Professional Documents
Culture Documents
Ünite 1: Mikroekonomi
1
İKT203U-MİKRO İKTİSAT
Ünite 1: Mikroekonomi
politikalara ilişkin taleplere ve hedeflere nasıl Karamsar Olmayan Bilim ve Farklı Düşünebilme
ulaşılacağına ilişkindir. Tarzı
Normatif analizden önce pozitif analiz yapmak önemlidir. Malthus insan nüfusundaki artışın gıda arzındaki artıştan
Bir politikacı şu normatif soruyu sorabilir: “Acaba bir kira hızlı olduğunu ve gıda yetersizliğine bağlı kitlesel
kontrolü programı mı yoksa konut edindirme programı mı ölümlerin yakın olduğunu öngörmüş bir ekonomisttir. Bu
uygulamaya koymalıyız?” Seçeneklerin etkilerini tam ve benzeri görüşlerden dolayı iktisat çoğu zaman kötümser
olarak anlamak için, politikacının kira kontrolleri bir bilim olmakla suçlanmıştır.
uygulandığında ve konut edindirme programı
Ekonomi bilimi, bir bireyin diğer bir birey tarafından
uygulandığında sonuçlarının ne olacağını anlamak için
teklif edilen şeyle değişmek üzere, gönüllü olarak bir
pozitif analiz yapması (daha doğrusu bu konudaki
şeyden vazgeçmesi ile başlar. Bu tür değişimlerde
iktisatçılarca yapılmış çalışmaları okuyup
kaybeden yoktur.
değerlendirmesi) gerekmektedir.
İktisatçılara göre bir insanın yaptığı şeyi yapmasının
Mikroekonominin Kısa Bir Tarihçesi nedeni içinde bulunduğu koşuldur. Tabiatında var olan
!8. yüzyılın sonlarına doğru ekonomik sorunlara ilişkin eğilimden dolayı değildir. Bireylerin davranışlarını
bilimsel yaklaşımlar geliştirilmeye başlandı. Adam iyileştirmek için bireylerin ruhunun yeniden inşası gerekli
Smith’in Ulusların Zenginliği adlı yapıtını 1776 yılında değildir. Bazen tüm gereken kötü davranışa neden olan
yayınlaması modern ekonomi biliminin başlangıcı olarak koşulları belirlemek ve ortadan kaldırmaktır.
kabul edilir. Smith kullanım değeri ve değişim değerlerini
ayırmış ve bu ayrım ile de ünlü elmas-su paradoksunu Ekonomistlerin düşünme tarzına ters düşen genel bir kanı
ortaya çıkarmıştır. Kullanım değeri, bir malın da bir şeyin çalıştığını ya da düzensizlik beklerken bir
kullanımından elde edilen faydaya ilişkindir. Değişim düzen oluştuğunu gördüğümüzde bunun kesinlikle bir şey
değeri ise malın piyasada alım satıma konu olduğu fiyattır. ya da bir kişi tarafından bilinçli olarak yapıldığı
düşüncesidir.
Adam Smith’in ardından David Ricardo da bu paradoksu
çözmeye çalışmış fakat kullanım değeri ile fiyatı ayrı
gördüğü için sorunu çözememiştir.
Emek-değer teorisine göre ise bir malın değeri o malı elde
etmek için harcanan emek miktarıyla belirlenmektedir.
1870’lerde bir grup ekonomist değişim değerini, toplam
faydanın değil de kullanılan son birim malın sağladığı
faydanın(marjinal fayda) belirlediğini öne sürmüştür.
Ortaya konan bu yaklaşım yaygın kabul görmüş ve
marjinalist devrim olarak adlandırılmıştır. Su hayati önem
taşır ancak marjinal faydası düşüktür. Elmas ise hayati
değer taşımaz ancak marjinal maliyeti oldukça yüksektir.
Alfred Marshall talep ve arz modelini oluşturmuş ve bu iki
piyasa kuvvetinin eş anlı hareketinin fiyatı belirlediğini
göstermiştir. Marshall ayrıca elmas-su paradoksuna açık
ve kesin bir çözüm ortaya koymuştur. Ona göre su düşük
fiyatlıdır çünkü oldukça fazla üretilmektedir, yani arzı
yüksektir. Elmas yüksek fiyatlıdır çünkü arzı düşüktür.
Marshall’ın bu arz talep modeli oldukça kullanışlıdır
ancak kısmi denge modelidir ve bir seferde bir piyasayı
inceler.
Leon Walras tüm ekonomiyi kapsayan bir analiz
başlatmıştır. Ekonomiyi birbirine bağlayan çok sayıda
eşitlikle açıklama metodunu genel denge analizinde
yapmıştır. Genel denge analizi sadece tek bir piyasaya
bakmaz diğer piyasalardaki oluşumlara da bakar.
Francis Edgeworth ve Vilfredo Pareto ekonomik etkinlik
kavramını kesin olarak tanımlamış ve piyasanın hangi
koşullar altında ekonomik verimliliğe erişebileceğini
göstermişler, refah ekonomisi olarak adlandırılan inceleme
alanını getirmişlerdir.