You are on page 1of 3

DİLDE “ALINTI” KAVRAMI VE TÜRLERİ

Türkçe Sözlük’te “alıntı” kelimesinin ikinci anlamı “Başka bir dilden alınmış kelime.”,
“verinti” sözünün anlamı ise “Bir dilden başka bir dile verilen söz.” şeklinde verilmiştir1

Dil biliminde alıntılar üç farklı ölçüte göre gruplandırılmaktadır. Bu ölçütler ve bunlara


göre yapılan tasnifler şunlardır:
1) Alınış yöntem ve gerekçesi (1. Bilgi alıntıları 2. Özenti alıntılar)
2) Kaynağı yani geldiği yer (1. İç alıntılar 2. Dış Alıntılar)
3) Nitelikleri (1. Ödünç Kelimeler 2. Melez Kelimeler 3. Anlam Aktarmaları)

Alıntılar, alınış yöntem ve gerekçesine göre ikiye ayrılır2:

1. Bilgi Alıntıları:

Bilgi alıntıları, temelinde öğrenmenin yer aldığı alıntılardır. Dilin ihtiyaçlarından


kaynaklanır. Alıcı dilde olmayan yeni bir kavram veya nesnenin bu dili konuşan toplumun
hayatına girmesiyle birlikte, onu karşılayan kelime veya şekil de verici dilden alıcı dile geçer.
Türkiye Türkçesi için şemsiye, kameriye vb. alıntılar bu tür bilgi alıntısıdır. Bu iki kavramla
birlikte, onları karşılamak üzere dilimize girmiş kelimelerdir.

2. Özenti Alıntılar:

Özenti alıntıların bilgi dünyası ve öğrenme ile, alıcı dilin ihtiyaçlarıyla hiçbir ilgisi
yoktur. Alıcı dilin kullanıcılarının “bilgili görünme, bir sosyal gruba mensup görünme, ilgi çekme,
farklı konuşurak varlığını öne çıkartma” gibi psikolojik ihtiyaçlarına dayanır. Siyasî ve iktisadî
üstünlük, yönetici yönetilen ilişkisi, özenti ve modalaşma gibi “dil dışı” konulardaki alıntılardır.

Türkiye Türkçesindeki Arapça şems ve kamer ile Farsça hurşîd ve mâh kelimeleri bu tür
özenti alıntılardır. Çünkü Türkçenin “şems” ve “hurşîd” sözlerinin belirttiği kavramı karşılayan
“güneş” sözü ile “kamer” ve “mâh” kelimeleriyle ifade edilen kavramı karşılayan “ay” kelimeleri
başlangıçtan beri zaten mevcuttur. Bu yabancı kelimelere ihtiyacı yoktur.

Bugünkü özenti alıntılardan birkaçı da şunlardır: “Çek etmek”, “beş çayı”(five tea’den),
“baby shower”., “branç “ (brunch sözünden. Kahvaltı ile öğle yemeği arasında yenen yemek.)

1
Türkçe Sözlük, 11. Baskı, TDK Yayınları, Ankara, 2010.
2 Bu bölüm büyük ölçüde Prof.Dr. Günay KARAAĞAÇ’ın şu çalışmasına dayanmaktadır: “Alıntı Kelimeler Üzerine
Düşünceler”, Dil Tarih ve İnsan, 4. Basım, Kesit Yayınları, İst., 2009, s.137-151.

1
Özenti alıntılarla ilgili bazı hususlar aşağıda maddeler hâlinde verilmiştir:

1) Zamanla bilgi alıntısına dönüşebilirler. Bunu “anlam alanlarının daha küçük


parçalara ayrılmasna kaynaklık ederek, yeni bilgilere ad olarak” gerçekleştirirler. Örnekler:

Arapça beyaz ve Farsça siyah özenti alıntı iken Türkçe ak ve kara kelimelerinin anlam
alanlarının bölünmesine yardım ettikleri için bilgi alıntısına dönüşmüşlerdir. “Beyaz bir sayfa
açmak” deyimindeki “beyaz” sözünü “ak” ile, “Annesinin ak sütü gibi” deyimindeki “ak” sözünü
“beyaz” ile değiştirmek mümkün değildir.

“Siyah beyaz film” ifadesindeki “siyah” kelimesini “kara” ile, “Kara bahtım, kem
talihim” ve “uçağın kara kutusu” ifadelerindeki “kara” sözünün yerine “siyah” kelimesi ile
değiştirmek artık mümkün değildir.

2) Çoğunun kaynağı dindir. Din prestijini kaybedince onun kelimeleri de gider.


Örnekler:

Budizm ve Maniheizmin aşağıdaki kelimeleri, İslâmiyetin kabulü ile Türkçede


kullanımdan kalkmıştır:

Sanskritçe Soğdca
dharma “iman”, nom “din, şeriat kanun”,
sudur “şeriat kitabı” wahşik “ruh, cin”
çatik “Burkan menkıbesi”

Aynı şekilde İslâmiyetin etkisiyle dilimize giren şu kelimeler, Batıya yönelmemizle


birlikte kullanımdan kalkmış, neredeyse unutulmuştur:

Arapça Farsça
savm (oruç), mâh (ay)
salât (namaz) hurşîd (güneş)
şems (güneş)
kamer (ay)

3) Bazı özenti alıntılar, uygunluk ve yakınlık kaynaklıdır. Hükümdar kavramını


karşılamak üzere daha önce “kağan” kelimesini kullanan Türkler, İslâmiyetin kabulü ile birlikte
onun kaynağı olan dilden siyasî bir terim olarak bir yönetim biçimini anlatan “saltanat” ve onun
başındaki kişiyi ve büyüklüğü ifade eden “sultan” kelimelerini almışlardır.

2
Aslında bu kelimelere ihtiyaç yoktur. “Kağan” kelimesi ihtiyacı karşılamaktadır.
Dolayısıyla mensup oldukları, onun ilk mensupları olan Araplara duydukları yakınlıktan dolayı
onlara özenerek onların terminolojisine uygun olan bu kelimeleri kullanmaya başlamışlardır.

Sultan kelimesinin sadece Türk, çar kelimesinin sadece Rus devlet başkanları için
kullanılması, uygunluk ve yakınlık kaynaklıdır.

4) Bazı özenti alıntılar üst katman dilin jest, mimik ve vurgu alanlarına kadar
uzanır. Ana dili Türkçe olan birinin kahve, dolar vb. kelimeleri koffe, dolâr vb. biçimde İngiliz
aksanıyla söylemesi ya da basketbol maçlarının yabancı aksanla anlatılması bunun
örneklerindendir. Diğer örnekler: “Emerika”, “yünüversiti”, “akademiya”.

5) Birbiriyle dil ilişkisi içinde olan iki toplum arasındaki alıntı geçişkenlikleri şöyle işler:

Üst katmanın ( yöneten konumundaki, ya da ileri kabul edilen toplumun) dilinden alt
katmanın (yönetilen konumundaki veya az gelişmiş toplumun) diline hem bilgi alıntısı hem de
özenti alıntı geçer. Alt katman yani yönetilenler, ihtiyacı olan kelimeleri de olmayanları da
alırlar. Örnek olarak (bugün için üst katman dil olan) Batı dillerinden (alt katman dili
diyebileceğimiz) Türkçeye geçen aşağıdaki iki alıntı söz, farklı kategoridedir:

rezistans (bilgi alıntısı)

çek etmek : doğrulamak (özenti alıntı)

Alt katmandan üst katmana sadece bilgi alıntısı geçer. Özenti alıntı geçmez. Çünkü
üst katman yani yöneten konumundaki toplumlar, alt katmana özenip ihtiyacı olmayan bir
kavramı ve onun karşılığı olan kelimeyi almaz.

Türkçeden dünya dillerine geçen yoğurt sözü, o dillere kendilerinde bulunmayan bir
kavram (yiyecek) karşılığı bir “bilgi alıntısı” olarak geçmiştir. Diğer örnekler: “baklava”, “döner”,
“cacık”.

You might also like