You are on page 1of 12

İLK ÇAĞ UYGARLIKLARI

Kültür, bir millete ait maddi ve manevi değerler bütünüdür. Bu değerler göç, savaş, ticaret gibi yollarla dünyanın
farklı bölgelerine taşınmış ve kültürler arası etkileşim meydana gelmiştir. Bunun sonucunda zaman
içerisinde uygarlık adı verilen milletlerarası ortak değerler oluşmuştur.

İnsanlığın ortaya çıktığı andan itibaren dünyanın farklı yerlerinde birçok uygarlık meydana gelmiştir. İnsanlar, ilk
çağlardan itibaren verimli tarım alanlarını su kenarlarını yerleşim yeri olarak seçmişler ve buralarda ilk uygarlıkların
temellerini atmışlardır.

UYARI:

İlk Çağ Medeniyetlerinin dünyanın orta enlemlerinde ortaya çıktığı görülür, buradan şöyle bir sonuç ortaya çıkar;
sıcak iklimler ve soğuk iklimler medeniyetlerin gelişiminde engel teşkil etmiş, ilk uygarlıklar yaşam şartlarının elverili
olduğu bölgelerde oluşmuştur.

Anadolu, Mezopotamya, Mısır, İran, Çin ve Hindistan önemli uygarlıkların kurulmuş olduğu bölgelerdir.

Sümer, Akad, Elam, Babil, Asur kültürleri Mezopotamya’yı; Hitit, Frigya, iyon, Lidya ve Urartu kültürleri ise
Anadolu’yu önemli bir uygarlık merkezi haline getirmiştir.

Anadolu ve Mezopotamya’da olduğu gibi Orta Asya bozkırları ve Çin’in Sarı Irmak bölgesinde de birer uygarlık
merkezidir.

A) ANADOLU UYGARLIKLARI

Anadolu; coğrafi konumu, uygun iklimi, verimli toprakları, ulaşım yollarının üzerinde bulunması nedeniyle tarih
boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bunun için Anadolu uygarlıkları insanoğlunun geldiği aşamada
önemli bir yer tutmaktadır.

Anadolu bir geçiş bölgesinde yer aldığı için pek çok medeniyeti etkilediği gibi farklı medeniyetlerden de etkilenmiştir.

Anadolu’da M.Ö. III. binde Hattiler ilk siyasi yapıyı kurmuşlar, Hattilerden sonra ise Hititler, Urartular, Liyalılar,
Frigyalılar ve İyonyalılar Anadolu’da uygarlıklar kurmuşlardır.
1) HİTİTLER (M.0.1700 – M.Ö. 700)

Başkentleri Hattuşaş (Boğazköy-Çorum).

Anadolu’nun ilk büyük devletini kuran Hititler, kendilerinden önceki kültürle, Mezopotamya ve Mısır kültürünü
kaynaştırarak Anadolu kültürünün temelini atmışlardır.

Anadolu uygarlıkları içinde en köklü uygarlık olmuştur. Devlet ilk önce feodal bir sistemle yönetilirken kralların
güçlenmesi ile merkeziyetçi bir yönetim anlayışı benimsenmiştir.

Feodal yönetim biçiminin ilk örneği Hititlerdir.

Devletin başındaki kral hem başkomutanlık, hem başrahiptik, hem de başyargıçlık görevlerini üstlenmiştir. “Pankuş”
denilen danışma meclisi, kralın yetkilerini sınırlamıştır. Kraliçe Tavananna da yönetimde etkili olmuştur.

Hitit Devleti M.Ö. XII. yüzyılda Ege göçleri sonunda dağılmış ve M.Ö. VII. yüzyılda önce Asurluların daha sonra
Perslerin egemenliğine girmiştir.

Hititlerde halk sosyal tabakalara ayrılmıştır. Toplum; Soylular, Rahipler, Halk (asker, tüccar, köylü vb.), Köleler olmak
üzere sınıflara ayrılmıştır. Aile, mülkiyet, ticaret alanlarında hukuk kuralları yapmışlardır. Hitit yasaları yumuşaktır ve
fidye esasına dayanırdı. Kollektif cezalar ve ölüm cezası da görülürdü.

Kanunlarında kadın haklarını da gözetmişler ve aile hayatı ile ilgili düzenlemeler de yapmışlardır. Dünyada ilk
defa Medeni Kanun Hititlerde kullanılmıştır.

Ekonomik hayatın temeli tarım ve hayvancılığa dayanmaktadır. Dokumacılık ve madencilik de gelişmişti.

Anadolu Uygarlıkları ve Mezopotamya Uygarlıklarının pek çoğunda olduğu gibi Hititlerde çok tanrılı
dinler görülmüştür. Mezopotamya’da olduğu gibi tanrılarını insan şeklinde düşünmüşlerdir. Aynı zamanda kral
öldükten sonra tanrı kabul edilmiştir. Hititler döneminde Anadolu’ya “Bin Tanrı İli” adı verilmiştir.

Hititler, tanrılarına hesap vermek amacıyla krallarının yaptıklarını anlatan “Anal” diye anılan yıllıklar yazmışlardır.
Anallar dünyada tarih yazıcılığını başlatan ilk örneklerdir.

Mısırlılarla Hititler dünyada ilk meydan savaşı olan Kadeş Savaşını yapmışlardır. Savaşın ardından dünyada ilk Yazılı
antlaşma olan Kadeş Antlaşmasını (M.Ö. 1280) yapmışlardır. Antlaşmaya göre Suriye toprakları Hitit yönetimine
girmiştir.

2) FRİGLER (M.Ö.750 – 676)

Kızılırmak ile Sakarya nehirleri çevresinde kurulmuşlardır. Devletin kurucusu Gordioas’tur. Başkenti Gordion’dur
(Ankara – Polatlı ). Kral Midas zamanında devletin sınırları Orta ve Güneydoğu Anadolu’yu da içine alacak şekilde
genişlemiştir. En önemli kralları Kral Midas’tır.

Maden işlemeciliği ve kaya mimarisinde gelişmişlerdir. Friglerden günümüze kalan en önemli eser Kral Midas’ın
mezarıdır.

Kilim dokumacılığı ve hayvancılık gelişmiştir. “Tapates” adı verilen dünyaca ünlü kilimleri vardır.

Fablların ( hayvan öyküleri) yaratıcısı olarak bilinirler.

Dini inançları Hititler gibi çok tanrılıdır. En büyük tanrıları bereketi simgeleyen Kibele (Ana Tanrıça)’dir. Tapınaklarını
dağlardaki kayalara yapmışlardır.

Fenike Alfabesi’ni kullanmış olan Frigler, Hitit ve Yunan sanatının etkisinde kalmışlardır

Frigyalılar tarıma önem vermişler ve tarımı korumak için yasalar koymuşlardır. Örneğin, öküzünü kesene, sabanını
kırana, ekilmiş araziye zarar verene ölüm cezası vermişlerdir.

3) LİDYALILAR (M.Ö. 687 – 547)

Lidyalılar Gediz ve Küçük Menderes nehirleri arasındaki bölgede kurulmuştur. Başkentleri Manisa’daki Sard şehridir.
İzmir’den başlayıp Asur kenti Ninova’ya kadar uzanan Kral Yolu sayesinde Mezopotamya ile olan ticaret gelişmiş ve
Lidyalılar çok zenginleşmiştir. Kara ticaretinin öncü devletlerinden olmuşlardır.

Orduda paralı asker kullanmışlardır. Bu durum yıkılmalarında etkili olmuş ve Persler tarafından yıkılmışlardır.

Parayı ilk defa bulup kullanan Lidyalılar, ticaretin gelişmesini sağlamışlar ve böylece çağdaş ekonominin temelini
atmışlardır. Bu durumun sonucu olarak birçok uygarlıkla etkileşim yaşamışlardır. Örneğin Fenike alfabesini
kullanmaları bunun sonucu olmuştur.

Lidyalılar da ilk çağ uygarlıklarının birçoğunda görülen çok tanrılı dinlere inanmışlardır. Ölülerini tümülüs (yığma
tepe) adı verilen yüksek tepeciklere eşyalarıyla birlikte gömmüşlerdir.

Taş işçiliği, kuyumculuk, dokumacılık, madencilik, en önemli faaliyet alanları olmuştur.

Karun hazinesi bu uygarlığa ait günümüze ulaşan en önemli mirastır.

4) İYONYALILAR (M.Ö. 12 YY – M.Ö. 7. YY)

M.Ö. 1200 yıllarında Yunanistan’da yaşayan Akalar, Dor istilası nedeniyle Batı Anadolu sahillerine kaçmışlar ve bu
bölgede yerli halkla kaynaşarak Efes, Milet, Foça ve İzmir’de polis adı verilen şehir devletleri kurmuşlardır. Bu şehir
devletlerinin her biri bağımsız şekilde yaşamışlardır.

Bu şehir devletleri, önceleri kralların ve soyluların oluşturduğu oligarşi ile sonradan da aristokratik (soylu)
cumhuriyetlerle yönetilmişlerdir. Bu durum Demokratik yönetim yapısının ortaya çıkmasında etkili olmuştur.

İyonya’da gelişmiş bir ticaret ağı oluşturulmuş, İyonlar Karadeniz’de, Mısır’da, Güney Fransa’da (Marsilya) ve
İspanya kıyılarında koloniler kurmuşlardır. Ticaret yollarının bitiş noktasında olması nedeniyle İyon ülkesi bir ticaret
ve kültür merkezi haline gelmiştir.

İYONLARDA BİLİM VE MİMARİ HAYAT

İyonlarda hür düşünce ortamının olması ve ticaretle uğraştıkları için zengin bir uygarlık olmaları sebebiyle sanat ve
bilim gelişmiştir.

Matematik ve geometride Tales ve Pisagor, felsefede Heraklit, tıpta Hipokrat, tarihte Heredot önemli önemli
çalışmalar yapmışlardır.

Tales güneş tutulmasını önceden hesaplamış, Pisagor dünyanın yuvarlak olduğunu ileri sürmüştür.

İyonyalılar Fenike Alfabesi’ni kullanmışlar ve geliştirmişlerdir.

Fenike Alfabesini geliştiren uygarlıklar şunlardır:


Fenikeliler, İyonyalılar, Yunanlılar ve Romalılar.

Anadolu uygarlıkları ndan olan İyonyalılar çok tanrılı dinlere inanmışlardır. Mimaride iyon nizamı adı verilen bir tarz
oluşturmuş ve mermerden eserler vermişlerdir. Artemis tapınağı ve Hera tapınağı en önemli eserleridir. Artemis
Tapınağı dünyanın 7 harikasından biridir.

İyon şehir devletleri, ilk önce Lidyalıların ardından Perslerin hakimiyetine girmiştir.

5) URARTULAR (M.Ö. 900 – M.Ö. 600)

Doğu Anadolu’da Van Gölü çevresinde kurulmuşlardır. Başkentleri Tuşpa’dır. Merkezde krallar, taşrada valiler
yönetimi üstlenmiştir. Bu yönüyle Federasyonla yönetilmişlerdir.

Bölgenin özelliğinden dolayı hayvancılık, taş işlemeciliği ve madencilikle uğraşmışlardır.

Tarım yapılacak alanın sınırlı olduğu bir bölgede kurulmaları, tarımsal üretimi artırmaya yönelik önlemler almalarını
sağlamış. Sulama kanalları yapmış, engebeli arazide taraçalar kurmuşlardır.

Urartular, çok tanrılı dine inanırlar. En önemli kralları Haldi‘dir. Krallara ait ev ve oda biçiminde mezarlar
yapmışlardır. Öldükten sonra yaşama inanmışlar ve mezarlarına çeşitli eşyalar koymuşlardır.
Urartuların mezarlarını oda biçiminde düzenlemeleri ve içine eşyalar koymaları ahiret inancının olduğunu gösterir.

Urartulara ait sulama kanalları ve Van kalesindeki kaya kabartmaları Urartuların mimaride geliştiğini gösterir.
Urartular, çivi yazısı ve hiyeroglif yazısını kullanmıştır.

B) MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI

Mezopotamya

Mezopotamya, Fırat ile Dicle nehirlerinin arasında kalan bölgeye verilen isimdir ve latincede iki nehir arası anlamına
gelmektedir. Bereketli Hilal denilen bölgeyi de içine alan bölgenin; göç yolları üzerinde bulunması, iklimin uygun,
topraklarının verimli, sulama olanaklarının gelişmiş olması nedeniyle pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmıştır. Bu
özelliklerinden dolayı bölge sürekli istilaya maruz kalmış birçok kavim buraya gelerek yerleşmiş ve uygarlıklar
kurmuşlardır.

Mezopotamya bölgesinde oluşturulan sanat eserleri, bölgede dayanıklı malzemenin az olması nedeniyle kerpiç
malzemeden (toprak) yapılmıştır. Dayanıklı malzemeden yapılmayan bu eserler zamanla yıkılmış ve günümüze kadar
ulaşamamıştır. Ayrıca bölgenin çok sık istilaya uğraması da eserlerin günümüze ulaşamamasına sebep olmuştur.

Mezopotamya geçiş yolları üzerinde bulunduğu için ticaret gelişmiştir. Uygarlıklar birbirlerinden siyasi, ekonomik ve
kültürel olarak etkilenmişlerdir.

Mezopotamya’nın siyasi tarihi Sümerler ile başlar.

1) SÜMERLER

Mezopotamya Uygarlıkları içinde en önemli yere sahip olan uygarlık Sümerlerdir. İlk siyasi örgütlenme olan şehir
devletlerinin bilinen ilk örneğine Sümerlerde rastlanır. En önemli şehirleri Ur, Uruk, Lagaş şehirleridir.

Bu şehir devletlerinin başında dini ve siyasi gücü olan “patesi ya da ensi” adı verilen krallar vardır. Krallar adaleti
sağlamak, ayinleri yönetmek ve orduyu komuta etmekle yükümlü idiler. ( Dini, siyasi, askeri yetkilerle donatılmıştır.)

İlk yazıyı (çivi yazısı) Sümerler bulmuşlardır ve böylece İlk Çağ’ı başlatmışlardır. Dünyadaki ilk yazılı hukuk
kuralları diyebileceğimiz yasaları Lagaş Kralı Urgakina yapmıştır bu sebeple Sümerler dünyanın ilk hukuk devleti
sayılırlar. Sümer yasaları insanidir, hafiftir, fidye esasına dayanır.

Halk korunanlar, hürler ve köleler olmak üzere sınıflara ayrılmışlardır.

Sözlü edebiyatın geliştiği Sümerlerde Gılgamış, Yaradılış ve Tufan destanları oluşturulmuştur.


Sümerlerde bilim gelişmiştir. Matematik, Astronomi, Geometri gibi bilimler gelişmiştir.

Ziggurat adı verilen çok katlı ve çok amaçlı tapınaklar yapmışlardır. Bu tapınaklar ibadet yeri, okul, ambar ve
gözlemevi gibi amaçlarla kullanılmıştır. Sümerler, tanrılarının yüksekte olduğunu düşündüklerinden bu tapınakların
en üst katından tanrılarını gözlemlemişler; böylece ilk astronomi çalışmalarını başlatmışlardır. Zigguratlar, hem
mimarinin hem de bilimin gelişmesine katkı sağlamıştır.

Ay ve Güneş’in hareketlerini inceleyerek, yılı 360, ayı 30 gün kabul ederek ilk ay yılı takvimini bulmuşlardır.
Aritmetik ve geometrinin temelini atmışlar, alan ve hacim hesaplarını yapmışlar, matematiksel
hesaplar yapmışlardır.

Tarım, hayvancılık, madencilik, kuyumculuk Sümer ülkesindeki ekonomik faaliyetleri oluşturmuştur.

2) ELAMLILAR

Tarımsal topraklara sahip olmak için Sümer ülkesini istila etmişler ve Sümer egemenliğine son vermişlerdir. Sami
kökenlidirler. Başkentleri Sus şehridir. Mezopotamya’da Sümer kültürünü devam ettirmişlerdir. Mezopotamya’nın en
zayıf devletidir. Asurlular tarafından yıkılmışlardır.

Madencilik, çömlek yapımı ile seramik sanatında ilerlemişler ve çivi yazısını kullanmışlardır.

3) AKADLAR

Akad İmparatorluğu, M.Ö. 2334 ile M.Ö. 2150 yılları arasında hüküm sürmüş, başkenti Agede (Akkad) olan, Kral
Sargon tarafından kurulmuş devlettir.

Sami kökenli Akadlar, dünyada ilk güçlü merkez krallığı kurmuşlardır. Sınırlarını genişleterek İmparatorluk anlayışı
güden ilk toplum olmuşlardır. Genişleyen sınırlarını korumak için ilk düzenli orduyu oluşturmuşlardır. Sümer
uygarlığını Ön Asya’ya yaymışlardır. Savaşçı bir toplum olarak Mezopotamya’da ön plana çıkmışlardır.

Agade denilen anıtsal yapıları vardır.

Akadlar tarihte bilinen ilk imparatorluk ve düzenli orduyu kurmuşlardır.

4) BABİLLER

Samiler tarafından Başkenti Babil olmak üzere kurulmuş, tarım ve ticaretle geçinmişlerdir.

Kral Hammurabi dine dayalı devlet anlayışı yerine, gücünü ordudan alan mutlak krallık anlayışını getirmiştir. En
önemli kralları Hammurabi’dir.

Hamurrabi’den sonraki süreçte devlet zayıfladı. Hititler bu devlete son verdi. Babilliler, Hititlerin yıkılmasından
sonra Asur egemenliğine girdiler. Medlerle ittifak yaparak Asur Devleti’ni yıktılar. İkinci kez devlet
kurdular. Mezopotamya’nın en son devleti olan II. Babil’e Persler son vermiştir.

Hammurabi, Sümerlerin eski kanunlarından yararlanarak ceza, mülkiyet, ticaret alanlarında döneminin en gelişmiş
kanunlarını yapmıştır. Fakat Sümer kanunları kadar insancıl değil kısasa kısas esaslı, sert kanunlar geliştirmişlerdir.

Babiller, tıp ve astronomi alanında ilerlemişler, mimari açıdan Mezopotamya’nın en gelişmiş uygarlığını kurmuşlardır.

Dünyanın 7 harikasından biri olan Babil Kulesi’ni yapmışlardır.

5) ASURLAR

Asurlular, toprakları tarıma elverişli olmadığı için hayvancılık ve ticaretle uğraşmışlardır.

Asurluların kurucusu Kral Sargon’dur. Asurluların merkezi Ninova şehridir. Dünyadaki ilk kütüphane Ninova’da A
Asur kralı Asurbanipal tarafından kurulmuştur.

Ticareti canlandırmak amacıyla Sard’dan başlayıp Ninova’ya kadar uzanan Kral Yolu’nu kullanmışlardır.

Dünyadaki ilk sömürge imparatorluğunu Asurlular kurmuştur. Anadolu ve pek çok yere ticari koloniler kurmuşlardır.
Asurlular, Anadolu’da ticaret kolonileri kurmuşlar ( Asur Koloni Çağı) , bu koloniler aracılığıyla Anadolu’ya yazıyı
taşımışlardır. Anadolu’daki ilk yazılı kaynaklar Asur tüccarlarının bıraktıkları Kültepe tabletleridir. Böylece
Anadolu’da tarihi devirlerin başlamasını sağlamışlardır.

Asurlular çok tanrılı bir dine inanmışlardır.

Asur kanunları, Hammurabi yasaları gibi sert kanunlardır ve ticater geliştiği için ticari kanunlar da yapmışlardır.

C) MISIR Uygarlığı

Nil deltasında kurulan Mısır Uygarlığında, ilk siyasi teşkilatlanma “nom” adı verilen şehir devletleri ile olmuştur.
Bölgenin doğal savunma ortamının olması istila edilmelerini zorlaştırmıştır.

İlk Çağ’ın en gelişmiş uygarlığıdır bu sebeple dışardan çok etkilenmemişler ancak başka toplumları etkilemişlerdir.

Mısır’da “firavun” adı verilen dini ve siyasi gücü olan tanrı-kralların ülkeyi yönetmişlerdir.

Mısır ekonomisi tarım, ticaret ve madenciliğe dayanmıştır. Mısır’da özel mülkiyet gelişmemiş ülke toprakları
firavunların kabul edilmiş halk kiracı olarak topraklarda çalışmıştır.

Mısır’da toplum kâtipler, rahipler, askerler, tüccarlar, zanaatkârlar, çiftçiler ve köleler olmak üzere sosyal sınıflara
ayrılmıştır.

Mısırlılar, hiyeroglif adı verilen resim yazısı kullanmışlar ve papirüs adı verilen kâğıdı yapmışlardır.

Mısırlılar, ahiret inancına sahip oldukları için ölülerini mumyalamışlar, mumyalama teknikleri sayesinde tıp ve
eczacılık alanlarında ilerlemişlerdir. Mısır’da firavunlar için piramitler, halk için ise labirent adı verilen mezarlar
yapılmıştır. Bu durum Mısır’da mimarinin gelişmesini sağlamıştır.

Mısırlılar Nil nehrinin taşmasının hesaplanmasında geometri ve matematiği geliştirmişlerdir. Matematikte ondalık
sayı sistemini bulmuşlar, “pi sayısı”nı bugünkü değerine yakın hesaplamışlardır.

Nil Nehri’nin taşma zamanının incelenmesi astronomi alanındaki gelişmelere katkı sağlamış, bu da Mısırlıların ilk
güneş takvimini oluşturmalarını sağlamıştır.
D) DOĞU AKDENİZ UYGARLIKLARI

1) FENİKELİLER

Fenikeliler, Lübnan Dağları ile Doğu Akdeniz kıyıları arasındaki bölgede Sur, Sayda, Biblos gibi liman şehirleri
kurmuşlar ve Şehir devletleri halinde yaşamılardır.

Öncelikli olarak ticaretle uğraşan bu deniz kavmi, Akdeniz kıyılarında ticaret kolonileri kurmuştur. İncir, zeytin, ceviz,
badem, kavun, nar, hurma, şarap gibi gıda ürünlerini; demir, bakır, gümüş ve altın gibi madenleri ve pamuk, keten ve
ipek gibi ürünlerin ticaretini yapmış ve bu ürünleri gittikleri yerlere taşımıştırlar. Fenikeliler cam işleme sanatında da
ileri düzeydedir.

Fenikeliler, İlk Çağ’ın denizcilik ve gemi yapımında en gelişmiş uygarlığıdır. ( Sedir ağacı, kerestecilik sayesinde )

Ticaret aracılığıyla doğu ülkeleri ile Akdeniz ülkeleri arasında kültürel bir etkileşim sağlamışlardır.

Çok tanrılı bir inanca sahip olan Fenikelilerde her şehrin bir tanrı veya tanrıçası vardır.

Fenikeliler 22 harfli ilk alfabeyi oluşturmuşlar bu alfabe İyonlar,Yunanlılar ve Romalılar tarafından düzenlenmiş ve
günümüzdeki Latin alfabesi meydana getirilmiştir.

2) İBRANİLER

Suriye ile Mezopotamya arasında göçebe olarak yaşayan İbraniler daha sonra Filistin’e yerleşmişlerdir.

Peygamberleri Hz. Musa, kutsal kitapları Tevrat’tır.( Eski Ahid).

Tanrı buyruğu olarak da adlandırılan i 10 Emir; İsrailoğullarının Mısır'dan çıkmaları üzerine Tanrı'nın kutsal kitapta
onlara gönderdiği uyulması gereken 10 kurallık bir yasadır. Bu 10 yasa Tanrı'nın insanoğluna buyruğunu
içermektedir. ( Dana önceki kanunlar tanrının görevlendirdiği kimselerce oluşmuştu, 10 Emir bizzat Tanrı buyruğudur)

Hz. Davut, Kudüs şehrini kurarak burayı başkent yapmıştır. Hz. Süleyman’ın ölümünden sonra İbraniler, İsrail ve Yuda
(Yahudi) olmak üzere iki devlet haline gelmişlerdir.

Tek tanrılı dine inanan ilk topluluk olarak kabul edilen İbranilerde Yahudilik sadece İbranilere ait bir din olarak kabul
edilmiştir. (Milli Din anlayışı). Bu durum Yahudiliğin diğer milletler arasında yayılmasını engellemiştir ve sayılarının az
olma sebebidir.

Babiller, Asurlar ve Romalılar tarafından sürgüne uğrayan İbraniler dünyanın farklı bölgelerine yayılmışlardır.

E) EGE VE YUNAN UYGARLIĞI

1) GİRİT UYGARLIĞI
Ege denizinde yer alan Girit adasında kurulmuştur. Girit uygarlığında balıkçılık, avcılık, tarım, ticaret, gemicilik ve
deniz ulaşımı gelişmiştir. Girit Adası Akdeniz ticaret yolu üzerinde bulunduğu için diğer uygarlıklardan etkilenmiştir.

2) MİKEN (AKA) UYGARLIĞI

Akalar, Miken şehrini kurarak Mora’da devletlerini kurmuşlardır. Çanakkale Boğazı’na sahip olmak
için Truvalılarla savaşmışlardır (Truva Savaşları).

Akalar ölülerini kuyu biçiminde mezarlara eşyalarıyla birlikte gömmüşlerdir.

3) YUNAN UYGARLIĞI

Dorlar tarafından Yunanistan ve Ege adalarında kurulmuştur.

Yunanlılar polis adı verilen şehir devletleri (Atina, Sparta, Korint, gibi) şeklinde örgütlenmişlerdir.

Yunanlılar, dağlık bir arazide kurulduklarından dolayı tarıma elverişli toprakların azlığı, nüfus artışı, ticaret vb.
nedenlerle Ege, Karadeniz ve Akdeniz’de koloniler kurmuşlardır. Deniz koloniciliğinde ön plana çıkmışlardır. Anadolu
uygarlıkları ile yoğun ilişkiler geliştirilmiştir.

Yunan Uygarlığı kolonizasyon sayesinde Batı ile Ön Asya arasındaki sosyal, siyasi ve kültürel ilişkilerin gelişmesini
sağlamış; Mısır, Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarıyla etkileşimde bulunmuştur.

Yunan uygarlığı, Büyük İskender’in Asya seferi sonucu Asya kültürleriyle kaynaşarak Helenistik kültürün en önemli
temsilcisi olmuşlardır. Roma uygarlığının temellerini atmışlardır.

Yunanistan da halk toplumsal sınıflara ayrılmıştır. Siyasi haklara sahip olan yurttaşlar, siyasi hakları olmayan
yurttaşlar, toprağa bağlı hiçbir hakkı olmayan köylüler ve köleler olmak üzere.

Sınıflar arası mücadeleler yaşanmış ve bunları sona erdirmek için hukuki düzenlemeler yapmışlardır.

Bunlardan Drakon Kanunları, soyluların keyfi yönetimini orta sınıf lehine düzenlemiştir. Solon Kanunları ile kölelik ve
doğuştan soyluluk kaldırılmıştır. Kleistenes (Klistenes) tarafından yapılan kanunlarda da halk meclisi önemli bir
kurum haline getirilmiş sınıf farklılığı ortadan kaldırılarak demokrasi anlayışının gelişmesi sağlanmıştır.

Yunan Uygarlığı çok tanrılı bir dine sahiptir. Yunan uygarlığında tanrılar, insan şeklinde düşünülmüş bu düşünce
onları, tanrıların heykellerini yapmaya sevk etmiştir. Ayrıca tanrıları adına büyük tapınaklar da yapmışlardır. Böylelikle
Yunanlılarda mimari ve heykel sanatı gelişmiştir.
Yunan uygarlığında tarih, tıp, matematik, geometri, astronomi ve felsefe gibi bilimler özgür düşünce ortamı
sayesinde gelişmiştir. Sokrates (Sokrat), Platon (Eflatun) ve Aristoteles (Aristo) Yunan felsefesinin ilk temsilcileri
olmuştur.

Yunanlılar şiir, spor ve müzik yarışmaları düzenlemişlerdir. Tanrılar adına Olimpios Dağı’nda spor yarışmaları
(Olimpiyat oyunları) ilk kez M.Ö. 776 yılında düzenlenmiştir. Şehir devletleri halinde yaşamalarına rağmen Yunan
kültürünün bütünlük göstermesinde Olimpiyatlar önemli bir etkendir.

Dünyada ilk defa demokratik yönetim örneği Yunan Uygarlığında görülmüştür.

F) ROMA UYGARLIĞI

Roma medeniyetinin kurulmasında İtatikler, Etrüskler ve Latinler önemli rol oynamıştır. Uygarlığa adını veren Roma
M.Ö. 753 yılında kurulmuştur. Roma’nın siyasi tarihi üç dönemde yaşanmıştır. Bunlar;

Krallık Dönemi: Bu dönemde krallar ihtiyar meclisi (senatus, senato) tarafından teklif edilip halk meclisi (kuria)
tarafından seçilirdi. Halk meclisi kanunların hazırlandığı devlet işlerinin görüşüldüğü bir meclisti. Kral ihtiyarlar
meclisine karşı sorumluydu.

Cumhuriyet Dönemi: MÖ 510 yılında krallık yönetimine son verilerek, yönetim yetkileri konsül adı verilen iki yüksek
memura devredilmiştir. Bir yıllık süre için seçilen konsüller, birbirlerine ve senatoya karşı sorumludurlar.

İmparatorluk Dönemi: MÖ 44 yılında Jül Sezar’ın öldürülmesi ile cumhuriyet dönemi sona ermiştir. MÖ 27 yılında
Oktavyanus’un yönetimi ele geçirmesiyle imparatorluk dönemi başlamıştır. İmparatorluk döneminde halkın refah
seviyesi yükseltilmeye çalışılmıştır. Ancak savaşların uzun sürmesi, merkezi otoritenin zayıflaması ve kavimler
göçünün yaşanması sonucu Roma İmparatorluğu ikiye ayrılmıştır.

Roma toplumu patriciler, plepler ve köleler olmak üzere üç sınıfa ayrılmıştır. Sınıfsal ayrım yüzünden kötü şartlarda
yaşayan köleler zaman zaman yönetime karşı ayaklanmışlardır.

MÖ 510 yılında krallık yönetimine son verilerek Cumhuriyet dönemine geçilmiştir. Roma’da Cumhuriyet döneminde
devlet konsül adı verilen iki yüksek memur tarafından yönetilmiştir.

Roma ordusu yaya ve atlı askerlerden oluşmuş, ordunun temelini lejyonlar (askeri birlikler) meydana getirmiştir.

Plepler ile patriciler arasındaki farklılıkları ortadan kaldırmak için “On İki Levha Kanunları” yapılmıştır. Bu Kanunlar
modern Avrupa Hukukunun temelini oluşturmuştur.

Sınıf çatışmasını engelleme düşüncesi Roma’da hukukun gelişmesini sağlamıştır.

Roma İmparatorluğu 395 yılında ikiye ayrılmıştır. Başkenti Roma (Katolik) olan Batı Roma ile başkenti İstanbul
(Ortodoks) olan Doğu Roma İmparatorluğu kurulmuş, Batı Roma 476 yılında yıkılmıştır. Bizans varlığını 1453’e kadar
devam ettirmiştir.

Roma Hamamı, Aspendos Tiyatrosu, Valens (Bozdoğan) Su Kemeri, Agustus Tapınağı, İstanbul Çemberlitaş
sütunu Romalılardan günümüze ulaşan önemli eserler arasındadır.

Romalılar ilk dönemlerinde çok tanrılı bir dine sahiptir. Hristiyanlık ise 313 yılında Milano Fermanıyla serbest
bırakılmış ve 381 yılında devletin resmi dini hâline getirilmiştir.

Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans) Justinyen döneminde en parlak zamanını yaşamıştır. Bu dönemde Akdeniz
Bizans gölü halin getirilmiştir. Aynı zamanda İstanbul, kültür ve sanat merkezi hâline getirilmiştir. Doğu Roma
sanatının en önemli eseri Ayasofya’dır. Bunun yanında Yerebatan sarnıçları önemli sanat ve kültür değerleridir.

Helen kültürünü devam ettiren Doğu Roma, Hristiyanlığın Ortodoks mezhebinin en önemli temsilcisi olmuştur. Resmi
dil olarak da Grekçeyi benimsemiştir. 1453’te Fatih Sultan Mehmet tarafından yıkılmıştır.
G) İRAN UYGARLIĞI

İran’da İlk Çağ Uygarlıkları arasında iki uygarlık devlet kurmuştur.. İlk önce Medler daha sonra Persler devlet
kurmuştur.

Pers İmparatorluğu Monarşi ile yönetilmiştir. Ülke “satraplık” adı verilen eyaletlere bölünmüş, eyalet
yöneticileri “satrap” lar merkezden atanmıştır. Merkezi otorite çok kuvvetlidir.

Persler döneminde haberleşme, ulaşım ve düzenli bir posta örgütü vardı. Ülke ulaşımına verilen önem
sonucu ticaret gelişmiş, Kral Yolu üzerinde önemli ticaret merkezleri kurulmuştur. Tarihi Kral yolunu bu ülke
yapmıştır.

Persler, Zerdüşt dinini benimsemişlerdir. Bu dinde iyiliği Ahuramazda, karanlık ve kötülüğü de Ahriman
(Angramanyu) temsil etmiştir. Zerdüştlüğün özü iyilikle kötülüğün mücadelesi olmuştur. Çok tanrılı Zerdüşt dininin
tapınaklarına ateşgede adı verilmiştir.

Anadolu uygarlıkları ile Persler arasında ticari ilişkiler gelişmiştir

Persler sanat anlayışında “Pers üslubu” adı verilen bir sanat oluşturmuşlardır. Mimarinin yanı sıra kabartmacılığa da
önem vermişlerdir. Büyük kayaları oyarak mezarlar yapmış ve bunları kabartmalarla süslemişlerdir.

H) HİNT UYGARLIĞI

Hindistan’da ilk uygarlık, MÖ 4000’li yıllarda İndus Nehri boyunca ortaya çıkmıştır. Doğal kaynakları açısından zengin
olan Hindistan, tarih boyunca bu özelliğinden dolayı birçok kavmin istilasına uğramıştır. Hindistan coğrafyası farklı
milletlerin yaşadığı bir coğrafya haline gelmiştir.

Tarih boyunca birçok kavmin istilasına uğradığından dolayı Hindistan’da özgün bir uygarlık kurulamamıştır.

Ariler, MÖ 1500’lerde Orta Asya‘dan Hindistan’a gelmişler; siyasi, sosyal ve kültürel yapılarını bu bölgeye taşımışlar
ancak burada merkezî bir otorite kuramamışlardır. Bu nedenle Hindistan racalık adı verilen küçük krallıklar tarafından
yönetilmiştir.

Ariler, Hindistan’a gelmeleriyle birlikte “kast sistemini” bu bölgeye taşımışlardır. Kast, meslekleri babadan oğula
geçen ve aynı geleneklere bağlı bulunan çeşitli sosyal sınıflardan oluşan bir sistemdir. Bu sistemde:

 brahmanlar, din adamlarından,

 kşatriyalar, raca, asker ve asillerden;


 vaysiyalar, tüccar ve çiftçilerden;

 südralar, zanaatkar ve işçilerden

 Kast sisteminin dışında kalanlardan da paryalar sınıfları oluşmuştur.

Hindistan’la ilgili ilk bilgiler Veda adı verilen metinlerde görülür. Ariler bölgeye geldiklerinde vedaları
geliştirerek Brahmanizm’in ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Hinduizm ve Brahmanizm’den başka Hindistan’da
Taoizm, Konfüçyüsçülük, Maniheizm dinleri varlık göstermiştir.

Kast Sisteminin Özellikleri

· Her kastın bir adı vardır. Kast üyeleri kendi adları ile birlikte bu adı da belirtirler.

· Kast dışı sosyal ilişki kurmak yasaktır. Her üye kendi kastı içinde evlenir.

· Bir Hindu kendi kastı dışındaki bir kast üyesi ile yemek yiyemez.

· Her kastın kendine özgü törenleri vardır.

· Brahmanların kastı bütün kastlar tarafından üstün kast olarak kabul edilir.

· Kast kurallarına uymayanlara verilen en ağır ceza kasttan çıkarılmadır. Bu da toplumdan dışlanma anlamına gelir.

· Kastlar arasında geçiş yoktur. Her üye doğduğu kast içinde yaşamını sürdürür. Meslekler babadan oğula geçer.

Kast sistemi ilk Çağ’da görülen en katı sosyal tabakalaşmadır.

Hindistan’dan başlayıp Akdeniz’e kadar devam eden Baharat yolunda ticaret faaliyetlerinde bulunmuşlardır.

I) ÇİN UYGARLIĞI

Türk, Moğol ve Tibet kültürleri Çin Uygarlığının oluşumuna katkı sağlamışlardır.

Çin’de hanedanlıklar ülke yönetiminde etkili olmuştur.

Orta Asya ve İpek yoluna hakim olmak için Türklerle mücadele etmişlerdir. Dünyanın 7 harikasından biri olan Çin
Seddini Türk akınlarını durdurmak için yapmışlardır.

Çin ordusu, piyadelerden oluşmuş, Türklerden etkilenerek bu gruba atlı birlikler de dâhil edilmiştir.

Çin’de sosyal yapıyı asiller ve köylüler oluşturmuştur, köylülere hürriyet hakkı tanımayan bu sosyal yapıda, sınıfların
yaşayış ve hukukları birbirinden farklı olmuştur.

Çin’de en yaygın dinler Konfüçyanizm, Taoizm ve Budizm’dir.

Çin’de ekonomi büyük ölçüde tarıma dayalıdır. Tarımın yanında iplik, ipek, porselen ve kumaş üretimi de yapılmıştır.

Çin’de resim, kumaş işleme, porselen imalatı, heykelcilik, çinicilik gibi zanaat ve sanat dalları gelişmiştir. Budizm,
resim ve heykelciliğin gelişiminde etkili olmuştur.

Çin mimarisinde, sivil, dini ve askeri mimari örnekleri görülmüştür. Çin Seddi ve Budist tapınakları Çin mimarisinin en
güzel örneklerini oluşturmuştur.

Mürekkep, kâğıt, barut, pusula ve matbaayı ilk defa Çin Uygarlığında ortaya çıkmıştır. Bu durum Çinlilerin kültürel
alanda ilerlediklerini gösterir.

İ) BÜYÜK İSKENDER İMPARATORLUĞU

Büyük İskender, babası II. Philip‘in öldürülmesinin ardından Helen birliğinin başına geçmiştir. Çıkan ayaklanmaları
bastıran İskender, bütün Yunan şehir devletlerini Makedonya Devleti‘ne bağlamıştır. Ülkede istikrarı sağlayan
İskender, MÖ 334’te 35 bin kişilik ordusuyla Asya Seferi’ne (Doğu Seferi) çıkmıştır.
Büyük İskender, Çanakkale’den Anadolu’ya geçerek Persleri Granikos ve İssos savaşlarında yenmiş, Suriye’yi ve
Mısır’ı ele geçirmiştir. Daha sonra Asur ülkesine yönelmiş, bütün Mezopotamya’yı egemenliği altına almıştır. Hayber
Geçidi‘ni aşarak Hindistan’a girmiştir.

İskender 33 yaşındayken hayatını kaybetmiştir. Ölümünden sonra ülke İskender’in generalleri arasında paylaşılmıştır.
İmparatorluk toprakları üzerinde üç krallık kurulmuştur.

 Bunlar; Mısır’da kurulan Ptolomeler,

 Makedonya’da Antigonitler

 Anadolu’dan Hindistan’a kadar uzanan topraklarda ise Selevkoslardır.

Selevkos Krallığı‘nın parçalanmasıyla Anadolu’da Pontus, Kapadokya, Bitinya ve Bergama krallıkları kurulmuştur.

Bergama Krallığı tam bir kültür şehri haline getirilmiştir. 200.000 ciltlik kütüphane ve ilk sağlık merkezi olan
Asklepion sağlık merkezi kurulmuştur. Ayrıca Bergama Krallığında deriden yapılan Parşömen adı verilen kağıt
üretilmiştir.

İskender, ülkeyi Perslerden etkilenerek satraplıklara bölmüştür. Doğudaki satraplıkların başına Persleri, batıdaki
satraplıkların başına Makedonyalıları geçirmiştir.

İskender’in kurduğu İskenderun, İskenderiye gibi şehirler, zamanla birer kültür ve ticaret merkezi hâline gelmiştir.

Helenizm : İskender’in Asya’ya yönelik faaliyetleri, batı ve doğu kültürlerinin karışmasıyla yeni bir kültür doğdu. Bu
yeni kültüre Helenistik kültür, bu kültürün ortaya çıktığı yaklaşık üç yüz yıl devam eden (MÖ 330 – MÖ 30)
döneme Helenistik Dönem denilmiştir. Bu dönem bilim, sanat ve kültürel çalışmaların yoğun olduğu ve önemsendiği
bir dönemdir.

You might also like