You are on page 1of 2

Silsile-İcâzet-Hırka

Hazırlayan: Prof. Dr. Ali Bolat

Silsile zincir anlamına gelir. Bir tarîkatta birbirine icâzet veren şeyhlerin isimlerini içeren listeye
silsile denilir. Silsileyi oluşturan eserlere Silsile-nâme veya Tomar adı verilmiştir. Tasavvufta tarîkat
silsilesinin Hz. Peygamber ile başladığı kabul edilir. Bu münasebetle, Hz. Ali’den gelen silsileye
Aleviyye, Hz. Ebû Bekir’den gelen silsileye Sıddîkıyye/Bekriyye adı verilir. Diğer İslâmi ilimlerde
liyakati belgelemek için icâzetnâmeler bulunduğu gibi tarîkatlarda da hakikî şeyhleri sahtelerinden
ayırt etmek için icazetnâme usûlü benimsenmiştir. Bu icazetnâmelerde icazet veren zatın
şeyhlerinin bir silsile şeklinde yazılması gelenek halini almış, böylece o şahsın köklü bir tasavvufi
geleneğe dayandığı ifade edilmek istenmiştir. Sûfîler silsileyi bir tür manevî neseb saymışlardır.
Tarîkatlarda zikir esnasında silsilenin Hz. Peygamber’e kadar sayılması silsileye verilen önemi
gösterir. Silsilelerde bazen, birbirleri ile görüşmelerinin tarihsel olarak imkânsız olduğu durumlar
da olabilmektedir. Bu durumda, “Üveysîlik” adı verilen, mana âleminde görüşmek şeklinde ifade
edilen yol ile bu irtibâtın sağlandığı kabul edilir. Başka bir ifadeyle, görmediği bir şeyh tarafından
terbiye edilen sûfîye “üveysî”, bu meşrebe ise “üveysîlik” denir.

Hırka, sûfîlerin giydiği, önü açık, yakasız, kollu, geniş ve topuklara kadar inen elbisedir.
Tasavvufta hırka, “teberrük hırkası” ve “irade hırkası” olmak üzere ikiye ayrılır. Teberrük hırkası,
tasavvuf yoluna meyilli ama henüz bir tarîkata intisâbı gerçekleşmemiş olanlara giydirilen; irade
hırkası ise müridin, eğitiminde, şeyhine kayıtsız şartsız bağlı kalacağına, onun verdiği emir ve
görevleri eksiksiz yapacağına dair söz verdiğini ifade eden hırkadır. Dervişin hırka giymesi kendi
iradesinden sıyrılıp, şeyhe teslim olmasını sembolize eder. Eğitimini tamamlayıp şeyhlik yapmaya
hak kazanan sûfîye icazetname/hilafetname verilir. Şeyhin İcazetname vermesine de “ilbâs-ı
hırka”, müridin almasına “libâs-ı hırka”, bu hırkaya da “hırka-i tarîkat” denir.

Sühreverdî hırka giymenin anlamını şöyle izah eder:

Hırka giymek, mürşid ile mürid arasında bir bağlantı ve müridin nefsi ile kendi arasında
mürşidinin hakemliğini kabul etmesidir… Bir mürşidin elinde hırka giymekte biat manası
vardır. Hırka, mürşidin manevî sohbetine girmenin birinci basamağıdır. Zaten bütün maksat
da mürşidle sohbet ve onunla hemhâl olmaktır. 1

Hücvirî ise hırka giymeninin ne tür bir gerekçeye dayandığını şöyle temellendirir:

Bu yolun büyükleri, hırka ile süslenmeyi ve bezenmeyi müridlerine emretmişler, kendileri de


aynı şeyi yapmışlardır. Maksatları, halk arasında bir alamet sahibi olmak ve bu alamete göre
halkın kendilerini denetlemelerini temin etmektir. Şayet (Allah’a ve dine) muhâlefet yolunda
bir adım tacak olurlarsa derhal halk dillerini üzerlerine salıvererek onları kınarlar. Bu kıyafet
içinde iken, günah olan birşeyi yapmak istedikleri zaman, halk önünde mahcup olmamak için
bunu yapmazlar.2

Kaynak: Ali Bolat , Mehmet Uyar, Muammer Cengiz, Tasavvuf : tarih-doktrin-tenkit,


Samsun: E Yazı Yayınevi, 2019

1
Sühreverdî, Avârif, s. 95.
2
Hücvirî, Keşfü’l-Mahcûb, s. 109.

You might also like