Professional Documents
Culture Documents
Sermaye Şirketlerinde Internet Sitesi
Sermaye Şirketlerinde Internet Sitesi
İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü
Özel Hukuk Anabilim Dalı
Arif DURAN
2501100362
Tez Danışmanı
Prof. Dr. Abuzer Kendigelen
İstanbul, 2013
ÖZ
ARİF DURAN
TK m. 1524 uyarınca bağımsız denetime tabi olan sermaye şirketleri internet sitesi
kurmak ve internet sitesinde belirli içeriği yayımlamak zorundadır. Bu
yükümlülüğün ihlali halinde hukuki ve cezai yaptırımlar öngörülmüştür.
Çalışmamızın ana konusunu, TK’nın 1524. maddesi oluşturmaktadır. Hükümde 6335
sayılı Kanun ile internet sitesi kurma yükümlüğü bulunan şirketler ve yayımlanması
zorunlu içerik bakımından değişiklik yapılmıştır. Bu çerçevede değişiklik öncesi ve
sonrasındaki mevcut düzenleme karşılaştırmalı olarak ele alınmıştır.
I
ABSTRACT
WEBSITES IN CORPORATIONS
ARİF DURAN
II
ÖNSÖZ
III
İÇİNDEKİLER
ÖZ .......................................................................................................................... II
ABSTRACT .......................................................................................................... II
ÖNSÖZ ................................................................................................................. III
İÇİNDEKİLER .................................................................................................... IV
KISALTMALAR ................................................................................................... X
GİRİŞ ..................................................................................................................... 1
A. İlgili Mevzuat............................................................................................. 4
1. Sermaye Şirketi.................................................................................. 7
a. İnternet ....................................................................................12
IV
(1) TCP/IP Protokolü ..........................................................14
3. Erişim Hakkı.....................................................................................24
V
II. İNTERNET SİTESİNİN İŞLEVLERİ VE SAKINCALARI .........................30
b. Reklam ....................................................................................45
VI
b. Belirli Ölçütleri Sağlamakla Denetime Tabi Olma ...................57
C. Değerlendirme ...........................................................................................65
C. 6335 Sayılı Kanun ile Yapılan Değişiklikten Sonraki Mevcut Düzenleme .72
D. Değerlendirme ..........................................................................................83
VII
4. Yönlendirilmiş Mesaj ........................................................................92
a. Kavram ....................................................................................92
3. Kapsamı.......................................................................................... 119
VIII
1. Erişimin Mümkün Olmaması .......................................................... 121
IX
KISALTMALAR
bkz. bakınız
C. cilt
dipn. dipnot
E. Esas
f. fıkra
HD Hukuk Dairesi
K. Karar
X
KAMUDESK Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetleme Standartları
Kurumu
m. madde
N. Numara
RG Resmi Gazete
S. Sayı
s. sayfa
T. Tarih
vb. ve benzeri
vd. ve devamı
XI
GİRİŞ
1
TK m. 1524 hükmü, şeffaflığın sağlanması bakımından, bağımsız denetime
tabi olan sermaye şirketleri tarafından internet sitesi kurulması ve belirli birtakım
bilgi ve belgenin internet sitesinde yayımlanması zorunluluğunu öngörmüştür. Söz
konusu yükümlülüklere uyulmaması ihlal edilen yükümlülüğün niteliğine göre
hukuki ve cezai yaptırımlara da bağlanmış olup bu kapsamda kusuru bulunan
yöneticilerin sorumlu tutulması yanında ilgili kararların iptali ve kanuna aykırılığın
tüm sonuçlarının doğmasına sebep olabilecektir. Ayrıca, internet sitesinin belirli bir
bölümünün yönlendirilmiş mesajın yayımına özgülenmesi gerektiği ve yayımlanması
zorunlu içeriğe erişimin herkese açık olduğu öngörülmüştür.
2
getirdiği işlevler ve sakıncaları ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise internet sitesi
kurma zorunluluğu olan şirketler 6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi ve
sonrası esas alınarak belirlenmiştir.
3
I. GENEL BİLGİLER
A. İlgili Mevzuat
4
TK m. 1524/4’te bahsi geçen “Sermaye Şirketlerinin Açacakları İnternet
Sitelerine Dair Yönetmelik (İSY)” 31.5.2013 tarihli ve 28663 sayılı Resmi Gazete’de
(RG) yayımlanmıştır. Yönetmelik, TK m. 1524 hükmü uyarınca internet sitesinin
açılmasının ve belirli içeriğin burada yayımlanmasının usul ve esaslarını
düzenlemektedir (İSY m. 1).
5
çok geniş kapsamlıyken değişiklik sonrasında sadece kanunen yapılması gereken
ilanların yayımlanması zorunluluğu öngörülmüştür.
İnternet sitesine konacak hususlara ilişkin olarak İSY m. 6/1’de sürekli olarak
yayımlanacak içerik, m. 6/3’te ise en az altı ay süreyle yayımlanacak içerik
sayılmıştır. Yönetmelik, internet sitesine konulması gereken süreyi de kapsar şekilde
otuzbeş bent halinde yayımlanacak içeriği belirtmiştir 2.
2
TK ve İSY uyarınca internet sitesinde yayımlanması gerekli içerik hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.
IV. Bölüm, C.
6
B. Sermaye Şirketi ve Türleri
1. Sermaye Şirketi
3
Nami Barlas, Adi Ortaklık Temeline Dayalı Sözleşme İlişkileri, 3. Bası, İstanbul, Vedat
Kitapçılık, 2012, s. 18 vd.; Oruç Hami Şener, Adi Ortaklık, Ankara, Yetkin, 2008, s. 3 vd.
4
TK’da anonim ve limited şirketin ticaret şirketi olduğu (TK m. 124), ticaret şirketlerinin tüzel
kişiliği haiz bulunduğu (TK m. 125), anonim ve limited şirkette ortakların sorumluluklarının
sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile sınırlı olduğu (TK m. 329/2, 573/2) ifade
edilmiştir.
5
Poroy (Tekinalp/Çamoğlu) Ortaklıklar Hukuku, 12. Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2010, N.
35; Fahiman Tekil, Anonim Şirketler Hukuku, 2. Bası, İstanbul, Alkım Yayınları, 1998, s. 106;
Nitekim uluslararası literatürde, sermaye şirketlerinin unsurları arasında tüzel kişilik ve sınırlı
sorumluluk unsurlarına da yer verilmiştir. Uluslararası literatürde sermaye şirketlerinin beş temel
unsuru olduğu, bunların da tüzel kişilik, sınırlı sorumluluk, payların devredilebilirliği, kurul yapısı
altında kurumsal yönetim ve ekonomik mülkiyet olduğu belirtilmiştir. Fatih Aydoğan, Tek Kişi
Ortaklığı, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2012, s. 90.
6
TK m. 574 hükmünün gerekçesinde, tek kişilik limited şirketin, bir tür niteliğine sahip olmadığı ve
fakat limited şirketin bir sınıfı olduğu belirtilmiştir.
7
Tek kişi anonim ya da limited ortaklığının ayrı bir şirket türü olmadığı ve bu nedenle ayrı bir
tanım yapılmasına gerek olmadığı benimsenmektedir. Ünal Tekinalp, Tek Kişilik Ortaklık I,
İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2011, s. 64; Aydoğan, a.g.e., s. 115.
8
Erdoğan Moroğlu, Oy Sözleşmeleri, 4. Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2007, s. 1, dipn. 1; Poroy
(Tekinalp/Çamoğlu), a.g.e., N. 35; Hasan Pulaşlı, Şirketler Hukuku Genel Esaslar, 2.Baskı,
Ankara, Adalet Yayınevi, 2013, s. 7-8; Mehmet Bahtiyar, Ortaklıklar Hukuku, 7. Bası, İstanbul,
Beta, 2012, s. 4, 5.
7
vergi mevzuatında9 yer almaktaydı. TK’da ise sermaye ve şahıs şirketi tanımı
yapılmamış ise de sermaye ve şahıs şirketleri tek tek sayılmıştır. Buna göre, anonim,
limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket sermaye; kollektif ve
komandit şirket ise şahıs şirketi olarak düzenlenmiştir (TK m. 124/2). Diğer yandan,
kanun koyucu sermaye ve şahıs şirketi ayrımına sonuç bağlamış, birçok maddede10
söz konusu nitelendirmeyle ilgili hükümler öngörmüştür 11.
a. Anonim Şirket
9
Bkz. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu m. 1/1-a, 2.
10
Söz konusu şahıs ve sermaye şirketi ayrımına yönelik düzenlemelere TK m. 39/2, 127/1-(a),
128/7, 133/1-2, 135, 137, 149/1, 151, 155, 156, 160, 164, 171/4, 174, 181, 184/1, 189/1, 193/3,
195/6, 196, 197, 198/1, 201/1, 203, 208, 395/2, 436, 1523/1-2, 1524 ve 1527/1 örnek olarak
gösterilebilir.
11
Abuzer Kendigelen, Yeni Ticaret Kanunu Değişiklikler, Yenilikler ve İlk Tespitler, 2. Bası,
İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2012, s. 121.
12
Moroğlu, Oy Sözleşmeleri, s. 1, dipn. 1.
13
Poroy (Tekinalp/Çamoğlu), a.g.e., N. 35; Pulaşlı, a.g.e., s. 8; Bahtiyar, a.g.e., s. 4-5.
8
bölünmüş olması, şirketin malvarlığı ile sorumlu olması, ortakların üstlendikleri
sermaye payları ile sınırlı sorumluluğu, yasaklanmamış her türlü ekonomik amacın
güdülebilmesi ve tüzel kişiliğe sahip olunması şeklinde belirlenmesi mümkündür 14.
Anonim şirketler, ortak sayısı, ölçekleri ve halka açık olup - olmamaları göz
önünde bulundurularak çeşitli ayrımlara konu edilebilmektedir 16. İncelememiz
kapsamında, ana hatları itibariyle, halka açık ve kapalı anonim şirketler üzerinde
durmanın yerinde olacağı kanısındayız.
9
sahibi sayısı beş yüzü aşan anonim şirketlerin payları halka arz olunmuş sayılır ve bu
şirketler, halka açık anonim şirket hükümlerine tabi olurlar (SerPK m. 16/1).
Halka açık olup olmama açısından yapılan söz konusu ayrım, birtakım önemli
sonuçların doğumuna da kaynaklık etmektedir. Nitekim halka açık anonim şirketler
öncelikle SerPK’ya ve ilgili mevzuata tabidir; boşluk bulunan hallerde ise TK
hükümleri uygulama alanı bulur.
Diğer yandan, halka açık anonim şirketlerin bir alt sınıfını oluşturan hisse
senedi borsada işlem gören anonim şirketler, internet sitesi yönüyle de önem arz
etmektedir 17. Nitekim hisse senedi borsada işlem gören anonim şirketlerin, bağımsız
denetime tabi olması18 nedeniyle internet sitesi kurulması zorunluluğu
bulunmaktadır. Aynı şekilde, genel kurullara elektronik ortamda katılma ve oy
kullanma sisteminin uygulanması da zorunludur (TK m. 1527/5).
Hisse senetleri halka arz edilmiş olan veya arz edilmiş sayılan anonim
şirketler dışında kalan anonim şirketler, kapalı anonim şirketleri oluşturur. Kapalı
anonim şirketler, genellikle aile şirketi olarak ya da küçük ortaklar grubu şeklinde
ortaya çıkmaktadır. Hisse senetlerinin bağlı nama yazılı olması ve pay sahipliğiyle
yöneticiliğin birleşmesi, kapalı anonim şirketlerin temel özelliğini teşkil eder 19. Bu
şekilde, şirket hisselerinin belirli kişiler elinde tutulması sağlanır. Diğer yandan,
kapalı anonim şirketlerde esas itibariyle şirkete yabancı ortakların girmesinin önüne
geçilmesi amacıyla esas sözleşmeye pay devrinin izne tabi tutulması gibi hükümler
koyulmaktadır 20.
17
Şehirali Çelik (Kırca/Manavgat), a.g.e., s. 231, 232.
18
Bağımsız denetime tabi şirketler için bkz. III. Bölüm, C.
19
Poroy (Tekinalp/Çamoğlu), a.g.e., N. 473; Güzin Üçışık, Aydın Çelik, Anonim Ortaklıklar
Hukuku, Adalet, Ankara, 2013, s. 76.
20
Pulaşlı, a.g.e., s. 257-258.
10
b. Limited Şirket
Söz konusu açıklamalar doğrultusunda limited şirket, bir veya daha fazla
gerçek veya tüzel kişi tarafından kurulan, esas sermayesi belirli ve paylara bölünmüş,
ortakların sorumlulukları taahhüt ettikleri esas sermaye payları ile ve şirket
sözleşmesinde yer almak şartıyla ek ödeme ve yan edim yükümlülükleriyle sınırlı
tüzel kişiliği haiz ticaret şirketidir 24.
21
TK’nın 573. maddesinin gerekçesi için bkz. Abuzer Kendigelen, Gerekçeli – Karşılaştırmalı
Yeni Türk Ticaret Kanunu, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2011, s. 684.
22
Şükrü Yıldız, Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Limited Şirketler Hukuku, İstanbul,
Arıkan, 2007, s. 69.
23
Sigortacılık Kanunu m. 3 ve Bankacılık Kanunu m. 7/a söz konusu şirketlerin limited şirket olarak
kurulamayacağını ifade ettiğinden TK’da ayrıca tekrarından kaçınılmıştır.
24
Yıldız, a.g.e., s. 69; Erdoğan Moroğlu, 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu, Değerlendirmeler ve
Öneriler, İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2012, 7. Bası, s. 257.
11
c. Sermayesi Paylara Bölünmüş Komandit Şirket
1. İnternet ve Tarihçesi
a. İnternet
25
Kendigelen, İlk Tespitler (2. Bası), s. 475.
26
Hasan Sınar, İnternet ve Ceza Hukuku, İstanbul, Beta, 2001, s. 21;Kayıhan İçel, Yener Ünver,
Kitle İletişim Hukuku, 9. Bası, İstanbul, Beta, 2012, s. 429; Boğaç Erkan, Murat Songür,
Açıklamalı Bilgisayar ve İnternet Terimleri Sözlüğü, Ankara, Hacettepe-Taş Yayınevi, 1999, s.
282.
27
Ali Osman Özdilek, İnternet ve Hukuk, İstanbul, Papatya Yayıncılık, 2002, s. 13; Emre Civelek,
Edin Güçlü Sözer, İnternet Ticareti: Yeni Ekososyal Sistem ve Ticaret Noktaları, İstanbul,
Beta, 2003, s. 3; Gürsel Öngören, İnternet Hukuku, İstanbul, Öngören Hukuk Yayınları, 2006, s.
5; İçel, Ünver, a.g.e., s. 429.
12
şekilde günümüzde yer ve zaman farklılıklarını ortadan kaldırmak suretiyle bilgiye
ulaşmanın en kolay, hızlı ve ucuz yolunu internet sunmaktadır 28.
b. İnternetin Tarihçesi
28
Halil Seyidoğlu, Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı, 9. Baskı, İstanbul, Güzem Can
Yayınları, 2003, s. 140.
29
İlk olarak uzaya gönderilen yapay uydu.
30
Advanced Research Programs Agency – Gelişmiş Savunma Araştırmaları Projeleri Birimi
31
Turgay Sarıakçalı, İnternet Üzerinden Akdedilen Sözleşmeler, Ankara, Seçkin, 2008, s. 25;
Sınar, a.g.e., s. 22.
32
Öngören, a.g.e., s. 8-9.
13
başlamıştır. Bu yılda 600 adet internet sitesi mevcuttur ve host 33 sayısı yaklaşık 2
milyonu bulmuştur34.
2012 yılı itibariyle internet kullanıcı sayısı yaklaşık iki buçuk milyar
civarındadır 35. İnternet kullanımı her geçen gün şaşırtıcı seviyede artış
göstermektedir. Veri ağları konusunda çalışmaları olan Cisco, Görsel Ağ Endeksi’nin
(Visual Networking Index – VNI) beş yıllık raporunda, 2016 yılında ağa bağlı
cihaz36 sayısının 19 milyara ulaşacağını öngörmektedir 37.
33
Bir web sitesinde yayımlanmak istenen sayfaların, resimlerin veya dokümanların internet
kullanıcıları tarafından erişebileceği bir bilgisayarda tutulmasına hosting veya barındırma adı
verilir.
34
Civelek, Sözer, a.g.e., s. 12.
35
(Çevrimiçi) http://www.internetworldstats.com/stats.htm, 13 Kasım 2012.
36
Cihaz ifadesinin geniş anlamda anlaşılması gerektiği ve internete erişim imkanı veren mobil
telefon, tablet vb. akıllı makineleri de kapsadığı göz ardı edilmemelidir.
37
(Çevrimiçi) http://newsroom.cisco.com/press-releasecontent?type=webcontent&articleId=888280,
14 Kasım 2012.
38
İçel/Ünver, a.g.e., s. 430;
39
Berrin Akbulut, Türk Ceza Hukukunda Bilişim Suçları, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Konya,
1999, s. 17.
14
Ortak anlaşma dili olarak kullanılan ve aynı işlevi gören başka protokoller
bulunsa da günümüzde en yaygın kullanılan ve tüm dünyada benimsenmiş olan
TCP/IP protokolüdür 40.
Web tarayıcısı, web hizmet merkezlerine ulaşımı sağlayan kullanıcı ara birim
programlarının genel adıdır. İnternet üzerindeki bilgileri görüntülemeye ve bu
40
Sınar, a.g.e., s. 24; Öngören, a.g.e., s. 9.
41
Özdilek, a.g.e., s. 17.
42
Seyidoğlu, a.g.e., s. 142; Sınar, a.g.e., s. 25.
43
Hiper ortam, metin, durağan veya hareketli grafik, film bölümleri, video ve ses gibi çeşitli
formattaki bilgiler arasında etkileşimli olarak bağlantı yapılmasını sağlayan bilgisayar temelli
sistemler olarak tanımlanır. Ayrıntılı bilgi için bkz. Şirin Karadeniz, “Öğretim Amaçlı Hiper
Metin, Hiper Ortam Ve Çoklu Ortamlar İçin Tasarım İpuçları”, Yüzüncü Yıl Üniversitesi, Eğitim
Fakültesi Dergisi, Haziran 2006. C. III, S. 1. (s. 12-33)
44
Sınar, a.g.e., s. 25.
15
bilgilerle etkileşim halinde olmaya yarayan web tarayıcısı ile web adreslerine erişim
sağlanır.
Yaygın şekilde kullanılan ilk web tarayıcısı Mosaic’tir. 1994 yılının sonlarına
kadar popülerliğini koruyan Mosaic, Netscape Navigator ve ardından İnternet
Explorer’ın piyasaya sürülmesiyle yerini bunlara bırakmıştır. Teknolojinin ve
internetin gelişmesiyle birçok farklı web tarayıcısı kullanılmaya başlanmıştır.
Günümüzde Google Chrome, Mozilla Firefox, Apple Safari ve İnternet Explorer en
sık kullanılan web tarayıcılarının başında gelmektedir 45.
Web sayfası, web sunucusuna yüklenmiş bir HTML (Hyper Text Markup
Language) dokümanıdır. HTML, bir web sayfasındaki hangi kelimeye tıklandığında
hangi sayfaya bağlanılacağı, web sayfasındaki resimlerin nereden alınacağı, sayfada
nasıl duracağı gibi sayfaya ait unsurlara işlev kazandıran evrensel bir işaret dilidir 47.
HTML dosyalarının aktarımı için HTTP adı verilen standart protokol kullanılır.
İnternete bağlı bütün bilgisayarların bir adresi vardır. Yukarıda izah edildiği
üzere IP cihazın adres bilgisini içerir ve bilgisayarlar arası iletişim IP sistemi ile
sağlanmaktadır. Rakamlara dayalı olan ve tüm dünyada aynı biçimde uygulanan bu
sistemde IP adreslerinin akılda tutulması zor olduğundan “Domain Name System48”
45
(Çevrimiçi) http://en.wikipedia.org/wiki/Usage_share_of_web_browsers, 26.11.2012
46
Öngören, a.g.e., s. 10.
47
Sınar, a.g.e., s. 26.
48
TCP/IP servis protokolü olan DNS kısaca okunması ve akılda kalması kolay olan ve genelde
aranan adres sahipleri ile ilişkilendirilebilen simgesel isimlendirmeyle yapılan adreslemede
karşılığı olan IP adreslerini bulan ve kullanıcıya veren sistem olarak tanımlanır. DNS, host olarak
adlandırılan internete bağlı tüm bilgisayarların yerel olarak bir ağaç yapısı içerisinde
gruplandırmasını sağlar. Özdilek, a.g.e., s. 128; İnan, a.g.e., s. 36.
16
(DNS) geliştirilmiş ve hatırlanması daha kolay olan simgesel isimlendirme yoluna
gidilmiştir 49.
Web siteleri html dili kullanılarak şekillendirilir ve internet adresleri http:// ile
başlar. Ardından bilgisayarın ait olduğu kişiyi ya da kuruluşu tanıtan bir ifade ve
bunun sonuna da kuruluşun içine girdiği grubu gösteren üç harfli52 ek gelir53.
Alan adları hiyerarşik bir yapıya sahiptir ve nokta ile ayrılan bölümlerde
soldan sağa doğru artan düzeyde bir önem sırası vardır 54. İnternet adresinin en son
kısmında da o internet yayınının hangi ülke çıkışlı olduğunu belirten iki harfli55 ülke
tanıtım kodu yer alır. Amerika ve Kanada çıkışlı adreslerde herhangi bir son ek
bulunmaz56.
b. İnternetin Süjeleri
49
Özdilek, a.g.e., s. 128; Seyidoğlu, a.g.e., s. 145.
50
Sefer Oğuz, İnternet Alan Adı (Domain Name) Haklarının Korunması, Ankara, Seçkin, 2012,
s. 65.
51
RG 07.10.2010/27752.
52
Bunlara örnek olarak; “gov” hükümet kuruluşları, “com” ticari kuruluşlar, “edu” eğitim
kuruluşları, “org” ticari olmayan kuruluşlar gösterilebilir.
53
Seyidoğlu, a.g.e., s. 145.
54
(Çevrimiçi) http://tk.gov.tr/bilgi_teknolojileri/internet_alan_adlari/index.php, 26.12.2012
55
Bunlara örnek olarak; “tr” Türkiye, “de” Almanya, “fr” Fransa, “uk” İngiltere gösterilebilir.
56
Seyidoğlu, a.g.e., s. 146.
17
sağlayıcıları, sunucular ve kullanıcılar. Servis sağlayıcılarının cezai ve hukuki
sorumlulukların belirlenmesi açısından üç ayrı başlıkta incelenmesi uygun
görülmüştür57.
(2) Sağlayıcılar
57
Sınar, a.g.e., s. 40.
58
Sevil Yıldız, Suçta Araç Olarak İnternetin Teknik ve Hukuki Yönden İncelenmesi, Ankara,
Nobel Yayınevi, 2007, s. 32.
59
Mustafa Topaloğlu, Bilişim Hukuku, Adana, Karahan Kitabevi, 2005, s. 100.
60
İbrahim Keskin, “İnternet Servis Sağlayıcılarının Hukuki Ve Cezai Sorumluluğu”, İstanbul
Barosu Dergisi, C. 84, 2010, Sayı 5, s. 2921- 2980.
61
Sınar, a.g.e., s. 42.
18
Genellikle ticari kuruluş şeklinde örgütlenen internet servis sağlayıcılar belirli
bir altyapı kurarak sahip oldukları doğrudan internet bağlantısını kullanıma açmak
suretiyle erişim imkânı sağlarlar. İnternet servis sağlayıcılarını diğer internet
süjelerinden ayıran unsur başkalarının hazırlamış olduğu içeriği kendi sunucularında
depolayabilme ve bu içeriği internet üzerinden erişilebilir kılabilme özelliğine sahip
olmalarıdır.
62
5651 sayılı İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla işlenen
Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun m. 2’ye göre erişim sağlayıcı, “Kullanıcılarına
internet ortamına erişim olanağı sağlayan her türlü gerçek veya tüzel kişileri” ifade eder.
63
Yıldız, a.g.e., s. 33.
64
5651 sayılı Kanun m. 2 uyarınca içerik sağlayıcı, “internet ortamı üzerinden kullanıcılara sunulan
her türlü bilgi veya veriyi üreten, değiştiren ve sağlayan gerçek veya tüzel kişileri” ifade eder.
65
Ünal Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, 5. Bası, İstanbul, 2012, Vedat Kitapçılık, s. 350.
66
Sınar, a.g.e., s. 41, dipn. 94.
19
depolamasıyla yerine getirilmektedir. Her internet servis sağlayıcısı bir sunucu
kullanmak durumunda olduğundan genellikle servis sağlayıcıları aynı zamanda
sunuculuk görevini de yerine getirmektedir. Aksi halde servis sağlayıcısının
sunucudan destek alması gerekir 67.
(4) Kullanıcılar
1. İnternet Sitesi
İnternet sitesinin konumuz bakımından önemi dikkate alınarak ayrı bir başlık
altında ve teknik anlamından ziyade TK’da ifade edilen anlamda incelenmesi uygun
olacaktır. Yukarıda web sitesinin teknik anlamı üzerinde durulmuştur. Aşağıda
açıklanacağı üzere web sitesi ile internet sitesi farklı kavramlardır. Bu sebeple,
internete ilişkin teknik bilgiler anlatılırken üst başlık olarak web sitesi kavramını,
madde metnindeki anlamını açıklarken de internet sitesi ifadesini kullanmayı tercih
ediyoruz.
Kanun koyucu internet sitesine ilişkin bir tanım yapmamıştır 70. Zira
teknolojik konuların düzenlendiği yasal metinlerde bir teknolojinin baz alınarak
67
Sarıakçalı, a.g.e., s. 27.
68
Sait Güran vd., İnternet ve Hukuk, İstanbul, 2000, s. 20.
69
Yıldız, a.g.e., s. 34.
20
tanım yapılması, metinlerin donuklaşarak belirli bir zamanda cari olan teknolojilerle
sınırlı kalması sonucunu doğurabilir 71. TK’nın 1524. maddesinin gerekçesinde de
ifade edildiği üzere bilgi toplumu hizmetleri dinamik bir alan olup sürekli gelişime
açıktır72.
70
Türk mevzuatında internet sitesi kavramının tanımı yapılmamış olsa da 5651 sayılı Kanun m. 2’de
“internet ortamı” kavramı tanımlanmıştır. Buna göre internet ortamı, “haberleşme ile kişisel veya
kurumsal bilgisayar sistemleri dışında kalan ve kamuya açık olan internet üzerinde oluşturulan
ortamı” ifade etmektedir.
71
Mete Özgür Falcıoğlu, “Sermaye Şirketlerinin İnternet Sitesi Kurma Zorunluluğu”, Belgin
Erdoğmuş’a Armağan, İstanbul, Der Yayınları, 2011, s. 657.
72
Gerekçede belirtilen “web sitesi ile ilgili düzenleme gelişmelere açıktır. Pek de uzak olmayan bir
gelecekte yapılacak değişikliklerle söz konusu düzenlemelerin genişleyebileceği düşünülmüştür.
Çünkü alan çok dinamik ve bu konudaki uluslararası çalışmalar çok yoğundur” ifadesiyle de söz
konusu sakıncadan kaçınıldığı görülmektedir.
73
Falcıoğlu, a.g.m., s. 657.
74
Leyla Keser Berber, Yeni Türk Ticaret Kanununda Yer Alan Bilişimle İlgili Hükümler
Işığında Dijital Şirket, İstanbul, Vodafone, 2011, s. 19.
75
Alan adı olarak web sitesi kurma zorunluluğu yerine belirtilen şekilde internet sitesinin
öngörülmesinin iki nedeni vardır. İlk neden, aynı ticaret unvanına sahip birçok şirketin aynı alan
adını almak istediğinde ortaya çıkacak sorunlar ve bu sorunların yargıda neden olacağı
yoğunluktur. Diğer neden ise teknolojik gelişmeler doğrultusunda alan adına ihtiyaç duymaksızın
uygulamalar üzerinden internet sitesine erişimin mümkün olmasıdır. Leyla Keser Berber;
(Çevrimiçi) http://www.ntvmsnbc.com/id/25244689, 29.12.2012.
21
Web’in yerine internetin önemine vurgu yapan ve ikincil mevzuatın
hazırlanmasında esinlenilen söz konusu slogan teknolojinin gelişmesi ve uygulama
yazılımlarının kullanımının artması sonucu ortaya çıkmıştır 76.
İnternet sitesinin şirket adına alan adı sistem ile değil de uygulama yazılımları
şeklinde gerçekleştirecek ve bunları kendi sistemlerinde barındıracak olan “Merkezi
Veri Taban Hizmet Sağlayıcı (MTHS)”lardan bu konuda yardım alınması bir öneri
olarak sunulmuştur77. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ikincil mevzuatı hazırlarken söz
konusu öneriyi dikkate almış ve internet sitesi yönetmeliğinde MTHS kurumuna yer
vermiştir. İSY m. 4/h’de MTHS, “Kanunun 1524üncü maddesi ve bu yönetmelik
uyarınca şirketlerin kendi internet sitelerinin özgülenmiş kısmında erişime açılması
gereken içeriği güvenli ortamda tutma, şirketin erişimine hazır bulundurma ve
arşivleme dâhil olmak üzere Bakanlıkça belirlenmiş diğer faaliyetleri yürüten özel
hukuk tüzel kişisi” şeklinde tanımlanmıştır 78.
76
Chris Anderson, Michael Wolff, The Web İs Dead. Long Live Internet, (Çevrimiçi)
http://www.wired.com/magazine/2010/08ff_webrip/all.1, 29.12.2012.
77
Leyla Keser Berber, Dijital Şirket, s. 19.
78
MTHS’lerin yükümlülükleri ile ilgili hükümler için bkz. İSY m. 8, 9.
79
Falcıoğlu, a.g.m., s. 658.
22
2. Yönlendirilmiş Mesaj
Yönlendirilmiş mesaj TK m. 1524 ile Türk hukuk mevzuatına girmiş yeni bir
kavramdır. Söz konusu maddenin dördüncü fıkrası uyarınca, “İnternet sitesinin bu
maddenin amaçlarına özgülenmiş kısmında yayımlanan içeriğin başına tarih ve
parantez içinde “yönlendirilmiş mesaj” ibaresi konulur. Bu ibare ancak bu Kanuna
ve bu fıkrada anılan yönetmeliğe uyulmak suretiyle değiştirilebilir. Özgülenen
kısımda yer alan bir mesajın, yönlendirildiği karinedir. Sitenin, bir numara altında
tescili ve ilgili diğer hususlar Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından bir
yönetmelikle düzenlenir.” Maddenin gerekçesinde kavramın Avrupa Topluluğunun
e-ticarete ilişkin yönergesinden alındığı ifade edilmiştir 80.
80
2000/31/EC Elektronik Ticaret Yönergesinin kapsamı hakkında detaylı bilgi için bkz. Fırat
Keskin, Avrupa Birliği Hukukunda Elektronik Ticaret ve Türkiye’deki Gelişmeler,
Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, 2008, s. 63 vd.
81
TK’nın 1524. madde gerekçesi için bkz. Kendigelen, Ticaret Kanunu, s. 1429.
82
Falcıoğlu, a.g.m., s. 663.
23
altındaki içeriğin TK’nın 1524. maddesi ile amaçlanan bilgilere dair açıklamalar
olduğunu anlayacaklardır. Diğer bir amaç ise yönlendirilmiş mesajın üçüncü kişi
yönünden de hukuki anlam taşımasıdır. Yani yönlendirilmiş mesaj ona dayanan kişi
tarafından alınmış sayılacak lakin alınmış sayılma üçüncü kişilerce biliniyor
anlamına gelmeyeceği gibi bu anlama uygun sonuçlar da doğurmayacaktır. Zira
kimse şirketin internet sitesine girip bakmak zorunda değildir. Eğer üçüncü kişi
internet sitesine ve yönlendirilmiş mesaja dayanıyorsa artık yönlendirilmiş mesaj
onun tarafından alınmış kabul edilecek ve bu anlamda bütün hukuki sonuçlar
doğacaktır 83. Diğer bir deyişle, yayımla birlikte artık internet sitesine konan içeriği
üçüncü kişilerin bilmesi gerektiği sonucu doğmayacak ancak üçüncü kişi söz konusu
mesaja dayanıyorsa yönlendirilmiş mesajı aldığı kabul edilecektir 84.
3. Erişim Hakkı
83
TK’nın 1524. madde gerekçesi için bkz. Kendigelen, Ticaret Kanunu, s. 1429.
84
Yönlendirilmiş mesaja bağlanan hukuki sonuç hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. IV. Bölüm, E, 4, c.
85
http://tdkterim.gov.tr/bts/
24
davası açabileceği kabul edilmiştir. Ancak, gerek hükümde, gerekse hükmün
gerekçesinde erişim hakkına ilişkin bir tanım veya açıklamaya yer verilmemiştir.
86
Ali Paslı, Anonim Ortaklık Kurumsal Yönetimi (Corporate Governance), 2. Bası, İstanbul,
Çağa Hukuk Vakfı Yayınları, 2006, s. 17 vd.; Arcan Tuzcu, Halka Açık Şirketlerde Kurumsal
Yönetim Anlayışı: İMKB-100 Örneği, Ankara, Turhan Kitabevi, 2004, s. 16-17.
87
Şeffaflık ilkesine ilişkin açıklama için bkz. II. Bölüm, A, 1, a.
88
Arslan Kaya, Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Bilgi Alma Hakkı, Ankara, BTHAE yay.,
2001, s. 15 vd.; Veliye Yanlı, Sermaye Piyasası Hukuku Çerçevesinde Halka Açık Anonim
Şirketler ve Kamunun Aydınlatılması, İstanbul, Beta, 2005; Paslı, a.g.e., s. 243 vd.; s. 104.
89
Kaya, a.g.e., s. 18-19; Paslı, a.g.e., s. 246-247; Yanlı, a.g.e., s. 105.
25
bu anlamda gereklilik gösterir90. Görüleceği üzere, erişim hakkı, şeffaflık ilkesinin
hayata geçirilmesini sağlamakta önemli bir görev üstlenmekte ve neredeyse söz
konusu ilkeyi tek başına tanımlamaktadır 91.
Erişim hakkının, herhangi bir kayıt veya şart ileri sürülerek sınırlanmasının
mümkün olmadığı ve erişim hakkının kullanılmasının engellenmesi halinde buna
ilişkin engelin kaldırılması davası açılabileceği kabul edilmiştir (TK m. 1524/3). Bu
sayede bilgiye ulaşma ve şeffaflık ilkesinin hayata geçirilmesinin mutlak surette
sağlanması amaçlanmaktadır.
90
Paslı, a.g.e., s. 250-251; Tuzcu, a.g.e., s. 19 vd.
91
Ünal Tekinalp, “Erişim Hakkı”, Batider, 2006, C. XXII S. 4, s. 5. (s. 5-12).
92
26.6.2012 tarihli 6335 sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişiklik yapılmadan önceki TK m.
1524/1-g düzenlemesinde yayımlanacak içeriğe dahil olarak “şeffaflık ilkesi ve bilgi toplumu
açısından açıklanması zorunlu bilgiler” ibaresine yer verilmişti. Ancak yapılan değişiklikle,
yayımlanması zorunlu içerik TK m. 1524/1 hükmünde kanunen yapılması gereken ilanlar olarak
belirlenmiş ve söz konusu bent hükmüne yer verilmemiştir.
93
Falcıoğlu, a.g.m., s. 665.
94
Tekinalp tarafından benimsenmiş bulunan söz konusu tanımda, erişim olanağı ve erişim hakkı
ayrımı nedeniyle, erişim olanağına sahip kişiler ile hak sahibi olan ve bu şekilde hakkın yerine
getirilmesini dava yoluyla isteyebilecek olan kişiler bakımından farklılık yaratılmış olmaktadır.
Nitekim erişim olanağına herkesin sahip olduğu ve fakat erişim hakkının ancak menfaat sahipleri
tarafından kullanılabileceği benimsenmektedir. Menfaat sahipliğinin belirlenmesinde ise ortaklığa
bağlanabilen bir menfaat ve internet sitesine konulması gereken bilgi ile söz konusu menfaat
arasında bir bağlılığın bulunmasından hareket edilmesi gerektiği ileri sürülmektedir. Tekinalp,
Erişim Hakkı, s. 6 vd.
26
4. Güvenli Elektronik İmza ve Zaman Damgası
15.1.2004 tarihli ve 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu (EİK) ile elektronik
imza ilk defa hukuk mevzuatımıza girmiştir ve el yazısıyla atılan imza ile eş değer
tutulmuştur97. Kanunda yer alan düzenlemeye göre elektronik imza, başka bir
elektronik veriye eklenen ve elektronik veriyle mantıksal bağlantısı bulunan ve
kimlik doğrulama amacıyla kullanılan elektronik veri olarak tanımlanmıştır 98 (m.
3/b).
95
Sarıakçalı, a.g.e., s. 65.
96
Dijital imza konusunda yasal düzenlemeye sahip ülkeler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Leyla
Keser Berber, İnternet Üzerinden Yapılan İşlemlerde Elektronik Para ve Dijital İmza,
Ankara, Yetkin, 2002, s. 128 vd.
97
Türk Hukukunda 5070 sayılı kanun dışında elektronik imzaya dair mevzuatı Elektronik İmza
Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik, Sertifika Mali
Sorumluluk Sigortası Yönetmeliği, Elektronik İmza ile İlgili Süreçlere ve Teknik Kriterlere İlişkin
Tebliğ olarak sıralayabiliriz.
98
Avrupa Birliği Direktifinin 2. maddesinde elektronik imza “başka bir elektronik veriye eklenen
veya onunla mantıksal bağlantısı bulunan, kimlik teşhisine yarayan elektronik formda bulunan
veriler” olarak tanımlanmıştır. Elektronik İmzalar İçin Topluluk Çerçevesi konusunda 13 Aralık
1999 tarihli 1999/93/AT sayılı Avrupa Parlamentosu ve Konsey Direktifi, Topluluk Resmi
Gazetesi, No: L 013, 19.1.2000, s. 0012-0020.
27
Elektronik imza ile dijital imza kavramları birbirlerinin yerine kullanılsa da
elektronik imza dijital imzayı kapsayan bir üst kavram olup daha başka yöntemlerle
elde edilen elektronik imza çeşitleri de mevcuttur 99. 5070 sayılı Elektronik İmza
Kanunumuzda ve birçok Avrupa Birliği ülkesinde elektronik imza kavramı dijital
imzayı ifade etmek üzere kullanılmaktadır 100. Elektronik imza tüm elektronik imza
tekniklerini içeren genel bir kavramdır.
Dijital imza el yazısı ile atılan imzanın sahip olduğu özellikleri, elektronik
belgeler bakımından da sağlamaya çalışan ve en güvenilir çözüm sunan bir
yöntemdir. İmzalanacak metnin şifrelenmesi ve sıkıştırılması mantığıyla çalışan, açık
ve gizli iki anahtarlı şifreleme (kriptoloji) tekniği ile sayısal karakterlere dönüşmüş
özetinin şifreli olarak belge altına eklenmesi suretiyle kullanılır 101.
99
İnsanların ses, parmak izi, göz retinası gibi bazı şahsi özelliklerinin sayısallaştırılması suretiyle
elde edilen biyometrik imza, PIN (Personal identification Number – Kişisel tanımlama numarası)
kullanılması, dijital forma dönüştürülmüş el yazısı gibi çeşitli şekillerde elektronik imza elde
edilmesi mümkündür. Sarıakçalı, a.g.e., s. 65; Tamer Soysal, “Teknik ve Hukuki Açıdan
Elektronik İmza”, Legal Hukuk Dergisi, Mart 2006, S. 39 s. 697-733.
100
Ayşe Ece Delipınar, Medeni Muhakeme Hukukunda Elektronik İmzalı Belgelerin Delil
Niteliği, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, 2012, s. 77.
101
Keser Berber, Dijital İmza, s. 66-67; Şaban Kayıhan, Habib Yıldız, Elektronik Ticaretin
Hukuki ve Vergi Boyutu, Seçkin, Ankara, 2004, s. 124.
28
Elektronik imzanın elle atılan imzanın hüküm ve sonuçlarını doğurabilmesi
için güvenli elektronik imza olması gerekmektedir (EİK m. 5, BK m. 15/1). Usulüne
göre güvenli elektronik imza ile oluşturulan elektronik veriler senet hükmünde
sayılmış ve yargılamada delil olarak kullanımı sağlanmıştır (HMK m. 205/2).
b. Zaman Damgası
Gerçek ve tüzel kişi tacirlerin güvenli elektronik imza ile yaptıkları işlemlerin
zamanı, imzaya eklenen zaman damgasının tarihi olarak esas alınır (TK m. 1526/3).
102
TK’nın 1526. maddesi gerekçesi için bkz. Kendigelen, Ticaret Kanunu, s. 1432.
103
Keser Berber, Dijital İmza, s. 152.
29
II. İNTERNET SİTESİNİN İŞLEVLERİ VE SAKINCALARI
1
TK’nın genel gerekçesinde ifade edilmiş olduğu üzere, kamuyu aydınlatma ve şeffaflık terimleri
çoğu kez eşanlamlı olarak kullanılmakta ise de şeffaflığın, yöneldiği hedef kitlenin genişliği ve
halka açık anonim şirketleri merkez alan bir anlayışın değil, bilgi toplumu yaklaşımının bir ürünü
olması nedeniyle, kamuyu aydınlatma kavramı yerini şeffaflığa bırakmıştır. Genel gerekçenin 68
numaralı bölümü için bkz. Kendigelen, Ticaret Kanunu, s. 35.
2
Yanlı, a.g.e., s. 96 vd.; Ünal Tekinalp, Anonim Ortaklıkların Bilançosu ve Yedek Akçeleri, 2.
Bası, İstanbul, Fakülteler Matbaası, 1979, s. 10; Kaya, a.g.e., s, 15.
3
Kamuyu aydınlatma ilkesinin kaynağı İngiliz hukuku olup ilke buradan ABD hukukuna geçmiş ve
gelişim göstermiştir. Kamuyu aydınlatma ilkesinin tarihi gelişimi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.
Mustafa İhtiyar, Sermaye Piyasası Hukukunda Kamuyu Aydınlatma İlkesi, İstanbul, Beta,
2006, s. 5 vd.
4
Güzin Üçışık, “Türk Hukukunda Anonim Ortaklıklarda Kamuyu Aydınlatma İlkesi”, Beykent
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 3, S. 1, 2009, s. 4. (s. 1-23); 2499 sayılı SerPK
30.12.2012 tarihi itibariyle mülga olup 6362 sayılı SerPK yürürlüktedir.
30
hazır bulundurulmasını ve yayımını da içeren geniş kapsamlı ve çok boyutlu bir
kavram olarak gelişmiştir 5.
5
Kaya, a.g.e., s. 17; Yanlı, a.g.e., s. 97.
6
Kamuyu aydınlatma, özü değişmemesine ve temel ilkeleri itibariyle aynı kalmasına rağmen
uygulama alanı sürekli genişleyen ve yeni boyutlar kazanan bir kavramdır. Kavramın unsurlarının
tespitinin zorluğu ve kavramın tarihi gelişimindeki genişlemeyi engellememek adına bir kanun
maddesi ile tanım yapılmaması yerinde görülmektedir. Tekinalp, Bilanço, s. 11; Üçışık, a.g.m., s.
11.
7
Tekinalp, Bilanço, s. 53; Poroy ise kamuyu aydınlatmayı, “iç ve dış denetime rağmen ve onunla
birlikte, gerek hisse senedi sahiplerinin gerek katılmayı düşünenlerin –kamu- en iyi korumalarının
yolu anonim ortaklığın faaliyeti hakkında gerçek, açık ve yeterli bilgi sahibi olmalarıdır. Anonim
ortaklık ticari sırlar istisna edilirse, camdan bir evde oturmalıdır. Bilanço, rapor, izahname ve
sirküler gibi belgeler gerçekler hakkında tam bilgi verecek usul ile yeterli ayrıntıları gösterecek
modellere göre düzenlenmelidir, açıklanmalıdır” şeklinde ifade etmiştir Poroy
(Tekinalp/Çamoğlu), a.g.e., N. 471.
8
(Çevrimiçi) http://www.oecd.org/corporate/ca/corporategovernanceprinciples/31557724.pdf,
17.04.2013.
9
Seri: IV, No: 56 sayılı Kurumsal Yönetim İlkelerinin Belirlenmesine ve Uygulanmasına İlişkin
Tebliğ 30.12.2011 tarihli ve 28158 sayılı RG’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Tebliğ ile
Gelişen İşletmeler Piyasası ve Gözaltı Pazarında işlem görenler hariç, payları İMKB’de işlem
gören halka açık anonim ortaklıklar (Borsa Şirketleri) için Kurumsal Yönetim İlkeleri belirlenmiş
ve seçilen bazı ilkelerin zorunlu olarak uygulanması gerektiği hükme bağlanmıştır. Bu ilkelerden
biri de kamuyu aydınlatma ve şeffaflık ilkesidir. (Çevrimiçi)
31
Şeffaflığın doktrinde şekli ve maddi olmak üzere iki farklı anlamı üzerinde
durulmuştur. Maddi anlamda şeffaflık incelenmek üzere hazır bulundurulan herhangi
bir araçla açıklanan, ilan edilen veya sicile kaydedilen bilgilerin anlaşılabilir, tam,
doğru, dürüst olarak ilgililere sunulmasıdır. Şekli anlamda şeffaflık ise; şirketin
ekonomik durumu, mali gücü ve iktisadi faaliyetleri hakkındaki bilgilerin ve yapılan
açıklamaların yayınlanması ve ilan edilmesidir. Bu bakımdan finansal belgelerin
yayımına ilişkin bir hüküm bulunmadığından eTK’da şekli anlamda şeffaflığa yer
verilmemekteydi10,11.
TK’da 1524. madde başta olmak üzere şirketlerin yayımlaması ve ilan etmesi
gereken bilgi ve belgeler açısından birçok hükme yer verilmiştir (TK m. 149, 154) 12.
Bu anlamda şeffaflık ilkesi SerPK’da olduğu gibi TK’da da hem maddi anlamıyla
hem de şekli anlamıyla yer bulmuştur. Anonim şirket dışındaki diğer sermaye
şirketleri bakımından şeffaflık ilkesinin uygulama alanı olup olmadığı noktasında
bağımsız denetime tabi sermaye şirketlerinin tümü açısından ilkenin var olduğu
kabul edilmelidir. Zira m. 1524’te bağımsız denetime tabi şirketlerin internet sitesi
kurması ve kanunen yapılması gereken ilanları burada yayımlaması gerektiği
belirtilmiştir. Bu bakımdan limited şirketlerin ve sermayesi paylara bölünmüş
komandit şirketlerin şartları sağladığı takdirde bağımsız denetime tabi olacağı ve
internet sitesi kurma zorunluluğu doğacağı düşünüldüğünde şeffaflık ilkesinin bu
şirket türleri açısından da hayat bulacağını ifade etmek mümkündür 13.
http://www.spk.gov.tr/displayfile.aspx?action=displayfile&pageid=66&fn=66.pdf&submenuheade
r=null, 17.04.2013.
10
Tekinalp, Bilanço, s. 51 – 53; Kaya, a.g.e., s. 16, dipn. 50.
11
eTK’da yer alan bazı hükümler gerçek anlamda kamuyu aydınlatma olmasa da kamuyu aydınlatma
amacına hizmet etmektedir (eTK m. 281, m. 300, m. 450). Bu konuda daha fazla bilgi için bkz.
Kaya, a.g.e., s. 32 vd.
12
TK’nın 154. maddesinde şeffaflık ilkesi gereği birleşmenin ilan edilmesine ilişkin hükme yer
verilmişken, madde gerekçesinde anılan hükme yollama yapılmasına rağmen bölünmeye ilişkin
ilan zorunluluğuna m. 179’da yer verilmemiştir. Kendigelen, İlk Tespitler (2. Bası), s. 154.
13
Her limited ve sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket bakımından değil bağımsız denetime
tabi olanlar açısından internet sitesi bağlamında şeffaflık ilkesinin varlığı kabul edilmelidir.
32
Şeffaflığın amacı, pay sahiplerinin ve diğer ilgililerin 14 şirketin iktisadi
durumu ile şirkette iç içe geçmiş menfaat ilişkileri hakkında gerçek, tam, açık ve
yeterli bilgi sahibi olmaları suretiyle korunmalarının, işletme ve şirket hakkında
sağlıklı bir yargıya varmalarının, bunun neticesinde haklarını bilinçli biçimde
kullanmalarının sağlanmasıdır. Gerçeğe uygun, anlaşılabilir açıklıkta, bağımsız
denetimden geçmiş, tam ve objektif biçimde kamuya açıklanan bilgiler sayesinde pay
sahipleri malvarlıksal, yönetsel, ve koruyucu haklarını bilinçli şekilde kullanabilme
imkanına sahip olabileceklerdir. Şeffaflığın sağlanmasında, pay sahiplerinin yanı sıra
şirket alacaklılarının, gelecekteki pay sahiplerinin, sermaye piyasasında yatırım
yapmak isteyen tasarruf sahiplerinin, şirket çalışanlarının ve hatta devletin menfaati
vardır. Şeffaflıkla ilgili düzenlemeler, nitelikli bilgilerin sunulmasını ve bu sayede
halihazırdaki veya ileride pay sahibi olacak kişilerin şirket hakkında yargılarının
oluşmasını sağlar 15.
14
Kamunun aydınlatılması ilkesinin muhatapları pay sahiplerinin (mevcut ve muhtemel pay
sahipleri) yanı sıra şirket alacaklıları (mevcut ve muhtemel alacaklılar), işçiler, maliye, kamusal
ekonomik düzen, şirketin kendisi ve yöneticilerdir. Detaylı bilgi için bkz. İhtiyar, a.g.e., s. 95 vd.
15
Kaya, a.g.e., s. 18-20.
33
bazı bilgilerin burada yer alması gerektiği düzenlenmekteydi. Yayımlanacak içerikler
arasında “Şeffaflık ilkesi ve bilgi toplumu açısından açıklanması zorunlu bilgiler”
sayılmakta ve bu haliyle ilgili madde neredeyse tek başına şeffaflık ilkesini
tanımlamaktaydı16.
6102 sayılı TK’da 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası 1524.
maddenin etki alanı ve içeriği daraltılmış, kanunen yapılması gereken ilanlarla
sınırlandırılmıştır. Önceki hükümden farklı olarak hâlihazırdaki düzenleme
yayımlanacak içerik konusunda ayrıntılı bir liste içermemekte aksine sadece kanunen
yapılması gereken ilanların yayımını öngörmektedir 17. İnternet sitesinin şeffaflık
işlevini yerine getirme noktasında önceki düzenlemenin daha etkili olduğunu ve
şeffaflık ilkesinin sağlanması bakımından daha önemli hususları içerdiğini ifade
edebiliriz. 6335 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğin gerekçesinde müzakereler
sonucunda internet sitesinde yayımlanan içeriğin genişliğinden söz edilmiş ve
yalnızca kanunen yapılması gereken ilanların yayımı gerektiği öngörülmüştür.
Şeffaflığın sağlanmasında en etkili araç 18 olarak görülen internet sitesinde
yayımlanması gereken içeriğin bu kadar daraltılmış olması internet sitesinin işlevini
de oldukça azaltmaktadır. Oysa değişiklik öncesi hükümde yer alan ve uygulamada
sorunlar yaratabilecek hususların yayım kapsamından çıkarılması fakat diğer
hususların yayımına devam edilmesi şeffaflığın sağlanması bakımından da yerinde
bir tutum olurdu19.
İnternet sitesinde kanun gereği yapılması gereken ilanların yanı sıra başkaca
içerik de yayımlanabileceğinden20 şirketler isterlerse internet sitesini, şeffaflığın
sağlanması bakımından Kanunda öngörülenden daha işlevsel şekilde
kullanabileceklerdir. Diğer bir ifadeyle şirket şeffaflığın sağlanması için dilediği
16
Tekinalp, Erişim hakkı, s. 5.
17
1524. madde değişiklik sonrası ayrıntılı liste içermemektedir; lakin İSY’de internet sitesinde
yayımlanacak içerik ayrıntılı şekilde düzenlenmiştir. Bkz. IV. Bölüm C.
18
TK Tasarısında 1524. maddenin değişikliğine ilişkin gerekçede internet sitesinin tüm TK’ya hakim
şeffaflık ilkesinin en etkili aracı olduğu ifade edilmiştir.
19
6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesi ve sonrası yayımlanması gereken içerik hakkında
görüşümüz için bkz. IV. Bölüm, D.
20
Değişiklik sonrası yayımı zorunlu içerik sınırlı sayıda belirlenmişse de şirket internet sitesine
kanunen yapılması gereken ilanlar dışında içerik yayımlanabilecektir.
34
içeriği internet sitesine koyabilecektir. Bu bağlamda söz konusu değişiklik sonrası
TK’nın 1524. maddesinin etkisi çok büyük oranda azalmış olsa da halen şeffaflık
ilkesine hizmet ettiğini ifade etmek mümkündür.
Diğer yandan, 6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında tüm
sermaye şirketleri yerine sadece bağımsız denetime tabi olan sermaye şirketlerinin
35
internet sitesi kurmak zorunda olması da, internet sitesinin, şeffaflığın sağlanmasına
yönelik işlevini büyük oranda yitirmesine sebep olmuştur. Zira değişiklik öncesi 870
bin civarında şirketin internet sitesi kurması zorunluyken, değişiklik sonrasında
sadece 2500 civarında şirket bu yükümlülüğe tabidir 21. Bu bağlamda internet
sitesinin uygulama alanının bu denli daraltılmış olması TK’ya hakim şeffaflık
ilkesinden büyük oranda vazgeçildiği kanaati uyandırmaktadır 22.
Bilgi alma hakkının öğretide aktif ve pasif olmak üzere iki anlamı üzerinde
durulmuştur. Pay sahibinin bizzat ya da temsilcisi aracılığıyla yetkili ve yükümlü
organ veya kişilerden şirketle ilgili bilgi alması ya da ticari defterleri ile
muhaberatını bizzat inceleyerek bilgi sahibi olması bilgi alma hakkının aktif
21
(Çevrimiçi) http://www.kgk.gov.tr/content_detail-191-578-bagimsiz-denetime-tabi-olacak-
sirketler-duyurusu.html, 10.06.2013.
22
Nitekim öğretide, 6335 sayılı Kanun değişikliği sonrası, internet sitesi kurma zorunluluğunun
sadece bağımsız denetime tabi şirketlerle sınırlı tutulmuş olması karşısında kamuyu aydınlatma
yaklaşımından vazgeçildiği sonucuna varmak gerektiği ifade edilmiştir. Korkut Özkorkut,
Anonim Şirketlerde Bağımsız Denetim, Ankara, BTHAE, 2013, s. 121.
23
Kaya, a.g.e., s. 51 vd.; Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), a.g.e., N. 1007; Paslı, a.g.e., s. 100, 101.
24
Öğretide bilgi alma hakkına ilişkin yapılmış farklı tanımlar yer almaktadır. “Pay sahibine anonim
ortaklıkta denetçiler eli ile yapılan korporatif denetlemeyi tamamlamak üzere ortaklığın iktisadi ve
mali durumunun, egemenlik ilişkilerinin ve çoğunluğa sahip pay sahiplerinin elde ettiği
menfaatlerin, tam olarak anlaşılması ve bu suretle hakların bilinçle kullanılması amacı ile
tanınmış, gerçekte nispi nitelikte bir müktesep haktır.” Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), a.g.e., N. 1007;
“Bilgi alma istemi, bir bakıma, pay sahibinin ortaklığın malvarlığı konusunda aydınlanmasını
sağlayan ve gerek ana sözleşme ve gerekse genel kurulda alınacak kararlarla kısıtlanması olanağı
bulunmayan kazanılmış bir haktır.” Ömer Teoman, “Anonim Ortaklıkta Pay Sahibinin Bilgi Alma
Hakkı Üstüne”, İktisat ve Maliye,1971, C. XVIII, S. 1, s. 20, (s. 20-23); “Bilgi alma hakkı,
ortağın, anonim ortaklığın iş ve işlemleri ile üçüncü kişilerle olan ticari ilişkilerini öğrenmesi ve
bu bilgi çerçevesinde hareket etmesi hakkıdır.” Gönen Eriş, Açıklamalı-İçtihatlı-Uygulamalı
Anonim Şirketler Hukuku, Ankara, Seçkin, 1995, s. 378.
36
cephesini oluşturur. Şirketle ilgili bilgi ve belgelerin pay sahiplerinin etkisi ya da
talebi olmaksızın kendilerine sunulması ve/veya incelemelerine hazır tutulması ise
bilgi alma hakkının pasif cephesini oluşturur. Gerçek ve teknik anlamıyla bilgi alma
25,26
hakkında pay sahibi aktif rol alır .
eTK’da bilgi alma hakkı pasif ve geçmiş döneme yönelik olarak, kısıtlı bir
tarzda yer almaktadır. Pay sahibine sadece belirli bazı mali tabloların incelenmesi
suretiyle bilgi edinmesi imkânı verilmiştir. “Malumat alma hakkı” şeklinde ayrı bir
başlık altında değinildiyse de aktif yönüyle bilgi alma hakkı eTK’nın 363.
maddesinde eksik ve muğlak biçimde kaleme alınmış, bu hak düzenlenmek istenmiş
ama hakiki manasıyla düzenlenememiştir27. eTK’nın 362. maddesinde yer alan
bilgilendirme araçları eksik ve yetersiz olduğundan pay sahibi haklarını kullanırken
bilgiye ulaşmaktan yoksun kalmıştır 28.
TK’da bilgi alma hakkı eTK’ya göre daha geniş ve etkin bir şekilde ele
alınmıştır. 437. maddede “Bilgi alma ve inceleme hakkı” başlığı altında incelenen
hükümde bilgi alma hakkının içeriğine konsolide finansal tablolar dahil edilmiş,
genel kurulda denetçilerin yanı sıra yönetim kurulundan da bilgi istenebileceği
belirtilmiştir. Pay sahibi bilgi istediği takdirde sadece “şirket sırlarının açıklanacağı
veya korunması gereken diğer şirket menfaatlerinin tehlikeye girebileceği gerekçesi
ile” bilgi verilmesinin reddedilebileceği ifade edilmiştir. Ayrıca bilgi alma veya
inceleme isteminin reddedilmesi ya da sürüncemede bırakılması halinde pay sahibine
belirli bir süre içerisinde mahkemeye başvurma ve alınacak kararla bu hakkını
kullanma imkânı tanınmıştır29.
Şeffaflık ile bilgi alma hakkı birçok ortak paydaya sahip olsa da farklılıkları
daha ön plandadır. Bilgi alma hakkı başlığı altında yer alan haklar esas itibariyle pay
25
Kaya, a.g.e., s. 52 vd.; Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), a.g.e., N. 1008.
26
OECD ilkelerinde bilgi alma hakkı, “ortaklıkla ilgili bilgilerin zamanında ve düzenli bir şekilde
elde edilmesi hakkı” olarak formüle edilmiş, böylelikle bilgi alma hakkının hem aktif hem de pasif
yönüne değinilmiştir. Paslı, a.g.e., s. 99.
27
Kaya, a.g.e., s. 4 vd.; Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), a.g.e., N. 1008; Paslı, a.g.e., s. 102.
28
Rauf Karasu, “Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Anonim Şirketlerde Pay Sahibinin Bilgi
Alma Hakkı”, Batider, 2005, C. XXIII, S. 2, s. 71, (s. 71-115).
29
Kendigelen, İlk Tespitler (2. Bası), s. 338.
37
sahibine yöneliktir. Bilgi alma hakkının muhatabı şeffaflıkta olduğu gibi geniş bir
yelpazeyi oluşturan işletme ilgilileri değil sadece pay sahipleridir. Ayrıca pay
sahibinin bilgi alma hakkı, sorulara dayanan ve somut konularda ayrıntıları da
kapsayan aktif bir nitelik taşırken; şeffaflık ilkesine göre ilgililer soru sorarak bilgi
edinme imkânına sahip değildir 30. Bu anlamda şeffaflık ilkesinin bilgi alma hakkının
pasif cephesiyle31 daha yakın ilişki içerisinde olduğunu ifade etmek mümkündür.
Dolayısıyla şeffaflık ilkesinin genişlemesi sonucunda bilgi alma hakkı da
genişleyecektir 32.
30
Kaya, a.g.e., s. 31, 32; Karasu, a.g.m., s. 100.
31
Bilgi Edinme Hakkı Kanunu nedeniyle, kamuyu aydınlatma ilkesi uyarınca edinilen bilgiler
kısmen de olsa aktif bir nitelik kazanmıştır. Yanlı, a.g.e., s. 97.
32
Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), a.g.e., N. 1008.
33
Kaya, a.g.e., s. 23; Karasu, a.g.m., s. 79.
38
bilgi ve belgeler ne ise pay sahibi onunla yetinecek ve yalnızca o bilgileri
inceleyebilecektir34.
6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle internet sitesinin bilgi alma hakkı
bakımından işlevi azalmış olsa da devam etmektedir. Şeffaflık ilkesini genişleten
1524. madde sayesinde şirketler hakkındaki birçok husus kamuya duyurulabilecek ve
bu suretle pay sahipleri de bilgi sahibi olabilecektir. Pay sahipleri genel kurul öncesi
internet sitesine girerek belirli bilgilere buradan ulaşabilecektir. Yukarıda da
belirttiğimiz üzere bu halde pasif bilgi alma hakkı söz konusu olacaktır. Pasif bilgi
alma hakkı pay sahibinin geçmiş yıllarla mukayese yapmasını sağlayacak şekilde
fikir sahibi olmasını amaçlamaktadır37.
34
Pay sahibi elbette bilgi alma hakkı kapsamında şirketin ticari sırları ve korunması gereken diğer
şirket menfaatleri dışındaki bilgi ve belgelere ulaşmak için talepte bulunabilir. Fakat bunlar
kanunen yayımlanması zorunlu bilgilerin kapsamına dahil değilse internet sitesine konulmasını
talep edemeyecektir.
35
6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra bilgi alma hakkı kapsamında sorulan soruların ve
buna verilen cevapların sitede yer alması zorunluluğu kalkmış olsa da şirketler internet sitelerinde
ilgili bilgileri yayımlamak konusunda serbesttirler. Dolayısıyla şirketler bu şekilde internet
sitesinin işlevlerini artırabilir ve bahsi geçen imkânlara sahip olabilirler.
36
Karasu, a.g.m., s. 107.
37
Fatih Bilgili/Ertan Demirkapı, Şirketler Hukuku, Bursa, 9. Baskı, Dora Yayıncılık, 2013, s. 504.
39
Öte yandan değişiklik öncesi tüm sermaye şirketlerinin internet sitesi kurması
gerektiğinden TK m. 437/1’de yer alan “finansal tablolar ve konsolide tablolar bir
yıl süre ile merkezde ve şubelerde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulur.
Her pay sahibi, gideri şirkete ait olmak üzere gelir tablosuyla bilançonun bir suretini
isteyebilir” hükmü 1524. madde karşısında eskimiş ve gereksiz olduğu nedeniyle
öğretide eleştirilmekteydi38. Değişiklik sonrası sadece bağımsız denetime tabi
sermaye şirketlerinin internet sitesi kurması zorunlu olduğundan artık ilgili hüküm
anlamlı ve gerekli bir nitelik kazanmıştır 39.
Pay sahibi genel kurul öncesi internet sitesine girerek belirli bilgilere
ulaşabilecektir. Ancak 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası yayımlanacak
bilgi ve belgelerin dar kapsamda tutulmasından dolayı internet sitesinin bilgi alma
hakkı bakımından işlevi büyük oranda azalmıştır.
İnternet sitesinin pay sahibinin bilgi alma hakkındaki diğer bir rolü de
elektronik ortamda genel kurul yapılmasıdır. Elektronik ortamda genel kurul
38
Moroğlu, Değerlendirmeler, s. 240.
39
Bilgili/Demirkapı, a.g.e., s. 504, dipn. 1295.
40
6335 sayılı kanunla değişiklik yapılmadan önce herkesin erişimine açık bulunması gereken ilgili
internet sayfası değişiklikten sonra sadece pay sahiplerinin girmesinin mümkün olduğu ayrı bir
bölüm olarak düzenlenebilir. Şirketin vereceği bir şifreyle yahut güvenli elektronik imzayla giriş
yapılabilen bir sistemle sadece pay sahiplerinin ulaşabildiği bölümde ilgili bilgilerin yer alması
mümkün olabilir. Elbette bahsettiğimiz bilgiler herkesin erişimine açık bulunmak zorunda olan ve
bilgi toplumu hizmetlerine ayrılan bölüm ve orada yer alan bilgiler değildir. Bilgi toplumu
hizmetlerine ayrılmış bölümün dışında, yayımı zorunlu olmayan fakat yalnızca pay sahiplerinin
bilgisine sunulabilen bilgiler açısından böyle bir uygulama düşünülebilir.
40
yapılması sayesinde pay sahipleri farklı yerlerden, farklı şehirlerden ve farklı
ülkelerden genel kurula katılabilecek, öneride bulunabilecek, görüş açıklayabilecek,
oy kullanabilecek ve soru sorabileceklerdir. Bu bakımdan internet sitesi, pay
sahipleri ile şirket arasındaki mesafeyi ortadan kaldırarak bilgi alma hakkının etkin
ve aktif bir şekilde kullanılmasında önemli bir işlev yerine getirmektedir.
TK m. 1527 ile birlikte tüm ticaret şirketlerinin, gerek ortaklar kurulu veya
genel kurulun, gerek yönetim veya müdürler kurulu toplantılarının elektronik
ortamda yapılabilmesine imkân tanınmıştır. Bu düzenleme çok ortaklı anonim
şirketlerde genel kurul toplantılarına katılımın az olması sebebiyle ortaya çıkan güç
41
Işık Özer, “Türk Ticaret Kanunu Tasarısına Göre Anonim Şirket Genel Kurulu’na Elektronik
Ortamda Katılma”, Batider, 2009, C. XXV, S. 4, s. 624 (622- 662).
42
Hasan Pulaşlı, “Elektronik Ortamda Genel Kurula İlişkin Düzenlemelerin Evrimi ve 6102 Sayılı
Türk Ticaret Kanunundaki Durum”, Prof. Dr. Sarper Süzek’e Armağan Cilt III, İstanbul, Beta,
2011, s. 2623, (s. 2621-2685)
41
boşluğu43 sorununu çözümlemeyi hedeflemektedir 44. Şirket sözleşmesinde veya esas
sözleşmede düzenlenmiş olması ve şirketin bu amaca özgülenmiş bir internet sitesi
bulunması şartıyla söz konusu kurullar elektronik ortamda yapılabilecektir.
43
Özellikle çok ortaklı anonim şirketlerde pay sahibi, bir ortaktan ziyade temettü bekleyen bir
yatırımcı gibi hareket etmekte ve genel kurulun faaliyetine gereken ilgiyi göstermemektedir.
Bunun sonucunda genel kurul olağan yetersayı ile toplanamamakta veya toplansa dahi, becerikli
bir azınlığın veya tesadüfi bir çoğunluğun ya da anonim şirket dışındaki bir gücün örneğin hisse
senetleri kendisine tevdi edilmiş bir bankanın hakimiyetine girebilmesi mümkündür. Bu durumda,
şirketin faaliyetinin rizikosunu taşımayan bir kurumun yönetimde söz sahibi olması gibi bir
sakınca gündeme gelebilmektedir. Bu durum doktrinde güç boşluğu olarak adlandırılmaktadır.
Poroy (Tekinalp/Çamoğlu), a.g.e., N. 692.
44
Kendigelen, İlk Tespitler (2. Bası), s. 601; Özer, a.g.m., s. 657.
45
Pulaşlı, a.g.m., s. 2673.
46
Anonim Şirketlerde Elektronik Ortamda Yapılacak Genel Kurullara İlişkin Yönetmelik, RG.
28.8.2012/28395.
42
kurulları dışında ticaret şirketlerinin yapacakları kurullara ilişkin esaslar Gümrük ve
Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılan tebliğle 47 düzenlenmiştir.
4. Diğer İşlevleri
Ticaret sicili genel anlamıyla ticari hayatta hukuki öneme sahip bulunan ve
üçüncü kişiler tarafından bilinmesinde zorunluluk veya fayda bulunan belirli iş ve
işlemlerin kaydedildiği, devletin yetkili makamlarının gözetim ve denetiminde
tutulan aleni bir sicildir. Ticaret sicili, aleniyeti sağlama, ticari ilişkilerde hukuki
güveni teminat altına alma, bilgi işlem merkezi olma, kanunlara aykırılıkları önleme
gibi işlevleri yerine getirmektedir 50.
TK ile birlikte ticaret sicili hakkındaki eski hükümler büyük ölçüde korunmuş
olmakla birlikte Avrupa ülkelerinde görülen bazı gelişmeler TK’ya yansıtılmıştır.
47
Ticaret Şirketlerinde Anonim Şirket Genel Kurulları Dışında Elektronik Ortamda Yapılacak
Kurullar Hakkında Tebliğ, RG. 29.8.2012/28396.
48
EGKS, Anonim Şirketlerde Elektronik Ortamda Yapılacak Genel Kurullara İlişkin Yönetmelikte;
“Genel kurullara elektronik ortamda katılmayı teminen 28/7/1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 10/A maddesi uyarınca payları Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından kayden
izlenen borsaya kote şirketler için Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından sağlanacak elektronik
platform ve diğer şirketlerin 13/1/2011 tarihli ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1527.
maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca kuracakları veya destek hizmeti alabilecekleri bilişim sistemi”
şeklinde tanımlanmıştır.
49
EGKS hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. (Çevrimiçi)
https://www.mkk.com.tr/wps/portal/duyuru?mkk/gm/854016/MKK_Elektronik_Genel_Kurul_Sist
emi_Uygulamalari, 05.06.2013.
50
Mehmet Emin Bilge, Ticaret Sicili, İstanbul, Beta, 1999, s. 11; Necla Akdağ Güney, Yeni Türk
Ticaret Kanunu ve Avrupa Birliği Mevzuatı Çerçevesinde Ticaret Sicili, İstanbul, İTO, 2011,
s. 17.
43
Ticaret sicilinin elektronik ortamda tutulması, tescile dayanak belgelerin bu ortamda
dosyalanması ve saklanması ticaret sicili ile ilgili yapılmış reformların başında
gelmektedir 51.
51
TK’nın genel gerekçesinde de bahsedilen ve TK’ya yansıtılan diğer gelişmeleri; aleniyetin
artırılması ile sicilin olumlu ve olumsuz fonksiyonlarının geliştirilmesi, görünüşe güven teorisinin
ticaret sicilinin merkezi haline getirilmesi ve sicilin tutulmasından doğan zararlardan ilgili Ticaret
Odası ile Devletin müteselsil sorumluluğu şeklinde ifade edebiliriz. Seyithan Deliduman, Serdar
Acar, “Elektronik Ortamdaki Ticaret Sicili İşlemleri ve Mersis”, Regesta, 2012, C. 2, S. 2, s. 36,
(35-46); Hamdi Yasaman, “Yeni Ticaret Kanunu’nda Ticaret Sicili ile İlgili Getirilen Yeni
Düzenlemeler”, Regesta, 2011, S. 1, s. 7, (s. 7-12).
52
RG. 27.1.2013/28541.
53
MERSİS, Ticaret Sicil Yönetmeliği 4/g’de “Ticaret sicili işlemlerinin elektronik ortamda
yürütüldüğü, ticaret sicili kayıtları ile tescil ve ilan edilmesi gereken içeriklerin düzenli olarak
depolandığı ve elektronik ortamda sunulduğu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı ile TOBB nezdinde
oluşturulan ve işletilen merkezi ortak veri tabanını da içeren bilgi sistemi” şeklinde ifade
edilmiştir.
54
“Türkiye çapında sicil kayıtlarına elektronik ortamda ulaşılabilmenin sağlanması amacıyla, söz
konusu kayıtların düzenli bir tarzda depolandığı herkese açık merkezi bir ortak veri tabanı (bilgi
bankası) oluşturulması öngörülmüştür. Bilgilere elektronik ortamda ulaşılabilmesi ile sadece bilgi
toplumunun gereklerinden biri yerine getirilmiş olmayacak, aynı zamanda geniş aleniyetle gerçek
anlamda şeffaflık gerçekleştirilerek kayıtlardaki yolsuzlukların, aykırılıkların ve düzensizliklerin
de önüne geçilebilecektir.” TK 24. madde gerekçesi.
55
Tekinalp, Erişim hakkı, s. 6.
44
Bağımsız denetime tabi sermaye şirketleri bakımından internet sitesi, ticaret
sicilinin yerine getirmiş olduğu aleniyeti sağlama işlevini yerine getirmektedir.
Dahası yukarıda bahsettiğimiz bilgi bankasında yer alan bilgi ve belgeler üçüncü
kişilere ileri sürülmek gibi bir güce ve etkiye sahip değilken 57 internet sitesinde yer
alan ilanlara ve irade açıklamalarına hukuki sonuç bağlanmaktadır. Eğer üçüncü kişi
yönlendirilmiş mesaja dayanıyorsa, söz konusu mesaj yönlendirildiği şekli ile o kişi
tarafından alınmış sayılacaktır58.
6335 sayılı Kanun değişikliğinden önce şirket hakkında bilgi almak için
ticaret siciline bakmak yerine internet sitesine ulaşmak çok daha faydalı olacaktı.
Zira internet sitesi kanunen yapılması gerekli ilanların yanı sıra birçok hususu da
içerisinde barındıracaktı. İnternet sitesini inceleyen kişi kanunen yapılması gerekli
ilanların tümüne ulaşabileceği gibi bunların yanında şirkete dair birçok bilgiyi burada
görebilecekti. 6335 sayılı Kanun değişikliğinden sonra ise yayımlanması zorunlu
içerik kanunen yapılması gerekli ilanlardan ibaret olduğundan şirket hakkında bilgi
almak isteyen kişinin internet sitesine ya da ticaret siciline bakması arasında bilgi ve
belge bakımından önemli bir fark görünmemektedir. Diğer yandan internet sitesi
şirketin kimliğine ve yapmış olduğu işlemlere dair toplu ve bir bütün halinde bilgiler
içermektedir. Bu anlamda internet sitesini incelemenin daha pratik olduğu
söylenebilir.
b. Reklam
56
Bu husus hakkında değerlendirme için bkz. IV. Bölüm, D.
57
TK’nın 24. maddesinin gerekçesinde bu husus “Bilgi bankasındaki kayıtlar üçüncü kişilere ileri
sürülmek gibi hukuki bir gücü ve etkiyi haiz değildir. Ancak bu kayıtlar, kaydın yolsuz olduğuna
veya kayıt bulunması gerekirken kayda yer verilmemiş olduğuna inananları, esas sicil kayıtlarında
gerekli düzeltmeleri yapmak amacıyla hukuki yollara başvurmak için harekete geçirecektir. Bilgi
bankasına giriş serbest olacağı için, herkes kayıtları denetleyebilecektir. Sistemin yerleşmesi ve
işleyiş kurallarının tam olarak ortaya çıkması halinde bir kanun değişikliğiyle bilgi bankasına
hukuki işlevler de tanınabilir” şeklinde ifade edilmiştir.
58
Yönlendirilmiş mesaja bağlanan hukuki sonuç için bkz. IV. Bölüm, E, 4, c.
59
Emrehan İnal, Başak Baysal, Reklam Hukuku ve Uygulaması, İstanbul, On İki Levha
Yayıncılık, 2008, s. 1.
45
Ticari Reklam ve İlânlara İlişkin İlkeler ve Uygulama Esaslarına Dair
Yönetmelikte60 reklam; “Mal, hizmet veya marka tanıtmak, hedef kitleyi
oluşturanları bilgilendirmek ve ikna etmek, satışını veya kiralanmasını sağlamak ya
da arttırmak amacıyla reklam veren tarafından herhangi bir mecrada yayımlanan
pazarlama iletişimi niteliğindeki duyuru” şeklinde ifade edilmiştir.
c. Elektronik Ticaret
60
RG. 14.6.2003/25138
61
Ahmet Hamdi İslamoğlu, Pazarlama Yönetimi, 4. Bası, İstanbul, Beta, 2006, s. 496.
62
Bülent Sözer, Elektronik Sözleşmeler, İstanbul, Beta, 2002, s. 21; Ümit Gezder, Mukayeseli
Hukuk Açısından İnternette Akdedilen Sözleşmelerde Tüketicinin Korunması, İstanbul, Beta,
46
Elektronik Ticaretin Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısında elektronik
ticaret, “tarafların eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın ve müzakere imkânı
bulunmaksızın, elektronik ortamda gerçekleştirdikleri ticari faaliyetler” şeklinde
tanımlanmıştır 63.
2004, s. 6; Buket Öztuna Cox, Avrupa Birliği Hukukunda Elektronik Ticaret ve Türkiye’deki
Gelişmeler, İstanbul, Pusula Yayıncılık, 2002, s. 8.
63
Tasarının ilk metninde elektronik ticaret, “fizikî olarak karşı karşıya gelmeksizin, elektronik
ortamda gerçekleştirilen ticarî faaliyetler” şeklinde tanımlanmışken söz konusu ifadenin AB
Direktifiyle (2000/31/AT) uyum sağlamadığı gerekçesiyle tekrar gözden geçirilerek Kanunun
amacına uygun hale getirilmesi önerilmiş ve mecliste kabul edilmiştir.(Çevrimiçi)
http://www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem24/yil01/ss240.pdf, 31.08.2013
64
Türkiye İstatistik Kurumu, 2012 Yılı Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması
Sonuçları,
(Çevrimiçi)http://www.tuik.gov.tr/PreHaberBultenleri.do?id=13569&utm_term=istatistik,n%C3%
BCfus,enflasyon,sanayi,gsyih,demografi&utm_source=twitterfeed&utm_medium=twitter#,
24.08.2013
65
Öztuna Cox, a.g.e., s. 12.
47
B. İnternet Sitesinin Sakıncaları
66
Öğretide çoğunlukla kullanılan kavram ortaklık sırrıdır. Fabrika ve ticaret sırlarının (iş sırları)
ortaklık sırlarının bir bölümünü oluşturduğundan üçüncü kişilere ve pay sahiplerine karşı
açıklanması sakıncalı tüm sırları kapsayıcı ve daha geniş bir kavram olması bakımından “ortaklık
sırları” kavramının kullanılması daha isabetlidir. Kaya, a.g.e., s. 265, 266.
67
Öğretide hâkim olan meslek sırrı, ticari sır ve şirket sırrı ayrımı hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.
Aslı Gürbüz Usluel, Türk Özel Hukukunda Özellikle Anonim Ortaklıklarda Ticari Sırrın
Korunması, İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2009, s. 45 vd.
68
Ticari sır, Ticari Sır, Banka Sırrı, Müşteri Sırrı Hakkında Kanun Tasarısı’nda “Bir ticarî işletme
veya şirketin faaliyet alanı ile ilgili yalnızca belirli sayıdaki mensupları ve diğer görevlileri
tarafından bilinen, elde edilebilen, özellikle rakipleri tarafından öğrenilmesi halinde zarar görme
ihtimali bulunan ve üçüncü kişilere ve kamuya açıklanmaması gereken, işletme ve şirketin
ekonomik hayattaki başarı ve verimliliği için büyük önemi bulunan; iç kuruluş yapısı ve
organizasyonu, malî, iktisadî, kredi ve nakit durumu, araştırma ve geliştirme çalışmaları, faaliyet
stratejisi, hammadde kaynakları, imalatının teknik özellikleri, fiyatlandırma politikaları,
pazarlama taktikleri ve masrafları, pazar payları, toptancı ve perakendeci müşteri potansiyeli ve
ağları, izne tâbi veya tâbi olmayan sözleşme bağlantılarına ilişkin veya bu gibi bilgi ve belgeler”
şeklinde tanımlanmıştır.
69
İsviçre Federal Mahkemesi verdiği bir kararda şirket sırrını “şirketin meşru menfaatinin ifşa
edilmemesini gerektirdiği ekonomik hayata ilişkin bütün olaylar” şeklinde tanımlamıştır. Selçuk
Öztek, “Şirketler Gruplarında Yavru Şirketlerdeki Azınlık Pay sahiplerinin Türk Ticaret Kanunu
m. 363 / İsviçre Borçlar Kanunu m. 697 Çerçevesinde Bilgi Alma Hakkı”, Prof. Dr. Ernst E.
Hirsch’in Hatırasına Armağan (1902-1985), Ankara, BTHAE, 1986, s. 320, (s. 293 - 333);
Alman Federal Mahkemesi ise bir kararında şirket sırrı kavramını “işletmeyle ilgili, sınırlı bir
çevre tarafından bilinen, başkaları tarafından kolaylıkla öğrenilmeyecek, gizli tutulmasında
şirketin haklı bir menfaati bulunan ve şirketçe gizli tutulması arzu edilen iktisadi yaşama ait
olgular” şeklinde tanımlamıştır. Karasu; a.g.m., s. 89.
70
Kaya, a.g.e., s. 266; Öztek, a.g.m., s. 320.
48
bu kavrama geniş anlam verilmesi bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını
ortadan kaldıracağından şirket sırrı itiraz alanının dar olması gerekmektedir 71.
Her gerçek veya tüzel kişi gibi sermaye şirketlerinin de bir gizlilik alanı
vardır. Ekonomik gizliliğin korunması şirketin rekabet gücünü muhafaza etmesinin
ve başarılı olabilmesinin olmazsa olmaz şartlarındandır. Fabrika sırları ve iş sırları
şirkete rakipleri ile olan rekabetinde büyük bir avantaj sağlar ve bu sırları piyasada
iktisadi anlamda değerlendirme olanağı verir. Bu nedenle gizliliğin korunması önem
arz eder, ticari sırların korunamadığı veya gizli tutulamadığı durumlarda ticari bir
zararın doğacağını kabul etmek gerekir 72.
71
Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), a.g.e., N. 1015; Öztek, a.g.m., s. 321.
72
Karasu, a.g.m., s. 90.
73
Tekinalp (Poroy/Çamoğlu), a.g.e., N. 1015; Kaya, a.g.e., s. 269; Karasu, a.g.m. s. 89.
49
gerekçesiyle cevapsız bırakması mümkün olmayacaktır. Ayrıca internet sitesinde yer
alması gereken bilgiler sınırlı sayıda sayılmadığından burada yer almayan bilgilerin
nitelik bakımından gerekli koşulları sağlaması kaydıyla şirket sırrı olduğunun kabul
edilebileceği öğretide ifade edilmiştir 74. Yani önceki düzenlemeye göre internet
sitesinde yer alan bilgilerin dışında kalan hususların şirket sırrı niteliğinde olduğunun
kabul edilebileceği belirtilmiştir.
74
Usluel, a.g.e., s. 175.
75
İnternet sitelerinin tekniği ve güvenliği hususunda İSY m. 11’de şirketlerin ve MTHS’lerin uyması
gereken kriterler belirtilmiştir.
50
6335 sayılı Kanunla değişiklik yapılmadan önce internet sitesi kurmanın tüm
sermaye şirketleri bakımından getirilmiş bir zorunluluk olduğu göz önüne
alındığında küçük çaptaki şirketlerin sıkıntı çekmeleri olasıdır. Özellikle düşük
bütçeli limited şirketler açısından bu yükümlülüğün ilgili şirketleri ekonomik
anlamda zorlayacağı açıktır.
6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası sadece bağımsız denetime tabi
sermaye şirketleri internet sitesi kuracaktır. Bağımsız denetime tabi olma şartlarını 76
göz önüne aldığımızda söz konusu şirketlerin bütçeleri bakımından internet sitesi
kurmanın bu şirketleri zorlayacak derecede bir maliyet getirmeyeceği aşikârdır. Zira
aktif toplamı 150 milyon ve üstü Türk Lirası olma, yıllık net satış hasılatı 200 milyon
ve üstü Türk Lirası olma ve çalışan sayısı 500 ve üstü kriterlerinden en az ikisini
sağlaması gerektiği göz önüne alındığında internet sitesi kurma ve bilgileri burada
yayımlama yükümü bu ölçekteki şirketleri ekonomik anlamda zorlamayacaktır.
Ayrıca internet sitesinin yukarıda saydığımız işlevlerini göz önüne aldığımızda mali
açıdan neden olduğu külfet, getirmiş olduğu kolaylıkların yanında kayda değer
görünmemektedir.
76
Bağımsız denetime tabi olma şartları hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. III. Bölüm.
77
Bu konu internet sitesinde yer alması gereken zorunlu içeriğin yayımlanması usulü başlığı altında
ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bkz. IV. Bölüm, E.
51
III. İNTERNET SİTESİ KURMA ZORUNLULUĞU OLAN
ŞİRKETLER
1
Moroğlu internet sitesinde gerekli ilanların yapılmaması halinde uygulanacak cezai yaptırımın
yanı sıra hukuki yaptırımın da uygulamasını eleştirmiş, Teoman 1524. maddeye bağlanan
yaptırımların neden olabileceği sorunları ortaya koymuştur. Kendigelen, ilgili maddeye aykırılığa
bağlanan hukuki yaptırımlar nedeniyle sermaye şirketlerinin anlamsız iptal davalarına muhatap
kalabileceğini ifade etmiştir. Moroğlu, Değerlendirmeler, s. 399, 400; Ömer Teoman, “Sermaye
Ortaklıklarının İnternet Sitesi Açma ve Burada Yasada Öngörülen İçerikleri Yayımlama
yükümlülüğüne Aykırı Davranmanın Yaptırımı Nedir?”, Batider, 2011, C. XXVII, S. 4, s. 5-12;
Kendigelen, İlk Tespitler (2. Bası), s. 598.
52
mevcut düzenlemede olduğu gibi internet sitesi kurma zorunluluğu
bulunmamaktaydı.
1. Genel Olarak
TK’nın 1524. maddesinde yer alan “her sermaye şirketi” ifadesi, 6335 sayılı
Kanunla değiştirilmiş ve yerini “397. maddenin dördüncü fıkrası uyarınca denetime
tabi olan sermaye şirketleri” ibaresine bırakmıştır. Diğer bir ifadeyle değişiklik
sonrası internet sitesi kurma zorunluluğu her sermaye şirketi açısından değil,
bağımsız denetime tabi olan sermaye şirketleri bakımından bir zorunluluk olarak
öngörülmüştür. Esasen yapılan değişiklik öncesinde her sermaye şirketi için
öngörülen internet sitesi kurma zorunluluğu zaten uygulama imkânı da bulamamış
bir düzenlemedir.
2
Falcıoğlu, a.g.m., s. 656.
53
vazgeçilmiş ve bu konuda Bakanlar Kurulu bağımsız denetime tabi olacak şirketleri
belirleme konusunda yetkili kılınmıştır (TK m. 397/4).
Söz konusu değişiklik ve ilgili Bakanlar Kurulu kararı ile birlikte TK’nın
1524. maddesinin şirketler bakımından uygulama alanı önemli ölçüde daralmıştır.
Zira değişiklikten önce yaklaşık 870 bin civarında şirketin internet sitesi kurma
zorunluluğu bulunurken söz konusu değişiklik sonrası bu sayı çok büyük oranda
azalmış ve 2500 kadar şirketin bağımsız denetime tabi olacağı belirlenmiştir 3.
6335 sayılı Kanun değişikliği ile bağımsız denetime tabi sermaye şirketlerinin
internet sitesi kurması gerektiği ifade edilmişse de şirketler topluluğuna dahil olan
sermaye şirketleri bakımından TK m. 1524 hükmünün nasıl uygulanacağına dair
Kanunda herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Şirketler topluluğuna tabi şirketlerin
bir veya birkaçının bağımsız denetime tabi olduğu durumda diğer şirketlerin internet
sitesi kurması gerekip gerekmediği bir sorun olarak gündeme gelmiştir. Bu sorunun
çözümü için İSY’de değişiklik yapılmasına ilişkin yönetmelik 4 21.9.2013 tarihli,
28772 sayılı RG’de yayımlanmıştır. Şirketler topluluğuna dahil olan sermaye şirketi,
doğrudan bağımsız denetime tabi değilse internet sitesi kurmak 5 ve belirli içeriği
burada yayımlamak yükümlülüğüne tabi tutulmamıştır (İSY m. 5/3).
3
31.01.2013 tarihi itibariyle toplam 868.414 sermaye şirketinden (101.075 anonim şirket, 767.339
limited şirket) yaklaşık 550 bini faal görünmektedir. Ayrıntılı bilgi için bkz. Özkorkut, a.g.e., s.
117.
4
“Sermaye Şirketlerinin Açacakları İnternet Sitelerine Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına
Dair Yönetmelik” RG. 21.9.2013/28772.
5
Söz konusu değişiklikte topluluğa dahil olan şirketlerin TK m. 1524’e ilişkin yükümlülüklerini ne
şekilde yerine getireceklerine ilişkin düzenleme de yer almaktadır (İSY m. 5/5). Ayrıntılı bilgi için
bkz. IV. Bölüm, E, 2.
54
2. Bağımsız Denetime Tabi Olan Sermaye Şirketleri
6
(Çevrimiçi) http://www.kgk.gov.tr/content_detail-191-578-bagimsiz-denetime-tabi-olacak-
sirketler-duyurusu.html, 10.06.2013.
55
Bakanlar Kurulu Kararına ekli (I) sayılı Listede hangi alanlarda faaliyet
gösteren şirketlerin herhangi bir ölçüt şartı aranmaksızın denetime tabi olacağı
sayılmıştır. Söz konusu listeye göre ilgili şirketler altı bent halinde gruplandırılmıştır.
Bu gruplandırma kapsamına girilen kanun ile kurum ve kuruluşa göre ayrı ayrı
yapılmıştır. Bu bakımdan bazı şirketlerin birden fazla bendin kapsamına girmesi de
mümkündür. Örneğin derecelendirme kuruluşları sermaye piyasaları yönünden
birinci bentte, finansal kuruluşlar yönüyle de ikinci bentte sayılmıştır. Her iki sektör
için de faaliyet izni almış bir derecelendirme kuruluşu, iki sektör yönünden de
bağımsız denetime tabi olacaktır 7.
(I) sayılı Listenin ilk bendinde SerPK uyarınca Sermaye Piyasası Kurulunun
düzenleme ve denetimine tabi şirketler açısından bir sayım yapılmıştır. Bu bende
göre: yatırım kuruluşları, kolektif yatırım kuruluşları, portföy yönetim şirketleri,
ipotek finansmanı kuruluşları, varlık kiralama şirketleri, merkezi takas kuruluşları,
merkezi saklama kuruluşları, veri depolama kuruluşları, derecelendirme kuruluşları,
değerleme kuruluşları, sermaye piyasası araçları bir borsada ve/veya teşkilatlanmış
diğer piyasalarda işlem gören anonim şirketler herhangi bir ölçüt aranmaksızın
doğrudan bağımsız denetime tabidir.
7
Bakanlar Kurulu Kararına ekli (I) sayılı Listede yer alan şirketler hakkında ayrıntılı bilgi için bkz.
Özkorkut, a.g.e., s. 130 vd.
8
RG. 19.10.2005/25983.
9
RG. 14.6.2007/26552.
56
Yatırım Sistemi Kanunu 10 kapsamında faaliyet göstermekte olan sigorta, reasürans
ve emeklilik şirketleri doğrudan bağımsız denetime tabi tutulmuştur.
Listenin beşinci bendine göre, 5300 sayılı Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk
Kanunu11 hükümleri uyarınca anonim şirket halinde kurulan tarım ürünleri lisanslı
depo şirketleri ile 2699 sayılı Umumi Mağazalar Kanunu 12 hükümleri uyarınca
anonim şirket şeklinde kurulan şirketler bağımsız denetime tabidir.
(I) sayılı Listenin altıncı ve son bendine göre ise ulusal karasal, uydu ve
kablolu televizyon sahibi medya hizmet sağlayıcı şirketlerin bağımsız denetime tabi
tutulacağı belirlenmiştir.
10
RG. 7.4.2001/24366.
11
RG. 17.2.2005/25730.
12
RG. 13.8.1982/17781.
57
Şirketlerin denetime tabi olup olmamasında tek başına ya da bağlı ortaklıkları
ve iştirakleriyle birlikte aktif toplamına, çalışan sayısına ve yıllık net satış hasılatına
ilişkin genel ölçütler belirlenmiştir. Söz konusu ölçütler şunlardır:
58
Belirlenmesine Dair Bakanlar Kurulu Kararına İlişkin Usul ve Esaslar 13”ı
belirlemiştir 14.
13
RG. 12.3.2013/28585.
14
Söz konusu usul ve esaslar 01 Ocak 2013 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yayımı tarihinde
yürürlüğe girmiştir.
59
denetime tabi olan şirket söz konusu dönemlerde en az iki ölçüte ilişkin sınırların
altında kalmış olduğundan 2016 yılında bağımsız denetim kapsamından
15
çıkarılmıştır .
2012/4213 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli (II) sayılı Listede belirtilen
alanlarda faaliyet gösteren şirketler bakımından uygulanacak ölçütler yukarıda
bahsettiğimiz ölçütlerden farklıdır. Söz konusu listede hangi alanda faaliyet gösteren
şirketlerin hangi ölçütleri sağlaması gerektiği ayrıca belirtilmiştir. Yine aktif toplam,
yıllık net hasılat satışı ve çalışan sayısı ölçüt olarak ele alınmış fakat miktar ve sayı
bakımından farklılıklar öngörülmüştür. Ölçütlerin söz konusu sınırları aşıp
15
Özkorkut, a.g.e., s. 169.
60
aşmadığının belirlenmesinde ise bir önceki başlıkta tablo ile örneği verilen, usul ve
esaslara ilişkin düzenlemenin m. 5/2 hükmündeki usul uygulanacaktır. (II) sayılı
Listeye göre hangi şirketlere hangi ölçütlerin uygulanacağı yedi bent halinde
düzenlenmiştir.
(II) sayılı Listenin ilk bendine göre “sermayesinin en az %25’i kamu kurumu
niteliğindeki meslek kuruluşlarına, sendikalara, derneklere, vakıflara, kooperatiflere
ve bunların üst kuruluşlarına doğrudan veya dolaylı olarak ait olan şirketlerden
aşağıdaki ölçütlerden en az ikisini sağlayanlar” bağımsız denetime tabidir. Bu
ölçütler:
16
RG. 10.11.2008/27050.
61
c) Çalışan sayısı ikiyüzelli ve üzeri.
Görüldüğü üzere payları borsada işlem gören halka açık anonim şirketler
herhangi bir ölçüt aranmaksızın bağımsız denetime tabi tutulmuşken, payları borsada
17
2012/4213 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının geçici birinci maddesi uyarınca sadece bu bent
kapsamındaki Kamu İktisadi Teşebbüsleri bakımından uygulama tarihi 1 Ocak 2015 olarak
düzenlenmiştir.
18
RG. 3.3.2001/24335.
19
RG. 2.5.2001/24390.
20
RG. 20.12.2003/25322.
21
RG. 13.3.2005/25754.
22
SerPK m. 16/1 uyarınca pay sahibi sayısı beşyüzü aşan anonim şirketlerin payları halka arz
olunmuş sayılır ve bu şirketler halka açık şirket hükümlerine tabi olur.
62
işlem görmeyen halka açık anonim şirketler bakımından belirli ölçütler
öngörülmüştür.
“Gayri faal olan veya faaliyetleri geçici olarak durdurulan veya iptal edilmiş
olan(gerekli ana sözleşme değişiklikleri ve benzeri prosedür işlemleri henüz
gerçekleştirilmemiş olanlar dahil) iştirak ve şirketler hariç olmak üzere, Tasarruf
Mevduat ve Sigorta Fonunun iştirakleri ile mülga 4389 sayılı Bankalar Kanunu ve
5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamında Fon tarafından denetimi ve yönetimi
devralınan şirketlerden aşağıdaki üç ölçütten en az ikisini sağlayanlar.
Görüldüğü üzere altıncı bentte sayılan ölçütler genel ölçütler ile aynıdır.
Bakanlar Kurulu Kararında altıncı bent düzenlenmeseydi de bu şirketlerin bağımsız
denetime tabi olup olmadığı genel ölçütlere göre tespit edilebilecektir. Bu yüzden
altıncı bendin (II) sayılı Listeye eklenmesinin nedeninin, Tasarruf Mevduatı Sigorta
Fonu’nun iştiraklerinin yanı sıra, özellikle yönetim ve denetimini devraldığı
şirketlerin, bağımsız denetim bakımından konumlarını açık ve net bir şekilde ortaya
koymak olduğu ifade edilebilecektir23.
Listenin yedinci24 ve son bendinde ise “8/6/1984 tarihli 233 sayılı Kanun
hükmünde Kararname kapsamında faaliyet gösteren Kamu İktisadi Teşebbüsleri ve
bağlı ortaklıkları25 ile sermayesinin en az % 50’si belediyelere ait olan şirketlerden”
aşağıdaki ölçütlerden en az ikisini sağlayanların denetime tabi olacağı belirlenmiştir:
23
Özkorkut, a.g.e., s. 163.
24
2012/4213 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının geçici birinci maddesi uyarınca (II) sayılı Listenin
yedinci bendi 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren uygulanacaktır.
25
233 sayılı KHK m. 2/5’te bağlı ortaklık “sermayesinin yüzde ellisinden fazlası iktisadi devlet
teşekkülüne veya kamu iktisadi kuruluşuna ait olan işletme veya işletmeler topluluğundan oluşan
anonim şirketler” şeklinde tanımlanmıştır.
63
a) Aktif toplamı kırkmilyon ve üzeri Türk Lirası.
6335 sayılı Kanun ile birlikte TK m. 1533’e eklenen geçici 8. madde uyarınca
1524. maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce kurulan denetime tabi sermaye
şirketlerinden internet sitesine sahip olanlar yürürlük tarihinden itibaren üç ay içinde
internet sitesinin belli bir bölümünü 1524. maddedeki içeriğin yayımlanmasına
özgülemek zorundadır. İnternet sitesine sahip olmayanlar ise yine aynı süre içinde
internet sitesi açmak ve bu sitenin belirli bölümünü anılan maddedeki içeriğin
yayımlanmasına özgülemek zorundadır. Görüldüğü üzere hüküm uyarınca 1
Temmuz 2013 tarihinden önce kurulmuş bağımsız denetime tabi sermaye şirketleri 1
Temmuz 2013 tarihinden itibaren üç ay içinde yani 1 Ekim 2013’e kadar internet
sitesi kurmaları gerekmektedir 27.
26
Nitekim İSY de 1.7.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir (İSY m. 17).
27
İSY’nin geçici birinci maddesinde bu husus “Bu yönetmeliğin yürürlüğe girdiği tarihten önce
kurulmuş şirketlerin, 1/7/2013 tarihinden itibaren üç ay içinde internet sitesi açmaları ve bu
sitenin belirli bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanması için
özgülemeleri gerekir. İnternet sitesi var olan şirketlerin ise, aynı süre içerisinde sitelerinin belirli
bir bölümünü şirketçe kanunen yapılması gereken ilanların yayımlanmasına özgülemeleri
gerekir.” şeklinde ifade edilmiştir.
64
açmaları gerekir. Örneğin 2012/4312 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına ekli (I) sayılı
listenin ikinci bendinde yer alan 5411 sayılı Bankacılık kanunu uyarınca Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumunun düzenleme ve denetimine tabi şirketlerden;
finansman şirketleri veya bankalar doğrudan bağımsız denetime tabi olduklarından
yeni kurulan bir banka veya finansman şirketi kuruluşunun ticaret siciline tescil
tarihinden itibaren üç ay içinde internet sitesi açmalıdır. Bu bağlamda doğrudan
bağımsız denetime tabi sermaye şirketleri yeni kuruluyorlarsa kuruluşlarının
tescilinden itibaren üç ay içinde internet sitesi kurmaları gerekir. Görüldüğü üzere
herhangi bir ölçüt aranmadan bağımsız denetime tabi olan şirketlerin internet sitesi
kurma zorunluluğunun başlangıç anı kolayca belirlenebilmektedir.
C. Değerlendirme
TK’nın 397 ila 406. maddeleri arasında düzenlenmiş olan şirketlerin bağımsız
denetimine ilişkin hükümleri 6335 sayılı Kanunla önemli ölçüde değişikliğe
uğramıştır. Özellikle 397. maddeye eklenen “398inci madde kapsamında denetime
tabi olacak şirketler Bakanlar Kurulunca belirlenir” fıkrası ve 2012/4213 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı, sermaye şirketlerinin çok büyük bir çoğunluğunun bağımsız
denetim dışında kalmasına neden olmuştur. Bu kapsamda internet sitesi kurma
65
zorunluluğunun uyguluma alanının da daraltılmış olması TK’yı oluşturan felsefeden
ciddi şekilde geriye gidilmesine sebebiyet vermiştir 28.
6455 sayılı Kanun ile tüm anonim şirketlerin denetim kapsamına alınmış
olması internet sitesi kurma zorunluluğu bakımından bir değişiklik meydana
getirmemektedir. Zira internet sitesi kurması gereken şirketler TK m. 397/5
kapsamında denetime tabi olan şirketler değil TK m. 397/4 kapsamında bağımsız
denetime tabi olan sermaye şirketleridir. Bu bağlamda yukarıda da ifade edildiği
üzere değişiklik öncesi yaklaşık 870 bin civarında sermaye şirketinin internet sitesi
kurma zorunluluğu bulunurken 6335 sayılı Kanun değişikliği sonrasında neredeyse
şirketlerin tamamına yakınından bu zorunluluk kaldırılmıştır. Diğer bir ifadeyle
değişiklik sonrasında sadece 2500 civarında şirketin internet sitesi kurma
yükümlülüğü bulunmaktadır.
28
Özkorkut, a.g.e., s. 193.
29
RG. 11.4.2013/28615.
66
kadar zor olmamaktadır. Küresel ölçekteki rekabette sınırları zorlayan ve son derece
hızlı bir dönüşüm sürecindeki Türk işletmeleri için de dünyanın gelişmiş ülkelerinin
kabul ettiği güncel ihtiyaçları karşılayan ticari düzenlemelerin öngörülmesi
zorunludur. Dünyanın ekonomik düzeni ile küresel temelde uyum sağlama, istikrarlı,
yüksek ve sürdürülebilir büyüme oranlarının yakalanması ve bunun sürekliliğinin
korunması yönünde şeffaflık ve hesap verebilirlik çok önemli bir husus olarak
karşımıza çıkmaktadır 30. Bu bağlamda şirket internet sitelerinin de ticari hayata ve
şeffaflığa katkısı büyüktür.
30
Şaban Kayıhan, Anonim Şirketlerde Üst Gözetim, Ankara, Seçkin, 2011, s. 22.
67
IV. İNTERNET SİTESİNDE YAYIMLANMASI ZORUNLU
İÇERİK
A. Genel Olarak
TK m. 1524’ün kabul edilen ilk hali ile 6335 sayılı Kanun ile yapılan
değişiklikten sonraki hali arasında yayımlanmaya özgülenecek içerik bakımından
önemli farklılıklar mevcuttur. Maddenin ilk hali yayımlanacak hususların kapsamını
çok geniş tutmuş, hükümde sayılanlarla sınırlı olmamakla birlikte içeriğin
başlıcalarını tadadi yöntemle saymıştır. Değişiklikten sonra ise maddenin uygulama
alanının şirketler açısından olduğu gibi yayımlanmaya özgülenecek içerik
bakımından da oldukça daraldığını ifade edebiliriz.
1
Falcıoğlu, a.g.m., s. 654.
2
Moroğlu, Değerlendirmeler, s. 400; Kendigelen, İlk Tespitler (1. Bası), s. 530.
68
doğabilmektedir. Faaliyet gösterilen alana göre daha şeffaf olması gerektiği
düşünülen şirketler bakımından bu ek yükümlülükler öngörülebilmektedir 3.
69
genel kurul ve yönetim kurulu kararları, bu işlemlerle ilgili açıklamalar, bilgiler,
belgeler.
f) Genel kurullara ait olanlar dâhil her türlü çağrılara ait belgeler, raporlar,
yönetim kurulu açıklamaları.
4
6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrası finansal tabloların, yönetim kurulunun yıllık
faaliyet raporunun, kar dağıtımına ilişkin genel kurul kararının, denetçi görüşünün ve genel
kuruluna ilişkin kararının ilanını ve internet sitesinde yayımlanmasını öngören 524. madde
yürürlükten kaldırılmıştır.
70
ilişkin 6335 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi TK’da yer alan hükümlerin
birçoğu korunmuş olduğundan söz konusu hükümlere bir alt başlıkta değindik.
Söz konusu hüküm ve bahsi geçen değerlendirmeler 6335 sayılı Kanun ile
yapılan değişiklik öncesinde kalmıştır. Kanun koyucu doktrindeki eleştirileri göz
önüne alarak yayımlanması gereken içerik bakımından köklü bir değişiklik
yapmıştır.
5
Kendigelen, İlk Tespitler (1. Bası), s. 530.
6
Moroğlu, Değerlendirmeler, s. 400; Kendigelen, İlk Tespitler (1. Bası) s. 530.
71
C. 6335 Sayılı Kanun ile Yapılan Değişiklikten Sonraki
Mevcut Düzenleme
1. Genel Olarak
7
Bu konuda ayrıntılı inceleme için bkz. IV. Bölüm, C, 2.
72
Özetle, bu konuda “kanunen yapılması gereken ilanlar” ifadesinden şirketin
yapmış olduğu tüm ilanların internet sitesinde de yayımlaması gerektiği
anlaşılmalıdır. Nitekim hüküm lafzına ve amacına göre yorumlandığında TK’da
yalnızca ticaret sicilinde ilanı öngörülen hususların aynı zamanda şirketin internet
sitesinde de yayımlanması gerektiği sonucuna ulaşılmalıdır.
TK’da internet sitesinde yer alması gereken içeriğe ilişkin olarak; madde
39’da ticaret unvanına ilişkin bilgilerin, 171’de inceleme hakkına ilişkin ilanın,
174’de şirket alacaklılarının alacaklarını bildirmeye ve teminat verilmesi için istemde
bulunulmasına ilişkin ilanın, 198’de bir teşebbüsün bir sermaye şirketinin belli
oranda payını kazanması veya elden çıkarılmasına ilişkin ilanın, 353’de anonim
şirkete açılan fesih davasının kesinleşmiş mahkeme kararının, 359’da anonim şirket
yönetim kuruluna bir tüzel kişi üye seçildiğinde buna ilişkin yapılan ilanın ve
denetleme görevini yerine getirecek denetçiye ilişkin ilanın, 414’de genel kurula
çağrının, 420’de genel kurul toplantısının ertelenmesinin, 422’de toplantı
tutanağının, 428’de temsilciye ilişkin ilanın, 448’de genel kurul kararına karşı açılan
iptal ve butlan davaları ile duruşma gününün, 450’de genel kurul kararının iptal ya da
butlanına ilişkin mahkeme kararı suretinin, 455’de esas sözleşmenin değiştirilmesine
ilişkin genel kurul kararının, 460’da sermaye artırımına ilişkin kararın ve artırımla
ilgili diğer yapılması gerekli ilanın, 461’de rüçhan hakkına ilişkin ilanın, 473’de esas
sermayenin azaltılmasına ilişkin ilanın, 474’de sermaye azaltılmasından sonraki
alacaklılara çağrının, 483’de mütemerrit pay sahibine yapılacak ihtarın, 486’da pay
senedi bastırılmasına ilişkin kararın, 541’de şirket alacaklılarından yerleşim yeri belli
olmayanların çağırılmasına ilişkin ilanın, 966’da tescili caiz olmayan bir geminin
terkinine ilişkin çağrı ve sürenin ilanının internet sitesinde yayımlanması gerektiği
ifade edilmiştir 8.
8
Söz konusu hükümler daha ayrıntılı ve geniş bir şekilde İSY’de düzenlenmiştir.
73
internet sitesinde yayımlaması gerekirken bir kısım hususların ise en az altı aylık
süreyle yayımlanması gerekmektedir (İSY m. 6).
b) Bir tüzel kişinin; anonim şirketlerde yönetim kuruluna üye olarak limited
şirketlerde müdür olarak seçilmesi durumunda; tüzel kişiyle birlikte, tüzel kişi adına
tüzel kişi tarafından belirlenen gerçek kişinin de tescil ve ilan olunduğuna ilişkin
açıklama, seçilen tüzel kişinin MERSİS numarası, ticaret unvanı, merkezi ve tüzel
kişi ile birlikte tescil edilen gerçek kişinin adı ve soyadı.
74
3. İnternet Sitesinde En Az Altı Aylık Süre İçin Yayımlanacak
İçerik
9
TK’nın 149. maddesinin gerekçesinde, hükümde bahsedilen belgelerin sermaye şirketlerinin
internet sitelerinde yayımlanması zorunluluğunun da Tasarıya özgü olduğu ifade edilmiştir.
75
Zira erişim hakkının kullanılması ilgili olmak veya menfaati bulunmak gibi herhangi
bir şarta bağlanamaz (TK m. 1524/3). Bu bağlamda internet sitesine konulan belgeler
herkesin erişimine açıktır fakat bunları hazır tutulan yerde inceleme hakkına ilk
fıkrada öngörülen kişiler sahiptir. Esasında söz konusu belgeler internet sitesinde yer
aldığından bu belgeleri kimin inceleyebileceği, inceleme hakkına işaret edilmesi,
tevdi edildiği ve incelemeye hazır tutulan yer uygulamada büyük bir öneme sahip
değildir. Zira internet sitesine girerek herkes bu bilgilere zaten ulaşabilecektir. Bu
bakımdan inceleme hakkına işaret eden ilana, belgelerin tevdi edildiği ve incelemeye
hazır tutulduğu yerin ilanına ilişkin düzenlemenin pay sahiplerine veya diğer
ilgililere önemli bir getirisi olmayacağı kanaatindeyiz. Diğer yandan söz konusu
hükümde sayılan belgelerin ticaret sicilde ilanı öngörülmemiş fakat internet sitesinde
yayımlanacağı ifade edilmiştir. Bu anlamda TK m. 149/1 hükmü Kanunda ilanı veya
tescili öngörülmeyen bir hususun internet sitesinde yayımlanmasını düzenlemektedir.
76
tutulduğu yere ilişkin ilanın yayımlanması gerektiği yönetmelikte düzenlenmiştir. Bu
anlamda Kanunda bahsedilmeyen bir yükümlülüğe yönetmelikte yer verilmiş,
kurallar kademelendirilmesine uyulmamıştır.
Genel kurul ve imtiyazlı pay sahiplerinin özel kurulu toplantı tutanağı en geç
genel kurul tarihinden itibaren beş gün içinde internet sitesine konur (TK m. 422/2,
İSY m. 6/3-h). TK m. 454/3’te genel kurul toplantı tutanağının internet sitesinde
yayımlanması gerektiği belirtilmişken imtiyazlı pay sahiplerinin özel kurulu toplantı
tutanağının ticaret sicile ilanı öngörülmüş fakat internet sitesine konacağı ifade
edilmemiştir.
Şirket, kendisiyle herhangi bir şekilde ilişkisi bulunan bir kişiyi, genel kurul
toplantısından kendileri adına oy kullanıp ilgili diğer işlemleri yapması için yetkili
temsilcileri olarak atamaları amacıyla pay sahiplerine tavsiye ettiği takdirde, bununla
birlikte şirketten tamamen bağımsız ve tarafsız bir diğer kişiyi de aynı görev için
önermek ve bu iki kişiyi internet sitesine koymak zorundadır (TK m. 428/1).
Yönetim kurulunun, pay sahiplerini, önerdikleri kurumsal temsilcilerin kimliklerini
ve bunlara ulaşabilecek adres ve e-posta adresi ile telefon ve telefaks numaralarını en
geç yedi gün içinde şirkete bildirmeye ilişkin çağrısı, genel kurul toplantısına çağrı
ilanından en az kırkbeş gün önce internet sitesine konur. Bildirilen kişilerin ve birinci
fıkradaki kişilerin adresleri ve onlara ulaşma numaraları genel kurul toplantısına
77
ilişkin çağrıda belirtilerek internet sitesinde yayımlanır (TK m. 428/2). Bu maddede
ifade edilen temsilcilere ilişkin ilanlar, ilanın yayımlandığı gün internet sitesine
konur (İSY m. 6/3-ı).
Genel kurul kararına karşı iptal veya butlan davası açıldığı hususu, duruşma
günü ve bu davaya ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı, tescil tarihinden itibaren en
geç beş gün içinde internet sitesine konur ( TK m. 448/1, 450, İSY m. 6/3-i, 6/3-j).
78
Genel kurul esas sermayenin azaltılmasına karar verdiği takdirde, alacaklılara
sicil gazetesinde yedişer gün arayla üç kez yapılan ilan en geç beş gün içinde internet
sitesine konur (TK m. 474/1, İSY m. 6/3-o).
79
Yönetim kurulunun veya müdürler kurulunun temsile yetkili kişileri ve
bunların temsil şekillerini gösterir kararı, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten
itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur (İSY m. 6/3-z). TK m. 373/1’de
bu hususun ilanı ve tescili öngörülmüş fakat internet sitesinde yayımlanacağı ifade
edilmemiştir. Limited şirket bakımından TK m. 629/1’de tescil ve ilana ilişkin olarak
anonim şirketlere ilişkin hükümlerin uygulanacağı ifade edildiğinden yönetmelikte
müdürler kurulu ve yönetim kurulu birlikte düzenlenmiştir.
Elektronik ortamda yönetim kurulu veya müdürler kurulu ile genel kurul
toplantılarının yapılması veya bu toplantılara elektronik ortamda katılım sağlanması
hallerinde, elektronik ortam araçlarının etkin katılmaya elverişliliğinin ispatlandığı
teknik rapor, sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde
internet sitesine konur (İSY m. 6/3-ee). TK m. 1527/3’de bu raporun tescil ve ilanı
öngörülmüş fakat internet sitesine konacağı ifade edilmemiştir.
80
e. Şirketler Topluluğuna İlişkin Hususlar
f. Diğer Hususlar
Şirkete karşı fesih davası açılmış ise davanın açıldığı hususu ve bu davaya
ilişkin kesinleşmiş mahkeme kararı sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren
en geç beş gün içinde sitesinde yayımlanır (TK m. 353/5, İSY m. 6/3-e, 6/3-f).
81
kullanılmış olup Kanunda ilanı gereken fesih davası sadece TK m. 353’teki davadır.
Ayrıca TK m. 353’te de internet sitesinde yayımdan söz edilmekte, diğerlerinde ise
ilandan veya internet sitesinde yayımdan bahsedilmemektedir. Özetle yönetmelikte
belirtilen fesih davası TK m. 353 kapsamında açılan davayı ifade eder.
Mütemerrit pay sahibine temerrüde konu olan pay tutarını bir ay içinde
ödemesi, aksi takdirde, söz konusu paylara ilişkin haklarından yoksun bırakılacağı ve
sözleşme cezasının isteneceğine dair yapılan davet ve ihtar mesajı, bu davet ve
ihtarın sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet
sitesine konur. Nama yazılı pay senedi sahiplerine, davet ve ihtarın ilan yerine iadeli
taahhütlü mektupla yapılması halinde, bu davet ve ihtar iadeli taahhütlü mektubun
gönderildiği tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konur (İSY m.
6/3-ö). Yönetmelikte ifade edilen “nama yazılı pay senedi sahiplerine, davet ve
ihtarın ilan yerine iadeli taahhütlü mektupla yapılması halinde” ibaresi yanlış
anlaşılabilecek bir ifadedir. Zira bu ibareden nama yazılı pay sahiplerine yapılacak
davet ve ihtar için şirkete seçenek sunulduğu anlamı çıkabilmektedir. Oysa TK m.
483/2 söz konusu davet ve ihtarın ilan yerine iadeli taahhütlü mektupla ve internet
sitesi mesajı ile yapılacağını açıkça ortaya koymaktadır. Bu bağlamda söz konusu
ifadenin “nama yazılı pay senedi sahiplerine yapılması gereken davet ve ihtar, iadeli
taahhütlü mektubun gönderildiği tarihten itibaren...” şeklinde olmasının daha doğru
olacağı kanaatindeyiz.
82
Şirketin tescilinden itibaren iki yıl içinde bir işletme veya aynın, sermayenin
onda birini aşan bir bedel karşılığında devralınmasına veya kiralanmasına ilişkin
sözleşme sicil gazetesinde yayımlandığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde
internet sitesine konur (İSY m. 6/3-y). TK m. 356/1’de ilgili sözleşmelerin genel
kurulca onaylanıp ticaret siciline tescil edilmedikçe geçerli olmayacağı ifade
edilmiştir. Hükümde tescilden bahsedilmekte fakat bu hususun internet sitesine
konması gerektiğinden söz edilmemektedir.
D. Değerlendirme
TK’da yer alan içerik ile yönetmelikte yer alan içeriği birlikte
değerlendirdiğimizde yönetmelikte yer alan hükümlerin TK’nın muhtelif yerlerinde
yer alan maddelerden alındığı görülmektedir. İçeriğin internet sitesine konulması
gerektiği süreyi de ayrıca belirttiğinden yönetmelikte yer alan hükümler bu anlamda
daha aydınlatıcıdır. Yönetmeliğin altıncı maddesi yayımı zorunlu içeriği toplu
83
şekilde düzenlediğinden internet sitesinde nelerin yayımlaması gerektiğini araştıran
kişi tüm kanun maddelerine bakmak zorunda kalmayacaktır 10.
Diğer yandan İSY m. 6’da otuzbeş bent halinde sayılan içerik dışında da
şirketlerin ilan etmeleri gereken hususlar vardır. TK m. 154’te birleşme kararının,
189’da tür değiştirmenin, 536/2’de tasfiye memurlarının, 547/2’de ek tasfiye halinde
son tasfiye memurlarının, 548/1’de tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul
kararının da ilan edilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Fakat İSY’de bu maddelere
ilişkin hususlardan bahsedilmemekte ve internet sitesinde yayımından söz
edilmemektedir. Kanaatimizce bu hususların da internet sitesinde yayımlanması ve
yönetmeliğe dahil edilmesi gereklidir. Zira “kanunen yapılması gereken ilanların”
kapsamına yukarıda saydığımız maddeler de girmektedir.
10
Diğer yandan yönetmelikte yer alan bazı bentlerde ilanın içeriği tam olarak belirtilmemiş Kanun
maddesine atıf yapılmıştır. Örneğin; İSY m. 6/3-a, 6/3-ı, 6/3-ş bentleri bakımından Kanundaki
hükmü de incelemek gerekecektir.
11
Kendigelen, İlk Tespitler (2. Bası), s. 597.
84
6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında birçok hususun internet
sitesine konulması zorunluluğu kaldırılmıştır. Söz konusu hükümlere göre şirketçe
yapılması gereken ilanlar düzenlemesi değişiklik sonrasında da korunmuştur. Buna
göre (b) bendi uyarınca “Pay sahipleri ile ortakların menfaatlerini koruyabilmeleri
ve haklarını bilinçli kullanabilmeleri için görmelerinin ve bilmelerinin yararlı
olduğu belgeler, bilgiler, açıklamalar” ile (g) bendi uyarınca “şeffaflık ilkesi ve bilgi
toplumu açısından açıklanması zorunlu bilgiler” ifadeleri yoruma dayalı olması ve
buna bazı hukuki ve cezai yaptırımların bağlanması bakımından hatalı olduğu önceki
başlıklarda da ifade olunmuştur. Bu nedenle bu fıkralara değişiklik sonrasında yer
verilmemesi isabetli olmuştur.
12
TK’nın 1524. maddesinin 6335 sayılı Kanun ile değişiklik yapılmadan önceki hali için bkz. IV.
Bölüm, B.
85
Ayrıca ticaret sicilinde tutulması gereken defterlerin MERSİS’te tutulacağını,
ticaret sicili işlemlerinin bu sistem üzerinden gerçekleştirileceğini ve bu ortamda
tutulacak kayıtları herkesin elektronik ortamda inceleme imkânına sahip
olabileceğini ifade etmiştik 13. Tescil edilen hususların tamamına bu sistem üzerinden
ulaşılabildiği halde şirketlere internet sitesi kurma zorunluluğu getirilmiştir. İnternet
sitesinde bulunması gereken içerik MERSİS’te bulunan içerikten fazlaca hususlar
içermelidir ki internet sitesini incelemek daha anlamlı olabilsin. Bu anlamda ilana
tabi olmayan bazı hususların da yayımı zorunlu içeriğe dâhil edilmesi faydalı
olabilirdi.
13
II. Bölüm, A, 4, a.
14
TK m. 24’ün gerekçesinde sistemin yerleşmesi ve işleyiş kurallarının tam anlamıyla ortaya
çıkması halinde bir Kanun değişikliği ile bilgi bankasına hukuki işlevlerin tanınabileceği ifade
edilmiştir.
15
Akdağ Güney, Ticaret Sicili, s. 80.
16
Söz konusu hukuki sonuç için bkz. IV. Bölüm, E, 4, c.
86
6335 sayılı Kanun ile yapılan değişiklik öncesinde internet sitesinde
yayımlanacak içeriğin sınırlı sayıda olmadığını ifade etmiştik. Mevcut düzenlemeye
göre yayımlanacak hususlar numerus clausus yani sınırlı sayıda mıdır? Bu konuyu
özellikle yükümlülüğe aykırılık halinde uygulanacak yaptırımları göz önüne alarak
incelemek gerekmektedir. Mevcut düzenlemede yayımı gerekli içeriğe baktığımızda
önceki düzenlemenin aksine yoruma dayalı, ucu açık ifadelerden kaçınıldığını
görmekteyiz. Bu anlamda şirketlerin yayımlamakla yükümlü oldukları içerik mevcut
düzenlemede net bir şekilde belirlenmiştir. Yukarıda ifade edilen hususların
yayımlanması zorunludur fakat şirketlerin bunlara ilaveten başka hususları da
internet sitesine koyması mümkündür. Şirketin yayımlamakla yükümlü olmadığı
içerikleri internet sitesine koymasını engelleyen bir hüküm mevcut değildir. Özetle,
yayımı zorunlu hususlar sınırlı sayıda olmakla birlikte internet sitesine isteğe bağlı
olarak konabilecek içeriğin sınırlı sayıda olmadığını belirtelim.
1. Genel Olarak
87
Kanun ile yapılan değişiklik sonrasında TK’dan çıkartılmıştır. Kanaatimizce yerinde
olan bu değişiklik sayesinde şirketler, tüm yönlendirilmiş mesajların basılı şekillerini
saklama ve bunları noterde onaylatma yükümünden kurtulmuştur.
17
Söz konusu yönetmelik 01.07.2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir (İSY m. 17).
18
MTHS, İSY m. 4/h’de “Kanunun 1524üncü maddesi ve bu Yönetmelik uyarınca şirketlerin kendi
internet sitelerinin özgülenmiş kısmında erişime açılması gereken içeriği güvenli ortamda tutma,
şirketin erişimine hazır bulundurma ve arşivleme dahil olmak üzere Bakanlıkça belirlenmiş diğer
faaliyetleri yürüten özel hukuk tüzel kişisi” şeklinde tanımlanmıştır.
88
Şirketler topluluğuna dahil olan şirketlerin TK m. 1524’e ilişkin
yükümlülüklerinin, MTHS yetkisine sahip olmasa bile topluluk içinde yer alan başka
bir şirket tarafından da yerine getirilmesi mümkündür. Bu durumda hizmeti alan
topluluk şirketi kendi internet sitesini kurmuş sayılacaktır. Söz konusu hizmeti
sağlayan topluluk şirketinin topluluktan ayrılması halinde hizmet sağlamaya devam
edebilmesi için topluluktan ayrılacağı tarihte MTHS yetkisine sahip olması
gerekmektedir (İSY m. 5/5). Görüldüğü üzere ilgili düzenlemeyle birlikte şirketler
topluluğuna dahil sermaye şirketlerine uygulamada kolaylık sağlanmıştır. Lakin bu
durumun devamı için ya şirketler toplulukta kalmaya devam etmeli ya da topluluktan
ayrılma halinde hizmet veren şirketin ayrılma tarihinde MTHS yetkisine sahip olması
gereklidir.
19
Güvenli elektronik imza ve zaman damgası kavramları hakkında bilgi için bkz. I. Bölüm C/4.
89
kurtarma planlarına, yetkisiz erişimlere ve saldırılara karşı gerekli ağ ve sistem
güvenliğine sahip olmaları gerekmektedir (İSY m. 11/1).
90
belirtilmiş ise bu süre içinde, belirtilmemiş ise içeriğin dayandığı işlemin veya
olgunun gerçekleştiği, eğer işlem veya olgu tescil ya da ilana bağlanmışsa tescil veya
ilanın yapıldığı tarihten itibaren en geç beş gün içinde internet sitesine konması
gerektiği hükme bağlanmıştır (TK m. 1524/1).
91
da göz önünde bulundurulduğunda büyük önem taşıdığını ifade etmek mümkündür.
Zira yayımda kalması zorunlu süreye uyulmadığı takdirde ilgili içeriğin hiç
konulmamış sayılacağı hükme bağlanmıştır (TK m 1524/5). Diğer bir ifadeyle
yayıma ilişkin diğer usullere uyulsa da yayımda kalması zorunlu süreye uyulmadığı
takdirde söz konusu içerik konulmamış sayılacak ve buna bağlı olarak tüm
yaptırımlar gündeme gelecektir.
4. Yönlendirilmiş Mesaj
a. Kavram
Yönlendirilmiş mesaj, ilk bölümde de ifade edildiği üzere Türk hukukuna ilk
kez Ticaret Kanunu ile girmiş bir kavramdır. Kanunda kavrama ilişkin olarak
internet sitesinin ilgili maddenin amaçlarına özgülenmiş bölümünde yayımlanan
hususların başına yönlendirilmiş mesaj ibaresi konulacağı ifade edilmiştir. Buna
paralel olarak yönetmelikte kavramın “internet sitesinin Kanunun 1524üncü
maddesinin amaçlarına özgülenmiş kısmında yayımlanan ve ilgili tüm taraflara
yönlendirildiği karine olarak kabul edilen her türlü içeriği” ifade ettiği belirtilmiştir
(İSY m. 4/m).
92
özgülenmiş bölümünde yer alan içeriğin, öğretinin20 ve yargı kararlarının belirlediği
durumlarda yönlendirilmiş mesaj olarak varsayılabileceği ifade edilmiştir. Yani
tahsis edilen kısımda yayımlanacak bir içeriğin başında yönlendirilmiş mesaj ibaresi
yer almasa da tahsis edilen bölümde yayımlanmış olması nedeniyle bu içeriğin karine
olarak yönlendirilmiş sayılabileceği ve bu şekilde hüküm ve sonuç doğurabileceği
kabul edilmiştir. Fakat bu durumun karine olduğunu, doktrin ve yargı kararlarıyla
hangi içeriğin yönlendirilmiş mesaj sayılabileceğinin belirleneceğini göz ardı
etmemek gerekir.
20
TK’nın 1524. madde gerekçesinde “öğrenimin” ibaresine yer verilmiş olsa da bunun maddi bir
hatadan kaynaklandığı kanaatindeyiz.
21
Madde gerekçesinde belirtilen “tevcihi muktezi” yönelmesi, yönlendirilmesi gerekli olan anlamına
gelmektedir.
93
içeriğin bu anlamda yönlendirilmiş mesaj sayılabileceği kanaatindeyiz. Nitekim
yönlendirilmiş mesajın tanımının yer aldığı İSY m. 4/m’de yayımı zorunlu içerik
ibaresi tercih edilmemiş, maddenin amaçlarına özgülenmiş kısımda yayımlanan “her
türlü içerik” ifadesi kullanılmıştır.
Bağımsız denetime tabi olmayan bir şirketin diğer usullere uyarak internet
sitesi kurması ve burada belirli hususları yayımlaması halinde söz konusu içeriğin
yönlendirilmiş mesaj sayılabilmesi için ilgili mesaja yüklenilen anlama göre
değerlendirme yapılması gerektiği kanaatindeyiz. Diğer bir ifadeyle internet sitesinde
yayımlanan içeriğe öğreti ve yargı kararları doğrultusunda yönlendirilmiş mesaj
anlamı yüklenebiliyorsa söz konusu mesaj yönlendirilmiş sayılabilecek ve o şekilde
sonuç doğurabilecektir. Nitekim TK m. 1524’ün gerekçesinde internet sitesinin tahsis
edilen bölümünde yayımlanan içeriğin yönlendirilmiş mesaj ibaresini içermeseler
bile doktrin ve yargı kararlarında belirlenen hallerde yönlendirilmiş sayılabileceği
22
Nitekim TK m. 1527/2’de anonim şirket dışındaki şirketler bakımından da sanal ortamda
kurulların yapılabileceği ifade edilmiş buna bağlı olarak “Ticaret Şirketlerinde Anonim Şirket
Genel Kurulları Dışında Elektronik Ortamda Yapılacak Kurullar Hakkında Tebliğ” 29.8.2012
tarihli ve 28396 sayılı RG’de yayımlanmıştır.
94
ifade edilmiştir. Bu bağlamda söz konusu şirketlerin yayımladıkları içeriğin,
yüklenilen anlam doğrultusunda yönlendirilmiş mesaj sayılabileceği kanısındayız.
95
m. 6/4). İlgili içeriğin yayımda kalma süresi boyunca değiştirilmemesi söz konusu
bilgilerin güvenilirliği bakımından önem arz etmektedir. Bu anlamda yönlendirilmiş
mesaj ibaresi ile amaçlanan diğer husus, yayımlanan içeriğin belirlenen usul ve
şartlara uymadan değiştirilmemesinin sağlanmasıdır 25. Zira yönlendirilmiş mesaja
dayanarak işlem yapan bir kişinin dayandığı içeriğin ne olduğu hususunda yaşanacak
bir anlaşmazlıkta zaman damgası sayesinde içerikte hangi tarihte hangi değişikliğin
yapıldığı net bir şekilde ortaya çıkacaktır26.
25
Falcıoğlu, a.g.m., s. 663.
26
Birinci bölümde ifade edildiği üzere zaman damgası elektronik ortamda yapılacak işlemlerin
zamanını net bir şekilde belirlemektedir. Bu bakımdan yönlendirilmiş mesajların değiştirilme
usulünde de zaman damgası kullanılması yerinde olmuştur.
96
sayılacağı, alınmış sayılmanın üçüncü kişi tarafından biliniyor anlamına gelmediği
fakat üçüncü kişi yönlendirilmiş mesaja dayanıyorsa onun tarafından alınmış kabul
edileceği ve bu kabulün hukuki sonuç doğuracağı ifade edilmiştir. Kısaca gerekçede
de söz konusu hukuki sonucun ne olduğuna dair net bir açıklama yoktur. Burada
kabulün hukuki sonuç doğuracağı ifadesiyle anlatılmak istenen nedir? Üçüncü kişi
buna dayanıyorsa bu mesaj o kişi açısından nasıl bir hukuki sonuç doğacaktır?
Ulusoy, ticaret sicili ile şirket internet sitesini karşılaştırmış, tescil ve ilan
zorunluluğu yerine getirilmeyen hususların sadece bunları bildiği ispat edilen üçüncü
kişilere karşı ileri sürülebilirken, sermaye şirketlerinde ilan edilen hususları herkesin
hukuk alanına varmış kabul edileceğini ifade etmiştir. Yani ilgili hususun “müspet
vukuf”un ispatlanmasına gerek kalmaksızın sadece internet sitesinde
yayımlandığının ispatlanması ile herkese karşı ileri sürme olanağı doğmuş olacağını
belirtmiştir. Özetle yazar ticaret siciline tescil ve ilanı zorunlu olan bir hususun
internet sitesinde yayımlanmasıyla üçüncü kişilerin tescil ve ilan edilmeyen hususları
bilmedikleri defisinin hükümsüz kalacağı kanaatindedir 28.
27
Falcıoğlu, a.g.m., s. 664.
28
Erol Ulusoy, “Ticaret Siciline Tescilin Olumsuz Etkisine Veda - Elektronik Ticaret Sicili - Ticaret
Sicili Bilgi Bankası - İnternet Sayfası”, Prof. Dr. Hüseyin Ülgen’e Armağan, 1. Cilt, İstanbul,
Vedat Kitapçılık, 2007, s. 112.
97
Dolayısıyla bir hususun internet sitesinde yayımlanması ile birlikte üçüncü kişilerin
bunu bildiği veya bilmesi gerektiği görüşüne katılmamaktayız.
Esasında yönlendirilmiş mesaja bağlanan hukuki sonuç 6335 sayılı Kanun ile
yapılan değişiklik öncesinde çok daha önemliydi. İlan edilmiş hususların yanı sıra
29
Akdağ Güney, Ticaret Sicili, s. 84.
98
birçok içerik de internet sitesinde yayımlanacak ve bu içerik bakımından doğacak
hukuki sonucun önemli bir anlamı olacaktı. Zira ticaret sicilinde tescil ve ilan
edilmenin zaten hukuki bir sonucu vardır. Oysa tescil ve ilan edilmeyen fakat
internet sitesinde yayımlanan içeriğe dayanılarak yapılan işlemlere bağlanan hukuki
sonuç önem arz etmektedir. Özetle yönlendirilmiş mesaja bağlanan hukuki sonucun
tescil ve ilan edilmeyen fakat internet sitesinde yayımlanan içerik bakımından daha
anlamlı olduğunu ifade etmemiz mümkündür.
99
V. İNTERNET SİTESİNE İLİŞKİN YÜKÜMLÜLÜKLERİN
İHLALİNE BAĞLANAN YAPTIRIMLAR
A. Genel Olarak
1
Gerekçede bu husus “Web sitesine konulması gereken bir içerik konulmamışsa, hukuka aykırılığın
ve yönetim kurulunun görevini yerine getirmemesinin tüm sonuçları doğar. Mesela genel kurul
kararı iptal edilebilir, yönetim kurulu sorumlu tutulur, gereğinde işlem geçerlik kazanmayabilir.”
şeklinde açıklanmıştır.
100
Ayrıca söz konusu yükümlülüğe uyulmaması ilgili kararların iptaline neden
olabileceğinden yönetim kurulu kararlarının da iptali gündeme gelebilecektir. İptal
davası başlığı altında ayrıntılı şekilde incelendiği üzere TK m. 1524/2 hükmü dar
yorumlanması gereken bir düzenleme olduğundan kanaatimizce internet sitesinde
yayımlanmama nedeniyle yönetim kurulu kararlarının iptali mümkün olmamalıdır.
B. İptal Davası
2
Erdoğan Moroğlu, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü, 6. Baskı,
İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2012, s. 24.
101
bildirimlerini genel kurulda bir pay sahibinin talebine rağmen açıklamaması (TK m.
431/2) gibi sebepler özel iptal sebepleridir 3.
3
Pulaşlı, a.g.e., s. 380-381.
4
Moroğlu, Değerlendirmeler, s. 399-400.
5
Kendigelen, İlk Tespitler (2. Bası), s. 598.
102
kuralına aykırı hiçbir hususu içermeyen ve gerekli yetersayılar sağlanarak alınan bir
kararın tek başına sadece internet sitesi kurmamaktan dolayı iptalinin
düşünülemeyeceği gibi kanuna aykırılık nedeniyle batıl da sayılamayacağı
kanaatindedir. Ayrıca ilgililerin hukuki sorumluluğu ile güvence altına alınabilecek
bir yükümlülüğe bir de iptal yaptırımının uygulanmasının hukuk güvenliğini
tehlikeye soktuğunu, iptal sebeplerinin ve iptal davası açabilecek kişilerin sınırlayıcı
şekilde düzenlendiği TK m. 445 ve 446’ya ek olarak m. 1524/2’ye aykırılık halinin
iptal sebebi sayılmasının yasama tekniğine aykırı olduğu gibi kararların iptali için
öngörülen yasal sistem ile de bağdaşmadığını belirtmiştir. Diğer yandan m.
1524/2’de m. 445 ve 446’ya atıf olmadığından iptal davası için öngörülen üç aylık
hak düşürücü sürenin uygulanıp uygulanmayacağı konusunun da belirsizliğinin
üzerinde durmuştur. Önemli hususlardan bir diğerinin ise internet sitesinde
yayımlanması gereken içeriklerin doğrudan genel kurul kararı ile alakalı olmaması
durumunda iptalinin gündeme gelmeyeceği ve fakat “kanuna aykırılığın tüm
sonuçlarının doğmasına yol açar” ibaresinin bazı belgelerin batıl sayılıp
sayılmayacağı tartışmasına neden olabileceğini ifade etmiştir. Bir an için söz konusu
ibarenin ilgili kararlara yönelik olduğunu varsaydığımızda ise aynı kararın hem iptal
edilebilir hem de batıl olduğu şeklinde hukuken açıklanması mümkün olmayan
çelişkili bir sonuç doğabileceğini belirtmiştir. Özetle yazar, bu haliyle TK m. 1524’e
aykırılığa bağlanan yaptırımların uygulamada çok önemli olumsuz sonuçlara yol
açabileceğinden hükmün bir kez daha düzenlenmesi gerektiği görüşündedir 6.
6
Teoman, Yaptırım, s. 5–12.
7
Akdağ Güney, Ticaret Sicili, s. 85, dipn. 141.
103
1524. madde hükmü sebebiyle şekli bakımdan bir şart haline geldiği için internet
sitesinde yayımlanmama durumunda Kanuna aykırılığın söz konusu olacağı
kanaatindedir. Diğer bir deyişle yazar internet sitesinde yayımlanması gereken bir
içeriğin yayımlanmaması halini genel iptal sebepleri arasında sayılan kanuna
aykırılığa dâhil etmektedir. Şekli açıdan getirilmiş bir iptal sebebi olması nedeniyle
de iptal davasına konu edilen işlemin ilgili maddede belirtilen şartları taşıyıp
taşımadığının bu madde kapsamında açılacak davalarda dinlenmemesi yani içerik
denetimi yapılmaması gerektiğini ifade etmiştir. Nihayetinde yazar açılacak iptal
davalarının yayımlanması gereken hususların içeriğine göre farklı sürelere tabi
olacağını belirtmiştir 8.
8
Falcıoğlu, a.g.m., s. 667-668.
104
gelmesi düşünülmemelidir. Örneğin İSY m. 6/3-e bendinde bahsi geçen şirkete fesih
davası açıldığı hususunun yahut 6/3-f bendinde bahsi geçen fesih davasına ilişkin
kesinleşmiş mahkeme kararının internet sitesinde yayımlanmaması halinde ortada
iptali söz konusu olacak herhangi bir genel kurul kararı olmadığından iptal davası
gündeme gelmeyecektir. Bu durumda başkaca yaptırım söz konusu olabilir, örneğin
yönetim kurulunun hukuki sorumluluğuna gidilebilir.
105
sadece kanunen yapılması gerekli ilanlar olmak üzere değiştirilmiştir. Bu çerçevede
değerlendirildiğinde, değişiklik öncesinde internet sitesinde yayımlamanın ilgili
genel kurul kararının iptaline sebebiyet verebileceği haller daha geniş kapsamda
karşımıza çıkmaktaydı. Örnek olarak değişiklik öncesinde finansal tabloların,
bilançoların ve denetçi raporlarının yayımı zorunlu iken değişiklik sonrasında söz
konusu bilgi ve belgelerin yayımı öngörülmemiştir. Bu bağlamda belirtilen içeriğin
yayımlanmaması ilgili olduğu genel kurul kararının alınmasında etkili nitelik
taşıyabileceğinden iptale sebebiyet verebilecekti. Dolayısıyla değişiklik sonrasında
yayımı zorunlu içerik kanunen yapılması ilanlarla sınırlandırıldığından iptal
davasının uygulama alanı da daralmıştır. Bu bağlamda internet sitesinde
yayımlanması gerekli içeriğe baktığımızda genel kurul kararının alınışına etki
edebilecek çok fazla husus barındırmadığını ifade edebiliriz.
106
kurul kararının alınmasına kadar olan süreçte kanunun aradığı bütün şartların ve
usullerin yerine getirilmiş olması karşısında, sadece internet sitesinde
yayımlanmamış olmasına dayanılarak kararın iptali yoluna gidilmesi, internet
sitesinde yayımlamanın, kararın alınmasına ilişkin bir husus olmadığı da göz önüne
alındığında, hükmün dar yorumlanması gereği açıkça ortaya çıkmaktadır. Nitekim
ticaret sicilinde gerekli ilanın yapılmamış olması dahi ilgili kararın iptaline sebep
teşkil etmeyip, bunun için kararın alınmasında etkili olup olmadığı noktasında
araştırma yapılması gerekirken; sadece internet sitesinde yayım yapılmamış olması
iptale dayanak olarak gösterilememelidir.
Genel kurul kararına karşı iptal davası kararın alındığı tarihten itibaren üç ay
içinde açılması gerekmektedir (TK m. 445). TK m. 1524/2 bağlamında açılacak iptal
davalarında söz konusu üç aylık sürenin uygulanıp uygulanmayacağına dair
hükümde herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. İnternet sitesine ilişkin
9
Hukuki sorumluluk başlığı altında, yönetim organının iş bölümü daha ayrıntılı olarak
incelenmiştir. Bkz. V. Bölüm, C.
107
yükümlülüklere aykırılık halinde iptal davası açma süresinin ihlal tarihinden itibaren
işlemeye başlaması uygulamada sorun teşkil edebilecektir. Genel kurulun üzerinden
çok uzun bir süre geçtikten sonra iptal davası gündeme gelebilecek ve şirketin
işleyişi bakımından önemli aksaklıklar söz konusu olabilecektir. Örneğin internet
sitesinde yayımlanması ve altı ay süreyle yayımda kalması gereken bir içeriğin beş
ayın sonunda yayımdan kaldırılması durumunda hiç konulmamış sayılacağından TK
m. 1524/2’ye aykırılık ortaya çıkacak ve kararın iptali gündeme gelecektir (TK m.
1524/5). Bu halde iptal davası açma hakkının başladığı anın ihlalin yapıldığı tarih
olarak belirlenmesi şirket işleyişi ve hukuk güvenliği bakımından büyük problemlere
sebep olabilecektir10. Özetle TK m. 1524/2 bağlamında açılacak iptal davalarında da
diğer iptal davalarında olduğu gibi üç aylık hak düşürücü sürenin genel kurul
kararının alındığı tarihten itibaren işlemeye başlaması gerektiği kanaatindeyiz.
C. Hukuki Sorumluluk
Şirketin zarar etmiş olması yönetim kurulunu sorumlu tutmak için yeterli
olmayıp ayrıca kusur şartı aranmaktadır. Bu bağlamda BK m. 49 kast ve ihmalden
bahsetmekte, fakat bunların niteliklerini açıklamamaktadır. Hukuka aykırı işlemin ve
sonucunun istenmesi halinde kasttan; hukuka aykırı sonucun istenmeyip ancak
10
Doktrinde üç aylık sürenin bile fazla olduğu, kararın geriye etkili olması karşısında davanın bir an
önce açılmasının hukuk güvenliğine uygun olacağı ifade edilmiş, bu sürenin Almanya’da bir ay,
İsviçre’de iki ay olduğuna dikkat çekilmiştir. Moroğlu, Hükümsüzlük, s. 260.
11
Adalet Komisyon Raporuna göre ilgili hükümle beraber kusurun varlığını sorumluluk davası açan
kişinin ispat etmesi gerektiği iddia edilmekte ise de en azından şirkete karşı sorumluluk
bakımından genel hükümler uyarınca kusurun varlığını davacı şirket değil, görevini gereği gibi
yerine getirmeyen davalı yöneticiler ispatlamakla yükümlüdür. Kendigelen, İlk Tespitler (2.
Bası), s. 459-460.
108
şartların gerektirdiği tedbirlerin alınmaması, dikkat ve özenin gösterilmemesi halinde
ise ihmalden bahsedilir. Her türlü kusur, hafif ihmal dahi yönetim kurulu üyelerinin
sorumlu tutulabilmesi bakımından yeterlidir 12.
12
Mehmet Helvacı, Anonim Ortaklıklarda Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, 2.
Bası, İstanbul, Beta, 2001, s. 53; Necla Akdağ Güney, Anonim Şirket Yönetim Kurulu, İstanbul,
Vedat Kitapçılık, 2012, s. 201-202.
13
İnternet sitesinde yayımı zorunlu içeriğin yayımlanmaması halinde salt bu ihmalden dolayı
yönetim kurulu sorumlu tutulabileceğinden “kusuru bulunan” ibaresi öğretide isabetsiz bir deyim
olduğu gerekçesiyle eleştirilmiştir. Söz konusu ifadeyle sadece ilgili hususları yayımlamak
yükümlülüğü bulunan yönetici veya yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğu kastediliyorsa bunun
başkaca bir anlatım kullanılmak suretiyle ifade edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Teoman,
Yaptırım, s. 12.
14
Çamoğlu (Poroy/Tekinalp), a.g.e., N. 592.
15
Ersin Çamoğlu, Anonim Ortaklık Yönetim Kurulu Üyelerinin Hukuki Sorumluluğu, 3. Bası,
İstanbul, Vedat Kitapçılık, 2010, s. 117; Akdağ Güney, Yönetim Kurulu, s. 189.
16
Akdağ Güney, Yönetim Kurulu, s. 191.
109
Esas sözleşmeye konulması şartıyla düzenlenecek iç yönergeye göre yönetim
kurulu üyelerinden birine veya birkaçına yönetim yetkileri kısmen ya da tamamen
bırakılabileceği gibi murahhas tayin edilerek üçüncü bir kişi de yönetime yetkili
kılınabilir (TK m. 367). TK m. 367 hükmü çerçevesinde olaya yaklaştığımızda, şayet
yönetim organı arasında bir iş bölümü yapılmadıysa, yönetim organı üyelerinin tümü
TK m. 1524/2’ye aykırılık bağlamında sorumlu olurlar.
17
Çamoğlu, a.g.e., s. 103.
110
Sorumlu kişiler aleyhine tazminat davası şirketin merkezinin bulunduğu yer
asliye ticaret mahkemesinde açılabilir (TK m. 561). Ayrıca, bu davanın genel
mahkemelerde açılması mümkün olduğu gibi HMK m. 17 uygun olmak kaydıyla
başka bir yer mahkemesinin de yetkili kılınması mümkündür 18.
D. Cezai Sorumluluk
1. Genel Olarak
18
Kendigelen, İlk Tespitler (2. Bası), s. 469.
19
Akdağ Güney, Yönetim Kurulu, s. 288.
20
Kendigelen, İlk Tespitler (1. Bası), s. 413.
111
TK m. 562/12’de iki ayrı cezai sorumluluk hali düzenlenmektedir. Bunlardan
ilki internet sitesi kurma zorunluluğu bulunan şirketin yönetim organının internet
sitesi oluşturmamasıdır. Maddede yer alan ikinci cezai sorumluluk hali ise internet
sitesine konulması gereken içeriğin usulüne uygun bir şekilde konulmamasıdır.
2. Suçların Faili
112
3. Suçların Unsurları
a. Maddi Unsur
113
b. Manevi Unsur
4. Yaptırım
114
VI. ERİŞİM HAKKI
A. Genel Olarak
Erişim hakkı, ticaret hukuku bağlamında ilk defa TK ile düzenleme altına
alınan kurumlardan biri olarak karşımıza çıkmaktadır. TK m. 1524/3 hükmünde
“İnternet sitesinin bilgi toplumu hizmetlerine ayrılmış bölümü herkesin erişimine
açıktır. Erişim hakkının kullanılması, ilgili olmak veya menfaati bulunmak gibi
kayıtlarla sınırlandırılamayacağı gibi herhangi bir şarta da bağlanamaz. Bu ilkenin
ihlali halinde herkes engelin kaldırılması davası açabilir” düzenlemesine yer
verilmiştir. Söz konusu düzenleme, Haziran 2005’te son hali verilen TK Tasarısı’nın
erişim hakkına ilişkin hükmü ile farklılık göstermektedir 1. Fıkra hükmünün
gerekçesinde ise erişim hakkının nitelik ve özelliklerine vurgu yapıldığı ve bu hak ile
ilgili dava haklarının gösterildiği belirtilmiş; ancak hüküm ile gerekçede erişim
hakkına ilişkin tanım ve açıklama yapılmamıştır. Diğer yandan İSY’de de erişim
hakkına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır.
Erişim hakkı, ilk bölümde ifade edilmiş olduğu üzere, şeffaflık ilkesinin
gerçekleştirilmesinde belirleyici bir rol üstlenmiş olup, erişimin mümkün olmaması
halinde tanınmış bulunan dava hakkı ile etkin bir şekilde koruma altına alınmıştır.
Ancak söz konusu düzenleme pek çok hukuki sorunun doğumuna kaynaklık
edebilecek niteliktedir. Nitekim bu bölümde erişim hakkının niteliğinin ve kimlerin
bu hakka sahip olduğu belirlenerek söz konusu sorunlara çözüm bulunmaya
çalışılacaktır.
1
2005 yılı TK Tasarısı’nın 1524/2. maddesinde “Web sitesinin bilgi toplumu hizmetlerine ayrılmış
kısmının ticaret siciline kaydı da dahil olmak üzere, bu amaçlarına özgülenmiş bulunan bu
kısmının herkese açık nitelik taşıdığı, burada yer alan mesajlar ile bilgilerin ilgililere
yönlendirilmiş açıklamalar ve hukuki iradeler olduğu, sitenin bu kısmına ulaşılmasının usul ve
esasları ile ilgili diğer hususlar Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından bir yönetmelikle
düzenlenir.” hükmüne yer verilmişti. Görüleceği üzere, Tasarı’da erişim hakkının kullanılmasına
ilişkin usul ve erişim hakkının engellenmesi halinde hak sahibinin kullanabileceği imkânların
yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiş; ancak TK m. 1524/3’te engelin kaldırılması davası
açılabileceği belirlenmiştir. Nitekim Falcıoğlu, engelin kaldırılması davasının yönetmelik yerine
kanun ile düzenlenmesinin hukuk sistematiği açısından yerinde olduğunu haklı olarak belirtmiştir.
Falcıoğlu, a.g.m., s. 664, dipn. 24.
115
B. Erişim Hakkının Tanımı, Hukuki Niteliği, Amaçları ve
Kapsamı
116
konusu hükümler uyarınca tazmin edilmesinin talep edilebileceği ifade edilmektedir.
Diğer yandan, TK’nın 553. maddesi uyarınca, tanınmış bulunan tazminat talebinin,
erişim hakkının ihlali nedeniyle şirketin tahvilini almayı düşünen potansiyel
alacaklıya menfaat sahibi olmamakla tanınamayacağı kabul edilmektedir. İnternet
sitesine konulması gereken bir bilginin konulmaması halinde ise kanun hükmünün bu
hususta dava veya talep hakkını açıkça düzenlememiş olsa da menfaat sahibi olan
kişinin dava hakkının bulunduğu benimsenmektedir 2.
Erişim hakkının, herhangi bir kayıt veya şart ileri sürülerek sınırlanmasının
mümkün olmadığı ve erişim hakkının kullanılmasının engellenmesi halinde buna
ilişkin engelin kaldırılması davası açılabileceği kabul edilmiştir (TK m. 1524/3).
Hüküm yoruma yer vermeyecek açıklıktadır ve erişim hakkının kullanılmasının bir
şarta bağlanamayacağını, bu haktan ilgilisi yahut menfaat sahibi olmaksızın herkesin
faydalanabileceğini ortaya koymuştur. Bu bakımdan kanunun net ifadesi
doğrultusunda engelin kaldırılması davasının, menfaat şartı yahut benzeri koşullara
ihtiyaç duyulmaksızın tanınmış bir dava hakkı olduğunu ifade etmek mümkündür.
2
Tekinalp, Erişim Hakkı, s. 6 vd.
3
Yazarın değerlendirmelerinin 1524. madde Tasarısının 13.01.2011 yılında yapılan değişiklik
öncesi hüküm doğrultusunda olduğunu ifade etmek gerekir. Zira yazar makalenin son bölümünde;
dava hakkının somut olayın özelliklerine bağlı olduğundan ve kanun hükmünde genel dava
hakkının tanınmamasının isabetinden bahsetmektedir. Oysa ki 2011 yılındaki önerge ile yapılan
değişiklik sonrası herkese tanınmış bir genel dava hakkı olan engelin kaldırılması davası hukuk
sistemimize dahil edilmiştir. Ayrıca bu husus ilgili değişiklik gerekçesinde “erişim hakkının nitelik
ve özelliklerine vurgu yapılmış, bu hak ile ilgili dava hakları gösterilmiştir” şeklinde ifade
edilmiştir. Bu bakımdan söz konusu makaleyi ve yazarın yukarıda paylaştığımız görüşlerini bu
hususu dikkate alarak değerlendirmekte fayda vardır.
117
İfade olunan hususlar ışığında, erişim, genel olarak, şirketin bilgi toplumu
hizmetlerine ayrılmış bölümünde yayımlamakla yükümlü olduğu içeriğe internet
sitesi üzerinden ulaşabilmeyi ifade etmektedir.
2. Amaçları
İnternet sitesine erişim imkânına şirket pay sahipleri, şirketle hukuki ilişki
içine girenler ve şirketle bağlantılı kamu görevlilerinin yanı sıra herkes sahip
olmalıdır. Zira ilgili olmak yahut menfaati bulunmak gibi sınırlamalar
getirilemeyeceği ifade edilerek erişim hakkı sahiplerinin sınırının belirlenmesinde
çerçeve oldukça geniş çizilmiştir 5.
4
Kanun’un genel gerekçesinde internet sitesinin, şeffaflığın hayata geçirilmesini sağlayan bir
mekanizma şeklinde çalışması gerektiği ifade edilmiştir.
5
Falcıoğlu, a.g.m. s. 665.
118
yahut ilgili olmayan bir kişi bile şirket hakkında bilgi sahibi olabilecek, erişim hakkı
sayesinde bu bilgilere ulaşılmasının engellenmesi halinde şirkete karşı engelin
kaldırılması davası açılabilmesi mümkün olacaktır.
3. Kapsamı
Erişim hakkına bağlı olarak çıkabilecek sorunların çözümü için ilk olarak
hakkın kapsamının ne olduğunun değerlendirilmesi gerekmektedir. Erişim hakkına
sahip kişinin buna dayanarak hangi bilgilere ulaşabileceği ve hangi taleplerde
bulunabileceğinin belirlenmesi bu anlamda önem arz etmektedir.
Erişim hakkı, internet sitesi kurmak zorunda olan şirketlerin internet sitesinde
yayımlamakla yükümlü oldukları içeriklerin tamamına ulaşılabilmesi imkânı tanır.
Şirket internet sitesinde yayımlanması zorunlu bilgiyi yayımlamamışsa erişim
hakkının kullanılması ihlal edilmiş olacaktır. Bu bakımdan sadece internet sitesinde
yayımlanan içerik değil yayımlanması zorunlu tüm içerik erişim hakkının kapsamına
dâhil olacaktır.
119
olacağı ifade edilmiştir. Sorumluluğun diğer şartlarının da mevcut olması halinde
erişim hakkının ihlali nedeniyle yönetim kuruluna karşı tazminat davası açılabileceği
kanaatindeyiz. Zira internet sitesinde yer alan bir bilgiye zamanında veya hiç
ulaşamaması nedeniyle zarara uğrayan kişi tazminatın doğumu için diğer genel
şartların da gerçeklemesiyle bu imkâna sahip olacaktır. Diğer bir ifadeyle özellikle
tazminatın doğumu için şart olan zararın meydana gelmiş olması ve zarar ile erişim
hakkının ihlali arasında illiyet bağının bulunması gerekmektedir.
Ayrıca yukarıda ifade edildiği üzere internet sitesinde yayımı zorunlu hemen
hemen tüm içeriğe MERSİS üzerinden de ulaşılabilecektir. Bu bağlamda bir içeriğin
internet sitesinde yayımlanmaması fakat MERSİS’te yer alması durumunda erişim
hakkının ihlali gündeme gelecek midir? Şirket söz konusu içeriğin MERSİS’te yer
aldığı gerekçesiyle erişim hakkının ihlal edilmediğini ve zarar doğmadığını iddia
edebilecek midir? Bu sorulara MERSİS’te yer alan kayıtların hukuki işlevi göz
önüne alınarak cevap aranmalıdır. MERSİS’teki kayıtlara herhangi bir hukuki sonuç
bağlanmadığından dolayı bir içeriğin MERSİS ortamında ulaşılabilir olmasına
rağmen internet sitesinde yayımlanmaması kanaatimizce erişim hakkının ihlali
sebebini oluşturabilecektir. Zira MERSİS’teki kayıtlara dayanılarak bir işlem
yapılamazken internet sitesinde yayımlanan içeriğe hukuki sonuç bağlanmasından
dolayı yayımlanan içeriğe dayanılarak işlem yapılması mümkündür 6.
6
MERSİS’te ve şirket internet sitesinde yer alan içeriğe ilişkin değerlendirme için bkz. IV. Bölüm,
D.
7
Hukuki sorumluluk başlığı altında bu konu daha ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bkz. V. Bölüm, C.
120
C. Erişim Hakkının Engellenmesi ve Sınırlanması
121
2. Engelin Kaldırılması Davası
a. Hukuki Niteliği
İnternet sitesine hiç erişilememesi veya siteye girişin belirli şartların yerine
getirilmesi koşuluna bağlanması hallerinde engelin kaldırılması davası gündeme
gelecektir. Hâkim önüne gelen bu tip bir uyuşmazlıkta öncelikle halihazırdaki
durumun bir erişim engeli olduğunu tespit edecek ardından söz konusu engel ne ise
onun ortadan kaldırılmasına karar verecektir. Örneğin, şirketin internet sitesine giriş
için parola istediği bir durumda, uyuşmazlık çözülürken önce söz konusu parola
isteminin erişime engel bir hal olduğu belirlenecek ardından şirketin bu
uygulamasına son vermesi gerektiği karara bağlanacaktır.
Eda davası; davacının, davalının bir şeyi yapmaya, bir şey vermeye veya bir
şeyi yapamamaya mahkûm edilmesi yönünde talepte bulunduğu dava türüdür8. Söz
konusu tanımı yukarıda ifade edilen hususlarla birlikte değerlendirdiğimizde engelin
kaldırılması davasının tipik bir eda davası olduğunu söylememiz mümkündür.
8
Baki Kuru/Ramazan Arslan/Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 24. Baskı, Ankara,
Yetkin, 2013, s. 270; Mehmet Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul
Hukuku, 13. Bası, Ankara, Yetkin, 2013, s. 365.
122
zorunlu bir husus yayımlanmamışsa herkes erişim engelinin kaldırılması davasını
açarak ilgili içeriğin yayımlanmasını talep ve dava edebilecektir.
b. Tarafları
c. Dava Süresi
123
davası açılabilecektir, zira erişim hakkının engellenmesi fiili olarak temadi
etmektedir.
Engelin kaldırılması davası TK’da düzenlenen bir dava türü olması nedeniyle
bu davada görevli mahkeme Ticaret mahkemeleri olacaktır. Zira TK m. 5 uyarınca
aksine hüküm bulunmadıkça asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari
nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir.
Şirkete karşı açılacak engelin kaldırılması davasında yetki 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) göre belirlenecektir. Buna göre yetkili mahkeme
HMK m. 6 uyarınca şirket tüzel kişiliğinin dava açıldığı tarihteki yerleşim yeri
mahkemeleridir.
124
SONUÇ
126
sitesinde yayım yapılmamış olması, kararın alınmasına ilişkin bir husus niteliğine
sahip olmadığından her halükarda iptale sebep teşkil edemeyeceğinin kabulü yerinde
olacaktır.
Diğer yandan şirket tüzel kişiliğinin yanı sıra ortaklar ve şirket alacaklıları
kusuru bulunan yöneticilere karşı uğramış oldukları zararlarını, internet sitesinin
kurulmaması veya internet sitesinde yayımlanması gereken ilanın yayımlanması ile
arasında illiyet bağının bulunması halinde tazminini talep etmeleri mümkündür.
127
BİBLİYOGRAFYA / KAYNAKÇA
Anderson, Chris /
Wolff, Michael “The Web is Dead. Long Live Internet”,
(Çevrimiçi)
http://www.wired.com/magazine/2010/08ff_webrip/
all.1, 29.12.2012
128
Bilgili, Fatih /
Demirkapı, Ertan Şirketler Hukuku, 9. Baskı, Bursa, Dora
Yayıncılık, 2013.
Boğaç, Erkan /
Songür, Murat Açıklamalı Bilgisayar ve İnternet Terimleri
Sözlüğü, Ankara, Hacettepe-Taş Yayınevi, 1999.
Civelek, Emre /
Sözer, Edin Güçlü İnternet Ticareti: Yeni Ekososyal Sistem ve
Ticaret Noktaları, İstanbul, Beta, 2003.
129
Gezder, Ümit Mukayeseli Hukuk Açısından İnternette
Akdedilen Sözleşmelerde Tüketicinin Korunması,
İstanbul, Beta, 2004.
Güran, Sait /
Akünal, Teoman /
Bayraktar, Köksal /
Yurtcan, Erdener /
Kendigelen, Abuzer /
Beller, Önder /
Sezer, Bülent İnternet ve Hukuk, İstanbul, 2000.
130
İslamoğlu, Ahmet Hamdi Pazarlama Yönetimi, 4. Bası, İstanbul, Beta, 2006,
s. 496.
Kayıhan, Şaban /
Yıldız, Habib Elektronik Ticaretin Hukuki ve Vergi Boyutu,
Ankara, Seçkin, 2004.
131
Kendigelen, Abuzer Yeni Ticaret Kanunu Değişiklikler, Yenilikler ve
İlk Tespitler, 1. Bası, İstanbul, On İki Levha
Yayıncılık, 2011. (İlk Tespitler 1. Bası);2. Bası,
İstanbul, On İki Levha Yayıncılık, 2012. (İlk
Tespitler 2. Bası).
Keser Berber, Leyla Yeni Türk Ticaret Kanununda Yer Alan Bilişimle
İlgili Hükümler Işığında Dijital Şirket, İstanbul,
Vodafone, 2011. (Dijital Şirket)
132
Moroğlu, Erdoğan Oy Sözleşmeleri, 4. Bası, İstanbul, Vedat Kitapçılık,
2007. (Oy Sözleşmeleri).
133
Öztek, Selçuk “Şirketler Gruplarında Yavru Şirketlerdeki Azınlık
Pay sahiplerinin Türk Ticaret Kanunu m. 363 /
İsviçre Borçlar Kanunu m. 697 Çerçevesinde Bilgi
Alma Hakkı”, Prof. Dr. Ernst E. Hirsch’in
Hatırasına Armağan (1902-1985), Ankara,
BTHAE, 1986, s. 293 – 333.
134
Sarıakçalı, Turgay İnternet Üzerinden Akdedilen Sözleşmeler,
Ankara, Seçkin, 2008.
135
Teoman, Ömer “Sermaye Ortaklıklarının İnternet Sitesi Açma ve
Burada Yasada Öngörülen İçerikleri Yayımlama
Yükümlülüğüne Aykırı Davranmanın Yaptırımı
Nedir?”, Batider, C. XXVII, S. 4, 2011, s. 5-12.
(Yaptırım).
Üçışık, Güzin /
Çelik, Aydın Anonim Ortaklıklar Hukuku, Ankara, Adalet,
2013.
136
Yanlı, Veliye Sermaye Piyasası Hukuku Çerçevesinde Halka
Açık Anonim Şirketler ve Kamunun
Aydınlatılması, İstanbul, Beta, 2005.
137