederek kendi hayal gücünü sergi
ler. Benzer şekilde yüz milyonlarca çalışma alanı nöronuyla işe
koyulan beynimiz, başlangıçta çekimser olan ve kendi referans
çizgilerinde ateşleme yapan nöronların çoğunu susturup sade
ce küçük bir bölümünü faaliyette bırakarak dünyayı algılama
mıza izin verir. Faaliyetteki nöron kümesi, tam olarak bilinçli
düşüncenin hatlarını belirler.
Faal olan ve olmayan nöronların düzeni, 4. Bölümde tanım
ladığım ikinci bilinç imimizi, yani kafatasının tepesinde zirve
yapan büyük pozitif voltaj P3 dalgasını açıklayabilir. Bilinçli
algı sırasında, çalışma alanı nöronlarının küçük bir alt kümesi
faaliyete geçerek düşüncelerimizin mevcut içeriğini belirlerken
.
diğer tüm nöronlar engellenir. Faal nöronlar, spayklannı uzun
aksonlanndan aşağı göndererek mesajlarını korteksin her yanı
na yayarlar. Ancak bu sinyaller birçok yerde engelleyici nöron
lara ulaşır. Engelleyici nöronlar, nöron gruplarını sakinleştiren
susturucular gibi davranır. "Lütfen sessiz olun, sizin özellikle-
23 1
B i L i N Ç VE B E Y i N
42
He ve Raichle 2009.
43
Rockstroh, Müller, Cohen ve Elbert 1 992.
44
Vogel. McCollough ve Machizawa 2005; Vogel ve Machizawa 2004.
232
B İ L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
45
Dehaene ve Changeux 2005; Dehaene, Sergent ve Changeux 2003; Deha
ene, Kerszberg ve Changeux 1998. Simülasyonlarımız daha önceki bir
modelden ilham aldı (Lumer, Edelman ve Tononi 1997a; Lumer, Edelman
ve Tononi 1 997b), ancak bu eski model başlangıçtaki görsel korteksle
sınırlıydı. Aynı fikirlerin çok daha kapsamlı ve gerçekçi simülasyonları,
daha sonra Ariel Zylberberg ve Buenos Aires Üniversitesinden Mariano
Sigman tarafından ı,ıygulandı: Zylberberg, Femandez Slezak, Roelfsema,
Dehaene ve Sigman 2010; Zylberberg, Dehaene, Mindlin ve Sigman 2009.
Boston Üniversitesinden Nancy Kopell ve çalışma arkadaşları, benzer
bir çizgi takip ederek kortikal dinamiklerin ayrıntılı nörofizyolojik mo
dellerini geliştirdiler; modeller uyku ve anesteziyi simüle edecek kapa
sitedeydi: Ching, Cimenser, Purdon, Brown ve Kopell 2010; McCarthy,
Brown ve Kopell 2008.
233
B i Li N Ç VE BEYiN
48
Ariel Zylberberg later extended the si.mulations to much broader net
works. See Zylberberg, Femandez Slezak, Roelfsema, Dehaene ve Sigman
2010; Zylberberg, Dehaene, Mindlin ve Sigman 2009
234
�ğıdan yukarıya yayıl Bütünsel nöron çalışma alanının ateşlemesi
ma {eşik alh işlem) (bilinçli erişim)
İleri besleme
bağlantıları
T2
Tolamo
kartikal
kalan
c
Art arda fa
aliyete geçen
alanlar •
235
B i L i N Ç VE B E Y i N
236
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
237
B i L i N Ç VE B E Y i N
47
Bilim literatürde anestezi, tetikte olma ve bilinçli erişime karşılık olarak
birçok ayrıntılı faz geçişi önerileri mevcuttur. Bkz. Steyn-Ross, Steyn
Ross ve Sleigh 2004; Breshears, Roland, Sharma, Gaona, Freudenburg,
Tempelhoff, Avidan ve Leuthardt 2010; Jordan, Stockmanns , Kochs, Pil
ge ve Schneider 2008; Ching, Cimenser, Purdon, Brown ve Kopell 2010;
Dehaene 2005.
48
Portas, Krakow, Allen, Josephs, Armony ve Frith 2000; Davis, Coleman,
238
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
Huzursuz Beyin
239
B i L i N Ç YE BEYiN
49
Tsodyks, Kenet, Grinvald ve Arieli 1 999; Kenet, Bibitchkov, Tsodyks,
Grinvald ve Arieli 2003
"' He, Snyder, Zempel. Smyth ve Raichle 2008; Raichle, MacLeod, Snyder,
Powers, Gusnard ve Shulman 2001 ; Raichle 2010; Greicius, Krasnow, Re
iss ve Menon 2003
240
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
51
He, Snyder, Zempel, Smyth ve Raichle 2008; Boly, Tshibanda, Vanhau
denhuyse, Noirhomme, Schnakers, Ledoux, Boveroux ve diğerleri 2009;
Greicius, Kiviİıiemi, Tervonen, Vainionpaa, Alahuhta, Reiss ve Menon
2008; Vincent, Patel, Fox, Snyder, Baker, Van Essen, Zempel ve diğerleri
2007
52
Buckner, Andrews-Hanna ve Schacter 2008.
!13
Mason, Norton, Van Hom, Wegner, Grafton ve Macrae 2007; Christoff,
Gordon, Smallwood, Smith ve Schooler 2009
241
B i L i N Ç VE BEYiN
Beyindeki Darwin
Kendiliğinden faaliyet, bütünsel çalışma alanı modelinin en sık
göz ardı edilen özelliklerinden biridir (ancak ben bu özelliği
şahsen, ağın en özgün ve en önemli niteliklerinden biri olarak
görüyorum). Çok fazla sayıda nörobilimci, refleks arkını insan
beyni için asıl model olarak alan köhne düşünceye hala katı-
242
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
57 Raichle 2010
58
Herkes, Orhan, Lengyel ve Fiser 201 ı .
243
B i Li N Ç VE B EY i N
••
Changeux, Heid.mann ve Patte 1984; Changeux ve Danchin 1976; Edel
man 1 987; Changeux ve Dehaene 1989
00
Dehaene ve Changeux 1 997; Dehaene, Kerszberg ve Changeux 1 998; De
haene ve Changeux 1991 .
61
Rougier, Noelle, Braver, Cohen ve O'Reilly 2005
244
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
Bilinçdışının Kataloğu
Bütünsel çalışma alanı teorisi son yıllarda büyük bir yorumlama
aracı, deneysel gözlemlerimizi yeniden değerlendirdiğimiz bir
prizma haline geldi. Teorinin başanlanndan biri, insan beynin
deki çeşitli bilinçdışı işlem tiplerine açıklık getirmek oldu. On
sekizinci yüzyıl akademisyeni İsveçli Carl Linnaeus'un tüm canlı
türleri için bir "taksonomi" (bitkilerin ve hayvanlann tür ve alt
türler halinde düzenli şekilde sınıflandınlması) tasarladığı gibi,
bilinçdışına ait bir sınıflandırma önermeye artık başlayabiliriz.
2. Bölümün asıl mesajını hatırlayın: beynin yaptığı işlem
lerin çoğu bilinçdışıdır. Nefes almaktan vücut pozisyonumuzu
kontrol etmeye, alt seviye görme yeteneğinden hassas el hare
ketlerine, harf istatistiğinden gramer kurallanna kadar yaptığı
mız ve bildiğimiz birçok şeyin farkında değiliz (hatta gözlerimiz
ve görsel korteksimiz sorunsuz işlem yapsa da, goril kılığına gi
rip göğsünü yumruklayan bir genci istem dışı körlük sırasında
gözümüzden kaçırabiliriz.) Çok bol miktarda bilinçdışı işlemci,
kim olduğumuz ve nasıl davrandığımızın dokusunu oluşturur.
Bütünsel çalışma alanı teorisi, bu ormana biraz düzen geti
rilmesine yardımcı olur.62 Beyin mekanizmalan köklü farklılık
62
Dehaene, Changeux, Naccache, Sackur ve Sergent 2006.
245
B i L i N Ç VE B E Y i N
•, .
- -
•
�G\ ."'-
1�
r� · �·
•1 1
""'-
·-·
..._ ılişilct
\
....... • -
yüksek şiddeı"'
•
1• �'\ �
�
BaQlantılar�a
ya dC! �y!n
J
e faalıyet�nın
ve yukarıdan
•' .. .. .. "!ıkro
.4
aşcıC)ı
güçlenme oruntülerınde
r • . ' kodlanmış bilgi
mıı: -.ı \
uyarı BaQlantıs ı kopmuş
yükse� kuvvet, işlemciler
güçlenme yok
ŞEKİL 28. Bilgi, çok farklı nedenlerden bilinçdışı kalabilir. Herhangi
bir anda, ağı sadece bir düşünce ateşler. Diğer nesneler, ya onlara dik
kat edilmediği ve dolayısıyla çalışma alanına girişleri reddedildiği için
(bilinç öncesi) ya da çalışma alanı seviyesine ulaşan tam gelişmiş bir
faaliyet çığı yaratacak güçleri olmadığı için bilince erişim kazanmayı
başaramazlar (eşik altı). Çalışma alanıyla bağlantısı kopmuş işlem
cilerde kodlanan bilginin de farkına varmayız. Son olarak, muazzam
miktarda bilinçdışı bilgi, beyin bağlantılan.m.ızda ve beyin faaliyetinin
mikro örüntülerinde durur.
246
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
sa
Age.
64
Sergent, Baillet ve Dehaene 2005; Dehaene, Sergent ve Changeux 2003;
Zylberberg, Femandez Slezak, Roelfsema, Dehaene ve Sigman 2010;
Zylberberg, Dehaene, Mindlin ve Sigman 2009.
247
B i L i N Ç VE B E Y i N
••
Sergent, Wyart, Babo-Rebelo, Cohen, Naccache ve Tallon-Baudry 201 2;
Marti, Sigman ve Dehaene 2012.
66
Blcz. aynca Enns ve Di Lollo 2000; Di Lollo, Enns ve Rensink 2000.
248
B i L i N Ç TEORiSi OLUŞTURMAK
249
B i L i N Ç VE B E Y i N
67
Shady, MacLeod ve Fisher 2004; He ve MacLeod 200 1 .
250
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
68
Gilbert, Sigman ve Crist 200 1 .
••
Haynes 2005a; Haynes 2005b; Haynes, Sakai, Rees, Gilbert, Frith ve Pas
singham 2007.
251
B i L i N Ç VE B E Y i N
10
Stettler, Das, Bennett, Gilbert 2002.
71
Geser ve Schlaug 2003; Bengtsson, Nagy, Skare, Forsman, Forssberg ve
Ullen 2005.
72
Buckner ve Koutstaal 1 998; Buckner, Andrews-Hanna ve Schacter 2008.
252
B i L i N Ç TEORiSi OLUŞTURMAK
73
Sigala, Kusunoki, Nim.mo-Smith, Gaffan ve Duncan 2008; Saga, Iba, Tan
ji, Hoshi 201 1 ; Shima, Isoda, Mushiake ve Tanji 2007; Fujii ve Graybiel
2003; For review, see Dehaene ve Sigman 2012.
74
'fyler ve Marslen-Wilson 2008; Griffiths, Marslen-Wilson, Stamatakis ve
'fyler 2012; Pallier, Devauchelle ve Dehaene 201 1; Saur, Schelter, Schnell,
253
B i L i N Ç VE BEYiN
254
B i L i N Ç T E O R i S i OLUŞTURMAK
77
Yang ve Shadlen 2007.
78
Izhikevich ve Edelman 2008.
255
6
EN BÜYÜK TEST
Büince dair her teori o en büyük teste, yani klinik testine gir
melidir. Her yıl binlerce hasta komaya giriyor. Çoğu "bitkisel ha
yat" denilen korkunç bir koşul altında sürekli tepkisiz kalıyor.
Henüz emekleme aşamasında olan bilinç bilimi onlara yardım
edebilir mi? Yanıt, çekimser evet. "Bilinç ölçer" rüyası gerçek
leştirilebilir. Beyin sinyallerinin karmaşık matematiksel anali
zi, hangi hastanın bilinçli yaşam sürdürdüğünü ve hangisinin
sürdürmediğini güvenilir şekilde ayırt etmeye başlıyor. Klinik
müdahaleler de yakın sayılır. Beynin karmaşık çekirdeklerinin
uyanlması, bilincin geri kazanılmasını hızlandırabilir. Beyin
bügisayar arayüzlerinin, bilinçli ama tamamen felç olan kilit
lenme sendromlu hastalara bir tür üetişim şekli kazandırması
büe mümkün. Geleceğin nöroteknolojileri, bilinç hastalıklanna
klinik yaklaşımı tamamen değiştirecektir.
256
EN BOYOK TEST
Mösyö Noirtier, bir kadavra gibi hareketsiz olan yaşlı adam, zeki
ve canlı bakışlanyla, yeni gelenleri izliyordu . . . Görme ve işitme
duyusu, dörtte üçü şimdiden mezara girmiş gibi olan bu insan
bedenini hali canlı tutan iki kıvılcım gibiydi. Ve bu iki duyu
dan biri, dışanya, bu heykeli canlandıran bir iç yaşam olduğunu
gösteriyordu. Bu iç yaşa.mı ele veren bakış, gece çölde yolunu yi
tirmiş yolcuya, bu sessizlik ve karanlık içinde hali nöbet tutan
bir canlı varlığın olduğunu bildiren uzak iki ışıktan biri gibiydi.
[İthaki Yayınlan, çev. Aysen Altınel)
257
B i L i N Ç VE B E Y i N
Laureys 2005.
Leon-Carrion, ven Eeckhout, Dominguez-Morales Mdel ve Perez-Santa
maria 2002.
Schnakers, Vanhaudenhuyse, Giacino, Ventura, Boly, Majenıs, Moonen
ve Laureys 2009.
258
EN BÜYÜK TEST
259
B i L i N Ç VE B E Y i N
Koma
,,.,,��:;::::---- iy leşme i
Kili�enme
sendromu
Bağımsızlıkta artış
260
EN BÜYÜK TEST
261
B i L i N Ç YE B E Y i N
ıo
Jennett ve Plum 1 972.
11
Jennett 2002.
262
EN BÜYÜK TEST
12
Giacino 2005.
263
B i Li N Ç VE B EY i N
264
EN BÜYÜK TEST
Bu yüze ortasında iki canlı göz bulunan bir ölü maskesi denile
bilirdi. Yalnız yuvalannın içinde fınl fınl dönen bu gözler k.ı.m.ıl
dayabiliyorlardı. Yanaklar, ağız taş kesilmiş gibi insana dehşet
veren bir hareketsizlik içindeydi . . . Bakışlan her gün daha yoğun
parlaklık alıyor, giderek daha çok tatlılaşıyordu. Bir şey istemek,
teşekkür etmek için gözlerini tıpkı el gibi, ağız gibi kullanmaya
265
B i L i N Ç VE B EYiN
15
Bruno, Bernheim, Ledoux, Pellas, Demertzi ve Laureys 201 1 . Bkz. aynca
Leureys 2005.
266
EN BDYDK TEST
16
Owen, Coleman, Boly, Davis, Laureys ve Plckard 2006. Bu hasta uyanya
karşı dalgalanan davranışsa! tepkiler gösterdiği için, hastanın daha en
başta minimum bilince sahip sınıfına sokulmasının gerekip gerekmedi
ği tartışması klinisyenler arasında devam ediyor. Minimum bilince sa
hip olduğu kabul edilse bile hastanın kapsamlı ve büyiik oranda normal
olan beyin faaliyeti örüntüleri çarpıcı bir çelişki olarak kalacaktı.
267
B i L i N Ç VE B EY i N
268
EN BOYOK TEST
•• Ropper 2010.
20
Owen, Coleman, Boly, Davis, Laureys, Jolles ve Pickard 2007.
269
B i L i N Ç VE BEYiN
21
Monti, Venhaudenhuyse, Coleman, Boly, Pickard, Tshihanda, Owen ve
Laureys 2010.
270
EN BOYOK TEST
ŞEKİL 30. Bitkisel hayatta olduğu çok açık olan bazı hastalann karma
şık zihinsel görevler sırasında adeta normal beyin faaliyeti göstermesi,
aslında bilinçli olduklannı düşündürüyor. Yukandaki şekildeki hasta
ne hareket edebiliyor ne konuşabiliyordu, ama beynini faaliyete geçi
rerek sözlü sorulara doğru yanıtlar verdi. Hayır cevabı için dairesine
gittiğini, evet cevab.ı için tenis oynadığını kafasında canlandırması is
tendi. Babasının adının Thomas olup olmadığı sorulduğunda, beynin
deki mekansal yolculuk bölgeleri tıpkı normal deneğinki gibi ateşlendi,
yani doğru yanıtı verdi: hayır. Bariz hiçbir iletişim ya da bilinç belirtisi
göstermediği için hasta bitkisel hayatta olarak nitelendirildi. Hastada
ki devasa lezyonlar açıkça görülüyor.
271
B i L i N Ç VE B E Y i N
272
E N BOYOK TEST
273
B i L i N Ç YE B E Y i N
22
Cyranoski 2012.
23
EEG kod çözme ve beyin-bilgisayar arayüzleri alanının tartışmasız ön
cüsü, Tü.bingen Üniversitesinden Neils Birbaumer'dır. İncelemek için
blcz. Birbau.mer, Mirguialday ve Cohen 2008.
2•
Cruse, Chennu, Chatelle, Bekinschtein, Femandez-Espejo, Pickard, Lau
reys ve Owen 201 1 .
a
Goldfine, Victor, Conte, Bardin ve Schiff 2012.
274
EN BOYOK TEST
26
Goldfine, Victor, Conte, Bardin ve Schiff 201 1 .
21
Chatelle, Chennu, Noirhomme, Cruse, Owen ve Laureys 2012.
28
Hochberg, Bacher, Jarosiewicz, Masse, Simeral, Vogel, Haddadin ve di
ğerleri 2012.
29
Brumberg, Nieto-Castanon, Kennedy ve Guenther 2010.
275
B i L i N Ç VE B E Y i N
276
EN BOYOK TEST
277
B i L i N Ç VE B E Y i N
33
Uyumsuzluk tepkisi bilinci göstermese de, yararlı bir klinik belirtidir:
koma halindeyken net uyumsuzluk tepkisi veren hastalarda, daha sonra
iyileşme şansı diğerlerine göre daha yüksektir; bkz. Fischer, Luaute, A
deleine ve Morlet 2004; Kane, Curry, Butler ve Cummins l 993; Naccache,
Puybasset, Gaillard, Serve ve Willer 2005.
278
EN B Ü Y Ü K TEST
' ,
P3 300 milisoni
ye sonra
ŞEKİL 31. Yerel-bütünsel testi, yaralı hastalarda kalan bilinci saptaya
bilir. Bu test, özdeş beş seslik bir diziyi defalarca tekrarlamaktan iba
rettir. Son ses ilk dördünden farklı olduğunda, işitsel alanlar "uyum
suzluk tepkisi" gösterir (yerel değişikliğe karşı kendiliğinden gösterilen
tepki; tamamen bilinçdışı olup derin uyku ya da koma halinde bile var
dır). Ancak beyin, kendini tekrarlayan melodiyle bilinçli olarak çabuk
uyum sağlar. Uyum sonrasında değişikliğe karşı tepkiyi tetikleyen şey,
artık en sondaki değişikliğin olmamasıdır. Bu yüksek seviyedeki tepki
nin sadece bilinçli hastalarda görüldüğünün anlaşılması çok önemli.
Bu tepki, P3 dalgası ve yayılmış parietal ve alın bölgelerindeki senkro
nize faaliyet dahil olmak üzere tüm bilinç imlerini sergiliyor.
34
Bekinschtein, Dehaene, Rohaut, Tadel, Cohen ve Naccache 2009.
279
B i L i N Ç VE BEYiN
35 Age.
36
Faugeras, Rohaut, Weiss, Bekinschtein, Galanaud, Puybasset, Bolgert ve
diğerleri 2012; Faugeras, Rohaut, Weiss, Bekinschtein, Galanaud, Puy
basset, Bolgert ve diğerleri 201 1 .
280
EN BÜYÜK TEST
37
Friston 2005; Wecongne, Lebyt, ven Wessenhove, Bekinschtein, Neccac
he ve Dehaene 201 l .
281
B i Li N Ç VE B E Y i N
oldu. Test buna rağmen kusursuz olmaktan hala çok uzak. Çok
fazla hatalı negatifim.iz (testimizi geçemediği halde komadan
çıkan ve şu an kuşkusuz bilinçli olan hastalar) oldu. Verilerimi
ze karmaşık makine öğrenmesi algoritması uygulayarak biraz
daha yol aldık.38 Google'a benzeyen bu araç, beyinde bütünsel
değişikliğe karşı herhangi bir tepki olup olmadığını araştırma
mızı sağlıyor ve bu tepkinin alışılmadık olmasının ya da tek bir
hastada görülmesinin önemi kalmıyor. Yine de minimum bilince
sahip olan ya da iletişim yeteneklerini tekrar kazanan hastala
nn yaklaşık yansında, bu nadir dizilere karşı herhangi bir tepki
saptamayı başaramadık.
İstatistikçiler bu durumu yüksek özgüllükte, ama hassasiye
ti zayıf vaka olarak tanımlıyor. Basit bir şekilde ifade edersek,
testimiz Owen'ın testi gibi asimetrik: test pozitif cevap verir
se hastanın bilinçli olduğundan neredeyse kesin olarak emin
oluyoruz, ama negatif cevap verirse teste dayanarak hastanın
bilinçli olmadığı sonucuna varamayız. Hassasiyetin bu şekilde
azalmasının birçok olası sebebi var. EEG kayıtlanmızda çok pa
razit olabilir; elektronik ekipman yığınlanyla çevrilmiş hastane
yatağında genellikle kıpırdamadan duramayan ya da bakışlannı
sabitleyemeyen hastadan temiz sinyal almak, bilindiği gibi çok
zordur. Bazı bazı hastalann bilinçli olduğu halde testi anlayacak
durumda olmama olasılığı daha yüksektir. Lezyonlar çok yaygın
olduğu için sapmalan sayamazlar, belki de saptayamazlar (hatta
dikkatlerini birkaç saniyeden fazla seslere veremezler.
Bu hastalann yine de devam eden bir zihinsel hayatlan var.
Teorimiz doğruysa, bu demektir ki beyinleri bütünsel bilgiyi
hala uzun kortikal mesafelere yayabiliyor. Peki, araştırmacı
lar bunu nasıl saptayabilir? Milano Üniversitesinden Marcello
Massimini, 2000'li yıllann başlannda zekice bir şey düşündü.39
38
King, Faugeras, Gramfort, Schurger, El Karoui, Sitt, Wacongne ve diğer
leri 2013. Benzer bir yaklaşım için aynca blcz. Tzovara, Rossetti, Spierer,
Grivel, Murray, Oddo ve De Lucia 201 2 .
39
Massimini, Ferrarelli, Huber, Esser, Singh ve Tononi 2005; Massimini,
Boly, Casali, Rosanova ve Tononi 2009; Ferrarelli, Massi.mini, Sarasso,
Casali, Riedner, Angelini, Tononi ve Pearce 2010.
282
EN BOYOK TEST
40
Casali, Gosseries, Rosanova, Boly, Sarasso, Casali, Casarotto ve diğerleri
2013.
283
B i L i N Ç YE BEYiN
41
Rosanova, Gosseries, Casarotto, Boly, Casali, Bruno, Mariotti ve diğerle
ri 2012.
284
E N BÜYÜK TEST
42
Leureys 2005; Leureys, Lemeire, Mequet, Phillips ve Frenck 1 999.
285
B i L i N Ç VE BEYiN
43
Schiff, Ribary, Moreno, Beattie, Kronberg, Blasberg, Giacino ve diğerleri
2002; Schiff, Ribary, Plum ve Llinas 1 999.
44
Galanaud, Perlbarg, Gupta, Stevens, Sanchez, Tollard, de Champfleur ve
286
EN BOYOK TEST
287
B i L i N Ç YE B E Y i N
•7
Sitt, King, El Karoui, Rohaut, Faugeras, Gramfort, Cohen ve diğerleri
2013.
48
Yüksek ve düşük frekanslar arasındaki bu ödün verme olayı, anestezi sı
rasında billnçdışı halin derinliğini ölçme iddasmdaki ticari sistem olan
blspektral endeks hesaplanna gerçekten ciddi şekilde giriyor. Eleştirel
değerlendimeler için bkz. örneğin Miller, Sleigh, Bamard ve Steyn-Ross
2004; Schnakers, Ledowı:, Majerus, Damas, Da.mas, Lambermont, Lamy
ve diğerleri 2008.
288
EN BOYOK TEST
289
B i L i N Ç VE B E Y i N
•9
Schiff, Giacino, Kalmar, Victor, Ba.ker, Gerber, Fritz ve diğerleri 2007.
Derin beyin uyansı, koma ve bitkisel hayattaki hastalara l 960'lardan
itibaren sık uygulandığı için bu araştırmanın önceliği sorgulandı (Sta
unton 2008). Ö rneğin bkz. Tsubokawa, Yamamoto, Katayama, Hirayama,
Maejima ve Moriya l 990. Yanıt için bkz. Schiff, Giacino, Kalmar, Victor,
Baker, Gerber, Fritz ve diğerleri 2008.
290
EN BÜYÜK T EST
291
B i L i N Ç VE B E Y i N
292
EN BÜYÜK TEST
niınum. bilince sahip olan hasta gözlerini açtı, kalp atışı hızlandı
ve seslere tepki olarak kendiliğinden döndü. Ancak hastanın tep
kileri sınırlıydı; nesnelerin adını söylemesi istendiğinde, konuş
ması Mmuğlaktı ve bölük pörçük, anlaşılmaz şeylerle sınırlıydı. "53
Uyarıcı kapatılır kapatılmaz bu davranışlar kayboldu.
Müdahale sonrasında bir referans düzeyi oluşturmak için,
araştırmacılar başka bir uyan uygulamadan iki ay geçmesini
bekledi. Bu sırada herhangi bir gelişme olmadı. Sonra iki ayda
bir yapılan çift kör çalışmada uyancıyı sırayla açtılar ya da ka
padılar. Hasta muazzam gelişme gösterdi. Tüm uyanlma, ileti
şim, motor kontrol ve nesneleri isimlendirme gibi tüm ölçümler
de, uyancı açık olduğunda test puanlan birden artış gösterdi.
Daha da önemlisi, uyancı kapatıldığında bu ölçümlerde çok az
düşüş oldu (hasta referans düzeyine tamam.en dönmedi). Etki
yavaş, ama kümülatifti ve hasta altı ay sonra kaseyi ağzına gö
türerek kendisi yiyebildi. Ailesi hastanın sosyal etkileşiminde
belirgin gelişme gördü. Hasta ciddi oranda özürlü olarak kaldı,
ama artık kendi hayatına müdahil oluyor ve hatta tıbbi tedavi
sini tartışıyordu.
Bu haşan öyküsü büyük um.ut veriyor. Kortikal uyan sevi
yesini artırarak beynin derin uyanlması ve dolayısıyla nöron
faaliyetini normal çalışma seviyesine getirmek, beynin kendi
bağımsızlığını tekrar kazanm asına yardım edebilir.
Uzun süre bitkisel hayatta kalan ya da minimum bilince sa
hip olan hastalarda bile beyin esnekliğini koruyor ve kendili
ğinden iyileşme asla dışlanm am.alı. Tıbbi raporlarda ani iyileş
meye dair garip raporlar gerçekten bol. Bir adam on dokuz yıl
minimum bilinç halinde kaldıktan sonra aniden dilini ve bel
leğini geri kazandı. Difüzyon tensör görüntüleme tekniği kul
lanılarak bu hastadan alınan beyin görüntüleri, uzun mesafeli
beyin bağlantılannın çoğunun yavaşça yeniden büyüdüğünü
düşündürdü.54 Bir başka hasta bitkisel hayattayken alın kortek-
53
Schiff, Giacino, Kalmar, Vlctor, Bakar, Gerber, Fritz ve diğerleri 2007.
04
Voss, Uluc, Dyke, Watts, Kobylan:, McCandliss ve Heier ve diğerleri 2006.
Bkz. aynca Sidaros, Engberg, Sidaros, Liptrot, Herning, Petersen, Paul
son ve diğerleri 2008.
293
B i L i N Ç VE B EYiN
••
Laureys, Faymonville, Luxen, Lamy, Franck ve Maquet 2000.
06
Matsuda, Matsumura, Komatsu, Yana.ka ve Nose 2003.
57
Giacino, Fins, Machado ve Schiff 2012.
294
EN BÜYÜK TEST
295
B i L i N Ç VE B E Y i N
60 Schiff 2010.
296
EN BOYOK TEST
61
Striem-Amit, Cohen, Dehaene ve Aınedi 2012.
297
7
BİLİNCİN GELECEGİ
Yeni doğan bilinç biliminin önünde hıild büyük sorular var. Be
beklerde bilincin ilk kez ortaya çıktığı anı tam olarak belirleye
bilir miyiz? Bir maymunun, köpeğin ya da yunusun, çevresinin
farkında olup olmadığını anlayabilir miyiz? Kendini bilmek
dediğimiz bulmacayı, kendi düşüncelerimiz üzerinde düşün
memizi sağlayan o şaşırtıcı yeteneğimizi çözebilir miyiz? insan
beyni bu konuda eşsiz mi? Beyinde özgün devreler mi var ve
varsa bu devrelerin işlevsiz kalması sadece insanlarda görü
len şizofreni gibi hastalıklann kökenini açıklayabilir mi? Ve bu
devreleri analiz etmeyi başanrsak, bir bilgisayara kopyalaya
rak yapay bilinç elde edebilir miyiz?
298
B i Li N C i N G E L E C E G I
299
B i L i N Ç YE B E Y i N
di. Her iki tarafın da bol bol kışkırtıcı açıklamalan var. Örneğin
Colorado Üniversitesinden filozof Michael Tooley, sözünü hiç
sakınmadan "yeni doğan insanlar ne şahıs ne de şahıs benzeri
dir ve onlann imhası hiçbir şekilde doğalan gereği yanlış değil
dir" diye yazıyor.' Tooley'ye göre en az üç aylık oluncaya kadar
bebek öldürmek ahlaki olarak meşrudur, çünkü "devam eden
ben kavramı yeni doğmuş kedi yavrusunda olmadığı gibi yeni
doğan bebekte de yoktur" ve dolayısıyla "yaşam hakkı" yoktur.2
Princeton'dan biyoetik profesörü Peter Binger bu zalim mesajın
devamını getirerek "hayat, kişi ancak zaman içindeki varlığının
farkına vardığı zaman ahlaken önem taşımaya başlar" iddiasın
da bulunuyor:
Homo sapiens türünün üyesi olmak anlamında insan olmak
gerçeği, onu öldürmenin yanlış olmasıyla ilişkili değildir; fark
yaratan şey, daha ziyade rasyonalite, bağımsızlık ve kendini bil
mek gibi niteliklerdir. Bebeklerde bu nitelikler yoktur. Dolayı
sıyla bebekleri öldürmek, normal bir insanı ya da kendisinin
bilincinde olan bir başka varlığı öldürmekle aynı kefeye kona
maz. 3
Bu tür iddialar birçok nedenden ötürü akıl dışıdır. Bu id
dialar, Nobel Ödülü kazananlardan sakat çocuklara kadar her
insanın iyi bir hayat sürdürmek için eşit haklara sahip olduğu
şeklindeki ahlaki sezgiyle çatışıyor. Aynca bilinç hakkındaki
sezgilerimizle doğrudan çatışıyor. En şaşırtıcı olan şey, Tooley
ve Singer'ın kendinden emin fermanlannı ufacık bir destekle
yici kanıt olmadan dile getirmeleri. Bebeklerin hiçbir yaşam
tecrübesi olmadığını nereden biliyorlar? Tooley ve Singer'ın ba
kış açısı sağlam bilimsel temele dayanıyor mu? Kesinlikle hayır
(tezler incelemeye dayanmıyor, deneyle ilişkisi kopanlmış) ve
yanlış olduğu aslında defalarca kanıtlanabilir. Örneğin Singer,
[koma ve bitkisel hayattakilerin) "birçok bakımdan sakat bebek
lerden büyük bir farkı yok. Kendilerini bilmiyorlar, rasyonel ya
da bağımsız değiller. . . hayatlannın hiçbir gerçek değeri yok.
Tooley ı 983.
Tooley 1 972.
Singer 1 993.
300
B i L i N C i N GELECEGI
301
B i L i N Ç VE BEYiN
302
B i L i N C i N GELECE&I
303
B i L i N Ç VE B EYiN
Uyanık Uykuda
2 2
İleri
g 1
.�
o
o
u..
·1
Geril
2 4 6 8 10 12 2 4 6 8 10 12
Taramalar Taramalar
ŞEKİL 34. Alın korteksi, uyanık bebeklerde zaten faal haldedir. İki aylık
bebekler, beyinleri fMRI ile taranırken kendi ana dillerinde cümleler
dinlediler. Konuşma, Broca alanı olarak bilinen sol alt alın bölgesi da
hil olmak üzere geniş bir dil ağını harekete geçirdi. Aynı bandı ters
yönde çalarak çoğu konuşma ipuçlannın yok edilmesi, faaliyetin iyice
azalmasına yol açtı. Uyanık bebekler aynı zamanda sağ alın korteksle
rini de faaliyete geçirdi. Bu faaliyet, bebekler uykuya daldığında sona
erdiğine göre bilinçle ilgiliydi.
12
Davis, Coleman, Absalom, Rodd, Johnsrude, Matta, Owen ve Menon
2007.
304
B i Li N C i N GELECEGI
13
Dehaene-Lamhertz, Hertz-Pannier, Dubois, Meriaux, Roche, Sigman ve
Dehaene 2006.
JOS
B i L i N Ç VE B E Y i N
1•
Basirat, Dehaene ve Dehaene-Lambertz 2012.
1•
Johnson, Dziurawiec, Ellis ve Morton 1 99 1 .
16
Bebeklerle ilgili deneyler için bkz. Gelskov ve Kouider 2010; Kouider,
Stahlhut, Gelskov, Barbosa, Dutat, de Gardelle, Christophe ve diğerleri
2013. 4. Bölümde tanımladığım yetişkin paradigması Del Cul, Baillet ve
Dehaene'de yayımlandı 2007.
306
BiLiNCiN GELECEGI
karma karış edilmiş bir resim maske görevi gördü. Soru, bebek
lerin yüzü görüp görmediğiydi. Yüzün bilincinde miydiler?
Maskeleme sırasında hedef resim saniyenin yirmide birin
den daha uzun süre gösterilmezse, yetişkin izleyicinin uhiçbir
şey görmedim" dediğini 1 . Bölümden hatırlarsınız. Konuşama
yan bebekler ne gördüğünü ifade edemese de, kilitlenme send
romlu hastalarda olduğu gibi bebeklerin de gözleri benzer bir
öyküyü anlatır. Koudier, yüz resmi minimum sürenin altında
gösterildiği zaman bebeklerin resme bakmadığını saptadı, ki bu
da resmi görmediklerini akla getiriyor. Ancak resim eşik süre
sinde gösterildiği zaman resme yöneliyorlar. Bebekler de yetiş
kinlerde olduğu gibi maskelemeye maruz kalıyor ve yüz sadece
eşik üstü olduğunda, yani algı eşiğinin üzerinde gösterildiğinde
algılıyorlar. Bebeklerdeki eşik süresinin yetişkinlere kıyasla iki
ya da üç kat daha uzun olduğunun ortaya çıkması önemli. Beş
aylık bebekler sadece 1 00 milisaniyenin üzerinde gösterildiği
zaman yüzü fark ederken, yetişkinlerde maskeleme eşiği genel
likle 40-50 milisaniye arasında değişiyor. Bebekler on, on iki
aylık olduğunda, yani alın korteksine bağlı davranışların tam
görülmeye başladığı zaman, eşik değerinin yetişkinlerde görü
len değere inmesi çok ilginç.17
Sid Kouider, Ghislaine Dehaene-Lambertz ve ben, bebekler
de bilinçli erişim eşiği olduğunu gösterdikten sonra, bebekle
rin beyninin çok kısa süre gösterilen yüzlere verdiği tepkileri
kaydetmeye başladık. Yetişkinlerde bulduğumuz kortikal işlem
aşaması dizilerinin aynısını burada da gördük: eşik altı doğru
sal aşamayı, doğrusal olmayan ani bir patlama takip etti (Şekil
35). İlk aşamada, yüzün gösterim süresine bağlı olarak beynin
arka tarafındaki faaliyet düzenli artıyor ve bu sırada imgelerin
eşik altı ya da üstü olması bunu etkilemiyor: bebeğin beyni, çok
kısa süre gösterilen yüzle ilgili mevcut kanıtlan hiç kuşkusuz
topluyor. İkinci · aşamada, sadece eşik üstü yüzler alın kortek
sinde negatif yavaş bir dalga tetikliyor. Bu geç faaliyet, fonksi
yonel ve topografik olarak yetişkinlerdeki P3 dalgasıyla birçok
17
Diamond ve Doar 1 989.
307
B i L i N Ç YE B EYlll
-- l!>O m•
--
lOOm\
'>Om•
2. Ya hep ya hiç
Bm\
şeldinde aıe.leme
l l m•
} Görünmez
J } Göriinür
� .5
-10
c.2 o.' o.e o.e ı..: '·'
Yüzün gös'9rikli0i andan ilibaren geçen süre (sn)
ŞEKİL 35. Bebekler de yetişkinler gibi aynı bilinç imlerini gösterir, ama
bilgiyi çok daha yavaş işlerler. Bu deneyde, görünür ya da görünmez
kılmak için maskelenen sevl.m.li yüzler, on iki-on beş aylık bebeklere
çok kısa süre gösterildi. Bebek beyni işlemin iki aşamasını gösterdi:
önce duyusal kanıtların doğrusal toplanması, ardından doğrusal olma
yan ateşleme. Geç ateşleme bilinçli algılamayı yansıtıyor olabilir, çün
kü sadece yüz resmi sadece 100 milisaniye ya da daha uzun süre, yani
bebeklerin bakışlarını yönlendirmeleri için gereken süre kadar göste
rildiğinde ateşleme oldu. Bilinçli ateşlemenin, yüz belli olduktan bir
saniye sonra başladığına dikkat edin. Bu süre, yetişkinlerdeki süreden
yaklaşık üç kat fazladır.
308
B i L i N C i N GELECEGI
18
de Haan ve Nelson 1999; Csibra, Kushneren.ko ve Grossman 2008.
18
Nelson, Thomas, de Haan ve Wewerka 1 998.
20
Dehaene-Lambertz ve Dehaene 1 994.
21
Friederici, Friedrich ve Weber 2002.
22
Dubois, Dehaene-Lambertz, Perrin, Mangin, Cointepas, Duchesnay, Le
Bihan ve Hertz-Pannier 2007.
309
B i L i N Ç VE BEYiN
23
Izard, Sann, Spelke ve Streri 2009.
24
Lagercrantz ve Changeux 2009.
310
BiLiNCiN GELECEGI
311
B i L i N Ç VE B E Y i N
27
Leopold ve Logothetis 1 996.
28
Kovacs, Vogels ve Orhan 1 995; Mackni.k ve Haglund 1 999.
29
Cowey ve Stoerig 1 995.
30 Fuster 2008.
312
BiLiNCiN GELECEGI
31
Denys, Vanduffel, Fize, Nelissen, Sawa.mura, Georgieva, Vogels ve diğer-
leri 2004.
32
Hasson, Nir, Levy, Fuhrmann ve Malach 2004.
33
Heyden, Smith ve Platt 2009.
.. Buckner, Andrews-Hanna ve Schacter 2008.
30
Çalışma arkadaşlan.m ve ben şu sıralar maymunlarda (Lynn Uhring ve
Bechir Jarraya'yla birlikte) ve farelerde (Karim Benchenane ve Catherine
Wacongne'yle) yerel-bütünsel paradigmayı keşfetmeye çalışıyoruz.
313
B i L i N Ç VE B EYiN
314
BiLiNCiN 6ELECEGI
36
Smith, Schull, Strote, McGee, Egnor ve Erb 1995.
315
B i L i N Ç VE B EYiN
bu küreğe bastığı zaman uyarıcı sesin kolay bir pes sesle ( 1 200
hertz) değiştirildiğini ve ufak bir ödül kazandığını deneme ya
nılma yoluyla öğrendi. Üçüncü kürek varken, Natua'nın ana gö
revden kaçma seçeneği vardı. Ancak her denemede vazgeçmesi
ne izin verilmedi: kaçış küreği az kullanılmalı, yoksa ödül ciddi
şekilde geciktirilir.
Bu deneydeki güzel bulgu şöyle: Natua, ses perdesi görevi sı
rasında sadece zor denemelerde vazgeçme tepkisini kullanmaya
kendiliğinden karar veriyor. Sadece uyan frekansının 2 1 00 hertz
referansına yakın olduğu zaman (hata yapma ihtimalinin yük
sek olduğu denemelerde) üçüncü küreğe basıyor. Birinci seviye
performansıyla ilgili ikinci seviye "yorum" olarak sanki üçüncü
tuşu kullanıyor. Bu tuşa basarak, esas göreve tepki vermenin
ona çok zor geldiğini "bildiriyor" ve daha kolay bir denemeyi
tercih ediyor. Yunus, duyduğu güvensizliği fark edecek kadar
zekidir. Rumsfeld gibi o da neyi bilmediğini biliyor.
Bazı araştırmacılar bu mentalist yorumu tartışıyor. Verilen
görevin çok daha basit davranışçı terimlerle tanımlanabilece
ğine işaret ediyorlar: yunus, sadece ödülü maksimuma çıkaran
eğitilmiş motor davranış gösteriyor. Görevin alışılmadık tek
özelliği, iki yerine üç tepkiye izin vermesi. Takviyeli öğrenme
görevinde, hayvan her zamanki gibi üçüncü tuşa basmayı daha
avantajlı kılan uyarının hangisi olduğunu keşfetti (ezberci dav
ranıştan başka bir şey değil).
Geçmişte yapılan birçok deney bu düşük düzeyli yoruma ye
nik düşse de, maymunlar, sıçanlar ve güvercinler üzerine yapı
lan yeni araştırmalar bu eleştiriyi hedef alıyor ve tartının özgün
üstbilişsel yetenek yönünde ağır basmasını sağlıyor. Hayvan
lar vazgeçme tepkisini, çoğu kez sadece ödülle açıklanamaya
cak kadar zekice kullanıyor.37 Örneğin seçim yaptıktan sonra,
doğru mu yanlış mı karar verdikleri söylenmeden önce kaçma
seçeneği verildiğinde, hangi denemelerin öznel olarak onlar
için zor olduğunu gayet güzel gözlüyorlar. Bunu biliyoruz, çün
kü vazgeçtikleri denemelerde, başlangıçtaki tepkilerine sadık
37
Terrace ve Son 2009.
316
BiLiNCiN GELECEGI
38
Hampton 2001; Komell, Son ve Terrace 2007; Kiani ve Shadlen 2009.
39
Komell, Son ve Terrace 2007.
40
Nieuwenhuis, Ridderin.khof, Blom, Band ve Kok 2001 ; Logan ve Crum.p
2010; Charlea, van Opstal, Marti ve Dehaene 2013.
317
B i L i N Ç VE B EY i N
•1
Kiani ve Shadlen 2009; Fleming, Weil, Nagy, Dolan ve Rees 2010. Tala
musun pulvinar denilen özel bir parçası, alın ve parietal alanlarla sıkı
bağlantılıdır ve üstbilişsel yargılarda da önemli rol oynar. Bkz. Komura,
Nik.kuni, Hirashima, Uetake ve Miyamoto 2013.
318
BiLiNCiN GELECEGI
319
B i L i N Ç VE B EY i N
42
Meltzoffve Brooks 2008; Kovacs, Teglas ve Endress 2010.
43
Herrmann, Call, Hemandez-Lloreda, Hare ve Tomasello 2007.
44
Marticorena, Ruiz, Mu.kerji, Goddu ve Santos 201 1 .
45 Fuster 2008.
48
Elston, Benavides-Piccione ve DeFelipe 2001; Elston 2003.
320
BiLiNCiN GELECEGI
47
Ochsner, Knierim, Ludlow, Hanelin, Ramachandran, Glover ve Mackey
2004; Saxe ve Powell 2006; Fleming, Weil, Nagy, Dolan ve Rees 2010.
48
Schoenemann, Sheehan ve Glotzer 2005.
49
Schenker, Buxhoeveden, Blackmon, Amunts, Zilles ve Semendeferi 2008;
Schenker, Hopkins, Spocter, Garrison, Stimpson, Erwin, Hof ve Sherwo
Nimchins ky, Gilissen, Allman, Perl, Erwin ve Hof 1 999; Allman, Hakeem
od 2009.
50
321
B i Li N Ç VE B EY i N
Bilinç Hastalıkları
İnsanlardaki ağda arka arkaya gelen iki evrimin, özel genlerin
başlattığı belirli biyolojik mekanizmalara dayanması gerekir.
Dolayısıyla doğal olarak şu soru akla geliyor: Hastalıklar in
sanın bilinç makinesini seçici olarak mı hedef alıyor? Genetik
mutasyonlar ya da beyindeki bozukluklar, evrimsel eğilimi ter
sine çevirerek bütünsel nöron çalışma alanında bir arıza tetik
leyebilir mi?
Bilinci destekleyen uzun mesafeli kortikal bağlantıların za
yıf olma olasılığı yüksektir. Nöronlar, aksonları rahatlıkla on
larca santim uzayabildiği için vücuttaki herhangi bir hücre
tipine kıyasla dev hücrelerdir. Hücrenin ana gövdesinden bin
kat büyük olan böylesine uzun bir eki desteklemek, gen anlatı
mında ve moleküler dolaşımda özgün sorunlara yol açar. ONA
transkripsiyonu her zaman hücre çekirdeğinde gerçekleşir, ama
yine de son ürünün santimetrelerce uzakta bulunan sinapslara
yönlendirilmesi şarttır. Karmaşık biyolojik makinenin bu man
tık problemini çözmesi gerekir. Dolayısıyla evrimleşmiş uzun
mesafeli ağ bağlantıları sisteminin bazı bozulmalar tarafından
hedef alınmasını bekleyebiliriz.
322
BiLiNCiN GELECEGi
51
Dehaene ve Changeux 201 1 .
52
Frith 1979; Frith 1 996; Stephan, Friston ve Frith 2009.
53
Huron, Danion, Giacomoni, Grange, Robert ve Rizzo 1 995; Danion, Me
ulemans, Kauffmann-Muller ve Vermaat 2001; Danion, Cuervo, Piolino,
Huron, Riutort, Peretti ve Eustache 2005.
323
B i L i N Ç VE BEYiN
dından kısa bir süre sonra başka bir imge geldiğinde, o kelime
nin/imgenin öznel olarak kaybolması) şizofrenlerle ilgili olarak
araştırdık. Bulgularımız çok netti: maskelenmiş bir kelimeyi
görmek için ihtiyaç duyulan minimum sunum süresi, şizofren
lerde fazlasıyla değişti.54 Bilinçli erişim eşiği yükseldi: şizofren
ler, eşik altı bölgede çok daha uzun süre kaldılar ve bilinçli ola
rak gördüklerini bildirmelerinden önce çok daha fazla algısal
kanıta ihtiyaç duydular. Bilinçdışı işlemlerinin zarar görmemiş
olması dikkat çekiciydi. Sadece 29 milisaniye gösterilen eşik
altı bir rakam, tıpkı normal deneklerde olduğu gibi saptana
bilir bilinçdışı ipucu etkisine yol açtı. Böyle güç algılanan bir
ölçünün korunması, görsel tanımadan anlamlandırmaya kadar
tüm bilinçdışı işlemlerdeki ileri besleme zincirinin hastalıktan
dolayı zarar görmediğini gösteriyor. Şizofrenlerin asıl problemi,
gelen bilginin uyumlu bir bütün oluşturacak şekilde bütünsel
birleşmesinden kaynaklanıyor gibi görünüyor.
Çalışma arkadaşlarım ve ben, beynin beyaz madde bağlan
tılarını etkileyen multipl sklerozlu hastalarda, kusursuz eşik
altı işlem ve hasarlı bilinçli erişim arasında benzer ayrışma
gözlemledik. 55 Hastalığın başlangıcında ve herhangi bir önemli
belirti görülmeden önce, hastalar çok kısa süre gösterilen ke
limeleri ve rakamları bilinçli olarak göremiyor, ama bilinçdışı
işlemeye devam ediyorlar. Bilinçli algıdaki bu kusurun şidde
ti, alın korteksini görsel korteksin arka bölgelerine bağlayan
uzak mesafe liflerdeki hasar miktarına bakarak tahmin edi
lebilir. 56 Bu bulguların önemli olmasının birinci sebebi, beyaz
maddedeki bozulmanın bilinçli erişimi seçici şekilde etkiledi
ğini kanıtlamasıdır; ikincisi multipl sklerozlu hastaların kü-
324
B i Li N C i N G E L E C E G i
57
Luck, Fuller, Braun, Robinson, Su.m.merfelt ve Gold 2006; Luck, Kappen
man, Fuller, Robinson, Summerfelt ve Gold 2009; Antoine Del Cul. Sta
nislas Dehaene, Marion Leboyer vd., yayınlanmamış deneyler.
58
Uhlhaas, Linden, Singer, Haenschel, Lindner, Maurer ve Rodriguez 2006;
Uhlhaas ve Singer 2010.
59
Kubicki, Park, Westin, Nestor, Mulkem, Maier, Niznikiewicz ve diğerleri
2005; Karlsgodt, Sun, Jimenez, Lutkenhoff, Willhite, van Erp ve Cannon
·
2008; Knochel. oertel-Knochel, Schonmeyer, Rotarska-Jagiela, van de
Ven, Prvulovic, Haenschel ve diğerleri 2012.
60
Bassett, Bullmore, Verchinski, Mattay, Weinberger ve Meyer-Lindenberg
2008; Liu, Liang, Zhou, He, Hao, Song, Yu ve diğerleri 2008; Bassett, Bull
more, Meyer-Lindenberg, Apud, Weinberger ve Coppola 2009; Lynall,
Bassett, Kerwin, McKenna, Kitzbichler, Muller ve Bullmore 2010.
325
B i L i N Ç VE B EYiN
61
Ross, Margolis, Reading, Pletnikov ve Coyle 2006; Dickman ve Davis
2009; Tang, Yang, Chen, Lu, Ji, Roche ve Lu 2009; Shao, Shuai, Wang,
Feng, Lu, Li, Zhao ve diğerleri 201 1 .
•2
Self, Kooijmans, Super, Lamme ve Roelfsema 2010.
63
Dehaene, Sergent ve Changeux 2003; Dehaene ve Changeux 2005.
64
Wong ve Wang 2006.
326
BiLiNCiN GELECEGI
65
Fletcher ve Frith 2009; bkz. aynca Stephan, Friston ve Frith 2009.
66 Friston 2005.
327
B i L i N Ç VE B E Y i N
328
B i Li N C i N G E L E C E G I
329
B i L i N Ç VE BEYiN
330
BiLiNCiN GELECEGI
331
B i L i N Ç VE B EYiN
68
Block 200 1 ; Block 2007.
69 Chalmers 1996.
332
B i Li N C i N G E L E C E G I
70 Chelmers 1 995, 8 1 .
71
Weiss, Simoncelli ve Adelson 2002.
333
B i L i N Ç VE BEYiN
Konuyla ilgili felsefi bir görüşe göre, beyni simüle etmek için
ne kadar uğraşırsak uğraşalım, yazılımımızda insan bilincinin
temel bir özelliği olan özgür irade mutlaka eksik olacaktır. Öz
gür iradeli makine kimilerine göre kavram kargaşasıdır, çün
kü makineler belirlenimcidir; davranışları, iç düzenlemeleri ve
başlangıçtaki durumlarıyla belirlenir. Ölçüm hataları ve kaos
nedeniyle hareketleri öngörülemez olabilir, ancak fiziksel dü
zenlemelerinin emrettiği nedenselci zincirden sapamazlar. Bu
belirlenimcilik, kişisel özgürlüğe yer bırakmıyor gibi. Şair ve fi
lozof Lucretius'un MÖ birinci yüzyılda yazdığı gibi:
334
BiLiNCiN GELECEGI
7� Dennett 1984.
335
B i L i N Ç VE B E Y i N
336
BiLiNCiN GELECEGI
76 Edelman 1989.
337
KAYNAKÇA
339
B i Li N Ç VE B E Y i N
340
KAYNAKÇA
341
B i L i N Ç VE BEYiN
342
KAYNA KÇA
Springer: Berlin.
343
B i L i N Ç VE B E YiN
344
KAYNAKÇA
345
B i L i N Ç VE B E Y i N
346
KAYNAKÇA
347
B i L i N Ç VE BEYiN
348
KAYNAKÇA
349
B i L i N Ç VE BEYiN
l l 24-38.
Elston, G. N .. R. Benavides-Piccione ve J. DeFelipe. 200 1 . "The Pyramidal
Celi in Cognition: A Comparative Study in Human and Monkey." Jo
umal ofNeuroscience 2 1 ( 1 7): RC I 63.
Enard, W.. S. Gehre, K. Hammerschmidt, S. M. Holter, T. Blass, M. Somel,
M. K. Bruckner, vd. 2009. "A Humanized Version of Foxp2 Affects
Cortico-Basal Ganglia Circuits in Mice." CeU 1 37 (5): 96 1-7 1 .
Enard, w. M . Przeworski, S. E. Fisher, C. S . Lai, V. Wiebe, T. Kitano, A . P.
.
350
KAYNAKÇA
351
B i Li N Ç YE BEYi N
352
KAYNAKÇA
353
B i L i N Ç VE B E Y i N
354
KAYNA KÇA
355
B i L i N Ç VE BEYiN
356
KAYNA KÇA
357
B i Li N Ç VE B EYiN
358
KAYNAKÇA
359
B i L i N Ç VE B E Y i N
360
KAY NAKÇA
361
B i L i N Ç VE B E Y i N
362
KAYNAKÇA
363
B İ L İ N Ç VE B E Y i N
364
KAYNAKÇA
365
B i L i N Ç VE B EYiN
366
KAYNAKÇA
367
B i L İ N Ç VE B E Y i N
368
KAYNAKÇA
369
B i L i N Ç VE B E Y i N
370
KAYNAKÇA
371
B i Li N Ç VE BEYiN
372
KAYNAKÇA
373
B i L i N Ç VE B E Y i N
374
KAYNAKÇA
375
B i L i N Ç VE BEYiN
376
KAYNAKÇA
377
B i L i N Ç VE BEYiN
378
KAYNAKÇA
379
B i L i N Ç VE B E Y i N
380
KAYNAKÇA
381
B i L i N Ç VE B E Y i N
382
KAYNAKÇA
383
B i Li N Ç VE B E Y i N
384
KAYNAKÇA
385
DİZİN
387
B i L i N Ç VE B E Y i N
388
DiZiN
389
B i L i N Ç VE BEYiN
nörobilim l , 2 1 . 3 1 8, 333
Lionel Naccache 9, 1 1 , 6 1 , 94, norepinefrin l 85
1 36, 2 1 1 , 276, 280, 287
Lucretius 334, 335 nöronlar 17, 30, 86, 87, 1 24, 1 25,
Ludwig Boltzmann 210 1 26, 1 70, 1 7 1 , 1 78, 1 88, 1 89,
Lynn Uhrig 9 1 9 1 , 1 92, 193, 1 94, 197, 203,
2 1 9, 222, 223, 224, 226, 227,
Macbeth (Shakespeare) 290 228, 229, 230, 23 1 , 232, 234,
manyetoansefalografi 1 53, 1 59 236, 237, 239, 243, 244, 251,
Marcel Gauchet 70 260, 294, 296
Marcello Massimini 282 nöroteknolojiler 207
Marcel Proust 1 5 1
Mariano Sigman 1 0 , 1 38, 233, 276 oksijen 1 52, 210, 249, 259, 273.
Martin Eimer 200 286, 295
Martin Monti 270 oksijen eksikliği 273
maskeleme (alt algı imgeleri) 57, Olaf Blanke 10, 63
58, 60, 69, 89, 1 0 1 , 105, 1 1 1 , olasılık 56, 59, 109, 1 23, 1 27, 1 29,
1 35, 1 53, 1 54, 1 56, 1 74, 1 83, 1 39, 1 67, 203
1 9 1 , 204, 306, 307, 3 1 2, 324 ön loblar 1 73
Max Velmans 1 20 önseziler 1 1 0, 142
maymunlar 1 1 1 , 1 92, 3 1 6 ön temporal lob 229
McGurk etkisi 85, 86
Megaloceros 1 1 9, 355 Pl dalgası 1 60, 1 6 1
Melvyn Goodale 76 P3a dalgası 1 60, 162
metabolizma 286 P3b dalgası 1 60
390
DiZiN
391
B i L i N Ç VE B E Y i N
392