You are on page 1of 176

FRIEDRICH NIETZSCHE

AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ
BiR POLEMiK

KABALCI YA 362
Felsefe Dizisi: 40
Friedrich Nietzsche
Zur Genealogie der Moral - Eine Streitschrift

- Bir Polemik
© Istanbul 2004

Birinci Ekim 2011

Kapak Düzeni: Gökçen


Ali Nalbant

KABALCI YAYINEVl
Gülbahar Cemal Sahir Sok. Çelik Merkezi
D Blok No. 16 Mecidiyeköy -
Tel.: (0212) 347 54451 Faks: (0212) 347 5464
yayinevi@kabalci.com.tr www.kabalci.com.tr
internetten www.kabalci.com.tr

KÜTÜPHANE BlLGl KARTI


Cataloging-in-Publication Data (CiP)
Nietzsche, Friedrich

ISBN 978 975 997 183 o

Ezgi (0212) 452 2302


Sanayi Cad. Altay Sok. No. 14
Friedrich Nietzsche
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ
Bir Polemik

Çeviren
Zeynep Alangoya

<et KABALCI YAYINEVI


..................................................................................... 7
Birinci
"lyi ve Kötü", "lyi ve Fena" .......................................................... 16

"Suç", "Vicdan ve Benzeri ............................. 51


Üçüncü
Çileci ldeallerin Nedir? ................................................... 97

5
1

Biz kendimizi bilmiyoruz, biz bilenler, biz kendimiz, kendimizi


bilmiyoruz: iyi bir nedeni var bunun. Hiç kendimizi -
olacak da kendimizi günün birinde? "hazi-
neniz neredeyse, de demekle; bizim hazinemiz
bilgimizin yerdedir. Oraya yol
ruz hep, hayvanlar ve tinin balözü toplayan
olarak; yürekten tek bir var - "yuvaya bir
getirmek". denen gelince
- onun için hangimizin, en yetecek kadar ciddiyeti var? Ya da
yeterli hiç tam "vermedik kendimizi" böy-
le orada hatta bile Daha çok,
kendi içine ve ilahi birinin, tüm gücüyle
on ikisini vuran sesiyle bir anda "Bu
çalan da neydi?" diye gibi, bazen biz de sonradan kulak-
hepten hepten mahcup soruyoruz, "Ney-
di "kimiz biz diye; ve gibi
sonradan va r o l u u muzu n
on iki çan sesini - ah! da üstelik. .. Zorunlu
olarak kendimize, kendimizi,
kendimiz kendine en uzak
sözü geçerli bizler için sonsuza dek - kendimizi bilmeye gelince, "bi-
lenler" biz ...

7
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

- Ahlaksal k ö k e n i üzerine - ki bu
konusunu bunlar - ilk, tek tük ve
ifadelerini, bir gezginin mola vermesi gibi durup, zihnimin o ana kadar
kat ve tehlikeli topraklara bakma
bir vakti, Sorrento'da olan Insanca, Pek Insanca.
Ôzgür Tinler lçin Bir Kitap aforizma koleksiyonunda buldu. 1876-
77 kendileri ise daha eskiye Buradaki
incelemelerde yeniden ele temelde o
- ki, aradan geçen uzun zaman onlara olsun,
daha olsunlar! Ne
var ki, bugün bile onlara olmam, geçen zaman içinde
birbirlerine gitgide daha bir biçimde hatta birbirleri-
ne ve iç içe beri içimde ay-
ve tek tük de ortak bir kökten, derinlerde hüküm
süren, gittikçe daha kesin ve daha kesin isteyen bilgi-
nin teme 1 istencinden
mutlu güveni güçlendiriyor. Bir filozofa da böylesi za-
ten. Herhangi bir konuda tek olma yoktur bizim:
ne tek ne de tek hakikati bulabiliriz.
Daha çok, bir meyve vermesine benzer bir zorunlulukla geli-
içimizde evet'lerimiz ve
ve - hepsi de birbirleriyle akraba, birbirleriy-
le ilintilidir ve bir istencin, bir bir bir ürün-
leridir. - Siz 1erin gider mi acaba bizim bu meyvelerimizin
- Ama ne bundan! Bize, biz filozoflara ne! ..

8
3

Ahlaka , dünya üzerinde dek ahlak


her nedeniyle itiraf etmekten bana
özgü bir - bu öylesine erken, davetsiz ve
önüne geçilemez bir biçimde çevremle, örneklerimle, kökenle-
rimle öylesine bir içinde gösterdi ki, onu "a priori"m diye ad-
yeridir - çok geçmeden ve iyi ve kötü'mü-
zün k a y n a n n neresi sorusunda durmak zorunda
Kötü nün sorunu gerçekten de daha on üç
dayken kurcalamaya çocuk ve
bir ilk çocukça gi-
ilk felsefi denememin konusu oydu - sorunun o zaman
"çözüm"üne gelince, o gibi,
ve onu kötü 'nün tayin Böyle mi bu-
"a priori"m? O ahlaki olmayan, en olmayan
yeni "apriori" ve bu "a priori"den seslenen, aradan geçen zaman içinde
gitgide daha fazla kulak ve kulak vermekle de kalma-
ah! o tümüyle Kant gizemli buyruk" ... Neyse
ki çok geçmeden teolojik ahlaksal
ve kötü nün öte ara-
maktan vazgeçtim. Biraz tarih ve filoloji ve tüm psikolojik
sorunlar gelme titiz bir sorunumu
sürede bir soruna hangi
bu iyi ve kötü Ve bu de er -
l a r n n k en dil e r i n i n d e e r i n ey d i ?
mesini dek miydi, yoksa miydi?
Bir be-
lirtisi miydi bunlar? Yoksa tam tersine, gücünü,

9
AHLAKIN SOYKÜTÜL\Ü

istencini, gözü umudunu, mi


Bunun üzerine buldum, dönemleri,
rin toplumsal mevkilerini bir bir sorunumu
yeni sorular, tahminler, ta ki
sonunda, kimsenin tahmin bile bana ait bir diyar, bana
ait bir toprak, gizli büyüyen ve bir dünya, adeta
bahçeler bulana dek. .. Ah, da mu t 1u oluyoruz biz bilenler, ge-
kadar uzun bir süre

kökenine hipotezlerimi ilk olarak, soy-


kütük hipotezlerinin 1n g i 1i z 1e r e ö z g ü ters ve bir türünü
ilk kez seçik gözümün önüne seren, beni, tümüyle bana
ve ile seçik, temiz pak, zeki ve bilgiç bir ki-
sebep oldu. Ahlaki Kökeni'ydi; Dr.
Paul Ree, tarihi ise 1877. kadar belki de hiç böyle
her bir cümlesine, her bir ama buna
ve bir kitap
Daha önce sözünü ve o zamanlar üzerinde ya-
bu kitaptaki cümlelere yeri ve yersiz, göndermelerde
bulundum; çürütmek için - ne var benim çürütmeler-
le! - daha ziyade, bir ak 1a gibi, yeri-
ne daha kimi zaman da bir yerine bir
koymak için. gibi o buradaki incelemelerin konusunu
o köken hipotezlerini ilk kez gün ama en
az kendimden gizlemek acemice, özgür olmaktan
henüz uzak, bu kendine özgü için kendine özgü bir söylemden

10
henüz yoksun, geri ve yalpalamalarla. için
lnsanca, Pek lnsanca, s. 51 'de iyi ve kötü nün çifte üzerine söy-
lediklerimle (bir kez asiller, bir kez de köleler cephesinden
olmak üzere); s. 119'da çileci ve kökeni
üzerine söylediklerimle; s. 78. 82. Il, 35'te o çok daha eski
ve çok daha ilksel türden bir ahlak olan ve toto c o el o (bütünüyle)
özgeci kalan (Dr. Ree bunda, tüm
liz ahlak soykütükçüleri gibi, kendinde ahlaksal
görüyor) "görenek üzerine söylediklerimle; s. 74,
Gezgin, s. 29, Tan s. 99, birbirlerine güçlerin
olarak (tüm da tüm hukukun
lu olarak denge) adaletin kökeni üzerine söylediklerimle;
Gezgin, s. 25 ve 34'te kökeni üzerine söylediklerimle
Dr. Ree'nin aksine, ne ce-
özünde ne de kökeninde - bu cezaya belirli
sonradan ve her da yeri bir
eklenti olarak).

o zamanlar gönlümde, kökeni üzerine kendimin ya


da çok daha önemli bir
(daha kökeni ile amaca götüren birçok araçtan sade-
ce biri nedeniyle ilgileniyordum). Beni ilgilendiren
d e e r iydi - ve buna olarak da neredeyse büyük ho-
cam Schopenhauer'la gerekiyordu; o kitap, tut-
kusu ve gizli de sanki gibi Schopenhauer'a
bir (o kitap da bir "polemik"ti çünkü). Konu özellikle, tam da

11
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

bunlar elinde "kendinde olarak kalana dek


ve bunlara dayana-
rak ve kendisine H r d e mi "bencil
kendini kendini feda etme içgüdülerinin ko-
nusuydu. Ama tam da bu içgüdülere içimde gitgide daha
ilksel hale gelen bir kuruntu, gitgide daha derinleri bir
ku Tam da burada görüyordum için büyük tehlikeyi,
ve en yüce biçimini - neye ama?
mi? - tam da burada görüyordum sonun ba-
geriye istencin kar cephe
son ve hüzünle haber giderek daha da
filozoflara bile hasta eden bu
verir hale Avrupa kültürünün en belirtisi olarak
Avrupa kültürü bu yol üzerinden yeni bir Bu-
dizm'e, bir Budizmi"ne - nihilizme mi gidiyordu? .. Filo-
bu modern, merhameti ve yüceltme yeni bir
çünkü: tam da, merhametin 1 üzerinde hemfikir-
di filozoflar dek. Platon, Spinoza, La Rochefoucauld ve
saymam yeter: birbirlerinden ama bir konuda birlik dört beyin:
merhameti konusunda. -

Bu merhametin ve merhamet sorunu


bu rezil duygu ben) ilk
bir kendi bir soru gibi görünüyor; ama kim
buna bir kez burada soru , onun
da benim gelenler gelir: - yeni ve muazzam bir manzara
önünde, bir bir dönmesi gibi onu, her

12
türlü güvensizlik, kuruntu, korku ahlaka, tüm ahlaka
inanç - ve sonunda yeni bir talep duyurur kendini. bu
yeni ta 1e p söyleyelim haydi: ahlaksal bir e 1 isi -
ne var, b u d e e r 1e r i n d e e r i s o r g u 1a n m a l
her önce - ve bunu yapmak için de bu
ve anlam durum ve
da bir bilgi (sonuç, belirti, maske, ikiyüzlülük, anlama
olarak ahlak; bir de neden, deva, zehir olarak ahlak),
dek var hatta türden bir bilgi gerek-
li. Bu tüm
gibi "iyi"nin "kötü "den, ilerlemesi, ya-
de dahil olmak üzere) daha
üstün en ufak bir ve duraksama-
kabul edildi dek. Ama ya tersi Ya "iyi" bir geri-
leme belirtisi de içeriyorsa, bir tehlike, bir
bir zehir, g e 1e c e i n s r t n d a n bugünü bir
da içeriyorsa? Belki daha rahat, daha tehlikesiz ama
zamanda daha küçük daha seviyesiz bir .. Öyle ki, ya insan
türü için o 1a n en y ü k s ek k u d r e t e v e g ö r -
keme hiç ve bunun suçlusu da ahlak olacak ise? Öyle ki,
ya ahlak tehlikelerin en tehlikelisi ise? ..

Bütün bunlar, bu manzara önümde bu yana, çevremde


bilgili, cesur ve aramama yetti (bugün bile
rum bunu). Bu muazzam, uzak ve öylesine gizli ahlak - ger-
çekten var ve gerçekten - bir sürü yeni
soruyla ve sanki yeni bir gözle kat etmek gerekiyor: bu da neredeyse

13
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

bu demek mi? .. Bu
geçen Dr. Ree'yi de nedeni,
onu daha bir yön-
teme iteceklerinden hiç Kendimi mi
bu konuda? gerçek ki böylesine keskin ve bir
gözü daha iyi bir yöne, ah 1 gerçek tarihine çevirmek ve onu
b i 1in m eye n e (in s B 1a u e ) 1 olan lngiliz
Bir ahlak soykütükçüsü için hangi rengin,
renklerden bin kat daha önemli ortada: gri, di-
olan, gerçekten saptanabilir, gerçekten var
olan, yani tüm o uzun ve çözülmesi
zor hiyeroglifi! - Dr. Ree b u g e ç mi i ama Darwin'i
- bu yüzdendir ki hipotezlerinde, Darwin'in ile za-
alçakgönüllü, yüzün-
de sanki bütün - bu ahlak - ciddiye almaya
gibi hafif bir ve bezginlik
kibar bir ifadesiyle en denebilecek
bir biçimde, uslu Bana ise bu sorunlardan daha fazla
ciddiye d e e r hiçbir gibi geliyor; belki
de günün birinde, bu ciddiye ödülü olarak, onlara
ne e y 1e elde ederiz. Zira ya da benim dilimde
söylersek b i 1im - bir ödüldür: elbette herkesin olmayan,
uzun süreli, cesur, derinleri bir ciddiyetin ödülü.
Ama yürekten gelerek, "lleri! köhne da komedi 1i km
diye gün, "ruhun Dionysosçu için yeni
bir entrika ve yeni bir olanak ve o,
büyük, eski ve ölümsüz komedi bundan bilecek,
buna bahse girilir!..

1
"Blau" Almancada mavi rengi belirtmekten uzak bilinmeyeni
de belirtir - yn.

14
8

- Bu ve gelmiyorsa, bunun suçu, bana


öyle geliyor ki, ille de bende Bu yeterince bir ama be-
nim de üzere, bundan önce biraz gayret
sarf edilerek ki kolay
onlar gerçekten de. ele o her bir
kah derinden kah derin
kimseyi, onu biri saymam: çünkü ancak o zaman,
dingin o engin-
ve ile hak Kimi
durumda ise, bir biçim olarak aforizma zorluklara yol açar: bunun ne-
deni, bugün bu biçimin yeterince ciddiye
Oysa ustaca ve bir okumak onu
olmak demek aksine ancak okunduktan sonra y o -
r um 1ama ve bu, bir yorum gerektirir. Bu kita-
üçüncü incelemesinde, burada "yorum" diye
bir verdim - o incelemenin bir aforizma yer
incelemenin kendisi o bir sanat
edimi olarak her evvel, günümüzde tama-
men - ki bu yüzden de benim
daha zaman var - bir öngörüyor elbet, yapabilmek için handiyse
inek ama hiçbir surette "modern insan" o 1m n ge-
bir gev g e t i r m eyi ...

Sils-Maria, Engadin,
Temmuz 1887

15
Birinci inceleme
ve Kötü", ve Fena"

dek tarihine yegane göster-


olan kendileri de pek kolay çözülür bir
bilmece hatta, itiraf ediyorum, tam da birer bilmece
nedeniyle, kitaplara oranla kayda bir üstün-
lükleri var - o n 1a r k e n d il e r i i 1g i n ç ! Bu psikologlar
- ne istiyorlar ki de olsa istemeyerek de olsa hep
yani iç parti e h on t e us e 'sünü (utanç
verici ön plana ve etkin yönlendirici
için belirleyici tam da zihinsel gururunun bulma-
en son d i 1 yerde arama
v is iner ti a e 'sinde [atalet kuvvetinde) ya da ya da kör
ve bir fikirler-örgüsü ve ya da tümden
edilgin, otomatik, tepkesel, moleküler ve iyiden iyiye ahmakça herhan-
gi bir - nedir bu hep bu yöne iten? Gizli, sinsi, hain,
belki de kendisine itiraf bir küçültme içgüdüsü mü?
Ya da hayal içlerini kasvet ve öfke-
den idealistlerin karamsar bir kuruntusu, mi?
Ya da (ve Platon'a) alttan alta duyulan, henüz bilin-
cin bile bir ve garez mi? Yoksa varolu-
verecek denli paradoksal, ve saç-
ma bir tat Ya da en nihayetinde - hepsin-

16
VE KÖTÜ'', VE FENA"

den biraz biraz hainlik, biraz kasvet, biraz


biraz da ve tuz-biber .. Ama bana bu psikologla-
çevresinde içlerine kadar
ve orada, sanki kendilerine en uygun yerde, bir
can
söylüyorlar. Gönülsüzce dinliyorum bunu, buna;
ve yerde dilemeye varsa o zaman tüm
kalbimle dilerim ki, bunun tersi olsun - ruhun bu yaran
yüce gönüllü ve yüreklerinin
da dizginlemeyi bilen, tüm beklentileri hakikate feda
etmek üzere kendilerini hayvanlar olsunlar; her hakikate,
hatta basit, çirkin, aksi, olmayan, hakikate ...
Var çünkü böyle hakikatler.-

bu ahlak tarihçilerinin içinde hüküm süren iyi tinler


varsa, onlara tam! Ama ne ki, tarih tininin kendi-
sinin onlara tarihin tüm iyi tin leri yüzüstü
da kesin! hepsi, eski bir filozof adeti
gibi, özünde tarihsel olmayan bir biçimde buna
yok. ahlak soykütüklerinin daha en
da, "iyi" ve kökenini belirlemeleri
"Bencil olmayan eylemler," -diye buyuruyorlar- "ilkin, eylemin
yani eylemin y a r a r övülüp
iyi olarak sonradan övgünün bu kökeni u n u t u 1mu
ve bencil olmayan eylemler, a 1 hep iyi diye övül-
iyi olarak da - sanki kendi

17
AHLAKIN SOYKÜTÜÔÜ

iyi gibi." Hemen görülüyor ki, bu türetme zaten psiko-


log tüm tipik özelliklerini içeriyor, - "unutma",
ve sonunda da daha yüce olan
diye dek insana has bir tür gurur
bir dizgesinin temelini Bu gurur bu
dizgesi zorunda: mi buna? ..
Bir kere bence, bu "iyi"
yerde ve yere ortada: "iyi" ken-
dilerine "iyilik" ! "lyi olan-
kendilerinden bu daha ziyade; adi ruhlu,
ve avam her kendilerini ve eylemlerini "iyi", yani
birinci olarak ve öyle kabul olan asil, güçlü, üstün
ve yüce gönüllü olanlardan yani. Bu m e s a f e t u t k u s u n d an ha-
reketle yaratma, isimlendirme
kendilerinde: ne var bak-
mak, özellikle de en mertebe düzenleyici ve mertebe belirleyici nite-
likteki böylesine olabil-
acayip ve yersiz duygu tam da burada, her tür
her tür olan o
- hem de bir kerelik istisnai bir durum olarak
daimi olarak. Asalet ve mesafe tutkusunun, hükmeden, daha üst
bir cinsin ve nitelikteki bütün temel daha
bir cinsle, bir "alt"la -"iyi" ve "fena" kayna-
b u d u r . (Efendilerin isim verme o noktaya ki, dilin
kökeninin kendisi, hükmedenlerin bir olarak
görülebilir: "bu ve derler, her ve olaya bir sözle dam-
vurur ve bu yolla onlara sahip olurlar.) Bu kökeni nedeniyle,
"iyi" o ahlak soykütükçülerinin aksine, hiç

18
VE KÖTÜ'', VE FENA"

de beri zorunlu olarak "bencil olmayan" eylemlerle ilintili


d e i 1d i r . Daha ziyade bu aristokrat ç ö k ü ü yle
birlikte , "bencil" "bencil olmayan" insan giderek
daha fazla eder hale - benim dilimde söylersem, sürü
içgüdüsüdür bu yoluyla en nihayet söz alan (ve söze
gelen). Ama buna uzun zaman bu içgüdünün, ahlaksal
o adeta yol açacak denli
hakimiyet (günümüz gibi "ah-
"bencil olmayan", "desinteresse" [cömert]
kavramlar olarak alan bugün bir "sabit fikir" ve has-
hüküm sürüyor).

lkinci olarak: "iyi" kökenine bu hipotez, ta-


rihsel yam kendi içinde psikolojik bir
da mustariptir. Bencil olmayan eylemlerin on-
övülmelerinin nedeni olacak ve sonra bu neden u n u t u 1mu
- mümkün olabilir bu unutma? Bu eylemlerin yarar-
günün birinde sona erdi ki? Durum bunun tam tersi: bu yarar-
daha ziyade, tüm gündelik deneyimi
sürekli yeniden olan, da bilinçten silinip unu-
tulmak yerine, giderek artan bir belirginlikle bilince ge-
reken bir yani. Bu hipotezin tersi olan ve Herbert Spencer
savunulan kuram çok daha akla (ama bu yüzden daha
Spencer, "iyi" "amaca uygun" kav-
ile kabul ediyor, öyle ki "iyi" ve "fena"
uygun, olana

19
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

tam da u n u t u 1m a m ve u n u t u 1a m a z deneyimlerini
ve oluyor. Bu kurama göre "iyi", öteden beri
böylelikle de "son derece olan "kendi
olarak geçerlik kazanabiliyor. Bu yöntemi de
gibi, ama hiç kendi içinde ve psikolojik
savunulabilir bir

- D o r u yolu bana, dillerde "iyi"yi imleyen sözcüklerin


etimolojik ne anlama sorusu gösterdi: gördüm ki hepsi
de kavram - hepsinde de
sal anlamdaki "soylu", "asil" temel kavram; "asil ruhlu", "soy-
lu", "üstün ruhlu", "seçkin ruhlu" "iyi" de zorunlulukla
bu temel kavramdan bu evrim bir evrime,
"avam", en sonunda "f e n a " dö-
yol açan evrime gidiyor hep. Sonuncusuna en
örnek Almancadaki "schlecht" (fena) kendisi: bu sözcük
"schlicht" (basit) ile - "schlechtweg" fazla
uzatmadan), "schlechterdings" (mutlaka) ile - ve
henüz küçümseyici bir içermezken, "asil
olarak basit, Bu anlam,
Otuz yani oldukça geç bir zamanda,
kayar. Bu bana
bir gibi görünüyor; bu denli geç
nedeni ise, modern dünyada hüküm süren demokratik
kökene tüm sorular etkide ya-
Üstelik bu burada sadece

20
"iYi VE KÖTÜ", "iYi VE FENA"

la, en nesnel alanlar olan bilimleri ve fizyolojiye kadar


Bu bir kez nefrete varana dek kontrolden
özellikle de ahlak ve tarih ne yol açabile-
ise kötü Buckle gösteriyor: modern tinin
p 1e b e i ani z mi 2 bir kez daha kendi anayurdunun
orada; çamurlu bir volkan ve kadar bütün
o fazla tuzlu, ve adi dil-
lilikle.-

B iz i m birkaç hitap eden ve olarak g i z 1i bir


sorun olarak nitelendirilebilecek sorunumuz "iyi"yi imleyen
sözcüklerde ve köklerde, asillerin kendilerini daha üstün hissetmele-
rine neden olan o temel daha hala
saptamak hiç de önemsiz Gerçi zaman, kendilerini belki
iktidar üstünlüklerini temel alarak ("güçlüler",
"efendiler", "hükmedenler" olarak) ya da bu en belirgin
göstergesini temel alarak, "zenginler", "malikler" olarak (arya
[Ari] ile kastedilen budur; Farsça ve Slavca'da da Ama tipik
bir karakter öze 11 de temel burada bizi ilgilen-
diren durum da budur. olanlar" diye kendile-
rini en da, Theognis'in
Yunan aristokrasisi çeker. Yunanca'da bu anlamda
f. a e A 6 ç (esthlos: soylu, iyi), kökü o 1an,
olan, gerçek olan, hakiki olan biri gelir; daha sonra, öznel

2 Pleb, eski Roma'da halktan, avam olan verilen


-yn.

21
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

bir manevrayla, "hakiki olan" olarak niteler: kavram


bu evresinde aristokrasinin ve haline
gelir ve Theognis'in ya 1 adamdan
vurgulamak için de bütünüyle "soylu" - ta ki
en sonunda, aristokrasinin ruh asaletini
hale gelene ve adeta tatlanana dek. K a K 6 ç (kakos: kötü)
de, b E LA 6 ç (deilos: korkak) gibi
(aya 8 6 ç 'un [agathos: iyi, soylu} olarak pleb) ödleklik vurgu-
bu, türlü yorumlara aya 8 6 ç (agathos: iyi, soylu) sözcü-
etimolojik nerede aramak bir ipucu
verir belki de. Latince'deki m a 1us (kötü) (onu µ t A aç [melas:
siyah] koyuyorum), adama koyu tenli, özellikle de si-
yah diye eder ("h i c n i ger es t -" [siyah biridir o]),
hükümdar olan yani Ari en
belirgin biçimde koyu tenleri ve siyah toprak-
Arilerden önceki sakinleri gibi; en Gal dili buna benzer
bir örnek sunuyor bana, - Fin-Gal ismindeki) fin, aristokrasi-
yi imleyen bir sözcük, sonradan iyi, asil, olan
ise, koyu renkli, siyah yerli halktan ta-
Bu arada da belirteyim ki, Keltler bütünüyle bir
daha etnografik görülebilen,
aslen koyu renk arazi Virchow'un
hala gibi herhangi bir Keltik kökene ve Kelt
lar ediyor: oralarda daha ziyade Ari ön c esi
öne durum neredeyse bütün Avrupa için geçerlidir:
olarak boyun sonunda yeniden üste durum-
da orada; renkte, hatta belki zihinsel ve sosyal iç-
güdülerde bile: modern demokrasinin, ondan daha da modern olan

22
VE KÖTÜ", VE FENA"

ve özellikle de, tüm sosyalistlerinin


ortak olan "komün" en ilkel toplum biçi-
mine olan muazzam bir k a r s a 1d r demek
- fatihler ve efendiler , Ari fizyolojik
yönden de alt kim garanti edebilir? .. ) Latince'deki
b onu s 'u (iyi) olarak yorumlayabilirim onu, daha
eski bir sözcük olan duo n us 'a olmam
la (be 11 um 'u = d u el 1um = d u en -1 um 'la
duo n us gibi gözüküyor orada bana). Buna göre b onu s
(iyi), (duo [ikilik]) adam
geliyor: eski Roma'da bir neyin
nu görüyorsunuz. "Gut" (iyi) de,
olan", soyundan gelen" adam gelmiyor muydu ve Got
da Got aristokrasisinin) miydi?
Bu temellerini yeri

Politik üstünlük hep bir ruh kav-


için, en üst zamanda r u h b an
ve kendi bütününü için ruhbani
bir (istisnalara yol açacak nedenler olsa da) ilk
henüz bir istisna bu noktada ve
olmayan" ilk kez birer göstergesi olarak
gelir; ama sonradan burada da, içerik "iyi"ye ve "fe-
na"ya bir görülür. Öte yandan, bu ve olmayan"
daha en fazla ciddiye almaktan, ve hatta
simgesel gibi gerekir: eski in-

23
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

tüm bizim öl-


çüde kaba saba, biçimsiz, dar, ve özellikle desi m -
g ese 1 o 1mayan bir biçimde
beri deri yol açan belirli yiyeceklerden
alt pis kalkmayan, kan görmekten
tiksinen - daha çok daha Öte yandan,
olarak ruhban bir aristokrasinin tüm ve
tutumu göz önüne neden burada
özellikle erken ve tehlikeli bir biçimde ve
gerçekten de bu yoluyla en ni-
hayetinde, insan ile insan özgür bir Akhilleus'unun
bile ürpermeden uçurumlar Daha en
s a l k s z bir bu tür ruhban aristokrasilerinde ve bun-
larda hüküm süren, eyleme
de içeren bu
lar sonucunda, her rahiplerin tümüne musallat neredeyse
olan o ve nevrasteni peki
ama, kendi deva diye çözümlerin uzun
vadedeki etkilerinin, yüz kat
daha tehlikeli ortaya da söylemek gerekmez mi?
halen, tedavi bu rahip etkilerin-
den mustarip! Belirli perhiz biçimlerini (etyemezlik) örne-
oruç cinsel "çöle" (Weis Mitc-
hell'vari bir tecrit; ama onu izleyen ve çileci idealin en
etkin panzehir olan semirme tedavisi ve beslenme el-
bet): ek olarak da duyu ve inceltici tüm o rahip
kendilerini Fakir ve Brahman hipnotize
etmelerini - Brahman, cam ve sabit fikir olarak - ve en

24
VE KÖTÜ'', VE FENA"

sondaki, tamamen olan kendi radikal tedavisinden,


hiç 1 i k ten (ya da - bir un i o m y s ti-
c a 'ya [gizemli birlik) erme arzusu, Budist'in Nirvana'ya erme
arzusudur - bir Rahipler söz konusu her
e y daha tehlikeli bir hal tedavi ve yöntemleri
gurur, öç, sevgi, hükmetme arzusu, erdem,
da öyle; ama da eklemek gerekir ki, ancak bu
özünde t eh 1ike1 i biçiminin, bu ruhban
zemin üzerinde i 1 g in ç b i r hayvan haline
ancak bu zemin üzerinde insan ruhu daha üst bir anlamda d e r in 1 i k
ve kötü - ve evet, bunlar da hayva-
nattan olan kadarki iki temel biçimidir!

- Ruhban aristokrasisinin
lendirme ne kadar kolay yönde
tahmin edilebilir; özellikle de, ruhban
gelip, fiyat bir türlü her durum
buna yol açabilir. aristokrasisinin muazzam bir
dört mamur, zengin, hatta bir
ve serüveni,
ve güçlü, özgür, sevinçli bir eylemlilik içeren her temel
Ruhban aristokrasisinin biçiminin ise - gördük ki
- daha içinde yeteri kadar
vahim onlar için! Rahipler en kötü 1
gibi - niye peki? Çünkü onlar en aciz Onlarda kin, aczden
en muazzam ve en tüyler ürpertici, en tinsel ve en zehirli biçime

25
AHLAKIN SOYKÜTÜÖÜ

Dünya tarihinin en büyük kincileri rahipler her za-


man, zamanda en (Geistig) kincileri de: - rahip kininin
(Geist) hiçbir (Geist) sözü edilemez. tari-
hi, acizlerin ona (Geist) fazla ahmakça
bir olurdu: en önemli ele hemen. Yeryüzünde, "asil-
ler"e, "kudretliler"e, "efendiler"e, "güç sahipleri"ne hiç-
bir Ya hu d i 1e r i n onlara ile
bile edilemez: Yahudiler, ve efendilerinin
kökten yeniden yoluyla, yani en 11
öç alma edimi yoluyla intikam olan o ruhban halk. Ruh-
ban bir halka, ruhban en derinlere bir hal-
ka da böyle bir öç uygun zaten. Yahudiler
aristokrat (iyi = asil = iktidar sahibi = güzel = mutlu
= ürkütücü bir tersine çevirmeye cüret
edenler ve bu ters dipsiz bir kinin (aczin kininin)
le yani iyi olan'lar, yoksul, güçsüz,
iyi olan'lar, çekenler, yoksunluk içindekiler, has-
talar, çirkinlerdir tek tek cennetlikler, sadece onlar
lar rahmete, - oysa sizler, siz asiller ve kudretliler, sizler sonsuza dek
kötü , zalim, açgözlü, sonsuza dek de,
görmeyenler, lanetlenenler ve kahrolanlar ... Yahu-
dilerin bu yeniden kim bili-
yoruz ... bu en Yahudiler, o korkunç ve had
safhada felaketli önayak bu ilgili olarak,
bir vesileyle ("1 y inin ve Kötünün Ötesinde", 18'inci
paragraD kaleme cümleyi -yani Yahudilerle
birlikte ah 1akta k ö 1e 1 o

3
Almancadaki Geist tin ve tinsel gelmektedir - yn.

26
VE KÖTÜ", VE FENA"

iki bin bir ve bugün gözden


tek sebebi - zafere ..

- Ama siz musunuz bunu? Zafere için iki bin


bir görmüyor mu gözleriniz? .. bir yok
bunda: tüm uzun süren görmek, kavramak zordur. Olay
dur: o öç ve kinin, Yahudi kininin -yeryüzünde bir benzeri daha gö-
olan, idealler yaratan, evirip yeni yaratan,
en derin ve en yüce kinin - gövdesinden, benzersizlikte
bir yeni bir sevgi, sevgilerin en derini ve en yücesi boy
verdi - hangi gövdeden ki zaten? .. Ama ki
bu sevgi, öce gerçek bir reddi olarak, Yahudi kininin kar-
olarak boy verdi! hakikat bunun tam tersidir! O kinden
bu sevgi; onun, en berrak ve daha da serpilip
utkulu olarak; ve ki o kin köklerini, derinlikli ve kötü
olan her içine giderek daha ve ihtirasla bu sevgi de
ve yükseklik o kinin hedeflerinin, zaferin,
ete sevgi müjdesi
Isa; yoksullara, hastalara, günahkarlara selameti ve zaferi geti-
ren - tam da en ürpertici ve en konulamaz
biçimi, Yahudi ve Yahudilerin ideallere götü-
ren bir yol ve miydi? lsrail tam da bu
üzerinden, lsrail'in bu sözde muhalifi ve üzerinden
midir yüce öç son hedefine? lsrail'in kendisinin, elin-
deki öç alma "tüm yani lsrail'in tüm muha-
liflerinin duraksamadan, tam da bu yemi için

27
AHLAKIN SOYKüTüCü

bir gibi tüm dünya önünde ger-


mesi, gerçekten büyük bir öç ileriyi gören,
soluklanan, usul usul ve alttan alta bilen bir öcün gizli
büyüsünün bir midir? tüm incelikleri seferber edil-
se, bundan daha t eh 1ike1 i bir yem mi ki? O "kutsal
haç" simgesi kadar, o tüyler ürpertici paradoksu ka-
dar, o almaz, son kerte ve s e 1a -
met i iç n kendini germesinin gizemi kadar cezbedici, mest
edici, yoldan bir olabilir mi? .. Kesin olan
ki, lsrail dek su b h o c s i g n o (bu simge öcün
ve tüm yeniden yoluyla bütün idealleri,
bütün daha asil idealleri her yeniden alt --

- "Ama ne diye daha asi 1 ideallerden bahsediyorsunuz ki hala?


Gelin gerçeklere halk galip geldi - ya da "köleler" ya da "ayak-
ya da "sürü", isterseniz öyle -
bu, Yahudiler yoluyla ne ala! hiçbir halk, dünya
tarihini bu denli bir görev üstlenmedi. "Efendiler"in biti-
rildi; galip geldi. Bu zafer zamanda bir kan
zehirlenmesi olarak da birbirine -
buna; ama hiç a m a c n a u 1a m t r
bu zehirlenme. lnsan soyunun ("efendiler"den
yani) yolunda gidiyor; her neredeyse gözle görülür bir (söze
ne gerek!) veya veya Bu
zehirlenmenin, tüm bedenini önüne geçilemez
gibi görünüyor; ki, temposunun ve bundan böyle gi-

28
VE KÖTÜ", VE FENA"

derek daha daha daha daha ölçülü


bile yok - zaman var olsa ... Bu kiliseye
z o r u n 1u bir görev mu bugün hala, var olmaya dahi
var Onsuz da mi yoksa? Q u a erit ur (sorulur). Kilise,
zehrin yerine engelliyor ve dizginliyor gibi mi
görünüyor? Belki tam da bunu ... Daha
bir zihne ve modern bir ters düpedüz kaba saba ve
köylüce bir kilise Hiç biraz incelik kazanmama-
.. Ayartmaktan çok bugün ... Kilise
hangimiz özgür t i n 1i olurduk ki? Bizi tiksindiren kilise, onun zehri
i 1... Kiliseyi bir yana biz de seviyoruz zehri. .. " - Bir
"özgür tin 1i "nin, besbelli dürüst bir üstüne üstlük bir de-
benim söylevime sonsözü bu; beni buraya kadar ve
duymaya Zira bu konuya olarak su-
sacak çok var benim. -

10

Ahlakta köle hale gelmesi ve


ler üretmesiyle bu, gerçek tepkiden, eylem tepkisinden yoksun
olan ve kendilerini kurmaca bir öç yoluyla zarardan koruyan
Tüm asil ahlak, utkulu bir kendini "evetleme" den
köle en der
olana", "kendinden olmayana": ve bu onun edimidir.
belirleyen bu tersine - kendine dönmek
yerine bu zorun 1u yönelim - özgüdür: köle
mak için ilkin hep bir ve gereksinir, fizyolojik bir
terim ile söylersek, en ufak bir eylemde bulunabilmek için bile uya-

29
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

gereksinim duyar, - eylemi, temelinde bir tepkidir. Asil


lendirme ise durum bunun tersidir: o eyleme
geçer ve kendini daha minnetle, daha bir
sevinçle evetlemek için arar, - onun olumsuzluk "ba-
"f e n a ", onun o iyiden iyiye ve tutkuyla olum-
luluk "biz asiller", "biz iyi olanlar", "biz güzel olanlar",
"biz mutlu olanlar" ile sonradan ve soluk
bir asil da gerçek-
bu onun yeterince evet gerçekten
sert bir alanda olur: alan ba-
hüküm verir kimi
zaman; öte yandan, bu büyüklen-
menin resmini bile, bu
aciz derinlere kininin ve öç duygusunun, has-
- in e f fi g i e (temsili olarak) elbette -
çok gerisinde da dikkate almak gerekir. Gerçekten de, nes-
nesini bir karikatüre, bir canavara
denli savsaklamayla, hafife almayla, ve kendi
sevinç duygusuyla bu Yunan aristokrasisinin, alt
kendinden için sözcüklere ne-
redeyse iyicil nüans 1 göz etmemek gerekir;
için neredeyse tüm sözcüklerin, en nihayetin-
de "mutsuz" hale gelene dek
sürekli gözetme, ile ve ol-
(b ELA 6 ç (deilos: korkak), b dA a L 6 ç (deilaios: alçak),
ov Q 6 ç (poneros: adi), µ o X 8 Q 6 ç (mokhtheros: ile
son ikisi kölesi ve yük olarak ta-
- ve yandan "fena" "mutsuz" sözcükleri-

30
iNCELEME: VE KÖTÜ", VE FENA"

nin Yunan için hep "mutsuz"un bir


göz etmemek gerekir: eski, soylu ve aristokratça olan,
o bile asil olan bu (Filo-
loglara ol(, v Q 6 ç [oizyros: sefil], av o i\ [3 o ç [anolbos:
i\ tj µ w v [tlemôn: b va v x E iv [dystykhein:
olmak], E, v µ <P o Q a [ksymphora: talihsizlik] sözcüklerinin hangi an-
lamda "Soylular" kendilerini "mutlu olan-
lar" olarak üze-
rinden yapay olarak kendilerini mutlu
1 (tüm insanlarda adet
gibi) gerekmiyordu; bunun yam güçlü kuvvetli, bu
yüzden de k a 1m a z bir biçimde etkin insanlar olarak, eylem-
de mutluluktan - etkin olmak
zorunlu olarak dahildir onlara göre (EV 1t Q a E L V 'nin
[eu prattein: iyi yapmak] kökü de buna - tüm bunlar, aciz-
lerin, zehirli ve duygularla sevi-
yesindeki "mutluluk"a; bir sükunet, huzur,
ruhu dinlendirme, olarak, edilgin
bir beliren "mutluluk"a da Asil insan kendisine
yüreklilik ve inançla (y c: v va i o ç [gennaios] "asil soy-
dan gelme" "samimi" ve büyük bir da
vurgular), insan ne samimidir ne saf ne de kendisine
dürüst ve Ruhu bakar ; tini, gizli delikleri, arka yollan, ar-
ka sever; her onun onun güvencesi,
onun merhemi gibi gelir ona; iyi bilir bekle-
meyi, geçici olarak kendini küçültmeyi ve Böylesi in-
sanlardan bir sonunda, herhangi bir asil oranla,
maz olarak daha kurnaz olur, nitekim büsbütün bir

31
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

paye de verir, birinci derecede bir var olma olarak görür onu,
oysa asil insanlar için lükse ve kaçan bir
tat - burada, b i 1incin e düzenleyici
içgüdülerin sekmez bir tür bile denebile-
cek, tehlikenin ya da üzerine o veya
asil her zaman birbirlerinin olan
öfkenin, sevginin, hürmetin, minnetin ve öcün o birdenbireli-
hiç de bir yer Zira asil
ortaya ani bir tepkide gösterir ve tüketir kendini, bu
yüzden de zehir 1eme z: ki, tüm ve acizlerin
durumda, asil insan
hiç. talihsizliklerini, kabahat 1erini uzun süreli
ciddiye alamamak - güçlü ve dolgun içlerinde esnek, yeniden
kurucu, ve unutmaya da elveren bir güç
göstergesidir bu (modern dünyadan buna iyi bir örnek Mi-
rabeau'dur; kendisine hakaretler ve yer
etmiyordu onun ve yegane nedeni de -
içine bir kendi
üzerinden böyle bir insan; ve burada mümkündür, yeryüzün-
de böyle bir mümkünse gerçekten sevmek".
Asil bir ne de çok hürmeti - böylesi
bir hürmet de sevgiye bir köprüdür zaten ... kendine
ait ister o, kendi olarak; hiçbir yam ol-
mayan, ama duyulacak ç o k fa z 1a olan bir
katlanamaz! Buna
bir de - tam da onun edimi, "kötü
o, bir temel kavram olarak "kötü o 1an
ve sonra, bu temel kavramdan yola onun olarak, bir
de "iyi o 1an - kendisini! ..

32
"IYt VE KÖTÜ", "IYt VE FENA"

11

"lyi" temel öncel olarak ve yani kendin-


den yola ve ancak bu temel kavramdan hareket-
le bir "fena" imgesi yaratan asilde tam tersi Asil
kökten bu "fena" ve doymak bilmez nefretin
o "kötü" - birincisi sonradan, ilaveten bir tamam-
bir renk, ise özgün bir köle
gerçek e d im - ne kadar da birbirlerinden,
"iyi" gibi görünen bu iki sözcük "fena" ve
"kötü"! Ama "iyi" bu: göre
da kimin "kötü" sorulsa ya önce. Tümden kesin bir
verelim buna: "iyi bu t a m da , asil olan, güç-
lü olan, hükmedendir, zehirli gözü, bir renge, bir
anlama, bir görünüme onu Ama bu
noktada en az isteriz: O "iyi sadece
olarak olanlar kötü dan bir kar-
gelenek-görenekle, hürmet duygusuyla, örf ve adetle,
duygusuyla, daha çok da birbirlerini kollama ve in -
ter pare s yoluyla dizginlenenler, öte
yandan birbirleri ile olan gözetme, kendilerine hakim ol-
ma, nezaket, sadakat, övünç, dostluk konusunda da ne kadar
-
yerde, dizginleri hayvanlardan olur-
lar. Tüm toplumsal zorlamalardan özgür ora-
da, uzun süre toplum huzuru içine
atarlar üstlerinden yabanda, bir dizi rezil cinayet,
tecavüz ve sonra, sanki bunlar bir
gibi, kibirle ve ruh çekip giden,

33
AHLAKIN SOYKÜTüôü

sevinçten içleri içlerine canavarlar olarak hayvan insaf-


masumiyetine geri dönerler ve ikna ki ozanlara
övgüler düzecekleri bir gene. Bütün bu asil
temelinde o av ve zafer arzusuyla kol gezen
o görkemli zaman zaman bo-
ihtiyaç duyar bu örtük temel, tekrar
tekrar yabana geri dönmesi gerekir - Roma, Arap, Germen, Japon
asilzadeleri, Homeros'un Vikingleri - hepsi
de birbirinin bu gereksinim Asil gittikleri
yerlerde "barbar" gerilerinde en yüksek kültür-
lerinde bile bunun bilinci, hatta bundan duyulan bir sezilir (Pe-
rikles o ünlü cenaze örne-
"Tüm karalara ve denizlere yolumuzu gözü iyi ve
kötü ebedi dikerek her yerde"). Asil
saçma ve kendini aniden gösteren bu "gözü peklik"leri,
ve - Perikles Qa 8 v µ i. a
(rhathymia: överek vurgular - bedene,
rahata ve her tür zafer
ve zulmün tüm o tüyler ürpertici
ve - bütün bunlar bir araya gelip, bunlardan zarar görenler
için, "kötü "Got"un, resmi-
ni iktidara geçer geçmez derin,
buz gibi güvensizlik duygusu -ki bugün yeniden sözkonusudur-
lar boyu Germen içinde
olan o tortusudur hala (oysa eski Germenlerle
biz Almanlar bir kan bir kavram bile yoktur).
Bir keresinde, kültür bir da
bronz diye ifade etmek Hesiodos'un

34
VE KÖTÜ'', VE FENA"

dikkat Homeros'un o
ama zamanda da ürkünç ve zorba
bir iki yapmak ve art arda bir yolla ba-
- ilkin, asil yer haliyle
kendi olan ve Thebaili kahramanlar ve
sonra da bronz
hali: bronz
bir olarak, gibi, zalim, duygusuz ve
her ezen ve kana bulayan. Bugün "hakikat"
yin varsayarsak, yani k ü 1türün "insan"
denen hayvandan evcil ve uygar bir hayvan, bir e v h ayvan
yaratmak ise, o zaman sayelerinde asil ve ideallerin rezil edilip
yenilgiye tüm o tepki ve içgüdülerini de k ü 1t ü r
a r a ç 1a r olarak görmek gerekir ne var ki, bu içgüdülerin
ta y c 1a r n n zamanda kültürü de temsil ettikleri
gelmiyor bu. Bunun tam tersi daha ziyade -
bugün bu ortada . Ezme ve intikam içgüdülerinin
bu ve olmayan tüm kölelerin, özellikle de
Ari öncesi bu - g e r i 1e y i ini tem-
sil ediyor onlar! Bu "kültür bir "kültür"e
duyulan bir "kültür"e bir daha çok! Tümüyle
belki, bütün asil temelindeki bu canavardan
korkmakta ve tetikte durmakta: ama kim, zamanda da
duyabilecekse yüz kere ki k o r km a m ay a
ama buna zehir-
o görüntülerinden de kurtulamamaya? Bizim kara
mi bu da? Bizim "insan"a tiksinmemize yol açan
ne bugün? - insan bize veriyor çünkü, buna yok. Korku

35
AHLAKIN SOYKÜTÜÖÜ

i 1 ; insanda korkulacak hiçbir daha çok; ön


planda "insan" denen iflah olmaz vasat-
yürek "evcil kendisini he-
def ve doruk olarak, tarihin olarak, daha "üstün insan"
olarak - pis bugün
sarmak üzere olan o kusurlular, bitkinler, içi
ölçüde, bu yüzden de en görece
kusursuz hiç hala bir becerisine sahip
hiç ölçüde bir böy-
le duyumsamaya ...

12

-Bu noktada bir iç ve son bir umudu Ne-


dir benim en yegane beni
ve mahveden Pis hava! Pis hava! Bir kusurlunun
gelmesi; kusurlu bir ruhun koklamak zorunda kalmam!..
Sefalet, yoksunluk, kötü hava, müzmin zahmet, gibi
nelere germez ki insan bunun bunun
her mi ki bir sa-
bir herkesin ara olur, ara
herkes kendi zafer - ve o zaman
öyle dururuz, gergin, yeni olana, daha zorlu olana, daha uzak
olana tüm daha fazla germeye bir
yay gibi. - Ne ki zaman zaman - "iyi"nin ve "kötü"nün ötesinde kutsal
varsayarsak - bir bana, mü-
mutlu, kudretli, utkulu ve hala korku sa-
labilen bir tek bir

36
VE KÖTÜ", VE FENA"

bir insana, onun ve olacak, in s a na


o 1an bir talih eserine bir
Çünkü durum küçülmesi ve bizim
için en büyük tehlikeyi içinde, yoruyor çünkü bu man-
zara ... Daha büyük olmak isteyen hiçbir görmüyoruz bugün; hep
betere, daha betere seziyoruz, daha daha iyi huyluya,
daha daha rahata, daha vasata, daha daha Çinliye,
daha - insan, sürekli "daha iyi" oluyor... Avru-
kara da burada - insana duyulan korku ile birlikte,
ona olan sevgiyi, hürmeti, umudu, ve evet, ona olan istenci de yitirdik.
lnsana bakmak yoruyor - bugün nihilizm b u nedir
ki? .. 1n san yorgunuyuz ...

13

- Ama geriye dönelim "iyi"nin öteki sorunu,


"iyi" sorunu bir sona erdirilmeyi bekliyor.
- büyük öfke ancak
bu, küçük diye gücenmek için bir
neden Ve kuzular kendi "bu
kötü; kim onlara az benzerse, aksiyse, yani
kuzuysa, - onun da 'iyi' gerekmez mi?" derlerse, böyle bir ideal
diyecek bir yoktur, buna biraz
bakacak olsalar ve belki de kendi kendilerine "b i z hiç de öfkeli
bu iyi kuzulara, seviyoruz hatta: hiçbir bir kuzudan
daha lezzetli diyecek olsalar bile. - Güç'ten kendisini güç ola-
rak bir üstün
efendi engele ve zafere bir susuzluk

37
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

beklemek, kendisini güçlülük olarak bekle-


mek kadar Bir miktar kuvvet, miktarda bir itki, istenç,
etkimedir - bu etme'den, isteme'den, etkime' den bir
ve ancak, her etkimenin bir etkiyeni, bir özneyi
ve olan dilin (ve onun içinde
temel daha bir
gibi gösterebilir onu. ki halk, ve bu
sonuncuyu denen bir öznenin e y 1e mi , etkisi olarak görür,
ahlak da gücü, gücün - sanki güçlünün
gücü vurup vurmama konusunda özgür o 1an
bir alt katman gibi. Yok ama böyle bir alt katman; eylemin, etki-
menin, bir yok; "eylemci", eyleme sonradan
bir - eylem her Halk,
söz ederken eylemi ikiler bu bir eylem eylem'dir:
bir keresinde neden, sonra bir de o nedenin sonucu olarak
de, "kuvvet devindiriyor, kuvvet neden oluyor" ya
da bunun gibi dediklerinde daha iyi bir - tüm
bilimimiz, bütün ve duygudan
dilin etkisi hala ve "özneler"den, sonradan gel-
me hilkat garibelerinden (atom böyle bir hilkat gari-
besidir "kendinde de öyle): gerilere için
için yanan öç ve nefret bu güç 1ü -
nün e 1inde o 1d u u , kuzu elinde
kendileri ve hiçbir inanca, bu
inanca denli -
s o r u m 1u t u t m a elde ediyorlar
böylece çünkü ... zulme aczin
öç kendilerini: "kötü-

38
VE KÖTÜ", VE FENA"

lerden biz, iyi Ve zulmetmeyen, kimseyi yaralama-


yan, misillemeyen, öç bizler gibi
gizlide tüm kötü uzak duran ve fazla bir
beklemeyen herkes iyidir; biz alçakgönüllü, adil olan-
lar gibi." - bu ve "biz za-
ya p maya g ü c ü mü z ü n ye t m e d hiçbir
yapmamakla iyi ediyoruz." demekten bir - ama
bu gerçek, büyük bir tehlike "çok fazla" bir yapmamak
için kendilerini gibi gösteren böceklerde bile bulunan bu en
adi türden aczin ve kendini sayesinde
her el etek sessiz, içindeki erdemin
büründü, sanki - ki bu onun özü, etkimesi, ka-
ve ondan biricik ve tüm - iradeye
bir bir bir eylem , bir
gibi. Bu tür insan, hayatta kalma ve kendini evetleme içgüdüsünden,
bu her tür kutsayan içgüdüden hareketle, ve seçme öz-
sahip "özne"ye inanma gereksinimi duyar. Özne (ya da
daha bir ruh) belki de, her tür ölümlü,
insan o kendini aldatma ken-
disini özgürlük, böyle ya da de olarak yorumla-
ma için kadar yeryüzünde bir
belirleyen en ifade

14

- bir göz da yeryüzünde idea 11 erin üre -


tild in görmek isteyen var Kimin cesareti var buna? ..
Haydi öyleyse! O atölyeler buradan görülebilir. Bir dakika
bekleyin Bay ve Gözü kara: gözünüz bu ve sahte

39
AHLAKIN SOYKÜTÜÖÜ

önce ... Tamam! Yeter! Neler dönüyor


Sizin en tehlikelisidir haydi söyleyin ne gördü-
- dinleyen b e n i m -
- "Hiçbir görmüyorum ama bir sürü duyuyorum. bu-
cak her yerden temkinli, ve usuldan bir laflama,
geliyor. Yalan söylüyorlar gibi geliyor bana; bir
her bir sese. yarar 1 hiç
yok - durum sizin gibi." -
- Devam!
- "Misillemede bulunmayan acz, "iyilik"e; ödlek "alçakgö-
nüllülük"e; nefret boyun "itaat"e (bu bo-
yun söyledikleri birine bir itaat bu, - di-
yorlar ona) hatta onda bol bulunan
bile, onun ezilip o beklemede olma
hali iyi bir ün ve diye geçiyor burada ve erdemin ta
kendisi "öç alamamak"a "öç almak istememek", hatta belki
de deniyor. ("Çünkü on 1ar ne bilmiyor-
lar - biz biliyoruz on 1 ne sev-
mek"ten de söz ediyorlar - ve ter döküyorlar bu arada."
- Devam!
- 'Tüm bu fiskosçular, bu kalpazanlar pe-
haldeler, buna yok, öyle birbirlerine sokulup
- ama bana, bu bir seçimi ve
söylüyorlar; köpekler en çok sevilen kö-
bu belki de bir bir bir
belki daha da - ileride ve muazzam bir fa-
izle olarak, mutluluk olarak geri ödenecek bir "En
büyük mutluluk" diyorlar buna."

40
"iYi VE KÖTÜ", "iYi VE FENA"

- Devam!
- 'Tükürüklerini yalamak zorunda (korkudan i 1,
kesinlikle korkudan her tür iktidara hürmet edil-
mesini için) kudretlilerden, bu yeryüzü efendilerinden da-
ha iyi bir yana, onlardan "daha iyi durumda"
ya da anda bile en gelecekte onlardan daha iyi bir
durumda ima ediyorlar de. Ama yeter! Yeter! Daha
fazla Pis hava! Pis hava! 1dea11 erin üret i 1d i -
i bu atölyeler - gibi yalan kokuyor bana
- Bir dakika daha! Her aka, süte, masumiyete
türen bu büyücülerin söz etmediniz henüz: - incelikleri-
nin doruk ne fark etmediniz mi; en cesur,
en ustaca, en zekice, en bol usta dalaverelerini? Dikkatinizi ve-
rin! Bu öç ve kin dolu bodrum - ne o öç ve kin
yüzünden? Bu sözcükleri duydunuz mu hiç? Bir
sürü gelir miydi
sözlerine ..
- tekrardan (pöf! pöf! pöf! ve k a -
paya y m burnumu). Ancak duyuyorum ana dek söy-
"Biz iyi'ler - b i z a d i 1 o 1an1 a r z " - talep
ettiklerine öç "a d a 1e t i n zaferi" diyorlar; nefret ettikleri
"tan, nefret ediyor-
lar; ve öç almak o öcün
de ("baldan daha Homeros öç için) adi 1
zaferi; yeryüzü üzerinde sevdikleri ise
öç kendi "sevgi
ri", yeryüzünün tüm iyi ve adil
- tüm ne ad veriyorlar pe-

41
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

ki - gördükleri o gelecekteki en büyük mutluluk

- mu duyuyorum? günü" diyorlar buna,


kendi ülkelerinin, devleti"nin gelip diyorlar - o
zamana kadar ise "inanç içinde", "sevgi içinde", "umut içinde"

- Yeter! Yeter!

15

Neye inanç? Neye sevgi? Ne için umut? - Bu - günün birinde


on 1ar da kuvvetli olmak istiyorlar çünkü, buna yok, günün bi-
rinde "devleti" de gelip - devleti" diyorlar bu-
na basitçe, gibi: her pek bir alçakgönüllüler
ya! Ama bunu görebilmek için bile uzun gerekiyor, ölüm-
den sonra da - hatta sonsuz bir gereksinim duyuluyor
ki, o "inanç içinde, sevgi içinde, umut içinde" geçen yeryüzü
sonsuza dek "Tann'mn devleti"nde. Neyin
Neyle .. Dante, cehenneminin üstüne, tüyler
ürpertici bir "beni de sonsuz sevgi koy-
vahim bir bana - cennetinin ve
onun "sonsuz üzerinde daha
yerinde olurdu "beni de sonsuz ne f re t - bir yalana
üzerinde bir hakikatin varsayarsak elbet.
Ne d i r çünkü o cennetin .. Belki tahmin edebiliriz bunu
ama bu konularda küçümsenmeyecek bir yetkenin
Thomas Aquinas'tan, o usta ve azizden seçik duymak
daha iyi. "Beati in regno coelesti" (Kutlu göksel diyor

42
VE KÖTÜ'', VE FENA"

bir kuzu "videbunt poenas damnatorum, ut be ati -


t u d o i 11 i s m a g i s c o m p 1a c e a t " çektikleri
görecekler, böylece daha çok tatmin edecek Daha
güçlü bir ses tonundan duymak istersiniz yoksa,
halka tiyatro veren hazlardan uzak durma-
veren utkulu bir kilise - neden ama?
"lman bize çok daha sunuyor çünkü, - diyor, De S p e c -
taculis (Gösteriler üzerine), c. 29 ss. - çok daha kuvvetli
bir ey ; sayesinde sevinçler duruyor önümüz-
de; atletler yerine var bizim; kan istiyoruz, o zaman da
var bizim için ... Ama neler beklemiyor ki bizi onun geri
gününde, onun zaferinin gününde!" - ve sonra devam ediyor
kendinden bu hayalci: "At enim supersunt aha spectacula, ille
ultimus et perpetuus judicii dies, ille nationibus insperatus, ille derisus,
cum tanta saeculi vetustas et tot ejus nativitates uno igne haurientur.
Quae tunc spectaculi latitudo! Q u i d ad mire r ! Q u i d r ide -
a m ! U b i g a u d e a m ! U b i e x u l t e m , spectans tot et tantos
re g es , qui in coelum recepti nuntiabantur, cum ipso jove et ipsis
suis testibus in imis tenebris congemescentes! Item praesides." (Ama
gösteriler de var; o nihai ve ebedi karar günü, bekleme-
alay bütün o ve bütün bir
o gün. Ne ferah bir manzara olacak o zaman!
Neye hayret edeyim ! Neye güleyim ! Neye sevi-
neyim ! N e heyecan b ende , Iuppiter
ve onun birlikte en derin inle-
yenleri, cennete kabul müjdelenen bütün o büyük k r a 11
yöneticileri [bölge valileri].) "persecutores
dominici nominis saevioribus quam ipsi flammis saevierunt insultan-

43
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

tibus contra Christianos liquescentes! Quos prae-terea sapientes illos


philosophos coram discipulis suis una conflagrantibus erubescentes,
quibus nihil ad deum pertinere suadebant, quibus animas aut nullas
aut non in pristina corpora redituras affirmabant! Etiam poetas non ad
Rhadamanti nec ad Minois, sed ad inopinati Christi tribunal palpitan-
tes! Tunc magis tragoedi audiendi, magis scilicet vocales" (ve
kara yönelttikleri bu suçlamalar-
dan daha alevlerde erirken
hiçbir ilgisi ya
da bedene geri dönmeyeceklerini onlara kabul ettiren bil-
ge önünde utançtan kesilerek
kül Ve Minos'un, Rhadamantus'un de-
de hiç beklemedikleri mahkemesi önünde titreyen
O zaman daha iyi duyulacak sesleri, daha tiz
atacaklar çünkü kendi [yüksek sesle ve daha da
kötücül olursa daha iyi]) "in sua propria calamitate; tunc
historiens cognoscendi, solutiores multo per ignem; tunc spectandus
auriga in flammea rota totus rubens, tunc xystici contemplandi non
in gymnasiis, sed in igne jaculati, nisi quod ne tunc quidem illos ve-
lim vivos, ut qui malim ad eos potius conspectum i n s a t i a b i 1e m
conferre, qui in dominum desaevierunt. 'Hic est ille,' dicam, 'fahri aut
quaestuariae filius' " içindeyken her zamankinden daha rahat ola-
için daha kolay oyuncular; alevler içinde
daha iyi görünecek gymasium'da de
içinde cirit atan atletler seyredilecek. o zamana dek
görmek istemem lsa'ya köpürenlere doymak b i 1-
m ez daha çok. bu o' derim, 'bir
marangozun ya da bir " [takip eden bölümün, özellikle

44
"iYi VE KÖTÜ", "iYi VE FENA"

de Talmud'da yer alan, annesinin bu betimleniminin gösterdi-


gibi, Tertullianus buradan itibaren Yahudileri kastediyor]) "'sabba-
ti destructor, Samarites et daemonium habens. Hic est, quem a ]uda
redemistis, hic est ille arundine et colaphis diverberatus, sputamentis
dedecoratus, felle et aceto potatus. Hic est, quem elam discentes sub-
ripuerunt, ut resurrexisse dicatur vel hortulanus detraxit, ne lactucae
suae frequentia commeantium laederentur.' Ut taba spectes, ut ta 1i -
bu s e x u 1t es , quis tibi praetor aut consul aut quaestor aut sacerdos
de sua liberalitate praestabit? Et tamen haec jam habemus quodammo-
do p e r fi d e m spiritu imaginante repraesentata. Ceterum qualia illa
sunt, quae nec oculus vidit nec auris audivit nec in cor hominis ascen-
derunt." bozan, bir Samarites ve içine iblis biri. Odur
juda'dan odur sillelerle dövülen; tükürükler-
le kirletilen; safra ve sirke içirilen. Odur havarilerinin gizlice
ve böylece tekrar söylenen ya da gelip
geçen zarar görmesin diye çekip
heyecan bu gibi hangi pra-
etor, hangi consul, hangi quaestor ya da rahip cömertçe
size? Ama biz 1a, ruhumuzda
rak bir ölçüde sahip oluruz bunlara. gözün
ve insan filizlenmeyen bu ne tür
dir?) (l. Korintoslulara Mektup 2, 9) "Credo circo et utraque cavea"
ki bunlar sirkten, her iki izleyici (birinci ve
dördüncü balkon, ya da göre, komik ve trajik sahne) "et
omni stadio gratiora." (ve her türlü oyunundan daha memnun
edicidir) - P er fidem (inançla): böyle

45
AHLAKIN SOYKÜTÜCÜ

16

Bitirelim B i r b i rl e r i n in k a r t 0 1an "iyi ve fena"


"iyi ve kötü" yeryüzü üzerinde binlerce kor-
kunç bir ve her ne kadar ikinci uzun zaman-
elinde kesinse de, ve
henüz yerler bugün de yok Hatta denebilir ki,
geçen zaman içinde sürekli daha ve böylelikle sü-
rekli daha daha bu öyle ki, "da -
ha yüksek bir daha tinsel bir bu-
gün belki de bu anlamda bir ve o için hala
gerçekten bir daha belirleyici bir göstergesi
yoktur. Bu tüm tarihi boyunca ko-
bir olan simgesinin ismi "Roma Yahudiye'ye
Yahudiye Roma'ya - bu bu bu
daha büyük bir olay dek. Ro-
ma Yahudi'de, ta kendisini, adeta kendi olan
bir duyumsuyordu; Roma'da Yahudi "insan soyuna nef-
ret beslemek suçundan h ü k ü m g i y m i " olarak görülürdü:
olarak, insan soyunun selametini ve aristokrat ve

ölçüde. Yahudiler Roma'ya ne peki? Var olan binlerce


göstergeden tahmin edilebilir bu; ama Yuhanna Incili'ni, sorumlusu öç
duygusu olan ve en olan o bir kez da-
ha akla getirmek yeter. içgüdüsünün, tam da bu nefret kita-
sevgi havarisinin, o Incil'e uygun havarinin
ismini koymaktaki derin da küçümsemeyelim bu arada - :
bunu yapabilmek için ne kadar olursa

46
VE KÖTÜ", VE FENA"

olsun, bir parça hakikat burada yine de.) kuvvetli ve


asil öyle ki daha kuvvetlisi ve asili gelmedi yeryüzüne
ye dek, hatta bile; her her oradan e
duyumsayabilmek nefes keser. Yahudiler ise tersine,
par e x c e 11 ence ruhbaniyetçi ve ken-
dine özgü, benzersiz bir ahlaksal dehaya sahipti: neyin birinci, neyin
varmak için Yahudileri,
benzer yeteneklere sahip halklarla, Çinlilerle ya da Almanlar-
la yeter. Bunlardan hangisi yen mi durumda
peki, Roma Yahudiye mi? Ama edecek ne var: bugün, hem
de Roma'da, en yüce kimin önünde
- üstelik Roma'da da neredeyse
ya da iste-
her yerde, - ü ç Y a hu d i a d a m ve b i r Y ahu d i k a d
önünde Petrus'un, dokuyucusu Pau-
lus'un ve ismi Meryem denilen önünde).
Bu çok garip: Roma, hiç yok ki, alt durumda. Gelgelelim
Rönesans'ta, klasik ideal ve her asil bir biçimi, ür-
pertici ve görkemli bir yeniden kendisi bile,
üzerine "Kilise" denen bir evrensel
sinagogu görünümündeki yeni
bir ölü gibi ama hemen yeniden ele
geçirdi Yahudiye; o iyiden iyiye Reformasyon de-
nen (Alman ve hareketi ve bu hareketin zorunlu so-
nucu olan, Kilise'nin yeniden - ve klasik o eski me-
zar de yeniden sayesinde. Yahudiye klasik ideal
Devrimi'yle bir kez daha, o zamankinden daha da
can ve derin bir anlamda zafere Avrupa'daki son siyasal aris-

47
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

tokrasi, on yedinci ve on sekizinci siyasal aristok-


rasisi, içgüdüleri çöktü, - daha büyük bir tezahürat,
daha gürültülü bir yeryüzünde! Gerçi bunun
en muazzam, en beklenmedik olan antik idealin kendi, ete
o 1arak ve bir görkemle in-
gözleri ve önüne - o yalan ço-
u n 1u u n a y r c a 1 alçalma, alçaltma,
betere ve alaca yönelme istencine
o korkunç ve büyüleyici slogan, 1 n 1
bir kez daha, her zamankinden daha güçlü, daha daha
delici bir biçimde duyurdu sesini! Öteki yolu gösteren son bir
gibi belirdi Napolyon, tüm o en biricik ve en geç
ve onunla da, ete kendi asi 1
idea 1 sorunu - bu 1 bir sorundur iyi Napolyon, bu
c a n a v a r ve ü s t i n s a n

17

- Bununla son mu ldeal o en son-


suza dek ad acta (rafa) böylece? Yoksa miy-
di, uzunca bir süre için miydi sadece? .. O eski çok
daha korkunç ve çok daha uzun süre bir söz
konusu herhangi bir tarihte? tüm gücümüzle tam
da bunu dilememeli miyiz? hatta istememeli miyiz? hatta destekleme-
meli miyiz? .. Kim benim gibi, bu noktada ve de-
kolay kolay sonunu getiremez bunun, - bu
da benim sözü kesmem için iyi bir sebep, yeter ki ne son
gövdesine o tehlikeli sloganla, "l y i n in v e K ö -

48
iNCELEME: "iYi VE KÖTÜ", "iYi VE FENA"

t ü nü n Ö t e sin d e " ile ne iyice olsun ..


"lyinin ve Ötesinde" demek bu en --

N ot: Bu incelemenin bana yararlanarak,


kadar bilginlerle arada bir
bir ve resmen dile getiriyorum: her-
hangi bir felsefe fakültesinin, bir dizi bilimsel yoluyla a h 1a k
ta r i h i destekleme - belki de
bu kitap, o yöne güçlü bir itki Böyle bir duru-
munda soruyu öneririm: bu soru, meslekten felsefeci
kadar, ve tarihçileri de ilgilendiriyor.
"D i 1b i 1im , ö z e 11 i k 1e d e e t i m o 1o j i k ar a t r m a ,
ahlaksal evrim tarihine ne
gibi vermektedir?"
- Öte yandan, bu sorunlar kadarki biçimle-
rinin sorunlar) için, ve adamla-
da gerekiyor elbette: felsefe, fizyoloji ve
ve güvenden yoksun
en dostça ve verimli sonra,
bu konuda da sözü ve uzman felsefecilere ye-
rinde olur. Tarihin ya da etnolojik ortaya tüm
iyilik tüm "... psikolojik
dan çok, ilkin fi z y o 1o j i k ve yorumlanmaya
gerçekten de; keza tümü de bilimi bir
beklemektedir. Bu ya da iyilik ve d e g e r i ne-
dir? sorusunun olabildigince göz önüne so-
gerekir; sözgelimi "ne için bölümü ne denli titizce
Bir (ya da belirli bir

49
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

iklime uyum gücünün ya da en çok


hayatta belirgin bir olan daha kuvvetli
bir cinsin söz konusu hiç de
ve birbirlerine
ilkini, 'kendi görmeyi
liz ... Bütün bilimler, filozofun gele-
cekteki ödevi için gerekli yapmak durumunda bundan
böyle: bu ödevse, filozofun de e r s o r u n s a 1 n çözmesi ve d e -
er 1er h iye r isini belirlemesi olarak

50
ikinci inceleme
"Suç", "Vicdan
ve Benzeri

Vaatte bu 1unabi1 i r bir hayvan - ken-


disinin insanlara olarak o paradoksal ödevin ta
kendisi mi bu tam da? bu, insana i 1 kin sorun mi? ..
Bu sorunun büyük ölçüde yönde etkiyen kuvve-
ti, u n u t kan l n kuvvetini bütünüyle takdir etmeyi bilen biri için
büsbütün olsa gerek. yüzeysel
gibi, basit bir v i s in e r t i a e (atalet) bedensel besinimizin
"gövdeye indirmek" denen o süreç bilinç düzeyine ne
denli az tecrübe içimize
da (ki "ruha indirmek" denebilir buna) bilinç düze-
yine o denli az etkin ve kelimenin tam
da pozitif bir engelleme yetisidir daha ziyade. Bilincin ve pence-
relerini geçici bir süre için kapatmak; hizmetkar
birbirleri için ve birbirlerine
ve sürdürdükleri kalmak; bir parça ses-
sizlik, bir parça bilinç tabu 1a r asa levha), ki "yeni"ye, her
önce de daha asil görevlere ve görevlilere, yönetmeye,
ye, önceden belirlemeye (çünkü biçimde dü-
yer yeniden - budur, ruhun düzeninin, huzu-
run, görgünün koruyucusu, adeta bekçisi olan, gibi, etkin

51
AHLAKIN SOYKÜTÜ<iÜ

buradan da hemen görülüyor ki, ol-


madan ne mutluluk, ne ne umut, ne ne de mümkün
olurdu. Bu engelleme hasara ve bir
insan çeken birini (sadece da kalmaz),
hiçbir "halledemez" ... tam da onda bir kuvveti,
k u v ve t 1i bir biçimini temsil bu zorunlu olarak unut-
kan hayvan, bir yeti, belirli durumlar için
yarayan bir bellek kendinde, - vaatlerde bu-
zorunlu olan durumlar için: izlenim-
den edilgin bir bir-daha-kurtulamama, bir kez ve sonradan
geri bir sözün kesinlikle, aksine
etkin bir , bir kere sürekli-ve-
sürekli-isteme, gerçek biri sten ç be 11 i bu: ki böylece, bu uzun
istenç zincirini koparmadan, "istiyorum," ile
istencin ey 1em i yeni ve olu-
bir dünya, durum ve hatta istençli eylem çekinmeden sokulabilsin.
Ama neler öngörmüyor ki bu! lnsan, bu denli önceden belirle-
yebilmek için, da ilkin zorunlu olandan
nedensel uzaktakini sanki gibi görüp onu
önceleyebilmeyi, neyin amaç, neyin araç bir biçimde
özetle hesap etmeyi, ölçüp biçmeyi - her
önce kendisi, kendi gözünde bile, ne denli hesap 1anabi1 i r , dü-
zenli, zorun 1u bir hale olsa gerektir ki, en sonunda, va-
atte bulunan biri gibi, g e 1ece k o 1arak kendine kefil

bu, sorum 1u1 kökeninin uzun hikayesidir. Vaatte


bulunabilen bir hayvan ödevi, bulunuyoruz ki, bir

52
"SUÇ", RAHATSIZLI<il" VE

ve ön olarak, ilkin belirli ölçüde zorunlu, tek tip,


benzerler benzer, ve da hesaplanabilir k 1-
m a ödevini içeriyor. Benim "görenek diye oldu-
(T a n K z 11 , sayfa 7, 13, 16 ile
o muazzam - kendisi üzerinde soyunun en uzun dönemi
boyunca onun tüm tarih öncesi özünde ne
kadar despotluk,
ve en güçlü gerekçesini buluyor burada: insan, görenek
ve deli gerçekten de hesapla-
nabilir k 1 n d . Ne var ki kendimizi bir de bu muazzam sürecin so-
nuna, oraya, en nihayet meyvelerini toplumun ve onun
görenek n eyin araç gün
yere koyarsak; bu en olgun meyvesi olarak e g e -
men bireyi buluruz kendine benzeyeni, göre-
nek elinden yeniden "töreüstü" özerk
bireyi ("özerk" ve "törel" birbirlerini çünkü); kendine
ait, uzun ve bir istencin va a t t e b u 1u n a b i 1e n
- ve n e y in en nihayet elde ve onda ete
o ve bedenin her kendini duyuran bilincini buluruz,
gerçek bir güç ve özgürlük bilincini, duygusu-
nun ta kendisini. Bu azat ve gerçekten vaatte bu 1u n a b i 1e n
özgür istencin bu efendisi, bu egemen - ol-
ki, vaatte bulunamayan ve kendi kendilerinin kefili olamayanlar
ne denli güven, ne denli korku, ne denli
hürmet - üçünü birden "hak eder" o - ve
kendisi üzerinde bu hakimiyet is-
tenç ve kaypak tüm üzerinde hakimiyet
da zorunlu olarak ona "Özgür" insan, uzun ve

53
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

maz bir istencin sahibi olan insan, kendi ö 1ç ütün ü de sahi-


bi bu istençle bulur: kendinden yola bakar
böyle sayar ya da ve kendi benzerlerine, kuvvetlilere ve
güvenilirlere (vaatte bulunma ha k a s a h i p o 1a n 1a r a )
borç gibi, - bir egemen gibi zorlukla, nadiren ve
vaatte bulunan, güvenini güveniyle o n u r 1a n d r a n ,
kendisini, sözü felaketler hatta
dahi tutacak kadar kuvvetli için sözü de güvenilir olan herkese
yani-: vaatte bulunma sahip halde vaatte bulunan
çelimsiz ahmaklara tekmeyi ve daha söylerken sözünden cayan
da borç bilir.
bir biçimde olma, ender rastlanan bu özgürlü-
bilinci, bu kendine ve hükmetme gücü en derinlerine
ve içgüdüye, bir içgüdüye onda: - ne ad verecektir
buna, bu içgüdüye, onu imleyen bir gereksinim duyarsa
Ama buna ne bu egemen insan, diyor ona ...

.. Burada en yüce ve neredeyse biçimlenimi


ile "vicdan" uzun bir
ve bir biçim hemen tahmin edilebilir. Kendi-
ne, hem de gururla kefil olma yani zamanda kendine Evet
deme - olgun bir meyve bu gibi, ama zamanda
geç bir meyve: - ne de uzun bir süre, ve kal-
bu meyvenin! Ve çok daha uzun bir süre boyunca da
bu meyveden eser bile yoktu, - kimse onu vaat etme
kendinde, oysa her ve ona gebeydi! - "lnsan hay-

54
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

bir bellek Bu
uçucu zihne, bu ete bir
meli ki onda yer etsin?" ... Bu kadim sorun, üzere hiç
de ve yollarla çözülmedi; ki tüm tarih
öncesi döneminde, onun "b e 11 e k g e l i t i r m e t e k n i i "nden
daha korkunç ve daha tekinsiz bir yoktur belki de. "Bir
bellekte yer etmesi için o dinme-
yen bellekte yer eder." - bu, yeryüzündeki en eski (ne ki en
uzun süreli de) psikolojinin temel bir ilkesidir. Hatta denebilir ki, bu-
gün yeryüzünde insan ve halk törensellik, ciddiyet, gizem,
kasvetli renkler her yerde, bir zamanlar yeryüzünün dört bir
sözler verilirken, antlar içilirken, övgüler düzülürken süregel-
o e t kileri en uzun, en de-
rin, en duyurur ve yükseliverir içimizde "ciddi"
kendine bir bellek gerekli
hiçbir seferde kan, kurban eksik en tüyler
ürpertici kurbanlar ve kefaletler (ilk kurban edilmesi
de buraya girer), en sakatlamalar etme), tüm di-
ni kültlerin en zalimce törenleri ki tüm dinler en temelde birer
zalimlik dizgesidirler) - bütün bunlar, bellek en etkin yo-
lunun olan o içgüdüden Tüm
çilecilik de bir anlamda buraya dahildir: birkaç fikrin silinme-
mek, her daim kalmak, unutulmamak üzere ve
bu "sabit fikirler" yoluyla tüm sinirsel ve zihinsel sistemin hipnotize
edilmesi gerekmektedir - çileci yöntemler ve biçimleri de bu fi-
kirleri tüm fikirlerle rekabetten uzak tutan, "unutulmaz"
yarayan ne denli
örf ve adetlerinde de o denli korkunç bir yan özellikle de

55
AHLAKIN SOYKÜTüôü

ceza yenmek ve toplumsal


birkaç ilkel bu duygu ve ihtiras kölesinin kafa-
c t u t a b i 1m e k için ne denli çaba
bir ölçütüdür. Biz Almanlar, özellikle zalim ve bir halk ola-
rak görmüyoruz kendimizi elbet; hele de, havai ve gününü gün eden
bir halk olarak hiç görmüyoruz; gelgelelim, eski ceza tüzüklerimize bir
göz atmak, yeryüzünde bir yaratmak için ne zah-
metlere katlanmak anlamaya yeter bugün hala
en fazla ciddiyete, ve sahip olan ve
bu nitelikleri da her tür
hak kazanan yegane diyesim geliyor). Bu Almanlar,
has temel içgüdülerinin ve bu içgüdülerin üstesin-
den gelebilmek için, korkunç yöntemlerle bir bellek ken-
dilerine: eski Alman bir; (efsanede
bile, ezilir suçlunun tekerlekle (Alman
ceza en özgün ve at-
larla parçalara ya da ("dörde bölme"), suçluyu ya
da içinde (on dördüncü ve on hala
çok gören deri yüzme halinde kesme"),
sü yararak etleri bir de, kötülük bala
sineklere terk etme. Böyle imgeler ve olay-
lar en nihayet "istemem" yer eder
toplumun faydalanarak için de bu "istemem"le-
re sözünü verir, - ve gerçekten de! bu tür bir bellek
en sonunda! - ah, ciddiyet, duygulara
hakim olma, denen bütün bu kasvetli tüm bu ve
ne de mal oldular! ne de çok kan ve var
tüm "iyi temelinde!..

56
"SUÇ", "vlCDAN RAHATSIZLIÔI" VE

Peki ama diger "kasvetli mesele'', suç bilinci, tüm "vicdan


geldi dünyaya? - Ve bununla da ahlak soykütükçüleri-
mize geri dönüyoruz. Bir kez daha söylüyorum - henüz söylemedim mi
yoksa? - hiçbir yaramaz onlar. Üç kendilerine has,
"modern" bir deneyim bilgileri, bilme istençleri
yok; hele tarih içgüdüleri, burada özellikle gerekli olan bir "kehanet"
güçleri hiç mi hiç yok - ve buna ragmen ahlak tarihine soyunmak: el-
bette hakikatten uzak sonuçlara bu. Bu ahlak soy-
kütükçüleri, temel bir olan "S c hu 1d" un (suç), çok
maddi bir kavram olan "S c hu 1den" (borç) kaynak-
oldugunu hayallerinden dahi midir örnegin? Ya da,
bir m i s i 11 e m e olarak her tür istencin özgür olup
tümüyle olarak oldugunu? - ve bu o de-
receye ki, "insan" "ihmalkar", "rastlan-
"sorumlu tutulabilir" gibi çok daha ilkel ve
ve belirlerken göz önüne almaya
için, hep daha yüksek düzeyde bir
nin o pek ehven, pek dogal ve pek olan, ada-
let duygusunun yeryüzünde oldugunun da
üstlenmek zorunda olan "suçlu hak eder, ç ün k ü
türlü davranabilirdi" ve sonuç
etkinliginin epeyce geç ve bir biçimidir gerçekten
de; bu koyan, eski psikolojisi
fena halde tarihinin en uzun dönemi boyunca, eyle-
minden sorumlu tutuldugu i ç in , yani suçlu
gerektigi hareketle c e z a 1a n d r 1m a m t r
mücrim: - daha ziyade halen ana

57
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

lan gibi, zarara öfkesini verenden için ce-


- ama bu öfke dizginlendi ve her öyle ya da
böyle bir e d e e r i n in ve zarar verenin c a n -
n yakmak yoluyla da olsa, gerçekten
hareketle Bu kadim, köklü ve belki de kökü
kurutulamaz zarar ile can ne-
reden mi gücünü? Bunu zaten: a 1a c ve borç-
1u "hak sahibi" kadar eski olan
ve kökü de temel biçimlerine dayanan

Bu bu
ya da uygun görüp olan eski kar-
kadar üzere epeyce bir
ve direnç içimizde. Tam da burada vaatte bu 1u -
n u 1m a k t a d r ; tam da burada vaatte bulunana bir bellek o 1u -
tur m ak söz konusudur; tam da -diye
olarak- gaddar, can yakan bolca yer olsa ge-
rektir. Borçlu, geri dair sözün güven
sözün ciddiyetine ve güvence ver-
mek, kendi da geri ödemeyi bir ödev, bir yükümlülük olarak
belletmek için, gücü yoluyla, borcunu ödememe
durumu için, "sahibi hala tahakkümü bulunan
bir bedenini, ya da ya da hatta ya-
(veya belirli dinsel geçerli durumlarda, kendi
ebedi ruh selametini, hatta mezardaki huzurunu bile: ör-

58
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

borçlunun cesedi mezarda bile önünde huzura


- ki bu mezar huzuru meselesi, özellikle için
epeyce önemliydi) rehin olarak gösterir. Ama her
önce borçlunun bedeni üzerinde her tür ve
yi uygulayabilirdi, borcun uygun görülen kadar bir
borçlunun bedeninden kesip alabilirdi: - ve bu
hareketle çok geçmeden her yerde, organ ve uzuvlara, kimi zaman tüy-
ler ürpertecek denli yararak, ya s a 1 olan biçilmeye
Bununla Oniki Levha kanun-
böyle bir durumda ne kadar az ya da çok
nin önemi karara ben bir ilerleme, daha
özgür, daha daha bir hukuk delili
olarak "si p 1us mi n us ve s e c u er un t , ne f r a u -
de es t o" (ister çok, ister az kessinler suç Bu
me biçiminin kavramaya gelin: yeterince tuhaf bir
bu. bir yarar yerine
(yani para, toprak, mal-mülk yoluyla tazmin edilmek yerine), alacak-
geri ödeme ve telafi olarak sunulan bir tür t a t m in d u y g u su
ile - gücünü bir güçsüz üzerinde gösterebilmenin
tatmin duygusu, "de fa i re 1e m a 1 p o ur 1e p 1a -
isi r de 1a fa i re , " (Kötülük zevk için kötülük
yapmak) zor zevki ile: bu zevk, toplumun ne den-
li alt, ne denli bir gelirse, o kadar ve
daha da leziz bir lokma, hatta daha üst bir ön
gibi gelir ona. borçluya verilen "ceza" sayesinde bire fendi -
1er - hukukundan pay nihayet o da bir kez, bir "kendi
görerek ve sahip
yüceltici duyguya - ya da en ceza verme ve uygula-

59
AHLAKIN SOYKÜTüÖÜ

ma yetkisinin eline durumlarda, borçlunun


ve görmenin duyguya.
tazminat, bir zulüm güvencesinden ve

Bu alan, yani hukuku alam, ahlaksal kavramlar dün-


"suç", "vicdan", "ödev", "ödevin be-
- yeryüzündeki tüm büyük
gibi, iyice ve uzun bir süre kanla Bu kavramlar
belirli bir kan ve kokusunu bir daha hiçbir zaman
eklememeli miyiz buna? (hatta
Kant'ta bile buyruk zalimlik kokar...) O tekin-
siz ve belki de çözülemez hale "suç ve fikir örgüsü ilk
olarak burada birbirine. Bir daha ne ölçüde
"borç"un telafisi olabilir? çektirmenin son kerte bir
ölçüde, zarara ve buna ek olarak zara-
ra bir haz ile takas
ölçüde: a c çektirme , - gerçek bir ve daha önce de söy-
gibi, ait ve toplumsal konumuna ters
oranda da artan bir Tahminen söylüyorum bun-
çünkü böylesi meselelerinin temelini görmek,
bir yana, zordur da; ve bu noktada, araya hoyratça öç sokan,
bu çok ve (nitekim öç de
soruna geri götürür: olur da çektirmek bir doyum
Bana öyle geliyor ki, eski sevincinin ne ölçüde zalim -
li k ve hatta ne ölçüde neredeyse bütün se-
vinçlerinin yandan da, bu zalimlik

60
"SUÇ", RAHATSIZLIÖI" VE BENZERi

gereksinimlerinin da saf ve masumane bir biçimde ortaya


kötücüllük"ü (ya da sym p a th ia
mal ev olen s 'i [kötü niyetli da temel bir anlam-
da o l a an bir ve yürekten Eve t
bir olarak tüm zihinlerde canlan-
uysal ev (modern yani bizlerin diye-
sim geliyor) daha çok da ters Daha
keskin bir göz, bu en eski ve temel sevincinin bugünkü
izlerini bile belki; ve Kötünün Ötesinde" s.
117 vd'nda (ondan da önce "Tan s. 17. 68. 102) tüm yüksek
kültür tarihi boyunca süregelen, (hatta daha önemli bir anlamda ele
onu giderek artan ve
dikkat Ama muhakkak ki, kra-
liyet ve halk ya
da bir engizisyonsuz, bir asilzade evinin, ev hal-
hainliklerini ve çekinmeden
bir zamanlar pek de geride
Don
bir tatla, neredeyse bir tür okuyoruz
Don bugün, oysa ki onun ve
pek acayip, pek gelirdik bu halimizle, - onlar tam bir vicdan
en olarak onu, gülmekten
okurken.) görmek iyi gelir, çektirmek
daha da iyi gelir - sert bir cümle bu; ama eski, kudretli, insanca-pek
insanca bir temel ilke, hatta belki maymunlar bile bu cümlenin
çünkü acayip zalimlikler konusunda iyi-
den iyiye habercisi ve adeta insana bir
Zulümsüz olmaz: böyle en eski, en
uzun tarihi - ve cezada da 1i çok var! -

61
AHLAKIN SOYKÜTÜCÜ

- Bu kötümserlerimizin ahenksiz ve
kesinlikle su niyetinde ol-
da belirteyim; aksine, henüz utanç
o zamanlarda yeryüzünde
günümüze oranla daha bu
üzerindeki gökyüzünün in -
san d an olarak hep. Yorgun ve
karamsar bilmecesine duyulan güvensizlik, tiksin-
tisinin buzdan - insan neslinin e n k ö t ü gösterge-
leri bunlar: bunlar, bu bitkileri, ait
sonra gün ancak, - "insan" en ni-
hayetinde tüm içgüdülerinden o
madan ve söz ediyorum. "melek" (daha sert
bir sözcükten için bu olma yolunda
ilerlerken, sadece hayvansal sevinci ve masumiyeti gözünde tik-
sinilecek bir kendisini de insan için
olan o bozuk mideyi ve dili edindi kendine: - öyle
ki kimi zaman, kendi burnunu kapayarak durdu ve Papa Ill.
beraber rezilliklerinin listesini ("saf-
kan olmama, ana rahminde kötü beslenme, hammaddesinin
gibi kokma, tükürük, idrar, çekme-
nin, a 1e y h i ne ileri sürülen savlar içinde,
en vahim soru olarak hep en çekmek zorunda bugün,
bir de bunun tersi bir olan vermek -
t e n yoksun onda birinci bir sihir, y a a -
maya ayartan gerçek bir yem iyi
olur. Belki de o zamanlar - avuntu olsun diye

62
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

söylüyorum - kadar can iç iltihaplanma vaka-


zencileri tarihöncesi temsilcileri olarak
tedavi olan bir doktor böyle bir sonuca varabilir en en
bünyeli bile neredeyse sürükleyen bu has-
zencilerde etkiyi yapmaz. dayanma
risi gerçekten de, üstkültürün ilk on bini ya da on milyonu hesaba ka-
ve neredeyse ani bir gibi
görünüyor; ben kendi tek bir isterik, okullu geçir-
bir gecenin kadar bilimsel almak
tüm toplam
bir hiç eminim.) ki, zalimlikten o haz-
da bile yer verilebilir belki:
bugün daha fazla can olarak, yü-
celtilmesi ve inceltilmesi bu imgelem ve ruh
haliyle ortaya ve en narin ve ikiyüzlü vicdanda bile
denli bir sürü isimle bezenmesi gerek-
("trajik merhamet" böyle bir isim bir "le s n o s -
ta 1g i es de 1a c r o i x" özlemleri]). çekmeye
isyan ettiren, çekmenin kendisi çekmenin
ama, ne çekmeyi gizemli bir selamet olarak
olan için, ne de her seyirciler ya da verenler
kavrayabilen eskinin o naif için, böyle an 1a m s z
bir çekme söz konusu ve
dünya yüzünden silebilmek ve olumsuzlayabilmek için,
ve yüksekliklerde ve ara giz-
lide de gezinen, da gören ve içinde olan ilginç bir
oyunu kolay kolay bir icat etmek zorunda
o zamanlar. Çünkü o her zaman sahip hünerini,

63
AHLAKIN SOYKÜTÜCÜ

kendini kendi hünerini bu icatlar


göstermekteydi o zamanlar; bugün belki de
icatlara gereksinimi var bunun için bilmece olarak bil-
gi sorunu olarak bir yüce duygular ilham
eden her böyle tarihöncesinin duygu
- tarihöncesinin bu gerçekten? 1i sah-
ne olarak kurgulanan - ah! bizim Avru-
bile da içlerine kadar bu en
eski imge! Buna olarak Calvin ve Luther'e örne-
Kesin olan ki, da zulmün daha cazip
bir Homeros,
ne gözle Troia Sa-
ve benzeri trajik en son neydi Bu
konuda duymak için birer 1i k g ö s -
t e r is i olarak onlar: ve onlarla ozan olana
insanlardan ne kadar çok benzerse, ozanlar için de o kadar
gösterisi olurlar ... ahlak felsefecileri de bundan
daha zihinlerinde, erdemli ahlakla sü-
rüp giden onun kendine eziyet yu-
seyreden gözlerini: "görevlerin Herakles'i" bir sahne
üzerindeydi, da bunun; erdem bu oyuncu-halk
için tümüyle bir llkin Avrupa için
olan o cesur, o filozof "özgür istenç"in, iyide ve kö-
tüde mutlak özellikle de
insana, insani erdeme olan ilgilerinin as 1a tükenemez o 1d u u
hak kazanmak için Gerçekten ye-
ni, gerçekten heyecanlar, entrikalar, felaketler hiç eksik
bu yeryüzü sahnesinden: bütünüyle belirlenimci biçimde

64
"SUÇ'', RAHATSIZLIGI" VE

bir dünya, için tahmin edilebilir ve


bir süre sonra da olurdu, - bu öylesi
belirlenimci bir uygun görmemeleri için yeterli bir
nedendi bu da! Özünde kamusal ve olan, oyunsuz ve
bir mutluluk antik "seyirciyi" gözeten böylesi
inceliklerle doludur - Ve, daha önce de gibi, büyük c e -
z ada da çok

lncelememize geri dönersek, suçluluk ve yükümlülük duy-


gusu, ki, var olan en eski ve en asli
ilk kez burada
ilk kez burada b oy ö 1ç ü t ü . Bu
herhangi bir iz denli düzeyde bir
henüz. Bedel belirlemek, ölçmek, bul-
mak, takas etmek - bunlar, ilk o derece
etti ki, kendisi oldular bir anlamda:
nün en eski türü burada övüncü olan hay-
vanlardan üstün olma duygusunun da ilk burada
nülebilir. Bizim "Mensch" (insan) (manas) belki hala tam
da b u özgüvenden bir dile gelmektedir: insan kendini,
ölçen, biçen ve ölçen bir kendi-
si" olarak ve tüm psikolojik eklentileriyle birlikte,
herhangi bir toplumsal örgütlenme biçiminin ve
daha eskiye hukukun en kabataslak biçiminden
filizlenen takas, suç, hak, yükümlülük ve tazminata
bilinç önce en ilkel ve topluluk dizgelerine (ve ben-

65
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

zer dizgelerle kendini daha ziyade, ve ay-


zamanda gücü güçle ölçme ve hesaplama
da. Göz, bu bir kez: ve eski
zor harekete geçirilen, ama harekete geçirildikten sonra da yönde
ilerleyen özgü o hoyrat
la, büyük bir genellemeye, "her nesnenin bir bedeli her
geri ödenebilir" - ada 1etin en eski ve naif ahlak yeryüzün-
deki her tür "iyi "hakkaniyetin", "iyi niyetin", "nesnelli-
çok geçmeden. Adalet bu ilk birbirle-
rine güçte birbirleriyle bir tazminat
yoluyla yeniden için gösterdikleri iyi niyettir - daha az güç-
lü ise kendi bir z o r 1a m a k t r . -

Hep tarihöncesini ölçüt ki o tarihöncesi, tüm zaman-


larda ya da yeniden var toplulukla üyeleri
temel de, ile o önemli
temel görürüz. bir topluluk içinde
yor, yararlardan (ah ne yararlar!
bugün hafife oluyor kimi zaman huzur ve güven
içinde, ve emniyette, "hu-
zursuz maruz zarar ziyandan ve uzak-
ta - bir Alman, "Elend", elend4 ilk zamanlarda
neyi dile bilir - tam da bu zarar ziyan ve
lara olarak söz ve ona yükümlülük

Almancada bugün "sefalet" bu sözcük, Or-


"sürgün" geliyordu -çn.

66
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

durumda ne Topluluk, bu
elinden bundan emin
olabilirsiniz. Burada en az söz konusu olan, zarar verenin
yol zarar bir yana, suçlu
her önce bir o güne dek kendisinin de pay
topluluk yararlar ve
ve sözü bütün a 1ey hine Suçlu, ona
yarar ve geri gibi, da sal-
bir borçludur: bu yüzden de o andan itibaren, olarak, tüm
bu yarar ve yoksun kalmaz, - daha
ziyade b u n 1ar n ne k a d a r ö ne m 1i o 1d u u d a
ona. Zarara yani öfkesi, onu
dek o ve konuma yeniden geri gön-
derir: onu - her tür maruz Uy-
bu "ceza'', nefret edilen, alt
her tür haktan ve korunmadan gibi her tür
dan da yoksun bir sureti, bir
tak 1idi d i r; tüm ve va e v i c ti s 'in
lar olsun kaybedenlere !) kanunu ve zafer yani: - bundan
da ki, kendisi kurban-kültü de dahil olmak
üzere), tarihteki tüm ceza b i ç i m 1e r i n e

10

Bir topluluk, gücü tek tek gelenleri


fazla önemsemez olur; çünkü bütünün eskisi
kadar tehlikeli ve görmez kabahati "huzurundan
edilip" genel öfke eskiden ölçüde dizginsiz

67
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

veremez kendini onun üzerine - kabahatli olan daha ziyade, bu öfkeye,


özellikle de zarar öfkesine bütün tara-
özenle savunulur ve koruma bundan böyle.
kabahat zarar görenin öfkesi ile
varma; ve daha hatta belki de genel bir ka-
ve önünü alma bulma ve
sona erdirme (c om pos iti o özellikle
de, gitgide daha her suçu herhangi bir anlamda -
1 ödene b i 1i r olarak görme, yani suçlu ile suçlunun edimini
birbirinden hiç belirli bir ölçüde istenci - bunlar, ceza
hukukunun ilerdeki hep daha belirgin biçimde
özelliklerdir. Bir ve özbilinci ceza
kanununun cezalar da hafifler hep; her güçten her
ciddi tehlike ceza kanununun daha biçim-
lerini yeniden gün hep ölçüde
zarar görmeden mikta-
ö 1ç ü s ü d ü r en nihayetinde. Bir toplumun kendisine
en asil lüksü - ona zarar verenleri c e z as z
lüksünü bir toplumsal i k t i d a r b i 1i n c i hiç de dü-
bir "Bana ne benim bu
diyebilir toplum böylece, serpilip ben
bunu güçteyim olsa!" ... "Her geri ödenebilir,
her geri ödenmelidir" ile olan adalet, geri ödeyemeyecek
göz yummakla ve - yeryüzündeki her iyi gibi
kendi kendini ortadan son bulur. Ada-
letin bu kendini ortadan kendini da güzel bir adla
bilinir - 1ama ; besbellidir ki bu, en güçlü
daha onun hukuk ötesi olarak

68
"SUÇ'', RAHATSIZLIÔI" VE

11

- Burada, adaletin bir zeminde - zeminin-


de aramak için, son zamanlarda reddeden bir söz.
Önce olur da bir kez de ken-
dileri incelemeye heves ederler: bu bitki en güzel çiçeklerini
ve antisemitistler veriyor hem de kokusu
olsa da, hep çiçek öyle, misali. Ve
ki benzer zorunlu olarak benzer adalet te-
melde duygusunun ileriki bir gibi
ö c ü , a d a 1e t kutsama ve tüm t e p ki s e 1
ra öç üzerinden sonradan - daha
önce de bu birinci inceleme, 14.
bölüm - gene böyle çevrelerden
ki, bu sonuncuya benim bile fazla yok: hatta bu tüm
biyolojik sorunsal (o bu
diye bir ya r a r l km gibi geliyor bana.
Benim dikkati tek nokta, bilimsel hakkaniyetin (nefret, haset,
fesat, kuruntu, garez, öç lehine olan) bu yeni tininin
kendisinden boy Nitekim bu "bilimsel hakkaniyet", bana
göre tepkisel çok daha yüksek bir biyolojik
sahip olan ve da b i 1i m s e 1 olarak ve
gerçekten hak eden bir kü-
mesi söz konusu olur olmaz, durur ve bir ve
sergilemeye hükmetme sahip olma ve ben-
zerleri gibi, yani e t kin olan söz konusu oldu-
(E. Dühring, "Felsefe Dersi"; hepsi.)
Bu genel olarak söyleyeceklerim bu kadar: Dühring'in
adaletin anayurdunu tepkisel duygular aramak be-

69
AHLAKIN SOYKüTüCü

lirten bir tümcesine gelince, bu tümcenin hakikat


na, onun bir ters çevrimi olan tümceyi koymak ge-
rekir: adalet tininin en son alan, tepkisel duygular
Adil kendisine zarar verene bile adil
oluyorsa gerçekten (ve ölçülü, kalmak
da adil-olmak o 1um1 u bir her zaman), adil veya r -
g 1 c gözün o seçik, kadar
derin de olan alaya
tahriki bile bu o zaman, yer-
yüzündeki bir ve en üst düzeyde bir -
hatta beklememesi, en pek kolay
gereken bir Genel olarak olansa, küçücük dozda bir sal-
en haksever bile gözünü
kan bürümesi ve hakkaniyeti göz etmesi için yeterli
dur. Etkin, insan, tepkisel insandan yüz kere daha
adalete gene de; çünkü onun, tepkisel yapmak
zorunda gibi, nesnesini ve bir biçimde
meye hiç yoktur. Gerçekten de insan, daha güçlü,
daha gözü pek, daha asil olarak hep daha özgür bir göze, daha
temiz bir vicdana da sahip bu yüzden: buna "vic-
dan kimin tahmin edilebilir -
Son olarak tarihe de bir göz hukukun tüm
idaresi, yeryüzünde hukuka duyulan gerçek gereksinim hangi cepheyi
yer yurt kendine dek? Tepkisel cephesini mi
dersiniz? Kesinlikle etkin, güçlü, ve ola-
cephesini daha çok. Tarihsel yeryüzünde hu-
kuk - sözü edilen için söylenmeli bu ki o
da bir keresinde kendisi itirafta "öç

70
"SUÇ", RAHATSIZLIC!" VE

bir adalet ana olarak ve tümünde


gösteriyor kendini") - tam da tepkisel duygulara k a r bir
kuvvetlerinin bir tepkisel tutkunun dizginlemek
ve bir zorlamak için olan etkin ve güçle-
rin bu duygulara temsil eder. Adaletin uygu-
her yerde, daha büyük bir gücün, kendi
(ister insan ister tek tek olsun) hü-
küm süren bir son vermek için, yol
açan nesneyi öcün elinden çekip alarak, ve düzenin
öç yerine kendi koyarak, yollan bu-
larak, önererek, kimi zaman da dayatarak, olarak
belirli kural düzeyine bundan böyle
bu kurallara havale ederek yollar görülür. En yüksek kudretin,
garez ve kin gücü ve kabul ettir-
en önemli ise - yeterli gücü hep yapar bunu
- yasa kendi gözünde neyin izin verilebilir ve neyin
yasak ve dair buyurucu bir
koyduktan sonra, tek tek ya da
ve keyfi eylemlerini ihlal, en yüksek kudrete olarak
yorumlamakla emri bu ihlallerin
yol hasardan bir yöne çeker ve böylelikle uzun va-
dede, zarara gören ve geçerli öç duy-
gusunun tam tersini elde olur - : bundan böyle eyle-
min, gitgide daha ki i s e 11 i k t e n u z a k bir belle-
tilir göze; hatta zarara kendi gözüne bile (gerçi, daha önce de
gibi, en sonda olacak bir bu). - ancak
andan itibaren ve (Düh-
ring'in gibi, ihlal ediminden itibaren d e i 1) . K en d i b a -

71
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

na bir ve söz etmek tümüyle


özünde , yani temel sömürücü,
yok edici ve bu yara-
lama, sömürme, yok etme de kendi bir
olamaz elbet. ki daha da bir itiraf etmeliyiz
kendimize: en üst düzeyde biyolojik bir
güce güdümlü istencinin ve bu istencin hiz-
metinde, onu götüren bir araç olarak, yani daha büyük güç
birimleri yaratmak için bir araç olarak hukuksal ancak is -
ti sn a i durum 1ar olarak var olma lktidar diz-
geleri bir araç olarak de,
kar bir araç olarak ege-
men ve genel bir hukuk düzeni Dühring'in, her is-
tencin bir istenci kendine görmesi söyleyen ko-
münist bir ilke, ve par-
onun bir suikast, bir bitkinlik belirtisi,
götüren gizli bir yol olurdu. -

12

kökeni ve üzerine bir söz daha - birbirlerinden ay-


ya da gereken iki sorun: ne ki ikisi
gibi görülüyor Bugüne kadarki ahlak soykütükçüleri
bu konuya? Her zaman gibi safça-:
bir "amaç" buluyorlar cezada, sözgelimi öç ya da sonra saf saf
bu c a usa fi endi 'si neden) olarak
oturtuyorlar ve - mesele halloluyor. Oysa "hukukun hukukun
tarihi en son her türden tarih

72
"SUÇ", RAHATSIZL!GI" VE

için, bin bir güçlükle olan, ama gerçekten de


o 1mas gereken önermeden daha önemli bir önerme yok-
tur: - bir nedeni ile o son fiili
ve bir amaçlar dizgesi içindeki konumu birbirlerinden t o t o c o e 1o
(bütünüyle) mevcut olan, bir meydana
olan bir kendinden üstün bir güç yeni amaçlar
tusunda sürekli olarak yeniden yeniden ele geçirilir, yeni
bir yarar yeniden ve yönlendirilir;
olagelen her bir b oyu n e d i r m e , bir e fen d i
o 1m a d r ; öte yandan tüm boyun ve efendi olmalar da o
zamana kadarki ve zorunlu olarak
ya da bütünüyle silecek birer yeniden yorumlama, yeniden düzenle-
medir. Herhangi bir fizyolojik (ya da hukuksal bir kurumun,
toplumsal bir siyasal bir sanatta bir biçimin veya
dinsel bir ne denli iyi olur-
sa olsun, bu onun herhangi bir
gelmez: eskilere ne kadar verici ve gelirse
gelsin, - öteden beri bir nesnenin, bir biçimin, bir kurumun
ve onun nedenini de
zira göz görmek için, el tutmak için Nitekim
da için Oysa tüm amaç-
lar, tüm bir iktidar istencinin, daha az güçlü bir ege-
ve ona, kendinden hareketle, bir anla-
g ö ster g e 1eridir ve bir
bir bir tüm tarihi de, sürekli yenilenen, nedenleri
bile bir bulunmayabilen, daha ziyade
bir biçimde birbirlerini takip eden ve birbirlerinin yerini alan yorum-
lardan ve düzenlemelerden böylesi bir göstergeler zin-

73
AHLAKIN SOYKÜTÜÔÜ

cirinden Buna göre bir bir görenegin, bir "ev-


rimi" hiç de onun bir erege dogru ilerlemesi degildir, hele, en
ve yoldan, en zahmetsizce ve en az güç sarf edilerek elde
bir ilerleme hiç degildir, - tersine, o üzerinde cereyan eden, az ya
da çok derine birbirlerinden az ya da çok olan bo-
yun egdirme süreçlerinin birbiri buna ek olarak da,
bu süreçlere her gösterilen dirençler, savunma ve tepki
biçim ve
eylemlerin Biçim "anlam" ise daha da
kan ... ki her bir kendi içinde de degildir bu:
bütünün her ile birlikte tek tek
da kaymalara ugrar - yok
(ara ortadan sonucunda örnegin) kimi durumlarda
bir kuvvet ve yetkinligin göstergesi olabilir. Diyecegim ki:
gerçek ilerlemenin bir ya r a r s z 1a m a , körelme
ve ve yitimi, ölüm de dahildir:
o ki hep daha büyük güce yönelen bir istenç ve yol
linde belirir ve her zaman daha küçük güce mal olur. ki
bir "ilerleme"nin büyüklügü, ugruna feda edilmesi
ö 1ç ü 1ü r ; bir olarak d a ha k u v v e t 1i tek bir insan
türünün feda edilmesi - bu bir ilerleme o 1urdu ... - Tarih
yöntembiliminin bu temel her olagelende cereyan eden
bir iktidar istenci kabullenmektense, mut-
lak evet mekanik yegleyen
begenisine ve günümüzün içgüdüsüne temelde
için özellikle daha çok vurguluyorum. Hükmeden, hükmetmek iste-
yen her gösterilen demokratik bu modern
m i s a r i z m (yönetim nefreti) (kötü bir için kötü bir

74
"SUÇ", VE

sözcük) giderek kendini o denli o denli tinsellik


büründü ki, bugün en kesin, en nesnel bilimlerin bile
içine hak ; hatta bana öyle ge-
liyor ki, tüm fizyolojisi ve de, bu temel bir
etkin 1i k bir hokkabaz gibi yok ederek
elbette bu olacak hakimiyeti ar-
Bu temel kavrama sözü edilen o
"uyma" (adaptasyon) ön plana ikinci bir etkinlik yani,
basit bir tepkisellikten öte olmayan bir kendisi de,
etkenlere gösterilen, giderek daha amaca uygun hale gelen bir iç
uyum olarak (Herbert Spencer). Ama böylelikle
özü, onun iktidar istenci oluyor; kendi-
yeniden yorumlayan, yeniden yön veren ve
biçimlendiren kuvvetlerin sahip temel öncelik göz edil-
oluyor - "uyum" bu kuvvetlerin etkimesinden sonra söz konusu
olabilir ancak; istencinin etkin ve biçimlendirici olarak
üst düzey görevlilerinin hükmedici rolleri de
böylece. Huxley, Spencer'da neyi - onun "yönet-
sel nihilizmi"ni: oysa mesele "yönetmek"ten da ha fa z 1a s ...

13

- Konuya, yani c e z aya geri dönersek, onda iki etmemiz


gerekiyor: bir yanda, cezada görece sürek 1i o 1an görenek,
edim, "dram", belirli bir kesinlik içinde birbirlerini takip eden bir di-
zi öte yanda ondaki anlam, amaç,
olan beklenti. Bu noktada hiç p er
an a 1o g i a m ( a n a 1o j i k o 1a r ak ) , biraz önce tarih

75
AHLAKIN SOYKÜTÜCÜ

yöntembiliminin temel uygun olarak, kendisinin,


ceza daha eski ve daha evvel bir
bu sonuncusunun (öteden beri var olan ama bir anlamda
olan) yük 1en mi bir
durumun, eskiden, elin tutma için icat
gibi de ceza ile i c a t e d i 1-
mi o 1d u u n u safdil ahlak ve hukuk soykütükçülerinin
zannettikleri gibi o 1m a d n
gelince, "ceza" kültürün çok ileri
bir bugünün bir de-
tüm bir "anlamlar" temsil eder: kadarki
tarihi, onun her türden amaca alet tarihi, ve çö-
zümlemesi zor, vurgulamak gerekir ki, asla 1anamaz
bir tür bütünlükte en sonunda. (N e d e n
kesin olarak söyleyebilmek bugün bütün bir sürecin gös-
tergesel özetini kapsayan hiçbir kavram
olan tarihi Buna daha erken bir
o "anlamlar" daha hala ve esnek bir haldedir;
her durum için
diklerini ve kendilerini buna göre yeniden düzenlediklerini, böy-
lece kah o kah geride duruma
hatta kimi zaman tek bir
tüm izlenimi hala mümkündür.
ne denli belirsiz, ne denli sonradan konulma, ne
denli ve temelden gayeler
uyarlanabile-
olarak en bir fikir vermek için, üstelik oldukça
da az ve rast gele bir kaynaktan dizelge

76
"SUÇ", RAHATSJZLIÖI" VE

daha fazla zarar verilmesini önleme olarak ceza. Zarar


görenin herhangi bir biçimde (duygusal tatmin de dahil ol-
mak üzere) geri ödenmesi olarak ceza. Bir denge
önlemek olarak ceza. belirleyenler ve
uygulayanlar korku salmak olarak ceza. Suçlunun o zamana
dek nasibini nimetlerin bir tür bedelini ödemesi olarak
ceza (maden köle olarak
ya yüz bir elenmesi olarak ceza (Çin hukukunda görül-
gibi, korumak veya bir sosyal modelin
kimi zaman tüm bir kolun elenmesi olarak ceza).
olarak, yani en nihayet alt bir zulmetme ve
onu olarak ceza. Bellek olarak ceza, ister
çeken için olsun - yani denen ister ceza
için olsun. Kötülük öcün koruyan iktidar
ücretin ödenmesi olarak ceza. Güçlü
hala ayakta ve bir olarak sü-
rece, öcün hali ile bir olarak ceza. Toplum bir
tehlike olarak ve toplum biri,
bir asi, hain ve bozucu olarak görülen ve araçlar
mücadele edilen bir yasa, düzen, iktidar
bir ve bir önlemi olarak ceza. -

14

Eksiksiz bir liste bu belli ki bir sürü var ce-


Bu yüzden bir s ö z d e hiç çekinmeden bu
listeden; ne ki göre en o, - cezaya
inanç bugün birçok nedenden ötürü da onda en kuvvetli daya-

77
AHLAKIN SOYKüTü(;ü

buluyor hala. Ceza, suçluda suç 1u1 u k duygusu


acak sahip insan, "vicdan "vicdan aza-
diye o ruhsal tepkinin cezada Oysa
böylelikle, gerçeklik ve psikoloji en uzun
tarihini, onun tarihöncesi bugün için bile
lüyor. Gerçek vicdan özellikle de suçlular ve mahkumlar
da son derece az rastlanan bir cezaevleri, bu kemirgen solucan
türünün serpilip kuluçka yerleri d e i 1d i r : - tüm
gözlemciler, durumda böylesi bir gönülsüzce ve
kendi isteklerine ters verseler de, bu konuda hemfikirdir. Ge-
nel olarak ve ceza; yo-
duygusunu direnme gücünü
bir kapanmaya ve kendini
alçaltmaya yol oluyorsa bu sonuç onun ortalamadaki et-
kisinden - kuru, kasvetli bir ciddiyettir bu etkinin edici
- daha da az sevindiricidir ki tarihö n c esin -
deki bin dönemini suçluluk duygusunun
minin en etkili biçimde tam da ceza yoluyla e n g e 11 e n mi
varabiliriz - en kuvvetin
kurbanlar dikkate ve infaz
suçluyu, kendi edimini, kendi biçimini b a l
ba na bir olarak duyumsamaktan ne ölçüde
küçümsemeyelim: çünkü o, biçiminin, adaletin
hizmetinde vicdan
görür: yani tuzak hile ve kur-
dolu tüm polis ve hünerini, da, türlü ceza bi-
çimlerinde görülen, duygusal tatmin yoluyla dahi mazur
bir soygunu, boyun sövmeyi, hapsetmeyi,

78
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

katletmeyi - ve tümü de, onun ba l ba na


de, belirli bir ve belirli bir amaç için
ve cezaya "Vicdan
yeryüzü bitki örtüsünün bu en tekinsiz ve en ilginç bitkisi,
bu toprakta ,- çok uzun bir süre,
ve bilinçlerinde bile bir
"suçlu" bir Bir zarar-veren, so-
rumlusu olmayan bir parça onlar için. Öte yan-
dan, yine bir bela gibi üstüne ise,
ve hesaba bir korkunç bir do-
devrilip ve
ezici bir kaya kütlesi duyulandan daha bir "iç

15

Bunun bilincine Spinoza, bir keresinde (onu bu


noktada anlamak için epey g ay r e t s a r f e d e n
Kuno Fischer'i, bezdirircesine), bir kim bilir
hangi ünlü mors us c ons c i en ti a e 'den
(vicdan geriye kendisi için ne sorusuna
- Spinoza ki, iyi ve kötüyü insan imgeler
havale ve kendi "özgür" onurunu, her
s u b r a ti o ne b o n i (iyi bir amaç için) ileri süren
("ama bu gelirdi ve gerçek-
ten de en olurdu") kafirlere bir öf-
keyle Spinoza için dünya yeniden, vicdan
evvelki o masumiyet haline geri peki mors us

79
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

c ons c i en ti a e 'ya (vizdan ne bu arada? "G a udi -


um 'un (sevinç) en sonunda Spinoza kendi kendine,
- tüm beklentilerin aksine yeniden
bir imgesi bir hüzün." (Ethica III, önerme XVIII, yo-
rum I.Il.) musallat "kötülük
da binlerce boyunca, "kabahatlerine" olarak du-
S p in o z a ' n n kin d e n fa r k l d e g il d i :
"bir beklenmedik ters gitti burada" diye
"bunu diye d e g i 1 - , bir bir talihsizlige ya
da ölüme boyun egercesine, örnegin bugün bile
biz oranla daha üstün yol açan o yürek-
li ve boyun egdiler cezaya. O dönemler-
de suç ediminin bir o da edimin kendisi
üzerinde oldugu muhakkak ki,
etkisini , her önce bir zeka bir bellek ge-
bundan böyle daha dikkatli, daha daha gizli
davranma istencinde, bir çok için yetersiz oldugu-
nun idrakinde, kendi kendini daha iyi Ce-
za yoluyla, insanda ve hayvanda genel olarak elde edilebilecek olan,
korkuyu ve arzulara hakim
böylece eh 1i1 i r ceza ama "daha iyi" yapmaz, - ki
daha olarak bunun tersi de ileri sürülebilir. ("Zarar
denir halk ölçüde da. Çokluk
neyse ki.)

16

Bu noktada "vicdan benim


kendi hipotezime ilk ve geçici bir oluyor:

80
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

kolay olmayan ve uzun süre gözetilmeyi, özüm-


senmeyi gerektiren bir hipotez bu. Vicdan oldu-
hepsinden daha bir kendini, toplum
ve büyüsünün içine kesin olarak
o olarak
bir olarak görüyorum ben. Deniz kara hayva-
olmaya, aksi halde yok olup gitmek zorunda
na gelenden yabana, gezip maceraya
mutlulukla uyum bu gelen, - tüm
içgüdüleri bir anda ve O ana
suyun bu hayvanlar, bundan böyle üzerinde
yürümek ve "kendi kendilerini korkunç bir
üzerlerine. En basit için bile beceriksiz görüyor-
kendilerini, bu yeni ve bilinmeyen dünyada, eski yol gös-
tericilerine, o düzenleyici ve bilinçsizce dürtülere
yer yoktu - sonuç hesaplamaya, neden-
lerle bu talihsizler, "bilinç"lerine
o en ve en çok Zannetmi-
yorum ki yeryüzünde böylesi bir keder duygusu, gibi böy-
lesi bir daha olsun, - o eski içgüdüler bir kez olsun
taleplerini duyurmaktan vazgeçmediler gene de! Ne ki bu içgüdüleri
tatmin etmek zor ve nadiren genel olarak yeni ve adeta
tatmin aramak kendilerine.
mayan tüm içgüdüleri ç e yöne 1ir1 er - benim, içse 11 -
m esi diye budur: insanda, sonradan onun "ruhu"
diye olan ancak böylelikle
iki zar gerilecek kadar ince olan iç dünya, insa-
diz g i n 1e n d i i ölçüde ve o

81
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

ölçüde derinlik, ve yükseklik Devlet örgütünün,


eski özgürlük içgüdülerinden korunmak için o korkunç
kaleler, - cezalar özellikle böylesi kalelerdir - özgürce
tüm içgüdülerinin geriye, kendisine
yönelmesine yol zulüm, takipten, de-
dökmekten haz - tümünün, böylesi iç-
güdülere sahip olan insana cephe budur "vicdan rahat-
ve
ve dirençlerin kendini
paralayan, kendi kendini kemiren, kurcalayan,
yan insan, kendini kafesinin vura vura yaralayan, bu
istenilen hayvan, bu yoksun olan ve çöle
özleminin yiyip kendi kendinden bir serüven, bir ye-
ri, güvenliksiz ve tehlikeli bir yaratmak zorunda olan
insan - bu deli, bu özlem çeken ve umutsuz tutsak "vicdan
mucidi oldu. Ama bununla, bugün bile
en vahim ve en yolu insan -
d a n , k e n din d e n çekmesi: hayvan olarak
zorla yeni durumlar ve içine
ve adeta o ana kadar kuvvetinin, korkunç-
temellerini olan içgüdülere
sonucu olarak. Öte yandan bu kendine kendine
cephe hayvan ruhu olgusunun beraberinde yeryüzüne ne denli
yeni, derinlikli, ve g e l e c e k va -
a t e d e n bir ve böylece yeryüzünün önemli
ölçüde da hemen ekleyelim. Böylece ve
sonu da henüz görünmeyen bu oyunun takdir edilebilmesi
için seyirciler gerçekten de - herhangi gülünç bir

82
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

gezegende, ve dikkat çekmeksizin göz yumu-


lamayacak denli ince, harikulade ve paradoksal bir oyun! O zamandan
beri, Herakleitos'un "koca ister Zeus ister ol-
sun, oynarken en beklenmedik ve heyecan verici
ar a s n d a yer insan, - sanki onunla birlikte bir kendisini
bildiriyor ve insan sanki amaç de
bir yol, bir ara durum, bir köprü, bir büyük bir ilgi, he-
bir bir umut, handiyse bir kesinlik ken-
disi ...

17

"Vicdan bu hipotezin
ilki, sözü edilen ve istemli bir
yeni organik bir uyum
bir kesinti, bir bir zorlama, hatta bile
bir bela kendini ol-
lkinci o ana ve
bir belirli bir sokma sürecinin, bir
yine yoluyla bir sona
- en eski "devlet"in korkunç bir despotluk, ezici ve
bir olarak ortaya ve halk ve hayvan bu ham-
maddeyi itaatkar dek onu b i ç i m 1e n -
direne dek "Devlet"
bununla kimi - herhangi bir hayvan sü-
rüsünü, için olan ve örgütleme becerisiyle de, belki
çok daha üstün, ama daha hala göçebe bir halk kitlesinin
üzerine o korkunç pençelerini gözünü koyan bir fatihler ve

83
AHLAKIN SOYKÜ'fÜGÜ

efendiler "Devlet" böyle yeryüzünde: onu bir "söz-


ile hayallerin sona
Buyurabilen, "efendi" olan, edimlerinde ve
sergileyen - ne var böyle birinin Böyle-
si hesaba kitaba gelmezler, gibi geliverirler, nedensiz,
fütursuz, özürsüz, gibi beliriverirler, nef-
ret bile duyulamayacak denli korkunç, ani, biçimde.
içgüdüsel bir biçim-yaratma, biçime- sokma'dan var
olan en istenç en bilinçsiz onlar: - belirdikleri yerde
yeni bir ve kendi birbirlerinden
tutulup birbirleriyle bütün bir "anlam"la
olan hiç bir içinde yer ya aya n bir
egemenlik hemen. Suç, sorumluluk,
gözetme nedir bilmez bu örgütçüler; bir annenin kendisini
olarak görmesi gibi, kendini son-
suza dek olarak gören o tunç korkunç ben-
hüküm sürer içlerinde. On 1ar, "vicdan
insanlardan en bellidir bu, - ne ki
on 1 da büyüyemezdi bu ot, eksik olurdu, çekiç
darbelerinin ve muazzam miktarda
özgürlük dünya yüzünden ya da en gözden ve adeta
gizi 1 gizil bu özgür -
1ü k i ç g ü d ü s ü - bunu - , bu geri
içerilere sonunda kendi üzerinden
len ve özgürlük içgüdüsü: bu, sadece ve sadece budur v i c -
d an r ah a ts z1

84
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

18

Tüm bu olguyu, en çirkin ve verici nedeniy-


le önemsiz görmemeli. Zira burada, içsel, daha küçük daha dar
ufuklu, geriye yönelerek, Goethe'nin labirentinde"
kendisine vicdan yaratan ve olumsuz idealler kuran kuv-
vet, ve örgütçülerde daha görkemli bir
olan ve devletler kuran o etkin kuvvetle temelde oöz-
gür 1ü k içgüdüsüdür yani (benim dilimde söylersek: güç isten-
cidir): ancak burada, bu kuvvetin biçim ve zorba
kendini üzerinde malzeme kendisi, o hay-
vansal eski kendi'dir - daha heybetli ve daha göz olan olguda
gibi ö t e ki insan, ö t e ki insanlar d e i 1 . Kendine bu
içten içe zor kullanma, bu direngen, bir
malzeme olarak kendine biçim vermekten, kendine bir istenç, bir
tiri, bir bir bir haz,
vermekten zevk için kendine çektiren, kendi kendiyle istemli
bir olan bir ruhun tüyler ürpertici ve
tüm bu e t k in "vicdan ideal ve imgesel bu
en sonunda - tahmin gibi - bir sürü yeni,
ve evetlemeyi de gün hatta belki
ilk olarak gün ... Neye "güzel" denirdi ki, ilkin
onun kendinin bilincine çirkin olan kendine
"ben çirkinim" .. Kendini hiçe sayma,ken-
d ini , kendini feda e t m e gibi kavram-
olup da bir ideali, bir bilmecesi, bu
ipucundan sonra en bir biliyoruz
bundan böyle, yok bu konuda - , kendini hiçe kendini
kendini feda edenin en bu yana

85
AHLAKIN SOYKÜTüGÜ

ne tür bir h a z biliyoruz: zulme girer bu haz. - Ah 1a k s a 1


bir olarak "bencil kökenine ve bu boy
zeminin olarak bu kadar: vicdan
ve kendine hor davranma istenci bencil d e e r inin
-

19

Bir "vicdan buna yok, ne ki, hamilelik


bir o da öyle bir Bu en korkunç ve
en yüce hangi onu - ve
bu sayede dünyaya ilk olan nedir onu görelim. Derin
bir nefes almak gerekiyor bunun için, - ve de önce, bir kez daha, daha
önceki bir geri dönmemiz gerekiyor. Borçlu ile
önceden uzun sözü olan medeni hukuksal
bir kez daha, hem de tarihsel son derece tuhaf ve
bir biz modern insanlar için belki de en olan
bir ya aya n n e s 1i n a t a 1a r y 1a olan
llk soy içinde, - söz ediyoruz - olan
her daha önceki özellikle de soy-kurucu ilk
hukuksal bir kabul eder (ve bu kesinlikle
bir duygu borcu da ki bu sonuncunun insan tü-
rünün en uzun dönemi göz önüne bile, konusu
Soyun tamamen ve veba-
sayesinde s ü r e g e 1d , - ve bunun onlara ve
yoluyla geri ödenmesi g e re k ti i hüküm sü-
rer burada: bir borç kabullenilir böylece, güçlü tinler olarak var olmaya
devam eden atalar, kuvvetlerine dayanarak soya yeni yararlar ve önde-

86
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

likler sürdürdükleri için sürekli artan bir borçtur bu üstelik.


Bedavaya peki? Ama o kaba ve "ruh çaglar "bedava" nedir
bilmezler. Ne verilebilir onlara Kurbanlar en
kaba bir besin olarak), hürmetin göster-
gesi armaganlar, her önce de itaat - tüm görenekler, bi-
rer eseri olarak, yönergeleri ve da zamanda
- : yeterince verildi mi onlara acaba? Bu geriye ve artar: za-
man zaman toptan bir ödemeye, bir geri ödeme olarak her-
hangi korkunç bir zorlar kötü "ilk kurban
edilmesi" örnegin, kan, elbette insan Soy kurucu atalar ve
duyulan korku ve onlara olan borcun bilinci, bu
türden bir çerçevesinde zorunlu olarak, soyun kendi gücü art-
soy daha utkulu, daha daha daha korkutucu hale
geldigi ölçüde artar. Budur durum, bunun tersi degil! Soyun körelmesi
yönündeki her tüm talihsiz tüm ve çözülme
belirtileri ise, kurucusunun tini duyulan korkuyu az a l t r
hep ve onun öngörüsüne, gücünün bugünkü etkinligine
kin gitgide daha küçümseyici bir imgenin yol açar. Bu kaba
sonuna dek en gü çlü
en nihayetinde, artan korkunun imgelemi yoluyla muazzam
boyutlara ilahi bir tekinsizligin ve akla hayale ka-
gerekir: - soy kurucu en sonunda zorunlu
olarak bir 'ya kökeni belki
de, yani korkuda olan bir köken!.. Ve "ama zamanda hürmet-
te de" diye eklemeyi gerek görenin, insan türünün o en uzun en
eski oldugu pek söylenemez. ki
asil o r t a dönem de bir
o kadar elbet: - o asil soylar, geçen zaman içinde kendilerinde

87
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

de olan tüm o nitelikleri, o a s i 1 nitelikleri, ata-


faiziyle geri gerçek-
ten de. ve konusuna
(ki bu elbette demek ileride bir kez
daha göz ama tüm borç bilinci geçici ola-
rak bir sona

20

borçlu bilinci, tarihin gibi, kan


"topluluk" örgütlenme biçiminin sonra da hiçbir
sona soyunun asillerinden "iyi ve fena"
(asillerin belirlemeye olan psikolojik
lükleri de dahil olmak üzere) miras soyunun ve
miras almakla, ve bu ödeme
arzusunun da efendilerinin
kültüne, zorla ya da boyun ve öykünme yoluyla uyum
olan köle ve serf kitleleri sonra bunlar yoluyla da
her bir yana bu miras.) borçluluk duygusu bir-
kaç bin boyunca artarak ve hep de, yeryüzünde
ve duygusu ve oranda (Etnik sa-
zaferlerin, tüm tarihi, halklara özgü
her büyük görülen o nihai
öncesinde olagelen her soy ve sa-
zaferlerine ve dair söylencelere evrensel
evrensel da
her zaman, despotluk, soylu almak-
la, herhangi bir da zemin daima.)

88
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

olarak ortaya
bu yüzden yeryüzünde son kerte bir borçluluk duygusunun da belir-
mesine yol bunun t e r si bir devinim içine
varsayarsak, olan durdurulamaz ge-
yola hiç de bir
borçluluk bilincinde de bir gerileme
ki, ateizmin mükemmel ve nihai zaferinin, in-
c a usa prim a (ilk neden) borcu
duygusundan azat da göz edemeyiz. Ateizm
ve bir tür i kin c i m a su m i y e t birbirlerine aittir. -

21

Dinsel öncüllü "borç" ve "ödev"


üzerine ve kaba söyleyeceklerim bu kadar:
bu vicdana itilmesine,
daha vicdan sarmal-
dek kasten ve hatta bir önceki bölü-
mün sonunda, bu sanki hiç gibi,
la bu öncülünün, olan
ortadan sanki o kavramlar da zorunlu olarak
son gibi Gerçeklik bundan korkunç bir
gösteriyor. "Borç" ve "ödev" vicdan
itilmeleri tümüyle, biraz önce betim-
yönünü tersine çevirme , en
devinimini durdurma borcu ödeyip kapatma umu-
dunun sonsuza dek ve karamsarca yitmesi g e r e ki y o r d u r
bir geri tep-

89
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

mesi gerekiyordur o "borç" ve "ödev" geriye


yönelmeleri gerekiyordur - kime peki? yok:
vicdan bundan böyle, borcun yola
en sonunda kefaretin de
cesi ("ebedi ceza") dek içine
ve polip misali enine boyuna "borçlu"ya her
önce -; ama bu kavramlar sonunda da dön-
bu c a usa prim a (ilk neden)
nün bir, insan türünün bundan böyle bir lanetle yüklü
olan ("Adem", "ilk günah" "istencin bundan böyle
kötü ilkeyi koynundan
lanetlenmesi") kendi bir
olarak arta kalan nihilistçe bir çe-
virme, ya da kendi türlü olmaya duyulan arzu,
Budizm ve benzeri - ta ki, azap içindeki bir süre için
rahata olan o paradoksal ve tüyler ürpertici yolunu, -
r i s t i ya n l n o dahiyane hilesini bulana dek:
borcu için kendini kurban eden kendi kendi
ödeyen hale
tek olarak - borçlusu için kendini kurban eden sev-
gi yüzünden buna?), olan sevgisi yüzünden! ..

22

Bütün bunlarla ve bütün a r d n da e y as-


nedir, bunu tahmin o kendine verme istenci, iç-
kendi içine geri
"devlet" içine bu verme

90
"SUÇ", RAHATSIZLIGI" VE

daha d o a 1 yolun kendine çektir -


mek için "vicdan icat o - bu
vicdan insan, kendine en tüyler ürpertici ka-
ve için, dinsel öncülü ele T an -
r 'ya bir suç: bu onun aleti olur. ve sökülüp
hayvansal içgüdülerinin, en son tutu-
nur bu içgüdülerin kendilerini de bir
suç olarak yeniden yorumlar ("kutsal efendi"ye, "Baba"ya, en il-
kine, bir ayaklanma
olarak), ve gerer kendini; kendine, özünün
ve her bir "Evet"
olarak, var olan, elle tutulur, gerçek olan olarak, olarak,
olarak, olarak, olarak,
öbür dünya olarak, bengilik olarak, sonsuz bir olarak, cehen-
nem olarak, ve suçun olarak vurur. Ruhsal
zulüm benzeri kesinlikle olmayan bir tür istenç
delirmesidir bu: kendini, kefareti olamayacak denli suçlu ve
rezil görme istenci; kendini, suça hiçbir zaman denk
bile bile, cezaya olarak istenci , bu
"sabit fikirler" labirentinden yolunu daimi olarak kapatmak ama-
en temeline ceza ve suç ve bu
temeli zehirleme istenci, bir ideal - "kutsal idealini - dikme
ve bu ideal önünde kendi mutlak somut olarak emin
olma istenci . Ah bu ve kederli insan Neler gelmiyor
ki ne nöbetleri, ne ne
canavar patlak vermiyor ki ey 1em olmak-
tan biraz olsun Bütün bunlar son derece ilginç ama
zamanda kara, kasvetli, sinir bozucu bir keder de içeriyor, öyle ki

91
AHLAKIN SOYKÜTÜGO

bu dipsiz uçurumlara uzun insan


kendine. H a s t a l var burada, buna yok, dek
en korkuncu: - ve kimse v g i en
özlemli sevgid ek i bu
ve gecesinde hala duyabilirse (ama
bunu duyacak kulak bugün kimsede yok!), üstesinden gelinemez
bir verici ne de çok var insan-
da! .. Yeryüzü fazla uzun süre bir ..

23

"Kutsal kökeni üzerine buraya kadar söylenenler yeterli.


- k en d i b ille de, gözümüzde canlan-
bir an bile vazgeçmememiz gereken böyle bir gücü bo-
zulumuna yol son birkaç
bin kendini germe-
sinden ve kendini daha asil - bunlar, in-
içindeki h ayva n n kendi kendini kendine
kendini asil ve buyruk
olan o Y u na n t a n r 1a r na her göz hala
neyse ki! Bu çok uzun bir süre, tam da
"vicdan uzak durabilmek, ruh özgürlüklerinin
için kendi
tersine bir yani. Görkemli ve aslanlar kadar
cesur bu çocuk ruhlular, ç o k i 1e r i gittiler bu konuda; Homeros'un
Zeus'u gibi bir yetke bile çok kolaya ima ediyor onlara za-
man zaman. "Hayret!", diyor bir keresinde - söz konusu mesele Aigist-
hos'un meselesidir ve ç o k vahim bir meseledir -

92
"SUÇ'', RAHATSIZLICI" VE

"Hayret, ne de çok ölümlüler


s a d e c e b i z d e n g e 1i y o r m u k ö t ü 1ü k 1e r ; oysa onlar
kendileri
üstelik da ters kendi-
lerine felaketi."
"Ne diye insanlar bilir birçok
bütün belalar bizden gelir,
oysa kaderin
kendi kendileri, kendi (çev. Azra Erhat / A. Kadir)
Ama hem duyuluyor hem de görülüyor ki, Olimposlu bu seyirci ve
da bu yüzden onlara öfkelenmekten ve onlar kötü dü-
çok uzak: "ne de a p ta 11 ar!" diye ölümlülerin
cürümleri - bir parça "kafadan sa-
bu bir sürü ve felaketin nedeni olarak, en
güçlü ve en cesur da k abu 11 e n d i 1e r kendilerin-
de: - günah de i 1 ! musunuz bunu siz? .. Bu kafadan
bir sorundu gerçi - "sahi, mümkün oluyor bu? nereden
olabilir b i z 1e r in , biz soylu kökün, talihin, en
nezih çevrenin, asaletin, erdemin - asil
benzerlerinden birinin ve kendisinin
her ve cürüm böyle kendine bo-
yu. En sonunda da: "onu bir olsa gerek," de-
kendi kendine iki yana sallayarak. .. için ti p i k
bir çözüm yoludur bu ... Böylece o zamanlarda, belirli
bir dereceye kadar kötüde de aklamaya kötünün ola-
rak - o zamanlarda daha asi 1
üzere suçu ..

93
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

24

- Üç soru ile herhalde görülüyordur. "Bir ide-


al dikiliyor mu, yoksa mu burada?" diye soruyorsunuz belki
bana ... Ama siz, her ideal dikiminin yeryüzünde ne patla-
yeterince sordunuz mu kendinize? Bunun için ne çok
kara çalmak, ne çok anlamak, ne çok ya-
lan kutsamak, ne çok vicdan korkutmak, her ne çok
kurban etmek zorunda Bir dikmek için
b i r k u t sa 11 k m a k g e r e k i r : yasa budur - bana bunun
yerine bir durum gösterin gösterebilirseniz!.. Biz modern
insanlar, bizler binlerce bir vicdan-didiklemesinin ve bir
bu en uzun
hatta belki de ama her halükarda güç
lnsan çok uzun bir süre "kötü gözle"
öyle ki bu sonunda "vicdan onun
içinde. Tersine bir çaba da kendi mümkün olabilirdi -
ama kimin bunun için yeterli gücü var ki?-, yani 1 o 1mayan
öbür dünyaya duyulara içgüdüye do-
hayvansala olana emellerini,
ye kadarki, tümü karalayan idealleri vicdan
B ö y 1e ve beklentileri olan
yüzünü kime dönebilir ki bugün? .. Tam da iyi
böylelikle; ve elbette yerinde, kendini
hayalci, yorgun ... kendisine
ni ve biraz da olsa daha gücendirici olan,
onu daha biçimde ne olabilir? Ama
öte yandan - bize da da sevecen bir görünüme
bürünüverir tüm dünya, biz de tüm gibi yapar "ka-

94
"SUÇ", RAHATSIZLIÖI" VE

koyuverirsek" kendimizi!.. O hedef, ünlerinden


türde tinler gerektirir: ve zaferle tinler, fe-
thin, tehlikenin, onlar için neredeyse bir gereksi-
nim haline tinler gerektirir; yüksekteki sert havaya,
en buza ve gerektirir,
yüce bir tür hainlik, bilginin en kendinden emin, büyük bir
olan o son da gerektirir, ve vahim olarak
- o büyük gerektirir Bu bi-
le söz edilebilir mi bugün? .. Ama gene de günün birinde, bu çürük ve
kendinden duyan zamandan daha kuvvetli bir zamanda,
gelmeli bize büyük sevginin ve için-
deki güdücü kuvvetin onu her türlü öbür dünyadan ve beri dünyadan
sürekli uzak halk ger-
çeklikten bir gibi o tin - : oysa ki onun
bir bir gömülme, derinine
ki ileride tekrar gün o gerçeklikten hareketle
kurt u 1u getirsin yuvaya: dek
idealin lanetinden Bizi, bugüne süre-
idealden gibi, o idea 1den zorun 1u1uk1 a
o 1an de, o büyük tiksintiden, hiçlik istencin-
den, nihilizmden de kurtaracak olan bu istenci yeni-
den özgür yeryüzüne insana da umudunu geri verecek
olan, ve büyük habercisi bu çan bu Antichrist
ve antinihilist, bu ve alt edecek olan - günün birin -
de gelmeli o ...

95
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

25

- Ama neden bahsediyorum ki ben? Yeter! Yeter! Bu noktada bana


tek var, susmak: aksi takdirde, daha genç birine,
benden daha "gelecekte" olan, daha güçlü olan birine ait bir sahip-
olurum - 'e ait bir Zer -
t 'e ...

96
Üçüncü inceleme
Çileci ideallerin Nedir?

zorba - böyle ister bizi bilgelik:


bir o, bir sevmez.
Böyle Dedi

Çileci ideallerin nedir? - için ya hiçbir anlama gel-


mez ya da bir sürü anlama gelir; filozoflar ve bilginler için, yüksek bir
en dair bir tür önsezi ve içgü-
dü; için, en iyi ihtimalle, bir cana da -
ha, güzel bir ten üzerinde bir parça mor bide z z a
sevimli ve tombul bir fizyolojik özürlüler
ve mutsuzlar için (ölümlülerin kendilerini bu dünya için
gibi görme kutsal bir biçimi, usul
usul etkiyen ve can
yol; rahipler için rahip güçlerinin en etkili ve
zamanda güçlerine "en yüce" izin; azizler için, uykusuna
yatmak için en nihayet bir bahane, n ov issi m a g 1o r i a e
cup i do 'su (en yeni tutkusu), hiçlikteki on-
lara has bir biçimi. Ne ki, çileci idealin insan için bu denli çok
ifade o 1mas n da , insan istencinin bir temel olgusu, onun
hor r o r va c u i 'si korkusu) dile gelmektedir: bir e re e
i h t i y a ç d uya r o , - ve hiç i s t eme m e k t e n s e h i ç 1i i iste-

97
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

meyi - musunuz beni? .. beni? .. "Kesin -


1ik1 e , !" - o halde.

Çileci ideallerin nedir? - Ya da, bana olan


özel bir ele Richard Wagner gibi bir gün-
lerinde iffeti ululuyorsa, bunun nedir Gerçi Wagner,
belirli bir anlamda her zaman bunu; ama en son
olarak çileci bir anlamda Bu bu ani ve
kökten nedir? - çünkü budur burada ger-
Wagner bu yolla, kendi Bir
kendi dönüveriyorsa bu ne anlama gelir? .. Bu noktada
hemen, bu soru üzerinde bir süre varsayarsak,
Wagner'in belki de en iyi, en güçlü, en en yürek 1i
dönemi geliyor: Luther'in onu içten ve derin-
den dönem bu. Bugün elimizde o müzi-
yerine Meistersinger'in (Usta hangi
ve bu müzikte o ne
belki hala kim bilebilir? Ama hiç yok ki "Luther'in
de iffete bir övgü söz konusu Ne ki,
bir övgü de söz konusu - tam da böylesi yerli yerinde olurdu
bence ve tam da böylesi "Wagnerce" olurdu. lffet ve
da zorunlu bir yoktur çünkü; her iyi evlilik, her gönül
bu Wagner, sevimli ve cesur bir Luther komedisi
yoluyla bu h o olguyu yeniden iyi ederdi
bana çünkü Almanlar kara çalanlar çok-
tur, her zaman da çok Luther'in belki de en büyük

98
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

d u y u s a 11 n kabullenme
(o zamanlar pek bir kibar bir "Evanjelik özgürlük"
diye Hem iffet ile o
gerçekten var durumlarda bile hiç de trajik bir
gerekmez bunun neyse ki. "Hayvan ile melek" hassas den-
gelerini, var olmaya bir neden olarak görmekten çok uzak olan
nasipli ve sevinçli tüm ölümlüler için geçerli bu en - en mü-
kemmel ve en olanlar, Goethe gibiler, gibiler, bunda bir
cazibesi daha gördüler hatta. Tam da böyle
var olmaya ... Öte yandan iffete bir
kez - ki böyle domuzlar! - iffette
kendi domuzun görüp ona
da - ah! hem ne trajik bir homurtu ve heyecanla tahmin
edersiniz! - Richard Wagner'in son döneminde gö-
türmez bir hala ve sahneye koymak o
ve lüzumsuz Ne için ama? diye soruyoruz olarak.
Wagner'e neydi ki domuzlardan, bize ne ki onlardan? -

Bu noktada soru, onun o erkek (erkekçe olmaktan ah


da uzak) alavere dalavereyle en sonunda Katolik
o ve Parsifal ne
sorusu da göz edilemez elbette - Parsifal'de ciddi miy-
di yoksa? bunun tersini tahmin etmeye, hatta dilemeye hevesle-
nebilir zira, - Wagner'in Parsifal'inin bir olarak
Wagner'in bize ve kendine, her önce de

5
bir -çn.

99
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

tragedyaya, tam da Wagner'e uygun ve biçimde, adeta bir


oyunu ve Satir ile veda etmek 'trajik
kendisi üzerine, bir tüyler ürpertici tüm yeryüzü
ciddiyeti ve yeryüzü sefaleti üzerine, çileci idealin
en nihayet olan e n k a b a b i ç im i üzerine en mükemmel ve
en muzip türden bir parodiyle veda etmek yani.
Dedim ya, büyük bir tragedya bu o tragedya
her gibi, en son kendini ve
kendi a 1 - kendine g ü 1ebi1 d de
ancak. Wagner'in "Parsifal"i, onun kendine yönelik gizli üstünlük gülü-
müdür, son yüce
utkusu mudur? gibi, dileriz öyledir: ciddi bir Parsifal'in
ne gibi bir olurdu ki çünkü? Onda, (bana dile
gibi) "bilgiye, tine, bir nefretin ürü-
nü"nü mü görmeliyiz mutlaka? ve tinin, tek bir solukta ve
tek bir nefretten mi? Bir inanç
ve obskürantist ideallere bir mü? Ve
hatta sonunda, bir o zamana istencinin tüm gücüyle
tersinin, yani s o n k e r t e ti n s e 11 e t i r m e n i n
v e d u y u s a 11 a t r m a n n olan bir
kendi-kendini-reddini, mi görmeliyiz? Ve sadece
tüm da. Wagner'in, filozof izin-
den da Feuer-
sözü - bu söz, otuzlu Wag-
ner'e, bir çok Alman'a gibi -"Genç Almanlar" diye
kendilerini, sözü gibi Bu konuda b a
bir fikir mi en nihayetinde? Çünkü bu
konuda bir yaymak en sonunda ... Ve

100
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

sadece sahneden seslenen Parsifal trompetleri ile de - onun son


kasvetli, hür olmaktan uzak kadar da olan ya-
gizli bir arzuyu ve istenci,
bir istenci, düpedüz tersine dönmeyi, dönmeyi, reddi,
telkin etme ve müritlerine "her kurtu-
yerde deme istencini ele veren yüzlerce yer
Hatta bile bulunulur bir keresinde ...

Bir sürü içeren böyle bir durumla ilgili olarak - ki tip i k


bir durumdur - kendi fikrimi söyleyeyim: en iyi bir sa-
onu kadar ciddiye ölçüde
Eninde sonunda bir
dur o, üzerinde ve içinden boy döl
duruma göre de gübresi ve -
kendisinin keyfine varmak isteniyorsa, durumda ge-
reken bir Bir kökenine görü, ve
tin didikleyicilerini ilgilendirir: asla ve hiçbir zaman estetleri, artistleri
Parsifal'in ve biçimlendiricisi, ruh
derinlemesine, ve hatta korkunç bir biçimde ve bu
zeminine inmekten, her tür zihinsel
ve disiplinin kalmaktan, bir tür sap-
tan gebe bir
ve fevkaladeliklerinden
gibi: ama gibi, keyfine isteniyorsa
u n u t m a k gerekir. Bir kendisinin de,
le, psikolojik çok kolayca bir

101
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

kendisini, onun tasarlaya-


dile gibi görme Gerçek-
te durum kendisi o onu kesin-
likle tasarlamaz, dile getirmezdi; bir Homeros Akhilleus'u,
bir Goethe Faust'u Homeros bir Akhilleus, Goethe de bir
Faust Yetkin ve tam bir "reel olan"dan, gerçek
olandan sonsuza dek öte yandan, en içsel
bu sonsuz ve onu zaman zaman
denli - ve böyle bir durum
kimi zaman, ona en yasak olan el atmaya, gerçek
o 1maya anlamak da zor Ne derece
Bu tahmin edilebilir... t i p i k h ev e s i d i r bu;
Wagner'in de ve ona öylesi mal
öylesi feci ödemek zorunda hevesin
(en yitirdi bunun yüzünden). Ama yine de, bu hevesi
de bir yana kim istemezdi ki Wagner'in, kendi için bi-
ze ve türlü veda bir Parsifal'le
de, daha utkulu, daha özgüvenli, daha Wagnerce, - daha az
niyetinin bütününe olarak daha az daha az Schopenha-
uer'ca, daha az nihilistçe? ..

- Çileci ideallerin nedir öyleyse? Bir söz konusu ise,


bulunuyoruz: hiçbir an 1a m la r yok! .. Ya da hiç-
bir ifade etmeyecek kadar çok var! .. llkin
eleyelim: bunlar dünyada ve dünyaya k a r yeterince bir
konumda ki, ve bu

102
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

rin k e n d i b a 1a r na ilgiye olsun! Her


zaman ya bir ya bir felsefenin ya da bir dinin
onlar; üstelik ve ne ki ve hamilerinin fazla-
uyumlu ve eski ya da yeni yükselmekte olan kudret-
lerin burnu iyi koku alan bir yana. En bir
sipere gerek duyarlar hep, bir önceden bir yet-
keye: asla kendi durmazlar, durmak
en derin içgüdülerine Nitekim Richard Wagner de,
filozof kendine öncü siper
- kim felsefesinin dayanak olma-
dan, Avrupa' da iyiden iyiye -
l yetkesi olmadan, Wagner'in çileci bir ideali benimseme
geçirebilir ki? (üstelik, yeni
Almanya' da sofuca, özgü sofuca nasibini al-
bir mümkün olabilir miydi hesaba henüz). -
Ve böylece daha ciddi olan soruya bulunuyoruz: gerçek bir
fi 1o z o f, Schopenhauer gibi gerçekten kendi üzerinde duran
bir kafa, kendine yüreklilik gösteren, kendi bilen,
öncüler ve yol gösterici yüksek beklemeyen tunç bir er-
kek ve çileci ideali ululuyorsa bunun nedir? Bu noktada
hemen, sanat tuhaf, ama belirli türden
insanlar için de büyüleyici olan ele çünkü Richard Wag-
ner i 1kin belli ki bu yüzden (bir
gibi, Herwegh ikna hem de
o derece ki, önceki ve sonraki
tam bir kuramsal uçurumu - önceki
"Opera ve Dram"da, sonraki ise 1870'den
dile getirilir. O tarihten itibaren Wagner, özellikle, ki belki en

103
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

olan da budur, kendisinin ve konumu


hoyratça ne dek mü-
zikten, serpilip için mutlak olarak bir bir - ya-
ni - gereksinen bir araç, bir bir Bir anda
ki, ve bu yenilikle
in m a j o rem mu si c a e g 1o r i a m daha büyük onu-
runa) daha faz 1a - yani
biçimiyle, geme n 1 kullanarak: tüm
ötesine ve müzik; kendisi; di-
sanatlar gibi suretlerini daha ziyade istencin
kendi dilini, istencin en kendine özgü, en ilksel, en
vurumu olarak ve "uçurum"un derinliklerinden gelerek ko-
sanat. felsefesinden gibi görünen
bu ile birlikte, müzisyen de bir
anda görülmedik biçimde bir kahindir o bir
rahip, hatta bir rahipten de "kendi bir tür
sözcüsü, bir öte taraf telefonu, - bu müzik
de - metafizik en nihayet günün birinde çile-
ci ideallerden dem ne ..

Schopenhauer estetik ifadesinden -


buna bir gözle bu sorunsala. Kant,
güzel'in bilgiye
ön plana sanata bir ki-
olmama ve genelgeçerlik. Bunun esas itibariyle bir olup
yeri benim çizmek

104
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

tek deneyimlerinden yola


estetik hedeflemek yerine, tüm gibi salt
"seyirci" den yola sanat ve güzel olan üzerine ve böy-
lelikle, "seyirci"nin kendisini "güzel"
Güzel'in filozofu, bu "seyirci"yi yeterince ol-
bari! - büyük bir s e 1 olgu ve deneyim, güzel
daki bir sürü kuvvetli ve en kendine özgü cinsten arzu, sürpriz,
esrime olarak yani! Ama durum her zaman bunun tersiydi: ve
bu yüzdendir ki filozoflar bize daha en o ünlü Güzel
gibi, incelikli bir özdeneyim besili solucan
biçiminde temel bir olarak içlerine
sunageliyorlar. "Güzel olan," dedi Kant, "i 1g i o 1m
nilendir." llgi Bu gerçek bir "seyirci" ve artist tara-
- Stendhal olan o
- 'güzel bir keresinde une promesse de bonheur (bir mutluluk
vaadi) diye niteler Stendhal. Ne olursa olsun, estetik durum söz
konusu yegane burada r e d d e d i 1m ek t e
ve silinip 1e desin teres semen t (ilgisizlik). Kim
hakli, Kant Stendhal mi? - Bizim estetikçilerimiz, büyüsü
heykellerinin b i 1e "ilgi seyredilebi-
söyleyerek terazinin kesesini Kant lehine doldurmaktan
biraz alaya da hak ediyorlar demektir: - sa-
bu hassas noktaya deneyimleri "daha ilginç"tir, ve ne
olursa olsun Pygmalion'un "estetik olmayan bir insan" söylene-
mez. Biz de estetikçilerimizin böylesi argümanlara masumluk-
ilgili daha iyi dokunma duyusunun kendine
üzerine bir de onun
hanesine - Bu noktada sanat Kant'tan çok daha

105
AHLAKIN SOYKÜTÜCÜ

bir ölçüde ama gene de sihrinden ken-


dini olan Schopenhauer'a geri dönüyoruz:
bu? Durum yeterince garip: Schopenhauer "ilgi sözünü en
bir tarzda, kendi deneyimleri en düzenli
bir deneyimden hareketle Schopen-
hauer çok az estetik etkisi üzerine
kadar kesin onun c i n s e 1 "ilgilenim"in panzehiri oldu-
ileri sürer, otu ve kafurdan elde edilen maddeler gibi ya-
ni, "istenç"ten bu estetik durumun en büyük üstün-
ve olarak yüceltmekten asla ki,
onun "istenç ve temel "istenç"ten
yoluyla mümkün o cinsel de-
neyimin bir diye de sormak
geliyor içinden. (Bu arada da belirtelim ki, Schopenhau-
felsefesine tüm sorularda, bu felsefenin yirmi
bir gencin özgüllü-
o döneminin de
hiçbir zaman gözden gerekir.) Schopen-
estetik durumu övmek için kaleme pasaj
içinde en ifade birine kulak verelim
bu sözler bir tonla, mutlulukla, ona
kulak verelim (Welt als Wille und Vorstellung [lstem ve Ola-
rak Dünya], I 231): "Bu, Epikuros'un 'en yüce iyi' ve içinde
durum' olarak durumdur; is-
tenç dürtüsünden o an için azat oluruz; 'isteme'nin bizi kürek
Iksion'un tekeri ... Ne
sözcükler! Ne imgeler; ve uzun bir imgeleri! Neredey-
se patolojik bir zaman "o an" ile "Ixion'un

106
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

tekeri"nin, "istemenin bizi kürek istenç


dürtüsü"nün - Ama diyelim ki Schopenhauer
kendi yüz kere 'güzel özünü kavramak
dan neye yarar ki bu? Güzel'in etkilerinden birini Schopen-
hauer, istenç etkisini, - ama düzenli olarak görülen bir etki mi
ki bu? Daha önce de gibi Schopenhauer'dan daha az duyusal
olmamakla beraber, mutluluktan daha çok bir
olan Stendhal güzel'in bir etkisini vurguluyor: "güzel olan mut-
luluk vaat eder", ona göre 'güzel olan' yoluyla tam da istencin
("ilgi"nin) söz konusu olan. Ve en nihayetinde, Scho-
kendisine bir itiraz da ileri sürülemez mi; kendisini
bu konuda pek 'güzel' hiç mi
hiç bir ele - 'güzel kendisinin
de bir "ilgi"den, hem de en kuvvetli, en ilgiden,
kurtulan bir ilgisinden yola ileri
sürülemez mi? .. Tekrar ilk sorumuza, "bir filozof çileci idealleri ululu-
yorsa bunun nedir?" sorusuna dönersek, bu soruya
bir ilk ipucu elde ediyoruz burada en b i r i k e n c e d en
kurtulmak istemektedir o! -

yüzümüzü hemen: özel-


likle de bu mesele için bundan yeterli neden var, - hatta
gülünesi bir bile var. Özellikle (onun gereci
olan da dahil olmak üzere, "in s t r um en t um d i a b o -
li" aleti]) gerçekten de bir gibi olan
ve keyifli kalabilmek için mu h t a ç

107
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

hiddet dolu, kötücül sözcükleri öfke tut-


kusuyla, öfkelenmek için Hegel ol-
ve tüm o var olma, hayatta kalma istenci ol-
hasta pesimist (ne kadar arzu olsa
da pesimist çünkü) hafife Aksi takdirde
orada k a 1m Schopenhauer, buna bahse girilir, giderdi:
ama tuttu onu, her seferinde var olmaya
onu, öfkesi, antik Kiniklerinde gibi, ona can
veren dinlencesi, ödülü, tiksintiye mut 1u1 u uy-
d u . Schopenhauer meselesinin en ile ilgili olarak bu kadar;
taraftan, tipik bir da var bu meselenin, - ve ancak bu nok-
tada tekrar sorunumuza dönüyoruz. Yeryüzünde filozoflar var
sürece ve her yerde (felsefi bir-
birine iki kutbunu Hindistan'dan lngiltere'ye kadar), duyu-
gerçek bir filozof asabiyetinin ve garezinin de var
inkar edilemez - Schopenhauer bunun en belagatli ve anlayabi-
lenler için de en etkileyici ve en nefes kesici patlak
- : keza, çileci idealin tümüne gerçek bir filozof ve
de var kimse bu konuda kendini
gibi, her iki de türün özellikleridir; bir filozofta
her ikisi de eksikse, o - emin olun ki - bir "sözde"
filozoftur. Ne an 1ama geliyor bu? Bu olguyu ilkin yorumlamak ge-
rekir çünkü: kendi sonsuza dek durur orada, her
"kendinde gibi. Her hayvan, 1a b e t e p h i 1o s o p h e
(felsefe da, içgüdüsel olarak, kuvvetini tamamen
ve kendi güç duygusunun son kertesine
en uygun elde etmeye çabalar; her hayvan, yine ölçüde
içgüdüsel olarak ve "bütün çok daha üstün" keskin bir sez-

108
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

giyle, en uygun olana giden bu yol üzerinde duran veya durabilecek


olan her tür huzur bozucuyu ve engeli tiksintiyle iter (onu
götüren yol d e i 1 bu sözünü onu güce götüren yol, edime, en
kudretli eyleme, ve gerçekte durumda onu götüren
yol). Filozof ev 1i1 - onun en uygun olana giden yolu
üzerinde bir engel ve felaket olan - ayartacak
hepsiyle birlikte tiksinerek geri çevirir. kadarki büyük filozof-
hangisi evliydi? Herakleitos, Platon, Descartes, Spinoza, Leibniz,
Kant, Schopenhauer - evli evli olarak -
m ek bile mümkün Evli bir filozof kom e diye özgüdür,
benim budur: ve Sokrates, istisna, fesat Sokrates, öyle
görünüyor ki, i r o n i k b i r e ki 1de bu
için Her filozof, bir zamanlar ona
munu haber verdiklerinde gibi "Rahula
ben zincire vuruldum" (Rahula burada "küçük iblis"
geliyor); her "özgür tin", daha önce bir saat
saati gelir dalar, bir zamanlar Buda'nm dal-
gibi - "cendere içinde bir hayat," diye kendi ken-
dine, "bir pislik özgürlük evi terketmekte "ve madem ki
böyle terk etti evi". Çileci idealde b a ms zl a uzanan
öyle çok köprü ki, bir filozofun, günün birinde tüm öz-
ve ç ö 1ün birine olan
tüm öykülerini, içinden sevinç
dinlemesi üstelik güçlü
lerdi bu güçlü bir tinin tümüyle Çileci ideal, bir
filozof söz konusu ne anlama geliyor o halde? Benim
- ki çoktan tahmin - filozof, en yüksek ve
en gözü pek en uygun görüp gülümser

109
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

ona - onunla reddetmez ; kendi , ama sa -


d e c e kendi evetler daha ziyade ve bunu belki o ölçüde
yapar ki , haddini bilmez de pek kalmaz: p e r e a t
mundus, fiat philosophia, fiat philosophus, fiam
dünya, ama felsefe filozof ben

Görüyorsunuz, çileci idealin d e e r i konusunda


ve bunlar, bu filozoflar! Kendi 1erini
nüyorlar, - "aziz olan"dan onlara ne! Kendileri için tam da en vazgeçil-
mez olan göz önünde bulunduruyorlar: zorlamadan, tacizden,
gürültüden, güçten, yükümlülüklerden, tasalardan
bir kafa; ve iyi hava, hafif, berrak,
kuru, doruklardaki, hayvansal tüm kanat-
o hava gibi; tüm bodrumlarda sükunet; güzelce zincire
köpekler; ve garezin
son; sekteye kemirgen son; ve
itaatkar iç organlar, gibi ama uzak; yürek öte-
de, gelecekte, ölümden sonra, - özetle, ve
üzerinde dingin durmaktan çok onun üzerinde kol gezen bir
görüyor onlar çileci idealde. Çileci idealin üç
büyük neler malum: yoksulluk, alçakgönüllülük, if-
fet: ve bir kez de bütün büyük, verimli, tinlerin
- bu üçünü, belirli bir dereceye kadar hepsinde
"erdemleri" olarak i 1 elbette - ne var bu
tür erdemlerle! -, en iyi biçimlerinin ve en
g ü z e 1 üretkenliklerinin en gerçek ve en olarak. Gerçi

110
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

tinsellikleri ilk olarak, ve kolay bir gurura ya


da havai bir gem vurmak durumunda belki ya da
"çöl"e istençlerini, lükse ve en seçkin duyulan
künlük keza savurgan bir liberallik maddi mane-
vi güçlükle ayakta tutabildi. Ama tüm içgüdülerin ya-
kendi istemlerini kabul b as bir içgüdü olarak -
hala da da zaten.
"Erdem"le hiçbir ilgisi yok bunun. Az önce sözünü ç ö 1 ; güçlü,
tinlerin ve içinde giderek
çöl - ah! ne kadar da çölden! - be-
lirli durumlarda, yani bu kendileri çöl.
kesindir ki, tinin aktörleri mutlak olarak dayanamazlar o çöle - onlar
için hiç de yeterince romantik, yeterince Suriyeli yeterin-
ce sahne çölü hiç Gelgelelim orada da develer yok ama
tüm benzerlik bundan ibaret. bir belki; bir kendi-
gürültüden, gazeteden, etkiden çekin-
me; küçük bir memuriyet, gündelik bir gün
çok gizleyen bir seyri dinlendiren, ve
hayvanata ara gösterilen bir ilgi; olarak bir ama ölü
olmayan, gözleri (yani gölleri) olan bir belirli durumlarda,
emin olunan ve herkesle
labilecek, bir otelde bir oda, - "çöl" bu ah! bana o
yeterince Herakleitos'un, Artemis sütun-
lu ve kendini o "çöl" daha say-
elbet, kabul ediyorum: neden yoksunuz biz öylesi
naklardan? (belki de yoksun en güzel
birden, Piazza di San Marco, ilkbahar elbet ve önce, on ile
oniki o zaman.) Ne ki Herakleitos'un

111
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

bugün bizim uzak hala: Efeslilerin


ve demokrat "imparatorluk" (Iran,
sunuz elbet) havadisleri, "bugün"ün pazar yeri -
çünkü biz filozoflar, öncelikle bir gereksinimi
her tür "Bugün"den. Dingin olana, olana, seçkin olana, uzak ola-
na, biz; ruhun,
kendini savunmak ve kendini kapamak zorunda her -
sesi y ü k s e 1t m e d e n bir Bir
tinin kulak verin yeter: her tinin ve
her tin sever. oradaki bir tahrikçi olsa gerek, bir
kafa, bir tencere diyesim geliyor: içine ne girerse, küt ve
yor o büyük olarak. ne-
redeyse hep sesle kendini sesle mi d ü ü n -
mü t ü acaba? Mümkündür - fizyologlara ama sözcüklerle
bir olarak bir olarak (bu
onun temel olarak meseleleri meselelere olarak me-
seleler kendini ve dinleyicilerini
gösterir). üçüncü fazlaca
za yüzümüzde - ister
istemez, oysa bir kitaptan sesleniyor bize: üslubunun
nedenini - vakti kendine dürüst ya
bugün ya da bir daha asla ele ve-
riyor. Kendinden emin bir tin usulca oysa; arar, geli-
geciktirir. Bir filozof, ve üç
prenslerden ve uzak edilir: ama bu de-
mek ki bunlar onun gelmez. Bir filozof fazla parlak
bu yüzden de, zamandan ve onun "gündüz"ün-
den kaçar. Bir gölge gibidir onun gündüzü içinde: o

112
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

büyür. gelince, gibi, belirli


bir ve da tacizin-
den korkar; her kötü kaprisini, her kaprisin de kötü
üzerine iyiden iyiye tecrit ve her tür etkiye maruz
bir ürker. içgüdü-
sü, içinde olana gizli sevgi, kendi kendini dü-
zahmetinden durumlara yöneltir onu;
daki ana l k içgüdüsünün, konumunun bugüne dek
süregelmesine yol gibi. Fazla bir de talep etmez onlar,
bu filozoflar, olan esiri olur", budur -; ve tekrar
tekrar belirtmeliyim ki, bir erdemden, övgüye bir yetingenlik ve
niyetiyle d e i l , en yüksek efendileri onlardan b ö y le talep
zekice ve talep için: o efendi ki sadece bir
anlar ve her kuvveti, sevgiyi, ilgiyi sadece o için birik-
tirir, sadece o için saklar. edilmekten
lanmaz bu tür insan, dostluklarla edilmekten de
kolayca unutur veya kolayca Bir zevksizlik gibi gelir ona
"hakikat çekmek" - o, bu tinin
ve sahne bir de o için yeterli za-
olanlara (onlarsa, filozoflarsa, hakikat için bir yapmak du-
Büyük laflar kullanmazlar gerekmedikçe; "hakikat"
bile direndikleri söylenir: büyüklenir bir ... Fi-
"iffeti"ne gelince, bu tür tinlerin üretkenlikleri çocuk yap-
maktan bir alanda besbelli; isimlerinin süregelmesi, kü-
çük ölümsüzlükleri de bir alanda belki (daha da az bir
ifadeyi, eski Hindistan'da filozoflar kendi "ru-
hu dünya olana döl ne gerek?"). ki bir atletin ya da jokeyin
iffetle bir ilgisi yoktur, burada da her-

113
AHLAKIN SOYKÜTÜ<iü

hangi bir çileci ve duyu bir iffet söz


konusu içgüdüleri daha çok, en büyük
gebelik dönemlerinde böyle ister. Cinsel büyük tinsel gerilim
ve dönemlerinde ne kadar bir etkisi her artist
bilir; içlerinden en kudretli ve içgüdülü deneyime,
o berbat deneyime dahi yoktur bunu anlamak için, -
içgüdüleridir bu noktada, tüm kuvvet ve hayvansal gü cü
(vigor) birikimlerini ve olan
denetimi alan: daha büyük kuvvet, daha küçük tü ketir
sonunda. - sözü edilen durumu da bu yo-
rum görülmelidir: güzel'i görmek,
kuvve tini ve derini görme kuvvetini) harekete
geçiren bir olarak etkiyordu besbelli: öyle ki bu kuvvet sonra-
dan infilak etti ve bir anda bilincin efendisi oluverdi. Ama bununla,
estetik duruma özgü o garip ve tam da
unsurundan evlilik özgü
"idealizm"in kaynaktan gelmesi gibi)-,
her estetik durum gibi or-
tadan ve bilince cinsel
bir olarak da hiçbir olmuyor.
(Bu bir sefer, dek hiç ve ay-
olan e s t e ti k fi z y o 1o j i s i daha da hassas
geri

Gördük ki, belirli bir çilecilik, en iyi niyetlerle çetin


ve bir el etek çekme, en yüksek da-

114
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

hildir, keza onun en da biridir: çileci


idealin, özellikle filozoflar hiç bir zaman tümüyle
bir ele hiç de ki ciddi
bir tarihsel inceleme, çileci ideal ile felsefe çok da-
ha ve gösterir. Denebilir ki felsefe, yeryüzündeki
ilk tam da bu idealin d e n e t i m i n d e k i i p 1e r e
tutunarak - ah henüz ne beceriksizce, ah ne
bir edayla, ah da her an yüzüstü kapaklanmaya bu
küçük, utangaç, sakar tüm iyi
lerin gelenler felsefenin da, - uzunca bir süre
kendileri olmaya cesaret biri gelir mi diye et-
rafa sürekli, kendilerine bakan herkesten
Bir filozofun dürtülerini ve erdemlerini göz-
den geçirin - onun dürtüsünü, reddeden dürtüsünü, kesin bir
varmadan önce sonuna dek bekleme dürtüsünü, çözümleyici
dürtüsünü, onun dürtüsünü, onun
dürtüsünü, onun ve nesnellik isten-
cini, onun her "sine i r a et s t udi o" (öfkesiz ve sevgisiz) istencini
- : tüm çok uzun bir süre, ve ilk gereklerinin
tersine (üstelik, Luther'in "Bayan
Sinsi, yosma" diye sözünü bile etme-
dik daha). bir filozofun, kendisinin bilincine
kendini zorunlulukla, adeta ete "n iti -
m u r in ve t i t u m " bir için olarak
duyumsamak zorunda - "kendini duyumsamak-
tan", kendisinin bilincine varmaktan s a aca n ?.. Durum, da-
ha önce de gibi, bugün tüm iyi
da eski ölçütleriyle ölçül-

115
AHLAKIN SOYKÜTü()ü

bile tüm modern de güç ve güç


bilinci oranda, kibir ve gibi görünü-
yor: çünkü bugün tam olan çok
uzun bir süre, kendilerinden yana, da kendi koruyu-
olarak tümüyle kibir bu-
gün, makineler ve o teknisyen ve mühendis sayesinde
tecavüzümüz; öyle diyesim geliyor ki,
koskoca bir nedensellik örüsü herhangi bir sözde erek
ve ahlak kibir - Cesur Onbirinci
Ludwig'le gibi '1e c om bat s 1' un ive r selle
ara i g ne e " (evrensel örümcekle -; kendimize
kibir, - kendi üzerimizde deney çünkü, hiç bir hay-
van üzerinde izin cinsten deneyler;
ruhumuzu keyifle ve merakla: ruhun bizi
niye ilgilendirsin ki daha! Kendi kendimizi sonradan: has-
ta olmak bundan yok, olmaktan daha
da - hatta hasta eden 1er , kim belirsiz büyücü-
hekimlerden ve daha gerekli görünüyor bugün bize.
kendi kendimize gösteriyoruz, buna yok, biz cevval
(Nussknacker) ruhun, biz duyanlar ve
ranlar, sanki bilmece çözmekten (Nüsseknacken) öte bir de-
gibi; bu yüzden her geçen gün daha
duymaya daha 1 k zorunlulukla; ve bu yüzden
da daha belki? .. Tüm iyi vaktiyle kötü her
günahtan bir erdem Sözgelimi evlilik, uzun bir
süre topluluk ihlali olarak görüldü; bir kendine
mal edecek denli kibirli olanlar ceza öderdi bir zamanlar (buna örnek
olarak j us prim a e n o c ti s [ilk gece bugün hala Kamboç-

116
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

ya'da rahiplerin, bu "eski ve iyi göreneklerin" bir ay-


iyicil, uysal, merhametli duygular - ki
öylesine ki, neredeyse "kendi oldular
- çok uzun zaman boyunca üstelik sahipleri
olmaktan bugün sert olmaktan gibi
(bkz. "lyinin ve Kötünün Ötesinde", s. 232). Hukuka boyun -
ah, yeryüzünün her yerindeki tüm asil soylar kendi kan
da direnerek vazgeçtiler ve hukukun kendileri üzerle-
rinde tahakküm izin verdiler! "Hukuk" uzunca bir süre bir
ve ti t um bir bir bir yenilikti; zorlayarak
ve o 1a r ak gösterdi; ancak kendinden utanç du-
yarak boyun bir Yeryüzünde en ufak
bile, tinsel ve bedensel eziyetlere o zamanlar: tüm
bu "ileriye atmak için atmak,
devinmek, için gerek bu
özellikle bugün ne kadar geliyor - "Tan
s. 17 vd'nda ortaya koydum bu "Hiçbir denir s.
19 vd'nda, övüncümüz olan insan ve özgürlük duygu-
sundan daha mal Ama bu övünç yüzündendir ki,
'görenek hüküm ve belirleyici bir temel
tarih olarak 'dünya tarihi'nin öncesinde yer ve karak-
terini olan o muazzam zaman dilimlerini bugün
neredeyse çekmenin erdem olarak, zalim-
erdem olarak, erdem olarak, öcün erdem olarak,
erdem olarak, buna tehlike olarak, bilme
tutkusunun tehlike olarak, tehlike olarak, merhametin tehlike
olarak, merhamet görmenin hakaret olarak, hakaret olarak,
olarak, de i i m i n ahlak ve
gebe olarak yürürlükte yerdi!" -

117
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

10

39'uncu en eski insan soyunun


hangi itibarla, hangi itibar zorunda
- ve korku ölçüde de
bir biçimde, iki bir görünümle, kötü bir yürek
ve da tedirgin bir kafa ile belirdi yeryüzünde: buna
yok. içgüdülerindeki etkin olmayan, kara kara dü-
duran, olmayan yan derin bir güvensizlikle çevrelenme-
lerine yol uzun zaman: bununla kendilerine
korku bir yolu yoktu. eski
Brahmanlar çok iyi bu En eski filozoflar, ve
ortaya insanlara onlardan k o r k m ay olan bir
anlam, bir dayanak ve bir arka plan vermeyi iyi bilirlerdi: daha
su, daha da temel bir gereksinimden yola yani kendi kendile-
ri korku ve hürmet edinmek için bunu. Çünkü
kendi içlerindeki tüm kendilerine k a r
"içlerindeki filozof'a her
türden ve direnci bir in-
olarak yöntemlerle bunu: kendi kendilerine
zulmederek, kendi kendilerine bir eziyet ederek - ken-
dilerini yenilediklerine i nan a b i 1m e k için, ve geleneklere
önce kendi içlerinde zor gereken, bu güce
münzevilerin ve yenileyicilerinin yöntemi buydu. Bin-
lerce kendine eziyetin sonunda öylesine bir güç duygusu ve özgü-
ven ve böylece yeni bir cennet kurmaya olan
Kral ünlü hikayesini yeryüzündeki en eski
ve en yeni filozof simgesi, - kim günün birinde
"yeni bir cennet" gerekli gücü kendi cehenneminde

118
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

... Tüm olguyu formüller halinde özetleyelim: felsefi tin


önce hep, daha önceden sap insan tipine bü-
rünmek, o girmek zorunda rahip büyücü
kahin genel olarak dindar bir insan ki ne ölçüde
olursa olsun o 1ana k l o 1abi1 sin : ç i 1e c i idea 1 uzun süre,
bir tezahür biçimi ve var olma olarak filozo-
fun, - filozof olabilmek için çileci ideali temsi 1 etmek , onu temsil
edebilmek içinse ona inanmak zorunda Filozofun, en ya-
zamana elden ve böylelikle neredeyse k e n d i
fi 1o z o f olarak geçerlik kazanan, kendine özgü bi-
çimde reddeden, duyulara güvenmez, duyu-
kendini-soyutlama Bu her önce,
felsefenin ve bir so-
nucudur: çünkü felsefe çileci bir ve giysi, çileci bir
anlama yeryüzünde çok uzun bir süre o 1ana k l dahi
o 1a m a z d . seçik bir ifadeyle söylersek: ç i 1e c i r a h i p , en
zamana kadar, sevimsiz ve kasvetli bir biçiminde tezahür
felsefe de o biçim içinde hak
öylece ... Bu durum mi gerçekten? O renkli
ve tehlikeli kelebek, bu içinde o "tin" her
sonunda gene de, daha daha daha bir dünya
sayesinde rahip kisvesinden mi gerçek-
ten? Bugün yeteri kadar yüreklilik, özgüven,
tinsel istenç, sorumluluk istenci, istenç ö z g ü r 1ü ü mevcut mu
ki, bundan böyle yeryüzünde "filozof'' gerçekten - o 1ana k l olsun? ..

119
AHLAKIN SOYKÜTÜÔÜ

11

Ancak ç i 1e c i r a h i p girdikten sonra so-


runumuzun, "çileci idealin sorununun üzerine ciddi olarak
gitmeye - ancak "ciddiyet"e biniyor ciddiye -
tin temsi 1c isi ile bundan böyle. "Ciddiyetin
nedir?" - daha da olan bu soru daha dilimizin
ucunda belki: fizyologlara uygun bir soru, ama biz
bu soruyu. Çileci rahibin isten-
ci, ilgisi de o idealde yatar. Var olma o ideale
o idealin muhalifleri varsayarsak, ne de korkunç bir has-
ma gerekir. O ideali
kendi için veren bir .. Öte yandan, böylesi
bir bizim sorunumuz fazla bir da
daha pek gözükmemektedir; çileci rahibin burada
en nesnel ve bir yana - kendi ide-
alinin en savunucusu dahi pek - bir
"kendi savunmak bunu neden
sa, nedenden ötürü. bizi
korkmak yerine, kendisini bize dürüst savunabilmesi için
daha çok bizim ona etmemiz gerekecek - bu orta-
da ... Burada konusu olan çileci rahipler
biçilen d e e r d i r : onlar (ait her
"dünya"yla, tüm ve bir-
likte) tümden türde bir olan ve onun
kalan bir o 1a ki kendine
cephe kendi kendini reddediyor olsun: böyle bir du-
rumda, bir durumunda, o bir köprü olarak
görülür Çileci ama nerede oraya

120
ÜÇÜNCÜ ANLAMI NEDiR?

dek geri katedilmesi gereken bir olarak ele ya da


eylem yoluyla - zoru n -
d a olan bir olarak: çileci kendisine t a 1e p e d e r
çünkü, yerde zorla kabul ettirir kendi
dirimini. Nedir bunun Böylesi almaz bir
biçimi, tarihine istisnai bir durum ve bir acayiplik olarak geç-
var olan en ve en sürekli olgulardan biridir o. Yeryüzü
büyük harfli uzak bir okunsa, yeryü-
zünün ç i 1e c i gezegen kibirli ve sevimsiz,
kendilerine, yeryüzüne, tüm derin tiksintiden
ve eziyet etmekten zevk için kendilerine olabil-
eziyet eden - büyük bir da yegane zevkleridir bu - ya-
bir sonucuna belki de.
Çileci rahibin ne kadar düzenli, ne kadar ve neredeyse
her dönemde ortaya iyice tek bir has
o; her yerde serpilir büyür; her sosyal içinden boy
atar. yoluyla üretip bu-
nun tersinedir durum, - derin bir içgüdü, genel olarak ele
üremeyi yasaklar ona daha çok. Bu ya a m d ü m türün tekrar
tekrar boy verip serpilmesine yol açan, birinci dereceden bir gerekli-
lik olsa gerektir, - böylesi bir tipinin soyunun tükenmemesi
ya a n ken di ç a r n a olsa gerektir. Çünkü çileci bir
benzeri bulunmaz bir bir üzerin-
de kendisi üzerinde, en köklü, en kuvvetli, en
temel üzerinde hakimiyet kurmak isteyen doymak bilmez bir
içgüdünün ve güç istencinin hüküm sürmektedir burada; kuv-
veti, kuvvetin için kullanma bulu-
burada; hasetle ve sinsice, fizyolojik

121
AHLAKIN SOYKÜTüGÜ

özellikle de onun
ve bir yandan da nasipsizlikten, körelmeden, talihsizlikten,
çirkin olandan, kendi kendini zarara
kendini kendini feda etmekten zevk ve bunlarda
zevk a r a n r . Tüm bunlar son derece paradoksal: ikilikli olmak is -
t eye n , bu zevk a 1an ve hatta kendi olan fiz-
yolojik yetisi z f 1a d ölçüde daha da kendinden emin ve
utkulu olagelen bir ikilikle burada. "Son kerte azaptaki
utku": bu simge çileci ideal öteden beri;
bu bilmecede, bu büyüleyici eziyet imgesinde
tür en selametini, en nihayetindeki zaferini. C r u x ,
n u x , 1u x - üçü birdir onda. -

12

Ete böylesi bir ve isten-


cinin f e 1s e f e yapar duruma neyin üzeri-
ne en içsel En kesin biçimde hakiki olarak,
gerçek olarak duyumsanan üzerine: tam da ya-
içgüdüsünün, hakikati en mutlak biçimde yerde
Sözgelimi, Vedanta felsefesinin çilecilerinin olduk-
gibi, indirgeyecektir, da öyle, çe-
"özne" ve "nesne" kavram tümünü - hepsi
bir Kendi 'Ben'ine kendinden esirge-
mek, kendi - ne zafer! - üstelik
duyulara görünür olana bir zafer de çok daha üstün
türden bir zafer, ak 1a bir ve öyle bir
haz ki bu, çileci ve kendini-küçümseme akla

122
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

"bir hakikat ve v a r , ama


aklaya sak bu diyar!" ...
bilirlik karakteri" bile, akla çevirmeye
bu çileci çünkü
karakteri" bir türden betimler Kant'ta; öyle ki zihin bu
ile ilgili olarak, onun zihin için - h i ç m i h i ç k a v r a n a m a z
oldugunu kavrayabilir ancak.) - Ama biz gene de, özellikle de bilenler
olarak, ve böylesi ka-
ters çevrimlerine (ki bunlar yoluyla tin fazla uzun bir süre
ve ve kendi kendine
nankörlük etmeyelim: bir kez olsun böylesine gör-
mek, görmeyi istemek, zihnin ileriki hiç
de önemsiz bir zihin ve - "nesnellik" burada
"ilgisiz görü" olarak (ki bu bir kavram ki-
lehte ve aleyhte de n e ti m a 1 a a 1m a ve
bir araya getirmek ve birbirinden yetisi olarak
öyle ki tam da bu ve yorum far k l -
bilgi bilsin. mi filozof bey-
lerim, kendimizi bundan böyle istençsiz, za-
bir bilgi öznesi" olan o eski, tehlikeli kavram uydur-
"saf "mutlak tinsellik" "kendi bilgi"
gibi ahtapot - mümkün
olmayan bir gözün talep edilir burada hep, öyle bir göz ki
yönü olmayacak, etkin ve kuvvetlerinin önü ola-
cak, bu kuvvetlerden yoksun olacak, oysa ancak bu kuvvetler sayesinde
görmek 'bir görmek olur, hep bir ve olmayan bir göz kav-
talep edilir burada Ya 1n z c a bir gör-
me, ya 1n z c a bir "bilme" ve bir konuya

123
AHLAKIN SOYKÜTüGÜ

kin n e d e n 1i ç o k söz verirsek, bir konuya ne


d e n 1i ç o k ve gözle becerirsek, o konu
o denli eksiksiz olur. tümden ele-
mek, topyekun almak; diyelim ki yapabildik bu-
nu: zihni etmek demek olmaz bu? ..

13

Ama geriye dönelim. ; çileci insanda temsil


gibi görünen böylesi bir - bu ortada
- psikolojik olarak fizyolojik olarak da, dü-
pedüz bir Olsa olsa bir
uzun süre uzun süre kendi b
bir bir tür geçici dile yorumu, formülü, ayar-
psikolojik bir olsa gerektir; - bir söz sadece,
bilgisindeki eski bir bir söz.
bunun ç i 1e c i idea 1 , tüm kul-
lanarak ayakta kalmaya ve için veren yoz 1 -
maya yüz bir koruma ve
m a i ç g ü d ü 1e r i n d e n kay n a k 1a n ; çileci ideal, en
derin, en içgüdülerinin yeni araçlar ve yoluyla
mücadele bir fizyolojik ve bitkin-
eder. Çileci ideal böylesi bir durum bu ideale
tersinedir - mücadele verir onun
içinde ve onu kullanarak da ölümle ve ölüme mücadele verir,
çileci ideal korumak için bir Onun insan-
lar üzerinde, özellikle de ve
her yerde, tarihin bize ölçüde hüküm

124
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

ve kudretli hale önemli bir olgunun ifadesidir:


diye kadarki insan türünün, en hasta -
l l , ölümle (daha duyulan
usançla, bitkinlikle, "son"a duyulan arzuyla) olan fizyolojik mücadele-
sinin ifadesidir. Çileci rahip, ete
arzusudur, bu arzunun en yüksek derecesidir üste-
lik, onun ve tutkusudur: ne var ki tam da
bu gücüdür onu buraya zincir; tam da bu yüzden bura-
da olmak ve insan-olmak için daha yaratmaya
mak zorunda olan bir alete - tam da bu g ü ç yoluyla tüm bir
nasipsizler, talihsizler, kazazedeler, her türden kendinden-
mustaripler sürüsünü, içgüdüsel olarak üstlenerek
beni bu çileci rahip, bu
sözde bu reddeden , - en büyük ve
Evet - kudretlerindendir tam da ... Neye o, o hasta-
Zira insan, herhangi bir hayvana oranla daha hasta, daha
güvensiz, daha daha belirsizdir, buna yok, - hasta hay-
kendisidir o: oluyor bu? Gerçi tüm top-
oranla daha çok daha çok daha
çok kafa daha çok meydan
o, kendi kendinin büyük deneycisi, o tatminsiz, o doymak bilmez, o en
son için hayvanla, mücadele eden, - o,
hala zapt olan, ebediyen gelecekte olan, kendi itici kuvvetin-
den huzur bulamayan, öyle ki her etini bir mahmuz
gibi - da böylesi yürekli ve zengin bir
hayvan zamanda tehlikeye en çok maruz olan, tüm hasta hayvan-
lar içinde en uzun süreli ve en derinden hasta olan ki? ..
lnsan hem de bu da var (1348

125
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

ölüm ama bu tiksinti bile, bu yorgun-


luk, bu kendinden bile - öylesine güçlü bir ki
onda, tekrar yeni bir zincire hemen. Onun
adeta bir büyüyle bir sürü "evet"i gün
öyle ki yara 1 sa bu - kendisi
zorlar sonradan onu y a a m aya ...

14

lnsanda ne derece - ki bu
-, ruhsal-bedensel nadir örneklerine,
mutlu rast 1ant la r na o derece hürmet etmek, nasipli
bu en pis havadan, o derece korumak gerekir.
mu bu? .. için en büyük tehlike felaket
kuvvetlilere en kuvvetlilerden d e i 1 en gelir. Biliniyor mu
bu? .. Genel olarak dilenecek olan insana kar-
duyulan korku çünkü bu korku kuvvetlileri kuvvetli, kimi
zaman da korkunç olmaya zorlar - nasipli insan tipini ayakta tutar.
gereken ve hiçbir felaketin kadar feci
olan insana duyulan büyük korku ona duyulan
büyük tiksinti , keza büyük m er ham ettir . Bu ikisi günün bi-
rinde olarak en ürkütücüsünden bir geliverirdi
dünyaya hemen, "son istenci", onun hiçlik istenci, nihilizm. Ve
nitekim çok da var bunun için. Kim burnuyla
gözleri ve da koklarsa, bugün neredeyse her
yerde bir tür hastane sezinler, - kül-
tür bölgelerinden söz ediyorum elbette, yeryüzünde var
olan her tür "Avrupa" dan. insan için en büyük

126
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

tehlike: kötüler i 1, hayvanlar" i 1 . Daha en


kazaya olanlar, - e n z ay
o 1an1 insanlar en fazla baltalayanlar,
insana, kendimize güvenimizi en tehlikeli biçimde zehirleyenler ve sor-
gulayanlar. Nerede ondan, insana derin bir hüzün o
kaçamak kusurlu o geriye dönük
böylesi bir kendi kendine ne ele veren o
- bir iç olan o "Herhangi biri olsam!"
diye iç çeker o "ama ümit yok. Neysem oyum: kendi kendimden
kurtulurum? Ama ne ki - kendimden !" ...
Böylesi bir kendini zemininde, bu gerçek zemininde
her tür yabani ot, her tür zehirli bitki ve hepsi de pek küçük, pek
pek sahtekar, pek Burada intikam ve kuyruk
kaynar; gizli ve itiraf edilemez
ler gibi kokutur; burada en kötücül komplo durmadan
örer, - çekenin, nasipli ve utkulu olana komplo; bu-
rada utkulu ne f r e t edilir. Üstelik bu nefreti
nefret olarak itiraf etmemek için de ne yalanlar atmak! Büyük laflar,
büyük edalar için ne zahmetlere girmek, da bir "dürüst" iftira sa-
Bu nasipsizler: ne de asil bir belagat akar Ne de
çok sahte, teslimiyetçi bir boyun yüzer gözle-
rinde! Ne isterler ki bunlar Adaleti, sevgiyi, üstünlü-
en temsi 1 etmek - budur, bu "en alttakiler"in, bu has-
Ve ne de maharetli bu ihtiras! Erdemin
hatta erdemin erdemin dahi taklit etmede-
ki becerisine duymamak elde zira. Bun-
lar erdemi iyiden iyiye sahiplendiler bu ve ümitsizce has-
buna yok: biziz iyi olanlar, adil olanlar" di-

127
AHLAKIN SOYKÜTüôü

yarlar, biziz h om ine s b ona e v o 1un tat is" (iyi niyet-


li insanlar). Bize ithamlar, ihtarlar olarak geziniyorlar
- sanki nasiplilik, kuvvet, iktidar duygusu
kendi gibi, ileride kefareti ödenmesi,
hem de ödenmesi gereken gibi: ah, kendileri
da ödetmeye da can atarlar c e 11 at olmaya!
"adalet" zehirli bir tükürük gibi
sürekli her keyfi yerinde görünen ve
nutlukla kendi yolunda gidene tükürmeye biçimde in-
tikam bolca bulunur onlar O en kendini-
türü, o sakatlar, "güzel ruhlar" temsil et-
mek olan ve kepazeye dizelere ve
bebek bezlerine sarmalayarak "yürek diye pazara
sürenler de eksik onanistleri ve "kendi ken-
dilerini doyuma herhangi bir üstünlük
biçimini temsil etme istençleri, üzerinde despotluk kurmaya
götüren gizli sezme içgüdüleri, - bunun, en bu güç
istencinin yer var ki! Özellikle de hasta
hükmetmenin, ezmenin, inceliklerinde onun üstüne
kimse yoktur. Ne ne ölü hiçbir hasta en de-
rinde gömülü yeniden (Bogo'lar, bir
der). Her ailenin, her kurumun, her arka
bir göz hepsinde yürüttükleri -
zaman küçük dozda zehirlerle, sinsi bir görür
yüz ifadesi ile sürdürülen, ama kimi zaman da öfke"yi
o gürü 1tü1 ü ile sürdürülen
sessiz bir Bilimin kadar gelir kö-
peklerin öfke bu "asilane" kudurgan

128
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

ve hiddeti (anlayabilen okurlara bir kez daha, bugünün Al-


ahlaki süprüntüyü en çirkin ve en kullanan
Berlinli intikam havarisi Eugen Dühring'i Dühring, günü-
müzün ilk ahlak kendi benzerleri, Yahudi
da bile ilk). Hepsi bu fizyolojik yönden kazaya
ve intikam kaynayan, duran
bir toprak, mutlu olanlara bitip tükenmeyen, doymak
bilmeyen ve intikam için büründükleri intikam bahaneleri de
bitimsiz olan: en son, en ince, en yüce zaferine
ne zaman ki bunlar? Kendi sefilliklerini, var olan tüm
v i c d a n n a k a km öyle
ki gün gelip de utanmaya bu mutlu-
lar ve belki de kendi birbirlerine "mutlu olmak çok
sefa 1et var!" dediklerinde ... Oysa nasiplilerin, bede-
nen ve ruhen güçlülerin mu t 1u 1u a h a k 1a r o 1d u u konu-
sunda bu duymaya daha büyük ve daha
feci bir anlama olamaz. Defolsun bu "ters dünya"! Defol-
sun bu rezil duygu hasta e t m e m e s i
- ve bu öylesi bir duygu olurdu - bu yeryüzündeki
en - ama bunun için her önce has-
talardan ay r görmekten bile gere-
kir ki, hastalarla kendilerini. ya da doktor
olmak görevi yoksa? .. Ne kike n d i görevlerini bundan
daha vahim bir anlayamaz ve - daha yük-
sek olan, daha alçak aleti olmaya indirgememe 1idi r ken-
dini, mesafe tutkusu görevleri de sonsuza dek birbirlerinden tut-
var olma gür sesli ahenksiz, çandan
bin kat daha üstelik: gü -

129
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

ven c e l e r i , onlar y ü k ü m l ü d ü r
yapabileceklerini, yapmak zorunda
hastalar asla ve yapmak zorunda ama
ca kendilerinin gerekeni yapabilecek duruma gelecek-
lerse hala mümkün müdür ki doktoru, "kurta-
.. bu yüzden temiz hava! temiz hava! Ve ne olursa
olsun uzak durmak tüm kültür ve hastanelerinin civa-
bu yüzden nezih çevre, bizim çevremiz! Ya da
ille de gerekiyorsa! Ama ne olursa olsun içe dönük çürümenin
ve içten içe gibi uzak durmak! ..
Ki, özellikle de bizler için benzeyen en beterinden
iki en bir süre daha kendimizi, - in -
sana duyulan büyük tiksintiye insana duyu -
lan büyük merhamete ..

15

Hastalara kesinlikle
görevi tüm - ki özellikle
burada d e r in e i n il m e sini , bu konunun derinlemesine kavran-
istiyorum - bununla beraber bir zorunluluk daha kav-
demektir, - kendileri de hasta olan ve
ve çileci rahibin iki eli-
mizle ve bulunuyoruz. Çileci rahibi, hasta sürünün
önceden ve savunucusu olarak görme-
miz gerekiyor: ancak bu yolla onun o muazzam tarihi misyo-
nunu. A c ç e k e n le r ü z e r in d e h ü k ü m d a r k t r onun
etki buna yöneltir içgüdüsü onu, bunda gösterir en kendine özgü

130
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

hünerini, bunda bulur kendine has Kendisi-


nin de hasta hastalarla ve talihsizlerle temelden akraba
gerekir anlayabilmesi, - onlarla için; ama kuvvetli
da gerekir, daha da çok kendine hük-
metmesi, her önce de güç istencinin gerekir, ki
hastalarda güven ve korku onlara tutunacak bir dal, di-
renç, destek, eli despot, olabilsin.
korumak sürüsünü - kime buna
yok, ve duyulan hasede tüm kaba, az-
ve muhalifi ve a-
laya n gerekir onun. Rahip, nefret daha kolay
o daha hassas ilk biçimidir. hayvanlar-
la çok ("tinin")
elbette; - bu yüzden belirli durumlar için, kendinde adeta
yeni bir hayvan tipi hiç öylesi bir hayvan ti-
pine de 1a1 et etmesi gerekecektir, - kutup çevik,
pusuya panterin ve ölçüde de tilkinin, korku
kadar çekici de olan bir gibi görünen yeni bir h ay -
va n k o r k u n ç 1u u . gibi ciddi, kurnaz,
üstün esrarengiz güçlerin habercisi ve
sözcüsü olarak türden bu top-
rak üzerinde her yere ikilik, ekmeye ve
kendi hünerinden emin, a c ç e k e n 1e r üzerinde sürekli
bir hakimiyet kurmaya olarak. Beraberinde merhemler ve bal-
samlar getirir, buna yok; ama ilkin gerekir ki doktor
olsun; sonradan, dindirirken ayn z a m an da
zehir 1er de - en iyi bu anlar zira, çevresindeki tüm
zorunlu olarak hasta, tüm hasta de zorunlu

131
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

olarak evcil bu büyücü ve hayvan terbiyecisi.


hasta sürüsünü oldukça iyi korur bu tuhaf çoban, - kendilerine
da korur sürü içinde kor gibi yanan kö-
ve müptelalara ve hastalara has daha ne varsa tümüne
kurnazca, sert ve gizliden gizliye ve o en tehlikeli
maddenin, c n sürekli sürü içinde her an
gösterebilecek çözülmeyle. Bu sürüyü ve parçala-
etmeyecek budur onun hüneri
ve rahiplerin en bir
formülle ifade edilmek istenseydi, söylenebilir-
di: rahip yön d i r . Her çeken, içgüdüsel
olarak bir neden arar çünkü; daha bir fail, daha da
belirlersek, suç 1u bir fail, -
herhangi bir bahane üzerinden, fiilen ya da
herhangi bir çekenin en büyük ra-
hatlama- yani çünkü, her tür
elinde intikam ve bun-
lara akraba gerçek fizyolojik nedeni ancak burada bulunabi-
lir st ab d u y g u 1a n m y o 1uy 1a u y u t u r m a
yani: - nedeni genellikle, bana çok da
olarak, savunma bir basit bir tepkisel korunma
önleminde, aniden bir zarar ve tehlike durumunda gösterilen,
bir bile bir asitten korunmak için
türden bir "tepkesel harekette" Oysa fark temel bir fark: bir
durumda, daha fazla zarar görmenin önü isteniyor, du-
rumda, gizli olmaya bir
herhangi türden, daha bir duygu yoluyla u 1m ak
ve hiç o an için bilinçten silinmek isteniyor, - bunun için bir

132
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

gerek bir ve onu


harekete geçirecek, uygun olan ilk bahaneye. "Kendimi kötü
hissetmem birinin suçu - tüm özgü bir
biçimidir bu ve kendilerini kötü hissetmelerinin gerçek nedeninden,
fizyolojik nedeninden, ne denli bihaberlerse, o denli onlara özgüdür
(bu neden, sözgelimi bir ne r v us s y m pat h i c us [sinir sistemi]
yatabilir ya da bir safra kesesi veya kan-
daki sülfürik ve fosforik asit içeren potasyum ya
da kan engelleyen ya da
ve benzeri çekenlerin hepsi de,
veren bahane bulmak konusunda bir heves ve
gösterirler: kötülükler ve görünürdeki
üzerine kara kara bile zevk
bir istedikleri gibi heyecana ve kendi kötülük ze-
hirleriyle kendilerinden geçebilecekleri hikayeler
bulmak için ve bugünlerinin talan ederler
- en eski çoktan izlerini
dostu, en daha ne varsa hepsini fail ya-
par çekiyorum: bu birinin suçu - böyle
her koyun. Ama çileci rahip ona der ki:
koyunum! birinin suçu bu: ama sen kendinsin o biri,
sensin bunda suçlu olan, - s e n k e n d i n s in y a 1n z c a k e n d i -
n in suç 1usu!" ... Yeterince cüretkar bu, yeterince ama bir
elde edildi bununla en bununla, daha önce de
gibi, yönü - d e i tiri 1d i .

133
AHLAKIN SOYKÜTÜM

16

hekimlik içgüdüsünün benim göre, çileci


rahip yoluyla neye en gayr e t e t mi ve "suç", "günah",
"ahlaki "lanet" gibi böylesi paradoksal ve
geçici despotizmini neyi elde etmek için
tahmin edersiniz belirli bir dere-
ceye kadar z a r a r s z için, kendi
kendilerini yok etmelerini için, hasta dos-
kendi kendilerinin üzerine yöneltmek, yönünü ter-
sine çevirmek için ('Tek bir gerektir") ve tüm çekenlerin kötü
içgüdülerini özdisiplin, özdenetim ve kendini yönelik
olarak böylece s ö mü r m e k için. de gibi,
bu türden bir "ilaç"la, basit bir fizyolojik anlam-
da gerçek bir hasta-t e d av i s i n i n söz konusu
ki içgüdüsünün bununla herhangi bir tedavi ve
dahi ileri sürülemez. Bir yanda,
ve örgütlemenin bir türü ("kilise" bunun en tu-
tulan yanda, yana daha çok daha
eksiksiz bir tür geçici emniyet almak
ve böylelikle ile hasta bir u ç u r u m açmak - buydu
uzunca bir süre Ve çok faz 1 !. .
gibi bu incelemede, benim olan türden göz önüne
gerekçelendirmeme lüzum dahi olmayan bir
yola insanda bir olgu daha çok bir
olgunun, fizyolojik bir olgusunun yorumudur - bu yorum da,
bizler için hiçbir olmayan ahlaksal-dinsel bir
ele Bir kendini "suçlu" "günahkar" his -
s e t m esi , kesinlikle onun olarak böyle

134
ÜÇÜNCÜ iNCELEME: ÇiLECi ANLAMI

kendini için gibi.


Ünlü o zamanlar, en keskin ve in-
bile, ortada bir suç duymuyorlar-
kendileri dahi duymuyor 1
bundan , - yine de suç yoktu ortada. - O bi-
çimiyle dile getirirsem: "ruhsal benim için kesinlikle bir olgu
dek tam olarak formüle (neden-
sellik çerçevesi içinde) bir yorumudur da henüz
tümüyle havada kalan ve bilimsel olmayan bir
- bir soru yerine tombul bir sözcüktür
Bir bir "ruhsal edemiyorsa bunun sebebi, kaba
bir ifadeyle söylersek, "ruhunda" i 1 daha büyük bir kar-
(kaba bir ifade gibi: ama kabaca
kabaca gibi bir arzuyu da dile getirmiyor asla ... ) Kuv-
vetli ve nasipli bir insan, (eylemleri ve kabahatleri de dahil
olmak üzere) hazmeder, yediklerini gibi, kimi zaman
zorlu lokmalar yutmak zorunda kalsa da. Bir edemi-
yorsa" bu tür bir ne denli fizyolojikse o denli
fizyolojiktir - ve gerçekte o biridir
- Laf böylesi bir her tür materyalizmin en
muhalifi olunabilir yine de ...

17

Ama bir doktor mudur ki bu çileci rahip? - Kendini


olarak hissetmekten, olarak hürmet görmekten
ne denli da onun bir doktor ne derece güç-
lükle kabul bulunuyoruz. çekmenin

135
AHLAKIN SOYKÜTÜCÜ

kendisi ile, çekenin ile o, bunun nedeni ile


d e i 1, hasta ile de i 1 , - rahibin en
temel itiraz bu Gelgelelim, rahibin ve sahip
o mi kendimizi bir kez, onun buradan
bakarak neler ve hay-
sonu gelmeyecektir. h a fi f 1e t i 1m e s i , her tür "avut-
ma", - bu ortaya: da avutu-
culuk görevini da ve cüretle bu
görev için Özellikle de içinde en
avutma bir hazine olarak
ferahlatan, rahatlatan, o denli çok için-
de; bu amaç o denli çok tehlikeye en tehlikeli ve
en özellikle fizyolojik özürlülerin derin çökün-
tülerinin, bitkinliklerinin, kapkara kederlerinin
hangi hiç belirli sürelerle üstesinden
o denli incelikle, güneyli
Çünkü, genel olarak söylersek: bütün büyük dinlerde söz
konusu olan mesele, haline belirli bir yorgunluk ve
mücadele etmek daha en
dan kabul edilebilir ki, yeryüzünün belirli yerlerinde zaman zaman,
neredeyse zorunlu olarak, fi z y o 1o j i k bir t u t u k 1u k d u y g u -
sunun kitleleri hakimiyeti
ne ki fizyolojik konulardaki bilgi bunun fizyolojik bir tutuk-
luk duygusu bilincine yol "ne-
deni" ve çaresi psikolojik-ahlaksal alanda ve
(nitekim bu benim, genel olarak "din" diye
için en formülümdür). Böyle bir tutukluk duy-
gusunun çok olabilir: çok melezlenmele-

136
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

ri sonucunda (ya da sosyal melezlenmeleri sonucun-


da - sosyal zamanda bir soy ve da dile getirir her
zaman: "dünya on dokuzuncu "pesimiz-
mi" büyük ölçüde, ani bir so-
nucudur); ya da bir göçe olarak - bir uyum gösterme-
ye gücünün bir iklime (Hintlilerin Hindis-
tan'daki ya da ve et-
kisi (1850'den itibaren Paris pesimizmi); veya bir per-
hiz alkolizmi; vejetaryen Shakespeare'in genç asil-
6
zadesi Christoph'un onlardan yana elbet); ya da bir kan bozuk-
frengi ve benzerleri feci
ve böylelikle Alman ve ödlek-
zemin olan Otuz
çöküntü). Her böylesi durumda, çökkün 1ü k duygusu
ile büyük bir mü c a d e 1eye gelin bu mücadelenin en
önemli ve biçimleri bilgilenelim. (Çök-
künlük duygusuna fi 1o z o f u n mücadeleyle hep
olma mücadeleyi gibi, burada tüm-
den bir kenara - yeterince ilginçtir gerçi, ama
saçma, pratik örümcek benzeri
ve kenarda önce
da giderek yok olmak z o r unda k a 1a -
ca gibi naif bir hareketle bir
- ama ki yok olmaya
... ) O çökkünlükle mücadelede önce , duygusunu

6
Nietzsche'nin Shakespeare çevirisinde (Schlegel!rieck), çok fazla et
için zarar Sir Andrew Aguecheek (Onikinci
Gece), ''.Junker Christoph von Bleichwang" olarak -yn.

137
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

iyiden iyiye en alt noktaya çeken araçlar Mümkünse hiç


istememek, dilememek; yol açan, "kan" yapan her
(tuz yememek: Fakir'in sevmemek; nefret et-
memek; öç almamak; dilen-
mek; mümkünse ya da az olmak: tinsel
yönden ilkesi "i 1 fa ut s' a beti r " kendini
Sonuç, psikolojik-ahlaksal ifadeyle: "kutsan-
fizyolojik ifadeyle: hipnotize olma, - hayvanlar için
uykusu , iklimlerin bitkisi için de yaz uykusu ne ise,
insanlar için de ona benzer bir olarak elde etme
bilinçte dahi belirmeksizin,
asgari bir enerji tüketimi ve metabolik etkinlik. Bu amaç
miktarda insan enerjisi - .. Her ve
neredeyse tüm halklarda bolca bulunan bu sportmenlerinin,
bu kadar bir antrenman yoluyla mücadele ettikleri gerçek
bir yolu duyulamaz, - o derin
fizyolojik çöküntüden, hipnotizma sistemleri
sayesinde durumda gerçekten s y r 1m 1a r d r : yöntemle-
rinin, en genel etnolojik olgular yer bu yüzdendir.
ve arzuyu böyle öldüresiye aç kastet-
menin bir belirtisi olarak görülmesine de izin veri-
lemez (hoyratça et yiyenlerin "özgür tinliler"e ve asilzade Christophlar'a
yapmaya meyilli gibi). Ne var ki bunun, her türden zihinsel
bozukluklara götüren y o 1 de bir o kadar kesindir,
7
Athos Hesykhastes'lerde gibi "iç ör-
ses ve görüntü duyusal ve esrime-

7
On dördüncü Athos ortaya bir
-çn.

138
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

lere (azize Theresa hikayesi). Bu tür durumlara, bu durumlara


olanlar getirilen yorumun, hep
bellidir: daha böylesi bir yorum istencinde
ya o en ikna minnettar ses tonunu etmeyin.
En yüksek konum, k u r t u 1u n kendi, en nihayet o
topyekun hipnoz ve dinginlik onlar için hep, dile getirmeye en yüce
simgelerin dahi gizin kendisi temeline bir
ve tüm azat olma, "bilme", "hakikat'',
"var olma", her amaçtan, her dilekten, her eylemden kopup kurtulma,
iyinin ve kötünün de ötesinde bir "ötedelik". "lyi ve Kötü," der Budist,
- "her ikisi de birer zincirdir: yetkin her ikisinin de üstesinden gel-
ve der Vedanta'ya inanan,
vermez ona; bir bilge olarak iyiyi ve kötüyü silkeler atar üzerinden;
hiçbir eylem onun sekte vuramaz iyiyi ve kötüyü, her
ikisini de o": - tümüyle Hintli bir yani, Brahmanca ol-
kadar Budistçe de. (Ne Hint ne de erde-
me bir hipnotizma yolu olarak büyük biçilse de,
erdem yoluyla, ahlaki yoluyla kabul edilmez:
bunu - ki bu gerçeklerle de Bu noktada
hakikate her iyiden iyiye ahlak-
olan en büyük üç dindeki belki de en iyi gerçekçilik örne-
"Bilen için yükümlülük yoktur" ... "Erdemler edinmek 1e kur-
çünkü hiçbir yetkinlik edinmesi söz konusu
olmayan Brahman'la bir olmakta yatar; b r a km a k 1a da
çünkü ki onunla bir olmak
öncesiz ve - bu bölümler Çanka-
Avrupa' da Hint felsefesinin ilk gerçek dostum Paul
Deussen olan Büyük dinler-

139
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

deki demek ki; buna rüya görmek


için bile fazla yorgun bu bezginlerinin d e r i n u y k u -
y a dahi atfettikleri ciddiyetimizi korumak biraz güç-
- Brahman'la olarak, un i o m y s ti -
c a (gizem olarak derin uyku. "Sonra iyice uykuya
- der en eski ve "kitap" bununla ilgili olarak - "ve hiçbir rüya
imgesi görmemecesine tamamen huzura o zaman, ah
azizim, var olan'la kendi kendinin içine -
idrake çevrili olarak, ne içerdekinin ne de
bilincinde Gün ve gece, ölüm, geçmez bu
köprüyü, ne ne de geçer". "Derin uykuda," derler
keza en büyük üç dinden bu en derininin müminleri, "ruh bu beden-
den en yüce girer ve böylelikle kendi biçimi içinde belirir:
en yüce tinin kendisidir orada, oynayarak ve ister
larla, ister arabalarla, ister dostlarla etrafta gezinen en yüce
tinin kendisidir, geriye orada beden denen o ek-
lentiyi, o beden ki bir arabaya gibi
"p r ana" ona." Buna me-
selesinde gibi burada da dile getirilen her ne kadar
ile dile getiriliyor olsa da, o seçik, so-
ama çeken Epikuros'unkiyle temelde de-
gözden hipnotize edici hiçlik-duygusu,
en derin uykunun sükuneti, a c s z l k sözün - çekenler ve
iyiden iyiye çökkünler bunu pekala en yüce lyi olarak,
ri olarak görebilirler, buna olumlu biçmeleri, bunu olum-
lu ta kendisi olarak k a ç n 1m az d r .
duygu göre, tüm pesimist dinlerde

140
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

18

Çöküntü hallerine daha nadir güçleri, her


önce cesareti, genelgeçer Stoisizm"i
ve duyma yetisinin hipnoz yoluyla böyle
topyekun çok daha uygulanan ve mutlaka
daha kolay olan bir antrenman m e k a n i k e t kin 1i k .
Bunun, çeken bir ölçüde kesin-
likle duyulamaz: bugün bu olgu biraz ikiyüzlüce,
nimeti" diye Rahatlama, çekenin ilgisinin
büsbütün bir yöne çevrilmesiyle - bilinçte sürekli
olarak bir eylem, sonra bir eylem daha beliriyor ve bunun sonucunda
yer çünkü bu insan bilincinin Meka-
nik etkinlik ve onun beraberinde getirdikleri - sözgelimi mutlak dü-
zenlilik, körü körüne bir itaat, za-
man doldurma, kendini-unutmaya, "in c ur i a su i "ye
(kendine özen göstermeme) bir izin, evet bir talim - :
çileci rahip da da mükemmel bir
bunlardan! Özellikle de alt
çekenleriyle, veya tutsaklarla (ya da
la: onlar ki zaman hem ve hem de
nefret edilecek bundan böyle bir görece bir mutluluk
görmelerini için, küçük bir isim ve bir vaftiz
çok da gerek : - kölenin kendi
memnuniyetsizlik ise rahipler icat
bir i 1d i r. - Çöküntüyle tutulan daha
li bir yol, her yerde bulunabilir ve usul haline getirilebilir bir
k ü ç ü k s evin ç reçetesi bu ilaç demin sözü
edilen ilaçla beraber Sevincin, böyle tedavi olarak

141
AHLAKIN SOYKÜTÜÖÜ

reçetelerde en s e v indi r m en i n se-


vincidir vermek, rahatlatmak, etmek,
cesaretlendirmek, avutmak, övmek, ödüllendirmek); çileci rahip bu
bu "en sevme" yazmakla en kuvvetli, en ya-
dürtünün, en tedbirli dozda da olsa bir
vermektedir - i k ti d a r is t e n c inin Her
ödüllendirmenin
beraberinde "en küçük bir üstünlük" fizyolojik
özürlülerin en bolca avunma yoludur, iyi bir dok-
tor nezareti olmak aksi halde elbette temel içgüdü-
ye itaat ederek incitirler birbirlerini. Roma
izi sürülürse, o zamanki toplumun en alt
olan ve çöküntünün o küçük sevincin, kar-
sevincinin bilinçli olarak birbirle-
rine destek dernekler, yoksullar
hastalar ölü gömme dernekleri görülür, - yoksa yeni
bir miydi bu küçük sevinç o zamanlar, gerçek bir miydi? Böy-
lece ortaya bir istenci", sürü "cemiyet",
"toplanma" istenci, yine çok hafifçe de olsa, olan o iktidar
istencinin yeni ve çok daha eksiksiz bir sü -
r ü o 1u turumu çöküntüye yürütülen bir
ve bir zaferdir. Cemiyetin büyümesi, birey için de, onu
en kendine tiksinti-
den (Geulinx'in "de s p e c ti o su i "si [kendini hor görme]) bir hayli
yeni bir ilgi olur. Tüm hastalar ve
lar o ve güçsüzlük duygusunu üzerlerinden silkip
atmak arzusuyla, içgüdüsel olarak bir sürü örgütlenimine yönelirler:
çileci rahip bu içgüdüyü sezer ve eder; sürü olan her yerde güç-

142
ÜÇÜNCÜ ANLAM!

süzlük içgüdüsü sürüyü ve rahip da onu


tir. Çünkü gözden b i r 1e meye
yönelirlerse, güçlüler de zorunlulukla birbirlerinden ay -
r l maya gayret ederler; güçlüler, iktidar istençlerinin bir
toplu eylemi ve toplu tatmini söz konusu ancak,
bireysel önemli ölçüde ile ise
bir araya toplanmaktan haz duyarak gelirler bir araya, - böylelikle
içgüdüleri tatmin edilirken, gelen "efendilik" (yani, ba-
hayvan türü olarak insan) içgüdüsü örgüt-
lenme yoluyla tahrik ve tedirgin edilir. Her - tüm bir
tarih bunu - hep bir de s p ot 1u k arzusu gizlidir; her oligar-
içinde bulunan bireylerin, bu denetim tutabilmele-
ri için gereksindikleri gerilimle durur. Y u nan c
böyleydi: Platon yüzlerce yerde bunu, kendi gibileri - ve
kendini Platon ... )

19

Çileci rahibin ana kadar yön-


temler - duygusunun topyekun hafifletilmesi, mekanik etkin-
lik, küçük sevinçler, özellikle de "en sevme"nin
küçük sevinç, sürü örgütlenimi, cemiyet gücü duygusu ve
bunun sonucunda bireyin kendine onun cemi-
yetin büyüyüp zevk yoluyla - bunlar
çileci rahibin modern ölçülere göre
masumane yöntemler: bir de daha ilginç olanlara, "suçlu"
yöntemlere tümünde söz konusu olan bir tek
herhangi bir duygu , - bunun o felç edici,

143
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

uzun en etkili yolu olarak


bu yüzdendir ki rahip bir soruyu bulurken neredey-
se tükenmez "bir duygu hangi y o 11 a elde
edilir?" ... Bu, geliyor: "çileci rahip her zaman, tüm güçlü

daha gelirdi Ama modern


neden daha da ki? Neden kendi
laf-ikiyüzlülükleri bir bile olsa
geri ki? Biz psikologlar için, bizi tiksindirecek bir yana,
bir ey 1em demek olurdu bu. Nitekim bugün bir psiko-
iyi sahibi gösterir bir varsa, - kimileri
onun de diyebilir buna - o da insan ve nesneye
neredeyse tüm modern olan o rezilce a h 1a k s a 1-
1 l direnmesidir. Çünkü konuda al-
danmaya gelmez: modern modern en
yalan dek olan m a su mi ye t -
t i r . Bu "masumiyet"i her yerde tekrar tekrar ortaya zorunda
olmak - bizim bugün bir üstlenmek durumunda
kendi de pek o en
budur belki de; bizim büyük tehlikemizin bir - belki tam
da bizi büyük tiksintiye götüren bir yoldur ... Modern kitaplar (diye-
lim ki oldular, ki bu konuda gerek yok elbet ve
yine diyelim ki günün birinde daha kesin, daha daha s a l l
bir sahip bir nesil geldi) - t ü m modernlik bu neslin ne
yarayabilirdi bundan hiç yok: kusturmaya ya-
- bunu da ahlaki ve sayesinde ve kendini
"idealizm" diye ve mutlaka kendini idealizm
sanan en içsel feminizmi sayesinde becerirdi. Günümüzün

144
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

"lyi"lerimiz yalan söylemezler - ama bu onlara


yetmez ! yalan, sahici, "dürüst" yalan (ki
bunun Platon'a kulak verilmelidir) faz-
kuvvetli bir olurdu onlar için; onlardan beklemeye h a k k -
m z o 1maya n bir gözlerini kendi üzerlerine çevirmele-
rini, kendilerinde ve edebilmelerini gerektirirdi.
Onlara dürüst o 1mayan ya 1an bugün kendini
"iyi insan" olarak duyumsayan hepsi herhangi bir mesele kar-
sahtekar - ya 1 , uçsuz ama masum-
bir fark-
bir almaktan tümüyle acizdir. Bu "iyi insanlar", - topu
dürüstlük konusunda da sonsuza dek re-
zil ve kepaze içlerinden hangisi "insan
bir hakikate dayanabilir ki .. Ya da daha elle tutulur biçimde
sorarsak: içlerinden hangisi gerçek bir katlanabi-
lir ki!.. Birkaç gösterge: Lord Byron kendisi en
kaleme ama Thomas Moore bunlar için "fazla iyi"ydi:
Dr. Gwinner'in de söyle-
nir, vasiyetinin sorumlusu: Schopenhauer da kendisi
ve belki de kendi aleyhinde (a i ö f_ aö ô ü i [eis heauton,
kendisi birkaç kaleme zira. ehli
Thayer, Beethoven'in biyografisinin bir anda kesiverdi
bu ve safça bir yerinde daha fazla
ona ... ders: hangi adam oturur da kendisi
dürüst bir laf yazar ki bugün? - Kutsal Gözü Karalar ol-
gerekir böylesinin. Richard Wagner'in bir va-
at ediyorlar bize: bunun kurnazca bir
kim duyabilir? .. Katolik rahip Janssen'in Alman Reformasyon

145
AHLAKIN SOYKÜTÜÖÜ

Hareketi'ni derecede sade ve biçimde


la Almanya'da o gülünesi kim bilir
ne biri da bize bu hareketi bir kere de fa r k l
bir kere de gerçek bir psikolog gerçek bir Luther
bir rahibinin protestan tarihçilerin ve
çekingenlikleri ile de, Ta ine 'ce bir korkusuzlukla örne-
bir ruh kuvvetinden hareketle, kuvvete gösterilen kurnazca
bir endüljanstan hareketle .. (Bu arada da belirtelim ki, Al-
manlar sözü geçen protestan tarihçi tipinin en klasik sonunda,
gayet de mükemmel bir biçimde kendi içlerinden - ken-
dilerine mal edip gurur duyabilirler onunla: Leopold Ranke'yle
lerdir bu o her c a usa f o r ti o r 'un [daha güçlü neden) klasik
savunucusu olmak için olanla, tüm kurnaz o
en

20

Ama beni - biz bugün


k en d im ize k ar bir beslemekten kurtulmama-
için yeterli bir sebep, öyle mi? .. Büyük bir biz de
"fazla iyi"yiz için, büyük bir biz de bu
zamane zevkinin - ne denli onu
- büyük bir b i z e de
8
o. Neye o diplomat
"Her önce baylar, ilk hislerimize güvenmeyelim!"
"onlar, neredeyse her zaman iyidir" ... Bir psi-
kologun da böyle söylemesi gerekir bugün ... Ve böyle-

8 C. M. Herzog von Talleyrand -çn.

146
ÜÇÜNCÜ ANlAMI

ce, gerçekten de biraz ve özellikle "ilk hisler"e güvenmememizi


gerektiren sorunumuza geri dönüyoruz. Bi r duygu
g a y e s i n i n h i z m e t i n d e k i ç i 1e c i i d e a 1 : - bundan önceki
incelemeyi daha bu yedi ve
da olan tahmin edeceklerdir.
ruhunu büsbütün onu don
kor öyle bir ki
kurtulsun çökkünlügün, tüm eften
püftenlikleri ve hangi yollar bu amaca götürür? Ve
bu yollar içinde hangileri en güvenilirleridir? .. tüm
birdenbire bunu yapma güçleri
öfke, korku, intikam, umut, utku, ümitsizlik,
nitekim çileci rahip tereddüt etmeksizin içindeki köpek
sürüsünün t a m a m n hizmeti ve kah birini kah
hep amaç için, o kederden
süregelen sefaletini hiç bir süre uzak-
için ve hep de dinsel bir yorum ve "gerekçe" öne sürerek.
Bu türden her duygu sonradan b e de 1ini ö d e ti r , bu
- daha da hasta yapar - ; bu yüzdendir ki, bu
tür çareleri modern ölçülere göre "suçlu" türden çarelerdir. Gelgelelim,
hakkaniyeti elden için da vurgulamak gerekir ki, bu
çareye vicdan y 1a çileci rahip, bu-
nun hatta zaruretine derinden inanarak reçetesini,
- yol çogu zaman kendi de
parçalanarak üstelik; keza vurgulamak gerekir ki, böyle
fizyolojik hatta belki de zihinsel bozukluklar, bu tür
ilaçlara maksatla zira bu ilaç,
ki, tedavisine de i 1 çöküntü mü-

147
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

cadeleye, onu yönelikti. Bu amaca de


bu y o 11 a . Çileci rahip, insan ruhundan her türlü iç ve cez-
bedici yükselmesini yönelik hamlesini - ki her-
kes bilir bunu - su ç 1u 1u k duygu su n d an yararlanmakla
Bu duygunun kökenine bundan önceki incelemede
- bir parça hayvan psikolojisi olarak, bundan öte bir suçlu-
luk duygusu adeta en ham haliyle orada olarak
rahibin elleri suçluluk bu
elleri biçim bu duygu - ah hem de ne biçim! "Günah", -
budur zira hayvansal "vicdan (geriye dönük
çileci rahip yeniden yorumu - hasta ruhun tarihin-
de kadar en büyük dinsel yorumun en tehlikeli
ve en felaketli lnsan, kendi kendinden mustarip olan, öyle
ya da böyle ama en fizyolojik olarak mustarip olan insan; ne-
den, niçin kafese anlayamayan bir
insan; sebeplere aç olan - sebepler - ilaca, da aç
olan insan, gizlidekini de bilen birine en nihayetinde - ve
ki bir ipucu bulur; büyücüsünden, çileci rahipten "nede-
ni"ne 1k ipucunu kendinde bu nedeni, bir
suçta, bir parça birce z a 1 1 olarak
... bedbaht olan: kümese
bir tavuk gibidir bundan böyle. Bu kümesten has-
tadan "günahkar" Ve bu yeni gö-
rüntüsünden birkaç bin boyunca - günün birin-
de kurtulunur mu bundan? - nereye baksak her yerde, sürekli tek bir
yöne yegane nedeni olarak "suç"a hareket eden
hipnotize her yerde kötü vicdan, Luther'in
hayvan"; her yerde getirmek, edimi

148
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

tüm haset; her yerde


haline olan suç, korku ve ceza
duygusu olarak her yerde tövbekar göm-
beden, her yerde huzursuz
ve bir kendi-ken-
her yerde sessiz bir azap, son kerte korku,
bir can çekmesi, bilmedik bir saadetin ar-
zusu Bu dizgesi sayesinde, o eski çöküntünün,
ve iyiden iyiye ü s t e s in d e n g e 1in d i gerçekten
de; yeniden çok ilginç oluverdi; sonsuza dek
uykusuz kor gibi kömüre bitkin ama yorgun
- böylesi bir görünümdeydi insan, bu gizemlere ortak
olan "günahkar". Çökkünlükle bu ulu büyücü, çileci rahip
- belli ki galip onun gelip
, doymuyor 1 "daha
faz 1a daha faz 1a böyle çömezlerinin ve
arzusu boyu. Can yakan her duygu
ezen, esriten, kendinden geçiren ne varsa hepsi,
gizemi, cehennemin kendi bile - hepsi
sezinlendi, hepsinden hepsi büyücünün hizmetindeydi,
hepsi onun idealinin, çileci idealin zaferine hizmet etti bundan böyle ...
"Benim b u dünyada - dedi, eskiden gibi: hala
böyle var ki gerçekten? .. Goethe otuz
tane trajik durum ileri bundan da
ki, hala bir çileci rahip Goethe. O - bundan
bilir ...

149
AHLAKIN SOYKÜTÜÖÜ

21

Bu türden, bu "suçlu" türden rahip yöneltilecek her


ri fuzulidir. Çileci rahibin, bu durumlar için
böyle bir duygu (en kutsal isim elbette ve
ile dopdolu olarak) herhangi bir hastaya gerçekten y a -
ram gibi bir savunmaya kim heveslenir ki? Ama en
"yaramak" üzerinde Bunun-
la, böyle bir hasta bakma sisteminin iyi 1e ti r mi
dile getirilmek isteniyorsa, buna bir yok:
benim için ne anlama geliyor onu ekleyeyim -
"er-
bir anlama gelmiyor (neredeyse zarar
veri 1mi gibi bir yani ... ). Ama söz konusu olan hastalar, ke-
yifsizler, çökkünler ise, o zaman bu sistem onu daha "iyi" yap-
bile, mutlaka d a h a ha s t a yapar: tövbe
yöntemli bir
beraberinde her zaman neyi deli sorun yeter.
tarihe sorun: çileci rahibin bu hasta bakma yöntemini ka-
bul her yerde, her tekinsiz bir
enine boyuna Bununla elde edilen neydi her
seferinde? Zaten hasta olana ek olarak harap bir sinir sistemi;
üstelik de yediden tek tek gibi kitlelerde de.
Tövbe ve muazzam epilepsi sal-
görüyoruz; tarihin en büyük epi-
lepsi Aziz Vitus ve Aziz John gibi;
bu sonradan ortaya bir etkisini, kimi hal-
lerde bir veya bir (Cenevre, Basel) daimi olarak
tersine çeviren kötürümlüklerde ve kronik çöküntülerde görü-

150
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

yoruz; - isterisi de bu etkilerdendir; akraba bir


1564-1605 sekiz büyük patlak
tir bu isterinin) - ; yine bu o ölüme
kitle cinnetlerini görüyoruz, tüyler ürpertici "ev v iv a 1a mor t e"
(çok ölüm) tüm Avrupa'da kitle
cinnetleri ve bu ara ara kesen kah kah sap-
zaman ve
ile bugün de hala her yerde, çileci günah bir kez daha
büyük her durumda gözlemlenmesi gibi. (Dinsel nev-
roz "kötü töz"ün bir gibi görünüyor; buna yok.
Ne midir o? Q u a erit ur [sorulur].) Genel olarak çileci
ideal ve onun yüce ahlaksal kültürü, duygu götüren tüm
kutsal olan bu en
dahice, en ve en tehlikeli biçimde sistematize kor-
kunç ve unutulamayacak bir tüm tarihine
kendini; ve ne ki sadece tarihine de i 1 ... Özellikle Avru-
ve üzerinde bu idealin
kadar bir etki bir daha ileri sürmem
mümkün hiç
f e 1ak et diye o. Etkisi, özgül Germen etkisi ile
bir tutulabilir olsa olsa: bugüne dek Germenlerin siyasal ve
olarak olan alkol
zehirlenmesini kastediyorum zerk ettikleri yere da
zerk - Üçüncü frengi gelir, - m a g n o s e d p r o -
x ima in ter va 11 o (uzun bir aradan sonra, ama hemen

151
AHLAKIN SOYKÜTÜ<'.iÜ

22

Çileci rahip nerede hakimiyet kurduysa orada ruh boz-


art i bu s et 1itte r is (sanat ve edebiyat) ala-
de - hala da
la" - Bu kabul ben
kendi onu istemiyorum en Tek bir ipu-
cu vereyim: temel ile, o modeli
ile, onun "kendi ile ilgili bir ipucu. Henüz
ve yerle bir antik bir göz önüne
sa, zamanda bir kitap da olan Yunan-Roma
daha iken, o kitaplara sahip olabilmek için tüm bir
feda okunmaya birkaç hala
bir dönemde, tahrikçilerin - kilise di-
yorlar bunlara - ve kendini buyurmaya
cüret "bizim de klasik bir var, Yunan -
kine yok", - ve böyle deyip efsanelere,
havari ve savunur ettiler
gururla; bugün lngiliz "Selamet Ordusu"nun buna benzer bir edebi-
yat yoluyla Shakespeare'e ve "kafirler"e gibi
"Yeni Ahit"i sevmiyorum ben, bunu bu
en verilen ve en eser konusundaki
nimde bu derece kalmak neredeyse tedirgin ediyor beni (iki
bin banak ama ne çare! "Burada duruyorum
türlüsü gelmiyor elimden", 9 - kötü üstlenme cesaretim
var. Eski Ahit - o bir Eski Ahit'e hürmetim tam! Yüce

9
Luther'in Worms'taki Reichstag önünde sözden "Bu-
rada duruyorum türlüsü gelmiyor elimden. ol-
sun. Amin" -çn.

152
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

insanlar buluyorum onda, bir ve yeryüzünde en nadir


bulunan cinsten bir güç 1ü buluyo-
rum, bir halk buluyorum. Yeni'sinde ise bir sürü küçük mezhep
ekonomisi, bir sürü ruh rokokosu, bir sürü süslü püslü, girdili
mucizevi hep bir gizli dinsel arada bir esen,
(ve Roma özgü ve Yahudice çok Helenistik olan
pastoral da Alçakgönüllülük ile yan
yana; neredeyse bir duygu tutku tut-
kululuk; utanç verici bir jest oyunu; belli ki her tür terbiyeden yoksun
burada. küçük erdemsizliklerini bu sofu
kadar büyütmeye olur! hiç
kimsenin umurunda ki bunlar. Bu küçük tümü,
en sonunda "ebedi da sahip olmak istiyorlar üstelik: ne
diye ki? ne için ki? - daha ileriye götürmek mümkün
dir. "Ölümsüz" bir Petrus: kim dayanabilir ki ona ! Bir var ki
gülünesi: en kederlerini, eften püften
yeniden öne sürerler bun 1ar , sanki
bunlarla gibi; usan-
madan içine en ufak bile
Bir de sürekli senli benli olma
Yahudice Yahudice de utanmazca laubalilik! ..
küçük "gayri halklar" ilk
ristiyanlar kayda bir onlardan: bir parça
hürmet gösterme ince 1 ; misyonerlerin de
gibi, ismini bile on-
lar kendilerine. Bana epeyce incelikli görünüyor bu; kesin olan ki,
bu !'ilk" incelikli
sezmek için Luther'i, sahip bu "en

153
AHLAKIN SOYKÜTÜCÜ

belagatli" ve en haddini bilmez köylüyü ve Lutherce


ma Luther'in ikili en çok gi-
den o Luther'in, kilisenin ruhban
(özellikle de domuzu Papa'ya") muhalefeti en temelde
- bir kilisenin iyi etiketine, "en kut-
ve daha suskun olanlara açan, hödüklere ise tutan
ruhban hürmet görgüsüne bir muhale-
fetidir. Hödüklere, özellikle de orada kesinkes söz
- ama o köylü Luther bunun büsbütün diliyordu;
böylesi yeterince A 1m a n c a onun için: ko-
istiyordu o her evvel, kendi istiyordu, "uta-
istiyordu ... Ve - Çileci
ideal, ki herhalde hiçbir zaman ve hiçbir yerde bir iyi
okulu hele iyi görgü okulu hiç - en iyi
ihtimalde bir ruhban görgüsü okulu - : bu da kendi içinde,
tüm iyi bir var demektir, - ölçü-
süzlük, ölçüye tiksinti, o, kendi de bir "n on p 1us u 1t r a
(son derece

23

Çileci ideal, ve bozmakla bir


üçüncüyü, dördüncüyü, da - daha ne -
1er söylemekten (yoksa sonunu
getirirdim ki!). Bu idealin y o 1 burada
benim olan; daha ziyade ve bu
idealin ne an 1ama g e 1d , neye bir ipucu
içinde nelerin gizli neyin geçici, belirsiz, soru

154
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

leri ve anlamalarla yüklü ifadesi Ve bu amaç


rultusunda, bu idealin etkilerinin etkilerinin
ile birlikte esirgemedim: bu idealin
sorunun benim için en son ve en korkunç olan yönüne
için. Bu idealin i k t i d a r n n , mu a z z a m -
1 n n nedir? Neden bu ölçüde izin ona? Neden
daha iyi Çileci ideal bir istenci dile getirmektedir:
ne r e d e d i r ona istenç - kar b i r i d e a li dile getirecek
olan istenç? Çileci idealin birere i - bu o kadar genel
bir erektir ki, insan tüm ilgileri onun ufak
tefek ve dar görünür; hep bu tek bir
temel alarak yorumlar, hiçbir yoruma, hiçbir geçerlik ta-
kendi yorumu geri çevirir, reddeder,
evetler, onaylar (bu kadar sonuna dek bundan daha
bir yorum dizgesi mudur ki dek?); hiçbir bo-
girmez, her iktidar kendi her
iktidarla mutlak m e r t e b e m e s a fes in e daha
çok, - yeryüzünde iktidar ne varsa hepsinin önce kendisinden ha-
reketle bir anlam, bir var olma bir
onun eseri için bir alet, onun götüren bir yol ve araç
olarak, o bir ... Nerede bu istenç-erek-yorum dizgesinin
Neden yok bu .. Öteki "bir Erek" nerede? ..
Ama bana dediklerine yok de i 1mi bu o ideale
uzun ve bir vermekle esas mese-
lelerin tümünde de o ideali alt tüm modern b i 1i m i m i z
bunun - o modern bilim, bir gerçeklik-felsefesi olarak,
kendine
kendine cesareti, kendine istenci ve kadar

155
AHLAKIN SOYKÜTÜÖÜ

da ahiret ve olumsuzlayan erdemler pekala idare et-


Ne var ki beni, böyle gürültü ve
ikna edemezler: kötü müzisyen bu gerçeklik sesleri, du-
gibi, derinlerden g e 1m i y o r , bilimsel
dile g e 1mi yor onlarla - bilimsel vicdan bugün bir uçurumdur çün-
kü - "bilim" bu düpedüz bir edepsizlik,
bir suiistimal, bir Hakikat, burada ileri sürülenin tam
tersidir: bilimin bugün, kendi üstünde bir ideali
kendine mutlak olarak yoktur , - ve bilim nerede hala tutku,
sevgi, kor, demekse, orada çileci idealin onun en
yeni ve asi 1 biçimini daha çok. Tuhaf ge-
liyor sizlerin bu? .. Bugünün bilginleri da uslu ve mü-
kendi olan ve bu yüzden, kendi
yüzünden, kimi zaman hiç de olmayan bir bi-
çimde 'bugün özellikle de bilim bütünüyle memnun
talebiyle sesini duyuran milletinden yeterli miktarda
var, - pek çok bilim Buna itira-
yok; en son yapmak bu namuslu
keyfi bozmak: beni sevindiriyor çünkü. Ne var
ki bilim bugün biçimde ve
lerin bugün bilimin bir bütün olarak bir bir istenci, bir
ideali, bir büyük inanç tutkusu i 1d i r kesin-
likle. Durum, daha önce de gibi, bunun tersidir:
bugün bilimin, çileci idealin en yeni tezahür durumlarda
- ki genel yönünü kadar nadir, asil ve seç-
kin bunlar-, her tür kemirgen
de s p e c ti o su i 'nin (kendini hor görme), vicdan rahat-
g i z 1e n d i i yerdir, - h u z u r s u z 1u u d u r

156
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

tam da, büyük sevginin e k si in is t e m d bir ye-


tingenlikten duyulan yetersizliktir. Ah neler gizlemiyor ki bilim bugün!
Ne kadar çok gizlemek zorunda en En iyi bilginlerimi-
zin gece gündüz durmadan tüten
hatta - bütün
ne de herhangi bir kendi gözleri önünden
Bir yolu olarak bilim: b i 1i r misiniz
bunu? .. Kimi zaman - ki bilginlerle olan herkes bunu
- bir sözcükle en derinden onlara iltifat et-
bir anda kendinize bilgin
küplere bindiriverirsiniz kiminle
için:
ne kendilerine itiraf etmek istemeyen a c ç e k e n l e r 1e ;
tek bir korkan ve bi-
lince varmaktan ...

24

- Ve bir de sözünü nadir durumlara baka-


bugün filozoflar ve bilginler bulunan son idealistlere: yok-
sa bunlar çileci idealin m u h a l i f 1e r i , onun k a r -
i d e ali s t 1e r i ? Nitekim onlar öyle in a n y o rl ar , bu
topu zira); bu idealin muhalifi ol-
mak, en son inanç öylesine ciddiler
bu noktada, öylesine tutkulu oluverir sözleri, - bu yüzden
gerçek gerekiyor .. Biz "bilenler", her tür
düpedüz bize giderek, vaktiyle
bir sonucun tersine bir sonuca bir

157
AHLAKIN SOYKÜTÜÖÜ

kuvvetinin çok belirgin her yerde, kamtlanabilir-


belirli ölçüde hatta o 1ana k hük-
metmeyi Biz de "mutlu
tam d a bu yü zden bir k a n t 1a d n
ruz, - mutlu bir inanç, "haki-
kat''i temellendirmez, belirli bir - - temel-
lendirir. Peki burada durum neyi göstermektedir? - Bugünün bu redde-
denleri ve bu temizlik taleplerinde
mutlak olanlar, olan bu sert, kesin, ölçülü, kah-
raman tinler, tüm bu soluk benizli ateistler, Deccaller, nihi-
listler; zihnin (Geist) bu didinen -
1eri (ki bu sonuncusu, hangi olursa olsun, hepsi
için geçerlidir), bugün onlarda
ve bu son bilgi idealistleri, - bunlar, bu "hür, çok hür tin-
ler" çileci idealden gerçek-
ten de: ama ben onlara kendilerinin - kendi-
leri onun fazla duruyorlar çünkü - bu ideal on 1a r n da
idealidir, onlar kendileri, belki de onlar temsil ediyor o ideali
bugün, o idealin en ürünleri, onlar; onun en ön saftaki sa-
ve onun en sinsi, en nazik, en akla hayale gelmez
tan biçimidir onlar: - ben bir bilmece çözücü isem, o za-
man onu cümleyle olmak isterim! .. Ö z g ü r tinler olmaktan daha
çok uzak bunlar: ha 1a ha ki k a t e in a n y o r 1ar ç ü n k ü ...
o yenilmez ile, en alt seviyedekile-
rinin, hiçbir kadar itaat içinde o
par excellence özgür tinliler ile

10
seferleri ortaya bir gizli müslüman
-çn.

158
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

her olduysa, en üst seviyedekilerin ortak olarak sak-


tutulan o simgeyi ve sözü de sezinlediler: "Hiçbir gerçek
her ... Zihin (Geist) ö z g ü r 1ü ü b uydu
te, hakikate olan inanca bile s o n ve r i 1mi t i bu n u n 1a ... Bir
bir özgür kafa (Freigeist) bu cümlenin ve onun la-
birenti sonuç 1 içine da yolunu mi-
dir ki hiç dek? Bu Minotauros'unu 11 bilir mi kendi
d en eyim i y 1e ?.. bundan, biliyorum ki öyle de-
- hiçbir bu mutlak olanlara, bu sözde "özgür
tinliler"e bu anlamda bir özgürlükten ve serbestiden daha de-
hiçbir bu kadar
tam da hakikate inanç konusunda, kimsenin
kadar ve Ben, belki fazla ta-
bütün böylesi bir zorunlu o
filozof sonunda da "Evet"i kadar
bir kendine yasaklayan o zihinsel Stoisizm'i, olgusal
fa c t u m b r u t u m 'un (kaba olgu) hareketsiz kalma a r -
z usu n u , bugün biliminin Alman bilimi bir tür
ahlaksal üstünlük elde etmeye o "p eti t fa it s" (küçük olgu-
lar) (benim c e p eti t fa ita 1isme [bu kü-
çük yorumdan (zor kullanmaktan, düzeltmek-
ten, geçmekten, içini doldurmaktan, uydurmak-
tan, ve tüm ö z ü n e ait daha ne
varsa hepsinden) tümden - genel olarak ele herhan-
gi bir reddi ne kadar erdemin bir ifadesi ise bu
da o kadar ifadesidir reddetmenin

11
Yunan mitolojisinde insan, bir -çn.
12
Burada bir kelime oyunu olabilir: "fatalisme", "faitalisme" -yn.

159
AHLAKIN SOYKÜTÜM

bir biçimidir Ona, o mutlak hakikat istencine zor 1a -


ya n ise, ç i 1e c i i d e a 1i n k e n d i s i n e d u y u 1an i na n ç t r ,
bu bilincine olarak da olsa, konuda
gerekir, - bu, metafizik bir kendi
ba na h ak i k a t i n duyulan o ki,
bu ideal ile garantilenir ve (bu idealle yükselir ve Ke-
sin bir söylenirse: bilim yoktur, böylesi bir bilim
önce hep bir felsefe, bir
"inanç" var ki, ondan hareketle bilim bir yön, bir anlam, bir
bir yöntem, bir var olma (Bunun tersi
olan, felsefeyi "kesin bilimsel temeller üzerine" oturtmaya kal-
kan, felsefeyi hakikatin kendisini de b a a et-
m ek önce: böylesine iki bayana 13

bilecek en büyük hakaret!) Evet, buna yok - ve bu vesileyle sözü


Bilim"e bkz. kitap, sayfa 263 - olan
bilime o cüretkar ve sonul anlamda
olan ve tarihin ba ka bir dün-
e ve t 1e r b ö y 1e c e ; ve bu ölçüde
de, o bu bizim - red-
detmek zorunda kalmaz .. Bilime metafizik bir
i na n ç temellendiriyor daha hala, - biz bugünün bilenleri, biz
lar ve anti-metafizikçiler, bizler de hala bin bir
Platon'un da olan o hakikat oldu-
hakikatin sa 1 yan-
... Ama ya gitgide daha çok yitiriyorsa bu,
ya olan tümünün de körlükten, yalandan

13
Almancada felsefe ve hakikat sözcükleri için ola-
rak -çn.

160
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

bir ortaya, - ya kendisinin,


bizim en uzun ortaya?" - - Bu-
rada durmak ve uzun uzun gerekir. Bilimin kendisinin bir
gerekçeye i h t i ya c var bundan böyle (bununla, bilim için böyle bir
gerekçenin var olmuyor elbet). Bu en eski
ve en yeni felsefeleri gözden geçirin: hepsinde, önce hakikat istencinin
kendisini gerekçelendirmeye ne ölçüde ihtiyaç bilinci eksiktir,
her felsefenin bu noktada bir - neden böyle bu? Çünkü
tüm felsefe çileci idealin ha ki mi ye t i dek, çünkü
hakikat olarak, olarak, en yüksek merci olarak koyutlan-
çünkü hakikatin izin yoktu. musu-
nuz bu "izni"? - Çileci idealin olan an-
dan ye n i b i r s o r u n ortaya hakikatin d e e r i
sorunu. - Hakikat istencinin bir gereksinimi var - biz de ken-
di ödevimizi oluyoruz böylece -, hakikatin deneme
bir kere sorgu 1anacak ... (Bu söylenenlerin fazla tu-
en B i 1im "in "Biz de ne ölçüde hala
sofuyuz" bölümünü öneririm; sayfa 260 vd'nda, da-
ha da iyisi sözü edilen eserin tümünü,
"Tan 11 önsözünü öneririm.)

25

Ben çileci idealin antagonistini "onun


idea 1ini dile getiren istenç nerede ?" diye sordu-
bilimi sürmesinler benim önüme. Bilim bu için kendi ayakla-
üzerinde durmaktan çok uzak, hangi önce
bir gereksinir bilim, hizmetinde kendine inan -

161
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

ma e 1de , yaratan bir ge-


reksinir - bilimin kendisi hiçbir zaman. Çileci
idealle özünde, hiç bir henüz; ki
esas olarak, onun iç düzenlenimindeki itici gücü temsil eder daha çok.
ve - daha dikkatlice incelenirse görülür- idealin kendi-
sine yönelik hiç de, onun dönük edimlerine,
maskeli oyuna, zaman zaman
yöneliktir - onun reddet-
mekle onun içindeki azat eder. Bu ikisi, bilim ve çileci ideal,
zemin üzerinde dururlar - daha evvel buna -: hakikate-
(daha hakikatin
olan inanç) zemini üzerinde dururlar, tam da bu
yüzden zorun 1u o 1arak birbirlerinin müttefikidirler, - öyle ki on-
lardan biriyle durumunda, hep her ikisiyle de ve her
ikisini de sorgulamak gerekir. Çileci ideale bir biçme, beraberin-
de olarak bilime bir biçmeyi de getirir: bu yüzden
vaktiyle gözünüz olsun! (S ana t , -
söyleyeyim, ileride uzun bundan çün-
kü, - tam da ya 1 onda kendini onda
1t m a istencinden yana sanat, bilime oranla çok
daha biçimde çileci ideale: Platon'un,
kadar bu en büyük sanat içgüdüsü de
böyle Platon Homeros'a : tüm antagonizm,
antagonizm budur - bir yanda en iyi niyetli en
büyük kara yanda, istemi
a1 Bu yüzdendir ki, çileci idealin hizmetindeki bir
olabilecek en y o z 1a m a s d r ve ne ki
en hiçbir bir daha

162
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

çünkü.) Bilim, fizyolojik da, çileci idealle


zemin üzerinde durur: belirli bir ya a m y o k s u 11 a m a s
orada gibi burada da -
tempo, içgüdünün yerine diyalektik, yüzlerde ve hareketler-
de ifade edilen ciddiyet (ciddiyet: daha zahmetli bir metabolizma-
debelenen, güçlükle bir bu en belirtisi). Bir
bilginlerin ön plana dönemlere
bitkinlik, da gece ve dönemleridir, - dolup kuv-
vet, güven, g e 1e c e e güven yok
hiçbir zaman hayra alamet
demokrasinin, yerine hakem mahkemelerinin,
nin, merhamet dininin ve alçalan belirtisi daha ne
varsa hiçbirinin hayra alamet gibi. (Bilimin
bilimin nedir? - bununla ilgili olarak bkz.
"nun önsüzü.) - bu "modern bilim" - gözünüzü dört
bu konuda! - çileci idealin en iyi müttefiki özellikle de
onun en bilinçsiz, en en gizli ve en müttefi-
ki nedeniyle! oyunu bunlar dek, bu "tin
ve o idealin bilimsel muhalifleri (bu muhaliflerin,
nin sözgelimi tin zengini
ten de belirtelim bu arada: - öyle d e i 1d i r on-
lar, tinin didinenleri diye ben Bu
ünlü z a fer 1eri : zaferdir onlar - ama neye Çileci
ideal hiç de yenilgiye onlarla, daha ziyade, o ideale bi-
ve onun görünümünü k a b a 1a t r an her her ilave
bilim bir bir ve sökülüp ile da-
ha kuvvetli, yani daha kavranamaz, daha soyut, daha sinsi
Teolojik astronominin hezimetin, o idealin hezimeti

163
AHLAKIN SOYKüTüCü

mi gerçekten? .. o hezimet-
ten bu yana, görünür düzeni içinde daha rast gele, daha
kenarda daha fuzuli bir konum bilme-
cesinin bir çözümünü daha az gereksinir ol-
du insan böylece? Özellikle de kendini küçültmesi, kendini kü-
çültme i s t e n c i Kopernik'ten bu yana durdurulamaz bir ilerleme
içinde mi ki? Ah, onun biri-
yeri olan inanç yok oldu gitti, - hayvan
oldu o; tastamam hayvan, eksiksiz ve o ki daha evvelki
da neredeyse ... Görünen o
ki insan, Copernicus'tan bu yana gidiyor, - merkez nokta-
dan gittikçe daha yuvarlanarak - nereye?
mi? "kendi hiçinin y ü r e k d e 1i c i duygusu "na .. Haydi öyleyse!
tam da bu yol - eski ideale götürmez mi? .. Bütün bilim
(ve asla astronomi onun küçültücü ve etkisine
kin olarak Kant dikkate bir itirafta "o benim öne-
mimi hiçe indiriyor" .. .); bütün bilim, gibi 1 o 1m a -
da - bilginin böyle ben -,
kadar kendisine vazgeçirmek
de bugün, sanki o tuhaf bir kibirlilikten bir
gibi; hatta denebilir ki bilimin kendi övüncü, stoik
bilime özgü biçimi, onun, bu güçlükle elde k en -
d in i a a 1a m , kendine
en son ve en ciddi talebi olarak ayakta yatar ki
da olarak: çünkü ne olursa olsun, göstermeyi unut-
biridir gene de ... ). Bununla çileci ideale koyu 1-
m ak t a d r teolojik kavram
"ruh", "özgürlük", "ölümsüzlük") zaferinin , o ideale

164
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

sekte bir süre için ol-


gibi) hala ciddi olarak midir gerçekten? -
ki kendisinin böyle bir niyeti dahi var bizi
ilgilendirmiyor. Kesin olan ki, her transandantalistin
Kant'tan bu yana gene - teologlardan kurtuldular: ne mutlu-
luk! - Kant, bundan böyle kendi bileklerinin gücüyle ve en iyi bilimsel
"yüreklerinin gidebilecekleri o gizli yolu gös-
terdi onlara. Keza: bilinmeyenin ve gizemli olarak
de soru kendisine diye
için agnostikleri kim ki (Xaver Doudan, "l 'ha bit u -
de d'admirer l'inintelligible au lieu de rester
t o ut sim p leme n t dans l 'in c on n u "nün bi-
linmeyen olarak onu duyulacak bir nesneye
yol hasardan söz ediyor bir keresinde;
eskiler böyle bir diye
her dileklerini tatmin etmekten uzak daha çok
bu dileklerle ve varsayarsak, bunun su-
çunu "dileme"de de "bilme"de arama sahip olmak ne ila-
hi bir "Bilinemez: do a - ne yeni
bir e 1e g e n t i a s y 11 o g i s m i ! (güzel ne büyük bir
çileci ideal z a f e r i ! -

26

- Tüm modern tarih daha emin, daha idealden


emin bir tutum midir peki? Onun bugün en asilane
ayna olmak; tüm teleolojiyi reddediyor; hiçbir iste-
miyor bundan böyle; küçümseyerek geri çeviriyor ve

165
AHLAKIN SOYKÜTÜGÜ

bununla da zevk sahibi gösteriyor, - ne denli az reddediyorsa


o denli az evetliyor, o, "betimliyor" ... Tüm bunlar büyük öl-
çüde çileci; ama zamanda daha da büyük ölçüde n i h i 1i s t ç e ,
bu noktada hataya Kederli, sert ama bir görür-
sünüz onda, - d a r ya b a k a n bir göz, bir Kuzey
Kutbu yolcusunun gibi (yoksa içeriye bakmamak için
mi? geriye bakmamak için mi? .. ) Burada kar var, burada
burada öten son "Niçin?", "Nafile!", "Nada ! " (Hiçbir
- hiçbir büyümüyor burada olsa olsa Peters-
burg'un siyaset ve Tolstoyca "merhamet". Ama türden
tarihçiye, belki daha modern olan, ehlikeyif, çileci ideale ol-
kadar da göz süzen, "artist" bir eldiven olarak
kullanan ve bugün düzülen tüm övgüleri türden
tarihçiye gelince: ah bu cin fikirliler, çilecileri ve
bile Bu milletinin cam cehenneme! O tarih
nihilistleriyle en kasvetli, gri, siste yürümeyi bunlara defalarca
- ki, seçim yapmak zorunda en özünde
tarihsel olmayan birine, tarihe birine kulak vermekten bile çekin-
mem Dühring'e ki bugünün
çekingen ve bir "güzel ruh" cinsi -
kesimi içindeki s p e c i es anar c histi c a tür) -
onun kendinden geçiyor). yüz kere daha
beterdir böylesi bir "nesnel" koltuk, tarih önünde yan-papaz,
Satir, Renan parfümlü, böylesi bir kokulu sefa pezevengi kadar tiksinti
bir bilmiyorum ben;
daha ele verir onda neyin eksik ve nerede eksik
zalim ah pek de cerrahça bir nere-

14
Roma mitolojisindeki üç -çn.

166
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

de Benim zevkime ters bu, da


zorluyor: olmayanlar sabretsin böylesi görün-
tüler - beni öfkeden kudurtuyor böyle bir görüntü, böyle
"seyirciler", "oyun"un kendisinden (tarihin kendisi, ya)
daha çok kinlendiriyor beni oyuna Anakreonca 15 bir havaya giri-
veriyorum birdenbire. boynuzu, aslana
x a µ oö o v"[ w v
(J (khasm' odontôn,
olan bu bana neden ki? .. Ezmek için, aziz
Anakreon için çürük ödlek-
çe tarih harem çileci idealle-
re göz süzmeceyi, adalet için!
Çileci ideale hürmetim tam, d ü r ü s t o 1d u u s ü re c e ! Kendine
ve bize sürece! Ne var ki tüm bu
sevmiyorum, sonunda 'sonsuz' tahtakurusu kokana
dek, 'sonsuz'u koklama doymak bilmeyen bu
sevmiyorum; tiyatrosunu oynayan sevmi-
yorum; bilgelik kisvesine ve "nesnel" bakan ve
sevmiyorum; saman görünmez bir ideal
kahraman görünümü tahrikçi-
leri sevmiyorum; çileci ve rahip olmaya soyunan, ama
birer palyaçodan bir olmayan sevmiyo-
rum; en yeni idealizm spekülatörlerini de sevmiyorum, bugün göz-
lerini deviren ve en bariz tahrik yolunu,
her tüketecek kadar kötüye kullanarak tüm
ahmakça Antisemitistleri (bugü-
nün her t ü r
Alman tininin ve elle tutulur hale

15
Iö 582-485 olan lirik -çn.

167
AHLAKIN SOYKÜTÜCÜ

olan g ile ilintilidir; ben bu nedenini salt


gazete, politika, bira ve Wagner müziginden bir beslenmede
ve bu perhizin önce, milletçe
bir daralma ve kendini kuvvetli ama dar bir ilke olan "Al-
manya, her üstünde Almanya" [Deutschland, Deutschland über
alles] ilkesi; sonra da, "modern fikirler"in para 1y sis a git an s
[titreyerek çözülme, Parkinson Avrupa bugün özellikle de
konusunda zengin ve ve alkolden daha çok
gereksindigi bir gibi görünüyor: ideallerdeki (ki tinin en
alkolüdür) o muazzam bu yüzden, heryerdeki
igrenç, pis kokulu, yalan yüklü, sahte alkollü hava da bu yüzden. Ha-
yeniden daha temiz için bugün Avrupa'dan kaç gemi
yükü idealizm taklidi, kahraman kostümü ve teneke büyük
laf, kaç ton ispirtolu "halden 1a
re 1i g i on de 1a s o u ff r an c e çekme dini]); zihinsel düzta-
destek kaç tane öfke" takma kaç tane
ahlak ideali k o m e d ye n i ihraç etmek gerekir bilmek isterdim ... Bu
üretim olarak yeni bir t i c a r e t ortaya
besbelli, küçük ideal ve idealistlerle yeni bir
çevrilebilir besbelli - bu ipucunu göz etmeyin! Kimin yeterli cesa-
reti var buna? - tüm yeryüzünü "idealize" etmek elimizde! .. Ama ne
diye cesaretten söz ediyorum ki ben: bir ihtiyaç var bura-
da: ele; çekinmeyen, hiçbir çekinmeyen bir ele ...

27

- Yeter! Yeter! en modern tinin bu can kadar


gülünesi da çok olan acayipliklerini ve özellikle

168
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

de b izim sorunumuzla, çileci idealin a n sorunuyla ilgisi yok


- ne var onun dünle, bugünle! bir
daha ve sert bir ele ("Avrupa Nihilizminin Tari-
hi Üzerine" bu için, bir
göndermede bulunuyorum: lhtidar lstenci, T ü m D e e r l e r i
Yeniden Burada dikkati çek-
mek tek çileci idealin, en tinsel alanda dahi,
hala tek bir gerçek ve z a r a r ve r eni var: bu idealin
komedyenleri, - güvensizlik çünkü. Bunun tin
bugün kudretle ve yapmadan
her yerde tümden bu ideal görüyor - bu
popüler tabiri "ateizm" - : a t e i z mi n h a k i k a t i s t e n c i h a r i ç
t u t u l a r a k . Ama bu istenç, bu ideal k a l n t s , ki,
o idealin en kesin, en tinsel formülasyonudur, -tümüyle içrek, tüm
böylelikle de onun olmaktan çok onun
Mutlak ve dürüst ateizm (ve onun
soluyoruz biz; biz daha tinsel bu
gibi d e i l d i r o ideale; onun son evrelerinden biridir
daha çok; onun son biçimlerinden ve iç biridir, - so-
nunda T a n r 'ya inan m a y a l kendine olan
iki bin bir hakikat terbiyesinin
felaketidir. evrim süreci Hindistan'da gözleniyor, üstelik
tamamiyle olarak önemli yani;
sonuca zorlayan ideal; noktaya takviminin
evvel Buda'yla, daha daha da
evvel, Sankhya felsefesi ile, bu felsefe sonradan Buda popü-
din Tam bir kesinlikle soracak olursak; nedir
olan B i 1im"

169
AHLAKIN SOYKÜTüGü

kendisi, hep daha


köktenci bir biçimde
günah papaz ve bu bilimsel vicdana,
yüceltilmesi. bir
inayetinin ve himayesinin gibi bakmak; tarihi, ilahi bir
payelendirerek yorumlamak, ahlaksal bir dünya düzeninin ve ahlaksal
sürekli bir belgelenimi olarak yorumlamak; ya-
sofu yeteri kadar uzunca bir zaman olduk-
gibi, sanki her ilahi bir gibi, her ruhun
selameti ve gibi yorumlamak: bundan
böyle bitti bu, vicdan buna, tüm incelikli vicdanlar uygun-
suz ve sahtekarca bir olarak, feminizm, ödleklik
olarak görüyor bunu, - bizi iyi ve en uzun,
en yürekli bir varsa o da bu ka-
... Tüm büyük kendi kendileri yüzünden telef olurlar, bir
edimi yoluyla: bunu buyurur,
özündeki z o r u n 1u "kendini - son olarak da yasa
koyucunun kendisi hep: "pat ere 1egem, q u a m ip -
s e t u 1isti" (Kendi yasaya itaat et.). D o g m a o 1arak
böyle telef kendi yoluyla; de a h -
1ak o 1arak böyle telef gerekmektedir, - bu
bulunuyoruz. birbiri
sonra, en g ü ç 1ü
yor sonunda, kendine olan bu ise "tüm hakikat
i s t e n c in i n a n 1a m n e d i r ? " sorusunu
cektir... Ve burada tekrar benim sorunuma, bizim sorunumuza doku-
nuyorum, benim meç hu 1 (yok çünkü henüz b i 1d
bir dost): bizim tüm o hakikat istencinin içimiz-

170
ÜÇÜNCÜ ANLAMI

de bir s o r u n o 1a r a k kendi kendinin bilincine de


nedir? .. Hakikat istencinin bu ile birlikte ahlak, -
buna yok - t e 1e f o 1m a yoluna girer: önümüzdeki
iki kalan yüz perdelik büyük oyundur bu; tüm en
korkuncu, en belirsizi ve belki de en ümit vaat edeni ...

28

Çileci ideali hesaba katmazsak, insan hay va n n n bir


yoktu kadar. Yeryüzü üzerindeki bir amaç
içermiyordu; "neden insan?" - sorusu bir soruydu; insan ve
yeryüzü için istenç yoktu; her büyük insan da-
ha da büyük bir Bu anlama gelir
çileci ideal: bir eksik o 1d u u muaz-
zam bir b o 1u u n gelir - insan kendi
kendini gerekçelendiremiyor, evetleyemiyordu; kendini
sorunundan de r t 1i y d i . dertleri de
ha s t a l k l bir ama onun sorunu çekmenin
kendisi i 1 , "ne çekiyorum?" sorusunun
lnsan, bu en yürekli ve en hayvan,
reddetmez kendinde; ister onu; kendi arar yeter ki ona bunun
için bir an 1a m , bir u n u n i ç i n 'i gösterilsin. çekmek
de i 1 , çekmenin kadar üzerine
olan lanet, - ve ç i 1e c i i d e a 1 b i r an 1a m s u n d u
ona ! kadarki yegane o; herhangi bir anlam hiç an-
lam daha iyidir; çileci ideal her yönden kadar
"fa ut e de mi e u x" par excellence ("hiç yoktan iyidir"in
bir idi. çekmek yorum 1 onda; o

171
AHLAKIN SOYKÜTÜM

muazzam benziyordu; tüm nihilizme


Yorum, - hiç yok ki -yeni bera-
berinde, daha derin, daha içsel, daha zehirli, daha kemirici: tüm
suç .. Ama tüm bunlara
- insan bununla; bir an 1a rüzgarda sav-
rulan bir yaprak "anlam oyun-
bir isteye b i 1i r d i bundan böyle, - önceleri umur-
samadan nereye, niçin, gitmek istencin kendisi
ku rtar l t . Çileci idealin yön tüm o 'isteme'nin
neyi dile getiriyor kendimizden gizlememiz müm-
kün insanca olana duyulan bu nefret, hayvanca olana duyulan
daha büyük nefret, maddesel olana duyulan daha da büyük nefret, du-
yulara, hatta akla duyulan bu tiksinti, mutluluk ve güzellik kar-
duyulan bu korku, tüm
ölümden, dilekten, arzunun kendisinden bu arzusu - bütün
bunlar, - gelin bunu kavrama gösterelim - bir h i ç 1i k i s -
tenci , bir isteksizlik, en temel
bir demektir, ama bir istençtir o ve bir istenç olarak da
.. Ve insan - sonda bir kez daha söyleye-
yim - h i ç istememektense h i ç 1i i istemeyi

172

You might also like