You are on page 1of 161

KAUTSKY

Ui.M ollu'i sib ib*m!


(07 j p b g r i u n b i o u X 3iCJ

rm b m jsjov f b z h z i i i j z 311

('i 3 r b i l n d £ *13!;

312 3 i w ^ i n o r r t a b l i j S v . ,

n alb m jx n fi nagnurririi';

fs n a b f if iJ B n s g ^ O ( b e n 3 i n

nbdacb 3dbt3igni',lrrm si i

• nw \ > m ? fb iIJ'b ’

Secilmis Politik Yazilar


KARL KAUTSKY
SE£iLMi§ POLlTlK YAZILAR
KAVRAM YAYINLARI
20
Birinci basim: Kasim 1990
ISBN 975 - 366 - 000 - 6

Kapak: Omer Ulkenciler


Dizgi: Qagda§ Yazi mevi Baski: §ahinler Ofset
Cilt: Gurkan Ciltevi
KAVRAM □ Molla Fenari Sokak 5/2 Cagaloglu, Istanbul (513 89 60)
KARL KAUTSKY
SE£lLM i§ POLITIK YAZILAR

Derleyen: Hatrick Goode


Turk?esi: Celal A. Kanat
IgtNDEKlLER

Turkic Basima Onsoz


Giri§
1. Tarim Sorunu
2. Revizyonizm Tarti§masi
3. Marksizm ve Ethik
Ethik ve Materyalist Tarih Anlayi§i
Ya§am, Bilim ve Etliik
4. Kitle Grevi
5. Emperyalizm
Erk Yolu
Birikim ve Emperyalizm
Emperyalizmin Zorunlulugu
Sava§ Zamanmda Sosyal Demokrasi
6. Diktatorya ve Demokrasi
Proletarya Diktatoryasi
7. Sosyalizme Gegi§
Kapitalizm ve Sosyalizm
Terorizm ve Komtinizm
Bibliyografya
H P li Qevirisi yapilan bu derlemede, K. Kautsky'nin
1 H I tx L -C ge§itli donemlere ili§kin politik yazilarindan
n segmeler yer almaktadir.
o a s i m a K. Kautsky Turkiye solunda i§itilmi§, ama
.. pek bjlinmeyen bir ki§iliktir; bilindigi sanilan
f yonleriyle de, Lenin'in ona yonelttigi ele§tiri-
lerden ve bunlari gerekgelendirmek igin yapil-
mi§ alintilanndan taninir. Oysa, P. Goode'un da
belirttigi gibi, Lenin'in Proletarya Diktatoryasi ve Donek Kautsky'sini
bilmeyen solcu (herhalde Tiirkiye'de de) pek yoktur. Bu oldukga tuhaf
ve yazik ki, tekil olmayan; tersine, yaygm bir fenomendir. Felsefenin
Sefaleti'ni okuyan merksist sayisi ile, onun ele§tiri nesnesi olan, Pro-
udhon'un Sefaletin Felsefesi'ni okuyanlarin sayisi arasinda da buyuk
bir oransizlik oldugu agiktir. Ve aym §ey, biraz eksik ya da biraz faz-
lasiyla, Bakunin, Bernstein, Plekhanov, Struve, Martov, Bauer, Mach
(yahut Kant), hatta Trotsky igin de gegerlidir. Bu tuhaf, ama anla§ila-
bilir tutum marksizmin ozgul algilanma ve ogrenilme anlayi§indan ile­
ri gelmektedir ve bu nedenle de, marksistlerin dunyayi tamma ve de-
gi§tirme etkinliklerini de buyuk olgiide belirlemi§ ve yazik ki,
olumsuz yonde etkilemi§tir.
§imdilerde, orgiitsel, politik, ideolojik ve dii§unsel sorgulamamn
-yalnizca marksizmde degil, ama daha gok, leninci versiyonuyla mark-
sizmde- geni§ olgekler aldigi ve giderek, daha da geni§ olgeklerde ye­
niden uretildigi giinumiizde, bu tarzin da kokten degi§tirilmesi gerekti-
gine inaniyorum, giinkii bu tarz, her §eyden once diyalektigin ve
materyalizmin tam anlamiyla kavranilabilmesini onluyor, onu vulger-
le§tiriyor, sigla§tinyor, a§iri ideolojize ediyor. Ku§kusuz, sonugta orta­
ya gikan §eyler kolay belleniyor; ama bu artik tam da marksizm olmu-
yor. Yalnizca ve agirlikli olarak da soylemiyle, onu andinyor.
Boylece, "marksizm" otantik diizlemini yitirerek, sonunda, hem ger-
geklikle ilintisini dii§ler ve imgeler diinyasma aktanyor, hem de, sozii-
mona "pur dogrular" deposuna donu§iiyor.
Aynca bu tarz, kendisini bu yolla "marksist" diye nitelendirenlerin
geli§kili, biitiinsel ve derinlige sahip gergekligin turn yonlerini gorme-
sine de engel oluyor. Bilimsel bir disiplin olarak tarih diizlemini silik-
le§tirerek, kurgusal bir alan yaratiyor. Ve genelde, bilimsel gali§ma,
goziimleme, sentez ve ongoru yetenegini kisirla§tinyor. Dogrular ve
yanli§lar baglamlarindan koparilarak, mutlakla§tinliyorlar.
Bu ise, marksistlerin hem kendi iglerinde, hem de oteki toplumsal
dinamiklerle ili§kilcrindc onemli tikanmalara yol agmi§ bulunuyor.
Bu tikanmayi a§ma gabasi ku§kusuz uzun erimli ve 50k yonlii ol-
mak zorundadir. Bunun sistcmatik bir tarih okumasiyla beslenmesi;
aslinda, tarihsel geriplamn adeta yeniden iiretilmesi bu siirecin yalmz-
ca bir boyutudur.
Bu okumada, tarihteki beyaz lckelcrin "kapatilmasi" herhalde yaki-
ci bir zorunluluk olarak kendisini duyumsatacaktir. Tarihte bo§luklar,
kesintiler, sigramalar olamayacagindan, imgesel bo§luklan kaldirma-
nin zamam gelmi§ olmalidir.
Bu baglamda, Kautsky okunmasi ozel bir anlam ta§iyor.
Ku§kusuz bu, ?ok ideal bir ba§langig sayilmayabilir. Kant, Hegel,
Feurbach, Rousseau daha anlamli bir ba§langi£ olu§turabilirdi.
Ancak, iilkemiz marksisllerinin ezici gogunlugunun durumu veri
alindiginda, pek de ideal olmasa bile, bu segimin ozgiil agirligi kendi­
sini sezinletmektedir. Bir kez, Kautsky Lenin'in sivri oklanmn bir he-
defi olarak, "iyi" taninmaktadir. ikincisi, pratige fazlaca vurgun "mili-
tan" marksist kesim igin, ozellikle (bu derlemenin ekseni olan, politik
yazilanyla, "feasible" bir ba§langig noktasi olmak §ansini igermekte-
dir. Uguncusu, kuramsal yeniden yapilandirmanin giderek en biiyiik
sorunsali olmaya aday goziiken Ekim sonrasi pratigi ile dogrudan ilin-
tili bir ki§iligi omeklemektedir. (Diktatorya/demokrasi dikotomisinde-
ki yanli§ ibr konumlam§in ancak yeni Napolyon'lar iiretmekle sonugla-
nabilecegi tezi adeta Stalin fenomenini onbelirlemektedir.) Ve son
olarak, Kautsky, zihinleri sarsmak bakimindan, iilkemizdeki mikro-
kosmozda da, yeterince giiglii bir tabudur.

Zihinleri sarsmaktan soz agilmi§ken, Lenin ile Kautsky (ve Plekha-


nov) arasindaki uzun ve kmci polemiklerde, pek az istisnalanyla, - ge­
nel sanirun tersine- "ortodokslugu" Kautsky'nin, "revizyonizmi" de
Lenin'in temsil ettigine ili§kin bir tezi not etmek isterim. Ama, bu bir
soyutlamadir ve ku§kusuz, Bati i§gi sinifi optiginden yapilan bir soyut-
lamadir!..
1800'lerin sonlannda kapitalist bunalim gevrimi genle§me (boom)
donemine girmeye ba§lar ve bu donem I. Sava§'in ba§lanna dek siirer.
Bunu onceleyen depresyon doneminin karakteristikleriyle nitelenege-
len (eski) paradigma, depresyonun sona ermesiyle birlikte bir bunalim
ya§amaya ba§lar. Ve ne bir monist, ne de bir dualist olup, yalnizca biF
pluralist oldugunu anlatan Masaryk, bu bunalimi "marksizmin bir bu-
nalimi" diye telaffuz eder. Yil 1898'dir.
Bir yil sonra, Kautsky en onemli gali§malarindan birini yaymlar:
Tanm Sorunu. Ne var ki, konunun ozgiil alanindan otiirii ve erken
genle§me evresinde iiretilmi § oldugundan, galisma paradigma bunali-
mindan dogrudan etkilenmez (oysa, kentsel orta katmanlarla ilgili ga-
li§malar ve bu arada, daha sonra bu konuda Kautsky'nin de yazdiklari,
bu bunalimi ister istemez igkinle§tireceklerdir). Lenin bu yapiti over
ve narodizmin iitopik projelerine kar§i, bunun savlanna sarilir. Gen-
le§me evresinde, "ekonomist” ve bilimsel goziimleyici nitelikleriyle
Marks donemin asil ruhunu simgelemektedir.
Genle§menin ttikcnmesiyle zamanli olarak, Kautsky ile Lenin ara­
sindaki agi biiyiimeye ba§lar. giinkii, Lenin cografi ve tarihsel geripla-
na sahip tikel voluntarizmini kolayca genelle§tirir. Kautsky ise yete-
rince voluntarizm salgilayamaz. Devrim dinamigine gore, "saga"
kaymaya ba§lar. Gergeklikte ise, Marks'in (artik gergeklige tam teka-
biil etmeyen) kimi onermelerine sarilmi§tir ve bu baglamda pur mark-
sisttir, ortodoks konumlardadir. Benzer bir ornegi ise Plekhanov'dur.
Plekhanov'un trajedisi Rusya cografyasindan gok uzun siireli bir ko-
puklukla ve Avrupa sosyal demokrasisinin demokratik gelenekleriyle
daha dolaysiz ilintili bulunmakla baglidir.
Lenin ise hem gok daha sonralan Avrupa'ya yerle^mi§, hem de or-
gutsel baglantilari nedeniyle Rusya cografyasindan hig kopmami§tir.
Ve ayirici bir ozellik olarak, cesurdur. Marks ve Engels'in tezleri
”devrim"in gereksinimlerine tam yamt veremedikleri zaman, onlari
kolayca bir yana birakabilir, duzeltebilir, gozden gegirebilir. O daha
gok, 1848-50 yillarimn Marks'ma yakindir. Oysa Kautsky igin, "bu
Marks" asgari olgude gekici olmalidir. §u sozleri bunu yeterince ima
da etmektedir: "Gorevimiz devrimi orgiitlcmck degil, kendimizi dev­
rim igin orgiitlemektir; devrim yapmak degil, ondan yararlanmaktir."
Siradan bir Avrupa sosyal demokrati ne denli demokratik oldugu­
nu kamtlamaya gali§irken, Lenin "jakobenlik" suglamasim kolayca ve
hatta gururla kabullenir, "proleter Jakobenizmi” olumlar.
Pekgok Avrupa sosyal demokrati gibi Kautsky de, politik ve eko­
nomik sava§imi pek ayirmazken, Lenin oldukga belirgin bir ayrim ge-
ker ve ikincisini birincisine bagimli kilar.
Lenin, cografyasi geregi, "dar gelik gekirdek" anlayi§im vurgular-
ken, Avrupa'dakiler parlamento segimlerinde elde edecekleri sandal-
yeleri dii§iinurler ve geni§ yiginlara seslenme yollan ararlar.
Sava§ kredileri ve genelde "sosyal yurtseverlik" sorunundaki bii-
yiik kopu§, onemli olgude, Avrupa sosyal demokrasisinin kitlesel ol-
masi, yigmlarla gok karma§ik bir ileti§im agma sahip bulunmasi ve
onlann tepkilerine gok daha agik olmasi gergegiyle baglidir.
Hatta, emperyalizm tarti§masi bile, bu partilerde belli bir etkisi
olan kimi i§gi kesimlerinin ("i§gi aristokrasisi") politika belirleme sii-
reeindeki agirligmdan kopuk algilanamaz.
Sonugta, genlc§me Sava§'la sona ererken, uluslararasi sosyal de­
mokrasi tarihinin en kalici ayn§masmi ya§amaya ba§lar. Buradaki ta-
lihsizlik, tarailarin yalnizca kendilerinin "mutlak ve genel dogru"yu
ta§idiklanna ili§kin, sinirsiz inanglandir.

Giiniimiizde, hem ileti§im olaganustu olgude guglenmi§ ve diinya


kugiilmu§tiir, hem de demokratizm, en azindan insanligin onemli bir
boliimii igin, tarti§ilmaz bir norm olmaya ba§lami§Ur. Bu ko§ullar an-
lamli bir §ekilde, bir stabilizasyon donemine e§du§mu§tiir. Boylelikle,
ister istemez, ikili bir yakla§im zorunlulugu dogmu§tur marksist hare-
kette: Bir yandan, "ekonomist" ve gozumleyici yonuyle Marks giincel-
lc§mi§Lir; ote yandan da, ko§ullara uymadigmda, "ogretmenler"e bile
kar§i gikabilecek, onlan duzeltecek, onlan gozden gegirebilecek olgii-
de cesur olan yonuyle, Lenin animsanmalidir.
Ve demokratizm in norm olarak yerle§mesi surecinde, Avrupa sos­
yal demokrasisinin (sosyalizminin) demokratik gelenegi ve bu arada,
giincelle§mi§ uyanlanyla Kautsky one gikmaktadir.
Kautsky okumasi elbette bir aklama, bir "iade-i itibar” operasyonu
gibi algilanamaz. Bu tiir bir algilama sigligin ancak yeni bir kaniti
^ olur. Devrimci harekette "itibarlar" alip veren bir odak yoktur ve hig
olmami§tir. Dolayisiyla, bu yorumun motivasyonu zayiftir.
Elbette, dogrulann gok pargali olmasi (ba§kalan gibi) Kautsky igin
de gegerlidir. Onun pekgok tezi hem uluslarasi baglamda, hem de ken-
de ig ko§ullarmda haklilik kazanamami§ olabilir. Ama bu, Kautsky fe-
nomenini ortadan kaldirmiyor. Ustelik, onun pekgok onermesinin an-
la§ilmasi da gergekligin biitiinselligi bakimindan vazgegilmez bir
nitelik aliyor. Son olarak, diktatorya/demokrasi dikotomisine getirilen
"egemen" goziimlerin (kendi giincellikleri iginde ne olgude "zorunlu"
olduklan gergeginden bagimsiz olarak), gegen onyillardaki vurgu kay-
malan ya da abartmalanyla birlikte, komiinist hareketi nasil bir ag-
mazla kar§i kar§i getirdigini anlamak bakimindan da Kautsky okuma­
si onem kazaniyor.
Ve bunlar bile, boyle bir giri§im igin yeterli sayilmalidir.

Celal A. Kanat
Te§ekkiir

Kautsky'nin galigmalarinin yayinlanmasi


iznini verdigi igin ve segme, geviri konu-
sundaki degerli ogiitleri nedeniyle, Profe-
sor John //. Kautsky'e derin giikran borg-
luyum. Onun son derece comert yardimi
olmasaydi, bu kitap ortaya gikamazdi.
\
Ayrica, gevirideki yardimlarindan dolayi
William Geldart, Kathleen Llanwarne ve
Vivien von Schelling'e de te§ekkiir etmek
isterim. London School o f Economics ki-
taplik personeli de tikel bir bigimde yar-
dimci oldular.

Patrick Goode
Brighton
/" 'I • • ' 1938’de oldugiinde, Karl Kautsky'nin i§gi sinifi hareke-
V J iriS ti iizerinde goriinur higbir etkisi yoktu. Ancak, tarti§-
malarimn dorugunda bile, Trotsky gibi amansiz bir
kar§iti dahi §unu teslim ediyordu: 'Kautsky Ikinci Entemasyonal'in hig
ku§kusuz en segkin kuramcisiydi ve bilingli ya§aminin biiyiik bir kis-
minda da, Ikinci Entemasyonal'in daha iyi yonlerini temsil etti ve ge-
nelleitirdi.'1 Birinci emperyalist sava§m patlamasindan onceki 20 yil
iginde Kautsky, sosyalist hareketin igerisindeki tiim egilimlerce ger-
gekten de, marksizm iistiine belliba§h otorite olarak kabul ediliyordu.
Marks'in yapitlanni (Felsefenin Sefaleti ve Arti Deger Kuramlari gibi)
gevirmi§, editorlugiinii yapmi§ti; yalnizca politika ve ekonomi gozum-
lemeleri iistiine degil, marksizmin tiim yonleri iistiine gok verimli bir
§ekilde yazilar yazmi§ti ve 1883'den ba§layarak da, materyalist bir
toplum bilimi olarak marksizmi in§a etmeyi amaglayan ilk Onemli pe-
riyodik olan Die Neue Zeit'in editorliigiinii yiiriitmii§tii. Bu dOnem bo-
yunca onun yazilari turn belliba§h Avrupa dillerine gevriliyor ve Bir-
le§ik Amerika'da da sik sik yaymlaniyordu.
Kautsky, tikel politik sorunlara uygulanmasindan gok, genel bir bi­
limsel yontem olarak marksizmi in§a etmekle daha fazla ilgili goz.iik-
mektedir. Avusturya Sosyal Demokrat Partisi'nin Hainfeld programim
(1883) yazmaya yardimci olmakla ve Alman SPD'sinin Erfurt Progra-
mi'mn (1891) kuramsal kesimini yazmakla birlikte, devrimci hareketin

1 L. Trolsky, (Karl Kautsky', P olitical Profiles i 5 inde, je v . R. Chappell (Londra, 1972),


s. 65-9 (Burada, s.69), ilk kez 1919'da yayinlandt. A ynca bkz. 'Karl Kautsky', W ritings
o f Leon Trotsky 1938-39 i<jinde (New York, 1974), s. 98,99, 8 Kasim 1938'de yazilmi§.
kar§i kar§iya kaldigi sorunlar konusundaki politik polemiklere ancak,
Onemli olgiide goniilsiizce katihyordu. Oysa o, paradoksal bir §ekilde,
bugiin esas olarak, bir toplum bilimi olarak marksizmin agimlayicisi
oldugu igin degil de, marksizm tarihindeki en kritik politik tarti§mala-
nn kimilerine Onayak olan ki§i oldugu igin animsanmaktadir. Onun
kar§itlari, sirasiyla, Bernstein, Otto Bauer, Rosa Luksemburg, Lenin
ve Trotsky oldu.
Onun kar§itlannm yazilarina -tikel olarak Lenin’inkilere- gogun-
lukla kolayca ula§ildigi halde, Kautsky'nin bu tarti§malara katkisi ge-
nellikle gevrilmedcn kalmi§, ya da, Onceden gevrilmi§ olsa bile, §imdi
baskilari tukenmi§tir. Bu yiizden, Lenin'in Proletarya Devrimi ve Do-
nek KaM<s£/sinin her 100 okurundan birinin bile, Lenin'in saldirdigi
Kautsky'nin Proletarya Diktatoryasi'ni okumu§ oldugu ku§ku goturiir.
(*)
Kautsky'nin yazilanndan yapilan bu segmenin amaci bu tarti§ma-
larda onun tuttugu tarafa Ingiliz okurlarinin ula§abilmesini ve boylece,
bu taru§malarin daha dogru degerlendirebilmesini saglamaktir. Burada
sunulan materyalin yakla^ik yansi daha onceden Ingilizceye gevril-
mi§tir; geri kalanin buyuk boliimii ise uzun sure elde edilememi§tir.
Bu segme Kautsky'nin politik yazilariyla sinirlidir; marksizmin bilim­
sel temeli iistune, onun daha genel kuramsal gali§malariyla ilgilenen
okuyucu, onun gorii§lerinin kesin agiklamasi olan Die Materialistisc-
he Geschichtsauffasung'ai2 ba§vurmahdir.
Kautsky'nin ya§ami ve gali§malannin ayrintili bir Ozetlemesi igin,
Gary P. Steenson'in Karl Kautsky 1854-1938 : Marxism in the Classi­
cal Years (Pittsburgh, 1979) ba§likli yapitini, okuyucuya onerecegim.
Steenson'in yapitinm uz.unca bir onsozde suretini gikarmak yerine, Ka­
utsky'nin katildigi ozgiil bir tarti§mayi ele alan herbir boliime, bunun
politik igeriginin kisa bir goziimlemesiyle birlikte, bir onsoz yazmaya
karar vermi§ bulunuyorum. Bibliyografya ise Kautsky'nin gali§malan-
mn bir segmesini igermektedir; donem ustune geriplan okumasi igin
Carl E. Schorske'nin klasik gah§masmi, German Social Demorcracy
1905-1917: The Development o f the Great Schism'i (Harvard, 1955)
Oneriyorum.

* Bu durum iilkemiz asisindan iyice olum suzdur. Kautsky iilkemizde ilk kez ^evril-
m ekle ve yayinlanm akladir. (?n.)
2 Berlin, 1972, iki cilt. ’Sinif, M eslek ve S tatu' kesim inin bcnim yaptigim ^evrisi, c. 2,
s. 38-42 Bollomore ve G oode (edt.) Readings in M arxist Sociologyde fikacaktir (Oks-
ford, 1983). A ynca bkz. P. Goode, 'M ateryalist Tarih Anlayi§i', K arl Korsch, A Study in
W estern M arxism (Londra, 1979) bl. 6, s. 114-35’de.
BOLUM BtR
Tarim Sorunu

lman Sosyal Dcmokrat parti igin kazanacak §ekilde,


A Pariisi'nin (SPD) Erfurt prograinim diizeltmcsini savunu-
yordu. Kuramsal bakindan,
Kongresi (14-20 Ekim
1891), geni§ Olgude Kautsky ta­ Marks tarafindan sanayi kapita-
rafindan yazilmi§ kuramsal bir lizmine gOre formiile edilen kapi­
kesimle, taktikler ustiine Kautsky talist geli§me yasalarmin, -kugiik
ve Bebel tarafindan yazilmi§ bir i§letmelerin hizla toplula§masi
kesimi bir araya getiren programi ve orta smiflarin giderek ortadan
kabul etti. Ama SPD'nin ozgiil kaybolmasi- tanma uygulanama-
bir program gergevesindeki birli- yacagini ileri suruyordu. Vollmar
ginin yanilnci oldugu ortaya gikti bu konumu Frankfurt Kongre-
-iig yil iginde, rcvizyonizm tarti§- si’nde (1894) ortaya atti. Kautsky
masini doguran ati§malar ba§la- bir dizi makaleyle yamt verdi ve
mi§ti. onun, yarisindan fazlasi tarim
Ba§langigta, bu tarti§ma ta- programina ayrilmi§ olan, Bres­
nm sorun unda odakla§ti. Georg lau Kongresi’ndeki (1985) Oner-
von Vollmar1 SPD'nin, sayisal gesi buyuk bir gogunlukla (63'e
bakimdan biiyuk olan kOyluluge kar§i 158 oyla) kabul edildi.
gekici gelecek ve sanayi proletar- 1895 sayimlannin sonuglari
yasinin hala gok azini olu§turdu- ise Kautsky'nin baki§ agisini ke-
gu segmenlerin buyuk bOlumunu sin §ekilde giirutiir gibi gOzukii-

1 VoIJmar i^in bkz. R. Jansen, Georg von Vollmar: E ine polilische Biographie (Frank­
furt-am -M ain, 1958).
2 'unser neuestes A grarprogram m ', N eue Zeit, XIII. 1, s. 557-65, 586-94, 610-24.
yordu: 1882 ile 1895 arasinda, ya gikan, zengin kapitalist giftgi-
orta buyuklukteki tanm ocaklan- ler ile yoksul kir proleterleri §ek-
mn sayisi hem gorece, hem de lindeki simfsal kutupla^ma kapi­
mutlak olarak artmi§ti. Kautsky talist tanmin ilerlemesinin
kritik sorunun tarim ocaklannin amansiz yasasiydi: orta katman-
fiziksel boyutlan olmayip, kapu- lar ise bir ya da obiir sinifla kagi-
talist somiirunun yogunlugu ol- mlmaz §ekilde birle§iyorlardi -
duguna -sermaye toplula§masi onlann bagimsiz varhklanm sur-
zorunlu olarak, tarim ocaklarimn durmelerinin temeli yoktu.
top!ula§masi anlamma gelmiyor- .Bu bOliimdeki almtilar Die
du- ili§kin marksist savi yeniden Agrarfrage'den (Stuttgart, 1899)
olumlamak igin, Die Agrarfra- alinmi§ bulunuyor; s.v-vii 290-5,
ge'yi yazdi (1899). Tanmda orta­ 306-13.
BU CALI§MA Frankfurt Konferansi'nda Onerilen tanm programi iis-
tiine tarti§malann sonucudur. Bu tarti§malar konusunda ne dii§iiniilur-
se du§unulsun, bunlar modem tanmsal geli§me egilimleri iizerinde,
uluslararasi sosyal demokraside oldugu kadar, Alman sosyal demok-
rasisinde de derin gOrii§ farkliliklan oldugunu; bu yiizden de, sosyal
demokrasi igin belirgin bir tanm politikasmin temel Ozellikleri uzerin­
de saglam bir anla§mamn olmadigim agik bir §ekilde gosterdiler. (...)

BENCE, her§eyden fazla gereksinim duydugumuz §ey, zaten gok olan


monograflara ve tanm incelemelerine yenilerini eklemek degildir. 1
Bunlar ne denli Ovgiiye deger olurlarsa olsunlar, tanm iistiine bir veri
yoksunlugu soz konusu degildir: Her yil hiikiimetler, egemen simfla-
rin dii§iiniir ve gazeteleri kamuoyunun Online bir yigin tamt koyuyor-
lar. Gereksinim duyulan §ey, en degi§ik olgular yumagini gozecek ki­
lavuz ipligini ortaya gikarmaktir, yani, fenomenlerin gOriintusu altinda
i§lev gOren ve onlan belirleyen temel egilimlerin ara§tinlmasidir. Ta­
rim sorununun ge§itli tikel yOnlerini biitiinsel bir surecin pargalan
olan fenomenler olarak ele almak sOz konusudur: Omegin, kiigiik ve
buyuk i§letmeler arasindaki ili§kiler, borg durumu, kalit hakki, emek
kitliklari, deniza§in rekabet, vb. -bugiin bunlar, genellikle, ayn feno­
menler gibi ara§tinhyorlar.
Bu giig bir gOrevdir -sorun muazzamdir ve ben de, modem sosya­
list baki§ agismdan yeterli bir hazirlik gali§masi olmadigim biliyorum.
Dogal olarak, sosyal demokrat kuramcilar kendilerini sanayinin geli§i-
mini ara§tirmaya adami§lardir esas olarak. Engels ve tikel olarak da
Marks tanm ko§ullan konusunda da Onemli §eyler soylemekle birlik­
te, kural olarak bu, yalnizca rastlantisal degerlendirmeler ya da kisa
makaleler iginde oldu. Kapital'in iigiincii cildindeki toprak ranti ttstii-
ne kesim bir istisnadir, ama bu da tam olarak bitirilmedi. Marks, ya§a-
mimn bu gali§masmi bitiremeden Oldu. Ama eger bunu bitirmi§ bile
olsaydi, yine de, §imdi aradigimiz tiim agiklamalan orada bulamazdik.
Kendi gdi§ma plamni izleyerek, yalnizca kapitalist tarimi ele almakta-
dir o -bizleri'bugun esas olarak ilgilendiren ise, kesinlikle, kapitalist
toplum igerisinde kapitalizm oncesi ve di§i tanm bigimlerinin roludiir.
(...)

TARIMIN geli§imini ara§Unrken, burjuva iktisat kiigiik ve buyiik i§-


letmeler arasindaki, onlarin toprak alaniyla Olgiilen ili§kilere buyiik
vurgu yapmaktadir, Bu alan-boyutlu ili§kiler ancak gok az degi§tigin-
den, bunlar tanma, sonayiye gore tutucu bir karakter vermektedir.
Populer sosyalist anlayi§ ise, tersine, kOyluden mulkiyetini yaban-
cila§tiran ve onu evinden ev giftliginden siiren borgluluk durumunda,
tefecilikte tanmin devrimcile§tirici ogesini goriir.
Ilk anlayi§in ne denli yanli§ oldugunu gosterdigimizi samyoruz;
ama ikincisiyle de ko§ulsuz §ekilde aym du§uncede olamayiz.
Koyliiliigiin borglulugunun kapitalist uretim tarzina ozgii bir feno-
men olmadigi genelde bilinmektedir. Meta uretimi kadar eskidir bu ve
Grek ve Roma tarihinin destanlar a§amasindan, belgelendirilen a§a-
maya gegi§i temsil eden bir evresinde de buyuk rol oynami§tir. Kendi
ba§ina, tefeci sermaye, koyliiliigu ancak do}un vjz ve ba^kaldirici du­
ruma getirebilir, ama gcli.^menin daha yiiksek bir uretim tarzina dogru
itici giicunii olu§turmaz. Ancak kapitalist uretim evrildigi zaman, bu-
yiik ve kiiguk i§letmeler arasindaki rekabet sava§imi geli§tigi ve daha
gok paraya tasarruf etmenin daha yiiksek bir diizeyde, daha avantajh
uretimi kolayiasstirdigi zaman, ancak o zaman, tefecilik sermayenin et-
kinligini onemli olgude artiran ve ekonomik geli§meyi hizlandiran
kredi durumuna gelir. Ama o zaman bile bu, gogu bakindan kapita­
lizm oncesi donemin karakterini koruyan tarimdan gok, sanayi igin
daha gegerlidir. Bugiin bile, toprak miilkiyetinin borglulugu ancak kii-
giik bir olgude, i§letmeyi geni§letme ve iyile§tirme gereksinimiyle be-
lirlenmi§tir -gogu durumlarda bu, yoksullugun ve sahiplikteki degi§-
melerin (sati§ ve kahum) bir iiriiniidur. Aslinda bu, tanmin ekonomik
geli§mesini yalnizca ileri gotiirmemekle kalmaz, gergekte, onu ilerle­
me araglanndan yoksun ederek, sinirlandinr da. Bu olgude, koylulu-
gtin borglulugu yalnizca devrimci olmamakla kalmayip, tutucudur da;
koylii uretiminden daha yiiksek bir tarza yiiksclmenin bir araci olma­
yip, koylii uretim tarzim onceki giidiik a§amasinda tutmamn bir araci
olur.
Eger, uretim tarzi bakimindan borgluluk devrimci bir oge olmak-
tan gok, tutucu bir oge ise, aym §ey mulkiyet ili§kileri bakimindan da
gegerlidir. Bununla birlikte, koylii mulkiyet ili§kilerinin engelledigi
yeni bir uretim tarzimn ortaya giktigi bir yerde, borgluluk onun miilk-
siizle§tirilmesini hizlandirmamn bir araci olabilir. Sava§ tutsagi kole-
lerin fazla sunumunun plantasyon ekonomisinin geli§mesi lehinde ol­
dugu eski Roma'da durum boyleydi; yiin ticaretindeki gen legmen in
otlaklarm geni§lemesine yol agtigi, Reformasyon zamandaki Ingilte-
re’de de durum boyleydi. Ne var ki, borglulugun itici giig olmayip,
yalnizca bir miilksiizle§tirme kaldiraci oldugunu a§agidaki omekten
gorebiliriz. Giiney Almanya'da Reformasyon zamamnda, koyliiliigiin
borgluluk konusundaki yaicinmalan ingiltere'dekinden gok daha belir-
gindi, ama bunlar koyliiliigiin onemli olgiide miilksiizle§tirilmesine
yol agmadilar. Ozgiil Koylii miilklerine sahip olan k ille r degi§ti, ama
miilklerin kendileri degil. Burada tefecilik koyliiliigun azalmasini de­
gil, tukenmesini iiretti.
Fransiz Devrimi’nin ve onun galkantilannm ardmdan kirsal alanda
uretim ili§kilerinin dOnii§umii gogu kez, tefeci sermayeye miilkiyet
ili§kilerini ala§agi etme firsatlari verdi. Hem i§letmeleri buyiitme egi-
limini hem de i§letmeleri dagitma egilimini destekledi. Koyliiliigiin
borglulugu biiyiik toprak sahiplerinin kendi mulkiyetlerini toparlama-
larini ve orman alanimn geni§Iemesini kolayla§tirdi. Ote yandan, artan
kirsal niifusun konut ve bir toprak payi isteminin biiyiimesi malikane-
lerin dilimlenmesine, borglu kOylii giftliklerinin parsellenmesine, bir-
50k tefecinin sistematik bir §ekilde izledigi bir siirece yol agti.
Her iki siireg de hala siiriiyor; ama deniza§iri rekabet tarimi karsiz
duruma getirdigi ve kirsal ntifus arti§i bir durgunluga ula§Ugi (gergek­
te, gogu kez du§mu§tiir) igin, onemli olgiide yava§lami§tir. Ozellikle
elveri§li durumlar, ornegin kentlerin ve fabrikalann yakinmdakiler di-
§inda, toprak ranti ve meta fiyatlari artik yiikselmiyor; dii§meye ba§la-
mi§tir ve daha da dii§me tehlikesi gosteriyor. Bu egilim giiclendikge,
tefeci kapitalistier borglu koyliileri miilksiizle§tirmeye azalan bir ilgi
duyacaklardir. Zorunlu miilkiyet sati§i onlari, yalnizca gikarlarim de­
gil, hatta sermayelerinin bir kismim bile yitirmekle tehdit etmektedir.
Bu tiir sati§lari hizlandirmak yerine, borg 5deme siiresini geni§letcrek,
gogu kez yeni para avanslariyla zaman kazanmaya gali§maktadirlar -
tipki ingiltere'de, tarim bunaliminm en aggozlu ve ta§yiirekli toprak
agalarim bile kiraci-giftgilerin rantlannm toplanmasmi ertelemeye, ge­
lecekteki odemeleri dii§iirmeye ve iyile§tirmeye giri§meye zorlami§
olmasi gibi. (...)

AMA, URETiM tarzindaki degi§ikligi zorunlu kilan itici giicii nerede


aramamiz gerekiyor?
Agiklamamizm ardmdan, yaniti bulmak zor olamaz. Yalnizca ken­
di geli§iminin degil, aym zamanda tarimm geli§iminin de itici giicii
sanayidir. Kirsal alanda sanayi ve tarimm birligini yikan, koyliiyii bir
tiir giktiyla sinirli bir giftgiye, piyasanm esintilerine bagimli bir meta
ureticisine donu§tiiren, onun proleterle§mesi olanagini yaratan §eyin
kentlerdeki sanayi oldugunu gormii§ bulunuyoruz.
Aynca, feodal gaglarda tarimm, kendi giiciiyle gozemeyecegi bir
darbogazda oldugunu da gorduk. Devrimci giigleri yaratan, feodal re-
jimi zorlayan ve onu ezecek bir konumda bulunan ve boylece de, yal­
nizca sanayiye degil, tarima da yeni yollar agabilen, kentlerdeki sana­
yi oldu.
Yeni, etkili tanm igin; makineler ve yapay gubrelerle, mikroskop
ve kimya laboratuvanyla devrimcile§tirilen tanm igin teknik ve bilim­
sel ko§ullan iireten ve bOylece, biiyiik kapitalist i§letmenin kiigiik
koylii i§letmesi iizerindeki teknik iistiinlugiinu iireten de sanayi oldu.
Biiyuk ve kiigiik i§letmeler arasindaki nitel farkhliga ek olarak, ay-
m ekonomik geli§me bir ba§ka farklilik daha yaratti: salt hane halki-
nin tiiketimine hizmet eden i§letmeler ile, birincil ya da esas olarak,
piyasa igin uretim yapan i§letmeler arasindaki farkliligi. Bunlarin her
ikisi de sanayiye tabidirler, ama farkli yollardan. giinkii, birincisi i§-
giiciinii satarak (iicretli emek ya da ev sanayi) para kazanma zorunlu­
lugunu dogurur ve bunun sonucu olarak, kiigiik giftgiler sanayiye gi­
derek daha bagimli duruma gelir ve sanayi proletaryasimn durumuna
giderek daha gok yakinla§irlar. Benzer olarak, meta iireten i§letmeler
de sanayiden ek bir gelir elde etmeyi giderek daha zorunlu gorurler.
Teknik ilerlemede, uretim maliyetlerini dii§iirme yoniinde igkin bir
egilini bulunmakla birlikte, kapitalist tanmda bu, giderek daha gok
bindiren kar§i egilimlerle fazlasiyla felg edilir: kiralama ranti ya da
ipotek yukiimliiliikleri yoluyla toprak rantimn biiyiimesi, bu sonuncu-
sunun guglenmesi ya da kalitim haklan geregi topragin pargalanmasi,
kinn kent tarafindan giderek daha gok oziimsenmesi, militarizmin,
vergilerin, absenteeizmin, (*) vb. sonuglan, topragin tiikenmesi, yeti§-
tirilmi§ hayvan ve bitkilerin duyarlihgimn artmasi, sonugta da, kirsal
i§giiciinun sanayi tarafindan daha gok ozumsenmesi. Bu etkenlerin
birle§ik etkisi, teknik ilerlemeye kar§in, tanmsal uretim maliyetlerinde
siirekli bir yiikseli§e yol agar.
Ba§langigta bu, gida fiyatlannda genel ve siirekli bir yukselmeye
ve boylece, kent ile kir arasindaki, toprak miilkiyeti ile tuketici kitlesi
arasindaki antitezin §iddetlenmesine yol agar.
Ama, bu tanmsal ko§ullan yaratan aym sanayi, geli§mesiyle diin-
ya ticaretini geni§leterek ve deniza§m gida rekabetini yaratarak, bun-
lan daha da donii§tiiriir.
Toprak miilkiyetinin yeterince giiglii olmadigi yerde, Ingiltere'de
oldugu gibi, rekabet biitiin guciiyle onun iizerine gOker; ama, kesinlik­
le boyle davranarak, onun ile tuketici kitleler arasindaki gati§mayi da
yumu§atir. Toprak miilkiyetinin devlet erkini kendi amaglanna hizmet
ettirmeyi ba§arabildigi yerde ise, yapay olarak §i§irilen gida fiyatlan
yoluyla, fiyatlan yeniden eski uretim maliyetleri duzeyine gikarmaya
gabalar. Diinya ticaretinin ve uluslararasi rekabetin §imdiki ko§ullarin-
da, bunu yeterli bir Olgude yapmayi asla ba§aramami§tir ve ba§ara-
maz; bu yalnizca, toprak miilkiyeti ile tiiketiciler kitlesi, ozellikle pro­
letarya arasindaki gerginligin daha da artmasina yol agar.
(*) Kentte oturap, topragini ortak^i ya da kiraci yoluyla i§letme ifin.
Toprak miilkiyetine ek olarak, tanm da -ku§kusuz, her§eyden faz­
la, giftginin aym zamanda nominal toprak sahibi de oldugu yerde- aci
geker; geni§lemesine gayir ekonomisini zaman zaman en yogun pa-
zar-bahgeciligine (sebzecilige) uyarlamak iizere, 90k ge§itli uretim
yOntemlerine ba§vurur; ama sonunda heryerde de, en rasyonel araglar
olarak, sanayi ile tanmin birle§tirilmesiyle kar§ila§ir.
Boylelikle, bu diyalektik siirecin sonunda, modem iiretim tarzi iki
bigim iginde de -kiigiik koylulerin endustriyel iicretli emegi ile, biiyiik
giftginin tanmsal sanayii- olsa, yeniden ba§langig noktasma doner: sa­
nayi ile tarim arasindaki ayr dig in ortadan kaldinlmasina. Ama, ilkel
kOylii i§letmesinde tanm ekonomik bakimdan belirleyici belliba§li
Oge olsa bile, bu ili§ki §imdi tersine dOnmii§tiir. §imdi, kapitalist bii-
yuk Olgekli sanayi egemendir ve tanm da onun buyruklanna uymak,
onun gereksinimlerine kendisini uyarlamak durumundadir. Sanayinin
geli§me yOnii tanm igin belirleyici duruma gelir. Eger birincisi sosya-
lizme yOnelmi§se, ikincisi de yOnelmek zomndadir.
BOlgenin ula§ilamazligi ya da sakinleri nedeniyle sanayinin sizma-
sma kar§i kapali kalmi§ olan, kati§iksiz tanmsal kalrm§ olan bOlgeler-
de niifusun sayisi, giicii, akli ve refahi azalir ve bunlarla birlikte, top­
rak da yoksulla§ir, tanmsal i§letmeler gOziiliir. Kapitalist toplumda,
kati§iksiz tanm bir refah ogesi olmaktan gikar ve bu, koylii agismdan,
diinyada yeniden One gegmenin artik olanaksiz olmasi anlamina gelir.
Tipki feodal izmdeki tanmsal niifus gibi, bu Ogeler de kendi gaba-
lanyla kagamayacaklan gikmaz bir sokaktadirlar. Artan bir kaygi ve
umutsuzlukla, bir araya toplanirlar. Tipki 18. yiizyilin sonlanndaki gi­
bi, bu kez de onlan selamete ula§tiracak ve onlara, daha da geli§me
yolunu agacak olan, devrimci kent niifusu olacaktir.
Kapitalist uretim tarzi devrimci bir sinif olu§turma ko§ullanni kir­
sal alanda gOriiniir bir §ekilde zorla§tinrken, kentlerde te§vik ediyor.
£ali§an kitleleri orada toplula§tinyor, onlann Orgiitlenmesi, onlann
entelektiiel geli§imi ve onlann sinif sava§imi igin elveri§li Onko§ullan
orada yaratiyor. Kirsal alam tenhala§tinyor, kir i§gilerini geni§ alanla-
ra sagiyor, onlan yalitliyor, entelektiiel geli§me ve sOmiiriiciilere kar§i
direnme araglanndan yoksun ediyor. Kentlerde, sermayeyi daha.ve
daha az elde toplula§tirarak, bigimsel agidan, miilksiizle§tirenlerin
mulksuzle§tirilmesini dayatiyor. Tanmda ise, ancak kismen, i§letme-
lerin toplula§masina yol agmaktadir; Ote yandan, onlann dagilmasina
da yol agiyor. Her ulkede er ya da geg, kapitalist uretim tarzinin ilerle-
mesi sanayiyi, ig pazann artik yeterli olamayacagi ihrag sanayiine dO-
nii§turiir -bu butiin diinya pazan igin uretim yapar. Aym Olgiide de,
kati§iksiz tanmi, diinya iiretimine gOre Onemi giderek azalan kendi ig
pazanm bile koruyamayan bir i§e indirger.
Bu yiizden, kapitalist mulkiyet, sahiplenme ve gikar bigimleri tan­
min gereksinimleriyle gati§maya girdikge, ona giderek daha gok bindi-
rip, onu ezdikge ve kapitalist bigimleri kirmak, kapitalist gikarlan ala-
§agi etmek tanm igin giderek daha ivedi bir konu durumuna geldikge,
gerekli giigleri ve orgutsel gekirdegi kendiliginden geli§tirme yetene-
gini giderek yitirdikge, sanayinin devrimci giiglerinin durtiisiine de o
olgude gerek duyar.
Ve bu diirtii de vardir. Sanayi proletaryasi tanm niifusunu kurtar-
maksizin, kendisini kurtaramaz. insanlik toplumu bir bitki ya da bir
hayvan organizmasi degil, kendi tiirunde bir organizmadir. Yine de,
salt bir bireyler toplami degil, bir organizmadir ve bir organizma ola­
rak, tek bigimli bir §ekilde orgutlendirilmelidir. Bir toplumda, bir par-
ganin bir yonde ve e§it olgude onemli bir ba§kasimn da kar§it yonde
geli§ebilecegini dii§iinmek sagma olacaktir. Ancak, bir yonde geli§ebi-
lir. Ama, bu organizmamn her pargasinin kendi ba§ina, kendi geli§me-
si igin gerekli itici giicii dogurmasi zorunlu degildir; organizmamn bir
pargasinin butun igin zorunlu giigleri yaratmasi yeterlidir.
Eger buyuk olgekli sanayinin geli§imi sosyalizm yoniinde gidiyor-
sa ve eger §imdiki toplumdaki baskin giig o ise, o zaman, sosyalizmi
yakalayacak ve kendileri bu donii§um igin onko§ullan yaratamayan
alanlari da onun gereklerine uyarlayacaictir. Kendi gikan, toplumda
birligin, uyumun gikan adina bunu yapmalidir. (...)

KOYLULERIN ya§am standartmin proleterce oldugu yadsinilamaz;


gergekten, kimi durumlarda, proleterin de altinda oldugu soylenilebi-
lir. Ancak bu, onun sinif gikarlanmn proleter duruma geldigi anlami
ta§imaz.
Modem proletaryanin karakteristik Ozelligi hig de onun yoksullu-
|u degildir. Binlerce yildir hep yoksul insanlar olmu§tur, ama sosyal
demokrat proleter hareket, tersine, son yuzyilin tikel bir iiriiniidur -
dunyanm en azindan bir kitle fenomeni olarak onceden hig gormemi§
oldugu proletaryanin bir urunudur. Modern proletaryanin ayirdedici
bir ozelligi, onon modem uretim surecinde oynadigi onemli roldiir.
Bugunun belirleyici tarzi olan kapitalist uretim tarzi ona dayamyor. O
kendisini diiniin ve bugunun lumpen proletaryasindan belirgin bir §e-
kilde i§te boyle ayirt etmekterdir.
Ancak, o lumpen proleter kadar butiiniiyle mulksuz de degildir.
Bu sonuncunu her§eyden yoksundur, ama en iizucii bir §ekilde du-
yumsadigi §ey gidalardan ve kiiguk liiks mallardan yoksun olu§udur.
Uretim araglanna sahip olmamakla daha az ilgilidir. Her§ey bir yana,
iiretim diyarindan di§lanmi§tir ve sik sik da, buna girmek yoniindoc
bir istek ta§imaz. Ama, gah^mak istemiyorsa da, ya§amak ister ve an­
cak, miilk sahibi siniflar kendi tiiketim araglarim onunla payla§irlarsa
ya§ayabilir. Lumpen proletaryanin, toplumsal ozlemlere sahip olmasi
olgiisundc, iilkiisii uretim degil, tiiketim araglarina ili§kin bir komii-
nizdir, bir araya getirmeye degil, payla§maya ili§kin bir komiinizmdir;
gergekliktc, toplumsal ko§ullarin §iddet eylemlerine izin verdigi yerde
yagmaciliga, §iddet eylemlerinin olanaksiz oldugu yerde de dilencili-
ge yol agan bir amagtir bu.
Ne var ki, modem ucretli i§ginin karakteristik mulksiizlugu yalniz­
ca uretim araglarindan yoksunluktur. Tiiketim araglarindan yoksunluk
bununla ilintilendirilebilir, ama zorunlu bir §ekilde degil. Modem iic-
retli i§gi kendi uretim araglarina sahip olmadigi siirece, bir tuketici
olarak konumundan ho§nut olsa bile, bir §ekilde mucevherat, mobilya,
hatta ul'ak bir eve sahip olmaya fazlaca yakla§mi§ olsa bile, bir prole-
tcr olarak kalir. Proleter igin, sinif sava§imi sonucunda kendi konu-
mundaki iyile§tirme elveri§siz olmak bir yana, gogu kez onu bu sava-
§mi daha enerjik bir §ekilde goriirt;cek bir konuma sokar. Bu sava§im
onun yoksullugunun iiriinii degil, onunla uretim araglarimn sahibi ara­
sindaki gau§manin iiriiniidiir. Toplumsal ban§i yaratabilecek olan §ey,
miimkiin olsa bile yoksullugun ustesinden gelmek degil, yalnizca, bu
gali§mamn ustesinden gelmektir. Ne var ki buna, ancak, i§giicunun
kendi uretim araglarimn iyeiigini yeniden kazanmasiyla ula§ilabilir.
Burada, modem ucretli proletaryanin bir ba§ka karakteristigiyle
daha kar§ila§iyoruz. O bireysel degil, toplumsal uretim araglariyla; bi­
reysel i§gi tarafindan degil, ancak bir i§giler toplumu tarafindan i§leti-
lebilecek olgude gcni§ olan uretim araglariyla gali§ir. Bu tiir iiretim
araglarimn iki tur sahipligi mumkundiir: Daha sonra, zorunlu olarak,
kendi uretim araglanni gali§tiran i§gileri somuren bir bireyin sahipligi
-bu, kapitalist sahipleni§tir. Yahut da, kooperatif sahipleni§. Ama, iire­
tim araglannda ozel mulkiyet egemen iken, kooperatif sahipleni§ mul­
kiyet ili§kilerinin asla genel bir bigimi durumuna gelemez; bu yondeki
tiim gabalar, ba§arili olmalan olgiisiinde, er ya da geg, kapitalist bir
yon izlerler. Ancak, iiretim araglarimn toplumsal, yani sosyalist sahip-
lenili§i bigiminde, onlarin kooperatif sahiplenili§i evrensel duruma ge-
lebilir. Ustelik, uretim araglarimn toplumsalla§tirilmasini hizlandiran
ba§ka etkenler de vardir. Ama biz burada, yalnizca, proletaryanin simf
gikarlanndan dogan ve dogalan geregi, zorunlu bir §ekilde, sosyalist
bir yonde proletaryanin simf sava§imina yol agan etkenleri ele almak
durumundayiz.
Son olarak, modem ucretli i§ginin dordiincii bir karakteristigine
daha deginmeliyiz: kendi giri§imcisinin hane halkindan aynlmasina.
Eski zamanlarda, ucretli i§<jiler genellikle kendi i§verenlerinin hane
halkinin bir uzantisiydilar; yalnizca i§gi olarak degil, insan olarak da,
onun ailesine dahildiler; i§ di§indaki turn etkinliklerinde bile ona ba-
gimliydilar. Modem proletarya ise, i§ di§inda kendi kendisine aittir. t§
di§mda, kendi kapitalistiyle e§it birisi olarak kar§ila§an bir insan ola­
rak, onun ozgiirliigii kapitalist uretim tarzinm geli§mesiyle ve feoda-
lizmin kalintilarinin yikilmasiyla birlikte artar.
Modem proletaryayi sosyalist hareketin giiglii itici kuvveti yapan
etkenler bunlardir.
Bu karakteristik ozelliklerden higbiri koyliiler arasinda bulunmaz.
Kendi malikanesinin gergek (actual) sahibi olan ipotek alacaklismi
aim. Gostermi§ oldugumuz gibi, onun koyliiyle ili§kisi kapitalistin uc­
retli i§giyle ili§kisi degil, toprak sahibinin giri§imciyle ili§kisidir. Koy­
lii ipotegi nedeniyle bir proleter durumuna gelmez; benzer olarak, bir
fabrika sahibi de, kendi i§ini sahip oldugu bir binada degil de, kiralik
bir binada yiiriittiigii igin, bir proleter durumuna gelmez. Koylii hala
uretim araglarimn, alet ve donanimimn, davannin, kisacasi, giftlik ser-
mayesinin (stock) sahibi olarak kalmaktadir. Ku§kusuz, bu ipotek
edilmi§ de olabilir, ama yine de, o bir giri§imcinin i§levlerini yurut-
mek durumundadir ve bu yiizden de, proletaryayla gati§ma igindedir;
tipki, yalnizca odung sermayeyle uretim yapan, kendi uretim araglan-
na sahip olmayan, ama bir sanayi kapitalisti olarak i§ goriip, proletar­
yayla hasmane bir ili§ki iginde bulunan fabrika sahibi gibi.
Bu gati§ma ucretli iggilcrin somiirulmesine bagimli olan koyliiler,
yani buyuk koyliiliik arasinda en kaba bigimiyle ortaya gikmalidir. Ne
var ki, i§gilerin hareketleri kentlerle smirli kaldigi ve yalnizca kent ka-
pitalistlerine kar§i yoneldigi surece, buyuk giftgiler onlan sirasi geld;-
ginde gok sempatik gorurler. Sosyalist hareketin ba§langicinda ona
olumlu bir fekilde bakan ve ucretli emek ile toprak ranti arasinda, ser­
mayenin karma kar§i bir bagla§mayi vazedenler once Ingiliz, sonra da
Prusyah buyuk toprak sahipleri oldular. Ama, sosyalist hareket kir i§-
gilerini de gekme tehlikesi gostermeye ba§lar ba§lamaz, hatta gergek­
te, sanayi iicretlerindeki arti§ kir i§gilerini kentlere gekmeye ve geride
kalanlan daha fazla talepkar yapmaya ba§lar ba§lamaz, bu durum de-
gi§ir. Bugiin, Prusyali Junkerler sosyalizmin, 'Manchester'lilerden da­
ha gozu-donmu§ kar§itlandirlar. (...)

VE BUYUK koyliiliik de bundan geride kalmiyor.


Eger Almanya'da hala, buyiik koyliiliigiin i§gi hareketine du§man-
ca muhalefet iginde one gikmadigi, ama her ikisinin de belli ortak gi-
karlara sahip olduguna inandigi yOreler varsa bu, bu katmanlann sos­
yal demokrasiye kazamlabilecegini -bu sorunun dogru olarak nasil ele
ahnacagi bilinse bile- kamtlamayacaktir. Yalnizca, bu yOrelerde i§gi
hareketinin kir i§gilerinin ko§ullan iizerinde olumlu bir etki yapmak
agisindan hala gok zayif oldugunu kanitlar. Bu yakin bir ilerlemenin
belirtisi degil, yalnizca geriligin bir tanitidir.
Ucretli i§gi istihdam etmeyen ya da en azindan, Onemli Olgude et-
meyen, kendi i§letmesini kendi ailesinin i§giiciiyle esas olarak gOtii-
ren, ama piyasa igin gida iiretimiyle geginen orta kOyliiluk ile proletar­
ya arasindaki gati§ma biiyiik kOylulukle proletarya arasindaki
gati§madan daha az belirgindir. Burada, ku§kusuz, somiirucu ile so-
miiriilen arasmda'bir gati§ma sOz konusu degildir; ancak, ucretli prole­
tarya ile tiim piyasa gida iireticileri arasinda var olan gati§ma burada
da ayaktadir: alicilar ile satjcilar arasindaki gati§ma.
l§gi tarim uriinleri agisindan en iyi tuketici oldugundan, bu iki si­
nif arasinda bir gikar uyumu bulundugu ileri siiriilmii§tiir. l§ginin uc­
reti artikga, daha gok tiiketebilir. Bu yuzden, diye siirmektedir bu sav,
koyliiliigiin yiiksek iicretlerde her tiirlii gikan vardir ve bOylelikle de,
onlarin gikarlan prolelaryanmkilerle Ozde§tir.
BOyle bir sav yeni degildir. Bir gikarlar uyumu bulmak, tekrar tek­
rar denenmi§tir. i§gilere sempati besleyenler imalatgilari, ig pazan en
iyi geni§le§me araci olarak iicretleri artirmaya ve sati§larda bir du§me-
den kaginmaya gagirmi§lardir. Bunun tersine, imalatgilann yanmda
olanlar ise, imalatgilari iicretleri artirmaya zorlamayi amagliyorlarsa
ne denli budala olacaklanni i§gilere gOsteriyorlar. Bu, ya gida fiyatla-
rini yukseltme anlamina gelecektir ki, o zaman, i§giler bir elleriyle ka-
zandiklarim Obiiriiyle yitireceklerdir, ya da karlarin simrlandinlmasi
anlamma gelecektir. Ama karlann yukselmesiyle, daha fazla sermaye
birikecek ve i§ istemi daha hizli artacaktir -ki bu, iicretleri yukseltme-
nin en giiglii araci olacaktir. Bu yuzden, karlann yiiksek olmasinda
imalatgilarla aym gikarlara sahip olacaklardir; onlann gikarlan Ozde§
olacaktir. (...)

TEK TEK SINIFLARIN birbirleriyle ili§kileri ve kapitalist toplumun


hareketi onlarin gikarlanmn dolayli uyumuyla degil (ya da, ancak gok
simrli bir Olgude oyledir), birincil olarak dolaysiz simfsal uzla§maz-
liklarla belirlenmi§tir. (...)

g lF T ^ i iiriinlerini olabildigince pahaliya satmak ister, i§gi ise bunlan


olabildigince ucuza almak ister. Ancak, daha biiyiik miktarda marga-
rin, Amerikan pastirmasi ve her tiirden kurutulmu§ gida tiiketimine
yol agarsa, bu ikincisinin daha yiiksek iicret almasi birincisine yarar
verir. Piyasada rekabeti, i§gi igin boylesine kabul edilebilen rekabeti
ortadan kaldirmayi dii§iiniir ve kendi uriinlerinin fiyatlanni yapay bir
§ekilde artirmak ister. (...)

ANA, GIDA saticilan ile i§giicii saticilan arasindaki gati§ma kesinlik­


le, bu ikinciler igin yikici mi olmak zorundadir? Bu ko§ullarda, 1848
senaryosunun yinelenmesi ve bir gun, koylulerin ve koylii gocuklan-
nin gizmelerinin proletaryaya kar§i yonelip, onu ayaklar altinda ezme-
si tchlikesi yokmu? (...)

1848'de, ALMANYA'nin tanmsal nufusu toplam nufusun yakla§ik


dortte iigiinii olu§turuyordu'; bugiin ise, yalnizca iigte birinden biraz
fazladir, daha kesin olarak da, yiizde 37.7’sidir (51.800.000 ki^icfen
I8.500.000'ii). 1882’dc, nufusun be§te ikisinden fazlasini olu§lurarak,
7(X).000 ki§i daha artmi§tir (yiizde 41.51; 45.222.000'den
19.225.000'i). Fransa'da tanm nufusu daha giigludur, ama orada bile
1876 ile 1891 arasinda, toplam nufusun yiizde 51.4'den 45.5'ine inmi§-
lir.
ingiltere'de 1890'da ekonomik bakimdan etkin olanlann yalnizca
yiizde 10'u tanmda gali$iyordu. Birlc§ik Devletler'dc bile, tarimda
mutlak olmasa bile, goreli bir azalma olmu§tur: 1880'de ekonomik ba­
kimdan etkin olanlann yuzde 50.25'ni (7.405.000) olu§tururken,
1890'da yuzde 44.28'ni (8.334.000) olu§turuyordu. Kuzey Atlantik
Devletleri'nde, ekonomik bakimdan etkin niifusun yalnizca yiizde
22.6'sini, Giiney'de ise yuzde 60'dan fazlasini kapsamaktaydi.
Ama, tarimda etkin olanlann hig de tiimii gida saticisi degillerdir.
Onlara ek olarak, i§gucu saticilarina ili§kin, etkileyici bir rakkamla da
kar§ila§maktayiz. Almanya'da 1895'de tanmda ucretli emege bagimli
olan nufus, ingiltere'de bagimsiz iirelicilerin ve onlarin bagimlilarinin-
ki kadar buyuktu.
Ama bu bagimsiz ureticiler bile miinhasiran, kendi tanm urunleri-
nin sati§indan gelen parayla ya§amiyorlar. Asil (bahgivanlik, ormanci-
lik, vb. di§indaki) tarimdaki 2.530.000 bagimsiz iireticiden 504.165'i
ek bir meslege sahiptirdirler.

PROLETARYA Alman diyanndaki en guglii simftir halihazirda. Or-


dudan, devlet gorevlilerinden, vb. ve meslegi olmayanlardan ayn ola­
rak, 1895'de Almanya'da 20.674.239 ekonomik bakimdan etkin ki§i ve

1 Kim i istatistik veriler burdan ve a§agidaki paragraflardan ?ikanlm i§tir (s.3 10 ff., Al-
m anca m etin).
hizmetli vardi ve bunlardan, proletaryaya dahil olanlar a§agidadir:
Hizmetliler 1.339.318
Tanm, sanayi ve licaretteki ucretli i§giler 10.746.71
Ev hizmetleri 432.491
12.518.520

Geri kalan 8.155.719 ki§idcn birgogu da proletarya alanma girmek-


tedir. 2 milyon gali$an aile bireyinden, 600.000 miistahdem ve
5.500.0(X) bagimsiz iireticiden birgogu ancak §eklen bagimsizdir ve
gergekte, ev sanayii omegindeki gibi, sermaye igin gali§an ucretli i§gi-
lerdir.
Proletarya lehine hizla degi§en bu rakamlar kar§isinda, 1848 belle-
gini ammsatmak bir anakronizimdir. Sosyal demokrasi bir kez biitiin
proletarya kitlesini ve gorunii§te bagimsiz ama gergekte sermaye igin
yalniz ucretli i§gi olan tiim bagimsiz giftgileri ve imalatgilari 'kavradi-
gi' zaman, o zaman, ona kar§i durabilecek higbir giig yoktur. Bu kille-
leri kazanmak, onlan politik ve ekonomik agidan orgutlcmek, onlan
entelektiiel ve moral bakimdan yiikselimek, onlan kapitalist iiretim
tarzimn kalitim devralabilecekleri bir konuma gelirmek sosyal demok­
rasinin ba§lica gorevidir ve oyle kalmaktadir.
KAVRAM YAYINLARI
Silinmi§ Tarti§malar Kitaplan
2
PETER KROPOTKIN
ETIKA
"Anar§izim ruhani lideri" Kropotkin'in en iinlii
yapiti. Krapotkin bu £ah§masinin ba§inda, iki
cilt planladi. Ne ki, ya§ami birinci cildin tamam-
lanmasina ancak yetti. Ahlak iizerine yazilmi§
belki de en onemli yapit.

Ahmet Agaoglu'nun 1935 ^evrisinden


sadele§tirilerek hazirlanmi§tir.

"Biitiin hayatim insanlann saadeti hakkmdaki


hulyalara vakfetmi§ olan bu ihtiyar asi (kendisi)
ve inkilap^i kendi eseri ile gen? nesillere yeni
miicadeleler yapmak igin ilham vererek, onlara
i^timai adalet inani telkin edecek ve kalplerinde
fedakarlik alevleri parlatarak hakiki saadetin
teklikte degil -butiin-liikte oldugu kanaati vere-
cek iimidinde idi."

h a z i r 1 a n iy o r .
BOLUM iKt
Revizyonizm Tarti§masi

u tarti§ma Kautsky'nin ol­ smiflar karakterlerini degi§tirir-


B dukga yardimsever bir §e- ler, ama toplumsal olgekten yi-
kilde Die Neue Zeit'da, tim gitmezler.'3 Bernstein §u po­
1896 Kasim'indan 1899 yazma litik sonusu gikanyordu:
dek yayinladigi ve Die Voraus- 'Demokrasinin fethedilmesi, de­
setzungen des Sozialusmus ba§li- mokrasinin politik ve toplumsal
giyla kitap bigiminde yaymlanan, organlarimn olu§umu sosyaliz­
Eduard Bemstein'in bir dizi ma- min gergekle§mesi icin vazgegil-
kalesiyle, ciddi bir tarzda ba§la- mez bir 5nko§uldur.
di .1 Bernstein Marksizmin temel Kautsky'nin Bernstein savina
konumlarina her yonden saldin- tepkisi geg ve duraksamali oldu.
yordu. 'Burjuva ekonomisinin ki- Bunun ikincil bir nedeni, yani,
sa zamanda goku§iinii bekle- Bemstein'la 1879’dan gelen siki
mek'2 hataliydi; ve Vollmar'in, ki§isel dostluguydu, ama birincil
buyiik kapitalistlerin sayismin neden politikti. Bemstein'in ma-
azaltilmasi yerine, 'her dereceden kalelerinin kesin bir ele§tirisini
kapitalistlerin sayisinda bir arti§' yapma konusunda, bunun partide
oldugu yolundaki savim daha ge­ bir bolunmeye yol agmamasi
nel terimlerle yineliyordu. 'Orta igin, Kautsky ku§kusuz gontil-

1 Stuttgart, 1899. Ingilizce 9 ev. Evolutionary Socialism, 9 ev. Edith Harvey, 1909; afa-
gidaki ahntilar 1961 N ew York baskisindadir.
2 Agy., s.xii
3 Agy., s.xiii
4 Agy., s. 163
siizdii. Hatta, dii§iince igin kendi- teryalizmin olumlanmasmdan ve
sine gida vermi§ olmasi nedeniy­ SPD'nin program ve taktiklerinin
le Bemstein'a §iikranlarim suna- gerekgelendirilmesinden ibaretti.
cak kadar ileri gitti (Stuttgart Bir biitiin olarak SPD 50k genel
Kongresi'nde, Ekim 1898) ve bu terimlerle rcvizyonizmi kinamak-
yiizden, Plekhanov tarafindan ta Kautsky'nin yolunu izlemeye
sert bir §ekilde ele§ktirildi.1 egilimliydi. 1899 Hannover
Bemstein'a saldiriyi Sachsisc- Kongresi'nde (21'e kar$i 216 oy­
he Arbeiterzeitung'daki bir dizi la) ve 50k daha ezici bigimde,
makalcyle (28 Ocak'dan 6 Mart 1903 Dresden Kongresi'nde ( ll'e
1898'e dek) Parvus ba§latti; onu kar§i 288 oyla) revizyonizm res-
Rosa Liiksemburg'un Social Re­ men reddedildi. Ama onergeler,
form or Revolution'a (ozgiin ola­ higbir pratik sonuea yol agma-
rak, 21 Eyliil 1898'den beri Leip- yan, oylesine genel terimler igin­
ziger Volkzeitung'da yayinlanan de gergevelendirilnii§ti ki, tovbe-
makalelerdi) ve son olarak Plek­ kar olmayan gok sayidaki
hanov izledi. * revizyonist tarafindan bile des-
Kautsky'nin nihai agiklamasi teklendiler.
(.Bernstein und das Sozialdemok- Bu bolumdeki alintilar Bern­
ratische Programm, Mart 1899) stein und das Sozialdemokratisc-
otekilerinin Bemstein'a kar§i co§- he Programm'dan yapilmi§tir
kulu saldinlanna gore oldukga (Stuttgart, 1899, s.79-80, 128-35,
llimliydi. Ele§tirisi Bemstein'in 160-66,182-4). Altba§hklar Ka-
istatistilerinin aynntili §ekilde utsky'nindir.
gurutulmcsinden, diyalektik ma-

1 G. Plekhanov, "Ona N e Igin Te§ekkiir Htmeliyiz", Karl K autsky'e Agik M ektup', Se-
lecteod Philosophical W orks (5. cilt) iginde, C. II (Londra, 1976), s. 340-51, burada s.
340.
Bunalim Kurami (Zusammenbruchhsteheorie)
TICARETt tekelle§tirme, rekabeti ortadan kaldirma gabalari daha me-
ta ticaretinin erken bir a§amasinda ba§lar. Reformasyon sirasinda, ev­
rensel ho§nutsuzlugun bir kaynagi buydu. Uretimden rekabetin silin-
mesi, sanayinin butiin dallannm, tek bir orgiit iginde toplula§tirilarak,
tekelle§tirilmesi. Bu sanayi dallan liiks maddeler degil, geni§ kitlele­
rin giindelik tukctimi igin iiriinlcr iiretir; artik bunlar kugiik bir kente
degil, biiyiik bir devlete, gergekte dunyaya aittir. Bu tckcl Iconic ancak
Marks'in 1883'de oliimiinden bu yana ekonomik bir onem kazanmi§-
tir. O zamandan bu yana, oylcsine yaygin bir fenomen durumuna gel-
mi§tir ki, kapitalist uluslann ekonomik ve politik ya§ami giderek daha
fazla bu tckellerin egemenligi altina girmi§tir. (...)
KARTELLERE kar§i sava§im yeni karteller doguruyor ve bunun so-
nucunda, ge§itli tiirden i§ler zaman zaman dev bir i§letmede birlcgi-
yor. Almanya'da §imdi tamk oldugumuz §ey, komur fiyatini yukanya
iten komur sendikalan ile kendi fiyatlanm da yiikselterek misilleme
yapan gelik sanayi arasindaki denetim sava§imidir. Bu satirlar ya/ilir-
ken, buyiik demir ve gelik atolyeleri kendilerini, kendi madenlerini ele
geirerek, komiir kartellerinin denetiminden kurtarmaya gali§iyorlar.
Ama tipki komur sendikasi gibi, gelik sanayinin kartelleri de fiyatlan
olabildigince yukseltmeye bakiyorlar. Avusturya'da demir kartelleri,
buyiik miktarlarda gelige gereksinim duyan tiim sanayi dallan igin
muazzam gugliikler yaratmi§lardir. Sonunda, gelik tiiketicileri kendi
birliklerini yaratmak durumuda kalacaklar ve boylece bundan sonra,
demir atolyelerini ortaklak§a satin alabileceklerdir. Demiryollan gibi,
buyiik i§letmelerin de kendi komiir madenlerine ve kendi atolyelerine
sahip olduklan iyi bilinmektedir.
Aym tiirden farkli i§lerin bir yandan kartel ve trostlere donii§mesi
ve ote yandan da, farkli tiirden birgok i§letmenin bir i§letmede toplu-
la§masi gagda§ ekonomik ya§amin en karakteristik fenomenidir. Bu
toplula§ma siireci gok hizli gidiyor; bu ekonomik geli§me doneminde
tek bir gun gegmiyor ki, yeni bir kartelin olu§umu i§itilmesin. Ustelik,
§eker kartelleri de iginde, tanmsal i§letmeler de sevine sevine birle§i-
yorlar; anla§ildigi kadanyla, sutgiiler de bir kartel yaratmayi du§iin-
mckteler.
Olsa olsa iki onyillik bir doneme yayilan biitun bu geli§me ancak,
sermayenin toplula§masimn bir sonucu olarak miimkiin olabilmi§tir
ve buna kar§ihk, bu da ona guglii bir §ekilde katki yapmaktadir.
Marks’in sermayenin toplula§masma ili§kin kuraminin tek yanli ola-
rak degil, tam olarak dogru oldugu kartel ve trOstlerin varligiyla yete-
rince tamtlanmi§tir. Oysa Bernstein,. toplula§ma kuramina ili§kin
elek§tirisiyle, kiigiik miilkiyetin en Gnemsiz bigimlerinin varhgmi ter-
sine tanit olarak sunmakta, ama tanm bunalimindan ayn olarak,
Marks'in Oliimiinden bu yana en onemli fenomenlerden birisi olarak
. yiikiimlenici birlikteliklerinin ortaya gikmasini hig tarti§miyor. Bunun
incelenmesi, iistelik, marksist ekonomiyi anlamak isteyen herkes igin
kesinlikle zorunludur.
Kartellerin varhgi Marks'in gOziimlemelerinin dogru oldugunu ka-
nitlandigi halde, Bernstein bunlan gOzardi ediyor. Onlarin varliginin
Marks'in kuramimn bir ba§ka kismini, yani bunalim kuramim giiriittii-
giinii dii^iindugu zaman, ancak o zaman bunlari tarti§mayi animsiyor.
Yeni Orta Sinif
Miilk sahibi simflann biiyiimesi konusuna dOnmezden once, bunla-
nn Bernstein igin kapitalistier olmayip, kendi gelirleri bazinda orta si-
niflan olu§turan katmanlar olduklan gOrii§iinii kisaca inceleyelim.
Bu, gergekte miilkiyet dagilimini yansitmayan gelir vergisi istatis-
tiklerinin Onemini onun neden vurgulandigim da bir olgiide agiklaya-
caktir. Onun yorumlann birgogu, ba§ka bir yerde kapitalistlerin sayi-
sindaki biiyiimeye agikca yollama yapmakla birlikte, onun gor(i§iiniin
bu oldugunu gOsteriyor.
Eger onun sOyledigi tek §ey orta simflann (mittelstand) oliip git-
medigi, yerlerini yeni bir simfm ve bagimsiz zanaatgi ile kiigiik tacir-
lerin yerini de aydinlann almakta oldugu ise Bemstein'la aym dii§un-
cedeyiz. 1895'te Neue Zeit'da 'Aydinlar ve Sosyal Demokrasi' ustiine
yaymlanan bir dizi makalede buna i§aret etmek istemi§tim. Bu orta si-
mfin ortaya giki§ini zaten taru§mi§ bulunuyorum. Nufusun bu katma-
mm kazanma ko§ullanni incelemenin partimizin en Onemli gOrevlerin-
den biri oldugunu ileri siirmii§tiim:
Yeni, gok kalabalik, siirekli olarak artan bir katman or­
taya gikiyor. Onun biiyiimesi kiigiik sanayinin ve dola-
yisiyla, orta simflann gerilemesini gizleyebilir.1
Toplumun bu katmaninin biiyiimesi esas olarak, egemen ve sOmii-
riicii simflann i§levlerinin giderek daha gok, kendi hizmetlerini ya par-
ga parga satan -doktorlar, hukukgular, sanatgilar gibi- ya da, her tiirden
memurlar gibi, bir maa§ kar§iliginda satan, becerili ucretli i§giler tara­
findan devralinmasi gergeginden ileri geliyor. Ortagaglarda dii§uniirle-

1 'Die Intelligenz und die Sozialdem okratie', N eu Z eit, XIH. 2 (1895), s.10-16, 43-9,
74-80, Burada, s. 16.
ri, doktorlan, sanatgilan ve kimi yonetsel gorevlileri ruhbanlar saglar-
di; aristokrasi kamu yonetimine, hukuka, polise ve hepsinden once or-
duya da goz-kulak oluyordu. Modem devletin ve modem bilimin yuk-
selmesiyle birlikte, bu iki simf da i§levlerinden yoksun edildiler;
ayakta kalmalanna kar§in, kendi toplumsal onemlerinin yanisirak, go­
gu bakimdan, bagimsizliklanm da yitirdiler.
Ama, devlete, belediye yetkililerine ve bilime, toplumun geli§me-
sinin dayattigi gorevlerle birlikte, onlardan alman i§levler ve bunlan
yiiriitecek i§gucii yildan yila artti.
Daha ba§langigta, kapitalist sinif da ticaret ve sanayideki i§levleri-
ni ucretli i§gilere, tacirlere ve teknisyenlere devretmeye ba§ladi. Ba§-
langigta bunlar, emek siirecini orgutlendirme, harekete gegirme ve de-
netlemekle, uretim araglan alimiyla ve uriinlerin sati§iyla, ba§ka
deyi§le, uzmanla§tinlmi§ becerilere artan istem nedeniyle kapitalistin
kendisinin yapamayacagi i§ievleriyle gorevlendirilen yardimcilariydi
kapitalisitin yalnizca. Sonunda, yonetimin bile bir asta devredildigi
anonim §irketlerin varligi dolayisiyla, kapitalist butiiniiyle fazlalik du­
rumuna geldi. Anonim §irlcetlerin bu katmanlarin biiyumesine katki
yaptigi ortadadir. Ne var ki bu, sermayelerin pargalanmasinm bir so-
nucu degildir. (...)

YENl ORTA sinifin (mittelstand) kokeni bu degildir. Uretim aragla-


rindaki 07,el mulkiyet onlar igin onem ta§imaz. Bagimsiz i§giler olarak
-ressamlar, doktorlar ya da yazarlar olarak- onlann rolii onemsizdir.
Uretim araglannm sermaye olarak i§ gordugu yerde, 'beyaz-yakah i§-
giler* (kopfarbeiter) bir grup olarak, iicret-kazananlar olarak vardir,
kapitalisler olarak edegil.
Gergekte, yeni orta sinifin proletaryanin bir kismim olu§turdugunu
dii§unmek de aym olgude yanli§ olacaktir.
Bu simf burjuvaziden dogmu§tur, ailevi ve toplumsal baglarla da,
onunla baglantilidir; benzer degerleri savunur. Aydinlarm burjuvaziy­
le daha siki baglantili olan ba§ka kesimleri, kapitalistin i§levlerini
devralmi§ olan miidurler ve yoneticilerdir. Onlar, kendi baki§ agilan
ve proletaryaya kar§itliklan bakimindan da, kapitaliste daha yakindir-
lar.
Aydinlar igerisindeki ba§ka meslekler ozgiil bir politik ya da din-
sel duru§ gerektirir. Bu politik gazeteciler igin de, birgok yasal gorev-
li; omegin, kamu savcilan, polisler, mhbanlar vb. igin de gegerlidir;
yalnizca, ya kendi 'i§verenleri'nin baki§ agilanm payla§anlar, ya da,
para kar§iliginda yabanci bir baki§ agisini benimsemeye istekli olanlar
devlet, kapitalist yayincilar ve kilise tarafindan istihdam edilirler. 'Ay-
dinlar'in proletaryaya genellikle kar§it olmasimn bir ba§ka nedeni de
budur.
Ama, aydinlarla proletarya arasindaki en biiyiik zitligi, birincile-
rin, egitim ayncaligina sahip olm ilan dolayisiyla, ayricahkh bir sinif
olu§turmasi gergegi dogurur. Aydinlann, halk kitlesini bilimin onemi­
ni kavrayabilmesine, ve onun temsilcileri oniinde diz gokmesine yete-
cek olgiide egitmekte gikarlan vardir, ama kisitli mesleki ogrenim
gevresine girme yonundeki her gabaya da kar§idirlar.
Agikcasi, kapitalist uretim tarzi kitlesel bir aydinlar katmani ge-
rektiriyor. Federal devletin egitsel tesisleri bu gereksinimi kar§ilaya-
miyordu. Bu yiizden, burjuva rejim yalnizca temel degil, yiiksek ogre-
nimin de iyile§tirilmesi ve geni§letilmesinden yana olmu^tur hep.
Bunun, yalnizca iiretimin geli§mesini te§vik etmekle kalmayip, sinif
gati§masini da yumu§atacagi varsayiliyordu; mesleki diinyaya girme-
nin bir yolunun yiiksek ogrenim oldugu veri iken, yiiksek ogrenimin
evrensel olgekte yayginla§tinlmasinin proletaryayi burjuvaziyle bii-
tiinle§tirecegi apagik goriiliiyordu.
Ama, the bourgeois standard of life 1 (burjuva ya§am standarti) an­
cak, yiiksek ogrenimin, bu bir ayncalik oldugu zaman, zorunlu bir ba-
gmtisi (correlate) durumuna gelir. Evrensel oldugu zaman ise, prole­
taryayi burjuvaziyle biitiinle§tirmek bir yana, onu bir 'beyaz-yakali
i§gi'ye bir proletere indirir. Halk kitlesinin yoksunlugunun belirtilerin-
den biri de budur.
Yaygin ogrenimin onemli olgiide geni§lemi§ oldugu ve sonug ola­
rak da, ogrenimin kendi ayricahkh statiisiinii yitirdigi ulkelerde ay-
dinlar ogrenime du§man durumuna gelirler. Boylece, modern uretim
tarzimn gereksinimleri ile bu antientelektuel katmanlar arasinda bir
geli§ki ortaya gikar. Bunlar kapitalistlerin kendilerinden daha az ilerici
duruma gelir ve gerici'crin, ziraatgilerin ve bo§ta kalmi§ zanaatgilann
saflanna kauhrlar. Kadinlann ogrenim gormesine en giiglu kar§itlik
iiniversite profesorleri ve ogrenciler tarafindan, belliba§Ii bilimciler
tarafindan dile getirilir. Mesleki dunyadaki konumlar rekabetinden ya-
hudi aydinlan di§layanlar ve yuksek ogrenimi daha pahali, dolayisiyla
yoksullar igin ula§ilmaz kilmak igin elden gelen her§eyi yapanlar on-
lardir. Bu, dogallikla, ogrenim de iginde olmak iizere her tiir ayncali-
ga kar§i en kararli bir §ekilde sava§an proletaryanin en enerjik kar§itli-
gini ve uzla§mazligim uyandinr.
Tiim engellere kar§in, yaygin ogrenim geni§lemeyi siirdiiriiyor ve
bOylece, aydin katmanlan, birbiri ardindan proleterle§iyor. i§ okullan-
mizdaki gok sayidaki kiigiik i§ adammi, miizik ve sanat okullanmizda-
1 Ozgiin m etinde Ingilizcedir.
ki miizisyen, heykeltra§ ve teknik ressamlan, teknik kurumlanmizm
her yil iirettigi makinist ve kimyacilan dii§iinttn. Sermayenin toplula§-
masi da licaret, sanat ve uygulamah bilimler alanlanni etkiler; giinkii,
bu kesimlerde, ayakta kalabilecek bagimsiz bir i§ kurmak igin gereken
sermaye miktari giderek biiyiiyor. Bagimsiz bir i§ kurmak igin gere­
ken sermaye miktari biiyiidiigiinden, ticaret, sanat ve uygulamah bi-
lim alanlan da sermayenin toplula§masmdan etkileniyor. Boylece, bu
alanlardaki becerili i§gilerin sayisi artarken, bagimsiz duruma gelme-
nin olanaklan azaliyor ve ya§amboyu ucretli emek oznesi olmak onla­
rin yazgisi durumuna geliyor. Meslekten i§gilerin biiyiimesinin bir so-
nucu olarak, aydinlann durumu giderek daha umutsuzla§iyor; giinkii
aruk, yapay kisitlamalar yaratarak ya da loncavari birlikteliklerin
olu§turulmasiyla, kendisini rakiplere kar§i koruyamamaktadirlar.
Yoksunluk toplumun bu kesimlerini de etkilemeye ba§lar ve onlarin
yoksunlugunun olgiisii dogrudan, burjuvazinin yiikselen ya§am stan-
daruna gore olgiildugunden, bu daha da sancili olur. Bu ya§am stan-
dartini korumak beyaz-yakali i§giler igin bir oltimkalim sorunudur.
kol i§gisinin fiziksel yoksunlugu esas olarak onun ya§am ko§ullarinda,
sonra giyiminde ve ancak en sonra, gida tiiketiminde ortaya giktigi
halde, beyaz-yakali i§gide bu sira tersinedir. O, gida uzerinde tasarruf
yapmakla ba§lar.
Burjuva goruntiiyii korumaya gali§malan ne denli zor olursa ol-
sun, aydinlann biitiin bu proleterle§mi§ kaunanlan sonunda, proleter
sinif sava§iminda kendi proleter yiiregini bulur, gikar saglar ve buna
etkin bigimde katihr. Bu magaza yardimcilan, heykeltra§lar ve miizis-
yenler igin de gegerlidir. Ve gerisi gelecektir.
Liberal ekonomistler kapitalist iiretim tarzimn bir orta sinif yaratti-
gini kanitlamak igin 'aydmlar'm hizli buyiimesine i§aret ederlerken, bu
biiyiimeye proleterle§me siirecinin e§lik ettigi olgusunu dikkate al-
mazlar.
Kapitalistlerin yonelimini payla§an kesinlikle antiproleter kesimler
ile, proleteryanin baki§ agisini kesinlikle payla§an gruplar arasinda bir
yerde, kendi g5rii§ii bakimindan sinif gati§masimn iizerinde durarak,
ilgisiz kalan geni§ bir aydinlar katmani vardir.
Bu orta katmanm eski kiigiik burjuvaziyle payla§tigi §ey kendi top­
lumsal konumundaki muglakliktir. Guvenilemez oldugu kadar, prole­
taryaya kar§i tutumunda degi§iklik de yapabilir. Bugiin sermayenin
aggOzluliigunu protesto ederken, yann proietaryanin gorgusiizlugune
giki§acaktir. Bugiin insan onurunu savunmak igin gagnlar yaparken,
yarin onu sirtmdan bigaklayarak, toplumsal ban§i korumaya gali§a-
caktir.
Ama o, eski kugiik burjuvaziden biri olumlu, biri olumsuz, iki ba­
kimdan farklidir. Soyut dii§iinme bakimindan egitilmi§ ve daha gok
daha fazla entelektiiel kiiltiire sahip olmasiyla ayirt edilir. jGenelde, bu
toplumsal grup, kendisini sinif gikarlanmn darg 6rii§liiliigu iizerinde
gormeye; ne denli iistiin oldugu ve anlik ve tikel gikarlardan etkilen-
medigi, zihninde bir butun olarak toplumun gikarlanm tuttugu ve tem­
sil ettigi §eklindeki idealist yamlsamamn altinda kalmaya egilimlidir.
Orta sinifin eski kugiik burjuvaziye gore olumsuz yonii sava§ yete-
neginden yoksun olmasidir. Onceleri, sermayenin arkadan vurma ga-
balanna direnebilecek, sava§gi bir sinif iken, §imdi gagda§ aydinlan-
miz proletarya ile kapitalizm arasinda bir yerde konumlanmi§ olup,
artik kendisini egemen siniflara kar§i nasil savunacagim bilmemekte-
dirler. Sayica az olan, birle§ik sinif gikarlanna ya da dogru orgiitlenme
bigimine sahip olmayan, miilkiyeti olmadigi h id e yine de bir burjuva
ya§am standarti isteminde bulunan orta simflar, ayakta kalmalan igin
kendisine sava§ araci saglamaya yetecek zenginlikte olan bir ba§ka si-
mfla birle§erek sava§abilirler yalnizca. Aydinlann orta katmanlan, bu
Tciiltur aristokrasisi' burjuvazinin kendisi muhalefette oldugu siirece,
bir grup olarak muhalefette kalabilirdi; ama §imdi, burjuvazi kendisini
kabul ettirdikten bu yana, itaatkar bir duruma gelmi§, sava§ yetenek ve
istegini yitirmi§tir; giigluye yaranmak di§indaki her ilerici adim ahlak-
sizlik olarak reddedilir; gergekte, korkak ve bizanten bir duruma gel-
mi§tir.
Sinif sava§imindan nefret ederler ve onlara g 6re, bunun ortadan
kaldinlmasi, en azindan zayiflatilmasi gerekir. sinif sava§imi ayaklan-
ma, ba§kaldm, devrim demektir; ve bu giigler toplumsal devrim tara­
findan fazlalik duruma getirilmek durumundadir.
§unlan soylerken, daha sonra kendi gorii§lerini degi§tirmeye ba§la-
yan Bemstein'a kar§i polemige girmeye gali§miyordum:
kapitalist somuriiye dogrudan kan§mami§ olanlar ara­
sinda, toplumsal sorunla ilgilenmeyen, yani, i§giler igin
'bir§eyler' yapilmasi gerektigiyle -bu ’bir§eyler' ne olur-
sa olsun- ilgilenmeyen, duriist ya da bagimsiz bir ente-
lektuel zor bulunurdu. Stumm ve Eugen Richter, sirasiy-
la, patriyarkal-mutlakiyetgi ve Manchesterli i§adami
olan bu insanlar artik aydinlardan gelecek anlamli bir
destege guvenemezlerdi. Sermayenin kinanmasi ve pro-
letaryayla -sava§an (proletaryayla) olmasa bile, en azin­
dan somiiriilen proletaryayla- dayani§ma moda duruma
gelmi§tir ve Harcourt'un, '§imdi hepimiz sosyalistiz' §ck-
lindeki sOzleri bu gevreler igin dogru olmaya ba§liyor.
§air ve ressamlanmizm, du§unur ve gazetecilerimizin
kendi kafe ve salonlannda atblye ve konferans salonla-
nnda saygilanm sunduklan sosyalizm proleter ve dev­
rimci sosyalizm degil, Komiinist Manifesto'da 1847'de
yer alan 'hakiki sosyalizm' anlayi§ina, mutsuz bir §ekil-
de gok benzeyen bir tiirden sosyalizmdir.1
Sik sik, bu kesimler kendilerini sosyal demokratlara ka-
tilmaktan yalnizca proleter zalimligin engelledigini ilan
etmi§lerdir. Onlan i§e kan§maktan gergekte alakoyan
§ey di§ neden degil, onlann karakter ve Ongorii yoksun-
lugudur. Darkafali kapitalistten daha iistiin olsalar bile,
yine de, ne verili toplumsal diizeni korumanm, ne de
proietaryanin sonul zaferini engellemenin miimkiin ol­
dugunu anlamaz gOziikiiyorlar. Ya, toplumun geli§me
gizgisini degi§tirme konusundaki giigsiizliiklerinin far-
kmda degillerdir, ya da, bunu teslim edecek ve burjuva
toplumdan kopacak giig ve yiireklilikten agikca yoksun-
durlar. 2
Cok azi bu kopu§u gOze alabilmekte ya da ba§arabilmektedir. Bu
tin §ovalyeleri arasinda proietaryanin kimi gergek taraftarlan kesinlik­
le vardir, ama proletarya gergekten muzaffer olana dek onlar ortaya
gikmazlar. Aydinlann sava§im igin ona takviye saglamasim bekleye-
mem, ama onlardan gelecek herhangi bir §iddetli muhalefetten kork-
mak da gerekmez.
Bu birkag gOsterge giiglenen aydinlann, proietaryanin gozardi ede-
meyecegi bir sinif oldugunu gOsteriyor. Onlan proletaryaya gevirmeye
galigmak gok §ey beklemek olacaktir, ama onlan 'mulk saihipleri' arasi-
na katmak da, daha buyiik bir hata olacaktir. Bu katman kapitalist top-
lumu karakterize eden tiim geli§kileri, yogunla§mi§ bir §ekilde birle§ti-
riyor, ama yine de, bir butiin olarak toplumsal organizmada oldugu
kadar bu mikrokozmosda da proleter tohum ye§eriyOT. (...)

ORTA SINIF aydinlann biiyiimesini yadsimak olanaksizdir; keza, ga-


li§an smiflann belli katmanlannin ya§am standartinda bir yukselme ol­
dugu da teslim edilmelidir. Ancak, bu fenomenlerden higbiri sermaye­
nin toplula§masma, proietaryanin artan sOmiiriilu§iine, toplumsal
gatigmamn yogunla§masuia ili§kin marksist doktrini giiriittnez. Miilk
sahiplerinin sayismdaki arti§m gOkme kuramiyla geli§tigi ku§kusuz

1 N eu e Z eit, X m .2 ,s. 76,77.


2 Agy.
ileri siiriilebilirdi. Ne var ki, Bernstein boyle bir arti§m oldugunu gos-
terememi§tir. Kuram ve istatistik tanitlar durumun boyle olmadigim
bizlere gosteriyor.
Politika ve Ekonomi
Bernstein kooperatiflerin, sendikalarin ve soziimona belediye sos-
yalizminin onemine dikkatimizi gekmiijtir. Hi? ku§kusuz, bu organlar
proletaryanin kurtulu§una degerli katkilar yapabilirler ve yapmaya da
devam etmelidirler. Ama, Bemstein'in en kararh kar§itlarinm bile iti-
raz ettigi §ey bu degildir. (*) Gergektcn, Parvus partimiz onderligini,
sendikalarla yeterince ilgilcnmedigi igin defalarca ele§tirmi§ ve Bem-
stein’a en §iddetli bigimdc saldirilmi§ olan bolgede, Saksonya'da oldu­
gu kadar higbir yerde, tuketici kooperatiflerinin iyi gitmedigini dile
getirmi§tir.
Bu yiizden, bu koniida higbir tarti§ma soz konusu degildir. Bu or-
ganlardan hangisinin proletaryanin kurtulu§ sava§imim te§vik etmek
Uzere i§e giri§mesi gerektigini belirlemek soz konusu oldugu zaman,
farkhliklar ortaya gikar, Farkliliklarm dogmaya ba^ladigi yer budur;
Bernstein bunlari yalnizca duyumsatmi§, ama agikga dile getirmemi§-
tir^ Zaman zaman, sosyalizmin bu sorununa flcginir, ama sonra bunu
yeniden gegi§tirir. Kooperatiflerin, sendikalarin ve belediye politikasi-
mn etkililigi (leistungsfahigkeit) sorunu, bunlarin devlet politikasiyla
ili§kisi sorunuyla baglantilidir. (...)

EGER PROLETARYA ekonomik giice sahip olmasaydi, politik hak-


lan da asla kesinlikle kazanamayacakti. Onun ekonomik guciinun te-
meli onun uretim siirecinde oynadigi roldiir ve bu, hUkUmetin iyi niye-
tine bagli degildir. Hiikumetler ve kapitalistler, her yerde, kapitalist
uretim tarzim olabildigince gabuk olarak geni§letmeye heveslidirler.
Bu i§e proletarya kitlesini artirma, onu ozgiil alanlarda toplula§tirma,
egitme ve orgUtlendirme -ba§langigta, yalnizca uretim amaciyla, ama
sonra, fabrikanin orgiitlenmesi de sinif sava§imim etkiler- demektir.
Boylelikle, hukiimetlerin ve kapitalistlerin eylemleri giderek, ulusun
ekonomik ya§aminm iicretli emege bagimli olmaya ba§ladigi bir duru­
ma yol agar; proletarya kendi guciinun bilincinde oldugu olgiide, ege­
men olmaya ba§lar.
Proletaryanin ekonomik giicii her yerde, demokratik ulkelerde ol­
dugu kadar despotik ulkelerde de, isvigre'de oldugu kadar Rusya'da da
artiyor ve bu, yiizyilimizin en onemli olayi olan, i§gi simfimn kaginil-

(*) Ingilizce m etinde, "not" yerine "now" yazilarak, tiimce olum lu durum da sunulmu§-
tu r ("budur.") -<jn
maz zaferi igin temel olu§turur. Eger Bemstein'in ele§tirileri dogru ol-
saydi ve sermaye ile proletarya toplula§masi Komiinist Manifesto'da
betimlendigi tarzda ortaya gikmi§ olmasaydi, o zaman, proletarya po­
litik bakimdan orgutlenmeye ne denli gaba gosterirse gostcrsin, hiikii-
metler ve kapitalistier onunla ba§ edebilecek kadar giiclii olacaklardi.
Gergekte ise, her yenilgiden sonra daha kalabalik, daha birle§mi§ ve
daha uzla§maz bir §ekilde ortaya gikan bu dii§mana kar§i umutsuzca
sava§imlarinda kendi kendilerini pargaliyorlar.
Bu guciin bir sonucu olarak i§gi simfi birgogunu zaten elde etmi§
oldugu ve elde etmeye de devam edecegi politik haklar igin devletten
istemde bulunabilir.
l§gi sinifmin, kendi politik haklanndan kendisini orgutlemek ve
boylece, kendi guciinu daha da artirmak igin yararlanacflgi butiiniiyle
agiktir. Sendikalarda iyice orgutlenmi§, eli altmda zengin tuketici der-
neklerine, sayisiz basimevine ve geni§ olgUde dagitilan bir basma sa­
hip olan bir proietaryanin segimlerde ve parlamentoda, bu araglara sa­
hip olmayan bir proletaryadan daha iyi sonuglar elde edecegini hig
kimsenin sorgulamadigi da ortadadir. Ne var ki, proietaryanin temel
gucu ekonomik geli§me sonucunda onun otomatik bir §ekilde kazan-
digi gugten ibarettir. Ve turn oteki bigimler ustunde kendi izini bira-
kan en yuksek sinif sava§im bigimi tikel ekonomik orgiitlerin sava§i-
mi degil, proietaryanin butununun en guglU toplumsal orgut -devlet-
igin verdigi sava§tir. Hakiki ve son kertede de, en belirleyici politik
sava§im budur.
Ku§kusuz bu, ekonomik ile politik sava§im arasindaki ili§kinin her
zaman ve her ko§ulda aym olacagi, i§gi sinifmin en buyuk ve en hizli
ilerlemeyi politik sava§im araciligiyla yapacagi ve ekonomik orgutle
igin, onlar eliyle verilen sava§imin ikincil onem ta§idigi anlamina gel-
mez.
Ekonomik ve politik sava§imin goreli onemi, tipki kapitalist sana-
yinin dalgalanmalari gibi, dalgalanmaktadir. Bu sonuncusu genle§me
ve bunalim donemlerinden geger; politika alanmda da bUyuk sava§im
ve hizli ilerleme donemleri -politik 'devrim' zamanlari- vardir ve bun-
lari, ekonomik orgutlerin geli§iminin ve toplumsal 'reform'un one geg-
tigi durgunluk donemleri izler. Sanayi ve politika alamndaki dalgalan-
malar yalnizca benzer degil, ilintilidir de.
Genle§me zamanlari dogal olarak, genel toplumsal ho§nutsuzlu-
gun en az oldugu, kendi gabasiyla yiikselme isteginin en fazla ba§an
§ansina sahip oldugu ve devleti sorgulama gereginin gev§edigi zaman-
lardir. Yalnizca kapitalistier degil, i§giler de politikayi daha az onemli
olarak ve dolaysiz somut UstUnlUkler sunan ekonomik orgutleri ve i§-
letmeleri de, daha onemli olarak gOriirler.
Bir bunalim sirasinda, kati§iksiz ekonomik ilerleme olanaklan aza-
lir; en giiglii ekonomik kurum olan devlet yardim etmek durumunda-
dir; yitirilen zemini yeniden kazanmak igin devleti ele gegirmek gere­
kir, daha fazla toplumsal ho§nutsuzluk vardir, geli§kiler daha
keskinle§ir ve genel egilim politik sava§im yoniindedir.
Ku§kusuz, kati§iksiz ekonomik etkinlige g5re politik sava§imin yo-
gunlugu ve goreli onemli yalnizca, kapitalizmin bir geni§leme mi,
yoksa bir bunalim mi doneminden gegmekte olduguna bagli degildir.
Ba$ka etkenler de yava§latici ya da hizlandmci bir etki yapar. Ama,
her durumda, ekonomi ve politika arasindaki ili§ki iizerinde ekonomik
gevrimin biiyiik bir etki giicii vardir.
1848 devrimi bir ekonomik bunalim sirasmda patladi. Onun geri
gelmesinin, o bir kez yenildikten sonra dii§iinulemeyeceginin nedenle-
rinden biri de, -Haziran gati§masinda boylesine kahramanca sava§mi§
olan proletaryadan burjuvazinin duydugu korkudan ayn olarak-
1850'de sanayinin biiyiimesi oldu. 1885'de, Engels The Revelations o f
the Communist Trials in Cologne'a giri§inde §Oyle yaziyordu:
1848 devrimini hazirlami§ olan 1847 sanayi bunalimi-
nin iistesinden gelinmi§tir; yeni ve Onceden dii§uniile-
meyecek bir endustriyel genle§me donemi ba§liyor. Ka-
fasinda gOzleri olan heikes igin, 1848 devriminin
kendisini tiiketmi§ oldugu ortadaydi.
1850'de, Marks ve Engels Neue Rheinische Zeitung'un inceleme-
sinde §unu agiklami§ bulunuyorlardi:
Burjuva toplumun uretici guglerinin bir burjuva toplum-
da ancak miimkiin olabildigi Olgiide arttigi genel genle§-
me ko§ullannda, hakiki devrimden sOz edilemez. BOyle
bir devrim ancak, her iki etkenin modem uretici giigle-
rin ve burjuva uretim ili§kilerinin birbirleriyle geli§kiye
girdigi yerde miimkundiir.
Bir sonraki biiyiik ekonomik biiyiime donemi 1871 idi. Ama
1850'den farkli olarak, ba§ansiz bir devrimi degil; halk ayaklanmalan-
nm degil de, hanedan sava§lannin olu§turdugu, oldukga ba^anli bir
Avrupa devrimini izledi. 1866 ve 1870 olaylan hala askidaydi: Avus-
turya mutlakiyetgiliginin ve Fransiz Imparatorlugu'nun g5kii§ii, Al-
manya'nm birle§mesi ve genel oy hakkimn saglanmasi, son olarak da
Komiin'un kahramanca sava§imi. Bu olaylar i§gilerin politikaya ilgisi-
ni azaltmaya, politik sava§imlann hizli to§ansina olan inanci yikmaya
ve Onplana ekonomik ilerlemeyi koymaya yaramadi. Genle§me done-
minin ardmdan biraz bOyle olsa bile kisa siirdii ve 1849 sonrasindaki
tepki nedeniyle, sendikal ve kooperatif ya§am yeni yeni ye§ermeye
ba§ladi. BOylece, Ingiltere di§inda, politik sava§im Onplanda kaldi:
'devrimci' kaldi.
§imdi, birkag yildir, bir ekonomik genle§me donemine tamk ol-
maktayiz; yine de, bu tikel dOnem 1871'den daha uzun siirmektedir.
Bu, temeldeki ekonomik bazin daha geli§mi§ olmasindan ve bizim, bu
geli§menin bir sonucu olarak daha belirgin duruma gelen bir politik
durgunluk doneminden gegiyor olmamizdan ileri geliyor.
Boylelikle, 1850'ye benzer bir durumda, politik gericilik (reaction)
ve endiistriyel biiyiime durumunda bulunuyoruz. Ama bu arada, yanm
yiizyillik bir kapitalist geli§me, proleter sinif sava§imlan ve ozgiir top-
lu pazarlik haklarmi korumu§ olan bir ku§ak s6z konusu olmu§tur.
1850'nin durumu eger Avrupa anakarasmdaki i§gi hareketinde bir ke-
sinti yarattiysa; 1899'daki durum y&lnizca, ekonomik sava§imin bas­
kin hale geldigini ve i§gilerin bu anda, senkikalar ve demekler yoluyla
politik etkinlik yoluyla oldugundan daha 50k §ey elde edebilecekleri-
ne inandiklarini gostermektedir.
Bemstein'in kitabi giiciinii kismen bu durumdan aliyor. Onun kii­
giik Olgekli pratik ekonomik gali§ma iistiine vurgusu gergekte var olan
gereksinimlere denk dii§mektedir; Onemli ve hizli politik donii§iimler
-kadastroflar- olasihgiyla ilgili ku§kuculugu gegen yillann deneyimiy-
le butiiniiyle uyu§uyor. Bemstein'in kitabmi okuyan 'pratik' insanlar
onun kuramlanna ilgisizdirler; onlann bilmeye ilgi duyduklari tek
§ey, onun §imdiki gorevler ve §imdiki ko§ullarla ilgili soyledikleridir.
Ama, onun zayifligi da, kesinlikle, tikel bir duruma denk dii§me-
sinden ileri geliyor. Kitabin agik niyeti §imdiki dumm igin bir kilavuz
olarak i§ gOrmek degil, 'sosyalizme giden yol' igin bir kilavuz olarak
i§ gormektir; yalnizca §imdiki gorevlerle degil, genelde 'sosyal de­
mokrasinin gorevleri'yle ilgilendigini soylemektedir.
Genle§me evresi 1850'de ba§ladiginda, Marks ve Engels gelecek
doneme ili§kin kendi taktikleri igin uygun sonuglar gikardilar, ama ka-
pitalizmin butiin geli§mesinin incelenmesinden gikarmi§ olduklan so-
nuglan da hemen bir tarafa atmadilar. Eger, Bemstein'in ileri siirdiigii
tek §ey, §imdiki genle§me ve gericilik (reaction) evresinde politik ba­
kimdan fazla bir§ey elde edilemeyecegi, bu yiizden de, bu donem siir­
diigii siirece, kiigiik kismi reformlar yapmaya ve bu amaca ula§mak
igin, sendikalarla, belediyelerle, kooperatiflerle, vb. gali§maya kendi-
mizi adamamiz gerektigi olsaydi, o zaman, bu program partimiz tara­
findan kesinlikle kabul edilecek ve desteklenecekti.
Oysa Bemstein'a gOre, §imdiki durum toplumun normal halidir.
Politik durgunlugun demokrasi ve toplumsal reform yolunda yava§,
ama emin ilerleme oldugunu ileri siirmektedir; §imdi tamk oldugumuz
genle§menin simrsiz olgiide uzayacagim du§unmekte ve bu yiizden
de, toplumun ve devletin geli§me dogrultusu konusunda iyimser bir
anlayi§ ta§iyabilmektedir. Politik durgunluk ve ekonomik genle§me
sona erer ermez, bu geli§menin pargalanmasi gerekir.
Bemstein'a, gelenekscl devrimci laflar ile hakiki bir reformist tu-
tum arasindaki zitlik gibi goziiken §ey, kismen, bizim iiretim tarzimi-
za ili§kin fenomenlerin butiinlugunden tureyen anlayi§ ile bunun evre-
lerindcn yalnizca birini dikkate alan anlayi§ arasindaki zithkur
yalnizca.
'Kadastrofik durumlar igin taktikler'den soz ediyor. Bunlarin nede-
rc bulunacagini ise gostermiyor. Kesinlikle kuramsal temeli nedeniy-
ledir ki, sosyal demokrasinin taktikleri son derece uyarlanabilirdir.
Her olasilik igin hazirlanmi§tir ve toplumsal geli§menin tikel bir tem-
posuna yonlendirilmi§ degildir. Bunalim ve genle§me, kadastroflar ve
yava§ ban§gil geli§me durumlari igin hazirlanmi§tir. Sosyal demokra­
sinin dirimselligi de, gergekte, onun uyarlanabilirliginden ileri gelir.
Kadastroflan kar§ilamak igin de, turn donemlerde kuguk olgekli
bari§gil gali§ma yurutmek igin de taktikler hazirlamak gerekmez.
Onun taktikleri bunahmlari, kadastroflan, devrimleri de gozardi et-
mez, bunlar uzerinde spekulasyon da yapmaz. Her durumdan yararla-
mr ve kendisini asla pe§inen baglamaz. (...)
Bagimsu ya da Bagimli Politika
E6 ER BERNSTElN’m yazilarimn bir etkisi olduysa, bu her§eyden
once, kar§itlanmiz tarafindan bizimle ilgili yayilan yanh§ anlayi§lan
diizeltmek ve goziimlerimize yeni bir dirimsellik ve derinlik vermek -
gergekte, bizim ya§am boyu gali§mamizin onemli bir bolumunu bu al-
mi§tir-olmu§tur.
Bagimsiz bir politik parti olarak proletaryanin polisiye anlamda
(polizeisinn) degil, politik-ekonomik anlamda devrimci olmasi gerek-
tigi ortadadir. Bernstein 'toplumsal duzenin temel donu§u' sOzuniin ye­
rini, 'toplumsal donu§um' sozunun almasim oneriyor. Ama, bu son la-
fin yeni ve eski toplum diizeni arasindaki temel gati§mayi -zaman
zaman Bernstein'in kendisinin de yadsidigi bir gati§mayi- dile getirdi-
gini kimse iddia etmeyecektir. Aslinda, onun sosyalizmi liberalizmin
yetkinle§tirilmesine benziyor.
’Devrimci' sozunun yamltici olabilecegini seve seve kabul ederim
ve bu, gergekten de^ iyi bir neden olmadikga kullamlmamalidir. bunu
yanli§ kullanarak, hataya yol agilmamalidir. Yoksa, bunu hig kullan-
mamamiz mi gerekiyor? Ozgiil siiregleri tanimlamak ve gOziimlemek
igin, bir kavram olarak bu kesinlikle zorunludur. Verili toplumsal bi-
gimleri a§mayan bir toplumsal geli§me gizgisi ile, butiiniiyle farkli ya-
piya sahip, daha yiiksek bir toplumsal diizene yonelen bir geli§me giz­
gisi arasinda ayrim yapmak sOz konusu oldugunda; partimiz yazimyla
yiizeysel bigimde bile olsa tani§ olan hig bir kimsenin; toplumsal dev­
rim ve politik ayaklanma kavramlarinm biitiiniiyle farkli kavramlar ol-
dugundan ku§ku duyamayacagi gergeginden ayn olarak, 'toplumsal
dOnu§iim' lafiyla yetinilemez. Toplumsal devrim, bir kimsenin ilke
olarak amaglayabilecegi bir erektir; oysa politik ayaklanma, yalnizca
elveri§liligi bakimindan degerlendirilmesi gereken, bir amaca giden
bir aragtir yalnizca.
Ayaklanma hem toplumsal, hem de politik devrimden farklidir.
Polis dili kullamlmadigi zaman, politik devrimden, ulusun politik ya-
§ammin nabzini, ters bir etki yapan kar§i-devrimci bunalimlara kar§it
olarak, yogunla§tiran ve hizlandiran, Onemli bir politik bunalimi anla-
nz. Ayaklanma ya da 'yasadi§i giig kullanlimi' bOylesi bir politik bu-
nalim sirasindaki bir episod, gok Onemli bir episod olabilir; ancak,
devrimin kendisi agismdan asla yamltici da olmamasi gerekir. Mecli-
sin toplantiya gagrilmasi gibi oldukga yasal bir eylem, tipki Bastille'in
zaptedilmesi kadar, devrimin biitiinsel bir pargasidir. Hig kimse buna,
1789 biiyiik Fransiz ayaklanmasi diye yollama yapmayacak ve hig
kimse, politik ya§amda higbir yankisi olmayan yasadi§i §iddet eylem-
lerine devrim diye de yollama yapmayacakur. Omegin, hig kimse In-
giliz komisyonuna kar§i Hind yerlilerinin yasadi§i direni§ eylemlerini
devrimler diye nitelemeyecektir.
’Yanli§ anlamalardan kaginmak' igin, Bernstein 'devrim' sOzciigu-
nii, genellikle, bunu yalnizca yasadi§i eylem olarak goren polisin ve
devlet savcilannin kullandigi anlamda kullaniyor. Asil bilimsel ve po­
litik anlaminda kullanmiyor.
Toplumsal devrim -Bemstein'in kullandigi anlamda degil- her ba­
gimsiz proleter politik partinin zorunlu olarak gaba gostermesi gere­
ken zorunlu sonul erektir. Proletaryayi bagimsiz bir politik parti ola­
rak Orgutleyen bir kimse, ne denli pasif ve sade, ya da gelecege ili§kin
olarak ne denli ku§kulu olursa olsun, boylelikle toplumsal devrim ola-
nagini hazirlami§ olur. Tersine olarak, proletaryayi Obiir partilerden
ayirmak ve onu politik bakimdan bagimsiz kilmak isteyen bir kimse,
toplumsal devrimin zorunlulugunun bilincini onlarda uyandirdigi 01-
giide, bunu daha agik bir §ekilde ba§aracaktir.
Ote yandan, sosyal demokratlarin politikasinin, proietaryanin po-
piiler bir parti iginde Oziimsenmesini, reformizmi ve sonul eregimiz
olarak devrimin bir yana birakilmasim gerektirmedigini gOrmii§ bulu-
nuyoruz.
Boylece, butun toplumsal devrim sorunu belirgin §ekilde pratik ve
gagda§ bir Onem ta§ir. Kimileri, devrim sorunu iizerinde dala§mamn
zaman yitirmek, ortaya gikmami§ yumurtalar konusunda spekiilasyon
yapmak oldugunu dii§unebilirler. §imdiki durumda, i§gi hareketindeki
iki akim da aym §eyi amagliyor. Sosyopolitik ve demokratik reformla-
n. Oyleyse, deniliyor, bunlar amaglanmali ve §imdiki sorunlarla ilinti-
si olmayan konular iizerinde dala§malarla, birlik pargalanmamalidir.
Ancak, politikamizin sonul eregiyle ilgili olarak devrimi mi amaglaya-
cagimiz, yoksa reformlarla mi yetinecegimiz sorusunun gagda§ bir po­
litik parti olarak proletaryanin orgiitlenmesi ve propogandasi sorunuy-
la sikica ilintili oldugunu gormu§ bulunuyoruz.
Durum boyle olmasaydi, devrimci baki§ agisinin vurgulanmasi an-
lamsiz olacakti ve bu, reformistlerin, 'devrimci lafazanlik' dedikleri
§eylere kar§i salduilari igin de e§it Olgiide gegerlidir. Ne var ki, burju­
va demokrasisi kadar sosyal demokrasi igin de bir Olumkalim sorunu
olan bir soru, yani, proletaryanin sinif sava§imma, bagimsiz bir politik
Orgiit olarak dogrudan mi, yoksa toplumun tiim demokratik katmanla-
rim kucaklayan bir halk partisinin (Volkspartei) bir kismi olarak mi gi-
ri§mesi gerektigi sorusu iizerindeki sava§imm konu§ma tarzlan konu-
sundaki dala§manin temelinde yattigi gOriildiigii zaman, bu gati§mamn
yogunlugu kavranabilir duruma gelir.
BOLUM u g
Marksizm ve Ethik

\
905 Eyliil'unde, Kautsky man entelektiiel ya§ammdaki de-
1 parti gazetesi Vorwarts'm
(ileri), Eisner onderliginde-
gi§ik, ama etkili bir egilimdi. Ki-
mi sosyalisteler kantgi ethigi
ki yazi kurulu gogunluguyla bir marsizmle kayna§tirmaya gabala-
tarti§ma igine girdi. Kautsky, on­ yalrak, Kant'i sosyalizmin bir ku-
larin ’ethik egilimler'ine kar§i sa- rucusu olarak saymaya bakiyor-
va§mak zorunda kahrken, mater- lan; bunun yenikantgiligm
yalist tarih anlayi§ina dayali kisa epistemolojik temelindeki roliine
bir ethik ozeti vermeye karar ver- ise, gok daha az belirgin bir ilgi
digini belirtiyordu .1 Kautsky, da­ vardi. £e§itli yenikantgilik dokt-
ha once, Bemstein'in provokatif rinleri yenikantgi sosyalist Karl
bir §ekilde, Evolutionary Socia- Vorlander tarafindan, Kant und
lism'in son kesimine 'ikiyiizlulu- Marx. Ein Beitrag zur Theorie
ge Kar§i Kant' ('Kant againist des Sozialismus (Tubingen,
Cant') ba§ligini koyarak, Hegelci 1911) iginde, gok yontembilim-
diyalektigin, i§gi simfi hareketin- sel §ekilde 6zetlenmi§tir (Ka­
de bir basamak ele gegirmeye ga- utsky iistiine, Ozellikle, s.240-9).
balayan ikiytizluliik igin rahat bir Kautsky'nin Ethics'i ... en be­
sigmak oldugunu ileri surdugu lirgin bigimde bir revizyonist ol­
sirada, revizyonizm tarti§masin- mayan bir yenikantgi, Otto Bauer
da yapmi§ oldugu gibi, yenikant- tarafindan ele§tirildi. Bauer'in,
giliga kar§i materyalizmi savunu- marksizm bilimi ile ethik arasm-
yordu .2 daki ili§kiye ili§kin anlayi§i §oy-
Yenikantgilik, bu sirada Al- leydi:

1 Ethics'e O cak 1906 onsozii... (1922 baskisi), s.vii


2 E. Bernstein, E volutionary Socialism , (New York, 1961 baskisi), s. 223
sosyalizmin varolu§ durumuna geleceginin kabul edil-
mesi beni heniiz onun igin sava§maya yoneltimiyor.
Toplumsal sorunu artik bilimsel bir konu olarak degil
de, pratik tutum gerektiren bir konu olarak alirsak, o za­
man, bu kesinlikle ahlaksal bir sorun olur. Ancak bilim,
bizlerin ahlak sorununu ba§kanli bir §ekilde One koya-
bilmemizden once ve birinci gelmelidir.1

Daha Ozgiil olarak, kantgi et­ alinti, 'Ya§am, Bilim ve Ethik' ise
hik, 'bilimin ortaya gikardigi si- 'Lebin, Wissenschaft un Ethik',
nifsal deyi§lerin naif ahlaksal Neue Zeit, XXIV.2 (1906), s.516-
yargisint ethik ku§kuculugun 29'dandir. Bu da, Kautsky'nin Et-
maglakla§tirdigi her zamanda ge- hik'inin bir degerlendirmesi olan
rileyebilecegimiz son tabya'yi Bauer'in 'Marxismus und Et-
temsil edcr. hik'ine, Neue Zeit, XXIV.2, s.
A§agida gevrilen ilk alinti bu 485-99'a bir yanitti... Bu sonun-
sava Kautsky'nin yamtidir. Ethik cusundan alinular Bottomore ve
und Materialistische Geschich- Goode'nin (edt.) Austro-
tsauffassung' dan ahnmi§tir. Marxism’inde, s.78-84'de gikmi§-
(Stuttgart, 1906), s.127-44. Alt- tir.
ba§liklar Kautsky'nindir. Ikinci

1 O. Bauer, ’M arxism us und Ethik', Neue zeit, XXIV. 2.S.485-99; alinti Bottom ore ve
Goode'un (edt.) Auslro-M arxLsminde (Oksford, 1978) fev n ld i, s. 78-84. Alm ti s. 81.
2 Agy., s.82
Ethik ve M ateryalist Tarih Anlayigi
Uretim Tarzi ve Onun Ustyapisi
AHLAKSAL standartlar toplumla birlikte, ama ne surekli olarak, ne
aym oranda, ne de, toplumsal gereksinimlerle aym §ekilde ya da aym
olgiide degi§ir. Onlar, ortak pratik durumuna geldikleri igin, kabul
edilmi§ standartlar olarak goriilmeye ve ya§anmaya ba§lanir. Bununla
birlikte, bir kez norm olarak siki bir §ekilde oturduklan zaman, teknik
ilerleme,' iiretim tarzimn geli§imi ve toplumsal gereksinimlerin donii-
§umii siirerken, bunlar uzun bir sure bagimsiz bir varolu§ goturmeye
devam edebilirler.
Ahlak igin gegerli olan §ey, uretim tarzimn iizerinde duran, daha
karma§ik ideolojik iistyapmin geri kalam igin de gegerlidir. Bu kendi
temelinden kopabilir ve bir- doncm, kendi bagnrisiz ya§amim gotiirebi-
lir.
Bu olgunun bulunmasi marksist mantigin giiciine kar§i koyama-
yan, ama ekonomik geli§menin sonuglanm en ho§nutsuz bigimde ele
alan ve toplumun geli§iminin bagimsiz bir itici giicii olarak, kantgi bir
tarzda tine (geist) siginmak isteyen gevrelerde co§kulu bir bigimde se-
lamlandi. tinsel ogelerin toplumda, bir zaman igin bagimsiz olarak i§-
lev gorebilecegi olgusunu kabul etmeyi gok yerinde buluyorlardi. Bu
bulu§un etkile§im ilkesinin ardindaki uzun arayi§i olu§turacagi bekle-
niyordu: Ekonomi tini etkiler, ole yandan da tin ekonomiyi etkiler ve
bunlarin her ikisi de toplumun geli§imini oyle bir §ekilde denetlerler
ki, ya toplumsal ilerlemeye diirtii saglayan §ey (ilk donemde) ekono­
mik etkenler ve sonraki bir donemde tinin eylemi olur, ya da, altema-
tif olarak, her iki etken de e§zamanli ve birbirleriyle siki i§birligi igin­
de, ortak bir sonug uretmek igin i§lev goriirler. Ba§ka deyi§le, kati
ekonomik zorunlulugun dogrultusunu koparmak ve diizeltmek, arada
bir de olsa, bizim isteng ve isteklerimizin giicii igerisindedir.
Ekonomik alan ile tinsel iistyapi -ahlak, din, hukuk, sanat, vb. ara­
sinda bir etkile§im oldugu ku§kusuzdur. Burada, bulu§un entelektuel
etkisine yollama yapiyoruz, gunkii bu, alederle birlikte aklin da oyna-
yacagi bir role sahip bulundugu teknik alana dahildir: teknik, dii§iinen
insan varhgmin bilingli bulu§u ve alet kullammidir.
Obur ideolojik etkenler gibi, ahlak da ekonomik ve toplumsal ge-
li§meyi te§vik edebilir. Onun toplumsal anlamim olu§turan da kesin­
likle budur. Ozgiil davram§ normlari ozgiil toplumsal gereksinimler-
den dogdugu igin, onlarin toplum kayna§mi§hgma katkisi, onlara yol
agan toplumun tikel varolu§ tarzma onlann uygun olmasi derecesinde,
artacaktir.
Bu yiizden, ahlak toplumsal ya§am iizerinde yararli bir etki yapar.
Ne var ki bu, yalnizca, o topluma bagimli kaldigi siirece ve onu
iireten toplumsal gereksinimleri kar§ilamaya devam ettigi siirece, ge-
gerlidir.
Ahlak toplumdan bagimsizlik kazamr 'kazanmaz ve degi§en di§
diinyadan etkilenmeye artik kapah duruma gelir gelmez, yeni baki§lar
yaratma yetenegini yitirir ve zaten var olanlari, bunlarin gcli§kilerini
ortadan kaldirma gabasiyla, yalnizca yeniden diizenlemeye indirgenir.
Celi§kilerin goziilmesi, birle§ik bir baki§in yakalanmasi, geli§kilerin
yaratmi§ oldugu sorunlarin gOziimii -dii§iinen bir kafanin gorevi bu-
dur. Ama biitiin bunlar, halihazirda kazanilmi§ ideolojik iistyapiyi tak-
viye etmeye olanak verir; yeni bir iistyapinm kendisini yaratamaz.
Ancak yeni geli§kilerin ve yeni sorunlann ortaya gikmasi gergek iler-
lemeyi saglayabilir. Ama insan akli geli§kileri ve sorunlari kendiligin-
den iiretmez; bunlar yalnizca, gevremizdeki diinyanin onun uzerindeki
etkisinin bir sonucu olarak uretilirler.
Ahlaki ilkeler bir kez bagimsiz duruma geldiklerinde, toplumsal
ilerlemede oynayacak bir role artik sahip olmazlar. Kati, tutucu bir
oge durumuna gelir ve ilerlemeye bir engel olu§tururlar. Boylelikle,
insan toplumunda hayvanlar diinyasinda olanaksiz olan bir§ey yer ala-
bilir: Ahlak vazgegilmez bir kayna§tinci giig olmaktan, toplumun ya-
§ami iizerinde dayanilmaz bir kostek olmaya yonelir. Bu da bir etkile-
§im tarzidir, ama bizim antimateryalist ahlakgilarimizin anladigi
anlamda degil.
Tikel ahlaki ilkeler ile tikel toplumsal gereksinimler arasmdaki
onemli gati§malar, ilkel toplumda da ortaya gikabilir; ancak, simfsal
aynmlarin ba§lamasiyla, bu geli§kiler derinle§ir. Sinifsiz bir toplumda
tikel ilkelere baglilik basit bir ali§kanlik konusu oldugu halde (zira,
degi§ikliklerin olmasi igin, ustesinden gelinmesi gereken §ey yalnizca
ali§kanlik giiciidiir), bu noktadan sonra, tikel ilkelerin korunmasi, ay-
nca, kazanilmi§ gikar sorunu -genellikle, en giiglii gikarlann- durumu­
na gelecektir. Artik, somiirucu simflari bastirmak igin giig ve fiziksel
icbar kullanmak soz konusu olacaktir. Egemen smiflann gikarlarina
hizmet eden davram§ bigimlerini siirdiirmek igin, bastu'ma 'ahlak'm eli
alunda yer alir.
Sinifsiz toplum boylesi icbar yontemleri olmadan yonetebilir. Ku§-
kusuz, burada bile agu- basan toplumsal duzene her bireyin baglanma-
sim saglamak igin toplumsal iggiidiiler yetmez; toplumsal normlara
uymak iggiidiisii, Upki oziinii koruma ve yeniden iiretme iggiidiileri gi­
bi, bireyden bireye, biiyiik olgiide degi§ir. Birincisi her zaman agir
basmaz; ama sinifsiz toplumlarda ba§kalarinin, eninde sonunda da
toplumun gOrii§u ba§kalari igin yeterli bir icbar, cezalandirma ve cay-
dirma bigimini olu§turur. Bizde, bir ahlak ve gOrev duygusu yaratan
toplum degildir. Kimse bizi gOzlemedigi zamanlarda da bilincimiz
(vicdammiz) i§lev gOriir ve boylesi durumlarda, ba§kalannm gOrii§u
higbir rol oynamaz; belli ko§ullarda, simfsal uzla§mazliklarla ve kar§i-
likli geli§kili ahlaki standartlarla yiiklii bir toplumda, bilincimiz bizi
gogunlugun gOru§une kar§in i§ yapmaya da yOneltebilir.
Bununla birlikte, simfsiz bir toplumda kamuoyu kamunun, genel-
de kabul edilmi§ davram§ standartlanna uymasim saglamak igin poli-
tika yapmamn uygun bir bigimi olarak i§lev gOriir. Tek bir bireyin;
kendi toplumunun oybirligi saglanmi§ gOrii§iine meydan okuyacak gii-
ce nadiren sahip olabilecek §ekilde, ufak bir konumu vardir. Bu yttz-
den, kamuoyu toplumsal ya§amin dingin aki§im saglamak igin ba§ka
icbar ya da cezalandirma araci gerekmeyecegi olgiide, icbara ba§vu-
rur. Ve eger, bugiiniin sinifli toplumlarina baksak bile, bireyin kendi
simfimn, ya da -eger kendi sinif kOkenini terk etmi§se- katildigi sinif
yahut partinin goru§iiniin devletin ba§vurdugu icbar giiglerinden gok
daha fazla deger ta§idigim gortiriiz. Hapis, eziyet, hatta olum utanca
ve a§agilanmaya yeg tutulur.
Ne var ki, bir sinifin kamuoyu kar§it sinif iizerinde bir etki yap-
maz. Simfsal uzla§mazliklar olmadigi siirece, toplum bireyi, onun
kendi iggiidiisii toplumsal istemlere bagliligi saglamaya yetmedigi za­
man, kamuoyu araciligiyla denetim altinda tutmayi ba§arabilir. Ama,
artik toplum kar§isinda bireyin degil de, ba§ka bir sinif kar§isinda bir
sinifin soz konusu oldugu durumda, kamuoyununun yetersizligi orta-
dadir. Bu noktada, yonetici sinif, eger egemen kalacaksa, ba§ka bastir-
ma araglan kullanmak zoruridadir; daha iistiin (superior) fiziksel ya da
ekonomik giice, daha iistiin orguilcnmcye ve daha iistiin zekaya gerek
duyar. Diizeni saglamak igin papazlar askerlerle, polis ve yargiglarla
birle§ir ve kesinlikle, kurulu ahlaki koruma gorevi §imdi kiliseye dii-
^er. Din ile ahlak arasindaki bu halka; eger, ilkel komiinist ve gentile
(putperest) toplumlann g6ziilu§u sirasinda guglenen yeni dinler, ruh-
banligin higbir Ozel statu getirmedigi simfsiz topluma kOkleri uzanan
eski dogal dinlere §iddetli bir §ekilde kar§i iseler, gok daha kolayca
kavramr. Eski dinlerde, kutsallik ile ahlak arasinda higbir baglanti
yoktur. Ote yandan, yeni dinler ise, ethik alam ile tannya ve Olumden
sonraki ya§ama inang alam arasinda siki bir baginti kuran ve birini
Obiiriine bagimh kilan felsefe zemini iizerinde ye§ermi§lerdir. O za-
mandan bu yana, din ve ethik yOnetim araglan olarak birbirlerine siki-
ca baglantilandinlmi§tir. Ahlakin insamn toplumsal dogasinm bir iirii-
nii oldugu ve gegmi§te ye§eren ahlak bigimlerinin de tikel toplumsal
gereksinimlere uygun olarak bOyle oldugu, ku§kusuz dogrudur: ahla-
kin ve bu toplumsal gereksinimlerin dinle higbir ortak yam olmayabi-
lir. Ama, insanlann yOnetici simfin gikarlarina gore davranmasim sag-
lamak igin gereken tikel ahlak bigimi, ku§kusuz, dinin destegine ve
tiim ruhani aygita yakici bir gerek duyar. Bu olmadan, onun pargalan-
masi, tersi durumdan gok daha hizli bir §ekilde olacaktir.
Eski ve Yeni Ahlak
Aym zamanda, ekonomik geli§me ilerler ve yeni ahlak standartlan
gerektiren yeni toplumsal gereksinimler yaratirken, omriinii tuketmi?
ahlak ilkeleri de yiiriirliikte daha fazla kaldikga, toplumun egemen ah­
laki ile onun uyelerinin ya§am ve ozlemleri arasindaki geli§ki de bii-
yiiyecektir. i
Ne var ki, bu geli§ki farkli siniflarda farkli yollardan dile getirilir.
Varligi eski toplumsal ko§ullara dayali tutucu simflar eski ahlaka siki
sikiya bagli kalirlar. Ama yalnizca kuramda; gergek pratikte ise yeni
toplumsal ko§ullarin etkilerine biitunuyle direnemezler. Ethik kuramla
pratik arasindaki iinlu geli§kinin i§in igine girdigi nokta burasidir. Bu­
nun, her ahlakin dogal bir ofeelligi olduguna genelde inamlir: ya§ama-
si belirgin bir bigimde istenen, ama gergeklikte olanaksizla§an bir ta-
kim kurallar ortaya gikar. Ama burada, kuram ile pratik arasindaki
geli§ki yine iki ayn bigim alabilir. Kendilerinin giiglii bir konumda ol-
duklarina inanan simflar ve bireyler, geleneksel ahlaki ba§kalan igin
ku§kusuz zorunlu goriirlerken, agikca reddederler. Ote yandan, kendi-
lerini zayif duyumsayan simflar ve bireyler ise ahlak kurallarim, agik­
ca vazetmekle birlikte, gizliden gizliye reddederler. Boylelikle, gerile-
mekte olan siniflann tikel tarihsel durumuna bagli olarak, bu evre ya
sinizm, ya da ikiyiizliiluk iiretir. Ama aym zamanda da, gormii§ oldu-
gumuz gibi, bu simflar iginde, uyma iggiidUsunun giicii hizli bir §ekil-
de azalir; bu, onlann kendilerini ki§isel riske atmaktan kaginarak, ken­
di sava§lanm vermek iizere parali-askerler gonderme olanagimn ve
Ozel gikarlann giiglenmesinin bir sonucudur.
Bu geli§meler tutucu yonetici siniflarda, genellikle ahlaksizlik ba§-
hgi altinda simflandinlan fenomenler iiretir.
Ote yandan, materyalist ahlak filozoflan ahlaksiz simflar ve top-
lumlar olmasi olgusundan, evrensel ve zamandi§i (timeless) bir ahlak,
herhangi bir simfin ya da toplumun ahlak Olgusii olarak kullanilabile-
cek, degi§en toplumsal ko§ullardan bagimsiz bir standart olmasi ge-
rektigi sonucunu gikanrlar.
Bununla birlikte, insan ahlakimn, zaman ve mekandan bagimsiz
olmasa bile, yine de, degi§en toplumsal ko§ullardan daha eski olan yO-
nii, yazik ki, insanligin hayvanlarla payla§tigi toplumsal iggiidiidiir ke­
sinlikle. Ahlakin 5zgiil olarak insani olan yam -ahlak kurallan- ise sii-
rekli degi§ime tabidir. Boyle bile olsa bu, bir sinifin ya da toplumsal
bir grubun ahlaksiz olamayacagim kamtlamaz: yalnizca, ahlaki deger-
lerin sOz konusu oldugu yerde, mutlak bir ahlakin olmasmdan daha
fazla, mutlak bir ahlaksizlik olmadigim kanitlar. Bu bakindan da, ah-
laksizhk goreli bir kavramdir. Mutlak ahlaksizligin tek bigimi, insamn
toplumsal hayvanlardan devralmi§ oldugu toplumsal iggiidiilerin ve
erdemlerin olmamasi olacaktir.
Ote yandan, eger ahlaksizlik ahlaki kurallara uyamamak gibi ali-
mrsa, o zaman bu, tiim zamanlar ve tiim insanlar igin gegerli bir ethik
standarttan sapmaktan gok, bir birey ya da grubun davram§i ile ahlak­
sal inanglari arasindaki bir geli§kiyi, bu birey ya da grup tarafindan
kabul edilen ve istenen kurallara uyamamayi dile getirir. Bu yiizden,
herhangi bir halkin ya da sinifin kabul edilmi§ standartlanm, bunlan,
yalnizca bizim kendi tikel standartlanmiza uymadiklari igin ahlaksiz-
ca diye betimlemek anlamsizdir. Ahlaksizlik her zaman, ancak ba§ka
birisininkinden degil de, kendi ahlakindan bir sapma olabilir. Bir du­
rumda, tikel bir fenomen, Omegin cinsel ili§ki Ozgiirliigii ya da miilki-
yete kar§i ilgisizlik, kesin monogamiyi kabul eden ve mulkiyetin kut-
salligimn zorunlu oldugunu dii§iinen bir toplumda ahlaki gOkii§iin
iiriinii olabilir; bir ba§ka durumda ise, kendi ilerlemesi igin ne bir ka-
dinin Ozel sahiplenilmesine, ne de tiiketim mallarinin ya da uretim
araglarimn Ozel sahiplenilmesine gerek duyan, saglikli bir toplumsal
organizmamn oldukga ahlaki bir iiriinii olabilir.
Ahlaki Ulku
Bununla birlikte, degi§en toplumsal ko§ullar ile durgunla§mi§ bir
ahlak arasindaki biiyiiyen geli§ki kendisini, tutucu yOnetici simfta, ah-
laksizligm artmasi, sinik ve ikiyiizlii bir duru§un benimsenmesi bigi-
minde -sik sik, toplumsal iggiidiiniin zayiflamasimn da e§lik ettigi bir
siiregtir bu- ortaya koyarsa, sava§im veren ezilen simflardaki sonuglar
gok farkli olur. Bu simflann gikarlan egemen ahlaka yol agan toplum­
sal temellere butiiniiyle kar§ittir. Onlann buna uymakta higbir nedeni
yokken, kar§it bir ^eyler yapmalan igin her tiirlii nedenleri vardir.
Egemen toplumsal diizene kar§itliklanma ne denli bilincinde olurlar-
sa, kendi ahlaki Ofkeleri o denli giiglenecek ve eski geleneksel ahlaka
kar§i, toplumun biitiiniine uygulamak isteyecekleri yeni bir ahlak
olu§turmaya o denli egilim duyacaklardir.
Bu §ekilde, yiikselen simflar, kazandiklan giig kadar atak duruma
gelen bir ahlaki iilkii kazamrlar. Ve aym zamanda da, gormii§ oldugu-
muz gibi, simf sava§imi bu aym siniflarda toplumsal iggiidiilerin ge-
li§mesini saglayacak ve bOylece, bu yeni ahlaki iilkiiniin aulganligina,
bu yOnde artan co§ku e§lik edecektir. Boylelikle, tutucu ya da goziilen
siniflarda, ahlaksizligin biiyiimesini iireten bu geli§me, yiikselen simf-
larda, aym isimle amlan felsefeyle kan§tmlmamasi ko§uluyla, ethik
idealizm diye anabilecegimiz bir fenomenler dizini olu§turur. Kan§u-
nlmamalidir, giinkii, gogu kez materyalizm felsefesine egilimli olan-
lar, bu yiikselen simflardir; buna kar§ilik, goziilen simflar gergekligin
kendilerine Oliim cezasi verdigini ve biricik kurtulu§ umutlarinm, ilahi
ya da ethik, dogaiistii giiglerde yattigim anlar anlamaz, materyalizm-
den yiiz gevirirler.
Yeni ahlaki iilkiiniin igerigi her zaman agik degildir. Birgok ba­
kimdan, yeni iilkiiniin taraftarlannca hig bilinmeyen, derin bir bilim-
sel toplumsal-organizma anlayi§indan degil, daha gok, derin kokleri
olan toplumsal bir gereksinimden, var olandan butiiniiyle farkli bir§e-
ye, gergekte var olamn tam tersi olan bir§eye duyulan yakici istek ve
co§kudan dogar.
giinkii, sinifli toplum var oldugu siirece, sinif gati§malari keskinle-
§ir keskinle§mez, yonetici simfin ahlaki degi§mez bir §ekilde yaltakgi-
ligi, e§itsizligi ve somuruyii korumu§tur. Sonugta, tarih boyunca, sa-
va§im veren simfin ahlaki ulkiisii, Fransiz Devrimi'nin anlatim
kazandirdigi bu iilkii her zaman, az gok aym olmu§tur: Ozgiirliik, E§it-
lik ve Karde§lik. Zaman ve mekan ne olursa olsun, sanki ba§indan be-
ri aym ahlaki iilkulere ula§mak igin gabalamak insan soyunun gore-
viymi§ gibi, sanki insanhgm geli§imi, durmaksizin kendi Online
koydugu bu iilkiiye giderek yakin la§maktan olu§uyormu§ gibi, bu iil­
kiiniin, insan yiireginde degi§mez bir §ekilde §ekillendigi goriilecektir.
Ne var ki, daha yakindan baktigimizda, ahlaki iilkiiniin farkli tarih-
sel dOnemlerdeki bu benzerliginin yalnizca yiizeysel oldugunu ve o
zamamn toplumsal durumundaki farkhliklara denk dii§en, Onemli top­
lumsal erek farkliliklan bulundugunu gOriiriiz.
Miilkiyet ve iiretime ili§kin ilgili tutumlanna gOre, Ozgiirliik ve
e§itligin hsrbir durumda biitiiniiyle farkli bir anlam ta^idigini anlamak
igin hiristiyanligi, Fransiz Devrimi'ni ve bugiinkii sosyal demokrasiyi
kar§ila§tirmamiz yeterlidir. tikel hiristiyanlik miilkiyetin, tiiketim
amaciyla herkes arasinda e§it bir §ekilde payla§ilmasim gerektiren
e§itlik bigiminin Ozlemini duyuyordu. Ve Ozgiirliikle de; tarladaki
zambaklann salimp durmasi, ama onlann tiim gereksinimlerinin yine
de kar§ilanmasi gibi, her tiirlii gali§madan Ozgiirliik kastediliyordu.
Fransiz Devrimi de e§itlikten miilkiyet haklanmn e§itligini anli-
yordu. Ama Ozel miilkiyet de kutsal olarak ilan ediliyordu. Bu bag-
lamda Ozgiirliik, insanin kendi becerisine gOre azami kar saglamak
iizere kendi miilkiyetinden ekonomik ya§amda yararlanma Ozgiirlugii
anlamma geliyordu.
Son olarak, sosyal demokrasi ne Ozel miilkiyete yaslamyor, ne de
onun e§it dagihmi isteminde bulunuyor. Onun toplumsalla§tinlmasim
istiyor ve isteminde bulundugu e§itlik de, toplumsal emegin iiriinleri
iizerinde herkesin e§it hakkidir. Ve nihayet, onun isteminde bulundu­
gu toplumsal Ozgiirliik, ne gali§madan kurtulma, ne de uretim araglan-
m yOnlendirme ve istege gOre iiretim yapma OzgiirlugudUr; daha gok,
tiim emek-tasarruf eden makinelerin ve yOntemlerin geni§ kullammi
ve tiim saglam ki§ilerin gali§maya gekilmesi yoluyla, zorunlu emegin
azaltilmasidir. BOylelikle, Ozgiir olunamayacak, ama toplum tarafin-
dan diizenlenmesi gereken gali§ma geregi her bir ki§i igin Oyle bir as-
gariye indirilebilecektir ki, herkes, bilimsel ve sanatsal i§lerle, Ozgiir
ya§amin iiriinleriyle ilgilenmek iizere artan bo§ zaman dan yararlanabi—
lecektir. I§giiniinun azami kisaltilmasiyla, toplumsal -burada, politik
olandan sOz etmiyoruz- Ozgiirliik: modem sosyalizmin Ozgiirliikten
anladigi i§te budur.
Bu yiizden, aym ahlaki Ozgiirliik ve e§itlik iilkiisiiniin gok farkli
toplumsal iilkiileri kucaklayabildigi agiktir. Bununla birlikte farkli dO-
nemleri ve iilkelerin ahlaki iilkiileri arasindaki di§ benzerlik dogaiistii
bir giig dolayisiyla, insani varliklarda bulunan zamandi§i ve evrensel
bir ahlak yasasimn sonucu degil, yalnizca, tiim degi§ikliklerin Otesin-
de, simfsal egemenligin temel karakteristiklerinin insan toplumunda
hep aym kalmi§ olmasimn sonucudur.
Ne var ki, yeni bir ahlaki iilkii yalnizca simsal uzla§mazliklardan
ortaya gikamaz. Tutucu sinifin igerisinde bile, kendi simflarina top­
lumsal baghhklan zayif olan ve sinif bilinci geli§memi§ bulunan bi-
reyler olabilir. Aym zamanda onlar, geleneksel ahlak ile toplumun ge-
reksinimleri arasindaki geli§kiyi kabul etmelerine yetecek Olgiide
akilli olmalarina ek olarak, kendilerini her tiirlii ikiyiizluliikten ve si-
nizmden tiksinmeye gOtiiren giiglii toplumsal iggudiilere ve erdemlere
de sahiptirler. BOyle bireyler, kendileri igin yeni ahlaki ulkiiler bula-
caklan a§amaya da ula§malidirlar. Ama bu iilkiilerin herhangi bir top­
lumsal giice sahip olup olmamasi, bunlann simfsal ulkiiler durumuna
gelip gelmemesine baglidir. Bir ahlaki iilkii, ancak bir sinif gati§masi-
nin itici giicii olarak, herhangi bir etki yapabilir. Qiinkii, toplumsal ge-
li§meyi ilerletmek ve gereksinimleri, uretici giiglerin daha yiiksek ge-
li§me diizeyiyle uygun duruma getirmek igin gerekli giice sahip olan,
yalnizca smif sava§idir; kendi bildikleri gibi davranan bireylerin ya-
nmyamalak gabalan degil. Ve ancak toplumun dOnfi§iimii yoluyla, bu
ahlaki iilkii bir uygulanma §ansina sahip olur.
§imdiye dek, kendine ozgii bir yazgiyla, bu ahlaki ulkiiye hig ula-
§ilmami§ oldugu dogrudur. Bunun nedeni, bu iilkiiniin kokeni ele alin-
diginda kolayca kavranilabilir. Bu ahlaki iilkii, yiirUrlukteki statiikoya
kar§itligin ortaya gikardigi istekler ve ozlemler karmadasindan ba§ka
bir§ey degildir. Sinif sava§inin itici giicii olarak, yiikselen sinif igin
erkteki sinifa kar§i giig toplamanin ve sava§ima atilmamn bir araci
olarak bu ahlaki iilkii statukoyu bozmanin giiglii bir kaldiracidir. ne
var ki, eskinin yerinde yer alan yeni toplumsal diizen, bu ahlaki iilkii-
niin uygulanmasina degil, verili maddesel ko§ullara, teknik geli§me-
nin durumuna, eldeki dogal kaynaklara, kom§u toplumlarm dogasina
ve yeni toplumun oncellerine, vb. baglidir.
Bu yiizden, yeni bir toplum kendisini ortaya gikaranlann ahlaki U1-
kiisiinden onemli olgiide sapabilir -eger onlarin ahlaki ofkesine bu
maddesel ko§ullara ili§kin goreli bir bilgisizlik e§lik ediyorsa, bu gok
daha fazla boyle olur. Ve boylelikle, kendi tarihsel yukiimlulugunu bir
kez yerine getirip, eskinin yikilmasi igin itici bir giig olarak hizmet et­
tigi zaman, bu iilkiiniin §a§maz bir §ekilde yayilacagi du§uncesinin bir
yamlsama oldugu kamtlanmi§ bulunuyor.
Ahlak kurami ile pratigi arasinda, tutucu simflar iginde nasil gati§-
ma giktigini, boylece, bu ahlakin herkes tarafindan istenen, ama kimse
tarafindan uygulanmayan, diinyevi varhklarm otesinde ve uygulanma-
si yalnizca dogaiistu varliklara birakilan bir§ey olarak goriilmeye ba§-
ladigim yukarda izlemi§ bulunuyoruz. Bu durumda, devrimci simfin
soz konusu oldugu yerde, ahlak kurami ile pratigi arasinda farkli tiir-
den bir- gati§manm dogdugunu goriiyoruz: ahlaki ulku ile, toplumsal
devrim sonucunda ortaya gikan gergeklik arasindaki gati§ma. Burada
yine, ahlak herkesin ugrunda gabaladigi, ama kimsenin ula§amadigi
bir§ey olarak, diinyevi araglarla ula§ilamayacak bir§ey olarak goriilur.
Bu durumda ahlakgilann, ahlakin semavi (goksel) kokenlere sahip ol­
dugunu ve bizlerin, onu hig kavrayamadan, imgesine uzaktan ozlemle
siirekli olarak tapmaya mahkum olmamizdan bizim, yeryiizuyle bagli
olan hayvansal dogamizin sorumlu oldugunu ileri surmelerine §a§ma-
mak gerekir.
Tarihsel materyalizm, ahlaki bu semavi doruklardan yeniden yer-
yiiziine indiriyor. Onun hayvansal kokenini kabul etmeyi ve onun in­
san toplumundaki donii§iinun, teknik yeniliklerin one gikardigi §ekliy-
le, toplumun gegirdigi donii§umlerle nasil ko§ullanmi§ oldugunu
ogreniyoruz. Ve ahlaki iilkii §imdi kati§iksiz olumsuz yamyla, var
olan ahlaki diizene kar§i bir geli§ki olarak oniimiize serilmi§tir. Sinif
sava§imn itici giicii olarak, devrimci simflarin guglerini bir araya top-
lama ve esinlendirmenin bir araci olarak onun onemini kabul ediyo-
ruz. Ama aym zamanda da, ahlaki Ulkii bir yftnlendirme duygusu sag-
lama yetisini yitiriyor. toplumsal geli§menin gergekte hareket ettigi
yon moral ulkunun degil, verili maddesel ko§ullann bir i§levidir. Bu
maddesel ko§ullar, daha onceki donemlerde, yiikselen simflann ahlaki
istekleri ve toplumsal ereklerince bir olgiide belirmenmi§tir; ama bu,
olagan §ekilde, bilingli bir siireg olmu§tur. Yahut, 18. yuzyilda oldugu
gibi, bilingli bir toplumsal uyam§ bir yon sundugu zaman bile, bunun
toplumun ereklerinin olu§umu iizerindeki etkisi sistemli ve tutarli ol-
mami§tir.
Ahlaki iilkiiyii toplumun geli§imindeki yonlendirici bir giig olmak
statiisiinden ilk kez tam olarak yoksun eden ve bizlere, toplumsal
ereklerimizi ozellikle, verili maddesel temellerin bilgisinden tiiretme-
mizi ogreten, materyalist tarih anlayi§i oldu. Boylece, tarihte ilk kez
olarak, devrimci gergekligin toplumsal ulkiiye ula§amamasindan, ya-
mlsama ve dii§kirikliklarindan nasil kagmilabilecegini gostermi§tir.
Bunlardan gergekte kagimlip kagimlamayacagi ise toplumsal organiz-
mamn geli§me ve devinim yasalanna, onun guglerine ve ge§itli organ-
lanna ili§kin ula§ilmi§ ongorii dUzeyine baglidir.
Bu, moral ulkunun toplumdaki roliinden yoksun edilecegi anlami-
na gelmiyor; yalnizca, bu roliin dogru oranlamalara indirilecegi anla-
nima geliyor. Toplumsal ve ahlaki iggudii gibi, ahlaki UlkU de bir erek
degildir -varolu§ igin yapilan toplumsal kavgada bir giig ya da bir si-
lahtir; ahlaki iilkii sinif sava§imimn ozgiil ko§ullanna elveri§li ozgiil
bir silahtir.
Proletaryanin sinif sava§imimn bir orgiitlenme bigimi olarak sos­
yal demokrasi somiiriiye ve sinif egemenligine kar§i ahlaki iilkii ve
ahlaki ofkeden vazgegemez. Ama bu ulkunun bilimsel sosyalizmde,
geli§me ve devinim yasalanmn, proleter sinif sava§imimn zorunlu egi-
limleri ve ereklerini degerlendirme amaciyla, bilimsel olarak ara§tinl-
masmda bir yeri yoktur.
Sosyalizmde, bir bilimcinin aym zamanda da bir sava§gi oldugu
ku§kusuz dogrudur; giinkii bir insan varligi, birbiriyle ilgisi olmayan
iki pargaya aynlamaz. Omegin, Marks gibi bir insanda, ahlaki bir ul­
kunun varligi onun bilimsel ara§tirmasi iginde sik sik ortaya gikar.
Ama o bunu olabildigince siizmeyi amaglar siirekli ve dogru olarak.
Zira, bilimde bir ahlaki iilkii, eger erekler buyurmaya kalki§ma a§ama-
sina gelirse, bir hata kaynagi durumuna gelir. Bilim zorunlulugun ka­
bul edilmesi di§mda, higbir §eyle asla ilgilenmez. Buyruklar gikarma
a§amasina ula§abilir; ama bu, yalnizca, zorunlulugu ongormenin bir
sonucu olarak yapilmalidir. 'Fenomenler dunyasi'nda bir zorunluluk
olarak temellenmi§ oldugu gOsterilemeyecek bir buyruk ileri siirmek-
ten kaginmalidir. Ethik her zaman bir bilim nesnesi olarak kalmahdir;
bilimin amaci ahlaki iggiidiileri ve ahlaki iilkiileri ara§tirmak ve kav-
ramsalla§tirmakUr; ama, ula§ilacak sonuglann turiine ili§kin herhangi
direktifleri onlardan tiiretmemelidir. Bilim ethikin iistiinde durur;
onun sonuglan da, zorunlulugun ahlaki ya da ahlak di§i olabilmesin-
den daha fazla ahlaki ya da ahlak di§i degildir.
Boyle bile olsa, yeni bilgiler bulma ve yayma surecinde ahlak bir
yana atilmig olmaz. Yeni bilimsel ilerleme gogu kez, oturmu§ ali§kan-
liklar durumuna gelmi§ olan geleneksel ve derin-koklii tutumlann yok
edilmesi anlamina gelir. Sinifsal uzla§mazliklarla ku§atilmi§ toplum-
larda yeni bilimsel bilgi, tikel olarak da toplumsal ko§ullara ili§kin
olani, genellikle, tek tek simflann gikarlanna zarar anlami da ta§ir.
Yonetici simflann gikarlariyla bagda§mayan bilimsel bilginin bulun-
masi ve yayilmasi onlarla sava§ ilamna denktir. Bu sure? yalnizca
yiiksek bir zeka diizeyi degil, aynca sava§im yetisi ve istegi, yOnetici
simflardan bagimsizlik ve hepsinden once de, derin bir ahlaki duyarh-
lik -giiglii toplumsal iggiidiiler, ezilen ve sava§im veren simflara hiz-
met etmeye doniik igten bir istekle birlikte, dogruyu bilme ve yayma
yoniinde yorulmayan bir ugru§- varsayar.
Bununla birlikte, egemen tutumlarin gegerlilik iddialannm redde-
dilmesi ve hasim sinifm gikarlanmn toplumsal geli§me yoluna gikar­
digi engellerin iistesinden gelmeye yonelik bir esin olarak onun salt
olumsuz roliine ek olarak, eger olumlu bir yonelim saglamaya ve yeri­
ne getirilecek gorev olarak gordiigu toplumsal bulu§un amaglarmi i§a-
ret etmeye gabalarsa, bizzat bu istek yanli§ yoneltici de olabilir.
Bilimsel sosyalizmin simf sava§imimn bilingli eregini ahlaki bir
erekten ekonomik bir erege donii§tiirmesi gergegi, onun yiiceliginden
herhangi bir§ey yitirmesine neden olmaz. Artik, ilk kez olarak, tiim
5nceki toplumsal reformcularin kendi onlerinde sallanan, ama hig ula-
5ilamayan ahlaki bir iilkii gibi gordiikleri §eye ula§mamn ekonomik
ko§ullan vardir; artik, diinya tarihinde ilk kez olarak, bunu ekonomik
geli§menin zorunlu sonucu, yani simflann kaldinlmasi gibi g5rebili-
riz. Meslekler arasindaki tiim farklihklann kaldinlmasi degil, i§b01ii-
miinun kaldinlmasi da degil, ama en kesin §ekilde, uretim araglannda-
ki ozel miilkiyetten ve halk kitlelerinin maddesel uretimin
gereksinimlerine kolece tabi kilmmasmdan kaynaklanan toplumsal
farkliliklann ve uzla§mazhklann ortadan kaldinlmasi. Uretim araglan
oylesine giiglii duruma gelmi§tir ki, daha bugiinden, ozel miilkiyetin
gergevesini kirmaktadirlar. Emek iiretkenligi oylesine giiglii duruma
gelmi§tir ki, gali§ma siiresinin onemli bir §ekilde azaltilmasi halihazir-
da turn i§giler igin miimkiindiir. Oyleyse, i§ bOliimiiniin ya da uzman-
la§tinlmi§ mesleklerin degil, ama zengin ile yoksul arasindaki, sOmii-
riiciiler ile sOmiiriilenler arasindaki ve bilgililer ile bilgisizler arasin­
daki uzla§mazligin ortadan kaldinlmasi igin temel ko§ullar
giigleniyor.
Ama bu arada, i§ boliimii artik, binlerce yildir kendisine kapali
kalmi§ olan alam, ev i§lerini (domestic hearth) kapsamaya ba§layacak
Olgiide buyiimii§tur. Kadinlar buradan gikariliyor ve uzun bir zaman-
dir, Ozellikle erkeklerin tekelinde kalmi§ olan i§bOliimii alamna giri-
yorlar. Boylelikle, erkekler ile kadinlar arasindaki dogal farkliliklar
ortadan kalkmi§ olmuyor ku§kusuz; bu farkliliklar, erkekler ve kadin-
lardan, varligi siirdiirmek ya da yenilemek igin beklenen ahlaki istem-
lerdeki farkliliklann yamsira, birgok toplumsal farkliliga da izin ver-
mektedirler, ama bu ' siireg, yine de, kadinlann evde
kOlele§tirilmesinden ve i§ bOliimii iginde istihdamdan di§lanmalann-
dan kaynaklanan, devlet ve toplumda cinsiyetler arasindaki turn farkli-
liklann ortadan kalkmasi anlamina gelmeyecektir. Bu yiizden, yalmz-
ca, bir simfin bir ba§kasinca sOmiiriilmesinin kaldmlmasina dogru
degil, kadinlarin erkeklere tabi olmasimn kaldmlmasina dogru da yO-
neliyoruz.
Aym zamanda, diinya ekonomisi de Oylesi boyutlar aliyor ve ulus-
lararasi ekonomik baglar Oylesine siki duruma geliyor ki, iiretim arag-
larinda Ozel miilkiyetin yamsira ulusal uzla§mazliklann kaldirilmasi,
sava§in ve silahlanma i§inin sona ermesi ve uluslar arasinda kalici ba­
ns igin de Onko§ullar giigleniyor.
I§te, ahlaki bir iilkii daha parlak bir ufuk agmaktadir! Ve buna, Oz-
gurliik, egitlik, karde§lik, adalet ve insanhk gibi ahlaki iilkiilerle ken-
dinden gegilerek degil, saglam ekonomik gOrii§ler temelinde ula§il-
mi§tir!
Ve bu perspektif ortaya gikacak, bizim umdugumuz ve istedigimiz
ko§ullara bagli, salt bir beklentinin perspektifi olmak yerine, ortaya
gikmasi gereken, zorunlu olan bir durumun perspektifidir. Ku§kusuz,
daha yuksek bir guciin bizlere bu iilkiileri saglayacagx gibi, kaderci
anlamda zorunlu degil; bulu§culann teknikleri iyile§tirmesini kagiml-
maz kilmasi, kar arayi§i igindeki kapitalistlerin biitiin ekonomik ya§a-
mi devrimcile§tirmesi, iicretlilerin daha kisa i§ siiresi ve daha yiiksek
iicret kollamasi, Orgiitlenmeleri ve kapitaliz sinif ile onun devlet erki-
ne kar§i sava§ ilan etmeleri, devlet erkini ele gegirmeyi ve kapitaliz­
min egemenligini ala§agi etmeyi amaglamalan anlaminda, zorunlu ve
kagimlmaz. Sinif sava§imi, proletaryanin zaferi kaginilmaz oldugu
igin, sosyalizm de kagimlmazdir.
Ya§am, Bilim ve Ethik
Modem toplumda, eylemlerimizi yonlendiren evrensel bir yasa ol­
dugu varsayilan Kant'in kategorik buyrugunun (imperative) pratik ve
olanakli olmadigimn kamtlandigi koca bir dizi durum vardir. Bunun
nedeni, Bauer'in de kabul ettigi gibi, onun kati§iksiz bir bigimsel ka-
raktere sahip olmasi ve evrensel yasalarin i§ gOrebilecegi tikel bir top­
lumun Orgutlenmesini, tikel bireylerin iyi niyetinin basit bir sonucu
olarak GngOrmesidir. Iginde ya§adigimiz toplum agismdan, 'evrensel
yasalar'a, yani, bireyin istencinin Ozgiir oldugu, bireye yonelik geli§ki-
li bir istemler sistemine sahip olmak olanakliysa; ancak o zaman,
Kant'in 'salt pratik aklin temel yasasi' anlamli olur. O zaman da, bu is-
temlerin kar§ilamp kar§ilanmamasi yalnizca bireyin istencine baglidir.
Kant toplumdaki gati§malan yalnizca, bireysel insanin igerisindeki bir
gati§madan, onun toplumsalligi ile toplumsal olmayi§i (unsociability),
kendi Idea fo r a Universal History'sinde 1 dile getirdigi gibi, 'insanla-
rin toplumsal olmayan toplumcullugu' arasindaki gati§madan tiireti-
yordu. Toplumsal gati§malann bireyin isteng ve bilincinden bagimsiz
olan etkenlerden dogdugu konusunda bir dii§uncesi yoktu. Sonug, top­
lum gati§malarinin yalnizca tikel bireyler arasindaki gati§malar olma-
yip, aym zamanda da simfsal gati§malar oldugudur; bunlar yalnizca,
tikel gikarlar ile toplumun butununun gikarlan arasinda yinelenen gar-
pi§malara neden olmazlar, bireyin dahil oldugu ge§itli topluluklara
ili§kin yinelenen gOrev gati§malanna da neden olurlar.
Turn ethikin temel yasasi, -hayvanlar diinyasimn derinliklerinden
insanligin doruguna varana dek- turn ahlaki deyi§ ve duyusamalann
altinda yatan kategorik buyruga gelince, tikel gikarlar ile biitiiniin gi-
karlan gati§maya girdiklerinde, agir basan sonuncusu, terkedilmesi
gereken de birincisi olur. Eger Kant'in saf pratik akla ili§kin temel ya­
sasi bu §ekilde anla§ihrsa, o zaman, yOntem konusunda hala muazzam
bir fark kalmakla birlikte, en azindan sonug konusunda Kant'la aym
du§uncede oluruz. giinkii, temel ethik yasamizi gOzlemlenen gergek-
likten, deneyimden, insan ile hayvanlar arasinda aynm yapmaksizin,
genelde toplumun Ozunden gikarmaklayiz. Tersine, Kant ve tiim kant-
gilar (ister, Bauer'in vulger kantgilar dedikleri olsun) baglayici giiciin
turn deneyimin iizerinde ve Otesinde olmasmdan tureten bir temel et­
hik yasasi ariyorlar. Bu yasa Oncesiz-sonrasiz bir gegerlilik ileri siir-

1 Kant, -Idea f o r a U niversal H istory fr o m a Cosm opolitan Point o f View, 5 ev.


L.W .Beek, Im m anuel K ant on H istory tfin d e, Edt. L.V .Beck (New York, 1963), s . l l -
26, burada s. 15
mektedir ve akilla donatilmi§ tiim varliklar igin gegerlidir (Kant igin
bu, azizler ve melekler igin de, Tanrinm kendisi igin de gegerlidir),
ama akli olmayan hayvanlar igin degil. Bu ahlaki yasa havadan, tiim
deneyimi onceleyen (ante-dates) saf pratik aklin goziimlenmesinden
derlenmi§tir. Kant ve tilmizleri onun oncesiz-sonrasiz dogrulugunun
ve zorlayici giiciiniin giivencesini kesinlikle onun kati§iksizliginda,
onun herhangi bir diinyevi deneyimle bozulmami§ olmasmdan gorii-
yorlar.
Bu yiizden, eger temel ethik yasamn igeriginin her iki durumda da
aym oldugunu kabul edersek, kantgi ethik ile bizl.nkisi bu yontemler
gati§masi nedeniyle, ate§ ile su kadar ayrilmi§ olurlar. Ama onlann
bagda§mazligi, eger bu temel yasadan yalmz bir kli§eden otesi bekle-
nirse ve her iki anlayi§in gergekte altinda yatan toplum kavrami -bu,
Kant igin bilingsiz ve tutarsiz kalsa bile- goziimlcnirse, daha gok orta­
ya serilmi§ olacaktir.
Kesin konu§ulursa, Kant bireyi ve insanligi yalmzca kabul eder.
Onun igin tikel toplumlar yalnizca, birbirlerine zarir veren ya da yar-
dim eden, ama temel konularda herkesin kendisine guvenmek duru-
munda oldugu bireyler toplamidir. Idea fo r a Universal History'sindc,
Kant insan toplumu ile bir orman arasinda gok karakteristik bir kar§i-
la§tirma yapar:
herbir agag ba§kalanna gereksinim duyar, zira ba§kala-
rindan hava ve i§ik almak gabasiyla yukanya tirmanma-
lidir ve boylelikle de, giizel, diizgiin bir §ekil alir. 1
Bir ormanda turn bireyler aym i§levleri gorurler; sikica etkile§irler,
birbirlerinden i§ik ve toprak alabilirler, ama ofkeli firUnalara kar§i bir-
birlerini de destekler ve korurlar. Fakat tiim bireyler benzer bir §ekilde
i§ gordugunden, aralannda bir i§boliimu olmadigindan, bir ormani
olu§turan agaglann sayisi simrsizdir. Bu sayi yalnizca di§ ko§ullara
baghdir. Bir hektan ya da biitiin bir anakarayi kapsayan, yiizlerce ya
da milyonlarca agag olabilir. Kant'in insan toplumu ile bir orman ara­
sinda gordugu biricik aynm insanlann ozgur istence sahip olmasi ve
onlann etkile§iminin, onlarin isteklerine iyi ya da kotii niyetlerine bag­
li olmasidir.
Toplumun birlikte ya§ayan bireylerin bir toplamindan ote bir§ey,
bir organizma oldugu; bunun hucrelerinin, bireylerin yalnizca etkile-
§im iginde olmayip, i§bolumu dolayisiyla belirgin i§birligi bigimlerine
-onlann iyi ya da kotii niyetine degil, uretici giiglerin dogasma bagli
olan i§birligi bigimlerine- de sahip olduklan konusunda, Kant’in bir
1 A g y .,s .l7
fikri yoktu. Toplumlar i§ boliimiinun tiiriiyle ayirt edilirler ve her top­
lumsal organizmamn boyutu belirgin simrlara sahiptir; bu i§ boliimii
toplumsal organizmamn ge§itli organlanm, toplum igerisindeki daha
kiigiik Orgiitleri, yani, yerel ve mesleki nitelikteki organlan da yaratir.
Bu organlar birbiriyle gok siki bagimlilik iginde i§ gOriir, hep i§birligi-
ne yonelmi§lerdir, ama burjuva toplumda her zaman gok sert gikar ga-
ti§malari igindedirler. Bireylerin istek ve eylemlerini butiin bu etken-
ler belirler. Daha yiiksek duzeyde geli§mi§ bir insan toplumunda, her
birey onun organlarindan yalmz birisir c degil, birkagma dahildir. Ba§-
ka birgok bakimdan oldugu gibi, burda da toplumun organizmasi hay-
vanlarin ya da bitkilerinkinden gok ayndir. Burjuva toplum geli§tikge,
bireyin tumliige ili§kin gorevleri giderek daha muglakla§ir ve bireyin,
bu tiimliigiin tikel organlarina ili§kin gorevleriyle gapra§ik hale gelir.
Toplumun organlarmi olu§turan tikel Orgiitleri n gikarlari arasinda, ar­
tan bir gati§ma olasiligi vardir. Birey agismdan en sizili olan ve gogu
kez de onun yamtlayamadigi biling (vicdan) sorularina yol agan, bu
sonuncu tiirden gati^malardir. Kant'in kategorik buyrugu tiimii iginden
en az bunlara yamt getirebilmektedir; tipki, kendi ethikinde Kant'in
ekont>mik ko§ullann zorunlu bir sonucu olarak ortaya gikan toplumsal
gati§malari butiiniiyle devredi§i birakmasi -ve kendi yontemini izleye-
rek, bOyle yapmasi gerekir gibi. (...)
[Daha sonra Kautsky $unu sorar: benim ethik baki$ agim Bauer'in
durumunu nasil ele alrnaktadir? Yani, X diye bir i$gi bir grev-kirici
olmak ile aglik arasinda segim yapmakla kargi kargiyadir.]
DOSTUMUZ X Oylesine giiglii bigimde geli§mi§ bir sinif duyusuna
sahiptir ki, onun bir sendika Orgiitiine dahil oldugu kesinlikle varsayi-
labilir. O zaman, bOylesine mu§kiil bir durumda kalir mi? Bu, olaga-
niistii bir talihsizligin sonucu olabilir. BOyle bir durumda, grev-
kinciligi ile ailesinin yikimindan ba§ka bir segenek yoksa, kendi agi-
sindan o dayam§ma igin gagn yapmak hakkina sahiptir: toplumsal gO-
revler kar§iliginda, miitekabil toplumsal haklar vardir. her durumda,
kendi giigliikleri kar§isinda kendisine yardim edecek, daha iyi durum-
daki meslekta§larimn Orgiitiine destek igin ba§vurmak, bir grev-
kiricisi olmaktan daha iyidir.
Ama varsayalim ki, X'in meslekta§lan da tiimiiyle benzer bir mii§-
kiil igindedirler -grev onlann tiim enerjilerini tiiketmi§tir; e§leri ve
dostlan agliga gitmektedir. O zaman, §u sorular ortaya gikan Grevi
siirdiirmekte bir anlam var midir? X bunu bitmi§ olarak gOrmeyecek
midir? Ama yine, bu sorular kategorik, salt bigimsel bir buyrukla de­
gil, yalnizca, sava§imin amag ve Ozverisinin anlami agirliklandinlarak
yaratlanabilirler. Hig kimse i§gilerden, kotii bir patrondan kurtulmak
ya da kahvalti molasini on dakika uzatmak igin ailelerini peri§an et-
melerini istemeyecektir. Ancak, sava§imin amacinin her§eyi, yalnizca
kendi ya§amim degil, e§inin ve gocugunun ya§amini da riske atmaya
degecek Olgiide biiyiik oldugu durumlar da vardir kesinlikle. Omegin,
butiin iilkeyi yikima gotiiren ve sakinlerini katleden kotii bir sistemin
devrilmesinin soz konusu oldugu, politik bir grevde. Ama boyle bir
durumda, zorunlu co§ku ve kararlilik asla saf pratik aklin goziimleme-
siyle degil, yalnizca sava§imin kendisiyle ve bunun amaglanmn one-
minin ve araglarimn zorunlulugunun kabuliiyle kazamlacaktir. Ethik
agiklik ve belirlilik ancak bilimden ve her§eyden once de ya§amdan
derlenebilir; bilimin ve ya§amin iizerinde oldugu varsayilan ethik di-
yarindan asla gelemez. (...)
(§imdi Bauer, kendi kufkuculugunu marksist ethikin goreliligiyle
gerekgelendirmeye bakan bir ethiksel kugkucunun durumunu sunmak-
tadir, oysa kantgi ethik bu kugkuculugu olanaksiz kdmaktadir.)
E(j ER BIR KU§KUCU dogru bir dii§iinceyi anlamsizliga d5nii§tiir-
mekte acele ediyorsa, bu o dii§iincenin kendisinin yanli§ oldugunu hig
de kamtlamaz. Bu ku§kucu, Kant'a alelacele saldirma yerine, marksist
ethik konusunda dogru bilgilendirmeyi amaglami§sa, yalnizca, higbir
ethikin mutlak olmadigini ve ahlaksal kurallann degi§ebilecegini de­
gil, aynca tikel zamanlar, toplumlar ve simflar igin ethik kurallann
zorunlu da oldugunu, ethikin bir ali§kanlik konusu olmayip, bireyin
istegiyle segtigi bir§ey olmayip bireyden daha giiglii olan, onun iize-
rinde duran giiglerce belirlendigini de kabul edecektir. Ku§kuculuk,
zorunlulugun kabulunden nasil dogabilir? (...)

BAUER gok ayn iki fenomeni kan§tirmaktadir: tikel bireylerin ey-


lemleri ile biitun simflann gorii§lerini. Birincisi bakimindan, materya-
list tarih anlayi§i, bu zorunlulugu kabul etse bile, her bireyin eylemi-
nin zorunlulugunu her zaman ortaya koymaz. Ama, her bireysel
eylem igin gegerli ahlaki yargilann zorunlulugunu ortaya koyar ve tes-
lim eder. Toplumsal giidiileri ve toplumsal erdemleri yaratan toplu­
mun dogasim ortaya koyar; boylelikle, bir insamn kendi yaran igin
tiimliige ihenet etmemesi her zaman ahlaksizlik olarak kinamr ve tiim-
liik igin yapilan ozveri de, her tiirlii Ovgiiniin otesinde kabul edilir.
Materyalist tarih anlayi§i aynca, degi§en toplumsal ko§ullann, yani si-
mfsal uzla§mazliklann genel ahlaki g5rii§lerde iirettigi ve miitekabil
tikel ahlaki buyruklar yaratan diizeltimlerin zorunlulugunu da ortaya
koyar. Ahlaki yargilar igin, bunlann zorunlulugunun gerekgelendiril-
mesinden daha sag lam bir temel olabilir mi? (...)

AHLAKI yargilarin ahlaki degerlendirilmesi, yani, tikel bir toplum ya


da sinif bigiminin ethikinin ahlaki takdiri tikel eylemler iistiine ahlaki
yargilardan butiiniiyle farkhdir. Bu, ge§itli simflann ya da toplum bi-
gimlerinin bireysel uyelerinin eylemlerini degil; bu sinif ve toplumla-
nn karakteristigi olan iyi ve kotiiye ili§kin ahlaki anlayi§i, hak ve yii-
kumliiluklere ili§kin goru§leri degerlendirmek demektir.
Ama genelde bOyle bir degerlendirme miimkiin mudur? Her toplu­
mun temelinde yatan ilkel toplumsal iggiidii ve erdemlerin bir sinifta,
bir ba§ka smiftan daha giiglii §ekilde geli§ip geli§medigini saptamak
kesinlikle mumkundur. Bu olgiide, birisi obiiriinden daha ahlaki olabi­
lir. Ama bunun 5tesine gegmek ya, tikel bir donem, ulke ya da sinifin
belirgin ahlaki gOrii§lerinin ba§ka donemlerin, iilkelerin ve simflann
ba§ka belirgin ahlaki goru§lerinden daha gok mu, daha az mi ahlaki
oldugunu Olgmek igin bir standart bulmak miimkiin mudur? Ku§kucu-
lari bu §ekilde sosyalizme gekmenin zorunlu oldugu konusunda Bau-
er'le anla§ilirsa, bunun anlami, bir kilavuz olarak Kant'i kullanarak,
proleter ethikin burjuva ethikten daha gerekgeli oldugunu gostermek-
tir. Nota bene: Soz konusu edilen, tikel ko§ullardan gikan gOreli bir
me§ruiyet degil, zamandan ve mekandan bagimsiz, mutlak ko§ulsuz
bir me§ruiyet ve ustunluktur.
Ethik, bireyin toplumsal gOrevlerinin kuramidir.
§imdi, belirgin bir toplum bigimini ve onun belirgin ethikini, top­
lumun birey eylemlerini ftlgtugu Olgiiniin aynisiyla olgmek nasil miim-
kundiir? Bunu yapabilmek igin, tipki bir toplumun birey iizerinde dur-
masi gibi, daha yiiksek bir gucun de farkli toplum bigimleri iizerinde
durdugunu ve onlara egemen oldugunu varsaymamiz gerekir. Gergek-
ten, Kant igin bile, kategorik buyruk zorunlu bir §ekilde tann dii§unce-
siyle baglantihdir. Hiristiyan Tannsi'mn yerine Oncesiz-sonrasiz saf
aklin, dogadan ve toplumdan kaynaklanmayan, ama dogamn ve toplu­
mun iizerinde duran aklin tanngasim koymu§ olan yenikantgilar da
benzer gugliiklerle kar§i kar§iyadirlar. Eger birisi mutlak bir ahlaka
ula§mayi amaglarsa, tiim deneyimin iizerinde duran bOyle bir dogaiis-
tu guce inanmak zorundadir.
Ama tannnin yollanna akil sir ermez ve saf aklinkiler de bOyle g6-
zukiir. Kantgi gevrelerden, hangi ethikin, burjuva mi, proleter ethikin
mi daha degerli oldugu sorusuna asla agik bir yamt almayiz; onlar ara-
sinda, bu konuda gok degi§ik gorii§lere rastlanz, ama tutucular ve li-
beraller, sosyalistlerden gok daha guglii bir §ekilde temsil edilmi§ler-
dir. Bu yiizden, kategorik buyruk bizim ku§kucumuzu zorunlu bir
§ekilde sosyalizme goturmez.
Kategorik buyrugun baki§ agismdan bakarsak, bu ’evrensel hukuk
sistemi'nin nasil pratige sokulabilecegi du§uncesine, burjuva mi, yok­
sa proleter ethike mi daha yiiksek bir deger verildigine baglidir. Burju­
va toplum tarafindan verilen bigimleri 'evrensel hukuk sistemi'nin
mumkiin oldugu biricik bigimler olarak almmaktardir; hatta bir kantgi
olarak bile, proleter ethike kar§it olarak, burjuva ethikte daha yiiksek
bir ahlakin somutla§mi§ oldugunu gOrecektir. O zaman, sozgelimi, ’ev­
rensel hukuk sistemi'nin daha tam bir birey ozgiirlugu gerektirdigi ve
proleter 'terorizmi'yle bagda§madigi du§uncesine ula§acaktir.
" Tersine olarak, sosyalist uretim tarzimn gederek daha mumkiin du­
ruma geldigine ve zorunlu olduguna inanan bir kimse ise kolayca, 'ev­
rensel hukuk sistemi' olasihgi Olgiitiinun, pekala sosyalizm igin de ge-
gerli oldugu sonucuna varacaktir. 0 zaman, zafer tacini da proleter
ethike sunacaktir. (
Kantgi toplum mekanizmasi ile burjuvazinin ve proietaryanin top­
lumsal rolu konusunda sahip oldugu du§uncelere uygun olarak, bu iki
ethik arasinda karar verecektir. Bu kantgi igin bile, hangi tarafi tutaca-
gina karar vermesine yardim eden §ey onun ekonomik anlayi§i ve 5n-
goriisudur, kategorik buyruk degil. Kategorik buyruk muglak ve miip-
hemdir; ekonomi bilgisi ise belirgin ve agiktir. Bu yiizden kendi
kategorik buyruklanna kar§in, kantgilar burjuva ve proleter ethik ko­
nusunda Oylesine farkli gorii§lcrc sahiptirler ki, her ethik ku§kucu bu­
nu bir eglence konusu olarak goriir. Kendi ethik gOreciliklerine kar§in,
marksistler, belirgin bir ekonomik baki§ agisma sahip olduklan igin,
saglam bir §ekilde proietaryanin ve onun ethikinin ardinda yer alirlar.
Sosyalist olan kantgilar kendi sosyalist inanglarim, ya§amdan degil de
kitaplardan turetmi? olmalari olgusiinde, Marks'tan ogrcnmi§ olduklari
§eylere borgludurlar, Kant'tan ogrenmi§ olduklan §eylere degil.
BOLUM DORT
Kitle Grevi

u sorun, SPD iginde iki do- grev yapildi, Mart'tan itibaren, oy


B nemde tarti§ma konusu ol- hakki gosterileri grevdeki i§giler
du: Rus Devrimi'ndeki kit­ tarafindan agikga desteklenmeye
le grevleri dalgasmin esinlen- ba§ladi. 1
dirdigi 1905-6 yillannda ve Prus- Rosa Liiksemburg genel oy
ya'da genel oy hakki igin sava§ta hakkinm kazamlmasi igin kitle
bir silah olarak, 1910'da. Burada grevinin kullamlmasim co§kulu
gevrilen makale bu son doneme bir bigimde destekliyordu. Go-
ili§kindir. ru§lerini, SPD'nin gundelik gaze-
4 §ubat 1910'da Alman hiikii- tesi olan Vorwarts'm (Ileri) bas-
meti §ansolye Bethmann- mayi reddettigi 'Was welter?'
Hollweg'in segim reformu iistune ba§hkh bir makalede toparladi.
oneri taslaklarim yaymladi. Bun­ Kautsky cumhuriyetgi ajitasyonla
lar, genel oy hakkt getiren koklii ilgili kesimi yayinlamayi kesin­
bir reform yerine, endustriyel i§- likle reddetti ve-sonra da, maka-
gi sinifmin buyuk oranda eksik lenin hepsini yayinlamayi reddet­
temsil edildigi, iig-simfli segim ti .2 Rosa Liiksemburg'a yamt
sistemini surduriiyorlardt. Buna olarak, 'Was nun?' ba§likli kendi
kar§ilik SPD'li i§giler de, giderek makalesini yazdi.
artan bir destek bulan bir dizi Pa- Kautsky'nin ana savi; kendisi-
zar gosterileri orgudediler. Ma- nin Liiksemburg'a yordugu 'de-
dencilik ve yapim sanayilerinde, virme staratejisi’ne (niederwer-
bu gosterilerle gakik§an bir dizi fungsstrategie) belirtik bir
1 Bkz. J.P.N ettl, R osa Luxemburg (Oksford, 1969), s. 281 ff.
2 Agy., s. 285.
bigimde kar§i koydugu bir 'yip- utsky ile SPD'nin sol kanadi ara­
ratma stratejisi'ni (ermattungs- sinda agik farklihklann ortaya
strategie) Alman i§gi simfimn be- giktigim belirginle§tirdi; yine de
nimsemesi gcrcktigiydi. Bu bu, dort yil sonraya, sava§m pat-
terimleri belirtmese de iinlii aske- lamasma dek, belirgin bir politik
ri tarihgi Hans Delbriick’ten al- ayn§maya yol agmadi (bkz. bO-
mi§ti; Delbruck bu aynmi ilk kez lum 5).
1881’de Onermi§ti ve onun gali§- A§agidakiler Der Politische
malari, o zamanlar, SPD (Franz Nassenstreik'dan (Berlin, 1914),
Mehring gibi) ile Alman Yiiksek s.224-55'dcn (Was nun?'mn yeni­
Komutanhgi kuramcilan tarafin­ den basimi, Neue Zeit, XXXVIII.
dan yakmdan incelenmi§ti. 1 2(1910), s.33-40, 68-80) aktaril-
Kitle grevi tarti§masi Ka­ mi§tir.

1 Bkz. Perry A nderson, 'The A ntinom ies o f Antonio G ram sci', N ew Left Review, 100
(Kasim 1976-Ocak 1977), s.5-78, ozellikle s.61-5.
MODERN askeri bilim iki tiir strateji arasinda ayrim yapmaktadir:
Devirme stratejisi (niederwerfungsstrategie)1 ile yipratma stratejisi
(ermattungsstrategie).
Birincisi; du§mani kar§ilamak ve dii§manin devrilmesine ve sava-
§im yeteneginin yok edilmesine yol agan belirleyici darbeler vurmak
iizere, giigleri hizla bir araya toplamaktadir. Yipratma stratejisinde ise,
ba§komutan ba§langigta herhangi bir belirleyici muharebeye girmek-
ten kagmir; her tiir manevralarla kar§it orduyu hareket halinde tutma-
ya, ona zaferler kazanarak, birliklerinin moralini yiikseltme firsati ver-
meye gali§ir; siiregen tiiketmeler ve tehditlerle onu yava§ yava§
yipratmaya ve israrli bir §ekilde onun direncini du§urmeye, onu felg
etmeye gabalar.
Olagan sava§ stratejisi devirme stratejisidir. Ba§ta, bu her sava§gi
igin muhakkak daha gekicidir; daha yalm, daha agik ve daha esinlendi-
ricidir. Ba§komulan, cepheden saldin stratejisiyle kendi amacina ula§-
ma konusunda bir perspektife sahip olmadigi zaman, yipratma strateji-
sini bcnimsemeye oturacaktir. Ama o zaman bile, bunu yapmakta
zorunlu bir §ekilde serbest degildir. Yipratma stratejisi zafer ve talan
umuduyla muharebeye giri§meyen; kendi davalan, canlan ve kanlan
igin, ne olursa olsun, her durumda sava§acak sava§gilari gerektirir.
kar§it ordunun ula§amayacagi donamm kaynaklari da gerektirir. Yip­
ratma stratejisi, eger bu ordunun asker, erzak ve silah sagladigi bolge-
leri kar§i taraf ele gegirmeyi ba§arirsa, sona erer.
Anibal'in Roma'ya kar§i sava§inda devirme taktigi zorunluydu;
giinkii o, yalmz ba§anlarla moralini ayakta tutabildigi, yagma ve iic-
retle bir araya getirilmi§ parali bir ordunun ba§mdaydi. daha uzun bir
sava§ta, guglukler ve hastaliklar sonucunda, bu ordu sava§kanhgim yi-
tirebilirdi.
Romalilar igin ise durum farkhydi. Onlann askerleri, Anibal'in sa-
va§lann katila§tirdigi parali-askerleri igin agik bir muharebeye ba§lan-
gigta uygun olmayan koylu milisleriydi. Ama sava§ uzadikga, dil§-
manlari igin e§itten ote bir duruma geldiler. E§zamanli olarak,
yipratma taktikleriyle onlan yormalannda da bir tehlike yoktu. Bizzat
kendi varhklari igin, kendi yuvalan igin sava§iyorlardi. Yine de, Fabi-
us Cunctator (ikircimli Fabius), kar§itlanmn elleri altinda, Roma'yi ele
gegirecek, hatta ku§atabilecek giigleri olmadigindan emin olana dek,
Anibal'a kar§i goriinii§te kararsiz bu taktigi uygulayamayacakti.
Son yuzyilin ba§langig ve biti§ onyillannda devrimci simflann

1 Bu terim in doyurasatici b ir Ingilizce kar§iligi yokrnr. Perry Anderson'un, 'The A nti­


nom ies of A ntonio Gramsci', N ew Left Review , 100 (1976-77). s. 61'deki 9 0 k aydinlatici
tarti§m asina bakrniz.
stratejisinin kar§ila§tinlmasi da aym tiirden bir aynm gostcrmektedir.
Elveri§li ko§ullari gaki§masi dolayisiyla, 1789-1793 donemi boyunca
Fransa'daki devrimciler birkag belirleyici darbeyle atak bir saldiri so-
nucunda, egemen rejimi yikmayi ba§ardilar. Parti kurma olasiligim
di§layan ve halk kitlesinin yasal araglarla hiikumeti etkilemesini onle-
yen mutlak polis devletinde, devirme stratejisi devrimci sinif igin biri-
cik olanakti. Hukumet, kendisine kar§i kalici bir direni§te bir araya
gelmeyi amaglayan kar§itlanni her tiirlii orgiitlenme ve dayam§ma
aracindan yoksun eune olanagma hep sahip oldugu igin, yipratma
stratejisi ba§arili olamayacaku.
Bizim partimiz kuruldugu zaman, bu devirme stratejisi tarn gigek-
lenme halindeydi hala. Garibaldi'nin Guney italya'daki ba§arilari, so-
nugta ba§ansiz bile kalsa, Polonya ayaklanmasinin parlak sava§imlari
Lassalle'm ajitasyonuna ve Internationale'in kurulmasina ongeliyordu.
Bunlari hemen Paris Komiinii izledi. Ama, bu momentte, devirme tak-
tiginin gununii doldurdugunu agik bigimde gosteren Komiin oldu. Bu­
yuk bir kentin baskin (dominant) oldugu politik ko§ullarda; kirsal
alandan hizla silahli birlikler aktarmayi olanaksizla§tiran yetersiz ula-
§im araglariyla, sokak sava§i igin birgok olanaklar sunan sokaklar in§a
etme ve silahlanma teknigiyle birlikte, bu uygun du§uyordu.
l§te bu sirada, devrimci sinifin yeni stratejisi igin; Engels'in,
Mark'sin Class Struggles in France'ma. Onsoz'iinde eski devrimci stra-
tejiye boylesine sert bir §ekilde kar§i gikardigi ve pekala bir yipratma
stratejisi olarak nitelendirilebilecek yeni bir strateji igin temeller auli-
yordu. §imdiye dek bu strateji bizlere parlak sonuglar getirmi§, prole­
taryanin giicunii yildan yila artirmi§ ve onu, giderek, Avrupa politika-
sinin merkezine sokmu§ bulunmaktadir.
Ancak, yeni bir stratejinin uygulanmasmin yalnizca daha yiiksek
bir ongoriinun uriinu oldugunu du§iinmek yanli§ olacaktir. Yipratma
sava§imn onceleri, devrimci bir sinif igin olanaksiz olduguna i§aret et-
mi§tik. Bunun igin, ilkin, genel oy hakkiyla, toplanma ve basin ozgur-
lugiiyle, dernekle§me ozgurliiguyle zemin hazirlamak gerekiyordu.
Yipratma stratejisinin her tur sava§i gereksiz kildigim du§iinmek
de e§it olgiide yanh§ olacaktir. Durum hig bir zaman tumuyle boyle
olamazdi. Yipratma stratejisi devirme stratejisinden yalnizca §u ba­
kimdan farkhdir ki, sonuncusundan (devirme stratejisinden) ayn ola­
rak bu stratejiyi, dogrudan belirleyici sava§ima gitmeyip, uzun bir su­
re onu hazirlar ve ancak, kar§itinm yeterince zayif oldugunu bildigi
zaman onu ba§latir. Buyiik bir belirleyici gati§ma olmadan giig kay-
naklari elinden alinabilirse, kar§it olaganustii olgude demoralize edil-
mi§ olacaktir. Romalilarin Anibal'a kar§i yonelttigi yipratma startejisi
onlan, belirleyici Zama kar§ila§masinda, Kartaca generallerine kar§i
sonunda dovu§mek zorunlulugundan kurtarmadi. Ama bu sonul karar-
dan Once bile, yipratma stratejisi kar§itlannm ba§latmaya gabaladigi
her muharebeden kaginamaz.
Bu yiizden, dogru konu§mak gerekirse, proletaryanin yipratma
stratejisinin yeterli olacagi ve onu, politik erk igin biiyiik sonul sava-
§imdan esirgeyecegi gOrli§u, kesinlikle Engels'in degildi. Revizyonist-
ler, bunu bu §ekilde yorumlami§larsa, onun Politik Vasiyeti'ne el
uzatmi§ olurlar.
Ancak, kendi 'Politik Vasiyeti'nde Engels'in formiile ettigi bigi-
miyle yipratma stratejisi revizyonist taktiklerinden, §u bakimdan da
ayrilmaktadir ki, Engels proletarya ile miilk sahibi simflar arasindaki
simfsal uzla§mazligin siirekli keskinle§mesi ve uyu§mazligindan hare­
ket ettigi halde, revizyonistler siirekli olarak, simfsal uzla§mazliklarin
zayiflatilmasini ummaktadirlar. Onlar kendi ereklerine varmak igin
Obiir ordularla bagla§malar yapmaksizin, kendi ordulanmn guciinden
umut kestiler, kar§it giigler kanadinda bir baglak§ik bulacaklanna ve
onun yanmiyla, higbir belirleyici muharebe yapmadan, kar§idanm ko-
numlarindan siirmeyi ba§arabileceklerine inamyorlar.
Engels'in anlaminda yipratma stratejisi, uygun bigimde yOnlendi-
rilmesi durumunda, kendi ordusunun giiciine ve giivenilirligine en
giiglu §ekilde inang besler. Bu strateji ancak bOylesi bir giiven ko§u-
luyla mumkiindiir. Ne var ki, turn burjuva partilerine kar§i da giiven-
sizdir. Gergi, onlar arasindaki farklilik ve uzla§mazliklari gOzardi et-
mez ve bunlardan, olabildigince yararlanmaya bakar. Ama bu
partilerden her birini bir dii§man olarak kabul eder ve onlan zayiflat-
maya, Orgiitsiizle§tirmeye, Ozgiivenlerini ve halk kitlelerinin onlara
saygisini yikmaya bakar ve Ote yandan da, kendi Orgutiinii bikmadan
giiglendirmeye, kitlelerin giivenini kazanmaya ve bOylece, kar§itlan-
mn gOkii§iinii ve kendi zaferini hazirlamaya gah§ir.
Kitleleri bir burjuva partisine guvenmeye gagirarak ve kitleler
Oniinde bu partinin sorumlulugunu iistlenerek partimiz ve gucumuzii
kuvvetlendirmeye gabalamak anlamma gelen her politikayi, Engels
ahmaklik ya da ihanet olarak gOrecektir. Bu §a§irtici taktigin avantaj-
lari, bunun pratikte tam olarak sinanmasi igin bir firsatin bulundugu
Fransa'da gOrulebilir. Politik erke katilim; sosyalist partinin, §imdi ba-
kan olarak, devlet hazinesinden hirsizhgi savunan eyyamcilan On pla­
na gikarmasi ve Fransiz proletaryasimn geni§ gevrelerinde, sosyalist
partinin bOylesi bir yozla§ma ve giiriime yatagi olarak kabul edilmesi
gibi olumlu (edifying) bir sonug dogurmu§tur.
Yipratma stratejisini Engels'in kullandigi anlamda kullanmak ke-
sinlikle kolay degildir. Ancak Alman sosyal demokrasisi, antisosyalist
yasa ko§ullarinda, hem Most taraftarlanmn devirme stratejisi uygulan-
masi istemine kar§i, hem de Hochberg ve Schramm'dan Vierek'e, bu
dOncmin revizyonistlerinin, hareketimizin sava§gi karakterini zayifla-
tarak burjuvazinin sempatisini kazanma gabalanna kar§i, bu stratejiyi
ba§anyla uygulayabildi.
Ama, Engels'in 'Vasiyet'inde bir atlama vardir, yani o, muhteme-
len ongordiigti bir durumda proietaryanin izlemesi gereken sava§ yon-
temi konusunda higbir §ey s5ylememi§tir. Yani, yipratma stratejimizin
kar§i konulamaz etkileriyle umutsuzluga siiriiklenirse, kar§itimiz biz-
leri tabammizdan ayirmak igin atak bir harekete bir giin kalki§abilir.
Engels kendi 'Vasiyet'ini yazarken, bunun yaniti Belgika'da zaten ve-
rilmi|ti. On yil sonra, ba§ka bir dizi pratik deneyimin dogrulanmasi-
mn ardmdan, bu Alman sosyal demokrasisi arasinda da bir anlayi§
buldu. Belli ko§ullarda kitle grevi proietaryanin politik sava§imindan,
yipratma stratejisini devirme stratejisine aktarmamn -eger birincisi ye-
tersiz ya da olanaksiz olursa- bir araci olabilirdi. Buradaki 'kitle grevi'
sozii sava§gi bir grev anlaminda alinmalidir. Partimiz, i§in durdurul-
masmin 1 Mayis'm en uygun kutlam§i olacagim ilan ettigi 1890'dan
bu yana, bunu seve seve kabul etmi§tir.
Eger bugiin, bir kitle grevi patlatmaya gali§manm gorevimiz olup
olmadigi sorulursa bu, partimiz agismdan Onceki yipratma stratejisini
surdiirmenin olanaksiz duruma gelip gelmedigini ya da buna ciddi bir
tehditin bulunup bulunmadigim sormakla aym §eydir.
Kendiliginden, yardimimiz olmadan ani bir olayin, omegin bir so-
kak gosterisinin kanli bigimde dagiUlmasimn ardmdan ortaya gikmi§
olan bir kitle grevinin perspektifleri sorunuyla ilgili olmadigimizi
ammsayin. Buna kafamizi yormak anlamsiz olacaktir, giinkii boyle bir
olayin hangi ko§ullarda yer alabilecegini bilmiyoruz ve bunun Uzerin-
de de bir etkimiz olmaz. Burada tarti§tigimiz §ey, yipratma stratejimi­
zin elveri§li olmaktan gikip gikmadigi; durumda, bir devirme strateji-
sinin daha fazla ba§an vaad edecegi olgiide bir degi§iklik olup
olmadigi; eski stratejinin olanaksiz duruma gelip gelmedigi; bunun
surdiiriilmesinin kendi saflanmizin demoralize olmasina yol agip ag-
mayacagi; kendi saflarimizi korumak ve bunlan ozveri ve giivenle
doldurmak igin, askeri bir kavrami politikaya uyarlayarak, devirme
taktigi dedigimiz yeni bir taktigi, e§it oy hakkinm kar§itlarimn diren-
cini §iddetli bir saldinyla kirma taktigini uygulamamn zorunlu olup
olmadigi sorusudur.
Tarti§mak durumunda oldugumuz ilk soru §udur: Durumumuz ger-
gekten oyle midir ki, bizlere kalan biricik tercih, bir kitle grevi ile kit-
le eyleminin gokmesi arasindaki tercih olsun?
Her strateji gibi yipratma stratejisi de, tek ba§ina bunu miimkiin ve
elveri§li kilan tikel ko§ullarla baglantilidir. Her ko§ul altmda bunu uy-
gulamaya kalki§mak aptallik olacaktir. Bunu kullanarak onyillarca
parlak ba§arilar elde etmi§ olmamiz gergegi, kendi ba§ina, buna sanl-
mak igin bir neden degildir. Degi§en ko§ullar bu stratejiyi terketmemi-
zi gerektirebilir.
Eger du§man bizleri tabammizdan koparmak ya da uzakla§tirmak-
la tehdit ederse, yipratma stratejisi sava§ta olanaksiz ya da elveri§siz
duruma gelir. Bu ko§ullarda ayakta kalmak igin, ba§an kazanmazdan
Once onu devirmek durumundayiz. E§it olarak, birliklerin demoralize
olmasi ve cesaretlerini yitirmesi, korkaklik ve kagi§ tehlikesi dogmasi,
ancak atak bir darbenin orduya cesaret vererek onu bir arada tutmasi
soz konusu olursa da, yipratma staratejisinin terkedilmesi gerekir.
Kar§i kar§iya oldugumuz biricik tercihin dii§mani devirmek ya da
algakca teslim olmak arasinda kaldigi bir gikmazda isek, boyle bir
darbe igin saldiriya gegmek kagimlmaz duruma gelebilir.
Son olarak, dii§mamnizin kendisi bir ko§eye siki§mi§sa, hizli ve
enerjik davramrsak, ona giiglii, belki de oldiiriicii bir darbe vurmamiza
izin veren elveri§li bir durum varsa, devirme stratejisine gegmemiz
gerekir.
Bu savlari askeri alandan politikaya uyarlamak konusunda daha
fazla tarti§mak gerekmiyor.
Jena Parti Konferansi, her durumda, sava§gi grev anlaminda, sava-
§im yontemlerimizden biri olarak kitle grevini kabul eder ve bu yiiz-
den, bir vesileyle, yipratma stratejisinden devirme stratejisine gegi§in
bizim igin miimkiin oldugunu agiklarken, ba§langigta, biraz once am-
lan iki durumdan yalnizca birincisini akilda tutmu§tur -dii§man tabam-
mizi (base, iis) tehdit ettigi zaman; oy hakkina ya da, proleter orgiit­
lenme ve propagandamn ba§ka ya§amsal ko§ullarina saldirarak,
sava§imimizin onceki yontemlerimizi kullanmasim olanaksizla§tirma-
si durumunu.
§imdi ise durum boyle degildir.
Ama belki de, §u an killelerin baghligim sava§im yontemlerimizde
siirekli ve hizli bir tirmanmayla saglayabilecegimiz igin, kitle grcvi
zorunlu duruma gelmi§tir? Aksi taktirde, onlar bizi terk edip, ba§ka
partilere mi kayarlar, ya da, dii§kinkhgi ve ho§nutsuzluk iginde, higbir
§ey elde edemedikleri igin politikaya butiiniiyle sirtlanm mi donerler?
Yolda§ Luksemburg, 'iig milyonluk parti'nin kar§isindaki §u 'alma-
§iktan soz ederken, buna inanmi§ goziikmektedir: 'Ya, ne pahasina
olursa olsun, ileri; ya da, goktan ba§lami§ olan kitle eylemi ba§ansiz-
likla gokecektir'. Bu alma§igin, her kitle hareketinin ig mantigimn so­
nucu oldugu varsayilmaktadir. (...)

BU YUZDEN, Yolda§ Luksemburg, kitle grevi zorunlulugunu verili


durumun ko§ullanndan degil, nerede ve ne zaman olursa olsun, her
kitle eylemi igin gegerli olan genel psikolojik degerlendirmelerden tii-
retiyor. Bunlar her zaman bir doruga ula§mali, her zaman yeni, daha
giiglii bigimler almalidir, Bir kitle eylemi bir kez ba§ladigmda, sokak
gosterilerinden gosteri grevine, gosteri grevinden sava§gi greve dogru,
hizla ileri gitmelidir -ama ya sonra? Bize, bunun otesinde hangi 'do-
ruk' kalmi§tir?
Yolda§ Luksemburg'un burada ileri surdiigu bu anlayi§ Rus devri-
minin ko§ullarina, devirme taktiginin yerinde oldugu o ko§ullara pe-
kala uygundu. Ancak, partimizin yipratma stratejisinin dayandigi de-
neyimlerle tam olarak geli§mektedir. Bu strateji, kesinlikle,
proietaryanin inatgi bir sava§gi oldugu, inatgilik ve direngenlik baki-
mindan Obiir siniflara ustun oldugu; eylem yontemlerinin segiminde
yalmz bunlarm etkisi ve uygunlugunu dikkate alarak, yillarca kitle ey-
lemleri yiirutebilecegi; sonul ve en garpici yOntemlerini kullanmak
igin, Onceden uygulanan yontemlerinden iistiin olmak gereginden da­
ha inandinci, ba§ka nedenlere de sahip olmasi gerektigi gergeginin ka-
buliine dayanmaktadir.
Yolda§ Luksemburg, tekrar tekrar, Avusturya modeline yollama
yapmaya ba§lami§tir. Burada, oy hakki sava§imi 12 yildan fazla siir-
mu§tu; daha 1894'de, Avusturyali yolda§lar kitle grevinin uygulanma-
sini kabul ediyorlardi ve ancak, Yolda§ Luksemburg igin her kitle ha­
reketinin 'ig mantigi' olan boyle bir doruga-giki§ olmaksizin, kendi
parlak kitle hareketlerini 1905'e dek devinim iginde tutmayi ba§ardi-
lar. Oy hakki sava§imlarinda, Avusturyali yolda§lar asla sokak goste-
rilerinin otesine gegmediler; ama onlann'co§kulan da yok olmadi, ey-
lemleri de gokmedi.
Ve inatgilikta, Alman proletaryasi Avusturya proletaryasiyla ke­
sinlikle e§degerdedir.
Eger, oy hakki sava§iminda sokak gosterilerinin ve gerektiginde,
yerel protesto grevlerinin Otesine gegmek igin, daha garpici yontemler
benimsemek ve yipratma stratejisinin yerine cepheden saldin strateji­
sini koymak igin ba§ka nedenler olmasaydi, eger kitle grevini bastir-
mamn bircik nedeni her kitle eyleminin 'ig mantigi'nda yatsaydi, o za­
man boyle bir gerekgelendirme gok daha elveri§siz olurdu.
Ba§indan bu yana, sosyal demokrasi yipratma stratejisini kabul etti
ve bunu tam olarak geli§tirdi. Yalnizca, verili politik haklar buna bir
temel sagladigi igin degil; aynca, marksist sinif sava§imi kurami (kit-
leleri ba§anlarla ya da yeni duyumlarla ister elektrildendirebilsin, is-
terse elektriklendiremesin) her zaman, simf gikarlarim enerjik bir §e-
kilde temsil ettigi siirece simf-bilingli proletaryaya dayanabilmenin
giivencesini verdigi igin de, boyle davrandi.
Proletarya, kendisine boylesine amansizca kotii davranan §imdiki
toplum diizenini ala§agi etmeye biitiin yiiregiyle gabaliyor. Bu toplum
diizenini ala§agi etmenin miimkiin olduguna ili§kin bir belirti varsa, o
zaman, kimse onu tutamayacak ve eger sosyal demokrasi boyle yap-
mayi isterse, onu da nefretle bir kenara itecektir.
Ama bugiin i§ler oyle degil. Bugiin, burjuva toplumun dii§mam
olan yalnizca bir parti var: sosyal demokrasi. Proletarya, onu daha
hizli olarak zafere gotiirebilecek ba§ka bir parti, onu hepten zafere go-
tiirecek, gotiirebilecek ba§ka bir parti gormiiyor; §imdiki iiretim tarzi
igerisinde bile, burjuvazinin gikarlanyla gati§ma halindeki kendi simf
gikarlanm temsil edecek ba§ka bir parti gormiiyor.
Proleterler bir burjuva partisine, devrimci sabirsizliktan otiirii de­
gil, bilgisizlikten otiirii yonelebilirler.
Ama bu sabirsizlik; eger onlar dii§kinkligi iginde olurlarsa, eger
sosyal demokrasi onlarin beklentilerini yerine getirmezse, kar§itma,
bikkmliga ve demoralizasyona da donii§tiiriilebilir mi? Bu kesinlikle
miimkiindiir. Ama bu ne zaman olacaktir? Partimiz, yerine getireme-
yecegi beklentiler uyandirirsa; yapabileceginden daha fazlasim vaad
ederse.
Bugiin durum boyle mi?
Eger sosyal demokrasi kitlelere, Prusya'da birkag ay iginde, ne pa-
hasina olursa olsun, e§it oy hakkini yururliige sokturacagim vaad et-
mi§se, o zaman, eylemini hizla bir §ekilde yogunla§tmnak igin her ga-
bayi harcamasaydi ve kitleleri, kendi sonu ve en garpici eylem
yontemlerini kullanmak iizere harekete gegirmeseydi, kitleleri §iddetli
bir dii§kinkligina ugratirdi. O zaman, gergekten de bir alma§ikla kar§i
kar§iya kalirdi: ya, sonug ne olursa olsun, her§eyi goze almak, ya da,
onemli bir donem igin kendi gekiciligini azaltabilecek, kritik bir moral
gokiintiiye katlanmak.
Ancak, Prusya sosyal demokrasisi asla boyle vaadlerde bulunma-
mi§tir. Tam tersine. Prusya'da oy hakki sava§immm ba§ka her yerde-
kinden gok daha zor oldugunu, giinkii burada, yalnizca, birkag sandal-
yenin el degi§tirmesiyle sonuglanacak bir segim reformunun soz
konusu olmayip, Junkerlerin yonetiminin gokmesinin soz konusu ol­
dugunu siirekli olarak vurgulayanlann kesinlikle marksistler oldukla-
nna yollama yapabiliriz. Onlann (Junkerlerin) yonetimi, Prusya'da
§imdi var olan oy hakla bigimine dayanmaktadir. Bunu sonuna dek,
di§ ve timaklanyla savunacaklardir. Prusya'da ozgiir oy hakkinm ka-
zamlmasi Bavyera'da, ya da Baden’de, ya da Avusturya'da oldugun-
dan gok daha farkli bir§ey anlamina gelmektedir: Junicerlerin devril-
mesiyle gaki§maktadir bu.
Gergekten de, bu anlayi§i 1905 ve 1906'da, Eisner ve Stampher
yolda§larla polemikte geli§tirdigimi animsatabilirim. O siralarda, on­
lar en enerjik eylemler igin bastinyor ve Alman ko§ullannda, ancak
devrimci bir durumda anlamli olabilecek politik kitle grevlerine bizle-
ri gotiirecek ajitasyondan geri durdugum igin, bana saldiriyordu. Eis­
ner ve Stampfer oy hakki sava§imi sorununda bir 'oportiinist kiigiik-
burjuva' baki§ agisi bcnimscdigim ve kitle grevi konusunda Rus devri-
mine ihanet ettigim igin, bana boyle ders veriyorlar!
O zaman da, bugiinkii gibi, aym anlayi§i savunuyordum,
Eger partimiz Junkerler ve Prusya hiikiimeti gibi giiglii bir kar§itla
birkag ay iginde ba§a gikmayi vaad etmi§ olsaydi, bu son derece so-
rumsuzca olurdu. Bunu asla yapmadik. Alman sosyal demokrasisi,
'hizla artan eylemlerle birkag ay iginde §imdiki rejimin devrilmesi'
belgisini asla atmadi; yalnizca 'e§it, gizli ve dogrudan oy hakki kaza-
mlana dek Prusya'da bari§ yok1 belgisini atti.
Bunu vaad ettik, bunu tutmak zorundayiz. Ancak, bunun tek anla-
mi; yolda§lanmizin biiyiik ba§ariyla bugiin halihazirda kullandigi ey­
lem yontemlerini uygulamaya devam etmenin yararli oldugudur; bun-
dan bikmak degil, tersine, bunlari daha giiglii bir §ekilde geli§tirmenin
yararli oldugudur. Ama biz 'ne pahasina olursa olsun, ileri' gitmek ve
'sokak gosterilerini, artik yerini olaylann almasi gereken', yerlerini da­
ha garpici yontemlerin almasi gereken bir arag olarak kabul etmek ko­
nusunda en ufak bir yiikiimluliikte bulunmadik.
Yolda§ Rosa Liiksemburg'un soziinii ettigi alma§ik kendisini, san­
ki biz kitle grevi igin propaganda geli§tiriyormu§uz gibi, sanki sokak
gosterilerinin bizlere yetmedigini ve kitle eylemi yontemlerinde hizli,
siiregen bir aru§in zorunlu oldugunu ileri siiriiyormu§uz gibi sunmak-
tadir.
Eger biz boyle bir propaganda geli§tirirsek; kitleler arasinda, pro­
ietaryanin eli altinda bulunan en garpici yontemleri kullanarak, dii§-
mani devirmek igin ko§ar adim ileri gidebilecegimiz beklentisini
uyandirirsak, o zaman derhal bir alma§ikla kar§i kar§iya gelirdik. Ya,
kitlelerde derin bir dii§kinkhgi uyandiracagiz, ya da, giiglii bir sigra-
yi§la Junkerler'in bogazma sarilacagiz; ya onlan devirmek, ya da on­
lar tarafindan devrilmek.
Bugiin, bu alma§ik heniiz ortada yoktur. Bugiin eylem yontemleri-
mizi segerken daha ozgiiriiz.
Kitlelerin bizi yiiziistii birakacagi endi§esi de, bu yiizden, bizleri,
devirme taktigine gegmek anlamina gelecek daha garpici yontemler
kullanmaya itecek bir neden degildir.
Her sava§imda gati§malarin yogunla§tigi, bunlarin uzunlugunun
yalnizca kiiskiinliigii arurdigi dogrudur. Aynca, ekonomik geli§mele-
rin de simf gati§malarim keskinle§tirmesi; orgiitlerin geni§lemesiyle
ya da teknikteki ilerlemelerle giig (erk) kaynaklanndaki biiyiime de
soz konusudur. Ama biz burada, kitle eylemlerini yogunla§tirmamn
bu kerteli, kendiliginden geli§en 'ig mantigi’m degil; bir 'belgi'yle, par­
tinin yontemsel ajitasyonuyla harekete gegirilecek, daha yeni, daha
garpici eylem yontemlerini benimsemeyi ele almaktayiz.
Kitleleri dii§kirikligma ugratma endi§esi de bunun igin bir neden
olu§turmuyor. Yolda§ Liiksemburg'un andigi alma§ik, biz kendimiz
kendi ajitasyonumuzla bunu yaratmadigimiz siirece, bizim igin soz
konusu degildir. Jena onergesinde aktanlan nedenden ayn olarak, yip­
ratma stratejisini terk edip, kitle eyleminin sava§im yontemlerini hizla
yiikselterek ve yogunla§tirarak, devirme stratejisine gegmek igin an­
cak bir neden olabilirdi: eger kar§itimiz kendisini ko§eye siki§mi§ bul-
saydi, -o zaman, bu durumdan olabildigince hizla yaparlanmak duru-
munda olurduk ve bu da, en etkili bigimde, bir kitle greviyle yapilirdi.
§imdiki durum boyle mi? Belirleyici soru budur. Verili bir anda
kitle grevini yaymanm yerinde olup olmamasi, bu soruyu yanitlamaya
baglidir; kitle toplanulanmn ig mantigma degil.
ilk baki§ta, sanki §imdiki durum sokak gosterilerinin bir iiriiniiy-
mu§ gibi goriinebilir. §oyle denebilirdi: Sosyal demokrasinin daha
garpici yontemler benimsemesi sayesinde, kitleler elektriklenmi§ ve
hiikiimeti ko§eye siki|tirmi§lardir. Ama girdigimiz yolda, yani yon-
temlerimizi -kitleleri daha ve daha gok elektriklendirecek ve hiikiimeti
siiregen bigimde ko§eye siki§tiracak, kitlelerin ezici saldmsi oniinde
gokene dek onu ko§eye siki§uracak §ekilde- siirekli olarak yogunla§-
tirma yolunda ilerlemeyi siirdiirmedikge; bu co§ku hizla tiikenecek ve
hukumet yeniden sayginhk, gug ve akil toplayacaktir.
Durum bu olsaydi, o zaman, proletaryayi daha garpici sava§im
yontemleri kullanmaya yoneltmek igin biitiin gUciiyle gali§mayan bir
ki§i, proletaryaya kar§i gunah i§lemi§ olurdu.
Ama bana oyle geliyor ki, durum butiiniiyle farklidir.
Sokak gosterilerinin biiyuk co§ku uyandirdigi ve hukiimetin bir
ko§eye siki§tirilmi§ oldugu dogrudur. Ancak, boyle bir yolla, daha
fazla giiriiltiisiizce, co§ku uyandirmak ve hukiimetin hem sayginligim,
hem de giiciinii azaltmak mumkunse, bu yalin yontemi neden gok da-
ha Once benimsemedik.
Durum bunun tersidir. Prusya ko§ullannda, sokak gOsterilerinin
ba§ansi ve onlann biiyiik moral etkisi, ancak sosyal demokrasi buyuk
kitlelerin bir partisi durumuna geldikten ve kitleler biiyiik Olgiide ajite
edildikten sonra mumkiin oldu. Ancak, kideler arasindaki en derin aji-
tasyondan dogmu§ olduklan igindir ki, sokak gOsterileri kendi muaz­
zam boyutlarmi ve derin etkilerini kazandilar; kitleler arasinda co§ku
ve yiireklilik, hiikiimet ve hiikiimet partileri arasinda da karga§a ve pa-
nik uyandirdilar.
Kitleler arasindaki bu giiglii dii§manlik 90k derin kokleri olan ne-
denlerden, yillardir etkin olan ve yillarca da var olmaya devam edecek
olan nedenlerden kaynaklanmi§tir. Bunlarin neler oldugunu Road to
Power ba§likli kitabimda gOstermi§ bulunuyorum ve burada, bunlan
ancak kisaca Ozetlemem gerekiyor.
Gida fiyatlanndaki arti§ yaygin doyumsuzluklann belliba§li nede-
nidir. Sinif gau§malarim Urmandiran ve kitlelerin devrimci ruh duru-
munu yiikselten nedenlerden biri olarak bu arti§a Road to Power'da
yollama yapugimda, Trade Union Correspondence Journal, bu ne-
denle beni bir sendika dii§mam olarak ilan etmeyi zorunlu gOrdii. Sen-
dikalann sOziimona gikarlari adma ba§imi kuma gOmmedigim ve sos-
yalizme bari§gil evrim kurami agismdan pek uygun olmayan olgulan
gordiigiim igin, gok rahatsiz olmu§tu. Bugiin, bu deveku§u politikasi-
nin gergekte bir 'Sisyphus gali§masi' olacagi herkes igin agiktir. Akli
ba§inda hig kimse, bir zamandir enflasyonun iicretlerdeki tiim arti§lan
geride birakugindan artik ku§ku duymuyor -ama ku§kusuz, akli ba§in-
da hig kimse de bunu, sendikalara kar§i bir sav gibi gOrmeyecektir.
Enflasyon kitleleri sendikalara kar§i degil, var olan devlet ve toplum
diizenine kar§i sava§im vermeye itiyor.
Son dOnemlerde gilginca boyudara ula§mi§ olan silahlanma yan§i
bunun etkilerini daha da giiglendiriyor; aynca, orduya ek olarak, on-
dan gok daha hizli bir §ekilde artan donanma harcamalan da giindem-
dedir §imdi. (giinkii, donanmada, teknoloji diizeyi vurucu giigler kitle-
sinden daha buyiik bir rol oynuyor ve bu diizey, ancak zorunlu para
miktari artinlabilirse, hizli bir §ekilde yiikseltilebilir.
BOylelikle, sinif,gati^malanni giderek keskinle§tiren vergilerin bii-
yiimesi, yOnetici sinif silahsizlanmayi kabul edemeyecegi igin, ulusla-
rarasi durumu da, daha gok tehdit ediyor. Bundan ayn olarak, giderek
dayamlmaz bir duruma gelen vergi yiikiine yol agacak, tek bir giki§
yolu vardir: sava§.
Bu ko§ullar uluslararasidir; her yerde, kitleler arasinda ajitasyonun
artmasina, ama aym zamanda da, yOnetici simflar arasinda gau§mala-
nn artmasina; yalnizca, uluslararasi belirsizligin artmasina degil, bur­
juva dunyasinin kitleleri -kiigiik buijuvazi, entelektueller, tiiccarlar ve
kiigiik kapitalistler ile, bu dayamlmaz ko§ullarin turn avantajlarini
dev§iren ve tiim yiikii ba§kalanna yikmaya bakan yiiksek finans ve
biiyiik sanayi tekelleri, toprak mulkiyeti arasindaki gati§mamn da art­
masina yol agmaktadirlar.
Bu genel uluslararasi durum Prusya'da daha da kdtiidiir; burada,
Junkerler Elbe'nin dogusundan ba§layarak, devlete egemendir ve boy­
lece, obiir smiflarin zararina olarak, daha da biiyiik avantajlar dev§ir-
mektedirler. Bu ise, yiiklerin daha agirla§masi ve genel durumun daha
da dayamlmaz bir hale gelmesi demektir.
Avrupa'da, Prusyali Junkerler kadar kaba kuvvete borglu olan ba§-
ka bir sinif herhalde yoktur. Avrupa yOnetici siniflari arasinda, daha
bilgisiz, dunya ticaretinden cografi bakimdan kopmu§ ve kendi konu-
munu iistiin bilgiyle koruma zorunluluguyla hig kar§ila§mami§ her­
hangi bir sinif nadirattandir.
Bu yiizden de, kendi kaba kuvvetlerinin ancak Almanya'mn ulusal
birligi yoniinde bir i§lev gOrdiigii zaman reel bir etkiye sahip oldugu
konusunda Junkerlerin higbir fikri yoktu. Ba§arilari kendilerinde, bir
kaba kuvvet kiiltii geli§tirmi§ti ve onlar bu yonii, daha uluorta ve daha
meydanokurcasina, kendi ayncalikli konumlarim tehdit altindaymi§-
casinaone gikardilar -yani, bu konum toplumun geli§me gereksinimle-
riyle daha fazla geli§ki igine girmektedir. Onlar zararli duruma geldik-
leri olgiide, daha ahmak, kiistah ve zorba durumuna geldiler.
Ku§kusuz bu, en gok proletarya ve onun simf partisi igin apagiktir.
Ama, burjuva kitleler ve partilerin de, Junkerlerin gida ve hammadde
fiyatlarim yapay olarak arttirmalariyla, vergi yiikiinii ba§kalarina yik-
malariyla, biirokrasi ve ordudaki tiim yiiksek konumlar iizerinde tiike-
tici bir hak iddiasinda bulunmalariyla ve hiikiimeti, sarayi ve polisi,
rahatsiz edici bir muhalefete kar§i yoneltilecek silahlar gibi kullanma-
lariyla, onlarin zalimligi ve keyfiliginin, giderek daha gok farkina var-
digi agiktir.
Son olarak, bu Junker rejimi proletaryanin gergek somiiriicii ve
kar§itlari igin de bir yuk durumuna geliyor. Gergekten, Rusya, Prusya
ve Japonya di§indaki biitiin kapitalist diinyamn goktan anlami§ oldugu
§eyi yani, i§gi simfimn kaba kuvvetle ezilemeyecek kadar giiglii bir
duruma gelmi§ oldugunu onlar da kavradiklari zaman, bu rejim ugur-
suz ve tehlikeli goriiniiyor. Hiikiimetler ve somiiriiciiler de sava§gi
proletaryadan butiiniiyle aym §ekilde nefret ediyorlar; ama ileri dev-
letlerde, onun ilerlemesini kismen engellemeye ili§kin biricik olana-
gin, polis devletininkilerden daha ince araglar kullamlmasinda yattigi-
ni; proietaryanin saflanni bolen, onun en enerjik ogclcrinin bir kesi-
tnini yozla§tiran ve ba§ka bir kesimini de zayiflatan gorunil§teki odiin-
lerle bunun daha gabuk yapildigim kabul etmi§lerdir. Bir donem igin,
ingiltere, Atnerika ve Fransa'da bunu yapmayi da ba§armi§lardir.
Prusya'da ve Prusya di§inda, Altnanya'nin geri kalaninda kapitalist
somiiriiniin daha akilli savunuculari Junkerlerin ve onlann hukiimeti-
nin ahmakga zalimliklerinin proietaryanin saflanni nasil daha sikla§-
tirdigini, onlarin duyum ve dii§iincelerini giderek nasil daha devrimci-
le§tirdigini deh§etle gormektedirler.
Bu yiizden, yalnizca gah§an kitleler degil, burjuva diinyanin geni§
katmanlan da giderek daha giiglii bir §ekilde Junker rejimine kar§i gi-
kiyorlar; gok degi§ik, igsel olarak geli§kili nedenlerle de olsa, tumii de
bu rejimin Almanya'yi uguruma ittigi inancinda, giderek daha gok bir-
le§iyorlar.
Bu nefret en fazla, yiiksek ya§am pahaliligindan, vergi yiikiinden
ve biirokratik kotii-davrani§tan en gok aci geken alt katmanlarda so-
mutlanmi§tir ve en giigludiir. Bu katmanlar dogallikla, sosyal demok-
rasiye egilimlidir; onu kendi koruyucusu ve savunucusu gibi gormek­
tedirler. Sokak gosterilerimize boylesine diirtu ve onem kazandiran
nedenler bunlardir. Her Reichstag segiminin gosterdigi gibi, bunlar
segmenlerimizin saflarim da biiyiitiiyorlar. Bu ise oniimiizdeki yil se-
gimi Prusya Junkerler hiikiimeti igin ve butiiniiyle, hatta kismen onlar-
la birlik iginde olanlar igin, amansiz bir karar giinii durumuna getir-
mekle tehdit ediyor. Oniimiizdeki segimlerde bizim 125 sandalye
almamiz olasiligini kar§itlanmiz hesaba katiyorlar.
Diyelim ki, daha 1.5 yil vardir ve insanlar gabuk unuturlar. Onla­
rin ofkesinin bu arada ortadan yiteceginden korkmamiz gerekir mi?
Yani, akillica bir hareketle, hiikiimet kendisine yeniden saygi kazandi-
racak popiiler bir belgi bulacak ve son zamanlarda boylesine tam ola­
rak goken nefreti, kini butiiniiyle zayiflatacak mi? Co§ku tuzlanmi§
baliga benzemez; bundan yararlanmak istiyorsak, hemen yararlanma-
liyiz. Bugiin, Reichstag segimleri alaninda sava§ veremedigimizden,
bir ba§ka alanda vermeliyiz ve bu da, ancak kitle grevi olabilir.
Birgok ki§i boyle dii§iinecektir ve eger, kitleler arasindaki §imdiki
ajitasyonun iirettigi nedenlerin oniimiizdeki Reichstag segimleri sira-
sinda artik elde tutulamayacagim umuyorsak, bu uslamlama gizgisin-
den yana soylenecek gok §ey vardir. Ancak, bu varsayim temelsizdir.
Enflasyon, vergi yiiku ve Junkerlerin zalimligi oyle kolay kolay
degi§meyecek ko§ullara dayanmaktadir: bunlar 1910'da nasilsa,
191 l'de de oyle onemli kalacaklardir -hatta daha da fazla; giinkii si­
lahlanma yari§i siiriiyor. Ku§kusuz, hiikiimet tiim yeni istemleri bir
sonraki segimlerden sonraya ertelemek igin miimkiin her§eyi yapacak-
tir -onlar agisindan bunlari hizlandirmak igin bir neden vardir, ama bu
oyle istenildigi gibi yapilamayacaktir. ingiltere'de tutucular giiglii gi-
diyorlar. Liberal kabineyi donanmayi giiglendirmeye zorlami§ bulunu-
yorlar. Eger, beklendigi gibi, bu yil iginde diimeni ele alirlarsa, o za­
man silahlanma daha da hizla artacaktir.
Ne var ki, enflasyon dii§meyecektir. Bu konuda ne beklenilmesi
gerektigini bilmek isteyen bir kimse, uluslararasi gida piyasasi igin
belirleyici olan Amerikan ko§ullanni iyice gozlemlemelidir. Fiyatlar-
da yeni bir arti§a hazirlikli olmaliyiz.
Kimileri i§sizligin kitlelerin nefretine hig de onemsiz olmayan bir
katki yaptigmi ve bir yillik zaman iginde, bunalimin ustesinden geli-
necegi igin, bunun onemli olgiide dii§ecegini ileri siirebilirler. Onii-
muzdeki yilin i§ diinyasi agismdan daha elveri§li olmasi olgusiinde, bu
dogrudur. Ancak, i§ diinyasinin boylesine parlak olup olmayacagi
ku§kuludur. Ve i§veren orgiitleri bu kez, son refah donemindekinden
daha bile fazla olarak, tiim nimetlerin kaymagim toplayacak; i§gilerin
ise refahtan alacagi biricik tat, daha yiiksek fiyatlar olacaktir; giinkii
refah, meta fiyatlarinda arti§ demektir.
Ote yandan, refah donemlerinde i§gilerin, haklarindan yoksun ol-
malarmdan ve kotu davram§tan, nefret etmeyecek olgiide ho§nut ol-
duklari da samlmamalidir. Tam tersine, bunalim donemlerinde i§gile-
rin, bir i§ bulmak ya da i§te kalmakla, butiiniiyle gev§edikleri igin,
ozellikle, politik kitle grevi de iginde her tiirden grev yoluyla sava§a-
maz ve ihtiyatli bir durumda olduklari da ileri siiriilebilirdi.
Mutlak olarak alindiginda, bir sav obiirii kadar siikattir. Hem buna­
lim, hem de refah donemlerinde proletaryanin her eyleminin engeller-
le kar§ila§masi olgiisiinde, bunlarin her ikisi de dogrudur. Bunalim,
proletaryanin sava§ giicunun refah zamanlarindaki kadar agik §ekilde
ortaya gikmasina izin vermez; onun devrimci baskisi, tersi durumdan
daha az agiktir. Proleter bir politikaci sava§im aracini segerken, bu ko-
§ullari hesaba katmak durumundadir. Bunalim doneminde, biiyiik so­
kak gosterileri kitle grevleri yapmaktan daha kolay olacaktir. Refah
doneminde ise, bir kitle grevi konusunda i§giler bunalim sirasindakin-
den muhtemelen daha co§kulu olurlar.
Ama biz yalmz refah ve bunalim donemleriyle degli, refah ile bu-
nalim arasindaki degi§melerle de igilenmeliyiz ve bu gegi§ donemleri,
oyle goziikiiyor ki, i§gilerin eyleme en yakin oldugu donemlerdir. Re-
fahin erken donemleri yoklugun, iirkiitiicii guvensizligin ve bunalimin
yozla§tiriciliginm hala canli olarak animsandigi donemler gibi gozii-
kiirler ve refah, e§zamanli olarak, i§gide bir giig duyumsamasi ve bir
sava§ istegi uyandinr.
Bu yiizden, 1880'lerin sonunda, antisosyalist yasanin gokmcsine
yol agan Alman proletaryasinm devrimci sava§ ruhu ve 1890 Reich­
stag segimlerindeki parlak ba§ari kismen, uzun bir bunalimm ardin-
dan, 1888'den sarkan refah tarafindan te§vik edilmi§ bulunuyordu.
Bu donemi ammsayan bir kimse §imdiki durumla birgok benzer-
likler bulacaktir: O zaman da kendi sonuna yakla§an, gah§an simflar-
dan giderek daha enerjik bir direni§ goren ve (uluslararasi ili§kilerdeki
artan giigliiklerle cebelle§mek durumunda kalan ve, 1890 segiminin
gOkii§e yol agmasina dek, ne igte, ne de di§ta higbir ba§an elde edeme-
yen) burjuvazinin kendisinde, giderek daha az co§ku ve guven uyandi-
ran bir rejim vardi.
Ama o zamandan bu yana gegen iki onyilda diinya yerinde durma-
mi§tir: bugiin durum yonetici simflar igin gok daha tehdit edici, bizim
igin ise daha umut vericidir.
O sirada Prusya'daki belliba§li devlet adami, turn kar§tilarim alt et-
mi§ oldugu iig §anli sava§in sayginligiyla desteklenen bir dahiydi. Al­
man halkinm birlik Ozlemini en azindan Alman burjuvazisi igin do-
yumsatici bir bigimde kar§ilami§ ve Alman Reich'im Avrupa'daki
belliba§li gug durumuna yiikseltmi§ti. Bugiin ise, ne dostlari, ne de
dii§manlari arasinda bir sayginligi olmayan, dunyamn alay ettigi Re-
ich'daki en ahmak ve geri partinin tutsagi olan bir Reich §ansolyesi'ne
sahibiz.
O sirada, kismen Onemsiz bir nitelik ta§iyan -ispanya ve Isvig-
re'yle ama kismen de, ulusun kendisini tehdit eder goriinen Fransa ve
Rusya'yla gati§ma- uluslararasi guglukler vardi. Bu sonuncular ome-
ginde hiikiimet, olaganiistu bir durumda, biitiin ulusu ardinda bulabili-
yordu. Bugiin ise, ingiltere'yle sava§ tehlikesi vardir ve burada, bir
ulus olarak ne Almanya, ne de ingiltere tehdit edilmekte; yalnizca an­
cak birkag sOmuriicii kligi igin ya§amsal sorunlar olan somiirge iyeligi
sorunlari di§inda, ulus igin sava§ilacak higbir ya§amsal sorun bulun-
mamaktadir. Bu tiir bir sava§ ozveriler getireceginden -ve amansiz oz-
veriler getirecektir- halk kitlesi ba§ansizlik durumunda, kendisini sa-
va§-gigirtkam hiikumetten kolayca ayiracak ve ona kar§i donecektir.
Silahlanma yari§i, bir sava§a varmasa bile, co§ku di§inda bir§ey uyan-
dirmaktadir -artan bir direni§le kar§ila§maktadir. 1880'lerde, Rusya ve
Fransa kar§isinda silahsizlanmayi sosyal demokrasiden ba§ka kimse
istemi§ degildi. bugun ise, ingiltere kar§isinda silahsizlanma istemi
partimiz gevrelerinin gok otesine gegmi§tir.
Ve partinin kendisi, bu arada nasil da biiyiimu§tur! 1887-1907 ara­
sinda, oylari dort kat artti. 1911 segimlerinde, 1890'dakine benzer bir
sigrama yapmayi ba§anrsa -ve durum 50k umut vericidir- bu, oylannx
iki katina gikarmasi demektir, 0 zaman da atilan turn oylann mutlak
gogunlugunu elde edebilmi§ olacaktir.
Agikcasi, bOyle bir sigramaya bel baglayacak olgiide iyimser degi-
liz. Ama herkes kabul eder ki, giiglii bir atilim yapacagiz ve bu da,
birkag yil iginde, atilan oylarin mutlak gogunlugunu kazanmamiza
olanak verecektir.
Oniimiizdeki Reichstag segimlerinde bu ortaya gikarsa, olagan bir
segim zaferiijiden daha Ote bir anlama gelecektir. §imdiki durumda,
halk kitlesine yonelik giiglii ajitasyon ve yogun ig ve di§ durum kar§i-
sinda, boyle bir zaferin tek anlami, hukumetin butun yonetim sistemi
igin bir kadastrof olabilir ancak.
Bundan hig ku§ku duymuyorum ve oniimiizdeki segimler, bu siste­
mi temellerine dek sarsacaktir. ■
Ya segimler, yonetici Ogelere, diyalektigi 6gretebilir ve onlan, ar­
tik eski tarzda devam edemeyeceklerini anlamaya zorlayabilir, bOyle-
ce de, onlar sosyalizmin yiikselen dalgasini onlemek igin batimn yon­
temlerini kullanmaya karar verebilirler; emekgi halkin daha geni§
katmanlanm odiinlerle kazanmaya gabalayabilirler.
Daha yiiksek derecede nefret ve gati§malann giiglii bir §ekilde yo-
gunla§masi durumunda, eger yati§tmci bir etki yapacaksa, onemli
odiinler vermek durumunda kalacaklardir: Prusya agisindan, Reich­
stag oy hakki odiiniinden daha azi yetersiz olacaktir.
Altematif olarak ve bu daha olasili gozukmektedir, zaferimiz tersi-
ne bir etki yatarabilir: Egemen gevreleri, yiiriirliikteki hukuk temelin­
de ba§ edemedikleri bu hareketi kaba kuvvetle ezmeye yoneltebilir.
Son olarak, bir iigiincii olasilik daha vardir ve bu hepsinden daha
muhtemeldir: Yonetici rejim ba§im yitirir, vah§et ile odiin arasinda ga-
resizce yalpalamaya ba§lar, hem bu politikalan tutarli bir §ekilde izle-
mez, boylelikle zalimlikleri yalnizca nefret dogurur, hem de, Odiinleri
yalnizca bi zayifhk izlenimi uyandinr - her iki onlem de sondiirmek
istedikleri alevleri, yalnizca daha da harlandinr.
Kojullar ne olursa olsun, Reichstag segimleri sava§imlanmiz igin
yeni ve daha geni§ bir temel yaratacak bir duruma yol agmadan ede-
mez: eger anilan son iki segenek yer alirsa, kendi ig mantigiyla, bu-
giinkiinden gok farkli, yeni geni§ bir temel uzerinden sava§ verebile-
cegimiz, belirleyici daha biiyiik sava§imlara hizla yol agacak bir
duruma...
Biitiin bu planda, soz konusu fenomenal §a§irtici tarihsel duruma
anahtar olarak, oniimiizdeki Reichstag segimlerinde ezici zaferi almi§
bulunuyoruz. Yalnizca bir tek §ey yitirmemize ve bizim agimizdan el-
veri§siz olan durumun daha da karmakan§ik olmasina neden olabilir-
di: Kendi hesabimiza dii§iincesizce bir eylem. Eger sabirsizligin bizle-
ri §a§irtmasina izin verir ve olgunla§mami§ meyvayi koparmaya gali-
§irsak; eger bizim igin zaferin hi? de kesin olmadigi bir alanda bir
kuvvet denemesi ki§kirtmaya kalki§irsak, durum bOyle olacaktir.
Her sava§imda bir deneme yapildigi dogrudur; ancak, daha ba§tan
yenilginin di§landigi muharebeye giren bir general biiyiik tOrenleri bi-
raz zor hak eder.
Ama biz, elveri§li ko§ullardan akillica yararlanmamiz sayesinde,
oniimiizdeki tarti§ma gotiirmez bir biiyiik zaferi gOrmeyi ba§armi§sak;
eger bu zafer karma§ik ve kaygan bir alanda muharebe vermeyi ki§-
kirtan yeni bir stratejiye gegi§le yalnizca tehlikeye du§iiriilebilecekse,
o zaman, kesin zaferden Once boyle bir muharebeye atilmak, boylelik-
le zaferin kendisini tehlikeye sokmak olaganustii bir aptallik olur.
Mantikli hig bir general sava§i, zaferinden emin oldugu ve kar§itiyla
kar§i kar§iya gelecegi bir alandan, sonucun ku§kulu oldugu ba§ka bir
alana aktarmayacaktir. (...)

BU YILIN sendikal sava§imlarindan, maddesel bakimdan bizim iste-


digimiz olgude ba§arili olmasa bile, oy hakki sava§imimn guglenmesi-
ni ve Ofkenin artmasmi bekliyoruz. §imdiki ajitasyon doneminin biz-
lere, Yolda§ Luksemburg ve dostlanna geldigi olgude kisa omurlii
gozukmemesinin nedenlerinden biri de budur. Ama, oy hakki ve se-
gim sava§iminm bu araglarla giiglenmesi; eger bunlar bizleri, kendimi-
zin suglu oldugu yenilgilere; bizim kendimizin, kendi ozgiir istenci-
mizle, sonucu oldukga ku§kulu olan ve sava§imlara degip
degmedigine bakilmadan getin sava§imlar igine proletaryayi sokarak
neden oldugumuz yenilgilere ugratirlarsa, kendi kar§itina donecektir.
Proletaryayi politik kitle grevine gagirirsak ve bu, ezici gogunlu-
gun gagmsina denk du§mezse, en kotii yenilgi bu olacaktir -ve bu ola-
silik da goz oniine alinmalidir.
Eger, zorunlu olmadigi halde, bizlere agir yenilgiler getirecek sa-
va§imlari ki§kirtsaydik, oniimiizdeki Reichstag segimlerine beslenen
turn umutlan bo§a gikarmi§ olacaktik. Hiikiimet ve partileri bundan
daha iyisini isteyemezlerdi. Alma§iklanndan kurtulmak igin gerek
duyduklari §eyin tam kendisini biz ki§kirtmi§ olacaktik.
Bugiin bizim ajitasyonumuz kitle grevine degil, oniimiizdeki Re­
ichstag segimlerine dOniik olmalidir.
Yolda§lanmiz, eyalet devletlerinin segim adaletsizlikleri igin gare-
yi Reichsatg segimlerinde arami§lar ve parlak ba§anlar elde etmi§ler-
dir: 1903'de Saksonya'da, partimiz bu eyaletteki 23 sandalyeden
22 'sini ele gegirmi§tir. §imdi, herhalde daha biiyiik bir moral etkiyle,
Prusya igin e§it bir rovan§ almamn tarn sirasidir.
Hareketi dalganma halinde tutalim, gOsterilerle yormayalim; yone­
tici simflann otoritesini yikmak ve onlann halka zaranm ve hasimligi-
ni gOstermek igin her firsati kullanalim. Ama kitlelere §unu da gOste-
relim ki, oy hakki sava§iminda, segim yasalanndaki birkag
degi§iklikten Otesi vardir; Junker rejiminin devrilmesi, yiiksek fiyat-
lardan ve yeni vergilerden kar elde eden tiim Ogelerin devrilmesi sOz
konusudur; boyle bir sava§im, oy hakki Onerilerinin kabul edilmesiyle
sona eremeyecek olan uzun ve sert bir sava§imdir; halkin en kotii dii§-
manlanna ezici bir darbe indirmenin en yakin makul firsati OnUmiiz-
deki Reichstag segimleridir; bu amag igin tiim gUglerimizi toplamamiz
gerekmektedir.
§imdiye dek kullanilan yipratma stratejisini sUrdUrelim ve kendi
sava§im araglanmizi segerken ellerimizi bagli tutmayalim. tg manti-
giyla, bizleri sonul ve en belirleyici sava§im araglanmizi yanh§ yerde
ve yanli§ zamanda kullanmaya, boylece bizi bunlan bo§a harcamaya
zorlayabilecek bir alma§igin igine itecek ajitasyona kar§i uyamk ola-
lim.
Kesinlikle, biiyiik ve ciddi sava§imlarla kar§i kar§iya gelinmesi ve
yipratifia stratejisinden devirme stratejisine gegilmesi gerekecek nok-
taya yakin oldugumuza inandigimiz igindir ki; sabirsizca , zamansiz
eylemlere giri§meye ve son rauntlanmizi agili§ gati§malannda harca­
maya izin vermemek gok daha zorunlu oluyor.
Kitlelerde, Oniimiizdeki haftalarda gok daha garpici yOntemler kul-
lanacagimiza bel baglayabilecekleri ve kitle grevleriyle hiikUmetin di-
rencini ezmeye gali§acagimiz beklentisi uyandirmakla ilgili ajitasyon;
bizleri bir alma§igin igine, bir ikileme, duruma artik egemen olamadi-
gimiz, ama durumun bize egemen oldugu bir havaya sokan bOyle bir
ajitasyon; bizleri, ko§ullara bakmaksizin, ne pahasina olursa olsun hii-
cuma gegmek ya da herkes tarafindan alay edilmek segenegiyle kar§i
kar§iya getirmeyi amaglayan bir ajitasyon; bOyle bir ajitasyon, biiyiik
sonul sava§ima yol agma vaadinde bulunan belli bir zaferle kar§i kar-
§iya bulundugumuz §u anda oldugundan, asla daha tehlikeli olmaya-
caktir.
Eger Yolda§ LUksemburg bu anlamda ajitasyona cesaret verseydi,
onu izlemeyecektik.
Kitleleri, kitle grevi du§uncesiyle yalnizca ilgilenmeye ve bu ko-
nuda tam olarak bilgilenmeye gagirmayi amaglami§sa, i§ tiimiiyle
farkli olacaktir. Bunu yapmamn gok talihsizce ve hatali bir bigimini
segmi§ olacakti, ama bu, bu anlamda onunla anla§maktan geri kalma-
mizi da gerektirmez.
Alman Reich'inm butiin varligi boyunca, toplumsal, politik te
uluslararasi gati§malar hig bugiinkU gibi keskin olmadi. Kesinlikle,
Oniimiizdeki Reichstag segimleri egemen sistem igin amansiz bir ye-
nilgiyi kaginilmaz kildigi igindir ki, onlann safindaki tezcanhlann, da­
ha ba§arili olmak umuduyla, buyiik sava§imlara atilma olasiligini he-
saba katmaliyiz. BOylesi sava§imlari ki§kirtmamiza higbir neden yok.
Ama bu, kar§itlanmizin yaptigi her §eyi bari§gil bir §ekilde kabul et-
memiz ve garesizce bir kenarda durmamiz gerektigi anlamina da gel-
mez. Oniimiizdeki Reichstag segimlerinden Once bile, §iddetli patla-
malara ve kadastroflara, proleteryamn tiim giiciinii ve kuvvetini
kullanmaya zorlanacagi patlamalara ve kadastroflara neden olabile-
cek, OngOrUlmemi§ §eyler di§lamlmi§ degildir. BOylesi durumlarda,
var olan rejimi silip atmak igin pekala bir kitle grevi miimkiin olabilir.
Bizleri, her ko§ulda kitle grevi ya da moral yikim gibi bir alma§ik-
la kar§i kar§iya getirecek bir ajitasyonu ba§latmak, bana, ne denli yan-
li§ geliyorsa; Onumiizdeki biiyiik muharebe igin barutumuzu kuru tut-
mayi da o denli zorunlu gOriiyorum ve bana, aym Olgiide muhtemel
gOziikiiyor ki, Oniimuzdeki Reichstag segimlerinde bununla sava§ila-
caktir. Ong0rulmemi§ bir§eyin olabilecegini kestirmek degil de, bOy-
lesi durumlarda kitle grevinin butiinuyle umutsuzca oldugunu ileri sur-
mek de bana aym derecede, hatta daha fazla sagma geliyor.
§imdiki durumda, esinlendirici atakligi inatgi direngenlik ve so-
gukkanh akillilikla baglamayi bilmemiz ko§uluyla, tiim kartlan eli-
mizde tutiflaktayiz.
BO LUM BE§
Emperyalizm

autsky'nin son ve gergek- dogrulugunu belirtti.3 Ama,


K ten en radikal 'ortodoks' 1914'de emperyalist sava§in pat-
marksizm agiklamasi lamasiyla, devrim kendisini so-
onun The Road to Pover'mda mut bir sorun olarak sundugunda
(1909) bulunmaktadir. Bu kitap Kautsky hizla merkezci bir konu-
Kautsky ile, reformist parlamen- ma geriledi. Sava§in ileri kapita­
ter gali§ma yolunun §imdilik, list devletlerin izledigi militarist
partinin politik erke ula§mak igin bir politikamn sonucu oldugunu
izleyebilecegi tek yol oldugunu ileri siirdii -emperyalizm kapita­
ileri siiren revizyonist Max Mau- lizm igin ekonomik bir zorunlu­
renbrecher arasindaki polemikten luk degil, kapitalizmin kendi gi-
dogdu .1 Kautsky'nin ele§tirisi oy- karlarina bile uymayan bir
lesine radikaldi ki, SPD yiiriitme politikaydi. Politik olarak bu Ka-
kurulu onu ikinci baskida birkag utsky'yi, sava§i co§kulu bigimde
degi§iklik yapmaya ve kitabin destekleyen SPD'deki sag §ove-
igeriginden ki§isel sorumlulugu- nist kanat ile Liiksemburg ve Li-
nu kabul etmeye zorladi. 2 ebknecht gevresindeki devrimci
Bu, Kautsky'nin radikaliz- muhalefet arasinda, pasifist bir
mindeki en yiiksek nokta oldu ve konum almaya gOtiirdii.
Lenin sik sik, bu kitabin politik Lenin hemen §oyle dii§iindii:

1 Bkz. G. Fiilberth, 'Karl Kautskys Schrift D er Weg zur M achl und seine Kontroverse
m it dem Parteivorstand der SPD 1909', Giri?, s. vii-xxiii, 1972 Europaische Verlagsa-
nastalt baskisi. A ynca, U. R atz (edt.), 'B riefe zum Erscheinen von K arl Kautsky Weg
zur M achl’, International Review o f Social H istory (1967), C. 12, kisim 3, s. 432-77.
2 G. Fiilberth, 'Karl Kautskys Schrift', s.xxi.
3 V .I.Lenin, 'O lu §ovenizm ve Ya§ayan Sosyalizm', Colletced W orks, C .21, (Londra
1964), s. 94.
Kautsky ... §imdi ba§ka herkesten daha 50k zararhdir.
...Oportiinistler agik bir beladir. Kautsky'nin ba§mda bu-
lundugu Alman 'Merkez' ise gizli, iizeri diplomatik §e-
kilde boyanmi§, i§gilerin aklim ve bilincini kirleten ve
ba§ka her§eyden daha tehlikeli olan bir dii§mandir. 4
Onun emperyalizm iistiine bu Ekim devrimine dek ayakta kal­
donemdeki yazilan esas olarak di.
Kautsky'ye kar§i yOnelikti -hem A§agidaki dOrt almtidan bi-
Kautsky'nin savlarinm bilimsel rincisi, 'Erk Yolu' Der Weg zur
bir ele§tirisini yapmak, hem de Macht'dan, bl. 9, 'Yeni Bir Dev-
Kautsky'nin politik egiliminin rimler Donemi' (Berlin, 1910
emperyalizmin bir urunu olan i§- bas.), s.ll2-29'dan aktarilmi§tir.
gi aristokrasisindeki toplumsal Ikinci almti, 'Birikim ve Emper­
temelini nitelemek igin. 5 yalizm' 'Der Imperialismur', ke-
Bu noktada Lenin'in, Ka­ sim IV, 'Akkumulation und Im-
utsky'nin yorulmaksizin kman- perialismus', Neue Zeit, XXXII.2
masmda, gorunurde tek ba§ina (1914), s. 908-22'dendir. Ugiincii
oldugu ammsatilmaya deger: Ka­ alinti, 'Emperyalizmin Zorunlu-
utsky’nin kuramsal hatalarim lugu' Zwei Schriften Zum Um-
ele§tiren Trotsky gibiler bile Ka­ lemen' (Lensch ve Cunow'un ga-
utsky'ye politik olarak saldirmayi h§malannm degerlendirilmesi),
reddediyor ve devrimci ogeler ile Neue Zeit, XXXIII.2 (1915),
Kautsky ve taraftarlari arasinda s.33-42,71-81,107-16,138-46,
birligi ileri surmeye devam edi- burada s.llO-16'dandir. Son alin­
yorlardi. Lenin'in partwi di§inda- ti, 'Sava§ Zamamnda Sosyal De­
ki marksistlere gelince, Ka­ mokrasi' ise 'Die Sozialdemokra­
utsky'nin bir 'ortodoks marksist' tie im Kriege', Neue Zeit,
olarak §ohreti herhalde 1917 XXXIII. 1 (1915), s. 1-8'dendir.

4 V .I L enin,'S hlyapnikov'a M ektup', 17 Ekim 1914.


5 Bkz. R. D om horst, 'Bati Avrupa Komiinist Partileri: Sosyalizm e Ulusal Y ollann Ko-
keni', Revolutionary Com m unist (Nisan 1977), no. 6 , s. 5-22; R. D om horst ve P. N ew ­
m an, 'Kom unistler lf in Hangi Yoldan Deri? Sosyalizm in Ingiliz Y olunun E lejtirisi', R e­
volutionary Com m unist (Kasim 1977), no. 7, s. 4-21.
Erk Yolu
EMPERYALlZMtN somiirge politikasi yalniz Avrupa uygarligi in-
sanlannm bagimsiz geli§ebilecegi varsayimina dayanmaktadir. Ba§ka
irklardan insanlar az 90k acinacak gocuklar, aptallar ya da yiik hay-
vanlan olarak gGriiliir -her durumda, bizim isteklerimize gGre denetle-
nebilecek a§agi tiirden varliklardir. Sosyalistler bile, bir somurge poli­
tikasi -ku§kusuz, ethik bir somurge politikasi- izlediklerinde, bu
varsayimi gOtiirdiiler. Aman gergeklik onlara partimizin temel ilkesi-
nin -turn sade insanlann e§itligi- yalniz bir laf degil, gok gergek bir
giig oldugunu derhal Ogretmektedir. (...)

1880'LERiN IKINCI yarismdan bu yana, kapitalizm yeni ya§ami ure­


tim araglan ihracindan gikarmi§tir. 1880’lerin ilk yansinda, mamul
mal ihraci bakimindan, geni§leme yetisinin sona erdigi ortaya gikti.
Ancak, bu beklenmedik ve garpici genle§meye yol agan iiretim aragla-
n ihraci yalnizca, onun, geleneksel ekonomik ko§ullan hizla varolu§
di§ina siirerek, Avrupali olmayan uygarliklara kapitalist bir iiretim tar-
zi a§ilamasi nedeniyle miimkiin oldu. Bu, Dogu'da eski dii§iince tarzi-
mn siirdiiriilmesini olanaksiz kildi. Avrupa kokenli yeni iiretim tarziy-
la birlikte, eskiden barbar olan halklar kendi dii§iinsel yeteneklerini
hizla Avrupa diizeyine yiikseltiler.
Ancak, bu yeni ruh Avrupa'ya sevgi duymuyor. Yeni ulkeler eski-
nin rakipleri durumuna geldiler. Oysa, rakipler dii§manlardir. Dogu
iilkelerinde Avrupa tininin varligi bunlan Avrupa'yla dost kilmadi, ay-
m diizeydeki dii§manlar durumuna getirdi. Bu dogrudan agik bir duru­
ma gelmi§ degildir. Giig bilincinin toplumun ya§aminda oynadigi rolii
ve bagimsizlik kazanma erkine sahip olan, ama heniiz bu olgunun bi-
lincinde olmayan bir yeni-yukselen sinif ya da ulusun ne denli uzun
bir sure tabi bir konumda kalabilecegini gormii§tiik. §imdi, bu kendi­
sini gosteriyor. Dogu halklan Avrupalilarca oylesine sik yenilgiye ug-
ratilmi§lardir ki, direnmenin umutsuz oldugu dii§iincesindeydiler. Av-
rupalilar da aym goru§teydi. Onlarin, yabanci halklan aldatan ve
hayvanmi§ gibi sahiplenen sflmurge politikasi bunun iizerinde temel-
leniyordu.
Ama Japonlar bu buzu kirdiklan anda, bunun biitiin Dogu iizerin­
de dolaysiz bir etkisi oldu. Hem biitun Uzakdogu, hem de biitiin Mu-
hammed diinyasi yabanci egemenligine direnmek iizere bagimsiz poli-
tikalarla ayaklandilar.
Bu emperyalizmi bir engelle kar§i kar§iya getirdi. Artik yoluna de­
vam edemezdi. Oysa, kapitalizm siirekli geni§ledigi ve geni§lemesi
gerektigi igin, eger somiirusii butiiniiyle dayamlmaz duruma gelmez-
se, surekli ilerlemek zorundaydi. (...)
ASYA VE AFRlKA'da her yerde ba§kaldin ruhu ve bununla birlikte,
Avrupa silahlarinin kullanimi da yayiliyor; Avrupa'mn sOmiiriisune
direng artiyor. Kapitalist siimiiruyu, bu somiiriiye kar§i devrimin to-
humlarim da ekmeksizin, bir iilkeye a§ilamak olanaksizdir.
Ba§langigta, bu kendisini artan komplikasyonlarda, sOmiirge poli-
tikalannda ve bunlarin maliyetinin biiyiimesinde dile getirir. Bizim
sOmiirge §ampiyonlarimiz, sOmurgelerin §imdi bize dayattigi yiikler
kar§isinda, gelecegin getirecegi zengin Odiillere yollama yaparak, biz-
leri teselli ediyorlar. Gergeklikte ise, somiirgelerin kotunmasi igin as-
keki harcamalari §u andan ba§layarak surekli arttirmak gerekiyor ve
hepsi bu kadarla da kalmayacaktir. Asya ve Afrika iilkelerinin gogun-
lugu oyle bir duruma yakla§iyorlar ki, §imdi kesintili olan ayaklanma-
lar surekli duruma gelecek ve sonunda, yabanci boyundurugunun yi-
kilmasma yol agacaktir. Ingiltere'nin Dogu Hindistan'daki iyelikleri
bu a§amaya en yakin durumdadir; bunlann yitirilmesi Ingiliz devleti-
nin yikimina e§degerdedir.
Rusya ile Japonya arasindaki sava§tan bu yana, Uzakdogu'nun ve
Muhammed diinyasmin Avrupa kapitalizmini topraklanndan atmak
iizere ayaklanmi§ olduklan gergegine dikkat gekmi§tim. Onlar, Avru­
pa proletaryasinm sava§tigi du§manin aymsiyla sava§iyorlar. Ku§ku-
suz, onlarin aym dii§manla sava§malanna kar§m, aym erege sahip ol-
madiklanni unutmamahyiz. Onlar proletaryayi sermayeye kar§i zafere
gOtiirmek igin degil, yabanci kapitalizmin yerine, yerli, ulusal serma-
yeyi koymak igin ayagi kalkmi§lardir. Bu konuda higbir yamlsama
beslemiyoruz. Tipki Boerlerin ahlaksiz kOle sahipleri olmalan gibi,
Japon yoneticileri de sosyalistleri son derece amansizca kovu§turuyor
ve Geng Tiirkler de, grevdeki i§gilere kar§i harekete gegme zorunlulu-
gunu duyumsuyorlar. Bu yiizden, Avrupa kapitalizminin Avrupali ol­
mayan kar§itlanna kar§i ele§tirel-olmayan bir tutum benimsememeli-
yiz.
Ama bu, soz konusu kar§itlarin Avrupa katipalizmini ve onun hii-
kiimetlerini zayiflattigi ve biitiin diinyada bir politik karga§a Ogesi ge-
tirdigi olgusunu da degi§tirmiyor.
1789'dan 1871'e sanayi burjuvazisinin her yerde kendi hizli geli§i-
mini kolayla§tiran politik ko§ullan ele gegirmesine dek, Avrupa'da na­
sil bir surekli karga§a dOneminin surdiigiinu g5rmii§ bulunuyoruz.
Benzer bir surekli politik karga§a donemi de, Rusya ile Japonya ara-
sindaki sava§tan bu yana, 1905'den bu yana Dogu'da ya§anmaktadir.
Uzakdogu’nun ve Muhammet diinyasmin halklan ile Rusya halklan,
birgok bakimdan, 18. yiizyil sonu ile 19. yiizyil ba§inda Bati Avrupa
burjuvazisininkine benzer bir konumdadirlar §imdi. Ku§kusuz, ko§ul-
lar tam olarak aym degildir. Diinyamn yiiz yil daha ya§lanmi§ olmasi
Onemli bir farktir. Bir ulkenin politik geli§imi yalniz kendi toplumsal
ko§ullarina degil, gevresindeki biitiin dunyanm, bu iilkeyi etkileyen
ko§ullarina da baglidir. Rusya, Japonya, Hindistan, £in, Tiirkiye, Mi-
sir'daki, vb. farkli siniflar, biiyuk devrimden Once Fransa'daki simflar
gibi, birbirleriyle benzer bir ili§ki iginde olabilirler. Ama onlar o za-
mandan bu yana Ingiltere, Fransa ve Almanya'da yer alan sinif sava-
§imlarinin deneyimleriyle etkilenmi§lerdir. Ote yandan, onlann, ulusal
bir kapitalist iiretim sistemine elveri§li ko§ullar igin verdikleri sava-
§im aym zamanda, yabanci sermayeye ve yabanci egemenligine kar§i
da bir sava§imdir -Bati Avrupa halklannin, 1789-1871 devrimci dOne-
mi sirasmda vermek durumunda kalmadiklan bir sava§imdir.
Yiizyil Oncesinin Bati'sindaki olaylan basit bir §ekilde yinelemek-
ten Dogu'yu engelleyen bu farkliliklar ne denli biiyuk olursa olsun, yi-
ne de durum, Dogu'nun §imdi benzer tiirden bir devrimci dOneme -
ban§gil geli§me ve dunyanm bu pargasi igin guvenli bir ulusal bagim-
sizlik ko§ullan elde edilene dek siirecek olan komplolar, coups d'6tat
(devlet darbeleri), ayaklanmalar, tepkiler ve yeniden ayaklanmalar,
siiregen dOnii§iim donemine- girdigini kesin kilacak olgude benzerdir.
Ama dunya politikasi sayesinde, Dogu (bu sozcugii en geni§ an­
lamda kullanu-sak) Bati'yla politik ve ekonomik agidan Oylesine siki
bir §ekilde baglanulidir ki, ula§ilmi§ olan devletler arasindaki politik
denge §imdi, iizerinde onlann etkisi olmayan, beklenilmeyen donii-
§umler sonucunda, dengesiz bir durum ahyor; ban§gil bir gOziimun
olanaksiz gOziiktiigu ve sonug olarak bir tarafa birakilmi§ olan (Bal­
kan devletleriyle ili§kiler gibi) sorunlar birden ortaya gikiyor ve bir
gOzum isteminde bulunuyor §imdi. Her yerde karga§a, giivensizlik ve
belirsizlik vardir; silahlanma yan§inm dogurdugu artan heves bir do-
ruga dogru itiliyor. Bir diinya sava§i tehdit edici Olgude yakina gel-
mi§tir. Son onyillann deneyimi sava§in devrim anlamina geldigini ve
politik erk iginde en biiyiik degi§ikliklerle sonuglandigini kanitliyor.
1891'de, Engels hala, eger kendisiyle birlikte bir devrim getiren ve bi­
zi zamansiz bir §ekilde erke oturtan bir sava§ patlarsa, bunun biiyiik
bir talihsizlik olacagini du§unuyordu. Proletarya bir zaman daha, §im-
diki devlet gergevesinden yararlanarak, bir sava§in iirettigi bir devri­
min riskinden daha guvenli bir §ekilde i§leri gOtiirebilirdi.
O zamandan bu yana, durum Onemli Olgiide degi§mi§tir. Bugiin
proletarya, sava§tan daha guvenli bir §ekilde nefret edebilecek Olgude
giigliidiir. Eger §imdiki yasal gergeveden, saglayabileceginden daha
gok gug toplanmi§sa, eger bu gergevenin dOnu§umii daha da ilerlemek
igin bir ko§ul durumuna gelmi§se, artik zamansiz bir devrimden soz
edemeyiz.
Proletarya butun gucilyle sava§tan nefret ediyor. Sava? narasi atil-
masini onlemek igin her§eyi verecektir. Ama tiim gabasma kar§m sa-
va§ patlayacaksa, proletarya bugiin, bu sava§in sonucunu giivenle bek-
leyebilecek biricik simftir.
Kugiik burjuvazinin durumu ise farklidir. kendi demokratik gegmi-
§ine giderek daha sadakatsiz duruma geldikge, hiikumetlerin ardindan
siiriinmekte ve onlardan yardim ummaktadir; onlara ve onlarin kalici-
liga guvendigi Olgude, onlann yikimi apagik duruma geldigi ve say-
ginliklan §eytana gegtigi zaman, daha gok deh§ete kapilmaktadir.
Aym zamanda, onlarin keseleri iizerinde, biiyiik kapitalist §irket-
lerden ve devletin istemlerinden gelen, artan bir baski da vardir. Bu
ise, onlarin yonetici simflara guveniiji artirmiyor. (...)

G EgTi 6 iMiZ on yil kugiik burjuvazi arasinda, kesinlikle, proletarya-


ya kar§i artan bir nefret ye§ertmi§tir, Proletarya, politikasim oniimiiz-
deki muharebeleri tek ba§ina verecegi beklentisi iizerine dayandirma-
lidir. Ama Marks, kapitalist ile proleter arasindaki ara konumu
nedeniyle kuguk burjuvazinin bu ikisi arasinda, bazen o yana, bazen
bu yana, ileri geri yalpaladigim zaten belirtmi§ bulunuyordu. Ona bel
baglayamayiz, o her zaman -kitle olarak- giivenilmez bir bagla§ik ola­
rak kalacaktir; bireyler ise mukemmel parti yolda§larimiz olabilirler,
yahut, onlarin bize kar§i hasimligi daha da artabilir. Ama bu bir gun,
dayamlmaz vergi yukuniin ve yOnetici sinifin ani bir moral gOkii§niin
etkisiyle, kiiguk burjuvazinin en masse (kitlesel olarak) bizim safimi-
za gegmesi ve belki de, kar§itlanmizi silip siipiirmesi, zaferimize ka-
rar vermesi olasiligim di§lamaz. Onun yapabilecegi en akillica hareket
de kesinlikle budur; zira muzaffer proletarya somiiriicii olmayan her-
kese, tiim sOmiirulen ve ezilenler, bunun yamsira, bugun kiiguk burju­
vazi ve kiiguk koyliiler gibi siirunenlere de, ya§am ko§ullannda muaz­
zam bir iyile§ir<>? sunmaktadir.
1891'den bu yana, proletarya yalnizca sayisal bakimdan biiyiik 01-
giide artmi§, yalnizca kendi Orgutiinu peki§tirmi§ degildir, aynca mo­
dal iistiinlugii de muazzam Olgude artmi§tir. Almanya'da iki onyil On­
ce, sosyal demokrasi hala, Reich yoneticilerinin, Reich'in kurulmasi
igin verdikleri sava§imlarda kazanmi§ olduklan biiyiik bir sayginlikla
kar§i kar§iya bulunuyordu. Bugun ise, bu sayginlik riizgarlara kan§-
mi§tir.
Ote yandan, emperyalizm dii§uncesi giderek daha fazla yikima ug-
radikga, sosyal demokrasi biiyuk bir iilkii igin, biiyiik erek igin sava§a-
bilecek ve boyle bir erekten kaynaklanan tiim ozveriyi ve tiim enerjiyi
yerine getirebilecek biricik parti durumuna geliyor.
Bunun tersine, kar§itlanmizin saflarma ise ilgisizlik ve duraksama
ekiliyor, giinkii onlar rii§vet ve beceriksizligin kendi onderlerini yoz-
la^tirdiginm farkmdadirlar. Her gun giigliikleri artarken, giderek daha
gok kendilerinin butiiniiyle be§-para etmediklerini ortaya koymadan
edemeyen, koymasi muhakkak olan onderlerine de, davalanna da ar-
tik inanmiyorlar. (...)

KU§KUSUZ, yonetici simfin ahlaki yikimi, halk kitlelerine ula§ama-


digi yerlerde en iist durumdadir. sistemin butiin giiriimii§liigiinu ortaya
sermek igin, Rusya ile Japonya arasindaki sava§ gibi bir kadastrof ge-
rekiyor. Normal donemlcrde, ancak zaman zaman, beceriksizce bir
eylemin, her§eyi utangla gizlemekte olan ortuyii bir ko§esinden kaldir-
digi olur. Sinif bilingli proletarya boylesi sergilemelerden pek etkilen-
mez. Yonetici smiflarla her bakimdan uzla§maz olmu§tur ve onlarin
ahlaki nitelikleri konusunda yamlsamalar beslemez.
Kiigiik burjuvazi §imdilik bize ne denli hasim da olsa, var olan dii-
zenin saglam bir destekgisi olmaktan uzaktir. Toplumun turn oteki
destekgileri gibi, o da sarsiliyor ve turn eklemleriyle gicirdiyor,
Var olan diizenin giivenligi gergeklikte oldugu gibi, halkin bilin-
cinde de dii§iiyor. i§lerin artik bir ku§aktir oldugu gibi gidemeyecegi,
genel bir belirsizlik donemine girdigimiz; hizla zayiflamakta olan
§imdiki durumun, bir ku§ak daha ayakta kalamayacagi yolunda bir du-
yumsama vardir.
Bu genel belirsizlik doneminde, proietaryanin dolaysiz gorevleri
agikur. Bunlarin neler oldugunu gostermi§ bulunuyoruz. Sava§imini
iizerinde yuruttugu devletin temelleri degi§tirilmeksizin, herhangi bir
ilerleme yapamaz. Almanya'daki dogrudan gorevi ise tiim enerjisiyle,
Reich'da ve tekil devletlerde, tikel olarak Prusya ve Saksonya'da, de­
mokrasi igin sava§makur; onun uluslararasi agidan dolaysiz gorevi de
diinya politikasma ve militarizme kar§i sava§imdir.
Bunlari yerine getirmek igin elimizdeki araglar da, bu gorevler ka­
dar agiktir. Kullamlmi§ olanlanna ek olarak, kuramsal olarak daha
1890'larin ba§inda kabul etmi§ oldugumuz ve elveri§li ko§ullarda uy-
gulanabilirligi o zamandan bu yana defalarca smanmi§ olan kitle grevi
de §imdi soz konusudur. 1905'in §anli giinlerinden bu yana bir olgiide
geriplana kaymi§sa, bu yalnizca, onun her durumda etkili olmadigim,
her ko§ulda onu uygulamaya kalki§manin aptallik olacagim kamtlar.
(...)
VESVESELl dostlar sosyal demokrasinin, bir devrim yoluyla devlet
erkini zamansiz olarak kazanabilecegi endi§esi igindedirler. Ama,
eger bizler igin devlet erkinin zamansiz elde edilmesi soz konusu olur­
sa, bu kazammdan, devlet erkinin devrimden once, yani proletarya
gergek politik erki kazanmazdan once olu§masi gikacaktir. Sosyal de­
mokrasi, bunu kazanmadigi siirece, kendi politik giicunii bir burjuva
hiikumete satarak, devlet erkinde bir pay elde edebilir yalnizca. Bir
simf olarak proletarya bununla asla bir§ey kazanamaz; en iyi durumda
bile, kazangh gikacak biricik ki§iler bu sati§i yapan parlementerler
olacaktir.
Sosyal domokrasiyi, proletaryayi kurtarmamn araci olarak goren
bir kimse kendi partisinin yiiriirliikteki guremeye kaulmasma kesinlik­
le kar§i gikmalidir. Bizleri, kitleler arasindaki en diiriist ogelerin giive-
ninden yoksun edecek, sava§maya hazir ve istekli proletaryanin turn
katmanlanmn nefretini bize kazandiracak, ilerleme yolumuza engel
olu§turacak bir§ey varsa, o da sosyal demokrasinin herhangi bir blok
politikasina katilimidir.
Boyle bir politika yalnizca, partimizi kendi ilerlemeleri igin bir
arag goren ogelere -gikarcilar ve mevkii du§kiinlerine- yararli olur.
Boylesi ogelerden ne olgiide az gekersek, sava§imimiz igin o olgude
iyi olur. (...)

ECj ER §lMDi i§gi smifi eliti Avrupa kiiltiirii uluslarinin, en biiyuk oz­
giir orgiitlerde birle§mi§, en giiglii, en uzak-goru§lii, en ozverili, en ce-
sur katmamysa, turn simflann en oz verili ve uzak-gorii§lii ogelerini
de bu sava§ima gekecektir, kendi saflanndaki en geri ogeleri egitecek
ve orgiitleyecek, onlan iyimserlik ve anlayi§la esinlendirecektir. Ken­
di elitini kiilturun doruguna gikaracak ve butun dunya iizerinde, kole-
lik, somiiru ve bilgisizlikten dogan her turlu yoksulluga sonunda bir
son verecek muazzam ekonomik donii§iimii yonetebilecektir.
Bu yuce sava§imda ve bu zaferde pay sahibi olmaya gagnlanlara
ne mutlu!

Birikim ve Emperyalizm
(...) uretim siirecinin kesintisiz aki§i iiretimin ge§itli dallannm dog­
ru oranda iiretim yapmasini gerektirir. Ancak, kapitalist iiretim tarzi
igerisinde, bu orantiyi bozacak siiregen bir durtu vardir; gunkii bu tarz
tikel bir alan igerisinde sanayi iiretimini tarimdan gok daha hizli geli§-
tirme egilimine sahiptir. Bir yandan bu, sanayi kesimini siirekli etkile-
yen ve ge§itli iiretim dallannm dogru orantisimn tekrar tekrar kendisi­
ni yeniden olu§turdugu donemsel bunalimlarm guglu bir nedeni
durumuna gelir. Ama Ote yandan, sanayiye ve aynca tuketicilere gida
ve hammadde saglayan tarimsal alam genigletme hamlesi de kapitalist
sanayinin giderek artan genigleme yetisiyle, daha giiglii bir durum alir.

Tarim kesiminin sanayi igin Onemi iki katma giktigindan, sanayi


ile tarim arasindaki oransizlik da kendisini iki yolla ortaya koyabilir.
Birincisi, tanm kesimlerinde sanayi iiriinleri piyasasi (absatz ) sanayi
iiretimi kadar hizli artmayabilir -bu, fa zla uretim olarak ortaya gikar.
Ve o zaman sonug, tarimin, hizla buyuyen sanayi iiretiminin gerek
duydugu kadar gida ve hammadde saglayamamasidir -bu da enflasyon
bigimini alir.
Altin iiretimindeki degi§iklikler ya da (karteller, ticaret yahut ver-
gilendirme politikalari, vb. yoluyla) iireticiler ile tiiketiciler arasindaki
giig ili§kilerindeki diinii§iimler gibi, ba§ka nedenlerden degil de, sana­
yi ve tarim iiretimi arasindaki oransizliktan dogmalan Olgiisiinde, her
iki fenomen de kar§ilikli olarak di§layici (exclusive), ancak sikica ilin-
tili gOziikmektedirler. Her ikisi de, enflasyon da, fazla uretim de, soz
konusu oransizliktan ortaya giktiklarinda, kolayca birbirlerinin igine
gegerler. Bunalimlar her zaman fiyatlardaki bir arti§la ba§lar; bunalim
fazla iiretim olarak ortaya gikar ve fiyatlarda bir dii§meye yol agar.
Ama, Ote yandan da, kapitalist endiistri uluslanmn bunlarla degi-
§im ili§kisine sahip tarim kesimini geni§letme yOniindeki siiregen ga-
basi en degi§ik bigimler alabilir. Bu Ozlemin kapitalizmin varhgi agi-
sindan ya§amsal bir ko§ul oldugu veri olup, bunun anlami, bunlardan
herhangi birinin kapitalist uretim tarzi igin vazgegilmez bir zorunluluk
olmasi degildir.
Bu egilimin tikel bir bigimi em peryalizm dir. Buna bir ba§ka bigim,
Ozgiir ticaret bigimi Ongelmektedir. Yanm yiizyil Once, kapitalizmin
son sOzii bu kabul edilmekteydi; bugiin, emperyalizmin bOyle olmasi
gibi.
O zgiir ticaret Ingiltere'nin kapitalist sanayiinin ezici iistunlugii ne­
deniyle egemen olmaya ba§ladi. Buyiik Britanya diinyamn atOlyesiydi
ve buna kar§ilik dunya da, Ingiltere'nin sanayi iirunlerini alip, ona gi­
da ve hammaddeler saglayacak tarim alam olmak durumundaydi.
O zgiir ticaret, bu tanmsal bOlgenin Ingiliz sanayiinin gereksinim-
lerini kar§ilamak uzere geni§lemekte kullanacagi en Onemli aragti; bu
aragla, sOz konusu herkesin kar edecegi varsayiliyordu. Gergekte,
kendi uriinlerini Ingiltere'ye ihrag eden iilkelerin toprak sahipleri In­
giltere'nin sanayicileri kadar Ozgiir boyali yun tacirleri oldular.
Yine de, bu giizel uluslararasi-uyum dii§ii hizla sona ermeye ba§la-
di. Kural olarak, sanayi tarimdam iistiindur ve ona egemen olur. Bu,
kira gore kent igin daha once de gegerliydi ve §imdi ise, tanm devleti-
ne gore sanayi devleti igin gegerli olmaktadir. Tanmsal olarak kalan
bir devlet politik ve ekonomik bakimdan geriler; her iki bakimdan da
bagimsizhgim yitirir. Ulusun bagimsizhgim ve kendi kendine yeterli-
ligini koruma ya da kazanma sava§imi zorunlu olarak, uluslararasi ka­
pitalist dola§im gevrimi igerisinde, -§imdiki ko§ullarda kapitalist sana­
yi olmasi gereken- kendi biiyiik sanayiini kurma ozlemini iiretir.
Yabanci sanayi uriinlerinin tarim devletine sati§imn geli§mesi bunun
igin bir dizi on ko§ul yaratir. Bu ig prekapitalist sanayiyi yikar ve boy­
lece, iicretli i§gi olarak sermayenin tasarrufunda olan ozgiir i§giiciinu
ortaya gikarir. Kendi ulkelerinde istihdam bulamazlarsa, bu i§giler
giiglii bir sanayiye sahip ba§ka ulkelere gogerler; ama anayurtlannda
kalmayi yeg tutarlar ve kapitalist sanayinin kurulmasini kolayla§tinr-
lar. Yabanci sermaye ba§langigta, demiryolu yapimiyla iilkeyi ula§ila-
bilir-kilmak igin, sonra da, yalniz tanmi degil, gikarim sanayilerini
-madenciligi- igeren hammaddeler iiretimini de geli§tirmek iizere, ta­
rim ulkesine akar. Oteki kapitalist i§letmeleri bunlara ekleme olanagi
artar. Bundan sonra, bagimsiz bir kapitalist sanayi geli§tirip geli§tire-
memek devletin politik-erkine (giiciine) baglidir biiyiik olgude.
Ba§langigta, tanm devletlerinden Ingiliz sanayiine kar§it sanayi
devletleri geli§tirenler, Avrupa'nm bati devletleri ve Amerika'mn dogu
devletleri oldular. Bunlar Ozgiir ticarete kar§i giimriikler olu§turdular;
Ingiliz sanayi atolyesi ile tiim oteki alanlardaki tanmsal uretim arasin­
da bir i§boliimii kurma konusundaki Ingiliz amacinin yerine, diinyanin
biiyuk sanayi devletlerinin dunyanm hala ozgiir tanm alanlanni, bun­
lar direni§ gosteremedigi surece, bolii§iilmesini onerdiler. Ingiltere bu­
na kar§i gikti: Emperyalizm ba§ladi. Aym zamanlarda ortaya gikan, ta-
nmsal alanlara sermaye iHraci sistemi, emperyalizmi tikel olarak
te§vik ediyordu.
Bugiin, kapitalist devletlerde sanayinin biiyumesi oylesine hizlidir
ki, 1870'lerden bu yana kullamlmi§ olan yontemleri izleyen piyasa ge-
ni§lemesi artik yetersiz kaliyor. O zamandan bu yana, kapitalistler, ta­
nmsal bolgelerde var olan ilkel ula§im araglanyla, ozellikle, onceleri
biiyiik olgekli gida ve hammadde ula§tirmanin miimkiin tek bigimi
olan su yollanyla yetinmi§lerdir. O zamandan bu yana, demiryollan
a§agi yukan bilhassa, yiiksek sanayili, yogun niifuslu bolgelerde ya-
pilmi§ur. §imdi ise, bunlar seyrek niifuslu tanm bOlgelerine agilmamn
bir araci durumuna geliyor; onlann iirunlerinin piyasaya ula§masina
olanak veriyor, aynca da, onlann niifus ve iiretimini artinyorlar.
Ama bu alanlar kendilerine demiryolu saglama araglanna sahip
degillerdi. Bunun igin gereken sermaye ve aynca, yonelimli i§giicii sa-
nayi uluslannca saglandi. Bunlar sermaye yatirdilar; bOylece, kendi
demiryolu malzemeleri ihracatlanm artmhlar; ama bunun yamsira,
yeni agilmi§ alanlanmn gida maddeleri ve hammadelerle, kapitalist
uluslarin sanayi iiriinlerini satin alma yetisini de arurdilar. Tanm ile
sanayi arasindaki maddesel degi§im bOylelikle muazzam Olgiide arti-
nldi.
Ancak, bu yabanilik iginde bir demiryolu karli bir i§ olacaksa, bu
miimkiin bile olsa, bunun yapimi igin zorunlu i§giicii gerekmektedir.
Bunun igin de, yabanci kapitalistlerin gikarlarmi koruyacak ve aym
zamanda da, onlarin gikarlanna korcesine teslim olacak Olgiide giiglii
ve acimasiz bir devlet erki olmahdir. Dogal olarak, konuya en titiz
yakla§an, bu kapitalistlerin devlet erkidir (giicii). Aym §ey, zengin
maden yataklarimn ya da biiyiik sulama §ebekeleri yapimiyla -ancak,
kapitalist iilkelerden sermaye ihrag ederek miimkun olan i§letmeler-
artmlan piyasa uriinleri (cash crops), Omegin pamuk uretiminin somii-
riilmesi olanagimn bulundugu yerlerde de gegerliydi.
Boylece, sanayi devletlerinden tanmsal alanlara sermaye ihracim
artirma hamlesiyle, bu bolgeleri onlann devlet erkine (giiciine) tabi
kilma Ozlemi de artti.
Ek olarak, gok onemli bir etken daha ortaya gikti: Sermaye ihraci,
yOneltildigi tanmsal bOlge iizerinde gok degi§ik etkiler yapabiliyordu.
Bir tanm iilkesinin gok zayif bir konumda oldugu; kendi genligi, hatta
bagimsizligi adina, bir sanayi devleti olmaya gabalamasi gerektigi ol-
gusuna deginmi§ bulunuyoruz. Kendi bagimsizhklanna karar verecek
zorunlu giice sahip olan tanmsal devletlerde, onlara ithal edilen ser­
maye yalnizca demiryollan yapiminda degil, onlann sanayiini geli§tir-
mekte de -Birle§ik Amerika ve Rusya'da oldugu gibi- kullamlacakti.
Bu ko§ul!arda, eski kapitalist devletlerden sermaye ihraci, yalnizca bir
zaman igin, onun kendi sanayiinin ihracim gerektirir. Tanm bolgesin-
de giiglii sanayi rekabetinin olu§umuyla, bu sonuncusu (onun kendi
sanayii) derhal felg edilir. Bu geli§meye kar§i koymak istegi tanmsal
bolgeleri kendi sanayilerini geli§tirmekten alakoymak ve onlan, biitii-
niiyle tanmsal iiretimle sinirli kalmaya zorlamak uzere, onlan dogru-
dan (somiirgeler olarak) ya da dolayli (etki alanlan olarak) bir §ekilde
ele gegirme yonunde, kapitalist devletler igin bir durttt durumuna ge­
lir.
Emperyalizmin, Ozgiir ticareti ortadan kaldiran en Onemli temelleri
bunlardir.
§imdi bu, kapitalist dunya politikasimn olasi son fenomenal bigi-
mini mi temsil ediyor, yoksa bir ba§ka bigim mumkun mu? Ba§ka de-
yi§le: Emperyalizm sanayi ile tanm arasinda diinya ticaretini geni§let-
menin, kapitalizm gergevesindeki hala olasi biricik bigimini mi sunu-
yor?
Sorun budur.
Tarim iilkelerinde demiryollari yapiminin, madenler gikanminin,
hammadde ve gida uretiminin kapitalizm igin ya§amsal bir zorunlulOk
durumuna gelmi§ oldugundan ku§ku duyulmaz. Kapitalist sinifin bu­
nu reddetmesi adeta intihar etmesidir ve bu, turn burjuva partiler igin
gegerlidir. Tarimsal bolgelerin iizerinde egemenlik kurmak, onlann
niifusunu higbir haklan olmayan koleler durumuna dii§iirmek higbir
burjuva partisinin ciddi olarak kar§i gikmayacagi bu sava§imla gok ya-
kindan baglantilidir. Bu bolgelerin kolele§tirilmesi; yalniz ya onlann
niifusunun ya da kapitalist sanayi ulkeleri proletaryasinin kapitalizm
boyundurugunu kiracak olgude giiglenmeleri durumunda sona erecek-
tir.
Yalnizca sosyalizm emperyalizmin bu yonunun ustesinden gelebi-
lir.
Ama emperyalizmin ba§ka bir yonii daha vardir. Tanm bolgeleri-
ne sahip olma ve kolele§tirme sava§imi kapitalist sanayi devletleri
arasinda giiglii gati§malar dogurmu§tur; bu gati§malar, eskiden yalniz­
ca orduyu etkileyen silahlanma yan§inm §imdi donanmayi da etkile-
mesi sonucunu vermi§tir; son kertede bu, uzun zamandir OngOriilen
dunya sava§inin bir gergeklik durumuna gelmesine neden olmu§tur.
Emperyalizmin bu yonii de kapitalizmin siiregiden varligi igin, ancak
kapitalizmin kendisiyle birlikte ustesinden gelinebilecek bir zorunlu­
luk mudur?
Dunya sava§indan sonra silahlanma yan§im surdiirmek igin kapi­
talist sinifin kendi baki§ agisindan degil, gogu kez, kimi silahlanma gi-
karlan agisindan bile ekonomik bir zorunluluk yoktur.
Tam tersine, devletler arasindaki gati§malann son derece tehdit et­
tigi §ey, kapitalist ekonomidir. Bugiin her uzak-gOrii§lii kapitalist ken­
di yolda§lanna §oyle seslenmelidir: Dunya kapitalistleri, birle§iniz!
Oncelikle, yalniz bir ya da ba§ka bir emperyalist devleti degil, bir
butiin olarak emperyalist devletlerin tiimiinii tehdit eden daha geli§mi§
tanm bolgelerinin artan' muhalefetiyle kar§i kar§iyayiz. Bu, hem
Uzakdogu ve Hindistan'm uyam§i, hem de Yakindogu ve Kuzey Afri-
ka'daki Panislam hareket igin gegerlidir.
Buna, sanayi iilkelerindeki proletaryanin yeni bir vergilendirme
yiikiine kar§i artan direni§i e§lik etmektedir.
Ustelik, sava§tan once bile, Balkan Sava§i'ndan bu yana hem silah-
lanmanin, hem de somurgeci geni§lemenin maliyetinin sermaye biri-
kimi ve sermaye ihracinin hizla ilerlemesini tehlikeye atan, bu yiizden
de, kapitalizmin kendi ekonomik temellerini tehdit eden bir dttzeye
ula§mi§ oldugu apagik durumuna gelmi§tir.
Yurtigindcki endustriyel birikim teknik ilerleme sayesinde hala sii-
ruyordu. Ama kapitalistier artik ihracat igin bastirmadilar. Ban§ zama-
mnda bile Avrupa devletlerinin kendi ig borglarim kar§ilamakta giig-
lttk gekmi§ olmalan bunu zaten gostermi§ bulunuyor. Odemek
durumunda olduklan faiz haddi artmi§tir. (...)

SILAHLANMA yan§i ve bunun sermaye piyasasi uzerindeki istemle-


ri artarak siirmeye devam ederse, sava§tan sonra da durum daha iyi
degil, daha kotii olacakur.
Boylelikle, emperyalizm kendi mezarmi kaziyor. Kapitalizmi ge-
li§tirme araci olmaktan, bir engel durumuna gegiyor.
Ancak, emperyalizm heniiz kaynaklarmin sonuna gelmi§ de degil­
dir. Salt ekonomik bakimdan alindiginda, eski kapitalist devletlerin
artan sanayileri igin miitekabil bir tanmsal iiretim geni§lemesi, iiret-
mek miimkun oldugu siirece, daha da geli§ebilir. Ku§kusuz bu, diinya
sanayiinin yildan yila biiyiimesi ve heniiz geli§memi§ olan tanm bol-
gelerinin siirekli azalmasiyla, giderek daha zorla§iyor.
Bu engele ula§ilana dek, kapitalizm proietaryanin artan politik mu-
halefetiyle harap edilebilir, ama ekonomik bir gokiintiiyle ortadan
kalkmasi igin bir neden yoktur.
Tersine, emperyalizmin §imdiki politikasimn siirdiiriilmesi boylesi
bir ekonomik yikimi, a§agi yukan zamansiz bir §ekilde getirecektir.
Emperyalizmin bu politikasi artik daha fazla siirdiirulemez.
Ku§kusuz, eger emperyalizmin §imdiki politikasi kapitalist iiretim
tarzinm siirduriilmesi igin zorunluysa, o zaman, amlan etkenler yone­
tici simflar iizerinde kalici bir izlenim birakamaz ve onlan, kendi em­
peryalist egilimlerine farkli bir yon vermeye te§vik edemezler. Ama
bu, ancak emperyalizm, her biiyiik kapitalist devletin bu tiir oteki kral-
liklarla gati§arak kendi somiirge imparatorlugunu geni§letme sava§i-
mi, kapitalizmi geni§letmenin ge§itli araglan arasindan yalnizca birini
temsil ediyorsa olasilidir.
Emperyalizmden, Marks'in bir zamanlar kapitalizmden soz ettigi
gibi soz edilebilir: Tekel, rekabeti ve rekabet de tekeli iiretiyor.
Dev fabrikalann, dev bankalarin ve milyarderlerin amansiz reka­
beti kiigiikleri yutan buyiik mali giigler karteli du§iincesine yol agmi§-
tir. Emperyalist biiyiik giiglerin diinya sava§indan da, onlar arasindaki
en giigliiniin bir federasyonu sonucu dogabilir ve bu, silahlanma yan-
§ina son verecektir.
Bu yiizden, salt ekonomik agidan, kapitalizmin bir ba§ka yeni ev-
reyi, kartellerin politikasinin di§ politikaya aktanlmasim, bir ultra-
emperyalizm evresini ya§ayabilmesi di§lanmi§ degildir; biz, ku§ku-
suz, buna kar§i da, emperyalizmle sava§tigimiz kadar enerjik bir §ekil-
de sava§maliyiz. Bunun tehlikeleri silahlanma yan§i ve diinya ban§ini
tehdit yOniiyle degil, farkli bir yOnde yatmaktadir.
Burada yapilan agiklama, Avusturya'nm Sirbistan’a verdigi iiltima-
tomlar bizleri §a§irtmasindan Once yazilmi§tir. Onun Sirbistan'la ?au§-
masi yalniz emperyalist egilimlerden dogmuyordu. Dogu Avrupa'da
milliyelgilik hala devrimci bir itici gii? olarak rol oynuyor ve Avustur-
ya ile Sirbistan arasindaki §imdiki 5ati§manin, emperyalizmin yanisi-
ra, milliyetgilikte de kOkleri bulunmaktadir. Avusturya Bosna'yi ilhak
ederek ve Amavutluk’u kendi etki alanma fekmekle tehdit ederek,
emperyalist bir politika izlemeye ?abaliyordu.
BOylece bu; kendisini Avusturya tarafindan tehdit ediliyormu? gi-
bi duyumsayan ve §imdi, kendi hesabina, Avusturya'nm varligi igin
bir tehlike durumuna gelen Sirbistan'da ulusal direni§i dogurdu.
Emperyalizm Avusturya a^isindan bir zorunluluk oldugu if in de­
gil; ama yapisi dolayisiyla, Avusturya’nm kendi emperyalizminin teh-
diti altina girmi§ olmasi nedeniyle, diinya sava§i gikti. Ancak, i?sel
bakimdan birle§mi§ olan ve kiiltiirel a^idan 50k gerisinde yer alan ta-
nmsal bolgeleri ilhak eden bir devlet emperyalist politikalar izleyebi-
lirdi. Ama bu durumda, ulusal a?idan pargalanmi§, yari-Slav bir dev­
let kiiltiirii kendi kar§itinm kom§u bolgelerini kultiiriiyle aym diizeyde
olan bir Slav kom§usu aleyhine emperyalist politikalar izlemeyi amag-
liyordu.
Kabul edildigi uzere, emperyalist Oteki biiyiik gii^ler arasinda ya-
ratmi§ oldugu gati^ma ve anla§mazliklar sonucunda, bu politika bOy-
lesine muazzam, beklenilmeyen neticeler dogurabilirdi. §imdiki diin-
ya sava§min koynunda gizledigi butun sonuglar heniiz gun i§igina
?ikmi§ degildir. Ba^langi^ta, emperyalist egilimleri ve silahlanma ya-
n§mm gii^lenmesine yol agilabilir -bu durumda, ortaya ?ikacak olan
ban§ yalnizca kisa bir silah-birakimt (miitareke) olacakur. Salt ekono-
mik a?idan, sonu?ta emperyalistlerin kutsal bir bagla§masiyla emper-
yalizmi eritecek bu guglu patlamayi Onleyecek hifbir §ey yoktur. Sa-
va§ siirdiikge, tiim kaulanlari tukettikge, silahlann garpi§masinin hizla
yinelenmesine ili§kin bir korku yarattikga, §imdi pek olanakli gOziik-
mese de, bu son ^Oziime daha fazla yakla§acagiz.
Emperyalizmin Zorunlulugu
Emperyalizmden ne anlamamiz gerektigini bilmek istiyorsak bu
sOzciigiin nasil dogdugunu ve daha Onceleri neyi anlatugmi kendimize
sormaliyiz. Sozciik Latinceden tiiremi§tir ve diinya hakimiyetiyle
(weltreich) ya da bir imparatorlukla (imperium )1 baglantili politik 6z-
lemleri dile getirir. Bildigim kadanyla, ilk kez Fransa’da, Birinci Na-
polyon imparatorlugunda, onun politikalan bu isimle nitelendirildigi
zaman ortaya ?ikti. Bugiin, Fransiz yolda§lanmizm bu sOzciigu benzer
bir anlamda Almanya i?in (Almanya'da benzer Ozlemler saptadiklanm
dii§uniiyorlar), Kaiser'in diinya giicii (erki) ozlemlerini dile getirmek
iizere kullanmalarinin kaynagi budur. Fransiz yolda§lann kapitalizmin
en modem evresinin Almanya'yla smirlx olduguna inanmalan anla-
mxnda bir Alman emperyalizminden s 6z ettiklerini varsayarken Cu-
now yanihyor. Onlar hi? de bunu kasdetmiyorlar. Onlar, tipki bizim
Fransiz bonaparlizminden ya da Rus $arligindan soz etmemize benzer
bir anlamda bu sOzciigu kullaniyorlar.
Sozciigun, 1890'larda Ingiltere'de bir ba§ka anlami daha vardi. So-
murgeleri ingiltere'ye daha siki baglayarak, ku?uk Britanya'mn yerine
daha biiyiik bir Britanya koymak Ozlemini dile getiriyordu. Bu yolla,
daha biiyuk bir hakimiyet, imparatorluk2 yaratilacakti. Bu yiizden, bu
sozciik; somiirgelere sahip olma gikannin belirleyici etkeni olu§turdu-
gu tikel bir tiir imparatorluk politikasim da dile getirmekteydi. Yani,
ozel giimriik politikasi onlemleriyle, bunlar ana iilkeye daha siki bir
§ekilde baglantili hale getirilecekti. Somurgelere sahip olmak konusu-
na artan ilgi, daha sonra, yeni topraklann ele gegirilmesine, bOylclikle,
oteki gu?lerle ?ati§malara ve donanmanm silahlanmasmda bir arti§a
da yol a?ti.
Buyiik bir somurge imparatorlugu ve silahlanma yOnundeki benze-
ri egilimler bir 61?ude daha Onceki bir zamanda, ama aym gagda da,
obur kapitalist giigler arasinda ortaya gikti. Ingiltere bu yeni politikaya
durtii vermedi, ama adini verdi. Buna, genelde emperyalizm denildi.
Biz marksistler, boylesi ozlemleri kimliklendirmekle yetinmedik.
Qe§itli ulkelerde aym zamanda ortaya fiktigindan, bunlann yasalarla
yonlendirildigini gorduk ve nedenlerini ara§tirdik. Yeni emperyaliz-
min kapitalizmin yeni i^sel ko§ullanndan nasil ortaya 9iktigini ara§U-
rirken3 Cunow'un §imdi yapamadigim ilk kez benim yaptigima inani-
yorum. Yeni tiir emperyalizmin ya da diinya politikasinin yiiksek
maliyenin, sermaye ihracinin Onemindeki arti§in bir sonucu oldugunu
gostermi§ bulunuyorum. Mali sermaye iistune ^ali^masinda 4, Hilfer-

1 Ozgiin m etinde Latince.


2 Ozgiin m etinde tngilizce.
3 'Altere und neuere Kolonialpolitik’, N eue Zeit, XVI. 2, (1898), s. 769-81, 801-16
4 R. Hilferding, D as Finanzkapital.
ding sermayenin bu en modem evresinin sanayi sermayesine para ser­
maye tarafmdan, yani, bankalar tarafindan egemen olunmasina nasil
yol a^tigim ve bunun, sanayi sermayesinin karakterini nasil tiimuyle
d6nii§tiirmesi gerektigini, ilk kez olarak gosterdi. Bu yeni evreye mali
sermaye evresi dedi. Bunu; 'banka sermayesi, bu yuzden de, -bu tarz-
da, ger^eklikte, sanayi sermayesine donii§tUrulmii§ olan- para bi?imin-
deki sermaye' olarak niteledi.
Zaten iyi bilinen 'emperyalizm' sozcQgilnil kapitalizmin bu en yeni
evresini anlatmak iizere kullanirken 90k titiz davranmadi. Aynca, em­
peryalizm so/ciigunii bir 'ekonomik evre'ye degil, tikel tiirde bir politi-
kaya yollanma yapmak icjin de kullandi. Onun a^isindan, emperyalizm
mali sermayenin yeglcdigi politikadir.
Neden olarak mali sermaye ile, sonu? olarak emperyalizm arasm-
daki bu aynmi korumak igin her tiirlii gerekfeye sahip oldugumuza
inaniyorum. Bu, emperyalizmin tikel bir politikalar sistemi olarak an-
la§ildigi linguistik kullamma da denk du§mektedir. Emperyalizmle il-
gilenen ?e§itli yazarlar bu politikanm aynntilari iizerinde ayrilmakta,
ama hemen hepsi de onu bir 'ekonomik evre' olarak degil, bir politik
sistem olarak; 'daha yiiksek bir a§amanin ileri kapitalizmi' degil de,
egemen kapitalist katmanlarin politikasi olarak kabul etmekte anla§-
maktadirlar.
Emperyalizm, tipki yerini aldigi Manchestercilik gibi, tikel bir tiir
kapitalist politikadir. Bu terim de, zorunlu bir §ekilde baglanulandiril-
sa bile, ozgiil bir 'ekonomik evre'yi dile getirmiyordu. (...)

(...) 'ZORUNLU' sozcugu, birbirinden iyice aynlmasi gereken, tiimiiy-


le farkli iki anlam i^eriyor. Verili bir durumda ’ka^inilmaz' olam ve
aynca, verili gereksinimlerimizin kar§ilanmasi a$isindan 'vazgegil-
mez' olam anlatiyor. Her iki tiir zorunluluk da eylemle ilgili olarak
dikkate alinmaktadir. Birisi bunun ama^lanm, obiirii ise ko§ullarim
belirliyor. Bu aktor ge?mi§ten gelen tikel zorunlu baglantilara ili§kin
bir bilgi olmadan edemez. Deneyimi ona, tikel nedenlerin tikel sonu?-
lar urettigini ogrettiginden, 'nedenlerinin ortaya (jikmasina izin verme-
yerek' ya da 'bunlan ortadan kaldirarak' tatsiz sonu^lardan ka^inmaya
degil, nedenlerini te§vik ederek, kabul edilebilir sonu^lar olu§turmaya
yonclmi§tir.
Pratik politika a^isindan, emperyalizmin zorunlulugu sorusu, tari-
hin aki§i iijinde emperyalizmin ortaya (jikmasinm zorunlu olup olma-
digi degil, -bunu ba§tan teslim ediyomz-; ama bunun proletarya agi-
sindan bir zorunluluk olup olmadigi, onun varolu§ ko§ullannin bunu
gerektirip gerektirmedigidir. Emperyalizm savunuculan bu sonuncu
iddiayi desteklemi§lerdir; sanayiin ve bu yiizden de proletaryanin sO-
miirgeler olmadan, gtiglii bir filo olmadan, yiiksek gumriikler olmadan
var olamayacagini ve bu yiizden, emperyalizmin zorunlu oldugunu
ileri surmektedirler. Bizimle bagla§ik bigimde, proletarya her zaman,
bu tiir bir politikanin sanayiye yardimci olmaktan 50k, zararh oldugu­
nu savunmu§tur. Eger §imdi o emperyalizmin zorunlulugunu enerjik
bir §ekilde olumlarsa; emperyalizmin saf felsefenin degil, pratik poli­
tikanin bir sorusu oldugunu dii§unen herkesin, sava§in etkisi altinda,
Cunow'un kendisine sadik olmadigini varsayacagindan ku§ku duyula-
bilir. Onun alay ettigi bo§ yamlsamalar, emperyalizme kar§i sava§im-
da, sava§tan once onun ileri surdugii kendi anlayi§laridir.
Ama, eger bir fenomene kar§i sava§iyorsak, birgok durumda, yal-
mzca ona kar§i gikmakla yetinmemeliyiz. £ogu kez, ardinda doldurul-
masi gereken bir bo§luk birakmaksizin, kendi zorunlu baglami di§mda
du§unulemez. Eger etkili bir §ekilde sava§mak istiyorsak, olumsuzluk
yerine, Onerecek daha iyi bir§eye sahip olmamiz gerekir. Ku§kusuz,
bu daha iyi olan segenek miimkiin olmalidir. Verili maddesel ko§ullar-
la buna ula§ilabilmelidir. Burada da deneyim, ge$mi§in zorunlu bag-
lantilarina ili§kin bilgi bize yardim eder. Istenen sonucu uretmek i?in,
hangi nedenlerin onu uzakla§tirdigini ya da ortaya gikardigini bilme-
mize izin verir bu; ama aym zamanda da, bundan yana ko§ullann ne
ol?ude hazir oldugunu bize gOsterir. Etkinligimizin ba§langig noktasi
bu yiizden, her zaman zorunlu-olan olmali, ancak i§lemlerimizin eregi
de her zaman bunun otesine gegmelidir.
Ge?mi§e ve artik gelecek a^ismdan higbir pratik sonu? ta§imaya-
cak olgiide ardimizda kalmi§ olan olaylara ili§kin olarak, ba§ka bir ge-
li§menin du§unulup du§unulemeyecegini sormak elbette aptallik olur.
Ama Gunow mali sermayenin belirlendiginden ayn, bir ba§ka makul
politikanin di§landigini iddia etmek niyetinde midir? Bir biitiin olarak
sosyalizm, ge$mi§ten farkh olarak gelecekteki geli§meleri tasavvur et-
mesinde ba§ka neye baglidir?
Ku§kusuz, gergeklik beklentilerimizden sapabilir, ama bir §ey ke-
sindir: Genelde gelecekteki geli§meleri dii§unmek istiyorsak ve her-
hangi bir durumda bir sonuca varmiyorsak, o zaman, bunlan ge?mi§-
ten butuniiyle farkli olarak tasavvur etmeliyiz. Ciinkii, §u nokta
sorgulanmaz: Begenilsin ya da begenilmesin, gelecek zorunlu bir §e-
kilde, ge?mi§te var olandan farkli olacaktir.
BOylelikle, zorunluluk anlayi§imizda yeni bir baki§ agisina vanyo-
ruz. Gelecekte yalmzca bir zorunlulugu mutlak kesinlikle kabul edebi-
liriz; Var olan her§ey er ya da geg bozulacaktir (decay). Olan her §ey
ortadan yok olacaktir ve olmalidir. Bu, Cunow'un kendisinin bir evre
yani, gegici bir fenomen dedigi emperyalizm igin de ge?erlidir. A§ila-
cak, 'ortadan kaldinlacak'tir; ^ftzulmesi bir zorunluluktur. Biricik so-
run, bunun ne zaman ba§layacagidir.
Sava§ Zam am nda Sosyal Demokrasi
Partimiz yakla§an bir sava$i Onlemenin yol ve ara^lanm sik sik
tarti§mi§, ama Onleyecek giice sahip olmadigi bir sava§ sirasinda tutu-
mun ne olacagini gok daha az tarti§mi§tir.
Ban§i korumaya yOnelik ajitasyonunda sosyal demokrasi, hala
turn guciinii hig engelsiz bi?imde seferber edebilirdi. Ama ba§tan, sa-
va§m patlamasiyla, askeri yasalar altrna alindigi ve hareket Ozgurliigu-
niin engellendigi ger^egini de dikkate almak durumundaydi. Ne hiikii-
met sava§in patlamasindan oldugu kadar gttfltt, ne de partiler Oylesine
zayiftir.
Ancak, bizim bOylesine duyarli bir soruna biiyiik bir dikkatle yak-
la§mamiz anla§ilir olsa bile, bunu bari§ zamamnda daha ayrintili bir
§ekilde tarti§mami§ olmamiz uzucudiir. Bir sava§ sirasindaki konumu-
muz, ban§ ifin ajitasyondan 50k daha komplike bir sorundur. Sava§
zamam igerikli sorunlann bari§gil, tarafsiz bir §ekilde tarti§ilmasi i(in
en elveri§siz olan zamandir. O zaman nesnellik adeta olanaksizdir,
birgok kimse bunu bir su? gibi gOriir.
Sava§ yalnizca yakla§an bir tehlike oldugu siirece, konu bizim igin
50k basittir: §imdiki ko§ullarda, her sava§ genelde uluslar igin ve tikel
olarak da proletarya i?in bir talihsizliktir. Yakla§an bir sava§i hangi
ara$larla Onleyebilecegimizi tarti§maya ali§tik; ama hangi sava§lann
yararli, hangilerinin zararli oldugunu hi? tarti§madik.
Sava§i Onleme konumunda olmadigimiz zaman, yani sava§ patlar
patlamaz, bu durum derhal degi§ir. Ban§in saglanmasi i?in zamamn
olgunla§mi§ gOriilmedigi surece, pratik sorun artik §udur: Ya sava§, ya
ban§. Ya da; ya sava§, ya kendi ulkesinin yenilmesi.
Sava§in patlmasindan sonra bile, bir partinin kendi ulkesine zarar
vermeksizin, sava§a kar§i eyleme giri§mesi pekala du§uniilebilir. Or-
negin, eger bu kar§itlik her iki tarafca da aym zamanda ve e§it ba§a-
nyla yurutulmii§se. Bu bi^imde, onlar yenilgi yerine ban§i getirebilir-
lerdi. Ama pratik bakimdan boyle bir §eye asla ?abalanmi§ degildir.
BOyle bir olayin olasiligim hep tarti§tik. Bu olasiligi biitiiniiyle bir ya-
na atabiliriz. Oyleyse, sava§in patlamasindan sonra geriye kalan tek
soru §udur Zafer mi, yenilgi mi?
Pratikte illkenin yenilgisi i?in gah§ma durum unu di§ladigimizi
sOylemek gerekmez. BOylelikle, sorun sava§a tutkulu bir §ekilde mi,
yoksa §erhlerle mi kar§i gikilmasi sorusuna indirgenmi§ olur. Bu soru-
ya asla a priori bir yanit verilemez; bu biitiiniiyle, ne tiir bir sava§ ve-
rildigine baghdir.(...)

FRANS IZ yolda§lanmiz cumhuriyetgiler olarak Kaiserreich'a kar§i


sava§im vermek zorunda olduklanni duyumsuyorlar. Ama, aym sava-
§im yiikiimlulugu gogu Alman sosyal demokrati tarafmdan da duyum-
samyordu; giinkii sava§ onlara, genel ve e§it oy hakkina, demekle§me
hakkina, basin Ozgiirlugiine sahip ve garlik despotizmine kar§i bir iil-
kenin sava§imi gibi gOriilmektedir. Almanlar hem gara, hem de cum-
huriyetgilere kar§i, Fransizlar ise Alman 'emperyalizmi'ne kar§i ve
Rus mutlakiyegiligi igin sava§iyorlar. Ama, proleter ve dem okrati 51-
kar nerede kaliyor?
Fakat, eger §imdiki durumda, ne bir saldm sava§i Olgiitii, ne de
proleter gikar Olgiitii turn ulkelerdeki yolda§lar igin e§it Olgiide a?ik ve
baglayici bir anlayi§ doguramiyorsa, belirleyici 5l?ut igin iifiincu bir
olasilik kaliyor. Kimin saldirgan oldugu, kimin saldirdigi tarti§ilabilir.
Avrupa demokrasisini hangisi daha 90k tehdit etmektedir? Alman-
ya'nin Fransa kar§isindaki zaferi mi, yoksa Rusya'mn Almanya kar§i-
sindaki zaferi mi? Ama bir §ey agiktir: Kendi iilkesinin dii§mammn
kendi sinirlanni a§masini Onlemekte, b6ylece en amansiz bigimiyle,
dii§man istilasi bigiminde sava§in de§het ve yikjmim onlemekte her
iilkenin ve her iilke proletaryasinin ivedi bir gikan vardir. Her ulusal
devlet iginde, proletarya da kendi ulusal alanimn bagimsizlik ve birli-
gini korumak igin turn enerjisini kullanmalidir. Demokrasinin, prole-
taryamn sava§imi ve zaferi igin zorunlu olan bu temelin elzem bir par-
gasi budur.(.„)

ANAYURDU yikini ve Uilandan korumanm, ulusu parglanmaktan ve


yabanci egemenliginden korumanm olyiitii bakimindan, bir sava§in
pallamasiyla, bununla ilgili olgular bir saldin sava§i ya da proleter 51-
kai lar olgiitiinden gok daha agik olurlar. Ancak, belli bir Olgiide ozgiir
olan bir iilkede, yalm/.ca, giigler ili$kisi ve kar§iun sundugu tehlikele-
rin olgiisii soz konu.su olur. Eger dU$man ba^tan, sava§a girmi§ oldugu
oieki iilkeyi islila edenieyecek olgiide zayifsa, o zaman, giiglii iilkenin
sosyal demokrasisi obiir iki olgiittcn higbirisi bu eyleme kar§i degilse,
kendi luikiimelinin sava§i surdiirmcsine en kararli bigimdc muhalefet
odocok ve 011a miimkun olan her yerde kar§i gikacaktir.
Bi/im konumumuz igin bu tig olgiittcn hangisinin, tikel iilkelerde-
ki yoUla$lammzin tutumu ii/.erinde belirlcyici etkiye sahip oldugunu
saplamak olanaksi/.dir.
£ogu durumlarda, bunlar kesin §ekilde aynlmayacak ve duyumla
degil de, akilla (Verstand) belirlendigi olgiide onlann karanm bu iiijii
birlikte belirleyecektir. Buna basmin tutumuyla bir yargiya vanlabil-
mesi olfusunde, halk arasinda, saldirgamn kim oldugu olgutu baskin
goziikmektedir.(...)

BU OLQUTE GORE, saldirgan ulkenin sosyalistleri, oteki ulkenin on-


lara getirdiginden daha fazla sava§ kredilerini reddetme yukiimliiliigu
altindadirlar. Eger saldirgan ulkedeki sosyalistler sava§ kredilerini ka­
bul ederlerse, ya korkakliklarim ya da agik bir hakki kabullenme ko-
nusundaki yeteneksizliklerini tanitlami§ olurlar. Bu da, onlarin adiligi-
nin bir kaniti olur.
Eger bir ya da ba§ka bir ulkedeki sosyalistler kendi devletlerinin
-dogrudan ya da dolayli olarak, bagla§iklarina saldirarak- saldinlan bir
devlet oldugu inancindaysalar, eger bagla§iklanni zayiflatma, onlan
zayiflatma anlamina geliyorsa, o zaman sonu?, du§man kamptaki yol-
da§lardan tiksinme, hatta nefret olmalidir. (...)

USTELiK her ulustaki sosyal demokrasi, sava§i ancak bir savunma


sava§i olarak gormek ve kendi eregini, dii§mam 'cezalandirmak' yahut
a§agilama olarak degil de, yalnizca du§mana kar§i kendisini koruma
olarak belirlemek zorundadir. Bu anlayi§ sava§in nedenlerini kar§itin
ki|isel ahlaksizliginda ya da adiliginde degil, nesnel ko§ullarda aradi-
gindan, kar§itini a§agilayarak ya da sakatlayarak (bu, ancak, gelecek-
teki yeni sava§lann nedeni olacaktir) degil, sava§a yol a?an ko§ullari -
yani, emperyalist 5ati§malan ve silahlanma yari§ini- degi§tirerek, bari-
§1 getirecek giivenlik ifin fabalayacaktir.
Ku§kusuz, §u anda tipki sava§in patlamasini engelleyemedigimiz
gibi, ban§ ko§ullanm da dikte edecek olgiide guglii degiliz. Ban§i boy-
lesi bir temele yerle§tirmenin miimkiin olup olmadigini ve ne olgiide
miimkiin oldugunu bilmiyoruz. Bugiin kesinlikle ongoriilemeyen giig-
ler ili§kisine baglidir bu. Ama, proleter praksis ve sosyal demokrat
partilerin sava§tan sonraki uluslararasi i§birligi agisindan, onlann ban-
§1 hangi temelde talep ettiklerini bilmek Snemli bir fark yaratacaktir:
Silahsizlanma ve diinya politikasi konusunda anla§ma temelinde mi,
yoksa kimler olurlarsa olsunlar, yenilen uluslann pargalanmasi teme­
linde mi?
BOLUM ALTI
Diktatorya ve Demokrasi

autsky 1917 §ubat Rus yeni partinin, Bagimsiz Sosyal


K Devrimi'ni olumlu kar§ila- Demokrat Parti'nin (USPD) erek-
di. Bunun karakterini, feo- lerini agiklayan manifestosu bir
dalizmin kalintilarmi yikmasi an- kar§i oyla kabul edildi. Bu mani­
laminda burjuva ve tiim siniflara festo selfdeterminasyona dayali
politik erk kanallanni agtigi igin sosyalist bir ban§, silahlanmanin
de demokratik olarak tanimladi. simrlandinlmasi ve uluslararasi
Ustelik, bunu Rusya bari§ partisi- arabuluculuk cagnsinda bulunu-
nin bir zaferi olarak gOrdii; Al­ yordu. 2
man hiikiimeti buna cOmert ko- Kautsky 1917 Agustos'unda
§ullar sunmak durumunda Die Neue Zeit editorliigiinden
kalacakti. 1 alindi ve bu gorev sag kanattan
Bu, Alman sosyalist hareketi H. Cunow'a verildi. Bu, onun
igerisindeki yeni geli§meleri hiz- Ekim Devrimin’e kar§i ilk tepki-
landirdi. SPD igindeki sosyalist sini ayarlamasinm neden zor ol­
muhalefetin 143 delegesinin 6-9 dugunu agiklayabilir. Kinamasim
Nisan'da Gotha'da toplanan kon- dile getirmezden once, a§agi yu-
feransi, 44'e kar§i 72 oyla, kan bir yil gegti. Sozializtische
SPD'den kopmaya karar verdi. Auslandspolitik'deki bir makale-
Kautsky azmliktaydi. Ne var ki, de (Agustos 1918), sosyal de-

1 K. Kautsky, 'Die A ussichten d er russiischen Revolution', Neue Zeit, X X X V .2 (1917),


s.9-11.
2 G ary P. Steenson, K arl Kautsky 1854-1938: M arxism in the Classical Years (Pitt­
sburgh, 1979), s.197, 198. USPD iistiine standart 9 ali§ma ise Prager, Geschichte der
USPD 'dir (Berlin 1922)
mokrat partileri bol§eviklerle sa- Proletarian Revolution and Re­
va§maya ?agirdi. Lenin bu maka- negade Kautsky'de, Kautsky'ye
leyi okudugunda, Bonch- kargi amansizca saldinsina yolla-
Bruyevich'in animsadigi gibi, ma yapilmaktadir.
'sozciigiin tam anlamiyla Ofkele- Lenin’in ele§tirisinin ne Olgii-
nerek, ... gece ge$ saatlere dek de hakh olduguna okuyucu, Pro-
olmak iizere, her giin bu dikkate- letarya Diktatoryasi'ndan gevir-
deger 0I?ude vurucu ?ali§mayi digimiz uzunca alintilardan4 bir
yazmaya oturdu'3 - Lenin'in The karara varabilir.

3 Lenin'in Collected W oks, C. 27, s.512'deki dipnotta aktanliyor.


4 Alm tilar K. Kautsky'nin Die D iktatur des Proletariats'indadir (Viyana, 1918). Boliim
ba§hklan K auisky'nindir.
Proletarya Diktatoryasi
1. Sorun
DUNYA tarihinde ilk kez olarak, §imdiki Rus Devrimi sosyalist bir
partiyi biiyiik bir ulkenin yOneticisi yapmi§tir. Bu, 1871 Mart'mda Pa-
ris’te proletaryanin erki ele gegirmesinden 50k daha biiyiik bir olaydir.
Ancak, Paris Komunii Sovyet Cumhuriyeti'ni bir bakimdan a§makta-
dir. O btttttn proletaryanin yapitiydi. Onda tiim sosyalist egilimler yer
aliyordu, higbiri kendisini di§lamami§ ya da di§lanmami§ti.
Tersine olarak, §imdi Rusya'yi yoneten sosyalist parti ise obiir sos­
yalist partilerle sava§arak erke gelmi§tir. Oteki sosyalist partileri yo-
netim organlanndan di§layarak, erkini yiiriitmektedir.
Iki sosyalist egilim arasindaki uzla§mazlik kiigiik ki§isel kiskang-
liklara dayanmiyor, -temelden farkli iki yontem arasindaki uzla§maz-
liktir bu: demokratik ve diktatoryal yontemler arasindaki uzla§mazlik-
tir. Her iki egilim de aym eregi ta§iyor: proletaryayi ve boylece,
sosyalizm araciligiyla insanligi kurtarmak. Ama, birinin izledigi yol,
obiirii tarafindan, yikima gOturecek, yanli§ bir yol olarak goriiluyor.
Rusya'daki proleter sava§im gibi devasa bir olayi, taraf olmaksi-
zin, kargiya almak olanaksizdir. Herbirimiz, taraf olmak, tutkulu bir
§ekilde baglanmak zorunlulugunu duyumsamaktayiz. Bugiin Rus yol-
da§lanmizi me§gul eden sorunlann yann Bati Avrupa igin pratik
5nem ta§iyan sorunlar olacagi veriliyken; bu tikel olarak zorunludur;
gergekte bunlar, bizim propaganda ve tektiklerimiz uzerinde zaten be-
lirleyici bir etki yapmaktadir.
Bu yiizden, proletarya i?in demokrasinin onemini, proletarya dik-
tatoryasinm ne anlama geldigini ve bir hiikumet bigimi olarak dikta-
toryamn proletaryanin kurtulu§ sava§imi igin ne tiir ko§ullar yarattigi-
ni inceleyecegiz.
2. Demokrasi ve Politik Erkin Ele Gegirilmesi
Demokrasi ile sosyalizmi -bununla, iiretim araglarmin ve iiretimin
toplumsalla§tinlmasi kasdediliyor- ayirmak iizere, zaman zaman, ha-
reketimizin sonul erek ve amacimn bu ikincisi (sosyalizm) oldugu;
oysa demokrasinin, yalmzca, bu amaca donuk bir arag ve belirli du-
rumlarda da, higbir amaca hizmet edemeyen, hatta bir engel olu§turun
bir arag oldugu ileri surulmu§tur.
Bununla birlikte, daha siki bir goziimleme bizim eregimizin bizati-
hi sosyalizm olmayip, ister bir sinifin, 'ister bir partinin, isterse bir
cinsiyetin ya da bir irkm olsun, her bigimdeki somurii ve baski'mn or­
tadan kaldinlmasi (Erfurt Programi) oldugunu ortaya koymaktadir.
Bu erege proleter simf sava§ammi destekleyerek ula§maya bakiyo-
ruz, giinkii, en alttaki simf olarak proletarya, somiirii ve baskinin turn
nedenlerini uzakla§tirmaksizm, kendisini kurtaramaz; ve giinkii, turn
somiiriilen ve ezilen smiflardan, giderek daha 50k giig, kuvvet ve sa-
va§im diirtusu kazanan ve zaferi kagimlmaz olan da sanayi proletarya-
sidir. O nedenle, simfsal kokeni ne olursa olsun, somiirii ve baskinm
her gergek kar§iti bugiin proleter sinif sava§imiyla birle§melidir.
Eger, bu sava§imda oniimiize sosyalist iiretim tarzi amacim koyu-
yorsak, bunun nedeni, §imdiki teknik ve ekonomik ko§ullar altinda,
eregimize ula§manm biricik aracinm bu oldugunun goriilmesidir.
Eger, bu konuda yanildigimiz ve proietaryanin ve insanhgin kurtulu-
§una, Proudhon'un hala inandigi gibi, salt ya da en elveri§li §ekilde,
iiretim araglarinda ozel miilkiyet temelinde ula§ilabilecegi gosterilmi§
olsaydi, o zaman, sosyalizmi bir yana birakmak zorunda kalirdik. Bu,
sonul eregimizi terketmemizi hi? de getirmeyecckti: aslinda, bu eregin
bizzat kendi gikarlari sosyalizmi bir yana birakmamizi buyuracakti.
Bu yiizden, demokrasi ve sosyalizm, birisi arag, obiirii de ama? ol-
masi temelinde aynlamazlar. Her ikisi de aym amaca doniik araglar-
du-.
Onlar arasindaki ayrim ba§ka yerde yatmaktadir. Demokrasi olma­
dan, proietaryanin kurtulu§una doniik bir arag olarak sosyalizm dii§u-
niilemez.
Ama, demokrasi olmadan da, uretimi toplumsalla§tirmak miim-
kundur. Ilkel ko§ullarda; Rusya'da ve Hindistan'da gunumiize dek var
olmaya devam eden koy komiinizmiyle ilintili olarak Engels’in
1875'de i§aret ettigi gibi, despotizm igin dogrudan bir temel kurmak
komiinist bir ekonomi agisindan miimkiindu.
Soziimona ’kultiir' sisteminde, Java'daki Hollanda somiirge politi-
kasi bir zaman igin, halki somiiren hukumet agismdan tanmsal iireti-
min orgiitlenmesini bir toprak komiinizmi bigimine dayandmyordu.
Ne var ki, toplumsal emegin demokratik olmayan orgiitlenmesinin
en garpici Omegini 18. yiizyilda, Paraguay’daki Cizvit devleti olu§tu-
rur, Cizvitler, yonetici sinif olarak, yerli kizilderili niifusun emegini,
diktatoryar gugler kullanarak, ama zora ba§vurmaksizin, hakikaten
dikkate deger bir tarzda orgutlediler; giinkii, tebalannm destegini ka-
zanmayi ba§aimi§lardi.
Ancak, modem bir insan igin, bu tiir bir ataerkil sisteme katlanila-
maz. Boyle bir sistem ancak, yoneticinin bilgi bakimindan yonetileni
gok a§tigi ve bu ikincisinin, kendisini, kesinlikle aym diizeye yiiksel-
temeyecegi ko§ullarda mumkiindur. Ozgurluk igin sava§im veren bir
sinif yahut katman boyle bir vesayet sistemini kendi eregi olarak gore-
mez; ama gogunlukla, bunu kesin olarak reddeder.
Oyleyse, bizim igin, demokrasisiz sosyalizm soz konusu degildir.
Modem sosyalizmden soz ettigimizdc, yalnizca uretimin toplumsal
orgutlenmesini degil, toplumun demokratik Orgutlenmesini de kast
ederiz. Dolayisiyla, bizim igin, sosyalizm demokrasiyle aynlmazcasi-
na baglantilidir. Demokrasisiz sosyalizm olamaz.
Ne var ki, bu onerme kolayca tersyuz edilemez. Sosyalizm olma-
dan da, demokrasi pekala mumkundur. Sosyalizm olmadan, saf bir de­
mokrasi bile du§unulebilir -omegin, iiretim araglarimn ozel miilkiyeti
temelinde, herkes igin ekonomik ko§ullarin tam e§it oldugu kiigiik
koylii topluluklarinda.
Demokrasi, neden, sosyalizme ula§manm yetersiz bir araci olmak
durumundadir?
Politik erkin ele gegirilmesi soz konusudur. Onceleri burjuvazi ta-
rafindan yonetilen demokratik bir devlette, sosyal demokratlarin parla-
mento segimlerinde gogunlugu kazanmalan olanagi varsa, yonetici si-
niflarin, demokrasinin yonetimini engellemek igin ellerindeki tiim zor
araglarini kullanacaklan ileri surulmU§tiir. Bu yiizden, proletaryanin
demokrasi yoluyla degil, ancak devrim yoluyla politik erki kazanabi-
lecegi iddia edilmi§tir.
Demokratik bir devlette proletaryanin giig kazandigi her zaman,
yonetici smiflarin zor kullanarak, yukselen sinifin demokrasiden ya-
rarlanmasini bo§a gikarmaya gali§acagi beklenilmelidir. Ama bu, de­
mokrasinin proletarya igin yararsizligim kamtlamaz. Yukarda belirti-
len ko§ullarda, yonetici siniflar eger zora ba§vurmu§larsa, kesinlikle,
demokrasinin sonuglarindan korktuklari igin bunu yapmi§lardir. Onla­
nn §iddet eylemleri gergekte demokrasiyi altiist edecektir.
Yonetici smiflarin demokrasiyi yikmaya gabalayacaklanni umma-
miz bu yuzden, demokrasinin proletarya igin degersizligini ileri siir-
mek igin bir gerekge olu§turmaz. Bunun yerine; proletarya igin de­
mokrasiyi di§iyle, timagiyla savunmamn zorunluluguna i§aret eder.
Ku§kusuz, o zaman, o bunu savunmak igin zorunlu gabayi harcamaya-
caktir. Ne var ki, proletaryanin gogunlugu, demokratik haklanna, bun-
lar kaldinlirken saf saf bekleyecek denli bagli olmaktan da uzaktir.
Tersine, eger kar§itlari halkin haklarini §iddet eylemleriyle kaldirmaya
gabalarlarsa, onlann kendi haklarini politik bir altus-olu§a yol agacak
olgiide §iddetle savunmalan gok daha fazla olasidir. Proletarya de­
mokrasiyi ne denli gozetir, ona ne denli daha tutkulu bir §ekilde bagli
kalirsa, bu sonucun ortaya gikmasi da o denli daha olasidir.
Ote yandan, burada betimlenen olaylarin her durumda kaginilmaz
oldugu da du§uniilmemelidir. Boylesine yiireksizlige gerek yok. Dev-
let demokratik oldugu olgiide, devlet erkini yiiriitme araglan -ordu da-
hil- halkin istencine (milis), bagli olacaktir. Bir demokraside bile bu
erk arag lari, proietaryanin sayisal bakimdan heniiz zayif -Omegin, bir
tanin devletinde- ya da, Orgiit yahut biling yoksunlugu dolayisiyla po-
litik bakimdan zayif oldugu durumlarda, proleter hakeketleri zorla ez-
mekte kullamlabilir. Ama, demokratik bir devlette proletarya, var olan
ozgiirliikleri kullanarak politik erki ele gegirebilecek sayiya ve giice
ula§abildigi a§amaya gelirse, o zaman, kapitalist diktatorya demokra-
siyi zorla ortadan kaldirmak igin gereken kaynaklan toplamakta zorla-
nacaktir.
Proietaryanin politik erki bari§gil araglarla elde etmesini Marks
gergekten de miimkiin goriiyordu ve bu, Amerika'da oldugu gibi, In-
giltere'de de muhtemeldi. Entemasyonal'in 1872 Hague Kongre-
si'nden sonra, Amsterdam'da bir agik toplantida konu§urken, ba§ka
§eylerin yamrisa, §unlan da soylemi§ti:
i§gi, emegin yeni orgutlenmesini kurmak iizere, bir giin
politik erke sahip olacaktir. Eger, boyle §eyleri gozardi
eden ve kiigumseyen eski Hiristiyanlara benzemek ve
'bu diinyamn saltanati'm reddetmek istemiyorsa, kurum-
lan zorla ayakta tutan eski politik bigimleri altiist etmek
durumundadir.
Ne var ki, bu erege ula§ma yollannin her yerde aym ol-
masi gerektigini hig ileri siirmii§ degiliz.
<^e§itli iilkelerin kurumlari, tarzlan ve geleneklerinin
dikkate ahnmasi gerektigini biliyoruz ve i§gilerin kendi
amaglarina ban§gil araglarla ula§abilecekleri, Amerika,
ingiltere ve belki de, eger sizin sisteminizi daha iyi tani-
mi§ olsaydim, ekleyebilirdim ki, Hollanda gibi iilkeler
bulundugunu yadsimiyoruz. Ama bu tiim iilkeler igin
gegerli degildir.
Marks'm beklentisinin yerine gelip gelmeyecegini bekleyip gor-
mek gerekiyor.
Ku§kusuz, yukarda anilan devletlerde, miilk sahibi siniflarin, pro-
letaryaya kar§i zor kullanmaya artan bir egilim duyan kesimleri var-
dir. Ama, proietaryanin artan guciinu dikkate alan ve onun ruh duru-
munu odunlerle denetlemek isteyen ba§ka kesimler de vardir. Sava§,
siirdugu surece, her yerde halk kitlelerinin politik ozgurlugii uzerinde
bir kisintiyi temsil etmekle birlikte, yine de Ingiliz proletaryasmin, oy
hakkinm onemli olgiide geni§letilmesini kazanmasina olanak verdi.
Qe§itli devletlerde demokrasinin proietaryanin erki alma yolunu nasil
etkileyecegi ve ne Olgiide, her iki tarafin da, ban§gil yOntemler lehine
§iddet yOntemlerinden kaginabilecegi anlamina geldigini bugunden
Ongormenin bir yolu yoktur. ama, bu siiregte demokrasinin onemini
yitirmesi de soz konusu degildir. Bir yanda, halkin haklannin yiizyil-
larca olmasa bile, onyillardir siki sikiya oturmu§ oldugu, bu haklann
devrim yoluyla ele gegirilmi§, korunmu§ ya da geli§tirilmi§ oldugu ve
sonug olarak, yonetici smiflarin bunlara saygi duymayi 6grenmi§ bu-
lundugu demokratik bir cumhuriyette ve ote yanda da, en giiglii arag-
lan kullanarak askeri bir despotizmin §imdiye dek halk iizerinde smir-
siz bir denetim uyguladigi ve bu yiizden, onlari denetim altinda
tutmaya ali§km oldugu bir toplulukta, gegi§ bigimleri kesinlikle 50k
farkli olacaktir.
Ama, demokrasinin bir proleter rejime gegi§ tarzi iizerindeki bu et-
kisi bizim igin, onun sosyalizm-Oncesi donemdeki onemini tiiketmez.
Bizim igin, onun bu donemdeki en Onemli i§levi, proletaryanin olgun-
la§masi iizerindeki etkisidir..
3. Demokrasi ve Proletaryanin Olgunla§masi
Sosyalizm, kendisini miimkiin ve sorunlu kilan ozgiil tarihsel ko-
§ullar gerektirir. Bu, ku§kusuz, genelde kabul edilmi§tir. Ancak, sos­
yalizm igin olgunla§mi§ bir iilkede modem bir sosyalizmin §ekillen-
mesi igin hangi ko§ullarin yerine getirilmesi gerektigi sorusu
uzerinde, aramizda bir gorii§ birligi kesin olarak yoktur. Boylesine
onemli bir soruda birlik bulunmamasi bir felaket degildir -gergekte,
bu sorunla §imdi ilgilenmek durumunda kalmamiz sevinilecek bir ko-
nudur. (^unkii, bu gereksinim, gogumuz agisindan sosyalizmin artik,
sava§in ba§langicinda birkag yeni donu§umun bizleri inandirdigi gibi,
birkag yiizyilda gergekle§mesini bekledigimiz bir§ey olmamasindan
kaynaklanmaktadir. Artik, sosyalizm pratik bir soru olarak bugunun
yerini almi§tir.
Oyleyse, sosyalizme gegi§in onko§ullan nelerdir? Her bilingli in-
san eylemi bir istenci onvarsayar. Sosyalizm istenci, onu getirmenin
ilk ko§uludur. Bu isteng buyuk olgekli sanayiin varligi tarafinda olu§-
turulmu§tur. Toplumda kuguk sanayiin egemen oldugu yerde, niifusun
gogunlugu kuguk sanayi sahiplerinden olu§ur. Higbir §eye sahip olma-
yanlann sayisi azdir ve mulksuz insanin Ozlemi de kugiik bir i§letme
sahibi olmaktu-. Belli ko§ullarda bu ozlem devrimci bir bigim alabilir,
ama bu ko§ullarda devrim sosyalist bir devrim olmaz, giinkii var olan
zenginligi, herkesi bireysel bir miilk-sahibi yapacak tarzda yeniden
dagitmayi ustlenmi§tir basitce. Kiigiik sanayi her zaman, bireysel i§gi-
ler hesabina, iiretim araglarimn Ozel mulkiyetini koruma ya da kazan-
ma istegi iiretir; kolektif sahiplik, yani sosyalizm istenci degil.
Biiyiik olgekli sanayiin zaten oldukga geli§mi§ ve kugiik sanayi
uzerindeki egcmenliginin tarti§ma goturmez oldugu buyiik Olgekli sa-
nayiin dagitilmasmin geriletici, gergekteyse olanaksiz bir adim olaca-
gi, biiyiik olgekli sanayideki i§gilerin iiretim araglarimn sahipligini an­
cak kolektif bir bigimde ozleyebilecegi ve var olan kiigttk sanayiler,
artik kendi sahipleri bile bunlardan geginemeyecek kadar kotule^tikle-
ri zaman, kitlelere, Once bu isteng a§ilanmi§ olur. Sosyalizm istenci bu
ko§ullarda buyumeye ba§lar.
Ama aym zamanda, sosyalizmin olu§masi igin maddesel olanak
saglayan da, buyiik olgekli sanayidir. Ulkedeki ayn i§letmelerin sayisi
ve onlann birbirlerine bagimli olma Olgiileri bUyiidukgc bunlari kolek­
tif bigimde Orgutlemek daha zorla§ir. I§lerin sayisi du§tukge ve onlar
arasindaki ili§kiler daha siki ve birle§ik duruma geldikge, bu zorluk
azalik. Sonul olarak, sosyalizmin hammaddelerini temsil ettikleri sOy-
lencbilecek olan istence ve maddesel ko§ullara ek olarak, ba§ka bir§ey
daha gerekir: onu gergekten ortaya gikaracak giig. Sosyalizmi isteyen-
ler gliglu -onu istemeyenlerden daha giiglu- olmalidir.
Bu etkeni de, buyiik Olgekli sanayiin geli§imi uretmi§tir. Bu, sos-
yalizmde bir gikari olan proleterlerin sayisinda bir aru§ ve kapitalistle-
rin sayisinda ise bir azali§, yani, proleterlerin sayisina gOre bir azali§
anlamma gelir. Proleter olmayan ara katmanlara -kugiik giftgiler ve
kiigiik burjuvazi- gOre, kapitalistlerin sayisi bir zaman igin artabilir.
Ama, devlet iginde en hizli artan sinif proletaryadir.
Butiin bu etkenler dogrudan ekonomik geli§meden ortaya gikar.
insan i§birligi olmaksizin, kendiliginden dogmazlar; proietaryanin
miidahalesi olmaksizin, yalnizca, kendi buyiik Olgekli sanayilerinin
biiyumesinde gikari olan kapitalistlerin etkinlikleriyle ortaya gikarlar.
Ba§langigta, bu geli§me endiistriyeldir ve kentlerle simrlidir. Bu-
nun tarimda yalnizca uzak bir yankisi vardir. Sosyalizm kendi durtiile-
rini tarimdan degil, sanayiden ve kentlerden alir. Ama, onun olu§masi
igin -yukarda anilan iig etkene ek olarak- dOrduncii bir etken daha ge­
rekir: Yalnizca, proietaryanin sosyalizmde bir gikari olmasi, yalnizca,
gerekli maddesel ko§ullan elinde bulundurmasi ve sosyalizmi olu§tur-
mak igin zorunlu giice sahip bulunmasi degil; aynca onu ayakta tuta-
bilecek ve uygun dogrultularda geli§tirebilecek yetiye de sahip olmasi
gerekir. Ancak o zaman, siirekli bir iiretim tarzi olarak sosyalizm ger-
gekle§ebilir.
Eger sosyalizm bir olanak durumundaysa, proietaryanin olgunlugu
uygun bir endustriyel geli§im a§amasimn sagladigi maddesel ko§ulla-
nn olgunluguyla bir arada bulunmalidir. Ne var ki, bu etken otomatik
bir §ekilde, proietaryanin bir miidahalesi olmaksizin, endustriyel ge-
li§m« ve Capitalist kar gudiisuyle uretilmeyecektir. Bu, sermayeye
muhalefet yoluyla, etkin bir §ekilde elde edilmelidir.
Kiigiik sanayi baskin durumda kaldikga, iki ayn kategoride, miilk-
siiz insan vardir. Qiraklardan ve kOyliilerin ogullarindan olu§an birinci
kalegori igin, miilkiyetten yoksun olu§ yalmzca gegici bir ko§uldur.
Onlar bir giin miilkiyet sahibi olmayi umarlar ve bu yiizden, Ozel miil-
kiyet onlann gikarina uygundur. Geri kalani ise; egitimden, bilingten
ve birlikten yoksun olduklan igin, topluma fazlalik olan -gergekten bir
yuk bir asalaklar sinifindan, lumpen proletaryadan olu§an miilksiizler-
dir.
Onlar ku§kusuz ellerinden geldiginde, miilk sahiplerini miilksiiz-
le§tirmeye hazirdirlar; ama yeni bir tip ekonomi kurma konusunda ne
bir istence ne de bir yetenege sahiptirler.
Kapitalizmin erken a§amalannda sayilan garpici bir §ekilde artan
bu miilksiiz yiginlardan kapitalist iiretim tarzi yararlamr. Kapitalizm
onlan yararsiz, hatta tehlikeli asalaklar olmaktan, iiretimin ve dolayi-
siyla toplumun vazgegilmez ekonomik temeli durumuna dOnii§tiiriir.
Bu siiregte, onlann hem sayisi, hem de giicii artar, ama onlar yine de
cahil, kaba ve yeteneksiz kalirlar. Kapitalizm biitiin i§gi sinifim bu dii-
zeye inmeye bile zorlar. Fazla mesai, i§in monoton ve ruhsuz karakte-
ri, kadin ve gocuk emegi -kapitalizm bu araglarla, gali§an siniflan eski
lumpen proletaryanin duzeyinin alUna indirmeyi sik sik ba^anr. O za­
man, proletaryanin yoksulla§tinlmasi, tehlikeli bir Olgiide hiz kazamr.
Bu yoksulla§ma, kitlelerin artan yoksunluguna bir son verme gaba-
si olarak, sosyalizm yOniindeki ilk diirtiiyii dogurur. Bununla birlikte,
bu yoksunlugun proletaryayi kendisini daha da kurtaramaz duruma
getirdigi de gorulmektedir. Burjuva merhamet, proletaryanin, sosya­
lizm yoluyla selamete ermesini getirecekti.
Bu merhametten higbir §ey beklenmemesi gerektigi hizli bir §ekil-
de ortaya gikti. Ancak, sosyalizmde bir gikan olanlardan, yani prole-
terlerden sosyalizmi pratige sokacak yeterli bir giig beklenebilirdi.
Ama onlar umutsuzluga dii§mii§ durumda degil miydi? Hayir, hepsi
degil. Yoksunluga kar§i garpi§mak igin zorunlu giicii ve cesareti koru-
yan bir katman hala vardi. Bu kugiik grup, utopyacilann ba§aramadi-
gini ba§aracak, devlet erkini ele gegirecek ve bir darbeyle, proletarya-
ya sosyalizmi getirecekti. Blanqui ve Weitling'in anlayi§i buydu.
Orgiitlenmek ve kendilerini yOnetmek agisindan gok cahil ve du§iik
durumda olan proleterler de, bir bakima Cizvitlerin Paraguay'da kizil-
derilileri Orgiitleyip, yOnettikleri gibi, kendi segkinlerinden olu§an bir
hiikiimet tarafindan, yukardan Orgutlenecek ve yOnetileceklerdi. (...)

(...) BlR KlTLE sava§imi olarak proleter simf sava§imi demokrasiyi


onvarsayar. Zorunlu ’ko§ulsuz've ’saf demokrasi'yi degilse bile, en
azindan, kitleleri Orgiitlemek ve onlari duzenli bilgilendirmek igin ge-
reken Olgiide demokrasiyi. Bu ise gizli yontemlerle asla yeterince ya-
pilamaz. Bireysel tarzlar tikir tikir i§leyen bir giindelik basinin yerine
gegemez. Kitleler gizli §ekilde Orgiitlenemez ve her§eyden Once, gizli
bir Orgiit demokratik olamaz. BOyle bir Orgut §a§mazlikla, bir bireyin
ya da bir Onderler rubunun diktatoryasma yol agar. Siradan iiyeler yii-
riitme organlannm i§levine indirgenir. Bu tur bir durum, eger tam bir
demokrasi yoksunlugu varsa, ezilmi§ katmanlar igin zorunlu duruma
gelebilir; ama, bu kitlelerin Oz hiikumeti degil, daha gok, Onderlerin
mesihgi komplekslerinin ve diktatoryal ali§kanliklannm uriinii olacak-
ur. (...)
4. Demokrasinin Iglevselligi
MODERN BIR devlet kati §ekilde merkezile§mi§ bir organizmadir;
modem toplumdaki en biiyiik giicii temsil eden ve herbir bireyin yaz-
gisim zorla etkileyen -sava§ zamaninda apagik olan bir olgudur bu-
bir organizmadir. O zamanlarda, herkes kendi ya§ammm ne Olgttde
devlet politikalannca belirlendigini anlar.
Bugiinun bireyi igin, devletin rolti eskiden aile biriminin ve yerel
toplulugun yerine getirdigi roldur. Ama, bu topluluklar demokratik
dogrultularda Orgutlenmi§ oldugu halde, modem devlet erki, tersine,
biirokrasisi ve ordusuyla, niifus iizerinde egemenlik kurar ve Oylesi
bir hakimiyet elde eder ki, bir zaman igin, toplumsal ve ekonomik ba­
kimdan egemen olan smiflann iistiinde bir iistiinliik kazanir ve mutlak
bir hukumet durumuna gelir.
Ama higbir yerde, bu durum gok uzun siirmez. Sanayi kapitalizmi-
nin artan hizinin, ekonomik ve toplumsal ko§ullarda en devrimci iire-
tim araglarimn neden oldugu suregen degi§imin ve i§ ya§aminin hizli
temposunun hizla karar almayi gerektirdigi bir zamanda, biirokrasinin
mutlak yOnetimi katiliga ve Omiir tiiketici formaliteler batagma yol
agar.
BOylelikle, biirokrasinin mutlak yOnetimi keyfi ve yoz iglemlere
yol agar. Ve her iireticinin sayisiz ba§ka iireticilere bagimli oldugu,
kapitalizm gibi bir toplumsal iiretim sistemi ise, eger bir perspektifi
olacaksa, toplumsal ili§kilerin guvenli ve yasal bir temelde i§lev gOr-
mesini gerektirir.
BOylece, mutlak devlet iiretim ko§ullariyla giderek daha fazla ga-
ti§ma igine girer ve onlar iizerinde bir kOstek durumuna gelir. Devlet
erk organlarmi kamu ele§tirisine agmak, devlet Orgiitlerinin yanisira,
Ozgiir yUrtta§ Orgiitleri kurmak, belediyeler ve eyaletler diizeyinde Oz-
yOnetim getirmek, yasama guciinu biirokratik aygittan uzakla§tirmak
ve onu merkezi bir meclisin halkm ozgiirce scgtigi bir parlamentonun
denetimine tabi kilmak, giderek daha ivedi duruma gelir.
Hukumetin denetlenmesi bir parlamentonun en onemli gorevidir
ve bununla baglantili olarak, onu ikame edebilecek ba§ka bir kurum
yoktur.
Yasalann bir uzmanlar komitesince tasarlamp, sonradan onay igin
butiin halka sunulabilmesi gibi bir yOntemle yasama giicuniin barokra-
siden alinabilmesi, pratikte nadiren miimkiin olmakla birlikte, du§iinu-
lebilir bir §eydir. Ama, halkin dogrudan yasama i§levi gormesinin en
ate§li savunuculari bile hukumetin halk tarafindan dogrudan denetlen-
mesinden soz etmezler. Devletin merkezi yiiriitme organinm etkinlik-
leri, orgiitsiiz ve §ekilsiz bir halk kitlesi tarafindan degil, ancak bir
ba§ka merkezi orgiit tarafindan denetlenebilir.
Devletin mutlak erkinin ustesinden gelmeye yonelik bu gabalar
modem bir devletteki, bu erke katilanlar di§inda, yani biirokratlar, su-
baylar, saray soylulari, kilise gorevlileri ve devlete karli i§ler geviren
biiyuk bankerler di§inda, turn smiflarin karakteristigidir. Kir soylulan-
ni, kiigiik ruhbanlan ve sanayi kapitalistlerini kapsayan oteki simflann
birle§ik baskisi kar§isinda, bu mutlak rejimin zayiflamasi muhakkak-
tir. Az ya da 50k basin ozgiirlugu, toplanma ve orgutlenme ozgiirlugii
ve bir parlamento tanimak zorunda kahr. Bu siireg tiim Awupa devlet-
lerinde ba§ariyla yurutiilmii§tur.
Ne var ki, bu siiregte, herbir sinif devlete, kendi tikel gikarlanna
uygun bir bi^im vermek ister. Parlamento olu§umu sava§iminda, yani
oy hakki sava§immda bu ama? tikel bir §ekilde apagiktir.
Alt smiflarin, 'halk'in belgisi genel oy hakkiydi. Oy hakkinda yal-
mzca iicretlilerin degil, kugiik giftgilerin ve kiiguk burjuvazinin de bir
gikan vardi. Her yerde ve turn ko§ullarda, niifusun biiyiik gogunlugu-
nu bu siniflar olu§turur. Proleterlerin sayisal iistiinliige sahip olup ol-
mamasi ekonomik geli§me a§amasina baglidir. Ama bu etken gali§an
simflann genel ustunlugunii higbir §ekilde etkilemez. Somuriiciiler
nufusun kugiik bir azinligmdan Otesini asla olu§turmazlar.
Uzun erimde, higbir modem devlet olu§umu, bu kitlelerin akimina
direnemez ve bu yiizden de, bugiiniin toplumunda, genel oy hakkin-
dan ba§ka bir oy verme bigimi sagma bir durum dogurur. Hizli degi-
§im temposuyla kapitalist toplumda, nufusun kati bir §ekilde simflan-
dinlmasi olanaksizdir. Tiim toplumsal ili§kiler degi§meyen bir
aki§kanlik igindedirler. Bu yiizden, statuye g6re oy hakki soz konusu
degildir. Ama iyi bir Orgiitlenmeye sahip olmayan bir sinif §ekilsiz,
aki§kan; kesin bir §ekilde tanimlanmasi olanaksiz bir kitledir. Sinif
yasal degil, ekonomik bir kategoridir ve sinif uyeligi de surekli degi-
§ir. Kiigiik sanayi baskin oldugu surece kendisini bir mulk sahibi gibi
duyumsayacak birgok kol i§gisi, biiyiik Olgekli sanayi baskin duruma
geger gegmez, kendisini bir proleter gibi duyumsayacaktir. Istatistik
bakimindan hala miilk sahibi ve bagimsiz giri§imciler simfi arasinda
sayilsa bile, gergekte bir proleter durumuna gelmi§tir. Sayima dayali
bir oy hakkinm, mulk sahipleri simfmin parlamentoda bir tekel olarak
kalmasina olanak vermesi de miimkUn degildir. Her para devaluasyo-
nu onu gagdi§i kilacaktir. Ve son olarak Ogrenim temeline dayali bir
sayim da, halkin Ogrenim duzeyini yiikseldikgc, gidcrek daha gok an-
lamsizla§iyor.
Boylece, en dcgi§ik etkenler genel oy hakkim her yOniiyle, bugiin-
ku toplumda biricik rasyonel yOntem olarak e§it oy hakkiyla birle§tir-
mekte ve bu konuyu artan bir netlige kavu§turmaktadir. Her§eyden
Once, toplumdaki en alt sinif olarak, konumu bakimindan en etkili si-
lahi kendi sayisal giicii olan proletarya agisindan biricik rasyonel
yOntem budur. O ancak, nufusun en buyuk simfi oldugu ve kapitalist
toplum aruk gali§an siniflarm gogunlugunu kOyluluk ve kiigiik burju-
vazinin olu§turmayacagi bir noktaya dek geli§tigi zaman, kendisini
kurtarabilir.
Ama, yalnizca, oy hakkinm genel ve e§it hakli olmasi degil ayrica
aynm gOzetilmemesi de proietaryanin gikannadir. Omegin, kadmlar
ve erkekler ya da ucretliler ve miilk-sahipleri ayn segmen kategorileri
olu§turmamalidir. BOylesi bir ayn§tirma yalnizca, genel toplumsal du-
rumlari geregi proletaryaya dahil olan, ama olsa olsa §eklen ucretli
olarak listelenmeyen tikel gruplarin ondan aynlmasi tehlikesini dogur-
makla kalmaz; ayirca, proleter bilincin simrlandirilmasi gibi, daha bu­
yuk bir tehlike de dogurur. Proietaryanin biiyiik tarihsel misyonu esa-
sinda toplumun genel gikannin proietaryanin uzun erimli simfsal
gikarlariyla gaki§masindan kaynaklanu" -ama bu sonuncusu, her za­
man, onun tikel anlik gikarlariyla Ozde§ de degildir.
Ba§lica toplumsal ili§ki tarzlan ve genelde toplumun amaglarina
ili§kin anlayi§iyla, proietaryanin smif bilincinin en yiiksek diizeye gi-
kartilmasi onun olgunlugunun bir Ozelligidir. Tek ba§ina bilimsel sos­
yalizm bu anlayi§i yalnizca kuram araciligiyla tam olarak yerine geti-
rebilmekle kalmaz; aynca onun pratigi de, proietaryanin yalmz kendi
tikel gikarlannin geli§tirilmesi amaciyla degil, butun siireci dikkate
alarak polikaya atilmasi ko§uluyla, bu anlayi§i besler ve derinle§tirir.
Saf mesleki gikarlarla smirlanma bilinci de simrlandinr: bu salt sendi-
kalizmin dezavantajlanndan biridir ve sosyal demokrat parti Orgutu-
nun iistiinlugunun yattigi yer de burasidir. Oylamamn kategorilere gO­
re yapildigi bir sisteme gore, aynmsiz bir oy hakkinm iistunliigu de
burada yatmaktadir.
Bu politik haklar ugruna sava§im sirasmda, modem demokrasi or­
taya gikar ve proletarya olgunla§ir. Bununla birlikte, aym zamanda ye­
ni bir etken de ortaya gikar: azinliklann korunmasi, devlete kar§itlik.
Demokrasi gogunlugunun yonetimini anlatir. Ama, bundan daha az
olmamak iizere, azinligin korunmasini da anlatir.
Burokrasinin mutlak yonetimi siireklilik kazanmaya gabalar; her
kar§uligin §iddede bastinlmasi onun yol gosterici ilkesidir. O, hemen
her yerde, ancak kendi erkinin §iddetle bastinlmasi yoluyla devrilebi-
lirdi.
Demokrasi ise farkli §ekilde i§lev gorilr. Agiklandigi gibi, gogun-
lugun yonetimini anlatir. Ne var ki, gogunluklar degi§ir. Demokrasi-
de, higbir rejim kendisini kalici bir §ekilde oturtamaz.
Bir sinifin erke sahip olma ko§ullan da, en azindan, kapitalizm ga-
gi soz konusu oldugu Olgiide, kalici degildir. Ama, partilerin giicii si-
mflann giiciinden gok daha sik bir §ekilde degi§ir ve demokraside, erk
igin gabalayanlar partilerdir.
Burada, gergekligin agik bir §ekildc anla§ilmasi igin soyut kuram-
sal yalmla§tirmalar ku§kusuz vazgegilmez olsa bile, bunlann yine de
yalnizca 'son gOzumlemede' gegerli olduklanni -giinkii, bunlar ile §im-
diki gergeklik arasinda birgok ara etken vardir- unutmamak onemlidir;
zira bu sik sik unutulmaktadir.
Bir sinif yonetebilir, ama hukiimet edemez; giinkii, bir sinif §ekil-
siz bir kitledir ve ancak bir Orgiit hukumet edebilir. Bir demokraside,
hiikiimet eden, politik partilerdir. Ne var ki, her parti ba§langigta bir
sinif gikanni temsil etse bile, bir parti bir simfla e§deger degildir. Ay-
ni sinif gikarlan, farkli taktik i§lemlerle, gok ayn yollardan temsil edi-
lebilir ve bu farkli taktikler temelinde, ozde§ sinif gikarlanmn temsil-
cileri farkli partilere aynlu-lar. Bu yolla birincil olarak karara
baglanan §ey, oteki siniflara ve partilere ili§kin tutum sorusudur. Her-
hangi bir sinifin, devleti tek ba§ina hukumet etmesine olanak verecek
yeterli giicii kendi elinde tutmasi nadir bir durumdur. Eger bir sinif er­
ke gelir ve konumunu, tek ba§ina kendi guciine dayanarak koruya-
mazsa, bir bagla§ik arayacakur. Olasi ge§itli bagla§iklar varsa, o za­
man, yonetici sinifin gikar temsilcileri arasinda birkag gorii§ ve parti
goriilecektir.
Ingiltere'de 18. yuzyilda Whig'ler ve Tory’ler aym temel mulkiyet
gikarlanni temsil ediyorlardi. Ama birinciler kent burjuvazisiyle, sa-
ray ve onun birle§ik giigleri aleyhine birle§crek bu gikarlan geli§tirme-
ye gali§tiklan halde; ikinciler tersine, kendi gikarlanmn en iyi giiven-
cesini monar§inin temsil ettigine inaniyorlardi. Aym §ekilde, bugUn
de Ingiltere'de ve ba§ka yerlerde, tutucular ve liberaller aym kapilalist
gikarlari temsil ediyorlar. Ama kimileri, toprak sahipleriyle bagla§ma-
nin ve zor (icbar) yoluyla gali§an simflann bastirilmasimn, bu gikara
en iyi §ekilde hizmet edecegine inamrlarken; kimileri de, bftyle bir po-
litikanm talihsiz sonuglar dogurabileceginden endive ediyorlar. Onlar,
birincil olarak toprak sahipleri zaranna ufak Odiinlerle, gali§an simfla-
n yati§tirmaya gabaliyorlar. Yukselen similar ile onlarin partileri igin
gegerli olan §ey, ekonomik ve toplumsal bakimdan egemen olan simf-
lar ile onlarin partileri igin de sOz konusudur.
Oyleyse, parti ile sinif zorunlu bir §ekilde gaki§maz. Bir sinif fark­
li partilere ayrilabilir ve bir parti de farkli smiflardan gelen iiyelere sa­
hip olabilir. Yonetici simfin gogunlugu o zamana dek hiikiimet eden
partinin yontemlerinin rakip bir partininkinden daha az elveri§li ve
makul oldugu gftru§iine sahip olabilecegi igin, hiikiimet eden parti de-
gi§se bile, aym sinif erkte kalabilir.
Ve bu yiizden, bir demokraside, partilerin hiikiimeti simflarin yo-
netiminden gok daha sik degi§ir.
Bu ko§ullarda, higbir partinin erkte kalmasi kesin degildir: herbiri-
si, azinlikta kalabilme olasiligi akilda tutmak durumundadir. Ne var
ki, tersine olarak -gergek bir demokrasi olmasi ko§uluyla- devletin do-
gasi da Oyledir ki, higbir parti hep bir azinlik olarak kalmaya mahkum
degildir.
Bir demokraside, bu etkenler azinliklan koruma pratigini dogurur.
Demokrasi ne denli saglam kOk salmi§sa ve onun politik ah§kanliklan
etkileme donemi ne denli buytikse, bu koruma o denli etkili olur ve
herbir partinin erk dizginlerine yapi§ma isteklerine o denli iyi kar§i
koyulabilir. (...)

PROLETARYANIN haklanmn olmadigi yerde, kitle Orgiitleri geli§-


tirmeyi, ya da normal ko§ullarda, kitle sava§imlan vermeyi ba§armak
olasi degildir. Bftyle ko§ullarda, erkteki rejime siirekli kar§ithk igine
atilacak olan, yalnizca, bir yiirekli sava§gilar elitidir. Ama bu elit, her
gun, bUtiin sistemin gokmesine neden olma zorunluluguyla kar§i kar-
§iya kalu- ve gergekte, diizenli olarak onunla garpi§ir. Onlarin akli-
fikri ufak gUndelik politik kaygilarla me§gul olmayip, Ozellikle, en
Onemli sorunlara yonelmi§tir. Bftylece bir bUtiin olarak toplumsal ve
politik durumu ele almayi ogrenmektedir.
Boyle bir durumda, proietaryanin yalnizca kiigiik bir katmani sa-
va§a girmekte, ama ancak en yttce ereklerin uyandirabilecegi co§ku-
dan ve en yiiksek kuramsal ilgilerden esinlenmektedir.
Ancak, gunumuzdeki iiretim tarzinda, giinde yalnizca birkag bo§
saate sahip olan proletarya iizerinde demokrasi biitiiniiyle farkli etkiler
yapiyor. Demokrasi biiyiik miktarda yonetsel gali§mayla yiiklii kitle
orgiitlerine yol agiyor; ge§itli giindelik, sik sik da gok onemsiz sorun-
lari yurtta§in ele almasmi ve gozmesini getiriyor. Proletaryanin ozgiir
zamanmm tiimiinii, giderek daha gok, bu 'ufak aynntilar' aliyor ve o,
giderek daha fazla, anlik ba§anlarla me§gul olur duruma geliyor. Akil
dar bir gember iginde tutuluyor. Kuramsal anlayi§ yoklugu, hatta kura-
mi kiigiikseme; giiglii ilkeler yerine, oportiinizm giderek daha gok ola-
gan duruma geliyor. Marks ve Engels Alman i§gilerinin kuramsal bi-
linci ile Bati Avrupa ve Amerikalilann bilinci arasinda uygun bir
kar§ila§tirma yapabilmi§lerse, bugiin Rus i§gilerinde, Almanlara gore,
kurama yonelik aym ilgi iistiinliigiinii saptayacaklardi.
Oysa, her yerde, demokrasinin uygulanmasi igin sava§an simf-
bilingli proleterler ve onlann temsilcileri vardir ve bunlarm birgogu,
ya§amlarini bu davaya adami§lardir. Onlar, demokrasi olmadan higbir
§eye ula§ilamayacagim biliyorlar. Despotizme kar§i sava§imin canlan-
dirici etkileri bir elitle sinirlidir ve bir butiin olarak kitleyi etkilemez.
Ote yandan, demokrasinin proletarya iizerindeki yozla§tinci etkileri de
abartilmamalidir. Bunlar gogu kez, demokrasinin kendisinden gok,
proletaryanin acisini gektigi ozgiir zaman yoklugunun sonucudur.
Eger ozgurliik zilyedi miskin ve darkafali insanlara dogal bir §ekilde
verilmi§ olsaydi, hig olmamasindan daha §a§irtici olurdu bu. Demok­
rasi i§gununii kisaltmayi ba§ardigi olgiide, proleter de, vazgegilmez
giindelik gorevlerin yanisira, onemli uzun erimli konulara ayirabilecek
daha fazla bo§ zamana sahip olabilecektir.
Ortada olmayan, bu geli§me igin gereken esin degildir. giinkii, de­
mokrasinin erdemleri ne olursa olsun, kendi ba§ina o kapitalist iiretim
tarzindan dogan gati§malan, bu iiretim tarzinin yerini almadigi siirece,
gozecek yetkinlikte degildir. Tersine, kapitalist toplumdaki geli§kiler
biiyiik ve oylesine artan bir gati§maya yol agar ki, proleterler, zihinle-
rini giindelik kaygilannm iistiine gikaracak, giderek daha onemli ko-
nularla kar§i kar§iya gelirler. Demokraside, bu biling yiikselmesi artik
bir elitle simrli degildir ve giindelik gali§masi sirasinda, kendi i§lerini
de yonetmeyi ogrenen biitiin bir halk kitlesinin karakteristigi durumu-
na gelir.
Despotik yonetimden farkli olarak, demokraside proletarya siirekli,
devrimle me§gul olmaz. Yillar, hatta onyillar boyunca, dikkat giinde-
lik konular iizerinde toplanabilir; ama sonunda, her yerde devrimci dii-
§iince ve sava§im igin esin saglayan durumlar dogmasi gerekir.
Boylesi bir durum eyleme yol agtigi zaman, bu eylemin zamansiz
ve bo§ bir saldin olmamasi, kazamlan zaferin yeniden yitirilmeyip,
ba§anyla korunmasi bir demokraside, despotik bir yOnetimde oldu-
gundan 90k daha fazla olasidir. Ve sonugta bu, yeni bir devrimci dra-
min salt sinirsel uyarili§indan gok daha onemlidir.
5. Diktatorya
Sosyalist bir iiretim sisteminin kurulmasi agisindan demokrasi vaz-
gegilmez temeldir. Proletarya, ancak demokrasinin etkisi alunda, sos­
yalizmin gergekle§tirilmesini saglayabilmek igin gereken olgunlugu
kazanir. Son olarak, demokrasi bu olgunlugun en giivcnilir gostergcsi-
ni de olu§turur. Sosyalizm igin hazirlanma ile onun gergekle§tirilmesi
-her ikisi de demokrasiyi gerektiren bu iki geli§me a§amasi- arasinda,
proietaryanin politik erki kazandigi, ama ekonomik anlamda sosyaliz­
mi henuz kurmami§ oldugu bir ba§ka a§ama, bir gegi§ a§amasi vardir.
Bu gegi§ a§amasinda, demokrasinin yalnizca gereksiz degil, gergekte
zararli da oldugu varsayilmi§tir.
Bu baki§ agisi yeni degildir. Bunun Weitling tarafindan ileri siiriil-
dugunii gormii§ bulunuyoruz. Ne var ki, bu Marks'a dayanmaktadir.
Gotha parti programini ele§tirirken, 1875 Mayis'mdaki bir mektubun-
da Marks §oyle yazar:
{Capitalist ile komiinist toplum arasinda, birinden obiiru-
ne devrimci donu§um donemi yatar. Bu donem aym za-
manda, devletin proietaryanin devrimci diktatoryasin-
dan ba§ka bir§ey olamayacagi, politik gegi§ donemidir.
Yazik ki, bu diktatoryayi nasil dii|Undugunu Marks kesin olarak
dile getirmcmi§tir. Sozliik anlaminda alindiginda, bu sozciik demok­
rasinin kaldinlmasini (aufhebung) anlatir. Ku§kusuz, tek bir ki§inin
higbir yasayla sinirlandinlmami§ ba§inabuyruk yonetimini anlatmak
igin de sozliik anlaminda alinabilir. Kalici bir devlet kurumu olarak
degil, gegici bir olaganustu onlem olarak kabul edilmesiyle, despo-
tizmden ayrilmasi gereken bir yonetimi...
Marks'in 'proletarya diktatoryasi', yani tek bir ki§inin degil de, bir
simfin diktatoryasi anlatimini kullanmasi onun, sozliik anlaminda bir
diktatoryayi kastetmedigini agiga kavu§turmaktadir.
Yukarda aktarilan pasajda, Marks bir hiikiimet bigiminden degil,
proietaryanin politik erki ele gegirdigi her yerde zorunlu olarak dog-
masi gereken bir durumdan (state of affairs) soz ediyordu. Onun ak-
lmda bir hukumet bigimini tutmadigi gergegi, onun, Ingiltere ve Ame-
rika'da gegi§in bari§gil ve demokratik yoldan olabilecegine ili§kin
gorii§uyle kesin bir §ekilde dogrulanmi§tir.
Ku§kusuz, demokrasi ban§gil bir gegi§i guvencelemez; ama bu, de-
mokrasi olmakstzin da kesinlikle olasi degildir.
Bununla birlikte, Marks'in proletarya diktatoryasi ustiine goru§leri-
ni ke§fetmek igin, kestirime ba§vurmak butunuyle gereksizdir.
1875'de bu anlatimdan ne anladigini daha tam olarak agiklamadiysa,
bunun nedeni, birkag yil once, 1871'de, On the Civil War in France
ba§likli kitapgiginda bunu zaten yapmi§ olmasidir; orada §unlari yaz-
maktadir:
Komun esas olarak bir i§gi sinifi hukiimetiydi, Uretici si­
nifin sahiplenici sinifa kar§i sava§iminm sonucuydu; so-
nunda, emegin ekonomik kurtulu§unun ortaya giki§imn
politik bigimiydi.
Bu yiizden Paris Komiinii Marks'in kitapgigmin iigiincii baskisina
yazdigi onsozde Engels'in agik bir §ekilde dile getirdigi gibi, 'proletar­
yanin diktatoryasi' idi.
Komun demokrasinin kaldinlmasindan gok, genel oy hakki teme-
linde demokrasinin en geni§ §ekilde uygulanmasiydi. Hukumet erki
genel oy hakkina tabiydi.
Komiin, Paris'in ge§itli mahallelerinden genel oyla segil-
mi§ kent konsullerinden olu§uyordu. (...) Tipki, bireysel
oy hakkinin kendi i§gisini segmekte ba§ka her i§verene
hizmet etmesi, vb. gibi, genel oy hakki da komunlere
segilecek insanlara hizmet edecekti.
Bu kitapgikta Marks ozellikle ayncalikli bir sinifin oy hakkindan
gok, turn halkin genel oy hakkindan tekrar tekrar soz eder. Onun igin,
proletarya diktatoryasi proletaryanin ezici sayisi nedeniyle, gergek bir
demokraside zorunlu §ekilde ortaya gikan bir durumdu.
Bu yiizden, demokrasiye kar§it olarak diktatoryayi destekleyenle-
rin Marks'tan alinti yapmamasi gerekiyor. Ku§kusuz, bunlarin yanli§
oldugunun hala gosterilmemi§ oldugu soylenilerek. Ne var ki, onlar
kendi davalarmi desteklemek igin ba§ka savlar aramalidirlar.
Bu sorunu incelerken, bir durum olarak diktatoryayi bir hukumet
bigimi olarak diktatoryayla kari§tinnamak igin dikkatli olunmalidir.
Saflarimizda bir tarti§ma konusu olan §ey, yalnizca bir hukumet bigi­
mi olarak diktatorya sorunudur. Bir hukumet bigimi olarak diktatorya
muhalefeti, onun oy hakkim, basin ozgiirlugiinu ve demekle§me oz-
gurlugunu kaldirarak, haklanndan yoksun etme anlamina gelir. Sorun;
muzaffer proletaryanin bu onlemleri almaya gerek duyup duymadigi
ve bunlarin, sosyalizm kuruculugunu yalnizca kolayla§tiracagi mi,
gergekten bunun igin vazgegilmez mi oldugu sorunudur.
Ilk durumda, bir hukumet bigimi olarak diktatoryadan soz ederken,
bunun bir sinifin diktatoryasini kapsayamayacagini, giinkii, zaten gor-
mii§ oldugumuz gibi, bir sinifm yalnizca yonetebilecegini, ama hiikii-
met edemeyecegini belirtmek gerekir. Diktatoryayla yalnizca bir yo-
netim ko§ulunu degil de, ozgiil bir hiikiimet bigimini anlatmak
isteniyorsa, o zaman, ya tek bir ki§inin ya bir orgutun ya da bir prole­
ter partinin diktatoryasindan soz etmek gerekir -proietaryanin dikta-
toryasmdan degil. Proletarya farkli partilere boliinmu§ oldugunda, bu
sorun hemen karma§ik bir durum alir. O zaman, bu partilerden birinin
diktatoryasi artik hig de proietaryanin diktatoryasi degil, ama proietar­
yanin bir kisminin bir ba§ka kismi uzerindeki diktatoryasidir. Eger
sosyalist partiler proleter olmayan katmanlar kar§isindaki iligkileri ko-
nusunda bolunmu§lerse, eger, omegin bir parti kent proleterleri ile
koyliiler arasindaki bir bagla§mayla erke gelecekse, durum daha da
karma§ik bir hal alir. Bu durumda, proletarya diktatoryasi yalnizca
proleterlerin proleterler uzerindeki bir diktatoryasi degil, ama prole­
terlerin ve koylulerin proleterler uzerindeki bir diktatoryasi durumuna
gelir. Bu ko§ullarda, proletarya diktatoryasi gok tuhaf bigimler alir.
Proletarya yonetiminin demokra$iyle bagda§maz bir bigimi, zorun­
lu olarak alacagi ve almasi gerektigi du§uncesinin nedenleri nelerdir?
Proletarya diktatoryasi konusunda Marks'i aktaran bir kimse,
Marks'in, ancak ozel ko§ullarda dogabilecek bir durumla degil, her or-
tamda yer almasi gereken bir durumla ilgilendigini unutmamalidir.
§imdi, bir kural olarak proietaryanin ancak niifusun gogunlugunu
temsil ettigi, ya da en azindan, onun destegini aldigi zaman erke gele-
cegi varsayilabilir. Ekonomik vazgegilmezliginin pe§isira, proietarya­
nin politik sava§imlardaki silahi onun sayisimn muazzam kitleselligi-
dir. Yonetici siniflann kaynaklarina kar§i, ancak, ardinda yiginlann,
yani nufusun gogunlugunun bulundugu yerde, ba§ari beklenebilir.
Marks ve Engels'in ikisi de bu gorii§tedir ve bu nedenle, Komiinist
Manifesto'da §unu agiklami§lardir:
Tiim onceki hareketler azinliklann ya da azinliklar ya-
ranna olan hareketlerdi. Proletarya hareketi ise muaz­
zam gogunlugun, muazzam gogunluk yararina olan ba-
gimsiz hareketidir.
Bu, Paris Komunii igin de gegerliydi. Yeni devrimci rejimin ilk i§i
segmenlere gagn yapmak oldu. En geni§ ozgurliik ko§ullannda oyla-
ma yapildi ve Paris'in hemen tiim semtlerinde, biiyiik gogunluklar Ko-
miin lehile oy verdiler. Muhalefetten 21 adaya kar§i 65 devrimci segil-
di; muhalefetten segilenlerin 15'i agikca gerici ve altisi da Gambetta
fraksiyonunun radikal cumhuriyetgileriydi. Bu 65 devrimci Fransiz
sosyalizminin var olan tiim egilimlerini temsil ediyorlardi. Birbirleri-
ne kar§i ne denli sava§mi§ olurlarsa olsunlar, higbir grup obilrleri iize-
rinde bir diktatorya uygulamiyordu.
Bir hukumet kideler iginde Oylesine giiglu §ekilde kok salmi§tir ki,
demokratik haklara el uzatmasina en ufak bir neden yoktur. Demokra­
siyi ezmek igin zor kullanildigi durumlarda, o da her zaman, zor kul-
lanmaktan kaginamayacaktir. Zor ancak zorla kar§ilanabilir.
Ne var ki, kitlelerin ardinda oldugunu bilen bir hukumet, yalmz,
demokrasiyi korumak igin zor kullanacaktir, onu ezmek igin degil. Bir
hukumetin en saglam temeli ve muazzam moral otoritenin giiglii bir
kaynagi olan genel oy hakkindan vazgegmek butiiniiyle intihar demek
olacaktir.
Oyleyse, demokrasinin diktatoryayla askiya alinmasi (aufhebung)
ancak, bir proleter partisine, nufusun gogunlugu onu desteklemese, ya
da, gergekte, ona kesinlikle kar§i bile olsa, elveri§li ko§ullarin olagan-
di§i bir birle§iminin erki ele gegirme olanagi verdigi, olaganustii du­
rumlarda du§iiniilebilir.
Halkin onyillardir politika iginde egitildigi ve politik parti dii§iin-
cesinin iyi oturmu§ bulundugu yerlerde, boylesine rastlantisal bir za-
fer pek olasi degildir. Kesinlikle boylesi bir durum, ancak, gok geri
ko§ularin bir gOstergesidir. Erkin ele gegirilmesinden sonra, segmen-
ler sosyalist hiikumete kar§i oy verirse ne olacaktir? O, o giine dek
tiim hiikumetlerden talep etmi§ oldugu §eyi, yani, halkin istenci oniin-
de egilmeyi ve erk sava§imim demokratik bir temelde gotiirmeyi mi
tercih edecektir; yoksa, erkte kalmak igin demokrasiyi ezmeyi mi?
Bir diktatorya halkin gogunlugunun istencine kar§i nasil erkte ka-
labilir?
Akla iki olasilik gelmektedir: Cizvitcilik ve bonapartizm.
Paraguay'daki cizvit devletine yukarda deginmi§tik. Orada, cizvit-
ler kendi diktatoryalanm, Orgiitlemi§ olduklan ve kendileri olmadan
butiiniiyle garesiz kalan yerliler iizerindeki muazzam du§iinsel iistiin-
liikleriyle ayakta tuttular.
Sosyalist bir partinin bir Avrupa devletinde boylesi bir ustunluk
kazanmasi olasi midir? Hayir, biitiiniiyle olanaksizdir. Sinif sava^imi
sirasinda proletarya kendi dii§iinsel diizcyini Obiir i§gilerin, kugiik bur-
juvazinin ve kiigiik giftgilerinkinden daha yiiksek olana dek, pekala
yiikseltebilir. Ama bu sonunculann kendi politik gikar ve anlayi§lanni
da aym zamanda artiramadiklan bir durumda degil. Bu farkli smiflar
arasindaki agiklik asla a§ilamaz bir duruma gelmez.
Kol i§gilerinin ge§itli siniflan arasinda, bir entelektiieller katmani
geli§ir. Sayisi artar ve”iiretim siireci agisindan, giderek daha vazgegil-
mez olur. Bu entelektiiellerin gali§masi bilgiye ula§ilmasmi ve zeka-
nin kullanilip, geli§tirilmesini getirir.
Bu katman proletarya ile kapitalist sinif arasinda bulunur. Dogru-
dan kapitalizmle ilgili degildir. Yine de, proletaryaya giiven duymaz;
giinkii onu, yazgisim ele almak bakimindan fazla ham bulur. Aydinla-
nn, proletarya igin Ozgiirliigii en ate§li bigimde savunan iiyeleri, ome-
gin iitopik sosyalistler bile, sinif sava§imimn erken a§amalannda i§gi
hareketinin ele§tiricisi oldular. Ancak, proletarya kendi sava§immda
artan bir olgunluk gOsterdigi zaman, bu tutum degi§ir. Sosyalist hare-
keti destekleyen entelektuelleri esinlendiren proletaryaya bu giiven
Almanya'da liberal ve merkezi partilerin ve hatta hiikiimetlerin, 4
Agustos 1914'den bu yana, hukiimete katilan sosyalistlere bagladiklari
umutla kari§tirilmamalidir. Birinci tiir giiven, proietaryanin kendisini
Ozgiir kilacak giig ve yeti kazanmi? oldugu inancindan kaynaklanir.
Ikinci tiir giiven ise, sOz konusu sosyalistlerin artik proietaryanin oz-
gurluk sava§ini ciddiye almadiklari inanciyla birlikte gelir.
Sosyalist bir iiretim sistemi entelektuellerin yardimi olmadan, ya
da, onlarm isteklerine kar§it olarak kurulamaz. Eger niifusun gogun-
lugu bir proleter partiye guven duymuyorsa ya da onu ele§tiriyorsa, o
zaman, aym §ey entelektuellerin gogunlugu igin de fazlasiyla gegerli
olur. Bu ko§ullarda, muzaffer bir proleter parti niifusun geri kalani
karasinda dii§iinsel bir iistiinlukten butiiniiyle yoksun olacaktir. Ayn-
ca, boyle bir parti toplumsal konularda daha iyi bir kuramsal konumda
olabilse dahi, bu bakimdan, kar§itlarina gore daha geride kalacaktir.
Paraguay igin elveri§li olan §ey Avrupa igin elveri§li degildir. Bu-
rada, 18 Brumaire 1799'da I. Napolyon'un ve 2 Aralik 1852'de onun
yegeni III. Napolyon'un girdigi yolun goz onune alinmasi kaliyor. Bu
yol, orgiitlenmemi? halk kitlesine iistiin olan merkezi bir orgiitlenme
yoluyla ve askeri giigten ileri gelen bir ustunliikle, hiikumet eunekten
ibarettir. Bu sonuncu etken, hiikiimet kuvvetlerine ancak, ya silahsiz
olan ya da silahli sava§imdan yorulmu§ bulunan kitlelerin kar§i gik-
masi gergegine dayanmaktadir.
Sosyalist bir iiretim tarzi bu temelde kurulabilir mi? Bu iiretim tar-
zi uretimin toplum tarafindan orgutlenmesini gerektirir. Biitiin halk
kitlcsinin ekonomik ozyonetimini gerektirir. Uretimin biirokrasi tara­
findan, ya da, halkin tek bir kesiminin diktatoryasi tarafindan devletge
orgiitlenmesi sosyalizmi olu§turmaz. Sosyalizm geni§ halk kitlelerinin
hem ekonomik, hem de politik, sayisiz ozgiir orgutun orgutsel disipli-
nini gerektirir. Tam orgiitlenme Ozgiirlugii gerektirir. Emegin sosya­
list Orgiitlenmesi askeri ki§la modeli iizerinde kurulamaz.
Halka en geni§ Orgiitlenme Ozgurliigu saglayan bir azinhk diktator­
yasi, bOyle davranarak, kendi giicunu ortadan kaldiracaktir. Bu Ozgiir-
liigii budayarak kendi konumunu korumaya gali§irsa o zaman, sosya­
lizmin geli§mesi, te§vik edilmek bir yana, engellenmi§ olacaktir.
Bir azmlik diktatoryasi her zaman, en guglii destegini sadik bir or-
duda bulur. Ne var ki, gogunluk desteginin yerine silahlarin giicunii
koymasi Olgiisiinde, tiim muhalefeti de, kendisini reddeden segmenle-
re ba§vurmak yerine, silahlara ba§vurarak 9are aramaya iter. Bu ko§ul-
larda ig sava§ politik ve toplumsal uzla§mazliklari gozme yontemi du-
rumuna gelir. Tam bir politik ve toplumsal ilgisizlik ya da karamsarlik
yoklugu veri iken, bir azinlik diktatoryasmi her zaman, kolayca daha
biiyiik yiginlann uzun bir silahli ayaklanmasma donii§ebilecek, daimi
bir gerilla sava§i ya da kanli darbeler tehdit edecektir. Bu tehditlerin
siiriip gitmesi diktatoryanin turn askersel giicunii oziimser. Ustelik,
diktatorya kendisini ig sava§tan kurtaramaz ve siirekli ala§agi edilme
tehlikesi iginde ya§ar.
Sosyalist bir toplumu kurmaya, bir ig sava^tan daha biiyuk bir en-
gel yoktur. Guniimiizde, yaygm cografi i§bolumiiyle, biiyuk sanayi i§-
letmeleri ileti§im ozgiirliigune, sozle§melerin gignenmezligine olduk-
lari olgiide, agir bir bigimde bagimlidirlar. Kabul edilecegi iizere, bir
di§ sava§, dii§man istila etmese bile, sosyalizm kuruculuguna gok bii-
yuk bir mudahaleye neden olacaktir. §imdiki Rus Devrimi’nde, her
fraksiyondan Rus sosyalistleri, hakli olarak, toplumsal yeniden kuru-
culuk igin bari§in zorunlugunu vurgulamaktadirlar. Oysa bir ig sava§,
toplumsal ekonominin bir di§ sava§tan gok daha geni§ olgiide yikimi
demektir; gunkii bu zorunlu olarak, ulkenin iginde yer alip aym bir
dii§man istilasimn yaptigi §ekilde onu felg ve harap edecek, sonug ola­
rak da, daha yikici olacaktir.
Ulkeler arasindaki sava§larda, kural olarak, erkin bir ya da ba§ka
bir hukumet tarafindan kazanilmasi ya da yitirilmesi soz konusudur;
her ikisinin de bizzat varligi degil. Sava§tan sonra, sava§an hukumet-
ler ve halklar, her zaman dostga olmasa da ban 5 iginde ya§amaya ba-
karlar.
Bir sivil sava§in taraflan ise, birbirlerine kar§i butiiniiyle farkli
ili§kiler igindedirler. Birbirlerinden birkag odiin koparmak ve sonra da
bari§ iginde ya§amak igin sava§a gitmezler. Ustelik, bir ig sava§ de­
mokratik bir sava§imla aym §ey de degildir. Bu sonuncusunda, azm-
liklar korunur ve azinlikta kalan ve hiikumetten gekilmek durumunda
olan bir partinin politik etkinliklerinden vazgegmesi ya da bunlan ki-
sitlamasi hig de gerekli degildir; kendisini azinlikta bulan bir parti her
zaman, gogunluk olmak ve boylece, hiikiimet denetimini kazanmak
yoniinde gali§ma hakkim korur.
!g sava§ta ise, her bir parti kendi varligi igin sava§ir ve yitiren tarn
bir yok olu§la kar§ila§ir. Bu gergegin bilinmesi ig sava§larin amansiz
dogasini ortaya koyar. Tikel olarak, yalnizca silah zoruyla gOrevde
bulunan bir azmlik, bastirmayi ba§ardigi bir ba§kaldinyla tehdit edil-
diginde, kar§itlanni en kanli §ekilde ezmek, onlan denetimsiz bir kiyi-
cilikla katletmek egilimindedir. Paris'te hem 1848 Haziran'i, hem de
kanli 1871 Mayis Haftasi bunu amansiz bir agiklikla gOsterdi.
Kronik bir ig sava§ durumu, ya da, bir diktatorya ko§ullannda bu-
nun altematifi olan, kitlelerin tarn ilgisizlik ve karamsarligi sosyalist
bir iiretim sisteminin yapilandinlmasmi butiiniiyle olanaksiz kilar.
Ama hani, zorunlu bir §ekilde ya ig sava§a ya da ilgisizlige yol agan
bir azinlik diktatoryasi kapitalizmden sosyalizme gegi§i gergekle§tire-
cek ba§lica arag olacaku!
Birgok ki§i ig sava§i toplumsal devrimle kan§tirir; birincisinin
ikincisinin bir bigimi oldugunu sanir ve bir ig sava§in kaginilmaz §id-
detini, bOyle bir §iddet olmaksizin bir devrimin miimkiin olamayacagi
bazi iizerinde gerekgelendirmeye hazirlanir. Her devrimde durum hep
boyle olmu§tur ve hep boyle olacaktir der.
Ne var ki, biz sosyal demokradar, gegmi§te olan §eylerin gelecekte
de hep olmasi gerektigi g5rii§unde kesinlikle degiliz. Kendi devrim
du§uncelerimizi, Onceki burjuva devrimlerin Omeklerinden §ekillen-
dirdik. Ama proletarya devrimi butiiniiyle farkli ko§ullar altinda ba§a-
nlacaktir.
Burjuva devrimler halktan yalitlanmi§ bir orduya dayanan bir des-
potun turn Ozgiir halk hareketlerinini ezdigi devletlerde; basin Ozgiir-
lugiinun, toplanma Ozgurlugiinun, demekle§me ozgiirliiguniin ve ge­
nel oy hakkinm olmadigi, halkin gergekte temsil edilmesinin s5z
konusu olmadigi ulkelerde yer aldi. Boylesi durumlarda, hiikiimete
kar§i sava§im kaginilmazlikla, bir ig sava§ bigimini aldi. Modem pro­
letarya, en azindan BaU Avrupa'da, 'saf demokrasi olmasa bile, belli
Olgiide demokrasinin onyillardir derin kokler salmi§ oldugu ve ordu-
nun, halktan, kullanilacsdc Olgiide artik yalitlanmi; olmadigi ulkelerde
erke gelecektir. Proietaryanin, halkin gogunlugunu temsil ettigi yerde
politik erki nasil kazanacagim gOrmek kaliyor. Bizim agimizdan, Bati
Avrupa'da biiyiik Fransiz Devrim i'nin yolunun yinelecegini varsay-
mak hig de gerekmiyor. Eger bugun Rusya 1793 Fransa'sina kimi ben-
zerlikler gOsteriyorsa, bu yalnizca, Rusya'nin bir burjuva devrim a§a-
masina ne denli y3km oldugunu ortaya koyar.
Toplumsal devrim, politik devrim ve ig sava§ birbirlerinden ayut
edilmelidir.
Toplumsal devrim yeni bir iiretim tarzimn yaratilmasiyla, biitiin
toplumsal yapinin derin bir d5nu§umiinden ibarettir. Onyillar siirebile-
cek ve biti§ zamanlamasi iistiine kati ya da esnek sinirlar konulamaya-
cak uzun bir siiregtir. Ne denli bari§gil tarzda gergekle§tirilirse, o denli
ba§anli olacaktir. tg ve di§ sava§lar bunun Olumciil dii§manlandir. Ru­
ral olarak, toplumsal devrim bir politik devrimle, yani, o zaman dek
politik erkten di§lanmi§ olan bir sinifin hukumet makinesini ele gegir-
digi bir iilkede simflann giig dengesindeki ani bir kaymayla ba§lar.
Politik bir devrim ise, 90k hizli olarak gergekle§tirilen ve sonuglandi-
nlan, ani bir eylemdir. Gergekle§me tarzi, yer aldigi devletin tiiriine
baglidir. Bir iilkede demokratik oge -yalnizca bigimsel demokrasi de­
gil, gali§an kitlelerin gucunde somutlanan gergek demokrasi- ne denli
buyiikse, politik devrimin bari§gil olma olasiligi da o denli buyuktur.
Ote yandan, var olan yOnetici sinifin gogunlugu destegi olmadan hii-
kiimet etmesi ve kendisini, zor kullanarak erkte tutan bir azinligi tem­
sil etmesi olgiisiinde, politik devrimin bir ig sava§ bigimi almasi olasi-
ligi biiyiiyecektir.
Bununla birlikte, toplumsal devrimin gergekle§tigi yerde, ig sava-
§in hizla sona eren, demokrasiyi getirmeye ve peki§tirmeye hizmet
eden, yalnizca gegi§sel bir olay olmasi ve toplumsal devrimin de, bun­
larin etkileri altinda ortaya gikmasi toplumsal devrim taraftarlan agi-
sindan canalici bir Onem ta§ir. Ba§ka deyi§le, toplumsal devrim niifus
gogunlugunun katilmaya hazir oldugundan daha uzun bir zaman siir-
memelidir. Uzak g 6rii§lii bireyler agisindan, amaglannm hemen ger-
gekle§tirilmesi ne denli istenir bir§ey olsa da, toplumsal devinimin
kendisini, siirekli kilacak zorunlu ko§ullara uymamasinm nedeni bu-
dur.
Ama, biiyiik Fransiz Devrimi sirasinda en biiyiik tarihsel Onem ta-
§iyan sonuglar getiren, kendisi de bir azinligin diktatoryasi olan, pro-
letaryanm ve kiigiik burjuvazinin Paris'teki Teror Saltanati degil miy-
di?
Oydu. Ama, bunlar, bu sonuglar ne tiir sonuglardi? Bu diktatorya
Avrupa monarklannin devrimci Fransa'ya kar§i birlikte verdikleri sa-
va§in bir iiriiniiydu. Teror Saltanati'nin tarihsel kazammi bu saldinyi
ba§anyla piiskiirtmek oldu. BOylelikle diktatoryanm demokrasiden
daha iyi sava§ verebilecegi §eklindeki eski deyi§i bir kez daha agikca
kamtladi. Ne var ki, proletaryanin kendi istedigi §ekilde toplumu yeni-
den orgiitleme ve politik erki koruma yonteminin diktatorya oldugu-
nu, TerOr Saltanati hi? de kamtlamadi.
1793 TerOr Saltanati enerjiyle a§ilamazdi. Bu, yine de, Paris prole-
taryasim erkte tutmadi. Bu diktatorya, farkli proleter ve kugiik burjuva
politik fraksiyonlann kendi aralannda sava§tiklan bir durum haline
geldi ve sonunda, tiim proleter ve kugiik burjuva fraksiyonlara sinirsiz
bir diktatorya son verdi.
Alt simflarin diktatoryasi kilicin diktatoryasina yol do§er.
Eger, bir Omek olarak burjuva devrimi alinip, devrimin ig sava§ ve
diktatoryayla anlamda§ oldugu soylenirse, o zaman bundan, bir devri­
min kaginilmazlikla bir Cromwell ya da bir Napolyon'un yonetimiyle
sonuglanmasi gerektigi §eklinde sonug da gikarmak gerekir.
Ne var ki bu, niifusun gogunlugunu proietaryanin olu§turdugu ve
onun demokratik §ekilde Orgiitlendigi durumlarda, proleter devrimin
kagimlmaz sonucu degildir. Ustelik, sosyalist iiretim ko§ullari ancak
boylesi durumlarda var olabilir.
Proletarya diktatoryasi proietaryanin demokrasi temelinde yoneti-
minden ba§ka bir tamm kabul etmemektedir. (...)
6. Kurucu Meclis ve Sovyet
BOL§EVlK yolda§lanmiz her§eyi genel bir Avrupa devrimine bagla-
dilar. Bu gergekle§mediginden, kendilerini goziilemez gorevlerle kar§i
kar§iya getiren bir yol izlemek zorunda kaldilar. Onlar Rusya'yi, giiglii
ve acimasiz dii$manlara kar§i, ordusuz savunmak zorundaydilar. Ge­
nel goku§ ve yoksulluk ko§ullan altinda bir refah devleti kurmak zo-
rundaydilar. Kendi Ozlemleri igin gereken maddesel ve du§unsel ko-
§ullann azligi Olgusiinde, yok olan §eyleri giplak zor ve diktatorya ile
yaratmak zorunda olduklanm duyumsadilar. Halk arasinda onlara kar-
§itlik biiyiimeye devam ettigi Olgiide, bu giderek zorunlu bir durum al­
di. Boylece, demokrasinin diktatoryayla ikamesi sakimlamaz hale gel-
di.
Eger bol§evikler Avrupa devrimini dizginlerinden bo§altmak igin
kendilerinin erki ele gegirmelerinden ba§ka bir§ey gerekmedigi §eklin-
deki beklentilerinde yanildilarsa, halkin gogunlugunun sevingle onlar
gevresinde birle§mesi igin gereken tek §eyin bu oldugu inanglarinda
da e§it olgiide yamldilar. Muhalefetteyken ve Rusya'da o zamanki ti­
kel durum veri iken, onlar propaganda agisindan onemli bir giig topla-
mi§lardi. Devrimin ba§inda, onlar yalnizca bir avugtu, ama sonunda
devlet erkini ele gegirebilecek Olgiide giiglendiler. Fakat, halk kitleleri
onlann ardinda miydi?
Kurucu Meclis'in -tiim ftteki devrimci gruplar gibi, bol§eviklerin
de, bir zaman §iddetli bir §ekilde talep ettigi; gizli oyla ve herkes igin
e§it oy hakkiyla, dogrudan genel oy hakki temelinde segilmesi gere­
ken Kurucu Meclis'in- gosterecegi §ey buydu.
Bol§eviklerin erki ele gegirmesinden hemen sonra, Sovyetler Ikin-
ci Tiim-Rusya Kongresi tarafindan, Kongre'yi protesto ederek terk
eden buyiik bir azinligm onaylamamasma kar§in, yeni rejim resmen
tanmdi. Ama bu gogunluk bile Kurucu Meclis du§uncesini reddetmi§
degildi. Sovyet hukiimetini resmen taniyan onerge §oyle ba§lamakta-
dir: 'Kurucu Meclis ve Halk Komiserleri Konseyi olarak tamnmalidir.'
Oyleyse, bu noktada Kurucu Meclis, Halk Komiserleri Konseyi'ne
gore bir iist organ olarak kabul ediliyordu.
3 Aralik'ta, 7 Aralik (*) Devrimi'nin ve 'Kurucu Meclis segimle-
ri’nin ortaya koydugu halk isteklerine ters du§tiigii gerekgesiyle, Pet-
rograd Kent Konseyi hukumet tarafindan dagitildi. Yeni segimlerin
var olan genel oy hakki temelinde yapilacagi duyuruluyordu. Ne var
ki, Kurucu Meclis segimleriyle baglantili olarak, hemen bir engel gik-
ti. 7 Aralik'ta Sovyetler Tum-Rusya Yiiriitme Komitesi, §unlari agikla-
yan bir onerge yayinladi:
Segilmi§ bir temsilciler orgam olu§turabilse bile, bu an­
cak, segmenlerin keadi temsilcilerini geri gekme hakki-
nm kabul edildigi ve uygulandigi zaman, gergekten de­
mokratik ve halk istencinin temsiliyeti olarak
goriilebilir. Demokrasinin bu temel kurali tiim oteki
temsili organlar gibi, Kurucu Meclis igin de gegerlidir.
(...) E§itlik temelinde kurulan l§gi, Asker ve Koylii dele-
geleri Konseyi yurtta§larm, koylulerin ya da ba§ka grup-
larm turn temsili organlanna yeni segimler yaptirmak
hakkina sahiptir ve bu, Kurucu Meclis'i de kapsar. Soz
konusu segim bolgesindeki segmenlerin yansindan faz-
lasinin istegiyle, Konsey yeni segimler yonergesini ve-
rir.
Segmenlerin, gOrii§leriyle uyu§madiklan zaman kendi temsilcileri­
ni gekecek bir konumda olmalan demokrasinin temellerine tam olarak
uygundur. Ote yandan, Sovyet'in boyle durumlarda neden yeni segime
gitmesi gerektigi, burada butiinuyle agikliga kavu§turulmami§tir. Ama
bu sirada, Kurucu Meclis'e yeni itirazlar yapilmiyordu. Ne Meclis, ne
de segimleri soz konusu degildi.
Oysa segimlerin bol§eviklere gogunluk saglamadigi giderek daha
agik bir durum aldi. BOylelikle, 23 Aralik 1917'de Pravda Kurucu
Meclis'le ilgili, Lenin tarafindan hazirlanmi§ ve Merkez Komitesi'nce
kabul edilmi§ bir dizi oneri yayinladi. Bunlardan ikisi tikel onem ta§i-
yordu. Segimlerin, bol§eviklerin erki ele gegirmesinden hemen sonra
ve sosyal devrimciler arasindaki boliinmeden Once yapilmi§ oldugu
ileri siiriiluyordu; bu yuzden, sol ve sag sosyal devrimciler aym aday
listesiyle temsil edilmi§lerdi? BOylelikle, bu segimler kamuoyunun
(*) (Yenitakvim le) 7 Kasim olmali -511.
gergek duramu konusunda agik bir goruniim vermiyorlardi.
Bu gorii§te olunursa, o zaman, bundan yukarda deginilen 7 Aralik
Onerisi i§iginda, sosyal devrimcilerin oldugu tiim scgim bolgclcrinde
Kurucu Meclis'e yeni segimler yapilmasi gerekecegi sonucu gikiyor-
du. Aksi halde, oncrgenin amaci neydi? Ama 26 Aralik'ta bu goktan
unutulmu§tu. Ve Lenin'in onermelerinin, bizi burada ilgilendiren obur-
lerinde, birden ba§ka bir §arki duyulmaya ba§landi. Var olan Mec­
lis'in, bir butiin olarak kitlelerin gOrii§iinu dile getirmedigi igin, gok
eksigi oldugunu agikladiktan sonra, kitlelerin ozgiirce segmemi§ oldu­
gu bir Kurucu Meclis'in gok §eyi eksik birakacagim agiklamaya gegi-
yordu. 'Sovyet Cumhuriyeti (ba§inda bir kurucu meclis olan bir burju­
va cumhuriyete gore) demokrasinin gok daha yiiksek bir gergekle§me
bigimini temsil etmekle kalmiyor, ama gergekte bu, sosyalizrne gcgi-
§in sizisini azaltabilecek biricik bigimi de olu§turuyor,’
Bol§eviklerin, ancak Kurucu Meclis'te bir azinlik durumuna gel-
melerinden sonra bu sonuca varilmi§ olmasi uziicudur. Onceleri, bu
Meclis'i Lenin'den daha israrli bir §ekilde kimse talep etmemi§ti.
§imdi, Kurucu Meclis'le gati§ma kaginilmaz duruma gelmi§ti. Bu
gau§ma; kendi diktatoryasini Rusya'daki kalici hiikiimet bigimi olarak
ilan eden Sovyetlerin zaferiyle de son erdi.
BOLUMYED!
Sosyalizme Ge^i§

autsky, Trotsky'nin aym (1922, Between Red and White


K ba§likli gali§mayla yanit olarak gevrildi, Londra, 1975)
verdigi Terrorismus and Ovgttye deger bir ele§tiri gekti.
Kommunismus'da (Berlin 1919) Kautsky'nin bu tarti§madaki son
Bol§evik Devrime'ne saldirisini sOztt Von der Demokratie zur
siirdiirdii. Onun, bol§evik yon- Staatssklaverie (Berlin, 1921) ol-
temlere ili§kin tek dolaysiz dene- du.
yimi Georgia, a Social- Onun Gurcistan gezisinin ko-
Democratic Peasant Republic'A& §ullari ve buradaki durumun nes-
(Viyana, 1921) ozetlenmi§ti ve nel bir goziimlemesini yapmasi
bu da, Trotsky'den, Social De­ yonunden, kendi nitelikleri en iyi
mocracy and the Wars o f Inter­ Kautsky tarafindan agiklanmi§tir:
vention in Russia (1918-1921)'de

Gurcistan Sosyal Demokrat Partisi'nin gagnhsi olarak,


Gurcistan Hukumeti'nin ulkeyi gezmesini rica ettigi
ikinci Entemasyonal heyetiyle aym zamanda burayi do-
la§tim. Roma'da hastalandigimdan, heyetin varmasmdan
ancak 14 gun sonra ttlkeye ula§abildim ve artik, heyet
donmek uzereydi. Ulkede 90k daha uzun bir zaman, Ey-
lul sonundan Ocak ba§ma dek kaldim. Saglik durumun
ve elveri§siz hayat ko§ullan nedeniyle, heyet gibi ulke-
nin her tarafmi gezemedim. Giircu dili konusundaki bil-
gisizligim de buna eklenmelidir. Yine de, halkla dogru-
dan ili§ki kurabildim ve onlann du§uncelerini
Ogrenebildim, Benzer §ekilde, ulkeyle ilgili, gerek res-
mi, gerek 5zel yerli yazina da, dil guglukleri nedeniyle,
gevirmenlerin yardimi olmadigi Olgiide ulagamazdim.1

Onun bol§eviklere ili§kin yanitlanmadi.


ele§tirisinin ana gizgileri bu ki- A§agidaki iki alintidan birin-
tapta olu§turuldu ve daha sonra, cisi Georgien. Enie Sozialdemok-
bu sorun ustiine yazdigi ge§itli ratische Bauernrepublik. Eind-
makaleler kuramsal savlanm ge- riicke und Beobachtungen
li§tirmedi. Men§eviklerle i§birli- (Viyana. 1921). b l l . VIII, ’Kapi­
gini Gurcistan ve Sovyetler Bir- talizm ve Sosyalizm', s. 36-
ligi'ndeki kar§i devrimle 44'den alinmi§tir. Ikinci alinti ise,
muglakla§Uran Kautsky'nin Terrorismus und Kommunismus
Trotsky tarafindan yapilan belli- (Berlin 1919), s. 108-54'den ya-
ba§li ele§tirisi Kautsky'nin daha pilmi§tir. Altba§liklar Ka-
sonraki gali§malarinin higbirinde utsky’nindir.

1 Ingilizce baskiya onsoz, 9ev. HJ. Stenning (Mancejter, 19217, s. 7. Ikinci Entemas-
yonal heyetinin raporu L'Internationale Socialiste et la Giorgie (Paris, 1921) ba$hkli
Kautsky'nin ii? makalesini; aslinda, kitabinin XII. ve XIII. boliimleri ile, 'Offensive
bolcheviste contre la Georgie’ ba§likh bir makalesinin i?ennektedir.
Kapitalizm ve Sosyalizm
PROLETARYANIN politik erki tarafindan desteklenen sosyalist bir
hiikiimet igin, kapitalist sanayileri te§vik etmek zorunda kalmak ne
denli giig bir gOrev olsa da, her Avrupa ulkesindeki sosyalistlerin kar-
§isinda bulunan bir gOrevdir. Bu uzak bir perspektif degildir, ergeg
olacaktir. giinkii en Onemli devletlerde proletarya artik Oylesine giig-
lenmi§ ve Ozbilinci de Oylesine artmi§tir ki, politik erke ula§masina
-demokrasiye kar§in degil, kesinlikle, demokrasi onun guciinu besle-
digi igin- gok kalmi§ olamaz.
Ku§kusuz, bol§evik anlamda bir diinya devrimine bel baglami§ de­
gildir. BOyle bir devrim, tek ba§ina turn silahlari ve silahli gugleri de-
netledigi igin ve proleter olmayan turn simflara ve proietaryanin ko-
miinist olmayan kesimlerine silah vermeyi reddettigi igin erke gelen
bir komiinist partinin diktatoryasi demektir. Bu konjonktur Once Rus-
ya'da, sonra Macaristan’da, askeri gOku§un ardindan ortaya gikti. Pro­
ietaryanin bir azinlik olarak, silahlardaki tekeli yoluyla degil; ancak
bir gogunluk olarak, bir demokrasideki ezici sayisiyla muzaffer bu
konjonktur yinelenmeyecektir.
Teslim edildigi iizere, sosyal demokrasinin demokratik perspektif-
leri §u anda elveri§li degildir. Her devrimi izleyen gerginlik ve yanxl-
samalardan-kurtulma dOnemi bu kez de yer aliyor. Dunya devrimi ye­
rine, genel bir gericilikle (reaction) kar§i kar§iyayiz.
Ama uygar Avrupa'da higbir yerde sosyalizm, burjuva devriminin
1849'da ve Paris Komunu'nun 1871'de ya§adigi gibi, ezici bir yenilgi-
yi bugiin ya§ami§ degildir. Butun bu yenilgilerden sonra gericilik an­
cak 10-12 (a dozen) yil surmu§tu; bu kez daha da kisa, belki de yal­
nizca 2-3 yil olacaktir. Yalnizca bugunkunden daha giiglii degil, aym
zamanda, §imdiki devrimlerin dersleri ve proietaryanin yetenekleri-
nin sekiz saatlik i§ gunu, fabrika konseyleri ve gericiligi bile hareket-
siz birakacak ba§ka kazanimlar dolayisiyla, daha iyi geli§tirilme ola-
naklan sayesinde, gok daha basiretli ve olgun da olacak bir sosyal
demokrasinin turn uygar devletlerdeki zaferi ancak geciktirilebilir.
Birkag yil iginde sosyal demokrasi, kendi etkinlikleri igin bugiin oldu-
gundan gok daha iyi bir ekonomik temel bulacakUr, zira sava§in en
olumsuz etkilerinin iistesinden zamanla gelinebilecektir.
Zamanla, turn sosyalist hiikiimetler Gurcistan hukiimetinin kar§i-
la§tigi gugluklerin aymsiyla kar§ila§acaklardir. Devrimden almi§ ol-
duklan ders nedeniyle, kapitalizmin bir darbede ortadan kaldinlmaya-
cagim bileceklerdir. Sosyalist uretim ancak, dikkatli bir hazirliktan
sonra, kerte kerte uygulanabilir. Uretimin garklan bir engelle kar§ila§-
maz ve bOylece, toplumun tiimiinii Ozellikle proletaryayi, en korkung
yoksulluga siiruklemezse, kapitalist iiretim heniiz toplumsal la§uril-
mami§ iiretim dallarindan ve bir ku§ak boyu ayakta kalabilecek kimi
sanayi kollarinda yiiriitiilmeye devam ettirilmelidir.
Bu yiizden, her yerde, koskoca iiretim dallarinda kapitalist iiretime
izin verecek, hatta onu te§vik edecek sosyalist hiikumetler gorecegiz.
Ama, bu ko§ullarda proletaryanin yOnetimi kendisini nasil anlata-
bilir?
Kar durtiisu, alinan i§giiciinden arti deger sizdinlmasi sermaye ile
emek arasindaki uzla§mazligin biricik nedeni degildir. Bu uzla§mazh-
gi iiretim araglarindaki tekeliyle, emegin kar§isindaki sermayeye veri-
len erk de beslemi§tir. Her tur toplumsal i§birliginin yOnlendirilmesi
gerekir. Ancak, i§giler ya da tiiketiciler yonetenlerin yetenek ve bilgi-
sine giiven duyduklari igin degil, iiretim araglanna sahip oldugu igin
kapitalist, sanayinin kaptani durumuna gelir. Kapitalist i§letmede pat­
ron ba§langigta, yalnizca i§letmeyi yonetmekle kalmayip, ona ki§isel
olarak hakim olan ve yasalarini da belirleyen bir otokratti. I§gi ise, bu
yasalarin yalnizca nesnesiydi, oznesi degil.
l§ginin sermayeye kar§i sava§imi yalnizca somiiriiye kar§i degil,
yani aru deger yaratilmasina kar§i degil, aym zamanda giri§imcinin
fabrikadaki sultasina, 'evdeki patron'un tutumuna da kar§idir.
Her iki tur sava§im da aynlmazdir ve birbiriyle sikica baglantili-
dir. Ama, elde edilen ilerleme herbir durumda gok farklidir. Bir du­
rumda, sermayenin sultasimn kisitlanmasinda, kapitalizm var olmaya
devam ederken de gorunur bir ilerleme yapilabilir. Obiir durumda, i§-
gilerin somurulmesine kar§i sava§imda ise, ancak kapitalist uretim
alamna yonelik giki§lari artirarak ve toplumsalla§tirmanin geni§letil-
mesiyle ilerleme yapilir. Birincisi agismdan, ilerleme yuzyil once ba§-
ladi; ikincisi ise, §ur'da bur'da henuz ba§lami§ bulunuyor. t§verenin
fabrikadaki erki i§gi orgutlerinin ve devletin gucunun artmasiyla, gi­
derek daha gok kisitlamyor. Ama i§gilerin somuriilmesi pek azalmi-
yor, hatta artma egilimi bile gOsteriyor. Her emek-koruma yasasi, her
fabrika denetmeni, her ba§arili grev, one gikan her sendika i§verenin
fabrikadaki erkini hafifletiyor. Devrim bu kisitlamalan Onemli Olgiide
artirmi§ ve hatta, bunlara, fabrika konseyleri bigiminde bir yenisini bi­
le eklemi§tir. BOylece, gegen yiizyilda fabrika, giderek daha fazla, bir
otokrasiden bir anayasal monar§iye dOnu§tiiruliirken, aym zamanda
da, arti deger haddi yiikselmi§ ve bOylelikle, kar haddinin dii§me egili­
mi tekrar tekrar frenlenmi§tir.
Bu bir rastlanti degildir. Sanayi kapitalizminin dunya gapindaki
buyuk tarihsel gOrevi emegin iiretici guciinii muazzam Olgude artir-
maktan ibarettir. Kapitalizm, kapitalizm Oncesi uretim yOntemleri kar-
§isindaki muzaffer giiciinii de buradan tiiretir. I§verenin erkine, ancak,
emegin uretkenligine zarar vermeyen kisitlamalar getirilebilir ve stir-
diiriilebilir. Burada akilda tuttugumuz onlemler ve kurumlar emegin
uretkenligini dii§urmez, yiikseltir. I§ginin i§gucunii ve zekasini artinr,
gogu kez onda bir gali§ma co§kusu, ait oldugu fabrika ve dalin ba§an-
sina yonelik bir ilgi dogrurur. Bunlar yalnizca i§gi iizerinde degil, i§-
veren iizerinde de egitsel bir etki yapar. Her kar§itliga hakim olmak
igin kafa yormaya gerek duymayan diktatoryal erkten daha uygun ve
daha yalin higbir §ey yoktur. Bir ku§atma altinda bir budala hiikiimet
edebilir §eklindeki, Cavour'un iinlii deyi§i, bir ku§atmanm yalnizca bir
ba§ka adi olan bir diktatoryamn bugiin co§kulu taraftarlari olan ogele-
rin oluruyla, aktanlabilir.
Bir i§veren bir diktator gibi davaranabilecegi ve buyruk verebile-
cegi zaman, fabrika yonetiminde yeteneksizliginin, dikkatsizligini ya
da pintiliginin tiim sonuglarinin sorumlulugunu (koku§mu§ yontemler
ve akildi§i i§ idaresi nedeniyle) daha da kolele§tirilmi§ olmasi gereken
i§gilere ve eldeki yetersiz malzemeye yikabilir. I§giler ve devlet i§ve-
ren kar§isinda guglii olduklari olgiide, onlarin i§verenden istemleri ve
ona kar§i direnme yetenekleri artar; daha dikkatlice ve daha akillica i§
idaresi yiirutiilebilir; i§veren en uretken donamm ve yontemleri kul-
lanmak igin daha gok gabalar; sizdinlan arti degerin daha gogu, iyile§-
tirmeler yapmak iizere kapitalist tarafindan biriktirilir. Boylelikle, pro­
ietaryanin sermayeye kar§i attigi, ekonomik sagduyuya dayanan ve bu
yiizden makineleri pargalamayi ya da benzeri onlemleri amaglamayan
her ilerleme adimi emegin uretici giiglerini artirma igin giiglii bir diir-
tii saglar ve bu da, arti degerin ve somiiriinun artma egilimi demektir.
Paradoksal goziikse bile, i§gi sinifmin i§veren kar§isinda guciiniin
biiyiimesi i§gi sinifmin somuriilmesinde e§zamanli bir arti§i di§lamaz
hatta, buna yol bile agabilir.
Boyle bir biiyiimenin uretimin ilerlemesini ve geli§mesini engelle-
meyip, te§vik etmesinin nedeni budur. Kapitalist iiretim siirdiikge, ser-
mayenin sanayide bir kar gikarmasi gerekir, yoksa, aksi halde bir du-
raganliga girer ve bu, kapitalistten daha da fazla i§giye zarar verir,
gunku i§gi kendi meta-i§guciiniin kesintisiz sati§ina bagimlidir. Buna-
limlar ve i§sizlik i§ginin en kotii dii§manlaridir ve uretimi sabote ede­
rek, bunalimi her tiirlii sininn otesinde artirarak, proletaryayi kurtar-
mayi amaglayan 'devrimciler'den daha* aptalcasi olamaz. Fabrika
konseyleri, aym emek koruma yasalarmin ve sendikalarin ba§ardigi
gibi, emegin Uretkenligini artirmayi ba§ardiklari zaman, iiretim siire-
cinde etkili olacaklar ve kuvvetli bir giig durumuna gegeceklerdir.
Onu du§urmeyi ve iiretim siirecini surekli engellemeyi amaglarlarsa,
derhal kendi sonlan da gelecektir.
Uretim zorunluluklan toplumun en kar§i-koyulmaz gereksinimle-
ridir. Bunlar en kanli terorizmden daha gUglii olduklarim kanitlami§-
lardir.
Kapitalist uretim siirdiikge, belli bir kar duzeyi zorunlulugu ve so-
miiriiyii artirma egilimi de var olmaya devam edecektir.
Ancak, kapitalist iiretimin yerini sosyalist uretim ve uretim aragla­
rindaki ozel mulkiyetin yerini de toplumsal mulkiyet aldigi zaman, bu
zorunluluklan ve bu egilimleri ortadan kaldirmak miimkiin olacaktir.
Bu gegi§ olanagi ise ancak kapitalizmin ileri bir a§amasmda ortaya gi­
kar; iiretimin turn kesimleri igin aym zamanda degil. Demiryollan,
madenler ve ormanlar, dogalan geregi, toplum miilkiyeti ve sorumlu-
lugu altmda olmaya daha uygundurlar; daha luks sanayiler ancak daha
sonra buna uygun duruma geleceklerdir. Bu yiizden, toplumsalla§tir-
ma yoluyla somiiriiniin kaldirilmasi butun sanayi igin birden degil, an­
cak kerte kerte saglanabilir. Ote yandan, i§verenin erki uzerindeki se-
kiz saatlik i§giinii, fabrika konseyleri gibi birgok kisitlama sanayiin
biitiiniinde, bir anda getirilebilir.
l§gilere donmek ya da toplumun genel gikarlan igin kullanilmak
yerine kapitalist sinif tarafindan sahiplenilen toplumdaki arti deger
kitlesi, kapitalist uretim siirecinde i§gi simfimn giig kazanmasiyla
azalmayacak; yalnizca, kapitalist somurii alaninin giderek daha gok,
bireysel sanayi kollannin toplumsal la§tirilmasi yoluyla sinirlandinl-
masi olgiisiinde azalacaktir. Uretim araglannda kapitalist mulkiyet or­
tadan kaldinlmazdan once, kapitalist uretimin yerinden sokulmemi§
ve belki de, henuz sokulememi§ oldugu yerde, sayica siirekli azalan
bu sanayi kollannda kan ve somiiriiyii kaldirmak butunuyle olanak-
sizdir. Karin kaldirilmasi, hatta onemli Olgiide kisitlanmasi bu kesim-
lerde genel bir uretim duraklamasi anlamina gelecektir. Uretimi tero-
rist eylemlerle harekete gegirmeye gaba harcanmasi durumunda, i§ler
yalnizca daha kotiile§ecektir. I§verenin fazlalik oldugu yerde, sanayi
toplumsalla§tinlmalidir. Ondan hala vazgegilemedigi yerde ise, tipki
ucretl i i§ginin iyi gali§maya zorlanamayacagi gibi, o da kendi i§ini
co§kulu ve makul bir tarzda yonetmeye zorla mecbur birakilmamaz.
Zor degil, yalnizca sonuca yonelik ilgi daha iyi kalitede gali§mayi gu-
venceye alir. Bu hem i§veren, hem de iicretli i§gi igin gegerlidir.
Butun bunlar gok devrimci gelmeyebilir, ama eger i§gi simfimn
kurtulu§u igin salt erk tasarrufu yeterli ve kapitalist ekonominin yasa-
lanm bilmek gereksiz olsaydi, Marks ya§aminin en iyi yillanni Kapi-
tal' i yetkinle§tirmeye hare am az ve bu da, i§gi simfimn Incil'i olarak al-
ki§lanmazdi.
Sosyalist bir hiikiimet bile bu yasalan dikkate almalidir. Bu ba­
kimdan sosyalist ve sosyalist olmayan bir hiikiimet arasinda ayrim
yapmanm tek yolu §udur. Bir sanayi kolunun toplumsalla§tinlmasmin
iki yonu vardir. Birincisi, onun ekonomik geli§me duzeyi (sermayesi-
nin ve fabrikalarinin toplula§masi, i§veren ya da hizmetlilerce yoneti-
minin niteligi) ve ko§ullardir. ikinci, 50k belirleyeci olan yon toplum-
salla§tinlmada bir gikan olan smiflarin giiciidiir. Bir dizi yeni meslek
ve sanayi kolu uzun bir zamandir toplumsalla§Urilma agisindan olgun-
la§mi§lardir ve ivedilikle -yalnizca proietaryanin degil, toplumun gi-
karina uygun olarak- bunu gerekli kilmaktadirlar. Ama, taraftarlari
giigten (erkten) yoksun oldugu igin, toplumsalla§tinlma olmaz.
Ote yandan, sermayenin erki iizerinde, emegin iiretkertligini azalt-
mayip, artiracak bir dizi kisitlama vardir. Proletarya zorunlu giigten
yoksun oldugu siirece, bunlar uygulamaya konulmaz.
Proletarya sosyalist bir hukumeti erke oturtmaya yetecek gugte ol­
dugu zaman, hem turn zorunlu toplumsalIa§tirma onlemlerini yiiriirlu-
ge koymak, hem de i§verinin istencine turn makul kisitlamalari getir-
mek olanakli olacaktir. Ama, fazla giiciin (erkin) sonucunu
abartmaktan ve yalnizca erke tasarruf etmenin turn istekleri kar§ilama-
ya yettigi, tiim gereksinimlere bir anda gare bulmaya yettigi gibi bir
du§unceye kapilmaktan her zaman sakinilmalidir. Sosyalist bir hiikii-
met, ekonomik bakimdan zorunlu ve olasi olanla kendisini sinirlandir-
masi gerektigini ve toplumu, proletaryayi, onun daha yiiksek ya§am
bigimlerine dogru ilerlemesini tehlikeye atmaksizm, bu simrlari g5-
zardi edemeyecegini her zaman bilmelidir. Her uzmanla§tirma onlemi
igin, sanayi kolunun durumunu, onun elindeki kaynaklan ve kapasite-
leri tam olarak irdelemelidir. Her sinirlandirma igin, i§verenin istenci­
ne dayatma yapmali, bunun emek uretkenligini azaltip, azaltmayaca-
gini dikkate almalidir. Ulkenin uretici guglerini siirekli geli§tirmeye
gabalamali ve bunun, sosyalist arag ve yontemlerle heniiz miimkiin ol-
mamasi olgiisunde, bu amaca ula§mak igin kapitalist onlemlere izin
verilmeli, hatta belli ko§ullarda bunlar te§vik edilmelidir.
Gurcistan sosyal demokrat hiikiimeti bu ilkeleri kilavuz edinmi§tir
ve boylece, buyiik ustalarimizin, Marks ve Engels'in zeki bir ogrencisi
oldugunu kamtlamaktadir. Sosyal demokrat bir hukumet erke geldi-
ginde, aym ilkeleri izlemek durumunda kalacaktir ve Gurcistan dene-
yiminden gok §ey ogrenebilir.
Sosyalist bir hiikiimetin biricik gorevinin sosyalizmi uygulamaya
sokmak oldugu du§iincesi marksist degil, onmarksist (premarksist),
iitopik bir ulkiidiir. Sosyalizmi, yetkin bir toplumun ideal bir goriinu-
mii olarak temsil eder. Tiim ideaJ anlayi§lar gibi, bunun da dogasi gok
yalindir. Bir kez du§iiniildugiinde, her yerde ve her ko§ulda bu ideali
gergekle§tirmek igin ancak zorunlu erk gerekir. Erk hemen bu sonucu
uretmedigi zaman ise, bu ya ihanetten ya da korkakliktan ileri gelir.
Sosyalist bir hukumetin biricik gOrevi ideal sosyalizm anlayi§im uy-
gulamaya koymaktir. Erki mutlak oldugu olgiide, derhal boyle davra-
nabilecektir.
Sosyalizmin gorevlerine ili§kin bu anlayj§ marksizm tarafindan
butiiniiyle donii§tiirulmu§tur. Marksizmin hareket noktasi kapitalist
uretim ko§ullarinda, sanayi kapitalizminin iiriinii olan proletaryanin
verdigi sinif sava§imidir. Sosyal demokrasinin gorevi proletaryanin fi-
ziksel, dii§unsel, ahlaki ve orgutleyici guglerini yiikseltmek ve aynca,
bireysel proleter sava§imlara yOntem ve plan getirmektir. Bu ise, pro­
letaryanin, kendisini tek ba§ina doyumsatabilecek ve sava§imlanna
bir son verebilecek toplumsal ve ekonomik amaglarla tani§masini ge-
rektirir: iiretimin salt bir aleti olmaktan efendisi durumuna gelecek
olan i§gi simfimn kurtulu§u. Qah§an siniflar yalnizca sanayi proletar-
yasini degil, aynca koyliileri, zanaatgilan ve entelektiielleri de kapsar.
Ama yalniz proletarya bu geli§medeki en guglu ve en guvenilir itici
giicii olu§turur.
Bu amag sosyalist hareketin sonul eregidir. Yururliikteki uretim
bigimlerine, simflann goreli guciine, onlann orgiitlenme duzeyine, ze-
ka ve egitimine, vb. bagli olarak, bu ge§itli bigimlerde gergekle§tirille-
bilir. Sosyalizmin bigimleri farkli iilkelerde, farkli zamanlarda ve
farkli uretim kollannda Onemli Olgiide degi§ebilir. Bunlara hep var
olan uretim bigimleriyle ve bunlarin daha da geli§tirilmesiyle ilintili
olmalidir. Bunlarin hepsinde ortak olacak tek §ey; iiretim araglarimn
ozel sahipligi ve ozel kar etmek igin, pazara yOnelik Ozel iiretim yeri­
ne, toplulugun -bu ister devlet, ister belediye, isterse tuketici koopera-
tiflferi olsun- gereksinimlerini kar§ilamak amaciyla uretim araglarimn
kamusal sahipligi ve kamu kurulu§lannca yOnetim olacaktir. Sosyalist
iiretim ba§tan tasavvur edilmi§ yetkin bir topluma ili§kin ideal bir an-
layi§in gergekle§tirilmesi degil, dalgalanan bir geli§me surecinin sonu-
cudur; ba§ka bir geli§meyi di§layan ya da gereksiz kilan bir sonug de­
gil, yalnizca, yeni bir tur toplumsal geli§me igin hareket noktasi
olu§turan bir sonugtur.
Bugiin bile, yakinla§an sosyalist uretim tarzini gOruntiilemeye ga-
balayabiliriz ve gabalamaliyiz; ancak, gergekligin her zihinsel imge-
den butiinuyle farkli olacagi da her zaman animsanmalidir. En tuketici
ara§tirmalar bile, gelecegin geli§mesine katilacak turn etkenleri ortaya
koymayi ve bu Ogelerin (agents) herbirinin ne denli biiyiik bir Onem
ta§iyacagini kesin olarak degerlendirmeyi asla ba§aramayacaktir. §im-
diki durumun daha temelli ara§Urilmasi gcleccgin daha iyi anla§ilma-
sma yol agacaktir. Ama gelecek toplumun bigimleri olasilikla ongflre-
bildigimizden hep daha ge§itli olacak ve siirekli bir §ekilde bugiin hi?
tasavvur edemedigimiz yeni etkenler ortaya gikacaktir. Bu alanda bu­
yuk siirprizler ya§ayacagiz.
Ancak, sosyalizmin sonul eregi bizim igin buyiik bir Onem ta§iyor.
Proletarya davasmin savunuculara kendi gundelik politik ve ekono­
mik pratiklerinde geli§kilerden ve giig kaybmdan kagmmaya ne denli
hazir olurlarsa ve gali§an halkin durumunun iyile§tirilmesini ve kurtu-
lu§unu ne denli hizli ve daha az ozveriyle gergekle§tirirlerse, kendi is-
tem ve onlemlerinden herbirisine, bunlardan bekledikleri dolaysiz so-
nuglarla degil, bunlarin sonul erege katki yapip yapmamasi
olgiisunde, o denli daha gok ula§acaklardir.
Belirtilmi§ oldugumuz.gibi, emek iiretkenliginin geli§imi iiretim
araglannda mulkiyet ili§kilerinin d5nu§umu sonul eregiyle ve gali§an
kitlelerin en geni§ ozyonetiminin, anlatim ve orgiitlenme ozgiirlugu-
niin yaratilmasiyla, ortiik bir §ekilde ilintilidir.
Bu anlayi§ agismdan, sosyalistlerin sosyalizm kar§ismdaki gorevi
onmarksist sosyalizm agismdan gok farkli bir bigim alir. Sosyalist bir
iiretim sisteminin ve toplumun yapilandinlmasi §imdi sosyalistlerin ne
biricik, ne de bu donemde, birinci gorevidir. Bunun yerine, boyle bir
sistem onlarin eylemleri sonunda ortaya gikar, onlarin turn etkinligi-
nin sonucu olur. Her durumda onlann gorevi proletaryayi yiikseltmek
ve giiglendirmek, onun ekonomik siirece ve ereklerine ili§kin ongorii-
§iinii doruguna gikarmak ve emek uretkenligini geni§letmektedir.
Her sosyalist partinin gorevi budur. O nedenle, sosyalist partiler
her yerde, hatta her sanayi proletaryasma halihazirda sahip olmalan
ko§uluyla, sosyalist uretimin onko§ullannm henuz bulunmadigi ulke­
lerde bile zorunlu ve olasi duruma gelmektedirler.
Bir sosyalist parti politik erki kazandigi ve sosyalist bir hiikiimet
olu§turmayi ba§ardigmda, bu konum higbir §ekilde diizeltime girme-
yecektir. Boyle bir hiikiimetin dolaysiz gorevi de proietaryanin erkini,
giiciinii ve anlayi§ini artirmak, kapitalistleri devletin denetimine sok-
mak ve emek uretkenligini geli§tirmek olacaktir; ama her durumda,
kapitalizmi biitiin olarak derhal ortadan kaldirmak ve sosyalizmi kur-
mak olmayacakur. Sosyalizmin ne olgude getirilebilecegi, iilkenin
ula§tigi olgunluk diizeyine baglidir
Sosyalist bir hiikiimetin gorevleri boyle anla§ilirsa, o zaman, eko­
nomik bakimdan zayif olan ulkelerde bile boyle bir hiikiimetin varligi
marksist kuramla bagda§ir bir durum alir; bu kurama gore, sosyaliz­
min onko§ullan yalnizca, oldukga geli§mi§ kapitalizmde bulunmak
durumunda degildir. Ekonomik bakimdan geri ko§ullarda bile, eger
devlet demokratikse, eger sanayi proletaryasi zeka ve Orgiitlenme ba-
kimindan, kendi erklerini demokrasi iginde ve demokrasi yoluyla yii-
riiten Obur simflar kar§isinda ustunse, eger sosyalist hukumet her za­
man kendi erkinin smirlanmn farkinda olursa, eger kendi elindeki giig
ve kaynaklarla ba§arabileceginden fazlasina gabalamazsa ve son ola­
rak, eger uretici gugleri, proletaryayi giiglendirecek §ekilde geli§meye
hevesliyse, sosyalist bir rejim olasidir. BOylelikle proletaryanin Ozel
gikarlanmn savunucusu olmaktan, bir biitiin olarak toplumun gikarla-
rimn savunucusu durumuna gelir. BOylece de, ulusun gogunlugunun
destegini arkasina alabilir ve koruyabilir.
BOyle bir hukumet, usta olan (master) smirlandirmayla kendisini
ortaya koyar ilkesini kilavuz edinmelidir. Etkinligini ekonomik agidan
zorunlu ve olasi olanla sinirlandirmayip, yalnizca, proletaryanin ge-
reksinimlerinin ve birgok yolda§in ta§idigi erk hirsinin etkisinde ka-
lan, bOylece de, a§iri radikalizme dii§en bir sosyalist hukumet, bu tiir
bir sosyalist hukumet proletaryanin kalici kurutulu§una ve uretici giig-
lerde bir arti§i asla ba§aramayacaktir. Her zaman yeni bir kullukla,
uretici giiglerin tarn olarak pargalanmasiyla sona erer bu ve sonul ere-
gin de belirsiz bir sure eretelenmesi anlamina gelir.
Gurcistan hiikiimeti ustaca simrlandirma yOntemini segmi§, iilke
ve proletarya da bundan kazangli gikmi§tir.
Ekonomik bakimdan geri bir ulkenin sosyalizm bigimlerinin geli-
§iminde asla bir Oncii durumuna gelemeyecegi dogrudur. Bu bakim­
dan, marksizmin diizeltilmesi gerekmiyor. Ancak, ingiltere ve Alman-
ya gibi, oldukga geli§mi§ ulkeler, Ogrettikleri ders nedeniyle, geri
ulkelerde hizla kabul gOrecek ve taklit edilecek kamu i§letme model-
leri geli§tirebilirler. Ancak, oldukga geli§mi§ ulkeler sosyalist bir reji-
me ula§abilirlerse, onlann yardimi geri ulkelerdeki uretici giiglerin da­
ha gok geli§mesinin kapitalist degil de, yalnizca sosyalist bigimler
almasim saglayabilir ve kapitalist sOmiirii alanmin gcni§letilmesini
engelleyebilir. (...) \
Terorizm ve Komiinizm
MiUksuzle$tirme ve Orgiitlenme
DEVRIM SAVA§IN bir sonucu olarak dogdu. Askerler yorulmu§lar-
di ve artijc sava§mak istemiyorlardi. Bol§evikler sava§i surdurmek
kar§isindaki bu gOniilsiizliigun en kararli temsilcileri oldular. Alman
askeri otokrasisine yardimci olup olamayacagina bakmaksizin, ordu-
nun elindeki tiim araglarla birlik c dagitilmasi igin gali§tilar. Aslinda,
bu sonuncusunun (Almanya) sava§i kazanmamasi ve sonugta, Alman-
ya'da bir devrimin gikmasindan bol§evikler sorumlu tutulamazdi.
Ordunun toptan gokmesi alt siniflara tarn bir Ozgurluk verdi. Dola-
yisiyla, koyliilcr biiyiik 5zel malikanelerin derhal pargalanmasi ve
Ozel miilkiyet olarak kendi aralannda dagiulmasi isteminde bulundu-
lar. Bu buyiik malikaneleri koyliiluge devretmekten kaginmak olanak-
sizdi; ama bu, sistemli ve biiyiik-olgekli i§letmenin teknik kazanimla-
rirn asgarile§tirmeyecek bir bigimde yapilabilirdi. Oysa bu, zaman
gerektirecekti ve koyliilcr ise beklemeyi reddediyorlardi.
Bol§evikler kirsal alanda anar§inin saltanatini ba§ibo§ birakarak ve
her topluluga ozgiirliik vererek, koyliilcrin destegini kazandilar; so-
nugta, toprakh malikaneler en kaba tarzda pargalandi. Bu ise teknik
gerilmelere ve daha iiretken donammin pargalanmasina yol agti. Ne
var ki, buna kar§ihk koyliilcr de kentlerde bol§evikleri serbest birakti-
lar ve onlar, i§gi kitlesinin destegini benzeri bir §ekilde, yani gergek
ko§ullardan 50k, salt onlarin isteklerine kulak vererek kazandilar.
Proletarya a?lik gekiyordu. Kendisini ezilmi§ ve somiirulmii§ ola­
rak duyumsuyordu. Kapitalist boyundurugun derhal kinlmasmi ivedi
bir §ekilde talep ediyordu. Bu istemlerin kar§ilanmasi ara§Urma ya da
du§unme igin zaman birakmiyordu. Rus kapitalizminin biltiin gatisi,
birkag agir darbeyle parga parga edildi.
Kapitalist iiretim sisteminin yerini sosyalist bir sistemin almasi iki
soruyu getirir: Miilkiyet ve orgiitlenme. Uretim araglarimn Ozel sahip-
liginin kaldmlmasini ve kamu, komiinal ya da kooperatif sahiplik bi-
giminde, ortak sahiplige gegilmesini gerektirir. Ama aynca, i§in ve
bunun i§levlerinin kapitalist orgutlenmesinin yerini, siki bir ekonomik
birlik igerisinde, toplumsal orgiitlenmenin almasim da gerektirir.
Bu iki d 6nii§iimden en yalmi miilkiyetle ilintili olanidir. Bir kapi-
talisti mulksuzle§tirmekten daha kolay bir§ey yoktur. Bu salt bir erk
sorunudur ve ba§ka temel toplumsal gereksinimlerle ilintisizdir. Sana­
yi kapitalizminin varligindan gok Once, hatta kapitalizmin yalmz tica-
ret ve tefecilikten ibaret oldugu zamanlarda bile tiiccarlann, bankerle-
rin ve para-tacirlerinin feodal agalar, prensler ve hatta halkin kendisi
tarafindan mulksuzle§tirilmesinin omeklerine rastlanabilir. (...)

ORG0TLEMEK ise mulksiizle§tirmek kadar kolay degildir. Bir kapi­


talist bireysel kapitalistin ya da onun temsilcisinin zekasiyla yonlendi-
rilen ozenli bir yapiya ilgi duyar. Kapitalizm ortadan kaldinlirsa, 0 za­
man boyle bir kilavuzluk olmadan da, daha iyi olmasa bile, o denli iyi
gali§abilecek bir Orgiitlenme bigimi kurulmalidir. Bu ise IV. Philip'in
yahut Stenka Razin'in kullandigi yOntemler kadar yalm degildir; giin-
kii, bir dizi temel maddesel ve zihinsel Onko§ul ile, yalnizca uretim
alamnda degil, dagitim alamnda ve hammaddelerin ithalinde de ol­
dukga geli§mi§ bir kapitalist Orgiitlenme gerektirir. Sosyalizmin Orgiit-
lenmesi de, yalnizca en yakin yolda§larina kar§i degil, bir biitiin ola­
rak topluma kar§i sorumluluklannin bilincinde olup, kitle Orgiitlerinde
gegirdigi birgok yilin sonucunda, Ozdisipline ve Ozerk davranmaya
ali§kin olan bir proletarya gerektirir. Son olarak, olanakliyi olanaksiz-
dan ve ahlaki giice sahip, bilimsel anlamda egitimli Onderi de vicdan-
siz ve cahil bir demagogtan ayirt edecek Olgiide zeki bir proletarya ge­
rektirir.
Bu ko§ullar yoksa, kapitalizmin yerini, siirekli ve ba§arili bir §ekil-
de sosyalizm alamaz. Bu temel ko§ullann halihazirda yeterince geli§-
mi§ oldugu yOrelerde ve sanayi kollannda bile, gergek ko§ullann ay-
rintili incelenmesiyle, i§in sosyalist Orgiitlenmesi igin dikkatli bir
hazirlik yapilmasi gerekmektedir. Bunun nedeni, yeni orgutlenmenin
o anda, turn sanayi kollan, tiim ulkeler ve turn zamanlar agisindan, zo-
runlulukla en iyi olmayan bigimler almi§ olmasidir. Ne 'hazir iitopya-
lar', ne de Oliimsiiz 'iilkuler' vardir. Belli durumlarda bu bigimler bu-
yuk Olgiide farklila§abilirler ve eger ba§arili olacaklarsa, yiiriirlukteki
ko§ullara, olabildigince ve en uygun tarzda uyarlanmalari gerekir. (...)

SOSYALIST dogrultuda bunlan Orgiitlemenin nerede olasi oldugunu


ke§fetmek yOnunde higbir gaba harcanmadan, §irketler ve sanayi kol-
lan miilksuzle§itirildi. BOylesi bir Orgutlenmenin olasi olacagi alanlar-
da bile, bol§evikler Once, miilksiizle§tirmeler yapmakla yetindiler;
gunkti bu pekala hazirliksiz yapilabiliyordu ve i§giler artik beklemeye-
ceklerdi.
Bunun sonucu gok gabuk ortaya gikti. Tarima gOre sanayiin ancak
nufusun kiigiik bir kismtni istihdam etmesi bakimindan, Rus ekono­
mik ya§ami geri kalmi§tir. Ne var ki, en modern biiyiik-Olgekli manii-
faktiir bigimlerine Rus sanayiinde esas olarak rastlanmamaktadir.
Bunlar, Paris sanayiinin 1871'de varmi§ oldugu a§amayi goktan a§-
mi§lardir. Bu sonuncusu bakimindan, toplumsalla§tirma sorununun
ortaya atilmasi Olgusunde, tarti§ilan tek konu uretici Orgutlenmenin,
elveri§li olacak tiiru idi. Rus fabrikalan ise, birgok durumda, biiyiik-
Olgekli §irketlerdi ve bu yiizden de, kapitalizmin ortadan kaldirilma-
sindan sonra, en iyisi, bunlari ulusalla§tirmak gibi gOzukiiyordu.
Bir ureticiler kooperatifi toplumunda, bir i§ginin Ucreti onun ve i§-
gi arkada§lannin giktisina baglidir. Onlann ucreti, piyasaya gikardik-
lan mallann niceligiyle belirlenir. Hammadeler saglanmasinin yamsi-
ra, kendi uriinlerinin pazarlanmasina da bakmalan gerekir.
Ulusalla§tinlmi§ fabrikalarda i§giler iicretlerini, §imdiki kapitalistler-
den degil de devletten almalan di§mda, onceki gibi aldilar. Onlann
iicret diizeyi kendi iiretici etkinliklerine, devlete yapabildikleri baski-
dan daha az bagliydi; aynca, hammadde saglanmasmin yamsira, iiriin-
lerin pazarlanmasini da yoneimek durumunda olan, artik devlet otori-
teleriydi.
Bu durumda uretimi ba§ariyla gotiirmek igin gerekli olan §ey, iyi
disiplinli ve oldukga akilli i§giicuydu. Toplumun refahmin ve kendi
refahlarinm kendi emeklerinin uretkenligine bagli olma olgiisiinii ka-
bul eden bir i§giicune gerek duyuluyordu. Yalnizca i§gilere degil, dev­
let otoritelerine ve tiiketicilere de tekil fabrikalar ve butiin sanayi kesi-
mi iizerinde, zorunlu olgiide denetim yetkisi verecek gerekli Drgutsel
Onlemler alinmi§ olsaydi, ancak o zaman, bOyle bir i§giicunden daha
etkili uretim beklenebilirdi. Kapitalist gali§ma durtusu yerine konula-
cak uygun bir diirtii bulunana dek de, etkili uretim bcklenemezdi.
O sirada, ne boyle bir orgiitlenme vardi, ne de zeka ve disipline sa­
hip i§gucii. Sava§ sonuglarinm, o zamana dek en cahil ve en az geli§-
mi§ olan proletarya kesimleri iginde en vah§ice ajitasyonu dogurmu§
olmasi, bu durumu daha da vahimle§tiriyordu.
Rus i§gisinin k5yunden giiglii bir dayam§ma duygusu almi§ oldugu
dogrudur. Ama bu, kOyiin simrlariyla ve onun kiigiik ki§isel dost gev-
resiyle simrlidir. Bir biitiin olarak toplum konusunda o ilgisizdir. (...)

BOL§EViKLER yeni bir gOz.iim buldular. Bu oldukga ofkeli olan ga­


llo n kitlelerin 'kollektif istencine uyuyordu, ama sosyalist ilkelere
uygun dii§miiyordu. Hemen, bir zorunlu emek plant getirdiler. Ne var
ki bu, o zamana dek iicret kar§iligi gali§mi§ olan insanlara uygulanma-
yacakti. Yeni ko§ullarin etkisiyle, hammadde ya da yakit kidigi nede-
niyle, yahut da, ula§im giigliikleri nedeniyle, fabrikalarin birbiri ardma
kapandigi ve sonugta i§ bulamayan i§gilerin sayisinin arttigi bir za-
manda, bu i§giye gali§ma gorevi neden dayatilacakti ki?
Hayir,, bu plan; herhangi bir i§ yapmaya hig ali§kin olmamasi ge-
rekgesiyle, haklarindan yoksun edilmi§ olan 'burjuvazi'ye dayatildi
yalnizca.
Aslinda, Sovyet Cumhuriyeti evrensel 'bigimsel' demokrasi yerine
proleter demokrasiyi ikame etti. Yalnizca gali§anlarin politik haklari
olacakti, yalnizca onlar uygun §ekilde beslenecek ve devletin koruma-
si altina gireceklerdi. Asalaklar turn haklardan yoksun edilecekti.
Gorunu§te, bu iyi bir sosyalist dii§iinceydi. Ancak, kiigiik bir kusur
vadi. l§gi Konseyleri Cumhuriyeti yakla§ik iki yildir zaten vardi ve
yalnizca i§giler oy vermekteydiler. Oysa, anahtar soru henuz yanitlan-
mami§ti: Kim i§gidirl Farkli komunistlerden farkli yanitlar aliyoruz.
Ba§langigta, i§gi konseyleri biiyiik fabrikalardan gelen iicretli
emekgilerin temsili organlanndan ba§ka bir§ey degillerdi. BOylelikle,
Ozgiil, iyi tanimlanmi§ Orgutlerdi ve devrim igin de gok onemliydiler.
Daha sonra, bu 'konsey dii§iincesi' genel oyla segilmi§ Ulusal Meclisin
yerini bir i§gi Konseyleri Merkez Konseyi'nin almasina yol agti. Ne
var ki, biiyiik fabrikalardan gelen i§gilerle simrli kalirsa, bu Merkezi
Konsey gok dar bir temele sahip olacakti. t§ler gemi aziya aldiginda,
merkezi konseyin tabamni geni§lettiler ve aym zamanda da, 'burjuva-
zi'nin oy hakkindan yoksun edilmesi isteminde bulundular.
Burjuvazi ile i§gi arasindaki aynm gizgisi asla saglikli bir §ekilde
gizilemez. Bu ayrimla ilgili hep keyfi bir§eyler olacaktir ve konsey
fikrini despotik bir diktatorya igin gok iyi bir taban; akillica ve sistem-
li bir §ekilde yapilandirilmi§ bir politik biinye hazirlamak igin de en
elveri§siz duruma getiren de, i§te bu keyfiliktir.
Tikel olarak, entelektuellerin burjuvaziye dahil kabul edilip edil-
memesi butiiniiyle Sovyet gorevlilerinin yetkisi igindedir. Onlarin oy
hakkina ve zorunlu gali§ma yiikiimluliilderine de aym keyfi yoldan
karar verilmektedir.
Sovyet Cumhuriyeti’nde, yalnizca uretim ve tiiketim araglan 'bur-
juvazi’den hig tazminatsiz alinmakla kalinmami§, onlar yalnizca poli­
tik haklarinin tiimiinden yoksun birakilmakla kalinmami§, aym za­
manda, baskinin kurbam da olmu§lar ve salt onlar zorunlu gali§madan
yiikiimlii tutulmu§lardir. Hig gali§madiklari gerekgesiyle, Rusya’da ga-
li§maya zorlanan biricik insanlar ve oy hakkindan yoksun edilen biri-
cik insanlar onlardir. Sovyet Rusya’da, insan §imdiki i§i temelinde de­
gil, daha gok, devrimden onceki meslegiyle bir i§gi ya da bir burjuva
§eklinde smiflandirihyor. Sovyet Cumhuriyeti'nde burjuvazi, karakte-
ristiklerinin kOkii kazinamaz, e§siz bir insan soyu turii olarak ortaya
gikiyor. Tipki, gOriinii§ii ve giysileri ne olursa olsun, bir Mogol'un bir
Mogol, ya da bir zencinin bir zenci olarak kalmaya devam etmesi gi­
bi, burjuvazi de, bir dilenci durumuna gelse de, kendi gegimi igin ga-
li§sada da bir burjuva olarak kalmaktadir.
'Burjuvazi' igin gah§mak zorunludur, ama yapmayi bildigi ya da
kendi yetilerine en iyi uyan i§i arama hakki yoktur. Tam tersine, en
pis ve en tatsiz i§leri yapmaya zorlanmaktadirlar. Artan gida tayinlan
almak yerine, gergekte, agliklanni pek kar§ilamayan en diik§iik tayini
alirlar. Onlarin tayinlari, devletin i§lettigi fabrikalarda gali§an i§gilere
ve askerlere verilenin yalnizca do rue birine denktir. Bunlarin bir po­
und ekmek aldiklan yerde, burjuvazi yalnizca dortte-bir pound; asker
ve devlet i§gilerinin 16 pound patates aldiklan yerde yalnizca dort po­
und patates almaktadu-lar.
Biitun bu diizenlemelerde, proletaryayi daha yiiksek bir geli§me
a§amasina yiikseltme, ya da yeni, 'daha yiiksek bir ya§am bigimi' kur-
ma gabalanna ili§kin bir fisilti artik duyulmuyor. Algilayabildigimiz
tek §ey, proletaryanin en kaba bigimiyle intikama susadigidir. Prole­
tarya, kendi refahinin kendisinden daha iyi giyinme, daha iyi barinma
ve daha iyi ogrenim gormu§ olma yazgisini ta§iyan insanlan diledigin-
ce ezme yetkisinde yattigini dii§iinmektedir.
Proletaryanin Olgunlugu
(...) Son olarak, demokrasi en iyi Ozelliklerini sinif sava§imina ar-
magan eder; giinkii bir demokraside, herbir parti biitiin niifusa gagn
yapar. Herbir parti ozgiil sinif gikarlan igin sava§ir, ama bu gikarlann
butun toplulugun genel gikarlanyla ilintili yonlerine dikkat etmek zo-
rundadir. Bu araglarla, modem demokratik devlet, profesyonel politi-
kanin elit niteliginin yanisira, mahalle politikasinin darliginm da iiste-
sinden gelir. Modem bir demokratik devlette, kitlelerin zihinsel
ufuklan onlann politikaya katilimiyla biiyuk Olgiide geni§lemi§tir.
Sovyet Cumhuriyeti'nde oldugu gibi, bir i§gi konseyleri otokrasisi
-her 'burjuva'yi haklanndan yoksun eden ve basin Ozgiiriiliigiinii orta­
dan kaldiran bir otokrasi- lehine demokrasi bir yana atildigi zaman,
biitiin bu halki egitme firsatlan derhal ortadan kaybolur. Bu ise, iicret-
li emekginin ozgiil gikarlanmn genel toplumsal gikarlardan aynlma-
siyla sonuglanir. Aym zamanda i§gi, smiflar ve partiler sava§imindan
ortaya gikan savlan bagimsiz gozumlemekten de yoksun kalir. giinkii,
bu goziimleme onun adina, onun gereksinimlerini saglayan ve Sovyet
sisteminin ilahi dogasi konusunda onun ku§kulanmasina neden olabi-
lecek her du§iince ve bilgi kinntisindan onu uzak tutmaya ozenen bir
hiikiimet tarafindan zaten yapilmi§ durumdadir.
Hakikat yaranna yapilmasi gereken, tam da budur. Yoksul ve ca­
hil halk, muazzam ve giiglii orgiitleriyle buijuva basimn yalan ve zehi-
rinden korunmalidir. Ama bugiin Rusya'da, burjuva gazeteleri bol§e-
vik gazetelere ustun kilacak boyle bir orgiit nerede bulunacaktir?
Ustelik, bol§evik basin-sansurii gabalan yalnizca burjuva basina kar§i
degil, §imdiki hiikiimet sistemine baglilik andi igmeyen tiim gazetele­
re yonelmi§tir.
Bu sistemin aklanmasi yahn bir §ekilde, mutlak dogru diye bir§ey
vardir ve bu da salt komiinistlerin tasarrufundadir gibi, nahif bir varsa-
yima denk du§er. Aynca, tiim yazarlar yalancidir ve yalnizca komii-
nistler dogruluk tutkunlandir gibi, bir ba§ka varsayima denk dii§er.
Gergeklikte ise, kendi tikel dogrulanm destekleyen yalanci ve fanatik-
ler ku§kusuz her yerde vardir. Ne var ki, bir yalan en iyi, korkuyu de-
netlemedigi ve tek bir politik inancin, basinin sesini duyurmak gibi bir
ozcl hakka sahip oldugu yerde ye§erir. Sonugta, bu inang yalanlar
yayma konusunda ko§ulsuz bir yetkiye sahip olur ve bu etken de, bu­
na egilimli olanlari aldatmayi tc§vik eder. Erktekilerin konumu umut-
suz oldugu olgiide, onlar bu ko§ulsuz yetkiyi daha gok kullanir ve ha-
kikatten daha gok korkarlar.
Dogru haber hig de basin ozgurlugunu kaldirarak te§vik edilmez.
Tersine, bundan en ciddi bigimde yara alir.
Dogru gorii§ler soz konusu oldugunda, 'Dogru nedir?' diyen Ponti­
us Pilate'yle aym du§uncede olmak gerekiyor. Mutlak dogru yoktur.
Ancak, bir bilgi siireci vardir. Bu siireg ve insanlarin bilgi edinme yet-
kisi; bir parti kendi gOrii§ agisini tek ve biricik dogru olarak ilan et-
mek ve turn otekilerini de ezmek igin kendi erkini kullandiginda, her
bakimdan zarar gOriir.
Belliba§li bol§evikler arasinda, yalnizca kendilerinin dogruya ta-
sarruf ettiklerini ve ancak gilginlann ba§ka turlii du§unebilecegini ilan
ederken iyi niyetli davranan idealistler, ku§kusuz vardir. Ama o za­
man, Ispanya'daki Kutsal Engizisyon uyelerinin aym iyi niyetini de
teslim etmemiz gerekir. Bu rejimde, 'kitlelerin kiiltur ve egitiminde
yiikselme' hig zemin kazanmadi. Elbette, engizisyoncular ile Sovyet
Cumhuriyeti’nin onderleri arasinda bir fark vardir. Birinciler kitlelerin
yazgisimn maddesel olarak iyile§tirilmesini ve onlarin bu dunyada tin­
sel bakimdan yukselmesini hig istemediler. Yalnizca, kitlelerin ruhla-
rimn obiir dunyadaki giivenligini saglamayi istediler. Sovyet Onderligi
ise, Engizisyon yOntemlerini kullanarak, kitlelerin durumunu her ba­
kimdan iyile§tirebilecegine inaniyor.
Yiiksek bir ogrenim standartma ek olarak, kitleler arasinda yiiksek
bir ahlak duzeyi de sosyalizmin onko§uludur: Kendisini yalnizca gug-
lii toplumsal iggudulerde, dayam§ma duygusunda ve ozveride bulun-
maya hazir olu§u degil, aym zamanda, bu duygularin dar bir yolda§
gevresi otesine, genelde ba§ka insanlara da geni§letilmesinde ortaya
koyan bir ahlak. Boyle bir ahlakin Paris Komunu proletaryasinda
guglu bir §ekilde geli§mi§ oldugunu gormu§ bulunuyoruz. Bugiin, bol-
§evik proletaryasmin saflanndaki kitlelerde ise buna rastlanmiyor. (...)
Bolsevizmdeki Degisiklik
SON GELi§MELERt kisaca ozetleyelim. Bugiin, bol§evik Rusya’da
kisitsiz ozel mulkiyetle ve yaygin meta uretimine dayali bir koyliiluk
goriiyoruz. KOyluler, kente dayali sanayilerle herhangi yapisal ili§ki-
ler kurmadan kendi ya§amlarim goturuyorlar. Bu sanayiler kirsal alan-
da kullanilmak uzere bir arti uretmediginden, tarimsal uriinlerin kent-
lere kendiliginden ve yasal sevkiyati azalmaya devam ediyor. Bunu
telafi etmek igin, bir yandan tazminatsiz zoralimlar ve zor yoluyla el
koymalar; ote yandan da kagak ticaret yapilmi§tir. Bu son etkinlik
kentlerin son kalan sanayi uretim stoklarim da tilketmekte ve bunlann
kirsal alana aktanmiyla son bulmaktadir.
Biiyiik malikanelerin pargalanmasindan sonra, bol§evizmin koylii-
lere sunacak higbir §eyi kalmadi. Onlann bol§eviklere yonelik sevgisi
de, birdenbire nefrete; gali§mayan ve sonug olarak da, koylulerin iiriin
istemlerini kar§ilayamayan i§gilerden nefrete, gidayi zorla almak iize-
re koylere asker gonderen yetkililerden nefrete donu§tu. Onlarin sev­
gisi her tiir hileli takas i§lemleriyle koylulerin fazlalik stoklarim ele
gegirmeye gabalayan iigkagitgi ve kagakgilardan nefrete donii§tu.
Kirsal alandaki bu kati§iksiz kiigiik burjuva ekonominin yamsira
kentlerde, sosyalist oldugunu ileri suren bir toplum da yeti§mi§tir. Si­
nif farklihklannm kaldirildigi iddia edilmektedir. Bu toplum list simf-
larin ezilmesi ve pargalanmasiyla ba§lami§, uq sinif tan olu§an bir si-
mfli toplumla sona ermi§tir.
Bu iig simftan en altta yer alanlar eski 'burjuvazi', kapitalistier, ku-
giik burjuvazi ve rejime muhalefet etmeleri olgusunde, entelektiieller-
dir. Bu insanlar turn politik haklanndan yoksun edilmi§ler ve paralan
zorla alinmi§tir. Zaman zaman, en itiraz edilecek tiirden zorunlu gali§-
ma yapmaya zorlanmi§lar ve bunun kar§iliginda, aslinda aglik tayini-
na denk olacak kadar, acinacak oranda tayin almi§lardir. Bu kOlelik
cehennemi kapitalizmin ula§tigi en kotu a§inliklarla kar§ila§tinlabilir.
Bu durumun yaratilmasi net bir §ekilde bol§eviklere baglanabilir ve
onlarin insan soyunun kurtulu§una yonelik ilk buyuk adimlanm temsil
etmektedir.
Bu en alt simfin ustiinde bir iicretli-emekgiler orta simfi vardir. Bu
sinif politik ayricaliklara sahiptir. Anayasadaki aktiiel sOzlere gore,
yalnizca onlann kentlerde oy verme, basin ve demekle§me ozgiirlugu
bulunmaktadir. Onlar kendi i§lerini segebilir, gali§ma kok§ullanm de-
netleyebilirler ve yeterli ucret alirlar ya da daha gok, durumun boyle
olmasi gerekir; zira hemencecik ortaya gikmi§tir ki, Rus ucretli emek-
gilerinin buyuk kitlesinin geli§me diizeyi nedeniyle, bu duzenlemeler
altmda sanayi giderek daha fazla i§levsizle§mektedir.
Sanayiyi kurtarmak igin, yeni bir memurlar simfi olu§turulmu§ ve
i§giler iizerinde yetkiye sahip kilinmi§tir. Bu yeni sinif gergek erki gi­
derek kendisi igin ele gegirdi ve i§gilerin Ozgurlugiinii de bir Ozgiirliik
yamlsamasina d 6nu§turdu. Dogal olarak bu, i§gilerden bir kar§itlik
gelmeksizin ortaya gikmi§ degildir. Bu kar§itlik yalnizca, ula§imin ya-
nisira sanayideki genel gerileme nedeniyle degil aynca, kirlann kent-
lerden giderek daha fazla yalitlanmasi nedeniyle de artti. Sonunda,
kentlerdeki gida sorunu i§giler igin, artan ucretlere kar§in, giderek da­
ha gok umutsuz bir durum aldi.
I§gi gruplan, birbiri ardina, bol§eviklerden dii§ kmkligina ugradi-
lar; ama i§gilerin yiikselttigi kar§itlik Orgiitsiiz, dagimk ve cahilceydi,
daha iyi egitilmi§ bir biirokrasinin sik saflariyla kar§i kar§iya geldi.
Ona iistiin gelemezlerdi.
BOylece, yeni biirokrasinin rolii i§gi konseylerinin rolunden evrim-
le§ti; kismen onlardan dogdu, kismen onlar tarafindan atandi, kismen
de onlara yukardan dayatildi. Bu biirokrasi kentlerde, (ig smiftan en
yiiksegini olu§turmaktadir; eski kdmiinist idealistlerin ve sava§gilann
Onderligi altmda kendisini one gikaran yeni yonetici sinif budur.
Eski biirokrasinin mutlakiyetgiligi yeni, ama gordiigiimuz gibi hig
de iyile§tirilmi§ olmayan bir bigimde, yeniden yasama dOnmii§tiir. Us­
telik, dogrudan canice uygulamalarla, erken sanayi kapitalizminin de-
rinlemesine altinda yatan yeni bir kapitalizmin tohumlari bu yeni mut-
lakiyetgilikten ve bu yeni mutlakiyegilik igerisinden ye§ermi§tir.
Artik var olmayan, yalnizca eski feodal biiyiik toprak mulkiyetidir.
Rusya'daki ko§ullar bunun ortadan kaldirilmasi igin olgunla§mi§ti,
ama kapitalizmin kaldirilmasi igin olgunla§mi§ degildi. Kapitalizm
5imdi, bir kez daha, ama proletarya igin eskisinden daha baskici ve ra-
hatsiz edici bigimlerde yeniden dirili§ini kutluyor. Ozel kapitalizm,
daha yiiksek sanayile§mi§ bigimler almak yerine, en rezil ve en a§agi-
lik karaborsacilik ve para-spekulasyonu bigimlerini almi§tir. Sanayi
kapitalizmi devlet kapitalizmi olma yOniinde geli§mi§tir. Eskiden dev-
let memurlari ile Ozel sermayenin memurlari birbirlerine kar§i gok
elestirel, genellikle du§mandilar. Sonugta, gali5an insan da kendi gika-
nnin §urada ya da burada yattigim gOriiyordu. Bugiin ise, devlet bii-
rokrasisi ile kapitalist biirokrasi birle§mi§lerdir. Biiyiik sosyalist devri­
min bol§evikler tarafindan yaratilan sonucu budur. Bu, Rusya'nm
§imdiye dek ya§adigi turn despotizmlerin en baskicisim olu§turmakta-
dir. Mulksiizle§tirenlerin miilksuzle§tirilmesi igin kurulan i§gi kon­
seylerinin keyfi yOnetiminin demokrasinin yerini almasi, §imdi yeni
biirokrasinin yOnetimiyle sonuglanmi§tir. Bu yer-degi§tirme demokra­
sinin i§giler igin bile bo§ bir sOz durumuna gelmesine olanak vermi§
bulunuyor; giinkii, aym zamanda onlar da Oncekinden daha biiyiik bir
ekonomik bagimliliga tabidirler. (...)
Teror
KU§KUSUZ bol§evikler bu geli§meleri ortaya gikarmak niyetinde de-
gillerdi. Tersine, bu geli§meler onlarin niyetlerinden farkli oldu. Elle-
rindeki tiim araglarla, bunlarin yayilmasim denetim altma almaya ga-
li§tilar. Ama sonunda bu araglar, bol§eviklerin ba§tan beri kullandikla-
n aym fomiile, yani zor kullanimina, en ufak bir ele§tiriye bile daya-
namayan birkag diktatoriin keyfi erkine gelip dayaniyordu.
Komiinistlerin kullandigi yOntemlerin kagimlmaz sonucuydu Teror
Saltanati. Bu yontemin sonuglanm Onlemek ise umutsuz bir gabadir.
(...)

BOL§EVlZMt savunanlar, onlarin kar§itlan olan Fin beyaz-


muhafizlari, Baltik baronlan ve kar§i-devrimci garlik general ve ami-
rallerinin de kotii olduguna i§aret ederek, bunu yapiyorlar. Ama, ba§-
ka insanlarm hirsizlik yapmasi hirsizlik igin bir gerekge olu§turur mu?
Ostelik, onlarin kar§ulari erkte kalmak igin keyfi olarak insanlan
Oldiiriirlerken, kendi ilkelerine kar§i bir§ey yapmadilar. Bol§evikler
ise, insan ya§ammm kutsalligi ilkesine kar§i du§meyecek §ekide dav-
ranmak zorundadirlar. Bu ilke onlann kendilerinin ilan ettikleri bir il-
kedir ve bununla erke geldiler. Ustelik, kendi eylemlerini hakli gikar-
mak igin ba§vurduklan bir ilkedir. Insan ya§amini boylesine ucuz
tuttuklan , bunu yalnizca kendi amaglarma ula§manm bir araci gibi
gordukleri igin, kesinlikle bu nedenle, herkes baronlara ve generallere
kar§i gikmiyor mu?
Belki de, sonuglar farkli denilecektir. Erktekiler tarafindan kullani-
lirsa, tiksindirirci sonuglan nedcniyle vicdansizca olacak araglan daha
soylu amaglann hakli kildigi soylenmi§tir. Oysa kesindir ki, amaglar
tiim araglan degil, ancak onlarla bagda§abilenleri hakli kilar. Uygun
olmayan araglar kendi amaglan tarafindan hakli gikanlmazlar. Tipki,
ya§ama igerik ve amag kazandiran §eyleri kurban ederek ya§ama hak­
ki savunulamayacagi gibi; ilkeler de, bir yana atilarak savunulamaz-
lar. iyi niyetler ters araglar kullananlan bagi§latabilir, ama yine de ,
araglann kendileri kmanacak araglar olarak kahrlar. Verilen zarar bii­
yuk oldugu Olgiide, bu araglar daha fazla kinanir. (...)
Diinya Devriminin Perspektifleri
MOSKOVA’DA, 'Ugiincu' Entemasyonal'in son kongresindeki tarti§-
malarda yeniden ortaya gikmi§ olan iddiadan daha hatali bir§ey ola-
mazdi. Bu; parlamentarizm ve demokrasi dogalan geregi burjuva ku-
rumlandir iddiasidir. Onlar, hizmet ettikleri insan tipine ve simfina
gOre en degi§ik igerige sahip olabilecek bigimlerdir. Eger bir parla-
mentoda buijuva partiler gogunluktaysa, o zaman 'parlamentarizm'
burjuvadir. Bu burjuva partiler iyi degillerse, o zaman onlann parla-
menterizmi de iyi olmayacaktir. Ama, parlamentoda sosyalist bir go-
gunluk varsa, i§ koklu bir §ekilde degi§ecektir.
§imdi deniliyor ki, kapitalistier basim denetledigi ve i§gileri satin
aldigi igin, en kisitlandinlmami§ ve yetkin gizli oyla bile sosyalist bir
gogunluk olanaksizdir. Ne var ki, eger §imdiki gibi bir devrimden son­
ra bile kapitalistier i§gileri gergekten bu tarzda satin alabiliyorsa, o za­
man, onlarin i§gi konseylerinin segmenlerini de etkilebileceginden
ku§ku duyulmaz.
Kapitalistlerin i§giler kar§ismdaki mali giicii nedeniyle, en Ozgiir
gizli oyla ve niifusun gogunu olu§turan ucretlilerle bile, bir parlamen-
toda gogunlugu ele gegirmenin sosyalistler igin olanaksiz oldugu ileri
siirulebilir. Bu, proletaryayi iicretli ve korkak bir cahiller giiruhu diye
nitelendirmekle ve proietaryanin davasmm itlas ettigini soylemekle
birdir. Eger proletarya gergekten boylesine dokunakli olsaydi, o za­
man, onun ahlaki ve du§iinsel gugsuzlugu kar§ismda, ne denli iyi ku-
rulursa kurulsun, higbir kurum onun muzaffer olmasina yardim ede-
mezdi.(...)

E6ER KOMUNlSTLER demokrasinin burjuvaziyi erkte tutma araci


oldugunu ileri siiriiyorsa, buna yanit; demokrasinin segenegi olan dik-
tatoryanm ancak, daha burjuvazi erke gelmezden once var olan, vah§i
orman yasasina yol agtigi §ekilde olacaktir. Genel ve e§it oy hakkiyla
demokrasi burjuva yOnetimin bir karakteristigi degildir. Burjuvazi,
kendi devrimci dOneminde bile, sayimlara dayali bir oy hakkina sahip
olan Ingiltere, Fransa ve Belgika di§inda, bu oyhakkina sahip degildi.
Ba§langigta, proletarya genel ve e§it oy hakkim, uzun ve sert bir sava-
§imla kazandi. Bu, komiinistlerin ve onlarin turn dostlannin butiiniiyle
unutmu§ g5zuktukleri, iyi bilinen bir olgudur. Genel ve e§it oy hak­
kiyla demokrasi sinif sava§imini, fiziksel duzeyde yapilan bir sava-
§imdan zihinsel duzeyde yapilan bir sava§ima dOnii§turebilme yonte-
midir. Bir sinif, ancak, kar§itlanyla aym du§unsel ve ahlaki diizeye
sahipse, bOyle bir sava§imi kazanabilir. Demokrasi; uygar bir insan
igin sosyalizmi olu§turan, daha yiiksek ya§am bigiminin gergekle§tiri-
lebilmesinin biricik aracidir. Diktatorya ise, yalnizca, Asyatik sosya­
lizm diye bilinen sosyalizm turiine yol agar: ama bu, bize Konfiigyus
ve Buda'yi veren Asya'ya haksizlikur. Daha iyisi, bunu Tatar sosyaliz­
mi diye nitelemektir.
Asil sorumlulugu ta§iyan diinya sava§imn amansiz sonuglarindan
ayri olarak, Alman i§gi sinifmin kendi zaferinden §imdiye dek boyle­
sine az §ey kazanmi§ olmasi ve demokrasiyi nasil kendi kurtulu§unun
bir araci durumuna getirecegini yeterince anlamami§ olmasi, buyiik
olgude, komiinistlerin txMiicu ve yikici etkinliklerinden, proietaryanin
giicunii sonugsuz maceralar iginde israf etmelerinden ileri gelmekte-
dir.
Demokrasi Bati Avrupa ve Amerika'da, sosyalizm igin gok daha
iyi perspektifler sunuyor. Bu bolgeler, ozellikle Anglo-Sakson olanlar,
diinya sava§indan ekonomik bakimdan daha az zayiflami§ olarak gikti-
lar. Boyle iilkelerde, proletaryanin giiciindeki her ilerleme ve arti§ do-
laysiz bir §ekilde, onun ya§am ko§ullannda bir iyile§me getirmeli ve
'daha yiiksek ya§am bigimleri’ne yonelik bir i§lev gOrmelidir.
Ama, aym zamanda da, proletaryanin sava^imi, sava§tan oncekin-
den daha yogun bigimler almalidir. Sava§in ve bunun ardindan da, za-
ferin urettigi yurLseverce co§ku donemi hizla sonuna yakla§iyor. Bu
dOnii§iim halihazirda ba§lami§tir ve bari§ geri geldiginde de, kar§i du-
rulmaz bir giigle ilerleyecektir. Bari§ Antla§masi'nm yenilen ulusa ge-
tirecegi yuk ne denli buyuk olursa olsun, bu, muzaffer halklarin kur-
banlarini belirgin bir §ekilde azallmaz ve artik, her yerde ana ilgi di§
sorunlardan ig politika sorunlarina donecektir.
Proletaryanin Ozbilinci muazzam olgiide arttigindan, onun kar§itli-
gi da giderek daha etkili bigimler alacaktir. Bu bakimdan, Alman ve
daha da gok Rus Devrimi buyuk bir esinlendirici i§lev gormii§tiir.
Bol§evik yontemler konusunda ne dii§iiniiliirse du§uniilsiin, buyuk
bir devlette bir proleter hiikiimetin yalnizca erke gelmekle kalmayip,
en zor ko§ullar altinda, yakla§ik iki yildir da kendisini koruyabilmesi
olgusu turn ulkeler proletaryasi arasinda giig duyumsamasim arttir-
maktadir. Bu yuzden, bol§evikler, diinya devrimine devrimi ilerlet-
mekten gok, proletarya davasina zarar vermi§ olan ajanlari (emissari­
es) eliyle yapmi§ olduklarindan gok daha fazla hizmet etmi§lerdir.
Butiin diinya proletaryasi devinim durumundadir ve onun uluslara-
rasi baskisi, tiim ekonomik ilerlemenin kapitalizm yoniinde degil de,
sosyalizm yonunde geli§mesini saglayacak olgiide giiglii olacaktir.
Bu §ekilde, diinya sava§i kesinlikle bir donemi damgalami§ bulu-
nuyor: Kapitalizmin geli§iminin sonu ve sosyalizmin ba§langici dOne-
mi. Biz kapitalist bir diinyadan sosyalist bir diinyaya bir hamlede sig-
rayamayacagiz. Sosyalizm Onbelirlenmi§ bir plan gore yapilan-
dirilabilecek ve bir kez i§lemeye ba§ladiginda da, diizenli bir tarzda
gidecek bir mekanizma degildir. Her tur toplumsal etkinlik gibi, belirli
yasalari olan bir toplumsal i§birligi siirecidir. Bu yasal gergevesinde,
gok degi§ik bigimler alabilir ve ku§kusuz bugiinden ongOremeyecegi-
miz bir geli§me gosterebilir.
Bugun bile, 'halk karanyla uygulanacak hazir iitopyalar'a sahip de-
giliz. §imdi olup biten §ey, sosyalizmin geli§iminin ba§langicim belir-
leyecek olan '5gelerin kurtulu§u'dur. Butiin dunya gapinda oldugu igin
buna diinya devrimi demek istiyorsamz o zaman, diinya devrimiyle
kar§i kar§iyayiz. Ama buna bir diktatorya dogrultusunda degil, toplar
ve makineli tiifeklerle degil, politik ve toplumsal kar§itlann yok edil-
mesiyle degil, ancak demokrasi ve insanlikla ula§ilacaktir. Ancak bu
yolla, proietaryanin tarihsel gorevi olan, bu daha yiiksek ya§am bigi-
mine ula§mayi ba§aracagiz.
BIBLiYOGRAFYA

BtYOGRAFtLER
K . K au tsk y , 'M ein L eb en sw erk ', bkz. K autsky, B . (ed.), E in L eb en fur d en Sozia-
lism u s. E rin n eru n g en an K arl K autsky (H an n o v er, 1954); d a h a o n ce $urada
? ik u . D: F. M ein er (ed.), D ie V o lk sw irtsc h aftsleh re der G eg en w a rt in der
S elb std arstellu n g (L eipsiz, 1924).
K. K au tsk y , E rin n eru n g en u nd E rd rteru n g en , (ed.) B. K au tsk y (T he H ague, 1960).

B. K au tsk y , 'P erso n lich e E rin n eru n g en an m ein e V ater', A rb eiterk a le n d er (V ienna,
1954) pp. 106-22.

YAZI§MALAR

11.00 k alem d en fazla m ek tu p v e ki§isel n o t A m sterd am , U luslararasi T oplum sal


T arih E nstitiisii'ndedir. H o o v er E n stitusii'nde (S tanford, C alifo rn ia) de, N icola-
efsky k o lek siy o n u ifin d e R u s so sy alistlerin e ve o n lard an gelen m ek tu p lar vardir.

F rie d rich A d ler, (ed.), K arl K autskys B riefw echsel m it V icto r A d ler (V ienna,
1954).
B. K au tsk y , (ed .), F rie d rich E n g els B riefw echsel m it K arl K au tsk y (V ienna,
1955).
Jr. K arl K au tsk y , (ed.), A u g u st B ebels B riefw ech sel m it K arl K autsky (A ssen,
1977).
L u ise K atu stky , (ed.), R o sa L u xem burg. L etters to K arl an d L u ise K autsky from
1896 to 1918, 5 ev. L o uis P. L ochner. (N ew Y ork, 1925).

KAUTSKY’NtN YAZILARI: SEClLMIS


BIBLiYOGRAFYA
T a m b ib liy o g rafy a §udur: W ern er B lum enberg, K arl K autskys L iterarisch es W erk.
E in e b ib lio g rap h isch e O b ersich t ('s-G ravenhage, 1960); bu fali§ m a $ununla ta-
m am lanrm §tir: B e rt A n d reas, R e v ie w o f B lu m en b erg , w ith A d d en d a to the B ibli­
o g rap h y o f K au tsk y 's W ritings (M ilan, 1961).
(K isaltm alar: E, birinci In g ilizcc v ersiy o n u n u n taiih in i gosterir. N Z , D ie N eue Z e-
it'in k isaltilm i§idir.)

1880
D er E in flu ss d e r V o lk sv erm eh ru n g , a u f d e n F o rtsch ritt d er G ese llsc h a ft u n tersu ch t
(V ien n a).
Irland. K u ltu rh isto risch e S k izze (L eipzig).

1883
'D ie so zialen T rieb e in d e r T ierw elt', N Z , I, pp. 2 0 -7 ,6 7 -7 3 .

1884
'D ie so zialen T rieb e in d e r M en sch en w e lt', N Z , II, pp. 13-19, 49-5 9 , 118-25.

1887
K arl M arx' o k o n o m isch e L eh ren. G em ein v erstan d lich darg estellt erlau tert (S tu tt­
g art), (E , 1925).

1888
‘ T hom as M o re und se in e U to p ie (Stuttgart).

1889
D ie K lasscn g eg en satze von 1789. Z u m h u n d ertjah rig en G ed en k tag d e r g ro ssen
R e v o lu tio n (S tuttgart).

1890
D er A rb eitersch u tz, b eso n d ers d ie in te r n a tio n a l A rb eitersch u tzg esetzg eb u n g und
d er A ch tstu n d en lag (N u m b erg).

1892
D as E rfu rter P ro g ram m in sein em gru n d satzlich en T eil erlau tert (E , 1910).
G ru n d satze und F o rd eru n g en d e r S ozialdem okratie. E rlau teru n g en zu m E rfu rter
P ro g ram m von K arl K autsky und B runo S ch o lan k (K. K autsky: I.
G ru n d satzlich er T eil, pp. 3 -2 7) (B erlin).

1893
D e r P arlam en tarism u s, d ie V o lk sg esetzg eb u n g und d ie S oziald em o k ratie (S tu tt­
gart).

1895
D ie V o rlau fe r des N eu eren S o zialism us. I. T eil: V on P lato bis zu d en W ie-
derstau fern ; 2. T eil: V o n T h om as M ore is zu m V o rabend d e r franzdsischen
R e v o lu tio n (S tuttgart) (E , 1897: Y aln izca K isim 2).
F riedrich E n g els. S ein L eb en , sein W irken, seine S chriften (B erlin) (E. 1899).
'D arw in ism u s und M arx ism u s', N Z , X III. 2, pp. 709-16.
'D ie In tellig en z u nd d ie S o ziald em o k ratie', N Z , X III. 2 , pp. 10-16, 43-9, 74-80.
'U b er d ie A g rarfrag e a u f d em P arteitag d e r S P D ' (B reslau, 1895) P ro to k o ll, pp.
124-7, 149, 167.

1987
K on su m v erein e und A rb eilerb ew eg u n g (V ienna).

1898
'A ltere und n eu ere K o lo n ialp o litik ', N Z , X V I. 1, p p. 7 6 9 -8 1 , 801-16.
'K iaotsch au ', N Z , X V I. 2, pp. 14-26.

1899
D ie A g rarfrag e. Bine U b ersich t liber die T endenzen d e r m o d em en L an d w irtsch aft
und d ie A g rarp o litik d e r S o zialdem okratie (Stuttgart).
B em stein u nd das so riald em o k ratisch e P rogram m . E in e A n ti-K ritik (Stuttgart).
'R eden zu r B em stein -D eb atte a u f d em P arteitag d e r S P D ' (H an n o v er, 1899) P ro to ­
ko ll, p p . 1 6 5 -7 1 ,2 1 8 ff.

1901
H andelsp o litik u n d S o ziald em o k ratie. P opiilare D arstellung d e r h andelspolitischen
S treitfrag en (B erlin).

1902
D ie so ziale R e v o lu tian . 1. S o zialrefo rm und so ziale R e v o lu tio n II. A m T ag e nach
d e r R e v o lu tio n (B erlin) (E, 1903).

1903
D ie S o ziald em o k ratie u nd d ie k ath o lisch e K irche (B erlin) (E, 1903).

1905
'P atrio tism u s, K rieg und S o ziald em o k ratie', N Z , X X III. 2, pp. 343-8, 364-71 (E,
1905).
1906
E th ik und m aterialistisch e G esh ichtsauffassung. E in V ersu ch (E , 1907).
'L eben, W issen sch aft und E th ik ', N Z , X X IV . 2, pp. 5 16-29.
'R eden Uber d en p o litisch en M assen streik a u f dem P arteita g d e r S P D ' (M annheim ,
1906) P ro to k o ll, pp. 256-9, 3 03 ff.
1907
P atrio tism u s und S o ziald em o k ratie (L eipzig).
S ozialism u s und K o lo n ialp o lid k (B erlin ) (E , 1975).
T rie b k ra fte und A u ssich ten d e r ru ssisch en R ev o lu tio n ', D er K a m p f (V ien n a), I,
pp. 2 84-90, 324-33.
■Rede iib er d ie K o lo n ialp o litik a u f d em In te m a tio n a le n S o zialisten -K o n g ress'
(S tu ttg art, 1907) P ro to k o ll, p. 3 4 ff.

1908
D er U rsp ru n g des C h risten tu m s. E in e histo risch e U n tersu ch u n g (S tuttgart) (E,
1917).
D ie histo risch e L eistu n g v o n K arl M arx. Z u m 25. T o d estag e d es M eisters (B erlin).

1909
D er W eg z u r m acht. P o litisch e B etrach tu n g en Uber das Ilin e in w ach sen in d ie R e ­
volution (B erlin) (E, 1909).

1910
V erm eh ru n g und E n tw ick lu n g in N a tu r und G esellsch aft (Stuttgart).
•Was nun?', N Z , X X V III. 2, pp. 3 3-4 0 , 68-80.
'E ine n eu e S trateg ic', N Z , X X V III. 2, pp. 3 3 2 -4 1 ,3 6 4 -7 4 , 412-21.

1911
T ak tisch e S tro m u n g en in d e r d eu tschen S o ziald em o k ratie (B erlin).
'F inan zk ap ilal und K risen', N Z , X X IX .l, p p. 6 2 0 -7 ,6 5 2 -6 2 , 684-97.

1912
'D ie A k tio n d e r M asse', N Z , X X X .l, p p . 4 3 -9 , 7 7 -8 4 , 106-17.
1914
D er p o litisch e M assen streik . E in B eitrag zu r G esch ich te d er M assenstreik diskus-
sio n en in n erh alb d er d eu tsch en S o ziald em o k ratie (B erlin).
'D e r K rieg', N Z, X X X II. 2, p p . 843-6.
'D ie V o rb ereitu n g des F rie d en s', N Z , X X X II.2, pp. 876-82.
'D er Im perialism us', N Z , X X X II. 2, pp. 9 0 8 -2 2 (E, 1970: 4. kesim N ew L e ft R e v i­
ew , C. 59, s. 4 1 -6 'd a 9 evrildi).

1915
N atio n alstaat, im p cria listisch er S taat und S taaten b u n d (N um berg).
D ie In tem atio n a litat und d e r K rieg (B erlin). A y n c a : N Z , X X X III. 1, pp. 225-50.
'D ie S oziald em o k tarie im K rieg e', N Z , X X X III.l, pp. 1-8.
'Z w ei S chriften zu m U m lem en ’, N Z , X X X III. 2, pp. 3 3-42, 71-81, 107-16, 138-46.

'N ochm als u n sere Illu sio n en ', N Z , X X X III.2 , p p. 2 3 0 -4 1 ,2 6 4 -7 5 .

1916
D ie V ereinigen S taaten M itteleu ropas (S tuttgart). A y n c a ; N Z , X X X IV .l, pp. 423-
9, 4 5 3 -6 8 ,4 9 4 -5 0 4 , 522-34.

1917
S erbien und B elgien in d er G esch ichte. H istorische S tudien z u r F rage d e r N ationa-
litaten und d e r K rieg sziele (S tuttgart). A y n c a : N Z , X X X V . 2, p p. 289-99,
3 1 3 -1 9 ,3 4 0 -9 , 364-72, 3 9 0 -9 ,4 3 3 -4 2 ,4 8 1 - 9 1 ,5 2 9 -3 7 , 553-66.
E lsass-L o th rin g en . E in e h isto risch e S tudie (Stuttgart).
D ie B efreiung d e r Natdonen (S tu ttgart). A y n c a : N Z , X X X V .2, p p. 145-53, 177-89,
193-200, 2 2 8 -3 4 , 2 4 1 -9 , 273-81.
'D er im p erialistisch e K rieg', N Z , X X X V .l, p p . 4 49-54, 475-87.
'Im perialism u s u n d reak tio n are M asse', N Z , X X X V . 2, pp. 102-15.
M anifest, b esch lo ssen a u f d e m G rU ndugs-P arteitag d er U S P D (G otha).
P ro to k o ll (1921) p p . 79-82.

1918
K riegsm arxism us. E in e th eo retisch e G ru n d leg u n g d e r P o litik d es 4. A ugust, in
M arx-S tudien, IV , Bd. 1, H alb bd (V ienna).
S o ziald em o k ratisch e B em erk u n g en z u r U b erg an g sw irtsc h aft (L eipzig).
D em o k ratie o d e r D ik tatu r (B erlin).
D ie D iktaturs d es P ro le ta riats (E , 1919).

1919
T errorism u s und K om m u n ism u s. E in B eitrag z u r N atu rg esch ich te d er R evolution
(B erlin) (E , 1920).
D ie S o zialisieru n g d e r L an d w irtsch aft (B erlin).
W as is t S o zialisieru n g ? R eferat, a u f d em 2 R eich sk o n g ress d e r A .-, S.- und B.-
R a te a m 14 A pril 1919, P ro to k o ll (B erlin).
W ie d e r W eltkrieg entstand. D arg este llt n ach d em A ktenm aterial d es D eutschen
A u sw artig en A m ts (B erlin ) (E, 1920).
D ie d eu tsch en D o k u m en te z u m K riegsausbruch. Z usam m en g estellt von K. Ka-
utsky Im A u ftrag e d es A u sw artig en A m tes n ach g cm ein sam er D urchsicht m it
K. K autsky hrsg. v o n G ra f M ax M ontgelas und W . Schiicking, 4 vols (C har-
lo tten b u rg ) (E, 1924).
1920
D ie In tern atio n ale (V ienna).
D elbriick und W ilh elm II. E in N ach w o rt z u m ein em K rieg sb u ch (B erlin).

1921
V on d e r D em o k ratie zu r S taatsklaverei. E ine A u sein an d ersetzu n g m it T rotzki
(B erlin).
G eo rg ien . E in e so z iald em o k rad sch e B auernrepublik. E in d riick e und B eobachtun-
g en (V ien n a) (Ii, 1921).
R o sa L u x em b u rg , K arl L ieb k n echt, L eo Jogiches. Ih re B e d eu tu n g fUr die d eu tsch e
S o ziald em o k ratie. E in e S k izze (B erlin).
D ie p ro letarisch e R e v o lu tio n u nd ih r P ro g ram m (B erlin -S tu ttg art) (E, 1925).
M ein V erh altn is z u r U n ab h an gigen S o ziald em o k ratisch en P artei. E in R u ck b lick
(B erlin).

1923
D ie M a rx sch e S taatsau ffasu n g im S p ieg elb ild eines M a rx isten b eleu ch tet (Jena).

1925
D ie In tern atio n ale und S o w jetru ssland (B erlin).
'D as Ile id e lb e rg e r P rogram m . G ru n d satzlich er T eil', pp. 5-26, bkz. D as H eidelber-
g er P ro g ram m . G ru n d satze und F o rd e ru n g en d e r S o zial d em o k ratie (B erlin).
1927
D ie M aterialistisch e G esch ich tsau ffassu n g , 1. B and: N atu r und G esellsch aft; 2,
B and: D er S taat und d ie E n tw ic k lu n g d e r M e n sc h h e it (B erlin).

1928
W eh rfrag e u nd S o ziald em o k ratie (B erlin).

1930
D er B o lsch ew eism u s in d e r S ack g asse (B erlin) (E, 1931).

1931
'S o ziald em o k ratie und B o lsch ew ism us', D ie G esellsch aft, V III. 1, pp. 54-71.
'D ie A u ssich ten des F u n fjah resp lanes', D ie g esellschaft, V III, 1, pp. 255-64.
'D as b o lsch ew istisch e K am el', D ie G esellsch aft, V III.2, pp. 342-56.
'D ie A u ssich ten des S o zialism u s in S ow jetrussland', D ie G esellsch aft, V III.2, pp.
420-44.

1932
K rieg und D em o k ratie. E in e histo risch e U n tersu ch u n g und D arstellung ih rer
W ech selw irk u n g en in d e r N euzeit. E rstes Buch. R e v o lu tio n sk rieg e (Berlin),
k o m m u n ism u s und S o ziald em o k ratie (B erlin).

1933
N eue P ro g ram m e. E in e k ritisch e U ntersuchung (V ienna-L eipzig).

1934
G ren zen d e r G ew alL A u ssich ten u n d W irkungen b ew affn eter E rhebungen des
P ro le ta riats (K arlsbad).

1937
S ozialisten und K rieg. E in B eitrag zur Ideengeschichte des S ozialism us von den
H ussiten bis zu m V o lk erb u n d (Prague).

KAL KAUTSKY USTUNE YAZIN


Notlar:
1. O k u y u cu , K au tsk y 'n in ijah$m asim n tikel y 6 n lerin in in celen m esi i 9 in ba^vuru
o larak , G iri§'e ve (ln g ilizce 'y e) 9 ev iren in h erb ir boliim e y azd ig i g irijle re bak-
m alidir.
2. S ira la n am ay acak o l 9 iide 9 0 k o ld u gundan, L en in 'in K autsky iistiine m akaleleri
bu rad a y er alrrayor.
3. W ern er B lu m en b erg 'in K arl K autsky's L iterarisch es W e rk 'i, o zam ana dek
(1 9 6 0 ) K au tsk y iistiine yazilrm § y az ila n n 90 k g e n i 5 bir bibliyografyasim da
i 9 erm ek ted ir.

KITAPLAR
K ari K au tsk y zu m 7 0 G eb u rtstage. D ie G esellschaft 6 zel sayisi, ed. R. H ilferding
(B erlin, 1924).
K arl K au tsk y , d e r D en k er und K am pfer. F estgabe ( o f D er K am p f) sein em sieb-
zig sten G eb u rtstag (V ien n a, 1924).
D er leb en d ig e M arxism us. F estg a b e zum 70 G eb u rtstag e von K arl K autsky, ed. O.
Je n ssen (Jen a, 1924).
H. A ren z, e t al., K autsky. M a rx istisch e V erg an g en h eit d e r S P D ? (B erlin, 1976).
N ., B u k h arin , K arl K autsky und S ow jetrussland. E in e A n tw o rt (V ienna, 1925).
H . F . H elm o lt, K autsky d e r H istoriker. E in e k ritisch e U n tersu ch u n g (C harlotten-
burg, 1920).
W . H o lzh eu er, K arl K au tsk y s W erk als W eltanschauung. B eitrag zur Ideologie der
S o ziald em o k ratie v o r d e m ersten W eltk rieg (M unich, 1972).
John H. K au tsk y , T h e P o litical T h o u g h ts o f K arl K autsky, T e z (H arvard, 1951).
K arl, K orsch, D ie m aterialistisch e G esch ich tsau ffassu n g : E in e A usein an d erset-
zung m it K arl K au tsk y (L eipzig, 1929).
R. W . R e ic h ard , K arl K au tsk y and the G erm an S o cial D em o cratic P arty , 1863-
1914, T e z (H arv ard , 1951).
M assim o L. S alv ad o ri, K arl K au tsk y an d th e S ocialist R e v o lu tio n 1880-1938,
?ev. Jo n R o th sch ild (L o n d o n , 1979).
G ary P . S teen so n , K arl K au tsk y 1854-1938: M arx ism in th e C lassica l Y ears (P itt­
sburgh, 1979).
M arek W ald en b erg , P o lity c z n a K aro la K au tsk y 'eg o w o k resie sporu zu revizjoniz-
m em (1 8 9 8 -1 9 0 9 ) (K arl K autsky'nin, R e v iz y o n iz m le T a rtijm a si D onem indeki
P o litik D ii§iinceleri, 1 8 98-1909: tn g ilizce o zet) (C racow , 1970).
W o lfram W ette, K rieg sth eo rien d eu tsch er S ozialisten. M arx, E ngels, L asalle,
B ern sein , K au tsk y , L u x em b u rg . E in B eitrag zu r F rie d en sfo rsch u n g (Stuttgart,
1971).

MAKALELER
H. B rill, 'K arl K au tsk y , Z e itsc h rift fu r P o litik (1954) p p. 211-40.
R. H ilferd in g , 'K arl K au tsk y und sein W erk', V orw arts (16 O c to b e r 1924).
Jo h n H . K au tsk y , 'J. A . S ch u m p eter v e K arl K autsky: Ko§ut E m p e ry alizm K uram -
la n ', M id w estern Jo u rn a l o f P o litical S cience (1961) p p. 101-28.
G. L u k acs, 'B em stein 'in Z aferi: K arl K au tsk y 'n in 7 0 Y a§giinti § erefin e Yazilrra§
D en em eler U stiin e N o tlar, D ie In tern atio n ale (1924) pp. 21-2; bkz. P olitical
W ritin g s 1919-1929 (L o n d o n, 1972) p p . 127-42,
E. M atth ias, 'K autsky u n d d e r K au tsk y an ism u s. D ie F u n k tio n d e r Ideologie in der
d eu tsch en S o ziald em o k ratie v o r d em ersten W eltk rieg ', bkz. M arxism us-
S tudien, Z w eite F o lg e (1 957) pp. 151-97.
U lla P len er, 'K arl K au tsk y 's O p p o rtu n ism u s in O rg an isatio n sfrag en (1900-1914).
Z u r E n tsteh u n g des Z cn trism u s in d e r d eu tsch en S o ziald em o k ratie', B eitrage
zu r G esch isch te d e r d eu tsch en A rb eiterb e w eg u n g (1961) pp'. 349-70.
U rsu la R atz, 'K arl K au tsk y u nd d ie A brU stungskontroverse in d er d eu tsch en S ozi­
ald em o k ratie, 1911 -1 9 1 2 ', Intern atio n al R ev iew o f S ocial H isto ry (1966) pp.
197-227.
M . R u b el, 'L e m ag n u m o p u s d e K arl K autsky', L a R e v u e S o d a lis te (1955) pp. 4-
14, 275-91.
Proletarya Diktatoryasi ve Donek Kautsky'-
y i, ya okumus ya adini duymussunuzdur. Lenin'in
sivri oklarmi yolladigi Kautsky'den simdiye kadar
bir tek satir okudunuz mu? Bu soruya, hemen turn
dunyadan gelecek yanitlar uc asagi bes yukari
benzerdir: H ayir.
Y a , Lenin'in revizyonist, Kautsky'nin mark-
sizmi savunur oldugu yorumunu duysaniz tepkiniz
ne olurdu? Artik bircok seyin degismekte oldugu
2 000'lere dogru, silinmis tartism alar'a d a, hie gun
isigina cikamamis dusuncelere de ihtiyac v a r.

You might also like