Professional Documents
Culture Documents
Yat Tasarımı Kitabı
Yat Tasarımı Kitabı
1. Tasarım Yöntemi 6
Tasarım sarmalı 7
Bilgisayar destekli tasarım (CAD) 8
2. Ön Hususlar 11
Tekne tipinin seçimi 11
Kullanım amacı 11
Ana boyutlar 12
Maliyet 14
Önemli hususların kontrol listesi 17
YD-40 için kontrol listesi 17
3. Tekne Geometrisi 18
Tanımlar 18
Endaze çizimi 22
Araçlar 25
Đş planı 29
Bilgisayar destekli tekne tasarımı 30
4. Hidrostatik ve Stabilite 33
Alanların hesabı 33
Islak yüzey 35
Deplasman 37
Sephiye merkezi 39
Su hattı alanı 43
Küçük açılarda enine ve boyuna stabilite 44
Büyük meyil açılarında enine stabilite 46
Statik stabilite eğrisi 48
Yalpa 50
Dalgaların doğrultucu moment üzerindeki etkisi 53
Stabilite istatistikleri 55
Denize elverişliliğin değerlendirilmesi 56
vi Yat Tasarımı
5. Tekne Tasarımı 60
Bir yelkenli yata etki eden kuvvet ve momentler 60
Direnç bileşenleri 62
Viskoz direnç, temel kavramlar 64
Sürtünme direnci 65
Viskoz basınç direnci 69
Pürüzlülük 70
Dalga direnci, temel kavramlar 73
Tekne şeklinin dalga direncine etkisi 77
Meyil direnci 87
Dalgalarda ek direnç 88
Diğer denizcilik yönleri 93
Tekne istatistikleri 95
8. Denge 165
Meyilin etkisi 165
Đyi denge 167
Sualtı gövdesi etki merkezi 167
Yelkenlerin etki merkezi 170
Đçindekiler vii
Lid 171
Dümen dengesi 172
Kaynakça 333
Dizin 335
ix
ÖNSÖZ
ĐKĐNCĐ BASIM
A, A(i) alan
a uzatma
a(i) tarafsız eksenle alan merkezi arsındaki uzaklık
A0 pervane diski alanı
a1 LWL’den T1’e kadar olan uzaklık
a2 LWL’den T2’ye kadar olan uzaklık
ABS Amerikan Gemicilik Bürosu
AD pervane kanat alanı
AF baş üçgen alanı
Af kenar alanı
AIr dümen projeksiyon alanı
AM ana yelken alanı, veya tasarlanan su hattı altında kalan
orta kesit alanı
Amin salma/gövde alanı
AP kıç kaime
AR aerodinamik sürüş kuvveti
AR, ∆AR yan oranı, yan oranındaki değişim
ARe etkin yan oranı
AS yelken alanı (ana + baş üçgen) veya yanal aerodinamik
kuvveti
AW su hattı alanı
AX su hattı altında kalan maksimum kesit alanı
b yarı genişlik
B orta kesitteki gövde genişliği, sephiye merkezi
B` meyilli teknenin sephiye merkezi
BD bumbanın güverteden yüksekliği
BG sephiye ve ağırlık merkezleri arasındaki mesafe
BM metasantr yarıçapı
BMAX gövdenin maksimum genişliği
Bu Taylor itme katsayısı
BWL su hattı genişliği
xii Yat Tasarımı
C kord uzunluğu, stifnerin üst yapı genişliği, sıkıştırma
dayanımı
C1,2 gurcata sıkıştırma kuvveti
CB blok katsayısı
CD direnç katsayısı
CDI indüklenmiş direnç katsayısı
CD0 sıfır hücum açısındaki direnç katsayısı, direğin direnç
katsayısı
CDP yelkenlerin viskoz direnç katsayısı
CE aerodinamik etki merkezi
CF yüzey sürtünme katsayısı
CFD hesaplamalı akışkanlar dinamiği
CH meyil direnç katsayısı
CL, Clmax kaldırma katsayısı, maksimum kaldırma katsayısı
CLr dümen kaldırma katsayısı
CLR yanal direnç hidrodinamik merkezi
CP prizmatik katsayı, basınç katsayısı
CR artık direnç katsayısı
CS yanal aerodinamik kuvvet katsayısı
D yat derinliği, direnç, pervane çapı
D1,2,3 diyagonal çarmıh
dkb salma civatası göbek çapı
DWL tasarım su hattı
E elastisite modülü, ana yelken tabanı
EC sıkıştırma elastisite modülü
EF bükülme elastisite modülü
ET gerilme elastisite modülü
ETC ortalama elastisite modülü
F yelkenlerin düzlük faktörü, bükülme dayanımı, stifnerin
flanş genişliği, tasarım basıncı azaltma faktörü
F1,2,3 enine donanım kuvvetlerinin boyutlandırılması
Fa kıç fribord
Ff baş fribord
Fh yatay bumba kuvveti
Fi çarpma kuvveti
Fn Froude sayısı
FP baş kaime
Fr dümen yan kuvveti
Fs tasarım basıncı azaltma faktörü
FS direkteki fribord
Fv düşey bumba kuvveti
FRP fiber takviyeli plastik
g yerçekimi ivmesi, çevre uzunluğu, balast ağırlığı
G ağırlık merkezi, yatın boş ağırlığı
GM metasantr yüksekliği
Sembollerin Listesi xiii
GRP cam takviyeli plastik
GZ doğrultucu moment kolu
h pürüzlülük yüksekliği, dümen yüksekliği, tasarım
basıncı, stifner yüksekliği, direğin güverteden
yüksekliği
H döşek yüksekliği
H1/3 anlamlı dalga yüksekliği
ha dümen yatakları arası mesafe
HA meyil kolu
hb dümenin tabanı ile dümen yatağının en alt tarafı
arasındaki mesafe
I baş üçgen yüksekliği, atalet momenti
IL su hattı alanı boyuna atalet momenti
IMS Uluslararası Ölçü Sistemi
IOR Uluslararası Açık Deniz Kuralı
ISO Uluslararası Standartlar Organizasyonu
IT su hattı alanı enine atalet momenti
Iyy G boyunca enine eksen etrafındaki kütlesel atalet
momenti
Ix direğin enine atalet momenti
Iy direğin boyuna atalet momenti
J baş üçgen tabanı
k hatvedeki sarmal yarıçap, yan oranı faktörü
k1 direk panel faktörü, yan oranı faktörü
k2 direk payanda faktörü
k3 direk adım faktörü
KQ tork katsayısı
KT itme katsayısı
1 etkime merkezindeki dümenin yatay boyu, panelin
uzun mesafesi, stifner uzunluğu
L boy, boy oranı, kaldırma
Lf döşek boyu
11,2,3 donanım panel uzunlukları
1a LWL’den kıç istralya tepesine olan mesafe
1c giriş kenarından etki merkezine kadar olan mesafe
LCB sephiye merkezinin boyuna konumu
LOA tam boy
Lpp kaimeler arası boy
LWL su hattı boyu
m deplasman kütlesi, kütle, direk malzeme faktörü
M eğilme momenti, metasantr
Mbhull gövde eğilme momenti
Mfl döşek eğilme momenti
Mkl karaya oturma döşek eğilme momenti,
Mkt salmadan oluşan enine moment
xiv Yat Tasarımı
Mr dümen eğilme momenti
Ms gurcata eğilme momenti
N dümen kuvvet faktörü
NBS Đskandinav tekne standardı
n gemideki insan sayısı, devir sayısı, salma tarafındaki
döşek sayısı
nkb salma civata sayısı
OFbolt salma civata ofseti
Ox enine kesirli arma uzunluğu
Oy boyuna kesirli arma uzunluğu
P ana yelken yüksekliği, pervane hatvesi, yük,
Pa kıç istralya yükü boyutlandırılması
Pah kıç istralya yükü yatay kısmı
Pav kıç istralya yükü düşey kısmı
Pb dip basıncı
Pc kompozit özelliği
Pcrit kritik yük
PD güç, tasarım basıncı
Pdeck güvertedeki sıkışma kuvveti
PD,V çarmıh yükü boyutlandırılması
Pfh baş istralya yükünün yatay bileşeni
Pfi iç baş istralya yükü boyutlandırılması
Pfo dıç baş istralya yükü boyutlandırılması
Pfv baş istralya yükünün düşey bileşeni
Phd istralya kuvveti yatay bileşeni
Pkb salma civatası yük gerilmesi
Pkt toplam salma civatası yükü
Pm direk özelliği
Pmast direk basıncı
PT direk yükü boyutlandırması
Pr karaya oturma yükü
Q tork
R direnç, yelkenlerin camadan faktörü
RA rüzgar direnci
RAW dalga ek direnci
RF sürtünme direnci
RH meyil direnci
RM doğrultucu moment
RM1 1 derece meyilde doğrultucu moment
RM30 30 derece meyilde doğrultucu moment
RM90 90 derece meyilde doğrultucu moment
Rn Reynolds sayısı
RORC Kraliyet Okyanus Yarış Kulübü
RR artık direnç
rt burun yarıçapı
Sembollerin Listesi xv
Rve dümen etki merkezi, tepeden dikey mesafe
RYA Kraliyet Yatçılık Birliği
s panel kısa kenar uzunluğu, stifner boşluğu
S(n) gurcata uzunluğu
SA toplam üçgen yelken alanı
SAF baş üçgen yelken alanı
SAM ana yelken alanı
SL büyük üçgen yelken gradin uzunluğu
SM kesit modülü
SMfl döşek kesit modülü
SMhull gövde kirişi kesit modülü
SMi panel içi kesit modülü
SMk salma yolundaki kesit modülü artışı
SMo panel dışındaki kesit modülü
SMW balon yelken genişliği
SW ıslak yüzey alanı
Swc ‘c’ indisli ıslak yüzey alanı
t , tmax kalınlık, maksimum kalınlık
T draft, pervane itmesi, gerilme dayanımı
T1 dalga periyodu, enine pruva yelken kuvveti
T2 enine ana yelken kuvveti
Tboom ana yelken alt yakası enine kuvvet
Tbu üst bumba kuvveti
tc göbek kalınlığı
TCG enine ağırlık merkezi
tf yüz kalınlığı
Thead ana yelken tepesindeki enine kuvvet
Thl aşağı çarmıh kuvveti
Thu yukarı çarmıh kuvveti
Tr dümen burulma momenti
Ts durma zamanı
V deplasman hacmi, yat hızı
V1,2 düşey çarmıh
VAW görünür rüzgar hızı
VAWe meyilli yatta etkin görünür rüzgar hızı
VCB sephiye merkezinin düşey yeri
VPP Hız Tahmin Programı
Vs yat hızı (m/s)
W deplasman ağırlığı, etkin panel genişliği, fiber açısı
Wf ağırlık bakımından fiber içeriği
Wk balast ağırlığı
X0 tarafsız eksenin konumu
xlc önder kenar ile dümen rotu merkezi arası mesafe
Xm bir kompozit içindeki hasır oranı
X, Y, Z kartezyen koordinatlar. FP’deki orijin
xvi Yat Tasarımı
y sapma
Yk salma ağırlık merkezi ile LWL arası mesafe
α hücum açısı, ölçek faktörü
αa kıç istralya açısı
αf baş istralya açısı
β sürüklenme açısı
β1,2,3 diyagonal çarmıh açısı
βAW görünür rüzgar açısı
γ1,2 düşey çarmıh açısı
δ Taylor parametresi, gurcata yatay açısı
δRM mürettebattan dolayı rüzgara karşı olan ek doğrultucu
moment
η emniyet faktörü
η0 pervane verimi
Θ trim açısı
λ dalga boyu, incelme oranı
Λ süpürme açısı
υ kinematik viskozite
ρ yoğunluk
σ normal gerilme, kavitasyon sayısı
σ0.2 akma sınırı gerilmesi
σa tasarım gerilmesi
σc dümen rotu için tasarım gerilmesi
σf sandviç yüzündeki normal gerilme
σu en büyük gerilme
σy akma sınırı gerilmesi
τ Burrill parametresi, kayma gerilmesi
Ф meyil açısı
ωФ yalpadaki doğal frekans
ωe dalga karşılaşma frekansı
∇ deplasman hacmi
Đndisler
c kano gövde
k salma
r dümen
u üst
l alt
xvii
Dönüştürme faktörleri
Metrik ölçüleri Đngiliz ölçülerine dönüştürmek için x ile çarp
Đngiliz ölçüleri metrik ölçülere dönüştürmek için y ile çarp
Metrik Đngiliz x y
Uzunluk
mm inç 0.039 25.40
cm inç 0.394 2.540
m inç 39.37 0.025
m fit 3.281 0.305
m yarda 0.914 1.094
km coğrafi mil 0.621 1.609
km deniz mili 0.5397 1.8532
Alan
mm2 inçkare 0.0016 645.10
cm2 inçkare 0.155 6.452
m2 inçkare 1600.0 0.00063
m2 fitkare 10.764 0.0929
m2 yardakare 0.8355 1.1968
Hacim
cm3 inçküp 0.0610 645.10
m3 fitküp 35.315 0.0283
m3 yardaküp 0.764 1.309
L inçküp 61.024 0.0164
L fitküp 28.317 0.0353
L Amerikan galon 0.264 3.785
L Đngiliz galon 0.220 4.546
Kütle ve Ağırlık
g ons 0.0353 28.350
kg libre 2.2046 0.4536
Ton (T) libre 2204.6 0.00045
Ton (T) ton 0.9843 1.0160
N libre 0.2247 4.450
kN libre 224.73 0.0044
Yoğunluk
kg/m3 libre/fitküp 0.0624 16.026
Hız
m/s fit/saniye 3.2808 0.3048
m/s knot 1.9425 0.5148
km/h mil/saat 0.6214 1.6093
km/h knot 0.5397 1.8532
GĐRĐŞ
G
eçen 30 yıl boyunca yatçılık, genel anlamda, büyük çoğunluk
için çok pahalı bir azınlık sporu olmaktan çıkarak dünyanın
her yerinde milyonlarca insan tarafından yapılan bir eğlence
etkinliği haline gelmiştir. 1960’lı yıllarda, çekici sahil alanlarının bir
çoğunda gezinti teknelerine rastlanmazken; bugün ise gecelemek için
demir atacak uygun bir yer bulmak zor olabilmektedir. Buna paralel
olarak küçük sandal yarışlarından Amerikan Kupası yarışlarına kadar
her klasmanda, yarışlara olan ilgi bütün dünyada artış göstermiştir.
Bu dönem boyunca, bir çok yat tasarımı ortaya çıktı ve amatör
tasarımcıların yanında profesyonel tasarımcıların da sayısı durmadan
arttı. Aslında bir çok yatçının, tasarımın ilkelerine ve yelkencilik
teorisine yoğun ilgileri vardır. Birçok yatçılık dergisi, düzenli
aralıklarla tasarım ilkeleri üzerine bölümler ve makaleler
yayımlamaktadırlar.
Aynı zamanda, yat araştırmalarında patlama olmuştur. Amerika
Kupası’nın bir turundaki toplam masraf şimdilerde 150-200 milyon £
civarındadır ki, bu miktarın onda birini araştırma ve geliştirme
harcamaları oluşturur. Yat araştırmaları, düzenli olarak; Hollanda’daki
HISWA Sempozyumu, Birleşik Devletler Batı Sahillerindeki
SNAME/AIAA Sempozyumu ve Doğu Sahillerindeki Cheasepeake
Sempozyumu gibi çeşitli konferans serileri halinde sunulmaktadır.
Yelkencilik teorisi hakkındaki makalelere, hidrodinamik ve akışkanlar
mekaniği ile ilgili bilimsel dergilerde sıkça rastlanır.
Bu arka planla bakıldığında yat tasarımıyla ilgili bugüne kadar
yazılmış iyi bir güncel kitabın bulunmaması çok şaşırtıcıdır. Skene,
şimdi bir klasik olan ve Kinney tarafından birkaç kez düzenlenen
Elements of Yacht Design’ı (Yat Tasarımının Unsurları) 100 yıldan
daha uzun bir süre önce yazmıştır. Bu çalışma, dünyanın her yerinde,
tasarım büroları ve birçok amatör tasarımcı tarafından halen
kullanılmaktadır, fakat kitapta açıklanan çeşitli yöntemler halen
kullanışlıyken; yapı malzemeleri, tasarım ilkeleri vb. gibi birçok
bölüm artık eskimiştir.
Aynı konudaki iki diğer klasik D Phillips-Birt tarafından yazılan
Sailing Yacht Design (Yelkenli Yat Tasarımı) ve R G Henry ve R T
Miller’in ortak çalışması olan Sailing Yacht Design-An Appreciation
of A Fine Art’dır (Yelkenli Yat Tasarımı-Bir Güzel Sanatın Yeniden
Değer Kazanması). Bu kitaplar, sırasıyla biri 1950’li yıllarda diğeri de
1960’lı yılların başında yayımlandı. Artık bu kitaplar yayımdan
kaldırılmıştır ve görünen o ki eskisi kadar kapsamlı kullanım alanları
da kalmamıştır. Bununla birlikte, ikinci kitap, R T Miller ve K L
Kirkman tarafından Sailing Yacht Design–A New Appreciation of A
2 Yat Tasarımı
Fine Art isimli ilginç bir makale ile Gemi ve Denizcilik Mühendisleri
Derneğinin 1990 yılındaki Yıllık Toplantısı’nda güncellenmiştir.
Yelkencilik teorisi üzerine en iyi bilinen ve en mükemmel
kitaplar C A Marchaj tarafından yazılan, ilk basımı 1964 yılında
yapılan Sail Theory and Practise (Yelken Teorisi ve Uygulaması),
1979 yılında basılan The Aero-Hydrodynamics of Sailing
(Yelkenlilerin Aero-Hidrodinamiği) ve 1986 yılında basılan
Seaworthiness-The Forgotten Factor (Denize Elverişlilik-Unutulan
Faktör) kitaplarıdır. Aynı kategorideki diğer kitaplar; ikisi de
1970’lerin başında yayımlanan, H F Kay tarafından yazılan The
Science of Yachts, Wind and Water (Yatların Bilimi, Rüzgar ve Su), ile
A G Hammitt imzalı Technical Yacht Design’dır (Teknik Yat
Tasarımı). Ancak varolan yatlar için istatistiksel veri veya tasarım
değerlendirme teknikleri açısından belli bir metodoloji
içermediklerinden, bu yayınların hiçbiri tasarımcılar için kullanışlı
değildir. Dahası, bu kitaplarda, problemin hidrodinamik ve
aerodinamik yönlerine ağırlık verilirken; örneğin, yükleme,
mukavemet ve yapısal problemlere, uygulamalı tasarım hususlarına ya
hiç değinilmemiş ya da kısaca bahsedilip geçilmiştir.
Nispeten daha yeni olan D Connel & J Leather tarafından yazılan
Modern Developments in Yacht Design (Yat Tasarımındaki Modern
Gelişmeler) ve P Gutelle tarafından yazılan The Design of Sailing
Yatchs (Yelkenli Yatların Tasarımı) isimli kitapların basımı
yapılmamaktadır. Konuyla ilgili seçilmiş birkaç bakış açısını
kapsadığından kitaplardan ilki ders kitabı olarak çok faydalı değildir,
ikincisi de bir önceki paragraftakiyle aynı kategoriye girmektedir.
Bununla beraber Gutelle, daha pratik tasarım uygulamalarının ele
alınacağı, kitabının ikinci basımından söz etmektedir. Literatürün
kapsamlı incelemeleri ve yelkencilik teorisindeki araştırmalar,
sırasıyla 1990 ve 1998’de Annual Review of Fluid Mechanics’de
yayımlanan L Larsson’un Scientific Methods in Yacht Design (Yat
Tasarımında Bilimsel Metotlar) ve J Milgram’ın Fluid Mechanics for
Sailing Vessel Design’da (Yelkenli Teknelerin Tasarımı için
Akışkanlar Mekaniği) bulunabilir.
Tasarımcılar için rehber niteliğinde Skene’ninkiyle
kıyaslanabilecek, böyle modern bir ders kitabı bulunmamaktadır. Bu
klasik metni moderniyle değiştirebilmek heyecan verici bir meydan
okumadır ve başarılı bir sonuç, bütün dünyadaki profesyonel ve
amatör yat tasarımcıları arasında derinden hissedilen bir ihtiyacı
karşılayabilecektir. Sunulan bu kitapla meydan okuma başlamıştır.
Bu tür bir kitabın başarılı olabilmesi için şu iki koşul
sağlanmalıdır.
Şekil 1.1
Tasarım sarmalı
Tasarım Yöntemi 7
Tasarım sarmalı Şekil1.1’de bir tasarım sarmalı görülmektedir. Onbir farklı parça
tanımlanabilir ve herbir parça, tasarımcı tarafından belirlenen bir
işleme karşılık gelir. Bütün işlemler her çevrimde gerçekleştirilmek
zorunda değildir ve herbir işlemde kullanılan araçlar çevrimden
çevrime farklılık gösterebilir. Prensip olarak, işlem son çözüme
yakınsadıkça, git gide daha fazla parça dahil edilir, daha iyi araçlar
kullanılır. Şekilde görüldüğü gibi, her sektör bu kitaptaki bir bölüme
(belki iki) karşılık gelir.
Başlangıçta; tasarımcı yatın sadece bazı özelliklerine sahiptir,
örneğin istenen kapasite gibi. Deneyimlerine dayanarak ya da diğer
yatlardaki verilere bakarak, teknenin ana verileri hakkında varsayımda
bulunur. Böylece; deplasman/boy oranı, yelken alanı/ıslak alan oranı ,
meyil kolu ve metasantr yüksekliği gibi boyutsuz parametreler
hesaplanabilir ve diğer yatlardan alınan istatistikler temel alınarak
performansın kaba bir tahmini yapılabilir. Bu işlem, 2. ve 16.
bölümlerde özetlenmiştir. Bu ilk sarmal çevriminde, tasarımcı ilk
basamaktan son basamağa doğrudan atlamıştır, ve çok kaba bir
değerlendirme yapılmıştır..
Đkinci çevrimde, ana parametreleri ayarladıktan sonra; gövde,
salma, dümen ve yelkenin asıl tasarımına başlama zamanı gelmiştir.
Bununla ilgili teori 3, 5, 6, 7 ve 8. bölümlerde verilmiştir. Stabilite
hesabı (bkz. Bölüm 4) için gerekli olan, başlangıç ağırlık tahminini
yapmak için; kabaca iç ve dış tasarım yerleşimi de yapılabilir (bkz.
Bölüm 15). Muhtemelen ne ağırlık ne de stabilite doğru
hesaplanamayacaktır, bu yüzden uygun istekleri sağlayacak sonuçları
elde etmek için çevrimlerin defalarca tekrar edilmesi gerekebilir. Tabi
ki, önceki her işlemin her çevrim için yeniden yapılması zorunlu
değildir. Yat için makul ağırlığın ve stabilitenin bulunması ile bir
sonraki çevrimde detaylı tekne boyutlandırma hesapları, donanımın
boyutlandırılması ve makine seçimi işin içine dahil edebilir (Bölüm 9-
14). Ek 2’de gösterildiği üzere, sadece bu safhada kesin bir ağırlık
hesabı yapılabilir.
Tasarımcı nihai çözüme yaklaşırken tasarımı daha dikkatli
değerlendirmek isteyebilir ve bunu gerçekleştirmek için bir Hız
Tahmin Programı (Velocity Prediction Program, VPP) gerekir. Bu tarz
programlar, daha hassas diğer tekniklerle beraber 16. Bölümde tarif
edilmiştir. Amatör tasarımcılar bu tür araçlara ulaşamayabilir, bu
nedenle tasarımları ile ilgili değerlendirmelerini, tecrübelerine bağlı
kalarak yapacaklardır.
Şu da belirtilmelidir ki; tasarım sarmalının bazı bölümlerinde iç
iterasyonlar gerekir. Bu, özellikle tekne tasarım bölgesinde karşımıza
çıkar. Burada, hacim istekleri ve bunların dağılımları muhtemelen
önceden belirlenir ve tatminkar bir değer için birkaç kez iterasyon
yapılır. Eğer işlem elle yapılıyorsa; 3. Bölümde bahsedileceği üzere,
formu iyileştirmek için farklı görünüşler arasında da iterasyonlar
8 Yat Tasarımı
gerekir. Hidrostatik ve stabilite kısmında; iterasyonlar, teknenin geniş
açılarda meyil ettiği zaman uygun batma ve trimi bulmak için
gereklidir.
Bilgisayar Destekli Son yıllardaki hızlı gelişmelerle birlikte; bilgisayar destekli tasarım
Tasarım (CAD) (CAD) PC ve Macintosh bilgisayarlarda etkili bir biçimde
gereçekleştirilebilmektedir. Yüksek çözünürlüklü bir ekrana sahip
olmak çok önemlidir ve özel grafik yazılımları işlemi
hızlandırmaktadır. Bir lazer yazıcı makul kalitede küçük ölçekli grafik
çıktısı verecektir, fakat profesyonel tasarımcılar tam ölçeğe kadar
çeşitli ebatlarda çizimleri yapabilecekleri çiziciler kullanırlar.
Yat tasarımı için kullanılan CAD sisteminin en önemli modülü,
tekne formununun oluşturabileceği güçlü programlardır ki bu tarz
programlar 1980’lerin başından beri mevcutturlar. Tekne, birisi
boyuna diğeri yüzeyin üzerinde enine olmak üzere iki ayrı eğri ailesi
yardımıyla veya arakesitlerde eşleştirilen yüzey parçaları kullanılarak
matematiksel olarak modellenebilir. Her iki durumda, yüzeydeki
herhangi bir nokta matematiksel gösterimlerden bulunabilir veya, daha
hassas olarak, eğer noktanın iki koordinatı verilmişse program
üçüncüyü hesaplayabilir. Böylece, eğer kullanıcı teknenin başından
olan mesafeyi (X), ve su hattı üzerinde kalan mesafeyi (Z) sağlarsa,
program bu bölgedeki yerel genişliği hesaplar (Y). Birkaç nokta
belirleyerek herhangi bir yüzey kesiti elde edilebilir örneğin herhangi
bir posta veya su hattı kesiti gibi.
Yüzey gösterimiyle ilgili başlıca iki farklı sorun vardır.
Görevimiz yeni bir tekne oluşturmak olabileceği gibi, mevcut bir
tekneyi mümkün olduğunca doğru bir şekilde çoğaltmakta olabilir.
Đkinci sorun çok daha zordur. Đteratif bir işlemle verilen şekle
yaklaşmak kesinlikle mümkündür, fakat çok fazla zaman alabilir.
Neyse ki, tasarımcı normalde ilk görevle ilgilenir: yeni bir tekne
yaratmak. Bunu başarmak için, normalde tam anlamıyla yüzeyde
olmayan ama yüzeye yakın olan, bir ana eğri takımıyla çalışmak
zorundadır. Her ana eğri, üzerinde bulunan bir noktalar (kontrol
noktaları) topluluğuyla tanımlanmaktadır. Eğrilerin ve kontrol
noktalarının sayısı durumdan duruma farklılık göstermekle beraber
genellikle 5-15 aralığındadır. Bir kontrrol noktasını hareket ettirmekle
ana eğri değişir ve hala düzgün olan tekne yüzeyinde yerel
deformasyon meydana gelir. Çoğu programda, yüzeyin eğriliği
çizilebilir, böylece tasarımcı daha küçük ölçeklerde ve daha düşük
çözünürlükteki ekranlarda bile düzgün eğriler oluşturabilir. Bazı
programlar ise, şekli tanımlamak için, teknenin kendi üzerindeki
noktaları kullanır, fakat uluslararası pazardaki bütün büyük
programlar ana eğrilerden yararlanır. Yat tasarımcıları arasında; bu
yaklaşımın, düzgün hatlar oluşturmak için çok etkili bir yaklaşım
Tasarım Yöntemi 9
olduğu konusunda ortak bir görüş hakimdir. 3. Bölümde teknenin ana
eğrilerle nasıl oluşturulduğunu göstereceğiz.
Çoğu tekne geometrisi programları tekneyi çevirme ve ekranda
farklı perspektiflerde gösterme yeteneğine sahiptir. Teknenin bir
perspektif çizimin gösterilmesi imkanı önemlidir ve elle çizilen
standart üç görünüşe (bkz. 3. Bölüm) kıyasla büyük bir gelişmedir.
Örnek olarak; şiyer hattının şekli yandan görünüş ve perspektif
görünüşünde, bakılan hatların, tekne boyunca genişlik değişiminden
de etkilenmesi ile, farklı algılanabilir. Yandan görünüşte güzel
görünen tekne gerçekte biraz daha çirkin görünüyor olabilir.
Bazı daha gelişmiş programlar, tekne modeline üst yapıyı ve
güverteyi de dahil ederler yani yatın bu bölümleri üç boyutlu temsil
edilir ve perspektif olarak gösterilebilir. Diğer programlarda bunlar
ayrı ayrı ele alınmıştır. Büyük meyil açılarındaki stabiliteyi
hesaplamak için, güverte, kamara ve kokpitin modellenmesi gerekir;
bu ise, sıklıkla bu parçaların diğerlerine nazaran daha kabaca ve
bölüm bölüm eklendiği ayrı bir modülde gerçekleştirilir.
Bir salma/dümen modülü genelde yat CAD sistemlerinde
mevcuttur. Tasarımcı, kesitler için seçimi çok sayıda farklı profiller
arasından yapabilir ve salma/dümen formunu belirler. Yazılım; hacmi,
salma ağırlığını, ağırlık merkezinin yerini ve hidrodinamik kuvvetin
etki merkezini hesaplar. Sonuncusu , 8. Bölümde açıklandığı üzere,
yatın dengelenmesi için gereklidir. Bunun için ayrıca yelken planı da
gereklidir ve bazı sistemler, yelken köşe koordinatları verilen yelkenin
alanını ve merkezini hesaplayan, basit yelken modüllerine sahiptir.
Yat üzerindeki bütün parçaların ağırlıkları ve seçilen referans
noktasına olan uzaklıkları kullanılarak, toplam ağırlık ve ağırlık
merkezinin konumu (üç yönde) bir ağırlık listesi kullanılarak
hesaplanır. Ek 2 böyle bir sistemden alınmış giriş ve çıkışları
sunmaktadır.
Yat CAD sisteminin çok önemli modülleri, hidrostatik ve stabilite
programlarıdır. Bu programlar; küçük ve büyük meyil açılarındaki
stabilite, bir mm batma ağırlığı ve bir derece trim momenti de dahil
olmak üzere 4. Bölümde ele alınmış bütün nicelikleri hesaplamaktadır.
Stabilite hesabındaki her açıdaki doğru batma ve trimi bulmak, eğer
işlem elle gerçekleştiriliyorsa, çok vakit alan bir işlemdir.
Daha önceden bahsedilen hız tahmin programı (VPP), CAD
sisteminin bir modülü sayılabilir. Yukarıda açıklandığı gibi, bu
program; tekne, salma, dümen ve yelkenlerin boyutlarını temel alarak,
rüzgarın bütün hız ve doğrultudaki durumlarında, yat hızını, meyil
açısı ve sürüklenme açısını hesaplar. Tasarım sarmalının ilk
iterasyonunda kullanılan ve az miktardaki ana değişkenlere bağlı olan
çok basit bir performans tahmincisi de sistemin bir modülü olabilir.
Son olarak, yatların yapısal tasarımı için daha çok yada daha az
gelişmiş programlar işin içine dahil edilebilir. Bu tarz programlarda,
10 Yat Tasarımı
klas kuruluşları tarafından verilen kurallar temel alınabilir: Amerikan
Gemicilik Bürosu (American Bureau of Shiphing-ABS), Đngiliz Loydu
(Lloyd’s Register of Shipping–LR) ve diğerleri veya ISO
Boyutlandırma Standardı 12215. ISO standartları Bölüm 14’de
tanımlanmıştır. Donanım ve boyutlandırmada kullanılan diğer
yöntemler, temel mukavemet teorisine veya sonlu elemanlar
tekniklerine dayandırılabilir.
Bilgisayar destekli tasarımı, yatın üretiminde kullanılacak olan,
bilgisayar destekli imalata kadar genişletmek mümkündür. Örnek
olarak, imalatçının tam ölçekli kalıp ürettiği, çok fazla zaman alan
endaze açma işlemi, ortadan kaldırılabilir. Geleneksel olarak, imalatçı
tasarımcıdan yatın ofset tablolarını alır. Bu ofset tablolarına
dayanarak, teknenin kaplama kalınlığı için gerekli azaltmalar
yapılarak, kalıplar tam ölçüde çizilir. Kalıplar, imalat aşamasında
içerden kullanıldığı için bu gereklidir. Eğer tekne CAD tasarımıysa,
uygun azaltmayla tam ölçekli kalıplar büyük çiziciler kullanılarak
doğrudan çizilebilir. Levha genleşmelerinin de CAD sistemlerden elde
edilebilir olması alüminyum ve çelik tekne imalatlarını kolaylaştırır.
ÖN
2 HUSUSLAR
Tekne tipinin seçimi Müşteri ister bireysel bir kullanıcı olsun isterse yat yapım firması
olsun; istediği yat tipine ait kesin fikirlere sahip olacaktır. Çoğu
kişinin kafasında; boyut, tarz, düzenleme, donanım ve tekne formu
açısından, taleplerini karşılayacak özel bir yat vardır. Bu tercihler
çoğu kez; yerel koşullar, ekonomik durum ve kullanım amacı gibi
hususlara bağlı olarak değişikliğe uğrar. Eğer kişisel fikirler,
tamamiyle devre dışı bırakılmazsa, çoğunlukla mantıksal ve bilimsel
tartışmaları ikinci plana iterek, tekne tipi seçimini yönlendirir.
Kullanım amacı Yatın kullanım amacı, ön değerlendirme listesinin ilk meseledir. Đlk
ayrım gezinti ve yarış teknesi arasında yapılır.
Yarışçı için, teknenin hangi kurallara göre tasarlanması
gerektiğine ve hangi klasmanda yarışacağına karar vermeliyiz. Bu;
teknenin büyüklüğüne ve mürettebatın sayısına, donanım boyutu ve
türüne bağlı olarak, var olan başarılı tasarımlarla da
karşılaştırılmasıyla, bize iyi bir başlangıç noktası verir. Teknenin
büyüklüğü ve tipi tespit edildikten sonra, ilerleyen bölümlerde
anlatılan tasarım yöntemini kullanarak ve takip edilen kurallara göre
düzeltmeler yaparak yolumuza devam edebiliriz.
Gezinti tekneleri için başta gelen gereksinim, gövde, güverte,
yaşam mahalli ve donanıma ilişkin tasarımı etkileyen, yatın uzun
vadede kullanım amacıdır, örneğin sınırsız okyanus geçen, sınırlı ya
da sınırsız açık deniz kullanımı, kıyı veya korunaklı kullanım gibi.
Açıkçası, gemiyi idare etmek için yeterli mürettebatı olan büyük bir
yatla, yüksek standartlarda güvenlik, stabilite ve performansa ulaşmak
daha kolaydır.
Bu, bizi uzlaşmaya ihtiyaç duyduğumuz bir soruya götürür. Hız,
denizcilik, kuruluk, havadan etkilenmeme, hakimiyet kolaylığı, konfor
ve diğer niteliklerin gereksinimleri genelde çelişmektedir, fakat daha
çok uzlaşı daha iyi bir tasarım verecektir. Daha ilk aşamalarda en çok
arzu edilen belirli niteliklere veya isteklerimizin azami kapsamına
karar vermeliyiz. Önceliklerimizi baştan belirleyerek, en az mahsurla
nerelerde uzlaşmalar yapacağımızı biliriz. Çok fazla sayıda yat,
seçilen tipin ve kullanım amacının sınırlamaları dikkate alınmaksızın,
12 Yat Tasarımı
mükemmel bir yatın bütün niteliklerinin elde edilmesinin mümkün
olduğu, varsayımı üzerine tasarlanır. Đyi bir tasarım elde etmek için,
kullanım amacını tanımlamak çok önemlidir, yat üzerinde etkisi olan
şartları iyi tartmak ve ihtiyacı karşılayan tasarım unsurlarına sahip yat
tipini seçmek gerekir. Yat tipi seçildiğinde tasarım prosesi boyunca
ona bağlı kalmak zorundayız. Tabi ki yolumuza devam ederken bazı
değişiklikler olacaktır fakat çok büyük değişikliliğin gerektiğini fark
edersek, yapılacak en iyi şey tasarım çalışmasına en baştan
başlamaktır.
Kullanım amacı sadece yelken alanı, performans ve menzille ilgili
değil aynı zamanda hangi koşullar altında tekneyi kimin
kullanacağıyla da yakından ilgilidir. Kiralama amacıyla yapılacak bir
tasarımı ele alırsak; genellikle çok fazla sayıdaki yatak ve gezinti
sırasında herkesin yerleşebileceği ferah bir kokpit gibi gereksinimler
olacaktır. Denizde geçirilen zaman kısıtlanmış olacak, çoğu zaman
limanlarda veya demirde geçecektir ve kontrol sistemi acemiler
tarafından anlaşılabilmelidir. Tersi düşünüldüğünde, az mürettebatla
uzun yolculuklar yapmak isteyen deneyimli tekne sahipleri, tamamen
zıt gereksinimlere ihtiyaç duyacaktır.
1 Kullanım amacı ve sınırları tanımla 5 Form parametreleri ve ağırlık için bir ilk
2 Benzer tekneler hakkında bilgi topla tahmin yap
3 Ana boyutlara ve oranlara karar ver 6 3’ü tekrar kontrol et ve gerekiyorsa düzelt
4 Ön yerleşime ve dış görünüşe karar 7 Üzerinde çalışmak için bir ön tasarım üret
ver
Bu noktalar dikkate alındıktan sonra, ön tasarımı saptamaya hazırız. Bunu anlamlı bir şekilde
yapmak için özel bir teknede karar kılmalıyız ve bu kitapta YD–40’ı kullanacağız. Bu yat için
tasarım özeti aşağıdaki gibidir:
1 Dört kişilik uzun süreli yaşam mahalli alanlarını gösteren yatın ilk taslağıdır. Temel
olan, iki mürettebatla yürütülme yeteneğine olarak, dört kişilik mürettebat olması
sahip bir okyanus yatı. Klüpler seviyesi durumunda işlevsel olan varsayım üzerine
yarışa başarılı bir biçimde girmesini tasarlanmıştır. Bunun anlamı; iki tanesi kıç
sağlayacak yeterlilikte iyi bir performansa kamarada ve iki tanesi salonda olmak üzere
sahip olmalı. Okyanus kullanımı bir aya dört tane yatak, bir mutfak, kokpit ve
kadar yeniden erzak hazırlamadan, su ve navigasyon alanıdır. Salon, geçici yarış
erzak depolama kabiliyetini gerektirir. mürettebatı ve limandaki diğer sosyal
eğlenceler için yeterli büyüklükte olmalı
2 Benzer bir yatla karşılaştırmak için Şekil ayrıca baş kamara da limanda ana kamara
2.2’ye bakınız. olarak kullanılmalıdır. Performansı
iyileştirmek için yaşam mahalli teknenin
3 Ana boyutlar ve oranlar da Şekil 2.2’den sonlarına doğru sıkıştırılmamalıdır ve tek bir
yapılan karşılaştırmalardan elde edilir. boy esası üzerinde değerlendirme yapılırsa bu
inşa maliyetlerini azaltacaktır.
4 Şekil 2.3, yaşam mahallinin ilkesel
Kullanım alanını, tekne tipini ve ana boyutları oturttuktan sonra daha kesin tasarım çalışması
yapmak üzere ilerleyebiliriz. Şekil 2.2 ile kıyaslayarak, tasarım özetinin ana boyutlar ve bunlara
bağlı olarak seçilen oranlarla oldukça iyi çakıştığını görebiliriz.
Tam boy (LOA) Teknenin, baş bodoslamadaki en uç noktası ile kıç taraftaki en uç
noktası arasındaki maksimum uzunluğudur (bkz. Şekil 3.1). Yaygın
olan uygulamaya göre, ne dümen ne de civadra1, baston gibi seren ve
teçhizat bu boya dahil edilmez.
Su hattı boyu (LWL) Tasarlanmış su hattı boyu (çoğunlukla DWL olarak alınır).
Kaimeler arası boy Bu uzunluk yatçılıkta çok fazla kullanılmaz fakat gemiler için oldukça
(LPP) önemlidir. Baş kaime (FP) tasarlanmış su hattının ön bitimidir, kıç
kaime (AP) ise dümen rotunun merkezidir.
1
Çevirenin notu: civadra: teknenin baş tarafında dışarıya doğru eğik olarak uzanan
sabit seren, genellikle yelkenli teknelerde flokları açmak için kullanılır.
Tekne Geometrisi 19
Draft (T) Yatın, tasarım su hattında yüzerken sahip olduğu maksimum draftı. Tc
ise, teknenin salma hariç (“kano” gövde) draftıdır
Derinlik (D) Şiyer hattından salma omurganın en alt noktasına kadar olan düşey
mesafedir. Dc ise salmasız derinliktir.
Orta kesit Gemiler için bu kesit, baş ve kıç kaimeler arasındaki tam orta
mesafede geminin enine kesitidir. Yatlar içinse, genel olarak su
hattındaki baş ve kıç noktalar arasındaki orta mesafede yer alır. Orta
kesit alanı (batan kısımın) AM ile gösterilir ve salmanın dahil
edilmediği alan içinse “c” indisi ile ifade edilir.
Maksimum alanlı Yatlar için maksimum alanlı kesit, genellikle orta kesitin gerisine
kesit yerleştirilir. Bu kesitin alanı AX (AXc) ile gösterilir.
Blok katsayısı (CB) Genel gemi hidrodinamiğinde oldukça önemli olan bu katsayı, yat
dizaynında fazla kullanılmaz. Burada deplasman hacmi, onu
çevreleyen bir bloğun hacmine bölünür (sadece kano gövdeyle
ilgilidir) CBc = ∇c/(LWL BWL Tc) (bkz Şekil 3.3).
Sephiye merkezi (B) Tekne tarafından yer değiştirilen su hacminin ağırlık merkezidir.
Boyuna ve düşey konumları sırasıyla LCB ve VCB olarak belirtilir.
Ağırlık merkezi (G) Yatın ağırlık merkezi, sephiye merkeziyle aynı düşey doğrultuda
olmak zorundadır. Çizimlerde G sıklıkla, bir daire ve içindeki bir artı
işaretinden oluşan özel bir simgeyle gösterilir. Bu ayrıca geometrik
ağırlık merkezini gösterirken de kullanılır. Örnek olarak, Şekil 5.27
veya Şekil 8.2’ye bakınız.
Tekne Geometrisi 21
Đç bükey kıvrım Maksimum genişlik şiyer hattının altında olduğunda üst kenarların
yukarı kısımları içe doğru kıvrılacaktır (bkz Şekil 3.4). Bu bir ölçüde,
güverte seviyesindeki ağırlığı azaltır fakat mürettebatın rüzgar üstüne
olan doğrultucu momentini düşürür. Dahası tekne limanlardaki dış
yüzey hasarlarına karşı savunmasız hale gelir.
Flare2 Đç bükey kıvrımın tam tersidir. Özellikle baş tarafta kesitler, yatın aşırı
baş-kıç vurmasını önlemek ve rüzgar üstüne giderken yatın daha kuru
kalmasını sağlamak için, dışa doğru kıvrılabilir.
Ölçek faktörü (α) Bu, teknenin geometrik bir parametresi değildir fakat yat tasarımı için
çok önemli bir katsayıdır. Ölçek faktörü, tam ölçekteki uzunluğun
(örnek olarak LWL) model ölçekte buna karşılık gelen uzunluğa
oranıdır. Denk alanların (ıslak yüzey alanı gibi) oranı α2 ve hacimlerin
(deplasman gibi) oranı ise α3’tür.
2
Çevirenin notu: flare, bir çok kaynakta olduğu gibi Đngilizce’deki yazıldığı şekliyle
kullanılmıştır.
22 Yat Tasarımı
Şekil 3.4 Đç bükey
kıvrım ve flarenin tanımı
Endaze çizimi YD-40’ın tam endaze çizim planı Şekil 3.5’te sunulmuştur. Teknenin
üç farklı görünüşü verilmiştir: profil planı (sol üst), gövde planı (sağ
üst) ve yarı genişlik planı (alt). Baş tarafın sağa doğru olduğuna dikkat
edin. Prensipte, tekne, iki farklı düzlem ailesiyle olan arakesitleriyle
tanımlanır; bunlardan yatay olanlar bize su hatlarını verir ve boyuna
eksenle dik açı yapan düşey düzlemlerle olan arakesitler ise en
kesitleri (posta kesitleri) olarak alınır. Su hattı sayısı daha ziyade keyfi
olarak seçilirken, postaların yerleşiminde uyulması gereken standart
kurallar vardır. Yat mimarisinde, tasarım su hattı boyu genelde on eşit
parçaya bölünür ve postalar baş kaimeden (0. posta) geriye doğru
numaralandırılır. Sonlarda, #11 ve #-1 gibi eşit uzaklıklı postalar
eklenebilir ve geometrideki hızlı değişimleri tanımlamak için, yarım
ve çeyrek postalarda kullanılabilir. Şekil 3.5’te, postalar arasında
yarım postalar kullanılmıştır.
Baş, kıç bodoslamayı ve şiyer hattını göstermesi açısından, profil
yatın görünüşü için çok önemlidir. Yarı genişlik planında gösterilen su
hatlarını çizerken, eğrilerin geometrik olarak iyi tayin edilmiş bir
şekilde bitmesi çok faydalı olacaktır. Bu yüzden “hayali” baş ve kıç
bodoslama eklenebilir. Hayali baş bodoslama keskin bir giriş kenarına
sahip olacak şekilde düşünülebilir, pratikte baş bodoslama genellikle
yuvarlak bir forma sahiptir. Hayali kıç bodoslama tanıtılır, çünkü
gerçek kıç bodoslama genelde kavisli ve meyillidir. Eğer düşünülen
düşey bir ayna kıç, uygun istasyonlarda gerçeğinin yanına konursa,
eğrilerin iyileştirilmesini kolaylaştıracaktır. Şekil 3.5 bir CAD
Tekne Geometrisi 23
En kesitleri alanları
eğrisi
Yarı genişlik planı
Profil planı
24 Yat Tasarımı
Şekil 3.5 Endaze çizimleri
Tekne Geometrisi 25
ĐŞ PLANI
Gövdenin tasarlanması karmaşık bir prosestir, ve 4. Adım: Deplasmanı kontrol et Tekne
birçok ihtiyaç dikkate alınmalıdır. Bir zorluk , deplasmanını bulmak için henüz çizilen kesitin su
deplasman gibi önemli parametrelerin formu altında kalan alanı hesaplanır (veya ölçülür) ve
kesinleştirmeden hesaplanamamasıdır. Bu, iteratif tekne için seçilen su hattı boyu ve prizmatik katsayı
bir yöntem gerektirir. Bu tip bir yöntem hatların ile çarpılır. Balast oranından, salma ağırlığı
iyileştirilmesinde de gereklidir. Mesele, eğrilerin hesaplanabilir ve malzemenin yoğunluğuna (demir
diğer iki düzlemdeki düzgün eğrilerle uyum içinde için yaklaşık 7200 kg/m3 ve kurşun için 11300
olacak şekilde bir izdüşüm düzleminde kg/m3) bölünerek hacim bulunabilir. Dümen
oluşturulmasıdır. Deneyimli olmayan bir teknik deplasmanı salmanın %10’u kabul edilir ve üç
ressam için bu çok ciddi bir problemdir ve düzgün hacim toplanır. Eğer bu elde edilen deplasman,
bir tekne üretmek için bir çok denemenin yapılması öngörülenden farklıysa, Adım 3’e dönülür ve buna
gerekebilir. göre değiştirilir.
Đşlemlerin tercih edilen sırası, yat Đşlem kanat kesitli salmalı bir yat için
tasarımcısına göre biraz değişebilmesine rağmen tanımlanmıştır. Bileşik salmalı bir tekne için,
ana adımlar kesin bir sıra içinde olmalıdır. geleneksel yatlardaki gibi, prizmatik katsayı
Aşağıda, bir çok yönden etkili bulunan bir iş planı genelde salma ve dümeni içerir.
önermekteyiz. Bu planda, ölçüm kurallarından
5. Adım: Tasarım su hattını çiz Orta kesitteki
kaynaklanan hiçbir sınırlandırmanın dikkate
veya yakınındaki bir nokta profilden iki bitiş
alınmadığı, göz önünde bulundurulmalıdır.
noktasıyla beraber şimdi bilinmektedir, böylece
1. Adım: Ana boyutları sabitle Bu adım, benzer tasarım su hattını çizmek için ilk girişim şimdi
amaçlar için tasarlanmış ve benzer ölçülerdeki yapılabilir.
diğer yatlardan elde edilmiş bilgilerin kullanıldığı
6. Adım: 3., 7. postalar ve kıçı çiz Tekne draftı
2. Bölümde tartıştığımız genel düşünceler temel
gibi şimdi su hattı genişliği bilinmektedir, ve
alınarak gerçekleştirilmelidir. Bu çalışma yöntemi,
kesitler orta kesitle benzerlik göstermelidir. Tekne
gemi inşaatı mühendisliğinde klasiktir, burada
kıçına hayali bir ayna kıç çizmek genelde
gelişme önceki tasarımların evrimiyle bağıl olarak
yardımcıdır.
yavaş olur. Bu nedenle, yatın boyutlarına karar
verdikten sonra diğer benzer tasarımlar hakkında 7. Adım: Yeni su hatları çiz DWL nin üstünde ve
mümkün olduğu kadar çok bilgi toplamak çok altındaki iki veya üç su hattı şimdi çizilebilir. Eğer
önemlidir. Yeni yatların çizimleri tüm dünyadaki görüntü tatmin edici değilse, adım 6 ya geri dön ve
önde gelen birçok yat dergilerinde bulunabilir. değiştir.
Bu aşamada sabitlenecek boyutlar: tam boy, su
8. ve 9. Adımlar: Yeni kesitler ve su hatları ekle
hattı boyu, maksimum genişlik, draft, deplasman,
7-10 arası su hatlarına ek olarak 1-9 arası en
yelken alanı, balast oranı, prizmatik katsayı ve
kesitleri tamamlanmalıdır. Gövde planında, yarı
sephiye merkezinin boyuna yeridir. Bu kitabın
genişlik planındakilerle birlikte düzgün hatlar
amaçlarından biri bu parametrelerin seçimine
oluşturmak için sabit ayarlamalar yapılmalıdır.
yardımcı olmak ve okuyucuya kendi özel istekleri
için optimumu bulmayı denerken eski tasarımları 10. Adım: Deplasman ve sephiye merkezinin
değerlendirme imkanı vermektir. boyuna yerinin tekrar kontrolü En kesitleri
alanları eğrisi şimdi oluşturulabilir. Bu eğrinin
2. Adım: Profili çiz Yukarıda belirtildiği gibi,
alanı deplasman hacmini (salma ve dümen hariç)
yatın estetiğinin büyük oranda profil resmi ile tayin
verir ve ağırlık merkezi sephiye merkezinin boyuna
edilmesinden dolayı bu adım büyük bir öneme
yerine karşılık gelir. Eğer bunlar doğru değilse,
sahiptir.
ayarlamalar adım 5 veya 6 dan yapılmalıdır.
3. Adım: Orta kesiti çiz Bu aşamada orta kesit,
11. Adım: Diagonalleri çiz Özellikle kıçın
veya alternatif olarak, çok farklı olduğu
yakınında düzgünlüğü takip et. Gerekliyse ayarla.
düşünülüyorsa maksimum kesit çizilebilir. Bu eğer
sephiye merkezi çok kıçtaysa olabilir. Çizilen ilk 12. Adım: Batokların çiz Düzgünlük üzerine son
kesit diğer kesitlerin karakterini saptadığından çok kontroldür. Genellikle bu aşamada sadece çok
önemlidir. küçük düzeltmeler yapılmalıdır.
Tekne Geometrisi 31
Bilgisayar destekli Bölüm 1’de bahsedildiği gibi, birçok CAD programı tekne yüzeyi
tekne tasarımı oluşturmak için ana eğriler kullanır. Her bir eğri kontrol noktası
olarak isimlendirilen bir grup noktayla tanımlanır. Fotoğraf 3.11’de
görüldüğü gibi ana eğrilerin ağ çizgileri YD-40 teknesini oluşturmak
için kullanılmıştır. Fotoğraf 3.12’de enine kesit eğrilerinden biri
seçilmiştir ve eğrinin içinde kontrol noktaları arasındaki doğru
parçalarının nasıl düz bir tekne yüzeyi oluşturulduğu görülebilir.
Tasarımcının görevi istenilen tekne şeklini oluşturacak şekilde
kontrol noktalarını belirlemektir. Buna ulaşmanın farklı yolları vardır.
Bazı programlar uzun silindirik bir gövdeden veya bir kutudan başlar,
bazıları ise ortogonal ağ çizgileri ile tanımlanmış düz dikdörtgen bir
yüzeyden başlar. Bu orijinal şekiller, etrafındaki kontrol noktaları
hareket ettirilerek değiştirilir, ve yat-benzeri bir gövde üretmek
nispeten daha kolaydır. Buna rağmen, önceden belirlenen kriterleri
sağlayan bir şekil elde etmek tecrübe ve deneme gerektirir. Pratikte,
tasarımcılar çok nadiren sıfırdan işe başlarlar, genelde arzu edilen
şekle ve buna ait ana eğri ağına sahip olan eski bir tasarım üzerinde
çalışırlar. Yeni tasarımların çoğu öncekilerin evrimi olduğundan bu
yaklaşım çok doğaldır.
Alanların hesabı Amatör tasarımcı için, kapalı bir eğri altında kalan alanı hesaplama
yöntemlerinden bir tanesi bu eğriyi kareli kağıt üzerine çizmek ve eğri
altında kalan kareleri saymaktır. Çoğu durumlarda bu yöntem oldukça
isabetli sonuçlar vermesine karşılık; usandırıcı ve profesyoneller
tarafından kullanılması zordur.
Bir başka uygun yöntem ise bir önceki bölümde anlatıldığı üzere
planimetre ile ölçümdür. Bu yöntem hızlı ve isabetli sonuçlar verir
fakat bu kullanışlı cihaza amatörlerin çok azı ulaşabilir.
Çoğu tasarımcı için en iyi seçim, eğrinin belirli aralıklardaki
ordinatlarına (y değerleri) dayanan basit sayısal bir yöntem kullanarak
alanı hesaplamaktır. Bu tür yöntemler genellikle elektronik hesap
makinelerinin altprogram paketlerinin içinde mevcuttur, böyle bir
34 Yat Tasarımı
imkan bulunmuyorsa birinci prensibe göre hesaplama yöntemini
uygulamak oldukça kolaydır.
Islak yüzey Teknenin üç boyutlu doğasından dolayı ıslak yüzey alanını kesin
olarak hesaplamak oldukça karmaşıktır, fakat Şekil 4.2’de gösterildiği
üzere iyi bir yaklaşımla elde edilebilir. Gemi boyunca kıç taraftan
başa kadar her bir postanın omurgadan su hattına kadar olan “g” çevre
uzunluğu ölçülüp, tekne boyunca çizilirse; bu eğri altında kalan A
alanı, teknenin yarısının ıslak yüzey alanı için oldukça iyi bir
yaklaşımdır. Şekil 4.2’de bu alanın hesaplanması da görülmektedir.
YD-40’ın değerleri köşeli parantezler içinde verilmiştir.
Hesaplanan alanla ilgili sorun; su hatları ve diyagonallerden
görüleceği üzere teknenin boyuna eğiminin hesaba katılmamış
olmasıdır. Etkisi az olmakla beraber daha hassas sonuç elde etmek
için sonuçlara %2-4 eklenebilir, örneğin 1.02–1.04 arasında değişen
bir “sintine faktörü” (c) ile çarpılabilir. Sintine faktörü tipik bir
diyagonal uzunluğunun, su hatının sonları arasındaki düz mesafeyle
karşılaştırılması sonucu tahmin edilebilir.
Sunumu mümkün olduğunca basitleştirmek için tüm formüllerde
tam ölçekli değerlerin kullanılması tercih edilmiştir. Çizimlerinden
elde edilen ölçüler hesaplamalarda kullanılmadan önce tam ölçekli
değerlere çevrilmelidir. Bu yolla değişik formüllerdeki, değişik
kuvvetlerin ölçek çarpanlarının kafa karıştıran bazı uygulamalarından
kaçınılmış olur. Şu da belirtilmelidir ki; çoğu hesaplamalarda, burada
sunulduğu gibi, hesaplar teknenin tek bir yarısı için yapılmaktadır. Bu
36 Yat Tasarımı
nedenle sonuçlar, elde edilen değerlerin sadece 2 ile çarpılmasıyla
elde edilir.
Şekil 4.2 Islak yüzeyin
hesaplanması
Çevre
uzunluğu=g
(Çarpımların toplamı)
(Tamamen ampirik):
Deplasman Archimedes prensibine göre yüzen bir cismin kütlesi, yer değiştiren su
hacminin kütlesine eşittir. Bundan dolayı bir yatın deplasman
hacminin ∇ , suyun yoğunluğu ρ, ile çarpımı yatın toplam kütlesine
eşit olmalıdır.
Yat kütlesi Ek 2’de tartışılırken, bu bölümde deplasman hacminin
hesaplanması üzerinde durulacaktır. Bilinmesi gereken önemli bir
nokta tatlı su için ρ değeri 1000 kg/m3’e eşittir, fakat tuzlu suda
tuzluluk oranına göre değişir. Ortalama deniz suyu yoğunluğu 1025
kg/m3 olarak kullanılabilir.
Hacmi hesaplamak için öncelikle en kesitleri alanları eğrisi
belirlenmelidir. Her bir kesitin alanları (su altında kalan) uygun
ölçekle 3. Bölümde anlatıldığı üzere yarı genişlik planına çizilir.
Simpson kuralı AS kesit alanlarının hesaplanması için uygulanırken
karşılaşılacak bir güçlük, ordinatların uygun aralıklarda bilinmiyor
olmasıdır, bundan dolayı her bir kesit düzgün şekilde bölünmelidir
(bkz. Şekil 4.3).
Su hattı alanı Su hattı alanı, tasarım su hattı (DWL) eğrisi içinde kalan alandır ve
birçok yönden çok önemlidir: ilk olarak büyüklüğü “1 mm batma
ağırlığını” tanımlar ki bu tekneyi belli bir mesafe batırmak için gerekli
ek ağırlıkları belirler; ikinci olarak bu alanın merkezi, tekne
üzerindeki bir ağırlık teknenin boyuna doğrultusunda hareket
ettirildiğinde teknenin etrafında trim yaptığı eksen üzerinde yer alır;
üçüncü olarak boyuna eksen etrafındaki atalet momenti (alanın ikinci
momenti olarak da adlandırılır), küçük meyil açılarında teknenin
stabilitesini belirler; dördüncü olarak ise alanın ağırlık merkezinden
geçen enine eksen etrafındaki atalet momenti boyuna stabiliteyi
belirler, örneğin tekneye belli bir açıda trim yaptırmak için gerekli
moment gibi.
Şekil 4.1’de gösterildiği gibi Simpson kuralı kullanılarak bu alan
basitçe hesaplanabilir. Eğer alan ADWL (tam ölçekli değer) ile ifade
edilirse, teknenin 1 mm batmasını sağlayan ek deplasman hacmi
0.001 ⋅ A DWL m3’tür. Bu hacmin ağırlığı, tekneye eklenen ağırlığı ifade
eder ρ ⋅ 0.001 ⋅ A DWL ’dir, burada ρ suyun yoğunluğudur. 1 mm batma
ağırlığı bu basit formülle hesaplanır.
Daha önceki paragraflarda açıklandığı üzere sephiye merkezi, en
kesit alanları eğrisinin geometrik ağırlık merkezinden hesaplanır.
Hesaplama için Simpson gibi sayısal bir yöntem veya basit “karton”
yöntemi kullanılabilir. “Yüzme merkezi” olarak ifade edilen su hattı
alanının geometrik ağırlık merkezinin bulunmasında da aynı metotlar
kullanılabilir.
Atalet momentinin bulunmasında basit bir yöntem mevcut
değildir, fakat sayısal hesaplama ağırlık merkezindekine benzerdir.
Öncelikle FP’den geçen enine bir eksen etrafında boyuna atalet
momenti ILFP’yi hesaplayalım. Şimdi bir “kesit atalet momentleri
eğrisi” oluşturulabilir, buradaki herbir ordinat su hattı yarı genişliğinin
ve FP’den olan mesafenin karesinin çarpımıdır. Bu eğrinin alanı, tam
ölçekli olarak atalet momentinin bulunmasında kullanılabilir (bkz.
Şekil 4.7).
Bir sonraki alt başlıkta sunulacak olan boyuna stabilitenin
formülünde, IL atalet momenti FP’den değil, yüzme merkezinden
geçen eksen etrafında alınacaktır. Hesaplanmış olan ILFP Şekil 4.7’de
gösterildiği gibi kolayca IL ’ye dönüştürülebilir.
Prensipte, boyuna eksen etrafındaki enine atalet momenti IT, enine
stabilite için gereklidir ve benzer şekilde hesaplanabilir, fakat daha
sonra su hattı alanı boyuna şeritlere bölünmelidir ki bunlar yukarıdaki
enine olanlarla aynı işlemlerden geçsin. Bu bölme işlemi pratik
44 Yat Tasarımı
değildir ve bununla beraber başka herhangi bir hesaplamada
kullanılmaz. Alternatif bir yöntem Şekil 4.8’de gösterilmiştir. Şu da
belirtilmelidir ki; simetriden dolayı boyuna eksenin yüzme
merkezinden geçiyor olması nedeniyle hiçbir düzeltme yapılmasına
gerek yoktur.
Küçük açılarda Bir yatın enine stabilitesi Şekil 4.9 kullanılarak açıklanabilir. Yat
enine ve boyuna yüzme merkezinde meyil yaparken, sephiye merkezi rüzgâr altına
stabilite doğru B noktasından B' noktasına hareket eder. G noktasından aşağı
doğru etkiyen ağırlık kuvveti ile eşit büyüklükte, yukarı doğru etkiyen
kaldırma kuvveti, bir kuvvet çifti oluşturur. Kuvvet kolu genellikle
GZ olarak adlandırılır ve ağırlık kuvveti, kütle (m) ile yerçekimi
Hidrostatik ve Stabilite 45
ivmesinin (g=9.81 m/s2) çarpımına eşit olduğundan, doğrultucu
moment (RM) m ⋅ g ⋅ GZ olarak ifade edilir.
Statik stabilite Statik stabilite eğrisi teknenin değişik meyil açılarındaki doğrultucu
eğrisi momentini temsil eder. Bunun bir örneği Şekil 4.13’de verilmiştir.
Düşey eksen, moment kolu GZ ’i gösterir, doğrultucu moment bu
değerin sabit ∆ g ile çarpılmasıyla elde edilir.
Küçük açılarda GM sabittir ve sin Φ ≈ Φ (radyan olarak) kabul
edilir, bu nedenle GZ , meyil açısı ile doğru orantılıdır ve
GZ = GM ⋅ sin Φ = GM ⋅ Φ şeklinde ifade edilir. GZ eğrisinin
orijindeki eğimi, Ф=1 radyan (57.3°) için GZ = GM noktasından
geçen teğetin tespit edilmesiyle bulunabilir.
Hidrostatik ve Stabilite 49
1
Çevirenin notu: 13-15 Ağustos 1979’da 28. Fastnet yat yarışında 11 şiddetindeki
fırtınada 23 tekne, batmış veya devrilmiştir. Bu kazada 19 kişi hayatını kaybetmiş,
yarışa başlayan 316 tekneden sadece 128’i yarışı tamamlayabilmiştir.
50 Yat Tasarımı
Yalpa Yelkenli bir yat denizde altı serbestlik dereceli bir harekete sahiptir,
ileri-geri, yan-öteleme, dalıp-çıkma, yalpa, baş-kıç vurma, sağa-sola
dönme. Đlk üçü sırasıyla boyuna, enine ve düşey doğrultulardaki
doğrusal hareketlerdir, diğer üçü ise boyuna, enine ve düşey eksen
etrafındaki dönme hereketleridir. Güvenlik açısından, yalpa en önemli
harekettir, burada ve takip eden kısımlarda açıklanacaktır. Dalgadaki
ek dirençte önem kazanan baş-kıç vurma ve dalıp-çıkma hareketleri
tekne tasarımı ile bağlantılı olarak 5. Bölümde tartışılacaktır.
Sakin suda, belli bir meyil açısındaki bir tekne serbest bırakılırsa,
doğrultucu moment derhal tekneyi dik konuma getirmeye
yönelecektir. Tekne dik konumuna doğru dönmeye başlar fakat
ataletinden dolayı sıfır meyil açısına ulaştığı zaman duramayacaktır.
Aksine, diğer tarafa yalpa yapmaya devam edecek ve ters yönde bir
doğrultucu moment oluşacaktır. Bu nedenle, hareket sönümlenene
kadar tekne iskele-sancak yalpa hareketini sürdürür. Aslında, yelkenli
bir yatta sönüm çok büyüktür, bu nedenle hareket çabucak sona erer.
Bu örnek, deniz tarafından oluşturulan yalpaya ilişkin önemli
özelliklerin çoğunu kapsamaktadır. Sakin su deneyinde, teknenin
doğal frekansı olarak da isimlendirilen, yalpa frekansı büyük önem
arzetmektedir. Yüksek stabilite, ve düşük atalet, büyük doğal frekans
demektir. Dalgalı suda, eğer tekneye çarpan dalgaların frekansı, doğal
Hidrostatik ve Stabilite 51
frekans ile aynı ise (rezonans), ve sönüm de küçükse, çok büyük
hareketler meydana gelecektir.
Bu olay, Şekil 4.15’de açıkça görülmektedir. Yatay eksende,
dalgaların karşılaşma frekansı ile teknenin doğal frekansının oranı ve
düşey eksende, yalpa açısının gelen dalgaların eğimine oranı
verilmektedir. Diyagramda eğriler farklı sabit sönüm değerleri için
görülmektedir. En alttaki eğri en büyük sönüm değerine sahiptir.
Eğer karşılaşma frekansı düşük veya doğal frekans yüksek ise,
yatay eksende küçük değerler elde edilir. Bunun sonucu olarak,
eğrilerin tamamı düşey eksende bir değerine doğru yakınsar. Dalga
eğimi ile yalpa açısı aynı olur. Bu, fırtına sonrası oluşan uzun okyanus
dalgaları için olabilir, burada çoğu tekne dalga hatlarını takip eder.
Çok küçük atalete sahip (yüksek doğal frekans) can kurtarma botları,
yatay eksendeki değeri hala çok küçük olduğundan yüksek frekanslı
daha kısa dalgalar için de dalga hatlarını takip edecektir. Eğri tayfının
diğer tarafında ise, eğrilerin tamamının eğilimi sıfıra doğrudur. Bunun
sonucu olarak, yüksek frekansta tekneye çarpan dalgalar, tepkime için
yeterli zamana sahip olamayacaktır, bu, belirli yükseklikteki dalgalar
için az rastlanır bir durumdur.
2
Çevirenin notu: Bir kanatta belirli bir hücum açısından sonra, akış üst yüzeyden
tamamen ayrılır ve kaldırma ani olarak düşer bu olaya “stall” denir. Đngilizce “stall”
sözcüğü, bir çok ilgili yayında olduğu gibi Türkçe’deki okunduğu biçimde
kullanılmıştır.
Hidrostatik ve Stabilite 53
göstermektedir. Sıfır hızdaki azalma, yüksek hızdakinden ki burada
yalpa hemen sönümlenir, çok daha küçüktür. Bu nedenle, özellikle
kanat salmalı yatlarda, kritik durumlarda, hızı yüksek yüksek tutmak
önemlidir.
Denize elverişliliğin Açık deniz yatlarının emniyeti için tam uygun kriterlerin
değerlendirilmesi bulunması oldukça güçtür. Önceki kısımlarda önemli etkenlere
değinilmiş, fakat denizdeki dinamik etkiler hakkında az miktarda nicel
bilgi verilmiştir. Bununla beraber, bu konu büyük bir öneme sahiptir
ve Uluslararası Standartlar Örgütü (ISO) tarafından desteklenen bir
çalışma ile 6 m ile 24 m arasındaki yatlar için kriterler geliştirilmiştir.
Genel fikir, yatın ana boyutlarından ve doğrultucu moment
eğrisinden elde edilebilen bir “stabilite indeksi” (STIX) tanımlamaktır.
Denizcilik ve emniyet açısından öneme sahip değişik tasarım
Hidrostatik ve Stabilite 57
özellikleri tanımlanır ve çarpanlar formunda ifade edilir. Bunların
çarpımıyla STIX elde edilir. Çarpanlar aşağıda tanımlanmıştır.
Formüller ise tam olarak Şekil 4.22’de verilmiştir.
Temel boy çarpanı Denizde güvenliği değerlendirmek için yatın büyüklüğü en önemli
(LBS) parametredir. Çünkü dalgaları ölçmek için ölçek ifade eder. Daha
büyük yat, bağıl olarak daha küçük dalga demektir. Bu yaklaşıma
göre, büyüklük, tam boy ve suhattı boyunun ağırlıklı ortalaması olarak
alınmaktadır.
Deplasman boy Yat büyüklüğüne bağlı olarak, boş deplasman, kontrol açısından bir
çarpanı (FDL) dezavantaj olarak değerlendirilebilir (Şekil 4.22). Formül, “normal”
bir yat için 1.0 değerini vermek üzere tasarlanmıştır. Asıl değeri
aralığın dışında olsa da, STIX hesaplamasında en düşük ve en yüksek
0.75 ve 1.25 değerleri kullanılmaktadır. Aşağıdaki diğer çarpanlara da
benzer kurallar uygulanır.
STIX = ( 8 + 2.2 ⋅ LBS ) ⋅ ( FDL ⋅ FBD ⋅ FKR ⋅ FIR ⋅ FDS ⋅ FWM ⋅ FDF )0.5 + δ LBS ≥ 10 ise
δ = 5, eğer tekne tamamen su aldığında, yedek bir sephiyesi varsa ve aynı zamanda GZ90>0 ise
δ = 0, diğer bütün durumlar için
LH = takıntılar (civadra, baş makara vb.) hariç tekne boyu (m)
BH = takıntılar (sürtünme elemanları vb.) hariç tekne genişliği (m)
mMSC= minimum seyir koşullarındaki deplasman (kg) (iki mürettebat ve temel standart ekipmanlar dahil,
fakat yük yok)
hCE = tekne dik durumdayken, yelken alan merkezinin su hatından yüksekliği
hLP = tekne dik durumdayken, su hattı altında kalan yanal alan merkezinin yüksekliği
GZ90 = 90o meyil açısında doğrultucu moment kolu GZD=φDo meyil durumunda doğrultucu moment kolu
φV =stabilitenin kaybolduğu açı
φD =su basmanın ilk gerçekleştiği açı (detaylar için bkz. ISO 12217-2 standardı)
Temel boy çarpanı: [10.66]
LBS=(LH+2LWL)/3
Deplasman boy çarpanı: [0.99]
0.5
15 ⋅ mMSC ⋅ FL
FDL = 0.6 + FL = ( LBS / 11 )0.2 0.75<FDL<1.25
LBS 3 ⋅ ( 333 − 8 ⋅ LBS )
Tasarım sınıfları : A B C D
STIX alt sınırlar: 32 23 14 5
Dinamik stabilite Şekil 4.13’de görüldüğü gibi, belirli bir açıda doğrultucu moment
çarpanı (FDS) eğrisi altındaki alan, dış etkenler tarafından (rüzgar ve dalga) yatı söz
konusu açıya kadar meyil yaptırmak için gerekli iş miktarını
vermektedir. Bu değer dinamik stabilite çarpanında kullanılır. Bu
değer, tüm stabilite aralığı boyunca, yani stabilitenin kaybolduğu
değere kadar doğrultucu moment eğrisi altında kalan alanla orantılıdır.
Bununla beraber, eğer ilk su alma açısı daha küçükse o zaman alan bu
açıya kadar hesaplanmak zorundadır. Su basma açısı, su basma
açıklığının suya battığı meyil açısı olarak tanımlanmaktadır. Bu
açıklık ana kapak veya suyun çabuk boşaltılamayacağı bir girinti
olabilir.
Rüzgar momenti Su basma açısı 90o’den küçük tekneler için, camadan3 vurmamış
çarpanı (FWM) teknenin rüzgarla meyilinden dolayı meydana gelen su basma riskini
tanımlar.
Bir yelkenli yata Şekil 5.1 yelkenli bir yata etki eden çeşitli kuvvetleri göstermektedir.
etki eden kuvvet ve Şekilde kuvvetlerin yatay bileşenleri de gösterilmiştir. Tekne su içinde
momentler giderken bir direnç oluşur. Denge şartları altında, yat sabit bir hızla
belli bir yönde seyrederken, yelkenler tarafından oluşturulan sevk
kuvveti ile direnç kuvveti dengelenir. Ne yazık ki, bu denge
durumunda aynı zamanda tekneyi döndürmeye çalışan bir yanal
kuvvet meydana gelir, bu kuvvet hidrodinamik bir yanal kuvvetle
dengelenmelidir. Đkinci kuvvet, tekne yavaşça yana kayarken su altı
gövdesi tarafından meydana getirilir yani tekne bir sürüklenme açısına
sahipken gelişir. Denge koşullarında döndürme momentinin sıfır
olması gerektiğinden, hidrodinamik ve aerodinamik kuvvetlerin
bileşkesi (yatay düzlemde) aynı doğrultuda etki etmek zorundadır.
Şekil 5.1’in alt kısmındaki görünüş teknenin hareket doğrultusu
boyuncadır. Hidro ve aerodinamik kuvvetlerin direk ile dik açı
oluşturduğu görülmektedir. Bu kesin olarak doğru olmamakla birlikte
yelkenli tekne teorisinde her zaman kullanılan bir yaklaşımdır.
Aerodinamik kuvvetlerin oluşturduğu yatırma momenti, ağırlık ve
kaldırma kuvvetlerinin oluşturduğu doğrultma momenti ile dengelenir.
Şekil 5.1’de görünen rüzgar yönü kalın ok işareti ile
gösterilmektedir. Bu gerçek rüzgar yönü değildir, çünkü yatta
hissedilen rüzgar yatın seyir hızından etkilenmektedir. Şekil 5.2 hız
üçgeni olarak isimlendirilen, gerçek ve görünen rüzgar hızları ve
yönleri arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Şekilde yat tarafından
oluşturulan rüzgarın (rüzgar vektörleri toplanırken dahil edilmeli),
yatın ilerleme hızını temsil eden ok yönünün tersi istikametinde
olduğuna dikkat edilmelidir.
Bu bölümün ana konusu direnç kuvveti ve onun bileşenleridir ve
aynı zamanda uygun tasarımla bunların nasıl asgari seviyelere
çekilebileceği anlatılacaktır. Yanal kuvvetler, salma ve dümenlerlerle
Tekne Tasarımı 61
beraber bir sonraki bölümde ele alınacaktır çünkü bunlar yanal
kuvvetlerin oluşumunda birinci derecede etkilidirler.
Direnç bileşenleri Şekil 5.3 durgun suda çekilen YD-40 için direnç eğrisini
göstermektedir. Düşük hızlarda, tekne ile su arasındaki sürtünme
kuvvetlerinden dolayı, viskoz direnç bileşeni daha baskındır.
Sürtünme değişik boyutlarda girdaplar üretir bunlar, tekne gerisindeki
iz bölgesinde enerjilerini bırakırlar. Bu bileşen, ikinci bileşen olan ve
teknenin oluşturduğu dalgaların transfer ettiği enerjiden kaynaklanan
dalga direncinin aksine hızla nispeten daha yavaş artmaktadır. Viskoz
ve dalga direnci bileşenlerinin toplamı dik konumdaki teknenin
direncini meydana getirir.
Gerçek bir seyir durumu daha karmaşıktır, özellikle rüzgara karşı
rota tutulurken. Şekil 5.4’de hafif rüzgarda, açık denizde 6.8 knot ile
rüzgarüstüne seyreden YD-40 için toplam direncin teferruatlı bir
Tekne Tasarımı 63
dökümü görülmektedir. Direnç bileşenlerinin değerleri bu bölümde
verilen formüllerle hesaplanarak sol tarafta gösterilmiştir. Bütün
bileşenler toplam kuvvetin yüzdesi olarak verilmiştir. Bu şekil,
aşağıda geniş olarak tartışılacaktır.
Viskoz direnç, Viskoz direnç adını doğrudan veya dolaylı olarak bu direnç bileşenini
temel kavramlar meydana getiren suyun viskozitesinden alır. υ ile gösterilen suyun
viskozitesi (kinematik) su sıcaklığına bağlı olarak değişir. 20 °C’de
değeri 1.0.10-6 m2/s’dır. Daha sonraki tartışmalarımızda bu değeri
kullanacağız. Diğer sıcaklıklar için viskozite değerleri standart
tablolardan bulunabilir. Viskoz direnci hesaplamak için yukarıda
verilen bu değer yeterli olmaktadır.
Viskoz direncin doğasını anlayabilmek için akışkanlar
mekaniğinin temel kavramlarının bilinmesi gerekir. Bu nedenle,
bunların en önemlileri Şekil 5.5’te açıklanmıştır.
Yeterince sakin suda ilerleyen bir tekneye bakan herkes tekne
yakınındaki su kütlesinin tekneyle birlikte hareket ettiğini görecektir.
Sanki tekneye bitişik su zerreleri yüzeye yapışıkmış gibi görünür.
Gerçekte de durum böyledir. Tekne ile su arasındaki moleküler
kuvvetler en içteki su tabakasının bağıl hareketini durduracak kadar
güçlüdür. Tekneden bakıldığında su hızı, yüzeyde sıfırdan başlayıp
belli bir mesafede tekne hızına kadar giderek artmaktadır. Akışın bu
mesafedeki bölümü, genellikle büyük gemiler için 1 m’den azdır, sınır
tabaka olarak adlandırılır. Daha küçük bir ölçekte, aynı olay yelkenli
bir yat içinde meydana gelir. Başta sınır tabaka çok incedir fakat kıça
Şekil 5.5 Tekne doğru gelişir ve kıçta yaklaşık 0.1 m kalınlığa ulaşır. Şekil 5.5’deki
etrafındaki farklı akış sınır tabaka, açıklık açısından çok abartılı bir şekilde gösterilmiştir.
bölgeleri
Sürtünme direnci Buraya kadar viskoz direncin bazı önemli kavramları açıklandı, şimdi
ise ilk ve en önemli direnç bileşeni olan su ve tekne yüzeyi arasındaki
sürtünmeyi tartışacağız. Su yüzey boyunca kaymasa bile bir direnç
kuvveti oluşturur, çünkü tekneye bitişik olan su tabakası, kıça doğru
ilerleyen bir sonraki tabakadan etkilenir. Sıra ile, bu da kendisine
bitişik olan diğer tabakalardan etkilenir ve bu böylece devam eder. Bu
sürtünme kuvveti gerçekte yüzeyden uzaklaştıkça artan su hızına
bağlıdır.
Şimdi sürtünme direnci ile ilgili bazı sonuçlar çıkarılabilir. Đlk
olarak sürtünme tekne yüzeyine etkidiğinden, teknenin ıslak yüzeyini
asgariye indirmek avantajlıdır. Bu gelişme 1960’larda yapılan yeni
66 Yat Tasarımı
tasarımların hız artışını doğurmuştur, kanat salmanın ortaya
çıkmasıyla, ıslak yüzeyde dikkate değer bir azalma meydana gelmiştir.
Đkinci olarak, laminer sınır tabakadaki hız dağılımı türbülanslı
bölgedekinden farklı olduğundan sürtünme de farklıdır. Laminer
durumda, ince su tabakaları birbirlerini sadece moleküler kuvvetler ile
etkilerler buda oldukça zayıf bir etkidir. Oysa türbülanslı durumda,
bitişik tabakalar girdapların “canlandırıcı” etkisinden dolayı
birbirlerini çok daha kuvvetli etkilerler. Bu iki sınır tabaka içindeki
tipik hız dağılımları Şekil 5.6’da gösterilmektedir.
V ⋅L
Reynolds sayısı: Rn =
ν
V = yat hızı (m/s) [3.5 m/s]
Tekne için L=0.7 LWL [7.0 m]
Salma ve dümen için L= kord uzunluğu [salma: 1.45 m] [dümen: 0.5 m]
ν = kinematik viskozite [20 C de tuzlu su için ≈ 1.0 ⋅ 10 −6 m 2 / s ]
o
Viskoz basınç direnci Şekil 5.9 verilen bir derinlikte yani belli bir su hattı boyunca tekne
üzerindeki tipik basınç dağılımını göstermektedir. Şekilden görüldüğü
gibi bu derinlikte teknenin başında ve kıçındaki basınç bozulmamış su
içindeki basınçtan daha yüksektir, teknenin orta kısımlarında ise
basıncın düşük olduğu görülür. Eğer sınır tabaka olmasaydı, baştaki
basınç kuvveti ile kıçtaki dengelenecek ve bir bileşke kuvvet
oluşmayacaktı (basınca da etki eden, dalgaların moment etkisini ihmal
edersek). Sınır tabaka basınç dağılımını değiştirir, ve tabaka kıçta
baştakinden çok daha kalın olduğundan, kıçtaki basınç çok daha fazla
etkilenir. Sınır tabakadan dolayı kıçtaki basıncın biraz düşük olması
sürtünmenin dolaylı olarak sebep olduğu direnç bileşenini arttırır.
Yelkenli bir yat için bu değer doğrudan oluşan sürtünme kuvvetinin
%5-10 arasındadır.
Dalga direnci, Şimdi Şekil 5.4’deki ikinci ana direnç bileşeni olan dalga direncine
temel kavramlar döneceğiz. Viskoz dirence benzer şekilde bu da alt bileşenlere
ayrılabilir fakat bu sadece belli koşullar altında söz konusudur;
örneğin baş dalgası kırıldığında veya serpintiye dönüştüğü durumlar
gibi. Burada bu olayları ihmal edeceğiz. Viskoz direncin
icelenemesine bazı temel kavramları tanıtarak başlayacağız.
Eğer bir göle bir taş atılırsa taşın yüzeye değdiği yerden
itibaren içten içe eş merkezli dairesel dalgalar meydana gelir. Eğer
doğrusal bir hat boyunca birkaç taş atılırsa, dairesel dalgalar
birbirleriyle etkileşecek ve bir yatın arkasındakine çok benzer bir
dalga sistemi meydana gelecektir. Bu, özellikleri çok iyi tanımlanmış
Kelvin dalga sistemi olarak isimlendirilen bir sistemdir ve su
yüzeyindeki hareket eden noktaların meydana getirdiği
çalkalanmalardan dolayı oluşur. Benzer sistem büyük gemilerin epey
gerilerinde ve aslında yüzeyde hareket eden tüm cisimlerin arkasında
görülebilir. Eğer bir dalga oldukça uzun bir mesafe boyunca ilerlerse,
cismin boyutuna kıyasla çok geniş bir alanı kaplayacaktır, bu nedenle
cisim bir nokta gibi düşünülebilir. Örneğin, bir gemi sakin suda
ilerlerken kuşbakışı incelenirse, gemi, etrafında bulunan dalga
sistemiyle kıyaslandığında çok küçük görünecektir, işte gemi
etrafındaki dalga sistemi tipik Kelvin yapısına sahiptir. Şekil 5.13’de
bu olay gösterilmiştir. Đki tip dalganın oluştuğu görülebilir: yanlara
74 Yat Tasarımı
doğru birbirinden uzaklaşarak ayrılan dalgalar ve, gemi haret
doğrultuna dik açıda oluşan ve gemi ile birlikte hareket eden enine
dalgalar.
Şekil 5.13 Kelvin dalga
sistemi
Yelkenli teorisi üzerine bir çok yayında eski bir nitelik olan “hız-
boy oranı”nın Froude sayısı yerine kullanıldığı belirtilmelidir. Bu oran
knot cinsinden hızın ve feet cinsinden su hattı boyunun kare köküne
bölünmesi ile bulunur. Gerçekte bu sayı, Froude sayısından sadece
sabit bir çarpanla ayrılır. Fakat boyutsuz ve metrik tabanlı olmaması
dezavantajlarıdır. Đki sayı arasındaki dönüşüm basit bir formül
kullanılarak yapılabilir: Froude sayısı = 0.30.(hız boy oranı).
Tekne şeklinin dalga Prof. J. Gerritsma ve çalışma arkadaşları tarafından, Hollanda Delft
direncine etkisi Teknoloji Üniversitesinde, yelkenli yat modelleri ile geniş kapsamlı
bir seri deney yapılmıştır. Đlk seri 1970’lerde yapılmış ve beş farklı
tekne parametresinin (LWL/BWL, BWL/TC, CP, LCB ve L WL / ∇1C/ 3 )
sistematik değişimi ile elde edilen 22 modeli kapsamıştır. Bütün
tekneler, Frans Maas tarafından tasarlanan orta deplasmanlı, çağdaş
okyanus yarışçısı ana bir modelten türetilmiştir. Ana modelin gövde
planı Şekil 5.17’de üst tarafta gösterilmiştir. 1980’ler boyunca bu
tasarımlar görülmeye başlamış, ancak serilerin hafif deplasmanlıları
da kapsayacak şeklide genişlem ihitiyacı doğmuş ve yeni bir ana
78 Yat Tasarımı
model van de Stadt ve arkadaşları tarafından tasarlanmıştır (Şekil
5.17, alt). Bu tasarımı temel alan onyedi tekne test edilmiştir. Bütün
bu 39 model için beş tekne parametresindeki değişim aralıkları Tablo
5.1’de verilmiştir.
Tablo 5.1
Delft serilerindeki tekne form parametrelerinin değişim aralığı
Deplasman Şekil 5.18 ve 5.19’daki formüllerde artık direnç tekne ağırlığının bir
oranı şeklinde ifade edilmiştir. Uygulanabilir tekne hızları için bu
kesir %0-10 aralığındadır. Örnek olarak Şekil 5.17’deki 2 ana model
için direnç eğrisi Şekil 5.20’de gösterilmiştir. Bu tekneler sırasıyla
orta/yüksek deplasman (model 1-22) ve hafif deplasman serilerinin
(23-39) tipik temsilcileridir. Tekne ağırlığının bir kesri olarak direnç
82 Yat Tasarımı
(üst şekil) Froude sayısının yaklaşık 0.4 olduğu değere kadar çok
benzerdir. Fakat bu değerden sonra model 1 için eğri yukarı
yönlenirken, model 25, eğimi düşecek şekilde bir bükülme gösterir.
Şekil 5.18’in alt kısmında oldukça farklı bir şekil görülmektedir,
burada LWL’si 10 m olan tam ölçekli iki tekne için artık direnç
gösterilmektedir. Model 1’in deplasmanı 9.18 ton iken model 25
sadece 4.62 tondur, dolayısıyla ağır ile hafif tekne deplasmanları
arasında yaklaşık olarak iki kat fark vardır. Düşük hız aralığı için
dirençte, yaklaşık olarak aynı oranda bir farklılık görülmektedir. Ağır
tekne için Fn=0.45’in üzerinde, dirençteki keskin artıştan dolayı yat
bundan yüksek Froude sayılarına ulaşamıyacaktır. Ancak hafif tekne
için eğrinin eğimi küçük olduğundan bu tekne 0.60 veya daha yüksek
değerlere ulaşabilir.
Şekil 5.20’den deplasmanın artık direnç için çok önemli bir
parametre olduğunu öğrenmekteyiz. Deplasman hız aralığında
yaklaşık Fn=0.45’e kadar direnç deplasmanla orantılıdır. Verilen bir
Froude sayısında artık direnç yatın şekline bakılmaksızın, yani küçük
veya büyük, ağır veya hafif, dar veya geniş olduğuna bakılmaksızın
deplasmanın bir kesri olarak ifade edilmiştir. Örneğin Fn=0.3 iken
artık direnç normalde tekne ağırlığının %0.3-0.4’üdür, Fn=0.35 iken
%0.7-0.8, 0.4 iken %2-2.5 ve 0.45 iken %4.5-5.5’dur. Direncin
Froude sayısına karşılık verildiğine dikkat edelim. Eğer farklı
boyutlardaki yatlar karşılaştırılırsa, bahsedilen Froude sayısında
büyük yatlar büyük hızlara sahip olacaktır.
Deplasman veya tekne ağırlığı, artık direnci belirleyen en önemli
etken olurken Şekil 5.18’de verilen form parametreleri verilen bir
deplasmanda direnci yukarıda verilen sınırlar içinde değiştirebilir. Bu
nedenle form parametrelerindeki değişimden dolayı artık dirençte
%10-20 arasında bir değişim olabilir ve eğer tekne optimize
edilecekse, en azından üç tanesi ( L WL / ∇1C/ 3 , CP ve LCB) göz önünde
bulundurulmalıdır. Aşağıda biz tüm beş parametreyi değerlendireceğiz
yani LWL/BWL ve BWL/TC parametreleri de dahil edilecek.
Şekil 5.21
Boy/deplasman oranına Yelken literatüründe sıklıkla kullanılan eski bir parametre de
karşılık gelen
deplasman/boy oranı ∆ C /(L / 100) 3 şeklinde tanımlanan deplasman/boy oranıdır, burada L
feet cinsinden su hattı boyu ve ∆ C ton cinsinden deplasmandır. Bu iki
oranı karşılaştırmayı kolaylaştırmak için Şekil 5.21 hazırlanmıştır.
Deplasman/boy oranı için planlanan sınır yaklaşık 150 olarak
belirtilirken uygulamada standart tekneler için en düşük sınır yaklaşık
200’dür.
Prizmatik katsayı Ağır-orta deplasmanlı tekneler için optimum CP değeri Şekil 5.18’deki
formülden verilen herbir hız değeri için hesaplanabilir ve sonuç Şekil
5.22’de verilmiştir. Tasarımcı hangi hızda yatın optimum performansa
sahip olacağına karar vermelidir. Eğer tekne geleneksel ağır veya orta
deplasman tipinde ise, hafif bir rüzgarda, orsa seyrinde prizmatik
katsayı 0.5 veya daha düşük olmalıyken, pupa seyrinde daha güçlü
rüzgarda katsayı 0.6 veya biraz büyük olmalıdır. Normalde gövdeler
hafif rüzgarda, rüzgara karşı enfazla performansı verecek şekilde
84 Yat Tasarımı
tasarlanır. Bu durumda Froude sayısı yaklaşık 0.35 ve prizmatik
katsayı 0.56’dır.
Sephiye merkezi Şekil 5.24, sephiye merkezi LCB’nin optimum yerini verir. Yine bu,
orta ve yüksek deplasmanlı tekneler içindir. Hız aralığı boyunca
değişimin çok az olduğu açıktır. Negatif işaret gemi ortasından kıç
tarafı göstermektedir ve değerler LWL’nin yüzdesi olarak bu kesitten
uzaklığı gösterir. CP’de olduğu gibi, optimum olmayan LCB’den
86 Yat Tasarımı
dolayı meydana gelen direnç artışı hesaplanmış ve sonuç Şekil 5.25’de
verilmiştir.
Meyil direnci Yelkenlerden gelen yanal kuvvetlerden dolayı tekne meyil ettiği
zaman bu bölümün ilk kısmında açıklandığı gibi iki direnç bileşeni
meydana gelir. Đndüklenmiş direnç açık farkla en önemli olanıdır,
fakat burada tartışılmayacaktır çünkü asıl olarak hidrodinamik yan
kuvvetlerin büyük bölümünü üreten salma ve dümenden kaynaklanır.
Meyil direnci daha az önemlidir ve meyil açısından dolayı, teknenin
dik konumdaki direncinin (viskoz ve dalga dirençleri toplamı)
değişimini ifade eder. Bu bileşeni elde etmenin bir yolu meyilli tekne
için tekne parametrelerini hesaplanmak ve bunları yukarıdaki
formülde kullanmak olacaktır. meyilsiz sonuçlarla karşılaştırıldığında
meyil etkileri elde edilebilir. Bununla beraber eğer bu teknik
kullanılacaksa meyilli direnci ayrı bir bileşen olarak ele almaya gerek
yoktur.
88 Yat Tasarımı
Daha yaygın kullanılan, daha basit fakat daha yaklaşık bir teknik
dik konumdaki dirence tümüyle ampirik bir düzeltmeyi kullanmaktır.
Delf serisinden Şekil 5.26’daki formül elde edilebilir. Görüldüğü
üzere ilgilenilen iki geometrik nicelik tekne draftının toplam drafta
oranı (TC/T) ve genişliğin tekne draftına oranıdır (BWL/TC). Direnç
Froude sayısının karesi ile artmaktadır ve meyil açısıyla doğru
orantılıdır.
Meyil Direnci:
Dalgalarda ek direnç Dalgalı denizdeki seyir durumunda, bazı temel güvenlik faktörleri
Bölüm 4’te verildi ve yalpa hareketi için denklemin çözümü sunuldu
ve tartışıldı. Diğer hareket tipleri için, aralarındaki birleşme ihmal
edilerek, benzer denklemlere sahip olunduğu vurgulandı. Burada
dalgaların yol açtığı ek direnç olarak isimlendirilen, denizciliğin özel
bir bakış açısı verilecektir. Bölüm 4’te belirtildiği gibi denizcilik
teorisi oldukça karışıktır ve bu kitapta ayrıntılı olarak ele alınması
zordur. Sadece ek direnç ile ilgili temel kavramları açıklayacağız ve
onun nasıl azaltılacağıyla ilgili ana noktaları vereceğiz.
Bir yat dalgalı bir denizde hareket ediyorken, dalgalar tekneyi
bütün hareket türlerine zorlar. Direnç açısından bakıldığında,
bunlardan en önemlileri, genellikle birlikte görülen dalıp çıkma ve baş
kıç vurma hareketleridir. Tekne dalıp çıktığında ve baş kıç
vurduğunda sakin su dalga modeline çok benzer bir yolla enerjiyi
uzağa taşıyan, kendi dalga sistemine sahiptir ve bundan dolayı bir
direnç kuvveti oluşturur.
Tekne Tasarımı 89
Yelkenli bir yat için yalpa hareketi de önemlidir, bu hareket yat
sakin suda seyrederken oluşan uç girdaplara benzer (bkz. Bölüm 6)
şekilde salmanın ve dümenin ucunda girdap oluşturur yani bir çeşit
indüklenmiş direnç meydana getirir. Aşağıda, dalıp-çıkma ve baş-kıç
vurma hareketlerine yoğunlaşacağız.
Yalpa hareketinde olduğu gibi yat, dalıp-çıkma ve baş-kıç vurma
hareketinde de doğal frekanslara sahiptir. Dalgaların karşılaşma
frekansı bu hareketlerden birinin doğal frekansına eşit olduğunda
rezonans meydana gelir ve buna karşılık gelen hareketin genliği çok
büyür. Eğer baş-kıç vurmada rezonans meydana gelirse o zaman
direnç büyük miktarda artacağından, ek direnç özellikle ciddi hale
gelir. Okyanus dalgaları normalde yattan oldukça uzundur ve
karşılaşma frekansı doğal frekanstan çok küçüktür, dolayısıyla açık
denizde rezonansın görülmesi ihtimal dahilinde değildir. Bununla
beraber kapalı sularda meydana gelebilir. Rezonanstan mümkün
olduğunca uzaklaşmak için karşılaşma frekansının küçük olduğu
durumlarda doğal frekans arttırılmalıdır veya tam tersi yapılmalıdır.
Bu yüzden mümkün olduğunca yüksek bir doğal frekansa sahip olmak
uygulamada daima faydalı olacaktır. Bu, teknenin dalga hatlarını daha
iyi takip edeceği anlamına gelir.
Şekil 5.28 Jirasyon yarıçapının telafi eden hız üzerindeki etkisi- Sunshine
Diğer denizcilik Denizli bir havada bir yelkenli yat için çok önemli iki gereklilik, sert
yönleri durumlarda dahi devrilmeyi önleyecek yeterlilikte bir stabilite ve
dalgalardan kaynaklanan yüklere karşı teknenin dayanabilmesidir.
Bunlar sırasıyla Bölüm 4 ve 11’de incelenmiştir. Bir yarış yatı için ek
direnç bir sonraki en önemli parametredir ve bundan dolayı bir önceki
kısımda ele alınmıştır. Bununla beraber bir gezinti yatı için tasarımın
diğer yönleri eşit derecede öneme sahiptir. Özellikle aylarca sürebilen
uzun okyanus geçişlerinde, hayatlarını yatta geçiren mürettebat için
“denize yatkınlık” çok değerli bir özelliktir. Denize yatkın bir yat zor
koşullarda dahi kolay yaşanabilir olmalıdır. Bu özelliği ölçmek çok
94 Yat Tasarımı
zordur fakat denize yatkın bir yatın hareketleri, mürettebatın sorunsuz
çalışabilmesi ve çalışmadan sonrada rahatça dinlenebilmesi için
yeterince yumuşak olmalıdır.
Tam boy/maksimum Bölüm 2’de görüldüğü gibi çoğu boyutsuz tekne parametreleri yatın
genişlik (LOA/BMAX) boyutuna bağlı bir değişim gösterir. Bu LOA/BMAX için de doğrudur.
Daha büyük yat, daha büyük oran demektir, yani büyük yatların
genişliği bağıl olarak daha azdır. Bundan çıkaracağımız sonuç şudur;
eğer verilen bir tekne basitçe daha büyük bir boyuta ölçeklenirse,
onun stabilitesi, yelkenlerden kaynaklanan yatırma momentine göre
daha hızlı artacaktır. Bir bakıma daha dar bir yat yeterli olacakken,
tekne gereğinden fazla stabil bir hale gelecektir. Başka herşey uygun
olarak ölçeklense bile, genişlik, tekne boyunun 2/3’üncü kuvvetiyle
ölçeklenmelidir. Bunun anlamı LOA/BMAX oranı (boy)1/3 ile
ölçeklenecektir yani oran boyla hafif artacaktır. Örneğin eğer boy iki
katına çıkarsa, oran %25 artacaktır. Balast oranı, balastın konumu,
direk yüksekliği vb. gibi diğer herşeyin usule uygun ölçeklenmesi
kabulü, aşırı basitleştirme gibi görülebilir, fakat yukarıdaki basit
ölçekleme kuralının LWL’si 5 ile 15m arasında olan tüm tekne boyları
için tekne istatistiklerine uyduğu görülmektedir. Şekil 5.32’de tekne
boyutlarının bu aralığı için LOA/BMAX verilmektedir.
5.32’deki doğru medyanı vermektedir yani doğrunun altında,
üstündeki kadar çok tekne bulunmaktadır. Bu durumda medyan
ortalamadan farklıdır çünkü veri dağılımını temsil eden gölgeli
alandan görüldüğü gibi doğrunun üzerinde, altındakinden oldukça
fazla geniş bir yayılım vardır. Grafikte görülen gölgeli alanın sınırları
tüm teknelerin %95’ini kapsayacak şekilde ayarlanmıştır. Sınırlara
yakın değerler oldukça sıradışı bir tasarım olacaktır. Alttaki yayılım
toplamın yaklaşık %15 idir, üst sınır ise sabit 5.0 değerine sahiptir.
Su hattı boyu/draft LWL/T, değişik LWL için Şekil 5.33’de çizilmiştir. Bu oranın boy ile
(LWL/T) birlikte arttığı açıktır. Daha büyük yat, daha büyük bir orana sahiptir
yani bağıl olarak küçük bir drafta sahiptir. Aslında yelkenli bir yatın
draftı için genişlik boydan daha iyi bir ölçekleme katsayısıdır ve iyi
bir yaklaşım BMAX=1.6.T şeklindedir ki bu kısa ya da uzun tüm boylar
için geçerlidir. Bu bağıntı Şekil 5.33’deki medyan doğrusuna çok iyi
karşılık gelir. Bu durumda, alt ve üst sınırlar medyan doğrusundan
%15 mesafededir.
Draftın seçimi, bir yarış yatı için performans açısından oldukça
önemliyken, bir gezinti yatı için performans ve pratik avantajlar
arasında bir denge gözetililir, örneğin çok sığ sulara girme ihtimali,
karaya çekme kolaylığı gibi. Yüksüz durumda YD-40 için LWL=9.85
m ve T=2.04 m’dir. Bu LWL/T=4.83 oranını verir. Şekil 5.33’e göre
medyan bu boy için 5.2’dir ve 1.89 m drafta karşılık gelir. Fazladan
0.15 m YD-40’a rüzgara karşı bir avantaj verecektir ve hızlı bir
gezinti/yarış teknesi yaratma isteğiyle uyumludur.
Şekil 5.35
Boy/deplasman oranı
Fribord yüksekliği Şu çok iyi bilinen bir gerçektir ki; bağıl fribord yüksekliği tekne boyu
ile azalmaktadır. Açıkcası bu yaşam mahalli ihiyacından
kaynaklanmaktadır. Çok küçük yatlarda bile ortalama bir insan
boyuna göre bir boşluk payına ihtiyaç vardır. Baştaki fribordun su
hattı boyu ile değişimi veren Şekil 5.36’da, bu eğilim
gösterilmektedir. Bu grafik için istatistiksel veriler diğerlerine göre
daha az olduğundan (sadece 50 yat), grafikte üst ve alt sınırlar
verilmemiştir.
Tipik bir baş fribord/kıç fribord oranı 1.3’dür. Bu değer eski
yatlarla karşılaştırıldığında düşüktür bundan dolayı modern yatlar
daha yatay bir şiyer hattına sahiptirler. Baş ve kıç firibord değerlerinin
her ikisi de yüksektir fakat şiyer hattının sehimi yani “yay” küçüktür.
YD-40 modern gezinti/yarış teknelerinin bir temsilcisidir ve
istatistiksel ortalamadan biraz daha yüksek fribord değerine sahiptir,
bazı eski tasarımlardan bir miktar etkilenmiştir. Baş fribord/su hattı
100 Yat Tasarımı
boyu oranı 0.144 iken, bu boyda bir tekne için ortalama değer
0.138’dir ve baş ve kıç fribordlarının oranı 1.22’dir.
Balast oranı Balast oranı, yani salma ağırlığının toplam ağırlığa oranı modern
yatlarda oldukça fazla değişir. Đyi bir ortalama değer 0.45’dir ve
yatların çoğu 0.35 ile 0.55 aralığındadır (bkz. Şekil 5.37). En azından
bu değerlendirmede kullanılan en üst sınır olan 12 m boyun (LWL)
altındaki teknelerde, su hattı boyu ile herhangi bir değişim
görülmemektedir. Bizim YD-40’nın balast oranı ortalama değer olan
0.45’dir. Salma kütlesi 3250 kg ve boş deplasman 7250 kg’dır.
Sonuç olarak, boş deplasman için bile yapılan iyimser ağırlık
hesaplamalarından dolayı istatistiklerde kullanılan resmi deplasman
Diğer
denizcilik
yönleri
S
alma ve dümen tasarımında uçak aerodinamiğinin yerleşik genel
ilkeleri kullanılabilir. Günümüzde uçakların çoğunun havanın
sıkıştırılabilirliğinin önemli olduğu hızlarda (100 m/s’den fazla)
uçmalarına rağmen, 50 yıldan fazla süredir gerçekleştirilen
aerodinamik araştırmalarından, sıkıştırılamaz su akışları için de
faydalanılabilir. Bu bölümde önce bir hücum açısı ve bu açıdaki
oluşan kuvvetler altındaki bir kanat (salma veya dümen) etrafındaki
akışın temel ilkeleri hakkında kısa bilgi verilecektir. Bölümün geri
kalan kısmı kanat dizaynının iki ana yönünü ele almaktadır: form ve
kanat kesiti. Bundan önceki bölümde olduğu gibi tasarımcının uygun
boyutta bir salma ve dümen seçebilmesi için istatistikler de
verilecektir.
Bir kanat etrafındaki Bir kanat düzgün çalışırsa, iki tarafındaki akış birleşir. Ayrılma olmaz,
akış ve bir kanat kesiti etrafındaki akım hatları Şekil 6.1’dekine benzer. Bir
an için kanadın sabit bir kesitte, sonsuz uzunlukta olduğunu ve akışın
da kanat genişliğine dik açıda olduğunu kabul edelim, giriş kenarına
(burun) yakın bir yerde, akışın ikiye ayrılarak kesitin üst ve alt
yüzeylerini takip ettiği bir durma noktası vardır. Durma noktasında
yüzey boyunca olan doğrultuda akış yoktur ve akışkan kanadın içine
giremeyeceği için yüzeye dik bir hız mevcut değildir. Sıfır hızlı
benzer bir nokta kesitin çıkış kenarında da (kuyruk) bulunur. Bu,
bütün kesitlerde özelliklerin aynı olduğu iki boyutlu durum olarak
isimlendirilir. Pratikte bu durum, kanadı genişliğe dik açıyla iki duvar
arasına yerleştirerek sağlanabilir, örneğin bir rüzgar tünelinde olduğu
gibi.
Salma formunun Trapez şeklinde bir salmanın formunun tanımı Şekil 6.4’te yapılmıştır.
tanımı Đlk olarak burundan kuyruğa kadar olan yatay mesafe, bütün
derinlikler için, kord olarak adlandırılır. Şekilde kök ve uç kordları
106 Yat Tasarımı
olarak adlandırılabilecek iki kord C1 ve C2 açıkça belirtilmektedir. Bu
değerler bir ortalama kord tanımlamak için kullanılabilir;
C=(C1+C2)/2. Bir salmanın verimi için en önemli parametre yan oranı,
AR’dir ve AR=Tk/C şeklinde tanımlanır yani salma derinliğinin
ortalama kord uzunluğuna bölümüdür. Bu geometrik yan oranıdır.
Yukarıda açıklandığı, eğer salma çok büyük ve düz bir yüzeye takıldı
ise etkin yan oranı, ARe, iki kat büyüktür. Đkinci bir parametre ise
incelme oranı, λ’dır ve basitçe bu oran uç kordun kök korda oranıdır
yani λ=C2/C1.
Çoğu salma tam olarak düşey değildir. Belirli bir oranda geriye
yatıktır. Fakat bu eğim açısının nasıl tanımlanacağı çok açık değildir.
Giriş veya çıkış kenarı açının tanımı için kullanılabilir veya belki ikisi
arasında bir orta-hat da tercih edilebilir, fakat en uygun seçim giriş
kenarından kord boyunun %25’inden geçen çizgidir. Yukarıda
anlatıldığı gibi ideal şartlar altında her kesitteki etki merkezi bu hat
üzerinde bulunmaktadır. Bu gerçek bir durum için tamamiyle doğru
olmasa da, normal yan oranına sahip kanat salmalar ve dümenler için
iyi bir yaklaşımdır. Etki merkezinin yerine Bölüm 8’de yatın
dengesiyle bağlantılı hesaplar içerisinde tekrar döneceğiz.
Klasik kanat teorisi Aerodinamikte en iyi bilinen ve en kullanışlı teorilerden biri, kaldırıcı
hat teorisi olarak adlandırılan ve kanatların kaldırma kuvveti ve
indüklenmiş direncini (sürükleme) hesaplamaya yarayan teoridir. Çok
derin bir matematiğe girmeden teorinin temelleri Şekil 6.5
kullanılarak açıklanabilir. Bu şekil, iki serbest ucu olan ve orta
hattından simetrik bir kanadı göstermektedir. Bu durum aynı zamanda
bir salma ve onun tekne dibindeki bir yansıması olarak
yorumlanabilir. Kanat, şekilde kesik çizgilerle belirtilmiştir, çünkü
teoride bir girdap seti ile yer değiştirir. Böylece, kanat genişliği
boyunca (uçtan uca) bir girdap vardır. Bu girdap kanada sabitlenmis
olduğu için bağlı girdap olarak adlandırılır. Fakat daha önce
gördüğümüz gibi özellikle uca yakın girdaplar, kanattan geriye doğru
saçılırlar. Bunlar yerel akış yönünde sıralanan serbest girdaplardır. Bir
girdabın akışta açık bir uca sahip olamayacağına dair bir teorem
bulunmaktadır. Bundan dolayı bir girdap filamanı geriye doğru
büküldüğünde ve bağlı olduğu kısmı terk ettiğinde bir sonraki
girdabın şiddeti filamanın şiddeti tarafından azaltılır. Uçta bütün
girdaplar geriye dökülür ve bağlı girdap sıfırdır. Kanadın gerisinde
bütün serbest girdap filamanları her iki tarafta tek bir yoğun serbest
girdabın içinde toplanırlar. Kanat harekete başladığında, dönen bu iki
girdap başlangıç girdabını (şekilde gösterilmemiştir) oluşturmak üzere
birleşir.
Girdap sistemi tarafından yaratılan yerel kuvvet, girdabın yerel
akış yönüne dik bileşeni ile orantılıdır. Serbest girdaplar akış yönüne
paralel oldukları için herhangi bir kuvvet oluşturmazlar fakat kanattaki
Salma ve Dümen Tasarımı 107
bağlı girdaplar girdabın şiddeti ile orantılı olan bir kuvvet meydana
getirirler. Teori aynı zamanda en uygun girdap dağılımını dolayısıyla
kuvvet dağılımını da gösterir ve bu eliptik bir dağılımdır. Bu durumda,
kanadın direnç ve kaldırma katsayıları, CD ve CL, ve bunlara karşılık
gelen kuvvetler Şekil 6.5’te görüldüğü gibi kolayca elde edilebilirler.
CL2D, iki boyutlu durumda, herbir derece için kaldırma katsayısıdır.
Sürtünmesiz bir akışkanda simetrik bir kesit için bu katsayı teorik
olarak π2/90=0.11 şeklinde elde edilebilir. Gerçek akış için
viskoziteden dolayı bu değer biraz küçük olacaktır ve dolayısıyla 0.10
bütün simetrik kesitler için iyi bir yaklaşımdır.
Şekil 6.11 Uç
girdabının konumu
Đleri form tasarımı Bu bölümde, yarış yatlarının salma form tasarımlarında günümüzde
kullanılan bazı ileri kavramları tanımlayacağız. Çoğu durumda, tekne
ve salmanın etrafındaki akışın nispeten detaylı bir bilgisi
gerekmektedir, ve bu da normalde amatör tasarımcılar için uygun
olmayan, tank testi yada Hesaplamalı Akışkanlar Dinamiği (CFD)
yöntemlerini gerektirir. Buna rağmen farklı kavramların arkasındaki
ilkeleri anlamak da ilginç olabilir. Benzer bir sunum kesit tasarımı ile
bağlantılı olarak yapılacaktır.
Kanatlı salmalar 1980’lerde birçok 12 m’lik yatta salma kanatlarının kullanılması, form
tasarımında son yıllarda meydana gelen en önemli gelişmedir. Bu
teknik, yavaş yavaş yönünü gezinti teknelerine doğru çevirmektedir.
Temel fikir, salmayı derinleştirmeden, etkin yan oranını arttırmaktır ve
böylece indüklenmiş direnç azaltılmış olur. Alternatif olarak belli bir
direnç için salma daha sığ yapılabilecek ve gezinti tekneleri için daha
cazip bir seçenek olacaktır.
Uç taraftaki akışı bir takım aletlerle idare etme fikri yeni değildir.
Hatta 1940’larda New York’taki Davidson Laboratuarında salmalar
üzerinde uç levhalar ile deneyler yapılmıştır. Uç kısımda salma
düzlemine dik olarak konulan levha ile basınç tarafından emme tarafına
olan taşma azaltılmış, ve etkin yan oranı arttırılmıştır. Ancak bu
durumda levhadan dolayı viskoz dirençte büyük bir artış olmuş ve
bundan dolayı toplam etki iyi olmamıştır. 1960’ların sonuna gelmeden
akım hatlarına uygun kanat şekilli, daha etkili aletler aerodinamikçi S O
Ridder tarafından rüzgar tünelinde test edilerek, yarış yatlarında
kullanılmıştır. Asıl büyük hamle, Avustralyalı 12 m boyundaki
Avustralia II yatının 1983’teki Amerikan Kupası’ndaki zaferinden
sonra meydana gelmiştir.
Uçtaki gerecin, taşmayı azaltmak için, yerel akış yönüne göre bir
hücum açısına sahip olması gerektiği açıktır. Yerel akım hatlarını takip
eden bir gereç, akışın yönünü değiştirmeyecektir. Bu düşünceyle, basit
levhaların neden işe yaramadığını anlamak kolaydır. Düz bir levha bir
hücum açısında büyük direnç üretir, çünkü giriş kenarında akım ayrılır.
Bu nedenle net bir olumlu sonuç elde etmek için, enaz viskoz direnci
gösteren, iyi tasarlanmış kanatlar kullanılmalıdır. Kanat akışla aynı
hizada olmayacağından bir kaldırıcı kuvvet meydana gelecektir.
Salmanın rüzgar altı tarafında akış, geriye doğru yönelecek ve kanat
geriye doğru bir kuvvet oluşturacaktır. Bunun tam tersi rüzgarüstü tarafı
Salma ve Dümen Tasarımı 115
için doğrudur, burada kuvvet ileri doğru oluşacaktır. Eğer kanat
yeterince etkili ise, her iki kuvvet de ileri doğru bir bileşene sahip
olacaktır ve yatı sürükleyecektir. Şekil 6.12, bunun sadece, kaldırma
kuvvetine göre direnç kuvvetinin yeterince küçük olması durumunda
olacağını gösterir. Eğer bu koşul sağlanmazsa, kanatlar bir sürükleme
kuvveti oluşturacaktır. Uygun kanat tasarımının ne kadar önemli
olduğu, şimdi daha iyi anlaşılmış olmalıdır.
Ters incelme Birden büyük olan ters incelme yada incelme oranları, 1980’lerin
başında kanatlı salmaya gitmeye karar vermelerinden önce Australia
II takımı tarafından araştıırlmıştır. Kendi içinde bu incelme,
performansta bir artışa sebep olmaktadır fakat bu artış kanatlarla
birlikte kullanılmasındaki kadar büyük değildir. 12 m’lik çok ağır bir
yat için ters incelmenin avantajlı olmasının nedeni (açık stabilite
gelişiminden ayrı olarak) derin gövdenin, yan kuvvetin önemli bir
kısmını taşıyacak olmasıdır, yani salma ve gövde birlikte
düşünüldüğünde çok ilginç bir forma sahip olmasına ve üst tarafta
muazzam bir kalınlığı olmasına rağmen bir kanat gibi
değerlendirilmelidir.
Şekil 6.13’te, birden büyük iki incelme oranı için yük dağılımı
gösterilmektedir. Bunun salma ucundan su hattına kadar, optimum
eliptic dağılımdan çok farklı olduğu açıktır. Özellikle zararlı özelliği,
en fazla girdapların oluştuğu, salma ve gövdenin birleşiminde yükteki
hızlı düşüştür. Bu sorunu azaltmanın yolu, gövdeyle birleştiği
arakesitte salmanın kordunu azaltmaktır, böylece salma ve gövde
1
Çevirenin notu: fillet: keskin birleşen iki yüzey arasında, belli bir yarıçap vererek
yapılan boşluk doldurma işlemidir. Ahşap ve fiber yatlarda özel bir macun
kullanılarak gerçekleştirilir.
118 Yat Tasarımı
arasındaki yükleme farlı azaltılmış olur. Şekilde görüldüğü gibi,
büyük incelme için küçük kord bir dereceye kadar daha düzgün bir
yük dağılımı ve dolayısıyla daha küçük girdap ve indüklenmiş direnç
verir.
Ters incelmenin diğer önemli etkisi yükün su yüzeyinden
uzaklaşacak olmasıdır ki bu dalga direnci üzerinde olumlu bir etkiye
sahip olabilir. Kanatlar eklendiğinde elbette ki bu avantaj büyür.
Ters incelme kullanmak için önemli bir koşul teknenin derin
olmasıdır. Modern kanat-salmalı yatlarda, tekneler sığdır ve yukarıda
görüldüğü üzere salma üzerine tutturulmuş düz duvar gibi, az yada çok
etkileyecektir. Şekil 6.5’te sunulan basit teori kanatsız tasarımlar için
kullanılabilir. Eğer kanatlar eklenirse, yük dağılımı tamamen
değişecektir ve daha karmaşık optimizasyon işlemine gerek duyulur.
Baş dümenler 1987 Amerika Kupası yarışlarında, Amerikalı yat USA, radikal bir
(kanatçıklar) sualtı tasarımı ortaya koymuştur. Burada salmanın iki normal görevi
(ağırlık merkezini aşağı çekmek ve bir yan kuvvet üretmek) farklı
gereçlere bölünmüştür. Balast, geniş bir yumru içine konulmuş ve
akım çizgisi formunda desteklerle gövdenin altına yerleştirilmiştir ve
yan kuvvet üretimi bir baş ve bir kıç dümene bırakılmıştır.
Tandem salmalar Baş ve kıç dümenlerde olduğu gibi, bir tandem salma üzerindeki yan
kuvvet, birbirine çok yakın iki foil üzerine dağılır. Normalde, yatay
bir kanat veya bir yumru ile birbirlerine bağlanırlar (bkz Şekil 6.15,
burada kıç foil üzerinde bir trim levhası da vardır). Bu durumda iki
foil arasında ana yelken ve flok yelkeni arasında olduğu gibi güçlü bir
etkileşim vardır. Bu bir sonraki bölümde anlatılacaktır. Okuyucu,
orada verilen teorik açıklamaya başvurabilir.
Şekil 6.15 Trim
levhası ile tandem
salma
Tablo 6.1
Delft salmalar için Olimpik bir seyirde geçen süre
(saat, ondalık olarak)
Rüzgar Salma no
hızı (knot)
1 2 3 4 5 6 7
Kesit tanımı Salmanın kesit şekli, onun karakteristiği üzerinde formdakine benzer
çok önemli bir etkiye sahip değildir, fakat diğer yandan en önemli
form parametresi olan yan oranı, çoğu klas kurallarında tespit
edilmiştir ve derecelendirilme kurallarında ağır bir şekilde
Salma ve Dümen Tasarımı 123
cezalandırılmıştır. Bu yüzden kesit karakteisitklerinin etkisi üzerine
bir çalışma faydalı olabilir.
Şekil 6.17’de, bir foil kesitini tanımlayan geometrik parametreler
gösterilmiştir. Şekildeki kesit asimetriktir, yani alt ve üst yüzey
sınırlarının tam ortasından geçen ortalama hat eğimlidir. Yukarıda
belirtildiği gibi, her iki yönde de eşit performans göstermeleri
gerektiğinden asimetrik kesitler yelkenli yatlarda çok nadir
kullanılmaktadırlar. Tartışmanın çok büyük bir kısmını ortalama hattı
düz olan simetrik kesitlerle sınırlayacağız. t kalınlığı ortalama hatta
dik açıyla ölçülmüş ve enfazla kalınlık tmax ile gösterilmiştir. Kesitin
kalınlık oranı tmax/C dir, burada C kord boyudur. Kesit özelliklerinde
önemli bir parametre burun yarıçapı rt’dir ve giriş kenarındaki eğrilik
yarıçapı olarak tanımlanır. Bu tanımlama çok pratik değildir, ancak
göz kararı burun yarıçapı, burun şeklini yukarı ve aşağı doğru 45o
izleyen bir daireyi tanımlar.
Üç faydalı NACA Ne yazık ki, bir çok yelkenli yat iyi tasarlanmamış foil kesitleri
kesiti kullanır. Genel kural olarak, tasarımcı eğer akışkan dinamiğinde
uzman değilse, kendi kesitini geliştirmeye teşebbüs etmemelidir.
Mevcut yararlı kesitleri listeleyen birçok kitap vardır ve bunlar bir çok
durumda kullanılabilir. Bu alanda en iyi bilinen yayın Abbott & von
Doenhoff’un Kanat Kesitleri Teorisi’dir. Bu kitap sadece kanat
teorilerini ve kanat kesitlerini içermemektedir aynı zamanda k çok
sayıda kesitin karakteristiklerini ve geometrisini geniş kapsamlı olarak
sunmaktadır.
Tablo 6.2 de üç yararlı kesitin geometrileri verilmiştir. Birincisi
dört basamaklı olarak adlandırılan seriye aittir, burada son iki
basamak kalınlık oranını belirtir ve ilk iki basamak da orta hat
hakkında bilgi verir. Simetrik bir kesit için sadece son iki basamak
önemlidir. Diğer iki kesit altı-serisine aittir, bu seriler 1940’larda
124 Yat Tasarımı
tasarlanmalarına rağmen daha modern olarak düşünülebilir. Altı-
serileri, 63, 64, 65, 66 ve 67 olarak adlandırılan 5 farklı grubu içerir.
Burada, ikinci basamak kord boyunca olan minimum basıncın yerini
belirtir. Böylece, 63 serileri giriş kenarından %30 kord boyunda
minimuma sahipken, 64 serileri %40’dadır. Görüleceği üzere bu bilgi
oldukça önemlidir. Numaradaki çizgiden sonraki ilk basamak orta hat
ile ilgilidir, son ikisi ise yüzde olarak kalınlık oranını verir. Tablo
6.2’deki üç kesit %10 kalınlık oranına sahiptir. Dört basamaklı seriler,
tüm y-değerlerini istenilen kalınlık değeri ile çarparak ve verilen %10
ile bölerek herhangi bir kalınlık için ölçeklenebilir. Altı serileri için bu
tam olarak doğru değildir ancak kalınlık oranları %10’dan çok uzak
değilse, bu iyi bir tahmindir.
Kesit Kesit şeklinin performans üzerindeki etkisini anlamak için, bir tekne
karakteristikleri etrafında sınır tabakasını gösteren Şekil 5.5’e atıf yapılmalıdır.
üzerinde şeklin Prensipte aynı resim, bir kanat etrafındaki akışı temsil edebilir. Giriş
etkisi kenarından geriye doğru gelişen bir laminer sınır tabaka vardır. Belli
bir mesafeden sonra, akış kararsız hale gelir ve bundan kısa bir süre
Salma ve Dümen Tasarımı 125
sonra sonra sınır tabaka türbülans durumuna geçiş yapar. Belirli
durumlar altında akış ayrılabilir ve sirkülasyon oluşabilir. Simetrik
olan Şekil 5.5’teki olayla karşılaştırıldığında, bir hücüm açısındaki
kanat için akış resmi her iki yüzde aynı olmayacaktır. Bölüm 5’teki
tartışmayı hatırlarsak, sınır tabaka gelişimi şekle bağlı olan basınç
dağılımından hesaplanır. Azaltılmış basınç ile uygun bir basınç
dağılımı akışı kararlı hale getirir ve akış geriye doğru emilir. Artan
basınç tam tersi yönde çalışır ve akışı dengesizleştirir. Bu şekildeki bir
akışta geçiş ileri taşınır ve ayrılmalar daha kolay gerçekleşir.
126 Yat Tasarımı
Kesit şekilleri Şimdi yukarıdaki tartışmadan bazı pratik sonuçlar çıkarabilecek bir
hakkında bazı durumdayız. Çalışma koşulları ve fonksiyonları farklı olduğundan,
pratik sonuçlar salma ve dümeni ayrı ayrı göz önünde bulundurmalıyız. Salma
normalde küçük hücum açılarında çalışır ve yatın hızı bu küçük
açılarda üretilen dirence bağlıdır. Diğer yandan dümen, salmaya
132 Yat Tasarımı
gerekli yan kuvveti üretmesi için yardım edebilir, fakat dümenin ana
görevi tüm koşullar altında yatın manevra yapabilmesi için yeterli
momenti sağlamaktır. Bundan dolayı, dümen, gerekli olan maksimum
yan kuvvete göre tasarlanmalıdır.
Teorik kesit Kesitin en hassas kısmı burnudur. Kesite bir hücum açısı verildiğinde
şeklinden akış burunda, emme tarafında durma noktasından başlayan yolu
sapmaların etkisi üzerindeki en yüksek eğrilikli bölgeden geçmek zorundadır. Bu
nedenle, burun yarıçapı Şekil 6.18’de verilen değerlere mümkün
olduğunca yakın olmalıdır. Marchaj’ın Sailing Theory and
Practice’inde iki inceleme sunulmuştur bu incelemelerde burundaki
kusurların etkisi test edilmiştir. Đlk olarak, Şekil 6.27’de sol tarafta
gösterildiği gibi kesitin körlüğü değiştirilmiştir. Đdeal şekille
kıyaslandığında, burunun keskin yada kör olduğuna bakılmaksızın,
direncin oldukça arttığı şekilden görülmektedir. Đkinci incelemede
daha dikkatli bir değişim yapılmıştır, %12 kesiti burun yarıçapı
değiştirilmiştir. Yüksek kaldırma özelliklerine özel önem verilşmiştir
ve doğru olanla karşılaştırıldığında büyük ve küçük her iki yarıçap
için küçük bir CLmax elde edilmiştir (bkz Şekil 6.27, sağ)
134 Yat Tasarımı
Bölüm 5’te yüzey pürüzlülüğünün teknenin viskoz direnci üzerindeki
etkisi detaylı olarak tartışılmıştı. Eğer özellikle laminer kesitler
kullanılırsa, dümen ve salma için düz bir yüzeyin önemi daha
büyüktür. Küçük kusurlar, zamansız bir türbülansa geçişe sebep olarak
iyi özelliklerin dört basamaklı serilerin az gelişmiş bir kesitinden daha
kötü olmasına yol açabilir. Bununla beraber laminer bir kesit bile
olumsuz olarak etkilenebilir. Şekil 6.28 (sol), bir NACA 0012
kesitinde 10µm’lik küçük bir pürüzlülük elemanının etkisini
göstermektedir. Görüldüğü üzere, küçük açılar için direnç çok fazla
etkilenmemiştir, fakat stol çok daha erken oluşmaktadır. Aynı şeklin
sağ tarafında, aynı kesit üzerindeki NACA’nın standart
pürüzlülüğünün etkisi gösterilmiştir. Bu pürüzlülük nispeten büyüktür:
kord boyunun %0.04’ü, bir metre kordda 0.4 mm’lik bir yüksekliğe
karşılık gelmektedir ve küçük açılarda büyük direnç artışı ve çok
erken bir stol gibi oldukça dramatik bir etkiye sahiptir. Bölüm 5’te
belirtildiği üzere, pürüzlülük etkisi hız ile birlikte artmaktadır bundan
dolayı kayıcı tekneler için, kanatları (merkez levha ve dümen) yüzey
kusurlarından korumakta büyük çaba sarf etmek gerekmektedir. Bu
durum, kordun baştan üçte birlik kısmı için özellikle önemlidir.
Đleri kesit tasarımı Yukarıda sunulan NACA kesitleri, çoğu yelkenli yat için çok verimli
ve kullanışlıdır. Bununla beraber belli durumlarda daha gelişmiş
kesitler kullanılmaktadır. Bu durum, performanstaki çok küçük bir
artış için büyük miktarda paraların yatırıldığı Amerikan Kupası ve
diğer yarışlarda böyledir. Bilgisayar programları sadece kaldırma
kuvveti için değil, aynı zamanda istenen Reynolds sayıları için
optimize edilmiş kesitleri elde etmek için kullanılır. Bu bölümde
henüz Reynolds sayılarının etkisi üzerine yorumda bulunmadık ancak
136 Yat Tasarımı
önceki bölümde belirtildiği üzere, bu sayının sınır tabakası gelişmesi
ve bundan dolayı direnç üzerinde etkisi vardır.
Salma ve dümen Salmanın ana görevi, yelkenlerden gelen kuvvete karşı hidrodinamik
alanı istatistikleri yan kuvvetin büyük bir kısmını üretmek olduğu için, salma alanını,
yelken alanının bir oranı olarak incelemek uygundur. Yelken alanını,
baş ve ana üçgenlerin toplamı alarak hesaplamaları kolaylaştıracağız.
Kanat-salmalı gezinti/yarışçı yatlar için salma alanının yelken
alanına oranının iyi bir ortalaması %3.5’dir ve yayılma da yaklaşık
%0.75 civarındadır. %2.75’in altındaki yüzdeler sadece saf yarış
yatlarında görülür. Bu tekneler için %2-2.5 bölgesinde dalgalı denizde
rüzgar üstüne seyrediyorken, salma aşırı yüklendiğinde sorunlar
meydana gelebilir. Tüm rüzgar durumlarında daha küçük alan,
minimum hızı arttırır bundan dolayı küçük salmalı yatlar, hızı sürekli,
yüksek tutmak zorundadırlar. Amerika Kupası yada Whitbread
benzeri çok uç ve hızlı tasarımlar yelken alanının %1.5’i kadar küçük
salma kanatlara sahip olabilirler fakat bunlarda yan kuvvete bir
dereceye kadar katkıda bulunan yumru vardır.
Son yıllarda, en azından yarış yatları için salmalar daha küçük bir
hale gelirken, dümen bir dereceye kadar daha büyük olmaktadır. Aşırı
yelkene sahip yarışçılar için sert koşullar altında rüzgar yönüne
seyirde teknenin kontrolünü kaybetme sorunundan kaçınmak için
nispeten büyük bir dümen gerekmektedir. Modern gezinti/yarışçılar
için dümen alanının yelken alanına oranının ortalama değeri %1.4’tür.
Salma ve Dümen Tasarımı 139
Bu değer dümen önündeki muhtemel skeg omurgayı da içermektedir.
Alt limit yaklaşık %1 ve üst limit ise %2 dir.
Büyük yatların tüm rüzgar kuvvetlerinde yüksek hızlarda hareket
ettiklerinden nispeten daha küçük salma ve dümen alanı
beklenebilirdi. Đstatistiksel olarak, en azından yatların büyük
çoğunluğunu kapsayan LWL’si 12 m’den büyük olanlar içinde böyle
bir eğilime rastlanmamıştır,.
YD-40 YD-40’ın salma alanı 2.18 m2, baş ve ana üçgenlerin alanlarının
toplamı 71.8 m2’dir. Salma alanı, üçgen alanın %3’dür, bu nispeten
düşüktür, ancak iyi performanslı bir gezinti/yarışçı için makul bir
değerdir.
Şekil 6.8’e göre optimum yük dağılımını veren yaklaşık 0.2
incelme oranı için, salma için eğim açısı 21o’dir. Ancak bu durum
salmanın yüksek ağırlık merkezli, uygun olmayan bir hacim dağılımı
verir. Bir çok diğer tasarımda olduğu gibi ağırlık merkezini alçaltmak
ve dolayısıyla stabiliteyi arttırmak için hidrodinamik performanstaki
küçük bir düşüşe izin verilebilir. Salmanın uç kordu 1.05 m ve dip
kordu ise 1.85 m’dir, bu da 0.57’lik bir incelme oranı verir. Tekne
dibini düz bir duvar olarak kabul edersek, 1.5 m’lik genişlik,
geometrik yan oranını 1.0 ve efektif oranı da 2.0 olarak verir. Bu yan
oranında, optimum durumdan 0.4’lük incelme oranı sapması için
indüklenmiş dirençteki artış yaklaşık %1’dir (Şekil 6.9’da görüldüğü
gibi). Şekil 5.4’e göre rüzgara karşı seyirde indüklenmiş direnç toplam
direncin sadece %8’i olduğundan (rüzgar yönünde seyirde daha azdır),
çok yüksek incelme oranından dolayı toplam dirençteki artış %0.1’
den azdır. Stabilitedeki artışa nazaran dirençteki bu artış önemsizdir.
Dipteki ince ve uçtaki dolgun kesitler bir çok nedenden dolayı
uygundur. En önemlisi, bu durum ağırlık merkezini düşürürken
stabiliteyi arttırır. Fakat buna ilaveten, yukarıda bahsedildiği üzere,
gövdeye yakın kalın kesitler, büyük meyil açılarında salmadan dolayı
oluşan dalgaları arttırır. Dip kordunu ince tutmanın üçüncü nedeni,
birleşim yerindeki girişim direncini azaltmaktır. Nitekim, deneyimler
göstermiştir ki bu direnç bileşeni %8’in altında negatiftir ve bu
değerin üzerindeki kalınlık oranı ile ikinci dereceden artar. Yapısal
nedenlerden dolayı, Bölüm 11’de anlatıldığı üzere dip çok ince
yapılmamalıdır.
YD-40 için, dipte %10.5 NACA 63-kesiti ve uç tarafta ise %17.5
65-kesiti seçtik. Kesit tipleri iki uç arasında doğrusal olarak
değişmektedir ve kökten 0.65 m aşağıda oranın %14 olduğu yerde
kalınlık oranı bir kırılma noktasına sahiptir. Böylece üst kısımda
%10.5 ile %14 arasında ve alt kısımda %14 ile %17.5 arasında
doğrusal bir değişim vardır. Uçtan dibe kadar olan doğrusal değişim
ile karşılaştırıldığında, alt kısımda biraz daha çok hacim vardır.
Diğer
denizcilik
yönleri
Y
elken bir kanattır, fakat bazı önemli açılardan geçen bölümde
anlatılan kanatlardan farklılık gösterir. Yelkenin neredeyse
kalınlığı yoktur, fakat oldukça geniş bir kavise sahiptir.
Genellikle bir direk tarafından bozulan bir akışta çalışır. Yine de
yukarıda anlatılan prensiplerin çoğu uygulanabilir. Bu bölümde bahsi
geçen ilkeleri, yelken ve yelken plan tasarımı ile bağlantılı olarak
tartışacağız.
Yelken etrafındaki Şekil 7.1, direk olmadan, tek bir yelken etrafındaki akışı iki taraftaki
akış basınç dağılımı ile birlikte göstermektedir. Emme tarafındaki (yukarı
doğru, bkz. Şekil 6.2) negatif basınçların, basınç tarafındaki pozitif
basınçlara göre çok daha büyük olduğu görülebilir. Đki taraf arasındaki
basınç farkı (iki eğri arasındaki düşey mesafe) kuvveti verdiğinden,
yelken kuvvetine asıl katkının yelkenin rüzgar altı tarafındaki
emmeden geldiği açıktır.
Form planı Yelkenin tepesinde ve bumbada kaldırma kuvveti sıfıra doğru gider ve
bir indüklenmiş direnç meydana getiren girdaplar oluşur. Yelkenlerin
yüksekliği ne kadar büyükse girdapların etkisi o kadar küçük
olacaktır. Salmada olduğu gibi, yelken için de en önemli verimlilik
parametresi yan oranıdır. Yan oranını, orsa yakası uzunluğununun (P
veya I) alt yaka uzunluğunun yarısına (E veya IOR gösteriminde J)
bölümü şeklinde tanımlarız, bundan dolayı yelkenin arka tarafında
kalan alanı saymazsak bir önceki bölümdeki tanıma karşılık gelir.
Yelken literatüründeki bazı yayınlarda, bu tanımda alt yaka
uzunluğunun ikiye bölünmediğini belirtmek gerekir, bundan dolayı
yan oranı ilk tanımın yarısı olmaktadır.
144 Yat Tasarımı
YD–40 için baş üçgen yan oranı çok yüksek olan (7.8) bir tam
arma seçtik. Bu, cenovaya yüksek aerodinamik verimlilik verecektir.
Ana yelken için yan oranı 6.4’tür ki, direk girişimi göz önüne
alındığında üst sınıra yakın olması muhtemeldir. Burada direk çapı
ana yelken orta-kord uzunluğunun % 6’sıdır ve aşağıda açıklanan
önlemler, direkten kaynaklanan karışıklığı azaltmak için
kullanılacaktır. Genellikle küçük teknelerde kullanılan tam armanın
bir dezavantajı direği uygun bir şekilde trimlemenin zorluğudur.
Boylamasına eğilme sadece alçak çarmıhlarla başarılabilir (Bölüm
11’e bakınız), bu nedenle ana yelkenin kavisini azaltmanın daha zor
olduğu doğrudur. Günümüzde üretilen yüksek kaliteli yelken
kumaşları sayesinde bu dezavantaj daha önemsiz hale gelmiştir, fakat
yine de göz önüne alınması gereken bir faktördür.
YD–40’ın cenovası güverteyle küçük bir boşluğa izin verir. Bu,
yolculuk konforunu artırmak için yapılmış kasıtlı bir performans
düşürmedir, saf bir yarış teknesinde olmamalıdır. Đskota yakasını bir
miktar kaldırılarak iki adet kullanım avantajı elde edilir: görüş artar ve
flok yelkeni sarıcı kullanımı kolaylaşır. Eğer iskota yakası tam güverte
Yelken ve Arma Tasarımı 149
üzerinde ise ve flok yelkeni baş makara etrafına sarılarak camadana
vurulmuşsa, normalde bloğun hareket ettirilmesi gereklidir. Mevcut
tasarımda iskota baş istralyaya dik açıdadır, bu nedenle sarıcı
kullanılırken iskota açısı değişmeyecektir.
Yelken kavisi Yelken, hemen hemen sıfır kalınlığa sahip bir kanat olduğu için
kesitin tek karakteristik özelliği kavisdir. Şimdi kavis boyut ve
konumunun etkisine göz atacağız. Şekil 7.9 ve 7.10, Marchaj
tarafından direksiz, levha yelkenlerle yapılan ölçümlerden elde
edilmiştir. Bu çalışmada, kord uzunluğunun 1/7, 1/10 ve 1/20’si olmak
üzere üç değişik kavis incelenmiştir. Kavis ne kadar büyükse her iki
yöndeki kuvvetlerin de o kadar büyük olduğu ilk bakışta görülür. 1/10
ve 1/20 yelkenler arasında özellikle büyük bir fark vardır. Aslında
ikinci yelken oldukça sıradışıdır. Bu kadar düz yelkenler pratikte
nadiren kullanılır, ancak eğilimlerin daha açık görülebilmesi için bu
da incelemeye dahil edilmiştir.
Rüzgara karşı yapılan seyir durumu için, 30° ve altında, en derin
iki yelken arasında sevk kuvveti açısından çok küçük bir fark vardır,
fakat en derin olan önemsiz bir avantaja sahiptir. Yan kuvvetteki fark
bir miktar daha fazladır: yaklaşık %10. Hangi yelkenin en iyi
olduğunu söylemek çok zordur çünkü bu, su altı gövdesinin çok fazla
indüklenmiş direnç oluşturmadan yan kuvveti dengeleme yeteneğine
bağlıdır. Problem, VPP gibi bir programda (Bölüm 16’ya bakın)
olduğu gibi yat için tam bir denge hesabı yapılarak çözülebilir, fakat
eğer meyil bir problem değilse, bu tür bir hesaplama yapılmadan
150 Yat Tasarımı
sonuç açık değildir. Daha kuvvetli rüzgarlarda 1/10 yelkenin %10
daha küçük yan kuvveti, 1/7 yelkenin camadana vurulmasıyla
dengelenmelidir. Bu durumda, yelkenlerin etki merkezinin aşağı
indiği gerçeğini göz önüne alırsak, alan da %7 gibi bir oranda
azaltılmalıdır, bu da sevk kuvvetini aynı oranda azaltacaktır. Böylece
bu kuvvet, 1/10 yelkeninkinden daha küçük olacaktır. O halde, meyili
azaltmak için yelkeni düzleştirmek camadana vurmaktan daha iyidir
ve bu gerçek çoğu denizci tarafından iyi bilinir.
Direk etkileşimi Orsa seyrinde, direk arkasındaki bir yelken etrafındaki akış şematik
olarak Şekil 7.13’te gösterilmiştir. Şekilden de görüleceği gibi, akış,
yelkene tüm yol boyunca bağlı değildir. Genellikle üç ayrılma bölgesi
ayırt edilebilir. Đki tanesi sırasıyla, rüzgar üstüne ve rüzgar altına
doğru olacak şekilde, hemen direğin arkasındayken, üçüncü bölge ise
rüzgar altı tarafının arka kısmındadır. Direğin arkasındaki ayrılma,
direk kesitinin uygun şekillendirilmesi ile ve türbülans uyarıcıları
kullanılarak enaza indirilebilir. Arkadaki ayrılma bölgesi bir noktaya
kadar öndekine bağlıdır çünkü önde büyük bir ayrılma akışın bağlı
kısmında kalın bir sınır tabakasının oluşumuna neden olur. Bu tabaka
1
Çevirenin notu: Apaz seyri en hızlı seyirdir. Apaz seyrinde toplam kuvvet
bileşkesi, gitmek istediğimiz yöne, yani ileri doğrudur. Bu seyirde daha büyük
yelken alanı kullanılır. Buda tekneyi hızlandırır. Apaz seyri, dar apaz, apaz (borda
apaz) ve geniş apaz olmak üzere üçe ayrılır. Teknenin başı rüzgarla 50-90 derecelik
açı yaptığında dar apaz, 90-120 derecelik bir açı yaptığında apaz (borda apaz), 120-
170 derecelik açılarda geniş apaz olur.
Yelken ve Arma Tasarımı 153
ince bir tabakaya göre daha kolay ayrılır. Arkadaki ayrılma, ayrıca,
büyük bir oranda yelkenin yüklenmesine de bağlıdır. Uygun bir
gerdirme ve iyi bir direk tasarımı ile bu bölge çok küçük bir hale
getirilebilir hatta ortadan kaldırılabilir.
Ayrılma iki sebepten dolayı engellenmelidir. Birincisi, yelken
üzerindeki basınç dağılımı bozulur böylece yelkenin iki tarafı
arasındaki basınç farkı azalır. Bu da kaldırma ve sevk kuvvetlerinde
bir azalmaya yol açar. Đkincisi, ayrılmanın kendisi bir direnç artışına
neden olur. Southampton Üniversitesi’nde bir direk/yelken
kombinasyonu ile yapılan deneyler direkten kaynaklanan akım
bzulmasının büyük etkileri olduğunu göstermiştir. Yelken kord
uzunluğunun %7.5’i olan bir çapa sahip dairesel bir direk, yelkenin
önüne konduğunda, orsa seyrinde sevk kuvveti, direksiz duruma göre
%20 azalmıştır. %12.5’lik daha kalın bir direk de ayrıca test edilmiş
ve bu durumda sevk kuvveti neredeyse yarıya inmiştir. Ancak
direk/yelken birleşiminin rüzgar altı tarafı düzgün olacak şekilde
direği çevirerek kaybın neredeyse yarısını, geri kazanmak
mümkündür.
YD–40 nispeten sağlam bir direğe sahiptir. Bir gezinti/yarış
teknesi olarak bir aile tarafından idare edilebilecek şekilde basit bir
donanıma sahip olmalıdır. Bu nedenle, hareketli kıç ve içteki baş
istralyalardan kaçınılmıştır, boyuna doğrultuda daha kalın bir kesitin
maliyetine katlanılmıştır. Boyutlar (Bölüm 11’deki donanım
hesaplamasından elde edilmiştir) 206 mm’ye 139 mm’dir. Ortalama
173 mm’dir ki bu değer, yelkenin kıvrılan kısmı da göz önünde
tutularak, ortalama kord uzunluğunun yaklaşık %6’sıdır. Bu çok
değildir ve özellikle gelecek kısımda tanımlanan direk bozulmalarını
azaltma yöntemlerini kullanacağımız için yelkenin ana parçası düzgün
çalışmalıdır. Ancak yelkenin üst kısmında akışın oldukça bozulmuş
olacağında şüphe yoktur.
Akım hattı biçimi Bölüm 9’da göreceğimiz gibi direk ve donanımın rüzgara açık yönü
vermek oldukça fazladır bu nedenle gurcata ve çarmıhlar gibi farklı
elemanlara akım hattı biçimi vermek oldukça önemlidir. Aynı
sürükleme direncine sahip iki adet 2-boyutlu cismi gösteren Şekil 7.17
oldukça çarpıcıdır. Üstteki, direncin çoğunun sürtünmeden ileri
geldiği akım hattı biçimi verilmiş bir kanattır; alttaki ise basınç
direncinin hakim olduğu yuvarlak bir çubuktur. Ön alanı baz alınan
kanat için direnç katsayısı sadece 0.03’ken, çubuk için 1.0
civarındadır. O nedenle, aynı sürükleme direncine sahip olmaları için
çubuğun çapı kanat kalınlığının otuzda birinden küçük olmalıdır.
Şekil 7.18
Çarmıh ve istralyaların
direnci
Yelkenli ve donanım Yelkenli yatların aerodinamiği için bir model G. Hazen tarafından
aerodinamiği için 1980’de sunulmuştur. Bu model, küçük değişikliklerle birçok hız
pratik bir model tahmin programında (VPP’ler) kullanılır, örneğin IMS handikap
sistemi gibi. Burada öncelikle orijinal model anlatılacak ve ardından
son gelişmeler tanıtılacaktır.
158 Yat Tasarımı
Yelken istatistikleri Yelken alanının bir yat için elde edilebilir sevk kuvvetin bir ölçüsü
alduğu açıktır. Alanın yeterince büyük olup olmadığının
anlaşılabilmesi için bir şekilde yatın direnç oluşturan özellikleri ile
kıyaslanması gerekir. Bölüm 5’te gördüğümüz gibi bunlar ıslak yüzey
ve deplasmandır. Đlki düşük hızlarda baskın olan sürtünmeyi
belirlerken, ikincisi yüksek hızlarda en büyük bileşen olan dalga
direnci için en önemli özelliktir. Bundan dolayı uygun boyutsuz
parametreler şunlardır: yelken alanı/ıslak yüzey ve yelken
alanı/(deplasman hacmi)2/3.
ABD’deki IMS filosu baz alınarak R.T. Miller ve K.L. Kirkman
tarafından hazırlanıp sunulan istatistikler, hemen hemen tüm
teknelerin 2.0 ile 2.5 arasında bir yelken alanı/ıslak yüzey oranına
sahip olduklarını gösterir. Ortalama değer 2.25’tir. Yat boyutunun
ayırt edilebilir bir etkisi görünmemektedir. (Dingiler mürettebat
tarafından dengelendikleri için bir miktar daha büyük değerlere sahip
olabilirler). Yukarıda tanımlanan yelken alanı/deplasman oranı
yatların büyük çoğunluğu için 15 ile 22 arasındadır ve ortalama değer
de 19’dur. Ayrıca, yelken alanının baş ve ana üçgenlerin toplamı
olarak tanımlandığı da belirtilmelidir.
Đki üçgen arasındaki dağılım için olduğu gibi, ortalama aslında
50/50’dir. En düşük ana yelken, toplam alanın %27’si, en fazla ise
%58’idir. Tipik yola armalı bir yelkenli, ön üçgen, ana ve mizana
arasında 43/47/10 şeklinde bir dağılıma sahipken, tipik bir keç için bu
dağılım 46/39/15’tir. Ana yelken yan oranı için de veri mevcuttur.
Ortalama 5.9’dur ve enaz ve enfazla değerler sırasıyla 4.2 ve 7.0’dır.
YD–40, 2.4’lük bir yelken alanı/ıslak yüzey oranına ve 19.2’lik
bir yelken alanı/ (deplasman hacmi)2/3 (boş deplasman) oranına
sahiptir. Bu nedenle, iki değerde de ortalamanın üzerindedir ve yelken
alanı/ıslak yüzey oldukça yüksek olduğundan hafif havada özellikle
hızlı olmalıdır. Üçgen alanlar arasındaki dağılım ortalamaya yakındır:
49/51 ama ana yelkenin yan oranı yüksektir: 6.4. Bu gerçek, yüksek
yan oranlı cenova ile orsa seyrini onayladığımızı gösterir.
8 DENGE
Meyilin etkisi Bölüm 5’te, yelkenli bir yata etkiyen kuvvetler ve momentler
tanımlanmıştı. Üsten bakıldığında, denge koşulları altında hidro ve
aerodinamik bileşke kuvvetlerinin aynı hat boyunca etkimeleri
gerektiği Şekil 5.1’de gösterilmişti. Bu durum, teknenin sadece birkaç
derece meyili halinde Şekil 8.1 (a)’da gösterilmiştir. Eğer yat daha
fazla meyil yaparsa (Şekil 8.1 (b)’deki gibi) yelkenlerin etki merkezi
rüzgar altına kayar, su altı kısmının etki merkezi için tersi doğrudur.
Tekne hidro ve aerodinamik kuvvetlere dik açıda olmayan baş-kıç
hattı etrafında döneceğinden iki merkezin hareketi, kuvvetlerin farklı
hatlar boyunca etki etmelerine neden olacaktır. Aerodinamik kuvvet,
hidrodinamiğin gerisinden etki edecek ve yat orsaya yönelecektir.
Bunu karşılamak için dümenci biraz rüzgar üstü vermelidir bu sayede
hidrodinamik kuvvet, aerodinamik kuvvetle aynı hat üzerine gelene
kadar geriye doğru gider.
Tabii ki, eğer meyil açısı Şekil 8.1 (a)’dakinden bile daha küçükse
tam tersi bir durum oluşur yani yat rüzgar yönünün tersine dönmeye
166 Yat Tasarımı
Şekil 8.1 Aynı hizada olmayan hidro ve aerodinamik kuvvetlerden dolayı oluşan dengesizlik
olabilir. Bununla beraber, düz kıç kesitli geniş yatlar için oldukça
önemli olabilir.
Bu tartışma dengeli bir yatın tasarımındaki ana zorlukları işaret
eder. Bütün meyil açılarında yatın dengeli olmasını sağlayacak bir
yere yelkeni koymak mümkün değildir. Normalde, iyi bir dengenin
arandığı küçük açılara önem verilir. Daha fazla meyil atında, geniş
orsaya kaçışlara dayanılır.
Đyi denge Buraya kadar iyi dengeli bir yat ile neyi kastettiğimizi tanımlamadık.
Çeşitli sebeplerden dolayı düzgün bir rotada gitmek için sıfır derece
dümen basılan bir yat demek değildir. Bölüm 6’da da gördüğümüz
gibi, dümen normal olarak yanal kuvvetlere katkıda bulunur yani
salmanın yükünün belirli bir kısmını taşır. Daha büyük orsaya kaçış,
dümen tarafından üretilmiş daha büyük yanal kuvvet demektir.
Bununla beraber tecrübeler, toplam etkinin pozitif olduğu bir açıya
kadar bir sınır olduğunu göstermektedir. Belli bir açıda yatın direnci
enaz olur ve eğer bu açı aşılırsa direnç çok hızlı artar.
Bölüm 6’da ki kanatçıklarla ilgili tartışmadan bildiğimiz gibi,
salma/dümen kombinasyonu iki-düzlem teorisi ile analiz edilebilir ve
bu analiz, sürüklenmeden dolayı salma ve dümenin izleri
ayrıldığından iki kaldırıcı yüzeye yükü dağıtmanın bir avantaj
olduğunu gösterir (bkz. Şekil 6.14). Buna rağmen dümen küçük
draftda daha az etkilidir (normalde) ve bundan dolayı daha az yük
taşır. Teorik optimizasyon mümkündür fakat karmaşıktır. Uç yarış
yatları için optimum dümen açısı geleneksel olarak çekme tankı
testlerinden bulunur ama çoğu yat için basit pratik kural 5o rüzgar üstü
optimum olarak kabul edilir.
Muhtemel bir direnç azalmasından başka, belli bir orsaya kaçışa
sahip olmak için başka sebepler de vardır. Emniyet açısından
bakılacak olursa fırtınalı bir havada, teknenin otomatik olarak rüzgara
düşmeye yönelmesi bir avantajdır ve böylece yelkenleri boşaltacak ve
aşırı meyil riskini azaltacaktır. Teknenin idaresi açısından
değerlendirildiğinde de, şiddetli rüzgarın etkisini yeke veya dümen
dolabı üzerinde artan bir kuvvet olarak hissetmek için bu bir
avantajdır. Bu dümencinin yatı daha canlı kullanmasına yardım eder.
Şiddetli rüzgarda, yat hızının görünen hız üzerindeki nispeten küçük
etkisinden dolayı görünen rüzgar açısı ani olarak artacağından (bkz.
Şekil 5.2), şiddetli rüzgarının avantajını kullanmak için yat rüzgara
doğru yönelmelidir ve iyi dengelenmiş bir yat için bu, aşağı yukarı
otomatik bir davranıştır.
Sualtı gövdesi etki Prof. R. Nomoto ve çalışma arkadaşları tarafından Osaka Üniversitesi
merkezi Gemi Deney Tankında test edilen üç tekne için sualtı gövdesi etki
merkezi Şekil 8.2’de gösterilmektedir. Yatçılık literatüründe bu
noktaya normalde, yanal direncin merkezi olarak (CLR) atıfta
168 Yat Tasarımı
bulunulur. Şekilde “hidrodinamik CLR” olarak gösterilmektedir. Üç
tekne oldukça farklıdır, birincisi uzun salmalı kurtarma teknesi,
ikincisi ağır kanat salmalı gezinti yatı ve üçüncüsü 1970’lerin tipik
Yelkenlerin etki Rüzgar yelkene 90o hücüm açısı ile geldiği zaman yelkenin
merkezi gerisindeki akım tamamen ayrılır. O zaman, etki merkezi (normalde
CE ile gösterilir) yelkenin geometrik ağırlık merkezindedir. Bu durum
genellikle pupa seyri yapıyorken olur. Diğer rotalar için genellikle
hücum açısı oldukça küçüktür ve CE daha baş taraftadır. Yukarıda
bahsedildiği gibi, bu merkez, yüksek yan oranlı, düz bir kanat için
%25 kord mesafesindedir. Şimdi, yelken bir düzlem değildir bundan
dolayı, eğer küçük hücum açılarında bir kanat gibi çalışırsa CE
normalde uzak baş tarafta yer almayacaktır.
Şekil 8.3 farklı yelken kavisleri için hücum açısıyla CE’nin nasıl
hareket ettiğini gösterir. Bu grafik yan oranı 5.0 olan bir yelken
içindir. 1/27 Kavis oranlı en düz yelken küçük açılarda yaklaşık %30
kord uzunluğunda CE’ye sahipken, bu nokta 1/7 kavisli dolu bir
yelken için geriye doğru hareket ederek %37’ye gelecektir. Bunun
pratik bir anlamı, düz yelkenden dolu bir yelkene geçişin dengede
değişime neden olamasıdır. Đkinci durumda daha fazla rüzgar üstü
gerekecektir.
Şekil 8.3’ün başka bir yorumu şudur; geometrik CE (%50 korda
karşılık gelir) ile aerodinamik CE arasında normalde oldukça büyük
bir mesafe vardır. Prensipte, toplam yelken planının bir merkezini
Denge 171
• Büyük bir genişlik. Geniş bir tekne meyilde daha fazla asimetrik
hale gelir, ve rüzgar üstüne doğru bir moment oluşturur.
• Yelkenlerin büyük bir yan oranı. Büyük bir yelken için, meyil
halinde CE’nin rüzgar altına doğru yer değiştirmesi fazladır.
• Keçler: %11-15
Dümen dengesi Yatın belirli bir rüzgar üstü olması gerektiğinden, eğer dümen uygun
dengelenmemişse uzun bir zaman periyodu boyunca yatı idare etmek
çok yorucu olacaktır. Dümen rodundaki moment, oluşan yanal
kuvvetle, rod merkeziyle basınç merkezi arasındaki mesafenin
Denge 173
çarpımına eşittir (bkz. Şekil 8.5). Gerçek yan oranı için, basınç
merkezinin yeri Şekil 8.6’dan elde edilebilir. Teknenin altına asılan
bir dümen için etkin yan oranının geometrik olanın iki katı olacağına
dikkat edilmelidir (Bölüm 6’da açıklandığı gibi). Şekilden görüleceği
üzere, yan oranı sıfıra doğru gittikçe, basınç merkezi giriş kenarına
doğru hareket eder.
G
ünümüzdeki yelkenli yatların çoğu yardımcı bir güce sahip
olduğundan, pervane tasarımı ve değişik koşullarda gerekli
olan gücü dikkate almak önemlidir. Bir yelkenli yatta makine
bulunmasının üç nedeni olabilir. Birincisi, marinalar genellikle
kalabalıktır ve bu sınırlı alanda yelken ile manevra yapmak zordur.
Bazı marinalarda güvenlik nedeni ile yelken kullanımına bile izin
verilmez. Đkinci olarak, eğer yelken koşulları tam uygun değil ise bir
çok gezinti teknesi kaptanı makineyi kullanmayı tercih eder, özellikle
de eğer zamanları kısa ise. Üçüncü olarak, makine kötü deniz hava
şartlarında, kritik koşullarda hayat kurtarıcı olabilir.
Gerekli güç çok küçük olduğundan ilk durum makine-pervane
tasarımında önemli bir yere sahip değildir. Buna rağmen, tornistan
yaparken pervanenin yeterince iyi çalışması önemlidir. Đkinci durumda
hız önemli bir faktörken, üçüncü durumda ise kuvvetli rüzgar ve sert
deniz şartlarında bile, tehlikeli durumdan kaçmak için gerekli itme
sağlanmalıdır. Bu son iki durum pervane için değişik talepler ortaya
koyarlar ve her iki durumda da uygun bir performansa ulaşmak için
iyi bir uzlaşma elde etmek önemlidir. Belki de en önemli gereklilik,
değişik hava koşullarında pervaneninin, makinenin optimuma yakın
çalışmasına izin vermesidir.
Bu bölümde, öncelikle Bölüm 5’de anlatılan yatın toplam
direncinden bahsedilecektir. Bu, sakin sudaki pervane tasarımı için bir
temel oluşturur, fırtınalı hava durumu için dalgalardaki ek direnç ve
yatın suüstü kısmı için rüzgar dirençleri de ayrıca anlatılacaktır. Đki
durum içinde dirençlerin hesaplanmasıyla, her bir koşulda optimum
pervanenin ve gerekli makine gücünün nasıl elde edileceği
gösterilecektir. Pervanenin son hali iki gereklilik arasında bir uzlaşma
sağlamalıdır ve ayrıca üreticilerin sağladığı ürün mevcudu da pervane
ve makine için dikkate alınmalıdır. Uygun bir pervane makine
kombinasyonunun seçiminden sonra onun performansı incelenecektir.
Son olarak, yelkenle seyir sırasında pervaneden kaynaklanan ek direnç
tartışılacaktır.
Bu bölümdeki hesaplamaların, yatın ve takıntıların hassas
ayarlamalarının tartışıldığı Bölüm 5 ve 6’da yapılanlardan daha kaba
olacağı belirtilmelidir. Uygun bir pervane/makine çifti böyle bir
hassasiyete gerek yoktur ve ayrıca etki eden faktörlerin çoğu yüksek
hassasiyetle bilinmediğinden, hassas bir hesaplama elde etmek çok
zordur.
Pervane ve Makine 175
Sakin ve sert havada Direnç, Bölüm 5’de ayrıntılı olarak anlatılmıştı (bkz. Şekil 5.4). Şu an
direnç için meyilsiz durumu incelediğimizden meyili ve indüklenmiş direnci
unutabiliriz ve eğer tekne çok kirli değilse pürüzlülük direncini de
unutabiliriz. Bu durumda geriye sürtünme ve artık direnç kalır.
Sürtünme direncinin nasıl hesaplandığı Şekil 5.8’de detaylı olarak
anlatılmıştı ve artık direnç ile ilgili hesaplar Şekil 5.18 ve 5.19’da
verilmişti. Bununla beraber, Şekil 5.18 ve 5.19’da yer alan formüller
oldukça karmaşıktır ve şuan ki durum için daha yaklaşık tahminlerle
bu işi yapabiliriz. Bölüm 5’de anlatıldığı gibi, deplasmanın yüzdesi
olan artık direnç, verilen bir bağıl hız (Froude sayısı) için yaklaşık
olarak tüm yatlarda aynıdır ve Şekil 9.1’de bu yaklaşık ilişki
verilmiştir. Şekil 5.8 ve 9.1’den okuyucu sakin sudaki direnç
tahminini yapabilir.
Şekil 9.1 Artık direncin
tahmini
1
Çevirenin notu: kandilisa: yelkenleri yukarı kaldırmak için kullanılan halat
Pervane ve Makine 177
Optimum bir Optimum pervanenin tasarımı için, pervanenin ilerleme hızını, itmeyi
pervanenin tasarımı (veya gücü) ve devir sayısını bilmemiz gerekir. Daha önceden de
belirttiğimiz gibi, perva bir iz içinde çalıştığından dolayı ilerleme hızı
normal olarak yatın hızından daha küçük olacaktır. Diğer
yaklaşıklıkları da göz önünde bulundurarak, yelkenli bir yat için
küçük olan bu etki ihmal edilecektir. Diğer bir yaklaşım ise pervane
itmesinin yatın toplam direncine eşit olacağı kabulüdür. Bu yaklaşım
tam olarak doğru değildir çünkü pervane kıç taraftaki basıncı
Şekil 9.7 Bu-δ düşüreceğinden dolayı direnç artacaktır, fakat pervanesi tekne altında
diyagramını kullanma
ilkeleri ve kıç tarafın önünde yer alan bir yat için bu etki çok küçük olacaktır.
182 Yat Tasarımı
1 Önceden olduğu gibi pervane hızını yat hızı ile eşit kabul et.
Şekil 9.14
Đnterpolasyonla
bulunmuş 2-kanatlı
pervane karakteristikleri
Kanat alanının Eğer pervane çok fazla yüklenirse, emme tarafındaki basınç, suyun
kontrolü buharlaşma basıncına kadar düşebilir yani buhar kabarcıkları meydana
gelir. Eğer bu kabarcıklar çok fazla ise, pervane itmesi bundan
etkilenir, gürültü ve pervane kanatları üzerinde aşınma oluşur. Bu
olaya kavitasyon denir. Bu sorundan kaçınmak için itmeyi sağlayan
kantaların alanı yeterince büyük olmalıdır. Burrill tarafından önerilen
190 Yat Tasarımı
bir yöntem kullanılarak, kolay bir kontrol yapılabilir. Aşağıda bunun
tanımı yapılacaktır.
Đlgili formül Şekil 9.17’de verilmiştir. Öncelikle bir kavitasyon
sayısı tanımlanır. Bu sayı pervane şaftındaki kavitasyon için “sınır”
olup birimsizdir. Nominatör şaftaki statik basınç ile o sıcaklıktaki
buharlaşma basıncı arasındaki farkı içerir, denominatör ise pervane
yarıçapının %70’indeki dinamik basınçtır. Şafttaki statik basınç Şekil
9.17’de gösterildiği gibi bu derinlikteki atmosferik ve hidrostatik
basınçların toplamıdır.
Kavitasyon sayısı hesaplandıktan sonra, kavitasyon oluşmadığı
şartlar için Şekil 9.17’deki diyagram τ büyüklüğünün maksimum
değerini bulmak için kullanılabilir. Bu değer şekilden kolayca okunur
ve minimum kanat alan oranı için formülde kullanılır. Bu oranın
gelişmiş alan yani “düzleştirilmiş ve bükülmemiş” kanat alanlarının
Şekil 9.18 Gerekli toplam alanı ve pervane disk alanı ile tanımlandığına dikkat
kanat alanının edilmelidir
hesabı – YD-40
Pervane direnci Seyir esnasındaki pervane direnci kanadın ön yüzey alanı ve bazı
uygun sürüklenme katsayıları kullanılarak tahmin edilebilir. Bu alanı
elde etmek için Şekil 9.19’da gösterilen yaklaşık bir bağıntı
kullanılabilir, ve kilitlenmiş konumda ve salma izinin dışında sabit
kanatlı bir pervane için sürüklenme katsayısı 1.2 olarak alınabilir.
Böylece direnç şekilde görüldüğü gibi kolaylıkla elde edilir. Eğer
pervane tamamen serbest dönüyorsa, direnç kilitli pervanenin sadece
dörtte birine düşer. Bununla beraber bu ideal bir durumdur. Pratikte
ise kavrama ve sürtünme dönmeyi yavaşlatacaktır. Direnç yönünden
bakıldığında normalde kilitli sabit kanatlı bir pervanenin %5’inden
daha az bir dirence sahip olan katlanmış pervane en iyisidir.
192 Yat Tasarımı
Şekil 9.19’da YD-40 pervanenin farklı hızlar için direnç eğrileri
çizilmiştir. Eğer sabit kanatlı, kilitlenmiş konumdaki bir pervane
kullanılsaydı, Şekil 5.4’de kullanılan tipik bir orsa seyir hızı olan 6.8
knot hızda direnç 460 N olacaktı. Bu değer, pervanesiz toplam
direncin %29’udur ve verilen bir sevk kuvveti için hızı yaklaşık 0.8
knot azaltacaktır. Eğer pervane dönüş için tamamen serbest bırakılmış
olsaydı etki dört kat daha küçük olacaktı, yani hız düşüşü 0.2 knot
olacaktı. Çoğu yat kullanıcısı hız kaybını daha da azaltmayı tercih
eder ve katlanabilir bir pervane kullanır, bizim durumumuzda böyle
bir pervane için kayıp 0.04 knot’dan daha küçük olacaktır
YÜKSEK HIZ
10 HĐDRODĐNAMĐĞĐ
Kayma Archimedes’e göre tamamıyla veya kısmen kıyya batmış bir cismin
ağırlığını taşıdığı suyun ağırlığına eşittir. Sephiye bölüm 4 de
incelendiği gibi sıvının hidrostetik basıncından kaldırma etkisidir.
Sıfır hızda ağırlık ve sephiye kuvvetleri dengededir. Tekne hareket
etmeye başlayıncı tekne formu su petiküllerini hareketlendirir. Aynı
kuvvet fakat zıt yönde tekneye etkilemektedir. Bu kuvvetin birim
alana düşen miktarına hidrodinamik basınç denir. Bu şekilde
ayırmamakla beraber, bahsedilen basıncı şekil 5,4 de
görmekteyiz.Bölüm 5 de bu basıncın visket direnc ve dalga direnciyle
oluştuğu görülmüştür. Bu iki direnç birleşimi tekne yüzeyinin boyuna
ekseni boyunca tesir eden bilişenleridir. Dikine yönde etki eden
hidrodinamik kuvvet geminin batması ve çıkması yeni trim yapısına
sebebiyet verir. Büyük hızlarda bu dikey kuvvet sephiyeden oldukça
büyüktür. Ve teknenin kalkmasıyla tekne aşağı yukarı suyun
dışındadır.
194 Yat Tasarımı
Sintine Kalkımı
Düzlem etkinin ona prensiplerini anlatmakta suyu sıyırıp geçen
düz levha iyi bir örnektir, sörf tahtaları su kayağı gibi konuları da
ilgilendirmektedir. Ancak güç tekneleri kaçınılmaz olarak V-şekillidir,
buna sintine kalkımı denir. Bu şeklin sebebi denizcilik özelliginin iyi
olmasıdır. Tamamıyla düzlem olan bir dip yapısı, dikey ivmenin çok
geniş olması sebebiyle denizde uygun değildir. Seyir son derece
düzensiz periyodlu olacak ve personel tehlikeye girecektir. V-şekil bu
problemi çözer, daha derin ve daha az övme doğurur. Ancak sintine
kolunu kaldırma kuvvetini azaltır, ve böylece daha geniş aslak olann
veya trim açısı gerekir, ve her ikisi de direnci arttırır.
Sintine kullanımının kaldırma kuvvetini azaltmasının sebebi
suyun açık olan gemi dibine saparak çarpbasıdır. Gerçekte, normal bir
sintine kullanım açısında çarpma ile püskürtme bu yolda gider.
Yukarıda da anlatıldığı gibi, tekneyi kaldıran hidrodinamik basınç
tekneye yaklaşıp yönünü değiştiren su pertiküllerinin reaksiyonuyla
etkilemektedir. Düz bir levha için bu yön değişimi durgunlaşma
noktasının önündeki kısımda 180*dir. ( bakınız şekil 10,2) Bu yüksek
basınç oluşturur. Eger püskürme yollara giderse yön değişimi oldukca
azalır ve bu sonuç reaksiyon kuvvetidir. Daha sonra bu kuvvet içeri
itilir sonuç olarak işe yaramayan bir enine bileşen oluşur. Şekil 10,4
de sintine kalkımıyla değişen kaldırma etkisi ve formu gözükmektedir.
Sintine kalkımının avantajı etkisini anlamak için denizcilik
ivmelerini düz levha ile karşılaştırmak gereklidir. Takip eden
durumlarda düz levha sürekli suya vurmaktadır. V- kesit azar azar
batarken reaksiyon kuvvet V kesit için daha yavaşça oluşmaktadır.
198 Yat Tasarımı
Bu durum:
- Tekne aşırı yüklendiğinde
208 Yat Tasarımı
- Yük baş tarafa daha fazla yığıldığında
- Makina gücü arttığında
- Trim hatları çok büyük olduğunda olur.