Professional Documents
Culture Documents
5'li Kur'an-I Kerim
5'li Kur'an-I Kerim
\ / \ ' ■r C /
l
--Î; . V 1,
>\^\ jA
!^^,' ^
A ■
\ ,-y
A,
' X ..
. N
V N r r ' A
y \ /
X
, . v / " ’A
A
/ X 0 7 ''^ ■ V ■L A
T 'A :
■{^'- / > y y x
v_y " .A /
■^ A )
■'S .^'' . _ ■'>■
AA
' V a_ X -
!iy
:ic „ y ^ A
■vT- ' A i
’f ■x>
'■ \
r
İX s> (^ X.'
,>
L ı
■û
' A«j :\ V
iA :
'j
h i A r
im
'T 1,
?x^|i / \ % il ' . y .
l V , ’’ ■ J i ^ ,.
X "
IP " /-■ -X \
. . . /T .
A
^ ••■ î 'S * !i^ ' ■'
hZ { ^ i^ ~ X - X s
A r a p ç a Ha t- S atır Arası K e lim e Meali
■ ■< ^-i /" V '-'
A -5 'l- r V X T ü r k ç e T ra n s k r ip t- M e a l- R e n k li Tecvid / ^ r T ^ ^ X x ' x |
X : K - X
'A jı i \ ı x
Î-— î sİ T mK' . i
x A i;K 'i
i l ^ j t i r y ^ y İ A 3 Â X Ü A A
: X ı i X > - / X ^ X x N r
y y ''* i I /^ /{
X /ı : -• /C -C-* ^
x j - e X X 1. X X x . x ' N ^
f r ^ l A y y ^ X X t
İ!s
i X '' - —
m - ■ ■■ ■
X * X ^— -
^A i i
Aiî
a T A 'T X A 3 X 'K X X A J ! İ
1 I I Sûre:2 (Râtiha, 1-7)
♦ ^ ' i Î t' i
•V ' ‘V '• i
1. FATİHA SURESİ
M ekke dönem in
de inmiştir. Yedi
âyettir.
1. R ah m ân ve R ahîm
olan A llah'ın ism iyle.
2. H a m d o â le m le rin
Rabbi,
3. O R ahm ân ve R a
him ,
4. O, din gününün m a
liki A llah'ın.
5. A n c a k sana e d e
riz kulluğu, ib a d e ti ve
a n c a k sen d en dileriz
yard ım ı, in ayeti. (Ya
R ab !).
6 -7 . H id a y e t eyle bizi
doğru yola, O ke n
dilerin e n im e t v e rd i
ğin m u tlu kim selerin
yolun a; o g azab a uğ
ram ışların ve o s a p
m ışların yolun a değil.
Sûre:2 (Bakara, 1-5)
2 . BAKARA SURESİ
M edine dönem inde
inmiştir. K ıır ’an-ı
Kerim ’in en uzun
sûresi olup 286
âyettir.
Rahmân ve Rahîm olan
Allah'ın adıyla.
1 -2 . (Elif, L âm , M îm .)
İşte o kitap , bunda
şüph e yok, m u tta k ile r
(kö tü lü kten ko ru n a
caklar) için h id a y ettir.
3. O nlar ki gay b a im an
edip n am a zı d ü rü st kı
larlar v e ken d ilerin e
verd iğ im iz rızıktan (A l
lah yolun da) h arcarlar.
4 . V e o n lar ki h em
sana indirilene im an
e d e rle r, h e m s en d en
ö n ce indirilene. A h ire -
te de bun lar kesinlikle
im a n e d erler.
5. B unlar, işte R abble-
rinden bir h id a y e t üze-
rin dedirler v e bunlar
işte fe lah a ere n lerd ir.
^ ^ *2.
Sûre:2 (Bakara, 6-16)
k â lû lle z în e â m e n û v e iz â le t ö lâ y e 'le m û n v e lâ k ll jh ü m ü s s ü fe h â ü in n e h ü m
14. Onlar iman edenle
Doğ re rastladıkları zaman:
derler j Bir de iman edenlerle karşılaştıklarında bilmezler fakat 1 budala kendileridir
rusu «İnandık» derler. Fakat
şeytanlarıyla yalnız kal
dıkları zaman: «Biz, sizin
>• ^
m ü s te h z i un
le beraberiz, biz sadece
j nehnü in n e m â i m e 'a k ü m I in n â ; k â lû ilâ ş e y â tîn lh im v e iz â h a le v am enna
sizinle İmin otun baş başa kaldıkla Biz de
(onlarla) alay ediyoruz.»
alay ediyoruz biz ancak derler Kendi şeytanları ile
beraberiz biz rında inandık derler.
15. (Asıl) Allah onlarla
alay eder ve taşkınlıkla
ş te ra v ü I lle z în e ü lâ îk e y e 'm e h û n f î tu g y â n ih im jveyem üddühüm b ih im y e s te h z iü lellâhü rı içinde serserice dolaş
satın almışlar öyle kimse
işte bunlar bocalarlarken
kendilerini sürük- malarına mühlet verir.
ve taşkınlıkları içinde onlarla alay ediyor Allah
dır da lerdir ki leyip götürüyor
16. İşte onlar o kimse
lerdir ki, hidayet karşılı
ğında sapıklığı satın aldı
v e m â k â n û m ü h te d m t ic â r a tü h ü m fe m â la b ih a t j b ilh ü d â I d d a lâ le te lar da, ticaretleri kâr et
Kâr yolunu tutmuş da değillerdir ticaretleri kar etmemiştir I hidayet karşılığında I sapıklığı medi, doğru yolu da bu
lamadılar.
Sûre:2 (Bakara, 17-24)
hepsini çağırın; eğer doğ fe ille m t e f'a lû ş â d 'k în k ü n tü m in m in d û n i İlâ hi şühedâeküm v e d 'û m in m m is lib
ru kimseler iseniz. hepsini çağırın haydi onun gibi
Yok yapamadıysanız doğru kimseler iseniz eğer Allah'tan başka güvendiklerinizin
24. Yok yapamadıysanız,
ki hiçbir zaman yapama
yacaksınız, o halde yakı
tı insanlar ve taşlar olan, lilk â fir în ü td d e t v e lh ic â ra h nnâsü lle tî v e k û d ü h â n n â ra fe tte k û v e le n te f'a lû
S
~ , U J L J l l 3j - l ^ j i j —
olursunuz.»
36. Bunun üzerine şeytan
U 1^ LU U 4-> 1 4 İ^ i I İ 4 İ J t U4J I S:?
oradan onları(n ayağını) m im m â k â n â | fe e b ra c e h ü m â 'a n h â ş ş e y îâ n ü fe e z e lle h ü m â m in e z z â lim ,n fe te k û n â
kaydırdı, içinde bulundukla Bunun üzerine onları(n ayağını)
oradan yoksa zalimlerden olursunuz
rı (cennet yurdu)ndan ikisi şeytan kaydırdı
ni de çıkardı. Biz de: «bazı 1» , T» ^ X ^ “
nız bazınıza düşman olarak } L u s j u jiis a -p
inin, orada belirli bir vakte
/e m e tâ 'u n jm üstelçarrunv f î le rd i v e le k ü m | 'a d ü w | lib e 'ç jin i b e 'd u k ü m h b itû v e jtu ln â ; f hi
kadar sizin için bir karar yeri
ve bir nasib
ve bir nasib vardır.» dedik. vardır
bir karar yen orada | sizin için bazınıza Biz de: bazınız inin dedik I içinde
37.DerkenÂdem Rabb'inden
birtakım kelimeler aldı, (on
larla tevbe etti. O da) tevbe-
sini kabul etti. Muhakkak O, rra h ım i tte v v â b ü jinneh lîüve fe tâ b e 'a le y h i k e lim â tin ; m ir r a b b ih I demüi fetele(s!<â il h in
tevbeyi çok kabul eden, çok I . o , tevbeyi c o k i , , L. 11 , i (onlarla tevbe etti. O da) i birtakım i o Derken!
ı.,.’ j
çokesııgeyendır ; Muhakkak | | | Rabb inden aldı belirli bir vakte kadar
tevbesıni kabul e tli ! kelimeler Âdemi
esirgeyendir.
Sj
Sûre:2 (Bakara, 38-48)
yardım isteyin
Hâlâ aklınızı başınıza alma Hâlbuki kitab
okuyorsunuz I kendinizi j unutur musunuz?
Hâlâ aklınızı başınıza alma
yacak mısınız? (Tevrat)ı iyiliği
yacak mısınız?
45. Bir de sabırla, namaz
®J - d - f
la yardım isteyin. Şüp
ennehüm y e z u n n û n e e lle z în e illâ 'a le Ih â ş i'în le k e b îra tü n v e in n e h â j v e ş ş a lâ h b iş ş a b ri hesiz bu, (Allah'a) saygılı
Şüphe
bilirler onlar (Allah'a) saygılı olanlardan başkasına ağır gelir
Şüphesiz
namazla Bir de sabırla
olanlardan başkasına ağır
siz ki bu
t gelir.
Ji o
46. Şüphesiz ki onlar, Rab-
lerine kavuşacaklarını ve
n i'm e tiy e I z k ü rû y â b e n î is râ île râ c i'û n ile y h i Iveennehüm^ ra b b ih im : m ü lâ k û gerçekten onlar O'na dö
nimeti hatırlayın Ey Israiloğullarıl döneceklerini O'na neceklerini bilirler.
" * s r "»“■™ l“ i r -
jı jı
47. Ey israiloğulları! Be
nim size verdiğim nime
ti ve vaktiyle sizi âlemlere
n e fe ü n ; lâ te c z i ly e v m e l v e tte k û 'a le l'â le m in fe d d a ltü k ü m v e e n n ij 'a le y k ü m ^ lle tr e n 'a m tü üstün kıldığımı hatırlayın.
kimse I ödeyemez korkun ki | âlemlere üstün kıldığımı ve vaktiyle sizi \ Benim Size verdiğim 48. Ve öyle bir günden
korkun ki, kimse kimsenin
{^ (J j jy Z a ^ j J l . ıg- 1- 8 J v - » y j 4 ^ U u u J J u lU S J yerine bir şey ödeyemez,
kimseden şefaat da kabul
y ü n ş a rû n Iv e lâ h ü m l'a d lü n v m in h â [ v e lâ y ü /b a z ü ş e fâ 'a tü n v i m in h â v e lâ y ü k b e lü l ş e y e n v 'a n n e fs in edilmez, kimseden fidye
hiçbir yardım da de alınmaz ve onlara hiçbir
ve onlara fidye de kimseden alınmaz şefaat da kimseden kabul edilmez j bir şey kimsenin yerine
yardım da yapılmaz.
15 V I ° ■;
Sûre:2 (Bakara, 49-57)
56. Sonra şükredesiniz şükredesiniz diye sizi ölümünüzün ardından yeniden diriltmiştik Sonra ve siz de bakakalmıştınız
diye sizi ölümünüzün ar
dından yeniden diriltmiş-
iJ lİ ü j> s ij f u J j i ı J i i h ü j j S j
tik.
k ü lü v e s s e lv â Im e n n e 'a le y k ü m ü v e e n z e ln â Ig a m â m e 'a le y k ü m ü 1 z a lle ln â
57. Ve üstünüze o bulutu
kudret
gölge yaptık, ve size İhsan yiyin ve bıldırcın
helvası
diye üzerinize indirdik 0 bulutu üstünüze gölge yaptık
ettiğimiz hoş rızıklardan yi
yin, diye üzerinize kudret
e û I u j
helvası ve bıldırcın indir
dik. Onlar, bize zulmetme y e z lim ü n k â n îî e n fü s e fiü m v e lâ k in v e m â z a le m û n â m â ra z e k n â k ü m m in ta y y ib â ti
diler, lâkin kendi nefisleri zulmediyorlardı kendi nefislerine lâkin Onlar, bize zulmetmediler ve size İhsan ettiğimiz hoş rızıklardan
ne zulmediyorlardı.
i . ^
5^ » j Sûre:2 (Bakara, 58-61)
S
I jJL>-j I3 1 j Owv-j> l-^-X.tf I jls ^ o I öjo& I jJL» j l UüLd j | j
58. Hani bir zamanlar
v e d h u lû jra g a d e n v i h a y s ü ş i/tü m | m in h â fe k ü lû tîcızitıi Ik a ı^ e te d h u lû k u ln â v e ız
«Şu şehre girin de onun
onun nim et Hani bif
g irin bol bol dilediğiniz şekilde
lerinden
yiyin Şu şehre girin de dedik
zam anla
nimetlerinden dilediğiniz
şekilde bol bol yiyin ve
^^_L i JI İvj 1 Pj ° <l j 1U -^,° < 1j oi aU I ^ IA_56_İj P iüJI kapıdan secde ederek gi
rin ve «hıtta» (bizi bağış
Im ü h s in n vesenez dü I h a tâ y â k ü m I le k ü m n e g fir h itta tü n n j k û lû jv e is ü c c e d e n v i Ib â b e
la!) deyin ki, size, hatala
nimetlerimizi daha mağfiret
iyilik yapanlara
da arttıracağız
hatalarınızı
ediverelim S £ i- » » » "
rınızı mağfiret ediverelim,
iyilik yapanlara nimetleri
ü J > İÜ ;4 J j j J l 34i •5 ii J P P <Ş> mizi daha da arttıraca
ğız» dedik.
fe e n z e ln â le h ü m k le g a y ra lle zı | k a v le n lle z n e z a le m û j fe b e d d e le
onu kendi söylenildiğin Bunun üzerine o zulme devam I
59. Bunun üzerine o zul
indirdik başka bir şekle soktular i sözü değiştirdiler
lerine den edenler I me devam edenler sözü
t
değiştirdiler, onu kendi
lerine söylenildiğinden
kT
başka bir şekle soktular.
musd s te s k ! ve ızı î b im â k â n û y e fs ü k u n m in e s s e m â i | ric z e n m 'a le lle z n e z a le m û
Hani bir I korkunç bir
Biz de kötülük yaptıkla
Musa su istemişti Biz de kötülük yaptıkları için gökyüzünden o zalimlere
zamanlar' azap rı için o zalimlere gökyü
zünden korkunç bir azap
indirdik.
s n e tâ 'a ş ra te m in b ü fe n fe c e r a t Ih a c e r b i'a ş â k e d r ib fe k u ln â | lik a v m ib ı
60. Hani bir zamanlar
bunun üzeri Musa, kavmi için su iste
on iki fışkırmıştı taşa biz de asanla vur demiştik kavmı için
ne o taştan
mişti, biz de «asanla taşa
vur!» demiştik, bunun
üzerine o taştan on iki pı
v e lâ te 's e v m ir r iz k i İlâ hi v e ş ra b û | k ü lü i m e ş ra b e h ü m I k ü llü ü n â s in m | k a d 'a lim e 'a y n â nar fışkırmıştı. Her kısım
ve saldırganlık kendi su alacağı insan kendi su alacağı
Allah'ın rızkından ve için de ytytn H e r k ıs ım İrzsan bildi pınar
yaparak yeri yeri bildi. Allah'ın rızkın
0- ^ 0 dan yiyin ve için de boz
^ jl j o f J gunculuk ve saldırganlık
'a la ta 'â m in v v â h id in le n n e ş b ira y â m ûs^i | k ü ltü m v e ız m ü fs id ın f î le rd i
yaparak yeryüzünü fesa
asla katlanamaya- Hani bir yeryüzünü fesada da vermeyin.
biz tek çeşit yemeğe Ey Musa dediniz bozgunculuk
cağız zamanlar vermeyin
61. Hani bir zamanlar,
«Ey Musa, biz tek çeşit
g j i i j s 14 1i: J b y ^ ı ü J i j j ü J
yemeğe asla katlanama-
v e k is s â îh â m im b e k lih â le rö u I m im m â t ü m b it ü le n â y ü b r ic 1 ra b b e k e ; le n â i fe d 'u yacağız, artık bizim için
kabağından sebzesinden yerin 1 yetiştirdiği şeylerden j bize çıkarsın | Rabbine dua et de bize
"“ " • L S ' U yerin yetiştirdiği şeyler
den; sebzesinden, kaba
ğından, sarmısağından,
b ille z h ü v e b a y r lle z h ü v e e d n k â le v e b e ş a lih â mercimeğinden ve soğa
O da size, O üstün olanı daha aşağı olanla
değiştirmek mi istiyor
dedi ve soğanından nından çıkarsın.» dediniz.
sunuz?
O da size «O üstün olanı
o - > ,
daha aşağı olanla değiş
İ I İ yJ I Lo I I tirmek mi istiyorsunuz?
z z ille tü 'a le y h im ü v e b u r ib e t m â s e e ltü m fe in n e le k ü m m ıs ra n ih b itû Bir kasabaya konaklayın
zillet Üzerlerine damgası vuruldu o vakit istediğiniz elbette olacaktır Bil kasabaya konaklayın o vakit istediğiniz ejbet-
te olacaktır.» dedi. Üzer
lerine zillet ve meskenet
i l i 9 LŞU I İ L İ İ J ü İ l ^ - . t ll;
damgası vuruldu ve niha
b ia y â ti İlâ h i k â n û y e k fü r û n e îb ie n n e h ü m j z a lik e I m in e İlâ h ib ig a b a b in m j vebâû ^ v e lm e s k e n e tü yet Allah'dan bir gazaba
Evet, öyle uğradılar. Evet, öyle oldu,
Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar çünkü ve meskenet
oldu A llf fi I I “ f i'» * * ''"
t çünkü Allah'ın âyetlerini
inkâr ediyorlar ve haksız
^ ö j ju L x j i i J iflL p L ou j dJÜ j ^ 2 n k _ ^ J u îl ö
yere peygamberleri öl
v e k â n û y e 'te d u n b im â 'a ş a v I z İlke b ig a y r i Ih a k k n n e b iy y n e v e y e k tü lû n e dürüyorlardı. Evet, öyle
Evet, oyla oldu, çünkü isyana dalı
ve aşırı gıdıyoilardı j çünkü isyana dalıyorlar ve haksız yete peygamberleri olduıuyoı laldı
oldu
yorlar ve aşırı gidiyorlardı.
Sûre:2 (Bakara, 62-69)
( jr i jJ lû l
) ,
62. Şüphe yok ki, iman b illâ h i m ene i m en v e ş ş â b iîn e v e n n e ş a ra v e lle z n e h â d û lle z n e m enü ın n e
edenler, yahudiler, hıris- Allah'a gerçektenjbunlardan| Şüphe
ve sabiiter hıristiyanlar yahudiler iman edenler
tiyanlar ve sabiîler, bun lim a n ed e ri her kiri yok kİ
33 İ 4I eo Us U jÜLp aİI âl 6
ü m m iy y û n e j v e m in h ü m v e m â y ü 'lin û n m a y ü s ir r u n e y e 'le m ü e n n e llâ h e e v e lâ y e 'le m û n e
77 . Peki bilmezler mi ki, ümmî kısmı onlar neyi sır olarak
Bunların bir de ve neyi açıkça söylerlerse hepsini bilir Allah Peki bilmezler mi ki
onlar neyi sır olarak sak vardır saklar
caksınız, insanlara güzel kılacak güzellikle söz insanlara söyleyecek çaresizlere de öksüzlere
likle söz söyleyecek, na
o ^ ' -i y
mazı kılacak, zekâtı ve w ^ \ ^ 4>l - ^
nız müstesna olmak üze v e e n tü m m ü 'r id û n k a lile n m m in k ü m illâ I te v e lle y tü m s ü m m e zzekâh ve<ıtû
re sözünüzden döndünüz, hâlâ da dönüyorsunuz çok azınız
müs- olmak üzere sözü-
Sonra zekâtı vereceksiniz
tesna nûzdenriindûnüz
hâlâ da dönüyorsunuz.
^T Sûre;2 (Bakaro, 84-88) E l
o Ji
84. Yine bir zamanlar iM-
mîsakınızı almıştık; birbi
e n fü s e k ü m v e lâ tü h r ic û n e d im â e k ü m lâ te s fik û n e m sâkaküm ehaznâ v e iz rinizin kanlarını dökmeye
çıkaımıyacaksmız
Yine bir ceksiniz, nüfusunuzu di
nüfusunuzu bifbirinizin kanlarım j dökmeyeceksinu mîsakmızı i almıştık
zatnanlar yarınızdan çıkarmıyacak-
sınız. Sonra siz buna ik
rar da verdiniz ve ikrarını
h â u lâ i te k tü lû n e i e n tü m süm m ej v e e n tü m te ş h e d u n e k r a r t ü m îs ü m m e j m in d iy â r ik ü m
za şahit de oldunuz.
öldürüyorsunuz ! sizter I Sonra ; ve ikranraza şahit de oldunuz
siz buna ikrar da:
: Sonra diyarınızdan
85. Sonra sizler öyle kim
verdmrz selersiniz ki, kendilerinizi
• • I öldürüyorsunuz ve sizden
> o >
<
ı>■d ^ j U j ^ j- 3 ü L jl
olan bir grubu diyarların
'a le y h im te z â h e rû n e m in d iy â r ih im i m in k ü m | fe r k a n m v e tü h r ic û n e i e n fü s e k ü m
dan çıkarıyorsunuz, onlar
™ ,ı„,ı« * » ,rf.i''e b u k o n u d a b irle ş ip b ir- ve sizden ! K .r„-,K „ öyle kimselersiniz aleyhinde kötülük ve düş
onlar aleyhinde diyarlarından hır grubu çıkarıyorsunuz
i ki, kendilerinizi manlık güdüyor ve bu ko
nuda birleşip birbirinize
j L L j ^ jjL u o İ J arka çıkıyorsunuz, şayet
'a le y k ü m ım ü h a rra m ü n v e h ü v e , tü fâ d û h ü m ; ü s â râ v e in y y e /tû k ü m v e l'u d v a n b llis m i
size esir olarak gelirler
haram kılınmış: fidyeleşmeye | esir olarak ve düşmanlık gü
se fidyeleşmeye kalkıyor
size
idi Içıbıniraianl kalkıyorsunuz gelirlerse
şayet size
düyor
kötülük
sunuz. Hâlbuki yurtların
E dan çıkarılmaları size ha
İIS -^ u S y ilp ı û ram kılınmış idi. Yoksa siz
kitabın bir kısmına inanıp
fe m â c e z â ü b ib e 'd v e te k fü r û n e b ib e 'd i Ik itâ b i ih r â c ü h ü m e fe tü /m in û n e
bir kısmını inkâr mı edi
ne kazanırlar bir kısmını i inkâr mı ediyorsunuz? I Yoksa siz kitabın bir kısmına inanıp yorsunuz? Şu halde içiniz
A > o ^ . •> den böyle yapanlar, neti
O 4- a - a u U i ^ j lA - ce olarak dünya hayatın
da perişanlıktan başka ne
y ü ra d d û n e v e y e v m e İ k iy im e t i f î Ih a y u ti d d ü n y â h iz y ü n illâ m in k ü m z , lik e m e n y y e f'a lü kazanırlar, kıyamet gü
işan
uğratılırlar j kıyamet gününde de netice olarak dünya hayatında j
tan
|başka: j böyle | yapanlar nünde de en şiddetli aza
ba uğratılırlar. Allah, yap
Ij^ ^ jL û û l jjl J İ {3 ^ ö J l o u l î LoLp J ^ U u j <U)I L o j i ^ I j v j l J I tıklarınızdan gafil değildir.
86. Bunlar ahireti, dün
'a m m â te 'm e lılı.n
lle z n e ş te ra v ü ü lâ îk e .n b ig â filin llâ h ü v e m â ilâ e ş e d d i l'a z â b
ya hayatına satmış kim
satmış kimselerdir Bunlar yaptıklarınızdan gafü ; Allah : değildir j en şiddetli azaba selerdir. Onun için bun
lardan azap hafifletilmez
C 1
o j fv -o j j ı-J İ j J u l 8 j_ :> j L j j J I ve kendilerine bir yerden
yardım da gelmez.
v e lâ h ü m y ü n ş a n m l'a z â b ü 'a n h ü m ü fe lâ y ü h a ffe fü b il ıh ir a ti Ih a y t e d d ü n y â
ve kendilerine bir yerden yardım da
87. Celâlim hakkı için
gelmez
azap ahiretı : dünya hayatına Musa'ya o kitabı verdik,
arkasından birtakım pey
\ 'i ° t -»^tl
L _ k _ ^ lj J lu ^ L j o S j l j y _ * v » L j l - v _ a 3 j < -7 a L IL i ü ^ i i ı i J s e gamberler de gönderdik,
hele Meryem oğlu İsa'ya
v e te y n â ^ b irru s ü li m im b e 'd ih v e k a ffe y n â Ik itâ b e m ûse ...teynâ v e le k a d apaçık mucizeler verdik,
Celâlim hakkı
verdik peygamberler de
gönderdik
arkasından birtakım o kitabı Musa'ya verdik
için
onu Rûhu'l-Kudüs ile de
destekledik. Size nefisle
U İ ^ I L ; . 1 İ J I ^ J İ^ ^ O Ü İ^ İS O Ü 4 4 J I rinizin hoşlanmayacağı bir
emirle gelen her peygam
e fe k ü lle m â c â e k ü m b irû h i Ik u d ü s veeyyednâhü Ib e y y in â ti 'îs â b n e m e ry e m e bere kafa mı tutacaksı
Size
; onu Rühu'l-Kudüs ile de des- '
tekledik
apaçık mucizeler hele Meryem oğlu Isa'ya nız? Kibrinize dokundu
ğu için onların bir kısmına
6 J L İ İ j Ci ^ jiS y yalan diyecek, bir kısmını
da öldürecek misiniz?
t e k tü lıin v e fe r k a n k e z z e b tü m j fe f e r k a n s te k b e r tü m e n fü s ü k ü m ü b im â lâ te h v â ra s û lü m 88. (Yahudiler, peygam
bir emirle gelen
°m isi^z?'' ^ biyecek kafa mı tutacaksınız? nefislerinizin hoşlanmayacağı
herpeygantere
berimize karşı alaylı bir
ifade ile): «Bizim kalbleri
<3> ö J k - « j i L « X x J L £ j liA jjıS -> ^ I J j s J l L p L L j j J L â I j J l S j <3> miz kılıflıdır.» dediler. Bila
kis Allah, onları kâfirlikleri
m â y ü / m in ı ı n f e k a lle n m b ik ü fr ih im llâ h ü le 'a n e h ü m ü b e l g u lf k u lû b ü n â v e k â lû yüzünden lanetledi. Bun
imana gelirler | Allah j lanetledi Bilakis | kılıflıdır |
Yahudiler Bizim
dediler dan dolayı çok az imana
kalblerimiz i
gelirler.
Sûre;2 (Bakara, 89-93) 13 ir
eden gerçek vahiy odur. öldürüyordunuz? i ne diye yanlarındaki Tevrat'ı j tasdik eden I Oysa j ve ondan başkasını inkâr ederler
â y â tim b e y y in a t î ile y k e e n z e ln â v e le k a d
100. O fasıklar hem bunları
Ifâ s ik û n illâ b ih â 1
Öyle ki, iman sahasından baş çok açık âyetler; padak mu Şanım hakkı tanımıyacaklar, hem de ne
onları inkâr etmez sana indirdik
uzaklaşmış (asıklardan kası cizeler için zaman bir ahd üzerine ant
laşma yapsalar, her defa
sında mutlaka içlerinden
bir güruh çıkıp onu bozacak
lâ y ü /m in û n e k s e ru h ü m bel m in h ü m fe r ik u n m nebezehü 'a h d e n n 'â h e d û e v e k ü lle m â
glaponulxızacalı O (asıklar hem bun
ve atıverecek öyle mi? Flat-
onların çoğu ahit Hatta az bir her defasında antlaşma
imansızlardır
tanımaz gü ntı deği mudakaıçleırıden
bir güruh \eaOverec8k
öylemi? yapsalar
bir ahd üzerine ları tanmuyacaklar,
hem de ne zaman
ta az bir güruh değil, onla
rın çoğu ahit tanımaz iman
LoJ LoJj O sızlardır.
101. Üstelik Allah tarafın
fe r ik u n m nebeze lim â m e 'a h ü m m ü ş a d d ik u l m in i n d i İlâ h i ra s û lü n m v e le m m â c â e h ü m
dan onlara, yanlarındaki
bir kısmı attılar yanlarındaki kitabı tasdik edici Üstelik Allah tarafından bir peygamber onlara gelince kitabı tasdik edici bir pey
gamber gelince, daha önce
A L * j V ^ j ^f r i j 3A* 13 J >•V.»J İ j^j ı ^ kendilerine kitap verilenler
den bir kısmı, Allah'ın kita
k e e n n e h ü m lâ y e 'le m û n v e râ e z u h û rih im k ltâ b e İlâhı Ik ltâ b { m in e lle z n e u tû bını sırtlarından geriye attı
sanki hiçbir şey bilmiyorlarmış gibi yaptılar sırtlanndan geriye Allah'ın kitabını
daha önce kendi
verilenlerden lar, sanki hiçbir şey bilmi
lerine kiıap
yorlarmış gibi yaptılar.
Sûre;2 (Bakara, 102-105) ]5 \ û
ikisi «biz ancak ve ancak kimseye i birşey öğretmezlerdi ve Marut'a Harut ve Bâbil'de bu iki meleğe
sizi denemek için gön
derildik, sakın sihir ya l
^ \ \ ^
. A.^ V
O j o Jy— 0 -
pıp da kâfir olmayın!»
demeden kimseye bir- m in liü m â fe y e te 'a lle m û n e fe lâ t e k fü r fıtn e tü n nehnü in n e m â h a tt y e k û li
sakın sihir yapıp da kâfir sizi denemek Hâlbuki o ikisi, i ancak ve I
şey öğretmezlerdi. İşte İşte bunlardan j öğreniyorlardı
olmayın için gönderildik biz ■ ancak !
demeden
m in e h a d in b ih , v e m â h ü m b id â ır n e b e y n e Im e r iv e z e v c ifi m â y ü fe iT ik û n e bili,
kat Allah'ın izni olmadık bu
Fakat kimseye zarar verebilecek değillerdi karı ile kocanın arasını ayıracak şeyler
ça bununla kimseye za nunla
nı da çok iyi biliyorlardı. uğruna canlarını i sattıkları şey ne çirkin bir şeydi bir nasibi onu alanın ahırette satın alırsa
Hakkiyle bilselerdi, uğ
runa canlarını sattıkla
rı şey ne çirkin bir şeydi.
m in "in d i İlâ h i le m e ^ b e tü n m v e tte k a v v e le v e n n e h ü m im e n û le v k â n û y e 'le m n n
103. Şayet onlar iman elbette Allah tarafından korunmuş
mükâfat Şayet onlar iman edip de Hakkiyle bilselerdi
edip de korunmuş olsa verilecek olsalardı
bir azap vardır. ne de o istemez elemli bir azap vardır kâfirler için ve iyi dinleyin «unzurna» deyin
ne müşriklerden, ne de ^ J 3 j 4 J 4 i
o inkâr edenlerden hiç m in h a y rin 'a le y k ü m î e n y y ü n e z z e le v e lâ Im ü ş r ik n e m in e h li Ik itâ b i ke fe rû
biri, size Rabbinizden indirilsin ne müşriklerden Ne Kitap ehlinden
inkâr edenler
bir hayır
bir hayır indirilsin iste den hiçbiri
114. Allah’ın mescitlerini, ihtilafa düştükleri bu gibi şeylerde kıyamet günü j aralarında
içlerinde Allah'ın isminin X )
anılmasından meneden ve
onların harap olmalarına o - * j 0
çalışan kimselerden daha v e s e 'd sm üh fh â e n y y ü z k e ra m e s â c id e İlâ h i ım im m e n m m e n e 'a ve m en ş le m ü
zâlim kim olabilir! İşte bun çalışan
Allah'ın I
içlerinde anılmasından Allah'ın mescitlerini meneden
i kimselerden daha zâlim kim
isminin olabilir!
lar, oralara korka korka gir
mekten başka birşey yap
mazlar. Bunlara dünyada
perişanlık, ahirette de bü le h ü m h â îfın illâ m â k â n e le h ü m e n y y e d h u lû h â ü lâ îk e f h a râ b ih â
yük bir azap vardır. ve onların harap olma-
Bunlara korka korka başka oralara girmekten birşey yapmazlar işte bunlar
lanna
115. Bununla bera
ber, doğu da, batı da
Allah'ındır. Artık nereye
dönerseniz dönün, orası v e lm e g rib ü Im e ş rik u v e lillâ h i 'a z â b ü n 'a z îm f î la h ira b ! v e te h ü m h iz y ü n v f î ddünyâ
Allah'a çıkar. Şüphe yok ki, Bununla beraber,
batı da I Allah'ındır büyük bir azap ahirette de vardır perişanlık | dünyada
Allah(ın rahmeti) geniştir, doğu da
O, her şeyi bilendir.
116. O zalimler, «Allah ken « il l i o l l y i i s ^ İ S « il o i « İ ' « -Â -S U İJ Ü
disine çocuk edindi.» de llâ h ü tte h a z e v e k â lû 'a lîm I v â s i'u n | llâ h e | in n e v e c h ü İlâ h fesem m e; fe e y n e m â tü v e llû
diler. Hâşâ, O sübhândır. O zalimler, 0. her şeyi : . . jAllah(»)| Şüphe , Aiiah'a çıkar i orası i Artık nereye dönerseniz
Allah i edindi bilendir i geniştir | Allah a çıkar [ orası |
Doğrusu, göklerde ve yer dediler
de ne varsa O'nundur. Hep
si O'na boyun eğmiştir.
117. O, göklerin ve ye b e d 'u I k â n itu n le h û k ü llü l I v e le rd m â f î ssem vâ b ; le h .; 1 bel t sübhâneh y e le d e n
rin yoktan var edicisidir ve yoktan var 1 O'nun Doğ- kendisine
boyun eğmiştir O'na Hepsi i ve yerde ne varsa göklerde Hâşâ, O sübhândır
O, bir işin olmasını murad edicisidir i dur çocuk
edince, ona yalnızca «ol!»
der, o da hemen oluverir. jlis e û f iSl
118. Bilgiden nasibi ol v e k â le fe y e k u n kün le h y e k û lü fe in n e m â e m ra n v e iz â k a d â v e le rd s s e m vâb
mayanlar da «Allah bizim ve O, bir | olmasını murad
dediler ° ^ îe r " i «o'!* I ona i der yalnızca ve yerin O, göklerin
le konuşsa ya, yahut bize j işin ! edince
t
de bir mucize gelse ya!»
dediler. Bunlardan önce 5 « j j l j l i y U ^ İ j 51 « i l I İ I İ İ 4 • î p ö p h ş ' î , w j j l
kiler de tıpkı böyle, bunla
lle z n e k â le k e z lik e âyeh t e / t nâ ev l lâ h ü ; le v lâ y ü k e llim ü n â lle z n e lâ y e 'le m û n e
rın dedikleri gibi demişler
bir bize de gelse
di. Onların kalbleri birbirle öncekilerde! tıpkı böyle
mucize ya
yahut Allah bizimle konuşsa ya Bilgiden nasibi olmayanlar da
rine benzedi. Gerçekten de 1 o y ^ o y
yakîne ermek (hakikati bil
* ~ o °1 o
mek) isteyen bir kavim için
biz mucizeleri çok açık se y û k in ü n lika vm inyi 1 yâü (kad b e y y e n n â i k u lû b ü h ü m te ş â b e h e t m is le k a v lih im m in k a b lih im
çik gösterdik. yakîne ermek (haki bir kavim ! birbirlerine ben
biz mucizeleri bunların dedikleri gibi Bunlardan
kati bilmek) isteyen için i' zedi
119. Şüphe yok ki. Biz seni
hak ile rahmetimizin müj
decisi ve azabımızın ha
bercisi olarak gönderdik. 'a n e ş h â b i Ice h m j v e lâ t ü s e lü | v e n e z ra n v b e ş râ n v | b ilh a k k i e rs e ln â k e innâ
Sen, o cehennemliklerden Sen, o cehennemliklerden sorumlu değilsin
ve azabımızın
habercisi olarak
sorumlu değilsin.
^A ]3 Sûre;2 (Bakara, 120-126)
S
j - > I j» Ij ^ Lj i (>^ *4’ i 13-04_La13t-»j j Ij Lx-e11jJLj IXa JJL-> I Rabbim, burasını güvenli bir
belde kıl, buranın halkından,
v e ly e v m i lâ b ir I b illâ h i m in h ü m jm e n âmene: m in e s s e m e râ ti e h le h û v e rz ü k ibeleden minenv| h zâ i (Yal içlerinde Allah'a ve ahiret
halkın- bura- gününe iman edenleri çeşit
ve ahiret gününe Allah'a | içlerinde i çeşitli meyvalarla rızıklandır ; güvenli bir belde kıl
dan li meyvalarla rızıklandır» diye
yalvardı. Allah buyurdu ki:
^ jL İJ I ^ j l s 3^9j JLİ «küfredeni dahi rızıklandırır
da hayattan biraz nasip aldı
Im e ş ir v e b i/s e ila 'a z â b i n n â r e d ta r ru h ü isünnme| k a b le n ife ü m e tti'u h u iv e m e n k e fe ra k â le rırım, sonra da onu ateş aza
orası ne onu uğratı- sonra | hayattan ,1 j i küfredeni dahi İAllah bu- bına uğratırım ki, orası ne ya
bir duraktır ateş azabına
ja m a r ^ rım ki da i biraz rızıklandırırda ^/urdu kı
man bir duraktır!»
Sûre;2 (Bakara, 127-134) ]< f 1
o
kıldık ki, siz bütün insan
lar üzerine adalet örne ^ lL ii I (U djji'S
ği ve hakkın şahitleri ola
veyekûne 'a le n n â s i ; şühedâe \ lite k û n û i ü m m e te n v v e s e ta l v e k e z lik e c e 'a in â k ü m
sınız, Peygamber de si siz bütün insanlar üzerine i ve hakkın I j ortada yürüyen bir j
olsun olasınız Ve işte böyle, sizi kıldık ki
zin üzerinize şahit olsun. adalet örneği şahitleri ümmet '
Daha önce içinde durdu J>
144. Doğrusu, biz, yüzü çok şefkat bütün Hç şüp kaybedecek Buişelıet- hidayet ettiği
1Allah imanınızı Allah
lidir insanlara hesiz değildir teAllah'n kimselerin
nün semaya yöneldiği
ni, orada aranıp durduğu
nu görüyorduk. Artık seni
hoşnud olacağın bir kıble te r d lîâ k ib le te n ı f e le n ü v e lliy e n n e k e : fî ssem â/ v e c liik e ite k a llü b e n e râ kad rahim
ye çevireceğiz. Haydi ba hoşnud olacağın b ir kıbleye] Artık seni çevireceğiz j semaya yöneldiğini j yüzünün
orada ranıp görüyor Doğrusu.! çok
kalım, yüzünü Mescid-i durduğunu duk biz I merhametlidir
O 0 X
Haram'a doğru çevir. Siz
de ey müminler, nerede
olursanız olun, yüzünü vücûheküm fe v e llû v e h a y s ü m â k ü n tü m ş ^ a Im e s d d i Ih a râ m veche ke fe v e lli
zü o tarafa doğru çevirin! Siz de ey müminler, Haydi bakalım,
yüzünüzü çevirin Mescid-i Haram'a doğnr çevir
Kendilerine kitap verilmiş nerede olursanız olun yüzünü
olanlar da kesinlikle bilirler % o . y y 1> » ^
^ t . l | x x ' ’o » 'X »
ki, Rabblehnden gelen o 4 A İI U j f v ^ j r o l Oj- flJ Ü L jJ
♦ X’
emir haktır. Ve Allah, onla >y
llâ h ü v e m â m ir ra b b ih im Ih a k k u etmeli le y e 'le m û n e Ik itâ b e v e in n e lle z n e û tû ş e tra h
rın yaptıklarından ve yap
Vb i
makta olduklarından gafil Allah i Rabblerinden gelen | haktır jo emir kesinlikle bilirler ki Kendilerine kitap verilmiş olanlar da D tarafa doğru
değildir.
145. Celâlim için, sen o ki
tap verilmiş olanlara, bü
b ik ü lli ly e tin m Ik itâ b e lle z n e û tû v e le în e te y te 'a m m â y e 'm e lû n b ig â fîlln
tün delilleri de getirsen,
onlann yaptıklarından ve
yine de senin kıblene tabi bütün delilleri de ° verilmiş olanlara getirsen gafil
yapmakta olduklarından
olmazlar, sen de onla £
t . y< ^ . X 2
rın kıblesine tabi olmaz
'C Â
4-kJo u 5 y y
1125 I^
y
u
sın. Zaten onlar da birbir
lerinin kıblesine tabi de k ib le te b e 'd ! ^ b i t â b il n v e m â b e 'd u h ü m k ib le te h ü m ^ b i t â b il n I v e m â e n te k ib le te k m â te b i'û
ğiller. Celâlim hakkı için, birbirierinin kıblesine | tabi değiller I Zaten onlar da kıblesine | tabi olmazsın | sen de onlann ! '^"^ıbiene” '" i ° l™ ^ İ3 r
sana gelen bunca ilmin ar V o
2 154. Allah yolunda öldürü lâ te ş 'u r û n v e la k il : ehyâünv I bel ^ em vât f i s e b II İlâ h i î lim e n y y ü k te lü v e lâ te k û lû
lenlere «ölüler» demeyin.
siz sezemezsiniz Fakat ionlar diridirler Hayır «ölüler» Allah yolunda öldürülenlere demeyin
Hayır, onlar diridirler. Fakat
siz sezemezsiniz.
155. Çaresiz biz sizi biraz
korku, biraz açlık, biraz da v e le n fü s i m in e le m v â li ^ v e n e k s in m v e lc û l m in e Ih a v fi i b iş e y in m i v e le n e b lü v e n n e k ü m
mallardan, canlardan ve korku j biraz j Çaresiz biz s m m tih a n ede-
canlardan biraz da mallardan j eksiltme ile | biraz açlık
ürünlerden eksiltme ile im
tihan edeceğiz. Müjdele o 1 X- '7 V . t
sabredenleri!
156. Onlar başlarına bir lilin n â ; kâlO m ü ş b e tü n izâ e ş â b e th ü m e lle z n e ş ş â b irin v e b e ş ş iri | v e s s e m e râ t
musibet geldiği zaman: 0 sabreden
bir musibet başlarına geldiği zaman j Onlar Müjdele ve ürünlerden
«Biz Allah'a aidiz ve so i leri
jU İJ lS J4Jt O f y^' S o l s ^ l J o i S
j4 İs ü ş l j \ ı_ i ly l i i i ı j ^ J l ı2 1 j i ^ ı ;u 4 J j . ^ tîij
170. Onlara; «Allah'ın in c
dirdiğine uyun.» dendiği 'aleytii mâ elfeynâ nettebi'u bel kâlû llâhü mâ enzele ttebi'û ; lehümü veizâ k le
neyin
vakit de; «Yok, atalarımı bulduysak ı ona uyarız j Yok j dediler Allah'ın indirdiğine j uyun j Onlara dendiği vakit de
üzerinde
zı neyin üzerinde bulday
sak ona uyarız.» dediler.
Ya ataları bir şeye akıl er
diremez ve doğruyu seçe vemeselü velâ yefitedun şeyenv lâ yeldlûne bâuhüm kâne î evelev ıbienâ
mez idiyseler de mi onlara hali ve doğruyu seçemez bir şeye akıl erdiremez ataları idiyseler de aralatiftuz'
uyacaklar?
171. O kâfirlerin hali, sa
■
i ^
dece bir çağırma veya ba
ğırmadan başkasını işit şumıtıüm| venidââ/ ; dü'âenv illâ 1 bimâ lâ yesme'u llez yen'iku 1 kemeseli llez ne keferû
meyerek haykıranın hali örter j veya bağır-1sadece bir baş-i
işitmeyerek haykıranın 1 haline benzer 0 kâfirlerin
sağırdırlar: madan i çağırma kasını i
ne benzer; onlar sağırdır
lar, dilsizdirler, kördürler,
akıl da etmezler.
172. Ey iman edenler! min tayyibâti külü yâ eyyülıâ llez ne menü felîüm lâ yeTçilun 'u m y ü n ib ü k m ü n
hoş ve temiz olanla dilsizdir-
Size kısmet ettiğimiz rı- rından
yiyin ! Ey iman edenler! akıl da etmezler kördürler
ler
zıkların hoş ve temiz olan
larından yiyin ve Allah'a
şükredin, eğer yalnız O'na
kulluk ediyorsanız. harrame: innemâ teTaudûn iyyâliü in küntüm lillâhi veşkürû mâ razeknâküm
ve
173. O, size yalnız şun »•*>>
kulluk ediyorsanız |
Allah’al
şükredin Size kısmet ettiğimiz rızıkların
183. Ey im an edenler!
Oruç, nite kim sizden ön
cekilere farz kılındığı gibi
m e 'd û d â t je y y â m e n m te tt e k n n le 'a lle k ü m 'a le lle z in e m in k a b lik ü m k ü tib e kem â
size de farz kılındı. U m u Size farz kılınan farz kılındığı
I günlerdedir korunursunuz Umulur ki sizden öncekilere nitekim
lur ki korunursunuz. oruç sayılı gibi
yolculukta ise tu ta m a d ı
ğı günler sayısınca diğer
günlerde kaza etsin. A l v e litü k e b b ir û n d d e te v e lltü k m ilû i l'u s ra b ik ü m ü v e lâ y ü r d ü ly ü s ra b ik ü m ü
j
lah size kolaylık diler zor
tekbir etmenizi ister Sayıyı tamamlamanızı zoduk size i dilemez j kolaylık size Allah
luk dilemez. Sayıyı ta
m am lam anızı, size doğru
yolu gösterdiğinden do ıSis e u aiı
layı A llah'ı te kb ir e tm e n i v e iz â s e e le k e te ş k ü r ın v e le 'a lle k ü m | ' a l ; m â h e d 'îk ü m llâhe
zi ister. U m ulur ki şükre 1
sana sordularsa ! şükredersiniz Umulur ki j size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah'ı
dersiniz.
* t
186. Şayet kullarım , sana I ■*
J İ J | Jv_P j l P
benden sordularsa, ger r
çekten ben çok yakınım izâ d e 'â n i ^ d e 'v e te d d â 'i ücbü k a rb fe in n . 'a n n . | 'ibâdı
dır. Bana dua edince, du Bana dua edince duacının duasını kabul ederim çok yakınımdır gerçekten ben benden j Şayet kullarım
acının duasını kabul ede
t 0
rim . O halde onlar da be ^ \ A i. î • t t 1 1 L -a» *İ "i I
^ 1 h ' •İT*"'
nim d a vetim e koşsunlar s
^ > -5 -! \
ve bana hakkıyla iman e t le 'a lle h ü m y e r ş ü d ü n b v e ly ü /m in û fe ly e s te c bû
sinler ki, doğru yola gide O halde onlar
doğru yola gidebilsinler ve bana hakkıyla iman etsinler ki davetime koşsunlar
da benim
bilsinler.
YA 28 Sâre;2 (Bakara, 187-190)
J ^ l
1 8 7 . Oruç gecesi ka
hünne i l ; nisâîküm rrafesü leylete şşiyâmi leküm ühille dınlarınıza yaklaşm a
helâl
siz de I sizin için j bir örtü Onlar > kadınlarınıza | yaklaşmanız j Oruç gecesi size
kılındı
nız, size helâl kılın
dı. Onlar, sizin için bir
;İ= > 4 İp 4 L İS o ^ I İ İ 5 p ik J İL L I örtü, siz de onlar için
bir örtü durum undası
fetâbe 'aleyküm enfüseküm enneküm küntüm tehtânûne llâhü 'alim e lehünn ! libâsül
„ ^hir örtü duru-
nız. A llah, nefsinize gü
müracaatınızı kabul buyurdu nefsinize güvenemeyeceğinizi Allah jildiği için
°"'® ^'Ç '"!m undas,nız ven em eyeceğ in izi bil
A ^ ^ A, diği için m ü racaatın ı
14 ^ 3 ^ 1 4 û L f= > U I 13
zı kabul buyurdu ve sizi
vekülû : leküm i llâhü ! mâ ketebe vebte9û bâşirûhünne felâne 'anküm bağışladı. Şim di onlara
yiyin sizleriçin onlara yaklaşın | Şimdi | bağışladı yaklaşın ve Allah'ın siz-
ler için yazdığını is te
' ^ ^ y
yin. Ta fecrin beyaz ip
liği siyah iplikden size
mine Ihayti lesvedi Ihaytu lebyedu lekümü yetebeyyene hatt veşrabû
seçilinceye kadar yi
siyah iplikden beyaz ipliği size seçilinceye kadar için yin, için. Sonra da e rte
si gecey e kadar orucu
O p S ij 4 ® j *^3 P ta m tu tu n . Bununla be
'âkifûne veentüm velâ tütâşirûhünne ilâ lleyl şşıyame etim m û şûmm^ mine Ifecri
rab er siz m escitlerd e
Bununla Sonra îtik a f halinde iken on
îtikaf halinde iken [ onlara yaklaşmayın i ertesi geceye kadar orucu tam tutun Ta fecrin
I beraber siz da lara yaklaşm ayın. Bun
lar, A llah'ın sınırlarıdır,
sakın onlara yaklaşm a
ayâtih i llâhü ; yübeyyinü kez like felâ tekrabûhâ hudûdü İlâhi ülke fî Imesâcid yın. A llah, âyetlerini in
âyetlerini Allah | açıklıyor ki böyle i sakın onlara yaklaşmayın j Allah'ın sınırlarıdır | Bunlar mescitlerde sanlara böyle açıklıyor
ki sakınıp korunsunlar.
L ü . > .L İij 1 8 8 . Bir de aranızda
emvâleküm
m allarınızı batıl seb ep
bilbâtili beyneküm velâ te/külü le'allehüm yettekun linnâsi
lerle yem eyin. İnsanla
batıl sebeplerle 1 Bir de aranızda mallarınızı yemeyin sakınıp korunsunlar insanlara
rın m allarından bir kıs
mını bile bile günah ile
ye m e k için, o m alları
bilism i min emvâli nnâsi ferkanm lite/külû ile Ihukkâmi bihâ , vetüdiû hakim lere rüşvet ola
günah ile insanların mallarından bir kısmını j yemek içkn i hakimlere io m a lla r r “ 5v ^ ° ; ^ f rak verm eyin.
' vermeyin
1 8 9 . Sana hilâllerden
soruyorlar. De ki: On
lar insanlar için de, hac
velhacc iinnâsi m evâktü hiye kul 'ani lehilleh yeselûneke veentüm te'lem ûn
için de vakit ölçüleridir.
hac için de insanlar için de | vakit ölçüleridir Onlar D eki hilâllerden Sana soruyorlar bile bile
Bununla berab er iyi
lik, evlere arkalarından
' ^ 1 5J 1 U 0 ^ 1 Ö W S J l gelm eniz değildir. Fa
meni ttekâ Ibirra vel kinne min zuhûrihâ Ibüyûte bien te /tû Ibirru veleyse kat iyiliğe eren, kötü
kötülükten korunan lükten korunan kim se
iyiliğe eren Fakat arkalarından evlere gelmeniz
kimsedir
dir. Evlere kapılarından
I ^ ^ *s>, 1 XJ 4JÜİI J.2Jİ 3 ^-4^3-^^ 1> ^j — S gelin, A llah'tan korkun
ki, kurtuluşa eresiniz.
vekâtilû le'alleküm tüflih , n llâhe vettekû min ebvâbihâ Ibüyûte ve/tû
korkun
1 9 0 . Size savaş aç a n
çarpışın kurtuluşa eresiniz Allah'tan kapılanndan Evlere gelin
ki larla Allah yolunda
t A
A çarpışın. Fakat hak
i V a 1 6l Ij i i o "^3^ 4 3 İ İ 4 4,j J U l J sız saldırıda bulunm a
Im ü'tedn lâ yühibbü i llâhe inne velâ te'tedû | llez ne yükâblûneküm f seb li İlâhi yın. Çünkü A llah, hak
ıj sevmez Allah
Çün Fakat haksız saldırıda |
Size savaş açanlarla Allah yolunda
sız saldırıda bulunanla
kü bulunmayın 1
rı sevm ez.
Sûre;2 (Bakora, 191-196) 29
191. Onları nerede yaka
larsanız öldürün ve sizi çı *
4_kJuUİ a
İP
kardıkları yerden onları çı
karın. O fitne, öldürme eşeddü velfitnetü min haysü ehracûküm veebricûhüm haysü sekiftümûhüm vektülûliüm
den daha şiddetlidir. Yalnız
ve sizi çıkardıkları yerden onları çıkann | Onları nerede yakalarsanız | öldürün
Mescid-i Haram yanında t ? » : i
onlar sizinle savaşmadıkça
siz de onlarla orada savaş ^ J lS lİ û li W l i f 4 J b liS v V jîiJ t
mayın. Fakat sizi öldürme
fein kâtelûküm f ili i ha tt yükâtilûküm in de Imescidi Iharâmi velâ tükâtilûhüm i mine Ikaü
ye kalkışırlarsa, hemen on
ları öldürün. Kâfirlerin ce *^^*^kata§ırlarsa'^'^^ 1 savaşmadıkça j Yalnız Mescid-i Haram yanında | °rnayın i
zası böyledir.
192. Artık şirkten vazge
çerlerse, şüphesiz ki Al
vekâtilûfiüm rahim gafûrur llâhefeinnel feini ntehev Ikâfinn cezâü kez. like fektülûhüm
lah çok bağışlayıcıdır, çok I
çok merha çok bağış Artık şirkten vazge ı,;; ı„a-, ! hemen onları
merhamet edicidir. onlarla çarpışın » h i s - Kâfirlerin i cezası
met edicidir layıcıdır çerlerse I öldürün
karşıdır.
194. Hürmetli ay hürmet
li aya ve bütün hürmetler
fe'tedû 'aleyküm 'ted jfemeni kişâş velhurum âtü bişşehri Iharâmi eşşehru Iharâmü
birbirine karşılıktır. O halde
, lOhaldei birbirine
kim size saldırdıysa, siz de saldırın da ve bütün hürmetler hürmetli aya Hürmetli ay
kim I karşılıktır
ona yaptığı saldırının ay
nıyle saldırın da ileri gitme
ye Allah'tan korkun ve bilin
ki Allah, takva sahipleriyle veenfikû me'a Im üttekın enne llâhe ve'lemû llâhe vettekû : 'aleyküm | mâ 'ted bimisli 'aleyhi
beraberdir. mal harcayın da I takva sa^pleriyle bera- j yaptığı saldırının I aynıyle siz de ona
195. Allah yolunda mal har
cayın da kendinizi ellerinizle 1 a i ) IS 1 1 ı
tehlikeye bırakmayın ve gü
zel hareket edin. Çünkü Al Imühsinın yühibbüllâheinnei veehsinû ilâ ttehlükeh : bieydıküm velâ tülkû i f seb li İlâhi
lah güzellik ve iyilik edenle güzellik ve iyilik edenleri I sever ! I tehlikeye | elterfnizte I ‘''^akmayın j Allah yolunda
ri sever.
196. Hac ve umreyi de Allah
için tamam yapın. Eğer bun
lardan alıkonursanız, o za ruûseküm | velâ tehlikû mine Ihedy ; feme steysera fein ühşirtüm lillâhi vel'um rate Ihacce veetimmû
Eğer bunlardan alıko- Allahı tamam
man kolayınıza gelen bir kur başlarınızı! tıraş etmeyin ; bir kt^ban gön- | o zaman kolayınıza ve umreyi de i Hac
nursanız için ! yapın
ban gönderin. Bununla be
raber bu kurban, kesileceği
yere varıncaya kadar başla cr
rınızı tıraş etmeyin. İçinizden min şiyamin ifefidyetûnmi bihî ezen m irra/sih' m erdan i femen kâne minküm mehilleh Ihedyü hatt yeblüga
hasta olana veya başından i ibaret bir i başından bir rahatsızlığı
hasta olana i içinizden
kesileceği ftıutebeaber Lgdar
tıraş için oruç yere bu kurban ! kaaar
■fidye gerekir bulunana
bir rahatsızlığı bulunana tı
raş için oruç veya sadaka ya
hut da kurbandan ibaret bir
fidye gerekir. Engellemeden mine Ihedy feme steysera ile Ihacci bil'um rati temette'a femen feizâ emintüm nüsük ev şadekatin
kurtulduğunuz zaman da her sevab
Engellemeden kurtul kurban- y h l
^ n a da kolayına gelen hacca kadar umre ile [kazanmakl her kim sadaka
kim hacca kadar umre ile se- isterse duğunuz zaman da dan I da !
o J.
vab kazanmak isterse, ona
da kolayına gelen bir kur iy j dUj yxjLSf-j Ij|5jLpo»s (3
ban gerekir. Bunu bulamaya
z like'aşe ratün kâmileh tilke izâ race'tüm veseb'aün; fî Ihacci seti eyyâminı feşiyâmü femellem yecid
na ise üç gün hacda, yedi de
Bu ----------...„ u.. Lİ i \ üç
uç gün °juç^ubnası |
döndüğünüzde ki bu tam on hüküm
tam on gün döndüğünüzde ki yedi de gun
* 1 9 9 . Sonra insanların
> o X
^ 1 o « - 9L j j > v _ r» ^ ^
211. İsrailoğullarına sor;
Biz onlara ne kadar açık
n i'm e te İlâ h i i y ü b e d d il ! v e tn e n y t m in â y e tim b e y y in e h ! â te y n â h ü m ; kem b e n î is râ île sel âyetler vermiştik. Fakat
Fakat Allah'ın Biz onlara ver Allah'ın nimetini her kim
değiştirirse I herkim açık âyetler ne kadar israiloğullarına sor
nimetini miştik
kendisine geldikten son
ra değiştirirse, şüphe yok
ki, Allah'ın azabı çok şid
Ih a y â tü d d ü n y â lille z n e k e fe rû jz ü y y in e ş e d .d ü n k â b Ilâ h e lfe in n e : m im b e 'd i m â c â e th ü detlidir.
Alla 212. Dünya hayatı, inkâr
Dünya hayatı inkâr edenler için bezendi { azabı çok şiddetlidir yok^kî i geldikten sonra
h'ın
edenler için bezendi. (On
jı -»
lar), iman edenlerle eğle
niyorlar. Flâlbuki takva sa
y e rz ü k u jvâllâhüj y e v m e Ik iy â m e h fe v te h ü m i v e lle z .n e tte k a v m in e lle z n e n m e n û v e y e s h a rû n e hibi olan o müminler, kıya
rızık verir Allah kıyamet günü
onların üstün Hâlbuki takva sahibi olan
(Onlar), iman edenlerle eğleniyorlar
met günü onların üstün
dedir o müminler
dedir. Allah dilediğine he
sapsız rızık verir.
213. İnsanlar tek bir üm
n n e b iy y n e llâ h ü fe b e 'a s e iümmetenvvâhideten kâne b ig a y r i h is â b m enyyeşâü met idi. Ayrılmaları üzeri
Ayıtnab-
peygamberler nüzaiıe gönderdi tek bir ümmet insanlar idi hesapsız dilediğine
ne Allah, rahmetinin müj
Allah
decileri ve azabının ha
bercileri olmak üzere pey
l i l l 0 4 4 4 > tİ4 = jl J 3 İÎS < 4 c r :A ^ gamberler gönderdi ve
1 )
b e y n e nnâsi I liy e h k ü m e | b ilh a k k i Ik itâ b e m e'ahüm ü^ v e e n z e le ! v e m ü n z ir n e ! m ü b e ş ş ir n e beraberlerinde hak ile ilgili
j ve beraber- ve azabının haberci rahmetinin kitap indirdi ki, insanların,
insanların aralarında hakem olsun hak ile ilgili kitap indirdi ki
I lerinde leri olmak üzere müjdecileri aralarında ihtilaf ettikle
ri şeyler hakkında hakem
olsun. Bunda da sırf o ki
V"
m im b e 'd i m â c â e th ü m ü lle z n e û tû h ü illâ : f h i v e m â h te le fe fım â h te le fû fıh
tap verilenler, kendileri
Bunda ne bunca deliller geldikten
kendilerine geldikten sonra tuttular o kitap verilenler sırf j ° p " '’ j anlaşmazlığa düştüler j ihtilaf ettikleri şeyler hakkında
sonra tuttular, aralarında
ki hırs ve kıskançlık yüzün
^ I3İ J İ İ . I LU ^ J l "Jil den anlaşmazlığa düştü
ler. Bunun üzerine Allah
m in e Ih a k k i lim â h te le fû f hi lle z n e â m e n û |llâ h ü fe h e d e Şbeynehüm beO yem Ib e y y in â tü
Bunun kendi izniyle, iman eden
onların hakkında anlaşmazlığa Vsvekıslsnç'
hakka iman edenleri ulaştırdı aralarındaki bunca deliller leri, onların hakkında an
düştükleri Allah kyOanİBn
laşmazlığa düştükleri hak
5_Â-J9eJII j J L » j -vO L i ı J i j o j L ka, ulaştırdı. Allah, diledi
ğini doğru yola iletir.
Ic e n n e te i e n te d h u lû i h a s ib tü m em ila ş itâ tin m m ü s te k m ü; yehdı v â llâ h ü b iiz n ih
Yoksa kendi
214. Yoksa siz, kendiniz
cennete | girivereceğinizi mi sandınız doğru yola dilediğim iletir Allah
siz izniyle den önce gelip geçenle
rin hali (uğradıkları sıkın
tılar) başınıza gelmeden
cennete girivereceğinizi
v e z ü lz ilû v e d d a r râ ü Ib e /s â ü Im esse th ü m ül m in k a b lik ü m m e s e lü lle z n e h a le v y e le m m â y e /tik ü m
mi sandınız? Onlara öyle
ve öyle sarsıl gelip geçenlerin hali (uğradıkları
dılar ki
öyle yoksulluklar öyle sıkıntılar i Onlara ■ kendinizden önce
sıkıntılar)
başınıza gelmeden yoksulluklar, öyle sıkıntı
X 4 . r ? - r ^ 1, . . . X ' . . . >
lar dokundu ve öyle sar
lü U j -3 j- v a j j- s z a j ^ jJ lj J J j- £ j sıldılar ki, hatta peygam
ber ve beraberinde iman
k a rîb | in n e n e ş ra İlâ h i |e lâ | n e ş ru İlâh ; m e t : Ime'aliû v e lle z n e û m e n û rra s û lü y e k û le h a tt edenler: «Allah'ın yardımı
işte gerçekten Allah'ın ne berabe peygamber ve iman
yakındır Bak Allah'ın yardımı hatta derlerdi dokundu ne zaman?» derlerdi. Bak
yardımı zaman rinde edenler
işte! Gerçekten Allah'ın
j3 ^ l j ^2rrj jJI jJL^ o~^^AÂjıl L« J-3 û jiflJk-i IjL« dLi jJLU*j ^ yardımı yakındır.
215. Ey Muhammedi
v e le k r a b n e fe lilv â lid e y n i m in h a y rin I m â e n fe k tü m I k u l i y ü n fik û n m âzâ y e s e lû n e k e Sana nereye infak ede
Ey Muhammedi Sana
yakınlar ana baba içindir Hayır olarak verdiğiniz nafaka Deki infak edeceklerini nereye j
soruyorlar
ceklerini soruyorlar. De ki:
-> o . t Flayır olarak verdiğiniz na
'y ■ '
faka, ana baba, yakınlar,
öksüzler, yoksullar ve yol
'a lim b ih , llâhejfeinne! m in h a y rin 1 v e m â te f'a lû vebni sseb I v e lm e s â k n i v e ly e tâ m â da kalmışlar içindir. Flayır
herhal
i
olarak daha ne yaparsanız
bilir onu Allah! Hayır olarak i daha ne yaparsanız ve yolda kalmışlar yoksullar öksüzler
de
herhalde Allah onu bilir.
Sûre;2 (Bokara, 216-219) 33 rr
c
1* 0 i
'J i'9 j l l H İ l
f *—
216. Savaş size farz kılın ve h ü ve l şeyenv e n te k ra h û v e 'a s â le k ü m ! k ü rh ü l vehüve Ik itâ lü 1 'a le y k ü m ü |
dı, gerçi o size hoş gel siz bir
oysa ki o hoşlanmazsınız Olabilir ki size hoş gelmez gerçi 0 Savaş size farz kılındı
mez. Olabilir ki siz, bir şeyden
şeyden hoşlanmazsınız; * ’ t
oysa ki o sizin için bir ha J A İJ İ J ^ J > » J L J - Â --- UJ I f * - ^
yırdır. Yine olabilir ki, siz v e e n tü m y e 'le m ü v â llâ h ü le k ü m ş e r r u l I v e tiü v e i şeyenv i e n tü h ib b û v e 'a s â ' le k ü m i h a yru l
bir şeyi seversiniz, oysaki kötülük- sızın ıçın
bilir I Allah | sizin için bir I oysaki o | siz bir şeyi seversiniz hayırdır
o sizin için bir kötülüktür. tür bir
âyetlerini açıklıyor. Umu Umulur ki siz düşünürsünüz âyetlerini i size Allah açıklıyor işte böylece Deki intak edeceklerini
lur ki siz düşünürsünüz.
i . >
OjyMJ
n 34 Sûre;2 (Bakara, 220-224)
231.Kadınları boşadığınız
zaman iddetlerini bitirdik
b im e 'r û fin v i s e rrih û h ü n n e ev b im e 'r û fin I fe e m s ik û h ü n n e e c e le h ü n n e fe b e le g n e i n n is â e jveizâ ta lle k tü m ü | lerinde, artık kendilerini
bitirdikle-
güzellikle I salın Jvey; ya iyilikle i artık kendilerini tutun) iddetlerini | ' | Kadınları , boşadığınız zaman ya iyilikle tutun veya gü
zellikle salın. Yoksa hak
I l i j büj J ip *jİjlL ü tJ \'y p V3 larına tecavüz için zarar
larına olarak onları tutma
v e lâ te tt e h iz ü | n e fs e ti ife k a d z a le m e i z â lik e ] y e f a l iv e m e n y j lite 'te d û j d ir â r â l jv e lâ tü m s ik û h ü n n e yın. Her kim bunu yapar
edinmeyin j nefsine j zulmetmiş olur j bunu j yaparsa ; Her kim ^^ g g g y g l'jç j™ | ^^oîara™^ i
sa nefsine zulmetmiş olur.
Sakın Allah'ın âyetlerini
^ 6s J \ 4 ^ 3 4 4 İ 3 J b ı 1^3 0L3İİ alay konusu edinmeyin,
Allah'ın üzerinizdeki nime
m in e Ik itâ b l v e m â e n z e le 'a le y k ü m | 'a le y k ü m | n i'm e te İlâ h i v e z k ü rû | h ü z û v â , a y â ti İlâ h i tini, size kendisiyle öğüt
indirdiği i üzerinizdeki ) Allah'ın nimetini
, , I ......... :
hatırlayıp,duşunun,!
alay i Sakın Allah'ın vermek üzere indirdiği ki
kitap
tap ve hikmeti hatırlayıp,
düşünün. Hem Allah'tan
J U t> I j | 3 # ı 3 ^ < U ) I û l I j) . o J L g l3
korkun ve bilin ki Allah her
v e iz â ta lle k tü m ü 'a lım I b ik ü lll ş e y in ^ n n e llâhej v e 'le m ij llâ h e v e tte k û y e 'iz u k ü m b ih v e lh ik m e ti şeyi bilir.
şaktır. jd iİ İ i l a iı Sı I J İ İ İ 1I 5
238.Namazlara ve orta
lillâ h i vekûm û v e ş ş a ld ti Iv ü s tâ 'a le ş ş a le v â ti h â fiz û namaza devam edin ve
ve Ateh kalkıp namaza | Allah için boyun eğerek
ve orta namaza Namazlara devam edin
için durun
E kalkıp namaza durun.
> o
239.Eğer bir korku
hâlindeyseniz, yaya veya
llâ h e j fe z k ü r û i fe iz â e m in tü m ru k b â n â | ev i fe r ic â le n fe in h iftü m binekli olarak giderken kı
i zikredin (namaziannızı yine i {korkudan) emin olduğunuz i binekli olarak gider- j
A i ı= .h '.
Eğer bir korku hâlindeyseniz lın, (korkudan) emin oldu
her zamanki gibi huşûie takı): zamanda kenkılın ! ®Y j YY
ğunuz zaman da böyle bil
mediğiniz şeyleri size öğ
rettiği şekilde Allah'ı zik
v e lle z n e y ü te v e ffe v n e m â le m te k û n û te 'le m û n k e m â 'a lle m e k ü m redin (namazlarınızı yine
vefat edecek olanlar böyle bilmediğiniz şeyleri size öğrettiği şekilde
her zamanki gibi huşû ile
E
kılın).
240.İçinizden hanımları
nı geride bırakarak vefat
ile Ih a v ll m e tâ 'a n lie z v â c ih im v e ş iy y e te l ezvâcâ v e y e z e ru n e m in k ü m edecek olanlar, eşleri için
kendilerine senesine kadar evlerinden
senesine kadar eşleri için I vasiyet ederler hanımlarını geride bırakarak içinizden
yetecek bir malı
E
çıkarılmaksızın kendilerine
yetecek bir malı vasiyet
ederler. Bununla birlikte
f r e n fü s ih in n e f . m â fe 'a in e 'a le y k ü m fe lâ c ü n â h a fe in h a ra c n e g a y ra ih râ c eğer kendileri çıkarlarsa,
kendi haklarında yaptıkları size bir sorumluluk yoktur
Bununla birlikte eğer
evlerinden çıkarılmaksızın
kendi haklarında yaptık
kendileri çıkarlarsa
ları meşru bir hareketten
5
A lil'’ • ° “
dolayı size bir sorumluluk
^ L j L o < U J lj j- * - o
yoktur. Allah çok güçlü
b ilm e 'r û f m e tâ 'u m v e lilm ü ta lle k â b h a k îm v â llâ h ü m in m m e 'r û f dür, hüküm ve hikmet sa
meşru ve geleneğe bir meta'(intifa Boşanmış kadınlar için de hüküm ve hikmet meşru bir hareketten hibidir.
|çok güçlüdür Allah
uygun şekilde hakkı) vardır sahibidir dolayı
241. Boşanmış kadın
lar için de meşru ve ge
leneğe uygun şekilde bir
le 'a lle k ü m te 'k ilû n â y â tih ı i le k ü m i llâ h ü y ü b e y y in ü ; k e z â lik e 'a le Im ü tte k m | hakkan meta'(intifa hakkı) vardır
1ki verilmesi, Allah'tan korkanlar L ■ . , ki verilmesi, Allah'tan kor
İşte akıllarınız ersin diye I âyetlerini j size | Allah , açıklıyor böylece
^ üzerine kanlar üzerine bir borçtur.
1» AJ>
242.İşte akıllarınız ersin
« J L L 9 o j- o J I v _ j ^ l
diye, Allah size âyetlerini
fe k â le h a z e ra Im e v ti v e h ü m ü lû fü n m in d iy â rih im h a ra c û ilâ lle z ın e i e le m te ra böylece açıklıyor.
kendileri binlerce
dedi ölüm korkusuyla y u rtl a n n d a n çıktılar o kimseleri ki i Görmedin mi 243. Görmedin mi o kim
kişi iken
seleri ki kendileri binlerce
kişi iken ölüm korkusuy
la yurtlarından çıktılar. Al
v e la k in n e 'a le n n â s i le zû fe d lin llâ h e , in n e ; ehyâhüm şümmel m û tû llâ h ü lle h ü m ü lah da kendilerine «ölün!»
Fakat insanlara karşı i bir lütuf sahibidir I Allah | I «ölünl» I dedi, sonra da onlara bir
verdi da i da
hayat verdi. Şüphesiz ki
1
Allah, insanlara karşı bir
a îji
lütuf sahibidir. Eakat in
e n n e llâ h e v e 'le m û f i s e b li İlâ h i v e k â tiiû lâ y e ş k ü r û n e k ^ a nnâsi sanların pek çokları şük
Allah ve bilin ki ı O halde Allah yolunda j çarpışın şükretmezler
retmezler.
insanların pek çokları
o
244. O halde Allah yolun
~ A da çarpışın ve bilin ki Al
U 4J tb p di I L İ v jM
lah, her şeyi işitir ve bilir.
fe y ü d â 'ife h û k a rd a n h ase n e n llâ h e llezı y ü k r id u m e n zâ 'a lîm s e m î'u n 245. Kimdir o adam ki
ona ödesin güzel bir ödünç i Allah'a I versin de Allah da i Kimdir o adam ki ; ve bilir | her şeyi işitir Allah'a güzel bir ödünç
versin de Allah da ona bir
çok katlarını ödesin. Al
^ 0 3 ;-9 i ’J ° j- i: ^ *___ 9 L x - s b l 4_J
lah darlık da verir, genişlik
tü r c e 'û n i v e ile y h i v e y e b ş u tu y e k b id u v â llâ h ü i e d 'â fe n k e s ra h le h û de verir. Elepiniz de O'na
Hepiniz de döndürülüp götürü kendi döndürülüp götürülecek
O'na i genişlik de verir j darlık da verir j Allah j birçok katlarını
leceksiniz sine
siniz.
Sûre:2 (Bakara, 246-248) 39
kesin bir ibret, bir alâmet sizin için I bir ibret bir
Eğer iman etmiş kimselerden iseniz bunda elbete melekler Onu getirecektir
kesin ikâmet vardır
vardır.
i ‘ 40 Sûre;2 (Bakara, 249-252)
görüp gözetmek O'na bir IOnların her ikisini de O'na bir ağırlık
çok büyüktür çok yücedir ve yeri bütün gökleri O'nun kürsisi
I görüp gözetmek vermez
ağırlık vermez. O çok yü
cedir, çok büyüktür.
256.Dinde zorlama yok
tur. Çünkü doğruluk, sa v e y ü /m im bittâgûti y e k fü r fe m e n y m in e igayy r ru ş d ü k a tte b e y y e n e f î d d ın i ; lâ ikrâhe
Artık her Çünkü doğ
pıklıktan ayırd edilmiş inanırsa tâğutu inkâr edip
kim
sapıklıktan
ruluk
ayırd edilmiştir Dinde j zorlama yoktur
tir. Artık her kim tâğutu
inkâr edip, Allah'a inanır
sa, sağlam bir kulpa ya
pışmıştır ki, o hiçbir za 'a lım s e m 'u n v â llâ h ü le h â lâ n fiş â m e b il'u r v e ti I v ü ^ â fe k a d i s te m s e k e billâhi
Z
sen onu batıdan getir!»
t
deyince o inkâr eden he
}l o V J İS jJ I \ ^
rif şaşırıp kaldı. Öyle ya,
ev I Ik a v m e z z â lim în I lâ y e h d î v â llâ h ü llez? k e fe r fe b ü h ite m in e Im e g h b i Allah zalimler topluluğu
Yahut j zalimler topluluğunu j doğru yola iletmez j | o inkâr eden herif | şaşırıp kaldı batıdan nu doğru yola iletmez.
Z 259. Yahut o kimse gibi
sini (görmedin mi) ki, bir
şehre uğramıştı, altı üs
yühyı enna k â le v e h iy e h â v iy e tü n 'a lâ 'u rû ş ih â 'a lâ k a r y e tin v ! k e lle z î m e rra
tüne gelmiş, ıpıssız ya
diriltecek nerden dedi altı üstüne gelmiş, ıpıssız yatıyordu birsphrp o kimse gibisini |gör-
Dirşenre : medin mi) ki uğramıştı tıyordu, «Bunu bu ölü
t o .t Ji münden sonra Allah,
63-J ^ J li ÜJo p (.U sJU AÎıliSUÜ \-P/p İİI ,xJ. nerden diriltecek?» dedi.
Bunun üzerine Allah onu
le b is t I kem k â le i b e 'a s e h jsümme! m ie te 'â m in llâ h ü fe e m â te h û b e 'd e m e v tih â i l lâ h ü , h â z ih i
diye : iI sonra Ii i Bunun yüz sene öldürdü, son
kaldın | Ne kadar diriltti yuz sene i üzerine onu öldürdü i bu ölümünden sonra I Allah I Bunu
sordu ^ Allah ra diriltti, «Ne kadar kal
dın?» diye sordu. O da:
«Bir gün, yahut bir gün
fe n z u r m ie te 'â m in le b is te bel k â le b e 'd a y e v m ev yevm en le b is tü
den eksik kaldım.» dedi.
k â le
Allah O da: Bir j Allah buyurdu ki: «Ha
öyle iken bak | yüz sene kaldın Hayır bir günden eksik j yahut j kaldım dedi
buyurduk! gün yır, yüz sene kaldın, öyle
iken bak yiyeceğine, içe
ceğine henüz bozulma
v e lin e c 'a le k e ilâ h im â rik e venzur le m y e te s e n n e h v e ş e râ b ik e ilâ ta 'â m ik e mış, hele eşeğine bak,
hem bunlar, seni kılalım hem bunlar, seni insan
hele eşeğine bak henüz bozulmamış içeceğine yiyeceğine
diyedir
lara karşı kudretimizin
bir işareti kılalım diyedir.
j> L b ^ l 5_ j İ
Hele o kemiklere bak,
neksûhâ ^m m e | n ü n ş iz ü h â k e y fe ile l'iz â m i venzur lin n â s i â y e te l onları nasıl birbirinin üze
onlara giydiriyoruz | Sonra
jonları birbirinin üzeri-j
nasıl Hele o kemiklere bak insanlara karşı
ıkjdetnım rine kaldırıyoruz? Son
ne kaldırıyoruz? I itr iş a re ti
ra onlara nasıl et giydi
riyoruz?» Böylece gerçek
ona açıkça belli olunca:
k a d ir 'a lâ k ü lli ş e y in llâ h e e n n e ; e 'le m ü i k â le i le h ıî fe le m m â te b e y y e n e le h m â «Şimdi biliyorum ki, Al
gerçek-i Şimdi i , - lah gerçekten her şeye
kadirdir her şeye i Allah açıkça belli olunca nasıl et
ten biliyorum kî i°
kadirdir.» dedi.
Sûre:2 (Bakara, 260-264) 43
inanır, ne ahiret gününe. Allah’a ne inanır insanlara gösteriş için 1 malını dağıtır da j 0 adam gibi ki gönül kırmakla başa kakmak
CiLa-jJLjj ^ ^ ^ I I o J— J. — J
265. Allah'ın rızasını ara
v e te s b ite n m m e r d â ti İlâ h i i b tig â e e m v â le h ü m ü lle z n e y ü n fik û n e v e m e s e lü
mak, kendilerini veya
Allah yolunda sabit
kılmak için
Allah'ın rızasını aramak maSann AHah yolunda han»yanlann hâk ise kendilerinden bir kısmı
* . ✓ ■* > nı Allah yolunda sabit
kılmak için mallarını Al
lah yolunda harcayanla
d i'fe y n ü k ü le h â fe te t I v â b ilü n eşâbehâ i b ira b v e tin ic e n n e tim k e m e r li m in e n fü s ih im
rın hâli ise, bir tepedeki
ona kuvvetli hâline ben kendderini veya kendile
iki kat yemişlerini vermiştr
birsağnak
düşmüş de 1 b ir t e p e ^ I
zer ki rinden bir k is m n güzel bir bahçenin hâline
benzer ki, ona kuvvet
^ < tÜ İj J J a J J - J İ j ^ < jL - 9 li bir sağnak düşmüş de
yemişlerini iki kat ver
ehadüküm eyeveddü b e ş ir b im â te 'm e lû n e I v â llâ h ü ! fe ta ll | v â b ilü n | fe ille m y ü ş ib h â
Böyle bir i
miştir. Böyle bir bahçe
çısenb
Hiç biriniz j ister mı ki g ö rir yapbklarımzı I A lah bahçeye I düşmese b ie mutlaka bir ye yağmur düşmese bile
vardır yağmur '
V
I» mutlaka bir çisenti var
dır. Allah, yaptıklarınızı
* '
görür.
lehû le n h â ru m in te h tih e te c r v e e 'n â b in m in n e h ılin v icennetünm le h ' e n te k û n e
bdun- kendi 266. Hiç biriniz ister mi
Stft ırmaklar altında aksm ve üzûmlûklefden hurmakk bir bahçesi olsun
da sinin ki, kendisinin hurma
lık ve üzümlüklerden bir
3 ; ^ ! o U I S j< = > 3 ^ L 4 ^ bahçesi olsun, altında ır
fe e ş â b e h â d u 'a fa ü V e le h , zürriyyetüni v e e s â b e h u Ik ib e ru m in k ü lli s s e m e râ ti fh â maklar aksın, içinde her
ve ellwı ermez, türlü ürünü bulunsun da,
Derken ona isabet
g a le ri yetmez i çocuklan olsun | kendi üzerine de drtiyarkk çökmüş her türiû ürünü içinde
ediversin de kuçük,_ zayıf kendi üzerine de ihtiyar
> lık çökmüş ve elleri er
mez, güçleri yetmez kü
le 'a lle k ü m te te fe k k e r n I y â ti lle k ü m ü jllâ h ü y ü b e y y in ü j k e z lik e fe h te r a k a t f h i n â ru n iş a r u n çük, zayıf çocukları ol
sun. Derken ona ateşli
Umulur ki. düşünürsünüz âyetlerini soe i A la h ! açAkyot ilste böylecel o bahçe yanversin ateşti be bora
bir bora isabet ediversin
de o bahçe yanıversin.
—
> I LiLoj Lo o ^ 113-jkJo13-r<jJ I I Lj ^ İşte Allah, âyetlerini size
v e m im m â e h ra c n â m â k e s e b tü m m in ta y y ib â t i e n fik û y i e y y ü h â lle z n e I m e n ü böylece açıklıyor. Umu
çıkardıklanmızın ıgerek kazandddannızın temizlerinden İnfakıyaptn Ey iman edenleri
lur ki, düşünürsünüz.
S ^ o ^
267. Ey iman edenler!
* * 1 o ^ İnfakı gerek kazandıkları
d 1A ^ L • ^ i .. . J A , ^ÛO \
1 ^ -7
nızın, gerek sizin için yer
v e le s tü m b i. h iz h i tü n fik û n e Ih a b s e m in h ü v e lâ te y e m m e m û m in e le rd i i le k ü m den çıkardıklarımızın te
gerek
ahası olamfyacâğinız | vermeye j fe n a sn yettenmeyin yerden
Isi2in^t<
mizlerinden yapın. Ken
dinizin göz yummadan
ı ^ ^ J lİ ^ İ I J . I I ,1 L U i 'A .A f» 1 alıcısı olamıyacağınız fe
nasını vermeye yelten
e ş ş e y tâ n ü h a m id 1 g a n iy y ü n e n n e llâ h e v e 'le m û illâ en tügmidû f h meyin. Biliniz ki, Allah
vehamdelayA sadakâtan-
Şeytan
olandr
nıza muhtaç A lah 1 B ib K k i Kendinizin göz yummadan sadakalarınıza muhtaç
değidir
değildir ve hamde layık
^ jL - O o ^ o • -fl ^ ^ J ^ i— gı ^ J Ü L j |.» j ^ fî fl J t p olandır.
268. Şeytan sizi fakirlik
m in h ü m e g fir a te n m y e 'id ü k ü m i v â llâ h ü b ilfe h ş â / v e y e /m ü r u k ü m Ife k ra y e 'id ü k ü m ü
lütfün- i ve bağışlama
le korkutup çirkin çirkin
sizevaat ediyor | A lah da ^ ç rtin çiridn şeylere teşvA eder fakirlAle sia korkutup
dan i smdan şeylere teşvik eder. Al
lah da size lütfundan ve
bağışlamasından bir İh
'a lim
san vaat ediyor. Allah'ın
v e m e n y y ü /te m enyyeşâ/ Ih ik m e te y ü /tî v â s i'u n v â llâ h ü : v e fe d lâ
Oherşeyi lütfü geniştir. O herşeyi
verilene ise | Dilediğine hAmet verir km u geniştir A la h 'n bir ıhsan
M
u a endir
cuun bilendir.
* jt
269. Dilediğine hikmet
verir, hikmet verilene ise
ü lû le lb n b illâ : v e m â y e z z e k k e ru h a y ra n k e s râ fe k a d u tiy e Ih ik m e te pek çok hayır verilmiş
.Ve
üstün akıNılar ibunu I anlar pekçokhayv v e ıim iş demektir hAmet demektir. Ve bunu ancak
lancak!
üstün akıllılar anlar.
Sûre:2 (B akara, 270-274) 45
İJ L İIİİİ^ J I i o
sa, Allah onu kesinlikle onu bilir Allah kesinlikle ne türlü bir adak adadınızsa veya Her ne çeşit nafaka verdinizse
bilir. Ve zalimlere hiçbir
şekilde yardım olunma
ı/4 io ie j
yacaktır.
h iy fe n i'im m â ş ş a d e k â ti in tü b d û m in e n ş â r liz z â lim în e
271. Sadakaları açıkça olunma
0 ne iyi olur Sadakaları açıkça verirseniz hiçbir şekilde yardım | Ve zalimlere
verirseniz o, ne iyi olur; yacaktır
mezler. Ne türden bir 'a lım b ih llâ h e fe in n e m in h a y rin v e m â tü n fik û ilh â fâ nnâse
iyilik yaparsanız, şüphe bilir onu Allah şüphe yok kı Ne türden bir iyilik yaparsanız arsızca, yüzsüzce insanlardan
\ o ^
282. Ey iman edenler!
Belli bir vade ile kar
fe k tü b û h ilâ e c e lin m m ü s e m m e n izâ te d â y e n tü m b id e y n in y â e y y ü h â lle z n e â m e n û
şılıklı borç alış verişin
karşılıklı borç alış verişinde bulunduğunuz
de bulunduğunuz vakit onu yazın Belli bir vade ile
vakit
Ey iman edenler!
larıyla öğretiyor ve Allah I size ayrıntılarıyla öğ- , Üstdik ; , isizedoku-l bir günah o işte
bilir her şeyi ve Allah Allah I lAliahdanİ \ nacak î ,^i, mutiai:
retiyor olur mutlaka
her şeyi bilir.
^ ^ *2. 8
İA 43 Sûre:2 (Bakara, 283-286)
ü ri^ j- a ü T ) û L a j j \jX J ^ j s —^ û | j
fe in e m in e fe r ih â n ü n m m e k b û d a h
283- Şayet siz sefer üze
k â tib e n v e le m te c id û 'a l I s e fe rin -/ v e in k ü n tü m
o vakit alınmıj bir rehin belge
re olur bir kâtip de bula
güveniyorsanız bir kâtip de bulamazsanız sefer üzere Şayet siz olur
yerine geçer mazsanız, o vakit alınmış
bir rehin belge yerine ge
ı>5is:5 '“^ u î J l ÛS4İİ f'
çer. Yok eğer birbirinize
v e lâ te k tü m û ra b b e h Ilâ lie i v e ly e tte k i ie m â n e te h û lle z î / t ü m in e fe ly ü e d d i
güveniyorsanız kendisi
b e 'jju k ü m b e '^ ja n
Babbi Allah' üzerindeki ne güvenilen adam Rab-
inkâr edip gizlemeyin korksun da kendisine güvenilen adam ödesin Yok eğer birbirinize
olan dan emaneti bi olan Allah'dan korksun
XX .
rî da üzerindeki emaneti
o 14J İ OJ l ,(? g. )I ödesin. Bir de şahitliği
'a lîm 1 b im â te 'm e lû n e v â ııâ liü l^ a lb ü li feinneüü .îsim ün j v e k tü m liâ v e m e riv ş ş e tiâ d e ti
nizi inkâr edip gizleme
mutlaka yin, onu kim inkâr ederse
onu bilir j Her ne yaparsanız Allah vebal içindedir onu inkâr ederse j kim Bir de şahitliğinizi
onun kalbi mutlaka onun kalbi vebal
> o -> » içindedir. Her ne yapar
j U û jj o f (J o t <^ 1 ( J t j i ^ sanız Allah onu bilir.
e v t ü p f û liü m â f r e n fü s ik ü m v e in tü b d û v e m â f î le rd m â f î s s e m .ıv â ti lillâhi 284. Göklerde ne var,
hepsi
gizli tutsanız da Siz içinizdekileri açığa vursanız da yerde ne varsa Göklerde ne var Alfa-
yerde ne varsa hepsi
h'ındır Allah'ındır. Siz içinizdeki
leri açığa vursanız da giz
li tutsanız da Allah onun
'al-ı k ü lli ş e y in v â ııâ liü m enyyeşâ/ j v e y ü 'a z z ib ü lim e n y y e ş â ü j fe y e g fir u | İlâ h |b ih ij y ü h â s ib k ü m la sizi hesaba çeker.
her şeye Allah dilediğine de azab eder Sonra dilediğini bağışlar Allah sizi hesaba çeker Sonra dilediğini bağışlar,
, t dilediğine de azab eder.
Jl
O - ^ t J ^ Û O j J ^ l L « -J J ^ 3 ^t
Allah her şeye kadirdir.
285- Peygamber,
ım e n e i k ü llü n I v e lm ü /m in û n m irra b b ih ı i ile y h i b im â ü n z ile rra s û lü i .ım e n e k a d îr
Rabbi'nden kendisine
iman kendisine
ettiler
hepsi Müminlerin de Rabbi'nden
ne
indirildiyse Peygamber i ona iman etti kadirdir ne indirildiyse ona iman
etti. Müminlerin de hep
si Allah'a, meleklerine,
kitaplarına ve peygam
v e k â lû m irru s ü lih b e y n e e ha rd in m lâ n ü fe r rik u | v e r u s ü lih v e k ü tü b ih î v e m e lâ îk e tih ı b illâ h i
berlerine iman ettiler.
Biz Allah'ın peygam ve peygamber-
dediler arasında ayırım yapmayız kitaplarına meleklerine Allah'a
berleri lerine «Biz Allah'ın peygamber
X of leri arasında ayırım yap
1 ü X
a İI ■’ ' II i l i ş k i mayız, duyduk ve itaat
** 1 •J
ettik. Ey Rabbimiz, ba
n e fs e n llâ h ü lâ y ü k e llifü | Im e ş îr v e ile y k e ra b b e n â g u fr â n e k e v e e ta 'n â | s e m i'n â
hiç kim
ğışlamanı dileriz, dönüş
Allah yük yüklemez dönüş ancak sanadır py Rabbimiz bağışlamanı dileriz ve itaat ettik | duyduk
seye ancak sanadır.» dediler.
286. Allah hiç kimse
^ [1 1 J U U 14 J ye gücünün yeteceğin
lâ tü e fjiz n â ra b b e n â m â k te s e b e t v e 'a le y h â m â kesebet le h â illâ v ü s 'a h â den başka yük yüklemez.
bizi tutup sorguya
Ey Rabbimiz
zararı yine kendi- kendi gücünün yeteceğinden Herkesin kazandığı ha
yaptığı kötülüğün Herkesin kazandığı hayır
çekme I sinedir sine başka yır kendisine, yaptığı kö
o X
tülüğün zararı yine ken-
id J U J . I ü 4 J L ^ ü 4 3 l i u J . I ı l ^ ^o disinedir. Ey Rabbimiz,
k e m â h a m e lte h û iş ra n 'a le y n â j v e lâ te h m il ra b b e n â e b ta /n â ev in n e s ın â eğer unuttuk ya da yanıl-
yüklediğin gibi ağır yük bize yükleme Ey Rabbimiz yanıldıysak yada
dıysak bizi tutup sorgu
eğer unuttuk
ya çekme! Ey Rabbimiz,
bize bizden öncekilere
yüklediğin gibi ağır yük
'a n n â v e 'fü j m â lâ ta k a te le n â b ih v e lâ tü h a m m iln â i ra b b e n â | 'a le lle z ın e m in k a b lin â yükleme! Ey Rabbimiz,
Günahla-
atfet gücümüzün yetmeyeceği yükü de bize yükleme Ey Rabbimiz bizden öncekilere
bize gücümüzün yetm e
fimizi
yeceği yükü de yükle
me! Günahlarımızı affet,
® ,^ ^ L Ü ı i-ö jı J lİ - - i j i m ağfiret et bizi, rahmet
'a le Ik a v m i Ik â firîn fe n ş u rn â m e v l.ın â I e n te ‘ v e rh a m n â le n â v e g f ir et bize! Şensin bizim
kâfir kavıınlete karşı yardım et bize Mevlamız
I Şensin
rahmet et bize bizi mağfiret et
M evlam ız, kâfir kavim-
i bizim
lere karşı yardım et bize.
a ^
ö J L I .
Sûre:3 (Âl-i İmrân, 1-9) 49 M
M e d in e d ö n e m in d e in
m iş tir. 2 0 0 â y e ttir. 'ÂLİ-'İMRÂN Â li İMRÂN SURESİ
Rahmân ve Rahîm olan
Allah'ın adıyla.
1. Elif, Lâm Mîm,
rr a h im | llâ h ir r a h m .m i b is m i
2. Allah, kendisinden baş
ka tanrı olmayan, hayy ve ve Rahîm Rahmân olan Allah'ın ismiyle
kayyûmdur. ı>
hibi olan ancak O'dur. rahimlerde Sizi şekillendiren O'dur ne de gökte ne yerde hiçbir şey ona gizli kalmaz
7. Sana bu kitabı indiren
O'dur. Bunun âyetlerinden
bir kısmı muhkemdir ki, bu
âyetler, kitabın anası (aslı) m in h ü ik itâ b e 'a ie y k e liezT e n z e ie hüve ih a k m l'a z ız ü h ü v e illâ
lâ ila h e k e y fe y e şâ/
demektir. Diğer bir kısmı ve hikmet sahibi an KefKiısmoen
Bunun bu kitabı Sana indiren O'dur şan, şeref O'dur başka tanrı dilediği gibi
olan cak olmayan
da müteşabih âyetlerdir. u
Kalblerinde kaypaklık olan
lar, sırf fitne çıkarmak için,
bir de kendi keyflerine göre ze ygunj fe e m m â lle z n e f i k u lû b ih im m ü te ş â b ih â t v e ü h a ru ü m m ü Ik itâ b i h ünnel .ly â tü n ü h k e m â tü n
te'vil yapmak için onun Diğer bir kitabın anası (aslı) bu âyetlerinden bir kısmı muh
müteşabih âyetlerdir
müteşabih olanlarının peşi kısmı da demektir âyetler kemdir ki
ne düşerler. Hâlbuki onun f ) i — ^ ^ o
kak ki Allah, hiç sözünden mu geleceğinde hiç bir bütün insanlan bir araya pUrakkak Ey Rabbi
hiç sözünden caymaz Allah Sen bol İhsan
lekk ^ ü j ih e ^ l m a | ^ Ikc Sen miz!
caymaz.
0 * 50 Sûre:3 (Âl-i İmrân, 10-15]
dır.
19. Doğrusu Allah katın VI^ 4, ı l ş^ ü ı I A j I ^ i JI i J i i i - ı !i: .v' ' ı a İi ı l s o r iiJ' i o !
da din, İslâm'dır; o kitap Ii inne
illâ Ik itâ b e lle z m e û tû v e m â h te le fe lis lâ m 'in d e İlâ hi d d ın e
]
verilenlerin anlaşmazlık , I
sırf j 0 kitap verilenlerin anlaşmazlıkları ise Islâm'dır Allah katında din Doğrusu
ları ise sırf kendilerine
0 0
ilim geldikten sonra ara 0 -î i . t
larındaki taşkınlık ve ihti A l t l ı
J — •*------- ^ 0 - » 3 i* V- t «♦ « 1” ”
rastan dolayıdır. Her kim
bl .y â ti İlâ hi y e k fü r vem eny beynehüm begyem l'ilm ü m im b e 'd i m â câ e h ü m ü
Allah'ın âyetlerini inkâr taşkınlık ve
Allah'ın âyetlerini inkâr ederse Her kim aralarındaki ihtirastan ilim kendilerine geldikten sonra
ederse iyi bilsin ki, Allah dolayıdır
hesabı çabuk görendir.
20. Buna karşı seninle
münakayaşa kalkışırlarsa lillâ h i! v e c h iy e e s le m tü | fe k u l i fe ln h â c c û k e : s e r;'u Ih is â b | llâ h e ' fe inn e
de ki: «Ben, bana uyan
larla birlikte kendi özü
kendi özümü | deki |
Buna karşı seninle münakayaşa
^ ^" ^^ a ^l k ^ı şu^ l a r T f
kalkışırlarsa
I hesabı çabuk görendir ki
| Allah j iyi bilsin kı
rum». t ^ tı
Zekeriyya'nın himayesi z
J1 ^ o X
ne verdi. Zekeriyya ne za r r ;> «
Ü j ü û Öj U I İ ^ lA s fjlj- S Ü l L S 4 J İ J İ-3 L d i>
man kızın bulunduğu mih
raba girse, onun yanında y â m e ry e m ü : k â le riz k â 'in d e h â I vecede I Im ih râ b e z e k e riy y â 'a le y h â k ü lle m â d ebale
yeni bir ne zaman kızın
yeni bir yiyecek bulurdu. Meryem deyince
yiyecek
onun yanında bulurdu mihraba Zekeriyya
bulunduğu
girse
«Meryem! Bu sana ne
reden geldi?» deyince, o
da: «Bu, Allah katından-
dır.» derdi. Şüphesiz Al b ig a y ri h is â b m enyyeşâü y e rz ü k u llâ h e in n e m in 'in d i İlâh hüve k â le t h azâ leki ennd
iijl j i J i i l J ^ 4 ^ U S İ J I İ İ ,
38. Orada Zekeriyyâ, Rab- 9
in n e k e tz ü rriy y e te n ö y y ib e h i m ille d ü n k e i lı ; heb î r a b b il k â le ra b b e h z e k e riy y â I d e 'â h ü n e lik e bine dua etti: «Rabbim! aj
Şüphesiz I Bana katından hayırlı bir ^
hayırlı bir nesil katından Bana ver Babbim dedi Rabbine Zekeriyyâ dua etti Orada
nesil ver. Şüphesiz sen, 3
y
» duayı hakkıyle işitensin»
4 ! " *
L - a 4 Jk_
X 0
y dedi.
f î Im ih râ b i i y ü şa llı ik â îm ü n y v e h ü v e | Im e liî k e t ü fe n â d e th ü d d ü 'â / s e m ı'u 39. Derken o, kalkmış-
Derken ona ses hakkıyle işi mabedde namaz kılar
mabedde namaz kılarken kalkmış ona melekler duayı
lendiler tensin
ken melekler ona: «Allah
r
*
L -a _ ^ j Ij j j I J v -A —l u j ^ I 4 -e J L S > _ j I 4 a .^ JJ j .V. I 1 <U) | t j )
sana, Allah'dan bir keli
meyi doğrulayıcı, efendi,
enebiyyenm z e h a ş û râ n v v e s e y y k J e n v b ik e lim e tin m m in e İlâ h i im ü ş a d d ik a m b iy e h y â ; y ü b e ş ş iru k e ^ n e llâ h e nefsine hakim ve iyiler
bir peygam
nefsine hakim efendi Allah'dan bir kelimeyi | doğrulayıcı Yahya’yı j sana müjdeler Allah
den bir peygamber olarak
ber olarak
Yahya'yı müjdeler.» diye
y y
seslendiler.
S 44JI ^ ^ 1 v j J L i ©
40. Zekeriyyâ: «Ey Rab
Ik ib e ru v e k a d b e le g a n iy e jgulâm ün.j lı | yekûnu ı e n n .ı | ra b b i k â le m in e ş ş a lih ın bim, benim nasıl oğlum
Ey i Zekeriyyâ olur? Bana ihtiyarlık gelip
ihtiyarlık Bana gelip çattı oğlum I benim olur nasıl ve iyilerden
B abbim ! dedi
çattı, karım ise kısırdır.»
dedi. Allah: «Öyledir, fa
b l J J J Ü - l . 4 3 J I İ © i l İ J U J J İİJ İ İ l i J İ i ' J I İ ; ^ U kat Allah dilediğini yapar.»
âyeh lî c'a l ra b b i k â le mâ yeşâ/ y e f'a lü : llâ h ü | k e z J ik e k â le 'â k ir v e m ra e t buyurdu.
bir Zekeriyyâ: fakat Allah
bana ver dedi dilediğini yapar Öyledir kısırdır karım ise 41. Zekeriyyâ: «Rabbim!
alâm eti Babbim Allah buyurdu
.A " y y ^
(oğlum olacağına dair)
İV t: X > ' y '
tA bana bir alâmet ver» dedi.
j ı i
Allah da buyurdu ki: «Se
k e s ra n ■ra b b e k e vezkür nnâse e llâ tü k e llim e y e tü k e |<âle nin için alâmet, insanla
Ayrıca söz söyleyeme Senin için Allah da ra üç gün, işaretten baş
çok zikret işaretten j başka i üç gün insanlara
Rabbini mendir alâmet 3uyurdu ki
ka söz söyleyememendir.
Ayrıca Rabbini çok zikret,
I a iı I S I öA b I. J L İ i I i © j L i : V 13
y ^ y y sabah akşam teşbih et».
ş ta f.ık i jin n e llâ h e y â m e ry e m ü Im e lâ îk e tü v e iz k â le ti v e lib k â r b il'a ş iy y i v v e s e b b ih 42. Hani bir zamanlar me
seni seçti Allah ! Ey Meryem! melekler Hani bir zamanlar sabah akşam teşbih et lekler: «Ey Meryem! Allah
seni seçti, seni tertemiz
yarattı ve seni dünya ka
dınlarına üstün kıldı.
lira b b ik i k n ü ti y â m e ry e m ü i 'a lâ n is â i l'â le m ın | v e ş t a f :ki v e ta h h e r a k i 43. Ey Meryem! Rabbine
seni tertemiz
Rabbine I divan dur i Ey Meryem | dünya kadınlarına j ve seni üstün kıldı divan dur ve secdeye ka
yarattı
pan ve rüku' edenlerle be
raber rüku' et» demişlerdi.
44. İşte bu, sana vahyetti
ile y k n û h ıh i m in e m b â i ig a y b i z â lik e ; m e 'a r r â k i'în v e r k e 'î vescüdı
ğimiz gayb haberlerinden
sana j vahyettiğimiz gayb haberlerindendir işte bu i ve rüku' edenlerle beraber I i ''® secdeye kapan dir. (Yoksa) «Meryem'i
kim himayesine alıp koru
yacak?» diye kalemlerini
(kur'a için) atarlarken sen
le d e y h im : v e m â k ü n te m e ry e m y e k fü lü fe yyü h üm e k lâ m e h ü m iz y ü lk û n e le d e y h im v e m â k ü n te yanlarında değildin. (Bu
(Yoksa) himayesine (kur’a için) atar- i sen yanla-
yanlarında bulunmadın kim diye kalemlerini değildin hususta) Tartışırlarken de
Meryem'i alıp koruyacak larken I rında
yanlarında bulunmadın.
gl, rffı * A - M a u u 5 e J jl 45. Hani bir zamanlar-
^ y^ ^ * y ^y * ** y \^ x ✓
melekler şöyle demiş
is m ü h û Im in h ü ib ik e lim e tin m y ü b e ş ş iru k i llâ h e )n n e jy â m e ry e m ü : Im e lâ îk e tü iz k â le ti iz y e h te ş im u n ti: «Ey Meryem! Şüphe
Hani bir zamanlar
s a n e m im e " - j^ lla h g j Ey Meryem j Melekler
şöyle demişti
(Bu hususta) Tartışırlarken de siz Allah, sana kendisin
y
den bir kelimeyi müjdeli
yor ki, adı Meryem oğlu
Isa Mesih'dir; dünyada
v e m in e Im ü k a rra b m v e tıb ir a ti fî ddü n yâ veçhen ' sâ b n ü m e ry e m e Im e s h u da ahirette de itibarlı, aynı
aynı zamanda Allah'a çok yakın zamanda Allah'a çok ya
j ahirette de dünyada da itibarlı j Meryem oğlu İsa j Mesih’dir
lardandır
kınlardandır.
Sûre:3 (Âl-i İmtân, 46-52) 55 oo
y j j ^ ü J I jU - S ^ j
^ çaktır.
47. (Meryem): «Ey Rab
bim, bana bir beşer do- mâ yeşâ/ y e h lü k u llâ h ü I k e z ö lik i I k â le beşer ■■elem y e m s e s n ı iveledünv yekûnü
kunmamışken benim na bana dokunmamışken
çocu
benim olur
dilediğini yaratır Allah I Allah: Öyle ama | dedi bir beşer
ğum
sıl çocuğum olur?» dedi.
Allah: «Öyle ama, Allah ^ o ‘
ti ve Tevrat ile Incil'i öğ k a d c i/tü k ü m : enn. i ila b e n î is râ île v e ra s û le n v e lin c îl v e tte v r te
retir. size getirdim lAllah onu israiloğullarına (şöyle diyecek) Incil'i ve Tevrat ile
hissedince: «Allah yolun yardımcılarım I kim 1 dedi inkârlarını [ onların [ İsa hissedince doğru yoldur
da yardımcılarım kim?»
o ^ ^
dedi. Havariler: «Allah
0 Ö
yolunda yardımcılar biziz.
Allah'a iman ettik. Şahit m ü s lim u n b ie n n â : veşhed ı b illâ h ^ m e n n â i e n ş â ru İlâh nehnü Ih a v â riy y û n e kâ le ilâ İlâh
liJ I ^ J ^ j J I L İL p lS L l. iIj^ İ 1 1 4 3
53. Ey Rabbimiz, senin
m e 'a ş ş â h id in [ fe k tü h n â rra s û le i v e tte b e 'n â | b im â e n z e lte jâ m e n n â i ra b b e n â indirdiğine iman ettik, o
şahidlerle beraber j Artık bizi yaz o peygambere de | uyduk j senin indirdiğine j iman ettik Ey Rabbimiz peygambere de uyduk.
Artık bizi şahidlerle bera
ber yaz.
o T
54. Onlar hileye başvur
yâ 'ısâ llâhü iz kâle im â k irîn b a y ru I v e llâ h ü ^ İlâh v e m e k e ra v e m e k e rû
dular, Allah da onların tu
0 zaman şöyle en hayırlı Allah onlann tuzağım Onlar hileye başvur
Ey Isa Allah hileleri boşa çıkaranların Allah zağını boşa çıkardı. Allah
dedi sıdır da boşa çıkardı dular
hileleri boşa çıkaranların
en hayırlısıdır.
Ij ,Sef)l ^ İ İ j 4J=İ5 ^ 1 ji
55. O zaman Allah şöy
v e c â llü m in e lle z n e k e fe rû v e m ü îa h h iru k e ile y y e v e r â fi'u k e m ü te v e ffık e in m
ve sem temizleye şüphe
le dedi: «Ey İsa, şüphesiz
tutacağım inkarcılardan kendime seni yükselteceğim seni öldüreceğim
ceğim siz ki ki seni öldüreceğim, seni
Ji J iE kendime yükselteceğim
ve seni inkârcılardan te
mizleyeceğim. Hem sana
m e r c i'u k ü m i ile y y e sümme ilâ y e v m i Üsiyâm eh fe v k a lle z in e k e fe rû lle z m e tte b e 'û k e
uyanları, kıyamete kadar
dönüşünüz banadır Sonra kıyamete kadar 0 küfredenlerin üstünde Hem sana uyanları
o küfredenlerin üstün
de tutacağım. Sonra dö
nüşünüz banadır, ayrılı
ğa düştüğünüz hususlar
fe e m m â lle z m e k e fe rû fım â k ü n tü m fı h i te b te lif û n I beyneküm fe e h k ü m ü
da aranızda hükmedece
İnkâr edenlere gelince ayrılığa düştüğünüz hususlarda aranızda hükmedeceğim
ğim».
56. «inkâr edenlere ge
lince, onlara dünyada da,
m in n âS irin I le h ü m I v e m â v e lu b ira ti fî ddünyâ 'a z â b e n ş e d ıd e n I fe ü 'a z z ib ü h ü m ahirette de şiddetli bir
hiçbir yardımcıları da onların
olmaya
ahırette de onlara dünyada da
şekilde azab edeceğim,
şiddetli bir şekilde azab edeceğim
caktır
onların hiçbir yardımcıla
rı da olmayacaktır».
57. «İman edip iyi işler
lâ y ü h ib b ü v e llâ h ü ü c û ra h ü m fe y ü v e ffıh im S S âlihâti v e 'a m ilû v e e m m â lle z m e a m e n û yapanlara gelince, Allah
Allah onların tasta yapanlara onların mükafatlarını tas
sevmez Allah mükafatlarını iyi işler iman edip
mam verecektir gelince
tam am verecektir. Allah
zalimleri sevmez».
jiiS lf S > , .,J p jl j İ i l l j ^ l J V i p İ L y U '. j L î j i J İ S ^ ^ l İ j l
58. İşte bu sana okudu
m e se le in n e v e z z ik ri Ih a k ım m in e la y â ti 'a le y k e n e tlû h ü z .ılik e ZZ âlim în
ğumuz, âyetlerden ve
Doğ
durumu
rusu
ve hikmetli Kur'ân'dandır âyetlerden sana okuduğumuz işte bu zalimleri hikmetli Kur'ân'dandır.
59. Doğrusu Allah katın
0 D > i4 İ Û j l J p -^ 1 ^ J İ P ^ 1 iL s J -P da İsa'nın (yaratılışında
k5 ^ I
ki) durumu, Âdem'in du
fe y e k u n kün le h u k â le summe m in tü r â b in b a le k a h û I a d e m ! k e m e s e li 'in d e İlâ h i i 'îsâ
Ade durumu İsa'nın (yaratı
rumu gibidir; onu top
o da oluverdi «oll» ona dedi sonra topraktan onu yarattı Allah katında
m'in gibidir lışındaki! raktan yarattı, sonra ona
oX » JL «ol!» dedi, o da oluverdi.
' ^
60. Bu hak (gerçek) se
m im b e 'd i m â c â e k e j fıh i hâcceke fe m e n m in e I m ü m te r n i felâ tekünm | mirrabbike i elhakku nin Rabbindendir, o hal
bu seninle tartışa senin Rabbin- Bu hak de şüphecilerden olma.
Sana (gerekli) geldikten sonra artık kim o halde şüphecilerden olma
konuda cak olursa dendir (gerçek)
61. Sana (gerekli) bilgi
geldikten sonra artık kim
iiî i_ p 5 ı S f i h ı ly u o jiS ^
bu konuda seninle tartı
v e n is â e k ü m v e n is â e n â veebnâeküm ebnâenâ I n e d 'u i te 'â le v fe k u l m in e l'ilm i şacak olursa, de ki: «Ge
ve kadınlarınızı kadınlarımızı j ve oğullarınızı oğullarımızı çağıralım I Gelin d eki bilgi lin, oğullarımızı ve oğulla
rınızı, kadınlarımızı ve ka
dınlarınızı, kendimizi ve
kendinizi çağıralım, sonra
'a le Ik â z ib ın le 'n e te İlâ h i fe n e c 'a l t n e b te h il jsümme v e e n fü s e k ü m veenfüsenâ da lanetleşelim; Allah'ın
yalancılara Allah'ın lanetinin olmasını dileyelim j lanetleşelim ve kendinizi kendimizi lanetinin yalancılara ol
masını dileyelim».
o J Ü J Iİ3 ^
Sûre:3 (Âl-i İmınn, 62-7 0 ) 57 OV
manlarız».
65. Ey Kitap ehli! İbrahim
hakkında niçin tartışıyor
h â c e c tü m h â u lâ i hâ e n tü m e fe lâ te 'k ilû n m im b e 'd ih illâ v e lin c îlü tte v n ıtü
sunuz? Oysa Tevrat da, Siz hiç düşünmüyor mu indiril
tartıştınız böylesiniz işte siz ondan sonra Incil de Oysa Tevrat da
İncil de ondan sonra in sunuz? miştir
müyor musunuz?
66. İşte siz böylesiniz. y e 'le m ü ! v e llâ h ü le y s e le k ü m b ih î l lm fım â tü h â c c û n e fe lim e le k ü m b ih î 'ilm ü n fi mâ
Haydi biraz bilginiz olan şey hak
tartışıyorsunuz niçin Haydi biraz bilginiz olan
şey hak
bilir Allah ya hiç bilginiz olmayan
kında kında
şey hakkında tartıştınız,
ya hiç bilginiz olmayan
şey hakkında niçin tar
tışıyorsunuz? Allah bilir, e l-îk in e lâ n e ş râ n îy y e n y e h û d îy y e n v ib râ h .m ü m â kâne lâ te 'le m ın ve en tüm
siz bilmezsiniz. fakat 0 ne de hıristiyandı yahudi İbrahim ne bilmezsiniz siz
67. İbrahim, ne yahudi,
ne de hıristiyandı; fakat
o, Allah'ı bir tanıyan dos
doğru bir müslümandı, b iib r â h m e e v le n n â s i ın n e m in e Im ü ş rik în vem â kâne k â n e h a n ife n m m ü s lim â
Doğru- Allah'ı bir tanıyan dosdoğru bir müs
müşriklerden de değildi. İbrahim'e onların en yakın olanı müşriklerden de değildi
lümandı
68. Doğrusu onların S X
na varmıyorlar.
70. Ey kitap ehli! (ger
<3>oj Ij ^ I U U û
çeği) gördüğünüz halde, v e e n tü m te ş h e d . n bi '.yâti İlâ h i te k fü r û n e lim e y â e h le Ik itâ b i v e m â ye ş 'u rû n
niçin Allah'ın âyetlerini (gerçeği) gördüğünüz halde Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorsunuz? niçin Ey kitap ehli! farkına varmıyorlar
inkâr ediyorsunuz?
OA 58 Sûre;3 (Âl-i İmron, 71-77)
»L I L S L ) i o t J- L
78. Doğrusu onlardan >“ t
m in e Ik itâ b i lite h s e b û h ü b ilk itâ b i e ls in e te h ü m y e lv û n e i le fe r k a n y v e in n e m in h ü m
(Kitap ehlinden) öyle bir
doğru eğip ! öyle bir güruh Doğrusu onlardan (Kİ-
güruh da vardır ki, siz onu siz onu kitaptan sanasınız diye kitaba dillerini
bükerler I da tap ehlinden) vardır ki
kitaptan sanasınız diye,
dillerini kitaba doğru eğip
bükerler. Hâlbuki o, kitap
v e m â h ü v e m in 'in d i İlâh m in 'in d i İlâ h i hüve i v e y e k û lû n e v e m â h ü v e m in e Ik itâ b
tan değildir. «Bu, Allah
katındandır.» derler; oysa oysa o, Allah katından değildir Allah katındandır I Bu ! derler Hâlbuki o, kitaptan değildir
Bunu kabul ettiniz mi? Ve fv-* >j J ^ «Uj-s<a-xuJ J ^ (VA_*_0 LoJ (3 JuJs£i-o J
bu hususta ağır ahdimi v e e h a z tü m e e k ra rtü m k â le v e le te n ş u r u n n e h b ih , le tü /m in ü n n e ;
üzerinize aldınız mı?» de üzerinize aldınız Bunu kabul ettiniz ve ona yardım ede muhakkak
demişti ona
mişti. Onlar: «Kabul ettik» mı? mi? ceksiniz inanacak ' " " S ’p S r I
83. Onlar, Allah'ın dinin I I Onlar, Allah'ın dininden başkasını yoldan çıkmışların ta Artık bundan
arıyorlar 1 işte onlar dönerse her kim
kendileridir
den başkasını mı arıyor
lar? Hâlbuki göklerde ve
yerde ne varsa hepsi, is Ca Cp j J » J
t oy
K J x j ^ l 5 i ^ w l O V J v lU jL 4 J L p J ö lU S ^ Iı L ü - ilJ i
^ * I A ^ ^ X
96. Şüphesiz insanlar değildi Hanif olarak Ibiahım'in dinine uyun Allah
doğru söyle
Deki zalimlerin ta kendileridir
miştir
için kurulan ilk mabed,
Mekke'deki çok mübarek
L S 'jü - i ^ ü J J J j l û i
ve bütün âlemlere hidayet
kaynağı olan Beyt (Kabe) vehüden |m ü b â ra k e n \ le lle z i b ib e k k e te lin n â s i vüdi'a evvele beytinv in n e m in e Im ü ş rik în
dir. ve hidayet Şüphe
çok mübarek Mekke'deki insanlar için kurulan ilk mabed O, müşriklerden
ıb e fd ir siz
97 . Onda apaçık deliller, E E
İbrahim'in makamı var
dır. Oraya giren güvene
erer. Ona bir yol bulabi velillâhi k â n e â m in â v e m e n d e h a le h û m e k â m ü İb ra h im â y â tü m b e y y in â tü n m fı h i lil'â le m în
lenlerin Beyt'i haccetme Allah'ın güvene erer j Oraya giren İbrahim'in makamı apaçık deliller Onda vardır bütün âlemlere
si Allah'ın insanlar üzerin
de bir hakkıdır. Kim inkâr
ederse, şüphesiz Allah
bütün âlemlerden müs gan iyyü n llâ h e fe in n e v e m e n k e fe ra ile y h i se bd â m e n i s te tâ 'a h ic c ü Ib e y ti 'a le n n â s i
tağni (kimseye muhtaç müsiağ- 1 Beyt'i haccetmesi
insanlar üzerinde bir
Allah şüphesiz Kim inkâr ederse Ona bir yol bulabilenlerin hakkıdır
değil, her şey ona muh- ni'diı
o
taç)dir.
i .' J i ı l s ' - i l 0 L 5 L ıg y t l ş j l j i l Ç j i © , > i J l J l ^
98. De ki: «Ey kitap ehli!
Allah yaptıklarınızı görüp v e llâ h ü b i ıy â ti İlâ h i te k fü r û n e 1lim e y â e h le Ik itâ b i kul 'a n i l'â le m în
113. Hepsi bir değildirler. J U I î LSI rtîı I o L:; I o 5 ^ 1-9I LlsJ I JJ. I îI IjJ L y O
Kitap ehli içinde doğruluk a n â e lle y li , a y â ti İlâ hi y e tlû n e lümmetün kâîmetünyi m in e h li Ik itâ b i sevââ/ leysû
üzere bulunan bir ümmet
gecenin saatlerinde| Allah'ın âyetlerini okurlar Kitap ehli içinde vardır ki | Hepsi bir ; değildiiler
(topluluk) vardır ki, gece
nin saatlerinde onlar sec
deye kapanarak Allah'ın
âyetlerini okurlar. v e y e /m ü rû n e v e ly e v m i lâ h iri b illâ h i y ü /m in û n e v e h ü m ye scüd u n
b ilm e 'r û fi
114. Allah'a ve ahiret gü emrederler ve ahiret gününe Allah'a inanırlar onlar secdeye kapanarak
iyiliği
nüne inanırlar, iyiliği em
o
rederler, kötülükten vaz
geçirmeye çalışırlar, ha
yır işlerinde de birbirleriy- m in e ş ş â lih in ! v e ü lâ îk e f î Ih a y r â t v e y ü s â r i'û n e 'a n i Im ü n k e ri ; ve yen h e vne
le yarışırlar. İşte onlar iyi hayır işlerinde de ^ birbirleriyle yarışırlar kötülükten
I vazgeçirmeye
iyi insanlardandır i işte onlar ! çalışıriar
insanlardandır.
A
115. Onlar ne hayır işler
lerse karşılıksız bırakılma
yacaklardır. Allah kendi b ilm ü tte k ın i 'a l m ü m i v e llâ h ü fe le n y y ü k fe r û h m in h a y rin v e m â y e f'a lû
o>
*
130. Ey im an edenler!
Kat kat artırılm ış olarak I>ÂJİS ^.SLİjü AJi \ 13Â3İS CâUUbî IjJL5^İj V
faiz yem eyin. A llah 'tan
v e tte k û le 'a lle k ü m t ü flih û n llâ h e v e tte k û e ç j'â fe n m m ü d â 'c ife te n v ‘ r r ib â lâ te /k ü lû
sakının ki kurtuluşa ere : A lla h '-:
sakının kurtuluşa eresiniz sakının ki Kat kat artırılmış olarak j faiz yemeyin
siniz. tan
bere ita a t edin ki, size de size de merhamet edilsin ve Peygambere Allahı itaat edin ki Kâfirler için j hazırlanmış olan ateşten
m e rh a m e t edilsin.
66 S û re:3(Â I-iİm rân , 133-140)
^ J (S:? ® j - 5 - ^ ^ 1 * j ^ J
ilâ m e g fir a tin m v e s a ri u 133. Rabbinizin bağışı
na ve genişliği gökler
bağışına koşun
le yer arası kadar olan,
~ ~ Ji Allah'tan gereği gibi kor
5 İ 3 _ ^ I j j û j Z f l j J S JU A . JLI
kanlar için hazırlanmış
Ig a yza v e lk â z im m e v e d d a rrâ i f î s s e rrâ i e lle z n e y ü n fik û n e lilm ü tte k 'n
bulunan cennete koşun!
öfkelerim yutarlar ve darlıkta Onlar, bollukta Allah için harcarlar
Allah'tan gereği gibi 134. O (Allah'tan hakkıy
korkanlar için
s t ^
la korkajnlar, bollukta ve
darlıkta Allah için harcar
1 3 İİ3 1 iI ^ ^ İ S e r^ İJ İS , ^ U J I
lar, öfkelerini yutarlar, in
v e lle z n e izâ fe 'a lû Im ü h s in n y ü h ib b ü v e llâ h ü i 'a n i n n â s ı v e l'â f n e sanları affederler. Allah
I i
işledikleri zaman iyilik edenleri sever Allah ! insanları I affederler
iyilik edenleri sever.
135. Ve onlar çirkin bir
* I
’ ♦
-3 J
5=»j .S-
günah işledikleri, yahut
nefislerine zulmettikleri
vem env I liz ü n û b ih im ! fe s te g fe r û llâ h e z e k e rû e n fü s e h ü m z a le m ü ev fâ h iş e te n zaman Allah'ı hatırlaya
• !
Ve onlar çirkin bir
kim i hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler Allah'ı hatırlayarak nefislerine zulmettikleri yahut rak hemen günahlarının
günah
bağışlanmasını dilerler.
0 ı
Allah'tan başka günahları
-d f * - » J
kim bağışlayabilir? Bir de
v e h ü m y e 'le m u n 'a la m â fe 'a lû v e le m y ü ş ir r û i llâ h ü I illâ öünûbe y e g fir u onlar, bile bile, işledikleri
Allah' (günah) üzerinde ısrar et
Bir de onlar, bile bile işledikleri (günah| üzerinde ısrar etmezler başka günahları bağışlayabilir?
tan
mezler.
136. İşte onların mükafa
tı (ödülleri) Rableri tara
le n h â ru m in te h tih e v e c e n n â tü n m ir ra b b ih im m e g fira tü n m ü lâ îk e c e z â u h ü m
fından bağışlanma ve al
ırmaklar ve altından cennetlerdir Rableri tarafından I bağışlanma işte onların mükafatı (ödülleri) tından ırmaklar akan, iç
t lerinde ebedî kalacakları
cennetlerdir. Çalışanların
mükafatı ne güzeldir!
sü n e n ü n m in k a b llk ü m k a d h a le t e c ru l'â m ilîn v e n i'm e i fıh â h â lld ın e
137. Muhakkak ki sizden
^ ^ iS i Muhakkak ki sizden öncej gelip geçmiştir Çalışanların mükafatı j ne güzeldir | içlerinde ebedî kalacakları
önce birçok olaylar, şeri
atlar gelip geçmiştir. Yer
^^ O 0 -İH } ^ ^^ ^ 4 ^ L p o ^ X IJ j J â j tS J V I ^ yüzünde gezin, dolaşın
I '' ^
da yalancıların sonunun
fi.ızâ k â n e 'â |< ib e tü Im ü k e z z ib ın key^ fe n z u r û f î le rd i fe s rû
i nasıl olduğunu bir görün.
Bu (Kur'ân) yalancıların sonunun nasıl olduğunu bir görün Yeryüzünde gezin, dolaşın da
138. Bu (Kur'ân) insan
lar için bir açıklama,
Ü J J d L ^ Allah'dan gereğince kor
v e lâ te h z e n û v e lâ te h in û lilm ü tte k in v e m e v 'iz a tü l vehüden lin n â s i | beyânül
kanlar için doğru yolu
Allah’dan gereğince doğru yolu gösterme ve bir öğüttür.
üzülmeyin Gevşemeyin ve bir öğüttür insanlar için ^)ir açıklama
korkanlar için gösterme
139. Gevşemeyin, üzül
fi o
i ^ o ■
fi o ~ o meyin, eğer hakikaten
fs
inanıyorsanız, muhakkak
fe k a d m e s s e k a rh u n in y y e m s e s k ü m in k ü n tü m m ü /m im n le 'le v n e v e e n tü m ü üstün olan sizsinizdir.
Eğer size (Uhud savaşında)
dokunmuştu bir yara eğer hakikaten inanıyorsanız muhakkak üstün olan sizsinizdir 140. Eğer size (Uhud sa
değmişse
vaşında) bir yara değ
fi ' I
< 0 )1
mişse, (Bedir harbinde)
o topluma da benzeri bir
llâhü v e liy e 'le m e beyne nnâs n ü d â v llü h â v e tilk e le y y â m ü rn is lü h I k a rh u n m | Ik a v m e yara dokunmuştu. O gün
(Bu da)
ayırt etmesi | insanlar arasında döndürür dururuz 0 günler ki, biz onları 1 benzeri bir yara I I M r harttnde) ler ki, biz onları insanlar
Allah'ın ’ o topluma da
arasında döndürür duru
ruz. (Bu da) Allah'ın siz
0 UâJ I <U)lj frl ^ p—— U) J l. JLJ jJ - o l - j J I
den iman edenleri ayırt
z z â lim m lâ y ü h ib b ü i v e llâ h ü şühedâ/ m in k ü m v e y e tte h iz e lle z n e n m e n û etmesi ve sizden şahitler
zalimleri Allah şahitler ve sizden j edinmesi içindir j sizden iman edenleri edinmesi içindir. Allah za
limleri sevmez.
Sûre;3 (Âl-i İmtân, 141-148) 47 nv
I J ö ö'\ \
tır. Kim dünya menfaatini s e v â b e lâ h ira ti m in h â n ü /tih ı sevâbe ddünyâ y ü r id Vem eny
kendisine (Ölüm) belirli bir süreye
dilerse, kendisine ondan ahiret sevabını isterse [ Kim de ondan dünya menfaatini dilerse Kim
veririz göre yazılmıştır
veririz. Kim de ahiret se y
vabını isterse ona da on
dan veririz. Biz şükreden- * * ' ' 1 ^ ''
leri mükafatlandıracağız. r ib b iy y û n e k e s ir me'ahû k â te le ■nin nebiyyinj v e k e e y y in m | ş ş â k ir n veseneczî m in h â
kendi peygamberleri önada
146. Nice peygamberler birçok Allah dostları leriyle çarpıştılar Nice Biz şükredenleri mükafatlandıracağız ondan
veririz
beral vardı ki
vardı ki, kendileriyle be
raber birçok Allah dostla 1 ^ ^ 1^ ^ A✓ \ u .• 0»
rı çarpıştılar; Allah yolun \ ,
r ^
yılgınlık göstermediler, za Allah boyun eğmediler zaafa düşmediler Allah yolunda başlarına gelenlerden yılgınlık göstermediler
afa düşmediler, boyun eğ
mediler. Allah sabreden
leri sever.
liJ 0 4 5 IJ l İ 31'^1 û li- Us e s -
147. Şu söylediklerinden le n â z ü n û b e n â g fir ra b b e n â e n k â lû illâ k a v le h ü m i ve m â kâne şş â b irin
başka sözleri yoktu: «Bab- Bizim günahlarımızı bağışla Rabbimiz! Şu söylediklerinden başka sözleri yoktu sabredenleri
bimiz! Bizim günahlarımı
zı ve işlerimizdeki taşkın
lıklarımızı bağışla ve (yo
lunda) ayaklarımızı diret. 'a le Ik a v m i Ik â firın v e n ş u rn â i ekdâm enâ | v e s e b b it : İT e m rin â veisrâfenâ
Kâfirler güruhuna karşı da Kâfirler güruhuna karşı da diret I işlerimizdeki j ve taşkınlıklanmızı
bize yardım et!»
148. Allah da onlara hem
dünya nimetini, hem de
ahiret sevabının güzelliği Im ü h siO ın | y ü h ib b ü v e llâ h ü ; v e h u s n e s e v â b i lâ b ira h sevâbe ddü n yâ i llâ h ü te t hüm ü
ni verdi. Allah güzel dav güzel davrananlan I sever j Allah j hem de ahiret sevabının güzelliğim i hem dünya nimetini ^11®^ i onlara verdi
da i ________
rananları sever.
*VA M S»ıe:3(ÂI-Iİmıiıı, 149-1531
v S e iJ I I ö l 1 ^ 1 O e iJ t I4 İ I i J
y e rn d d û k ü m lle z n e k e fe rû in t ü t ' û I y â e y y ü h â lle z n e o m e n ü
sizi çevirirler kâfir Siz eğer olanlara uyarsanız | Ey iman edenler! 1 4 9 . Ey im an edenler!
✓ o ✓ ^
Siz eğ er kâfir olanlara
U I J J L İ liS 1 uyarsanız, sizi topu k
larınız üstünde gerisin 3
m evl kü m ^ llâ h ü i b e li h â s irin fe te n k a lib û 'a l i e lr â b ik ü m
geriye çevirirler. O za
O zaman büsbütün kaybe
sizin mevlanız i Allah'tır I Doğrusu dönersiniz topuklarınız üstünde gerisin geriye
denlere m an büsbütün kaybe
d enlere dönersiniz.
\ I I , . I 4 ( ja
Ij ^ ,
e 3 ^ J - A Ü J I 3 4 . i —» J 1 5 0 . Doğrusu, sizin
I »
lle z n e k e fe rû f. k u lû b i s e n ü lk h a y ru n n â ş ih n vehüve m evlanız A llah'tır. O,
inkâr edenlerin kalplerine salacağız yardım edenlerin en hayırlısıdır O yardım edenlerin en
hayırlısıdır.
I L 1 5 1 . A llah'ın, hakkın
s ü ltâ n â b ih '
da hiçbir delil indirm e
m â le m y ü n e z z il b illâ h i b im â e ş ra k û 1713136
Allah'ın, diği şeyleri O 'na ortak
hiçbir delil indirmediği şeyleri O'na ortak koşmalanndan dolayı I korku
hakkında koşm alarından dolayı,
o I* dî o
inkâr edenlerin kalpleri
J l- a J k iJ j ^ JU iJI j j L J J I 1 j L o j
ne korku salacağız. On
şadekaküm ü v e le k a d m e sve m lim î n v e b i/s e nnar v e m e /v h ü m ü ların yurtları ateştir. Z a
size yerine getirmiştir | Andolsun ki Zalimlerin dönüp varacağı yer ne kötüdür ateştir Onlann yurtlan lim lerin dönüp varacağı
y er ne kötüdür!
E jı Ji ^ ®
la l JLJ» 4 _ İ J3 L
o
JL > C j j O s 1 5 2 . Andolsun ki, siz
Allah'ın izni ile düş
v e te n â z e 'tü m ' h a ttâ izâ fe ş iltü m b iiz n ih iz te h u s s û n e h ü m v e 'd e h û llâ h ü
siz Allah'ın
m anlarınızı öldürürken,
tartışmaya kalkıştınız | zaafa düştünüz düşmanlarınızı öldürürken olan vaadini i Allah
izni ile A llah, size olan vaadini
yerine getirm iştir. A l
-İJ u SJU> » -L İ
f'
S43J İV lah size sevdiğiniz (ga
m in k ü m \ m â tü h ib b û n m im b e 'd i m â e r k ü m v e 'a ş a y tü m f î le m ri libiyeti) gösterdikten
Sizden Allah sevdiğiniz (galibiyeti) size gösterdikten sonra ve isyan ettiniz
(Peygamber'in verdi sonra zaafa düştünüz.
ği) emir hakkında
(P eygam ber'in verdiği)
Jl ^ * y
o __ 'a ' ' '' S * ;
i^ V e m ir hakkında ta rtış
'^ J r i p—
m aya kalkıştınız ve is
ş a ra fe k ü m süm m e! la h ira h y ü rd ü m eny v e m in k ü m ddünyâ yü r dü I m eny yan ettiniz. Sizden Ki
Allah sizi geri çevirdi j Sonra i ahiretı istiyordu kiminiz yine sizden I dünyayı istiyordu | kiminiz m iniz dünyayı istiyor
o du yine sizden kiminiz
o c '\ y "o i -- t - ' ^ t o
j S J u -5 J j
I '—
aJL m o U X-. ^ Jüg- ahireti istiyordu. Son
*
z û fe d lin ' v e llâ h ü
ra A llah sizi, d en e m ek
'a n k ü m v e le k a d 'a fâ liy e b te liy e k ü m 'a n h ü m
için onlardan geri ç e
çok lütufkârdır i Allah sizi ve bağışladı denemek için onlardan
virdi ve sizi bağışladı.
A llah m üm inlere karşı
o çok lütufkârdır.
>•
v e rra s û lü 'a lâ e h a d in v v e lâ te lv û n e t ü ş id û n e İZ 'a le Im ü /m in m 1 53. P eygam ber sizi
siz boyuna uzakla
Peygamber hiç kimseye dönüp bakmıyordunuz
şıyor
o sıra müminlere karşı arkanızdan çağırıp du
^ ğ
K ^ fl y ^^ rurken, o sıra siz boyu
J U o J; X^=>JL3L9 na uzaklaşıyor, hiç kim
I
seye dönüp bakm ıyor
lik e y lâ te h z e n û b ig a m m il g a m m e m fe e ^ b e k ü m f î ü h râ k ü m î y e d 'û k ü m
I gam verdi Bundan dolayı Allah, | dunuz. Bundan dolayı
üzülmeyesiniz igam üstüne arkanızdan sizi çağırıp dururken
ki size A llah, size g am üstüne
> i.
gam verdi ki, ne eliniz
G L Aü
den giden e, ne de ba
b im â te 'm e lu n h a b ru m v e llâ h ü v e lâ m â e ş â b e k ü m 'a l m â fâ te k ü m şınıza g elen e üzülm e
yaptıklarınızdan haberdardır | Allah | ne de başınıza gelene j ne elinizden gidene yesiniz. A llah yaptıkla
rınızdan haberdardır.
Sûre:3 (Âl-i İmrân, 154-157) 69
154. Sonra o kederin ar v ^ â îfe tü n m in k ü m tâ îfe te n m yegş n ü 'â s e n y iemenetenr; m im b e 'd i ig a m m i i 'a le y k ü m : e n z e le amne
dından (Allah) üzerinize örtüp bürü
Bir zümre de ; o, içinizden bir zümreyi öyle bir uyku indirdi ki Sonra
öyle bir eminlik, öyle bir yordu
fi fi u
uyku indirdi ki, o, içinizden fi Z i ■' I °
A l
bir zümreyi örtüp bürü
yordu. Bir zümre de can y e k ü lü n e z a n n e Ic â h iliy y e h g a y r a Ih a k k i j b illa h i : y ff iu n n ü n e e n fü s ü h ü m ik a d e h e m m e th ü m
ları sevdasına düşmüş Allah’a
diyorlardı | cahiliyet zannı gibi hakka aykın bir zan besliyorlar | canlan i sevdasına düşmüştü
tü. Allah'a karşı, cahili- karşı
kini temizlemek için yap bilir Allah 1 ve yüreklerinizdekini temizlemek için yaptı I (bunu) göğüslerinizin içindekini Allah denemek
tı. Allah göğüslerin içinde
olanı bilir. -*_ a - -Â J L Ij»^ i^ ^ jJ I Ûİ.0 j j
155. İki toplumun karşı
laştığı gün, içinizden yüz s te z e lie h ü m ü m n e m ö Ic e m 'â n i Ite k a lyevm ej m in k ü m ^ in n e lle z n e te v e lle v b iz â ti ş ş u d ü r
çevirip gidenler var ya, kaydımSk İ ^ S ■ |karşılaştığı; gün ' içinizden ! yüz çevinp gidenler var ya i göğüslerin içinde olanı
şeytan sırf onların kazan
dıkları bazı şeylerden do j s İJ j\ *b » Lo * A / .fJ I
layı ayaklarını kaydırmak
istedi. Ama yine de Allah h a lım g a fû r u n in n e llâ h e 1 'a n h ü m ; llâ h ü i v e le k a d 'a fâ b ib e 'd i m â k e s e b û şşeytânü
halim (çok yumu- çok bağışla , i Ama ,
onları affetti. Kuşkusuz Kuşkusuz Allahı onlan iyine deı affetti kazandıkları bazı şeylerden dolayı şeytan
şakldır yandır Allah ‘
Allah çok bağışlayandır,
halim(çok yumuşak)dir.
156. Ey iman edenleri Siz-
izâ d a ra b û liib v â n ih im : v e k a lû k e lle z n e k e fe rû lâ te k û n û y â e y y ü h â lle z n e m enü
ler inkâr edenler ve yeryü
zünde sefere veya sava sefere kardeşleri için i ve diyenler I Sizler inkâr edenler gibi i olmaym Ey iman edenler'
şa çıkan kardeşleri için:
«Eğer bizim yanımızda ol ;iı U s i u ü i l e i^a I İ sı j
salardı ölmezlerdi ve öldü-
rüimezlerdi.» diyenler gibi llâ h ü liy e c 'a le ; v e m â k u tilü m â m â tü 'in d e n â le v k â n ü kânü guzzen j ev i f î lerdi
A t
168. Kendileri oturup kal
dıkları halde kardeşleri T jJ jli U l i ^ L İ I P
>•
için: «Eğer bize uysalardı Im e v te 'a n e n fü s ik ü m ü fe d r a û kul i m â k u tllû le v e tâ 'û n â v e k a 'a d û i llih v â n lh lm
öldürülmezlerdi» dediler. Onlara Kendileri oturup
ölümü kendinizden uzaklaştırınız öldürülmezlerdi Eğer bize uysalardı kardeşleri için
Onlara de ki: «Eğer iddi de ki kaldıklan halde
anızda doğru iseniz, ken
dinizden ölümü uzaklaştı
rınız».
ehyâün î b e l : e m v â tâ : f , s e b ili İlâ h i lle z n e k u tllû v e lâ te h s e b e n n e in k ü n tü m şâ d ik in
169. Allah yolunda öldü onlar diri
sakın sanma Eğer iddianızda doğru iseniz
rülenleri sakın ölüler san dirler
mek isterler.
y o J I J ö j J .İ. t i g. J
171. Onlar, Allah'ın nime
tini, keremini ve Allah'ın, e c ra Im ü /m in ın lâ y ü d i'u v e e n n e llâ h e v e fe d lin v m in e İlâ hi b in i'm e tin m ye s te b ş irû n e
müminlerin ecrini zayi et müminlerin ecrini zayi etmeyeceğin ve Allah'ın keremini Onlar, Allah'ın nimetini müjdelerier
meyeceğini müjdelerler.
172. Kendilerine yara do 1y j jJÜ ^ jJiJ I LıjaI Lo ü yi Ij ^ I Li^jLuj I^ jJ I
kunduktan sonra da Allah
ve Peygamberi'nin daveti iiiie z n e e h s e n û Ik a rh m im b e 'd i m â e ş â b e h ü m ü v e rra s û li lillâ h i e lle z n e s te c â b û
ne uydular. Hele onlardan iyiiik edenlere yara Kendilerine dokunduktan sonra da ve Peygamberi'nin Allah davetine uydular
iyilik edenlere ve gereğin
ce Allah'tan korkanlara
büyük bir mükafat vardır. 1 l i ^ IİJ I â I j : IİJ I J l i <Sf 11 ^
173. İnsanlar onlara: «in k a d c e m e 'û nnâse iin n e : nnâsü jlehüm üj k â le | e lle z n e e c ru n a z ım v e tte k a v m inhüm
ve gereğince
sanlar (düşmanlarınız) şüp dedikle- H e le onlar
İnsanlar | onlara onlar ki büyük bir mükafat vardır Allah'tan
hesiz rinde korkanlara dan
size karşı ordu topladı,
onlardan korkun.» dedik O t t k J, » I j J l İ j CâL».jI ^ j \ y 3 ^ J
lerinde, bu, onların imanı
nı artırdı ve şöyle dediler: Iv e k il v e n i'm e : llâ h ü hasbünâ v e k a lû m âne : fe z â d e h ü m i fe h ş e v h ü m leküm
«Allah bize yeter. O ne gü vekildir [O ne güzel Allah bize yeter
ve şöyle bu, onların
onlardan korkun size karşı
dediler artırdı
zel vekildir».
VY 72 Sûre:3 (Âl-i İmrân, 174-180]
A \o l j 1>*-i-JİS t> -i' ^-4 .l .uA.j |Ü J-.0-9S ^1 v»>^ IjjJ-ftjLâ 174. Bunun üzerine ken
dilerine hiç bir kötülük do
r id v â n e İlâ h v e tte b e 'û i süünv le m y e m s e s h ü m ! v e fe d lil i m in e İlâ h i b in i'm e tin m fe n k a le b û kunmadan Allah'ın nimeti
Allah'ın nzasına ve uydular
hiç bir Bunun üzerine kendilerine
ve lütfuyla Allah'ın nimeti geri döndüler ve lütfuyla geri döndüler
kötülük dokunmadan
ve Allah'ın rızasına uydu
lar. Allah büyük lütuf sa
J S İU o L ^ İJ I ^ 3 U İI e
' ' ' ' ^ * hibidir.
fe lâ te h â fû h ü m ; e v liy â e h i y ü h a v v ifü ş ş e y tâ n ü |z lik ü m ü ; in n e m â z û f e d lin 'a z m v e llâ h ü 175. (Size o haberi geti
Onlardan korknrtayın i kendi dostlarını j korkutabilir | ancak şeytandır sadece j büyük lütuf sahibidir | Allah ren) ancak şeytandır, (sa
dece) kendi dostlarını kor
kutabilir. Onlardan kork
^ 4 -^ 1 ^ O jL : lj S mayın, eğer mümin iseniz
innehüm f î Ik ü fr Ile z n e y ü s â r i'û n e v e lâ y e h z ü n k e k ü n tü m m ü /m in ın : in . v e h â fû n i benden korkun.
Onlar î Küfürde yarışanlar seni üzmesin mümin iseniz I eğer | benden korkun 176. Küfürde yarışan
lar seni üzmesin. Onlar,
A J>
Allah'a hiç bir şekilde za
rar veremezler. Allah on
'a z â b ü n 'a z m v e le h ü m l fî lı h ir a h h a z z a n le h ü m | e llâ y e c 'a le llâ h ü l y ü r d ü | şeyâ llâ h e le n y y e d u r r û lara ahirette bir pay ver
Alla memek istiyor. Onlar için
büyük bir azap vardır Onlar için! ahirette bir pay j onlara j vermemek zarar veremezler
h'a
e büyük bir azap vardır.
5 c
1^ 1 ^ ,,g j J U A <Xı < Ü J İ I j j - L S Ü l I j 5 " J Ü 2 <I 5 - J j J l û | , 0 177. Şüphesiz iman karşı
lığında inkârı satın alanlar
'a z â b ü n e lim iv e le h ü m şe y â llâ h e 1 b il m â n i Ik ü fra Ile z n e ş te ra v ü ın n e Allah'a hiç bir zarar vere
acı bir azap vardır Onlar için hiç bir Allah'a zarar veremezler iman karşılığında inkârı satın alanlar I Şüphesiz mezler. Onlar için acı bir
azap vardır.
! ® 1 ^ ’t 1 0 t
1i ^ ;0 • J 1 1 -i 178. Kâfirler, ken
ı V >
dilerine mühlet
n ü m l; |in n e m â | lie n fü s ih im : h a y ru l ; l e h ü m ! nüm l lennem âi Ile z n e k e fe rü v e lâ y e h s e b e n n e
vermemizin,kesinlikle şa
kendile mühlet
« ( « .« I i T O k I S i.s 6 n iç «
rine
; kesinlile!
vermemizin ;
Kâfirler sanmasınlar hısları için hayırlı olduğu
nu sanmasınlar. Biz onla
j U J '3 ıl O l i U © ö ^ A 'î - e lU J S t i l ra bu mühleti, ancak gü
nahlarını artırsınlar diye
Im ü /m in n e I liy e z e ra I llâ h ü ! m â kâne 'a z â b ü n m m ü h în v e le h ü m ! is m â ! liy e z d â d û le h ü m veriyoruz. Onlar için alçal
müminleri bırakacak I Allah | değildir alçaltıcı bir azap vardır | Onlar için i | artırsınlar diye ı tını bir azap vardır.
179. Allah, müminleri
A \ ö \ J U Ş İ4 İJ I ^ > d -o 4 ^ ^ içinde bulunduğunuz şu
durumda bırakacak değil
liy ü tli'a k ü m \ llâ h ü i v e m â k â n e i m in e tt a y y ib Ih a b se : y e m ze | h a tt 'a l m â e n tü m 'a le y h i
dir, sonunda pisi temiz
Ve
sizi kılacak da
Allah !
değildir temizden pisi i ayıracaktır j sonunda i içinde bulunduğunuz şu durumda den ayıracaktır. Ve Allah
sizi gayba vakıf kılacak da
değildir. Fakat Allah, pey
gamberlerinden dilediği
v e ru s ü lih b illâ h i fe m in û ; m enyyeşâü , m irru s ü lih y e c te b ! l l â h e ; v e l k in n e 'a le lO aybi ni seçip (gaybı bildirir). O
ve peygam- j O halde i _____ . „ i
halde Allah'a ve peygam
berienne I Allah'a : ! dilediğini i peygamberierinden ı i A U a h i P s lta * gayba vakıf
berlerine iman edin. Eğer
'• ] ° ' ■' ' i l ^ iman eder ve günahlardan
korunursanız, sizin için
Ile z n e y e b h a lû n e v e lâ y e h s e b e n n e e c ru n 'a z im fe le k ü m v e te tte k û v e in t ü /m in û büyük bir mükafat vardır.
cimrilik edenler sanmasınlar büyük bir mükafat jsiân için ''ardırj''? Eğer iman eder 180. Allah'ın, kendilerine
lütfundan verdiği nimet
o l jJ L ^ U û j3 yJû 'yBi (^-4^ I *9 I IU-J lere karşı cimrilik eden
ler, bunun, kendileri için
m â b e h ilû b ih ; s e y ü ta v v e k û n e le h O m iş e rr u lh ü v e b e l le h ü m h a y râ l jhü ve i m in fe d lih llâ h ü b im â â t- h ü m ü hayırlı olduğunu sanma
Cimrilik ettikleri şey | ‘“ V v n l ^ d o l a n a - k e , ^ , t : ^ ^ lHay,r“ - kendilerine verdiği
sınlar. Hayır o, kendileri
n içın rı için o lS u ^ nimetlere karşı
için şerdir. Cimrilik ettik
leri şey, kıyamet gününde
boyunlarına dolanacaktır.
h a b ir b im â te 'm e lû n e v e llâ h ü v e le rd m râ s ü s s e m v â ti velillâhi: y e v m e Ik iy m e h Göklerin ve yerin mirası
iAllah'a , Allah'a aittir. Allah yaptık
haberdardır yaptıklannızdan I Allah I ve yenn Göklenn mirası
i aittir 1
larınızdan haberdardır.
Sûre:3 (Â l-i İmrân, 181-186) 73 vr
dürdünüz?» Eğer doğru insanlarsanız j ya onları öldürdünüz j niçin j ve sizin dediğiniz şeyle açık belgelerie
berler de yalanlanmıştı.
185. Her canlı ölümü ta
dacaktır. Kıyamet günü ü c û ta k ü m v e in n e m â tü v e ffe v n e z â îk a tü Im e v t k ü llü n e fs in v e lk itâ b i Im ü n ir
ecirleriniz size eksiksiz size eksiksiz olarak verile
ecirleriniz ölümü tadacaktır Her canlı ve aydınlatıcı kitap getiren
cektir
olarak verilecektir. Kim U
cehennemden uzaklaş
L o j jL S 5 J l_ 1 J I J — j L L j i o ^ r o - ^ 5. İ İ 2 J I
tırılıp cennete konursa
o, gerçekten kurtuluşa vem â fe k a d fâ z Ic e n n e te v e ü d h ile 'a n i n n â ri z ü h z ih a ; fe m e n y e v m e Ik iy meh
o, gerçekten kurtu
ermiştir. Dünya hayatı, değildir
luşa ermiştir
cennete konursa cehennemden uzaklaştırılıp | Kim | Kıyamet günü
aldatıcı zevkten başka
birşey değildir.
j ^ VI ı ^ i J i
186. Muhakkak siz, mal
v e e n fü s ik ü m f r e m v â lik ü m le tü tH e v ü n n e m e tâ 'u ig u r û r illâ Ih a y t ü d d ü n y â
larınız ve canlarınız hu ve canlarınız husu Muhakkak siz imtihan başka I
mallarınız aldatıcı zevkten Dünya hayatı
susunda imtihan oluna sunda olunacaksınız birşey i
dirilene ve kendilerine
indirilene Allah'a boyun
eğerek inanırlar. Allah'ın
y â e y y ü h â lle z n e e m e n û s e r 'u Ih is â b in n e llâ h e ■ 'in d e r a b b lh im e c ru h ü m | lehüm
âyetlerini az bir değe
Şüphesiz
re değişmezler. Onların Ey iman edenleri hesabı çabuk görendir Allah katindadır mükafatı da I onların
Allah
mükafatı da Allah katin
dadır. Şüphesiz Allah, e o . - ^ IJ - İ3 İS
hesabı çabuk görendir.
le 'a lle k ü m tü flih û n llâ h e v e tte k û v e r â b itû v e ş â b irû
200. Ey iman edenler! gereğince düşmanlarınıza karşı
kurtuluşa eresiniz Allah'dan nöbet bekleşin
korkun ki sebat gösterin
Sabredin, düşmanla
rınıza karşı sebat gös
t ^ l - : = y y - y Z' t y t i ,
terin, nöbet bekleşin, Â J I o J -X -K y L tJ J J A_> l_ 0 j s-l
Allah'dan gereğince
korkun ki, kurtuluşa ere NİSÂ' NİSÂ SURESİ
siniz.
S j j l
vn 76 Sûre:4 (Nisâ, 1-6)
4. NİSA SURESİ
M ed ine dönem inde in
rrahım llâhirrahm ni bismi
m iş tir. 176 â y e ttir.
ve Rahim I Rahmân olan Allah'ın I ismiyle
Rahmân ve Rahîm olan
Allah'ın adıyla.
Ö J J 1. Ey insanlar! Sizi bir tek
nefisten yaratan ve on
vebesse zevcebâ minhâ vehaleka min nefeinvvâhidetinv llez halekaküm rabbekûmü ttekû yâ eyyühe nnâsü
Rabbiniz-
dan eşini yaratıp ikisinden
üreten ı eşim : ve ondan: yaratıp bir tek nefisten Sizi yaratan korkun Ey insanlar'
den bir çok erkekler ve kadın
J" - . . . . . E lar üreten Rabbinizden kor
kun; kendi adına birbiriniz
den dilekte bulunduğu
aleyküm kâne llâheıinne velerhâm bihı llez tesâelûne ilâhe vettekû venisâ/ kesrânv ricelen minhümâ nuz Allah'dan ve akrabalık
(bağlarını kırmak)tan sa
“ nizde
r ı - « - * < 's s s B î r a : “t s s r * — .— ı < » < -■ . —
kının. Şüphesiz Allah sizin
üzerinizde gözeticidir.
2. Öksüzlere mallarını ve
emvâleliüm velâ te/külü bittayyibi h a b fe velâ tetebeddelûem vâlefiüm lyetâmâ ve tû rakbâ rin ve kötüsünü (onlara ve
karışbrıp yemeyin | iyisiyle (o n b r a v w w ^ değiştirmeyin mallarını | Öksüzlere ; verin ■ gözeticidir rerek) iyisiyle değiştirme
yin. Onların mallarını, ken
di mallarınıza karıştırıp ye
1 3 İ5 İ[ j ^ { j S J \ j \ j L ..-5 3 j I ; i L > ö \ j 0 C 6 l i - I ;İJ Iş :;IJ I
meyin. Zira bu, büyük bir
fenkihû fî lyetâm ellâ tüksitû vein biftüm kâne hûben kebrâ iımefi .i ilâ emvâliküm günahtır.
öksüz kızlarla evlen-, onlara karşı adaletli ! . . knrkarsamz
evlenebilirsiniz diğinizde davranamamaktan I bger korkarsanız büyük bir günahtır jzira bu kendi mallarınıza 3. Eğer öksüz kızlarla evlen
diğinizde onlara karşı adalet
li davranamamaktan korkar
Jİ y i m U s L i
sanız, hoşunuza giden diğer
ev fevâhideten ellâ te'dilû fein biftüm verubâ' vesül se m eât mine nnisâi leküm mâ tâbe kadınlardan iki, üç ve dörde
ve- o zaman bir , adaleti gözetme-
Eğer korkarsanız
ve dörde ■ -
iki diğer kadınlardan ■ size |
kadar evlenebilirsiniz. Eğer
ya i tane ile mekten kadar ! “5
adaleti gözetmemekten kor
t .
karsanız, o zaman bir tane
ile veya elinizin altındakiy-
leküm fein tibne nihleh şadi^âtihinne nnisâe ve tû ellâ te'ûlû ednâ İılik e mâ m eleket eymânüküm le (sahip olduğunuz câriye
daha el elinizin altındakiyle (sahip ile) yetinin. Doğruluktan ay-
size bağışlarlarsa 1 mehırlerini ; Kadınlara , verin : 3 bu
verişlidir olduğunuz câriye ile) yetinin nlmamak için bu daha elve
rişlidir.
4. Kadınlara mahirleri
nâhü İle t ce'ale emvâlekümü ssüfelîâe velâ tü /tû henrenmmetîâ fekülûhü nefsen m infiü 'an şeyinm ni gönül hoşluğuyla verin.
Alla-i Eğer onlar gönül rızasıyla
onlar ki kıldı mallarınızı i aklı ermezlere . vermeyin afiyetle ; | b i r ş e y
h'ın size bir şey bağışlarlarsa
onu afiyetle yiyin.
5. Allah'ın, sizi başına dik
lyetâm vebtelû kavlenm me'rûfa vekûlû lefiüm vreksûfiüm fh â verzükûhüm kiyâmenv leküm tiği mallarınızı aklı ermez
başına lere vermeyin; o mallarla
yetimleri : gözetip deneyin güzel söz ve onlara söyleyin ! giydirin {o mallarla onları besleyin
diktiği onları besleyin, giydirin ve
E E
onlara güzel söz söyleyin.
6. Evlenme çağına gelinceye
velâ te/külûliâ emvâlefiüm ileylîim fedfe'ü ruşden minhümı fein .înestüm nnikâh izâ belegû hattâ kadar yetimleri gözetip dene
Evlenme
yin. Onların akılca olgunlaş-
E
fS âr Onların görürseniz
çağına
gelinceye i kadar
tıklannı görürseniz, maHannı
kendilerine teslim edin. «Bü
yüyecekler de mallarına sa
hip olacaklar» endişesiyle on
felye/kül vemen kâne fek ran felyeste'fif vemen kâne ganiyyen enyyekberû vebidâran isrâfenv
ları israf ederek, tez elden ye
onların malını yemekten j onları israf
yesin Fakir olan ise Zengin olan | Büyüyecekler de tez elden meyin. Zengin olan, onların
çekinsin ederek
. t
malını yemekten çekinsin.
Fakir olan ise, meşrû surette
yesin. Mallarını kendilerine
has bâ billâhi vekefâ 'aleyhim feeşhidû emvâtehümj ileyftim feizâ defe'tüm bilm e'rûf verdiğiniz zaman, bunu şa
hitler karşısında yapın. Flesap
görücü olarak Allah yeter.
Sûre:4 (Nisa, 7-11) 77 VV
O «
fl_ m3 -*
J J 12. Eğer hanımlarınızın
ille m y e k ü lle h ü n n e ezvâcüküm m â te r a k e n iş fü v e le k ü m çocukları yoksa, bıraktık
Eğer yoksa hanımlarınızın bıraktıkları mirasın yarısı sizindir ları mirasın yarısı sizindir.
E Şâyet bir çocukları var
sa o zaman mirasın dört
te biri sizindir. Bu paylar,
m im m â te ra lc n e j r r u b ü 'u fe le lc ü m ü j v e le d ü n fe in l<âne le h ü n n e v e le d ölenin vasiyeti yerine ge
0 zaman mirasın dörtte biti sizindir bir çocukları Şâyet varsa
tirildikten ve varsa, bor
j çocukları
cu ödendikten sonra ve
rilir. Eğer siz çocuk bırak
V Ö 4 JS 3 ' madan ölürseniz, geriye
rr u b ü 'u v e le h ü n n e deyn ev m im b e 'd i v e ş iy y e tin y y û ş in e b ih â bıraktığınız mirasın dört
varsa, borcu te biri hanımlarınızındır.
dörtte biri hanımlarınızındır ve Bu paylar, ölenin vasiyeti yerine getirildikten sonra verilir
ödendikten Şâyet çocuklarınız varsa
A
o zaman bıraktığınız mira
^ İ J j ^ ö l s Ö İJ İJ 3 ^ ^ û l 1 1 . sın sekizde biri hanımları-
fe in k â n e le k ü m
nızındır. Bu paylar, yaptı
s s ü m ü n ü Ife le h ü n n e lv e le d ü n i v e le d I ille m y e k ü lle k ü m m im m â te r a k tü m
j ğınız vasiyetler yerine ge
hanımlarını- çocukla
sekizde biri Şayet varsa çocuğunuz Eğer yoksa geriye bırakbğınız mirasın
zındır rınız tirilip ve varsa borcunuz
ödendikten sonra verilir.
J -J » j <J L 5 Ü j. j J 3 ' O j —3 3 -> 3 (> 0 fv > -S j- ı Lob^ Eğer ölen bir erkek veya
kadının çocuğu ve babası
v e in k â n e ra c ü lü n ! deyn ev m im b e 'd i v e ş iy y e tin tû ş û n e b ih â m im m â te r a k tü m
bulunmadığı halde kelâle
varsa Bu paylar, yaptığınız vasiyetler yerine getirilip ödendikten sonra o zaman bırakbğınız
Eğer ölen bir erkek ve olarak (yan koldan) mira
borcunuz verilir mirasın
* b a ^ o O - ^ ^ ^ ıS t ^ ^ 4 ^ ^ ^ s sına konuluyor ve kendisi
■ A -5 --k .o Jv. 5 J İ= 4 3 3 -3 ^ 1 J İ ^1 Sİ İ,5 3 İ nin bir erkek veya kızkar-
deşi bulunuyorsa, bunlar
fe lik ü lli v â h id in m m in h ü m â ü h tü n ehun v e le h ö I m r a e tü n v evi k e lâ le te n y û ra s ü
dan herbirinin miras payı
bulunu kelâle olarak mirasına konu
bunlardan herbirinin miras payı terekenin kızkardeşi veya bir erkek
yorsa
kadının veya
(yan koldan) luyor terekenin altıda biridir.
Eğer mevcut olan kardeş
o ü il J 54^ Jü3 i o ! ^ ler bundan daha çok ise
ler, bu takdirde kardeşler
fâ s s ü lü s i fe h ü m ş ü ra k â ü m in z â lik e fe in k â n û e k s e ra ssüdüs mirasın üçte birini zarara
bu takdirde kardeşler | aralarında eşit olarak taksim ! Eğer mevcut olan kardeşler daha çok
bundan albda biridir uğratılmaksızın aralarında
mirasın üçte birini i ederler I iseler
t I _ - C
eşit olarak taksim eder
>
*
•
y ji j 5 L -s b ^ OJ♦♦
51 L '6-i ^ : î ^ Cy^
ler. Bu paylar ölenin vasi
yeti yerine getirilip ve var
m in e İlâ h v e ş iy y e te n m j g a y ra m ü d â r r | d e y n in ev m im b e 'd i v e ş iy y e tin y y û ş a b ih â sa borcu ödendikten son
Bunlar, Allah varsa bor Bu paylar, yaptığınız vasiyetler yerine getirilip ödendikten ra verilir. Bunlar, Allah ta
bir emirdir zarara uğratılmaksızın | ve
tarafından cunuz sonra verilir
rafından bir emirdir. Allah
>
her şeyi bilen ve yarattık
*oJ 3 - ^ j 3 J j JÜ b<3> jJL
♦♦
ff- ^ 1 5- y
larına çok yumuşak davra
v e ra s û le h . i llâ h e 5 ü ti'i vem eny i h u d û d ü İlâ h tilk e h a lim 'a lim ü n v e llâ h ü nandır.
İAllah'ın koyduğu hüküm- işte bütün bu i ve yarattıklarına çok
ve Peygamberine Allah'a itâat ederse her şeyi bilen Allah 13. İşte bütün bu hüküm
i ler ve çizdiği sınırlardır hükümler iyumuşak davtanaidır
ler, Allah'ın koyduğu hü
“ o o ^ I "
j J ü . L 4 :k <L
kümler ve çizdiği sınırlar
'l4 ^ J '- Ö - 0 -?
) dır. Kim Allah'a ve Pey
fih â h â lid n e le n h â ru m in te h tih e te c r c e n n â tin y ü d h ilh ü gamberine itâat ederse
I
ebedî olarak kalacak Allah onu altlarından ır
Onlar, orada ımnaklar ahlanndan akan cennetlere I Allah onu koyar
lardır
maklar akan cennetlere
koyar. Onlar, orada ebedî
<ü
3—^ J J
; a iji O h »
-9 0 > 5e 5
J İ- İJ I olarak kalacaklardır. İşte
v e y e te 'a d d e i v e ra s û le h llâ h e I y e 'ş i vem env Ife v z ü l'a z ım v e z lik e büyük kurtuluş budur.
aşarsa I ve Peygambenne Allah'a | isyan eder Kim de işte büyük kurtuluş budur 14. Kim de Allah'a ve
t Peygamberine isyan eder
^ i l S ö f J j 1 i i-t f j i s i - u - i i î ü j U . ve Allah'ın koyduğu sınır
ları aşarsa Aliah onu da
'a z â b ü n m m ü h în v e le h fih â h â lid e n n â ra n ; y ü d h ilh ü hudûdeh ebedî kalacağı cehennem
Onun için ve Allah'ın koyduğu ateşine koyar. Onun için
alçaltıcı bir azab ebedî kalacağı “ a S r 1Allah onu da koyar
vardır sınıriarı
alçaltıcı birazab vardır.
Sûre:4 (Nisa, 15-19) 79
^ x x .-r X ® t ''
JF . a i. l C.
y U ~ ~ v _ 5 v ^
y y
'a le y h in n e fe s te ş h id û m in n is â îk ü m Ifâ h iş e te v e li t y e /â t ne
15. Kadınlarınızdan zina e rb e 'a te n m
edenlere karşı, içinizde- dön aleyhlerinde şahit getirin Kadınlarınızdan zina edenlere karşı
hapsedin.
fe z û h ü m â 1 m in k ü m v e lle z â n i y e /tiy â n ih â s e b lâ le h ü n n e llâ h ü ; ye c 'a le ; ev
16. Sizlerden zina eden açıncaya
eziyet edin Sizlerden | zina edenlerin her ikisine de bir çıkış yolu onlara Allah jveya
lerin her ikisine de ezi
yet edin. Eğer onlar tev-
Ç l ^ o L ^ a il ^ i u ; . l g U lS ö G
be edip kendilerini ıslah
ederlerse onlardan vaz ra h m â k â n e te v v â b â r ; llâ h e in n e . 'a n h ü m â fe e 'r id û v e e ş le h â j fe in tâbâ
mez. Kâfir olarak ölen işte bunlara i Kâfir olarak ölenlerin de tevbeleri işle ben | diyen I ölüm
1X 1
lerin de teybeleri ka X . X A
bul edilmez. İşte bunla jjî û I V la i U if Ç ® L ^ iJ i Ç ı l î ;4 J U l i i î
ra ahirette can yakıcı bir y
e n te r is û le k ü m . lâ y e h illü | y â e y y ü h â lle z n e ;m e n û 'a z â b e n e l m â le h ü m e 'te dn â
azap hazırlamışızdır.
kendileri
varis olmanız i size | helal değildir i Ey iman edenler! ahirette can yakıcı bir azap hazırlamışızdır
19. Ey iman edenler! için
y.
Kadınlara zorla varis ol % tS A
hayır takdir etmiş bulu bir çok hayır onda Alkıh isiz bir şeydenl hoşlanmasanız da j olabilir ki
bulunur
nur.
.L IİJ I
A ‘ 80 Sûre:4 (Nisâ, 20-23)
ih d â h ü n n e v e a te y tü m ! z e v c in v m ekâne z e v c in m s tib d e le v e in e r a d tü m ü
1 mehir vermiş de
öncekine diğer bir eş yerine bir eşi bırakıp da almak Eğer isterseniz 2 0 . Eğer bir eşi bırakıp g
I bulunsanız
JI :
da yerine diğer bir eş ^
G Iİ4 4 ‘i- j j jvj>-Lj I I ®^ 4—JUyO ^ f j L - U 9 alm ak isterseniz, ö nce
b ü h tâ n e n v e te /h u z û n e fiû şeyâ
kine yüklerle m ehir ver
m in h ü fe lâ te /h u z û k in tâ r a n
O malı yaparak geri alır m iş (ile bulunsanız, on
bir iftira bir şey ondan geri almayın yüklerle
mısınız? dan bir şey geri a lm a
\
yın. O m alı bir iftira ve
İa J t.
açık bir günah isnadı
b e 'd u k ü m ilâ b e 'd in v e k a d e fd â te /h u z û n e h ü v e k e y fe v e ls m e n m m ü b .n â yaparak geri alır m ısı
kaynaşıp başbaşa kal verdiğinizi geri alabilir nız?
Birbirinizle nasıl ve açık bir günah isnadı
mışken misiniz?
2 1 . Birbirinizle kayna
u ü V j O Ü İ İ İ İ L â d ^ x - j o şıp başbaşa kalm ışken
ve onlar sizden kuvvet
m â nekeha v e lâ te n k ih û m is â k a n g a lız â m in k ü m vveehazne
li bir te m in a t alm ışken
nikahladığı j evlenmeyiniz | kuvvetli bir teminat onlar sizden ve almışken
verdiğinizi nasıl geri
alabilirsiniz?
JJUı l i U VI vjM 2 2 . Cahiliye devrinde
v e m e k tâ i k â n e fâ h iş e te n v in n e b û l illâ m â k a d s e le f m in e n n is â i âbâuküm g eçen ler m üstesna,
Şüphe Cahiliye devrinde geçenler müs
iğrenç idi o, pek çirkindi
yok ki tesna
kadınlarla babalarınızın babalarınızın nikahladı
^ -* J '. JI
t ğı kadınlarla e v le n m e
^ ^ 1" - * “ j yiniz. Şüphe yok ki o,
pek çirkindi, iğrenç idi,
v e e h a v â tü k ü m v e b e n â tü k ü m i ü m m e h â tü k ü m 'a le y k ü m h u r r im e t s e b lâ vesae
j şunları nikahlamak I
o ne fen a bir âd etti.
ve kız kardeşleriniz ve kızlarınız Anneleriniz Size bir âdetti o ne fena
i haram kılındı 1
2 3 . Size şunları nikah
lam ak haram kılındı:
^ L p l 3 9 ^ V I ^ V l J :,L l4 3 p iİL U s
A nneleriniz, kızlarınız,
Iv e ü m m e h â tü k ü m ü l v e b e n â tü lü h ti v e b e n â tü le h i v e h â lâ tü k ü m v e 'a m m â tü k ü m kız kardeşleriniz, hala
ve süt anneleriniz ve kız kardeşlerinizin kızları ve erkek kardeşlerinizin kızları I ve teyzeleriniz ve halalarınız larınız, teyzeleriniz, er
kek ve kız kardeşleri
nizin kızları, sizi em zi
ren süt anneleriniz, süt
n is â îk ü m v e ü m m e h â tü m in e rra d â 'a ti v e e h a v â tü k ü m llâtT e r d a 'n e k ü m
kızkardeşleriniz ve ka
ve karılarınızın anneleri süt ve kız kardeşleriniz sizi emziren
rılarınızın anneleri, ve
1
JI JI kendileri ile zifafa gir
o ♦♦ t ^ ^ 1 diğiniz kadınlarınızdan
llâ tı d e h a ltü m m in n is â îk ü m ü llo tı fı h u c û r ik ü m v e r a b â îb ü k ü m ü olan ve evlerinizde bu
zifafa girdiğiniz kadınlarınızdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kızlarınız
lunan üvey kızlarınız.
fl O
Eğer üvey kızlarınızın
^ J ^ ^
i
,İ = 4 JL p
C L - ^ 5 0 0 - ^ jJ Sj i id d L S anneleri ile zifafa gir
m em işseniz onlarla ev
'a le y k ü m fe lâ c ü n â h a b ih in n e fe ille m te k û n û d e h a ltü m b ih in n e lenm enizde size bir gü
onlarla evlenmeniz
de size
bir günah yoktur anneleri ile Eğer üvey kızlarınızın zifafa girmemişseniz ive kendileri ile nah yoktur. Sulbünüz
^ JI ^
den gelen (öz) oğulla
0 * J p— ı j j rınızın hanım ları ile ev
lenm eniz ve iki kız kar
v e e n te c m e 'û I lle z n e m in e ş lâ b ik ü m e b n â îk ü m ü v e h a lâ îlü
deşi birlikte nikah lam a
ile evlenmeniz i Sulbünüzden gelen |öz| oğullarınızın hanımları
nız da haram dır. A n
cak cahiliyyet devrin
e L -^ 3 o l JJUr l i U VI ^ de geçen geçm iştir.
ra h m â kâ n e g a fû râ r in n e llâ h e illâ m â k a d s e le f b e y n e lü h te y n i Şüphesiz ki Allah gafur
ve çok merhamet gafur (çok bağışlayıcı)
^ av 1 1
Şüphesiz ki Allah
V K I
i devrinde geçen
geçmiştir
deşi birlikte
ve iki kız kardeşi
manızz da
birlikte nikahla-
nil (çok bağışlayıcı) ve çok
edicidir da tharamdır
m e rh a m e t edicidir.
J1
L İJ li^ J
Sûre:4 (Nisâ, 24-26) 81. A)
c >■
ona da ellerinizin altında ona da ellerinizin altındaki hür mümin kadınlan nikah edecek
ki mümin cariyelerinizden
) t
efendilerinin rızası ile ni
kahlamak var. Allah sizin
; İ İ I 'İ . İ 3 İA jl
imanınızı daha iyi bilir. Siz b e 'd u k ü m m im b e 'd b r m â n ik ü m e 'le m ü I v e llâ h ü m in fe te y â tik ü m ü Im ü /m in â t
birbirinizdensiniz. O halde Siz birbirinizdensiniz sizin imanınızı
daha iyi i , mümin cariyelerinizden efendilerinin rızası ile nikah
bilir I lamak var
sahiplerinin izni ile ve me-
hirlerini örfe göre vermek
suretiyle cariyelerden if
fetli olan, zina etmeyen, m ü h ş a n â tin b ilm e 'r û fi ü c û ra h ü n n e ı v e a tû h ü n n e b iiz n i e h lih in n e | fe n k ih û h ü n n e
dost da edinmeyenlerle cariyelerden iffetli olanj örfe göre ve mehirierini vermek suretiyle O halde sahiplerinin izni üe j evlenin
evlenin. Evlendikten son c
ra bir fuhuş yaparlarsa, o
vakit hür kadınlar hakkın
da gerekli bulunan ceza b ifâ h iş e tin fe in e te y n e fe iz â ü h ş in n e ehdân v e lâ m ü tte h iz â ti g a y r a m ü s â fih â tin v
nın yarısı kendilerine la bir fuhuş i yaparlarsa Evlendikten sonra dost da edinmeyenlerle zina etmeyen
zım gelir. Bu hükümler, t
içinizden günah işlemek
ten korkanlaradır. Sabret
vİpJkJLlI viUj 1^1jJÜI ı^ L l .(o Pe-oJI Lo
meniz ise, sizin için daha l'a n e te lim e n h a ş iy e z â lik e ı m in e l'a z â b m â 'a le Im ü h ş a n â ti n iş fü i fe'a le yh inn e
hayırlıdır. Allah Gafûrdur, günah işle Bu hü-
korkanlaradır hür kadınlar hakkında gerekli bulunan
mekten kümler
Rahimdir (çok bağışlayı
cıdır, çok merhamet edi
cidir).
26. Allah, sizlere bilme le k ü m liy ü b e y y in e illâ h ü ! y ü rd ü rahîm g a f û r u r iv e llâ h ü ile k ü m i h a y r u l veen te b ir û minküm
^ » t - ' ^ A î ı i - '
— ') I Jkj 4 jü I J
) t 27. Allah sizin tevbeni
ş ş e h e v â ti lle z n e y e tte b i'û n e v e y ü rd ü ı 'a le y k ü m e n y y e tû b e yü r dü : v e llâ h ü
zi kabul etmek istiyor.
Hâlbuki
uyanler ise istiyorlar sizin tevbenizi kabul etmek istiyor Allah
şehvetlerine Hâlbuki şehvetlerine
> E j. uyanlar ise, sizin doğru
yoldan büyük bir meyi
v e h u lik a ! 'a n k ü m e n y y ü h a ffıfe llâ h ü y ü rd ü m e y le n 'a z m â
ile sapmanızı istiyorlar.
e n te m ılû
yaratılmıştır
I din hususundaki
hafifletmek Allah istiyor
sizin doğru yoldan
sapmanızı
28. Allah, din hususun
lağır teklifleri sizdert büyük bir rrteyl ile
daki ağır teklifleri siz
L İJ h den hafifletm ek istiyor.
V l> î^ i o , ; J l L 4 İ I L J ® C ju j l İ y i L i i V I
Çünkü insan sabır ve
e m v â le k ü m lâ te /k ü lQ y â e y y ü fiâ lle z n e m enü d a 'f â lin s â n ü taham m ül bakımından
sabır ve tahammül
Mallarınızı yemeyin Ey iman edenler!
bakımından zayıf
Çünkü msan zayıf yaratılmıştır.
o 29. Ey iman eden
K 'o
ler! Mallarınızı aranız
'a n te r â d in m m in k ü m e n te k û n e tic â ra te n ' illâ ı b llb â till beyneküm
da haksızlıkla yemeyin.
Ancak kendi rızanızla
kendi rızanızla yaptığınız ticaretle yemeniz helaldir Ancak haksızlıkla aranızda
yaptığınız ticaretle ye
bir pay Kadınlara da vardır hak ettiklerinden bir pay Erkeklere vardır
re hak ettiklerinden bir
1 i diğerinden
pay vardır. Kadınlara da
kendi kazandıklarından
bir pay vardır. İstekle
'a l m â b ik ü lll ş e y in kâne llâ h e ın n e m in fe d lih llâ h e v e s e lû m m im m â k te s e b n rinizi Allah'ın fazlından
Ger fazlından ve İsteklerinizi
hakkıyla bilendir her şeyi olandır Allah I Allah'ın kendi kazandıklarından ve kereminden isteyin.
çekten kereminden isteyin
»xO Gerçekten Allah her
" *
şeyi hakkıyla bilendir.
33. Anne, baba ve ak
v e lle z n e 'a k a d e t v e le k ra b û n Iv â lid â n i m im m â te r a k e m e v â liy e c e 'a in â v e lik ü llin
bırakükları ve herbırı rabaların bıraktıkları her
akdıyle mirasçı kıldıklannızm ve akrabalann Anne, baba bir mirasçı tayin ettik
her şey için için şey için bir mirasçı ta
L
yin ettik. Yemin akdiy-
le mirasçı kıldıklarınızın
şebdâ ! 'a lâ k ü lli ş e y in kâne i llâ h e in n e neş behüm fe îtû h ü m eym ânüküm paylarını da verin. Şüp
şahittir j her şeye 1 olandır | Allah Şüphesiz paylarını da j verin 1 Yenlin
hesiz Allah, her şeye
şahittir.
Sûre:4 (Nisâ, 34-37) 83 Ar
S'Jİ 01 jjİL P i jİLff- ûLİ’ ^1 û| ,^-^.UİS S < 5* 3-İ edin. N iyetle yüzlerinize
ve ellerinize sürün. Şüp
>•
ilâ lle z in e û tû e le m te r a I g a fû r â i k â n e 'a fü v v e n | llâ h e ın n e v e e y d îk ü m b iv ü c û h ik ü m hesiz ki Allah çok affed i
verilmiş olanları
gormuyor çok bağışla Şüphe cidir, çok bağışlayıcıdır.
çok affedicidir Allah VB ellerinize Niyetle yüzlerinize
musun? yıcıdır siz ki
t- A 44. Kendilerine kitaptan
bir nasib verilm iş olanları
gö rm üyo r musun? Onlar,
s s e b il e n te b illû v e y ü rîd û n e d d a lâ le te i y e ş te r û n e m in e Ik itâ b i i n e s ıb â n m sapıklığı satın alıyorlar ve
sizin de yoldan sapmanızı ve istiyorlar Onlar, sapıklığı j satın alıyorlar j Kendilerine kitaptan I bir nasib sizin de yoldan sapmanızı
istiyorlar.
Sûre:4 (Nisâ, 45-51) 85 Aû
Biz birtakım yüzleri silip de ev 'a lâ e d b â rih â i fe n e r u d d e h â ! vücûhen m in k a b li e n n e tm is e lim â m e 'a k ü m I m üşaddikal
enselerine çevirmeden ya ya Biz birtakım Gelin yanınızda tasdik etmek
enselerine çevirmeden silip de
hut cumartesi halkını (ya- hut yüzleri bulunan (Tevrat)ı
dilmez. bu yeter j yalan Allah'a uyduruyorlar nasıl da Bak Onlara kıl kadar zulmedilmez
«Bunlar, müminlerden daha yoldadır I müminlerden jdaha doğru| Bunlar Ve Allah'ı tanımayanlara diyorlar | ve şeytana
doğru yoldadır.» diyorlar.
86 Sûre:4 (Nisâ, 52-59)
J 4J 1 J > i l L i I
.AJ 1^ 1 I
rı kendilerine emrolun- emrolunduğu halde tağut önünde muhakemeleşmek istiyoriar senden önce indirilene
larına bir felaket gelince, bir felaket başlarına gelince peki nasıldır büsbütün senden uzaklaştıklarını münafıkların
hemen sana geldiler de:
«Biz sadece iyilik etmek
ve arayı bulmak istedik.» >*
diye Allah'a yemin edi ih s â n e n illâ in e n a d n â b illa h i y e h lifû n e c â iik e jsümmei e y d h im ' b im â k a d d e m e t
onların bağışlanmasını
dileseydi, elbette Allah'ı Çlji kil iUİJ3İİİİİJ kil Ijiiiiil^
affedici, merhametli bu ra h m â te v v â b â r llâ h e le v e c e d û r ra s û lü le h ü m ü ; v e s te g fe ıa llâ h e fe s te g fe rû
lurlardı. bağışlanmasını ] Allah'- günahlarınınbağışlanma-
merhametli affedici i Allah'ı i elbette bulurlardı ve Besul de onların
dileseydi ' tan sını dileselerdi
65. Hayır! Rabbine an-
dolsun ki iş bildikleri gibi
değil, onlar aralarında çı O > ^ > 4
kan çekişmeli işlerde beynehüm f.m â ş e c e ta h a ttâ y ü h a k k im û k e lâ y ü /m in û n e v e ra b b ik e felâ
. t - .
gibi, bu sefer de hiç şüp
hesiz şöyle diyecek: «Ah
fe v z e n 'a z ım â fe e fû z e i m e 'a h ü m k ü n tü y â le y te n meveddetünyl v e b e y n e h beyneküm ne olurdu, onlarla bera
büyük murada ereydim
böylece onlarla
olaydım da Ah ne olurdu hiç sevgi | sizinle kendisi
ber olaydım da büyük
arasında
kazanırdım beraber
murada ereydim.»
J» I o
dendir. Ey Muhammedi
Biz seni bütün insanlara
bir elçi olarak gönderdik. ş e h 'd â b il l â h i : v e k e fâ ’ ra s û lâ liln n â s i v e e rs e ln â k e fe m in n e fs ik im in s e y y ie tin j v e m i eşâbeke
Buna şahit olarak da Al Buna bir elçi bütün insan- I Ey Muhammedi
Allah yeter kendindendir ne kötülük sana dokunursa
.şahit olarak da olarak lara I Biz seni gönderdik
lah yeter.
. L llJ r r ,
• 90 Sûre:4 (Nisâ, 80-92)
yorsunuz? Allah kimi sap sizin de küfür işleyip arzu ettiler bir çıkış yolu jpnun| bulamazsın Allah j saptırırsa | kimi | saptırdığını i yola getirmek
1 : |ç |n > I 1 I İ lin
çekmezlerse, kendilerini
bulduğunuz yerde yakala
yın ve öldürün, işte bunlar s ü lö n e n m m ü b n â 'a le y h im le k ü m ce'ainâ v e û lâ îk ü m h a y s ü s e k iftü m û h ü m
aleyhinde size açık bir fer açık bir ferman aleyhinde size verdik İşte bunlar bulduğunuz yerde
man verdik.
92 Sûre:4 (Nisâ, 92-94)
yıcıdır.
100. Her kim Allah yolun
y e h ru c vem eny v e s e 'a h m ü râ g a m e n k e s râ n v | f î le rd i y e c id fı s e b li İlâ h i y ü h â c ir vemeny
da hicret ederse, yeryü
zünde gidecek çok yer de çıkar da | Her kim genişlik de gidecek çok yer de bulur j yeryüzünde bulur Allah yolunda hicret ederse Her kim
X i» 1
1 1 = . a jb i
ö ! .İJ
W
^ jJ l
olabilir? t
cı bulabilir.
124. Erkek veya kadın,
kim m üm in olur da gü y e d h u lû n e fe û lâ îk e v e h ü v e m ü /m in ü n e v ü nsa m in z e k e rin m in e ş ş â lih â ti
zel am ellerden işlerse,
girerler işte onlar mümin olur da veya kadın Erkek güzel amellerden işlerse
işte onlar c en n e te gi
rerler. Zerre kadar da
haksızlığa uğratılm az
lar. vechehu m im m e n e s le m e ı d nenm ehsenü n e k râ v e lâ y ü z le m û n e Ice n n ete
din bakı-
125. İyilik yaparak ken kendisini daha iyi Zerre kadar da | haksızlığa uğratılmazlar I cennete
1 26. G öklerde ve yer her şeyi | Allah ve olandır yerde olanların jhepsi Göklerde
le fk T
dost
de olanların hepsi A ° ,
Allah'ındır. A llah, her ! 1 1 0 . i İ ı l
X
11 •<» — V-/ j r' ^ JJ V.
y
şeyi kuşatıcıdır.
v e m â y ü tl fh in n e y ü ft küm llâ h ü 1 k u li f î n n is â / v e y e s te ftû n e k e m m ü h tâ
j
1 27. Kadınlar hakkın j Onlar
fetvayı size veriyor Allah 1 Deki Kadınlar hakkında senden fetva isterler kuşatıcıdır
âyetler vardır
! hakkındaki
da senden fe tv a ister
ler. De ki: Onlar hakkın-
daki fetvayı size Allah
veriyor; Yazılm ış hak II : t lâ tü /t û n e h ü n n e f y e tâ m e n n is â i f î Ik itâ b i I 'a le ykü m
yazılmış hakları
ları olan m irası kendi olan mirası
kendilerine vermediğiniz
1
öksüz kızlar i hakkında Kitap'ta size okunan
'a le y h im i cünâha ! fe lâ | i'râ d a n ev nüşuzen m im b e 'lih â h â fe t ' m r a e tü n i v e in i 128. Eğer bir kadın ko
onlara bir günah yoktur
kendisinden yüz
yahut
geçimsizliğin
kocasının endişe ederse bir kadın Eğer casının geçimsizliğin
çevirmesinden den
den, yahut kendisinden
A t
A . ® V H ( X I» ° ^ t A | x J ‘ ' f ° x | yüz çevirmesinden endi
’J L İJ İS
c - şe ederse, aralarında bir
le n fü s ü v e ü h d ir a ti hayr v e ş ş u lh u ş u lh â beynehüm â e n y y ü ş lih â sulh yapmalarında, onla
Zaten nefisler hazırdır hep hayırlıdır Sulh
bir sulh
aralarında düzeltmelerinde
ra bir günah yoktur. Sulh
yapmalarında
hep hayırlıdır. Zaten ne
fisler kıskançlığa hazır
I ^ j J l İ j L j \Jo-t o !r^ ^ I j) X ui O İJ dır. Eğer iyi geçinir ve ge
h a b râ b im â te 'm e lû n e llâ h e fe in n e i v e te tte k û v e in tü h s in û şşühh çimsizlikten sakınırsanız,
haberdardır yaptıklarınızdan şüphesiz
ve geçimsizlik-,
Eğer iyi geçinir kıskançlığa
şüphesiz Allah yaptıkları
ten sakınırsanız!
nızdan haberdardır.
A A
£, ^
134. Kim dünya nimetini
isterse, bilsin ki dünya ve
1 1 ahiret nimeti Allah katin
b e ş râ ; s e m î'a m ! llâ h ü i vekâne i ve l-^ h ira h sevâbü ddünyâ | fe 'in d e İlâ h i i sevâbe ddünyâ dadır. Allah her şeyi çok
r çok iyi g ö m n d ir f^ ^ ^ ^ V ^ ^ 'V 'I Allah olandır ve ahiret nimeti dünya sevabı da Allah katindadır I dünya nimetini iyi işiten ve çok iyi gören
dir.
Sûre:4 (Nisâ, 135-140) 99
1
daha
yakındır
Allah
P İS "! olsa I yakın akrabanız
E
ana-babanız
berdardır. Peygamberine i indirdiği j Kitab'a Peygamberine Allah'a iman edin Ey iman edenler!
;J ] 13JÜ f i l ^ ;İJ û L i ^
m e 'a k ü m !e le m n e k ü n m İ k â lü m in e liâtni Ifethunm le k ü m I fe in k â n e i b ik ü m e lle z n e y e te ta b b e ş û n e 141. Onlar sizi gözetleyip
Biz sizinle
değil miydik? derler
Allah
bir zafer Eğer nasip olursa Onlar sizi gözetleyip dunrrlar dururlar. Eğer Allah tara
beraber tarafından
fından size bir zafer nasip
< m ' * "î ' ' O olursa: «Biz sizinle bera
------------------------- 7 r S - J jJ S e J k . ^ ^ L İJ J û L iilS ber değil miydik?» derler.
v e n e m n e 'k ü m j 'a le y k ü m e le m n e s te h v iz l^ lû neşbün lilk â fir n e i v e in k â n e Şayet kâfirlerin zaferden
SİZİ konjmadık mı? Size üstünlük sağlayarak derler
zaferden
kâfirierin Şayet olursa
bir payı olursa: (Bu defa
bir payı
da onlara): «Size üstünlük
t A A 't
A y. sağlayarak sizi müminler
den korumadık mı?» der
lilk â fir n e I llâ h ü I v e le n y y e c 'a le | y e v m e Ik iy m e h | b e y n e k ü m j yehküm ü fe llâ h ü m in e Im ü /m in n ler. Allah, kıyamet gü
kâfirlere I Allah i vermeyecektir kıyamet gününde j aranızda
hükmünü
Allah müminlerden
nünde aranızda hükmünü
verecektir
verecektir. Allah, mümin
lerin aleyhine kâfirlere
hiçbir yol vermeyecektir.
h â d i'u h ü m v e h ü v e j llâ h e y ü h â d i'û n e I m ü n â fik n e in n e s e b lâ 'a le Im ü /m in n e 142. Münafıklar, Allah'ı
o r to ı oyunlarını Hâlbuki Şüphe- aldatmaya çalışırlar.
Allah'ı aldatmaya çalışırlar Münafıklar hiçbir yol müminlerin aleyhine
başlatma geçirecektıı Allah
Y Hâlbuki Allah, onların
oyunlarını başlarına ge
İİI ^ 3 O ^ L İJ I J L d r 1 s J l4 J I J n ^ i 3 1 3 I3
>• çirecektir. Onlar, nama
lâ h e l v e lâ y e z k ü rû n e nnase y ü râ û n e k ü s e lâ kâm û İlâ şşal tl v e iz â lâ m û za kalktıkları zaman tem
gösteriş bel tembel kalkarlar, in
Allah'ı anarlar insanlara tembel tembel kalkarlar Onlar, namaza kalktıkları zaman
yaparlar
I
^ j j sanlara gösteriş yaparlar.
Allah'ı pek az anarlar.
^ 1 • Y j j V V . ^ 1 V d J j ,^ 4 4 « iS L f i Y İ
O O 143. Münafıklar, küfür ile
y ü d lili i vem eny il.ı h â u lâ / i v e lâ i ilâ h â u lâ i lâ I b e y n e z İlke m ü z e b z e b ne illâ kal lâ
iman arasında bocala
doğra yoldan bu müminlere Münafıklar, küfür
saptınrsa
kimi şu kâfirlere ne de
bağlanırlar
Ne
ile iman arasında
bocalamaktadırlar pek az maktadırlar. Ne bu mü
minlere bağlanırlar, ne
^ jâ lü i •Yı>Lil ^ J ı 14İI ç e 'J I a Sy i i iı de şu kâfirlere. Allah kimi
doğru yoldan saptırırsa,
Ik â fir n e lâ te tt e h iz û I y â e y y ü h â lle z n e m enü s e b ılâ le h u i fe le n te c id e I llâ h ü sen artık ona kurtuluş
kâfirieri edinmeyin I Ey iman edenler! kurtuluş yolu bulamazsın I Allah yolu bulamazsın.
144. Ey iman edenler!
£ 1 ^ 6 ü J lİ Ö İ5 j _p l ID Müminleri bırakıp da
k 1
kâfirleri dost edinmeyin.
s ü lö n e n m m ü b ın â 'a le y k ü m lillâhi e n te c 'a lû m in d û n i Im ü /m in n e v liy â e
Kendi aleyhinizde Allah'a
Kendi Alla
apaçık bir delil mi vermek Müminleri bırakıp da dost apaçık bir delil mi vermek
aleyhinizde h'a
E istiyorsunuz?
;4 J ^ ÖJS j L U i « 145. Şüphesiz ki müna
fıklar, cehennem ateşinin
n e ş râ le h ü m v e le n te c id e , m in e n n â r f î d d e r k i le s fe li Im ü n â fik n e in n e
bir yardım
en aşağı tabakasındadır-
Onlara bulamazsın 1cehennem ateşinin en aşağı tabakasmdadırtar münafıklar Şüphesiz ki
edici de lar. Onlara bir yardım edi
0 y ^ 0 ci de bulamazsın.
<01 J î . î L
> t ♦ 4 ) L I , n 3 İ 3 l . ^ - : , İ 3 İ ,?— ; — — ✓ 146. Ancak tevbe eden
ılillâhi! d n e h ü m ; v e e h le ş û b illa h i v e 'te ş a m û v e e ş le h û lle z n e tâ b û illâ ler, durumlarını düzelten
jAllahl samimi olarak durumlarını ler, Allah'a sarılanlar ve
dinlerine Allah'a satılanlar ve tevbe edenler Ancak
için i bağlananlar müstesna düzeltenler Allah için dinlerine sa
t A
mimi olarak bağlanan
lar müstesna, işte bunlar
e c ıa n 'a z m â Im ü /m in n e llâ h ü ^ v e s e v fe y ü / t i m e 'a Im ü /m in n fe û lâ îk e müminlerle beraberdirler.
Allah, müminlere büyük
büyük bir mükafat müminlere Allah I verecektir müminlerle beraberdirier j işte bunlar
bir mükafat verecektir.
147. Eğer şükreder ve
iman ederseniz Allah size
'a l m â ş â k ira n ! llâ h ü i v e k â n e I ve m e n tü m | in ş e k e rtü m b i'a z â b ik ü m i llâ h ü y e f'a lü mâ azabı ne yapar? Allah,
ıkredenlerin i
size azabı I Allah I yapar | ne
şükredenlerin mükafatını
i.h .,, M „ d .! mükafatını
|j“ ™ verenı I « . - . j * » » » «
veren ve her şeyi bilendir.
» L U I
Sûre:4 (Nisâ, 148-154) o *:
101 ^ *)
lidir. . U ,f,l
y ♦ VK'
167. Şüphesiz inkâr edip, v e z a le m û | in n e lle z n e k e fe rû d a le le m b e ' d â | ö d d a llû 1 'a n se b d i İlâ hi 1 veşaddû
insanları Allah yolundan ve zulmedenleri | Muhakkak, inkâr edenleri derin bir sapıklığa düşmüşlerdir ' insanları Allah yolundan alıkoyanlar
alıkoyanlar, derin bir sa
pıklığa düşmüşlerdir.
168. Muhakkak Allah,
ö r ıte cehennem e illâ ö r |<â v e lâ liy e h d iy e h ü m liy e g fir a le h ü m llâ h ü lem yeküni
inkâr edenleri ve zulme
cehennemin yoluna Onları ne de doğru
denleri ne bağışlar, ne de eriştirir ne bağışlar i Allah değildir
(iletecek ve) ancak bir yola
doğru bir yola eriştirir.
169. Onları ancak cehen ^ l l l l I 4 İ I Ç © 1 ' ^ 4İI J l İ J U İ öl 3=>i l'udl ,Sx J l i .
nemin yoluna (iletecek yâ e yyü h e nnâsü y e s râ 'a le İlâhi z lik e vekâne ebedâ■ f hâ hâlid ne
ve) onlar orada ebedî ebedî
Ey insanlar çok kolaydır Allah'a Bu ise ve olandır I onlar orada kalacaklardır
olarak kalacaklardır. Bu olarak
Allah'ındır. Allah bilendir, hikmet sahibidir I bitendir Allah i ve olandır i ve yerde olanların göklerde ^®P^'lhündıı i ederseniz
hikmet sahibidir.
U ls
^‘ i 104 Sûre:4 (Nisâ, 171-175)
J i J ı I V S j I V
illâ Ih a k k "ale İlâ h i v e lâ te k û lû i fı d ın ik ü m lâ te g iû 1 y â e h le Ik itâ b i
ancak doğru olanı ve Allah hakkında | söyleyin Dininizde taşkınlık etmeyin j Ey kitab ehli!
171. Ey kita b ehli! Di
ı ^ u t ninizde ta şkın lık e tm e
J > ^ j <>4* h f U İI
k5 ^ C ~ 1
yin ve A lla h hakkında
ild m e ry e m e e lk â h â v e k e lim e tü h ra s û lü İlâ hi Im e s h u '^sâ b n ü m e r y e m e j in n e m â
a n ca k do ğ ru olanı sö y
Meryem'e atmış olduğu j kelimesi Allah'ın elçisi Meryem oğlu İsa Mesih I sadece leyin! M e ry e m oğlu İsa
t
M e s ih , sa d e ce A lla h 'ın
e lçisi, M e ry e m 'e a t
m ış o ld u ğ u k e lim e
le k ü m h a y râ l in te h û i se l ıse h | v e lâ te k û lû v e ru s ü lih b illa h i | f e - m in û m in h iv e r û h u n m
si ve O 'ndan b ir ruh tu r.
ıJ (Allah) ve peygamber
Kendi yararınız için buna son verinj qçjqj. demeyin ' Allah'a inanın O'ndan ve bir ruhtur
lerine A lla h 'a ve p e y g a m b e r
le rine inanın (A llah) ü ç
U s o l s ^ l J U
u İ J s o ' ^ L k p L > I S tll U j I tü r d e m e yin . Kendi ya
rarınız için buna son v e
ma v e f î s s e m .ıv â ti i mâ î leh,îı le h u v e le d i enyyekûne sübhânehü ilâ h ü n v v â h id i llâ h ü jin n e m â
hep- O'nun O yüce Muhak- rin. M u h a kka k ki A llah
ve Göklerdeki hepsi çocuk sahibi olmaktan tek bir ilâhtır Allah
dur (münezzeh)dir kak ki te k b ir ilâhtır. O, ço cu k
I,
o^ ^ sah ib i o lm a k ta n yüce
> 4 -^ û j i u o l J lS L Ü J J y s 4 4 j (m ün ezze h)dir. G ökler
'a b d e l enyyekûne Im e s h u I le n y y e s te n k ife j v e k lâ | b illa h i ; v e k e fâ I f î le rd deki ve ye rd e kile rin he p
Hiçbir zaman si O 'n un dur. V ekil olarak
bir kulu olmaktan çekinmez Vekil olarak Allah yeter yerdekilerin
Mesih de
A lla h y e te r.
U
J< S
172. H içb ir zam an M e
sih de A lla h 'ın bir kulu
v e y e s te k b ir 'a n 'ib â d e tih ı i y e s te n k if vem eny v e lâ Im e lâ îk e tü Im ü k a r r a b û n jlillâ h i o lm a k ta n çekinm ez,
ve büyüklük taslarsa Alla-
bilsin ki
O'na kulluk etmekten çekinir Kim Allah'a yakın melekler de
h'ın
A lla h 'a yakın m e le k le r
de. K im O'na kulluk e t
j : , L 4 | L y 11 J U İ ^ S m e k te n ç e k in ir ve bü
yüklük ta sla rsa bilsin ki
ş ş â llh â ti v e 'a m ilû | fe e m m â lle z m e d m e n û c e m î'â ! ile y h i I fe s e y e h ş ü r u h ü m
O, onların h e psini huzu
güzel işler yapanlara gelince] inanıp hepsini I huzuruna i O, onların toplayacaktır runa to p la y a c a k tır.
173. İnanıp güzel işler
I j j - ^ I 0 ^ 4 * 4 İS 4 '^ ^ | W - a- 9 S - a-9
-k -A — yap an lara ge lin ce , on la
v e e m m â lle z n e s te n k e fû m in fe d lih veyezdühüm ü c û ra h ü m fe y ü v e ffıh im rın m ü ka fa tla rın ı eksiksiz
onlara daha fazlasını onların ö d e ye ce k ve lü tfu n d a n
Allah'a kulluktan çekinip ve lütfundan eksiksiz ödeyecek
da verecektir mükafatlannı
onlara daha fazlasını da
V
v e re c e k tir. A lla h 'a kul
lu kta n çe kin ip büyüklük
m in d û n i İlâ hi le h ü m v e lâ y e c id û n e 'a z â b e n el m e n v fe y ü 'a z z ib ü h ü m , v e s te k b e r û ta sla ya n la ra da ş id d e tli
kendile- bir şekilde azab e d e ce k
ve onlar Allah'dan başka ne, bulamayacaklardır şiddetli bir şekilde | azab edecek | büyüklük taslayanlara da
ve on la r A lla h 'd a n başka
ke n dilerine ne bir d o st,
S U 4 - li v J -L İJ i u^ı c v4 ı İ J s ne de bir yard ım cı bula-
m ir r a b b ik ü m b ü rh â n ü n m kad câ ekü m yâ e yyüh e nnâsü v e lâ n e ş ırâ v e lîy y e n v m aya caklardır.
Rabbinizden bir delil 1 Size IMuhammed) geldi Ey insanlar! ! ne de bir yardımcı j bir dost 174. Ey in san lar! Size
Rabbinizden bir de lil
o I> l- ix iil3 İ ı b l> U l ^ J l Ü Ü e C i ^ IJ ;İl4 J I L İ J S jlj (M u h a m m e d i g e ld i ve
size ap açık bir n u r in d ir
bihı] v e 'te ş a m û b illâ h i fe e m m â lle z n e .ım e n û n û râ n m m ü b ın â ile y k ü m v e e n z e ln â
dik.
O'na I sımsıkı satılanları | Allah'a inanıp apaçık bir nur ve size indirdik
175. A lla h 'a inanıp O 'na
B^ sım sıkı sarılanları (A l
< ı-k ..A .A ~ w ,.0 Û .I lah), ke n d isin d e n bir
ş ir â ta n m m ü s te k m â ile y h i v e y e h d ıh im v e fe d lin v m in h ü f , r a h m e tin m ; fe s e y ü d h ilü h ü m ra h m e t ve lu tfa soka cak
ve kendi kendi ve ke n d isin e vara n d o s
dosdoğru yola iletecektir ve lutta bir rahmet I sokacak
sine varan sinden
d o ğ ru yola ile te c e k tir.
Sûre:4(Nisâ, 176)
;L j L U İ İ ^ I
Sûre:5 (M âide, 1-2) O "
105
i
iliâ I v e m â e k e le s s e b ü 'u | v e n n e th a tü ıv e lm ü te ra d d iy e tü i v e lm e v k û z e tü v e lm ü n h a n ik a tü
canlı iken dışın- lar) üzerine boğazlanan
canavar yırtmış olup da I boynuzlanmış j yukardan düşmüş j vurulmuş boğulmuş
kesmedikleriniz da
hayvanlar ve fal oklarıyla
kısmet (şans) aramanız
U s
size haram kılındı. Bun
y e is e e ly e v m e fis k z .'lik ü m b ile z lâ m j v e e n te s te k s im û 'a le n n ü s u b i i v e m â z ü b ih a ların hepsi doğru yoldan
ümitsizliğe
Bugün
doğru yoldan
^hepsT oklarıyla i kısmet (şans) aramanız (putlar) üzerine!
boğazlanan çıkmaktır. Bugün kâfirler,
düşmüşlerdii çıkmaktır hayvanlar
dininize karşı ümitsizliğe
Ji ^ o<
düşmüşlerdir. Onlardan
korkmayın, benden kor
d neküm le k ü m e k m e ltü e ly e v m e vehşevn fe lâ te h ş e v h ü m m in d n ik ü m lle z n e k e fe rû kun. Bugün dininizi ke
dininizi size
kemale
Bugün benden korkun Onlardan korkmayın dininize karşı kâfirler
male erdirdim, size nime
erdirdim
timi tamamladım. Size
din olarak İslâmî beğen
^ U - jJ — g>VI
dim. Kim açlıktan dara
m e h m e ş a tin d tu r r a f. fe m e n i d nâ lis lâ m e İle küm ü v e ra d tü n i'm e t 'a le y k ü m lır, günaha istekle yönel
açlıktan daralır Kim din olarak İslâmî Size beğendim nimetimi
meden bunlardan yemek
üzerinizdeki tamamladım
zorunda kalırsa, ona gü
nah yoktur. Çünkü Allah
bağışlayan, merhamet
lekümüj ü h llle î ku l llehüm l ü h ille i m âzâ! y e s e lû n e k e I ra h m ! g a f û r u r lllâ h e ife in n e illis m in g a y ra m ü te c â n ifil edendir.
Size 4. Sana, kendilerine ne
kılındı » « ' İ S L S J — İ i " S S * N ' M “ “ ı t « « lı r '™ '» C 2 lS 5 S S ‘
-> . 1
yin helal kılındığını soru
yorlar. De ki: «Size iyi ve
temiz şeyler helal kılın
fe k ü lû i İlâh jmimmâ 'a lle m e k ü m ü jtü 'a llim û n e h ü n n e i m ü k e llib n e m in e Ic e v â rih i v e m â 'a lle m tü m i tta y y ib â tü dı.» Allah'ın size öğretti
yiyin
i Alla- ji
| size öğrettiğinden ğinden öğreterek yetiş
öğreterek alıştırarak i avcı hayvanlann yetiştirdiğiniz j iyi ve temiz şeyler
tirdiğiniz avcı hayvanların
sizin için tuttuklarını yiyin
ve üzerine Allah'ın adı
s e r 'u l h is â b illâ h e ü n n e İlâh v e tte k û . 'a le y h i j v e z k ü rû s m e İlâ hi 1 'a le y k ü m nı anın (besmele çekin),
I
lukta iseniz, yahut bi gelmişse yahut yolculukta iseniz yahut Hasta iseniz eğer temizlenin Eğer cünüp iseniz
riniz ab d est bozm ak
( s C y 1.
tan gelm işse yahu t ka 1 A A A A . J 'C, S i l 1 i Ü s l 2 İ J h 1 V V o XS-j^ , v ^ 1
' j r — * •* ' J 1- ti 1 * ^ ............. y y
dınlara dokunm uşsa
nız, su da bu lam am ış fe te y e m m e m û i m â e n fe le m te c id û n n ıs a e Ic im e s tü m ü ev m in e Igâfti e h a d ü n m m in k ü m
dokunmuş-
sanız, te m iz bir to p ra teyemmüm edin i su da bulamamışsanız kadınlara yahut abdest bozmaktan biriniz
sanız
ğa te y e m m ü m edin. J|
* 'iA * I ^ .
Bunun için de yüzlerini
)
zi ve ellerinizi o toprak llâ h ü ^ mâyürdü m in h veeyd küm ; b lv ü c û h ik ü m fâ m s e h û ş a ' id e n ta y y ib e n
la m eshedin. Allah size o top
Allah istemiyor ve ellerinizi i Bunun için de yüzlerinizi meshedin temiz bir toprağa
bir güçlük çıkarm ak is rakla
.11 t f î o . 1 ^ 1 l î l 1 1 — i jJI
yenlere şöyle vaad e t '— ^
miştir; Onlar için m ağfi v e e c ru n 'a zım i m e g fir a tü n v le h ü m | ş ş â lih â ti 1 v e 'a m ilû lle z n e a m e n û
ret ve büyük bir m üka ve büyük bir mükafat vardır mağfiret Onlar için | ve salih amel işleyenlere iman edenlere j
i
fa t vardır.
1 * A 108 Sûre:S (M âide, 10-13)
t 1.
H ani bir to p lu lu k size ^
II S~ I' “ ^ ° ' K°\ \ i ®^ ° î o^ ° 11 I t * °\ el u z a tm a y a (te c a v ü
ze) y e lte n m iş ti d e , O
İlâ h v e tte k û 'a n k ü m e y d iy e h ü m fe k e ffe e y d iy e h ü m lle y k ü m e n y y e b s ü tû
Aüah'- O (Allah) onların | (A llah) onların e lle
korkun sizden çekmişti el size uzatmaya (tecavüze)
tan ellerini i rini sizden ç e k m iş ti.
A lla h 'ta n korkun. M ü
m in le r yalnız A lla h 'a
b e n f is 'â îl 1 m sâka llâ h ü ehaze Im ü /m in n fe ly e te v e k k e li v e 'a le İlâ h i dayan sınlar.
Israüoğulanndan söz Allah almıştı Müminler dayansınlar yalnız Allah'a 1 2 . A lla h , İsrailo ğ u la-
rından söz alm ış tı. İç
iû U - s l lerinden on iki m ü fe t
le în e k a m tü m ü m e 'a k ü m j in n i llâ h ü | v e k â le nekbâ s n e y 'a ş e ra m in h ü m ü v e b e 'a s n â tiş g ö n d e rm iş tik ... A l
dosdoğm kıldığınız
sizinle Ben, mu
Allah
şöyle
müfettiş on iki İçlerinden I
I
göndermiştik
lah şöyle d em işti: «
berabenm hakkak demişti
B en, m u h a k k a k sizin
A o
pnO ^ \ j s ^ S ^ ı s ^ L k J i le b e ra b e rim . N a m a
zı d osd oğru kıldığınız,
v e e k r a d tü m ü v e 'a z z e rtü m û h ü m b iru s ü l : v e m e n tü m I z z e k te v e te y tü m ü ş ş a l te
ze k â t verdiğiniz, p e y
sarfett^inız takdirde I | peygamberlerine | iman ettiğiniz zekât verdiğiniz Namazı
g a m b e rle rim e im an
e ttiğ in iz ve o nlara y a r
a il d ım d a bulu nduğun uz,
v e le ü d h ile n n e k ü m 'a n k ü m s e y y iâ tik ü m le u k e ffir a n n e k a rd a n h ase n e l I llâ h e (m allarınızı) A llah y o
ve SİZİ günahlarınızı mutlaka örter güzelce
I Allah lunda g ü zelce s a rfe t-
lyolunda
X E tiğiniz ta k d ird e , g ü
i- !
J ü j w " . ,. 0 nahlarınızı m u tla k a ör
X ♦
te r v e sizi altın d an ır
m in k ü m b e 'd e z lik e k e fe ra fe m e n ; le n h â r m in te h tih e te c r c e n n â tin
Fakat her |
m a k la r akan c e n n e t
sizden bundan sonra küfrederse ırmaklar atandan akan korum cennetlere
kim de I lere korum . F akat siz
d en h er kim d e, b u n
X— a L l _ * J I ^ ‘) L L ^ 1 <2> Jl XI J — A- f l - 9
X ^ X X ■* * dan sonra k ü fred erse,
le 'a n n â h ü m m sâkahüm fe b im â n e|< dih im sevâe sseb I fe k a d d a lle d osd oğru yoldan s a p
onları lanetledik Sözlerini bozdukları için dosdoğm yoldan sapmış olur m ış olur.
V A A 13. S özlerini bozdu k
ları için onları la n e t
venesû 'a n m m e v â d i'ih Ik e lim e y ü h a r r ifû n e k â s iy e h i k u lû b e h ü m v e c e 'a in â
ledik ve kalblerini k a
unuttular yerlerinden Kelimelen değiştiriyorlar katılaştırdık
tılaştırdık. K e lim e le
1 ve kalblerini hale gebrdik
ri yerlerin d e n d e ğ iş
V l ; _ ^ 5 _ b l j . L l j iL ü .
tiriyorlar. U yarıld ıkla
rı şe y d e n p a y a lm ay ı
illâ i m in h ü m 'a l 1 h â în e tin ırı v e lâ te z â lü t e tt a li'u m im m â z ü k k ir û b ih hazzanm
u n u ttu la r, içlerin d en
daima
hariç hainlik görürsün Uyarıldıkları şeyden
onlardan pay almayı p ek azı hariç, d aim a
o n lard an hainlik g ö rü r
sün. Y in e de onları a f
Im ü h s in n : y ü h ib b ü 1 llâ h e ^ in n e v e ş fe h i 'a n h ü m : fe 'fü i m in h ü m 1 k a l le n m fe t, a ld ırm a . Çünkü A l
güzel davrananları sever | Allah | Çünkü j aldırma jvine de onları j affet İçlerinden | pekaa
lah güzel davran an ları
s e ver.
Sûre:5 (M âide, 14-17) 109 1 M
" 3 \1 ^ L İ İ İ . I L İ I I > J I İ
m uşlard ı. Biz de o n la
rın a ra sın a, k ıy a m e te
kad ar sü re c e k kin ve k e s ra n m le k ü m y ü b e y y in ü ra s û lü n â kad câeküm y â e h le Ik itâ b i
dü şm an lık soktuk. A l çoğunu size açıklayan peygamberimiz size geldi Ey kitap ehli!
lah, ne y a p m ış oldu k
larını onlara e lb e tte t = ^ X I ~
J l
y
h a b e r v e re c e k tir.
'a n k e s r v e y e 'fû m in e Ik itâ b i m im m â k ü n tü m tü h fû n e
15. Ey kitap ehli! Ki
çoğundan da vazgeçen Kitaptan gizlemiş olduğunuz şeylerin
ta p ta n g izlem iş o ldu
y
ğunuz şeylerin ç o ğ u «ı# Jl -v*
ı U
nu açıkla y an , ç o ğ u n I
g a m b e rim iz size geldi. Allah o kitablai ile t i r ve apaçık bir kitap da bir nur Allah'tan Ayrıca size gelmiştir
16. A llah o kitab la rı karanlıklardan Onları çıkarır selamet yollarına rızasına uygun hareket edenleri
zasına uygun h a re k e t A
e d e n le ri s e la m e t yol
larına iletir. O nları iz
le k a d il - ş ir â ü n m m ü s te k m v e y e h d ih im b iiz n ih ilâ n n û rl
niyle karanlıklardan
Muhakkak ki! dosdoğru yola ve onları sevk eder izniyle aydınlığa
aydınlığa çıkarır ve
onları d osd oğru yola
İ L ^
sevk ed er. j
0 da tuttu,
tuttu, onu öldürdü. Son eşeleyen bir karga gönderdi j Sonra hüsrana uğrayanlardan oldu kardeşini öldürmeyi
onu öldürdü
ra hüsrana uğrayanlardan
oldu.
31. Derken Allah, kardeşi
e 'a c e z tü y â v e y le tâ ! k â le s e v e te e h ıh y ü v â rî k e y fe liy ü r iy e h û f î lerdi
nin cesedini nasıl örtece
ona göstermek
ğini ona göstermek için, aciz ni kaldım? Eyvah! I dedi kardeşinin cesedini örteceğini nasıl
için
yeri
âciz mi kaldım?!" dedi. Pişman olanlardan oldu. I kardeşimin cesedini örtemekten Şu karga kadar olup da
Pişman olanlardan oldu.
*
i l l J l r ,
^ ^ Y Sûre:5 (M âide, 32-36)
seni mahzun etmesin. ağızlarıyla iman ettik! | derler Onlardan kimileri inkârda | yarış edenler
edecek. O halde durmayın, sizi imtihan edecek i Ancak 0 tek bir topluluk hepinizi yapardı Allah dileseydi ve yöntem 1 bir kanun
hayırlarda yarışıp koşuşun.
Sonunda hep birlikte dö
nüşünüz, Allah'adır. O za
k if ik k İ ? S i « i' J 1o I34- I î 11 k k k J
man size, görüş ayrılığına j c e m î'a n m e r c i'u k ü m ilâ İlâ hi Ih a y r â t fe s te b ik û fı m â â tâ kü m
düştüğünüz konuları haber Sonunda hep 0 halde durmayın, her birinize verdiği
haber verecektir dönüşünüz Allah'adır yarışıp koşuşun
verecektir. birlikte hayırlarda şeyde
larındandır.
59. De ki: Ey kitap ehli! Siz j jil L J 4 j l j >Sl l L İ o * Lİ- Q
^
sırf şunun için bizden hoş
v e m â ü n z ile ; ile y n â v e m â ü n z ile i b illâ h i hm en n â i en i illâ m inn â ^ h e l te n k im û n e y â e h le Ikitâbi
lanmıyorsunuz; Biz Allah'a
iman ettiğimiz gibi, hem
kendimize indirilene, hem
de daha önce indirilmiş
olana iman etmekteyiz. Si
m el 'in d e İlâ h !m esûbeten| m in z a lik e Ibişerrinm h e l ü n e b b lü k ü m j kul fâ s ik . n v e e n n e e k s e ra k ü m ı m in kablü
zin ise çoğunuz, yoldan çı
Bun daha Size haber vereyim yoldan çıkan
kan günahkârlarsınız. lar
Allah’ın katında! cezaca ondan
I beterini mi?
Deki
günahkârlarsınız
Sizin ise çoğunuz ^
^ i ^ ı i s j ı jı ı S ı y s
65. Ehl-i kitap iman edip
v e le e d h a ln â h ü m s e y y iâ tih im le k e ffe rn â 'a n h ü m i v e tte k a v | â m e n û i e n n e e h le Ik itâ b i v e le v Allah'tan korksaydılar,
kendilerini koyardık kabahatlerini şüphesiz onların örter | ı^^Ujayjı^ar i i ve eğer şüphesiz onların kaba
hatlerini örter, kendileri
ni naîm cennetlerine ko
^ - ,5 4 - ^ |J > 3 İU 3 v ^ L İ_ 4 *
yardık.
ile y h im v e m â ü n z ile i v e lin c île I tt e v r a te | v e le v e n n e h ü m e k â m û c e n n â ti n n e 'ım
66. Eğer onlar Tevrat'ı,
onlara ve indirileni ! Incil'i I Tevrat'ı i Eğer onlar uygulasalardı naîm cennetlerine Incil'i ve onlara Rablerin M
den indirileni uygulasa -S
0 : » J 0 - «
lardı, hem üstlerinden,
hem de ayaklarının altın
üm m etünm m ükteşideh; m in h ü m v e m in t e h ti e r c ü lih im m in fe v k ih im le e k e lû m ir r a b b ih im
dan (kendilerine nimet
içlerinden h e m d e a y a k la r ın ın a lt ın d a n (kendilerine nim et-i . .“.o tio rin a o n
mutedil bir topluluk yerlerdi Rablerinden ler İhsan ederdik, onlar
vardır ler İhsan ederdik, onlar da bunlardan bol bol)
t da bunlardan bol bol) yer
İÜ Ij l2 ^ J 114i IÇ $ 5 >UA 5 U î Û. lerdi. içlerinden mutedil
c bir topluluk vardır. Ancak
ile y k e m â ü n z ile bellig y â e y y ü h â rra s û lü m â y e 'm e lu n sâe î m in h ü m vekesm unm
onların çoğu, ne kötü iş
Ancak
Sana her indirileni tebliğ et! Ey şanlı peygamber! işler yapıyorlar! ne kötü
onların
çoğu ler yapıyorlar!
67. Ey şanlı peygamber!
Sana Rabbinden her indi
rileni tebliğ et! Eğer böyle
inne llâhei m in e n n a s y e 'ş im ü k e i v e llâ h ü ris â le te h fe m â b e lle g te I v e ille m te f'a l : m ir r a b b ik
Emin ol, Onun (sana yapmazsan. Onun (sana
seni koruyacaktır insanlardan Allah verdiği) peygam yapmamış olursun j Eğer böyle yapmazsan | Rabbinden
Allah berlik görevini
verdiği) peygamberlik gö
o A revini yapmamış olursun.
L O i
Allah, seni insanlardan
I ^ t
koruyacaktır. Emin ol, Al
h a ttı; tü k ım û 'a lâ ş e y in | le s tü m y â e h le Ik itâ b i kul Ik a v m e Ik â fin n lâ y e h d î
lah kâfirleri muratlarına
değilsiniz-
tutup icra etmedikçe hiçbir şey Evkit^Pehli! jDekil kâfirleri le r Z S tir erdirmeyecektir.
dir.
v e lâ h ü m y e h z e n û n 'a le y h im fe lâ b a v fü n ş a lih a n 1 v e 'a m ile v e ly e v m i lâ b iri lih amel işlerse, artık on
lara korku yoktur ve onlar
ve onlar mahzun da olmayacaklardır artık onlara j korku yoktur | salih j amel işlerse | ve ahiret gününe
mahzun da olmayacak
t
lardır.
70. Yemin olsun ki, İsrail
k ü lle m â c â e h û m i ru s ü lâ i ile y h im v e e rs e ln â benT is râ île m ıs â k a ebaznâ | le k a d oğullarından söz aldık ve
Yemin kendilerine rasuller gön
Onlara geldikçe 1 rasuller kendilerine | ve gönderdik i İsrail oğullarından j söz j aldık
olsun ki
derdik. Onlara canlarının
istemediği bir hükümle
I
rasul geldikçe, onların bir
y e k tü lû n v e fe r k a n y kezzebû fe n k a n e n fü s ü h ü m b im â lâ te h v â ra s û lü m kısmını yalancılıkla itham
öldürdüler bir kısmını da
yalancılıkla itham onların bir
canlarının istemediği bir hükümle rasul ettiler, bir kısmını da öl
ettiler kısmını
dürdüler.
Sûre:5 (M âide, 71-76) 119 1n
birçoğu, yine kör ve sa le l^ d b im â y e 'm e lû n beşm m v e llâ h ü m in h ü m k e s ıru n m veşam m û I 'am û
ğır kesildiler. Allah, onla Elbette onların neler yaptıklarını görmektedir Allah içlerinden birçoğu ve sağır kesildiler i yine kör
rın neler yaptıklarını gör t
0 X 0 t . y i
mektedir.
J ü s P P ı p u
i i ı i ö !
72. Elbette, "Allah, Mer
yem oğlu M esih'tir" di Im e s h u v e k â le h ü v e Im e s ih u b n ü m e ry e m in n e llâ h e i lle z n e k â lü kefera
I
kâfir
yenler kâfir oldular. Oysa Mesih şöyle demişti Meryem oğlu Mesih'tir Allah diyenler
oldular
Oysa Mesih şöyle de
Jl Jl o
mişti: "Ey İsrail oğulları!
3
Allah'a ibadet ediniz, O
b illâ h i y ü ş rik m e n y in n e h û v e ra b b e k ü m ra b b i llâ h e 'b ü d û y â b e n î is râ île
benim de Rabbim, sizin
Şüphe-
de Rabbinizdir. Şüphesiz Allah'a ortak koşarsa kim sizin de Rabbinizdir
»S™ ibadet ediniz Ey İsrail oğulları!
cısı yoktur."
73. "Allah, üçün üçüncü- Jl U s 'j i b İ J I İ a il â l I p i İ ^
südür" diyenler de kâfir v e m â m in İlâ h in s â lis ü s e tıs e h i in n e llâ h e : lle z m e k â lü le t e d k e fe ra m in e nşâ r
olmuşlardır. Hâlbuki tek
yoktur üçün üçüncüsüdür 1 Allah [ diyenler de kâfir olmuşlardır hiçbir yardımcısı
bir ilahtan başkası yok
tur. Eğer bu dediklerin
den vazgeçmezlerse, el
bette içlerinden kâfir ka lle z n e k e fe rû le y e m e s s e n n e 'a m m â y e k û lû n e v e ille m y e n te h û ilâ h ü n v v â h id illâ
lanlara acı veren bir azap Hâlbuki tek bir baş
kâfir kalanlara elbette dokunacaktır bu dediklerinden Eğer vazgeçmezlerse
ilahtan kası
dokunacaktır.
74. Allah'a tövbe istiğfar
etmeyecekler mi? Allah,
çok bağışlayan, çok acı v e llâ h ü j v e y e s te g fir û n e h 1 İlâ İlâhı 1 e fe lâ y e tû b û n e 'a z â b ü n e lim 1 m in h ü m
yandır. Allah istiğfar 1 Allah'a tövbe etmeyecekler mi? acı veren bir azap 1 İçlerinden
vs 3 4 i j \ J J 6 V y lls J l j i l G j J
v e lâ te tte b i'û i g a y ra Ih a k k i I f i d ın ik ü m lâ te g iû y â e h le Ik itâ b i i kul
le te c id e n n e
edinm ezlerdi. A ncak
fâ s ik u n m in h ü m i k e s irâ n m v e la k in n e i e v liy â e i m â tte h a z û h ü m
imandan uzaklaşmış onların çoğu, im andan
bulacaksın onların çoğu Ancak koruyucu 0 kâfirleri edinmezlerdi
(asıklardır uzaklaşm ış fasıklardır.
1 ^ k z% 1 , I s - . r t c ^ ı l j ı i l
82. insanların m ü m in
lere düşm anlık bakı
v e lle z ın e e ş ra k û ! ly e h û d e lille z ın e â m e n û 'a d â v e te l e şe d d e nnâsi m ından en sertini Y a
düşmanlık
müşrikleri Yahudilerie müminlere
bakımından
insanların en sertini hudilerle müşrikleri
bulacaksın. M ü m in le
lİ I l y i i i I ^ jJ L J 5J ^ •6- i re sevgice en yakınla
rını da, "Biz, H ıristiya-
n e ş â râ ; in n â i lle z n e k â lû lille z n e â m e n û imeveddetel! e k ra b e h ü m i v e le te c id e n n e
nız!" diyenleri bulacak
Hıristiyanız! Biz j diyenleri Müminlere sevgice I en yakınlarını da i bulacaksın
sın. Bunun sebebi, on
ların arasında bilgin ke
O J ^ - 2 ^ L j L l a j j 3 O şişlerin ve dünyayı terk
lâ y e s te k b iru n v e e n n e liü m i v e ru h b â n e n v kissîs'ne i b ie n n e m in h ü m z,ılike eden rahiplerin bulun
büyüklenmezler Bunlar
ve dünyayı terk eden l,. • l ■ı
onların arasında
Bunun m asıdır. Bunlar, büyük
rahiplerin bulunmasıdır! b''9'n keşışlenn sebebi
lenm ezler.
Sûre:5 (M âide, 83-89) 121 ^ T ^
^ j J I ^ L «.b..*.g . j 1 J ^ jş J I ,J | J L o I jJ L tf Ij | j
83. Peygambere indirileni
dinledikleri zaman, hak m in e d d e m l te fı d u e 'y ü n e h ü m te r â ilâ rra s û li 1 m â ü n z ile v e iz â s e m i'û
tan öğrendikleri şeyler akan yaşlann | taştığını onların gözlerinden görürsün Peygambere indirileni dinledikleri zaman
den dolayı, onların gözle
o^ ®
rinden akan yaşların taş
a a I î J I ^ j ö
tığını görürsün. Onlar,
şöyle derler: "Ey Rabbi- m e 'a ş ş â h id n fe k tü b n â jc m e n n â ra b b e n â i y e k û lû n e m in e Ih a k k j m im m â 'anafû
miz! İnandık, bizi şahit şahit olanlarla biriikte bizi yaz j inandık Rabbimizlj | haktan
öğrendikleri şeylerden
dolayı
olanlarla birlikte yaz."
> . ' o
84. "Hem biz niçin Allah'a
ve haktan bize gelene
Ü J U İİ o l İ^ l o - Us ÜJ U j
inanmayalım? Biz, Rabbi- ra b b ü n â e n y y ü d h ile n â v e n e ö T ie 'u i m in e lhakW v e m a caena b illâ h i : v e m â le n â lâ n ü /m in ü
Biz, Rabbi-j
mizin bizi iyi ve güzel dav bizi sokmasını umuyoruz i haktan ve bize gelene Allah'a ! Hem biz niçin inanmayalım?
mizin
ranan topluluğun arasına ^^^
^ ' - 1.
sokmasını umuyoruz."
85. Allah, onları, söyle
m in te h tih â te a i c e n n â tin b im â k â lû ! Ilâ h ü fe e s â b e h ü m ü m e 'a Ik a v m i ş ş â lih în
dikleri bu sözlerden dola
söyledikleri bu onları ödüllendire-
yı, içlerinde ebedi kalmak altından akan cennetlerle
sözlerden dolayı
Allah
cektir
iyi ve güzel davranan topluluğun arasına
onlar cehennemliktirler.
87. Ey iman edenler! y â e y y ü h â lle z 'n e â m e n û e ş h â b ü Ic e h ım û lâ îk e b i y â tin â ve kezze b û
Allah'ın size helal kıldığı yalanlayanlara
Ey iman edenler! cehennemliktirier onlar ayetlerimizi
yiyeceklerin temiz olan g e lin c e
fakiri doyurmak veya on onları giydirmek veyaboluk çocuğunuza yedirdiğinizin orta derecesinden on fakiri d o y u rm a k B u n u n k e f f a r e ti d e
bilendir.
98. Allah'ın azabının mtı-
hakkak çok şiddetli ol m â 'a le rra s û li ra h im i g a f û r u r iveenne llâhe! ş e d d ü l'ik â b i fenne llâhe i'le m û 'alîm
duğunu, Allah'ın elbette çok acıyan lelbetteçok »n-hSn ! azabmm muhakkak çok
Peygambere düşen i ABah'm bilin şok iyi bilendir
çok bağışlayan, çok acı olduğunu I bağışlayan I şiddetli olduğunu
o Jl
yan olduğunu bilin.
99. Peygambere düşen,
yalnızca tebliğ etm ek Ih a b s ü lâ y e s te v î ku l v e m â te k tü m û n m â tü b d û n e y e 'le m ü v e llâ h ü Ib e lâ g illâ
tir. Gizlediğiniz ve açık pis olanla bir olmaz Deki ve açıkladığınız şeylerin Gizlediğiniz
hepsini yalnızca tebliğ yal
bilecek olan Allah'tır etmektir nızca
ladığınız şeylerin hepsi
- ^ a ■ i
ni bilecek olan, yalnızca
Allah'tır.
100. De ki: "Pisliğin çok y â û lî le lb â b i ı llâ h e i fe tte k û k e s ra tü Ih a b s v e le v e 'c e b e k e v e tö y y ib ü
Ey temiz özü. düşünen beyni j ABah'-
luğu hoşuna gitse de, pis olanlar! i tan
korkun ki Pisliğin çokluğu hoşuna gitse de temiz olan
olanla temiz olan bir ol
maz. Ey temiz özü, dü
şünen beyni olanlar!
Allah'tan korkun ki, kur in tü b d e 'a n e ş y â e lâ te s e lû y â e y y ü h â lle z n e m enü le 'a lle k ü m tü flih ü n
y â e y y ü h â lle z ın e â m e n û
ler kendinizi düzeltm eye
ilâ İlâ h i izâ h te d e y tü m m e n d a lle lâ y e d u ır u k ü m e n fü s e k ü m 'a le y k ü m
Siz doğru gittikten öte taraftan size bir zarar ve Sizler düzelt- bakın! Siz doğru g ittikte n
Allah'tır kendinizi Ey iman edenler!
sapanlar remez meye bakın! sonra öte taraftan sapan
lar size bir zarar veremez.
IjJJ«l ^3-:; ^ jİJLİJS’ Lo^ Sonunda hepinizin vara
cağı yer, A llah'tır. O, size
y â e y y ü h â lle z ın e â m e n û b im â k ü n tü m te 'm e lû n I fe y ü n e b b iü k ü m I c e m î'a n m e r c i'u k ü m
neler yaptığınızı haber ve
O, size haber vere hepinizin Sonunda yaracağı
Ey iman edenler! neler yaptığınızı recektir.
cektir yer
A l f ü J fd e V j f
in n e k e : le n â lâ 'ilm e kâ lû ü c ib tü m m aza fe y e k û lü rr u s ü le i llâ h ü y e c m e 'u i yevm e
109. O gün Allah, pey Şüphesiz Bizim I divecekler i Size cevap ne ve diyecek peygamberleri Allah toplayacak Ogün
Sen I yok a'vecekier |
gamberleri toplayacak ve
"Size ne cevap verildi?"
diyecek. "Bizim bir bilgi
miz yok! Şüphesiz Sen, 'a le y k e j n i'm e t zkür y â ' sâ b n e m e ry e m e llâ h ü i iz k â le | e n t e 'a llâ m ü Ig u y :b
görünmeyen, bilinmeyen Sana
verdiğim i Allah I şöyle diyecek j görünmeyen, bilinm^^^^^
düşün Ey Meryem oğlu İsa!
nimetimi
âlemleri çok iyi bilensin!" r
diyecekler.
110. Allah şöyle diye
cek: "Ey Meryem oğlu v e k e h lâ f î Im e h d i nnase tü k e llim ü b ir û h i Ik u d ü s i i e y y e d tü k e İZ v e 'a lâ v â lid e tik
İsa! Sana ve annene ver ve yetişkin konuşuyor I seni destek-
Beşikteyken insanlarla Rühu'l-Kudüs (Cebrail) ile Hani ve annene
ken dun i ledim
diğim nimetimi düşün! E
O
Hani seni, Rûhu'l-Kudüs
^ A İn J I V IJ j j j Ü IJ 4A.S—^eJ I J I-J L x .S w l I t i L L o j L P j | J
(Cebrâîl) ile destekledim.
Beşikteyken ve yetişkin m in e t t 'n i , te h lü k u ^ v e iz ; v e lin d i v e tte v r .îte v e lh ik m e te Ik itâ b e 'a lle m tü k e veiz
ken insanlarla konuşu çamurdan tasarlıyordun Hani ve Incil'i de Tevrat hikmet kitap
sana öğret
Hani
miştim
yordun. Hani sana kitap,
hikmet, Tevrat ve incil'i
de öğretmiştim. Hani be
nim iznimle çamurdan v e tü b r iü b iiz n i ö y ra m fe te k û n ü f hâ i fe te n fü h u biizni k e h e y e ti t ö y r i
kuş biçimi gibi tasarlıyor o, benim
iyileştiriyordun bir kuş hemen oluvermişti içme üflemiştin de j benim iznimle kuş biçimi gibi
dun, içine üflemiştin de iznimle
a J o C a^o
o, benim iznimle hemen
bir kuş oluvermişti. Ana
dan doğma körü, alacalı benî isrâîle k e fe ftü ! v e iz ! b iiz n î Im e v t tü h r ic ü I v e iz | b iiz n î velebraşa lekm e h e
yı yine Benim iznimle iyi uzaklaştır- j „ . Benim hayata çıkar- y • i yine Benim Anadan
İsrail oğullarını ölüleri de
leştiriyordun. Hani ölüleri mıştım I iznimle tıyordun iznimle doğma körü
,
i
d
de Benim iznimle hayata
çıkartıyordun. Hani İsra I o l h
il oğullarını senden uzak- illâ : hdzâ ; in minhüm llez ne keferû i fe k â le b ilb e y y in â b c i/te h ü m iz 'anke
laştırmıştım, o zaman sen baş-i g I bir şey i Onların inkar Prianler sen onlara 0 za
ka 1 i değildir I içinden inkâr edenler i demişlerdi i açık mucizelerie senden
onlara açık mucizelerle gelmiştin man
6 . EN'ÂM SÛRESİ
Mekke döneminde in o Iû jjL cu j j ^ L« ^ I ej
miştir. Kuvvetli görüşe
göre, 91, 92, 93, 151, EN-'ÂM EN'ÂM SURESİ
152 ve 153. âyetler
Medine 'de inmiştir.
165 âyettir.
Rahmân ve Rahîm olan rra h îm llâ h irra h m c ':n i b is m i
Allah'ın adıyla.
ve Rahîm Rahmân olan Allah'ın ismiyle
1. Her türlü övgü, gökle
ri ve yeri yaratan, karan
lıkları ve aydınlığı var eden
Allah'ındır. Sonra hakkı ta lle z n e k e fe rû Sünme vennur z z u lü m â ti 1 v e c e 'a le i v e le rd a s s e m a v â ti llezı b s ls k a elham dü
nımayanlar, bunları kendi Alla Her türlü
hakkı tanımayanlar ve aydınlığı karanlıklan var eden ve yen gökleri yaratan
lerini yaratana denk tutu h'ındır övgü
yorlar.
2 .0, sizi topraktan yaratan, e
sonra da bir süre belirle In d e h ı j veecelünm m üsem m en e c e lâ kadâ m in tin in llez! h a le k a k ü m hüve y e 'd ilû n b irabbifiim
yendir. Başka bir belirli süre Onun ka belirle bunları kendi
Başka bir belirli süre de bir süre topraktan sizi yaratan 0 denk tutuyorlar
de Onun katindadır. Sonra tindadır. yendir da ! lerini yaratana
verirdi. Sonra kendilerine kendilerine bir an bile iİÇ ; azap i kesinlikle öyle bir bir Şunun j indirilse de,
Eğer indirseydik | diyorlar
jjö z ^ jb n lm a z A hükmü Ju^ulanıverirdi melek üzerine I ^ ö rs e ^ ^
biran bile göz açtırılmazdı.
^ L o V I sj
) YA 128 Sûre :6 (En'âm, 9-18)
9. Kendisini melek yapsay
dık, onu yine bir erkek şek
<3) o ^ ^ l X tîi k . l . I s ^L > > j 8 L jü L iL ^ e J C sÜ Lo e U ü L iL > ^ j
linde gönderir, düşmek
m â y e lb is n 'a le y h im -e le le b e s n â ra c ü le n v le c e 'a in â h ü ! m e le k e l v e le v c e 'a in â h ü te oldukları şüpheye onla
bir erkek rı yine düşürürdük.
düşmekte oiduklan şüpheye i onları yine düşürürdük onu yine gönderir melek Kendisini yapsaydık
I şeklinde
10. Yemin olsun (ey Muham
o
medi, senden önce gönderi
len peygamberlerle de alay
b ille z n e s e h irû m in h ü m fe h â k a m in k a b lik e ; b ir u s ü lin m s tü h z ie v e le k a d i edildi. Fakat o alay ettikle
çepeçevre (ey Muhammedi, sen peygamberlerle Yemin ri hak, o maskaralık edenleri
o maskaralık edenleri alay edildi
kuşatıverdi den önce gönderilen de olsun çepeçevre kuşatıverdi.
* . * L
11. De ki: "Yeryüzünde ge
J L ^ U y iS i p J Ij O ■S U
zip dolaşın, sonra o pey
k e y fe n z u rû sümme f î le rd i sm kul m â k â n û b ih y e s te h z i m gamberleri yalanlayanların
nasıl sonlarının nasıl olduğuna
bir bakın! sonra gezip dolaşın Yeryüzünde De ki Fakat o alay ettikleri hak
olduğuna bir bakın!"
oyy o y
12. De ki: "Kimin şu gök-
4ÜLS AÜ J j j V 13 9 1 I J U ,t-sJ J j © 15L5J1U 5ti lerdekiler ve yerdekiler?"
k e te b e ! lillâ h kul v e le rd m â f î s s e m v â ti lim e n m kul k â n e 'â k ib e tü Im ü k e z z ib n "Allah'ın!" de! O, kendisi
ne (kullarına) rahmet et
yazdı Allah'ın de ve yerdekiler şu gökterdekiler Kimin De ki o peygamberleri yalanlayanların sonlarının
meyi yazdı. Şüphe yok ki,
O, sizi kıyamet gününde
' "
kS —jS
“ -y
^
y
0 ^ - '^ I {
I ~ V ^
»
I • —
1 1 ^
~y
A
y ^
. . . o \
V
1 toplayacaktır. Bunda şüp
v -s r
he yok. Kendilerine yazık
fıh lâ ra y b e y e v m i ikiy- m e ti le y e c m e 'a n n e k ü m rra h m e h 'a l n e fs ih i
edenler var ya, işte onlar,
Şüphe yok ki. O, I (kullarınal rahmet
Bunda şüphe yok kıyamet gününde O, kendisine
sizi toplayacaktır etmeyi iman da etmezler.
13. Hâlbuki gecede ve gün
düzde barınan her ne varsa,
hepsi Onundur. O, çok iyi işi
vennehâr f î Neyli I m â s e k e n e I v e le h j lâ y ü /m in u n fe h ü m i e n fü s e h ü m e lle z n e h a s irû
ten, çok iyi bilendir.
Hâlbuki barınan her ne i hepsi işte onlar
ve gündüzde etmezler Kendilerine yazık edenler var ya
gecede varsa IOnundur im anda 14. De ki: "Göklerin ve ye
yO rin yaratıcısı Allah'tan baş
o
v i j o l o ı ı kasını mı koruyucu edine
ceğim? O, (herkesi) bes
v e le r d i f â tir i s s e m v â ti v e liy y e n e tte h iz ü e g a y ra İlâ h i | kul l'a l m s s e m 'u vehüve
leyen, kendisi beslenmeye
Allah'tan
ve yerin Göklerin yaratıcısı konıyucu j | [jg ^ ı^ jıg , De ki I çok iyi bilendir | çok iyi işiten | O ihtiyacı olmayandır. De id:
"Ben, (Allah'a) boyun eğip
teslim olanların ilki olmakla
emrolundum." (Bana ayrıca
v e lâ te k û n e n n e e v v e le m e n e s le m e en ekûne ü m ir tü innT kul I v e lâ y ü t'a m y ü t'im ü vehüve şöyle denildi:) "Sakın müş
(Bana ayrıca şöyle (Allah'a) boyun eğip teslim (herkesi) ■ „
olmakla lemrolundum Ben De ki beslenmeye riklerden olma!"
denildi:) Sakın olma olanların ilki Ii ihtiyacı olmayandır besleyen I
oy 15. De ki: "Ben Rabbime
isyan edersem, cidden bü
yük günün azabından kor
'a z â b e y e v m in 'a z m ra b b in 'a ş a y tü e h â fü I in n î ; kul m in e Im ü ş r ik n karım!"
^ [b m d e n ! cidden büyük günün azabından j ftabbime j isyan edersem, i korkarım | Ben 1 De ki i müşriklerden 16. O gün, kimden azap
uzaklaştırılırsa, işte, Allah
t ® y ^ ^ ♦. I ^ ^ it \ y y y ^ * * \ * s . y o y y ^ y • y o> ona gerçekten acımıştır.
işte bu, apaçık kurtuluştur.
v e in y y e m s e s k e Ife v z ü Im ü b n v e z lik e fe k a d ra h im e h y e v m e îz in 'a n h ü y ü ş ra f
17. Eğer Allah senin başı
işte, Allah ona kendisin-: azap
Eğer senin başına getirirse apaçık kurtuluştur i işte bu O gün na bir sıkıntı getirirse. On
gerçekten acımışbr den I uzaklaştırılırsa
^ ^ Jl dan başka bunu engelle
0 '
yecek kimse yoktur. Eğer
^ •• •
sana bir hayır gelmesini is
'a l k ü lli ş e y in I fe h ü v e b ih a y rin | v e in y y e m s e s k e hüv illâ i le h ü : fe lâ k â ş ife b id u r r in i Ilâ h ü terse, (bunu da engelleye
Eğer sana gelmesini engelleyecek
her şeye Onun bir hayır Ondan başka bunu bir sıktnb Allah cek kimse yoktur). Onun
isterse kimse yoktur
her şeye gücü yeter.
18. O, kullarına karşı, dai
ma galip ve üstündür. O, işi
Ih a b r I Ih a k m ü vehüve fe v k a 'ib â d ih Ik â h iru vehüve ! k a c fr sağlam yapan ve yaptığında
İŞİ sağlam yapan ve yapü- j daima galip ve bir hikmet bulunandır, her
her şeyden haberdardır ve O ! kullarına karşı ve O gücü yeter
Ç ja bir lAmet bulıınandif i üstündür
şeyden haberdardır.
I
^ L U İİ^ I
Sûre :6 (En'âm, 19-27) 129
19. De ki: "Şahitlik olarak
d "-.,
hangisi daha büyüktür?" De
ki: "Allah, benim le sizin ara
nızda şahittir. Bu Kur'ân, h zâ Ik u r n ü ile y y e i v e û h iy e vebeyneküm beyn ; ş e li d ü m illâ h ü k u li şehâdeh e k b e ru e y y ü şeyin kul
bana sizi ve (sizden sonra daha
Bu Kur'ân bana ;vahiy ediliyor sizin aranızda benimle şahittir I Allah De ki i hangisi Deki
Kuran'ın kendilerine) ula i olarak büyüktür?
m üm inlerden olsaki" der müminlerden olsak Rabbimizin ayetlerini j yalanlamayıp i Ah keşke derken |
ken bir görsen!
' î . >■
* 130 Sûre:6 (En'âm, 28-35)
İ9
28. Hayır, daha önce gizle
L j i/jU ü ı/y j } J j j ş 3 ^ û J J 4 ı^ ^ ti u ^ 11 : j j yip durdukları karşılarına çıktı
(da ondan böyle konuşuyor
veinnehüm lim â n ü h û 'a n h ü le 'â d û v e le v r u d d û I m in k a b l m â k â n û y ü h fû n e b e d â le h ü m bel lar). Geri çevrilselerdi, m utla
Şüphesiz o yasaklandıkları kötü- mutlaka yine ka o yasaklandıkları kötülük
Geri çevrilselerdi daha önce gizleyip durdukları |karşılarına çıktıj Hayır
onlar lüklere döneceklerdi lere yine döneceklerdi. Şüp
hesiz onlar, yalancılardır.
29. Yine dönüp, "Hayat, yal
nızca bu dünya hayatımızdan
v e le v te r â b im e b 'û s ın |n e h n ü |v e m â î h a y â tü n â d d ü n y â illâ in h iy e ı v e k â lû le k â z ib u n
ibarettir! Biz bir daha dirile
Biz j değiliz I bu dünya hay^ato yalnız-
bir görsen bir daha dirilecek Hayat diyeceklerdi yalancılardır cek değiliz!" diyeceklerdi.
t 30. Sen onları, Rablerinin
huzurunda durdurulduklarını
bir görsen! (Allah), "Bu gör
l'a z â b e fe z û k û kâ le v e ra b b in â b e lâ k â lû b ilh a k k i h a z â | e le y s e k â le 'a lâ ra b b ih im iz v ü k ifû düğünüz, hak, gerçek de
diye Rabbimize Onlar, doğruymuş gördüğünüz, (Allahı gerçek değil Sen onları, Rable- durdurulduk ğil m iym iş?" diyecek. On
azabı tadın diyecek
cek yemin olsun k Evet diyecekler hak Bu miymiş? rinin huzurunda larını lar, "Evet, Rabbimize yemin
t
^ o > o Jl
olsun ki, doğruym uş!" diye
3 ) 6 j j- L S L j L i j cekler. (Bunun üzerine A l
lah), "İnkâr etmenizden do
s s â 'a tü h a ttâ izâ c â e th ü m ü b ilik â i İlâ h i lle z ın e k e z z e b û k a d h a s ira | b im â k ü n tü m te k fü r u n
layı tadın azabı!" diyecek.
gelip kendilerini yakalayıver- Allah'ın karşısına kendileri kaybet- (Bunun üzerine Allahi, inkâr etmeniz-
Kıyamet saati
diğinde çıkmayı
yalanlayanların 31. Allah'ın karşısına çıkmayı
mişlerdir den dolayı
Jl yalanlayanların kendileri kay
betmişlerdir. Kıyamet saati
gelip ansızın kendilerini yaka-
'a lâ z u h û r ih im i e v z â ra h ü m | y e h m ilû n e vehüm fh â 'a lâ m â fe r r a tn â y â h a s ra te n â | k â lû ibegteten layıverdiğinde, "Eyvah, dün
bütün günah yüklenmiş Onlar o dünya yaptığımız kusurlardan Eyvah yazıklar olsun diyecek ya hayatında yaptığımız ku
sırtlarına
larını götürüyorlardır vakit hayatında dolayı bize! ler surlardan dolayı, yazıklar ol
sun bize!" diyecekler. Onlar o
31LJJ j İ4 J S L4 3 İJI s Us 0 o vakit bütün günahlarını sırtla
rına yüklenmiş götürüyorlar-
v e le d d â r u la h ir a tü i v e le h v |le 'ib ü n v | İllâ i Ih a y a tü d d ü n y â vem a m â y e z irü n sae e lâ
dır. Dikkat et, onlar ne kötü
ve oyalan I onlar ne Dik
Elbette ahiret yurdu bir oyun başka Bu değersiz dünya hayatı nedir ki! yükler götürüyorlar yükler götürüyorlar!
madan ! kötü kat et
32. Bu değersiz dünya haya
bunu bilmezler."
38. Yeryüzünde (yürüyen) L l- Ş u J k j ^
ettik. İşte o zaman, bütün işte o onları yakalayıp yok işte o zaman kendileri- Nihayet bu genişlik ve serbestlikle
bütün ümitlerini yitirdiler ansızın
zaman ettik ne verilen sevindikleri sırada ____
ümitlerini yitirdiler.
(.U o V ls
132 Sûre: 6 (En'âm, 45-52)
^ j Lj I j l J 3 I jl J i k j j ^ jk ^ L - s ü Ij I> fc J L Is » j J ! j» j - f l J I j j« 1 ^ 2 .9
45. Artık zulmedip duran
e ra e y tü m kul 1 ra b b i l'â le m în 1l il l â h i : v e lh a m d ü ; lle z n e z a le m û ; d â b ir u Ik a v m i fe k u ti'a
topluluğun kökü kesilmiş
Söyleyin
bakalım
Deki Âlemlerin Rabbi olan I Allah'a 1 hamdolsun! | Artık zulmedip duran j topluluğun kökü j kesilmişti ti. Âlemlerin Rabbi olan
y X ^ ^ ^ a
Allah'a hamdolsun!
A İ M J k iU l JLp ^ ^ I jk3-l û| 46. De ki: "Söyleyin ba
kalım, eğer Allah sizin ku
g a y n j İlâ hi . m e n il ih ü n i 'a ln k u lû b ik ü m v e h a te m e i v e e b ş â ra k ü m s e m 'a k ü m i llâ h ü i in e h a z e laklarınızı ve gözlerinizi alı-
i mühürleyi-
Allah'ın dışında ; hangi ilah kalplerinizi
i verse
ve gözlerinizi sizin kulaklarınızı | Allah eğer alıverip verip kalplerinizi mühür-
X
leyiverse, Allah'ın dışında
X X
hangi ilah size bunları geti
rip verecek?" Baksana Biz
e r a e y te k ü m ku l y e ş d ifû n ; h ü m isürtımeı I y â ti n ü ş a r r ifü k e y fe , ünzur b ih y e /t küm ayetlerimizi nasıl türlü şe
l\le diyorsunuz I De ki yüz çevirip giderler onlar |Sonra!Biz ayetlerimizi
türlü şekillere |
nasıl i Baksana şunları
size getirip killere sokuyoruz. Sonra
sokuyoruz verecek?
onlar, yüz çevirip giderler.
47. De ki: "Ne diyorsunuz,
Allah'ın azabı ansızın veya
Ik a v m ü ^ l i m û n illâ h e l y ü h le k ü i c e h ra te n j e v begteteni 'a z â b ü İlâ h i in e t 'k ü m açıkça başınıza gelse, za
zalimler topluluğundan
baş
mı helak olacak? açıkça veya Allah'ın azabı başınıza gelse
limler topluluğundan baş
kası
kası mı helak olacak?"
48. Biz o peygamberleri,
\ ' ancak rahmetimizin müj
h a v fü n i fe lâ ; v e e s le h a iâmene, fe m e n v e m ü n z ir n ; m ü b e ş ş ir n e | illâ Im ü rs e lın e v e m â n ü r s ilü decileri, azabımızın haber
korku
salihamel i iman
jy o k tu rj^^ ı^^ ^j^jg ^ ^g ,
Onun için azabımızın
^dUİMII^III haberci-
lldUCIOI- Ij IdlIlIlCUllll^MI
rahmetimizin ! I I n- 1 -1 . . ... cileri olmak üzere gönde
kim leri olmak üzere i müjdecileri | ancak | Biz o peygamberleri j göndeririz
ririz. Onun için kim iman
X t. ^ edip salih amel yolunu tu
k_ > ) J k A
X
(* - ^ UkjLjU Ij_4 OdJ jJlS (U» V j tarsa, onlara korku yoktur,
l'a z â b ü yem essühüm ül b i y â tin â v e lle z n e k e z z e b û yehzenûn i hüm v e lâ i 'a le y h im
onlar mahzun olacak da
kendilerine değillerdir.
azap i a li, “ i; ; , I Ayetlerimizi yalanlayanlara gelince mahzun olacak da | onlar j onlara
dokunacaktır
49. Ayetlerimizi yalanla
yanlara gelince, günah iş
lemeyi adet edinmele
ig a y b e ; v e lâ e 'le m ü h a z â în ü İlâ h i 'in d i le k ü m I lâ e k û lü i kul b im â k â n û y e fs ü k û n
rinden dolayı, kendilerine
bilinmeyen, i benim yanım- , günah işlemeyi adet edinmelerinden azap dokunacaktır.
■ ■■ i bilmem Allah'ın hâzineleri Ben, sizej demiyorum I De ki
dadır dolayı
r 50. De ki: "Ben, size,
o > t ı« ^ ^ X Jİ ^
'Allah'ın hâzineleri benim
c yanımdadır' demiyorum,
le 'm â h e l y e s te v î kul ile y y m â yûhâ illâ in e tte b i'u m e le k i in m : le k ü m . v e lâ e k û lü
bilinmeyen, görünme
bir mele-j yen âlemi de bilmem, size
Kör bir olur mu? De k i ! bana i vahiy edilene ovarım Ben demem
ğim'de ! 'Ben, bir meleğim' de de
mem. Ben, ancak bana va
hiy edilene uyarım." De ki:
"Kör, görenle bir olur mu?
ila ra b b ih im ı e n y y ü h ş e rü lle z n e y e h â fû n e b ih i I v e e n z ir e fe lâ te te fe k k e r û n v e lb e ş r
Artık düşünmez misiniz?"
Rablerinin huzu Bu
toplanacaklarından korkanları da uyar Artık düşünmez misiniz? | ■ görenle
runda nunla 51. Bununla Rablerinin hu
zurunda toplanacakların
dan korkanları da uyar. On
ların, Ondan başka ne bir
lle z n e y e d 'û n e v e lâ t e t r u d i y e tte k û n i le 'a lle h ü m i v e lâ ş e fı'u l yeliyyünvl m in d û n ih ı i le h ü m le y s e
koruyucuları, ne de bir şe
ne bir ko-
dua edenleri I 1 korunurlar | Umulur ki |
ruyucuları
Ondan başka j Onların | vardır faatçileri vardır. Umulur ki,
korunurlar.
* pr»
X 52. Sabah akşam Rable-
5 - ? - * ^ ^ ı ^ J
V."
rlnin cemalini arzulayarak
m in ş e y in v m in h is â b ih im m â 'a le y k e | vecheh j yündûne v e l'a ş iy y i j b ilg a d .v ti ;rabbeliüm
dua edenleri yanından ko
Sen hiçbir şekilde j onların hesabından | sorumlu değilsin j cemalini i arzulayarak akşam Sabah I Rablerinin vayım deme! Sen hiçbir
şekilde onların hesabından
0 . ^
^ o - ^ - f J U â J l 0 - > 5LJL9 ° jJ a İ 3 1I C. lL I sorumlu değilsin, onlar da
^ â f
hiçbir şekilde senin hesa
m in e z z â lim în j fe te k û n e fe te tr u d e h ü m ı m in ş e y in | 'a le y h im m in h is â b ik e vem â bından sorumlu değil! Eğer
o zaman zalimlerden ^ lu r s u r ^ ^ ^ ğ e m ı la r ^ ç o v a r s a r ^ ^ l^ ^ ^ j^ ^ ^ il^ ^ o r u m k ^ e ğ il^ ^ ^ e n ^ ^ onları kovarsan, o zaman
zalimlerden olursun.
Sûre :6 (En'âtn, 53-59) 133 )rr
*
'a le y h im ı llâ h ü m ennei e h â u lâ i liy e lç û lü b ib e 'd il b e 'd a h ü m fe te n n â v e k e z like
ihsanda imtihan
53. "Allah, aramızdan şun kendilerine | Allah şunlara mı desinler diye bazısıyla bazılarını böyle
bulundu? ettik
lara mı kendilerine ihsanda
bulundu?" desinler diye,
böyle bazılarını bazısıyla
imtihan ettik. Allah, şükre lle z n e y ü /m in û n e 1 v e iz â c â e k e b iş ş â k ir n b ie 'le m e llâ h ü e le y s e m im b eyn in â
den kullarını daha iyi bilir, iman edenler j sana geldikleri zaman şükreden kullarını daha iyi bilir j Allah j değil mi? aramızdan
değil mi?
54. Ayetlerimize iman
edenler sana geldikleri za
'a m ile iennefi men; r ra h m e te 'a l n e fs ih i ira b b ü k ü m k e te b e j 'a le y k ü m s e lâ m ü n fe k u l i b ia y â tin â
man, onlara şöyle de; "Se
onlara
lam olsun sizlere! Rabbiniz yapar ! kim i rahmeti kendisine ; Rabbiniz yazdı olsun sizlere Selam Ayetlerimize
şöyle de
kendisine rahmeti yazdı.
* ^ j > “
İçinizden kim bilmeden kö o •
tülük yapar, sonra bunun
ardından tövbe edip ken ra h m g a fû ru r feennehul v e e ş le h a m im b e 'd ih ı tâ b e summe b ic e h â le tin suem m inkü m
dini düzeltirse, onu affede çok acıyandır
çok bağış- Şüphe- cendini düzeltirse
bunun ardından
tövbe
sonra bilmeden kötülük içinizden
layan siz O onu affedecektir edip
cektir. Şüphesiz O, çok ba
o jı f. o t o >
ğışlayan, çok acıyandır."
55. Biz ayetlerimizi işte
böyle açıklamaktayız. Bu n ü h tü ! in n ı (<ul s e b İÜ Im ü c rim m v e lite s te b n e l'y â t i I n ü fe ş ş ilü | v e k e z like
nu hem günahkârların yolu yasaklandım Ben De ki i Bunu hem günahkârların yolu
ortaya çıksın diye
Biz ayetlerimizi
açıklamak
işte böyle
ortaya çıksın diye yapmak yapmaktayız tayız
o ^
tayız.
56. De ki: "Ben, sizin
Allah'tan başka taptıkları ka d d a le ltü ehvâeküm i lâ e tte b i'u i kul m in d û n i İlâ h lle z n e te d 'û n e e n e 'büde
nıza ibadet etmekten ya sapıtmış olurum
Ben sizin
I uymam! Deki sizin Allah'tan başka taptıklarınıza ibadet etmekten
arzularınıza da i
saklandım." De ki: "Ben si
zin arzularınıza da uymam!
Eğer uyarsam o zaman sa
pıtmış olurum. Hidayete b i h ; v e k e z z e b tü m | m ir r a b b j 'a lâ b e y y in e tin m 1 in n İSUİ m in e Im ü h te d n v e m â enâ izenv
erenlerden değilmişim de değilmişim 0
Onu j yalanladınız | Rabbimden i bir delil üzereyim j Ben 1 De ki Hidayete erenlerden
mek olur." i demek olur zaman
O t. jt
57. De ki: "Ben, Rabbim- i
den bir delil üzereyim. Siz
ise. Onu yalanladınız. Ace vehüve Ih a k k a yekuşşu lillâ h illâ I in i Ih u k m ü m â te s te 'c ilû n e b ih m â 'indi
le istediğiniz azap, benim Allah'
O O, hak olanı anlatır yalnız i Hüküm Acele istediğiniz azap benim elimde değili
elimde değil! Hüküm, yal ındır
nız Allah'ındır. O, hak ola JI ✓ o JI
JI o
nı anlatır. O, hükmedenle " ’ıV I
J -0
J U x A j
rin en iyisidir."
le m ru le(<udiye j m â te s te 'c ilû n e b ihı le v e n n e in d i kul h a y r u Ifâ ş ilin
58. De ki: "O aceleyle iste
hüküm verilmiş 0 aceleyle istediğiniz şey benim elimde olsaydı Deki hükmedenlerin en iyisidir
diğiniz şey, benim elimde
olsaydı, benimle sizin ara o -r t T o ^ ^ ^
nızda çoktan hüküm ve • *•
J U l I L j l U i i İ ı l l
verse bile, bu, ondan alı helak olanlardır Bunlar : bu, ondan ^^edSrnez^' ' titlveyi i verse bile aracı
nıp kabul edilmez. Bunlar,
kazandıklarıyla helak olan
lardır. İnkâr etmelerinden
dolayı onlara içecek ola b im â k â n û y e k fü rû n v e 'a z â b ü n e h m ü m m in h a m m in v ' ş e râ b ü n m le h ü m î b im â kesebû
rak bir kaynar su ve acı inkâr etmelerinden dolayı ve acı veren bir azap bir kaynar su içecek olarak
onlara
kazandıklarıyla
vardır
veren bir azap vardır.
71. De ki: "Biz, hiç Allah'ı
bırakır da bize ne fayda,
ne de zarar veren varlık 'a lâ e 'lâ b in â Ive n ü ıa dd ü : v e lâ y e d u r r u n â m â lâ y e n fe 'u n â m in d û n i İlâ h i e n e d 'û kul
, ne de zarar veren Biz, hiç Allah'ı bırakır yalvarır yakarır
lara yalvarır yakarır mı ardımıza donermıyız? bize ne fayda Deki
da mıyız?
yız? Allah, bizi doğru yola
ulaştırmışken, ardımıza J ^ l 4 U l J 34İ 4 I^ J l ^ J )l 4 1 4
dönermiyiz? Arkadaşla
rı, 'Bize gel!' diye kendisi h a y râ n e ş ş e y â tîn ü k e lle z î s te h v e th ü ; Ilâ h ü b e 'd e iz h e d nâ
ni doğru yola çağırıp du şaşkın şaşkın ayartarak uçuruma çektikleri bizi doğru yola
dolaşıp
şeytanların i Allah
o avanak kimse gibi mi olalım? ulaştırmışken
rurken, yeryüzünde şaş
kın şaşkın dolaşıp şeytan
ların ayartarak uçuruma
çektikleri o avanak kim h ü v e Ih ü d â h ü d e İlâ hi irm e i k u l i / t in â 1 ile Ih ü d â y e d 'û n e h ü le h û eşhâbünv
se gibi mi olalım?" De ki: yolun ta kendisidir
Allah'ın Şüp
D eki 1 Bize gel! \ doğru yola
diye kendisini
Arkadaşları
gösterdiği yol hesiz çağırıp dururken
"Şüphesiz Allah'ın göster
"» > i , X y - >
diği yol, yolun ta kendisi
dir. Biz, 'Alemlerin Rabbi-
8j-5jİ3 sj —LjîaJI Ij„ 9İ ^J)İ3 ^ J 1
ne boyun eğin" diye em- v e tte k û h , ş ş a l.ite veen e k m û lir a b b i l'â le m n lin ü s lim e ı v e ü m im â
rolunduk." ve Ondan j
Namaz kılın Âlemlerin Rabbine boyun eğin diye | Biz emrolunduk
sakının!
72. "Namaz kılın ve On
dan sakının!' O, huzurun
j V t 3 o İ 3 -® -4 I ^ J l 3 - a j ^ 0 - 3 4 * ^ “^ ^ ^ 1
da toplanacağınız zattır.
73. O, gökleri ve yeri hak v e le rd a s s e m v â ti lle z h a le k a vehüve tü h ş e r u n llezT ile y h i vehüve
kıyla, yerli yerinde yara ve yeri gökleri yerli yerinde yaratandır O toplanacağınız zattır huzurunda O
tandır. O gün, "01!" der, Jl o o
O, hem görünmeyen, bi üflendiği gün egemenlik Dnundurj gerçektir Onun sözü o da oluverir " 01! " der ; O gün hakkıyla
linmeyen âlemi, hem de
görünen ve bilinen âlemi
bilendir. O, işi sağlam ya
€> j -® 3 5 j 1 4 -J j İ3 jU JL p J
pan ve yaptığında bir hik Ib a b ır Ih a k m ü vehüve i veşşeh â d eh 'â lim ü ig a y b i f î şşûr
met bulunandır, her şey her şeyden işi sağlam yapan ve yaptı- hem de görünen O, hem görünmeyen,
O Sura
haberdar olandır ğmda bir hikmet bulunandır ve bilinen âlemi bilinmeyen âlemi bilendir
den haberdar olandır.
\r^ 136 Sûra :6 lEn'om, 74-81)
a^ y
hak ile Yâkûb'u da ver
j j l j SJi
dik. Her birini hidayete er
dirdik. Daha önce Nuh'u, vem us v e y ü s ü fe veeyyübe , v e s ü le y m n e dâvûde . v e m in z ü r r iy y e tih ı m in k a b lü hed e yn â
onun soyundan gelen Musa'yı Yüsufu Eyyûb'ü Süleyman'ı ; Davud"u ; onun soyundan gelen Daha önce
hidayete
erdirdik
Davud'u, Süleyman'ı, t
Eyyûb'ü, Yûsuf'u, Musa'yı,
Harun'u da hidayete erdir - ,
dik. Biz, iyilik edenleri işte v e 'îs â veyehyâ v e z e k e riy y â Im ü h s in in neczî i v e k e z lik e v e h a rü n
böyle ödüllendiririz.
Isa’yı Yahya'yı Zekeriya'yı Biz, iyilik edenleri ödüllendiririz işte böyle Harun'u da
85. Zekeriya'yı, Yahya'yı,
V
İsa'yı, İlyas'ı da (hidayete
erdirdik). Onların her biri, (a A j A j a J -İ
iyi salih kullardandı. v e lü ö i veyunüse v e ly e s e 'a v e is m >'ıie m in e ş ş â lih în k ü llü n m v e ily â s
95. Şüphesiz Allah, dane- m in e Ih a y y I Im e y y iti i v e m ü h ric ü I m in e Im e y y iti i Ih a y y e i y ü h r ic ü i venneva | Ih a b b i I fâ lik u llâ h e ınne
leri, çekirdekleri patlatan diriden de ölüyü çıkarandır O, ölüden diriyi çıkarır çekirdekleri daneleri
patlatan
Allah
Şüp
dır hesiz
dır. O, ölüden diriyi çıka E
rır, diriden de ölüyü çıka
randır. işte Allah, budur.
Nasıl da çevriliyorsunuz? veşşem se | sekenenv i lle y le i v e c e 'a le liş b â h fâ lik u t ü /f e k û n fe e n n â | llâ h ü z â lik ü m ü
dinlenme
96. Sabahı yaratandır. güneşi Geceyi kılmıştır Sabahı yaratandır çevriliyorsunuz Nasıl da? Allah iş te budur
zamanı
Geceyi dinlenme zama
nı, güneşi ve ayı da birer ^ I JJL> ^5 I >a 3 1 ^ ~ I
I^ ,
I^ JU j G LLL s- I j
hesap aracı kılmıştır, işte
bu, çok güçlü olan, her nnücûm e je k ü m ü lle zi c e 'a le vehüve | l'a lîm l'azızi t e k d ir u z â lik e husbânâ ve lkam era
ve kızlar yakıştırdılar, ne
dediklerini bildikleri yok.
O, onların bu niteledikle v e le rd b e d ı'u s s e m -vâ ti 'a m m â y e ş ifû n v e te 'a lâ sübhânehû b ig a y r i 'ilm : vebenâtim
rinden uzaktır, yücedir. O, onların bu ne dediklerini
ve yerin O, göklerin yaratıcısıdır yücedir uzaktır ve kızlar
nitelediklerinden bildikleri yok
101. O, göklerin ve ye
^ ■
j‘ t
rin yaratıcısıdır. Onun eşi
J -S 9 3 j i» 3 ‘ ^ JU " j- S L j^ y l
yokken Onun nasıl çocu
ğu olabilir? O, her şeyi 'a lîm j b ik ü lli ş e y in yehüvej k ü lle ş e y / i v e h a le k a ı ş â h ib e h le h û v e le m te k ü l veledün^lehû y e k û n u lenn.!
yarattı. O, her şeyi çok iyi çok iyi bilendir her şeyi O I O, her şeyi yarattı eşi Onun yokken çocuğu|on olabilir? nasıl
bilendir.
>-rî. >
\ i * 140 Sûre: 6 (En'âm, 102-110)
Ü J > S L İİI j J j
katin cahilidirler.
J . * ^ J I j ü Lj L > 0
112. Böylece Biz, her pey
gam bere insan ve cin şey yûh ş e y â t n e lin s i 'a d ü v v e n lik ü lli n e b iy y in j c e 'a in â ı v e k e z like
tanlarını düşm an kılmışız- telkin edip
insan şeytanlannı
ve cm j düşman j her peygambere | kılmışızdır | Böylece Biz
dururiar
dır. Bunlar, aldatm ak için
birbirlerine yaldızlı sözler U \ o ° °' t i » - ’ '’.
telkin edip dururlar. Eğer 8 Lo —A j A J 'J J ^ j ^ f
Rabbin dileseydi, onlar fe z e rh ü m , m â fe 'a lû h ü ra b b ü k e i v e le v ş â e , g u rû râ z ü h m f e Ik a v li b e 'd u h ü m i l ; b e 'd in
bunu yapmazlardı. O hal O halde bırak onlar bunu
onlan
I
yapmazlardı
Rabbin | Eğer dileseydi i yaldızh sözler birbirlerine
de bırak onları, uydurduk
ları hurafelerle haşrolsun-
lar!
113. (Bir de şeytanlar v e liy e r d a v h ü b il h ira ti lle z n e lâ y ü /m in û n e I e fid e tü i ile y h i veliteşgâ v e m â y e fte r n
bunu,) o yaldızlı lafa ahire- o yaldızlı I uydurdukları hurafelerle
tmdan hoşlansınlar | ahirete inanmayanların gönülleri aksın
te inanmayanların gönül lafa I haşrolsunlar!
* ^ o
leri aksın, ondan hoşlan
sınlar, işledikleri günahla
rı onlar da işlesinler diye v e h ü v e l l e ^ e n z e le hakem env e b te g I e fe g a y ra İlâ h i m â h ü m m ü k te r ifu n veliyekterifû
yaparlar. işledikleri günahları onlar da
indirmişken hakem ısteyeceğmaTben Allah'tan başkasını mı işlesinler diye
yapariar
114. Allah, size apaçık
bir kitap indirmişken, ben
A llah'tan başkasını mı ha
kem isteyeceğim ? Kendi münezzelüniTtenneh y e 'le m û n e Ik itâ b e v e lle z n e ^ te y n â h ü m ü m ü fe ş ş a lâ Ik itâ b e ile ykü m ü
lerine kitap verdiklerimiz,
indirilmiş j onun bilirler j kitap | Kendilerine verdiklerimiz apaçık bir kitap Allah, size
onun senin Rabbinden
hak olarak indirilm iş bilir ." t ^ ^ 1
ler. Sakın şüphelenenler
den olma.
k e lim e tü ra b b ik e v e te m m e t m in e Im ü m te n n fe lâ te k û n e n n e b ilh a k k i i m irra b b ik e
115. Rabbinin kelim e Rabbinn kelimesi (olan I
tastamamdır şüphelenenlerden Sakmolma hak olarak l senin Rabbinden
Kur'an)
si (olan Kur'an), doğruluk i»
açısından da, adalet açı
1 ^ U J L î= J J l ü V V İ - İ 5 U l,^
sından da tastam am dır.
Onun kelim elerini de ğişti v e in t ü t i ' raim s s e m 'u , vehüve . lik e lim â tih jlâ m ü b e d d ile v e 'a d lâ i ş id k a n v
rebilecek hiç kim se yok adalet I doğruluk
uyarsan çok İyi bilendir çok iyi işiten O Onunkefanelerm.
tur. O, çok iyi işiten, çok kimse yoktur açısından da ^ açısından da
iyi bilendir.
116. Yeryüzündekilerin
çoğuna uyarsan, seni A l v e in h ü m zzanne illâ in y y e tte b i'û n e 1 'an s e b II İlâh y ü d illû k e m e n f î le rd i eksera
lah yolundan saptırırlar.
Onlar zan ardından giderler Allah yolundan seni saphrııiar Yeryüzündekilerin çoğuna
Onlar, yalnızca zan ardın 1 ca
117. Şüphesiz Rabbin, yo e 'le m ü vehüve 'an s e b lih y e d illü m e n y i h ü v e e 'le m ü ra b b e k e in n e y e h ru ş n illâ
lundan kimin saptığını en e nıyi „
yolundan sapuğmı kimin en iyi bilendir Rabbin Şüphesiz abp tutarlar
sade
bilendir “ ce
iyi bilendir. O, doğru yol
> o jl o
da gidenleri en iyi bilendir. ~ o Ji
^ ^ û ],5 -k -L t^ A I I yS j L a_o i jJ L S L d ^ ^ J u U ^ -o J U
118. Eğer Onun ayetlerine
inanan müm inlerdense- m ü /m in n b i y â tih h k ü n tü m 'a le y h i s m ü İlâ h i ım im m â z ü k ira fe k ü lû b ilm ü h te d n
niz, üzerlerine Allah'ın adı inanan i Onun
mOminlefdenseniz I ayetlerme Eğer | üzerlerine | Allah'm adı olartodan i I gidenleri
anılmış olanlardan yiyiniz.
Sûre;6 (En'âm, 111-118) 14 ]
lI ai
katin cahilidirler.
112. Böylece Biz, her pey
gambere insan ve cin şey yûh v e lc in n i ı ş e y â t n e lin s i 'a d ü v v e n : lik ü lli n e b iy y in j c e 'a in â v e k e z like
tanlarını düşman kılmışız- telkin edip I
ve cin insan şeytanlannı | düşman i her peygambere j kılmışızdır Böylece Biz
dururlar i
dır. Bunlar, aldatmak için
birbirlerine yaldızlı sözler
telkin edip dururlar. Eğer
Rabbin dileseydi, onlar fe z e r h ü m , m â fe 'a lû h ü i ra b b ü k e v e le v ş â e g u rû râ z ü h r u fe Ik a v li b e 'd u h ü m İla b e 'd in
bunu yapmazlardı. O hal O halde bırak j onlar bunu Bunlar, aldat-
Rabbin Eğer dileseydi yaldızlı sözler birbirlerine
de bırak onları, uydurduk onları yapmazlardı mak için
^ o lS e jU jJ L iD t ,.fJ I J j4 J ; , V
sından da tastamamdır.
Onun kelimelerini değişti v e in t ü t i ' l'a lım s s e m 'u 1 vehüve 1 lik e lim â tih lâ m ü b e d d ile v e 'a d lâ | şidkanv
rebilecek hiç kimse yok değiştirebilecek adalet l doğruluk
uyarsan çok iyi bilendir çok iyi işiten i 0 Onun kelimelerini
tur. O, çok iyi işiten, çok a
uç kimse yoktur açısından da : açısından da
iyi bilendir.
116. Yeryüzündekilerin
^ İ I 5J ^ l V I 5 , ^ i l ’U İ I O f y v i J ; is î
çoğuna uyarsan, seni Al v e in h ü m zzanne illâ in y y e tte b i'û n e 'a n s e b li İlâ h y ü d illû k e m e n f î le rd i ek^a
lah yolundan saptırırlar. Onlar
yalnız
zan ardından gideıler | AHah yolundan seni sapbnrlar Yeryüzikıdekilerin çoğuna
Onlar, yalnızca zan ardın ca
129. işte Biz, zalimlerin İşte Biz, her şeyi hikmet Şüp-I Alla-
bazısına bazısına ı dost ederiz böyle Rabbin
zalimlerin bazısını bilendir sahibidir hesizi h'ın
bazısını bazısına kazan t
dıkları günâhlardan dolayı
böyle dost ederiz.
130. (Allah, onlara şöyle y e k u ş ş û n e i m in k ü m fu sü lü n m elem ye/tiküm i velinsi y â m e 'ş e ra Ic in n i b im â k â n û y e k s ib u n
peygam
diyecek:) "Ey cin ve insan okuyan İçinizden size gelmedi mi? | ve insan | i kazandıkları günâhlardan dolayı
berler
topluluğu! İçinizden size
ayetlerimi okuyan ve size
bugününüzün gelip çata
cağını haber veren pey ş e h id n â 'a lâ e n fü s in â i k â lû lik â e y e v m ik ü m h. ızâ v e y ü n z ir û n e k ü m âyât : 'a le y k ü m
I
gamberler size gelmedi (Ey Rabbimiz!) Kendi aleyhimize şahitlik
derler bugününüzün gelip çatacağını ve size haber veren ayetlerimi | size
ederiz, (elbette geldiler)
mi?" "(Ey Rabbimiz!) Ken
di aleyhimize şahitlik ede
riz, (elbette geldiler), der
ler." Değersiz dünya ha e n n e h ü m k â n û k â fir in 'a lâ e n fü s ih im v e ş e h id û lh a y ,:tü d d ü n y â : v e g a rra th ü m ü
yatı onları aldattı. Kendi kâfirliklerine Kendi aleyhlerinde şahit oldular Değersiz dünya hayatı onları aldattı
aleyhlerinde kâfirliklerine O f f o
şahit oldular.
<3^0 L ^ J L a ij JLJâj ^_5 j j J I
131. Bu şundandır: Rab
bin, ahalileri habersizken v e e h lü h â g â filu n bizulminvl Ikurâ i mühlike i rabbüke : ellem yekûr z, like
memleketleri, haksızlıkla ahalileri habersizken i haksızlıkla j memleketleri | helak edici i Rabbin I değildir Bu şundandır
helak edici değildir.
^l l ]44 Sûre:6 (En'âm, 132-137)
Çünkü o, sizin için açık açık bir düşmandır sizin için | Çünkü 0 şeytanın adımlarına 1 uymayın Allah'ın
bir düşmandır.
f.U o V ls 5
]4 6 Sûre: 6 (En'âm, 143-146)
O -rJ jJ ) y x J » J \ ( j- a j o L s İa J I
143. (Allah, ayrıca) sekiz
â^ 4z4z ûelk^ e
û r 'a \/ r \ İ
ra y n i I
kL 'uI I İl >
I p n ^ v /n
sneyn \/A rt^ ir < > /^
v e m in e im e 'z i < ^nA vm i
sneynı m in e d d a /n i s e m â n iy e te e z v â c
.S^ ^ çift (yaratmıştır). Koyun
(Aiiah, ayrıca) sekiz çift dan iki, keçiden iki (yarat
iki erkeği mi De ki j iki (yaratmıştır) | keçiden ıkı Koyundan
(yaratmıştır) mıştır). De ki: "İki erke
ği mi, yoksa iki dişiyi mi,
o 4 4 1 2 V I f L i.y ı ^ İJ L ^ İ_ İI U l j.1 yoksa iki dişinin rahimle
n e b b iu n ı e rh â m ü lü n s e y e y n ş te m e le t 'a le y h i je m m â lü n s e y e y n i ; e m i ı h a rra m e
rinin içerdiklerini mi ha
ram kıldı? Eğer sözünüz
bana haber verin iki dişinin rahimierinin içerdiklerini mi | yoksa | iki dişiyi mı jyoksaj haram kıldı?
de doğruysanız, bilgiye
s^ ^ V . . . > o jı o dayalı olarak bana haber
verin."
kul sneyn v e m in e Ib e k a ri sneyni v e m in e llb lll in k ü n tü m ş â d ik m b ilim in 144. Deveden iki, sığır
Deki İki (yaratmıştır) | sığırdan | ıkı 1 Deveden Eğer sözünüzde doğruysanız
bilgiye da dan iki (yaratmıştır). De
yalı olarak
ki: "İki erkeği mi, yoksa
iki dişiyi mi, yoksa iki dişi
^1 i I j» L > - j l o - J L X lj^ i L «I 2 i j»l j» j- :> - jS jJ I
nin rahimlerinin içerdikle
''' ^ ^ ^
ne ortak koşuyorlar. t
y a tım , ö lü m ü m â le m le rin o f f ^ --
5. Azabım ız onlara g e ld i
ğ inde, onların "Bizler, g e r
k ü n n â z â lim m in n â en kâlü illâ b e /s ü n â i iz c â e h ü m d e 'v ; h ü m s fe m â k â n e h ü m k â îlu n çe kte n z a lim le rd ik!" de
3izier,ge öğle sonrasında
zalimlerdik demekten başka Azabımız onlara geldiğinde sözleri olmadı m e kte n başka sözleri o l
rçekten uyurlarken
m adı.
dedi. "Ben, ondan daha ha onu ise ya daha ibrs'e), Sana
I,
ateşten Beni yarattın ondan Ben dedi secde etmene engel olan | dedi
rattın hayırlıyım emrettiğim halde
yırlıyım! Beni ateşten yarat
tın, onu ise topraktan yarat ûl dü ^ Lo_9 İn J. g>L3 JL5
tın !" dedi.
13. "İn oradan, orada bü- in n e k e i fe h r u c | fıh â i e n te te k e b b e r a i fe m â y e k û n u le k e i m in h â i f e h b it I k â le m in tın
yü kie n m e k senin ne haddi Çünkü I
Haydi, çık! orada büyüklenmek senin ne haddine oradan dedi topraktan
ne! Haydi, çık! Çünkü sen,
a!çaklardan b iris in !" dedi.
14. "Bana, oniarın dirütüe- j ı i ^ İl i j ı i j ı i
ceği güne kadar süre v e r"
kâ le m in e Im ü n z a r n |inneke| k â le | y ü b 'a s ı n ila y e v m i e n z ir n î k â le m in e ş ş â g in n
dedi.
onların Bana
dedi süre verilenlerdensin Sen ! dedi güne kadar dedi alçaklardan birisin!
15. "Sen, süre verüenier- diriltileceği süre ver
d e n s in !" dedi. I ^ ^
ca ğ ım " dedi.
h z ih i ş ş e c e ra te | v e lâ te k r a b â I m in h a y s ü ş i/tü m â I fe k ü lâ i Ic e n n e te I v e z e v c ü k e î e n te | skün jveyâ tdemü
19. "Ey Adem ! Sen ve eşin,
cenneti yu rt edinin! Diledi ancak şu ağaca | yaklaşmayın j Dilediğiniz yerden j yiyin j cenneti | ve eşin | Sen jyurtedininj Ey Adem!
lerinin ö rtü lm ü ş olan ayıp örtülmüş olan | açmak için Şeytan ikisine de vesvese verdi Yoksa zalimlerden olursunuz
yerlerini a çm a k için ikisi
ne de vesvese verdi ve on j L a ^ ^ L « - SL ) j l . o - S L ;^ ^ .j L o
lara, "R abbiniz sizi ancak
m elek olm am anız veya te k û n â m in e Ih â lid ın i e v m e le ke yn ije n te k û n â lillâ j'a n hı z ih i ş ş e c e ra ti ]abbükümâ| m â neh k ü m â iv e k â le jm in s e v ttih im â
ce n n e tte ebedi k a lm a m a cennette ebedi Rabbiniz v e onlara onlara kendilerinin
melek olmamanız bu ağacı size yasakladı
kalmamanız için 1ya sizi dedi I ayıp yerlerini
nız için bu ağacı size ya
sakladı" dedi.
21. "Ş üphesiz ben, sizin
5 3 ^ 1 IJIİ U li « y U İJ ^1 L İ ^ L İ j e
iyiliğinizi is te y e n le rd e n im "
ş ş e c e ra te fe le m m â z â k â i b ig u r û r I fe d e llâ h ü m â le m in e n n â ş ih m le k ü m â l in n . | vekâsem ehüm â
diye ikisine de yem in e tti.
Ağacı I tattıkları zaman i I ikisini de yanılttı iyiliğinizi isteyenlerdenim sızın I diye ikisine de yemin etti
22. Bu şekilde kandıra SIZ Den I
na, kendi a leyhlerine ta n ık tanıklık etmiş Onlar, j bırakıp Hani o Allah'ı bıra-
Böylece kâfir olduklarına kendi aleyhlerine derler
olurlar__________ bizi i gittiler kıp da
lık e tm iş olurlar.
^ I 211 8 j
\ 0 İ 154 Sûre:7(A'râf, 38-43)
i ahireti de inkâr ederlerdi." ahireti de ve onlar eğip ' ' “ aT"''® llOnlarI, Allah'ın yolundan alıkoyar zalimler üstüne!
perde bulunmaktadır.
A'râf üzerinde, herkesi si
b is ım a h ü m )<üllem y e 'r ifû n e r ic e lü n y v e 'a le le 'r â fi h ic â b vebeynehüm â k â firı.n
malarıyla tanıyan adamlar
adamlar bir perde
vardır. Cennetliklere, "Se simalarıyla herkesi tanıyan
vardır
A'râf üzerinde
bulunmaktadır
iki grup arasında inkâr ederlerdi
lam olsun size!" diye ses
lenirler. Bunlar, umut et
mekle birlikte henüz daha
oraya girmemişlerdir. v e iz â ş u r if e t v e h ü m y e tm e 'û n le m y e d b u lû h â 'a le y k ü m belâm ün e n e ş h â b e Ic e n n e tl venâdev
Bunlar, umut etmekle henüz daha oraya Selam
47. Gözleri cehennemlik çevrildiği zaman
birlikte girmemişlerdir olsun
d iy e Cennetliklere eslenirler
gün unutacağız.
^ OT 156 Sûre:7 (A'râf, 52-57)
f j s s VI V41^ 4 4 İJ I liy i s
58. Güzel memleketin ürü
nü, Rabbinin izniyle çıkar. illâ n e k id â lâ y e h r u c ü v e lle z h a b ü s e b iiz n i ra b b ib n e b â tü lıû | y e h ru c ü v e lb e le d ü tta y y ib ü
yorsunuz?"
64. Bunun üzerine onu ya ü J > İ ş -jjÜ L Ü l <g>û
lanladılar. Biz de kendisini
ve beraberindekileri gemi v e e g ra k n â fî Ifülki v e lle z n e m e 'a h ü fe e n c e y n â h ü fe k e z z e b û h ü türhamıın
ye (bindirerek) kurtardık. Biz de kendisini kur- ! Bunun üzerine onu belki merhamet edütt
boğduk gemiye (bindirerek) | ve beraberindekileri
tardık I yalanladılar I siniz diye
Ayetlerimizi yalanlayanları 1>
t
boğduk. Çünkü bunlar, ba
siretleri körelmiş bir toplu
luktu. hûdâ ehâhüm I v e il 'â d in ; k â n û k a v m e n 'a m in in n e h ü m b i y â tin â lle z n e ke zzeb û
65. Âd'e de kardeşleri Hûd'u Hûd'u
kardeşlen | Âd'e de | basiretleri körelmiş bir topkihıktu
Çünkü
Ayetlerimizi yalanlayanlan
gönderdik bunlar
gönderdik. Vardı, şöyle dedi:
"Ey halkım! Allah'a kulluk
edin, sizin Ondan başka ila 3Lsjı jıi $ 5 i il tiSIİ31İ Jı 3İJ u 3İIIjlilı fiS 14jû
hınız yoktur. Siz hala Onun Im e le ü k â le e fe lâ t e t t e k j n g a y ru h m in il -h in I le k ü m } m â llâ h e I 'b ü d û î y â k a v m i ; kâle
azabından sakınmayacak ileri I Siz hala Onun azabından yok-
dediler Ondan başka ilahınız Allah'a kulluk edin Ey halkım! dedi
mısınız?" gelenleri i sakınmayacak mısmız? tur
66. Halkından inkâra da • i *
Ancak ben, âlemlerin Rabbi âlemlerin Rabbinin | bir elçisiyim Ancak ben bir çılgınlık Bende yok I Ey haHuml I dedi
nin bir elçisiyim!" dedi.
^ OA 158 Sûre:7(A'râf, 68-73)
►♦«''«A o ♦
r j- ^ O : ? f v - a j- = î - ^ ^ ' 3J L İ o '
m in k a r y e tik ü m I e h r ic û fiü m e n k â lû illâ c e v â b e k a v m ih î vem â kâne
memleketinizden I Onları çıkarın demek yalnızcal Buna halkının cevabı ise j olmuştu
82. Buna halkının c e
0 ^ 0 ',
vabı ise, yalnızca 'O n
^ ı1 ı ;is 1
ları m em leketinizden
kânet m ra e te h İllâ v e e h le h û fe e n c e y n â h ü y e te t a h h e r 'n unasuny in n e h ü m çıkarın! Çünkü bunlar,
Bunun üzerine onu kur Çünkü eteklerini çok tem iz tu
oldu karısı dışında ve ailesini eteklerini çok temiz tutan insanlar
tardık bunlar
tan insanlar!' dem ek ol
O IS e ıl m uştu. H
I ' 83. Bunun üzerine onu Q
kâne k e y fe fe n z u r m e ta r â a le y h im v e e m ta rn â ' m in e ig â b in n
ve karısı dışında, ailesi- -g
olduğuna nasıl bak Üzerlerine yağdırdık Ancak karısı, kalıp yeregeçenlerden
ni kurtardık. A ncak karı- ^
sı, kalıp yeregeçenler
den oldu.
yâ kavm i k â le ş ü 'a y b â ehâhüm v e ila m e d y e n e 'â k ib e tü Im ü c rim ın 84. Üzerlerine bir yağ
(Onlara mur, (azap) yağdırdık.
Ey halkım! Şuayb'ı gönderdik kardeşleri Medyen'e de Günahkârların sonunun
şöyle) dedi
Günahkârların sonunun
nasıl olduğuna bak!
85. M e d y e n 'e de kar
m ir r a b b ik ü m beyyinetünm ka d c â e tk ü m g a y ru h | m in ild h in i le k ü m ! mâ | llâ h e ; "b ü d û
açık bir
deşleri Şuayb'ı gönder
Rabbinizden size geldi Ondan başka ilahınız yoktur Allah'a kulluk edin
mucize dik. (Onlara şöyle) dedi:
o -i ^ o i. "Ey halkım! Allah'a kul
| V A «■ Jü . ^ L j J I J 4 - ^ t luk edin, sizin Ondan
eşyâehüm nnâse v e lâ te b h a s û v e lm z â n e Ik e y le fe e v fû başka ilahınız yoktur.
eşyalanna insanların | haksızlık etmeyin j tartıyı Artık ölçüyü tam düzgün yapın
Rabbinizden size, açık
bir m ucize geldi. A r
O ji
* A » Ji
tık ölçüyü, tartıyı tam
J j J J. J L Î
düzgün yapın, insanla
le k ü m ! h a y ru l Z d lik ü m b e 'd e iş lâ h ih â j f î le rd i v e lâ tü fs id û rın eşyalarına haksızlık
sızın ıçın j daha hayırlıdır bu söylediklerim düzeltilip düzene konduktan sonra yeryüzünü j bozmayın etm eyin, düzeltilip dü
* A o jı o
zene konduktan son
1; A
û I ra yeryüzünü bozmayın.
Bana inanırsanız, bu
v e te ş u d d û n e tû 'id û n e b ik ü lli ş ir â tin v e lâ te k 'u d û in k ü n tü m m ü /m in n
söylediklerim sizin için
çevirmeyin Tehdit ederek her yolun başına oturup Bana inanırsanız daha hayırlıdır."
^ a 86. "Tehdit ederek her
< tü I J - » - k __ yolun başına oturup
• ^
Bozguncuların sonunun olduğuna nasıl bakın Onun sizi çoğalttığını vaktiyle az olduğunuzu
1
> jL .o ^ ^ ^ .o jL U j o o - L ^ jI (^ â J L j i i ^SİX^ ûLS" 6 ] , j bakın!"
87. "Eğer içinizden bir
le m y ü /m in û v e ta îfe tü l | b ille z f ü r s iltü b ih . | 'm e n ü m in k ü m v e in k â n e tâ îfe tü n m
grup benim gönderilmiş
inanmamışsa bir grup da benim gönderilmiş olduğum hakikate inanmış içinizden Eğer bir grup
olduğum hakikate inan
mış, bir grup da inan
e 5 = > I İ J
J -y
j l j < 0 )1
I •• ?
\y m am ışsa, Allah aram ız
h a y m Ih â k im ın vehüve | beynenâ llâ h ü ! yehküm e i fe ş b ir û h a t t da hükm ünü verinceye
hakimlerin en iyisidir O I aramızda Allah
hükmünü verince-
sabredin
kadar sabredin. O, ha
ye kadar
kimlerin en iyisidir."
Sûre:7(A'rof, 88-95) 161 m
raber gönder!"
b ih â fe /ti i b ia y e tin in k ü n te c i/te k â le b e n î is râ îl m e ly e fe e rsil
106. "Eğer sen bir m uci hadi ortaya koy benimle
bir mucize Eğer sen getirdiysen dedi Artık İsrail oğullarını gönder
ze getirdiysen, doğru söy- onu bakalım beraber
liverdi.
108. Elini sıyırdı, çıkardı, bir
den o, bakanlara bembeyaz le s â h iru n 'a lim h â z â iin n e j m in k a v m i fir 'a v n e Im e le ü k â le lin n â z in n beydâü h iy e
parlayıverdi. Şüp ileri bembeyaz n
çok bilgili bir sihirbaz bu Firavun'un halkının dediler bakanlara u birden
hesiz gelenleri parlayıverdi
109-110. Firavun'un halkı
nın ileri gelenleri, "Şüphesiz
bu, çok bilgili bir sihirbaz!
Sizi, yurdunuzdan çıkarmak veehâhü e rc ih k â lû te /m ü r ü n fe m â z â m in e r d ik ü m e n y y ü h r ic e k ü m y ü rid ü
is tiy o r!" dediler. Firavun, Firavun, Bu
ve kardeşini Onu eğle dediler diyorsunuz? dedi yurdunuzdan Sizi çıkarmak istiyor
"Bu konuda, ne diyorsu konuda, ne
nuz?" dedi.
111-112. "Onu ve kardeşi
ni eğle, şehirlere toplayıcı s s e h a ra tü vecae b ik ü lli s â h ir in 'a lîm y e /tû k e h â ş irîn f î Im e d â în i veersil
lar yolla, sana bütün bilgi sana toplayıp
Bütün sihirbazlar geldiler bütün bilgili sihirbazları toplayıcılar şehirlere yolla
li sihirbazları toplayıp getir getirsinler
'î
sinler" dediler. i 3
^ o
120. Sihirbazlar hep birlik hep birlikte secdeye | Sihirbazlar kapandılar küçük düşmüşlerdi [ Artık orada mağlup olmuş
te secdeye kapandılar.
164 Sûre:7(A 'tâf, 121-130)
1 2 1 -1 2 2 . "Â le m le rin
R abbine, M u sa ve
a m e n tü m fir 'a v n ü 1 k â le v e h d rû n mûs< ra b b i râ le rru n b ira b b i i'm e n n â k â lü H a run 'u n Rabbine im an
iman mt e ttik !" dediler.
Firavun dedi ve Harun'un Musa Rabbine Âlemlerin Rabbine jlman ettikj dediler
ettiniz?
123-124. Firavun, "Ben,
-»
j-» j-:? tjJ
. n •>6 ~j S ^
^ - M - ’ ^ ( p_SLI
j S ^ Iju a
o^"t U' J"İi ü♦îl J"t- i°- 9X o size izin verm eden Ona
im an mı ettiniz? Şüphesiz
litü h r ic û f î Im e d n e ti m e k e rtü m û h ü lle m e kru n m h .z â In n e le k ü m k a b le e n ie n e | bu, sizin yerli ahaliyi ora
çıkarmak için şehirde planladığınız bir hiledir bu Şüphesiz size Ben, izin vermeden Ona dan çıkarm ak için şehirde
planladığınız bir hiledir.
^ ,;x L :> > j l j 0 ü - Ü - L j sJ L ^- l a l L 4 -L fl Yakında anlarsınız. Kesin
likle ellerinizi ve ayakları
summe m in h ilâ fin v e e rc ü le k ü m j e y d iy e k ü m le ü te t ti'a n n e fe s e v fe te 'le m u n e h le h â m in h i nızı çaprazlam a kesece
Kesinlikle kese sizin yerli
sonra çaprazlama ve ayaklarınızı ellerinizi Yakında anlarsınız oradan ğim , sonra hepinizi çar
ceğim ahaliyi
E 1 mıha g e re ce ğ im " dedi.
jı i
125-126. "Şüphesiz Biz,
Rabbimize döneceğiz.
m ın n a v e m â te n k im ü m ü n k a lib .;n ila ra b b in â in n â k â lü e c m e ın le ü ş a llib e n n e k ü m
Senin bize kızman, sa
Şüphe
bize Senin kızman döneceğiz Rabbimize dediler h e p in iz i çarmıha gereceğim dece Rabbimizin ayetleri
siz Biz
bize geldiğinde bizim on
ü S p j l Ü•. “ 4 uİ P ^ J i ü J ^ ü J ^ U - U J ı l j j L İ i i <Sı lara iman etm em izden-
dir. Ey Rabbimiz! Üzeri
\ ş a b râ n v 'a le y n â e frig ra b b e n â le m m â c â e tn â bi y â ti ra b b in â je n a m e n n â j illâ
mize sabır yağdır! Bizim
Bizim canımızı zirr
al!
sabır Üzerimize yağdır Rabbimiz! bize geldiğinde
Etm S S f t " canımızı im an se la m e tiy
t le a l!" dediler.
JL 127. Firavun'un halkının
ileri gelenleri, "M u sa'yı
liy ü fs id û jv e k a v m e h u mus<> e te z e n j m in k a v m i fir 'a v n e Im e le ü v e k â le m ü s llm m
bozgunculuk diye mi bı ileri gelen
ve halkını yeryüzünde
ve halkını Musa'yı Firavun'un halkının dediler iman selametiyle
yapsınlar rakacaksın? leri bozgunculuk yapsınlar,
t
seni ve tanrılarını te rk e t
j ı i j sinler diye m i serbest bı
1
rakacaksın?" dediler. (Fi
n is â e fiü m v e n e s te h y ebnâehüm s e n ü k a ttilü k â le v e lilie t e k v e y e z e ra k e f î le rd i
(Firavun), "Oğul
ravun), "Oğullarını öldü
seni terk et
kadınlarını diri tutarız öldürür dedi ve tanrılarını yeryüzünde
larını sinler rür, kadınlarını diri tutarız.
Şüphesiz biz, tepelerinde
i i ^ s^. ^ 5 3i J L 5 0 ü , ^- 4- 9 j j L j|j m utla k kahrımızı yü rü tü
rüz" dedi.
v e ş b irû b lllâ h i s te 'în û llk a v m ih l m ûsa k â le k â h iru n fe v k a h ü m v e in n a
acıya tahammül mutlak kahrımızı Şüphesiz 128. M usa, halkına
Allah'tan yardım isteyin halkına Musa dedi tepelerinde
edip dayanın yürütürüz biz "A lla h 'ta n yardım isteyin,
'T
acıya tah am m ül edip da
1 3 J L 5 0 4 4 - 3 L * J I j L ^ J J ^
yanın. M uhakkak ki yer
k â lü lilm ü tte k m v e l'â y b e tü m in 'ib â d ih m enyyeşâü y û r is ü h â lillâ b
yüzü, Allah'ındır. Ona,
le rd a ın n e
Allah' i^uhak kullarından dilediğini va
dediler muttakilerindir Akıbet kullarından dilediğini Ona varis kılar yeryüzü
ındır kak ris kılar. A kıbet m u tta k i
-» A lerind ir" dedi.
(i-SLjj JLİ ük-lLs»- Lo o -o j J4-^ 0"« 129. "Biz, sen bize ge l
>•
ra b b ü k ü m 'asn k â le i v e m im b e 'd i m â c i/te n â m in k a b il e n te /t iy e n â û zın â m eden önce de sıkıntıya
Rabbiniz umulur
sıkıntıya uğra uğratıldık, sen bize ge l
dedi sen bize geldikten sonra da! Biz, sen bize gelmeden önce de
tıldık
dikten sonra d a !" dedi
Beni göreceksin
dağa te c e lli ed in ce, onu
Musa da düştü onu unufak etti dağa i Rabbi tecelli edince yerinde
unufak e tti, M u sa da ba
yılıp dü ştü. Ayıldığında,
i y i İ 4 İ iS L k y - j ı i .J lS l L lİi Ci»^ "S e n her tü rlü eksiklik
e v v e lü Im ü /m in ıtı veenâ | ile y k e I tü b tü sübhâneke k â le fe le m m â e fâ k a ş a lk â te n uzaksın! Sana tö vb e
ben Sana
tövbe Sen her türlü eksik
dedi 1 Ayıldığında 1 bayılıp
e ttim , ben m ü m in le rin il
müminlerin ilkiyim
ettim likten uzaksın!
k iy im !" dedi.
Sûre;7(A'râf, 144-149) nv
ler. Çünkü, o n la r a y e t
le rim izi yalan saym ayı L 4 İ P '> 4 ^ ^
a d e t e d in m iş le r ve on
g â f i l ı n 'a n h â vekânû b iâ y â tin â b ie n n e h ü m k e z z e b û z â lik e sebılâ
lardan gafil o lm u şla rd ır.
gafil onlardan 1 ve olmuşlardır onlar ayetlerimizi j yalan saymayı adet edinmişler Çünkü j yol
147. A y e tle rim iz i ve
a h ire te ka vu şa ca kla rı
nı yalan laya nların b ü tü n û j > 4 4 J -® 0 - ^ - = * - ö j i i J j
a m e lle ri boşa g itm iş tir. h e ly ü c z e v n e e 'm â lü h ü m h a b ita t v e llk â i lâ h ir a ti b iâ y â tin â v e lle z in e kezzebû
Ş üphesiz çe ke ce kle ri,
Şüphesiz çekecekleri j bütün amelleri boşa gitm iştir ve ahirete kavuşacaklarını Ayetlerimizi yalanlayanların
sa d e ce kendi ya p tıkla rı
nın cezasıdır.
148. M u s a 'n ın ha l
kı, onun ard ın da n ziy m in h u liy y ih im m im b e 'd ih î ka vm ü m ûsâ v e tte h a z e m â k â n û y e 'm e lû n illâ
sade
n e tle rin d e n , bö ğ ü re n ziynetlerinden onun ardından Musa'nın halkı edindiler kendi yaptıklarının cezasıdır
ce
b ir dana he ykeli e d in d i ✓ ^ 0
1^
ler. Onun, on la ra b ir şey ^ Vî V iSl liS d S lii. İJ fA .
s ö y le y e m e d iğ in i, onları
s e b ılâ v e lâ y e h d ıliim lâ y ü k e llim ü tiü m ennehf e le m y e ra v le h û h u v â r Tclen ce sedel
do ğru yola u la ştıra m a d ı-
onlara bir şey söyleyeme görmemişler
ğını g ö rm e m iş le r m iydi? doğru yola onları ulaştıramadığını Onun böğüren bir dana heykeli
diğini miydi?
Onu ta n rı e d in d ile r, böy-
le ce z a lim le rd e n oldular.
149. Y aptıklarına p iş e n n e h ü m k a d d a llû v e ra e v v e le m m â s ü k ita f r e y d ih im v e k â n û z â lim in itte h a z û liü
m an olup, sap ıttıklarını gördükle Onu tanrı edin
sapıttıklarını Yaptıklarına pişman olup böylece zalimlerden oldular
rinde diler
g ö rd ü kle rin d e şöyle d e
diler: "E ğ er Rabbim iz,
bize acım az, bizi bağış
lam azsa, biz kesinlikle m in e Ih â s ir n le n e k û n e n n e le n â v e y e g fir j ra b b ü n â le îlle m y e rh a m n â kâlû
hüsrana uğraya nla rda n hüsrana uğrayanlardan biz kesinlikle oluruz bizi bağışlamazsa Rabbimiz | Eğer, bize acımaz şöyle dediler
o lu ru z !"
1lA 168 Sûre:7(A 'ıâf, 150-155)
lar! H a b e rin iz
ben sizin h e p in ize g e
olsun ,
9 15U .İJ I i l i Ü ^5 ; İ4 J I I j 5 ^ I J . L İI1 1431Ç j i
len A lla h 'ın ra s u lü y ü m . m ü lk ü s s e m a v â ti 1 lle z î le h û cem ^ani ile y k ü m ra s û lü İlâhı in n î yâ e y y ü h e nnâsü kul
G öklerin v e y e rin e g e
Göklerin egemenliği Onundur hepinize gelen sizin Allah'ın rasulüyüm ben Ey insanlar! Deki
m e n liğ i O nu ndu r. O n
d an ba şka ta n rı yok
a jü L - .
tu r. O, d iriltir ve ö ld ü rü r.
O nun için g e lin A lla h 'a v e ra s û lin i b lllâ lil yühyî h ü v e i İllâ ilâ lie lâ v e le rd
Onun için ge
ve re su lü n e , A lla h 'a ve rasulüne O, diriltir Ondan başka tanrı yoktur ve yerin
lin Allah'a
ve O nun b ü tü n s ö z le ri
ne im a n e d e n o ü m m i
p e y g a m b e re im a n ed in ,
le 'a lle k ü m te h te d ü n v e tte b i'û h ü v e k e lim â tih î b lllâ h i lle z i y ü /m in ü n n e b iy y i lü m m iy y i
onun ard ın d a n g id in ki,
onun ardından ve Onun bütün söz
doğru yola ulaşabilesiniz Allah'a iman eden o ümmi peygambere
d o ğ ru yola u la ş a b ile s i- gidin ki lerine
niz.
^ 1 t ^ l Û . U ^ İ
ve ririz ."
h a tiâ tik ü m le k ü m n e g fir sücced e n n Ib â b e v e d h u lû I h it te tü n v v e k û lû
bağışlayıve- hıtta" (Bizi 162. Derken iç le rin d e n
günahlarınızı size secdeler edereki kapıdan girin deyin
relim bağışla!)
o zu lm e d e n le r, sözü
d e ğ iş tird ile r, ke n d ile ri
j- ir ^ V 3 — 9 ^ g X a I 3 I J —-A -o J I
ne sö yle n e n d e n başka
I
k a v le n , m in h ü m lle z in e z a le m û fe b e d d e le Im ü h s iriın s e n e z ıd ü b ir şekle so ktu la r. Z ul
e
bir şekle
Derken daha fazlasını m ü a d e t e d in m e le ri se
sözü o zulmedenler değiştirdiler Biz. iyilik edenlere
soldular içlerinden veririz
be b iyle Biz de üzerlerine
gö kyüzü nd en b ir azap
S > L u u I J .IS . ı l i j ı r > i j t l u j i j ^ ju j ^ j j ı
indirdik.
b im â k â n û y e z lim û n m in e s s e m â i ric z e n m 'a le y h im | fe e rs e ln â le h ü m lle z î k ile
163. O nlara, deniz ke
Biz de üzer kendile
Zulmü adet edinmeleri sebebiyle gökyüzünden bir azap indirdik söylenenden narında olan m e m le k e
lerine rine
r tin başına g e le n le ri sor.
O zam an, on la r C u m ar
te s i yasağını ç iğ n iy o rla r
y e 'd û n e İZ h â d ira te Ib e h r i lle tî k â n e t Ik a r y e ti j v e s e lfiü m 'a n i
dı. O zam an onlar, (iba
0 memleketin
Oniara başına gelenleri
çiğniyorlardı deniz kenarında olan
zaman sor d e t e tm e k için C u m ar
®^ O o te s i günü ça lışm ıyo rla r)
o X
. ° ^ ^ o ^ o
C s 5 _ i 1~ l “ \ 1 -V i
J l
1^ . 1 f* o ib a d e t g ü n le rin d e ba
iyi ve güzel davrananların iyi ve güzel davrananların ecirlerini boşa çıkarmayız Biz namazı kılanlar var ya Kitaba
ecirlerini boşa çıkarmayız.
^VY 172 Sûre:7(A'râf, 171-178)
fe le m m â e s k a le t 1 b ih fe m e r r a t | h a m e le t j fe le m m â t e g a ş ş ih â ile y h â | liy e s k ü n e
şıdı. Ağırlaşınca, ikisi birden
O, onunla cinsel ilişkide gönlü kendi kendilerini yetiştiren Allah'a
Ağırlaşınca Onu biraz taşıdı eşi hafif bir ağırlık yüktendi ısınsın diye
bulununca sine şöyle dua ettiler: "Bize sağ
lam bir çocuk ihsan edersen,
g ^ _ ^ L İ J i ^ G j u , I İ İ 4 J İ j y j u 45 j Ü l 15 İ Ü yemin olsun. Sana şükreden
lerden olacağız."
m in e ş ş â k ir n le n e k û n e n n e ş a llh a l le în .ite y te n â ra b b e h ü m â j llâ h e d e 'a v â
Bize bir çocuk İhsan kendilerini şöyle dua 190. Fakat Allah kendileri
yemin olsun. Sana şükredenlerden olacağız sağlam Allah'a
edersen yetiştiren ettiler ne sağlam bir çocuk ihsan
edince, onlara verdiği şey
6J ijiiL ü iiı lerde Ona ortaklar koşma
ya başladılar. Allah, onların
'a m m â y ü ş r ik û n i llâ h ü fe te 'â le fım â a b ıh ü m â ş ü ra k â e )ertû c e 'a lâ ş a lih a n fe le m m â a tu h ü m â
ortak koştuklarından yüce
onların ortak koştukla ortaklar Fakat Allab kendilerine
Allah yücedir j Ona başladılar sağlam dir.
rından koşmaya bir çocuk ibsan edince
191. Ona, hiçbir şeyi yara
1^44 o V j 0 0 a iJ L İt J V L o 0 > 5 ’ j - i j ^ 0 tamayan, kendileri yara
tılmakta olan varlıkları mı
le h ü m v e lâ y e s te t'û n e y ü h le k ü n vehüm şeyenv m â lâ y e h lü k u . e y ü ş r ik û n e
ortak koşuyorlar?
Ona, hiçbir I varlıkları mı ortak koşu-
onların erişemezler yaratılmakta olan kendileri yaratamayan
şeyi I yorlar? 192. Oysa onlar, onla
rın yardımına erişemezler,
'*1 '^''^^ ~ ''\t ■' II 'tlo'' “ 't
hatta kendilerini bile kurta
ramazlar.
sevaun lâ y e tte b i'û k ü m İlâ Ih ü d > v e in te d 'û h ü m y e n ş u r .in v e lâ e n fü s e h ü m n e ş râ n v
kisi de
193. Eğer onları doğru yola
size uymazlar doğru yola {tğer onları çağıracak olsanız kurtaramazlar hatta kendilerim bile yardımına
aynıdır çağıracak olsanız, size uy
mazlar. Onları ha çağırmış
O j j lyJİ O jJ I o | 0 o 5 ^ ^ - ^ j» l ^ sınız, ha susmuşsunuz fark
etmez, sizin için ikisi de
m in d û n i İlâ h i lle z n e te d 'û n e ın n e e m e n t ü m ş â m it ı n e d e 'a v tü m û h ü m ! 'a le y k ü m
aynıdır.
Allah'ın dışında taptıklarınızın hepsi Çünkü ha susmuşsunuz fark etmez Onları ha çağırmışsınız sızın ıçın
194. Çünkü Allah'ın dışın
da taptıklarınızın hepsi, si
0 O l ; İ J zin gibi kullardır. Eğer sö
zünüzde doğruysanız, hay
e le h ü m in k ü n tü m ş â d ik m i le k ü m fe ly e s t e c b û fe d 'û h ü m e m s â lü k ü m i 'ib â d ü n
di onları çağırın da size
Ya, onların haydi onları çağı
Eğer sözünüzde doğruysan I size karşılık versinler sizin gibi kullardır karşılık versinler!
mı var? rın da
j
195. Ya, onların yürüyecek
ayakları mı var? Yoksa on
ların tutacak elleri mi var?
b ih â y ü b ş irû n e e 'y ü n ü n y e m le h ü m b ih â y e b tiş û n e e y d in y e m le h ü m b ih â I yem şûne | e rc ü lü n y
Yoksa onların görecek göz
Yoksa onların Yoksa onla
onlarla görecek gözleri
mi var?
onlarla tutacak elleri
rın mi var?
onlarla ( yürüyecek ayakları leri mi var? Yoksa onların
işitecek kulakları mı var?
0 O j j h X j ^L3 ö js . ^ ^ ^ s .[S j_ z i* \ J 3 O j » » u.^ O I j l De ki: "Çağırın ortak koş
tuklarınızı, sonra, bana is
fe lâ tü n z ir û n kdûni summe ş ü ra k a e k ü m d 'û k u li b ih â v e s m e 'u n e 'z â n ü n y e m le h ü m tediğiniz tuzağı kurun, hay
haydi haydi bana bir an bile bana istediğiniz Yoksa onla di haydi bana bir an bile
sonra ortak koştuklarınızı Çağırın D eki onlarla işitecek kulakları
_ _ jö ^ ^ h r m a ^ a ^ ^ ^ tuzağı kurun rın mı var?
göz açtırm ayın!"
SÛre:7(A'm f, 196-206) 175 Wû
rüklerler, sonra bir daha Onu kendin derleyip 1 bir Sen onlara | bir daha yakalarını
[ derler sonra sapıklığa | onları sürüklerler
getirseydin yal 1 mucize getirmediğin zaman 1 bırakmazlar
yakalarını bırakmazlar.
203. Sen onlara bir mucize 3J U l J i i I j I j i
y i L v a ->
getirm ediğin zaman, "Onu
0 - ? Cyi
c
kendin derleyip getirseydin vehüden j m ir r a b b ik ü m i b e s â îru h azâ m ir r a b b î ile y y e m â yûhâ e tte b i'u in n e m â kul
! i
Bu Ben,
ya!" derler. De ki: "Ben, hidayet ] Rabbinizden gelen | delillerdir Rabbimden bana vahiy edilene uyarım De ki
Kur'ân ancak
ancak Rabbimden bana
s
- 1»
vahiy edilene uyarım. Bu
4 ^ .
Kur'ân, Rabbinizden ge ■JJ
len delillerdir. Ayrıca iman v e e n ş itû le h û fe s te m i'û Ik u râ n ü v e iz â k u r ie y ü /m in û n lik a v m in y v e ra h m e tü l
edecek bir topluluk için hi susun onu hemen dinleyin Kur'ân okunduğu zaman Ayrıca iman edecek
bir topluluk
ve rahmettir
için
dayet ve rahm ettir."
0 .
204. Kur'ân okunduğu za ♦♦ ♦ * f _ i
diO L a ...iv İ| j İ - V , “’y
man hemen onu dinleyin, ~ 1 kJ
V
>
susun. Umulur ki merha v e h ıfe te n i te d a r ru 'a n v ; fı n e fs ik e ra b b e k e vezkür le 'a lle k ü m tü r h a m û n
m et olunursunuz. ve korkarak yalvararak içinden Rabbini zikret Umulur ki merhamet olunursunuz
205. Sabahları ve akşam
ları Rabbini içinden, yal
ö \ ^ \ ^ t jS ji V j J L s ö V I j J J u iJ U J ^ J _ p 9 e jl O j j j
vararak ve korkarak gizli
ce ve alçak bir sesle zik ! m in e ig â filın v e lâ te k ü n m v e lâ ş a li b ilg u d ü v v l v e d û n e Ic e h ri m in e Ika vli
ret, sakın gafillerden olma. Zira sakın gafillerden olma ve akşamları Sabahları gizlice ve alçak bir sesle
206. Zira Rabbinin yakının
da olanlar. Ona ibadet e t
m ekten çekinmezler, her
zaman Onu teşbih ederler, yescüdûn v e le h tıi v e y ü s e b b ih û n e h û I 'a n 'Ib â d e tlh î lâ y e s te k b ir û n e lle z in e i n d e ra b b ik e
yalnız Ona secde ederler. I yalnız [ her zaman Onu teşbih
secde ederler Ona ibadet etmekten I çekinmezler Rabbinin yakınında olanlar
I Ona I ederler
ISecdej
1V I 176 Sûre: 8 (Enfâl, 1-8)
Müminler ancak Onun için siz gerçekten müminlerseniz ve rasulüne | Allah'a | itaat edin birbirinizle aranızı 2. M ü m in le r ancak şu
kim se lerd ir: A llah anıldığı
zam an yürekleri ürperir,
kendilerine Onun a y e tle
im â n e n v i z â d e th ü m jâ y â tü h i 'a le y h im v e iz â tü liy e t | k u lû b ü h tim v e c ile t llâ h ü izâ z ü k ira lle z n e ri okunduğu zam an (bu
imanlarını I artınr j in d ile rin e
kendilerine yürekleri ürperir
ü r,^rir |anıldığı zaman ji
| Allah janıldığı okunanlar, onların) im a n
larını artırır, bir de onlar
nandır.
1 1 . 0 vakit sizi, kendi ka 6 ^ J > s ; j
tından bir güven işare 'a n k ü m v e y ü z h ib e ; b ihı liy ü ta h h ir a k ü m j m âel | m in e s s e m â i 'a le y k ü m | v e y ü n e z z ilü j m inh ü
ti olmak üzere uyku hali bU” ’ i İren d i
sizden gidermek j ı sizi temizlemek | bir su | Gökyüzünden size ! "* ıy o r
ne sokm uştu. Gökyüzün
Jİ >
den size bir su indiriyor,
bununla sizi tem izlem ek, jio > ı ı iv ı o 44^45 ^3445 j
13. Böyle (yapın), çünkü v e ra s û le h llâ h e y ü ş â k ik i j vem eny ı v e ra s û le h i llâ h e I şâkkû jb ie n n e h ü m j z a lik e : k ü lle b e m n
onlar, Allah ve rasulüne
verasulüne |Allah'a| karşıgefose i Kim | verasulüne | ABah jkarşıgelditer çünkü onlar Böyle lyapın): bütün parmakianna
karşı geldiler. Kim Allah'a
ve rasulüne karşı gelirse,
bilsin ki, Allah'ın cezalan jL İ J I , 0 ^ jJ s IS J J ö i j i j 3 j 1 3 j 0 ijL İ Ü I ^ 1
dırması, şiddetlidir.
'a z â b e n n â r lilk â fir n e veennej fe z û k û h ü z â lik ü m ş e d d ü IT tâ b fe in n e llâ h e
14. İşte bunu tadın. Şüp cehennem azabı
i bilsin ki,
i kâfirlere vardır Şüphesizi tadat İşte bunu cezalanduması, şiddetlidir
Alah'm
hesiz kâfirlere cehennem
azabı vardır.
15. Ey iman edenler! Ordu
halinde kâfirlerle karşılaş fe lâ tü v e llû h ü m ü ze h fe n lle z n e k e fe rû izâ le k tü m ü yâ e y y ü h â lle z n e a m e n û
tığınız zaman, artık onlara artık onlara dönmeyin Ordu halinde kâfirlerle karşılaşlrğaırz zaman Ey enan edenler!
arkanızı dönm eyin.
E , o
16. Kim böyle bir günde,
dönüp çarpışmak için geri
çekilm e veya diğer bir m ü te h a y y iz e n ev I I k it â lin ■ m ü te h a r r ife l illâ d ü b t r a h û j y e v m e îz in y ü v e llih im : vem eny le d b a r
birlikte yer | | dönüp çarptş- böyle bir onlara
grupla birlikte yer tu tm a geri çekilme dışmda arkastm Kim arkanzı
tutmamn ! m akıçtn günde dönerse
nın dışında onlara arkası
nı dönerse, muhakkak o,
0 j - k - s â - d u J l i. L - X - > "g O j L o j y _ ‘y o ı_ j- s 2 a _ X .j t C j XA3 a J l3
Allah'tan bir gazaba uğ
ramış olur. Onun varacağı Im e ş îr v e b i/s e cehennem v e m e / v r h ı ; 1 m in e İlâ h i i b ig a d a b in m bâe fe k ad ilâ fie tin
yer, cehennem dir. O ise, Onun varacağı Jğrartaş m u h ^ -
akibettir 0 ise, ne kötü j cehennemdir Allah'tan 1 bâ gazaba diğer bir grupla
olur kako
ne kötü akibettir!
) VA 178 Sûre :8 (Enfâl, 17-25)
virm eyin.
21. İşitm edikleri halde,
" İş ittik !" diyenler gibi de
ş e rra d d e v â b b i in n e v e h ü m lâ y e s m e 'û n s e m i'n â k e lle z in e k â lû v e lâ te k û n û olmayın.
yeryüzünde yaşayanların i
Çünkü 1 işitmedikleri halde "işittik!" diyenler gibi de olmayın 22. Çünkü Allah katında
en kötüsü
yeryüzünde yaşayanların
en kötüsü, hakkı akılları
na koym ayan sağır ve dil
h a y ra l | f ih im j llâ h ü | v e le v 'a lim e lle z în e lâ y e 'k ilû n I Ib ü k m ü 1 şşum m ü | 'in d e İlâ hi
sizlerdir.
bir hayır onlarda i Allah j görseydi hakkı akıllarına koymayan İve dilsizlerdir) sağır ^ Allah katında
23. Allah, onlarda bir ha
yır görseydi, e lb e tte onla
ra işittirird i. Bu hallerinde
(hakkı) kulaklarına sok-
y â e y y ü h â lle z în e tm e n û v e h ü m m ü 'r id û n le te v e lle v v e le v e s m e 'a h ü m le e s m e 'a h ü m
dönüp gider Bu hallerinde (hakkı) elbette onlara
saydı, yine aldırmazlar,
Ey iman edenler! yine aldırmazlar
lerdi kulaklarına soksaydı işittirirdi dönüp giderlerdi.
24. Ey iman edenler! Sizi,
kendinize hayat verecek
e n n e llâ h e v e 'le m û lim â y ü h y ık ü m izâ d e 'â k ü m v e lir r a s û li llllâ h i s te c ıb û şeylere çağırdığı zaman,
kendinize hayat verecek A llah'a ve rasule olum lu
Allah'ın bilin Sizi, çağırdığı zaman ve rasule Allah'a olumlu karşılık verin
şeylere karşılık verin. A llah'ın ki
3
şiyle kalbi arasına girdi
I j_2jİS O o j j —'2" - ^ *-Us 5j —^ J ğini, gerçekten sizin he
ile y h i tü h ş e r û n veennehû v e k a lb ih ı b e y n e Im e ri pinizin Ona döndürülece
fitn e te l | v e tte k û
gerçekten sizin hepini ğini bilin.
azaptan I sakının döndürüleceğini kalbi kişiyle arasına
zin Ona
25. İçinizden sadece zul
t.
m edenlere dokunm akla
0 c j l i * J 13 ^ 16 11 > L L p I j L>- |^.SLÜ i j-oJlİİ» P» 3 1 ^ kalm ayacak olan azaptan
ş e d ıd ü n k â b je n n e llâhe! v e 'le m û | hâşşah i m in k ü m lle z n e z a le m û j lâ tü ş 'b e n n e sakının. A llah'ın cezalan
cezalandırmasının şiddetli oldu- j ^||gf,'|p I dokunmakla kalma- dırmasının şiddetli oldu
bilin sadece içinizden zulmedenlere
ğunu_____________ ^_________ I yar ak olan
ğunu bilin.
Sûre :8 (Enfâl, 26-33) 179 w<\
da onların kurdukları tu
'a le y h im v e iz â tü tlâ h a y m Im â k irın v e llâ h ü İlâh veyem küm v e y e m k ü rû n e
zakları bozuyordu. Allah, Allah onların kurduk Onlar tuzak kurar
Onlara okunduğu zaman tuzakların hayırlısını kurar Allah ları tuzakları
tuzakların hayırlısını kurar. da
bozuyordu
larken
X Jl X
j a» 1 1 A ] 1 » i " a İ I
r V ♦ 4 - ^
'a n i Im e s c id i Ih a râ m i yeşuddûne vehüm llâ h ü e llâ y ü 'a z z ib e h ü m ü | v e m â le h ü m 34. A llah 'ın kendilerine
kendilerine azap etm e azap e tm e m e s i için ne
müminlerin Mescid-i Haram'a girmesini 1 engeHiyoriar Onlar Allah'ın neleri var?
mesi için
leri var? Onlar, m ü m in le
rin M e s c id -i H aram 'a gir
> > 2 l ^ U s
m e sin i engelliyorlar. Üs
e k s e r a liü m v e ld k in n e Im ü tte k û n e İllâ in e v liy â u h û e v liy â e h | vem â kânû te lik ona hizm et e tm e ye
sade Ona hizmet etmeye ehil Üstelik ona hizmetj ehil de değiller. Ona hiz
onlannçoğu Ancak muttakılerdir değiller
ce olanlar etmeye ehil de
m e t e tm e ye ehil olan
% ^
lar, sadece m u tta k ile r-
dir. A n ca k onların çoğu,
v e te ş d iy e h | m ükâenv İllâ 'in d e Ib e y ti v e m â k â n e ş a lâ tü h ü m lâ y e 'le m û n bunu bilm ezler.
el çırpmaktan j
sadece Kabe'deki Onların namazları bunu bilmezler 35. Onların Kâbe'deki na
ih a r p t t i r
ibarettir W
J iy i p U -S 1 1
41. Biliniz ki, ganimet v e llr a s û li v e liz î I k u r b i hum üsehû lillâ h i fe e n n e m in ş e y in g a n im tü m ennem a v e 'le m û
gün kulumuza indirdikle v e llâ h ü I Ic e m 'â n Ite k a yevm e | y e v m e Ifü rk â n i 'a la 'a b d in â v e m â enzelnâ
44. (Düşmanlarınızla)
karşılaştığınız zaman, on l ' ^ l 2ÜİI J j
^ I \
ları sizin gözlerinizde az emran llâhü j liyekdiye f î e'yünihim veyükallilüküm kaillen V f r e 'y ü n ik ü m
gösteriyor, sizi de onla
emri Allah 1 yerine getirecekti onların gözlerinde sizi de azaltıyordu az sizin gözlerinizde
rın gözlerinde azaltıyor
du. Çünkü Allah, önce
den belirlenmiş olan emri 1 ^ 1 a J l L 4 5 l l _ Ş < S > i j J , V I ^ ^ 4 İ I ^ l j ' 5 _ ^ o ' - ^
yerine getirecekti. Bütün y â e y y ü h â lle z in e â m e n û lü m û r tü r c e 'u v e llâ İlâ h i | k â n e m e f'û lâ
işler, Allah'a döndürülür.
Ey iman edenler! Bütün işler döndürülür Allah'a önceden belirlenmiş olan
45. Ey iman edenler! Bir
düşman topluluğuyla kar
0 O f j ^ 1 I £ İ 3 İ 3İ
şılaştığınız zaman, kararlı
olunuz, Allah'ı çokça ha le 'a lle k ü m tü flih û n k e s râ l llâ h e v e z k ü rû fe s b ü tû fie te n izâ le k tü m
tırlayın ki kurtuluşa erebi- kurtuluşa erebilesiniz çokça Allah'ı hatırlayın ki j kararlı olunuz
topluiu-
karşılaştığınız zaman
lesiniz. -ݱ .T -
^ AT 182 Sûre :8 (Enfâl, 46-52)
59. in k â r e d e n le r, öne
g e ç tik le rin i z a n n e tm e s in lâ y ü 'c iz û n in n e h ü m sebekû lle z in e k e fe rû v e lâ y e h s e b e n n e Ih â în ın
î
o a y v ı J^ u 3 ^ 1 y lO'
^ JJİS 1 ✓
63. O, kalplerinin arasını
birleştirdi. Sen yeryüzün
c e rru 'a n f î le rd i mâ t le v e n fe k te b e y n e k u lû b iliim v e e lle fe v e b ilm ü /m in în
de her ne varsa, hepsini
hepsini Sen yeryüzünde i
I vafS d
i harcamış nisaydın i
I
O, kalplerinin arasını birleştirdi ve müminleri harcamış olsaydın, yine
de onların kalplerini birleş-
tiremezdin. Ancak onların
aralarını Allah birleştirdi.
hakm 'a z z ü n tn n e lîû beynehüm e lle fe ı llâ h e , v e l k in n e b e y n e k u lû b ih im , m â e lle fte Çünkü O, çok güçlüdür, işi
hakimdir jçokgüçlüdür onların aralarını birleştirdi! Allah Ancak yine de onların kalplerini i birieştiremezdin sağlam yapan ve yaptığın
da bir hikmet bulunandır.
t
64. Ey peygamber! Al
lah ve müminlerden sana
y â e y y ü h e n n e b iy y ü m in e Im ü /m in m ; v e m e n i tt e b e 'a k e i llâ h ü i hasbüke i y â e y y ü b e n n e b iy y ü uyanlar, sana yeter.
Ey peygamberi ve müminlerden sana uyanlar | Allah sana yeter ! Ey peygamber! 65. Ey peygamber!
Müminleri cihada teşvik
et. Eğer sizden sabrede
cek yirmi kişi olursa, iki
y e g iib û 'iş rû n e ş â b irû n e m in k ü m i in y y e k ü n m 'a le Ik ite l Im ü /m in ın e
yüz kişiye galip gelirler.
galip gelirler sabredecek yirmi kişi sizden | Eğer olursa cihada Müminleri Eğer sizden yüz kişi olur
^ X
A .
. A O
sa, inkâr edenlerden bin
kişiye galip gelirler. Çünkü
onlar, hakkı ve sonucu iyi
kavmül ıb ie n n e b ü m m in e lle z n e k e fe rû e lfe n m [ y e g iib û İm ie tü n y m in k ü m i v e in y y e k ü n m | m ie te y n kavrayamayan, anlayışsız
Çünkü onlar inkâr edenlerden bin kişiyel galip gelirler | yüz kişi sizden i Eğer olursa iki yüz kişiye bir topluluktur.
66. Şimdi Allah, sizden
4 ^ İJ u L ib h ^ 1 jL k 3 . 0 Ö V yükü hafifletti. Sizde bir za
yıflık olduğunu bildi. Şimdi
fe in y y e k ü n m I d a 'fâ enne f küm v e 'a lim e 'a n k ü m llâ h ü ! h a ffe fe ; e lâ n e i lâ y e fk a h û n sizden sabredecek yüz kişi
j bir zayıflık
olursa Sizde bildi sizden olursa, iki yüz kişiye galip
! olduğunu I \ ş ™ ''' rayamayan, anlayışsız
gelirler. Eğer sizden bin
“ " n 1 ^ 1 • -
i j.aJLx^ n o ^
<.ju' /»-SLa^Ooc -^ X
o! l j, » ' 1 1 ( ^ t î X 1; X
s I X i l I„ ^ !
<oLo ^.5Lx.« kişi olursa, Allah'ın izniyle
iki bin kişiye galip gelirler.
e lfe y n i j y e g iib û i e lfü n y j m in k ü m v e in y y e k ü n m m ie te y n | y e g iib û | m ie tü n ş â b ir a tü n y m in k ü m Allah, sabredenlerle bera
iki bin kişiye | galip gelirler | bin kişi j sizden Eğer olursa iki yüz kişiye j galip gelider 1 sabredecek yüz kişi Şimdi sizden berdir.
67. Hiçbir peygamberin,
) o
yeryüzünde küfrü perişan
etmedikçe, esir alması
e n y y e k û n e le h û e s ra I lin e b iy y in ■ m â kâne m e 'a ş ş â b irın v e llâ h ü b iiz n i İlâ h doğru değildir. Siz, dünya
esir alması sabredenlerle beraberdir Allah i Allah'ın izniyle nın gelip geçici olan şey
lerini istiyorsunuz. Allah
ise, ahireti kazanmanızı is
tiyor. Allah, güçlüdür, işi
v e llâ h ü l lâ h ira h | y ü r dü ! v e llâ h ü | 'a ra d a d d ü n y â tü r d ü n e f î le rd î h a tt~ y ü s h in e sağlam yapan ve yaptığın
Allah ahireti
kazanmanı-|
Allah ise
dünyanın gelip geçici olan
Siz istiyorsunuz yeryüzünde i küfrü perişan etmedikçe da bir hikmet bulunandır.
zı istiyor ! şeylerini
68. Eğer Allah'tan bir ka
rar geçmemiş olsaydı, al
dığınız fidyeden dolayı size
'a z â b ü n 'a z im fım â e h a z tü m ile m e s s e k ü m ı s e b e k a m in e İlâ h i k itâ b ü n m i le v lâ h a k im 1 'a z z ü n mutlaka büyük bir azap
büyük bir azap
b | aldığınız fidyeden dolayı ğeçmemiş Allah'tan | bir karar j j hakimdir | güçlüdür dokunurdu.
t
69. Artık elde ettiğiniz ga
<3) j j j İ l p < U )I a ü I i j İ j I j l.A > .ıX .|r> 1 3 JL5 L 9 ^
nimetten helal ve hoş ola
rak yiyin. Allah'a (karşı
ra h im | g a f û r u r | llâ h e ; in n e I İlâ h [ v e tte k û ta y y ib â i h a lâ le n i m lm m â g a n im tü m ! fe k ü lû gelmekten) korunun. Çün
(karşı gelmek- ve hoş I k „u ı 1 Artık elde ettiğiniz gani- kü Allah, çok bağışlayan,
çok acıyandır | j Allah j Çünkü | Allah'a yiyin
ten)korunun olarak ı i_________metten
çok acıyandır.
Sûre :8 (Enfâl, 70-75) 185 Uû
O l U j JJ O Lo j 0 0 o
0 -
jJ U i 8 j
n i .
j- u J
^ 9. TEVBE SURESİ
Son iki âyet hariç Me
TEVBEH TEVBE SURESİ dine döneminde. Pey
gamber Efendimizin ir-
tihaline yakın bir za
manda inmiştir. 129
âyettir.
f î le rd i fe s ıh û m in e Im ü ş rik în ilâ lle z ın e 'â h e d tü m v e r a s û lih î im in e llâhiberâetünm
Bundan böyle istediğiniz gibi
1. (Bu sûre), Allah ve rasu-
müşriklerden anlaşma yaptıklarınıza bir ve resulünden Allah ! uyarıdır
yeryüzünde gezip dolaşrn lünden, müşriklerden anlaş
ma yaptıklarınıza bir uyarı
dır.
»
2. Bundan böyle yeryüzünde
m ü h z î Ik â fin n tv e e n n e (lâhei g a y ru m ü 'c iz î İlâ h i |e n n e k ü m | v e 'le m û e r b e 'a te e ş h ü r in v
dört ay istediğiniz gibi gezip
kâfirleri rezil rüsva edecektir Allah ! Allah'ı aciz bırakacak değilsiniz i siz | dört ay dolaşın. Şunu kesinlikle bilin
V ^2 ^ xO ki, siz Allah'ı aciz bırakacak
değilsiniz, Allah kâfirleri rezil
rüsva edecektir.
b e r tü n m je n n e llâtıe| y e v m e Ih a cci le k b e ri ilâ n n â s i v e r a s û lih î m in e İlâ hi veezânünm
3. (Bu aynı zamanda), bü
Şüphesiz
uzaktır (Bu aynı zamanda], büyük hac gününde insanlara ve resulünden Allah bir ilandır yük hac gününde Allah ve
Allah
lamaktayız.
12. Eğer verdikleri söz j Jlj Lİ S ^ I ü| j
den sonra yeminleri m im b e 'd i 'a h d ih im i eym ânehüm i v e in neke sü
fe k â tilû f i d in ik ü m v e ta 'a n û
ni bozar, dininize sal saldırmaya kalkar
hemen öldürün dininize verdikleri sözden sonra yeminlerini j Eğer bozar
dırmaya kalkarlarsa, larsa
<2> y J J J
22. Onlar orada ebedi Ey iman edenleri büyük bir ödül vardır katında | Allah ji Ş u P - I| ebedi jOnlar orada| kalacaklardır
kalacaklardır. Şüphesiz
Allah katında büyük bir ö U ^ V I J j - S İÂ J I û lîlŞ J iî / Ç S J Ç İ I j ’j ^ V
ödül vardır.
'a le lım â n Ik ü fra | in i s te h a b b û e v liy â e v e ih v â n e k ü m âbâeküm lâ te tte b iz û
23. Ey iman edenler! onları dost ve
imana karşı inkarcılığı ı eğer tercih ediyorlarsa ve kardeşleriniz Babalarınız edinmeyin
koruyucu
Babalarınız ve kardeş
leriniz eğer imana karşı
inkârcılığı tercih ediyor ûLİ' o l ^o ^ İUJjlS ^
larsa, onları dost ve ko abâuküm in k â n e kul z ^ â lim û n | fe û lâ îk e b ü m ü m in k ü m v e te v e lle b ü m vemeny
ruyucu edinmeyin. Siz babalarınız Eğer De ki kendilerine zulmedenlerdir | işte onlar Sizden
onlan dost ve koru
kim
yucu edinecek olursa
den kim onları dost ve
koruyucu edinecek olur
sa, işte onlar kendilerine
zulmedenlerdir. k te r a ftü m û h â v e e m v â lü n i i v e 'a ş r a tü k ü m veezvâcüküm v e ib v â n ü k ü m veebnâuküm
24. De ki: "Eğer babala elde ettiğiniz mallar ! akrabanız eşleriniz kardeşleriniz oğullarınız
t ^ \ 1 1.
şunuza giden evler, size C
Allah ve resulünden.
Onun yolunda cihad e t v e llâ h ü llâ h ü b ie m r ih ; y e /tiy e ; h a tt f î s e b llh; fe te r a b b e ş ü i v e c lh â d in ve rasû llh .
mekten daha sevimliy
Allah I artık Allah'ın emri j gelinceye Onun yolunda bekleyin i cihad etmekten I ve rasulünden
se, artık Allah'ın emri
t
gelinceye kadar bekle
J 4 İ I ;;
yin. Allah, günahkârlar
topluluğunu hidayete f i m e v â tin e k e s ra tin v i llâ h ü i le k a d n e ş a ra k ü m ü Ik a v m e Ifâ s ik in lâ y e h d î
ulaştırmaz. günahkârlar topluluğunu hidayete ulaştırmaz
birçok savaş alanında I Allah size yardım etti
25. Allah, size birçok
^ A
savaş alanında yardım
etti. Huneyn günü, bun
şeyenv 'a n k ü m fe le m tü g n i , k e s ra tü k ü m e 'c e b e tk ü m v e y e v m e h u n e y n in
lardan biridir. O vakit sa
Huneyn günü, bunlardan
yısal çokluğunuz, sizi hiçbir ancak bunun size i faydası olmamışb | sayısal çokluğunuz jsizi kendinize güvendirmiş
biridir
kendinize güvendirmiş, a y» ®
ancak bunun size hiçbir ® A o ~ ‘’ 1 x ! Î * °
0 •
X’
faydası olmamıştı. Yer
m ü d b in n v e lle y tü m süm m e; b im â r a h u b e t lerdu 'a le y k ü m ü vedâkat
yüzü bütün genişliğiyle
arkanıza dönüp
bozularak Sonra daj bütün genişliğiyle Yeryüzü size dar gelmişti
size dar gelmişti. Son gitmiştiniz
ra da bozularak arkanıza
’l -i ~ •
dönüp gitmiştiniz.
26. Sonra Allah, resulü v e e n z e le v e 'a le Im ü /m in n e 'al-; ra s ü lih i s e k n e te h llâ h ü ‘ e n z e le ^ m m e
nün üzerine, müminlerin rasulünün üzerine sükûnet veren Allah
rahmetini
i Sonra
indirdi de | müminlerin üzerine
indirdi
üzerine sükûnet veren
rahmetini indirdi. Gör
ja L S J iİIS ^ J ı o li- î
mediğiniz ordular indirdi
de kendisini tanımayan c e z â ü Ik â fin n v e z lik e lle z n e k e fe rü v e 'a z z e b e j le m te r a v h â cü nü d e l
ları azaba uğrattı. İşte kâfirlerin cezasıdır İşte bu kendisini tanımayanları azaba uğrattı I Görmediğiniz ordular
bu, kâfirlerin cezasıdır.
o j j Ü i s j j Jm
) * 190 Sûre:9 (Tevbe, 27-31)
O J J J ^ P 0 - « j v jM P
haram kıldığını haram kılmayan ve ahiret gününe Allah'a inanmayan 2 9 . K endilerine kitap
o « ^ Ji
verilenlerden A llah'a ve
X >
se, hoşlanmasınlar.
34. Ey iman edenler!
Haberiniz olsun ki, ha le y e /k ü lû n e v e rru h b â n i m in e le h b â ri k e s ırâ n m in n e y â e y y ü h â lle z m e â m e n ü
Habe
hamlar ve papazlar yerler ve papazlardan hahamlar birçoğu riniz Ey iman edenler!
)lsun kı
dan birçoğu, insanla
rın mallarını haksızlık
la yerler ve Allah yo v e lle z n e y e k n iz û n e 'a n s e b II İlâ h veyeşuddûne | b ilb â tili e m v â le n nâsi
luna girmeyi engel ve girmeyi engel
saklayıp Allah yoluna haksızlıkla insanların mallarını
lerler. Altını, gümüşü lerler
işte onları acı veren b i'a z â b in e lim fe b e ş ş irh ü m f î s e b .li İlâ hi v e lâ y ü n fik û n e h â v e lfid d a te zzehebe
bir azap ile müjdele. acı veren bir azap ile işte onları müjdele Allah yolunda harcamayanlar var ya gümüşü A ltın ı
tında, Allah'ın gökleri on ikidir Allah katında ayların sayısı Doğrusu I haydi sakladıklarınızı
müşrikler sizinle top siz de onlarla savaşın kendinize Bu aylarda zulmetmeyin dosdoğru dindir Bu
f
siniz. Allah'ın her şeye
iz e h ra c e h ü llâ h ü fe k a d n e ş a ra h û illâ te n ş u r û h ü k a d îr 'a ln k ü lli ş e y in gücü yeter.
lonu çıkardıkları zamar Allah'ın ona yardam emğini bili- | yardım etmezseniz gücü yeter her şeye 40. Eğer siz ona yar
dım etmezseniz, inkâr
o ^ L > ;k J J j —5 -j j] , j L _ ^ l 1 j|y _ _ 3 _ l_ ı3 l "^ [3 I edenler onu çıkardık
ları zaman, ikinin biriy
liş â h ib ih y e k û lü İz f î ig â ri ! hüm â ^ iz i s â n iy e s n e y n i lle z n e k e fe rû
O
ken, hani ikisi de mağa
i hani ikisi i o vakit
o, arkadaşına diyordu mağaradayken j | ikinin biriyken inkâr edenler
vakit radayken, Allah'ın ona
X
o • ✓ i ^ t yardım ettiğini biliyorsu
4_İ♦♦JLp
y
t. 1 ,1. i ü ı l A j u a îıi nuz. O vakit o, arkadaşı
'a le y h i s e k n e te h ü llâ h ü fe e n z e le m e 'a n â ! llâ h e
na "Üzülme, çünkü Al
j in n e lâ te h z e n
bizimle bera lah bizimle beraberdir!"
onun üzerine sükûnetini Allah indirdi Allah çünkü Üzülme
berdir diyordu. Derken Allah
onun üzerine sükûnetini
1
y ♦ j - U indirdi. Onu, görmediği
lle z n e k e fe rû k e lim e te v e c e 'a le le m te ra v h â b ic ü n û d il veeyyedehû niz ordularla destekledi.
inkâr edenlerin sozunu yaptı
İnkâr edenlerin sözünü
görmediğiniz ordularla I Onu destekledi
en alçak yaptı. Allah'ın
J» o o
sözü, o en yüksek olan
3 l '. i; ! ! X X ^ -
dır. Allah, çok güçlü
hakm 'a z z ü n j v â llâ h ü j l'u ly â v e k e lim e tü İlâ h i s s ü flâ dür, işi sağlam yapan
hikmet sahibidir çok güçlüdür Allah I en yüksek olandır Allah'ın sözü en alçak ve yaptığında bir hikmet
bulunandır.
Sûre:9 (Tevbe, 41-47) 193 1 <\r
mallarınızla ve canlarınız Allah yolunda ve canlarınızla mallarınızla cihad ediniz ^^'^Sizler ister hafifj savaşa çıkın
la cihad ediniz. Eğer bilir
seniz, bu sizin için daha
hayırlıdır.
v e s e fe ra n k â ş id e n 'a ra d a n k a n b â n v le v k â n e in k ü n tü m te 'le m û n le k ü m b a y ru l
42. Eğer o, yakın bir ga
ve normal bir yolculuk daha
nimet ve normal bir yol yakın bir ganimet Eğer o olsaydı i Eğer bilirseniz sizin için bu
olmuş hayırlıdır
culuk olmuş olsaydı, V . ^ . o o . i ^
mutlaka sana uyarlardı. L l. 3 Ü a jL < l> l ö i O jJ L j ^yS Jj d)
Ancak o zorlu mesafe,
le v i s te ta 'n â b illâ h i v e s e y e h lifû n e i şşükkah i 'a le y h im ü I b e 'u d e t | v e lâ k im I le tte b e 'û k e
kendilerine uzak geldi.
Bununla beraber yakında \ AHgh'a o zorlu mutlaka sana
Bununla beraber yakın yemin edecekler kendilerine uzak geldi Ancak
Eğer gücümüz olsaydı i mesafe uyarlardı
C
da "Eğer gücümüz olsay £,
dı, elbette sizinle bera
ber çıkardık" diye Allah'a
le k â z ib û n in n e h ü m y e 'le m ü v e llâ h ü I e n fü s e h ü m y ü h lik û n e m e 'a k ü m leh araç nâ
yemin edecekler, kendi
onların helake sürükleye
yalancı olduklarını bilmektedir Allah ! kendilerini sizinle beraber j elbette çıkardık
lerini helake sürükleye kesinlikle cekler
cekler. Allah, onların ke s ^ o , . I.
sinlikle yalancı oldukları
nı bilmektedir.
v e te 'le m e lle z in e ş a d e k û le k e y e te b e y y e n e ' h a ttâ | le h ü m e z in te ; lim e 'a n k ; llâ h ü ; 'afâ
43. Allah, seni affetti. i kadar bek-| izin verdin
bilinceye doğru söyleyenler sana i belli oluncaya i onlara Neden seni ! Allah j affetti
Neden onlara izin ver lemedin? de
istemezler. Allah, mutta- ancak I muttakileri bilir Allah ve canlarıyla mallarıyla cihada katılmamak için
1
kileri bilir.
45. Senden ancak
Allah'a ve ahiret günü
k u lû b ü h ü m v e r tâ b e t v e ly e v m i lâ h ir i i b illâ h i i lle z n e lâ y ü /m in û n e i y e s te /z in ü k e
ne iman etmeyen, kalp
leri şüphe etmekte olan kalpleri I şüphe etmekte olan I ve ahiret gününe ! Allah'a | iman etmeyen i Senden İzin isterler
ve şüphelerinde çalkala
nıp duranlar izin isterler.
46. Eğer onlar cihada fe h ü m f i ra y b ih im
'uddetenv le h u ; le e 'a d d û Ih u rû c e v e le v e râ d û y e te r a d d e d û n
çıkmayı isteselerdi, el bir ; onun elbette hazırlık i
cihada çıkmayı Eğer onlar isteselerdi çalkalanıp duranlar ve şüphelerinde
bette onun için hazırlık hazırlık I için yaparlardı
temedi de onları alı koy m e 'a Ik â ld în k 'u d û 1 v e k le fe s e b b e ta h ü m m b i'â s e h ü m llâ h ü k e rih e j vel.-kin
du. Onlara, "Oturanlarla i
Onlara, Oturanlarla beraber oturun 1 denildi | onları alı koydu böyle davranmalarını Allah iistemedi del Ancak
beraber oturun!" denildi.
47. Eğer sizinle çıkmış
olsalardı, size bozguncu
luktan başka bir katkıları b ilâ le k ü m v e le e v d a 'û b a b â le n v İllâ m â zâdûküm fık ü m le v b a ra c û
olmayacak, sizi sıkıntıya, aranızda koşuşturup duracaklardı bozgunculuktan başka size bir katkıları olmayacak sizinle Eğer çıkmış olsalardı
kargaşaya düşürmeyi is E
teyerek aranızda koşuş
LJâJ L j y U ı P ygJ Ö ^ X9 j I
turup duracaklardı. İçi
nizde onları dinleyecek b iz z â lim ın 'a l m ü m i v e llâ h ü i le h ü m I s e m m â 'û n e v e f küm Ifitn e h I yebgûneküm ü
olanlar vardır. Allah, za zalimleri bilir Allah onları dinleyecek olanlar içinizde vardır
sıkıntıya, karga-
sizi isteyerek
limleri bilir.
O jJ J I 8 JJ^
194 Sûre:9(Tevbe, 48-54)
J» o
J 3 İ ^ I JÜ I J 4 - 9 J h >
48. Gerçekten bunlar,
Ih a k k u câe h a tt.. lü m û ra le k e v e k a lle b û m in k a b lü Ifitn e te le k a d i b te g a v ü kargaşayı daha önce çı
Gerçekten bunlarçıkar- karmak istediler, sana
hak geldi sonunda türlü işler sana çevirdiler daha önce argaşayı
mak istediler
türlü işler çevirdiler, so
nunda, hak geldi, Allah'ın
emri yerini buldu. Onlar,
/z e l m e n y y e k û lü v e m in h ü m k â rih û n vehüm e m r u İlâ h i v e z a h e ra (dini) istemedikleri halde
Aman I I . , j (dinil istemedikleri halde i „ ı (onu görünüşte kabul et
izin ver diyen de j Allah'ın emri yerini buldu
bana ! (onu görünüşte kabul ettiler)! Onlar
- i. tiler).
49. içlerinde, "Aman
bana izin ver, başımı der
b ilk â fir în le m ü h .ta tü m i cehennem e v e in n e i s e k a tû 1 f î Ifitn e ti e lâ i v e lâ t e ft in n î
de sokma!" diyen de var.
asıl kendileri i Bilmiş
kâfirleri kuşatıp kaplar cehennem Şüphesiz derde başımı derde sokma Bilmiş ol ki, derde asıl
düştüler ! ol ki
jı o . E ^ o kendileri düştüler. Şüp
hesiz cehennem kâfirleri
kuşatıp kaplar.
kad ehaznâ y e k û lû m ü ş ıb e tü n y v e in tü ş ib k e I te s ü / h ü m h a s e n e tü n in tü ş ib k e
jbu onları üzüntü- 50. Sana güzel bir şey
almıştık derler bir kötülük Yok, sana gelirse güzel bir şey Sana gelirse
! ye sokar gelirse, bu onları üzün
tüye sokar. Yok, sana bir
kötülük gelirse, "Biz, ön
İllâ i le n y y ü ş ıb e n â kul v e h ü m fe rih ü n v e y e te v e lle v m in k a b lü e m ra n a
ceden tedbirimizi almış
dışın Bizim başımıza asla bir şey tık!" derler, sevine sevi
De ki sevine sevine dönüp giderler Biz, önceden tedbirimizi
da gelmez ne dönüp giderler.
t
51. De ki: "Bizim başımı
za, Allah'ın bizim için tak
Im ü /m in û n fe ly e te v e k k e li v e 'a ie İlâ hi m e v l ınâ ; h ü v e ı le n â i llâ h ü m â k e te b e dir ettiğinin dışında asla
Müminler tevekkül etsinler | yalnızca Allah'a
bizim koruyucu-
O
bizim
Allah'ın takdir ettiğinin bir şey gelmez. O, bizim
muzdur için
t o jı
koruyucumuzdur. Mü
o X ■
J>L.
minler, yalnızca Allah'a
'J
tevekkül etsinler."
n e te ra b b e ş u venehnü ih d e Ih u s n e y e y n i illâ I b in â h e l te r a b b e ş û n e kul
52. De ki: "Siz, bizim ba
L „„a l,|S iz , bizim
bekliyoruz Biz ise ! iki güzellikten birinin
başımıza
gelmesini beklersiniz De ki şımıza ancak iki güzel
likten birinin gelmesini
I ^
I a-^za-» \ \L l'_ » -X_>
“ I
L » “9 II " ö
"
\U “h > t—> 1 *^
I -XJLj •’ î ı İ J ' ^
<U) I ^ ^
a x ,.y a ^ y “•) II o ^ beklersiniz. Biz ise, size
Allah'ın kendi katından
fe te r a b b e ş ü b ie y d ın â 1 ev m in 'ind ihT I b i'a z â b in m 1 llâ h ü e n y y ü ş ıb e k ü m ü b ik ü m
veya bizim ellerimizle
Bekleyin bizim ellerimizle i veya j kendi katından 1 bir azap I Allah'ın i size indirmesini i size size bir azap indirmesini
bekliyoruz. Bekleyin, biz
“ " i l ”* ° ^ _ o \ 1^ _ o f I ~*°f ıs ^ > X X > o ^ X If ( de sizinle beraber bekli
J - x İJ L ^ L a j^= s> j I L p 34s> i I J - 9 <«> O 3 -^ J - ^ x,o
yoruz."
le n y y ü te k a b b e le e v k e rh e l ta v 'a n e n flk û kul m ü te r a b b lş u n m e 'a k ü m , in n â
hiçbir zaman kabul „ö n,-.ir.,-„ I ister iste-
53. De ki: "İster isteye
edilmeyecektir isterse de gönülsüz | infak edin De ki bekliyoruz sizinle beraber biz de
rek, isterse de gönülsüz
. t .
Ji o jı infak edin, yaptığınız yar
JJ^ ^ I L_oJ <3> ^ ^ ^ o
onlara bunlarla şu değer bunlarla onlara azap etmek Allah istemektedir Ancak ve çocukları Sakın onların malları seni imrendirmesin
siz dünya hayatında azap
etmek ve kâfir olarak can
larının çıkmasını istemek
o J
tedir. b illâ h i ; v e y e h lifû n e v e h ü m k â fir im e n fü s ü h ü m v e te z h e k a f î Ih a y .ıti d d ü n y â
56. Kesinlikle sizden ol Allah'a yemin de ederler ve kâfir olarak canlarının çıkmasını şu değersiz dünya hayatında
duklarına dair Allah'a ye
min de ederler. Oysa on X A ^ o t xs, X ® ^ _ • 0 -*
E Jl
» > * A O
62. Size, sizi hoşnut et
e n y y ü rd û h ü | ehakku v e ta s û lü h O i v e llâ h ü ! liy ü r d û k ü m ■le k ü m b illâ h i y e h lifû n e
i öncelikle
mek için Allah'a yemin
daha doğrudur ve rasulünü sizi hoşnut etmek için 1 Size Allah'a yemin ederler
! Allah ederler. Eğer hunlar mü
min iseler, öncelikle Al
lah ve rasulünü hoşnut
etmeleri daha doğrudur.
v e ta s û le h ü ı llâ h e ı y ü h â d ld i m e ny ^nnehi e le m y e 'le m ü in k â n û m ü /m in in
I Onlar, 63. Onlar, şunu bilmedi
ve rasulüne Allah'a karşı çıkarsa Kim bilmediler mı Eğer bunlar mümin iseler
! şunu ler mi: Kim Allah'a ve ra
. t
sulüne karşı çıkarsa mu
hakkak ki ona içinde ebe
yehzenj Ih iz y ü l'a zîm z a lik e f hâ h â ild e n . n â ra c e h e n n e m e ' le h ü fe e n n e di kalacağı cehennem
çekinirler
muhak ateşi vardır. İşte bu, bü
büyük bir rezilliktir işte bu içinde i ebedi kalacağı] cehennem ateşi
kak ki yük bir rezilliktir.
Jl Jl
.i t
64. Münafıklar, kendileri
U J O ' 0 3
X ' X X ^ X ne kalplerindekileri haber
k u ll I b im â f i k u lû b ih im I tü n e b b iü h ü m I s û r a tü n 'a le y h im e n tü n e z z e le < Im ü n â fik û n e verecek bir sûrenin tepe
I
kendilerine haber i lerine inmesinden çeki
Oe ki I kaipierindeklleri r surenin tepelerine inmesinden Münatıklar
verecek
nirler. De ki: "Eğlenin ba-
kalım! Çünkü Allah sizin
o çekindiklerinizi meyda
le y e k û lü n n e i v e le în s e e lte h ü m m â te h z e rû n m ü h r ic ü n m l llâ h e ' in n e s te h z iû / na çıkaracaktır."
derler I Eğer sen onlara soracak olursan | sizin o çekindiklerinizi çikaracakhr I i ! Eğlenin bakalım 65. Eğer sen onlara so
racak olursan, "Biz sırf
j i 4JULSS İÜ U İI lafa dalmış, şakalaşıyor
duk!" derler. De ki: "Siz,
k ü n tü m te s te h z iû n v e ta s û lih ' i v e c iy â tih . i b illâ h i i e kul v e n e l'a b | künnâ nehûdu in n e m â
Allah'la, ayetleriyle ve re
Siz alay ediyordunuz j ve rasulüyle j ayetleriyle j Allah'la mi De ki şakalaşıyorduk | Biz lafa dalmış 1 sırf sulüyle mi alay ediyordu
nuz?"
p-S LO 5_ûJLI3 ö\ p jL O I J a j ^ j fl s3 IJ J jJ Ü L j V ^ 66. Boşuna mazeret uy
durmayın, iman ettiği
m in k ü m | 'a n tâ îfe tin m in n e 'fü b e 'd e m â n ik ü m k a d k e fe r tü m lâ te 'te z ir û
nizi söyledikten sonra,
İçinizden I bir kısmını atfedersek iman ettiğinizi söyledikten sonrai inkânnızı açığa vurdunuz ; Boşuna mazeret uydurmayın
İnkârınızı açığa vurdunuz.
t İçinizden bir kısmını affe
o L f l j l O İ J l j ^ ijL jL e J Î 0 1 SJl j \S> 4 ^ j J o dersek, bir kısmına gü
nah işlemedeki ısrarla
v e lm ü n â fik â tü e lm ü n â fik û n e b ie n n e h ü m k â n û m ü a im în I tâ îfe te m ı n ü 'a z z ib
rından dolayı azap ede
kadınları da Münafıkların erkeklen de günah işlemedeki ısrarlarından dolayı w .» ™ : ceğiz.
- O O .
Jl ® X P . - >11 ^ J l > | x ' ^ O x o B^ i o^ 67. Münafıkların erkekle
O - ^ 3
X
w O J J - o '- t i 0 > f M ri de, kadınları da birbir
'a n i Im e 'rû fi veyenhevne b ilm ü n k e r i y e /m ü r û n e b e 'd u h ü m m im b e 'd lerinin aynısıdırlar. Kötü
ve çirkini emrederler, iyi
iyi ve güzel otanı yasaklarlar I Kötü ve çirkiN j emrederler i birbirlerinin aynısıdırtar
J,
ve güzel olanı yasaklar
lar, cimrilik ederler. Onlar
ö ^ y - x S 3 \S J o J \ o \ I ö Allah'ı unutmuş, Allah da
h ü m ü Ifâ s ik û n Im ü n â fik n e in n e fe n e s iy e h ü m llâ h e v e y e U J id û n e e y d iy e h ü m onları unutmuştur. Mu
yoldan çıkanların ta kendi Muhak-: Allah da onlan . Onlar hakkak ki münafıklar, yol
münafıklaT cimrilik ederler
leridirler i kak ki I unutmuştur dan çıkanların ta kendile
o
ridirler.
jML _ z" M J İS o L İ 3 L U
68. Allah, münafıkların
n â ra c e h e n n e m e v e lk ü ffâ r a v e lm ü n â fitâ ti Im ü n â fik n e erkeklerine ve kadınları
cehennem ateşmı kâfirlere vekadmlanna münafiklann etkeklenne na, kâfirlere içinde ebedi
ı> olarak kalmak üzere ce
y
1 hennem ateşini vaat etti.
p _ ^ J ^ 1 p ^ ^J fV l O j J ü .
O, onlara yeter. Allah,
'a z â b ü n m m ü k im v e le h ü m ı İlâ h ı v e le 'a n e h ü m ü ı hasbühüm f hâ pâlid n e onları rahmetinden uzak-
sürekli olan bir azap
Onlatiçın i | onlan rahmetinden
onlara yeter içinde ' ebedi olarak kalmak I laştirdl. Onlar İÇİn sürekli
' Wolan bir azap vardır.
Sûre:9 (Tevbe, 69-72) 197 \ <\V
dilerine zulmediyorlardı.
P - . A t l x o X . x x . J l ® x t l X JIJIlx , > ^ Ox
71. Erkek kadın bü j- S - i- ö J i 3 — p o j ^ j o j fv -F v » -* -;
tün müminler, birbirleri
'a n i Im ü n k e ri veyenhevne 1 b ilm e 'ıû fi y e /m ü rû n e b e 'd u h ü m e v liy â ü b e 'd
nin koruyucularıdırlar, iyi i
kötü ve çirkin olanı ise yasaklarlar | iyi ve güzel olanı emreder birbirierinın koruyucularıdırlar
ve güzel olanı emreder,
kötü ve çirkin olanı ise "T jıt
s: 11 I jı
yasaklarlar, namazı dos szsJ I O j - olJ U U j
doğru kılarlar, zekâtı ve
û lâ îk e v e ra s û le h i llâ h e i v e y ü f 'û n e zzekte v e y ü / tû n e ş ş a la te v e y ü k im û n e
rirler, Allah ve rasulüne
işte bunlara ve rasulüne Allah itaat ederier zekâb veririer namazı dosdoğru kılarlar
itaat ederler. Allah, işte
bunlara merhamet ede )
✓
> ^
= •>
^ IU L 1 3 I^ 53 1 J kak ondan sadaka verece
ğiz, iyilerden olacağız."
b e h ilû b ih î m in fe d lih i | fe le m m â a ta h ü m I m in e ş ş â lih ın v e le n e k û n e n n e leneşşaddekanne
Allah, İhsan ve I muhakkak ondan 76. Allah, İhsan ve ikra
cimrilik edip onlara istediklerini verince i iyilerden I olacağız
ikramından I sadaka vereceğiz mından onlara istedikleri
ni verince, cimrilik edip yüz
çevirdiler. Zaten onlar, yan
çizip duruyorlardı.
ilâ y e v m i y e lk a v n e h û f i k u lû b ih im j n ifâ k a n fe e 'k a b e h ü m m ü 'r id u n v e h ü m 1 v e te v e lle v
i O da bu fiillerinin son-| 77. Allah'a verdikleri sözü
yerleştirdi yan çizip duruyorlardı O T İ a l' i çevirdiler tutmadıkları ve yalan söyle
meyi adet edindikleri için, O
aİIol 13IİP pİ! e <Spi pu- L p s u lil IJ İX '\ ip da bu fiillerinin sonucu ola
rak kalplerine kıyamet gü
erme llâ h e e le m y e 'le m û v e b im â k â n û y e k z ib " n m â v e 'a d û h ü llâ h e ; b im â e h le fû
nüne kadar sürecek müna
Allah'ın bilmediler mi? ve yalan söylemeyi adet edindikleri için verdikleri i Allah'a sözü tutmadıkları fıklığı yerleştirdi.
iy 78. Allah'ın sırlarını da,
O - J p l I <S>‘r ’ If ^ lü l O İ J P 4 tJ J - W j fısıltılarını da bildiğini,
Allah'ın bilinmeyen, görün
e lle z n e y e lm iz û n e 'a llâ m ü ig u y û b v e e n n e llâ h e î v e n e c v jh ü m s ir r a h ü m y e 'le m û
meyen âlemlerin yegâne
bilinmeyen, görünmeyen âlem
başka türlü laf atarak Allah'ın fısıltılarını da sırlarını da bilicisi olduğunu bilmedi
lerin yegâne bilicisi olduğunu
ler mi?
V I ^ o - p ils J o ^ y j l o 79. Gönülden sadaka ba
ğışında bulunan müminle
İllâ i v e lle z n e lâ y e c id û n e f î ş ş a d e k â ti m in e Im ü /m in n e Im ü tö v v i' ne
re bir türlü, güçlerinin yet
baş Gönülden bağışında
bulamayanlara sadaka müminlere bir türlü tiğinden başkasını bulama
kasını bulunan
yanlara başka türlü laf ata
S- y o ) -
rak bunlarla eğlenenler var
ya, Allah işte onları mas
'a z â b ü n e lim i v e le h ü m i m in h ü m ! llâ h ü ; s e h ira m in h ü m fe y e s h a r û n e cühdehüm karaya çevirecektir. Bir de
I Bir de onlara güçlerinin yetti- onlara acı veren bir azap
acı veren bir azap eğlenenler var ya
i vardır
vardır.
;;^ U Ü İİ> ^ I
Sûre:9 (Tevbe, 80-86) 199
rına sevindiler. Allah yo cihad etmekten hoşlanmadılar Allah'ın rasulüne karşı çıkıp oturup kalmalarına I (savaşa) katılmayanlar sevindiler
lunda mallarıyla, canla
rıyla cihad etmekten hoş
lanmadılar, "Bu sıcakta
savaşa çıkmayın!" dedi n âm cehennem e kul fîlharr lâ te n fîr û v e k a lû f i s e b ili İlâ h i v e e n fü s ih im b ie m v â lih im
ler. De ki: "Cehennem Cehennem ateşi Deki Bu sıcakta savaşa çıkmayın dediler Allah yolunda canlarıyla mallarıyla
ateşi, daha sıcaktır." A XX
Keşke bilselerdi!
82. Artık kazandıkları gü
nahın cezası olarak az cezaem ke s.râ v e ly e b k û k a lıle n v fe ly e d h a k û le v k â n û y e fk a h u n e ş e d d ü harrâ
cezası
gülsünler, çok ağlasınlar. çok ağlasınlar az gülsünler Keşke bilselerdi! daha sıcaktır
olarak
83. Allah, seni onlardan
bir grubun yanına dön J liL ^ j< S ü > e o
dürür de, başka bir ciha
fe s te /z e n û k e m in h ü m j ilâ tâ îfe tin m llâ h ü fe irra c e 'a k e b im â k â n û y e k s ib rın
da çıkmak için izin ister
izin isterlerse onlardan bir grubun yanına de Allah seni döndürür Artık kazandıkları günahın
lerse, (onlara) "Artık siz
benimle birlikte sonsu >
za dek (savaşa) çıkmaya
caksınız. Benimle birlikte
radtüm jin n e k ü m 'a d û v v â i m e 'iy e I v e le n tü k â tilû lebedenvi m e 'iy e le n te h r u c û fe k u l lilh u rû c i
hiçbir düşmanla çarpış
hiçbir düş- Benimle sonsuza benimle (savaşa) çıkmayacak başka bir cihada
mayacaksınız. Siz başta arzu ettiniz Siz çarpışmayacaksınız de
manla birlikte dek birlikte sınız çıkmak için
oturup kalmayı arzu etti
niz, şimdi de geri kalan
larla birlikte oturun!" de.
m â te m in h ü m i 'a iâ e h a d in m v e lâ tü ş a lli m e 'a Ih â lifîn fe k 'u d û evvele merratini b ilk u 'û d i
84. içlerinden biri öldü öldüğün onun (cenaze) şimdi de geri kalanlarla
içlerinden I biri oturun başta oturup kalmayı
ğünde onun (cenaze) na de namazını kılma birlikte
sulüyle birlikte cihad edin cihad edin Allah'a iman edin diye bir sûre indirildiğinde ve kâfir olarak canlarının çıkmasını
diye bir sûre indirildiğin
de içlerinde servet sahi
bi olanlar senden izin is
tediler, "Bırak bizi, otu m e 'a Ik â 'id n n e k ü n m | z e rn â | v e k â lû ^ m in h ü m i û iû tta v ii s te /z e n e k e m e 'a ra sûlihi
^ y g -3 3 -^ t T ^ ^ I o L j i> ^b j
I her şeyi
her şeyi bilendir, işi sağ Bedevilerden hakimdir bilendir
Allah rasulüne j Allah'ın | indirdiği sınırlan
99. Bedevilerden kimileri ve ahıret gününe A«ah inanır ikimileri de| Bedevilerden
m S i* » '! * ''! * ’ ! *“
de, Allah ve ahiret gününe
inanır, infak ettiğini Allah
yanında yakınlıklara, pey
L 4İ I 5 î J J i l I İ j . o L 4 S 3
in n e h â e lâ v e ş a le v â ti rra s û l | i n d e İlâ hi : k u r u b â tin m â y ü n fik u ve yette h izü
gamberin dualarına ulaş
gerçek Ddckat
maya vesile sayar. Dikkat peygamberm dualarına ulaşmaya Ateh ysuvnda | yakmiıklara infak ettiğmt vesile sayar
ten onlar edin i
edin gerçekten onlar, ken
dileri için yakınlıktır. Al
lah, ileride onları rahmeti
0% ■ j o l j
nin içine koyacaktır. Çün ra h im ı g a fû m r , llâ h e in n e f r a h m e tih i llâ h ü ı s e y ü d b ilü h ü m ü lehüm kurbetül
güzel bir şekilde ilkleri ve onları izleyenler var ya | ve ensarın Muhacir öne geçenleri onlardan razı oldu, on
lar da Allah'tan razı oldu
ı-^9. . .^ 9 y o ^
lar. Allah, onlara içlerinde
ebedi olarak kalacakları
le n h â ru te h te b e te c rî c e n n â tin | le h ü m jvee'addej 'a n h ü I v e ra d û i 'a n h ü m ; llâ h ü | ra d iy e altlarından ırmaklar akan
cennetler hazırladı. İşte
ırmaklar altlarından akan cennetler | onlara j hazırladı i | razı oldular
o n IfrL n I A "® *' I bu, büyük kurtuluştur.
101. Çevrenizdeki bedevi
,s 3 İ İ J I J j ' j G j!
ler içinde, münafık olanlar
m in e le 'râ b i ı v e m im m e n h a v le k ü m Ife v z ü l'a z ım ; z tılik e ebedâ fıh â h â lid m e vardır. M edineliler arasın
tövbelerini kabul eder Allah Belki diğer bir kötüsünü iyi bir amelle karıştırdılar günahlarını 103. Onların mallarından,
onunla kendilerini tem iz
leyecek ve arıtacak bir sa
p j p p p a j \ ya 1 3 - J
daka al. Haklarında dua
ve ş a lli b ih â I v e tü z e k k h im I tü ta h h ir u h ü m jş a d e k a te n i m in e m v â lih im | huz ra h im î g a f û r u r lllâ h e ediver. Çünkü senin duan
kendilerini temiz- i
çok acıyandır
onların kalplerini yatıştırır.
dua ediver onunla ve arıtacak bir sadaka ■ Onların mallarından al
leyecek
Allah, her şeyi işiten, her
şeyi bilendir.
P» I pP y ^ ^ ö \ p.gA.l.g’
c 104. Allah'ın, evet sadece
h üve| e n n e llâ h e j e le m y e 'le m û 'a lım I s e m î'u n iv e llâ h ü le h ü m sekenül i ş a lâ te k e l in n e : 'a le y h im Onun, kullarından tövbeyi
her şeyi her şeyi onların kabul ettiğini, sadakala
Onun! Allah'ın bilmiyorlar mı? Allah yatıştırır I senin duan Çünkü Haklarında
bilendir işiten kalplerini
rı aldığını bilm iyorlar mı?
Allah gerçekten, tövbeleri
P _ ^ p l p i j İ J I p . o l s 1 3 İ J S o j L U ^ p J I J İ 5 J
kabul eden, çok acıyandır.
rra h ım tte v v â b ü v e e n n e llâ h e h ü v e i ş ş a d e k â ti I v e y e /h u z ü | 'a n 'ib â d ih ı : tte v b e te y e k b e lü 105. De ki: "Yapın, yap
tövbeleri kabul ı ! ' kabul
çok acıyandır Allah gerçekten sadakaları ı aldığını kullarından tövbeyi tığınızı, Allah, rasulü ve
eden ettiğim
m üm inler göreceklerdir.
Bilinmeyen ve görünm e
yen, bilinen ve görünen
v e s e tü ra d d û n e v e lm ü /m in û n ve rasû lü hC ı ; 'a m e le k ü m llâ h ü i fe s e y e ra 'm e lû v e k u li (âlemleri) bilen Allah'ın
i
götürüleceksiniz ve müminler rasulü I yaptığınızı Allah göreceklerdir Yapın De ki huzuruna götürüleceksi
niz. O, size yaptıklarınızı
haber vere cektir."
e ü , ^ o S L p İJ is p u J ı
106. Diğer bir grubun tö v
v e â h a rû n e b im â k ü n tü m te 'm e lu n fe y ü n e b b iü k ü m v e ş ş e h â d e ti ilâ 'â lim i ig a y b i belerinin kabulü, Allah'ın
bilinen ve görünen Bilinmeyen ve görünmeyeni
Diğer bir grubun i yaptıklarınızı i O, size haber verecektir dilem esiyle ge ciktirilm iş
(âlemleri) bilen Allah'ın huzuruna
tir. O, ya onlara azap ede
^ o 1 o jı
cek ya da tövbelerini ka
*
bul edecektir. Allah, her
hak m i 'a lım ü n ! v e llâ h ü 'a le y h im ! y e tû b ü |ve im m â |yü 'a z z ib ü h ü m | im m â lie m ri İlâ h i i m ü rc e v n e şeyi bilendir, işi sağlam
her şeyi kabul ede- onlara azap i „ „ i Allah'ın dileme- tövbelerinin kabulü yapan ve yaptığında bir
hakîmdir Allah I tövbelerini ya da
bilendir lcektir _ je c ik t ir ilm ^
hikm et bulunandır.
SÛre:9(Tevbe, 107-111) Y‘Y
1' ^ ‘ ^ j J l j
107. Zarar vermek,
b e y n e Im ü /m in n e v e te fr ik a m v e k ü fr â n v d ir â r â n v m e s e ld e n v e lle z n e tte h a z û
inkarcılık, müminler ara
müminler arasında bölücülük yapmak inkârcılık Zarar vermek mescid yapanlar var ya
sında bölücülük yapmak,
bundan önce Allah ve ra-
sulü ile savaşan kimse o! J 4 İ O:? İl IjUjİj
ye gözcülük yapmak için
illâ in e ra d n â v e le y e h lifü n n e m in k a b l v e ra s û le h û llâ h e lim e n h â ra b e veirşâdel
mescid yapanlar var ya,
i gözcülük yapmak
"Bizim bununla güzel başka muradımız yoktu yemin edecekler bundan önce ve rasulü ile I Allah savaşan kimseye
I için
lik istemekten başka bir
✓ t**
muradımız yoktu!" diye
yemin edecekler. Allah,
ü s s is e le m e s c id ü n 1 ebedâ i fıh i lâ te k u m I le k â z ib u n in n e h ü m yeşhedü v e llâ h ü Ih u s n I
şahittir ki bunlar, şüphe
asla Onun
siz yalancıdırlar. kurulan mescid
I içinde
[ namaz kılma j şüphesiz yalancıdırlar bunlar şahittir ki Allah güzellik
da çarpışacaklar, öldü bir sözdür ve öldürülecekler öldürecekler Onlar, Allah yolunda çarpışacaklar cennet
kendileri k arşılı
nin olması ğında
recekler ve öldürülecek ) t>
ler. Bu, Allah'ın Tevrat'ta,
Incil'de ve Kur'ân'da ger
<üııl o l > l l 5 A ^ V İ J ö : ,^ I j A-Lİ
çekleşmesini üzerine al m in e İlâ h i b i'a h d ih î e v fâ vem en v e l k u ra n v e lin c îli i f î tte v r . iti ; hakkan I 'aleyhi
olmaz mı? Belki böylece Belki böylece sakınırlar kendilerine i geri döndükleri zaman halklarını uyarsalar dini
sakınırlar.
S j
Y‘ n 205 Sûre:9 (Tevbe, 123-129)
IjjL - :? e 4 J j j L L sL İI ı^ -S L j j JL j ^ jJ I i j Jl j I İ I j — xJol ^
5. O, g ü n eşi ışık, ayı nur güneşi yaratan O ettüdeıi inkârdan d o ^ ve acı veren bir azap kaynar sudan
olarak ya ra ta n , yılların s a
yısını ve hesabı bilesiniz
diye ona, aya e v re le r b e
ö^ f ı>siiSJ jjtö'.jlij r,ö-iSı^ tila
lirle ye n dir. A lla h bunu, a n v e lh is â b 'a d e d e ss in n e i lite 'le m û m e n â z ile v e k a d d e ra h . n û râ n v v e lk a m e ra d iy ie n v
cak hak b ir h ik m e te göre ve hesabı yıfiarm sayısın hilesiniz (fiye aya evreler beirleyenıfir nur olarak ayı ışrk
y a ra ttı. O, b ile ce k b ir to p
luluk için a y e tle ri açıkla
m akta d ır.
6. Şüphesiz, g e ce ile g ü n f î b tilâ fi in n e y e 'le m û n pikavm iny lâyâti y ü fe ş ş ilü b ilh a k k illâ I l ı l i k e | llâ h ü j m â haleka
birbiri ardınca değişip Şüphe- bir toplu açıldamak- hak bir hikme
düzün birbiri ardınca d e ğ i O, bilecek ayetten ancak bunu A lah yarath
durmasında luk için tarfcr te göre
şip du rm a sın da , A lla h 'ın
gö kle rd e ve yeryüzünde
{ 3 ) o > L a J j* j p O I j-LdiJ I 4İJİ Loj kpJI
ya ra ttıkla rın d a korunacak
bir to p lu lu k için (Allah'ın y e tte k û n |lik a v m in y le c y â til ! v e le rd i I f î s s e m rv â ti llâ h ü v e m â h a le k a 1 v e n n e h â ri 1 lleyli
varlığı hakkında) d e lille r korunacak delifier vardır 1 ve yeryüzünde gokieıde AHah'm yarathklannda ile gündüzün gece
vardır.
T • A 208 SûretlO (Yûnus, 7-14)
şöyle gerçekleşti: Artık iman etmezler İArtık onlar Hak yoldan tamamen çıkanlara Rabbinin hükmü gerçekleşti şöyle çevriliyorsunuz?
onlar iman etmezler.
Y \ Y 212 Sûre: 10 (Yûnus, 34-42)
yorsunuz?
İ i . De ki: "Allah'a yalan lO i p L 4 İİJ I j V 3 ^ 3 Ü i « İl ^
isnad edenler, kurtuluşa ile y n â Ğ üm m ei fî d d ü n y â m e tâ 'u n lâ y ü flih û n Ik e z ib e 'a le İlâhi
eremezler." azıcık zevk ve
Bizedir | Sonra | Dünyada kurtuluşa eremezler yalan Allah'a
sefa sürün
70. Dünyada azıcık zevk
Ji
ve sefa sürün. Sonra dö . . -* J o^
O 1 A_> A . e J İ A jU i l j A j ^ X-
nüşleri Bizedir. Sonra e t
tikleri inkârlardan dolayı b im â k â n û y e k fü r n l'a z â b e ş ş e d d e n ü z ıls u h ü m ü jsümmej m e rc i'u h ü m
onlara şiddetli azap ta t ettikleri inkârlardan dolayı şiddetli azap onlara tattıracağız) Sonra | dönüşleri
tıracağız.
Y ^ *\ 216 Sûre:10 (Yûnus, 71-78)
"Ortaya ne atacaksanız,
atın!" dedi.
81. Attıkları zaman,
s s ih r ; m â c i/ t ü m b ih i i mûs: k â le i fe le m m â e lk a v m â e n t ü m m ü lk ü n e lk û m ûsâ
Musa "Sizin bu yaptığı
sihirdir 1 Sizin bu yaptığınız | Musa dedi j AtUklan zaman Ortaya ne atacaksanız atın Musa
nız, sihirdir. Muhakkak kkak
Allah, onu yok edecektir. t ^
83. Musa'ya, Firavun ve 'a la h a v fın m m in k a v m ih ı Izürriyyetûnm illâ lim û s â 1 fe m â m e n e Im ü c rim u n v e le v kerihe
konseyinin üyelerinin, korkusundan kendi halkından | bir grubun dışnda Musa'ya kimse iman etmedi günahkârlar istemese de
kendilerine eza ve sıkın
tı vereceği korkusundan, . “ V I » İt * \ a * 'i “ î o i fi fi fi ° °\ °
‘^ 1 3 i s > » j J ' (J J L _ x J o t ? f* ^ J o ' â f
kendi halkından bir gru
bun dışında kimse iman veinneliu f î le rd le 'â lin fir 'a v n e v e in n e e n y y e ftin e h ü m v e m e le îh im m in fir'a v n e
etmedi. Çünkü Firavun o Muhak
eyerde çok üstün idi firavun Çünkü
kendilerine eza ve sıkıntı ve konseyinin
Firavun
ka^ vereceği üyelerinin
yerde çok üstün idi. Mu
hakkak o, çok aşırı giden
I jJ !) J L-3 j 0 5 " ^ ^ M.» JI y a S
lerden biriydi.
te v e k k e lG | fe 'a le y h i b illâ h i I in k ü n t ü m :m e n tü m i yâ kavm i | m ûsa v e k â le le m in e Im ü s rifın
84. Musa, "Ey hal
kım! Eğer siz gerçekten tevekkül edin j artık Ona | Allah'a | | Ey halkım! Musa dedi çok aşın gidenlerden biriydi
aleyhlerinde kesinleşenler | yoksa hüsrana düşenlerden olursun j Allah'ın ayetlerini j yalanlayanlardan da 96-97. Rabbinin hük
mü aleyhlerinde kesin
leşenler, kendilerine bü
5 0 ^ 1 v l i i ü l ll:,5 ^ jii j i ; 4 iîL ^ y i © â V İ4 3 İ ^ 4 İ
tün mucizeler gelmiş
l'a z â b e le lim | y e ra v ü I h a tt.ı Iküllü â yetin v e le v c â e th ü m j lâ y ü /m in ü n | k e lim e tü ra b b ik e olsa bile, onlar o acı ve
imana gelmezler i Rabbinin hükmü
ren azabı görünceye ka
onlar o acı veren azabı |görünceyej kadar ZBİ™*^'' I 9 8 İmiş olsa bile
dar imana gelmezler.
Sûre:10 (Yûnus, 9 8-106] 219 r H
„ X ' 1»
- X o ~
ı ^ i l i i ^1 j J
98. O zaman iman edip
de imanları kendilerine le m m â tim e n û kavm e yûnüs illâ 1 âm enet k a r y e tü n fe le v lâ k â n e t
mutlaka o zaman kendine kendine zulmedenlerden I o za- sen ne de zarar verebile- i kendi kendine
Eğer böyle yaparsan Allah'ın dışında
olursun I man mutlaka cek şeylere I sana ne yarar
zulmedenlerden olursun.
. 'i
^
f i
6 J
y
J -U J
* Sûre:10 (Yûnus, 107-109)
YY » 220 Sûre: 11 (Hûd, 1-5)
6. Yeı^üzünde rızkı
A llah'a a it olm ayan hiçbir
L 4 Îİ j 4 İ I V I J a îlî i - Ü i
hayvan yoktur. O, onun vemüstevde'ahâ ; müstekarrahâ i veye'lemü | rizkuliâ 'ale llâHİİ I illâ fî lerdi min dâbbeön vema
yaşadığı yeri de, em a ne t O, onun yaşadrğı o lm a-
e m a n e t olduğu yeri de bilir rızkı A llah 'a a it Yeryüzünde hiçbir hayvan yoktur
yeri de yan
olduğu yeri de bilir. Her 1>
I J1 t
13- Yoksa "Onu kendi uy
‘' - 4 - ^ j i - ^ l^ jL a J i ‘O j . i j l (»
durdu?" mu diyorlar. De
ved'û i müfterayâtinv mislih bi'aşri süverinm fe/tû jçul fte r.tı yekûlûne em ki: "Haydi onun gibi uy
Maydi onun Onu kendi Yok durm a on sûre getirin.
çağm I uydurma on süre getinn Deki mu diyorlar
g i» uydurdu? sa
A llah'tan başka gücünü
zün yettiğ ini de çağırın.
I> J w V -J Ş e J L .L j j L ^ Ö j J I ^
r* Eğer doğru söylüyorsanız,
leküm feillem yestec bû in küntümşâdikın j mh dûni İlâhi meni st^a'tüm bunu yaparsınız."
sue Yok eğer cevap veremedderse Eğer doğm soylüyorsanc. bunu yaparsınjz j Alah'tan başka gucü n u d in y e ttiğ in de 14. Yok eğer size cevap
verem edilerse, artık onun
ancak Allah'ın ilm iyle in
dirilm iş olduğunu. Ondan
fehel entüm müslimûn i illâ hüv veellâ il:he bi'ilmi İlâhi ünzile ennemâ fe'lemü başka tanrının olmadığı
Nasıl, artık teslim olup Müslüman akıyorsunuz, indfdmiş artık onun nı bilin. Nasıl, artık teslim
Ondan başka tarmnm oknartğn Alah'ndmıyle bdn
değdin? olduğunu ancak
olup M üslüm an oluyorsu
nuz, değil mi?
;U ^ U İ:1 ; ^ l J S İI4 I L j j 1 4 İİ)I S j - ^ l O li i
15. Kim değersiz dünya
f hâ t e'mâlehüm ileyhim | nüveffi j veznetehâ Ihay-te ddünyâ kâneyürdü Imen hayatını ve onun süsünü
ameierinin kar ta m a m e n
isterse. Biz onlara, am el
dünyada Bizonlaıa ve onuı susunu değersiz dünya hayatin ■sterse Kim
şılığını ödenz
lerinin karşılığını dünyada
^JL-^I j ^ 0 j JLiLflJ IjjLS" Lobj ^ ^ \ -x3 ^ 'ifj ^ 0^ 36. Nuh'a, şu vahiy edilmiş
ti: "İman edenlerin dışında,
v e ş n e 'i b im â k â n û y e f'a lû n fe lâ te b te îs m e n kad â m ene illâ m in k a v m ik e le n y y ü /m in e artık halkından hiçbir kim
dışın hiçbir kimse se iman etmeyecek, onların
yap onların yaptıklarına üzülme iman edenlerin artık halkından
da iman etmeyecek
X 0 , 0
yaptıklarına üzülme."
1 'T «
ı / p I K u j J i 9 j ı j ı M l h î l 37. "Bizim gözetimimiz ve
f * " v ' X X ~ ;
' ✓ vahyimiz altında gemiyi
m ü g ra k û n in n e h ü m f î ile z ın e z a le m û v e lâ tü b â ü b n î v e v e h y in â b ie 'y ü n in â Ifü lk e yap, zalimler hakkında Ben
boğulacaklardır
Çünkü
zalimler hakkında Benden bir şey isteme. ve vahyimiz altında Bizim gözetimimiz gemiyi den bir şey isteme. Çünkü
onlar
onlar, boğulacaklardır."
S û re ıll (Hûd, 38-45) 225 TYû
39. "Kendisini rüsva ede azabın kime geleceğini | ileride bileceksiniz sizin bizimle eğlendiğiniz gibi sizinle eğleneceğiz biz de bizimle
a
cek azabın kime geleceği
ni, sürekli olan azabın ki J > - ^
min başına ineceğini ileri
tte n n û r u v e fâ ra e m ru n a iza c a e h a ttâ 'a z â b ü n m m ü k îm 'a le y h i v e y e h illü y ü h z ih i
de bileceksiniz."
ve kaynadı Kendisini rüsva
tandır emrimiz geldiğinde Nihayet sürekli olan azabın kimin başına ineceğini
40. N ihayet em rim iz gel ğında edecek
diğinde ve tandır kaynadı
ğında şöyle dedik: "G em i İJJ. ^ VI J l i î j A İ l i l j i Ö ’ - * 1LAt-s
'' •
* t
°f
^
“
OÜ
nin içine her birinden iki
'a le y h i m en sebeka illâ v e e h le k e ze vceyn ı sneynı m in k ü llin n fıh â h m il kulnâ
şer çift, aleyhinde hüküm
hüküm verilmiş Geminin
aleyhinde dışında aileni ikişer çift her birinden bindir şöyle dedik
verilm iş olan dışında aile olan için^
ni ve im an edenleri bin 1* )
verdi, o da boğulanlardan
iO J I **
oldu. 1 •'
44. Şöyle denildi: "Ey to p le m ru v e k u d iy e Im â ü v e g ıd a e k li'î veyâ sem âü m âeki b le 'î y â e rd u v e k ile
rak, yu t suyunu! Ey gök bitirildi Su çekildi açıll Ey gökyüzü suyunu yut Ey toprak Şöyle denildi
i§
yüzü, açıl!" Su çekildi, iş
bitirildi, gem i Cudi üzerin
de durdu. O zalim to p lu lu
ğa, "D efolu n!" denilm işti. rabbehû nûhur venâdâ liik a v m i z z â lim in b ü 'd e l v e k ile 'a le Ic û d iy y i v e s te v e t
f r e rd i İlâ h i te /k ü l fe z e rû h â â y e te n le k ü m n â k a tü İlâ hi h a z ih ı
size m ucize olarak gelen
b is ü in v e lâ te m e s s û h â
kötü bir
A llah 'ın devesi! Bırakın
sakın ona dokunmayın Allah'ın yeryüzünde yayılsın Bırakın onu mucize size Allah'ın devesi İşte bu
maksatla onu, A llah'ın yeryüzünde
yayılsın, sakın ona kötü bir
j» L jî aİ J L j ( j ^ J L İS j3 maksatla dokunmayın, yok
sa sizi yakın bir azap ya
sel a s e te e y y â m f i d â rik ü m te m e tte 'û fe k â le fe 'a k a rû h â 'a z â b ü n k a r ib fe y e /h u z e k ü m
kalar."
bunun üzerine. Derken onu
üç gün yaşayın dedi yakın bir azap yoksa sizi yakalar
Evinizde tepelediler 65. Derken onu tepelediler,
X X o y. o < . ' bunun üzerine, "Evinizde
j j i i l ^ jjls 1:4 ^ L S ^I tU - llJ L j0 liL i ^ j üç gün yaşayın! İşte bu,
yalanlanm ayan bir v a a t
v e lle z în e â m e n û ş a llh a n v necceynâ e m ru n â fe le m m â c â e g a y ru m e k z û b v e 'd ü n z â lik e
tir" dedi.
iman etmiş olanları Salih'i kurtardık Emrimiz geldiğinde yalanlanmayan bir vaattir İşte bu
66. Emrimiz geldiğin
de, Salih'i ve beraberin
de iman etm iş olanları ta
)
hüve ra b b e k e | in n e v e m in h iz y i y e v m iîz m ın n a b ira h m e tin m |m e 'a h û
rafımızdan bir rahm et ile
l'azîz Ik a v iy y ü
senin tarafımız ve be- (azaptan) ve o günün zil
çok kuvvetlidir çok güçlü odur Çünkü (azaptan) ve o günün zilletinden bir rahmet ile
Rabbin dan aberinde letinden kurtardık. Çünkü
V senin Rabbin, çok güçlü,
çok kuvvetlidir.
bunları tuhaf buldu ona uzatmıyorlar ellerini Baktı ki kızartılmış bir buzağı getirdi 70. Baktı ki ellerini ona
uzatmıyorlar, bunları tu
haf buldu, içinde onla
0 U jJ j> } - 3 l İ I J l ^ V i
ra karşı bir korku hissetti.
İlâ k a v m i l û t ü rs iln â ın n a lâ te h a f k â lû h îfe h m in h ü m veevcese "Korkm a, biz Lût'un halkı
gönderildik biz Korkma dediler bir korku
içinde onlara
hissetti
na gönderildik" dediler.
Lût'un halkına
karşı
71. Hanımı arkasın
da ayakta dinliyordu,
bunu duyunca güldü. Bu
y e 'k û b v e m in v v e râ i is h â k a b iis h .rk a fe b e ş ş e rn â h â fe d a h ik e t k â îm e tü n | v e m r a e tü h û nun üzerine ona İshak'ı,
Bunun üzerine ona bunu duyunca ayakta ishak'ın ardından da
Yâküb'u Ishak'ın ardından da Ishak'ı Hanımı
müjdeledik ^ ^ jü ld i^ ^ ^ in iig ^
Yâkûb'u müjdeledik.
Sûre:11 (Hûd, 72-81) 229
72. "Vay! Ben bir kocaka
rı, şu kocam da piri faniy
ken mi doğuracağım? M u
hakkak bu acayip bir şey!" le ş e y ü n 'a cîb h â zâ ın n e şeybâ b e 'lî vehâzâ acuzunv veene e e lid ü y â v e y le tâ k â le t
dedi. Muha mi doğu
acayip bir şey bu piri faniyken kocam da şu bir kocakarı Ben Vay! dedi.
kkak racağım?
73. "Sen, Allah'ın emrine
mi hayret ediyorsun? Ey
ev halkı! Allah'ın rahm et
ve bereketi sizin üzeriniz- innehû e h le Ib e y t 'a le y k ü m v e b e r a k â tü h û ra h m e tü İlâ h i m in e m r i İlâ h i e te 'c e b în e kâ lû
dedir. Şüphesiz O, her tür Şüphe sizin üzeriniz- mi hayret ediyor
Ey ev halkı! ve bereketi Allah'ın rahmet Sen, Allah'ın emrine dediler
lü övgüye layıktır. Onun ih siz 0 dedir sun?
sanı boldur" dediler.
74. İbrahim'den korku kay
bolup gittiğinde, kendine y ü c â d ilü n â Ib ü şrâ v e c â e th ü r ra v 'u 'a n ib râ h îm e fe le m m â z e h e b e m e c îd h a m ıd ü n m
müjde geldi, Lût'un halkı Bizimle mücadele Onun ihsanı her türlü öv
müjde kendine geldi korku İbrahim'den kaybolup gittiğinde
hakkında Bizimle mücade ye girişti boldur güye layıktır
t f
leye girişti.
75. Şüphesiz İbrahim, X > ' ' I ** X 1
değildir." bağışlanma dileyin | uzak sizden Lût’un halkı değildir Salih’in halkının veya Hûd’un halkının veya
bir önemin yok!" dediler. m in e İlâh 'a le y k ü m e azzu e r a h tr yâ kavm i k â le b i'a z ız 'a le y n â e n te | vem â
92. "Ey halkım! Benim ka Allah'tan size S i T i l Benim kabilem Ey halkım! dedi hiçbir önemin bizim için Senin yok
e J j *j ‘j _ 'e .
.
j j jJ I j L v J I j v  j j j L a <K-L^aJ \ j» > ^
98. o, kıyamet gününde
halkının önüne düşer, der
Im e v rû d Iv ird ü v e b i/s e nnâr fe e v ra d e h ü m ü y e v m e Ik iy â m e ti kavm ehû yekdüm ü ken onları suya götürür
derken onları suya önüne gibi ateşe götürür. Varılan
Varılan yer yerdir ne kötü ateşe O, kıyamet gününde halkının
götürür gibi götürür düşer
yer, ne kötü yerdirl
» 1 I > o -'
*«' ft ♦♦ X '
jjU ^J <C a_JU L.
O
_ jj «UljlJ oj a ^ I j JlO İ j
y ^
99. Hem burada, hem de
kıyamet gününde lane
z â lik e Im e rfû d rr ifd ü b i/s e v e y e v m e Ik iy â m e h le 'n e te n v fı h â z ih ı v e ü tb i'û te uğratıldılar. Bu yapılan
Bu Bu yapılan destek yardımdır ne kötü hem de kıyamet gününde lanete Hem burada uğratıldılar destek, ne kötü yardımdır!
100. Bu, geçm iş m edeni
^ L x J J L J s> L o j < 5 5 ^ , V ^ ipia > ■ j o L aJ L p j ^ l & L ^ I
yetlerin önemli haberle
rindendir, sana onu kıssa
v e m â z a le m n â h ü m ve h a ş îd k â îm ü n v m in h â 'a le y k e nekuşşuhû m in e m b â i Ik u râ olarak anlatıyoruz. Onlar
ayakta Onlardan onu kıssa olar geçmiş medeniyetlerin önemli dan ayakta duran da var,
Biz, onlara zulmetmedik yok olup giden de sana
duran davar ak anlatıyoruz haberlerindendir
yok olup giden de.
101. Biz, onlara zulm et
medik, ancak onlar kendi
m in d û n i İlâ h i İle ti y e d 'û n e â lih e tü h ü m ü 'a n h ü m fe m â e g n e t e n fü s e h ü m z a le m û ! v e lâ k in lerine zulm ettiler. Rabbi
Allah'ın dışında taptıkları tanrıları kendilerine fayda sağlayamadılar kendilerine zulmettiler ancak onlar nin azap emri geldiğinde,
Allah'ın dışında taptıkları
tanrıları kendilerine hiçbir
JJ 0 p p ı ^ j j l j L o j L U o -«
fayda sağlayamadılar. Ha
v e k e z â lik e te tb îb g a y ra vem â zâdûhüm e m r u ra b b ik le m m â c â e m in ş e y il sarlarını artırm aktan başka
hiçbir şeye yaramadı.
işte böyledir Hasarlarını başka artırmaktan Rabbinin azap emri geldiğinde hiçbir
t 102. M em leketleri, zulme-
o < s
derlerken cezalandırdığı
dJ j ^-Ul 8jl3-I Ij | viLj j jl3»
zaman, Rabbinin cezalan
f, z â lik e in n e ş e d îd e lîm ü n ehze h O in n e ! v e h iy e z â lim e h Ik u râ izâ e h a t e e h z ü ra b b ik e dırması işte böyledir. Şüp
bunda
Muhak
çok serttir
çok acı Onun ceza cezalandırdığı Rabbinin cezalan hesiz Onun cezalandırma
he^z zulmederlerken Memleketleri
kak verir landırması dırması
1 t. sı, çok acı verir, çok serttir.
103. Muhakkak bunda,
ahiret azabından korkanlar
yevmünın v e z â lik e nnâsü m e c m û 'u lle h û yevmünm z â lik e 'a z â b e lâ h ira h lim e n h â fe leâ ye te l için bir ibret vardır. O, in
gündür 0 her şeyin insanların toplandığı gündür 0 ahiret azabından
bir ibret sanların toplandığı gündür,
korkanlar için
vardır
o her şeyin (hesabının) gö
rüleceği gündür.
yi J L İ j V o U f ie VİSÖ-Î-Sİ U j 104. Biz, onu ancak belir
illâ n e fs ü n lâ te k e lle m ü y e /ti yevm e lie c e lin m m e 'd û d illâ v e m â n ü e b b ir u h û m eşhûd li bir süre için erteliyoruz.
dışın bir şey söyle (hesabının) görü
hiç kimse geldiğinde O gün belirli bir süre için ancak Biz, onu erteliyoruz 105. O gün geldiğinde.
da yemez leceği
e .
Onun izni dışında hiç kim
y
“i* *♦ A %° 'i
P ÎİA se bir şey söyleyem ez.
o " Onlardan kim isi bedbaht,
fih â le h ü m fe f î n n â ri fe e m m â lle z m e ş e k û v e s e 'îd ş e ld y y ü n v fe m in h ü m b iiz n ih kimisi de mutludur.
onlara
orada
vardır
onlar ateştedirler Bedbahtlara gelince kimisi de mutludur bedbaht Onlardan kimisi Onun izni 106. Bedbahtlara gelin
ce, onlar ateştedirler, on
lara orada soluyuş ve hıç
i l i U V I J b ^ V IS İ l j U U I o : iİ j U 1 4 :^ ^ jJ L ^ kırık vardır.
'' ’ ' I '
illâ m â ş â e v e le rd u s s e m a v â tü m â d â m e ti fih â h â lid in e v e ş e h îk z e fir u n v
107. Gökler ve yer durduk
dilediği sürenin
dışında
ve yer Gökler durdukça onlar orada kalacaklardır ve hıçkırık soluyuş ça, Rabbinin dilediği sü
J, renin dışında, onlar ora
da kalacaklardır. Şüphe
o l-k U I ç jM ij U I L o Ij ^ J L îlS ö \ j
siz Rabbin, dilediğini ya
h â lid in e j f e f î Ic e n n e ti v e e m m â lle z n e s ü 'id û lim â y ü r îd fe /'a lü l ra b b e k e j in n e ira b b ü k pandır.
kalacaklardır onlar cennettedirler Mutlu olanlara gelince j dilediğini yapandır Rabbinin 108. M utlu olanlara gelin
ce, onlar cennettedirler.
e j/jJ b ^ îl U 4 j JLÂ L i V I J . y v i 5 il^ iJ J I ju S İÜ U 1 4 ^ Gökler ve yer durdukça,
Rabbinin dilediği sürenin
g a y ra m e c z û z 'a tâ e n ra b b ü k illâ m â şâ e v e le rd u s s e m â v â tü ! m â d â m e ti fh â dışında, onlar orada kala
dilediği sürenin caklardır. Bu, kesintisiz bir
Bu, kesintisiz bir ihsandır Rabbinin ve yer Gökler durdukça onlar orada
dışında
ihsandır.
Sûre;11 (Hûd, 109-117) 233
az kişinin dışında pek kimse vekânû m â ü tr ifû fîh i lle z n e z a le m û v e tte b e 'a m in h ü m m im m e n e n c e y n â
refahın ardına
yok. O zulmedenler, şımar- günahkâr şımartıldıklan O zulmedenler İçlerinden kurtuluşa erdirdiğimiz
düştüler
tıldıkları refahın ardına düş
tüler ve günahkâr oldular.
< 3 ^6 L ^ J u a ij p j â j d L L , g4 - j j ^ y ^
117. Rabbin o m em leket
leri, ahalisi doğru düzgün m ü ş lih û n v e e h lü h â b iz u lm in v Ik u râ liy ü h lik e ir a b b ü k e vem â kâne m üCTim în
e c m e ın v e n n a ssiı
yarattı. Rabbinin şu sözü
I m in e Ic in n e ti |c e h e n n e m e |le e m le e n n ^ k e lim e tü r a b b ik e y e te m m e t b a le k a h ü m ^ v e liz ^îlik e
tam am e n gerçekleşecek:
tamamen j ve insanlarla j cinler | cehennemi |(j^u m c a ğ trıi sözü f I
"M u hakka k cehennem i
ta m a m e n cinler ve insan
] iJ l j djIyS o ^ İ î U 5Ş 1 larla dolduracağım ."
Ih a k k u f i h /ız ih i vecâeke fü â d e k |m â n ü s e b b itü b ih î m in e m b â i r r u s ü li 'a le y k e j nekuşşu v e k ü lle n n 120. Sana, peygam ber
hak
yatıştırıp rahatlatacak i kıssayı an- lerin haberlerinden kalbi
Bu sûrede | sana geldi kalbini peygamberlerin haberlerinden her türlü
olan i tatmaktayız ni yatıştırıp rahatlatacak
olan her tü rlü kıssayı an
latm aktayız. Bu sûrede
'a ld m e k â n e tik ü m 'm e lû lille z ın e lâ y ü /m in û n e vekul lilm ü /m in in v e z ik râ v e m e v iz a tü n v sana hak, m üm inlere bir
yapacağınızı ö ğ ü t ve uyarı geldi.
Siz yerinizde sayarak im a n e tm e y e n le r e de ki müminlere ve uyarı bir öğüt
yapın
121. İman etm eyenlere de
) Xo c V
ki: "Siz yerinizde sayarak,
< ^ I> ö-< l JI G M j X » Ij J U L p Lj |
yapacağınızı yapın, biz de
v e ile y b i v e le rd i g a y b ü s s e m â v â ti j v e lillâ lii I m ü n te z irû n in n â I v e n te z ir û 'â m ilu n in n â yapacağız."
Göklerin biiinmeyen, görün
Ona ve yerin
meyen yanları
Allah’ındır gözetiyoruz biz de i Gözetin yapacağız bizde 122. "G özetin, biz de gö
zetiyoruz."
D :İ S J 6 LU 123. Göklerin ve yerin bi
linm eyen, görünm eyen
'a m m â te 'm e lû n b ig â filin ra b b ü ke j v e m â 'a le y h v e te v e k k e l fe 'b ü d h ü ik ü llü liu le m r u y ü r c e 'u
t
yanları, Allah'ındır. Bütün
yaptıklarınızdan ve yapacak Yalnız Ona döndürüle
habersiz Rabbin I değildir Ona tevekkül et Bütün işler
larınızdan ibadet et cektir işler. Ona döndürülecek
tir. Yalnız Ona ibadet et.
t A ', ^ \ . t i t f f i . » Ona tevekkül et. Rabbin,
4 j i B jJ iS ' ^ > - j ^ j 4_» L o jJ o j y u -
yaptıklarınızdan ve ya
pacaklarınızdan habersiz
YÛSUF YÛSUF SURESİ
değildir.
yorsun? Biz, onun hakkında Yûsuf hakkında jbize inanmıyor- Eğer yapacaksanız, böyle bir şey i
niye | Ey babamız! I dediler kervanın biri
yapın!
elbette iyi şeyler düşünüyo
ruz" dediler.
v_>
Ş i j L İ Ü 'J lS j5 4 J J L 6 5 jd T jİ Ü J U 'J l- İ İ © 6 ’J Ü lj
12. "Onu yarın bizimle be
raber gönder, gezsin, oy le h â fiz ıın * le h ü Iv e in n â v e y e l'a b î v e r te ' g a d e n y m e 'a n â i e rs ilh ü le n â ş ih û n jleh u jve inn â
elbette iyi şeyler düşü onun
nasın. Şüphesiz biz onu phe bizimle
koruyup gözetiriz onu oynasın gezsin yarın Onu gönder hak- 1 Biz
biz beraber nüyoruz kında^
koruyup gözetiriz." ^ X
mesinden korkuyorum " sizin haberiniz olmadan ben kurdun onu yemesinden korkuyorum Onu götürmeniz beni üzer dedi
dedi.
o X
^ »
14. "Biz böyle güçlü kuv İ3 İ i J l 4 aJ 1 J I l y i i €>
vetli bir toplulukken onu
kurt yerse, o zaman biz, le h â s irû n 1 iz e l ! in n â 'u ş b e tü n venehnü 2 İ/b Ü le în e k e le h û kâlû
kaybedenlerden oluruz" 0 I hiz I kuvvetli Biz böyle j kurt onu yerse dediler
zaman 1 1bir toplulukken
dediler.
m 236 Sûre:12 (Yûsuf, 15-22)
umulur ki Buna güzel bak hanımına Mısır'dan onu satın alan şöyle dedi bir değer vermiyoriardı
21. M ısır'dan onu sa
tın alan, hanımına şöy
le dedi; "Buna güzel bak,
um ulur ki bize yararı do
v e lin ü 'a llim e h ıi fî le r d i liy û s ü fe m ekkennâ v e k e z tilik e v e le d â n e tte h iz e h û 1 e v e n y y e n fe 'a n â kunur yahut onu çocuk
Bunu, ona öğrete
orada
ediniriz." İşte Biz, Yûsuf'u
1 işte Biz, Yûsuf'u yerieştirdik böylece çocuk onu ediniriz yahut bize yararı dokunur
lim (diye yaptık)
böylece orada yerleş
tirdik. Bunu, ona olayla
ö J J l â V ^ Ü J l â i s l f ^ j ^ j i l j L e 4 J Û İ i l j ‘' i ^ j L İ . V I J , i j t i , ; ^
'' ' ^ ^ ^ ^ 1 ^
rın yorum larını öğretelim
lâ y e 'le m û n e k s e ra n n â s i ve lâ k in n e 'a lâ e m rih i g a lib ü n v e llâ h ü j m in te /v ı li le h â d ıs (diye yaptık). A llah, işine
hâkim dir. A ncak insanla
bilmezler insanların çoğu Ancak işine hâkimdir Allah olayların yorumlarını
rın çoğu bilm ezler.
 22. Ergenliğe ulaştığın
/ ♦
da, Biz ona hikm et ve
Im ü h s in in neczı v e k e z ıilik e v e 'ilm â hukm env â te y n â h ü jeşüddehü v e le m m â b e le g a ilim verdik. Biz, iyi ve gü
Biz, iyi ve güzel davrananlan ödüllendiririz işte böyle ve ilim hikmet Biz ona verdik Ergenliğe ulaştığında zel davrananları işte böy
le ödüllendiririz.
Sûre;12 (Yûsuf, 23-30) 237 rrv
r
23. Evinde bulunduğu ha
nım, onun (erkekliğinden)
yararlanmak istedi, kapıla
h e y te v e k â le t le b v â b e v e g a lle k a ti 'a n n e fs ih ı İle ti h ü v e f i b e y tih â v e râ v e d e th ü
rı kilitledi, "Haydi ben, şe
ninim!" dedi. Yûsuf, "(Ben Haydi | dedi kapılan kilitledi onun (erkekliğinden) Evinde bulunduğu hanım yararlanmak istedi
ki, zalimler kurtuluşa ulaş kurtuluşa ulaş Gerçek benim Şüphe şeni
zalimler bana güzel baktı Allah'a sığınırım dedi
mazlar şu ki efendimdir size nim
mazlar" dedi. j
kendisinden başkasına
z â llk e iy y â h İllâ î e llâ te 'b ü d û
tapmamanızı emretmiş lâ y e 'le m û n e k s e ra n n â s i I v e lâ k in n e j d d in ü Ik a y y im ü
kendisin başka
tir. Doğru ve sağlam din, bilmezler insanların çoğu I Ancak | Doğru ve sağlam din budur
den sına
ta p m a m a n ız ı
"Efendinin yanında ben Şeytan ona unutturdu Efendinin yanında benden bahset Bunlardan kurtulacağını zannettiğine dedi
yedi semiz ineği yedi za v e ü h a ra y â b is â t v e s e b 'a s ü m b ü lâ tin h u d r in v s e b 'u n 'ic â fü n v y e /k ü lü h ü n n e s e b 'a b e k a r â tin s im ân iny
yıf ineğin yediğini, bir de diğer yedi kuru başak bir de yedi yeşil başakla yedi zayıf ineğin yediğini rüyamda yedi semiz ineği
yedi yeşil başakla diğer
yedi kuru başak görü >01^ > o x>
yorsanız, bana bu rüya tabir ediyorsanız rüya Eğer siz bu rüyamı bana tabir edin Ey ileri gelenler!
mı tabir edin!"
T i • 240 Sûre:12 (Yûsuf, 44-52)
biraz saklayacağınızın
dışın- j onlar önce biriktirdik- i yiyip götü-
yedi kurak yıl onun ardından gelecek
49. "Sonra onun arkasın
da I için terinizi I recek
dan, halkın sıkıntıdan kur
t
tulacağı bir yıl gelecek,
(elde ettikleri ürünleri) sı
v e jâ le | v e fıh i y e 'ş irû n nnasu yügâsü 'â m ü n fîh i j m im b e 'd i z â lik e | y e /tı j süm m e
kacaklar."
lerini, yüklerinin içine koyu anlarlar yüklerinin içine Sermayelerini koyuverin Uşaklarına dedi
verin! Belki ailelerine dön
düklerinde, anlarlar belki
yine gelirler" dedi.
63. Bu şekilde babaları k â lû 1 ilâ e b ıh im fe le m m â ra c e 'û le 'a lle h ü m y e r c i'u n ilâ e h lih im izâ n kale b û
na döndüklerinde, "Ey ba dediler Bu şekilde babalarına döndüklerinde belki yine gelirler Belki ailelerine döndüklerinde
bamız, artık bize bir ölçek
(bile gıda) verilmeyecek, 00 Ü llls j ü j Ü Lİ.I iL lİ J 4 İJ I lL ^ üdq
bu defa kardeşimizi bizim ^ '''
le beraber gönder ki ölçüp le h â fiz û n le h ü v e in n â n e k te l i ehânâ m e 'a n â fe e rs il | im in n â m ü n i'a yâ ebânâ
alalım, biz onu kesinlikle kesinlikle koruruz onu biz ölçüp alalım
bu defa bizimle
gönder ki [artık bize
verilmeye
Ey babamız
kardeşimizi beraber cek
koruruz!" dediler.
< -> i ^ *
v.JLtu 6
T i T 242 Sûre:12 (Yûsuf, 6 4 -6 9 )
t
^ )
I
64. "Ben, onun hakkında
fe llâ h ü m in k a b l 'a lâ e h lili j k e m i e m in tü k ü m i illâ I 'a le y tıi i hel â m e n ü kü m ı k â le size hiç güvenir miyim?
Allah daha önce kardeşi konusunda size güvendiğim gibi j j î güvenir miyim? j dedi Meğerki daha önce kar
deşi konusunda size gü
I j ^ >5 I^ İÜ IİJ 5 © I jU -iî SİS tü > L İ. vendiğim gibi, (güvenebi
lirim). Allah, en iyi koruyu
vecedû m e tâ 'a h ü m | v e le m m â fe te h û e rh a m ü r râ h im in ! v e tiü v e h a y ru n h â fiz a n v
cudur, O, merhametlilerin
gördüler Yüklerini 1 açtıklarında merhametlilerin en merhametlisidir | Oi en iyi koruyucudur en merhametlisidir" dedi.
65. Yüklerini açtıklarında,
sermayelerinin kendileri
ne iade edildiğini gördü
b id â 'a tü n â h â zih ı m â nebgî yâ ebânâ k â lû ile y h im ru d d e t ; b id â 'a te h ü m
iade iade i
ler. "Ey babamız! Başka
sermayemiz de İşte Başka ne isteriz! Ey babamız! | dediler kendilerine sermayelerinin
edilmiş edildiğini I ne isteriz! İşte sermaye
E
miz de bize iade edilmiş,
J 4 İ i j i j I y S ü ü . I 1 yine ailemize gıda getiri
riz, kardeşimizi de koru
k e y lü n y y e s îr z â lik e k e y le b e 'ir [ venezdâdü | ehânâ | v e n e h fe z u I e h le n â j v e n e m ıru i ile y n â
kardeşimizi ruz, hem de bir deve yükü
az bir şey Bu hem de bir deve yükü fazla alırız koruruz yine ailemize gıda getiririz bize
de fazla alırız. Bu, az bir şey!"
t s dediler.
e
VI O . J k _ u u j < U )I _ jL o <ü L ^ j I ^ J L â ^
f* - 66. "Hepiniz alıkonulmak
İllâ bihT le te /tü n n e n ı m in e İlâ h i Im e v s ik a n m h a ttâ t ü / t û n i m e 'a k ü m le n ü rs ile h rı k â le dışında, onu bana geti
dışın
onu bana getireceğiniz Allah adına i bir söz vermedikçe sizinle
onu kesinlikle
dedi
receğiniz hakkında Allah
da göndermem
adına bir söz vermedik
çe, onu sizinle kesinlikle
jlİS O j ^ S f il j l i l î ü İ-L İ4 ûl
göndermem" dedi. Ona
v e k â le v e k il 'a lâ m â n e k û lü llâ h ü j k â le sözlerini verdiklerinde,
(Onlara şöyle)
vekildir söylediklerimize karşı Allah j dedi sözlerim : Ona verdiklerinde 1 Hepiniz alıkonulmak "Allah, söylediklerimize
dedi
karşı vekildir" dedi.
o f
nununda, kardeşini a l
m asına im kân yo ktu . Biz, (3 j - P û M f v i f ' a jj I
dilediğim izi de rece lerle
in y y e s rik k â lû 'aEm v e fe v k a k ü lli zî û lm in m en neşâ/ d e ra c â tin m n e rfe 'u İlâh
yükseltiriz. Her bilgi sa
hibinin üstü nde bir bilen Eğer 0 çalmışsa dediler bir bilen vardır Her bilgi sahibinin üstünde Biz, dilediğimizi derecelerie yükseltiriz Allah'ın
1
vardır.
77. "E ğer o çalm ışsa,
daha önce kardeşi de e b u lle h û
v e le m y ü b d ih â f i n e fs ih i y û s ü fü fe e s e rra h â m in k a b l fe k a d seraka
ça lm ıştı" dediler. Yûsuf,
dedi I onlara belli etmedi içine Yûsuf bunu attı daha önce kardeşi de çalmıştı
bunu içine a ttı, onlara
belli e tm e d i. "Siz, çok
kötü bir yerdesiniz! A l ^1 ^ J ^ l L ^ l 13 I P L 5 0 O ^ ^
lah, ne dediğinizi çok iyi b lm â te ş ifû n e 'le m ü v e llâ b ü ş e rru n m m e k â n â entüm
in n e y â e y y ü tie l'a zizü k â lû
b ilm e k te d ir" dedi. çok iyi çok kötü bir yerde
var Ey ulu kişi! dediler ne dediğinizi Allah Siz
bilmektedir siniz!
7 8. "Ey ulu kişi! Onun
çok yaşlı bir babası var,
onun yerine içim izden b i
® ılı isıiLi liiii LİS Ü4İ. Çı u
rini al. Biz, seni iyilik ya m in e Im ü h s in ın n e râ k e in n â m ekâneh ehadenâ fe b u z le h û e b e n ş e y h a n k e b 'ra n
93. "Siz, benim şu göm merhametlilerin en merhametlisidir 0 sizi 1 Allah bağışlasın Bugün size kınama
96. M ü jd e c i g e ld iğ in de ,
p j j i l J lS î'_ > ^ Sj : , Ü şl ^ 5 î l X İ l Û Ü g ö m le ğ i yüzüne bırak
tı, gözleri açılıverdi. "B en,
le k ü m e le m e k u l k â le i b e ş ırâ i 'a lâ vecrtiHİÎ e lk â h û Ib e ş ru fe le m m â e n c â e
size 'A lla h 'ın (b ild irm e s iy
gömleği
size demedim mi? dedi gözleri açılıverdi yüzüne Müjdeci geldiğinde le) sizin b ile m e ye ce ğ in iz
bıraktı
şe yle ri b ilirim ' d e m e d im
^)
hesiz R abbim , d ile d iğ in e
ço k lü tu fkâ rd ır. G erçek şu
ra b b i Ih a k ım l'a lîm ü h ü v e innehû lim â y e ş â / ie tîfü l ra b b ı in n e v e b e y n e ih v e b ki O, çok iyi bilen, işi sa ğ
Ey Rab Gerçek çok !ütuf- Şüp lam yapan ve yaptığında
hikmet sahibidir çok iyi büen O düediğine Rabbim kardeşlerimin arasını
bim! şu ki kârdır hesiz
h ik m e t b u lu n an d ır" dedi.
li memleketlerden ancak
kendilerine vahiy verdiği
miz erkekleri gönderdik.
Yeryüzünde gezip dolaş kâne k e y fe fe y e n z u r û f î le rd i e fe le m y e s ırû m in e h li Ik u râ ile yh im
(peygamber olarak) çeşitli
mıyorlar mı ki, onlardan olduğunu nasıl görsünler Yeryüzünde gezip dolaşmıyoriar mı ki
memleketlerden
kendilerine
öncekilerin sonlarının na
sıl olduğunu görsünler?
Ahiret yurdu, elbette ko
runanlar için daha hayırlı e fe lâ te 'k ilü n lille z ın e tte k a v h a y ru l v e le d â r u lâ b ir a ti lle z in e m in k a b lih im 'â k ib e tü
dan bizim azabımız geri Gerçekten Günahkârlar topluluğundan bizim azabımız geri çevrilmez dilediğimiz kurtanidı
çevrilmez.
111. Gerçekten akıl sa j ^ û li" U v j U J V I J j V S J
hipleri için onların kıssa t t y y ,
9. O, bilinmeyen ve gö
rünmeyen ile bilinen ve
T ° 0 ^
’İ O - O f v ^ ^ SİJ Jİ
görünen (âlemleri) bilen v e m e n c e h e ra b ih , I k a v le m e n e s e rra m in k ü m sevaunm Im ü te 'â l Ik e b ru
dir, büyüktür, aşkındır. Onun için,
aşkındır büyüktür
açıkça söyleyen sözü gizleyen birdir
sizden
10. Onun için, sizden sözü
o X
gizleyen, açıkça söyleyen
ve geceleyin gizlenen,
gündüzleyin meydana çı m im b e y n i y e d e y h i im ü'akkibâtünm | le h û i b in n e h â r v e s â r ib ü m ! b ille y li v e m e n h ü v e m ü s te b flm
kan birdir. Her biri için, önünden izleyen melekler | vardır gündüzleyin meydana çıkan geceleyin ve gizlenen
11. Her biri için, önünden 1
içinde şimşek gönderen O, yağmur yüklü bulutları yaratır ve ümit içinde korku şimşek size gönderendir 0 bir kurtarıcıları
dir. O, yağmur yüklü bu
lutları yaratır.
13. Gök gürültüsü. Onu
hamd ile anarak teşbih ş ş a v â tk a v e y ü rs ilü m in b 'fe tih v e lm e lâ îk e tü b ih a m d ih î rra 'd ü v e y ü s e b b ih u
Onun korkusundan Onu hamd ile
eder. Melekler de Onun Yıldırımlar gönderir Melekler de Gök gürültüsü teşbih eder
teşbih eder anarak
korkusundan teşbih eder. J
E '
Yıldırımlar gönderir, onun
la dilediğine çarpar. On-
larsa Allah hakkında tar ş e d 'd ü Im ih â l vehüvei f î llâ h y ü c â d ilû n e j vehüm m enyyeşâü b ih â fe y ü ş ib ü
cak akıl ve vicdanı temiz kavrarlar ancak kör gibi olur mu?
gerçeğin ta ken
Rabbinden indirilenin bilen
disi olduğunu
olanlar kavrarlar. 0^0 A J
V
20. Onlar, Allah'a verdik
leri sözü yerine getirirler,
antlaşmayı bozmazlar. Im îs â k v e lâ y e n k u d û n e b i'a h d i İlâ h i e lle z în e y û fû n e û lû le lb â b
Onlar, Allah'a verdik
21. Onlar, Allah'ın gözetil antlaşmayı bozmazlar
leri sözü
yerine getirirler akıl ve vicdanı temiz olanlar
"Sabrettiğiniz için selam girecek Melekler soylarından eşlerinden Atalarından iyi ve güzel olanlar gireceklerdir
size, bakın ne güzel ahiret
yurdu!" (diyecekler).
25. Allah'a verdikleri sözü
sağlamlaştırdıktan sonra v e lle z ın e y e n k u d û n e 'u k b e d d â r | fe n i'm e I b im â ş a b e r tü m ! 'a le y k ü m s e lâ m ü n | m in k ü lli b â b | 'aleyhim
bozanlar, Allah'ın gözetilme bozanlar ahiret yurdu! j |ve Sabrettiğiniz için | size| selam | her kapıdan j
sini emrettiği hukuku çiğne
yenler, yeryüzünde bozgun
O f J
culuk yapanlar var ya, işte
lanet bunlaradır, yurdun kö f î le rd i v e y ü fs id û n e e n y y û s a le m â em era llâhü b ih î v e y e k ta 'û n e j m im b e 'd i m ıs â k ih i 'a h d e İlâhi
36. Kendilerine kitap ver Kendilerine verdiklerimiz ateştir İnkârcıların sonu ise takva yolunu tutanların sonudur İşte bu ve gölgeleri
yazı vardır.
ıiL x J jj> L o û | j ^ « . j I ^ I B jJ u _ p j S 1 ^ 4 » !- ^
39. Allah, dilediğini yok
eder, dilediğini de oldu v e ln d e h u v e y ü s b it m â yeşâü llâ h ü yem hû k itâ b
v e in m m â n ü r iy e n n e k e ü m m ü Ik itâ b j
ğu gibi bırakır. Ana kitap. yazılmış bir
sana göstersek Ana kitap dilediğini Allah yok eder
Onun katindadır. yazı
41. Bizim yeryüzünün et lâ m ü 'a k k ib e y e h k ü m ü iv e llâ h ü m in e tr â fih â nenkuşuhâ le r ^ n e /tî ennâ e v e le m y e ra v
rafından eksiltip durdu karşı çıkacak hiç
hüküm koyar Allah etrafından
eksiltip durduğu-
yeryüzünün geliyoruz Bizim görmüyorlar mı?
kimse yoktur
ğumuzu görmüyorlar mı? L
Allah, hüküm koyar. Onun
hükmüne karşı çıkacak hiç
kimse yoktur. O, hesabı Im e k ru fe lillâ h i i lle z .n e m in k a b lih im v e k a d m e k e ra s e r 'u Ih is a b vehüve lih u k m ih
çok hızlı görendir. hileler |Allah'ındır| Onlardan öncekiler de hile yaptılar hesabı çok hızlı görendir O I Onun hükmüne
42. Onlardan öncekiler de
hile yaptılar. Bütün hileler <»> j l İ J I J Ü Ö -S J y i l i J l J İ U
Allah'ındır. O, her nefsin
kazandığını bilir. Kâfirler, İlm e n 'u k b e d d â r ; Ik ü ffâ n t v e s e y e 'le m ü | k ü llü n e fs 1 m â te k s ib ü y e 'le m ü ce m ı'â
yarın bu yurdun sonunun bu yurdun sonunun kimin olacağını j Kâfirler yarın bilecekler j 0, her nefsin 1 kazandığını bilir i Bütün
1
kimin olacağını bilecekler.
° s II i ^ > Sûre: 13 (R a 'd , 43)
TOİ 254 Sûre:14 (İb ıâ h im , 1-5)
o fi i \ ,
aÎ)1____1 . . (1^ J-9
VI ® -f
JJ»
' 0 ”t 1l j j•“_ f• l ^ o -
' _ jjJ I J
; '-i’
b illâ h i ; k e fâ | kul 1 le ş te m ü rs e lâ lle z ın e k e fe rû v e y e k û lü
43. İnkâr edenler, "Sen,
Allah 1 yeter | Deki Sen, peygamber değilsin! İnkâr edenler ! diyorlar peygamber değilsin!"
diyorlar. De ki: "Benim
0 c_>L
L i t A L L ile sizin aranızda şahit
p s _ 5 -T ^
olarak Allah ve kitaptan
v e m e n In d e h u 'ilm ü Ik itâ b vebeyneküm beym ş e h ıd e m
bilgisi olanlar yeter."
ve kitaptan bilgisi olanlar ile sizin aranızda i Benim şahit olarak
onu isterler Allah yolundan alıkoyarlar ! ahirete I Onlar, değersiz dünya hayatını 4. Biz gönderdiğimiz her
rasulü, onlara iyice açık
lasın diye ancak içinde
■u ö i . uA > J j J İ j L « j 0
bulunduğu toplumun di
b ilis â n i k a v m ih i illâ mirrasûlin v e m â e rs e ln â f i d a le lim b e 'îd û lâ îk e ıve ca liyle gönderdik. Allah,
içinde bulunduğu toplu a n r a k BİZ gönderdiğimiz |
ancaKi j gönderdik derin bir sapıklık içindedirler Onlar eğrilmesini dilediğini sapıklıkta bı
mun diliyle
s rakır, dilediğini de hida
\ j t i — Lj 0 - «
yete ulaştırır. O, güçlü-
dür, işi sağlam yapan ve
l'a z iz ü vehüve m enyyeşâ/ veyehdı m enyyeşâü llâ h ü fe y ü d illü i le h ü m
yaptığında hikmet bulu
sapıklıkta iyice açıklasın
güçlüdür 0 dilediğini de hidayete ulaştırır dilediğini Allah onlara nandır.
bırakır diye
şekûr llk ü lli ş a b b â rin le ^ y â til f i z d lik e in n e b ie y y â m i İlâ h i v e z e k k ir h ü m : ilâ n n û ri çok sabreden, çok şük
çok şükreden
çok sabreden herkes
deliller bunda vardır
Şüphe
Allah'ın günlerini | onlara anlat diye j aydınlığa
reden herkes için delil
için siz
ler vardır.
> i 4 İ J L İ J I İ > 4 J l
Sûre;14 (İbrahim, 6-10) 255 Y 0 0
nedanından kurtarmış
tı, o, oğullarınızı boğaz
ebnâeküm 1 v e y ü z e b b ih ü n e sOe l'a z â b i yesüm üneküm m in e li fir 'a v n e
layıp kadınlarınızı diri bı
rakıyordu. Bunda Rabbi- 0 , oğullarınızı boğazlayıp azabın en kötüsüne sizi sürükleyen Firavun hanedanından
ler de, "Biz, sizinle gön sizinle gönderilen şeyi tanımıyoruz Biz dediler ağızlarına Ellerini götürdüler de
derilen şeyi tanımıyoruz,
biz kesinlikle sizin bizi
davet ettiğiniz şey hak ^ I
lL u j ü a v i '- il V o ^ L ; U İS İ J 'jP
25. Meyvelerini Rab
lin n â s i le m s â le Ilâ liü v e y e d r ib ü b iiz n i ra b b ih â k ü lle h n im ü k ü le h â tü /tî binin izniyle her zaman
işte böyle benzet vermek
insanlar o misalleri Allah Rabbinin izniyle her zaman Meyvelerini vermektedir. Allah, in
meler yapar tedir
sanlar kavrayıp düşün
sünler diye işte böyle
benzetmeler yapar.
c tü s s e t k e ş e c e ra tin h a b s e tin i v e m e s e lü k e lim e tin h a b s e tin le 'a lle h ü m y e te z e k k e r. m
26. Çirkin bir sözün hali
koparılmış çirkin bir ağaca benzer Çirkin bir sözün hali de kavrayıp düşünsünler diye
de, toprağın üzerinden
koparılmış, köksüz, çir
3İ:x İ ^ İ 4 İ İ 0 U ,
kin bir ağaca benzer.
lle z ıtıe m enü llâ h ü y ü s e b b itü m â le h â m in k a r a r m in fe v k i le rd i 27. Allah, iman edenleri,
iman edenleri Allah destekler köksüz I\ toprağın üzerinden hem dünyada, hem de
ahirette sağlam bir sözle
X X _3t jı j.^ ıJjıJilj 4 destekler. Allah haksızlık
edenleri, şaşırtır. Allah,
z z â lim n e llâ h ü v e y ü d illü | v e fî la h ira h f î Ih a y t i d d ü n y â b ilk a v li s s â b iti
dilediğini yapar.
haksızlık edenleri Allah şaşırtır hem de ahirette hem dünyada sağlam bir sözle
28. Allah'ın nim eti
ni inkârla değiştirenleri
görmedin mi? Halkları
v e e h a llû k ü fr â n v n i'm e te İlâ h i ilâ lle z n e b e d d e lû e le m te r a mâ yeşa/ llâ h ü 1 nı helak yurduna yerleş
yerleştirdiler inkârla Allah'ın nimetini değiştirenleri görmedin mi? dilediğini Allah yapar
tirdiler.
29. Orası, cehennem
dir, oraya girecekler.
Orası, ne kötü bir yer
! v e c e 'a lû Ik a râ r v e b i/s e y e ş le v n e h â 1 cehennem d â ra Ib e v a r kavm ehüm
dir!
Al 1 Orası, cehen-
koştular bir yerdir I Orası, ne kötü | oraya girecekler helak yurduna I Halklarını
lah'a 1 nemdir 30. Yolundan saptırmak
*
için, Allah'a ortaklar koş
6 jlİ J I tular. De ki: "Keyfinize
ilâ n n ır m e ş ra k ü m fe in n e te m e tte 'û kul 'a n s e b lih 1 liy ü d illû bakın! Çünkü gidişiniz,
gidişiniz Çünkü Keyfinize bakın Deki Yolundan 1 saptırmak için ortaklar
cehennem edir!"
cehennemedir 1
lle z h a le k a e llâ h ü
JS L> V s
v e lâ h ilâ l fıhi
c
b e y 'u n lâ y e v m ü li m in k a b li e n y y e / tiy e
ey»
iz e 'a lâ n iy e te n m
rine rızık olarak verdik
lerimizden gizli ve açık
hiçbir olma olarak infak etmelerini
yaratan Allah ve dostluğun kendisinde alım gün gelmeden önce ve açık olarak
satımın dığı söyle.
o I
« — I • I I d t 32. Allah, gökleri ve yeri
J J ' I y o kj ^J ^J ’ J -*
yaratan, gökyüzünden
riz k a l m in e s s e m e râ ti b ih ı fe e h ra c e m âen i m in e s s e m â i v e e n z e le 1 v e le rd a s s e m v â ti bir su indiren, onun
rızık olarak turlu ürünler jnunla çıkarandır bir su gökyüzünden indiren ve yeri gökleri la size rızık olarak türlü
E ürünler çıkarandır. De
j^ L jJ 4 J i j ^ j^ i Ü L L li| b 5 J > k i5 ; iJ nizde kendi emriyle akıp
giden gemileri sizin em
le n h 'r le k ü m ü | v e s e h h a ra b ie m r ih i f î Ib e h ri lite c r iy e i Ifü lk e il
rinize verdi. Nehirleri de
Nehirieri de sizin 1emrinize verdi kendi emriyle Denizde akıp giden 1 gemileri | sızın emrinize verdi | sizin emrinize verdi.
33. Birbiri ardınca giden
© 3 4 İJ İJ J4JI 3 X ^ 5 , > l i i i ü 5 x i J i j ^ _ ; ; ^ ı jÛ J güneş ve ayı da sizin
venneh r Neyle jle k ü m ü v e s e h h a ra d â îb e y n v v e lk a m e ra | şşem se le k ü m ü v e s e h h a ra emrinize verdi. Gece ve
ve gündüzü de Gece 1 sizin emrinize verdi
Birbiri ardınca
ve ayı da | güneş sizin emrinize verdi
gündüzü de sizin emri
giden
nize verdi.
y U ^ lJ U J iiy k
Sûre:14 (İb rah im , 3 4 -4 2 ) 259 r o<\
yüzünde bir şey gizli ka llllâ h i e lh a m d ü fî ssem â/ le rd i v e lâ m in ş e y in f î 'a le İlâ h i vem â ye hf
lır." Alla
hamdolsun ne de gökyüzünde ne yeryüzünde bir şey Allah'a gizli kalır
h’a
39. "Bana, ihtiyarlığım
da İsmail ve ishak'ı ihsan <3>5Lc-UI » e, J
eden Allah'a hamdolsun!
le s e m 'u d d ü 'â / ra b b ' in n e v e is h “ k is m r 'ı le 'a le Ik ib e ri K lle z ' ve h e b e
Şüphesiz benim Rabbim,
benim Şüphe-
duayı işitendir." duayı işitendir
Rabbim
ve İshakî İsmail ihtiyariiğımda Bana ihsan eden
j
40. "Ey Rabbim! Beni ve
° ♦ i 11 ^ ^ yy t i 11y •
soyumu, namaz kılanlar I u j j j - i j j L k j j ^ j j ^ j 8 I ^
İ 'J J
tie v â / v e e fid e tü h ü m ta tf ü h ü m I ile y h im i lâ y e rte d d ü m Ü K tıl'i ru u s ih im m ü h t i'ı n e 43. Başlarını dikerek ko
içi bom şarlar, bakışları kendile
yüreklerinin bakışları kendilerine dönmez Başlarını dikerek koşarlar
boş hava rine dönmez, yürekleri
nin içi bomboş hava ke
U l4 J 4 . I I İ Ü I ^
J -d
Lül J l silmiştir.
rabb e n â Ile z n e z a le m û fe y e k û lü l'a z â b ü y e /t) h im ü j yevm e nnase v e e n z ırı 44. İnsanlara azabın ken
Ey Rabbi-
O gün zalimler
şöyle diyecek
azabın
kendilerine
gunu insanlara hatırlat
dilerine geleceği günü ha
miz! lerdir geleceği
Y
tırlat. O gün zalimler şöy
le diyeceklerdir: "Ey Rab-
4
J - L L ■î I ^ ,U j î j-I I j ^ j jJ J -> î L3
bimiz! Bize, az bir süre
e v e le m te k û n ü e- s e m tü m rru s ü l v e n e t t e b il i d e 'v e te k e ' ü c ib ilâ e c e lin k a r b in n e h h ir n â mühlet ver de, davetine
peygamber icabet Bize mühlet icabet edelim, peygam
yemin etmemiş miydiniz? uyalım davetine az bir süre
lere edelim ver de berlere uyalım." Siz, bun
X i Jl o
dan önce, sizin için bir
son olmadığına yemin et
lle z n e z a le m û f i m e s â k in i v e s e k e n tü m m in z e v a l m â le k ü m m in ka :lü memiş miydiniz?
zulmedenlerin yurtlarında yaşamıştınız bir son
sizin için olma
Siz, bundan önce 45. Kendilerine zulme
dığına
denlerin yurtlarında yaşa
mıştınız, onlara nasıl yap
£} J lİ A Y I ü J ü tS ^ J 4 j, û 3 ^ ; ,t.a V
tığımız sizce anlaşılmıştı,
le m s .;l le k ü m ü v e d a ra b n â b ih im ! fe 'a in â k e y fe : le k ü m I v e te b e y y e n e i e n fü s e h ü m size (bunu) örnek olaylar
(bunu) örnek olaylarla
size onlara yaptığımız nasıl anlaşılmıştı Kendilerine
la da anlatmıştık.
da anlatmıştık
46. Muhakkak onlar, hile
lerini yaptılar, Allah katın
da da onlar (için hazırlan
lite z û le m in h ü I m e k ru h ü m v e in k â n e i m e k ru h ü m j v e ln d e İlâ h i veka m e k e rû m e k ra h ü m mış) hileler vardır. İsterse
yerinden oynatacak onların hileleri isterse olsun I hileler I Allah katında da vardır Muhakkak onlar, hilelerini yaptılar onların hileleri, dağları ye
rinden oynatacak olsun.
47. Allah'ın peygamberle
rine vermiş olduğu sözün
'a zızü n llâ h e in n e ru s ü le h m ü h life ve 'dih ? llâ h e fe lâ te h s e b e n n e Ic ib â l den cayacağını sanma.
peygamber vermiş olduğu sözünden
çok güçlüdür Allah (Şüphesiz
lerine cayacağını
Allah'ın sanma Şüphesiz Allah, çok güç
lüdür, intikam sahibidir.
\ I ^ ’
h jj- iJ o İ İ' 3 İ - L I İ 3 ^ y t il 3 4 i J b ^ V I J İ 4İ r
48. O gün yeryüzü, başka
bir yeryüzüne dönüştürü
v e b e ra z û v e s s e m a v â tü g a y ra le rd i le rd u tü b e d d e lü yevm e z û n tik a m
lür. Gökler de (başka gök
huzuruna çı Gökler de (başka göklere
başka bir yeryüzüne yeryüzü dönüştürülür Ogün intikam sahibidir lere dönüştürülür). Hep
karlar dönüştürülür)
si, tek ve egemen olan
Allah'ın huzuruna çıkarlar.
49. O gün günahkârların,
f î le ş fâ d m ü k a rr a n ın e y e v m e îz in m Im ü c rlm ın e v e te r a llllâ h i Iv â h id i Ik a h h â r
zincirlere vurulduklarını
zincirlere vurulduklarını Ogün günahkârların görürsün Hepsi, tek ve egemen olan Allah'ın
görürsün.
y o
50. Onların gömlekleri,
4 İI p 4 -a âJL
3 j O I j i l i O :® katrandandır. Yüzlerini de
llâhü i lly e ız iy e nnâr vücûhehüm ü v e te g ş a m in k a tlr â n in v s e râ b ılü h ü m
ateş kaplamaktadır.
Çünkü
cezalandıracaktır ateş Yüzlerini de kaplamaktadır katrandandır Onların gömlekleri
51. Çünkü Allah, her ki
Allah
i> şiyi kendi yaptığıyla ce
o ^
zalandıracaktır. Şüphesiz
^ L l j y ıS J b < H > . â l O ’ Allah, hesabı çabuk gö
lin n â s i b e lâ g u l j h â zâ s e n 'u Ih is â b ! llâ h e ! İn n e j m a kesebet k ü lle n e fs in m rendir.
tebliğ
insanlara Bu Kur'ân hesabı çabuk görendir Allah Şüphesiz I kendi yaptığıyla her kişiyi 52. Bu Kur'ân, hem ken
edilmiştir
disiyle uyarılsınlar, hem
0 O j V 11 jJ J 3i l y i 1 3 l i 1 3İ U İ1 1 j î ii A J 3 (u Ij 3 0J 4 J 3 Onun sadece tek bir ilah
olduğunu bilsinler, hem
û lû le lb â b -e lly e z z e k k e ra llâ h ü n v v â h id ü n v h ü v e e n n e m â ] v e liy e 'le m û b lh v e liy ü n z e rû de aklı ve vicdanı temiz
hem de aklı ve vicdanı temiz tek bir ilah oldu- kendi- olanlar öğüt alsınlar diye
öğüt alsınlar diye Onun sadece | bilsinler uyanisınlar
olanlar ğunu
insanlara tebliğ edilmiştir.
İ p l i ğ i
Sûre:l5(Hicr,1-15) 261 r
1 5 . H IC R SURESİ
Mekke döneminde in 'E L -H IC R H IC R SURESİ
miştir. 99 âyettir.
Rahmân ve Rahîm olan
Allah’ın adıyla.
1. Elif, lâm, râ. Bunlar, ki
rra h tm ( lâ h ir r a lim â n i b is m i
tabın ve apaçık Kur'ân'ın
ayetleridir. ve Rahîm Rahmân olan Allah'ın ismiyle
erteleyebilir.
6. "Ey kendisine bir uya
rı ve öğüt (olan Kur'ân) in le m e c n û n î in n e k e z z ik ru t 'a le y h i y â e y y ü h â lle zı n ü z z ile v e k a lû v e m â y e s te /h ir û n
dirilen! Şüphesiz sen, deli Şüphesiz bir uyarı ve
delisin kendisine Ey indirilen! dediler ne de erteleyebilir
sin!" dediler. sen öğüt
0 ^ 0
7. "Sözünde doğru olan
lardan isen, bize melekle
ri getirsene!" illâ i Im e la îk e te m â n ü n e z z ilü in k ü n te m in e ş ş â d ik in b ilm e lâ îk e b le v m â te /tın â
8. Biz o melekleri ancak an-
I Biz o melekleri j bağlı olarak indiririz | Sözünde doğru olanlardan isen melekleri bize getirsene
gerçek bir nedene bağlı ola
rak indiririz. O zaman, onla
ra göz açtırılmaz. â Ü I 5 5 İ İ J I L İ İ S i S İ .2 fjl b t i U i
rız. < o 4
l y u i j 5 U J J 1 ^ L y ;. ^ 4 JLp y j ^
13. Onlar, ona iman etmez
ler. Önlerinde, öncekilerin fe z a llû m in e s s e m â i bâbânm 'a le y h im v e le v fe te h n â s ü n n e tü le v v e lîn v e k a d h a le t bili.
Onlar,
kanunu geçmiştir. ve olsalar gökyüzünden bir kapı Üzerlerine açsak da j Önlerinde, öncekilerin kanunu geçmiştir
ona
14-15. Üzerlerine gökyü
zünden bir kapı açsak da,
< 3>o j j j j s t J b j » y ^ I j jL ia -J İ < 4 ^ 3 4 ^ Iy < 3> û »-:>■ 5 -b
oradan yükselseler, "Ya
gözlerimiz döndürüldü, k a v m ü n m rn e s h û r u n e b ş â ru n â in n e m â s ü k k ir a t le k â lü y e 'r u c ü n fıhi
Aşılayıcı rüzgârlar gönderir belirli bir ölçüye göre ancak Biz. onu indiririz hâzinesi olmasın Bizim katımızda
22. Aşılayıcı rüzgârlar gön
derir, gökyüzünden bir su
indirir, sizi onunla sularız.
^ I İ 4 İ ^ lS $ i3 5 L İ 1 J I ^ L İ J S ^ l S
Onu, depolayan siz değil
le n e h n ü v e in n â b ih â z in n le h v e m â e n tü m fe e s js a y n â k ü m û h jm â e n m in e s s e m â i fe e n z e ln â
siniz.
evet yalnızca Şüphesiz
depolayan Onu siz değilsiniz sizi onunla sulanz bir su gökyüzünden indirir
23. Şüphesiz Biz, evet yal
Biz Biz
nızca Biz yaşatırız, öldürü
^ o ;ı
i - rüz, (hepsinin ardından)
Jk_0 v V k - 0 J U İJ U * ,u ^
> kalıcı olan Bizizdir.
m in k ü m Im ü s te k d im n e 'a lim n â ve le lça d Iv â ris n venehnü v e n ü m tü nühy 24. Yemin olsun ki Biz, içi
içinizden önce gelenleri de biliriz
Yemin olsun (hepsinin ardından)
Bizizdir öldürürüz yaşatırız
nizden önce gelenleri de
ki Biz kalıcı olan
biliriz, sonra gelecek olan
ları da biliriz.
25. Gerçekten Rabbin işte
'a l m hak m ün nneh y e h ş ü ru h ü m h ü v e ra bb e ke v e in n e Im ü s te /h in n v e le k a d 'a lim n â O, onları diriltip toplaya
her şeyi bilendir
hikmet O kes onları diriltip
işte O Rabbin Gerçekten sonra gelecek olanları da biliriz
caktır. O kesinlikle işi sağ
sahibidir inlikle toplayacakbr
lam yapan ve yaptığında
birlikte olmadın?" dedi. secde edecek değilim dedi secde edenlerle birlikte olmadın Sen niçin (Allah ona). Ey iblîs! dedi
33. "Ben, pişmiş çamurdan,
'
şekillenmiş kara topraktan pvA “ .i; i n ^ . 11
1 1 .^^ î1 .'■ °« .A 4 L 0 1 . .r. 1J
yarattığın insana secde ede J "
fi
cek değilimi" dedi. fe in n e k e l m in h â fe h ru c I k â le m in h a m e in m e s n n m in ş a lş a lin m h a le k te h 'i libeşerin
34. "Çık oradani Şüphesiz
oradan Çık i dedi şekillenmiş kara topraktan Ben, pişmiş çamurdan yarattığın insana
sen, kovulmuş bulunuyor
sun!" dedi.
35. "Bu lanet, ceza günü j ı i e ^ u ı , : ^ j ı ^ i ı L ı
ne kadar senin üzerinde
fe e n z irn ı ra b b i j k â le iln y e v m i d d n lle 'n e te v e in n e 'a le y k e tB c m
olacaktır." Öyleyse bana süre kovulmuş bulunu
Rabbim! t dedi ceza gününe kadar Bu lanet j senin üzerinde olacaktır
36. "Rabbim! Öyleyse bana, ver yorsun
onların diriltilecekleri güne %
51. Onlara İbrahim'in ko İbrahim’in konuklarını da Onlara anlat acı veren bir azap olduğunu azabımın da
nuklarını da anlat.
264 Sûre;l5(Hicr, 52-70)
52. Onun yanına girdiklerin
de, "Selam!" demişlerdi. O,
"Biz, sizden gerçekten kor
lâ te v c e l 1 k â lû v e c ilû n 1 m in k ü m in n â k â le s e lâ m â I fe k â lû 'a le y h i j iz d e h a lû kuyoruz!" dedi.
gerçekten korku 53. "Korkma, biz sana bil
Korkma dediler sizden Biz 1 dedi Selam! demişlerdi Onun yanına) girdiklerinde
yoruz
gili bir oğul müjdeliyoruz"
dediler.
54. "Bana ihtiyarlık gelip
fe b im e l Ik ib e ru 'a lâ e n m m e s s e n iy e e b e ş ş e rtü m û m k â le I b ig u lâ m in 'a lım I n ü b e ş ş iru k e i in n â çatmışken, bana mı müj
Beni, ne bana mı müjde veriyor
ihtiyarlık Bana gelip çatmışken dedi i bilgili bir oğul \ \ ^ de veriyorsunuz? Beni,
ile sunuz?
ne ile müjdeliyorsunuz?"
dedi.
55. "Biz, seni gerçek olan
vem en k â le m in e Ik â n ltm 1 fe lâ te k ü n m b ilh a k k i b e ş ş e rn â k e k â lû tü b e ş ş ir u n
bir şeyle müjdeliyoruz.
I Onun için sakın gerçek olan bir Biz, seni müjde
kim
MIH dedi
uouı I ümidiniKCöcıııcıucH
uiHiuıiH kesenlerden j OİfTia
olma Ş6yİ6 lİyOrUZ
liyoruz
dediler
ucuııoı I müjdeliyorsunuz
ınujucııyuıouMuiE. Onun için sakın ümidini ke
senlerden olma!" dediler.
o > j IL4İI it id ir j d 0 o jJ iX j IVI "ju5 5 ^ J L Iİ5 56. "Rabbinin rahmetin
den, sapkınlardan başka
e y y ü h e Im ü rs e lû n fe m â h a tb ü k ü m k â le d d â llû n illâ m ir r a h m e ti r a b b ih î y e k n e tu
kim ümidini keser?" dedi.
Bundan sonraki
Ey elçiler! dedi sapkınlardan başka Rabbinin rahmetinden ümidini keser
göreviniz nedir? 57. "Ey elçiler! Bundan son
raki göreviniz nedir?" dedi.
dİ t J j1 tlı® f j i ^ 1 t l l - j i dİ ly ii 0 L JI
58-60. "Haberin olsun, Lût
le m ü n e c c û h ü m ! in n â | illâ â le lû t ilâ k a v m in m m ü c rim ın ü rs iln â in n â k â lû
ailesi hariç, biz günahkâr
Haberin olsun, (cezalandırmak bir topluluğu (cezalandır
Biz günahkâr bir topluluğu H s7 dediler
onların kurtaracağız UİZ
Lût ailesi hariç için) gönderildik mak için) gönderildik" de
y diler. "Biz, hanımı dışında
tJ ji î L İÜ jİİ y !o \ y i 0 - , ^ ı onların hepsini kurtaraca
ğız. Onun, karısının kalacak
â le lû tin i j fe le m m â câ e le m in e ig â b irin i in n e liâ i k a d d e rn â : m ra e te h tı | illâ | ecm e m
lar arasında kalmasını ka
kalmasını
Lût'un ailesine geldiklerinde karısının kalacaklar arasında dışında hepsini rarlaştırdık."
ik ;:; ı;ş b ;; k i
V 61-62 . Elçiler, Lût'un ai
^ ü A j > J j i j - J t i î IJ L J 0 o 3 J ^ > S -!i lesine geldiklerinde, "Siz,
gerçekten korkulup ürkü
c i/n â k e : bel jçâlû k a v m ü n m m ü n k e rû n in n e k ü m k â le I m ü ı^ lu n
tecek bir topluluksunuz!"
korkulup ürkütecek
biz, sana getirdik Yok dediler Siz, gerçekten dedi Elçiler
bir topluluksunuz! dedi.
63-64. "Yok, biz, sana on
ların şüphe edip durdukla
rı şeyi getirdik. Biz, sana
fe e s ri le ş â d ik u n v e ın n a bilhakki v e e te y n â k e b im â k â n û fı h i y e m te r u n
Şüphesiz
gerçek bir şey getirdik.
yürüt doğru söyleyenleriz gerçek bir şey Biz, sana getirdik onların şüphe edip durdukları şeyi
biz Şüphesiz biz, doğru söyle
^ ^ -r > 0
0 yenleriz" dediler.
0 < " •
_v - ^ 1 1 ; L 65. "Gecenin bir bölümün
-------- p p . ------ ^ — -
j y i d i C
v e tte b i' m in e Neyli S ik it in m b ie h lik e
de aileni yürüt, sen de ar
vem dû ehadünv m in k ü m v e lâ y e lt e f it e d b â ra h ü m
sen de arkala bir bölü
kalarından git, içinizden
geçin gidin hiç kimse içinizden ardına bakmasın git Gecenin aileni
rından münde hiç kimse ardına bakma
sın, emrolunduğunuz yere
geçin gidin."
73. Derken güneş doğdu )erbal şebrii Derken güneş onları yakalayıp
üzerlerine yağdırdık altına | o korkunç ses
üstünü doğduğu sırada yok etti
ğu sırada, o korkunç ses
onları yakalayıp yok etti.
74. Derhal şehrin üstünü
altına getiriverdik, üzerle le b is e b lin m m ü k ım v e in n e h â i lilm ü te v e s s im .n le. ly â til fı z â lik e in n e m in s iccıl h ic â ra te n m
rine sert, katı taşlar yağ aklı ve anlayışı olanlar için işaretler bunda vardır Elbette sert, katı taşlar
yol üstünde durmaktadır 0 harabe
dırdık.
75. Elbette bunda aklı ve
anlayışı olanlar için işaret
L>-XÂjLj I j ^ J-oJü d îJ j ûj.
ler vardır. 76. O harabe, fe n te k a m n â le z â lim n v e in k â n e e ş h â b ü le y k e ti lilm ü /m ir iın le -y e te l f î z â lik e Snne
yol üstünde durmaktadır.
intikam aldık zalimlerdi Gerçekten Eykeliler imanı olanlar için bir ders bunda vardırı
77. Elbette bunda imanı
olanlar için bir ders vardır.
78. Gerçekten Eykeliler, za
limlerdi.
Im ü rs e l n e ş h â b ü Ih ic ri jk e z z e b e v e le k a d le b iim â m in m m ü b n v e in n e h ü m â m in b ü m
79. Biz, onlardan intikam Biz, onlar
yalanla
aldık. Onların ikisi de apa peygamberleri Hıcr balkı da Yemin olsun apaçık önde bulunmaktadır Onların ikisi de
dılar dan
çık önde bulunmaktadır.
80. Yemin olsun, Hıcr hal
kı da peygamberleri yalan
m in e Ic ib â li v e k â n û y e n h itû n e m ü 'rid în I 'a n h â fe k â n û â y â tin â v e ite y n â fiü m
ladılar.
onlar fakat olmuş Biz, onlara vermiş
81. Biz, onlara mucizele Onlar, dağlarda yontuyorlardı yüz çevirmişlerdi
bunlardan lardı
mucizelerimizi
tik de
rimizi vermiştik de, onlar
bunlardan yüz çevirmiş I L o lJ ^ i p— 4-1 J lJ > L 9 vO— ’ '— ’
lerdi.
82. Onlar, dağlarda güvenli, 'a n h ü m fe m â e g n â müşbihrn ş ş a y h a tü fe e h a z e tb ü m ü a m in n b ü y ü te n
90. İndirdiğimiz kitabı bö bölenlere indirdiğimiz kitabı apaçık uyarıcıyım I Ben Deki müminlere
lenlere.
Sûre:15(Hicr, 91-99)
Y';'; 266 Sûre:16(Nahl,1-6)
CH'
91-93. Kur'ân'ı parça par
e c m e 'ın i le n e s e le n n e h ü m i fe v e ra b b ik e lk u r? n e e lle z n e c e 'a lû ça ayıranlara, Rabbine ye
Rabbine yemin min olsun ki, onların hep
hepsine onların soracağız Kur'ân'ı ayıranlara
olsun ki
sine yaptıklarını soracağız.
94. Sen emrolunduğun
şeyi, kafalarını çatlatırca-
'a n i Im ü ş rik n v e e 'rid b im â tü / m e r u I fe ş d e ' 'a m m â k â n û y e 'm e l n sına anlat. Müşriklere al
Sen emrolunduğun kafalarını çatlatırcası-
Müşriklere aldımia yaptıklarını dırma.
şeyi I na anlat
) Ji tîx -i 95. Biz, senin adına kesin
likle alay edenlerin hakkın
dan geliriz.
ik îlie n â h a r | m e 'a İlâ hi e lle z n e y e c 'a lû n e Im ü s te h z i n k e fe y n â k e I in n â
senin adına kesinlikle i
96. Allah ile birlikte başka
Allah ile
başka bir ilah edinenler alay edenlerin Biz
bidikte hakkından geliriz bir ilah edinenler yarın bi
V leceklerdir.
97. Yemin olsun ki, onla
X X 1
rın söylediklerinden dola
fe s e b b ih b im â y e k û l n i ş a d ru k e yedku e n n e k e n e 'le m ü v e le k a d fe s e v fe y e 'le m n
onların söylediklerinden Biz elbette Yemin
yı, senin kalbinin daraldığı
Onu teşbih et kalbinin daraldığını senin yarın bileceklerdir
dolayı bilmekteyiz olsun ki nı Biz elbette bilmekteyiz.
98. Rabbini övgüyle ana
rak Onu teşbih et, secde
ly e k ın y e /tiy e k e h a tt ra b b e k e î v e 'b ü d m in e s s â c id n vekünm b ih a m d i ra b b ik e
edenlerden ol!
ölüm
Sana gelin
kadar Rabbine ibadet et secde edenlerden ol Rabbini övgüyle anarak
99. Sana ölüm gelinceye
ceye
kadar, Rabbine ibadet et!
yaratacak. l'y -i
y
9. Yolu doğrultmak da
m in e s s e m â i lle z î e n z e le le h e d k ü m v e le v ş â e c â îr
Allah'a aittir. Ondan sa
sizin doğru yola Bununla birlikte
gökyüzünden j indirendir sapan da
pan da vardır. Bununla ulaştırırdı Allah dileseydi
birlikte Allah dileseydi,
> ! ü
sizin hepinizi doğru yola tu
ulaştırırdı.
le k ü m y ü m b itü tü s m û n e m in h ü j ş e râ b ü n v m in tîü le k ü m m âel
10. O, sizin için gökyü onunla
size bitirir otlatırsınız içersiniz Siz ondan sizin için bir su
zünden bir su indiren büyür
ler.
28. Melekler, (inkâr ede
rek) kendilerine zulme m â k ü n n â n e 'm e lü fe e lk a v ü s s e le m e z â lim î e n fü s ih im Im e lâ îk e tü e lle z in e t e te v e ff ıh ü m ü
onlar şöyle diyerek teslim (inkâr ederek) kendilerine
denlerin canlarını alırlar Biz yapmıyorduk Melekler canlarını alıriarken
olmuşlardır zulmedenlerin
ken, onlar şöyle diyerek
Jl o
teslim olmuşlardır: "Biz,
â lî
bir kötülük yapmıyorduk!"
Hayır, Allah sizin ne amaç ebvâbe cehennem e fe d h u lü b im â k ü n tü m te 'm e lu n 'a lîm ü m in n e llâ h e b e lâ m in s û /
la yapmakta olduğunuzu cehennemin kapılarından girin bakalım sizin ne amaçla yapmakta olduğunuzu
kesinlikle
Allah Hayır bir kötülük
bilmektedir
kesinlikle bilmektedir.
X X
29. Onun için, içinde ebe
di olarak kalmak üzere gi
I
rin bakalım cehennemin m â zâ I lille z n e tt e k a v v e k ile m e s v e Im ü te k e b b ir n fe le b i/s e fıh â b â lid ın e
rin kendilerine gelmesini gelmesini veya meleklerin kendilerine gelmesini ancak bekliyorlar yaptıklannızın karşılığı olarak
veya Rabbinin azap em t.
rinin gelmesini bekliyor 4 J III J jd J L J ı^
lar. Onlardan öncekiler de
böyle yaptılar. Allah, onla e n fü s e h ü m : kânü v e h kin llâ h ü Ive m â z a le m e h ü m ü lle z 'n e m in k a b lih im i fe 'a le I k e z â lik e i e m r u ra b b ik
ra zulmetmedi, ancak on Rabbinin azap
kendilenne idiler ancak onlar Allah onlara zulmetmedi Onlardan öncekiler de yaptılar böyle
emrinin
lar kendilerine zulmediyor £ XX
lardı.
34. Onun için yaptıkları >• X
kötülükler, başlarına musi m â k â n û b ih y e s te h z iı n b ih im vehâka m â 'a m ilû s e y y iâ tü fe e s â b e h ü m y e z lim ıın
bet oldu, alay ettikleri şey, sanp kuşatı Onun için yap- başlarına musibet
alay ettikleri şey onları kötülükler zulmediyorlardı
verdi tıklan oldu
onları sarıp kuşatıverdi.
YV » 270 Sûre:16(Nahl, 35-42)
dik. Bilmiyorsanız, bilenle vahiy verdi erkekler ancak I Biz senden önce de | tasul olarak başkasını
bilenlere kendilerine ancak
ğimiz gönderdik
re sorun.
44. (O peygamberleri),
3 4 4 İJ 3 İ ^ ı J lİ J i L İİS İ iy ji> J i3 o H î4 jW € > û iı
açık deliller ve kitaplarla
(gönderdik). Sana, bir öğüt litü b e y y in e z z ik ra i ile y k e v e e n z e ln â vezzübür b ilb e y y in â ti in k ü n tü m lâ te 'le m u n
(olan Kur'ân'ı) kendilerine açıklayasın bir öğüt (olan i ve kitaplarla i (0 peygamberleri), açık
Bilmiyorsanız
Sana indirdik
indirileni insanlara açıkla- diye Kur'ân'ı) 1 (gönderdik) 1 deliller
47. Yahut da kendilerini korkuta korkuta. kendilerini alıver- Yahut değil onlar dönüp kendilerini yakala-
Şüphesiz Onu aciz bırakacak Onlar
eksilte eksilte mesinden da lerdir dolaşırlarken yıvermesinden
korkuta korkuta, eksilte ek-
silte alıvermesinden? Şüp
hesiz Rabbiniz, çok şefkat
li, çok merhametlidir. z ilâ lü h û 1 y e te fe y y e û | m in ş e y in y [ llâ h ü ilâ m â h a le k a e v e le m y e r a v rahim le r a û fü r rabbeküm
48. Allah'ın yarattığı her Onun çok merhamet
döner dolaşır herhangi bir şeyi Allah'ın yarattığı görmediler mi? çok şefkatli Rabbiniz
hangi bir şeyi görmedi gölgesi lidir
korkuyorsunuz?
53. Sizde nimet adı
na her ne varsa, hepsi
fe ile y h i d d u rru izâ m e s s e k ü m ü ajmmej fe m in e İlâ h i i m in n i'm e tin | b ik ü m vem â | te tt e k u n i e fe O a yra İlâhi
Allah'tandır. Sonra başını
bir sıkıntı i ‘'"^'nıza geldiği hepsi korkuvorsunuz Böyleyken, Allah'tan
za bir sıkıntı geldiği zaman, Sonra nimet adına Sizde varsa '‘ “ ^ y o rs u n u z başkasından mı
Ona I zaman Allah'tandır
hepiniz Ona sığınırsınız. , C