Professional Documents
Culture Documents
DEĞERLENDİRİLMESİ
ENES OKÇU
Öz
Edebiyat dergileri tarihsel süreçte edebiyatı geniş kitlelere ulaştıran ve eserlerini okurla buluşturmak isteyen
yazarlara nitelikli eserler ortaya koyabilme olanağı tanımıştır. Basılı yayınların gün geçtikçe kan kaybettiği, sosyal
medya ve dijital iletişim çağında güncel edebiyat dergileri belirli bir okuyucu kitlesi kazanmıştır. Güncel edebiyat
dergilerinin içeriklerindeki çoğulluk, birden fazla alanla ilgilenen okuyucunun dikkatini çekmektedir. Günümüz
dergiciliğinde “yeni” dergicilik olarak adlandırılan bu dönemde dergilerin hem içerik çeşitliliği hem aynı tür
tasarımlara sahip olması hem de satış ve sosyal medya etkileşimlerinin yüksek olması dikkat çekici bir unsurdur. Bu
unsurlar günümüz edebiyat dergiciliğini inceleme gereksinimi doğurmaktadır. Araştırmaya konu olan dergilerin ve
muadillerinin kendilerine ait piyasa evreni oluşturarak bu evrenin içinde kültürel bir eylemi ticari ve tüketim
kaygıları ile yönetmektedirler. Benzeşik baskı anlayışı, kapak tasarımları, medyatik kişilere sayfalarında yer
vermeleri, sosyal medya kullanımları, dergicilik dışındaki satışları, incelenen tüm dergilerde ve muadillerinde
birbirini kopya eden bir anlayışı ortaya koymaktadır.
Bu çalışma, 2013 yılından sonra farklılaşan ve bu farklılıkla gelişmeye başlayan edebiyat dergiciliğinin
güncel halini ve üretip ortaya koyduğu tüm anlayışı, genel özellikleri üzerinden özetlemeye çalışan bir çalışmadır.
Çalışmada günümüz edebiyat dergiciliğinde “yeni” olarak adlandırılan dönem dergilerinden OT, KAFA ve TUHAF
dergileri, çalışmanın güncel dergileri açıklayabilmesi için seçilmiştir. Dergiler popüler kültür ve kültür endüstrisi
kavramları merkeze alınarak “nitel içerik analizi” yöntemi ile analiz edilmiştir.
Abstract
Literary journals have provided the opportunity to present qualified works to authors who wish to present
their works with the reader and to reach a wide range of literature in the historical process. In the age of social media
and digital communication, current literary magazines have gained a certain readership as print publications bleed
by the day. The plurality in the contents of current literary journals attracts the attention of the reader interested in
more than one field. In this period, which is called “new” magazine from today's magazine, It is noteworthy that the
magazines both have the same kind of design as well as the high sales and social media interactions. These elements
lead to the need to examine today's literary magazine. The journals and their counterparts, which are subject to
research, manage a cultural action within this universe with commercial and consumption concerns by creating their
own market universe. The concept of analogous printing, cover designs, media people to include in their pages,
social media uses, sales other than magazine publishing, all the magazines examined and their counterparts, reveals
an understanding of copying each other.
This study is a study that tries to summarize the current status of literary journalism which has differentiated
after 2013 and started to develop with these differences and its general characteristics through its literary
understanding. In this study, OT, KAFA and TUHAF journals named as “new” ginned in contemporary literary
magazines were chosen to explain the current journals. The journals were analyzed with “qualitative content
analysis” method by taking the concepts of popular culture and culture industry to the center.
Giriş
Sanayi Devrimi ve Fransız İhtilali sonrasında değişen dünya düzeni, ticaret ve ekonomi
dengelerini değiştirirken kültürel eserlerin hem biçimi hem de alıcı pozisyonundaki kitlelerin bu
eserlere sahip olma şekilleri de dönüşüm geçirmiştir. Edebiyat tarihsel süreçte her zaman önemli
bir iletişim aracı olmuştur. İletişim araçlarının bir kolu olan dergiler ve içeriğine edebiyatı
merkeze alan dergiler bizlere edebiyattaki gelişmeleri aktarabilmesi açısından son derece önemli
bir yere sahiptir. 2013 yılında Ot Dergi’nin yayın hayatına başlaması ile Türkiye’de edebiyat ve
kültür sanat alanlarını bir araya getiren bunları bir dergi sayısı içerisinde harmanlayan yeni
dergiler ve bununla birlikte yeni bir dergicilik anlayışı gelişti. Edebi, kültürel ve sanatsal
metinlerin alıcısına bir fikir vermesi ve kültürel bir zenginlik alanı sunması metinlerin tarihsel
süreçte üstlenmesi gereken görevler olarak nitelendirilmiştir. Güncel edebiyat dergileri popüler
kültür ile iç içe geçerek, içerik çeşitliliğine dayalı şekilde kültürel anlamlar üretmektedir.
Kaya (2018: s.4) 2013 yılında yayın hayatına başlayan Ot Dergisinin edebiyat
dergiciliğinde yeni bir anlayışı başlattığını iddia ederek bu anlayışla birlikte benzer dergilerin
yayımlanmaya başlandığını belirtmektedir. Bu dergilerde edebiyatın ticari bir eyleme dönüşmesi
ve birbirlerinin aynısı gibi üretim yapmaları edebi ürünlerin özgünlüğünü ve özünü yitirmesine
sebep olmaktadır. Sosyal medya etkisi ile bu dergiler büyük kitlelere ulaşabilmektedir ve bu
etkiyle dergiler yüksek satış rakamlarına ulaşabilmektedir. Çalışmaya varsayım olan sorunsallar
ise; Günümüz edebiyat dergiciliği popüler kültür ürünlerinin niteliklerini taşımaktadır ve edebi
eserlerin özgünlüğünü kaybetmesine neden olmaktadır. Bunlarla beraber edebi eserleri ve
kişilikleri birer meta haline getirmiş olmalarıdır. Alanlarında “popüler” kişiler bu yayınlar
tarafından satışlarını arttırmak amacıyla kullanılarak araçsallaştırılmaktadırlar. Benzer
tasarımlara ve içeriklere sahip olmaları da varsayımı oluşturan faktörlerdendir.
1. Eleştirel Teori ya da Frankfurt Okulu
1923 yılında, bir siyaset bilimci olan Felix Weil tarafından kurulan Frankfurt Toplumsal
Araştırmalar Enstitüsü’nün çalışmalarıyla başlayan ve Frankfurt Okulu olarak da bilinen akımın
çalışmaları ve teorilerini birleştiren toplum kuramıdır. Felix Weil Marksist siyasete ve felsefeye
sıkıca bağlı olduğu için enstitüyü Marksist tabanlı disiplinler arası bir çalışma merkezi haline
getirmiştir. Frankfurt Okulu düşünürleri Aydınlanma felsefesine yaptıkları eleştiriler ile de
düşünce tarihinde yer edinmişlerdir. “Frankfurt Okulu ile özdeşleşen pek cok figür vardır. Bunlar
arasında Adorno, Benjamin, Fromm, Horkheimer, Lowenthal, Mannheim ve Marcuse yer
alır”(Smith, 2007:s. 66)
Eleştirel Teori mensuplarının sorguladığı konular arasında Pozitivizm önemli bir yer
tutar. Onlar, pozitivistlerin aksine bilgiyi özne-nesne ayrımına göre tanımlamayı reddetmişlerdir.
Olgu ve değer arasında mutlak bir ayrım koyarak bilgiyi insan istemlerinden ayırmalarını da
eleştirmişlerdir. Frankfurt Okulu üyeleri kültür, medya, sinema, sanat ve sosyal hayatta kapitalist
işleyişi açıklamak adına kültür endüstrisi kavramını ortaya atmışladır. “Kitle Kültürü” kavramı
yerine “Kültür Endüstrisi” kavramı, kapitalist toplumlarda kültürün meta formunda üretilmesi ile
ilgilidir.
Popüler kültür kavramsal olarak tanımı üzerinde uzlaşılması zor bir alanı temsil eder.
Temeli ilk uygarlıklara kadar giden popüler kültür, Sanayi Devrimi ile en yaygın kültür
durumuna gelir. Asa Berger(1995,s.167) Geçmişte popüler kültürün, çoğu akademisyen ve
düşünür tarafından dikkate değmeyen bir şey olarak göz ardı edildiğini ve popüler kültür
metinlerinin aşağı edebiyata ait olduğunu belirtmektedir. Günümüzde ise popüler kültür her
toplumbilimlerinin her alanında ön plana çıkmaktadır. Birçok akademisyen ve düşünür tarafından
farklı şekillerde yorumlanarak toplumsal hayattaki yeri ve önemi açıklanmaya çalışılmaktadır.
Popüler kültür kapitalizmle birlikte toplumsal alanda geniş bir kültürel dünyadan beslenir.
Gündelik hayatta halkın sıklıkla tükettiği kültürel alanlar da popüler kültür tarafından belirlenir
ve bununla birlikte popüler kültürü gündelik hayatın kültürü olarak da tanımlayabiliriz. Popülerin
standart anlamı halka ait olandır. “Fakat günümüzde bu kavram birçok kişi tarafından sevilen
veya seçilen anlamında kullanılmaktadır. Popüler kültür modern toplumda devam eden “halkın”
kültürüdür” (Erdoğan,2004). Kültürel ürünlerin gündelik hayatta hızlıca çoğaltılması ve
tüketilmesi popüler kültürü yeniden üretmesini sağlamaktadır. Popüler kültür üretilen tüm
kültürel metaları birbirine benzetmeye çalışır bunu yapmayı amaçlar ve bununla beraber insanları
tektip hale getirir. İnsanlar arasındaki özgün nitelikleri yok ederek ortak bir dil ve söylemle hem
kendisini hem de tüketicisini yeniden üretir. Kitle iletişim araçları ve sosyal medyanın da
etkisinin arttığı günümüzde popüler ikonlar yaratılabilir ve kitlelerce hızlıca tüketilebilir. Popüler
kültürde metaların tüketilebilmesi, tüketilecek olanların bireye ihtiyaç olarak sunulmasını
gerektirir. Hemen her şeyi, istek ve ihtiyaç ile özdeşleştiren ve ihtiyaçların bireyin satın alma
alanındaki ticari metalarla karşılanacağını popüler kültür varsaymaktadır.(Tellan,2016:s.146)
Teknoloji ve küreselleşme ile popüler kültürün etkisi toplumda varlığını yeniden üretir.
Kapitalist mal üretimi ve sermaye birikimi için popüler kültür ürünleri üretmek karlı bir iştir.
Modern toplumlarda tüketim kültürü ile de eklemlenen popüler kültür bir sömürge aracına
dönüşür ve birçok alana yayılmış durumdadır. Bununla beraber popüler kültür egemen toplumsal
ve ekonomik söylemi destekler. Popülerin yaratılmasında, aynı zamanda diğer popülerler
kullanılır. Popüler sporlar, popüler sporcu ve sanatçılar, popüler yapılan fikirler ve ideolojiler
popüler televizyon ve televizyon programları, popüler magazin ve dergi kahramanları gibi
toplumsal ve kültürel birçok alanda popüler kültür kendisini yeniden üretebilir (Erdoğan,2004).
Popüler edebiyatta ise durum farklıdır. Popüler edebiyat üzerinde tanım yaparken, kolay
edebiyat ya da edebi-olmayan-edebiyat anlamlarına karşılık gelebilir. Okurlarca çabuk tüketilen,
okurun okuma anlayışını ve dünyaya bakışını zorlamayan, sadece eğlendirmeyi amaçlayan, çoğu
zaman belirli türlerle anılan yüzeysel edebi eserleri işaret eder. Popüler edebiyatın üretim
koşulları belirlidir. Yapısal olarak da ağır ve sanatsal bir dil ile üretilmez. Kolay tüketilmesi
arzulanır ve bu da içeriklerin metalaşmasıyla paralel bir durumdur.
Popüler kültürün egemen olduğu kültürel alanlarda edebiyatta bir tüketim nesnesidir ve
amaç kar marjını maksimize etmekten geçer. “Bu yönüyle popüler edebiyat başka bir edebiyat
anlayışına işaret eder” (Algül, 2019:s.148). Edebiyatın, dolaylı da olsa, insanların okuma
sevgisini çoğaltma, yaşama bakışına yeni açılımlar kazandırma, dil gelişimini ve estetik düzeyini
yükseltme gibi bir görev taşıdığı düşünüldüğünde popüler edebiyat ürünlerinin gündelik tüketime
uygun olarak üretilmesi ve yüzeysel olması bu noktada edebiyatın üstlendiği bu nitelikli
görevlerden edebiyatı ayırmaktadır.
Kültür kavramı ya da olgusu, her toplumun kendi iç dinamikleri tarafından üretilen örf,
adet, estetik, sanat, edebiyat, hukuk, din, ahlak gibi değerleri alanında değişkenlik gösteren,
üretim alanındaki değişiklerin de etkilediği tarihsel bir olgudur. Bu bağlamda kültür toplum
çeşitliliğinden de etkilenir. Kavram Latince kökenlidir ve “ekme, yetiştirme” kelimelerine
karşılık gelir. Sanayi Devrimi öncesi kültür ile Sanayi Devrimi sonrası kültür ve kültürü etkileyen
faktörler değişiklik gösterir. Dil aracılığıyla kurulan iletişim kültürü üretmenin en bilinen
yoludur, dil olmazsa kültür üretilemez. Bir yerde farklı zaman dilimlerinde üretilen kültür
değişebilir. Farklı yerlerde aynı zaman dilimlerinde üretilen kültür de değişim gösterir.
Edebiyat ise her kültürün içinde var olan kuvvetli bir iletişim aracıdır ve farklı
coğrafyalarda farklı edebi kültürler üretilmektedir. Edebiyat sözcüğü köken olarak bakıldığında,
Arapça “edep” kelimesinden gelmektedir. İyi huy, ahlak gibi anlamlar taşımaktadır Edebiyat,
ister sözlü ister yazılı olan edebî eserler vasıtasıyla bir duygu ya da düşünce aktarır. İletişim ise
teknolojinin imkânları neticesinde şekillenen araç ve yöntemlerle yine duygu ve düşüncesi
aktarır. İkisinde de ortak olan unsurlar kelime ve dildir. Bir kişi edebî metinle karşı karşıya
geldiği zaman, başka bir insanla iletişim haline geçer, o kişinin ürettiği eser vasıtasıyla üretilen
kültürün içine girer. Kişi sosyo-ekonomik durumuna göre metinler aracılığıyla okuma yapar.
4. Yöntem
Çalışmada yöntem olarak nitel içerik analizi kullanılmıştır. “İçerik analizi yöntemi,
sorunun sistematik ve tarafsız bir biçimde sunumunu hedefler.”(Koçak ve Arun,2013:s.22)
Çalışmada içerik analizinin uygulanmasında sorunsal bir metin üzerinden ilerlemeyeceği için,
nitel analiz için temalar belirlenmiştir. Çalışmaya konu olan popüler edebiyat dergilerini sağlıklı
şekilde analiz edebilmek 3 popüler dergi seçilmiştir. Çalışmanın yapıldığı sırada dergilerin son
yayınlanan sayıları (Aralık 2019) çalışmanın sınırlılıklarını belirlemiştir. Temalar dergileri
anlamada kolaylık sağlaması adına alt birimlere ayrılmıştır. Bu temalar; Dergi bölümleri ve
içerikler, yazar kadrosu, kültürel standartlaşma ve edebiyatın ticarileşmesi olarak ele alınacaktır.
“Ülkemizde bilinen ilk Türkçe dergi 1849-1851 yılları arasında 28 sayı yayımlanan ve
bir tıp dergisi olan Vaka-i Tıbbiyedir. Bu derginin Fransızca nüshası da
bulunmaktadır”(Gönenç,2007:64). Osmanlı döneminde dergiler yine önemli bir yayın organı
olmuştur. Osmanlı Tarihi’nde İstibdat dönemi olarak bilinen dönemde dergilere olan ilgi
artmıştır. 1891 yılında Ahmet Ihsan Tokgöz tarafından, haftalık olarak yayımlanan, yazınsal
nitelik taşıyan Servet-i Fünun Dergisi dönemin en önemli dergilerinden biri olmuştur. Batı
edebiyatından etkilenen dergi Servet-i Fünun Edebiyatı’nın yayın organı
olmuştur.(Gönenç,2007:65) “Türk edebiyat tarihinde, bir edebi topluluğun ortaya çıkmasına
zemin hazırlayan ve bu gruba ismini veren ilk dergi Servet-i Fünun’dur” (Emiroğlu’dan akt.,
Kaya, 2018: s.78)
“Cumhuriyet’in ilanından önceki dönemde, dergiler daha çok yazınsal nitelik taşımış ya
da para ve şöhret kazanmak için çıkarılmıştır”(Gönenç,2007:67) . Cumhuriyetin kurulması ile
toplumsal bir dönüşüm yaşanmıştır ve tarihsel süreçte çıkarılan dergiler hem sayısal olarak artış
göstermiş hem de kapsadıkları alanlar ve yazar kadroları genişlemiştir. Cumhuriyetin ilk
yıllarında çıkarılan dergiler de dönemin önemli yazarları ve fikir adamları faaliyet göstermiştir.
Nazım Hikmet, Sabahattin Ali, Ziya Gökalp, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi önemli yazarlar
ve fikir adamları bu dergilerde önemli faaliyetler göstermiştir. “Cumhuriyet’in ilk yıllarında
1922 yılında Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon tarafından yayımlanmaya başlayan
siyasi mizah dergisi Akbaba büyük ilgi görmüştür” (Gönenç,2007: s.67) .
“1941 yılında Behice Boran tarafından Yurt ve Dünya adlı fikir ve sanat dergisi
çıkarılmaya başlanmıştır. “Dergi, ilerici bir yaklaşımla toplumbilim, tarih, ekonomi ve felsefe
konularına eğiliyor, ırkçı görüşlere karşı çıkıyor, edebiyat ve sanata toplumcu gerçekçi bir açıdan
bakıyordu.” (Cumhuriyet Ansiklopedisi 2, 2002: s.9) Cumhuriyet döneminde dergiler, toplumun
ekonomik ve siyasal dönüşümlerinden etkilenerek çeşitlenmiştir. Dergiler günümüz sosyal
medya çağında da farklı bir kimliğe bürünerek varlıklarını devam ettirmektedir.
Günümüzde dergicilik her türlü teknolojik imkândan ve içerik olarak kültürel alanlardan
beslenmektedir. Ülkemizde dergi çeşitleri gün geçtikçe artmaktadır. Her kesime seslenen pek çok
dergi yayımlanmaktadır ve bu dergilerin sayısı her geçen gün çoğalmaktadır. Edebiyat dergileri
bir dönemin edebiyata bakışını, kültürünü ve anlayışını yansıtır. Bir noktada o kuşağa tanıklık
edebilir ve temsil görevini de üstlenir. Bu açıdan bu dergilerin çağa uyum sağladığını ve
içeriklerle birlikte kendini pazarlamayı da çok iyi başardıklarını söyleyebiliriz
(Kaya,2018:s.105).
6.1 Ot Dergi
Maksat Yeşillik Olsun / Paldır Kültür Edebiyat sloganıyla yayın hayatına başlayan “Hazla
ve hızla okunan dergi” hedefiyle 1996 yılından beri sırasıyla; Öküz, Hayvan ve son olarak 2013
yılında “Maksat Yeşillik Olsun” sloganı ile öncüsü olacağı bir furyayı başlatmıştır. OT dergisi
köklü bir geleneği temsil eder. Ot dergisi, kök olarak kendine mizah ve edebiyatı alıp, dallarını
futboldan siyasete, sokaktan müziğe, hayata dair hiçbir şeye yabancı kalmayarak, ülkede sözü
olan herkesle bir araya gelebilme cesareti ve isteğini her daim göstererek büyür.(otdergi.com)
(Kaya, 2018: s.83) Ot Dergi içerik editörü Bulut Uçar ile yaptığı görüşmede Uçar’ın derginin
hedeflerinin birinin de yayıncılıkta ulaşmak istedikleri amacın insanlara okuma alışkanlığı
kazandırmak olduğunu aktarmaktadır.
Kafa dergisi 2014 yılında yayın hayatına başlamıştır. “Bir insan dergisinden canımız,
ciğerimiz diye bahseder mi? Evet, bahsedermiş. Şu an elinizde tuttuğunuz canımız ciğerimiz,
dergimiz “KAFA” çok kısa süre içerisinde, efsane bir ekip ve çok kıymetli dostlarımız sayesinde
çıktı!" şeklinde hedef kitlesine ilk yayınında seslenmiştir (kafadergi.com,2019). İnternet sitesi
yayın hayatına dergiyle birlikte başlamıştır. Şubat 2016 itibarıyla Türkiye’nin en çok satan
edebiyat dergisi unvanını kazanmıştır. Dergiyi gazeteci ve yazar Candaş Tolga Işık kurmuştur
(blog.kafadergi.com 2019)
“Kafa Dergi genel yayın yönetmeni Ayça Derin Karabulut, internet yayıncılığının arttığı,
basılı medyanın sancılı günler geçirdiği bir dönemde dergi çıkarma fikrinin “cahil cesareti” olarak
algılanabileceğini söylüyor.” Giderek tüketim toplumuna dönüşen ülkemizde edebiyatın da diğer
şeyler gibi sıkışmış durumda olduğunu vurgulayarak, bir kültür sanat ve edebiyat dergisi çıkarmanın
bu sıkışmışlığa bir başkaldırı olduğunu belirtiyor” (Kaya, 2018: s.84).
Tuhaf dergisi 2017 yılında yayın hayatına başlamıştır. Edebiyatçı, müzisyen ve gazeteci
kimliklerin bir araya geldiği bir dergi olarak yayın dünyasına girmiştir. Derginin yayın sloganı
ise “Sana da öyle gelmiyor mu” olmuştur.
“Projesini Erdem Öztop, Nurhak Kaya ve Ahmet Mümtaz Taylan’ın ortaya çıkardığı Tuhaf Dergi’nin yayın
danışmanı Behzat Ç. Dizisinin senaristi Ercan Mehmet Erdem. Nurhak Kaya’nın genel yayın yönetmenliğini ve
sorumlu yazı işleri müdürlüğünü üstlendiği dergide ünlü fotoğrafçı Mehmet Turgut ise görsel danışman olarak görev
alıyor. Işıl Cinmen, Zülfü Livaneli, Yıldız Ramazanoğlu, Mazhar Alanson, Kalben, Ahmet Mümtaz Taylan, Ebru
Ceylan, Gündüz Vassaf, İsmail Saymaz gibi isimlerin olduğu yazar kadrosuyla, Tuhaf Dergi, edebiyatın farklı
alanları ve türlerinden beslenirken, tasarımıyla okuyucularına yeni bir okuma alışkanlığı vaat
ediyor.”(Bianet.com,2017)
7. Bulgular
Ot Dergi Aralık 2019 sayısı yazar kadrosu; Zülfü Livaneli, Ece Temelkuran, Emrah Serbes,
Burak Aksak, Ali Lidar, Hakan Bıçakçı, Pelin Batu, Emin Çapa, Emrah Safa Gürkan gibi medyatik
isimlerden oluşmaktadır. Kafa Dergisi Aralık 2019 sayısı yazar kadrosu; İlber Ortaylı, Vedat
Milor, Metin Uca, Cem Davran, Sunay Akın, Zafer Algöz, İsmail Saymaz ve Can Yılmaz.
Tuhaf dergisinin Aralık 2019 sayısı yazar kadrosu; Bu isimler; Ali Atay, İlber Ortaylı,
Zülfü Livaneli, Ahmet Mümtaz Taylan, Hakan Günday, Onur Saylak, Şükran Ovalı, Barış Özcan,
Tarık Tufan, Büşra Sanay, Yekta Kopan, Ebru Ceylan ve Cem Talu. Dergilerin yazar kadroları
tamamen bu kişilerden oluşmamaktadır, bu kişiler dergilerin alanlarında popüler ve medyatik kişileri
araçsal hale getirmesine çalışmada örnek olarak verilmiştir.
Görsel kültürün arttığı, yazılı basının ise gittikçe kan kaybettiği günümüzde edebiyat
alanında yayıncılık popüler bir alana doğru geçmiştir. Dergilerin içeriklerine bakıldığında bir
çoğulluk ve zengin bir görsellik bulunmaktadır. Güzel söz kullanma, aforizma kullanma çabası,
bunun yanında geçmişteki ve günümüzdeki meşhur isimlerin kullanılış biçimleri taklitlerin
yükselişini tetikleyerek ve bu taklitçilik içerikleri de benzeştirmiştir.
Dergilerin yarattığı ve okurlarına sunduğu dil arabesk havasında olmakla birlikte, görsel
olarak da renklidir. Görsel olarak genelde fazla renkli puntolar ve tonlar kullanılmaktadır. Bu
durum “bayağı” eleştirilerine neden olabilmektedir. Ot derginin kapak ve içerik tasarım renkleri
yeşil tonlardadır. Kafa dergisinde daha karışık bir renk kullanımı bulunurken, Tuhaf dergide iç
tasarım ve kapak tonları siyah ve beyaz ağırlıklı olmaktadır. Dergilerin o ayki sayılarına özel
konseptlerde ve kapaklarında ise yazılan yazılar genellikle sosyal medya kullanımı için uygun
niteliktedir. Kısa, vurucu ve arabesk barındıran bir niteliktedir.
İncelenen dergilerin Aralık 2019 sayılarındaki kapak sözleri durumu açıklar niteliktedir.
Ot derginin kapağında ünlü yazar “Stefan Zweig” bulunurken söz ise “Birisi Barışı Başlatmalı”,
Tuhaf Dergide ise, “Biz Kimdik, Nasıl Yetiştik, Aslında Ne İstiyorduk? Kimse Bunu Sormadı”
sözü Oyuncu Ali Atay fotoğrafı ile paylaşılmıştır. Kafa dergide ise Ünlü Halterci Naim
Süleymanoğlu fotoğrafıyla birlikte, “Bu Benim İsyanım” sözü kapak tasarımını oluşturmaktadır.
(bkz: Ek-3)
Çıkan sayılar için dosya bir konunun belirlenmemesi, herhangi bir edebi tartışmaya yer
verilmemesi kapakta yer alan sanatçılarla ilgili yazıların birkaç sayfadan öte gitmemesi ve güncel
popülerlik durumu gözetilmesi bu durum için örnek gösterilebilmektedir (Kaya,2018:s.105).
Kapak ve içerikteki konuların niteliklerini Semih Gümüş yazısında irdelemiştir. Ona göre
kapaklar müşterisini mağazaya çekmeye çalışan bir vitrin gibidir:
“Peki, okur, derginin içinde, kapağa çıkarılan yazar ya da şairle ilgili ne bulacaktır? Bir, belki iki yazı, o
kadar. Çünkü vitrindir onlar, sevenleri hep bulunur. Sonra da her sayfada tanıdık bir ad. Popüler olmak için
zorunludur bu. O yazarlardan da vapurda, otobüste ya da yürürken çabucak okunan yazılar yazması beklenir. Bu
dergilerde yayımlanan yazıların kalıcı olacağını, yazarlarının o yazıları neden sonra kitaplarına alacaklarını
düşünebiliyor musunuz? Ben sanmıyorum, bir edebiyat okuru olarak yapmamalarını da beklerim
(kitap.radikal.com.tr, 2016).”
Çalışmaya örnek olarak seçilen 3 derginin dergi bölümlerini incelediğimizde bir çoğulluk
göze çarpmaktadır. Bu çoğulluk ise güncel sosyo-ekonomik hadiselere göre de
değişebilmektedir. İçeriklerde tarihi yazılar, oyuncu, sanatçı vs. kişilerle yapılan röportajlar,
filmlerden alınan karelerle oluşturulan aforizma sözleri, bazı sayılarda yazar tanıtımları, aşk ve
müzik üstüne yazılar, modern insanın sıkıntılarını anlatmaya çalışmaya çalışan yazılar gibi bir
karışık bir içerik anlayışı bulunmaktadır. Can Semercioğlu, konu karmaşasının altında şatafat ve
arabeske dayalı bir yönsüzlük olduğunu savunuyor.
“Nasıl ki sosyal medyada gündeme ilişkin, siyasete ilişkin “duyar kasılıyorsa,” bu dergiler de duyar odaklı
çalışıyor bu dergiler, arabesk diye sunduklarını sandıkları hayata koydukları sinik mesafeyle, arabeskin tanımının
dışına çıkıyor. Halkın yeni geleneklerine, mahalle kültürüne, postmoderniteye bulanmış yaşam biçimine yapılan
vurgu, pazarlanabilirlikle bir araya geldiğinde iş tamamen farklı bir boyut kazanıyor. Çaya, sohbete, geniş ailelere,
bir aradalığa, samimiyete, kara sevdalara dönük bir hasret durmadan dile getiriliyor. Bu göstere göstere edebiyat
yapma anlayışı da aslında okuru bir derdi olan bir yere yöneltme anlayışından uzaklaştırarak konfora
yakınlaştırıyor. Okuyucu adeta bir katarsisle, bir ruh arınma ayiniyle kendisini her şeyden uzaklaştırabiliyor
rahatlıkla Her ay yayımlanan çok sayıda hikâyenin, şiirin, birkaç farklı türün karması yazıların gücünü aldığı yer
de bu şatafat. Ama daima mesafeli, asla konforunu bozmayan, “duyar kasan” bir şatafat. (t24.com.tr, 2016).”
Kaynakça
Adorno, T. W. Ülner, N. Tüzel, M. Gen, E. & Bernstein, J. M. (2009). Kültür endüstrisi kültür
yönetimi. İletişim Yayınları.
Algül, A. (2019). Popüler Kültür ve Popüler Edebiyat. European Journal of Educational and
Social Sciences, 4(2), 142-153.
Berger, A. A. & Emir, Ö. (2012). Kültür eleştirisi: kültürel kavramlara giriş. Pinhan.
http://bianet.org/bianet/medya/184890-tuhaf-dergi-raflarda 23.12.2019
Koçak, A, ARUN, Ö. (2013). İçerik Analizi Çalışmalarında Örneklem Sorunu. Selçuk İletişim,
4 (3) , 21-28
Tellan, D. (2016). Mekân, Eğlence ve Popüler Kültür İlişkisini Değerlendirmek. TRT Akademi,
Eğlence Endüstrisi Sayısı, 1(1), 136-153.