You are on page 1of 5

1

Tarikat Tacları
Derleyen: Mikail Türker Bal

Ümmî Sinan yol oluptur belli beyan / Dervişlik yolu heman tâc u hırkası değil
(Ümmî Sinan).

Hırka vü tâc ile zâhid kerem et sıkleti ko / Âdeme cübbe vü destâr kerâmet mi verir
(Şeyhülislâm Yahyâ’dan).

Taç; Tarikat şeyhlerinin veya seyr-i sülûkte belli bir mertebeye ulaşmış dervişlerin
giydiği, mensup oldukları tarîkata göre farklı şekil ve renklerde değişik şekilleri olan başlık,
serpuş veya külahların genel adıdır. “Kalenderî tacı”, “Edhemî tacı” , “Elifî tac” 1 gibi
kullanımları vardır. Tac kelimesinin aslı Farsçadır ve bu kelime Farsçadan Arapçaya
geçmiştir.
Tarikat taçları; Tacı taşıyan kişinin mânevî makamının bir remzi olduğundan Osmanlı
toplumunda tarikat çevrelerinde “tâc-ı şerif, tâc-ı edeb, tâc-ı saâdet” terkiplerinde olduğu gibi
saygı ifade eden sıfatlarla birlikte kullanılmıştır. Tarikatların oluşumundan sonra taç bir
tasavvufi terime dönüşmüş, tarikat âdâbına dair yazılan eserlerde şeyhin dervişine taç
giydirmesi ayrıntılı biçimde anlatılmış, zaman içerisinde bu konuyla ilgili eserler kaleme
alınmıştır.2 Tasavvuf tarihinde tarikatların oluşumundan sonra sufilerin ve tarikat ehlinin;
zühd, takva ve manevi kemâlinin sembolü olarak başlarına giydikleri taçlar değişiklik
göstermiştir.
Tarikat usulünde taç kullanılmasına dair Kur’an ve Sünnet’ten birçok delil ileri
sürülmüştür. Kur’an’da geçen “takva elbisesi” ifadesi (el-Araf 7/26) taç ve hırka giymeye
delil olarak gösterilmiştir. Hazret-i Peygamber’in de başlarına amâme saran müşriklerden
farklı olmak için kendisinin yassı başlık (kalansüve) kullanmaları, üzerine siyah, beyaz veya
yeşil amâme sarmaları ve taylasan bırakmaları, bu sünnetini de Hazreti Ali’ye ve diğer
sahabelerine uygulatmaları da sünnetten verilen delillerdendir. 3 Tasavvuf ve tarikat ehli de
yüzyıllar içerisinde bu sünnet-i seniyyeden hareket ederek bağlı oldukları tarikatın pirinin
içtihat ettiği şekilde taçlar kullanmışlardır. Bu sayede hem hangi tarikata mensup olduklarını
belirginleştirmişler hem de diğer zümrelerle karıştırılmamak için bu alametleri
benimsemişlerdir.
Rivayet edildiğine göre; Asr-ı saâdet’te dal taç, arakıyye benzeri örme taç, tek terkli
taç ve on iki terkli taç olmak üzere dört tür başlık giyildiğini, buradan hareketle dal tacı
Halvetîler’in, tek terkli tacı Bektaşîler’in, on iki terkli tacı Zeynîler’in giydiği bilinmektedir.
Seyyid Nizamoğlu’na göre meşâyihin taçları peygamberlere verilen taçlardan ortaya
çıkmıştır.4
1
http://lugatim.com/s/ta%C3%A7
2
Semih Ceyhan, TDV İslâm Ansiklopedisi “Tac” Maddesi, C. 39, s. 363-365, 2010.
3
Ceyhan, C. 39, s. 363-365, 2010.
4
Ceyhan, C. 39, s. 363-365, 2010.
2

Tacın şekli tarikatlar döneminde zamana, mekâna ve tarikatlara göre değişerek birçok
çeşidi ortaya çıkmış, her tarikatın kendine özel bir tacı oluşmuştur. Kubbeli, bal renginde, altı
terkli sûfî tacını ilk giyen ve giydiren kimsenin Cüneyd-i Bağdâdî (ö. 297/909) olduğu
söylenir.5
Taç giymek ve giydirmek belli bir kurala bağladır ve belli bir ritüeli vardır. Taç, ancak
bir şeyh elinden giyilebilir. Zira taç ve hırka giymek şeyh ile mürid arasında mânevî irtibatın
gerçekleşmesini sağlayan maddî bir vasıtadır. Taç giyen mürid kalbini şeyhin muhabbetine
bağlarken onun hükmü ve tasarrufu altına girmiş demektir. Müridin, giydiği tacın manevi
manasını ve şartlarını şeyhinden öğrenmesi gerekir. Şeyh, müridinden giydiği tacın edebine
riayet edeceğine dair söz alır. Müridin şeyh elinden taç giymesi, kötü ahlâktan ve nefsin
hâkimiyetinden tamamıyla sıyrılıp Muhammedî ahlâkı kuşandığına delâlet eder. Bir tarikatta
sülûkünü tamamlamış dervişe diğer tarikat şeyh veya şeyhleri tarafından muhabbetin
kuvvetlenmesi için giydirilen taca “teberrük tacı” denilmiştir.6

Tac’ın Kısımları:
Tacın üst kısmına “kubbe”, başa geçen ve sarık sarılan kenarına “lenger” (asabe), ön
kısmına “mihrap” adı verilir. Tacın lengeri şeriat evine, tepesi tarikat kubbesine işaret eder;
dolayısıyla taç giymek tarikat kubbesi altında şeriat evinde oturmak demektir. Lengeri
çevreleyen tülbende “ısâbe”, ısâbenin sarkan uçlarına “taylasan” (risâle) denir. Isâbe taç
üzerindeki sarılış biçimine göre “amâme, destar, fenâî” gibi adlar alır. Destarın pâyeli,
Hüseynî, Örfî, Cüneydî, şeker-âvîz, zenb-âvîz, dolama gibi türleri vardır. Tarikatına göre
ısâbenin renkleri (beyaz, yeşil, siyah) ve sarkıtılış biçimi farklılık gösterir. Taçlar terkli veya
terksiz oluşuna, terkli taçlar terklerinin sayısına ve şekline göre birçok sır barındırır.7

Tarikatlara Göre Tac-ı Şerifler:


Bayramîliğin Şemsiyye kolunun Himmetiyye şubesinde, Şâzeliyye ve Mevleviyye’de
taç terksizdir. Tacın terksiz olması Hz. Peygamber’in nübüvvet ve velâyetteki önceliğine ve
ferdiyetine işarettir. İki terkli taçlar “elifî” ve “seyfî/kılıcî” olmak üzere iki türlüdür.
Bektaşîler Yûsuf el-Hemedânî, Ahmed Yesevî ve Hacı Bektâş-ı Velî kanalıyla elifî taç
giymişlerdir. Elifî taç elif harfi gibi istivâ hattı olan doğru yolu anlatır. Kādiriyye,
Nakşibendiyye’nin Özbekiyye koluna ve Kalenderiyye’ye bağlı dervişler müjgânlı ve bedâhe
işlemeli iki terkli elifî taç kullanmışlardır. Bazı Kādirî ve Nakşibendî dervişlerinin giydiği üç
terkli taca “sikke-i zehebî” (tâc-ı edeb) denir. Şeriat, tarikat, mârifet ve hakikat kapılarına
delâlet eden dört terkli taçlar Nakşibendiyye ve Kādiriyye dervişlerince kullanılmıştır.8
Bayramî Tacı
Bayramîlerin tacı beyaz keçeden ve altı terklidir. Bunlar, altı yön olan alt, üst, ön,
arka, sağ ve solu temsil eder. Tepesinde küçük üç daireden oluşan Bayramî gülü bulunur.
Birinci daire şeriata, ikinci daire tarikata, üçüncü daire Marifete yani Allah’ı bilmeye işaret
5
Ceyhan, C. 39, s. 363-365, 2010.
6
Ceyhan, C. 39, s. 363-365, 2010.
7
Ceyhan, C. 39, s. 363-365, 2010.
8
Ceyhan, C. 39, s. 363-365, 2010.
3

eder. Bu üç dairenin tamamı Hakikat hâlini oluşturur. Bayramîlerde şeyhler beyaz, halifeler
bal rengi tac kullanmışlardır. Tacın destarı ise yeşildir.9

Celvetî Tacı
Celvetiliğin kurucusu Pir Muhammed Üftade’dir. Celvetiler 12 terkli taç giyerler.
Tarikatın ikinci piri olarak kabul edilen Aziz Mahmut Hüdai 13 terkli yeşil çuhadan yapılma,
yeşil destarlı tac-ı şerif kullanmıştır. Bu terklerin sayısı seyr-i sülükteki çekilen esmaların
adedi ile ilgilidir.10
Bedevî Tacı
Mısır’da yaşayıp vefat eden Ahmet Bedevi’nin kurduğu tarikat olan Bedevî tarikatında
12 terkli kırmızı çuhadan yapılmış ve koyu kırmızı destarla sarılmış tac-ı şerifler
kullanılmıştır.11
Bektaşî Tac-ı Şerifleri
Bektaşî tarikatında 12 terkli elifi taç kullanılmıştır. Bu 12 terk 12 imamı simgeler.
Taçlar; beyaz veya siyah destarla veya destarsız olarak kullanılmıştır. Beyaz keçeden 4
parçadan oluşan 4 terkli Horasani veya Edhemi taç da kullanılmıştır. Bunlar tarikatın kollarına
göre değişiklik göstermiştir.12
Halvetiyye Tarikatı Taçları
Her tarikatın kendi içinde farklı kolları bulunmaktadır. Fakat kendi içerisinde en çok
kola ayrılan tarikat Halvetiyye’dir. Dolayısıyla her kolun kendine göre taçları farklıdır.
Halvetilikte taçların temelini 4 terk ve 40 dal esası oluşturur. Dalların dikişleri, tepesindeki
güller ve renkler farklıdır.
Cerrahi Kolu
Cerrahi tarikatında kullanılan taç, 4 terkli kırk dallı sarı-turuncu çuhadan yapılmış
külah üzerine Cüneydi usulde sarılmış koyu yeşil destar bulunur.
Sünbülî Kol
Beyaz keçeden 4 terkli, kırk dallı keçeden yapılmış külah üzerine beyaz veya yeşil
destar sarılı, tepesi hafifçe sivri olan taçlar Sünbülî tarikatında kullanılmıştır. Ayrıca tacın sol
tarafından kulak memesine kadar taylasan bırakılmıştır.
Kadirî Tacı
Kadiriler 4 terkli, işlemeli, şeyhler ise 7 terkli taç giymişlerdir. Eşrefiyye kolu 7, Rumî
kolu 8, Mustafa Ahî’nin kurduğu Resmî kol ise 12 terkli taç kullanmıştır. Eşrefi tacının
tepesinde Eşrefî gülü, Rumî tacın tepesinde düğme, Resmî kolun tepesinde beş kollu yıldızlı
en üstte daireden oluşan gül yer almıştır. İşlemeli 3 terkli, 12 dilimli Kadirî taçları, yuvarlak
9
Nurhan Atasoy, Osmanlı Dönemi Tarikat Kıyafetleri ve Cihazları. Osmanlı Toplumunda Tasavvuf ve Sufiler, Ed.
Ahmet Yaşar Ocak, Türk Tarih Kurumu yayınları 2. Baskı, 20014, 192.
10
Atasoy, 194.
11
Atasoy, 195.
12
Atasoy, 196-197.
4

kubbeli ve destarlıdır. Bir kısmının ise ucu daha sivri olup başa geçen kulağa yakın olan alt
kısmına kirpik anlamına gelen kürkten yapılmış Müjgan dikilmiştir. Bunlara müjganlı tac
denir.13

Mevlevî Taçları
Mevlevî külahına Sikke denir. Başa giyilen sikkeler her makamdaki Mevlevîler için
hemen hemen ortaktır. İç içe geçmiş iki kat kalıplanmış dövme keçeden oluşan sikkeler,
beyaz, bal rengi, kahve rengi, 45-50 cm kadardır. Yukarıya doğru hafifçe daralır ve tepesi
yuvarlaktır. Şeyhlerin ve halifelerin sikkelerinde destar adı verilen sarık sarılıdır. Şeyh eğer
seyyidse yeşil, değilse beyaz destar sarar. Halifeler veya çelebiler ise yani Hazreti Mevlana
soyundan gelenler ise koyu mor destarı alttan sikke görünmeyecek şekilde sararlar. Çelebi
olmayanların destarının altından sikkeleri görünür. Destarlar Örfî, Cüneydî, Hüseynî ve şeker-
âviz usulde sarılır.

Nakşibendi Taçları
Nakşibendilerin kullandığı taç, Kadirî tacına benzerlik gösterir. İşlemeli çuhadan 4
parça olacak şekilde yapılmış taçların ucu sivridir. Siyah yünden saçak veya kürkten müjgan
denen şerit dikilidir. Bazen ilaveten destar sarılır. 14
Rifaiyye Taçları
Rifâî taçları 8 veya 12 terklidir. Destarına “şemle” veya siyah renkli olmasından dolayı
“siyah-ı şerif” denir. Destarlar bazen de koyu lacivert yünlü, koyu yeşil tülbentten olur. Rifâî
tacı; yuvarlak kubbeli, 12 terkli, beyaz, tepesi siyah bir düğmeli ve siyah destarlıdır. Tacın
tepesine Rifâî gülü takılır. 4 farklı Rifâî gülü bulunmaktadır. Bunlardan biri Bedevî tarikatı ile
ortak kullanılan ortasında 12 terk onun etrafında dört içinde 12 kere Allah yazılıdır. En dış
halkada ise üç tane 5 uçlu yıldızın arasında vefk vardır.15

Sadî Tarikatı Taçları


Sadî tacı, beyaz arakiyeye cüneydi olmayan düz sarılmış sarık, tepesinde besmelenin
nktasını temsil eden imame denen düğmeli yedi terkli taçtır. Taylasan sağdan omuza kadar
sarkıtılır. Destarı beyazdır.16

Kaynakça

13
Atasoy, 202-203-204.
14
Atasoy, 212-213.
15
Atasoy, 215-216.
16
Atasoy, 2017.
5

Atasoy, Nurhan. Osmanlı Dönemi Tarikat Kıyafetleri ve Cihazları. Osmanlı


Toplumunda Tasavvuf ve Sufiler. Ed. Ahmet Yaşar Ocak, Türk Tarih Kurumu yayınları 2.
Baskı, 20014, 192.
Ceyhan, Semih. TDV İslâm Ansiklopedisi “Tac” Maddesi, C. 39, s. 363-365, 2010.
http://lugatim.com/s/ta%C3%A7

You might also like