You are on page 1of 175

MAM-I GAZAL

DEVLET BAKANLARINA
«Nasihat-ül - Mülûk»

Tercüme, izahlar ve Dipotlar


*

OSMAN EKERC
(Biga Îmam-Hatip Okulu meslek dersleri öretmeni.)

snan
VAYIMEVt

SNAN YILDIZ
Beyaz Saray No: 10
Bayezid — STANBUL
Sinan Yaynlan, Dini Eserler No: 7
*
Gazali serisi: 3

Her hakk mahfuzdur.

Kapak kompozisyonu: Lütfi ÇOLAK

Dizgi ve Bask: Fatih Matbaas

Kasm 1969 - stanbul.


KTAP HAKKINDA UMUM BLG:
GazalTnin muasr olan sultan Sencer'in din ye ilini
hususundaki tutumunu kaynaklardan faydalanarak an-
latmakta fayda vardr. Bu hususta «Darül-fünun ilahiyat
fakültesi mecmua» smda Merhum M. erafeddin faydal
bir makale neretmitir. Makalesini ksmen sadeletirerek
buraya alyoruz:
j lim ve bilginlere hürmet ve muhabbette Abbasiler
arasnda Me'mun'u, Selçuklularda da altm yla yakn
fcükümdarhk tahtm igal etmi Sultan Sencer'i görmek
kabildir. Mükemmel bir kütüphane meydana getiriyor',
i
âlim ve bilgin olanlar koruduu gibi bizzat kendisi de
! ladis ilmi ile itigal ediyor ve bu ilimde «Zehebi» nin
Muhaddis-ül-mark» diye niteledii «Tac-ül-lslâm Ebu
fc'd-üs-Sem'ani» gibi büyük bir büginin kendisinden ha-
lis tahdis etmesi ve böyle bir alsn üstad olmas gibi

ty* menzile varyor.


Ömrü boyunca isteyerek asla bir va-
Vlt namaz terketmemi olduu ve asmda ileri gelen mut-
'
1

1 Bk. Ömer ehlân. «es-Senceriyyet-ü-fil-kâinat-l-unsuriy-


b.

yeti» mukaddimesi. Fatih kti. 5426 nolu mecmua.

5
Devlet Bakanlarna

tilkilerden sayld rivayet olunur2 Tevik ve himaye et-


mekte olduu bilginler, zamannda çeitli ilimlere dair
eserler vücuda getiriyor ve bunlar bir hürmet nianesi
olmak üzere koruyucular Sultan Sencer namna ithaf
ediyorlard 3
.

Halife ve Sultanlar arasnda ilmi korumakla imti-


yaz kazanm olan Sultan Sencer kendi gibi ilim ve ma'ri-
fet hamisi olan Halife Me'mun'dan u
fark ile ayrlyor-
du: Me'mun sünnetin hadimi (ykan), Sencer ise hadi-
mi (hizmetçisi) idi.

etmemek, fikir,
Sencer, dinde asla bir bidati kabul
meslek ve mezhebinde daima selâbeti muhafaza etmek,
mensup bulunduu hanefî mezhebine ve özellikle mezheb
sahibi mam A zama kar her zaman büyük bir hür-
met beslemekle beraber, Me'munun aksine olarak fikir
ve içtihatça muhalefette kalm olmalarndan dolay di-
er mezheb bilginlerine kar hürmette kusur etmiyor
bilakis bilgin olan herkese ilmî ahsiyetiyle mütenasip
bir ekilde sayg gösteriyordu. afi'lerin ileri gelenler-
den mam Gazali'nin imam A'zam Ebu Hant-
fe'yi yerdii ve eserlerinde ehl-i sünnet mezhebine ayk-
r baz sözler bulunduu kendisine haber verilince, Gaza-
li' yi mehed civarndaki ordugahna çarr, Ona büyük
bir hürmet göstererek yanma girdii zaman ayaa kal-
kp, kucaklar ve tahtna oturtur...
Gazali önceleri baz sebeplerden dolay bu davete

2 Habib-üs-Siyer 11/4, Bombay basks


3 O bilginlere ta'zim gösteriyor, ilmi ve ilim ehlini seviyordu.
Bu sebepten O'nun adna her konuda kitap yazlmtr.
(et-Tedvin fi ahbar- kazvin, Lâleli kütübhanesi. No: 201)

6
tmam- Gazalî

icabet etmemi ve mazeretim —adeti üzere öüt yolun-


da yazlm— aadaki uzun mektupla Sencer'den afu
dileyerek beyan etmitir.

Gazali'nin Sencer'e gönderdii mektup 4 :

Cenab- hak slâm babuunu Mâm ülkesinde pay


dar sonra O'na ahirette yeryüzü Sultanln hakir
etsin,
nlacak büyük bir müîk ve ahiret sultanl versin.
Dünya padiahl nihayet marik ile marib arav
sna malik olmaktan ibarettir ve insan olunun ömür
müddeti en çok yüz senedir.
Cenab- Hakkn ahirette bir insana verecei sultan-
la nazaran bütün yeryüzü bir kerpiçtirki; bu bütün
yeryüzünün o kerpicin tozu ve
vilâyetleri topradr.
Kerpiç ve kerpiç tozunun ne kymeti olur?
Ezel ve ebed sultanl yannda yüz senelik ömrün
ne önemi vardr ki; insan onunla ad ve marur ol-
sun!.. Himmetini üstün tut ve Hak Tealâ'nn verecei ebe-
di padiahlktan bakasna kanaat etme.
Bu ebedî sultanla malik olmak, bütün cihan halki
çin güç ise de Dounun sultam için güç deil, kolaydr.
He. Peygamber (s.a.v.) buyurmutur ki; «Bir günlük ic-
*ay- adalet, altm yl ibadetten daha üstündür». Madem-
ki Allah dierlerinin altm ylda
kazanabileceini senin
*bir günde kazanman için eline vasta ve sebep vermi

4 Fatih kütüphanesi 5426 nolu mecmua «izid Teala melik-


slâm...» H

7
Devlet Bakanlarna

bundan daha üstün muvaffakiyet olur» mu?


bir devlet ve
Dünyann bulunduu durum, nazarnda deersizli-
ini göstermesi için unu bil: Büyükler öyle demilerdi:
«Eer dünya baki olmayan bir altn testi, ahiret; baki
bir toprak testi olsa, akl bakî olan bu toprak testiyi se-
çer. Halbuki dünya baki deü, bakî olmayan bir toprak
testi, ahiret ise hiç krlmayan, ebediyyen baki kalan bir
altn testidir. Binaenaleyh, artk dünyay seçen kimse
nasd aklllardan saylr. Bu benzetmeyi iyi düünün ve
daima göz önünde bulundurun.
Bugün ise durum gelmi d; bir saat
öyle bir hale
adalet altm yl ibadetten daha üstündür. Tus halkna
merhamet et. Çünkü onlar çok zulüm görmüler mahsul el-
de edememiler, köylülerin ellerinde srtlarna giydikler!
deri gömlekten baka bir ey kalmamtr. Bir avuç aç ve
çplak kadn çocuklar üe yer altnda açtklar tandrda
oturuyor. Bunlarn soyulmasna rza gös-
derüerinin
terme. Bunlardan bir ey istenilirse hepsi yurtlarn b-
rakp kaçarlar ve dalar arasmda yok olurlar, ite bu
derilerinin soyulmas demektir.
Bu çancnn üç yl yaadm.
halini bildireyim. Elli
Krk yl din ilimleri denizinde zamanmzda bulunan erbab
kemalin en yükseklerinin anlay ölçüsünden darger-
çeklere eli yetiecek kadar dalgçlk ettim. Yirmi yl me*
likahm saltanat günlerinde ömür sürdüm Gerek sfahan
ve gerekse Badat'ta ondan nice iltifatlar gördüm» Dinî
ilimlerde yediyüz kitap yazmaya muvaffak oldum. Sfanl
dünyann her türlü saadetini gördüm, sonunda hepsini at*
tun, birmüddet Beyt-i mukaddese komuluk yaptm ve
Allah'n dostu ibrahim (A.S.) m mübarek türbesinde
«bundan sonra hiçbir sultannn yanma gitmiyeceime.

8
Imam- Gazali

hiçbir sultandan bir Jabbe kabul etmiyeceime, taassub


ve münazaray te ketmrj t ceinej söz verdim* Oniki se-
- »-

nedenberi bu ahdimde duruyorum, mü'minlerin emiri ve


bütün sultanlar beni bu hususlarda mazur gördüler.
imdi ise, sizinle görümek için sizden bir emrin çk-
tn duydum. Fermana imtisal zmnnda Musa Rza'nn
mübarek türbelerine geldim; brahim (A.S.) m kabrinde
verdiim sözü bozmamak için ordugaha gelmedim. Bu
mübarek türbenin banda diyorum ki; ey Resulullah'm
torunu! Sen efaatçi ol, ta ki Hak
Teala islâm padiahn
dünya hükümdarlnda kendi pederlerinden üeriye gö-
türsün ve ahiret hükümdarlnda da Süleyman (A.S*)
m derecesine eritirsin, HalUulllah'n makamnda edilen
ahde hürmet etmesi için kendisine tevf ikini ihsan eylesin,
halktan gönlünü uzaklatrp Hak tealaya yüz tutmu
olan birinin kalbini perian eylemesin.
u inançtaym benim böyle hakknzdaki güzel
ki;
duam ile Hak Teala'nm dergâhna yüz tutmam, resmî
ve faydasz olan kalp ile gelmemden daha ziyade makbul-
dur.
ayet bunun hilâfnda bir ferman çkarsa, fermana
uymak gerektiini bildiim için fermana uyarm. Allah
deerli olan dil ve gönlünüze, kyamette ondan utan-
sizin
myacamz ve bugün slâm'a zaiflik ve krklk getirmi-
yecemiz eyi getirsin.

Bu mektup Sencer'in eline geçince, Gazali hakknda


beslemekteolduu sevgi azalm fakat mutlaka kendisini
görmee azm etmiti, Gazali'nin aleyhtarlar da ordugâhda
toplanp kendisiyle münazaraya hazrlanmlar ve Sen-

9
Devlet Bakanlarna — 1

namuslu
cer'e «Gazali, bir zattr ve namusu namus)
(ilmî
ancak bizimle açktan aça münazara ettii zaman za-
hir olur» demilerdir.
Sencer: «mademki; kendisi mehed'de imi, ordu-
gahmz da Berruk-u-Kûs dedir. Az bir mesafeye gelmeyi
ihtiyar etmesi güç deildir» diye duygusunu açklar. Bu
iaret üzerine Gazali ordugaha gelmeye mecbur kakr.
ftîehed'den hareket ederek Sultann yanma dahil otur.
Sultan ayaa kalkar, imam barna basp tahta oturur.
Hücce-t-ül-tslâm kendisinde bir korku ve ürkeklik
hisseder. Beraberinde bulunan az okumu bir örencisine
«K. Kerimden bir Ayet-i Kerime oku» der. O'da: «Allah
kuluna yeter deilmi?» ayetini okumaya balaynca Gaza-
li «Evet...» der ve o hâl kendisinden yok olup aadaki

söze balad.» 5

Gazali'nin Sencer'le mülakat:


Esir geyen, balayanAllah'n adiyle. Hamd Alem-
lerin Rabb olan Allah'a mahsustur. Akibet mü'minler
içindir. Dümanlk yalnz zalimleredir. slâm hülriimâar
baki olsun, slâm bilginleri slâm melikleri yanma gir-
dikleri zaman, dua, övgü, nasihat, ihtiva eden bir fasl be-
yan etmeleri,onlarn adetidir.
Bence bu hususta evla olan dua, gece kar an tkla-
rnda yalnzca Allah'ü Tealaya gizli olarak m ünacaat et-
mektir. Çünkü halk arasnda alenî yapdan dualar riya-
dan uzak olamaz. Allah'n yannda ise samimi olmayan
böyle riya ile kark dualar makbul ve müstecap deil-
dir. Saniyen; bu mecliste, övgüde bulunmak da riyakâr

5 Fatih kütüphanesi 5426 numaral mecmua

o
ini* Imara- Gazali

hkta uzak kalamaz. Çünkü günein yüksektik ve ay~


Hmignn parmakla iaret edildiinden övgüden uzaktr.
Güzellik son dereceye eriince, stayikârlarm pazarl-
m krar.
övgüden gaye bir ii yükseltmektir. Halbuki bu
meclisi kim ve nasd yükseltebilir ki; cihann en yüksei
olan kimsenin, bu hazretin kölelerinden nail olmu olduu
bir kaftandr.

dört maddenin en mühimleri, nasihat ve


imdi bu
ihtiyac kaldrmaktr. Nasihat bir valiliktir ki; onun ya-
zk Hz. Peygamberden alnr. O; «Ben size iki vaiz b-
raktm; biri samit (susan) dieri natk (konuan) dr.
Mum, natk ise Kur'andr» buyurmulardr.
Bak! susan bu öütücü hal Dsan üe ne söyliyor. Na-
tk olan dieri, konuan dil ile ne diyor?
Susan ölüm diyor ki: Ben bütün yaradlmlar için
pusuda beklemekteyim, önden bir haber göndermeden
anszn pusudan çkveririm. Eer benim herkes hakkn-
da yapacam muamelenin bir numunesini görmek ister-
seniz hükümdarlar vefat etmi olan hükümdarlara, üme-
ra da geçen umera'ya baksn: Melikah ve Alp Arslan
toprak altnda lisan halleriyle seslenirler: Ey melik!
Ey göBümüzün nuru! Salon, salon! Bizim hangi tarafa
sevkedildiimizi ve ne korkunç eyler gördüümüzü Dil-
sel* Asla bir gece, raiyyenden biri ac iken sen tok ola-

rak uyumaz ve biri çplak iken kendi isteince elbise


giyemezsin. —
vasiyet esnasnda öyle der — Benden bir
kelime kabul et! «Lailehe illel-lah» kelimesini daima di-
linde tut. Yannda kimse bulunmad ve kendi basma
kakln zaman asla bu zikirden uzak kalma. Zira, ima-
li
Devlet Bakanlarna

nn esas bununla istikrar kazanr. Haber de varit olmu-


turki: «man, suyu itaattan alr. Kökü adalet ve devam»
Haklan zikriyle kâimdir».
Bütün bunlar yapmakla, ahiret azabndan., kurtul
san da kyamet sualinden kurtulamazsn. «Hepiniz çoban-
snz ve sürünüzden sorumlusunuz» 6
— Bundan sonra dediki — : Ey melik Allah'n ger-
!

çek nfmetini yerine getir. Onun nrmeti: Dürüst iman ve


itikat, güzel yüz, iyi ahlak ve iyi itir. Bunlardan biri
senin elinde dier üçü ise ilâhî hediyedir. Mademki
Allah senden bu ni'metin üçünü de esirgememi 8 sen de
bu dördüncüyü kendinden uzak tutma ki, bu her üç ni'-
metten sana ziyan gelmesin ve ni'mete kar nankörlük
etmi olmyasm.
Ayakta durmakta olan ey devletin emirleri! ayet
devletinizin mübarek ve daimî olmasn istiyorsanz ni'
metin kadrini bilin, seadeti felâket ve bedbahtlktan ay-
rabilmeksiniz.
Biliniz ki; sizin bu Horasan melikinden baka, -bü-
" "

1 Hadisin devam:... «Bakan çobandr, sürüsünden sorumlu-


dur. Kii ailesinin çobandr, sürüsünden sorumludur. Hiz-
metçi, efendisinin maunda çobandr sürüsünden mes'uldur»
Ravi öyle diyor: x öyle dediini zannediyorum: Kii baba-

snn maunda çobandr...» (Buhari-kitab-ül-vesaya)


8 Sencer'in güzel ve itikata, özellikle fiziki bir güzellie sa
hip olduu burada anlald gibi, ayn zamanda burada
Gazalî'nin ahlâk hakkndaki nazariyesinin esas da kendini
gösteriyor. Gerçekte Sencer, güzel yüzlü ve simasnda mer-
hamet izleri açk olan bir kimse idi (bk; Hafz Ebru mec-
muas brahim Faa küb. 919)

12
tün- yer ve gökler mülkü olan dier bir melikiniz var. Ya-
rn kyamette her kesi siyaset meydanna çekecek ve size
diyecek M: «Benim gerçek ni'metimi nasl yerine getir-
diniz»
«Kulub-ül-meliki Hazainullah = hükümdarlarn gö-
nülleri Allah'n hazinleridir. efkat, azap, ve cezaya dair
yeryüzünde her ne meydana gelirse, hükümdarlarn gö-
nülleri vastasiyledir. kendi hazinelerimi size smarladm.
Sizin dilinizi onlarn kilidi yaptm. Korudunuz mu yoksa
emanete hiyanette mi bulundunuz?»
Hazineye hjvanette bulunan: Bir mazlumun halini
hükümdardan setredendir, (örten)
imdi ihtiyac arzetmeye geldim: htiyacm, umumi
ve hususi olmak üzere ikidir: Umumi olam udur ki: Tus
halk zulümden yanm, yok olmu, souk ve susuzluk-
tan dolay bütün ürünleri mahvolmutur. Onlara ac ki;
Allah da sana acsn. Açlk dert ve belasiyle mü'minlerin
boyunlar ve belleri krld. Eer senin atlarnn gerdan-
lar, altndan olan süsten dolay aa
sarkmam olursa
ne zarar var!
Hususî ihtiyaca gelince: Ben on iki yldan beri bir kö
eye çekilmi ve halktan yüz çevirmitim. Sonra fahr'ül-
melik (R.A.) Niabur medresesi müderrisliini kabul et-
mem için srar etmi ve ben buna: Zaman benim söz-
lerime mütehammil deildir. Bu zamanda hak bir söz
söyliyenin kaps önünde aleyhine ayana kalkarlar*,,
demitim. Bugün ise i gelmi kî; iit-
öyle bir raddeye
mi olduum sözleri rüyada görmü olsaydm kark rü-
yalar derdim.
Akü ilimlerle ilgili eylerde ayet birinin i'tiraz
varsa, hayret edilecek bir ey deildir. Çünkü benîm söa-

18
Devlet Balkanlarna

terimde herkesin anlayamayaca manalar çoktur.


gizli
Bununla beraber ben, kime kar olursa olsun söylemi
olduum herhangibir sözümü açklamaya ve ishal a muk-
tedirim. Açklama ve isbatmla meseleyi tashih eder ve
üstesinden gelirim. Bu kolaydr. Fakat «mam- Ebu Ha-
nife'yi kötülemiim» diye sözler söyliyorlarm; ite bu-
na asla tahammül edemem. Kendisinden baka bir ilâh
olmayan Allah'a yemin ederim M; ben Ebu Hanife'nin
Ümmet-i Muhammed (A.S) arasnda fklm gerçeklerin-
de ve manalarnda yegane bir dalgç olduu inancndaym.
Kim bu inanca aykr azmdan veya kalemimden bir ri-
vayette bulunursa yalancdr.
Hacetim udur Beni Niabur, Tus ve dier bütün
ki:
ehirlerde tedristen affedin, selâmet zaviyesinde kalaym.
Bu zaman benim sözlerime mütehammil deil vesselam.
*
**

Hüccet-ül-tslâm döndükten sonra, ifade ve takrirle-


rini yazp, «Nasihat-ül-mülûk» ismiyle pek güzel bir ki-
tap haline getirerek Sencer'e takdim ve ithaf etti.
«Nasihat-ül-mülûk» un farsca asl elde olmayp «et-
Tb-ül-Mesbuk fi nasihat-ül-mülûk» diye Arapça'ya nakl,
terceme ve def aatla baslm, olan terceme nüshalar bilin-
mektedir. Bunun gerek basma ve gerek yasma bütün
nüshalarnda eserin aslnn muhammed b. Melik ah'a
hitaben yazlm olduu görülmektedir. Yalnz Es'ad
Efendi kütüphanesinin 2921 numaral dier bir zat tara-
fndan yaplm Arapça tercemesinin banda mam-»
Gazali'nin bu eserini Muhammed b. Melikaha deil,
—burada olduu gibi — Sencer'e yazm olduu görülür.
Sencere ithaf edildiine dair hiç bir yerde görülmeyen

14
malumat, bu bilinmeyen tercüme nüshann dibacesinde
aadaki ekilde görülüyor.
«Bundan sonra... Sencer Muharremin Onuncu günü
eyh-ül-islâm» Hüccet-ül-Enam Muhammed b. Muham-
med el- Gazali hazretlerine gönderdii bir memur ile;
«Zaten konuma arzusundan kalbim bir*an uzak kalma*
dmdan ve mübarek yüzünüzü görmee itiyakm, ye-
gane tercihim olduundan, hazretin kereminden, sohbeti-
nin erefiyle beni ereflendirmesini ve bu saatteki taat-
ta bana itirak etmesini dilerim» ricasnda bulunur. Bu-
nun karsnda Gazali:
«Matlubun, talib tarafna davet edilmesi münasip
deil ve itiyak da'vasna aykrdr» diye haber gönderir.
Bu haberi alan Sencer hizmetçi ve etrafiyle derhal hare-
ket eder. eyhin hizmetine kavuur, o gün geceye kadar
O'nunla sohbet eder, taat ve ibadette O'na itirak eder.
Dönecei zaman, «ölünceye kadar mucibince amei
etmek üzere bana nasihat et» diye eyhe söyler Gazali
ise:
«imdi binip evinize gidiniz. naallah
mucibince
amel ederseniz dünya ve ahirette size menfaat verecek
öütlerimiz tarafnza vasl olur» der ve arkasndan bu
va'zlar ve öütleri gönderir.

Yalnz burada dikkati çeken bir nokta varsa o da


GazalTnin «nasihat-ül-müluk» u yazmas için gösterilmi
olan sebebin „ bakaldr. Vakalar ayrarak burada ol-
duu gibi, Muharremin Onuncu günü vaki' olan mü-
lakatlarn müteakip Sencer'in isteiyle «Nasihat-ül-mü-

15
Devlet Bakanlarna

lûk»u yazm ve bizim bildirdiimiz ordugâhtaki müla-


katlarndan sonra da yine Sencer'in emriyle mam-,
A 'zam hakkndaki fikirlerini açklamaa mecbur olmu ol-
duunuzu kabul edebilmekle beraber, me hazmz olan mec-
muaya itimat lâzm gelirse ordugâhtaki mülakattan
sonra ayn zamanda hem imam- A'zam hakkmdaki is-
raflarn ve hem de «nasihat-ül-mülûk» isimli eserini yaz-
m ve Sencer'e göndermi olduu neticesine varabiliriz9 .

19 Eylül 968
st Üni. Kütüphanesi

9 Bak. «eyh Ali b. Dost- Huda b. Hoca b. el-Hac Kamorî


er-Rufai el-Ankerî, fatih kütüp. 5426 nolu mecmua» dan
Daml-f unun lahiyat fakültesi mecmuas yü. I. s. I. Terin-i
Sani 1925 S. 38-53.

16
BRNC BÖLÜM
LK MEKTUP
unu biliniz ki ey Bakan
Allah size bir çok nimet-
ler ve askeri bir güç vermitir. Size yaraan, bunlara kar-
ükretmek ve Allah'n dinini yaymaktr. Allah'n ni-
metine ükretmeyen O'nun isimlerini yüceltmez. Bu ni-
metleri takdir etmediinden dolay kyamet gününde rüs-
vay olur.
Her ni'met ölüm annda elden çkar, bu yüzden akl-
l kimselerin yannda onun bir deeri ve düünenlerin
yannda onun bir tehlikesi yoktur. Çünkü insan ne ka-
dar da yaasa ömrünün süresi bitince uzun yaamann
bir f aydasm görmez. Hz. Nuh bin sene yaad. Bu kadar
yaamasna ramen sanki yaamamt.
Kadr-ü Kymeti olan ve insanda devaml olarak ka-
lan bir ni'met var M; o da ebedi seâdetin ve ebedî ni'me-
tin bedri olan MANDIR Allah O'nun kadrini yüceltti ve
bu ni'meti size verdi. Kökü en derin noktaya, ve dallan
en yüksek semaya varncaya kadar ona su vermenizi em-
retti. «Allah'n ho bir sözü, kökü salam, dallar gö-
e doru olan — Rabbi'nin izniyle her zaman meyve ve-
ren — ho bir aaca benzeterek nasl- misâl verdiini
görmüyormusun?» *
iman aacnn kökü sabit olmaz ve dallar uzamaz-

* Açklama ve ferahlar için kitabn son ksmna ilâve edilen

«açklamalar ve izanlar» bölümüne bakma. (§.)

Devlet Bakanlar 2 M
Devlet Bakanlarna

sa ölüm rüzgârnn ve yok edici frtnann onun üstünde


eseceinden korkulur. Son nefeste böyle bir iman kökün-
den kopar. Allah korusun kul imansz kalr ve Rabbi'ns
imansz mülâki olur.
unu biliniz ki Bakan, bu aacn
on kökü ve on ta
ne de dal vardr. Kökü: kalble iman, dal erkâniyle
ameldir. ayet bu davetci yüksek meclisinize kabul edi-
lirse—bakann bu aacm terbiyesiyle megul olmas
için— bu on kök ve on dal açklayabilir. Bakan; haf-
tann bir gününü Rabbine kulluk ve ahiretini hazrlamak
için ayrmaldr. Ayraca gün de Cuma'dr. Çünkü Cu-
ma mü'minlerin bayramdr. Cuma gününde öyle bir saat
var ki; o saatta bir ey isteyen kimsenin Allah ihtiyacm
giderir ve duasm kabul eder. Bu yapacanz ii una
kar-kocal haftada birgün ileriniz-
benzetebiliriz: Sizin,
le megul olacak bir hizmetçiniz olsa, onlar hizmet günü-

de hizmetinizde bulunmasalar, bunlarn yannzdaki du-


rumu nasl olur? Kul onu (hizmetçiyi) yaratm deil,
halbuki siz Allah'n mahlukusunuz. Ey Bakan! Gerçek^
te siz O'nun kulusunuz. Siz hizmetçinizin bu yaptma
raz olmuyorsunuz. Öyle ise Cuma gecesi oruca niyetleni-
niz,perembe gününü de buna eklerseniz daha iyi olur.
Cuma günü erken kalknz ve uygun bir elbise giyiniz.
Sabah namazn cemaatla klnz, güne douncaya ka-
dar konumaynz, yüzünüzü kbleden çevirmeyiniz, eli-
nize tebihi alnz ve
bin defa «Lailahe illellah Muham-
medür-Resulullah» deyiniz. Güne doduktan sonra tak-
dim edilen öütleri okumalarn emrediniz. Hafzanzda
kalmas için her Cuma bunu okusunlar. Okuyucu okuma-
y braknca dört rek'at namaz klnz ve kuluk vaktine
kadar tebih çekiniz. Bu namazn sevab bilhassa Cuma

18
îmam- Gazali

günü çoktur. ayet makamnzda bulunuyorsanz yahut


yalnzsanz Hr. Peygamberi devaml olarak salevat ge-
tiriniz yardm yapabiliyorsanz yapmz. Hz. Allah'n, haf-
tann dier günlerini size vermesi ve günahlarnz
afvetmesi için bir gününüzü O'na veriniz.

Birinci Esas

MANIN TEMEL OLAN tTlKAT

Biliniz ki; siz yaratksnz, sizin biryaradannz var.

O bütün alem ve alemdeki olan eylerin yaratcsdr,


tek-

tir, orta ve dengi yoktur. Varl


ezeli (balangçsz)
ve ebedi (sonsuz) dir. Ezelde ve ebedde varl zaruri-
dir. Varl —dier varlklar gibi— sonradan deildir
O bizatihi mevcuttur, her ey O'na muhtaçtr, fakat O'nun
hiç bir eye ihtiyac yoktur. Varl
kendisiyledir, her e-

yin varl da O'nunladr.

ikinci Esas

ALLAH'I TENZH ETME:


Allah'n suret ve kalb yoktur. O inmez ve
bir yere
bir kalba hülul etmez. «Keyfiyet» (nitelik,) «kemiyet»
(nicelik) «niçin» ve «ne'den» münezzehtir, O bir eye ve hiç
bir ey de O'na benzemez. Vehim ve hayal, nicelik ve e-
kil bakmndan hatra gelen her eyden uzakta. Çünkü
bu gibi sfatlar yaratlm olan eylere aittir. Allah 186

19
Devlet Bakanlarna

her eyin yaraücs olduundan, bunlarla sfatlanamaz


Hz. Allah herhangi bir yerin ne içinde ve ne de üstünde
deildir. Çünkü mekân Hz. Allah' kuatamaz. Alemdeki
her ey arnn 3 ar ise kudretinin ve zaptnn altndadr.
,

Ar yaratmadan önce de mekândan münezzehti. Ar,


O'nun hamili (taycs) deüdir. Bilakis arve hamule-
sini O'nun lütuf ve kudreti tayor. Allah arn yaratl-
masndan önce ve sonra da mekândan beridir. O ezelde
kendinde bulunan sfatla müttasftr. Sfatnn deime-
sine ve dönümesine bir yol yoktur. O, yaratklarn s-
fatlarmdan münezzeh ve uzaktr. O, dünyada biliniyor —
dünyada benzeri ve dengi olmadn bldiimiz gibi, ahiret-
te de görülecektir. Bu görme dünyadaki görmeye benze-
mez. Zaten hiç bir ey O'nun mülkü vardr.

Üçüncü Esas
I

KUDRET
Allah hereye kadirdir, kudreti sonsuzdur, acz ve
noksanhkdan beridir. Dilediini yapar, dilemediini
yapmaz. Gökler, kürsi 4 ve ar kabzesinde, kudretinde,
kahrnn zaptnn ve dilemesinin altndadr. O mülkün
sahibidir, ve ancak O'nun mülkü vardr.

Dördüncü Esas

tLÎM

Bütün ma'lumu bilendir. Yerin altndan tutun da en


yüksek yerlere kadar olan her eyi ilmi kuatmtr. Çün-

20
kü eya O'nun ilmiyle zahir olur ve kudretiyle yaylr.
Çöllerdeki kum taneciklerinin saysn, yamurlarn kat-
aaçlarn yapraklarn ve insan içinde geçen dü-
relerini,
ünceleri büendir 5 Hava ve rüzgarn zerreleri, gökteki
.

yldzlarn says gibi eyler O'nun üminde zahirdir.

Beinci Esas

RADE
I

Alemdeki herey O'nun dilemesiyledir. Az-çok, kü-


çük-büyük, iyi-kötü, faydal-zararl, ziyade-noksan, ra
hat-zorluk ve hastalk-shhat gibi her ey ancak O'nun
hikmeti, tedbiri, dilemesi ve takdiriyledir. nsanlar. Cin-
ler, melekler ve eytanlar bu alemdeki bir zerreyi
hare-

kete getirmek yahut durdurmak, veya bir ey eksiltmek


yahutta birey ilâve etmek için bir araya gelseler O'nun
iradesi, gücü ve kudreti olmakszn birey yapamazlar.

Altnc Esas

TME VE GÖRMES
Bütün malumat bildii gibi bütün mesmu'u (iitil-

mi) ve görülecek yeri (mer'a) görendir. itmesi


iitici
hususunda uzak-yakn ayndr, aydnlk-karanlk görme-
sinde birdir. O karanlk gecede karncann ayan
gö-
rür 6 O'na hiçbirey gizli deil yer tabakalarnn altnda-
.

ki kurdun sesini iitmek O'na uzak gelmez. O'nun duy -

mas kulakla görmesi gözle deildir. Ayn ekilde O'nun


21
Devlet Bakanlarna

ilmidüüncenin neticesinde çkmaz. Fi'li aletsiz ve hazr-


lksz meydana gelir. Bir eye «ol» der, o da hemen olu-
verir.

Yedinci Esas

KELÂM
O'nun emri bütün yaratklar üzerine vaciptir, va'd
ve va'id * bakmndan her ne haber vermise haktr. Em-
ri, O'nm kelâmdr. Aüm (bilen) sem' (iiten) basir (gö-
ren) olduu gibi mütekellim (söz söyliyen) dir de. Kelâ-
m (sözü) mahluk olmad gibi az - dilerle de deildir.
Kur'an, ncil Tevrat, Zebur ve bunlarn dnda kalan in-
dirilmi kitaplarn hepsi O'nun kelâmdr. Kelâm kendi
sfatmdan bütün sfatlar da kadim (balangçsz)
olup,
dir. insandaki söz, harf ve sesledir. Allah'n kelâm harf
ve sesten beridir.

Sekizinci Esas

EF'AL

Alemdeki her ey O'nun mahlukudur. Kendisiyle be-


raber bir ortak ve yaratan yoktur. O tek yaratan'dr.
Yorgunluk, fakirlik, hastalk, acizlik ve cehalet gibi du-
rumlarla da karlalma yine bunlar O'nun adlindendir.

Kötülükten alkoymak için azab bildirmek ve tehdit etmek


m
tmam- Gazali

O'nun ef alinde zulüm olamaz. Çünkü zalim, bakasnn


mülkünde tasarruf edendir. Halbuki Allah yalnz kendi
mülkünde tasarruf ediyor. O'nunla beraber bir malik yok-
Olmu ve olacak olan ber eyin yapcsdr. Benzeri ve
tur.
orta olmayan melik (hükümdar) dir. Allah' ef'ali
için kimsenin «olmad» «nasl» eklinde bir itiraz
hiç
hakk yoktur. Bütün ef 'alinde ve hükmünde mutlak ha-
kimdir. Hiç kimse için O'nun yaptna, rzasna ve kaza-
sna bakmaktan ve teslim olmaktan baka bir çare yoktur.

Dokuzuncu Esas

AHtRETÎ ÖVME

Allah alemi eyden yaratmtr: Cesed ve Ruh


iki

Ruh bu alemde kald sürece bir azk olmas için


cesedi ona bir menzil yapt. Cesette kalaca Ölçülü
bir süresi vardr. Bu sürenin sonu ziyade ve noksan ol-
maz, ite bu ruhun ecelidir. Ecel geldii zaman ruh ile
ceset birbirlerinden ayrlnlar. Ölü kabrine konulunca iki.

büyük melek olan münker ve nekir7 somlarn ce-

vaplandrmas için ruh cesede dönderilir. Rabbn ve


peygamberini sorarlar. Kekeler ve cevap veremez-
se azaplandrriar, kabrini ylan ve akreplerle dol-
dururlar. Kyamet gününde ruh cesede tekrar dönderilir,
defter açlr, ii Allah'a arzedilir. Her insan defterine
bakar, iini ve yaptklarm görür, itaat ve isyannn öl-
çüsünü bilir. Yaptklar «amel mizannda» ölçülür. Son-
ra srattan geçmesine müsaade edilir. Bu dünyada doru
yolda bulunanlar orada srattan geçebilirler. stirahat et-
melerine izin verilir. ayet iyi bir gidii, ve faaliyeti yok-

38
Devlet Bakanlarna

sa, Mevtasna asi ve arzusuna uymusa O srat üzerinde


yol bulamaz, neticede cehenneme girer.
Hepsi sratta durdurulurlar. lerinden sorulurlar.
Doru insanlar doruluklarndan sorulur. Münafklar ve
müraî'ler imtihan edilirler, insanlardan bir grubu hesap-
sz cennete girerler. Bir grubu yumuaklk ve müsamaha
ile, birgrubu münakaa ve zorlukla beraber hesaba çekilir-
ler. Sonra kâfirler kurtulu bulmayacak ekilde cehen-
neme sevkedilirler.
Allaha itaat eden müslümanlar cennete girerler.
Asîlere ise cehenneme girmeleri emrolunur. Peygamber-
ler'in, büginlerin, büyük salihlerin efaatma nail olan-

lar, affedilirler, efaatçisi olmayanlar günahlarna


göre
cezalandnhrlar. îmanlar salam ise cezalarm çektikten
sonra cennete girerler.

Onuncu Esas

HAZRET PEYGAMBER ANMA HAKKINDA


Allah böyle bir ölçüyü ortaya koyup insann
fulleri-
ni, ahvalini, kazancn ve ilerini bu
noktaya göre tak-
dir edince ekavetine ve saadetine sebep nedir?. nsan
kendinden meydana gelen bu durumu takdir edemez. Al-
lah fazlnn ve rahmetinin hikmetiyle melekleri
yarat-
mtr. Onlar seçkin kiilere göndermitir. Ve onlara
sonsuz bir seadeti bildirmitir. Bunlar da peygamberler-
dir.Allah onlar insanlar üzerinde bir ahidi olsun diye
ve insanlara saadet ve ekavet yollarn açklamas için
göndermitir. Bizim peygamberimiz olan Hz. Muhammed
son peygamber olarak gönderilmi, müjdeleyici ve kor-

24
îraam- Gazali

kutucu klnm ve nübüvveti kemal derecesine vardrlm-


dr. ilâve edilecek bir saha brakmamtr. Bu sebep-
ten O'na Hatem-ül-Eabiya (Peygamberlerin sonucu)
denilir. Ondan sonra nebi yoktur, insanlara ve cinle-
re O'na itaat etmelerini ve uymalarn emretmi ve O'nu
bütün peygamberlerin efendisi yapmtr.

MAN AACININ DALLARINI BLDRME:


Ey Bakan! unu biliniz ki:
însan kalbinde marifet ve inanç yönünden olan her
ey îmann esasdr, insann yedi organnda itaat ve ada-
letyönünden carî olan her ey îmann daldr. Dal soluk
olursa bu kökün za'fna delâlet eder. Böyle bir dal aa-
cn ölümü esnasnda görülmez.
Beden iin kalp imann unvandr, imann dallar
olan iler unlardr: Haramdan saknma ve farzlar ye-
rine getirmektir. Bunlar da M
ksmdr: Birincisi: Allah
ile sizin aranzdadr: Oruç, namaz, hac, zekât, içki içme-
mek ve haramdan sakmmak gibi. ikincisi: Sizinle insan-
lar arasndaki olan durumdur: Halka adalet, zulümden
çekinmek gibi. Allah ile sizin aranzda yapmak mecbu-
riyetinde olduunuz asl ey: O'nun emrine itaat etmen,
vatandam hakkna raz olmas için gerekirse zecri ted-
birlerle onu kötü yollardan alkoymandr. Sizinle insan-
lar arasndaki münasebette uyacanz ey: Bakan siz-
den bakas olsayd, bu bakann size nasl muamele yap-
masn uygun görüyorsanz, sizin de halka öylece muamele
etmenizdir.
unu biliniz M; sizinle Allah arasndaki olan eyler
hususunda Allah'n aff yakndr. O balayan ve mer-
hametli olan Bir'idir. Fakat halka yaplan zülumle ilgili
durumlarda, o kyamete kadar sizden bu zulmün bedelini
kaldrmaz. Zülmün tehlikesi büyüktür, Halkna adil dav-
ranan bakan hariç, hiç bir bakan O'nun tehlikesinden
kurtulamaz. Bunun içinde adaletin nasl yerine getirile-
ceini bu sebebten kyamet gününde size nasl insaf edi-
leceini bilmelisiniz. Adaletin ve insaf m
esaslar ondur:

Birincisi:

Lider olan kimsenin üzerine en bata gerekli olan


bu rütbe ve mevkie lâyk olup olmadn
ve bu büyük
iin sevap ve günahnn da ona göre olacan hatrn-
dan çkarmamasdr. Çünkü liderlik büyük bir ni'mettir
ve bu nimet üzerine baka ni'metlerden hiç biri tercih
olunamaz. Bu görevi hakkiyle deruhte eden sonsuz bir
seadete kavuur. Böyle yapmyan ve üstelik zorbalk ve
zulümle emaneti kirleten en büyük bedbahtla urar.
Liderlik mertebesinin yücelii ve tehlikesinin büyüklü-
ü hakkmda Hz. peygamber (S.A.S.) in: «Liderin bu-
günlük adil davran yetmi yllk ibâdetten daha üs-
tündür» hadisi ortaya koymaktadr.
Abbas (R.A.)'m 8 anlattna göre- «Hz. pey-
îbni
gamber bazan Beytullah'a gelir ve orada öyle konuur-
du: «Araplarn ileri gelenleri! Halknza üç eyle mua-
melede bulununuz.
a) ayet biri size gelir ve «durumuma acynz» derse
siz ona merhamet ediniz.
b) Hüküm verdiiniz zaman adîl olunuz.
c) Söylediklerinizi bizzat yapnz.
Allah ve meleklerin lâneti bu üç esasla muamelede bu-
lunmyan kimseler üzerinedir. Böyle birinin yap-

26
raam- Gazali

t farz, nafile ve ne kadar ibadeti varsa hepsi Allah


yannda makbul olmayp reddedilmitir.
Hz. Peygamber «Kyamet gününde hiçbir gölge ve
sman kalmad zamanda yalnz 6 kii gölgelenir; u
buyurmudur:
I — Halkna adîl davranan bakan
— Rabbine ibadette ne'e bulan genç
II
— Kendisi pazarda olmasna ramen kalbi ca-
III
mide olan adam.
IV — Allah dost olmu kii
için iki

V — Tenhada Allah' anp göz ya döken adam.


VI — Bir adam güzelbir kadn O'm davet
ki; et-

mesine ve O'nun nefsinde ona kar bir istek duymasna


ramen «Ben Allah'tan korkarm» diyerek reddeden kim-
se. '

VII — Sa verdiini sol


elinin eli duymyan —yani
yardm çok gizli yapan— kimse»

n bakan, Allah'a en sevimsiz ve O'na en uzak ola-


adîl
n zalim bakandr.»
«Nefsimin yed-i kudretinde bulunduu Allah'a ye-
min ederim ki; Allah amel bakmndan adîl bakan, bü-
tün halkn ameline denk olarak semaya yükseltecektir.
Onun kld
her namaz yetmi bin namaza muadildir.»
buyuruyor.
Durum böyle olunca, bakanlk gibi bir ni'met kula
verilmemitir. O'nun ömrünün bir saatini dier birinin
bütün ömrüne denk klyor. Bu ni'metin kadrini bilme-
yen, zalimce ve arama göre hareket eden lideri, Allah'n,
onu dümanlarnn saflar arama koymaktan korkulur.
# Hz. Peygamber «Kyamet gününde Allah üç kim- u
senin yüzüne bakmaz» buyuruyor:
Devlet Bakanlarna

I — Yalanc bakan
II — htiyar Zani
IH — - Kibirli fakir.»
«Allah'n kullarnn ilerini görmek için bakan yap-
t kul, hizmeti bir tarafa atar, onlara
maz ve onlara öüt vermezse Allah ona
kar müfik ol-
cenneti haram
klar.»
«Müslümanlarn ilerini yürütmek için bakan olan
kimse, evini koruduu gibi onlar da korumazsa cehen-
nemde yerini hazrlasn.»
«îki adam benim efaatmdan mahrum kalr: Za-
lim bakan ve dinin dnda kalan eyleri dine sokan kim-
se.» i

«Kyamet gününde en iddetli azaba uryacak olan


zalim bakandr»
t «Hz. Allah dünyada be kimseye kzmtr ki; bun-
larn kurtulular yine Hz. Allah'a baldr:
I — Halk kendisine itaat etmesine ramen, yine de
zulüm eden bakan.
— Kitle içinde üeri gelenlerle zayf kimseleri bir
II
tutmayan bakan.
ni — Çocuklarn ve Allah'a itaat etmeye
ailesini
davet etmeyen ve bunlara din ilerini öretmeyen kimse.
IV — çinin ücretini vermiyen iveren
V — Haksz yere hanmna zulmeden kimse.
Hikâye:

Ömer bir cenazeyi teyi ederken,


Hz. biri de gelir.
Namazda bulunur. Definden sonra kabrin üzerine elini
koyup öyle der: «Rabbim! eer sen bu kabirdekine
azap edersen, bu senin hakkmdr. Zira sana isyan etti.

28
ayet balarsan senin rahmetine muhtaçtr.» devamla:
«Ey ölü! Eer bakan yahut halkn durumunu kontrol
eden, yahut kâtip yahut bakann uydularndan veya
tahsildar deilsen ebedi saadete kavuursun» dedikten
sonra gözden kaybolur. Hz. Ömer (R.A.) bu ahsn buldu-
rulmasn! ister, fakat bir türlü bulamazlar. O zaman Hz.
Ömer «Bu Hzr'dr 9 Bizi ikaz için gelmitir» der.
.

Hz. Peygamber (S.A.V.) Öür 10 ilerine memur edi-


a bah olarak gününde
getirilir. ayet ileri dürüst ise çözülür, icraat kötü ise
tekrar balanr» buyuruyor.

Hz. Ah (R.A.) «yerdeki kad (hakim) yukarda bu-


lunan kad (Allah) ile karlatnda vay haline! Yalnz
adîl olan, arzusuna göre hükmetmeyen, yatalarnn ta-
rafn tutmayan, tamahkârlk ve korkudan dolay hük-
münü deitirmeyen, Allah'n kitabn aynas yapan, gö-
zünü O'na diken ve içindekilere göre hükmeden kimse
bunun dndadr» demitir.
Hz. Peygamber (S.A.V.) «Bakanlar
: kyamet gü-
nünde getirirler ve Hz. Allah onlara sorar:
— Siz benim halkmn yerdeki çobanlarydnz.
Birine öyle söyler:
— Emrettiim had'den yukar niçin vurdun.
11

— Rabbim! Onlar sana isyan ve muhalefet ettiler.


— Kzgnlnn, kzgnlm geçmesi gerekmez.
Sonra bir dierine:
— Neden kullarma emrettiimden daha aa ceza
verdin?
— Allah m Onlara merhamet ettim.
!

— Sen nasl benden fazla merhametli olursun öyle


Devlet Bakanlarna

ise artrdnz ve azalttnz alnz.. Haydi Cehenneme»


buyurmutur.
Hz. Huzeyfe, «Bakan ister salam biri olsun isterse
olmasn hiçbirini övmem. Çünkü peygamber unu söyler-
ken iitmitim: «Adil ve zalim bakanlar getirip srat
üzerinde durdururlar. Allah srata: Hükümde zulüm ya-
pan, kazaî ilerde rüvet olan ve hasmlardan birinin ifa-
desine hiç kulak vermeyen idarecileri atee atmasm em-
reder» demitir.
Davud 13
(A.S.) hakknda u anlatlmtr:
Bir gece hiç kimsenin tanmad bir ekle bürüne-
rek dar çkar. Karlat herkesten
Davut'un icraatn
sorar. Cebrail bir insan ekünde O'na geür. Davut (A.S.)
ta ondan kendi tutumunu sorar. O da :

«Evet Davud, Beyt-ül maldan yer» yorgunluk ve


zorluk çekmeden yiyip içer» der. Hz. Davud kaderli ve
alyarak evine döner. «Rabbim! Yorularak ve bedenim
eziyet çekerek meydana getirdiim eyden yeme sanatn
bana öret» diye yalvarr. Allah ta O'na terzilik ilmini
öretir.
Hz. Ömer (R.A.) gece her taraf dolar ve kontrol
eder ve öyle dermi: «Sokakta braklm bulunan bir
keçinin benden sorulacandan korkarm».
Ey Bakan! Hz Ömer'in icraat ve adaletine baknz.
Hiç kimsenin takvasna ve selabetine yetiemiyecei
adam nasl düünüyor ve nasl kyamet gücünden kor-
kuyor. Siz ise halkn durumundan habersiz ve idarecile-
rinizden gafil olarak yerinizde oturuyorsunuz. Abdullah
b. Ömer ve ailesinden bir ksm öyle anlatrlar:
«Biz Ömer'i rüyada görmek için dua ederdik. Neti-
cede oniki yl sonra ancak görebildik. Sanki yeni ykan-

30
m ve kaftanna
Bakan!
bürünmü gibiydi. Ben
Rabbin yaptn iyilikleri nasl buldu, mükâfaat
«Müminlerin

verdi mi?» diye sordum. O da :

«Abdullah! Sizden ayrlal kaç yl oldu?»


«Oniki yldr»
«Ayrldmdan Helak olaca-
beri hesap veriyorum.
mdan korktum. Fakat Allah balyan ve acyandr.»
Yiit insan! Bu Ömer'in durumudur. O'nun bu ba-
kanlktan mal olarak brakt, bir inciden baka bir ey
deildi.

Hikâye:

Rum Meliki Kayser 15


Hz. Ömer'e durumunu tet-
,

kik etmesi ve faaliyetlerini görmesi için bir elçi gönderir.


Elçi Medine'ye varnca, halka :

«Melikiniz nerededir» diye sorar. Halk:


«Bizim Melikimiz 15 yok, emirimiz 16
var. Fakat im-
di Medine'nin dna çkt» derler.
Elçi tarif edilen yere gider, Bir de görür ki Hz. Ömer
güneli bir toprak üstünde, ridasm( kaftann) bann al-
tna koymu yanaklarndan terler akt
halde uykuya dal -

m. Bu dununu elçi görünce kalbine bir korku girer ve


kendi kendine: «Bütün meliklerin heybetinden tiril tiril
titredikleri bir adam böyle bir durumda bulunuyor. Fa-
kat sen ya Ömer! Adfl davrannla bütün halkndan
eminsin. Bu yüzden uyuyorsun. Halbuki bizim melikleri-
miz zulüm yaptklarndan, etraflarnda muhafz olmadan
bir yere çkamazlar ve devaml bir korku içindedirler.
Dininizin hak olduuna ehadet ediyorum. ayet elçi ola-

rak gönderilmeseydim elbette islâm kabul ederdim. Ama


pek yaknda döneceim ve slâm olacam.» der.

81
:

Devlet Bakanlarna

kinci Esas

BLGNLERLE OTURMA.
Bakan daima dürüst ve bildiklerini hayatta tatbik
eden bilginleri huzurunda eksik etmeyip, onlarn kurtar-
c öütlerini almal, bilgileriyle amil olmayan alimlerden
kaçmaldr. Böyleleri bakann yüzüne kar övgüde bu-
lunurlar, elinde bulunan imkânlara sevgi beslerler, bu
yüzden doru olan gerçekleri bakandan gizlerler, hileli
yollarla bakann arzusuna göre yoldalk yaparlar, neti-
cede kendüerini rüsvay bir duruma düürdükten sonra
bakan ve halkn da gülünç bir duruma düürürler. Ama
dürüst bilgin, Bakann elinde bulunan maddi imkanlara
sevgi göstermez, öüt ve uyarmalarnda insaf ve efka-
ti elden brakmaz.

Hikâye:

gekik Belhi 17 birgön Harun Reid'in yanma gider.


Harun Reid O'nu oturttuktan sonra nasihat ister O'da:
«Ey Harun Hz. Allah (C.C.) sizi Ebu
Hz. Bekr'in
yerine oturttu. Sizden O'nun gibi sadk olmanz ister.

Harun! Büyük Allah size Hz. Ömer'in yerini mü-


nasip gördü. Sizden doru ile eriyi birbirinden ayrma-
y talep eder.

Harun! Cenab- Hak sizi Hz. Osman'n yerine lâ-


yk buldu. Sizden, Hz. Osman gibi bir utanma ve cömert-
lik bekler» deyince Harun Reid
«Ben bu büyük iin altnda çkacak biri deilim»
diyerek dürüst bilginleri yannda bir an olsun uzak bu*

32
lraam- Gazali

lundurmaz ve artk onlarn gösterdii yoldan dar çk-


maz.
Harun Reid tavsiyeleri uzatmasn ister. ekik Belhi
de öyle devam eder :

Ey BAKAN! Bilki Allah'n Cehennem diye tarif


ettii bir evi vardr. Sizi bu evin kapcs yapt ve size
üç ey verdi:
a — Beyt-ül Mal
b — Krbaç,
c — Klç.
Hz. Allah bu üç eyle, halknz atee girmekten al-
koymay emretmitir. Muhtaç biri geldii zaman onun
ihtiyacn Beyt-ül-maTdan gideriniz. Biri Rabbnzn em-
rine aykr harekette bulunursa bu krbaç ile onu terbiye
ediniz. Biri haksz yere birini öldürürse maktulün veli-
sinin izniyle onu öldürünüz.
BAKAN! Bu söylenenlerle hareket etmezseniz,
atee girenlerin lideri ve helak edici eve doru gidenlerin
öncüsü olursunuz. —
Tavsiyesine devamla: —
Gerçekten
sizin durumunuz, tpk kaynak suyu gibidir. Su temiz ise
sakinin (su tayann) pislii ona zarar vermez. ayet
su pis ise sakinin temiz olmas ona fayda getirmez.

Hikâye:

Harun Reid ve Abbas 19 bir gece f udayl b. îyaz'n 20


ziyaretine giderler, kapm
vurduklar zaman O'nun
«yoksa, kötülük ileyen kimseler, ölümlerinde ve dirlikle-
rinde kendilerini inanp yararl i ileyen kimseler ile
bir mi tutacaunzu sandlar? Ne kötü hüküm veriyor-
lar 21 » ayetini okuduunu duyarlar. Harun: «Biz öüt
olmaya gelmitik, bu öüt olarak bize yeter» der. Sonra

Devlet Bakanlar S 33
Devlet Bakanlarna

Abbas'a kapy çalmasn söyler. O da çalar ve «mü'min-


lerin Bakanna kapy aç» diye kapdan seslenir. Fudayl:
«Mü'ninlerin Bakannn yannda ii ne?» der ve kap-
y açar.

Vakit gece,
Bu karanlk içinde
çrann banda yalnz birazck
Harun içeriye dalar, Fudayl'le
k
müsa-
var.

faha etmek için elini saa-sola gezdirir, nihayet eli O'na


deince Fudayl: «ayet azaptan kurtulamazsa yazk bu
ele» der sonra: «Müminlerin Bakan! kyamet gününde
Hz. Allah'a verecein cevab hazrla. O sizi her müslü-
manla beraber aym snrda durduruyor ve sizden onlara
insafl muamele istiyor...» Harun bunu duyunca çokça
alar, Abbas; «Brak ya Fudayl! mü'minlerin Bakann
âlata alata öldüreceksin» der. Fudayl öyle karlk
verir: «Ya Haman! sen ve grupun onu öldüreceksiniz, ba-
na brak diyorsun, halbuki onu sen öldürdün» Bu muha-
vere karsnda Harun: «Seni Hanan beni de firavn yap-
t» der. Sonra Fudayl'm eline bin dinar para kor ve «bu
annemin helâl sadaka ve mirasndandr» der. Fudayl:
«Ben elini böyle eyden kaldrmas ve Rabbma dönmeni
istiyorum. Bana verdiin kabul edilmedi» eklinde para-
y reddeder. Harun'da yanmdan çkp gider.
Ömer b. Abd-ül-Aziz, ™ Muhammed b. Ka'b'e 33

yaça
Sorar: «Bana adaleti ta'rif et» O'da: «Sizden
küçük olanlarn babas, yaça büyük olanlarn çocuu ve
aym yata olanlarn kardei ol. Her suçluya, suçuna göre
ceza veriniz. Kendisine olan kinin'den dolay bir müslü-
mam dövmekten saknnz. Bu hareket sizi atee götü-
rür.

34
Hikaye:

Baz zahitler birgün devrin halifesinin etrafnda ha-


zr bulunurlar. Halife onlardan öüt ister, içlerinden bi-

ri: «Mü'minlerin Bakam! Ben Çine gittim. Çin devlet


bakan, sau- olmu, artk duymuyordu. O'nun alyarak
öyle dediini duydum «Duymadm için alam-
:

yorum. Yalnz kapmda durup yardm isteyen mazlum-


larn yardm dileklerini duyamadm için alyorum.
Fakat Allah'a ükürler olsun ki; gözüm salam» ve bir
münadiye; zülme uram kimselerin krmz elbise giy-

melerini ilân etmesini emreder. Bakan her gün bir file

biner, krmz elbise giymi gördüü zaman O'nu


birini

çarr, ikâyetini dinler ve hasmndan Onu kurtarrd.»


Mü'minlerin Kâfir olmasna ramen Çin
Bakan!
devlet Baskan'nn Allah'n kullarna kar gösterdii
ef-
kata baknz. Siz ise mü'minsiniz. Bu sebepten siz de
halka kar daha çok efkat gösteriniz.

Hikaye:

Ebu Kulebe, Ömer Ibni Abdül Aziz'in meclisinde bu-


lunur, Hz. Ömer (II) kendisinden bir öüt ister. O'da
Hz. Adem'den bugüne kadar sizin seviyenize denk bir
bakan geçmemitir.
— Öütünü artr
— Siz ölmeden önce ölen bir halifesiniz
— Daha devam et
— ayet Allah beraberse kimden
sizinle korkuyor-
sunuz, böyle deilse kime edeceksiniz?
iltica

— Allah andn ekilde bana yeter.


Süleyman b. Abd-l-Melik 25
, bir gün «dünyada çok
Devlet Bakanlarna

rri'metlendim, ahirette halim eklinde düü-


nasl olur?»
nür. Devrinin en büyük zahit ve alimi olan Ebu Hazâm-'
m26 evine gider ve O'na «yemeinden bir eyler getir ki;
iftar edeyim» der. O da bir kaç çürük hurma önüne ge-
tirir kor:

— Bu benim iftarhmdr.
Süleyman bunu görünce alar, üç gün üç gece Oruç
tutar. Üçüncü gece çürümü bir kaç hurmayla iftar eder.
Ailesine bu gece yaklat söylenir. O'ndan Abd-ül-Aziz
ve O'ndan da Ömer b. Abd-ül-Aziz dünyaya gelir. Ömer
asrnn adalet ve insaf bakmndan, züht ve ihsan yö-
nünden en önemli simas olur. Hz. Ömer'in yolunda yü-
rür.

Ömer Abd-ül-Aziz'e tevbeye ne


b. zaman balad
sorulur: O'da;

«Bir gün kölemi dövdüm. Köle bana: «Sabah kya-


met olacak bu geceyi hatrlaynz» bu söz kalbime ile-
di» eklinde cevap verir.

O birgün Ebu Hazimden bir öüt ister. Ebu Hazim:


«Uyuduunda ölümü bam altna koy» Çünkü O her
dem sana yakndr» der.
Bakan gözlerini bu hikâyelere dikmeli, bakasnn
hakl öüdünü dinlemeli ve karlat
her bilginden
kendisini uyarmalarm istemelidir. Bilginler de yuka- —
rda geçtii gibi —
öüt vermeli, onlara gurur alya-
cak bir ey söylememeli ve hak sözü onlardan esirgeme-
melidirler. Onlara gurur veren kimse onlarn zulmüne
ortaktr.

36
Üçüncü Esas

YARDIMCILARIN DURUMU :

Yalnz bana elinizle zulmü defedeceinize kani ol-

maynz. Fakat hizmetçilerinizi görevli arkadalarnz


vergi memurlarnz ve yardmclarn düzeltiniz. Siz
kendi zulmünüzden sorulacanz gibi onlarn iledikleri
zulümlerden de sorulacaksnz. Hz. Ömer kendi valisi bulu-
nan Ebu Musa el-Ea'riye27 öyle bir mektup göndermitir ;

Ey E'ari! unu bil M; valiler, içinde en çok mak-


bul ve üstün olanlar, halkn kendilerinden raz oldukla-
r kimselerdir. En alçak ve en çirkini ise halkn kendi-
lerinden honut olmadklardr. Bunlarn gece ve gündüz
iledikleri eziyet ve cefadan dolay halk Hz. Allah'a ni-
yazda bulunur, merhameti sonsuz olan Allah'a ikâyet
ederler. Elbette bunlarn niyazlar bir gün kabul olunur
ve valilerin ii de böylece biter.
Ey E'ari! Halka yüz çevirmekten sakn. Çünkü
rütbe bakmndan senden aada bulunanlar senden gör-
dükleriyle amel edip sana uyarlar. Fakirlerin durumla-
rn bilmeyeceinden onlara yaplan zülme ortaklk yap-
m olursun.
Bakan! Adalet ancak olgun bir aklla olur. Bir li-
der salam bir akla sahip olmaynca Onun yönetiminden
bir hayr beklenemez. Akln olgunluu, eyay bütünüyle
anlamak ve iç bünyesinin gerçekliini tamamiyle kavra-
mak ve bunlarn dna
bakp gururlanmamaktr.
Bakan, babakann yapm olduu her zülmü bildi-
i halde susarsa, gerçekte ilenen zülmü kendi yapm
olur.

87
Devlet Bakanlarna

Bakan, dünyasn dini için terkeden, dünya mev-


kii için liderin gözüne zulmü cazip gösteren kimseleri
yanndan uzaklatrmah, böylelerini vatandalktan ç-
karmaldr. Beraberce çalt bakanlarnn durumlar-
na vâkf olmas zaruri'dir. Halk hakknda merhametli
olan kimseleri devlet ilerinde çaltrmal, bu karekter-
de olmayanlar devlet ilerinden uzaklatrmaldr. Kal-
bini adalet duygulariyle doldurmal, bakanlarm deneme-
li ve tabiatnda bozgunculuk bulunanlar tanmaldr. Çün-

kü adaletin yeri kalbdir. Bakann adalet günei kalbin-


den fkrr, ailesi onun aydmliyle aydnlanr ve uala-
r bütün dünyay kuatr, yurdundan bulunan bu parlt-
lardan dolay bütün halk huzur duyar, dümanlar ise hiç-
bir yönden el uzatamazlar. Günei brakp baka eyler-
den aydnlk arayanlar muhal olan bir eyi aram olur-
lar. Günein tamamen tutulduunu düününüz: O zaman
aydnlk ve k olmayacandan herkes karanlkta ka-
lr ve böyle bir kitlenin hali de Allah'a kalr.
Bakan! ayet dünyalk eyler halknza zulüm
için
ve eziyet ediyorsanz ve dünyadaki isteiniz güzel yemek
ise unu biliniz ki; insanlktan çkp arzuya köle olmu
olursunuz. Eer gayeniz rengarenk elbise giymek ise ka-
dn grupu içinde erkek yüzlü birisiniz. Çünkü günbegün
süslenmek kadnlarn iidir.
Bakan! Zulüm ve ikence yapmaktaki gayeniz kal-
binizden fkran kzgnlnz dümanlarnza iletmek ise,
siz insan ekline bürünmü bir arslansnz. Çünkü kz-
gnln yenemeyip karsnda bulunana iletmek isteyen
hayvan tabiatldr. Gayeniz bütün halkn size hizmet ve
itaat üzere bulunmalar ise aklllk kisvesi altnda, ah-
mak karekterli büyük bir bilgisizsiniz. Çünkü birazck

38
- mam- GmqU

aklnz varsa gece ve gündüz sizin karnz-


bilirsiniz ki ;

da hizmette bulunan hizmetçiler bunu size hizmette bu-


lunmak için deil, yalnz yiyip-içip kendi arzularma hiz-
mette bulunmak için yaparlar. Bu ifadelerime delil isti
yorsanz, imdiki durumda hizmetinizde bulunan ne ka-
dar taraftar ve yardmclarnz varsa, saraynza girdi-
inizde onlarn arasnda öyle bir ey yaynz: «Bakan
28 etmitir» inannz-
füân kimse olmu ve ona halk biat
ki; bunu duyduklar zaman, hepsi sizi terk edecek,
ad
geçen ahsa yaklaacaklar ve bundan sonra kimde para
varsa ona uyacaklar ve ona hizmette bulunacaklardr.
Bakan! Birinin akl tam olmadktan sonra ondan
insaf, merhamet, adl-ü adalet mümkün ve tasavvur
olu-

namaz. Bu yüzden bütün seadetin ba akldr.

Dördüncü Esas

KIZMAMA

Mü'minlerin Bakan! Çounlukla bakanlar kibirli


olurlar ve kibirlerinden dolay küçücük bir eye kzp
intikam alrlar. Bu gibi tutumlardan sakn ve uzakla,
üstün ahlâkl ol ve daima büyük peygamberlerin gidi-
atlarn hatrndan uzak tutma; seleflerinin ibretli ha-
yatlarna gözünü dikip onlarn gidilerini örnek tut.
Mü'minlerin Bakan! Abbasî halifelerinden Man-
sur29 birine kzp öldürülmesini emrettii zaman, yann-
da zamann bilginlerinden Mübarek b. Fudayl 30 isminde
biri bulunuyordu. Bu bilgin mü'minlerin Bakan! Bah-
sedilen ahs öldürmeden önce, bu aciz kulun hayrl bir
haberini dinleyiniz, bundan sonra emir sizindir, isterseniz

39
Devlet Bakanlarna

öldürtürsünüz» deyince bakan öfkesini yenip haberi


dinlemeye koyulur. O zaman bilgin öyle anlatr: «Ha-
san- Basri 31 hazretleri Hz. Peygamber'den öyle bir ha-
dis-ierif nakleder: «Kyamet gününde bütün insanlar -bir
meydanda toplannca bir münadi öyle barr: «Man-
erdekiler! Allah'm yanmda hakk bulunan gelip hakkn:
alsn» deyince hiç kimse cevap vermeye cesaret edemez.
Ancak birine öfkelenip buna icra etmeye gücü yettii
halde affeden buna cevap verir, böyle birinin
korku ve iddetinden kurtulmas gerektir»
nu duyuca adam affeder ve ihsanda bulunur.
Çounlukla bakanlarn kzgnl onlara dil uzat-
maktan ileriye geliyor. Bir defasnda Hz. Peygamberin
yanmda bir adamdan bahsedilir ve o'nun gayet kuvvetli
ve yiit olduu söylenir. Bunun karsnda Hz. Pey-
gamber: «Nasl» diye sorar onlar da:
«Güretiinde herkesi yener» derler. Bunun üzerine
Hz. Peygamber: «Güçlü kimse bir dierini malup eden
deil, kzgnln yenendir» «Bir mü'ninin imam ancak
üç eyle tamamlanr: a) kzgnln
yenmekle b) anor-
mal veya normal durumlarnda insaf elde brakmamak-
la c) küçüklerin kusurlarn balamakla.»
Hz. Ömer (R.A.) «Kzgnlk anmda ahlâk tecrübe
edilmiyen kimseye itimat edilemez» demitir.
32
Zeyn-ül-Abidin birgün mescide doru giderken,
hiç yoktan biradam kendisine söver. Yanmda
bulunan
olu o adam dövmek ister. Babas: «elini ondan çek»
der ve sonra adama döner: «Niçin böyle yaptn ben-
den daha Bir ihtiyacn varsa bunu bana
iyi biliyorsun.
bildir» Adam bunu duyunca mahcup olur ve utanr. Zey-
n-ül-Abidin gömleini çkarr, O'na giydirir ve bin dir-

40
:

hem parann ona verilmesini söyler. Adam: «Senin Al-


lah Resulünün torunu olduuna ehadet ederim» diyerek
geçip gider.
Yine bir defasnda o, kölesini çarr, bunu iki defa
tekrar eder, fakat o cevap vermez. Bunun üzerine Zeyn-
ül-Abidin» o'na:
— Seslendiimi duymadn m?
— Duydum.
— Öyle niçin bana cevap vermedin?
ise
— Ben sizden eminim ve temiz bir ahlâka sa-
sizin
hip olduunuzu biliyorum.
— Allah'm sana hamdolsunki; kölem benden emin-
dir.

Birgün kölesi bile bile koyunun ayan keser. Bunu


niçin yaptn sorar. Köle ise «sizi kzdrmak için yap-
tm» der. Zeyn-ül-Abidin
«Bunu sana öreten iblise kzarm. Git, Seni Allah
rzas için serbest brakyorum» der.
Hz. Peygamber: «Kii hilm ve affiyle, oruç tutan
ve namaz klan kimsenin derecesine eriir» buyuruyor.
y: Hz. Musa Tur- Sina'dan dönüp Msr'a doru gider-
ken, boynuna tebih takm bir ihtiyarn yol kenarnda
oturduunu görür. htiyar Hz. Musa'y görünce yolunu
kesip elini öpmek ister. Hz. Musa elini vermez ve o'nun
iblis olduu kendilerine malum olur: «Ey iblis! Bu dav-
rannn gayesi nedir?» diye sorunca blis: «ya Musa!
Ben sana üç ey bildireyim, buna karlk senden bir ey
istiyeyim» der Hz. Musa o üç eyin ne olduunu sorar.

$g 1 — Tabiatnza aykr bir ey meydana geldikte,


kzgnlktan kendini uzaklatr. Hiddet sahibini hafif mi-

41
Oevlet Bakanlarna

zaçl yapar. Çocuklarn oyuncaklarla oynamas gibi ben-


de böyleleriyle oynarun.
2 —Kadnlardan sakn.
3 —Cimrilikten sakn, çünkü cimrilik kiinin din ve
dünyasn ykar.
bni Mes'ud 32 (R.A) n anlattna göre «Hz. Pey-
gamber savata ele geçen ganimetleri taksim ederken
biri «Allah akna bu ne biçim taksimdir» dedi. Bunu
duyunca Hz. peygamber kzd, yüzü kzard ve «Karde-
im Musa'ya Allah rahmet eylesin, O eziyete urar fa-
kat bunlara sabrederdi» eklinde konutu, bundan baka
hiç bir ey söylemedi»
Bu haber ve hikâyeler birer ibrettir. Devlet bakan-
larna fayda getiricidir. manlar varsa etkileyicidir. a-
yet bunlardan ibret almayp yalnz duyduklarna uyar-
larsa, kalplerinde imandan bir eser yoktur, dilleriyle
müz-
min ve müslümandrlar.
Hz. peygamber «Kim gücü yettii halde krgnln
tutarsa Allah onun kalbine iman ve huzur doldurur.
Böbürlenme ve gururdan korkarak kim uzun elbise giy-
mezse * ve Allah için alçak gönüllü olursa, Allah eref
tacn ona giydirir»
«Allah'n gadabm unutup ta, 'kzgnlk gösterenin
vay haline» buyuruyor.
Biri Hz. Peygambere gelir ve ne «yapmakla cennete
girebüeceim bir ii bana öret» der. Hz. Peygamber de-
— Kzma.

* Cahiliye devrinde Araplarn ileri gelenleri uzun elbise gi-

yerek caka satarlar. Hz. peygamber bunu yeriyor.

m
îmam- Gazali

kindi namazndan sonra yetmi defa Allah'a tev-


be ve istifarda bulun ki; yetmi yllk günahlarn af
olunsun.
— Benim yetmi yllk günahm yok.
— Annenin.
— Annemin de yoktur.
— Babann?
— Babamnda yoktur.
— Kardelerinin, buyurur.
Beinci Esas

MERHAMETL olma
Mü'minlerin Bakan!
Bütün halkn üzerine hassasiyeüe eilmeyen, mer-
hamet ve ef kattan uzak, devletin erefini korumaya*
kimseleri vali olarak göndermekten saknnz. Çünkü si-
zin bildirmediinizi ihdas edip, halkn gücünden ziyade-
sini alrlar, kendi zimmetlerine geçirirler. Bu yüzden siz
Ceza gününde (ahirette) Allah'n cezasna ve azabna
düçar olursunuz. Bu gibi durumlar ve davranlar gafle-
tinizden, dinî anlaynzn azlndan ve yaknnzda bu-
lunanlarn za'fmdan ileri gelmi olur.

Mü'minlerin Bakan. Dikkat ediniz! Size bildirilen


her meselenin uhdesinden gelemeyip göz yumarsanz, bu
kadar basit bir ey bir kaç gün geçtikten sonra, büyük
bir belâ olur ki; bütün devlet hazinesini harcasanz bunu
gidermeniz mümkün olamaz.
Kendiniz için istemediinizi halknz için de uygun
karlamaynz. Yaratlmlarn en ereflisi olan Hz. Mu-
hammed'e sahabeleri Bedir gazvesinde bir aac budayp

48
-

Devlet Bakanlarna

O'na bir gölgelik yaparlar, istirahata çekildikleri zaman


Cebrail (A.S.) gelip: «Ya ashabn günein
Resulellah!
altnda bulunurken senin gölgelikte oturman uygun de-
ildir» der. Hz. Peygâmber hemen gölgelii ykp ashab
arasnda otururlar. Bu kadar basit bir eyden dolay ya-
ratlmlarn en ereflisi muatabe (tekdir) edildikten son-
ra bakalarnn durumu ne olur?
Bakan! Akmz banza toplaynz ve kendinizi bu
büyük belâdan kurtarmaya gayret gösteriniz, Hz. Pey-
gamber: «Müslümanlara efkat göstermeyen onlardan
deildir» buyuruyor.

Alfana Esas

HTYAÇLARI GDERME
Kapmza kadar gelerek, çkmanz bekliyen ihtiyaç
sahiplerini hakir görmekten çokça saknnz. Küçük gör
menin tehlikesi ve bozgunculuu bütün tehlikelerden da-
ha büyüktür.
Mü'minlerin Bakan! Müslümanlarn yar arma ola-
cak eylerle uratnz zaman, nafile ibadetleri bir ta-
rafa braknz ve müslümanlarn menf aatlarn bir an ev-
vel kollaynz. Çünkü müslümanlarn ihtiyaçlarn gider-
mek her türlü nafile ibadetten daha üstündür.

Hikâye :

Ömer b. Abdül-Aziz, bir gün sabah namazndan son-


ra öleye kadar müslümanlarn ileriyle urar. Gayet
yorgun düer. Evine istirahata çekilir. Hemen arkasn

44
dan en küçük olu yanna girer ve: «Babacm! imdi
ölüp ahirete göçmiyeceinizden eminmisiniz ki; ihtiyaç
sahipleri kapnzda sizleri bekleyip dururlarken sizin bu-
raya etmeniz uygun olur mu?» der. Bu-
çekilip istirahat
nun üzerine halife böyle bir çocuu Allah kendine verdi-
i için ükreder ve hemen i yerine gider.

Ey Bakan! Bundan hisse alnz ve halkn ilerim


bakalarma havale etmeden bizzat kendiniz görünüz.
Göz alc elbiseler giyerek yemekleri yiye-
ve en iyi

rek nefsinizin arzulara uydu olmasna meydan vermeyi-


niz. Fakat her eyde kanaatkar olunuz. Çünkü kanaatsz
adalet olamaz.

Hikâye :

Hz. Ömer salihlerden birine sorar :

— Tutumumda tiksindiin bir ey var m?


— Duyduuma göre geceleyin ayr gündüz ayr el-

bise giyiyormusunuz.
— Allah'a yemin ederimki; artk böyle bir ey asla
olmyacak.

Yedinci Esas

EFKAT
Bakan! Siz mümkün
mertebe ileri yumuaklkla ve
efkatla yürütmelisiniz. iddet ve sertlikten kaçnnz.
Bilginler öyle demilerdir :

«Akll insan, bakasndan ibret alp kendisini düze-


ne sokan, görüünde doru olmaya çalan ve sözleri do-

45
-

Devlet Bakanlarna

ru, yaptklar beenilen ve övülen kimsedir. Cahil insan


ise: yaptklar doru olmayan ve sözü yalan, ii kötü
olandr.
Mü'minlerin Bakan! Peygamber öyle buyuru-
Hz.
yor: «Halkna müfik olmayan lider, kyamette efkat
görmez» buyurmular ve öyle dua etmilerdir: «Allah'-
m halkna lütufkâr davrananlara sen de lütufta bulun.
Halkma iddet gösteren her lidere sen de iddetli ou
Baka bir hadiste:
«Bakanlk ve valiliin hakkn verenlere iki hasene,
ikisini iyi kullanmayanlara iki seyyie vardr» buyuruyor.

Hikaye :

Hiam b. Abd-ül-Melik 34Medine'ye vard


zaman
o devrin bilginlerinden Ebu Hazim'e gider «Hilâfet ile-
rinde kurtuluun tedbiri nedir» diye sorar. Ebu Hazm :

«Aldn her dirhemi helâlndan alman ve yine he-


lâl yere sarf etmendir» der Hiam:
«Buna kimlerin gücü yeter?» Ebu Kazm :

«Cennetin ni'metlerine rabet gösteren ve cehenne-


min ateinden korkan kimseler» der.

Sekizinci Esas

HALK SEVNDRME
Bakan! Islâma uyarak halkn bütününün sizden ra-
z olmasna çalmalsnz. Hz. Peygamber ashabna öy-
le buyurmutur: «Ümmetimin en hayrls birbirlerini se-
ven, erlileriyse birbirlerini sevmiyen ve la'-net edenler

46
dir. Ben bunlardan uzam» Bakan, kendisine gelip yü~
kar
övgüde bulunanlara bakarak gururlanmama-
h, bütün halknda bu övücü gibi kendisinden honut ol-
duuna inanmamaldr. Aslnda yüzüne kar övenler
korktuklarndan dolay övmektedirler. Bakan, halkn
durumunu tetkik edecek ve bakanm tutumunu halkn
dilinden duyacak bir müfettiler grupu meydana getir-
melidir.

Dokuzuncu Esas

SLAM'IN PRENSPLERN EMR


Bakan hiç kimseden er'e aykr bir istekte bulun-
mamaldr. er'e aykr olarak gücenen kimsenin bu gü-
cenii bir zarar vermez. Hz. Ömer (R.A.) «Ben ve halkn
yars kzgnlk * üzerineyiz. Hakk olan kimsenin kzma-
s gerekir. îki hasmn halkm rzas için Allah rzasn b-
rakmalar mümkün olamaz» demitir.
Muaviye 35 Hz. Aie (R.A.) den muhtasar bir öüt
ister. O'da :

«Hz. Resul unu söylerken iittim. «Halk gücendir-


me pahasna da olsa Allah'n rzasn isteyen kimseden Al-
lah ve halkraz olur. Allah'n honutsuzluunu bir tara-
fa brakarak —
meselâ; Halkm Allah'a itaat etmelerini
emretmemesi, din ilerini onlara öretmemesi, onlara ha-
ram yedirmesi, içinin ücretine ve kadnn mihrinin
ödenmesine engel olmas gibi —
halkm rzasn isteyen
kimseden Allah ve halk raz olmaz.»

* Hakk yerine getirme bakmndan.


Mü'minlerin Bakan! Dünya bir menzildir, ebedî
kalnacak bir ev deildir. însan burada bir misafir gibi-
dir, îlk menzili anne karn son menzili kabri dir. Ancak
— belirli bir zaman için —
vatan ve kalaca yer bura-
sdr. Her yl insan ömrünün eksilmesi, yolcunun ald
merhale gibidir.
Ömürden geçen her ay misafirin yolculuktaki istira-
hat, her haftas yolcunun yolda karlat köyler, her
gün yolcunun ald mesafe, her nefesi yolcunun adm
at gibidir.Ald her nefes onu ahirete yaklatryor.
Bu dünya bir köprüdür. însan, buray bir köprü ola-
rak telâkki etmez, bütün gücünü buray ma'mur etmekle
geçirirse vaktini kaybetmi ve gidecei yeri unutmu
olur. Böylesi aklsz bir cahildir. Akll insan; ancak ih-
tiyacn karlamak için uraan, elinde bulunan mal ve
mülkünü hak yolda harcayp dünyasn dinine sebep ola-
rak klandr. htiyaçtan ziyadesini toplarsa bu öldürücü
bir zehir olur.
Müminlerin Bakam!
Sizden önce geçen bakanlarn, hiç birinin sahip ol-
duklar hazineler kendüerine arkadalk yapmamlardr.
Yaptklar hayrl ilerden baka her ey kabirlerinin d*
mda. kalmlardr. Belki fazlasiyle devlet ilerinde dik-
katli davranmanz ve merhameti elden brakmamanz kur-
tuluunuza çare olur.
unu bilmelisiniz ki; bu dünyann rahat günleri pek
azdr. Çou yorgunluk ve meakkatle geçer. Durum böy-
leiken siz sonsuz ve tükenmez bir ni'mete sahip ahireti,
dünya rahat için bir tarafa brakyorsunuz. Akll insan
bu sonsuz ni'metlere kavumas için buradaki sayl gün-
lerden istifade etmelidir.

48
JftBu dünyann durumu u misâllere benzer :

I — Hz.Peygamber öyle buyurmutur: «Dünyaya


kapümaktan saknnz. O Harut ve Marutu 36 büyüledi.»
ilk büyülemesi öyle olur: Sizin onunla beraber durduu-
nuza, O'nunda sizinle beraber olduunuza inanrsnz.
Halbuki biraz düündüünüz zaman Onun devaml olarak
sizden uzaklatn, azar azar ve nefes - nefes tedrici
-

bir surette sizdenayrldn anlarsnz. Dünyann duru-


mu gölgeye benzer. Gölgeyi gördüünüz zaman onun dur-
duunu zannedersiniz. Halbuki o devaml olarak geçip
gidiyor, insan ömrü de devaml ve tedrici bir surette ge-
çiyor, her lahza azalyor. Böylece dünya sizden kaçt
halde siz bu durumdan haberi olmayan bir gafil ve bunu
duymayan bir unutkansnz.

II —O ve siz de onu kendi-


size sevgisini gösterir
nize yardmc olarak kabullenirsiniz. Sonra bir an gafle-
te daldnz zaman o bir düman olarak size döner. Ba
vaziyet kötü yolda bulunan kadnn durumuna benzer.
Ak olduunu evine çarr, sonra da onlar yüz üstü b-
rakr ve helâkm kucana atar.

Ü — Dünya, güzelliiyle dn bezer, kötülüünü


içinde gizler. Bilgisizler dna gururlanrlar. Bu
bakp
durum, dikkatlar kendi üzerine çekmek için güzel elbise
giyen, ziynetlenen, fakat üzerindeki elbise alnd
zaman
foyas ortaya çkan ve kendisine sevgi besliyenleri bü-
yük bir hayal krklna sürükliyen bir ihtiyar kadna
benzer.

IV — Ezelden bu güne kadar kaç kii geçti, daha


kimler geçecek, ezel ve ebed arasndaki Ömrün kyme-

Devlet Bakanlar 4 49
Devlet Bakanlarna.

tinedir? insanlar daima bunu düünmelidir. Çünkü dünya


hayat bir yolcunun yolculuk hayatna benzer.
V — Dünyann bütün arzularna balanm bulu-
nan insanlar, haddinden fazla yemek yiyen insanlara
benzerler. Fazla yiyen kimsenin midesi sarslaca gibi
dünyaya fazla balananlarn sonu da zorluklarla doludur.

Çokça mal, altn, gümüü, yardmclar, hizmetçi-


leri, tarlalar, bahçeleri olan kimsenin, ruhunun ayrlma-

snn acs, az eyi olan kimsenin ruhunun ayrlmasnn


acsndan daha zordur. Elem ve azap ölümle bitmez, ak-
sine artar. Çünkü sevgi kalbin sfatdr, kalp ise bu duru-
muyla ölmez.

VI —
unu biliniz ki ey bakan! Dünya ilerinin in-
san ömrünü uzatacan söylemek bir hayaldir. Burann
baz meguliyetleri durumlar ve herhangi bir ii arka-
sndan yüz i getirir. Bunun için de insan, ömrünün ser-
mayesini tüketir.

VII — Bu dünyann haslat bir ziyafet gibidir. Zi-


yafet veren kimse, evini süsler, ziyafetcilerin önlerine gü-
mü ve altn tabakalar, etrafta güzel kokularn yaylma-
s için gümü Bu durumda sofrada
kaplar içine buhur kor.
bulunan bütün malzemeler yemek verenindir. Akl ban-
da olan insan bunu anlar ve gördüklerine gönül vermez.
Ama yeteri derecede bunlardan yararlanmaya çalr.
Ahmak kimse ise bunlara sahip olmak ister. Fakat ayr-
laca zaman malzemelerin kendi elinde bulunmadn
görür, bu sebepten içi daralr, kalbi yorulur. Dünya da
usulünce gdalanmak için bezenmi bir evdir. Bu sebep-
ten evdekilere göz dikilmez.

50
KNC KAYNAK
KENDN BLME
Biliniz ki; nsan olu iki gruptur: Bir grup; dünyay
daima uzun ömür
gözetirler, dileyerek oraya balanrlar,
son durumu düünmezler.
Akll grup: Son nefese gözlerini dikerler, hareket-
lerinin nasl olacan, dünyadan nasl çkacaklarn ve
oradan nasl ayrlacaklarn düünürler. Bunlarn iman-
lar salamdr. Dünyada kendilerine verileni kabirlerinde
bulurlar.
Mü'minlerin Bir gün Eshab- Kiram Hz.
Bakan!
Peygambere gelip «nsanlarn en aklls ve en iyi görü-
lüsü kimdir» diye sorduklar zaman Hz. Peygamber :

«nsanlarn en akll olan çokça ölümü anan ve ölüm


gelmeden önce hazrlanandr. Böyle durumda olanlar
dünyann, erefini ahiretin zenginliini elde etmi olur-
lar.» buyurdu.

Aklnz varsa halknza acyp gece ve gündüz ölü-


mü hatrnzdan çkarmaynz. Bir bakan halkna acr
ve adl davranrsa kendi hakimiyeti altnda bulunan yer-
lerdeki yüzbinlerce insan, adil bakanlar için Allah'tan
efaat dilerler. ayet bakan halkna zulüm ve ikence
yaparsa bütün halk onu Allah'a ikâyet ederler. Dolay-
syle Allah'n gadabma uratabilirler.
Müminlerin bakan! Durumunu ve davranlarn
daima Allah'n yoluna mutabk ve uygun yapp o yolun
dna çkmaynz. ayet sizi o yola aykr hareket eder-
seniz, halknz da size uyup hepsi eri yolda kalabilirler.
Emevî balkanlarndan Velidi, bina yapmakla megul ol-

51
Devlet Bakanlarna

duu halk gece ve gündüz oturma esnasnda yaptk-


için,

lar konuma, konak, saray, ve binalar hakkndayd. Ab-


dülmelik 2 baa geçince onun tabiat en çok kadnlarla
haz duyduundan devrinde herkes nikâhla urap
duru-
yordu. Ömer b. Abdülaziz halife olunca Hz. Ömerin yo-
luna tutundu. Gece-gündüz ibadetle megul oldu. Zama-
nnda herkes »Bugün ne kadar okudunuz» «Bu ayda ne-
kadar oruç tuttunuz.» eklinde konuurlard. Hasl bü-
tün halk hareket ve davranlarnda size tabidirler.
Aklnz banza alnz, Müslümanlar yolundan çkarma-
ynz. Güzel muamele ile bidatlardan uzak kaimiz.

ADALET ve SYASET
Müminlerin Bakam! Hz. Allah insanolundan iki
grubu seçip yarattklar üzerine onlar üstün kld: Pey-
gamberler ve Devlet Bakanlar.
Peygamberleri, kullarna delille kulluk yolunu bil-
dirmek ve onlara doru yolu açklamak için göndermi-
tir. Bakanlar, kullarn birbirlerine kar yapacaklar
zulümlerden korumak, maieti temin hususunda bir zor-
lukla karlamamalar için seçmitir. Çünkü bildirildii-
ne göre: «Bakan yeryüzünde Allah'n gölgesidir.» Na-
sl ki; gölge inam yakc güneten koruyorsa Devlet
Bakan da halkn tehlikelerden koruduu için Allah'n
gölgesi olarak nitelenmitir. Hz. Allah :

«Allahhükümdarl dilediine verir» 3


«Ey Muhammed de ki: «Mülkün sahibi olan Allah'm,
mülkü dilediine verirsin, dilediinden çekip alrsn; di-
lediini deerlendirir, dilediini alçaltrsn; iyilik elinde-
dir. Dorusu sen, her eye kadirsin.» 4
Müminlerin Bakan! Allah sizi yeryüzünde gölge

52
yapt. Halk'm size itaat etmelerini ve uymalarn, hiç bir
surette dümanlk yapmamalarm, emirlerinize balan-
may emretti. Böyle olunca—ayni ekilde —
size yara-

an, Allah'a itaat etmekten uzaklamamak, bütün halk-


nz slâm'a aykr olan eylerden sakndrmaktr.
Bakan, halk arasnda zülüm ve ikenceyi kaldrr,
onlara adil davranrsa topranda hüküm ferman olur ve
bütün dümanlarna galebe çalar. Böyle yapmayp hal-
kna zülüm yaparsa idarenin bir gün elinden alnaca
bir gerçektir. Hz. Peygamber: «Bakan kâfîr'de olsa, bal-

kna zülüm yapmadkça idarecilii bakîdir.», buyuruyor.


Bu dünyann mamur ve harap olmas adalet ve zulüm-
le olacan mutlak surette bilmelisiniz. Bakan
halk
arasna adaleti sokarsa,dünya mamur, halk emniyet ve
huzur içinde olur. Netekim Iran hükümdarlarndan, Üz-
7 gibi bakanlarn zama-
duir, 5 Behram 6 ve Nuîveran
8
nnda halk mesut bir hayat yaarlarken, Dahhak, Ef-
rasiyab 9 ve yezdcurd 10 gibi bakanlarm zamannda ran
halk gayet zor bir hayat geçirmilerdir.
Melîkahî îslâm filozoflarmdan ileri gelenlerin bir
çou ahsî tecrübe ve îslâm prensiplerine uygun olarak
öyle demilerdir: Halkna zülüm ve ikence yapmay
gaye olarak güden bakann halkn Allah eksiltir, Afet
ve belâlarla ölüm vak'alarn içlerinden eksik etmez, Ti-
cari hayatlar sarslr, afetler yüzünden ziraatçlar ek-
tiklerini Sürü sahipleri günden güne kayp
alamazlar.
verirler. Adalet üzerine hareket eden bakann bu adîl
tutumu bütün kitle içinde yaylr, bütün halk ölçülerini
tam tutar, aralarndaki hak ve hukuka riajet ederler,
adîl konulara sarlrlar. Artk bundan sonra eri olan
eyler aralarnda yok olur ve hak olan eyler aralarnda
belirir. Semadan rahmet eksik olmaz, yeryüzünde bere-
Devlet Bakanlarna -

ket çoalr, ticaret geliir, ekicilerin ürünlerinde bir be-


reket olur, böylece halkn gda durumu geliir. Filozof-
larn bildirdiine göre: «Bütün halk bakann bozgun-
cu hareketiyle bozulurlar, dürüst davranyle dürüst olur-
11
lar.» Tabi'lerin ileri gelenlerinden Süfyan Sevri 12 Abba-
sî Mansur'un yanna vardnda Mansur:
halifelerinden
«Sevri! uzun zamandanberi halkm ve yardmclarm yo-
luma koyup itimat edecek kimseyi bulamadm», deyince
Sevri «Müminlerin bakam! Saydnz aluslarn deru-
i

nunda büyük ilere ön-ayak olacak biri var ayet bu


düzelirse hepsi düzelmi olur.» der. Mansur: «Anlattn
ve tasvir ettiin ahs kimdir?.» deyince Sevri: «Bütün
halkn önderi ve bakan olan Mansur'dur». der. Bunun
üzerine Mansur:

«Ah! bu zamana kadar uyanmadm. Kendimi bra-


kp bakas ile uramam neyime gerekirdi?» diyereR
kendi kendini azarlar.

Bilginler: «Baka a
olan kimse taklit ettii eyin bü-
yük bir i ve tehlikesinin de o nisbette olacan anlama-
ldr» demilerdir. Akül kimse, yüklendii iin kolayla-
masnn ne yönde olduunu düünür.
Bakan, gelen tehlikeleri babakan ve bakanlariyle
dikkatli olarak görümeli,her kesin gösterdii tedbire
kaplp hareket etmemeli geçimini devlet hazinesinden
karlayp israfa sebep olacak ilerden tamamiyle kaçn-
maldr. Mezkûr harcamay yapt zaman ayet snn
aarsa kitle içinde bozgunculuk zihniyetini tayan kim-
seler buna bakp devlet hazinesini yama etmeye teeb-
büs edebilirler. Böyle bir durumda karklk alp yürür.
Harun Reid, hac için Kabe'ye geldii zaman, Ara-

54
mam Gazali

fat Da'nda vakfe'ye durur. O anda Hz. Ömer'in ço-


cuklarndan biri, Harun'un yanna vararak:
— Ya Harun! Bu mübarek yerde ne kadar insann
olduunu biliyormusunuz? diye sorunca Harun:
— Bilmiyorum, der.
— burada binlerce insan var ve bunlarn
Biliniz ki;
her kyamette - yaptklar eyler yüzünden saya
biri
çekilecekler. Fakat bu kadar insan Hz. Allah sizden
soracaktr.
— Bana tavsiyede bulunun.
— Birinin elinde bulunan mal israf etmeye Allah
izin vermemitir. Sizin gibi önemli birinin fakirlerinin
ellerinde bulunan mala el uzatp israfa yönelmesi nasl
bir keyfiyettir.
Harun bunu duyunca alar ve: «Keke bu bakanlk
belâsna duçar olmasaydm» der. Badat'a gelince «Her
yl hacca gitmek gayesindeydik fakat Ömer'in olu biz-
lerden bunu menetti» demitir.

00O00

öyle demilerdir: «Bazan bakan, yemek


Filozoflar
piirip etrafndakilerine yemek yedirmelidir. Mutbakta-
kiler, zahmet çekerek yemei meydana getirirler, bu çe
zahmetten yiyenlerin hiç haberi olmaz. Atein kar-
kilen
snda bu ameliyeyi yapanlarn dnda kalanlar ocan
Jareretinden habersizdirler. Yemein yapm için bir sü-
rü zorluklara göüs geren içilerden, bakan habersiz
kalmca icabnda halkn zor ilere sevketmekten çekin-
mez. O zaman perianlk içinde kvranan halk ancak ba-
kana beddua eder.

55
Devlet Bakanlarna

Hikâye :

Marip 13
bakanlarndan biri, yolda gezerken, bir ti-
caret kervanna rastlar. Yannda bulunan babakanna:
«ticaretle uraan üç grup un durumundan sana bahsede-
yim» deyince, babakan:
— Buyurun, Bakan: der.
J$ — Bu dünyada insanlar üç gruptur:
— Hem dünyay ve hem de
I bir arada yü-
ahireti
rütmütür.
n — Ne dünyay ve ne de elde etmitir.
ahireti
— Dünyaln toplam, fakat ahiretten mah-
III
rum kalmtr.
Babakan bunlarn açklanmasn ister. Bunun üzeri-
ne Bakan:
I — Ticaret yaparlar, namazlarn küarlar ve Islâ-
mm uygun hareket
prensiplerine ederler. Böylelerin her
iki dünyasda mamurdur.
II — kisini de elde etmemi olanlar: bana, sana hiz-
met eden ve bu kabil hizmetlerde kullanlan kimselerdir.
HI — Dünyas ma'mur olanlar ise; ben sen ve emsa-
limiz gibi olan bakan veya babakanlar olup dünya ha-
yatna kaplarak halkna zülüm ve ikence yapanlardr.
N

00O00

«Bütün bakanlar, bakann gafil olduu


Filozoflar:
eylerden onu haberdar etmehdirler. ayet bakann ta-
biatnda zalimce davranmak varsa, bir çok etkili konu-
malar yapp onu vazgeçirmelidirler» demilerdir.

00O00

56
:

tmara- Gazalî

Hikâye :

îran hükümdarlarndan Feridun 14 gün vezirlerim


bir
toplayarak onlar denemek ister. Toplantda öyle bir ko-
numa yapar:
«daremizde bulunan askerlerimizin harcamalarm
halkmzdan aldmz karlamyor. Bu sebepten
vergi
devlet hazinesinden u kadar paray savunma fonuna ek-
lememiz gerekir» der.
Bunun üzerine bütün bakanlar, halkn vermekle yü-
kümlü bulunduu verginin arttrlmasn zaruri görürler.
Fakat içlerinden biri ileri atlarak
«Müsaade ederseniz bir durumu arzetmek istiyorum»
diyerek bir istekte bulunur. Bakan aklna geleni söyle-
mesini O da:
ister.
«Bakanm! Sizlere hazineniz mi yoksa topranz ve
halknza dümanlk yapan dümanlarnz daha sevim- m
lidir!» Bakan: «Elbette hazinemiz»
m «Bakamm! Bir gün gelecek, sizdeki bu yüz
güzellii gidecek, k ve
mz olacaktr.»
Bakan: «Niçin?»
Bakan: «Muhabbet ettiiniz hazineyi terkedip, bir
kefenle gider ve bütün dümanlarnzla yolda olmay is-

tersiniz» der.
Bundan gayet holanan bakan, bakamn rütbesini
yükseltir. Devletin en yüksek ilerinde kullanr ve artk
halkna efkat gösterir.

00O00
Zülkrneyn 15 maiyetindeki kalabalk askerlerle Ma-
rib'e girdii zaman, ellerinde dünyalk bir meta'lar bu-

57
Devlet Bakanlarna —
lunmayan ve kabirlerini kaplarnn önünde hazrlam
olan bir grup insanla karlarlar. Bunlar her zaman ka-
birlerini ziyarette bulunurlar. Tanrlarna ibadet ederler-
mi. Zülkarneyn birini gönderip bakanlarm ister. Reis
bunu reddeder ve «Zülkarneyn'e benim ihtiyacm yoktur»
der. Sonra bizzat Zülkarneyn kendi gider ve o kitlenin
perian bir durumda olduunu görür de onlara: «Dün-
yalk bir ey evlerinizde görmedim, hiç paranz yok mu»
eklinde sorunca oranm halk: «Ey Zülkarneyn! insano-
lu dünya ni'met ve parasndan gözü doymayaca için
Rabbma isyan etmesi bir gerçektir. Bu yüzden bunlar
brakmay tercih ettik» derler.
Zülkarneyn: «Niçin kabirlerinizi evlerinizin önünde
hazr lamsnz ?»
Halk: «Evimize girip çktkça kabirleri gözlerimle
görüp, ölümü unutmamak için.»
Bakanlar, evinin içinde çürümü bir insan kafas
çkartp Zülkarneyn'in huzuruna getirir ve «Bu kafann
sahibi bir yerde bakand, fakat halkna zülüm ve ikence
yapard. Sonunda bu gördüün ekle döndü ve cezasn
çekmektedir» der. Sonra baka bir kafa çkartr: «te
bu kafa adil bir bakann kafasdr. O halkma adil dav-
ranrd» diyerek elini Zülkarneyn'in bana uzatr ve se-
nin kafan bu kafa olsa gerek» der. Bu olaydan sonra Zül-
karneyn alar, O'nu kendine yardmc yapmak ister, fakat
o kabul etmez, Zülkarneyn'in «niçin kabul etmiyorsun?»
sorusuna karlk öyle cevap verir:
1

«Ya Zülkarneyn! Senin dünya mal bulundu-


elinde
undan insanlarn çou sana dümandrlar. Fakat benim
elimde dünya mal olmad için, benim dostum senden
çoktur. Bu ekilde düman çoaltmaya vaktim yoktur.»

58
KNC BÖLÜM

Bir insann milletinin bana geçmesi Allah'n hik-


metindendir ve bu Allah'n kullar üzerindeki en büyük
nimetidir. Allah insanlar iki karekter üzerinde yarat-
mtr :

I)Yaratltan merhametli ve insafl olanlar.


H) nsafl ve merhametü olmay sonradan kazananlar.
Milletin banda bir bakann olmamas basz hare-
ket eden denizlerdeki balklar gibidir. Büyükler küçük-
lerini yediklerinden karklk içinde kalmlardr. Halkn
birbirlerine kar giriecekleri zorbalklar kaldracak bir
bakan olmazsa halkn ileri muntazam olmaz. Dünyalk
maietleri iyi olmad hayatlar da yok ola-
gibi; belki
bilir. Bu bakmdan baz filozoflar: «Farzedelim ki, ülkede
K
bakan yok. O zaman halk perian düer ve Allah'n yer»
yüzündeki emri dahi kalkabilir demilerdir. Filozoflar
«Yeryüzünde bakann olmas Allah'n bir hikmeti,
Allah'n varlna bir delil ve tek olduuna dair en açk bir
belirtidir. Bu alemde büyük ve küçük ne varsa, bir yö-
neticinin tedbirine ve tek bir yaratcmm varlna muh-
taç olduu hususu her akll insann kabul ettii bir zaru-
rettir» demilerdir.

Baz filozoflar bakam bir yanan bir


saraym içinde
lâmbaya benzetiyorlar. Halk bu lâmbann etrafnda top-
lanr ve sanayi ile megul olurlar ve onun saçt aydn-

59
Devlet Bakanlarna —
lktan yararlanrlar. Böyle bir aydnlk içinde kimseden
herhangi bir pislik kalmaz. Lâmbann ne kadar fazla
olursa, etrafnda bulunanlar da o nisbette ilerini kolla-
yp hisse sahibi olurlar. Fakat lâmba ksz
olur, tpk
ölüyü beklemek için sönük bir ekilde yanan bir mum du-
rumunda olursa etrafndaki bütün halk perian düer,
sanayi'i terkederler. Her tarafta dümanlar kendilerini
gösterirler, kitle rencide olur, sanayi' durur, hattâ baka-
nn elinde bulunan ahsî serveti bile yok olur.
Hz. Fudayl: «Bir toplumun bakansz bir yl kalarak,
birbirlerini mahvetmelerindense, bakann altm yl hal-
kna zülüm ve ikence yapmas daha tercih edüecek bir
husustur. Bakann zevalini müslüman olan kimse iste-
mez. Bunu cahü ve bozguncu kimselerdir.
isteyenler
Halk gece ve gündüz yönetici mevkide bulunan ba-
kann selâhna dua etmelidir. Halkn ve ülkenin kurtulu-
u, bakann salam olmasna baldr. Ülkenin vö halkn
bozulmas —bir bakma— bakann hatah tutumundan
ileri gelmektedir» demitir.
Baz bilginler de öyle demilerdir: «Bakann ile-
rinde doru bir yolda bulunmas, Hz. Allah tarafndan kul-
larna sunulmu bir rahmettir. Böyle ni'metten dolay
Allah'a ükretmek lâzmdr. ayet durum böyle olmaz,
devlet bakan icraatnda dürüst davranmaz ve halkn
holanmad eyleri meydana getirirse o zaman halk bu
kusurlar kendilerinden bümeli günâhlarndan dönmeli
ve tevbe etmelidir.

Hikâye :

Beni îsrailpeygamberlerinden birinin milleti kendisi-


ne gelip : «Allah elçisi Bizden önce ölüp aramzdan ayrl-
!
:

lmam- Gazali
'

dn zaman Allah'n bizden raz olup olmadn nasl ö-


reneceiz» diye sorduklarnda, Peygamber :

«ayet bakannz adil davranrsa biliniz ki; Allah'-


nz sizlerden razdr. Eer zalimce hareket ediyorsa, Rab-
bnz sizlerden honut olmayp Allah'n gazabna ura-
msmzdr. Hemen tevbe ediniz» demitir.

Jjf U DÖRT EY BAKANLARA GEREKLDR


I — Tiynetlerinde adilik bulunan kimseleri yurdun-
dan uzaklatrmak, II — Akll, san'atkâr ve meharetli
kimseleri kendine yaklatrp memleket i'mar etmek,
III — Kalbinde dünyalk bir arzu bulunmayan yal kim-
senin görüüne ve tedbirine uymak IV — Kötü sözlü ve
kötü ilerle uraan kimseleri ülkesinden çkartp önem
arzetmeyen sözlerinden kurtulmaktr.
Bakan, bavekillik (Vezir-i A'zam) mevkiini ve
memleketin dier idarî ilerini ehil olmayan insanlara tes-
lim etmemelidir. ayet naehil kimselere memleketin ile-
rini brakrsa, onlar bakann aklna gelmeyen yollarla
ileri bozarlar, memleketi harap ve halkn ilerini altüst
ederler. Neticede büyük
kargaalk ortaya çkar. s-
bir
lâmm düstûrlarm deitirirler, kendi arzularna uygun
aslsz eyler ortaya korlar, kötü faaliyetlerde bulunan
muasr bilginleri kendi taraflarna çekerler, bu sayede
yllarca çalarak meydana getiremedikleri kötü bid'at-
larn bir anda çkmasna ön-ayak olurlar.

Hikâye :

I*

Ömer Abd-ül-Aziz bakanlk devresinde Hasan-:


b.
Basri'ye: «Deerli örentilerinizden bize bir kaç tane gön-

61
Devlet Bakanlarna

deriniz ki; öütlerinden yararlanalm, anlamnda bir mek-


tup yazar, H. Basri cevap olarak:
«Mü'minlerin Bakan! Bizim örencilerimiz iki grup-
tur: Biri dünyay dierleri ahireti isterler. Dünyay
isteyen grup, ahretine lâzm olacak sözü konumazlar,
ahireti arzulayanlar ise size önem verip meclisinizde soh-
bet etmeyi uygun görmezler» eklinde yazmtr:
Zülkarneyn, Aristo'ya: «Bakanlarda mevcut olan
adalet ve ecaat hasletlerinden hangisi daha üstündür.»
sorusunu sorunca, Aristo «Bakanda adalet varsa bu sa-
yede dier bütün hükümdarlara gaüp olabilir» der.
Anlatldna göre bir gün Zülkarneyn büyük bir as-
kerî kuvvetle bir yerden geçerken öncü grupta bulunan
özel yardmclarndan biri «ya Zülkarneyn! Allah size
dengi olmayan bir lütûfta bulunmutur. Nikâhnzda bu-
lunan kadnlarnzn d ouraca erkek çocuklarla da,
anl adnz kyamete kadar anlacaktr» deyince Zül-
karneyn:
«Güzel ve hayrl bir anl çocuklarm çokluuna gö-
re deil, güzel gidi ve adü davranladr. Adaleti saye-
sinde dünyada bulunan bakanlara galebe çalm bir ba-
kana çok kadnn ve çocuun ne faydas olur? O'na güzel
gidii yeterlidir» der.

Hikâye :

Zülkarneyn yardmclarndan birini, bulunduu gö-


revden azlederek daha alt kademedeki bir görevi tayin
eder. Bir gün görev dönüünde Zülkarneyn'in yanma ge-
lir, memleket ilerini görütükten sonra, Zülkarneyn:

«Görevli bulunduun vazifede nasl bir yol takip edi-


yorsun» diye sorunca, O: «Olgun adam görevli bulundu-
u iten dolay bir eref kazanmaz. Belki görev olgun
insanla deer kazanr. Yalnz eref Güzel hareket etmek,
:

insafl ve adîl bir ekilde davranmak bir de israftan kaç-


maktadr» deyince, bu söz bakann jjok houna gider ve
onu eski mevkiine getirir.

Sokrat: 2 «Bu dünya adaletten mürekkep bir binektir.


Onun üzerine zulüm ve ikence yükletile yükletile sükû-
neti kalmam bu yüzden bir gün yok olmas mukarer-
dir» der.

Anlatldna göre Nuirevan halkn denemek için


bir gün kendisini hasta gösterir. Doktorlar ziyaretine git-
tikleri zaman Nuirevan ba «Taraya çktnz
tabibe:
zaman hizmetçilerin senden durumumu soracaklar o za-
man sen «Hastal önemsizdir. Gayet eski ve üzerinden
çok zaman geçmi harap bir yerden, bir tula getirip
onunla tedavi etmek lâzmdr» de. Doktorun azndan
bunu duyan hizmetçiler bu tula parçasn bulabilmek
için her tarafa adam gönderirler, onlar Nuirevan'n ha-
kimiyeti altnda bulunan bütün ehir ve köyleri tararlar,
fakat hiç bir yerde öyle bir tula bulamazlar. Bir kaç ay
sonra bakana:
«Doktorun tenbihine uyarak idarenizde bulunan bü-
tün köy ve ehirlere adamlar gönderdik. Aratrmaclar
o tulay bulmak için gayret gösterdiler. Fakat bütün
gönderdiimiz adamlar eli bo dönüyorlar ve öyle diyor-
lar: «Bakanmzn idaresinde bulunan topraklarda bir
tula alabilmek için bile harap bir yer bulamadk». Bunu
duyan Nuirevan çok sevinir «Allah'a hamdolsun, adale-
tim sayesinde yeryüzü mamur ve halkm mes'ut bir hayat
yayor». Hizmetçilerine: «Bundaki gayem ülkemdeki du-
rumu tetkik ettirmekti» der.

83
Devlet Bakanlarna

Büzür Cümhûr'a3 «Bir balkann iktidarda kal-


Filozof
mas, ülkesinin bamsz bir hayata sahip olmas neye
baldr» diye sorarlar. Filozof öyle cevap verir:
«Üç eye baldr:
— Sahip olduu ülkeyi korumak ve dümanlara
I
kar savunmak,
— Ne ekilde olursa
II halkna zülüm yap-
olsun,
maktan son derece saknmak,
m — lim ve sahibi kimselere son derece
fazilet
sayg gösterip, mertebelerini yüceltmektir.»
Zülkarneyn'e: «Egemenliiniz altna aldnz ülke-
lerde size sevinçlilik veren nedir» diye sorarlar. O öyle
cevap verir:
eydir ve bunlar bence dünya ve dünyada bulu-
«îki
nan eylerden daha üstündür:
I —
Adalet, insaf ve merhamet,
II —
Biri bana bir iyilikte bulunursa ben buna kar-
lk olarak iki kat yardmda bulunmay sevmem der.»
Bu yüzden Ibn-i Ömer: «Hz. Allah yeryüzünde ada-
letten daha üstün ve deerli hiçbir ey yaratmamtr. Çün-
kü adalet Allah'n ahiretteM mizandr. ayet biri bu öl-
çüye sarlp adaleti yerine getirirse Allah o'nu Cennete
kavuturur» demitir.
Hz. Musa Sina Da'nda Allah'a yalvarr:
Rabbm bana adaletini ve insafm göster» Hz. Al-
lah ise:
«Belki tabiatna aykr bir eyi görüp sabredemez-
sin» buyurur.
Hz. Musa: «Yardmnla sabrl olabüeceim» der.
Hz. Allah: «Ya Musa! u dan arkasnda akan su-
ya bak.»

64
tmam- Gazali

Hz. Musa bir yere gizlenir: Bir atl suyun bana


gelir, atndan su içer ve yine atma binip gider,
iner,
îçinde bin dinar paras bulunan kesesi oraya düer. Bi-
raz sonra ayn yere bir çoban davarlarn getirir, keseyi
bulunca kapp gider. Daha sonra oraya gözleri kör bir ih-
tiyar varr, istirahata çekilir. Atl adam yolda, parasn
düürdüünün farkna varr, dönüp su içtii yere gelir.
Birde görür ki su içtii yerde bir ihtiyar oturuyor. O'na
«Ben burada içinde bin dinar para bulunan bir kese dü-
ürmütüm» der. ihtiyar:
«Ben bir ihtiyarm, üstelik körüm, senin keseni na-
sl bulabilim» cevabn verir. Atl sinirlenir, klcn çe-
ker, ihtiyar öldürür, üzerinde kesesini arar. Fakat üze-
rinde hiç bir ey bulamaz ve çekip gider. O zaman Hz.
Musa:
«Rabbim! paray çoban ald. Bu ihtiyar yersiz öldü-
rüldü» deyince Hz. Allah:
«Musa! ihtiyar adam gencin babasn öldürmütü,
bununla ksas4 yerine getirdim, fakat gencin babas da
çobann babasmdan bin dinar para almt ve ödemeden
ölmütü, böylece genç hakkm ald. Gördüün gibi ada-
letim ve insaf m dakiktir» buyurur.
Hz. Peygamber: «Hz. Allah her eyin güzel olann
sever. Hattâ koyun keserken bile». «Yardmda bulunan-
lar için Cennette evler vardr. Hattâ bu yardm evine ve
yardmclarna yapsa bile» buyurur.
Katade 5 «Artk tartda tecavüz etmeyin»
;
âyetinin
tefsirinde (açklamasnda) :

«Bununla Allah adaleti istedi. Yani Ademolu! Al-


lah'n sana kar adil davranmasn istediin, gibi sen de
insanlara kar adl ol» der.

Devlet Bakanlar 5 66
:

Devlet Bakanlarna

Ibn-i Ömer'in anlattna göre Hz. Peygamber öyle


buyurmu
«Allah-ü Teala Adem'i yeryüzüne indirdii zaman u
dört kelimeyi vahyetmitir:
«Ey Ademî Senin ve bütün zürriyetinin ilmî u dört
kelime üzerinedir: Benim, senin, benimle senin ve seninle
insanlar arasndaki kelime.
Benim kelimem: Bana kulluk yapman ve irk (ortak)

Senin kelimen: Bilginle seni mükâfatlandracam.


Benimle senin arandaki kelime: Senden dua benden
kabul seninle insanlar arasndaki kelime; onlara kar
adl davranman ve insafl olmandr.

ZULÜM
«Zülüm iki ksmdr. Biri bakann halkna,
Bilginler:
güçlünün zayfa ve zenginlerin fakirlere,
kincisi: Kiinin kendine olan zulmüdür»
Katade: «Zülüm üç ksmdr» demitir:
I — Asla aff olunmyacak olan,
— Yapan affolunabilir,
II
— Devaml olmayan.
III
— Allah'a ortak komak,
I
— Günâh ilemek suretiyle kulun kendine zülüm
II
yapmas. (Tevbe edip kendini kurtarabilir)
— Kullarn birbirlerine yaptklar zulümler.»
III
Ahnaf Kays: «Din
b. 7
bakanlk birbirleriyle kay-
ile
nam olduklarndan, tpk ayn batndan domu ikiz
kardelerdir» demitir. Bu bakmdan, bakann din ile-
rine önem vermesi farzlar vaktinde eda etmesi, bo istek

66
üpheli eylerden ve slâm'n dnda kalan
bid'at kötü,
her eyden saknmas gerekir. Yönetimi altnda bulunan
yerlerde dinini ve meznebini tahkir eden biri varsa, bu du~ 1

rumlar görümek için onu çarmal, durumu bildirmeli


gerekirse zecri tedbirlere ba vurup cezalandrmaldr. a-

yet yapt hatadan piman olup dönerse balamal


böyle yapmaz da hatasnda direnirse bulunduu bölgeyi

onun saçaca kötü hezeyanlardan temizlemek için ceza-


landrmak ve ülkesinden dar atmaldr. Bakann ta-
kip ettii yoldan Allah'n honut olmas, insanlarn kalp-
lerinde bir heybet meydana getirmesi, otoritesinden dü-
mann çekinmesi ve dostlarnn yannda yüce bir derece-
ye erimesi için peygamberin sünnetinden ve plânl bir
yol-

dan ayrlmamaldr. Halkn kurtuluunun bakann güzel


gidiatna göre olacan bilmelidir. Halkm iine eilip
az — çok, önemli ve önemsiz gibi görünen her eye eil-
melidir. Kötü i ve eylerle halkma ortak olmamaldr.
hürmet etmeli, iler üzerinde durmal
Faziletli insanlara
kötülüe vasta olacak eylerden alkoymak, kötülük ya-
panlar cezalandrmak, herkesi hayra ve iyilie sevket-
meye uramaldr.
Bakan ksr bir politikaya sahip olduu
takdirde kit-
le anarist bozguncu faahyetlerden alkonamaz ve bu ruh-
taki insanlar serbest brakld
sürece ülkenin bütün i-
leri alt «Halkm tutumu bakanm tu-
üst olur. Filozoflar:
tumuna baldr» demilerdir. Nuirevan öyle bir poli-
tika güderdi : Biri bir yere bir altn koysayd, sahibi ha-
kimse onu yerinden depretemezdi, Yunan
riç hiç
8 isminde-
ki yardmcs bir gün Nuirevan'a:

«Ey Bakan! erli kimselerle düüp kalkmaynz..


Böyle yaparsanz ülkeniz harap olur, halknz fakir düer,

67
Devlet Bakanlarna

o zaman siz harap bir ülkenin bakan ve dükün bir kit-


lenin hakimi olursunuz. Dünyada isminiz kötü kalr» de-
dii zaman biri Nuirevan'n yanna girer ve «Bakanm!
Bize gönderdiiniz vaü bütün ilerimizi durdurdu» der.
Nuirevan bunu duyar duymaz hemen görevliyi yerinden
alr ve öyle bir genelge yaynlar :

«Vali bulunduunuz eyaletlerde, ziraat ve bahçe eki-


mine elverili olmayan yerleri imar ediniz, bu faaliyetler-
den uzak kalmaynz» der.
Filozoflar : «Bu yeryüzünün harap olmasna sebep olan
u iki faktördür: darecinin acizlii ve zulmüdür.»
Nusirevan'n muasr olan bütün devlet bakanlar
kendi ülkelerini i'mar etmekle iftihar ederlerdi.

Hikâye :

Hint meliki, Nuirevan'a bir elçi göndererek; «Ba-


kanlk bakmndan ben sizden üstünüm, bu yüzden u
kadar haraç, gönderiniz, yoksa karmam» eklinde bir
mektup Nuirevan elçinin misafir edilmesini em-
yollar
reder. kinci gün hükümet ricalini ve memleketin ileri ge-
lenlerini toplar, bu toplantda gelen elçinin hazr olmas-
na izin verir. Elçi meclis salonuna girince Nuirevan
O'na hitaben: «Mektubun cevabma iyice kulak ver» Bir
sandn onu açarlar, içinde bir
getirilmesini emreder,
avuç buday ve arpa alarak bunlar elçiye gösterir.
Nuirevan: «Bu sandkta bulunan hububat ülkenizde
olur mu?»
Elçi: «Evet bizde bu çoktur.»
Nuirevan: «Dön ve Hint melikine öyle öyle: Önce
ülkeni ma'mur et —
Çünkü harap durumdadr On- —
68
dan sonra ma'mur ülkeye gözünü dik» diye haber gön-
derir.

Bakan, kendinden önce geçmi bulunan bakanlarn


'

yollarn takip etmeli, onlarn iledikleri hayrl ileri yap-


maldr. Çünkü onlarn ömürleri daha uzun, tecrübeleri
daha çoktu, iyi ve kötüyü birbirinden ayrmlar ve giz-
lilik içinde sakl bulunan açkl tanmlard.

Nuirevan tutumu iyi olmasna ramen yine de se-


leflerinin braktklar kitaplar okur, onlarn hayat hikâ-
yelerini dinler, onlarn program ve gidilerine balanrd.
imdiki bakanlarn da ayn metodu takip etmeleri çok
yerinde olur.
Filozoflar: Bakan bir ticaret pazarna benzer. a-
yet önemli gda madelerinin burada bulunduunu herkes
bilirse buraya akm ederler. ayet mallar sürüm yapma-
yan bir cinste ise hiç kimse bu pazara doru yol almaz.
Pazarm önem kazanmas bakann adîl politikasna ba-
ldr. Adalet olmaynca her tarafta emniyet kalkar, hattâ
pazara bir mal geldii zaman herkes zorluklarla kar
karya kalr».
Bazlar «Halkn ileri ve yaptklar, idareci-
ise:
lerin tutum ve davranlarna baldr» demilerdir.

Bir ülke ma'mur olarak niteleniyor ve halk emniyet,


rahat ve gpta edilecek bir yaay seviyesinde ise, halkn
bunda pay olmakla beraber bakann akll davranna
ve güzel niyyetine apaçk bir delil deilmi?

Hikâye :

Nuirevan gün yardmcs Yunan' a «Beni geçmi


bir
devlet bakanlarnn tutumlarndan haberdar et» der.

69
Yunan — Ben onlarn üç eylerini yahut iki veya bir
eylerini öveyim mi?
Nuirevan —
Onlar üç meziyetle öv.
Yunan —
Uratklar eylerde ve yaptklar ilerde
bir yalan bulamadm. Onlarda bir cehalet eseri, hangi
durumda olursa olsun bir kzgnlk belirtisi görmedim.
Nuirevan —
iki eylerini öv
Yunan —
Hayrl eylere koarlard, ebedi olarak
§ ç
Nuirevan — Bir meziyetlerini öv
^

Yunan — Kendileri üzerindeki otoriteleri ve cüret-


leri bakalar üzerindeki otorite ve cüretten daha fazla idî.

Nuirevan —
Onlar Adem oullar deilmiydi?
Yunan — Onlar da Adem oullariydi. Fakat yaptklar
hayrl iler her taraf sarm bulunduundan kyamete
kadar hayrla anlacaktr...
00O00

Hikâye:

Birgün Nuirevan gayet kymetli talardan yaplm


bir su barda almak ister. Yardmcs Yunan: «Bir kaç
günlük ömür için böyle bir ey almaya teebbüs etme-
miz akil kâr deildir. Biz bizden önce geçmi bulunan
bakanlar hakknda konutuumuz gibi, bizden sonra
gelenler de bizim hakkmzda konuacaklardr Bu bakm-
dan onlar sevindirecek eyler yapmalyz. unu unutm-
yalm ki; insanlarn en ahma dünya saltanatiyle gu-
rur- lanp, günden güne kederlenen ve kzgnla tutunan-
dr. Bunlar dünyalarn yorgunluk ve meakkatla dei-
tirirler. Siz, dünyay ma'mur etmeye uram
ve böylece
unutulmaz isimler brakm olan seferlerinizin yoluna

70
tutunuz» deyince Nuirevan yapt tekliften dolay pi-
manlk duyar ve kendisini uyartt için yardmcsna
dua eder. Yunan devamla:
«unu biliniz ki; bir idarecinin ülkesi ma'mur oldu-
u zaman halk O'na dua ederler ve minnettar kalrlar»
der. Durum
böyle olunca. îslâm filozoflarnn belirttii
u gerçek ortaya çkm
olur: Dinin bekas bakanla,
bakann bekas askerle, askerin bekas malî güçledir.
Ayn ekilde malî güç ülkenin ma'mur olmasiyle, ülke-
nin ma'mur olmas ise adil davranmakladr.
Nuirevan dünyada benzeri bulunmayan bir bahçe-
ye sahipmi. Bir gün Rum Kayser'i Çin f a'fur'u 10 ve
Hint meliki Nuirevan'nm verdii bir ziyafette bir araya
gelirler. Her biri hikmetli bir söz söyler:
— Kayser: Bu dünyada hayrl faaliyet göstermek-
ten, temiz bir isimden ve iyi bir antan daha üstün bû
ey yoktur. Çünkü bu gibi meziyetler sahibini daima ha-
yrla yadettirir.

Nuirevan: Benim eskidenberi adetim hayr i-
lemek ve hayr düünmektir. Hayr düündüünüz ve onu
ilediiniz zaman, bütün gayenize kavuursunuz.

Çin Fafur'u: Allah bizlerden kötü fiilleri uzak
latrsn, ayet kötü fiil ortaya çkarsa utanrz, anlr-
sa mahçup oluruz, yaparsak sonunda pimanlk duyarz.
Kayser Nuirevan'a hangi eyin kendisine daha se-
vimli olduunu sorar.
— Nuirevan: Bana ihtiyacn arzedenin ihtiyacn
gidermeyi çok severim.
— Kaysere Sonunda korkacama günah ilememe-
yi daha çok severim.
Bakanlar adlar geçen bu hükümdarlarn konuma-

71
Devlet Bakanlarna

larn ve sözlerini iyice dinlemelidirler. Milletlerine


ne gibi bir tutuma sahip olduklarna iyi bakmaldrlar.
Müslümanlarn Bakan!
Siz bu bakanlarn sözlerine kulak vermelisiniz, fa-
aliyetlerine dikkat etmelisiniz, halkn dilinden kyamete
kadar dümiyecek olan menkbelerini kitaplarda okumal-
snz.
Hz. Ömer adalet yönünden o kadar hassas davran-
yorduki; oluna yapthad cezas ölümüne sebep oldu.
Zeyd b. Elem 1
öyle anlatyor:
«Bir gece Hz. Ömer'in dolatn
dan gittim ve size arkadalk yapmama müsaade edermi-
siniz» dedim «evet» dedi. Medine'nin dna
çktmz-
da, uzaklarda bir ate gördük «Belki orada bir misafir
vardr» dedik ve atein bulunduu yere doru gittik. Ora-
da ihtiyar bir kadm ve üç çocuk gördük çocuklar alyor
o ise atein üstüne bir tencere koymu ve «Allah'm!
Ömer'e insaf ver, hakkm ondan al, o tok biz aciz» diye
söylenip duruyordu. Ömer O'nun bu sözlerini iitir iit-
mez ilerledi ve kadna selâm verdi, «yanma girmeme mü-
saade edermisin» dedi. O da hayrla gelirsen buyur» de-
di. Ömer ilerledi, kadnn ve çocuklarnn durumlarndan

sordu. Kadn:» Ben bu çocuklarla uzak yerlerden geli-


yorum, ben ve çocuklar aciz, yorgun ve açlktan
uyuyamyoruz» dedi.
Ömer: «Bu atein üstünde bulunan tencerede ne
var» diye sordu.
Kadn: «Bir ey yok, yalnz onlarn bunun içinde
yemek olduunu zannedip sabretmeleri için su koydum»
Bunun üzerine Ömer Beyt-ül-mala geldi, bir çuval
ald, içine un ve ya koydu, srtlayp onlara

72
f mam- Gazali

land. Ben «mü'minlerin Bakan! zahmet olmasn


Size
ben alaym» dedimse de o «ayet sen onu tarsan gü-
nahm kim benden tayacak, benimle bu kadnn yapt
beddua arasna kim girmeye teebbüs edecek» diyerek
kouyor ve kadnn yanna varnca kadar alyordu. Ka-
dn: «Allah seni çokça mükafatlandrsn» dedi. Ömer he-
men biraz un ve ya ald, onu tencereye koydu, atei
yakt. Her atei üfleyiinde, ate külleri onun yüzüne
sçryordu. Yemek piirince onu çanaa koydu, çocukla-
ra: «Yeyiniz» dedi. Kadn ve çocuklar o yemei yerken
Ömer:
«Ey kadn! Ömer'e beddua etme. O sizin durumunuz-
dan haber deildi» dedi.

Hz. Ömer birgün hutbede:

«Ey insanlar! Hz. peygamber zamannda gelen va


hiyle insanlarn dlaruu-içlerini, iyilerini-kötülerini
biliyorduk. Vahiy bizden kesildi. Biz imdiki vaziyette
her insann niyyetine bakyoruz. O'nun gidiatn en iyi
bilen Allah'tr. Benim bütün çalanlara tavsiyem Hak
sz bir ey almamalar ve haksz yere bir ey vermemeleri
dir» ekünde konuur.
Hz. Ebu Bekr müslümanlarn ilerini üzerine alnca,
müslümanlar O'na halife dediler yerine geçen Hz. Ömer'e
de ayn ünvan vermek istedikleri zaman Hz. Ömer:
«Mü'minler! Beni mü'minlerin emiri 12 olarak çar-
nz ben mü'minlerin e miriyim, ben Hattab'm oluyum ;>

demitir.
Bir vali tayin ettii zaman onlara: «htiyaç içinde
kaldnz zaman, bunu gidermek için hayvanlarnz ve
silâhlarnz satnz. Fakat ellerinizi «müslümanlarn ma-

73
Devlet Bakanlarna

li evine» uzatmaynz. htiyaç sahiple-


(Beytü-l-Mal'e)
rine kar kaplarnz kitlemeyiniz» demitir
Abdurrahman bin Avf 13 öyle anlatmtr: «Ömer
b. Hattab (R.A.) bir gece beni çard. Ve «Medinenin
giri kapsnda bir kafile konaklam, korkuyorum ki;
uyuduklar zaman mallar çalnsn» dedi. O'nunla yürü-
düm. Kafilenin yanma varnca O «Sen yat ben beklerim»
dedi ve sabaha kadar kafilenin etrafnda dolap durdu*
Medine'nin ky
semtlerine kadar gider ve: «Müs-
lümanlarn ihtiyaçlarm gidermem için buralara kadar
gitmem gereklidir. Çünkü buralar hükümet konana
uzak olduundan, takatsiz kimseler buraya kadar gelip
ihtiyacn arzedemezler. Çalanlarn durumlarn bizzat
görmem, tutumlarn kontrol etmem ve halkn ihtiyaç-
larn gidermem için vilâyetleri ziyaret etmem gerekir»
dermi.
am'a girince, önüne yemek getirirler. Yemek çe-
idi fazla olduu için bu O'nun tabiatma aykryd — «Bu
sofrada bu kadar çeitli yemek bulunuyor, acaba fakirle-
rin durumu nasl?» deyince Halid b. Velid 154:

«Ya Ömer! fakirler cennette faydalansnlar» der,


bunun karsmda Hz. Ömer öyle konuur:
«Bizler iki günlük dünya meta'na aldanp cenneti
fakirlere verirsek, neye yararz.» Oradaki yemei yemez,

74
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DEVLET HAZNES VE VERG POLTKASI

Bakan, raiyyesinden 1
alaca haracn 2ve arazi öü-
rünün 3 ne keyfiyette alnaca ve alnan vergilerin ne
gibi yerlere sarf edileceini bilmelidir.
Alimler ve müctehit imamlara göre bütün halk
bakann kuvvetidir, araziyiimaretme bakann bahçe-
sidir, meyvesi emanettir ve sonucu adalettir. Adalet ba-
kann kalesidir. Mal ve mülk, dümana kar koymak için
en güçlü asker ve bakann zahiresidir.
Durum böyle olunca, bakann adil bir ekilde hal-
kndan öür ve haraç almas, gereken yerlere bunlar
sarf etmesi ve israftan saknmas gereklidir, perian olan
halktan vergi almaktan çekinmelidir.
Bakan, arzn i'marn zülümsüz yapmaya Öür al-
mak için gönderilecekolan tahsildarlarn dindar olma-
larna dikkat etmelidir. Bunlar vergi toplarken halka kar-
gayet yumuak davranmaldrlar. Sülük, insana ezi-
yet vermeden kan emdii için, insanlar baz hastalkla-
rnda onu bizzat elleriyle getirip vücutlarna brakrlar,
halbuki sinek ve emsali gibi baz haereler gürültülü bir
ekilde gelip insan kanndan yararlanmak
isterler. Vü-

cuda konduklar zaman insan hiç vakit kaybetmeksizin


onunla savaa giriir.

75
Devlet Bakanlarna

Bu
yüzden, vergi tahsil etmeye gelen memur bu
durumu göz önünde bulundurarak, tahsil etme esnasnda
gayet yumuak davranmal ve kötü davranmaktan ka-
çnmaldr.

VERGY ARTTIRMA:
Hz. Ömer'in Msr'a Vali tayin ettii Amr b. As' 4
Hz. Osman vazifesinden alr, yerine bakasn tayin eder.
Hz. Osman yeni ta'yin ettii valinin Hz. Ömer'in takdir
ettii haraçtan daha fazla tahsil etmesini emreder. Bu-
nun karsmda Hz. Ah; «Osman! Ömer'in koyduu ha-
rac niçin arttrdm» deyince Hz. Osman:
«Msr'daki halkm ve topran durumu Ömer'in za-
manndaki gibi deildir. Toprak daha çok mamur edil-
mi ve istihsal de o derece artmtr. Harac arttrmann
sebebi budur» der,
Demek oluyor ki; devlet bakan
herhangi bir bölge-
de istihsal artnca buna paralel olarakta onlarn gücüne
göre vergiyi arttrabilir. Menur-ül-ffikem'de belirtildi-
ine göre: «Süt veren hayvandan sahibi haddinden fazla
süt almak isterse süt yerine san bir kanla karlar»
Harun Reid'in veziri Ca'fer b. yahya öyle demi-
tir:
«Araziden alman öür ve haraç bakann mülkünün
direidir. Yalnz üretimin artmas, bereketin çoalma-
s bakann davranmasna baldr. Harap olmas
adil
üretimin dümesi ise Onun zülmündendir. Topran ve-
rimsizlii iletilmemesinden ve ziraatcüarm
yeterince
azlndan bakann zulüm ve ikence ile halk yoklua
doru yöneltip, onlar ilerinden alkoymasndan dolaydr.
Bu duruma dümü
bir halk kitlesinden vergi almak ac

76
olan birinin vücudundan bir parça et alp yemek gibi-

dir.
Filozoflar: «Bakann
halka haddinden fazla vergi
yüklemesi, duvarm temelinde bulunan harç ve çka- ta
rp bunlarsz duvarn yükseltmeye teebbüs etmesi gi-
bidir. Bu deersiz vergüemeden dolay ziratçüarm top-
raklar verimsizleir, bu yüzden ziraattan vazgeçerler.
Ziraat ve toprak imarna güçleri kalmayan halk, devlet
hazmesinin kat kat isteklerini karlyamazlar. Bu yüz-
den bizzat devlet ve askeri gücüne de bir zayf hk sirayet
eder. Bu durumu bir frsat olarak gören açk gözler, ül-
keyi ykmaya göz dikerler.
Bakan halktan çeitli eyler ald için buna kar-
ük olarak onlara fazla sevgi göstermelidir. Çünkü dü-
rüst bir hareketle hiç bir ey
eksilmez, bozgunculukla hiç
bir ey baki kalmaz* demilerdir.

Hikâye:

Endülüs yöneticileri, dedelerinin yollarm takip eder-


lermi. Adetlerine bal olduklarndan dolay dümanla-
rn malup ederler ve onlara göz açtrmazlarm. Bir
adetleri de öyle imi:
Devlet bakam sipahi olan islâm askerlerine top-
rak ve köyler Bunlar da kendilerine ait bulunan top-
verir.
ra ilerler, imarna çokça önem verdikleri için çokça
üretim elde ederlermi. Ibni Amir isminde biri ülkenin
bana geçince sipahilerin ellerinde bulunan tarlalar alr,
bunun yerine geçimlerinin devlet hazinesinden karlan-
masn emreder. Sipahilerden alman topraklar kârclar
nsan kâr yapmaya dü-
icar eder ve ticarete balarlar.
kün olduundan orada satlmadk bir arazi kalmaz. Halk

77
Devlet Bakanlarna

gündengüne perian düer, devletin askerleri de buna pa-


ralel olarak zayflamaya balar. Sonunda etrafta bulu-
nan dümanlar oraya hücum ederler ve hakimiyetleri al-
tna alrlar.

BEYT-ÜL-MAL:
Bilginler öyle demilerdir:
«Beyt-ül-mal sistemi çou
insana müphem kalm
ve keyfiyeti izah edilmemitir. Bu, hububat istihsalinin
mahalline göre onda bir veya bete birini alp, toplanan
yerdeki fakirlere datmak, artan devlete vermektir.
Ürünün topland mahalle, Beyt-ül-mal denir. Cizye ve
haraç alnan yerlerde toplanan mal, yalnz slâm asker-
lerine, yolda kalm yolcuya ve ilim adamlarna sarfe-
dilir. Geriye kalan gereken yerlere ve îslâmn izin ver-

dii hayrl ilere harcamak için Beyt-ül-mal'a konulur»


demilerdir.
Devlet bakam bu statüyü takip etmeli harcamalar
kendi yararna yapmaktan ve halkn umumî teammülü-
ne aykr düen davranlardan saknmaldr.
Zülkarneyn, mavereünnehiri geçip Çin ülkesine gir-
dikte yardmcs:
«Ya Zülkarneyn! Beyt-ül-maldan alarak özel hazine
nizde bu kadar mal dikkatli olarak korumann sebebi
nedir?» diye sorunca O:
«Bir gün seferde ihtiyaç hasl olur» der. Bunun üze-
rine yardmcs öyle söyler:
«Bunlar dümanlarnza azk olsun diye bir yere
topluyorsunuz. Bu iiniz en kötü bir itir. Sizden önce-
ki hiç bir hükümdar bu çeit bir kâre heves etmemitir.
Kendi ilerinizde kullanmak için bu mallar halknzdan

78
mam- Gazalt

tophyacaksmz, toplasanz dahi ancak bunlar onlarn


ilerinde kullanabilirsiniz, Bunlar depolayp brakmak
hükümdarlk annza yakmaz»
Zülkarneyn piman olur ve «Beyt-ül-mal ancak hal-
kn bakanndan raz olmasdr, beyt-ül-mal olmasa da
halk yeterlidir» der.
Filozoflar öyle demilerdir; «Bakann halkiyle
olan muamelesi, bahçesinin içinde tertemiz bir su akan
bahçivan gibidir. Bahçivan bahçesini yerli yerince tan-
zim eder, etrafna meyve veren aaçlar diker ve onlar
sularsa bahçe geliir, meyveleri nefis olur ve o da fakir-
likten korkmaz. ayet bahçivan böyle bir çalmay yap-
mazsa, bahçenin içinde akp giden o berrak suyun ne
faydas vardr? Bakm olmadktan sonra aaçlarn yok
olmas beklenilen bir eydir. Bunun gibi bakan da iyi
hareket eder ve halkn durumlarn iyi bir ekilde kont-
rol ederse halk da O'na itaat eder, sevinciyle sevinçlenir,
kederiyle kederlenir.
4
Sasanikrallarndan birinin yardmcs, kraln mal
toplamasn ve kendine ait bir gizli hazine kurmasn
teklif ederek der ki: «Bir gün etrafmzda toplanm bu-
lunan adamlar dalr ve biz açkta kalabiliriz. Fakat
paramz olduktan sonra dünyann her tarafndaki as-
kerleri kendimize asker yapabiliriz» Bunun üzerine Kral;
«Bu hususta arzedebüecein bir delilin varm?» diye so-
rar. O'da:

«Evet bakanm, imdiki durumda etrafnzda hiç


sinek varm?» der. Kral:
«Hayr» diye cevap verir.
Yardmc Ttir tabak bal getirilmesini ister, bal geti-
rilir getirilmez sinekler baln üzerine üümeye balarlar,

79
Devlet Bakanlarna

bunun üzerine yardmc: «Kralm! Görülüyorki; bu bal


gibi paramz olduktan sonra bütün insanlar askerimiz
olur» der.
Kral: «Bavezirle bir görüeyim» der. Kral, bave-
zire bal meselesini anlatr, fakat bavezir bunu benimse-
mez ve:

askeriniz

Kral: «Bu hususu teyit eder mahiyette bir bir de-


z varm?»
Bavezir: «Akam olunca bunu sizlere arz ederim»
Akam olunca, bavezir bir tabak bal bakann hu-
zuruna getirir.

Bavezir: «Kraln! Bu baln üzerinde hiç bir sinek


varm?» diye sorar.
Kral: «Hayr» der.
Ba vezir: «ayet idarenizde bulunan halkn kalple-
ri —zülümden dolay— karanlkta kalrsa devlet hazine-
sinin bir faydas olmaz. Fayda getiren tek ey: halkn r-
zas ve devlet memurlarnn honutluudur» der.
Nuirevan: «Halkma fazlasiyle müfik olmayan ba-
kan, kanatlarm yaralyarak, orada akan kanlar emen
ve sonunda uçmak için çrpnrken yere çaklp kalan ve
dier hayvanlara böylece yem olan kular gibidir» demi-
tir.

Hz. Ömer am'a varnca, am valisi Hz. Ubeyde 5


O'nu karlar.
Hz. Ömer: «Ya Ubeyde, bizi evine götür ki, evini gö-
relim» der.

80

Ubeyde: «Ya Ömer, evimi görürseniz kendinize sa-


olmaz, alarsnz»
«Görülmesi gerekir» diyerek Hz. Ömer, Hz. Ubeyde'-
nin evine girer. Bakar ki: Birkaç parça keçe, yemek için
bir kaç çanak ve abdest için bir ibrikten baka hiç bir ey
yok. «Ya Ubeyde! Malzemelerin nerede?» diye sorar.
Ubeyde: «Gördüklerinizden baka hiç bir eye sa-

hip olmadm bütün aml'lar bilir» der. Hz. Ömer:


«Açl giderecek hazrda bir ey varn?.» Hz. Ubey-
de, birkaç gündenberi kalm ekmek parçalarn getirip
Hz. Ömer'in önüne kor. Bunu gören Hz. Ömer kendini
tutamyarak alaynca Hz. Ubeyde: «Ben bu durumu si-
ze açklamtm. Fakat mü'minlerin Bakan! Topraklar-
dan size gelen cizyenin belâs size yeter» deyince Hz.
Ömer: «Ya Ubeyde, senden sonra dünya bizleri marur
etti» der.

O, halifelii zamannda hacca gider. Dönüünde,


memuruna: «Yolculuumuzda Beyt-ül-maldan ne kadar
para sarf ettik» diye sorunca memur:
«Onsekiz dirhem sarfedilmi» der. Hz.
«Beytül mal telef ettiin için helak olasn» —eklin-
de kzgnln belirtir.
Ömer b. Abd-ül-Aziz zamannda büyük bir ktlk
olur. Bir grup Arab O'nu ziyaret ederler. Grup sözcülü-
üne içlerinde bulunan bir alimi seçerler. O:
«Müminlerin Bakan! Biz içinde bulunduumuz bü-
yük bir zaruretten dolay size geldik, açlktan bir deri-
kemik kaldk. Kurtuluumuz Beyt-ül-mala kald. Aslnda
Beyt-ül-Maldaki erzak u
üç gayeden biri içindir:
Bu mal ya Allah'n, ya O'nun kullar veya sizin için-
dir.. ayet Allah'n ise Allah'n buna bir ihtiyac yok-

Devlet Bakanlar 6 81
:

Devlet Bakanlarna

tur, eer O'nun


kullarna aitse, siz onlara vermelisiniz.
Bu size aitse bizlere tasadduk ediniz. Allah tasadduk
edenleri mükâfatlandrr» der. Ömer b. Abd-ül-Aziz bu-
nu duyunca gözleri dolar ve ziyaretçilerin ihtiyaçlarn
giderir.

Bakan Beyt-ül-mal' dikkatlice kullanmal, harca-


malarda israftan kaçnmaldr. Çünkü bakann yüksel-
mesine ve dümesine sebep Bey-ül-Mal'dr.
Selef bu hususa çok dikkat olmayan-
eder, ihtiyac
lara Beyt-ül-Mal'dan yardm yapmazlarm. Hatta Ömer
b. Abd-Aziz bir gece mum yakp gda defterlerini tetkik
ederken, o anda olu yanma girer, ev ihtiyaçlarm baba-
sna arzeder o zaman Hz. Ömer (II) oluna: «Mumu
söndür, çünkü bu mum Beyt-ül-Mal'ndr. Biz imdi halk-
la ilgili bir ey deil, bizimle ilgili bir ey konuacaz.
Bu durum için bunu kullanmaya Allah'n izni yoktur.»
der.

adil bakan» devlet mazemesini ahsi ilerinde

Hikâye :

J;
Ömer b.Abd-ül-Azizln bir olu Beyt-ül-mal'a ba-
karm. Hz. Ömer'in (II) üç kz Arafe günü babalarna
gelerek
«Yarn bayram, bizleri halknzn kadnlar ve kz-
lar ayplyor ve diyorlar ki: «Siz mü'minlerin Bakan'
olan birinin kzlarsnz, böyle olmasna ramen giydik-
leriniz, bizim elbiselerimizden daha kalitelidir» derler ve
alamaya balarlar. Babalar kzlarnn bu durumuna
üzülür ve Beyt-ül-mal'a bakan olunu çarr:

82
lmam- Gazali

«Önümüzdeki ayn ayln imdi bana veremezmi-


sin?» der. Olu:
«Gelecek aya kadar yaayabileceinize dair bize se-
net veriniz» cevabm verir. Bunun üzerine halife:
«Bir gün ömrümün olduunu bile bilmem olum!
Allah seni mübarek etsin» der, sonra kzlarna döner
ve öyle söyler:
«Arzularnz gemleyiniz. unu biliniz ki zorluk çek-
meden cennete girilemez»
Bakan, alelade bir insanla, tannm bir mevki sa-

hibiarasndaki davada ikisine de ayn nazarla bakmal


yalnz birine önem vermemelidir. Ayn ekilde davallar
dan biri fakir dieri zengin olabilir. Fakat unutulmama-
ldr ki; cevher ve toprak ahirette ayn fiatadr. Bu ba-
kmdan zengine yaranmak için kendinizi atee atmama
lsnz.
Alelade birinin devlet bakam ile herhangi bir da-
vas olursa, bakan kendisini bir vatanda derecesinde
tutup, Allah'n hükmettii ekilde hükmetmeli ve bu za-
yif kimseye insaf etmelidir. Utanmay bir tarafa bra-
kp adaletin verecei karara raz olmal ve bu hususta
Allah'n u
ayetiyle hareket etmelidir; «Allah üphesiz
adaleti, iyilik yapmay, yaknlara bakmay emreder; ha-
yaszl, fenal ve haddini amay yasak eder. Tuta-
siniz diye size öüt verir.»

Hz. Peygamber: «Her çobana sürüyü otlatt yerden


sürüye nasl davrandndan» ve her bakandan ise halk-
na nasl muamelede bulunduundan sorulacaktr» buyu-
ruyor.

83
Devlet Bakanlarna •

Hikâye:

Anlatldna göre smail b. Ahmet, Horasan'a emir


olarak gider, Merv'de konaklar. Her askeri mevziye u
emrin bildirilmesini emreder:
«Askerlerden biri azda olsa, halka zulüm yaparsa
elleri kesilir»
Askerlerden biri 7 bir evin mutbana girer, oradan
,

biraz yiyecek alr, ev sahibi bunu görür ve onu emrinin


kapma götürür.
Emiri: «Haberi duymadn m?»
Asker: «Duydum»
Emir: «Neden halkna eziyet ettin»
Asker: «Hata iledim»
Emir: «Hatan yüzünden atee girmek istemem» der
ve gereken cezay verir.

Hikâye:

Nuirevan devlet bakan olunca, Babakan O'na


sunu vazar:

de olmaldr:
I— Özel hazinenizde mevcut olan eyleri halknza
vermeniz ve onlardan bir ey beklememeniz,
n — Onlardan vergi aldnzdan dolay —buna
karlk— onlara davranmanz,
adil

m — Onlarn kazançlarna ortak olduunuz halde


(vergi vs. olarak) onlara zülüm yaparsanz, böylelerine
akll kimselerin bakan demeleri kendilerine utançlük
verir.
Siz bu üç esasa tutunmahsmz»

84
ÖÜT:
Abbasi idarecilerinden Mehdi'nin yanma birgün dev-
rin bilginlerinden eybe girer ve:
— Mü'minlerin Bakan! Allah size dünya ni'metini
vermitir. Sizde buna karlk olarak halknza tatl ya-
aytan bir hisse veriniz.
Bakan — Halka verilmesi gereken nedir?
eybe — Adalet. unu biliniz ki halknz sizden emin
;

olarak uyurlarsa, siz de kabirde emin olarak uyursunuz.


Mü'minlerin Bakan!
Kendisinden sonra gün olmayan geceden ve kendi-
sinden sonra gece olmayan günden saknnz. Gücünüz
nisbetinde adîl davrannz. Çünkü, ahirette adlinizle mü-
kafatlanacak ve zülmünüzle cezalanacaksnz. Nefsinizi
tekva ile süsleyiniz. Zira ahirette size kimse süs ver-
mez, ahiretin süsü dünyadan gider.
Rum Kayseri Mekkah'a: «Memleketin idaresi ne
ile olur?» eklinde bir mektup yazar. O'da cevabmda u-
nu yazar :

«Ben herhangi bir ey hakkmda bilgi almadan bir

ey yapmam. Bir eyin yaplmasn emrettiimde, onu


tamamlamaya çalrm. Korku ve yaplan ricalardan do-
lay o ii terketmem. Emrettiim eyi deitirmem.»
Hz. Ömer am'a gidince, am'n etrafn ve nahiye-
lerini dolap halkm durumuna iyice vakf olur. Hu-
mus'a 6 girdii zaman «Humus fakirlerinin ve çauam-
yanlarnn listesini çkarp bana getiriniz» der. Görevliler
hemen bunu tanzim ederler ve getirirler. Tetkik ettii es-
nada üstenin banda Said b. Amir 7 isminde birinin ad-
n görür. Saidin kim olduunu sorar, halk bunun kendile-
85
rine gönderilmi bulunan Vaü olduunu söyler. Hz. Ömer
O'nun fakirliliine hayret eder. Humus'lular: «Mü'minle-
rin Bakan! kendilerine ödenen maam hepsini fakirle-
re veriyor» derler. Bunu duyan Hz. Ömer alar, baz za-
ruri ihtiyaçlarn gidermesi için bin dinar gönderilmesini
memurlara söyler. Valinin eline para geçince evine döner,
hanm «Mü'minlerin Bakan size kzd için mi eve
döndünüz» diye sorunca, O:

dünya bana bu yüzden eve döndüm» der.


geldi,
Hanm öyle söyler: «Nasl isterseniz öyle yapnz.»
O, paray bir sraya kor, ertesi gün Humus'a giren
slâm müfrezesine bunu harcar.
Hanm: «Biraz braksaydnz baz zaruri ihtiyaçla-
rmz giderirdik» der.
Vaü: «Allah bizleri yaratm, doru yolu bildirmi-
tir. Kabre dünyalk olarak götüreceimiz tek ey kefen-
lerimizdir» cevabm verir.

BAKANDA BULUNAN MEZYETLER


Eski filozoflar: «Bakanda u 16
meziyetlerin bulun-
mas gerekir» demilerdir.
Akll, bilgin, zeki, eyay
kavramas, ferasatl, yi-
it, müavere ve teenni ile hareket, güzel ahlâkh, bütün
halka sevgi beslemesi, halkna hürmet etmesi, gerektii
yerde halkna müdarada bulunmas, ilerinde görü ve
tedbirli olmas, seleflerinin hatralarn çokça okumas,
seleflerinden dürüst olanlarn yolunu takip etmesi, ken-
disini tanmyan adamlardan gizlice kendisini sorutur-
mas, asrnda yayan ve ilmiyle âmü olan büginlerden
öüt istemesi.

86
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

BAKANA YAKLAMAKTAN KAÇINMAK;

Üç eyde kurtulu yoktur :

1— Bakanla arkadalk,
2 — Gizlive kapal eyleri kadnlara açtktan sonra
akibetine emin olmak.
3 — «Vücuda zehir etmez» diyerek bunu dene-
tesir
mek.
Bütün ilerin çk noktas devlet bakandr. Akl
tam olmayan devlet bakaniyle görüünce gururla-
nr. Aslmda bakann elinde bulunan imkânlar, almas
zor bir daa benzer: Bu üzerinde türlü türlü meyveler
bulunan, fakat etrafn yrtc hayvanlarn sard bir
dadr. Böyle bir daa trmanmak hem zor ve hem de
tehlikelidir. Bu bakmdan bakann ne yükseltmesine, ne
aa düürmesine, ne de hayr ve errine balanamaz.
(Büyüklerden birine niçin bakanlara sokulmad
sorulur. O'da öyle cevap verir:)
Devlet bakannn hiç lüzum olmayan yerlere para
harcadn, fakat gerekli olan yerlere ise bir harcamada
bulunmadn çok görmüümdür. Ben hangi smf içinde
olacam bilmediim için bakanla görümekten sakn-
dm.»
Akl olan, bakana arkadaük yapmaktan saknma-

87
Devlet Bakanlarna

ldr. Çünkü bakanlar çocuklar gibi kzarlar ve çocuk-


larn holandklar basit eylerden de holanrlar, ama
arslan gibi de kzarlar.
> Akll kimse
t
'
u
üç eye devam etmelidir-
1 — Yanmda oturan birine arkasn dönüp oturma-
maldr (Bu dümanlk dourtur.)
2 — Kendisinin yapmad ii bakasma teklif et-
memelidir.
3 — Devlet bakan istemedikten sonra kapma git-
memelidir.
Dört eyden kaçnmaldr :

— Bakana
I bildirme» ve «kötülükten al-
«iyiyi
koyma» öüt verse dahi ona yaklamaktan,
için
— Yabanc bir kadnla yalnz bana kalmaktan,
II
IV — Yaknlariyle ilikisini kesmi ziyaret
birini
etmekten,
IV — kinci gün piman olaca sözü konumak-
tan.
Daimi olarak bakanm hizmetinde bulunanlar, ta-
mamen dünya lezzetlerinden yararlanamazlar, aksine
mahrum kalrlar. Ayn ekilde bakanm Islâhna ura-
mak gayesiyle ona yaklaan bilginler de, bir gün gelir
onun yoluna girerler. Bu tpk bir tarafa meyletmi bir
duvar düzeltmek için srtn dayayp «sonunda duvarn
altnda kalan adamn durumuna benzer.
öyle görmüümdür: Bakanlarla sohbet etmek has-
talna kaplanlarn seadet erbetini içmeleri gayet zor
olduu erbabmca bilinen bir eydir. Herkes te bilir ki;
bakanlarda vefa yoktur ve dostluklarna güven olmaz.
Onlar birinde bir menfaat görmedikten sonra herhangi
bir ikramda bulunmazlar; menfaatlann elde ettikten

88
sonra tanm amazlktan gelirler. Onlarn yannda kazan-
lacak günah affedilecek cinsten bir günah olmad gibi,
Ondan kaçnmak ta gayet zordur.
Dünyada iki ey insan bozar :

I — Devlet Saltanat.
II — Dünya mal.
— Din ve dünyasn
I korumak
davasiyle ileriye
atlan kimse olur olmaz eylerden nefret etmemeli, her
ey üzerinde sabrla eilmeli, bir meseleden dolay kzar-
sa kzgnln tutmaldr. Böyle yaparsa gayesine eriir.
Netekim; üzüm aaçlar meyve veren aaçlara deil, en
çok meyvesiz aaçlara kol atar. Bunun gibi devlet kap-
snda çalanlar da büyük insanlarla arkadalk kurduk-
lar zaman geride kalanlar bu durumu hazmetmezler ve
onlarn kollarn kesip atmak isterler.
Bakann vefaszlna en iyi delil: yllarca memle-
ket hizmetinde bulunan babakan küçük bir hadiseden
dolay azletmesidir. Bakan idaresini çocuk mektebine
benzetmemeli, salam karekterli babakann azletmek-
ten ciddî surette saknmaldr. (Çocuk okulunda, çocua
birazck eyler örettikten sonra onu mezun ederler.)
Araplarm bir ata sözü vardr :

«Bakann hafif merep eye hücum et-


olmas, her
mesi, kendi ve memleketin menfaatna aykr olan eyle-
ri adet edinmesi yersiz davranlardr.»
Babakan, bakann icraatnda yardmc olmal, ve
politikasm desteklemelidir. Bakan, her hangi bir naho
hadise ile kar karya kaldnda, babakan daha faz-
la feryat etmelidir. Çünkü babakan Bakann kula, :.

gözü, ve kalbi mesabesindedir.


dili

Bakan, dürüst babakanmdan u iki noktada yarar-


lanabilir :

89
Devlet Bakanlarna 1

I — Bilmediklerini örenir,
II — Bildiklerinibabakann verdii bilgilerle teyit
edip üphesini giderir.
ayet bakan, yapaca babakanla görüüyor
ileri
ve bilgili kimseleri yanndan uzaklatrmyorsa akll ve
ilere vakf olan biridir.
Babakan, bakana dostluk göstermedikten ve ona
gereken yerde öüt vermedikten sonra tam bir babakan
olamaz. Dostluk ve öütte, ancak tedbirli ve görü sahi-
bi olan bir babakandan kabul edilir.
Bakan ne yapacan bilmeyen ve dürüst olmayan
kimseyi babakan yapmamaldr. Her eyden habersiz
bir babakan her eyin deerini Netekim tb
kaybettirir.
yoksun birine
bilgisinden vücut teslim edüemiyecei gibi,
ehü olmayan birine de babakanlk görevi verilemez.
Bakan, halkn kendisine muhalefet edeceinden
korkmamaldr. Çünkü halk: Kendi bakanlarndan bir
sürü yakksz ey görmedikçe ona muhalefet göstermez-
ler.Bakan, kendi yaknlarndan korktuu kadar, uzak-
takilerden korkmamaldr. Halkn ilerini asla ihmal et-
memeli, halkn düzeltmeye kalkmadan önce kendi ya-
knlarnn Islâhna çalmaldr.

BABAKANIN TAKP EDECE YOL


Bakann, adl, dirayetli ve dürüst bir babakandan
dolay kadri yükselir ve herkes tarafndan güzel anlr.
Hiç bir bakan, babakansz devlet ilerini yürütemez,
tek bama hareket ederse, üphesiz sapar. En üstün bir
güce ve dereceye sahip olmasna ramen yine de bilgili
ve akll eshabiyle müavere etmeyi Hz. Allah'n Hz. Mu-
hammed'e emrettiini görmüyormusunuz? «î hakkmda

90
onlara dan, fakat karar verdin mi Allah'a güven, do-
rusu Allah güvenenleri Sever.» 8 Firavna giderken Hz.
Musa: «Rabbim! Gösümü genilet, iimi kolaylatr, di-
limin düümünü çöz ki sözümü iyi anlasnlar. Ailemden
kardeim Harun'u bana vezir yap, beni O'nunla destekle,
Onu görevimde ortak kl ki seni daha çok tebih edelim
ve çokça analm. üphesiz sen bizi görmektesin» dedi. 9 »
ayet devlet bakam bir bakana muhtaç olmasayd
Hz. Musa olmazd.
Babakan halkn ilerini görürken kusur etmemeye
uramaldr. Bakan, halkn ilerini ve davranlarn
bütünüyle kontrol edemezse, babakan bu hususta Ona
yardmc olmal ve noksanlarn tamamlamaldr. Mem-
leketin ayakta kalmasna sebep olanlarn, bilgin ve kül-
türlü kimseler olduu apaçktr. Din ve dünya ileri bun

lar sayesinde yürütülür. Bakan ne kadar akll olursa


olsun yine de dürüst bir babakana ve muhtaç-
bilginlere
tr. Dünyann en mesut devlet bakan: fakirlerin yarar-
na olacak eyi unuttuu zaman hatrna getiren, hayrl
bir projeden bahsettiinde bunun tahakkukuna yardm-
c olacak bir babakana sahip olandr.

Hikâye :

Hz. Musa fir'avn'a gelerek: «Firavn! Bu kadar yl


boyunca, iddetli bir azgnlk gösterdin. Eer Allah'a
inanrsan devlet ve saltanatn elinde kalacaktr» deyince
,
firavn bu durumu yardmcs Haman'a bildirir. Haman:
«ayet inanp Musa'nm yolunu tutarsanz, imdiye
kadar bütün tab'an seni bir ilâh kabul ediyor ve sana
secde yapyorlard. nanrsan bu sefer halk: «O da bizim
basit bir kulmu» diyecekler. ayet bunu söyleme-

91
Devleti Bakanlarna

leriniuygun karlarsan Musa'nn bildirdii inanç siste-


mini kabullen» der. Firavn bu ikaz üzerine iman etmek-
ten vaz geçer.
Bu sebepten, bakan Haman tipli yardmclardan
saknmaldr.
Devlet bakannn kalbi pisliklerden uzak bir safiyet
içinde olmazsa, bütün halk da doru bir gidi üzerinde
toplanamazlar. Durum tamamen bunun aksine olur, dev-
let bakan dürüst bir karektere sahip olursa, buna bal
olarak bütün halkta salam karekterli olurlar ve asla
aralarnda herhangi bir ayrlk hadisesi meydana gel-
mez.
Dürüst bir devlet bakan ile kötü karekterli bir ba-
bakann durumlar; çinde timsah bulunan ve bu yüzden
kimsenin yararlanamad temiz bir suya benzer. Böyle
bir babakann korkusundan, halk isteklerini bakana
iletemezler. Bu yüzden halk kitlesi yklmaya doru yüz
tutar.

Dürüst bir babakann bir karekteri de bütün sözle-


rinde doru olmasdr. Çünkü bakan, hastann hastal-
n muayene eden doktor mevkiinde, babakan ise has-
talara ifa veren vasta (ilâç) yerindedir. Hasta ile dok-
tor arasmda vasta olan kimse, doktorun verdii ilâçtan
baka bir ilâçla tedavi etmeye kalkrsa hastay ölüme
doru sürükler. Babakan yalanc olursa, bakann ver-
dii direktiflerin hilâfna hareket edecek ve dolaysiyle
halkn perian bir duruma getirecektir. Bu bakmdan
babakann dindar, sözünde doru, ahlâkndan emin ve
halk ilerinde basiretle hareket eden birinin olmas art
koulmutur.
Babakan, emanete riayet etmelidir. Devlet Bakan,

92
mam- Gazali

kötü karekterli birini bir bakanla getirmek istedii za-


man münasip bir dille bakann dikkatini çekmelidir. a-
yet kötü ahlâk ve davrana sahip biri herhangi bir ba-
kanlk islerini üzerine alrsa, bakanlnda çalan ivi ka-
rekterü görevlileri temizleme yoluna gidecek, bunlarn
yerine kendi karekterinde olanlar getirip yerletirecek-
tir. Böyle bir durumda devlet düzeninin sarslaca bir
gerçektir.
Süleyman b. Abd-ül-Melik 1(
>, Haccac
Valilie ge- 11

tirmek istedii zaman, Ömer b. Abd-ül-Aziz «Mü'minle-


rin Bakan! Allah akna Haccac Valilik gibi önemli bir
hizmette deil, uzak mntkalarda herhangi bir hizmette
kullannz» deyince Bakan :
— Ömer! bugüne kadar Haccac'n bir zerre hya-
neti görülmümüdür. O'nun bu tutumu sedakatna bir
delüdir.
— Mü'minlerin Bakam!
)

zerrece hiyanette bulun-


mam, emanete riayet etmi fakat son durumuyla say-
sz insanlarn içlerine fitne sokmu birini arzedeyim mi?

Bu bozguncu kimdir.?

Bu yç kimseden, para istemeyen, fakat dünyay
perian etmek isteyen iblistir.
Bakan buna kulak vermez, Haccac vali yapar. Böy-
lece yapt zulüm herkese destan olur.
Babakan daimî bir surette bakana tavsiyelerde bu-
lunmaldr. Selefin tutumu böyle idi. Bakam kzgn bul-
duklar zaman, altn suyu ile yazlm üç levha takdim
ederlermi; Birinde: «Bakan! Siz bir ilâh deilsiniz, di-
er insanlar gibi siz de ölüm erbetini içecek ve toprak
olacaksnz.»
ikincisinde: «Bakan! Sizinle birlikte yeryüzünde

93
Devlet Bakanlarna

yaamakta bulunan halknza insafl ve efkatli olunuz-


merhamet etsin.»
ki; Allah'ta size
Üçüncüsünde: «Bakan! Halknz arasnda insafl
olarak hükmediniz. Halknz ancak adîl ve insafl hük-
münüz islâh eder.»

Babakann ya :

Babakan olgun bir yata olmaldr. Bakann hu-


zurunda nasl hareket ediyorsa arkasndan da öyle hare-
ket etmelidir. Babakan tertemiz bir ayna gibidir. Ba-
kan güzelliini babakann davraniyle görecektir.
Babakan, otoriter olmaldr ki; akiler O'nun hey-
bet ve satvetinden korkarak Allah' m hududundan da-
r çkmaya cesaret edemesinler.
;^ u alt eyin alt kimse arasnda varl, bir mânâ
ifade etmez.
I — Gururlu insan: Her ne kadar bakalar tara-
fndan övülürse de bu övgü yalan ve iftiradr. Güzellik ve
övgünün itibar böyle bir adamdan zayi* olmutur.
II — Tiynetibozuk: Böyle birinin dostlar çok ta
olsa, bunlar onun etrafna tek bir gaye için toplanrlar ve
bir maksattan ötürü de ayrlrlar. Böylece dostluun bir
itibar kalmaz.
m— Kötü ahlâkl olan birine, temiz bir sülaleye
sahip olmas yücelik vermez.
IV —Aslnda cimri olmasna ramen halktan utan-
d
mez.
için yardmda bulunanlarn yardmna önem veril-

V — Dünyaya kar fazla muhteris olan kimsenin


günah az da olsa i'tibar sarslmtr.
VI — lerinde dikkatli olmayan, bakanlar kendi-

94
sinden çekinmeyen ve otoriter bir barbakana sahip olma-
yan devlet bakannn ülkesine de önem verilmez. Böyle-
lerin haysiyetve deerleri kaybolmutur.
Babakan bütün insanlara kar merhametti olmal,
halktan bir zerre mikdar bile bir ey kabul etmemeli ve
yaralan uyarmalara kuiak vermelidir,
i Devlet Bakanna be ey çok lâzmdr :

I— Görü ve tedbirine itimat edüen bir Babakan'a.


II— Stratejik donatmaya
yerleri kalelerle (x.)

IH — Düman hücumunu durduracak askerî güce.


IV — Askerî bir çkarma yapt zaman, hiç bir
kimseye ihtiyaç brakmyacak mühimmata.
V —
Evinde kederini datacak, sevdii yemei
kendisine piirecek bir hanma,/

Karekteri :

Babakan, vakarl olup, hafif merep olmamaldr.


Hafif mereplik, babakan halkn gözünden düürür ve
devlet ilerine de halel getirir.

Devlet bakan vekanyla birlikte düzenli bir ha-


yat yaarsa, bütün halk ona bakarak düzenli bir hayat
yaar. Babakan dürüst biri olursa, bakanda böyle bir
karektere sahip olur. u
husus unutulmamaldrki her ;

ey için bir afet vardr, akim afeti: Arzularn arkasna


taklp gitmek, bakann helâkiyse; kötü bir babakana
sahip olmaktr. Böyle bir durum bütün ileri alt üst et-
tirir.

x Gazaü'nin asrnda en iyi savunma vastas.

95
BÖLÜM IV.

SIR SAKLAMA

4f Sr saklama ahlâkllktr. Bu, devlet bakanlarna


iyi
ve dier kademelerde çalanlara farz klnmtr.
Birinin srr kendi esiri iken bunu yaydnda kendi-
si onun esiri olaca tecrübeli kimselere açk olan bir ger-
çektir. Akll kimse, srlarn
emanet etmenin çok-
birine
ça zor olacan bilmelidir. Srlan bilip te muhafaza eden
pek azdr. Paray muhafaza etmek srr muhafaza et-
mekten daha kolaydr. Paray bir sanda koyup kitle-
mek kolaydr, fakat srlar aikârdr, her an konuan dil
onu kolayca yayabilir. Bir adam yükü utlayp istenilen
yere götürebilir, fakat srra gücü yetmez. Bu sebepten
sr, birinin kalbinde olduu sürece, ar
yükten daha faz-
la zorluk verir. Tamayp bunu yayd zaman, sanki
üzerinde bir yük atm kadar hafifler. Kalb srm kab,
dudaklar kalbin kilidi ve dil onun anahtardr. Akll in-
san, srrn anahtarm korumaya dikkat etmelidir. Baz
srlar vardr ki; açan kimsenin yok olmasna ve kannn
akmasna sebep olur. Neticede istedii gayeye varamaz.
Halbuki onu açklamasayd iki ey elde edecekti; Gayesi-
ne kavuur, satvet ve ehvetten kurtulurdu.

Hikâye :

Hz. Osman'n Hemran isminde bir kâtibi varm.


O'na, Abdurrahman b. Avf vali tayin edeceini söyler.

96
îmam- Gazali

Kâtip bunu duyar duymaz hemen gidip AMurr^^cnan'a


bildirir. Abdurr anman ise Hz. Osman'a gelerek durumu
anlatr. Bunun üzerine halife kâtibe kzar ve «Bundan
sonra devlet hizmetinde kullamlmamasm ve Basra'ya
atlmasn» vasiyet eder. Bütün akll olan kimselere gö-
re srr saklama: akim üstünlüüne delalet eder.
Ibni Abbas hazretlerine bir gün babas :

«Olum! Hz. Ömer senden fazla tecrübe sahibi kim-


seleri bir tarafa brakarak seni müslümanlarn ileri hak-
knda sn* sahibi yapt, korkarm ki; bir gün mü'minlerin
bakannn kzgnlna urayp hakszla uryasn...»
deyince O:
jj «Babacm! Ben de u
üç haslet olunca ve bunlarn
icabna göre hareket ettiim müddetçe, korkum olmaz :

I —
Ben O'nun srrn yaymam.
II —
Dilime yalan alp, onunla dilimi kirletmem.
IH —
Halifenin huzurunda bakasn çekitirmem.
Babakan, u
dört eye devam etmeli ve onlarla ken-
dini bezemelidir.
— Bakanla konuurken dikkatli olmal, konutu-
I
u eyin gayesini düünerek konumak.
iyi
— Arkadama kar alçak gönüllük gösterip bü-
II
yüklenmeden saknmal.
III — Dümanlarna kar açkça dümanlk gös-
termemeli, gayet iyi bir çalma ile onlar darmadaan et-

meli.
IV — Bütün halka güzel muamele yapmal, baka-
nn ahsm deil, iyilik ve eserlerini halka övmeli, halkn
baklarm bakann meydana getirdii eserlere çekmeli-
dir.
Bakan, Babakann yapt icraat duydua zaman

Devlet Bakanlar 7 97
Devlet Bakanlarna

bunu yalanlar, söylemedii eyleri «m<


ederse, halkn nazarnda i'tibar sarslr.

Bakanla görüme :

Babakan, Bakan'n huzuruna vard zaman ayet


o nazik bir ifade ile Babakan' karlarsa O'nun da Ba-
kan hakknda duada bulunmas iyi olur. Yapmack ifade-
lerden her ikisi de kaçnmaldr.
Gayesi Bakan'a itaat olmayan, Babakanlk merte-
besini idrak edemiyen, dünya malm elde etme pah asma,
devletin kanunlarn düünmeyen, halkn menfaatim hiç
aklna getirmiyen, günden güne fitne ve fesada girien
babakann böyle faaliyetleri çok geçmeden ayana do-
lar.
Babakan, bakann her sözüne karlk dua etme-
melidir. Bu durum Onun görgüsüz olduu hissini verir.
Fakat memleketin ileri gelenleri ve devlet adamlar bir
araya geldikleri zaman, bütün halkn karsmda bakan
için dua yapmakta bir saknca yoktur.

K Babakan u üç zorlukla kar karyadr.


V i— Birinin rzasn gözetmek,
II— Bakann honutluunu gözetmek.
HI — Bütün halkn rzasn göz önünde bulundur-
mak.
Bu üç esasa kendini verip çalan Babakan her iki
dünyann seadetini elde etmi olur.
Babakan; Bakann tebessümüyle gururlanmama-
ldr. unu unutmamak gerekir ki; Bakanlarda yaknlk
ve sedakat yoktur. Menfaatlar olmadan bakasma sayg
ve hürmette bulunmazlar. lminden dolay bir alime ya-
hut kahramanlndan dolay bir

98
Fakat istekleri hasl olduu zaman onlardan uzaklar-
lar.
Bakanlarn çou dayanr.
ileri riyaya (desinlere)

Kendi kabahatlarm küçük bulmalarna ramen, halkn i-


ledii en küçük kusuru çok görürler.
J$ Eski devlet bakanlarndan biri, babakan seçecei
ahs iyice aratrp uygun bulduktan sonra yine de üç
art ileriye sürmütür :

I Bakanlk perdemi rzam olmadkça tahrik

etme.
II _
Devletimin namus ve rz üzerinde önemle dur,
Onu dünyaya rüsvay etmekten sakn.
__ Ülkemde birinin çkan varsa, bunu bana bil-
III
dirmeden ve benimle istiare etmeden ona izin verme.
Babakan da bunun karsnda: «Bakanm! Benim-
de sizden üç isteim var. ayet bunlar kabullenirseniz
arzettiiniz hizmeti devletinizde yerine getirmek kolay-
dr. Buna müsaade etmezseniz bu hizmete ehil deilim»
deyince, bakan isteklerini kabul edeceine söz verir,
O'da :

i— Srrnz hiç kimseye açmyacam.


n — Hatrma gelen nasihatlar sunacam. size
— Görüümde bamsz olacam. — yalnz kim
III
se bu hususta ortak olmamak artiyle —
ile üzeri sizin -

nize hiç kimseyi tercih etmiyeceim.


Bakan olduu gibi kabul eder.
Bakan Allah'n emrine aykr bir direktif verirse
buna itaat etmemeli ve balanm amalidir. uras unutul-
mamaldr ki; Allah'n ihsan Bakan'n ihsanndan üs-
tün, gadab O'nun gadabmdan daha fazladr. KULA ÎTA-

99
Devlet Bakanlarna

AT EDP TE YARADANINA SYAN ETMEDE BR


FAYDA YOKTUR.
Babakan bir anda devlet bakannn önünde olanca
ma'rifet ve zekâsn ortaya
sermemeli, müteaddit görü-
meler yaptktan sonra kendi seviyesini göstermelidir.
Böyle olursa günden güne O'nun sevgisini kazanr.
uras iyice bilinmelidir ki; ayet Babakan kötü ah-
lâkl kötü yollarla gayesine eriir, ortaya ser-
biri olursa,
dii çirkin davranlardan dolay kendisini kurtarr. Bu
karekterdeki babakan daima yapt en'i ilere önem
verir; kendisine yakn olanlar bama toplar ve günden
güne yaptklarn bakana güzel göstermeye çalr. Böy-
lece bütün halk düzenü hayattan çkarr.
Halk ve devlet memurlar hiç bir meseleye vakf ol-
mayan ve gayet ahmak olan babakandan kskanmazlar,
bunu hayvan mertebesine indirirler. Böyle biri bulundu-
u görevde devaml olarak kalr.
Fakat Babakann düzenü bir hayat olur, doruluk
tan ayrlmaz, daimî surette bakana öüt verir ite böy-
le biri ayet bakan akll ve dindar olmazsa çok geçme-

den bulunduu makamdan azledilir. Bakan akll, uya-


nk ve dürüst olursa Babakan hakkmda ne söylenirse
söylensin buna kulak asmaz.
Yol gösterici Babakann dümanlar ve çekemiyen-
leri O'nun bakana en yakn bir ite çalmasn çekeme-

diklerinden, hergün yapacaklar düzenbazlklarla baka-


nn gözünden onu düürmeye çalrlar. Bu sebepten ba-
kanlara dürüst ve yol gösterici Babakanlar yaramaz.
Kendi tabiatlarna uygun bir babakan isterler.
Akll kimseler, Bakanlarn bir grup hayasz kim-
selere sevgi göstermelerini garipsemesinler. Çünkü ken-

100
,

îmam- Gazali

dileride ayn gruptan olduklarndan onlara muhtaçtrlar.


Bunlar erlilere önem verdikleri zaman akll kimseler
köelerine çekilmeli ve kendi dünyalarm yaamaldrlar.
Çünkü alçak kimselerden hilim (yumuak huyluluk) ve
kötü Bakan'dan doruluk beklenemez. Böyle bir Ba-
kan'la terik- mesaide bulunan devlet adamlar, halkn
durumunun ne olduunu unuturlar, yalnz ferclerine ve
karnlarna hizmet ederler. Hepsinin ortak yaps: Hrsz-
lk ve yamaclktr. Böyle bir günde Allah halka yardm
etsin.

^ u dört eyin iyice anlalmas için açklamak gere*


kir :

— Birinin yalnz aklna güvenmemen, ayn za-


I
manda deneye tabi tutulmal.
_ «slâm'n bu meseledeki hükmü udur.» ek-
II
lindeki birinin mücerret ifadesine güvenilmemeli, bunu
bir de bildiini yayan bilginden sormal.
III — Bir
kervannn yolunda bulunan tehli-
ticaret
kenin nerede ve nasl bir tehlike olduu bütün detaylariy-
le izah edilmeden kurtuluun olmyaca bilinmeli.

IV —
Bakann görüünü babakan hiç tahrif et-
meden halka bildirmeli.
Bakan'a lâyk olmayan bir hareket sadr olduu za-
man, Babakan büyüklenmeden Onu reddetmeli, bunu en
iyi bir yolla düzetmeye çalmaldr. ayet sinirli bir ka-
Tekten varsa Babakan Onu müdara etmelidir.

Hikâye :

Marip Bakanlarndan biri gayet diktatörmü. Bir


gün gayr- kanunî bir direktif vermi.
«Memurlara, kendilerine tahsis edilmi maan üs-

101
Devlet Bakanlarna

tünde verilecek bir para yoktur. steyen bu durumuna


raz olur, devlet ilerinde çalr, istemiyene izin verilmi-
tir, çekip gitsin.»
Babakan: «Bu tutumunuzun sebebi nedir?»
Bakan: «Mehur bir atasözü vardr; «Köpeini
acktr ki; sana bal olsun.»
Babakan: «Bir atasözü daha var: «Sahibi köpeini
doyurmazsa, bir gün köpek sahibini yer» der.»
Bakan vazgeçmez, daha fazla tazyik eder, bir gün
gelir Bakann taraftarlariyle halk birleir ve Onun haki-
miyetine son verirler.

102
BENC BÖLÜM

Bakan oyunlar oynamam a-


satranç, tavla v.s. gibi
ldr. Çünkü bu çeit oyunlar, oynyanna çok kötü al-
kanlklar verir ve bakan halkn gözünden düürür.
*4s îki eyin oluunda halk hissedar olmayp o iteki
hayrn kesilmesine sebep olur:
I — mamlna cemaatn raz olmad kimsenin
imaml abestir. Cemaat istemiyerek camiye girer.
II —
Devlet Bakanna halk bal olmasna ramen,
o halkm genel teamülüne aykr hareket ederse, halkn
nefretini üzerine çeker ve bütün didinileri bir sonuç ver-
mez.
Bakan alkollü içkilerden sakumaldr. «Bütün kö-
tülüklerinanas olduu» herkes tarafndan bilinen içkiyi
devlet bakan ayet içerse halk ta bu duruma bakarak
içmede bir saknca görmiyecektir. Bu gibi durumlar Ba-
kan'm faaliyetlerini engeller ve onu megul eder. Her iin
bir zaman vardr, vakit kaybedilince, fayda görülecek
yerde zarar, sevinç yerine üzüntü getirir.
/ Eski Devlet Bakanlar günlerini öyle plânlard :

1 —
Allah'a ibadet.
2 —
Devlet ilerine bakmak, hakly haksz ayr-
mak, ilerin planlanmas, devletin politikas, resmî kabul-
lerin yaplmas, mektuplarn yazlmas ve elçilerin gön-

103
Devlet Bakanlarna

derilmesi için dirayetli ve bilgili kimselerle oturup istia


re etme.
— Yeme, yatma ve dünyann
3 dier lezzetleriyle
megul olma.
4 — Gezinti ve çevresini tetkik.

Bakan, halkn durumunu iyice anlamas için önem


göstermelidir. Nuirevan bir Mecusi olmasma ramen ev-
lerde yemek piip pimediini anlamak için baz memur-
larn yüksek evlerin üstüne çkartr, bunlar tütmeyen bir
baca gördükleri zaman bunu gelip bakana bildirirlermi.
Bakan bundan sonra o evin sahibiyle görüür, ayet
darlk içinde bulunuyorsa ihtiyaçlarn giderilmi.
Bakan, çocuklarnn haksz olarak halktan bir ey
al m alarma raz olmamaldr.

Halktan aldn olduu gibi tekrar halka vermeli-


dir. Devlet ilerinde çalan memurlarnn maa durum-
larn farkl bir ekilde birbirinden fazla olarak arttrma-
maldr. —Ayn hizmeti yerine getirenlerin maam —
eit seviyeye getirmelidir. Devlet Bakan maa durumu-
nu böyle yapmaz, baz idarî emirlerinin maan
yükseltir-
ken bazlarn eksiltirse bir kargaaln domasna se-
bep olur, dolaysiyle devlet ileri de sarsür.

Hikâye :

Me'mun 1
dört kiiyi dört ayr vilâyete tayin ettii
zaman, her birine üç bin dinar para ve valilik kaftan ve-
rir. Valileri huzuruna çarr ve :

«Duyduuma göre, eski îran Bakanlar valilere


verdikleri kaftann deeri dört bin dirhemmi» der.
Valilerden biri: «Allah ömrünüzü uzun yapsm, yal-

104
— tmam- Gazali

nz îran Bakanlarnda üç meziyet vard ki; bunlarn


içinden biri sizde yoktur.
Me'mun: «O bende olmayan hangisidir?» deyince
vali :

I — Onlar halkn gücüne göre alrlard, gerekli yer-


lere harcama yaparlard.
II— Almmas caiz olan yerlerden alrlar ve verilme-
si gereken yerlere verirlerdi.
III— Ancak içlerinde bulunan günahkârlardan kor-
karlard» der.
Me'mun: «Doru söyledin» eklinde tasdik eder.
Me'mun bu yüzden Nuirevan'n kabrini ziyaret eder,
kabrini açar, tabutunu çkarr ve onu kontrol eder. Vü-
cudunun ve elbisesinin çürüdüünü görür. Parmanda
yakuttan yaplm gayet kymetli bir yüzük bulur. Yüzü-
ün kanda:«Bin, mih, neh, mih, bih» yani: «Cömertlik
en büyüklüktür, yoksa büyüklenmek cömertlik deildir.»
yazldr.
Bakan kalbine kötü bir ey ve dümanlk sokmama-
ldr. Çünkü bakanm ismi gibi kalbi de bakandr.
Bakan kalbini vezir yapmal, faaliyetlerinde içtihat
üzere olmaldr. Müavere etmeksizin bir ie balamama-
ldr. Adaletinde ve insafnda hiç kimseye muhabbet gös-
termemelidir. Böyle durumlarda gösterilecek en küçük
muhabbet ve dostluk, halk tarafndan bakann adalet
kurallarna riayet etmedii eklinde yorumlanr.
Vakur ve hilim sahibi olmal, aceleci ve hafif me-
rep olmaktan çekinmelidir. Dünyada çok çirkin eyler
vardr. Bu çirkinliklerden üçü u üç kimsede bulunursa
daha çok çirkin olur :

I — Bakanlarda hiddet,

105
Devlet Bakanlarna

II — Bilginlerde dünya ihtiras,


III — Zenginlerde cimrilik.
Babakan Yunan Nuirevan'a unu yazyor :

«Sizde daimi olarak u dört eyin bulunmas zaru-


ridir :

I — Adalet, — Akü, — Sabr, IV — Haya.


II III
Dört eyi kendinizden uzaklatrnz :

I — Haset,
II— Gururlanmak,
m — Nekeslik,
IV — Haksz yere dümanlk.
nsanlar içinde u üç grup sadk kimselerdir: Pey-
gamberler, iyi yola tutunmu devlet Bakanlar, Akimi
kaybetmi mecnunlar.
Bakanm sarholuk belirtisi ve delilik keyfiyeti öy-
lece anlalr: Bir Babakan seçer, bütün ilerini ona tes-
lim eder, babakan bu frsattan yararlanarak zenginliin
zirvesine ular. ayet bu raddeye gelmi babakan tu-
tup azlederse onun deliliine hükmedilir. Böyle bir ba-
kann durumu, bir çocua gereken terbiyeyi verip ondan
tam yararlanacak srada öldüren ve onun yerme bakas-
n yeniden alp yetitirmeye uraan adama benzer.
Bakan, altnda bulunan halkn, kendi poli-
idaresi
tikasn benimseyip benimsemediini iyice anlamaldr.
hsanlarn çou çirkin fiilleri ileyip dünya gafletiy-
le Devrimizde Bakanlar da
kendilerini kirletmilerdir.
dünya sevgisi ve mal elde etme kaygusuyla dolmulardr.
Bakan, tabiatlarnda kötülük bulunan kimselerin davra-
nlarndan gafil olmamaldr. Tarihte baz ?.nlar olmu,
bir insan çkm
herkesi kendisine balatmtr. Hz. Ömer
devrinde mevcut olan adalet, huzur emniyet ve iç ba-

106
mam- Gaz alî

r§ temin etmitir. Hz. Ömer'in yapü muamele bugün-


de olsa yine toplumun düzelmesi mümkündür. Zaman-
mzda Bakan tam bir politika ve otoriteye sahip deil-
dir. Halkn kendi iiyle megul olmas ve insanlarn bir-
ebirlerinden emin olarak yaamas için bakan halknn
kalplerine korku sokmaldr.
Hz. Ali'ye sorulur: «Hangi sebepten insanlara öüt
fayda vermiyor?» O öyle cevap verir :

«Hz. Peygamber vefatna yakn, tavsiyede bulunur-


ken üç parmaiyle iaret etti ve «ya Ali! üçten sonra u
gelen halkn durumunu soruturma» buyurdu.» Baz sa-
habe bu üç parmaktan gayenin üç ay, bazlar üç yü ba-
zlarda üç yüz yla iaret ettiini söylemilerdir.
Bu ekildeki baka bir soruya da öyle cevap veril-

mitir «O zamanda insanlar uykudayd bilginler uyank-


4
:
1

t, bugün bilginler uykuda halk ise ölü vaziyettedir. Ölü-


nün yannda uyuklayan dirinin ona ne faydas olur?.»
Bakan müavereyi, kalbinde adalet duygusunu top-
lam, görü ve plân bilginlerinkine uymu görü sahip-
leri ve tecrübe görmü kimselerle yapmas uygun olur.

Dinî meselelere bütünüyle saygl olmaldr. Hasan' Bas-


ri'nin de belirttii gibi: «Dinî ileri yücelten her bakann
halknn yannda ii yücelir» Allah'n bilen kimseye Hz.
Allahbaka kullarnn durumunu bildirir. Bu bakmdan
bakanlarn deeri ve erefi üç eye baldr:
I — Allah'a itaat üzere bulunmaldr. Böyle olursa
Allah kullarn ona yardmc yapar.

II — Bakann esas itaati ve kulluk kvam ancak


insanlarn ileri gelenleri olan bilginlere muhabbetle mey-
dana gelir.

107
Devlet Bakanlarna ,

III — Halknhepsine ve bütün dükünlere adalet


göstermekle, ereflenir ve yükselir.
Bütün insanlarn u dört eyi muhafaza etmesi ve
gereiyle hareket etmesi gerekir :

I — hakknda dümanlk beslerseniz bunu


Birinin
deruhte etmeye aklnz ermiyorsa, dümanlnz açkla-
yp kendinizi dümann karsna çkarmaynz.
II — Fayda vermeyen ii braknz.
III— Hiç kimse kendi hanuniyle gururlanmasn.
IV — Ne kadar çok olursa olsun malnza itimat et-
meyiniz.
Bakanda u dört karakterin bulunmas ve bunlara
riayet etmesi zaruridir:
I— Direktiflerinde aka yapmaktan saknmaldr.
— Yalan vaadlarda bulunup, kendisinden idare-
II
cilerive halk soutmamaldr.
IH — Kanatkâr ve halkn gözünde ayplanmyan
bir Babakan seçmelidir.
IV — Suçlu ve gayr- ahlâki hayat yayanlara ah-
si arzu ve kzgnln gidermek için deil, onlar islâh et-
mek için vermelidir.
V— Bütün halkn kalplerine sevgisini yerletirip
onlar kendisinden honut etmelidir.
VI — Halkna korku vermeksizin, ülke politikasn
yürütmeli ve otoriter idaresini onlara kabul ettirmelidir.
VII — Daima kendisine güç ve otorite salyacak
eylerle megul olmal, fayda vermeyen eylerden yüz çe-
virmelidir.
VIII — Babakann hiyaneti görülmedikçe azlet-
mekten çekilmelidir.
Bakan uyank olmal, arzusunu uyutmal, eyaletle-

108
nram- Gazali

rin kendilerine seçtikleri valileri kabullenmeli, vilâyetle-


rin ilerini onlarabrakmal, müfettiler göndertip dav-
ran ve tutumlarn kontrol etmelidir.
Zaman gelmeden babakanna bile srrn vermeme-
lidir. Bu davraniyle bakanlar dikkatli hareket ederler-

ken, halk ta onu gözlerine büyütür. Böyle bir durumda


kendi hallerinde ileriyle babaa bulunan kimseler hu-
zur içinde ilerine devam ederler, gayr meru bir hayat
yaayanlar ise korku içinde bulunurlar.
En iyi bakan, karekter sahibi kimselerin, yöneti-
minden dolay rahat ettii, karaktersizlerin ise korku
içinde yaadklar kimsedir. Kötü Bakan ise bunun ak-
sinedir: iyi karekterli insanlar korkulu bir hayat içinde
bulunurlarken, kötüler ise istedikleri gibi yaarlar.
Üç kimseden uzak durmak gerekir :

I —iyilik gördüü zaman gizleyen, fakat küçük bir


hata görür görmez onu hemen yayan komudan.
II — Kocas yannda bulunduu zaman çeitli cil-
velerle onu kendisine çeken, kocas yannda bulunmad

III — Kendisine sedakatla hizmet edildii zaman


bir karlk vermeyen, küçücük bir kusur görünce onu
hemen görevden uzaklatran Bakan'dan.
insanlar u
üç kimseden tamamiyle saknmaldr :
I— Kendisinde zerrece Allah korkusu bulunmayan
dümanndan.
— Arkada olmasna ramen, bazan kendisine
II
kar gaddarca davranmaktan saknmayan kimseden.
— Hiç faydas olmayan, üstelik faydasn ve za-
III
rarn anlamayan Bakan'dan.
Dünyann en zor eyi, kötü karekterli ve anlaysz
bir bakanla dostluk yapmaktr.
109
Devlet Bakanlarna

Büzür Cümhür: «Bakan bir bahçvan gibi olmal-


dr. Bahçvan diktiini korur, yok edici unsurlar berta-
raf eder. Bakan da idare ettii halkn korumal, kitle-
nin düzenini sarsc bulunan mütecaviz, hrsz v.s. gibi
kimseleri terbiye etmeli ve bunlarn faaliyetlerini engel-
lemelidir. Bunlarn içinde bulunan anarist tabiatl kim-
seleri, devlet hudutlarnn dna çkarp atmadr.
Bakan kalpleri enlendirmek istiyorsa idarecilere,
subaylara ve din ilerini deruhte eden kimselerle dost-
luk ve yaknlk kurmal, savalardan uzak durma-
maldr. Halkn dilinde övgüye mazhar olmak istiyorsa,
örencilerden yardm ksmaman, akll kimselerden ol-
mak istiyorsa fazilet sahibi ve bilgili kimselerin toplan-
tlarndan uzak bulunmamaldr. Geçen örneklerde de be-
zulümle zafer
lirtildii gibi elde edilemez, zorla nefes
alan kimseden hayat ümit edilmez.

Bir maddenin temeline varmadan hüküm yürüten


kimse alim olarak deil, cahil olarak nitelenir.
Yaplan kötülüe kar iyilik yapmayan, üstün in-
san olmaya lâyk deildir.
Ülkesine bakmayan bakann yönetimi devaml ola-
maz.
îüm ve anlama gücü olmayan biri, babakanlk mer-
lâyk deildir.
tebesine
Maddî güçle dümanna galebe çalamayan bakan,
hasmmda bulunmayan güzel bir ahlâkla ahlâklanrsa onu
malûp etmi olur.
Birinin bakasna dünyevî ve uhrevî bir fayda temin

n
etmesi, onun dostluunu, zarar vermesi onun dümanl-
kazanr.

110
Bir bakann dürüst hareketleri, dierlerinin ona itaat

Emanete riayet etmesi, bakalarnn ondan emin ol-

masn,
Adil davran, bütün kalplerin kendisine yönelme-
sini,
Zulüm yapmas, halkn kendisinden nefret edip uzak-
lamasn, cömertçe davran: halkn övgüsünü, cimrilik,
yerilmesini,
hmalkârlk: lerin aksamasn,
Gayret: lerin meydana gelmesini,
Tevazu: ahiretteki sevinci,
Tedbirli olmak, ni'metin bekasm,
Yerinde susmak, otoriteyi, temiz ahlâk güzel i yap-
masn,
Sefihlerin davranlarna, hilimle kar koyma, on-
lar malûp etmeyi,
Yumuak davranma, üstün insan olarak adlandrl-
may,
Payda vermeyen eyi brakmak, fazüetli ve akll ol-

masn dourtur.
Bakanm
gerekeni yapmas, bütün halkn sevgisini
kazandrr. Bunu ihmal etmesi, deerini, otoritesini sar-
sar.
Dostunun elinde bulunan eye haset, basitliktir.
lerin sonucunu düünen ve gören kimse kurtulua
erer.
Kendisine yapan baz ilere kar yumuak davran-
mayan, sonunda piman.
Her eye sabrla kar koyan, kazançl.
Çou durumlarda susan, bütün tehlikelerden salim
olur.

111
Devlet Bakanlarna

Bir eyden korkan ondan korunur.


Bir ite ibret almak, dier ilerde basiretle hareket
etmeyi kazandrr.
Nefsinin arzusuna uyan, hüsranda kalr.
ilerinde aceleci olan, sonunda piman, teenni eder-
se kurtulur.
Akll ve zeki kimselere çou insan haset eder.
Cahili dost yapan kimse, kendisini meakkata atm
Olgun akim semeresi, bilmedii eyleri örenmektir.
Zillete düen, kötü ilerinden dönmelidir.
Bakasna kötülük yapan kimse piman olup, kötü-
lük yapt kimse ile dostluk kurmaldr.
lerinden, tedbirinden ve aklmdan dolay, bakala-
rna tercih edilen kimse, susup zekâsm ve akimi halk
topluluunda yaymamahdr.
Bakan böbürlenme ve gururu kendisinden uzakla-
trmandr. Çünkü bu iki sfat sahibini faziletlerden yok-
sun brakr, kötülükleri kazandrr, bir dierinin görüü-
nü kabul etmekten mahrum brakr, müavere ve
lerle görümeyi terk ettirir, sonunda
bozukluk eserinin görülmesine sebep olur.

Dört eyin düzeltilmesi imkânszdr :

I — Devlet
ilerinde tedbirsiz hareket eden ve hal-
kn durumundan habersiz olan bakann durumunu,
II — Akrabalar arasmda olan dümanlk ve didi-
meyi.
III — Vekilin vekile, bilginin bilgine, tüccarn tüc-
cara, hakimin hakime, yani ayn meslekte olanlarn bir-
birlerini çekememelerini.

112
mam- Gazali

IV —
Akü zayfl birinde görülmeye balaynca,
onun bütün ileri bir tarafa kalr. Bu durum alelade bir
insanda olursa, bir zarar vermez. Fakat devlet hizmetin-
de bulunan birinde bulunursa, bir çok büyük zararlara
sebep olur.
îte bu gibi eyleri düzeltmek çok zordur.
olan
Eflatun: 2 «Dümann malûp etmek arzusunda
bakan, çok konumaktan çekinmeli, içkiden alaca
ted-

birleri düünmeüdir. Akll, erefli ve


halkn kalbine gir-

mi babakaniyle, yapaca ileri konumal, kendisine

ulatrlan haberler üzerine, onunla eilmelidir. Bu has-

letleri toplam bulunan bakan dümannn gözünü kor-

kutur, hiç kimse de onda bir kusur göremez»


demiür.
Bakan devletin temelini dört kimse ile kuvvetlen-
dirmelidir :

I — Bildiini yayan ve üstelik yerilmekten kork-


myarak Allah rzas için slâm' bildiren bilgine.
n— - Fakirlerle zenginleri bir tutan, bakann direk-

tiflerini yerine getirmekte kusur etmeyen ve insaf elde


brakmayan bir dürüst babakanla.
m— Taradaki cizye, 3 öür ve baka Vergileri
âdilce alan müfik tahsildarla.
IV —
Çaltrd memurlarn durumunu olduu
gibi rapor edip bildirecek, doru sözlü ve akül görev-
lilerle (müfettilere).

Bakann otoritesini günden güne arttran u alt


eydir :

I— Kötü tabiatl ve kozmopolit kimseleri,


n — üpheli bir inaca sahip olanlar parlemento-
dan ve baka devlet ilerinden uzaklatrrsa,

Bakanlar 8 113
Devlet
.

Devlet Bakanlarna

Ü — Her an eyler koparmak gayesiyle yakla-


bir
an kimseleri huzurundan def ederse,
— Bulunduu i hakknda hiç
IV olmayan bilgisi
kimseleri — Bunlar devlet hizmetinde kullanmak kabir-
dekilere komuluk yapp ihtiyacn onlara arzetmek gibi-
dir — Meclisinden uzaklatrmak.
V — Ahmak ve (rz ve namustan uzak ha-
sefihleri
yat yayanlar)
IV — Halkn durumunu bakana iletmedikleri hal-
de, bakandan duyduklarn hemen onlara ileten kimse-
leri parlementodan ve dier devlet ilerinden uzaklatr-
mak.
Sokrat: «Bakanln devamllna sebep olan görü-
nürdeki faktörler u dört esastr :

— Bakan din ilme


I ile gözünü dikerse halknn
sevgisini kazanr.
— Ülkesinin ilerinde
II çaltrmak için memur
kadrosunu yahut babakan deerli kimselerden seçer ve
akll kimseleri kendisine yaklatrrsa,
m— Bir eyler örenebilmek için bilginlere ö-
olmay
renci kabullenirse ve kendisinin iyi bir ekilde
anlmas için faziletli bir hayat yaamaya devam ederse.
IV —
Dürüst babakanndan bilgi, hocasndan ma'-
rifet alrsa devlet ileri daimî surette ileri gider ve bir
karklk meydana gelmez» demitir.
Bakan adil olmal, emrettii eyin mahiyetine ve
durumlarna vakf olmaldr. Çünkü ba-
etrafndakilerin
kann yürüttüü politika, adalete bak ve gayesi yakn-
larnn tarafndan verilir. Bu sebepten bakann bunlar
iyi seçmesi gerekir.

114
I

mam- Gazali

Hikâye :

îran devlet bakanlarndan Getaseb'u Rast Ruen


isminde bir bakan varm. Bakann yaknlar, baba-
kann ald ve faaliyetlerini sitayile bahse-
tedbirleri
derlermi. Bir gün gelir, halktan bir grup bakana O'nu
ikâyet ederler. Fakat bakan bunlar duymamazlktaa

Babakan: «Bakanm Bizim çokça adil davran-


î

mz, halka az ceza veriimiz onlar azdrmtr. öyle bir


ey iitmiimdir: «Bakan adil olduu zaman, halk akp
gider». Bugün de durum öyledir, fesat kokusu onlar ko*
kutmutur, onlarn terbiyesini vermeliyiz, zecri tedbir-
ler almalyz, mütecaviz ve bozguncular uzaklatrman-
yz.» der.
Bakan halk onun eline teslim eder, O
da rüvetle
onlar soymaya devam eder. Halk günden güne zayflar,
durumlar skr
ve hazine bombo kalr.
Hiç beklenilmeyen bir zamanda bakann bir düma-
n belirir. Bakan donatmak için hazineye ba-
askerlerini
kar. Fakat oray bombo bulur. Çok endielenir, atma
binip yola koyulur, uzaklarda bir koyun sürüsü görür
oraya doru yollanr. Orada bir çadr, uykuya dalm
koyunlar ve aslm bir köpek görür. Çadra yaklat
zaman, içinden bir genç çkar, ona selâm verir, geliinin
sebebini sorar ve gereken ikramda bulunur.
Bakan: «u asl bulunan köpein durumunu bana
anlatmadan yemeini yemem» der.
Çoban: «Bu koyun sürüsü köpee teslim edilmitir.
Köpek bir gün bir kurtla karlar, onunla arkadalk
kurar. Artk köpek onunla geziyor ve onunla yatyordu.
Bir gün mer'ann sahibi geldi, hakkn istedi, bende otu-

115
Devlet Bakanlarna

rup koyunlar hesaplamaya baladm. Hesap eksik çkü.


Bir de baktm ki; kurt bir koyun kapyor, köpek onun
yanmda hiç sesini çkarmyor. Koyunlarn azalmasna
sebep köpein olduunu anladm. Böylece o emanete hi-
yanetlik yapmt, onu asmak zaruri olmutu» eklinde
anlatr.
Bakan bu hikâyeden ibret alr ve «Biz çobanz, halk
bizim koyunlarmzdr. Onlarn dunmlarm iyi anlamak
için onlardan sormamz gerekir» der. Babakan ne ka-
dar srar ederse de o hiç onun srarna kulak vermez ve
onu astrr.
Ürdüir 4 öyle demitir :

«Bakan önce kendi etrafmdakileri islâh etmeli ve


dürüst olan kimseleri etrafna toplamaldr. Bunu yapma-
ya gücü yetmiyen bakann, halka yönelmeye ne hakk
vardr» der.
Hz. Allah: «Önce en yakm hsmlarm uyar, sana
uyan mü'minleri kanatlarn altna al» 5 buyuruyor.
Bakann yanma güç belâ girmek, perde arkasmdan
görümek ülkenin durumunu bozan ve bakam düüren
bir eydir. Kolayca görüme, halkn kalbinde bir sevgi
meydana getirir. Görümenin kolaylamas neticesinde
devlet memurlar halka zülüm yapamaz. Halkta birbirle-
rine zulüm yapmaktan çekinir. Bakanla direk görüme,
onun bütün ilere vakf olmasn salar.

Hikâye :

öyle anlatlr: Urduir zekâ ve uyanklndan do-


lay bütün devlet ilerine vakfm. Yardmclar sabah-
leyin kendisine geldikleri zaman, bir gün önce her biri-
nin ne yaptn onlara söylermi. Meselâ: «Sen dün ge-

116
lmam- Gazaiî

ce unu yaptn, unu yedin, filân hanmnla yahut cari-


yenle yattn» dermi. Öyleki; yardmclar, babakana
bir melein gelip onlarn ne yaptklarm bildirdiini zan-
nederlermi. Bu yüzden herkes dürüstçe bir i yaparm.
Aristo: «Bakanlarn en hayrls dier kular ken-
di etrafna toplam bulunan kartal gibi olan deildir.
Yani bakan ilerin varaca sonuç, hakknda son dere-
ce uyank ve görü sahibi olursa kendi yannda veya dev-
letin dier hizmetinde çalanlar da onun gibi olurlar.
Böylece bakan ülkesinin durumunu düzene sokar ve va-
tandalarnn ileri de yolunda olur» der.
skender 6 öyle demitir: «Bakanlarn en üstünü
kötü yolu iyi yolla, en erlisi ise iyi yolu kötü yolla dei-
tirendir.»

Hikmet :

Perviz 7 : «u üç kiiyi bakann affetmesi ve kusur-


larm balamas doru deildir» der.
I— Ülkesinin iini sarstan,
— erefini bozmaya çalan,
II
Ü — Bakann srrm yayan.
Süfyani Sevri: «En hayrl bakan, ilim adamlarnn
toplantsnda bulunandr» der.
öyle denilmitir :

Bütün eya insanla, insan ise ilimle güzelleir. Ky-


metleri; akü ve anlaylariyle yücedir. Bakanlar için

akl ve ilimden daha hayrl bir ey


yoktur. zzetin ve be-
kann devamll ilimle, sevincin ve düzenin akala- kal
dr. limle akl birletiren kimse on iki meziyeti kendisin-
de toplam olur:
1 — Fkh (dini anlama), 2 — Edep, 3 — Allah kor-
117
.

Devlet Bakanlarna ——— __


kusu, 4 — Emniyet, 5 — Shhat, 6 — Haya, 7 — ef-
kat, 8 — Güzel ahlâk, 9 — Vefa, 10 — Sabr, 11 — Hi-
lim, 12 — Müdara (güzel muamele)
Bakann iyi bir politika yürütebilmesi için bütün
bunlara muhtaç olduunu iyi bilmelidir. Aküla ilmin,
eeaatla sabrn, ni'metle ükrün ve çalmakla devletin
beraber olmas zaruridir.

Hikâye :

Yakup Leys'n 8 hakimiyeti geliip ismi her tara-


b.
rafta duyulmaya balaynca zamann halifesi ona bir
^mektup yazarak: «Sen alalâde bir insandn. Ülkeyi yö-
netme hususundaki bu plânlar nereden aldn» diye sorar.
Ya'kup ona cevap olarak :

«Tedbiri bana veren mevlâdr. Ürdüir'in resmi bel-


gesinde unlar yazldr:
«ilim sevgisi üzerine ayan koymam her erefin
sonu zillettir. Tam da olsa, kendisinde Allah korkusu bu-
lunmayan her adaletin varaca sonuç pimanlktr».

Hikâye :

Abdullah b. Zahir 9 babasna: «Bu devlet kaç yl de-


vam edebilir ve idaresi ne kadar elimizde kalabilir» ek-
linde sjorunca, babas :

«Bu sarayda adalet ve insaf sergisi serildii müd-


detçe» cevabn verir.
Eb-ül-Hasan el-Ehvazi 10 «Kitab-ül-Ferayîd vel-Ka-
layid» adl kitapta öyle yazar: «Dünya saf bir su olarak
tasvir edilemez ve kimseye kalmaz. Bu sebepten bugün-
'
den yarn için bir azk al.»

118
fmam- Gazali

Hikâye :

Emevüerin son bakan Mervan 300.000 mevcutlu As-


kerlerini meydanda toplar. Babakan «Ne büyük ordu!»
diye hayret eder. Mervan:
«Sus, müddet bitince hazrlk fayda vermez. Süren
dolunca büyük bir ordun da olsa yine de dümeye doru

Soru ve Cevap :

Bakanl elinden gitmi bir bakana: «Yönetimin


neden elinden alnd ve ülke neden elinden çkt» eklinde
bir soru sorulunca, O:
«Devlet ve kuvvete gururlanmam, müavereden
uzaklamam, ehliyetsiz kimseleri önemli ilere tayin et-
mem, ihtiyaç anmda gereken çarenin ne olduu hususun-
da, fikrimin azl, acele istenen yerde acele etmemem,
frsat çknca deerlendiremem ve halkn ihtiyacn kar-
lamak için az çaba göstermem...» cevabn verir.
Sakt bakana: «insanlarn en erlisi kimdir» diye so-
rulur: O da :

«Hrslarndan dolay gönderilen mektuplara hiyanet-


lik yapan elçiler memleketin harap olmasma sebep olur-
lar» der.

Hikâye :

skender Marip bakam olan Dar b. Dar'a 11


bir el-
çi gönderir. Elçi gider bir cevapla döner. skender cevap-
tan üphelenir ve «bu ifadeler mektupta yok» der. Elçi •

«Efendimiz ben onlar kulaklarmla duydum.»


iskender, elcinin söyledikleri aynen yazü-
sözlerin
masn ve dier bir elçiyle gönderilmesini emreder. Yeni
Devlet Bakanlarna

elçi cevab marip bakanna sunar. Bakan gelen bu


ikinci mesaj okur. Belirtilen eylere dikkatla eilir. s-
kender'e mektup yazar. Elçi mektubu getirince skender
alp okur ve o sözleri sarfetmediini anlar. Hemen eski
elçiyi çarr, kendisine kzar.
Elçi: «Bakan beni iyi karlamadndan bunlar
kendi kendime uydurdum» der.
skender: «Sübhanellah! Demek ki biz seni ilerini
düzene sokman, bizimkilerini bir tarafa atman için gön-
dermiiz. ayet o bakan sana itibar etseydi, yanl ha-
reketlerini bize iyi olarak anlatacakta» der ve boynunun
kesilmesini emreder.

120
ALTINCI BÖLÜM

DARLII GDERME
Bakan, halk bir darlkla, bir zorlukla ve bilhassa
bir ktlkla kar karcya bulduu zaman, devlet hazine-
sinden onlara yardm edip onlar kurtarmaldr. dareci-
halk bir afetle kar karya bulduu zaman,
lerden biri
bunu hemen devlet bakanna bildirmelidir. Haber alr
almaz devlet Bakan'da hemen gereken tedbiri alrsa,
bakann halk yanmda prestiji fazlasiyle artar. Aks
olursa halk memnuniyetsizliini izhar eder ve bakana
beddua ederler.
Üst kademedeki devlet memurlarnn alt kademede
bulunan devlet memurlarna bask yapmamalar gerekir.
Hak olan eyleri göstermelidirler. Balkanlarna itaat edip
isyandan kaçnmaldrlar. Hz. Allah: «Ey inananlar! Al-
lah'a itaat edin, peygambere ve sizden buyruk sahibi
olanlara itaat edin» 12

Hz. Allah bir adam bakanlk gibi üstün bir merte-


beye getirir o da O'na ve Hz. Peygambere itaat ederse
ismi yücelir. Bakan bu ni'mete ükretmeli, Rabbma ita-
at etmeü, emredilen adalete ve ihsana balanmal, ve
mazlumlarn iniltisinden korunmaldr. Hz. Peygamber:
«Mazlumun duasndan saknn. Çünkü mazlumun du asiy-
le Allah arasnda perde yoktur» buyuruyor.

121
Devlet Bakanlarna

tKÎNCt KISIM:
Bakan yardmcsna üç eyle muamelede bulunma-
ldr :

— Onda kötü ey
I bir belirince, bir sürçme bulun-
ca ceza vermede acele etmemelidir.
n — Zengin olduu ve ülkedeki hizmeti geni bir
alana yayld zaman bakan onun hizmetine ve serveti-
ne göz dikmemelidir.
III — htiyacm bildirdiinde hemen onu giderme-
üdir.

Bakan Babakan üç eyden alkoymamaldr :

I— stedii an kendisini görmek ve görümekten.


II— Bozguncu kimselerin babakan hakknda söy-
lediklerine kulak vermemek.
III— Dürüst babakanndan srlarn gizlememek.
Babakan, bakanm srlarnn muhafz, iç ilerinin
tedbircisi, ehirlerin
ve hazinelerin imaretcisi, memleke-
tin süsü ve asayiin koruyucusudur.

Bakan u alü grupla herhangi bîr hususu müavere


etmemelidir :

I — Bir hususta ihtisas olmayan kimselerle,


II — Kadn grupuyla çok oturup onlarla har neir
olanlarla,

III— Zaman zaman ahsî ihtiyaçlarm bakana bil-


direnlerle,

IV — Toplantlarda pek hafif çkanlarla,


sesi
V — Homoseksüellerle,
VI — Cevap vermeye cesaret edemiyenlerle.

122
Bakanlarla görüme :

Bakan, bulunacak olursa, on-


vekilleriyle istiarede
lar teker teker dinlemeli, ayr ayr görülerini almaldr,
îran bakanlarndan biri vekillerini huzuruna toplar ve
«u hususta görüünüz nedir?» diye sorar. Vekillerden
biri ayaa kalkarak :

«Allah shhatlar versin. Siz bakanlk usulünü boz-


dunuz. Bu sebepten bakanlarnzn görülerinde isabet
etmiyecekleri apaçktr» der. Bunun üzerine bakan :

«Bakanlk usulünü ihlâl ettiimizin sebebi nedir?»


diye sorunca bakan: «Bakanm! Size gerekli olan bizle-
ri birer birer sormakt. Bize düen-
çartp görüümüzü
de akllarmzn erdii kadar söylemekti. Fakat imdiki
durumda biz aydnlatc bir ey söyliyemeyiz.» ekünde
cevap verir.
Bakan bakann uyarmasna göre hareket eder.
Nuiveran oluna: «Olum! Babakana ikramda bu-
lun. Çünkü O, sana uygun olmayan ie rza göstermez»
demitir.
Babakan hayre yönelmeli, kaçnmaldr.
erden
Bakan güzel inançl, halkna kar efkatli olduu za-
man her hususta ona yardmc olmal ve hayrl faaliyet-
lerini arttrmasn söylemelidir. Bakan kindar ve efkat-
siz ise, babakan tatllkla onu azar azar yola koymaya
çalmal ve onu tertemiz bir yola koymaya uramazdr.
Babakan, dünyann devamllnn bakanla olaca-
n, onun hayrsz eylere önem vermiyeceini ve her in-
sann ona muhtaç olduunu bilmelidir.
Behram'a: «Bakann idaresini tamamlamas ve
bakanlk süresini sevinçle geçirmesi için kaç eye muh-
taç olduu sorulur. O da :
Devlet Bakanlarna

«Yedi arkadaa muhtaçtr» :

— Srrn kendisine açacak, bir mesele hakknda


I
görüebilecek ve ilerini yürütebilecek bir babakana,
— htiyaç annda onu kurtaracak sür'atl
II bir ata,
Ü — Kesici bir klca,
IV — Koruyucu silâha,
V — Yükü hafif pahas çok mala,
VI — Kederini giderecek, yalnzlnda arkada
olacak güzel ahlâkl bir kadna,
VII — Stok edilmi aza.»
Hikmet :

Ürdüir: «Bakan yanma ald u dört kiinin ky-


metini bilmelidir» der :

I — Emîn bir babakana.


II— kâtibe.
Bilgili
Ü — efkatli muhafza.
IV — Öüt veren bir nedime.
I — Babakan emîn biri olursa, ülkenin bekasna ve
selâmetine.
— Kâtip
II bilgili biri olursa bu bakann aklna ve
vekarma.
Ü — Muhafz efkatli — halkn ba-
biri olursa,
kanla görümesine imkân salyacandan — halkm ba-
kana kzmam asma.
IV — Nedim öüt veren olursa bu durum iim
biri
intizamna ve yararna delâlet eder.»

Hikmet :

Mubed Mubezanöyle demitir


1
:

«Saltanatn muhafazas, ancak öüt veren ve ilerde


yardmc olan hayrl arkadalar sayesindedir. Hayrl

124
arkada, bakan muttaki olduu zaman fayda verir. Çün-
kü önce asim (kökün) sonra daim iyi olmas zaruridir.»
Bakann mütteki olmasnn anlam: Doruluu ve
salamldr. Bu da bakann dier ilerinin doru olma-
s yanmda çalanlar ve halk düzeltmesi için i ve sö-
zünde doru olmasdr. Kalbinin Allah'a güvenmesi, gü-
cünün, takatinin, dümanlarna kar kazand zaferin
gayesine eritirir. Bu zaferlerin Allah'tan olduunu bil-
meli ve kendini beenmemelidir. ayet kendini beenir
ve gururlanrsa aadaki hikâyede de anlatld gibi he-
lâkndan korkulur.

Hikâye :

Hz. Süleyman, saltanat tahtnn üzerinde oturmu,


rüzgâr o'nu havada sevkediyormu. Gururla ülkesine in-
sanlarn, cinlerin itaatma, büyük siyaset ve heybetinden
dolay onlarm ballna böbürlenerek bakar. Taht bir-
denbire sarslr * ve devrilmeye doru yönelir. Hz. Süley-
man' tahta «dorul» der. Tath konuur ve «Sen do-
ru olunca bizde doru oluruz.»
Ayn ekilde Hz. Allah: «Bir millet kendini bozma-
dkça Allah onlarm durumunu deitirmez. Allah bir mil-
letin fenaln dileyince artk durdurulamaz. Onlar için
Allah'tan baka hami de bulunmaz 2 ».
Babakan akl, bilgili ve ihtiyar olmaldr. Çünkü
genç akllda olsa ihtiyar gibi tecrübeli olamaz. htiyar
yalnz birinden deil, bir çok insanlardan zamanla tec-
rübeler almtr.
Babakan, bakann ve idarenin süsüdür. Süsün pis-
liklerden arnm, temiz ve düzgün olmas gerekir. Bü-
tün ilere bakabilmesi faaliyetlerinin övülmesi ve iyi bir

125
Devlet Bakanlarna

tutuma sahip olabilmesi için u be eye muhtaçtr.


— Güzel eylerin kendisine belirlenmesi
I için ilim,
— Hiç bir eyden korkmamas
II ecaat,
için
m — Doru olmayan hiç bir ii yapmamas için
sedakat,
IV — Ölünceye kadar bakann srrn saklamas,
(Ürdüür: «Babakan, susan, yumuak kalpli, yiit ge-
ni tabiatl, güzel sözlü, güleç yüzlü; utanan, susmas
gereken yerde susabilmeli ve yeri geldiinde konuabil-
melidir» demitir.
V — Bunlarla
beraber —
Tutumunun iyi, nefsinin
temizlenmesi için mütteki olmal ve inanç bakmndan
güzel olmayan her eyi nefsinden atmaldr.
Bütün bakanlara, babakanlar sevimli onlara ef
katldrlar. Babakann dümanlar dostlarndan
daha
çoktur. Dostlarnn çekememezliine, dümanlarnn onu
harcamak için yaptklar çalmalara ve hakknda çkart-
lan dedikodulara bakan kulak vermemelidir.
Zeki kimseler öyle demilerdir:
«Birine bir ey verdiinde, yaptn sayp dökersen,
bu yaptn melanet, verdiin er olur.»
Babakan ve bilhassa bakan yaptklar her iyi eyin
bakanln erefini yükselteceini ve hakimiyeti geli-
tireceini iyi bilmelidirler.
Bakann ülkesinde en büyük karklk iki iten do-
lay doar:
I —
Hain babakandan,
II — Bakann niyyetinin bozuk ve kötü olmasndan.
Sulh Yolunu Tercih:

Nuirevan öyle demitir:

126
«Babakanlarn en kötüleri bakan harbe çeken ve
durum harpsiz halledileceine ramen onu sava alanna
sürükleyendir.
Bilgisiz bir bakanasahip bakan, görünmesine ra-
men yamur getirmiyen bulut gibidir.»
zorlamakszm yerine ge-
Aristo: «Birinin harpsiz ve
tirdii her i, harp ve kzgnlkla yerine getirmesinden
daha hayrldr» der.
Bir yerde herhangi bir düman kendisini gösterdii
zaman, ayet diplomatik yazmalar ve baz hal çevreleri
bir sonuç vermezse o zaman devlet bakan askerî gü-
cünü kullanmaldr. Askerleri hezimete urad
zaman
hemen onlar muahaza etmemeli ve onlar öldürmede ace-
le etmemelidir. Çünkü diriyi öldürmek mümkündür. Fa-
kat öldürüleni diriltmek kabil deüdir. Bir insann olgun
bir hale gelmesi en azndan krk yla baldr.
Babakan, harp meydannda korkusuzca harp eden
askerlerini kendisine yaklatrmal ve onu dier askerle-
rin önünde mükâfatlandrmaldr. Askerî mühimmat de-
polamak, silâhlar kahramanlara vermelidir. Onlara en gü-
zel bir ekilde hitap etmeli, sertlikten kaçnmal, ütifatl ce-
vaplar vermelidir. Çünkü, geçmite bir çok babakanlar
askerler öldürmülerdir.
Allah'n bakana, dürüst, öüt verici, yol gösterici
bir babakan vermesi onun erefinin yücelmesine ve sea-
detine sebeptir. Hz. Peygamber :
«Allah birbakana hayr düedii zaman ona dürüst
ve öüt verici bir yardmc verir: Unuttuu zaman ha-
trlatr, yardm istedii zaman ona yardm eder» buyu-
ruyor.
Babakan, fakirlerin, tüccarlarn ve dier sanayi kol-

127
Devlet Bakanlarna

lannda çalan kimselerin durumunu olduu gibi ba-


kana bildirmeli ve mükül durumda bulunanlarn durum-
larm arzetmelidir.

BABAKANLIIN KADRN BLME:


Hikâye:
Biri Mansur'a 3 gelir ve «Babakannz filân mahalle
de bulunan bahçemi gasbetti. imdiki durumda perian
Mansur babakana döner:
bir vaziyettedir» der.
«Kalk bu davaya burada baklsn» der. Gayet zeki
©lan babakan hemen: «Müminlerin Babakan! Bu ada-
mn zerrece bahçede bir ilgisi varsa, bahçeyi ona brakyo-
rum, ayet benimse ona balyorum. Ben mahkemede
bu davacyla beraber durmak istemem. Çünkü bana tev-
di ettiiniz babakanlk görevini, yüzbinlerce bahçeye
deitirmem» eklinde müdafaasn yapar.
Mansur: «Babakan! ayet bir bahçe için babakan-
ln kadrini düürseydin seni öldürtürdüm. Gayem seni
tecrübe etmekti. Demek ki babakanlk görevini ^müd-
;

rik insanlar yönetimimde varm» der.

ÜÇÜNCÜ KISIM
Kâtipler ve onlarn takip edecei yol
Bilginler, daha üstün bir ey yoktur.*
«kalemden
demilerdir. «Çünkü onunla geçmiin ve geçenlerin su-
nulmas kabil olur». Bizzat Allah'n O'nun üzerine yemio
etmesi onun üstünlük ve eref indendir:
«Nun; kalem ve onunla yazlanlara and olsun!»
«Oku! kalemle öreten, insana bilmediini bildiren
Rabbn en büyük kerem sahibidir» 2 .

128
Hz. Peygamber: «Allah'n ilk yaratt kalemden»
buyuruyor.
Abdullah ibni Abbas, Hz. Yusuf'un «Beni memleke-
tin hazinelerine memur çünkü ben korumasn ve yö-
et,

netmesini bilirim» 3 ayetinin tefsirini Yeryüzünün ha-


zineleri üzerine beni vekil yap, ben kâtip ve hesapçym»
eklinde yapar.
öyle denilmitir:
«Kalem sözün kuyumcusudur»
ibni mu'tez: «Kalp madendir, akl cevherdir. Kalem
kuyumcudur ve hat sanattr» demitir.
Calinos 4 öyle der: «Kalem sözün doktorudur.»
skender: «Dünya iki eyin üstündedir: Klç ve ka-
lem. Klç kalemin altndadr. Kalem öretmenlerin ser-
mayesidir. Uzak ve yaknda bulunan bütün insanlarn
görüü, onunla bilinir. însanm zaman dardr. Kitaplara
bakmazsa olgun bir akla sahip olamaz. Çünkü insan öm-
rü bellidir. Yine uras da bir gerçektir: insan kalbinde
her eyi muhafaza edemez. Klç ve kalem bütün eyada
hakimdir. ayet klç ve kalem olmasayd dünya ayakta
kalmazd.
Kâtibin bir hizmeti deruhte etmesi için her eyi bil-

mesi art deildir. Eski filozof ve devlet bakanlar:


«Katip 10 ey bilmelidir:
I — Suyun uzakln yer altndaki sularn yer üstüne
yaknln,
II— K ve yaz aylarnda, gece-gündüzün uzamas
ve ksalmasn, güne, ay ve yldzlarn seyir durumlar
III— Toplama, karlama, hesap, takvim ve ziraat-
çlara uygun olan eyleri,
IV — Tb ve ilaçlar,

129
Devlet Bakan arn a
l

V— Rüzgarlarn imal ve cenup rüzgarla


esiini,
nn,
VI — iir ve kafiye bügisini,
VII — Temiz ruhlu, ho karüayc olmak,
Vm — Kalemin yapüd maddeyi, yontulmasn ve
iyiyazmay bilmelidir.
IX — Hangi harfi uzatacan, hangisini birletire-
ceini bilmelidir.
X — Hatlarn arasm açk brakmal ve her harfin
hakkn vermelidir.

DÖRDÜNCÜ KISIM:

Filozoflarn hikmetlerini bildirmeye dairdir:


Hikmet; Allah'tan bir atiye ve kudretinin bir esen
olup düedii kullarna verir. Sokrat öyle der:
«Allah'n hikmet verdii kimse, —
ayet bunun kad-
rini bilirse —
kendini korur. Hikmetin meyvesi, rahat ve
yüceliktir. Mala dükün olmann meyvesi ise yorgunluk
ve belâdr»
Mukaffa
îbni «Hint meliklerinin çokça
1
: kitaplar
vard. Öyleki; bunlar fil üzerinde tarlard. Bunlarn
özetlenmesini filozoflarna emrettiler. Bilginler onlar
özetlemek için toplandlar ve onlar dört kelime içinde
özetlediler:

I — Melikler için: Adalet


n — Halk için: itaat

IH — Nefs için: Çok ackmadan yememek


IV — an için.. Kendisinden bakasna bakmamak.

130
1
mara- Gazali

Hikmet: 2

Baz filozoflar öyle demilerdir:



I bildiini yapar. Bu
Bilir, ona uyunuz.
bilgindir,

II bildiini yapmaz. Buna uyulmas doru
Bilir,
olmaz.
UT — Bilmiyor fakat Bilmedii
dinliyor. irat için
stiyor. Onu irat ediniz.
IV — Bilmiyor ve üstelik dinlemiyor. Bu cahildir,
ondan saknnz.
Birine sorarlar: «Hangi ey en yakndr?»
— Ölüm
— Hangi ey en uzaktr?
— Arzu.
Ahnef b. Kays öyle demitir:
«iki ey vardr ki; çaresi mümkün deildir.
a) Bir i olunca, onu geriye,
b) Geride kalnca ileriye döndermenin çaresi yok-
tur.
Lokman Hekim3 oluna:
«îki eyi koruyunca, sonunda kaypl çkmazsn
a) Yaayn için param
b) Ahiretin için dinini

Hikmet:

Nuirevan Büzüm Cümhürden sorar.


«Hangi sebepten dolay dostun, düman dümann
dost olmas mümkündür.
öyle cevap verir:
«Binay harap etmek, harab ta'mir etmekten, sa-
lam cam krmak, krld zaman onu yapmaktan daha

181
Devlet Bakanlarna — .

kolaydr. Cismin shhata kavumas ilâçlar gerei gibi


kullanmaktan, sarslmas ilaçlar, tevbeyi terkedip eh-
vete ve üzüntüye tutunmaktandr. Nefsin arzularna mu-
halefet ve onu krmak atee girmekten daha hayrldr.

Hikmet:

Filozoflardan biri
cümleyi öretirmi.
dünyay gezerek insanlara u alt

I — lmi olmayann dünya ve ahirette erefi,


II— Sabr olmayann dinde selâmeti,
IH — adam
Bir olursa,
IV — Takvas olmazsa Allah'n yanmda deeri,
V — Cömert olmayann malndan bir nasibi,
VI — Nasihati olmayann Allah'n yanmda delili
yoktur.

Hikmet:

Büzür cumhüre sorulur: Hangi izzet zilletle bitiik


olur?»
C6VaP V6rr: <<Ba§bakana hizmette hrsta ve
fk^t^ »

«Ülkenin geümesi nasl olur?» diye sorulur.


«Faal çalmalarn çoalmasn emretmekle»
«Cömert kimdir?»
«Verdiini hatrlamyandr.»
Soru: nsanlar mal için neden kendilerini yok eder
ler?.

Cevap: Çünkü onlar mal eyann en hayrls zanne-


derler. Malm yalnz hayr için istenilebileceini bilmezler.
Soru: Ruhtan daha üstün bir ey varm ki insanlar
;

132
ruhlarn hiç çekinmeden bu uurda verirler?
Cevap: Üç ey ruhtan daha üstündür Din, kin ve zor-
luklardan kurtulma.
Soru: Hangi ey ilmin, keremin ve ecaatin zineti

olur?.
Cevap: lmin süsü doruluk, keremin süsü güler yüz-
lülük ve ecaatin süsü kudretli olduu anda affetmektir.
Yunan öyle der:
Uç ey belâlarn büyüklerindendir: Az malla birlikte
aile fertlerinin çokluu, kötü komu, namus ve vekar ol-
mayan kadm.
Dünya ehli, dünya ilerinin yirmibe ksm olduuna
ittifak etmilerdir:
Be ksm kaza ve kadere baldr:
Kadm, çocuk, mal, bakanlk ve mevki
Bei çalma ve kazanca:
tlim, yazma, binicilik, cennete girme ve ateten kur-
tulma.
Bei insan tabiatna:
Vefa, müdara, tevazu, cömertlik ve doruluk
Bei adete baldr:
Yolda yürüme, yeme, uyku, cima, küçük ve büyük ab-
dest yapma.
Bei irsidir:

Güzellik, güzel ahlâk, ülûvvü himmet, gurur, denaet


öyle denilmitir:
Üç çetin ey vardr ki; akll kimselerin onlar unut-
mas doru olmaz.
I— Dünyann faniliini,
n — Sonunun geleceini
— Zamann mihnetlerini
III

133
Devlet Bakanlarna

Hikmet:
Hekim öyle demitir:
Be eyin deeri kaybolur:

I Günein douundan sonra Lâmbann

II Çorak topraklarda yamurun,
m— Körün yannda güzel kadnn

IV Tokun yannda tatl yemein
V —Zalimin karsnda Allah kelâmnn.
iskender'e «hocana niçin babandan fazla ikram edi-
yorsun» diye sorduklarnda, o öyle cevap verir: «Ba-
bam fani hayata gelmemin hocam ise bakideki ha-
sebebi,
yatmn sebebidir, istediin ekilde zaman seninle yürü
mezse, sen onunla yürü. insan zamann kölesidir. Zaman
ise insann dümandr, insann ald her nefes onu o
miktar hayattan uzaklatryor, ölüme ise yaklatryor.»

Hikmet:

Filozoflardan bir grup Büzür Cfömhür'e unu söyler-


ler:
«Ruhlarmzn ve cesetierimizin faydalanaca hik-
met kapüarm bize tant ki; onlara göre hareket edelim,
bize zarar verecek eylerden de o sayede uzaklaann. Al-
lah söyliyecein eylerden dolay seni mükafatiandrsn»
0 öyle konuur:
«Bilin ve inannz ki; dört ey gözünaydnln ar-
trr. Bakn sonsuzlatnr. Dört eyde aydnln azal-
tr. Dört ey vücudu yalatr ve imanlatr. Dört ey
kalbi diriltir ve dört ey de onu öldürür.
Gözün aydnlm arttran dört ey:
1 — Yeillik

134
n — Akan su
EH — Tertemiz su
IV — Dostlarn yüzlerine bakmak
Aydnln azaltan:
I — Tuzlu yemek yemek
II — Scak su baa dökmek
TTT — Günein ziyasna bakmak
IV — Dümann görmek.
Vücudu shhatli yapan:
I — Yumuak elbise
II — Kalbi üzüntüden uzaklatrmak
m — Güzel koku yatmak
IV — Sert yatakta
Vücudu zayflatan:
I — Günete kurutulmu yemek et

n — Çokça münasebet
cinsî

m — Hamamda fazla kalmak


IV — Akam namaz vaktinde uyumak ve
bise giymek.
Vücudu shhatli yapan:
I — Vaktinde yemek yemek
n — Eyann ölçüsünü muhafaza
m — Zor eylerden çekinmek
IV — Gereksiz üzüntüyü brakmak
Vücudu ypratan:
I — Zor yollarda yürüme
II— Hain ata binme
III— Yorgun yorgun yürüme
IV — htiyar kadnla münasebet
cinsi

Kalbî dirilten:
I — Faydal akü
Devlet Bakanlarna

II— üstad
Bilgili
m — Emin ortak
IV — Yardmc dost
Kalbi öldüren
I— iddetli souk
II— Zehirin harereti
III— Kötü duman
IV — Düman korkusu.
Sokrat «Be ey insan helâka götürür» der.
I— Dostlarn aldatmas
II~ Bilginlerden yüz çevirme
III— Kiinin kendine hakaret etmesi
IV — Seviyesinde olmayanlara kar böbürlenme
ihtimali
V — Arzuya uyma.»
4
Hipokrat öyle demitir:
«Be ey be eyden doymaz:
I — Kadn erkekten
II — Göz bakmaktan
Ut — Kulak haberden
IV — Ate odundan
V — Bilgin bilgiden

Hikmet:

Bir filozofa sorulur.


— Dünyada en ac ve en tatl eyler nelerdir? A' * *

— En ac eyler: Sert söz iitmek, mahkum' edici


din ve el darldr.
En tatl eyler: Çocuk, güzel söz ve kolaylk göster-
mektir.
Soru: Ölüm ve uyku nedir?

136
:

lmam- Gazali

Cevap: Uyku hafif bir ölüm, ölüm ise ar bir uyku-


dur.
Soru: Zenginlik nedir? .
rr -. .

{
Cevap: Kanaat ve Rzadr.
Soru: Ak nedir?
Cevap: Ruhun hastal, ve insann hasret içinde
'
ölmesidir.
Aristo'ya «Hangi dost daha itimada ayan ve han-
gisi daha müfiktir diye sorulur.
«Köklü arkadalk daha itimatl, eski dost daha üs-
tündür.» cevabn verir.
Calinos öyle der:
«Alt ey unutmay getirir:
I — Sert söz iitmek
II— Durgun suya iemek
in — Eki ve ac ot yemek
IV — ölünün yüzüne bakmak
V — Çok uyumak ^oV
,
VI — Harap yerlere fazla bakmak.

, ; J lâç kitaplarmda unlar yazldr


Unutma alt eyden doar:
I — Balgam
II— Kahkaha gülme ile
IH — Tuzlu ve yal et yeme
IV — Çokça münasebet
cinsî
V — Yorgunlua ramen uyumamak
VI — Rutubetli eyler.

Hikmet:

Eb-ül-Kasm el-Hekim öyle der:


Dünyann fitneleri üç kimseden doar:

137
Devlet Bakanlarna —
I — Haberi verenlerden
II — Haberlere kulak kabartanlardan
II — Haberlerin arkasnda hemen koanlardan
Bu üç grup melâmetten kurtulamazlar.

Hikmet:

öyle denilmitir:
«Üç ey üç eyle bir arada bulunmaz
I— Arzulara taklmakla beraber helâl yeme,
H— Kzgnlkla efkat,
m — Çok konumann yansra doru sözlülük»
Büzür Cümhür öyle der: «Bütün skntlar-
Filozof
dan kurtulmak istiyorsan ahlâkn çocuklarn ahlakna
tahvil et.»
«Onlarn ahlâklar nasldr!» diye sorulunca o öyle
cevap verir:
«Çocuklarda be haslet vardr: gayet bunlar büyük-
lerde bulunsayd, bir skntlar kalmazd. Çocuklar rzk
için endielenmezler, hastalandklar zaman Rab'larna
ikayette bulunmazlar, topluca yemek yerler, kavga yap-
tklar zaman birbirlerine kin tutmazlar, korkarlar, bunu
az bir korku ve gözyalariyle gösterirler»

Hikmet:

Vehb b. Münebbih- ^«Tevratta yazl dört söz var-


dr» «Kendisinde vera' (Haramdan sankmma) bu-
der.
lunmayan her alim hrsz gibidir. Akl olmayan kimse
hayvanla denktir.»
Ahnef Kays: «Bakanlarda dostluk, yalanclarda
b.
vefa, haset edende rahat alçak kimselerde mürüvvet [*]
ve kötü ahlâklda büyüklük yoktur.» der.
:

Hikmet
Bûzûr Cumhur öyle der:
«Shhat dörttür: Din, mal, beden ve ailenin shhati»
Dinin shhati üç eyden ibarettir:
—I Arzuna uymaman,
n — Allah'n emirlerini yapman,
III — Bakasna haset etmemen.
Maln shhati üç eye baldr.
I — Dikkatli olarak muhafaza etmek,
— Emaneti vermek,
II
in — Zekatn hakkiyle vermek.
Bedenin shhati üç eydedir :

I — Az yemede
n — Az konumada,
m — Az uyumada
Ailenin shhati üç eydedir:
I— Kanaatda,
n — geçinmede,
îyi
Ü — Allah'a itaati muhafaza etmek.»
Hatem-ül-îsam'a «Bizden öncekilerin bulduklar sea-
deti bizim bulamamamzn sebebi nedir?» diye sorulur.
O'da öyle cevaplandrr:
«Siz de be eyi Öüt
veren öret-
yerine getiriniz:
men, uygun arkada, devaml hamd, helâl kazanç ve mü-
sait zaman.»

Hikmet:

Filozoflara «Halk arasnda hangi eyin daha büyük


olduu» sorulur. Onlar da :

«Çokça tedbir, büyük ölçüde ihtiyaç gidermesine ra-

139
:

Devlet Bakanlarna

men deeri yoktur. Kul, fakirlikten baka


her eye dü-
kündür, fakat hiç kimse fakir olmay arzulamaz. Çünkü
insanlarn hepsi zengin olmak isterler. Hiç kimse keder
istemez, hepsi sevinç isterler, refaha dükündürler. Hiç
kimse ölüme dükün deildir. Zira hepsi yaamaya dü-
kündürler.» cevabm verirler.
Eb-ûl-Kasm el-Hekim : «Kulun helaki iki eyden do-
laydr» der.

H — Alimlerin görülerinden yüz çevirmek.

Hikmet:

Halkn belaya uramas üç kimse yüzündendir.


I — Sapk bilginler,
H — Ahmak idareciler,
HI — Hiç kimseyi çekemiyenler.

Aslen cimri olandan vefa, tama'kârdan salamlk


bekleme.
Hekîm öyle der :

«Bu zamanda M ey tuhaf olmu: Dîn ve fakirlik.»


Hikmet

Üç eye ayn tarzda bakmak gerekir.


— I Fakire kibir gözüyle deil, tevazu gözüyle,
n— Zenginlere çekememezlik gözüyle deil, öüt
verme gözüyle,
m — Kadnlara ehvet gözüyle deil, efkat gözüyle.
Hikmet:
Vehbi. Münebbih «Tevrat'ta günahn anasnn üç
b.
ey olduunu okudum» der.
140
:

tmam- Gazali

«Kibir, hrs ve haset.


Bunlar da be eyin neticesinden meydana gelir.

— Çok uyuma,
I
n — Çok yeme,
m — Vücut rahatl,
V — insanlarn övgüsü.
IV — Dünya sevgisi,

Üç eyden kurtulan kimsenin yeri cennettir


— Minnetten. (Verdiine minnet etmez),
I
n — Zahmet (Halka zahmet vermekten çekinir.)

m — Rüsvaylk (Birinde bir kötülük gördüü zaman


onu knamaz.)

Hikmet:

Ibn-ül Kary'e Hoccac'n yanma gittii zaman Hoccac


O'na unlar sorar:
S — Küfür nedir?
C — Ni'mete fazla sevinmek,
S — Rza nedir?

re sabr.
S — Sabr nedir?
C — Kzgnl tutma.
S — Hilim nedir?
C — Güçlü anda evkatli davranmak,
S — Kerem nedir?
C — Dostluu koruma ve haklar yerine getirmek
S — Kanaat nedir?
C — Açla ve elbisesizlie sabr
S — Zenginlik nedir?
C — Basit vastasyla, küçük olan eyi büyütme

141
Devlet Bakanl arna
S— Hamiyet nedir?
C — Kendinden aada bulunan ba üstünde dur-
durmak.
S — ecaat nedir? ,

C — Dümanlarn, yüzüne hamle yapmak


kafirlerin
ve sava mevznnde sebat etmek.
S — Akü nedir?
C — Doru konumak ve insanlar sevindirmek
S — Adalet nedir?
C — steini bir tarafa atp, gidi ve inancn sa-
laml atrmak
S — nsaf nedir?
C — Davalüar arasnda eitlik
S — ZiUet nedir?
C — Eü boken hastalanmak ve rzkn azlndan
dövünmek
S — Emanet nedir?
C — Gerekeni yerine getirmek
S — Hiyanetlik nedir?
C. — Güçlü olmakla beraber gevek davranmak
S — Anlamak nedir?
C — Düünmek ve eyann hakikatim anlamaktr.

Hikmet:

Hekim öyle der:


«Sekiz ey sahibine zillet verir:
I — Çarlmayan sofraya oturmak
II— Ev sahibine emretmek
IH — Dümanlarndan yardm beklemek
IV — Konuan kiinin arama sokulmak,
iki
V — Bakana hakaret yadrmak
142
tm&ra- Gazali

VI — Rütbesinin götürmedii mevkide oturmak,


VII — Kimse dinlemedii halde konumak
VIII — Yaknlarndan olmayanla dost olmak.

Hikmet:

Bûzûr Cumhür'e sorarlar: «Hangi ey-doruluuna


ramen — söylese kötü bir duruma düürür?»
de, sahibini
«Kiinin kendini övmesi. Çünkü bakasn çekemiye-
nin övüldüünü, kzgnn müfik olduunu, bulamazsn.
Haset edici bir cömert, ümitsiz bir zengin ve dostu olan
bir bakan göremezsin.
— «Bilginlerin kalplerini mal bürür mü?»
«Kalbine mal sokan bilgin deildir» cevabn verir.

Hikmet:

Hekim: «Dtaki zorluk, içteki kinden daha iyidir»


der.
Bûzûr Cumhür'e: «Dünyada gaml ve kederli olanlar
u üçüdür» der.
I — Sevgilisinden ayrlan ak,
— Çocuunu kaybeden anne ve baba>
II
m — Zenginken fakir olan kimse.
Hikmet:

Amr b. Ma 'di «Yumuak


: söz, kayalardan daha sert
olan kalpleri yumuatr. Fakat sert söz, ipekten daha
yumuak olan kalpleri sertletirir» der.
Hekim öyle der:
Ar, sz cesedin hastal olduu gibi, hüzün de ru-
hun hastaldr.

143
Devlet Bakanlarna

Yemek, cesedin gdas olduu gibi, sevinç te ruhun


gdasdr.»

BENC KISIM.
AKLIN VE AKILLILARIN ÜSTÜNLÜÜ HAK-
KINDADIR:

an yüce olan Allah akl en güzel ekilde yarat-


mtr. O'na: «Herle» diyor. O'da hemen ilerliyor, «geri-
le» diyor, O'da geriliyor. öyle buyurmutur: «zzetime
ve celâlime yemin ederim ki senden (akldan) daha üs-
tün bir ey yaratmadm. Seninle alyorum, seninle veriyo-
rum, seninle hesaplyorum ve seninle cezalandryorum».
Bunun doruluuna delil udur: Allah kullarna iki eyle
emretmitir: Yap ve yapma. K. Kerîmde belirtildii gibi,
bunlarn ikisi de akl üzerine mevkuftur:
«Akl sahipleri».
«Ey akl sahipleri
Allah'tan korununuz.»
Akü kelimesinin itikak olan «Ukkal» dan «ma'-
kl» snlacak, saknlacak yer, tepenin bama kurulmu
ve zorla snlan
kale anlamna gelir. Hiç bir güç onu
aamaz, O'nu ykamaz ve ezemez.

Hikmet:

îran'l bir filozofa akllya «niçin akll denildiini»


sorarlar, O da:
«Akll kimseyi tantan u dört belirtidir.
I. Kendisine zulmeden kimseyi günahndan dolay bir
tarafa brakmak,

144
tmam- Gazali

n. Kendinden aa
bulunanlara tevazu göstermek,
m. Hayr yolunda birisi, kendisini geçtii zaman,
O'nu geçmek için yarmak,
IV. Allah'n daima anmak; ilim hakknda konumak,
sözün fayda verecei yeri bilmek ve bir zorlukla kar-
lat zaman Allah'a snmak.»

CAHLNDE AKETLEBÎ VARDIK:

nsanlara zorluk çkarmas, zülüm yapmas, kendi du-


rumunda bulunanlara eziyet vermesi, ileri gelenlere kar
kibirli olmas, bilgisizce konumas, hatadan dolay sus-
mas, bir zorlukla karlat zaman kendisini yok etmesi
ve hayrl bir i gördüü zamn ondan yüzünü çevirmesi.

Hikmet:

SaidCübeyr öyle der:


b.
«nsann akldan daha üstün bir ey giydiini gör-
medim: O, krhrsa düzeltir, yklrsa kaldrr, zelil olduu
zaman azizlendirir, fakirleirse zenginletirir.»
önce muhtaç olduu ey
lk —
aadaki hikâyede
de görülecei gibi —
Aklla kaynam ilme ulamasdr:
Hikmet:
Babakan Yunan Nuirevan'a akl ve akln yapaca
iler hakknda bir mektup yazar. Nuirevan'da O'na teek-
ikür eder ve:
«Ey filozof! Akl hakknda takdim
ettiin mektup
cidden güzeldi. Ben ve benden önce geçen Devlet ba-
kanlar yalnz aklla sü^lenmiizdir. O'na aykr hareket
etmek bize nasl mümkün olur? Çünkü Allah'a en yakn

Devlet Bakanlar 10 145


Devlet Bakanlarna

olan akldr. Akü dünyada güne gibidir, güzelliklerin kal-


Her insandaki güzellik, akldan dolaydr. însan vü-
bidir.
cudundaki akl aaçtaki rütubet gibidir. Bu rutubet aaç-
ta olduu müddetçe aaç yeillenir, büyür ve meyve ve-
rir. ayet rütubet olmazsa aaç kurur, dolaysiyle kesilir,
insan da böyledir: Akl tam, bedeni salam oJduu müd-
detçe arkadal, yolculuu ve faydal olur. Fakat ak-
iyi
l olmaz, cehalette ona galip gelirse bu durum hayat için
iyi olmaz, ölümden baka hiç bir ey onu temiz çkartmaz.
Akla aykr ve onun emrettii eküde hareket etmez-
sem nasl yardm alabilirim? Çünkü bakan ve halk için
akldan daha iyi bir ey yoktur. O'nun aydnlyla, çir-
kin — güzel, iyi — kötü, hak —
batü, doru — yalan
tefrik edilir.
Buzür Cumhûr öyle demitir:
u iki ey birinde bulunmazsa, kii olgun olamaz:
ecaat ve akl.

Hikmet:

Lokman Hekim öyle demitir:


«Ününden yararlajnlmyan, aklm ilmine arkada yap-
mayan alim olamaz.»
Nuirevan Büzur Cumhûr'den: «nsanlar içinde en
aküh olmasn isteyen kimdir?» diye sorunca, o'da öyle
cevap verir:
— Bana dümanlk yapmak isteyen dümandr.
— Niçin?
— Kötülükten emin olmak için.
Çoalan her ey o nisbette tehlike getirir, fakat akü
gelitikçe dostu artar.
— nsan için en lüzumlu ey nedir?

146
— Akldr.
Bütün filozoflar öyle demilerdir:
«Bütün eya akla, akl ise deneye muhtaçtr. Akldan
daha üstün bir zenginlik, cehaletten daha iddetli bir fa-
kirlik yoktur. lmi çok olann akla ihtiyac daha fazladr./
Bilginler «Akl bakandr, askerleri vardr: Temyiz,
:

hfz, düünce, anlama, ve ruhun aklla sevinci. Çünkü vü-


cudun durmas akl sayesindedir. Ruhun aydnlk lâmba-
s odur. Oradan vücudun her tarafna k
dalr. Akll
kimse hiç bir zaman kederlenmez. Çünkü o üzüntüyü ge-
rektiren eyi yapmaz * ve akim önem vermediine o önem
vermez.

Hikmet: I

bni Abbas'a öyle sorulur :

— Akl m
yoksa edep mi daha hayrldr?
— Akl. Çünkü akl Allah'tan, edep ise kuldan bir tek-
liftir.

Abdullah b. Mubarek'e de ayn soruyu sorarlar. O da:


— Akl
— Akü nedir?
— lmi örenmek ve onunla amel etmek.
Hz. Peygamber öyle buyurmutur:
«Allah kullarna akldan daha hayrl bir ey verme-
mitir.»
Oklidese biri öyle der:
«Ruhumu mahv etmede rahat etmem.»
O'da: «Kalbimden kini çkarmadan rahat etmem» der.
Hekim öyle der:
«Lâeden kötü koku geldii gibi, cahilden de cehalet
kokusu kokar. Dolaysiyle komu ve yaknlarn rahat-
sz eder.»
147
Devlet Bakanlarna ——
Hikmet:
Hekime «Akl nedir» diye sorulur. «u yirmi üç eyi
birbirine balayan düümdür. Bu düüm olmasayd iyi ile
kötü birbirine karrd» der.
«Tevhitle-irki, imanla-küfrü, tedbirle-tedbirsizlii,
islâmla-gafleti, yakinle-ekk, kurtulula-belây, cömert-
Hkle-cimrilii, güzel ahlâkla-kötü ahlak, tevazu ile-guru-
ru, dümanhkla-dostluu, övgü ile-yermeyi, sehv üe-ceh-
li haya ile - hayaszl, hakla-bath, vakarla - hafifme-

replii, aydmlkla - karanl, keremlikle - devleti, taatla


masiyeti, Allah' zikirle - gafleti, rza ile - hasedi, sün-
netle - bid'at, rahmetle - kasaveti ve hikmetle - ahmak-
l. Kitabn sahibi öyle der:
«nsanlarn bütün güzellii akldadr, ilimler ve
ameller akla racidir.»
Tercümenin bittii tarih
22 Austos 1969 Süleymaniye

148
t

NOTLAR VE ZAHLAR

Birinci Kaynak:

1 K. Kerim, brahim suresi A. 24


.'

2 Cuma hakknda bir çok hadisi erifler vardr: Muhaddis-


ler ve fakihler, cuma için kitaplarnda hususi bölümler ayrm-
lardr.

3-4K. Kerimde geçen bu iki kelime (ar ve kürsi) hakkn-


da kelâmclar ve müfessirler çeitli açklamalarda bulunmular-
dr.
Kürsi Arapça bir isimdir, taht mânasna gelir. (Bak. îslâm
Ans. 6/1088) Bu kelime K. Kerimin iki yerinde geçmektedir.
(2/256, 34/33) Birinci ayeti kerimede kürsi kelimesi geçtii için
buna ayet-el-Kürsî denilmektedir. kinci ayetteki kürsi kelimesi
Hz. Süleyman'n tahtn ifade etmektedir (a. g. y) Bu kelimenin
«Ar'm» bir müteradifi olduunu iddia edenler de vardr (Hasan-
Basri)
Arap dilinde bir çok deiik manalar tad
bu millet-
gibi,
le kültürel balar kuvvetli olan dier milletler de, deiik ekil-

lere bu ismi vermilerdir (îran'llar, üstüne keçe örtüp altna ate


mangal koymak suretiyle kn
snmay temin ettikleri tahta-
dan yaplm bir çerçeveye bu ismi vermilerdir. Dou illerimizde
de bunu yer yer görmek kabildir) Daha geni malumat için Cl.
Huart'm îslâm Ansiklopedisindeki «Kürsü» maddesine (V/1085)
baknz.

5 Ayet i kerime (ktibas)

6 Ayet-i kerime (tktibas)

149
Devlet Bakanlarna

7 Münker ve Nekir:
ölüyü kabirde sorguya çeken iki melein ismi. Kaynaklarn
bildirdiine göre, mü'minler kolaylkla onlarn suallerini cevaplan-
drabilecekler, günahkârlar ve inkârclar ise zor cevap verebilecek-
lerdir. Ayn ekilde mü'min kabirde ceza ile tazyike çarptrlmaya-
cam fakat inkarcnn bir tazyikle karlaacan -bu kaynaklar-
bildirerek kabirdeki sorgu ilemini bir ayrma tabi tutmulardr, bk.
al-Nesafi, ark Ebu hanife, Haydarabad 1321, S. 22)
K. Kerim bu azaptan bahsederken, «Melekleri onlarn yüzle-
rine ve arkalarna vura vura canlarm alrken, nasl olacak, ba-
kalm» (VI / 93)
Münker ve Nekir isimleri K. Kerimde açkça geçmektedir*
Hadiste Tirmizi'de (cenaiz bab: 70) geçer.

8 tbnl Ab has:
Abdullah b. Abd-ül-Muttalib b. Hiam büyük
Eb-ül-Abbas
sehabilerden olup Hz. peygamberin amcazadesidir. Hicretten üç
yü önce Mekke'de domu, 68 tarihinde Taif'te vefat etmi, ce-
naze namazn Muhammed b. Hanife eda etmitir. Îim ve anla-
ynn gelimesi için Hz. Peygamber dua etmitir. Devrinde ki
îslâm cemaat her hangi bir mesele ile kar karya bulunduk-
lar zaman O'na müracaat ederler ve gereken cevab O'nda bu-
lurlarcm. K. Kerimi tefsir eden ilk sahabedir.

9 Hzr:
El-Hadr (bozulmu ekli Hzr) yeillik anlamnadr. Bunun
hakkndaki malumat K. Kerim'in, (XVIH/59-81) ayetlerine ba-
ldr.
Hz. Musa yanndaki mecma'al-Bahreyn'e doru
delikanl ile
yol alr. Buraya geldikleri zaman yanlarnda bulunan -ey- bal
tan eseri- unutmu olduklarn görürler. Halbuki balk frlayp,
suya atlar ve kaybolur. îki seyyah bal
ararlarken Allah'n bir
kulunu (Hzr') bulurlar. Hz. Musa' kendisini irad etmesini is-
ter. O'da kendinin yapacana Musa'nm tahammül edemiyeceini

söyler.

Bu husus için baknz.


1 —
K. Kerim XVIII/59-81, 11/261 (Bunlarla ilgili tefsirler)

150
2 — Buhari «ilm» Bölüm: 16, 19, 44, Enbiya, 27
3 — Müslim, fezail'ül-Hadis 170-174
4 — El-Trmizi, Tefsir XVTII/I,
5 — Taberi vs.

10 — Öür:

Lügat manas «Ondan bir» olup, içtimaî yardm için mal-


dan alman onda bir nisbetindeki verginin addr. Bu tabir ekse-
riya zekât ve sadaka manasma da kullanlmaktadr, (b.k Is. Ans.
DC/482 den Ebu Yusuf s. 31, yahya b. Adem, s. 78, 83, 121, 123)
Bu ifade K. Kerimde bulunmamaktadr. Hukuk kitaplarnda
da zekât ile öür vergileri arasnda ayr bir hususî bölüm yok-
tur, (a.g.y) Bununla beraber, K. Kerimde (VI, 141) ile O'nda
bir vergi arasmda bir münasebet kurulmutur. Daha fazla bilgi
için baknz:
Yahya b. Adem el-Kurei Kitab-ül-Harac. Ebu Yusuf Ya'-
kub b. brahim: Kitab'ül- Haraç al- Maverdi; Kitab-ül- Ahkam as-
Sultaniye.

11 HAM):
Snr, hudut anlamnadr, çoulu «Hudud» gelir. Çeitli ilim
dallarnda hususi bir mana almaktadr (meselâ: Felsefede hadd:
Tarif; Astronomide 12 ourcun, her birine ait sahalarn, 5 seyya-
reden birine nisbet edilen, muayyen bir ksmna delalet eder. Ta-
savvufta:Allah'n snrszl karsnda kulun snrll. (Bk.
slâm. Ans. V-l/41)
K. Kerimde: Allah tarafndan tayin edilmi, olan hududa,
yani eriatin hükümlerine, emir ve nehiylerine delalet eder.
Orucun farz olduunu bildiren ayette: «îte bunlar Allah'n
hududur; öte taraf ma geçmekten kendinizi korumak için, sakn
bunlara yaklamayn (11/183)
Bu ceza islâm eriat tarafndan kesin olarak belirtilmi, de-
itirilmesi caiz olmayan bir ceza manasna gelir. Bu cezalar un-
lardr:
1— Kadnla erkein gayr- meru münasebeti; talama, ve-
ya dayak,
2 — iftira (bunun için dayak)
Devlet Bakanlarna

3 — Alkollü içküer (dayak)


4 — Hrszlk (ellerin kesilmesi)

12 — Huzeyfe:

13 — Davud (A.S.)
srail peygamberlerinden biri Zebur gönderil-
olup, kendisine
initir. K. Kerimde bu peygamber hakknda bir çok kssalar var-
dr. «Ya Davud! Dünyada insanlar arasnda hak ile hüküm et-
mee seni vekil kldk» (XXXVIII/25) Taberi Hz. Davut hakkn-
da mufa3sal bilgi vermektedir (Terceme-i Taberi 373-375)

14 — Kayser.
Arapça'da Bizans imparatorluu için kullanlan bir tabirdir.
Hz. Peygamberden önce, Araplar. Bizans'la münasebet kurmu-
lard. Bu sebepten airler (özellikle îmr-ülKays) sk sk Kayser')
zikrederler.
Hz. Peygamber devrindeki Bizans imparatorluunun banda
bulunan Heraclius'a mektup gönderdiini biliyoruz. (Dana ge-
ni bilgi için saym hocamz Prof. Dr. Muhammed Hamidullah'n
«îslâm Peygamberi» adl önemli eserinin birinci cildine baknz»

15 — Melik.
«Hükümdar anlamna gelen bu kelimeyi, müslümanlar kul-
lanmaktan bazan çekinmilerdir. Çünkü K. Kerimin birçok
yer-
lerinde (meselâ Allah yüce hükümdar ve haktr.
XX/133) bu ke-
limenin Allah'n kudretini ve mutlak hakimiyetini bildirmesi,
müs-
lümanlarm bu kelimenin dnda
kalan bir kelimeyi kullanmaya
yöneltmitir. Bu sebepten Muaviye'nin «malik» (tavann
alma-
sn iyi karlamamlardr. (tsl. Ans. vn/664)
Bu ünvan etrafnda Melik'm politika ve tutumunu ortaya
seren çou da öüt mahiyeticde bulunan birçok eserler
vardr,
(meselâ: îbn-i Abi-l-Rab'-nm «Suluk-ül-malik fi-tedbir-l-Mema-
lik) adl eseri.

6 — Emir:
«Emr», «îmar» ve «Amire» buyurmak manasmadr. Bu kök-
ten gelen «Emîr» bir millet üzerinde hüküm ferman olan kimse
(bk. Firuzabadi, Kamusta. 11/132), reis ve kumandan
(ist. Ans.
tmam- Gazal!

Emir mad. IV/260) anlamna gelir. Bu kelime ile tekil edilmi


u mürekkep kelimelere bakalm.
1 — Emir-ül-mü'minin : (Müminlerin Babuu) Bu unvan ilk
defa olarak halife Ömer'e (R.A.) verilmitir. (a.g. yer s. 263)
2 —
Emir-ül-Müslimin: ( müslümanlarn Babuu) Evvela
murabitler tarafndan kullanlmtr.
3 —
Emir'ül-Umera: (Emirlerin emiri, ordunun bakuman-
dan) Abbasiler devrinde askeri vazifeleri deruhte edene verilirdi.
Osmanl devletinin eski tekilâtmda eyalet valileri demek
olan beylerbeyine ait lakaplarn banda Emîr-el-Umera tabirini
görüyoruz, (feridun Bey, Müna'at-es-Selatin, ist. 1274, 1, 9, 462,
542) XIX. asrda mülkiye rütbeleri ihdas ve tevsî edilirken, amir'-
el-Umera'lk rütbe-i saniye snf- sânisi derecesinde, bir mülkiye
rütbesi addedilmi, daha sonra bu iki rütbe miralay ve nihayet
kaymakam rütbesine muadil ve fakat terifattan onlara mute-
kaddim tutulmutur, bu vaziyet mülkiye rütbelerinin ilgasna ka-
dar devam etmitir. (Devlet Salnamesi sene 1269, 1278, 1328. slâm
Ansk. IV/264)

17 ekik Belhi:
Mehur Sofi ve airlerden olup, ibrahim Edhem'in mürididir.
Tekva ve arifane sözleriyle mehurdur. Hicrî 153 tarihinde vefat
etmitir.

18 Hann Reid:
(tbni Muhammed-el-Mehdi Ebu Cafer el-mensur) Abba-
b.
silerin beinci halifesidir. 147 de domu, 170 de büyük karde:
Musa Hadi'nin yerine Badat'ta tahta geçmitir. Baa geçmeden
önce Rumlara kar yapt savala, mehur olmu Bu giritii
savalarla Üsküdar'a kadar gelmitir.
Baa geçince ülkenin snaî yönünden gelimesi için gayret
göstermi, arlman'la dostluk münasebetleri kurmutur. Hicrî 193
tarihinde Tus'ta ölmü, türbesi bugün mevcuttur. (Kamus-ül-A'lam-
dan ksaltlarak. VI (4722)

19 Abbas: Harun Reid'in veziridir.

20 Fudayl b. lyaz: Abû. «Ali el-Fündînî et-T ALAKAN I


( ? — 803) Eski devrin en mehur sofilerinden olup. Harun Re-

153
Devlet Bakanlarna

id'in muasrdr. Künyesinde Horasan'l olduu anlalyorki, genç-


liinde Abivard ve Sarahs arasnda yol kesen bir ekiya efradn
dan olmas da bununla tevafuk etmektedir. Bir gün naslsa K. Ke-
rîm'in: «îman edenler için Allah'n zikri önünde kalplere huu gel-
mek zaman gelmedi mi?» (LVII/15) âyeti okunurken iitmi ve
bunun üzerine hidayete kavumutur. (ÎSL Ans. IV/6S1) ilk
tahsilini Ebîverd'te yapm, Kûfe'ye gitmi züht, tekva, irad ve
mevize ile uram, ömrünün son ksmn
Mekke'de geçirmitir.
Harun Reid'le bir çok konumalar vardr. (Kamus-ül-A'lam
V/3416).

21 K. Kerîm el-Casiye S A. 21

22 Ömer b. Abd-ül-Aziz. (682-720) b. Mervan b. el-hakem, Abu


Hafs e-aec, Emevî halifesidir.
Babas Abd-ül-Aziz uzun yllar Msr'da valilik yapmtr, annci
taraf ndan Hz. Ömer (I) den gelmektedir.
Küçük yatan itibaren adalete dükünlüü ile dikkatlar çek-
mi, baa getirilince bunu icraatmda göstermitir. Giritii Is- —
lama bal olarak —
îç ilerindeki reformlarla, devlet mekaniz-
masn tslâm'm rayna oturturken, bir yandan da îslâm kültürünün
ikinci kayna olan hadislerin toplatlmasn valilere bir mektupl-
bildirmitir.

23

24 Ebu Kulabe-i Rekka (Abdül-Melik b. Muhammed). Me-


hur muhadislerden olup, ittikasiyle tannmtr. Ezberinde altm
bin hadisin olduu rivayet edüir. Hicrî 276 tarihinde Badat'ta ve-
fat etmitir. (Kamus-ül-A'lam. I 1755)

25 Süleyman b. Abdül Melik (b. Mervan b. Hekim)


Emevî Meliklerinin yedincisi, Mervanoullarnn dördüncüsüdür.
Hicrî 54 te domu, kardei Velid'in ölümü üzerine 96 tarihinde
baa geçmi, iki yl 8 ay bata bulunmu, 99 da vefat etmitir.
Ömrü harple geçmi adîl bir melîkdir. (Kamus'ül A'îam, IV/2618)

26 Ebu Hazm :

27 Ebu Musa ei-A'ari: (Abdullah b. Kaya) (? — 663 ?)

154
mam-i Gazali

Sehabeden olup hicretten önce Yemen'den Mekke'ye gelerek


îslâmiyeti kabul etmi, Habeistan'a hicret etmi, Hayber fethe-
dilince Medine'yedönmütür.
Peygamberimiz zamanmda Aden ve Yemen'in sahil bölgelerinde
valilik yapm. Hz. Ömer zamanmda ise Küfe ve Basra valilikle-
rinde bulunmu, îsfehan ve Nuseybini fethetmitir Sffn vak'a-
smda Hz. Ali'nin hakemliini yapm; hadiseden sonra Mekke'ye
gitmi, en eski rivayete göre 42 (662/663) yahut 52 senesinde vefat
etmitir. (Bak. Kamus'ül A'lam 1/764) îsl. Ans. IV/392; îbni Sa'd
Ya'kûbi Belazuri)

28 satmak (Kamus C. HI/194), sat-


Biat: «Bey'» ve «Mebi'»
n el skmakla tamamlanmasdr. (Lisan-ül Arab. DC/374) Ha-
lifenin baa geçmesiyle birlikte onu tasdik etme gayesiyle eli üze-
rinde yaplan sadakat yeminine denir.
Bu husus Sakîfe gönünde, halife Ömer tarafndan tesbit edil-
mitir: «Ömer «— Ey Ebu Bekr, elini aç-dedim; o elini açt ve
ben O'na biat ettim» demitir. (îbni Hiam' S. 1013 den îsl. Ans-
11/582).

29 Mansur; (Ebu Ca'fer Ahd-ul-lah b. Muhammed)


Abbasî'lerin ikinci halifesidir. Hicrî 95 tarihinde domu, 136 y-
lnda tahta geçmi. Anadolu'nun garp cihetlerinden çok yeri
bir
fethetmi, 145 tarihinde Badat' tesis ederek hilâfet merkezini
oraya kaydrm 158 tarihinde, Hac için gittii Mekke-i Mükerre -

mede ölmütür. (Ya'kubî 11/409, 420, 425, 430 v.s.)

80 Mübarek b. Fudayl

31 Hasan- Basri: (el-Hasan b. Eb-l Hasan el-Basri) (642-728)


Hicretin ilk asrnda yaam
büyük bir tabi'dir. Sehabeden Os-
man b. Af fan ve Abdullah b Abbas (R.A.) gibi önemli sehabelerle
görümütür. (Kamus-el- A'lam III/1944).
Babas fütuhat esnasnda esir edilerek Maysan'dan Medine'ye
götürülmü idi. Orada mehur Zeyd b. Sabit'n azadllar arasna
girerek. Ummu Salame azadllarmdan Hayre adnda bir kadmla
evlenir. Ans. V-I/314).
(îsl.

Hasan- Basri er'i ahkam, fkh


ve hadis zamannda devril
en mümtaz simas olur. ders halkasna bir çok bölgelerden gelen

155
Devlet Bakanlarna

Örenciler devam ederler. Yapt büyük hizmetlerden sonra 110


tarihinde vefat etmitir.

32 Zeyn'ül Abîdin: (Ali b. Hüseyn, b. Ali b. Ebu Talib)


Oniki imann dördüncüsüdür. Hicrî 46 da dünyaya gelmi. 15
yanda iken Kerbelâ hadisesiyle karg karya gelmi, am'a gö-
türülmü oradan kurtulduktan sonra Medine'ye çekilmi ve ken-
dini ibadete vermitir. 94 te Medine'de ölmü ve amcas Hz. Hü-
seyin'in yanma defnedilmitir. (tbn-i Hallkan. vefayat s. 320)

33 Ibn-i Mes'ud: (? — 625)


Büyük Sehabilerdendir. Gözde bir aileye mensup deildi.
Gençliinde çobanlk yapard.
îslâmiyeti nasl kabul ettii hususunda deiik rivayetler var-
dr. Bunlar arasnda u
rivayeti kaydedelim. Hz. Peygamber Hz.
Ebû Bekr'ile birlikte müriklerden kaçarken koyunlar otlatmakta
bulunan Abdullah ile karüarlar. Süt isterler, O'da vermez. Bunun
üzerine Hz. Peygamber hiç yavrulamam bir koyunu çarr, me-
mesini svazlar, süt akmaya balar, daha sonra memeyi eski du-
rumuna getirir.

tslâmiyete büyük bir gönülle bal ve Hz. Peygambere hiz-


metten baka hiç bir ey düünmiyen bir sehabidir. Açkta ilk defa
Kur'an O'nun okuduu rivayet edilir. Hemen hemen bütün sava-
larda bulunmutur.
K. Kerîme ve hadise olan vûkufuyla mehurdur 848 hadis riva-
yet etmitir. (Bunun için bak: îbn-el-Haceri (îsabe, tbn-i Sa'd:
Tabakat).

34 Hiam b. Abd-ül-Melik : (? — 743)


Emevî halifelerindendir. 724 tarihinde halife oldu. tik yapt
i Ömer Yezîd b. Hübeyre'yi Irak valüiindcn azledip yerine
b.

Halid b. Abdullah el-Kasr'yi tayin etmek oldu Ez-Terceme-i Ta-


beri HI/435).

Muaviye: Ebu Süfyan'm olu olup. îlk Emevî saltanatn


35
kurmutur. Mekke'nin fethinde müslüman olduktan sonra Hz. Pey-
gamberin yanma katip olarak girer, dört halife zamannda önemîi
görevlerde bulunur, Hz. Osman ehid edilince o'nun intikamnn

156
alnmasn ister. htilâflar alp yürür. Hz. Ali'nin ehadetindeu
sonra kendini yegâne halife ilân eder.
craat ve politikas hakknda «Asr- Seadet» adl eserin onuncu
cildine, îslâm Ansiklopedisinin «Muaviye» maddesine baknz.

36 Harut ve M ant:
Bu hususta K. Kerîm' de geçen ifade öyledir: «ki melek:...»
ve Süleyman küfre sapmad. Babilde'ki iki melee, Harut ile Ma-
rufa bildirilmi olan eyler ile insanlara sihri öreten

bu suretle insanlar bunlardan kar ile


sna ayrlk sokmann yolunu Örendiler» (Bakare Sûresi A.
Çeitli rivayetlerin yansra u rivayeti alalm: Melekler insan-
olunun yaptklar kötü fiillere bakarak, onlar küçümserler. Hz.
Allah ise «sizde ayn durumda bulunsaydmz, öyle yapardnz» der.
Ama melekler «biz onlarn durumunda olsak dahi böyle eylere
teebbüs etmiyeceimizi» söylerler. Allah'tan gönderilmesini ister-
ler. O'da aralarnda Harut ile Marut'u yeryüzüne gönderir. Büyük

günâhlardan saknmalarn söyledi. Fakat baktklar bir dâvâda


(kan koca arasndaki bir ihtilâf sebebiyle) kadn güzel bulunca,
haksz karar verirler. Suç ilerken yakalanrlar. «Dünyada yok- m
sa ahirette mi ceza çekmek istediklerini» sordular. Onlarda dün-
yada çekmeyi kabullendiler. Böylece Babü'de hapsedildiler. (Bu
hususta yukarda verilen Ayet-i Kerîme'nin tefsirlerini yapan tef-
sir kitaplarna ve Sa'lebinm Ksas-ül-Enbiyasna baknz.)

ÎKÎNCÎ KAYNAK

1 — Velid (Velid b. Abd-ül-Melik Mervan b. Hakem).


b.

Emevîlerin altnc melikidir. Hicrî 48 de dünyaya gelmi, 68


de babasnn yerine geçmi, Endülüs, Portekiz ve Türkistan'n
bir çok yerlerini fethetmi. Harem erifi (Medine'de) ve Mes-
cid- Aksa'y (Kudüs'te) tamir etmi, büyük para harcyarak
amda Cami'i Emeviyye'yi tesis etmitir. 96 da vefat etmitir.
A'lam VI/4692)

157
Devlet Bakanlarna

2 — Abd-ül-Melîk: (b. Mervan)


Emevlîerin beinci melikidir. Babas Mervan 1. annesi Alge
binti Muaviye'dir. Hicrî 26 (646/647) domu. Babas sa iken
kendisine biat edilmi, halife olduu zaman islâm devletinin yars
Abdullah b. Zübeyr'in hakimiyeti altnda yirmi bir sene hüküm
sürmü H. 86 de ölmütür.
8 — Bakara Sûresi A. 247
4 — Ali mran A. 269
S.

5 — Ardûsir: Arapça tereemede (Nasiha'nn) bu isim «tiz-


duir» olarak geçtii halde tarih kitaplar bu ismi yukarda ver-
diimiz ekilde zikretmektedirler. (Baknz: el-A'lam 1/106-7, ez
Terceme-i Taberi H/162-63, Firdevsi, ehname).
Gazali' Nasiha'dâ bu isimden çokça zikretmesine ramen,
bunun hangi Ardûir olduunu belirtmiyor.
«Bu isimle ran'da
kaç hükümdar geçmitir, Bunlarn üçünün
bir
Sasanî Sülâlesinden olduklar tarihen sabittir. Kiyaniyan sülâle-
sine mensup bir Ardüir'in olduu ran ve slâm tarihleri
belirttikleri halde Yunan kadim tarihlerinde ve onlardan alnm
Avrupa tarihleri üç tane gösteriyor. (Geni malûmat için ad ge-
kaynaklara baknz).

6 —
Behram. (Behram Gür) (421 —
438 veya 439)
Yezdgird I. nn oludur. Kardei (ahpur) ve kabilenin baka
bir kolundan olan Husravla yapt savatan sonra baa
geçti.
iddetli bir mizac olduundan O'na «Gûr» (yaban merkebi) de-
milerdir. 16-17 senelik saltanattan sonra eceliyle ölmütür.
Nuirevan' (Enuirevan) dan sonra en öhretli bir hükümdardr.
(Firdevsi: ehname. Hikmet
îlydm, Behram- Gun menkbeleri,
TM, V, 275-290. si. Ans. II/452-3 de Ahmet Ate'in makalesi).

7 — Nuirevan Enuirevan
Hz. Muhammed: «Ben Nuirevan gibi adil bir melikinzama-
nnda dodum» diyerek bu melikin adaletini dile getirmitir. Ha-
dis için bak: Taberi H/265)
Eski ran Meliklerinden, Sasanîler, sülâlesinin yirmincisi olup
Araplarca «Kisra» Rumlar'ca «Chosroes» ismiyle mehurdur. (El-

li»
:

mam Gazalî

Alam VI/4621) 531 tarihinde babasnn yerine geçmi, Hint'lilerle.


Rumlar'la ve Turanîlerle harp ederek ülkesinin hudutlarn geni-
letmitir. 579 ylnda vefat etmi, adaleti dillere destan olmutur.
(Geni bilgi için ehnameye'ye baknz) Burhan- K&t'i, kendisine
Nuirevan- Adil denilirdi. (si. Ansk IX/370).
Dehhak: Mitolojiyle Jîark eski îran tarihine göre, ranllara
hücum etmi kahraman oir Arap'tr. Zerdüt'ün kitab olan Zend
Avesta'da buna benzer bir efsane vardr. (El-A'lam V/2977 ve
ehname).
Ef rasiyab
ehname ve dier ran Turanllarn büyük
geleneklerine göre
ve kahraman kaânmm farsça ad olup, ran destanlarnda mü-
him bir rol oynar (Bak. îsl. Ans. n/192. ehname M.E.B. Klasik-
leri arasnda Necati Lugal çevirisi. Ü/170, 230, 425, 431, 438 v.s.)

10 — Yezdicurd:
Sasanî krallndan üç kraln ismidir.
I — Sasanî'lerin XIII. kral olan IV. Behram'n oludur,
n — XV. kraldr. Zerdütligin yaylmas için çalmtr.
III — XXIX. kraldr. Sa'd ibni Ebu Vakkas ordusuyla sava-
m ve neticede malup olmutur.

11 — Tabiî: Hz. Peygâmberin sehabesiyle görümü kimseye


denir.

12 —
Süfyan- Sevrî (Ebu Abdullah b. Saîd)
:

Müctehit imamlardandr. 95 de Küfede dünyaya gelmi, 161


de Basra'da vefat etmitir. Mezhep sahibidir. Süfyan b. Uyeyne
(108-198) «Ben helâl ve haram tefrikte bundan daha bilgin kim-
se görmedim» demitir.

13 — Marib: Arap müelliflerinin Berberistan veya küçük Af-


rika denilen (Trablus, Tunus, Cezayir ve Fas) ksmna verdikleri
isimdir.

14 —
Feridun-: îran efsanelerine göre Dahhak'm istilasiyle da-
lara kaçp, Dahhak'm ykln asiyle ran tahtna geçmi Pidadiyan
:

sülâlesinin V. hükümdardr.

159
)

Devlet Bakanlarna — »

15 —
Zülkarneyn: K. Kerîm'de XVÜ/59 (ve. devamn) da ad
geçen Zülkarneyn büyük bir Cihangir adalete tutkun ve her türlü
savunma vastalarn bilen bir hükümdardr. (Bu hususta yukarda
verilen sûreye baknz.)
îbn- Esir K. Kerîm'de geçen Zülkarneyn'in Büyük iskender
olduunu belirtiyorsa da, müfessirler bu görüü kabul etmeye yana-
mamlardr. (Fazla bilgi için baknz: si. Ansk. V-II/1078 sken-
-

der Mad. Hzr, Md., Ta'lebi: Kises'ül Enbiya, Kahire 1310 v.s.)

ÎKNCl BÖLÜM :

1) Aristo: ( ARtSTUT AL
slâm felsefecilerinin iyi tand ve tantt bir Yunan fey-
lesofudur.
M.Ö. 384'te Makedonya'nn stajire ehrinde ve 322 se-domu
nesinde Halki'de kasabasnda ölmütür.
Eflatun'un derslerine yirmi yl devam etmi, sonra skender'in
hocalmi yapmtr.
2) Sokrat: (Socrate) [470-400] Eski Yunan'n mehur fi-

lozofudur.
Eski Yunan'n binlerce Tanr anlayna lJar çkt, tek Tanrj
fikrini savundu. Dümanlar gençlie dinsizlik alyor diye it-
ham ettiler. Mahkeme zehir içerek ölmesine karar verdi. O'da mah-
kemenin kararma uydu.

3) Büz ur £ Mihr Bahtagon) Merv'li olup Sasanî hükümdar


(b.
Anuirevan'n mehur veziridir. Rivayete göre, darb- mesel olmu
bir çok hakimane sözleri vardr. (îsl. Ans. U/846)
Kitapta Büzûr Cümhur olarak geçmektedir.

4) Ksas: Kelime lügat bakmndan, müsavat mânasma olup,


«cinayette ödeme> «misli üe cezadr».
Buhusustaki ayet-i kerimeler: n/178, n/179 «Ksas'ta sizin
için hayat vardr» (Bu konu için fkh kitaplarna balanz.)

5) Katade: (Ebu Amr Katade b. en-Nu'man el -En sari el-Evsî


ez-Zeferi)

160
tmam- Gas&a3

Ebu Said el-Hudri'nin kardeidir. Bedir ve diter savalarda


bulunmu, Uhut savanda bir gözünden yaralanmtr Çokça hadis
rivayet etmi, hicrî 23 de ölmütür.

6) Rahman Sûresi: 8

7) Ahnef b. Kay» (? — 687)


Beni Tamim kabilesine mensup slâmiyet!
olup, Tamimlilerin
cabul etmelerine ön-ayak olmutur. (Çocukluunda geçirdii bir
hastalk sebebiyle bacaklar çarpk kalm, bu yüzden «çarpk ba-
cakl» mânasnda «Ahnef» denilmitir.»

8) Yunan.

9) Kayser: (Yukarda bilgi verildi)

10) Fafur:
Fergana'dan ran'a geçmi bir tabir olup Çin mparatoru ma-
nasna gelir ve Çin'ce tien-tsâ (göün og;lu) nun tercümesidir. (Ibn-
al-Esr, VII/221 den si. Ans. IV/446).

11) Zeyd b. Elem:


Hz. Peygamberin eshabndandr. Z. Sabit b. Akrem'in amcaza-
desi olup, Bedir savama itirak etmitir.

12) Emir (yukarda izah edilmitir)

13) Abdurrahman b. Avf.


Eshab- Kiramdan ve Aare-i mübeereden (cennetle müj-
delenmi on kii) olup, künyede ismi Abd- Amr ve bir dier ri-
vayete göre Abd-ül-Ka'be imi. Hz. Peygamber bu ismi vermitir.
Hicretin 31 inde 75 yamda iken vefat etmitir.

14) Halid b. Velid:


Sehabenin ileri gelenlerinden olup büyük bir slâm kumandan-
dr. lk önce mürik ordularna kumanda ederken (Uhut taki rolü
büyüktür) daha sonra Hicretin altmc senelerine doru Amr b. el-
As ile beraber müslüman olmutur. Büyük savalar vermi bulu-
nan bu ünlü kumandan hicretin 21 inde Humus'ta (dier bir ri-
vayette Medine'de) ölmütür.

Devlet Bakanlar 11 16J


Devlet Bakanlarna

BÖLÜM: III

1) Raiyye: Dil bakmndan bu kelime «otlayan hayvanlar mâ-


nasna ölüp, stlah bakmndan «yöneticinin yönetiminde bulunan
bütün halk» mânasmadr. (bk. firuzabadi, Kamus IV/983).

2)Haraç: Lügat mânas yerin haslatndan veya içi olarak


çaltrlan kölelerin ve çocuklarn emeinden elde edilen ey» olup
sonralar, toprak mülkiyetinden dolay, devletçe fertlerden alman
resme tlak olunmutur. er*i lisanda gayr- müslim tebadan alman
resimleri ifade eder» (Geni bilgi için bk. îsî. Ansk. V-I/222, Bb-ül-
A'la Mardi'nin makalesine)

S) Öür: (Yukarda izah edilmitir.

4) Sasanîler: îran hükümdarlar sülalesi,

5) Mehdi: (el-Mehdi, Ebu Abd-ul-lah Muhammed)


Abbasî halifesidir. Cömert ve hilmiyle tanmmtr.

6) Humus: Suriye'de Asî nehrinin meydana getirdii geni


vadidekurulmu bir ehirdir 50,000 nüfusludur. Osmanl idarest
zamanmda am vilâyetine bal bir sancakt.
7) Said b. Ömer:

8) Al-i mran sûresi A. 159

9) Tana sûresî: 29

10) Süleyman b. Abd-ül-Melik (bilgi verildi)

11) Haccac: (Haccac b. uYsuf: 661-714)


Devlet adamdr. Emevîler zamannda çeitli valiliklerde bulun-
mu, birçok isyanlar bastrmtr. craat hakknda bir çok eyler
söylenir. Hssî feveranlara eilmeden o'nu tetkik etmek yerinde olur.

BÖLÜM: rV

1) Me'mun (786 - 833) (Abdullah b. Harun el-Reîd) Abbasî


halifelerinin yedincisidir.

162
mam- Gazali

2) Eflâtun (M.ö. 429-347).


«Platon» isminin Arapçalatrlm eklidir.
Eserleri slâm düünürlerine tesir etmitir. Bu eserler üzerine
gereken erhler yaplmtr. Eflatunun brakt eserler, bu sayede
korunmu ve Bat'ya takdim edilmitir.
3) snrlar içinde kalmay isteyen gayr-
Cizye: îslâm devleti
müslimin, hukukunun korunmas için hükümete verdikleri verginin
addr. (Bütün fkh kitaplarnda bu husus «cihad» bölümünde i-
lenmitir. Bilhassa: Ebû Yusuf. «Kitab-ül-Harac» maverdi: «Ah-
kam-üs-Sültaniyye» afî': Kitabül-TJmm» v.s.)

4) Üzdüir. (Ardeir) Eski fars dilinde Artahasra Yu-


nan: Artaxerxes. ran hükümdarlarndan bir kaçmn adddr. îs-
lâm âleminde ancak bu ismi tayan muahherSasanîler hakknda
doru malûmat vardr. Ardair I. (226-241) Ardair II. (379-383)
ve Ardair m. (628-629) Isl. Ans. IV/306.

5) e-uara Sûresi: 214-215

6) skender - (bilgi verilmitir.)

7) Perviz. (Hüsrev Perviz)


SasanîlerinXXII. kraldr. Adaleti ile mehur Nuirevan'n
(mânas: tatl ruhlu, si. Ansk. 3X/370) torunudur. (El-A'lam, III/
3045).

8) Ya'kub b. Leys. (es-Sfar) Horasan taraflarnda hükün*


sürmü bulunan «Beni Leys» devletinin kurucusu ve ilk hüküm-
dardr (el-A'lam, VI/4801).

9) Abdullah b. Zahir:

10) Ehvaz: Abbasî devletinin bir eyaleti olup, garpta Irak, —


ark ve cenupta —fars eyaleti ve imalde —
Cibâl eyaleti ve hu-
susiyle bu eyaletin bugün Lûristan denilen ksm üe çevrilmitir
(si. Ans. IV/210, Streck'm hazrlad madde) kitapta geçen eb-
ül-Hasan el-Ehvez ismine kaynaklarda rastlyamadm.

11) Dara: (Darayavahu) (Darius) adnn Arapçalatrlm


eklidir. Darob ve Dârâv eklindeki yazllarna da rast gelinir.

163
Devlet Bakanlarna

îslâm müellifleri iki Dâr& tanr:


I— tsfendiyar'n olu Bahman'n olu Kadim Dârâ,
H— Kadim Dârâ'nn olu Daradr (Kitapta geçen bu ikin-
cisidir.)

ehname sahibi firdevsi her ikisi için de bir bölüm ayrmtr.


12 — en-Nisâ sûresi A. 12

KNC KISIM :

1) Mubed Mubezan (F.) Arapça'ya «Mubez» eklinde geçmi-


tir. Mobezan, çouldur. Mânas: Mecusilerin reisi, demek olan peh-
levî'dekîmagupat'tan gelmektedir. Bunlarm kralln muhtelif yer-
lerinde görev görürler, ruhani smf tekilâtlandrrlar. (Bunun için
baki Ya'kubî Tarih 1/207, Mes'udi VII/103, ehname v.s. tsl. Ansk.
Vni/394)

2) er-Ra'd sûresi A. H
S) Man sur (Ebu Ca'fer b. Muhammed b. Ali b. Abdullah b.
Abbas) Abbasî halifelerinin ikincisi olup H. 95 te domu 158 de
ölmütür.

ÜÇÜNCÜ KISIM :

1) Kalem sûresi A. I

2) Alak sûresi: A: 3-5

3) Yusuf sûresi A. 55

4) Calinos (Gailen, Galenus).


Mehur Yunan filozofu ve doktorudur. Milâdn 131 tarihinde
Bergama'da domu, 200 tarihinde ölmütür. Bir çok eserleri vardr.
mam Gazali

DÖRDÜNCÜ KISIM:

1) tbn- Mukaffa»
Mehur edebiyatçlardan olup, önceleri iranl bir mecusi iken,
Abbasî halifelerinden Seffah'n amcas îsa b. Ali'ye müracaat ede-
rek islâm'a giriyor ve O'nun kâtibi oluyor. Nuirevan zamannda
pehleviye terceme edilmi bulunan «Kelile ve Dimne» yi Arapça'y
çeviriyor. Daha sonra Basra Süfyan b. Muaviye ile istihza
valisi
ve
ettiinden o tercemeye garaz balar, dinsiz olarak itham edilir
bu durum O'nun kzgn bir frn içinde yaklmasna sebep olur.

2) Hikmet:
ilk nazil olan âyeti kerimelerde Hz. Peygamberin vaaz ve
irad-
lar mânasna kullanlmaktadr, (bk. K. Kerim XVI/126, LTV/4
j.

Bundan baka «mukaddes vahyolunmu kitab» (bk. K. Kerîm Ü/


43,75 158; V/110; XVÜ/41; incil'i ifade eder. XLII/63) Bizzat K.
Kerimin müradifi olarak alnmtr, (bk. K. K. ü/231; IV/113;
XXXni/34; LXH/2) U/252; XXXVIII/19 da Davud (A.S.) V3
XXXI/II de hakim Lokman için geçer. Bu son Ayet-i Kerimedeki
tabir Taberî (Tefsir XXI39) tarafndan «din ilmi (fkh), akl, do-
ru sözler eklinde ve Beyzavi (ner) Fleischer, 11/113) tarafndan
«Hikme, ulamaya göre nazarî ilimleri iktisap etmek ve yapabildii
kadar iyi, mustahsen ameller ilemek itiyad- tamn kazanmak sa-
yesinde, insan ruhunun kemalim ifade eder» eklinde izah olun-

Lugatcüar Hikme'yi aadaki ekillerde tarif ederler: «En iyi

ilimvastas ile, en iyi eyin bilinmesi» (Lisan, XV/30) «Kazaî bir

hükümde adü olmak, eyann hakikatim oldua gibi bilmek ve ik-

tizasna -öre, hareket etmek T ne-el- As, VII/253) mevzuun se-

be^^TlSSSR^IRebildiri kadar, haddi za-


beplerini,* Hakikatini,
tnda olduklar gibi aramak olan 'ÎM^^âtip Çelebi filhakka bu )

kelime ibtidâ Arap dilinde Yunan Sophia'smda delalet eden falsafa


kelimesi müradif olmutur, (bk. tbn-i Haldun, Mukaddine, Bu-
ile

lak 1/399; Kâtip Çelebî, m/89; islâm Ansiklopedisi V-l/481'den)


Hakknda birçok rivayet bulunan ve halk tarafndan isabetli
olarak en çok hikmetiyle bilinen Lokman Hekim hakknda aa-
daki yazy veriyoruz :

165
Devlet Bakanlarna

3) Lokman :

Hangi yemin?
K. Kerîm'deki Lokman Hekimin mi?
Hipokratn m?
Hipokrat yemininin Bat tb okullarna girii Avrupa Röne-
sansnm balad
srada idi ki Sicilya'daki müslüman Arap tb
okullarnn direkt nüfuzunun bir sonucu olarak Palermo ehrinde;
ilk modern tb okulu kurulmutur. Lâkin o günlerin Hristiyan
âleminin, faydalandklar müslüman tb otoritelerini zikrederek on-
larn düünce ve kültürlerine olan borçlarn belirtmekten kaçn-
malar karekterleri icab bulunuyordu. Katolik kilisesi bu sebeple
tb öretimini eski putperest okullarndan almay tercih etmiti.
Hristiyan dünyasnn frsat dükünü (Optonist) siyasetine o gün-
lerin ileri müslüman bilginlerine tercihan, tb alannda putperest
hekimleri otorite olarak tutmak daha uygun geliyordu.
te Palermo Tb Okulunun ve ondan sonra Avrupa'da kurul-
mu olan, bütün dier Arap. müesseselerinin eski dinsiz Yunan
filozof ve tabibi Hipokratn (M.Ö. 460 —
Hipokratik
377) ad ile

Tb Okullar diye adlandrlmasnn tarihî gerçei budur. da u


kayda deerki; Hipokrat yazmalarnda (Asklepiadis yemini) diy :

anlan tören, eski dinsizler törenlerinden bir parça olup bugünüa


tb çalmalarnda hekimlere yaptrlan «Hipokrat yemini» diye bi-
linmiti. Bu yeminin gerçekçi olmayp modas geçmi bulunan
baz meslekî ahlâk unsurlar tada nadiren düünülmütür. Bun-
dan maâda bu unsurlar slâmî bakmdan hattâ noksan ve kusur-
ludur da. (Lokma yemini) ise hasta ile hekim arasndaki gerçek
psikolojik iliki ile ilgilidir. Hipokrat yemininde ise durum böy-
le deldir. Lokman, modern maddeci hekimlerin kaba ve gayr

ahsî davranlarn mahkum eder ve kendilerine daha insanî ruhî


bir yaklama empoze ed^^^„. ,

II u KRAT YEMNNN METN:


imdi Hipokrat yeminini birlikte okuyalm:
«Kendilerini ahit tuttuum Hekim Apollon, Asklepios, «Hy-
gicia» ile bütün yemin ederimki bu yemini v±
ilâh ve ilâhelere
içindeki taahhütleri yerine getirmee söz veriyorum:
1. Bana tb hükümlerini öretmi olan kimseye ebeveynim,

166
-tmam- Gazali

çocuklarna da kardelerim gibi muamele yapacam. Kazancm


onlarla paylaacam ve tb hünerini ücretsiz olarak onlara ö-
reteceim.
Konferanslar vereceim ve kendi oullarma yapm olacam
gibi onlara öütler vereceim. Tb teminatn verip zorunlu yemla
yapmadkça dardakilere tbbn esrarn vermiyeceim.
2. Öüdümhastaya sadece fayda getirmek ve zarar verme-
mek olacaktr. Hiç kimseye kendi isteiyle de olsa, zehir vermi-
yeceim ve o yolda tavsiyede bulunmayacam. Çocuk düürmeyi
tevik edici öüt vermiyeceim.

3. Hayatm ve mesleim kutsal ve temiz olacaktr. Evlere


sadece hastalarmn hatr için gireceim. Onlara hiç bir suretle
zarar vermiyeceim. Kadnlar, erkekleri, hürleri veya köleleri kendi
zevkim kullanmyacam. Muayene esnasmda veya tesadüfen,
için
insanlarn hayat ile ilgili eittiklerimi bakalarna söyemyeceim,
onu bir sr olarak saklyacam, yeminimi yerine getirirsem daima
baarl olacam ve hayatmda mesleimde erefli olup bütün
halktan sayg göreceim. Yeminimden dönersen hakszlk
ola-

caktr.»
Montpellier okulundan bize geldii muhtemel olan dier bir
yemin metninde bir ek yemin vardr: «Mesane talarn asla kal-
dramayacama ve onlar daha ehil olanlara brakacama yemin
ederim» (o zaman cerrahî iini yapan berberler vard.)

ALKMEON'un ÖRETM ÎLE K. KERÎMDEK LOKMANIN


ÖRETTKLER ARASINDA GÖZE ÇARPAN BERABERLK:

dier filozof ve hekim domutur.


Hipokrat'tan 100 yl önce bir
Bu, Güney talya'da Kroton Yunan kolonisinin bir üyesi olan Pei-
ritoos'un olu Alkmeon (M.Ö. 511-497) idi. Avrupa literatüründe
se Alsimon, Almon, Alcimon, Lokman gibi çeitli adlarla anlmak-
tadr. Kendisi Pitagoras'n bir akirdi ve Sokrat öncesi ünlü filozof-
lardan biri idi ve âaha ziyade profesyonel olarak örencilerine tb
üzerim» dersler veriyordu. Bunlardan üçü —
Botinos, Leon ve Batil-
los— eserlerinin kalntlarnda geçmemktedir. Alkmeon hakknda en

167
Devlet Bakanlarna

fazla bilgi, bize Diogen Lertios'un vakayinamesi ile ulamaktadr,


süresindeki ayetlerine benzemektedir. Bu sure Mekke'de nazil olmu
tek ve ayn ahs
olduu hükmettirmektedir.

ALKMEON'UN DERSLER:

Alkmeon'un dersleri aadaki esaslarda özetlenmektedir.

1 — Alah'n birlii, Bilinmezlii her eyden haberdar (HabirV


olma sfat, snrsz ilmi.

2 — insan ruhunun ölümsüzlüü.

3 —
Sezilerimizle haber, bilgi ve tahminlerimizin yegâne se-
bep ve kaynan tekil eden aksiliklerle zddiyetlerin sonsuz te-
valisi,

4 — Yükselmi bir insann en iyi vasflan, namus ve teva-


zu'dur.

5 — insan bilgisinin karaszl ve bundan elde edilen faydalan


Alkmeon (Lokman) tevhid akidesine gelince, kendisi bir pita-
goreon olduuna göre buna almaz. Alkmeon salam bir vahdet-i
vücudcu olup politeizm ve polipragmatizm diye bilinen tabiatn «mü-
teaddit yaratc kuvvetleri bulunduu» inancnn müthi düman
idi.

Alkmeon'un birçok çadalan bir Allah'a inanyorlard.

O çada Tek Allah'a inanan yalnz Alkmeon deüdi. Ayn inan-


ca sahip filozoflar arasnda Miletli Anaksimandros (M.Ö.: 610-545)
hereyin Apeiron tarafndan yaratldn beyan etmitir. (Apeiron:
«Belli olmayan sonsuz» anlamna gelir). Bu filozofa göre Apeiron'-
un ya yoktur, ölümsüzdür, balangç
ve sonu yoktur.
Bir dier filozof, Kolofon'lu Ksenofoni (M. Ö. 580) Politeizmin
büyük dümanidi. «Elegien» eserinde yalnz bir Allah bulundu-

unu, dierlerinin Homer ile Hesiod'un artistik hayalerinde yara-


tüm olduunu Burada «Bir her eyden, herey Bir'den>
söyler.
demi olan Efes'li Heraklitos'u da zikredebiliriz. Alkeon'un inan-
cna göre güne, ay ve yldzlar da insan ruhu gibi bir tek ilâhî

168
tmam- Gazali

kuvvetle hareket ederler. K. Kerîm'de öyle diyor: «Görmez misin


kî: Allah geceyi gündüze ve gündüzü geceye çevirir, günei ve ay
âli mukadder bir zamana kadar herbiri yolunda hareket halinde
yaratmtr. Ve Rabbn her yaptndan haberdardr» keza: «Yerde
ve göklerde ne varsa Allah'ndr, üphesiz Allah kendi kendine
yeterdir ve Hamd O'na mahsustur» demektedir.
Alkmeon, Diogen Lertios'a göre, sonraki nesillere «Peri Fisesos»
(tabiat hakknda) adl bir eser brakmtr. Bu eserden ancak baz
parçalar kalmtr: «Ey benim olum» sözleri ile balyan bu eser-
deki sözler, K. Kerîmde Lokman'n oluna ana babasna minnet-
tar olmasna dair verdii öütlerindeki sözlerin ayndr: 31 nci sû-
renin 15 nci âyetinde öyle devam ediyor:
«... Ve onlar seni Alah'a erik komaya zorlarlarsa onlara

taat etme» Alkmeon'un bununla kendi oluna deil, kendi olu


gibi sayd halkn, müridlerini, kastettii anlalyor.

LOKMAN'IN K. KERÎMDE YAZILI ÖÜTLER:

Alkmeon, insann dünyadaki durumunu sistematik olarak ince-


leyen Pitagorcu'larn ilkidir. O'na göre insan zekâs (bilgisi) ile
Al&h'n bilgisi (ilmî) öyle farkldrki: Allah yaratc sf atiyle her-
eyi katiyetle bildii halde insan zekâs tahmin ve ihtimalle bilir
Hayvanlar ise daha az gelimi, bir farketmeye sahiptirler. Onlar
görüp geçirirler ve sadece tepki gösterirler.
K. Kerîmde Lokman öyle der:
.

«Olum!. Küçük bir hardal tohumu bile, yerde, gökte veya


bir kaya üzerinde olsun, Allah'n izniyle yeerir, zira Alah bütün
incelikleri büendir.»
«Saat ilmi Allah'tadr. Yamuru gönderir, rahimdekini bilir, hiç
htr injan yarn ne kazanacan veya bama ne geleceini ve nere-
de öleceini bilemez. Ancak Allah hereyi kesin olarak bilir.»
akirtlerinden Brotinos'tan unu öreniyoruz:
Alkmeon'un
«Peyritoos'un olu Kreton'lu Alkmeon, Brotonos ile Leon ve Ba-
tillosa öyle demitir:

«Dtanve içten eyler hakkmda yalnz Allah'n kesin bilgi-


"

si vardr; insan onlar hakknda ancak tahminde bulunabilir.»


Domam bir ceninin -gerçek cinsiyetinin tesbiti ve karakte-

169
Devlet Bakanlarna

ristiklerinin tarifi, insanlarn bilgisi dahilinde olmadna dair K.


Kerîmdeki ayetlerle Alkmeon'un eserinde bu konudaki Lâtince me-
tin arasndaki benzerlikte yukardaki misâllerle birlikte mütalaâ
edildiinde Alkmeon ile Lokman arasnda bir çeit manevî ve ide-
lojik bir ba: olduu ve her ikisinin de ayn ve tek kii olduu hak-
kndaki kanaat kuvetlenmektedir.

Alkmeon ile Hipkrat arasnda bir kyaslama:

Alkmeon'dan bir yüz yl sonra domu olan Hipokrat, sadece


çann tb bilgisinin bir allamesi O
idi. daha ziyade Helen (Yu-
nan) âleminde Alkmeon'dan fazla tannm ve popüler olmutur.
Bu da Alah'n birliine
(monoteist) inanan filozoflarn, ister de-
mokratik ister diktatörlük olsun, Helen müesseseleri tarafndan
devlet dinine uymadndan ho görülmedii ve Hipokrat'n Poli-
teist ve Konformist olduu sebeblerine balanabilir. Bu görü, Sok-
rat zamannda resmî politeist akidesine hücum ederek Monoteizmi
va'zetmi olan Sokrat'n idam ile de desteklenebilir.
Maruf ve mehur bir hekim ve terihç (Anotomist) olan Alk-
meon, insan azas tahlil ve terihlerini yapp tarif ederek kendi
duygu ve bulu teorisini gelitirmitir. O'na göre: ve ses hz-Ik
lar gözlerden ve kulaklardan küçük sinir mesanat ile ruhun mad-
dî merkezi olan beyine aktarlr. Duygu ve bilgimiz kartlar üze-
rine kurulmutur. Ancak karanlk mevcut olduu' için göre-
biliriz. O'nun kartlar sistemi, Pitagor faraziyesi gibi yalnz 4 uc

noktadan ibaret olmayp, d


dünyadan görüp not ederek bilgi
alabildiimiz sonsuz tamamlayc bir kartlar silsilesine (deva-
mna) de maliktir. Fizikî hayatmz süresince elde ettiimiz izle-
nimler bu prensibe dayanmaktadr. Hastalk veya salk kartlar
sayca ahenkli olmasma baldr ve tedavi ile kartlarn kay-
bolmu tabiî ahengini (Harmonisini) tekrar kurmaya yardm edil-
mi olur. Bu demek tirki; (Contraria Contraribus Curan tur) pren-
sibi Hipokrat'tan yüzyl önce, Alkmeon tarafndan ileri sürül-
mütür.

d Alkmeonu'un ruhun ölümsüz olduu ve fizikî ölümle yok olma-


inanc yukarda belirtilen eserlerde geçmektedir. Ayn ey Lok-
man'm tasavvufu ile ilgili olarak Kur'an'da da açklanmtr. «Ya-
ratlnz veya yetitirilmeniz ruh gibidir» âyetinde tslâm tasav-
. .

170
îmam- Gazali

vufun «Nefs-ül-Küllî, Vahdet--Vücud» esasn Hint'li islâm düü-


nürü ah Veüyulah'n Apparentizm'inin balca hükmü olarak iz-,
leyebiliriz. Alkmeon diyorki:

ölümünün derhal yeni bir doua dönecei hayat


«Birisinin
devresinin nasl kapanacan hâlâ kefedemediimiz için fizikî ölüm
vukubuluyor» Lokman, Alah'tan ilham alm bir filozof ve hekim-
dir. O'nun tarihî ahsiyeti müslümanlar için, bir imansz Ansiklope-
dist olan Hipokrat'n ahsiyetinden çok daha mühimdir. K. Kerîm,
insann ruhî gelimesini önemli sosyolojik anlam tayan derece- u
lere ayrmaktadr.

1) Allah'n Elçileri (Resulleri),

2) Enbiya (Nebîler)

3) Hükema (Filozoflar),

4) Rasihûn fil-îlm (tümde derinleenler).

LOKMAN 'DAN BAKASI OLMAYAN BÜYÜK filo-


Kur'an,
zof ve Hekim ALKMEON'UN HATIRASINI MUHAFAZA EDEN
YEGANE LÂHÎ VAHYDR:
Lokman bir filozof ve aratrc olarak bir tb otoritesi idi.
Hipokrat' tan yüzyl önce yaam
ve ün yapmtr. K. Kerîm'de :
«Muhakkak biz Lokman'a hikmet verdik» eklinde bahsedilmitir.
Müslümanlar ayn eyi Hipokrat için söyleyemezler. Hz. Muhammet
kendi dili Arapça'y bile okuyup yazamayan bir ümmî olduundan
eski Yunan perâmenlerini okuyamyaca tabiî idi ve yine iyi bi-
linmektedirki; Alkmeon'un hatras Hipokrat tarafndan gölgelen-
migtir. Sokrat öncesi çan
büyük Yunan (?) filozofu ve hekimi
olan Lokman'n (Alkmeon) hatrasm anan yegâne ilâhî kitap
Kur* andr. Eski çan bu oüyük ahsiyeti hakknda yahudi ve Hris-
'

tiyan edebiyatnda sükût etmitir.

üphesiz Hz. Allah K. Kerîm'de Lokman' beürli bir maksatla


zikretmitir. Bu bakmdan, bir müslüman hekîm için «Asklepid
veya Hipokrat yemini» yapmann uygun olmamas gerekir. O'nun .

yerine K. Kerîm'de sözü edilen «Lokman yemini» ninin aadaki


metni kabul edilmelidir.
171
:

Devtot Bakanlarna

1) Bana hayat verip rehberlik eden ve pek az kiinin bildii


birörenim imkân vermi olan Ulu Tanrya ükredelim. ükreden
kendi ruhu için ükretmi olur.

devama, iyilii öfttleyip kötülükten alkoymaya


2) Kullukta
ve karlaacam her olay sabrla karlamaya söz veririm.

Benden yardm isteyen herhangi


3) bir hastay asla reddet-
meyeceim.

4) Asla marur, kibirli ve kendimi beenmi olmayacam


gfibi bakalarma üstün bir tavr taknmayacam.
5) Asla kimseyi tahkir etmiyeceim ve daima tevazu ve iti-

dal ile konuacam.


6) Domam çocuk hakknda herhangi bir ön mütalâa,
bir
tavsiye veya kötü bir el ilemi yapmyacagm. Herhangi bir insann
hastal ve yaama ihtimali hakknda asla bir ön hükümde bulun-
1

mayacam, yarn ne olabileceini ancak Allah'n bildiine inan-


yorum.

MÜSLÜMAN ÜNVERSTELERNN
NÎÇÎN TTB FAKÜLTE-
SNDE LOKMAN YEMN YAPILMALIDIR
Yukardaki Lokman yemininin tb örenimine balyacak her
örenciye kabulünden önce, yaptrlmas gerekli Ve yararldr. Bir
hekimin millî, rkî, sosyal, mezhebî ve ahs, bütün etkilerin üstünde
olmas gerektii Kur' anda belirtilmitir. Bu demektir ki, bir hekim
kendinebavuran herkesin yardmma komaldr.

Bilhassa yeminin 6 nc
maddesi pek ilginç olup üzerinde durul-
maya deer, Rahmin içinde ne olduunu yalnz Allah bilir ve bizim
ona müdahale etmeye, ana-babas ve belki de bütün insanlk için
faydal olabilecek bu yeni hayat yok etmeye hakkmz yoktur.
Hekim, hastasn veya akrabalarn, ya da herhangi birisini hasta-
nn durumunun ümitsiz olduu veya ölüme mahkûm oldu^ hak-
knda haberdar etmemelidir Bu gibi telkinler çou defa bir ihti-
malden öteye geçmedii halde hastann durumunu daha da kötü-

172
letirir. Böyle ihtimallerle bir hekim, hastay ne kadar ihtiyar, za-
yf, itibarsz ve kötürüm de olsa; ümitsizdir» diyerek tedaviden
ve ona her yardm yapmaktan kaçnmamaldr. He** ite Allah'n
takdiri olduuna göre, son dakikada bile yeni metod veya ilâç il-
ham ile hastay kurtarmak ümidim kaybetmiyerek onu terketme-
melidir. Hekîm hastaya yalnz maddî imkânlarla deil, moralini de
takviye suretiyle yardm etmelidir.

Müslüman hekimler bu yemin öretilimi izah edilmekle yalnz


profesyonel mahir hekimler deü, ayn zamanda slâm ideolojisine
göre büyük moral ve faziletli ahsiyetler de yetitirilmi olacaktr.

«Çünkü Allah Hak'tr. Ondan gayrisine çarma batldr. Allah


ulu ve güçlüdür.)

(Bak. îslamic Rewlew*den kalkman Dünya mec. (S.K.) S.


64, 65-66).

4 —
Hipokrat: (M.Ö. 460 —
377 Istanköylu, Eski Yunanis-
tan'n ünlü hekimidir. Demokritos'tan felsefe okumu, anatomi
üzerindeki deneyleriyle herkesi hayrete düürmü. lâçtan ziyade
perhize önem verirmi.

5) Vehb. b. Münebbih.

BENC KISIM:
1) Said b. Cübeyr. (Ebu Abdullah yahut Ebu Muhammed el-
Esedi)

Tabi'lerin gelenlerindendir. Kûfeli'dir. Abdullah b. Abbas


ileri

ve Abdulah b. Ömer'den ilim alm, fkh ve tefsir sahasnda asr-


nn en ileride olan idi. 95 tarihinde ehit olmutur.

2) ökiid (Eueiide) Yunan matematikçisidir. Matematik ilmi-


nin mûcidi ve piri saylr.

16 Eylül 1969
Süleymaniye

173
t Ç 1 NDE KLER
Sahife Sayfa

Kitap Hakknda umumi Bilgi 5


BAKANA YAKLAMAKTAN
...
KAÇINMAK 87
BRNC BÖLÜM BABAKANIN TAKP EDE-
CE YOL 90
lk Mektup 17 BABAKANIN YAI 94
imann Temeli olan itikad ... 19 KARAKTER 95
Allah' Tenzih etme 19 SR SAKLAMA '.. 96
KUDRET 20 BABAKANLA GÖRÜME 98
îlim 20 DÖRT EYN DÜZELTL
RADE 21 MES MKANSIZDIR 112
itme ve görmesi 21 BAKANIN OTORTESN
KELÂM 22 GÜNDEN GÜNE arttran u
EF'AL 22 alt eydir 113
AHÎRETÎ ÖVME 23 HKMET 117
HAZRETt PEYGAMBER AN- SORU CEVAP 119
MA HAKKINDA 24 DARLII GDERME 121
ÎMAN AACININ DALLARI- Bakan, Babakan üç eyden
NI BLDRME 25 alkoymamaldr
u
122
BLGNLERLE OTURMA 32 Bakan alt gurupla herhan-
YARDIMCILARIN DURUMU 37 gi bir hususu müavere etme- .

KIZMAMA 39 melidir. 122


MERHAMETL OLMA 43 Bakanlarla görüme 123
HTYAÇLARI GDERME 44 SULH YOLNDA TERCH ... 126
EFKAT
...

45 BABAKANLIIN KADRN
HALKI SEVNDRME 46 BLME 128
SLÂM'IN PRENSPLERN KÂTPLER VE ONLARIN ta-
EMR 47 kip edecei yol 128
KENDN BLME 51
DÖBDÜCÜ BÖLÜM
U DÖRT
KNC
ADALET VE SYASET
BÖLÜM
EY BAKANLA-
52
Filozoflarn Hikmetlerini bildir-
meye dairdir 130
RA GEREKLDR
ZULÜM
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
61
66 BENC BÖLÜM
AKLIN VE AKILLARIN ÜS-
DEVLET HAZNES VE VER- TÜNLÜ HAKKINDADIR
G POLTKASI 75 0O0
144

VERGY ARTIRMA 76 CAHLNDE ARETLER


BEYT-ÜL-MAL 78 VARDIR 145
ÖÜT 85 NOTLAR VE ZAHLAR 149
BAKANDA BULUNAN ME- kaynak
Birinci 149
ZYETLER 86 Münker ve Nekir 150

174
Sayfa Sayfa

Ibni Abbas 150 Fafur 161


Hzr 150 Zeyd b. Elem 161
ÖÜR 151 Abdurrahman b. Avf 161
HADD 151 Halid b. Velid 61
HUZEYFE 152
m. BÖLÜM
DAVUD (A.S.) 152
KAYSER 152 Raiyye 162
MELK 152 Haraç 162
EMR : 152 Sasaniler 162
EKK BELHÎ 153 Mehdi 162
HARUN RED 153 Humus
Haccac
162
162
Abbas 153
Fudayl.
Ömer. b.
b.
Abdül
ÎYAZ
AZZ
...
153
154
IV. BÖLÜM
Ebu Kulabe-i Rekka 154 Me'mun 162
Süleyman b. Abdül Melik 154 Eflâtun 163
Ebu Musa El-As'eri 154 Cizye 163
Biat 155 Üzdiir 163
Mansur 155 Hüsrev Perviz (Perviz) 163
Hasan- Basri 155 Ya'kub b. Leys 163
Zeyn'ül Abidin 156 Ehvaz 163
îbni Mes'ud 156 Dârâ: (Darius) 163
Hiam
Muaviye
b. Abd-ül-Melik 156
156
KNC KISIM
HARUT VE MARUT 157 Mubed Mubezan (F) 164

t KtNC 1 KAYNAK ÜÇÜNCÜ KISIM


Calinos 164
Velid 157
Abdül-Melik (b. Mervan) 158 DÖBDÜCÜ KISIM
Ardüir 158 bn-i Mukaffa 165
Behram (Behram Gür) 158 Lokman 166
Nuirevan 158 Hipokrat yemininin Metni ... 166
Dehhak 159 ALKMEON'un öretimi ile
Efrasiyab 159 n öret-
K. Kerimdeki Lokman'
Yezdi curd 159 tikleri arasnda göze çarpan
Tabii 159 beraberlik: 167
Süfyan- Sevri 159 ALKMEONUN DERSLER ... 168
Marib 159
Lokman (A.S.) m K. Kerimde
Ferudin 159 yayl öütleri 167
Zülkarneyn 160
Niçin Müslüman Üniversiteleri-
ÎKtNCÎ BÖLÜM nin TIP FAKÜLTESNDE ... 172
LOKMAN YEMN YAPILMA-
ARSTO 160 LIDIR:
SOKRAT 160 Hipokrat 173
Büzurg Mihr. 160 Beinci ksm 173
160 Said b. Cübeyr 173
Ahnef b. Kays 161 ÖKLD (Euelide) 173

175
cjft iyi bakan, karekter sahibi kimselerin, yö-
|

netiminden dolay rahat ettii, J ar ekt er sizlerin ise

korku içinde yaadklar kimsedir. Kötü bakan ise

buri/un aksinedir: !yi karekterli insanlar korkulu bir

hayat içinde bulunurlarken, kö iiler ise istedikleri

gibi yasarlar.*

*Ziftwr,\le zafer elde edilemez, zorla nefes alan kim-

seden hayat ümit edilmez»

Fiat 7,5 lira

You might also like