Professional Documents
Culture Documents
469768
469768
T. C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
YENİÇAĞ BİLİM DALI
Hazırlayan
Mehmet TEKSÖZ
Danışman
Prof. Dr. Özen TOK
Temmuz-2017
KAYSERİ
i
T. C.
ERCİYES ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI
YENİÇAĞ BİLİM DALI
Hazırlayan
Mehmet TEKSÖZ
Danışman
Prof. Dr. Özen TOK
Temmuz-2017
KAYSERİ
ii
Bu çalışmada tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde
edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kural ve davranışların gerektirdiği gibi, bu
çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve
referans gösterdiğimi belirtirim.
İmza:
iii
ÖNSÖZ
Şer’iyye Sicilleri, yazıldıkları dönem itibariyle 15. y.y.’ın ikinci yarısından 20. y.y.’ın
ilk çeyreğine kadar Osmanlı tarihini anlamamız bakımından önemli tarihi
kaynaklardandır. Bunlar yazıldıkları dönem hakkında bizlere sosyal, ekonomik, idari,
kültürel ve hukuki anlamda önemli bilgiler aktarmakta olup, tarihe birer ışık
tutmaktadırlar. Bu siciller, şer’i mahkemelerde kadılar tarafından mahkemeye intikal
eden her türlü davaların deftere kaydedilmesi ile merkezden taşraya gönderilen
belgelerin kaydedilmesi sonucu oluşmuşlardır. Bu tür belgelerin tarih atılarak deftere
kaydedilmesi ve muhafaza edilerek günümüze kadar ulaşmaları, bizlere genel anlamda
Osmanlı Hukuk Tarihi için, özel anlamda ise şehir tarihçiliği için önemli bilgiler
sunmaktadır. Osmanlı Devleti’nden günümüze kadar hemen hemen 20 bine yakın
Şer’iyye Sicili ulaşmıştır.
esnasında hiçbir şekilde desteğini eksik etmeyen, bana her defasında yardımcı olan ve
beni sürekli yönlendiren hocam Prof. Dr. Özen Tok’a ve hayatım boyunca bana destek
olan anne ve babama içten teşekkürlerimi sunarım.
Mehmet TEKSÖZ
Kayseri 2017
vii
Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Temmuz 2017
ÖZET
Şer’iyye Sicilleri, Osmanlı Hukuk Tarihi için önemli tarihi kaynaklardandır. Bu tarihi
kaynaklar içerisinde farklı belge türleri ve farklı belge konuları ile yazıldıkları dönemi
aydınlatması bakımından önemli bir konuma sahiptirler. Bu belgelerden hareketle o
dönemde taşrada görev yapan idari görevlileri, o dönemdeki yer, vakıf, cami, hamam ve
mescid isimlerini, müslim-gayrimüslim ilişkilerini, evlilik-boşanma, icra edilen
meslekleri, yiyecek ve hayvan fiyatlarını ve daha birçok konuyu bu kaynaklardan
öğrenebilmekteyiz.
Sivas Şer’iyye Sicilleri’nden 77 Numaralı Sicil çalışmamız esas olarak bir giriş ve 3 ana
bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde, Şer’iyye Sicillerinde bulunan belge
çeşitlerinden, şer’i mahkemelerdeki görevlilerden ve Sivas Şer’iyye Sicilleri ile 77
Numaralı Sivas Şer’iyye Sicili’nden bahsedilmiştir. Birinci bölümde, Defterde geçen
belgelerin özetleri verilmiştir. İkinci bölümde, belgelerin transkripsiyonu verilmiştir.
Üçüncü bölümde ise; belgelerden hareketle Sivas’ın o dönem idari, ekonomik, sosyal ve
diğer önemli konuları hakkında ayrıntılı bir değerlendirilmesi yapılmıştır. Ayrıca
belgelerde geçen belge konuları ve belgelerin türleri tablolar ile ayrıntılı bir şekilde
verilmiştir. Bu bölümlerin dışında tezin sonunda sonuç bölümü, ekler kısmında tezin
orijinal belgeleri, ondan sonra yararlanılan bibloyografyanın listesi ve en son kısımda
indeks bölümü verilmiştir.
Mehmet TEKSÖZ
ABSTRACT
Court Records is an important historical source for Ottoman Law History. Within these
historical sources, they have an important position in terms of enlightening the period in
which they are written with different document types and different document subjects.
According to these documents, the administrative officers who worked in the province
at that time, the place, foundation,
Our Register No. 77 from the Sivas Court Records consists mainly of an introduction
and 3 main sections. In the introduction section, the types of documents found in Court
Record, Şer'i were mentioned from the officials in the courts and from Sivas Court
Records and Sivas Court Records 77. In the first part, summaries of the documents
mentioned in the Notebook are given. In the second part, the documents are transcribed.
In the third chapter; A detailed evaluation of the administrative, economic, social and
other important issues of Sivas at that time was made. In addition, the types of
documents and documents mentioned in the documents are given in detail with tables.
Outside of these sections, the final section of the thesis, the original documents of the
thesis at the appendices, the list of the bibliographies used after that, and the index
section at the end of the thesis are given.
İÇİNDEKİLER
77 NUMARALI SİVAS ŞER’İYYE SİCİLİ (H.1195 / M. 1780-1781)
TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRİLMESİ
BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK .............................................................................. ii
YÖNERGEYE UYGUNLUK ONAYI ...................................................................... iii
KABUL VE ONAY .................................................................................................... iv
ÖNSÖZ ........................................................................................................................ v
ÖZET ........................................................................................................................ vii
KISALTMALAR ...................................................................................................... xii
GİRİŞ .......................................................................................................................... 1
ŞER’ İYYE SİCİLLERİ’NİN TÜRK TARİHİNDEKİ YERİ ........................................ 1
A. ŞER’ İYYE SİCİLLERİNİN MUHTEVASI VE TARİHÎ AÇIDAN ÖNEMİ ........... 1
B. ŞER’ İYYE SİCİLLERİNDEKİ BELGE ÇEŞİTLERİ.............................................. 2
B.1. Kadılar Tarafından Kaleme Alınan Belgeler .......................................................... 2
B.1.1. Hüccet ................................................................................................................ 2
B.1.2. İ’lâm................................................................................................................... 3
B.1.3. Maruzlar ............................................................................................................. 4
B.1.4. Mürasele ............................................................................................................. 4
B.1.5. Tereke ................................................................................................................ 5
B.1.6. Vakfiyeler .......................................................................................................... 5
B.2. Başka Makamlardan Gönderilen ve Sicillere Giren Belgeler .................................. 5
B.2.1. Ferman ............................................................................................................... 5
B.2.2. Berat................................................................................................................... 6
B.2.3. Buyruldu ............................................................................................................ 6
B.2.4. Tezkire ve Temessük .......................................................................................... 7
C. ŞER’ İYYE SİCİLLERİNİN KAYDEDİLME USULÜ ............................................ 7
D. ŞER’ İ MAHKEMELERDE BULUNAN GÖREVLİLER ........................................ 8
D.1. Kadı ...................................................................................................................... 8
D.2. Naib .................................................................................................................... 10
D.3. Kassam ............................................................................................................... 10
D.4. Muhzır ................................................................................................................ 10
D.5. Kâtib ................................................................................................................... 10
D.6. Mübaşir ............................................................................................................... 10
x
1.BÖLÜM
BELGELERİN ÖZETİ ............................................................................................. 16
2. BÖLÜM
BELGELERİN TRANSKRİPSİYONU ................................................................... 44
3.BÖLÜM
BELGELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ................................................................. 202
D. SİVAS’IN İDARİ YAPISI VE İDARİ GÖREVLİLER ........................................ 202
D.1. İdari Birimler ................................................................................................... 202
D.2. Mahalleler ......................................................................................................... 205
D.3. İdari Görevliler.................................................................................................. 208
E. İKTİSADİ YAPI .................................................................................................. 210
E.1. Meslek Grupları................................................................................................. 211
E.2. Yiyecek ve Hayvan Fiyatları.............................................................................. 213
E.3. Vergiler ............................................................................................................. 215
E.3.1. Cizye .............................................................................................................. 215
E.3.2. Cebelü Bedeli ................................................................................................. 216
E.3.3. Diğer Vergiler................................................................................................. 216
F. SOSYO-KÜLTÜREL YAPI ................................................................................. 217
F.1. Müslim- Gayrimüslim İlişkileri .......................................................................... 217
F.2. Eşya İsimleri ..................................................................................................... 217
F.3. Lakaplar ve Unvanlar ......................................................................................... 218
F.4. Suç Teşkil Eden Davalarla İlgili Uygulamalar .................................................... 220
F.4.1. Eşkıyalık ve Başıboş Levendat ........................................................................ 221
F.4.2. Diyet ............................................................................................................... 223
F.5. Demografik Yapı ............................................................................................... 223
F.6. Boşanma ............................................................................................................ 223
F.7. Şüf’a Hakkı (ön alım hakkı) ............................................................................... 224
G. DİNÎ VE SOSYAL YAPILAR ............................................................................. 225
G.1. Camiler ve Mescidler ........................................................................................ 226
xi
KISALTMALAR
Y.Y. : Yüzyıl
H. : Hicri
M. : Miladi
vb. : Ve benzeri
C. : Cilt
s. : Sayfa
No : Numara
vs : Vesaire
GİRİŞ
“Şer’i” veya “Şer’iyye” kelimesi mana itibarıyla şeriata, yani İslam dininin esaslarına
ve İslam dininin emrettiği dünya nizamına, mensup ve müteallik veya muvafık olan
anlamındadır1.
Osmanlı Devleti’nin idari teşkilatının en küçük birimi olan kazalarda bulunan şer’i
mahkemelerde, kadıların her türlü hukuki hadise hakkında verdikleri karar suretlerini,
hüccetleri ve yargıyı ilgilendiren çeşitli yazılı kayıtları ihtiva eden defterlere Şer’iyye
Sicilleri (Sicilat-ı Şer’iyye), kadı defterleri, mahkeme defterleri veya vekayi sicilleri2
denmektedir.
Eski mahkeme kararlarının tutanak defterleri demek olan Şer’iyye Sicilleri, konusu
itibariyle Türk kültür, siyasi, sosyal, iktisadi, idari ve askerî tarihini ilgilendirmektedir.
Zira ait olduğu bölgenin sosyal, iktisadi vb. hayatını kapsayan ve kadıların görev
yaptıkları yerlerde tuttukları bu siciller, birçok belge çeşidi ile değişik konularda tarihe
ışık tutmaktadır. Mesela; Müslüman ve Gayrimüslimler arasındaki ilişki, belediye
hizmetleri, vakfiyelerin tanzim ve tescili, bugünkü manada noterlik işleri gibi çeşitli
konulardaki belgeleri içermektedir. Ayrıca yerleşim yerlerinin tespiti, köy, mahalle,
otlak, özellikle aşiret ve cemaat isimlerinin sicillerdeki kayıtları tarihimiz için son
derece önemlidir3.
Birinci elden tarihi kaynak niteliğini taşıyan Şer’iyye Sicilleri, yazıldığı devrin
özelliklerini yansıtması bakımından araştırmacılara en güvenilir bilgileri sunmaktadır.
Türk tarihi ve kültürü açısından önemli birer kaynak olan Şer’iyye Sicilleri’ni
incelemeden Osmanlı Devleti’nin siyasi, idari ve sosyal tarihini tam olarak anlamak
1
Şemseddin Sami; Kamus-i Türkî, Çağrı Yayınları, İstanbul 1992, s.1029.
2
Halil Cin; Ahmet Akgündüz; Türk-İslam Hukuk Tarihi, C. I, Timaş Yayınları, İstanbul 1990, s. 98.
3
Ahmet Akgündüz; ‘‘Osmanlı Kanunnamelerinin Şer’i Sınırları’’, Osmanlı, C. VI, Yeni Türkiye
Yayınları, Ankara 1999, s. 401.
2
Şer’iyye Sicilleri ait oldukları bölgenin sosyal ve iktisadi hayatını yansıtan mahkeme
kararları olmakla beraber aynı zamanda birçok belge çeşidini de içerir. Çünkü
Osmanlı’da herhangi bir vilayet, liva veya kazaya gönderilen ferman ve buyrulduların
birer sureti mutlaka Şer’iyye Sicilleri’ne kaydedilirdi. Buna göre sicillerin içerdiği
belgeleri şu şekilde iki gruba ayırabiliriz.
Osmanlı Devleti’nde, kadıların, hem adli, hem kazai görevleri, hem de idari vazifeleri
vardı. O hâlde kadılara ait belgeler, din ve dünya işleri ile ilgili nitelikteki yazılar olup
intikal yazıları sayılabilir. Sicillerin %90’lık kısmı bu guruba giren belgelerden oluşur5.
B.1.1. Hüccet
Kelime anlamı itibariyle hukuki delil demek olan hüccetin bir hukuk usulü terimi olarak
manası şudur: Kadı’nın kararını ihtiva etmeyen, taraflardan birinin ikrarını ve diğerinin
bu ikrarı tasdikini havi bulunan ve üst tarafında Kadı’nın mühür ve imzasını taşıyan
yazılı belgeye hüccet denir.6 Hüccetlerin üst tarafında kadıların mühür ve imzaları,
sonra da sırasıyla tarafların adı ve adresleri, hüccetin konusu, hukuki olay ve
muâmelenin şekli şartları, yapılan ikrar beyanları, sonunda belgenin tanzim tarihi ve
şuhudûl-hâl başlığı altında şâhitlerin isimleri yer alır. Hüccetlerin en önemli özelliği,
konusu ile ilgili davalarda kesin delil olarak kabul edilmesidir.
-Taraflara verilen hüccetlerin üst tarafında hücceti veren kadının imzası ve mührü
mutlak bulunur. Ancak sicil defterindeki hüccetin başında bulunmaz.
4
Murtaza Çevik, 78/1 Numaralı Kayseri Şer’iyye Sicili (H. 1078- 1079/ M. 1668) Transkripsiyon ve
Değerlendirme, Erciyes Üniversitesi SBE, Kayseri 2009 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi), s. 7.
5
Ahmet Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, C.1, TDAV Yayınları, İstanbul 1988, s. 68.
6
Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 21.
3
Bunlarda kadının imza ve mührü sicilin başında veya kadının göreve başladığı tarihin
başında bulunur.
- Tarafların adı ve adresi her çeşit şüpheyi ortadan kaldıracak şekilde açıklanır.
- Hüccetin konusunu ihtiva eden mal veya hak bütün tafsilatıyla anlatılır.
- Hukuki muamelenin şekli, şartları ve varsa teslim ve tesellüm işleri beyan edilir.
-İkrarda bulunan tarafın karşı tarafı ibra ettiği ve konunun dava konusu yapılmayacağını
te’yiden belirtir. Lehine ikrar yapılan tarafta ikrar beyanını tasdik edince, talep üzerine
durumun sicile kaydedildiği zikredilir.
- Her meselede olduğu gibi hüccetlerin sonunda da tarih, yıl, ay ve gün mutlaka
zikredilir.
- Hüccetin altına mutlaka ‘Şuhudûl-hâl’ başlığı ile hukuki meseleye şahit olanların isim
ve unvanları kaydedilir7.
Hüccetlerin içerdiği konular çok çeşitlidir. Genel olarak nikâh, talak, muhalaa, fesh-i
nikâh, mehir ve nafaka hüccetleri, kadının vasi tayinine ilişkin, köle azadı ile ilgili, izin
ve yetki verilmesine dair hüccetler, satım, ferağ, şuf’a, bağışlama, vedia, rehin, istinkak
(zabt), ikrar, havale, şahadet, kefalet, şirket, vekâlet, kısas, diyet, sulh, ibra ve iflas
hüccetler, kethüda, subaşı ve benzeri görevlilerin tayinine dair hüccetler şeklinde
sıralanabilir8.
B.1.2. İ’lâm
Sözlük anlamı itibariyle bildirmek demek olan i’lâm kelimesinin eski usul
hukukumuzda ifade ettiği anlam şudur: Şer’î bir hükmü ve altında kararı veren Kadı’nın
imza ve mührünü taşıyan yazılı belgeye i’lâm denir9. Günümüzdeki mahkeme
i’lâmlarından farkı yoktur. İcra makamlarına arz edildiği için bazen maruz da denir ve
ayrıca örfî anlamda bazen altında kadının imza ve mührü bulunan her belgeye de i’lâm
adı verilir. Aslında i’lâmların en önemli özelliği kadının hükmünü ihtiva etmesidir.
Her i’lâm belgesi, davacının iddiasını, dayandığı delilleri, davalının cevabını ve def’i
söz konusu ise bunun sebeplerini, belgenin sonunda ise verilen kararların sebeplerine ve
nasıl karar verildiğine dair kayıtları içerir.
7
Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 21-22.
8
Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 26-27.
9
Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s.29.
4
- İ’lâmda yer alması gereken hususlardan birisi de kararın gerekçesi demek olan ispat
vasıtalarıdır.
- Bunlardan sonra hâkim i’lâm metninin sonunda davanın ispat vasıtalarına göre ayrı
ayrı kalıp ifadelerle kararını açıklar.
-İ’lâmlarda sonda ‘Şuhudûl-hâl’ şeklinde şahitler listesinin verilmesi şart değildir. İspat
vasıtası şahitler ise i’lâmın içinde veya sonunda şahitlerin ismi yazılabilir10.
B.1.3. Maruzlar
Kelime anlamı olarak arz olunmuş, arz olunan, bir şeyin karşısında, tesir altında
bulunan, serilmiş, yayılmış, verilmiş, sunulmuş, söylenilmiş, anlatılmış, denilmiş
anlamlarına gelir11. Terim olarak ise; kadıların kararını ihtiva etmeyen, hüccetler gibi
hukuki bir durumun tespiti açısından yazılı delil olarak da kabul edilmeyen ve sadece
kadıların icra makamlarına idari bir durumu arz ettiği yazılı kayıtlara denir. Maruzlar
kısaca astın üstüne yazdığı bir isteği veya bir durumun arzını içeren belge ve
kayıtlardır12.
B.1.4. Mürasele
10
Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 30-31.
11
Ferit Devellioğlu, Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Aydın Kitabevi Yayınları, Ankara 2006, s.
582.
12
Akgündüz, Şer’iyye Sicilleri, s. 37.
13
Develioğlu, s. 732.
5
B.1.5. Tereke
Tereke, Vefat eden kimsenin hayatta iken sahip olduğu her türlü özel eşyaları ifade eden
taşınır taşınmaz vb. her şeydir15. Kişi öldükten sonra sahip olduğu her türlü malı, kadı
tarafından sicil defterine veya tereke defterine kaydedilir ve bu mallar yine kadı
tarafından mirasçılara dağıtılır16.
B.1.6. Vakfiyeler
Vakfiyeler de bir çeşit hüccettir. Ancak içerik ve üslup olarak diğer hüccetlerden ayrılır.
Vakıf, Arapça durdurmak, alıkoymak anlamına gelir17. Vakıf Allah’a yakın olmak
amacıyla bir kimsenin maddi imkânlarını karşılık beklemeksizin dinî veya sosyal bir
amaç için başkalarının hizmetine sunmasıdır. Vakfiye ise vakıf edilen şeyin vasıflarını
ve vakfedilme şartlarını içeren, kadı tarafından tasdik edilmiş belgedir18.
Vakfiyelerin menkul vakfiyeleri, gayr-i menkul vakfiyeleri, nakit para vakfiyeleri gibi
çeşitleri vardır.
B.2.1. Ferman
Bir iş veya maslahat siparişini mutazammın padişah tarafından verilen yazılı emir
manasına gelen bir tabirdir. Farsça emir irade buyruk demektir. Terim olarak genellikle
belirli bir kişiye ya da grupla veya bir konuyla ilgili olan fermanlar, uygulanmak üzere
14
M. Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, C.3, Milli Eğitim Bakanlığı
Yayınları, İstanbul 1993, s. 621.
15
Said Öztürk, Askeri Kassama Ait On yedinci Asır İstanbul Tereke Defteri, İstanbul 1995, s. 27.
16
Mustafa Yavuz, Kütahya Şer’iyye Sicilleri 15 Numaralı Defterinin Transkripsiyonu ve
Değerlendirilmesi, Dumlupınar Üniversitesi SBE, Kütahya 2009 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi),
s. 8.
17
Hüseyin Uslu, İslam Müesseseleri Tarihi, Gonca Yayınları, İstanbul 1985, s. 258.
18
Mübahat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili, Kubbealtı Neşriyatı, İstanbul 1994, s. 350.
6
doğrudan doğruya bir topluluğa, cemaate, sınıfa ya da sorumlu bir görevliye gönderilen
ve üçüncü şahısları da bağlayan yaptırımlı emirlerdi19.
B.2.2. Berat
Arapça asıllı bir kelime olup rütbe, makam ve imtiyaz fermanı gibi anlamlar ifade eder.
Osmanlı devlet teşkilatında bazı vazife, hizmet ve memuriyetlere tayin edilenlere
vazifelerini icra salahiyetini tevdi etmek üzere padişahın tuğrası ile verilen mezuniyet
veya tayin emirleri hakkında kullanılan bir ıstılahtır. Berat’a biti, berat-ı şerif, nişan,
nişan-ı şerif hüküm de denilirdi20. Bir tarih terimi olarak berat, bir göreve atama, maaş
bağlanması, rütbe, unvan, dirlik verilmesi, vergi bağışıklığı ya da herhangi bir ayrıcalık
tanınması, maden işletmek, tuz çıkarılması ve tekeli; para basımı ve tedavülü, gümrük
ve kapanlar; sabun, hububat, mum, pirinç, susam gibi zorunlu ihtiyaç maddeleri inhisar
ve iltizamları verilmesi padişahın genel olarak berat-ı hümayun denilen tuğralı ruhsat
belgesi ile mümkün olurdu21. Beratlarda verilen hizmetin adı, mahalli, maaşı ve geliri,
verilen kişinin ismi, ne için verildiği ve kendisinden ne istenildiği belirtilirdi. Kime
berat verilirse ondan berat resmî adında bir vergi alınırdı22. Beratlar tımar, iltizam,
muafiyet, mukataa, malikâne, imtiyaz beratları; beylerbeylik, nişancılık, defterdarlık,
vezirlik gibi memuriyetlerin beratları; imamet, hitabet, feraset ve tababete mezuniyeti
havi beratlar gibi konularına göre isimlendirilirler23.
B.2.3. Buyruldu
19
Erol Özbilgin, Bütün yönleriyle Osmanlı “Adab-ı Osmaniyye”, İz Yayıncılık, İstanbul 2003, s. 127.
20
Pakalın, s. 205.
21
Özbilgin, s. 127.
22
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı, TTK Yayınları, Ankara 1988, s. 523.
23
Uzunçarşılı, s. 523.
24
Pakalın, s. 248.
7
Aynı şehir ve kasabada bulunan resmî dairelerin birinden ötekine ve halkın birbirine
yazdıkları yazılar hakkında kullanılan bir tabirdir25. Osmanlı diplomasisinde daha
ziyade üstten alta veya aynı seviyedeki makamlar arasında yazılan ve resmî bir konuyu
ihtiva eden belgelere tezkire denmektedir. Şehirlerarasındaki yazışmalara ise tahrirat
denmesi son zamanlarda adet hâline gelmiştir. Şer’iyye sicillerinde yer alan birinci
manadaki tezkereler, başta sadrazam olmak üzere yüksek devlet memurlarının özel
kalem müdürü demek olan tezkireciler tarafından kaleme alınırdı.
Temessük ise sözlükte bir işe sıkı tutunmak demektir26. Terim olarak ise birçok manası
vardır. Borç için alınan senede temessük dendiği gibi muahede ve sulhname gibi
şeylerde devlet veya anlaşmayı yapan gerçek ya da hükmi şahıslar tarafından verilen
mühürlü kâğıtlara da denilirdi. Ancak Şer’iyye sicillerindeki manası ise miri arazide ve
gayr-ı sahih vakıflarda tasarruf hakkı sahiplerine yetkili makam veya şahıslar tarafından
verilen belgedir. Yani temessük tasarruf vesikasıdır ve sonraları tapu tabiri bunun yerine
geçmiştir. Yetkili makam veya şahıslar, tımar ve zeamet sahipleri, vakıf mütevellileri,
mültezimler, muhassıllar (vergi tahsildarları) veya muhasebe kalemlerinden biri olabilir.
Kadıya intikal edilen her türlü resmî yazı belirli kurallar içinde mutlaka Şer’iyye sicili
dediğimiz deftere kaydedilirdi. Bulundukları mahalle ait, kadıların ve onların yardımcısı
olan naiblerin verdiği kararlar defterin bir tarafına, merkezden ve diğer makamlardan
gelen yazılarda defterin diğer tarafına yazılırdı. Mahalli konularla ilgili belgelerin
yazıldığı bölüme “Sicil-i mahfuz”, merkezden gelen resmî yazıların yazıldığı bölüme
“sicil-i mahfuz defterlü” denilirdi27.
25
Pakalın, s. 491.
26
Devellioğlu, s. 1073.
27
Yavuz, s. 10.
8
Şer’iyye sicilindeki kayıtların tutulması meselesi daha sistemli sağlam ve kullanışlı hâle
getirilmiştir.
D.1. Kadı
Kaza sözlükte; Allah’ın ezeli hükmünün, takdirinin olması, yerine gelmesi, davaları
görme işi, hüküm, hüküm verme gibi manalara gelir28. Bu kelimeden türeyen kadı
kelimesinin terim manası ise; insanlar arasında meydana gelen dava ve nizaları şer’i
hükümlere uygun olarak karara bağlamak için devletin en yüksek icra makamı olan ve
padişah tarafından tayin edilen şahıstır29.
Osmanlı adliye teşkilatının temel taşı olan kadılar, bulundukları yerin hem hâkimi, hem
belediye başkanı, hem de halkın her konuda müracaat edebileceği sosyal güvenlik
makamıydı30.
Osmanlı Devleti’nde beylikler döneminden beri fethedilen yerlere hukuku temsilen bir
kadının, idareyi temsilen de bir subaşının tayini yerleşmiş bir gelenekti. Kaynaklar
Sultan Orhan zamanında kadıların eğitimi için ilk medresenin kurulduğunu gösterir.
Ancak Osmanlı devlet sisteminde kaza, ifta ve tedris mesleklerinin ayrımı ve
derecelendirilmesi Fatih Sultan Mehmet döneminde olmuştur31.
Eldeki en eski Şer’iyye sicilleri XV. yüzyılın ikinci yarısına kadar uzandığından
Osmanlı idaresinin ilk bir buçuk asrındaki kadılar ve mahkeme faaliyetleriyle ilgili
birinci derecede bilgi edinemiyoruz. İlk kadılar İzmir, Bursa ve Edirne’ye atanmıştır.
Yeni fethedilen yerlere de 2. ve 3. derecede kadılar tayin edilmiştir. Fatih
kanunnamesiyle kadıların alacağı harçlar belirlenmiş ve hiyerarşi kurulmuştu. Bu
dönemde kadının meslek eğitiminde kurumlaşma ve hiyerarşinin yerleşmesi açısından
en önemli olay, Sahn-ı Seman diye bilinen medreselerin kurulmasıdır. Bu okullar, XVI.
yüzyılda Süleymaniye medreseleri kurulana kadar kadılık mesleğine girecek olan
kadıların eğitildiği ve icazet aldıkları yer olmuştur32.
XV. ve XVI. yüzyıllarda Osmanlı benzeri böyle geniş bir imparatorlukta, böylesine
merkeziyetçi ve kontrollü bir bürokratik sisteme güç rastlanır. Kadılar XVIII. yüzyıldan
28
Devellioğlu, s. 498.
29
Cin ve Akgündüz, s. 274.
30
Akgündüz, s. 68.
31
Cin ve Akgündüz, s. 142.
32
Cin ve Akgündüz, s. 275-276.
9
Tabi bu görevlerin en önemlisi yargı görevidir. Osmanlılarda kadı sadece şer’i davalara
değil örfi davalara da bakıyordu. Bu yüzden örfi hukukla ilgili hüküm ve fermanların
bir araya getirilmesiyle oluşan kanunnameler düzenli olarak kadılara gönderilirdi.
Kadıların yetki ve sorumlulukları hem ceza, hem de hukuk davalarını içeriyordu.
Gayrimüslim davalarına ise cemaat mahkemeleri bakıyordu33.
Kadıların yargı görevlerinin yanı sıra idari görevleri de vardır. Kadılar bulundukları
idari birimlerde yürütmeyle ilgili birçok görevi de yerine getiren ve devletin doğrudan
doğruya muhatap olduğu idarecidir. Aynı zamanda kadılar çarşı pazarı, satılan malları,
malların vasıflarını ve fiyatlarını belirleyen, yani bugünki belediyelerin görevleri ifa
eden mahalli idarecilerdi. Bu görevlerin yanı sıra, vakıfların kurulması, senet tanzimi,
köle azadı, velayetnamelerin düzenlenmesi, terekenin taksimi, alım-satım, kira, vekâlet,
rehin, nikah gibi hukuki işlemler ve noter, evlenme ve nüfus memurları tarafından
yapılan işlemler de kadının görevlerindendi. 34
33
M. Akif Aydın, Osmanlı Devleti’nde Hukuk ve Adalet, Klasik Yayınları, İstanbul 2014, s. 34-35.
34
Ekmelettin İhsanoğlu, Osmanlı Devleti ve Medeniyeti Tarihi, Yıldız Matbaacılık, İstanbul 1994, s.394-
398.
10
D.2. Naib
Vekil anlamına gelen naib, kadı tarafından kendisine muhakeme konusunda yetki
verilmiş kimselerdir. Kadılar, naiblere sorgu hâkimi görevi verilmiştir. Naibler karar
verme yetkisine sahip değildir. Vazifelerine göre naibler üçe ayrılmaktadır:
Kaza Naibleri: Kadıya bağlı nahiyelerde, kadı adına şer’i işleri yürüten görevlidir.
D.3. Kassam
Kadıların önemli görevlerinden biri de, ölen kişilerin geride kalan mallarını İslam miras
hukukuna uygun olarak paylaştırmaktı. Bu görevi kadı yerine bu işle görevli yardımcısı
olan Kassamlar yapardı36.
D.4. Muhzır
D.5. Kâtib
Kadıların vermiş olduğu kararları bunlar için belirlenmiş usule göre deftere geçiren ve
hukuk metinlerini yazma konusunda yetişmiş kişilerdir38.
D.6. Mübaşir
Sözlük anlamı, bir işe başlayan demektir. Mahkemede celb ve tebliğ vazifesinin yanı
sıra, devlet adına soruşturma işlerini yapan memurlardı. Bu görevi karşılığı mübaşiriyye
denen bir ücret alırlardı39.
35
Abdülaziz Bayındır, İslam Muhakeme Hukuku, İslami İlimleri Araştırma Vakfı, İstanbul 1986, s. 99
36
İhsanoğlu, s. 400.
37
Cin ve Akgündüz, s. 280.
38
Aydın, s. 40.
39
Ahmet Akgündüz, Osmanlı Kanunnameleri ve Hukuki Tahlilleri, C.I, Fey Yayınları, İstanbul 1990,
s.232-233.
11
Sivas ve Sivas Kazalarına ait toplam olarak 119 Şer’iyye Sicili bulunmaktadır. Bunların
65’i Sivas’a, 20’si Divriği’ye, 5’i Kangal’a, 5’i Şarkışla’ya, 8’i Suşehri’ne, 16’sı ise
Gürün’e aittir.
-Orijinal metinde sayfa 3’de bulunan belgelerden iki tanesine 8 numarası verilmiş.
Tarafımızca ilk sırada gelen belgeye 8a, ikinci sırada gelen belgeye 8b numarası
verilmiştir.
-Sayfa 29’un başında bulunan metin, Sayfa 28’de bulunan 99 numaralı belgenin devamı
olduğu hâlde bu metin sehven belge 100 olarak kaydedilmiş. Bu yanlışlık tarafımızca
düzeltilmiştir. Bu numaralandırmadan itibaren transkripsiyonda yer alan numaralar,
orijinalinden birer numara düşük olarak verilmiştir. Yani orijinal metinde 101 olarak
verilen belge, transkripsiyonda 100 olarak gösterilmiştir. Bu numaralandırma şekli
orijinal metinde yer alan sayfa 37’deki 112 numaralı belgeye kadar devam etmiştir.
Defterde tarihler hicri yılı esas alınarak düzenlenmiştir. Yazıları itibârıyla kısmen silik
ve okunamayacak derecede olan kelimeleri (…) işareti koyarak boş bıraktık ve ayrıca
14
Defterde birçok eksik yani yarım hâlde belge bulunmaktadır. Bu belgelerin bazılarının
baş kısmı, bazılarının ise son kısmında eksiklikler bulunmaktadır. Bu belgeler şunlardır;
1, 8a, 13, 14, 15, 25, 27, 59, 69, 71, 74, 75, 89, 90, 112, 113, 114, 154, 160 ve 174
numaralı belgelerdir. Bu belgeler eksik olmasına rağmen incelenmiş olup, tarafımızca
özetleri çıkarılmıştır. Belge tür ve konular ele alınırken bu belgeler de sınıflandırmaya
tabi tutulmuştur. Bunlardan bir kaçı sınıflandırmaya tabi tutulamayacak kadar eksik
olduğundan dolayı, bunlar sınıflandırmaya dâhil edilmemiştir.
1.BÖLÜM
BELGELERİN ÖZETİ
Sayfa 1 Belge 1:
Fotoz Osman’ın oğlu Mehmed Ağa’nın kızı Zeyneb’in kızı Hadice’nin, babası Mehmed
Ağa’nın ölümünden sonra bağ ve şehir ve eşyadan payına düşeni Hacı Abdullah bin
Köse Halil’den istediğine dair hüccettir. (belgenin devamı eksiktir)
Sayfa 1 Belge 2:
Sayfa 1 Belge 3:
Benli Hasan isimli kişi mahkemede Fatıma Hatun’a vekâleten, Hacı Hasan Ağa’nın
daha hayatta iken kızı Fatıma Hatun’a miras hakkı karşılığında mal verip sulh ettiğini
bildirir hüccettir.
Sayfa 1 Belge 4:
Burnaz Ağa ile Abdurrahman Ağa adlı kişilerin alacak verecek konusunu çözmek için
birbirlerine belli malların satışını yaptıklarına dair hüccettir.
Sayfa 1 Belge 5:
Berber Molla Bekir’in oğlu Ali’nin hastalığının Çekan oğlu İbrahim ve Benli Hasan
oğlu Yusuf’un hakaretlerinden kaynaklandığını iddia ettiğini bildirir hüccettir.
17
Sayfa 2 Belge 6:
Sayfa 3 Belge 7:
Edirne’de oturan Mendü Ali’nin torunu Himmet bin Mehmed’in tarlasının kayyimleri
olan amca çocukları Tıraşoğulları tarafından Abbas bin Veli adlı kişiye 10 kuruş
karşılığında satıldığını gösterir hüccettir.
Vecdegölî Ali ile Kürslü Esir arasında geçen davada Vecdegölî Ali kardeşinin diyetini
istemesi üzerine, Esir’in daha önce diyet için seksen kuruş akçe ve eşyaya sulh
ettiklerini söylediğini bildirir hüccettir. (belgenin devamı eksik)
Sayfa 3 Belge 9:
1185 senesinde ekmeğin 70 dirhem satılmasıyla ilgili nizam verildiğini bildirir narhdır.
1180 senesinde ekmek, peynir, sabun ve yağ gibi gıda maddeleriyle ilgili nizam
verildiğini ve bu uygulamalara uymayan şahısların cezalandırılmasını belirten narhdır.
Püdge karyesinde yaşayan Topal Nebi isimli kişi sipahi Mehmed, Serdar Hüseyin Ağa
ve Çıkrıkçı-zade Hacı Hüseyin Ağa’nın huzurunda Musa oğlu Mehmed için bu hırsızdır
ve haindir dediğini ve karye ahalisini şahit tutarak hapse attırmasını konu alan ilamdır.
Goresne Asdur isimli zimmi İsa oğlu Molla Halil’in alacağını alamadığı için kendisini
ve karısını dövdüğünü bundan dolayı karısının çocuğunu düşürdüğünü, bunun
sonucunda da sulh olduklarını bildirir hüccettir.
18
Divriği’de oturan Bali oğlu Topal Mehmed bin Osman’ın kulağı ile ilgili Kömekli Uzun
Ali’yi dava ettiğini bildirir hüccettir. (belgenin devamı eksik)
Eksik belge olmakla birlikte anlaşıldığı kadarı ile Sivas’da Feyzullah Paşa’ya vekâleten
Hüseyin Ağa’nın talebiyle ilgili hüccettir.
Bulur Mahallesi’nde yaşayan Ali Beşe isimli kişi, Gümüşoğlu Mahallesi’nde yaşayan
Mehmed adlı kişinin kızına haksız yere rahatsızlık verdiğini iddia ettiği şahsı dava
ettiğine dair hüccettir. (belgenin devamı eksik)
Bâlî oğlu Mehmed Beşe, başına taşla vurup kulağını sağır eden Kömekli Uzun Ali’yi
dava etmiş ve davasını olduğunu gösterir hüccettir.
Yedibela Alemdar’ın oğlu Mustafa Ağa ile Molla Mehmed’in torunu Ömer Beşe bin
Hasan Beşe, mahkemede mutasarrıf oldukları bağ hisselerini İpek Ali Beşe’ye sırasıyla
80 kuruşa ve 32 kuruşa sattıklarını belirten hüccettir.
Dede Mehmed oğlu Ali’nin kısrağını emaneten Hazgerek karyesi sakinlerinden İbrahim
Ahmed oğlu’na bıraktığına, daha sonra kısrağı İbrahim Ahmed’in karındaşı
Hüseyin’den Eşkıya’nın oğlu İbrahim ve Hasan Ağa’nın oğlu Ali’nin şahitlikleriyle
tekrar aldığına dair davayı bildirir hüccettir.
Mehmed Beşe’nin vekâletiyle kardeşi Ömer Beşe’nin Kömekli Uzun Ali’den kulağının
diyeti olarak dört tarla iki keçi ve yüz kuruş nakit para aldığını ve sulh ve ibra ettiğini
gösterir hüccettir.
Ali Beşe de diyet vs.den Mehmed Beşe ve kardeşi Ömer Beşe’nin zimmetini ibra
eylediğini bildirir hüccettir.
19
Vazandanlı Molla Halil’in, Ahmed Paşa ile Ordulu kâfirlere karşı savaştıklarını
söylediğini bildirir hüccettir.
Burnaz Ağa Mahallesi’nde yaşayan Bezli İbrahim Çelebi’nin eşi Hatice Hanım, ölen
kızı Aişe’nin kocasından terekesinden hakkını ve mehir alacağını dava ettiğini gösterir
hüccettir.
Hatice Hanım, ölen kızı Aişe’nin kocası Hacı Yusuf’tan miras hakkını talep ettiğinde
Hacı Yusuf’un Hatice Hanımın daha önce hissesini 40 kuruşa kendisine sattığını ve
zimmetini ibra ettiğini söylediğini bildirir hüccettir.
Hatice Hato bint-i Hac Mehmed vekâletiyle Kokuş Mehmed Beşe bin Toycu Hasan
Alemdar’ın dava açtığını bildirir belgedir. (belgenin devamı eksik)
Osman Beşe bin Abdullah ile Kalfalı oğlu Mehmed bin Ömer’in davacı kadının daha
önce benim alaka ve davam yoktur diye ikrarının bulunduğuna dair şehadet ettiklerini
bildirir hüccettir.
Kokuş Mehmed Beşe’nin vekâleten dava açtığına dair belgedir. (belgenin devamı eksik)
Ümmü Gülsüm, Mübin bint-i Ali Mübin, Hatice ve Gülsüm ve Musa bin Molla Mustafa
isimli kimselerin Ese’nin oğlu Halil isimli şahısla bağ davası olduğunu bildirir hüccettir.
20
Hamis Paşa, Emine Hanım ve oğlu Bekir Bey’in birbirlerine kefil olduğunu bildirir
hüccettir.
Ferhat oğlu Mehmed Paşa, kız kardeşi Vesile bint-i Ali’nin de vekâletiyle Entagra
karyesinde bulunan mülklerinin 10 hisselerini 75 kuruşa sattıklarını bildirir hüccettir.
Serkiz veledi Bogos’un Kürkçü Bogos ve Murad zimmilerle daha önce 150 kuruşa sulh
ettiklerini ve 150 kuruşu ödediğini bildirir hüccettir.
Rakka Valisi tarafından Divriği kadısına gönderilen belgede bu bölgede eşkıyalık yapan
Gelecorlu ve yandaşlarının yakalanması ve kendilerine göz yumulmamasını emreden
buyruldu kaydıdır. H. 19 Cemaziye’l-ahir 1181/ M. 12 Kasım 1767.
Yaralanma sonucu ölen Hüseyin Beşe bin İbrahim Beşe’yi, Ali bin Abdullah isimli
şahsın kahvenin önünde bıçakla yaraladığı ve bunun sonucunda öldüğünü iddia eden
Osman Beşe’nin, iddiasını Mustafa Beşe ve Halil Beşe bin İbrahim Ağa’nın
şahitlikleriyle kanıtladığını ve bunun sonucunda iddiasının kabul edilip kaydedildiğini
gösteren hüccettir.
Kızılca Viran köyü sakinlerinden Sadullah Ağa’nın çiftçisi İsmail’e vekâleten amcası
çiftçi İbrahim yeğeni İsmail’in karısı Salih Kethüdâ’nın kızı Zehra ile aralarında hul’
(anlaşmalı boşanma) olduğunu bildirir ilamdır. H. 29 Şevval 1191/ M. 30 Kasım 1777.
21
Divriği’nin Kuloğlu Mahallesi sakinlerinden Voyvoda Hacı Osman Ağa bin Hacı İsmail
Ağa’nın bağ, hamam hissesi, değirmen ve demirci dükkânını vakıf olarak tescil
ettirdiğine dair hüccettir. H. 1 Şaban 1171/ M. 10 Nisan 1758.
Kendiroğlu Uzun Ağa, Ali Beşe ve kardeşi Mehmed Beşe ile aralarında geçen kavga ve
yaralama sonucunda haksız yere aldıkları diyetin kendisine geri ödenmesini talep
ettiğini bildirir hüccettir.
Penbenin (pamuk) narhı yirmi dört para iki akçeye satılıp fazlaya satılmamasına dair
narhdır. H. 2 Rabiu’l-ahir 1191/ M. 10 Mayıs 1777.
22
Divriği’ye gelen arpanın Arasıhân denilen yerde satılmasını ve alafdar (ot, yem, saman
ve yulaf) ve benzeri şeylerin bu bölgede satılmamasını bildiren belgedir. H. 2 Rabiu’l-
ahir 1191/ M. 10 Mayıs 1777.
Çellah esnafı dokudukları işlerinde yirmi arşın uzun, yedi arşın enli yapmaları
gerektiğini bildiren belgedir. H. 2 Rabiu’l-ahir 1191/ M. 10 Mayıs 1777.
Divriği’nin İmamoğlu Mahallesi’nde yaşayan Yıldırım oğlu Hüseyin bin Süleyma adlı
kişinin, Nebkizade Abdullah Efendi ve Sefer Beyzade Hafız Ebubekir Efendi bin Ömer
ağa’nın şehadetleriyle, İmamoğlu Mahallesi’nde bulunan evini Mumcuzade Mustafa
Ağa’ya sattığına dair hüccettir. H. 21 Cemaziye’l- evvel 1191/ M. 27 Haziran 1777.
Karaveli Ali’nin karısı Mübin bint-i Mehmed’in, Molla Abdullah bin Yusuf Efendi’den
Aişe hatunun annesinin malının üçte birini kendisine vasiyet ettiğini iddia ettiğini ve
iddiasını İbrahim bin Yusuf ve Ömer İsa Mehmet ile kanıtladığını bildirir hüccettir.
Divriği’de Süleyman Paşa vakfı camiinde nısf hitabet görevi yapan Ebubekir Halife’nin
görevini layıkıyla yapmadığı için el çektirilmesi ve diğer Ebubekir Halife’nin onun
yerine yevmi nim akçe ile göreve getirilmesine dair berat kaydıdır. H. 9 Safer 1182/ M.
25 Haziran 1768.
Emin Ağa’nın mahkemeye gelerek Ömer Ağa’dan mal taksimi sırasında, daha sonra
veririm deyip aradan uzun zaman geçmesine rağmen, vermediği malları talep ettiğine
dair hüccettir.
Züleyha Halil Hoca mahkemeye gelerek kaybolan sarı katırının Malatyalı Ahmed’in
elinde çıktığını iddia edip, iddiasını Mehmeh bin Kara Veli ve Seyyid Mehmed bin
İbrahim’in şehadetleriyle ispat ettiğini bildirir hüccettir.
23
Darıganlı oğlu Halil Beşe’nin, kardeşi Mehmed Beşe ile -daha sonra kardeşinden almak
üzere- diyet olarak verdikleri ortak bağlarından payına düşen üç yüz kuruşu veya üç yüz
kuruşa denk gelen bağ hakkını kardeşi Mehmed’den talep ettiğini bildirir hüccettir.
Divriğili merhum Çalabverdi-zâde Hacı Ömer Ağa’nın büyük oğlu Ebubekir Ağa ve
kızı Hamide ile küçük oğulları Mehmed ve Osman ve küçük kızları Muhibbe ve
Vesile’nin babalarından kalan, Arz-ı Nısf denilen yerde bulunan tarlayı borcu için 350
kuruşa Hacı Ahmed Ağa’ya sattıklarını bildirir hüccettir. H. 3 Rabiu’l-ahir 1191/ M. 11
Mayıs 1777.
Divriği’nin Züleyha Hatun Mahallesi’nde oturan Seyfi Ağa’nın, Kara Mahmud oğlu
Mahallesi’nde bulunan yoncalığı Kara Mahmud-zade Osman ağa ve diğerlerinden satın
aldığı, daha sonra bu yoncalığı Süleyman Beşe bin Hasan’a yüz kırk beş kuruşa sattığını
bildirir hüccettir. H. 5 Rabiu’l-ahir 1191/ M. 13 Mayıs 1777.
Seyyid Abdurrahman Ağa ve karındaşı Yusuf’un, annelerine 650 kuruş borçları olduğu
ve borçlarını ödeyebilmek için sahip oldukları dört dükkânı 350 kuruş karşılığında
annelerine verip geriye 300 kuruş borçları kaldığını bildiren hüccettir.
Emin Ağa’nın mahkemeye gelerek sahip olduğu bağ ve beş dükkânını Abdurrahman
Ağa’nın annesi Saliha hatuna dört yüz kuruşa sattığını bildirir hüccettir. H. 5 Rabiu’l-
ahir 1181/ M. 31 Ağustos 1767.
Nurşeni-zade Seyyid Mehmed Ağa ve Halil Ağa mahkemeye gelerek vefat etmiş olan
murisimiz Hacı Veli Ağa’nın Ovans isimli zimmîden alacakları olduğunu iddia
ettiklerini, fakat Hacı bin Yusuf oğlu Hasan Ağa, Turgut ağa, Kürd Mahmud oğlu
Hüseyin Beşe ve Kara Kal’a’nın şahitlikleriyle bu iddialarının çürütüldüğüne dair
hüccettir.
24
Anladığımız kadarıyla 55 numaralı belgenin devamı olup, Ovans isimli zımmınin borç
senedine karşılık borcunu bitirdiği ve borcunun kalmadığını gösteren hüccettir.
Divriği’nin Sinaniye Mahallesi’nde yaşayan Mustafa Beşe bin Mahmud Bey ve kız
kardeşleri Ayşe, Zeyneb ve Hatice’nin Cağıl Mescid Mahallesi’nde bulunan ve ortak
oldukları matbaayı yüz otuz üç kuruşa Yedibela Alemdar-zâde Ahmed Ağa’ya
sattıklarını bildirir hüccettir. H. 5 Rabiu’l-ahir 1181/ M. 31 Ağustos 1767.
İmamoğlu Mahallesi’nde yaşayan Çevik Ağa’nın kardeşi Mustafa’nın oğlu İsmail Ağa
ve vekâleten Mumcu-zâde Seyyid Mustafa Beşe’nin ortak oldukları evi Yusuf
Bölükbaşı, Seyyid bin Hasan ve kardeşi oğulları Hasan ve Hüseyin’e yüz altmış kuruşa
sattıklarını bildirir hüccettir. H. 8 Muharrem 1182/ M. 25 Mayıs 1768.
Belge tam olmamakla birlikte anlaşıldığı kadarı ile Penganlı Kılbaş oğlu İsmail’in
karısına kötü muamele kastıyla söz attığı ve yakalamaya çalıştığını iddia ettiği Şençik
oğlu Emir Ömer’i dava ettiğini bildirir i’lâmdır.
Şemunzade Abdullah Beşe mahkemeye gelerek Arab Hacı Hasan Ağa’nın oğlu Mustafa
Ağa ile hizmetkârı Bekir’in kendisine saldırıp kendisini darp ve yaraladıklarını iddia
edip, iddiasını Hacı Yusuf bin Abdullah ve Seyyid İbrahim bin Gökoğlu Mustafa
Beşe’nin şahitlikleriyle ispat ettiğini bildirir hüccettir.
Örencar Mahallesi’nde yaşayan İbrahim Beşe bin Ömer Ağa Davud’un oğlu Mehmed
Beşe bin Mehmed ve diğer mahalle cemaati mahkemeye gelerek Ömer Ağa, Osman ve
Mehmed Ağa’nın vakıf tarlayı zabt ettiklerini iddia ettiklerini ve iddialarını Seyyid
Mehmed bin Seyyid Hasan ve Bekir bin Cuma’nın şahitlikleriyle ispatladıklarını
belirten hüccettir.
25
Abdullah Beşe, Mustafa Ağa ile hizmetkârının kendisine saldırıp yaraladıklarını iddia
edip, iddiasını şahitlerle ispat ettiğini ve bunun sonucunda Emin Ağa ile Kardeşi
Süleyman Ağa’nın gerekli olan diyet için Mustafa Ağa’ya kefil olduklarını bildirir
hüccettir.
Kürdler karyesinde yaşayan Kanber Beşen’in kardeşi Ahmed Kerim oğlu İsmail,
babalarının mirasından hakkını aldığını ve kardeşi Molla Mehmed bin Kanber ve diğer
varisleri ibra ettiğini bildirir hüccettir.
Başıboş levendlerin fetvanın gereği olarak yok edilmeleri ve at, giysi vs.lerinin de
öldürenin olmasıyla birlikte yakalanmaları ve bu hususa dikkat edilmesi gerektiğini
bildirir emirnamedir.
Süleyman Ağa, Hacı Ağa ve Hacı Ömer Ağa’nın Mustafa Ağa’nın diyetine kefil
olduklarını bildirir hüccettir.
Divriği’nin ileri gelenleri ve halkının dışarından gelip taşkınlık yapan ve halka zarar
verenlerden şikâyet ettiklerini ve mahkemede kayıt olunmasını istediklerini bildirir
hüccettir.
26
Penganlı Kara Veli Cafer’e vekâleten mahkemeye gelen Çalapverdi oğlu Hacı Ömer
Ağa Vazandanlı Molla Halil’in oğlu Hasan’ın tüfek ile Cafer’e vurup yaraladığını
bildirir hüccettir. (belgenin devamı eksik)
Sivas ve Sivas’a bağlı kazaların zimmilerinden alınan cizye vergilerinin cizye memuru
Mehmed’e verilmesini ve vermek istemeyenlere fırsat verilmemesini bildirir fermandır.
H. 20 Şevval 1180/ M. 21 Mart 1767.
Belge eksik olmasına rağmen anlaşıldığı kadarı ile Hasan bin Veli Mustafa’nın
Kirlioğlu Veli’ye vekâleten, Sevir Karyesi’nde yaşayan İsmail isimli kimseden 250
kuruş alacağını talep ettiğini bildirir hüccettir. (eksik belge)
Molla Osman’ın torunu Ali’nin babası Molla Bekir bin Ali velisi olarak Göresenli Esir
isimli zimmiden alacağı olduğunu iddia etmesi neticesinde 90 kuruşa sulh ederek
anlaştıklarını bildirir hüccettir. H. Şevval 1181/ M. Mart 1767.
Öski oğlunun gulamı İbrahim Beşe’nin Eğri isimli mevzi’ denilen yerde bulunan
tarlasını Bardakçıoğlu Osman Beşe ile Çiftçi Ali Halil Beşe’ye yüz kırk beş kuruşa
sattığını bildirir hüccettir. H. 5 Şevval 1181/ M. 24 Şubat 1768.
Eksik belge olmakla birlikte anlaşıldığı kadarı ile Eli Çemne Mahallesi’nde yaşayan
Hatice bint-i İbrahim tarafından vekâleten İbrahim isimli kimse Hatice’nin ölü
babasının terekesinden hak talep ettiğini bildirir hüccettir. (Eksik belge)
Eksik belge olmakla birlikte anlaşıldığı kadarıyla vakıf davası ile ilgili belgedir. (eksik
belge)
27
Kürd Hüseyin isimli kişiyi Bekir’in odun ile dövmesi sonucu 4 gün yatıp iyileştikten 24
gün sonra ölmesi üzerine diyet davası açan karısı Fatıma bint-i Seyyid’in davasının –
dayaktan sonra iyileşip sıhhatli bir şekilde çalıştığına dair şehadet edenler olduğu için-
kabul edilmediğini bildirir i’lâmdır.
Molla Halil’in oğlu Hasan’ın Küdeşli Emir Süleyman bin Yusuf, Karabaş oğlu Koca bin
Mehmed ve Deşikli Musa bin Ali’nin yanında Karaveli oğlu Cafer’i kurşun ile sol
memesi altından yaraladığını itiraf ettiğini ve Hasan’ın ölmesi durumunda diyetini
ödemeye hazır olduğunu bildirir hüccettir. H. 9 Safer 1181/ M. 7 Temmuz 1767.
Alemdar Mehmed Beşe bin Hasan Bey’in, tarakcı kızı Hatice bint-i Musa’ya vekâleten
kocası Hacı İbrahim’in karısını “arpa getirmezsem üç talakla boş ol” diyerek boşadığını
iddia ettiğini ve bunu Kürd Hüseyin ve Hasan Beşe bin Musa’nın şahitlikleriyle
ispatladığını bildirir hüccettir.
Divriği kadısına gönderilen yazı ile Divriği sancağına bağlı kazaların mevkufat
defterine göre avarız vergilerini ödemelerinin gerektiğini ve bu vergilerin toplandıktan
sonra merkeze gönderilmesini bildirir fermandır. H. 8 Zilhicce 1143/ M. 14 Haziran
1731.
Divriği kadısına gönderilen yazı ile Divriği sancağına bağlı kazaların mevkufat
defterine göre avarız vergilerini ödemelerinin gerektiğini ve bu vergilerin toplandıktan
sonra merkeze gönderilmesini bildirir fermandır. H. 18 Safer 1144/ M. 22 Ağustos
1731.
Koca Ağa-zâde Seyyid Ömer Ağa bin İbrahim Ağa ve karındaşı oğlu Seyyid Ali bin
Seyyid Molla Ali’nin kendilerine miras kalan hisselerini merhumun borcuna karşılık
olarak Seyfi Ağa’ya sattıklarını bildirir hüccettir. H. 22 Rabiu’l-evvel 1177/ M. 30 Eylül
1763.
28
Gelerli aşiretinden Kürd Hasan ile Nurşun nam karye sakinlerinden Mehmed bin Veli
arasında meydana gelen bıçaklı kavgada Kürd Hasan’ın Mehmed’i boğazdan
yaralayarak öldürdüğünü ve gerekli cezayı alması için bulunmasını emreden buyruldu
kaydıdır. H. 21 Rabiu’l-evvel 1177/ M. 29 Eylül 1763.
Divriği’de Mehmed Çavuş’un yaptırdığı caminin görevlisi Mahmud vefat ettiği için
yerine Ebubekir Halife’nin maaşı sekiz akçe ile görevlendirilmesini bildirir berat
kaydıdır. H. Evail-i Muharreremü’l-haram 1177/ M. Temmuz 1763.
Yusuf ağa, Seyyid Salih ağa ve Kuloğlu Hüseyin Ağalar huzur-ı şerde Hasan’ın hırsız
olduğuna ve insanlara zarar veren birisi olduğuna dair şahitlik ettiklerine dair hüccettir.
Görin Kasabası’nda oturan Köklü Mehmet bint-i Uzun Elif isimli kadının Esirci Seyyid
Mehmed Beşe’nin huzurunda ve Görenli Osman Beşe bin Ömer, Hasan bin Kasım ve
Osman bin Bekir’in Şehadetiyle hür olduğunu bildirir hüccettir.
Sivas’taki ekmek, et, yağ, bal, leblebi, peynir, nar, fındık, pirinç, üzüm ve badem gibi
bazı yiyeceklerin ve sabun, tuzruhu ve şamdan gibi bazı eşyaların fiyatını bildirir
narhdır.
Esir Bekir ile Mehmed Emin’in tımarla ilgili karşılıklı davalarını ve tımardan
üzerlerinde bir şey varsa bunların alınmasını emreden buyruldu kaydıdır. H. 6 Rabiu’l-
ahir 1170/ M. 29 Aralık 1756.
29
Eksik hüküm olmakla birlikte anlaşıldığı kadarı ile yöneticilere gönderilen emirle,
eşkıyalık faaliyetlerinin önlenmesi, bu hususta hiçbir şekilde ağır davranılmaması ve bu
tür faaliyetleri yapanların derhal ortadan kaldırılmasını belirten ferman kaydıdır. H.
Evahir-i Ramazan 1170/ M. Haziran 1757. (eksik belge)
Belge eksik olmakla birlikte anlaşıldığı kadarı ile Divriği’de yaşayan Togotluoğlu
Merhum Molla Veli’nin karısı Zeyneb bint-i Abdullah’ın kocasının hayatta iken bahçesi
ve bağdaki hissesini seksen kuruşa Yusuf Ağa ile Cemile hatuna sattığını ve Kocasının
ölüme üzerine bu hisseleri kendisine teslim edilmesini istediğini bildirir hüccettir. (eksik
belge)
Divriği’nin Serir Nahiyesi’nin Kamhu Köyü’nden ve başkalarından iki bin iki yüz akçe
tımarın sahibi olan Hasan’ın el çektirilmesini bildirir berat kaydıdır.
Sivas’ta Ebe’nin oğlu Mustafa’nın yumruk ile esirin iki dişini kırdığı ve bunun şahitler
tarafından mahkemeye bildirildiğini gösteren hüccettir.
Divriği sakinlerinden olan Nurşenli-zâde Ali Ağa’nın karısı Hüsna Hatunun tereke
defterini beyan eden hüccettir. H. 3 Cemaziye’l-evvel 1187/ M. 23 Temmuz 1773.
Bin yüz seksen yedi senesine ait menzilcilerden arta kalan bakiyeyi gösteren ilamdır. H.
3 Cemaziye’l-evvel 1187/ M. 23 Temmuz 1773.
30
Sayfa 25
Boş
Rıdvan Bey oğlu Hasan Ağa’nın boşanmış karısının, merhum Taranyacızade Hacı
Osman adlı kişiden 75 kuruş alacağı olduğu ve Taranyacızade Hacı Osman’ın varisi ve
oğlu Bekir’in bu paranın karışılığı olarak sahip olduğu bağdan bir miktar vekâleten adı
geçen kadının oğlu Usta Ali-zade Mustafa’ya verdiğine dair hüccettir.
Ruslarla yapılacak savaş için asker ve diğer gerekli şeylerin temini için yöneticilere
gönderilen ve bu ihtiyaçların karşılanmasında titizlik gösterilmesi istenilen ferman
kaydıdır. H. Safer 1185/ M. Mayıs 1771.
Divriği’ de oturan Hacı Zaim Ağa’nın, Hacı Halil Gökçe Cami’ Mahallesi’nde bulunan
evini Çalabverdi-zâde Molla Mustafa’nın oğlu Ahmed Ağa’ya 75 kuruşa sattığını
bildirir hüccettir. H. Zilkade 1191/ M. Kasım 1777.
Divriği ve bağlı mahallelerde kış mevsimi için yaşayan Kürt ve Türkleri beyan eden
Nüfus defteridir.
Sayfa 31
Divriği’nin Hacı Kamerî Mahallesi’nde oturan Ebubekir Ağa bin el-Hâc Yusuf bin
Abdullah’ın ölümünden sonra eşine Vesile ve Mehmed, Yusuf ve Yakub adlı
çocuklarına kaldığı fakat Eşi ile oğlu Mehmed’in de ölmesi üzerine mirasının Yakub ile
Yusuf’a kaldığı ve ayrıca terekesini bildirir hüccettir. H. 17 Cemaziye’l-ula 1284/ M. 16
Eylül 1867.
Divriği’nin Vazandan köyünde oturan İbrahim bin Mustafa bin Abdullah’ın ölümünden
sonra mirasının eşleri ve çocukları arasında taksimini ve terekesini bildirir hüccettir. H.
19 Cemaziye’l-ula 1284/M. 18 Eylül 1867.
Divriği’nin Gökçe Cami Mahallesi’nde oturan Hacı Halil Ağa bin Hacı Bekir Ağa’nın
Divriği’nin Çaykenarı ve Karcı isimli karye denilen yerde bulunan tarlalarını,
değirmenini ve dükkânını vakfettiğini ve vakfın mütevellisi hayatta olduğu sürece
kendisi olduğunu, kendisinin ölümünden sonra yerine çocukları Ebubekir ve Yusuf’un
mütevelli olmalarını, onların ölümünden sonra onların neslinden gelenlerin mütevelli
olmalarını istediğini gösteren hüccettir. H.15 Cemaziye’l-ahir 1178/ M. 10 Aralık 1764.
Hocaoğlu Bekir Beşe’nin karısı, Yusuf Alemdar isimli şahsın kayını Abdülkerim’in
evini ve bahçesini fuzuli zabt ettiğini iddia ettiğini, ancak evin Yusuf Alemdar’ın
olduğunun ispat edildiğini bildirir i’lâmdır.
Divriği’nin Gökçe Camii Şerifi Mahallesi’nde yaşayan Sadıka bint-i Abdullah ile kızı
Naîmâ bint-i Hasan Ağa isimli kadınların, Örencar Mahallesi’nde bulunan tarlalarını,
Hasan Bey bin Ahmed Ağa ve Körlükoğlu Mehmed Beşe’nin şahitlikleriyle üç yüz
kuruşa Mehmed Ağa’ya sattıklarını bildirir hüccettir. H. 24 Şevval 1191/ M. 25 Kasım
1777.
Divriği ve bağlı kasaba ve köylerden alınan vergileri ve bu vergilerin toplam olarak yedi
bin sekiz on altı kuruş olduğunu gösterir hüccettir. H. 6 Safer 1180/ M. 14 Temmuz
1766.
Belge eksik olmakla birlikte anlaşıldığı kadarı ile beratla tımarı kullanan Mehmed Emin
Efendi’nin kanun gereği vergileri almasını ve kimsenin müdahale etmemesini bildirir
emirname kaydıdır. H. Evai’l-i Rabiu’l-ahir 1170/ M. Aralık 1756. (eksik belge)
Belge eksikle olmakla birlikte anlaşıldığı kadarı ile Divriği’ye bağlı Hermün ve İnen ve
diğer yerlerde, beratla tımarı kullanan Mehmed Emin Efendi iken, Esir Bekir adlı kişi
adı geçen yerlerin tımarının kendisine ait olduğunu fakat, şahitlerin yardımıyla tımarın
Mehmet Emin Efendi’ye ait olduğunu ve dışarıdan kimsenin müdahale etmemesini
gösteren berat kaydıdır. (eksik belge)
33
Kırşehir, Akşehir, Karaman ve diğer yerlerdeki Küpeli Arap, Koca Arap ve Gavur Hacı
gibi eşkıya ve yol kesicilerin bertaraf edilmesi ve emniyetin sağlanması için Sivas valisi
ve diğer üst düzey yönetici sınıfına gönderilen emirname kaydıdır. (belgenin devamı
eksik)
Divriği’de sakin Poşyani taifesinin 1170 senesine mahsuben ödemeleri gereken vergiyi
ödemediklerini ve kendilerinden tahsil edilmesini emreden buyruldu kaydıdır. H. 4
Ramazan 1172/ M. 1 Mayıs 1759.
Hasan Bey’in Divriği kazası sakinlerinden Murtaza Kethüdâ yeri isimli şahsı fesat ehli
bir suçlu olmakla ve kardeşini haksız yere yaralamakla birlikte iki yüz kuruş zarara
uğrattığını itham ettiği dilekçesini bildirir maruzdur.
Divriği’ye bağlı kazaların 1175 senesine mahsuben alınması gereken vergilerin toplanıp
hazineye teslim edilmesi gerektiğini bildiren emirname belgesidir. H. Zilhicce 1174/ M.
Temmuz 1761.
Divriği’ye bağlı kazaların 1175 senesine mahsuben alınması gereken vergilerin toplanıp
hazineye teslim edilmesi gerektiğini bildiren emirname belgesidir. H. Zilhicce 1174/ M.
Temmuz 1761.
34
Divriği’nin Venik adlı köyünde Hasan isimli şahsın, Hacı Osman oğlu demekle bilinen
kimsenin kendi hâlinde olmayıp insanlara musallat olmakla itham ettiğini dilekçe
yoluyla devlet merkezine şikâyet ettiğini ve cevabında Divriği kadısının adı geçen
kişiler arasındaki davanın görüşülüp karara bağlanmasını bildirir emirname belgesidir.
H. 4 Cemaziye’l-evvel 1167/M. 27 Şubat 1754.
Divriği’nin Venik adlı köyünde yaşayan Hasan isimli şahsın Hacı Osman oğlu kişiyi
dilekçe yoluyla taht-ı hümayuna şikâyet ettiğini ve gereğinin yapılmasını ve davalarının
görülmesinin emredildiğini bildirir emirname belgesidir. H. 1 Cemaziye’l-evvel 1167/
M. 24 Şubat 1754.
Sayfa 45
Seyfi Ağa eliyle Divriği için yapılan masrafları ve toplam olarak 363,5 kuruş
harcandığını gösteren i’lâmdır.
Sivas eyaletindeki zaim ve tımar sahiplerinin 1144 senesine mahsuben çocuk ve yaşlılar
için alınması gereken cebelü bedellerinin tahsilini emreden ferman kaydıdır. H. 18 Safer
1145/ M. 10 Ağustos 1732.
Koca Ağa, Delük taş, Abı Çemen, Mustafa Paşa, Kuloğlu, Polur Ulya, Sallık Mescidi,
Örencar, Müfti Efendi, Kadıasker, Ebu Şahme, İmamoğlu, Polor Sufla, Hacı
Kumruoğlu, Çaybaşı, Cağlı Mescid, Celdik Ulya, Şatıroğlu Kara Mahmudoğlu,
Dillioğlu ve Hacib Seydi Ömer mahallerlerinin nufüs defterini içerir belgedir.
Sayfa 49
Sayfa 50
Sayfa 51
Sayfa 53
Divriği ve bağlı kasaba ve köylerden alınan vergileri gösteren ve toplamda yedi bin iki
yüz yirmi altı kuruş vergi toplandığını gösteren hüccettir. H. Cemaziye’l-evvel 1181/ M.
Eylül 1767.
Divriği’deki Süleyman Paşa Camii’nde hatiplik görevine sahip olup görevini kötüye
kullanan ve yerine getirmeyen Divriği Kethüdâyeri Mustafa isimli şahıstan alınıp
Ebubekir Halife’ye verilmesini bildirir berat kaydıdır. H. 27 Safer 1183/ M. 2 Temmuz
1769.
1187 senesi Cemaziye’l-ahir’in 22. Perşembe gecesi (Ağustos’un 29. Gecesi) şimşek
gibi bir ateşin gökyüzünde ortaya çıktığının kayd olunduğu gösteren hüccettir. H. 22
Cemaziye’l-ahir 1187/ M. 10 Eylül 1773.
Ömer Paşa Hazretlerinin karısı Fatma Hanım bint-i Ahmed Ağa’ya vekâleten Ömer
Beyzade Hacı Hüseyin, Gökçe Camii Şerif Mahallesi’nde bulunan evi Kara
Mahmudzade Mustafa Ağa bin Ali Ağa’ya iki bin altı yüz elli kuruşa sattığını gösterir
hüccettir. H. 8 Rabiu’l-evvel 1167/ M. 3 Ocak 1754.
Divriği’de Mehmed Ağa bin Mustafa Ağa isimli şahsın vakfettiği vakfın, vakfedenin
şartlarına uygun kullanılmadığını bunun üzerine Ömer Halife’nin vâkıfa imam olarak
atandığını gösteren berat kaydıdır. H. 25 Rabiu’l-ahir 1167/ M. 19 Şubat 1754.
Divriği kadısına hitaben yazılmış, yeniçeri serdarının görevden alınıp yerine Hacı
Osman’ın atandığını ve ona itaat etmelerini belirten temessük suretidir. H. Fi Evail-i
Şevval 1167/ M. Temmuz 1754.
37
Divriği’nin Üçpınar isimli köyünün yarı mahsulünü vakfeden İbrahim isimli kişinin
neslinden gelen evlatlarının vakfı kullanmadaki şartla ilgili açtıkları davayı bildirir
hüccettir. H. Evail-i Safer 1175/ M. Eylül 1761.
Çolak oğlu Yusuf Ağa’nın Eğriyük nam mahalde bulunan tarlasını yüz otuz kuruşa
Seyfi Ağa’ya sattığını bildirir hüccettir. H. 4 Muharrem 1186/ M. 7 Nisan 1772.
Hacı Veli Ağa, Seyyid Salih Ağa’dan alacağı olduğunu ve karşılığında bağını satın
aldığını söylemesine karşın, Salih Ağa’nın yeğeni Seyyid Ahmed Beşe, bağda annesinin
de hissesinin olduğunu iddia ettiğini bildirir hüccettir.
Satık oğlu Mahmud, Arabgir’e gidip gelirken köy ahalilerinden Küçük (silik)
oğullarıyla kavga ettiğini ve taş ile kendisini yaralayıp dişlerini kırdıklarını iddia ettiğini
bildirir hüccettir.
Divriği’de yaşayan Ömer bin Hacı Osman’ın Kazgancı nam mahalde bulunan tarlasını
Ali Beşe bin Mustafa’ya doksan kuruşa sattığını bildirir hüccettir.
Divriği, Kangal ve Tevabha’da (?) bulunan altı bölük yoldaşlarının üzerinde zabıt ve
kethüdâyeri olarak Mehmed Sami’nin atandığını bildirir fermandır. H. Evail-i Receb
1175/ M. Ocak 1762.
Kör İsmail karısına vekâletle, Molla Sadullah ve Muhzıroğlu Osman Bey’in karılarının
hamamda karısı ve kızını dövüp bazı mallarını gasp ettiklerini iddia ettiklerini bildirir
hüccettir.
38
Divriğili Mehmed Ağa bin Mustafa isimli şahsın vakfının mütevellisi Seyyid Ahmed
vefat ettiği için vakfın mütevelliliğine Seyyid Ömer’in getirilmesini bildirir fermandır.
H. Evahir-i Cemaziye’l-ula 1165/ M. Nisan 1752.
Divriği’de insanlara zarar veren ve mallarını gasp eden haram-zade, hırsız ve yol
kesicilerin insanların huzuru ve emniyetleri için yakalanıp cezalandırılmalarını emreden
buyruldu kaydıdır. H. 1 Safer 1165/ M. 20 Aralık 1751.
Divriği ve ona bağlı olan Ödür, Arşuşin ve Armatak isimli köylerin ahalisinin
mahkemeye gelip ödemeleri gereken vergileri usulüne uygun olarak ödemelerine
rağmen kendilerinden kanuna uygun olmayarak fazla vergi istenildiğini iddia ettiklerini
ve sonuç olarak merkezden gönderilen emirname ile bunun engellenmesini belirten
emirname belgesidir. H. Evail-i Receb 1165/ M. Mayıs 1752.
Osman Bey, Dedesi Hatib Osman Efendi’nin vakfettiği han ve dükkânlara mütevelli
iken Hatib oğlu Seyyid Ebubekir isimli şahsın kendisine haksız yere müdahale ettiğini
iddia ettiğini gösterir maruzdur.
Divriği’nin Züleyha Hatun Mahallesi’nde yaşayan Fatma Hatun bint-i El-hac Hasan
Ağa ve Zeynep Hatun bint-i El-hac Hasa Ağa’ya vekâleten Halim Çavuş Ağa bin
39
Hüseyin Ağa mahkemeye gelerek sahip oldukları bağlarını bin elli kuruşa Osman
Efendi’ye sattıklarını bildirir hüccettir. H. Evahir-i Safer 1257/ M. Nisan 1841.
Divriği’deki mukataa arazilerinin Şakir el-Hâc Ali Efendi’ye iltizam olarak verildiğini
gösteren berat kaydıdır. H. 1167/ M. 1753.
Divriği ve bağlı kasaba ve köylerden alınan vergileri ve bu vergilerin toplam olarak iki
bin altı yüz yirmi altı kuruş toplandığını gösteren hüccet kaydıdır. H. 25 Rabiu’l–ahir
1166/ M. 1 Mart 1753.
Söz konusu kişilere haklarının verilerek haksız yere tartışma çıkarılmasını engelleyip
konuyla ilgisi olmayanları işe karıştırmamayı bildiren emirname belgesidir. (eksik
belge)
Rabiu’l-ahir’in 17. Günü Pazar günü şiddetli bir rüzgâr olduğunu belirten hüccettir.
Hacı Mehmed oğlu Feyzullah ve kardeşi Süleyman isimli eşkıyaların karısına saldırıp
kötü söz söyleyip kötü bir şekilde dövdüklerini iddia eden Matos isimli zimminin
dilekçesini gösteren maruzdur.
41
Ekmek, et, kına, sabun, üzüm, pirinç, tuzlu peynir, mum, kelle, mumbar ve ciğere narh
koyulduğunu belirten narhdır.
Çit nam karyede yaşayan Çolak Ahmed bin Seydi’nin, Arakeli Abdurrahman Bey’in
torunu Ömer bin Hüseyin’in taş atarak kendisinin iki dişini çıkardığını ve diyetini
tamamen alarak zimmetini ibra eylediğini bildirir hüccettir.
İbrahim isimli şahsın Nurşun isimli karyede yaşayan Karaveli oğlu Hasan Beşe, Kara
Mustafa, Ahmed ve Esir isimli şahıslar tarafından dövüldüğünü iddia ederek dilekçeyle
halini padişaha bildirdiğini gösterir maruzdur.
Sivas eyaletinin idaresinin eski Mısır Valisi olan ve şimdilik Cezire-i İstenköyde
yaşayan Osman Paşa’ya verildiği, o gelene kadar kendisine vekâleten Benli Yusuf’un
atandığını ve bu emre hiçkimsenin itiraz etmemesini belirten ferman suretidir.
Oruç oğlu Seyyid Ali Beşi’nin oğlu Seyyid Numan’ın halası Safiye Hatun’dan
kendisine düşen mirası istediğini belirten hüccettir.
Mehmed Ağa’nın karısı Cemile Hatun’un Demircebel çarşısındaki dükkânı Hacı Osman
Ağa’ya altmış beş kuruşa sattığını bildirir hüccettir. (belgenin devamı eksik)
Nurşenli-zâde Ali Ağa’nın Gülce’nin oğlu Seyyid Mehmed’den alacağı olduğuna dair
dava açtığını, bunun üzerine Seyyid Mehmed’in borcu olduğunu kabul etmekle beraber
Hacı Veli Ağa’nın varislerinin de kendisinden bu borcu istediklerini, Ali Ağa ise
cevabında varislerin haklarını benden alacaklarını belirtmesiyle anlaştıklarını belirten
hüccettir. H. 19 Şaban 1184/ M. 8 Aralık 1770.
Aşık Veli’nin oğlu Mustafa’nın annesi Fatıma’nın Kara Ahmed’in kızı olduğu ve hür
olduğunu ve bunun Osman Efendi bin Ali Efendi ve Hacı Ahmed bin Halil Beşe’nin
şahitlikleriyle ispatlandığını gösteren i’lâmdır.
Hacı Şeyh Efendi’nin cins oğlanın (?) tarlasında şufa hakkı (ön alım hakkı) olduğunu ve
gerektiği zaman kullanmak istediğini, kendisi olmasa dahi Naib Seyyid İsmail
Efendi’nin kendisinin vekili olduğunu belirten hüccettir.
44
2. BÖLÜM
BELGELERİN TRANSKRİPSİYONU
Sayfa 1 Belge 1:
Fotoz Osman’ın oğlu Mehmed Ağa’nın kızı Zeyneb Hatun’un sadriyye kızı Hadice’nin
tarafından babası mirasına taleb-i da‘vâya zevci Halil bin Molla Bekir ve Mehmed Beşe
şehâdetleriyle sâbitü’l-vekâle Hamulu oğlu Ömer Ağa bi’l-vekâle meclis-i şer‘de yine
müteveffâ-yı mezbûr Mehmed Ağa’nın oğlu İsmail nâm müteveffânın zevce-i metrûkesi
Zeyneb bint-i İbrahim Ağa nâm Hatun’un tarafından husûmete ve redd-i cevâba
Berberoğlu Halil Beşe ve Serrâc-zâde Osman Çelebi bin Nebî nâmân kimesnelerin
şehâdetleriyle sâbitü’l-vekâle Hacı Abdullah bin Köse Halil nâm kimesne mahzarında
üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edüp müvekkile-i mezbûrem Zeyneb Hatun’un babası
müteveffâ-yı mezbûr Mehmed Ağa intikâl eden bağ ve şehir ve tecemmülât-ı hâneden
hissesin taleb ederim su’âl olunub edâya tenbîh verilmesi matlûbumdur dedikde
gıbbe’s-su’âl Hacı Abdullah cevâbında Mehmed Ağa fevtinden sonra kız karındaşı
Zeyneb Hatun hayatında bi-zâtihî İsmail nâm müteveffâdan tecemmülât-ı hâne hissesine
isâbet edeni ahz ba‘dehû müteveffâ-yı mezbûr Mehmed Ağa’nın âhere deyn olup deyni
mukâbelesinde deynini edâ ile bağ ve şehîr-hânesinden zimmetimi ibrâ eyledim dedi
dedikde
Sayfa 1 Belge 2:
Burnaz Ağa merhûmun sulbiye-i kebîre kızı Züleyha Hatun’un tarafından zikri âti’l-
beyânı tescîle ve i‘tâ-yı hüccete zât-ı mezbûreyi marifet-i şer‘le ârifân Darıganlı oğlu
Halil Beşe ve Mandı oğlu Hüseyin Beşe bin Ahmed nâmân kimesnelerin şehâdetleriyle
sâbitü’l-vekâle Çalapverdi oğlu Benli Hasan Beşe bi’l-vekâle ve sulbiye-i kebîre kızı
Fatıma’nın tarafından şâhidân-ı mezbûrân şehâdetleriyle sâbitü’l-vekâle Durdu-zâde
Hacı Hasan Ağa vekâleten meclis-i şer’de yine Hacı Hasan Ağa’nın varislerinin
sulbiye-i kebire (…) bin Seyyid Emin Ağa mahzarlarında her birleri takrîr-i kelâm edüp
45
müvekkile kızımız Züleyha Hatun ve Fatıma Hatun müteveffâ-yı mezbûr babaları Hacı
Hasan Ağa’nın emvâl ve eşyâsından beşyüz kuruş ve kuyumcu sûkunda bir bâb
kuyumcu dükkânı Züleyha Hatun’a ve beşyüz kuruş köşker sûkunda bir bâb bakkal
dükkânı [alâ] sebîli’t-tahârruci’l-küllî sulh ve bedel-i sulhu her birleri ba‘de’l-ahz
âmme-i da‘vâdan zimmetlerini ibrâ-i âmm ile ibrâ eyledikleri kayd-şod. Fî 8 R sene
1177.
Şühûdü’l-hâl: Durdu-zâde Mustafa Efendi, Berberoğlu Halil Beşe bin Osman, Müftî
Efendi Hazretleri ve Hamulu oğlu Hasan Beşe, Hacı Zülfikâr oğlu Mustafa, Kaya oğlu
Hüseyin Ağa, Benli Hasan (…) oğlu Yusuf, Küçük Alemdâr’ın oğlu Ahmed, Seyfi Ağa,
Çınar’ın oğlu Mehmed, Safa oğlu İsmail Ağa, Durdu oğlu İbrahim bin Hacı Hasan ve
Usta Ali, İmam Molla Bekir.
Sayfa 1 Belge 3:
Burnaz Ağa’nın oğlu Emin Ağa’nın zevcesi Fatıma Hatun bint-i Hacı Mehmed Ağa
nâm Hatun’un tarafından ikrâr-ı âti’z-zikri tescîle ve i‘tâ’-i (silik) zât-ı mezbûreyi
ma‘rifet-i şer‘le ârifân şâhidân-ı mezbûrânın şehâdetleriyle sâbitü’l-vekâle Benli Hasan
Beşe nâm kimesne bi’l-vekâle meclis-i şer‘de Abdullah Ağa ve Seyyid Mehmed Ağa
mahzarında takrîr-i kelâm edüp müvekkile-i mezbûrem Fatıma Hatun müteveffâ-yı
mezbûr Hacı Hasan Ağa hayatında malının (silik) mezbûre Fatıma Hatun’a verüp
Fatıma Hatun alâ sebîli’t-tahârruci’l-küllî yediyüz kuruşa sulh ve bedel-i sulhu ba‘de’l-
ahz âmme-i da‘vâdan zimmetlerini ibrâ’-i âmm ile ibrâ eyledi dedikde kayd-şod.
Sayfa 1 Belge 4:
Burnaz Ağa’nın Belibos’da (?) olan bâ-temessük [boşluk] kuruş alacağını ve mesfûrdan
iştirâ eylediği bağını ve üç aded kumaş ve bir sîm kemer ve bir hunç hayatında
Abdurrahman Ağa’ya verüp mezkûrları teslîm edüp merkûm dahi da‘vâsından sâ’ir
veresenin zimmetini ibrâ eyledi.
Sayfa 1 Belge 5:
Usta Ali-zâde Berber Molla Bekir’in hânesine taraf-ı şer‘den nâ’ib-i irsâl olunup oğlu
Ali nâm şâbb-ı emred marizane sebeb-i marazdan su’âl olundukda Çekân oğlu İbrahim
ve Benli Hasan oğlu Yusuf bana bu hakâreti ettiler ondan beru bu derde giriftâr oldum
46
yüreğim kopdu hâlen sebeb-i mevtim olması gâlib oldu da‘vâlarıma mezbûrlaradır
intikâmımı koymayasız dedikde takrîr tahrîr olundu.
Sayfa 2 Belge 6:
Cizye (silik)
mücerred tama-ı hâme-i vehâmet encâm ittibâ‘ ile uhdelerinde olan merkûme evrâkı
ibtidâ tevzî‘a mübâşeret eylemekde berât-ı âlîşân şurûtuna tatbîk-i ri‘âyet eylemeyüp
bazı kazâ ve karyelere tahmîl ve istihkâklarından ziyâde topdan evrâk vermeği ve kendü
celb-i ma‘îşetleri için fukarâ-yı ra‘iyetin üzerlerine edâsı lâzım gelen cizye-i şer‘iyyeden
maada İbrahim (…) mukâyesesi üzre ziyâde akçe tarh ve tahmîl ve taharri (?) eylemek
misillu hâlât-ı gayr-i marzıyye tasaddî ve hilâf-ı rızâ-yı hümâyûnum reâyâ fukarâsına
gadr ve ta‘addî eyledikleri resîde-i sem‘-i hümâyûnum olup ancak zamân-ı meymenet-
nişân-ı mülûkânemde ehl-i zimmet reâyâsının bir dürlü zulm ve ta‘addî olunduğuna
kat‘a rızâ-yı hümâyûnum olmamağile bu keyfiyyet mahallinden istifsâr ve vukû‘u üzre
Dersaâdetime arz ve i‘lâm olunması fermânım olmağın imdi sen ki mübâşir-i mûmâ-
ileyhsin işbu emr-i şerîf-i âlî-şânımla doğru Sivas’a varup ibtidâ-yı emrde ma‘rifet-i şer‘
(silik) ma‘rifetleriyle sâbıkan ve hâlen cizyedârların keyfiyeti hâlini sırran ve alenen
teftîş ve tefahhus ve kazâ be-kazâ ve karye be-karye güşt ü güzâr ve a‘yân ve ahali ve
reâyâdan dahi gereği gibi tefahhus ve istihbâr eyleyüp fî nefsi’l-emr cizyedâr-ı
mezbûrlar haber verildiği üzre ehl-i zimmet reâyâmdan şurût-ı berât mûcebince esnâf-ı
selâse i‘tibâriyle cibâyet ve tahsîli lazım gelen cizyelerinden fazla İbrahim Paşa vaktine
kıyâs ile (silik) ziyâde akçeler tarh ve tahmîl eyledikleri vâki‘ midir ve vâki‘ olduğu
sûretde ne-makûle ve ziyâde akçe tarh ve cizye evrâkını hîn-i tevzî‘de ne-vechle tevzî‘
etmişlerdir gereği gibi keyfiyyât-ı ahvâle vukûf tahsîl eyledikden sonra cizyedâr-ı
sâbıkın keyfiyet-i ahvâlini başka ve hâlen cizyedâr olanın keyfiyet-i ahvâlini başka
kaleme getürüp ale’t-tafsîl Dersaâdetime tahrîr ve i‘lâm ve sen ol tarafda tevakkuf
eylemeyüp ba‘dehû ne-vechle fermânım olur ise ana göre amel ve hareket eyleyesin ve
siz ki kadılarsız cizyedâr-ı mezbûrların cizye cibâyeti husûsunda gereği gibi hareket
eylediklerinde sıhhat ve hakîkati üzre Dersaâdetime i‘lâm olunması aksâ-yı murâd-ı
hümâyûnum olmağla bu bâbda siz dahi (silik) basîret ve müsted’at-ı insâf ve sadâkat
üzre hareket eyleyerek bir tarafa gadr ve himâye olunmamak şartıyla vukûfunuz
mertebe (silik) vâki‘ hâli alâ vechi’s-sıhhat Dersaâdetime i‘lâm eyleyesiz el-hâletü
hâzihî bu mâdde sâ’ir mevâdda kıyâs olunmayup cizyedâr-ı merkûmların cizye cibâyeti
husûsunda zuhûra gelen istikâmet ve (…) ne-vechle ise sıhhati üzre arz ve i‘lâm
olunması matlûb-i hümâyûnum olunmağla ma‘âzallâhi te’âlâ tefahhus ve teftîşi
fermânım olan mevâddın teftîşinde nev‘an tekâsül ve müsâmaha eylemek veyahud
cizyedârları sıyânet ve himâyet kasdıyla vâki‘ hâli i‘lâm etmeyüp ketm ve ihtifâ ve (…)
olmak ihtimâliniz olur ise sizler için bir dürlü halâs ve necât melhûz ve mutasavver
48
olmayup (…) hakkıyçün bi-lâ emân tertîb-i cezâlarıyla mücâzât olursuz ana göre habîr
ve âgâh olup selâmet-i hâliniz matlûb ise bu bâbda muktezâ-yı sadâkat ve istikâmet üzre
hareket eyleyüp câdde-i iffet ve menhec-i (…) ser-mû udûl ve inhirâf eylemeksizin
fermânım olduğu üzre mevâdd-ı merkûmeyi kasabât ve kurâ ahalilerinden ve ehl-i
zimmet reâyâdan sirran ve alâniyeten takayyud ve su’âl eylemeyüp cizye evrâkını
cizyedâr-ı merkûmlar ne-vechle tevzî‘ ve cibâyet ve tahsîl etmişlerdir vukûf-i küllî
tahsîl eylediklerinden sonra ale’t-tafsîl kaleme getürüp acâleten ve müsâra‘aten
Dersaâdetime arz ve i‘lâm eylemeniz bâbında şeref-yâfte-i sudûr olan hatt-ı hümâyûn-i
şevket-makrûnum mûcebince fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i
şerîfimle vardukda bu bâbda vech-i meşrûh üzre (silik) işbu emr-i celîlü’ş-şân vâcibü’l-
imtisâl ve lâzımü’l-ittibâ‘ımın mazmûn-i itâ‘at-makrûnuyla âmil olup hilâfıyla (silik)
be-gâyet ihtirâz ve ictinâb eyleyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Tahrîren fi’l-yevmi’r-râbi‘ min Muharremi’l-harâm sene hamse ve erba‘în ve mi’e ve
elf. 22 Rebî‘ul’evvel sene 1145.
Sayfa 3 Belge 7:
(silik) sâkinlerinden iken Edirne’de sâkin Mendü Ali’nin torunu Himmet bin
Mehmed’in vârisleri olan kayyimleri emmi-zâdeleri Tıraş oğulları mezbûrlar huzûr-i
şer‘de bi’l-kıyâm ve yine Günebakan (?) mahallesi sâkinlerinden işbu râfi‘u’l-kitâb
Abbas bin Veli nâm kimesne mahzarında takrîr-i kelâm edüp mezbûr (silik) deresi nâm
mevzi‘de mülkiyet üzre mutasarrıf olduğu tahmînen beş (…) tohum istî‘âb eder tarlası
ki bir tarafı Abdülkâdir oğlu ve iki tarafı tarîk-i âmm ve bir tarafı Hasan deresi olan
tarlayı kayyim olduğumuz hasebiyle işbu Abbas’a on kuruşa bey‘ ve kabz-ı semen
eyledik dediklerinde kayd-şod.
Şühûdü’l-hâl: (silik) bin Mehmed Efendi, Kara Sarılı oğlu Osman Beşe, Seyyid Molla
Tâhir bin Hacı Hasan, Sülük oğlu Hacı Eyyüb ve oğlu İbiş Beşe, Mumcu oğlu Seyyid
Molla Osman.
Vecdegölî Ali tarafından Kokuş (?) Mehmed Beşe vekâleten Kürslü Esir mahzarında
üzerine da‘vâ ve takrîr edüp karındaşımın diyetine müte‘allik hissemi da‘vâ ederim
dedikde cevâbında İbrahim ve Ali sonradan seksen kuruş akçe ve eşyâya bunlar dahi
49
sulh eylediler deyü def‘le cevâb vericek def‘-i meşrûhunu Hacı Kanber ve Seyyid Hasan
bin Kanber Ortaköylü (Devamı yok)
Divriği’de vâki‘ Sinâniye mescid-i şerîfinde yevmî nîm akçe vazîfesiyle mü’ezzin olan
Abdullah Halife kendi rızâsıyla erbâb-ı istihkâkdan karındaşı işbu râfi‘-i tevkî‘-i
refî‘u’ş-şân-ı hâkânî Molla Mehmed Halîfe’ye ferâğ ve kasr-ı yed edüp merkûm dahi
her vechle lâyık ve mahalli müstahak olmağın ferâğ ve kasr-ı yedinden tevcîh olunup
yedine berât-ı şerîfim verilmek bâbında yedinde olan ferâğ-ı mezkûrun berât-ı atîki
mûcebince inâyet taleb etmeğin vech-i meşrûh üzre sadaka edüp bu berât-ı hümâyûnu
verdim ve buyurdum ki ba‘de’l-yevm merkûm Molla Mehmed Halîfe varup zikr olunan
mescid-i şerîfde fâriğ-i mezbûrun yerine mü’ezzin olup hizmet-i lâzımesini mer‘î ve
mü’eddâ kıldıkdan sonra yevmî nîm akçe vazîfesiyle mutasarrıf olup vâkıfın ruhu ve
devâm-ı ömr ve devletim için duaya müdâvemet göstere ol bâbda taraf-ı âhardan bir
vechle dahl ve ta‘arruz kılmayalar şöyle bileler alâmet-i şerîfeme i‘timâd kılalar.
Tahrîren fî evâhıri Recebi’l-ferd sene isneyn ve semanîn ve mi’e ve elf. İslambol
mahrûse.
Hâlen Divriği kazâsının serdârı (…) azl olunup üslûb-i sâbık üzre serdârlık sana tefvîz
olunup (devamı yok)
Sayfa 3 Belge 9:
Bin yüz seksen beş senesi mâh-ı rebiu’l’ahirinin yirmi dokuzuncu günü Cuma günü
etmekcilere yetmiş dirhemini furuht etmeğe nizâm verilmişdir.
İşbu bin yüz seksen senesinde mâh-ı fî şehri Zilhicce-i şerîfesinde Divriği kasabasında
sâkin olan fukarâ ve zu‘afâ ve a‘yân-ı vilâyet ve eşrâf bi-ecme‘ihim huzûr-ı şer‘e gelüb
takrîr-i kelâm ve ani’l-merâm eylediler ki sûk-i sultânîde ekmekci esnâfına ihzâr-ı şer‘e
50
edüp cümle ma‘rifetiyle ve şer‘-i şerîf ma‘rifetiyle narh ve nizam seksen beş dirhem
ekmek iki akçe ve dört fırın işlemek üzre tenbîh-i şer‘iyye olunmuşdur gerekdir ki
noksan eden tecrîm ola.
Peynir için narh tazesinin kıyyesi sekiz akçeye ve salamurasının kıyyesi on akçe olmak
üzre temşîd (temsil) (?) verilmişdir maada (?)
Sabunun narhı ve nizâmı kıyyesi otuz altı paraya ve nısıf kıyyesi on sekiz paraya temşîd
(temsil) (?) verilmişdir.
Yağ narhı tazesinin kıyyesi on altı paraya temşîd (temsil) (?) verilmişdir.
Vakıf nânın narhı kıyyesi on iki paraya ve nısıf kıyyesi altı paraya temşîd (temsil) (?)
verilmişdir.
Börnekciler (?) isimlerin beyân eder ki (…) Ali Kör Hüseyin Paşa Kürd Bayrakdar’ın
oğlu Türkmen Hacı Mahmud oğlunun torunu (…) bir dükkân vaz‘
Püdge karyesi sâkinlerinden Topal Nebi’nin Musa’nın oğlu Mehmed’e huzûr-i şer‘de
karye-i mezbûre sipâhîsi Mehmed’in ve Serdâr Hüseyin Ağa ve Çıkrıkçı-zâde Hacı
Hüseyin Ağa muvâcehesinde işbu hırsızdır ve hâyindir ahali-i karye kendüsünden emîn
değillerdir muzırrı’n-nâsdır deyü şehâdet etmeleriyle ıslâh-ı nefs için kal‘a-bend
olunmasına tenbîh birle kayd-şod.
Kanber bin Fülân Ahmed Beşe bin Hüseyin nâm kimesne şehâdetiyle vekâleten sâbit
olan Gögüş Paşa nâm kimesne huzûr-i şer‘a
Goresne Asdur zimmî huzûr-i şer‘de İsa’nın oğlu Molla Halil mahzarında üzerine da‘vâ
ve takrîr-i kelâm edüp benim bu Molla Halil’e birkaç kuruş deynim olup taleb eyledikde
alâ-mehlin (…) şimdi yokdur dediğimde beni darb eyleyüp zevcem beni kurtarmak için
geldikde ben kopuverüp zevcemi altına alup depme (?) ile beline ve karnına depme(?)
ile darb edüp eser-i darbdan müte’essiran zevcem sakat vâki‘ olup ve kendisi dahi
yatuyor su’âl olunup mûceb-i şer‘îsi icrâ olunması matlûbumdur dedikde ğibbe’s-su’âl
ve akîbe’l-inkâr tenbîh havâle (?)
51
Asdur zimmî tarafından vekâletine ve kendi tarafından asâletine Bekir huzûr-i şer‘de
kan da‘vâsından Halil yedinden zimmete ibrâ eyledi deyü takrîr-i meşrûhu işbu mahalle
kayd olundu.
Kendir oğlu Hacı Osman, Hacı Feyzullah Ağa, Hasan Paşa, Kürd Hüseyin, Kuloğlu
Osman Ağa, Hâfız-zâde Numan Ağa, Hacı Ali Ağa, (…) Mehmed Paşa.
Medîne-i Divriği sâkinlerinden Bali oğlu Topal Mehmed bin Osman nâm kimesne
tarafından Kömekli Uzun Ali nâm kimesne ile kulağının da‘vâsını ru’yete Eşki-zâde
Yusuf Ağa ile Erçöklü oğlu Mustafa bin Osman nâmân kimesnelerin şehâdetleriyle
sâbitü’l-vekâle Kokuş Mehmed Beşe bin Topçu Hasan Alemdâr nâm kimesne bi’l-
vekâle huzûr-i şer‘de yine Kömekli Uzun Ali mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i
kelâm edüp (devamı yok)
Kuloğlu Hüseyin Ağa huzûr-i şer‘a gelüp takrîr-i da‘vâ eyledik hâlen Sivas’da sâye-
endâz olan Feyzullah Paşa hazretlerinin tarafından vekâleti hasebiyle Divriği
karyesinden Curşin karyesi sâkinlerinden zimmîlerden Esbinha vekâleti hasebiyle taleb
ederim dedikde vekâlet-i mezbûru sâbit olan Togot karyesi sâkinlerinden İbrahim Paşa
(devamı yok)
Bulur Mahallesi sâkinlerinden Ali Beşe nâm kimesne huzûr-i şer‘a gelüp takrîr-i da‘vâ
eylediği Gümüşoğlu Mahallesi sâkinlerinden Mehmed nâm kimesne bi-gayr-i hak kızım
Velîle’nin başından cârına (?) alup (...) sevdasında olmağla da‘vâ ederim dediği işbu
mahalle kayd olundu. Mehmed merkûm cevâbında kızında hakkım vardı deyü da‘vâ
(devamı yok)
Sayfa 4 Belge 16
Bâlî oğlu Mehmed Beşe huzûr-i şer‘de Kömekli Uzun Ali mahzarında üzerine da‘vâ ve
takrîr-i kelâm edüp târîh-i kitâbdan on üç sene mukaddem benim başıma taş ile darb
edüp eser-i cerâhatden nâşî kulağım işitmez oldu şer‘an kulaklarımın diyetini taleb
ederim dedikde ğibbe’s-su’âl ve akîbe’l-inkâr müdde’i-i mezbûrdan beyyine taleb
52
olundukda udûl-i ricâl-i müslimînden Musa Beşe li-ecli’ş-şehâde huzûr-i şer‘a gelüp
eserü’l-istişhâd fi’l-hakîka işbu Ali Beşe işbu Topal ben darb eyledim Yusuf Beşe bin
Osman Ağa ben darb eyledim deyü ikrârına şehâdet eyledi Gergedeli Mehmed oğlu
Hüseyin taş ile başına darb eyledi ra’ye’l-ayn gördüm deyü edâ’-i şehâdet eyledi
Hüseyin karındaşı Ömer Beşe başına taş ile darb ve mecrûh ve eser-i cerâhatdan
müte’essiran sağır oldu deyü edâ’-i şehâdet eyledikleri kayd-şod. Hacı oğlu Alemdar
cerhine tımar eyledim eser-i cerâhatdan müte’essiran sağır olmuşdur deyü sıhhatine
şehâdet Gergedeli Mehmed ile karındaşı Ömer Beşe’nin şehâdeti da‘vâya mutâbıkdır
şehâdetlerinde cerr-i menfa‘at ve adâvet olmayup ta‘dîl ve tezkiye olunup şehâdetleri
kabûl olunmak re’yinize mufavvazdır.
Yedibela Alemdar’ın oğlu Mustafa Ağa huzûr-i şer‘de İpek Ali Beşe mahzarında takrîr-
i kelâm Hacı Mahmud oğlu Molla Mehmed’in oğlu Hasan Beşe’den ve kızlarından
iştirâ eylediğim Molla Mehmed’in olan hisseleri mezbûrlardan iştirâ edüp mülkiyet üzre
mutasarrıf olduğum hisseleri işbu Ali Beşe’ye seksen kuruşa bey‘ eyledim ve semenini
ahz ve kabz eyledim dedikden sonra mezkûr Molla Mehmed’in torunu Ömer Beşe bin
Hasan Beşe dahi merhûm Molla Mehmed hayâtında bir mikdâr dahi bağ-ı mezkûrdan
karındaşım Hâfız’a hibe edüp karındaşım Hâfız dahi hibe-i mevhûbesini Aşcı Ağa’nın
oğlu Hüseyin Beşe ve Mu‘arrif’in oğlu Seyyid Molla Ali şehâdetleriyle bana hibe edüp
ben dahi işbu Ali Beşe’ye otuz iki kuruşa bey‘ ve teslîm ve kabz-ı semen eyledim
dedikde kayd-şod.
Dede Mehmed oğlu Ali bir al kısrağını Hazgerek karyesi ahalilerinden İbrahim Ahmed
oğlu nâm kimesnenin hânesine bırağup karındaşı Hüseyin bana verdi kısrağı deyü da‘vâ
ve mezbûr yine Ali götürdü deyü def‘le cevâb verdiğine yine karye-i mezbûre
sâkinlerinden Eşkıya’nın oğlu İbrahim ve Hasan Ağa’nın oğlu Ali nâmân kimesneler
şehâdet etmeleriyle müdde‘î-i mezbûr mu‘ârazadan men‘a tenbîh bir-le kayd-şod.
Hamo’nun oğlu Hüseyin Mehmed Ağa, Serrâc oğlu Mustafa Beşe, mahzar Kanber
Beşe, İsmail Tâbi‘ Nâ’ib Efendi, Serdar Ağa Kuloğlu, Şeyh Nezîr oğlu Ömer Çavuş.
53
Bâlî oğlu Mehmed Beşe tarafından Küçük Hüseyin oğlu Mehmed Osman Beşe bin Halil
Beşe şehâdetleriyle vekâlete sâbit olan yine karındaşı Ömer Beşe huzûr-i şer‘îde takrîr-i
kelâm eyledi ki karındaşım Mehmed Beşe’nin tarafından vekâletim hasebiyle
karındaşımın kulağının diyeti olmak üzre Kömekli Uzun Ali nâm kimesneden dört tarla
iki keçi ve yüz kuruş nukûd akçeye sulh-i ibrâ oldum dediği işbu mahalle kayd olundu
ki işbu Ali Beşe dahi râzî olup
Osman bin Halil Paşa, Ömer Bey oğlu Hacı Mehmed Ağa, Kethüda Eri Mustafa Ağa,
Kâtib oğlu Yusuf Ağa, üçüncünün oğlu Ömer Paşa, Esnek oğlu Yusuf Paşa, Küçük
Hüseyin Paşa.
İşbu Ali Beşe dahi pusdan (?) ve çocuk diyet ve sâyir da‘vâsından merkûm Bâlî oğlu
Mehmed Beşe’den ve karındaşı Ömer Beşe’den zimmetimi ibrâ ve iskât eyledim dediği
işbu mahalle kayd olundu.
Osman bin Halil Paşa, Ömer Bey oğlu Hacı Mehmed Ağa, Kethüda Eri Mustafa Ağa.
Vazandanlı (?) Molla Halil huzûr-i şer‘de Hazgerekli Ahmed Pala ile Ordulu kefereye
darb eyledi deyü şehâdet eyledi muvâcehelerinde ve Bahtiyarlı Halil dahi darblarını
edâ’-i (?) şehâdet eyledikde kayd-şod.
a‘yân-ı vilâyet -zîde kadruhum- tevkî‘-i rafî‘u’ş-şân-ı hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola
ki öte beru vilâyet-i Anadolu’da vâki‘ büldân ve emsâr ve kasabât ve kurâda sâkin
fukarâ-yı ra‘iyyetin ve sâ’ir erbâb-ı ticâretin ve konar ve göçer aşâir ve kabâil ricâlinin
yedlerinde olan ağnâmı furuht için kendi hâhişleriyle diledikleri kimesnelere bey‘ ve
bahâları tamâmen ashâbına teslîm olunmak ve kassâb-ı mâşîler ve sâ’irler taraflarından
caşni tutulup ve âhar gûne vechen mine’l-vücûh cevr ve ta‘addî olunmamak üzre bu
tarafda tenbîhi iktizâ edenlere muhkem tenbîh ve te’kîd olunmağla imdi fermân
olunduğu üzre koyun getürenlerden mürûr ve ubûr eyledikleri ve geçidler muğâyir-i
mu‘tâd alâ tarîki’l-bid‘a akçe mutâlebesi ile bir dürlü rencide vermek olunmamaları
husûslarını iktizâ edenlere tenbîh ve te’kîd ve kazâlarınızda olan Türkman ve çelebi
tâ’ifelerini ve sâ’ir ashâb-ı ağnâmı getürdüp emr-i âlîde mezkûr-i melhûz olan
mahzûrâtın mündefi‘ olduğunu ashâb-ı ağnâma tefhîm eylemek bâbında fermân-ı âlî-
şânım sâdır olmuşdur. Kayd-şod.
Bezli’nin zevcesi hatunun tarafından vekîl-i müsbeti olan Kâtib-zâde Yusuf Ağa huzûr-i
şer‘de Hacı Yusuf mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edüp mezbûre hatunun
kızı işbu Hacı Yusuf’un zevcesi merhûm olup müteveffiye hatunun muhallefât-ı
metrûkesinden vâlidesi müvekkile-i mezbûreme düşen hisse-i irsiyyesini taleb ederim
dedikde malı yokdur deyü inkâr eyledikde işbu Hacı Yusuf hacc-ı şerîfe gitdikde cümle
mal oğlumundur benim alâkam yokdur deyü takrîr etmekle cümle mal müteveffiye-i
mezbûrenindir dedikde Hacı Yusuf kayınvâlidem hisse-i şâyi‘asını bana kırk kuruşa
bey‘ edüp âmme-i da‘vâdan benim zimmetimi ibrâ edüp yedime hüccet-i şer‘iyye
vermişdir deyü.
55
Kaftan aded 2
Entari aded 4
Gömlek aded 3
Ören takımı büyük şilt iki mak‘ad iki yan kilimi iki döşeme bir yasdık yedi minder bir
ihram iki (...) bir kürsü yorganı bir def‘a yorgan iki döşek iki kilim bir
Lenger aded 2
El leğeni aded 2
İbrik aded 2
Tencere aded 2
Maşraba aded 1
Su tası aded 1
(silik) aded 3
Sayfa 6
Hacı Osman Mahallesi sâkinelerinden Hatice Hato bint-i Hacı Mehmed bin Hatunun
tarafından zikri âti’l-beyânda da‘vâya ve mürâfa‘a-yi şer‘a zât-ı mezbûru ma‘rifet-i
şer‘ile ârifân Tıraş oğlu Veli Beşe bin Yusuf ve Ali Beşe bin Mustafa nâmân
kimesnelerin şehâdetiyle sâbitü’l-vekâle olan Kokuş Mehmed Beşe bin Toycu Hasan
Alemdâr vekîl-i merkûm huzûr-i şer‘de takrîr-i da‘vâ eyledi ki (devamı yok)
Osman Beşe bin Abdullah ve Kalfalı oğlu Mehmed bin Ömer nâmân kimesneler li-
ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup eserü’l-istişhâd müdde‘iye-i mezbûre hatun
bizlerin huzûrunda benim alâkam ve da‘vâm yokdur deyü ikrâr eyledi deyü edâ-yı
şehâdet eylediklerinde kayd şod.
58
Çaybaşı Mahallesi sâkinelerinden Mübin bint-i Ali ve Ümmü Gülsüm bint-i Molla
Mustafa nâm hatunlar taraflarından zikri âti’l-beyânda da‘vâya vekîl olan Kokuş
Mehmed Paşa nâm kimesnenin vekâleti Mehmed mahalle-i mezbûre sâkinlerinden
Yusuf bin Veli bin Yusuf Ali bin Mustafa nâm kimesneler şehâdetleriyle sâbit olduğu
işbu (devamı yok)
Çaybaşı Mahallesi sâkinelerinden Ümmü Gülsüm ve Mübin bint-i Ali Mübin ve Hadice
ve Gülsüm karındaşları Musa bin Molla Mustafa nâm kimesnelerin Ese’nin oğlu Halil
nâm kimesne ile bağ da‘vâsı olmağla tarafından mahalle-i mezbûre sâkinlerinden Veli
bin Yusuf Ali bin Mustafa nâm kimesneler şehâdetleriyle vekâleti sâbit olan Kokuş
Mehmed Beşe da‘vâ eder.
Hamîs Paşa’nın Emine Hanım’ın ve oğlu Bekir Bey’in birbirlerine kefîl yüz otuz iki
kuruş Nurşenli-zâde Hacı Veli Ağa’nın vârisleri hanımın vârisi Za‘îm Ağa’nın
muvâcehesinde da‘vâ ve ba‘de’l-mürâfa‘a Yıldırım-zâde Seyyid Mehmed Ağa Hacı
Solak şehâdet etmeleriyle kayd ve bir def‘a dahi bâ-temessük hanımın yüz yirmi kuruş
deyni olduğuna yine Seyyid Mehmed Ağa ve Hacı Solak şehâdet etmeleriyle kayd-şod.
Ferhat oğlu Mehmed Paşa nâm kimesne huzûr-ı şer‘a gelüp takrîr-i kelâm eylediği işbu
kız karındaşım Vesîle bint-i Ali nâm hatun tarafından vekâlet ve kendi tarafımdan
asâleten Entağra karyesinde vâki‘ olan mülk-i malikâne on hissemizi müşterîniz olan
sa‘âdetlu yetmiş beş kuruşa gerek kendi hissemi ve gerek vekîl olduğum kız karındaşım
Vesîle Hatun hissesini tamamen bey‘ ve ibrâ eyledim.
Vekâleti sâbit olan şehâdetler: Zevci Mehmed bin Abdullah, (...) oğlu Ali bin Mehmed
59
Âsitâne-i sa‘âdetde mütemekkin Pîr Bogos nam veledi Serkiz veledi Bogos tarafından
köyekisi (?) Artin nâm zimmîyi vekâleti nam kimesne şehâdetleriyle huzûr-ı şer‘de bi’l-
vekâle Kürkçü Bogos ve Murad zimmî muvâcehesinde üzerine da‘vâ ve takrîr edüp
mukaddemâ mesfûr yüz elli kuruşa sulh an-inkâr ve meblağ-ı mezbûru bi’t-tamam ahz
ve kabz bir akçe hakkım kalmadı âmme-i da‘vâdan zimmetini ibrâ eyledi deyüp yedinde
olan hüccetin ibrâz ve müftî efendi ve Hacı Osman Ağa ve Hacı Ömer ve cemm-i gafîr
edâ’-i şehâdet eylediklerinde şehâdetleri makbûle ve mesmû‘a olunmağın müdde‘î-i
mezbûr bi’l-vekâle bî-vech-i şer‘î mu‘ârazadan men‘a tenbîh birle kayd-şod.
Şühûdü’l-hâl: Müftî Efendi, Hacı Osman Ağa, Dizdar Ağa, Seyfi Ağa, Nurşenli-zâde
Seyyid Mehmed Ağa, Kethüdâyeri Ağa, Emîn Ağa sâbıkâ miralay, za‘îm Hacı Halil
Ağa, Çolak-zâde Yusuf Ağa, Alaybeyi Hasan Ağa, Hacı Bekir Ağa-zâde Bekir Ağa,
Za‘îm Alemdâr Osman Ağa, Cûşdân-zâde Alemdâr, Mandı-zâde Süleymân Ağa,
Nurşenli-zâde es-Seyyid İbrahim Ağa, Şem‘ûn oğlu İbrahim Beşe.
buyuruldu tahrîr ve isdâr ve ile irsâl olunmuşdur bi-mennihî te’âlâ vusûlünde gerekdir
ki minvâl-i meşrûh üzere eşkıyâ-yı mezbûrenin ol havâlîde firâr edecek yollarını
muhkem sedd ve bend eylemeye mübâderet ve rüsum-ı hazm ve ihtiyâta ri‘âyet edüp
ihmâl ve tekâsülde gâyetü’l-gâye hazer ve mücânebet ve mûceb-i buyuruldumuz ile
amel ve hareket eyleyesiz deyü buyurulmuşdur. Fî 19 C 1181.
Pirdakcı (?) bundan akdem mecrûhan fevt olan Hüseyin Beşe bin İbrahim Beşe nâm
müteveffânın vârisi Ali nâm sağîrin li-ecli’d-da‘vâ vasîsi olan Osman Beşe bi’l-vesâye
meclis-i şer‘de yine medîne-i mezbûre sâkinlerinden Ali bin Abdullah nâm kimesne
mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edüp karındaşım Hüseyin Beşe’yi tarih-i
kitabdan bir gün mukaddem sûkunda kahvenin önünde beyaz saplı bıçak ile boğazından
darb ve mecrûh edüp eser-i cerâhatden müte’essiran fevt oldu deyü da‘vâ ve gıbbe’s-
su’âl ve akîbe’l-inkâr müdde‘î-i mezbûrdan beyyine taleb olundukda udûl-i ricâlden
Mustafa Beşe bin (silik) ve Halil Beşe bin İbrahim Ağa li-ecli’d-da‘vâ huzûr-i şer‘a
hâzırân olup eserü’l-istişhâd fi’l-hakîka tarih-i kitâbdan bir gün mukaddem kahvenin
önünde işbu Ali beyaz kabzalı bıçak ile boğazdan darb ve mecrûh edüp eser-i
cerâhatden müte’essiran fevt oldu bizler bu husûsa bu vech üzere şâhidiz ve şehâdet
ederiz her birleri edâ-yı şehâdet-i şer‘iyye eylediklerinde şehâdetleri makbûle ve
mesmû‘a olmağın kayd-şod.
Şühûdü’l-hâl: Serdar Ağa ve karındaşı Memiş Ağa, Molla Hasan Yazıcı, Ali Yazıcıoğlu
Hacı Mehmed, Kokuş Mehmed Beşe, Demürci Mehmed Beşe bin Hamza, Benli Ali
Beşe, İpek Ömer Beşe.
İşbu sene-i meymûne-i mübârekede bin yüz doksan birinci sene duhûlünden sonra
cenâb-ı Hâliki’l-mahlûkât ve mevcûdât ve mûcid-i masnû‘ât emvât-ı nebâtât ve eşcârı
ihyâ ve Divriği kazâsı kurâ ve mezâri‘inde kâffe-i hazravât nazâretini ihdâs edüp
buğday ve şa‘îr ve köşne ve mercimek hubûbâtını intifâ‘ olunmağa kâbil ve vaktine
idrak-ı sene-i mezbûrede cemâziye’l-ûlânın ikinci günü müşâhede olunan âsâr-ı hasâd
nümâyûn ve infâk-ı ashâb-ı hayrât ile sicill-i mahfûza kayd olundu Hak te’âlâ âmme-i
ibâda hayr ve berekât ihsân eyleye âmîn. Fî 2 cemâziye’l-ûlâ sene 1191.
61
Bismillâhirrahmânirrahîm
El-hamdü lillâhi vahdehû ve’s-salâtü alâ men la nebiyye ba‘dehû ammâ ba‘dü işbu
kitâb-ı sıhhat tahrîr ve imlâsına bâ‘is ve bâdî oldur ki medîne-i Divriği mahallâtından
Kuloğlu Mahallesi sâkinlerinden sâhibü’l-hayrât ve râğıbü’l-hasenât Voyvoda el-Hâc
Osman Ağa bin el-Hâc İsmail Ağa meclis-i şer‘-i nebevî ve mahfel-i dîn-i münîf-i
Muhammedî’de ikrâr-ı tâmm ve takrîr-i kelâm edüp dâr-ı dünyânın (…) ve irtihâlin
tefekkür edüp “men câ’e bi’l-haseneti fe-lehû aşru emsâlihâ” âyet-i kerîmesinin
mazmûn-i şerîfine imtisâlen medîne-i mezbûrede Gökce Câmi‘-i Şerîfi Mahallesinde
vâki‘ Hasan Ağa bağı demekle ma‘rûf mülkiyet üzere mutasarrıf olduğum bağın bir
tarafı Kayaoğlu mülkü ve bir tarafı Murad Ağa-zâde mülkü ve bir tarafı Rıdvân
Beyoğlu mülkü ve bir tarafı tarîk-i âmm bu hudûd ile mahdûd ve mümtâz mülk bağımı
büyûtuyla ve eşcârıyla ve kürûmuyla ve arsasıyla ve cemî‘-i tevâbi‘ ve levâhıkıyla ve
yine medîne-i mezbûrede Câmi‘-i Kebîr Mahallesinde vâki‘ mülkiyet üzere mutasarrıf
olduğum Bekir Çavuş Hamamı demekle arîf nısıf (?) hamâmımı ve önünde vâki‘
kütüklüğü ile ma‘an cemî‘-i tevâbi‘ ve levâhıkıyla ve yine medîne-i mezbûrede vâki‘
mülkiyet üzere mutasarrıf olduğum tığ (?) değirmeni demekle bir göz değirmenimi ve
andan gayrı karyesinde olan mülk hisse-i ma‘lûmemi ve (…) karyesinde olan mülk
hisse-i ma‘lûmemi ve yine medîne-i mezbûrede vâki‘ hudûdunun bir tarafı Celaloğlu
zimmî mülkü ve iki tarafı tarîk-i âmm ve bir tarafı tarîk-i hâss bu hudûd ile mahdûd ve
mümtâz üç bab demirci dükkânı mülk dükkânlarımı hasbeten lillâhi te‘âlâ ve taleben li-
marzâtihî vakf-ı mü’ebbed ve habs-i muhalled ile vakf ve habs edüp şöyle ta‘yîn-i şurût
ve tebyîn-i kuyûd eyledi ki mâdâm hayatda oldukça vakf-ı mezbûra kendim mütevellî
62
olup tebdîl ve tağyîr ve istiğlâl ve tasarrufu yedimde olup ve ba‘de vefâtî vakf-ı
mezbûra zevcem Fatıma Hatun bint-i el-Hâc Veli Ağa mütevellî olup ve ba‘de ve fâtihâ
oğlum Mehmed Bey mütevellî olup ve ba‘dehû evlâd-ı zükûrunun erşed ve aslahı
mütevellî olup senede bir def‘a receb ve şa‘bân ve ramazân aylarından hangisinde
murâd ederler ise mütevellî olanlar vakf-ı mezbûr gallesinden iki batman asel-i musaffâ
ve iki batman yağdan helva tabh edüp ve fukarâ-yı müslimîne it‘âm eyleyüp ve yine
senede bir def‘a tevhîd-i şerîfe tilâvet etdirüp ve galle-i vakfdan beş kuruş tevhîd
okuyanların müstahak olanlarına verüp hâsıl olan sevâbını rûhuma ihdâ eyleyüp vech-i
meşrûh üzere mütevellî ve mutasarrıf olalar vakf-ı mezbûr bâkî ve fazla gallesini evlâd
ve ba‘dehû evlâd ve evlâdımın zükûru neslen ba‘de neslin ahz ve taksîm ve mutasarrıf
olalar deyü vakf-ı mezbûr tevliyeti evvelâ kendü nefsine ve ba‘dehû zevcem Fatıma
Hatuna ve ba‘dehû oğlum Mehmed Bey’e ve ba‘dehû şurût-ı mezkûr üzere mütevellî
mutasarrıf olup ve vakf-ı mezbûr gallesinden mütevellî olanlar senede elli kuruş hakk-ı
tevliyet alup fazlasını evlâdım beynlerinde iktisâm edüp şurût-ı mezkûr üzere mütevellî
ve mutasarrıf olalar dedikde vakf-ı mezbûrun sıhhat ve lüzûmuyla ba‘de’l-hükm mâ
vaka‘a bi’t-taleb ketb ve terkîm olundu. Tahrîren fî gurre-i şa‘bânü’l-mu‘azzam sene
ihdâ ve seb‘în ve mi’e ve elf.
hazariyye mutalebe olundukta edâya bir dürlü iktidarları olmadıklarından diyar-ı âhara
perakende ve perişan olmaları mukarrerdir deyu Divriği ve Darende kazalarında sakinun
ulema ve sulehâ ve a‘yân ve fukarası meblağ-ı mezburun ve imdâd-ı seferiyye ve
hazariyyenin def’ ve ref’ olunmasın iltimas eylediklerinden siz ki Divriği ve Darende
naibleri -zîde ilmuhumâ- sız arz etmekle Divân-ı hümâyûnda mahfuz kuyûd ve ahkâm
ve tertib defterlerine müracaat olundukta Divriği sancağından i‘ânet-i mirî olmak üzere
elli iki ve elli dört ve elli beş ve elli altı senelerinde seferiyye namiyle beher sene otuz
kese akçe tahsil olunmak için evâmir-i şerifim verildiği ve Divriği sancağından toprak
basdı Sivas valileri için ibtida’-i vaz‘da seferiyye ve hazariyye tertib olunduktan sonra
kırk üç senesi evahir-i Şevvalinde seferiyye ve hazariyye için emr-i şerifim verilip ba’de
mutalebe olunmak üzere mukaddema verilen emrin kaydı fukaraya merhameten terkîn
olunup sene-i mezbure evahir Zilhiccesinde emr-i şerifim verildiği derkenar olmağla bu
takdirce liva-i mezbureden Sivas valileri tarafından seferiyye ve haziriyye mutalebesi
lazım gelmeyip ve iânet-i mirî namiyle verilen meblağ-ı mezbûr dahi bu sene dermanım
olmamağla bir daha mutalebe olunması iktiza etmedikten ma’ada seferiyye ve
hazariyyeleri dahi af olunup fimâ ba’de liva-i mezbur Sivas valileri tarafından dahi
seferiyye ve hazariyye mutalabesiyle fukarayı raiyyet-i zahmet olunmamak babında
emr-i şerifim sudurunu iftihar ala macid ve ale’l-kiram (?) bi’l-fiil reisü’l-küttabım
Mehmed Ragıb -dame mecelle- i’lâm etmeğin vech-i meşruh üzere i’lâmı mucebince
amel olunmak fermanım olmağin işbu emr-i alişanım ısdâr ve irsâl olunmuştur.
Buyurdum ki vusul buldukta bu babda vech-i meşruh üzere şeref yafte-i sudur eden
ferman-ı celile-i (…) ve reisü’l-küttabım mumaileyhim i’lâmı muciblerince amel ve
hilafı rıza ve cevaz göstermeyip mazmun emr-i şerifim ile amel ve hareket hilafında
hazer ve mücanebet eyleyesiz şöyle bilesiz alamet-i şerifime itimat kılasız. Tahriren fî
evahir-i Safer el-hayr sene seb‘a ve hamsin ve mi’e ve elf.
havali alâ hidetin şûrût ve kuyûd-ı müstahsene ile nezre kat‘ ve hücec-i şer‘iyye
müracaat eyledikten sonra Divriği kazası ahalileri dahi kapusuz ve sair eşkıyaları
içlerine koymayıp ve hîn-i zuhûrlarında bi’l-ittifak şerr ve mazarratlarını def‘ ve kasaba
ve kurâlara şekâvete te‘addî eder oldukta haklarından gelmek ve mütenebbih oldukları
hâlde ahz ve girift ve hükkâm-ı vakt taraflarına verilmek ebnâ-i sebîl ve kavâfili âminen
ve salimen imrar ettirmek üzere ahali-i kaza şûrût-ı mezkure tathîr ile hüccet-i şer’iyye
verilmek bâ-buyuruldu mübaşir tayin olunan el-Hac İbrahim -zîde kadruhû- Divriği
mahalline vürudunda ahali-i kazayı bi-esrihi meclis-i şer’a ihzar ve mazmûn-ı münîfi
cümleye i‘lâm olundukta cümlesi sem‘an ve tâ‘aten deyüp Divriği mahallatından Cami-
i Kebir Mahallesi sakinlerinden imam Osman efendi ve Hacı Mustafa ve Hacı Mustafa
ve sairleri ve Kemankeş Mahallesinden imam es-Seyyid Ahmed Efendi ve İbrahim ve
Hacı Mustafa ve sairleri ve İmamoğlu Mahallesinden İmam Seyyid Ebubekir Efendi ve
Alemdar Hacı Mehmed ve sairleri ve Sinaniye Mahallesi ahalileri (silik) Mustafa Efendi
ve diğer Mustafa ve sairleri ve Şems-i Bazirgan Mahallesinden İmam İsmail Efendi ve
İbrahim ve sairleri ve Seyyid Ömer ve sairleri ve Birsinan Mahallesinden İmam Molla
Efendi ve İbrahim ve Seyyid Ömer ve sairleri ve Hamam-ı Süflâ Mahallesinden İmam
Ömer Efendi ve Osman ve Hamid ve sairleri ve Hacı Osman Mahallesinden İmam
Kasım Efendi ve Mehmed Paşazade Mehmed Seyyid Bey ve diğer Ömer Paşazade
Bekir Bey ve sairleri ve Kuloğlu Mahallesinden imam Seyyid Osman Efendi ve Seyyid
İsmail ve Hüseyin ve sairleri ve Züleyha Hatun Mahallesinden İmam Hacı Mustafa
Efendi ve Hamid Beşe ve Mısri Ömer Beşe ve sairleri ve (...) Venik Mahallesinden
İmam Ali Efendi ve Hacı Mustafa ve Monla Ömer ve sairleri ve Abı Çemen
Mahallesinden İmam Mustafa Efendi ve Hacı Ahmed ve Alemdar Ali ve sairleri ve
Küçük Camii Şerif Mahallesinden İmam Seyyid Abdurrahman Efendi ve Ağazade
Seyyid Osman ve sairleri bi-esrihi meclis-i şer’de mübaşir-i merkum mahzarında her
birleri şûrût-ı mezkure müteahhit ve fi-mâ ba‘d taahhütlerin hilafı zuhur etmek üzere
cânib-i miri beş bin guruş nezri kabûl eylediklerin müş‘ir Malatya naibi el-Hac Halil -
zîde ilmuhûnun- verdiği bir kıt’a hüccet-i şer’iyye hazine-i amiremde mahfuz baş
muhasebe defterlerine sebt ve kayd olunmağla i’lâm-ı hâl içün işbu emr-i şerifim
alişanım isdâr ve irsâl olunmuşdur imdi vusulunde mevlana-yı muma-ileyhim hüccet-i
mezkurun hazine-i amirem defterlerine kayd olunduğunu cümleye i‘lân ve işâ‘at ve
daima şurut-ı taahhütlerine riayet ettirip ma‘âzallâhi te’âlâ hilâf-ı ta‘ahhüd hareketleri
zuhûr eylemek ihtimal olur ise yalnız mukayyed olan nezirlerinin tahsîli ile iktifa
65
olunmayup birkaç katı tahsil olunduktan sonra haklarında şer’an lâzım gelen cezaları
dahi tertib ve icra olunacağını her birlerine tefhîme bezl-i vüs‘ ve kudret etmek babında
ferman-ı alişânım sâdır olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerifimle vardukta bu babda
vech-i meşruh üzere şeref-yafte-i sudur olan işbu emr-i şerifim Halil Paşa vacibü’l-
ittiba’ ve lazımi’l-ittisalimin mazmûn-ı itaat-makruniyle amel ve hilafından vaz‘ ve
hareketden be-gâyet ihtiraz ve ictinab eyleyesiz şöyle bilesiz alamet-i şerife itimad
kılasız. Tahriren fi’l-yevmi’s-sâlis Muharrem sene isna ve semanin ve mi’e ve elf.
İslambol el-mahrûse.
isdâr ve ile irsâl olunmuşdur imdi vusulünde sen ki mevlana-yı muma-ileyhsin hüccet-i
mezkurun hazine-i amirem defterlerine kayd olunduğu cümleye i’lân ve işâ‘at ve daima
şurut-i müteaahidlerine riayet ettirüp ma‘âzallâhi te‘âlâ hilaf-ı ta‘ahhüd hareketleri
zuhur etmek ihtimali olursa yalnız kayd olunan nezrin tahsili ile iktifa olunmayup
haklarında şer‘an lâzım gelen cezaları dahi tertib ve icra olunacağın her birlerine tefhîm
ve bezl-i vüs‘ ve kudret eylemek babında ferman-ı alişanım sadır olmuştur buyurdum ki
hükm-i şerifimle vardıkta bu babda vech-i meşruh üzere şeref-yafte-i sudur olan işbu
emr-i şerifim Halil Paşa vacibü’l-ittiba lazimü’l-imtisal mazmun-ı itaat-makruniyle
amel ve hareket ve hilafından be-gayet ihtiraz ve icitnab eyleyesiz şöyle bilesiz alâmet-i
şerife i‘timâd kılasız.
Kayd olunan evâmir-i aliyyeler mucebince bir kıt’a Malatya valisi Hacı Mustafa
hazretlerinin buyruldu şerifleri ve vezir-i müşârun-ileyh Rakka valisi Mehmed Paşa
tarafından iki kıt’a mektub-ı şerifleri olduğu dahi kayd olunmağın işbu mahalle şerh
verilmişdir. Fî 15 S sene 1182.
Kendiroğlu Uzun Ağa huzûr-ı şer‘de Ali diğer Ali Beşe üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm
edüp mukaddemâ beynlerimizde nizâ‘ vâki‘ olup işbu Ali Beşe ve karındaşı müteveffâ
Mehmed Beşe beni darb ve mecrûh ve ben dahi işbu Ali Beşe’yi burnundan mecrûh ve
mecrûh Mehmed Beşe’nin kolundan cerh cerhlerine bür’-i tâmm olmaksız cebren
benden üç yüz altmış kuruş ve yüz kırk kuruş işbu Ali Beşe’nin burnu içün benden diyet
aldılar bür’-i tâmm hâsıl oldukda noksanı olmamağla cebren aldıklarını taleb ederim
dedikde ğibbe’s-su’âl bana teberru‘ eylediler deyü def‘le cevâb verdikde müdde‘î-i
mezbûr teberru‘ dahi dedikde ise kerhen verdim bana ikrâh etmeleriyle kerhen olmuşdur
dedikde Hacı Mehmed Ağa bin Hacı Ömer ve Seyyid Mehmed Ağa li-ecli’ş-şehâde
meclis-i şer‘de eserü’l-istişhâd fi’l-hakîka teberru‘ etmeleri kerhendir deyü şehâdet
etmeleriyle şehâdetleri ba‘de’l-kabûl bir-le kayd-şod.
Medîne-i Dirviği’de sâkinûn a‘yân-ı vilâyet ve ehl-i sûk ve sâ’ir ahali-i vilâyet bi-esrihi
meclis-i şer‘a gelip şöyle takrîr-i kelâm eylediler ki Çeldirbıçak oğlu oğlu İbrahim nâm
kimesne şârib-i hamr olup ve ırza tasallut ve ehl-i ırza tasallut edip muzırrun’n-nâs olup
merkûm firâr etmekle zuhûr eyledikde cezâsını tertîb için cümlesi ta‘ahhüd eylediklerini
kayd-şod. Fî 23 şevvâl sene 1191.
67
Cümle a‘yân-ı vilâyet ve ehl-i sûk sâhibleri ve sâ’ir ahali-i vilâyet ma‘rifetleri ve
ma‘rifet-i şer‘le penbenin narhı yirmi dört para iki akçeye (…) furuht edüp ziyâdeye
furuht etmemeleri için narh ve nizâm verildiği kayd-şod. Fî 2 R sene 1191.
Divriği kazâsına gelen Şa‘îr Arası Hânı nâm mahalde furuht olunup ‘alafdâr ve sâ’irleri
men‘ ve bey‘ ettirmemek cümle ma‘rifeti ve ma‘rifet-i şer‘le nizâm vermekle kayd-şod.
Fî 2 R sene 1191.
Çellâh esnâfı dokudukları işlerinde tamam yirmi arşun uzunu ve yedi arşun (?) eni bezin
olmak üzre ve noksân olmamak üzre nizâm-ı sâbık vechiyle cümle ma‘rifeti ve ma‘rifet-
i şer‘le nizâm verildiği kayd-şod. Fî 2 R sene 1191.
Karaveli Ali’nin zevcesi Mübin bint-i Mehmed nâm hatunun zikri âtî da‘vâya tarafından
İbrahim bin Yusuf ve karındaşı Ömer huzûr-i şer‘de Aişe bint-i Hasan nâm hatunun
vekîl-i müsbeti olan Molla Abdullah bin Yusuf Efendi mahzarında üzerine da‘vâ edüp
mezbûr Aişe hatunun vâlidesi malının sülüsünü bana vasiyet eyledi taleb ederim
dedikde ğibbe’s-su’âl ve akîbe’l-inkâr beyyine taleb olundukda ricâl-i müslimînden
İbrahim bin Yusuf ve karındaşı Ömer İsa Mehmed’den intikâl eden sülüsünü işbu
Züleyha hatun kız karındaşı kızı Mübin hatuna verdi deyü edâ’-i şehâdet eylediklerinde
şehâdetleri makbûle ve mesmû‘a bir-le kayd-şod.
Nişân-ı şerif-i âlî-şân sâmi-i mekân-ı sultânî tuğra-yı garrâ-yı cihân-sitân-ı hakâni
hükmü oldur ki
Divriği’de vâki‘ Süleymân Paşa vakfından olmak üzre yevmî nîm akçe vazîfe ile câmi‘-
i merkûmda nısf-ı hitâbete mutasarrıf olan Ebû Bekir Halife (…) ismi mevcûd ve cismi
nâ-mevcûd ve hizmet-i lâzımesi mu‘attal kalmağla erbâb-ı istihkâkdan ve ulemâdan
işbu râfi‘u tevkî‘u’ş-şân-ı hâkânî diğer Ebû Bekir Halife -zîde salâhuhû- her vechle
mahal ve müstahak olmağın nısf-ı hitâbet-i merkûm mezbûr Ebû Bekir Halife’nin terk-i
hizmetinden mezbûr diğer Ebû Bekir Halife’ye tevcîh ve yedine berât-ı şerîf-i âlî-şân
verilmek bâbında inâyet ricâsını südde-i sa‘âdetime arz-ı hâl ve arz-ı hâl mûcebince
pâye-i serîr-i a‘lâya i‘lâm telhîs olundukda hakkında mezîd-i i’nâyet-i pâdişâhânem
zuhûra getürüp sâdır olan hatt-ı hümâyûn-i şevket-makrûnumla bin yüz seksen bir
senesi zilhiccesinin üçüncü günü tarihiyle muvarrah verilen ru’ûs-i hümâyûnum
mûcebince tevcîh edüp bu berât-ı hümâyûnu verdim ve buyurdum ki mezbûr diğer Ebû
Bekir Halife -zîde salâhuhû- varup merkûmun terk-i hizmetinden nısf-ı hitâbet-i
mezbûra mutasarrıf olup edâ-yı hizmet eyledikden sonra ta‘yîn olunan yevmî nîm akçe
vazîfesi evkâf-ı mezbûr mahsûlünden mütevellîsi olanlar yedinden alup mutasarrıf ola
şöyle bile alâmet-i şerîfe i‘timâd kıla deyü. Tahrîren fi’l-yevmi’l-hâmis zilhicce sene
ihdâ ve semânîn ve mi’e ve elf. Kayd-şod. Fî 9 S sene 1182. Mahrûse-i İslambol.
69
Emîn Ağa huzûr-i şer‘de Ömer Ağa mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr edüp geçen sene
işbu Ömer Ağa benim ile mâl taksîm edüp defter-i kassâm mûcebince (…) defter kıraat
eyledi bana teslîm ve bazı eşyayı taşrada sana veririm deyü va‘d edüp sonra vereyim
deyüp vermedi taleb ederim dedikde dört tüfenk ve dört kılıç kırâat etdi vermedi ve
yirmi beş kilim dahi pederinin borcuna verdim deyüp vermedi ve iki halı ve iki zili
vereyim deyüp vermedi taleb ederim ğibbe’s-su’âl benim zimmetimde iki tüfenk ve iki
zili kaldı gönderdim ahz etmedi hâlen zimmetimdedir edâ ederim deyü mukâbelede
cevâba tesaddî ve defter mûcebince benim zimmetimde bir habbesi kalmadı deyü cevâb
ve yedimde olan mal karındaşım ile müşterekim deyü ikrâr eyledi.
Züleyha Halil Hoca huzûr-i şer‘de Malatyalı Ahmed mahzarında üzerine da‘vâ ve
takrîr-i kelâm edüp târîh-i kitâbdan bir sene mukaddem işbu sekiz yaşında erkek sarı
katırımı levend götürüp hâlen işbu Ahmed’in yedinde buldum benimdir deyü da‘vâ
mezbûr Ahmed dahi takrîrinde târîh-i kitâbdan beş sene mukaddem Şâm-ı Şerîf’de iştirâ
edüp beş seneden beru yedimdedir deyü on yaşından ziyâdedir deyü cevâb vericek
karye-i mezbûre ahalilerinden Mehmed bin Kara Veli ve Seyyid Mehmed bin İbrahim
katır işbu müdde‘înindir bir sene mukaddem zâyi‘ oldu levend götürdü otuz iki mâl eder
şehâdet eyledikleri kayd-şod.
Darıganlı oğlu Halil Beşe karındaşı Mehmed Beşe mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i
kelâm edüp müşâ‘-ı müşterek bağımızı Arhotlu oğluna diyet verince benim hakkıma
üçyüz kuruş veyahud üçyüz kuruşa bir bâğ vermek üzre diyete verüp benim üçyüz kuruş
akçemi veyahud üçyüz kuruş bahâ bağı taleb ederim dedikde ğibbe’s-su’âl ve akîbe’l-
inkâr müdde‘î mezbûrdan beyyine taleb olundukda Za‘îm Alemdâr Osmân Ağa ve Halil
Beşe nâmân kimesneler huzûr-i şer‘de eserü’l-istişhâd fi’l-hakîka işbu Mehmed Beşe
bizlere niyâz eyledi ki Halil bir bağ hissesini bana versün üç yüz kuruşa makbûlüm
veyahud üç yüz kuruşa bir bağ alup kendüsüne vereyim dedikde Halil Beşe razı oldu
Mehmed Beşe bağ-ı mezbûru diyet yerine verdi deyü edâ’-i şehâdet eylediklerinde
ba‘de’t-ta‘dîl ve’t-tezkiye şehâdetleri mesmû‘a ve makbûle bir-le kayd-şod.
70
tevâbi‘i Süleyman Beşe bin Hasan nâm kimesne mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i
kelâm edüp medîne-i mezbûre mahallâtından Kara Mahmûd oğlu Mahallesinde vâki‘
Kara Mahmûd-zâde Osmân Ağa ve sâ’irlerinden iştirâ edüp mülkiyet üzre mutasarrıf
olduğum bir kıt‘a mülk yoncalık ki hudûdunun bir tarafı Zaza İbrahim mülkü ve bir
tarafı Baz Osman mülkü ve bir tarafı Köse oğlu mülkü ve bir tarafı tarîk-i âmm bu
hudûd ile mahdûd ve mümtâz yoncalık büyûtuyla ve eşcârıyla ve cemî‘-i tevâbi‘ ve
levâhıkıyla tarafeynden îcâb ve kabûlü hâvî ve şurût-ı müfsideden ârî râyic-i fi’l-vakt
semen-i misli yüz kırk beş kuruşa merkûm Süleyman Beşe’ye bey‘-i bât-i sahîh-i
şer‘iyle bey‘ ve temlîk ve teslîm edüp ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve
tesellüm ve mebî‘i kabz ve kabûl edüp ve semen-i misli olan meblağ-ı mezbûru müşterî
merkûm yedinden bi’t-tamâm ve’l-kemâl ahz ve kabz edüp fî-mâ ba‘d mülk-i mahdûd-i
mezkûr müşter-î merkûmun mülk-i müşterâ ve hakk-ı sarfı olmuşdur keyfe-mâ yeşâ’ ve
yahtâr mutasarrıf olsun dedikde ğibbe’t-tasdîk ba‘de’l-hükm bi-sıhhati’l-bey‘ mâ vaka‘a
kayd-şod. Fî 5 R sene 1191.
Şühûdü’l-hâl: Hacı Muslu oğlu Hacı Hâfız, Cemil Efendi-zâde Emin Efendi, (…) oğlu
Nu‘mân Ağa, Emir Bekir Ağa-zâde Seyyid Halil Ağa, Molla Yusuf bin Ömer, Zaza
oğlu Hüseyin Beşe, Aydın oğlu Mehmed Beşe, Bulgar oğlu Ömer Beşe, Ali bin Seyfi
Ağa, Kendir oğlu Uzun Ağa, Kara Mahmûd-zâde bin Ömer Ağa ve Ali Ağa, Kara
Yusuf-zâde Seyyid Ömer Ağa, Seyyid Molla Tahir Hacı Kazâz-zâde.
Mezbûr Emîn Ağa huzûr-i şer‘de mutasarrıf olduğum ma‘lûmu’l-hudûd mülk bağımı
işbu dört dükkân ve bir bâb dükkân dahi Sâliha hatuna Burnaz Ağa’dan miras aldığı beş
72
dükkân ile dört yüz kuruşa işbu Abdurrahmân Ağa’nın vâlidesi Sâliha hatuna bey‘ ve
kabz-ı semen eyledim dedikde kayd-şod. Fî 5 R sene 1181.
Şühûdü’l-hâl: Nurşenî-zâde Halil Ağa, Nâib Efendi, Yedibela’nın oğlu Mustafa Ağa,
Bulgar oğlu Ahmed, Berem Ömer oğlu Hasan Beşe, Kara Mahmûd-zâde Osman Ağa ve
Ömer Ağa ve Ali Ağa ve Çalabverdi-zâde Hacı Ömer Ağa, Teper Ağa oğlu Akce
Mehmed, Ali Köle Beşe, Hâfız-zâde Nu‘mân Ağa, Kara Mahmûd-zâde Seyyid Hüseyin
Ağa, Kahramanoğlu Mehmed, Karababa-zâde Molla Mustafa, Za‘îm Mustafa Ağa.
Nurşenî-zâde Seyyid Mehmed Ağa ve Halil Ağa huzûr-i şer‘de Ovans zimmî
mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edüp mûrisimiz müteveffâ Hacı Veli
Ağa’nın işbu zimmînin iki yüz elli kuruş bâ-temessük alacağı olup taleb ederiz bir
mikdârın teslîm sahha’l-bâkî (?) yüz yirmi kalmağla taleb ederiz deyü da‘vâ ğibbe’s-
su’âl (iki yüz ve yüz kuruş deynim var idi) bi’l-cümle deynimi edâ ve teslîm edüp
yedime halâs verdi deyü def‘le cevâb verdikde ğibbe’l-istintâk ve akîbe’l-inkâr
beyyineye havâle Hacı bin Yusuf oğlu Hasan Ağa li-ecli’ş-şehâde huzûr-i şer‘a gelüp
eserü’l-istişhâd fi’l-hakîka merhûm ağanın zevcesi işbu zimmînin bağını Kara Monla’ya
îcâra verüp ağa âgâh oldukda Kara Monla’yı ihzâr edüp bu bağda alâkam yokdur
zimmînindir benim bunda bir akçe alacağım yokdur deyü bizim huzûrumuzda ikrâr
eyledi deyü edâ’-i şehâdet eyledi Turgut Ağa dahi Hacı Veli Ağa benim bağda alâkam
yokdur mesfûr zimmînindir deyü bağa şehâdet eylediği kayd-şod Kürd Mahmûd oğlu
Hüseyin Beşe dahi Hacı Veli Ağa târîh-i kitâbdan on mikdârı ziyâde benim sende bir
akçe alup vereceğim yokdur deyü ikrârına şehâdet eylediği kayd ba‘dehû Kara Kal‘a
dahi Hacı Veli Ağa’nın bu kefere bağında alâkam [yokdur] kendi mülküdür ve bir
alacağım yokdur deyü takrîrine edâ’-i şehâdet eyledi şehâdetleri makbûldür.
Şühûdü’l-hâl: Çolak-zâde Yusuf Ağa, Emîr Bey Ağa’nın karındaşı Seyyid Ömer Ağa,
Kethüdâ Mustafa Beşe, Enverî Efendi, Bekir Beşe Çavuş, Muhzır Kanber Beşe.
Yetmiş bir senesinden yetmiş iki senesine gelince temessüklerine onar on bir kuruş on
ikişer kuruş teslîm edüp ba‘dehû kendüsi dahi deynini ikrâr eylediği deyü def‘le cevâb
vermeleriyle kayd-şod.
73
Medîne-i Divriği sâkinlerinden Sinâniye Mahallesi’nde sâkin Kayıkçı Mustafa Beşe bin
Mahmûd Bey ve kız karındaşları Aişe ve Zeyneb ve Hadîce nâmûn kimesnelerin
taraflarından zikri âtî’l-beyân bağların bey‘ ve tescîle ve semeni ahz ve kabz zât-ı
mezbûreleri ma‘rifet-i şer‘le ârifân Nurşenî-zâde Ahmed Ağa ve Hicin Osman Beşe
şehâdetleriyle sâbitü’l-vekâle Hacı Kumru oğlu Ömer Beşe bi’l-vekâle meclis-i şer‘de
bi’l-vekâle yine medîne-i mezbûre sâkinlerinden işbu bâ‘isü’l-vesîka Yedibela
Alemdâr-zâde Ahmed Ağa mahzarında takrîr-i kelâm edüp müvekkil ve
müvekkilelerimin müşâ‘-ı müşterek mülkiyet üzre mutasarrıf oldukları Cağıl Mescid
Mahallesi’nde vâki‘ hudûdunun bir tarafı Nurşenî-zâde İbiş Ağa’nın mülkü ve bir tarafı
Musa Beşe mülkü ve bir tarafı Deli Ali Beşe ve bir tarafı tarîk-i âmm işbu hudûd ile
mahdûd bir tabhâne ve üç aded örtme ve kürûmuyla ve eşcârıyla yüz otuz üç kuruşa
Ahmed Ağa’ya bey‘ ve temlîk ve kabz-ı semen eylediler dedikde kayd-şod. Fî 24 R
sene 1181.
Şühûdü’l-hâl: Nurşenî-zâde Ahmed Ağa, Semur Kayın-zâde Ömer Ağa, Hicin Osman
Beşe, Küçük Alemdâr-zâde Mustafa, Gürtan oğlu Mustafa Beşe, Bedestegân Benli Ali,
Semur Kayın-zâde Mehmed Efendi, Hölük oğlu Ali Beşe ve karındaşı Süleymân, Hacı
Kumru oğlu Hacı Mahmûd.
Şühûdü’l-hâl: Mumcu oğlu Seyyid Molla Osman, Ömer Ağa bin Abdullah Bey, Serrâc
Ali-zâde İbrahim, Alaybeyi oğlu Torun Halil, Dede Ağa’nın oğlu Seyyid Hasan Beşe,
74
İsmail Ağa’nın karındaşı Deli Osman, Uzun Hasan Beşe, Alemdâr Mehmed Beşe,
Muhzır Kanber.
Penganlı Kılbaş oğlu İsmail huzûr-i şer‘de yine karye-i mezbûre sükkânından Şençik
oğlu Emîr Ömer mahzarında üzerine da‘vâ edüp işbu Ömer benim zevceme fi‘l-i şenî‘
kasdıyla söz atup önüne söküdüp zevcem kaçup yedinden halâs bulup icrâ-yı şer‘i
olunması matlûbumdur dedikde ğibbe’s-su’âl ve akîbe’l-inkâr Ribatlı İbrahim bin
Mehmed nâm kimesne edâ’-i şehâdet (devamı yok)
Şem‘ûn-zâde Abdullah Beşe huzûr-i şer‘de takrîr-i kelâm edüp bu gün ale’s-sabâh
çarşıdan gelür iken Ali Paşa-zâdelerin köşesinde Arab Hacı Hasan Ağa’nın oğlu
Mustafa Ağa hizmetkârı Bekir ile gider iken beni geçdikden sonra ensemden dutup ikisi
birden kılıç ile başımdan ve omuzumdan darb ve sağ kolumu bileğimden darb ve
mecrûh edüp bileğimi bi’l-külliyye kesüp beni mecrûh eyledi keşf eylesün deyü keşfe
tâlib oldukda ellerine nazar olundukda cerhleri bi’l-mu‘âyene müşâhade olundukda
udûl-i ahrâr-i ricâl-i müslimînden Hacı Yusuf bin Abdullah ve Seyyid İbrahim bin
Gökoğlu Mustafa Beşe nâmân kimesneler li-ecli’ş-şehâde meclis-i şer‘a hâzırân eserü’l-
istişhâd fi’l-hakîka mezbûr Mustafa Ağa ve hizmetkârı Bekir ikisi birden işbu Abdullah
Beşe’nin üzerine kılıç ile hücûm ve darb ve mecrûh eylediler bizler bu husûsa bu vech
üzre şâhidleriz deyü an-tarîki’ş-şehâde haber vermeleriyle kayd-şod.
Şühûdü’l-hâl: Ömer Bey-zâde Hacı Osman, Abdüllatîf Beşe, Cüz (?) Ali oğlu Hacı
Hüseyin, Yazıcıoğlu Hasan Beşe, Deli Bekir Beşe, İpek Ali Beşe, Kokuş Mehmed Beşe,
Bâlî oğlu Ömer Beşe, Bozo Osman Beşe, Kendir-zâde Hacı İsmail, Öski (?) oğlunun
gulâmı İbrahim Beşe, Şem‘ûn Beşe Mehmed Beşe, Şem‘ûn oğlu İbrahim Beşe, Ken‘ân-
zâde Seyyid Molla İsmail.
Örencar Mahallesi sâkinlerinden İbrahim Beşe bin Ömer Ağa Davud’un oğlu Mehmed
Beşe bin Mehmed ve sâ’ir mahalle cemaati Basmacı-zâde Ömer Ağa ve Osman ve
Mehmed Ağa mahzarlarında alaybeyi değirmeni kurbunda vâki‘ bir kıt‘a tarla ki
ma‘lûmu’l-hudûd Örencar mescidinin imâmına meşrûta tarlayı işbu Basmacı-zâdeler
beş on seneden beru vakfı zabt ve zirâ‘at etmekle su’âl olunup mûceb-i şer‘îsi icrâ
75
Şem‘ûn-zâde Abdullah Beşe huzûr-i şer‘de yine Hacı Hasan Ağa-zâde Mustafa
mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edüp tarih-i kitâbdan dört gün mukaddem
kendi hâlimde gider iken esnâ’-i râhda hizmetkârıyla ma‘an üzerime ensemden gelüp
kılıç ile hizmetkârı darb ve mecrûh ba‘dehû işbu Mustafa Ağa kılıç ile kolumu mecrûh
eyledi dedikde ğibbe’s-su’âl ve akîbe’l-inkâr Hacı Yusuf ve Seyyid İbrahim vech-i
muharrer üzre şehâdet etdikleri kayd-şod. Mustafa Ağa’ya Emin Ağa ile karındaşı
Süleymân Ağa şer‘an îcâb eden diyetine kefîl oldu deyü şehâdet.
Kürdler karyesi sâkinlerinden Kanber Beşîn’in karındaşı Ahmed Kerim oğlu İsmail nâm
kimesne huzûr-i şer‘de yine karye-i mezbûre sâkinlerinden işbu bâ‘isü’l-kitâb Molla
Mehmed bin Kanber mahzarında takrîr-i kelâm eyledi ki babamız Ahmed ile Kanber
Beşe mâl-ı müşterek olup rızâlarımız ile mâl ve eşyâmızı taksîm her birlerimiz
hisselerimizi ba‘de’l-ahz kız karındaşım Esba Eşe’nin hissesi dahi bana teslîm
olundukdan sonra ba‘dehû bana dört davar ve bir öküz dahi bana eyleyüp ben dahi
âmme-i da‘vâdan işbu Molla Mehmed’in ve karındaşları İbrahim ve Osman ve babaları
amucam Kanber Beşîn’in zimmetlerini ibrâ eyledim dedikde kayd-şod.
Şühûdü’l-hâl: Hacı Osman Ağa, Ömer Bey oğlu Hacı Mehmed Ağa, Yolcu oğlu Ahmed
Beşe, Molla Veli bin Hüseyin, Hızır oğlu Hüseyin, Ali Çavuş’un oğlu Hayrullah, Bâkî
İsmail Bey, Bayrakdâr Osman, Balcı oğlu Ali Beşe.
mahalde fırsat ve emân verilmez ve bir dürlü cevâba takayyüdü eylediklerinde turuk-ı
devlet-i aliyyemden bu mahalde me’mûriyetle ol taraflara iyâb ve zehâb eden
mevsûku’l-kelim kimesneler mesmû‘ları olduğun ihbâr etmeleriyle bu güne cevâblara
göre mûcib-i özür (silik) emvâl ve diyet mâddesi mukaddemâ sâdır olan evâmir-i
şerîfimde tasrîh olunmak olmağla işbu özür cevâbının mu’âhazede bir dürlü size lütfu
olmayacağı (silik) izâleleriyle raf‘ ve nâm-ı nişânların cümleden matlûb-i mülûkânem
idüğü ma‘lûm ve meczûmunuz oldukda ba‘de’l-yevm kazâ ve hudûdlarınız derûnlarında
güşt ü güzâr ve ebnâ’-i sebîle îsâl-i hasâret eden eşkıyânın ale’l-ittifâk üzerlerine
varmakda ve izâle-i vücûdları mefsedetlerini def‘ eylemekde zerre kadar kusûru zuhûr
eder ise bi-eyyi hâlin tecessüs birle haber alınup üzerlerine varılup dirlikleri olanları
dirlikleri raf‘ ve bâlâda olan ayân ve gayrı her kim olursa olsun emr-i hümâyûnuma
adem-i imtisâllerine binâ’en ibreten li’l-gayr ve tenbîhen li’s-sâ’irîn tertîb-i cezâ
olunacağından başka bundan sonra her hangi kazâda kapusuz eşkıyâsının hasâretleri
vukû‘a gelürse ibâret mâddesi dahi ol kazânın a‘yân ve ahalisinden zecran ve kahran
tahsîl olunmak üzre işbu emr-i âlî-şânım sudûr olmuşdur vusûlünde ile irsâl olunmuşdur
vusûlünde emr-i hümâyûnun mazmûnu cümlenizin ma‘lûm olundukda yemîn yesâr olan
kurâlarda firâr eden eşkıyânın üzerlerine varup mahv-i vücûd ve izâle eyleyesiz ba‘de’l-
yevm bu mâddede kat‘an iğmâz ve muktezâ-yı hareket zuhûr eder ise ibreten li’l-gayr
ve ağalık ve dirlikleri olanların dirlik ve ağalıkları raf‘ ve a‘yân ve sâ’irleri dahi tertîb-i
cezâ ve muhkem te’dîb olunacağı.
Hacı Hasan Ağa-zâde Mustafa Ağa’ya karındaşı Süleyman Ağa ve Hacı Ağa huzûr-i
şer‘de Mustafa Ağa firâr ve gaybet (silik) diyetine dâmin ve kefîliz deyüp ba‘dehû Hacı
Ömer Ağa dahi eğer işbu (silik) Ağa firâr eder ise ben dahi şer‘an lâzım gelen diyete
kefîl olup (silik) gelür ise cümle masrafını görüp (...) bizler edâ (silik) deyü huzûr-i
şer‘de tahrîr ile cümle işbu mahalle kayd-şod.
Hızır Çavuş Beşe, muhzır Kanber Beşe, Nurşen-zâde Seyyid Mehmed Ağa, Nurşen-
zâde Halil Ağa.
Divriği’de (?) sâkin ulemâ ve a‘yân ve ehl-i sûk ve sâ’irler ve bi-esrihi meclis-i şer‘de
ehl-i kurâ reâyâları mahzarlarında taşradan zuhûr eden levendât ve ekrâd ve sâ’ir harâm-
zâdeleri kazâmızdan çıkarup kurâlara îsâl-i mazarrat eylediklerinde ehl-i kurâlardan bir
levend öldürüp veyahud ekrâd ile bir zarar ve ziyân zuhûr eylediklerinde olan zararlara
cümlemiz biriz cümle her ne zarar olur ise cümlemiz diyetlerimizdir taraf-ı şer‘de
80
hüccet-i şer‘iyye olunup reâyâ yedlerine verilsün dediklerinde kayd-şod. Ve reâyâ dahi
Hacı Osman Ağa’ya bu misillü söz verüp levendâtı vura ve ekrâdı vura cümlemiz
zararına ve da‘vâya birliğüz deyü takrîr ve taraf-ı şer‘den hüccet olunsun dedikde kayd-
şod.
Penganlı Kara Veli’nin Ca‘fer’in vekîli Çalabverdi oğlu Hacı Ömer Ağa Vazandanlı
Molla Halil’in oğlu Hasan tüfenk ile mezbûr Ca‘fer’i darb ve mecrûh eyledi deyü da‘vâ
gıbbe’s-su’âl ve akîbe’l-inkâr müdde‘â-aleyh cevâbında üç beş pâre karyenin ahalileri
bir yerde kavga Tülenk ve Anzegir karyesi ve Uluhimmet ahalileri (silik)
El-mahrûse İslambol.
Kazâ’-i Divriği
75 a‘lâ
525 evsat
200 ednâ
800
Birestik karyesi sâkinlerinden Hasan bin Veli Mustafa yine Sevir karyesi sâkinlerinden
Kirlioğlu Veli nâm kimesne tarafından vekâletim hasebiyle yine Sevir karyesi
sâkinlerinden İsmail nâm kimesne zimmetinde iki yüz elli kuruş taleb ederim deyü
takrîr-i kelâm eylediği işbu mahalle kayd olundu müdde‘â aleyh İsmail (silik) olup
şâhid-i havâle
Müdde‘î-i mezbûr vekîl Hasan nâm kimesne sene-i sâbıkda merkûm Mehmed Ağa’nın
mahbûsundan takrîr ve yine üzre ıtlâk oldu deyü (devamı yok)
Nurşen-zâdenin gulâm-ı ma’tukı merhûm Molla Osman’ın torunu Ali nâm sulbînin
pederi olan Monla Bekir bin Ali nâm kimesne velâyeten sulbî oğlu Ali’nin (silik) Şerîfe
Hatuna pederi Molla Osman’ın Göresinli Esir zimmî zimmetinde müstakirr olan bağ ve
söğüt ve kavak ve defter mûcebince bâ-temessük diyetinden kızı Şerîfe’ye isâbet eden
malını Molla Bekir oğlu Ali’ye velâyete da‘vâ ve mesfûr Esir dahi vâlidesine yüz kuruş
teslîm eylemişdim deyü def‘ ve bâkî söğüt ve kavak (silik) bahâlarından hissesine isâbet
edeni doksan kuruş üzerine sulh ve bedel-i sulhu teslîm ve âmme-i da’vâdan Esir’in
zimmetini ibrâ eylediği kayd-şod. Fî şevvâl sene 81.
Şühûdü’l-hâl: Ömer-zâde Bekir Ağa, Kokuş Mehmed Beşe, Kâtib-zâde Yusuf Ağa bin
Osman Ağa, Ömer bin Molla Osman, Nâ’ib Efendi, mahzar Kanber Beşe, Müftî Efendi
Hazretleri.
Öski oğlunun gulâmı İbrahim Beşe huzûr-i şer‘de Bardakcıoğlu Osman Beşe
mahzarında takrîr-i kelâm edüp Eğri nâm mevzi‘de mülkiyet üzre mutasarrıf olduğum
bir kıt‘a tarla (?) Çolak Bektaş’ın (…) Hüseyin tarlası ve bir tarafı Dizdar Ağa Mescidi
vakfı tarla bir tarafı hark-ı kebîr ve bir tarafı tarîk olan tahmînen iki kîle tohum istî‘âb
eder mülk tarlamı işbu Osman Beşe ile gâ’ib ani’l-meclis Çiftci Ali Halil Beşe ber-
vech-i iştirâk yüz kırk beş kuruş ile birisine (?) bey‘ eyledim ve semeni ahz eyledim
dedikde kayd-şod. Fî 5 L sene 1181.
83
Şühûdü’l-hâl: Küçük Hüseyin oğlu Hacı Abdullah, Nurşen-zâde Halil Ağa, Çıkrıkçı
Usta İbrahim, Hölükoğlu Ahmed Beşe, Sıddıkların gulâmı Mehmed, Sâdık Ağa’nın
gulâmı Ali, Çiftçi Ali oğlu Memiş Beşe, (silik) Süleyman’ın Ca‘fer, İpek Ömer Beşe,
Kürd Mahmûd oğlu Hüseyin Beşe, (…) Mehmed Ağa.
(…) eyleyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâmin
aşera min şehr-i zilhicce sene selâse ve erba‘în ve mi’e ve elf. 18 S sene 1144.
Kostantîniyye el-mahrûse.
Sayfa 18
(silik) ve kırâ’at ve mefhûmu münîfi cümleye i‘lân (silik) emr-i âlî ve mazmûn-i (…)
veliyyü’n-ni‘amı üslûbları üzere ittifâk ve hâzır ve müheyyâ olduğumuza i‘lâm eder
deyü iltimâs etmeleriyle bi’l-iltimâs i‘lâm olundu. Bâkî emr (...) etmeleriyle hâl minvâl-
i muharrer üzere olmağın (silik) huzûr-i şer‘a ihzâr (…) i‘lâm ediyor iltimâs etmeleriyle
bi’l-iltimâs i‘lâm olundu.
Eli Çemne (?) Mahallesi sâkinelerinden Hatice bint-i İbrahim tarafından vekâlet-i şer‘i
sâbit olan İbrahim nâm kimesne huzûr-i şer‘a gelüp vekâleti hasebiyle müteveffâ
pederim İbrahim terekesine tâlib şâhidler Hacı Mehmed bin Ali Yazıcı-zâde Mustafa
bin Ali Efendi mahalle-i mezbûre sâkinlerinden Hacı Abdurrahman nâm kimesne huzûr-
i şer‘a gelüp takrîr-i kelâm eylediği zevcem Aişe bint-i İbrahim tarafından vekâleti
hasebiyle müteveffâ İbrahim şâhidler Hacı Mehmed bin Ali Yazıcı-zâde Mustafa bin
Ali Efendi (devamı yok)
Sayfa 18 Belge 75
Çapa Kenarı Mahallesi sâkinlerinden Mustafa ve Mehmed bin Bekir nâm kimesneler
huzûr-i şerîfde Câmi‘-i Kebîr Mahallesi sâkinlerinden İbrahim bin Hacı Ali nâm
kimesne ceddim olan müteveffânın vakıf olan bir ev ve bir bağ ve bir tarla ve bir
dükkân (devamı yok)
Fevt olan Kürd Hüseyin nâm müteveffânın veresesi zevce-i metrûkesi Fatıma bint-i
Seyyid Veli nâm hatun tarafından zikri âtî’l-beyân diyetini da‘vâya ve sulh ve ibrâ ve
kabza ve i‘tâ’-i hüccete mezbûre hatun huzûr-i şer‘de tarafından işbu Hacı Bayram oğlu
84
Yusuf Alemdar’ı vekîl eylediği işbu mahalle kayd. Seyyid Bekir bin (silik) Seyyid Hacı
Mustafa ve Kürdoğlu Hasan Gavuroğlu Ali Beşe tarafından da‘vâsını murâfa‘aya ve
Vagancıoğlu Osman beğin oğulları Ali ve (silik) şehâdetleriyle Kokuş Beşe vekîl
olduğu sâbit ve sübût-i vekâletine hükm-i şer‘î olan Kokuş Beşe bi’l-vekâle mahzarında
vekîl-i mezbûr Yusuf Beşe Kokuş Beşe üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edüp müvekkile-
i mezbûrenin zevci Kürd Hüseyin nâm kimesneyi Bekir dört gün darb edüp odun ile
darb edüp eser-i darbdan müte’essiran yirmi dört gün sonra fevt oldu deyü da‘vâ ve
ğibbe’s-su’âl Kokuş Beşe cevâbında odun ile darb olmayup yirmi gün mikdârı kendi
sıhhat bulup kâr ve kesbini etdikden sonra ba‘dehû kabz olup mazar-ı âhardan fevt oldu
deyü def‘le cevâb vericek ben dahi mezbûr şâhidi Kendir-zâde Molla Mehmed ve
Zaza’nın hüsn-i şehâdet eylediler ki oduz dalıyla darb eyledi deyü şehâdet eylediler
dedikden sonra darbdan (silik) sıhhatde olup kendi merkeb işledüp sıhhatde kâr ve
kesbini edüp beş on günden sonra âhar marazdan fevt oldu Ömer Ağa bin Ali Beşe ve
Hacı (silik) Molla Mehmed nâmân kimesne huzûr-i şer‘de edâ’-i şehâdet eylediklerinde
şehâdetleri makbûle ve mesmû‘a olup Mehmed Kürt Hüseyin nâm müteveffânın üzerine
şehâdet eden Ömer Ağa bin Ali Beşe ve Hacı Abdullah bin Hamza Molla Mehmed nâm
kimesneler huzûr-i şer‘iyyede takrîr eylediler ki merkûm müteveffâ darbdan sonra
sıhhat bulup yirmi dört gün vefât eyledi deyü şehâdetleri kayd olunmuşdur mu‘teber ise
cevâb verile Darbdan sonra sahîh sâlim birkaç gün gördüğüne şehâdetle ol darbdan
müte’essiran fevt oldu da‘vâsı def‘ olunmak meşrû‘dur.
Küdeşli Emîr Süleyman bin Yusuf Karabaş oğlu Koca bin Mehmed Deşikli Musa bin
Ali huzûr-i şer‘de Vazandanlı Molla Halil’in oğlu Hasan Pagınekli (?) Kara Veli’nin
oğlu Ca‘fer’i kurşun ile sol memesi altından darb ve mecrûh edüp ba‘dehû mezbûr
Hasan’ı tutmak murâd eyledikde bizlerin huzûrlarımızda Ca‘fer’i ben darb eyledim fevt
olur ise diyetini veririm deyü ikrâr eyledi bizler bu husûsa bu vech üzere şâhidleriz ve
şehâdet ederiz deyü her birleri müttefiku’l-lafz ve’l-ma‘nâ alâ tarîki’ş-şehâde haber
vermeleriyle kayd-şod. Fî 9 S sene 1181.
Şühûdü’l-hâl: (silik) Beyi Emin Ağa, Çalapverdi-zâde Hacı Ömer Ağa, Zemân-zâde
Sa‘dullah Ağa.
85
Tarakcı kızı Hadice bint-i Musa nâm hatunun tarafından zikri âti’l-beyânı da‘vâya üvey
babası Kürd Hüseyin ve Hasan Beşe bin Musa şehâdetleriyle sâbitü’l-vekâle Alemdar
Mehmed Beşe bin Hasan Bey nâm kimesne bi’l-vekâle meclis-i şer‘de yine Vazandanlı
Hacı İbrahim mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edüp işbu hâzır İbrahim’i
Bahtiyar karyesinde bize ahşama atlarımıza bir kîle şa‘îr getür deyü talâk-ı selâseye şart
verüp şa‘îr getürmeyüp zevcesi kendüsünden boş olup zevc-i âhara muhtâc olmağla
su’âl ve iftirâklarına hükm-i şer‘î buyurulması matlûbumdur dedikde ğibbe’s-su’âl
mezbûr Hacı İbrahim cevâbında selâseye şartı mukirr ve lâkin inşallâh şa‘îri getürürüm
dedim ve şa‘îr getürdüm deyü mukâbelede cevâb vericek müdde‘î-i mezbûr şartdan üç
gün sonra getürmedüm deyü ikrâr eyledi dedikde ikrârı beyyineye havâle olundukda
üvey kayın pederi Kürd Hüseyin ve Ömer-zâde Bekir Ağa nâmân kimesneler li-ecli’ş-
şehâde meclis-i şer‘a hâzırân olup eserü’l-istişhâd fi’l-hakîka Bekir Ağa takrîrinde işbu
Hacı İbrahim bana musâdif oldu su’âl eyledim (silik) çok mu deyü su’âl eylediğimde
yüz elli mikdârı vardır ya‘ni talâk-ı selâseye şartladı arpa getür deyü getürmedim deyü
ikrâr eyledi bizler bu husûsa bu vech üzre şâhidleriz deyü şehâdet eylediler.
tahsîl olunup ve hîn-i tahsîlde mîriçün alınan akçeyi hazîne-i âmireme alındığı vech
üzere aldırılup bundan ziyâde ve noksân alınmaya ve aldırmayasız kesr ve defterden ve
naks-ı hâne ve fermânımdan ziyâde talebiyle reâyâ fukarâlarına zulüm ve ta‘addî
olunmakdan be-gâyet ihtirâz eyleyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız.
Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâmin ışrîn min zilhicce sene selâs ve erba‘în ve mi’e ve elf.
Kostantîniyye el-mahrûse.
Kostantîniyye el-mahrûse.
Koca Ağa-zâde Seyyid Ömer Ağa bin İbrahim Ağa ve karındaşı oğlu Seyyid Ali bin
Seyyid Molla Ali nâmân kimesneler meclis-i şer‘de yine Seyfi Ağa mahzarında her
87
birleri takrîr-i kelâm edüp Dilli-zâdelerin bağlarının derûnunda vâki‘ hudûdunun bir
tarafı Seyyid Süleyman ve bir tarafı Zeyneb Hatun ve iki tarafı tarîk işbu hudûd ile
mahdûd yirmi beş zirâ‘ tûlen müteveffiye zevcem Hâmide Hatun bana ve işbu Molla
Ali’ye ve sağîr Hüseyin ve sağîre Fatıma ve Şerîfe ve Aişe’ye intikâl edüp mezbûr
hatunun bir mikdâr deyni olup zarûret-i deyn içün furuht etmek iktizâ edüp müteveffiye-
i mezbûrenin Koca Ağa Mahallesinde vâki‘ Fotozoğlu Mehmed Ağa’dan iştirâ edüp
mülkiyet üzre mutasarrıfa olup yine bizlere (silik) eden arsayı sağîrûn-i mezbûruna
hisse verüp bizlerin alakası olmayup sağîrûn-i mezbûrûnun mülkleri olup işbu mahdûd-i
mezkûru zarûret-i deyn içün yüz on kuruşa işbu Seyfi Ağa’ya her birlerimiz bey‘ ve
temlîk ve teslîm (silik) ve kabz-ı semen eyledik dedikde kayd-şod. Fî 22 Ra sene 1177.
Nişân-ı şerîf-i âlî-şân-ı sâmî-i Sultânî tuğrâ-yı cihânî sâmî-yi hâkânî hükmü oldur ki
Medîne-i Divriği’de vâki‘ Mehmed Çavuş binâ eylediği câmi‘-i şerîfin vakfından olmak
üzere yevmî iki akçe vazîfe ile hatîb ve altı akçe vazîfe ile imam olan Mahmûd bi-lâ
88
veled fevt olup yeri hâlî ve hizmet-i lâzımesi mahlûl olmağla yerine erbâb-ı istihkâkdan
işbu râfi‘-i terfî‘-i refî‘-i şehriyârî es-Seyyid Ebubekir Halife her vechle mahall ve
müstahakk olmağın tevcîh olunup yedine berât-ı şerîfim verilmek bâbında kadısı
Mevlânâ el-Hâcı Ömer -zîde fazluhû- arz etmeğin mûcebince mezbûre sadaka edüp bu
berât-ı hümâyûn-i sa‘âdet-makrûnu verdim ve buyurdum ki ba‘de’l-yevm merkûm
Seyyid Ebûbekir Halife varup zikr olunan câmi‘-i şerîf müteveffâ-yı mezbûrun yerine
imam hatîb olup hizmet-i lâzımesin (silik) ve mü’eddâ kıldıkdan sonra yevmî sekiz akçe
vazîfesiyle mutasarrıf olup vâkıfın rûhu ve devâm-ı ömr ve devletim içün du‘âya
müdâvemet göstere şöyle bileler alâmet-i şerîfe i‘timâd kılalar. Tahrîren fî evâ’il-i
Muharremü’l-harâm sene seb‘a ve seb‘în ve mi’e ve elf.
malde ve mülkde alakam yokdur zevcim İbrahim Beşe’nindir deyü ikrâr eyledi husûs-ı
merkûm vech-i muharrer üzere şâhidleriz ve şehâdet ederiz deyü edâ’-i şehâdet
eylediklerinde şehâdetleri makbûl ve mesmû‘a olduğu kayd-şod.
Yusuf Ağa ve Seyyid Salih Ağa ve Kuloğlu Hüseyin Ağa ve sâ’ir ağavân huzûr-ı şer‘de
Hasan’ın muvâcehesinde sâriklik âdet-i müstemirresi olup muzırru’n-nâsdır deyü edâ’-i
şehâdet eyledikleri kayd-şod.
Görin (?) kasabası sâkinelerinden Köklü Mehmed bint-i Uzun Elif nâm hatun meclis-i
şer‘de Esirci Seyyid Mehmed Beşe mahzarında üzerine Görenli Osman Beşe bin Ömer
ve Hasan bin Kasım ve diğer Osman bin Bekir şehâdetleriyle hürriyyeti sâbit olduğu
kayd-şod.
Asel kıyye 18
Asel kıyye 20
(…)18
Mum para 10
Şem‘dân kıyye 14
Pirinç kıyye 10
Badem kıyye 24
Cümle ahali ma‘rifeti ve ma‘rifet-i şer‘le minvâl-i muharrer tarih ve nizâm verildiği
kayd-şod.
Bir def‘a mürâfa‘adan yedine evâmir-i aliyye verilmiş mezbûr (silik) nükûl edüp bir gün
itâ‘at-ı şer‘-i şerîfe ve inkıyâd-ı emr-i münîf etmeyüp münâza‘adan dahi (silik) emr-i
âlî-şânda mezbûr Esir Bekir merkûm Mehmed Emin ile mürâfa‘a-i şer‘ olunmakdan
firâr üzere olur ise zuhûr gelüp mürâfa‘a-i şer‘ oluncaya değin tımar-ı mezbûru merkûm
Mehmed Emin tarafından ma‘rifetle şer‘le zabt u rabt ve vâki‘ olan mahsûlât ve
rüsûmât-ı kanun ve defter mûcebince ahz ve kabz etdirilüp güzeşte mahsûl ve rüsûmdan
dahi almış ise merkûma istirdâd olunmasını tasrîh buyurulmağın binâ’en aleyh mezbûr
Esir Bekir ber-mantûk-ı emr-i âlî müdde‘âsını merkûm ile Divân-ı Rum’da mürâfa‘a-i
şer‘ ve (…) olunmak içün buyurdu (?) ile mübâşir ta‘yîn olundukda âdet-i müstemirresi
ve (…) üzere adem-i itâ‘atdan nâşî yine firâr eylediği i‘lâm olunup bu def‘a tımar-ı
mezkûru merkûm Mehmed Emin zabt ve rabt ve rüsûmât ve mahsûlât-ı kanun üzere
tarafından ahz ve kabz etdirilüp ve tımar-ı mezbûrdan tahvîline düşenden bir nesne dahi
almış ise şer‘le istirdâd olunup firâr-ı mezbûru ve âhar bî-vech dahl ve ta‘arruz
etdürmemek bâbında sâdır olan emr-i celîlü’ş-şân mûcebince divan-ı Rum’da dahi işbu
buyuruldu tahrîr ve isdâr ve yedine i‘tâ olmuşdur inşallâh te’âlâ vusûlünde gerekdir ki
ber-mûceb-i emr-i âlî ve buyuruldu amel ve sadâkatden gâyetü’l-gâye hazer ve
mücânebet eyleyesiz deyü. Fî 6 R sene 1170. Tahrîren fî evâ’il-i Rabiu’l-ahir li-sene
seb‘în ve mi’e ve elf.
Olmak üzere (silik) varılup kat‘an aman ve zaman verilmemek üzere tenbîh ve bi-
emrillahi te’âlâ cem‘iyetlerin tefrîk ve ikisi bir yere gelmeyecek vech ile (silik) ve
istî‘âd ve kahr u tedmîrlerine kemâl-i ihtimâm ve mezîd-i inâyet ve ikdâm ve bilâd-ı
91
Divriği sâkinlerinden iken bundan akdem vefât eden Togotluoğlu Molla Veli nâm
müteveffânın zevce-i metrûkesi Zeyneb bint-i Abdullah nâm hatun huzûr-i şer‘de yine
medîne-i Divriği sâkine kurbunda Cemile (silik) nâm hatunun tarafından zikri âti’l-
beyânı ru’yete zât-ı mezbûreyi ma‘rifet-i şer‘le ârifân Veli Ağa-zâde Koca Ağa ve
Mustafa bin Hacı Hasan nâm şehâdetleriyle vekîli olan karındaşı Yusuf Ağa mahzarında
üzerine (silik) edüp zevcim müteveffâ Molla Veli hâl-i hayatında medîne-i mezbûrede
mutasarrıf olduğu ma‘lûmu’l-hudûd bir kıt‘a bağçesin ve Togot nâm karyede vâki‘ bir
kıt‘a bağda olan hissesin işbu Yusuf Ağa (silik) Cemile hatuna bey‘ bi’l-vefâ ile seksen
kuruşa bey‘ edüp zevcim müteveffâ olmağla meblağ-ı mezbûru edâ ve hisse bana
teslîmi matlûbumdur dedikde bey‘-i vefâya şehâdet eden Seyyid Ali bin Seyyid
Mehmed (devamı yok)
1529 Diyarbakır valisi Ali Paşa Hazretlerinin masrafı ve Feyzullah Paşa Hazretlerinin
masrafı ve deli başısı ve baş ağası ve Gülşen Mehmed Ağa (silik) ve Âsitâne’ye giden
kethüdâların yol harcı Hacı Ömer’in tezkeresi
40 kapucu başı ağanın zâyi‘ etdiği bargirin bahâsı dizdâr ağanın tezkeresi
92
3357
150 Diyarbakır valisine vilâyetden verilen bir re’s Hacı Osman Ağa’nın atı
bahâsı
1160 bin yüz yetmiş dokuz senesine mahsûben kazâ’-i mezbûr menzilcilerine
verilen yüz kırk kuruş akçe mürâbahasıdır
50 Emîr Bekir Ağa’nın karındaşı Seyyid Ömer Ağa’nın geçen sene Vânik
(?) karyesine verdiği imdâd
7077
7254
22 kâtibiyye
10 huddâmiye
Divriği sancağında Serir nâhiyesinde Kamhu nâm karye ve gayrdan iki bin iki yüz akçe
tımara mutasarrıf olan Hasan yedinde olan berâtın verüp hüsn-i rızâsıyla kasr-ı yed edüp
ol vechle mahlûl olmağla kendüye verilmek bâbında tımar-ı mezkûr sana tevcîh ve
yedine berât-ı şerîf verilmeğin yedinde olan berâtın mûcebince zabt olunmak üzere
kayd-şod.
Sivas’da Ebe’nin (?) oğlu Mustafa yumruğu ile darb ve asar-ı cerahatın iki dişini şikest
eyledi deyu (…) tarik-i şahidlere huzur-u şerde haber vermeleriyle kayd-şod.
452
Sahha’l-bâkî 1496
Bin yüz seksen yedi senesine mahsûben menzilcilerin bin üç yüz kuruşdan beş yüz elli
kuruşa teslîm ve bâkî yedi yüz elli kuruş kaldığı bu cümle kayd-şod. 3 Ca sene 1187.
Sayfa 25
Boş sayfa
Pür Nasur 18
Gümüş Venik 14
Morvana 36
Kelcik 25
Zengi 130
95
Savrun 25
Nurşun 50
Kâlun 27
Erikli 47
Doğan 13
Nurdin 13
Kesme 90
Zaman 300
Pengan 372
Ömerli 8
Karsıcak 22
Karakeban 30
Hennûre 67
Üçüğü Nurdin 20
Kürdlerli 67
Ağıl Deresi 34
Zanzana 43
Zağnik 5
Hotürk 19
Yehik 60
Zinekâr 55
Gedenik 17
Fenik 12
Ekrek 20
Örenk 75
Merendi 44
96
Hami 50
Kâfir Damı 40
Hazgerek 20
Ahî Köyü 14
Haris 13
Karasar 22
Bahtiyar 14
Susuz Viran 24
Vazandan 13
Güne Veran 36
Kümesker 16
Vartan 45
Karsî 20
Pağnik 19
Hapa 11
Üçpınar 44
Örpek 16
Mürselli 37
Vanik 25
Ödek 40
Göresin 40
Kızılca Viran 24
Sengi Kâfir 11
Temsi Ulyâ 65
Gödeş 16
97
Olukman 21
Anzagir 33
Tülenk 24
Kerkedi 12
Kömek 24
Görgüsu 13
Togot 280
Ortaköy 10
Deceker 6
Eleski 14
Tarıkân 12
Livanî 25
Gömlerim 15
Ağçadam 6
Beşmikdâr 8
Kâhrik 39
Haçke 20
Sevir 46
Pödge 110
Birestik 146
Palha 37
Kamho 34
Arke 80
Merçenke 11
Çaltı 26
Sağır Taş 16
98
Çedime 21
Armotak 32
Ovacık 11
Pergam 13
Arşuşin 40
Ödür 46
Sene 1177
8,5 baş ağanın oda başısına verilen Hâfız-zâde Numan Ağa yediyle
1003 kapucı başı ağanın boğaz masârıfâtı on sekiz gün cümle reâyâların
ma‘rifetiyle
120 kapucı başı ağanın iki gün masârıfâtı kadı efendinin mürâselesiyle
3468
99
4070
16 kâtibiyye
7 hüddâmiyye
7 ihzâriyye
4532
Rıdvan Bey oğlu Hasan Ağa’nın zevce-i mutallakası hatunun Taranyacı-zâde Hacı
Osman nâm müteveffâda yetmiş beş kuruş alacağı olduğu lede’ş-şer‘i’l-enver sâbit olup
müteveffâ-yı mezbûrun oğlu Bekir vâlidesine vekâleten Usta Ali-zâde Mustafa yetîmine
vesâyeten sâkin olduğu bağının süflâsından Hacı Bekir Ağa tarafından on beş zirâ‘
Kendir-zâde tarafından on yedi zirâ‘ arz yetmiş beş kuruşa bedel verüp anlar dahi kabz
ve kabûl eyleyüp çay tarafından kapusunu keşîde edüp mürûr ve ubûrları ol tarafdan
olmak üzere olduğu işbu mahalle kayd-şod.
S sene 1185 Moskov keferesi üzerine sefer içün sûret-i hatt-ı hümâyûn
sâ’ir ulemâ ve fuzalâ-i kirâm ve meşâyih ve vu‘âz ve ders-i âmm ve (…) ve kassâm ve
e’imme ve hutabâ’-i zevi’l-ihtirâm -zîde ilmuhüm- ve mefâhiru’l-emâsil ve’l-akrân
mütesellimler ve asâkir sevkine me’mûr mübâşirler ve sürücüler ve bi’l-cümle gayretkeş
(…) zâbıtân ve a‘yân ve efrâd-ı ahali ve iş erleri -zîde kadruhum- tevkî‘-i refî‘-i
hümâyûn vâsıl olıcak ma‘lûm ola ki nesta‘îzu billâh “ve sebbit akdâmenâ vensurnâ
ale’l-kavmi’l-kâfirîn” emr-i celîlü’l-imtisâl ve müdâfa‘a-i a‘dâyı sa‘y-i bî-mehl farîza-i
zimmet olduğu ma‘lûm ve bi-hikmetillâhi’l-meliki’l-müte‘âl iki seneden düşman-ı dîn
hazelân-karîn ile vukû‘ bulan muhârebede asâkir-i İslâmın âdem-i sabr u sebâtlarından
nâşî muhâfazadan hâlî olan kılâ‘ ve bikâ‘ ve Eflak ve Boğdan ve Tataristan
memleketlerine düşman-ı mesfûr müstevlî olmağla Rumeli ve Anadolu câniblerinden
tertîb olunan asâkir-i mansûrem sene-i sâbıkadan ezyed ve evfer ve rûz-i hızırdan
akdem ordu-yı hümâyûnuma ve Ruscuk ve Özi ve Kırım ve Vidin ve sâ’ir fermânım
olan mahallere vusûle müsâra‘at ve ikdâm eylemeleri ehemm ve elzem olduğundan
gayrı adüvv-i dînin memâlik-i mahrûsemden tard ve teb‘îd ve kahr ve tedmîrleriyçün
asâkir-i zafer-me’serin ihrâcına ve mukâtele-i müşrikîne terğîb ve tahrîza sa‘y ü gayret-i
cemîle ve ale’l-husûs verese-i enbiyâ’-i izâm ulemâ’-i kirâm ve salâbet-i dîniyye ve
lâzıme-i zimmetleri olan meşâyih ve vu‘âz ve ders-i âmm-i üli’l-ifhâm ve e’imme ve
hutabâya vâcib ve muhtem olduğuna binâ’en “ed-dînü’n-nasîhatü” medlûlünce dîn-i
mübînin ulüvvünü ve erbâb-ı kadrinin sümüvvünü mübeyyin nusûs ve beyyinâtdan “ve-
lâ tehinû ve-lâ tahzenû ve entümü’l-a‘levne in küntüm mü’minîn” nazm-ı kerîmini bast
ve temhîd birle tasvîr-i müdde‘â ve küffâr-ı habîset-âsârın gurûr ve istidrâcı derece-i
nihâyete vâsıl ve avn ü inâyet-i hazret-i kahhâr ile şeml ve cem‘iyetleri tarumar ve katl
ve dimâra mütevâsıl olacağı “elâ inne nasrullâhi karîb” kerîmesiyle tebşîr ve tahkîk-i
mâ-cerâ ve öteden beru bunca kılâ‘ ve husûn sebât-ı asâkir-i gayret-avnın ikdâm-ı
tâmlarıyla meftûh olduğunu “ve men kâne lillâh kânellâhu lehû” mazmûnu
“innallâheşterâ mine’l-mü’minîne enfüsehüm ve emvâlehüm bi-enne lehümü’l-cennet
tükâtilûne fî sebîlillâhi fe-yaktülûne ve yuktelûne” va‘d-ı şerîfini ve eyâdî-yi menhûse-i
kefereye dûçâr olan mahallerin tahlîsi ber-muktezâ-yı emr-i rabbânî sabr u sebâta menût
olduğunu beldelerinizde bulunan asâkir-i mansûrenin sem‘ câniblerine ilkâ ve telkîn ve
va‘z ve tebyîn ve “es-sa‘îdü men itte‘aza bi-va‘zı gayrihî” mefhûmunu bend ve tezkîr ve
ihrâclarına me’mûr mübâşirîn ve sâ’ir bu husûs vazîfe-i hâllerinden olan ru’esâ ve
zâbıtân ile müttefiku’l-…olarak taht-ı hükûmet ve kazâlarınızda mukîm darb u harbe
muktedir zümre-i müvahhidîn ve kâffe-i müslimîni bi-lâ te’hîr gazâyı ve cihâda sevk ve
102
tesyîre ikdâm ve dünya ve âhiretde sebeb-i selâmet-i cânları olan nasâyih-i kur’âniyye
ve ehâdîs-i nebeviyye ile ihtidâ etmeyüp sâlik-i meslek-i hilâf olanlar dünya ve ukbâ
mahzûl olacakları bî-irtiyâb olmağla bu misillülerin ale’l-ittifâk tahzîr ve teşdîdlerine ve
iktizâ edenlerin te’dîbât-ı lâyıkaları tertîb ve icrâsı husûsuna ihtimâm olunması
vâcibâtdan olmağın mahsûsan işbu emr-i hümâyûnum isdâr ve irsâl olunmuşdur imdi
siz ki mevlânâ-yı mûmâ-ileyhimsiz “ta‘âvenû ale’l-birri ve’t-takvâ” masdûka-i latîfesini
tezekkür ve ahvâl-i düşmanı tefekkür edüp beldenizde ve bulunduğunuz mahallerde
olan guzât-ı müslimîn ve kümân-ı muvahhidîn meclis-i münîf va‘z u tezkîre cem‘ ile
“kütibe aleykümü’l-kıtâlü” emr-i şerîfe ve gazâ ve cihâdın fezâ’il-i bî-nihâyesini ve
terkinki va‘îdâtını âzân-ı intibâhlarına ilkâ ve i‘ânet ale’d-dîn mukâbele va‘d olunan
medâric-i ulyâdan “inne fi’l-cenneti mi’ete derecetin e‘addehallâhu te’âlâ li’l-
mücâhidîne fî sebîlillâhi mâ beyne’d-dereceteyni kemâ beyne’s-semâ’i ve’l-arzı”
derecâtına urûca ikdâm eylemelerini ve sâ’ir nice nice nâ’il olacakları ucûr ve mesûbâtı
ifâde ve inhâ eyleyerek “harrizı’l-mü’minîne ale’l-kıtâl” nass-ı celîlü’l- (…) imtisâlen
bir gün akdem yerlerinden tahrîke ve sefer-i nusret-esere tesyîr zımnında tahrîs ve
teşvîke ve beldelerden hurûclarında ve savb-ı maksûda varıncaya dek uğradıkları
mahallerde vâki‘ reâyâ ve fukarânın bi-gayr-ı hakk ahzları muharremâtdan ve mâni‘-i
fevz u nusret olan eşyâ ve me’kûlâtların gasb ve ırzlarına ta‘arruz misillü rızâ’ullâha
mugâyir evzâ‘ ve hâlâtdan tahzîre ve gereği gibi âdâb-ı gazâya ve sabr u sebâtda olan
eltâf-ı hafiyyetü’l-vesîkayı ve tehyîc ve teşvîk îrâs eder kelimât-ı nasîhat-simâtı ve
nusûs-i kâtı‘a ve ehâdîs-i nebeviyyeyi tefhîme dikkat ile hulûs-ı kalbe azîmet etdirerek
urûk-ı hamiyetleri nâbıs olmasına sarf-ı mâ-hasale müknet ve serî‘an ve âcilen sefer-i
hümâyûnuma sevk ve tesyîrleriyle mâ-vecebe aleyhimi edâya bezl-i kudret ve siz ki
mütesellimler ve mübâşir ve sâ’ir mûmâ-ileyhimsiz emr-i şerîf-i nasâyih-i samîm
muhtevî olduğu vechle
Sayfa 29
Sizler dahi gayret kuşağını birkaç yerden meyân-ı hamiyetinize bend ve ebvâb-ı huzûr
ve râhatı sedd ve terk ederek her birleriniz bu emr-i dînde gâyet-i makdûrlarını sarf ve
bedele ihtimâm ve tavâyif-i askeriyyeden ve bahâdırân-ı islâmiyyeden ferd-i vâhid bu
gazâ-yı guzzâdan nükûl etmemek ve cümlesi cihâd ale’l-küffâr kendilere farz olduğunu
bilerek infirû hifâfen ve sikâlen nass-ı celîlü’l- (…) müfâdınca âcilen yerlerinden
hareket ve azîmet eylemek matlûb olup ve içlerinden bu vechle kendilerine beyân ve
103
i‘lân ve ifhâm olunan nasâyih-i celîle ile itti‘âz ve lâzıme-i diyânet olan gayret ve
hamiyeti izhâr ile bi-lâ te’hîr sefer-i hümâyûnuma müsâra‘at etmeyenler dâreynde
mahzûl ve makbûz olacakları mensûs ve medlûl olan mevâddan olmağile mevlânâ-yı
mûmâ-ileyhim ile bi’l-ittifâk muktezâ-yı şer‘-i nebevî üzere ol misillü bî-fehm ve bî-
diyânetlerin te’dîb ve tahzîrlerine kıyâm ve alâ külli hâl evâmir-i ilâhiyyeyi ve ahkâm-ı
şerîfeyi tenfîze ikdâm-ı tâmm eyleyüp tavâyif-i askeriyyeden ferd-i vâhidin ve ricâl-i
darb u harbde kimesnenin vilâyetlerinde ve meskenlerinde kalmasından ve himâye ve
müsâ‘ade olunmasından ziyâde ittikâ eylemeniz bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır
olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda vech-i meşrûh üzere şeref-yâfte-i sudûr
olan fermânım vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-i itâ‘at-makrûnuyla
âmil olasın şöyle bilesin alâmet-i şerîfeme i‘timâd kılasız. Tahrîren evâsıt-ı şehr-i
zilhicce.
Hasbiyallâh
Hasbiyallâh
Medîne-i Divriği sâkinlerinden Hacı Za‘îm Ağa’nın tevâbi‘-i Hacı Halil Gökçe Câmi‘
Mahallesinde vâki‘ beyne’l-ahali ma‘lûmu’l-hudûd mülk menzilini Çalabverdi-zâde
Molla Mustafa’nın oğlu Ahmed Ağa’ya yetmiş beş kuruşa bey‘ ol dahi kabûl ve kabz-ı
semen eyledim dedikde kayd-şod. Fî gurre-i zilka‘de sene 1191.
Şühûdü’l-hâl: Kara Mahmûd oğlu Seyyid Ömer Ağa, Karababa-zâde Molla Mustafa,
Hâfız-zâde, Kayaoğlu Bekir Bey.
Defter budur ki medîne-i Divriği’de kışlakçı Ekrâd ve Etrâk olanları beyân eder.
Mülûkânlı Celdik Ulyâ mahallesinde vâki‘ Hûb Gelin hânesinde Kürd Hamo 4
Türkmen Bekir 3
Katırcı İsmail 5
Eşekçi Kürd 3
Çingân Hüseyin 4
Ödek Veli 3
Na‘nârın uşakları 5
Bayram 3
Birmac Mehmed 2
Kara Veli 3
Karslı Hasan 3
Erikli İbrahim 4
Karasarlı İbrahim 3
Calkânlı Süleyman 4
Doğanlı Kanber 4
Türnekli Nebi 3
Kuruçaylı Mehmed 2
Manav Süleyman 3
Bîmâroğlu Ahmed 2
Deperli Haydar 2
Oruçoğlu Mahallesinde
(silik)
Sayfa 31
Türnekli Kelceoğlu 3
Avşarcıklı Haydar 2
Kuruçaylıoğlu Bekir 3
Bekir’in karındaşı 3
Kürd Murâd 2
Kütükçü 1
Uzun Ali 2
Yazekli oğlu 4
Alo Kürd 3
Çubukcu Hüseyin 2
Dönekli 1
Morvanalı Osman 1
Günduranlı İbrahim 2
Karslı oğulları 2
Mandıoğlunun devecisi 1
(...) Emîr 1
Harslı Abbas 2
Örekli İbrahim 1
Karahisârlı 30 (...) 15
Karındaşı İbrahim 20
Yağmur kethüdâ 5
Koyuncu 2
111
Medîne-i Divriği mahallâtından Hacı Kamerî Mahallesi’nde sâkin iken bundan akdem
vefât eden Ebubekir Ağa bin el-Hâc Yusuf bin Abdullah’ın verâseti zevce-i menkûha-i
metrûkesi Vesîle bint-i Hüseyin ile sulbî kebîr oğulları Mehmed ve Yusuf ve Ya‘kub’a
munhasıra ba‘dehû kable’l-kısme mezbûre Vesîle dahi fevt olup verâseti sulbî kebîr
oğlu gâ’ib ani’l-beled ve sulbî kebîr oğulları hâzırân Mehmed ve Ya‘kub’a munhasıra
ba‘dehû kable’l-kısme merkûm Mehmed dahi fevt olup verâseti min ciheti’l-asabeti’n-
nesebiyye li-ebeveyn er karındaşı el-yevm gâ’ib-i merkûm Yusuf ile hâzır-ı merkûm
Ya‘kub’a munhasıra olduğu bi’l-ihbâr ve lede’ş-şer‘i’l-enver zâhir ve nümâyân olup ve
tashîh-i mes’ele-i mîrâsları bi-hükmi’l-münâsahati’ş-şer‘iyye yirmi dört sehimden olup
sihâm-ı mezkûreden on iki sehmi gâ’ib-i merkûm Yusuf’a ve on iki sehmi dahi merkûm
Ya‘kub’a isâbeti tahakkukundan sonra gâ’ib-i merkûm Yusuf’un zuhûruna değin emvâl
ve eşyâsını hıfz ve hirâsete kıbel-i şer‘de kayyim nasb olunan karındaşı merkûm Ya‘kub
taleb ve ma‘rifeti ve ma‘rifet-i şer‘le tahrîr ve beyne’l-verese alâ vechi’l-münâsahati’ş-
şer‘iyye tevzî‘ ve taksîm olunan tereke-i müteveffiyûn-i mezbûrûnlardır ki ber-vech-i âtî
zikr ve beyân olunur. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâbi‘ aşera min şehr-i Cemâziye’l-ûlâ sene
erba‘ ve semânîn ve mi’eteyn ve elf.
Sahan 1 60 kuruş
Seccâde 1 20 kuruş
Minder 4 80 kuruş
Balta 1 10 kuruş
Kazma 1 10 kuruş
(…) 1 20 kuruş
Sandık 1 30 kuruş
Balta 1 30 kuruş
Şamdan 1 25 kuruş
Satır 1 5 kuruş
Minhe’l-ihrâcât
Kaydiye 12 kuruş
Mahzariyye 8 kuruş
Gâ’ib-i merkûm Yusuf’un ber-mûceb-i defter-i kassâm hisse-i irsiyyesine isâbet eden üç
bin yedi yüz kuruşu kıbel-i şer‘den kayyim nasb olunan karındaşı merkûm Ya‘kub’a
teslîm olunduğu işbu mahalle şerh verildi.
Medîne-i Divriği kurâlarından Vazandan karyesinde sâkin iken bundan akdem vefât
eden İbrahim bin Mustafa bin Abdullah’ın verâseti zevcesi Zeyneb bint-i Mustafa ile
sulbî kebîr oğlu gâ’ib ani’l-beled Abdullah ve bu tarafda Hasan nâm kimesnelere
munhasıra olup ba‘dehû kable’l-kısme Hasan dahi fevt olup verâseti zevce-i menkûha-i
metrûkesi Safiye bint-i Ahmed ile vâlidesi mezbûre Zeyneb el-mezbûr Mustafa ve sulbî
sağîr oğlu ve sulbiyye kebîre kızları Bahar ve Senem ve İnsaf ve sulbiyye sağîre kızları
Zehra ve Nesîle’ye munhasıra olup tashîh-i mes’ele-i mîrâsları bi-hükmi’l-
münâsehati’ş-şer‘iyye üç yüz seksen dört sehimden olup sihâm-ı mezkûrdan yetmiş altı
sehmi mezbûre Zeyneb ve yüz altmış sekiz sehmi gâ’ib-i mezbûr Abdullah’a ve yirmi
bir sehmi zevce-i mezbûre Safiye’ye ve otuz dört sehmi merkûm ve on yedişer
sehimden seksen beş sehmi mezbûrât Bahar ve Senem ve İnsaf ve Zehra ve Nesîle nâm
kimesnelere isâbeti tahakkukundan sonra sağîrûn-i mezbûrûnların kıbel-i şer‘den
mansûbe vasiyyeleri ve vâlideleri mezbûre Safiye ve gâ’ib-i mezbûrun kıbel-i şer‘den
mansûb kayyimi İbrahim Ağa bin Abdullah ve verese-i mezbûrûnların taleb ve
ma‘rifetleriyle ve ma‘rifet-i şer‘le tahrîr ve beyne’l-verese alâ vechi’l-münâsehati’ş-
şer‘iyye tevzî‘ ve taksîm olunan tereke-i müteveffâ-yı mezbûrânlardır ki ber-vech-i âtî
zikr ve beyân eder. Tahrîren fi’l-yevmi’t-tâsi‘ aşera min şehr-i cemâziye’l-ûlâ sene erba‘
ve semânîn ve mi’eteyn ve elf.
Yasdık 5 50 kuruş
Geçe 1 30 kuruş
Heğbe 1 20 kuruş
Balta 1 10 kuruş
Kazma 1 10 kuruş
Orak 4 10 kuruş
Düğen 1 30 kuruş
Karye-i mezbûrede vâki‘ bir kıt‘a mülk yoncalık kıymet 300 kuruş
Karye-i mezbûrda vâki‘ bir bâb mülk menzil kıymet 1000 kuruş
Karye-i mezbûrda vâki‘ bir kıt‘a harman yeri kıymet 200 kuruş
Minhe’l-ihrâcât
Kaydiyye 8 kuruş
115
Gümüş Vengi 16 1 17
Hurtaval 84 4 88
Kelcik 34 2 36
Savrun 21 1 22
Nurşun 38
Kâlun 21 1 22
Doğan 16 1 17
116
Kesme 82 5 87
Ömerli 9,5
Ağıl Deresi 34 2 36
Hotürk 14,5
Yehik 59 3 62
Gedenik 17,5
Ekrek 29 1 30
Örenk 73 4 77
Merendi 34 2 36
Hazgerek 17 18
Karasar 22 1 23
Bahtiyar 14 1 15
Vazandan 9,5
Kümesker 9,5
Vartan 35 2 37
Karsî 18 1 19
Pağnik 19 1 20
Üçpınar 42 2 44
Örpek 17 1 18
Vanik 21 1 22
Ödek 38 2 40
Göresin 34 2 36
Gödeş 15 1 16
Olukman 19 20
Kerkedi 15 1 16
Görgüsu 14 14,5
Ortaköy 10,5
Decdeker 3,5
Eleski 8,5
Tarıkân 10,5
Livanî 22
Gömlerim 8,5 9
Ağçadam 7,5
Beşmikdâr 14,5 15
Kâhdik 17 1 18
Haçke 17 1 18
Sevir 42 2 44
Kamho 42 2 44
Merçenke 9
Çedime 21 1 22
Mansûrlu 5
Ovacık 10,5
119
Pergam 17 1 18
996,5
284,5
870,5
192,5
327,5
210,5
142,5
(silik)
171,5
315,5
127
368
139,5
4583
Bismillâhirrahmânirrahîm
bâkî hâsıl olan gallelerin mütevellî olanlar mutasarrıf olalar deyü ta‘yîn ve tasrîh
eyledikden sonra vech-i meşrûh üzere hasbî mütevellî nasb olunup ba‘de’t-teslîm
muhâkeme-i şer‘iyye olunup vakf-ı mezkûrun sıhhat ve lüzûmuna ba‘de’l-hükm mâ
vaka‘a bi’t-taleb ketb ve terkîm olundu. Tahrîren fi’l-yevmi’l-hâmis aşera min şehr-i
cemâziyel’âhir sene semân ve seb‘în ve mi’e ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Usta Ali-zâde Mustafa Efendi, Hacı Davud-zâde Ömer Efendi, Eşki-zâde
Yusuf Ağa bin Bekir Ağa, Seyfi Ağa bin Abdullah, Emrî-zâde Mustafa Beşe, Emrîoğlu
Molla Mehmed, Çalapverdi-zâde Benli Hasan Beşe, Çalapverdi-zâde Molla Mustafa,
Manüklü oğlu Çelnik Mustafa, Cendo Yusuf Beşe ve oğlu Ali, Abdullah Göresinli oğlu,
Seyyid Molla Tâhir bin Seyyid Hacı Hasan, berber usta Bekir bin Ali, mahzar Kanber
Beşe bin Mehmed Beşe ve gayruhüm mine’l-huzzâr.
Divriği kadısı izzetlu efendi zîde ilmuhû ve voyvodası ağa ve serdârı ağa ta‘yîn olunan
mübâşir ma‘rifetiyle sâhib-i arz-ı hâllerin hasımları mahallinde şer‘le mürâfi‘ ve ihkâk-ı
hakk ve sıhhati i‘lâm olunmuş deyü buyurulmuşdur. Fî 23 C sene 1178.
Arz-ı hâl-i kullarıdır ki Arabgir kasabasından olup erbâb-ı tımara mutasarrıf eben an
cedd tımara mutasarrıf ve yedimizde berât-ı âlî-şân var iken Divriği sâkinlerinden Kaya
Ağaoğlu Osman Ağa ve Kömek karyeleri Sarı Mehmed ve Veli nâmân kimesneler
mutasarrıf olduğum tımarımdan olan ta‘şîrâtımızı vermeyüp fuzûlî cebren ve kahran
zabt ediyorlar ve bu kullarına gadr-i küllî etmeleriyle arz-ı hâle cesâret olundu merâhim-
i aliyyelerinden mercûvdür ki merkûmânlara mübâşir kulları ta‘yîn ve huzûra ihzâr
şer‘an lâzım gelen hakk-ı sarîhim icrâ ve ihkâk-ı hakk eylemek bâbında emr u fermân
devletlu inâyetlu efendim sultânım hazretlerinindir. Hurrira fî.
İsmail Bey
beş ay hakîkî infisâlin olup sezâvâr-i inâyet-i şehriyârî ve şâyeste-i ra’fet-i tâcdârî
olmanla misliyle sana tevcîh olunmuşdur gerekdir ki kazâ’-i mezbûra ba‘de tûl-i vaktihî
ancak yirmi ay müddete arza-i kâmile olmak üzere mutasarrıf olup beyne’l-ahali icrâ-yı
ahkâm-ı şer‘iyyede sa‘y-i cemîl eyleyesin ve’s-selâm.
Şühûdü’l-hâl: Sefer Bey-zâde Hâfız Bekir, Kereşci-zâde Hâfız Seyyid Ali Efendi.
Medîne-i Divriği sâkinlerinden Budakoğlu Süleyman Beşe nâm kimesne meclis-i şer‘de
takrîr-i kelâm edüp İmamoğlu Mahallesi sâkinelerinden olup bundan akdem
müteveffiye olan Âmine bint-i İslâmoğlu Alemdâr nâm müteveffiye fevt olmazdan
mukaddem malının sülüsünü merkûm Süleyman Beşe’ye vesâyet edüp ve yine sülüs-i
merkûm elli kuruşu techîz ve tekfîn ve üzerine vesâyet eyledi deyü da‘vâ ve
Mumcuoğlu Seyyid Molla Mehmed ve Birestikli Seyyid İbrahim nâm kimesneler
şehâdet edüp kayd-şod. Fî 23 L sene 1191.
sâbitü’l-vekâle ve sübût-i vekâletine hükm-i şer‘î lâhik olan câmi‘-i merkûm imâmı
Seyyid Molla Ömer bin Süleyman Efendi nâm kimesne bi’l-vekâle meclis-i şer‘-i
enverde yine medîne-i mezbûre sâkinlerinden işbu râfi‘u’l-kitâb Lahmî Mehmed Ağa
bin Hasan Ağa nâm kimesne mahzarında ikrâr-ı tâm ve takrîr-i kelâm edüp ikrâr-ı âtî’z-
zikrin sudûruna değin müvekkilelerim mezbûretânın silk-i mülk-i sahîhalarında
münselik olup merkûm Hasan Ağa’dan intikâl edüp mülkiyet üzere mutasarrıfa
oldukları Örencar Mahallesinde değirmen önünde vâki‘ bir kıt‘a tarla ki hudûdunun bir
tarafı hark-ı kebîr ve bir tarafı tarîk-i âmm ve bir tarafı hark-ı sağîr ve bir tarafı tarîk-i
hâss bu hudûd ile mahdûd ve mümtâz tahminen bir kîle tohum istî‘âb eder mülk tarlayı
tarafeynden îcâb ve kabûlü hâvî ve şurût-ı müfsideden ârî râyic fi’l-vakt semen-i misli
iki yüz seksen kuruşa tarla ve on iki kuruş tohum ve sekiz kuruş cizre akçesi min
haysü’l-mecmû‘ üç yüz kuruşa merkûm Mehmed Ağa’ya bey‘-i bât-i sahîh-i şer‘îyle
bey‘ ve temlîk ve teslîm ol dahi ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve tesellüm ve
mebî‘ ve kabz ve kabûl edüp ve semen-i ma‘lûm olan meblağ-ı mezbûru müvekkiletân-ı
merkûmetân Mehmed Ağa yedinden bi’t-tamam ve’l-kemâl ahz ve kabz edüp tarla-yı
mahdûd-i mezkûrda mezbûretânın alakaları kalmayup müşterî merkûm Mehmed
Ağa’nın mülk-i müşterâ ve hakk-ı sarfı olmuşdur keyfe-mâ yeşâ’ ve yahtâr mutasarrıf
olsun dedikde kayd-şod. Fî 24 L sene 1191.
Şühûdü’l-hâl: Hacı Halil Ağa-zâde Bekir Ağa ve karındaşı Yusuf Ağa, Hacı-zâde oğlu
Ömer Beşe, Helvacı Mehmed Efendi, şâhid-i meclis Kara Yusuf-zâde Abdullah Ağa,
Seyyid Molla Tâhir bin el-Hâc Hasan, mahzar Kanber Beşe ve gayruhüm mine’l-
huzzâr.
Nefs-i şehir müslümanları 300 yüz kuruşu hark ta‘mîri içün zamm
Nefs-i şehir zimmîleri 1200 yüz kuruşu hark ta‘mîri içün zamm
Pür Nasur 36
Gümüş Vengi 27
Morvana 57
Hurtaval 150
Kelcik 60
124
Zengi 194
Savrun 37
Nurşun 75
Kâlun 37
Erikli 81
Doğan 27
Nurdin 25
Kesme 147
Zamara 573
Pengan 573
Ömerli 16
Karsıcak 42
Karakeban 54
Hennûre 120
Üçüğü Nurdin 42
Kürdlerli 120
Ağıl Deresi 60
Zanzana 90
Zahnik 4
Hotürk 20
Yehik 105
Zinekâr 90
Gedenik 30
Fenik 19
Ekrek 52
Örenk 130
125
Merendi 57
Hami 96
Kâfir Damı 45
Hazgerek 30
Ahî Köyü 22
Haris 18
Karasar 39
Bahtiyar 25
Susuz Viran 45
Günduran 48
Kümesker 16
Vartan 62
Karsî 32
Pağnik 34
Hapa 19
Üçpınar 75
Örpek 30
Mürselli 67
Vanik 37
Ödek 65
Kızılca Viran 48
Şeki Kâfir 16
Temsi Ulyâ 97
126
Gödeş 27
Olukman 34
Anzagir 75
Tülenk 40
Kerkedi 27
Kömek 45
Görgüsu 25
Togot 435
Ortaköy 18
Decdeker 5
Eleski 15
Tarıkân 18
Livanî 36
Gömlerim 15
Ağçadam 12
Beşmikdâr 26
Kâhdik 30
Haçke 30
Sevir 75
Pödge 112
Birestik 195
Palha 55
Kamho 75
Areke 120
Merçenke 18
Çaltı 57
127
Sağır Taş 22
Çedime 37
Mansûrlu
Ovacık 18
Pergam 30
Arşuşin 45
Fî 6 S sene 1180
Bâlâda mezkûr olan akçeden otuz kuruşu mübâya‘anın otuz kuruş ziyâdesine havâle ve
on altı kuruşu Delibaşının Ödürlü Miha’il zimmînin telef etdiği zararına havâle
olunmuşdur ve iki yüz kuruşu hark ve köprü ta‘mîrine havâle olunmuşdur.
bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fî evâ’il-i Rabiu’l-ahir sene seb‘în ve
mi’e ve elf. Kayd-şod. Bi-makâm-i Kostantîniyye el-mahrûse.
Şerî‘at-me’âb Divriği kadısı fazîletlu efendi -zîde fazluhû- ve voyvodası sâhib-i arz-ı
hâllerin hasımları ta‘yîn olunan mübâşir ma‘rifetiyle mahallinde ihzâr-ı şer‘ ve terâfu‘
ve ba‘de’s-sübût mûceb-i şer‘îsi üzere ol tarafda icrâ-yı hakk olunmaz ise dîvân-ı
Rum’a ihzâr olunmak deyü buyurulmuşdur. Fî 6 R sene 177.
130
Arz-ı hâl-i kulları budur ki bu kulları Divriği kazâsı (...) nâm karye sâkinlerinden olup
yine karye-i mezbûre sâkinlerinden Murtaza Kethüdâyeri nâm kimesne kendü hâlinde
olmayup fesâd ve şekâvet üzre karındaşımı bi-gayr-ı hakk gamz edüp bir kolunu mecrûh
ve iki yüz kuruş mikdârı zarara uğradup bir vechle karye-i mezbûrede şerr ve
mazarratından emn ve sâlim olmayup kulunuzu perakende ve perişan ehlim ve
iyâlimden dûr edüp gadr-i küllî olmağla hâkpây-i devletine arz-ı hâle cesâret olunukda
inâyetlerinden mercûvdür ki mübâşir kulları ta‘yîn huzûr-i âlîlerine ihzâr ve şer‘le
hakkım icrâ-yı hakk olunmak ricâsına emr u fermân devletlu inâyetlu merhametlu
sultânım hazretlerinindir. Hasan Bey.
mevâcibine (silik) ve tahsîs kılınmağla istid‘âları üzere tayy-i emr-i şerîfime mevzû‘an
irsâl olunan yirmi üç kıt‘a mümzâ sûret-i defterler nâtık olduğu üzere makarr-ı
hükûmetin olan Sivas eyaletinde vâki‘ mukâta‘ât-ı mîriyyeden mevâcib-i mezkûre
(silik) olunan üç bin yüz kırk yedi kuruş taksît akçelerini bir gün evvel mâlikâne
mutasarrıflarından alâ eyyi hâlin tahsîl ve teslîm-i hazîne-i âmirem olunmak içün
mübâşir-i merkûm ile Dersa‘âdetime irsâl ve tesyîre bezl-i vüs‘ ve kudret etmen
fermânım olmağın bu emr-i âlî-şânım isdâr ve sadr-ı a‘zam tatarlarından Mustafa ile
irsâl olunmuşdur imdi vusûlünde avn-i Hak ile karîben ihrâcı (silik) olan (...)
mevâcibine tahsîsen yirmi üç kıt‘a mümzâ sûret-i defterler mantûklarınca tertîb olunan
sâbıku’z-zikr üç yüz kırk yedi buçuk kuruş ile Zaralı-zâde Osman ve Ali ve Receb ve
Abdullah Bey -zîde mecduhümün- bundan mukaddemce istid‘âları üzere başka başka
dört kıt‘a mümzâ sûret-i defter mûceblerince mîr-i mûmâ-ileyhimden tahsîli fermânım
olan sekiz yüz yetmiş beş kuruş ki cem‘an dört bin yirmi iki kuruş taksîk akçelerini
mukaddem ve bu def‘a sâdır olan evâmir-i aliyyem ve mümzâ sûret-i defter
mûceblerince yerlü yerinden ma‘rifetinle alâ eyyi hâlin edâ ve teslîme mübâderet
eyleyesin şöyleki ma‘âzallâhi te‘âlâ meblağ-ı mezbûr evâ’il-i cemaziye’l-ahireden gelüp
teslîm-i hazîne-i âmirem olunmamak lâzım gelürise edecekleri ağdâr-ı vâhibelerine bir
dürlü havâlesine i‘tibâr olunmayup mâlikâneleri üzerlerinden def‘ ve âhara tevcîh
olunacağını mâlikâne mutasarrıflarına tefhîm ederek matlûb olan taksît akçelerin yerlü
yerinden bi-eyyi vechin kâne tekmîlen tahsîl ve teslîm-i hazîne-i âmirem içün mübâşir-i
merkûm ile Dersa‘âdetime irsâle müsâra‘at eyleyesin ve sen ki mübâşir-i merkûmsun
vurûd eden tahrîrâtın muktezâsınca tertîb olunandan mâ adâ bu def‘a dahi birkaç aded
kıta‘ât-ı sâ’ireden tertîb olunup tayy-i emr-i şerîfime vaz‘ olunan üç kıt‘a mümzâ sûret-i
defterler mantûkunca mukaddem ve bu def‘a mevâcibe tertîb olunan üç bin yüz kırk
yedi buçuk kuruş ile bundan akdem (?) tahrîrâtına binâ’en cend-i rûz mukaddemce isdâr
ve tarafına irsâl olunan emr-i şerîfim mûcebince Zaralı-zâde mîr-i mûmâ-ileyhin
mâlikâne uhdelerinde olan mukâta‘ât-ı mîriyyeden tertîb olunan sekiz yüz yetmiş beş
kuruş ki cem‘an dört bin yirmi iki buçuk taksît akçelerini mîr-i mîrân-ı mûmâ-ileyhin
i‘ânet ve muzâharet ve ma‘rifet-i mübâşeretinle alâ eyyi hâlin tahsîl ve hazîneye rabz ve
teslîm-i hazîne-i âmirem olunmak içün Dersa‘âdetime getürmeye tekayyüd ve ihtimâm
eyleyesin ve siz ki kadılarsız zikr olunan taksît akçelerinin mâlikâne mutasarrıflarından
dahi edâsında beyhûde özür ve illet ederleri olur ise mâlikâneleri üzerlerinden ref‘
olunmak içün isim ve resimleriyle ve şöhretleriyle (silik) arz ve i‘lâm etmeniz bâbında
132
hazîne-i âmirem defterleri mûcebince Divriği sancağında vâki‘ kazâların yüz kırk dokuz
buçuk ve buçuk sülüs avârız hânesi olup bin yüz yetmiş beş senesine mahsûben cem‘ ve
tahsîli lâzım gelmeğin kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân İbrahim -zîde kadruhûya- deruhde
olunup yedine verilen mühürlu ve nişanlu mevkûfât defteri sûreti mûcebince cem‘ ve
tahsîl ve dâhil-i hazîne-i âmirem etdirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i
şerîfimle vardıkda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel edüp dahi tarih-i mezbûra
mahsûben livâ’-i mezbûrda vâki‘ kazâların ol mikdâr hânesi olup beher hânesinden
dörder yüz akçe avârız malların irsâl olunan mühürlu ve nişanlu mevkûfât defteri sûreti
mûcebince vakit ve zamanıyla cem‘ ve tahsîl ve dâhil-i hazîne-i âmirem etdirdüp hilâf-ı
emr ve defter kimesne ta‘allül ve muhâlefet etdirmeyesiz ve bundan mâ adâ mübâşirin
cihet-i ma‘îşetiyçün beher hânesinden ellişer akçe vech-i ma‘âş aldırılup ve avârız içün
alınan akçenin dahi yüz sekiz akçesinden bir esedî kuruş tahsîl oluna ve hîn-i tahsîlde
mîrîyçün alınan akçeyi hazîne-i âmireme alındığı vech üzere aldırdup bundan ziyâde ve
noksân alınmaya ve aldırmayasız kesr-i defterden ve naks-ı hâneden ve fermânımdan
ziyâde mutâlebesiyle reâyâ fukarâsına zulüm ve ta‘addîden be-gâyet ihtirâz eyleyesiz
şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fi’l-yevmi’s-sâlis zilhicce sene
erba‘a ve seb‘în ve mi’e ve elf. İslambol el-mahrûse.
Defter budur bin yüz altmış yedi senesi mâh-ı rebiu’l-evvel gurresinde cümle ahali
ma‘rifetiyle ve ma‘rifet-i şer‘le tevzî‘ olunan sâlyâneyi beyân eder atîk menzilcilerin
geçen senelerden bakâyâ kalan sekiz yüz kırk iki kuruş hâlen Sivas valisi hazretlerine
irsâl olunan akçenin sarrâfiyyesi Hacı Veli Ağa yediyle on beş kuruş ve yine Sivas
hazretlerine irsâl olunan na‘l kirâsına verilen akçeden dört kuruş Hacı Veli Ağa’nın
masrafı kadı efendiye otuz yedi kuruş harc-ı imzâ ve yetmiş kuruş mütesellim ağaya
tahsîldâriyye beş buçuk kuruş kâtibiyye ve beş kuruş huddâmiyye ve bir buçuk kuruş
ihzâr ve otuz beş kuruş Seyyid Salih Ağa’nın suyoluna masrafı ve bin yüz altmış yedi
senesine mahsûben cedîd menzilcilere ale’l-hesâb verilen üç yüz otuz kuruş cem‘an
yekûn bin üç yüz kırk beş kuruş olduğunu beyân eder.
134
Pür Nasur 4
Kelcik 13,5
Morvana 8
Hurnaval 10
Zengi 18,5
Savrun 7
Nurşin 7
Kâlun 5,5
Erikli 6,5
Doğan 1
Nurdin 1
Kesme 22,5
Zamara 90
Pengan 90
Ömerli 1,5
Karsıcak 5
Karakeban 6,5
Hennûre 22,5
Üçüğü Nurdin 11
Kürdlerli 17,5
Zanzana 13
Zağnik 1,5
Hotürk 2,5
135
Behik 17,5
Zinekâr 10
Gedenik 4
Fenik 1,5
Ekrek 1,5
Örenik 15
Merendi 6,5
Hami 12,5
Kâfir Damı 5
Hazgerek 13,5
Hars 5
Karasar 7,5
Bahtiyar 1,5
Susuz Viran 9
Örek 9
Mürselli 17,5
Venik 6
Ödek
Göresin
Kızılca Viran 7
Göderan 14
Kümesker 4,5
Vartan 13,5
136
Kars 10
Pağnik 7,5
Hapa 2
Üçpınar 11,5
Gödeş 8,5
Olukman 6
Anzagir 15
Tülenk 15
Kerkedi 5
Kömek 5
Görgüsu 2,5
Togot 60
Ortaköy 3,5
Decdeker 3,5
Eleski 1,5
Darıkân 2
Livanî 9
Gümelderim 3,5
Ağçadam 2
Beşmikdâr 2
Kâhdik 7,5
Haçke 6,5
Sevir 15
Pödge 35
Birestik 35
137
Palha 12,5
Kamho 10
Arke 20
Merçenke 1,5
Çaltı 10
Sağır Taş 3
Çedime 3,5
Armotak 8
Ovacık 1
Pergam 6,5
Arşuşin 25
Ödür 50
Fî 2 Ra sene 1167.
Hurrira hâze’d-defter bi-ma‘rifeti’l-ahâlî (…) el-fakîr ed-dâ‘î (…) es-Seyyid İbrahim el-
kadı bi-medîneti Divriği ufiye anh
emlâkların fuzûlî zabt eyledüğinden mâ adâ iki yüz re’s koyun ve beş re’s kara sağîr
öküzü Sivasî kîle olmak üzere yetmiş kîle hıntasını hilâf ve bi-gayr-ı hakk fuzûlî zabt ve
ziyâde gadr ve ta‘addî edüp Divriği tarafından şer‘le mürâfa‘a ve hakkı icrâ
olunmayacağın ve hasmı mezkûrun hâlen taht-ı hükûmet ve kazânızda olduğun bildirüp
şer‘le görülüp mezbûrun fuzûlî zabt eylediği mülk çiftlik emlâkiyle ve mülk menzil-i
mezbûrun derûnunda mevcûd emvâl ve eşyâ ve ol mikdâr koyun ve sağîr [sığır] ve
hıntası tamâmen tahsîl ve bî-kusûr alıverilüp icrâ-yı şer‘ ve ihkâk-ı hakk olunmak içün
Sivas kadısı huzûrunda şer‘le görülmek üzere merkûmun Sivas’a ihzâr etdirilmesi
emrim olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan
emrim üzere amel dahi sen ki vezîr-i müşârun-ileyhsin mezbûru mübâşir ma‘rifetiyle
müstakillen ihzâr ve terâfü‘-i şer‘ ve mukaddemâ bir def‘a şer‘le görülüp fasl olmayan
ahvâllerin tamam hak üzere mukayyed olup göresin i‘lâm olunduğu üzere ise ol bâbda
muktezâ-yı şer‘-i kavîmle amel edüp dahi vech-i meşrûh üzere mezbûrun hilâf-ı şer‘ ve
bi-gayr-ı hakk fuzûlî zabt eylediği mülk menzil ve mülk çiftlik emlâkiyle menzil-i
merkûmun derûnunda mevcûd emvâl ve eşyâ ve ol mikdâr koyun ve sağîr [sığır] hıntası
hakkı ne ise ba‘de’s-sübût hükm edüp alıverüp min ba‘d şer‘-i şerîfe ve emr-i
hümâyûnuma muhâlif kimesneye iş etdirilüp kaziyyede medhali olmayanları bunun
da‘vâsına karışdırmayup eslemeyenler isim ve resimleriyle yazup der-i devlet-medârıma
arz ve i‘lâm eyleyüp husûs-ı mezbûr içün bir dahi emrim varmalu eylemeyesin şöyle
bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fî evâ’il-i muharremü’l-harâm sene seb‘a
ve sittîn ve mi’e ve elf. Fî 4 Ca sene 1167. Kostantîniyye el-mahrûse.
Mûcebince
kara sağîr öküzü Sivas kîlesi olmak üzere yetmiş kîle hıntasını hilâf-ı şer‘ ve bi-gayr-ı
hakk fuzûlî zabt ve ziyâde gadr ve ta‘addî edüp Divriği tarafından şer‘le mürâfa‘a ve
ihkâk-ı hakk olunmayacağın bildirüp Sivas kadısı huzûrunda şer‘le görülüp icrâ-yı şer‘
ve ihkâk-ı hakk olunmak üzere merkûm el-Hâc Osman’ın Sivas’a ihzâr etdirilmesi
bâbında tarafımızdan hitâben şeref-sudûr eden emr-i celîlü’ş-şân çukadârân-ı hazret-i
sadâret-penâhîden Seyyid Mustafa Ağa mübâşeretiyle vârid olmağın ber-mantûk-ı emr-i
âlî şer‘le ru’yet ve ba‘de’s-sübût icrâ ve ihkâk etdirilmesi içün merkûm el-Hâc
Osman’ın alâ eyyi hâlin Sivas’a ihzâr ve irsâl olunması bâbında işbu buyuruldu tahrîr ve
irsâl olundu vusûlünde gerekdir ki emr-i şerîf-i âlî-şânda tafsîl ve tasrîh olunduğu
vechle husûs-ı mezbûr Sivas valisi huzûrunda şer‘le ru’yet ve ba‘de’s-sübût ihkâk içün
merkûm el-Hâc Osman’ın bi-eyyi hâlin ve ne tarîk ile olur ise olsun Sivas’a ihzâr ve
irsâlinde dikkat birle ser-mû müsâhele ve iğmâz olunmayup hilâfıyla vaz‘ ve hareketden
gâyetü’l-gâye tehâşî ve hazer ve mazmûn-i emr-i âlî ve mûceb-i buyuruldu ile amel
eyleyesiz deyü buyurulmuşdur. Fî gurre-i Ca sene 1167.
303 Mehmed Ağa ve Seyfi ve hacılar yediyle baş ağanın gerek şa‘îr ve
gerek akçe alınan masraf
347,5
402
2,5 Bektaş’a giden casusa verilen ücret Hacı Osman Ağa yediyle
448,5
2 Ali Bey’e giden kapusuz haberine casusa ücret Hacı Osman Ağa
yediyle
141
1,5 Sivas’a giden Öski oğlunun gulâm İbrahim’e ücret Hacı Ağa
yediyle ve sâ’ir ağalar ma‘rifetiyle
510,5
150 baş ağaya ölen atı yerine verilen at akçesi Mehmed Ağa ve Seyfi
Ağa yedleriyle
863
1353
1849
1948,5
1999,5
Sayfa 45
168
37,5 çiftlikde baş ağa oturdukda Hacı Ömer’den alınan iki buçuk
batman kahve bahası Seyyid Mehmed Ağa ve Seyfi Ağa yedleriyle
144
245,5
432,5
734,5
866
1982,5
Defter budur ki Divriği kazâsının Seyfi Ağa yediyle vilâyet umûruna sarf eylediği
akçeyi beyân eder
12 Deli Veli Ödür karyesine geldikde otuz kim (?) na‘l kirasıyla
Nurşenli-zâde Seyyid Mehmed Ağa yediyle
139
242
25 sekiz kese akçenin def‘i içün Âsitâne’ye giden sâ‘îye verilen ücret
Emîr Bekir Ağa ve Kör Ali Ağa yedleriyle
363,5.
tâbi‘ Yormacık mezra‘ası maktû‘unun senevî bin akçe malın Divriği mukâta‘ası
emînlerine edâ ve teslîm eylemek üzere bundan akdem beyne’n-nâs defa‘âtıyla
müzâyede ve rağabâtı inkıtâ‘ından sonra kırk kuruş mu‘acceli ile işbu râfi‘-i tevkî‘-i
refî‘u’ş-şân-ı hâkânî kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân İsmail -zîde kadruhûnun- üzerinde
karâr ve tâlib-i âharı keff-i yed etmekle sâdır olan hatt-ı hümâyûn (…) makrûnum
mûcebince mâlikâne uhdesine kayd ve şurûtuyla (silik)
Sayfa 47
bedeliyesi olup bin yüz kırk dört senesi tahsîli henüz kimesneye deruhde ve tefvîz
olunmadığı derkenâr ve vech-i meşrûh üzere elviye-i mezbûrun cebelü bedeliyesi tahsîli
mezbûrlara deruhde ve emr ve defteri verilmek arz ve telhîs olundukda telhîs mûcebince
deruhde ve emr ve defteri verilmeğin imdi vech-i meşrûh üzere yerlü yerinden cem‘ ve
tahsîl etdirilmek fermânım olmuşdur buyurdum ki hükm-i şerîfimle vardıklarında bu
bâbda sâdır olan emrim üzere amel edüp dahi siz ki elviye-i mezkûr kadıları ve
alaybeyileri ve çeri başılarısız hazîne-i âmiremden yedlerine verilen memhûr ve mümzâ
sûret-i defter mûcebince elviye-i mezbûrlarda vâki‘ zu‘amâ ve erbâb-ı tımardan sabî ve
mütekâ‘idînin beher neferinden kırkar kuruş cebelü bedeliyelerini sûret-i defterde tasrîh
olunduğu üzere yerlü yerinden cem‘ ve tahsîl etdürüp bir neferi hâric kalmamak üzere
teslîm-i hazîne-i âmirem etdirmekde her biriniz dikkat ve ihtimâm eyleyesiz ve siz ki
tahsîldâr mûmâ-ileyhimâsız yedinize verilen sûret-i defterde tasrîh olunan sabî ve
mütekâ‘idînin mevcûd olanlarının kendülerinden ve kendüleri mevcûd olmayanların
subaşılarından ve subaşısı olmayanların vekîllerinden ve zu‘amâ ve erbâb-ı tımara âyid
olan karyeleri mahsûlünden cem‘ ve tahsîli ve senesi içinde hasâd vukû‘undan sonra
fevt olup mahsûlleri kendüye âyid olanların cebelü bedeliyeleri dahi cânib-i mîrî içün
cem‘ ve tahsîl ve defterden hâric ser asker tahvîlleri mûcebince hâric ez-defter sabî ve
mütekâ‘id zuhûr eder ise cebelü bedeliyeleri tahsîl etdirdikden sonra hazîne-i âmirem
defterlerine kayd içün defteri irsâl ve malın dahi sebeb-i tahrîr-i ahkâmı mûcebince
havâle olunan mahallere edâ ve kusûr iktizâ edeni hazîne-i âmireme irsâl ve teslîm-i
hazîne-i âmirem edüp ve senesi âhirinde bi’l-cümle senedlerin getürüp hesâbınızı görüp
mîrî ile ibrâ-yı zimmet eyleyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîran
fi’l-yevmi’s-sâmin ışrîn zilhicce sene erba‘a ve erba‘în ve mi’e ve elf. 18 safer sene
1145. Kostantîniyye el-mahrûse.
151
Kennâs oğlu Ciğeroğlu Veli Kürt Allo Etmekci Kürd Tokmak oğlu
Molla Ali Mehmed Beşe oğlu Memiş Memiş Beşe
Kürt Hamo Na‘lbend Ali Kürdün oğlu Daniska’nın
Kışlakçı oğlu Ali Beşe Hacı İsmail oğlu Musa
Beşe
Mustafa Ağa
Kesik-zâde Tranpacı-zâde Ağacan oğlu Hamolı oğlu Kuloğlu
Hacı Hafız Hacı Ömer Hacı Mehmed Hüseyin Osman ağa
Kuloğlu Peynirci İnce Karaoğlu Küskün oğlu Şahin oğlu
Hüseyin Ağa Molla
Mehmed
Çavuş Kör Hasan Ağa Şem‘ûn oğlu Tataoğlu Şahin oğlu Ali
Hüseyin câmi‘i imamı Abdullah Beşe Mustafa Beşe
Seyyid Molla
Ömer
Deli Ömer Kuloğlu Ömer Savrunlu Halil Hacı Osman Savrunlu Usta
oğlu Osman Ağa Ağa’nın Yusuf oğlu
Beşe gulâmı Yusuf Kör Hüseyin
Kankün (?) Kürt Yusuf Ken‘an-zâde Ken‘an-zâde Hamolı oğlu
oğlu Molla Ali Bey İsmail Efendi Molla Usta Mehmed
Mehmed
(…)Ali (…) bi-medîneti Divriği ufiye anh.
Sayfa 49
Beşe
Şeyhî oğlu Beyoğlu Serrâc Ali Selim oğlu Üçüncü oğlu
Hasan Beşe Hüseyin Beşe’nin oğlu Yusuf bölük Osman Beşe
usta İbrahim başı
Hacı Kör Osman
Davud’un oğlu Yusuf
torunu Halil Beşe’nin oğlu
Osman
Odabaşı oğlu Dizdâr Osman Şerbetçi Uzun Üzerlik oğlu Sülük oğlu
Hasan Ağa Ağa Mehmed Beşe Seyyid Osman Beşe
Mehmed
Sülük oğlu Sülük oğlu Enverî Seyyid Emir Bekir’in Lahmî
Veli Beşe Hacı Eyyûb Mustafa karındaşı Mehmed Ağa
Efendi Seyyid Ömer
Ağa
Ağca Bey-
zâde Hasan
Bey
155
Sayfa 50
İmamoğlu Mahallesi:
Kürd Osman Oruç oğlunun Kör Bekir Koca oğlan Üçüncü oğlu
oğlu İbrahim gulâmı Yusuf oğlu Abdullah Mehmed Ömer Beşe
Beşe Beşe
Kaslı oğlu Gülhancı köle Abdullah’ın Kör İslam Na‘lçeci
Kara Kollukcu Süleyman oğlu Ömer Beşe Memiş
Mehmed Beşe Ağa
Çevik oğlu Çevik’in Çevik oğlu Dede Mehmed Dede Mehmed
Abdullah Ağa karındaşı Deli Osman oğlu Kanber oğlu Hasan
İsmail Ağa Beşe
Kako Kürd’ün Ferrâş Molla Demirci usta Üdekli veli Daşdikenli
oğlu Mehmed Mustafa Hasan oğlu oğlu Hüseyin
Mehmiş
Çopur’un oğlu Ortaköylü Kerim oğlu Karcı oğlunun Üdekli
Mustafa Emir Ali Ömer karındaşı Veli’nin
İbrahim damadı
Polor Süflâ Mahallesi defteridir
Sayfa 51
oğlu Nurşenli
Seydî (silik) (silik) Çelnik oğlu Dilsüz oğlu
Hacı Bekir Memiş oğlunun Hüseyin Bekir Beşe
Efendi tevâbi‘i Kel
Halil Beşe
Harhar oğlu Harhar oğlu Sar Kürd oğlu Ecder’in oğlu
Ömer Beşe Mehmed davulcunun Hüseyin Osman
oğlu Ahmed Nurşenli-
zâdenin tâbi‘i
Topal Kaba İsmail Arzman Beşe Yüzeşer oğlu Beyoğlu
Kamçı’nın Beşe Molla Hüseyin Abdullah Beşe
oğlu
Mülikânlı Nurşenli Ali
Kürd Bekir’in Beşe’nin oğlu
oğlu Mehmed
İslâmiyyede mîrî mukâta‘ât ma‘mûr ve şen ve âbâdân olmasına bâ‘is olmağla ancak
inkılâb-ı zamana ve muktezâ-yı hâle göre bu nizâm mutlak cem‘-i hazîne içün olmayup
ba‘de zaman dahi şurût-ı mezkûra mürâ‘ât olunup tebdîl ve tağyîr olunmamak sebebiyle
verecekleri mu‘accele zâyi‘ olmayacağından nâşî yakînen bilüp rağbet etmeleriyçün fî-
mâ ba‘d taraf-ı hümâyûnum ve vekîl-i mutlakım olanlar taraflarından biri bu nizâmı
bozup sûret-i âhara ifrâğ eylemek murâd eylediklerinde bu nizâm i‘mâr-ı memlekete ve
ibâdullâha evlâ ve enfa‘ olduğun huzûr-ı fâ’ikî’n-nûr-i pâdişâhâneme gelüp bi’n-nefs
kendüleri arz ve men‘ etmeleriyçün e‘âlimü’l-ulemâ’i’l-mütebahhirîn bi’l-fi‘il Şeyhü’l-
islâmım ve kadı‘askerlerim ve nakîbü’l-eşrâfım -edâmallâhü te’âlâ fezâ’ilehüm- bu
husûsa mahsûs nâzır nasb ve ta‘yîn olunmalarıyla fî-mâ ba‘d ol makûle kurâ ve
mukâta‘âtdan hâlen hazîne-i âmirem defterlerinde mukayyed olup valiler ve muhassıl ve
voyvodalara veregeldikleri mal-ı maktû‘u her ne ise mâl-ı mîrî ve mu‘tâd üzere
kalemiyyesine kesr ve noksân gelmemek şartıyla mâlın Âsitâne-i sa‘âdetim hazînesine
verenler ke’l-evvel hazîne-i âmireme ve câmi‘u’l-emvâl olanlara veregelenler ke-mâ
fi’l-evvel kabzına me’mûr olanlara senesi dâhilinde beher sene taksît ile edâ ve teslîm
edüp yedine ma‘mûlün-bih temessük aldıkca tecemmü‘ vardır deyü mîrî ve
kalemiyyesiyçün veregeldiklerinden ziyâde bir akçe ve bir habbe mütâlebe ve rencide
olunmayup şefâ‘at ve ricâ ve takallüb ve cevr ve ezâ ve gadr ve zarar kasdıyla sâhibinin
rızâsı olmadıkça bir tarîkle âhara verilmeyüp vüzerâ’ ve mîr-i mîrân ve mîr-i livâ ve
mütesellimler ve sâ’ir ehl-i örf tâ’ifesi taraflarından bi-lâ fermân bir nesne talebiyle dahl
ve rencide etdirilmeyüp mefrûzu’l-kalem ve maktû‘u’l-kadem min külli’l-vücûh
serbestiyet üzre hayatda oldukca te’bîden mâlikâne zabt etmeleriyçün yedlerine berât-ı
şerîfim verilüp ve mutasarrıflarından biri hâl-i hayatında karyesini âhara ferâğ ve kasr-ı
yed etmek murâd eylediklerinde ma‘rifet-i şer‘ ve hüsn-i rızâsıyla hüccet-i şer‘iyye
olundukdan sonra berâtı üzerine fermânım olup ferâğ ve kasr-ı yedinden müceddeden
berât-ı şerîfim verilüp ve sâhibi bi-emrillâhi te’âlâ vefât edüp karyesi mîrîye âyid ve
râci‘ oldukda taraf-ı mîrîden müzâyede ve rağabâtı munkatı‘ oldukdan sonra sâ’irin
verdiği mu‘acceleyi verir ise zabt ve rabta kâdir evlâd-ı zükûruna verilüp olmadığı hâlde
tâlibine furuht (silik) akçesi teslîm-i hazîne-i âmire olmak üzere mukâranet-i avn-i bârî
ile ta‘mîr-i bilâd ve terakki-i ibâd içün hayrhâhân-ı devlet-i aliyyem ma‘kûl ve münâsib
görüp cümle ittifâkıyla bi’n-nefs baş defterdârım arz ve ulemâ’-i kirâm ve vüzerâ’-i
izâmım dahi istihsân ve istisvâb ve imzâ etmeleriyle bu sûret-i müstahsene mürûr-i
ezmine ile tebdîl ve tağyîr olunmayup nuzzârı olan müşârun-ileyhim dahi bu husûsun
161
şurût ve kuyûdu bi’l-ittifâk vefâya ve tenfîz ve icrâ ve hıfz ve hirâset edüp fî-mâ ba‘d
düstûru’l-amel olmak üzere mahalline kayd olunması bâbında pâye-i serîr-i mu‘allâya
arz ve telhîs olundukda mûcebince hatt-ı hümâyûn-i şevket-makrûnum sâdır olmağın
binâ’en alâ zâlik Divriği mukâta‘ası tevâbi‘inden Temsi Ulyâ ve tevâbi‘i karyelerin nısıf
hissesine ber-vech-i mâlikâne mutasarrıf olan el-Hâc Osman mahmiye-i İstanbul’da
meclis-i şer‘-i enverde ikrâr ve takrîr-i kelâm edüp mutasarrıf olduğu mukâta‘anın
hissesin hüsn-i rızâ ve ihtiyâr ve ferâğ-ı mu‘teber-i kat‘î yüz elli kuruş bedel-i müfevvaz
mukâbele işbu râfi‘-i tevkî‘-i refî‘u’ş-şân ve kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân İbrahim -zîde
kadruhûya- ferâğ ve tefvîz ve ol dahi tefvîzi kabûl eyledüğin müş‘ir bin yüz kırk dört
senesi muharremü’l-harâmın on ikinci günü tarihiyle muvarrah şer‘iyyânî Mehmed -
zîde ilmuhûnun- verdiği hüccet-i şer‘iyye a‘lemü’l-ulemâ’i’l-mütebahhirîn bi’l-fi‘il
Rumeli kadı‘askeri (silik) Mehmed ve Anadolu kadı‘askeri Mevlânâ Mehmed Selim -
edâmallâhü te’âlâ fezâ’ilehümânın- (silik) olup imzâ etmeleriyle hazîne-i âmiremde
mahfûz baş muhâsebe defterine nazar (silik)
Sayfa 53
Mukâta‘ası tevâbi‘inde Temsi Ulyâ ve karye-i Ağcaşehir mahsûl-i galâl ve resm-i tapu
ve (…) ve bâd-i havâ ve resm-i urusât ma‘a âdet-i ağnâm on bir bin sekiz yüz akçe ve
karye-i Temsi Süflâ ve mahsûl-i galâl ve resm-i tapu ve (…) ve bâd-i havâ ve resm-i
urusât ma‘a âdet-i ağnâm üç bin dört yüz akçeler zammıyla ma‘an senevî otuz dört bin
sekiz yüz akçe malları olup verile gelen malın beher sene Divriği mukâta‘ası emînlerine
vermek üzere nısıf hissesi merkûm Hacı Osman’ın mâlikâne üzerinde olduğu der kenâr
ve vech-i meşrûh üzere ferâğat ve kasr-ı yedinden verdiği hüccet-i şer‘iyye ve sâdır olan
hatt-ı hümâyûn-i şevket-makrûnum mûcebince mâlikâne uhdesine kayd ve şurûtuyla
berât-ı celîlü’l-unvânım verilmek bâbında telhîs mûcebince fermân-ı âlî-şânım sâdır
olmağın hakkında mezîd-i inâyet-i pâdişâhânım zuhûra getürüp ve bin yüz kırk dört
senesi muharreminin on dördüncü günü bu berât-ı hümâyûnu verdim ve buyurdum ki
merkûm İbrahim -zîde kadruhû- mukâta‘a-i mezbûrun nısıf hissesin merkûmun ferâğat
ve kasr-ı yedinden hayatda oldukça te’bîden mâlikâne zabt ve vâki‘ olan mahsûlât ve
rüsûmâtın kânûn-i kadîm ve olageldiği üzere ahz ve kabz ve verilegelen malın beher
sene Divriği mukâta‘ası emînlerine müşterekiyle ma‘an edâ ve teslîm edüp yedine
ma‘mûlün-bih temessük aldıkça zabt ve rabtına ve mahsûlât ve rüsûmâtının ahz ve
kabzına taraf-ı âhardan ferd ta‘arruz ve ta‘addî eylemeye ve hilâf-ı inhâ kadı arzıyla
162
kimesnenin mâlikânesi üzerinden def‘ olunmaya ve fermânım olan kasr-ı yed şurûtu
dahi mer‘î kılınup senesi âhirinde ibrâ-yı zimmet eyleyeler şöyle bileler alâmet-i şerîfe
i‘timâd kılalar. 16 Saferu’l-hayr sene 1144.
26,5 baş ağaya ve ikinci ağaya verilen kahve akçesi Kuloğlu Osman Ağa
yediyle
11 İmrân Bölükbaşı fevt oldukda tımarını oğluna alay arz vermek içün alay
beyine verilen akçe
1 Ağacan oğlunun zâyi‘ olan bir çift çuvalı içün verilen akçe
38,5 mukaddem baş ağa şehre geldikde Mumcu-zâde Hacı Hasan Ağa’dan
alınan kahve akçesi
151,5
80 akçe mürâbahası
547,5
150 Topuzoğlu Delibaşı Ağa’nın masrafı içün Kemal oğlu Ömer Ağa’ya
masrafı içün verilen bâ-mürâsele-i şer‘iyye
1960
34,5 Köle Şahin oğlu Hacı Süleyman’a mukaddem baş ağa geldikde verdiği
akçe
2080,5
34,5 Memiş Ağa’nın baş ağa mukaddem geldikde bâ-mürâsele verdiği akçe
164
27 baş ağa geldikde Kuloğlu Osman Ağa’dan alınan üç aded parça ikinci
ağaya verilen
2312
250 Nurşenli-zâde Seyyid Mehmed Ağa’ya il vekili olduğu içün verilen akçe
150 Karasar karyesine cümle ahali-i vilâyet ma‘rifetiyle verilen imdâd akçe
2755
25 Hüddâmiyye
10 İhzâriyye
20 Kâtibiyye
3120
363
7636
İşbu yedi bin altı yüz otuz altı kuruş masrûfât ba‘de’t-tashîh yedi bin yedi yüz yirmi altı
kuruş îrâd-ı defter-i şer‘î olup masrûfâtdan dört yüz on kuruş bâkî kalup bakâyâ içün
mürâsele verilmişdir. Sahh.
165
Pür Nasur 36
Gümüş Vengi 27
Morvana 57
Hurnaval 15,5
Kelcik 60
Zengi 18,5
Savrun 37
Nurşun 70 zamm
Kâlun
Erikli 81
Doğan 34
Nurdin 25
Kesme 170
Zamara 480
Pengan 480
Ömerli 13
Karsıcak 40
Karakeban 50
Hennûre 100
Ürçüğü Nurdin 42
Kürdlerli 100
Ağıl Deresi 60
Zanzana 100
166
Zağnik 5
Hotürk 17
Behik 110
Zinekâr 85
Gedenik 25
Fenik 20
Ekrek 55
Örenik 140
Merendi 60
Hami 110
Kâfir Damı 40
Hazgerek 30
Ahî Köyü 25
Hars 20
Karasar 40
Bahtiyar 30
Susuz Viran 40
Vazandan 20
Günduran 55
Kümesker 20
Vartan 65
Karsı 30
Pağnik 40
Hapa 22
Üçpınar 80
167
Örik 15
Mürselli 60
Vanik 30
Ödek 70
Göresin 70
Kızılca Viran 48
Şeki Kâfir 16
Temsi Ulyâ 85
Gödeş 27
Olukman 34
Anzagir 65
Tülenk 40
Kerkedi 30
Kömek 50
Görgüsu 25
Togot 390
Ortaköy 15
Decdeker 5
Eleski 15
Darıkân 18
Livanî 36
Gümelderim 15
Ağçadam 12
Beşmikdâr 20
Kâhdik 30
Haçke 25
168
Sevir 80
Pödge 130 Kadı Efendi’ye yüz otuz kuruş teslîm olunmuşdur. Üç kuruşu dahi Palha
karyesinden teslîm.
Birestik 190
Palha 50
Kamho 85
Areke 130
Merçenke 10
Çaltı 65
Sağır Taş 25
Çedime 30
Mansûrlu
Armotak 50
Ovacık
Pergam 20
Arşuşin 50
Ödür 70
Fî 25 Ca sene 1181.
Hurrira hâze’d-defter bi-ma‘rifeti’l-ahâlî (…) el-fakîr ed-dâ‘î (…) es-Seyyid İbrahim el-
kadı bi-medîneti Divriği ufiye anh.
Divriği’de vâki‘ Süleyman Paşa Câmi‘-i Şerîfi vakfından olmak üzere yevmî nîm akçe
vazîfe ile nısf-ı hitâbet cihetine mutasarrıf olan ulemâdan işbu râfi‘u tevkî‘-i refî‘u’ş-
şân-ı hâkânî Ebûbekir Halîfe -zîde salâhuhû- ile câmi‘-i merkûm cemâ‘ati bi-esrihi
meclis-i şer‘a varup tezallüm-i hâl edüp cihet-i mezbûrda hizmet-i lâzımesini ke-mâ
169
yenbağî edâ ve cümlenin merci‘i ve muhtârı ve bir vechle dahli îcâb edeceği hâli
yoğiken Divriği Kethüdâyeri Mustafa nâm sipahi bir takrîble câmi‘-i mezbûr vakfının
tevliyetini üzerine berât etdirüp hîle (silik) icrâya vesîle tatbîka mühür vaz‘ ve tama‘-ı
hâmından mücerred vazîfesin ekl ü bel‘ içün bundan akdem hitâbet-i merkûmeyi dahi
üzerine berât etdirüp ba‘dehû kendi arzıyla oğlu sabî Ebûbekir’e ferâğat ve kasr-ı yed ve
hizmet-i mezbûre ta‘tîl olundukda cemâ‘at-ı mezbûre iltimâsıyla Divriği nâ’ibi arzıyla
mezbûr Ebûbekir veled (...) raf‘ında (?) ulemâdan merkûm diğer Ebûbekir Halîfe’ye
tevcîh ve berât ve bu ana değin hizmetini edâ ve mezbûr Mustafa mündefi‘ olmayup
Divriği kadısı adına müşâriki etmemekle müteveffâ arzı dahi kazâ olan Sivas kadısı
arzıyla hilâf-ı inhâ hitâbet-i mezbûreyi ulemâdan Ebûbekir Halîfe’nin raf‘ında (?) oğlu
mezbûr sabî Ebûbekir’e tevcîh ve berât ve berâtını ibrâz etmeyüp hîlesine takvît ve
âhara kasr-ı yed ve kasr-ı yedinden cihet-i mezbûreyi ibtâla sa‘y etmeğin cihet-i
mezbûre Ebûbekir’in raf‘ında hâlen hizmetinde kâ’im ulemâdan diğer Ebûbekir
Halîfe’ye tevcîh olunmak içün arz ediyor deyü iltimâs etmeleriyle nısf-ı hitâbet mezbûr
Ebûbekir’in raf‘ından ulemâdan diğer Ebûbekir Halîfe’ye tevcîh ve yedine berât-ı şerîf-i
âlî-şânım verilmek ricâsına Divriği kadısı Mevlânâ Ali -zîde fazluhû- arz eylediğin
pâye-i serîf-i a‘lâya telhîs olundukda hakkında mezîd-i inâyet-i pâdişâhânım zuhûra
getürüp sâdır olan hatt-ı hümâyûnum şevket-makrûnum mûcebince tevcîh edüp bin yüz
seksen üç senesi saferinin yirmi üçüncü günü tarihiyle muvarrah ru’ûs-i hümâyûnum
mûcebince bu berât-ı hümâyûnum verdim ve buyurdum ki mezbûr Ebûbekir Halîfe -
zîde salâhuhû- varup raf‘ olunan merkûm yerine nısf-ı hitâbet cihetine mutasarrıf olup
edâ-yı hizmet eyledikden sonra ta‘yîn olunan yevmî nîm akçe vazîfesin evkâf-ı mezbûr
mahsûlünden mütevellîsi olanın yedinden alup mutasarrıf ola ol bâbda raf‘ olunan
merkûm tarafından ve taraf-ı âhardan hiçbir ferd dahl ve ta‘arruz kılmayalar şöyle
bileler alâmet-i şerîfime i‘timâd kılalar. Tahrîran fi’l-yevmi’s-sâbi‘ ışrîn safer sene
selâse ve semânîn ve mi’e ve elf.
Bin yüz seksen yedi senesi cemaziye’l-ahirin yirmi ikinci pençşenbe gecesi ağustosun
yirmi dokuzuncu gecesi tahmînen saat üçte hava açık iken şimşek misillü bir ateş
semânın yüzünde zuhûr edüp ba‘dehû yine havada gâ’ib olup sonra yine havadan bir
inilti görültü peydâ olmuşdur ba‘dehû sabah namazından sonra bir inilti peydâ olmuşdur
170
Allahu te’âlâ hazretleri encâmını hayra tebdîl eyleye âmîn bu cümle kayd şud. Fî 22 C
sene 1187. (...) es-Seyyid Ahmed el-mevlâ (silik).
Medîne-i sükkânından olup bundan akdem vefât eden merhûm Ömer Paşa Hazretlerinin
zevce-i metrûkesi Fatıma Hanım bint-i Ahmed Ağa nâm hanımın tarafından zikri âtî
bey‘i ikrâra ve tescîle ve i‘tâ’-i hüccete zât-ı mezbûreyi ma‘rifet-i şer‘le ârifân Enverî
Seyyid Mustafa Efendi ve es-Seyyid Abdülmecîd Efendi ve es-Seyyid Abdülcemîl ve
Dede Mehmed Ağa şehâdetleriyle sâbitü’l-vekâle Ömer Bey-zâde Hacı Hüseyin bi’l-
vekâle meclis-i şer‘de yine medîne-i mezbûre sükkânından işbu râfi‘u’l-kitâb Kara
Mahmûd-zâde Mustafa Ağa bin Ali Ağa mahzarında bi’l-vekâle takrîr-i kelâm edüp
müvekkile-i mezbûrem Fatıma Hatun Gökce Câmi‘-i Şerîfi Mahallesinde vâki‘
hudûdunun bir tarafı Körbey-zâdeler mülkü ve üç tarafı tarîk-i âmm işbu hudûd ile
mahdûd zevci merhûm Ömer Paşa’dan iştirâ ve bâ-hüccet-i şer‘iyye mülkiyet üzere
mutasarrıf olduğu mülk menzilini dâhiliyye ve hâriciyyede tahtânî ve fevkânî büyût-i
adîdeyi müştemil hânesini iki bin altı yüz elli kuruşa işbu Mustafa Ağa’ya bey‘ ve
temlîk ve teslîm-i mebî‘ ziyâde gabn da‘vâsından ibrâ ve kabz-ı semen eyledi dedikde
kayd şod. Fî 8 Ra sene 1167.
Medîne-i Divriği’de vâki‘ Mehmed Ağa bin Mustafa Ağa nâm sâhibü’l-hayrın
vakfiyye-i ma‘mûlün-bihâsında Kamho karyesi mahsûlünden olmak üzere altı kîlede bir
kîle ve bir çerik ulemâdan bazıları ve medîne-i mezkûrede Hamâm-ı Süflâ mescid-i
şerîfinde imâm olanlar mutasarrıf olmak üzere şart ve ta‘yîn olduğuna mescid-i
mezkûrda imâm olan işbu râfi‘-i tevkî‘-i refî‘u’ş-şân-ı hâkânî Ömer Halîfe şurût-ı vâkıf
üzere mutasarrıf olmak iktizâ eder iken vakf-ı mezkûrun mütevellîsi olan nâm kimesne
ber-mûceb-i vakfiyye-i ma‘mûlün-bihâ imâm olanlara şart ve ta‘yîn olunan hisseyi
171
vermeyüp ulemâdan hatm-i havân olanlara meşrûtadır deyü mugâyir-i şart-ı vâkıf
hareket etmeleriyle imâm-ı mezbûr Ömer Halîfe ile mütevellî merkûm murâfa‘a-i şer‘
olduklarında sâlifü’z-zikr bir kîle ve bir çerik mahsûlü mescid-i mezkûrda imâm olanlar
mutasarrıf olageldiklerini vukûf-ı tâmmı olan bî-garaz müslimîn meclis-i şer‘de haber
vermeleriyle ber mûceb-i şart-ı vâkıf mezbûr Ömer Halîfe mutasarrıf olmak üzere
tevcîh olunup yedine berât-ı şerîfim verilmek bâbında kadısı Mevlânâ es-Seyyid
İbrahim -zîde fazluhû- arz etmeğin sadaka verüp bu berât-ı hümâyûnu verdim ve
buyurdum ki ba‘de’l-yevm mezbûr Ömer Halîfe varup zikr olunan mescid-i şerîfde ke-
mâ fi’l-evvel imâm olup hizmet-i lâzımesin mer‘î ve mü’eddâ kıldıkdan sonra vazîfe-i
mu‘ayyenesiyle mutasarrıf olup vâkıfın rûhu ve devâm-ı ömr ve devletimiçün du‘âya
müdâvemet göstere şöyle bilüp alâmet-i şerîfe i‘timâd kılalar. Tahrîren fî rebiu’l-evvel
sene seb‘a ve sittîn ve mi’e ve elf. Fî 25 R sene 1167. Bi-makâm-i Kostantîniyye.
Şerî‘at-şi‘âr Divriği kadısı efendi -zîde fazluhû- ba‘de’s-selâm inhâ olunur ki zîr-i
hükûmetinizde vâki‘ dergâh-ı âlî yeniçerileri serdârı olan raf‘ olunup yerine üslûb-i
sâbık üzere kıdvetü’l-emâsil ve’l-akrân birinci bölüğün (?) el-Hâc Osman -zîde
kadruhû- serdâr nasb ve ta‘yîn olunmağın işbu temessük tesyîr ve irsâl olundu inşallah
te’âlâ vusûlünde gerekdir ki merkûmu serdârlık üzerine kıyâm ve istihdâm eyleyüp
âharı müdâhale etdirmeyesiz ve ol tarafda yeniçeri ve cebeci ve topçu ve top arabacısı
ve kuloğulları ve gılmân acemî merkûmu üzerlerine serdâr ve zâbıt bulup sözünden
taşra ve re’yinden hâric vaz‘ ve hareket olunup itâ‘at ve inkıyâd üzere olalar deyü ve
tavâ’if-i mezbûrûndan bi-lâ veled-i ma‘rûf (?) dahi fevt olanların muhallefât ve
metrûkâtların izn-i şer‘le merkûm zabt etdirdüp sûk-i sultânîye furuht ve hâsıl olan
nukûdun mümzâ ve mahtûm müftedâr defteriyle cânib-i beytü’l-mâla irsâl ve îsâl
etdüresiz ve sen ki serdâr-ı merkûmsun mukîm ve müsâfir zuhûr eden erâzil-i eşkıyanın
zabt ve rabtlarıyla sükkân-ı vilâyetin emn ü râhatlarına bâ‘is hidemât-ı müstahsene-i
mebrûre vücûda getirmeye mecd ü sa‘y edüp mûceb-i mektûbla âmil olasın. Tahrîren fî
evâ’il-i şehr-i şevvâli’l-mükerrem sene seb‘a ve sittîn ve mi’e ve elf.
172
yedlerine i‘tâ olundu ki vakt-i hâcetde ihticâc edineler. Tahrîren fî evâ’il-i şehr-i
saferu’l-hayr sene hamse ve seb‘în ve mi’e ve elf.
Şühûdü’l-hâl: Sülükoğlu Hacı Eyyûb, Semmûr Kaş-zâde Ömer Ağa ve Molla Mehmed
bin İbrahim Ağa, Abdülfettâh-zâde el-Hâc Şeyh Seyyid Mehmed Efendi, Enverî es-
Seyyid Mustafa Efendi, Müftî es-Seyyid Mustafa Efendi, İbrahim Efendi-zâde es-
Seyyid Osman Efendi, Kebabcı-zâde Abdullah Efendi, Nâ’ib es-Seyyid İsmail Efendi,
Hizmetkârı Hüseyin, muhzır (silik) Paşa bin Mehmed Paşa.
Çolakoğlu Yusuf Ağa meclis-i şer‘de yine Divriği sâkinlerinden işbu râfi‘u’l-kitâb Seyfi
Ağa muvâcehesinde takrîr-i kelâm edüp medîne-i Divriği finâsında Eğriyük nâm
mahalde vâki‘ mülkiyet üzere mutasarrıf olduğum hudûdunun bir tarafı Seyfi Ağa
mülkü ve bir tarafı Kâtiboğlu mülkü ve iki tarafı tarîk tahmînen altı çerik tohum istî‘âb
eder tarlamı yüz otuz kuruşa işbu Seyfi Ağa’ya bey‘ ve temlîk ve teslîm edüp ol dahi
ber-vech-i muharrer iştirâ ve temellük ve teslîm-i mebî‘ ve kabz-ı semen eyledim
dedikde kayd şod. Fî 4 M sene 1186.
Hacı Veli Ağa huzûr-ı şer‘de yine Seyyid Ahmed Beşe mahzarında üzerine da‘vâ ve
takrîr-i kelâm edüp işbu Seyyid Ahmed Ağa’nın dayısı Seyyid Salih Ağa müteveffâda
bâ-temessük sekiz yüz kuruş alacak hakkım olup bana olan sekiz yüz kuruş deyni
mukâbelesinde Cağlı Mescid Mahallesinde mülkiyet üzere mutasarrıf olduğu
ma‘lûmu’l-hudûd bağ hânesini rehin vaz‘ edüp rehn-i mezbûra işbu Seyyid Ahmed
Beşe benim vâlidemiz hissesi vardır deyü müdâhale eder imiş su’âl olunup mûceb-i
şer‘îsi icrâ olunması matlûbumdur dedikde ğibbe’s-su’âl Seyyid Ahmed Ağa cevâbında
bağ-ı mezbûrda sülüsü vâlidemin hissesi vardır hatta dayım Seyyid Salih Ağa hayatında
(silik) olduğunu ikrâr eyledi dedikde Hacı Veli Ağa mukâbelede cevâba tesaddî edüp
Seyyid Sâlih Ağa bin yüz kırk yedi senesi bende meblağ-ı mezbûr deyni eyledikde bağı
mezbûru rehin vaz‘ eyledikde kız karındaşın Şems hatunun hissesi ve (silik) sonra da‘vâ
eder deyü kapuya adamlar irsâl eylediği huzûr-ı müslimînde Şems hatunu bağı
174
mezbûrda benim alâkam yokdur karındaşım gerek rehin eylesün ve gerek furuht eylesün
deyü def‘le cevâb vericek def‘-i meşrûhasını beyyineye havâleye.
Arabgir kazâsı sâkinlerinden Satık oğlu Mahmûd nâm kimesne meclis-i şer‘a gelüp
Arabgirli Kapucıbaşı Hüseyin Ağa’yı menzil ile (silik) getürüp menzil bargirlerin yine
Arabgir’e getürür iken Divriği kazâsı kurâlarından Kars karyesine ahşam namazından
sonra varup bargirlere bir dam istedim dam vermeyüp taşrada kaldıkda karye-i mezbûre
ahalilerinden Küçük (silik) oğulları benim ile nizâ‘ edüp birisi bir taş atup yüzümü
mecrûh edüp üç aded dişimi (silik) eylediler deyü takrîr etmeğin kayd şod.
Medîne-i Divriği sâkinlerinden Ömer bin Hacı Osman nâm kimesne meclis-i şer‘a gelüp
şöyle takrîr-i kelâm eder ki emlâk-i arazimden (kenarda: bir haddi hân ve bir tarîk-i
âmm ve bir tarafı Nurşenli Mehmed Ağa tarlası ve bir tarafı Kuru Çelebi) Kazgâncı
demekle ma‘rûf olan mahalde altı kîlelik bir kıt‘a tarlamı medîne-i mezbûre
sâkinlerinden Ali Beşe bin Mustafa nâm kimesneye doksan kuruşa bey‘ eyledim ve
semeni olan meblağ doksan kuruşu yedinden tamamen ahz ve kabz eyledim keyfe-mâ
yeşâ’ ve yahtâr mutasarrıf olsun deyü takrîr bu mahalle kayd olundu.
Şühûdü’l-hâl: Ahmed bin Hüseyin, Alemdâr Osman bin Ali, (…) bin Hüseyin, Molla
Hasan Kadı Ömer Efendi.
Kör İsmail zevcesini vekâleten Molla Sa‘dullah ve muhzır oğlu Osman Bey zevcelerine
vekâleten mahzarlarında bunların zevceleri Ahmed dünkü gün hamâmda (?) benim
zevcemi ve kızımı darb edüp üzerine hücum edüp iki çift altun küpe ve iki peştamal
zâyi‘ ve zevcemin saçını kat‘ eylemişler deyü da‘vâ ğibbe’s-su’âl ve akîbe’l-inkâr
beyyine havâle Hacı Safâ huzûr-ı şer‘de Aydın oğlu Abdullah’ın zevcesi (?) ve vâlidesi
ve muhzır oğlunun zevcesi ve Zebûn oğlunun zevcesi ve Sa‘dullah’ın zevcesi mezbûre
kızın saçını kesmek (silik) üzerine hücum ve darb eylediler deyü edâ’-i şehâdet eylediği
kayd şod.
Koca Ağa-zâde es-Seyyid Ömer Ağa’nın Kamho karyesinde olan vakıf tevliyeti
berâtıdır.
Divriği’de vâki‘ Mehmed Ağa bin Mustafa nâm sâhibü’l-hayrın vakfiye-i ma‘mûlün-
bihâsında Kamho karyesi mahsûlünden almak üzere elli altı kîlede bir kîle (?) bir
çerikin mahsûlünden ulemâdan bazılarına ve Hamâm Süflâ mescid-i şerîfinde imâm
olanlara meşrûta olup lâkin vakf-ı mezbûrun yevmî bir akçe vazîfe ile mütevellîsi olan
es-Seyyid Ahmed fevt olup yeri hâlî ve mahlûl kalmağla yerine sâhib-i evvel olan işbu
râfi‘-i tevkî‘-i refî‘u’ş-şân-ı hâkânî es-Seyyid Ömer -zîde şerefuhû- her vechle mahal ve
müstahak olmağın tevcîh olunup yedine berât-ı şerîfim verilmek ricâsıyla kadısı
176
Mevlânâ Sâlih -zîde fazluhû- arz etmeğin vâki‘ ise sadaka edüp bu berât-ı hümâyûnu
verdim ve buyurdum ki ba‘de’l-yevm merkûm es-Seyyid Ömer varup müteveffâ-yı
[merkûm] yerine zikr olunan evkâfın mütevellîsi olup hizmet-i lâzımesin mer‘î ve
mü’eddâ kıldıkdan sonra yevmî bir akçe vazîfesiyle mutasarrıf olup vâkıfın rûhu ve
devâm-ı ömr ve devletimiyçün du‘âya müdâvemet göstere şöyle bilüp alâmet-i şerîfe
i‘timâd kılalar. Tahrîren fî evâhır-ı cemaziye’l-ula sene hamse ve sittîn ve mi’e ve elf.
Kostantîniyye buyuruldusudur.
Hâlen Sivas vâlîsi vezîr-i rûşen Mehmed Paşa’nın haram-zâde eşkıyalarının cezâları
tertîbi
Şerî‘at şi‘âr Divriği kadısı efendi -zîde fazluhû- ve mefâhiru’l-emâcid ve’l-a‘yân Divriği
mütesellimi izzetlu ağa -zîde mecduhû- ve a‘yân-ı vilâyet ve zâbıtân ve iş erleri -zîde
kadruhüm- inhâ olunur ki mukaddemâ haklarında müte‘addid evâmir-i aliyyeler sudûr
eden başıboş levendât eşkıyaları beşer ve onar dahi ziyâde güşt ü güzâr ve envâ‘-ı
mezâlim ve ta‘addiyât ile fukarâ-yı ra‘iyyet ve ahali-i memleketi ta‘cîz ve ızrâr ve turuk
ve mesâlikde haydud ve kuttâ‘-ı tarîk ve lüsûs ve haram-zâdeler ebnâ-yı sebîlin önlerine
inüp katl-i nüfûs ve gasb-ı emvâl âdet-i müstemirreleri olup tertîb-i cezâ-yı sezâ ve
gûşmâlları (?) dikkat ve cidd ve basîret olunmak ehemm-i mehâmm-ı lâzımü’l-ihtimâm
olmakdan nâşî eşkıyaları mezbûrdan üç ve beş zuhûr edenleri heman bulundukları
mahallerde bi-eyyi hâlin ahz ve ber-muktazâ-yı evâmir-i aliyye haklarından gelinmek
ile reâyâ ve berâyâlarının refâh-ı hâl ve istirâha-i bâl ve ebnâ-yı sebîlin emn ü
selâmetleriyçün bezl-i tâb u tavân olunmak cümlenin vâcibe-i hâlleri olmağın imdi ol
makûle muzırr-ı ibâd ve muharrib-i bilâd olan başıboş erâzil ve (...) ve lüsûs ve
kuttâ‘u’t-tarîk ve haram-zâdelerin şer‘an demleri heder olup birisi iki olmayarak
haklarında sâdır olan müte‘addid evâmir-i şerîfeler mûceblerince cezâ-yı meşrû‘aları
tertîb ve ser-i maktû‘ları vukû‘u i‘lâmlarıyla Dîvân-ı Rum’a ihzâr ve terfîh-i ibâd ve
te’mîn-i bilâda sarf-ı vüs‘ ve iktidâr olunmak bâbında işbu buyuruldu tahrîr ve isdâr ve
irsâl olundu gerekdir ki şer‘ ve mübâşir ma‘rifetleri ve cümlenin ittihâd ve ittifâklarıyla
ol makûlelerden zuhûr edenlerin birisi iki olmayarak tenkîl ve tertîb-i cezâlarıyla
cümlenin emn ü refâhiyetine ihtimâm ve eşkıya zümresinin üzerlerinde olan emvâl ve
eşyâları ahz edenlere iğtinâm olunup ancak vukû‘ i‘lâmlarıyla ser-i maktû‘ları ber-vech-
i muharrer irsâl etdirilüp bu bahane ile şekâvetde alakası olmayup yoluna giden
177
ibâdullâha bir dürlü rencide ve remîde olunmayup hilâfıyla vaz‘ u hareketden tehâşî ve
hazer ve mûceb-i buyuruldu ile amel oluna deyü hükm buyurulmuşdur. Fî gurre-i S sene
1165.
Voyvoda ağa yediyle çukadâr-ı mezbûra kırk iki buçuk kuruşa hizmet verilmişdir kayd
şod.
Ödür ve Arsuşen ve Armatak karyesinin zahîre bahâ (...) içün emr-i âlî. Fî 12 S sene
1165.
hümâyûnum verilmek ricasıyla arz ve i‘lâm idüver (?) deyü ilhâc etmeleriyle fi’l-hakîka
kaht u galâ sebebiyle reâyâ fukarâlarının ahvâlleri diğer gün ve perişan bir dürlü zulüm
ve ta‘addîye tâkatları kalmayup ahvâli fukarâ muzdarr olmağın vâki‘ hâli emr-i şerîfim
verilmek ricâsına bi’l-iltimâs arz eyledikleri ecilden kanun üzere amel olunmak emrim
olmuşdur buyurdum ki vusûl buldukda bu bâbda sâdır olan emrim üzere amel dahi
husûs-ı mezbûra tamam hak üzere mukayyed olup göresin i‘lâm olunduğu üzere ise
eyyâm-ı sa‘âdet encâmına reâyâ ve berâyâ ve birimizde zulüm ve ta‘addî olunduğuna
kat‘an rızâ-yı şerîfim yokdur zâbıtlarına muhkem tenbîh ve te’kîd eyleyesiz ki bunların
üzerlerine edâsı lâzım gelen beş bölükde bir öşür ve sâ’ir hukûk ve rüsûmların kanun ve
defter mûcebince ve imdâd-ı hazariyyelerin dahi kabzına me’mûra edâ eylediklerinden
sonra zahîre bahâ ve sâ’ir bide‘ ve mezâlim nâmıyla nesne talebiyle zâbıtlarına bunları
ta‘addî ve rencide ve remîde etdirmeyüp zâhir olan ta‘addîsin men‘ ve def‘ eyleyesin
ba‘de’t-tenbîh memnû‘ ve mündefi‘ olmayup ol vechle zulüm ve ta‘addî eder ise vâki‘
hâli der-i devlet-medârıma arz ve i‘lâm eyleyüp min ba‘d kanun ve deftere ve emr-i
hümâyûnuma
Sayfa 61
Divriği kādîsı izzetlû efendi -zîde fazluhû- inhâ olunur ki sâhib-i arz-ı hâlin hasmı ta‘yîn
olunan mübâşir ma‘rifetiyle ihzâr-ı şer‘ ve terâfu‘ ve ber-muktezâ-yı şart-ı vâkıf ve
senedât-ı ma‘mûlün-bihâsı mûcebince ba‘de’s-sübût tarafına zabt ve hakkı icrâ olunup
ol tarafda ihkâk olmaz ise sûret-i sicillâtıyla Dîvân-ı Rûma ihzâr olunmak deyü
buyurulmuşdur. Fî 16 L sene 1165.
Devletlû ve inâyetlû merhametlû (…) hazretleri devlet ikbâl ile sağ olsun arz-ı hâl-i
kulları budur ki bu kulları Divriği kasabası sükkânından olup evlâdiyet ve meşrûtiyet
üzere dedem Hatîb Osmân Efendi merhûm bir han ve on altı aded dükkânlara mütevellî
179
iken meşrût-ı vâkıf evlâd-ı evlâdına vakf edüp evlâd-ı zükûr munkariz olup evlâd-ı
inâsdan olup dört sene zabt eyledüğim hâlde yine Divriği sâkinlerinden Hatîb oğlu
Seyyid Ebûbekir nâm kimesne evlâd-ı zükûrdan vakf-ı evvelde mütevelliyim deyü bi-lâ
sened fuzûlî hânı ve on altı dükkânları zabt edüp bu kullarına gadr-i küllî olmağla sekiz
mâhdır ki şu vilâyetde gelüp devletlû inâyetlû efendimin tarîkine gözlerim sefîl ser
gerdân oldum yedimde olan berât-ı şerîf ve fermân-ı âlî ve fetvâ-yı şerîf ve vakfiye-i
ma‘mûlün-bihâ mûcebince mübâşir kulları ta‘yîn-i huzûr-i âlîlerinde ihzâr ve şer‘le
hakkım icrâ-yı hak olunmak bâbında emr u fermân devletlû inâyetlû merhametlû
sultânım hazretlerinindir. Osman Bey
Divriği kādîsı izzetlû efendi -zîde fazluhû- ve Divriği mütesellimi -zîde kadruhû- inhâ
olunur ki sâhibân-ı arz-ı hâlin hasımları ve ta‘yîn olunan mübâşir ma‘rifetiyle ihzâr-ı
şer‘ ve terâfu‘ ve ba‘de’s-sübût şer‘an îcâb eden hakkını tamamen tahsîl ve teslîm ve
icrâ-yı şer‘ edüp o tarafda ihkâk-ı hak olunmak olmaz ise sûret-i sicillâtıyla Dîvân-ı
Rûma ihzâr olunmak deyü. Fî 10 M sene 1167.
Devletlû ve inâyetlû ve merhametlû (…) hazretleri sağ olsun arz-ı hâl-i kulları budur ki
Bu kulları Divriği sâkinlerinden olup Divriği kazâsı muzâfâtından sağır taş nâm karyede
sâkin Halil oğlu Kayıkcı Mustafa ve karındaşı (...) nâmân kimesnelerde bâ-temessük
hakkım olup taleb eylediğimizde vermekde ta‘allül edüp birkaç def‘a taraf-ı şer‘îden
mürâsele tahrîr olunup mezbûrlar mütegallibeye istinâd ile itâ‘at-i şer‘ etmeyüp inâyetlû
veliyyü’n-ni‘am efendimizin eyyâm-ı devletlerinde alâ-külli hâl geçünürken el-ân
medyûn oldum (?) sâye-i devletlerinde bu kullarına gadr-i küllî olduğuna kadı efendi
i‘lâm etmeleriyle merâhim-i aliyyelerinden mercüvdür ki mübâşir kulları ihsân ve
mezbûrlarda olan bâ-temessük hakkımız tahsîl olunmak bâbında bâkî emr u fermân
devletlû inâyetlû ve merhametlû veliyyü’n-ni‘am efendim sultânım hazretlerinindir. El-
Hâc Mehmed ve el-Hâc Hasan Ömer (...) Bey.
bin Mehmed ve Ali Efendi bin Hacı Ömer Ağa ve yeğen Bekir Ağa bin Hacı Mustafa
Efendi nâmûn kimesnelerin şehâdetleriyle sâbitü’l-vekâle za‘îm Halim (?) Çavuş Ağa
bin Hüseyin Ağa bi’l-vekâle ve yine karındaşı Hasan Ağa’ya vekâleten ve kendine
asâleten huzûr-i şer‘de yine bâ‘isü’l-vesîka Osman Efendi mahzarında takrîr edüp
müvekkilerimin ve karındaşım Hasan Ağa’nın ve benim mülkiyet üzere müşâ‘-i
müşterek mutasarrıf olduğumuz taraf-ı şimâli Rıdvan-zâdeler ve taraf-ı yemîni Ferhad-
zâdeler ve bazen Turgut oğlu ve taraf-ı esfeli Hacı Osman Ağa ve taraf-ı ulyâsı tarîk-i
âmm işbu hudûd ile mahdûd bağlarımızı kürûmuyla ve eşcârıyla ve büyût-i adîdesiyle
ve cemî‘-i tevâbi‘ ve levâhıkıyla tarafeynden îcâb ve kabûlü hâvî ve şurût-ı müfsideden
ârî râyic semen-i misli bin elli kuruşa herbirlerimiz işbu Osman Efendi’ye bey‘ ve
temlîk ve teslîm-i mebî‘ ve kabz-ı semen eyledik dedikde bi’l-asâle ve bi’l-vekâle ikrâr-
ı meşrûhasını mukarrun-leh Osman Efendi vicâhen ve şifâhen tasdîk bir-le kayd şod.
Şühûdü’l-hâl: Murad Ağa-zâde Ali Efendi, birader Ebûbekir Ağa ve Hasan Ağa ve
Ömer Ağa ve Mustafa ve İsmail Ağalar, Yıldırım-zâde Seyyid Ali Efendi, Saçlı oğlu
Za‘îm Ahmed Ağa, Uryânî Hasan Beşe, Karababa-zâde Ebûbekir Ağa, Polad Ağa-zâde
Zeyd Ağa, Süleyman Ağa-zâde İbrahim Ağa bin Osman Ağa, Bekir Bey bin Hamîs
Paşa, Ömer Bey-zâde Hacı Hüseyin, Rıdvân Bey-zâde Hasan Ağa, Ömer Ağa bin Zeyd
Ağa, Müftî Efendi Hazretleri, (...) Efendi, Erçüklü-zâde Ömer Ağa ve oğulları Osman
ve Alişir.
(silik)
362
1000 Sivas valisi hazretlerine vilâyetden verilen ve ma‘a çukadâr ağaya hizmet
1396
8 Kâtibiye
3 İhzâriye
1627
720 Bin yüz altmış altı senesine mahsûben menzilcilere verilen ale’l-hesâb
2616 yalnız iki bin altı yüz on altı kuruşdur. Fî 20 R sene 1166.
Mukâta‘a-i Divriği öşr-i galâlı ber-vech-i iştirâk bâ-berât-ı âlîşân mutasarrıf olduğumuz
Divriği mukâta‘asının işbu bin yüz altmış yedi senesine mahsûben martı ibtidâsından
182
şubatı gâyetine gelince dek zabt u rabt taraflarımızdan işbu dârende-i temessük izzetlû
Şâkir el-Hâc Ali Efendi -zîde kadruhûya- deruhde ve iltizâm olunup ol dahi bedel-i
iltizâmı kabûl eyleyüp efendi mûmâ-ileyhin zabt u rabtı içün yedine işbu temessük
verildi gerekdir ki vech-i meşrût üzere mukâta‘a-i mezbûru bu sene tamamına dek martı
ibtidâsından şubatı gâyetine gelinceye dek ez-kânûn-i kadîm zabt u rabt oluna geldiği
minvâl üzere efendi mûmâ-ileyh dahi ol vechle zabt u rabt eyleyüp öteden beru
taraflarına hâsıl ve â’id olan resm-i serbestiyyet üzere mukâta‘a-i mezbûre mefrûzu’l-
kalem ve maktû‘u’l-kadem min külli’l-vücûh serbest olup ve serbest üzere zabt edüp ez-
mugâyir-i kânûn-i kadîm âhardan ve taraflarımızdan bir kimesne dahl ve ta‘arruz
etmeyüp sene tamamına dek mahsûlâtı ve râci‘i olan rüsûmâtı cüz’î ve küllî her ne ahz
ve kabz edüp kanunu üzere zabt ve rabt etmek şartıyla martı ibtidâsından şubatı
gâyetine dek efendi mûmâ-ileyhe tevfîz olunmuşdur ve taraflarımızdan zarar mütâlebesi
olunmamak üzere yedine işbu temessük-i öşr-i galâl ve sâ’ir bâd-i havasıyçün
verilmişdir bi-avnillâhi’l-melik-i vehhâb bi-rabbi’l-ibâd. Fî 1167.
Pür Nasur 8
Gümüş Vengi
Kelcik 25
Morvana 16
Hurnaval 20
Zengi 37
183
Savrun 14
Nurşun 14
Kâlun 11
Erikli 13
Doğan 2
Nurdin 1
Kesme 45
Zamara 180
Pengan 180
Ömerli 3
Karsıcak 10
Karakeban 13
Hennûre 45
Üçüğü Nurdin 22
Kürdlerli 35
Ağıl Deresi 15
Zanzana 26
Zağnik 3
Hotürk 5
Behik 35
Zinekâr 30
Gedenik 8
Fenik 3
Ekrek 3
Örenik 30
Merendi 13
184
Hami 25
Kal‘a Dibi 25
Kâfir Damı 10
Hazgerek 26
Ahî Köyü 13
Hars 10
Karasar 15
Bahtiyar 3
Susuz Viran 18
Vazandan 15
Örik 18
Mürselli 35
Venik 12
Ödek 27
Göresin 23
Kızılca Viran 14
Şeki Kâfir 7
Günduran 28
Kümesker 9
Vartan 26
Karsı 20
Pağnik 15
Hapa 2
Üçpınar 23
Temsi Ulyâ 25
Gödeş 17
185
Olukman 12
Anzagir 30
Tülenk 30
Kerkedi 10
Kömek 10
Görgüsu 5
Togot 120
Ortaköy 7
Decdeker 7
Eleski 3
Darıkân 4
Livanî 18
Gümelderim 7
Ağçadam 4
Beşmikdâr 4
Kâhdik 15
Haçke 13
Sevir 30
Pödge 70
Birestik 70
Palha 25
Kamho 20
Areke 40
Merçenke 3
Çaltı 20
Sağır Taş 6
186
Çedime 7
Armotak 16
Ovacık 2
Pengan 13
Arşuşin 50
Ödür 100
Fî 25 R sene 1166.
Hurrira hâze’d-defter bi-ma‘rifeti’l-ahâlî (…) el-fakîr ed-dâ‘î (…) es-Seyyid İbrahim el-
kadı bi-medîneti Divriği ufiye anh.
asâleten ve kefâleten zimmetinde ol mikdâr kuruş haklarını ziyan (?) olmuş iken mezbûr
(...) nâşî (...) (silik)
Divriği nâ’ibi efendi voyvodası ta‘yîn olunan mübâşir ma‘irifetiyle sâhibler (?)
müşterekleri mezbûrlardan şer‘le zâhir olan hukûk-i sahîha ve ihkâk ve i‘zâm olunmak
deyü. Fî 16 Ş sene 1170.
Divriği kadısı efendi voyvodası ta‘yîn olunan mübâşir ma‘rifetiyle subaşı mezbûr bâ-
berât-ı âlî-şân mutasarrıf olan (...) şer‘le tahsîl ve icrâ-yı hak olunmak içün alâ eyyi hâl
Dîvân-ı Rûma ihzâr eyleyesiz deyü. Fî 20 Ş sene 1170.
sûretde sana olan tenbîhât-ı hümâyûnumun bir fâ’ide ve semeri hâsıl olmayup bu
harekâtın hakkında mazmûn olan dirâyet ve hamiyete münâfî olduğundan gayrı senin
Sivas valisi olmaman maksûr ancak bu gûne başıboş levendât eşkıyasının ahz ve
istîsâlleriyle te’mîn-i tarîk ve memleket olduğu (silik) iken (...) makâbirine gaflet ve
rehâvet ile kahr u nikâl-i eşkıyada bu mertebe kusûr ve fütûr eylemek bâ‘is-i istısrâb ve
isti‘câb olmuşdur muzmir-i zamîr-i hüccet tahmîrli olan cevher gayra ve izhâra
müsâra‘at ve mukaddemâ sâdır olan emr-i şerîfim mûcebince amel ve hareket ve havza-
i hükûmetindedir küllî bel ve ol havâlîde ve sâ’ir her ne mahalde başıboş levendât
eşkıyası var ise kat‘an himâye eylemeyüp (…) vehâmet göstermeyüp emân ve zaman
vermeyerek ahz ve i‘dâmlarıyla tasfiye-i himmetine mübâderetin mülûkânem olmağın
bu def‘a seni Rakka’da gafletden îkâzen hatt-ı hümâyûn-i (...) makrûnumla mu‘anven
işbu emr-i âlî-şânım isdâr ile vusûlünde hâb-ı gafletden bîdâr ve hükûmetin etrâf ve
enhâsına nigâh ve endâz-ı intibâh ve iktidâr olarak dâhil-i eyaletinde her ne mahalde
başıboş levendât eşkıyası var ise terk-i rehâvet ve âlet ile bâkî hal her ne tarîkle olursa
olsun ana getürüp ahz ve ukûbât-ı lâyıkalarını tertîble ve icrâ ile şer ve mekrlerinden
ebnâ’-i sebîlin ve zu‘afâ’-i ra‘iyyetin (...) sa‘y ve dikkat ve bundan sonra gelenlere
hükûmetin dâhilinde ve fücûr eşkıyanın haberi (...) ve sem‘-i mülûkâne eylemek senâr-i
vüs‘ ve tâkat ve tedârik-i (...) ihtimâm ve gayret eylesin ol havâlîde gelenlerden ve
reftârında yevmen fe-yevmen su’âl ve tefahhusdan ihsân olunan şöyle ki bundan sonra
emr-i siyasetde ve zabt ve mühâkata memleketde rızâ-yı hümâyûnumun hilâfı rehâvet
ve iğmâzın mesmû‘ olmak lâzım gelür ise özür ve cevâbın isgâ olunmayup vehâmet-i
âsî sana râci‘ olacağı muhakkak ve mukarr bilüp ana göre basîret ve intibâh üzere
hareket ve ser-mû hilâfından gâyetü’l-gâye hazer ve mücânebet eylemek bâbında
fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur buyurdum ki vusûlünde bu bâbda vech-i meşrûh
üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-i
itâ‘at-makrûnuyla âmil olup ser-mû hilâfından gâyetü’l-gâye hazer ve mücânebet
eyleyesin şöyle bilesin alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasın. Tahrîren fî evâ’il-i şehr-i Zilhicce
li-sene seb‘în ve mi’e ve elf. Bi-mahrûse-i Kostantîniyye.
Tevasül el-vâlî Mehmed Müftî-zâde el-Kadı bi-medîne-i Sivas (...) el-fakîr ed-dâ‘î.
Şeri’at-şi‘âr Sivas ili Divriği ve Ekin ve Arabgir kadıları efendiler -zîde fazluhüm- ve
mefâhiru’l-emâsil ve’l-akrân voyvodaları ve kethüdâları ve yeniçeri serdârları ve a‘yân-
189
ı vilâyet iş erleri ve darb-ı harbe kâdir ahaliler inhâ olunur ki kalem (?) ve hükûmetimiz
olan eyâlet-i Sivas’ın elviye ve kazâlarından kapusun levendât eşkıyası her ne mahalde
zuhûr ederse ol mahallerin ahalileri bi’l-ittifâk üzerlerine varılup kat‘an emân ve zaman
vermeyüp cezâ-yı sezâların tertîb ve ser-i maktû‘ları irsâl ve eğer kesret ile zuhûr eder
ise ılgar ile tarafımıza i‘lâm ve ihbâr îsâl eyleyesiz deyü bundan akdem bi’d-defe‘ât
tarafımıza hitâben şerefsudûr eden evâmir-i aliyyeler mûceblerince mü’ekkede
buyuruldularımız ile tenbîh olunmuş iken tenbîhât-ı ekîdemiz (silik) bu ana gelince
gerek ol makûle eşkıyanın kazâlarınıza uğrayup fukarâ-yı ra‘iyyete îsâl-i
mazarratlarından ve zuhûr ve mürûrundan tarafımızı yalnız (silik) ile dahi habîr ve âgâh
eylemediğimiz içün cümleye töhmet-i azîme olup haklarınızdan gelinmek lâzım hâlde
iken imhâle ruhsat verildiği taksîrâtımıza mahmûl olup bu def‘a yine bilâd ve ibâd ol
makûle levendât eşkıyasının keyd ü şekâvetlerinden ve ebnâ’-i sebîle îsâl-i
mazarratlarından te’mîn ve tathîr olunmasını nâtık hatt-ı hümâyûn mevhibe makrûn ile
mu‘anven sâdır olan emr-i celîlü’ş-şânın sûreti ihrâc ve ne gûne ekîd ve şedîd olduğu
ma‘lûmlarınız olmak içün tarafınıza gönderilmekle Dîvân-ı Rûm’a işbu buyuruldu tahrîr
ve isdâr ile irsâl olunmuşdur inşallâhu te’âlâ vusûlünde gerekdir ki keyfiyet mantûk-i
emr-i âlîden ma‘lûmlarınız oldukda bu (...) sâ’ire kıyas olunmayup bu def‘a bu emr-i
celîlin hilâfından olanlar ancak tertîb-i cezâ ile mücâzât olunacaklarını mahtûm bilüp ve
buyuruldularımızı cümleye i‘lâm ve işâ‘at edüp el-yevm ol makûle levendât eşkıyası
kazâlarınızda var mıdır yok mudur veyahud âhar mahalden gelüp mürûr edeceklerinin
haberi vârid olmuş mudur istihbâr olduğu gibi mikdârı tasrîhiyle ibtidâ-yı emirde ılgar
ile tarafımıza i‘lâm (…) bilüp sizler dahi cümleye tenbîh
Sayfa 66
Şeri’at-şi‘âr Divriği sancağında vâki‘ olan kazâların kadıları efendiler -zîde fazluhümâ-
ve kıdvetü’l-emâcid ve’l-a‘yân voyvodaları -zîde mecdühümâ- ve mefâhiru’l-emâsil
ve’l-akrân a‘yân-ı vilâyet -zîde kadruhüm- inhâ olunur ki işbu bin yüz yetmiş bir senesi
Muharremi i‘tibâriyle eyâlet-i Sivas’da tahsîli fermân-ı âlî buyurulan on altı bin beş yüz
kuruş imdâd-i hazariyyemiz def‘aten Sivas mahkemesinde ma‘rifet-i şer‘de a‘yân
ittifâklarıyla eslâfımızın tahsîl eyledikleri vech üzere enfa‘-ı fukarâ-yı ra‘iyyet içün
topdan eyâlet-i merkûmenin elviye ve kazâlarına tevzî‘ ve taksîm olunup kıbel-i şer‘den
muhrec memhûr ve mümzâ pusula mûcebince sancağım mezbûr kazâlarına yalnız altı
yüz doksan buçuk kuruş isâbet etmekle imdi meblağ-ı mezbûru livâ’-i mezbûr
kazâlarına ma‘rifet-i şer‘le ve ta‘yîn olunan mübâşir ma‘rifetiyle ve cümlenin
ihtimâmıyla ta‘dîl ve tesviyeden tevzî‘ ve mahallerinden acâleten tahsîl ve mu‘temed
adamlarınız ile taraf-ı hazînemize bir an (?) akdem edâ ve teslîminizi müş‘ir hulûs
senedi ahz eylemeniz bâbında Dîvân-ı Rûm’dan buyuruldu tahrîr ve isdâr ile irsâl
olunmuşdur inşallâhu te’âlâ vusûlünde gerekdir ki meblağ-ı mezbûru ale’t-ta‘cîl
mübâşir-i merkûm ma‘rifetiyle mu‘temed adamınız yediyle teslîm-i hazînece edüp
mûceb-i buyuruldu ile amel ve hilâfından tahazzür ve tehâşî eyleyesiz deyü
buyurulmuşdur. Fî gurre-i M sene 171.
İki taksittir
İmdâd-ı hazariyye ber cânib-i vâli-i eyâlet-i Sivas Devletlû ve inâyetlû el-Hâc
Abdurrahmân Paşa der-mahsûb. Fî gurre-i Muharrem sene 1171.
Hacı Veli Ağa’nın Masrafı dört gece Molla Ali yediyle 32,5
191
Mübâşir hizmet 70 Elli kuruş Süleyman Bey’in on kuruş Seyyid Sâlih Ağa’nın on kuruş
Molla Ali’nin
Delibaşının ahz eylediği Hâbil Bey ve Deli Musa içün cümle ma‘rifetiyle verilen
600
665
9 Yusuf bölükbaşının bindiği bargire kira voyvoda Hacı Ömer Ağa yediyle
737
Merkûme ma‘rifetiyle (silik) (...) teslîm etdirmek bâbında müceddeden emr-i şerîfim
ricâ ve dîvân-ı hümâyûnumda muhafaza olan kuyûd-i ahkâma mürâca‘at olundukda (?)
yüz altmış dokuz senesi evâsıt-ı Zilka‘desinde emr-i şerîfime verdiği mestûr ve (...)
olmağın müte‘addid sâdır olan emr-i şerîfim mûcebince amel olunmak emrim olmuşdur
buyurdum ki hükm-i şerîfim vusûl buldukda bu bâbda mukaddemen ve hâlen sâdır olan
emr-i şerîfim mûcebince amel dahi müşîr-i merkûm mûmâ-ileyh ma‘rifetiyle ihzâr-ı
hasım kılup mukaddemen def‘-i şer‘a görülüp kabz olunmayan husûsiyle tamamen
mukayyed (?) olup görünen i‘lâm olunduğu üzere ise ol bâbda muktezâ-yı şer‘-i
kavîmle amel edüp dahi vech-i meşrûh üzere mezbûrun temessükü mûcebince
zimmetinden te’mîn-i vezâyifi olan ol mikdâr kuruş hakkına hükm edüp tamamen tahsîl
ve tarafından kabzına me’mûra teslîm edüp mezbûr bî-vech-i şer‘î ta‘allül ve nizâ‘
192
etdirmeyüp icrâ-yı şer‘ ve ihkâk-ı hak eyleyesiz min ba‘d (...) ve emr-i hümâyûna
muhâlif kimesneye iş etdirmeyüp ve kaziyyede alâkası olmayanlar kat‘an karışdırmayup
(...) isim ve resimleriyle yazup Âsitâne-i sa‘âdetime arz ve i‘lâm eyleyüp husûs-ı
mezbûr içün bir dahi emr-i şerîfim varlamu eylemeyesiz şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe
i‘timâd kılasız. Tahrîren fî evâsıt-ı cümâde’l-âhire sene seb‘în ve mi’e ve elf. El-fakîr
İbrahim el-Mevlâhilâfe bi-medîneti Divriği.
Divriği nâ’ibi efendi ve voyvoda ta‘yîn olunan mübâşir ma‘rifetiyle hakâyik-i hâlin
müşterekleri (?) mezbûrlardan şer‘le zâhir olan hukûk-i sahîhası ve ihkâk-ı hak
olunmak. Fî 16 Ş.
İşbu (...) nâ’ibi ve subaşısı sâhib-i arz-ı hâlin (?) öküzlerin ma‘rifet-i şer‘le ve ta‘yîn
olunan mübâşir ma‘rifetiyle mezbûrdan tahsîl ve icrâ-yı hak edüp sıhhati üzere (silik)
Dizdâr Ağa ba‘de’s-selâm inhâ olunur ki Üçpınar karyesi sâkinlerinden İse oğlu
193
Rabiu’l-ahirin onyedinci günü yevm-i ehad inşallâh hayra alâmet azîm rüzgar esdiği bu
mahalle kayd şuden bu alâmet hayırdır deyü tefe’ül olundu.
Kara Mehmed Mirza Abdurrahman Ağa bi’l-asâle ve bi’l-vesâye ve Ahmed Ağa bi’l-
asâle ve Ali Ağa meclis-i şer‘de Hacı Osman Ağa mahzarında takrîr-i kelâm edüp
Şâtıroğlu Mahallesinde vâki‘ yoncalığımızı seksen beş kuruşa bey‘ ve semenini ahz bir
tarafı kendi Hacı Osman Ağa ve bir tarafı Mekirdic (?) ve bir tarafı tarîk-i âmm işbu
yoncalığı bey‘ eyledikleri kayd şod. Fî 23 Ca sene 1184.
Şühûdü’l-hâl: Ömer Bey, Hacı Şeyh Efendi, Kara Mahmûd-zâde Ömer Ağa, Sa‘dullâh
Ağa.
Devletlû merhametlû inâyetlû efendim sultân sağ olsun arz-ı hâl-i kulları budur ki bu
kulları Divriği kazâsına tâbi‘ Zamara nâm karye sâkinlerinden olup yine karye-i mezbûr
sâkinlerinden Hacı Mehmed oğlu Feyzullah ve karındaşı Süleyman nâmân eşkıyalar bir
takrîb hânıma tâlib olup vermediğim hasebiyle kendim hânımda bulunmamağla ehlim
cârınızı hânımda basup kendi hânesine götürüp kesr ve hayf ve şütûm ve itâle-i lisân ve
darb-ı şedîd ile darb ve ba‘dehû ehlim cârınızı alup terk-i diyâr edüp hânımı hâlî harâbe
deyü kulunuza gadr-i küllî ve hayf olmağla merâhim-i aliyyelerinden mercüvdür ki
hasbeten lillâhi te’âlâ mübâşir kulları ta‘yîn ve huzûr-i şerîfe ihzâr ve şer‘ile mürâfa‘a-i
şer‘ ve hakkım ihkâk buyurulmak bâbında emr-i fermân lütf ve ihsân devletlû
merhametlû inâyetlû efendim sultânım hazretlerinindir.
Hâlen medîne-i Divriği’de (...) nişîn şerî‘at-i garrâ olan efendi ve voyvodası izzetlû ağa
ve sâ’ir zâbıtân ve iş erleri inhâ olunur ki ta‘yîn olan mübâşir ma‘rifetiyle sâhib-i arz-ı
hâlin mestûru’l-esâmî olan husûsunu ahz ve mübâşir-i merkûma teslîm ve tarafımıza
i‘lâmıyla ihzâr eyleyesiz deyü. Fî 13 Ca sene 1184.
194
Cümle ma‘rifeti ve ma‘rifet-i şer‘le nân-ı azîz altmış dirhem bir akçeye lahm kıyye para
(...) sekiz para kına okkası yirmi paraya sabun kıyyesi otuz paraya üzüm kıyyesi on dört
akçe pirinç revân dokuz para Malatya sekiz paraya tuzlu peynir yirmi akçeye mum
kıyyesi on sekiz para kelle bir mumbar bir para ciğer iki para.
Cümle ma‘rifeti ve ma‘rifet-i şer‘le nân-ı azîz altmış dirhem bir akçeye lahm kıyye para
Arabgir kurâlarından Çit nâm karye sâkinlerinden Çolak Ahmed bin Seydî huzûr-i
şer‘de yine Arakeli Abdurrahman Bey’in torunu Ömer bin Hüseyin mahzarında takrîr-i
kelâm edüp tarih-i kitâbdan iki ay mukaddem kazâ’en Ömer bir taş atup bana rast gelüp
iki aded dişimi çıkarup mezbûrdan dişlerimin diyetini tamamen ahz ve zimmetini ibrâ’-i
âmm ile ibrâ eyledim dedikde kayd şud.
Arz-ı hâl-i kulları Divriği kazâsına tâbi‘ Nurşun nâm karye sâkinlerinden Karaveli oğlu
Hasan Beşe ve Kara Mustafa ve Ahmed ve Esîr nâmûn kimesneler bu kullarını fuzûlî
bi-gayr-i hak darb-ı şedîd ile döğüb gûnâgûn eziyet edüp bu kullarını kâr u kesbimden
âvâre ve bîçâr (?) koyup (...) gadr-i küllî etmeleriyle merâhim-i aliyyelerinden
mercüvdür ki mübâşir kulları ta‘yîn ve ihkâk-ı hak buyurulmak bâbında emr u fermân
devletlû inâyetlû merhametlû efendim sultânım hazretlerinindir. (...) İbrahim
etdirilmemek bâbında fermân-ı âlî-şânım sâdır olmuşdur vusûl buldukda vech-i meşrûh
üzere şeref-yâfte-i sudûr olan fermân-ı vâcibü’l-ittibâ‘ ve lâzımü’l-imtisâlimin mazmûn-
i itâ‘at-makrûnuyla âmil olup hilâfından gâyetü’l-gâye hazer ve mücânebet eyleyesiz
şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i‘timâd kılasız. Tahrîren fî evâ’il-i şevvâl el-mükerrem sene
erba‘ ve mi’eteyn ve mi’e ve elf.
Oruc oğlu Seyyid Ali Beşi’nin oğlu Seyyid Nu‘man nâm derviş ammetesi Safiye
Hatundan kendine isâbet eden mîrâsını huzûr-i şer‘de da‘vâ edüp mezbûre hatunun
muhallefât-ı metrûkesi tahrîr ve ma‘rifet-i şer‘le yirmi iki kuruş mâl-i mevcûdu olup
nısfı on iki kuruşu sadriye kızı Emine’ye hisse ve on iki kuruşun altı kuruşu zevci Yusuf
Beşi’ye ve altı kuruşun üç kuruşu Derviş Nu‘man’a ve üç kuruşu gâ’ib ani’d-diyâr
197
karındaşı Bekir’e hisse isâbet edüp Nu‘man’ın hissesi kendine teslîm ve Bekir’in hissesi
Molla Mehmed’e teslîm olunmağın kayd şud.
Şühûdü’l-hâl: Ömer Bey-zâde Hacı Mehmed Ağa, Emri oğlu Mustafa Beşe, Ömer Beşe
bin Hacı Mustafa, Kara Yusuf-zâde Seyyid Ömer Ağa, Seyyid Molla Tâhir bin Hacı
Hasan, (...) -zâde Molla Hüseyin, Muhzır Kanber Beşe.
Demircebel sûkunda bir bâb demirci dükkânı kethüdâyeri Mehmed Ağa’nın zevcesi
Cemile Hatun’dan esedî altmış beş kuruşa sa‘âdetlû el-Hâc Osman Ağa’ya furuht
olunmuşdur hudûdunun bir tarafı Şerife Hatun mülkü ve bir tarafı tarîk-i âmm ve bir
tarafı Kara Kollukcu mülkü ve bir tarafı Arnavud (?) ile Mustafa Ağa mülkü olduğu bu
mahalle kayd şod ve bir âhar demirci dükkânı bir tarafı Kara Kollukcu ve bir tarafı
Arnavud ile Mustafa mülkü ve bir tarafı vakıf dükkân Cemile Hatun’un kızları Şerife ve
Aişe ve Fatıma taraflarından Koca Ağa vekileri olduğuna İdris-zâde Ali Ağa ve Cüklü
Yusuf Beşe şehâdetleriyle.
Kömekli Hadice ve Fatıma bint-i Ali ve Emine ve Sultan ve Safiye bint-i Ahmed ve
Esir ve Ali ve İsmail Beşe Hadice ve Fatıma ve Emine ve Safiye’nin ve Esir’in
taraflarına vekîl oğlu Mehmed Beşe bin Usta Hamza Sultan ile Ali’nin vekîli olan
Görgüsulu Topal Himmet’in oğlu Mehmed bi’l-vekâle Memiş Beşi’nin vekâletine
Sa‘dullah ve Molla Abdullah şâhid ve Mehmed’in vekâletine Kömekli Küçük Mustafa
oğlu Mahmûd ve Ya‘kub Bey şâhid mezbûrûn kızların vekîli Memiş Beşe ve Mehmed
takrîr eylediler ki Kömekli Mahmûd oğulları Mahmûd ve Ahmed’den ve Mehmed’den
babalarına ve dede ve oğlanlar mezbûrûnun miras davaları olup kırk beş kuruşa sulh ve
bedel-i sulh bi’t-tamam her birlerimiz ahz ve âmme-i da‘vâdan zimmetlerini ibrâ
eyledik dediklerinde kayd şod. Fî 5 S sene 1185.
Şühûdü’l-hâl: Sa‘dullah Ağa ve Abdullah Ağa, Ya‘kub Bey ve Mahmûd bin Küçük
Mustafa, vekîl Mehmed bin Himmet.
müşâ‘-ı müşterek mutasarrıf olduğumuz hânemizin benim hisseme â’id olan hânemizi
ki hudûdunun bir tarafı Helvacı ve bir tarafı Hüseyin bin Bey-zâde ve bir tarafı Çay ve
bir tarafı tarîk-i âmm işbu hudûd ile mahdûd hissemi yüz on kuruşa işbu karındaşım
Ali’ye bey‘ ve temlîk ve teslîm edüp kabz-ı semen eyledim dedikde kayd şod. Fî 17 R
sene 1184.
Şühûdü’l-hâl: Müftî Efendi, İpek Bekir Efendi, Murâd Ağa-zâde Hacı Ali Efendi,
Kethüdâ Mustafa Beşe, Penganlı-zâde Hacı Mehmed Ağa, Kara Yusuf-zâde Seyyid
Ömer Ağa, Seyyid Molla Tâhir, Muhzır Kanber Paşa.
Nurşenli-zâde Ali Ağa meclis-i şer‘de yine Ovacık karyesi sâkinlerinden Gülce’nin oğlu
Seyyid Mehmed mahzarında üzerine da‘vâ ve takrîr-i kelâm edüp işbu Seyyid
Mehmed’e kürek bahası yüz on kuruş alacak hakkım olmağla taleb ederim deyü da‘vâ
edüp ğibbe’s-su’âl Seyyid Mehmed cevâbında ikrâr edüp deynimdir ve lâkin sâ’ir Hacı
Veli Ağa’nın vârisleri dahi benden taleb ediyorlar anları men‘ eylesünler borcumdur
dedikde Ali Ağa cevâbında benim kendi malımdır sâ’ir vârislerin hakları var ise benden
taleb etsünler benim mirasdan olan hakkımı devr-i şer‘î eyledim artdı dedikde Hacı
Kumru-zâde Ömer Ağa ve Mehmed dahi kendi borcu olmak üzere ba‘de külli hesâb yüz
kuruş borcudur deyü edâ’-i şehâdet etmeleriyle edâsına tenbîh-i şer‘î bir-le mâ vaka‘a
kayd şod. Fî 19 Ş sene 1184.
Şühûdü’l-hâl: Hacı Burnaz Ağa-zâde Seyyid Sa‘dullâh Ağa, Deli Ali tâbi‘-i Hacı Veli
Ağa.
Âşık Veli’nin oğlu Mustafa’nın vâlidesi Fatıma Kara Ahmed’in sulbî kızıdır hurriyyü’l-
asıldır deyü Kör Halil oğlu Hasan Beşe ve şâhid (...) olan Şerife bint-i Ahmed ve
Hadice bint-i Mustafa nâmân hatunların lisanından Osman Efendi bin Ali Efendi ve
Hacı Mehmed bin Halil Beşe şehâdetleriyle kayd şod. Müteveffiye Vesile bint-i Zeyneb
bint-i Fatıma olduğuna şâhidler mezbûrlar şehâdetleri ve Seyyid Nu‘man Ağa bin Molla
Ali
199
3 Sivas valisi Abdi Paşa tarafından kapusuz içün fermân getüren iki
çukadara (silik)
2003
2055
(?) Rakka başağasına dört çift cizme ve bir çift mesd babucu
18 Başağaya verilen at
254
3700
4 Erhosluya verilen
200 Rakka valisinden tez içün gelen Hacı İbrahim Ağa’ya verilen akçe
20 Etbâ‘ına verilen
201
80 At takımıyla
50 Sivas valisi Zarılı-zâde gelen iki çukadara Mehmed Ağa yediyle verilen
(?) (silik) başı ağaya giden kahve ve (silik) giden beş (silik)
Hacı Şeyh Efendi huzûr-i şer‘de İmamoğlu Mahallesinde sâkine olduğum hâneden
ayrılan cins oğlanın tarlasına şuf‘adâr olduğum hasebiyle şuf‘asını tutup âhara furuht
etdiklerinde şuf‘adârıyım deyü işbu mahalle kayd olundu bu vilâyetde bulunmaz isem
tarafımdan nâ’ib Seyyid İsmail Efendi vekîlimdir şuf‘asını tutmağa kayd şod.
Şühûdü’l-hâl: Voyvoda Hacı Osman Ağa, Enverî Efendi, Nâ’ib Efendi, Keşidayı-zâde
Molla Hüseyin, Muhzır Kanber Beşe, Seyyid Molla Tahir bin Seyyid Hasan.
El-mu‘anven bi-tuğrâ-yı’s-sultânî.
202
3.BÖLÜM
BELGELERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Osmanlılar döneminde önemli merkezlerden biri olan Sivas 1518 yılında eyalet merkezi
hâline getirilmiş ve bu dönemde Amasya Sivas’a bağlanmıştır. Kanuni Sultan Süleyman
dönemine kadar idari statüsünde birkaç defa değişiklik yaşansa da, Kanuni Sultan
Süleyman’ın İdari Kanunnamesi’nde Sivas beylerbeylik merkezi olarak geçmektedir ve
Amasya, Bozok, Canik, Divriği, Çorum, Arabgir ve merkez olmak üzere toplam 7
sancağı bulunmaktaydı. 41 1780-1781 tarihinde Sivas’ın Eyalet statüsünde olduğu
görülmektedir. 1863 senesinde yapılan teşkilatlandırma ile Sivas, vilayet yapıldı ve
Tokat, Amasya ve Şebinkarahisar sancakları da kendisine bağlandı. Daha sonraki
senelerde nahiyeler de Sivas’a bağlandı. Ancak 1922’de sancakların ortadan
kaldırılmasıyla Tokat, Amasya ve Şebinkarahisar Sivas’dan ayrıldı ve Sivas merkez
kaza dâhil 11 kazadan ibaret müstakil bir il oldu. 42
40
Orhan KILIÇ, “XVII. Yüzyılın ilk Yarısında Osmanlı Devleti’nin Eyalet ve Sancak Teşkilatlanması”
Yeni Türkiye Osmanlı Özel Sayısı, C.6 (Teşkilat), Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 1999 s. 89.
41
Şeyma Arıkan, “3 Numaralı Sivas Şer’iyye Sicili’ nin Transkripsiyon (H.1202-1203/M.1787-1788) Ve
Değerlendirilmesi”, Erciyes Üniversitesi SBE, Kayseri 2009 (Yüksek Lisans Tezi), s. 297.
42
1967 Sivas İl Yıllığı, Doğuş Matbaası, Sivas 1967, s. 42.
203
Kömek 106
Çemişgezek 107
Hermün 113
İnen 113
Akşehir 114
Venik 122, 123
Ödür 124, 130,
145,146, 151
Hars 124
Hennure 124
Arşuşin 124, 145, 146,
151
Karasar 124, 130
Kesme 124
Hami 124
Gödeş 124
Deli veli ödür 125
Ovacık 124, 177
Mansurlu 124
Kalun 124
Bozok 127
Arabgir 127, 140
Canik 127
Çorum 127
Temsi Ulya 129
Ağcaşehir 129
Temsi Süfla 129
Morvana 130
Ödekli 130
Birestik 130
Kars 140
Divriği 142
205
Kangal 142
Tevabha (?) 142
Armatak 145, 146
Sağır taş 149
Pengan 151
Zamara 151, 165
Zanzana 162, 179
Üçpınar 162
Çit 168
D.2. Mahalleler
43
Sivas Şer’iyye Sicili, Belge No: 7.
44
Belge No: 22, 91, 126.
45
Belge No: 32, 38, 39, 67.
46
Belge No: 38, 39, 49, 67, 124, 126.
47
Belge No: 99.
48
Belge No: 99.
49
Belge No: 99.
50
Belge No: 99.
51
Belge No: 99.
52
Belge No: 101.
53
Belge No: 124.
54
Belge No: 126, 129.
55
Belge No: 126, 129.
56
Belge No: 126, 129.
57
Belge No: 126, 129.
58
Belge No: 126, 129.
59
Belge No: 126, 129.
60
Galip Eken “Fiziki, Sosyal Ve İktisadi Açıdan Divriği (1775-1845)”, Ankara Üniversitesi SBE, Ankara
1993 (Yayımlanmış Doktora Tezi), s. 7-8.
206
mezhep ve ırkdan olanların bir arada yaşama arzuları sonucu teşekkül etmiştir.61 Ayrıca
mahallelerin oluşumunda dinin önemli bir etkisi vardır. Bu bağlamda Gayrımüslim
mahalleler ve Müslümanların mahalleleri genel olarak ayrı ayrı oluşmaktaydı. 1780-
1781 yılına ait Sivas Şer’iyye Sicilinden hareketle bu dönemde yukarıdaki tanıma
uygun olarak 54 tane mahalle ismi geçmektedir.
Çalışmamızda, genelde mahalle isimlerinin yer, kişi ve camii ismi olarak geçtiği
görülmektedir. Bunlara örnek olarak Çaybaşı62, Hacı Osman63, Küçük Camii Şerif64 gibi
mahalleleri örnek olarak göstermek mümkündür. Bu mahalle isimlerinin çoğu hâlâ
günümüzde mahalle ismi olarak kullanılmaya devam edilmektedir. Buna örnek olarak
Dillioğlu, İmamoğlu, Züleyha Hatun, Hacı Osman, Gökçe Camii, Kemankeş ve Kara
Mahmut gibi mahalleleri örnek olarak göstermek mümkündür. Tablo 10’da 1780-1781
tarihli Sivas Şer’iyye Sicili’nde geçen mahalle isimleri verilmiştir. Bu tabloda toplam
olarak 52 mahalle ismi geçmektedir. Bu mahalle isimlerinden hareketle o dönemdeki
sosyal, kültürel ve dinî yaşam hakkında bilgi sahibi olunabilmektedir.
61
Eken, s. 8.
62
Belge No: 27.
63
Belge No: 25.
64
Belge No: 38.
207
Birsinan 38
Hamam-ı Süfla 38
Züleyha Hatun 38, 52, 150
Venik 38
Abı Çemen 38, 128, 167
Küçük Cami Şerif 38
Divriği 39
Berdaiye 51
Kara Mahmud oğlu 51, 128
Cağıl (Cağlı) mescid 57, 101, 128, 139
Örencar 61, 110, 128
Eli Çemne 74
Çapa Kenarı 75
Koca Ağa 81, 101, 128
Celdik Ulya 101, 128
Delüktaş 101, 128
Polos Süfla 101, 128
Süleyman Ağa 101
Pir Eyyüb 101
Hacı Kumruoğlu 101,128
Mustafa Paşa 101, 128
Hatib Mescidi 101
Oruçoğlu 101
Püşe Nişin 101
Dillioğlu 101, 128
Ebussu’ud 101
Hacib Ömer 101, 128
Hazine-bend 101
Körtelli 101
Ayı Hame 101
Gökçe 101
Hurevenik 101
208
Defterde isimleri en çok geçen mahalleler olarak İmamoğlu, Gökçe Camii Şerif,
Kuloğlu, Çaybaşı ve Çağıl Mescid mahallelerini göstermek mümkündür.
65
Devellioğlu, s. 782.
66
Eken, s. 71.
67
Yücel Özkaya, Mütesellim, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 32, İstanbul 2006, s. 203.
68
Özkaya, s. 203.
209
Defteri incelediğimizde vali ile ilgili olarak karşımıza birkaç örnek belge çıkmaktadır.
Örnek olarak; merkezden Sivas’a gönderilen ferman ile Mülükânlı aşiretinin eşkıyalık
faaliyetleri yaptığı ve bunun engellenmesi emredilmiştir. Bu fermanın içinde Sivas
Valisi olarak Feyzullah Paşa’nın ismi geçmektedir. Ferman tarih olarak M. Nisan 1767
yılına aittir71. Yine aynı şekilde merkezden Sivas’a gönderilen buyruldu kaydında
eşkıyalık faaliyetlerinin önlenmesi ve eşkıyaların cezalandırılması istenmiştir. Bu
kayıtta Sivas Valisi olarak Mehmed Paşa’nın adı zikredilmektedir. Buyruldu kaydı tarih
olarak M. Aralık 1751 yılına aittir72. Son olarak yine merkezden Sivas’a gönderilen
ferman ile başıboş leventlerin ve eşkıyaların yakalanması ve cezalandırılması
emredilmiştir. Bu belgede Sivas Valisi olarak El-Hac Abdurrahman Paşa’nın ismi
zikredilmektedir. Bu fermanın kaydı ise M. Ağustos 1757 yılına aittir73.
Kadılık ile ilgili kayıtlara baktığımızda Divriği Kadısı ile ilgili olarak karşımıza iki
belge çıkmaktadır. Bunlardan bir tanesi Mevlana Ali Efendi’ye gönderilen berat
kaydında kendisinin Çemişgezek Sancakbeyliğine atandığı belirtilmiştir. Bu kayıtda
Divriği Kadısı olarak Abdülkerim adında birinin ismi geçmektedir. Diğer bir belgede,
Divriği’de bulunan Süleyman Paşa Camisi’ne Keyhüdayeri Mustafa’nın yerine
Ebubekir Halife’nin tayin edildiğine dair berat olup, bu belgede Divriği Kadısı olarak
Mevlana Ali zikredilmektedir. Bu belgenin tarihi olarak M. 2 Temmuz 1769 yılını
geçmektedir.
Tablo 11’de yukarıda adı zikredilenlerle birlikte diğer idari görevlilerin isimleri de
verilmiştir.
69
Belge No: 123.
70
Belge No: 171, 172.
71
Belge No: 67.
72
Belge No: 145.
73
Belge No: 156.
210
E. İKTİSADİ YAPI
Sicilde şehrin ekonomik yapısı ile ilgili doğrudan doğruya bir bilgi bulunmamasına
rağmen davalarda geçen konular bize bu konuda önemli bilgiler arz etmektedir. Zira
defterde yer alan davaların büyük bir kısmının alacak-verecek (borç)74 ve alım-satım75
davaları olması bu durumu açık bir şekilde göstermektedir. Alım-satım işleri, borç
davaları sadece müslimlerin veya gayrimüslimlerin kendi aralarındaki davalarda değil
birbirleri ile olan ilişkilerde de görülmektedir76. Bu durum bize ticari hayatta
Müslümanlarla gayrimüslimlerin birbirleri ile kopuk olmadıklarını göstermektedir.
Genel olarak tarlalar, bağlar ve bahçeler alım-satımlarda kullanılan mülkler olmuştur.
74
Belge No: 28, 48, 50, 55, 72, 90, 98, 139.
75
Belge No: 7,10, 30, 51, 52, 53, 54, 57, 58, 81, 110, 134.
76
Belge No: 31, 55, 72.
211
Sicilde adı geçen birçok meslek dalı da bulunmaktadır. Fakat bu meslek dalları daha çok
insanların lakapları olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu lakaplardan insanların hangi
meslekle uğraştığı ve şehirde hangi iş alanlarının yoğun olarak yapıldığını anlayabiliriz.
Belgelerde, satışı yapılan tarla satışlarından da anladığımız kadarı ile bu dönemde tarım
geçim kaynağının ana maddelerindendir. Ayrıca belgelerde adı geçen esnaf isimlerinden
hareketle esnaf teşkilatının da gelişmiş olduğunu ve ticaretin halk nezdinde önemli bir
geçim kaynağı olduğunu görmek mümkündür. Tablo 12’de sicilde adı geçen meslek
isimleri verilmeye çalışılmıştır. Sicilden hareketle o döneme ait yaklaşık olarak 47
meslek ismi tespit edilmiştir. Bu meslek isimlerinin içinde devlet tarafından atanan
görevliler de dâhil edimiştir. Bu isimler tabloda verilirken belge numaralarının sırası
dikkate alınarak verilmiştir.
Berber 5
Mübaşir 6, 38, 39, 67, 79, 82, 88, 99, 106, 115,
116, 117, 122, 147, 149, 155, 161
Cizyedar 6,70
Müezzin 8b
Ekmekçi 10
Mütesellim 7, 63, 91, 97, 99, 118, 121, 123, 129, 130,
135, 145, 149, 151, 171
Çiftçi 35
Kethüda 35, 91, 114, 117, 151, 157
Demirci 8a, 174
Mütevelli 8a, 47, 105, 135, 144, 148
Naib 37, 38, 39, 67, 155, 161
Reisülküttap 37
Vali 37, 38, 114, 121, 129, 154, 156, 171, 179
İmam 38, 61, 83, 91, 105, 110, 124, 135, 144,
212
151
Mutasavvıf 47
Zaim 50
Kayıkçı 57
Hizmetkâr 60, 62
Alaybeyi 61, 113, 127
Voyvoda 65, 115, 116, 118, 129, 146, 155, 157,
161, 169, 172
Zabıtan 65, 99, 114, 123
Müfti 72, 99
Kadı 80, 83, 91, 97, 113, 115, 116, 118, 119,
121, 122, 123, 124, 127, 136, 144, 145,
146, 147, 149, 151, 154, 158, 161, 169,
172
Hatib 83
Çukadar 91, 97, 179
Menzilci 91, 94, 121, 124, 130, 151, 162, 179
Odabaşı 97
Hazinedar 97, 124
Kassam 99
Sürücüler 99
Sünnetçi 101
Dizdar 110, 161, 162
Serdar 113, 123
Casus 124
Alemdar 124
Sa’i (Çalışan, cemaat başı) 124
Kassab 124
Sekban 124
Çeri başı (Alay komutanı) 127
Tahsildar 127
Subaşı 127, 155, 161
213
Şeyhülislam 129
Kadıasker 129
Nakibü’ l-Eşraf 129
Sarraf 154
İslam iktisadının eksik rekabet şartlarında fiyatlara müdahele edilmesi gerektiği fikri
Osmanlı Devleti tarafından da aynen uygulanmıştır. Piyasalardaki yapıdan dolayı devlet
tarafından narh koyma mecburi hâle geliyordu. Nitekim Osmanlı yazarları da bu
uygulamayı desteklemekle birlikte, bunun toplumun refahı için gerekli olduğunu
belirtmişlerdir78. Narhların belirlenmesi Kadı’nın başkanlık ettiği bir komisyon
tarafından belirlenirdi. Bu komisyonun içinde esnaftan Şeyh, Yiğitbaşı, Kethüda, ehli
Hibre ile halkın temsilcilerinden kişiler yer alıyordu79.
İncelenen Sivas Şer’iyye Sicili’nde de devlet tarafından bazı yiyecek ve mallara fiyat
konulduğu gözlemlenmiştir. Bunlar genel anlamda toplumun temel ihtiyacını karşılayan
gıda maddeleriydi. Fiyatlara baktığımızda ekmeğin ucuz olması her dönemde olduğu
gibi bu dönemde de ekmeğin insanların, tüketmiş olduğu temel yiyecek gıdası olduğunu
anlayabiliyoruz. Tablo 13’de sicilde yer alan yiyecek ve hayvan fiyatları verilmiştir.
Tablo da bazı yiyeceklerin isimleri birkaç defa tekrar etmiştir. Bunun sebebi belgeler
arasında tarihlerin farklı olması ve zamanla yiyecek fiyatlarının değişmesidir. Tabloda
bazı yiyeceklerin fiyatları net olarak veilmiş iken, bazıları tam olarak net değildir. Bu
dönemde resmî paranın kuruş olmasından dolayı para olarak geçen yerlerin kuruş
olabileceği düşünülmektedir.
77
Devellioğlu, s. 807.
78
Ahmet Tabakoğlu, "Osmanlı Ekonomisinde Fiyat Denetimi", İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi
Mecmuası, Cilt: 43, Sayı: 1-4, İstanbul 1987, s. 121.
79
Tabakoğlu, s. 122.
214
Ekmek 2 akçe 10
Tuz ¼ para 8 87
Pirinç Kıyyesi 10 87
Badem Kıyyesi 24 87
E.3. Vergiler
E.3.1. Cizye
Harac-ı re’s de denen cizye vergisi, gayrımüslim vatandaşlardan askerî hizmete karşılık
alınan Şer’i bir vergidir. Bu cizye kadınlardan, küçüklerden, felçli, yaşlı ve papaz gibi
savaşa katılamayacak kimselerden alınmazdı. Bu vergi kişilerin gelirine göre alınırdı.
Cizye mükellefleri zengin, orta halli ve fakir olmak üzere üç sınıfa ayrılırdı81.
İncelemiş olduğumuz defterde cizye vergisi ile ilgili kayıtlar da bulunmaktadır. Mesela
H.1145/ M. 1732 yılında Sivas yöneticilerine gönderilen fermanda, cizye vergisinin
toplanması ve verginin usulüne uygun olarak toplanması emredilmiştir. Ayrıca vergi
toplama esnasında halka zulüm ve işkence edilmemesi emredilmiştir. Dersaâdetten
Mehmed isimli birinin ise mübaşir olarak görevlendirildiği belirtilmiştir82. Bir başka
belge de Sivas ve Sivas’a bağlı bölgelerden toplanacak cizye vergisi için cizye memuru
olarak Mehmed isimli şahsın görevlendirildiği ve toplanan cizyenin ona verilmesi
emredilmiştir83.
80
Cin ve Akgündüz, s. 350.
81
Cin ve Akgündüz, s. 359-360.
82
Belge No: 6.
83
Belge No: 70.
216
Kelime anlamı olarak karşılık, karşı, bir şeyin yerine verilen ve yerini tutan şey
anlamına gelir84. Osmanlılarda alınan bir vergi çeşididir. Osmanlılar toprağın geliri
belirli bir miktarı aştığı hâlde asker beslemeyen sipahilerden de “bedel-i cebelü” adıyla
ayrı bir vergi alırlardı.
İncelenen 77 Numaralı Sivas Şer’iyye Sicili’nde de bu konuyla ilgili olarak bir belgenin
yer aldığı görülmektedir. Şöyle ki; H.1145/ M. 1732 yılında Sivas Sancağına gönderilen
ferman ile 1144 senesine mahsuben çocuk ve yaşlılar için alınması gereken cebelü
bedellerinin toplam olarak 14600 kuruş olduğu ve bunun henüz tahsil edilmediği
bildirilmiştir. Fermanın devamında bunun tahsil edilmesi istenilmiş olmakla birlikte
eğer kendileri yoksa bu ücretin o bölgede görevli subaşından, o da yoksa vekillerinden
tahsil edilmesi emredilmiştir85.
84
Devellioğlu, s. 76.
85
Belge No: 127.
86
Belge No: 79.
87
Belge No: 80.
88
Belge No: 37, 158.
89
Cin ve Akgündüz, s. 366.
90
Cin ve Akgündüz, s. 367.
217
F. SOSYO-KÜLTÜREL YAPI
Deftere baktığımızda o döneme ait bazı eşya isimleriyle karşılaşıyoruz. Bunları daha
çok ölen kişinin ardında bıraktığı mal anlamına gelen Tereke kayıtlarında görmekteyiz.
Bunların bazıları fiyatlarıyla verilmiş iken bazıları sadece isim olarak geçmektedir. Bu
eşyaların varlığı günümüzde hâlâ aynı isimle yer almakta ve kullanılmaktadırlar. Tablo
15’de defterde geçen bazı eşyaların isimleri ve fiyatları verilmiştir.
91
Belge No: 31,
92
Belge No: 31, 55, 72.
218
Deli 57
Mumcu 58
Bayraktar 64
Kirlioğlu 71
Çiftci 73
İpek 73
Gavuroğlu 76
Küdeşli 77
Vazandanlı 78
Esirci 86
Öskioğlu 91
Kel 101
Dalyanlı 101
Doğanlı 101
Türnekli 101
Manav 101
Avşarcıklı 101
Uzun 101
Sünnetçi 101
Erzincanlı 101
Harslı 101
Örekli 101
Kassab 101
93
Belge No: 5, 12, 16, 40, 59, 60, 62,69, 77, 117.
94
Belge No: 33, 82.
95
Belge No: 32, 63, 65, 67, 114.
96
Belge No: 49.
221
yaralama olayıdır. Defterde, insanlar arasında suç teşkil edebilecek en çok dava konusu
adam yaralama olduğunu, cinayet olayının ise sadece bir defaya mahsus gerçekleştiği
görülmektedir.
Eşkıya bedbaht, talihsiz, günahkâr, asi anlamına gelen “şaki” teriminin çoğulu olan bir
kelimedir. Osmanlı kaynaklarında kat’üt-tarik tabiri kullanılmakla birlikte daha çok şaki
ve çoğulu eşkıya ile celali, eşirra, harami, haramzade, türedi ve haydut kelimeleri
kullanılmıştır97. Hukuki açıdan eşkıyalık malı gasp etmek, zapt etmek, suikastta
bulunmak, öç almak, ülkenin iç huzurunu bozmak için; ev, çiftlik, köy, kasaba, ağıl,
değirmen gibi yerleri basmak veya yakıp-yıkmak, tahrip etmek, insanları öldürmek,
yollarda ve geçitlerde soygun yapmak, adam kaçırmak gibi suçları işleyene denir98.
97
Mehmet Erdoğan, Fıkıh ve Hukuk Terimleri Sözlüğü, Rağbet Yayınları, İstanbul 1998, s. 234.
98
Cin ve Akgündüz, s. 322.
99
Belge No: 32.
100
Belge No: 63.
222
101
Mücteba İlgürel, “Levent”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C.27, İstanbul 2003, s. 149.
102
İlgürel, s. 149.
103
İlgürel, s. 150.
104
Belge No: 65.
105
Belge No:156.
223
F.4.2. Diyet
Diyet, islâm hukukunda adam öldürme ve yaralamalarda mağdur tarafa ceza ve kan
bedeli olarak ödenen mala denir106. Konu ile ilgili olarak, incelenen sicil defterinde de
bu tür örneklere rastlanmaktadır. Mesela Ömer Beşe kulağının diyeti olarak Kömekli
Uzun Ali’den dört tarla, iki keçi ve yüz kuruş aldığı belirtilmektedir107. Bir başka
örnekte, Kürt Hüseyin isimli kişinin Bekir adlı kişiyi odun ile dövdüğü ve Bekir’in 4
gün boyunca yattığı, fakat ayağa kalktıktan 20 gün sonra öldüğü belirtilmiştir. Bekir’in
ölmesi üzerine karısı Fatma, Kürt Hüseyin’e diyet davası açmıştır. Fakat şahitlerin
ifadesiyle Bekir’in kavgadan sonra sağlıklı olduğu ve kavgadan 20 gün sonra öldüğünü
söylemeleri üzerine dava düşmüştür108. Başka bir örnekte ise, Çit adlı köyde yaşayan
Çolak Ahmed bin Seydi, Arakeli Abdurrahman Bey’in torunu Ömer bin Hüseyin’in taş
atarak kendisinin iki dişini çıkardığını ve diyetini tamamen alarak zimmetini ibra
eylediğini belirtmiştir109.
F.6. Boşanma
Talak, lügatte boşanmak, hissi ve manevi kayıttan kurtulmak manasına gelir. Nikâhlı
kadını bırakma manasındadır110. İslam hukukunda ise boşanma “müfarekat” başlığı
altında düzenlenmiş olmakla birlikte, evlilik bağının çözülmesiyle eşlerin birbirinden
106
Ali Bardakoğlu, “Diyet”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C. 9, İstanbul 1994, s. 473.
107
Belge No: 19.
108
Belge No: 76.
109
Belge No:168.
110
Devellioğlu, s.1022.
224
ayrılmaları anlamına gelmektedir111. İslam hukukuna göre 4 çeşit boşanma türü vardır:
1)Erkek Tarafından Boşanma 2) Kocanın verdiği yetkiye dayanarak kadın tarafından
boşanma 3) Karşılıklı rıza ile boşanma 4) Belirli sebeplerin varlığı hâlinde hâkim
kararıyla boşanmadır112.
Kelime anlamı olarak ilave etme ve birleştirme115 anlamına gelen Şüf’a, fıkıh terimi
olarak ise bir mülk kaça alınmışsa, o mülke o para ile sahip olma anlamına
gelmektedir116. Şüf’a hakkına konu olan mal Meşfû’, meşfûun fîh veya kısaca şüf’a,
şüf’a hakkı sahibi şefi’, şüf’a hakkına konu malı satan kişi bayi’, şüf’a hakkının
doğmasına sebep olan mal meşfûun bih, şüf’a hakkına konu malı alan kişi müşteri veya
meşfûun aleyh diye anılır117.
111
Halil Cin ve Gül Akyılmaz, Türk Hukuk Tarihi, Sayram Yayınları, Konya 2003, s.351.
112
Cin ve Akyılmaz, s.352-353.
113
Belge No: 35.
114
Belge No: 78.
115
İbrahim Kâfi Dönmez, “Şüf’a”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C.39, İstanbul 2010, s. 248.
116
Devellioğlu, s. 1004.
117
Dönmez, s. 248.
225
eğer kendisi olmazsa kendisinin yerine vekil olarak Seyyid İsmail Efendi’nin olduğunu
söylemiştir118.
Vakıf sözlükte kelime anlamı olarak; duran, ayakta duran, bir şeyi elde eden, bir işten
haberli olan, bir şeyi vakfeden anlamına gelmektedir119. Terim anlam olarak ise; bir
insanın kendisine ait bir malı insanların yararına olmak üzere Allah rızası için tahsis
etmesidir120. Osmanlı Devleti’nde ilk vakıf 1324 yılında Mekece’de Sultan Orhan
zamanında kurulmuştur. Bu dönemden itibaren vakıflar padişahlar, sadrazamlar, emirler
ve zengin tebaa gibi kişiler tarafından kurulmaya devam edilmiştir121. Tarih boyunca
daha çok cami, mektep, medrese, kütüphane, kervansaray, han, hastane, bedesten,
hamam, çeşme, yol, köprü, dükkân gibi alanlarda vakıflar kurulmuştur122.
118
Belge No: 180.
119
Devellioğlu, s. 1135.
120
İsmet Kayaoğlu, İslam Kurumları Tarihi, Ankara Üniversitesi Basımevi, Ankara 1985, s. 141.
121
Ziya Kazıcı, Sosyal Açıdan Vakıflar, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1985, s.57-58.
122
Kayaoğlu, s. 146.
123
Sivas Şer’iyye Sicili, Belge No: 36.
124
Belge No: 105.
226
G.2. Hamamlar
125
Belge No: 34.
126
Belge No: 133.
227
Diğer önemli konulardan bir tanesi ise merkezden taşraya gönderilen buyruldu
kayıtlarıdır. İncelemeye tabi tutulan söz konusu defter kaydında da, buyruldu
kayıtlarının olduğu görülmektedir. Bu tür kayıtları incelediğimizde, merkez genel
anlamda eşkıyalık faaliyetlerini önlemek, halkın can ve mal güvenliğini sağlamak ve
davaların tarafsız bir şekilde çözüme kavuşturulması için taşraya bu tür belgeleri
gönderdiği anlaşılmaktadır.
Devlet eşkıyalık faaliyetlerini önlemek amacıyla taşraya birçok buyruldu gönderdiğini
görmekteyiz. Bununla ilgili birkaç örnek vermek gerekirse, mesela Rakka Valisi
tarafından Divriği Kadı’sına yazılan buyruldu da, Divriği bölgesinde eşkıyalık yapan
Gelecorlu ve yandaşlarının yakalanması ve kendilerine göz yumulmaması
emredilmiştir128. Bir başka belge de, Divriği Kadı’sına gönderilen emir ile eşkıya olan
Rişvan Aşireti’nden Mehmed’in Divriği’de olduğu ve bu kişinin yakalanarak merkeze
gönderilmesi istenmiştir129. Diğer bir örnekte ise yine Divriği Kadı’sına yazılan
buyruldu ile bu bölge de insanlara zarar veren ve mallarını gasp eden haram-zade, hırsız
ve yol kesicilerin insanların huzuru ve emniyetleri için yakalanıp cezalandırılmaları
emredilmiştir130. Yukarıdaki örneklerden anlaşıldığı kadarıyla bazen tek bir aşiret için,
bazen ise genel anlamda eşkıyalık faaliyetleri yürütenler için merkezden taşraya
buyruldu suretlerinin gönderildiği görülmektedir.
Eşkıyalık faaliyetlerinin önlenmesinin yanı sıra, davacı ile davalı arasındaki davanın
görüşülmesi ve kanunlara uygun bir şekilde çözülmesi için de merkezden taşraya
buyruldu suretleri gönderilmiştir131. Merkezden gönderilen bu suretlerde davanın
güvenirliliği için Mübaşir tayin edildiği bildirilmiştir. Ayrıca halledilemeyen davaların
Divan-ı Rum’a nakledilmesi istenmiştir.
Yukarıda belirtilen konuların dışında defterde vergi tahsili132 ve tayin133 ile ilgili birer
buyruldu sureti bulunmaktadır.
127
Belge No: 161.
128
Belge No: 32.
129
Belge No: 63.
130
Belge No: 145.
131
Belge No: 116, 147, 149, 155, 166.
132
Belge No: 115.
133
Belge No: 172.
228
SONUÇ
77 Numaralı Sivas Şer’iyye Sicil Defteri H. 1195 (M. 1780-1781) yıllarına aittir. Bu
defterden hareketle o döneme ait Sivas’ın idari, ekonomik ve sosyal hayatı ile ilgili
sonuçlara ulaşılmıştır. Sicilden hareketle Sivas’ın o dönemde Divriği, Ekin,
Çemişgezek, Bozok, Arabgir, Canik ve Çorum’u da içine alan büyük bir eyalet olduğu
görülmektedir. Defterimizin kapağında Sivas Şer’iyye Sicili yazsa da defter ağırlıklı
olarak Divriği ile ilgili belgeleri içermektedir. Defterden hareketle o döneme ait kaza,
köy, nahiye ve mahalle isimlerine ulaşılmakla birlikte, bu isimlerin bazıları günümüzde
hâlâ varlığını sürdürmektedir. Sicil kayıtlarından, o dönem Sivas ve çevresinde
kullanılan sülale isimleri, lakaplar, kullanılan eşyalar ve bunların fiyatları hakkında
ayrıntılı olarak bilgi elde edilebilmektedir. Lakaplardan hareketle farklı meslek
gruplarına ulaşılmakla birlikte insanların hangi meslekler ile uğraştığı da
öğrenilmektedir. Ayrıca kayıtlardan hayvan, yiyecek ve bazı eşya ve giyecek fiyatları
hakkında da bilgi sahibi olunabilmektedir. Bunlardan hareketle o dönemde insanların
temel geçim kaynağının tarım ve hayvancılık olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca Bazı
meslek isimlerinden de anlaşılacağı üzere zanaatkârlığında göz ardı edilemeyecek kadar
geliştiği görülmektedir. Defterde Alım-satım, borç ve miras gibi belgelerinin çokluğu
bize ticari hayatın canlı olduğu izlenimini vermektedir. En çok dikkat çeken konulardan
biri ise kişilerin sahip oldukları malları belli şartlar altında insanların yararına
vakfetmesidir. Bu tür davranışlar toplum içerisinde kaynaşmayı artırmakla birlikte,
insanlarımızın hayır işlerinde ne derece birbirleri ile yarış halinde olduğunu gözler
önüne sermektedir.
olarak karşımıza çıkmaktadır. Boşanma olaylarının ise yok denecek kadar az olduğu
görülmektedir.
Defterin tutulduğu 18. yüzyıl, dönem itibariyle Osmanlı Devleti’nin savaşlarla meşgul
olduğu zamana denk gelmektedir. Bu yüzyılda Osmanlı- Rusya ve Avusturya Savaşları
(1736-1739), Osmanlı- Rusya Savaşları (1768-1774), Osmanlı- Rusya ve Avusturya
Savaşları (1787-1792) ve Osmanlı- İran Savaşları (1722-1746) uzun sürmesinin
yanında, devlete ekonomik yönden ağır sorumluluklar yüklemiştir. Buradan hareketle
devlet savaş masraflarını karşılamak amacıyla halktan Avarız, İmdad-ı Seferiyye,
İmdad-ı Hazariyye ve Cebelü Bedeli adı altında çeşitli vergiler toplamıştır. 77 Numaralı
Şer’iyye Sicili’nden de anladığımız kadarıyla devlet Sivas’ta da sık sık bu tür vergilerin
toplanması için merkezden Sivas’a emirler göndermiştir. Bu dönemde Sivas’ın eyalet
statüsünde olmasından hareketle, buranın Osmanlı Devleti için önemli miktarda nüfus
potansiyeli taşıdığını ve vergi ile mükellef insanların sayısı bakımından çok olmasından
dolayı devletin sık sık buranın halkından vergi topladığı kanısına varmaktayız. Ayrıca
Sivas Osmanlı Devleti için doğuya yaptığı seferler için önemli üslerden bir tanesiydi.
Bir bakıma Sivas için Osmanlı Devleti’nin doğuya açılan kapısıdır ifadesini kullanmak
yanlış olmasa gerektir. Osmanlı Ordusu doğuya yaptığı seferler esnasında son
hazırlıklarını Sivas’ta yaptıktan sonra düşman topraklarına doğru yola çıkardı.
Sonuç olarak, Şer’iyye Sicilleri tutulduğu dönem hakkında günümüze önemli bilgiler
aktarmaktadır. Mahkemelerde ne tür davaların görüldüğü, davanın işleyiş süreci ve
kadının hükümleri gibi konuları bu tür kayıtlardan öğrenebilmekteyiz.
230
KAYNAKÇA
Cin, Halil ve Ahmet Akgündüz, Türk İslam Hukuk Tarihi, C.1, OSAV, İstanbul 1990.
Cin, Halil ve Gül Akyılmaz, Türk Hukuk Tarihi, Sayram Yayınları, Konya 2003.
Çevik, Murtaza, 78/1 Numaralı Kayseri Şer’iyye Sicili (H. 1078- 1079/ M. 1668)
Transkripsiyon ve Değerlendirme, Erciyes Üniversitesi SBE, Kayseri 2009
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
Dönmez, İbrahim Kâfi, “Şüf’a”, Diyanet İslam Ansiklopedisi, C.39, İstanbul 2010.
Kazıcı, Ziya, Sosyal Açıdan Vakıflar, Milli Eğitim Basımevi, İstanbul 1985.
Kılıç, Orhan, “XVII. Yüzyılın ilk Yarısında Osmanlı Devleti’nin Eyalet ve Sancak
Teşkilatlanması” Yeni Türkiye Osmanlı Özel Sayısı C.6 (Teşkilat), Yeni
Türkiye Yayınları, Ankara 1999.
Öztürk, Said, Askeri Kassama Ait On yedinci Asır İstanbul Tereke Defteri, İstanbul
1995.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Devleti’nin İlmiye Teşkilatı, TTK Yay, Ankara
1988.
İNDEKS
Cami-i Kebir, 64, 206 195, 196, 202, 203, 204, 205, 207,
Canik, 149, 202, 204 210, 221, 225, 226, 227, 228, 230
Casus, 212 Diyarbakır, 34, 35, 53, 91, 92, 93, 143,
Cebelü Bedeli, 215, 216, 229 147, 159
Celdik Ulya, 35, 207 Diyet, 15, 223, 230
Ciğer, 159, 214 Dizdar, 59, 82, 212, 226
Cizye, 17, 46, 80, 215, 216 Ebu Şahme, 35, 208
Cizyedar, 210, 211 Ebussu’ud, 207
Curşin, 51, 203 Edirne, 8, 17, 48
Çapa Kenarı, 83, 207 Eflak, 101
Çavuş, 28, 38, 52, 61, 72, 76, 77, 87, Ekmek, 41, 214
106, 142, 153, 180, 219, 226 Ekmekçi, 211
Çaybaşı, 35, 58, 107, 157, 206, 208 Eli Çemne, 26, 83, 207
Çiftçi, 26, 83, 211 Emir, 14, 24, 27, 71, 108, 109, 154,
Çit, 41, 194, 205, 223 155, 156, 157
Çorum, 149, 202, 204 Entağra, 58, 203
Çukadar, 33, 212 Evkaf Nezareti, 9
Davacı, 10 Eyalet, 202, 231
Deli veli ödür, 204 Fatih Sultan Mehmet, 8
Delüktaş, 105, 207 Ferman, 5, 14
Demirci, 153, 156, 157, 211, 219 Fındık, 90, 214
Dillioğlu, 35, 107, 159, 206, 207 Gayrı Müslim, 217, 228
Divriği, 17, 18, 20, 21, 22, 23, 24, 25, Gelecorlu, 20, 59, 221, 227
27, 28, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 36, 37, Gödeş, 96, 117, 126, 136, 144, 167,
38, 39, 40, 41, 49, 51, 59, 60, 61, 62, 184, 204
63, 65, 67, 68, 70, 73, 78, 79, 81, 85, Gökçe, 30, 31, 32, 36, 103, 108, 206,
86, 87, 88, 91, 93, 98, 100, 103, 111, 207, 208, 225, 226
113, 119, 121, 122, 127, 128, 129, Gökçe Cami-i Şerifi, 206
130, 132, 137, 138, 145, 148, 149, Gümüşoğlu, 18, 51, 206
153, 161, 168, 170, 171, 172, 173, Hacı, 16, 17, 19, 21, 23, 24, 25, 26, 27,
174, 175, 176, 177, 178, 179, 181, 28, 30, 31, 33, 34, 35, 36, 37, 39, 40,
186, 187, 188, 190, 192, 193, 194, 42, 43, 44, 45, 48, 49, 50, 51, 52, 53,
54, 55, 57, 58, 59, 60, 62, 64, 66, 70,
234
71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 80, 83, 84, Heke, 65, 203
85, 88, 91, 92, 98, 100, 103, 104, 105, Hennure, 204
106, 108, 109, 110, 111, 119, 121, Hınta, 114, 214
122, 123, 127, 128, 133, 140, 141, Himmet Bey, 109, 208
142, 143, 144, 145, 151, 152, 153, Hizmetkar, 212
154, 155, 156, 157, 158, 161, 162, Hurevenik, 109, 207
163, 170, 171, 172, 173, 174, 175, Hüccet, 2, 14
180, 186, 190, 191, 193, 194, 197, İhtisab Nezareti, 9
198, 199, 200, 201, 206, 207, 208, İlâm, 3
210, 219, 224, 225 İmamoğlu, 22, 24, 28, 32, 35, 67, 88,
Hacı Bekir Ağa, 31, 59, 70, 100, 119, 104, 122, 155, 201, 206, 208, 224
151, 173, 225 İmdâd-ı Hazariyye, 215, 216
Hacı Halil Ağa, 31, 59, 123, 163, 225 İmdâd-ı Seferiyye, 215, 216
Hacı İsmail Ağa, 21, 151, 225 İnen, 32, 128, 204
Hacı Kameri, 208 İzmir, 8
Hacı Kumruoğlu, 35, 106, 153, 156, Kadı, 2, 3, 8, 212, 213, 226
162, 207 Kadıasker, 35, 208, 213
Hacı Osman, 21, 30, 34, 36, 37, 40, 42, Kalun, 146, 204
51, 57, 59, 64, 74, 76, 80, 92, 100, Kamhu, 29, 93, 203
104, 140, 141, 142, 144, 145, 152, Kanuni Sultan Süleyman, 202
153, 158, 161, 170, 171, 173, 174, Kara Mahmud oğlu, 23, 207
180, 193, 201, 206, 225 Karasar, 96, 117, 125, 135, 143, 156,
Hacib Ömer, 207 164, 166, 184, 204
Haleb, 147, 159 Kars, 136, 174, 204
Hamam-ı Süfla, 207, 226 Kassab, 212, 220
Hamo, 52, 65, 103, 151, 153, 158, 203 Kassam, 10, 212
Hars, 135, 140, 166, 184, 204 Katib, 10
Hatib, 38, 207, 212 Kayıkçı, 73, 212, 219
Hatib Mescidi, 207 Kaza, 8, 10
Hazgerek, 18, 52, 96, 116, 125, 135, Kemankeş, 64, 206
166, 184, 203 Kesme, 65, 95, 116, 124, 134, 143, 165,
Hazine-bend, 207 183, 203, 204
Hazinedar, 212 Kethüda, 53, 211, 213, 224
235
Kırım, 101 77, 80, 82, 84, 86, 91, 100, 103, 105,
Kızılca viran, 203 108, 109, 120, 121, 122, 123, 151,
Koca Ağa, 27, 35, 86, 91, 105, 151, 152, 153, 155, 156, 157, 158, 159,
172, 175, 197, 207 164, 173, 174, 175, 190, 191,197,
Kömek, 97, 117, 121, 126, 136, 167, 198, 201, 219
185, 204 Morvana, 94, 115, 123, 134, 163, 165,
Körtelli, 108, 207 182, 192, 204
Köse, 16, 44, 71, 156, 157, 159, 219 Muhzır, 10, 197, 198, 201
Kuloğlu, 21, 28, 35, 51, 52, 61, 62, 64, Mustafa Paşa, 35, 106, 152, 172, 180,
89, 99, 107, 139, 142, 152, 153, 162, 181, 207
164, 206, 208, 225 Mutasavvıf, 212
Kuyumcu, 211 Mübaşir, 10, 33, 38, 211
Küçük, 6, 28, 37, 45, 53, 64, 73, 83, 88, Müezzin, 211
104, 106, 109, 110, 152, 153, 155, Müfti, 35, 208, 212, 219
156, 157, 158, 174, 197, 206, 207, Müfti Efendi, 35, 208
219 Mürasele, 4
Küçük Cami Şerif, 207 Müslüman, 1, 217
Kürd, 23, 27, 28, 50, 51, 72, 83, 85, 87, Mütesellim, 164, 181, 211
99, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109, Mütevelli, 211
110, 140, 151, 153, 155, 156, 157, Naib, 10, 43, 211
158, 219, 224 Nan-ı Aziz, 214
Kürdler, 25, 76, 203 Nar, 90, 214
Lahm, 89, 214 Nurşun, 28, 41, 87, 95, 115, 124, 165,
Leblebi, 89, 214 183, 195, 203
Levent, 222, 231 Nüzûl, 215, 216
Mahalle, 112 Oda başı, 212
Mansurlu, 204 Odabaşı, 154
Mardin, 34, 35, 147, 159 Oruçoğlu, 107, 110, 207
Maruz, 14 Osmanlı Devleti, 1, 2, 6, 8, 9, 202, 213,
Menzilci, 199, 212 221, 223, 224, 225, 227, 228, 229,
Molla, 16, 17, 18, 19, 22, 25, 26, 27, 29, 230, 231
30, 32, 37, 44, 45, 48, 49, 50, 52, 53, Ovacık, 98, 118, 127, 137, 146, 168,
58, 60, 64, 68, 70, 71, 72, 73, 74, 76, 186, 198, 204
236
Ödekli, 108, 163, 204 Sevir, 26, 65, 82, 97, 108, 118, 126,
Ödür, 38, 98, 119, 127, 137, 140, 145, 136, 144, 168, 185, 203
146, 163, 164, 168, 177, 181, 186, Seyyid, 16, 22, 23, 24, 27, 28, 32, 37,
204 38, 42, 43, 44, 45, 48, 49, 52, 58, 59,
Örencar, 24, 32, 35, 74, 110, 123, 154, 64, 66, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 77,
207, 226 83, 86, 87, 88, 89, 91, 92, 93, 98, 100,
Paşa, 18, 19, 20, 22, 36, 41, 46, 50, 51, 103, 108, 110, 111, 120, 121, 122,
53, 55, 56, 58, 63, 65, 66, 68, 70, 74, 123, 127, 133, 137, 139, 140, 141,
78, 91, 93, 122, 128, 137, 140, 145, 143, 144, 145, 151, 152, 153, 154,
152, 156, 168, 170, 172, 173, 176, 155, 157, 158, 159, 162, 164, 168,
180, 187, 190, 195, 196, 198, 199, 170, 171, 173, 175, 179, 180, 186,
200, 201, 209, 210, 219, 222, 226 191, 196, 197, 198, 201, 219, 225
Pengan, 95, 116, 124, 134, 165, 181, Sinaniye, 24, 64, 206, 226
183, 201, 205 Sivas, v, 13, 18, 25, 26, 28, 29, 30, 33,
Peynir, 50, 89, 214 34, 35, 39, 40, 41, 42, 46, 51, 62, 76,
Pir Eyyüb, 207 78, 80, 91, 92, 93, 98, 99, 100, 128,
Pirinç, 90, 214 130, 133, 137, 139, 140, 141, 145,
Polos Süfla, 207 149, 162, 169, 176, 177, 180, 181,
Polur Ulya, 35, 208 186, 187, 188, 190, 191, 194, 195,
Püdge, 17, 50, 203 196, 199, 200, 201, 202, 205, 206,
Püşe Nişin, 207 209, 210, 213, 215, 216, 221, 222,
Rakka, 20, 59, 63, 65, 66, 78, 188, 199, 223, 224, 225, 226, 228, 230, 231
200, 221, 227 Subaşı, 212
Ramazan, 33, 110, 225 Sultan Orhan, 8, 225
Recep, 225 Süleyman Ağa, 25, 62, 70, 77, 87, 99,
Rişvan, 25, 75, 221 106, 170, 180, 207
Sa’i, 212 Sünnetçi, 109, 212, 220
Sağır taş, 205 Sürücüler, 212
Sahn-ı Seman, 8 Şa’ ir, 214
Sallık Mescidi, 35, 153, 208 Şaban, 21, 39, 42, 225
Sancak, 202, 231 Şam, 34, 35, 147, 159
Sarraf, 213 Şatıroğlu, 35, 40, 208
Serdar, 17, 52, 60, 199, 212 Şebinkarahisar, 202
237
EKLER
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
ÖZGEÇMİŞ
KİŞİSEL BİLGİLER
Email : kanuni_sultan_suleyman_1520@outlook.com
Yazışma Adresi : Mevlana Mah. Numune Sok. Doktorlar Sit. Şelale Evleri
A Blok No: 1/6
EĞİTİM
İŞ DENEYİMLERİ
YABANCI DİL
İngilizce.