You are on page 1of 48

ÇAĞLAR BOYU GÖÇ

(Tarih-Kültür-Medeniyet)

Editörler
İsa KALAYCI & Gökhan KALMIŞ
ÇAĞLAR BOYU GÖÇ
(TARIH-KÜLTÜR-MEDENIYET)

Doç. Dr. İsa KALAYCI : 0000-0003-2043-5127


“En İyi Dr. Öğr. Üyesi Gökhan KALMIŞ: 0000-0002-0118-9373
Akademi, Bir
Kitaplıktır.”

© Gazi Kitabevi Tic. Ltd. Şti.


Bu kitabın Türkiye’deki her türlü yayın hakkı Gazi Kitabevi Tic. Ltd. Şti’ne aittir, tüm hakları
saklıdır. Kitabın tamamı veya bir kısmı 5846 sayılı yasanın hükümlerine göre, kitabı yayınlayan
firmanın ve yazarlarının önceden izni olmadan elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir
kayıt sistemiyle çoğaltılamaz, yayınlanamaz, depolanamaz.

ISBN • 978-975-8396-??-?
1. Baskı • Eylül, Ankara 2021

Dizgi/Mizanpaj • Gazi Kitabevi


Kapak Tasarımı • Gazi Kitabevi

Gazi Kitabevi Tic. Ltd. Şti.


Yayıncı Sertifika No: 44884
Bahçelievler Mah. 53. Sok. No: 29 Çankaya/ANKARA
0.312 223 77 73 - 0.312 223 77 17
Merkez

0.544 225 37 38
0.312 215 14 50
www.gazikitabevi.com.tr
info@gazikitabevi.com.tr

Dögol Cad. No: 49/B Beşevler/ANKARA


Mağaza

0.312 213 32 82 - 0.312 213 56 37


0.312 213 91 83

gazikitabevi
Sosyal Medya

gazikitabevi

gazikitabevi

Vadi Grafik Tasarım Reklam Ltd. Şti.


Sertifika No: 47479
İvedik Organize Sanayi Bölgesi 1420. Cadde
Matbaa

No:58/1 Yenimahalle / ANKARA


0.312 395 85 71
ÇAĞLAR BOYU GÖÇ
(Tarih-Kültür-Medeniyet)

Editörler
Doç. Dr. İsa KALAYCI & Dr. Öğr. Üyesi Gökhan KALMIŞ

Bölüm Yazarları
Hulusi KARAGEL Hasan KAPLAN Sedat BİLİNİR İsmail BÜLBÜL
Ahmet ÇAPARLAR İsmail GÖRGEN A. Caner ÇATAL ve M. Fatih
SANSAR H. Gizem ACER ve Sacit UĞUZ Suat ÖZDAĞ Sezen KILIÇ
Meral KUZGUN  Soner AKIN Sedat CERECİ M. Tayfun ÜSTÜN
Veysel EREN ve Furkan SAİTOĞLU Yakup BULUT ve Muzaffer BİMAY
Tülay ATAY ve Aysun YAŞAR DİLEK Ömer Faruk İNCİLİ Bilge ÇAKIR
Kadriye ŞAHİN Hasan Hüseyin AKSU ve Tülay ÖCAL
Serpil KALAYCI Mehmet TAMER
BÖLÜMLER VE YAZARLARI

Bölüm I : Coğrafya Kader Değildir: Göç Olgusu


Dr. Öğr. Üyesi Hulusi KARAGEL, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm II : Bir Göç Edebiyatı Olarak Klasik Türk Şiiri


Doç. Dr. Hasan KAPLAN, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm III : Horasan’dan Tarsus’a Türk Göçleri (VIII.-X. Yüzyıllar)


Dr. Öğr. Üyesi Sedat BİLİNİR, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm IV : Göçerevli Nogaylarda Gündelik Hayat


Dr. Öğr. Üyesi İsmail BÜLBÜL, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm V
: 1828-1829 Osmanlı-Rus Harbi’nde Osmanlı Tebaasının Rusya’ya
Göçürülmesine Yönelik Propagandalar
Ahmet ÇAPARLAR, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi SBE

Bölüm VI : Kırım Tatarlarının Maruz Kaldığı Göç ve Sürgünler


Dr. İsmail GÖRGEN, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm VII : Osmanlı Devleti’nde Göç, İskân ve Asayiş (1861-1909)


Dr. Öğr. Üyesi A. Caner ÇATAL, Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Öğr. Gör. Dr. M. Fatih SANSAR, Çukurova Üniversitesi

Bölüm VIII : Çeçenlerin Osmanlı Topraklarına Göçü: Sürgün ve İskân


H. Gizem ACER, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi SBE
Doç. Dr. Sacit UĞUZ, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm IX : Birinci Dünya Savaşı’nda Bitlis Mültecileri


Dr. Suat ÖZDAĞ, Bitlis Millî Eğitim Müdürlüğü

Bölüm X : Avusturya Arşiv Belgelerinde Ermeni Tehciri


Doç. Dr. Sezen KILIÇ, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi

Bölüm XI : Bir Göçün Hikâyesi: Struma (1942)


Doç. Dr. Meral KUZGUN, Kilis 7 Aralık Üniversitesi

Bölüm XII
: Avrupa Birliği Göç Politikaları: Yenilikçi, Bütünleşik ve İşbirlikçi
Bir Yaklaşım
Doç. Dr. Soner AKIN, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm XIII : Göç Hareketleri Sürecinde Değişen ve Gelişen İletişim Eylemleri


Prof. Dr. Sedat CERECİ, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm XIV : Göçün Güvenlikleştirilmesi ve FRONTEX Operasyonları


Dr. Öğr. Üyesi M. Tayfun ÜSTÜN, Atatürk Üniversitesi
Bölüm XV : Türkiye’de Göçün Yönetimi ve Örgütlenmesi
Prof. Dr. Veysel EREN, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Furkan SAİTOĞLU, İnönü Üniversitesi SBE

Bölüm XVI : Göç Politikaları Açısından Suriyeli Sığınmacıların Entegrasyonu


Üzerine Bir İnceleme
Prof. Dr. Yakup BULUT, Gaziantep Üniversitesi
Doç. Dr. Muzaffer BİMAY, Batman Üniversitesi

Bölüm XVII : Almanya’nın ve Türkiye’nin “Misafirleri”


Dr. Öğr. Üyesi Tülay ATAY, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Aysun YAŞAR DİLEK, Kilis 7 Aralık Üniversitesi

Bölüm XVIII : Cumhuriyetten Günümüze Kilis Kentinde Göç Süreci ve Dina-


mikleri
Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk İNCİLİ, Kilis 7 Aralık Üniversitesi

Bölüm XIX : Bir Sınır Kentinde Kitlesel Göçün Toplumsal Etkileri: Hatay De-
neyimi
Dr. Öğr. Üyesi Bilge ÇAKIR, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm XX
: Kadınların Suriye’de Yaşadıkları Antakya’da Deneyimledikleri:
Göç, Kamusal Alan, Sağlık ve Toplumsal Cinsiyet
Dr. Öğr. Üyesi Kadriye ŞAHİN, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm XXI : Suriyeli Bayır-Bucak Türkmenlerinin Yayladağı’nda Mekânsal


Dağılışları ve Kültürel Analizi
Hasan Hüseyin AKSU, MEB, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi SBE
Prof. Dr. Tülay ÖCAL, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm XXII : Suriyeli Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Biyoloji Dersini Öğ-
renmede Karşılaştıkları Sorunlar: Hatay Mustafa Kemal Üniver-
sitesi Örneği
Dr. Öğr. Üyesi Serpil KALAYCI, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi

Bölüm XXIII : Suriyeli Sığınmacıların Entegrasyonu Üzerine Bir İnceleme: An-


takya Meslek Yüksekokulu
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet TAMER, Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
HAKEM KURULU

Prof. Dr. Abidin TEMİZER-Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi


Prof. Dr. Adnan SOFUOĞLU-Hacettepe Üniversitesi
Prof. Dr. Bayram ÇETİN-Bursa Uludağ Üniversitesi
Prof. Dr. Belkıs ULUSOY-İstanbul Üniversitesi
Prof. Dr. Buket Ayşegül ÖZBAKIR-Yıldız Teknik Üniversitesi
Prof. Dr. Erdal AYDOĞAN-Atatürk Üniversitesi
Prof. Dr. Hamza Ateş-İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Prof. Dr. Ötüken SENGER-Kars Kafkas üniversitesi
Prof. Dr. Özlem SERTKAYA DOĞAN-İstanbul Üniversitesi
Doç. Dr. Abdullah AYDIN-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Doç. Dr. Ali Servet ÖNCÜ-Atatürk üniversitesi
Doç. Dr. Ebru GÜHER-Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Doç. Dr. Emre ÖZŞAHİN-Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi
Doç. Dr. Fatih GENCER-Bitlis Eren üniversitesi
Doç. Dr. Feride Zeynep GÜDER-Üsküdar Üniversitesi
Doç. Dr. Furkan ÖZTÜRK-Akdeniz Üniversitesi
Doç. Dr. Hasan KAPLAN-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Doç. Dr. İlkay SÜDAŞ-Ege Üniversitesi
Doç. Dr. Meryem BULUT-Ankara Üniversitesi
Doç. Dr. Muhammed Bilal ÇELİK-Sakarya Üniversitesi
Doç. Dr. Mustafa ÇABUK-Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi
Doç. Dr. Nebahat ARSLAN-Kars Kafkas üniversitesi
Doç. Dr. Özer ÖZBOZDAĞLI-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Doç. Dr. Vedat YILMAZ-Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Doç. Dr. Yaşar KOP-Kars Kafkas üniversitesi
Doç. Dr. Yıldız ATMACA -Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Caner ÇATAL-Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Alihan LİMONCUOĞLU-İstanbul Gelişim Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Bilal GÖRENTAŞ-Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Demet DÖNMEZ--Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Duygu AYHAN BAŞER-Hacettepe Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Erhan KURTARIR-Yıldız Teknik Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Sedat KARAKAYA-Muş Alparslan Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Selahattin ÇELİK-Kilis 7 Aralık Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Sungur DOĞANÇAY-Dicle Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Şenay ATAM-Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Yusuf OKŞAR-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Arş. Gör. Dr. İbrahim TAVUKÇU-Dicle Üniversitesi
Arş. Gör. Murat ÖZKAN-Ordu Üniversitesi
Öğr. Gör. İrfan ALADAĞ-Bingöl Üniversitesi
BİLİM KURULU

Prof. Dr. Alpaslan CEYLAN-Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi


Prof. Dr. Erdal AÇIKSES-Munzur Üniversitesi
Prof. Dr. Jale ÖZTÜRK-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Prof. Dr. M. Murat ERDOĞAN-Türk-Alman Üniversitesi
Prof. Dr. Nedim İPEK-Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Prof. Dr. Osman KÖSE-Polis Akademisi
Prof. Dr. Rahmi DOĞANAY-Fırat Üniversitesi
Prof. Dr. Sedat CERECİ-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Prof. Dr. Tülay ÖCAL-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Prof. Dr. Veysel EREN-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Prof. Dr. Yakup BULUT-Gaziantep Üniversitesi
Doç. Dr. Arife KARADAĞ-Ege Üniversitesi
Doç. Dr. Ayşegül Şükran ÖZ-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Doç. Dr. İlkay SÜDAŞ-Ege Üniversitesi
Doç. Dr. İsa KALAYCI-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Doç. Dr. Nasrullah UZMAN-Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Gökhan KALMIŞ-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Kadriye ŞAHİN-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Tayfun ÜSTÜN-Atatürk Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Tülay ATAY-Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ.........................................................................................................xxı
KISALTMALAR....................................................................................... xxııı

BÖLÜM I
COĞRAFYA KADER DEĞİLDİR: GÖÇ OLGUSU
Dr. Öğr. Üyesi Hulusi KARAGEL
Giriş..................................................................................................................2
1. Yerin Jeolojik Evrimi ve Göç Olgusu Arasındaki İlişki................................6
2. Sahip Oldukları Koşullar Gereği İnsanların Yaşadıkları Coğrafyalar..........8
3. Yeryüzünde Yaşanan Büyük Göç Hareketleri.............................................11
4. Göç Süreçler Bütünü ve Aşamaları.............................................................18
Sonuç ve Değerlendirme.................................................................................21

BÖLÜM II
BİR GÖÇ EDEBİYATI OLARAK KLASİK TÜRK ŞİİRİ
Doç. Dr. Hasan KAPLAN
Giriş................................................................................................................34
1. Söze Bürünen Göç......................................................................................35
1.1. Konan Göçer........................................................................................35
2. Gelen Geçer Konan Göçer..........................................................................40
3. Eken Biçer Konan Göçer............................................................................42
4. Ya Tahammül Ya Sefer................................................................................43
5. Sese Bürünen Göç.......................................................................................43
5.1. Kadim Bir Göç Geleneği: Ceres Çalmak............................................43
6. Kadim Bir Göç Geleneği: Kûs-ı Rıhlet veya Göç Davulu..........................46
7. Niçin, Ne Zaman, Nasıl Göç?.....................................................................51
7.1. Niçin Göç?...........................................................................................51
7.1.1. Sürgün ve Göç............................................................................52
7.1.2. Göç Sünnettir.............................................................................52
7.1.3. Garaz Bir Ad İmiş......................................................................53
7.2. Ne Zaman Göç?...................................................................................53
7.2.1. Göç Ederken Yıldızlara Bakılır..................................................54
x| ÇAĞLAR BOYU GÖÇ (TARIH-KÜLTÜR-MEDENIYET)

7.3. Nasıl Göç?...........................................................................................55


7.3.1. Yol Azığı.....................................................................................56
7.3.2. Göç Güç Olur.............................................................................56
7.3.3. Kervansız Kafilesiz Göçülmez...................................................57
7.3.4. Yolda Harami Olur.....................................................................57
8. Göç ve Gelenek...........................................................................................58
8.1. Kervan Geçtiği Yerde Ateş Bırakır......................................................58
8.2. Göç, Kalanda İz Bırakır.......................................................................59
8.3. Azm-i Sefer Kılanlara Armağan Lazımdır...........................................60
8.4. Göç ve Saçı Geleneği..........................................................................60
9. Şairane Göç.................................................................................................61
9.1. Gam ve Göç.........................................................................................61
Sonuç ve Değerlendirme.................................................................................62

BÖLÜM III
HORASAN’DAN TARSUS’A TÜRK GÖÇLERI
(VIII.-X. YÜZYILLAR)
Dr. Öğr. Üyesi Sedat BİLİNİR
Giriş................................................................................................................70
1. Tarsus’ta İlk Yerleşimler.............................................................................70
2. İslam Fetihleri Sürecinde Tarsus.................................................................71
3. Horasan’dan Tarsus’a Askerî Destek..........................................................71
4. Tarsus’un Yeniden İnşası ve Tahkimi Sürecinde Türklerin Rolü ...............72
5. Horasan’dan Tarsus’a Gerçekleşen Türk Göçlerinin Yoğunluk Kazanması...74
6. Türk Göçlerinin İslam Dünyasına Olan Etkisi............................................76
7. Tarsus’ta Bizans Hâkimiyeti.......................................................................78
8. Türk Göçlerinin Bölge Kaderine Olan Etkisi.............................................79
Sonuç ve Değerlendirme.................................................................................80

BÖLÜM IV
GÖÇEREVLİ NOGAYLARDA GÜNDELİK HAYAT
Dr. Öğr. Üyesi İsmail BÜLBÜL
Giriş................................................................................................................88
1. Yurtta Hayat................................................................................................89
2. Göç Yolunda..............................................................................................102
3. Gündelik Hayatın Sıra Dışı Günleri..........................................................105
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................108
ÇAĞLAR BOYU GÖÇ (TARIH-KÜLTÜR-MEDENIYET) | xi

BÖLÜM V
1828-1829 OSMANLI-RUS HARBİ’NDE OSMANLI
TEBAASININ RUSYA’YA GÖÇÜRÜLMESİNE
YÖNELİK PROPAGANDALAR
Ahmet ÇAPARLAR
Giriş..............................................................................................................114
1. Rusya’nın Osmanlı Tebaasına Yönelik Propaganda Faaliyetleri..............116
1.1. Balkanlardaki Faaliyetler...................................................................116
1.2. Doğu Anadolu’daki Faaliyetler.........................................................120
2. Propaganda Faaliyetlerine Karşı Osmanlı Yönetiminin Aldığı Tedbirler.125
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................128

BÖLÜM VI
KIRIM TATARLARININ MARUZ KALDIĞI GÖÇ VE SÜRGÜNLER
Dr. İsmail GÖRGEN
Giriş..............................................................................................................142
1. Kırım Coğrafyası......................................................................................142
2. Kırım’ın Tarihçesi.....................................................................................142
3. Kırım’ın Osmanlı Devleti Tarafından Fethi..............................................143
4. Kırım’ın Ruslar Tarafından İşgali.............................................................144
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği Döneminde Kırım Tatarları.......148
5. Kırım’da Yaşanan Suni Kıtlık Felaketi ve Etkileri...................................150
6. Stalin Döneminde Rusya’nın Kırım Tatarları Üzerindeki Politikası........151
7. İkinci Dünya Savaşı Sürecinde Kırımda Göç ve Sürgün..........................154
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................164

BÖLÜM VII
OSMANLI DEVLETİ’NDE GÖÇ, İSKÂN VE ASAYİŞ (1861-1909)
Dr. Öğr. Üyesi A. Caner ÇATAL - Öğr. Gör. Dr. M. Fatih SANSAR
Giriş..............................................................................................................172
1. Göçlerin Sebepleri....................................................................................174
2. Osmanlı Devleti’nin Göç ve Göçmenlere Yönelik Tedbirleri..................175
3. Osmanlı Devleti’nde İskân.......................................................................176
4. Muhacirlere Yapılan Yardımlar.................................................................180
5. İskân Sırasında Karşılaşılan Zorluklar......................................................184
6. İskân Sonrası Asayiş Problemleri.............................................................186
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................192
xii | ÇAĞLAR BOYU GÖÇ (TARIH-KÜLTÜR-MEDENIYET)

BÖLÜM VIII
ÇEÇENLERİN OSMANLI TOPRAKLARINA GÖÇÜ:
SÜRGÜN VE İSKÂN
H. Gizem ACER - Doç. Dr. Sacit UĞUZ
Giriş..............................................................................................................198
1. Rusya’nın Kafkasya Politikası ve Çeçenler..............................................199
2. Osmanlı Topraklarına Yapılan Çeçen Göçleri...........................................201
3. Osmanlı Devleti’nin ve Halkın Çeçen Muhacirlere Yaklaşımı.................209
4. Çeçen Muhacirlere Yapılan Yardımlar......................................................210
5. Çeçen Muhâcirlerin Sevk ve İskânlarında Karşılaşılan Sorunlar.............214
6. Çeçen Muhâcirlerin İskân Edildikleri Bölgelerden Ayrılmak
İstemeleri..................................................................................................217
7. Çeçen Muhâcirlerle İlgili Asayiş Sorunları ve Alınan Tedbirler...............218
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................220

BÖLÜM IX
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NDA BİTLİS MÜLTECİLERİ
Dr. Suat ÖZDAĞ
Giriş..............................................................................................................228
1. Rusların Taarruza Geçmesi ve Bitlis’ten İlk Göçler.................................229
2. Bitlisin İşgali ve Halkın Şehri Terk Etmesi..............................................233
3. Bitlis Mültecilerinin Sayısı ve Gittikleri Bölgeler....................................238
4. Muhacirlerin Geri Dönüş Çabaları ve Kayıplar........................................242
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................249

BÖLÜM X
AVUSTURYA ARŞİV BELGELERİNDE ERMENİ TEHCİRİ
Doç. Dr. Sezen KILIÇ
Giriş..............................................................................................................256
1. Ermenilerin Rolü ve Yabancı Ülkelerle İşbirliği.......................................257
1.1. Ekonomik Boyutu..............................................................................262
2. Yabancı Ülke Diplomatları ve Din Adamlarının Müdahalesi...................265
3. Almanların Suçlanması.............................................................................268
4. Osmanlı Hükümetinin Aldığı Önlemler....................................................271
5. Diğer Konular...........................................................................................273
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................278
ÇAĞLAR BOYU GÖÇ (TARIH-KÜLTÜR-MEDENIYET) | xiii

BÖLÜM XI
BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)
Doç. Dr. Meral KUZGUN
Giriş..............................................................................................................282
1. Birinci Dünya Savaşı’na Kadar Yahudilerin Filistin’e Göç Girişimleri...283
2. İkinci Dünya Savaşı’na Kadar Yahudilerin Filistin’e Göç Girişimleri.....286
3. İkinci Dünya Savaşı’nın Başlaması ve Avrupa’daki Yahudilerin
Filistin’ e Göçü.........................................................................................293
4. Struma Gemisinin Filistin’e Gitmek Üzere Türkiye’ye Gelişi.................295
5. Struma Hadisesinin Amerikan Basınındaki Yansımaları..........................299
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................302

BÖLÜM XII
AVRUPA BİRLİĞİ GÖÇ POLİTİKALARI: YENİLİKÇİ,
BÜTÜNLEŞİK VE İŞBİRLİKÇİ BİR YAKLAŞIM
Doç. Dr. Soner AKIN
Giriş..............................................................................................................312
1. Avrupa Birliği Göç Politikalarının Kısa Geçmişi ve Bugün İçin Anlamı....313
2. AB’nin Göç ve Sığınma Politikası............................................................319
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................342

BÖLÜM XIII
GÖÇ HAREKETLERİ SÜRECİNDE DEĞİŞEN VE
GELİŞEN İLETİŞİM EYLEMLERİ
Prof. Dr. Sedat CERECİ
Giriş..............................................................................................................350
1. Göç Gerçeği..............................................................................................352
2. Göçün Anatomisi......................................................................................356
3. Göçmen Psikolojisi...................................................................................358
4. Göçmen ve İletişim...................................................................................363
5. Göç Hareketi ve Göçmen Davranışları.....................................................367
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................370

BÖLÜM XIV
GÖÇÜN GÜVENLİKLEŞTİRİLMESİ VE FRONTEX OPERASYONLARI
Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Tayfun ÜSTÜN
Giriş..............................................................................................................380
1. Güvenlikleştirme Teorisi ve Göç..............................................................381
xiv | ÇAĞLAR BOYU GÖÇ (TARIH-KÜLTÜR-MEDENIYET)

2. FRONTEX’in Kurumsal Yapısı ve Operasyonları....................................384


3. FRONTEX Operasyonlarında Gözlemlenen İhlaller................................392
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................396

BÖLÜM XV
TÜRKİYE’DE GÖÇÜN YÖNETİMİ VE ÖRGÜTLENMESİ
Prof. Dr. Veysel EREN - Furkan SAİTOĞLU
Giriş..............................................................................................................402
1. Göç ve Göç Yönetimi Kavramları............................................................403
1.1. Göç Kavramı......................................................................................403
1.2. Göç Yönetimi Kavramı......................................................................404
2. Göçün Nedenleri ve Etkileri.....................................................................406
2.1. Göçün Nedenleri ...............................................................................406
2.2. Göçün Etkileri ...................................................................................408
3. Türkiye’nin Göç Politikası ve Uluslararası Antlaşmalar..........................409
4. Türkiye’de Göç Yönetimine İlişkin Yasal Düzenlemeler ........................413
5. Türkiye’de Göçün Örgütlenmesi..............................................................418
5.1. Merkezi Düzeydeki Örgütler.............................................................418
5.1.1. Kurul ve Komisyonlar..............................................................418
5.1.2. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü..................................................420
5.1.3. Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı ...............................423
5.1.4. Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı (YTB)...424
5.1.5. Göç Sağlığı Hizmetleri Daire Başkanlığı ................................424
5.1.6. Türk Kızılay’ı...........................................................................425
5.2. Yerel Düzeydeki Örgütler..................................................................425
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................428

BÖLÜM XVI
GÖÇ POLİTİKALARI AÇISINDAN SURİYELİ SIĞINMACILARIN
ENTEGRASYONU ÜZERİNE BİR İNCELEME
Prof. Dr. Yakup BULUT - Doç. Dr. Muzaffer BİMAY
Giriş..............................................................................................................434
1. Göç ve Entegrasyona İlişkin Kavramsal Yaklaşım...................................434
2. Göç, Süreç ve Politika...............................................................................439
3. Suriyeliler Perspektifinden Sığınmacı ve Mülteci Tartışmaları................443
4. Göç Politikasının Temel Bileşenleri Açısından Suriyeli Sığınmacıların
Entegrasyonu............................................................................................445
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................451
ÇAĞLAR BOYU GÖÇ (TARIH-KÜLTÜR-MEDENIYET) | xv

BÖLÜM XVII
ALMANYA’NIN VE TÜRKİYE’NİN “MİSAFİRLERİ”
Dr. Öğr. Üyesi Tülay ATAY - Dr. Öğr. Üyesi Aysun YAŞAR DİLEK
Giriş..............................................................................................................460
1. Türkiye’nin ‘Misafirleri’...........................................................................460
2. Almanya’nın ‘Misafir İşçileri-Gastarbeiter’.............................................462
3. Alman İslam Konferansı (AİK) Örneği....................................................464
4. Uyum Tartışmaları....................................................................................467
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................467

BÖLÜM XVIII
CUMHURİYET’TEN GÜNÜMÜZE KİLİS’TE GÖÇ VE DİNAMİKLERİ
Dr. Öğr. Üyesi Ömer Faruk İNCİLİ
Giriş..............................................................................................................472
1. Yer-İnsan İlişkisi Olarak Göç....................................................................472
2. Göç Tipolojileri ve Kuramları..................................................................474
3. Türkiye’de Göç Süreci ve Dinamikleri.....................................................475
4. Türkiye’de Göç Dönemleri.......................................................................476
5. 1923-1950 Dönemi Göç Hareketleri: Kırsalın Baskınlığı........................478
6. 1950-1980 Dönemi: Kentin Yükselişi......................................................479
7. 1980 ve Sonrası: Kentler Arası Göç..........................................................481
8. Çalışma Sahası ve Başlıca Özellikleri......................................................483
9. Veri, Yöntem ve Sınırlılıklar.....................................................................484
10. Kilis Kenti Göç Dönemleri ve Dinamikleri............................................485
10.1. 1927-1955 İlk Durağan Dönem......................................................487
10.2. 1955-1980 İlk Dinamik Artış Dönemi............................................491
10.3. 1980-1995 İkinci Durağan Dönem.................................................494
10.4. 1995-2020 İkinci Dinamik Artış Dönemi.......................................496
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................503

BÖLÜM XIX
BİR SINIR KENTİNDE KİTLESEL GÖÇÜN
TOPLUMSAL ETKİLERİ: HATAY DENEYİMİ
Dr. Öğr. Üyesi Bilge ÇAKIR
Giriş..............................................................................................................508
1. Kitlesel Göçün Karşılanmasındaki Dinamikler........................................511
2. Kitlesel Göçün Etkileri.............................................................................514
xvi | ÇAĞLAR BOYU GÖÇ (TARIH-KÜLTÜR-MEDENIYET)

3. Suriye Sınırında Bir Kent: Hatay..............................................................519


Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................531

BÖLÜM XX
KADINLARIN SURİYE’DE YAŞADIKLARI ANTAKYA’DA
DENEYİMLEDİKLERİ: GÖÇ, KAMUSAL ALAN, SAĞLIK VE
TOPLUMSAL CİNSİYET
Dr. Öğr. Üyesi Kadriye ŞAHİN
Giriş..............................................................................................................540
Sormak, Anlamak ve Yazmak: Nitel Yöntemin İzinden Gitmek..................542
1. Göçe Maruz Kalan Bir Şehir: Antakya.....................................................544
2. Anılar, Yeni Karşılaşmalar, Deneyimler, Kabuller....................................546
2.1. Göç ve Sağlık Bağlamında Bazı Mevzuatlar ve Uygulamalar..........546
3. Kamusal Alanda Suriyeli Kadınlar: Dışarıya Daha Çok Çıkıyoruz..........549
4. Sağlığın Kamusal Simgesi: Mobil Sağlık Araçları...................................552
5. Toplumsal Cinsiyet ve Akrabalık İlişkileri...............................................553
5.1. Kadınlar Kadın Doktor İster..............................................................555
5.2. Bizde Kızlar Küçük Evlenir..............................................................556
5.3. Suriye’de Çok Çocuk Severler..........................................................557
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................559

BÖLÜM XXI
SURİYELİ BAYIR-BUCAK TÜRKMENLERİNİN
YAYLADAĞI’NDA MEKÂNSAL DAĞILIŞLARI
VE KÜLTÜREL ANALİZİ
Hasan Hüseyin AKSU - Prof. Dr. Tülay ÖCAL
Giriş..............................................................................................................570
1. Suriye Türkleri ve Bayır Bucaklılar..........................................................574
1.1. Suriyeli Bayır-Bucak Türklerinin Hatay Yayladağı’na Göçleri........579
2. Araştırmanın Amaç ve Önemi...................................................................581
3. Araştırmanın Veri Toplama ve Yöntemi....................................................581
4. Bulgular ve Analizler................................................................................582
4.1. Suriyeli Bayır-Bucak Türkmenlerinin Demografik Yapıları.............582
4.2. Bayır–Bucak Türkmenlerinin Yayladağı’nda Mekânsal Dağılımları..584
4.3. Bayır-Bucak Türkmenlerinin Yaşamak İçin Yayladağı’nı Tercih
Sebepleri............................................................................................586
ÇAĞLAR BOYU GÖÇ (TARIH-KÜLTÜR-MEDENIYET) | xvii

4.4. Bayır-Bucak Türkmenlerinin Yayladağı’nda Kültürel Uyumuna


İlişkin Veriler.....................................................................................586
5. Araştırma Sahasında Araştırma Süresince Yapılan Gözlemler.................590
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................592

BÖLÜM XXII
SURİYELİ FEN BİLGİSİ ÖĞRETMEN ADAYLARININ BİYOLOJİ
DERSİNİ ÖĞRENMEDE KARŞILAŞTIKLARI SORUNLAR:
HATAY MUSTAFA KEMAL ÜNİVERSİTESİ ÖRNEĞİ
Dr. Öğr. Üyesi Serpil KALAYCI
Giriş..............................................................................................................600
1. Türkiye’de Bulunan Suriyeliler................................................................601
2. Biyoloji Eğitim ve Öğretiminin Önemi....................................................603
3. Yöntem......................................................................................................604
3.1. Araştırmanın Deseni..........................................................................604
3.2. Araştırma Grubu................................................................................604
3.3. Veri Toplama Süreci...........................................................................605
3.4. Verilerin Analizi.................................................................................605
4. Bulgular.....................................................................................................606
4.1. Suriyeli Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Zorlandıkları Biyoloji
Konuları.............................................................................................606
4.2. Suriyeli Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarının Biyolojiyi Öğrenmede
Yaşadıkları Zorlukların Nedenleri.....................................................607
4.3. Suriyeli Fen Bilgisi Öğretmen Adaylarına göre Biyolojiyi Verimli
Öğrenebilmenin Yolları.....................................................................608
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................610

BÖLÜM XXIII
SURİYELİ SIĞINMACILARIN ENTEGRASYONU ÜZERİNE BİR
İNCELEME: ANTAKYA MESLEK YÜKSEKOKULU
Dr. Öğr. Üyesi Mehmet TAMER
Giriş..............................................................................................................618
1. Tarihsel Süreçte Göç.................................................................................619
2. Göç Kavramı ve Nedenleri.......................................................................620
3. Göç Türleri................................................................................................621
4. Yöntem......................................................................................................622
4.1. Araştırma Modeli...............................................................................622
xviii | ÇAĞLAR BOYU GÖÇ (TARIH-KÜLTÜR-MEDENIYET)

4.2. Çalışma Grubu...................................................................................622


4.3. Verilerin Toplanması..........................................................................623
4.4. Verilerin Analizi.................................................................................624
5. Bulgular.....................................................................................................624
Sonuç ve Değerlendirme...............................................................................628
‘Göç’ uğruna,
‘Göçmen’ şuuruna…
BÖLÜMXI
BÖLÜM I

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

COĞRAFYA KADER DEĞİLDİR: GÖÇ OLGUSU ∗


BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)
*
--------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Dr. Öğr. Üyesi Hulusi KARAGEL


Hatay Mustafa KemalDoç. Dr. Meral
Üniversitesi, KUZGUN
Fen-Edebiyat Fakültesi, Coğrafya Bölümü
Kilis 7 Aralık Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü
Antakya-Hatay/Türkiye
Ankara/Türkiye
hkaragel@mku.edu.tr
meralkuzgun@kilis.edu.tr
ORCID: 0000 0002 5758 8134
ORCID: 0000-0003-1314-0128

Atıf // Cite
Atıf Cite as: Kuzgun, M.(2021).
Karagel, H. (2021).Coğrafya
Bir göçün hikâyesi:
kader değildir:Struma (1942).
Göç olgusu. İçinde
İçinde İ. Kalaycı
İ. Kalaycı ve G.ve G. Kalmış
Kalmış (Edl.),
(Edl.), boyu
Çağlar Çağlar
göçboyu göç (tarih-kültür-medeniyet)
(tarih-kültür-medeniyet) (ss.Kitabevi.
(ss. 1-31). Gazi 281-310). Gazi Kitabevi.1

* Bu araştırma sürecinde; TR Dizin 2020 kuralları kapsamında “Yükseköğretim Kurumları Bilimsel



BuAraştırma
araştırmavesürecinde;
Yayın Etiği
TRYönergesinde” yer alankapsamında
Dizin 2020 kuralları tüm kurallara uyulmuş ve yönergenin
“Yükseköğretim Kurumlarıikinci bö-
Bilimsel
lümündeveyerYayın
Araştırma alan “Bilimsel Araştırma ve yer
Etiği Yönergesinde” Yayın
alanEtiğine
tüm Aykırı Eylemlerden”
kurallara uyulmuş ve hiçbiri gerçekleştiril-
yönergenin ikinci
memiştir. Ayrıca
bölümünde bu araştırma
yer alan “Etik
“Bilimsel Kurul İzni”vegerektirmeyen
Araştırma bir çalışmadır.
Yayın Etiğine Bu bölümün Turnitin
Aykırı Eylemlerden” hiçbiri
gerçekleştirilmemiştir.
taraması sonucundaki Ayrıca bu araştırma
benzerlik “Etik Kurul İzni” gerektirmeyen bir çalışmadır. Bu
oranı % 19’dur.
bölümün Turnitin taraması sonucundaki benzerlik oranı % 11’dir.
282 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

Giriş
Yahudiler, ilk olarak M.Ö 586’da Babil’e sonrasında II. ve IV. asırda Ro-
malılar ve Hristiyanlar tarafından ikinci defa ülkelerinden kovulmuşlardı. Bu
şekilde Yahudiler için yaklaşık 2ooo sene sürecek olan “Diaspora” hayatı baş-
lamış oldu. Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarına dağılan Yahudiler, gittikleri her
yerde özellikle Hristiyan ülkelerde ikinci sınıf vatandaş olarak görülmüşlerdi.
Böylelikle, Yahudiler, 1290’da İngiltere’den, 1394’de Fransa’dan, 1492’de
İspanya’dan ve 1496’da Portekiz’den kovulmuş oldular (Kodaman ve İpek,
1993, s. 565).
Hz. Ömer’in VII. asırda Yermuk Savaşı’nda Bizans’ı yenmesi üzerine Fi-
listin toprakları Müslümanların eline geçerek sırasıyla Eyyubilerin, Memluk-
lerin ve nihayetinde de 1517’de Osmanlı Devleti’nin egemenliğine geçmişti.
Yahudilerin siyasal olarak örgütlenmesi ve Kudüs’e göç etmesinde dünyadaki
antisemitik hareketlerin etkisi de söz konusuydu. Antisemitizmin gelişmesin-
de Fransız ihtilali sonrasında büyüyen milliyetçi duygular, Sanayi Devrimiyle
ortaya çıkan yeni burjuvazi ile Yahudiler arasındaki ekonomik rekabette etkili
olmuştur (Arı, 2008, s. 111-112).
Dini inanışlar, Hristiyan ülkeler tarafından Yahudilere duyulan düşman-
lığın en temel sebebiydi. Hristiyanlığa göre Museviler, Hz. İsa’yı tanıma-
mışlar ve O’nun çarmıha gerilmesine neden olmuşlardı. Dinsel inanışın yanı
sıra Almanya’daki volk milliyetçileri için bir ulusu yücelten temel değerlerin
başında vatan gelmekteydi. Irkçı milliyetçilere göre vatansız Yahudiler, Al-
man toplumunda yaşamamalıydı. Almanya ve bazı Avrupa ülkelerinin, 1870
ekonomik krizi döneminde, halkın dikkatini siyasal rejimden uzaklaştırmak
için kullandıkları en etkileyici siyasal söylem de Yahudi düşmanlığıydı (Öke,
2011, s. 23). Bu durum, Yahudilerin din-kültür milliyetçiğine sarılmalarına ve
dikkatlerini Filistin’e çevirmelerine neden olmuştur. Yahudiler en sert baskıyı
Rusya’da görmeye başlamış ve gettolarda yaşamışlardır. Böylelikle Yahudiler,
ilk ciddi örgütlenmelerini 1881’de gerçekleştirmiş ve Odessa’da “Zion’u (Ku-
düs) Sevenler” derneğini kurmuşlardır. Derneğin amacı, Yahudilerin Kudüs
ve Filistin’e yerleşmelerini sağlamaktı. Söz konusu dernek, Siyonizm’in ilk
adımı olarak kabul edilmektedir (Öner, 2012, s. 55) . Bu dernekten ayrılan
500 kadar Yahudi genci Biluim hareketini başlatmıştır. Biluim hareketi, İs-
tanbul Yahudilerine kadar ulaşmış ve bu grup, 1882’de Bilu Manifestosunu
yayınlamıştır. Söz konusu manifesto, Filistin’de bir Yahudi yurdu kurulmasını
isteyen ilk Siyonist belge özelliği taşımaktadır. Ancak Bilu hareketi Yahudiler
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 283

üzerinde etkili olamadığı gibi Diaspora içinde yaygın bir hareket olmayı da
başaramamıştır (Armaoğlu, 1994, s. 14-15).
Bu çalışma, II. Dünya Savaşı’nda Almanya’nın baskısından kaçıp Filis-
tin’e gitme arzusunda olan Romanya kökenli 769 Yahudi’nin 15 Aralık 1941
tarihinde Türkiye’ye gelişi ve içinde bulundukları Struma gemisinin Türk kara
sularında batırılmasıyla neticelenen olayda Türkiye’nin insani ve diplomatik
çabalarının yanı sıra İngiltere’nin de konuyla ilgili tutumunun da ortaya ko-
nulmasını amaçlamıştır. Çalışmada Başkanlık Cumhuriyet Arşivi vesikaların-
dan, Türk basınında yer alan gazete haberleri ile The American Jewish World,
The Southern Jewish Weekly ve The New York Times gazetesinden de yarar-
lanılmıştır.

1. Birinci Dünya Savaşı’na Kadar Yahudilerin Filistin’e Göç Girişimleri


Fransız İhtilali sonrasında başlayan ırkçı ve milliyetçi yaklaşımlar karşısın-
da dışlanan Yahudilerin, Siyonizm çatısı altında toplandıkları görülmektedir.
Böylelikle kökleri Yahudi tarihine uzanan ve Kudüs şehri için önce kullanılan
Siyon kavramı sonrasında genişleyerek tüm Filistin topraklarına yerleşmeyi
amaç edinen bir ideoloji haline gelmiştir. Siyonist ve Siyonizm kavramların
mucidi, Nathan Birnbaum’dur. Birnbaum, söz konusu kavramları ilk defa 1
Nisan 1890’da kendisinin çıkardığı “Kendi Kendine Kurtuluş” anlamına ge-
len dergide yayımlamıştır. Siyonist hareketin kurucusu ise Odessalı Leo Pins-
ker’dir. Yahudi milliyetçiliğini ifade eden Siyonizim, Filistin’de bağımsız bir
devlet kurmayı amaçlayan evrensel bir hareket olarak tanımlanabilir (Polat,
2017, s.4).
Avrupa’daki antisemitik politikalar karşısında gazeteci ve hukukçu The-
odor Herzl, Yahudi devletinin kurulması amacıyla 29 Ağustos 1897’de İs-
viçre’nin Basel şehrinde ilk Siyonist kongreyi toplamış ve Dünya Siyonist
Teşkilatı’nın kurulmasını sağlamıştır. Sonrasında 1898’de İkinci ve 1899’da
Üçüncü Siyonist Kongre düzenlenmiştir. Herzl, II. Abdülhamit’ten Filistin
topraklarının kiralanarak bölgeye uluslararası meşruiyet kazandırılmasını
önermek amacıyla İstanbul’a gelmiş ancak II. Abdülhamit’le bizzat görüşme
imkânı bulamamıştır. II. Abdülhamit ise Osmanlı topraklarında Yahudi yerle-
şimi fikrine sıcak bakmamakla birlikte Siyonistler, devletin içinde bulunduğu
ekonomik sıkıntıları bildiklerinden Filistin’de kendilerine toprak verilmesi
karşılığında II. Abdülhamit’e maddi destek sağlamayı ummuşlardır (Taşkın,
2020, s. 78).
284 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

Yahudilerin kendilerine toprak satılması yönündeki talepleri, kendilerin-


den önce Avrupalılara satılan Osmanlı topraklarına dayanmaktaydı. Toprak
satımı ile ilgili Osmanlı Devleti’nin 1858’de çıkarttığı Arazi Kanunnamesi ile
Avrupalılar, Hicaz bölgesi dışındaki Osmanlı topraklarını satın alabilme hak-
kına kavuşmuşlardır (Saylan, 2015, s. 552).
Yahudilerin Filistin’de toprak mülkiyetlerinin gelişmesi, Moşov denen
koloniler halinde olmuştur. Yahudi belgelerine göre, Filistin’de ilk moşov
1860’da, küçük bir arazi üzerinde Petah-Tikva adı ile kurulmuştur. Dışardan
gelen göçmenlerin katılması ile Petah-Tikva’nın nüfusu çoğalırken arazide sa-
tın almalar yoluyla büyümüştür. Başlangıçta müsaade ile küçük topraklar üze-
rine kurulan bu Yahudi kolonilerinin, topraklarını hızla büyütmelerinde çeşitli
Yahudi kuruluşlarının etkisi de söz konusudur (Armaoğlu, 1994, s.26). Ancak
Osmanlı tarım arazilerinin yabancıların eline bir bir geçmeye başlamasıyla II.
Abdülhamit yabancıların büyük toprak arazisi satın almalarına engel olmaya
çalışmıştır (Saylan, 2015, s. 552). Böylelikle Herzl ve Dünya Siyonist Teşkila-
tı, Kudüs’e giden yolun İstanbul üzerinden olmayacağını anlamış ve yönlerini
İngiltere’ye çevirmişlerdir (Kodal, 2010, s. 137).
II. Abdülhamit’in Siyonistlerin siyasi faaliyetlerine izin vermemesi onla-
rı içeride yeni arayışlara itmiştir. Siyonistler, meşrutî bir idarenin emellerine
ulaşmada kolaylık sağlayacağına inandıklarından II. Meşrutiyetin ilan edile-
bilmesi amacıyla ittihatçıları desteklemişlerdir. Siyonistlerin siyasi emellerine
hizmet edecek bir kısım Musevi kökenli Osmanlı vatandaşı da 1908 seçim-
lerinden sonra Meclis-i Mebusuna mebus olarak girmeyi başarmıştır (Aslan,
2011, s. 51). Yahudilerin kullandıkları temel kavramlar arasında özgürlük,
eşitlik gibi kelimeler bulunmaktaydı. Bu kavramlar, tüm insanlık adına değil
sadece Yahudilerin özgürlüğü ve eşitliğine yönelik olarak esasında kullanıl-
mıştır. O nedenle İttihat ve Terakki ile paralel bir duruş sergilemekten de geri
durmamışlardır (Şinnâvi, 1995, s. 77). İttihat ve Terakki’nin, Yahudilerle ara-
sındaki yakınlık 31 Mart (13 Nisan 1909) hadisesinde de kendini göstermiş
Selanik, Edirne, Çanakkale ve Keşan’dan yaklaşık 700 Musevi gönüllü, Hare-
ket Ordusu’na katılmıştır (Şendal, 2019, s. 23).
İttihat ve Terakki’nin II. Abdülhamit’e karşı olmasında iktidarın, saray
çevresinde kümelenmiş küçük bir grubun tekelinde olması, rüşvetin artması,
ülkenin mali sorunları, sadrazam ve nazırların keyfi olarak değiştirilmesi ve
neticede yönetimde istikrarın olmaması gibi nedenler başta gelmekteydi (Ah-
mad, 2014, s. 9).
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 285

23 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyetin ilanından sonra II. Abdülhamit Se-


lanik’e sürgün gönderilmiş, yönetimi ele geçiren İttihat ve Terakki Partisi
yöneticileri, Yahudilere uygulanan kısıtlamaları kaldırarak Filistin’de toprak
alımını serbest bırakmış (Kodal, 2010, s.137) ancak bu uygulamadan kısa bir
süre vazgeçilmiştir. Bu amaçla 28 Eylül 1909’da da Talat Bey, Yahudilerin
Filistin’e yerleşmelerini önlemek için II. Abdülhamid’in çıkardığı yasak ve
kısıtlamaları aynen uygulamaya koymuştur. Kırmızı Tezkere (ikamet süresi)
usulü yeniden yürürlüğe girmiş ve yabancı uyruklu Yahudilere sadece üç aylık
bir süre için Filistin’e girme hakkı tanınmıştır. Filistin’de arazi ve mülk alım
ve satımı Osmanlı Musevileri de dâhil olmak üzere tüm Yahudilere yasaklan-
mıştır. Bunun üzerine, Siyonizm yanlısı Yahudi zenginler, kendi adlarına ön-
ceden almış oldukları topraklara Yahudileri getirip yerleştirmeye çalışmışlar-
dır. Banker Lord Rotschild’de Filistin’de toprak satın almasına rağmen kendisi
ülke dışında olduğundan toprağı Yahudilerin tasarrufuna bırakmıştır. Siyonist
yanlısı zengin Yahudiler, toprak satın alma yoluyla Filistin’i bir Yahudi yurdu
haline getirmeye çalışmışlardır (Umar, 2012, s. 428).
II. Meşrutiyetten sonra Osmanlı’daki ilk resmi Siyonist Kurum olan Ang-
lo-Levantine Banking Company kurulmuştur. İttihatçılar, Yahudi ulusal kimli-
ğinin yeniden doğuşunu sağlayacak Siyonist eğilimli kültürel birçok derneğin
kuruluşuna da destek olmuşlardır. Kadima, Makkabi, Nouveau Club, Hatenya,
Genç Yahudiler Derneği bu derneklere örnek olarak gösterilebilir (Hasanoğlu,
2015, s. 66).
II. Meşrutiyetin ilanından sonra Bulgaristan, Bosna-Hersek ve Girit Osmanlı
egemenliğinden çıkmış, 1912’de Osmanlı Devleti’nden kopma sırası İtalyanlar
tarafından işgal edilen Libya’ya ve Arnavutluk’a gelmiştir. 1913 yılına gelin-
diğinde Balkanlar’daki bütün topraklarını kaybetmiş olan Osmanlı Devleti’nin
elinde yalnızca Anadolu ve Ortadoğu’daki toprakları kalmış oldu (Georgeon,
2016, s. 19). Yahudiler, kendi geleceklerini Türklerin geleceği ile paralel gör-
düklerinden İttihat ve Terakki’nin ülke yönetimine hâkim olduğu 1908-1918 yıl-
ları arasında Osmanlı Devleti’nin yanında yer almayı tercih etmişlerdir (Şendal,
2019, s.23). Bunun yanı sıra, Filistin’e başlayan ikinci büyük Yahudi göçü 1904
ile 1914 yılları arasını kapsamış ve 1909’da Tel Aviv’in temelini atan bu yerle-
şimcilere zamanla yenileri de eklenmiştir. Bu tarihte Filistin’deki Yahudilerin
güvenliğini sağlamak amacıyla Muhafızlar anlamına gelen ha-Şomer adında bir
örgüt kurulmuştur. 1914 yılına gelindiğinde bölgedeki Yahudi nüfus 85.000’ne
ulaşmış ve toplam nüfusun %11’ni oluşturmuştur (Arslantaş, 2011, s. 642).
286 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

2. İkinci Dünya Savaşı’na Kadar Yahudilerin Filistin’e Göç Girişimleri


Birinci Dünya Savaşı başladığında Osmanlı Devleti’nin müttefiki olan Al-
manya’ya karşı Siyonistler, kendilerine somut taahhütlerin verilmesini bekle-
mekteydiler. Almanya’nın amacı Siyonistlerin desteğini almak, Türkler ile bu
konuda anlaşmaya varmak ve Amerika’daki Musevilerin Osmanlı Devleti’ne
yakın durmasını sağlamaktı. Çünkü Siyonistler, dünya kamuoyunu etkileye-
bilecek bir güce ve kuvvetli ekonomik imkânlara sahiptiler. Almanlara göre
İttihatçı kadro içinde en çok ikna edilmesi gereken kişi Cemal Paşaydı. Ce-
mal Paşa’ya göre ise Siyonistler, İngiltere’nin ve Müttefiklerin kontrolündey-
di. Bunun yanı sıra Balfour deklarasyonun ilanından önce Hahambaşı Hayim
Naum Efendi, Osmanlı Hariciye Bakanı Nesimi Bey’le görüşerek kendisine
Siyonizm’in, Türklerin menfaatleriyle çelişmediğini ve Osmanlı toprak bütün-
lüğüne zarar vermeyeceği belirtmekteydi (Öke, 2011, s. 192-196).
Cemal Paşa, savaştan yararlanarak Filistin’de Siyonistlerin milli bir yurt
kurmalarına engel olmaya çalışmış ve 8 Ocak 1915’de Siyonist liderlerden
bazıları ile görüşerek ayrılıkçılığa izin vermeyeceğini, bu tür faaliyetlerde
bulunanların bölgeden uzaklaştırılacağını ifade etmiştir. Siyonistler ise böy-
le bir amaçlarının olmadığını ve bölgeyi mamur hale getirip zenginleştirmek
istediklerini söylemişlerse de (Umar, 2012, s. 432) Cemal Paşa olayın ger-
çek yüzünü bildiğinden Siyonist liderlerin Filistin dışına çıkmasında ısrarcı
olmuştur. Cemal Paşa’nın bölgede sıkı tedbirler almasına ve Siyonist liderlerin
Filistin dışına çıkmasına yönelik ısrarcı tutumunun altında yatan ana sebep
bölgenin Yahudilerin casus yuvası haline gelmesinden kaynaklanmaktaydı
(Atay,2013, s. 78-79).
Cemal Paşa, olası bir Arap isyanından da şüphelenmiştir. 1911 yılından
Birinci Dünya Savaşı’nın başlamasına dek Mısır’da genel konsolosluk yapan
ve 1914’te Savaş Bakanı olan Lord Kitchener, Hz. Muhammed’in 37. torunu
ve Haşim’i hanedanının başı olan Mekke emiri Şerif Hüseyin’in oğulları ile
temas halindeydi. 1915 yılında Şerif Hüseyin, İngiltere’nin Mısır’daki Yük-
sek Komiseri Sir Henry McMahon’la mektuplaşmaya başlamıştır. Kendisi,
hem Haşim’i Arap krallığı hem de halifelik konusunda İngiltere’nin desteği-
ni aramaktaydı. Ancak McMahon’un mektubunda Filistin’den, Kudüs’ten ve
Yahudilerden hiç söz edilmemekteydi (Palmer, 1995, s. 370-372). Bir başka
ifadeyle, Arap bağımsızlığı konusunda Hüseyin ile MacMahon arasında Tem-
muz 1915’ten Mart 1916’ya kadar süren mektuplaşmalarda, Arap Devleti’nin
sınırları bir çözüme kavuşturulamadığı gibi bir Filistin tartışması da yapılma-
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 287

mıştır. İngiltere’nin bu tutumunda Ortadoğu konusunda Fransa ile anlaşmak


istemesi etkili olmuştur (Murat, 2019, s. 454).

Yahudiler, İngilizler aracılığı ile faaliyetlerini daha da hızlandırma imkânı


buldular. Siyonist liderlerden Herbert Samuel (İngiliz kabinesinde görev almış
ve Filistin Manda İdaresi’nin İlk komiseri), İngiliz Dışişleri Bakanı Edward
Grey ile Kasım 1914’de görüşerek, Filistin’de bir Yahudi yurdu hayalini so-
mut hale getirme yolunda ilk adımı atmıştır. Bunun yanı sıra 1916’da İngiltere
Başbakanlığına getirilen Lloyd George da bu çabaları desteklemekteydi (Baş-
lamışlı, 2018, s. 46). Ayrıca Herbert Samuel, Dünya Siyonist Organizasyonu
Başkanı Chaim Weizmann’ın da yakın dostuydu. Bu dostluk nedeniyle Samu-
el, Siyonistler açısından önemli olan 2 Kasım 1917 tarihli Balfour Deklaras-
yonunun hazırlanmasında katkısı bulunan önemli birisiydi (Deveci, 2017, s.
4-5).Esasında söz konusu bildiri, İngiliz Dışişleri Bakanının, ileri gelen İngiliz
Yahudilerinden olan Lord Rothchild’e (Siyonist Federasyon Başkanı) yazdığı
mektuptan başka bir şey değildi. Bu mektupta şöyle denilmekteydi:
“Majesteleri hükümeti Filistin’de Museviler için ulusal bir yurt kurul-
ması görüşünü olumlu karşılamakta ve Filistin’de hâlen oturan ve Mu-
sevi olmayan halkların gerek sivil gerekse dini haklarının ya da başka
ülkelerde oturan Musevilerin haklarının ve politik konumlarının aley-
hinde hiçbir harekette bulunulmayacağı kaydıyla, bu amacın gerçek-
leştirilmesini kolaylaştırmak için elindeki imkânları kullanmaya hazır
bulunmaktadır” (Mansfield, 1975, s. 64-65). Bu deklarasyon, 1918 yılı
içinde sırasıyla Fransa, İtalya ve Amerika’da kabul edilmiştir (Armaoğ-
lu, 2007, s. 200).

Bu belge, Yahudiler açısından önemli bir gelişme olarak görülse de şimdi


de İngiltere’nin Şerif Hüseyin’i bu duruma ikna etmesi gerekmekteydi. Bu
amaçla İngiltere, 1919 Ocak ayında Şerif Hüseyin’e gönderdiği bir bildiride,
Yahudilerin Filistin’e dönmelerini destekleyeceklerini ve “Siyonizm hareke-
tinin liderleri, Siyonizm’in başarısını, Araplarla dostluk ve işbirliği yaparak
sağlamaya kararlıdırlar ve böyle bir teklif de kenara atılacak teklif değildir”
ifadelerine yer vermiştir. İngiltere söz konusu bildiriyle ortamı yumuşatmayı
amaçlamıştır. İngiltere Şerif Hüseyin ile yapmış olduğu pazarlığı Fransa’ya
bildirmiş ve bunun üzerine Fransa’nın girişimleri sonucu (Murat, 2019, s. 454)
Ortadoğu’daki Osmanlı topraklarının İngiltere, Fransa ve Rusya arasında pay-
laşılmasını öngören taksim anlaşması imza edilmiştir. İngiltere adına Suriye
288 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

ve Arabistan konusunda uzman olan Sir Mark Sykes1 ile Fransa adına Bey-
rut’un eski Fransız temsilcisi Geeorge Picot ile birlikte hazırlanan anlaşma, ta-
rihe Sykes-Picot Anlaşması (16 Mayıs 1916) olarak geçmiştir. Buna göre, İn-
giltere ve Fransa’nın himayesinde bağımsız bir Arap devleti teşkil edilecekti.
Teşkil edilecek Arap devleti, Fransız ve İngiliz himaye bölgelerine ayrılacaktı.
Filistin’de ise milletler arası (İngiltere, Rusya, Fransa) bir himaye kurulacaktı
(Tolon, 2006, s. 63).

Siyonistler, Fransız mandasına karşı çıkarak burada İngiliz mandasının ku-


rulmasına çalışmışlardı ve bu konuda Mark Sykes ile görüşmeleri neticesinde
Filistin’de yalnız İngiliz hâkimiyetinin kurulacağı sözünü almışlardır. Bir ta-
raftan Şerif Hüseyin’in bağımsız Arap topraklarını oluşturma çabası diğer ta-
raftan Siyonistlerin gizli tuttukları Filistin’de devlet kurma mücadelesinde ilk
galibin Yahudiler olduğu söylenebilir (Murat, 2019, s. 454). Ancak, 1917’de
Rusya’da Bolşevik İhtilali2 ile Çarlık Rejimi yıkılmış, yeni hükümet Türkiye

1 Sir Mark Sykes, 36 yaşında Katolik, zengin ve muhafazakâr bir baron olup Avam Kamarası’na
1911 yılında seçilmiştir. Cambridge’de okuduğu yıllarda Asya Türkiye’sine pek çok seyahatler
yapmıştır. Mutsuz bir evliliğin, boşanmış bir anne ve babanın tek çocuğu olan Sykes, İstanbul’da
elçilikte çalışmıştır. Kendisinin, Yarbay Oswald FitzGerald’la tanışması onun Savaş Bakanı Lord
Kitchener’in çevresine dâhil olmasını sağlamıştır. 1915 yılında Savaş Bakanlığı’nda çalışmaya
başladıktan sonra, Ortadoğu’yu bilen biri olduğundan “de Bunsen Komitesinde” kendisine görev
verilmiştir. Komite, Osmanlı Devleti’nin bölünmesi istenilen kısımlarına ne isim verecekleri konu-
sunda onu görevlendirmiştir. Gerek İngiliz yönetici sınıfının gerek Komite üyelerinin genel eğilimi,
bu konularda okullarda okudukları Latin ve Yunan klasikleriyle ilgili isimleri seçmek olmuştur.
2000 yıl önceki Helen coğrafyasının Yunanca terimlerini kullanmayı tercih etmişlerdir. Arabis-
tan’ın kuzeyindeki Arapça konuşulan bölgelerinden, Doğu’ya “Mezopotamya”, Batı’ya “Suriye”,
Suriye’nin güney kısmına “Filistin” denmiştir. Gerçekte Filistin, Hristiyan Batı dünyasının kutsal
topraklarını tanımlamak için kullandığı bir coğrafya terimiydi ve kendine Filistin diyen bir devlet
hiçbir zaman var olmamıştı. Sykes’ın başında olduğu komite, merkeziyetçilikten uzaklaşmış Os-
manlı Devleti’nde 5 büyük özerk vilayet olmasını öngörüyordu. Bunlar;
Suriye, Ermenistan, Filistin, Anadolu ve Mezopotamya’nın kuzey ve güney bölgesiydi. Komite-
ye göre İngiliz kontrolü, Akdeniz’den Basra Körfezi’ne kadar geniş bir bölgeyi kapsayacaktı. Bir
Akdeniz limanından Mezopotamya’ya uzanacak olan bir demir yolu Doğu’da karadan ulaşımı sağ-
layacaktı. Sykes, Savaş Bakanı Lord Kitchener gibi halifeliğin Rusya’nın kontrolüne geçmesini
engellemek için güneye kaydırılmasını savunmuştu. Halifelik böylelikle aynı zamanda Fransa’nın
mali kontrolünden de uzaklaştırılacaktı. Sykes’a göre Osmanlı Devleti’nin mali borçlarındaki bü-
yük Fransız yatırımı nedeniyle Osmanlı maliyesi büyük ölçüde Fransızların denetiminde olacaktı.
Bkz. David Fromkin, Barışa Son Veren Barış: Modern Ortadoğu Nasıl Yaratıldı? 1914-1922, Çevi-
ren : Mehmet Harmancı, Yeni BinYıl Yayınevi, 1989, s.137-140
2 Warszawska Gazetesi, Mührü Süleyman başlığı ile hazırladığı bir haberinde Rusya’daki ihtilalin
arkasında Yahudilerin olduğunu dile getirmiştir. Böylelikle gazete, ihtilal aracılığı ile Rusya’nın
servetine konmak isteyen Yahudilerin memleketi idare eden mevkilerin %95’ine sahip olduklarını
vurgulamıştır. Gazetedeki habere göre 160 milyon nüfuslu Rusya’da 3 milyon Yahudi bulunmakta
ve Yahudi siyasetiyle Komünist siyasetin esasında aynı şey olduğunu belirtmiştir. Komünistlerin
5 köşeli yıldızı yani Süleyman Mührünü kabul etmelerinin de dikkate değer olduğunu dile getiren
gazete, Bolşevik nazariyelerinin Yahudi akaidinden olduğu gibi alındığına vurgu yapmıştır. Yahu-
dilerin “Siyon Âlimleri Protokolü’ne göre hareket ettiklerini belirten gazete, kendilerini insanlığın
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 289

üzerindeki isteklerinden vazgeçtiğini belirtiği gibi gizli anlaşmaları da dün-


yaya duyurmuştur. Suriye Valisi Cemal Paşa, bunların örneklerini Şerif Hü-
seyin’in oğlu Faysal’a göndererek kendisini uyarmıştır. İngiltere’nin Araplara
karşı yükümlülükleri, Fransa’nın Ortadoğu’da elde ettiğine inandığı elverişli
durumla da çelişmekteydi. Böylelikle İngiltere ve Fransa, Osmanlı toprakla-
rının paylaşımında hem müttefik hem da rakip olarak yeni gelişen sürece yön
vermeye çalışmışlardır (Kılınçkaya, 2004, s. 96-97).

Paris Barış Konferansı’nda (18 Ocak 1919) Emir Faysal, Halep’ten Mek-
ke’ye kadar uzanacak olan Arap imparatorluğu içinde Balfour Deklarasyo-
nu’na uygun olarak, Yahudilere mahalli muhtariyet verileceğini bildirdiyse de
Faysal’ın bağımsız Arap devleti hayali gerçekleşmemiştir (Armaoğlu, 2007,
s.200). Bir bakıma bu durum Fransa’nın engeline takılmıştır. Babasına vaat
edildiği gibi bağımsız bir devlet kurmak için Suriye’de denetimi ele geçiren
Faysal, Fransa’nın engellemesiyle Lübnan’da etkili olamamış ve burası Fran-
sa’nın denetimine girmiştir. Nitekim Suriye Ulusal Kongresi, 1920 Mart’ında
Suriye’nin bağımsız bir devlet olduğunu ilan ederken Faysal’ı da Suriye Kralı
ilan etmiştir. Suriye denilen topraklar ise Suriye’nin dışında Lübnan, Filistin
ve Ürdün’ü kapsamaktaydı. Ancak bunu Sykes-Picot Anlaşması çerçevesinde
ön görülen paylaşıma aykırı bulan Fransa, San Remo’da bu bölgenin Fransız
yönetimine bırakılmasını sağlamıştır. Fransa, Faysal’ın Suriye’deki egemenli-
ğine de son verdiği gibi Lübnan’ı ayrı bir devlet olarak 1920’de de tanımıştır
(Arı, 2008, s. 158-159).

Araplar açısından gelişmeler iyi olmakla birlikte Birinci Dünya Savaşı’nın


galipleri tarafından düzenlenen Paris Barış Konferansı’nda Osmanlı toprağı
olan Filistin’de İngiliz askeri hâkimiyeti söz konusuydu. O nedenle İngilizler,
Siyonistleri Filistin konusundaki taleplerini ifade edebilmeleri için Paris’e da-
vet etmişlerdir (Kasalak ve Deveci, 2017, s. 298-299).

Konferansta, Siyonistleri temsil edecek komisyonun başında Dünya Siyo-


nist Organizasyon Başkanı Dr. Chaim Weizmann, Theodore Herzl’in yakın
arkadaşı, Nahum Sokolow bulunmaktaydı. Bu önemli iki isme İngiliz kabi-

seçilmişleri olarak gördüklerinden yeryüzünde daima başrolü üstlenme vazifelerine hakları olduk-
larına inandıklarına da değinmiştir. Söz konusu gazetede Yahudi Sinagoglarındaki dini akaitlerin,
Yahudi olmayanlara karşı kin ile dolu olduğu ifade edilmiştir. Yahudilerin güç ve varlığından mem-
nun olmayan Rusların davranışları nedeniyle Rus Yahudilerinin göçlerinin gün geçtikçe artacağı
belirtilmiştir. ( 28 Nisan 1933 tarihli Türkiye Cumhuriyet’i Varşova Büyükelçiliği’nden Türk Dı-
şişleri Bakanlığına İletilen Malumat).Bkz. BCA, 030. 10. 248.678.9
290 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

nesinde yer alan Sir Herbert Samuel’de eşlik etmiştir. Bunun yanı sıra, Lord-
lar Kamarası ve Avam Kamarasından oluşan bir komisyon, Filistin’in Yahudi
anavatanı olduğu yönünde çalışmalarda bulunmak için bir araya gelmiştir. Bu
komisyonun başında Lord Robert Cecil bulunurken, Sir Ormsbby Gore ise ko-
misyon sekreteridir. Tüm bunların yanı sıra, İngiliz halkının Yahudilerin Filis-
tin meselesine destek vermesi İngiliz yönetimini de cesaretlendiren sebeplerin
başında gelmekteydi (The American Jewish World, 30 April 1930, s. 2).
Weizmann, kendisinde içinde yer aldığı ve İngiliz Yahudi’si Sir Herbert
Samuel’in başkanlığında, Sir Alfred Mond, Nahum Sokolow’dan oluşan ayrı
bir çalışma komisyonu daha kurdurmuştu. Siyonistlerin, Paris Barış Konferan-
sı’ndaki sunumlarından önce taleplerini içeren (Kasalak ve Deveci, 2017, s.
300) ve 3 Şubat 1919 tarihli Siyonist Bildirgesinin hazırlanmasında bu çalışma
komisyonu katkıda bulunmuştur (Deveci, 2017, s. 4-5).
Paris barış Konferansı’na neredeyse her ülke gelişmeleri izlemek adına
Siyonist Yahudilerini göndermiş ve Paris’te Siyonistler için bir büro dahi açıl-
mıştır. Bu bağlamda, Amerikan Siyonist Heyeti, başta İngiltere olmak üzere
birçok diplomatik temaslarda bulunmuştur. Amerikan Siyonist Heyetinin ba-
şında Haham Stephen S. Wise bulunurken, söz konusu heyetin içinde Louis
Robinson, Romanya Kızılhaç Misyonu eski başkanı Dr. Bernard Flexner ve
Joseph Fell’in eşi Mary Fels de yer almıştır. Heyetin temel amacı; Yahudi-
ler ile ilgili müzakerelerde Yahudiler lehine bir baskı oluşturabilmekti. Paris
görüşmelerine kısa bir süreliğine de olsa katılan Amerikan Başkanı Wilson
da Siyonist amaçları desteklemekle birlikte Filistin planında Siyonistler Fran-
sa, İtalya ve Papalığın da desteğini elde etmeyi başarmışlardır (The American
Jewish World, 1919, s. 1).
Birleşik Devletler Yüksek Mahkemesi Hâkimi Louis D. Brandeis’in Onur-
sal Başkanı olduğu Amerika Siyonist Organizasyonu ve Federal Yargıç Julian
W. Mack, Filistin’e yapılacak kitlesel göçlere yönelik olarak bir dizi hazır-
lıklara başlamış ve bu amaçla, ilk olarak Filistin’e Amerikan Siyonist Tıbbi
Birimini gönderme kararı almışlardır. Bunun yanı sıra, Filistin’deki doğal zen-
ginlikleri incelemek, limanlar ile hidroelektrik tesislerin inşasını planlamak,
Filistin’de endüstriyel fırsatların ne olabileceği yönünde bir fikir edinebilmek
amacıyla da bir grup mühendis de bölgeye gönderilmiştir. Yahudi devletinin
temellerinin atılabilmesine maddi katkıda bulunabilmek amacıyla Amerikan
Siyonist Organizasyonu ilk olarak 10.000.000 dolar toplamayı da amaçlamış-
tır (The American Jewish World, 30 April 1930, s.2).
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 291

İngiltere Başbakanı Lloyd Geoerge, Dr. Weizmann’a, Filistin’i inşa edecek


paralarının olup olmadığını sorusunu yöneltmiştir. Dr. Weizmann cevabında
Yahudilerin ülkenin bütün imkânlarından faydalanmasına izin vermeye hazır
bir İngiliz yönetimin olması halinde para sıkıntısı olmayacağını ve gelecek iki
yıl içinde Siyonist Organizasyonun, binlerce ev inşa etmek ile en az 200.000
Yahudi getirebileceğini söylemiştir. Görüşmede ayrıca Dr. Weizmann şunları
ifade etmiştir:
“Dünya Yahudileri Filistin’in inşası için büyük bir masonik harekete
başlamalı. Kaynağa, insana ve en müreffeh olan en büyük kaynakla-
ra yeni Zion’un inşasına yakışan sorumlulukta en büyük payı taşıması
gereken Amerikan Yahudilerine ihtiyacımız var…Yahudi halkı taşlı bir
yolda yürüyor. Çoğunun yürümekten ayakları ağrıyacaktır fakat hiçbi-
risi bocalamayacak ve yürüyüşünü bırakmak zorunda kalmayacaktır.”
(The American Jewish World, 30 April 1920, s. 8).

Dr. Weizmann’ın rahatsızlık duyduğu konuların başında Filistin’deki Arap-


ların Yahudilere yönelik tutumları gelmekteydi. Buradaki yönetimden sorumlu
olan İngiltere’nin, Arapların Yahudi göçlerini engellemek için yaptıkları faali-
yetlere seyirci kalması nedeniyle Yahudilerin güvenliği için Yahudi Lejyonu-
nun gerekliliğine inanan Dr. Weizmann, bu konuda İngiliz hükümetini defa-
larca uyardığını belirtmiştir (The American Jewish World, 28 May 1920, s. 2).
1920 Nisan’ında San Remo Konferansı ile Ürdün ve Filistin, İngiliz “Man-
da” yönetimine bırakılmıştır. Bölgenin ilk İngiliz Komiseri olan Sir Herbert
Samuel, Balfour Deklarasyonu’nun uygulanmasını en önemli görev kabul
ederek 1920 Eylül’ünde 16.500 kişilik bir Yahudi grubunun Filistin’e göç
etmesini kararlaştırmıştır. 1921 Martında, İngiliz Sömürge Bakanı Winston
Churchill, Ortadoğu sorununa kalıcı bir çözüm getirmek için Kahire’de bir
toplantı yapmıştır. Konferansta alınan kararlara göre Irak krallığı, Suriye’den
uzaklaştırılan Faysal’a, Ürdün Emirliği Abdullah’a verilmiştir. Faysal, 1921
Temmuz’unda Bağdat’ta Kral ilan edilmiş ve böylece tüm düzenlemeler, sa-
vaş içinde yapılmış olan gizli paylaşım planlarına uygun hale getirilmiş oldu
(Sander, 2005, s. 78-79). Buna karşılık, San Remo Konferansı’nda İngilte-
re’nin Filistin mandasını eline geçirmesi ve Filistin’e Yahudilerin göç etmesi-
ne göz yumması Araplarla Yahudileri sonrasında silahlı çatışmalara sürükle-
miştir (Armaoğlu, 2007, s.200). Diğer yandan, Milletler Cemiyeti Konseyi de
24 Temmuz 1922’de aldığı 28 maddelik kararla, Filistin’deki İngiliz manda
yönetiminin esaslarını belirlemiştir. Kararlarda 2 Kasım 1917 tarihli Balfour
292 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

Deklarasyonunu desteklenmiştir. Filistin’in sınırları ise, İngiltere’nin Millet-


ler Cemiyeti Konseyine verdiği ve Konseyin de 16 Eylül 1922’de onayladığı
memorandumla çizilmiştir. Siyonizm’in en kuvvetli merkezi olan Amerika’da,
Amerikan Kongresi 21 Eylül 1922’de Filistin’de bir Yahudi yurdu kurulması-
nı kabul etmiştir. 3 Aralık 1924’te Amerika, İngiltere ile yaptığı antlaşma ile
İngiltere’nin mandasını tanımış ve anlaşmanın 7. maddesi gereğince İngiltere,
manda yönetiminde yapacağı değişikliği Amerika’nın onayını ile ancak yapa-
bilecekti. Bu madde ile Amerika, Filistin’deki her gelişmede söz sahibi olma
imkânı bulmuş oldu (Armaoğlu, 1994, s. 36-37). Filistin’de kurulan İngiliz
manda yönetimi, burada Yahudi ulusal yurdunun kurulması için her türlü ko-
laylığı sağlamıştır. Buradaki yerli halkın tepkisine aldırmadan Diasporadaki
Yahudilerin, Siyonist amaçlı Filistin’e gelmelerine izin verilmiş ve her alanda
teşkilatlanmalarına göz yumulmuştur. Manda yönetimi Yahudilerin lehine hiz-
met etmekten öteye geçmemiştir (Arıbaş, 2007, s. 258).
Bu hizmetler sadece İngiltere’nin çabaları ile yürümemiştir. 1919’da kurulan
ve David Ben Gurion’un (İsrail’in ilk Başbakanı) içinde bulunduğu Sosyalist Si-
yonizm örgütü, İsrail devletinin kurulmasına yönelik etkili çalışmaları olan Dün-
ya Siyonist Örgütü’nün içinde hâkim duruma gelmiştir. Ben-Gurion, 1917’de
Yahudilerin İngiliz ordusuna katılmalarını teşvik etmiştir. İngiltere ise bir yandan
Yahudileri desteklerken bir yandan da Filistin’e gidecek Yahudi göçlerine sınır-
lamalar getirmeye çalışmıştır. Buna rağmen, yasal olmayan yollarla Yahudilerin
Filistin’e gidebilmelerinin yolu da aranmıştır. Bu amaçla Yahudi İşçi Federas-
yonu olan Histadrut (1920) ve Sosyalist Siyonist örgütünün silahlı gücü olan
Haganah, yasal olmayan göçleri organize etmiştir. Bu iki örgüt, ileride kurulacak
olan İsrail Devleti’nin temelini de oluşturmaktadır (Erdemir, 2011, s. 191).
Filistin’e üçüncü büyük Yahudi göçü 1919-1923 yılları arasında gerçek-
leşmiştir. Ha-Haluts (Öncü) örgütünün organize ettiği bu göç dalgası ile on
binlerce Yahudi Filistin’e yerleşmiştir. 1924’de dördüncü büyük göç dalgası
gerçekleşmiştir. Gelenlerin büyük bir kısmı Polonya’dan gelen Yahudilerden
oluşmakta ve böylelikle ortalama olarak 34.000 kadar Yahudi Filistin’e yer-
leştirilmiştir. Beşinci büyük Yahudi göç dalgası ise 1929 yılında gerçekleşmiş
(Arslanşah, 2011, s. 642) ve bu göç dalgası, Hitler’in iktidara gelişi ile daha da
artmıştır. 1931’de göç sayısı 175.000 iken bu sayı 1938’de 429.605’e yüksel-
miştir (Eyicil, 2005, s. 382).
Nazi Almanya’sı ile Faşist İtalya Ortadoğu’ya ve Arap dünyasında dönük
propaganda faaliyetlerine hız vermiştir. İtalya, Akdeniz’de İngiltere’yi zayıflat-
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 293

mak için Arap dünyasının milli hislerini ve bağımsızlık arzularını tahrik ederken,
Nazi Almanya’sı da İngiltere ve Fransa’nın Ortadoğu’daki durumlarını sabote
etmek için geniş bir propaganda kampanyasına girişmiştir. Bu propagandalar
Arap dünyasında ve Filistin’de etkili olmuştur. Tüm bu gelişmeler karşısında
1936-1937 yılında Arap ayaklanmaları yaşanmıştır. (Armaoğlu, 1994, s. 55-
57). 1938’de Filistin’de iç savaşa dönen ayaklanmalar üzerine 1939 Şubat’ında
İngiltere, Araplarla Yahudileri uzlaştırmak amacıyla Londra’da Yuvarlak Masa
Toplantısı düzenlemiştir. Bu konferansa Filistin’in bütün Arap dünyasını ilgilen-
dirmesi nedeniyle, Mısır, Irak, Suudi Arabistan, Ürdün ve Yemen temsilcileri de
davet edilmiş ancak konferanstan bir netice alınamamıştır (Eyicil, 2005, s. 382).
İngiltere 1939 Mayıs’ında yayınladığı planda, İngiltere Sömürgeler Baka-
nı Malcom MacDonald tarafından hazırlan Beyaz Kitap’a göre, 10 yıl içinde
Filistin’e bağımsızlık verileceğini bildirmiş ve Filistin’e Yahudi göçünü de 5
yıllık bir sürede 75.000 ile sınırlamıştır. Göçün ve toprak satışının sınırlandı-
rılması Yahudilerin hiç hoşuna gitmemiş ve Filistin, İkinci Dünya Savaşı’na
bu şartlar içinde girmiştir (Armaoğlu, 2007, s. 201).

3. İkinci Dünya Savaşı’nın Başlaması ve Avrupa’daki Yahudilerin Fi-


listin’ e Göçü
Birinci Dünya Savaşı’nı kazanan İtilaf devletleri, savaşı kaybedenlerle bir
dizi antlaşmalar yapmıştır. Bu kapsamda, Almanya’yı ağır savaş tazminatları-
na mahkûm eden Versailles Antlaşması, İkinci Dünya Savaşı’nın başlamasına
zemin oluşturmuştur. İngiltere adına Versailles Antlaşması görüşmelerine katı-
lan ve kurulda yer alan John Maynard Keynes, antlaşmanın Almanya’nın ifla-
sına yol açacağına ve ileride Avrupa’ya, dünyaya çok ağır maliyetler yükleye-
cek olaylara neden olacağını söyleyerek toplantıyı terk etmiştir. Almanya’nın
ödemeye mahkûm edildiği 5 milyar dolarlık savaş tazminatının çok yüksek
olduğuna savunan Keynes’e göre bu tazminatı ödeyemeyen Almanya bir buh-
ran devresi yaşayabilirdi. Ancak o buhran, Hitler’in ve Nazilerin Almanya’da
iktidara gelmesinin de en önemli dayanağı olmuştur (Eğilmez, 2020, s. 31).
Türkiye, 1923-1930 yılları arası Lozan’dan kalan sorunları çözmeye ça-
lışırken bir yandan da Sovyetler ile dostluğunu ilerletmeye çalışmıştır. 1930-
1938 yılları arasında İtalya’nın Balkanlar ve Doğu Akdeniz’de oluşturduğu
tehditlere karşılık Türkiye, bazı antlaşmalar yapmak durumunda kalmıştır. 19
Şubat 1934’te Türkiye, Yunanistan, Romanya ve Yugoslavya ile Balkan An-
tantını; 8 Temmuz 1937’de İran, Irak ve Afganistan ile Sadabat Paktı’nı (Bal-
294 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

cı, 2013, s. 50-51) 1936’da Yunanistan, Yugoslavya ve İngiltere ile de Akde-


niz Paktı’nı imzalamıştır. Böylelikle Türkiye bu anlaşmalarla olası tehlikelere
karşı güçlü bir ittifak oluşturmayı amaçlamıştır (Türkman, 2007, s. 128).

Almanya’nın 1939 Mart ayında Çekoslovakya’yı işgali ve İtalya’nın aynı


yılın Nisan ayında Arnavutluk’u işgal etmesi gelmekte olan dünya savaşının
habercisiydi. Türkiye’nin en büyük endişesi, Almanya’nın Balkanlarda tam
hâkimiyet sağlayıp savaş tehlikesini sınırlarına kadar getirmesiydi. Türkiye, o
dönemde ne Almanya ne de İtalya tehlikesi ile tek başına direnebilecek güçte
değildi. Bu durum, Türkiye’nin hem Karadeniz’den hem Balkanlar’dan hem
de güneyinde Akdeniz’den gelecek olası saldırılara karşı güvenlik endişesiyle
Batılı ülkeler ile birlikte hareket etmesine neden oldu (Metintaş, 2020, s. 58).

Almanya’nın, 23 Ağustos 1939’da Sovyet Rusya ile Saldırmazlık Paktı im-


zalaması Türkiye’de şok etkisi yaratmıştır. Rus tarafsızlığını elde eden Hitler,
1 Eylül 1939’da Polonya’ya saldırarak İkinci Dünya Savaşı’nı başlatmıştır.
17 Eylül 1939 tarihinde de Kızıl Ordu, Polonya’nın Sovyet nüfuz bölgesine
ayrılmış olan dilimini işgal etmiştir. Bunun üzerine Türkiye, 19 Ekim 1939’da
İngiltere ve Fransa ile Üçlü İttifak Anlaşmasını imzalamış oldu. Bu anlaşmaya
göre, Türkiye’ye bir Avrupa devleti ya da Sovyetlerden gelebilecek herhangi
bir saldırıya karşı İngiltere ve Fransa’nın yardım taahhüdünü elde etmiş olu-
yordu. Türkiye, söz konusu anlaşma taahhüdünü, Sovyetler ile karşı karşıya
kalabileceği hallerde ve Müttefikleri ile Sovyetler arasında çıkacak bir harpte
de tarafız kalmasına bağlamıştır. Bu durum, Türkiye’nin dış politikasına bir
esneklik kazandırmıştır (Ekincikli, 2017, s. 22-23).

Almanya, Sovyetlere saldırmadan önce Balkanları güvenlik altına almak


istediğinden ilk olarak Romanya’yı ele geçirmek istemiştir. Romanya ise Sov-
yetler Birliğine kaptırmış olduğu (Besarabya ve Bukovina) toprakları geri al-
mak istediğinden geleceğini Almanya’ya bağlamıştır. Almaya, Bulgaristan’ı da
kazanmak istediğinden Romanya’ya baskı yaparak Dobruca’yı Bulgaristan’a
bırakmasını sağlamıştır. Sonrasında Yugoslavya’yı da ele geçiren Almanya,
Yunanistan’ı ve Girit’i ele geçirmeyi başarmıştır (Sander, 2005, s. 145-147).

Nazi iktidarının 1930 ve 1940’larda Almanya’daki hâkimiyeti, Nazi fikir


ve uygulamalarının Avrupa’da yayılmasıyla Yahudilere yönelik düşmanca ta-
vırların da artmasına neden olmuştur. Böylelikle Avrupa’nın Almanya işgalin-
de olan bölümündeki Yahudilerin çoğu öldürülmüş ve geriye kalan birkaç yüz
bin kişi ise Almanların gözetiminde kamplara alınmıştır (Lewis, 1995, s. 283).
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 295

Arap dünyası ise bu sırada İngiltere karşı Nazi Almanya’sını desteklemiş-


tir. Kudüs Müftüsü Hacı Emin el-Hüseyni liderlik bakımından Siyonist lider
Dr. Weizman karşısında etkisizdi. Bu durum, Arapların kendi içindeki bölün-
müşlükleri ile siyasi bakımdan bir merkezde toplanamayan çok çeşitli örgüt-
lerin varlığı ile ilgiliydi. 1941 yılında Kudüs Müftüsü, Hitler’le görüşüp onun
desteğini almayı umarken Hitler de Alman ordularının Kafkasları ele geçirip
güneye inmesini ve Araplarla birlikte hareket etmeyi planlıyordu. Bu sırada
Yahudiler, İngiltere’ye verdikleri destek kadar İngiltere ile sorunlar yaşamak-
taydılar. Bunların başında, savaştan önce başlayan ancak kontrol edilemeyen
Yahudi göçleri gelmekteydi. Yahudi kaynaklarına göre 1939 Mayıs’ında Fi-
listin’e 37.000 izinsiz Yahudi göç etmişti. İngiliz yönetiminin kaçak göçlere
karşı sınırlamalar getirmesi İngilizlerle Yahudilerin çatışmasına yol açtığından
Yahudiler, İngiliz birliklerinden silah ve cephane çalarak silahlı mücadeleyi
başlatmış oldular (Armaoğlu, 1994, s. 62).
Silahlı mücadelenin yanı sıra Yahudiler, Amerikan liderlerinden Frank-
lin D. Roosevelt ve Hanry S. Truman’ın desteğini almayı da başarmışlardı.
Siyasi mücadelelerine başlayarak 1942’de New York’ta Biltmore Oteli’nde
Dünya Siyonist Teşkilatı’nın düzenlediği kongrede Biltmore Programı denen
bir belge yayınladılar. Bu belge ile 1939 MacDonald Beyaz Kitabı tamamıy-
la reddedilmesi, İngiliz mandasına son verilmesi ve Filistin’de Yahudilerin
çoğunluğuna dayanan bir Yahudi Devleti’nin kurulması öngörülüyordu (Arı,
2008, s. 212-213).

4. Struma Gemisinin Filistin’e Gitmek Üzere Türkiye’ye Gelişi


II. Dünya Savaşı’nın başlaması ve Nazi Almanya’sının Yahudilere yönelik
olumsuz tutumları Avrupa’daki Yahudilerin Filistin’e gitmek istemelerine neden
olmuştur. 20 Kasım 1940’da Romanya, Mihver devletlerin yanında yer almış
ve Romanya sokaklarında yakalanan Yahudiler çoğu zaman çeşitli işkencelere
maruz kalmış ya da katledilmiştir. Romanya’da adına Demir Muhafızlar denilen
birlikler, Bükreş sokaklarında öldürdükleri Yahudilerin cesetlerini, Bükreş mez-
bahasına götürerek et çengellerine asmış ve vücutlarından et parçalarını kesmiş-
lerdir. Alman ve Romen askeri birliklerinden kaçmayı başaranlar ise yollarda
açlık ve hastalığa yenik düşmüşlerdir (Kalkınç, 2021,s. 33-35).
Arapların isyan edebileceği endişesi ile İngiltere, Ortadoğu’da kendisine
yönelik tepkiyi artıracağı ve bunun Alman sempatisine neden olacağı gibi
gerekçelere dayanarak Boğazlarda Yahudi mültecileri taşıyan bazı gemileri
296 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

engellemeye çalışmıştır. Bu engellemelere maruz kalan gemilerden biri de


Struma gemisidir. Struma’nın 1941 Eylülünde Köstence’den ayrılacağını ha-
ber alan İngiliz Dışişleri, geminin İstanbul’dan geçişini engellemek istemiş ve
Filistin Manda Yönetimi Valisi Macmichael’in de önerisiyle Türkiye’ye gemi-
yi durdurması yönünde baskı yapılmıştır. Hatta İngilizler, geminin durdurula-
rak zorla geri gönderilmesini de istemişlerdir. İngilizlerin bu talebine karşın
Türkiye, Montrö Boğazlar Sözleşmesi uyarınca böyle bir hakkı ve yetkisinin
olmadığını belirterek yolculara Filistin vizesi verilmesi durumunda yollarına
devam etmeleri yönünde yardımcı olabileceğini de dile getirmiştir. Buna kar-
şın İngiltere, Romanya ve Macaristan’da sıkışmış Yahudilerin Filistin’e akın
etmesinden çekindiği için vize vermekten kaçınmıştır (Çanak, 2015, s. 138).
Struma gemisi, 1830 yılında yapılmış ve makinaları Benz Firması tarafın-
dan imal edilmiştir. Ancak bu makinalar, Tuna’da batan bir gemiden sökülerek
hurda olarak Struma’ya yerleştirilmiştir. 1940 yılından önce Yunan şirketine
ait olan geminin adı “Makedonia” iken daha sonrasında Struma adlı bir Bul-
gar şirketine dâhil edilerek adını da buradan almıştır. 15 Şubat 1941 tarihine
gelindiğinde Filistin’ e kaçak Yahudi göçünü örgütleyen Dr. Baruh Konfino
tarafından satın alınarak Bulgar bandırası Panama bayrağı ile değiştirilmiştir.
Geminin, tahliyesi ve kurtarma donanımı, doktoru olmamakla birlikte yalnız-
ca bir tuvaleti ve dört lavabosu bulunmaktaydı. Geminin en fazla yolcu taşıma
kapasitesi ise iki yüz elli kişilikti (Yetkin, 2016, s. 47-49).
Struma gemisi ile yapılacak bu yolculuk “Tourisme Mondial” adlı bir şir-
ket tarafından organize edilmiştir. Gazete ilânlarıyla yolcu toplamayı başaran
şirket, yolculuk ücretini dolar olarak ilana vermekten çekindiğinden bunu ley
para birimi üzerinden vermeyi uygun bulmuştur. Buna göre yolculuk ücreti
yetişkinler için 200 bin ley, küçükler için de bu miktarın yarısıydı. Özel ve
geniş kamaralarda yolculuk için 350 bin ley notunu gazete reklamlarına not
düşen şirket, yolculara İstanbul’da İngilizlerden Filistin vizesi alma garantisi
vermiştir. Bilgi ve Kayıt İşlemlerini ise Aliyah Komitesi yapacaktı. Söz konu-
su şirket, verdiği reklamlarda yolculuk koşullarını da oldukça cazip hale getir-
miştir. Buna göre, yolcular sabahları çay, öğlen ve akşam olmak üzere iki öğün
yemek alabileceklerdi (Kalkınç, 2021, s. 55-56). Struma ile yolculuğu cazip
kılan en önemli husus da bu olmuştur. Gemi gazete ilânında bahsedilen özel-
liklerin birçoğunu taşımamasına rağmen 12 Aralık 1941 günü Romanya’nın
Köstence limanından yaklaşık olarak 300’ü çocuk, 200’ü kadın 769 kişiyle
birlikte hareket etmiştir (Çanak, 2015, s. 139).
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 297

15 Aralık 1941 tarihinde Köstence’den (Romanya) İstanbul’a ulaşmayı


başaran 148 tonluk Panama bandıralı Struma gemisi, Boğaz’a giriş yaptıktan
sonra işaret mahallini geçip ağlara takılması sonucu askeri kılavuz tarafından
kurtarılıp Büyükdere Kontrol Sahasına götürülmüştür. Makinesinde yapılan
incelemelerde arızanın kasten yapıldığı izlenimi Türk yetkililerince saptan-
mışsa da bu durumda yoluna devam edemeyecek olan geminin muayene ve
tamiri için dönemin Ulaştırma (Münakalât) Bakanlığı nezdinde teşebbüsler İç
İşleri Bakanlığı’nca yapılmış ve yoluna devam etmesi için azami gayret gös-
terilmeye çalışılmıştır. Beş hafta kadar tamiri süren ve İstanbul Liman Reisliği
Fen Heyeti tarafından yapılan seyir tecrübeleri neticesinde sefere uygun hale
geldiği anlaşılmıştır (BCA, 030.10. 17.183.21).

Geminin tamiri esnasında içindeki Yahudilerin nasıl iskân ve iaşelerinin


yapılacağı da ayrı bir sorundu (Son Posta, 23 Birinci Kanun 1941, s. 2). Gemi-
ye Boğazda kaldıkları sürece her gün yiyecek gönderilmesine özen gösterildi-
ği gibi Türk Kızılay’ı da mesele ile alakadar olmuştur. Fakat Türkiye’nin tüm
insani gayretlerine rağmen geminin kapasitesinin çok üstünde insan barındır-
ması nedeniyle Struma gemisi içindeki sıkıntıların önüne geçilememiştir. İm-
kânların kısıtlı olması sebebiyle yüz kişilik yatağın olduğu gemide yolcular
nöbet usulü yatıp kalkmışlardır. Gemideki Yahudi göçmenler içinde en büyük
sefalet ve sıkıntıyı çocuklar yaşamıştır (Vatan, 7 Şubat 1942, s. 1-3)

Türk yetkililer tarafından yolcuların Filistin’e giriş izinlerinin olmamasın-


dan dolayı karaya çıkmalarına müsaade edilmemiş, günlük iaşe ihtiyaçlarının
karşılanmasına Yahudi cemaati de yardımcı olmuştur. Bu sırada yolcular, tek
tuvaleti ile mutfağı bulunan, günlük ihtiyaçlar için yeterli su bulunmayan ve
kısıtlı havalandırma imkânına sahip olan geminin sağlıksız koşullarında dola-
yı yaşam mücadelesi vermek zorunda kalmışlardır (Çanak, 2015, s. 139).

Geminin kaptanı, Panama hükümetinin Mihver devletler ile harp halinde


olması ve kendisinin de bizzat Bulgar asıllı olmasının yanı sıra Bulgaristan’ın
da İngiltere hükümetine savaş ilan etmiş olmasını ileri sürerek yoluna devam
etmeyeceğini bildirmiştir. Bunun yanı sıra, Yahudi göçmenlerin bir Türk ge-
misine bindirilmesi ya da Panama bandıralı Struma gemisinin, Akdeniz’de
son Türk limanına kadar olan kara suları dışına bir römorkör ile çekilmesi
de söz konusu değildi. Bu mesele o nedenle Türk Dışişleri ile İçişleri Ba-
kanlığını meşgul eden konular içinde kendine yer bulmuştur (BCA, 030. 10.
171.185.21).
298 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

Amerika’nın da savaşa dâhil olmasıyla birlikte Panama hükümeti de Ameri-


ka’nın arkasından savaşa girmiş ve Bulgaristan da Amerika ile Panama’ya savaş
ilan etmiştir. Bu yeni durumda Struma gemisinin kaptanı, bu seferde kendisinin
Bulgar asıllı olması nedeniyle memleketinin savaş ilan ettiği Panamaya karşılık
kendisinin Panama bandıralı gemide kalamayacağını belirtmesi Türk yetkilileri
de sıkıntıya sokmuştur (Vatan, 7 Şubat 1942, s. 1-3). Geminin kaptanının harp
vaziyeti nedeniyle Akdeniz’e çıkamayacaklarını belirtmesi üzerine söz konusu
gemiyle alakası olan devletlerin mümessilleriyle temasa geçen Dışişleri Bakan-
lığı, gemiyi bir römorkör ile çektirerek Karadeniz’e çıkarmaktan başka çareleri
olmadığını dile getirmiştir. Geminin Boğaza dönme isteğine izin verilmeyeceği
de Yahudi göçmenlere bildirilmiştir (BCA, 030. 10. 17. 183. 21).
Türkiye, söz konusu Yahudilerin kabul edilmesi ihtimali olan devletlerle
diplomatik temaslarda da bulunmuşsa da netice hiç iç açıcı olmamıştır. Kimi
devletler konu ile hiç ilgilenmezken kimi devletler de kabul etmeyeceklerini
belirtmişlerdir. Bunlardan biri olan Romanya’nın Ankara sefiri, söz konusu
Yahudilerin Romanya vatandaşı olduğu ancak ülkelerini yolsuz bir şekilde
terk etmelerinden ötürü Romanya’ya kabul edilmeyeceklerini bildirmiştir (Va-
tan, 25 Şubat 1942, s. 1).
İngiltere adına Filistin ve Ürdün bölgeleri Yüksek Komiseri olan Sir Harold
MacMichael, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi zulmünden kaçarak Filistin’e
sığınmak isteyen Yahudilere karşı oldukça sert bir tutum işlemiş o nedenle de
kendisine beş kez suikast girişimi düzenlenmiştir. İngiltere’nin Ankara Büyükel-
çisi Knatchbull-Hugessen’in Türk Dış işleri yetkililerine Struma’yı Boğazlardan
geçirip Filistin’e yollarlarsa orada illegal durumlarına karşın, insani bir davra-
nışla karşılaşabileceklerini söylemişti. Bunun üzerine, MacMichael, Sömürgeler
Bakanlığı’na çektiği telgrafta, söz konusu mültecilerin Filistin’e ulaşmalarına
kesinlikle fırsat verilmemesini ve bunun hem siyasal açıdan hem de güvenlik
yönünden bir zorunluk olduğunu söylemiştir (Yetkin, 2016, s. 54). Dolayısıyla
Struma gemisi ne geldiği ülkeye dönebilmiş ne de gitmek istediği istikamette
ulaşabilmiştir (Bugün, 25 Şubat 1942, s. 1; Cumhuriyet, 25 Şubat 1942, s. 1;
Halkın Sesi, 25 Şubat 1942, s. 1; Haber, 25 Şubat 1942, s. 1-3; Son Posta, 25
Şubat 1942, s. 1-5; Son Telgraf, 25 Şubat 1942, s. 3; Yeni Asır, 25 Şubat 1942, s.
1-3, Vatan, 25 Şubat 1942, s. 1-3, Ek A’da gösterilmiştir).
Ulaştırma Bakanlığı’nın tahsis ettiği Alemdar motoru ile çekilerek 23 Şu-
bat 1942 tarihinde Karadeniz’e bırakılan Struma gemisi, ertesi gün Yon Bur-
nu’nun beş altı mil açıklarında bir patlama sonucu batmıştır. Türkiye, geminin
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 299

tahliyesi için çok uğraşmışsa da güçlü akıntılar nedeniyle bunu gerçekleşti-


rememiştir. Batan gemiden yalnızca 20 yaşında Romen Yahudi’si olan Davit
Stoliyer isminde bir genç kurtarılabilmiştir. Stoliyer’in verdiği bilgiye göre
geminin bir deniz altı tarafından torpillenerek batırılmıştır( BCA, 030. 10.
171. 185. 21).

5. Struma Hadisesinin Amerikan Basınındaki Yansımaları


Struma Gemisi’nde yaşamlarını kaybeden Romen asıllı Yahudiler için çok
üzüldüğünü ve bundan İngiltere’nin sorumlu olduğunu belirten Yahudi Ajansı
Başkanı Dr. Weizman, Filistin’deki İngiliz yönetiminin tutumunu da eleştire-
rek, söz konusu tutumun ortak davanın menfaatlerine zarar verdiğini belirt-
miştir. The Southern Jewish Weekly’de “Struma Faciası ve İncil” başlığı ile
verilen haberde İngiltere’nin Struma gemisinin Filistin’e ulaşma talebini geri
çevirmesini keyfi bir tavır olarak yorumlamış ve ölen insanların Filistin’de
dişe dokunur bir katkı yapmayacağını kim bilebilir sorusunu yöneltmişti. Söz
konusu faciadan İngiltere’nin pişmanlık duymamasını eleştiren gazete, İngiliz
hükümetinin samimiyetini de sorgulamıştı ( The Southern Jewish Weekly, Vol:
17, No: 18, 13 March 1942, Ek C’de gösterilmiştir).
Filistin’deki İngiliz yönetiminin Struma gemisinin Filistin’e ulaşmasını
istemede gönülsüz davranmasını, gemide mülteciler arasında istenmeyen un-
surlara sahip insanların dayandırmasını eleştiren Dr. Weizmann, bunun doğru
olmadığını dile getirmiştir. Dr. Weizmann’ın oğlunun İngiltere Kraliyet Hava
Kuvvetleri mensubu olarak İngiltere için can verdiğine değinen The Southern
Jewish Weekly gazetesi, Struma faciasını yaşamak durumunda kalan ve mül-
tecileri ölüme terk eden İngiltere’yi eleştirerek Amerika’nın birçok yerinde
protestoların olduğuna haberinde de yer vermiştir (The Southern Jewish We-
ekly, Vol: 17, No: 19, 20 March 1942).
The New York Times’ın 25 Şubat 1942 tarihli ve “Gemideki 750 Mülteci
Karadeniz’de Havaya Uçtu” başlığı ile gelişmeleri okurlarına aktarmıştı. Buna
göre, Struma’nın Karadeniz’de Boğazın beş mil kuzeyinde serseri bir mayın
tarafından havaya uçurulduğuna değinen haberin devamında geminin Panama
bayrağı taşıdığı, patlama anında bir Türk römorkörü tarafından çekildiği, mül-
tecilerin Türkiye ve Filistin’e giriş izinlerinin olmadığına yer verilmiştir (The
New York Times, 25 February 1942).
The New York Times, 2 Mart 1942 tarihli ve “Siyonistler Britanyalılardan
Mültecilere Yardım Etmesini İstiyor; Filistin Yönetimi Struma Anma Töre-
300 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

ninde Eleştirildi” başlığı ile okurları ile buluşmuştu. Habere göre; İngiliz hü-
kümetine Yahudi mültecilerin Hitler kontrolündeki ülkelerden Filistin’e gel-
melerini güçleştiren düzenlemeleri hafifletmesi yönündeki taleplerin, Capitol
Otel’de Poale Siyon Organizasyonu himayesinde düzenlenen toplantıda alınan
kararlarla netleştirildiği yazılmaktaydı. İki bin kişinin katıldığı toplantıya Ya-
hudi İşçi Birliği (Jewish National Workers Alliance), Öncü Kadınlar Organi-
zasyonu (Pioneer Women’s Organization), Habonim Emek Siyonist Gençliği
(Habonim Labor Zionist Youth), Amerika Romanya Yahudileri Federasyonu
(Federation of Romanian Jews in America) ve Birleşik İbrani Tüccarlar (Uni-
ted Hebrew Trades ) topluluğu iştirak etmişti. Filistin’e giriş için gerekli bel-
geleri olmadığı gerekçesi ile Türkiye tarafından Boğazlardan geçmesi engelle-
nen ve 23 Şubatta Karadeniz’de batan Struma gemisinde hayatlarını kaybeden
Romanyalı Yahudi mülteciler için anma töreninin yapılmasına karar verildiği
The New York Times’da yer almıştı. Söz konusu haberin devamında toplan-
tıda konuşmacı olarak bulunanların, Filistin’deki İngiliz yetkilileri insanlık
dışı tutumlarını zalimce tanımladıklarını ve mültecilere yönelik daha ılımlı
bir politikanın gelecekte kabul edilmesini arzu ettiklerine de değinmiştir. Yine
habere göre, Filistinli görevlilerin tutumunu kınayan kararların da içinde yer
aldığı belgenin Washington’daki İngiltere Büyükelçisi Lord Halifax’a, kop-
yaların ise Başkan Roosevelt ve Dış İşleri Bakanı Cordell Hill’e gönderildiği
belirtilmekteydi. Konuşmacılar arasında Filistin Yahudi Ajansı Üyesi Louis
Lipsky, Jewish Frontier editörü Hayim Greenberg, Birleşik İbrani Tüccarları
Sekreteri Morris Feinstone ve Romanya Yahudi Federasyonu Başkanı Charles
Somenreich bulunduğu The New York Times’da yer alan bilgiler arasındadır
(The New York Times3, 2 March 1942, Ek B’de gösterilmiştir).
The New York Times 9 Mart 1942 tarihli ve “Siyonistler Filistin Politi-
kasına Saldırıyor” başlıklı haberinde; Karadeniz’de Yahudi mülteci gemisi
Struma’nın yakın zamandaki batışıyla ilgili olarak benzer bir hadisenin ya-
şanmaması için Amerika’daki Siyonist Organizasyon Ulusal Yönetim Kon-
seyi’nin harekete geçtiğini belirtmiştir. Söz konusu konseyin, Filistin’deki
İngiliz politikalarının değiştirilmesi amacıyla İngiliz hükümeti ile Birleşik
Devletler hükümetini göreve çağırdığına değinen haber,150 temsilcinin ka-
tıldığı konsey toplantısında bir anma törenin yapıldığına da yer vermiştir. Ha-
berin devamında Başkan Yargıç Louis E. Levinthal tarafından teklif edilen

3 The New York Times, Struma gemisinde hayatlarını kaybeden Yahudi Mülteciler için kimi haberin-
de 750, kimi haberinde 760 ya da 769 kişinin öldüğünün bilgisini paylaşmıştır.
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 301

ve oybirliği ile kabul edilen kararın içeriği; kurbanların başına gelenlerden


Nazilerin ve Filistin’e kabul edilme taleplerini reddeden Filistin yönetiminin
suçlu bulunması yönündedir. Amerikan Filistin Acil Durum Komitesi müdürü
Emanuel Neumann, Struma felaketinin Yahudi vatansızlığının, savaştan sonra
Yahudi halkının Filistin’de bir Yahudi vatanı kurulmasını sağlama ihtiyacının
somut bir örneği olduğunu yönündeki ifadesine de yer verilmiştir (The New
York Times, 9 March 1942).
The New York Times, 13 Mart 1942 tarihli ve “ Struma Felaketi” başlı-
ğı ile gelişmeleri aktarmaktaydı. Struma gemisinin denize uygun olmadığını,
haftalarca İstanbul’da beklemesine rağmen Türkiye’nin mültecilerin karaya
çıkmasına izin vermediğine ve İngiltere’nin de buna yanaşmadığına değinmiş-
tir. İngiltere’nin, Filistin’e bir göç kotası belirlediğini ve kotanın aşılması ha-
linde Arapların tepkilerinden çekindiğine vurgu yapan The New York Times,
geminin dayanıklı olmaması ve parçalanabileceği uyarısının Türk yetkililere
yapıldığı ancak Türkiye’nin gemideki mültecileri denize açılmaya mecbur bı-
raktıklarını belirtmiştir. II. Dünya Savaşı’nın yaşanması ve diplomatik yazış-
malar arasında sıkışan söz konusu mültecilerin ölüme terk edilmesini eleştiren
The New Times, Almanya’nın İngiltere’yi zora sokan uygulamalarına da eleş-
tirmiştir (The New York Times, 13 March 1942).
The New York Times 14 Mart 1942 tarihli haberinde Struma hadisesinin iç
yüzüne ve Filistin’deki İngiliz yönetimine yönelik açıklamalara yer vermek-
teydi. Gazetenin haberine göre; 1942 Şubat’ında Filistin yönetimin, Yahudi
Ajansı’na Filistin topraklarına 3000 kişinin girmesini mümkün kılan vizeleri
(sertifikaları) verdiği belirtilmiştir. Buna göre Struma’da ki 769 mültecinin
kota aşımına uğramaması nedeniyle yolcuların tamamına yetecek olandan
daha fazla vizenin bulunduğuna da değinmiştir. Haberin devamında Yahudi
Ajansı’nın da yeterli miktardaki vizelerin söz konusu mülteciler için kulla-
nılabileceği yönündeki tavsiyenin Filistin’deki yönetime bildirildiği ancak
bunun reddedildiği ifade edilmiştir. Bu minvalde, Filistin’deki İngiliz yetki-
lilerin, düşman ya da düşman kontrolündeki (Almanya) bölgelerden mülteci-
lerin kabul edilmesinin yasak olduğu o nedenle söz konusu mültecilere vize
izninin verilmediği bilgisi paylaşılmıştır. The New York Times’ın belirttiğine
göre; Romanya’dan yola çıkan Struma yolcuları bir başka ifadeyle Filistin İn-
giliz yönetiminin, mültecilerin kabulünü yasaklayan ve bu kapsama giren bir
ülkeden gelmekteydiler. Bunun yanı sıra İngiltere’nin Yahudi göçlerini belli
bir kontrol içinde yapmak istediği aksi durumda Filistin’deki Arapların isyan-
302 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

larından endişe duyduklarına da değinen haber, Struma’da ki yolcular kendi


ülkelerindeki pogromlardan4 kaçan, çoğunlukla Filistin’deki akrabaları ile bir-
leşmek için yola çıkan Yahudi mülteciler olduğunu belirtmiştir. Mültecilerin
yolculukları sırasında ve İstanbul limanında kaldıkları aylar boyunca hayal
edilemeyecek zorluklar yaşadıklarına değinen The New York Times, göçmen
yasağı ile ilgili maddenin daha zekice uygulanması halinde Nazi zulmünden
kaçan Yahudilerin hayatta kalabilme ihtimallerinin olabileceğine vurgu yap-
mıştır. Habere göre ölmemek için Nazi zulmünden kaçan Romanya asıllı Ya-
hudi mültecilerin, söz konusu göçmen yasağının uygulanmasıyla ölüme terk
edildikleri belirtilerek Filistin’deki İngiliz yetkililerin katı tutumu da eleştir-
miştir (The New York Times, 14 March 1942).
The New York Times’ın 26 Nisan 1942 tarihli ve “Struma Kayıplarının
Onuruna” başlığını taşıyan haberde Boğazda batan mülteci gemisi Struma’da
ki kurbanların tam isimlerinin listesinin Amerika Romanya Yahudiler Birli-
ği’nin yıllık toplantısında okunacağı ve bunun İstanbul’daki Amerikan Konso-
losluğu tarafından Türk Dış İşleri Bakanlığı’na iletildiği belirtilmiştir. Edison
Otel’de düzenlenecek olan toplantıda konuşmacılar arasında Haham Stephen
S. Wise ve birlik başkanı Charles Sonnenreich olacağı da ilgili haberde yer
almıştır (The New York Times, 26 April 1942).

Sonuç ve Değerlendirme
İki bin yıllık tarihsel süreç içerisinde özellikle Hristiyan ülkeler tarafından
göçe zorlanan ve birçok sıkıntılar yaşayan Yahudiler, Osmanlı Devleti ile rahat
bir nefes aldıkları söylenebilir. O nedenle Filistin’e yerleşme fikri Osmanlı
topraklarında yaşayan Yahudilerden değil, Avrupa’da kötü muamele gören Ya-
hudilerinden çıkmıştır. Bu fikrin gelişmesinde Fransız ihtilalinin etkisi kadar
Sanayi Devrimi sonrası zenginleşen Yahudilerin; Siyonizm etrafında toplan-
maları, örgütlenmeleri ve her türlü diplomatik desteği sağlama çabalarının da
katkısı bulunmaktadır. Osmanlı Devleti’nin toprağı olan Filistin’e yerleşmek
ve devlet kurma düşüncesinde olan Siyonistler, Thedor Herzl ile başlayan gi-
rişimlerini II. Abdülhamit’ten başlayarak devam ettirmişlerdir. Osmanlı Dev-

4 Pogrom; dinsel, etnik veya siyasi nedenlerle bir gruba karşı yapılan şiddet hareketleridir. Bu şid-


det hareketleri genellikle evleri, işyerlerini veya ibadet yerlerini tahrip etmek, insanları dövmek,
yaralamak, tecavüz etmek veya öldürmekten oluşur. Bu deyim ilk olarak tarihin çeşitli dönemlerin-
de Yahudilere karşı yapılan şiddet hareketlerini tanımlamak için kullanılmış, sonra da anlamı diğer
gruplara karşı yapılan benzer şiddet olaylarını kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Bkz. https://
tr.wikipedia.org/wiki/Pogrom, Erişim Tar. 16.06.2021
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 303

leti’nden tam olarak istediğini desteği alamayan Siyonistler, aradıkları desteği


önce İngiltere ve daha sonrasında Amerika’dan almayı başarmıştır.

Birinci Dünya Savaşı’nın bitimi ile galip devletler tarafından Almanya’ya


imzalattırılan Versailles Antlaşması, Hitler ve Nazilerin Almanya’da iktidara
gelmesindeki etkenlerden biridir. Almanya ve İtalya’nın yayılmacı ve saldır-
gan tutumları Avrupa Yahudileri için de sıkıntılı bir sürecin başlamasına neden
olmuştur. Hitler’in Yahudilere yönelik tutumu, Yahudi Diasporasının ve Dün-
ya Siyonist Örgütü’nün Filistin’de bir devlet kurma fikrinin hayata geçmesi-
nin de önünü açmıştır.

II. Dünya Savaşı’nın başında Almanya’nın müttefiki Romanya’nın, sınır-


ları içindeki Yahudilere yönelik sert tutumu üzerine Romanya’daki Yahudiler
kurtuluşu Filistin’e göç etmekte bulmuştur. Romen asıllı 769 Yahudi mülteci,
konforlu bir seyahat ve İstanbul’da kendilerine Filistin’e giriş vizesi verileceği
vaadiyle Panama bandıralı Struma gemisi ile yola çıkmıştır. Ancak İstanbul’a
ulaşmayı başaran Yahudi mülteciler, kandırıldıklarını anladıkları gibi geminin
yolcu kapasitesinin neredeyse sekiz katı ile sefer yaptıklarından hastalık ve
sağlık sorunlarıyla da karşılaşmışlardır.

12 Aralık 1941 tarihinde Romanya’nın Köstence limanından yaklaşık


300’ü çocuk, 200’ü kadın 769 yolcu ile denize açılan gemi, 24 Şubat 1942
tarihinde Karadeniz sularında Yon Burnu’nun beş altı mil açıklarında bir pat-
lama sonucu batmıştır. Türkiye, geminin tahliyesi için çok uğraşmışsa da güç-
lü akıntılar nedeniyle bunu gerçekleştirememiştir. Batan gemiden yalnızca 20
yaşında Romen Yahudi’si olan Davit Stoliyer isminde bir genç kurtarılabilmiş-
tir. Stoliyer’in verdiği ifadede geminin bir deniz altı tarafından torpillenerek
batırıldığı belirtilmişse de Başkanlık Cumhuriyet Arşivi vesikaları ve Türk ba-
sınındaki haberlerde geminin bir infilak sonucu battığı belirtilmiş ancak pat-
lamanın nedenine değinilmemiştir. Bunun yanı sıra 25 Şubat 1942 tarihli The
New York Times gazetesi, geminin serseri bir mayın tarafından batırıldığına
değinmiştir.

Amerikan basınında Struma gemisinin batmasına Türkiye’nin göz yumdu-


ğu ve yeteri kadar yardımcı olmadığı yönünde haberlerde yer almıştır. Ancak
Türkiye, söz konusu geminin Türk deniz sularında kaldığı yetmiş iki gün bo-
yunca ilgili devletlerle diplomatik temaslarda bulunarak mültecilerin himaye-
sini istemiştir. Struma gemisinin motorundaki arızaların giderilmesi noktasında
Türkiye’nin elinden geleni yaptığı ve geminin sefere hazır hale getirilmesine de
304 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

yardımcı olduğunu Başkanlık Cumhuriyet Arşivindeki belgelerde ve dönemin


gazete haberlerinden de anlaşılmaktadır. Gemideki Yahudi mültecilerin sağlık,
iaşe sorunlarıyla da Türkiye’nin ilgilendiği Başkanlık Cumhuriyet Arşivindeki
belgelerde mevcuttur. Türkiye, vize iznini alabilmiş Yahudi mültecileri taşıyan
gemilerin Filistin’e göç etmelerine yardımcı olmuştur. Bu minvalde, 1945 ta-
rihli ve Filistin Yahudi Ajanlığının Başkanı Vayzman (Weizmann) tarafından,
Yahudilerin Filistin’e göç etmelerine yardımlarından dolayı dönemin hüküme-
tine teşekkür ettiği mektup buna bir örnektir (BCA, 030.10.110.736.16). Yine
Avrupa’dan Türkiye’ye gelen mültecilere Türkiye’nin iyi muamelesi üzerine
Türkiye’ye Filistin Yahudi Ajanlığı tarafından Mr. Eliash’ın Türk yetkililer ile
temasları neticesindeki memnuniyetini bildiren teşekkürü de bir başka örnek
olarak gösterilebilir (BCA; 030. 10. 266.793.45). Avrupa’dan Filistin’e giden
Yahudilere transit geçiş izni verildiği için Musevi Göçmen (Muhaceret) Mü-
dürü Ch. Barlas’ın Türkiye’ye teşekkür yazısı da bu örnekler içindedir (BCA,
030. 10. 99.641.7)
Tüm bu gelişmeler ışığında İngiltere, Paris Barış Konferansı ve Sen Remo
Görüşmeleri sonrasında Filistin’de manda devlet konumunda yönetimi üstüne
almış ve Yahudi mültecilerin göçlerine genel anlamıyla yardımcı olmuştur. Fi-
listin’e Yahudi göçlerinin kontrolü dışında ve beklediğinden daha fazla olması
nedeniyle vize izni olmayan gemilerin Filistin’e ulaşmasını da engellemiştir.
Filistin’deki İngiliz yönetiminin, Struma gemisindeki Romen asıllı Yahudilere
vize vermemesinin nedeni Nazi kontrolündeki bölgelerden göçmen kabul edil-
memesine dair düzenlemedir. Neticede söz konusu geminin Türk kara suların-
da bulunduğu süre boyunca Türkiye tarafından yapılan diplomatik temaslar
sonuçsuz kalmış ve İngiltere’nin baskısıyla geminin Boğazlardan geçicine izin
verilmemiştir.

Kaynakça
I-Başkanlık Cumhuriyet Arşivi
BCA, 030. 10. 17.183.21
BCA, 030. 10. 171.185.21
BCA, 030.10.110.736.16
BCA; 030. 10. 266.793.45
BCA, 030. 10. 99.641.7
BCA, 030. 10. 248.678.9
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 305

II-Gazeteler
a-Türk Gazeteleri
Vatan, 7 Şubat 1942, Vatan 25 Şubat 1942; Bugün, 25 Şubat 1942; Cumhuriyet, 25 Şubat
1942; Halkın Sesi, 25 Şubat 1942; Haber, 25 Şubat 1941; Son Posta, 25 Şubat
1942; Son Telgraf, 25 Şubat 1942; Yeni Asır, 25 Şubat 1942, Son Posta, 23 Birinci
Kanun 1941

b-Amerikan Gazeteleri
The New York Times, 25 February 1942
The New York Times, 2 March 1942
The New York Times, 9 March 1942
The New York Times, 13 March 1942
The New York Times, 14 March 1942
The New York Times, 26 April 1942.
The American Jewish World, 30 April 1930.
The American Jewish World, 28 May 1920.
The American Jewish World, Vol: 7, No: 20, 17 January 1919.
The Southern Jewish Weekly, Vol: 17, No: 18, 13 March 1942.
The Southern Jewish Weekly, Vol: 17, No: 19, 20 March 1942.

III-Kitap ve Makaleler
Ahmad, F. (2014). İttihatçılıktan Kemalizme, Kaynak Yayınları.
Arı, T. (2008). Geçmişten günümüze Ortadoğu, Mkm Yayıncılık.
Arıbaş, K. (2007). Küresel çağda siyasi coğrafya, Çizgi Yayınevi.
Armaoğlu, F. (1994). Filistin meselesi ve Arap-İsrail savaşları (1948-1948), Türkiye İş
Bankası Kültür Yayınları.
Armaoğlu, F. (2007). 20. yüzyıl siyasi tarihi 1-2, 1914-1995, Alkım Yayınevi.
Arslantaş, N. (2011). İslami dönemde (638-1099) Filistin’e Yahudi göçü (Aliya). Belleten,
LXXV, Sayı 274, 641-689.
Aslan, T. (2011). Yahudilerin Filistin’e göçü üzerine bazı düşünceler. Erdem, (59), 37-83.
Atay, F. R. ( 2013). Zeytindağı, Pozitif Yay.
Balcı, A. (2013). Türkiye dış politikası: İlkeler, aktörler, uygumalar, Etkileşim Yayınları.
Başlamışlı, M. (2018). İngiliz kraliyet raporunda Filistin’e Yahudi göçleri (1930-1936).
Filistin Araştırmaları Dergisi, (4), 42-66.
Çanak. E. (2015). İkinci Dünya Savaşı sırasında Balkanların işgalinin Türkiye’ye etkisi:
Yahudi mülteciler meselesi. Turkish Studies, 10(9), 127-144
Deveci, C. (2017). Herbert Samuel dönemi’nde Filistin’e Yahudi göçleri ( 1920-1925). Sü-
leyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi, (42),
1-17.
306 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

Eğilmez, M. (2020). Osmanlı’dan cumhuriyet’e sosyo-ekonomik bir değerlendirme, Remzi


Kitabevi.
Ekincikli M. (2017). İnönü-Bayar Türk dış siyaseti, Berikan Yayınları.
Erdemir, H. (2011). İsrail Devleti’nin ilanında önce David Ben-Gurion’un Filistin’i Yahu-
dileştirme politikası. Gazi Akademik Bakış Dergisi, 4(8), 175-194.
Eyicil, A. (2005). Siyasi tarih (1789-1939), Gün Yayınları.
Fromkin, D. (1989). Barışa son veren barış: Modern Ortadoğu nasıl yaratıldı? 1914-1922.
M. Harmancı (Çev.), Yeni BinYıl Yayınevi.
Georgeon,F. (2016). Osmanlı-Türk modernleşmesi 1900-1930, A. Berktay (Çev.), Yapı
Kredi Yayınları.
Hasanoğlu, E. (2015). Osmanlı Yahudilerinde milliyetçilik: 1914’e kadar Siyonizm. İstem,
26(13), 59-71.
Kalkınç, H. (2021). Struma. Destek Yayınları.
Kasalak, K ve Deveci, C. (2017). Paris Barış Konferansında Siyonistlerin talepleri. Ulusla-
rarası Sosyal Araştırmalar Dergisi, 10(54), 298-306.
Kılınçkaya, M. D. (2004). Osmanlı yönetimindeki topraklarda Arap milliyetçiliğinin doğu-
şu ve Suriye, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları.
Kodal, T. (2010). Türk arşiv belgelerine göre II. Dünya Savaşı (1939-1945) yıllarında Tür-
kiye üzerinden Filistin’e Yahudi göçleri. Atatürk Dergisi, 5(3), 133-163.
Kodaman, B. ve İpek, N. (1993). Yahudilerin Filistin’e yerleştirilmeleriyle ilgili olarak II.
Abdülhamid’e 1879’da sunulan lahiya. Belleten, LVII(ı) 219.
Lewis, B. (1995). Hristiyanlığın Doğuşundan Günümüze Ortadoğu’nun 2000 Yıllık Tarihi.
Yeni BinYıl Yayıncılık.
Mansfield, P. (1975). Osmanlı sonrası Türkiye ve Arap dünyası. Sander Yayınları.
Metintaş, M. Y. (2020). İkinci Dünya Savaşı başlarken Türkiye’nin dış politikası (1939).
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi
Yakın Tarih Dergisi, 4(7), 54-82.
Murat, T. (2019). İsrail Devleti’nin kuruluşu ve Türk basına yansımaları. Fırat Üniversitesi
Sosyal Bilimler Dergisi, 29(2), 449-468.
Öke, M. Ö. (2011). Siyonizm Ve Filistin sorunu ( 1880-1923). Kırmızı Kedi.
Öner, A. (2012). Çatışmalar ve görüşmeler sarmalında Filistin-İsrail. Mana Yayınları.
Palmer, A. (1995). Osmanlı imparatorluğu son üç yıl bir çöküşün yeni tarihi, B. Çorakçı
Dişbudak (Çev.), Sabah Kitapları Yayınları.
Polat, Z. (2017). Yahudilerin II. Abdülhamit döneminde Filistin’e Göç girişimleri ve Olip-
hant’ın Siyonist koloni talebi. Journal Of Islamıcjeruselam Studies, 17(1), 1-20.
Sander, S. ( 2005). Siyasi tarih 1918-1994, İmge Kitabevi.
Saylan, K. (2015). Hüseyin Rıza Paşa’nın 1888 tarihli layihasına göre Suriye-Lübnan böl-
gesinin sorunları ve çözüm önerileri. Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi, (54), 537-560.
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 307

Şendal, T. (2019). II. Meşrutiyet sonrası İttihat ve Terakki cemiyeti ve Osmanlı azınlıkları
arasında yaşanan siyasi ayrılığın analizi. Ankara Uluslararası Sosyal Bilimler Der-
gisi, 2(3), 11-31.
Şinnâvi, F. (1995). Hilafet: Modern Arap düşüncesinin eleştirisi. S. Ömeroğlu (Çev.), İnsan
Yayınları.
Taşkın, F. (2020). Filistin’deki Britanya gölgesi (1838-1918): Yahudi devletine giden süreç-
te İngiliz politikası. Gümüşhane Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Elektronik
Dergisi, 11(Ek), 74-88.
Tolon, A. H. (2006). Birinci Dünya Savaşı sırasında taksim anlaşmaları ve Sevr’e giden
yol, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları.
Türkman, S. (2007). ABD, Ortadoğu ve Türkiye, Nobel Yayınları.
Umar, Ö. O. (2012). Osmanlı döneminde Yahudiler’in Filistin’e yerleşme faaliyetleri. Fırat
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 12(2), 421-438.
Yetkin, Ç. (2016). Struma: Bir dramın iç yüzü, Gürer Yayınları.

IV- İnternet Adresi


https://tr.wikipedia.org/wiki/Pogrom, Erişim Tar. 16.06.2021

Ek A
308 | BİR GÖÇÜN HİKÂYESİ: STRUMA (1942)

Ek B
Doç. Dr. Meral KUZGUN | 309

Ek C

You might also like