You are on page 1of 10

DEVRE : 1 İÇTİMA : 1

T.B.M. M.
Gizli Celse Zabıtları

24 Nisan 1336 (1920)

Münderecat

1. — BEYANAT t
1. — Mustafa Kemal Pasa Hazretlerinin ahvali dahflfye halikında beyanatı 2:1»

Cilt : 1

2 nci in'ikat - 4 ncû celse


İ : 2
t :1 24-4-1336 C : 4
iKtNCÎ İNİKAT
24 Nisan 1336 Cumartesi
DÖRDÜNCÜ CELSE
Açılma Saati : 4.05
REİS : Reisi sin Şerif Beyefendi
KÂTİPLER : Kâtibi muvakkat Cevdet B. (KÜTAHYA), Muhiddin Baha b. (BURSA)

REİS — Celsei hafiyeyi açıyorum.


1. — BEYANAT
/. — Mustafa Kemal Paşa Hazretlerinin ahvali liyatına gelmek zaruretinde idik; Binaenaleyh evvelâ
dahiliye hakkında beyanatı. hududumuzla temasta bulunan mıntakadaki dindaş­
larımızla temasa gelmek lâzım geldi. Ondan sonra
REİS — Söz Mustafa Kemal Paşa Hazretleri-
şarkta Kafkasya mileli islâmiyesi ve garpte Garbî
nindir.
Trakya; bunların hepsile muhtelif surette münase-
MUSTAFA KEMAL PAŞA HAZRETLERİ (An­ bata girişmiş bulunuyoruz. JSuriye halkı ve Irak
kara) — Efendim mufassal maruzatım meyanında halkı yani Arabistan, 1914 tarihinden evvel ayni
mesaimize saha olan mıntakanın hududunu işaret hudut dahilinde bulunduğumuz zamanlarda cüm-
etmiştim. O hudut hududu miltfmizdir. Bidayetten lemizce malûmdur, Devleti Osmaniyenin bir uzvu,
şimdiye kadar harice ve dahile karşı gösterdiğimiz cep­ bir rüknü olmaktan fevkalâde müşteki ve müstakil
he de yalnız bu hudut dahilinde çalışmak olduğu­ olmak gayesini takip ediyorlardı. Buna karşı çalış­
muzu ifade etmiş idim. Hakikatta bütün gayemiz tılar, fakat neticeyi istihsal edebilmek için kendi
bu hududu millî dahilindeki milletimizin istirahati- kuvvetlerine (istinadın) (3) gayri kâfi olduğunu gör­
ni, refahını ve bu hududu millî ile muayyen vata­ düler ve maatteessüf hepimizi birden imhaya tevessül
nımızın tamamiyetini masun bulundurmaktan iba­ eden düşmanlarla teşriki mesai ettiler. İngilizler,
rettir. Turanizim politikasını kendi arzumuzla takip Fransızlar kendilerinin hayali olan gayelerini mev­
etmek istemedik. Çünkü maddî manevî bütün kuv­ kii fiile çıkaracak diye onların eteklerine sarıldılar.
vet ve kudretimizi muayyen olan vatanımız dahi­
Lâkin harbi umuminin neticesini gördükten sonra
linde tecelli ettirmek arzu ettik. Hududun haricinde
Suriyede İngilizler, Fransızların tarzı idaresine,
dağınık bir surette zâfa duçar etmekten içtinap et­
muhakkirane olan idaresine hedef olduktan sonra
tik. Ecnebililerin en çok korktukları fevkalâde mute-
bu aksamdaki ehli islâm pek büyük bir hataya
vahhiş oldukları islâmiyet siyasetinin dahi alenen ifa­
duçar olduklarını takdir ettiler ve .onu müteakip
desinden mümkün olduğu kadar mücanebete ken­
bir kısmı kendi dahillerinde müstakil olmak fakat
dimizi mecbur gördük. Fakat kuvayi maddiye ve
yine bir suretle bir şekilde Çamiai Osmaniye dahi­
maneviye karşısında bütün cihan ve hıristiyan
linde bulunmak cihetini düşündüler. Bittabi maka­
siyasetinin en şedit (hırslarla) (1) ehlisalip muharebesi
yapmasına karşı hudut haricinde bize zahir olacak mı muallâyi hilâfete karşı olan merbutiyetleri cüm­
bir noktai istinat teşkil edecek kuvvetleri düşün­ lemiz gibi bütün ehli iman için (bir vazifei mukadde­
mek mecburiyeti de pek tabiî idi. İşte haricen ifa­ se idi.) (4) Diğer bir kısmı daha ileriye gittiler. Bize
de etmemekle beraber hakikatta bu noktai istinadı hiç bir şekil ve surette istiklâlin lüzumu yoktur, biz
aramaktan geri durmadık. Bittabi selâmet ve necat halifemiz ve padişahımıza merbut olarak Camiai Os­
için yegâne (müracaat ettiğimiz memba) (2) kuvayi maniye dahilinde bulunacağız, dediler. Suriyede böy­
âlemi islâmiyet olmuştu. Âlemi islâmiyet bir çok le muhtelif cereyanlar mevcut idi. Biz bittabi bir
noktai nazarlardan milletimizle, devletimizin istiklâ- salâhiyeti resmiye ve ilmiyeye malik bulunma-
lile yakından ve fevkalâde bir surette alâka ve mer-
butiyeti diniyesi olmakla ve bu veçhile bütün âlemi
islâmın manen bize muavin ve müzahir olduğunu za­ (7, 2, 3, 4) Parantez içindeki kelimeler noksanların
ten kabul ediyoruz. Düşmanların maddî kuvvetleri ikmali için ve tashihen tarafımdan eklendi. Mustafa
karşısında bir de bu manevî kuvvetlerin maddî tecel- Ünver
İ : 2

1 : 1 24-4-1336 C : 4
dığımız için, efradı milletten bir heyeti milliye ol­ kî irtibat hükümet şeklinde değil fakat Suriye Mille­
duğumuz için bu cereyanın müvellidi hakiki­ ti ile Suriyelilerle olmuş oldu ve oradaki (bu hareket)
si olan yine milletler vasıtasile temas etmiş oluruz. (4) hakikaten bize manevi kuvvetle beraber maddî
Fakat bizim Suriyede gayei islâmiye ile revabıt ve kuvvet zammetmiştir. Hududu millimizin cenup
münasebatımız taazzuv etmeğe başladıkça orada cephesindeki harekâtı nazarı dikkatten geçirecek olur-
bir saltanat tesisile iştigal eden Emir Faysalın ve cak bu filiyatın semeratı maddiyesini görebiliriz.
Emir Faysalı himaye eden Fransızların nazarı dikka­
tini celbetti ve binnetice Emir Faysal dahi hususî Iraka gelince; Irakta İngilizlerin muamelâtı aha-
murahhaslarını bizimle temasa getirdi. Resmî temas­ lii islâmiyeyi fevkalâde dilgir etmiş oldu. Biz ken­
la bu müracaatın bizce telâkki edilen nikati izah et­ dilerine temas aramadan evvel onlar bizimle temas
mek isterim. Her halde Suriyeliler her hangi bir aradı ve alelitlâk eskisi gibi bir Osmanlı memleketi­
devleti ecnebiye ile münasebetinin kendileri için bin­ nin cüz'ü olmağı kabul ettiler. Fakat biz onlara kar­
netice esaret olacağına kani oldular. Bundan (dolayı şı Suriyelilere söylediğimiz noktai nazarı söylemek­
bize teveccüh ettiler.) (1) Bizim bilmukabele göster­ ten başka bir şey yapmadık. Ettiğimiz kendi dahili­
diğimiz şekil şundan ibaret idi. Dedik ki, artık hudu­ nizde kendi kuvanızla kendi mevcudiyetinizle (müsta­
du millimiz dahilinde bulunan menabii insaniyeyi ve kil bir Devlet olunuz. Biz, her) (5) şeyden evvel is­
menafii umumiyeyi hududumuzun haricinde israf tiklâlimizin teminine çalışıyoruz. Ondan sonra birleş­
etmek istemeyiz. Fakat ittihat, kuvvet teşkil ede­ memiz için hiç bir mani kalmaz ve Musul havalisin­
ceğinden bütün âlemi islâm m manen olduğu gibi de Bağdatta ve sair bir çok yerlerde .... vak'a olarak
maddeten de müttefik ve müttehit olmasını şüphe bir çok hadisat zuhur edecekti ve bu gün dahi,
yok ki" büyük memnuniyetle karşılarız ve bunun -eşkâli zahiriyesi ne olursa olsun, bizim imhamıza ça­
içindir ki bizim kendi hududumuz dahilinde müs­ lışan düşmanlar, Suriye ve Iraktaki (vakayi muvace­
takil olduğumuz gibi, Suriyeliler de hududu dahilin­ hesinde (6) milli faaliyetlerle bize tevcih ettikleri
de ve hâkimiyeti milliye esasına müstenit olmak kuvvetleri tenkise mecbur olmuşlardı ve bu gün dahi
üzere serbest ve müstakil olabilirler. Bizimle iti­ eşkâli zahiriyesi ne olursa olsun gerek Iraklıların ve
lâf veya ittifakın fevkinde bir şekil, ki federatif gerek Suriyelilerin bu iki mıntakadaki dindaşlarımı­
yahut konfederatif denilen şekillerden birisile ir­ zın kalpleri bizimle beraberdir. Eğer bundan sonra
tibat peyda edebiliriz. Ahali bunu arzuları fev- esbabına tevessül edilirse bunlardan azamî istifade
Ikinde (lehlerine telakki etmiş olacaklar iki) (2) Emir etmek mümkündür.
Faysal milletin bu arzusu karşısında kendi emelleri­
Kafkasyaya gelince; malûmunuz Kafkasya, Şi­
nin sarsılmakta olduğuna vakıf oldu ve müracaatla­
malî Kafkasya, Çerkezistan, Gürcistan ve Ermenis­
rı bunun üzerine oldu. Ahalinin bu arzusu fiile de
tan parçalarından mürekkeptir. Çerkezler bidayetten
inkilâp etti. Suriye dahilinde bazı ef'al ve harekât
beri fevkalâde hassas bulundular, her halde minelka-
bittabi mesmuunuz olmuştur. İşte bu filiyat başladık­
dim kendi vatanları olan Şimalî Kafkasyada müsta­
tan sonra ... Emir Faysal suhuletle tesisi hâkimiyet
kil yaşamak arzusunu, zevkini duymuşlar ve bunun
edemiyeceğini ve Fransızlar da bir müstakil (devlet)
için çalışmakta bulunmuşlardır. Rusya ahvali malû-
(3) halinde orasını kolaylıkla kullanamıyacaklarını
mesi Şimalî Kafkasyadaki bu amalin bir an evvel
zannettiler ki ağlebi ihtimal müştereken ahaliye de­
mevkii tecelliye geçmesi için Çerkezleri teşvik etmiş­
mek istedilerki. biz de sizin fikrinizdeyiz. Ancak bi­
lerdir. O civarda icrayı harekât eden Denikin kuv­
zim yaşamak için paramız yok ve haricin tazyikatına
vetlerinin âdeta bütün Şimalî Kafkasya ve Dağıstanı
mukavemet edecek vesaitimiz yoktur. Türkiye
filen işgal etmesi ve bir çok tazyikat yapması ve
bunu temin ederse biz Fransızları memleketleri­
mıntakada milliyetperverane çalışan heyetleri dağıt­
mizden koğabiliriz. Bunu biz samimî telâkki
ması ve bir çok tecavüzleri karşısında, bütün bunla­
etmedik. Onun için vuku bulan siyasî müracaatta
ra rağmen, yine Çerkezler maksatlarına çalışmışlar­
biz de siyasî cevap vermiş bulunduk. Ancak haki-
dır. Ve bizimle dahi samimî münasebatta bulunmuş­
lardır. O derecede ki kendi hayatlarını, kendi mev­
cudiyetlerini Türkiyenin halâsı, mevcudiyet ve istik-
(1. 2, 3, 4, 5, 6) Parantez içindeki kelimeler noksan­ lâlile yakından alâkadar görmüşler ve buraya raptı
ların ikmali için ve tashihen tarafımdan eklendi. kalp etmişlerdir. Oradaki dindaşlarımıza tavsiyemiz
Mustafa Ünver. dahi yine kendi dahillerinde kendi kuvvetlerile mev-

— 3.—
İ : 2
1 : 1 24-4-1336 C : 4
aidiyetlerini izhar ve ispat etmek ve badehu manatı- kadar ifade etmiş değiliz. Ahali tamamen ayni fikre
kı islâmiye yapabilecekleri surette birleşmek noktası İştirak ettiği için (bizimle daimi irtibat halindedir) (2)
olmuştur. Ve diyebiliriz ki Kafkasya faaliyet ve ama­ Hatta bu mecliste bulunmak üzere dahi mebuslarım
li milUyenin tecellisi ve memleket ve milletimizin is­ yola çıkarmışlardır.
tiklâli halâsı noktai nazarından memleketimizden uzak
değil, tamamen aksamı asliyei (vataniyemizin) (1) bir Kafkasya üzerinde bulunduğumuz için Kafkas-
parçası gibi telâkki olunabilir. Bütün bu mmtakada- yadan, Rusyadan bahsedebiliriz. Malûmu Aliniz bol-
ki cereyandan resen malûmattar bulunuyoruz. şeviklerin kendilerine mahsus bir takım esasları, nok­
tai nazarları vardır. Ben şahsan bütün vuzuhile ve
Azerbaycan cümlenizce malûm olduğu gibi istik­ teferruatile bunlara vakıf değilim ve yakın zaman­
lâliydim tasdik ettirmiş bir vaziyettedir. Onların da­ lara kadar bolşevikler nereye temas ederse, nereye
hi bize karşı samimiyetleri vardır. Fakat kendisi za­ gelirse daima kendi noktai nazarlarını kabul ettir­
ten istihsali istiklâliyet etmiş bulunduğu için bizimle mek azminde idiler. Her ne olursa olsun bu noktai
olan münasebatı bittabi resmî bir şekilde değildir. Fa­ nazarlar, bizim milletimizin de kendine mahsus bir
kat bizim maksadımız için bütün manasile çalışabi­ takım noktai nazarları vardır. Bu noktai nazarların
lecek anasır ile malidir. siyasî esasatı ihtimalki maruzatımda zikrettiğim ve
cümlemizce malûm olan noktaları göstermedim. Mil­
Ermenilere gelince, Ermeniler bütün dünyanın fev­ letimizin âdâtı, muktaziyatı diniyesi ve memleketi­
kalâde mazharı sahabeti olmuş bir vaziyette bulunu­ mizin icabatı vardır ki, biz her ne yaparsak kendimi­
yorlar. Amali siyasiyelerinin tecellisi için nasıl çalış­ zi, kendi adetimizi, muktaziyatı diniyemizi nazarı dik­
tıkları malûmdur. Fakat bu günkü vaziyetler bizimle katte tutmak, ona göre kendimize mahsus esaslar
temaslarına dair arzedebileceğim noktalar şunlardır : vazetmek mecburiyetindeyiz. İşte bu itibarla alelıt­
Ermeniler Erivan Ermeni Hükümeti mıntakası dahi­ lak bizimle bolşeviklik arasındaki münasebat şaya­
linde ahalii islâmiyeyi imha etmekle meşguldür. Biz nı tetkik ve teemmül olur. Bir zamanlar oldu ki,
İngilizleri, Amerikalıları aleyhimizde tahrik etmemek bolşevikler noktai nazarlarını daha umumileştirdiler.
ve her nasılsa harbi umumide yapılmış olan vak'a- Hiç bir kimsenin hiç bir milletin adat ve ahlakı hu-
nın tekerrür ve tevalisine dair hiç bir zan ve şüphe susiyelerine ve milliyet esaslarına muarız değiliz.
vermemek için bu mıntakai malûme dahilinde bu­ Yalnız istibdada karşı, emperyalistlere karşı düşma­
lunan ahalii islâmiyenin hududumuzu geçmek sure- nız. Biz Avrupalıların bolşevizmden korktuklarını ve
tile alenen muavenetlerine dahi şitap etmekte tered­ bizim bolşevikİerle tevhidi efkâr ve harekât edeceği­
düt ettik. Fakat oradaki ahalii islâmiye her taraftan mizden daima kuşkulanmakta olduklarını nazarı dik­
hamisiz kalınca bittabi kendi hayat ve namuslarını kate alıyor ve daima düşünüyorduk ki, böyle bir şe­
yine kendiliklerinden muhafaza ve müdafaada tered­ ye mecbur olmaksizın amali milliyemiz dahilinde
düt etmediler. Bu cihetle bidayetten bu güne kadar muayyen bir hudutta bizim şeraiti hayatiyemiz, şera­
Erivan Ermeni Hükümeti mıntakası dahilinde mu­ iti istiklâlimiz temin olunursa .... Böyle azim bir mak­
harebe ve müsademe devam edegelmektedir ve bütün sat için, böyle uzak bir daiye için her hangi bir dev-
müsademat neticesinde de bittabi dindaşlarımız fev­ ' leti ecnebiye ile münasebatı ihtilâfata anide girmek
kalâde mutazarrır olmakla beraber namus ve haysi­ belki bizi nedamete mecbur edebilir ve zaten hepi­
yetlerini de muhafaza etmekten geri durmıyorlar. mizde de, kendimizde de böyle bir salâhiyet mevcut
değil. Filhakika bu hududu millimiz dahilinde arzet-
Gürcistan Hükümeti bize karşı samimî bir vazi­ tiğim şeraitle muhafazai mevcudiyet edebildiğimiz
yet göstermiştir. Bilhassa Azerbaycanlılar hayırlı me- takdirde başka bir şey istemek benden hce doğru
sailde ittifak etmiştir. Bittabi ermeniler bu ittifaktan değildir. Yalnız her ihtimale karşı muhafazai hayat
hariç... Azerbaycanlılarla ermeniler arasında müsa­ ve mevcudiyet için hariçten kuvvet, bir menbaı kuv­
demat olduğu vakit gürciler azerbaycan tarafını il­ vet aramak lâzım gelirse, yine daima kendi no&tai
tizam etmiştir ve bugün dahi ayni vaziyette bulun­ nazarlarımız baki kalmak şartile her menbadan isti-
maktadır. Bizim eski hududumuzla Gürcistanın alâ­
kası malûm olduğu üzere elviyeiselâsedir; Batum,
Kars, Ardahan. Biz burasını eczayı memalikimizden (7, 2) Parantez içindeki kelimeler noksanların ik­
addediyoruz ve oradaki ahalii islâmiye dahi bu telâk­ mali ve tashih için tarafımdan eklendi. Mustafa Ün-
kide bulunmaktadırlar. Fakat resmen bunu şimdiye ver.

—4—
İ : 2
1:1 24-4-1336 C : 4
fade etmeği de cai? gördük. İşte sırf bu nokta dâima mak istemiyorlardı.) (3) Bittabi biz kendisine bu ta-
Bolşeviklerin ahvalini harekâtım ve kendilerinden savvuratın gayri kabili icra, milletimizce gayri ka­
^icabında ne dereceye kadar muavenet görebileceği­ bili kabul olduğunu söyledik. Revlensonâ Payitahtı­
mizi anlamağa teşebbüs ettim. Bu teşebbüsat netice­ mızda bulunan İngilizlerin memleketimizi ve mille­
sinde şüphe yok bazı temaslar hasıl olmuştur. Fakat timizi eyi tanımış olduklarından dolayı Ferit Paşa
bu temaslarımız şimdiye kadar yani Bolşevikler bi­ Hükümetinin kendilerini yanlış tanıtmak suretile iğ­
zimle demin izah ettiğim ... manen ve maddeten fal suretile yanlış raporlar yazıldığım ve yanlış ra­
beraber olan Dağıstana kadar temas ettiği halde hiç porlara müsteniden yanlış kararlar verildiğini ve bü­
3>ir kat'î mevat üzerine müstenit bir şey yapılmamış­ tün bunları tashih edeceği emniyesile (kendisiyle te­
tır. Fakat böyle bir şey yapmak ikmânı mevcuttur. ması kabul ettiğimizi ifade ettim. Revlenson) (4) Lon-
Eğer lüzum ve ihtiyacı mübrem görülürse Heyeti draya gittikten sonra bunları değiştireceğiz diye söy­
Âliyeniz Meclisi Âliniz bu hususta daha esaslı teda- ledi ve filhakika o tarihte (İstanbul'da bulunan) (5)
bire tevessül eder. Alemi hiristiyaniyetin mevcudiyeti­ memurini siyasiye, İngiliz memurini ve sairesi yer­
mize (hâteme çekmek istediklerini) (1) bilmekle bera­ lerine başkaları gelmiştir ve onu müteakip Istanbula
ber onlara karşı da daima cihangirane bir vaziyet avdet eder etmez bizimle temas istedi Pek mevsuk
almak istemedim. Belki azami derecede onların da malûmata istinaden arzederim ki Istanbyla gelir, gel­
bize menfaat temin edebilmesine alıştık ve bu iti­ mez (hainler tarafından ihata) (6) edildi. Bizimle te­
barla Fransızlarla, İngilizlerle, İtalyanlarla mükerre- mas arzusu bu suretle duçar akamet oldu. Ve bir
ren temaslarda ve münasebetlerde bulunduk. İngiliz­ müddet sonra tekrar Trabzona, Erzuruma geldi. Bu
lerle vuku bulan ilk temasımızda İngilizler milletimi­ temasta bizim noktai nazarımızı, malûm olan esasa-
zin kendileri aleyhinde olduğunu ifade ettiler ve bu tın dahilindeki (noktai nazarımızı tekrar ettik.) (7)
.aleyhtarlığın izalesine çalışmamızı tavsiye ettiler. Bu­ Bizim dermeyan ettiğimiz noktai nazar malûm olan
na mukabil verdiğimiz cevap milletimiz İngilizlere yani devletin istiklâli ve vatanımızın muayyen olan
karşı aleyhtar değildi. Bilâkis milletimiz İngiliz kav­ hudut dahilinde temini tamamiyeti idi. Revlenson bu­
mini dünyanın en büyük bir milleti, en âdü, en me­ nun kat'î olduğunu anladıktan sonra iki mükâleme
denî, en insanî bir milleti telâkki eder ve ona hür­ ile geçirdi. Yani görülüyor, ki İngilizler bize karşı
met ederdi. dostluk temini talep ettikleri zaman bu dostluğu yal­
nız kendi menfaatleri ve ihtiraslarını temin için (ta­
Fakat mütarekeyi müteakip İngiliz kuvvetleri lep etmektedirler. (8) Yoksa bizim menfaatimize
payitahtımıza girdiler. Yakından milletimizle temas ait hiç bir teşebbüsleri olmamıştır.
«ttikten sonra gösterdikleri tavru hareket ve bilhas­
sa Aydın vilâyetimizin İngilizlerin nezaretile, himaye­ Diğer taraftan Fransızlarla da münasebat olmuş­
si tahtında Yunanlılara işgal ettirdiğini milletimiz tur. Bilhassa Suriyede fevkalâde mümessil bulunan
anladıktan sonra İngilizler hakkındaki noktai na­ Picot namında bir zat Sıvasa kadar geldi ve kendi­
zarım tebdil etti. Dedik ki; milletimizin, filhakika bu sinin Pariste sulh koriferansile temas etmek üzere
gün milletimizin bu zan ve telakkisinin (Yanlış ol­ hareket ettiği bir sıralarda idi ki bu zatla görüştüğü­
duğu kanaatinde iseniz, bu) (2) en son kabul ettiği müz esas noktalar, hatırımda Kaldığına göre, şunlar
mahiyetiniz değilse bunu tashih etmek için bir idi : Bir defa kendisi Fransa Hükümetinin bize kar­
hareket gösteriniz. Yine miiiet size müteveccih olur. şı yapmakta olduğu muamelâtı doğru bulmuyordu,
O zaman denildi ki size mevcudiyet verebiliriz. Yal­ Fransa menafi-i hakikiyesine mugayir buluyordu.
nız tstanbulun vaziyeti çok tuhaf tesadüf etmiştir. Aç*ik söylediği şey Suriyeyi müsıemieKe yapmak isti­
Boğazlardan sarfınazar edemez misiniz, Adalar de­ yorlardı ve fakat Kilikya da dahil olmak üzere ... ve
nizi sahilinde Yunanlılara bazı imtiyazat ve Fransız­ bizim mevcudiyetimiz umumi olan mevcudiyetimizin
lara bâzı imtiyazat vermek sizi sarsmaz zannederiz tahlisi için Kihuya meselesi için anlaşmaktan... öu
ve diğer taraflarda bazı kö^trollar yapılırsa bundan imkân derecesini de şu tarzda tesbit etti. En niha­
size bir zarar gelir mi? Efendüer; bu sözleri bana yet Kilikyayı tahliye edeceğiz, yalnız orada bize İk­
<arfeden Erzurumda ve bütün Kafkasyada mümessil tisadî (menafi temin ve bunun temadisini) (9) emni-
olan ve Londradâ hâizi salâhiyet olan Revlenson na­
mında bir kaymakamdır ve kendisile münasebatımız
teakup etmiştir. Herri dost olmak istiyor; hem de bu (1, 2, 3, 4, 5, 6t 7, 8, 9) Parantez içindeki kelimeler
dostluktan istihsâli (menafii yolunu takipten geri kal­ tarafımdan eldendi. Mustafa Ünver.
İ : 2

t : 1 24-4--1336 C :4
yet bahşolacak bir vaziyet kabul ediniz. Biz kendi- Bütün Avrupada ve bütün Amerflcadada fevka­
sile görüştüğümüz zaman bizim için bir Kilikya bir lâde dalgalandırdılar. Halbuki milletimiz tarafında»
de Türkiye meselesi gibi iki mesele yoktur. Bir me­ tecavüz vaki olmuş değildir. Vukubulan tecavüze mu­
sele vardır. O da Türkiye meselesidir. Binaenaleyh* kabele edilmiştir. Hatta Fransızlar çekildikten sonra
bizim halline çalıştığımız mesele budur. Bütün vata­ daha ileriye gidilmekten sarfınazar edilerek o kadar­
nımızın tamamiyeti ve bu vatanda yaşıyan milletimi­ la iktifa edildi. Urfada ayni vaziyet olmuştur. Yine
zin istiklâlidir. Bu noktai nazardan anlaşmak lâzım Fransızlar tarafından daha doğrusu Fransızların teş­
gelir. Fransızlar için yalnız Kilikya meselesi vardır. vik ve himayesile ermenilerin, ahalii islâmiyeye teca­
Bunun halli esnasında sizin için birinci olan mesele­ vüz eden ermenilerin sebebiyet vermesi yüzünden yi­
de bazı hususatı görüşebiliriz ve binnetice Kilikya ne muharebe ve müsademe olmuş, binnetice Fransız­
dahi arzettiğim şekilde kalmış ve heyeti umumiye de lar orasını da terketmiye mecbur olmuşlardır. Yalnız
her suretle bize muavenet vadetmiş idi. Yalnız bü­ sureti umumiyede bir şey vardır ki Fransızlar Ma-
tün bu mevaidini tatbik ettirebilmek için ancak Pa- raştan çıktıktan sonra tekrar Maraşa geldiler, tek­
rise muvasalâtında çalışmağa mecbur olduğunu ve rar Urfaya geldiler. Gerek Maraş ve gerek Urfada
sulh aktedinceye kadar Kilikya dahilinde hiç bir ha­ bittabi ihrazı muvaffakiyet edilmiştir. Bunu izzeti ne­
reket olmamasını rica etti. Biz de netice itibarile de­ fis meselesi yaparak daha büyük harekâta geçmek
dik ki, şimdi Fransız tahtı işgalinde bulunan menatıka istemediler.
bizim tarafımızdan kuvvet sevkile hiç bir harekette Diğer taraftan asıl Kilikya cihetlerinde (ahalii is­
bulunmıyacağız. Ancak sizin tahtı işgalinizde bulu­ lâmiye) (5) yine bu tecavüzatı mütemadiye karşısında:
nan ve asayişinden, emniyetinden sizin mes'ul oldu­ mukabelelere kalkıştı. Bütün bu mukabeleler Fran­
ğunuz manatık vardır ki Kilikya, Maraş, Urfa hepsi sızların çekilmesi ile nihayet buldu ve son zaman­
dahil ve Fransızlar tarafından teslih edilen Erme­ larda denilebilir ki Adanada, Tarsusta, Mersinde yal­
nilerin ahalii islâmiyeye tecavüz etmesi, onları kat­ nız buralarda Fransız kuvveti bulunuyor. Diğer ci­
letmesi neticesi olarak vuku bulacak mukabelelerden, hetlerde ahalii islâmiye bir dereceye kadar (hâkimi­
mukavemetlerden de hiç bir mes'uliyet kabul etme­ yeti tesis ettiler.) (6)
yiz. Ve bu gibi vakayiin önüne geçebilmek için siz İtalyanlar sureti umumiyede mülayim bir vazı
derhal (tedabiri lâzimeye tevessül ediniz.) (1) O za­ almışlardır. Kendilerile hiç bir vak'a hadis olmadı ve
man malûmu âliniz valimizi kovmuşlardı. Siz vali­ bu noktai nazarlarında da (sabit kaldılar) (7) ve bü­
mizi iade edeceksiniz, sair Devleti Osmaniye memu­ tün onların talep ettikleri şey menafii iktisadiye te­
rini yerinde ipka ve ahalii islâmiyeye tasallut eden minidir.
Ermenileri oradan uzaklaştıracak ve bilhassa bun­
dan sonra teşvik ve teslih etmiyeceksiniz. Bunlara Gerek İtalyanlar, gerek Fransızlar memleketimiz­
kat'î olarak söz verdi ve hatta Sıvasta icap edenlere de azami menafii iktisadiye temin etmek için dev­
tebligatta bulundu. Filhakika valimiz oraya gitti. Va­ letimizin müstakil kalmasını, diğer bir devleti ecne-
ziyet hüsnü hale girer gibi oldu. (Pico) diplomat biyenin tahtı esaretinde bulunmamasını temin etmek
bir Fransız diplomatı oraya gitti, bunu bizimle gö­ cihetini kendi menfaatleri muktaziyatından telâkki et­
rüştü. Fakat buradaki kuvvetlere (kumanda) (2) eden mekte ve her ikisi de bunu bize bir çok münasebet­
Fransızlar da başka adamlardır. Bunlar bilhassa Ki­ lerle söylediler ve elyevm söylemektedirler.
likya dahilinde bir miralay vardı ki Odeyremon. Bu Yunanlılar doğrudan doğruya İngilizler tarafın­
İslâm düşmanı ve Ermeni hamisi bir adamdır. Taz­ dan himaye edilmek suretile muhafazai mevki ediyor­
yikten bir an bile tevekki etmedi, ve bunun neticesi lar ve çıkmak niyetinde olmadıkları anlaşılıyor.
olarak Maraşta ahalii islâmiyeye tecavüzatta (bu­
Trakya son hadisat itibarile bizimle alaka ve
lundular ve bir çok memurini)' (3) tevkif ettiler. Aha­
münasebette müşkül şerait içinde bulunmakla bera­
lii islâmiye kendilerini muhafaza etti. Neticesi itiba­
ber daima muhafazai irtibat etmektedir. Trakya da
rile vak'a büyüdü. Müsademe oldu ve oradan Fran­
ayni noktai nazarları muhafaza etmektedir. Ancak
sızlar çekildi. Bittabi bu müsademe esnasında Fran­
Fransızlar Trakyanın böyle münferit kaldığını gör-
sız kisvesi altında ahalii islâmiyeye tecavüz eden
(bir kısım yabancı anasır) (4) kendi nefsi hayatını
muhafaza eden ahalii islâmiye ile ateş esnasında öl­ (1, 2, 3, 4, 5, 6, 7) Parantez içindeki kelimeler ta­
düler. rafımdan eklendi. Mustafa Ünver.
6 —
İ : 2
t : 1 24-4-11336 C : 4
«dükleri için oniarı muhafazai mevcudiyet etmekten Diğer taraftan Düzce, Pendik, Bolu, Adapazarı,
âciz göstererek kendilerinin himayesi tahtında bir şey İzmit havalisine de nazarı dikkati âlinizi celbederim.
olabileceklerini ima etmektedirler. Bizimde Trakya­ Oralarda da yine bu menfî, memleket ve milletin
lı vatandaşlarımıza tevcih ettiğimiz, bu küçük Trakya menafii için muzir fikirler sarfle sahai faaliyet bul­
parçasının kurtulmasına mütevakkıftır. Bu noktai na­ muş oluyor. Bir aralık Adapazarında bir isyan ya­
zarda sebat etmektedirler. pıldı. Bazı zevatı gönderdik. Nasihat ettirdik. Binne-
Efendiler muhafazai mevcudiyet için âtimizi, is­ tice iğfal edilmiş olanlar tenvir ve irşat edilmek sure-
tiklâlimizi temin için mevcut olan düşmanları görüyo­ tile sükûnet icra edildi. Fakat İzmiti doğrudan doğ­
ruz ve bu düşmanların emellerini yakından biliyo­ ruya işgal etmiş olan İngilizler yakından para ile dai­
ruz ve düşmanların bu emellerini istihsal için tat­ ma ayni ateşi körüklemekte devam ediyorlar. Onun
bik edecekleri kuvvetlere de vakıfız. Fakat düşman­ için Adapazarı vak'asmı müteakip Hendekte" orada
larımız kendi ihtirasatını bizim imhamızla temin et­ bir ufak müfrezemiz bulunuyordu. Ona hücum et­
mek için malik oldukları kuvvetlerden hiç birini isti­ mişler ve silâhlarını almışlardı. Bunu da ittihaz olu­
mal etmiyorlar. Bilâkis vâsılı gâyat olabilmeleri için nan tedabir ile bertaraf etmek müyesser oldu. Onu
en kuvvetli keşfettikleri vâsıta yine bizi birbirimize müteakip Düzcede ayni tezahürat oldu. Bir takım
•çarptırmaktan ibaret olmuştur. Maatteessüf İstanbul insanlar toplanıyor, hükümeti basıyor, Telgrafhane­
muhitinde düşmanlarımıza, düşmanlarımızdan daha yi basıyorlar. Ne istediklerini anlamıyoruz. Tabiî böy­
•çok hizmet edenler, makasidini teshil edenler bulunu­ le harekâtı bağıyâne yapıyorlar ve bununla İngilizler
yor. işte asıl onların yardımile maatteessüf vatanımı­ Avrupaya bu Osmanlı milletlerinde vahdet ve tesa­
zın bazı noktalarında milletin vahdetini, tesanüdünü nüt mevcut değildir. Bunlar birbirile çarpışmaktadır.
harice karşı gayri vaki gösterecek ve memleketimi­ Bunlar kendi kendilerini idare edemezler, bir müdir
zin içerisine asayişsizliğe delâlet edecek ahval var­ lâzımdır ki bunları sevk ve idare edebilsin.
dır. Meselâ cümlemizce malûm olan Anzavur vazi­ Bu^ Düzce vak'ası bu günün vakasıdır. İçinde bu­
yetini hatırlıyabilirsiniz. Anzavur epiçe zamandanberi lunduğumuz günün vak'asıdır. Bolu mutasarrıfı bu­
İngilizlerin parasile, silâhile, teşvikile ve bittabi Istan- lunan Haydar, Düzcede toplanan bu usâtın, Bolu-
bulda mahiyet ve ahlaklarını arzetmeğe çalıştığım ya tecavüz ve taarruz aleyhinde olduklarını bildirdi.
kimselerle müştereken icrayi faaliyet ediyordu. Millet Boluda bir az jandarma kuvvetimiz vardı. Bilhas­
tarafından bir kaçı tedip edildi ve fakat büsbütün sa Zonguldak ve cenubunda üç taburlu bir piyade
imhakâr tedbir alınmak istenilmedi. Kendisinin ceh­ alayı vardı. Bir taburunu orada bıraktık, diğer tabu­
line atfedilerek fazla bir şey yapılmayı gayri müstel- runu Bolu üzerinden garbe doğru bu hareketi bagıyâ-
.zim gibi tasavvur edildi. Fakat son vak'a esnasında neni tevessüüne mani olmak için sevk ettik. Bura­
Anzavur yine en büyük düşmanların pişdarı olmak dan Bolu Mutasarrıfı Haydar Beye (her şeye rağmen
üzere, malûmu âliniz olduğu gibi, Bigada göründü. tedabiri lazimeyi ittihaz etmesini tebliğ ettik. Bunun­
Toplıyabildiği eşkiya ile Günanı zaptetti. Bandırma­ la beraber kendisine mutlak emniyetimiz mevcut de­
yı zaptetti. Şarka doğru yürüdü. Bahkesiri zaptetti. ğildi.) (1) Bittabi bu anda henüz hükmü kafile hü­
Bursayı tehlikeye duçar etti. Düşman ve Yunan kar­ küm vermekten içtinap ederim. Ama bütün zavahir,
şısında bulunan kuvvetlerimizin arkasını tehdit etti kendisinin bizzat usatın amalini mürevviç gibi hare­
ve sağ cenahı ile Yunanlılarla tevhidi harekât etti. Hü­ ket ettiğine delâlet edecek hususat bulundu. Çünkü
lâsa bütün bu ef'al ve harekâtile efkârı umumiye- ittihazi tedabirde bizi iğfal etmiş bulunuyor, usatın
mizi tabiî rencide etti ve düşmanlarımızı güldürdü. tevkife memur edilen kuvvetleri işgal ediyor, iğfal
Bütün bu harekât 16 Mayıs 1336 danberi devam ediyor, hedefi aslisinden çeviriyor, bittabi sureti hak­
eden harekâttır. Biz artık bu zehrin ve zehirli hareke­ tan görünen bir mutasarrıfın verebileceği evamiri ma­
tin daha ziyade tevessüüne müsaade etmenin fena dunları hüsnü telakki eder ve tatbik eder. Jandarma
avakibe müncer olacağını tahattur ederek tedabir al­ kumandanına derse, ki sizin kuvvetinizi ne bilsin, Jan­
mak mecburiyetinde kaldık. Bu sıralarda idi ki gön­ darma kumandanı ki buradan düşman geleceği için
derilen, muhtelif yerlerden muhtelif istikametlerden kezalik alay kumandanı bir emir tebliğ ederse derse
gönderilen kuvvetler mesmuu âlileri olduğu veçhile ki asker silâhını bıraksın ve dağılsın. Bittabi maai­
kendisile çarpıştı. Nihayet etrafındakiler dağıtıldı.
Bu günkü safhasından sonrasını da bittabi Meclisi
le) Parantez içindeki kelimeler tarafımdan ek->
Âliniz takip edecektir.
lendi. Mustafa Ünver.
İ : 2

1 : 1 24-4-1336 C : 4
memnuniye asker bunu yapar. îşte böyle menfî ve Hulâsa bu günün arzuya şayan olmıyan ve-
hainane tedbirlerle Boluda iğfal edilmiş olduk ve müz'iç olan bu ahvali arzediyorum. Çünkü vaziyet
binnetice Bolu mutasarrıfı Haydar Bey de bir gün başka türlü tesbit edilmiş olmaz. Bunlar vak'adır.
Düzceye oradaki usatın yanına gitti ve oradan emir­ Başka yerlerde belki ufak tefek hassasiyetlerde var­
lerini vermeğe başladı. Bittabi beri ile irtibat ve mü­ dır. Gerek bu vak'ayı ve gerek diğer yerlerdeki ufak
nasebetimiz kalmamıştı. Oradan verdikleri emirlerle tefek hassasiyeti demin de izaha çalıştığım gibi, düş­
de merakizi tecrit etti. Gönderdiğimiz kuvvetlerden manların kendileri hariç gibi düşünerek, fakat yine
haberdar olamadık. Nihayet oradaki vaziyeti görmek bizim vesaitimizi tatbik ettikleri tedabiri şeytanet-
anlamak ve icap edenlere icrayi nasihat etmek ve düş­ kârane neticesidir. Bittabi halk vaziyete vakıf değil­
manların İngilizlerin vatanımızı izmihlale saik olan dir. Pek güzel bilirsiniz ki, Istanbulun işgalinden ih­
İngilizleri bu tedbirlere en kıymetli arkadaşlarımız­ timal haberdar değildir ve böyle bir işgal keyfiyeti­
dan mebus arkadaşlarımızdan bir kaç zatı memur ni işitmişse bile mazurdur. Sonra makamı saltana­
ettik. Onlar da malûmunuzdur, Trabzon Mebusu tın, makamı hilâfetin vaziyetini idrak edemezler.
Hüsrev B. Lâzistan Mebusu Hüseyin B., Bolu Me­
İşte bu kadar gaflet içerisinde bulunan halkımı­
busu Fuat B. ve Şükrü Beylerdir. Fuat B. Bolulu za her şey suhuletle serpilebilir. Maahaza pek nazik
olduğu için oraları biliyor. Onun için bu arkadaşları bulunduğu için her şeye karşı en büyük ehemmiyeti
gönderdik ve yanlarına ufak bir müfreze verdik. On atfetmek ve her şeye karşı en kat'î ve ciddî tedabiri
sekiz yirmi kişilik bir suvarile yolda kendilerini mu­ tatbik etmek lâzımdır. Çünkü Allah muhafaza et­
hafaza etsinler diye. Geredede Bolunun şarkında bir sin, bir defa inhilâl vaki olursa tekrar tevhit etmek
alayımız olduğunu biliyorlar idi. Sonra aldığımız ma­ ve harice karşı bir kuvvet ve kudret halinde arzı
lûmata göre inşaallah doğru çıkmaz, bu kıymetli ar­ mevcudiyet etmek imkânı münselip olur.
kadaşlarımız usât tarafından tevkif edilmiş diğer ta­
raftan Düzcede zuhur eden bu fenalığı izale etmek Vaziyet bu suretle tenevvür ettikten sonra hare­
için pek kıymetli kumandanlarımızdan yirmi dördün­ ket için iki şeyden birine karar vermek lâzımdır. Bi­
cü fırka kumandanı kaymakam Mahmut Beyi me­ rincisi; İstanbul muhitinin Ferit Paşa Kabinesinin
mur ettik. Mahmut Bey kuvvetlerile Geyve boğazın­ kabul ettiği şeyi kabul etmek şerefimizi, hayatımızı,
da bulunuyordu. Geyve boğazından kuvayi kâfiye her şeyimizi bırakmak yani İngilizlere esir olmak­
alıp Düzceye gidecekti. Mahmut Bey Adapazarına tır. O zaman yapılacak mesele yoktur. Yok, bu mil­
gittikten sonra Düzceye gitmek üzere ayni yol üze­ leti millet olarak, insan olarak namus ve şerefile ya­
rinde bulunan Hendeke teveccüh etti. Oraya muvasa­ şatmak istiyorsak kabul edeceğimiz nokta ve esas,
lâtından haberimiz vardır. Fakat evvelisi gün öyle­ mevcut bilcümle kuvvet ve vasaitimizi icabına göre
istimal ederek, bizi imhaya çalışan düşmanların düş­
den sonra saat ikidenberi Düzcede Mahmut Bey kuv­
manca olan emellerini kırmaktır ve ben şahsen kati­
vetleri ve şahsı hakkında bir malûmat alamıyoruz.
yen şüphe etmem ki bütün arkadaşlarımız ancak böy­
Çünkü telgraf hatları gerek Bolu üzerinden, gerek
le hissi ulvî ile buraya gelmişler ve ifa edecekleri va-
Adapazarı üzerinden münkatidir. Muhabere ediyor­
zifei tarihiyenin derecei azametini ve nezaket ve
duk. Son safhada münkati olduğundan bittabi böyle
ehemmiyetini bütün vuzuhile müdrik bulunuyorlar.
bir iki gün haberdar olamamak mucibi endişe gö­
Merkezle anlaşmak meselesi hakkında, merkez de­
rülmektedir. Bittabi en müstesna hali tasavvur ve
mek, yani makam saltanat ve hilâfet olan İstanbul
kabul ederek yeniden tedabir ittihaz edilmiştir. Tev­
demektir, istanbul düşmanın resmen ve filen tahtı
cihi ve intacı yine Heyeti Âliyenize aittir. (Bu gün­ işgalindedir. Bu gün İstanbul demekle Londra demek
den sonra sesleri). Bazı propagandalar, manasız mu­ arasında hiç bir fark yoktur. İşte Londra mahiye­
zır propagandalar neticesinde halk hakikaten idlâl tinde bulunan Istanbulda maatteessüf bütün âlemi
edilebilir. Meselâ üç gün evvel Beypazannda halk islâmın perestişkârane merbut olduğu Halifemiz ve
r
oplanmış, içerisinden iki üç müfsidin ifsadile telgraf­ ecdadı kiramımızın bize en kıymetli yadigârı olan
haneyi basmışlardır. Bittabi adam göndermek ve kuv­ padişahımız kalmış bulunuyor. İrtibat arasak ara-
vet göndermek lâzım geldi. İçlerinde iki üç kişi var­ sak bu makamı muallânın tavassutu olabilir. Bu te­
mış, onların iğfalâtı neticesi imiş. Ayni hale müşa­ mas ve irtibat için iki şey varidi hatır olabilir. Birisi,
bih bir mesele daha, şimalde Nallıhanda zuhura gel­ meselâ bir heyet intihap edelim gönderelim. Bu ne*
d i Buna karşı tedabir alınmıştır. yet Londra mahiyetinde bulunan Istanbula girmek
İ : 2

t : 1 24-4-1336 C : 4

için bittabi İngilizler tarafından görülecektir. İngiliz­ derdi dedi ve bu gün o zati şerif tahlisi giriban edi­
lerin malûmatı, vesikası olmadan Îstanbula girilemez yor, Geyvede bulunuyor. Bir saat evvel kendisile ke-
ve çıkılamaz. Bu heyet Zâti Şahaneye vasıl olur ve zalik Dahiliye Nazırı Hazim Bey ayni tebliği edi­
bir şart ile, İngiliz amali dairesinde milleti sevk ve yor. Rüesayı memurini mülkiyeye rica ediyor. Bü­
idare etmek imkânından bahsederse, bu heyet Zâtı tün hissiyatı vataniyesine müracaat ederek aman in­
Şahaneye işte millet vahdetini muhafaza ediyor, istik- gilizlere bir şey yapmayınız diyor.
lâliyeti katiyen feda etmez, Makamı ^fuallâyı sal­ Beyefendiler; şimdi İstanbul muhitine nasıl emni­
tanatın bu makasidi ulviyenin. istihsâli için çalışma­ yet edeceğiz ve Istanbulun o tazyiki elimi muvacehe­
sına karar vermiştir derse böyle bir vazifei mukad- sinde biz dahi olsak insanız, bizim karşımıza gelen
desenin ifasına memur olacak heyetin yeri, böyle bir sözün düşmanlarımız tarafından işidilmiyecek ve işi-
vazifei mukaddeseyi ifa edecek Makamı Saltanat dildiği takdirde duçarı mehalik olmıyacağımıza em­
değil Malta olur. Zati şahane ile hususî temas hasıl niyet ederek nasıl söyliyebiliriz? Binaenaleyh böyle
etmek dahi varidi hatırdır ve o her suretle araştırıl­ bir temastan ne faide hasıl olur? Bendeniz takdir
maktadır, Ancak nazarı dikkati âlinizi celbederim ki edemiyorum. Ancak mühim anda bulunuyorum. Her
halifei mukaddesimiz Efendimiz Hazretleri edayi sa- türlü tedabiri ciddiyetle almak lâzımdır.
lât için Camiye gittikleri zaman kendilerini muhafa­
Müsaade buyurursanız bir meseleden daha bah­
za eden kıtaatı askeriye islâm askeri değildir. İngiliz
setmek istiyorum. Efendiler, vaziyeti dahiliyeyi teş­
askeridir. Bu şeraiti elimeye duçar olmuş olan Pa­
rih için daha fazla tafsilâta girişmek lüzumsuz ola­
dişahımızla hususî temas dahi mümkün olamaz. Su­
cak. Maamafih teferruat hakkında yine beraber çalı­
reti umumiyede bir şey arzedeyim : Farzedelim ki
şacağız, itimat izhar ediyorlar ve yine işitiyorum ki
resmî ve hususî her türlü temas mümkündür. Ne
bu teveccüh ve itimadın sevkile meselâ riyaset me­
anlamak istiyoruz? Bu temastan millet; istiklâlini,
selesi mevzubahs olduğu zaman büyük şükran ve
tamamiyeti mülikiyesini Makamı Hilâfet ve Salta­
minnet ile görüyorum ki tekmil arkadaşlarım hakkı
natın müstakil ve masun olmasını vicdanî bir emel te­
âcizanemde büyük teveccühler, muhabbetler izhar
lâkki etmiştir. Bunun için burada çalışıyoruz ve ça­
ediyorlar. Meselâ riyaset meselesi mevzubahs olduğu
lışacağız. Halifei müsliminin bundan başka bir şey
zaman seni reis intihap edelim dediler. Ben bu me­
düşünmesine imkân tasavvur ediyor musunuz? Ben
selede kat'î ve samimî olmak isterim. Bunun için
şahsan hiç bir şey düşünmem. Zati Şahanenin ağzın­
şahsıma ait olmakla beraber, bunu yine şahsımın ha­
dan işitsem mutlaka bunun icbar ve tazyik altında
ricinde bir mesele olarak kabul etmek daha doğru
olduğuna hükmederim. O halde ne işitmek istiyo­ dedim. Benim mevcudiyeti maddiyemi bırakalım, bir
ruz? Daha dün okuduğumuz sâniadan ibaret olan isim üzerine konuşalım.
fetva cümlenizin malûmudur. Hürriyetine, serbesti­
Daima milletin müdrik olduğunu, milletin kuvvet­
sine malik olan böyle bir Halife verdirir mi? Cümle­
li olduğunu biliyorsunuz, ki maksadımızı kurtarmak
nin malûmu olan Hükümetin evamiri muhtacı tefsir­
için harice karşı, ecanibe karşı, düşmanlarımıza kar­
dir. Bu kabineden evvel Harbiye Nazırı Fevzi Paşa
şı milletin müdrik ve kuvvetli olduğunu, milletin âmi­
Hazretleri namus ve haysiyet ve şerefi itibarile ken­
li hakikî olduğunu ispat etmek lâzımdır. Bu hakika­
disini yakından tanıyan arkadaşlarımızın tahtı tasdi-
tin mütecelli ve maddî bir delilidir. Milletin âmili ha­
kında olduğu üzere şüphe ve tereddüt edilmiyecek
kikî olduğunu ispat etmek lâzımdır. Bunu ispat et­
evsafı güzideye maliktir. Bir emirde İngilizlere hür­
mek lüzumundan bahsettiğim bir hakikattir ve hu­
met edeceksiniz, İngilizlerin emrini dinliyeceksiniz,
zuru âlileri bu hakikatin hiç şüphesiz delilidir. Bu
böyle hareket etmediğiniz takdirde mahvolacağız, bu
yalnız milletimizce değil ecanipçe de malûmdur.
tarzı hareketi hamiyeti vataniyenizden rica ederim
diyor ve bazı zaif muhakemeli insanlar ihtimal ki Fakat düşmanlarımız daima bu hakikati setret-
vaziyet başka türlüdür, bu kadar muhterem bir ar­ mek, âlemi medeniyete karşı milletimizi böyle mü­
kadaş böyle desin. Fakat biz böyle bir teeniye lüzum tesanit, vahdet yapabilecek, kendi kendini idare ede­
görmedik ve bunun düşman tarafından not edildi­ cek evsaftan mahrum göstermek suretile kıymet ve
ğine hükmettik. Kaçırdığı yaveri Salih Bey buraya ehemmiyetini tenkis ediyorlar. Daima bu vahdetleri,
geldi ve aman dedi. Harbiye Nazırı süngü altında bu mevcudiyetleri şu veya bu şahsın üzerinde temer­
dır ve zorla imlâ ve imza ettiriyorlar, o emre ehem­ küz ettirmek, hatta İngilizlerin yeni günlerde yani
miyet vermemesi lüzumunu bildirmek için beni gön­ Istanbulu işgal sırasında İngilizlerin Hükümete ver-
İ : 2

I t 1 24-4i-1336 C : 4
dikleri notada benim ismim zikredilmiştir. Bu ada­ olarak bütün mevcudiyetimle çalışmağa mukaddesa­
mı reddediniz, bu adamı telin ediniz denilmiştir. Bu tım namına söz vermişimdir. Bu sözü burada tekrar
adam ret ve telin olunursa mevcudiyeti milliye esa­ etmekle kesbi şeref eylerim. (Alkışlar)
sen yoktur. İkincisi; dahili memlekette bütün mil­
lete karşı menfi propagandalarda bulunuluyormuş. HAMDULLAH SUPHÎ B. (Antalya) — Reisin
Esası yoktur. Bu hakikat olmamakla beraber düşman­ intihabı ruznamemize dahil olan mevat arasındadır.
ların elinde bir silâhtır. Binaenaleyh bu mahzuru Fakat Paşa Hazretlerinin verdiği izahattan anlaşılı­
nazarı dikkati âlinize arzediyorum. Millete yapılan yor ki yavaş yavaş .büyüyen tehlikeye karşı emir ve­
menfi propagandalardan anlaşılıyorki yine mesele recek zatı veya zevatı aramızdan terhis etmek ve ona
şahsî olarak gösterilmektedir. Bu da bittabi fevkalâ­ salâhiyet vermektir.
de tesir yapar. Bu itibarla maksadımızın, ulvî ma-
kasıtımızın istihsali için düşmanlara silâh verecek her
türlü hususattan tevakki etmeniz iktiza eder. Yalnız Not : Zabıt ve Kavanin Kalemi celsei hafiye def­
ve yalnız bir şey düşünmeğe mecburuz o da mem­ terinin 1 S* No. sında mevcut açıklama aynen aşağı­
leketin halâsıdır. Burada mevzubahs olacak şahıs me­ ya aktarılmıştır :
selesi, hatır meselesi değildir (Alkışlar). Binaenaleyh «Pek cüzi yerleri zabıt esnasında atlanmış oldu­
bütün hakayika vuzuhile vakıf olarak isabet karar­ ğundan tevhidinde bazı yerleri noksan kalmıştır. He+
larınızı vermenizi, maruzatı salifemde işaret ettiğim yeti umumiyesi iyidir. Nihayetinde celsenin tatil edil­
gibi, memleketin menafii namına temenni ederim.. diğine dair Reisin tebligatı yok ise de şekli müzake­
Millete istiklâl temin edileceği güne kadar bir fert reden celsenin hitam bulduğu anlaşılmaktadır.»

—.>.. >fl<l

- - 10

You might also like