Professional Documents
Culture Documents
rm b m jsjov f b z h z i i i j z 311
('i 3 r b i l n d £ *13!;
312 3 i w ^ i n o r r t a b l i j S v . ,
n alb m jx n fi nagnurririi';
fs n a b f if iJ B n s g ^ O ( b e n 3 i n
nbdacb 3dbt3igni',lrrm si i
• nw \ > m ? fb iIJ'b ’
Celal A. Kanat
Te§ekkiir
Patrick Goode
Brighton
/" 'I • • ' 1938’de oldugiinde, Karl Kautsky'nin i§gi sinifi hareke-
V J iriS ti iizerinde goriinur higbir etkisi yoktu. Ancak, tarti§-
malarimn dorugunda bile, Trotsky gibi amansiz bir
kar§iti dahi §unu teslim ediyordu: 'Kautsky Ikinci Entemasyonal'in hig
ku§kusuz en segkin kuramcisiydi ve bilingli ya§aminin biiyiik bir kis-
minda da, Ikinci Entemasyonal'in daha iyi yonlerini temsil etti ve ge-
nelleitirdi.'1 Birinci emperyalist sava§m patlamasindan onceki 20 yil
iginde Kautsky, sosyalist hareketin igerisindeki tiim egilimlerce ger-
gekten de, marksizm iistiine belliba§h otorite olarak kabul ediliyordu.
Marks'in yapitlanni (Felsefenin Sefaleti ve Arti Deger Kuramlari gibi)
gevirmi§, editorlugiinii yapmi§ti; yalnizca politika ve ekonomi gozum-
lemeleri iistiine degil, marksizmin tiim yonleri iistiine gok verimli bir
§ekilde yazilar yazmi§ti ve 1883'den ba§layarak da, materyalist bir
toplum bilimi olarak marksizmi in§a etmeyi amaglayan ilk Onemli pe-
riyodik olan Die Neue Zeit'in editorliigiinii yiiriitmii§tii. Bu dOnem bo-
yunca onun yazilari turn belliba§h Avrupa dillerine gevriliyor ve Bir-
le§ik Amerika'da da sik sik yaymlaniyordu.
Kautsky, tikel politik sorunlara uygulanmasindan gok, genel bir bi
limsel yontem olarak marksizmi in§a etmekle daha fazla ilgili goz.iik-
mektedir. Avusturya Sosyal Demokrat Partisi'nin Hainfeld programim
(1883) yazmaya yardimci olmakla ve Alman SPD'sinin Erfurt Progra-
mi'mn (1891) kuramsal kesimini yazmakla birlikte, devrimci hareketin
* Bu durum iilkemiz asisindan iyice olum suzdur. Kautsky iilkemizde ilk kez ^evril-
m ekle ve yayinlanm akladir. (?n.)
2 Berlin, 1972, iki cilt. ’Sinif, M eslek ve S tatu' kesim inin bcnim yaptigim ^evrisi, c. 2,
s. 38-42 Bollomore ve G oode (edt.) Readings in M arxist Sociologyde fikacaktir (Oks-
ford, 1983). A ynca bkz. P. Goode, 'M ateryalist Tarih Anlayi§i', K arl Korsch, A Study in
W estern M arxism (Londra, 1979) bl. 6, s. 114-35’de.
BOLUM BtR
Tarim Sorunu
1 VoIJmar i^in bkz. R. Jansen, Georg von Vollmar: E ine polilische Biographie (Frank
furt-am -M ain, 1958).
2 'unser neuestes A grarprogram m ', N eue Zeit, XIII. 1, s. 557-65, 586-94, 610-24.
yordu: 1882 ile 1895 arasinda, ya gikan, zengin kapitalist giftgi-
orta buyuklukteki tanm ocaklan- ler ile yoksul kir proleterleri §ek-
mn sayisi hem gorece, hem de lindeki simfsal kutupla^ma kapi
mutlak olarak artmi§ti. Kautsky talist tanmin ilerlemesinin
kritik sorunun tarim ocaklannin amansiz yasasiydi: orta katman-
fiziksel boyutlan olmayip, kapu- lar ise bir ya da obiir sinifla kagi-
talist somiirunun yogunlugu ol- mlmaz §ekilde birle§iyorlardi -
duguna -sermaye toplula§masi onlann bagimsiz varhklanm sur-
zorunlu olarak, tarim ocaklarimn durmelerinin temeli yoktu.
top!ula§masi anlamma gelmiyor- .Bu bOliimdeki almtilar Die
du- ili§kin marksist savi yeniden Agrarfrage'den (Stuttgart, 1899)
olumlamak igin, Die Agrarfra- alinmi§ bulunuyor; s.v-vii 290-5,
ge'yi yazdi (1899). Tanmda orta 306-13.
BU CALI§MA Frankfurt Konferansi'nda Onerilen tanm programi iis-
tiine tarti§malann sonucudur. Bu tarti§malar konusunda ne dii§iiniilur-
se du§unulsun, bunlar modem tanmsal geli§me egilimleri iizerinde,
uluslararasi sosyal demokraside oldugu kadar, Alman sosyal demok-
rasisinde de derin gOrii§ farkliliklan oldugunu; bu yiizden de, sosyal
demokrasi igin belirgin bir tanm politikasmin temel Ozellikleri uzerin
de saglam bir anla§mamn olmadigim agik bir §ekilde gosterdiler. (...)
1 Kim i istatistik veriler burdan ve a§agidaki paragraflardan ?ikanlm i§tir (s.3 10 ff., Al-
m anca m etin).
hizmetli vardi ve bunlardan, proletaryaya dahil olanlar a§agidadir:
Hizmetliler 1.339.318
Tanm, sanayi ve licaretteki ucretli i§giler 10.746.71
Ev hizmetleri 432.491
12.518.520
h a z i r 1 a n iy o r .
BOLUM iKt
Revizyonizm Tarti§masi
1 Stuttgart, 1899. Ingilizce 9 ev. Evolutionary Socialism, 9 ev. Edith Harvey, 1909; afa-
gidaki ahntilar 1961 N ew York baskisindadir.
2 Agy., s.xii
3 Agy., s.xiii
4 Agy., s. 163
siizdii. Hatta, dii§iince igin kendi- teryalizmin olumlanmasmdan ve
sine gida vermi§ olmasi nedeniy SPD'nin program ve taktiklerinin
le Bemstein'a §iikranlarim suna- gerekgelendirilmesinden ibaretti.
cak kadar ileri gitti (Stuttgart Bir biitiin olarak SPD 50k genel
Kongresi'nde, Ekim 1898) ve bu terimlerle rcvizyonizmi kinamak-
yiizden, Plekhanov tarafindan ta Kautsky'nin yolunu izlemeye
sert bir §ekilde ele§ktirildi.1 egilimliydi. 1899 Hannover
Bemstein'a saldiriyi Sachsisc- Kongresi'nde (21'e kar$i 216 oy
he Arbeiterzeitung'daki bir dizi la) ve 50k daha ezici bigimde,
makalcyle (28 Ocak'dan 6 Mart 1903 Dresden Kongresi'nde ( ll'e
1898'e dek) Parvus ba§latti; onu kar§i 288 oyla) revizyonizm res-
Rosa Liiksemburg'un Social Re men reddedildi. Ama onergeler,
form or Revolution'a (ozgiin ola higbir pratik sonuea yol agma-
rak, 21 Eyliil 1898'den beri Leip- yan, oylesine genel terimler igin
ziger Volkzeitung'da yayinlanan de gergevelendirilnii§ti ki, tovbe-
makalelerdi) ve son olarak Plek kar olmayan gok sayidaki
hanov izledi. * revizyonist tarafindan bile des-
Kautsky'nin nihai agiklamasi teklendiler.
(.Bernstein und das Sozialdemok- Bu bolumdeki alintilar Bern
ratische Programm, Mart 1899) stein und das Sozialdemokratisc-
otekilerinin Bemstein'a kar§i co§- he Programm'dan yapilmi§tir
kulu saldinlanna gore oldukga (Stuttgart, 1899, s.79-80, 128-35,
llimliydi. Ele§tirisi Bemstein'in 160-66,182-4). Altba§hklar Ka-
istatistilerinin aynntili §ekilde utsky'nindir.
gurutulmcsinden, diyalektik ma-
1 G. Plekhanov, "Ona N e Igin Te§ekkiir Htmeliyiz", Karl K autsky'e Agik M ektup', Se-
lecteod Philosophical W orks (5. cilt) iginde, C. II (Londra, 1976), s. 340-51, burada s.
340.
Bunalim Kurami (Zusammenbruchhsteheorie)
TICARETt tekelle§tirme, rekabeti ortadan kaldirma gabalari daha me-
ta ticaretinin erken bir a§amasinda ba§lar. Reformasyon sirasinda, ev
rensel ho§nutsuzlugun bir kaynagi buydu. Uretimden rekabetin silin-
mesi, sanayinin butiin dallannm, tek bir orgiit iginde toplula§tirilarak,
tekelle§tirilmesi. Bu sanayi dallan liiks maddeler degil, geni§ kitlele
rin giindelik tukctimi igin iiriinlcr iiretir; artik bunlar kugiik bir kente
degil, biiyiik bir devlete, gergekte dunyaya aittir. Bu tckcl Iconic ancak
Marks'in 1883'de oliimiinden bu yana ekonomik bir onem kazanmi§-
tir. O zamandan bu yana, oylcsine yaygin bir fenomen durumuna gel-
mi§tir ki, kapitalist uluslann ekonomik ve politik ya§ami giderek daha
fazla bu tckellerin egemenligi altina girmi§tir. (...)
KARTELLERE kar§i sava§im yeni karteller doguruyor ve bunun so-
nucunda, ge§itli tiirden i§ler zaman zaman dev bir i§letmede birlcgi-
yor. Almanya'da §imdi tamk oldugumuz §ey, komur fiyatini yukanya
iten komur sendikalan ile kendi fiyatlanm da yiikselterek misilleme
yapan gelik sanayi arasindaki denetim sava§imidir. Bu satirlar ya/ilir-
ken, buyiik demir ve gelik atolyeleri kendilerini, kendi madenlerini ele
geirerek, komiir kartellerinin denetiminden kurtarmaya gali§iyorlar.
Ama tipki komur sendikasi gibi, gelik sanayinin kartelleri de fiyatlan
olabildigince yukseltmeye bakiyorlar. Avusturya'da demir kartelleri,
buyiik miktarlarda gelige gereksinim duyan tiim sanayi dallan igin
muazzam gugliikler yaratmi§lardir. Sonunda, gelik tiiketicileri kendi
birliklerini yaratmak durumuda kalacaklar ve boylece bundan sonra,
demir atolyelerini ortaklak§a satin alabileceklerdir. Demiryollan gibi,
buyiik i§letmelerin de kendi komiir madenlerine ve kendi atolyelerine
sahip olduklan iyi bilinmektedir.
Aym tiirden farkli i§lerin bir yandan kartel ve trostlere donii§mesi
ve ote yandan da, farkli tiirden birgok i§letmenin bir i§letmede toplu-
la§masi gagda§ ekonomik ya§amin en karakteristik fenomenidir. Bu
toplula§ma siireci gok hizli gidiyor; bu ekonomik geli§me doneminde
tek bir gun gegmiyor ki, yeni bir kartelin olu§umu i§itilmesin. Ustelik,
§eker kartelleri de iginde, tanmsal i§letmeler de sevine sevine birle§i-
yorlar; anla§ildigi kadanyla, sutgiiler de bir kartel yaratmayi du§iin-
mckteler.
Olsa olsa iki onyillik bir doneme yayilan biitun bu geli§me ancak,
sermayenin toplula§masimn bir sonucu olarak miimkiin olabilmi§tir
ve buna kar§ihk, bu da ona guglii bir §ekilde katki yapmaktadir.
Marks’in sermayenin toplula§masma ili§kin kuraminin tek yanli ola-
rak degil, tam olarak dogru oldugu kartel ve trOstlerin varligiyla yete-
rince tamtlanmi§tir. Oysa Bernstein,. toplula§ma kuramina ili§kin
elek§tirisiyle, kiigiik miilkiyetin en Gnemsiz bigimlerinin varhgmi ter-
sine tanit olarak sunmakta, ama tanm bunalimindan ayn olarak,
Marks'in Oliimiinden bu yana en onemli fenomenlerden birisi olarak
. yiikiimlenici birlikteliklerinin ortaya gikmasini hig tarti§miyor. Bunun
incelenmesi, iistelik, marksist ekonomiyi anlamak isteyen herkes igin
kesinlikle zorunludur.
Kartellerin varhgi Marks'in gOziimlemelerinin dogru oldugunu ka-
nitlandigi halde, Bernstein bunlan gOzardi ediyor. Onlarin varliginin
Marks'in kuramimn bir ba§ka kismini, yani bunalim kuramim giiriittii-
giinii dii^iindugu zaman, ancak o zaman bunlari tarti§mayi animsiyor.
Yeni Orta Sinif
Miilk sahibi simflann biiyiimesi konusuna dOnmezden once, bunla-
nn Bernstein igin kapitalistier olmayip, kendi gelirleri bazinda orta si-
niflan olu§turan katmanlar olduklan gOrii§iinii kisaca inceleyelim.
Bu, gergekte miilkiyet dagilimini yansitmayan gelir vergisi istatis-
tiklerinin Onemini onun neden vurgulandigim da bir olgiide agiklaya-
caktir. Onun yorumlann birgogu, ba§ka bir yerde kapitalistlerin sayi-
sindaki biiyiimeye agikca yollama yapmakla birlikte, onun gor(i§iiniin
bu oldugunu gOsteriyor.
Eger onun sOyledigi tek §ey orta simflann (mittelstand) oliip git-
medigi, yerlerini yeni bir simfm ve bagimsiz zanaatgi ile kiigiik tacir-
lerin yerini de aydinlann almakta oldugu ise Bemstein'la aym dii§un-
cedeyiz. 1895'te Neue Zeit'da 'Aydinlar ve Sosyal Demokrasi' ustiine
yaymlanan bir dizi makalede buna i§aret etmek istemi§tim. Bu orta si-
mfin ortaya giki§ini zaten taru§mi§ bulunuyorum. Nufusun bu katma-
mm kazanma ko§ullanni incelemenin partimizin en Onemli gOrevlerin-
den biri oldugunu ileri siirmii§tiim:
Yeni, gok kalabalik, siirekli olarak artan bir katman or
taya gikiyor. Onun biiyiimesi kiigiik sanayinin ve dola-
yisiyla, orta simflann gerilemesini gizleyebilir.1
Toplumun bu katmaninin biiyiimesi esas olarak, egemen ve sOmii-
riicii simflann i§levlerinin giderek daha gok, kendi hizmetlerini ya par-
ga parga satan -doktorlar, hukukgular, sanatgilar gibi- ya da, her tiirden
memurlar gibi, bir maa§ kar§iliginda satan, becerili ucretli i§giler tara
findan devralinmasi gergeginden ileri geliyor. Ortagaglarda dii§uniirle-
1 'Die Intelligenz und die Sozialdem okratie', N eu Z eit, XIH. 2 (1895), s.10-16, 43-9,
74-80, Burada, s. 16.
ri, doktorlan, sanatgilan ve kimi yonetsel gorevlileri ruhbanlar saglar-
di; aristokrasi kamu yonetimine, hukuka, polise ve hepsinden once or-
duya da goz-kulak oluyordu. Modem devletin ve modem bilimin yuk-
selmesiyle birlikte, bu iki simf da i§levlerinden yoksun edildiler;
ayakta kalmalanna kar§in, kendi toplumsal onemlerinin yanisirak, go
gu bakimdan, bagimsizliklanm da yitirdiler.
Ama, devlete, belediye yetkililerine ve bilime, toplumun geli§me-
sinin dayattigi gorevlerle birlikte, onlardan alman i§levler ve bunlan
yiiriitecek i§gucii yildan yila artti.
Daha ba§langigta, kapitalist sinif da ticaret ve sanayideki i§levleri-
ni ucretli i§gilere, tacirlere ve teknisyenlere devretmeye ba§ladi. Ba§-
langigta bunlar, emek siirecini orgutlendirme, harekete gegirme ve de-
netlemekle, uretim araglan alimiyla ve uriinlerin sati§iyla, ba§ka
deyi§le, uzmanla§tinlmi§ becerilere artan istem nedeniyle kapitalistin
kendisinin yapamayacagi i§ievleriyle gorevlendirilen yardimcilariydi
kapitalisitin yalnizca. Sonunda, yonetimin bile bir asta devredildigi
anonim §irketlerin varligi dolayisiyla, kapitalist butiiniiyle fazlalik du
rumuna geldi. Anonim §irlcetlerin bu katmanlarin biiyumesine katki
yaptigi ortadadir. Ne var ki bu, sermayelerin pargalanmasinm bir so-
nucu degildir. (...)
(*) Ingilizce m etinde, "not" yerine "now" yazilarak, tiimce olum lu durum da sunulmu§-
tu r ("budur.") -<jn
maz zaferi igin temel olu§turur. Eger Bemstein'in ele§tirileri dogru ol-
saydi ve sermaye ile proletarya toplula§masi Komiinist Manifesto'da
betimlendigi tarzda ortaya gikmi§ olmasaydi, o zaman, proletarya po
litik bakimdan orgutlenmeye ne denli gaba gosterirse gostcrsin, hiikii-
metler ve kapitalistier onunla ba§ edebilecek kadar giiclii olacaklardi.
Gergekte ise, her yenilgiden sonra daha kalabalik, daha birle§mi§ ve
daha uzla§maz bir §ekilde ortaya gikan bu dii§mana kar§i umutsuzca
sava§imlarinda kendi kendilerini pargaliyorlar.
Bu guciin bir sonucu olarak i§gi simfi birgogunu zaten elde etmi§
oldugu ve elde etmeye de devam edecegi politik haklar igin devletten
istemde bulunabilir.
l§gi sinifmin, kendi politik haklanndan kendisini orgutlemek ve
boylece, kendi guciinu daha da artirmak igin yararlanacflgi butiiniiyle
agiktir. Sendikalarda iyice orgutlenmi§, eli altmda zengin tuketici der-
neklerine, sayisiz basimevine ve geni§ olgUde dagitilan bir basma sa
hip olan bir proietaryanin segimlerde ve parlamentoda, bu araglara sa
hip olmayan bir proletaryadan daha iyi sonuglar elde edecegini hig
kimsenin sorgulamadigi da ortadadir. Ne var ki, proietaryanin temel
gucu ekonomik geli§me sonucunda onun otomatik bir §ekilde kazan-
digi gugten ibarettir. Ve turn oteki bigimler ustunde kendi izini bira-
kan en yuksek sinif sava§im bigimi tikel ekonomik orgiitlerin sava§i-
mi degil, proietaryanin butununun en guglU toplumsal orgut -devlet-
igin verdigi sava§tir. Hakiki ve son kertede de, en belirleyici politik
sava§im budur.
Ku§kusuz bu, ekonomik ile politik sava§im arasindaki ili§kinin her
zaman ve her ko§ulda aym olacagi, i§gi sinifmin en buyuk ve en hizli
ilerlemeyi politik sava§im araciligiyla yapacagi ve ekonomik orgutle
igin, onlar eliyle verilen sava§imin ikincil onem ta§idigi anlamina gel-
mez.
Ekonomik ve politik sava§imin goreli onemi, tipki kapitalist sana-
yinin dalgalanmalari gibi, dalgalanmaktadir. Bu sonuncusu genle§me
ve bunalim donemlerinden geger; politika alanmda da bUyuk sava§im
ve hizli ilerleme donemleri -politik 'devrim' zamanlari- vardir ve bun-
lari, ekonomik orgutlerin geli§iminin ve toplumsal 'reform'un one geg-
tigi durgunluk donemleri izler. Sanayi ve politika alamndaki dalgalan-
malar yalnizca benzer degil, ilintilidir de.
Genle§me zamanlari dogal olarak, genel toplumsal ho§nutsuzlu-
gun en az oldugu, kendi gabasiyla yiikselme isteginin en fazla ba§an
§ansina sahip oldugu ve devleti sorgulama gereginin gev§edigi zaman-
lardir. Yalnizca kapitalistier degil, i§giler de politikayi daha az onemli
olarak ve dolaysiz somut UstUnlUkler sunan ekonomik orgutleri ve i§-
letmeleri de, daha onemli olarak gOriirler.
Bir bunalim sirasinda, kati§iksiz ekonomik ilerleme olanaklan aza-
lir; en giiglii ekonomik kurum olan devlet yardim etmek durumunda-
dir; yitirilen zemini yeniden kazanmak igin devleti ele gegirmek gere
kir, daha fazla toplumsal ho§nutsuzluk vardir, geli§kiler daha
keskinle§ir ve genel egilim politik sava§im yoniindedir.
Ku§kusuz, kati§iksiz ekonomik etkinlige g5re politik sava§imin yo-
gunlugu ve goreli onemli yalnizca, kapitalizmin bir geni§leme mi,
yoksa bir bunalim mi doneminden gegmekte olduguna bagli degildir.
Ba$ka etkenler de yava§latici ya da hizlandmci bir etki yapar. Ama,
her durumda, ekonomi ve politika arasindaki ili§ki iizerinde ekonomik
gevrimin biiyiik bir etki giicii vardir.
1848 devrimi bir ekonomik bunalim sirasmda patladi. Onun geri
gelmesinin, o bir kez yenildikten sonra dii§iinulemeyeceginin nedenle-
rinden biri de, -Haziran gati§masinda boylesine kahramanca sava§mi§
olan proletaryadan burjuvazinin duydugu korkudan ayn olarak-
1850'de sanayinin biiyiimesi oldu. 1885'de, Engels The Revelations o f
the Communist Trials in Cologne'a giri§inde §Oyle yaziyordu:
1848 devrimini hazirlami§ olan 1847 sanayi bunalimi-
nin iistesinden gelinmi§tir; yeni ve Onceden dii§uniile-
meyecek bir endustriyel genle§me donemi ba§liyor. Ka-
fasinda gOzleri olan heikes igin, 1848 devriminin
kendisini tiiketmi§ oldugu ortadaydi.
1850'de, Marks ve Engels Neue Rheinische Zeitung'un inceleme-
sinde §unu agiklami§ bulunuyorlardi:
Burjuva toplumun uretici guglerinin bir burjuva toplum-
da ancak miimkiin olabildigi Olgiide arttigi genel genle§-
me ko§ullannda, hakiki devrimden sOz edilemez. BOyle
bir devrim ancak, her iki etkenin modem uretici giigle-
rin ve burjuva uretim ili§kilerinin birbirleriyle geli§kiye
girdigi yerde miimkundiir.
Bir sonraki biiyiik ekonomik biiyiime donemi 1871 idi. Ama
1850'den farkli olarak, ba§ansiz bir devrimi degil; halk ayaklanmalan-
nm degil de, hanedan sava§lannin olu§turdugu, oldukga ba^anli bir
Avrupa devrimini izledi. 1866 ve 1870 olaylan hala askidaydi: Avus-
turya mutlakiyetgiliginin ve Fransiz Imparatorlugu'nun g5kii§ii, Al-
manya'nm birle§mesi ve genel oy hakkimn saglanmasi, son olarak da
Komiin'un kahramanca sava§imi. Bu olaylar i§gilerin politikaya ilgisi-
ni azaltmaya, politik sava§imlann hizli to§ansina olan inanci yikmaya
ve Onplana ekonomik ilerlemeyi koymaya yaramadi. Genle§me done-
minin ardmdan biraz bOyle olsa bile kisa siirdii ve 1849 sonrasindaki
tepki nedeniyle, sendikal ve kooperatif ya§am yeni yeni ye§ermeye
ba§ladi. BOylece, Ingiltere di§inda, politik sava§im Onplanda kaldi:
'devrimci' kaldi.
§imdi, birkag yildir, bir ekonomik genle§me donemine tamk ol-
maktayiz; yine de, bu tikel dOnem 1871'den daha uzun siirmektedir.
Bu, temeldeki ekonomik bazin daha geli§mi§ olmasindan ve bizim, bu
geli§menin bir sonucu olarak daha belirgin duruma gelen bir politik
durgunluk doneminden gegiyor olmamizdan ileri geliyor.
Boylelikle, 1850'ye benzer bir durumda, politik gericilik (reaction)
ve endiistriyel biiyiime durumunda bulunuyoruz. Ama bu arada, yanm
yiizyillik bir kapitalist geli§me, proleter sinif sava§imlan ve ozgiir top-
lu pazarlik haklarmi korumu§ olan bir ku§ak s6z konusu olmu§tur.
1850'nin durumu eger Avrupa anakarasmdaki i§gi hareketinde bir ke-
sinti yarattiysa; 1899'daki durum y&lnizca, ekonomik sava§imin bas
kin hale geldigini ve i§gilerin bu anda, senkikalar ve demekler yoluyla
politik etkinlik yoluyla oldugundan daha 50k §ey elde edebilecekleri-
ne inandiklarini gostermektedir.
Bemstein'in kitabi giiciinii kismen bu durumdan aliyor. Onun kii
giik Olgekli pratik ekonomik gali§ma iistiine vurgusu gergekte var olan
gereksinimlere denk dii§mektedir; Onemli ve hizli politik donii§iimler
-kadastroflar- olasihgiyla ilgili ku§kuculugu gegen yillann deneyimiy-
le butiiniiyle uyu§uyor. Bemstein'in kitabmi okuyan 'pratik' insanlar
onun kuramlanna ilgisizdirler; onlann bilmeye ilgi duyduklari tek
§ey, onun §imdiki gorevler ve §imdiki ko§ullarla ilgili soyledikleridir.
Ama, onun zayifligi da, kesinlikle, tikel bir duruma denk dii§me-
sinden ileri geliyor. Kitabin agik niyeti §imdiki dumm igin bir kilavuz
olarak i§ gOrmek degil, 'sosyalizme giden yol' igin bir kilavuz olarak
i§ gormektir; yalnizca §imdiki gorevlerle degil, genelde 'sosyal de
mokrasinin gorevleri'yle ilgilendigini soylemektedir.
Genle§me evresi 1850'de ba§ladiginda, Marks ve Engels gelecek
doneme ili§kin kendi taktikleri igin uygun sonuglar gikardilar, ama ka-
pitalizmin butiin geli§mesinin incelenmesinden gikarmi§ olduklan so-
nuglan da hemen bir tarafa atmadilar. Eger, Bemstein'in ileri siirdiigii
tek §ey, §imdiki genle§me ve gericilik (reaction) evresinde politik ba
kimdan fazla bir§ey elde edilemeyecegi, bu yiizden de, bu donem siir
diigii siirece, kiigiik kismi reformlar yapmaya ve bu amaca ula§mak
igin, sendikalarla, belediyelerle, kooperatiflerle, vb. gali§maya kendi-
mizi adamamiz gerektigi olsaydi, o zaman, bu program partimiz tara
findan kesinlikle kabul edilecek ve desteklenecekti.
Oysa Bemstein'a gOre, §imdiki durum toplumun normal halidir.
Politik durgunlugun demokrasi ve toplumsal reform yolunda yava§,
ama emin ilerleme oldugunu ileri siirmektedir; §imdi tamk oldugumuz
genle§menin simrsiz olgiide uzayacagim du§unmekte ve bu yiizden
de, toplumun ve devletin geli§me dogrultusu konusunda iyimser bir
anlayi§ ta§iyabilmektedir. Politik durgunluk ve ekonomik genle§me
sona erer ermez, bu geli§menin pargalanmasi gerekir.
Bemstein'a, gelenekscl devrimci laflar ile hakiki bir reformist tu-
tum arasindaki zitlik gibi goziiken §ey, kismen, bizim iiretim tarzimi-
za ili§kin fenomenlerin butiinlugunden tureyen anlayi§ ile bunun evre-
lerindcn yalnizca birini dikkate alan anlayi§ arasindaki zithkur
yalnizca.
'Kadastrofik durumlar igin taktikler'den soz ediyor. Bunlarin nede-
rc bulunacagini ise gostermiyor. Kesinlikle kuramsal temeli nedeniy-
ledir ki, sosyal demokrasinin taktikleri son derece uyarlanabilirdir.
Her olasilik igin hazirlanmi§tir ve toplumsal geli§menin tikel bir tem-
posuna yonlendirilmi§ degildir. Bunalim ve genle§me, kadastroflar ve
yava§ ban§gil geli§me durumlari igin hazirlanmi§tir. Sosyal demokra
sinin dirimselligi de, gergekte, onun uyarlanabilirliginden ileri gelir.
Kadastroflan kar§ilamak igin de, turn donemlerde kuguk olgekli
bari§gil gali§ma yurutmek igin de taktikler hazirlamak gerekmez.
Onun taktikleri bunahmlari, kadastroflan, devrimleri de gozardi et-
mez, bunlar uzerinde spekulasyon da yapmaz. Her durumdan yararla-
mr ve kendisini asla pe§inen baglamaz. (...)
Bagimsu ya da Bagimli Politika
E6 ER BERNSTElN’m yazilarimn bir etkisi olduysa, bu her§eyden
once, kar§itlanmiz tarafindan bizimle ilgili yayilan yanh§ anlayi§lan
diizeltmek ve goziimlerimize yeni bir dirimsellik ve derinlik vermek -
gergekte, bizim ya§am boyu gali§mamizin onemli bir bolumunu bu al-
mi§tir-olmu§tur.
Bagimsiz bir politik parti olarak proletaryanin polisiye anlamda
(polizeisinn) degil, politik-ekonomik anlamda devrimci olmasi gerek-
tigi ortadadir. Bernstein 'toplumsal duzenin temel donu§u' sOzuniin ye
rini, 'toplumsal donu§um' sozunun almasim oneriyor. Ama, bu son la-
fin yeni ve eski toplum diizeni arasindaki temel gati§mayi -zaman
zaman Bernstein'in kendisinin de yadsidigi bir gati§mayi- dile getirdi-
gini kimse iddia etmeyecektir. Aslinda, onun sosyalizmi liberalizmin
yetkinle§tirilmesine benziyor.
’Devrimci' sozunun yamltici olabilecegini seve seve kabul ederim
ve bu, gergekten de^ iyi bir neden olmadikga kullamlmamalidir. bunu
yanli§ kullanarak, hataya yol agilmamalidir. Yoksa, bunu hig kullan-
mamamiz mi gerekiyor? Ozgiil siiregleri tanimlamak ve gOziimlemek
igin, bir kavram olarak bu kesinlikle zorunludur. Verili toplumsal bi-
gimleri a§mayan bir toplumsal geli§me gizgisi ile, butiiniiyle farkli ya-
piya sahip, daha yiiksek bir toplumsal diizene yonelen bir geli§me giz
gisi arasinda ayrim yapmak sOz konusu oldugunda; partimiz yazimyla
yiizeysel bigimde bile olsa tani§ olan hig bir kimsenin; toplumsal dev
rim ve politik ayaklanma kavramlarinm biitiiniiyle farkli kavramlar ol-
dugundan ku§ku duyamayacagi gergeginden ayn olarak, 'toplumsal
dOnu§iim' lafiyla yetinilemez. Toplumsal devrim, bir kimsenin ilke
olarak amaglayabilecegi bir erektir; oysa politik ayaklanma, yalnizca
elveri§liligi bakimindan degerlendirilmesi gereken, bir amaca giden
bir aragtir yalnizca.
Ayaklanma hem toplumsal, hem de politik devrimden farklidir.
Polis dili kullamlmadigi zaman, politik devrimden, ulusun politik ya-
§ammin nabzini, ters bir etki yapan kar§i-devrimci bunalimlara kar§it
olarak, yogunla§tiran ve hizlandiran, Onemli bir politik bunalimi anla-
nz. Ayaklanma ya da 'yasadi§i giig kullanlimi' bOylesi bir politik bu-
nalim sirasindaki bir episod, gok Onemli bir episod olabilir; ancak,
devrimin kendisi agismdan asla yamltici da olmamasi gerekir. Mecli-
sin toplantiya gagrilmasi gibi oldukga yasal bir eylem, tipki Bastille'in
zaptedilmesi kadar, devrimin biitiinsel bir pargasidir. Hig kimse buna,
1789 biiyiik Fransiz ayaklanmasi diye yollama yapmayacak ve hig
kimse, politik ya§amda higbir yankisi olmayan yasadi§i §iddet eylem-
lerine devrim diye de yollama yapmayacakur. Omegin, hig kimse In-
giliz komisyonuna kar§i Hind yerlilerinin yasadi§i direni§ eylemlerini
devrimler diye nitelemeyecektir.
’Yanli§ anlamalardan kaginmak' igin, Bernstein 'devrim' sOzciigu-
nii, genellikle, bunu yalnizca yasadi§i eylem olarak goren polisin ve
devlet savcilannin kullandigi anlamda kullaniyor. Asil bilimsel ve po
litik anlaminda kullanmiyor.
Toplumsal devrim -Bemstein'in kullandigi anlamda degil- her ba
gimsiz proleter politik partinin zorunlu olarak gaba gostermesi gere
ken zorunlu sonul erektir. Proletaryayi bagimsiz bir politik parti ola
rak Orgutleyen bir kimse, ne denli pasif ve sade, ya da gelecege ili§kin
olarak ne denli ku§kulu olursa olsun, boylelikle toplumsal devrim ola-
nagini hazirlami§ olur. Tersine olarak, proletaryayi Obiir partilerden
ayirmak ve onu politik bakimdan bagimsiz kilmak isteyen bir kimse,
toplumsal devrimin zorunlulugunun bilincini onlarda uyandirdigi 01-
giide, bunu daha agik bir §ekilde ba§aracaktir.
Ote yandan, sosyal demokratlarin politikasinin, proietaryanin po-
piiler bir parti iginde Oziimsenmesini, reformizmi ve sonul eregimiz
olarak devrimin bir yana birakilmasim gerektirmedigini gOrmii§ bulu-
nuyoruz.
Boylece, butun toplumsal devrim sorunu belirgin §ekilde pratik ve
gagda§ bir Onem ta§ir. Kimileri, devrim sorunu iizerinde dala§mamn
zaman yitirmek, ortaya gikmami§ yumurtalar konusunda spekiilasyon
yapmak oldugunu dii§unebilirler. §imdiki durumda, i§gi hareketindeki
iki akim da aym §eyi amagliyor. Sosyopolitik ve demokratik reformla-
n. Oyleyse, deniliyor, bunlar amaglanmali ve §imdiki sorunlarla ilinti-
si olmayan konular iizerinde dala§malarla, birlik pargalanmamalidir.
Ancak, politikamizin sonul eregiyle ilgili olarak devrimi mi amaglaya-
cagimiz, yoksa reformlarla mi yetinecegimiz sorusunun gagda§ bir po
litik parti olarak proletaryanin orgiitlenmesi ve propogandasi sorunuy-
la sikica ilintili oldugunu gormu§ bulunuyoruz.
Durum boyle olmasaydi, devrimci baki§ agisinin vurgulanmasi an-
lamsiz olacakti ve bu, reformistlerin, 'devrimci lafazanlik' dedikleri
§eylere kar§i salduilari igin de e§it Olgiide gegerlidir. Ne var ki, burju
va demokrasisi kadar sosyal demokrasi igin de bir Olumkalim sorunu
olan bir soru, yani, proletaryanin sinif sava§imma, bagimsiz bir politik
Orgiit olarak dogrudan mi, yoksa toplumun tiim demokratik katmanla-
rim kucaklayan bir halk partisinin (Volkspartei) bir kismi olarak mi gi-
ri§mesi gerektigi sorusu iizerindeki sava§imm konu§ma tarzlan konu-
sundaki dala§manin temelinde yattigi gOriildiigii zaman, bu gati§mamn
yogunlugu kavranabilir duruma gelir.
BOLUM u g
Marksizm ve Ethik
\
905 Eyliil'unde, Kautsky man entelektiiel ya§ammdaki de-
1 parti gazetesi Vorwarts'm
(ileri), Eisner onderliginde-
gi§ik, ama etkili bir egilimdi. Ki-
mi sosyalisteler kantgi ethigi
ki yazi kurulu gogunluguyla bir marsizmle kayna§tirmaya gabala-
tarti§ma igine girdi. Kautsky, on yalrak, Kant'i sosyalizmin bir ku-
larin ’ethik egilimler'ine kar§i sa- rucusu olarak saymaya bakiyor-
va§mak zorunda kahrken, mater- lan; bunun yenikantgiligm
yalist tarih anlayi§ina dayali kisa epistemolojik temelindeki roliine
bir ethik ozeti vermeye karar ver- ise, gok daha az belirgin bir ilgi
digini belirtiyordu .1 Kautsky, da vardi. £e§itli yenikantgilik dokt-
ha once, Bemstein'in provokatif rinleri yenikantgi sosyalist Karl
bir §ekilde, Evolutionary Socia- Vorlander tarafindan, Kant und
lism'in son kesimine 'ikiyiizlulu- Marx. Ein Beitrag zur Theorie
ge Kar§i Kant' ('Kant againist des Sozialismus (Tubingen,
Cant') ba§ligini koyarak, Hegelci 1911) iginde, gok yontembilim-
diyalektigin, i§gi simfi hareketin- sel §ekilde 6zetlenmi§tir (Ka
de bir basamak ele gegirmeye ga- utsky iistiine, Ozellikle, s.240-9).
balayan ikiytizluliik igin rahat bir Kautsky'nin Ethics'i ... en be
sigmak oldugunu ileri surdugu lirgin bigimde bir revizyonist ol
sirada, revizyonizm tarti§masin- mayan bir yenikantgi, Otto Bauer
da yapmi§ oldugu gibi, yenikant- tarafindan ele§tirildi. Bauer'in,
giliga kar§i materyalizmi savunu- marksizm bilimi ile ethik arasm-
yordu .2 daki ili§kiye ili§kin anlayi§i §oy-
Yenikantgilik, bu sirada Al- leydi:
Daha Ozgiil olarak, kantgi et alinti, 'Ya§am, Bilim ve Ethik' ise
hik, 'bilimin ortaya gikardigi si- 'Lebin, Wissenschaft un Ethik',
nifsal deyi§lerin naif ahlaksal Neue Zeit, XXIV.2 (1906), s.516-
yargisint ethik ku§kuculugun 29'dandir. Bu da, Kautsky'nin Et-
maglakla§tirdigi her zamanda ge- hik'inin bir degerlendirmesi olan
rileyebilecegimiz son tabya'yi Bauer'in 'Marxismus und Et-
temsil edcr. hik'ine, Neue Zeit, XXIV.2, s.
A§agida gevrilen ilk alinti bu 485-99'a bir yanitti... Bu sonun-
sava Kautsky'nin yamtidir. Ethik cusundan alinular Bottomore ve
und Materialistische Geschich- Goode'nin (edt.) Austro-
tsauffassung' dan ahnmi§tir. Marxism’inde, s.78-84'de gikmi§-
(Stuttgart, 1906), s.127-44. Alt- tir.
ba§liklar Kautsky'nindir. Ikinci
1 O. Bauer, ’M arxism us und Ethik', Neue zeit, XXIV. 2.S.485-99; alinti Bottom ore ve
Goode'un (edt.) Auslro-M arxLsminde (Oksford, 1978) fev n ld i, s. 78-84. Alm ti s. 81.
2 Agy., s.82
Ethik ve M ateryalist Tarih Anlayigi
Uretim Tarzi ve Onun Ustyapisi
AHLAKSAL standartlar toplumla birlikte, ama ne surekli olarak, ne
aym oranda, ne de, toplumsal gereksinimlerle aym §ekilde ya da aym
olgiide degi§ir. Onlar, ortak pratik durumuna geldikleri igin, kabul
edilmi§ standartlar olarak goriilmeye ve ya§anmaya ba§lanir. Bununla
birlikte, bir kez norm olarak siki bir §ekilde oturduklan zaman, teknik
ilerleme,' iiretim tarzimn geli§imi ve toplumsal gereksinimlerin donii-
§umii siirerken, bunlar uzun bir sure bagimsiz bir varolu§ goturmeye
devam edebilirler.
Ahlak igin gegerli olan §ey, uretim tarzimn iizerinde duran, daha
karma§ik ideolojik iistyapmin geri kalam igin de gegerlidir. Bu kendi
temelinden kopabilir ve bir- doncm, kendi bagnrisiz ya§amim gotiirebi-
lir.
Bu olgunun bulunmasi marksist mantigin giiciine kar§i koyama-
yan, ama ekonomik geli§menin sonuglanm en ho§nutsuz bigimde ele
alan ve toplumun geli§iminin bagimsiz bir itici giicii olarak, kantgi bir
tarzda tine (geist) siginmak isteyen gevrelerde co§kulu bir bigimde se-
lamlandi. tinsel ogelerin toplumda, bir zaman igin bagimsiz olarak i§-
lev gorebilecegi olgusunu kabul etmeyi gok yerinde buluyorlardi. Bu
bulu§un etkile§im ilkesinin ardindaki uzun arayi§i olu§turacagi bekle-
niyordu: Ekonomi tini etkiler, ole yandan da tin ekonomiyi etkiler ve
bunlarin her ikisi de toplumun geli§imini oyle bir §ekilde denetlerler
ki, ya toplumsal ilerlemeye diirtii saglayan §ey (ilk donemde) ekono
mik etkenler ve sonraki bir donemde tinin eylemi olur, ya da, altema-
tif olarak, her iki etken de e§zamanli ve birbirleriyle siki i§birligi igin
de, ortak bir sonug uretmek igin i§lev goriirler. Ba§ka deyi§le, kati
ekonomik zorunlulugun dogrultusunu koparmak ve diizeltmek, arada
bir de olsa, bizim isteng ve isteklerimizin giicii igerisindedir.
Ekonomik alan ile tinsel iistyapi -ahlak, din, hukuk, sanat, vb. ara
sinda bir etkile§im oldugu ku§kusuzdur. Burada, bulu§un entelektuel
etkisine yollama yapiyoruz, gunkii bu, alederle birlikte aklin da oyna-
yacagi bir role sahip bulundugu teknik alana dahildir: teknik, dii§iinen
insan varhgmin bilingli bulu§u ve alet kullammidir.
Obur ideolojik etkenler gibi, ahlak da ekonomik ve toplumsal ge-
li§meyi te§vik edebilir. Onun toplumsal anlamim olu§turan da kesin
likle budur. Ozgiil davram§ normlari ozgiil toplumsal gereksinimler-
den dogdugu igin, onlarin toplum kayna§mi§hgma katkisi, onlara yol
agan toplumun tikel varolu§ tarzma onlann uygun olmasi derecesinde,
artacaktir.
Bu yiizden, ahlak toplumsal ya§am iizerinde yararli bir etki yapar.
Ne var ki bu, yalnizca, o topluma bagimli kaldigi siirece ve onu
iireten toplumsal gereksinimleri kar§ilamaya devam ettigi siirece, ge-
gerlidir.
Ahlak toplumdan bagimsizlik kazamr 'kazanmaz ve degi§en di§
diinyadan etkilenmeye artik kapah duruma gelir gelmez, yeni baki§lar
yaratma yetenegini yitirir ve zaten var olanlari, bunlarin gcli§kilerini
ortadan kaldirma gabasiyla, yalnizca yeniden diizenlemeye indirgenir.
Celi§kilerin goziilmesi, birle§ik bir baki§in yakalanmasi, geli§kilerin
yaratmi§ oldugu sorunlarin gOziimii -dii§iinen bir kafanin gorevi bu-
dur. Ama biitiin bunlar, halihazirda kazanilmi§ ideolojik iistyapiyi tak-
viye etmeye olanak verir; yeni bir iistyapinm kendisini yaratamaz.
Ancak yeni geli§kilerin ve yeni sorunlann ortaya gikmasi gergek iler-
lemeyi saglayabilir. Ama insan akli geli§kileri ve sorunlari kendiligin-
den iiretmez; bunlar yalnizca, gevremizdeki diinyanin onun uzerindeki
etkisinin bir sonucu olarak uretilirler.
Ahlaki ilkeler bir kez bagimsiz duruma geldiklerinde, toplumsal
ilerlemede oynayacak bir role artik sahip olmazlar. Kati, tutucu bir
oge durumuna gelir ve ilerlemeye bir engel olu§tururlar. Boylelikle,
insan toplumunda hayvanlar diinyasinda olanaksiz olan bir§ey yer ala-
bilir: Ahlak vazgegilmez bir kayna§tinci giig olmaktan, toplumun ya-
§ami iizerinde dayanilmaz bir kostek olmaya yonelir. Bu da bir etkile-
§im tarzidir, ama bizim antimateryalist ahlakgilarimizin anladigi
anlamda degil.
Tikel ahlaki ilkeler ile tikel toplumsal gereksinimler arasmdaki
onemli gati§malar, ilkel toplumda da ortaya gikabilir; ancak, simfsal
aynmlarin ba§lamasiyla, bu geli§kiler derinle§ir. Sinifsiz bir toplumda
tikel ilkelere baglilik basit bir ali§kanlik konusu oldugu halde (zira,
degi§ikliklerin olmasi igin, ustesinden gelinmesi gereken §ey yalnizca
ali§kanlik giiciidiir), bu noktadan sonra, tikel ilkelerin korunmasi, ay-
nca, kazanilmi§ gikar sorunu -genellikle, en giiglii gikarlann- durumu
na gelecektir. Artik, somiirucu simflari bastirmak igin giig ve fiziksel
icbar kullanmak soz konusu olacaktir. Egemen smiflann gikarlarina
hizmet eden davram§ bigimlerini siirdiirmek igin, bastu'ma 'ahlak'm eli
alunda yer alir.
Sinifsiz toplum boylesi icbar yontemleri olmadan yonetebilir. Ku§-
kusuz, burada bile agu- basan toplumsal duzene her bireyin baglanma-
sim saglamak igin toplumsal iggiidiiler yetmez; toplumsal normlara
uymak iggiidiisii, Upki oziinii koruma ve yeniden iiretme iggiidiileri gi
bi, bireyden bireye, biiyiik olgiide degi§ir. Birincisi her zaman agir
basmaz; ama sinifsiz toplumlarda ba§kalarinin, eninde sonunda da
toplumun gOrii§u ba§kalari igin yeterli bir icbar, cezalandirma ve cay-
dirma bigimini olu§turur. Bizde, bir ahlak ve gOrev duygusu yaratan
toplum degildir. Kimse bizi gOzlemedigi zamanlarda da bilincimiz
(vicdammiz) i§lev gOriir ve boylesi durumlarda, ba§kalannm gOrii§u
higbir rol oynamaz; belli ko§ullarda, simfsal uzla§mazliklarla ve kar§i-
likli geli§kili ahlaki standartlarla yiiklii bir toplumda, bilincimiz bizi
gogunlugun gOru§une kar§in i§ yapmaya da yOneltebilir.
Bununla birlikte, simfsiz bir toplumda kamuoyu kamunun, genel-
de kabul edilmi§ davram§ standartlanna uymasim saglamak igin poli-
tika yapmamn uygun bir bigimi olarak i§lev gOriir. Tek bir bireyin;
kendi toplumunun oybirligi saglanmi§ gOrii§iine meydan okuyacak gii-
ce nadiren sahip olabilecek §ekilde, ufak bir konumu vardir. Bu yttz-
den, kamuoyu toplumsal ya§amin dingin aki§im saglamak igin ba§ka
icbar ya da cezalandirma araci gerekmeyecegi olgiide, icbara ba§vu-
rur. Ve eger, bugiiniin sinifli toplumlarina baksak bile, bireyin kendi
simfimn, ya da -eger kendi sinif kOkenini terk etmi§se- katildigi sinif
yahut partinin goru§iiniin devletin ba§vurdugu icbar giiglerinden gok
daha fazla deger ta§idigim gortiriiz. Hapis, eziyet, hatta olum utanca
ve a§agilanmaya yeg tutulur.
Ne var ki, bir sinifin kamuoyu kar§it sinif iizerinde bir etki yap-
maz. Simfsal uzla§mazliklar olmadigi siirece, toplum bireyi, onun
kendi iggiidiisii toplumsal istemlere bagliligi saglamaya yetmedigi za
man, kamuoyu araciligiyla denetim altinda tutmayi ba§arabilir. Ama,
artik toplum kar§isinda bireyin degil de, ba§ka bir sinif kar§isinda bir
sinifin soz konusu oldugu durumda, kamuoyununun yetersizligi orta-
dadir. Bu noktada, yonetici sinif, eger egemen kalacaksa, ba§ka bastir-
ma araglan kullanmak zoruridadir; daha iistiin (superior) fiziksel ya da
ekonomik giice, daha iistiin orguilcnmcye ve daha iistiin zekaya gerek
duyar. Diizeni saglamak igin papazlar askerlerle, polis ve yargiglarla
birle§ir ve kesinlikle, kurulu ahlaki koruma gorevi §imdi kiliseye dii-
^er. Din ile ahlak arasindaki bu halka; eger, ilkel komiinist ve gentile
(putperest) toplumlann g6ziilu§u sirasinda guglenen yeni dinler, ruh-
banligin higbir Ozel statu getirmedigi simfsiz topluma kOkleri uzanan
eski dogal dinlere §iddetli bir §ekilde kar§i iseler, gok daha kolayca
kavramr. Eski dinlerde, kutsallik ile ahlak arasinda higbir baglanti
yoktur. Ote yandan, yeni dinler ise, ethik alam ile tannya ve Olumden
sonraki ya§ama inang alam arasinda siki bir baginti kuran ve birini
Obiiriine bagimh kilan felsefe zemini iizerinde ye§ermi§lerdir. O za-
mandan bu yana, din ve ethik yOnetim araglan olarak birbirlerine siki-
ca baglantilandinlmi§tir. Ahlakin insamn toplumsal dogasinm bir iirii-
nii oldugu ve gegmi§te ye§eren ahlak bigimlerinin de tikel toplumsal
gereksinimlere uygun olarak bOyle oldugu, ku§kusuz dogrudur: ahla-
kin ve bu toplumsal gereksinimlerin dinle higbir ortak yam olmayabi-
lir. Ama, insanlann yOnetici simfin gikarlarina gore davranmasim sag-
lamak igin gereken tikel ahlak bigimi, ku§kusuz, dinin destegine ve
tiim ruhani aygita yakici bir gerek duyar. Bu olmadan, onun pargalan-
masi, tersi durumdan gok daha hizli bir §ekilde olacaktir.
Eski ve Yeni Ahlak
Aym zamanda, ekonomik geli§me ilerler ve yeni ahlak standartlan
gerektiren yeni toplumsal gereksinimler yaratirken, omriinii tuketmi?
ahlak ilkeleri de yiiriirliikte daha fazla kaldikga, toplumun egemen ah
laki ile onun uyelerinin ya§am ve ozlemleri arasindaki geli§ki de bii-
yiiyecektir. i
Ne var ki, bu geli§ki farkli siniflarda farkli yollardan dile getirilir.
Varligi eski toplumsal ko§ullara dayali tutucu simflar eski ahlaka siki
sikiya bagli kalirlar. Ama yalnizca kuramda; gergek pratikte ise yeni
toplumsal ko§ullarin etkilerine biitunuyle direnemezler. Ethik kuramla
pratik arasindaki iinlu geli§kinin i§in igine girdigi nokta burasidir. Bu
nun, her ahlakin dogal bir ofeelligi olduguna genelde inamlir: ya§ama-
si belirgin bir bigimde istenen, ama gergeklikte olanaksizla§an bir ta-
kim kurallar ortaya gikar. Ama burada, kuram ile pratik arasindaki
geli§ki yine iki ayn bigim alabilir. Kendilerinin giiglii bir konumda ol-
duklarina inanan simflar ve bireyler, geleneksel ahlaki ba§kalan igin
ku§kusuz zorunlu goriirlerken, agikca reddederler. Ote yandan, kendi-
lerini zayif duyumsayan simflar ve bireyler ise ahlak kurallarim, agik
ca vazetmekle birlikte, gizliden gizliye reddederler. Boylelikle, gerile-
mekte olan siniflann tikel tarihsel durumuna bagli olarak, bu evre ya
sinizm, ya da ikiyiizliiluk iiretir. Ama aym zamanda da, gormii§ oldu-
gumuz gibi, bu simflar iginde, uyma iggiidUsunun giicii hizli bir §ekil-
de azalir; bu, onlann kendilerini ki§isel riske atmaktan kaginarak, ken
di sava§lanm vermek iizere parali-askerler gonderme olanagimn ve
Ozel gikarlann giiglenmesinin bir sonucudur.
Bu geli§meler tutucu yonetici siniflarda, genellikle ahlaksizlik ba§-
hgi altinda simflandinlan fenomenler iiretir.
Ote yandan, materyalist ahlak filozoflan ahlaksiz simflar ve top-
lumlar olmasi olgusundan, evrensel ve zamandi§i (timeless) bir ahlak,
herhangi bir simfin ya da toplumun ahlak Olgusii olarak kullanilabile-
cek, degi§en toplumsal ko§ullardan bagimsiz bir standart olmasi ge-
rektigi sonucunu gikanrlar.
Bununla birlikte, insan ahlakimn, zaman ve mekandan bagimsiz
olmasa bile, yine de, degi§en toplumsal ko§ullardan daha eski olan yO-
nii, yazik ki, insanligin hayvanlarla payla§tigi toplumsal iggiidiidiir ke
sinlikle. Ahlakin 5zgiil olarak insani olan yam -ahlak kurallan- ise sii-
rekli degi§ime tabidir. Boyle bile olsa bu, bir sinifin ya da toplumsal
bir grubun ahlaksiz olamayacagim kamtlamaz: yalnizca, ahlaki deger-
lerin sOz konusu oldugu yerde, mutlak bir ahlakin olmasmdan daha
fazla, mutlak bir ahlaksizlik olmadigim kanitlar. Bu bakindan da, ah-
laksizhk goreli bir kavramdir. Mutlak ahlaksizligin tek bigimi, insamn
toplumsal hayvanlardan devralmi§ oldugu toplumsal iggiidiilerin ve
erdemlerin olmamasi olacaktir.
Ote yandan, eger ahlaksizlik ahlaki kurallara uyamamak gibi ali-
mrsa, o zaman bu, tiim zamanlar ve tiim insanlar igin gegerli bir ethik
standarttan sapmaktan gok, bir birey ya da grubun davram§i ile ahlak
sal inanglari arasindaki bir geli§kiyi, bu birey ya da grup tarafindan
kabul edilen ve istenen kurallara uyamamayi dile getirir. Bu yiizden,
herhangi bir halkin ya da sinifin kabul edilmi§ standartlanm, bunlan,
yalnizca bizim kendi tikel standartlanmiza uymadiklari igin ahlaksiz-
ca diye betimlemek anlamsizdir. Ahlaksizlik her zaman, ancak ba§ka
birisininkinden degil de, kendi ahlakindan bir sapma olabilir. Bir du
rumda, tikel bir fenomen, Omegin cinsel ili§ki Ozgiirliigii ya da miilki-
yete kar§i ilgisizlik, kesin monogamiyi kabul eden ve mulkiyetin kut-
salligimn zorunlu oldugunu dii§iinen bir toplumda ahlaki gOkii§iin
iiriinii olabilir; bir ba§ka durumda ise, kendi ilerlemesi igin ne bir ka-
dinin Ozel sahiplenilmesine, ne de tiiketim mallarinin ya da uretim
araglarimn Ozel sahiplenilmesine gerek duyan, saglikli bir toplumsal
organizmamn oldukga ahlaki bir iiriinii olabilir.
Ahlaki Ulku
Bununla birlikte, degi§en toplumsal ko§ullar ile durgunla§mi§ bir
ahlak arasindaki biiyiiyen geli§ki kendisini, tutucu yOnetici simfta, ah-
laksizligm artmasi, sinik ve ikiyiizlii bir duru§un benimsenmesi bigi-
minde -sik sik, toplumsal iggiidiiniin zayiflamasimn da e§lik ettigi bir
siiregtir bu- ortaya koyarsa, sava§im veren ezilen simflardaki sonuglar
gok farkli olur. Bu simflann gikarlan egemen ahlaka yol agan toplum
sal temellere butiiniiyle kar§ittir. Onlann buna uymakta higbir nedeni
yokken, kar§it bir ^eyler yapmalan igin her tiirlii nedenleri vardir.
Egemen toplumsal diizene kar§itliklanma ne denli bilincinde olurlar-
sa, kendi ahlaki Ofkeleri o denli giiglenecek ve eski geleneksel ahlaka
kar§i, toplumun biitiiniine uygulamak isteyecekleri yeni bir ahlak
olu§turmaya o denli egilim duyacaklardir.
Bu §ekilde, yiikselen simflar, kazandiklan giig kadar atak duruma
gelen bir ahlaki iilkii kazamrlar. Ve aym zamanda da, gormii§ oldugu-
muz gibi, simf sava§imi bu aym siniflarda toplumsal iggiidiilerin ge-
li§mesini saglayacak ve bOylece, bu yeni ahlaki iilkiiniin aulganligina,
bu yOnde artan co§ku e§lik edecektir. Boylelikle, tutucu ya da goziilen
siniflarda, ahlaksizligin biiyiimesini iireten bu geli§me, yiikselen simf-
larda, aym isimle amlan felsefeyle kan§tmlmamasi ko§uluyla, ethik
idealizm diye anabilecegimiz bir fenomenler dizini olu§turur. Kan§u-
nlmamalidir, giinkii, gogu kez materyalizm felsefesine egilimli olan-
lar, bu yiikselen simflardir; buna kar§ilik, goziilen simflar gergekligin
kendilerine Oliim cezasi verdigini ve biricik kurtulu§ umutlarinm, ilahi
ya da ethik, dogaiistii giiglerde yattigim anlar anlamaz, materyalizm-
den yiiz gevirirler.
Yeni ahlaki iilkiiniin igerigi her zaman agik degildir. Birgok ba
kimdan, yeni iilkiiniin taraftarlannca hig bilinmeyen, derin bir bilim-
sel toplumsal-organizma anlayi§indan degil, daha gok, derin kokleri
olan toplumsal bir gereksinimden, var olandan butiiniiyle farkli bir§e-
ye, gergekte var olamn tam tersi olan bir§eye duyulan yakici istek ve
co§kudan dogar.
giinkii, sinifli toplum var oldugu siirece, sinif gati§malari keskinle-
§ir keskinle§mez, yonetici simfin ahlaki degi§mez bir §ekilde yaltakgi-
ligi, e§itsizligi ve somuruyii korumu§tur. Sonugta, tarih boyunca, sa-
va§im veren simfin ahlaki ulkiisii, Fransiz Devrimi'nin anlatim
kazandirdigi bu iilkii her zaman, az gok aym olmu§tur: Ozgiirliik, E§it-
lik ve Karde§lik. Zaman ve mekan ne olursa olsun, sanki ba§indan be-
ri aym ahlaki iilkulere ula§mak igin gabalamak insan soyunun gore-
viymi§ gibi, sanki insanhgm geli§imi, durmaksizin kendi Online
koydugu bu iilkiiye giderek yakin la§maktan olu§uyormu§ gibi, bu iil
kiiniin, insan yiireginde degi§mez bir §ekilde §ekillendigi goriilecektir.
Ne var ki, daha yakindan baktigimizda, ahlaki iilkiiniin farkli tarih-
sel dOnemlerdeki bu benzerliginin yalnizca yiizeysel oldugunu ve o
zamamn toplumsal durumundaki farkhliklara denk dii§en, Onemli top
lumsal erek farkliliklan bulundugunu gOriiriiz.
Miilkiyet ve iiretime ili§kin ilgili tutumlanna gOre, Ozgiirliik ve
e§itligin hsrbir durumda biitiiniiyle farkli bir anlam ta^idigini anlamak
igin hiristiyanligi, Fransiz Devrimi'ni ve bugiinkii sosyal demokrasiyi
kar§ila§tirmamiz yeterlidir. tikel hiristiyanlik miilkiyetin, tiiketim
amaciyla herkes arasinda e§it bir §ekilde payla§ilmasim gerektiren
e§itlik bigiminin Ozlemini duyuyordu. Ve Ozgiirliikle de; tarladaki
zambaklann salimp durmasi, ama onlann tiim gereksinimlerinin yine
de kar§ilanmasi gibi, her tiirlii gali§madan Ozgiirliik kastediliyordu.
Fransiz Devrimi de e§itlikten miilkiyet haklanmn e§itligini anli-
yordu. Ama Ozel miilkiyet de kutsal olarak ilan ediliyordu. Bu bag-
lamda Ozgiirliik, insanin kendi becerisine gOre azami kar saglamak
iizere kendi miilkiyetinden ekonomik ya§amda yararlanma Ozgiirlugii
anlamma geliyordu.
Son olarak, sosyal demokrasi ne Ozel miilkiyete yaslamyor, ne de
onun e§it dagihmi isteminde bulunuyor. Onun toplumsalla§tinlmasim
istiyor ve isteminde bulundugu e§itlik de, toplumsal emegin iiriinleri
iizerinde herkesin e§it hakkidir. Ve nihayet, onun isteminde bulundu
gu toplumsal Ozgiirliik, ne gali§madan kurtulma, ne de uretim araglan-
m yOnlendirme ve istege gOre iiretim yapma OzgiirlugudUr; daha gok,
tiim emek-tasarruf eden makinelerin ve yOntemlerin geni§ kullammi
ve tiim saglam ki§ilerin gali§maya gekilmesi yoluyla, zorunlu emegin
azaltilmasidir. BOylelikle, Ozgiir olunamayacak, ama toplum tarafin-
dan diizenlenmesi gereken gali§ma geregi her bir ki§i igin Oyle bir as-
gariye indirilebilecektir ki, herkes, bilimsel ve sanatsal i§lerle, Ozgiir
ya§amin iiriinleriyle ilgilenmek iizere artan bo§ zaman dan yararlanabi—
lecektir. I§giiniinun azami kisaltilmasiyla, toplumsal -burada, politik
olandan sOz etmiyoruz- Ozgiirliik: modem sosyalizmin Ozgiirliikten
anladigi i§te budur.
Bu yiizden, aym ahlaki Ozgiirliik ve e§itlik iilkiisiiniin gok farkli
toplumsal iilkiileri kucaklayabildigi agiktir. Bununla birlikte farkli dO-
nemleri ve iilkelerin ahlaki iilkiileri arasindaki di§ benzerlik dogaiistii
bir giig dolayisiyla, insani varliklarda bulunan zamandi§i ve evrensel
bir ahlak yasasimn sonucu degil, yalnizca, tiim degi§ikliklerin Otesin-
de, simfsal egemenligin temel karakteristiklerinin insan toplumunda
hep aym kalmi§ olmasimn sonucudur.
Ne var ki, yeni bir ahlaki iilkii yalnizca simsal uzla§mazliklardan
ortaya gikamaz. Tutucu sinifin igerisinde bile, kendi simflarina top
lumsal baghhklan zayif olan ve sinif bilinci geli§memi§ bulunan bi-
reyler olabilir. Aym zamanda onlar, geleneksel ahlak ile toplumun ge-
reksinimleri arasindaki geli§kiyi kabul etmelerine yetecek Olgiide
akilli olmalarina ek olarak, kendilerini her tiirlii ikiyiizluliikten ve si-
nizmden tiksinmeye gOtiiren giiglii toplumsal iggudiilere ve erdemlere
de sahiptirler. BOyle bireyler, kendileri igin yeni ahlaki ulkiiler bula-
caklan a§amaya da ula§malidirlar. Ama bu iilkiilerin herhangi bir top
lumsal giice sahip olup olmamasi, bunlann simfsal ulkiiler durumuna
gelip gelmemesine baglidir. Bir ahlaki iilkii, ancak bir sinif gati§masi-
nin itici giicii olarak, herhangi bir etki yapabilir. Qiinkii, toplumsal ge-
li§meyi ilerletmek ve gereksinimleri, uretici giiglerin daha yiiksek ge-
li§me diizeyiyle uygun duruma getirmek igin gerekli giice sahip olan,
yalnizca smif sava§idir; kendi bildikleri gibi davranan bireylerin ya-
nmyamalak gabalan degil. Ve ancak toplumun dOnfi§iimii yoluyla, bu
ahlaki iilkii bir uygulanma §ansina sahip olur.
§imdiye dek, kendine ozgii bir yazgiyla, bu ahlaki ulkiiye hig ula-
§ilmami§ oldugu dogrudur. Bunun nedeni, bu iilkiiniin kokeni ele alin-
diginda kolayca kavranilabilir. Bu ahlaki iilkii, yiirUrlukteki statiikoya
kar§itligin ortaya gikardigi istekler ve ozlemler karmadasindan ba§ka
bir§ey degildir. Sinif sava§inin itici giicii olarak, yiikselen sinif igin
erkteki sinifa kar§i giig toplamanin ve sava§ima atilmamn bir araci
olarak bu ahlaki iilkii statukoyu bozmanin giiglii bir kaldiracidir. ne
var ki, eskinin yerinde yer alan yeni toplumsal diizen, bu ahlaki iilkii-
niin uygulanmasina degil, verili maddesel ko§ullara, teknik geli§me-
nin durumuna, eldeki dogal kaynaklara, kom§u toplumlarm dogasina
ve yeni toplumun oncellerine, vb. baglidir.
Bu yiizden, yeni bir toplum kendisini ortaya gikaranlann ahlaki U1-
kiisiinden onemli olgiide sapabilir -eger onlarin ahlaki ofkesine bu
maddesel ko§ullara ili§kin goreli bir bilgisizlik e§lik ediyorsa, bu gok
daha fazla boyle olur. Ve boylelikle, kendi tarihsel yukiimlulugunu bir
kez yerine getirip, eskinin yikilmasi igin itici bir giig olarak hizmet et
tigi zaman, bu iilkiiniin §a§maz bir §ekilde yayilacagi du§uncesinin bir
yamlsama oldugu kamtlanmi§ bulunuyor.
Ahlak kurami ile pratigi arasinda, tutucu simflar iginde nasil gati§-
ma giktigini, boylece, bu ahlakin herkes tarafindan istenen, ama kimse
tarafindan uygulanmayan, diinyevi varhklarm otesinde ve uygulanma-
si yalnizca dogaiistu varliklara birakilan bir§ey olarak goriilmeye ba§-
ladigim yukarda izlemi§ bulunuyoruz. Bu durumda, devrimci simfin
soz konusu oldugu yerde, ahlak kurami ile pratigi arasinda farkli tiir-
den bir- gati§manm dogdugunu goriiyoruz: ahlaki ulku ile, toplumsal
devrim sonucunda ortaya gikan gergeklik arasindaki gati§ma. Burada
yine, ahlak herkesin ugrunda gabaladigi, ama kimsenin ula§amadigi
bir§ey olarak, diinyevi araglarla ula§ilamayacak bir§ey olarak goriilur.
Bu durumda ahlakgilann, ahlakin semavi (goksel) kokenlere sahip ol
dugunu ve bizlerin, onu hig kavrayamadan, imgesine uzaktan ozlemle
siirekli olarak tapmaya mahkum olmamizdan bizim, yeryiizuyle bagli
olan hayvansal dogamizin sorumlu oldugunu ileri surmelerine §a§ma-
mak gerekir.
Tarihsel materyalizm, ahlaki bu semavi doruklardan yeniden yer-
yiiziine indiriyor. Onun hayvansal kokenini kabul etmeyi ve onun in
san toplumundaki donii§iinun, teknik yeniliklerin one gikardigi §ekliy-
le, toplumun gegirdigi donii§umlerle nasil ko§ullanmi§ oldugunu
ogreniyoruz. Ve ahlaki iilkii §imdi kati§iksiz olumsuz yamyla, var
olan ahlaki diizene kar§i bir geli§ki olarak oniimiize serilmi§tir. Sinif
sava§imn itici giicii olarak, devrimci simflarin guglerini bir araya top-
lama ve esinlendirmenin bir araci olarak onun onemini kabul ediyo-
ruz. Ama aym zamanda da, ahlaki Ulkii bir yftnlendirme duygusu sag-
lama yetisini yitiriyor. toplumsal geli§menin gergekte hareket ettigi
yon moral ulkunun degil, verili maddesel ko§ullann bir i§levidir. Bu
maddesel ko§ullar, daha onceki donemlerde, yiikselen simflann ahlaki
istekleri ve toplumsal ereklerince bir olgiide belirmenmi§tir; ama bu,
olagan §ekilde, bilingli bir siireg olmu§tur. Yahut, 18. yuzyilda oldugu
gibi, bilingli bir toplumsal uyam§ bir yon sundugu zaman bile, bunun
toplumun ereklerinin olu§umu iizerindeki etkisi sistemli ve tutarli ol-
mami§tir.
Ahlaki iilkiiyii toplumun geli§imindeki yonlendirici bir giig olmak
statiisiinden ilk kez tam olarak yoksun eden ve bizlere, toplumsal
ereklerimizi ozellikle, verili maddesel temellerin bilgisinden tiiretme-
mizi ogreten, materyalist tarih anlayi§i oldu. Boylece, tarihte ilk kez
olarak, devrimci gergekligin toplumsal ulkiiye ula§amamasindan, ya-
mlsama ve dii§kirikliklarindan nasil kagmilabilecegini gostermi§tir.
Bunlardan gergekte kagimlip kagimlamayacagi ise toplumsal organiz-
mamn geli§me ve devinim yasalanna, onun guglerine ve ge§itli organ-
lanna ili§kin ula§ilmi§ ongorii dUzeyine baglidir.
Bu, moral ulkunun toplumdaki roliinden yoksun edilecegi anlami-
na gelmiyor; yalnizca, bu roliin dogru oranlamalara indirilecegi anla-
nima geliyor. Toplumsal ve ahlaki iggudii gibi, ahlaki UlkU de bir erek
degildir -varolu§ igin yapilan toplumsal kavgada bir giig ya da bir si-
lahtir; ahlaki iilkii sinif sava§imimn ozgiil ko§ullanna elveri§li ozgiil
bir silahtir.
Proletaryanin sinif sava§imimn bir orgiitlenme bigimi olarak sos
yal demokrasi somiiriiye ve sinif egemenligine kar§i ahlaki iilkii ve
ahlaki ofkeden vazgegemez. Ama bu ulkunun bilimsel sosyalizmde,
geli§me ve devinim yasalanmn, proleter sinif sava§imimn zorunlu egi-
limleri ve ereklerini degerlendirme amaciyla, bilimsel olarak ara§tinl-
masmda bir yeri yoktur.
Sosyalizmde, bir bilimcinin aym zamanda da bir sava§gi oldugu
ku§kusuz dogrudur; giinkii bir insan varligi, birbiriyle ilgisi olmayan
iki pargaya aynlamaz. Omegin, Marks gibi bir insanda, ahlaki bir ul
kunun varligi onun bilimsel ara§tirmasi iginde sik sik ortaya gikar.
Ama o bunu olabildigince siizmeyi amaglar siirekli ve dogru olarak.
Zira, bilimde bir ahlaki iilkii, eger erekler buyurmaya kalki§ma a§ama-
sina gelirse, bir hata kaynagi durumuna gelir. Bilim zorunlulugun ka
bul edilmesi di§mda, higbir §eyle asla ilgilenmez. Buyruklar gikarma
a§amasina ula§abilir; ama bu, yalnizca, zorunlulugu ongormenin bir
sonucu olarak yapilmalidir. 'Fenomenler dunyasi'nda bir zorunluluk
olarak temellenmi§ oldugu gOsterilemeyecek bir buyruk ileri siirmek-
ten kaginmalidir. Ethik her zaman bir bilim nesnesi olarak kalmahdir;
bilimin amaci ahlaki iggiidiileri ve ahlaki iilkiileri ara§tirmak ve kav-
ramsalla§tirmakUr; ama, ula§ilacak sonuglann turiine ili§kin herhangi
direktifleri onlardan tiiretmemelidir. Bilim ethikin iistiinde durur;
onun sonuglan da, zorunlulugun ahlaki ya da ahlak di§i olabilmesin-
den daha fazla ahlaki ya da ahlak di§i degildir.
Boyle bile olsa, yeni bilgiler bulma ve yayma surecinde ahlak bir
yana atilmig olmaz. Yeni bilimsel ilerleme gogu kez, oturmu§ ali§kan-
liklar durumuna gelmi§ olan geleneksel ve derin-koklii tutumlann yok
edilmesi anlamina gelir. Sinifsal uzla§mazliklarla ku§atilmi§ toplum-
larda yeni bilimsel bilgi, tikel olarak da toplumsal ko§ullara ili§kin
olani, genellikle, tek tek simflann gikarlanna zarar anlami da ta§ir.
Yonetici simflann gikarlariyla bagda§mayan bilimsel bilginin bulun-
masi ve yayilmasi onlarla sava§ ilamna denktir. Bu sure? yalnizca
yiiksek bir zeka diizeyi degil, aynca sava§im yetisi ve istegi, yOnetici
simflardan bagimsizlik ve hepsinden once de, derin bir ahlaki duyarh-
lik -giiglii toplumsal iggiidiiler, ezilen ve sava§im veren simflara hiz-
met etmeye doniik igten bir istekle birlikte, dogruyu bilme ve yayma
yoniinde yorulmayan bir ugru§- varsayar.
Bununla birlikte, egemen tutumlarin gegerlilik iddialannm redde-
dilmesi ve hasim sinifm gikarlanmn toplumsal geli§me yoluna gikar
digi engellerin iistesinden gelmeye yonelik bir esin olarak onun salt
olumsuz roliine ek olarak, eger olumlu bir yonelim saglamaya ve yeri
ne getirilecek gorev olarak gordiigu toplumsal bulu§un amaglarmi i§a-
ret etmeye gabalarsa, bizzat bu istek yanli§ yoneltici de olabilir.
Bilimsel sosyalizmin simf sava§imimn bilingli eregini ahlaki bir
erekten ekonomik bir erege donii§tiirmesi gergegi, onun yiiceliginden
herhangi bir§ey yitirmesine neden olmaz. Artik, ilk kez olarak, tiim
5nceki toplumsal reformcularin kendi onlerinde sallanan, ama hig ula-
5ilamayan ahlaki bir iilkii gibi gordiikleri §eye ula§mamn ekonomik
ko§ullan vardir; artik, diinya tarihinde ilk kez olarak, bunu ekonomik
geli§menin zorunlu sonucu, yani simflann kaldinlmasi gibi g5rebili-
riz. Meslekler arasindaki tiim farklihklann kaldinlmasi degil, i§b01ii-
miinun kaldinlmasi da degil, ama en kesin §ekilde, uretim araglannda-
ki ozel miilkiyetten ve halk kitlelerinin maddesel uretimin
gereksinimlerine kolece tabi kilmmasmdan kaynaklanan toplumsal
farkliliklann ve uzla§mazhklann ortadan kaldinlmasi. Uretim araglan
oylesine giiglii duruma gelmi§tir ki, daha bugiinden, ozel miilkiyetin
gergevesini kirmaktadirlar. Emek iiretkenligi oylesine giiglii duruma
gelmi§tir ki, gali§ma siiresinin onemli bir §ekilde azaltilmasi halihazir-
da turn i§giler igin miimkiindiir. Oyleyse, i§ bOliimiiniin ya da uzman-
la§tinlmi§ mesleklerin degil, ama zengin ile yoksul arasindaki, sOmii-
riiciiler ile sOmiiriilenler arasindaki ve bilgililer ile bilgisizler arasin
daki uzla§mazligin ortadan kaldinlmasi igin temel ko§ullar
giigleniyor.
Ama bu arada, i§ boliimii artik, binlerce yildir kendisine kapali
kalmi§ olan alam, ev i§lerini (domestic hearth) kapsamaya ba§layacak
Olgiide buyiimii§tur. Kadinlar buradan gikariliyor ve uzun bir zaman-
dir, Ozellikle erkeklerin tekelinde kalmi§ olan i§bOliimii alamna giri-
yorlar. Boylelikle, erkekler ile kadinlar arasindaki dogal farkliliklar
ortadan kalkmi§ olmuyor ku§kusuz; bu farkliliklar, erkekler ve kadin-
lardan, varligi siirdiirmek ya da yenilemek igin beklenen ahlaki istem-
lerdeki farkliliklann yamsira, birgok toplumsal farkliliga da izin ver-
mektedirler, ama bu ' siireg, yine de, kadinlann evde
kOlele§tirilmesinden ve i§ bOliimii iginde istihdamdan di§lanmalann-
dan kaynaklanan, devlet ve toplumda cinsiyetler arasindaki turn farkli-
liklann ortadan kalkmasi anlamina gelmeyecektir. Bu yiizden, yalmz-
ca, bir simfin bir ba§kasinca sOmiiriilmesinin kaldmlmasina dogru
degil, kadinlarin erkeklere tabi olmasimn kaldmlmasina dogru da yO-
neliyoruz.
Aym zamanda, diinya ekonomisi de Oylesi boyutlar aliyor ve ulus-
lararasi ekonomik baglar Oylesine siki duruma geliyor ki, iiretim arag-
larinda Ozel miilkiyetin yamsira ulusal uzla§mazliklann kaldirilmasi,
sava§in ve silahlanma i§inin sona ermesi ve uluslar arasinda kalici ba
ns igin de Onko§ullar giigleniyor.
I§te, ahlaki bir iilkii daha parlak bir ufuk agmaktadir! Ve buna, Oz-
gurliik, egitlik, karde§lik, adalet ve insanhk gibi ahlaki iilkiilerle ken-
dinden gegilerek degil, saglam ekonomik gOrii§ler temelinde ula§il-
mi§tir!
Ve bu perspektif ortaya gikacak, bizim umdugumuz ve istedigimiz
ko§ullara bagli, salt bir beklentinin perspektifi olmak yerine, ortaya
gikmasi gereken, zorunlu olan bir durumun perspektifidir. Ku§kusuz,
daha yuksek bir guciin bizlere bu iilkiileri saglayacagx gibi, kaderci
anlamda zorunlu degil; bulu§culann teknikleri iyile§tirmesini kagiml-
maz kilmasi, kar arayi§i igindeki kapitalistlerin biitiin ekonomik ya§a-
mi devrimcile§tirmesi, iicretlilerin daha kisa i§ siiresi ve daha yiiksek
iicret kollamasi, Orgiitlenmeleri ve kapitaliz sinif ile onun devlet erki-
ne kar§i sava§ ilan etmeleri, devlet erkini ele gegirmeyi ve kapitaliz
min egemenligini ala§agi etmeyi amaglamalan anlaminda, zorunlu ve
kagimlmaz. Sinif sava§imi, proletaryanin zaferi kaginilmaz oldugu
igin, sosyalizm de kagimlmazdir.
Ya§am, Bilim ve Ethik
Modem toplumda, eylemlerimizi yonlendiren evrensel bir yasa ol
dugu varsayilan Kant'in kategorik buyrugunun (imperative) pratik ve
olanakli olmadigimn kamtlandigi koca bir dizi durum vardir. Bunun
nedeni, Bauer'in de kabul ettigi gibi, onun kati§iksiz bir bigimsel ka-
raktere sahip olmasi ve evrensel yasalarin i§ gOrebilecegi tikel bir top
lumun Orgutlenmesini, tikel bireylerin iyi niyetinin basit bir sonucu
olarak GngOrmesidir. Iginde ya§adigimiz toplum agismdan, 'evrensel
yasalar'a, yani, bireyin istencinin Ozgiir oldugu, bireye yonelik geli§ki-
li bir istemler sistemine sahip olmak olanakliysa; ancak o zaman,
Kant'in 'salt pratik aklin temel yasasi' anlamli olur. O zaman da, bu is-
temlerin kar§ilamp kar§ilanmamasi yalnizca bireyin istencine baglidir.
Kant toplumdaki gati§malan yalnizca, bireysel insanin igerisindeki bir
gati§madan, onun toplumsalligi ile toplumsal olmayi§i (unsociability),
kendi Idea fo r a Universal History'sinde 1 dile getirdigi gibi, 'insanla-
rin toplumsal olmayan toplumcullugu' arasindaki gati§madan tiireti-
yordu. Toplumsal gati§malann bireyin isteng ve bilincinden bagimsiz
olan etkenlerden dogdugu konusunda bir dii§uncesi yoktu. Sonug, top
lum gati§malarinin yalnizca tikel bireyler arasindaki gati§malar olma-
yip, aym zamanda da simfsal gati§malar oldugudur; bunlar yalnizca,
tikel gikarlar ile toplumun butununun gikarlan arasinda yinelenen gar-
pi§malara neden olmazlar, bireyin dahil oldugu ge§itli topluluklara
ili§kin yinelenen gOrev gati§malanna da neden olurlar.
Turn ethikin temel yasasi, -hayvanlar diinyasimn derinliklerinden
insanligin doruguna varana dek- turn ahlaki deyi§ ve duyusamalann
altinda yatan kategorik buyruga gelince, tikel gikarlar ile biitiiniin gi-
karlan gati§maya girdiklerinde, agir basan sonuncusu, terkedilmesi
gereken de birincisi olur. Eger Kant'in saf pratik akla ili§kin temel ya
sasi bu §ekilde anla§ihrsa, o zaman, yOntem konusunda hala muazzam
bir fark kalmakla birlikte, en azindan sonug konusunda Kant'la aym
du§uncede oluruz. giinkii, temel ethik yasamizi gOzlemlenen gergek-
likten, deneyimden, insan ile hayvanlar arasinda aynm yapmaksizin,
genelde toplumun Ozunden gikarmaklayiz. Tersine, Kant ve tiim kant-
gilar (ister, Bauer'in vulger kantgilar dedikleri olsun) baglayici giiciin
turn deneyimin iizerinde ve Otesinde olmasmdan tureten bir temel et
hik yasasi ariyorlar. Bu yasa Oncesiz-sonrasiz bir gegerlilik ileri siir-
1 Bkz. Perry A nderson, 'The A ntinom ies o f Antonio G ram sci', N ew Left Review, 100
(Kasim 1976-Ocak 1977), s.5-78, ozellikle s.61-5.
MODERN askeri bilim iki tiir strateji arasinda ayrim yapmaktadir:
Devirme stratejisi (niederwerfungsstrategie)1 ile yipratma stratejisi
(ermattungsstrategie).
Birincisi; du§mani kar§ilamak ve dii§manin devrilmesine ve sava-
§im yeteneginin yok edilmesine yol agan belirleyici darbeler vurmak
iizere, giigleri hizla bir araya toplamaktadir. Yipratma stratejisinde ise,
ba§komutan ba§langigta herhangi bir belirleyici muharebeye girmek-
ten kagmir; her tiir manevralarla kar§it orduyu hareket halinde tutma-
ya, ona zaferler kazanarak, birliklerinin moralini yiikseltme firsati ver-
meye gali§ir; siiregen tiiketmeler ve tehditlerle onu yava§ yava§
yipratmaya ve israrli bir §ekilde onun direncini du§urmeye, onu felg
etmeye gabalar.
Olagan sava§ stratejisi devirme stratejisidir. Ba§ta, bu her sava§gi
igin muhakkak daha gekicidir; daha yalm, daha agik ve daha esinlendi-
ricidir. Ba§komulan, cepheden saldin stratejisiyle kendi amacina ula§-
ma konusunda bir perspektife sahip olmadigi zaman, yipratma strateji-
sini bcnimsemeye oturacaktir. Ama o zaman bile, bunu yapmakta
zorunlu bir §ekilde serbest degildir. Yipratma stratejisi zafer ve talan
umuduyla muharebeye giri§meyen; kendi davalan, canlan ve kanlan
igin, ne olursa olsun, her durumda sava§acak sava§gilari gerektirir.
kar§it ordunun ula§amayacagi donamm kaynaklari da gerektirir. Yip
ratma stratejisi, eger bu ordunun asker, erzak ve silah sagladigi bolge-
leri kar§i taraf ele gegirmeyi ba§arirsa, sona erer.
Anibal'in Roma'ya kar§i sava§inda devirme taktigi zorunluydu;
giinkii o, yalmz ba§anlarla moralini ayakta tutabildigi, yagma ve iic-
retle bir araya getirilmi§ parali bir ordunun ba§mdaydi. daha uzun bir
sava§ta, guglukler ve hastaliklar sonucunda, bu ordu sava§kanhgim yi-
tirebilirdi.
Romalilar igin ise durum farkhydi. Onlann askerleri, Anibal'in sa-
va§lann katila§tirdigi parali-askerleri igin agik bir muharebeye ba§lan-
gigta uygun olmayan koylu milisleriydi. Ama sava§ uzadikga, dil§-
manlari igin e§itten ote bir duruma geldiler. E§zamanli olarak,
yipratma taktikleriyle onlan yormalannda da bir tehlike yoktu. Bizzat
kendi varhklari igin, kendi yuvalan igin sava§iyorlardi. Yine de, Fabi-
us Cunctator (ikircimli Fabius), kar§itlanmn elleri altinda, Roma'yi ele
gegirecek, hatta ku§atabilecek giigleri olmadigindan emin olana dek,
Anibal'a kar§i goriinii§te kararsiz bu taktigi uygulayamayacakti.
Son yuzyilin ba§langig ve biti§ onyillannda devrimci simflann
1 Bkz. G. Fiilberth, 'Karl Kautskys Schrift D er Weg zur M achl und seine Kontroverse
m it dem Parteivorstand der SPD 1909', Giri?, s. vii-xxiii, 1972 Europaische Verlagsa-
nastalt baskisi. A ynca, U. R atz (edt.), 'B riefe zum Erscheinen von K arl Kautsky Weg
zur M achl’, International Review o f Social H istory (1967), C. 12, kisim 3, s. 432-77.
2 G. Fiilberth, 'Karl Kautskys Schrift', s.xxi.
3 V .I.Lenin, 'O lu §ovenizm ve Ya§ayan Sosyalizm', Colletced W orks, C .21, (Londra
1964), s. 94.
Kautsky ... §imdi ba§ka herkesten daha 50k zararhdir.
...Oportiinistler agik bir beladir. Kautsky'nin ba§mda bu-
lundugu Alman 'Merkez' ise gizli, iizeri diplomatik §e-
kilde boyanmi§, i§gilerin aklim ve bilincini kirleten ve
ba§ka her§eyden daha tehlikeli olan bir dii§mandir. 4
Onun emperyalizm iistiine bu Ekim devrimine dek ayakta kal
donemdeki yazilan esas olarak di.
Kautsky'ye kar§i yOnelikti -hem A§agidaki dOrt almtidan bi-
Kautsky'nin savlarinm bilimsel rincisi, 'Erk Yolu' Der Weg zur
bir ele§tirisini yapmak, hem de Macht'dan, bl. 9, 'Yeni Bir Dev-
Kautsky'nin politik egiliminin rimler Donemi' (Berlin, 1910
emperyalizmin bir urunu olan i§- bas.), s.ll2-29'dan aktarilmi§tir.
gi aristokrasisindeki toplumsal Ikinci almti, 'Birikim ve Emper
temelini nitelemek igin. 5 yalizm' 'Der Imperialismur', ke-
Bu noktada Lenin'in, Ka sim IV, 'Akkumulation und Im-
utsky'nin yorulmaksizin kman- perialismus', Neue Zeit, XXXII.2
masmda, gorunurde tek ba§ina (1914), s. 908-22'dendir. Ugiincii
oldugu ammsatilmaya deger: Ka alinti, 'Emperyalizmin Zorunlu-
utsky’nin kuramsal hatalarim lugu' Zwei Schriften Zum Um-
ele§tiren Trotsky gibiler bile Ka lemen' (Lensch ve Cunow'un ga-
utsky'ye politik olarak saldirmayi h§malannm degerlendirilmesi),
reddediyor ve devrimci ogeler ile Neue Zeit, XXXIII.2 (1915),
Kautsky ve taraftarlari arasinda s.33-42,71-81,107-16,138-46,
birligi ileri surmeye devam edi- burada s.llO-16'dandir. Son alin
yorlardi. Lenin'in partwi di§inda- ti, 'Sava§ Zamamnda Sosyal De
ki marksistlere gelince, Ka mokrasi' ise 'Die Sozialdemokra
utsky'nin bir 'ortodoks marksist' tie im Kriege', Neue Zeit,
olarak §ohreti herhalde 1917 XXXIII. 1 (1915), s. 1-8'dendir.
ECj ER §lMDi i§gi smifi eliti Avrupa kiiltiirii uluslarinin, en biiyuk oz
giir orgiitlerde birle§mi§, en giiglii, en uzak-goru§lii, en ozverili, en ce-
sur katmamysa, turn simflann en oz verili ve uzak-gorii§lii ogelerini
de bu sava§ima gekecektir, kendi saflanndaki en geri ogeleri egitecek
ve orgiitleyecek, onlan iyimserlik ve anlayi§la esinlendirecektir. Ken
di elitini kiilturun doruguna gikaracak ve butun dunya iizerinde, kole-
lik, somiiru ve bilgisizlikten dogan her turlu yoksulluga sonunda bir
son verecek muazzam ekonomik donii§iimii yonetebilecektir.
Bu yuce sava§imda ve bu zaferde pay sahibi olmaya gagnlanlara
ne mutlu!
Birikim ve Emperyalizm
(...) uretim siirecinin kesintisiz aki§i iiretimin ge§itli dallannm dog
ru oranda iiretim yapmasini gerektirir. Ancak, kapitalist iiretim tarzi
igerisinde, bu orantiyi bozacak siiregen bir durtu vardir; gunkii bu tarz
tikel bir alan igerisinde sanayi iiretimini tarimdan gok daha hizli geli§-
tirme egilimine sahiptir. Bir yandan bu, sanayi kesimini siirekli etkile-
yen ve ge§itli iiretim dallannm dogru orantisimn tekrar tekrar kendisi
ni yeniden olu§turdugu donemsel bunalimlarm guglu bir nedeni
durumuna gelir. Ama Ote yandan, sanayiye ve aynca tuketicilere gida
ve hammadde saglayan tarimsal alam genigletme hamlesi de kapitalist
sanayinin giderek artan genigleme yetisiyle, daha giiglii bir durum alir.
1 Ingilizce baskiya onsoz, 9ev. HJ. Stenning (Mancejter, 19217, s. 7. Ikinci Entemas-
yonal heyetinin raporu L'Internationale Socialiste et la Giorgie (Paris, 1921) ba$hkli
Kautsky'nin ii? makalesini; aslinda, kitabinin XII. ve XIII. boliimleri ile, 'Offensive
bolcheviste contre la Georgie’ ba§likh bir makalesinin i?ennektedir.
Kapitalizm ve Sosyalizm
PROLETARYANIN politik erki tarafindan desteklenen sosyalist bir
hiikiimet igin, kapitalist sanayileri te§vik etmek zorunda kalmak ne
denli giig bir gOrev olsa da, her Avrupa ulkesindeki sosyalistlerin kar-
§isinda bulunan bir gOrevdir. Bu uzak bir perspektif degildir, ergeg
olacaktir. giinkii en Onemli devletlerde proletarya artik Oylesine giig-
lenmi§ ve Ozbilinci de Oylesine artmi§tir ki, politik erke ula§masina
-demokrasiye kar§in degil, kesinlikle, demokrasi onun guciinu besle-
digi igin- gok kalmi§ olamaz.
Ku§kusuz, bol§evik anlamda bir diinya devrimine bel baglami§ de
gildir. BOyle bir devrim, tek ba§ina turn silahlari ve silahli gugleri de-
netledigi igin ve proleter olmayan turn simflara ve proietaryanin ko-
miinist olmayan kesimlerine silah vermeyi reddettigi igin erke gelen
bir komiinist partinin diktatoryasi demektir. Bu konjonktur Once Rus-
ya'da, sonra Macaristan’da, askeri gOku§un ardindan ortaya gikti. Pro
ietaryanin bir azinlik olarak, silahlardaki tekeli yoluyla degil; ancak
bir gogunluk olarak, bir demokrasideki ezici sayisiyla muzaffer bu
konjonktur yinelenmeyecektir.
Teslim edildigi iizere, sosyal demokrasinin demokratik perspektif-
leri §u anda elveri§li degildir. Her devrimi izleyen gerginlik ve yanxl-
samalardan-kurtulma dOnemi bu kez de yer aliyor. Dunya devrimi ye
rine, genel bir gericilikle (reaction) kar§i kar§iyayiz.
Ama uygar Avrupa'da higbir yerde sosyalizm, burjuva devriminin
1849'da ve Paris Komunu'nun 1871'de ya§adigi gibi, ezici bir yenilgi-
yi bugiin ya§ami§ degildir. Butun bu yenilgilerden sonra gericilik an
cak 10-12 (a dozen) yil surmu§tu; bu kez daha da kisa, belki de yal
nizca 2-3 yil olacaktir. Yalnizca bugunkunden daha giiglii degil, aym
zamanda, §imdiki devrimlerin dersleri ve proietaryanin yetenekleri-
nin sekiz saatlik i§ gunu, fabrika konseyleri ve gericiligi bile hareket-
siz birakacak ba§ka kazanimlar dolayisiyla, daha iyi geli§tirilme ola-
naklan sayesinde, gok daha basiretli ve olgun da olacak bir sosyal
demokrasinin turn uygar devletlerdeki zaferi ancak geciktirilebilir.
Birkag yil iginde sosyal demokrasi, kendi etkinlikleri igin bugiin oldu-
gundan gok daha iyi bir ekonomik temel bulacakUr, zira sava§in en
olumsuz etkilerinin iistesinden zamanla gelinebilecektir.
Zamanla, turn sosyalist hiikiimetler Gurcistan hukiimetinin kar§i-
la§tigi gugluklerin aymsiyla kar§ila§acaklardir. Devrimden almi§ ol-
duklan ders nedeniyle, kapitalizmin bir darbede ortadan kaldinlmaya-
cagim bileceklerdir. Sosyalist uretim ancak, dikkatli bir hazirliktan
sonra, kerte kerte uygulanabilir. Uretimin garklan bir engelle kar§ila§-
maz ve bOylece, toplumun tiimiinii Ozellikle proletaryayi, en korkung
yoksulluga siiruklemezse, kapitalist iiretim heniiz toplumsal la§uril-
mami§ iiretim dallarindan ve bir ku§ak boyu ayakta kalabilecek kimi
sanayi kollarinda yiiriitiilmeye devam ettirilmelidir.
Bu yiizden, her yerde, koskoca iiretim dallarinda kapitalist iiretime
izin verecek, hatta onu te§vik edecek sosyalist hiikumetler gorecegiz.
Ama, bu ko§ullarda proletaryanin yOnetimi kendisini nasil anlata-
bilir?
Kar durtiisu, alinan i§giiciinden arti deger sizdinlmasi sermaye ile
emek arasindaki uzla§mazligin biricik nedeni degildir. Bu uzla§mazh-
gi iiretim araglarindaki tekeliyle, emegin kar§isindaki sermayeye veri-
len erk de beslemi§tir. Her tur toplumsal i§birliginin yOnlendirilmesi
gerekir. Ancak, i§giler ya da tiiketiciler yonetenlerin yetenek ve bilgi-
sine giiven duyduklari igin degil, iiretim araglanna sahip oldugu igin
kapitalist, sanayinin kaptani durumuna gelir. Kapitalist i§letmede pat
ron ba§langigta, yalnizca i§letmeyi yonetmekle kalmayip, ona ki§isel
olarak hakim olan ve yasalarini da belirleyen bir otokratti. I§gi ise, bu
yasalarin yalnizca nesnesiydi, oznesi degil.
l§ginin sermayeye kar§i sava§imi yalnizca somiiriiye kar§i degil,
yani aru deger yaratilmasina kar§i degil, aym zamanda giri§imcinin
fabrikadaki sultasina, 'evdeki patron'un tutumuna da kar§idir.
Her iki tur sava§im da aynlmazdir ve birbiriyle sikica baglantili-
dir. Ama, elde edilen ilerleme herbir durumda gok farklidir. Bir du
rumda, sermayenin sultasimn kisitlanmasinda, kapitalizm var olmaya
devam ederken de gorunur bir ilerleme yapilabilir. Obiir durumda, i§-
gilerin somurulmesine kar§i sava§imda ise, ancak kapitalist uretim
alamna yonelik giki§lari artirarak ve toplumsalla§tirmanin geni§letil-
mesiyle ilerleme yapilir. Birincisi agismdan, ilerleme yuzyil once ba§-
ladi; ikincisi ise, §ur'da bur'da henuz ba§lami§ bulunuyor. t§verenin
fabrikadaki erki i§gi orgutlerinin ve devletin gucunun artmasiyla, gi
derek daha gok kisitlamyor. Ama i§gilerin somuriilmesi pek azalmi-
yor, hatta artma egilimi bile gOsteriyor. Her emek-koruma yasasi, her
fabrika denetmeni, her ba§arili grev, one gikan her sendika i§verenin
fabrikadaki erkini hafifletiyor. Devrim bu kisitlamalan Onemli Olgiide
artirmi§ ve hatta, bunlara, fabrika konseyleri bigiminde bir yenisini bi
le eklemi§tir. BOylece, gegen yiizyilda fabrika, giderek daha fazla, bir
otokrasiden bir anayasal monar§iye dOnu§tiiruliirken, aym zamanda
da, arti deger haddi yiikselmi§ ve bOylelikle, kar haddinin dii§me egili
mi tekrar tekrar frenlenmi§tir.
Bu bir rastlanti degildir. Sanayi kapitalizminin dunya gapindaki
buyuk tarihsel gOrevi emegin iiretici guciinii muazzam Olgude artir-
maktan ibarettir. Kapitalizm, kapitalizm Oncesi uretim yOntemleri kar-
§isindaki muzaffer giiciinii de buradan tiiretir. I§verenin erkine, ancak,
emegin uretkenligine zarar vermeyen kisitlamalar getirilebilir ve stir-
diiriilebilir. Burada akilda tuttugumuz onlemler ve kurumlar emegin
uretkenligini dii§urmez, yiikseltir. I§ginin i§gucunii ve zekasini artinr,
gogu kez onda bir gali§ma co§kusu, ait oldugu fabrika ve dalin ba§an-
sina yonelik bir ilgi dogrurur. Bunlar yalnizca i§gi iizerinde degil, i§-
veren iizerinde de egitsel bir etki yapar. Her kar§itliga hakim olmak
igin kafa yormaya gerek duymayan diktatoryal erkten daha uygun ve
daha yalin higbir §ey yoktur. Bir ku§atma altinda bir budala hiikiimet
edebilir §eklindeki, Cavour'un iinlii deyi§i, bir ku§atmanm yalnizca bir
ba§ka adi olan bir diktatoryamn bugiin co§kulu taraftarlari olan ogele-
rin oluruyla, aktanlabilir.
Bir i§veren bir diktator gibi davaranabilecegi ve buyruk verebile-
cegi zaman, fabrika yonetiminde yeteneksizliginin, dikkatsizligini ya
da pintiliginin tiim sonuglarinin sorumlulugunu (koku§mu§ yontemler
ve akildi§i i§ idaresi nedeniyle) daha da kolele§tirilmi§ olmasi gereken
i§gilere ve eldeki yetersiz malzemeye yikabilir. I§giler ve devlet i§ve-
ren kar§isinda guglii olduklari olgiide, onlarin i§verenden istemleri ve
ona kar§i direnme yetenekleri artar; daha dikkatlice ve daha akillica i§
idaresi yiirutiilebilir; i§veren en uretken donamm ve yontemleri kul-
lanmak igin daha gok gabalar; sizdinlan arti degerin daha gogu, iyile§-
tirmeler yapmak iizere kapitalist tarafindan biriktirilir. Boylelikle, pro
ietaryanin sermayeye kar§i attigi, ekonomik sagduyuya dayanan ve bu
yiizden makineleri pargalamayi ya da benzeri onlemleri amaglamayan
her ilerleme adimi emegin uretici giiglerini artirma igin giiglii bir diir-
tii saglar ve bu da, arti degerin ve somiiriinun artma egilimi demektir.
Paradoksal goziikse bile, i§gi sinifmin i§veren kar§isinda guciiniin
biiyiimesi i§gi sinifmin somuriilmesinde e§zamanli bir arti§i di§lamaz
hatta, buna yol bile agabilir.
Boyle bir biiyiimenin uretimin ilerlemesini ve geli§mesini engelle-
meyip, te§vik etmesinin nedeni budur. Kapitalist iiretim siirdiikge, ser-
mayenin sanayide bir kar gikarmasi gerekir, yoksa, aksi halde bir du-
raganliga girer ve bu, kapitalistten daha da fazla i§giye zarar verir,
gunku i§gi kendi meta-i§guciiniin kesintisiz sati§ina bagimlidir. Buna-
limlar ve i§sizlik i§ginin en kotii dii§manlaridir ve uretimi sabote ede
rek, bunalimi her tiirlii sininn otesinde artirarak, proletaryayi kurtar-
mayi amaglayan 'devrimciler'den daha* aptalcasi olamaz. Fabrika
konseyleri, aym emek koruma yasalarmin ve sendikalarin ba§ardigi
gibi, emegin Uretkenligini artirmayi ba§ardiklari zaman, iiretim siire-
cinde etkili olacaklar ve kuvvetli bir giig durumuna gegeceklerdir.
Onu du§urmeyi ve iiretim siirecini surekli engellemeyi amaglarlarsa,
derhal kendi sonlan da gelecektir.
Uretim zorunluluklan toplumun en kar§i-koyulmaz gereksinimle-
ridir. Bunlar en kanli terorizmden daha gUglii olduklarim kanitlami§-
lardir.
Kapitalist uretim siirdiikge, belli bir kar duzeyi zorunlulugu ve so-
miiriiyii artirma egilimi de var olmaya devam edecektir.
Ancak, kapitalist iiretimin yerini sosyalist uretim ve uretim aragla
rindaki ozel mulkiyetin yerini de toplumsal mulkiyet aldigi zaman, bu
zorunluluklan ve bu egilimleri ortadan kaldirmak miimkiin olacaktir.
Bu gegi§ olanagi ise ancak kapitalizmin ileri bir a§amasmda ortaya gi
kar; iiretimin turn kesimleri igin aym zamanda degil. Demiryollan,
madenler ve ormanlar, dogalan geregi, toplum miilkiyeti ve sorumlu-
lugu altmda olmaya daha uygundurlar; daha luks sanayiler ancak daha
sonra buna uygun duruma geleceklerdir. Bu yiizden, toplumsalla§tir-
ma yoluyla somiiriiniin kaldirilmasi butun sanayi igin birden degil, an
cak kerte kerte saglanabilir. Ote yandan, i§verenin erki uzerindeki se-
kiz saatlik i§giinii, fabrika konseyleri gibi birgok kisitlama sanayiin
biitiiniinde, bir anda getirilebilir.
l§gilere donmek ya da toplumun genel gikarlan igin kullanilmak
yerine kapitalist sinif tarafindan sahiplenilen toplumdaki arti deger
kitlesi, kapitalist uretim siirecinde i§gi simfimn giig kazanmasiyla
azalmayacak; yalnizca, kapitalist somurii alaninin giderek daha gok,
bireysel sanayi kollannin toplumsal la§tirilmasi yoluyla sinirlandinl-
masi olgiisiinde azalacaktir. Uretim araglannda kapitalist mulkiyet or
tadan kaldinlmazdan once, kapitalist uretimin yerinden sokulmemi§
ve belki de, henuz sokulememi§ oldugu yerde, sayica siirekli azalan
bu sanayi kollannda kan ve somiiriiyii kaldirmak butunuyle olanak-
sizdir. Karin kaldirilmasi, hatta onemli Olgiide kisitlanmasi bu kesim-
lerde genel bir uretim duraklamasi anlamina gelecektir. Uretimi tero-
rist eylemlerle harekete gegirmeye gaba harcanmasi durumunda, i§ler
yalnizca daha kotiile§ecektir. I§verenin fazlalik oldugu yerde, sanayi
toplumsalla§tinlmalidir. Ondan hala vazgegilemedigi yerde ise, tipki
ucretl i i§ginin iyi gali§maya zorlanamayacagi gibi, o da kendi i§ini
co§kulu ve makul bir tarzda yonetmeye zorla mecbur birakilmamaz.
Zor degil, yalnizca sonuca yonelik ilgi daha iyi kalitede gali§mayi gu-
venceye alir. Bu hem i§veren, hem de iicretli i§gi igin gegerlidir.
Butun bunlar gok devrimci gelmeyebilir, ama eger i§gi simfimn
kurtulu§u igin salt erk tasarrufu yeterli ve kapitalist ekonominin yasa-
lanm bilmek gereksiz olsaydi, Marks ya§aminin en iyi yillanni Kapi-
tal' i yetkinle§tirmeye hare am az ve bu da, i§gi simfimn Incil'i olarak al-
ki§lanmazdi.
Sosyalist bir hiikiimet bile bu yasalan dikkate almalidir. Bu ba
kimdan sosyalist ve sosyalist olmayan bir hiikiimet arasinda ayrim
yapmanm tek yolu §udur. Bir sanayi kolunun toplumsalla§tinlmasmin
iki yonu vardir. Birincisi, onun ekonomik geli§me duzeyi (sermayesi-
nin ve fabrikalarinin toplula§masi, i§veren ya da hizmetlilerce yoneti-
minin niteligi) ve ko§ullardir. ikinci, 50k belirleyeci olan yon toplum-
salla§tinlmada bir gikan olan smiflarin giiciidiir. Bir dizi yeni meslek
ve sanayi kolu uzun bir zamandir toplumsalla§Urilma agisindan olgun-
la§mi§lardir ve ivedilikle -yalnizca proietaryanin degil, toplumun gi-
karina uygun olarak- bunu gerekli kilmaktadirlar. Ama, taraftarlari
giigten (erkten) yoksun oldugu igin, toplumsalla§tinlma olmaz.
Ote yandan, sermayenin erki iizerinde, emegin iiretkertligini azalt-
mayip, artiracak bir dizi kisitlama vardir. Proletarya zorunlu giigten
yoksun oldugu siirece, bunlar uygulamaya konulmaz.
Proletarya sosyalist bir hukumeti erke oturtmaya yetecek gugte ol
dugu zaman, hem turn zorunlu toplumsalIa§tirma onlemlerini yiiriirlu-
ge koymak, hem de i§verinin istencine turn makul kisitlamalari getir-
mek olanakli olacaktir. Ama, fazla giiciin (erkin) sonucunu
abartmaktan ve yalnizca erke tasarruf etmenin turn istekleri kar§ilama-
ya yettigi, tiim gereksinimlere bir anda gare bulmaya yettigi gibi bir
du§unceye kapilmaktan her zaman sakinilmalidir. Sosyalist bir hiikii-
met, ekonomik bakimdan zorunlu ve olasi olanla kendisini sinirlandir-
masi gerektigini ve toplumu, proletaryayi, onun daha yiiksek ya§am
bigimlerine dogru ilerlemesini tehlikeye atmaksizm, bu simrlari g5-
zardi edemeyecegini her zaman bilmelidir. Her uzmanla§tirma onlemi
igin, sanayi kolunun durumunu, onun elindeki kaynaklan ve kapasite-
leri tam olarak irdelemelidir. Her sinirlandirma igin, i§verenin istenci
ne dayatma yapmali, bunun emek uretkenligini azaltip, azaltmayaca-
gini dikkate almalidir. Ulkenin uretici guglerini siirekli geli§tirmeye
gabalamali ve bunun, sosyalist arag ve yontemlerle heniiz miimkiin ol-
mamasi olgiisunde, bu amaca ula§mak igin kapitalist onlemlere izin
verilmeli, hatta belli ko§ullarda bunlar te§vik edilmelidir.
Gurcistan sosyal demokrat hiikiimeti bu ilkeleri kilavuz edinmi§tir
ve boylece, buyiik ustalarimizin, Marks ve Engels'in zeki bir ogrencisi
oldugunu kamtlamaktadir. Sosyal demokrat bir hukumet erke geldi-
ginde, aym ilkeleri izlemek durumunda kalacaktir ve Gurcistan dene-
yiminden gok §ey ogrenebilir.
Sosyalist bir hiikiimetin biricik gorevinin sosyalizmi uygulamaya
sokmak oldugu du§iincesi marksist degil, onmarksist (premarksist),
iitopik bir ulkiidiir. Sosyalizmi, yetkin bir toplumun ideal bir goriinu-
mii olarak temsil eder. Tiim ideaJ anlayi§lar gibi, bunun da dogasi gok
yalindir. Bir kez du§iiniildugiinde, her yerde ve her ko§ulda bu ideali
gergekle§tirmek igin ancak zorunlu erk gerekir. Erk hemen bu sonucu
uretmedigi zaman ise, bu ya ihanetten ya da korkakliktan ileri gelir.
Sosyalist bir hukumetin biricik gOrevi ideal sosyalizm anlayi§im uy-
gulamaya koymaktir. Erki mutlak oldugu olgiide, derhal boyle davra-
nabilecektir.
Sosyalizmin gorevlerine ili§kin bu anlayj§ marksizm tarafindan
butiiniiyle donii§tiirulmu§tur. Marksizmin hareket noktasi kapitalist
uretim ko§ullarinda, sanayi kapitalizminin iiriinii olan proletaryanin
verdigi sinif sava§imidir. Sosyal demokrasinin gorevi proletaryanin fi-
ziksel, dii§unsel, ahlaki ve orgutleyici guglerini yiikseltmek ve aynca,
bireysel proleter sava§imlara yOntem ve plan getirmektir. Bu ise, pro
letaryanin, kendisini tek ba§ina doyumsatabilecek ve sava§imlanna
bir son verebilecek toplumsal ve ekonomik amaglarla tani§masini ge-
rektirir: iiretimin salt bir aleti olmaktan efendisi durumuna gelecek
olan i§gi simfimn kurtulu§u. Qah§an siniflar yalnizca sanayi proletar-
yasini degil, aynca koyliileri, zanaatgilan ve entelektiielleri de kapsar.
Ama yalniz proletarya bu geli§medeki en guglu ve en guvenilir itici
giicii olu§turur.
Bu amag sosyalist hareketin sonul eregidir. Yururliikteki uretim
bigimlerine, simflann goreli guciine, onlann orgiitlenme duzeyine, ze-
ka ve egitimine, vb. bagli olarak, bu ge§itli bigimlerde gergekle§tirille-
bilir. Sosyalizmin bigimleri farkli iilkelerde, farkli zamanlarda ve
farkli uretim kollannda Onemli Olgiide degi§ebilir. Bunlara hep var
olan uretim bigimleriyle ve bunlarin daha da geli§tirilmesiyle ilintili
olmalidir. Bunlarin hepsinde ortak olacak tek §ey; iiretim araglarimn
ozel sahipligi ve ozel kar etmek igin, pazara yOnelik Ozel iiretim yeri
ne, toplulugun -bu ister devlet, ister belediye, isterse tuketici koopera-
tiflferi olsun- gereksinimlerini kar§ilamak amaciyla uretim araglarimn
kamusal sahipligi ve kamu kurulu§lannca yOnetim olacaktir. Sosyalist
iiretim ba§tan tasavvur edilmi§ yetkin bir topluma ili§kin ideal bir an-
layi§in gergekle§tirilmesi degil, dalgalanan bir geli§me surecinin sonu-
cudur; ba§ka bir geli§meyi di§layan ya da gereksiz kilan bir sonug de
gil, yalnizca, yeni bir tur toplumsal geli§me igin hareket noktasi
olu§turan bir sonugtur.
Bugiin bile, yakinla§an sosyalist uretim tarzini gOruntiilemeye ga-
balayabiliriz ve gabalamaliyiz; ancak, gergekligin her zihinsel imge-
den butiinuyle farkli olacagi da her zaman animsanmalidir. En tuketici
ara§tirmalar bile, gelecegin geli§mesine katilacak turn etkenleri ortaya
koymayi ve bu Ogelerin (agents) herbirinin ne denli biiyiik bir Onem
ta§iyacagini kesin olarak degerlendirmeyi asla ba§aramayacaktir. §im-
diki durumun daha temelli ara§Urilmasi gcleccgin daha iyi anla§ilma-
sma yol agacaktir. Ama gelecek toplumun bigimleri olasilikla ongflre-
bildigimizden hep daha ge§itli olacak ve siirekli bir §ekilde bugiin hi?
tasavvur edemedigimiz yeni etkenler ortaya gikacaktir. Bu alanda bu
yuk siirprizler ya§ayacagiz.
Ancak, sosyalizmin sonul eregi bizim igin buyiik bir Onem ta§iyor.
Proletarya davasmin savunuculara kendi gundelik politik ve ekono
mik pratiklerinde geli§kilerden ve giig kaybmdan kagmmaya ne denli
hazir olurlarsa ve gali§an halkin durumunun iyile§tirilmesini ve kurtu-
lu§unu ne denli hizli ve daha az ozveriyle gergekle§tirirlerse, kendi is-
tem ve onlemlerinden herbirisine, bunlardan bekledikleri dolaysiz so-
nuglarla degil, bunlarin sonul erege katki yapip yapmamasi
olgiisunde, o denli daha gok ula§acaklardir.
Belirtilmi§ oldugumuz.gibi, emek iiretkenliginin geli§imi iiretim
araglannda mulkiyet ili§kilerinin d5nu§umu sonul eregiyle ve gali§an
kitlelerin en geni§ ozyonetiminin, anlatim ve orgiitlenme ozgiirlugu-
niin yaratilmasiyla, ortiik bir §ekilde ilintilidir.
Bu anlayi§ agismdan, sosyalistlerin sosyalizm kar§ismdaki gorevi
onmarksist sosyalizm agismdan gok farkli bir bigim alir. Sosyalist bir
iiretim sisteminin ve toplumun yapilandinlmasi §imdi sosyalistlerin ne
biricik, ne de bu donemde, birinci gorevidir. Bunun yerine, boyle bir
sistem onlarin eylemleri sonunda ortaya gikar, onlarin turn etkinligi-
nin sonucu olur. Her durumda onlann gorevi proletaryayi yiikseltmek
ve giiglendirmek, onun ekonomik siirece ve ereklerine ili§kin ongorii-
§iinii doruguna gikarmak ve emek uretkenligini geni§letmektedir.
Her sosyalist partinin gorevi budur. O nedenle, sosyalist partiler
her yerde, hatta her sanayi proletaryasma halihazirda sahip olmalan
ko§uluyla, sosyalist uretimin onko§ullannm henuz bulunmadigi ulke
lerde bile zorunlu ve olasi duruma gelmektedirler.
Bir sosyalist parti politik erki kazandigi ve sosyalist bir hiikiimet
olu§turmayi ba§ardigmda, bu konum higbir §ekilde diizeltime girme-
yecektir. Boyle bir hiikiimetin dolaysiz gorevi de proietaryanin erkini,
giiciinii ve anlayi§ini artirmak, kapitalistleri devletin denetimine sok-
mak ve emek uretkenligini geli§tirmek olacaktir; ama her durumda,
kapitalizmi biitiin olarak derhal ortadan kaldirmak ve sosyalizmi kur-
mak olmayacakur. Sosyalizmin ne olgude getirilebilecegi, iilkenin
ula§tigi olgunluk diizeyine baglidir
Sosyalist bir hiikiimetin gorevleri boyle anla§ilirsa, o zaman, eko
nomik bakimdan zayif olan ulkelerde bile boyle bir hiikiimetin varligi
marksist kuramla bagda§ir bir durum alir; bu kurama gore, sosyaliz
min onko§ullan yalnizca, oldukga geli§mi§ kapitalizmde bulunmak
durumunda degildir. Ekonomik bakimdan geri ko§ullarda bile, eger
devlet demokratikse, eger sanayi proletaryasi zeka ve Orgiitlenme ba-
kimindan, kendi erklerini demokrasi iginde ve demokrasi yoluyla yii-
riiten Obur simflar kar§isinda ustunse, eger sosyalist hukumet her za
man kendi erkinin smirlanmn farkinda olursa, eger kendi elindeki giig
ve kaynaklarla ba§arabileceginden fazlasina gabalamazsa ve son ola
rak, eger uretici gugleri, proletaryayi giiglendirecek §ekilde geli§meye
hevesliyse, sosyalist bir rejim olasidir. BOylelikle proletaryanin Ozel
gikarlanmn savunucusu olmaktan, bir biitiin olarak toplumun gikarla-
rimn savunucusu durumuna gelir. BOylece de, ulusun gogunlugunun
destegini arkasina alabilir ve koruyabilir.
BOyle bir hukumet, usta olan (master) smirlandirmayla kendisini
ortaya koyar ilkesini kilavuz edinmelidir. Etkinligini ekonomik agidan
zorunlu ve olasi olanla sinirlandirmayip, yalnizca, proletaryanin ge-
reksinimlerinin ve birgok yolda§in ta§idigi erk hirsinin etkisinde ka-
lan, bOylece de, a§iri radikalizme dii§en bir sosyalist hukumet, bu tiir
bir sosyalist hukumet proletaryanin kalici kurutulu§una ve uretici giig-
lerde bir arti§i asla ba§aramayacaktir. Her zaman yeni bir kullukla,
uretici giiglerin tarn olarak pargalanmasiyla sona erer bu ve sonul ere-
gin de belirsiz bir sure eretelenmesi anlamina gelir.
Gurcistan hiikiimeti ustaca simrlandirma yOntemini segmi§, iilke
ve proletarya da bundan kazangli gikmi§tir.
Ekonomik bakimdan geri bir ulkenin sosyalizm bigimlerinin geli-
§iminde asla bir Oncii durumuna gelemeyecegi dogrudur. Bu bakim
dan, marksizmin diizeltilmesi gerekmiyor. Ancak, ingiltere ve Alman-
ya gibi, oldukga geli§mi§ ulkeler, Ogrettikleri ders nedeniyle, geri
ulkelerde hizla kabul gOrecek ve taklit edilecek kamu i§letme model-
leri geli§tirebilirler. Ancak, oldukga geli§mi§ ulkeler sosyalist bir reji-
me ula§abilirlerse, onlann yardimi geri ulkelerdeki uretici giiglerin da
ha gok geli§mesinin kapitalist degil de, yalnizca sosyalist bigimler
almasim saglayabilir ve kapitalist sOmiirii alanmin gcni§letilmesini
engelleyebilir. (...) \
Terorizm ve Komiinizm
MiUksuzle$tirme ve Orgiitlenme
DEVRIM SAVA§IN bir sonucu olarak dogdu. Askerler yorulmu§lar-
di ve artijc sava§mak istemiyorlardi. Bol§evikler sava§i surdurmek
kar§isindaki bu gOniilsiizliigun en kararli temsilcileri oldular. Alman
askeri otokrasisine yardimci olup olamayacagina bakmaksizin, ordu-
nun elindeki tiim araglarla birlik c dagitilmasi igin gali§tilar. Aslinda,
bu sonuncusunun (Almanya) sava§i kazanmamasi ve sonugta, Alman-
ya'da bir devrimin gikmasindan bol§evikler sorumlu tutulamazdi.
Ordunun toptan gokmesi alt siniflara tarn bir Ozgurluk verdi. Dola-
yisiyla, koyliilcr biiyiik 5zel malikanelerin derhal pargalanmasi ve
Ozel miilkiyet olarak kendi aralannda dagiulmasi isteminde bulundu-
lar. Bu buyiik malikaneleri koyliiluge devretmekten kaginmak olanak-
sizdi; ama bu, sistemli ve biiyiik-olgekli i§letmenin teknik kazanimla-
rirn asgarile§tirmeyecek bir bigimde yapilabilirdi. Oysa bu, zaman
gerektirecekti ve koyliilcr ise beklemeyi reddediyorlardi.
Bol§evikler kirsal alanda anar§inin saltanatini ba§ibo§ birakarak ve
her topluluga ozgiirliik vererek, koyliilcrin destegini kazandilar; so-
nugta, toprakh malikaneler en kaba tarzda pargalandi. Bu ise teknik
gerilmelere ve daha iiretken donammin pargalanmasina yol agti. Ne
var ki, buna kar§ihk koyliilcr de kentlerde bol§evikleri serbest birakti-
lar ve onlar, i§gi kitlesinin destegini benzeri bir §ekilde, yani gergek
ko§ullardan 50k, salt onlarin isteklerine kulak vererek kazandilar.
Proletarya a?lik gekiyordu. Kendisini ezilmi§ ve somiirulmii§ ola
rak duyumsuyordu. Kapitalist boyundurugun derhal kinlmasmi ivedi
bir §ekilde talep ediyordu. Bu istemlerin kar§ilanmasi ara§Urma ya da
du§unme igin zaman birakmiyordu. Rus kapitalizminin biltiin gatisi,
birkag agir darbeyle parga parga edildi.
Kapitalist iiretim sisteminin yerini sosyalist bir sistemin almasi iki
soruyu getirir: Miilkiyet ve orgiitlenme. Uretim araglarimn Ozel sahip-
liginin kaldmlmasini ve kamu, komiinal ya da kooperatif sahiplik bi-
giminde, ortak sahiplige gegilmesini gerektirir. Ama aynca, i§in ve
bunun i§levlerinin kapitalist orgutlenmesinin yerini, siki bir ekonomik
birlik igerisinde, toplumsal orgiitlenmenin almasim da gerektirir.
Bu iki d 6nii§iimden en yalmi miilkiyetle ilintili olanidir. Bir kapi-
talisti mulksuzle§tirmekten daha kolay bir§ey yoktur. Bu salt bir erk
sorunudur ve ba§ka temel toplumsal gereksinimlerle ilintisizdir. Sana
yi kapitalizminin varligindan gok Once, hatta kapitalizmin yalmz tica-
ret ve tefecilikten ibaret oldugu zamanlarda bile tiiccarlann, bankerle-
rin ve para-tacirlerinin feodal agalar, prensler ve hatta halkin kendisi
tarafindan mulksuzle§tirilmesinin omeklerine rastlanabilir. (...)
BtYOGRAFtLER
K . K au tsk y , 'M ein L eb en sw erk ', bkz. K autsky, B . (ed.), E in L eb en fur d en Sozia-
lism u s. E rin n eru n g en an K arl K autsky (H an n o v er, 1954); d a h a o n ce $urada
? ik u . D: F. M ein er (ed.), D ie V o lk sw irtsc h aftsleh re der G eg en w a rt in der
S elb std arstellu n g (L eipsiz, 1924).
K. K au tsk y , E rin n eru n g en u nd E rd rteru n g en , (ed.) B. K au tsk y (T he H ague, 1960).
B. K au tsk y , 'P erso n lich e E rin n eru n g en an m ein e V ater', A rb eiterk a le n d er (V ienna,
1954) pp. 106-22.
YAZI§MALAR
F rie d rich A d ler, (ed.), K arl K autskys B riefw echsel m it V icto r A d ler (V ienna,
1954).
B. K au tsk y , (ed .), F rie d rich E n g els B riefw echsel m it K arl K au tsk y (V ienna,
1955).
Jr. K arl K au tsk y , (ed.), A u g u st B ebels B riefw ech sel m it K arl K autsky (A ssen,
1977).
L u ise K atu stky , (ed.), R o sa L u xem burg. L etters to K arl an d L u ise K autsky from
1896 to 1918, 5 ev. L o uis P. L ochner. (N ew Y ork, 1925).
1880
D er E in flu ss d e r V o lk sv erm eh ru n g , a u f d e n F o rtsch ritt d er G ese llsc h a ft u n tersu ch t
(V ien n a).
Irland. K u ltu rh isto risch e S k izze (L eipzig).
1883
'D ie so zialen T rieb e in d e r T ierw elt', N Z , I, pp. 2 0 -7 ,6 7 -7 3 .
1884
'D ie so zialen T rieb e in d e r M en sch en w e lt', N Z , II, pp. 13-19, 49-5 9 , 118-25.
1887
K arl M arx' o k o n o m isch e L eh ren. G em ein v erstan d lich darg estellt erlau tert (S tu tt
g art), (E , 1925).
1888
‘ T hom as M o re und se in e U to p ie (Stuttgart).
1889
D ie K lasscn g eg en satze von 1789. Z u m h u n d ertjah rig en G ed en k tag d e r g ro ssen
R e v o lu tio n (S tuttgart).
1890
D er A rb eitersch u tz, b eso n d ers d ie in te r n a tio n a l A rb eitersch u tzg esetzg eb u n g und
d er A ch tstu n d en lag (N u m b erg).
1892
D as E rfu rter P ro g ram m in sein em gru n d satzlich en T eil erlau tert (E , 1910).
G ru n d satze und F o rd eru n g en d e r S ozialdem okratie. E rlau teru n g en zu m E rfu rter
P ro g ram m von K arl K autsky und B runo S ch o lan k (K. K autsky: I.
G ru n d satzlich er T eil, pp. 3 -2 7) (B erlin).
1893
D e r P arlam en tarism u s, d ie V o lk sg esetzg eb u n g und d ie S oziald em o k ratie (S tu tt
gart).
1895
D ie V o rlau fe r des N eu eren S o zialism us. I. T eil: V on P lato bis zu d en W ie-
derstau fern ; 2. T eil: V o n T h om as M ore is zu m V o rabend d e r franzdsischen
R e v o lu tio n (S tuttgart) (E , 1897: Y aln izca K isim 2).
F riedrich E n g els. S ein L eb en , sein W irken, seine S chriften (B erlin) (E. 1899).
'D arw in ism u s und M arx ism u s', N Z , X III. 2, pp. 709-16.
'D ie In tellig en z u nd d ie S o ziald em o k ratie', N Z , X III. 2 , pp. 10-16, 43-9, 74-80.
'U b er d ie A g rarfrag e a u f d em P arteitag d e r S P D ' (B reslau, 1895) P ro to k o ll, pp.
124-7, 149, 167.
1987
K on su m v erein e und A rb eilerb ew eg u n g (V ienna).
1898
'A ltere und n eu ere K o lo n ialp o litik ', N Z , X V I. 1, p p. 7 6 9 -8 1 , 801-16.
'K iaotsch au ', N Z , X V I. 2, pp. 14-26.
1899
D ie A g rarfrag e. Bine U b ersich t liber die T endenzen d e r m o d em en L an d w irtsch aft
und d ie A g rarp o litik d e r S o zialdem okratie (Stuttgart).
B em stein u nd das so riald em o k ratisch e P rogram m . E in e A n ti-K ritik (Stuttgart).
'R eden zu r B em stein -D eb atte a u f d em P arteitag d e r S P D ' (H an n o v er, 1899) P ro to
ko ll, p p . 1 6 5 -7 1 ,2 1 8 ff.
1901
H andelsp o litik u n d S o ziald em o k ratie. P opiilare D arstellung d e r h andelspolitischen
S treitfrag en (B erlin).
1902
D ie so ziale R e v o lu tian . 1. S o zialrefo rm und so ziale R e v o lu tio n II. A m T ag e nach
d e r R e v o lu tio n (B erlin) (E, 1903).
1903
D ie S o ziald em o k ratie u nd d ie k ath o lisch e K irche (B erlin) (E, 1903).
1905
'P atrio tism u s, K rieg und S o ziald em o k ratie', N Z , X X III. 2, pp. 343-8, 364-71 (E,
1905).
1906
E th ik und m aterialistisch e G esh ichtsauffassung. E in V ersu ch (E , 1907).
'L eben, W issen sch aft und E th ik ', N Z , X X IV . 2, pp. 5 16-29.
'R eden Uber d en p o litisch en M assen streik a u f dem P arteita g d e r S P D ' (M annheim ,
1906) P ro to k o ll, pp. 256-9, 3 03 ff.
1907
P atrio tism u s und S o ziald em o k ratie (L eipzig).
S ozialism u s und K o lo n ialp o lid k (B erlin ) (E , 1975).
T rie b k ra fte und A u ssich ten d e r ru ssisch en R ev o lu tio n ', D er K a m p f (V ien n a), I,
pp. 2 84-90, 324-33.
■Rede iib er d ie K o lo n ialp o litik a u f d em In te m a tio n a le n S o zialisten -K o n g ress'
(S tu ttg art, 1907) P ro to k o ll, p. 3 4 ff.
1908
D er U rsp ru n g des C h risten tu m s. E in e histo risch e U n tersu ch u n g (S tuttgart) (E,
1917).
D ie histo risch e L eistu n g v o n K arl M arx. Z u m 25. T o d estag e d es M eisters (B erlin).
1909
D er W eg z u r m acht. P o litisch e B etrach tu n g en Uber das Ilin e in w ach sen in d ie R e
volution (B erlin) (E, 1909).
1910
V erm eh ru n g und E n tw ick lu n g in N a tu r und G esellsch aft (Stuttgart).
•Was nun?', N Z , X X V III. 2, pp. 3 3-4 0 , 68-80.
'E ine n eu e S trateg ic', N Z , X X V III. 2, pp. 3 3 2 -4 1 ,3 6 4 -7 4 , 412-21.
1911
T ak tisch e S tro m u n g en in d e r d eu tschen S o ziald em o k ratie (B erlin).
'F inan zk ap ilal und K risen', N Z , X X IX .l, p p. 6 2 0 -7 ,6 5 2 -6 2 , 684-97.
1912
'D ie A k tio n d e r M asse', N Z , X X X .l, p p . 4 3 -9 , 7 7 -8 4 , 106-17.
1914
D er p o litisch e M assen streik . E in B eitrag zu r G esch ich te d er M assenstreik diskus-
sio n en in n erh alb d er d eu tsch en S o ziald em o k ratie (B erlin).
'D e r K rieg', N Z, X X X II. 2, p p . 843-6.
'D ie V o rb ereitu n g des F rie d en s', N Z , X X X II.2, pp. 876-82.
'D er Im perialism us', N Z , X X X II. 2, pp. 9 0 8 -2 2 (E, 1970: 4. kesim N ew L e ft R e v i
ew , C. 59, s. 4 1 -6 'd a 9 evrildi).
1915
N atio n alstaat, im p cria listisch er S taat und S taaten b u n d (N um berg).
D ie In tem atio n a litat und d e r K rieg (B erlin). A y n c a : N Z , X X X III. 1, pp. 225-50.
'D ie S oziald em o k tarie im K rieg e', N Z , X X X III.l, pp. 1-8.
'Z w ei S chriften zu m U m lem en ’, N Z , X X X III. 2, pp. 3 3-42, 71-81, 107-16, 138-46.
1916
D ie V ereinigen S taaten M itteleu ropas (S tuttgart). A y n c a ; N Z , X X X IV .l, pp. 423-
9, 4 5 3 -6 8 ,4 9 4 -5 0 4 , 522-34.
1917
S erbien und B elgien in d er G esch ichte. H istorische S tudien z u r F rage d e r N ationa-
litaten und d e r K rieg sziele (S tuttgart). A y n c a : N Z , X X X V . 2, p p. 289-99,
3 1 3 -1 9 ,3 4 0 -9 , 364-72, 3 9 0 -9 ,4 3 3 -4 2 ,4 8 1 - 9 1 ,5 2 9 -3 7 , 553-66.
E lsass-L o th rin g en . E in e h isto risch e S tudie (Stuttgart).
D ie B efreiung d e r Natdonen (S tu ttgart). A y n c a : N Z , X X X V .2, p p. 145-53, 177-89,
193-200, 2 2 8 -3 4 , 2 4 1 -9 , 273-81.
'D er im p erialistisch e K rieg', N Z , X X X V .l, p p . 4 49-54, 475-87.
'Im perialism u s u n d reak tio n are M asse', N Z , X X X V . 2, pp. 102-15.
M anifest, b esch lo ssen a u f d e m G rU ndugs-P arteitag d er U S P D (G otha).
P ro to k o ll (1921) p p . 79-82.
1918
K riegsm arxism us. E in e th eo retisch e G ru n d leg u n g d e r P o litik d es 4. A ugust, in
M arx-S tudien, IV , Bd. 1, H alb bd (V ienna).
S o ziald em o k ratisch e B em erk u n g en z u r U b erg an g sw irtsc h aft (L eipzig).
D em o k ratie o d e r D ik tatu r (B erlin).
D ie D iktaturs d es P ro le ta riats (E , 1919).
1919
T errorism u s und K om m u n ism u s. E in B eitrag z u r N atu rg esch ich te d er R evolution
(B erlin) (E , 1920).
D ie S o zialisieru n g d e r L an d w irtsch aft (B erlin).
W as is t S o zialisieru n g ? R eferat, a u f d em 2 R eich sk o n g ress d e r A .-, S.- und B.-
R a te a m 14 A pril 1919, P ro to k o ll (B erlin).
W ie d e r W eltkrieg entstand. D arg este llt n ach d em A ktenm aterial d es D eutschen
A u sw artig en A m ts (B erlin ) (E, 1920).
D ie d eu tsch en D o k u m en te z u m K riegsausbruch. Z usam m en g estellt von K. Ka-
utsky Im A u ftrag e d es A u sw artig en A m tes n ach g cm ein sam er D urchsicht m it
K. K autsky hrsg. v o n G ra f M ax M ontgelas und W . Schiicking, 4 vols (C har-
lo tten b u rg ) (E, 1924).
1920
D ie In tern atio n ale (V ienna).
D elbriick und W ilh elm II. E in N ach w o rt z u m ein em K rieg sb u ch (B erlin).
1921
V on d e r D em o k ratie zu r S taatsklaverei. E ine A u sein an d ersetzu n g m it T rotzki
(B erlin).
G eo rg ien . E in e so z iald em o k rad sch e B auernrepublik. E in d riick e und B eobachtun-
g en (V ien n a) (Ii, 1921).
R o sa L u x em b u rg , K arl L ieb k n echt, L eo Jogiches. Ih re B e d eu tu n g fUr die d eu tsch e
S o ziald em o k ratie. E in e S k izze (B erlin).
D ie p ro letarisch e R e v o lu tio n u nd ih r P ro g ram m (B erlin -S tu ttg art) (E, 1925).
M ein V erh altn is z u r U n ab h an gigen S o ziald em o k ratisch en P artei. E in R u ck b lick
(B erlin).
1923
D ie M a rx sch e S taatsau ffasu n g im S p ieg elb ild eines M a rx isten b eleu ch tet (Jena).
1925
D ie In tern atio n ale und S o w jetru ssland (B erlin).
'D as Ile id e lb e rg e r P rogram m . G ru n d satzlich er T eil', pp. 5-26, bkz. D as H eidelber-
g er P ro g ram m . G ru n d satze und F o rd e ru n g en d e r S o zial d em o k ratie (B erlin).
1927
D ie M aterialistisch e G esch ich tsau ffassu n g , 1. B and: N atu r und G esellsch aft; 2,
B and: D er S taat und d ie E n tw ic k lu n g d e r M e n sc h h e it (B erlin).
1928
W eh rfrag e u nd S o ziald em o k ratie (B erlin).
1930
D er B o lsch ew eism u s in d e r S ack g asse (B erlin) (E, 1931).
1931
'S o ziald em o k ratie und B o lsch ew ism us', D ie G esellsch aft, V III. 1, pp. 54-71.
'D ie A u ssich ten des F u n fjah resp lanes', D ie g esellschaft, V III, 1, pp. 255-64.
'D as b o lsch ew istisch e K am el', D ie G esellsch aft, V III.2, pp. 342-56.
'D ie A u ssich ten des S o zialism u s in S ow jetrussland', D ie G esellsch aft, V III.2, pp.
420-44.
1932
K rieg und D em o k ratie. E in e histo risch e U n tersu ch u n g und D arstellung ih rer
W ech selw irk u n g en in d e r N euzeit. E rstes Buch. R e v o lu tio n sk rieg e (Berlin),
k o m m u n ism u s und S o ziald em o k ratie (B erlin).
1933
N eue P ro g ram m e. E in e k ritisch e U ntersuchung (V ienna-L eipzig).
1934
G ren zen d e r G ew alL A u ssich ten u n d W irkungen b ew affn eter E rhebungen des
P ro le ta riats (K arlsbad).
1937
S ozialisten und K rieg. E in B eitrag zur Ideengeschichte des S ozialism us von den
H ussiten bis zu m V o lk erb u n d (Prague).
KITAPLAR
K ari K au tsk y zu m 7 0 G eb u rtstage. D ie G esellschaft 6 zel sayisi, ed. R. H ilferding
(B erlin, 1924).
K arl K au tsk y , d e r D en k er und K am pfer. F estgabe ( o f D er K am p f) sein em sieb-
zig sten G eb u rtstag (V ien n a, 1924).
D er leb en d ig e M arxism us. F estg a b e zum 70 G eb u rtstag e von K arl K autsky, ed. O.
Je n ssen (Jen a, 1924).
H. A ren z, e t al., K autsky. M a rx istisch e V erg an g en h eit d e r S P D ? (B erlin, 1976).
N ., B u k h arin , K arl K autsky und S ow jetrussland. E in e A n tw o rt (V ienna, 1925).
H . F . H elm o lt, K autsky d e r H istoriker. E in e k ritisch e U n tersu ch u n g (C harlotten-
burg, 1920).
W . H o lzh eu er, K arl K au tsk y s W erk als W eltanschauung. B eitrag zur Ideologie der
S o ziald em o k ratie v o r d e m ersten W eltk rieg (M unich, 1972).
John H. K au tsk y , T h e P o litical T h o u g h ts o f K arl K autsky, T e z (H arvard, 1951).
K arl, K orsch, D ie m aterialistisch e G esch ich tsau ffassu n g : E in e A usein an d erset-
zung m it K arl K au tsk y (L eipzig, 1929).
R. W . R e ic h ard , K arl K au tsk y and the G erm an S o cial D em o cratic P arty , 1863-
1914, T e z (H arv ard , 1951).
M assim o L. S alv ad o ri, K arl K au tsk y an d th e S ocialist R e v o lu tio n 1880-1938,
?ev. Jo n R o th sch ild (L o n d o n , 1979).
G ary P . S teen so n , K arl K au tsk y 1854-1938: M arx ism in th e C lassica l Y ears (P itt
sburgh, 1979).
M arek W ald en b erg , P o lity c z n a K aro la K au tsk y 'eg o w o k resie sporu zu revizjoniz-
m em (1 8 9 8 -1 9 0 9 ) (K arl K autsky'nin, R e v iz y o n iz m le T a rtijm a si D onem indeki
P o litik D ii§iinceleri, 1 8 98-1909: tn g ilizce o zet) (C racow , 1970).
W o lfram W ette, K rieg sth eo rien d eu tsch er S ozialisten. M arx, E ngels, L asalle,
B ern sein , K au tsk y , L u x em b u rg . E in B eitrag zu r F rie d en sfo rsch u n g (Stuttgart,
1971).
MAKALELER
H. B rill, 'K arl K au tsk y , Z e itsc h rift fu r P o litik (1954) p p. 211-40.
R. H ilferd in g , 'K arl K au tsk y und sein W erk', V orw arts (16 O c to b e r 1924).
Jo h n H . K au tsk y , 'J. A . S ch u m p eter v e K arl K autsky: Ko§ut E m p e ry alizm K uram -
la n ', M id w estern Jo u rn a l o f P o litical S cience (1961) p p. 101-28.
G. L u k acs, 'B em stein 'in Z aferi: K arl K au tsk y 'n in 7 0 Y a§giinti § erefin e Yazilrra§
D en em eler U stiin e N o tlar, D ie In tern atio n ale (1924) pp. 21-2; bkz. P olitical
W ritin g s 1919-1929 (L o n d o n, 1972) p p . 127-42,
E. M atth ias, 'K autsky u n d d e r K au tsk y an ism u s. D ie F u n k tio n d e r Ideologie in der
d eu tsch en S o ziald em o k ratie v o r d em ersten W eltk rieg ', bkz. M arxism us-
S tudien, Z w eite F o lg e (1 957) pp. 151-97.
U lla P len er, 'K arl K au tsk y 's O p p o rtu n ism u s in O rg an isatio n sfrag en (1900-1914).
Z u r E n tsteh u n g des Z cn trism u s in d e r d eu tsch en S o ziald em o k ratie', B eitrage
zu r G esch isch te d e r d eu tsch en A rb eiterb e w eg u n g (1961) pp'. 349-70.
U rsu la R atz, 'K arl K au tsk y u nd d ie A brU stungskontroverse in d er d eu tsch en S ozi
ald em o k ratie, 1911 -1 9 1 2 ', Intern atio n al R ev iew o f S ocial H isto ry (1966) pp.
197-227.
M . R u b el, 'L e m ag n u m o p u s d e K arl K autsky', L a R e v u e S o d a lis te (1955) pp. 4-
14, 275-91.
Proletarya Diktatoryasi ve Donek Kautsky'-
y i, ya okumus ya adini duymussunuzdur. Lenin'in
sivri oklarmi yolladigi Kautsky'den simdiye kadar
bir tek satir okudunuz mu? Bu soruya, hemen turn
dunyadan gelecek yanitlar uc asagi bes yukari
benzerdir: H ayir.
Y a , Lenin'in revizyonist, Kautsky'nin mark-
sizmi savunur oldugu yorumunu duysaniz tepkiniz
ne olurdu? Artik bircok seyin degismekte oldugu
2 000'lere dogru, silinmis tartism alar'a d a, hie gun
isigina cikamamis dusuncelere de ihtiyac v a r.