You are on page 1of 9

9.Sınıf Tarih / III.Ünite: Orta Çağ’da Dünya ..….. / …… / …….

KONU: ORTA ÇAĞ’DA SİYASİ YAPILAR


KAZANIM: 9.3.1. Orta Çağ’da yeryüzünün çeşitli bölgelerinde kurulan siyasi ve sosyal yapıları tanır.

ORTA ÇAĞ’DA KURULAN DEVLETLER

Orta Çağ, 375 Kavimler Göçü ile başlar, 1453 İstanbul’un Fethi ile biter.

375 yılında meydana gelen Kavimler Göçü; 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun Doğu ve Batı
olmak üzere ikiye ayrılmasına neden oldu. 476 yılında Batı Roma İmparatorluğu yıkıldı.

Kavimler Göçü; Avrupa’da


feodal siyasi yapıların ortaya
çıkmasına, Frank, Vizigot, Osrogot,
Sakson gibi Germen krallıklarının
kurulmasına neden oldu.

FEODALİZM (DEREBEYLİK)
Bu sistemde siyasi güç; krala ait olup kral, siyasi otoritesini mutlak sadakat koşuluyla ve
kontrollü olarak derebeyleriyle paylaşmıştır.

Feodal sistem; merkezî iktidarın yok olduğu, karışıklıkların ve güvensizliklerin yerleştiği, ticaretin
neredeyse durduğu, kent yaşamının önemini yitirdiği bir ortamda ortaya çıkmıştır. Bu gelişmeler Avrupa’da
ortaya çıktığı için feodalizm evrensel değil Batı toplumlarına özgü olarak kabul edilmektedir.

Batı Roma İmparatorluğu’nun yıkılma sürecine girmesiyle kıtlık ve savaş korkusu halkın can ve mal
güvenliği endişesine kapılmasına neden oldu. Bundan sonra halk yaşadıkları bölgelerin büyük malikânelere
sahip lordlarına sığınmaya başladı.

Feodalite güçlü savaş lordlarının egemen güç kabul edildiği, zayıfların kendilerini efendilerine emanet
ederek karşılığında sadakatle hizmet sözü verdikleri bir toplum yapısıdır.

Lordlar, kendisine sığınan köylü sınıfını korumak ve topraklarına toprak katabilmek için sadık bir silahlı
güce ihtiyaç duymuştur. Böylece Avrupa’nın her yerinde bu lordlara bağlılık yemini etmiş savaşçı vassallar
ortaya çıktı. Bunlar Orta Çağ’ın şövalye adı verilen profesyonel savaşçılarını oluşturdu.

Orta Çağ toplumunun temelini köylüler oluştururdu. Üst sınıfların refahı onun emeğine bağlıydı.
Toprağın sahibi olan ve malikânede yaşayan lordlar, köylü ve ailesinin de sahibiydi.

Kral; lord ve vassallarından malikâne sayısı oranında asker ve vergi toplardı. Feodalizmde hiç kimse tam
anlamıyla hükümran değildi. Bu yüzden kral, lord ve vassallar arasındaki mücadeleler, Orta Çağ Avrupası’nda
uzun süren karışıklıklara, siyasal istikrarsızlıklara hatta savaşlara neden olmuştur

Haluk YAVUZ
~ 20 ~ Tarih Öğretmeni
9.Sınıf Tarih / III.Ünite: Orta Çağ’da Dünya ..….. / …… / …….

BİZANS İMPARATORLUĞU
Siyasi yapıyı Helenizm ve Ortodoksluk şekillendirdi. Bizans İmparatoru, Hz.İsa’nın yeryüzündeki
vekili sayılırdı. Roma Cumhuriyet ile yönetilirken Bizans Otokrasi ile yönetilmiştir.

Otokrasi, monarşinin bir çeşidi olup bütün siyasi yetkiler kralın elindedir. Monarşiden farklı
olarak otokraside, yönetim miras yoluyla değil, kişiler tarafından ele geçirilmiştir.

Bizans, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra Anadolu’daki topraklarını Türklere kaptırdı.


Malazgirt Savaşı sonrası Anadolu’da Türk beylikleri kuruldu. Bu beyliklerin toprakları daha sonra
Türkiye Selçuklu hâkimiyetine girdi.

1243 Kösedağ Savaşından sonra Moğollara yenilen Türkiye Selçuklu parçalanmış, Anadolu’da
ikinci beylikler dönemi başlamıştır. Bu beyliklerden Osmanlılar topraklarını genişleterek büyük bir
devlete dönüşmüştür.

1453 yılında Osmanlıların İstanbul’u fethetmesiyle Bizans İmparatorluğu tarihe karışmıştır.

SASANİ İMPARATORLUĞU
Persler gibi Monarşi ile yönetilirdi. Hükümdar Şehinşah unvanını alırdı. Şah, Tanrı
Ahuramazda’nın yeryüzündeki temsilcisi sayılırdı. Şahların ölümünden sonra yaşanan taht kavgaları
merkezi otoriteyi zayıflatmıştır.

Bizans İmparatorluğu ile yaptıkları uzun savaşlar sonucunda, Anadolu’yu hâkimiyetleri altına
alan Sasaniler, İstanbul’u kuşatmıştır. Ancak Bizans’ın özellikle deniz gücü karşısında etkisiz kalan
Sasani Devleti, Anadolu’dan çekilmek zorunda kalmıştır. VII. yüzyılda Suriye- Filistin hattını fetheden
Müslüman Araplar ise İran, Mezopotamya ve Kuzey Suriye’deki Bizans birliklerini yenilgiye
uğratmıştır.

Sasaniler, Hz. Ömer Dönemi’nde yapılan Nihavend Savaşı’nda yenilmiş ve 651 yılında
yıkılmıştır. Bundan sonra İran, Kuzey Afrika, Hindistan, Orta Asya, Mısır ve Anadolu’da çeşitli İslam
devletleri kurulmuştur.

MOĞOL İMPARATORLUĞU
Kurucusu Temuçin’dir. Temuçin 1206 yılında Türk-Moğol boylarının katıldığı kurultayda kağan
seçilmiş ve Cengiz adını almıştır.

Cengiz Han, istila hareketleriyle dünyanın en geniş kara imparatorluğunu kurmuştur. Cengiz
daha hayattayken imparatorluğunu oğulları arasında paylaştırmıştır.

Bu dönemde Moğollar üzerinde Şamanizm’in önemli bir etkisi vardır. Şamanların söyledikleri
gerek toplum üzerinde gerekse idareciler üzerinde etkilidir. Büyük Şaman, 1206 kurultayında
Temuçin’in Gök Tanrı tarafından seçildiği şeklinde kehanette bulunmuştur. Bu kehanetinde
“Temuçin’le çocuklarına dünyanın bütün topraklarını bağışladım ve kendisine Cengiz Han ismini
verdim.” şeklinde Gök Tanrı’nın kendisine haber verdiğini söylemiştir. Böylece Cengiz Han’ın ve
neslinin ilahi soya dayandırılması Şamanlar tarafından sağlanmıştır. Bu kutsallık Cengiz Han’dan
sonra gelen hükümdarların, onun soyundan gelmesini meşrulaştırmıştır.

Haluk YAVUZ
~ 21 ~ Tarih Öğretmeni
9.Sınıf Tarih / III.Ünite: Orta Çağ’da Dünya ..….. / …… / …….

Altınordu

Çağatay Hanlığı

İlhanlılar

Kubilay Hanlığı

İMPARATORLUKLARDA SOSYAL, EKONOMİK VE ASKERÎ DURUM


Kavimler Göçü sonucunda Germen kavimleri Avrupa’ya yerleşti. Germen kralları, Roma
İmparatorluğu’ndaki gibi eyaletlere ayırarak ülkelerini yönetti.

Germen krallıklarında;

• Eyaletleri ve eyalet ordusunu Dük denilen soylular,

• Eyaletlere bağlı şehirleri ise Kont denilen feodal beyler yönetirdi.

• Krallar, Mecliste kont ve ve psikoposlara danışarak karar alırdı.

• Kontlar halkı ruhban sınıfına itaate zorlardı.

• Ruhban sınıfı da halkı kontların yerel iktidarına tabi olmaya çağırırdı.

• Ruhban sınıf ile soylular arasındaki bu işbirliği Feodalizm ve Dogmatizm’in Orta Çağ boyunca
Avrupa’ya hâkim olmasını sağlamıştır.

Bizans İmparatorluğu’nda hayat ve geçim tarzı ticarete dayanmaktadır. İpek ticareti Bizans ile
Sasaniler arasında savaşlara neden olmuştur.

Sasaniler’de ise ekonomi daha çok topraktan alınan vergilerle dönüyordu. Bu vergilerle liman,
köprü ve hanlar gibi ticarete hız kazandıran eserler yapılır ve ordunun ihtiyacı karşılanırdı. Sasaniler;
Hint Okyanusu, Orta Asya ve Güney Rusya’da uluslararası ticarete de egemen olmuşlardır.

Moğollar, hayvancılıkla uğraştıklarından konar-göçer yaşıyordu. Yerleşik Moğollar ise canlı


hayvan ticareti ile uğraşmışlardır.

Orta Çağ’da kurulan devletler siyasal güçlerini sadece ekonomik faaliyetlerle değil, güçlü
ordular kurarak da sağlamıştır.

Haluk YAVUZ
~ 22 ~ Tarih Öğretmeni
9.Sınıf Tarih / III.Ünite: Orta Çağ’da Dünya ..….. / …… / …….

KONU: TARIMDAN TİCARETE EKONOMİ


KAZANIM: 9.3.2. Orta Çağ’da tarım ve ticaretin yaygın ekonomik faaliyetler olduğunu kavrar.

İlk çağlardan itibaren tarım üretimini artırmak isteyen insanlar;


 Sulama kanalları yaptılar.
 Yağmur sularını depoladılar.
 Toprağı gübreleme ve nadasa bırakma yöntemlerini kullandılar.

ARTI ÜRÜN
Tarım toplumlarının kuraklık sonucu oluşabilecek kıtlık durumlarında kullanmak üzere
depoladıkları üründür.

Artı ürün yetiştirilmesi ve depolanması;


 Değiş-tokuşu geliştirmiştir.
 Yeni meslek grupları oluşmuştur. (Tüccar, esnaf vb.)
 Artı ürünlerin tapınaklarda toplanıp dağıtılması toplumsal tabakalaşmayı ortaya çıkarmıştır.

TOPRAĞIN MÜLKİYETİ
Mezopotamya’da özel mülkiyet vardı.
Mısır’da topraklar Firavun’a aitti.
Sümerlerde tapınaklara ait topraklar, yöneticilere ait topraklar ve köylülere ait topraklar vardır.
Hititlerde ise toprak devlete aitti. Devlet bu toprakları tımar bölgelerine ayırmıştır.

VERGİLER

Devletler giderlerini karşılamak için halktan vergi toplamıştır.


XIII. Yüzyıldan itibaren düzenli vergilendirme sistemine geçildi.
Vergiler; emek yoluyla ödeme, aynî ödeme ve nakdî ödeme şeklinde tahsil edilmiştir.

İLK VE ORTA ÇAĞ’DA TOPLUMSAL TABAKALAŞMA


Toplumsal tabakalaşma, insanlar arasındaki ekonomik ve toplumsal eşitsizliğin görünür hale
gelmesidir.

Tarımsal üretimin gelişmesiyle zenginliğin artması sonucu tabakalaşmada da artış olmuştur.

Kölelik, kast sistemi ve mevkiye bağlı sistem bu tabakalaşmaya örnektir.

Haluk YAVUZ
~ 23 ~ Tarih Öğretmeni
9.Sınıf Tarih / III.Ünite: Orta Çağ’da Dünya ..….. / …… / …….

KAST SİSTEMİ
Kast, aynı mesleğe ve aynı geleneğe bağlı kişilerden oluşan sosyal tabakadır.

Hindistan’da brahmanlar (din adamları), kşatriyalar (askerler), vaisyalar (çalışanlar) ve sudralar


(işçiler ve köleler) sınıflarından oluşmuştur. Bunların dışında sisteme dâhil edilmeyen Parya denilen
dışlanmış bir sınıf vardır.

Hindu inancına göre oluşmuştur.

Kast üyesi brahmana saygı duyup, kendi kastının kurallarına göre yaşarsa, sonraki hayatında bir
üst kastta doğacaktır. Aksi durumda bir alt kastın üyesi olarak dünyaya gelecektir.

Kastlar arasında geçiş yoktur. Meslekler babadan oğula geçer. Her üye kendi kastı içinde evlenir.
Kast üyesi kendi kastı dışındaki birisiyle bağlantı kuramaz. Kast kurallarına uymayanlar toplumdan
dışlanır.

Kast sistemi Hindistan’da siyasi birliğin kurulmasını engellemiştir.

ORTA ÇAĞ’DA TİCARET


Asya-Avrupa arasındaki ticaret yolları, ticari ürünlerin taşınması dışında kıtalar arasında kültür
alışverişine de imkân sağladı.

Ticaret malları kervanlar vasıtasıyla taşınırdı. Hız ve gidilen uzaklık hayvanın gücüyle sınırlıydı.
Denizaşırı ulaşım insan ve rüzgâr gücüyle hareket eden gemilerle yapılırdı. Kullanılan taşıtların hızı
nedeniyle yolculuklar haftalar hatta aylar sürerdi.

Üç yelkenli gemilerin, pusulanın ve haritanın kullanılması yolculukları hızlandırmıştır.

TİCARÎ MEKANLAR
HAN Kervanların konakladığı, malların depolandığı ve ticaretin yapıldığı yer.
ÇARŞI Birden fazla dükkandan oluşan han.
ARASTA-BEDESTEN Aynı esnaf grubunun bir arada bulunduğu çarşı.
KAPAN Toptan ticaretin yapıldığı han.
RİBAT Kervanları korumak için yapılmış karakol.
KERVANSARAY Kervanların güvenliği ve konaklaması için yapılmış hanlar. 8-10 saatlik yürüyüş
mesafesinde, 35-40 km aralıklarla yapılırdı.
PAZAR Üstü açık yerel çarşılar.
PANAYIR Bugünkü fuarlara benzer pazarlar.
LİMANLAR Deniz ticareti için konaklama ve mal yükleme-indirme yerleridir.
TİCARETTE DEĞİŞİM ARACI

Haluk YAVUZ
~ 24 ~ Tarih Öğretmeni
9.Sınıf Tarih / III.Ünite: Orta Çağ’da Dünya ..….. / …… / …….

İlk dönemlerde değer ölçüsü ve değişim aracı olarak mallar kullanılır, bunlar birbirleriyle takas
edilirdi. Paranın kullanılması ticarî faaliyetleri hızlandırmıştır.

Para basmak ekonomik değeri dışında krallar için egemenlik sembolü de olmuştur.

İLK VE ORTA ÇAĞ’DA TİCARET YOLLARI

KRAL YOLU
Pers imparatoru Darius yaptırdı. Salihli’deki
Sardes’ten başlayıp, Irak’taki Sus kentine kadar uzanır.
2600 kilometredir.

İPEK YOLU
Çin’den başlayıp Orta Doğu ve Batı ülkelerine ulaşan transit ticaret yoludur.

İnsan eliyle açılmış olmayıp, tabiatın ve iklimin hazırladığı geniş vadi yatakları ile
konaklamaya yarayan vahalardan oluşurdu.

Geçtiği ülkelerdeki halkın refah seviyesinin yükselmesini ve doğu-batı kültürlerinin etkileşimini


sağlamıştır.

Çin, Türk, Moğol, İran, Arap ve Rus milletleri arasında siyasi ve askerî mücadelelere neden
olmuştur.

Hunlar, Avarlar, Göktürkler, Karahanlılar, Gazneliler, Selçuklular ve Osmanlılar zaman zaman


bu yolun hâkimiyetini ele geçirmiştir.

İpek Yolu, Moğol hâkimiyetine girdikten sonra eski önemini yitirmiştir.

KÜRK YOLU
Don nehrinin denize döküldüğü yerden başlar, Ural Dağları ve Güney Sibirya üzerinden Altay-
Sayan Dağlarına ve oradan Çin’e ve Amur nehrine ulaşır.

Sincap, sansar, tilki, samur, kunduz, vaşak, gelincik ve geyik gibi tüyleri güzel ve yumuşak olan
hayvanların deri ve postları bu yol üzerinden taşınmıştır.

BAHARAT YOLU
Hindistan ve Seylan’dan başlayıp, Mısır, Suriye ve Anadolu üzerinden Avrupa ülkelerine kadar
Haluk YAVUZ
~ 25 ~ Tarih Öğretmeni
9.Sınıf Tarih / III.Ünite: Orta Çağ’da Dünya ..….. / …… / …….

ulaşan yoldur.

Hindistan ve doğu ülkelerinde üretilen baharat çeşitleri bu yol üzerinden taşınıp satılırdı.

Coğrafi keşifler sonucunda önemini kaybetmiştir.

İpek, Kürk ve Baharat yollarının Müslüman devletlerin eline geçmesinden sonra Müslümanlar
zenginleşmiştir. Bu zenginliklere ve ticaret yollarına hâkim olmak isteyen Hıristiyanlar, Haçlı Seferlerini
düzenlemiştir.

KONU: ORTA ÇAĞ’DA ORDULAR


KAZANIM: 9.3.3. Orta Çağ’da Asya ve Avrupa’da askerî organizasyon biçimleri ile toplumların
yaşam tarzları (konar-göçer ve yerleşik) arasındaki bağlantıları analiz eder.

İlk Çağ’dan itibaren devletler; varlıklarını devam ettirebilmek, savaşlarda başarılı olabilmek,
huzuru ve düzeni sağlayabilmek için güçlü askerî teşkilatlar kurmaya başlamıştır.

BATI ORDULARI

Avrupa’daki ordular feodal düzene göre şekilleniyordu. Şövalye denilen toprağa bağlı
savaşçılardan oluşurdu. Ordular küçüktü. Uzun süreli seferler yapılamazdı. Disiplin yönünden zayıftı.
Krallar büyük seferlere ancak lordların rızasıyla çıkardı.
DOĞU ORDULARI
Türk ve Moğol atlı okçuları çok etkilidir. Askerler çok disiplinli ve cesurdur. Savaşta hafif süvari
Haluk YAVUZ
~ 26 ~ Tarih Öğretmeni
9.Sınıf Tarih / III.Ünite: Orta Çağ’da Dünya ..….. / …… / …….

teknikleri başarıyla uygulanırdı. Cengiz Han, Türklerin oluşturduğu onlu sisteme göre güçlü bir idari ve
askerî düzen kurmuştur.

ÜCRETLİ ASKERLİK
Orta Çağ’da ücretli askerlik (kiralama) sistemi birçok devlette görülmüştür. Değişik etnik
gruplardan oluşan Sasani ordusunda; bağlı kavimlerin ve devletlerin gönderdikleri birlikler, ücretli
askerler ve savaş esirleri yer almıştır.

DÜZENLİ ORDULAR
Bizans ordusu; merkez kuvvetleri, eyalet askerleri, bağlı devletlerin gönderdiği yardımcı
kuvvetler ve ücretli askerlerden oluşmuştur.

XIV. yüzyıldan sonra ise İngiltere ve Fransa gibi krallıklar ordularında maaş karşılığı asker
bulundurmaya başlamıştır.

Savaşlar süvariler tarafından yapılırken, XIV. yüzyıldan itibaren devletler sürekli piyade kıtaları
bulundurmaya başlamıştır. (İngiltere ve Osmanlı )

Top, tüfek gibi ateşli silahlar, 1331’den sonra kullanılmaya başlanmıştır.

YERLEŞİK / KONAR-GÖÇER SAVAŞLARI


Yerleşikler üretimde, konar-göçerler ise askerlikte üstündür. Konar-göçerler zaman zaman savaş
yoluyla yerleşik toplulukların mallarına sahip olmak istemiştir. Konar-göçer topluluklar dışa açık ve
savaşçı bir yaşam biçimine sahipken yerleşik topluluklar dışa kapalı ve barışçı bir yaşam biçimini
benimsemiştir.

Savaşlarda genellikle konar-göçerler üstünlük sağlamıştır. Savaş, yerleşik toplulukların zaferiyle


bitse bile böyle bir zaferin onlara kazandıracağı birkaç tutsak ile silah, belki küçük bir sürüden ibarettir.
Yenilen konar-göçerler bunları bile vermeden kaçmayı başarabilirdi. Yenilen yerleşikler, kaçıp topraksız
kalmaktansa topraklarında kalıp haraç ödemeyi kabullenirdi.

Konar-göçer Ordusu
Orta Asya’nın konar-göçeri dünyanın en iyi askeridir. Çünkü bu askerler yerleşik devletlerde görülen ağır donanımlı
ve hareket kabiliyeti kısıtlı piyade ordularının aksine hafif silahlı ve hızlı hücum yapabilen süvarilerden oluşurdu. Konar-
göçerler en iyi atlı süvarilere sahipti ve en çok atlı süvariler de onların ordularında bulunurdu. Silahlarını günün koşullarına
göre sürekli mükemmelleştirirlerdi.
Konar-göçer askeri, dayanıklı, disiplinli, uyumlu ve süreklidir. Konar-göçerler zırh, hançer ve mızrak kullanmış ve
ayrıca oklarını daha uzağa fırlatmalarını sağlayan yayı geliştirmiştir. Konar-göçer ordusu dağınık bir kalabalık olmaktan öte
herkesin, neyi ne zaman yapacağını iyi bildiği, birbirine yardım ettiği bir yapıya sahipti. Ordu ayağa kalkmış bir halk, yürüyen
bir ulustur. Bu ordularda kadınlar da gerektiğinde savaşa katılırdı.
Konar-göçerlere etrafı surlarla çevrili olan güçlü şehirler zorluk çıkarmıştır. Bu durum kuşatma sanatını
bilmemelerinden değil kuşatma araçlarından yoksun olmalarıyla ilgiliydi.

KONU: KANUNLAR GELİŞİYOR

Haluk YAVUZ
~ 27 ~ Tarih Öğretmeni
9.Sınıf Tarih / III.Ünite: Orta Çağ’da Dünya ..….. / …… / …….

KAZANIM: 9.3.4. İlk Çağ’ın sonlarından itibaren gerçekleştirilen hukuki düzenlemelerin günümüzün
evrensel hukuk ilkelerine temel teşkil ettiğini kavrar.

Devletin yıkılmasını önlemek için sağlam kanunlar yaparak, uygulamak ve adaleti sağlamak
gerekir.

Devlet ve toplum hayatının düzenlenmesi hukuk sistemi ile mümkündür. Kurallara uyulmadığı
takdirde ülkede karışıklıklar ve ayaklanmalar olur, düzen bozulur.

Sosyal yapılarının farklılaşması ve gelişmişlik düzeylerinin ilerlemesiyle insanoğlu tarih


boyunca hukuk kurallarını da geliştirmiştir. Böylece evrensel hukuk ilkeleri doğmuş fakat bu kanunlar
tüm toplumlar tarafından aynı şekilde uygulanmamıştır.

ROMA HUKUKU
Roma İmparatorluğu’nun egemenliği altındaki bölgelerde Roma Hukuku uygulanırdı. Bugünkü
Avrupa kanunlarının temelini oluşturmuştur.

Roma’nın ilk kanunu On İki Levha Kanunları’dır. Patrici (Soylular) – Plep (Orta sınıf)
mücadelesini önlemek, Plep isyanlarına son vermek için yapılmıştır.

JUSTINIANUS KANUNLARI
Doğu Roma İmparatoru Justinianus’un, kendinden önceki kanunları derleyip, çağa ve toplum
ihtiyaçlarına uygun hale getirmesiyle oluştu.

İlk defa kamu ve özel hukuk ayrımı yapılmıştır. Aile, kişi ve miras hukuku düzenlenmiştir.

Justinianus Kanunları’nda suç ve ceza sisteminde suçluyu arındırma, iyileştirme ve caydırma


amacı vardır.

Hapis cezası yerine suçluların manastırlara kapatılması tedbirine başvurulmuştur. Manastırlar,


insanları cezalandırma yeri değil muhafaza ve kontrol altında tutma yerleri olarak kabul edilmekteydi.

Suçun mahiyetine göre suçlulara, taş ocaklarında ve madenlerde ömür boyu zorunlu çalışma
ve sürgün cezası verilmiştir. Adam öldürme gibi suçlarda ise sürgün, servete el koyma gibi cezalar da
uygulanmıştır.

CENGİZ HAN YASASI

Büyük Yasa da denir. Cengiz Han Yasası, nesilden nesile aktarılan Türk ve Moğol törelerinin
yazılı hâle getirilmiş halidir. Cengiz Han, kağan seçildiği 1206 yılı kurultayında bu kurallara bazı ilaveler
yapmış ve bunları resmen yürürlüğe koymuştur. 33 defter hâlinde düzenlenen bu yasalar, İslamiyet’i
kabul eden Moğol boyları tarafından da uygulandı.

Haluk YAVUZ
~ 28 ~ Tarih Öğretmeni

You might also like