You are on page 1of 2

KULÜBEDEN KONUTA: MİMARLIKTA İLKLER

Bu makalenin yazım amacı Anadolu’da bilinen en eski yerleşme yeri olan Hallan Çemi ile
gelişimin tüm sürecini yansıtan Çayönü kazılarında köy mimarisinin ortaya çıkışı ve gelişimi
ile ilgili yeni verileri tanıtmaktır.

İnsanın milyonlarca yıl süren uzun bir yaşam öyküsü vardır. Bu süreç içinde insan
biyolojik olarak evrim geçirmiş, teknolojisi yetenekleri düşünsel gücü gelişmiş; karmaşık bir
dil de dahil olmak üzere soyutlama becerisi ortaya çıkmıştır. Uygarlığımız da bu uzun süreç
içinde yaşanan deneyim ve arayışların birikimi ile biçimlenmiştir. İnsan, 1 milyon yılı aşkın
bir süre boyunca yaşamını avlanarak ve besin toplayarak sağlamış aynı yerde sürekli olarak
oturmadığından kalıcı barınak da yapmamıştır. Bu uzun süreç boyunca diğer canlı türlerinden
çok farklı bir davranış biçimi geliştirmiş bütün iklim bölgelerine yayılmıştır

Günümüzün iklim koşulları 14 bin yıl kadar önce oluşmaya başlamış, dünyanın hemen her
yerinde insanlar mevcut teknolojileri ile, değişen doğal çevre ortamına uyum sağlamaya
çalışmıştır. Anadolu da dahil olmak üzere Yakındoğu'da, diğer bölgelerden çok farklı bir
yaşam modeli, gerçek anlamı ile "köy” olarak tanımlayabileceğimiz bir yerleşme türü ortaya
çıkmıştır. Burada, Yakındoğu köy modelini, dünyanın diğer bölgelerindeki yerleşme
yerlerinden ayıran özellikleri vurgulamakta yarar vardır.

Diğer yerleşimlerin durağan olmasına karşın Yakındoğu köy modelinin çok canlı bir
değişim dinamiği vardır, Yakındoğu köy modelinde yerleşme içi alanların kullanımı yalnızca
işlevsel açıdan değil, toplumsal statü olarak da farklılaşma gösterir, Yakındoğu köylerinde
mimarlıkta belirli bir anıtsallaşma eğilimi vardır, Yakındoğu köy modelinde kült ve inanca
bağlı uygulamaların yerleşmeyi tümüyle denetim altına aldığı anlaşılmaktadır, Yakındoğu
modelinde, yerleşme düzeni ve buluntu topluluğu basit ve egaliteryen bir topluluktan çok,
tabakalanmış ve kompleks bir dokuyu göstermektedir, Mimariyi zenginleştiren, işlevselliğin
ötesinde öğeler görülür, Yakındoğuda yalnızca işlevsel değil, statü niteliği olan nesnelerde de
canlı bir mal aktarımı vardır; diğer bölgeler ile gerçekleşen etkin iletişim giderek örgütlü bir
ticareti de geliştirecektir, Yakındoğu modelinde örgütlü bir işgücünün varlığı açık olarak
görülmektedir.

Güneydoğu Anadolu'da ilk yerleşim ile mimarlığın ortaya çıkışımı bütün aşamalarıyla
yansıtan iki kazı yeri vardır: Hallan Çemi ve Çayönü. Hallan Çemi, Proto-Neolitik Çağ'a
tarihlenmektedir; Çayönü ise bir sonraki aşama olan Çanak-ÇömIeksiz A Evresi ile başlayıp
Neolitik Çağ'ın sonuna kadar kesintisiz olarak devam etmiştir.

Yuvarlak bir kulübe ile dörtgen planlı en basit yapı arasındaki fark sanıldığından çok daha
fazladır. Direk olarak kullanılan eğimli ağaçların arası dal ve kamışlarla sepet gibi örülerek
biçimlendirilen, üstü sap ve çamurla kaplanan kulübelerde genellikle örgü, yukarıda
kubbemsi biçimde ya da çadır çatkısı gibi bağlandığından, ne taşıyıcı duvar, ne dam, ne de
yağmur ve kar suyunu akıtma sorunu vardır. Bu tür bir örgü dik açılı köşe dönüşlerine de
uygun olmadığı için yapı ister istemez yuvarlak ya da söbemsi biçim almaktadır.
Çayönü’nde Yuvarlak planlı mimariden köşeli plana geçişi tetikleyen üç neden vardır.
Birincisi yuvarlak planlı yapının 302 den büyük inşa edilememesi ve inşa edilen alana rahat
eklemelerin yapılamaması, ikinci neden yuvarlak planlı bir yapıda değişik işlevler için ayrı
bölmeler oluşturmanın güçlüğü, son neden ise Çayönü'ne özgü bir sorundur; yağışlı
dönemlerde nemden, sıcak mevsimlerde de ısıdan koruyan bir yalıtım sistemi oluşturmak aynı
zamanda da, olasılıkla haşere ve kemirgenlerin yapı içine girmesini güçleştirmek için ev
tabanının yerden yükseltilmesidir.

Çayönü’nde ilk köşeli yapıların planı, yere sık aralıklarla hatıl gibi serilmiş ve işlevi
oturma tabanını yerden yükseltmek olan, birbirine koşut taş dizilerinden oluşmaktadır. Yükü
yada üst yapıyı taşıyan bir örü değildir, üzerine konulan tabanı taşır. Dış duvar ve tavan
yuvarlak planlı yapılardaki gibidir ve dışarıdan bakıldığında dik köşeli dönüşleri olmayan
yuvarlatılmış dörtgen görünümdedir. Çayönü’nde bu evre Izgara planlı yapı evresi olarak
adlandırılır. Kanallı yapılar evresine gelindiğinde, dış duvarı olan dörtgen bir yapı haline
dönüştüğü görülmektedir.

Yuvarlak yapıların "duvarı” olarak adlandırabileceğimiz üst örtüsünün sepet örgüsü gibi
dal ve kamışlardan yapıldığı, bunun üstünün de olasılıkla killi toprak sıvanarak yalıtıldığı
anlaşılmaktadır. Aynı uygulama ızgara planlı yapılarda da sürdürülmüştür. Ancak giderek
düz kenarlı ve köşeli olmaya başlayan bir yapıda, tonoz gibi eğimli bir üst yapı yerine, daha
yüksek ve dayanıklı duvarlara da gereksinme duyulmuş olduğu açıktır. Nitekim Kanallı
Yapılar Evresi'nde yapıyı çevreleyen taş duvar sağlam ve üst yapı yükünü taşıyabilecek bir
duruma gelmiştir. Bu evrede yapıların üst örtüsünde de değişme olmuş ilk olarak taş duvar
üstünde dökme kerpiç kullanılmıştır. Bunu izleyen yapı katı olan Taş Döşeli Yapı Evresi'nde
ilk olarak taş duvarların tabandan bağımsız olarak zemine oturduğu, Hücre Planlı Evre'de ise
temel çukuru ile birlikte yapıldığı görülür.

Sepet gibi yapılmış bir yapıda kapı ya da pencere yeril örgüyü kestiğiniz herhangi bir
yerden, yapının çatkısına zarar vermeden açılabilir ya da kapatılarak yeri değiştirilebilir.
Ancak taştan örülmüş dörtgen plana geçildiğinde kapı da, pencere de çözümü güç bir sorun
durumuna gelmiştir. Çayönü'nde, düz taş duvarlı yapıların ilk örneklerinden biri olan Sekili
Yapı'da, yapının dış girişi, o dönemin yapı ustasına herhalde en akılcı çözüm gibi gözüken,
iki duvarı köşeden birleştirmek yerine açıklık bırakarak çözülmek istenmiştir. Ancak bu
konumdaki bir açıklığın başka sorunlar çıkarttığı görülmüş olmalı ki bu tür kapı bir daha
uygulanmamıştır. Herhalde lento sorununa iyi bir çözüm bulunamadığından, bu örneği
izleyen hiçbir dörtgen planlı yapıda, taş duvar seviyesinde yapıya dıştan giriş sağlayan kapı
açıklığına rastlanmaz. Buna karşılık yapıların girişi taş duvarın bitip kerpiç duvarın başladığı
düzlemden verilmiştir. Buna karşılık yapıların iç bölmeleri arasında ancak sürünerek
geçilebilecek küçük açıklıklar vardır. Çayönü'nde bulunmuş olan ev modelinin de gösterdiği
gibi, bu tür küçük açıklıkların üstü de lento gerektirmeyecek gibi yuvarlak bitirilmiş
olmalıdır. En eski örneklerini gene Çayönü'nden bildiğimiz kapı mil taşları, Neolitik Çağ'ın
sonlarına doğru kapı sorunun, büyük olasılıkla ahşap lento ile çözümlendiğini
göstermektedir.

You might also like