Professional Documents
Culture Documents
Abbas Gök 63 Nolu Mühimme
Abbas Gök 63 Nolu Mühimme
ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TARĠH ANABĠLĠM DALI
Hazırlayan
Abbas GÖK
DanıĢman
Prof. Dr. Mehmet ĠNBAġI
Bu çalışmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde
edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kural ve davranışların gerektirdiği gibi, bu
çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve
referans gösterdiğimi belirtirim.
Ad ve SOYAD
İmza
i
T.C.
ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ
Danışman: Öğrenci:
ii
KILAVUZA UYGUNLUK
Hazırlayan DanıĢman
iii
ÖN SÖZ
Arşiv belgeleri, devletin içeride toplumu ile dışarıda diğer devletler ile
kurdukları münasebetleri belgeleyen önemli kaynaklardır. Osmanlı Devleti‟nin
muhafaza ettiği milyonlarca arşiv belgesi günümüze kadar ulaşmıştır. Bu defterler
Divân-ı Hümâyûn‟da görüşülen ve karara bağlanan konuların kaydedilmesiyle
oluşmuştur. Bu defterler arasında Mühimme defterleri çok önemli bilgiler içermektedir.
Abbas GÖK,
KAYSERİ, 2021
v
62 NUMARALI MÜHĠMME DEFTERĠNĠN TRANSKRĠPSĠYON VE
DEĞERLENDĠRĠLMESĠ (s.135-271)
Abbas GÖK
ÖZET
Osmanlı Devleti‟nde siyasi, askerî, iktisadi, sosyal ve hukuk alanlarında birçok
meselenin görüşülüp karara bağlandığı yer Divân-ı Hümâyun idi. Divân‟da alınan
kararların yazıldığı fermânların sûretleri mühimme defterlerine kaydedilirdi. Mühimme
defterleri içinde yer alan konular bakımından pek çok araştırma alanına ışık
tutmaktadırlar. İncelenen 62 numaralı defterde görüleceği gibi Mühimme defterleri
Osmanlı Devleti‟nin merkez ile eyaletler, sancaklar arasındaki idari ve askerî ilişkiler
hakkında son derece önemli bilgiler bulundurmanın yanı sıra diğer devletlerle kurulan
ilişkiler hakkında da bilgi vermektedir. Transkripsiyon ve değerlendirmesi yapılan 62
numaralı Mühimme defteri Sultan III. Murad dönemine ait olup Hicri 995 senesinin
Safer ayının başlarından 996 senesi Şa„bân ayının ortalarına kadar yani Miladi Ocak
1587 / Temmuz 1588 tarihleri arasını kapsamaktadır. Defterin ağırlıklı konularını
Leh/Kazak eşkıyası ile mücadele ve eşkıyâlık faaliyetleri oluşturmaktadır. Çalışmada
Divân-ı Hümâyun ve Sultan III. Murad dönemi hakkında bilgiler verilmiştir. 62
numaralı Mühimme Defteri‟nin 135-271. sayfa aralığındaki toplam 455 hükmün
transkripsiyonu, özeti ve değerlendirmesi yapılmıştır. Çalışmanın sonunda 62 numaralı
Mühimme Defteri‟nin (s.135-171) fotokopisi ve indeks yer almaktadır.
vi
THE TRANSCRIPTION AND EVALUATION OF MUHIMME
REGISTER NO 62 (page 135-271)
Abbas GÖK
ABSTRACT
Divan-ı Hümayun was the place where many political, military, economic, social
and legal area were discossed and resolved. In the Ottoman Empire of edicts in which
the decisions taken in this divan were recorded in the “mühimme record”. It sheds light
on many research areas in terms of the subjects in the “mühimme record”. Mühimme
records are extremely important seurces about the administrative and military relations
between the center of the Ottoman Empire and provinces and sanjaks, as well as provide
information about the relations established with other states. The mühimme record
number 62, which was transcripted and evalvated, belongs to 3rd Murad Period and
covers the period from the beginning of month Safer in 995 of Hijri to the middle of the
month Şaban in 996, that is, from January 1587 to July 1588. Fighting against
Polish/Kazakh bandits and banditry activities constitute the main subjects of Mühimme
record. Information about Divan-ı Hümayun and reign of the Sultan 3rd Murad given in
the study. Transcription, summaries and evalvaled in 455 provisions between pages
135-271 of the number 62 Mühimme record. At the end of the study, copy of the
Mühimme record number 62 (p.135-171) and index takes place.
vii
ĠÇĠNDEKĠLER
DEĞERLENDĠRĠLMESĠ (s.135-271)
viii
3.3. Osmanlı-Leh/Kazak Münasebetleri Hakkındaki Hükümler .................................... 37
3.4. Osmanlı-İran Münasebetleri Hakkındaki Hükümler ............................................... 39
3.5. Nefy-i Belde ve Küreğe Konulma ile İlgili Hükümler ............................................ 41
3.6. Et Müzayakası ve Koyun Temini Hizmeti ile İlgili Hükümler ............................... 42
3.7. İnşaat ve Ta„mir ile İlgili Hükümler ........................................................................ 43
3.8. Memnu„ Meta„ ile İlgili Hükümler .......................................................................... 43
3.9. Gazi Giray‟ın Kırım Han‟ı Olması ile İlgili Hükümler ........................................... 43
3.10. Kadırga Temini ile İlgili Hükümler ....................................................................... 44
3.11. Kurşun, Gül vb. İhtiyaç Malzemelerinin Temini ile İlgili Hükümler ................... 45
3.12. Muhtelif Konularla İlgili Hükümler ...................................................................... 45
3.13. Hükümlerin Muhatap Makamları .......................................................................... 48
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
62 NUMARALI DEFTERĠN TRANSKRĠPSĠYONU VE ÖZETĠ
4.1. Hükümlerin Transkripsiyonu ................................................................................... 51
4.2. Hükümlerin Özeti .................................................................................................. 278
SONUÇ ........................................................................................................................ 373
KAYNAKÇA............................................................................................................... 376
ĠNDEKS ....................................................................................................................... 380
ORĠJĠNAL METĠN .................................................................................................... 391
ix
SĠMGELER ve KISALTMALAR LĠSTESĠ
B :Receb
CA :Cemâziyel-evvel
C :Cemâziyel-âhir
H :Hicrî
L :Şevval
M :Miladi
M :Muharrem
N :Ramazan
RA :Rebiü‟l-âhir
R :Rebiü‟l-evvel
S :Safer
ġ :Şa„ban
vs :vesair
yy :Yüzyıl
ZA :Zİ‟l-ka„de
Z :Zi‟l-hicce
xi
GĠRĠġ
Osmanlılara divan kurarak devlet işlerinin yürütülmesi geleneği İslam ve Türk-
İslam devletlerinden geçmiştir. Osmanlı Devleti‟nde Anadolu Selçuklu ve İlhanlı
devletlerindeki divân teşkilatının etkileri görülür.1 Osmanlı Devleti‟nde tüm devlet
işlerinden birinci derecede mes„ul kurum olan Divân-ı Hümâyûn, Orhan Gazi
döneminden beri mevcuttur. Divân, Orhan Gazi döneminden itibaren Fatih Sultan
Mehmed‟in saltanatının ilk dönemleri de dâhil olmak üzere her gün padişahın
başkanlığında toplanmakta idi; Divân görüşmeleri sabah namazından sonra başlayıp
öğleye kadar devam eder ve öğle vakti yemek yenilerek toplantı sona ererdi.2
Divân-ı Hümâyûn, padişahın hükûmeti demek olup, bu da saraya dâhil olan bir
müessesedir. Görevliler dîvânhâne denilen salonda toplanırdı. Kubbealtı da denilen
müessese üç kubbeli üç bölümden oluşuyordu. İlk kubbenin altında asıl divân
toplantılarının yapıldığı ve padişahın toplantıları takip ettiği kasr-ı adl denilen kafes
pencereli oda bulunmakta idi. Bu odanın hemen bitişiğinde ise divân kâtiplerinin
bulunduğu büro vardı. Onun yanındaki odada ise devletin her türlü idari ve malî
kayıtlarının bulunduğu defterhâne vardı.3
1
Recep Ahıshalı, “Divan-ı Hümayun Teşkilatı”, içinde Osmanlı (Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 1999),
24.
2
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilatı (Ankara: Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 1988), 1.
3
Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi (Isparta: Fakülte Kitabevi, 1997), 36.
1
konulardaki problemler divânda görüşülerek padişah adına bir karar verilmiş olurdu.
Bazı konular ise padişaha arz edilmeden kesinleştirilmezdi.4
Orhan Bey döneminden Fatih Sultan Mehmed‟in saltanatının ilk yıllarına kadar
haftanın her günü toplanan Divân, XVI. yüzyıldan itibaren haftada dört güne inmiş,
XVII. yüzyıl ortalarında haftada iki güne, XVIII. yüzyıl başlarında Sultan III. Ahmed
devrinde bir güne indirilmiştir. Daha sonraları kaldırılmış ise de gerek görülmesi
üzerine tekrar düzenlenerek haftada bir defa toplanması kararlaştırılmıştır.8
4
Ahmet Mumcu, “Divân-ı Hümâyûn”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 1994), 9:430-432.
5
Halil İnalcık, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) (İstanbul: Yapı
Kredi Yayınları, 2003), 99.
6
Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 72.
7
Yusuf Halaçoğlu, Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
1991), 9; Ziya Kazıcı, İslam Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi (İstanbul: Marmara Üniversitesi İlâhiyat
Fakültesi Vakfı Yayınları, 2013), 105.
8
Halaçoğlu, Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, 8.
9
Mübühat S. Kütükoğlu, “Mühimme Defteri”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi
(İstanbul: TDV Yayınları, 2006), 31:520-523.
2
kalemler; Divân (beylikçi) kalemi, Amedî kalemi, Nişancı kalemi, Ruûs kalemi,
Teşrifatçılık kalemi, Vak‟anüvislik kalemi, Divân-ı Hümâyûn Tercümanları gibi
bölümlerden müteşekkildi.10
10
Halaçoğlu, Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, 19.
11
Ahmet Mumcu, Hukuksal ve Siyasal Karar Organı Olarak Divân-ı Hümâyûn (Ankara: Birey ve
Toplum Yayınları, 1986), 68; Mehmet İpşirli, “Beylikçi”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1992), 6:78-79; Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, 49.
12
Halaçoğlu, Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, 20.
13
Kütükoğlu, “Mühimme Defteri”, 520-523.
14
İpşirli, “Beylikçi”, 78.
15
Necati Aktaş, “Amedci”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
1991), 3:12
16
Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 56
17
Mustafa Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2011), 1451.
3
Tahvil (NiĢancı) Kalemi: Bu kalem timar ve zeâmet tevcihi işlemleri ile
ilgilenirdi.18Bir kişiye timar veya zeâmet tevcih olunacağı zaman önce derkenar olmak
üzere defterhâneye gider oradan Tahvil kalemine gönderilirdi. Tahvil kaleminde vezir,
beylerbeyileri, sancakbeylerinin beratları, tevcih fermanları ve tahvil tezkireleri
yazılmaktaydı. Bu kaleme “Nişan kalemi, Kese kalemi” baş amirine ise “tahvil
kesedarı” denilirdi.19
18
Recep Ahıshalı, “Tahvil”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
2010), 39:440.
19
Mehmet Zeki Pakalın, “Tahvil Kalemi”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III (İstanbul:
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993), 381; Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 43.
20
Halaçoğlu, Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, 20.
21
Filiz Karaca, “Teşrifat”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
2011), 40:570-572.
22
Mehmet Zeki Pakalın, “Teşrifati-i Divan-ı Hümayun”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,
III (İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993), 478.
23
Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 58.
4
gibi durumlarda eski vak‟anüvisin tuttuğu belgelerin yeni vak‟anüvise teslim edilmesine
önem verilirdi.24 Osmanlı Devleti‟nde resmî olarak tayin edilen ilk vak‟anüvis Halebli
Mustafa Naima Efendi, son vak‟anüvis ise Abdurrahman Şeref Bey‟dir.25
Osmanlı merkez teşkilatında Tanzimat öncesi dönemine ait defterler, iki ana seri
halinde günümüze ulaşmıştır. Bunlardan ilki Divân-ı Hümâyûn Defterleri‟dir. Bu seride
devletin siyasî ve hukukî kararları ile ülkedeki asayiş ve nizama dair kaleme alınan
hükümler yer almaktadır. İkinci seri ise cizye, avârız ve mukataa işleriyle ilgili
konuların kaydolunduğu Bâb-ı Defterî Defterleri‟dir.28
24
Bekir Kütükoğlu, “Vak„anüvis”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2012), 42:457-461.
25
Mehmet Zeki Pakalın, “VAK„ANÜVİS”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III (İstanbul:
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993), 574.
26
Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 79; Feridun M.Emecen, Osmanlı Klasik Çağında Hanedan,
Devlet ve Toplum (İstanbul: Timaş Yayınları, 2011), 111.
27
Mübühat S. Kütükoğlu, “Ferman”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 1995), 12:400-406
28
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi
Daire Başkanlığı, (İstanbul: Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını, 2010), 3.
5
Defterleri, Rikab Mühimmesi, Ordu Mühimmesi, Kaymakamlık Mühimmesi” olarak
dört ayrı grupta değerlendirilebilir.29
2-Komşu ülkeler ile Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Arabistan, Rusya ve
Kafkaslar tarihi açısından önemli bilgi kaynaklarıdır.
29
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, 7.
30
3 Numaralı Mühimme Defteri, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı, (Ankara: Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, 1993), XXIII.
6
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
Sultan III. Murad, 1546 yılında Manisa‟da dünyaya gelmiş, 1574 yılında 28
yaşında iken hükümdar olmuş ve 21 yıllık saltanatından sonra 1595 yılında 49 yaşında
iken vefat etmiştir.31 Mart 1562 tarihinde Saruhan Sancağı‟na sancak beyi vazifesiyle
gönderilmiştir. Saruhan Sancağı‟nda on ikinci kalmıştır. Burada kendisine lala olarak
önce Ferruh Bey daha sonrada Cafer Bey atanmıştır. Hasekisi Safiye Sultan ile burada
tanışmış ve ondan oğlu III. Mehmed dünyaya gelmiştir.32
Vezir-i azam Sokullu Mehmed Paşa, Sultan II. Selim vefat ettiği zaman şehzâde
Murad‟a haber göndererek saltanata çağırmış ve şehzâde Murad Manisa‟dan İstanbul‟a
gelerek hükümdar olmuştur.33 Sultan III. Murad‟ın tahta çıktığı gün kanun gereği beş
kardeşi öldürülmüştür.34 Padişah tahta oturunca önce veziriazam ardından vezirler daha
sonra sırasıyla devlet erkânı biat etmişlerdir.35 25 Aralık 1574 tarihinde cülûs bahşişi
dağıtılmış, dağıtılan para mikdarı toplam 1 milyon 100 bin altını bulmuştur. Sultan III.
Murad 1574 yılının son günü Cuma namazını Ayasofya‟da kılmış ve 5 Ocak 1575 günü
Eyyub el-Ensari Türbesini ziyaret etmiş, kılıç kuşanmış ve Yavuz Sultan Selim, Fatih
Sultan Mehmed, Sultan II. Bayezıd, Kanuni Sultan Süleyman, Sultan II. Selim ve iki
hafta önce öldürülen kardeşlerinin türbelerini ziyaret etmiştir.36
31
İbrahim Peçevi, Peçevi Tarihi, Haz. Bekir Sıtkı Baykal (Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,
1982), 1; Bekir Kütükoğlu, “Murad III”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2006), 31:172-176.
32
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176.
33
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi III/I (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2009), 42;
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1288.
34
Mehmet Alkan, Osmanlı Devletinde Kardeş Katli (İstanbul: Eren Yayınları, 1997), 99; Kütükoğlu,
“Murad III”, 172-176.
35
Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî, Haz. Mehmet İpşirli (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
1999), 100.
36
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1288; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 43-44.
7
Sultan III. Murad‟ın padişah hocalığı vazifesinde sırasıyla İbrahim Efendi ve
Hoca Sadeddin Efendi bulunmuşlardır.37 Sultan III. Murad‟ın ilk zamanları Sokullu
Mehmed Paşa‟nın idaresinde iyi gitmişse de onun vefatı üzerine saraydaki valide
sultanlar, kadınlar devlet işlerinde etkili olmuşlardı.38 Sultan III. Murad annesine fazlaca
itibar ettiğinden “Valide Sultan” unvanını vermiş ve daha sonraki padişah annelerine de
bu tabir söylenmiştir.39 Sultan III. Murad, devlet işleriyle bizzat meşgul olmamakla
beraber devlet işlerini tamamen vezir-i azam Sokullu Mehmed Paşa‟ya da
bırakmamıştır.40
Yabancı devletler, Sultan III. Murad‟ın cülûsunu tebrik etmek amacıyla elçilerini
Sultan III. Murad‟a göndermeye başlamışlardır. Soranza isimli Venedik elçisi divân‟a
50.000 altın takdim etmiştir. Taranowsky isimli Lehistan elçisi ve Avusturya‟nın elçileri
de kıymetli hediyelerle gelmişlerdir. III. Murad‟ın cülûsunu tebrik etmek ve daha
önceden kurulan Türk-İran dostluğunu yenilemek için 1576 yılı Mayıs ayında bir İran
elçilik heyeti İstanbul‟a gelmiştir. İran elçilik heyetine başkanlık eden Tokmak
Muhammed han İstanbul‟a gösterişli bir heyetle gelmiş ve daha gösterişli bir şekilde
Osmanlı Devleti tarafından karşılanmıştır.41
Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan Osmanlı Devleti ile Fas Sultanlığı
arasındaki ilişkiler daha sonraları gelişerek devam etmiştir. XVI. yüzyılın ilk yarısında
ise Fas‟ın büyük bir kısmına hâkim olan Muhammed eş-Şeyh, daha önceki yönetimin
yaptığı gibi İspanyol ve Portekiz güçleriyle mücadele etmeyip Türklere karşı harekete
geçmiştir. 1557 yılında öldürülmüş ve yerine oğlu Mevlây Abdullah geçmiştir. 1574
yılında da Mevlây Abdullah ölüp yerine oğlu Muhammed el-Mütevekkil tahta
geçmiştir.42 Bunun üzerine sultanlıkta hak iddia eden amcası Abdülmelik ve onun
küçük oğlu Ahmed Osmanlı Devleti‟ne sığınmış ve Sultan III. Murad‟dan yardım
istemişlerdir. Osmanlı Devleti Abdülmelik‟i Fas tahtına geçirmeye karar vererek bu
37
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2014), 149.
38
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
2014), 78.
39
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1433.
40
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 44.
41
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176; Ahmet Şimşirgil, Kayı: Kudret ve Azamet Yılları (İstanbul: Timaş
Yayınları, 2016), 77-78; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1313-1314.
42
Mustafa L. Bilge, “Osmanlı-Fas Münasebetleri”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi
(İstanbul: TDV Yayınları, 1995), 12:190-192.
8
hususda Cezayir-i Garp beylerbeyine emir yazılmıştır. Cezayir-i Garp beylerbeyi
Ramazan Paşa, Abdülmelik‟i de yanına alarak kuvvetleriyle Fas‟a yürümüş,
Muhammed el-Mütevekkil mağlub edilmiş ve Abdülmelik hükümdarlığını ilan etmiştir.
Saltanattan vazgeçmeyen Muhammed Mütevekkil Portekiz kralından yardım istemiştir.
1578 yılında ordusuyla Fas topraklarına ayak basan Portekiz kralı Don Sebastian,
Muhammed el-Mütevekkil ile birleşmiş ve Vâdi‟s-Sebil (Kasr-ül-kebir) denilen
mevkide Abdülmelik‟in ordusuyla savaşılmıştır. Portekizliler savaşta mağlub olmuşlar
ve Portekiz kralı Sebastian muharebe sırasında ölmüştür. Fas hükümdarı Abdülmelik de
muharebe esnasında hasta yatağında vefat etmiştir. Bu savaş sonucunda Sebastian
veliaht bırakmadan öldüğü için kralsız kalan Portekiz Devleti bir süre sonra İspanya
topraklarına katılmıştır. Fas hükümdarı Abdülmelik‟in ölümü üzerine kardeşi Ahmed,
hükümdarlığını ilan etmiş ve Fas ülkesi, Türk nüfuzu altına girmişti.43
Şah Tahmasb, Sultan III. Murad‟ın cülusunu tebrik etmek ve 1555 senesinde
yapılmış olan Amasya muahedesi ile kurulan Osmanlı-İran dostluğunu yenilemek için
İstanbul‟a elçilik heyeti göndermiştir. İran‟ın elçilik heyetinin reisi Tokmak Han, 13
Mayıs 1576‟da Şah Tahmasb‟ın mektubunu Sultan III. Murad‟a sunmuştur. Tokmak
Han İstanbul‟da iken İran Şahı Tahmasb Kazvin‟de vefat etmiştir. 54 yıl hüküm süren
Şah Tahmasb‟ın vefatıyla birlikte İran‟da şahlık mücadelesi başlamıştır.45 Şah
Tahmasb‟ın oğlu İsmail, Şah ilan edilmiştir. Şah İsmail, 25 sene hapsedildiği Alamud
kalesinde afyonkeş olmuştur. Tahta çıktıktan sonra erkek kardeşleri ile onların
çocuklarını öldürmüş sadece gözleri iyi görmeyen Muhammed Hüdâbende ile onun üç
oğlunu sağ bırakmıştır. II. Şah İsmail, Osmanlı Devleti ile İran arasındaki barış
43
Bilge, “Osmanlı-Fas Münasebetleri”, 190-192; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 45-48; Cezar,
Mufassal Osmanlı Tarihi, 1301; Abdurrahman Sağırlı, “Mehmed b. Mehmed Er-Rûmî(Edirneli)‟nin
Nuhbetü‟t-Tevârih ve‟l-Ahbâr‟ı ve Târîh-i Âl-i Osman‟ı (Metinleri, Tahlilleri)” (Doktora Tezi, İstanbul
Üniversitesi, 2000), 345.
44
Sayfa 189 Hüküm 426.
45
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1314; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 55; Kütükoğlu, “Murad III”,
172-176; Remzi Kılıç, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı- İran Siyasî Antlaşmaları (İstanbul: Tez
Yayınları, 2001), 86-87; İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi (İstanbul: Türkiye
Yayınevi, 1961), 7.
9
siyasetine uymadığından dolayı dostluk bozulmuştur.46 1577 yılında Erzurum
beylerbeyi Hüsrev Paşa tarafından II. Şah İsmail‟in öldüğü ve Acem ülkesinin başına
Muhammed Hüdâbende adında gözleri görmeyen birisinin geçtiği padişaha
bildirilmiştir.47
Serdar Lala Mustafa Paşa 1578‟de bir yandan sınırda bulunan beylere savaş
hazırlıklarını tamamlamalarını tenbih ederken, diğer yandan da Kırım hanına ve
Dağıstan hâkimlerine mektuplar göndermiştir. Gürcistan prenslerini ise itaat ve yardım
etmeye davet etmiştir. Osmanlı ordusu Sivas‟a geldiğinde Dadian ve Guriel melikleri
itaat ettiklerini bildirip vergilerini takdim etmişlerdir. Başı-açık Meliki‟nin itaatnamesi
ise Erzurum‟dan hareket edildikten sonra gelmiştir.51
46
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1315.
47
Mehmed Hemdemî Solak-zâde, Solakzâde Tarihi, Haz. Vahit Çabuk (Ankara: Kültür Bakanlığı
Yayınları, 1989). 333.
48
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1317.
49
Peçevi, Peçevi Tarihi, 33; Uzunçarşılı, III/I, 57-58; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1317-1318.
50
Bekir Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri 1578-1612 (İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti,
1993), 18.
51
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 39-43.
52
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 58-59; Peçevi, Peçevi Tarihi, 35-36.
10
ordusu 25 Ağustos 1578 tarihinde Tiflis‟e gelmiş müteakıben Şirvan‟a yönelinmiştir.53
İran kuvvetlerinin yakınlarda olduğu haberi alınmış ve Koyun Geçidi denilen bölgede
yapılan mücadelede İran ordusu yenilmiş ve Şirvan tarafındaki şehirler ele
geçirilmiştir.54 Şirvan eyaletinin muhafazasına Özdemiroğlu Osman Paşa atanmıştır.55
Lala Mustafa Paşa, kışlamak üzere Erzurum‟a dönmüştür. Osmanlı ordusunun
Üsküdar'dan Şirvan‟a kadar varması ve sonra Erzurum'a dönmesi 134 gün sürmüştür.56
1579 yılında Osmanlı ordusu Erzurum‟da iken padişahtan gelen emir ile Kars
Kalesi‟nin tamiri için Kars‟a gelinmiştir.60 Adil Giray‟ın katledildiği haberi gelince
Mehmed Giray han, harp hazırlıklarına girişmiş ve kuvvetleriyle Şirvan‟a gelip
Demirkapı‟da Osman Paşa ile buluşmuştur. Şirvan‟ın her tarafına kuvvetler gönderilip
Kızılbaş kuvvetleri imha edilmiş ve kışın yaklaşması üzerine Mehmed Giray, az bir
kuvveti Şirvan‟da bırakarak Bahçesaray‟a dönmüştür.61 Lala Mustafa Paşa, iki yıl içinde
53
Peçevi, Peçevi Tarihi, 38.
54
Peçevi, Peçevi Tarihi, 41
55
Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 27; Peçevi, Peçevi Tarihi, 43.
56
Sağırlı, Mehmed b. Mehmed Er-Rûmî, 367; Peçevi, Peçevi Tarihi, 46.
57
Peçevi, Peçevi Tarihi, 49-51.
58
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1335.
59
Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 30-34; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1330-1332.
60
Faris Çerçi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr‟ında II. Selim, III. Murat ve III. Mehmet
Devirleri (Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayınları, 2000), 187.
61
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 104-107
11
Kars, Tiflis, Şirvan ve Demirkapı kalelerini ele geçirmesine rağmen Sultan III. Murad
kendisini İstanbul‟a çağırıp yerine Sinan Paşa‟yı serdar tayin etmiştir.62 Bu sırada
İstanbul‟da Sokullu Mehmed Paşa şehit edilmiştir.63
Koca Sinan Paşa, 25 Nisan 1580 tarihinde Şark‟a hareket etmiştir. Kardeşi
Mahmud Paşa‟yı Erzurum, Erzurum Beylerbeyi Mehmed Paşa‟yı da Kars muhafazasına
memur eden Sinan Paşa 6 Temmuz 1580 tarihinde Tomanis Boğazı‟na ulaşmıştır. Bu
sırada Tebriz‟in fethi için hazırlanılması emredilmişken İranlıların sulh talep etmek için
elçi ve hediyeler göndereceğini duyunca seferden vazgeçilmiştir.64 1581 yılı baharında
İran‟a yapılacak sefere katılmaları hususunda beylerbeyi ve sancak beylerine tebliğat
yapılmasına rağmen Serdar'ın sulh hususundaki iyimserliği sebebi ile beylerbeyiler
yerlerinde kalmışlar ve sefer ertelenerek Sinan Paşa 26 Temmuz 1581‟de İstanbul‟a
dönmüştür.65
62
Solak-zâde, Solak-zâde Tarihi, 335; Peçevi, Peçevi Tarihi, 60.
63
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1308; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 54
64
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 112.
65
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 114; Kılıç, Osmanlı- İran Siyasî Antlaşmaları, 107-
111.
66
Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 61-62; Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri,
118.
67
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 132.
68
Peçevi, Peçevi Tarihi, 74; Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 65-66; Çerçi, Gelibolulu
Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr, 195.
12
Osman Paşa, Kefe üzerinden İstanbul‟a dönmek niyetiyle 24 Ekim 1583‟te yola
çıkmıştır.69
İran seferi serdarlığına tayin edilen Ferhad Paşa, İstanbul‟dan hareketle Revan
üzerine yürümüştür. Kızılbaş valisi Tokmak Han‟ın Revan‟ı tahliye ettiği öğrenilip
şehre ulaşılınca bir kale yapılmıştır.70 1585 senesi ilkbaharında harekete geçilerek Lori
kalesi alınmıştır. Ardından Gori kalesinin ve Gürcistan sınırındaki tüm kalelerin
eksiklikleri giderilmiştir.71
Osman Paşa, Kefe‟de iken II. Mehmed Giray‟ın katledilmesi için ferman
gönderilmiş ve Alp Giray‟a Kırım hanlığı tevcih edilmiştir. Bunu haber alan Mehmed
Giray, 100 bin kişilik kuvvetiyle Osman Paşa‟yı Kefe‟de kuşatmıştır. Osman Paşa
İstanbul‟dan yardım istemiştir. Kefe kuşatması 37 gün sürmüş ve kuşatma devam
ederken Kılıç Ali Paşa ile 10 bin asker ve Kırım hanı tayin edilen İslam Giray, donanma
ile Kefe‟ye gönderilmiştir. İstanbul‟dan asker ve yeni Kırım hanı‟nın gelmesi üzerine
Mehmed Giray kuşatmayı kaldırıp kaçmış fakat yakalanıp kendi yayının kirişi ile
boğularak öldürülmüştür.72
69
Kemal Çiçek, “Osman Paşa Özdemiroğlu”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul:
TDV Yayınları, 2007), 33:471-473; Peçevi, Peçevi Tarihi, 79; Sağırlı, Mehmed b. Mehmed Er-Rûmî,
395.
70
Solak-zâde, Solak-zâde Tarihi, 342; Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 137.
71
Peçevi, Peçevi Tarihi, 80.
72
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi III/II (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1995), 3;
Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 73.
73
Peçevi, Peçevi Tarihi, 87; Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176; Uzunçarşılı, III/I, 60; Sağırlı, Mehmed b.
Mehmed Er-Rûmî, 402-404.
74
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 151.
75
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 156; Çerçi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr,
206.
76
Çerçi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr, 209.
13
Şark seferine ise ikinci kez Ferhad Paşa tayin edilmiş ve kuşatma altındaki
Tebriz‟e yardım gönderilmiştir. Kalede asker ve zahire bırakılıp Gence ve Berdan‟a
yönelinmiştir.77 1588 yılında Ferhad Paşa komutasında Osmanlı askeri Gence‟ye girdiği
zaman İran‟ın Gence valisi şehirdeki halkı tahliye ettiğinden şehir kolaylıkla
fethedilmiştir.78 Bu sıralarda Muhammed Hüdâbende‟nin oğlu Abbas Safevî tahtına
çıkarılmıştır.79 Ferhad Paşa‟nın 1 Eylül 1588‟de Gence şehrine girmesi ve bir süre önce
Safevi Devleti tahtına çıkan Şah Abbas‟ın zor durumda olması barış yapılmasını
düşündürmüştür.80 İran elçileri Ferhad Paşa‟ya gelerek Şah‟ın sulh istediğini
söylemişlerdir. Bu durum Padişaha bildirilmiş ve Erzurum‟a dönülmüştür.81
İki devletinde barış istemesi üzerine Ferhad Paşa Erzurum‟da kalmış, elçiler
gidip gelmiş ve Şah‟ın kardeşi oğlu Hamza Mirza rehin olarak gönderilmiştir. Ferhad
Paşa, barış yapılmasını sağladığından veziriazamlık makamına getirilmiştir.82 1590 yılı
Ocak ayında İstanbul‟a gelen İran heyeti ile yapılan görüşmeler neticesinde 21 Mart
1590 tarihinde İstanbul Antlaşması / Ferhad Paşa Antlaşması imzalanmıştır.83
Bu gelişmeler üzerine Telli Hasan Paşa harekete geçerek Sisek (Siska) Kalesi‟ni
kuşatmış ve daha sonra Kulpa Nehri‟nin üzerine bir köprü yaptırıp Hırvatistan tarafına
geçmiştir. Köprü geçildikten sonra Habsburg ordusu ile karşılaşılmıştır. Savaşın en
77
Peçevi, Peçevi Tarihi, 105.
78
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1362.
79
Faruk Sümer, “ABBAS I”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
1988), 1:17-19.
80
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176.
81
Peçevi, Peçevi Tarihi, 100.
82
Peçevi, Peçevi Tarihi, 120.
83
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1365.
84
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 69.
85
Ahmet Şimşirgil, Kayı: Kudret ve Azamet Yılları, 151.
14
yoğun olduğu esnada hudut gazilerinden Memi Bey ile iki sancak beyi ve daha sonra
Sultan-zâde denilen Mehmed Bey şehit olmuşlardır.86 Yaşanan bu olay İstanbul‟a
ulaştığında Habsburg‟a savaş açılmasına karar verilmiştir. Sadrazam Sinan Paşa,
Habsburg‟a savaş açılması için ısrarcı olmuştur.87 Savaş kararı alındıktan sonra Osmanlı
ordusu Sinan Paşa komutasında harekete geçmiştir ancak sefer zamanı geçmek üzere
olduğundan küçük çaplı başarılar alınmıştır. Gelecek sene baharında saldırıya geçmek
düşüncesiyle Belgrad‟a gidilmiştir.88 Osmanlı Avusturya savaşı devam ederken 1595‟te
Sultan III. Murad vefat etmiştir.89
Batori Sigismund babasının vefatı üzerine 1581 senesinde küçük yaşta Erdel
kralı olmuştur. İlk zamanlarda Osmanlılara sadık olmuş fakat sonradan Osmanlı ile
Avusturya savaşında Avusturya‟yı desteklemiştir. Eflak ile Boğdan beyleriyle ittifak
yaparak Osmanlı Devleti‟ni uğraştırmıştır. Sigismund, Osmanlılar aleyhinde faaliyete
geçmiş ancak başarılı olamamış ve yapılan savaşta ağır bir yenilgi alarak Erdel‟de
kalamayacağını anlayıp Avusturya‟ya kaçmıştır. Bunun üzerine Mihal, harekete geçerek
Erdel‟i işgal etmiştir.90
1579 yılından sonra Eflak ve Boğdan işleri iyice bozulmaya başlamıştır. Vergilerin
arttırılması ve yeni voyvodanın vergiyi verebilmek için halka baskı yapması, kısa
sürede voyvodalıktan azledilmesine veya bölgede isyanların çıkmasına sebep olmuştur.
Papa, Osmanlı aleyhine bir Hıristiyan ittifakı için türlü çalışmalar yapmıştır.
Papa‟nın birlik olunması hakkında kitapçıklar yazdırıp dört bir yana dağıtmıştır.91 Erdel
kralı ile Eflak ve Boğdan voyvodaları papa‟nın teşvikiyle 1595 yılında Osmanlı
Devleti‟nin aleyhine Alman imparatoru Rudolf ile ittifak yapmışlardır. Eflak voyvodası
Mihal, önce Bükreş‟te alacaklıları olan dört bin Müslümanı öldürüp sonrada
Yergögi‟deki halkı öldürmek suretiyle isyan etmiştir. Mihal‟in katliamlarda bulunduğu
sıralarda Osmanlı tahtına Sultan Mehmed geçmiş ve Osmanlı ordusu Eflak seferine
86
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1394-1396; Peçevi, Peçevi Tarihi,
118-119.
87
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 70.
88
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 71.
89
Sağırlı, Mehmed b. Mehmed Er-Rûmî, 442.
90
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/II, 48.
91
Peçevi, Peçevi Tarihi, 146.
15
çıkmıştır. Ancak bu sefer Osmanlı akıncılarının şehit edilmesi ve akıncılığın bir daha
toparlanamamasıyla sonuçlanmıştır.92
Sultan III. Murad, ülkede birçok bayındırlık, ilim, kültür, sanat merkezleri yanı
sıra Rasathane ve Astronomik araştırmalar da yaptırmıştır. Medine‟de medrese, mekteb
ve bir imaret inşa ettirmiştir. Şehzadelik yıllarında Manisa‟da Muradiye Külliyesi‟ni
bina ettirmiştir. Sultan III. Murad‟ın Türkçe, Arapça, Farsça dillerinde birçok şiiri
vardır.93 Sultan III. Murad, 8 Ramazan 982 [22 Aralık 1574] gününde Osmanlı Sultanı
olmuştur. 20 yıl 8 ay hükümdarlık yaptıktan sonra 17 Ocak 1595 gününde vefat
etmiştir.94 Sultan III. Murad‟ın cenaze namazını Saray-ı âmire‟de Bostan-zade Efendi
kıldırmıştır.95 Sultan III. Murad‟ın vefatı Manisa valiliği yapan şehzâde Mehmed‟in
İstanbul‟a gelip tahta çıkıncaya kadar 11 gün gizli tutulmuştur.96 Sultan III. Murad,
ölümünden sonra 19 şehzadesi ile birlikte Ayasofya Camii hazîresine defnedilmiştir.
Sultan III. Murad‟ın türbesi, başmimar Davud Ağa tarafından altı köşeli ve üzeri
kubbeli olacak şekilde bina edilmeye başlanmış, 1599 yılında mimârân Dalgıç Ahmed
Çavuş tarafından bitirilmiştir.97
92
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 71-72.
93
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176; Şimşirgil, Kayı: Kudret ve Azamet Yılları, 163-165.
94
Çerçi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr, 149.
95
Çerçi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr, 237.
96
Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 140.
97
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1403; İsmail Orman, “Murad III. Türbesi”, içinde Türkiye Diyanet
Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2006), 31:176-177.
16
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
1- Defterin kapağında “Defter-i Mühimme 62 Min Evâ‟il-i Safer Sene 995 ilâ
Evâsıt-ı Şa„bân Sene 996” ibaresi bulunmaktadır. Bu ifadeye göre Defter
Miladi olarak Ocak 1587 / Temmuz 1588 tarihleri arasındaki hükümleri
ihtiva etmektedir.
2- Defter 17 x 28 cm ebatlarındadır.
3- Defterin sayfa ve hüküm numaraları orijinal olmayıp sonradan verilmiştir.
Sayfa numaraları siyah kalemle sayfaların en üstlerine, hüküm numaraları ise
kırmızı kalem ile hükümlerin sağ tarafına konulmuştur. Bu
numaralandırmaya göre defter 271 sayfa ve 755 hükümden oluşmaktadır.
4- Çalışmada toplam 136 sayfa ve 455 hüküm yer almaktadır. Defterde yer alan
301 numaralı hüküm ile başlayıp 755 numaralı ulak hükmü ile
tamamlanmaktadır. Defterde ek olarak 7 adet sayfa numarası olmayan
sayfalar bulunmaktadır.
5- Defterin 246, 263, 264, 271 numaralı sayfaları boştur.
6- Genellikle sayfalarda 20 satırdan fazla yazı bulunmaktadır.98 Bunun yanı sıra
az satır bulunan sayfalarda defterde yer almaktadır.99
98
Hüküm 312, 332, 362
99
Sayfa 261
17
7- Sayfalarda hükümlerin her bir yanında boşluklar bulunmaktadır.
Sayfalardaki bu boşluklar beş santimetre kadar olabilmektedir.100
Hükümlerin yanlarına ilave veya düzeltmeler yapıldığından dolayı hiç
boşluk kalmadığı da olmaktadır.101
8- Defterde boş yer bırakmamak için iç içe girdirilmiş102, ters103, yan104ve nokta
konulmadan105 yazılmış hükümlerde bulunmakta ve hükmün okunmasını
zorlaştırmaktadır.
9- Defter Kırım hanı İslam Giray‟ın elkabı ile başlamaktadır.106 Son hüküm ise
“ulak varub gelince” şeklinde okunan 755 numaralı hükümdür.
10- Hüküm numaraları sıralı yazılmış olup bazı sayfalarda sıraya uyulmamıştır.
Örneğin 160 numaralı sayfada 350 numaralı hükümden sonra 354 ve 355
numaralı hükümler gelmektedir. Aynı şekilde 262 numaralı sayfa da 593
numaralı hükümden sonra 595 numaralı hüküm gelmektedir.
11- Defterde 365, 366, 367, 369 numaralı hükümler birbirine benzer
hükümlerdir. Aynı şekilde 466, 467, 469, 470 numaralı hükümler de
birbirinin benzeridir. 217-1 ve 217-2 numaralı sayfalar 491 numaralı
hükmün müsveddeleridir.
12- Defter Divani yazı çeşidi ile kaleme alınmış olup genel olarak okunaklıdır.
Değişen yazı stilinden de anlaşıldığı üzere birden fazla kâtip tarafından
kaleme alınmıştır.
2.2. Diplomatik ve Teknik Özellikler
100
Hüküm 303, 320, 321, 398, 453, 455, 462, 511
101
Hüküm 373, 524, 573
102
Hüküm, 306, 373, 399, 526, 527, 573, 583
103
Hüküm 448, 516, 573
104
Hüküm 341, 344, 355, 359, 361, 366, 376, 379, 392, 416, 424, 427, 446, 460, 473, 475, 480, 482, 484,
486, 494, 501, 502, 507, 518, 530, 565, 568, 579, 585
105
Sayfa 137-1, 137-1, 143-1, 143-2, 217-1, 217-2 Hüküm 351, 400
106
Hüküm 1
18
düşünce kısmına rükün denilmektedir. Fermanlardaki rükün ve şartlar şu şekilde
sıralanmaktadır:107
1-Davet
2-Tuğra
3-Elkab
4-Dua
5-Nakil/İblağ
6-Emir/Hüküm
7-Te‟kid/Tehdid
107
Mübühat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik) (Ankara: Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 2018), 100; M. Tayyib Gökbilgin, Osmanlı Paleografya ve Diplomatik İlmi (İstanbul: Enderun
Kitabevi, 1992), 53.
108
Anadolu, Rum, Edirne, Üsküp, Niğbolu, Silistre, Novabırda, Boğdan, Erdel, Midillü, Maraş, Akşehir,
Kayseriyye, Erzurum, Diyarbekr, Trablusşam, Mısır, Mekke, Medine, Rakka, Kıbrıs vs.
109
Beglerbegi, sancak begi, vezir, kâdı, müfti, defterdar vs.
110
Ferhad, Mehmed, Murad, Cafer, Hasan, Ahmed vs.
111
Hüküm 303, 307, 309, 315, 456, 461, 462, 464, 471, 475, 476, 477
112
Hüküm 302, 312, 313, 314, 320, 452, 490, 500, 525
113
Hüküm 524, 577, 578, 585, 589, 593
114
Hüküm 318, 354, 367, 444, 459, 470, 504, 505
115
Hüküm 343, 446, 518, 535, 569
19
Defterde peş peşe gelen ve aynı muhataba gönderilen bazı hükümlerde
gönderilen makam her hükümde ayrı ayrı yazılırken116, aynı muhataba ve peş peşe
yazılan bazı hükümlerde ise ilk hükümde “Mısır beylerbeyine hüküm ki”117 şeklinde
gönderilen makam açıkça yazılıp diğer hükümlerde “Müşârun-ileyhe hüküm ki”118
şeklinde denilmiştir.
116
Sayfa 187-188 Hüküm 417-418-419-420-421-422
117
Sayfa 170 Hüküm 374
118
Sayfa 170 Hüküm 375-376-377-378
119
Sayfa 190 Hüküm 428
120
Hüküm 441, 514, 576
121
Hüküm 312,357
122
Sayfa 181 Hüküm 402
123
Sayfa 228 Hüküm 511
124
Hüküm 515, 519
125
Sayfa 249 Hüküm 563
126
Sayfa 207 Hüküm 461
127
Sayfa 141 Hüküm 310
128
Hüküm 510, 564
129
Sayfa 160 Hüküm 355
130
Hüküm 368, 386, 504, 505, 519, 583, 591, 592
131
Sayfa 212 Hüküm 476
132
Sayfa 228 Hüküm 511
20
sünûf-i avâtıfı‟l-meliki‟i-ali”133, Kırım hanı Gazi Giray için “Cenâb-ı emâret-meab”134,
“Cenâb-ı emâret-meâb eyâlet-nisâb devlet-intisâb sa„âdet-iktisâb melikiyyü‟l-hısâl
melikiyyü‟l-fi„âlzü‟l-kadri‟l-etemm ve‟l-fahrü‟l-eşemm el-mahfuf bi-sünuf-i avâtıfı‟l-
meliki‟l-mennân”135, Bâb-ı Sa„âdet kapı ağası için “iftihârü‟l-havass ve‟l-
mukarrebîn”136, Buhara elçileri için “mefâhirü‟l-emâcid ve‟l-a„yân”137, Südde-i sa„âdet
müteferrikaları için “kıdvetü‟l-emâcid ve‟l-ekarim”138, Vezir için “düstûr-i mükerrem
ilâ-âhırıhî”139.
Hükümlerde önemli kişi isimlerinden hemen sonra yazılan dua cümleleri ise
şunlardır:
133
Sayfa 232 Hüküm 518
134
Sayfa 220 Hüküm 496
135
Sayfa 231 Hüküm 516
136
Sayfa 177 Hüküm 394
137
Hüküm 572, 576
138
Sayfa 259 Hüküm 590
139
Hüküm 350, 356, 393, 451, 458
140
Hüküm 307, 326, 335, 336, 391, 441, 463, 513, 514, 533, 564, 572, 576, 586, 587, 588
141
Hüküm 327, 328, 329, 428, 485, 508, 532, 534, 572, 576, 589, 593
142
Hüküm 338, 343, 430, 504,505, 534, 566, 569, 581, 595
143
Hüküm 312, 342, 357
144
Sayfa 143 Hüküm 314
145
Sayfa 181 Hüküm 402
146
Hüküm 446, 465
147
Hüküm 511, 519
148
Sayfa 237 Hüküm 530
149
Sayfa 207 Hüküm 461
150
Sayfa 141 Hüküm.310
151
Sayfa 195 Hüküm 438
152
Sayfa 162 Hüküm 358
153
Hüküm 358, 442
154
Hüküm 324, 458, 586
155
Hüküm 466, 467, 468, 469
156
Sayfa 222 Hüküm 501
157
Sayfa 209 Hüküm 470
21
kadruhû”158İki kapıcı için “zîde kadruhimâ”159, Dergâh-ı Mu„allâ çavuşları için “zîde
kadruhû”160, Çavuş-başı için “dâme ulüvvuhû”161, “dâme mecduhû”162, Nişancı için
“dâmet mealiyehû”163, “edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû”164, Südde-i sa„âdet müteferrikaları
için “zîde mecduhû”165, Vezir için “edâma‟llâhü iclâlehû”166, Kapudan için
“edâma‟llâhü iclâlehû”167, Kırım hanı Gazi Giray için “dâmet mealiyehû”168, Bâb-ı
Sa„âdet kapı ağası için “dâme mecduhû”169, Şeyhü‟l-haram için “zîde fazluhû”170, Evkâf
nâzırı için “dâme ulüvvuhû”171, Hızâne-i âmire kethüdâsı için “zîde mecduhu”172.
158
Hüküm 339, 459
159
Sayfa 148 Hüküm 331
160
Hüküm 355, 386, 443, 446, 471, 504, 505, 510, 518, 519, 520, 528, 564, 583, 592
161
Sayfa 228 Hüküm 511
162
Hüküm 476, 477
163
Sayfa 259 Hüküm 591
164
Sayfa 232 Hüküm 518
165
Sayfa 259 Hüküm 590
166
Hüküm 350, 393, 458, 483, 485
167
Sayfa 162 Hüküm 358
168
Hüküm 496, 516
169
Sayfa 177 Hüküm 394
170
Sayfa 187 Hüküm 417
171
Sayfa 237 Hüküm 530
172
Sayfa 237 Hüküm 528
173
Hüküm 305, 334, 386, 456, 466, 467, 468, 493, 496, 564
22
kısıma “hükm-i şerif, hükm-i şerifimle”174 ibaresinin eklendiği hükümlerde
bulunmaktadır. Bir önceki bölümde aktarılan olay bu rükün de özet olarak veya tekrar
edilerek yazılmıştır. “Vusûl buldukda irsâl olınan mühürlü defter mûcebince varan
çavuşumdan bî-kusûr taleb idüb dahı alub anda olan kalitalara ve sâ‟ir gemilere
meremmatına sarf idüb ta„mir itdüresin.”175, “Vardukda bu bâbda gereği gibi mukayyed
olub göresin mezbûr nâ‟ib ne makûle kimesnelerün gaibâne aleyhlerine müte„allık sicill
ve huccet virüb ve sicillden kesdüği evrak ne madde içündür cümlesin aslı ve sıhhati
üzre yazub Südde-i Sa„âdet‟üme arz eyleyesin”176, “Vardukda anun gibi bir cânibden
vilâyet-i Boğdan‟dan asker ve bârgîr taleb olındukda virmeyüb vilâyet-i Boğdan
mühimmi içün askeri ve bârgîri taşırgatmayub yanında hâzır ü müheyyâ eyleyesin”. 177
174
Hüküm 336, 338, 339, 354, 356, 360, 362, 371, 372, 373, 381, 383, 395, 407, 437, 459, 469, 486, 505,
511, 519, 529, 535, 569, 582, 583, 591
175
Sayfa 137 Hüküm 304
176
Sayfa 136 Hüküm 302
177
Sayfa 192 Hüküm 432
178
Sayfa 139 Hüküm 307
179
Sayfa 135 Hüküm 301
180
Sayfa 138 Hüküm 306
181
Sayfa 145 Hüküm 321
182
Sayfa 199 Hüküm 447
183
Hüküm 303, 323, 330, 338, 349, 350, 360, 364, 369, 370, 384, 385, 393, 403, 412, 424, 434, 438, 439,
442, 447, 451, 452, 474, 475, 478, 479, 483,498, 499, 505, 509, 510, 563
23
Tarih ve Mahal-i Tahrir kısımında ise bazı hükümlerin altlarına divanın akd
edildiği “Tahriren fi evâsıt-ı şehr-i saferü‟l-muzaffer sene sitte ve tis„în ve tis„a-mi‟e”,
“Fî 15 CA Sene [9]96” şeklinde tarihler184 ve “be-makam-ı kostantiniyye”185 şeklinde
divanın akd edildiği yer kaydedilmiştir.
Çoğu Hükümlerin üstlerinde kimin hattı ile yazıldığını belirten kâtip isimleri
veya rumuzları bulunmaktadır.187 Genellikle HA188, MİM189, DAL190, ABD191 gibi
rumuzlar yazılmışken bazı hükümlerde kâtip isimleri Safa192, Musa193 Memi194
Ferruh195 gibi açıkça yazılmıştır. 60, 61, 62 numaralı mühimme defterinde kâtiplerin
isimleri rumuz şeklinde yazılıp suretleri kaydedilen hükümlerin üzerlerine de bunu
hazırlayan “Bâ-tashîh-i Efendi” kaydıyla reisü‟l-küttab‟ın kontrolünden geçtiği
yazılmıştır. 60 ve 61 numaralı defterlerin başında yazan kâtip rumuzlarının bazıları
çalıştığımız 62 numaralı mühimme defterinde de bulunmaktadır. Bu rumuzları şu
şekilde sınıflandırabiliriz:
1-Kâtip isimlerine karşılık gelen herhangi bir anlamı olmayan rumuzlar (Mustafa “Fi”,
Abdi “Abd”, Ali “Ayn”, Ahmed “lam”, Mehmed “Dal”, Veli “Li”)
2-Anlamı olan, mahlas özelliği taşıyan lakaplar (Mehmed “taliki”, Hasan “rasid”,
Mustafa “feyz”).196 Çalışılan defterde bulunan kâtip rumuzları okunduğu şekilde
yazılmış olup okunamayanlar ise soru işareti ile ? belirtilmiştir.
184
Hüküm 330, 349, 381, 386, 399, 456, 501, 535
185
Hüküm 511, 519
186
Feridun M. Emecen, “Osmanlı Divanın Ana Defter Serileri: Ahkâm-ı Mirî, Ahkâm-ı Kuyûd-ı
Mühimme ve Ahkâm-ı Şikayet”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 3/5 (2005): 126.
187
Emecen, “Osmanlı Divanın Ana Defter Serileri”, 127.
188
Hüküm 307, 330, 338, 344, 348, 403, 433, 436, 437, 438, 439, 446, 452, 463, 471, 474, 475, 476, 478,
485, 497, 503, 507, 508, 509, 510, 512, 513, 514, 517, 520, 562, 564, 567, 568, 569, 570, 585
189
Hüküm 411, 467, 468, 469, 470
190
Hüküm 333, 442, 508, 525, 570, 581
191
Hüküm 323, 365, 393, 399, 403, 407, 409, 410, 412, 423, 427, 443, 449, 456, 511, 514, 520, 524, 573
192
Hüküm 327, 329, 355, 404, 405, 408, 430, 452, 461, 475, 530, 577, 579, 580
193
Hüküm 406, 466, 497, 528
194
Hüküm 344, 362, 383, 425, 431, 446, 498, 523
195
Hüküm 426, 510
196
Emecen, Osmanlı Klasik Çağında Hanedan, Devlet ve Toplum, 163,164.
24
Bazı hükümlerin üzerlerine nasıl yazıldığını belirten “Nişancı Paşa hazretlerinin
müsvedde-i şeriflerine göre yazılmıştır197” açıklayıcı ifadeler yazılmıştır. “Bâ-
müsvedde-i” ibaresinin yanı sıra “Bâ-hatt-ı” ve “Bâ-tesvîd” gibi ibarelerin ardından
hükmü kaleme alan, hükmü gören kişinin ismi yazılmıştır. Bâ-hatt-ı ibaresinden sonra
“Hazret-i efendi, Reis efendi” şeklinde hükmün reisü‟l-küttab tarafından görüldüğü
belirtilmiştir. Ayrıca “Mir-ahur başına gönderilmiştir”198, “Mir-alem ağa‟ya
gönderilmiştir”199, “Nişâncı Paşa‟ya gönderilmişdür200” gibi ibarelerde yazılarak
hükmün kime gönderildiği belirtilmiştir. Bazı hükümlerde ise nasıl yazıldığı, hangi
tarihte yazıldığı veya kime verildiği hususunda bir bilgi yazılmamıştır.201
Osmanlı Devleti‟nde ilgili yere yazılan ferman, hüküm gibi belgelerin sûretleri
kalemlerde saklanan defterlere kaydedildikten sonra “Battal” adı verilen bu
müsveddeler, içinde bulunulan aya ait diğer evraklar ile birlikte torbalara konulup
saklanırdı.207 İncelediğimiz defterde 535 numaralı hükmün üzerine yazılan “emri battâl
olmışdur” kaydından bu hükmün işinin bittiği anlaşılmaktadır.208
197
Sayfa 185 Hüküm 412
198
Sayfa 202 Hüküm 452
199
Hüküm 438, 475
200
Hüküm 331, 446
201
Hüküm 347, 351, 353, 357, 358, 428, 435, 488, 501, 536, 546, 548, 559, 563, 574, 575, 593
202
Sayfa 207, 243
203
Sayfa 169 Hüküm 372
204
Hüküm 453, 456: Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir. Saffat suresi 173. ayet
205
Sayfa 204 Hüküm 454. Bizi buna ulaştıran Allah'a hamdolsun. A‟raf suresi 43. ayet
206
Sayfa 231 Hüküm 516. Allah‟a itaat edin, Peygamber‟e itaat edin. Nisa Suresi 59. Ayet
207
Mübühat S. Kütükoğlu, “Battal Torbası”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul:
TDV Yayınları, 1992), 5:206.
208
Sayfa 239 Hüküm 535
25
62 Numaralı Mühimme defteri incelendiğinde hükümlerin ihtiva ettikleri
konuların çok çeşitli olduğu ve farklı coğrafyada bulunan idarecilere hükümler
gönderildiği görülebilir.
Defter Safer 995 / Şa„bân 996 - Ocak 1587 / Temmuz 1588 tarihleri arasındaki
hükümleri ihtiva etmektedir. Defterde bulunan tarihler gün, ay ve yıl olarak “5 Zilhicce
995” şeklinde yazılmıştır. Tarih yazılışında gün ve yıl rakam ile ay adları Arapça ve
genellikle rumuz olarak yazılmıştır.
Bazı hükümlerde ayın ilk günü için Fî Gurre-i Muharrem209, son günü için Fî
Selh-i C210, ilk on günü için Evâil-i211 Cemaziye‟l-evvel, ikinci on günü için evâsıt-ı212
şehr-i saferü‟l-muzaffer, son on günü için Evahir-i213 Zi‟l-hicce örneklerinde olduğu
gibi kalıplaşmış ifadeler kullanılmıştır.
Çalışmamızı oluşturan hükümlerde sadece iki hükmün üzerinde Yevmü‟s-sülâsâ
fî 26 Saferü‟l-muzaffer sene 996214 ve Yevmü‟l-isneyn fî 11 Rebî„u‟l-evvel sene 996215
şeklinde tam tarih yer almaktadır. Bazı hükümlerde ise aynı tarih yazılmayıp “fî tarih-i
mezbûr”, “tarih-i mezbûr da verilmiştir”216 şeklinde tarihlendirme bulunmaktadır.
209
Hüküm 308, 309, 339
210
Sayfa 241 Hüküm 544
211
Hüküm 386, 535
212
Hüküm 381, 511, 519, 551, 718, 739
213
Hüküm 307, 399, 474, 519, 549, 584
214
Sayfa 177 Hüküm 393
215
Sayfa 181 Hüküm 402
216
Hüküm 350, 456, 549, 550, 551, 608
26
62 Numaralı Mühimme Defterinin çalışmayı oluşturan kısmının dili sade ve
anlaşılabilir bir Türkçedir. Defterde Arapça, Farsça tamlamalar bulunmaktadır. Defterde
geçen bazı tamlamalar şunlardır: “gâret ü hasâret”, “zulm ü te„addî”, “garaz u ta„assub”,
“ihmâl ü müsâhele”, “ihmâl ü imhâl”, “vech ü meşrûh”, “tenbîh ü te‟kîd”, “kayd ü
bend”, “basîret ü intibâh”, “müsmir ü mü‟esser”,“ictinâb ü ihtirâz”, “te„allül ü nizâ”,
“tebdîl ü tağyîr”, “hıfz ü hırâset”, “ittihâd ü ittifâk”,“avk ü te‟hîr”, “ikdâm ü ihtimâm”,
“nekîr u kıtmîr”, “müretteb ü mükemmel”, “muîn ü zâhir”, “tedbîr ü tedarük”,
“teyakkuz ü intibâh”, “itâ„at ü inkıyâd”, “tetebbu„ü tecessüs”, “bâ„is ü bâdi”, “ma„mûr u
abâdân”, “itâb ü ikâb”, “ahz ü celb”, “mahûf u muhâtara”, “irsâl ü îsâl”, “arz u i„lâm”,
“mu„âvenet ü müzâheret”, “mes‟ûl ü mu„âteb”, “hîle vü hüd„a”, “dahl ü ta„ârruz”,
“tevfîr ü teksîri”, “muhtel ü müşevveş”, “hâzır ü müheyyâ”, “evzâ„ vü etvâr”,
“mukayyed ü mahbûs”, “nehb ü gâret”, “ahz ü celb”, “def„ u ref”, “salb ü siyâset”,
“cüz‟î vü küllî”, “cenk ü cıdâl”, “müft ü meccânen”, “hâzır ü amâde”, “mer„i vü merci”,
“rencîde vü remîde”, “tefvîz ü taklîd”, “harb ü nizâl”, “müvâlât ü musâfât”, “tedbîr ü
tedârük”, “leyl ü nehâr”, “vâkıf ü muttali”, “sadâkat ü ubûdiyet”, “lâyık ü sezâvâr”,
“şehâmet ü şecâ„at”, “isyân ü tuğyân”, “tevzî„ ü taksîm”, “sulh ü salâh”, “teftîş ü
tefahhus”, “a„yân ü beyân”, “ser-efrâz ü mümtâz”, “tecdîd ü tahrîr”, “te‟hîr ü terâhî”,
“gılaz ü şidad”, “geşt ü güzâr”, “zâhir ü hüveydâ”, “muhâlefet ü mu„ânedet”, “fırâset ü
kıyâset”, “şükr ü şikâyet”, “meşkûk ü mübhem”, “lâzım ü mühim”, “muhît ü şâmil”,
“tezvîr ü telbîs”, “zâyi„ ü telef”, “gâret ü tâlân”, “âyende vü revende”, “yek-dil ü yek-
cihet”, “ahar-gâr”, “mühimmât-ı gîr-dâr”, “alât-ı kâr-zâr”, “giriftâr”, “cust u cû”,
“inâyet-bârî”, “siğâr ü kibâr”, “perver-kâr”, “cemm-i gafîr”, “techîz ü tekfîn”, “ehl ü
iyâl”, “bend ü zindân”, “ekl ü bel„ ”, “menâzil ü merâhil”, “mazınna vü müttehem”,
“kal„ u kam„”, “kıyâm-ı izz ü rif„at”, “gayret ü hamiyet”, “meyl ü muhâbâ”.
27
ibareleri koyu/kalın siyah renkle belirtilmiştir. Okunamayan kelimeler soru işareti ? ile
belirtilmiştir. Doğru okunulduğundan emin olunmayan kelimelerin yanlarına parantez
içerisinde soru işareti (?) konulmuştur. Defterde silinmiş veya hiç okunamayacak
durumda olan kelimeler ise (…) şeklinde belirtilmiştir. Hükümlerin orijinal halinde
bulunan boşluklar (Boşluk) şeklinde belirtilmiştir. Hükümlerin transkripsiyonu sırasında
metnin akışı içerisinde yazılması gerektiği halde yazılmamış olan harfler veya kelimeler
köşeli parantez [ ] içerisinde eklenmiştir. Genellikle tamlamalarda araya gelmesi
gereken vav harfi hızlı yazmanın etkisiyle unutulmuştur. Bu vav ( ) وharfleri
transkripsiyon sırasında [ve], [vü], [ü] şeklinde unutulan kısımlara eklenmiştir. Metinde
arka arkaya yazılmış olan aynı kelimeler yazılı olduğu şekliyle muhafaza edilmiş
gerekli görülen yerlere dipnot konulmuştur. Belgedeki Ayn harfi ters apostrof („) ile
gösterilmiştir.
28
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Defterin kapağında yer alan tarihten de anlaşılacağı üzere 995 senesi Safer
ayının başlarından 996 senesi Şa„bân ayının sonlarına yani 1587 yılının Ocak ayından
1588 yılının Temmuz ayına kadar devam eden dönemde kaydedilen hükümler yer
almaktadır.
29
3.1. Metrukât ile Ġlgili Hükümler
580 numaralı hükümde Hac yolunda vefat eden bir kişinin terekesinin varsa
varislerine verilmesi varisi yok ise beytülmalcı tarafından zabt edilmesi ve kadıların
istedikleri gibi resm-i kısmet almamaları bildirilmektedir.219 Defterdeki metrukât ile
ilgili diğer hükümler ise; eski Sigetvar beglerbegi Şehsuvar Beg‟in metrukâtının220,
217
Tahsin Özcan, “Muhallefât”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2005), 30:406-407.
218
Sayfa 256 Hüküm 581
219
Sayfa 256 Hüküm 580
220
Sayfa 197 Hüküm 443, 444
30
Murad Paşa'nın Erzurum'da olan eşyalarının221, Diyarbekr beglerbegi Hüsrev Beg‟in
cüz‟î ve külli tüm metrukâtının222 ve müteveffa tercüman Osman‟ın muhallefâtının223
güvenli bir şekilde Südde-i sa„adete getirilmesi ile ilgilidir.
221
Sayfa 145 Hüküm 320
222
Hüküm 365, 366, 367, 369
223
Sayfa 178 Hüküm 395
224
Mehmet Öz, “Modernleşme Öncesinde Osmanlı Toplumunda Eşkıyalık Hareketlerinin Niteliği ve
Özellikleri”. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi. (2010): 227; Ali Bardakoğlu,
“Eşkıya”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1995), 11:463-466.
225
Öz, “Modernleşme Öncesinde Osmanlı Toplumunda Eşkıyalık”, 227.
226
İlker Yiğit ve Esra Oruç, “Osmanlı Anadolu‟sunda Eşkıyalık ve Mekân (1565-1566): 5 Numaralı
Mühimme Defteri üzerinden Bir Değerlendirme”, Ege Coğrafya Dergisi, 29/1 (2020): 32.
227
Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu‟nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi (1300-1600) (İstanbul: Türkiye
İş Bankası Kültür Yayınları, 2018), 17.
228
Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2000), 269.
31
azaltılmıştır.229 Enflasyonun % 100‟e ulaşması, tımarların değerinde düşüşe,
malzemelerin fiyatlarının yükselmesine, tımar sahiplerinin uzun mesafeli seferlere
katılmasının zorlaştırmasına ve köylüden zorla vergi alınmasına neden olmuştur.230
Sultan III. Murad (1574-1595) döneminde hazinenin gelirleri arttırılamayınca, hükûmet
gittikçe artan nakit ihtiyacını karşılamak üzere, seferlerin gerektirdiği ihtiyaca göre,
alınan “avârız” vergilerini devamlı yükseltmiş ve nihayetinde her yıl toplama yoluna
gitmiştir.231 İsyanların bir diğer sebebi ise artan vergilerden dolayı köylü reayanın yerini
yurdunu terk edip şehirlere göç etmesi ve şehirlerdeki nüfus artışları ile birlikte
imaretlerde öğrenci yığılmalarının olmasıdır. Umumi ekonomik darlık ve vergilerin
artması gibi hadiseler köylüyü toprağından ayrılmaya zorlamıştır. Çeşitli maksatlarla
eşkıyalığa yönelen kişilerin ve yetkililerin halk üzerindeki baskı ve zulümleri köylerin
terk edilmesi sürecini hızlandırmıştır.232 Yerini yurdunu terk eden ve dönemin hukuk
dilinde “ çift bozan” adını alan bu kişiler, “levendât” ve “suhtevât” denilen zümreleri
meydana getirmişlerdir. Köyde geçimlerini teminde zorluk çeken aileler genç
çocuklarını medreseye yollayarak hem imaretlerde barınmalarını temin etmek hem de
okutmak istiyorlardı. Ancak her sene icazet alan binlerce talebeden çok azı Bursa,
Edirne ve İstanbul‟daki daha yüksek medreselere yerleşebiliyor, önemli bir kısmı
imaretlerde yığılıp kalıyorlardı.233 Çok sayıda öğrenci ile dolan medreselerde eğitim-
öğretim kalitesi düşerken uzun süre dışarı çıkamamak ve mezun olduktan sonra işsiz
kalmak öğrencilerin psikolojisini bozmuş ve suç işlemeye yöneltmiştir.234 Medrese
imkânlarından faydalanamayan öğrenciler bir araya gelerek etrafa zarar vermeye,
halktan zorla yiyecek ve eşya almaya başlamışlardır.235 Açıkta kalan genç nüfus, XVI.
229
Ali Akyıldız, “Para”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
2007), 34:163-166.
230
Halil İnalcık, “Timar”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
2012), 41:168-173.
231
Mustafa Akdağ, Türkiye'nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi(1453-1559) (Ankara: Barış Yayınları, 1999),
295.
232
İlker Yiğit ve Osman Gümüşçü, “Kayıp Köylere Mekansal Bakış: XVI-XX. Yüzyıl Konya Çevresi
Örneği”, Kebikeç İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi, 44(2017): 323-338.
233
MustafaAkdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası Celali İsyanları (Ankara: Bilgi Yayınevi,
1975), 69.
234
Mustafa Alkan, “Softa”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
2009), 37:342.
235
Yiğit ve Oruç, “Osmanlı Anadolu‟sunda Eşkıyalık ve Mekân”, 37.
32
asrın ortalarından itibaren Anadolu‟da ve kısmen Rumeli‟de harekete geçerek halka
zulmetmeye başlamışlar ve şiddetli cezalara rağmen, durdurulamamışlardır.236
Ehl-i fesad suhte taifesine ve eşkıyalık yapan kişilere karşı Devlet‟in uyguladığı
mücadele yöntemleri: Sancaklara muhafızlar, yiğitbaşılar, müfettişler atama; il-erleri
örgütünden yararlanma ve isyan edenlerin tanıdıklarından faydalanma olarak
sıralanabilir.
236
Yunus Koç, “Osmanlıda Toplumsal Dinamizmden Celali İsyanlarına Giden Yol ya da İki Belgeye Tek
Yorum”, Bilig, Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 35 (2005): 230.
237
Mücteba İlgürel, “Celâlî İsyanları”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 1993), 7:252-257.
238
Mücteba İlgürel, “İl Erleri”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2000), 22:59-61.
239
Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası Celali İsyanları, 210-211.
240
Hüküm 301, 408, 409, 425, 465, 514, 522, 523, 524, 577
241
Hüküm 524, 577
242
Sayfa 234 Hüküm 522
243
Sayfa 229 Hüküm 514
244
Sayfa 183 Hüküm 409
245
Sayfa 208 Hüküm 465
246
Sayfa 235 Hüküm 523
33
yol kesme, zekât namına akçe toplama, hırsızlık ve adam öldürme suçlarına
karışmışlardır.
Hükümlerde ehl-i fesâd Sûhte ta‟ifesinin bey, kadî, sipah, çavuş, yiğit-başı, il-eri
gibi görevliler tarafından ele getirilmeleri emredilmektedir. Defterdeki 425 numaralı
hüküm Sûhte ta‟ifesinin yaptığı zulmü, ele getirilmeleri için yapılması gerekenler ve
sûhte ta‟ifesine yardım edenlerin uğrayacakları cezayı belirten önemli bir hükümdür.
“Kastamoni sancağı begine hüküm ki: Livâ-i Kastamoni ahâlîsi Dergâh-ı mu„allâm‟a
mufassal mahzar gönderüb Kara Hacı nâm kimesne livâ-i mezbûrda olan sûhte
tâ‟ifesine baş olub iki yüzden ziyâde yanına sûhte cem„ idüb Eflâni kazâsında zekât
nâmına Müslimanların on beşer ve yigirmişer bin akçaların alub ve malların gâret idüb
otuz yükden ziyâde akçâ cem„ idüb Müslimanların avret ve oğlanların çeküb fi„l-i şenî„
idüb doksan beş tarihinden bu ana gelince elli beş nefer kimesnenin bazın boynın urub
ve bazın azâların kesüb bu makûle zulm ü te„addîlerinin nihâyeti olmayub ele
getürilmek murâd olındıkda kudât ve müderrisinden ve sipâh tâ‟ifesinden ba„zı
hevâsına tâbi„ olmağile mezbûrun günden güne fesâdı ziyâde olub anun gibi kudât ve
müderrisin ve sipâh tâ‟ifesin şartlanub ve Mehmed nâm kimesne baş olursa Evrenos ve
Resul ve Bali nâm kimesneler mübâşeretiyle mezbûrun ele getürilmesi âsândır diyü
i„lâm eyledükleri ecilden buyurdum ki: Vardukda, sen ki sancak begisin bu hususa bi‟z-
zât geregi gibi mukayyed olub anun gibi mezbûr ehl-i fesâd cem„iyyet itdikde mezbûr
Mehmed‟i baş eyleyüb dahı mezbûrlar mübâşeretiyle ve yiğit-başılar ile ve il-eri
ittifâkıyla üzerlerine varub dahı bi-eyyi tarîkın kân mezbûr Hacı‟yı ve yanında olan
eşkiyâyı ele getürüb aslâ mecâl virmeyüb bir vechle haklarından gelesin ki sâ‟ir
eşkiyaya mûcib-i ibret ve nasihat vâkı„ ola. Bu hususda vilâyet halkı şartlanmak lâzım
gelmişdir. Her kim olursa olsun şartlayub dahı anun gibi üzerlerine varılmak lâzım
geldikde ihmâl idenleri ve sûhte tâ‟ifesine mu„âvenet iden zü„amâ vü sipâh ve kudât ü
müderrisin ve gayrıdan her kim ise ism ü resmi ile yazub arz eyleyesin ki sûhteye olacak
ukûbet anlarda icrâ olına sene-i sâbıkada muhâfazaya ta„yîn olınmakdan murâd
sancağında zuhûr iden ehl-i fesâdın hakkından gelmek içün idi. Sancağında bu makûle
fesâd olub dahı sen tedârük idüb hakkından gelmemekle seferden kalduğının ne fâidesi
olur bu bâbda şöyle ki tekrar arz ve yâhûd mahzar gele beyân olınacak özrün kat„a
makbûl-i hümâyûnum olmayub siyâset olınursın. Ana göre mukayyed olub mezbûr ehl-i
34
fesâdı be-her-hâl ele getürüb hakkından gelüb ve ne vechle haklarından geldüğin yazub
arz eyleyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.247”
Defterde yer alan hükümler arasında subaşı, çavuş, yeniçeri ve ehl-i örften bazı
kişilerin eşkıyalıkları ve re„âyâya yaptıkları zulüm hakkında birçok hüküm
bulunmaktadır. Subaşı, yeniçeri ve çavuşların karıştıkları eşkıyalık faaliyetlerinden
bazıları şu şekildedir: Konya kazasında ev basıp âdem katleden Bayezid Çavuş ve diğer
ehl-i fesad kişilerin ele getirilmeleri248, define bulan bir kişinin subaşılar tarafından
burnunun ve kulağının kesmesi249, sipahilerin Müslümanları rencide vü remide
etmeleri250, hassa saraçlarının re„âyâya zulm ü teaddi etmeleri ve deveci şakirtlerinden
birini siyaset etmeleri251, subaşıların havass-ı hümayun re„âyâsının bedava yem ü
yemeklerin ve tavukların ve kuzuların alıp niçe akçaların alıp zulmetmeleri252, mehayif
teftişi bahanesiyle her haneden üç, dört, beş bin akça alan Mehmed Çavuş'un teftişten
uzaklaştırılması253, Şam yeniçerilerinden ve bölükbaşı ve yayabaşılardan ehl-i fesad
olanların yeniçeri ocağından ihraç olunmaları254, Şam‟da ehl-i fesad ile beraber olup
yollara inen yeniçeri ve ehl-i fesadın haklarından gelinmesi255.
Defterde karye halkının isyan edip yol kesme, ev basma, birçok Müslümanı
katletme, hırsızlık yapma ve evleri yakmak gibi eşkıyalıklarından dolayı re„âyânın
yerlerini terketme ihtimali olduğunun bildirildiği hükümlerde vardır.257
247
Sayfa 189 Hüküm 425
248
Sayfa 251 Hüküm 566, 567, 568
249
Sayfa 136 Hüküm 302
250
Sayfa 191 Hüküm 430
251
Sayfa 250 Hüküm 564
252
Sayfa 186 Hüküm 415
253
Sayfa 151 Hüküm 337
254
Sayfa 181 Hüküm 404
255
Sayfa 156 Hüküm 345
256
Sayfa 252 Hüküm 570
257
Hüküm 500, 506
35
Defterdeki 519 numaralı hükümde eşkıya kişilerin halka yaptıkları zulüm ve ele
geçirilmeleri için yapılanlar hakkında bilgi verilmektedir. Ayrıca bu hüküm Berat
belgelerinin özelliklerini taşıyan kapsamlı bir hükümdür.“Mefâhirü‟l-kudât ve‟l-hükkâm
me„âdinü‟l-fezâi‟l ve‟l-kelâm Karahisar-ı sahib sancağında vâkı„ olan kâdîlar “zîde
fazluhûm” tevkî„-i refî„-i hümâyûn vâsıl olıcak ma„lum olaki siz ki livâ-i mezbûr
kâdîlarısız ve livâ-i mezbûr müfettişi ve müderrisi ve eşrâfı Südde-i sa„âdetüm‟e arz ve
mahzarlar gönderüb livâ-i mezbûrda hırsuz ve haram-zâde kesret üzre olub
Müslimanların yollarına inüb katl-i nefs ve gâret-i emvâl idüb ve niçe kimesnelerin
atların ve develerin ve davarların sirka idüb evlerin ve dükkânların açub zulm ü te„addî
idüb geçen sene livâ-i mezbûr muhâfazasına me‟mûr olan kimesne dahı her biri elli
beşer ve altmışar nefer atlu ile def„-i zulm nâmına karye be-karye gezüb cebren yüzer
şahileri alub fukarâya envâ„i zulm ü te„addî olınduğından gayrı vilâyet hıfzı ve ehl-i
fesâd ele getürmeğe dahı mukayyed olmayub ve ele gelen ehl-i fesâdın dahı haklarından
gelinmeyüb celb ü ahz olınmağla ıtlâk olınub ehl-i fesâd ü eşkiyâ ayağ üzerine kalkub
ba„zı acemi oğlanı vü topcu vü cebeci nâmına ehl-i fesâd cem„ olub Müslimanların
evlerin basub ve esbâbları gâret olınub ve niçesinin dahı emred oğlanlar ve kızların
çeküb fesâd ü şenâ„at idüb re„âyânın ahvâli dîdergûn olub bundan evvel Dergâh-ı âlî
çavuşlarından Kule-zâde “kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân” Süleyman Çavuş “zîde
kadruhû” niçe def„a Anadolu ve Karaman mehâyif teftîşine ve muhâfazasına me‟mûr
olduğı senelerde kimesnenin akçasına tecemmu„ itmeyüb ehl-i fesâd geregi gibi şer„le
haklarından gelüb ve bazısın dahı Âstâne-i sa„âdetüm‟e sûret-i sicilleri ile küreğe irsâl
itmekle cümle ehl-i fesâd terk-i diyâr idüb re„âyâ refâhat üzre iken müşârun-ileyh
muhâfaza ve mehâyif teftîşinden ferâgat ideni sancakların dahı gitmekle vilâyet hâlî
kalub ehl-i fesâd ve eşkiyâ baş kaldırıb vilâyetimiz hâlî ve harab olmışdur. Ümena vü
ummal tâ‟ifesi dahı kırk elli nefer atlu ile gezüb re„âyânın müft ü meccanen yim ve
yimeklerin alub envâ„i zulm ü te„addî idüb her birimiz terk-i diyâr itmek lâzım
gelmişdür eğer müşârun-ileyh Süleyman Çavuş bu sene-i mübârekede zikr olınan
sancaklarda muhâfaza‟ya me‟mûr olur ise kimesnenin malına ve canına zarar ü ziyân
olmayub ehl-i fesâd ü eşkiyâ-i mezbûrun havfından firâr idüb ve niçesin dahı hüsn-i
tedbîr ile ele getürüb haklarından gelmek mukarrerdür ve sancak su-başıları ve ümena
vü ummâl dahı ehl-i fesâdın mallarına tecemmu„ idüb ıtlâk itmeğe kâdir olmadıkları
mukarrerdür diyü i„lâm olındığından gayrı vilâyet-i mezbûre fukarâsından cemm-i gafîr
36
Südde-i sa„âdet‟üme gelüb bu sene livâ-i mezbûr muhâfazasına ellişer ve altmışar nefer
sipâhi alıkonılub bu sene cümlesin sefer-i hümâyûna gidüb vilâyet-i mezbûre her vechle
hâlîdir diyü zulm itmeğin bu sene-i şerîf seferle me‟mûr iken alıkonılub livâ-i mezbûr
muhâfazasına ta„yîn idüb buyurdum ki: Hükm-i şerîfümle müşârun-ileyh çavuşum
vardukda, livâ-i mezbûr‟da re„âyâya zulm ü te„addî idüb cebren emvâl ü esbâbların ve
oğulları ve kızları çekenleri ve sâ‟ir katl-i nefs ve gâret-i emvâl idüb yeniçeri ve acemi
oğlanı ve topcu ve cebeci değil iken ol namla fesâd üzre olanlardan gelüb da„vâ-yı hakk
ider varsa ihzâr idüb yemin iderlerse şer„le buldırması lâzım olanlara buldırub
getürdüb dahı muvâcehesinde bir def„a şer„le fasl olub on beş yıl mürûr itmeyen
ahvâlleri toprak kâdîları ma„rifetiyle müşârun-ileyh çavuşum mübâşeretiyle hakk üzre
teftîş ü tefahhus idüb göresiz. Anun gibi vech-i meşrûh üzre fesâd ü şenâ„ati ve
re„âyâ'ya zulm ü te„addîleri olub bi-hasebiş-şer-iş-şerîf sâbit ü zâhir olanları sipâhî
tâ„ifesinden ise isimleri ve resimleri ve tîmârları ile yazub arz eyleyesiz değillerse ol
bâbda muktezâ-yı şer„-i kavîmle lâzım geleniicrâ idüb yerine koyasız. Ehl-i fesâda aslâ
ruhsat virmeyesiz ve fesâd ü şenâ„at üzre olanları ele getürdükden sonra beglerbegi ve
sancakbegleri âdemlerinden ehl-i fesâdın akçaların alub salıvirenleri dahı vukû„ı üzre
yazub arz eyleyesiz ki haklarında emrüm ne vechle sâdır olursa ana göre amel olına.
Ammâ bu bahâne ile kendü hallerinde olanlara mücerred ahz ü celb içün siz dahı ehl-i
fesâd yir ve yatâğı ahz olınub rencîde olınmakdan hazer idüb ehl-i fesâd ü şenâ„at
idenlerin her vechle ele getürilmesi bâbında envâ„i ikdâm ve ihtimâmınız zuhûra
getüresiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i„timâd kılasız. Tahriren evâsıt-ı şehr-i
cemaziye‟l-ahir sene hamse ve tis‟în ve tis„a-mie. Be-makam-ı Kostantıniyye el-
mahrûsa.258”
Defterde Leh eşkıyası ile mücadele hakkında birçok hüküm vardır. Leh
eşkıyasının zarar kasdında hareket ettiği ve Boğdan‟a saldırmak ihtimallerinin
olduğu259, Bender sancağındaki askerlerin Boğdan voyvodasına yardım etmeleri260,
Kazakların def„inde olunması261, Erdel ve Eflak voyvodaları ile yardımlaşılması262,
258
Sayfa 233 Hüküm 519
259
Hüküm 339, 340, 341
260
Sayfa 199 Hüküm 447
261
Sayfa 174 Hüküm 386, 387
262
Sayfa 164 Hüküm 362
37
Erdel vilayetinin askerinin daima hazır olması ve Leh canibine casuslar gönderilmesi263,
Boğdan askerinin Tatar askerine koşundu olmayıp düşman saldırısına hazır
bulunması264, Eflak voyvodasının Kazakların def„ine yardım etmesi265, Budun
vilayetinin muhafazasında olunması266, Boğdan üzerine gelen Kazakların def'i için
gönüllülerden267 ve Erdel vilayetinden gönüllü olarak Boğdan ve Eflak'a gitmek
isteyenlerin isimlerinin yazılıp gönderilmesi268, Boğdan üzerine gelen Kazakların
korkusundan Boğdan voyvodasının firar etmesi lakin Kazakların Boğdan'a gelmekten
vazgeçip Bender ve Akkirman'a yönelmeleri269, Akkirman ve Bender‟e gelen Kazak
eşkıyasının def„ edilmesi için Niğbolu, Akıncı, Vize, Silistre, Çirmen beyleri ile
haberleşip memleketin hıfz u hırasetinde olunması270, Özi kal„asına girip Müslümanları
katledip, erzaklarını garet edip 80 pare toplarını alan Kazakların def„i için derya‟dan
donanma ve Tuna‟dan şaykalar ve karadan asker ile varılmazsa külli fesadlık
edeceklerinin bildirilmesi271, Silistre beyi‟nin Özi caniblerini Bosna sancağı alay-beyi
ve askeri ile muhafaza etmesi272, Kazak eşkıyasının gömdükleri topların ve aldıkları
koyunların bulunup İstanbul‟a gönderilmesi273 ile ilgili hükümler bulunmaktadır.
263
Sayfa 188 Hüküm 423
264
Sayfa 192 Hüküm 432
265
Sayfa 144 Hüküm 317
266
Sayfa 198 Hüküm 445
267
Sayfa 148 Hüküm 330
268
Sayfa 145 Hüküm 319
269
Hüküm 325, 335
270
Hüküm 307, 436, 472
271
Sayfa 200 Hüküm 450
272
Sayfa 194 Hüküm 434
273
Sayfa 164 Hüküm 363
274
Sayfa 138 Hüküm 305
275
Sayfa 176 Hüküm 390
276
Sayfa 199 Hüküm 448
38
Niğbolu beyi Mehmed Bey‟in Özi muhafazasında olan askerlere serdar
olunduğu Özi kal„asının tamir edilip atlı ve yaya bir miktar nefer yazıldığı ve düşmanın
niyetleri Akkirman ve Boğdan‟a saldırmak olduğu kış gelip sular buz tuttuğundan fırsat
bulunduğunda bir mikdar intikam alınmaya çalışılması277, Akkirman kal„asının kapıları
ve kapı demirlerinin yapılması ve düşmandan intikam alınmaya çalışılması278, kış
zamanı geldiğinden askere icazet verilmesi ve düşmana dikkat edilip gafil
olunmaması279, askerlerin Boğdan‟da kışlamayıp Bender ve Akkirman‟da
280
kışlamaları , Silistre sancağı beyi‟nin Baba kasabasında ve askerlerin de etrafta
kışlamaları281, Kazakların def„inde olunurken daha önce kışlanmak ferman olunan yerde
kışlanılması282 emr edilmiştir. 398 numaralı hükümde ise gümrük görevlileri tarafından
Leh elçisinden ve kolcularından gümrük akçesi alınmaması bildirilmiştir.283
Defterde Osmanlı Devleti ile İran arasında elçilerin gelip gittiğini gösteren
hükümler bulunmaktadır. Bu hükümlerde Südde-i sa‟adet'e bir nâme ile gelen Buhara
elçilerinin cevab-ı hümayun ile birlikte tekrar güvenli bir şekilde Şirvan‟a ulaştırılmaları
emredilmiştir.284
332 numaralı hükümde Demurkapu‟da olan vezir Cafer Paşa mektub gönderip
Şirvan vilayetinin emn ü eman üzere olduğunu, kızılbaş‟ın firar ettiği ve perakende olan
re„âyâ‟dan bir kısmının geri geldikleri ve Gence ve Karabağ feth edilirse külli mal hâsıl
olacağı bildirmiştir hüküm devamında ise askerin ve vezir Cafer Paşa‟nın
hizmetlerinden dolayı memnun olunduğu belirtilerek dua edilmiştir.285
1 Muharrem sene 996 / 2 Aralık 1587 tarihli Şark seferinde olan Sinan‟a
gönderilen hükümde kendisinin İstanbul‟a gelip gitmesi mühim olup hasekilerinden
Halil'in yerine kaim-makam tayin edilmesi bildirilmiştir.286
277
Sayfa 175 Hüküm 388
278
Sayfa 156 Hüküm 346
279
Sayfa 200 Hüküm 449
280
Sayfa 137 Hüküm 303
281
Sayfa 147 Hüküm 326
282
Sayfa 173 Hüküm 384
283
Sayfa 179 Hüküm 398
284
Hüküm 572, 576
285
Sayfa 149 Hüküm 332
286
Sayfa 141 Hüküm 310
39
Defterdeki 433 ve 451 numaralı hükümler birbirine benzer olup, Demurkapu
muhafazasında olan Cafer Paşa mektup gönderip Mehmed Giray‟ın büyük oğlu Saadet
Giray‟ın Rus kralının yanına gittiği ve orada öldüğünü ikinci oğlu Murat Giray‟ın Rus
korkusundan Kumuk'a kaçtığını ve küçük oğlu Safa Giray‟ın ise zillet içinde olduğunu
bildirmiş ve Şemhal tarafından haber gelip o canibin tamamen emn ü eman olduğu lakin
muhafazadaki askerlerin dört yıllık ulufelerinin gelmeyip perakende olmaları
mukarrerken bir mikdar hazine-i amire'den bir mikdar da bazı yerlerden tedarik edip
geçinirlerken Erş beylerbeyi ve kethüdasının kışkırtmasıyla askerlerin ulufelerini almak
için ayaklandıkları ve İstanbul‟a gelecek ipeği değeri değmeze satıp akçalarını aldıkları
ve İstanbul‟da cari olduğundan daha düşük akça hesabıyla akça ve guruş alıp hazineye
gadr ettiklerini bildirmiştir.287
İran ile ilgili olan 483 ve 485 numaralı hükümler ise Şehr-i zol beylerbeyine
gönderilmiş olup Dinaver kal„ası için Bağdad‟dan dört bin davar yükü zahire ve cebe-
hâne gönderilmişken vezir Sinan Paşa'nın gönderilenleri geri Bağdad'a dönderip
Dinaver kal„asına üç yüz davar yükü zahire gönderdiği Dinaver ve Bilaver feth
olunduğunda üç yüz nefer kul yazılmış olup sonradan kal'adaki neferler ihraç edilip
kal'a hali konulmuş ve kızılbaş'dan Rüstem nam mülhit'in gelip kal„a‟yı zabt ettiği 288,
Abbas mirza‟nın Kazvin‟e geldiği ve ekrad beylerine tirkeş ve kılıç hediye ettikten
sonra cümle ekrad aşiretlerinin Abbas mirza‟ya tabi olduğu kaydedilmiştir.289
Bu hükümlerin yanı sıra eski vezîr Sinan Paşa'nın Kudüs-i Şerif'de mütemekkin
olması290, Baharda Şark‟a sefer olduğu ve Anadolu beylerbeyine müteallik tüm ümera,
züama ve erbâb-ı tîmarın hazır olması291, Asâkir-i İslâm‟a serdar olan vezir Ferhad
Paşa'nın sefere yönelmesi ve bazı kal„aları ta„mir etmesindeki başarıdan memnun
olunması hakkında292 hükümlerde bulunmaktadır.
287
Hüküm 433, 451
288
Sayfa 215 Hüküm 483
289
Sayfa 216 Hüküm 485
290
Sayfa 257 Hüküm 585
291
Sayfa 211 Hüküm 474
292
Sayfa 159 Hüküm 350
40
3.5. Nefy-i Belde ve Küreğe Konulma ile Ġlgili Hükümler
Kürek cezası; çeşitli suçlara mahkûm olmuş kişilerin gemilerde kürek çekerek
cezalarını ifa etmeleridir.293 Belgelerde “nefy” şeklinde geçen sürgünün iki şekilde
uygulaması vardır. Bunlardan ilki kişilerin cezalandırılıp olay yerinden uzaklaştırılması
şeklinde ikincisi ise iskân siyasetinin gereği olarak toplu sürgün şeklindedir. Sürgün
mahalli olarak merkeze yakın yerlerin yanı sıra ulaşımı zor olan şehirler, kaleler, adalar
tercih edilmektedir.294 Defterde sürgün/nefy ile ilgili hükümler: ele getirilen ehl-i
fesadın küreğe konulup istihdam edilmesi295, halka te„addî eden nâ‟ib‟in nefy-i belde
edilmesi296, emre itaat etmeyenlerin küreğe verilmesi297, küreğe verilen bazı kişilerin
kefilleri olduğundan kürekten ıtlak edilmeleri298, nefy-i belde olan ehl-i fesad kişilerin
Kıbrıs'a sürülmeleri299, Sipahi oğlanlarından ve erbâb-ı tîmardan bazı kişilerin Kıbrıs‟a
sürgün olunmaları300 ve Kıbrıs'a sürgün edilen bazı kişilerin bir şekilde kaçtıkları ve ele
getirilmeleri301 hakkındadır.
İnebahtı beyine gönderilen 495 numaralı hükümde derya muhafazası için salb ü
siyasete müstahıkk olmayıp ceraimi sabit olanların küreğe konulmak için gönderilmeleri
istenmektedir.303 584 numaralı hükümde ise defalarca sürgün emri verilen bir kişinin
teftiş edilip fesadı sabit olursa nefy-i beled olunup sürgün edilmesi emredilmektedir.304
293
Mehmet İpşirli, “XVI. Asrın İkinci Yarısında Kürek Cezası İle İlgili Hükümler”, Tarih Enstitüsü
Dergisi, 12 (1982), 206.
294
Kemal Daşcıoğlu, “Sürgün”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2010), 38:167-169.
295
Sayfa 151 Hüküm 336
296
Sayfa 207 Hüküm 462
297
Hüküm 489, 490
298
Sayfa 146 Hüküm 323
299
Sayfa 229 Hüküm 513
300
Sayfa 229 Hüküm 512
301
Sayfa 153 Hüküm 341
302
Mehmet İpşirli, “Kürek Cezası”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2019), EK-2:112-114.
303
Sayfa 219 Hüküm 495
304
Sayfa 257 Hüküm 584
41
3.6. Et Müzayakası ve Koyun Temini Hizmeti ile Ġlgili Hükümler
Her sene celeplerin sayımı padişah fermanı ile başlayıp celep-keşan defterlerine
kaydediliyordu. İstanbul koyun emini genellikle Dergâh-ı muallâ çavuşları arasından
atanıyordu.314 Koyun sürme hizmetinin çavuşlara verildiği incelenen birçok hükümde
görülmektedir.315 Defterdeki 535 numaralı hükümde İstanbul kasablarına teslim
olunması mühim olan koyunların hepsinin ihraç edilip sürücülere teslim edilmesi ve
koyun vermemek için başka bölgelere giden celeblerin bulunup getirtilmesi
emredilmiştir.316
305
Şevket Pamuk, Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914 (İstanbul: İletişim Yayınları, 2007), 92.
306
Sayfa 163 Hüküm 361
307
Sayfa 191 Hüküm 429
308
Sayfa 141 Hüküm 311
309
Sayfa 236 Hüküm 525
310
Sayfa 240 Hüküm 537, 538, 539
311
Sayfa 241 Hüküm 540
312
Hüküm 536, 541, 542, 543, 544, 545, 546, 547, 548, 549, 550, 551, 552, 553, 554, 555, 556, 557, 558,
559
313
Hüküm 343
314
Halime Doğru, “Rumeli‟de Celep-Keşanlar”, içinde XIII. Türk Tarih Kongresi-Kongreye sunulan
Bildiriler, (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1999), 1676.
315
Hüküm 536, 537, 538, 539, 540, 541, 542, 543, 544, 545, 546, 547, 548, 549, 550, 551, 552, 553, 554,
555, 556, 557, 558
316
Sayfa 239 Hüküm 535
42
3.7. ĠnĢaat ve Ta„mir ile Ġlgili Hükümler
43
Kırım hanı‟nın adı geçerken İslam Giray döneminde Osmanlı padişahı‟nın ve Kırım
hanı‟nın isimleri zikredilmeye başlanmıştır. 1588 yılında vefat eden İslam Giray‟ın son
günlerinde Devlet Giray‟ın oğlu Gazi Giray, İran‟da esir iken kaçıp İstanbul‟a gelmiş ve
İslam Giray‟ın vefatı üzerine Kırım hanlığına tayin edilmiştir.327 Defterde Gazi Giray‟ın
17 Cemaziye‟l-evvel 996 / 14 Nisan 1588 günü Kırım han‟ı nasb edildiği ve istimaletler
dağıtılması hakkında iki adet hüküm bulunmaktadır. Bu hükümler Kırım hanı İslam
Giray vefat edip yerine devlet için birçok hizmette bulunan niçe zaman zindanda kalan,
Tebriz seferinde yararlılık gösteren Gazi Giray‟ın nasb olunup istimaletler dağıtılarak
Gazi Giray'ın han olarak bilinmesi hakkındadır.328
327
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/II, 5.
328
Hüküm 496, 516
44
mertebe‟ye sa„y olınmak lâzımdır. Ana göre mukayyed olub a„dâ-yı bed-rey‟den bir
mahalle zarar u gezend irişdirmemek bâbında envâ„-i mesâ„i-i cemîle zuhûra
getüresin.329”
Kadırga tedariki hakkındaki bir diğer hüküm ise Yemen benderlerini garet
kasdına gelen İspanya keferesine karşı kifayet kadar Kadırga tedarik edilmesi ile ilgili
hükümdür.330 Derya muhafazası için gönderilen kadırgaların Rodos beyi Recep Bey‟e
ulaşana kadar Kocaeli beyi Mustafa Bey'in baş tayin edilmesi331 kadırga tedariki hizmeti
hakkındaki bir diğer hükümdür.
3.11. KurĢun, Gül vb. Ġhtiyaç Malzemelerinin Temini ile Ġlgili Hükümler
Defterde Kratova332 ve Novabırda333 kadîlarına gönderilen hükümlerde cami
binası için ihtiyaç olan kurşunun tedarik edilip gönderilmesi emredilmiştir. Bostancı-
başı‟ya gönderilen bir hükümde ise Tersâne-i Âmire‟ye lazım olan 200 adet tabanın
acele bir şekilde gönderilmesi istenilmiştir.334 304 numaralı hükümde ise Yemen'de
Hasan Paşa'nın düşmandan aldığı gemiler için bazı alet ve esbab gönderilmesi
bildirilmiştir.335
333 numaralı hükümde Edirne‟den Darus-sa„âde-i atik bahçesi için gül fidanı
gönderilmesi istenmiştir.“Edirne‟de Bostâncı-başı‟ya hüküm ki: İstanbul‟da vâkı„ olan
Darü‟s-sa„âde-i Atîk bahçesiyçün gül lâzım olmağın olıgeldüği üzre Edirne‟den gül
ihrâc itdirilüb gönderilmek emr idüb âdet-i kadîme üzre lâzım olan akça virilmişdür.
Buyurdum ki: Vardukda, te‟hir ü tevakkuf eylemeyüb gereği gibi mukayyed olub
şimdiyedeğin tedarük olınduğı üzre gül fidanı tedarük eyleyüb bârgîrlere tahmîl idüb
Südde-i sa„âdetüm‟e gönderesin ihmâl ü müsâheleden hazer eyleyesin.336”
329
Sayfa 205 Hüküm 457
330
Sayfa 177 Hüküm 393
331
Sayfa 258 Hüküm 586, 587, 588
332
Sayfa 181 Hüküm 403
333
Sayfa 188 Hüküm 424
334
Sayfa 250 Hüküm 565
335
Sayfa 137 Hüküm 304
336
Sayfa 150 Hüküm 333
45
Defterde Darphâne, akça kesilmesi ve hazine‟ye zarar verilmemesi ile ilgili bazı
hükümler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Ümena ve mültezimin hazine'ye kalp ve
geçmez akça vermeleri337, ziyade salyanelerin düzenlenip tekaüd tarikiyle hazine'ye
gadr olunmaması338 , Habeş beglerbegisi olan Hüdaverdi‟ye Mısır hazinesinden yüz bin
akça339 ve on bin filori karz340 verilmesi, İstanbul Darphanesi‟nde akça kesilmesi için
Edirne Darphanesi‟nden üstad ve alat gönderilmesi341 hakkındadır.
337
Sayfa 186 Hüküm 414
338
Hüküm 418, 419, 420, 421
339
Sayfa 148 Hüküm 329
340
Sayfa 147 Hüküm 327
341
Sayfa 253 Hüküm 571
342
Sayfa 141 Hüküm 309
343
Sayfa 136 Hüküm 302
344
Sayfa 145 Hüküm 318
345
Sayfa 172 Hüküm 381
346
Hüküm 484, 487
347
Sayfa 176 Hüküm 392
348
Sayfa 218 Hüküm 492
349
Sayfa 154 Hüküm 342
350
Sayfa 210 Hüküm 473
351
Sayfa 195 Hüküm 438
352
Sayfa 247 Hüküm 560, 561
353
Sayfa 227 Hüküm 508, 509
354
Hüküm 382, 385, 478
46
ziyâde‟ye cârî olduğı i„lâm olınmağın min-bâ„d İstanbul‟da cârî olduğı üzre amel
olınmak emr idüb Buyurdum ki: Vardukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub
ve taht-ı kazânuzda min-bâ„d altun yüz yigirmişer ve guruş seksener akça ve pâdişâhî
sekizer akça hesâbı üzre alınub bir akça ve bir habbe ziyâdeye aldırmayasın. Şöyle ki,
vech-i meşrûh üzre ta„yîn olınandan ziyâde alub virirler ise her kimler ise isimleriyle
Südde-i sa„âdet‟e arz eyleyesin.355”
Defterde, kürk ve sâ‟ir ba„zı maddeleri almak için Moskov‟a gönderilen Hâssa
tâcirlerinden Mahmud ve silahdârlardan Mehmed ve Halil‟in gidip gelirken yolda
korunması ve alınan meta„lardan bâc ve gümrük alınmaması356, Erdel haracı ile birlikte
gelen elçinin hizmetini yapıp geri dönmesi357, Fas hâkimi'nin âdemlerine ve pişkeşlerine
karışılmaması358 gibi diğer devletler ile kurulan münasebetler hakkında birkaç hüküm
bulunmaktadır. Defterde Tahrir ile ilgili de birkaç hüküm bulunmaktadır.359
355
Sayfa 212 Hüküm 478
356
Sayfa 209 Hüküm 466, 467, 469, 470
357
Sayfa 150 Hüküm 334
358
Sayfa 189 Hüküm 426
359
Hüküm 312, 313, 314, 491, 578
360
Sayfa 208 Hüküm 463, 464
361
Sayfa 214 Hüküm 482
362
Hüküm 417, 493
363
Sayfa 255 Hüküm 579
364
Sayfa 190 Hüküm 428
365
Hüküm 453, 454
366
Sayfa 177 Hüküm 394
47
hil„at ve kılıç, Mısır beylerbeyine367 ise hil„at gönderilmesi hakkında hükümler de
bulunmaktadır.
Defterin son altı sayfasında toplam 160 adet ulak hükmü bulunmaktadır. Bu
hükümler ülkenin birçok yerine gönderilmiştir. Karesi, Hüdavendigar, Budun, Sivas,
Karaman, Kastamonu, Teke, Edirne, Menteşe, Aydın, Ankara, Kütahya, Kengiri, Bolu,
Erzurum, Sinop, Konya, Kıbrıs, Bağdad, Tebriz, Şirvan, Kırım, Yemen, Mısır, Şam,
Haleb, Eflak, Boğdan, Vulçıtrın, Novabırda, Üsküb, Selanik, Vize, Mora, Midilli,
Silistre, Niğbolu, Semendire, Tırhala, Ağrıboz, Bosna, Belgrad ulak hükümlerinin
gönderildiği bazı bölgelerdir.
367
Sayfa 259 Hüküm 590
48
PAġA 453, 502, 512, 572, 578, 585, 592
303, 307, 311, 143-1, 315, 322, 323, 325, 346, 354, 355, 364, 367, 381, 383,
384, 387, 388, 396, 401, 402, 406, 425, 434, 435, 439, 442, 443, 447, 448,
SANCAK BEĞĠ 449, 450, 452, 459, 463, 464, 470, 479, 481, 482, 485, 489, 495, 500, 506,
508, 509, 510, 512, 521, 523, 525, 531, 562, 566, 577, 582, 586, 587, 588,
592
348, 465, 507, 536, 596, 597, 598, 599, 600, 601, 602, 603, 604, 605, 606,
607, 608, 609, 610, 615, 621, 622, 623, 624, 625, 626, 627, 628, 629, 632,
633, 634, 635, 636, 637, 638, 639, 640, 641, 642, 643, 644, 645, 646, 647,
648, 650, 653, 654, 655, 657, 658, 659, 660, 661, 662, 663, 664, 665, 666,
ÇAVUġ 667, 668, 669, 670, 671, 672, 673, 674, 676, 677, 678, 680, 682, 683, 684,
685, 688, 690, 692, 693, 694, 695, 696, 697, 698, 703, 704, 705, 707, 708,
709, 710, 711, 714, 715, 716, 717, 718, 721, 722, 724, 726, 728, 729, 730,
731, 732, 733, 734, 735, 740, 742, 744,745, 746, 747, 748, 749, 750, 751,
752, 753
312, 320, 366, 368, 385, 395, 407, 413, 414, 415, 478, 484, 487, 533, 534,
DEFTERDAR
579, 580, 581
616, 617, 618, 619, 631, 649, 651, 656, 674, 691, 701, 712, 713, 719, 727,
KAPICI 736, 737, 738
317, 319, 326, 330, 334, 335, 362, 363, 386, 423, 429, 432, 440, 441, 469,
VOYVODA
494
VEZĠR 304, 332, 345, 347, 360, 433, 457, 502, 572, 585, 592
49
SERDAR 365, 394, 455, 576
ġEYH 308
MĠMARBAġI 399
YENĠÇERĠ
AĞASI 358
YENĠÇERĠ
KETHÜDASI 310
DEFTER
KETHÜDASI 524
MEġALECĠ 739
353, 391, 431, 454, 456, 493, 516, 574, 575, 594, 611, 612, 613, 614, 620,
DĠĞER
630, 652, 679, 681, 686, 687, 689, 699, 700, 702, 706, 720, 723, 725, 741,
50
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
135 / 301
Fî 20 ZA Sene 995
Bâ-müsvedde-i An Vav
Taht-ı kazânuzda vâkı„ olan re„âyâ vü berâyâ umûmen ahâlî-i vilâyet tarafından
Bâb-ı sa„âdet‟e arz-ı hâl sunulub hâliyâ levendât ü ehl-i fesâd ü eşkıyâ sûhte tâ‟ifesi
ziyâde hareket idüb kârbânlar ve evler basub niçe Müslimanlar katl idüb ve esbâb ü
emvâlin gâret ü hasâret idüb ve aleniyen fahişe avretler uydurub ve murâd itdükleri
kimesnelerün oğlanların ve kızların ve avretlerin çeküb alub niçe zamân yanlarınca
uydurub tasarruf idüb akçaya kâdir olanlar varub beşer, onar bin akça virüb avretlerin ve
oğlanların alub kudretleri olmayanların avret [ve] oğlanların ve kızları yanlarında kalub
azîm zulm ü te„addîden hâlî değillerdür. Şöyle ki tedârükleri görülmeye zarar ve
fesâdları ziyâde olmak üzeredür. Lâkin taht-ı kazânuzda her on hâneye birer yiğit-başı
ta„yîn olınub anun gibi ehl-i fesâd sûhte tâ‟ifesi hareket eyledükde il-erleri ile yiğit-
başları yek-dil ü yek-cihet olub kâ‟im-makâm ma„rifetiyle üzerlerine varılub ele
getürilüb haklarından gelinmek fermân olınub vilâyet tamâm zabt olınub re„âyâ vü
berâyâ âsûde-hâl olub ve ehl-i fesâdın dahı haklarından gelinmek mukarrerdir diyü
i„lâm eyledükleri ecilden kâ‟im-makâm ma„rifetiyle her on hâneye bir yiğit-başı ta„yîn
olınub ve taht-ı kazânuzda ehl-i fesâd hırsuz ve kuttâ„u't-tarîk sûhte tâ‟ifesi teftîş
olmalarun emr idüb buyurdum ki:
51
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda birbirinüze bi‟z-zât mukayyed olub zikr olınan
kâdîlıklarda her on hâneye birer yiğit-başı ta„yîn idüb dahı bir yirde ehl-i fesâd zuhûr
eylemeğe mecâl virmeyüb kendünüz varmak ile mi olur yohsa âdem göndermek ile mi
olur ve yâhûd il [eri] ve yiğit-başları varmak ile mi olur varub ehl-i fesâd ü şenâ„ati ele
getürüb gaybet eyleyenleri yataklarına ve duraklarına ve akribâlarına bi‟l-cümle şer„le
buldurması lâzım olanlara buldurdub getürdüb dahı her kangı toprakda ise toprak
kâdîları husemâsı ile berâber idüb bir def‟a şer„le fasl olmuş olmayub bilâ-özr-i şer„î on
beş yıl mürûr itmiş da„vaların şer„le istimâ„ idüb şer„le fesâd ü şenâ„ati sâbit olanları
muhtâc-ı arz olanlardan ise habs ü arz eyleyesin olmayanları fesâd ü şenâ„atlerine göre
şer„le lâzım geleni mahallinde icrâ idüb yirine koyasın ki sâ‟irlerine mûcib-i ibret ola
ammâ hîn-i teftîşde tamâm hakk üzre olub ehl-i fesâd himâyet olınub bî-günâh olanlara
hilâf-ı şer„ te„addî olınmakdan hazer idüb yâhûd ehl-i fesâdı [ele] getürmeğe ihmâl ve
yâhûd kâdir olmayub bahâne ile kimesneye dahl ü ta„ârruz eylemeyesin. Şöyle ki, bu
bahâne ile kimesneye ahz ü celb olına ve yâhûd ehl-i fesâda himâyet olına sonra sizden
bilinür. Özrünüz makbûl olmayub azl ile konılmayub müstahıkk-ı itâb olursız. Şöyle ki,
mukayyed olmayub birinüz taht-ı kazâsında ehl-i fesâd ü şenâ„at kimesnenün mal mal
zamânına zarar irişdürürse her birinüz mes‟ûl ü mu„âteb olmanuz mukarrerdür.
136 / 302
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub göresin mezbûr nâ‟ib
ne makûle kimesnelerün gaibâne aleyhlerine müte„allık sicill ve huccet virüb ve
52
sicillden kesdüği evrak ne madde içündür cümlesin aslı ve sıhhati üzre yazub Südde-i
sa„âdet‟üme arz eyleyesin ki ana göre şer„le hakkından geline. Ammâ bu bâbda tamâm
hakk üzre olub garaz u ta„assubla kimesneye zulm ü te„addî olınub ve hilâf vâkı„
kazıyye arz olınmakdan ve ahz ü celb olunmağla himâyet olınmakdan ziyâde ihtiyât
idüb sıhhati üzre sûret-i sicil irsâl eyleyesin diyü emir yazılmışdır.
137 / 303
(Boşluk) Vardukda, emrüm üzre sizünle bile olan sancak-begleri ile vech ü
münâsib olduğu üzre Bender‟de ve Akkirman‟da kışlayub ammâ zahîre ve sâ‟ir levâzım
içün Boğdan‟a bir kimesne göndermeyüb Boğdan Voyvodası göndermesine tevakkuf
eyleyesin. Eğer te‟hîr idüb göndermez ise bu cânibe i„lâm eyleyesin ki Boğdan
Voyvodasına bu cânibden tenbîh olına. Şöyle ki, emrüme muhâlif zahîre içün Boğdan
vilayetine bir âdem gönderesin sonra beyân olınacak özrün makbûl olmaz ana göre
mukayyed olub emrüme muhâlif iş itmeyesin. Boğdan Voyvodasına bir mertebede
tenbîh olınmuşdur ki kifâyet mikdârı zahîrenizi zamânı ile gönderüb ihmâl ü müsâhele
eylemez bu bâbda anda yanında olan Silistre ve Çirmen ve Vidin beglerine ve Akıncı
53
begine vech-i meşrûh üzre ahkâm-ı şerîfe gönderilmişdür. Ana göre her biri mukayyed
olub emrüme mugâyir iş olmakdan ihtiyât eyleyesin.
137 /304
138 /305
54
vilâyet-i Boğdan dahı sâ‟ir Memâlik-i mahrûse‟müz gibi olub re„âyâsı harâç-
güzârlardan olmağın in-şâ‟allâh bir cânibe teveccüh itdüğinüzde Boğdan‟a uğramayub
âhar yoldan müteveccih olmak bâbında nâme-i hümâyûn-ı sa„âdet-makrûnumuz irsâl
olındı. Varub vusûl buldukda, gerekdirki:
138 /306
Fî 2 M Sene [9]96
[Bâ]-müsvedde-i Li Efendi
55
eyleyesin ki min-bâ„d kendü mesâlihleri olmadın kimesnenün da„vâ ve nizâ‟ına karışub
mahkemeye varmayub ehl-i örf yanına varmayalar kendü hâllerinde olalar. Şöyle ki, bu
def„a dahı tenbîh olmuş ise vukû„ı üzre arz eyleyesin ki küreğe konula.
137-1
[Ba-müsvedde] Efendi
Bundan akdem vezîrüm olub hâlâ tuğrâ-yı şerîfüm hidmetinde olan Mehmed
Paşa tarafından Südde-i Sa„âdet‟üme şöyle arz olundı ki hâslarından olan nefs-i
Giresun? ze„amete tâbi„ ba„zı kurâ vü mezâri„ ? sene 994 senesinde vâkı„ olan ebvâb-ı
mahsûlatın yüz altmış bin akça kabul iltizâm itdürüb sicill olub bir sene tamâm zabt
idüb bi‟d-defe„ât cüz‟î nesne teslîm idüb zimmetinde yüz binden ziyâde bâki kalub
mezkûr Südde-i sa„âdet‟üme müşârun-ileyh gelüb akribâsından Mehmed nâm
kimesneye ibtidâdan üç bin akça timâra emr ihrâc itdürüb varub ol emr ise kendü
nâmına tîmâr satun alup mahsûl akçasınun bir mikdârın tîmâr mahsuline harc idüb bir
mikdâr kadîmî deyni olub ana virmiş mezkûrun tîmârı alub âhara virilüb icmâl [ve]
rûznâmeden kaydları bozub ve berâtları alınub kendüye yarar âdem ile hükm-i
[şe]rîfümle varub âdemisine kayd görmek için bend ile teslîm olmak emr idüb
buyurdum ki:
Hükm-i şerîfle âdemi vardukda her kanda ise mezkûrı ele getürüb elinden
berâtın alub ve telbîs [ile] alduğu tîmârı âhara tevcîh idüb rûznâme [ve] icmâlden
kayıdları bozub kendüyü kayd ü bend ile yarar âdeme koşub müşârun-ileyhin âdemi ile
Giresun‟a gönderesin ki teftîş içün virilen hükm-i şerîf üzre mahallinde teftîş idüb
müşârun-ileyhin sâbit olan hakkı alıvirib bile. Arka tarafı.
137-1
56
Bundan akdem vezîrüm olub hâlâ tuğrâ-yı şerîfüm hidmet[inde] olub Mehmed
Paşa tarafından şöyle arz olındı ki, hâslarından nefs-i Giresun ve ana tâbi„ ba„zı kurâ vü
mezâri„in dokuz yüz doksan dört tarihinde vâkı„ bir nesne mahsûlin yüz altmış bin
akçaya Câbî Mehmed nâm kimesne iltizâma virüb sicill olınub bir nesne tamâm zabt
idüb kabz eyledüği mahsûlin bi‟t-tamâm eda idüb ? emri ile bir tîmâr alub bir mikdâr
akçasın ana sarf idüb bir mikdarın hazineye virüb telbîs ile alduğı tîmârı âhara virilüb
berâtları alınub kendü kayd ü bend ile teftîş olmak içün Giresun‟a gönderilmek içün
Batum beglerbegisine hükm-i şerîfüm irsâl olmuşdur. Buyurdum ki:
Hükm-i şerîfle geldükde mezkûri müşârun-ileyhin âdemi İlyas ile mürâfa„a idüb
sübaşı ? iltizâm ? itdürüb teftîş idüb göresin iltizâmı eylediği sene mahsûlinden ne
teslîm itmişdür zimmetinde ne kalmışdur kabul-i iltizâm mûcebince zimmetinde bâkî
kalan müşârun-ileyhin hakkı ba„de‟s-sübût hükm idüb bî-kusûr alıvirüb zimmetinde bir
akça bâkî komayasız sâbit olan hakkı alıviresin ta„allül iderse yâhûd bâkî kalur ise habs
eyleyesin.368
139 / 307
368
Orijinal belgede bu hükümden sonra 204 numaralı hüküm bulunmaktadır.
57
yeniçerilerden ancak on iki nefer gelüb kal„a hâlî olmağla böyle olmuşdur. Zikr olunan
Kazaklar Çerkes Kirman ve ana karîb kal„alardandur ol kal„alar feth ü zabt olınur ise
Kazakın mazarratından emin olurlar ve ihdâs olınan kal„a direkleri iki palangadır ol dahı
Özi suyına karîb olmayub Boğdan sınurında idüği sâbıkâ arz olınub cevabı gelmişdür.
Şimdi çadıra palanga yokdur gelen Özi suyundan Akkirman‟a zarar ola diyü
Bender‟den kalkub Akkirman‟a teveccüh olınmuşdur diyü arz itmişsin. İmdi, bu bâbda
vâkı„ olan ihmâl ü müsâhelen sebebi ile azl ile değil siyâset olunmak gerek idin ammâ
bu mübârek günler hürmetine günâhından geçilmişdür ammâ şöyle ki bir def„a dahı el-
iyâzü billâhi te„âlâ Kazakdan ve gayriden bir cümle zarar irişe sâ‟irlere ibretiçün eşedd-i
siyâsetle siyâset olınursun. İmdi, vardukda bu bâbda kemâl-i basîret ü intibâh üzre olub
ol cânibin hıfz ü hırâseti lâzım olan yirleri bu bâbda muhâfazaya ta„yîn olınan Niğbolu
ve Silistre ve Çirmen ve Vize ve Akıncı beglerine hüsn-i ittihâd ü ittifâk üzre gicede ve
gündüzde gereği gibihıfz ü hırâset idüb inâyet-i Hakk‟la Kazakdan ve sâ‟ir eşkiyâdan
memleket [ü] vilâyete ve re„âyâ vü berâyâya zarar ü gezend irişdürmemek bâbında
envâ„-i mesâ„î-i cemile zuhûra getüresin ve mûmâ-ileyh Niğbolu begi Mehmed dâme
izzuhû ol cânibde muhâfazada olan begler ve sâ‟ir asker-i nusret-esere serdâr nasb
olınmuşdur. Ana göre mukayyed olubher ne hidmet vâkı„ olur ise ta„allül ü bahâne
itmeyüb müşârun-ileyh Mehmed dâme ulüvvuhû vech ü münâsib gördüği üzre uğur-ı
hümâyûnumda hidmetinde bulınub yüz aklıkları tahsîline sa„y eyleyesin. Bu bâbda
müşârun-ileyhin şükr ü şikâyeti müsmir ü mü‟esserdür bir dahı ihmâl ü müsâhelen
sebebi ile bu makûle ırz u nâmûs-ı saltanata mahall vaz„ sudûrından ziyâde ictinâb ü
ihtirâz eyleyesin.
140 / 308
58
bâbda Trablusgarb beglerbegisine edâ ü irsâl olınub anun gibi şim[di]den girü kul
tâ‟ifesi cânibinden bir dahı te„addî olmak ihtimâli yokdur ol makûle te„addî eyleyenlerin
gereği gibi haklarından gelinmek emrüm olmışdur. Buyurdum ki:
141 / 309
Vilâyet-i mezbûre feth olaldan berü vilâyet üzerine kul tâ‟ifesi kendülerden
nevbetci ta„yîn idegelmeyüb ve re„âyânun şikâyetleri vâkı„ oldukda beglerbegilere
gelüb ahvâllerin arz eyledüklerin şer„le görilüb icrâ olınurdu şimdiki halde kul tâ‟ifesi
re„âyâ üzerine kendülerden nevbetci ta„yîn idüb göndermekle re„âyâya envâ„i teklîf idüb
ziyâde zulm eyledükleri ecilden re„âyâ perâkende olub vilâyetin ziyâde harâb
olmalarına bâ„is olub şöyle ki bu husûs re„âyâ üzerinden def„ olınmaz ise cümle
perâkende olub cela-yı vatan itmeleri mukarrerdür diyü sâbıkâ beglerbegi olan
Mehmed‟in kethüdâları haber virmeğin kadîmden olıgeldüği üzre re„âyâ üzerine kul
tâ‟ifesi tarafından nevbetci gitmeyüb ve re„âyânun şikâyeti vâkı„ oldukda beglerbegilere
gelüb min-bâ„d kul tâ‟ifesi re„âyâ umûruna karışmamak emr idüb buyurdum ki:
59
ri„âyet olınmayub girü emrüme mugâyir nevbetci gönderirler ise yazub Südde-i
Sa„âdet‟üme arz eyleyesin diyü emir yazılmışdur.
141 / 310
141 / 311
Kırkkilise begine:
60
142 / 312
Bâ-müsvedde-i Li Efendi
61
(Boşluk) Vardukda, fermân-ı hümâyûnum mûcebince müşârun-ileyhin hîn-i
tevzî„de havâss-ı hümâyûnuma ilhâk eyledüği aklâmı eğer kadîmî hâslarımdandır ve
eğer sonradan ilhâk olınan hâslardır müşârun-ileyhin tevzî„i mûcebince kemâ-kân
havâss-ı hümâyûnum içün zabt ü tasarruf itdürüb sonradan mîr-i müşârun-ileyh
hâssından çıkarub bize virmişdür diyü bir ferdi asla vü kat„a dahl ü ta„ârruz itdürmeyüb
ve sâ‟ir tahrîr-i cedîdden müşârun-ileyh istihkâklarına göre tevzî„ idüb virdüği ze„âmet
ü tîmârları ve mîr-i mîrân ve ümerâ hâslarını dahı tahrîr-i cedîdden ihrâc itdüği
tezkireleri ve berâtları mûcebince mutasarrıf olanlara kemâ-kân zabt ü tasarruf itdürüb
sonradan mîr-i müşârun-ileyh tebdîl ü tağyîr idüb bize ze„âmet virmişdür diyenlere
fermân-ı hümâyûnuma mugâyir aslâ vü kat„â te„allül ü nizâ„ itdürmeyesin.
143-1
Bâ-müsvedde-i Li yazılmışdur
369
İki kez yazılmış
62
143-2
Bundan akdem vilâyet-i mezbûreyi tahrîr iden Hacı Kasımoğlu Mehmed dâme
mecduhû tahrîr idüb Südde-i sa„âdet‟e defterleri gönderüb teslîm itdükde bundan akdem
Hıms begi olan Mehmed ziyâde ifrâz çıkarurum diyü bir tarîk ile tekrâr kendü tashîh
itmek içün defter[ler]i alub hükm-i şerîf ile irsâl olmuş idi. Tekrâr ba„zı tebdîl [ü] tağyîr
idüb asılları virmek defter idüb Südde-i sa„âdet‟e gönderüb müşârun-ileyhin tevzî„
mukarrer olub buyurdum ki:
143 / 313
Fî 5 M Sene 996
63
erbâb-ı tîmâr istihkâklarına göre tezkirelerin alub berât idüb bu hidmetinde iken bundan
akdem Hamâ begi olan Mehmed Beg bir tarikle tekrâr görmek içün hükm alub defterleri
virilmiş idi. Varub ba„zı tebdîl ü tağyîr itmeğin tevcih hidmetde olan zü„amâ vü erbâb-ı
tîmâra mahsûl husûsında küllî gadr olmak lâzım gelmeğin müşârun-ileyhin tahrîr ü
tevzî„i mukarrer olmışdur. Buyurdum ki:
143 / 314
Mezkûra virilmişdür.
Fî 6 M Sene [9]96
Bundan akdem vilâyet-i mezbûreyi tahrîr iden Hacı Kasımoğlu Mehmed dâme
mecduhû tahrîr itdüği defterlerin Südde-i Sa„âdet‟e getürüb teslîm itdükde mukaddemâ
Hamâ begi olan Mehmed “ziyâde ifrâz çıkarurum” diyü bir tarikle tekrâr kendü tashîh
itmek içün defterlerin alub hükm-i şerîfümle irsâl olınmışdı tekrar ba„zı tebdîl ü tağyîr
idüb ihtilâl virmeğin defterleri alub Südde-i sa„âdet‟üme gönderüb müşârun-ileyhin
tevzî„i mukarrer olmayub buyurdum ki:
64
müsveddelerin müşârun-ileyh Mehmed Beg‟den alub yarar âdemler ile mu„accelen
Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki defter haneye teslîm oluna eğer müşârun-ileyh hâzır
bulınmazsa defterleri her kanda konmışsa alub irsâl eyleyesin.
144 / 315
Vize kâdîsı mektûb gönderüb bir yıldan mütecâviz sancağunda olmamağla etrâf
ü eknâfda olan ehl-i fesâd ve kuttâ„u't-tarîk hırsuzlar vilâyet hâlî ? Devletlu Kabaağaç
kurbinde ve sâ‟ir memerr-i nâs olan mahallerde cem„ olub ahâlî-i vilâyete envâ„-i zarar
irişdirdüklerinden gayrı mürûr ve ubûr iden ebnâ‟-i sebîlün yollarına çıkub katl-i nüfûs
idüb nehb ü gâret-i emvâl itmekle âyende vü revende ziyâde muzdaribü‟l-hâl
olmışlardur diyü ehl-i fesâd ü şenâ„atden hıfz ü hırâset itmek murâd itdürdüklerin arz
eyledi. İmdi, vilâyet ü memleket[e] sancak-begi nasb itmekden murâd ol vilâyetin hıfz ü
hırâsetidir sancağınun hıfz u hırâseti ve ehl-i fesâdun zabt ü sıyâneti içün hükm-i
şerîfüm lâzım değildür ba-mücerred ol bahâne ile memleket ü vilâyetin üzerine çıkub
re„âyâya te„addîdir. Buyurdum ki:
144 / 316
Fî 8 M Sene [9]96
65
Mısır kâdîsına ve beglerbegisine hüküm ki:
Anadolu Kâdî-askeri Südde-i Sa„âdet‟e şöyle arz eyledi ki, Mısır müteferrikalarından
olub anda melikü‟n-neccâr olan Seyyid Ali nâm kimesnenün resm-i kısmeti kendüye
vâkı„ iken mukaddemâ Mısır kâdîsı olub hâlâ Mekke-i Mükerr[eme] kâdîsı olan
Bahâ‟eddîn kısmet idüb hakkın almış buyurdum ki:
144 / 317
Fî 12 M Sene [9]96
(Boşluk) Vardukda, anun gibi iktizâ idüb a„da def‟ine sen dahı bi‟z-zât varmak
lâzım gelürse yirine yarar [ü] mu„temedün-aleyh kâ‟im-makâm nasb idüb dahı sen bi‟z-
zât varub Boğdan voyvodasıyla hüsn-i ittihâd ü ittifâk ile yek-dil ü yek-cihet olub
a„danın def„ u ref„i bâbında envâ„-i sa„y ü ihtimâm eyleyesin eğer sen varmak lâzım
gelmezse mu„âvenet içün kifâyet mikdârı asker tedarük ve nakl idüb bir baş u buğ nasb
idüb yât ü yerâkları ile ve tüfeng ile ber-vech-i isti„câl Boğdan‟a irsâl ü îsâl eyleyesin.
145 / 318
Fî 12 M Sene [9]96
66
Vilâyet-i Eflak‟dan Südde-i sa„âdet‟üme gelince vâkı„ olan kâdîlara hüküm
ki:
145 / 319
145 / 320
67
Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav
145 / 321
Bâ-tashîh-i Efendi
146 / 322
68
Mezkûr Hasan‟a virilmişdür.
Fî 13 M Sene [9]96
Bâ-hatt-ı Ferik
Hasan nâm kimesne Südde-i sa„âdet‟üme gelüb boyalı Mehmed Halife nâm
nâ‟ib fuzûlen kendüyi ta‟zîr itdüğin bildirmeğin mezkûr nâ‟ib hisâr-erlerine koşılub ve
mezkûr Hasan‟ın ahvâli dahı mufassalen yazılub arz olınmasın emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, te‟hir ü tevakkuf itmeyüb mezkûr nâ‟ibi ele getürüb dahı
mezkûr zaîmi niçün arz itmedi ta‟zîr eyledi ise ve mezkûr zaîm Hasan dahı kendü
halinde midür ve Şehr-bâne ile dir ve ta‟zîr olunmana bâ„is ne olmışdır bir nesnesin
ketm itmeyüb ikisinin dahı ahvâlin sıhhati ve vukû„ı üzre yazub ve mezbûr nâ‟ibi yarar
hisâr-erlerine koşub yazılan arz ile maân Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ammâ bile
koşub gönderdüğin hisâr-erlerine muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki, gaflet ile gaybet
itdirmekden ziyâde hazer eyleyeler. Şöyle ki, gaybet itdüreler hisâr-erlerinin
haklarından gelinür ana göre mukayyed olub ihmâlden sakınalar.
146 / 323
İstanbul kâdîsı mektûb gönderüb hîn-i teftîşde Yorgi veled-i Nikola nâm
zımmîye kefîl bulınmamağla küreğe virilüb hâlâ bunun Arnebud nâm karyeden Malkoç
nâm sipâhî ile Hamza nâm yeniçeri nefsine ve zamân talebinde ihzârına kefîl ve Faro
nâm zımmîye dahı karye-i Keşliden Yusuf bin Zeynel ve Mehmed bin Yusuf ve Küçük
Hüseyin nefsine ve ihzârına kefîl olub da„vâ-yı hakk ider kimesne dahı olmağıb
kürekden ıtlâk olınmaları emr idüb buyurdum ki:
Bu dahı bir sûreti dahı Hâslar kazâsına tâbi„ Kara Ahmedli nâm karyeden Abdi bin
Ali‟ye hîn-i teftîşde kefîl bulınmamağla küreğe konılub hâlâ karye- i mezbûreden
69
İbrahim bin İsmail ve Mustafa bin Osman kefîl olmağıb ıtlâkı içün mîr-i livâya ? emir
yazılmışdur.
146 / 324
Fî 12 M Sene [9]96
(Boşluk) Vardukda, zikr olınan ahkâm-ı şerîfe mûcebince amel idüb şer„-i şerîfe
ve emr-i münîfe muhâlif bir ferde ta„allül [ü] nizâ„ itdirmeyüb icrâ-yı Hakk olınmakda
ikdâm ü ihtimâm eyleyesin ki, eyyâm-ı adâletümde ehl-i fesâdun şer„ u şûrından
Müslimanlar halâs olub âsûde olalar.
147 / 325
Fî 10 M Sene [9]96
70
Akkirman kâdîsı mektûb gönderüb Silistre begi Hüseyin dâme izzuhû‟dan
doksan beş zi‟l-hicce‟sinün yigirmi sekizinci günü mektûb vârid olub senün cânibinden
kendüye mektûb gelüb Leh cânibinden iki bin mikdârı Kazak Boğdan voyvodasınun
üzerine gelüb Turla suyunı geçdüği gibi voyvoda üzerine varmadan ferâgat idüb
Akkirman ve Bender üzerine varmak kasdında olub ve Kazak tâ‟ifesi Turla suyın
berüye geçdüklerinden sonra on bin mikdârı kâfir oldılar diyü haber gelüb ve Boğdan
voyvodası sâkin olduğı Yaş pazarından firâr idüb ne mahalle gitdüği ma„lûm değildir
diyü haber gönderdüğin ulağla arz eyledüği ecilden hususı mezbûr sıhhati üzre ber-
vech-i isti„câl arz u i„lâm olunmasın emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub vâkıa hususı mezbûr arz
olınduğı üzre midir yohsa gayrı vâkı„ midir eğer sahîh ise gelen küffâr ne mikdârdır ve
bi‟l-fi„l fikr-i fâsidleri ne cânibedir ve Boğdan voyvodası dahı sahîh firâr itmiş midür
niçedir aslâ meşkûk ü mübhem nesne komayub aslı ve sıhhati üzre mu„accelen Südde-i
sa„âdet‟e arz eyleyesin.
147 / 326
(Boşluk) Vardukda arz itdüğin üzre müşârün-ileyh Hüseyin dâme izzuhû kasaba-
i Baba‟da kışlayub ve sancağı sipâhîleri etrafında kışlayub müretteb ü mükemmel hâzır
bulınalar. Şöyle ki, bir mühimm hidmet vâkı„ olub müşârun-ileyh Silistre begi Baba‟dan
kalkub varınca maslahat avk olınub ve yâhûd el-„iyazü bi‟llah zarar lâzım gelürse sonra
senden sual olunur ana göre mukayyed olub kemâl-i basîret ü intibâh üzre olasın.
147 / 327
71
Mısır paşasının kâtibi kâtib Mehmed Çelebî ‟ye virildi.
Fî 12 M Sene [9]96
147 / 328
148 / 329
72
Bu dahı Kâtib Mehmed‟e virilmişdür.
Hâlâ Habeş beglerbegisi olan Hüdâverdi dâme ikbâlehû arz-ı hâl gönderüb
kadîmden Habeş beglerbegisi olanların Habeş‟de alacakları sâlyânelerinden mahsûb
olmak üzre Mısır‟dan yüz bin akça virilügelüb kendüye dahı ol vechle virilmek bâbında
inâyet recâ itmeğin buyurdum ki:
148 / 330
Fî 12 M Sene [9]96
Bâ-müsvedde-i Efendi Ha
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda mukayyed olub anun gibi âdem yazmak iktiza
iderse vilâyet-i Boğdan‟da olan gönüllülerden hüsn-i ihtiyâriyle gelüb ulûfeci yazılmak
murâd idenlerden kifâyet mikdârı yarar ve a„dâ ile mukâbele ve muhârebeye kâdir
kimesne yazub ulûfeci nâmıyla deftere kayd itdirüb istihdâm eyleyesin. Hüsn-i
ihtiyâriyle gelenleri yazub kifâyet mikdârından ziyâde yazmayasın.
148 / 331
73
Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi
Bostancı-başı‟ya gönderilmişdür.
Edirne kurbinde katl olunan kapucı Hüseyin‟in esbâbından ba„zı esbâb bi‟l-fi„l
Edirne sübaşısı olan kimesnede bulınub ve mezkûr sübaşı hakkında ba„zı kimesneler
gelüb dâ‟imâ harâm-zâde ve ehl-i fesâd ile şerîk olub bu fesâdı idenler kimler idüğide
sübaşı bilür diyü i„lâm olındı. İmdi, bir yirdeki sübaşı olan kimesneye böyle ehl-i fesâd
şerîki olub maktûlin esbâbı aynı ile sübaşıda ola ol vilâyetin hâlî niçe olur ma„lûmdur
niçün mukayyed olmayasız bu cânibe ma„lûm olasın anda vâkıf olmayasın bu bâbda
mes‟ûl olmışsındur. Buyurdum ki:
149 / 332
74
Fî Sene 995 Vav
Hâliyâ mektûb gönderüb şimdiki halde vilâyet-i Şirvan emn ü emân üzre olub
Dağıstan ve Gürcistan vilâyet-i Kızılbaş firâr idüb perâkende olan re„âyâdan iki üç bin
hâne yirlerine gelüb vatanların ma„mûr itmekle a„dâdan serhadde bir amed-i tecavüz
itmekle mâl-i Pâdişâhî cem„ olınub mukâta„ât dahı ezdiler üzre olmağile sene-i sâbıkâda
der-i devlete seksen yedi yük akça hesâbı üzre gönderilen muhâsebeden bu yıl Şirvan‟da
cârî olan akça hesâbı üzre ikiyüz yük akçe husûle gelmek ümid olınur perâkende
re„âyânın nihâyeti yokdur cümle yirine gelüb ve Gence ve Karabağ feth olınursa sene-i
âtiyyede dahı ziyâde olub küllî mâl hâsıl olmak muhakkakdur. Vilâyet-i Şirvan‟da olan
kul tâ‟ifesine ve sâ‟ir mesarife bu yıl seksen yük akça masraf olub harîrden mâ„adâ
Hazîne-i Âmire‟de otuz yük Şirvanî akça yedek kalur ve dört bin batmân harîr dahı
hazîne‟de hıfz olınub in-şâ‟allâh vakti ile der-i devlete irsâl olınur. Zikr olınan otuz yük
akça sâfi Osmani hesâbı üzre on üç yük akça ider ol dahı harîre tebdîl olınub irsâl
olunur. Bu diyâr akçasının gayrı memâlikde revâcı yokdur harîre tebdîl olınub
gönderilmek enfa‟dır diyü bildürmişsin ve mektûb ile gelen âdemin dahı bu yıl inâyet-i
Hakk‟la Şirvan‟ın cümle mahsûli zabt ü kabz olınub ancak çeltük mahsûli kalub ol dahı
kabz olınmak üzredir diyü bildirdi. İki cihanda yüzün ağ olsun vakıen senden dahi
umulan bu makûle hidmet idi zuhûra getürmişsin dîn yoluna hidmetin hemân dünya
içün olmasın dahı ahiret içün olsun şimdiyedeğin dîn-i mübîn-i seyyidü‟l-mürselîn üzre
itdiğin hidmetin atebe-i ulyâmda kemâl-i mertebe pesendîde vâkı„ olmışdur me‟mûldür
ki huzûr-ı Hakk da dahı makbûl olub eğer senün ve eğer sâ‟ir kullarumun cerâid imâl
hasenelerine ser-nâme olub dünyâ ve ahiretde ecirlerin müşâhede idesin. İmdi
buyurdum ki:
75
tamâm emn ü emân üzre olub suhuletle mahsûl kabz olınub yedek akça dahı alıkonduğı
atebe-i ulyâmda tamâm makbûl ü pesendîde olmışdur. El-hamdü li‟llâhi te„âlâ dâ‟imâ
memâlik-i a„dâ hezimet-karîn harb şemşîr-i zafer-te‟sîr asâkir-i müslimîn ve cunûd-ı
mü‟minîn ile muzâfât-ı memâlik-i mahmiyye-i İslâmiye olmakdan hâlî olmaya ol
cânibde olan kullarım hiçbir an hâtır-ı hümâyûnumdan devr olmazlar dâ‟imâ hayır
duâm anlar iledir. İki cihânda yüzleri ağ olsun in-şâ‟allâh her biri zuhûra gelen
hidmetleri ve yoldaşlıkları mukâbelesinde envâ„-ı inâyet-i aliyye-i hüsrevânemle behre-
mend ve ber-murâd olmaları mukarrerdür. Ana göre her biri dîn ü devlet-i hümâyûnuma
müte„allık hidmetde bezl-i makdûr ve sa„y-i meşkur eyleyüb inâyet-i Hakk‟la yüz
aklıkları tahsîline sa„y eyleyeler.
150 / 333
Müşârun-ileyhe gönderilmişdür.
150 / 334
76
Hâlâ vilâyet-i Erdel harâcı ile gönderdüğiniz Turme Hristoni nâm ilçinüz
Âstâne-i sa„adet‟ümüze gelüb me‟mur olduğı hidmetde tamâm-ı edeb üzre edâ idüb girü
ol cânibe teveccüh itmeğe icâzet-i hümâyûnumuz mukâret? olmışdur gerekdir ki:
151 / 335
Akkirman kâdîsından ulağla mektûb gelüb Silistre begi Hüseyin dâme izzuhû
kendüye mektûbun gönderüb Leh cânibinden iki bin mikdârı Kazak kâfirleri senün
üzerine gelmek tenbîh Turla suyın berü yakaya geçüb ol havfdan sen dahı yirinden firâr
idüb lâkin Kazak tâ‟ifesi suyı geçdiklerinden sonra senün üzerine varmakdan ferâgat
idüb Akkirman ve Bender taraflarına müstevli olub ve suyı geçdiklerinden sonra on bin
mikdârı kâfir oldıkların i„lâm itdüğin arz eyledüği ecilden mu„accelen görilüb sıhhati
üzre arz olunmağçün Niğbolu begine müstakıl hükm-i hümâyûnum gönderilmişdür sen
dahı mukayyed olub husûs-ı mezbûru sıhhati üzre ale‟t-ta„cîl arz ü i„lâm eylemek emr
idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda onat vechile mukayyed olub vakıen berü cânibe ol
mikdâr kâfir geçmiş midür ve bi‟l-fi„l ne mahaldedir ve fikr-i fâsid ve kasd ve
tedârükleri ne yön(?) üzerinedirve ne mikdâr kâfir cem„ olmışdur ve sen dahı henüz ne
memlekette mütemekkinsin ve fikr ü tedârükin ne yön(?) üzerinedir mu„accelen yazub
77
Südde-i sa„âdet‟üme bildiresin ki ana göre lâzım olan tedarük ola ve müşârün-ileyhim
begler ile haberleşüb a„danın def„ u ref„i ile mukayyed olasın hemân şimdi
eglendürmeyüb sahîh haber ne ise mu„accelen arz eyleyesin.
151 / 336
Fî 13 Muharrem [Sene][9]96
Taht-ı kazânuzda zuhûr idüb bi‟l-fi„l ele gelmiş ve fesâd ü şenâ„ati sâbitve sicill
olmış ki salb ü siyâsete müstahıkk olmaya anun gibiler Midillü begi Hüseyin dâme
izzuhû‟ya teslîm olub küreğe virilmek emr idüb buyurdum ki:
Hükm-i şerîfümle âdemi vardukda, anûn gibi bi‟l-fi„l fesâd ü şenâ„atde bulınub
sâbit ve sicill olmış ki salb ü siyâset lâzım gelmeye anun gibilerin cerîmelerin
aldırmayub ıtlâk itdirmeyüb müşârün-ileyhe teslîm eyleyesiz ki, küreğe konub istihdâm
eyleye ammâ bu bahâne ile kalan zamânda fesâd eyleyüb sicill olmışdur diyü hâlâ
kendü hallerinde olanlara ahz ü celb sebebi ile dahl itmeyesin ve ne mikdâr kimesne
virilürse ve her birinin cerîmeleri ne ise sûret-i sicilleri ile defter idüb bir sûret müşârün-
ileyhe virüb ve bir sûretin Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin. Mücrim defterine kayd
itdiresin ki lâzım geldikde yoklana şöyle ki, bu hususda zulm ü te„addîniz arz oluna
azille konılmazsız. Ana göre mukayyed olub fesâd ü şenâ„ati şer„le sicill olınub şer„le
salb ü siyâsete müstahıkk olanlardan mâ„adâ ceraîmi olub küreğe konulmak îcâb
idenleri virüb küreğe lâzımdır diyü hilâf-ı emr eyyâm-ı adâletümde bir ferde ta„ârruz
olınmakdan ziyâde ihtirâz eyleyesin.
151 / 337
Sabıka Budun defterdarı Ahmed o begin âdemi İhsan nâm kimesneye virildi.
78
Siroz ve Pirlepe ve Zihne kâdîlarına hüküm ki:
Bundan akdem mehâyif teftîşi içün taht-ı kazânuza irsâl olınan Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş teftîş-i mehâyif bahânesiyle her hâneden
hallerine göre kiminden beş kiminden dört ve üç bin akçaları alub te„addî itdüği
mu„temedün-aleyh kimesneler ihtiyâriyle ma„lum olub bu bâbda her birinüz mes‟ûl
olmışdur. İmdi, teftîşden mezkûr ref„ olınub Südde-i sa„âdet‟üme gelmesin emr idüb
buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, teftîş içün mezkûra yazılan fermân-ı şerîfüm elinden
alub mühürleyüb ve kendüyü Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ve anun gibi kurâ
halkından hilâf-ı Şer' akçaların alub gelüb da„vâ-yı hakk iderler ise hilâf-ı Şer' alınan
hakların ba„de‟s-sübût alıviresinhimâyet itmekden hazer eyleyesin.
152 / 338
Fî 18 M Sene 996
Bâ-müsvedde-i Ha Vav
Vilâyet-i Eflak re„âyâsından ba„zı re„âyâ firâr idüb berü yakaya ba„zı yeniçeri vü
solak ü zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr ve sâ‟ir kapum kulları çiftliklerinde ve tîmârları
karyelerinde ve havâss-ı hümâyûn ve vüzerâ-i azâm ve sancak-begihâslarında ve evkâf
karyelerinde gelüb sâkin olmagile ol makûle Eflak re„âyâsı her kanda bulınursa inâd ü
muhâlefet itdirmeyübber-karâr-ı sâbık girü karyelerine temekkün itdirmekçün vilâyet-i
Eflak‟a gönderile diyü bundan akdem iki def„a emr-i şerîfümle çavuş irsâl olınub ve
taht-ı kazânuzda kasabalarda sâkin olan ba„zı yeniçeriler ve solak ü zü„amâ vü erbâb-ı
tîmâr ve havâss-ı hümâyûn âmilleri ve evkâf zâbitleri mâni„ olub emr-i şerîfüme itâ„at
[ü] inkıyâd itmeyüb re„âyâ-yı mezbûru fuzûlîalıkoyub virmediklerinden mâ„adâ niçe
fesâd ü şenâ„at eyleyüb ve şer„-i şerîf-i nebeviyye ihânet itdikleri i„lâm olınmağın
buyurdum ki:
79
Hükm-i şerîfümle Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mahmud Çavuş zîde
kadruhû vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub anun gibi vilâyet-i mezbûre
re„âyâsı vech-i meşrûh üzre her kanda bulınur ise inâd ü muhâlefet itdirmeyüb emr-i
sâbık üzre zuhûra getürüb kânûn-ı kadîm üzre girü yirlerine temekkün olunmasıyçün
vilâyet-i Eflak voyvodasının vekîline teslîm idüb girü yirlerine gönderesin. Şöyle ki, bu
def„a dahı eğer yeniçeri ve eğer solak ü zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr ve ümenâ vü ummâl ve
evkâf zâbitleri emr-i şerîfüme itâ„at itmeyüb zikr olınan re„âyâyı virmeğe inâd ü
muhâlefet iderler ise her kimler ise olsun sıhhati üzre yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz
eyleyesin ki sonra emrüm ne vechle sâdır olursa mûcebi ile amel olına.
Bu dahı
152 / 339
Bâ-tashîh
80
virilmesi memnû„ olan meta„ı virenler her kimler ise ismleri ve resimleri ile ve
virdükleri meta„ ne ise aslı ve sıhhati üzre yazub müşârun-ileyh kapucım ile Südde-i
sa„âdet‟üme arz eyleyesin ki, sonra emrüm haklarında ne vechle olınursa mucebiyle
amel olasın emr-i şerîf yazılub eğer inâd ü muhâlefet iderler ise kayd [ü] bend ile
Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin diyü yazılmışdur.
153 / 340
81
fesâd günden güne ziyâde olub fesâd ü şenâ„atleri mesned olançün ele getirmekde
ikdâm olınmaya cümlenüz bu bâbda mes‟ûl olmışsızdur. İmdi, bu hususda mezbûrlar ile
müsaade idüb sû-i i‟tikâdı def‟ içün be-her-hâl mukayyed olub ehl-i fesâd her kim ise
ele getürüb haklarından gelmek bâbında envâ„-ı sa„y ü ihtimâm eyleyesiz yohsa fesâd
Edirne‟de sâkin olanlardanmıdır ve yâhûd ol etrâfta olan kimesnelermidir Edirne‟ye
karîb olan mahalde böyle kapucı katl eyleyeler ehl-i fesâd ne mertebe ruhsat bulmakdır
bundan ma„lum olur bu fesâdı idenler bi‟t-tamâm ele gelüb haklarından gelmeyince size
i„timâd-ı hümâyûnum olmaz elbetde eline ehl-i fesâdı ele getirmeye sa„y idüb muhtâc-ı
arz olanları yazub bildiresiz.
153 / 341
(Boşluk) Vardukda, ahâlî-i vilâyete vech-i meşrûh üzre sicill olınduğı şer„le sâbit
olursa sicill idüb sûret-i sicilleriyle kayd ü bend ile yarar âdemlere koşub gönderilmek
içün hükm.
154 / 342
82
Vav Müşârun-ileyhin kethüdâsına virilmişdür.
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda onat mukayyed olub nehr-i mezbûrı kendü malınla
ihyâ vü abâdân eyleyüb zirâ‟at ve hırâset olındıkdan sonra şart ve te‟ahhüd eyledüğin
üzre mahsulâtının nısfı havâss-ı hümâyûnum içün zabt olınub ve nısf-ı âharına sen
mülkiyet üzre mutasarrıf olasın ammâ eyü olub havâss-ı hümâyûnuma yarar olanı hâssa
83
virmeyüb eyüsün ta„yîn eyleyesin ve bu bahâne ile re„âyâya imeci tarîkiyle zulm ü
te„addî olınmakdan ziyâde hazer eyleyesin.
155 / 343
84
telef itdirmeyüb koyunları addolınub ve her süricünün yanınca yarar müsellemler koşub
tezkireleri ile gelüb koyun emînine teslîm eyleyesin. Şöyle ki, bu hususda ihmâl ü
müsâhelenüz anlaya aslâ özrünüz makbûl olmaz bu husus ehemm-i mühimmâtdan
bilesin sâ‟ire kıyâs itmeyüb bâb-ı ikdâmda dakîka fevt itmeyesin ve müşârun-ileyh
çavuşumun şükr ü şikâyeti makbûldür ana göre mukayyed olasın.
155 / 344
Fî 2 L Sene [9]95
Bâ-müsvedde-i Memi Ha
156 / 345
85
Tahrîren Fî
Vilâyet-i Şâm ba„zı yeniçeri kullarum sâ‟ir ba„zı ehl-i fesâd ile yek-dil ü yek-
cihet olub neferât sâ‟ir re„âyâ vü berâyâya envâ„-ı zulm ü te„addî eyleyüb ve yollara
inüb ebnâ‟-i sebîl gâret ü hasâret üzre oldıkları i„lâm olınmağın bu makûle ehl-i fesâd
eğer yeniçeri ve eğer gayrıdır ele getürilüb şer„le haklarından gelinmek emr idüb
buyurdum ki:
Vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub anun gibi fesâda mübâşeret üzre
olan eğer yeniçeri ve eğer gayrıdır hüsn-i tedbîr ü tedarükle ele getürüb dahı bir def„a
şer„le fasl olınmayub üzerinden on beş yıl mürûr itmeyen hususların hasımları
muvâcehelerinde şer„le onat vechle hakk üzre teftîş idüb üzerlerine sâbit olan hukukı
ba„de‟s-sübût hükm idüb alıvirdükden sonra ehl-i fesâdın şer„le gereği gibi haklarından
gelesin ehl-i fesâd oldıkdan sonra eğer sipâhî ve eğer yeniçeri sâ‟ir re„âyânızdur ol
makûle fesâd ü şenâ„ati şer„le sâbit olub şer„le haklarından gelinmek îcâb idenlerin
haklarından gelüb bir ferde ta„allül ü nizâ„ itdirmeyesin ki eyyâm-ı adâletümde ehl-i
fesâdın [şer] ve şurundan Müslimânlar halâs ola.
156 / 346
86
emîn olmaz hâlâ serhad begleri kral dikmeğe meşveret içün gidüb fursat zamanıdır diyü
haber alınub bu yıl bir mikdâr intikâm alınmak kâbildir evvel baharda azîm tedarük ile
varılsa vilâyet Kazak tâ‟ifesinden emîn ve ma„mûr olub küllî mâl hâsıl olurdı diyü
bildirüb sâ‟ir her neyi arz itmiş isen cümlesi ma„lum-ı şerîfüm olmışdur. İmdi, senün
kemâl-i şecâ„at ve hüsn-i firâset ü kıyâsetine i„timâd-ı hümâyûnum olmağın seni serdâr
nasb idüb Silistre ve Vulçıtrın ve Vize ve Bender ve Özi sancakları begleri üzerine
irişüb uğûr-ı hümâyûnumda vech ü münâsib gördüğin üzre hidmetde bulınmak
fermânım olub ahkâm-ı şerîfe gönderilmiş idi ol emr-i hümâyûnum kemâ-kân
mukarrerdür. Buyurdum ki:
157 / 347
87
hüccet-i şer„iyye virilüb vech-i meşrûh üzre amel oluna diyü hükm-i hümâyûnum
virilmişken ba„zı kimesneler şer„-i şerîfe ve fermân-ı hümâyûnuma mugâyir tâ‟ife-i
mezbûrenin taşların kazub alub binâlarına sarf idüb ve kimin pareliyüb yirlerin
mülklerine ilhâk idüb ve ba„zı kimesneler makbereler taşlarıyla dururken etrafına suyı
çeküb binâ ihdâs eyleyüb mugâyir-i mezbûre-i bildikleri gibi tasarruf idüb zulm ü
te„addî itdikleri zâhir olduğın Galata kâdîsıyla müşârun-ileyh Sunullah i„lâm itmişlerdir
diyü hilâf-ı şer„ vaz„ itdikleri hususda icrâ-yı şer„ olınmak recâsına arz eyledüği ecilden
husus-ı mezbûr görilüb şer„e muhâlif amel idene şer„le amel olına diyü hatt-ı
hümâyûnumla fermân-ı âlî-şânum sâdır olmağın buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda bu bâbda gereği gibi mukayyed olub şer„-i şerîfe muhâlif
amel idene şer„le lâzım geleni icrâ idüb hilâf-ı şer„ bir ferde iş itdirmeyüb bu def„a fasl
nizâ„ eylemeyesin muhtâc-ı arz olanı yazub bildiresin ve bu bâbda yeniçerilerim ağası
Halil ve müderris Sunullah dâme fezali[hu]ya dahı emrüm virilmişdür. Müşârun-
ileyhima ile maân cem„ olub husus-ı mezbûrı fasl eyleyesin.
157 / 348
Bâ-müsvedde-i An Efendi Ha
İş bu sene dokuz yüz doksan altı senesinde vâkı„ olan Korcıgaz nâm mahalde
vâkı„ olan koyun hidmeti sana fermânım olmışdur. Buyurdum ki:
88
158 / 349
(Boşluk) Vardukda, min-bâ„d dahı kemâl-i tekayyüd ile mukayyed olub cibillet
ü nihadunda olan şecâ„at ü şehâmet muktezâsınca dâ‟imâ basîret ü intibâh üzre olub
beglerbegiliğine tâbi„ olan yirlerde zuhûr iden eğer hırsuz ü harâmî vü kuttâ„u‟t-tarîk ve
sâ‟ir ehl-i fesâd ü şenâ„atdir hüsn-i tedbîr ü tedarükle ele getürüb dahı bi-hasebi‟ş-şer„
fesâd ü şenâ„ati zâhir olub siyâsete müstahıkk olanları siyâset idüb lâzımü‟l-arz olanları
ism [ü] resmleri ile yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin sonra haklarında emrüm ne
vechle olursa mûcebiyle amel oluna ammâ tamâm hakk üzre olub bir ferdin garaz u
ta„assub ile fukarâya zulm ü te„addî olınmakdan ve ehl-i fesâda ahz ü celb olmağla
himâyet olınmakdan ihtiyât eyleyesin. İn-şâ‟allah zuhûra gelen hidmetin mukâbelesinde
envâ„-i inâyet-i aliyye-i pâdişâhânemle ser-efrâz ü mümtâz kılınmak mukarrerdür ana
göre basîret üzre olub memleket [ü] vilâyetin hıfz ü hırâsetinde ve sipâh ü re„âyânın
zabt ü sıyânetinde envâ„-i sa„y ü ihtimâm üzre olasın.
Bu dahı Hamza Çavuş‟a virilmişdür. Fî 16 S Sene 996 Bir sûreti Rûm-ili begine
yazılmışdur.
89
Bu dahı Bir sûreti… begine
159 / 350
90
i„lâm ü i„lân eyleyesin ki her biri lâzım geldükde dîn ü devlete lâyık olduğı üzre
hidmetde ve yoldaşlıkda bulınalar diyü emir yazılmışdur.
[yev]m-i mezbûr Bir sûreti Karesi begine Serdâr Çavuş‟a heman yazılmışdur
virilmişdür. Fî tarihi‟l- mezbûr
Bu dahı Serdâr Çavuş‟a virilmişdür hemân yazılmışdur. Fî M[ezbûr] Bir sûreti İmadiye
hâkimine
91
Bir sûreti Ayntab begine
Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir
sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti
Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir
sûreti Bir sûreti Bir sûreti
159-2 / 351
Tuğra-yı şerîfüm hidmetinde olan Mehmed Paşa tarafından şöyle arz olındı ki,
Kengiri sancağunda olan hâsların zabt idüb âdemisi Keyvan nâm âdemiyle hâsların
mahsûlinden bir mikdâr akça irsâl idüb Karahisâr‟a geldükde Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Süleyman Çavuş ehl-i fesâddır diyü kal„ada habs idüb ve müşârun-
ileyhin hâsları mahsû[l]ün almış imdi çünki ehl-i fesâd olub habs îcâb idüb habs olına
bu kadar zamândan berü sicil-i ahval ve müşârun-ileyhin hâsları mahsûli niçe olmışdur
i„lâm itdüğin ecilden mesul olmışsın. Buyurdum ki:
370
Kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akran olmalı fakat belgede bu şekilde yazılmış
92
159 / 352
Ef[endi] yazıldı Dergâh-ı Âlî kapıcılar kethüdası Mehmed Ağa‟ya Dîvân‟da virilmişdür.
[Boşluk] Vusûl buldukda, bu bâbda her birinüz bi‟z-zât gereği gibi mukayyed
olub husus-ı mezbûrı hafiyyeten tetebbu„ u tecessüs idüb anun gibi mezkûr nefer hilâf-ı
emr küffâra virilmesi memnû„ olan metâ„ı virenler her kimler ise isimleri ve resimleri
ile ve virdükleri metâ„ ne ise asıl ve sıhhat üzre yazub müşârun-ileyh (Boşluk) Südde-i
sa„âdet‟üme ar[z] eyleyesin ki sonra haklarında emrüm ne vechle olursa mûcibiyle amel
olına eğer inâd ü muhâlefet iderler ise kayd [ü] bend ile gönderile.
159-1 / 353
Üç binlüsü seferden kalub üç binden yukaru tîmârı olanlar sancağı begi alay begisiyle
ve çeri-başıları ile ve çeri-süricileri me‟mûr
Livâ-i Niğbolu
Ve ikiyüz Seksân Tatar cebelüleri ile Livâ-i mezbûr begi ile eşe
93
Kezalik Livâ-i İskenderiye Süleyman Çavuş‟a virildi
Livâ-i Köstendil on binden aşağı tîmârı olanlar ile sancağı begi muhâfazaya kalub on
bin ve on binden yukaru tîmârı olanlar ile alay begi me‟mûr
Livâ-i İlbasan altı binden aşağısı beg ile muhâfazaya mâ„adâsı alay begi ile me‟mûr
Livâ-i Prizrin üç binlüsü ile sancağı begi muhâfazaya kalub mâ„adâsı alay begi ile
sefere
Livâ-i Dukakin beg ve alay begisi ve umûmen zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı seferden kalub
hem Dukakin ve hem Ohri sancaklarınun hıfz ü hırâsetinde ola
Bu dört sancak cümle begleri ve alay begleri ve umûmen zü„amâ vü sipâhîleri ile
seferden kalub sancakların muhâfazasında ola
94
Livâ-i Bosna
Hemân livâ-i mezbûrun altı binden başka tîmârı olanlar seferden kalub mâ„adâsı alay
begisiyle sefere gide
Livâ-i Paşa
Sağ kol ve Sol kol sefere gide otak müteferrikalarıyla üç binlüsü seferden kalub mâ„adâ
Rûm-ili müteferrikaları ve üç binden yukaru tîmârı olan sipâhîler ve zü„amâ alay begleri
ile sefere
Sol kol Süleyman Çavuş‟a virildi Fî Gurre-i R Sene [9]94 Şehr-i Zol Sehrani Bağdad
Derne yanya İmadiye Hüdaverdi Çavuş‟a virildi.
160 / 354
160 / 355
371
İki kez yazılmış
95
Fî 3 S Sene [9]96
Bundan akdem ba„zı hırsuz u ehl-i fesâd kimesneler Yusuf han ve beş nefer ehl-i
fesâd ü şenâ„ati Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından kıdvetü‟l-emâsil Mehmed Çavuş zîde
kadruhû emr-i şerif mûcebince ele getürüb dahı İnöni kal„asında habs idüb hâlâ anda
mahfûz iken sen ki mîr-i livâsın zikr olunan hırsuzlar benüm sancağım içindedür diyü
kal„adan gelüb almak kasdunda olduğın i„lâm olındı. İmdi, bir sancakda ehl-i fesâd
zuhûr idüb Müslimanlara zulm ü te„addî ve fesâd ü şenâ„at itdüği sancak-beglerinin
âdem-i ihtimâlinden ve ahz ü kefillerinden sabit olursın tutub ele getürmedüğin hırsuz ü
harâmîye dahl ü ta„ârruzun maiyyeti yokdur zikr olunan ehl-i fesâd ü şenâ„atin eğer
haklarından gelinmekdir ve eğer sâ‟ir hususlarıdır girü müşârun-ileyh çavuşuma tefvîz
olınmışdur senün tarafından dahl olınmamasın emr idüb buyurdum ki:
[Boşluk] Vusûl buldukda, emrüm üzere sen ki mîr-i livâsın zikr olunan ehl-i
fesâda aslâ vü kat‟â benüm sancağımdadır ben haklarından gelirim diyü dahl ü ta„ârruz
eylemeyesin. Eğer zikr olunan altı neferdir ve eğer müşârun-ileyh çavuşum min-bâ„d
kal„a-i mezbûreye habs itdüği ehl-i fesâddır dahl ü ta„ârruz eylemeyesin ve sen ki kal„a-
i mezbûre dizdârısın müşârun-ileyh çavuşum getürüb sana teslîm idüb kal„ada habs
itdüği ehl-i fesâddır girü müşârun-ileyh çavuşumdan gayrı bir ferde virmeyesin. Şöyle
ki, kal„a-i mezbûrede müşârun-ileyh habs itdüği ehl-i fesâddan biri celb ü ahz olınmağla
ıtlâk oluna aslâ beyân olınacak özrün makbûl olmayub mu„âteb olman mukarrerdür ana
göre basîret üzre olasın.
161 / 356
96
birer akça vakf icâzeti altı bâb dükkânıyla çayır kapusından dahı kifâyet kadar binâ ve
zira„ile cümle tûlen otuz beş zîra„ ve arzan otuz beş zîra„ zemîn üzre düstur-i mükerrem
ilâ-âhirihî Rûm-ili beglerbegiliği ile vezîrüm olan Mehmed Paşa türbe itmek içün
defaten icâre-i muaccele virmeği te‟ahhüd idüb ve mezbûr vakıf dükkânların altı akça
icâresine bedel on iki akça hâsıl olur akâr ta„yîn idüb defaten enfa„ olmağla türbe
binâsına icâzet virilmek recâsına arz itdüğin ecilden icâzet-i hümâyûnum ihsân olınub
buyurdum ki:
[Boşluk] Hükm-i şerîfüm vardukda, vech-i meşrûh üzre zikr olınan altı bâb
dükkân ile çayır kapusından tûlen ve arzan otuz beşer zîra„ yiri ber-vech-i mübâdele
müşârun-ileyhe ta„yîn idüb hüccet-i şer„iyye viresin ki murâd itdüği üzre mahall-i
mezbûrda türbe binâ eyleyüb ol bâbda bir ferdi dahl ü ta„ârruz eylemeye diyü emr-i şerîf
yazılmıştır.
161 / 357
(Boşluk) Vusûl buldukda, emrüm üzere vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan havâss-ı
hümâyûna müte„allık zikr olınan kimesnelerde nedenlü defter var ise cümlesin ? idüb
dahı kal„a da hıfz itdiresin. Şöyle ki, müşârun-ileyh vardukda eğer mukâta„acıda ve eğer
muhâsebeci ve sâ‟ir mübâşirlerde defterdâr-ı sâbık zamânından bir varak kalmış olaki
cümlesin getürüb size teslîm ideler mansıbları âhara virilüb kendüsi mu„âteb olmak
mukarrerdür. Ana göre her birini getürdüb muhkem tenbîh eyleyesin hilâf-ı emr-i şerîf
inâd ü muhâlefet itmekden ziyâde ihtirâz üzre olalar.
162 / 358
97
Hâlâ yeniçeri ağası olan Halil dâme ulüvvuhû Ģehzâde Sultân Mehmed han
tâbe serâhû müderrisi mevlânâ Sun„ullah dâmet fezâ’ilehû‟ya hüküm ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub şer„-i şerîfe muhâlif
amel idene şer„le lâzım geleni icrâ idüb hilâf iş itdirmeyesin.
162 / 359
98
İbrahim Paşa tezkirecisi Mûsâ Çelebî Efendi‟ye virilmişdür.
Fî 6 S Sene [9]96
163 / 360
Düstur-i mükerrem Bağdad eyâleti ile vezîrüm olan Sinan PaĢa'ya hüküm
ki:
Bundan akdem Seydi nâm kimesne ba„zı ashâb-ı ağrâzın tahrîk ve ığvasıyla
hazîne-i Bagdâd‟da mukâta„acı olan kâtib Haşim‟in on beş bin altuna teftîş ve iltizâm ve
kabûl idüb henüz teftîş olınub üzerine sâbit ü zâhir olmadın habs olunmağla mezbûr
Haşim‟in oğlı olan kâtib Mehmed Südde-i sa„âdet‟üme gelüb babam nâ-hak yire ehl-i
garaz söziyle hilâf-ı şer„ habs olınub zulm ü te„addî olmışdur diyü şekvâ ve tezallüm
itmekle mezbûr kâtib Haşim‟i hükm-i şerifüm varduğında habsden ıtlâk idüb ber-vech-i
isti„câl bâb-ı sâ„adet-me‟âbuma gönderesin ki ahvâline arz müte„allık olmayub Dergâh-ı
mu„allâ‟mda muktezâ-yı şer„ üzre görile çavuşımla mü‟ekked hükm-i hümâyûnum
gönderilmişken emrüm mûcebince habsden ıtlâk olınmayub hilâf-ı emr te„allül ü nizâ„
olınmağla nâ-hak yire bir yıl mikdârı zamân mahbûs kalmış iken hâlâ Âstâne-i
Sa„âdet‟üme şikâyete gelmeyüb kimesneden şekvâ ve tezallüm itmemek şartıyla ba„zı
iman(?) ve gılaz ü şidad ile habsden salıvirilüb lâkin senün cânibinden kendüye bu
99
makûle yemîn ve şart virilmekle Südde-i sa„âdet‟üm cânibine gelmege iktidârı
olmaduğı istimâ„ olınmağla mezkûr Haşim‟in fermân-ı sâbıkım mûcebince ber-vech-i
isti„câl Südde-i sa„âdet‟üme irsâl ü îsâl olunması ehemm-i mühimmâtdan olmağın ol
husus içün Dergâh-ı sa„âdet-destgâhım (Boşluk) kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân (Boşluk)
zîde kadruhû ta„yîn olınub gönderilmişdür. Buyurdum ki:
Bu dahı Bir sûreti dahı vech-i meşrûh üzre Bağdad defterdârına yazılmışdur.
163 / 361
Fî 5 S Sene [9]96
Bâ-hatt-ı
100
Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderüb mahrûse-i mezbûrede kassâb az kalmağla
İstanbul‟da et bâbında ziyâde müzâyaka olmağla müceddeden kassâb yazılmak lâzım
olub Ankara bâzergânlarından Körepe nâm zımmî mâldâr ve kassâblık uhdesinden gelür
diyü kassâb olmak recâsına arz eyledüğin ecilden buyurdum ki:
Göresin mezbûr iki yüz bin akçaya mâlik ise Südde-i sa„âdet‟ümde koyun
emînine teslîm eyleyesin ki olıgeldüği üzre kassâblık hidmetinde ola diyü emir
yazılmışdur.
164
164 / 362
101
ve yerâkları ve sâ‟ir âlet-ı harbleri mükemmel olub fikr-i fâsidleri hemân Boğdan‟a
olmayub niçe mahalleri zarar u gezend irişdirmek üzre olub ve Beç kralının karındaşı
elbette kral olurum diyü da„vâ itmekle zikr olınan eşkiyâya ol cânibden dahı mu„âvenet
olınur diyü arz u i„lâm eylemişsin ol bâbda dahı her ne dimiş isen cümle ma„lûm-ı
hümâyûnum olub ol bâbda sana mu„âvenet ü müzâheret eylemek içün Erdel
voyvodasına mü‟ekked nâme-i hümâyûnumuz irsâl olınub ve ol cânibde muhâfazada
olan ümerâ-i zevi‟l-ihtirâma ve Eflak voyvodasına dahı ahkâm-ı şerîfe îsâl olınmışdur.
Hemân sen dahı kemâl-i basîret ü intibâh üzre olub müşârun-ileyhim ile haberleşüb dahı
ittifâkla def‟i mazarratları bâbında ikdâm ü ihtimâm üzre olman mühimmâtdan olmağın
buyurdum ki:
Hükm-i şerîfüm vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub dahı fermân-ı
hümâyûnum üzre müşârun-ileyh Erdel voyvodası ile ve sâ‟ir anda olan ümerâ ve Eflak
voyvodası ile haberleşüb hareketle müstevli olduklarında ittifâk ile üzerlerine varub
memleket ü vilâyete zarar u gezend irişdirmeden bir vechle hakkından gelesin ki, min-
bâ„d dahı Kazak eşkiyâsının ol cânibe gelüb fesâd eylemeğe iktidarları olmaya Erdel
cânibinden ve sâ‟ir ümerâ tarafından sana küllî mu„âvenet olınur sen dahı kemâl-i
basîret üzre olub yarar âdemlerin ile ve tüfenk-endâz yiğitler ile dâ‟ima cem„iyyet üzre
olub def‟i mazarratları bâbında envâ„-i ikdâm ü ihtimâm üzre olub ve ne vechle tedarük
eyleyüb ahval müncer olduğın vukû„ı üzre yazub sâ‟ir i„lâmı lâzım olanlar ile arz u
i„lâm eyleyesin.
164 / 363
Fî 29 M Sene [9]96
Bundan akdem Özi üzerine gelen Kazak eşkiyâsı ba„zı toplar alub ve niçe bin
koyun sürüb alub gidüb hâliyâ topları defin idüb ve koyunları dahı bir yirde kodukları
i„lâm olınmağın zikr olınan toplar ve koyunlar her kanda ise alub zabt olmasın emr idüb
buyurdum ki:
102
[Boşluk] Vardukda, bu bâbda kemâl-i ihtimâm ile mukayyed olub göresin
Özi‟den aldıkları topları kanda defn idüb ve defin olınan top ne mikdâr ise hüsn-i tedbîr
ü tedarükle ihrâc itdü[rü]b ve koyunları dahı her kanda ise buldırub zuhûra getürüb dahı
bulınan top ne mikdârdır ve koyunlar dahı cümle kaç re‟s dür bî-kusûr zabt itdükden
sonra vukû„ı ve sıhhati üzre yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin ammâ bir vechle
tedarük eyleyesin ki toplar ihrâc olındukda el-iyazü bi‟llâhi te„âlâ a„dâdan zarar u
gezend irişmek ihtimâli olmayub hüsn-i tedbîr ü tedarük eyleyesin.
165 / 364
[Boşluk] Vardukda, min-bâ„d kemâl-i basîret ü intibâh üzre olub eğer ? ? gerek
ise gice vü gündüz bir ân ve bir sâ„at ihmâl ü müsâhele ve gaflet üzre olmayub sancağın
sipâhîleriyle müretteb ü mükemmel hâzır bulınub anun gibi a„dâ-yı hâksârdan bir
muhâlif vaz„ sudûr idüb el-iyâzu billâh zarar kasdına bir cânibe değin iderse fursat el
virüb mahall-i iktizâ itdüğe göre def‟ ü ref‟i bâbında envâ„-ı mesâ„i-i cemîle zuhûra
getüresin ki bu bâbda zuhûra gelen hidmetin zâyi„ olmayub melhûzundan ziyâde ri„âyet
olman mukarrer ü muhakkakdur şim[di]ye değin serhadde olan beglerden ba„zı gaflet
üzre olınmağla a„dâdan niçe zarar müşâhede olunmağın keferenün ne kudreti vardır ki
zur nâ zu ile gelüb bir yire zarar eyleye itdüği her zamân hîle vü hüd„a olmağla gaflet ü
ihmâl üzre olanların sancağına tâbi„ olan yirlere kasd iderler sen dahı a[na] göre
mukayyed olub eyyâm-ı sa„âdet‟ümde memleket ü vilâyetden bir yire re„âyâ vü
berâyâdan bir ferde zarar [ü] gezend irişdirilmeyüb eyyâm-ı adâletümde âsûde-hâl
103
olmayalar siz sa„y eyleyüb beyne‟l-akrân inâyet-i aliyye-i hüsrevânemle behre-mend ve
ber-murâd olasın diyü emir yazılmışdur.
165 / 365
Diyârbekr beglerbegisi iken vefât iden Hüsrev Beg‟in metrûkâtı eğer nukûd ve
eğer cebe-hâne ve sâ‟ir emvâl ü esbâbı ve davarlarıdır cümlesin bî-kusûr Südde-i
sa„âdet‟üme gönderilmek emrüm olmışdur. Buyurdum ki:
104
[Boşluk] Vusûl buldukda, müteveffâ-yı müşârun-ileyhin ba„zı kimesnelere deyn
vardur ve yâhûd ba„zı alâkası vardur diyü metrûkâtdan bir nesne cidden bir ferdi dahl ü
ta„ârruz etmeyesin ki nekîr ü kıtmîr her ne denlü muhallefâtı var ise mu„accelen Südde-i
sa„âdet‟üme getürüb teslîm eyleyeler andan sonra emrüm ne vechle olursa mûcebiyle
amel olına diyü emir yazılmışdur.
165 / 366
Bundan akdem Diyârbekr beglerbegisi iken vefât iden Hüsrev Beg‟in cümle
metrûkâtı eğer nukûd ve eğer cevâhirdir ve eğer gayrıdır nekîr ü kıtmîr her ne ise
cümlesin Südde-i sa„âdet‟üme gelmek fermânım olmağıb çavuşlarım ve kapucılarum
irsâl olınmışdur. Buyurdum ki:
Varub vusûl bulduklarında eğer serdârım tarafından ve eğer gayrıdan borç içün
ve sâ‟ir alâka içün hükm-i şerîf ve yâhûd mektûb ve âdem gelürse istimâ„ itmeyüb bir
ferdi müşârun-ileyhin esbâb ü emvâlin dahl ü ta„ârruz itdirmeyüb varan mufassal hükm-
i şerîfüm mûcebince Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin. İnâd ü muhâlefet idenleri
isimleriyle yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin. Şöyle ki, bir ferde dahl ü ta„ârruz
eyleyüb karışa sizden bilinür ana göre mukayyed olub emrüme muhâlif sagîr ve
kebîrden bir ferdi dahl ü ta„ârruz itdirmeyesin diyü emir yazılmışdur.
166 / 367
Fî 6 S Sene [9]96
105
Bundan akdem Diyârbekr beglerbegisi iken vefât iden Hüsrev Beg‟in cümle
muhallefâtı Südde-i sa„âdet‟üme getürilmek emrüm olmışdur yolda ve izde hıfz ü
hırâset içün ve mahûf ü muhâtara olan yirlerde emîn ü sâlim birbirinüze ulaşdırmak içün
kifâyet kadar âdem ihrâc olınub ve tahmîl olınan davarları zebûn olub ? yirinde kalmak
lâzım olur ise yirine yarar davar tedârük olmasın emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda her birinüz gereği gibi mukayyed olub müteveffâ-
yı müşârun-ileyhin muhallefâtı her kangınızun taht-ı hükûmetine dahl olursa gice ile
bekletmemek içün ve mahûf [ü] muhâtara olan yirlerde birbirinüze emîn ü sâlim
ulaşdırmak içün kifâyet mikdârı âdem ihrâc idüb gereği gibi hıfz ü hırâset itdiresin ve
zikr olınan esbâb tahmîl olınan davarlardan biri zebûn olub esbâbı konağa değin
götirmeyüb yolda kalmak ihtimâli olırsa yük getürmeğe kâdir davar tedârük idüb esbâb
yolda kalmandan ziyâde ihtirâz eyleyesin ammâ bu bahâne ile kudreti olmıyan fukarâya
davar bul diyü teklif olmakdan ve hasta ve bi-mecâl pir ve amel-mânde olanlara bekçi
ihrâc olınub rencîde olınmakdan ziyâde ihtiyât eyleyesin.
166 / 368
Fî 14 S Sene [9]96
Tuğrâ-yı şerîfüm hidmetinde olan Mehmed Paşa tarafından şöyle arz olındı ki,
Kengri sancağunda olan hâsların zabt idüb âdemisi Keyvan nâm âdemiyle hâsların
mahsûlinden bir mikdâr akça irsâl idüb Karahisâr‟a geldikde Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Süleyman ehl-i fesâddır diyü kal„ada habs idüb ve müşârun-ileyhin
hâsları mahsuli almış imdi çünki ehl-i fesâd olub habs îcâb idüb habs olına bu kadar
zamândan berü ahval ve müşârun-ileyhin hâsların mahsuli niçe olmışdur i„lâm i„lâm372
itdüğin ecilden mes‟ûl olmışsındır. Buyurdum [ki]:
372
İki kez yazılmış
106
Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân Mehmed Çavuş
vardukda mezkûr kendüni ihzar mı idüb fi‟l-vâkı„ habs olmış mıdur ve ne mikdâr akçası
alınmışdır bi-hasebi‟ş-şer„ mi habs olmış üzerine şer„le fesâd ü şenâ„ati sâbit olub habs
îcâb ider fesâdı var mıdur nicedir tafsîl üzre görüb anun gibi habs îcâb ider hukukı varsa
mezbûrı sûret-i sicilleriyle mezkûr çavuşa koşub irsâl eyleyesin ve müşârun-ileyhin
hâsları mahsûlinden ne mikdâr akça almış ise eğer çavuşdadır ve eğer gayridedir zuhûra
getiresin mezbûr çavuş‟a teslîm idüb gönderesin.
167 / 369
Fİ 6 S Sene [9]96
Diyarbekr beglerbegisi iken vefât iden Hüsrev Beg‟in evkâfından mâ„adâ vâkı„
olan metrûkâtından eğer nukûddur ve eğer cevâhirdir ve eğer cebe-hâne ve mehter-hâne
ve kılâr ve saraç-hânedir ve sâ‟ir esbâbdır bi‟l-cümle cüz‟î vü küllî her ne ise bir
habbesi zâyi„ itdirilmeyüb ve cümlesi Südde-i sa„âdet‟üme gelmesi hususı Rûm-ili
beglerbegiliği ile vezîr olan Mehmed Paşa‟ya fermân olınub mûmâ-ileyh tarafından
[Boşluk] irsâl olınmışdur. Buyurdum ki:
107
gayrıdır birisinin mührin bozulmayub ve esbâb ve eskâlinden bir nesnesi zâyi„ vü telef
olmayub cümlesi aynı ile Südde-i sa„âdet‟üme gelüb tebdîl ü tağyîr ve zâyi„ vü telef
olmış ihtimâli olmaya şöyle ki, bir habbesi zâyi„ olub ve yâhûd mühürli iken mühri
bozılub ve yâhûd eyüce esbâbı ve cevâhiri tebdîl ü tagyîri olınduğı istimâ„ olına ol
zamânda haliniz niçe olacağı ma„lûmdur. Ana göre mukayyed olub bâb-ı ikdâm ü
ihtimâmda dakika fevt eylemeyesin ve müşârun-ileyhin vâris-i ma„rufu olanlardan
kendüler bi‟z-zât gelmeğe kâdir olanlar Südde-i sa„âdet‟üme gele ve kâdir olmayanlar
şer„le yarar u mu„temedün-aleyh kimesneleri vekîl nasb idüb maân Südde-i sa„âdet‟üme
göndereler bunda geldiklerinde emrüm ne vechle olursa mûcibi ile amel olına.
168 / 370
Vilâyet-i mezbûrede ba„zı havâss-ı hümâyûn re„âyâsı terk-i vatan idüb âhar
yirlere perâkende oldıkları istimâ„ olınub zikr olınan re„âyâ tâ‟ifesi perâkende olmağa
kimler sebeb olmışdur vukû„ı üzre arz olınmak lâzım ü mühimm olmağın buyurdum
ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, sen dahı bu bâbda onat vechle mukayyed olub anun
gibi karyelerin koyub firâr iden re„âyânın firârlarına sebeb kimlerdür vilâyet
hâkimlerinin zulm ü te„addîlerinden midür yohsa emîn tâ‟ifesi ziyâde mahsûl taleb
eyledükleri ecilden mi firâr olmışlardur yarar u mu„temedün-aleyh âdemler gönderüb
dahı hakîkat hallerine vâkıf u muttali„ oldıkdan sonra vukû„ı üzre ale‟t-ta„cîl yazub
Südde-i sa„âdet‟üme arz idesinki o makûle re„âyâya zulm ü te„addîsi olanlar her kim ise
gereği gibi haklarından geline sâ‟ir gelmeye mûcib-i ibret ola eyyâm-ı adâletümde
memleket ü vilâyet şenelüb ma„mûr [u] âbâdân olacak iken re„âyâ firâr idüb harâb
olduğı hükkâmın âdem-i ihtimâmından nâşi olur bu hususda mukayyed olub re„âyâ-yı
memleket fir[âr] itdüğinin aslı nedir sıhhati üzre yazub arz eyleyesin.
108
Bu dahı Bir sûreti Budun beglerbegiliğinde olan sancak-beglerine
169 / 371
[Bâ]-tashîh
Kethüdâsına virilmişdür.
Fî 11 S Sene [9]96
Mektûb gönderüb vilâyet-i mezbûre‟ye tâbi„ Kâbz sancağı ile Sakâkız nâhiyesi
Tunus‟a ilhâk olınub ekser Trablusgarb askerinin ulûfeleri vilâyet-i mezbûre‟den hâsıl
olmağla Tunus‟a ilhâk olaldan berü mahsûl gelmeyüb ulûfeleri hususında muzâyaka
çekilmekle kul tâ‟ifesi râzı olmayub fesâda mübâşeret itmeleri mukarrerdür diyü
olıgeldüği üzre girü Trablus‟a ilhâk olınmak bâbında inâyet recâsına arz eylemişsin.
İmdi, eğer cüz‟î ve eğer küllî husus içün ol makûle serhadlerde rızâ-yı şerîfüme muhâlif
vaz„ olınduğına rızâ-yı şerîfüm yokdur. Buyurdum ki:
109
vardur diyü bir ferdi dahl itdirmeyüb kemâ-kân Trablus‟a ilhâk olınub şu vâkı„ oldıkda
sen vech-i münâsib gördüğin üzre livâ-i hidmet idüb sana tâbi„ olalar diyü hüküm
yazıldı.
169 / 372
Bu hüküm verilmedi
Mektûb gönderüb mâ-tekaddemden kul tâ‟ifesinin ağaları yılda bir kerre tebdîl
olınugelmişken hâlâ kul tâ‟ifesine kadimden olıgelene muhâlif ağaların ayda bir kerre
tebdîl itdirmekle mâl-i miriye zarar olduğından mâ„adâ re„âyâya zulm ü te„addîden hâlî
değildür diyü kadimden olıgeldüği üzre yılda bir kerre tebdîl olınmak içün emr-i
şerîfüm virilmek recâsına arz eylemişsin. Buyurdum ki:
Hükm-i şerîfüm vardukda, vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan kul tâ‟ifesinin ağaların
kadimden ne vechle tebdîl olınagelmiş ise girü ol vechle amel idüb kadimden olıgelene
muhâlif iş olmakdan be-gâyet hazer idesin ve anda olan kullarımdan rızâ-yı şerîfüm
üzre olub muhâlif vaz„dan ictinâb eyleyeler inâd ü muhâlefet îdenleri yazub bildiresin.
169 / 373
Kethüdâsına virilmişdür.
Fî 11 S Sene [9]96
110
iderler iken hâlâ Tunus beglerbegisi Hasan Paşa zikr olan beglerbegilikleri kendüye
koşundı idüb bile itmek içün emir ihrâc itdürib ol takdîrce vilâyet hâlî kalub zarar
irişmek ihtimâli vardur diyü üslûb-i sâbık üzre koşundı olmamak içün emr-i şerîfüm
virilmek recâsına arz eyledi. İmdi, Trablusgarb sâ‟ireleri gibi değildür beglerbegisi ve
sancak-begleri dâ‟imâ hıfz ü hırâsetde olub âhar yire gitmemek ehemm-i mühimmâtdan
olmağın üslûb-i sâbık üzre amel olınmasın emr idüb buyurdum ki:
Hükm-i şerîfüm vardukda, anun gibi ol cânibe dahı mu„âvenet lâzım gelüb seni
taleb itdikde şöyle ki sen bi‟z-zât varmak ile vilâyete zarar ihtimâli ola kifâyet mikdârı
asker gönderüb mu„âvenet eyleyesin ki a„dâdan memleket [ü] vilâyete zarar ihtimâli
olmayub ve zarar irişmek lâzım gelmeye.
170 / 374
Fî 22 S Sene [9]96
111
170 / 375
Bu dahı
(Boşluk) Vusûl buldukda, gereği gibi mukayyed olub anun gibi senün arzınsız
na-mecal hidmet uhdesinden gelmez kimesneler bir tarîkle mansıb ve eğer hidmet alub
berât ve hükm-i şerîf ile vardukda tasarruf itdirmeyüb hıfz ü hırâset-i memleket ve zabt
u siyâset-i ra„iyyet ve tahsîl-i mâl-i mîrî bâbında enfa„ olan ile amel eyleyüb muhtâç-ı
arz olanı Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin.
170 / 376
Bu dahı
112
171 / 377
Fî 22 S Sene [9]96
171 / 378
Bu dahı
113
171 / 379
Bu dahı
172 / 380
Bu dahı
114
(Boşluk) Vusûl buldukda, hızane-i âmirem emrinde gereği gibi mukayyed olub
eylendirmeyüb vakt ve mevsimi ile sâ‟irlerden ziyâde irsâliye tedarük ü irsâl eyleyüb
tashîh ü ıslâhı lâzım olan mevâdı kema-yenbağî görüb muhtel ü müşevveş bir madde
komayub bâb-ı dikkatde dakîka fevt itmeyesin emvâl-i hâssanın tevfîr ü teksîri senün
uhdene lâzım ü mühimm olub Mısır‟ın ıslâhı içün gönderilmişsindir. İn-şâ‟allâhü te„âlâ
ol bâbda zuhûra gelen sa„y ve kifâyetin zâyi„ olmayub me‟mûlinden ziyâde ? olacağı
mukarrerdür ana göre basîret ü intibâh üzre olasın.
172 / 381
Fî 23 S Sene 996
Mukaddemâ vezîrüm iken vefât iden Zal Mahmud Paşa‟nın tarafından nefs-i
Ankara‟da haffâflar çarşısı kurbinde binâ olınan musluklarına her gün su getürüb
sakânın bârgîrlerine gelüb giden ulaklar dahl idüb ve sancak-begi âdemleri alub ulağa
virmekle zikr olınan musluklarına su taşmayub avk olınmağla Müslimanlar abdest
hususında ve sâ‟ir mühimmatlarında küllî müzâyaka çekdüklerin evkâfı mütevellîsi
Mustafa dâme mecduhû tarafından i„lâm olınub min-bâ„d mütevellî-i müşârun-ileyhin
zikr olınan musluklarına su getürüb sakâ bârgîrlerine ulakdan ve gayrıdan dahl
olınmamasın emr idüb buyurdum ki:
172 / 382
115
Bâ-müsvedde-i Haydar
Hâlâ ol cânibde altun ve guruş İstanbul‟da cârî olduğı narhdan ziyâdeye alınduğı
i„lâm olınmağın mahrûse-i İstanbul‟da cârî olduğı üzre muamele olınmak içün Südde-i
sa„âdet‟ümde mâliye tarafından hükm-i hümâyûnum virilüb Dîvân-ı âlî-şânum
tarafından dahı taleb olınmağın buyurdum ki:
173 / 383
Merhum Hâseki Sultân tâbe serâhûnun Kuds-i Şerîf‟de vâkı„ olan evkâfı
mütevellîsi olan (Boşluk) dâme mecduhû âdem gönderüb kadimü‟l-eyyâmdan evkâf-ı
mezbûreye müte„allık hidmetlerde istihdâm olınmak içün Kuds-i Şerîf
mustahfızlarından mütevellîlere on nefer kimesne virilü gelüb lâkin kendüye
virilmemek ile vakfın niçe hidmeti mu„attal olmışdur diyü kendüye dahı virilmek
bâbında emr-i şerîfüm recâ itmeğin kadîmden olıgeldüği üzre on nefer mustahfız ta„yîn
olınub gönderilmesin emr idüb buyurdum ki:
116
173 / 384
Hâliyâ Boğdan‟a müstevli olan Kazak def„i içün varub bi‟l-fi„l Yaşpazarında
olduğınuz i„lâm olınmağın Yaşpazarında kalub bundan evvel ne mahalde kışlamak
fermân olındı ise ol mahalle varub vilâyet-i Boğdan‟a muzâyaka virmemek emr idüb
buyurdum ki:
173 / 385
Hâliyâ vilâyet-i Haleb‟de altun ve guruş ve pâdişahî ziyâdeye cârî olduğı i„lâm
olınmağın min-bâ„d İstanbul‟da cârî olduğı üzre amel olınmak emr idüb buyurdum ki:
117
Bu bâbda kemâl-i tekayyüdle mukayyed olubve taht-ı hükûmetinüzde tenbîh
eyleyesiz ki min-bâ„d altun yüz yigirmişer ve guruş seksener akçaya vardukda ve
pâdişahî sekizerakça hesâbı üzre alınub bir akça ve bir habbe ziyâdeye aldırmayasın.
Şöyle ki, vech-i meşrûh üzre ta„yîn olınandan ziyâde alub virirler ise her kimler ise
isimleriyle yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz idesin.
174 / 386
Fî 3 S Sene [9]96
118
zarar kasdına memleket-i mahrûseden bir cânibe hareket iderler ise iktizâ itdüği üzre
bi‟z-zât varmakla mı olur veya bir yarar [ve] mu„temedün-aleyh kimesne baş u buğ nasb
idüb kifâyet mikdârı asker koşub göndermekle mi olur her ne vechle def„ u ref„leri
mümkin olursa hüsn-i ittihâd ü ittifâkla yek-dil ü yek-cihet olub inâyet-i Hakk celle vü
âlâ ile a„dânın def„ u ref„i hususında envâ„-i mesâ„î-i cemileni zuhûra getüresin bu
zamânı sâ‟ir zamâna kıyâs itmeyüb mel„ûnlara çünki budenlü hezîmet vâkı„ oldı be-her-
hâl makdurların sarf idüb bir fikr-i fâsıdları olsa gerekdir ihmâl ve gaflet olınmayub dîn-
i devlete lâyık olan hidemât bezl-i makdûr ve sa„y-i mevfûr eyleyesin ve bu hükm-i
hümâyûnum sana ne günde varub ve ne vechle tedârük olınduğın ve a„dâ cânibinden ne
vechle haber alduğın mu„accelen yazub atebe-i ulyâma arz u i„lâm eyleyesin şöyle
bilesin alâmet-i şerife itimad kılasın. Tahriren fi Evâil-i şehr-i Saferü‟l-muzaffer sene
sitte ve tis„în ve tis„a-mi‟e.
174 / 387
175 / 388
119
Fî 15 Muharrem Sene 996
Niğbolu begi olub Özi muhâfazasında olan asâkire serdâr olan Mehmed
Beg‟e ve Silistre ve Çirmen ve Vidin ve Bender beglerine hüküm ki:
Hâliyâ mektûb gönderüb Özi kal„ası ta„mîr olınub atlu ve yaya bir mikdâr nefer
yazılub ve ihtiyâten her sancakdan yarar sipâhîler alıkonılub bir zaimi baş diküb zâd ü
zevâdeleri görilüb Özi begi Mahmud kalub hidmet-i muhâfazada ihtimâm olınmışdur ve
a„dâ cânibi tecessüs olındukda yine ol etrâfda göl ve saz olan adâ içinde olub karadan
asker varmak ve şaykasız içerü girilmek mümkin olmayub hâlâ niyetleri Boğdan ve
Akkirmandır diyü haber alınub ve içlerinde sâbıkâ arz olan Boğdan voyvoda oğlı
nâmına olan mel„ûn olub anı Boğdan‟a voyvoda itmek mukarrer olub ve Özi‟den
aldıkları topların kimin şayka ve kimin arabaya bindirüb Akkirman‟a ve Boğdan‟a
müstevli olmak mühimm olınur esîr olan Özi‟lü ve gelan çavuşlar dahı böyle cevab
virüb ve Özi muhâfazasına gönderilen üç kalitenin çekicisi olmamağla mukâvemet fehm
olınmaz kış gelüb kaliteler anda durmağa kâbilde olmayub asker-i İslâm Özi üzre iken
şaykalar su yüzünden kal„a-i Akkirman‟a müstevli olalar diyü ihtiyât olınmağın Özi
muhâfazasıyçün asker konıldıkdan sonra kış irişüb askere zarar olmasun diyü Akkirman
ve Boğdan muhâfazasıyçün kal„a üzerinden kalkub avdet olınmışdur şimdilik sular buz
tutunca ihtiyât olınan Akkirman cânibidir cümlenüz cevânib-i erba„adan göz [ve] kulak
tutub a„dâ cânibine yarar çavuşlar gönderilmişdür ve Rus ve Leh beglerinin fesâda
mu„âvenetleri mukarrerdür hâliyâ üç binden ziyâde hin-i sualde haberimiz yokdur dirler
bunlara kavi guşmal olunmaz ise memleket mühimmâtına zarar mukarrerdür hâliyâ üç
binden ziyâde tüfenk-endâz ve ana göre atlusu olub Leh begleri zâd ü zevâdesin görüb
ve âdem gönderüb cümle kuvvetleri(?) görmekle günden güne ziyâde olmak üzredir
sular buz tutub fursat el virdükde mela„inin vilâyetlerine segirdüb bahar ayında(?)
intikâm almak lâzımdır diyü arz eylemişsin. Arz eyledüğin ecilden mümkin olduğı üzre
tedârükleri görilmek emr idüb buyurdum ki:
[Boşluk] Vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub cümleniz hüsn-i ittihâd
ü ittifâk yek-dil ü yek-cihet olub dahı mahall iktizâ idüb fursat el virdüğine göre
mümkin olduğı üzre a„dânın def„ u ref„inde ikdâm ü ihtimâm eyleyüb ammâ el-iyazü
120
billâhi te„âlâ gaflet ü ihmâl ile ırz u nâmûs-ı saltanata mugâyir vaz„ sudûrından ihtirâz
üzre olub her ne idersen hüsn-i tedbîr ü tedarük ile eyleyesin.
175 / 389
Bu dahı
Niğbolu begi mektûb gönderüb Leh vilâyetinde öküz ve inek ve ba„zı me‟kûlât
ve balmumu ol câniblerden gönderildüğin arz itmeğin bu bâbda her birinüz mes‟ûl
olmışsızdur. Buyurdum ki:
Vardukda, bu bâbda her birinüz gereği gibi mukayyed olub göresiz şöyle ki, Leh
vilâyetine öküz ve inek ve balmumu ve gayrı metâ„ ve me‟kûlât gitdüği istimâ„ olına
asıl günâh sizin olur ol takdirce her vechle hakkınızdan gelinür ki sâ‟ir kudâta mûcib-i
ibret olur şöyle ki siz men„ idesiz virenler memnû„ olmaya eğer sancak-begi ve eğer
zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr ve gayridir isimleri ve dirlikleri ile yazub bildiresiz. Her kim
olursa olsun eşedd-i siyâset ile siyâset olınur ana göre mukayyed olub ihmâl ü gaflet ile
ve yâhûd ahz ü celb ile emre mugâyir iş olmadan ziyâde ihtiyât eyleyesiz.
176 / 390
Niğbolu begi mektûb gönderüb in-şâ‟allâh Leh câniblerine sefer-i zafer-eser içün
me‟mûr olan Akıncı ve Toyçe tâ‟ifesinin ba„zı kendü sefere çıkmağa inâd idüb ve ba„zı
da dahı siz ki kâdîlarsız ihrâcına tâbi„ olduğınuz arz itmeğin buyurdum ki:
[Boşluk] Vardukda, bu bâbda gereği gibi tenbîh olub göresin anun gibi taht-ı
kazânızda olan Akıncı ve Toyçe tâ‟ifesine muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesiz ki Leh
seferi mühimmi içün ihrâc olınacak zamân gelüb haber vardukda hiçbiri ta„allül ü
121
bahâne itmeyüb bilâ-tevakkuf çıkub emr olınan mahalle varub hidmette ve yoldaşlıkda
bulınalar. Şöyle ki, tenbîh olındukda eğer kendüler inâd idüb varmazlar ise ve yâhûd siz
ki kâdîlarsız ihrâcına tâbi„ olursınuz kendülere siyâset olınub ve siz ki kâdîlarsız azille
konılmayub mu„âkab olursız. Ana göre mukayyed olub ve bu zamânı sâ‟ir zamâna kıyâs
itmeyüb taht-ı kazânızda olan Akıncı ve Toyçe tâ‟ifesi ber-vech-i isti„câl ihrâc idüb
mahall-i me‟mûra gönderesiz. Şöyle ki, siz ihrâc idesiz anlar înâd iderler ise her kimler
ise ism ü resmleriyle yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin ki, sâ‟irlere mûcib-i ibret
içün siyâset olına.
176 / 391
Bu dahı
Niğbolu begi mektûb gönderüb senün içün yarar kulaguzdur diyü asker-i İslâma
kulağuz ta„yîn olınmasın recâ idüb ol bâbda kimesne dahl ü ta„ârruz eylememek içün
(Boşluk) emr-i şerîf virilmesin arz itmeğin buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, gereği gibi mukayyed olub müşârun-ileyh arz itdüği üzre
asker-i İslâma kulağuz olub Tatar ağalarından ve gayrıdan bir ferd sana mâni„ ve
merahim olmayub müşârun-ileyh Niğbolu begi dâme izzuhû yanına varub ve vech ü
münâsib olduğı üzre uğûr-ı hümâyûnumda kulağuzluk hidmetinde olasız in-şâ‟allâh
maslahat tamâm oldıkda me‟mûlünden ziyâde ri„âyet-i aliyye-i hüsrevâneme mazhar
olursuz ana göre bâb-ı ikdâmda dakîka fevt itmeyüb asker-i İslâma yüz aklığı tahsîline
sa„y [ü] hamiyet idesiz.
176 / 392
Fî 20 S Sene 996
122
Kengiri ve Koçhisar kâdîlarına hüküm ki:
177 / 393
Düstûr-i mükerrem ilâ [âhirihî] Yemen muhâfazasında olan vezîrüm Hasan Paşa
edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû mektûb gönderüb İspanya keferesi küllî donanma tedarük
idüb ta Süveyş‟e varınca vâkı„ olan Yemen benderlerin gâret ü hasâret kasdında
oldıkları haber alınub bi-inâyeti‟llâhi te„âlâ her yirin hıfz ü hırâseti içün kifâyet mikdârı
âdem ta„yîn olınmışdur lakin deryâdan kendülere mukâbele itmek içün yigirmi otuz
pare kadırga tedârüki lâzımdır diyü bildirmeğin mukaddemâ gönderilen beş pare
kadırgadan mâ„adâ on beş pare kadırga dahı Süveyş iskelesinde binâ olınub müşârun-
ileyh tarafından taleb olınukda irsâl olınmasın emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, emrüm üzre bu bâbda onat mukayyed olub Süveyş
iskelesinde mu„accelen on beş pare kadırganın binâsına mübâşeret eyleyüb ber-vech-i
isti„câl tedarük ü ihzâr eyleyesin ki müşârun-ileyh tarafından taleb olındıkda te‟hir
lâzım gelmeyüb mu„accelen varub küffâr-ı hâksâr ile mukâbil olub bi-inâyeti‟llâhi te„âlâ
123
asâkir-i zafer-şi„âra feth ü nusret ve küffâr-ı hâksâra girü hezimet müyesser ola husus-i
mezbûrda bir mertebe mukayyed olasın ki lâzım olan kadırgalar vaktiyle varub
irişmemekle ıyâzen billâhi te„âlâ memâlik-i mahrûseden bir mahalle zarar u gezend
irişmek ihtimâli olmaya.
Bu dahı Bir sûreti Basra beglerbegine beş pare kadırga binâ olınmak içün yazılmışdur.
177 / 394
Bâ-müsvedde-i Mu Vav
178 / 395
124
Bundan akdem müteveffâ tercemân Osman‟ın muhallefâtı zabtı içün Dergâh-ı
mu„allâ‟m kapucılarından Hacı Mehmed ile Yahya nâm kapucılar gönderilüb varub zabt
ü kabz idüb getürmek üzre iken Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Süleyman Çavuş
varub ebnâmına virilmek fermân olındı diyü dahl ü ta„ârruz itmekle kapucılar zabt
itdüği her ne ise cümle mühürleyüb anda Haleb kal„asına zabt olınmış imiş ol kal„a da
olanlar aynı ile Südde-i sa„âdet‟üme gelmek içün yine müşârun-ileyhima kapucılarım
irsâl olındılar. Buyurdum ki:
178 / 396
İş bu senede Aksaray‟da kışlaması me‟mûr olan mîrî develere lâzım olan on bir
bin kille arpa ber-vech-i adâlet tevzî„ olınmuş iken sâbıkâ Koçhisar kâdîsı olan
Ramazân kendü hevâsına tâbi„ ba„zı eşkiyâ ile müttefik olub arpa tevzî„ olınan Yürük
nâm nâhiyenin re„âyâsı ihtilâl itmekle arpa cem„ine me‟mûr olan hâssa sâraçlardan
Rıdvan ve diğer Rıdvan zîde kadruhimâ‟ya arpa cem„ itdirmeyüb ve re„âyâ dahı inâd
125
üzre olub bir tarîkle teftîşlerine emr irâd itmekle mezbûranı tahvîf idüb hidmeti mu„attal
olmasına bâ„is olmışdur diyü Südde-i sa„âdet‟üme bu bâbda mahzar gelmeğin min-bâ„d
kâdî-i mezbûri bu hususa karışdırmayub emr-i sâbık üzre ta„yîn olınan arpa-i ber-vech-i
adâlet tahsîl itdirmek emr idüb buyurdum ki:
179 / 397
Fî 10 M Sene [9]96
Bâ-müsvedde-i Li Vav
Bazarcık kazâsına tâbi„ Yalacık nâm karyeden Deli Murad nâm kimesne ebnâ‟-i
sebîlin yoluna inüb katl-i nefs ve gâret-i emvâl idüb bunda nüzûl ihrâcına emr-i şerif
vardır diyü Müslimanlara nüzûl ve avârız-ı saliyan idüb zulm ü te„addî eyledüğinden
gayri niçe Müslimanların kulların ayardub âhara bey„ idüb envâ„-i zulm [ü] te„addîsinin
nihâyeti olmayub fesâd ü şenâ„at üzre olduğı i„lâm olınmağla mezbûr divân-ı
hümâyûnumda ahz olınub dahı ahvâli teftîş olınmak içün Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Sefer Çavuş ile taht-ı kazânuza gönderilmişdi. Hâliyâ mezbûrdan celb ü
ahz olınmağla fukarâya hakları alıkomayub mezbûrun eyülüğine hilâf-ı vâkı„ arzlar
tedârük idüb ıtlâk olınmak üzre olduğın ahâlî-i vilâyetden ba„zı kimesneler haber
virmeğin mezkûrun ahvâli Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş
mübâşeretiyle maân hakk üzre görilmek emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, mezbûr Sefer Çavuşı salıvirmeyüb anda bile olub ikisinin
dahı muvâcehesinde maân mezkûrun ahvâlin hakk üzre onat vechle teftîş idüb göresin
mezbûrdan da„vâ-yı hakk iden Müslimanlara hakların şer„le bi-kusûr alıvirdikden sonra
mezkûrun üzerine şer„le ne makûle mevâd sâbit olursa sûret-i sicilleriyle mezbûrı
126
mukayyed ü mahbûs müşârün-ileyh Mehmed Çavuş‟a koşub Südde-i sa„âdet‟üme irsâl
ü îsâl eyleyesin. Bu bâbda her birinüz bi‟z-zât mukayyed olub celb ü ahz olınmakdan ve
ehl-i fesâda himâyet olınmakdan ziyâde hazer eyleyesin.
179 / 398
Fî 26 S
180 / 399
Ba„dehû verilmiştir.
Fî 26 S Sene [9]96
127
akça ile olacak meremmat altı bin akça ile ancak olub bu sebeb ile memlekete küllî
ihtilâl gelmişdür diyü neccâr ü bennâ tâ‟ifesi yevmi on altışar akça ve ırgâd tâ‟ifesi
yevmi sekizer akçadan ziyâdeye işlememek içün hükm-i hümâyûnum verilmesin recâ
eylemişsiz imdi husus-ı mezbûr içün ? mi„mâr-başı‟ya hitâben emir virilüb emre
muhâlif ziyâde ücret taleb idenlerin haklarından gelinmek fermân olınmuş iken
mûcibiyle amel olınmamağa sebeb nedir buyurdum ki:
180 / 400
Fî 10 Ra Sene [9]96
Kasaba-i Sultâniye de olan merhûm Sultân Selîm Hân câmî-i şerîf imâreti
evkâfına nazır olan Darü‟s-sa„âde ağası Mehmed Ağa mektûb gönderüb evkâf-ı
mezbûre karyelerinin sınurları toprağında erbâb-ı tîmâr ü zü„amâ bizim toprağımızdadır
diyü evkâfın ba„zı mezraları hariçden zabt olınduğa küllî gadr olduğın bildirüb imdi zikr
olınan evkâfın karyelerine sınur kasaba olınmak emrüm olmışdur. Buyurdum ki:
180 / 401
128
Çirmen begine ve Hâsköy kâdîsına hüküm ki:
Sen ki kâdîsın mektûb gönderüb kazâ-i mezbûreden Çeri-başı oğlı Mehmed nâm
kimesne eşkıyâdan olub bundan akdem kâdî olan seyyid Mehmed mezkûr şakîye muîn
ü zahîr olmağla şenâ„ati ziyâde olub kazâ-i mezbûre re„âyâsı Südde-i sa„âdet‟e varub
mezkûrdan izhâr tezallüm eylediklerinde ta„yîn içün emr-i şerîf gönderilüb hâliyâ
teftîşde iki binden ziyâde fukarâ da„vâ-yı hakk eyleyüb şer„le sâbit olan hukûk-ı ashâba
alıvirilüb hüccet-i şer„iyye virilüb ve kendünin ahvâli arz olındukda nefy beled olınmak
içün tekrâr emr-i şerîf varid olub kâdî-i mezbûr ol emr-i şerîfe itâat itmeyüb ve hapisden
ıtlâk idüb min-bâ„d şaki‟de Südde-i sa„âdet‟e varub bir tarîkle emr-i şerîf ihrâc idüb
kâdî-i mezbûrı mevâd Dergâh-ı âlî çavuşlarından İbrahim Çavuş mübâşir ta„yîn itdirüb
gelüb bundan akdem şer„le görilüb müteveccih olan hukûk-ı ashâbına alıvirilüb hüccet-i
şer„iyye virilmiş iken ol hüccetlere amel itmeyüb ve husûs-ı mezbûrun? elinde emr-i
şerîf olmayub birer tarîkle girü mezbûr şaki‟ye hükm idüb bundan mâ„adâ sülehadan
Receb halife nâm kimesnenin ahşam namâzından sonra kendü âdemleriyle ve İbrahim
Çavuş‟ın âdemleriyle evin basub sende akça vardır diyü kapusın balta ile pâreleyüb ve
avretin muhkem darb idüb niçe akçasın ve zî-kıymet esbâbın alub ve Ali voyvoda nâm
kimesne mezkûr şaki‟ye birkaç gün gâybolub varub Edirne kâdîsına bana otuz dört bin
akça deyni vardır diyü kendüsi hâzır değil iken birüler hüccetler peydâ idüb mazmunı
sâbit olmadı habs itdirüb cürmi yoğiken itirâf eylemişdir diyü sicill itdirüb ve Davud
nâm kimesnenin dahı yatsı namazından sonra evin basub mezkûrda dört bin akçası var
iken yolı tutub cebren ve kahren bin altı yüz akçasın dahı alub ve avretin döğüb mecrûh
idüb bundan mâ„adâ fukarâya muttasıl zulm ü te„addîden hâlî olmayub mezkûr şaki‟nin
hakkından gelir ise cümlemiz terk-i vatan itmemiz mukarrerdür diyü arz itmeğin ahvâli
şer„le görile emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, mezkûr şaki‟yi ihzâr ve da„vâ-yı hakk ider var ise beraber
idüb hakk üzre teftîş idüb göresin arz olunduğı gibi ise fukarânın nâ-hak yire alınan
akçaların hükm idüb alıvirdikden sonra mezkûr şakinin üzerine ne makûle mevâd sâbit
olub ve hak-ı fukarâ alınduğın vukû„ı üzre mufassal ü meşrûh arz eyleyesin müdhali
olmayanları dahl itdirmeyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
181 / 402
129
[Yev]mü‟l-isneyn Fî 11 Rebî„u‟l-evvel Sene 996
181 / 403
130
(Boşluk) Vusûl buldukda, te‟hir itmeyüb taht-ı kazândan bin kantâr kurşunı
mu„accelen tedârük itdirüb varan âdemle Südde-i sa„âdet‟e gönderesin.
181 / 404
[Boşluk] Vusûl buldukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub anun gibi
yeniçeri ocağından ihrâc olınanları min-bâ„d yeniçeri ocağına idhâl itmeyüb neferâtın
ahvâli hübut olmağa sa„y eyleyesin anun gibi ocağından ihrâc olındukdan sonra girü
yirine gelmiş var ise tekrâr ihrâc idüb gedüklerin müstehakk olanlara tevcîh eyleyesin
înâd ü muhâlefet idenleri isimleri ile yazub bildiresin sâ‟irlere ibret içün gereği gibi
haklarından geline.
182 / 405
131
Ehl-i fesâd tâ‟ifesinden Bekir ve Veli ve Musa su-başı nâm ehl-i fesâdları
bundan akdem Dergâh-ı âlî çavuşlarından Mehmed Çavuş ele getürüb habs idüb
haklarından gelinmek üzre iken bir tarîkle habsden firâr idüb dahı hâliyâ müşârun-ileyh
Mehmed Çavuş‟un Eski şehr kazâsında vâkı„ olan çiftliğin basub âdemlerinden şeyh?
nâm kimesne-i tutub dahı muhkem darb idüb beş bin akçasın alub ve niçe
Müslimanların dahı esbâb ü emvâlin nehb ü gâret idüb fesâd ü şenâ„at itdüklerin i„lâm
itmeğin mezbûrlar ele getürilmesin emr idüb buyurdum ki:
182 / 406
Mektûb gönderüb livâ-i mezbûra tâbi„ kılâ„ın ba„zı neferâtı ve dizdârı ve mîr-i
livâ ve kâ‟im-makâmı tarafından arzları olmağın vilâyetin kâdîsından [ve] müfettişinden
arz alub ol arz ile Dergâh-ı mu„allâ‟ma gelüb bir tarîkle berât idüb gedüğe mutasarrıf
olub bu vechle neferâtı dizdâr ve mîr-i livâ olanlar zabtına kâdir olmayub kılâ„ı hıfz ü
hırâsetden kalduğın bildirüb ol bâbda emr-i şerîfüm taleb eyledüğin ecilden buyurdum
ki:
132
(Boşluk) Vardukda, min-bâ„d vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan kâdîlara ve
müfettişlere tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki kılâ„ına müte„allık neferâta karışmayub ellerine
birer tarîkle arz virmekle ihtilâl virmeyeler ba„de‟t-tenbîh tenbîh olmazlar ise ol makûle
arzlar ile virilen gedik ahara tevcîh olınduğından gayrı kendüler dahı mes‟ûl ü mu„âteb
olurlar bilmiş olasız onat basîret üzre olasız.
183 / 407
Fî 15 RA Sene [9]96
183 / 408
Fî 10 RA Sene [9]96
133
tâ‟ifesin ele getürüb İn-öni kal„asında habs idüb Südde-i sa„âdet‟üme getürilmek emrüm
olmağın mîr-mîrân tarafından birkaç nefer kimesneler gelüb kal„a-i basub zikr olınan
ehl-i fesâdları ıtlâk eyledükleri i„lâm olındı. İmdi mezbûrlar her kangınızın taht-ı
hükûmetinde bulınursa ele getürilüb mukayyed ü mahbûs müşârun-ileyh çavuşum ile
Südde-i sa„âdet‟e irsâl olmasın emr idüb buyurdum ki:
Vusûl buldukda, her birinüz bi‟z-zât onat vechle mukayyed olub kal„adan ıtlâk
olınan ehl-i fesâdın her kangınızın taht-ı hükûmetinde bulınursa ele getürüb mukayyed ü
mahbûs müşârun-ileyhle Südde-i sa„âdet‟e irsâl eyleyesin avk ü te‟hirden ve ihmâl ü
müsâheleden ihtirâz eyleyesin.
183 / 409
Fî 17 RA Sene [9]96
134
idesin anun gibi Şer'e da„vet olındukda itâat itmeyüb muhârebe vü mukâteleye
mübâşeret idenlerin demleri hederdir il-eri ve ayân-ı vilâyetle üzerlerine varub bir
vechle niçe mümkin olursa ele getürüb ? haklarından gelesin. Şöyle ki, ehl-i fesâd ü
eşkıyâ yeniçeri ve kapum kullarından ve zü„amâ vü erbâb-ı tîmârdan ba„zı kimesnelerin
yanlarına varub ilticâ idüb taleb olındukda himâyet olınub ele virmeyeler ol makûle her
kim ise ism ü resmiyle ve bölük ve ulûfeleriyle yazub arz eyleyesin ki dirlikler kat„
olınub sâ‟ire mûcib-i ibret içün ? haklarından geline ve re„âyâdan ba„zı kimesneler ehl-i
fesâdı ele virmeyüb ketm itmek ihtimâli olursa ketm itmemek içün re„âyâ-i ahd vefa ile
ahidleyüb bir vechle ihtimâm eyleyesin ki ehl-i fesâdı her kim olursa ketm eylemeyüb
ele vireler ki ahvâlleri görilüb lâzım gelen şer„le icrâ olına amma hîn-i teftîşte hakk üzre
olub ehl-i fesâda himâyet olunub bî-günâh olanlara ta„ârruz olınmakla hilâf-ı şer„
kimesneye te„addî olınmakdan ziyâde ihtirâz idüb tamâm hakk-ı sarîha tâbi„ olasın.
Livâ-i mezbûrun ehl-i fesâdı bî-nihâye olub dâ‟imâ varan müfettişler ahz idüb
salıvirmekle def„ u ref„ine kâbiliyet olmamışdır. Bu def„a dahı şöyle ki ahz ü celb ile
ehl-i fesâda himâyet olınub ve yâhûd garaz u taassub ile kendü hallerinde olanlara dahl
olınub ehl-i fesâdın haklarından gelinmeyüb yirinde kala siz ki kâdîlarsız azille
konılmayub ikinüz dahı eşedd-i ikâbla siyâset olınursız ana göre mukayyed olub canib-i
hakka dahl olub ehl-i fesâdın hakkından gelüb Müslimanları fitne vü fesâddan halâs
eyleyesin.
184 / 410
Fî 10 RA Sene [9]96
135
virüb iki kise guruş zâyi„ eylemişdir diyü virmekde ta„allül eyledüği i„lâm olınmakda
zikr olınan iki kise guruş mezbûrdan tahsîl olmasın emr edib buyurdum ki:
(Boşluk) Vusul buldukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub göresin fi‟l-vâkı„
mûmâ-ileyh emânet koyduğı zamânda yigirmi sekiz kise olub her kisede biner guruş
olub sonra aldıkda yigirmi altı kisesin virüb iki kisesin alıkodığı şer„le sâbit olursa zikr
olınan iki kise guruşı dahı bi-kusûr hükm idüb mûmâ-ileyhin âdemisine aldırasın diyü
emr-i şerîf yazılmışdur.
184 / 411
Bâ-müsvedde-i Mim
Fi't-târîhi'l- mezkûr
Bundan akdem bir def„a vilâyet-i mezbûrede olan beglerbegi nâzır-ı emvâl
olmağla âdemleri ümenâ üzerine çıkub kendiler içün küllî nesne teklîf itmekle mâl-i
mîrîye küllî gadr eyledükleri ecilden beglerbegiler nâzır olmayub nezâretden ref„
olınmak içün hatt-ı hümâyûnumla fermân-ı şerîfüm sâdır olmış idi. Buyurdum ki:
185 / 412
Bâ-müsvedde-i Abd
136
Ġnebahtı sancağında vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki:
Livâ-i mezbûr begi mektûb gönderüb livâ-i mezbûrda ba„zı ehl-i fesâd fesâd
idüb şer„-i şerîfe da„vet içün âdem gönderildükde ehl-i fesâd varub havâss-ı hümâyûna
ve evkâf-ı selâtine ve mülk yerlere ve sâ‟ir serbest köylere varub tahassün idüb sâhibleri
virmeyüb fesâd ü şenâ„atleri günden güne ziyâde olmağla re„âyâ vü berâyâ terk-i vatan
itmeleri mukarrer olub ehl-i fesâd ele getürilüb haklarından gelinmek içün emr-i şerîf
virilmek recâsına arz itmeğin buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, anun gibi ehl-i fesâd fesâd idüb müdde„îleri gelüb da„vâ-yı
hakk eyledüklerinde serbest olan evkâf ü emlâka firâr idüb sâhibleri ehl-i fesâda
himâyet iderse ol asıl serbest zâbitlerine taleb idüb gönderüb müdde„îsi ile toprak kâdîsı
ma„rifetiyle ahvâlin şer„le teftîş idüb göresin fesâd ü şenâ„ati sâbit olanlardan anlar ki
şer„le sâlb ü siyâsete ve yâhûd kat„-ı uzva müstahıkk olub hüccet virile mücrime günâh
sâdır olduğı mahalde serbest tîmâr ve evkâf zâbitlerinden kimin re„âyâsı ise re„âyâ
zâbitlerin ma„rifetiyle mahalinde şer„le lâzım geleni icrâ idüb hârice alub getürmeyüb
ahz ü celb olub ıtlâk olınmakdan ziyâde hazer eyleyesin. Şöyle ki, salb ü siyâsete veya
kat„-ı uzva müstahıkk olına serbest tîmâr zâbitlerine kânun ile müstahıkk oldukların icrâ
ideler anun gibi ehl-i fesâdı taleb idüb virmeğib inâd ü muhâlefet idenler kim ise arz
eyleyesin müdde„îleri olmayan mücerred bu bahâne ile havâss-ı hümâyûnum ve serbest
re„âyâlarına dahl olınmaya.
Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir
sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti
186 / 413
137
Vilâyet-i mezbûrede beglerbegi olanlar emvâl-i hâssa üzerine nâzır olmak içün
bir tarîkle emir ihrâc idüb âdemlerin ümenâ üzerine gönderüb mâl-ı mîrî tahsîlinden
evvel kendüler içün niçe tekâlif itmekle emvâl-i hâssa tahsîlinde küllî acz çekilüb
gadrları olduğı ecilden nezâretden ref„ olınub hızâne-i âmireme müte„allık cumhûr-i
umûr sanâ tefvîz olınub hâssa‟ya müte„allık olan hususlara karışmamak içün emr-i şerîf
gönderilmişdür. Buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, sen dahı bu bâbda onat mukayyed olub beglerbegi
âdemlerin min-bâ„d havâss-ı hümâyûna müte„allık olan hususlara hilâf-ı emr
karışdırmayub her hususı kendün görüb tevfîr ü teksîr mâl-i mîrîde dakîka fevt
eylemeyesin beglerbegiler nezâret içün emr-i şerîf getürüb dahl itmekle tahsîline mecâl
olmadı diyü ta„allül ü bahâne itmeyüb kemâl-i basîret ü intibâh üzre olasın ki mâl
hususında olan cüz‟î vü küllî her ne ise senden su‟âl olınur ana göre mukayyed olub
bâb-ı ikdâmda dakîka fevt eylemeyesin.
186 / 414
Fi't-târîhi'l- mezkûr
138
186 / 415
Fi't-târîhi'l- mezkûr
186 / 416
Mecnûne nâm hâtûn gelüb oğlı olub Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından olan
Hüseyin Çavuş emr-i şerîfümle ba„zı mesâlih için Kıbrıs‟a irsâl olınub vardukda bilâ
sebeb anda Cezîrede habs olınduğın bildirüb bu cânibe gönderilmek bâbında inâyet recâ
itmeğin buyurdum ki:
139
[Boşluk] Vardukda, mezbûrı yarar âdemlere koşub emîn ü salîm Südde-i
sa„âdet‟üme gönderesin ki bunda geldikde ahvâli ne ise görile avk ü te‟hîrden ve ihmâl
ü müsâheleden hazer eyleyesin diyü emir yazılmışdur.
187 / 417
Vav An Efendi
187 / 418
140
Fî 10 Muharremü‟l-harâm Sene [9]96
Hâlâ ümerâ-i muhâfaza-i Mısır hadden ziyâde olub ve sâlyane mikdârı dahı
dörder kerre beşer kerre yüz bin akça olmağla hızâne-i âmire-i Mısıra küllî gadr olduğı
istimâ„ olınmağın on beşe inince min-bâ„d mahlûl olan muhâfaza-i Mısır sancağı
virilmeyüb ve sâlyanelerinin mikdârına dahı nisâb-ı mu„ayyen ta„yîn olınmak emr idüb
buyurdum ki:
(Boşluk) On beşe varıncaya değin min-bâ„d vâkı„ olan sancakları ahara tevcîh
eylemeyüb sâlyanelerin hazîneme alıkoyub ve on beş sancak beginin beşinin sâlyanesi
üçer kerre yüz bin ve beşinin sâlyanesi ikişer [kere] yüz bin ve beşinin sâlyanesi ikişer
[kere] yüz bin akça ta„yîn eyleyüb ziyâde sâlyanelerden biri mahlûl oldıkda eksük
sâlyaneye mutasarrıf olan ümerâdan bir müstehıkına tevcîh eyleyüb arz eyleyesin. Bu
bâbda geregi gibi mukayyed olub zikr olınan uslûb üzre amel idüb hilâfına cevâz
göstermeyesin.
187 / 419
Fî [Yev]m-i mezbûr
187 / 420
141
Vav Müşârun-ileyh kâtibe virilmişdür. Fi't-târîhi'l-mezbûr
Fî Sene-i M[ezbur]
188 / 421
Hazîne kâtiblerinden Hüsrev Beg oğlı Mehmed kendüsi bir tarîkle sancak begi
nâmına itdirüb pîr ü ihtiyâr ü emekdâr olmayub taze ü tuvana ü maldâr iken yevmi yüz
akça ve küllî alîk ve cerâye ve otlağı tekâüd tarîkiyle ta„yîn itdirüb hazîneye gadr
olınduğı istimâ„ olınmağın mezbûrun ulûfe ve alîk ve cerâyesi hazîneye kalub kendüye
sülüsân üzre ze„âmet virilmek emrüm olub ze„âmet hükmi irsâl olınmuşdur. Buyurdum
ki:
188 / 422
Hâliyâ ümerâ-i muhâfaza-i Mısır bilâ-sebeb birer tarîkle terakkî hükümleri alub
berâtlarına ilhâk itdirüb hızâne-i âmire-i Mısır‟dan alub gadr eyledikleri istimâ„
142
olınmağın ol makûle görilüb hidmet mukâbelesinde olmayub bilâ-sebeb olan terakkîleri
virilmemek emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda ümerâ-i Mısırın berâtların getürdüb nazar idüb göresin anun
gibi hidmet-i lâzıme mukâbelesinde olmayub bî-vech ve bilâ-sebeb alınan
terakkîlerinden bir akça ve bir habbe virmeyüb ref„ eyleyesin bu bâbda gâyet dîkkat ü
ihtimâm eyleyüb emr-i şerîfüme muhâlif vaz„ sudûrından ihtiyâd idesin.
188 / 423
143
188 / 424
Hâlâ mahrûse-i İstanbul‟da binâ olınacak câmi„-i şerîfüm mühimmi içün kurşun
lâzım olmağın taht-ı kazânda olan madenden bin beş yüz kantâr kurşun tedârük
olınmasın emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, te‟hîr itmeyüb taht-ı kazândan bin beş yüz kantar kurşunı
mu„accelen tedârük itdirüb varan âdem ile Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin.
189 / 425
144
mübâşeretiyle mezbûrun ele getürilmesi âsândır diyü i„lâm eyledükleri ecilden
buyurdum ki:
189 / 426
Fî 10 S Sene [9]96
Hâlâ Fâs hâkimi olan Mevlây Ahmed âdemlerinden Ahmed Elmasi gelüb
müşârun-ileyh Mevlay Ahmed tarafından emn ü emân dostluk üzre âstane-i sa„âdetüm
cânibine gelen âdemlerine ve pişkeşlerine hükkâmdan ve asker tâ‟ifesinden ve sâ‟ir
kimesnelerden kimesne dahl ü ta„ârruz itmeyüb kendüler istemeyince bu cânibe gelen
gemilerin tebdîl itmemek içün emr-i şerîfüm recâ itmeğin buyurdum ki:
145
(Boşluk) Vardukda, müşârun-ileyh Mevlay Ahmed tarafından Âstane-i
sa„âdet‟üm cânibine gelen âdemlerine ve pişkeşlerine hükkâmdan ve asker tâ‟ifesinden
kimesneyi dahl ü ta„ârruz itdirmeyüb kendüler istemeyince bu cânibe gelen gemilerin
tebdîl itmeyüb esbâbların ve pişkeşlerin ahar gemiye tahmîl itmeyeler ve esbâblarına
ta„ârruz itmeyeler muhtâc oldukları hususları akça ile kemâ-yenbagi görüb her vechle
mer„i vü merci olmaları emrüm olmışdur ve bade‟n-nazar bu emri ellerinde ibkâ idesin.
189 / 427
Nefs-i Kara-hisâr‟da Filibe mahallesinde Hasan bin Derviş nâm emred oğlanın
mâder-zad tavâsi olub Südde-i sa„âdet‟de istihdâm olınmaya kâbildir diyü i„lâm
olınmağın buyurdum ki:
190 / 428
Hâlâ küffâr-ı hâksâr kadırgalar ile derya yüzüne çıkub Südde-i sa„âdet-nişânıma
gelen tüccâr gemilerin rencîde vü remîde eyledüklerinden mâ„adâ memâlik-i
mahrûseden ba„zı yalılara düşüb niçe fesâd ü şenâ„at eyledükleri istimâ„ olınub derya
muhâfazası mühimmâtdan olmağın hâlâ Tunus beglerbegisi olan râfi„-i tevkî„-i refî„-i
cihân-mutâ„ lâzımü‟l-ittiba„-i hâkânî ve nâkıl-i yârlığ-ı beliğ-i bedî„ü‟t-teblîğ kişver-
sitânî emîrü‟l-ümerâi‟l-kirâm ilâ-âhiri Hasan dâme ikbalühû derya ilminde mâhir
olduğından mâ„adâ a„dâ-yı bed-ayn ahvâl ü etvârına vukûf u şuurı olub re‟y-i rezîn ve
fikr-i metînüne her vechle itimâd-ı hümâyûnum olduğı ecilden hakkında mezîd-i inâyet-
146
i aliyye-i mülûkâne zuhûra getürüb Cezayir-i Garb ve Trablus ve Tunus
beglerbegiliklerinde vâkı„ olan guzât-ı zafer abatıma serdâr ta„yîn olınub deryaya
müte„allık olan cümle-i mühimmât-ı umûr ve kâffe-i mesâlih-i cumhûr mûmâ-ileyhe
tefvîz ü taklîd kılınub bu berât-ı haşmet-abada behçet-i gâyâtı virdüm ve buyurdum ki:
147
ı umûrda bezl-i kudret ve sarf-ı himmet eyleyeler ve südde-i seniyye ve atebe-i ulyâmla
müvâlât ü musâfât üzre olan Françe ve Venedik ve Dubravnik ve İngilterelünün emn ü
emân ile bahr-i bî-payanda yüriyen gemileri hususında dahı ahidnâme-i hümâyûnum
mûcebince amel eyleyüb lâzımü‟l-arz olan ahvâli yazub dergâh-ı cihân-penâhime arz
eyleye ol bâbda hiç ahd mâni„ ve dafi„ olmaya.
191 / 429
191 / 430
148
ü telbîsden hâlî olmayub haramileri olan Abdülkadir ve Abdülganî nâm ehl-i fesâd ile
yek-dil ü yek-cihet olub Müslimanları rencîde vü remîde ve zulm ü te„addî
itdüklerinden gayrı Ahmed nâm kimesneyi tutub sen mal tutdun diyü başından asub
döğe döğe eşedd-i ? ile katl idüb ve mezbûr Cellan Mehmed mukaddemâ birer eklü
nâmesinin kürdleri? sirka itdi diyü da„vâ idüb cellan şerif(?) oğulları ve niçe
eşkıyâlarımla kürdleri basub malların nehb ü gâret ü hasâret eyledüklerinden gayrı bir
kürd ve bir arab katl idüb ve Dergâh-ı Mu„allâ‟m çavuşlarından Musa Çavuş zîde
kadruhû oğlı olub zümre(?) mezbûrede olan Timur Çavuş kendü halinde Tebriz seferine
giderken mezbûrlar beş nefer âdemiyle önüne varub andan bais katl idüb bu makûle
fitne vü fesâddan dâ‟imâ hâlî olmadıkları arz olındıkda mezbûrların tîmârları serdâr
tarafından alınub ahara virilüb ele getürilüb şer„le haklarından gelmek içün serdârum
tarafından emir virilmeğin mezbûr meriyyet iken müşârun-ileyh Musa Çavuş Südde-i
sa„âdet‟üme gelüb zikr olınan ehl-i fesâd tâ‟ifesinden mezbûr Cellan Mehmed ile
oğullarından Resul‟u, Südde-i sa„âdet‟ümde ele getürmeğin habs olınub bunlardan
mâ„adâ ol cânibde olanlar dahı serdâr tarafından virilen emr-i şerîf mûcebince ele
getürilüb ahvâllerin görilmek içün mezbûrlar Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarınd[an]
Ahmed zîde kadruhû‟ya teslîm olınub ol cânibe irsâl olınmışdur. Buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub zikr olınan ehl-i
fesâdı ele getürüb ahvâllerin serdârum tarafından virilen emir mûcebince bir def„a şer„le
görilüb fasl olunub ve on beş yıl mürûr itmeyen da„vâların şer„le hakk üzre teftîş idüb
göresin husus-ı mezbûr arz olınduğı üzre ise ki şer„le sâbit ü zâhir ola ol bâbda
muktezâ-yı şer„-i şerîf ne ise icrâ idüb yirine koyasın bu bâbda hakk üzre olub ehl-i
fesâda himâyet olınmakdan ve bu bahâne ile kendü hallerinde olanlara dahl olmakdan
ziyâde hazer idesin.
192 / 431
149
Hâlâ Tarsus sancağı begi Mustafa dâme izzuhû ile Ulâş kâdîsı mektûblar ve
Tarsus ahâlîsi mahzar gönderüb İçil sancağında Aktak oğlı Mustafa ve pir Ahmed ve
Kocabey ve Seydi ve Mahmud ve diğer Seydi ve Muharrem ve Karmatlu Mustafa ve
Divane Yusuf ve Tarsus‟dan Arab Hamza nam kimesneler şerîr ü şakî vü hırsuz ü
harâmî olub bundan akdem Kıbrıs beglerbegisi kıta„-ı tarîk idüb fesâd itmekden hâlî
olmamağla ahvâllerin arz eyledikde haklarından gelinmek içün hükm-i hümâyûnum
virilmekle ele getürilmek içün mektûb ve âdem gönderildükde gaybet idüb ele gelmeyib
ilâ hâzel-ân fesâd ü şenâ„atden hâlî olmayub yanlarına niçe eşkiyâyı cem‟ idüb livâ-i
Tarsus ve etrâf ü cevânibinde köyler ve evler basub âdemler katl eyledüğin arz u i„lâm
eyleyüb müşârun-ileyh Tarsus sancağı begi âdemlerindan Haydar kethüdâ dahı Dergâh-ı
mu„allâ‟ma gelüb mezburdan ehl-i fesâddan biri müşârun-ileyh sancak-begi seferde
iken livâ-i Tarsus‟a gelüb ehl-i fesâd olduğı haber alınub mezbûr Haydar kâ‟im-makâm
olmağla ele getürmek içün üzerine vardukda cenge mübâşeret idüb âdemler mecrûh
idüb mezbûr ehl-i fesâd ol cenkde katl olınmağla bu makûle cenkde katl olınan ehl-i
fesâdın demi hederdir vârisleri dem ve diyeti taleb itmeyeler diyü mukaddemâ
mü‟ekked hükm-i hümâyûn virilmişken hâlâ katl olınan ehl-i fesâdın mezbûrdan eşkıyâ
akribası olmağla maktûl-i mezkûr livâ-i mezbûra buğday almağa gelmiş iken katl
olınmuşdur diyü bahâne idüb ol hükm-i hümâyûnuma amel itmeyüb hevâlarına tâbi„ bin
nefer atlu ile livâ-i Tarsus‟a gelüb kurâ vü nevâhisin gâret ü hasâret itdiklerinden gayrı
avret ve oğlan çeküb envâ„-i zulm ü te„addî itdüklerin i„lâm itmeğin bu husus Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından File oğlı Süleyman Çavuş muvâcehesinde teftîş olınub
görilmesin emr idüb buyurdum ki:
150
eyleyüb ism ü resmleri ve dirlikleri ile yazub arz eyleyesiz ki haklarından gelinüb sâ‟ir
eşkiyâya mûcib-i ibret ve nasîhat vâkı„ ola ammâ bu bâbda tamâm hakk üzre olub hilâf-ı
vâkı„ kazıyye arz olınmakdan hazer eyleyesin.
192 / 432
Fi't-târîhi'l-mezkûr
Mektûb gönderüb vilâyet-i Leh'e akın itmek içün İslâm Girây han dâmet
mealehû‟ya nâme-i hümâyûn gönderilmekle müşârun-ileyhe dahı Boğdan‟dan bin nefer
tüfenk-endâz ve iki yüz re's bârgîr tedârük idüb gönderesin diyü haber gönderildi. Lakin
vilâyet-i mezbûre ziyâde serhâd olub ol etrâfda olan a„dâ cem„an tüfenk-endaz olub
anun gibi vilâyet-i mezbûre üzerine mazarrat kasdına geldikde yalnız atlu ve piyâde
mukâbil olmağa iktidârları olmayub tüfenklü askere [bâr]gîr ve tüfenklü lâzımdır şöyle
ki vilâyet-i mezbûreden tüfenk-endaz ihrâc olınub vilâyet hâlî kalduğı a„dâya münakis
ola Boğdan üzerine düşmen müstevlî olub zarar irişdirmek mukarrerdür. Mâ-
tekaddemden Boğdan askeri tatar askerine koşundı olıgelmemişdür diyü min-bâ„d dahı
Boğdan askeri tatar askerine koşundı olmamak içün emr-i şerîfüm recâ eylemişsin imdi
vilâyet-i Boğdan dahı sâ‟ir memâlik-i mahrûsem gibi olub el-iyâzü billâhi te„âlâ anun
gibi Boğdan üzerine bir cânibden düşmen hareket iderse def'i içün asker ve bârgîr lâzım
olmağın virilmemek bâbında hatt-ı hümâyûnumla fermân-ı âlî-şânum sâdır olmışdur.
Buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, anun gibi bir cânibden vilâyet-i Boğdan‟dan asker ve bârgîr
taleb olındukda virmeyüb vilâyet-i Boğdan mühimmi içün askeri ve bârgîri
taşırgatmayub yanında hâzır ü müheyyâ eyleyesin ki anun gibi lâzım oldıkda a„dâ-yı
hâksârın def„i ile mukayyed olınub hârice âdem ve bârgîr virmekle Boğdan‟a muzâyaka
lâzım gelmekden ihtiyât idesin.
151
193 / 433
Fî 4 S Sene 996
Bâ-müsvedde-i An Ha
152
üzre virilürken ve bu diyârda bağdâdi şimdiye değin kula ve gayriye otuz akça hesabı
üzre câri iken bu bahâne ile anı dahı kabûl eylemeyüb filori-i altmışar akça ve guruşı
kırkar ve bağdâdîyi beşer akçaya almağla hazîne-i amireye küllî gadr ü zarar olub zikr
olınan müfsidlerin ifsâdıyla bu mertebe hakâret ü ihânet olınmağla bu fesâda bâ„is ü
bâdî nedir şimdiyedek uğûr-ı hümâyûn-ı pâdişâhîde at ve çuga kalmayub hazîneye
gelmek ümidiyle her ne var ise kanâat olınub sabr iderdinüz hâlâ düşmen
mukâbelesinde bu mertebe fesâd ü şenâ„ate mübâşeret olınduğından gayrı bağdâdî
şirvan kullarına otuz akçaya virilürken beşer akçaya aldınuz ve ipek der-sa„âdete
gönderilse ve yâhûd bunda murâd üzre satılsa küllî hazîne hâsıl olurken hâlâ bunın aslı
nedir diyü su‟âl olındukda cümle begler ve ağalar huzurında kapu halkı ve yeniçeri ve
sâ‟ir kul tâ‟ifesi zikr olınan Mustafa Paşa kethüdasın ve âdemlerin el altından bize
gönderüb böyle haber virmekle kân bahâmızı taleb eyleriz diyü cevab virdükleri sicill
olmışdur diyü bildirüb ve bundan mâ„adâ dahı mektûb ile gelen âdemin her ne takrir
eyledi ise bi‟t-tamâm ilm-i alem arâ-yı pâdişâhânem muhîd ü şâmil olmışdur. İmdi, ol
cânibin cumhûr-ı umûrı senün re‟y-i rezîn isâbet-karînine tefvîz olınmışdur. Anda olan
eğer kapum kullarıdır ve eğer yeniçeridir ve eğer zü„amâ vü erbâb-ı tîmârdır cümlesi
nân [ü] yimekleri helâl olmak içün sen vech ü münâsib gördüğin üzre amel idüb ve
ulûfelerin dahı Südde-i sa„âdet‟ümde cârî olduğı üzre altun yüz yigirmişer akça ve guruş
seksener akça ve pâdişâhî sekizer akça üzre almak emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüd ile mukayyed olub anda olan
asâkir-i nusret-measir eğer kapum kulları ve eğer yeniçeriler ve gayrıdır cümlesi sana
tâbi„ olub sen vech ü münâsib gördüğin üzre her biri yidikleri nân ü yimek
mukâbelesinde uğûr-ı hümâyûnumda bezl-i makdûr idüb ve ulûfelerin dahı vech-i
meşrûh üzre alub ziyâde almayub ve mabeynlerinde fitne vü fesâda bâ„is olub kendülere
su-i zan icâb itdüren her kimler ise gizlemeyüb ele virüb mabeynlerinden ihrâc itdirüb
lâzım gelürse haklarından geldirüb rızâ-yı hümâyûnuma muhâlif iş eylemeyeler ve
itdirmeyeler niçe zamândandır Demurkapu‟da hidmet itdiler hidmetleri mukâbelesinde
defe„âtle hayır duâma mazhar olmışlardır. Min-bâ„d dahı uğûr-ı hümâyûnumda cân ve
bâş ile çalışub memleketin hıfz ü hırâsetinde ve a„dâ-yı bed-rey‟in def„ u ref„inde sen
vech ü münâsib gördüğin üzre bezl-i makdûr eyleyeler.
153
194 / 434
Bâ-müsvedde-i Li Efendi
Hâlâ küffâr-ı hâksârın girü hareketi olmak ihtimâli olub Özi câniblerinin hıfz ü
hırâseti lâzım ü mühimm olmağın Bosna sancağına tâbi„ olan alay-begi ve zü„amâ vü
erbâb-ı tîmâr ile muhâfaza hidmetinde olmak emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub sancağına tâbi„ olan alay-
begi ve zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı cem„i alât-ı harb ü kıtâl ve edevât-ı cenk ü cidâlleri ve
kânûn üzre yarar cebelüleri ile müretteb ü mükemmel düşmen yerağıyla yanuna
getürdüb hâzır idüb dahı düşmen cânibine nâzır olub sâ‟ir muhâfazaya kalan sancak-
begleriyle haberleşüb hüsn-i ittifâk ü ittihâd ile hıfz [ü] hırâset-i memleket ve zabt ü
sıyânet-i raiyyete müte„allık olan cumhûr-ı umûrda envâ„-i ikdâm ü ihtimâmın vucûda
getüresin husus-ı mezbûr mühimmât-ı umûrdandır onat vechle mukayyed olub
sancağına tâbi„ olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı emr-i şerîfüm varmadın salıvirmekden ve
muhâfazaya getürmeyüb himâyet itmekden ziyâde ihtiyât eyleyesin sonra âdem
gönderüb yoklatsam gerekdir neticesi sana aid olur ana göre tedârük tedârük374 ü
ihtimâm eyleyesin sancağına tâbi„ olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmârdan perâkende olub
muhâfazada olmayanları mu„accelen ihrâc idüb yanına içün Rûm-ili kâdîlarına
mü‟ekked ahkâm-ı şerîfe gönderilmişdür ana göre sen dahı mukayyed olub sancağın
askerin müretteb ü mükemmel cümle yanına getürdüb hâzır ü müheyyâ bulınmakda
dakîka fevt itmeyesin.
374
İki kez yazılmış
154
194 / 435
Niğbolu begi olan Mehmed Beg Solnok sancağında olub Solnok begi Abdülhay
Niğbolu begi olub müşârun-ileyh Abdülhay gelince zü„amâ vü erbâb-ı tîmârın görüb
cümlesin müretteb ü mükemmel yanına cem„ idüb tamâm hâzır ü müheyyâ olmak emr
idüb buyurdum ki:
195 / 436
Bâ-müsvedde-i Li Efendi Ha
195 / 437
Fî 12 M Sene [9]96
Bâ-müsvedde-i Li Efendi Ha
375
İki kez yazılmış
155
Bundan akdem Karaman beglerbegisi iken kızılbâşa giriftâr olan Murad Paşa‟nın
kethüdâsı Gazanfer kethüdâ Mısır ümerâsından defterdâr İbrahim Beg‟in oğlı Mehmed
Beg‟in rehin konılmuş bir murassa kuşâğı var imiş ol kuşâk aynı ile Südde-i
sa„âdet‟üme gelmesi lâzım olmağın varub getürmek içün Dergâh-ı mu„allâ‟m
bevvâblarından bölük-başı Hüseyin ve Mustafa ulağla irsâl olınmuşdur. Buyurdum ki:
195 / 438
Fî 16 RA Sene [9]96
Bâ-müsvedde-i Ayn Ha
Südde-i sa„âdet‟ümde mîr-i alem olan Mahmud dâme mecduhû tezkire gönderüb
mîrî lök kesret üzre olub müşârun-ileyhe furuht olınmak fermân olmuş iken taht-ı
kazânda ba„zı kimesneler mîrî lök bey„ olmadın kendü löklerin bey„ itmekle mîrî lök
bey„ olmayub kalduğı istimâ' olınmağın buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, mîrî lök bey„ olmadın tüccârdan ve ehl-i sanâi‟den kimesne
kendü löklerin bey„ itmeyeler eğer bey„ iderler ise girift olınur ana göre mukayyed olub
mukaddem kimesne lök bey„ itmeye ammâ mîrî lök tamâm satıldıkdan sonra mücerred
ta„cîz ü tazyîk ile ahz ü celb içün kimesneyi dahl itdirmeyesin ki kendü löklerin bey„
eylemeyeler.
156
Bir sûreti Burusa kâdîsına
196 / 439
Fî 20 L Sene [9]95
Bundan akdem Özi kal„ası üzerine gelen Kazâk eşkiyâsının def„ u ref„i içün
Bender muhâfazasına ta„yîn olınan Silistre ve Çirmen ve Vize ve Akıncı beglerine seni
baş u buğ ta„yîn idüb Bender begi ile müşâvere olınub lâzım gelen umûrda cümlesi sana
tâbi„ olub vech ü münâsib olduğı üzre hidmetde ve yoldaşlıkda bulınmak emrüm
olmışdı. Ol emrüm kemâ-kân mukarrerdür lakin hâlâ Boğdan voyvodasından mektûb
gelüb Leh eşkiyâsı Boğdan üzerine zarar kasdına gelmek içün niyet itdiklerin i„lâm
itmeğin buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, emr-i sâbık üzre müşârun-ileyhim begler ile hüsn-i ittihâd ü
ittifâk üzre olınan dahı Boğdan voyvodasıyla haberleşüb dahı anun gibi Leh eşkiyâsı
sahîh Boğdan üzerine gelmek mukarrer olub sana haber gönderirse sen dahı müşârun-
ileyhim beglere baş u buğ olub dahı emr-i sâbıkım üzre cümle sancakları askeriyle
müretteb ü mükemmel [ve] hâzır ü müheyyâ olınub inâyet-i Hakkla fursat el virüb
mahall iktizâ itdüğine göre hüsn-i tedbîr ü tedârükle a„dânın def„ u ref„i bâbında envâ„i
ikdâm ü ihtimâm idüb yüz aklıkları tahsîline sa„y-i cemîl eyleyesin ammâ Boğdan
voyvodasıyla mukaddemâ haberleşin ki olur olmaz ben askeri taşırgatmayub tamâm
sahîh haber almayınca sana haber göndermeye şöyle ki olmaz yire asker taşırgata sonra
kendüye zarar olur ana göre mukayyed olub el altından yarar [u] mu„temedün-aleyh
câsûslar gönderüb sahîh haber almak ardınca olasın diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
157
196 / 440
Bu dahı Fî M[ezbur]
Bir sûreti
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub Leh câniblerine yarar
[u] mu„temedün-aleyh âdemlerin gönderüb sahîh haber alub dahı müşârun-ileyh
Niğbolu begine i„lâm eyleyesin ki müşârun-ileyhim beglerle varub hüsn-i ittihâd ü
ittifâkla a„dânın def„ u ref„inde olalar ammâ bir vechle sahih haber almak gereken ki
olur olmaz efsane haber gönderüb askeri taşırgadasın zararı sana râci olur ana göre
mukayyed olub gayetle sahih haber almak ardınca olasın diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
197 / 441
Bu dahı Fî M[ezbur]
Bir sûreti
(Boşluk) Vardukda, anun gibi Leh eşkiyâsı sahîh Boğdan üzerine gelmelü olub
kıdvetü‟l-ümerâi‟l-kirâm Niğbolu begi Mehmed dâme izzuhû‟dan sana sahîh mektûbla
âdem gelüb senden dahı mu„âvenet taleb itdükde aslâ te‟hir ü tevakkuf itmeyüb mahall
iktizâ itdüğine göre Eflak askeriyle varub hidmetde bulınasın husus-ı mezbûr ehemm-i
umûrdandır ihmâl ü müsâheleden ve avk ü te‟hîrden ihtiyât eyleyesin diyü emr-i şerîf
yazılmışdur.
158
197 / 442
Kayseriyyelülere virilmişdür.
Fî 18 S Sene [9]96
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub anun gibi mezkûrların
fesâd ü şekâveti ve re„âyâ vü berâyâya zulm ü te„addîleri şer„le sâbit olursa müşârun-
ileyhin mektûbu mûcebince şer„le muhkem haklarından gelesin ki sâ‟irlere mûcib-i ibret
ola ammâ garaz u taassub ile telef-i nefs olmakdan ve hilâf-ı şer„ bir ferde zulm ü
te„addî olmakdan ziyâde ihtirâz idesin.
197 / 443
Fî 4 S sene [9]96
159
Mukaddemâ beglerbegi iken Südde-i sa„âdet‟ümde fevt olan Şehsuvâr Beg‟in
vâkı„ olan muhallefâtı bî-kusûr Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek içün Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından (Boşluk) zîde kadruhû irsâl olınub buyurdum ki:
197 / 444
Bu dahı Fî M[ezbur]
Bâ-müsvedde-i mezbur
160
198 / 445
(Boşluk) Vardukda, min-bâ„d kemâl-i basîret ü intibâh üzre Budun‟a tâbi„ olan
asâkir-i mansûreye muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki dâ‟imâ yât ü yerâkları ile hâzır
u müheyyâ olub serhadlerin hıfz ü hırâsetleri umûrında gaflet itmeyüb kemâl-i teyakkuz
ü intibâh üzre olalar ve sen dahı kemâ-kân hıfz ü hırâset-i memleket ve zabt ü sıyânet-i
raiyyet bâbında dakîka fevt itmeyüb gaflet ile iyâzü billâhi te„âlâ a„dâ-yı hâksâr
tarafından bir mahalle zarar u gezend irişdirmekden ihtiyât üzre olub dâ‟imâ asâkir-i
mansûre ile müheyyâ vü hâzır bulınub a„dâ tarafına nâzır olub fikr [ü] fâsid ve hayâl-i
kâsidleri nedir ve hâlâ olan cem„iyyetlerinden murâdları ne olub ve bi‟l-cümle a„dâ-yı
bed-rey tarafından vâkıf ü muttali„ olduğın ahvâli ale‟t-tevâli sıhhati üzre i„lâmdan hâlî
olmayasın.
198 / 446
161
Bâ-müsvedde-i Memi Çelebî
(Boşluk) Vardukda, taht-ı kazanuzda vâkı„ olan madende fesâd ü şenâ„at üzre
olanları müşârun-ileyh ma„rifetiyle şer„-i şerîfe ihzâr itdirüb dahı da„vâ-yı hakk idenler
ile beraber idüb bir def„a şer„le görilüb fasl olmayub ve on beş yıl mürûr itmeyen
da„vâların hakk üzre teftîş idüb dahı erbâb-ı hukûka şer„le müteveccih olan hakların
hükm idüb bî-kusûr alıvirdükden sonra ehl-i fesâd sipâhî tâ‟ifesinden ise yazub arz
eyleyüb değil ise şer„le lâzım geleni icrâ idüb yirine koyub ehl-i fesâda kat„an ruhsat
virmeyesiz ammâ bu bahâne ile kendü hallerinde olanlara dahl olınub ve ehl-i fesâd
olanlar celb ü ahz olınmağla himâyet olınmakdan ve garaz u taassubla hilâf-ı vâkı„
kaziyye arz olunmakdan ziyâde hazer eyleyesin.
199 / 447
162
muhâfazasına me‟mûr olub Boğdan muhâfazasına me‟mûr değiliz” diyü ta„allül olınub
varmaduğınız i„lâm olınmağın lâzım gelürse anda dahı varub mu„âvenet itmek emr idüb
buyurdum ki:
199 / 448
Bu dahı
Bâ-müsvedde-i Safer
[Boşluk] Vardukda, bu bâbda mukayyed olub eğer henüz nefer virilmedüği vâkı„
ise emrüm muktezâsınca olıgeldüği üzre zikr olınan kıl„a da emr-i sâbık mûcebince
kifâyet mikdârı nefer ihraç idüb ta„yîn eyleyesin ki varub zikr olınan kaliteler ile Özi
suyınun muhâfazası hususında dakîka fevt itmeyeler ammâ zikr olınan kal„alar dahı hâlî
163
konılmak câiz değildir ana göre mukayyed olub bâb-ı muhâfazada dakîka fevt
eylemeyesin eğer nefer almayub bedel akçası taleb iderlerse ne nefer viresin ve ne bedel
viresin zirâ bu makûlelerden akça taleb taleb376 olınduğına rızâ-yı şerîfüm yokdur
emrüme muhâlif vaz„ sudûrundan ihtiyât eyleyesin.
netice
vaz„ sudûrından ziyâde ihtiyât eyleyesin her ne zarar olursa âdem-i ittihaddan nâşi olur
gayrıdan değildir hususan ki cümle begler üzerine baş [u] buğ ta„yîn olınmışsındur ana
göre kemer-i gayret ü hamiyet-memnân câne-bend idüb hüsn-i ittihâd ü ittifâk ile
a„dâdan intikâm almak bâbında inâyet-i hakk ile sa„y ü ihtimâm eyleyesin ve
şimdiyedeğin ahvâl niçe olub kefereden ne vechle haber-i sahih alduğınız yazub
bildiresin olur olmaz efsane haber ile ihtilâl virmekden ihtiyât eyleyesin.
200 / 449
[Bâ]müsvedde-i Abd
Mektûb gönderüb kış zamânı irişmek ile me‟mûr olduğın seferin zamânı geçüb
sana koşılan eğer ümerâ ve eğer sâ‟ir askerdir yirlü yirine varmak içün icâzet virilmek
lâzım olduğın bildirdüğin ecilden buyurdum ki:
[Boşluk] Vusûl buldukda, fi‟l-vâkı„ kış zamânı karîb olmağla askere icâzet
virilmek lâzım gelmiş ise vech ü münâsib gördüğin üzre icâzet viresin ol yirlerde olan
beglere onat tenbîh eyleyesin ki düşmen tarafından gafil bulınmayub sancaklarına tâbi„
olan askere dahı tenbîh idüb dâ‟imâ düşmen ahvâliyle mukayyed olub iyâzü billâhi
te„âlâ gaflet ile Özi kal„asına olduğı gibi memâlik-i mahrûseden bir mahalle zarar u
gezend irişdirmekden hazer ideler ki özürleri makbûl olmayub ve azlle konılmayub
envâ„-i itâb ü ikâb ile mu„âteb ü mu„âkab olurlar. Ana göre her birine mü‟ekked mektûb
ve âdem gönderüb gereği gibi tenbîh ü te‟kîd eyleyüb dahı anda cem‟iyyetde olan
begler ile sancaklu sancağında varub hıfz ü hırâsetde olasın.
376
İki kez yazılmış
164
200 / 450
Fî 6 N Sene 995
Mektûb gönderüb kal„a-i Özi‟nin(?) üzerine gelen Kazak eşkâre gelmeyüb kal„a
kurbinde at değirmeni ve hâlî fırun ve ba„zı mahzenler olub gice ile içine girüb saklanub
ale‟l-gafle kal„anın kapusın alub kal„aya girüb Müslimanları esir ve esbâb ü emvâl ü
erzâkların gâret ü talân idüb alub gitmeğe kâbil olmayan sagîr oğlı ve kızların katl-i
amm idüb ve seksan pâre topların alub gidüb şöyle ki zikr olınan Kazakların def„i içün
deryadan donanma ve Tuna üzerinden şâykalar ve Âstâne-i sa„âdetden top ve tüfenk-
endâz ve âdet üzre Erdel‟den tüfenkçi tedârük olınub ve karadan asker ile üzerlerine
varılub haklarından gelinmez ise olub küllî fesâd ü şenâ„at itmek mukarrerdür
diyü arz eylemişsin. İmdi, ol cânibe lâzım olan eğer gemi ve eğer asker ve tüfenkçi
tedârük olınub gönderilmişdir. Eyyâm-ı adâlet-i hümâyûnumda Erdel‟den tüfenkçi
gelmeğe ne ihtiyâc memâlik-i mahrûsemde olan sancak begleri kifâyet itmez mi
askeriniz kanda kendi bir kaç nefer hırsuz makûlesi uğurleyin gelüb atıl değirmenlere ve
fırunlara saklanub gelen mel„ûnlar böyle fesâdların hakkından gelmeğe kâdir olmayub
Erdel‟den tüfenkçi gerekdir diyü cân gezdirmeğe bâ„is nedir her ne vâkı„ olursa sizin
gafletinizden ve âdem-i ihtimâmınızdandır. Buyurdum ki:
201 / 451
165
ġeki beglerbegisine hüküm ki:
[Boşluk] Vardukda, bu bâbda kemâl-i tekayyud ile mukayyed olub yanında olan
asâkir-i zafer-me‟asirimden eğer kapum kulları ve eğer yeniçeriler ve gayrılardır
cümlesin müşârun-ileyh vezîrime tâbi„ olub vech ü münâsib gördüği üzre her birinin
yidüği nan ü yimek mukâbelesinde uğûr-ı hümâyûnumda bezl-i makdûr idüb ve
ulûfelerin dahı vech-i meşrûh üzre alub ziyâde almayub ve mabeynlerinde fitne vü
fesâda bâ„is olub kendülere su-i zan icâb itdiren her kimler ise gizlemeyüb ele virüb
mabeynlerinden ihrâc itdirüb lâzım gelürse haklarından geldirüb rızâ-yı hümâyûnuma
muhâlif iş işlemeyeler ve itdirmeyeler niçe zamândır Demurkapu‟da hidmet iderler
hidmetleri mukâbelesinde defe„âtle hayır duama mazhar olmuşlardır. Min-bâ„d dahı
uğûr-ı hümâyûnumda can ü baş ile çalışub memleketin hıfz ü hırâsetinde ve a„dâ-yı bed-
re‟yin def„ u ref„inde müşârun-ileyh vezîrim vech ü münâsib gördüği üzre bezl-i makdûr
377
İki kez yazılmış
166
eyleyeler anun gibi müşârun-ileyh vezîrimden sana haber gelüb uğûr-ı hümâyûnumda
mahall iktizâ itdüğine bir hidmet düşer ise yanında olan asâkir-i zafer-me‟asirle hüsn-i
ittihâd ü ittifâk ile mûmâ-ileyhin vech ü münâsib gördüği üzre itmâm-ı maslahatda
ihtimâm idüb dakîka fevt eylemeyesin. El-iyâzü bil‟lâhi te„âlâ muhâlefet ü mu„ânedet
ile a„dâdan memleket ü vilâyete zarar u gezend irişdirilmekden ihtiyât eyleyesin.
Bu dahı Bir sûreti Demurkapu‟da olan ve Şemahi‟de olan yeniçeri vü sipâhî vü silahdâr
ağalarına yazılmışdur.
167
202 / 452
Fî 15 Rebî„u‟l-evvel Sene[9]96
Hâssa atlarum çayıra çıkdıkda adet-i kadime üzre çayır voynuğı gelmek lâzım
olmağın taht-ı kazânuzda olan voynuklardan çayır hidmeti içün irsâl olınacak voynuklar
rûz-ı hızırdan yigirmi gün mukaddem ıstabl-ı âmireme bî-kusûr irsâl olınmasın emr idüb
buyurdum ki:
Bu dahı Bir sûreti Niğbolu ve Zağorye ve İznepol ve Plevne ve Şumnu kâdîlarına hâssa
atlarum içün
203 / 453
168
Kadimü‟l-eyyâmdan Südde-i seniyye-i sa„âdet-medâr ve atebe-i ulya-i gerdûn-
iktidârım olan vufûr-ı sadâkat ve kemâl-i ubûdiyetin mûcebince vilâyet-i Yemen‟e
varalıdan berü cenâb-ı hak celle vü âlâ‟ya tevekkül ve mefharat-ı hazret-i resûl-i ekrem
ilâ-ahirihi‟ye tevessül ve ervâh-ı mukaddese-i çehar-yâr-ı güzîn rıdvânu‟llâhi te„âlâ
aleyhim ecma‟înden istimdâd eyleyüb uğûr-ı hümâyûn-i nusret-makrûnumda can ü baş
ile çalışub el-hamdü li‟llâhi te„âlâ cibilletinde merkûz olan şecâ‟at ve zâtında konılan
şehâmeti zuhûra getürüb ol diyârda mukaddemâ babaları Mutahhar Dergâh-ı sa„âdet-
destgâh‟uma arz-ı ihlâs ü sadâkat itmekle kendüye ve oğullarına sancaklar virilüb şöyle
ki merâsim-i merâhim-i hidvânem ve levâzım-i mekârim-i hâkânîdir mer„i kılınub niçe
ri„âyetler olınmışken sen vardukdan sonra nihâdlarında olan urûk-i fitne vü fesâd
müteharrik olub itdikleri ahd ü yemine muhâlif ayîn itdikleri ecilden asâkir-i zafer-
me‟âsirim ile üzerlerine varılub mütehassın oldıkları kal„aları muhâsara olınub âkıbet
fetva-yı nusret-avn inne cundenâ le humu‟l-galibûn378zuhûr idüb evlâd-ı mutahhardan
kal„a-i ? sahibi Ali Yahya ve kal„a-i ? sahib-i Lütfullah ve kal„a-i Gaffâr sahib-i
İzzeddin ve Şeref evlâd-ı Şeref ? sahibi olan Hıfzullah ve ? ? sahibi olub da„vâ-yı
emânet iden Hasan ve vezîri nâmına olan ve hanı ele getürilüb ve diyâr-ı Hindistan
taraflarından Habeş‟e ve Yemen‟e ve Kâbe-i mükerreme ve Medine-i Münevvere
benderlerinin nehb ü gâreti kasdına gelen keferenin Portugal‟dan bir nâmdâr kapudânı
Dökondo Pirino nâm ecnebî dokuz nefer yoldaşlarıyla esir idüb Südde-i sa„âdet‟üme
gönderüb ol cânibde feth-i hâkânîden berü dudmân-i osmânî cebelü hidmet eyleyen
kullarım ile Dergâh-ı mu„allâ‟ma göndermişsin. Yüzün ağ olsun berhûrdâr olasın
senden dahı melhûz olan bunun gibi hidemât-ı mebrûre de mesâ„î-i meşkûre zuhûra
getürüb hayır duama mazhar olmak idi. El-hamdü li‟llâhi te„âlâ meyâmin-ileyh karîn-i
Hâlik ve inâyet nâ-mütenahî rehin-i emâkin olub bu denlü hidmet eyledin eyle olsa
mezbûrlar ile gelen kullarım hakkında şöyle ki irsâl eylediğin arzlardır mûcebi üzre
ahkâm-ı şerîfe virilmişdür. Buyurdum ki:
378
Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir. Saffat suresi 173. ayet
169
iş‟âr idüb ve bu hükm-i hümâyûnumu cümlesine okudub her birine istimâletler viresin
ki min-bâ„d dahı bunun gibi hidmetde makdûrların zuhûra getürüb avn-i hüdâ-yı
müte‟âl ale‟t-tevâli bedreka-i râh idineler ve uğûr-ı hümâyûn-i nusret-makrûnumda
vücûda gelen hidemât-ı mebrûre ve meşkûre mukâbelesinde mezîd-i inâyet-i aliyye-i
şâhâne ve meziyyet-i re‟fet-i celiyye-i mülûkânem zuhûra getürüb hıla„-i fâhiremden iki
sevb hıl„at-ı mûrisüꞌl-behçet ile bir kabza murassa tiğ cevherdâr-ı nusret-asâr lâyık ü
sezâvâr görüb müşârun-ileyh ile varub vâsıl oldukda hıla„-i şâhânemi nihâyet-i ta‟zîm ü
ri„âyet ve terkîm ile giyüb ve kılıcı kuşanub dahı nihâd-i şecâ„at mu„tadlarında olan
vufûr-ı şehâmet ve kemâl-i firâset mûcebince idegeldüğin üzre envâ„i yüz aklıkları
zuhûra getüresin diyü istimâlet nâme-i hümâyûn yazılmışdur.
204 / 454
Fi't-târîhi'l-mezkûr
Yemen‟de Kevkeban hâkimi olan ġemseddin oğlı Ahmed Beg‟e hüküm ki:
Hüseyin Ağa vusûl buldukda, zikr olınan hıl„at-ı şâhânemi kemâl-i ta‟zîm ü
ikrâm ve vufûr-ı tefhîm ü ihtirâmla giyüb ve kılıcı kuşanub dahı müşârun-ileyhe vech ü
170
münâsib gördüği üzre uğûr-ı hümâyûnumda can ü baş ile çalışub hidmetde ve
yoldaşlıkda bulınasın ki min-bâ„d dahı hidmetin mukâbelesinde envâ„-i inâyât-i aliyye-i
hüsrevâneme mazhar olasın vilâyet-i mezbûrenin ibtidâ-i fethden bu ana gelince ol
câniblere gönderilen vüzerâ ve beglerbegilerden yerlisine bu denlü fütühât-ı azîme
müyesser olmayub el-hamdü li‟llâhillezî hedânâ379ki müşârun-ileyh vezîrim uğûr-ı
hümâyûnumda çalışub bi-inâyeti‟llâhi te„âlâ niçe yüz aklıkları zuhûra getürüb ol yirlerin
taraf-ı şarkisinde dahı fethi lâzım ba„zı memâlik olmağın serdâr ta„yîn olınub hîn-i
muhârebede yoldaşlık idenlere vech ü münâsib gördüği üzre münâsibün-aleyhden dirlik
ü terakkîden her ne virirse makbûlümdür diyü berât virilmişdür ol yirlerin dahı ahsen
vechle ele getürilmesinde cibilletinde olan şehâmet ü şecâ„at ü firâsetin mûcebince her
hidmete bel bağlayub hidemât-ı mebrûre ve meşkûre zuhûra getüresin ki eğer sen ve
eğer tevâbi„in envâ„-i inâyât-i aliyye-i hidvâneme mazhar olalar.
204 / 455
Fi't-târîhi'l-mezbûr
Vilâyet-i Yemen muhâfazasında olan serdâr vezîr Hasan PaĢa‟ya hüküm ki:
Anun gibi müşârun-ileyh âdeminin takrîri üzre tâcir-i mezkûrun zikr olınan
bendere gelen metâ„nın duhûl ve hurûcından yüzde iki akça ve mecidiye ve dellâliye ve
379
Bizi buna ulaştıran Allah'a hamdolsun. A‟raf suresi 43. ayet
171
mizâniye rüsûmının nısfı mikdârı alınmak sâ‟ir tüccâra tergîb içün mâl-i mîrî‟ye enfa‟
ise ol cânibde vech-i meşrûh üzre berât-ı hümâyûnum viresin ki dâ‟imâ bender-i
mezbûre gelen tüccâr tâ‟ifesini tergîbe ve mâl-i mîrînin tevfîr ü teksîrine bâ„is ola.
205 / 456
Vav Abd Abdi Çelebî müsveddesiyle mezbûr Hüseyin Ağa‟ya tarih-i mezbûrda
virilmişdür.
Bundan akdem vilâyet-i Yemen hâkimi olan Mutahhar kendü halinde olmayub
cenâb-ı celâlet-meabımızla adâvet ve âdem-i itâ‟at üzre olmağın mukaddemâ kendüye
bir mikdâr gûşmâl kılınub kendüden sonra evlâdından südde-i seniyye-i sa„âdet-medâr
ve atebe-i ulya-i gerdûn-iktidârımıza arz-ı ubûdiyet idenlere gereği gibi ri„âyet olınub
sancaklar virilüb kal„alarında hâkim ve vâli nasb olınmışlar iken anlar dahı elvad-ı
serabeye? üzre babalarından sonra nihad-ı hîle mu‟tadlarında olan urûk-ı fitne vü fesâd
müteharrik ü cünbân olmağın re„âyâdan niçelere ihtilâl idüb memlekete küllî ihtilâl
virdükleri ecilden hâlâ vilâyet-i mezbûre muhâfazasında olan düstur-ı mükerrem ilâ-
ahirihî vezîrim Hasan Paşa edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû ol diyâra varaldan berü
ahvâllerine tamâm ü muttali„ olub defe„âtle istimâletler virilüb medâr itmeğin ıslâhları
mümkin olmayub memlekete ihtilâl virdüklerinden gayrı birbirleriyle dahı hüsn-i
zindegâne itmeyüb kılınç çeküb fesâd ü şenâ„ate mübâşeret ve müşârun-ileyh ile cenk ü
cidâl ve harb ü kıtâle başlayub tamâm mertebe isyân ü tuğyân eyledikleri ecilden ahar-
gâr bi-inâyeti‟llâh itmeğin el-kahhâr mazmûn-i zafer-i avn inne cundenâ le humû‟l-
gâlibûn380 zâhir ü aşikâr olub cümlesi ele getürilüb mukayyed ü mahbûs Südde-i
sa„âdet‟ümüze irsâl olındukları ma„lumunız olmışdı. Eyle olsa uğûr-ı hümâyûnda
zuhûra gelen hidemât-ı mebrûresi mûcib feyzan-bihâr inâyet-i hüsrevâni olmağın
vilâyet-i mezbûrede olan ümerâ ve sâ‟ir asâkir-i nusret-me‟asire serdâr olmak içün
berât-ı âlîşân ile bir kabza müzehheb tiğ-i nusret-nişân ve bir sevb hıl„at-ı mûrisüꞌl-
behçetümüz erzâni kılınub Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından kethüdâlığı
hidmetinde olan Hüseyin dâme mecduhû ile irsâl olınmışdur. Gerekdir ki:
380
Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir. Saffat suresi 173. ayet
172
Nâme-i hümâyûn-ı sâ„adet-avnımız ile vusûl buldukda, kadîmü‟l-eyyâmdan ilâ
hâzel-ân dudmân-ı saltanat-fâhîremize olan vufûr-ı ihlâs ve fart-ı ihtisâsınız mûcebince
müşârun-ileyhi ol câniblerde eylendirmeyüb olıgeldüği üzre levâzım ü mühimmâtları
tedârük itdirüb mu„accelen vilâyet-i mezbûreye îsâli bâbında mesâ‟i cemîlenüz zuhûra
getürile. Tahriren fi evâil-i Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96
205 / 457
Fi't-târîhi'l-mezkûr
173
206 / 458
Fi't-târîhi'l-mezbûr
Bu dahı Bir sûreti Dergâh-ı Âlî çavuşlarından evlâd-ı mutahhar ile gelen Ca„fer Çavuş
ol cânibe emr olınan kadırga kerestesiyle irsâl olınmışdur diyü Cidde-i ma‟mûre
emînine yazılmışdur.
Bu dahı Bir sûreti Dergâh-ı Âlî çavuşlarından İsa Çavuş içün Mısır beglerbegisine
yazılmışdur.
206 / 459
Vav Bâ-müsvedde-i rasid Hasan Beg Pertev Paşa oğlına kapıcısı Ömer ile
gönderilmişdür.
174
Mukaddemâ livâ-i Peçuy begi iken hâlâ küffâr-ı hâksâra giriftâr olan
Mahmud‟un zevcesi ol cânibden İstanbul‟a gelmek murâd edinüb mahûf ü muhâtara
yirlerden emîn ü sâlim geçürilmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin
buyurdum ki:
206 / 460
Nâibleriniz mektûb gönderüb kazâ-i Niğdeye tâbi„ Mogosil nâm karyede katl
olınan Hızır‟ın karındaşı yedinden emr-i şerif vârid olub şer„le teftîş olınmak fermân
olmağın karye-i mezbûre‟ye varılub Eski-il kazâsına tâbi„ İncesu nâm karye
sâkinlerinden Kara Mehmed ve İbrahim ve Talmar nâm karyeden İzzeddin dahı orda
sâkin ekşi oğlı nâm kimesneler on dört nefer yoldaşlarıyla mezbûr Hızır‟ın evin basub
kendüyi katl ve altı re‟s atların gâret itdükleri şer„le sâbit olduğın arz itdikleri ecilden
şer„le görilmek emr idüb buyurdum ki:
[Boşluk] Vardukda, husus-ı mezbûr bir def„a şer„le fasl olmuş değil ise fi‟l-vâkı„
kaziyye arz olınduğı gibi olub mezbûr Hızır‟ın mecruhen meyyit bulınmış ise şer„le
katil olanlar sipâhî ise habs idüb arz eyleyesin değiller ise hakların şer„le ile lâzım
geleni mahallinde icrâ idüb yirine koyub ehl-i fesâda ruhsat virmeyesin ammâ tamâm
hakk üzre olub ahz ü celb sebebi ile kimesneye hilâf-ı şer„-i şerîf te„addî ve kendü
halinde olanlara dahl ü ta„ârruz olınmakdan ziyâde ihtirâz idüb hak-i sarîha tâbi„ olasın.
175
207 / [İptal edilmiş hüküm]
207 / 461
Sûret-i sicill gönderüb Dergâh-ı âlî çavuşlarından koyun emîni olan Ömer Çavuş
meclis-i şer„-i şerîf‟de kıdvetü‟l-havâs ve‟l mukarrebîn ilâ-ahirihî Daru‟s-sa„ade ağası
olan Mehmed Ağa dâme uluvvuhû‟nun mahmiyye-i İstanbul ebvâbından Hazret-i Ebû
Eyyûb Ensârî kapusında vâkı„ salh-hânesini icâre ile mutasarrıf olan Karaca nâm zımmî
mahzarında takrîr-i kelâm idüb mahmiyye-i İstanbul‟da İbrahim Paşa sarâyında olan iç
oğlanlarına kadîmden altı nefer kassâb et viregelüb hâlâ emr-i şerîfümle zikr olınan
salh-hânede dâğ olınan koyun ta„yîn olınmağın mukâbelesinde zikr olınan salh-hâneyi
icâre ile mutasarrıf olan kassâb‟a mahmiyye-i mezbûrede koyun mühimmâtı içün cem„
olınan akçadan bezâristân halkının murahâbaları ta„yîn olınmışdur didikte mezbûr Ömer
Çavuşın vech-i meşrûh üzre kelamın mezbûr Karaca tasdîk itdüğin sicill eyledüğin
ecilden mûmâ-ileyh Mehmed Ağa‟nın salh-hâne bezâristân halkının murahabaları ta„yîn
olınmışdur. Buyurdum ki:
207 / 462
176
Mezbûra virilmişdür.
(Boşluk) Vusul buldukda, mezbûrı şer„-i şerîfe ihzâr idüb hakk üzre ahvâlini bî-
garaz mu„temedün-aleyh kimesnelerden şer„le teftîş idüb göresin mezkûrun re„âyâ vü
berâyâya hilâf-ı şer„-i şerîf zulm ü te„addîsi olduğı şer„le sâbit ü zâhir oldıkdan sonra bi-
hasebi‟ş- şer„-i şerîf nefy-i beled olmak iktizâ iderse nefy-i beled idüb şer„-i şerîfe
muhâlif kimesneye zulm ü te„addî itdirmeyesin.
208 / 463
Fî 15 R Sene 996
Bâ-müsvedde-i hazret Ha
Rodos sancağı begi olan Receb dâme izzuhû mektûb gönderüb Rodos‟da vâkı„
olan hâssa kadırgalar muhâfazasıyçün livâ-i mezbûr sipâhîlerinden beşden bir eksük
tîmârı olanlardan her sene iki yüz sipâhî ta„yîn olınu gelmegin iş bu dokuz yüz doksan
altı senesinde dahı muhâfaza içün livâ-i mezbûrun beşden bir eksük tîmâra mutasarrıf
olanlardan iki yüz nefer erbâb-ı tîmâr ta„yîn olınmak recâsına arz itmeğin âdet-i kadîme
üzre ne mikdâr sipâhî ta„yîn olınu gelmiş ise bu sene dahı ol mikdâr erbâb-ı tîmâr ta„yîn
177
ve defter olınub bir sûreti mûmâ-ileyh Rodos begine ve bir sûreti Südde-i sa„âdet‟üme
gönderilmek emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda onat vechle mukayyed olub âdet-i kadîme
üzre muhâfaza hidmetiyçün Rodos kadırgalarına livâ-i mezbûrun beşden bir eksük
tîmârı olanlardan bu yıl dahı iki yüz nefer yarar sipâhî ta„yîn ve defter eyleyüb ve
defterin bir sûretin mîr-i mûmâ-ileyhe virüb ve bir sûretin dahı Âstâne-i sa„âdet‟üme
irsâl eyleyesin. Ammâ bu bâbda mukayyed olub hidmet mukâbelesinde akça
alınmakdan ihtiyât eyleyesin sonra Rodos kadırgalarına el-iyâzü billâhi te„âlâ a„dâdan
zarar lâzım gelürse senden bilinür. Ana göre defter idüb emrüm üzre bî-kusûr iki yüz
nefer sipâhî yât ü yerâğıyla müretteb ü mükemmel defter idüb vaktiyle gönderesin ketm
ve eksük göndermekden ihtiyât eyleyesin.
208 / 464
208 / 465
178
Emri yazub Mehmed Ağa hazretlerine gönderilmişdür.
Fî 16 R Sene [9]96
Eski-il kâdîsı mevlânâ Mehmed zîde fazluhû mektûb gönderüb kazâ-i mezbûrda
vâkı„ ceddim merhûm Sultân Selîm han aleyhi'r-rahmetü ve'l-gufrân imâretine
sûhtetâ‟ifesinden ba„zı ehl-i fesâd cem„ olub ahâlî-i kazâya ve sâ‟ir re„âyâ vü berâyâya
envâ„-i zulm ü te„addî eyleyüb ve senün içün ehl-i fesâd ü eşkiyânın haklarından
gelmeğe kâdir diyü arz itmeğin kâdî ma„rifetiyle ehl-i fesâdı ele getürüb Südde-i
sa„âdet‟üme göndermen emr idüb buyurdum ki:
209 / 466
Fî 16 R Sene [9]96
Bâ-müsvedde-i Mu Vav
179
hümâyûnumuza müte‟allık semûr kürk ve sâ‟ir ba„zı metâ„ almak içün hızâne-i
âmiremizden bir mikdâr altun ve esbâb ile ol cânibe irsâl olınmışdur. Gerekdir ki:
209 / 467
Bu dahı
Bâ-müsvedde-i Mim
180
209 / 468
Bu dahı Mim
209 / 469
Bu dahı Mim
181
209 / 470
Bu dahı Mim
210 / 471
Ha Çavuşbaşı‟ya virilmişdür.
182
(Boşluk) Vardukda, göresin fi‟l-vâkı„ arz olınduğı üzre hırsuz ü kuttâ„u‟t-tarîk
oldıkları şer„le sâbit olmış ise hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele getürüb dahı bir def„a şer„le
fasl olmayub üzerinden on beş yıl mürûr itmeyen hususların hasımları muvâcehelerinde
şer„le onat vechle teftîş ü tefahhus eyleyüb şer„le üzerlerine sâbit olan hukukı ba„de‟s-
sübût ashâbına hükm idüb alıvirdükden sonra vâkı„ olan madde-i fesâdlarının sûret-i
sicilleriyle kayd ü bend ile müşârun-ileyh çavuşuma teslîm idüb Südde-i sa„âdet‟üme
gönderesin.
210 / 472
210 / 473
183
Mektûb gönderüb Rûm-ilinde sancaklarda olan mizân-ı harîr mültezimi olan
Hüseyin nâm kimesnenin vekili İsak nâm yehudi yedinden kırmız ve priköke ve lök ve
çivid ve bakkam ve za„ferân ve usfûr ve sâ‟ir boya kısmından resm alınmak hususı içün
varan hükme nazar olınub tuğrâsı ve defterdârlar imzâsı müzevver olmak fehm
olınmağın bir kise‟ye konılub gönderildi diyü arz eylemişsin. İmdi, zikr olınan hüküm
müzevver olduğı mukarrer olmağın îrâd iden yehudiler kayd ü bend ile yarar u
mu„temedün-aleyh âdemlere koşılub Südde-i sa„âdet‟üme irsâl eyleyesin. Ammâ
gönderdüğin âdemlere muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki yolda getürürken gaybet
itdirmekden ziyâde ihtiyâz eyleyeler. Şöyle ki, gaybet itdireler geregi gibi haklarından
gelinür ana göre mukayyed olub gafletden ihtiyat eyleyeler.
211 / 474
Bâ-müsvedde-i An
184
teveccüh ü azîmet eyleyub varub serdâr-ı zafer-şi„ârıma mülakî olub vech ü münâsib
gördüği üzre uğûr-ı hümâyûn-ı nusret-makrûnumda envâ„-i yüz aklıkları tahsîline
envâ„-i ikdâm ü ihtimâmın vücûda getüresin bir emrüm dahı vardukda, aslâ te‟hîr ü
tevakkuf eylemeyüb hemân ol gün otağın çıkarub sefer-i nusret-esere teveccüh ü azîmet
eyleyesin. Bu zamânı sâ‟ire kıyâs itmeyüb şöyle ki askerinde ve yât ü yerâklarında
kusûr u noksân ola bir vechle a„yân ü beyân olınacak özrün makbûl-i hümâyûnum
olmayub mes‟ûl ü mu„âteb olman mukarrer. Ana göre ikdâm ü ihtimâmda dakika fevt
eylemeyesin.
Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti
211 / 475
Fî 13 CA Sene [9]96
Mîr-alem Mahmud Ağa ma„rifetiyle bey„ olınması fermân olınan mîrî lök‟ün on
dengi Edirne‟de olan tüccâra ve kıyyesi yüz yigirmişer akça ve bir mikdâr asilyân olub
ve kıyyesi dörder yüz akça üzre ber-vech-i adâlet tevzî„ olınmasın emr idüb buyurdum
ki:
[Boşluk] Vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub zikr olınan on dengi lök
müşârun-ileyhin âdemleri ile mahrûse-i mezbûre‟ye vardukda emrüm mûcebince
mahrûse-i mezbûre‟de olan tüccâra Müslimana ve keferesine ve yehûdi tâ‟ifesine ber-
vech-i adâlet her ve kıyyesi yüz yigirmişer akçe ve asilyânın kıyyesi dörder yüz akça
üzere tevzî„ idüb bahâların ber-vech-i isti„câl cem„ ü tahsîl itdirüb dahı müşârun-ileyhin
mektûbu mûcebince nakl olınan âdemlerine teslîm idüb lâzım gelürse senün cânibinden
dahı kifâyet kadar yarar âdemler ta„yîn eyleyüb mu„accelen Âstâne-i sa„âdet‟üme
gönderesin. Husus-ı mezbûr mühimdir avk ü te‟hîr itdirmeyesin diyü emr yazılmışdur.
185
Bu dahı Bir sûreti Ankara begine ve kâdîsına yazılmışdur gelen asilyân yokdur hemân
lök içün yazılmışdur.
212 / 476
212 / 477
Bu dahı
Müşârun-ileyh Hızır Ağa dâme mecduhû gelüb kazâ-i mezbûre tâbi„ Çaşnigir
köprüsi dimekle ma„rûf mahalde câmi„-i şerîf olmayub ve etrâfında niçe karyeler olub
câmi„-i şerîfe kemâl-i mertebe ihtiyâçları olmağile mevzi„-i mezbûrda bir câmi„-i şerîf
binâ olınmak bâbında izn-i hümâyûnum recâ itmeğin buyurdum ki:
186
212 / 478
Hâliyâ vilâyet-i Haleb‟de altun ve guruş ve pâdişâhî ziyâde‟ye cârî olduğı i„lâm
olınmağın min-bâ„d İstanbul‟da cârî olduğı üzre amel olınmak emr idüb buyurdum ki:
213 / 479
187
(Boşluk) Vardukda, min-bâ„d dahı kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub cibillet ü
nihâdında olan şecâ„at ü şehâmet muktezâsınca dâ„imâ basîret ü intibâh üzre olub
sancağına tâbi„ olan yirlerde zuhûr iden eğer hırsuz ü harâmî vü kuttâ„u‟t-tarîk ve sâ‟ir
ehl-i fesâd ü şenâ„atdir hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele getürüb dahı bi-hasebi‟ş- şer„-i şerîf
fesâd ü şenâ„ati zâhir olub siyâsete müstahıkk olanları ism ü resmleriyle yazub Südde-i
sa„âdet‟üme arz eyleyesin ki sonra haklarında emrüm ne vechle sâdır olursa mûcibiyle
amel olına. Ammâ tamâm hakk üzre olub bir ferdin garaz u ta„assub ile fukarâya zulm ü
te„addî olınmakdan ve ehl-i fesâddan ahz ü celb olınmağla himâyet olınmakdan ihtiyât
eyleyesin. İn-şâ‟allâh zuhûra gelen hidmetin mukâbelesinde envâ„-i inâyet-i aliyye-i
hüsrevânemle ser-efrâz ü mümtâz kılınmak mukarrerdür. Ana göre basîret üzre olub
memleket ü vilâyetin hıfz ü hırâsetinde ve sipâh ü re„âyânın zabt ü siyânetinde envâ„-i
sa„y ü ihtimâm üzre olasın.
213 / 480
188
Hâliyâ Samanlu‟da derya kenarında üç nefer âdem katl olınub elân sâyıs-
hâneleri anda olmağın yoklanub görilüb katil ü maktul kimlerdir ma„lum olması lâzım
olmağın buyurdum ki:
214 / 481
Bâ-tesvîd
189
Musa'nın sulbi oğlı Hüseyin dahı şakidir Müslimanlara zulm ü te„addîsine nihâyet
yokdur. Hususan müteveffâ Osman Paşa Kastamoni'de kışladukda sûrsât koyunı fermân
olınub mezkûrun medhâl yoğiken mücerred ahz ü celb içün koyunları bile alub gidüb
furûht idüb re„âyâya bir akça virmeyüb uhdesinde kalub hâlâ re„âyâ gelüb taleb idüb
bunun emsâli zulmünün nihâyeti olmayub şer„le ahvâlleri görilüb haklarından gelinmek
içün emr-i şerîfüm virilmek recâsına arz eylemişsiz hâliyâ mezkûrun oğlı bunda ele
gelüb habs olınub babasıyla ahvâlleri şer„le görilüb sûret-i sicilleriyle arz olınmasın emr
idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, gelüb da„vâ-yı hakk ider var ise bir def„a şer„le fasl olmayub
on beş yıl mürûr eylemeyen davaların hakk üzre teftîş ü tefahhus eyleyüb göresin anun
gibi üzerine hukûk-i nâs sâbit ü zâhir olursa bî-kusûr hükm idüb ashâbına alıvirdükten
sonra kendüyi ve oğlunı habs idüb fesâd ü şenâ„atlerine müte„allık üzerlerine ne makûle
mevâd sâbit olursa sicill idüb sûret-i sicilleriyle yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz
eyleyesin sonra haklarında emrüm ne vechle sâdır olursa anunla amel eyleyesin. Garaz
u ta„assub olınub kimesne hilâf-ı vâkı„ zulm ü te„addî olınmakdan ve bu bahâne ile
kendü hallerinde olanlara dahl ü ta„ârruz olınmakdan ziyâde ihtirâz eyleyesin.
214 / 482
Bâ-müsvedde-i Şüca
(Boşluk) Vusûl buldukda, min-bâ„d bu bâbda geregi gibi mukayyed olub anun
gibi mîrî hidmet ve derya muhâfazasıyçün gemi donatmak lâzım geldikde olıgelen âdet
ü kânûn üzre azebden ve topçudan ve hisâr-erenlerinden kifâyet mikdarı âdem ta„yîn
idüb bedel akçesi virüriz diyü ol vechle ta„allül ü nizâ„ itdirmeyüb kadîmden olıgeldüği
üzre amel eyleyesin. Ammâ bu bahâne ile kudreti olanlar ahz ü celb olınmağile himâyet
190
olınub kadırgalara pîr ü amel-mânde hidmete kudreti olmayanlar konılmakdan ihtiyât
eyleyesin.
215 / 483
Hâlâ livâ-i Dertenk alay-begisi olan Hüseyin Südde-i sa„âdet‟üme gelüb şöyle
takrîr eyledi ki kal„a-i Dinaver içün Bağdad‟dan cebe-hâne ihrâc olınub üç konâk Şehr-
bân nâm mahalle vâsıl olmış iken Bağdad eyâletiyle vezîrim olan Sinan Paşa
edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû cebe-hâneyi ve girü Bağdad‟da çavuşlar emîni dört bin
davar yükü zahîre ihrâc idüb müşârun-ileyh vezîrim zikr olınan zehâirden ancak üç yüz
dokuzın gönderüb mâ„adâsın Bağdad‟da alıkoyub ve Dinâver ve Bilaver ibtidâ feth
olınduklarında müşârun-ileyh vezîrim Bağdad‟dan üç yüz nefer kul yazub altı aylık
ulûfelerin virdükden sonra Dinaver kal„asının neferâtın müşârun-ileyh vezîrim ihrâc
idüb kal„ayı hâlî komağile kızılbâş-ı bed-maâşdan Rüstem nâm mülhid gelüb kal„a-i
mezbûre-i alub elân kal„a-i mezbûre mülhid-i merkûm zabtında olub ve müşârun-ileyh
vezîrim kal„a-i Dinaver taraflarında olan ekrad beglerine haber gönderüb beglerbegi
yanına varmayasız diyü muhkem tenbîh ü te‟kîd eylemiş. İmdi, zikr olınan mevâdın
sıhhati ma„lûm-ı hümâyûnum olmak mühimmât-ı dîn ü devletden olmağın sıhhati ve
vukû„ı üzre arz olınmasın emr idüb buyurdum ki:
191
saltanata müte„allık umûrdur. Şöyle ki, sonra i„lâm itdüğin hususın hilâfı zuhûr eyleye
zararı sana râci„ olur. Ana göre gözün açub cadde-i hakkdan udûl itmeyüb sıhhati ne ise
anı yazub bildiresin.
Bu dahı Bir sûreti Dinaver beglerbegisine yazılmışdur ol dahı husus-ı mezbûru sırran ve
aleniyyen tecessüs eyleye diyü yazılmışdur.
215 / 484
381
İki kez yazılmış
192
216 / 485
Hâlâ Dertenk alay begisi olan Hüseyin gelüb kal„a-i Dinaver içün Bağdad‟dan
ihrâc olınan Cebe-hâne Şehr-bân‟e vâsıl olmış iken Bağdad‟da olan vezîrim Sinan Paşa
edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû girü Bağdad‟a döndirüb ve dört bin davar yükü zahîrenin üç
yüz dokuzın gönderüb mâ„adâsın alıkoyıb ve Dinaver ve Bilaver kal„alarına üçyüz kul
yazılub altı aylık ulûfeleri virildikten sonra Dinaver kal„asının neferlerin müşârun-ileyh
vezîrim ihrâc idüb kal„a-i hâlî komağla kızılbâşdan Rüstem halîfe nâm mülhid gelüb
kal„a-i mezbûreyi alub elân kal„a-i mezbûre mülhid-i merkûm elinde olub ve müşârun-
ileyh vezîrim kal„a-i Dinaver taraflarında olan ekrâd beglerine haber gönderüb
beglerbegi yanına varmayasız diyü muhkem tenbîh ü te‟kîd eylemişdir diyü
bildirdüğinden mâ„adâ Dinaver beglerbegisi Sinan dâme ikbalühû dahı mektûb
gönderüb mezbûr alay beginin takrîrine muvâfık i„lâm idüb andan mâ„adâ Abbas mîrzâ
Kazvin‟e gelüb Timûr‟ı hanlar hanı ta„yîn idüb ekrâd beglerine korcılar ve taç ve bin
tirkeş ve bin kabza kılıç virüb cümle ekrâd ümerâsı ve aşiretleri Abbas mîrzâ‟ya tâbi„
olmışlardır ve solâk Hüseyin oğulları dahı kendülere virilen hasları gâret idüb yukaru
cânibe gitmişlerdir ve bu cânibde üç pâre kal„alar vardır biri yeni imam ve biri gülen ve
biri escaverdir neferlerinin mevâcibleri virilmemeğin bir âdem kalmamıştır. Asker
olmayınca Şâh‟a karşu niçe durılur evvelden ta„yîn olınan kul alınmasa ve beglere
mektub virilüb kal„alar ma„mûr olsa Timûr değil Şâh bi‟z-zât gelse vehim olınmazdı
eğer ahvâl su‟âl olınmak lâzım gelse ümerâ vü kudât havflarından doğruyı söylemezler.
Bağdad‟da olan Sinan Paşa‟nın murâdı üzre arzlar virürler diyü i„lâm eyledi. İmdi, zikr
olınan mevâdın sıhhati ma„lum-ı hümâyûnum olmak mühimmât-ı dîn ü devletden
olmağın buyurdum ki:
(Boşluk) Vusul buldukda, bu bâbda her biriniz kemâl-i tekayyüd ile mukayyed
olub husus-ı mezbûru sırran ve aleniyen mu„accelen tetebbu„ ü tecessüs eyleyüb göresin
zikr olınan hususların aslı var mıdır yohsa yok mıdur aslâ bir tarafa meyl ü muhâbâdan
193
avk ü hazer idilmeyüb sıhhati ve vukû„ı üzre yazub arz eyleyesin. Bu husus sâ‟ire kıyâs
olınmaz dîn ü devlete ve ırz u nâmûs-ı saltanata müte„allık umûrdur. Şöyle ki, sonra
i„lâm itdüğiniz hususların hilâfı zuhûr eyleye haklarınızdan gelinüb sâ‟irlere mûcib-i
ibret olmanız mukarrerdür. Gaflet itmeyüb ana göre basîret üzre olasız. Şöyle ki, zikr
olınan hususda sahih ola iktizâ itdüği üzre amel olınur hemân sözün doğrusu ve sıhhati
ne ise yazub mu„accelen müşârun-ileyh çavuşumla Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesiz.
216 / 486
Hemşirem müteveffa Şâh Sultân tâbe serâhâ evkâfı mütevellîsi olub Dergâh-ı
mu„allâ‟m müteferrikalarından olan Mustafa zîde mecduhû Südde-i sa„âdet‟üme gelüb
bundan akdem müşârun-ileyhanın vakf karyelerinin sınurları ta„yîn ü temyîz olınmak
içün fermân-ı hümâyûnum gönderilüb toprak kâdîsıyla her karyenin üzerlerine varılub
kadîmden amel olınu gelen sınurları görilüb tecdîd ü tahrîr olınub müstakil defter olub
Südde-i sa„âdet‟üme gönderilüb pâye-i serîr-i sa„âdet-mesirime arz olındukda makbûl-i
hümâyûnum olmağile bir sûreti Südde-i sa„âdet‟ümde alıkonılub bir sûreti nişân-ı
hümâyûnumla müşârun-ileyh mütevellînin eline virilüb mûcebiyle amel olınurken
hâliyâ senün tarafından mu„ayyen sınurı içinde olan ba„zı yirlerine dahl ü ta„ârruz
olınduğı bildirdi. Buyurdum ki:
217 / 487
194
Fî 15 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96 Vav
Cezîre-i mezbûre şeker hâneleri harab olub ve âdet-i kadîme üzre yirleri su
olmamağile amel-mânde olub bu vechle ihmâl olınmak ile şeker gelmedüği mesmû„-i
hümâyûnum olmağın ol bâbda mes‟ûl ü mu„âteb olmışsızdur. İmdi, gaflet itmeyüb bi‟z-
zât kendünüz görüb ve kimesneye i„timâd itmeyüb min-bâ„d şeker ve şeker-hânelere
kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub âdet-i kadîme üzre suyın icrâ olınması ta„mîr ü
termîm olınub müstevfi şeker irsâl olınmasın emr idüb buyurdum ki:
217 / 488
Mektûb gönderüb ceddim Mehmed han tâbe serâhu evkâfına mütevellî olan
İbrahim dâme ulüvvuhû içün gelüb mahmiyye-i mezbûrede müteveffâ-i müşârun-ileyhin
merhûm Hevâce Paşa mahallesinde vâkı„ olan çeşmenin kehrîzine mahalle-i mezbûrede
olan Elvân- zâde mahallesinde olan evlerin sâhibleri ve evkâf zâbitleri her tarafdan
kehrîz ilhâk idüb canib-i vakfa küllî zarar müterettib olmışdur. Her sene hadden ziyâde
mesârifi olmakdan hâlî değildir kıbel-iş-şer„den görilüb vâkı„ hâl arz olınmasın taleb
idersin dimeğin Abdi nâm nâ‟ibi ve hâssa mi„mârlardan üstâd Mehmed mu„temedün-
aleyh kimesneler ile gönderilüb varub gördiklerinde fi‟l-vâkı„ zikr olınan mahallelerde
olan evkâfdan ve emlâkdan altmış sekiz bâb hucurât ve menâzilden kehrîzler ilhâk
olınub ve Hevâce Paşa mahallesinde evkâf ve emlâkdan elli beş aded boya-hâne ve
hucurât ve menâzilden kehrîz ilhâk olınub ve yine Hevâce Paşa‟nın deryadan yana olan
mahallede evkâf ve emlâkdan seksen beş yirden kehrîz ilhâk olınduğı ahbar idüb zikr
olınan kahrîzler Ayâsofya kehrîzi gibi kılınmak içün emr-i şerîf virilmek recâsına arz
eyledüğin ecilden buyurdum ki:
195
vakfına zarar u gezend erişdirmeyesin. Bu bâbda inâd ü muhâlefet idenleri yazub
bildiresin.
217 / 489
Fî 28 R Sene [9]96
Bâ-hatt-ı hümâyûn
218 / 490
Bâ-hatt-ı hümâyûn
Bu dahı Fî Mezbûr
382
İki kez yazılmış
196
olınub hüccet virilmeğin yine memnû„ olmayub bu def„a dahı emr-i hümâyûnumla
hakkı alıvirilmek içün meclis-i şer„a da„vet olındukların re„âyâdan şirret ü şekâvetle
meşhûr Mehmed bin Şaban ve Sarı Mehmed bin Mustafa ve Hacı Hamza ve Hanifi ve
Abdülkerim ve Ahmed bin Hacı Memi ve Mezit ve begli Hasan ve Memi nâm
kimesneler şer„-i şerîfe ve emre itâ„at itmeyüb “hâssalık nâmıyla kimesneye bir akça
virmezüz ve her kim virirse katl ideriz” diyü inâd ü muhâlefet eyledüklerin arz
eyledüğin ecilden haklarından gelinmesi lâzım olmağın küreğe virilmesin emr idüb
buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, zikr olınan dokuz nefer eşkiyâyı getürdüb sûret-i
sicilleriyle ol cânibde Midillü sancağı begine teslîm idesin ki sâ‟irlere mûcib-i ibret içün
küreğe koya. Ammâ bu makûle eşkiyâdan ahz ü celb olınmağla himâyetden hazer idüb
ve teslîm olınduğın yazub bildiresin ki mücrim defterine isimleriyle işâret olınalar.
218 / 491
Bundan akdem Erzurum‟un tevzî„i sana emrüm olub hâlâ muharrir-i sâbık
müteveffâ defterleri zâyi„ olmışdur tahrîr olınmak lâzımdır diyü bildirmişsin. İmdi,
hâliyâ sefer zamânı olub tahrîr ü tevzî„den ferâgat olınmasın emr idüb buyurdum ki:
218 / 492
Fî 13 CA Sene [9]96
197
Rikâb-ı hümâyûnuma ruk„a sunılub bundan akdem vilâyet-i Bosna'nın kadîmi
yarar ocak ağalarından olan Osman Ağa nâm kimesne on dört yıldan berü küffâr-ı
hâksâr elinde esir olub bi‟l-fi„l özle(?) nâm harbi kal„a da mahbûs olub ilâ-elân halâs-ı
müyesser olmaduğın i„lâm olınmağın hakkında mezîd-i merhamet-i şâhâne ve mertebe-i
şefekat-ı hüsrevânem zuhûra getürüb merkûmın halâsı içün Südde-i sa„âdet‟ümde olan
üsârâ‟dan Körü Anderya Şevik nâm hoyrâd virmek bâbında hatt-ı hümâyûn sa„âdet
makrûnum ile fermân-ı hümâyûnum sâdır olmışdı. Mezbûr hoyrâd Bosna zü„amâsından
Behrâm zîde mecduhû ile irsâl olmışdur. Buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüd ile mukayyed olub dahı
bir yarar mu„temedün-aleyh âdem tedârük eyleyüb merkûm Osman Ağa mahbûs olduğı
kal„aya gönderüb mezbûr kimin habsinde ise haberleşüb ala-eyyi hâlin ? mukayyed
olasın ?beher-hâl mezbûr Osman Ağa‟nın halâsı hususında ikdâm ü ihtimâmda dakîka
fevt eylemeyesin. Vekil ile ? Osman ile Behrâm zaim her niçe kâdir ise kâfir ile uzlaşıb
? kimesneyi haricden dahl itdirmeyesin ve mûmâ-ileyh Osman esir olduğı Estergon‟da
azebler ağası olan Üveyş esir olub Estergon begi esirlerinden Markaş nâm hoyrâdlar
merkûman Osman Ağa ile Üveyş Ağa‟yı halâs itmeği te„ahhüd itmişsin anun halâs‟ına
kâdir olmamağın Osman Ağa‟ya bedel ? olan esirlerden mezbûr Körü Anderya Şevik
nâm kâfir virilmişdür lâkin mezbûr Markaş nâm hoyrâd bi'l-fi„l yanında habs olub
merkûm Üveyş Ağa'nın halâsıyçün zımmi-i mezbûr Markaş dahı merkûm Behrâm ?
hâric dizdarı Mehmed Ağa‟ya teslîm idesin ki mezbûr Üveyş Ağa‟yı getürdüklerinde siz
dahi mezbûrı teslîm eyleyesin ki ? mukayyed olub kafire ahz bend urub hıfz idesin.
217-1
Ol Hüseyin Beg Erzurum tevzî„ ideyim diyüb hâlâ tahrîr ideyim diyü bildirmiş
idi. Sâhib-i sa„âdet icazet verdüm diyü sefer defterler hükm-ı şerîf yazısı sefer ber-taraf
olınmasın buyurdum ki:
Tahrîr [ü] tevzî„ itmeyesin sefer ber-taraf oldıkda fermân-ı şerîfüm nevechle
sâdır olursa amel idesin.
217-2
198
Dergâh-ı mu„allâ müteferrikalarından Hüseyin‟e hüküm ki:
Bundan akdem Erzurum‟un tevzî„i sana emrüm olub hâlâ muharrir-i sâbık
müteveffâ defterleri zâyi„ olmışdur tahrîr olmasın lâzım diyü bildirmişsin. İmdi, hâlâ
sefer zamânı tahrîr [ü] tevzî„den ferâgat emr idüb buyurdum ki:
Min-bâ„d tahrîr itmeyüb tevzi„den dahı ferâgat eyleyesin sefer ücreti ber-taraf
oldıkda sonra fermân-ı şerîfüm ne vechle sâdır olursa amel olına. Min-bâ„d tahrîr [ü]
tevzî„ karışmayasın.
219 / 493
Efendi‟ye virilmişdür.
Fî 15 CA Sene [9]96
219 / 494
Dergâh-ı Âlî çavuşlarından Mehmed Çavuş ile… Paşa hazretlerine irsâl olındı.
383
İki kez yazılmış
199
Celeb ve kassâb tâ‟ifesi âdem gönderüb bundan akdem Eflak voyvodası Mihne
mezkûrlardan küllî akça alub mukâbelesinde mezkûrlara koyun ü sığır ü bâl ü yağ ve
gayrı me‟kûlât kısmından zahîre virmeğe müte„ahhid olub lâkin sâbıka firâr iden Petre
voyvoda dahı vech-i meşrûh üzre ba„zı celeblerden alduğı akça alub edâsına müte„ahhid
olub hâlâ akçaların taleb itdikde mukaddem olanlara virilmeyince ahar kimesneye
virilmeye diyü takâzâ itmekle sen dahı vermek isteyüb lâkin mezkûr Petre voyvodanın
cümle eski deyni ve yâhûd ba„zı virilür ise bunlara ziyâde hayf atîk ve cedîd dimez
defter olınub dahı ne mikdâr koyun ü sığır ü bâl ü yağ ve sâ‟ir me‟kûlât kısmın cem„
olınur ise akçalarına göre berâber taksîm ü tevzî„ olınmak bâbında emr-i şerîfüm recâ
eyledükleri ecilden buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, atîk ve cedîd ne mikdâr deyn olub ve hâlâ ne mikdâr koyun
ü sığır ü bâl ü yağ ve sâ‟ir me‟kûlât ve bi‟l-cümle her ne hâzır bulınur ise cümlesine
berâber teslîm ü tevzî„ eyleyüb bir kimesneye hayf olmakdan ziyâde hazer eyleyesin.
219 / 495
Fî 15 CA Sene [9]96
(Boşluk) Vardukda, anun gibi taht-ı kazânuzda fesâd ü şenâ„at üzre eşkiyâyı ele
getürüb dahı hurde cerâimi sâbit olub bi-hasebi‟ş-şer„ salb u siyâsete müstahıkk
olmayanları üzerlerine sâbit olan cerîmelerinin sûret-i sicilleriyle müşârun-ileyhe
mukayyed ü mahbûs teslîm eyleyesin ki küre[ğe] koyub ol cevânibde hıfz ü hırâsetde
ola husus-ı mezbûr mühimmdir şöyle bilesin.
200
220 / 496
Fî 21 CA Sene [9]96
Hâliyâ Kırım hanı olan İslâm Girây han ahrete intikâl itmişken bi‟l-fi„l Südde-i
sa„âdet‟ümde olan cenâb-ı emâret-meab Gâzî Girây han dâmet mealiyehû Kırım hanı
nasb olınub mu„accelen varub irişmek üzeredir. Lakin mûmâ-ileyh varub vâsıl olıncaya
değin sen tatar tâ‟ifesine istimâlet virüb hiç biri emr-i şerîfüme muhâlefet itmeyüb
mûmâ-ileyh Gâzî Girây‟ı kendülere han bilüb itâ‟at ü inkıyâd da olmaları içün tatar
ümerâsına ve a‟yân‟a emr-i şerîfüm yazılub irsâl olınmak üzre iken senün dahı
mektûbun gelüb hanlık mûmâ-ileyh Gâzî Girây han dâmet mealiyehû‟ya virilürse
cümlemiz cân u dilden hidmet idüb ihtilâlden halâs olurız eğer Alp Girây olursa cümle
tatar perâkende olub ahvâl mükedder olur diyü bildirdüğin ecilden ulağla sana ve tâ‟ife-i
tatar‟a emr-i şerîfüm irsâl olınmışdur. Varub vusûl buldukda gerekdir ki:
Te‟hîr itmeyüb dönüb varub tâ‟ife-i tatar‟ın siğâr ü kibârına onat vechle nasîhat
idüb irsâl olınan emr-i şerîfümi mâ-beynlerinde kıraat itdirüb cümlesin bir vechle itâ‟at
itdiresin ki aslâ vü kat„an fermân-ı hümâyûnuma muhâlefete mecâlleri olmayub cümlesi
min-bâ„d mûmâ-ileyhi Kırım hanı bilüb ri„âyet ve ikrâmında dakîka fevt itmeyeler. Gâzî
Girây han‟ın uğûr-ı hümâyûnumda çokluk hidmeti sebk idüb kızılbâş‟a giriftâr olub
niçe zamân bend ü zindân çeküb ahirü‟l-emr hüsn-i tedbîri ve inâyet-bârî ile halâs olub
Tebrîz fethinde dahı çokluk yoldaşlıklar itdüğinden gayrı atebe-i ulyâma sadâkat ile
hidmet idüb perverde-i nimet olmağın hanlık ihsân olınmışdur. İtâ‟at idenler ri„âyet ve
ihsâna vâsıl olub muhâlefet ve mu„ânedet idenler çekerler. Ana göre fermân-ı şerîfümi
onat vechle iz‟ân itdirüb hüsn-i fırâset ü kıyâset muktezâsınca mûmâ-ileyh varub vâsıl
olıncaya değin bir ferde muhâlif hareket itdirmeyüb cümlesine geregi gibi istimâlet
viresin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
220 / 497
Emri yazılıb Tebriz‟de olan vezir Ca„fer Paşa‟nın kapu kethüdâsına virilmişdür.
201
Fî 20 C Sene [9]96
(Boşluk) Vusûl buldukda, zikr olınan eşkiyâlar ele getürilüb dahı yarar âdemlere
koşub kayd [ü] bend ile Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ammâ bu bahâne ile kendü
hallerinde olanlara ahz ü celb sebebi ile te„addî ve ehl-i fesâd olanlara himâyet
olınmakdan be-gâyet hazer idesin ve bile koşub gönderdüğin âdemlere dahı muhkem
tenbîh eyleyesin ki yolda gaflet ile gaybet itdirmekten hazer üzre olalar diyü emr
yazılmışdur.
221 / 498
Fî 13 CA Sene [9]96
202
olmağın Kütahiyye sancağı muhâfazasına kalan alçak hallu sipâhîlere serdâr ta„yîn
olınub livâ-i mezbûr muhâfazasında olmak fermânım olmışdur. Buyurdum ki:
Bu dahı Bir sûreti Beyşehri sancağında olan kâdîlara yazılmışdur. Livâ-i mezbûr begi
Perviz Beg‟in akribâsından Ferruh Çavuş‟a vech-i meşrûh üzre yazılmışdur.
221 / 499
Sen ki Etranûs kâdîsısın, mektûb gönderüb kazâ-i Etranûs ile andan efrâz olan
Gökçedağ‟da vâkı„ olan kurâ‟nın ekserî evkâf-ı selâtîn ve serbest tîmârlar olub
beglerbegi ve sancakbegi su-başıları girmeyüb hususan keşiş dağı kurbi olmağın her
cânibin hırsuz u harâm-zâdesi mahall-i mezbûre‟de cem„ olub ayende vü revende ve
vilâyet halkına te„addîleri hadden mütecaviz olmışdur diyü bildirdüğin ecilden bu bâbda
Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Rahimî-zade İbrahim Çavuş mübâşir ta„yîn olınub
buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, anun gibi taht-ı kazânızda ba„zı ehl-i fesâd fesâd ü
şenâ„at idüb kimi senün yoluna eşüb ve ba„zı senden nehb-i emvâl idüb yâhûd ahar
vechle re„âyâ sâ‟ire te„addî vü tecâvüz idüb müdde„ileri gelüb da„vâ-yı hakk iderlerse
anun gibileri ihzâr idüb gaybet iderlerse şer„le buldırması lâzım olanlara buldırdub
mezkûr çavuşa meclis-i şer„a ihzâr itdürib dahı bir [d]efa şer„le fasl olmış olmayub bilâ-
203
gadr-i şer‟i on beş yıl mürûr itmeyen da„vâları şer„le hakk üzre teftîş idüb ehl-i fesâddan
anun gibi fesâd ü şenâ„atleri sâbit olanlardan hukûk-ı nâsı ba„de‟s-subût alıvirüb dahı
muhtâc-ı arz olanları habs ü arz idüb olmayanlar bâbında emr-i şer„-i kavîm ne ise icrâ
idüb mahallinde yirine koyasın ve anun gibi ehl-i fesâddan gaybet idüb serbesti olan
evkâf ü emlâk ve zü„amâ vü sipâh tîmârlarına firâr idenleri zâbitlerinden taleb idüb
getürdüb anların ahvâllerin vech-i meşrûh üzre teftîş idüb ehl-i fesâd ü şenâ„atin cümle
galizi sâbit olub salb ü siyâsete veyâ kat„-i uzva müstahıkk olanları ba„de‟s-subût hüccet
idüb siyâsete me‟mûr olanlara mahallinde şer„le lâzım geleni icrâ itdüresin. Anun gibi
cüz‟i cerimeye müstahıkk olanları girü serbest sâhiblerine Şer „ü kânûn ile lâzım geleni
ma„rifeti şer„le icrâ itdüresin. Ehl-i fesâdı ele virmeyüb inâd idenleri yazub arz
eyleyesin. Ammâ bu bahâne ile mehâyif teftîşi nâmına il üzerine çıkub gezdürmeyesin
sonra özrünüz makbûl olmaz mu„âteb olursız. Lakin bu bâbda tamâm hakk üzre olub
kimesneye arz ile iş olmakdan ve ahz ü celb‟den hazer eyleyesin.
… virilmişdür Fî 6 C Sene [9]96 Bir sûreti Pojega sancağında olan kâdîlara yazılmışdur.
Kâtib Halil Çelebî‟ye virilmişdür Fî 5 C Sene [9]96 Bir sûreti Alacahisar sancağında
olan kâdîlara yazılmışdur.
Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti
222 / 500
Bâ-hatt-ı hümâyûn
204
(Boşluk) Vardukda, zikr olınan karyeler halkının evvelâ kıbel-i şer„den âdem
gönderüb meclis-i şer„e da„vet ve da„vâ-yı hakk ider hüsemâsıyla berâber idüb bî-garaz
Müslimanlar muvâcehesinde bir def„a şer„le fasl olmayub on beş yıl mürûr itmeyen
hususları onat vechle hakk üzre teftîş ü tefahhus idüb göresin arz olınduğı üzre şer„le
sâbit olur ise ol bâbda şöyle ki muktezâ-yı şer„-i kavîmdir amel idüb ashâb-ı hukukın
şer„le sâbit olan hakların ba„de‟s-subût bî-kusûr hükm olınub alıvirdükden sonra
içlerinden hoyrâdlarının geregi gibi haklarından gelesin. Ammâ şer„e da„vet olındukda
itâ„at itmeyüb ve mukâteleye mübâşeret idenlerin demleri hederdir her ne tarîkle
mümkin olur ise ele getürüb haklarından gelesin ki sâ‟irlere mûcib-i ibret ola. Ammâ bu
bahâne ile ehl ü iyâllerine ve kendü hallerinde olan kura halkına dahı dahl ü tecâvüz
olınmayub ve ne vechle ele getürilüb ahvâlleri neye müncer olduğın yazub bildiresin
hilâf-ı vâkı„ kaziyye arz olınmakdan hazer idesin. Mücerred esir hâsıl olmak
bahânesiyle muti„ olan re„âyâ urılub emrüme muhâlif iş olınmakdan ziyâde hazer
eyleyesin.
222 / 501
Mukaddemâ vezîrim iken vefât iden Ca„fer Paşa‟nın kethüdâsı olan müteferrika
İbrahim kethüdâ dâme mecduhû mektûb gönderüb müşârun-ileyh kasaba-i Hazret-i
Ebû-Eyyûb-ı Ensârî aleyhi rahmetü'l-bârî türbesi civârında darü‟l-hadîs binâ olınmasın
şart idüb ve müşârun-ileyh kethüdâ-i vasî-i muhtâr nasb itdüğin bildirüb bu bâbda izn-i
hümâyûnum recâsına arz itmeğin buyurdum ki:
222 / 502
205
Fî 28 CA Sene [9]96
Van‟dan Mehmed nâm kürd Âstâne-i sa„âdet‟üme gelüb sâkin olduğı yirde bir
defîne çıkub Südde-i sa„âdet‟üme gelüb haber virmek üzre iken senün Van‟da olan su-
başıların mezbûrı tutub örf itdikden sonra burun ve kulağın kesüb mezbûr Mehmed
Südde-i sa„âdet‟üme gelüb fi‟l-vâkı„ burnı ve kulağı kesilmiş olduğı ma„lum ü zâhir
olmışdur. İmdi, senün âdemlerin bu makûle iş itmeğe bâ„is her hususa ruhsat virüb
senden havf eylemedikleri içündir eyyâmü‟l-adâletim de bir ferde bu makûle iş olduğına
rızâ-yı hümâyûnum yokdur. Buyurdum ki:
[Boşluk] Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub husus-ı mezbûrı aslı ile
teftîş ü tefahhus idüb dahı bu makûle zulm ü te„addî iden âdemin aslâ te‟hîr ü terâhî
itmeyüb Südde-i sa„âdet‟üme irsâl eyleyesin. Bu bâbda Van kâdîsına dahi mü‟ekked
hükm-i şerîfüm gönderilmişdür. Hemân iğmâz itmeyüb husus-ı mezbûrı onat vechle
gördirüb dahı bu makûle iş iden âdemlerin her kim olursa mu„accelen Südde-i
sa„âdet‟üme gönderesin diyü emr yazılmışdur.
223 / 503
Fî 20 R Sene [9]96
Bâ-müsvedde-i An Efendi Ha
206
mezbûr Ali‟ye üç dört yüz miraz(?) ûrûb büyükler nâm karyede Şeyh Ali nâm
kimesnenin evinde habs idüb mezbûr Ali dahı habsden firâr itmekle siz kaçurdınuz diyü
Ümmet ve Kasım nâm kimesneden iki yüz altunların ve nâ‟ib-i merkûm Ümmet‟den
sen hîn-i kabz Memiş Beg tahvîline düşmüşdür diyü sicil eyledik ve mezbûr sipâhî ve
Veledkar şehâdet eyledi diyü seksen altunların alub ba„de‟hu mezbûr Eslemezi tekrâr
serdâr idüb bölûk ile gönderüb merkûm Veledkar nâm sipâhînin nısfü‟l-leylde evin
basdırub hîn-i kabza şehâdet eyledik diyü tekrâr mecrûh idüb zulmen katl itmekle
bundan akdem görilüb sıhhati ve hakikî üzre i„lâm eyleyesin diyü fermân olınmağın
mûmâ-ileyhden zikr olınan evzâ„-i nâ-hemvâr sâdır olduğından gayri şer„-i şerîfe ve
emr-i pâdişâhî‟ye aslâ vü kat„ân itâ‟at ü inkıyâdı olmaduğı mukarrer ü muhakkakdır
diyü arz u i„lâm olınduğı ecilden Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Hacı Mustafa
Çavuş mübâşeretiyle hakk üzre teftîş olınub husus-ı mezbûr ne vechle olmışdur tamâm
ma„lum idinüb dahı vukû„ı ve sıhhati üzre arz olınmasın emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda mukayyed olub bir def„a görilmeyüb on beş yıl
mürûr itmeyen husus-ı mezkûr mübâşeretiyle da„vâ-yı hakk idenler ile beraber idüb
onat vechle göresin fi‟l-vâkı„ kaziyye arz olınduğı gibi ise ashâb-ı hukûka müteveccih
olan hukukı alıvirdükden sonra şer„le üzerine sübût bulan mevâddı sicill eyleyüb dahı
vâkı„ olan ahvâlin vukû„ı üzre yazub arz eyleyüb bir maddesin ketm eylemeyesin.
Memleket [ü] vilâyete vâli ve hâkim olmakdan murâd re„âyâ vü berâyâ ahvâli muktezâ-
yı şer„ ü kânûn üzre görilüb bir ferde zulm ü te„addî olmamakdır vech-i meşrûh üzre
olan evzâ„ ü etvâra cidden rızâ-yı şerîfüm yokdur. Onat mukayyed olub muktezâ-yı
şer„-i şerîf üzre görüb üzerine şer„le sübût bulan hukûk-i nâs bî-kusûr şer„le hükm idüb
alıvirdükden sonra hukûk-i nâsdan ne mikdâr nesne alıvirildüğin ve zulm ü te„addîsine
müte„allık ne makûle mevâd sâbit olduğın sicill idüb sûret-i sicilleri ile Dergâh-ı
mu„allâ‟ma arz eyleyesin ki sonra emrüm ne vechle olursa anunla amel olına diyü emr-i
şerîf yazılmışdur.
224 / 504
Mukaddemâ emr virilmişdü[r]. Hasan Beg zamanında anun aynı ile yazılmışdur.
Fî 20 CA Sene [9]96
207
Ġstanbul‟dan Edirne ve Istranca Dağı‟na ve Gelibolu‟ya varınca mâ-
beyninde vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki:
Bundan akdem emr-i şerîfüm gönderilüb taht-ı kazânuzda vâkı„ olan ehl-i fesâd
ele getürilüb şer„le haklarından gelinmek fermânım olmış idi lâkin ba„zı derbentlerde
ehl-i fesâd zuhûr idüb ele getürilmek lâzım geldikde il-eri mu„âveneti lâzım olmağın il-
eri mu„âvenetiyle getürilmek emr idüb buyurdum ki:
224 / 505
Bu dahı
208
Hükm-i şerîfümle vardukda, bir ân ve bir sâ„at te‟hîr ü terâhî itmeyüb her birinüz
taht-ı kazânuzda vâkı„ olan ahvâle bi‟z-zât mukayyed olub mezbûr çavuşımla umûmen
hırsuz u harâmî hususın kemâl-i dikkat ü ihtimâmla geregi gibi teftîş ü tefahhus idüb her
ne mahalde anun gibi evler basılub katl-i nüfûs olmış ise ve yollarda dahı kârûbân gâret
olınub esbâb ü rızıkları hasâret olınmış ise ol mahalde mazınna vü müttehem olub
töhmet-i sâbıkaları sicill olan ehl-i fesâdı ve sâ‟ir hırsuz ü harâmî olanları ve hırsuza ve
harâmîye yâtak ü şerîk olub mu‟în ü zâhir olanları bi‟l-cümle hırsuzlık töhmeti ile
meşhûr olanları tutub anun gibi ehl-i fesâd bir yirde cem‟iyyet üzre olub muttasıl fesâd
ü şenâ„atden hâlî olmayub şer„-i şerîfe da„vet olındukda itâ„at itmeyüb muhârebe vü
mukâteleye mübâşeret iderler ise ol makûlelerin demleri hederdir her ne tarîkle mümkin
ise ele getürüb her vechle haklarından geline ki sâ‟ir ehl-i fesâda mûcib-i ibret ü nasîhat
vâkı„ ola dahı şer„le görilecek hususları şer„le teftîş idüb göresin kadîmden taht-ı
kazânuzda mütemekkin olanlardan olsun ve haricden gelüb gidenlerden olsun bi‟l-
cümle her kim ise hırsuz ü harâmîyi hüsn ü tedârükle ele getürüb dahı hırsuzlıkları ve
harâmîlikleri zâhir olanları Südde-i sa„âdet‟üm cânibine arz olınmalu olursa habs ve
ta„arruz eyleyüb arza muhtâc olmayanlarının mecâl virmeyüb şer„le lâzım geleni
mahallinde icrâ idüb yirine koyub şer„-i şerîfe muhâlif ta„allül itdirmeyüb her vechle
hakâret idüb haklarından gelesin. Şimdiyedeğin fesâd iden hırsuzlardan bir ferd halâs
olmak ihtimâli olmayub cümlesi ele gelüb haklarından geline ve gaybet idenleri şer„le
birdirmeleri lâzım olanlara teklîf idüb buldırub emri icrâ itmeyince olmayasın ve su-
başıları dahı tefahhus idüb her kangı su-başı su-başılığında anun gibi bir fesâd ü şenâ„ati
olana dahı ol fesâdı idenleri tutub haklarından gelmeyüb bilki hırsuza mu‟în ü zâhir
olub ve yâhûd hırsuzın ve harâmînin hırsuzlığı zâhir olub bir def„a tutulduktan sonra
akçasın alub halâs idüb bi‟l-cümle hırsuza mu‟âvenet ü muzâhereti zâhir olacak olursa
anlar dahı hırsuz makûlesindendir anun gibileri dahı ahvâlin mufassal yazub arz
eyleyesin sâ‟irlerine mûcib-i ibret ü nasihat olub bir su-başı dahı ol vechle iş itmek
ihtimâli olmayub su-başıları onat vechle zabt eyleyüb hırsuza ve harâmîye ruhsat
virmeyüb tutdukları yirlerde mecâl virmeyüb haklarından geleler. Bu husus
mühimmâtdan olmağın ana göre mukayyed olub hırsuzlık ve harâmîlik idenleri ve
mu‟în ü zâhir olub azık virüb ve yatâk olanları bulub buldırmak bâbında ikdâm
eyleyesin ki kurtılmak ihtimâli olmaya ve emrüm üzre ne mikdâr harâmî bulınub şer„le
haklarından gelindüğin ve itdükleri fesâdatı yazub defter idüb arz eyleyesin ve emrüm
209
üzre teftîş ider iken hırsuz ü harâmî tâ„ifesinden kaçub gayrı yirlere varırlar ise ol yirin
kâdîlarına âdem gönderüb taleb idüb getürdüb teftîş eyleyesin şöyle ki el virmeyüb
himâyet iderlerse himâyet idenler kimse yazub arz eyleyesin. Mansıbları alınmağla
konılmayub hakâret olına sancak beglerine ve kâdîlara emr-i şerîfüm virilmişdür.
Ammâ hak teftîşde hak üzre olub bu bahâne ile hilâf-ı şer„ ü kânûn kimesneye zulm
olınub akçaları alınmakdan ve hırsuzlıkları zâhir olanlardan aldukları esbâb ü rızıkları
ashâbına hükm idüb alıvirüb mâcerâyı meşrûh defter idüb arz eyleyesin bu hususa
mübâşir ta„yîn olınan müşârun-ileyh İbrahim Çavuş‟un şükr ü şikâyeti müsmir ü
mü‟esserdir. Şöyle bilesin.
Bir sûreti (Boşluk) kâdîlarına vech-i meşrûh üzre yazılub İbrahim Çavuş ref„ olınub
yirine Köse Süleyman Çavuş içün mehâyif teftîşine emr-i şerîf yazılmışdur.
226 / 506
Fî 29 CA Sene [9]96
210
(Boşluk) Vardukda, zikr olınan karye halkın evvelâ kıbeli‟ş-Şer‟den âdem
gönderüb meclis-i şer„e da„vet eyleyesin. Şöyle ki, itâ„at eyleyüb gelürlerse gelüb
da„vâ-yı hakk eyleyen hüsemâsıyla berâber idüb bî-garaz Müslimanlar muvâcehesinde
bir def„a şer„le fasl olmayub on beş yıl mürûr itmeyen hususları onat vechle hak üzre
teftîş ü tefahhus idüb göresin arz olınduğı üzre şer„le sâbit olursa ol bâbda şöyle ki
muktezâ-yı şer„-i kavîmdir amel idüb ashâb-ı hukûkın şer„le sâbit olan hakları ba„de‟s-
subût bî-kusûr hükm idüb alıvirdikden sonra muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki min-
bâ„d itâ„at ü inkıyâdda olub şer„le ve kânûn defterle müteveccih olan hukûk ve rüsûm ve
cizyelerin bî-kusûr edâ eyleyüb kâr u kisblerinde olalar. Ammâ şöyle ki şer„e da„vet
olındıkda gelmeyüb isyân ü tuğyânları mukarrer ise demleri heder olmak üzre karyeleri
üzerine varub sâ‟irlere mûcib-i ibret olmak içün içlerinden hoyrâdların kırub ehl ü
iyâllerine dahl ü ta„ârruz eylemeyesin. Ammâ bu bâbda tamâm hak üzre olub bu bahâne
ile mücerred esîr hâsıl olsun diyü kendü hallerinde olanlara dahl ü ta„ârruz olınmakdan
ziyâde ihtiyât ü ihtirâz eyleyesin.
226 / 507
(Boşluk) Vusûl buldukda, bir ân ve bir sâ„at te‟hîr ü terâhî itmeyüb ber-vech-i
isti„câl Südde-i sa„âdet‟üme gelüb gidesin ihmâl ü müsâhele itmeyüb hemân hükm-i
hümâyûnum sana vusûl bulduğı gibi eğlenmeyub Südde-i sa„âdet‟üme gelesin diyü
emr-i şerîf yazılmışdur.
227 / 508
Fî 29 CA Sene [9]96
211
Ruha sancağı begine hüküm ki:
Hâliyâ Rakka beglerbegisi olan Piyale dâme ikbalühû mektûb gönderüb livâ-i
mezbûre Rakka‟ya ilhâk olınub sen ve sancağına müte„allık olan zü„amâ vü erbâb-ı
tîmâr mukaddemâ Rakka beglerbegisinin derneğine varılmayub hidmetde bulınmadığın
bildirib bu def„a sen ve sancağına tâbi„ olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr müşârun-ileyhin
yanına varub hidmetde bulınmanız bâbında hükm-i şerîfüm recâsına arz idüb
mukaddemâ dahı bu husus içün emr-i şerîfüm gönderilüb livâ-i mezbûr zikr olınan
beglerbegiliği ilhâk olınmağın varub müşârun-ileyhin yanında hidmetde bulınasın diyü
fermân olınmışdu imdi ol emrüm kemâ-kân mukarrerdür. Buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub sen ve alay begi ve
sancağına müte„allık olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr cebe vü cevşenlüleriniz ile müşârun-
ileyhin yanına varub cem„ olub müşârun-ileyh vech ü münâsib gördüği üzre hidmetde
bulınasın.
227 / 509
Bâ-müsvedde Ha Bu dahı
212
(Boşluk) Vardukda, aslâ te‟hîr ü tevakkuf eylemeyüb zikr olınan sancağın icmâl
ü mufassalların müşârun-ileyhe teslîm eyleyesin ki min-bâ„d livâ-i mezbûrun vâkı„ olan
mahlûlatın müstahıkk olanlara müşârun-ileyh Piyâle tevcîh idüb tezkiresin vire.
Bu dahı Bir sûreti Haleb beglerbegine Balis sancağının defterlerin gönderesin diyü
Bu dahı Bir sûreti Bağdad‟da olan v[ez]îr Sinan Paşa hazretlerine Ana sancağının
defterin gönderesin diyü
227 / 510
Fî 10 C Sene [9]95
Varub vusûl buldukda, aslâ te‟hîr ü terâhî itmeyüb mezbûrları ahsen-i vechle ele
getürüb dahı keyfiyet-i ahvâllerinde aslâ bir nesne ketm itmeyüb sıhhat ve vukû„ı üzre
yazub sicill idüb sûret-i sicilleriyle maân müşârun-ileyh çavuşuma teslîm idüb ve
213
kifâyet mikdârı yarar âdemler koşub mu„accelen Südde-i sa„âdet‟üme gönderüb yolda
gaybet itdirmeden ziyâde ihtirâz eyleyesin.
Bu dahı
Bâ-müsvedde-i Ferruh
Bir sureti Selanik‟den Südde-i sa„âdet‟üme gelince yol üzerinde olan kadılara yazılaki
Selanikden ba„zı kimesneler gönderilmek fermanım olmuşdur. Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Mehmed Çavuşla her kangınızın taht-ı kazasına dâhil olurlar ise eğer gice
ile bekletdirmeğin ve eğer bunda birbirinize emîn ü sâlim ulaşdırmağa ikdam ü ihtimam
eyleyüb amma bu bahane ile kimesneden bir akçe ve bir habbe ahz ü celb itdirilmeye.
228 / 511
Fî 28 CA Sene 996
214
ashâb-ı hayrâta mani„ olmamak bâbında hükm-i hümâyûnum recâsına arz itmişsin.
İmdi, zikr olınan suyı bi‟l-fi„l Südde-i sa„âdet‟ümde çavuş-başı olan iftiharü‟l-emâcid
ve‟l-ekârim Hızır dâme uluvvuhû zikr olınan suyı kasaba-i mezbûre‟ye kendü akçasıyla
getürmek niyet idüb ol bâbda emr-i şerîfüm recâ itmeğin buyurdum ki:
229 / 512
Fî 10 CA Sene [9]96
Bundan akdem nefs-i Selanik‟de sipâhî oğlanları zümresinden Ca„fer Beg oğlı
Ahmed ve erbâb-ı tîmârdan Gazanfer ve Karaca oğlı Mahmud ve İslam nâm kimesneler
Kıbrıs‟a sürgün olub Murad nâm reisin gemisiyle irsâl olınub lâkin küffâr havfı olub
yalnız gemi gitmeğe mecâl olmamağın kal„a-i Rodos dizdârlarına teslîm olınub bi‟l-fi„l
kal„ada oldıkları i„lâm olınmağın hâliyâ Kıbrıs‟a irsâl olınmaların emr idüb buyurdum
ki:
215
(Boşluk) Vardukda, te‟hîr itmeyüb mezbûrdan ehl-i fesâdları sâbık olan emrüm
mûcebince Kıbrıs‟a îsâl idüb dahı Kıbrıs beglerbegisine teslîm olınduğına
beglerbeginden mühürlü temessük alub Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin.
229 / 513
Bu dahı
Bir sûreti
(Boşluk) nâm kimesneler ehl-i fesâd olub nefy beled olmaları lâzım ü mühimm
olmağın Kıbrıs‟a sürilmeleri fermân olınub lakin ol zamânda Kıbrıs‟a gider gemi
olmaduğı ecilden Rodos kal„asında konılmışlardı hâliyâ Rodos begi olan Receb dâme
izzuhû ile anda Kıbrıs‟a irsâl olınmışlardır. Buyurdum ki:
[Boşluk] Vardukda, mezkûrları emr-i şerîfümde mestûr olduğı üzre alub dahı bu
makûle ehl-i fesâd olanları ne mahalde konılmak münâsib ise habs ile ol mahalde onat
hıfz idüb emr-i şerîfüm olmadın ? ıtlâk eylemeyesin ve varub teslîm olınduğına
müşârun-ileyh Rodos begine mühürlü temessük viresin.
229 / 514
Fazlı Beg‟in ardına koşan çavuş ile mezkûr Fazlı Beg‟in kethüdasına virilmişdür.
Fî 29 Sene 995
Bâ-müsvedde-i Abd Ha
Ol câniblerde ba„zı ehl-i fesâd sûhte tâ‟ifesi muttasıl evler basub katl ve gâret-i
emvâl ve ihânet ehl ü iyâl itmekden hâlî olmadıkları ecilden bundan akdem il-erinden
ba„zı fesâd sûhte muhârebesinde yoldaşlık itmişdür diyü Fazlı sâbıka arz eyledikde
seksen nefer mikdârı kimesne ibtidâdan tîmâra emr virilüb lâzım olan bu idi eğer anlar
ve [e]ğer sâ‟ir il-eri dâ‟imâ sûhte tâ‟ifesine göz açdırmayub ne mahalde hareketleri
216
işidilürse üzerlerine varub cem„iyyetlerin dağıtub ehl-i fesâdı ele getüre âdemi hâlâ yine
ehl-i fesâd sûhte tâ‟ifesi vech-i meşrûh üzre fesâd ü şenâ„atden hâlî olmadıkları istimâ„
olunduğı ecilden sâbıka Silistre begi olan kıdvetü‟l-ümerâi‟l-kirâm Fazlı dâme izzuhû ol
cevânibin ehl-i vukûfı olub her vechle şecâ„at ve bahâdırlığa i„timâd-ı hümâyûnum
olmağın Hüdavendigar ve Ankara sancağının muhâfazasına ta„yîn olub müşârun-ileyhe
bu bâbda geregi gibi mu„âvenet olınmak lâzım olmağın buyurdum ki:
[Boşluk] Vusûl buldukda, siz ki kâdîlarsız bu bâbda tamâm ihtimâm üzre olub
zikr olınan seksen nefere ve sâ‟ir il-erine muhkem tenbîh idüb ve il-erinin yararlarından
on âdeme bir yiğit başı ta„yîn idüb hâneden hâneye cümlesin birbirine kefilliyüb vâkı„
talâka şartlayub dahı isimleriyle defter idüb defteri müşârun-ileyhe viresin ki bir
mahalde ehl-i fesâd sûhte zuhûr idüb cem„iyyet iderlerse aslâ mecâl virmeyüb il-eri ve
muhâfaza‟ya kalan sipâhîler ile üzerlerine varub her ne tarîkle mümkin olur ise ehl-i
fesâdı ele getürüb geregi gibi haklarından geleler anun gibi üzerlerine varıldıkda el
virmeyüb muhârebeye mübâşeret idenlerin demi hederdir bu vechle bazarlarda ve sâ‟ir
mecmu„ baş olan mahallerde nidâ itdirib tenbîh ü i‟lân eyleyesin ki bu bâbda yoldaşlık
idenlerden il-eri olub dirliksiz olub hidmet idenlere tîmâr ve dirlik olanlara terakkî
virilüb küllî ri„âyet olınurlar ve bi‟l-cümle zikr olınan ehl-i fesâddan vilâyetin hıfz ü
hırâseti mühimmât-ı umûrdandır dikkat ü ihtimâmda dakîka fevt eylemeyesin ve bu
hususda kasaba-i mezbûre ahâlîsi şartlanmak lâzım geldikde bazısı inâd idüb ve bazıları
ergin kimesneleri şartlayub ve mukaddemâ şartlandık şart üzerine şart olmaz diyü
ta„allül iderlermiş ol makûle şartlanmakda inâd ü muhâlefet ve hile vü hüd„a idenleri
isimleriyle defter idüb tutub habs idüb Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki küreğe konıla
sonra neticesi size râci„ olub azille konılmayub eşedd-i i„kâb ile mu„âteb olursız bilmiş
olasız ve zikr olınan seksen nefer kimesnelere baş u buğ olan boyacı mîrzâya dahı
muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki bu bâbda ihmâl ü müsâhele itmeyüb müşârun-ileyh
Fazlı dâme izzuhû‟ya geregi gibi mu„âvenet ü muzâheret eyleyeler ba„de‟t-tenbîh tenbîh
olmaz ise ele getürüb muhkem kayd ü bendle yarar âdemlere koşub Südde-i
sa„âdet‟üme gönderesin ki sâ‟irlerine mûcib-i ibret içün küreğe konıla ve eğer sûhte ve
sâ‟ir ehl-i fesâd ile getürmek de hidmetde ve yoldaşlıkda bulunursa vukû„ı üzre yazub
arz eyleyesiz ki envâ„-i inâyet-i aliyye-i hüsrevâneme mazhar olub küllî ri„âyet olına.
217
230 / 515
Fî 28 CA Sene 996
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub anun gibi elinde
mehâyif teftîşine emir dahı varsa teftîşe karışdırmayub ve muhkem tenbîh ü te‟kîd
eyleyesin ki kendü halinde olub şer„i husus içün hükm-i şerîfde kul kayd itdirüb
varanlardan gayrının mesâlihine eğer umûm teftîşidir eğer gayri hususdur min-bâ„d dahl
ü ta„ârruz eylemeye ve livâ-i Karesi ve Sultanönü sancaklarının muhâfazasını ma„zûl
ümerâdan bir mu„temedün-aleyh kimesneye tevcîh olınmışdur. İn-şâ‟allâh vardukda
muktezâ-yı şer„-i kavîm üzere lâzım geleni görüb ehl-i fesâdı ele getirmekde mu„âvenet
ü muzâheret eyleyüb şer„-i şerîfe ve kânûn-i münîfe muhâlif iş olmakdan ihtiyât
eyleyesin.
Mukaddemâ yazılub lakin zâyi„ olmağın tekrâr yazılub kâtib Hamza Çelebî‟ye
virilmişdür.
231 / 516
Fî 15 CA Sene 996
218
Hâliyâ Kırım hanı olan İslâm Girây han vefât idüb yirine atebe-i ulyâmdan bir
han nasb olınmak lâzım ü mühimm olmağın Cenâb-ı emâret-meâb eyâlet-nisâb devlet-
intisâb saâdet-iktisâb melikiyyü‟l-hısâl melikiyyü‟l-fi„âlzü‟l-kadri‟l-etemm ve‟l-fahrü‟l-
eşemm el-mahfuf bi-sünuf-i avâtıfı‟l-meliki‟l-mennân Gâzi Girây han dâmet mealiyehû
mukaddemâ uğûr-ı hümâyûn izzet-makrûnumda hidmet ve yoldaşlık üzre iken tâ‟ife-i
Kızılbaş obasına giriftâr olub niçe zamân bend ü zindân çeküb anda tâ‟ife-i kızılbaş
müşârun-ileyhe Gâzi Girây‟a gılaz ü şidad ? niçe ri„âyet vaadlerin itmişlerken çâre
olmayub sebb çehâr-yâr-ı güzîn rıdvânallahu te„âlâ aleyhim ecma„in iden tâ‟ife-i
melahide lain? ? sözlerine i„timâd itmeyüb hulûs-i fû‟ad ve ? i„tikadı habs ile ol fırka
dâlle ile ittihad idemeyüb âhirü‟l-emr Naçar oğlı râh-ı firâra yüz tutub inâyet-kâdir
perver-kâr ile niçe leyl ü nehâr geşt ü güzâr ile gelüb serhâd selâmete çıkub andan sonra
feth-i Tebriz içün serdâr olan vezîrüm Osman Paşa‟ya mülâki olub anda dahı uğûr-ı
hümâyûnumda niçe hidmetler ve yoldaşlıklar idüb her vechle inâyet-i aliyye-i
hüsrevâneme ve ri„âyet-i seniyye-i pâdişâhaneme lâyık u sezâ-vâr olub ve bundan
mâ„adâ niçe zamân inâyet ü ihsân recâsıyla atebe-i adâletümde olub perverde-i ni‟met
olmağla asâr sadakat ve ihlâs cibilliyetinde zâhir ü hüveydâ ve niçe hidemât-ı mebrûre-i
meşkûresi mûcib-i envâ„-i inâyet-i mevfûre olmağın hakkında mezîd-inâyet-i şâhâne ve
meziyet-i ri‟ayet-i şehinşâhânem zuhûra getürüb iş bu sene 996 Cemaziye‟l-evvelinin
on yedinci gününde Kırım hanlığına mûmâ-ileyh Gâzi Girây dâmet mealiyehû her
vechle evveli ve ahiri olmağın tefvîz ü taklîd kılınub ber-vech-i isti„câl varub irişmek
üzeredir bu hususın i„lâmı içün size emr-i şerîf vâcibü‟l-ittibâ„umıza irsâl olınmışdur
varub vusûl buldıkda gerekdir [ki]:
384
Allah‟a itaat edin, Peygamber‟e itaat edin. Nisa Suresi 59. Ayet
219
hin-i teftîşde hak üzre olub arz ile hilâf-ı şer„-i şerîf olmakdan hazer eyleyesin diyü emr-
i şerîf yazılmışdur.
232 / 517
220
232 / 518
233 / 519
221
Sene [9]95 tarihinde hâlâ ? tahrîr olınmışdur kendüye virilmişdür.
Fî Evâhır-i Cemâziye‟l-evvel
222
mukarrerdür diyü i„lâm olındığından gayrı vilâyet-i mezbûre fukarâsından cemm-i gafîr
Südde-i sa„âdet‟üme gelüb bu sene livâ-i mezbûr muhâfazasına ellişer ve altmışar nefer
sipâhi alıkonılub bu sene cümlesin sefer-i hümâyûna gidüb vilâyet-i mezbûre her vechle
hâlîdir diyü zulm itmeğin bu sene-i şerîf seferle me‟mûr iken alıkonılub livâ-i mezbûr
muhâfazasına ta„yîn idüb buyurdum ki:
234 / 520
Fî 9 C Sene [9]96
223
Sâbıka Tırhala ve Ağrıboz nâzırı olan Hüseyin Çavuş‟un Dergâh-ı Mu„allâ‟ma
gönderilmesi mühimm ve lâzım olmağın buyurdum ki:
234 / 521
234 / 522
Fî 10 C Sene [9]96
224
Vardukda, mezbûrları zikr olınan kâdîlıklarda vâkı„ olan kasabât ü kurâya yiğit-
başı ta„yîn olınub dahı ol cânibde zuhûr iden ehl-i fesâd sûhte tâ„ifesin il-eri
mu„âvenetleri ile ve mahallât ü mezbûrlar halkı ile def„ ideler anun gibi def„ itmek
mümkin olmayub muhârebeye mübâşir idenlerin demleri heder olmak üzre ele getürüb
ehl-i fesâd ü şenâ„ati def„ u ref„ ideler. Şöyle ki, ehl-i fesâd zuhûr itdükde mezkûrun
yiğit-başılar kasabât ve kurâlara gelüb ve il-erlerden da„vet idüb gelmeyeler anun
gibileri isimleri ve resimleri ile yazub arz eyleyesin ki ehl-i fesâda olacak mûcib-i ibret
içün anlara ola. Ammâ bu bâbda tamâm hakk üzre olub bu bahâne ile kimesneden ahz ü
celb olmakdan ve hilâf-ı şer„-i şerîf iş olmakdan hazer idesin.
235 / 523
Fî 5 C Sene [9]96
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda her birinüz bi‟z-zât geregi gibi mukayyed olub
göresin ehl-i fesâd eğer sûhte tâ„ifesidir eğer gayrıdır muhkem teftîş ü tefahhus idüb
dahı anun gibi mezbûrlardan üzerlerine bi-haseb-iş-şer„-iş-şerif fesâdı zâhir olanlara
kat„an mecâl virmeyib muktezâ-yı şer„ mazhar üzre bir vechle haklarından gelesin ki
sâ‟ir ehl-i fesâda mûcib-i ibret ve nasihat vâkı„ ola. Ammâ bu bahâne ile sizde sûhte
yatdı ve sûhte ve ehl-i fesâda mu„âvenet ü muzâheret eyledük diyü kendü hallerinde
225
olanlara dahl olınub ve fesâd üzre olanlar celb ü ahz olınmakdan ve bi‟l-cümle bu
bahâne ile kendü halinde olan fukaraya zulm ü te„addî itmekden hazer idüb tamâm hakk
üzre olub emr-i şerîfüme muhâlif iş olmakdan ihtiraz üzre olasın.
235 / 524
Fî 15 C Sene 996
Sâbıka Çorum begi mektûb ve â„yân ve âdemiyle ba„zı kâdîlar mahzar gönderüb
Mecidözü kazâsında sûhte tâ„ifesinden Dudağı Kalın dimekle ma„rûf şakî elli altmış
nefer mikdârı eşkiyâyı yanına cem„ idüb evler basub ve yollara bellere inüb katl-i nüfûs
ve gâret-i emvâl eyledüklerinden mâ„adâ Müslimanların ehl ü iyâllerin çeküb ve
vilâyetde zekât nâmına karyelerden akça salub bundan akdem Dergâh-ı âlî
müteferrikalarından Ebu Talib‟i katl idüb beş altı bin altunlık emvâl ü erzâkın gâret
eyleyüb kazâ-i mezbûr ve Hüseyinabâd ve İnanluballu ve keskün kâdîlıkları Sivas
sancağına tâbi„ olub mesâfe-i baide olmağla muhâfazaya kalanlar zabtına kâdir olmayub
sûhte eşkiyâsının Müslimanlara envâ„ ü zulm te„addîsinin nihâyeti olmayub ve seni
vilâyetin â„yân ve ehl-i vukûfından olub muhâfaza hidmetinin uhdesinden gelür diyü
i„lâm eyledükleri ecilden zikr olınan kâdîlıkların muhâfazasın sana emr idüb buyurdum
ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub zikr olınan kâdîlıkların
hıfz ü hırâsetinde ve ehl-i fesâdın il-eri ile ele getürilüb haklarından gelinmek bâbında
envâ„ ikdâm ü ihtimâm idüb eyyâm-ı adâlet‟ümde re„âyâ vü berâyâ âsûde-hâl olalar bu
bâbda vücûda gelen hidmetin mukâbelesinde inâyete müstahıkk olursın ana göre tamâm
basîret ü intibâh üzre olasın. Muhtâc-ı arz olan mevâdı toprak kâdîları ma„rifetiyle
sûret-i sicilleri ile yazub bildiresin. Ammâ ehl-i fesâdın bir mahalde cem‟iyyetinden
haber almadan mücerred muhâfazaya ta„yîn olındum diyü il üzerine çıkub Müslimanları
rencîde eylemekden ve ele getürilen ehl-i fesâddan ahz ü celb olınmağla himâyet olınub
hilâf-ı vâkı„ nesne arz olınmakdan hazer eyleyesin.
226
ve beglerbegi ve kâ‟im-makâmı ile sen ittihad ü ittifak üzre olub dahı vech ü münâsib
gördüği üzre ehl-i fesâd ü şenâ„atin bir vechle haklarından gelmeğe sa„y eyleyesin ki
236 / 525
Fî 18 C Sene [9]96
Hâlâ taht-ı hükûmetinizde Yogrenç nâm karyede sâkin olub kallablık ile meşhûr
olan Ali nâm kimesnenin dört beş bin koyunı olub yogrenç nâhiyesinde olan Birosince
nâm-ı diğer mitoş(?) nam karyenin sınurı içine koyunların salub re„âyânın terekelerin
yedirüb envâ„i zulm ü te„addî eylemekle karye-i mezbûre halkı firâr idüb badehu
mezbûr Ali ol firâr iden karye halkının evlerin bozub taşların taşıdub getürüb karye-i
Yogrenç‟de kendüye bir kule binâ eyledüği i„lâm olınmağın buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub mezkûrı ele getürüb
dikkat ü ihtimâm ile teftîş idüb göresin mezkûrun koyunları bâ-tekaddümden karye-i
mezbûre sınurına yürüyügelmiş olmayub dahı vâkı„ olan koyunların zikr olınan karye
halkının terekesine salıvirüb yidirüb zulm ü te„addî iderse min-bâ„d mezkûrun
koyunların mezkûr karyenin sınurına getürmeyüb ve karye-i halkı firâr eyledikde
evlerin bozub taşın taşıtdurıb karye-i mezbûre de kendüye kule binâ itdüği şer„le sâbit
olursa müseccil eyleyüb dahı mezkûrı habs idüb vâkı„ hâlî yazub Dergâh-ı mu„allâ‟ma
arz eyleyesin. Ammâ hîn-i teftîşde hakk üzre olub kimesneye hilâf-ı şer„-i şerîfe te„addi
olınmakdan hazer eyleyesin.
236 / 526
Fî 27 C Sene 996
227
Sâbıka Medine-i Münevvere şeyhü‟l-haremi ve Medine-i Münevvere kâdîsı
mektûb gönderüb Diyarbekr‟de vâkı„ olan Haremeyn-i Şerifeyn evkâfı malından dokuz
yüz doksan dört senesinde Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere livâsına bir
akçe vâsıl olmayub nâzırlar ve mütevellîler ekl ü bel eylemişlerdir diyü hukûk-ı fukarâ
kimin zimmetinde ise teftîş olub mu„accelen tahsîl olınub irsâl olınmak recâsına hükm-i
şerîfüm taleb itdikleri ecilden vech-i meşrûh üzre teftîş olınub Haremeyn-i Şerifeyn
evkâfının malı zuhura getürilüb olıgeldüği üzre mu„accelen irsâl ü îsâl olunmasıyçün
hükm-i şerif yazıldı.
236 / 527
Fi't-târîhi'l-mezbûr
237 / 528
228
Harem-i hümâyûnda hızâne-i âmirem kethüdâsı olan Osman zîde mecduhû‟nun
karındaşı olub Dergâh-ı mu„allâ‟m çaşnigirlerinden olan Mehmed sılasına giderken
taht-ı kazâna vâsıl oldukda yuvacı tâ„ifesinden ba„zı kimesne ile meclis-i şer„a hâzır
olub mâ-beynlerinde bir mikdâr nizâ„ vâkı„ olmağla kavga olub ol mahalde bıçak ile
urulub katl olınduğı i„lâm olınmağın sen ki kâdısın bu fesâdı iden yuvacı tâ„ifesi ve sâ‟ir
mübâşeret iden ehl-i fesâd her kimler ise maân cümlenüzi âstâne-i sa„âdet‟üme
getürmek içün Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş zîde kadruhû irsâl
olınmışdur. Buyurdum ki:
237 / 529
Fî 26 C Sene [9]96
Hükm-i şerîfümle hâssa bölük başılardan Ali vusûl buldukda, siz bu bâbda
mukayyed olub zikr olınan mer„aının üzerine varub dahı re„âyâyı cem„ idüb imeci
229
tarîkiyle cem„i çâlısın ve güğemin kırdırub ve eşcârının köklerin çıkardub bir vechle
erteletesiz ki hâssa davarlara muzâyaka ve zarar olmayub ve niçe hidmet ertelenmek
lâzım gelmeye ammâ re„âyâyı dahı beraber istihdâm idüb ahz ü celbden hazer idesiz.
237 / 530
Fî 4 Sene B [9]96
Südde-i sa„âdet‟üm ağası olub Kuds-i şerîf evkâfı nâzırı olan Gazanfer Ağa
dâme ulüvvuhû bâb-ı sâ„adet-meabuma mühürlü defter gönderüb Kuds-i şerîf kazâsında
vâkı„ olan Lud nâm karyede kadîmü‟l-eyyamdan nâib oturmayub ve nâibe ihtiyacları
dahı olmayub kurbinde vâkı„ olan Remele niyâbetine tâbi„ iken sâbıka Kuds-i şerîf
kâdîsı olan Ömer zîde fezailehû müstakil hâdis-i nâ‟ib vaz„ eylemekle evkâf-ı mezbûre
re„âyâsına zulm ü te„addî olur diyü ref„ olmak recâsına arz itmeğin hâdis-i nâ‟ib olan
mahall-i mezbûrede lâzım değil ise ref„ olınmasın emr idüb buyurdum ki:
Arz olınduğı üzre karye-i mezbûrede kadîmden nâ‟ib olagelen olmayub hâdis
olub ve nâ‟ib olmak iktizâ eylemeyüb Müslimanlara enfa„ değil ise ref„ eyleyüb min-
bâ„d karye-i mezbûrede nâ‟ib vaz„ eylemeyesin.
238 / 531
Fî 28 C Sene [9]96
Mukaddemâ buna dahi emr virilmişdür aynıyla ana göre yazılub nihayet hemân Hasan
Çavuş mübâşir yazılmışdur.
Sen ki kâdîsın, mektûb gönderüb kazâ-i mezbûre tâbi„ Ortahisar nâm karyeden
on bin beş yüz akça tîmârı olan Ali bin Bayram nâm sipâhînin re„âyâya zulmü vardır
230
diyü teftîşine emr-i şerîf gönderilmeğin mezbûrun hîn-i teftîşde “adalu Ali‟nin
kanunıdır” diyü re„âyâsından birer şâhi ziyâde resm alub ve Şeyh Hasan nâm zaimînin
dahı katl kasdına evin basub ve mescid yolında divar yapup mescidiniz olan ?hanede
gelüb kimi evden Ahmed fakih nâm imamın ardında namaz kılmamak içün yapdım
didüği sâbit olduğın bildirdüğin ecilden mezbûr Ali bin Bayramı ele getürüb Südde-i
sa„âdet‟üme göndermen emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, emrüm üzre mezbûrı mu„accelen ele getürüb yarar âdemlere
koşub Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki ahvâli hakk üzre görilüb arz olınduğı üzre
fesâdı zâhir olursa dirliği alınub hakkından geline. Şöyle ki, gelmekde inâd ü muhâlefet
eyleye kayd ü bend ile gönderesin ve koşub gönderdüğin âdemlere tenbîh eyleyesin ki
yolda ve izde gaflet ile gaybet itdirmekden hazer ideler diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
238 / 532
Fî 25 C Sene 996
238 / 533
231
Sâbıka Harput sancağı begi olan Alâeddin dâme izzuhû‟nun teftîşi hususında
iltizâm itdikleri iki yüz bin altunı müşârun-ileyh Alâeddin kabûl idüb ve bir mikdâr
peşin dahı göndermesin emr idüb buyurdum ki:
238 / 534
Vardukda, zikr olınan iki yüz bin filori nezâretine dâhil olan mukâta„âta
birleşdirüb ber-vech-i isti„câl cem„ ü tahsîl itdirüb Südde-i sa„âdet‟e irsâl eyleyesin diyü
emr yazılmışdur.
239 / 535
Fî 10 CA Sene [9]95
232
Arz-ı hâl üzerine buyurılmışdur koyun emîni teziresi yokdur.
Bir kaç senedir Mahrûse-i İstanbul‟un yazılu celebleri voynuk ve ba‟zıları tuzcu
ve eli emirlü ve evkâf ve Medine-i Münevvere evkâfıyuz diyü ellerine bir tarîkle emr
almağla defterde üzerlerine takdîr olınan koyunların ihrâc itdirmeyüb ellerinde emr olub
sipâhî olduk diyü nizâ„ idüb ve ba„zı sürüciler dahı celeblerden koyunların ve akçaların
alub koyunu tamâm gelmemek ile Mahrûse-i mezbûrede et bâbında muzâyaka lâzım
gelmeğin husûs-ı mezbûr pâye-i serîr-i âlem-masîrüme arz olındıkda min-bâ„d defterde
mukayyed olan celeb tâ„ifesi vech-i meşrûh üzre bir tarîkle hükm alub ve sipâhî olduk
diyü nizâ„ idüb defter mûcebince koyunların defteriyle ve vakti ile ihrâc idüb anun gibi
ibrâz itdikleri emirleri alıkoyub ve mühürleyüb südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek emr
idüb buyurdum ki:
233
kâdîları arz eyleyeler özrünüz makbûl olmayub envâ„-i itâb‟a müstahıkk olursın ana
göre mukayyed olub ihmâl ü müsâheleden ve ahz ü celbden ziyâde hazer eyleyesin ve
kâdîlığınızda cem„ olınan koyunlar sürücilere teslîm olındıkda nâ‟ibinizle göresin ki
gelüb bu cânibe teslîm eyleyeler ve bu bâbda defe„âtle emr-i şerîfüm irsâl olınmışdur.
Mukayyed olmayub sürücilere i„timâd itmek ile koyun tamâm gelmeyüb zahîreye küllî
muzâyaka çekilmiştir bu def„a nâ‟ibinizle Dergâh-ı mu„allâ‟ma gönderesin ki
defterinizle koyunlarınızı teslîm ideler ve ba„zı celebler koyun virmeyelim diyü
oldıkları kâdîlıklardan kalkub ahar kazâda mütemekkin olub girihtedir diyü
defterlerinize kayd itdirmişsin. Varan defterde mukayyed bulınan celebleri her kanda ise
getürdüb üzerlerine lâzım gelen koyunların vakt ü mevsimi ile sürdürüb ve ba„zı
mevcûd olan celebleri ihzâr olınmak lazım geldikde inâd ü tereddüd iderlermiş anun
gibi oldukda sancak begi voynukları ve zü„amâ ve erbâb-ı tîmâr mu„âvenet idüb
ma„rifetinizle getürdüb lâzım geleni fermân-ı şerîfüm üzre edâ itdüresin ve kâdîlığınızda
voynuk ve alay begi ve sâ‟ir kullarımın tîmârlarında mütemekkin olan celeblerin ihzârı
lâzım geldikde mu„âvenet idüb şer„-i şerîfe getürtmeyüb ve koyun sürdirmesine ta„allül
iderlerimiş anun gibi emr-i şerîfüme muhâlefet iden kimesneleri isimleri ve resimleri ile
yazub Dergâh-ı mu„allâ‟ma arz eyleyesin ki dirlikleri ahara virile ve siz ki kâdîlarsız
kasabât ve kurâda min-bâ„d keçiden gayrı erkek koyun boğazlatmayub ve celeblerin her
sene edâ itdikleri koyunları hüccetlerin müşârun-ileyh çavuşum mübâşeretiyle yoklatub
celeb zimmetinde aslâ bakî kodurmayub şöyle ki bu hususları sâ‟ir zamâna kıyâs idüb
emr-i şerîfüme muhâlefet ve ihmâl ü müsâhelenüz vâkı„ ola varan çavuşumun dahı şükr
ü şikâyeti makbûlüm olub envâ„-i i„tâba müstahıkk olmanuz mukarrerdür ana göre
basîret üzre olasın. Tahriren Fî Evâil-i Cemaziye‟l-evvel Sene 995
240 / 536
Bir sûreti Şehirköy, Sofya, Tatar pazarı, Filibe, Ilıca, İznebolu ve Razlık,
Samakov, İhtiman, İzladi, Dubnice ve Radomir, Berkofçe, Breznik kâdîlarına sene 994
tarihinde Hızır Çavuş‟a orman ganemi içün hüküm yazılmışdur. ? bâ-tezkire-i koyun
emîni İlyas Çavuş
234
240 / 537
Fî 10 C Sene [9]95
Bir sûreti Selanik, Siroz, Pirlepe, Manastır, Filorina, Praveşte, Ustrumca, Cuma
pazarı, Kratova, Vodine, Petriç kâdîlarına sene 996 tarihinde vâkı„ olan mevsim
müzâyaka ganemi ihrâcı içün matbah emîni Ahmed Ağa‟nın karındaşı olan Dergâh-ı âlî
çavuşlarından Mahmud Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i koyun emîni İlyas Çavuş
240 / 538
Fî 9 C Sene [9]95
Bir sûreti Zihne ve Drama ve Yenice-i Vardar ve Timur hisar ve Avrat hisarı ve
Karaferye ve Ustruca ve Menlik ve Nevrekob ve Ağustos kâdîlarına sene dokuz yüz
doksan altı tarihinde vâkı„ olan mevsim müzâyaka koyunların ihrâcı içün Dergâh-ı âlî
çavuşlarından Beşir Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i koyun emîni İlyas Çavuş
240 / 539
Fî 20 C Sene [9]95
Mukaddemâ mezkûr zaime virilmiş lâkin zaimi kabul itmeyüb koyun emîni
tekrâr tezkire virüb ve mîr-alem Mahmud Ağa dahı recâ itmeğin yine kendü
akribâsından Hasan Çavuş‟a virilüb emr yazılub Mahmud Ağa‟ya gönderilmişdür. Fî 27
C Sene [9]95
Bir sûreti Hazergrad, Şumnu, Eski Cuma, Tırnova, Selvi, Sahra, Lofça, Plevne,
Ziştovi, Rahova, İvraca, Çernovi, Yergöğü sene [9]96 senesinde vâkı„ olan mevsim
Divane Orman ganemlerinin ihrâcına mîr-alem Mahmud Ağa hazretleri akribâsından
zaim Ahmed‟e virilmişdür. Koyun emîni Eyüb Çavuş‟a tezkire virmiş ahalide[n]
Ahmed‟e virilmişdür. Fî 9 C Sene [9]95 Bâ-tezkire-i koyun emîni İlyas Çavuş
235
241 / 540
Fî 26 C Sene [9]95
Bir sûreti Siroz ve Selanik ve Avrat hisarı ve Timur hisarı ve Yenice-i Vardar ve
Zihne ve Drama ve Menlik ve Usturumca [ve] Nevrekob kâdîlarına sene 996 senesinde
uhdelerine lâzım gelen koyunları cem„ itmek içün hidmet-i mezbûre dergâh-ı âlî
kapucılarından Şaban ve Hasan nâm kimesnelere virilmişdür. Hatt-ı hümâyûnla fermân
olınmışdur. Mezkûr kapucılar mehâyif teftîşine me‟mûr olan Hasan Ağa tezkire
gönderüb anın mucebince yine ol hidmete ta„yin olınalar diyü sa„âdetlü Pâdişâh
hazretleri bile buyurmışdur anun içün emri yazılmışdur. Tâbi Fî 15 C Sene 995 Bâ-
tezkire İlyas Çavuş emin-i ganem
241 / 541
Fî C Sene [9]95
Bir sûreti Prevadi, Varna, Baba, Kili, Silistre, Hırsova, Tekfurgölü, İshakçı,
Akkirman, Harmunu kâdîlarına sene [9]96 senesinde olan koyunları cem„ itmek içün
Ömer Çavuş nâm kimesneye virilmişdür. Tâbi„ hazret-i kilârcı başı Ahmed Ağa
hazretlerinindür. Fî 27 C sene [9]96 Bâ-tezkire koyun emîni İlyas Çavuş
241 / 542
Fî 28 C Sene [9]95
385
Orijinal metinde “kadılarına izdin sene 96” şeklinde yazmaktadır.
236
gelen mevsim hatırcân(?) koyunları içün Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed
Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire koyun emîni İlyas Çavuş
241 / 543
Fî 22 C Sene [9]95
Bir sûreti Üsküb, Kalkandelen, İştib, Tikveş, Kırçova, Köprülü kâdîlarına sene
995 [sene]sinde uhdelerine lâzım gelen mevsim muzâyaka ganemlerin sürmek içün
Musa Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i İlyas Çavuş emin-i ganem Fî 2 Sene [9]95
241 / 544
Bir sûreti Çirmen, Uzunca ova, Has köy, Zağra-i atik, Çırpan, Akça Kızanlık,
Kızılağaç, Yanbolu, Zağra-i Cedid, Nevahi-i Yanbolu, Kelisbura(?) Ahyolu Aydos
köprü sene [9]96 tarihinde vâkı„ olan mevsim-i bahâr ganemi Rıdvan Çavuş‟a
virilmişdür. Bâ-tezkire-i İlyas Çavuş emîn-i ganem [yev]m-i m[ezbur] Sene [9]95
242 / 545
Bir sûreti Hatun-ili, Rusi kasrı, Karinabad, Mahmud Paşa Has köyü, Ahdapolu,
Migalkara, İpsala, Ferecik, Dimetoka, Sultan Veli, Ahiçelebî-i Has, Mekri, Gümülcine,
Yenice-i Karasu, Kavala kâdîlarına yazılmışdur. Sene 996 [sene]sinde uhdelerine lâzım
gelen mevsim-i bahâr ganemi hidmeti Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed
Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i İlyas Çavuş emîn-i ganem Fî 29 Receb Sene [9]95
237
242 / 546
Bu emr yazılub divânda Samakovlı Hızır Çavuş‟a virilmişdür. Bir kâğıt üzerinde
altında zabtı ile buyurılmışdur ki Samakov nâzırı Hızır Çavuş‟a buyurılmışdur diyü
koyun emîni tezkiresi bu aded heman teslim tezkiredir Vezîr-i a‟zama tâbi„dir.
Bir sûreti Sofya ve Filibe ve Tatar pazarı ve Şehir köyü ve Samakov ve Razlık
ve Köstendil ve Dubniçe ve Berkofça ve İznepol ve Sirişnik ve Radomir kâdılara 995
senesine uhdelerine lâzım gelen mevsim ganemi hidmeti Dergâh-ı mu„allâ
çavuşlarından Hızır Çavuş‟a yazılmışdur.
242 / 547
242 / 548
Bir sûreti Üsküb ve Kalkandelen ve Kırçova kâdîlarına vech-i meşrûh üzre emr
yazılmışdur. Buna? Mûsâ Çavuş varub lâkin bu kâdîların celeblerin düşürmegin hâlâ
koyun emîni Ömer Çavuş mühürlü tezkire virüb Mehmed Çavuş‟a virilmişdür. Sene
995 senesinde uhdelerine lâzım gelen mevsim ganemi koyunları içün mezkûr Mehmed
Çavuş‟a emr virilmişdür. Fî 15 L Sene [9]95
Doksan altı senesinde koyun sürmek içün virilen mufassal emirlerin sûretidür
243 / 549
238
Bir sûreti Çevrekob ve Menlik ve Timurhisar ve Petriç ve Ustrumca ve Doyran
ve Ağustos ve Vodine ve Usturga ve Cumapazarı ve Filorina ve Pirlepe kâdîlarına tarih-
i mezbûrda vâkı„ olan mevsim koyunu sürmesi hidmeti Hüseyin Çavuş‟a virilmişdür.
Bâ-tezkire-i koyun emîni Ömer Çavuş Fî Evâhır-i Safer Sene [9]96
243 / 550
243 / 551
Bir sûreti Hezargrad ve Şumnu, Eski Cuma, Tırnova, Selvi, Sahra, Ziştovi,
Niğbolu, Plevne, Lofça, Rahova, İvraca, Yergöğü, Çernovi kâdîlarına tarih-i mezbûrda
vâkı„ olan Divane orman koyunı sürmesi hidmeti bi‟l-fi„l Dergâh-ı Mu„allâ
çavuşlarından Ferid Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i koyun emîni Ömer Çavuş‟a el-
mezbûr Fî Evâsıt-ı şehr-i Rebî„u‟l-evvel Sene 996 Divane orman ganemi
244 / 552
Mukaddemâ Beşir Çavuş‟a virilmiş idi. Ba„dehû Mehmed Çavuş‟a buyrulmuşdur emri
tashîh olmışdur. Mehmed Çavuş namına Fi't-târîhi'l-mezbûr 23 Rebî„u‟l-evvel Sene
[9]96
239
çavuşlarından olan Beşir Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i koyun emîni Ömer Çavuş Fî
23 Rebî„u‟l-evvel Sene 996 Divane orman ganemi
244 / 553
Fî 14 CA Sene [9]96
Bir sûreti Kırçova Kalkandelen Filorina İştib yekûn 4 Sene 996 [sene]sinde
uhdelerine lâzım gelen koyunu getürmek içün Hasan Çavuş‟a emr yazılmışdur. Bâ-
tezkire-i koyun emîni Hasan Çavuş hâlâ
244 / 554
Fî 5 C Sene [9]96
244 / 555
Fî 5 C Sene [9]96
Bir sûreti Zağra-i Cedid, Zağra-i Atik, Yenice-i Kızılağaç, Çırpan ve Çirmen,
Köprü sene 996 senesinde uhdelerine lâzım gelen bahâr mevsimi ile koyunun getürmek
içün Ahmed Çavuş‟a emr yazılmışdur. Bâ-tezkire-i Hasan Çavuş emîn-i ganem hâlâ
244 / 556
240
Bir sûreti Gümülcine, Yenice-i Karasu, Ferecik, İpsala, Dimetoka, Migalkara,
Mekri, Sultan Yeri, Hayrabolu, Kavala, Havâss-ı Ahiçelebî sene [9]96 senesinde bahâr
mevsimi Mehmed Çavuş‟a virilmişdür.
244 / 557
Fî 29 C Sene [9]96
Bir sûreti kaza-i Dubniçe, kaza-i Köstendil, kaza-i Şehirköy, kaza-i İhtiman,
kaza-i Radomir, kaza-i Sirişnik, kaza-i Preznik, kaza-i İzladi, Tatarpazarı, Samako
sâbıka koyun emîni olan Hasan Çavuş tezkiresi mûcebince hâlâ çavuşlar kâtibi olan
Boşcanın oğlı Mustafa Çavuş‟a virilmişdür. Orman mevsimi ganemi sene 996 tarihinin
Fî 28 C Sene 996
245 / 558
Zikr olınan iki kadılığının koyun kırıcık ganemlerin vakti ile getürmek Ömer
Çavuş tezkiresiyle Hızır Çavuş‟a virilmişdür. Sene 996 tarihinde olan koyun hidmetin
Fî 5 Receb Sene [9]96
245 / 559
241
kapucıya virilmişdür. Sene 996 senesinde vâkı„ olan koyun hidmeti sürmesi nefs-i
Selanik‟de vâkı„ kapu ağası hazretlerinin atasına kendü İbrahim kapucıya virilmişdür.
247 / 560
Paşa‟ya virilmişdür.
Bundan akdem Birecik Haleb‟e ilhak olınmak içün emr-i şerîfüm virilmişdi
hâliyâ yine Rakka‟ya ilhâk olınmak emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, emrüm üzre livâ-i mezbûr min-bâ„d Rakka‟ya tâbi„ olub
Haleb beglerbegisinden defteri alub vâkı„ olan tîmârların sen tevcih idüb tezkiresin
viresin ve Haleb beglerbegisine emr-i şerîfüm irsâl olınub livâ-i mezbûrun icmâl ve
mufassal defterlerin sana göndermek emrüm olmışdur. Hükm-i şerîfümle âdemin
gönderüb taleb idüb alasın.
247 / 561
Hâliyâ Birecik sancağı Haleb‟e ilhak olınmak içün bundan evvel ol emr-i
şerîfüm virilmişdi. Lâkin Rakka‟ya ilhak olınması münâsib olmağın Rakka‟ya ilhak
olınub beglerbegisine emrüm virilmişdi. Buyurdum ki:
242
248 / 562
243
Bir sûreti İstolni Belgrad begi Ali'ye
Tımışvar‟a müte„allık olan sancaklar bunlardır: Bir sûreti [So]lnok begine, Bir sûreti
Çanad begine, Bir sûreti Güle begine, Bir sûreti Morava begine, Bir sûreti Yanova
begine
Bosna beglerbegisine müte‟allık olub aynı bu sûretler yazılan emirler bunlardır: Bir
sûreti Bir sûreti Zaçista begine, Bir sûreti İzvornik begine, Bir sûreti Klis begine, Bir
sûreti Pojega begine, Bir sûreti Kırka begine, Bir sûreti Hersek begine, Sefer Çavuş‟a
virilmişdür. Fî 5 B Sene [9]96
Bosna'ya tekrâr birer sûret yazılmışdur. Bir sûreti Zaçista begine, Bu dahı Bir sûreti
İzvornik begine, Bu dahı Bir sûreti Klis begine, Bu dahı Bir sûreti Pojega begine, Bu
dahı Bir sûreti Kırka begine, Bu dahı Bir sûreti Hersek begine.
249 / 563
Hod Efendi
244
(Boşluk) Vardukda, bir ân ve bir sa‟at ihmâl ü müsâhele itmeyüb her birinüz
bi‟z-zât mukayyed olub ol emr-i şerîf muktezâsınca bir akça ve bir habbe zâyi„ ü telef
itdirmeyüb ve meşkûk ü mübhem nesne komayub aslı ve sıhhati üzre beyâza çıkarasın
bu bâbda mûmâ-ileyh Daru‟s-sa„adetüm ağasının şükr ü şikâyeti mesmû„-ı hümâyûnum
olsa gerekdir bir vechle mukayyed olub emr-i şerîfüm ve mûmâ[ileyh] ağanın mektûbu
mûcebince itmâm-ı mesâlih idüb ihmâl ü müsâhele ve avk ü te‟hîrden ve bir ferde
himâyet olınmagla mâl-i vakfdan bir habbe zâyi„ olmak ihtimâli olmakdan be-gâyet
ihtiyat ihtiyât ü ihtirâz eyleyesin. Fî 2 Receb
245
Şüca Bir sûreti Van beglerbegisine
250 / 564
Bâ-hatt-ı hümâyûn
Bâ-müsvedde-i Ha
Sâbıka Karahisâr-ı Şarki sancağı begi İbrahim dâme izzuhû mektûb gönderüb
Ankara sancağında 995 tarihinde mîrî develer üzerine emîn olan hâssa sarâçlardan
Mehmed ve Ali‟nin ta„yîn alan Turgud nâm kimesne birkaç şerîri yanına cem„ idüb
deveci şâkirtlerinden birini mahrem avrete basdık diyü sancağı begi ve kâdîsın izni
olmayub ve şer„le katli icâ[b] ider hususı yoğiken ata sürüb siyâset itdirmekle mezbûr
sarâç Ali hilâf-ı şer„ niçesin katl-i nefs eyledünüz dimekle mezbûr dahı şer„ ? olub arpa
ve saman ve dıhn aldın akçesin virmedin diyü iki yük akçaya iltizâm eyledükde mezbûr
Ali ve Mehmed dahı kırk gün Ankara da durub arpa ve samanın sahibleri gelüb biz mîrî
akçamız alduk didiklerinde kâdî ma„rifetiyle muhâsebesin görilmişdür ve mezbûr
Turgud‟un mîrî cânibden tarh olınan pirinçden iki yük akça irsaliye‟ye dahı gadri
olmışdur diyü arz eyledüği ecilden bu hususın sıhhati ve hakikati üzre yirlü yirinde
teftîş ü tefahhus olınub arz olınmasın emr idüb buyurdum ki:
246
mezbûr Turgud şirret ü şekâ[vet] ile meşhûr mıdır nicedir aslâ bir hususı ketm itmeyüb
ve meşkûk ü mübhem nesne komayub hakikat üzre yazub arz eyleyesin bu husus
sonradan ? kılınub görilse gerekdir şöyle ki hilâfı zuhûr eyleye anlara olacak ikâb
sizlere olmak mukarrerdür ana göre mukayyed olub cadde-i hakdan udûl eylemeyesin
anda habs olan Muharrem ve Hızır ve İbrahim ve Mehmed‟i müşârun-ileyh çavuşuma
koşub arzları ve sûret-i sicilleri ile Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki sonradan emrüm
ne vechle sâdır olursa mûcibi ile amel olına. Ammâ min-bâ„d çavuşuma tâbi„ olasın.
250 / 565
Bâ-müsvedde-i An Vav
[Boşluk] Vardukda, bu bâbda onat mukayyed olub zikr olınan iki yüz aded
tabânı ber-vech-i isti„câl tedârük eyleyüb mu„accelen Tersâne-i âmireme irsâl ü îsâl
eyleyesin. Husus-ı mezbûr mühimmdir avk ü te‟hîrden ziyâde ihtiyât eyleyesin.
251 / 566
Fî 28 C Sene 996
Mukaddemâ bizde Hod Mahmud Çelebî müsvedde idüb lakin sonra emri Efendi
hazretleri kendü hatt-ı şerifleriyle bu vechle tashîh eyledi. Vav
247
kangınızın taht-ı hükûmetinde bulınursa ele getürilüb mahall-i hadiseye gönderilmek
emrüm olmışdur. Buyurdum ki:
251 / 567
Fî 28 C Sene [9]96
Bâ-müsvedde-i Hod Ha
Konya kazâsında Bayezıd Çavuş ve Cebbar Kulı nâm kimesneler ba„zı âdemleri
ile Hacılu nâm cemâ„atde Bahadır ve Mehmed ve Ahmed nâm kimesnelerin evin basub
kendülerin katl ve emvâl ü erzâkların gâret ve bu makûle fesâd ü şenâ„at eyledikleri
i„lâm olınmağın buyurdum ki:
Dergâh-ı âlî çavuşlarından Ca„fer Çavuş vardukda, mezkûrları hak taleb idenler
ile murafa„a idüb gaybet iderler ise şer„le buldırması lâzım olanlara buldırub bi-eyyi
vechin kân ele getürdüb dahı bir def„a görilüb fasl olmayub on beş yıl mürûr itmeyen
hususların dikkat ü ihtimâm ile teftîş idüb üzerlerine subût bulan hukukı ashabına
alıvirdükden sonra üzerlerine subût bulan mevâddın sûret-i sicilleriyle mukayyed ü
mahbûs Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin. Ammâ tamâm hakk üzre olub ahz [ü] celb
sebebi ile ehl-i fesâda himâyet ve kendü hallerinde olanlara ihânet itmekden ihtiyât
eyleyesin.
251 / 568
248
Bu dahı Fî 3 B Sene [9]96
Bâ-müsvedde-i hazret Ha
Konya kazâsından Bayezid Çavuş ve Cebbar Kulı nâm ehl-i fesâd Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından Hızır Çavuş mübâşeretiyle mahall-i hadisede teftîş olınmak
içün emr-i şerîfüm irsâl olınmışdur. Ol emr-i şerif mûcebince teftîş olınub hukuk-ı nâs
alıvirildükden sonra mukayyed ü mahbûs Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmesin emr idüb
buyurdum ki:
252 / 569
Müfettiş-i Prevadi kâdîsı zîde fazluhû mektûb gönderüb Silistre begi seferde
olub kâ‟im-makâm olanlar ehl-i fesâdı ele getürmeğe mukayyed olmayub celb ü ahz
sebebi ile niçelerine mu„în olmağla eşkıyâ tamâm hareket ve fesâd üzre olub evler
basub hatta kasaba-i Baba kâdîsının evin basub ve Kasaba-i Silistre‟de Akbıyık nâm
mütemevvil kimesnenin evin basub katl-i nüfûs ve gâret-i emvâl itmekle âmme-i
re„âyâ? olub bu makûle ehl-i fesâd ü eşkıyâ ele getürilüb haklarından gelinmek içün bir
yarar kimesne ta„yîn olınmasın taleb idüb ve husus-ı mezbûr içün Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Sinan Çavuş zîde kadruhû tamâm ehl-i vukûf ve yarardır diyü husus-ı
mezbûre müşârun-ileyh ta„yîn olınmak recâ itdiklerin arz itmeğin buyurdum ki:
249
Hükm-i şerîfümle vardukda, bu bâbda her birinüz mukayyed olub anun gibi ehl-i
fesâd zuhûr eyledikde müşârun-ileyh çavuşum hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele getürmek
murâd idindikde her kangınızın taht-ı kazâsında ise geregi gibi mu„avenet ü muzâheret
idüb ele getürüb dahı bir def„a fasl olınan hususları hasımları muvâcehelerin teftîş
eyleyüb sâbit olan hukuki ashâbına alıvirdükden sonra ehl-i fesâddan sipâhî olanları
habs idüb arz eyleyesin olmayanları hakkında lâzım geleni yirine koyasın. Ammâ ahz ü
celb olınmağla ehl-i fesâd himâyet olınub ve kendü hallerinde olanlara dahl olınmakdan
hazer eyleyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
252 / 570
Fî 6 B Sene 996
250
Yazılub Sinan Çavuş‟a virilmişdür. Fî 16 B Sene [9]96 Bir sûreti dahı beglerbegisi dahı
bunda olmayub sefere gitmek ihtimâli olmağın kâ‟im-makâmı olub sâbıka Kilis begi
olan Hüseyin Beg‟e dahı vech-i meşrûh üzre emr-i şerîf yazılmışdur.
253 / 571
Hâliyâ İstanbul darphânesinde akça kat„ olınmak içün üstâd lâzım olmağın
Edirne darphânesinde olan üstâdlar ber-vech-i isti„câl südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek
emr idüb buyurdum ki:
251
Bu dahı Bir sûreti Siroz kâdîsına
253 / 572
Mezkur ? tabi„ Ağa ? mezkûr Ali Çavuş ? Haleb ve Karaman beglerbegisi ise seferlüdür
ve ? Nişancı Paşa hazretlerinin Karaman ve Haleb beglerbegiliklerine ba„zı
mukaddeması(?) içün tezkire mektûb virilmişdür bile cevâb getüre.
253 / 573
252
Sivas beglerbegisine hüküm ki:
Dergâh-ı âlî çavuşlarından Musa Çavuş oğlı Timur Çavuş Cellad Mehmed
oğulları Resul ve Mustafa ve Bekir ve Ömer ve tâbileri Abdülgâzi ve Abdülgani nâm
ehl-i fesâd beş nefer âdemler ile Tebriz seferine giderken alat-ı harble üzerine varub
mecrûhen katl eyledikleri ecilden şer„le görilmek içün Amasya müderrisi anla
Karahisar-ı Behram Şah ve Kelemfad kâdîlarına emr-i şerîf virilmek hasımları dahı
Sivas ve Sivas386 ili kâdîları bile görmek içün emr getürmekle bir yire cem„ olub fesâd ü
şenâ„atleri subut bulub hükm olınacak mahalde mezbûran kâdîlar garaz(?) nefslerine
tabi olub meclis itmekle davâları avk olub ve serdâr tarafından mezbûr Musa Çavuş
kayd ü bend ile gönderilmek içün emr vârid olmağla hâlâ hasımlarıyla ol cânibe varub
bi‟l-fi„l senin yanında oldukların i„lâm olındı. İmdi, mezbûr Musa Çavuş ve hasımları
südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek içün emr-i şerîf gönderilmişken te‟hîr olınub âdem-i
imtisal ve ihmale sebeb nedir buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, mezbûr Musa Çavuşı zikr olınan hasımları ile emr-i
sâbık mûcebince mu„accelen Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki ahvâlleri şer„le hakk
üzre görilüb ehl-i fesâdın haklarından geline bu bâbda mukayyed olub bir vechle özr ü
bahâne ve avk ü te‟hîr eylemeyesin.
Bir sûreti vech-i meşrûh üzre Serdâr‟a yazılub yazılmışdur ki hasımları olan kimesne ol
cânibe vardukları i„lâm olındı. Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek içün Sivas
beglerbegisine hükm-i şerîf gönderilmişdür eğer anda var ise kayd ü bend ile Çavuş‟a
koşub Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin.
253 / 574
253 / 575
386
İki kez yazılmış
253
254 / 576
254 / 577
Fî 10 C Sene [9]96
Sâbıka Çorum begi olub hâlen Çorum muhâfazasında olan Ġskender Beg ve
livâ-i mezbûre kâdîlarına hüküm ki:
Mektûb gönderüb livâ-i mezbûrda vâkı„ olan nevâhide eşkiyâ ve ehl-i fesâd
sûhte tâ„ifesi sâkin olub dâ‟imâ re„âyâyı rencîde itmekden hâlî olmamak ile fesâdları
ziyâde olub re„âyâya salgunlar salub katl-i nefs ve gâret-i emvâl idüb ve emred oğlanlar
çeküb bir tarîkle fukarâya zulm ü te„addî olub madamki eşkiyânın ve sûhte tâ„ifesinin
yirlü yirinde teftîş olınub haklarından gelinüb alakaları kat‟ olınmaz ise sûhte tâ„ifesinin
kal„ı ve cemiyetlerinin kam„ı müyesser değildir diyü ehl-i fesâdın muktezâ-yı Şer‟ üzre
254
haklarından gelinmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin anun gibi ehl-i fesâd
teftîş olınub haklarından gelinmek emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda her birinüz bi‟z-zât geregi gibi mukayyed olub
göresiz ehl-i fesâd eğer sûhte tâ„ifesidir eğer gayrıdır teftîş ü tefahhus idüb dahı anun
gibi mezbûrlardan üzerlerine bi-haseb-iş-şer„-iş şerîf fesâdı zâhir olanlara kat„ân mecâl
virmeyüb muktezâ-yı şer„ zahîr üzre bir vechle haklarından gelesin ki sâ‟ir ehl-i fesâda
mûcib-i ibret ü nasihat vâkı„ ola. Ammâ bu bahâne ile sizde sûhte yatdı ve sûhte ve ehl-i
fesâda mu„âvenet ü muzâheret eyledük diyü kendü hallerinde olanlara dahl olınub ve
fesâd üzre olanlar celb ü ahz olınmağla bi‟l-cümle bu bahâne ile fukarâya zulm ü te„addî
itmekden hazer idüb bu bâbda dikkat üzre olub şer„-i şerîfe ve emr-i hümâyûnuma
muhâlif iş olmakdan ihtirâz üzre olasın.
255 / 578
255
müşârun-ileyhe emr idüb virdüği yüz elli bin akçanın yüz bin akçası bundan akdem hâs
olmak içün hükm-i şerîf virilüb ve mukaddemâ reis olan Hamza‟ya virdüği hâs olmak
ve defterin ana göre tashîh olınmak emr idüb buyurdum ki:
(Boşluk) Sen ki defterdârsın, fermân-ı şerîfüm üzre zikr olınan defteri alub
kâtib-i mezbûrı getürdüb müşârun-ileyh ma„rifeti ile tetebbu„ idüb göresin kadîmi
hâssımdan kimesne virmiş ise girü hâs idüb ana göre bedel-i has itdüğinden alduğın
hâssa bedel viresin. İfrâzdan müşârun-ileyhe virilüb yüz elli bin akçadan tasarrufunda
olan elli bin‟den mâ„adâ mukaddemâ hâs olan yüz bin akçasın kemâ-kân hâs idüb
mûmâ-ileyh Hamza‟ya virilib dahı hâssa kayd eyleyüb andan mâ„adâ Südde-i
sa„âdet‟üme gelüb şekva iden altmış iki neferin virdüği tezkireleri mûcebince eğer berât
idenler ve eğer henüz tezkireleri olanları kâtibinden su‟âl idüb andan sonra tebdîl ü
tağyir itmiş ise girü virdüği tezkire mûcebince anların dahı kaydların tashîh idüb icmâli
yazılub Südde-i sa„adet‟üme viresin.
255 / 579
Fî 10 B Sene 996
Hac-ı şerîf yolında huccâc-ı Müslimin hıfz ü hırâset içün Şâm yeniçerilerinden
ve Şâm ve Haleb hisar erenlerinden cümle iki yüz nefer kimesne ta„yîn olınu[b] gelüb
hıfz ü hırâset iderlerken hâliyâ Dergâh-ı âlî yeniçerilerinden elli altmış nefer yeniçeri
hac-ı şerîfe getirir diyu icâzet alub ol cânibe vardıklarında biz dahı yeniçeriyüz sa„irler
gibi bize de deve ve zahîre gerekdir diyüb niçesi pîr amel-mande ve sabi olmağla
hidmete iktidârları olmayub ve niçe ecnebileri dahı getürüb bunlar dahı bizdendir diyü
deve ve zahîre alub hidmet vâkı„ olub teklîf olındıkda vech-i meşrûh üzre biz pîr ve
sabiyüz diyü hidmete kâdir olmayub hidmete kâdir olanlar dahı biz hacca geldük
hidmete gelmedik diyü özür idüb hidmet iden kimesnelerin deve ve zahîrelerin biz
hidmet ideriz diyü beratlar alub ta„yîn olınan kimesneler bu vechle gidemeyüb huccâc-ı
256
Müslimin hıfz ü hırâset olınmağa mecâl olmamağın mallarına ve canlarına dâ‟imâ zarar
ü ziyândan hâlî olmaduğı i„lâm olınmağın buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda her biriniz bi‟z-zât onat vechle mukayyed
olub kadîmden hac-ı şerîf yolında huccâc-ı Müsliminin hıfz ü hırâseti içün ta„yîn olınan
Şâm yeniçerileri ve Şâm ve Haleb hisar erenlerine virilügelen deve ve zahîrelerin virüb
hac-ı şerîfe gönderüb gereği gibi huccâc-ı Müslimini hıfz ü hırâset itdirüb mezbûrlara
virilügelen deve ve zahîre olıgelene muhâlif min-bâ„d ahardan bir ferde virmeyüb ve
kimesneyi dahl ü ta„ârruz itdirmeyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
256 / 580
Fî 10 B Sene [9]96
Hac-ı şerîf yolında bir kimesne fevt oldıkda terekesin vârislerine ve yâhûd
vâsilerine virilüb vârisi ve vasîsi olmayanların muhallefâtın beytü‟l-mâlcı zabt eyleye
diyü mü‟ekked emr-i şerîf virilüb huccâc-ı Müsliminden bir ferd rencîde vü remîde
olınmayub cemi„an fukarâ ve sulahâ eyyâm-ı adâlet‟ümde refâhiyet üzre hac iderlerken
hâliyâ beytü‟l-mâlcılar ve Kaflı(?) kâdîsı olanlar hac-ı Müslimine olkadar zulm ü
te„addî iderler ki nısf mikdârı ve dahı ziyâde mâllarını telef olub zikr olınan emtiaların
teslîmlerine nazır olınsa beşer altışar bin akça olmayub kendü masrafları mîrî
cânibinden yigirmi otuz bin akça olub bu makûle zulm ü te„addîlerinin nihâyeti
olmayub huccâc-ı Müsliminden biri vefât eyledikde çadır vârisleri olan kimesneler emîn
ve kâtib ve kâdî havfından mâlımıza ve ırzımıza halel olmasun diyü müteveffânın techîz
ü tekfîn itmeyüb ve namazın kılmayub çâdır içinde defn itdikleri i„lâm olınmağın
buyurdum ki:
(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda onat vechle bi‟z-zât mukayyed olub beytü‟l-
mâl emînine ve kâtibine tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki anun gibi huccâc-ı Müsliminden
biri vefât eylese terekesin eğer vârisleri mevcûd bulınursa vârislerine veyâ vasîlerine
257
teslîm olınub hilâf-ı şer„-i şerîf dahl ü ta„ârruz itmeyüb ve huccâc-ı Müslimin ta„cîz ü
tazyîk eyleyeler ve hac-ı şerîf yolında kâdî olanlara tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki kimesne
gelüb kısmet itdirmek taleb eylemedin hac-ı Müslimine ol vechle zulm idüb herkez
istedikleri gibi kısmet itmeyüb ve terekesi kısmete muhtâc olanlardan ziyâde resm-i
kısmet almayalar. Şöyle ki, emrüme muhâlefet itdikleri istimâ„ olına mes‟ûl ü mu„âteb
olmanız mukarrerdür. Ana göre kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub eyyâm-ı adâlet
sa„âdet-encâmımda huccâc-ı Müslimine zulm ü te„addî itdirmeyesiz ki kemâl-i refâhiyet
ile hac ? varub edâ idüb devâm-ı devlet-i ebed peyvendim ed„iyesine iştigâl üzre olalar
diyü emir yazılmışdur.
256 / 581
Fî 8 Ş Sene 996
Sâbıka Nablus sancağı begi iken Aclun sancağı virilen fevt olan Hüdaverdi
Beg‟in varis-i ma„rûfı olmaduğı i„lâm olmağın vâkı„ olan metrukâtı nakîr u kitmîr ne
mikdâr nesnesi var ise bey„-i min yezîd olınub bahâsı mîrî içün kabz olınmak emr idüb
buyurdum ki:
257 / 582
258
Sene 996 tarihinde bu vechle emr virilmiş amma nihayet sancak begi ? Sancak begi
yazısı aynıyla emri yazılmışdur.
257 / 583
259
ve eğer habs ider kazîyyeye müncer olursa arz eyleyesin. Vârık Mehmed nâm hidmetkâr
ile dahı Sultan önünde bir tahirde dört at ve birkaç kısrak komış anı alub evine
eylenmek içün götürmüş mezkûr evinde Mehmed‟i dahı her ne tarîk ile olursa ele
getürüb ol atları ve kısrakları buldırub müşârun-ileyh çavuş‟a teslîm eyleyesin ve anunla
da akça göndermiş alub gitdüği akçayı buldurub çavuşa teslîm eyleyesin. Eğer at
akçadır ne mikdâr nesne bulınursa defteri ile teslîm eyleyesin. Sicile kayd idesin sûret-i
sicili gönderesin.
257 / 584
Mektûb gönderüb içil sancağında Mud nâm kasaba sâkinlerinden Hacı Seydi
nâm kimesne şirret ü şekâ[vet] üzre olub dâ‟imâ tezvîr ü telbîs itmeğin ahar vilâyete
sürgün olmak içün defe„âtle evâmir-i şerîfüm virilmeğin ele gelmeyüb gaybet idüb
hâliyâ kemâ-kân ifsâd üzre olmağın sürgün olmak içün emr-i şerîfüm recâsına arz
itdüğin ecilden buyurdum ki:
257 / 585
260
Bâ-müsvedde-i Mu Ha
258 / 586
Hâliyâ derya muhâfazasıyçün irsâl olınan kadırgalar Rodos begi olan Receb
Beg‟e varub mülâki olıncaya değin sen serdâr olub görüb gözetmek emr idüb
buyurdum ki:
258 / 587
Bu dahı
Hâliyâ derya muhâfazasıyçün irsâl olınan kadırgalara seni serdâr nasb idüb lakin
kadırgalar sana varub vâsıl olıncaya değin bi‟l-fi„l Koca-ili begi olan Mustafa dâme
izzuhû baş ve buğ ta„yîn olınmışdur. Buyurdum ki:
Müşârun-ileyh ile zikr olınan kadırgalar sana varub vâsıl oldukda emrüm üzre
cümlesine serdâr olub dahı derya da hıfz u hırâseti lâzım olan yirleri görüb gözedüb
261
umûr-ı muhâfazada bir vechle ikdâm ü ihtimâm eyleyesin ki inâyet-i Hakkla derya
yüzünde yürüyen ehl-i islâm gemilerine a„dâ-yı bed-rey‟den zarar u gezend
irişdirmemek bâbında envâ„-i sa„y ü ihtimâm eyleyesin ve derya mevsimi geçüb
hidmet-i muhâfaza tamâm olub kadırgalar içerü gelmelü oldıklarında sen anda Rodos‟da
kalub kadırgaları müşârun-ileyh Mustafa dâme izzuhû‟ya teslîm eyleyesin ki emîn ü
sâlim getürüb tersâne-i âmire‟ye teslîm eyleye diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
258 / 588
Bu dahı
Hâliyâ derya muhafazasıyçün sıyçün387 irsâl olınan kadırgalar Rodos begi olan
Receb dâme izzuhû‟ya varub mülâki olıncaya değin sen serdâr ta„yîn olınub lakin
kadırgalarda olan eğer kapum kulları ve eğer yeniçeriler ve cebeci vü topcu ve
gayrılardır lâzım olan umûr-ı mühimmede cümlesi sana tâbi„ olub inâd ü muhâlefet
idenler ? eylemek emrüm olmışdur. Buyurdum ki:
258 / 589
387
İki kez yazılmış
262
ittihâd ü ittifâkla uğûr-ı hümâyûnumda vâkı„ olan hidmetde bezl-i makdûr eyleyesin ki
in-şâ‟allâhü te„âlâ memulünden ziyade envâ„-i inâyet-i aliyye-i hüsrevânemle behre-
mend ve [ber] murâd olman mukarrer ü muhakkakdır diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
259 / 590
Vilâyet-i Mısır‟a varub dâhil olaldan berü emvâl-i hâssanın tevfîr ü teksîrinde ve
re„âyâ vü berâyânın zabt ü siyânetinde ve ehl-i fesâdın kemâ hu hakkı [hu](?) hakkından
gelmekde dikkat ü ihtimâmın zuhûra gelmeğin hakkında mezîd-i inayetüm zuhûra
getürüb iki sevb hil„at-ı fâhire inâyet idüb irsâli hususı Südde-i sa„âdet‟üm
müteferrikalarından kıdvetü‟l-emâcid ve‟l-ekarim ilâ-[a]hirihî Piri kethüdâ zîde
mecduhû‟ya ta„yîn olınmışdur. Buyurdum ki:
(Boşluk) Vardukda, zikr olınan hil„atları giyüb envâ„i ta„zim ve ikrâm ve ihsân
tekrim ve ihtirâm ile giyüb dahı min-bâ„d mâlımın tevfîr ü teksîri ve re„âyâ vü
berâyânın zabt ü siyânet ve ehl-i fesâda himâyet olınmayub şer„le haklarından gelinmesi
bâbında envâ„i mesâ„i-i cemîle zuhûra getüresin.
259 / 591
Fî 8 Ş Sene 996
263
görüb sâbit olan hakları alıvirilüb kendüler habs olub ahvâlleri arz olınub ol bâbda
Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân Mehmed Çavuş mübâşir
olmak murâd itmeğin mezkûr Arslan‟ın girü gedüği alınub ahvâlleri görilmek emr idüb
buyurdum ki:
260 / 592
264
yerâğı müşârun-ileyh çavuşum mübâşeretiyle yirlü yirinde yoklayub dirlik alanlarının
ve hidmete kâdir olmayanların gediklerin kul oğullarından yarar ve hidmetlerinin
uhdesinden gelür kimesneler arz eyleyüb anun gibi dizdârların ihmâl ü müsâheleleri ve
hiyânetleri sebebi ile amel-mânde ve zâyi„ olmuş âlat ve cebe-hânedir eğer hazînedir
kangı dizdâr zamânda olmışdur ve feth-i hâkânîden berü her kal„ada ne mikdâr hazîne
ve cebe-hâne ve yât ü yerâk konılub ve hâlâ yoklandıkda ne mikdâr mevcûddur aynı ile
defter idüb ihmâl ü müsâhelesi ? zuhûr idenlerin isimleri ile yazub arzların müşârun-
ileyh çavuşumla gönderesin ki ağalıkları alınub ahara virilüb kendülerin haklarından
geline ve kadîmden ta„yîn olınan yât ü yerâğı ve cebe-hâne ve hazîneyi kemâ-kân yirlü
yirinde mevcûd bulınan ağalardan ve dizdârlardan hidmetlerinde mukim ü müstakim
olanların dahı başka defter idüb müşârun-ileyhe viresin ki ol asıllara dahı hidmetleri
mukâbelesinde geregi gibi ri„âyet olına. Müşârun-ileyh çavuşum her vechle
mutemedün-aleyh olub şükr ü şikâyeti makbûl ve mesmû„ olanlardandır. Her biriniz ana
göre mukayyed olub bir vechle tedârük idesiz ki sonra özür ve bahânenüz makbûl
olmayub mu„âteb ü mu„âkab olursız ve bi‟l-cümle müşârun-ileyh gelüb beglerin ve
dizdârlardan ve ağalardan müsa„ade ve muamele olmayub ihzârda ta„allül idüb sağir ve
amel-mandeler yirine ahar kimesne gösterdeler ve her kal„aya bi‟z-zât çıkub görmeye
komadılar diye cümlenüz mes‟ûl olub sancaklarınız ve ağalıklarınız ahara virilür bilmiş
olasız cümlenüz bu bâbda mukayyed olub eğer neferâtdır ve eğer hazîne ve bârût ve yât
ü yerâk cümlesin aynı ile müşârun-ileyh çavuşum ma„rifetiyle defter idüb mühürleyüb
çavuşuma teslîm idüb gönderesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
Bu dahı Bir sûreti Basra beglerbegiliğinde olan kal„aların yoklaması içün vech-i meşrûh
üzre emr yazılmışdur.
Bu dahı Bir sûreti Lahsa beglerbegiliğinde olan kal„aların yoklaması içün emr-i şerîf
yazılmışdur vech-i meşrûh üzre
Bir sûreti Budun beglerbegiliğinde vâkı„ olan kal„aların yoklaması içün vech-i meşrûh
üzre emr yazılmışdur.
Bir sûreti Bosna beglerbegiliğinde vâkı„ olan kal„aların yoklaması içün vech-i meşrûh
üzre emr yazılmışdur.
265
Bu dahı mezkûr Mustafa Çavuş'a virilmişdür. Fî M[ezbur]
Bir sûreti Tımışvar beglerbegiliğinde olan kal„aların yoklaması içün vech-i meşrûh üzre
emr yazılmışdur.
Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti
261 / 593
261 / 594
266
kimesneler ki talebelerdir kendü halindedir yarar kefîller ile tahsil-i ilm eyleyeler
kimesne rencîde eylemeye diyü mü‟ekked emr-i şerîf taleb olınur.
262 / 595
Fî 16 Ş Sene [9]96
Silistre‟den Darende Mustafa nâm kimesne gelüb şöyle arz-ı hâl eyledi ki
Silistre begi‟nin pazara gideni olan Abdi nâm kimesne bunun eniştesi olan Ak bıyık
nâm kimesnenin gice ile evin basub bunın ? nâm Bikr ve ? nâm cariyesini ve Rıdvan
nâm abd-i memlukın ve mezbûr Ak bıyık katl eyleyüb dört ? mikdâr nakd-i akça ve
gümüş evani ve raht ve kılıç ve sâ‟ir esbâb ü erzâkın gâret ü tâlân idüb ba„de firâr
eyleyüb İslambol‟a geldikde tutılub habs olınub hâlâ bu husus içün mezbûr mahall-i
hadisede görilmek içün kayd ü bend ile Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından husus-ı
mezbûrun görilmesiyçün mübâşir ta„yîn olınan Sinan Çavuş zîde kadruhû‟na teslîm
olınmışdur. Buyurdum ki:
[Boşluk] Vusul buldukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüd ile mukayyed olub ihzâr-ı
husamâ kılub gaybet eyleyeni şer„le buldırması lâzım olanlara buldırub getürdüb bir
def„a görilmeyüb on beş yıl mürûr itmiş değil ise ve maktûllerin meyyitleri mecrûhen
bulınmuş ise mahall-i hadisede tamâm hakk üzre dikkat ü ihtimâm ile teftîş ü tefahhus
eyleyüb göresin fi‟l-vâkı„ kaziyye arz olınduğı gibi ise ol bâbda muktezâ-yı şer„-i
kavîmle âmil olub ba„de‟s-subût gâret ü tâlân olınan erzâk ü esbâb ü emvâl şer„le
müteveccih olanlardan hükm idüb bî-kusûr alıvirdükden sonra haklarından şer„le lâzım
geleni icrâ idüb yirine koyasın. Hilâf-ı şer„-i kavîm aslâ kimesneye ta„allül ve inâd
itdirmeyesin. Arza muhtâc olanları yazub habs idüb arz eyleyesin. Tamam hakk üzre
olub tezvîr ü telbîsden ve şuhûd-ı zûrdan hazer idüb ve ahz ü celb sebebi ile ehl-i fesâda
himâyet olınmayub ve arz ve nisbet ile hilâf-ı vâkı„ arz olınmakdan be-gâyet hazer
eyleyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.
267
265 / 596 Ulak Trablusşâm‟a varub gelince Sinan Çavuş‟a virilmişdür. Neferen 2 Fî 19
B Sene [9]96
265 / 597 Ulak Edirne‟ye varub gelince Ca„fer Çavuş neferen 2 Fî mezbûr
265 / 598 ulak Üsküb‟e varub gelince Ömer Çavuş‟a neferen 2 Fî mezbûr
265 / 599 ulak Novabırda‟ya varub gelince Mahmud Çavuş‟a neferen 2 Fî mezbûr
Ulak
Ulak
Ulak
266 / 602 ulak İbrahim Çavuş isticâl Fenar… varub gelince nefer 2 Fî 26 S Sene [9]96
266 / 603 ulak isticâl varub gelince yeni çavuş oğlı Sinan Çavuş‟a nefer 2 Fî M
266 / 605 ulak Mahmud Çavuş‟a bu dahı varub gelince nefer 2 Fî Mezbûr
266 / 608 ulak bu dahı Mehmed Hilmi Çavuş‟a Çavuş‟a varub gelince neferen 2 Fî
tarihi‟l-mezbûr
266 / 609 ulak sağ kol‟a varub gelince Halil Çavuş‟a nefer 2 Fî 6 RA Sene [9]96
266 / 610 ulak sol kol‟a varub gelince Kasım Çavuş‟a nefer 2 Fî M
266 / 611 ulak Rûm-iline varub gelince Dergâh-ı mu„allâ yeniçerilerinden [Boşluk] nâm
yeniçeri neferen Fî 7 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96
266 / 614 ulak Anadolu‟ya varub gelince bu dahı yeniçeridir neferen Fî M ? yirleri ?dört
ulak emri yazılub yeniçeri ağasına teslîm olınmışdur.
268
266 / 615 ulak Südde-i sa„adet‟ümden Bağdad‟a varınca ümerâ‟dan Evrekan sancağı
begi Ali ve Dergâh-ı mu„allâ çavuşlarından Rüstem Çavuş neferen 4 Fî 26 R Sene 996.
266 / 616 ulak Anadolu Karaman ve Haleb ve Trablusşâm ve Şâm-ı şerîfe varub gelince
kapucılardan Mustafa ve Ömer‟e neferen 3 Fî 10 CA Sene [9]96
266 / 617 ulak Maraş ve Rum ve Batum beglerbegilerine varub gelince neferen 3
kapucılardan Mehmed ve diğer Mehmed‟e virilmişdür. Fî 15 CA Sene [9]96
266 / 618 Divânda Haydar Çavuş‟a virilmişdür. Ulak Anadolu ve Karaman ve Batum‟a
varub gelince İdris ve Mehmed kapucılara virilmişdür. neferen 3 Fî 11 CA Sene [9]96
266 / 619 ulak sağ kol‟a varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m bevvâblarından Mehmed ve
Musa neferen 2 Fî 14 CA Sene [9]96
266 / 620 ulak sol kol‟a sefer içündir varub gelince Mustafa ve Keyvan neferen 1 Fî 19
CA Sene [9]96
266 / 622 ulak Konya‟ya varub gelince Mustafa Çavuş ve çavuş oğullarından Ali ve
diğer Ali‟ye yazılmışdur seferi yokdur. Fî 19 CA Sene [9]96
266 / 623 ulak Çavuş başı almışdur. Mora‟ya varub gelince Mehmed Çavuş„a neferen 2
Fî 28 CA Sene 996
266 / 624 ulak Bosna[ya] varub gelince Mehmed Çavuş‟a neferen 3 Fî 10 Receb Sene
996
266 / 625 ulak Beç ilçisinin üç nefer âdemisine ve Budun çavuşu Yusuf„a ulak
buyurılmışdur. Fî M Sene [9]96
267 / 626 ulak Boğdan‟a ve Eflak‟a Dergâh-ı âlî çavuşlarından Kasım Çavuş‟a nefer 2
Rumili beglerbegisinin kapu kethüdâsı [İske]nder Çavuş'a virilmişdir. Fî 28 S Sene
[9]95
267 / 627 ulak Kütahya ve Hamide Dergâh-ı âlî çavuşlarından Ali Çavuş‟a nefer 2 Fî 29
S Sene [9]95
267 / 628 ulak Aydın Saruhan‟a Dergâh-ı âlî çavuşlarından Sefer Çavuş‟a neferen 2 Fî
28 S Sene 995 Kumaş içün
269
267 / 629 ulak Budun‟a Veli Çavuş‟a neferen 2 Fî 28 S Sene [9]95
267 / 630 ulak Tebriz‟e varınca vezîr Ca„fer Paşa‟nın kethüdâsı Niğde begi Mahmud
Beg‟e neferen 15 Fî 22 S Sene [9]95
267 / 631 ulak Tebriz‟e varınca Dergâh-ı âlî bevvâblarından Yahya ve Süleyman nâm
kapucılara neferen 15 Fî M Sene [9]95
267 / 633 ulak Mehmed Çavuş‟a Van‟a varınca neferen 2 Fî 26 S Sene 995
267 / 634 ulak Aydın ve Saruhan‟a isti„câl-i mâl içün Ali Çavuş‟a neferen 2 Fî 22 S
Sene [9]95
267 / 635 ulak Atalaya ve Karaman‟a varub gelince Hacı Ali Çavuş‟a neferen 2 Fî 25 S
Sene [9]95
267 / 636 ulak Aydın ve Saruhan ve Menteşe‟ye ta„cil-i mâl içün Hüseyin Çavuş‟a
neferen 2 Fî 26 S Sene [9]95
267 / 638 ulak Mora‟ya Dergâh-ı âlî çavuşlarından Kubad Çavuş‟a neferen 2 Fî 22 S
Sene [9]95 Efendi ? buyurmışdur.
267 / 639 ulak Anadolu‟ya nevruz akçası içün Hacı Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 20 S
Sene [9]95
267 / 640 ulak İbrahim Çavuş‟a Dubrovnik‟e varınca neferen 2 Fî 29 S Sene [9]95
267 / 641 ulak sol kol‟a Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş‟a neferen 2
Fî Gurre-i RA Sene [9]95
267 / 642 ulak Bosna‟ya varınca Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî Gurre-i S Sene [9]95
267 / 643 ulak Saruhan‟a Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş‟a neferen 2
Fî 2 RA Sene [9]95
267 / 644 ulak Rum‟a varınca diğer Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 2 RA Sene [9]95
270
267 / 645 ulak Kasım Çavuş‟a Bosna‟ya ve Hersek‟e varub varub388 gelince neferen 2
Fî 4 RA Sene [9]95
267 / 646 ulak Dubrovnik‟e varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından İbrahim
Çavuş‟a neferen 2 Fî 2 RA Sene [9]95
267 / 647 ulak mâli Bağdad‟a varınca dergâh Hasan Çavuş‟a neferen 4 Fî 2 RA Sene
[9]95
267 / 648 ulak Bağdad‟a varınca ve gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Bekir
Çavuş‟a neferen 4 Fî 2 RA Sene [9]95
267 / 649 ulak Burusa‟ya varınca Dergâh-ı mu„allâ‟m kapucılarından Ali ve Mustafa
neferen 2 Fî 2 RA Sene [9]95
267 / 650 ulak Mehmed Çavuş‟a Teke ve Menteşe‟ye ve Hamid‟e varub gelince neferen
2 Fî 4 RA Sene [9]95
267 / 651 ulak Erzurum[a] varınca serdârın kapucıbaşısı Ali Ağa‟ya neferen 4 Fî 4 RA
Sene [9]95
267 / 652 ulak Erzurum[a] varınca Dergâh-ı âlî çaşnigirlerinden Veli Ağa neferen Fî 4
RA Sene [9]95
267 / 653 ulak sağ kol‟a Mehmed Çavuş‟a varub gelince neferen 2 Fî 7 RA Sene 995
267 / 654 ulak sol kol‟a Yunus Çavuş‟a varub gelince neferen 2 Fî 7 RA Sene [9]95
267 / 655 ulak Selanik‟e varub gelince Ahmed Çavuş‟a ve iki nefere Fî 9 RA Sene 995
267 / 656 ulak Hamid‟e varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m bevvâblarından Mahmud‟a
neferen 2 ? ? Fî 3 RA Sene [9]95
267 / 657 ulak Selanik‟e varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mahmud
Çavuş‟a neferen 3 Fî 9 RA Sene [9]95
267 / 658 ulak Budun‟a varınca Budun‟a389 varınca Budun çavuşlarından Sinan neferen
3 Fî 15 RA Sene [9]95
388
İki kez yazılmış
389
İki kez yazılmış
271
267 / 659 ulak sol kol‟a varınca Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş‟a
neferen 2 Fî 20 RA Sene [9]95
267 / 661 ulak mâl içün Hüsrev Çavuş‟a Tımışvar‟a ve Belgrad‟a varub gelince neferen
2 Fî 21 RA Sene [9]95
267 / 662 ulak Muslı Çavuş‟a mâl içün Selanik‟e ve Yenişehr‟e varub gelince neferen 3
Fî 21 RA Sene [9]95
267 / 663 ulak mâl içün Mehmed Çavuş‟a Erzurum‟a varub gelince nefer 2 Fî 21 RA
Sene [9]95
267 / 664 ulak mâl içün Hasan Çavuş‟a sol kol‟a varub gelince neferen 2 Fî 2 Sene
[9]95
267 / 665 ulak mâl içün diğer Hasan Çavuş‟a Vize ve Niğbolu‟ya varub gelince neferen
2 Fî 2 Sene [9]95
267 / 666 ulak mâl içün Mustafa Çavuş‟a Kıbrıs‟a varub gelince neferen 3 Fî 21 RA
Sene [9]95
267 / 667 ulak mâl içün diğer Hasan Çavuş‟a Bosna‟ya varub gelince nefer 2 Fî C Sene
[9]95
267 / 668 ulak Haleb‟e varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından neferen 2 Fî 28
RA Sene [9]95
267 / 669 ulak Emrullah Çavuş‟a Kütâhya ve Karahisâr sancakların dolaşub gelince
nefer 2 Fî 7 RA Sene 995
267 / 670 ulak Veli Çavuş‟a sol kol‟a varub gelince nefer 3 Fî 28 RA Sene [9]95
267 / 671 ulak Mustafa Çavuş'a Ankara ve Kastamonı ve Bolu‟ya varub gelince neferen
2 Fî M Sene [9]95
267 / 672 ulak sağ kol‟a Hızır Çavuş‟a varub gelince neferen 2 Fî 29 RA Sene [9]95
267 / 673 ulak sol kol‟a varub gelince Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 29 RA Sene [9]95
272
268 / 674 ulak Trablusşâm‟a varub gelince Dergâh-ı âlî kapucılarından bölük-başı
Ahmed ve kapucı Hasan ile ulak emri virilmişdür. Fî şehr-i Rebî„u‟l-âhir [sene] 995
268 / 675 ulak Haleb‟e varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından Osman
nefer 3 Fî 29 RA sene [9]95
268 / 676 ulak Nakaşa‟ya varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından İbrahim
Çavuş neferen 2 Fî 25 RA Sene [9]95
268 / 677 ulak Bolu ve Kengiri‟ye varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından
İbrahim Çavuş‟a nefer 3 Fî Gurre-i R Sene 995
268 / 679 ulak Anadolu beglerbegiliğinde vâkı„ olan kâdîlıklara Hüseyin Çavuş iki
nefer yoldaşıyla Fî 16 R Sene 995
268 / 680 ulak Selanik‟e ve Yanya‟ya varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından
Ebezade Çavuş‟a neferen 2 Fî 16 R Sene [9]95
268 / 682 ulak Haleb‟e ve Karaman‟a ve Şâm-ı şerîfe varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Abbas Çavuş‟a neferen 3 Fî 26 R Sene [9]95
268 / 683 ulak Ankara ve Sultanönü ve Kastamoni ve Bolu‟ya varub gelince Arslan
Çavuşoğlı ve İbrahim Çavuş‟a virilmişdür nefer 2 Fî 27 R Sene [9]95
268 / 684 ulak vilayet-i Rum‟a varub Serdâra varınca Yenki Çavuşoğlı Sinan Çavuş‟a
neferen 2 Fî M
268 / 685 ulak Serdâra varınca Hamza Çavuş‟a ve dört neferen âdemisine virilmişdür Fî
28 R Sene [9]95
268 / 686 ulak Hüdavendigar ve Karesi ve Aydın ve Saruhan‟a varub Serdâra varınca
neferen 2 Fî 28 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]95
268 / 687 ulak Şirvan‟a varınca Dergâh-ı mu„allâ‟m kullarından neferen 3 Fî 28 R Sene
[9]95
273
268 / 688 ulak Serdâr‟a varınca Kurd Çavuş‟a neferen 3 Fî 28 R Sene [9]95
268 / 689 ulak Maraş‟a ve Diyarbekir‟e varub Serdâra gelince neferen 2 Fî 3 CA Sene
[9]95
268 / 690 ulak Silistre ve Niğbolu‟ya ve Çirmen‟e varub gelinceye değin Mehmed
Çavuş‟a Hünkâr çavuşudur neferen 2 Fî 15 CA Sene 995
268 / 691 ulak Mısır‟a varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m kapucılarından Bayram ve
Mustafa neferen birer Fî M Sene 995
268 / 692 ulak Mehmed Çavuş‟a Hamza Beg efendinin ze„âmetleri olan yirleri dolaşub
gelince neferen 3 Fî 8 C Sene [9]95
268 / 693 ulak Behram Çavuş‟a Tuna yalısından çeri getürmek içün neferen 2 Fî M
Sene [9]95
268 / 694 ulak Eflak ve Boğdan‟a varub gelince ve Sidre kapsi‟ye Mehmed Çavuş‟a
neferen 2 Fî 2 Sene [9]95
268 / 695 ulak İbrahim Çavuş‟a Kıbrıs‟a ve Karahisâr‟a varub gelince neferen Fî 12 C
Sene [9]95
268 / 696 ulak Sağ kol‟a Mehmed Çavuş‟a nefer 2 Fî 5 Receb Sene [9]95
268 / 697 ulak Sol kol‟a varub gelince Zeynel Çavuş'a Fî 6 Receb Sene [9]95
268 / 698 ulak Anadolu‟ya varub gelince Murad Çavuş‟a nefer 2 Fî 7 B Sene [9]95
268 / 699 ulak Abdülkerim‟e Saruhan‟a varub gelince nefer 2 Fî 8 Receb Sene [9]95
269 / 700 ulak İbrahim Ankara ve Bolu ve Kengiri ve Kastamonu‟ya varub gelince
nefer 2 Fî M Sene [9]95
269 / 701 ulak Klis‟e varub gelince kapucılarından Ferhad nefer Fî 8 Receb Sene [9]95
269 / 702 ulak Muallimzade Bağdad defterdârı vilâyet-i Anadolu‟ya varub serdâr‟a
varınca neferen 6 Fî 14 B Sene [9]95
269 / 703 ulak Ankara [ve] Bolu ve Kastamoni‟ye varub gelince Mehmed Çavuş‟a
neferen 2 Fî M
269 / 704 ulak Aydın ve Saruhan‟a varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından
Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 15 B Sene [9]95
274
269 / 705 ulak Belgrad ve Semendire‟ye varub gelince Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî
15 B Sene [9]95
269 / 706 ulak Midillü ve Karesi‟ye varub gelince neferen 2 Fî 17 B Sene [9]95
269 / 707 ulak Dergâh-ı âlî çavuşlarından Süleyman Çavuş‟a Şâm ve Trablusşâm‟a
varub gelince neferen 2 Fî 19 B Sene [9]95
269 / 708 ulak Dergâh-ı âlî çavuşlarından Perviz Çavuş‟a Silistre ve Niğbolu ve sağ kol
ve sol kol‟a varub gelince iki nefer yoldaşıyla hüküm yazılmışdur. Fî 22 Receb Sene
[9]95
269 / 709 ulak Ali Çavuş‟a sağ kol‟a varub gelince nefer 3 Fî 25 Receb Sene [9]95
269 / 710 ulak Bosna ve Belgrad‟a varub gelince Hüseyin Çavuş‟a neferen 2 Fî M Sene
[9]95
269 / 711 ulak Piyale Çavuş Sivas‟a ve Bafra‟ya varub gelince neferen 2 Fî 12 Ş Sene
[9]95
269 / 712 ulak Haleb‟e varub gelince kapucılarından Mehmed ve Seyyid Ali neferen
birer nefer Fî 19 Ş Sene [9]95
269 / 713 ulak Şâm‟a varub gelince kapucılarından Mustafa nam kapucı neferen 2 Fî 19
Ş Sene [9]95
269 / 714 ulak Uşak‟a varub gelince Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 19 Ş Sene [9]95
269 / 715 ulak Mehmed Çavuş‟a Hamid ve Teke ve Karahisâr-ı sâhib ve Kütahya
neferen 2 Fî 26 Ş Sene [9]95
269 / 716 ulak Hüdavendigar‟a Ankara‟ya Katib varub gelince Çavuş‟a neferen 2 Fî 26
Ş Sene [9]95
269 / 717 ulak Bağdad‟a ve Basra‟ya Ca„fer Çavuş dülbend içün nefer 3 Fî 3 N Sene
[9]95
269 / 718 ulak Rum‟a varınca Rıdvan Çavuş‟a neferen 2 Fî Evâsıt-ı N Sene [9]95
269 / 719 ulak Aydın ve Saruhan ve Menteşe‟ye varub gelince kapucı Ahmed Çavuş‟a
Fî 6 L Sene [9]95
275
269 / 720 ulak Dergâh-ı âlî çavuş Kastamoni ve Bakır küre‟ye varub gelince kendüye ve
dört âdemine virildi. Fî 3 ZA Sene [9]95
269 / 721 ulak Aydın ve Menteşe ve Saruhan‟a varub gelince Hacı Çavuş‟a neferen 2 Fî
2 ZA Sene [9]95
269 / 722 ulak Tebriz‟e varub gelince Ali Çavuş‟a nefer 8 Fî 6 ZA Sene [9]95
269 / 723 ulak vilâyet-i Rum‟dan zahire sürmek içün ulak emridir Sinan Çavuş‟a
neferen 2 Fî 4 ZA Sene [9]95
269 / 724 ulak Yemen‟e ve Mısır‟a varınca Ca„fer Çavuş‟a neferen 4 Fî 10 Zi‟l-ka„ide
Sene [9]95
269 / 725 ulak Hakkâri‟ye varub gelince Kiği begi Uğurlu Beg‟e neferen 5 Fî 10 Zi‟l-
ka„ide Sene [9]95 Balıkçızade‟ye virilmişdür.
269 / 726 ulak Bağdad‟a varınca Hasan Çavuş‟a neferen 7 Fî 16 ZA Sene [9]95
269 / 727 ulak Kırım‟a varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m kapucılarından Mehmed ve
Süleyman neferen 4 Fî 22 ZA Sene [9]95
269 / 728 ulak sağ kol‟a Derviş Çavuş neferen 3 isti„mâl içündir. Fî 26 ZA Sene [9]95
269 / 729 ulak Ali Çavuş Ayazmend iskelesine varınca neferen 2 Fî 28 ZA Sene [9]95
269 / 730 ulak Atala‟ya varınca Ali Çavuş‟a nefer 2 Fî 29 ZA Sene [9]95
269 / 731 ulak isticâl Avlonya ve Karlı-ili ve İnebahtı ve Mora ve Ağrıboz ve Tırhala ve
Ohri‟ye varub gelince Perviz Çavuş‟a neferen 4 Fî 29 ZA Sene [9]95
269 / 732 ulak isticâl Mehmed Çavuş Aydın ve Saruhan‟a varub gelince Mehmed
Çavuş‟a neferen 2 Fî 29 ZA Sene [9]95
269 / 733 ulak Kastamoni‟ya varub gelince diğer Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 29 ZA
Sene [9]95
269 / 734 ulak Aydın ve Saruhan‟a varub gelince Dergâh-ı mu„allâ çavuşlarından
Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 20 Z Sene 995
269 / 736 ulak Bosna‟ya varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m kapucılarından Ali ve
Mehmed neferen 3 fetih müjdesiyçün Fî 2 Z Sene [9]95
276
270 / 737 ulak Budun‟a varub gelince kapucılarından Receb ve Ali neferen 3 müjde
içün Fî M
270 / 738 mâli ulak Tımışvar‟a varub gelince neferen 3 kapucılarından Mustafa bölük-
başı ve Rıdvan müjde içün Fî 2 Z Sene [9]95
270 / 739 ulak Bosna‟ya varub gelince meşaleci Yusuf neferen 3 Fî Evâsıt-ı Zi‟l-hicce
Sene [9]95
270 / 740 ulak Tırhala ve Ağrıboz sancaklarına varub gelince Mehmed Çavuş nefer 2 Fî
6 Zi‟l-hicce Sene 995
270 / 741 ulak Bağdad‟a varub gelince emir yazılmışdur. İsmi nâ-ma„lûm Bayram günü
olmışdur. Fî 12 ZA Sene 995
270 / 742 ulak Edirne‟ye varınca İslâm Girây âdemlerinden Hakverdi ve Hasan Çavuş
iki nefer âdemleriyle yazılmışdur. Fî 11 Z Sene [9]95
270 / 743 isticâl ulak Kastamoni ve Teke ve Hamid‟e varub gelince neferen 3 Fî 19 Z
Sene [9]95
270 / 744 ulak Karaman‟a isticâl varub gelince neferen 3 Ahmed Çavuş‟a Fî 20 Z Sene
[9]95
270 / 745 ulak ordu-yı hümâyûna varınca Süleyman Çavuş ve Dergâh-ı mu„allâ‟m
yeniçerileri bölük-başılarından Sinan bölük-başı ve yeniçerilerden Mahmud neferen 2 Fî
9 muharremü‟l-haram Sene 996
270 / 746 ulak dokuz çavuşlardan biridir. İbtidâsı budur. Yenipazar‟a varub gelince
Haydar Çavuş‟a nefer iki Fî 5 Safer Sene [9]96
270 / 747 ulak Karaman‟a ve Kıbrıs‟a varub gelinceye değin Sinan Çavuş iki nefer
âdemiyle Fî 5 Safer Sene 996
270 / 748 ulak sağ kol‟a ve Belgrad‟a varub gelince Ali Çavuş‟a iki nefer âdemiyle Fî 5
Safer Sene [9]96
270 / 749 ulak Tuna‟ya varub gelince Mehmed Çavuş‟a virilmişdür. Nefer iki Fî 5 Safer
Sene [9]96
270 / 750 ulak Sivas‟a varub gelince Ömer Çavuş‟a neferen 3 Fî 16 S Sene [9]96
277
270 / 751 ulak Budun‟a varub gelinceye değin Budun‟un defterlü çavuşlarından
Mustafa Çavuş‟a neferen 2 Fî 15 S Sene [9]96
270 / 752 ulak Mehmed Çavuş‟a Karesi ve Hüdavendigar ve Biga[ya] varub gelinceye
değin ve Kütahya ve Karesi‟ye neferen 2 Fî 16 S Sene [9]96
270 / 753 ulak Tebriz‟e varub gelince Yusuf ve Ali Çavuş neferen 7 Fî 24 RA Sene
[9]96
270 / 754 ulak Tebriz‟e varub gelince hâlâ Niğde sancağı begi Mahmud Beg arzıyla
neferen 10 Fî M
135 / 301
Marlo, Osmancık, Ketance ve Zeytun kâdîlarına: Ehl-i fesâd eşkıyâ sûhte tâ‟ifesinin
kervanlar ve evler basıp Müslimanları katledip bazı kişilerin oğlan ve kızlarını alıp
yanlarında gezdirdikleri, eşkiyanın ele getirebilmesi için her on haneden bir yiğitbaşı
tayin edilmesi ve ele geçirilenlerin haklarında şer„le lâzım gelenin yapılması hakkında.
136 / 302
İlbasan Beyine ve Draç Kâdîsına: Draç Kalesinde nâ‟ib olan Muslihiddîn‟in, ba„zı
kişiler hâzır değil iken hüccet verip sicil-i mahfûzdan birçok evrak kesip Müslimânlara
zararı olduğu ve verilen hüccetlerin ne olduğunun yazılıp arz edilmesi hakkında.
137 / 303
278
Niğbolu beyine: Askerin Boğdan‟da kışlarsa re„âyâya zarar verileceğinden Bender ve
Akkirman‟da kışlanılması ve Boğdan‟dan tedarik olunan zahirenin narh üzere alınması
hakkında.
137-1
Batum beylerbeyine: Giresun‟da bazı karyelerin mahsûlatının yüz altmış beş akçaya
Câbî Mehmed‟e iltizâm edilip bir sene sonra yüz binden fazla akçanın zimmetinde
kaldığının öğrenilmesi üzerine berâtın alınıp timarın başkasına verilmesi hakkında.
137-1
137 / 304
Yemen‟de olan Vezir Hasan Paşa‟ya: Küffârdan alınan gemilere ve orada bulunan
gemilere lâzım olan meta‟ların Tersâne-i Âmire‟den alınıp gemilerde kullanılması
hakkında.
138 / 305
138 / 306
279
[2 M 996 / 3 Aralık 1587]
Haleb ve Antakya kâdîlarına: Antakya‟da Kebek Ahmed ve oğlu Yusuf isimli kişilerin
sürekli hâkim ve na‟iblerin yanında bulunup halka haksız yere zulm ettikleri hakkında.
139 / 307
Bender beyine: Bir Cum‟a gicesi Kazakların Özi suyından gelip harabe mağaralarda
saklanıp sabah kale kapısı açıldığında içeri girip kaleye zarar verdikleri ve bölgedeki
beylerin, askerlerin ve Niğbolu beyi Mehmed Bey‟in bölgeyi muhâfaza etmesi
hakkında.
140 / 308
141 / 309
141 / 310
280
Şark Seferi‟nde olan Sinan‟a: Hasekilerden Halil‟i kâ‟im-makâm nasb edip kendisinin
acilen İstanbul‟a gelmesi hakkında.
141 / 311
Kırkilise beyine: İstanbul zahiresi için Rûm-ili‟nden getirilen koyun hizmetine me‟mûr
olan Eyüb Çavuş ile Korcıgaz isimli bölgede koyunların hıfz edilip, İstanbul‟a
getirilmesi hakkında.
142 / 312
143 / 313
143-1
281
Trablus beyine ve kâdîlarına: Trablus beylerbeyiliğini tahrîr eden Mehmed Bey
defterleri getirirken önceden Hamâ beyi olan Mehmed Bey defterleri alıp bazı
değişiklikler yapıp mahsûl hususunda külli zarar olduğunun anlaşılması üzerine Hamâ
beyi olan Mehmed‟in yaptığı deftere değil defterdâr Mehmed‟in yaptığı tahrîre
uyulması hakkında.
143-2
143 / 314
144 / 315
Vize Beyine: Ehl-i fesâd hırsızlar Kabaağaç civarında ve sâ‟ir insanların geçtiği
bölgelerde toplanıp gelip geçenlere saldırıp mallarını yağma ettikleri ve vilayetin
korunması için sancak beyi tayin edildiğini hakkında.
144 / 316
282
[8 M 996 / 9 Aralık 1587]
144 / 317
145 / 318
Eflak‟dan Südde-i sa„âdet‟e gelince vâkı„ olan kâdîlara: Eflak voyvodasının âdemleri
önemli haber ile İstanbul‟a gelmeleri gerektiğinde iki nefer âdem içün menzîlden
menzîle bârgîr tedarik edilmesi hakkında.
145 / 319
Erdel voyvodasına: Boğdan ve Eflak voyvodalarına âdem lazım olup Erdel vilayetinden
Boğdan ve Eflâk‟a gönüllü gitmek isteyenlerden kifâyet mikdârının gönderilmesi
hakkında.
145 / 320
283
Erzurum beylerbeyine ve defterdârına: Murad Paşa‟nın Erzurum‟da olan cebe-hâne ve
mehterhâne ve gayrı cümle her neyi varsa yazılıp develere yüklenip İstanbul‟a
gönderilmesi hakkında.
145 / 321
146 / 322
Üsküp beyine ve kâdîsına: Hasan isimli kişi Südde-i sa„âdet‟e gelerek boyalı Mehmed
isimli nâ‟ib‟in kendisini fuzûlen ta‟zîr ettiğini bildirmesi üzerine nâ‟ib‟in Südde-i
sa„âdet‟e gönderilmesi ve mezkûr Hasan‟ın ahvâli‟nin yazılıp arz edilmesi hakkında.
146 / 323
Midüllü beyine: Teftîşde Yorgi veled-i Nikola isimli zımmîye kefîl bulunmadığı için
küreğe verildiği ve Faro isimli zımmîye ise Yusuf bin Zeynel ve Mehmed bin Yusuf ve
Küçük Hüseyin nefsine ve ihzârına kefîl olub kürekden ıtlâk olınmaları hakkında.
146 / 324
284
147 / 325
Niğbolu beyi Mehmed Bey‟e: İki bin kadar Kazak Boğdan üzerine gelip Turla suyunu
geçdikten sonra Boğdan üzerine varmakdan vazgeçip Akkirman ve Bender‟e yöneldiği
ve Boğdan voyvodasının firar ettiği, küffârın ne mikdâr olduğunun ve Boğdan
voyvodasının gerçekten firar edip etmediğinin Südde-i sa„âdet‟e arz edilmesi hakkında.
147 / 326
147 / 327
147 / 328
148 / 329
285
Mısır beylerbeyine: Habeş beylerbeyi Hüdâverdi‟nin kadîmden beri Habeş beylerbeyi
olanlara sâlyânelerine mahsûb olmak üzre Mısır‟dan yüz bin akça verildiğini bildirmesi
ve kendisine de verilmesini ricâ etmesi hakkında.
148 / 330
Boğdan Voyvodasına: Kazak eşkıyâsı hareket hâlinde olub Boğdan üzerine gelmek
ihtimali olduğundan gönüllü olarak ulûfeci yazılmak isteyenlerden yeterli mikdarda
yarar âdemlerin ulûfeci nâmıyla deftere kayd edilmesi hakkında.
148 / 331
149 / 332
Demirkapu‟da olan vezîr Ca„fer Paşa‟ya: Şirvan‟ın emn ü emân üzere olduğunun,
perâkende olan halktan iki üç bin hânenin tekrar yerlerine geldiğinin, Hazîne-i Âmire‟de
otuz yük Şirvanî akça kaldığının ve dört bin batmân ipeğin hazîne‟de hıfz edildiğinin
bildirilmesi, Şirvan‟ın emn ü emân üzere olmasından ve yedek akçanın dahı hazinede
kalmasından memnûn olunduğu hakkında.
150 / 333
286
Edirne‟de Bostâncı-başıya: İstanbul‟da eski saray bahçesi için lâzım olan gül için
gerekli akçanın verildiği ve Edirne‟den gül fidanlarının bargirlere yüklenip İstanbul‟a
gönderilmesi hakkında.
150 / 334
Erdel voyvodasına nâme-i hümâyûn: Erdel vilâyetinin harâcı ile gelen Turme Hristoni
isimli elçi hizmetini edeb üzere yerine getirip geri Erdel‟e gitmesi için icâzet verildiği
hakkında.
151 / 335
Boğdan voyvodasına: Boğdan voyvodasının iki bin mikdârı Kazak kâfirinin Boğdan‟a
geldiğini düşünüp firar ettiği ve kâfirlerin Boğdan‟a gelmekten vazgeçip Akkirman ve
Bender‟e yönelmeleri ve Boğdan voyvodasının nerede olduğunun İstanbul‟a
bildirilmesi hakkında.
151 / 336
151 / 337
287
Siroz ve Pirlepe ve Zihne kâdîlarına: Mehâyif teftîşi içün gönderilen Mehmed Çavuş‟un
teftîş bahânesiyle her hâneden hallerine göre akçalarını alıp zulm ettiğinin öğrenilmesi
üzerine halktan alınan akçaların geri verilmesi ve çavuşun teftîş görevinden alınması
hakkında.
152 / 338
Silistre ve Yergöğü kâdîlarına: Eflak halkından bazı kişiler kaçıp bu tarafta yeniçeri,
solak, erbâb-ı tîmâr çiftliklerine havâss-ı hümâyûn ve sancak-beyi hâslarına ve evkâf
karyelerine yerleştikleri ve nerede bulunurlarsa geri Eflak‟a gönderilmeleri hakkında.
152 / 339
153 / 340
153 / 341
288
Karaman beylerbeyine ve Akşehir ve Doğanhisârı kâdîlarına: Doğanhisârı‟nda sâkin
olan Arzu oğlu Sefer ve oğulları şirret üzre olub kendi hallerinde olan fukarâyı ehl-i örfe
hapsettirip mallarını aldıklarının bildirilmesi ve Kıbrıs‟a sürgün olmaları için tezkire
gönderilmişken bir tarîk ile kurtuldukları halde te„addîden hâlî olmadıklarından dolayı
yakalanıp İstanbul‟a gönderilmeleri hakkında.
154 / 342
Rakka beylerbeyi Mehmed Paşa‟ya: Cezîre-i Reyhe yakınlarında olan Benî Saîd
nehrinin harâb olduğu zikr olunan nehir ma„mûr iken zirâ‟at olunduğu gelip geçen
tüccârların huzûr içinde geçtiğinin ve nehrin ihyâ ve abâdân olması için gerekli olan
otuz bin filoriyi Rakka beylerbeyisi Mehmed Paşa‟nın kendi bütçesiyle yaptırması ve
nehir ihya oldukdan sonra hâsıl olan mahsûlâtının nısfının mîrîye ve nısfının mülkiyet
üzre kendüsine virilmesi hakkında.
155 / 343
155 / 344
289
[2 L 995 / 5 Eylül 1587]
Kıbrıs beylerbeyi: Sâbıkâ Tunus hâkimi Mevlây Ahmed‟in oğlu Tunus‟a varub ihtilâl
çıkartır diye düşünülerek ihtiyâten Mâgosa kal„asında hapsedilmişken serbest kalırsa
ihtilâl çıkarır diyerek yarar âdemlere koşulup İstanbul‟a gönderilmesi hakkında.
156 / 345
Şâm-ı şerîfde vezîr Sinan Paşa‟ya: Ba„zı yeniçeriler ehl-i fesâd ile birlikte olup re„âyâya
zulmedip, yollara inip gâretde bulunduklarının öğrenilip üzerine fesâdı sâbit olanların
haklarından gelinmesi hakkında.
156 / 346
Niğbolu sancağı beyi Mehmed Bey‟e: Akkirman kal„ası kapılarının ve kapı demirlerinin
yapılması ve Özi‟ye gelen Kazakların sârp yerde olduklarının ve karadan asker varması
mümkün olmayıp dibi yassı şâykalar ile Tatar cânibinden İslâm Girây, berü cânibden de
asâkir-i İslâm yürürse haklarından gelinebileceği ama kış gelir diye düşünüldüğünden
bu yıl bir mikdâr intikâm alınmak için münasip görülen yerlere saldırılması hakkında.
157 / 347
157 / 348
290
Dergâh-ı mu„allâ çavuşlarından Eyüb Çavuş‟a: 996 senesinde Korcıgaz nâm mahalde
olan koyun hizmetine kendisinin tayin edildiği ve İstanbul zahîresi için Kozcıgaz‟a
gelen koyunların hıfz edip mahrûse-i İstanbul'a gönderip koyun emînine teslîm edilmesi
hakkında.
158 / 349
159 / 350
Anadolu beylerbeyine: Geçen sene asâkir-i İslâm‟a serdâr olan vezîr Ferhad Paşa‟nın
yaptığı hizmetlerden memnun olunduğu ve bu senede hizmetde bulunması hakkında.
159-2 / 351
Karahisâr-ı sahib kâdîsına: Tuğra-yı şerîf hizmetinde olan Mehmed Paşa tarafından
Kengiri sancağında olan hâsları zabt edip Keyvan isimli âdemiyle hâsların mahsûlinden
bir mikdâr akça gönderip Karahisâr‟a geldiğinde Süleyman Çavuş‟un Keyvan‟ı
hapsedip hâsları mahsûlünün aldığının bildirilmesi hakkında.
159 / 352
291
küffâra gönderildiği ve metâ„ı virenlerin isimleri ile verdikleri metâ„ların yazılıb arz
edilmesi hakkında.
159 / 353
160 / 354
160/ 355
Sultanönü beyine ve Eskişehir kâdîsına ve İnönü dizdârına: Ehl-i fesâd olan Yusuf han
ve beş nefer ehl-i fesâdı Mehmed Çavuş ele getirib İnönü kal„asında hapsetmişken
mîrlivâ‟nın ehl-i fesâdı almak istediğinin öğrenilmesi ve mîr-i livâ‟nın bu işe
karışmaması hakkında.
161 / 356
292
Hâslar kâdîsına: Hazret-i Eyyüb-i Ensârî Câmi„-i Şerîf yakınında çayır haremine giden
kapıdan tûlen ve arzan otuz beş zîra olan yerde Mehmed Paşa‟nın türbe binâ etmesi için
icâzet verilmesi hakkında.
161 / 357
162 / 358
Hâlâ yeniçeri ağası olan Halil ve şehzâde sultân Mehmed han tâbe serâhû müderrisi
Sunullah‟a: Yehûdî tâ‟ifesinin mezar yerleri hususunda Kasımpaşa halkı ile aralarında
nizâ„ olup mugâyir olan yerlerin hâlî bırakılıp taşların gömdürüp ve etrâfında olan yerler
Müslimanlara tevzî„ olunarak husûmet bitirilmişken Kasımpaşa halkı gömülen taşları
çıkarıp binâlarına kullanmaları ve bu gibi emre mugâyir iş edenlere şer„le hareket
edilmesi hakkında.
162 / 359
163 / 360
Bağdad eyâleti ile vezîr olan Sinan Paşa'ya: Seydi isimli kişi ashâb-ı ağrâzın tahrîkiyle
hazîne-i Bagdâd‟da mukâtaacı olan kâtib Haşim‟in teftîş edilmeden hapsedilmesi ve
kâtib Haşim‟in hapisten ıtlâk edilip Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi için hüküm verildiği
hâlde emre mugâyir olunup haksız yere bir yıl haps kaldığı hakkında.
293
163 / 361
164 / 362
Boğdan voyvodasına: Boğdan‟a gelen Kazak eşkiyâsının çok olduğu ve Özi kal„asından
top ve sâ‟ir âlat-ı harb aldıkları hemen Boğdan‟a gelmeyip niçe mahallere zarar
verdikleri ve Boğdan voyvodasına mu„âvenet etmeleri için Erdel ve Eflak
voyvodalarına ahkâm-ı şerîf gönderildiği hakkında
164 / 363
Boğdan voyvodasına: Özi üzerine gelen Kazak eşkiyâsının Özi‟den niçe toplar ve
koyunlar alıp ve aldıkları topları bir yere gömüp koyunları da bir yerde bıraktıkları
öğrenilip topların ve koyunların her neredeyse bulunup zabtedilip bulunan top ve
koyunların mikdârının yazılıp arz edilmesi hakkında.
165 / 364
Baç sancağı beyine: İhmâl sebebiyle re„âyâya düşman tarafından zarar olduğu i„lâm
olup ihmâl etmeyip düşman tarafından vilâyete veya re„âyâya zarar olmaması hakkında.
294
165 / 365
Serdâra: Diyârbekr beylerbeyi iken vefât eden Hüsrev Bey‟in cümle metrûkâtının
Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.
165 / 366
166 / 367
166 / 368
Karahisar-ı sahib kâdîsına: Tuğra-yı şerîf hizmetinde olan Mehmed Paşa tarafından
Kengiri sancağında hâslar zabt edip Keyvan isimli âdemiyle hâsların mahsûlinden bir
mikdâr akça gönderip Karahisâr‟a geldiğinde Süleyman Çavuş‟un Keyvan‟ı hapsettiği
bildirilip bu hususun araştırılması hakkında.
167 / 369
295
Diyarbekr beylerbeyine ve kâdîsına ve defterdârına: Diyarbekr beylerbeyi iken vefât
eden Hüsrev Bey‟in nukûd, cebe-hâne, mehter-hâne, saraç-hâne, ve sâ‟ir cümle
metrûkâtının Südde-i sa„âdet‟e getirmek için Rûm-ili beylerbeyiliği ile vezîr olan
Mehmed Paşa görevlendirilip cümle metrûkâtı mühürleyip, mühürsüz bulunan esbâbı
defter edip sandıklara koyup Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.
168 / 370
169 / 371
169 / 372
Müşârun-ileyhe: Kul tâ‟ifesinin ağaları yılda bir kerre tebdîl olınurken şimdi muhâlif
olarak ayda bir kerre tebdîl olunup hazineye zarar olduğundan dolayı eskiden olduğu
gibi yılda bir kerre tebdîl olunması hakkında.
169 / 373
296
Müşârun-ileyhe: Tunus beylerbeyi Hasan Paşa, Trablus ve Cezâyir beylerbeyilerini
kendisine koşundı etmesi ve vilâyetin hâlî kaldığı, zarar erişmek ihtimâli olduğundan
Trablus ve Cezâyir beylerbeyileri koşundı olmamaları ve yardım gerektiğinde kifâyet
mikdârı asker gönderilmesi hakkında.
170 / 374
Mısır beylerbeyine: Mısır‟da bazı kişilerin toprak kâdîlarından şikâyet edip ve da„vâsını
başka bir kâdînın görmesi gerektiğinden İstanbul‟dan başka bir kâdî gönderilmesi
mesâfenin uzunluğundan mümkün olmayıp beylerbeyi mektûbu ile meselenin görülmesi
hakkında.
170 / 375
Müşârun-ileyhe: Mısır‟ın ümerâ ve ağalıkları bazı menâsibi arz almadan birer tarîkle
alıp ve çoğunun na-mecal ve hizmet uhdesinden gelmeyen kişiler olduğu ve hizmet
uhdesinden gelmeyen kişilere hizmet ettirilmemesi hakkında.
170 / 376
171 / 377
297
171 / 378
Müşârun-ileyhe: Mısır muhâfız ümerâsında Kul Mahmud Bey dört yüz akça tekâüd
ulûfesine mutasarrıf olduğu ve yılda iki yüz bin akçadan fazla olup ümerânın tekâüdinin
yüz bin akçada on bin akça olduğu ve Kul Mahmud‟un mutasarrıf olduğu sâlyânenin
berâtının getirtilip her yüz bin akça için on bin tekâüd dirliği verilmesi hakkında.
171 / 379
172 / 380
172 / 381
Ankara kâdîsına ve beyine: Mukaddemâ vezîr iken vefât eden Zal Mahmud Paşa‟nın
Ankara‟da haffâflar çarşısı civarında binâ ettiği musluklara su getiren sakânın
bârgîrlerine karışılıp ulaklara verildiği ve musluklara su gelmediğinden dolayı sakâ
bârgîrlerine ulakdan ve başkasından kimsenin karışmaması hakkında.
172 / 382
298
173 / 383
Kuds-i şerîf kâdîsına ve beyine: Merhum hâseki sultânın Kuds-i şerîf‟de olan evkâfına
evkâfa müte„allık hizmetlerde istihdâm olmak için mustahfızlardan on nefer verilmesi
hakkında.
173 / 384
Niğbolu beyine: Boğdan‟a müstevli olan Kazak‟ın def„i için Yaşpazarına varıldığı
öğrenilip daha önce kışlamak fermân olunan mahalle geri dönülmesi hakkında.
173 / 385
174 / 386
174 / 387
299
[15 M 996 / 16 Aralık 1587]
175 / 388
Niğbolu bey‟i olup Özi muhâfazasında olan asâkire serdâr olan Mehmed Bey‟e ve
Silistre ve Çirmen ve Vidin ve Bender beylerine: Özi kal„ası tamîr olınub atlu ve yaya
bir mikdâr nefer yazılıp ve yarar sipâhîler konulup düşman üzerine karadan askerin
varması mümkün olmayıp kış gelip kalitelerin orda durması mümkün olmayıp şaykalar
su yüzünden Akkirman‟a müstevli olmaları ve fırsat oldukça intikâm alınması hakkında.
175 / 389
Niğbolu ve Silistre sancaklarında olan kâdîlara: Leh vilâyetine öküz, inek ve ba„zı
me‟kûlât gönderildiğinin duyulması ve gönderenler her kim ise isimleri ve dirliklerinin
alınıp siyâset olunacaklarının bildirilmesi hakkında.
176 / 390
Vilâyet-i Rum-ilinde Akıncı ve Toyçeler olduğu yerlerin kâdîlarına: Leh tarafına sefer
için me‟mûr olan Akıncı ve Toyçelerin bazılarının sefere çıkmaya înâd ettikleri ve Leh
seferi zamânı geldiğinde hizmette înâd edip varmazlar ise siyâset olınacaklarının
bildirilmesi hakkında.
176 / 391
Tatar ağalarından Han Yahşi Ağa‟ya: Niğbolu beyi‟nin arz ettiği üzere kendisinin asker-
i İslâma kulağuz olub uğûr-ı hümâyûnda kulağuzluk hizmetinde bulunması hakkında.
300
176 / 392
Kengiri ve Koçhisar kâdîlarına: Kadîmden beri sôfların on dört zirâ‟ işlenirken şimdi
nâkıs işlenmek ile tüccâr ve müşterîlere zarar olduğu öğrenilip sôf işleyen sofcıların
sôfları kadîmden işletegeldiği üzere on dört zirâ‟ işlenmesi hakkında.
177 / 393
Mısır beylerbeyine: İspanya keferesinin küllî donanma tedarik edip Yemen benderlerine
zarar vermek kasdında olduklarının ve düşmana deryâdan mukâbele edebilmek için
yirmi otuz pare kadırga lâzım olduğunun bildirilmesi ve daha önce gönderilen beş pare
kadırgadan başka on beş pare kadırganın da Süveyş iskelesinde yapıldığı hakkında.
177 / 394
Serdâr Ferhad Paşa‟ya: Asker ile varıp Gürcistan vilâyetinde fetihlerde bulunup lâzım
olan mahallerde kaleler binâ etmekde gösterdiği gayrete mükafâten iki hıl„at ile bir
kabza murassa‟ kılıç ihsân olunduğu hakkında.
178 / 395
178 / 396
Aksaray beyine ve kâdîsına ve sâbıkâ Silifke kâdîsı olub evkâf teftîşine me‟mûr olan
Mehmed‟e: Aksaray‟da kışlayacak olan mîrî develere lâzım olan on bir bin kille arpa
301
adâlet ile tevzî„ olunmuş iken eski Koçhisar kâdîsı Ramazan‟ın bazı eşkiyâ ile müttefik
olup arpa tevzî„ olunan Yürük isimli nâhiyenin halkını ihtilâl ettirip hâssa sâraçlarına
arpa cem„ ettirmediği hakkında.
179 / 397
179 / 398
Silistre kâdîsına: Leh elçisi Südde-i sa„âdet‟e gelirken Silistre iskelesinde Gümrük
emîni elçinin kolcularını arayıp bir mikdâr guruş bulup aldığının öğrenilmesi ve gümrük
nâmına ne mikdâr akçası alınmış ise geri verilmesi için hükm-i şerîf verilmesi hakkında.
180 / 399
180 / 400
302
Eski-il kâdîsına: Sultân Selîm han‟ın câmî-i şerîf imâreti ve evkâfına nazır olan
Mehmed Ağa‟nın evkâf karyelerinin sınırlarında bazı mezraların erbâb-ı tîmâr ve
zü„amâ tarafından zabt olunduğunun bildirmesi hakkında.
180 / 401
Çirmen beyine ve Hâsköy kâdîsına: Çeri-başı oğlu Mehmed‟in eşkıyâdan olup Receb
halife isimli kişinin evini basıp kapısını balta ile parçalayıp ve avratını dövüp birçok
akçasını alıp gitmesi gibi birçok suçlarının olması ve ahvâlinin teftîş edilip halkdan
haksız yere alınan akçaların geri verilmesi hakkında.
181 / 402
İlbasan beyine ve Draç kâdîsına: Müteveffâ Mustafa re‟is‟in yaptırdığı caminin bazı
yerlerinin harap olduğu ve Cum„a namazı kılınamadığının bildirilip kilârcı-başının
kendi malıyla yaptırmayı istediği ve üstâd, bennâ ve neccâr tedarik edilip caminin
onarılması hakkında.
181 / 403
Kratova kâdîsına: İstanbul‟da olan Patrîk kilisesinde İstanbul feth olunduğunda ezân
okunup cami yapılıp, Kratova‟da olan mâdenden bin kantâr kurşun tedarik edip Südde-i
sa„âdet‟e göndermesi hakkında.
181 / 404
303
yeniçeri ocağına dâhil oldukları ve yeniçeri ocağından ihraç olanların ocağa dâhil
olmamaları ve geri gelen varsa tekrar ihraç edilmesi hakkında.
182 / 405
Eski-il ve Karaca şehr kâdîlarına: Mehmed Çavuş, Bekir, Veli ve Musa isimli ehl-i
fesâdı hapsetmişken bir tarîkle hapisten kaçıp Mehmed Çavuş‟un çiftliğini basıp
âdemlerin dövüp akçalarını alıp birçok Müslimanın mallarını çaldıklarının haber
alınması üzerine ehl-i fesâdın ele getirilip hapsedilmeleri hakkında.
182 / 406
İnebahtı beyi Murad Bey‟e: Bazı neferlerin kâdî ve müfettişten arz alıp Dergâh-ı
mu„allâ‟ya gelip bir tarîkle berât edip gedüğe mutasarrıf oldukları ve böyle arzlar
verilmemesi hakkında.
183 / 407
183 / 408
Anadolu‟da vâkı„ olan kâdîlara: Mehmed Çavuş‟un ehl-i fesâttan Yusuf han ve beş
nefer sûhte‟yi ele getirip İn-önü kalesinde hapsettiği ve beylerbeyi tarafından birkaç kişi
gelip kaleyi basıp ehl-i fesâd kişileri serbest bıraktıkları ve ehl-i fesâdın ele getirilmesi
hakkında.
304
183 / 409
184 / 410
Bursa kâdîsına: Trablusşâm defterdarı Seyyid Ahmed İstanbul‟a gelirken Bursa‟da şeş-
beş Mehmed‟e biner guruşdan yirmi sekiz kese guruş emanet edip daha sonra guruşları
istediğinde yirmi altı keseyi verip iki kese guruşu vermediğinin öğrenilip zikr olunan iki
kese guruşun alınması hakkında.
184 / 411
185 / 412
186 / 413
305
[Târîh-i mezbûr / 19 Şubat 1588]
186 / 414
186 / 415
186 / 416
Kıbrıs beylerbeyine: Mecnûne isimli hâtûn‟un oğlu Hüseyin Çavuş‟un bazı işler için
Kıbrıs‟a gönderildiğini ve vardığında sebebsiz yere hapsedildiğini bildirmesi ve ahvâlin
görülmesi için Hüseyin Çavuş‟un Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.
187 / 417
306
Mısır beylerbeyine: Medîne-i Münevvere‟de olduğu gibi Mekke-i Mükerreme‟de de bir
nefer nâibü‟l-harem ve bir nefer hazînedâr ta„yîn olunup fakat maâşları yetmediği için
erdeb ve cerâye verilmesi hakkında.
187 / 418
Mısır beylerbeyine: Mısır muhâfaza ümerâsı ziyâde olub ve sâlyane mikdârı dörder ve
beşer yüz bin akça olmağla Mısır hazinesine küllî zarar olduğunun duyulup mahlûl olan
sancakların başkasına verilmeyip sâlyanelerinin hazîneye alıkonulması hakkında.
187 / 419
Mısır beylerbeyine: Mısır muhâfaza ümerâsından Ahmed ve İbrahim isimli kişiler yaşlı
olup hizmete kâdir olmayıp ziyâde sâlyaneye mutasarrıf olduklarının duyulması üzerine
kânun üzere tekâüd sâlyanesi verilmesi hakkında.
187 / 420
188 / 421
Mısır beylerbeyine: Hazine kâtiplerinden Hüsrev Bey oğlu Mehmed‟in bir tarîkle
sancak beyi nâmına berât alıp yevmi yüz akça, küllî alîk ve cerâye alıp hazîneye zarar
olduğunun duyulup ulûfe, alîk ve cerâyesinin alınıp hazîneye konulması hakkında.
307
188 / 422
Mısır beylerbeyine: Mısır muhâfaza ümerâsının sebepsiz olarak terakkî hükümleri alıp
berâtlarına kattıklarının ve Mısır hazinesine zarar olduğu ve verilen terakkîlerin
verilmemesi hakkında.
188 / 423
Erdel voyvodasına: Leh cânibine gönderdiği câsûs Maksilmiyen‟in yedi sekiz bin asker
ile varoşa girmek istediği ve hisardan çıkan askerlerle cenk edip cenkde kaçıp Kırakov
hisârına girip krallık tacı giyeceğinin haber edilmesi ve ahvâlin tecessüs edilmesi
hakkında.
188 / 424
Novabırda kâdîsına: İstanbul‟da yapılacak cami için kurşun lazım olup Novabırda‟da
madenden bin beş yüz kantâr kurşun tedarik olunup Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi
hakkında.
189 / 425
Kastamonu sancağı beyine: Kara Hacı isimli kişinin sûhte tâ‟ifesine baş olup Eflâni
kazâsında zekât nâmına Müslimanlardan on beşer ve yirmişer bin akça alıp ve mallarını
çalıp avret ve oğlanlarını aldıkları ve ele getirilmek istendiğinde kâdî, müderris ve sipâh
tâ‟ifesinden himâyet gördükleri, Mehmed isimli kişi baş olursa Evrenos, Resul, Bali‟nin
mübâşereti ve yiğit-başılar ve il-eri ittifâkıyla eşkiyânın üzerlerine varılıp ele getirilmesi
hakkında.
308
189 / 426
Cezayir-i garb beylerbeyine: Fâs hâkimi Mevlây Ahmed tarafından Âstane-i sa„âdet‟e
gönderilen pişkeşlere asker tâ‟ifesinden ve sâ‟ir kimesnelerden dahl olunmaması
gemilerin tebdîl edilmemesi ve esbâbların ve pişkeşlerin başka gemiye tahmîl
edilmemesi hakkında.
189 / 427
Kara-hisâr-ı şarki kâdîsına: Kara-hisâr‟da Filibe mahallesinden Hasan bin Derviş isimli
emred oğlanın doğuştan tavâsi olduğu ve Südde-i sa„âdet‟de istihdâm olmaya kâbil
olduğu i„lâm olunup İstanbul‟a gönderilmesi hakkında.
190 / 428
Nişân-ı hümâyûn: Tunus beylerbeyi Hasan Paşa‟nın derya ilminde mâhir olduğundan
Cezayir-i Garb, Trablus ve Tunus beylerbeyiliklerinde asâkir-i İslâm‟a serdâr olduğu ve
kadırgalar ile derya yüzüne çıkıp deryada ve yalılarda fesâd eyleyen küffâr gemilerinin
ele getirilip haklarından gelinmesi hakkında.
191 / 429
Boğdan voyvodasına: Yeniçeri ağası Halil âdem gönderip kendi matbahında et sıkıntısı
çekildiğini bildirip Boğdan‟a âdem gönderdiği ve akçasıyla koyun alınmasına izin
verilmesi hakkında.
191 / 430
309
Rûm beylerbeyine, Amasya müfettişine ve Kelemfâd kâdîsına: Sivas sipâhîlerinden
Cellan Mehmed oğulları Ömer, Mustafa, Bekir ve Resul isimli ehl-i fesâd ile birlik olup
Müslimanlara zulmettiklerinin bildirilmesi ve ahvâllerinin görülmesi için Ahmed
Çavuş‟a teslîm olunup gönderilmeleri hakkında.
192 / 431
Adana hâkimine ve Adana ve Tarsus kâdîlarına: İçil sancağında olan Aktak oğlu
Mustafa, Pir Ahmed, Kocabey, Seydi, Mahmud, Muharrem, Karmatlu Mustafa, Divane
Yusuf ve Tarsus‟dan Arab Hamza isimli kişilerin yanlarına birçok eşkiyâyı toplayıp
Tarsus ve etraftaki köyleri ve evleri basıp âdemler katlettiği ve ele getirilmeleri için
gönderilen Haydar Kethüdâ ile cenk ettikleri ve bu hususun teftîş edilmesi için
Süleyman Çavuş‟un gönderildiği hakkında.
192 / 432
Boğdan voyvodasına: Leh vilâyetine akın etmesi için İslâm Girây han‟a nâme-i
hümâyûn gönderildiği ve Boğdan‟dan bin nefer asker ve iki yüz bârgîr tedarik edip
gönderilmesinin istendiği fakat Leh vilâyetinin fazla uzak olduğundan Boğdan‟dan
asker gönderilirse vilâyetin hâlî kalacağı düşünüldüğünden Boğdan‟da asker ve bârgîr
ihraç ettirilmemesi hakkında.
193 / 433
Demurkapu‟da olan vezîr Ca„fer Paşa‟ya: Han-ı hâinin Şemhâl yanında olan büyük oğlu
Sa‟âdet Girây‟ın Rûs kralı yanına varıp orada vefat ettiği ve ikinci oğlu Murat Girây‟ın
Rûs korkusundan kaçıp Kumuk‟a gittiği ve küçük oğlu Safâ Girây Çerâkise‟de zillet
üzere olduğu ve memleketin emn ü emân üzere olduğu ve yeniçerilerin dört yıldan beri
ulûfeleri gelmediği ve Erş beylerbeyi Mustafa Paşa ve kethüdâsının tahrikleriyle
310
askerler isyân edip İstanbul‟a gidecek olan ipeği guruşa ve altuna tebdîl ettiklerinin
bildirilmesi ve yeniçerilerin içinde fesâd edenlerin ihraç edilmesi hakkında.
194 / 434
Silistre sancağı beyine: Küffâr‟ın hareket etme ihtimâli olduğundan Özi caniblerinin
muhâfazasının mühim olup alay-beyi, zü„amâ ve erbâb-ı tîmârın tamamı alât-ı
harblerini hâzır etmeleri hakkında.
194 / 435
Niğbolu beyi olan Mehmed Bey‟in Solnok beyi ve Abdülhay Bey‟in Niğbolu beyi
olduğu ve Abdülhay Bey gelince zü„amâ ve erbâb-ı tîmârı görüp cümlesini müretteb ve
mükemmel olarak hâzır bekletmesi hakkında.
195 / 436
Vilayet-i Rûm-ilinde vâkı„ olan kâdîlara: Niğbolu, Silistre, Vidin, Vulçıtrın ve Çirmen
sancaklarının zü„amâ ve sipâhîlerinin sancak-beyleriyle birlikte muhâfaza hizmetinde
olmaları ve emre mugâyir muhâfazaya varmayanların dîrliklerinin alınması hakkında.
195 / 437
Haleb beylerbeyine: Karaman beylerbeyi iken kızılbâşa giriftâr olan Murad Paşa‟nın
kethüdâsı Gazanfer kethüdâda Mısır ümerâsından defterdâr İbrahim Bey‟in oğlı
Mehmed Bey‟in rehin konulan murassa kuşâğının olup o kuşâğın İstanbul‟a gelmesi
lazım olup getirmek için Dergâh-ı mu„allâ kapıcılarından bölük-başı Hüseyin ve
Mustafa ulağın gönderildiği hakkında.
195 / 438
311
İstanbul kâdîsına: Mîrî lök kesret üzere olup bazı kişiler mîrî lök satılmadan kendi
löklerini sattığından dolayı mîrî lök satılmayıp kaldığının duyulup mîrî löklerin
satılmadan tüccârdan ve ehl-i sanâi‟den kimsenin kendi löklerini satmaması hakkında.
196 / 439
Niğbolu beyine: Özi kalesi üzerine gelen Kazâk eşkiyâsının def„i için Bender
muhâfazasına ta„yîn olınan Silistre, Çirmen, Vize ve Akıncı beylerine kendisinin baş
ta„yîn edildiği lakin Leh eşkiyâsının Boğdan üzerine yöneldiğinin öğrenilmesi üzerine
Boğdan voyvodasıyla haberleşip sancağın askeriyle hâzır olunması hakkında.
196 / 440
197 / 441
197 / 442
312
olmayıp yeniçeri olmadığının bildirilmesi üzerine mezkûrların fesâdı sâbit olursa
haklarından gelinmesi hakkında.
197 / 443
197 / 444
Sigetvar‟dan İstanbul‟a gelince yol üzerinde olan kâdîlara: Müteveffâ Şehsuvâr Bey‟in
metrukâtının Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi için emir gönderildiği, metrukâtın
muhâtara olan yerlerden emîn ve sâlim geçirilip gönderilmesi hakkında.
198 / 445
Budun beylerbeyisine: Beç kralının karındaşının Leh vilâyetinden bazı eşkiyâ hareketi
ile Leh vilâyetine kral olmak düşüncesiyle varıp krallığa çıkacak mahalde Leh
askerinden Beç kralının karındaşına düşman olanlar ile mücadele edilip Beç kral
mağlup olduğu ve düşman tarafından bir bölgeye zarar vermemesi hakkında.
198 / 446
313
voyvodaların men' olunduğu ve maden halkından fesâd edenlerin ahvâlinin görülmesi
hakkında.
199 / 447
Bender beyine: Kazak eşkiyâsı toplanıp memâlik-i mahrûseden bazı cânibe hücum
etmek fikrinde olduklarının haber alınıp yardım için mektup geldiğinde te‟hîr etmeyip
askeriyle varıp düşmanın def„ edilmesi hakkında.
199 / 448
Bender beyine: Özi suyu muhâfazasına ta„yîn edilen kalitelere nefer verilmediğinin
haber alınıp Akkirman, Kili ve Özi kalelerinden kifâyet miktarı nefer ihraç edilip
kalitelere varıp Özi suyunun muhâfazasında olunması ve nefer almayıp bedel akçası
talep edilirse nefer de bedel de verilmemesi hakkında.
200 / 449
Niğbolu beyine: Kış zamanı gelip sefer zamanı geçip askerlerin yerlerine varmaları için
icâzet verilmesi ve beylerin ve askerlerin düşman tarafından gafil bulunmamaları
hakkında.
200 / 450
Niğbolu beyine: Mektûb gönderip Özi‟ kalesi üzerine gelen Kazaklar gizli gelip kale
kurbinde değirmen, fırın ve bazı mahzenlerde gece saklanıp sabah kaleye girip
Müslimanları esir edip mallarını çalıp, seksan pâre toplarını alıp gitdiklerinin bildirilip
Kazakların def‟i için deryadan donanma, Tuna üzerinden şâykalar ve karadan asker ile
varılıp haklarından gelinmesine dair.
314
201 / 451
202 / 452
Voynuk beyine, Filibe ve Tatar pazarı kadılarına: Hâssa atlarının çayıra çıkması âdet
olup çayır voynuğu gelmesi lazım olup çayır hizmeti için gönderilen voynukların rûz-ı
hızırdan yirmi gün önce ıstabl-ı âmireye gönderilmeleri hakkında.
203 / 453
Yemen‟de olan Hasan Paşa‟ya: Südde-i sa„âdet‟e sadâkat üzere olan Mutahhar‟ın
kendine ve oğullarına sancaklar virildiği lâkin ahde muhâlif iş yaptıklarından dolayı
bulundukları kalelerin muhâsara olunduğu ve Hindistan taraflarından Habeş, Yemen,
Kâbe-i mükerreme ve Medine-i Münevvere benderlerini yağmalamak kasdında olan
Portekiz kaptanı ve dokuz nefer yoldaşlarının esir edilip İstanbul'a gönderildiğine
memnun oluup ihsân edilen iki hıl„at ile bir kabza murassa tiğ cevherdârın Dergâh-ı
mu„allâ müteferrikalarından Hüseyin ile gönderildiği hakkında.
204 / 454
Yemen‟de Kevkeban hâkimi Şemseddin'in oğlu Ahmed'e: Yemen‟de olan vezîr Hasan
Paşa‟nın Ahmed Bey ile muhârebelerde yardımlaşıp Mutahhar evlâdının ele
315
getirilmelerinden memnun olunduğu ve ihsân olunan hıl„at ile bir kabza tiğ cevherdârın
Hüseyin Ağa ile gönderildiği hakkında.
204 / 455
Yemen vilayeti muhâfazasında olan serdâr vezîr Hasan Paşa‟ya: Muha benderinde sâkin
olan tüccârlardan Darende Ali bin Kasım Darlı isimli kişinin ehl-i vukûf simsâr olup
Muha benderinin imâret ve abâdânlığına ve tüccârlara yardım edip Muha benderine
gelip giden metâ„nın giriş çıkışından yüzde iki akça, mecidiye, dellâliye ve mizâniye
vergisinin yarısının alınması hakkında.
205 / 456
205 / 457
Yemen muhâfazasında olan vezîr Hasan Paşa‟ya: Hindistan hâkimi Celaleddin Portekiz
keferesiyle ittifâk edip Yemen benderlerini yağmalamak için donanma tedarik edip
göndermek üzere olduklarının haber alınması ve benderlere gerekli miktarda âdemler
ta„yîn edilip deryadan karşı varmak için yirmi otuz pâre kadırga tedarik olunması
gerektiği ve Mısır‟dan beş pâre kadırga gönderildiği ve on beş pâre kadırganın da
yapıldığı hakkında.
316
206 / 458
206 / 459
Peçuy‟dan Belgrad‟a ve Belgrad‟dan berü iç illere gelince yol üzerinde olan sancak
beylerine ve kâdîlara ve dizdârlara: Peçuy beyi iken küffâr‟a giriftâr olan Mahmud‟un
zevcesinin İstanbul‟a gelmesinin istendiği ve evlâd ve âdemleri ile birlikte getirilmesi
hakkında.
206 / 460
Niğde, Koçhisar ve Anduğu kâdîlarına: Niğdeye tâbi„ karyede on dört kişinin Hızır
isimli kişinin evini basıp kendisini katledip, atlarını çaldıklarının bildirilmesi ve katil
olanlar sipâhî ise hapsedip arz edilmesi değiller ise gerekenin icrâ edilmesi hakkında.
207 / 461
İstanbul kâdîsına: İbrahim Paşa sarâyındaki iç oğlanlarına kadîmden altı nefer kassâb et
verip hâlâ salh-hâneyi icâre ile mutasarrıf olan kassâb‟a koyun mühimmâtı için toplanan
akçadan bezâristân halkının murahâbaları ta„yîn olunduğu ve bezaristan halkından lâzım
gelen murâhabe her sene toplanıp salh-hâne‟de kassâb‟a teslîm edilmesi hakkında.
207 / 462
317
Mısır beylerbeyine ve Medine-i Münevvere kâdîsına: Yusuf sencâvi isimli kişinin
eşkiyâ olup halka zulmettiği ve def„i için defalarca temessükler verildiği fakat bir tarîkle
tekrar geldiği ve ahvâlinin teftîş edilip halka zulmettiği sabit oldukdan sonra nefy-i
belde edilmesi hakkında.
208 / 463
208 / 464
Rodos beyine: Rodos kadırgalarının muhâfazası için âdet üzre Menteşe sipâhîlerinden
beşden bir eksik tîmârı olanlardan iki yüz nefer sipâhî ta„yîn olunup muhâfaza
hizmetinde bulunulması hakkında.
208 / 465
Dergâh-ı âlî çavuşlarından Tanrıvermiş Çavuş‟a: Sultân Selîm han imâretine sûhte
tâ‟ifesinden bazı ehl-i fesâd toplanıp halka zulmettikleri ve ehl-i fesâdın haklarından
gelmeye kâdir diye bildirildiğinden dolayı kendisinin ehl-i fesâdı ele geçirmekle
görevlendirildiği hakkında.
209 / 466
318
209 / 467
Leh kralına: Hâssa tâciri olan Mahmud‟un ve silahdârlardan Mehmed ve Halil‟in hâssa-
i hümâyûn‟a semûr kürk ve bazı metâ‟ almak için gönderildiği, giderken ve gelirken bâc
ve gümrük talep etmeyip kürklere ve sâ‟ir metâ‟lara karışılmaması hakkında.
209 / 468
209 / 469
209 / 470
Südde-i sa„âdet‟den Boğdan‟a varınca yol üzerinde olan sancak beyleri ve kâdîlara:
Hâssa tâciri olan Mahmud ve Mehmed ve Dergâh-ı mu„allâ çavuşlarından Halil, hâssa-i
hümâyûn için kürk ve sâ‟ir metâ‟ getirmek için Moskov‟a gönderildiği gidiş ve gelişte
kendisine ve âdemlerine ve davarlarına karıştırılmaması hakkında.
210 / 471
Kayseri kâdîsına: Niğde, Kırşehri, Kayseri ve Bozok sancaklarında eşkıyâ arttığı Yiğit
Ali, Ca„fer, Veli, Bali, Hidayet, Mehmed, Durmuş isimli kişiler hırsuz olup ahvâllerinin
görülmesi mümkün olmayıp kayd ü bend ile Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.
319
210 / 472
Niğbolu alay beyine: Özi muhâfazasında olan Silistre, Vidin, Vulçıtrın ve Çirmen
beylerine ahkâm-ı şerîfe gönderilip muhâfaza hizmetinde olmalarının fermân olunduğu
Niğbolu‟ya gelinceye kadar Niğbolu sancağının askeri ile alay beyinin muhâfazada
olması hakkında.
210 / 473
211 / 474
211 / 475
Edirne kâdîsına: Mîr-alem Mahmud Ağa ma„rifetiyle satılması fermân olunan mîrî
lök‟ün on dengi Edirne‟de olan tüccâra ve kıyyesi yüz yirmişer akça ve bir miktar
asilyân olup ber-vech-i adâlet tevzî„ olunması ve bahâların cem‟ ve tahsîl edilip
İstanbul‟a gönderilmesi hakkında.
212 / 476
320
Ankara kâdîsına: Çavuş-başı olan Hızır Ağa‟nın Çaşnigir köprüsü isimli bölgede
parasıyla bir cami yaptırmak istediği ve kifâyet miktarı üstâd, bennâ ve ırgâd tedarik
edip gönderilmesi hakkında.
212 / 477
Çukurcak kâdîsına: Hızır Ağa‟nın Çaşnigir köprüsü denilen mahalde cami olmadığını
ve etrâfında birçok karyelerin olduğunu bildirmesi ve bölgede kendi akçasıyla bir cami
yaptırmak için izin alması hakkında.
212 / 478
213 / 479
213 / 480
Samanlu kâdîsına: Samanlu‟da derya kenarında üç nefer âdem katledilip elân sâyıs-
hâneler yoklanıp görülüp maktullerin sıhhati üzere arz edilmesi ve katillerin ele getirilip
hapsedilmesi hakkında.
321
214 / 481
Kengiri beyine ve kâdîsına: Musa isimli sipâhînin Beyâti isimli sipâhî mübâşeretiyle
hâvass-ı hümâyûn re„âyâsını der-zincîr eyleyip iki sene mahsûllerini alıp hâvass-ı
hümâyûna zarar verildiğinin bildirilmesi ve Musa'nın oğlu Hüseyin‟in de Müslimanlara
zulmettiğinin bildirilip haklarından gelinmesi hakkında.
214 / 482
215 / 483
Şehr-i zol beylerbeyine: Dertenk alay-beyi olan Hüseyin, Südde-i sa„âdet‟e gelip
Dinaver Kalesi için Bağdad‟dan cebe-hâne ihraç olunmuşken vezîr Sinan Paşa cebe-
hâneyi göndermeyip dört bin davar yükü zahîre‟nin ancak üç yüz dokuzunu gönderip
Dinaver Kalesinin askerlerini ihraç edip kalenin hâlî konulduğu ve kızılbâşdan
Rüstem'in kaleyi zabtettiği hakkında.
215 / 484
216 / 485
322
Dinaver beylerbeyiligine tâbi„ olup ve sâ‟ir ol etrâfda olan sancak-beylerine ve kâdîlara:
Dertenk alay beyi Hüseyin'in gelip Bağdad‟dan Dinaver Kalesi için gönderilen Cebe-
hâneyi vezîr Sinan Paşanın geri Bağdad'a dönerip, dört bin davar yükü zahîrenin üç yüz
dokuzunu gönderdiği ve Dinaver Kalesinin neferlerinin ihraç edilip kalenin hâlî
konulduğu ve kızılbâşdan Rüstem'in kaleyi zabtettiğini bildirmesi üzerine hususun
sırran ve aleniyen incelenmesi hakkında..
216 / 486
Sultân Süleyman medresesi müderrisi olup evkâf teftîşine ta„yîn olunan kişiye:
Müteveffa Şâh Sultân evkâfı mütevellîsi Mustafa, bundan akdem vakf karyelerinin
sınırlarını belirlemesi için fermân gönderildiğini ve toprak kâdîsıyla her karyenin
sınırları görülüp müstakil defter edilip Südde-i sa„âdet‟e gönderildiğini bildirilmesi ve
mu„ayyen sınırlara ta„ârruz edilmemesi hakkında.
217 / 487
Kıbrıs beylerbeyine ve defterdârına: Kıbrıs şeker hâneleri harap olup ve âdet üzere
yerleri su olmamakla şeker gelmediğinin bildirilip ta„mîr edip şeker gelmemesine sebep
ne ise yazıp arz edilmesi hakkında.
217 / 488
İstanbul kâdîsına: Sultan Mehmed Hân tâbe serâhu evkâfı mütevellîsi İbrahim gelip
Hevâce Paşa mahallesinde olan çeşmenin kehrîzine mahallede olan evlerin sahipleri ve
evkâf zâbitleri her taraftan kahrîz ilhâk edip vakfa küllî zarar verdiklerinin ve
mahallelerde olan evkâfdan ve emlâkdan altmış sekiz bâb hucurât ve kahrîzler ilhâk
olunduğu görülüp evkâf ve emlâk sâhibleri yardımıyla kahrîzin Ayâsofya kahrîzi gibi
yapılması hakkında.
323
217 / 489
Midillü beyine Hâssa köknâr ağaçlarına mutasarrıf olanlardan şirretiyle bilinen Mehmed
bin Şaban, Sarı Mehmed bin Mustafa, Hacı, Abdülkerim, Ahmed bin Hacı Memi, Hasan
isimli kişilerin küreğe konulmak için gönderildiği ve teslîm olunup küreğe
konulduğunun yazılıp arz edilmesi hakkında.
218 / 490
Kedus, Manyas, Gönen ve Kozak kâdîlarına: Nasuh Çavuş‟un mutasarrıf olduğu tîmâr
toprağında hâssa köknâr ağaçları olup bu ağaçlara mutasarrıf olanlar ile Şer„-i şerîfe
murâfa‟a olup Nasuh Çavuş‟un haklı olduğundan dolayı hâssalık üzere hükm
olunmuşken dokuz kişinin emre itâ„at etmeyip muhâlefet ettiklerinden dolayı ele
getirilip Midilli sancağı beyine teslîm edilip küreğe konulması hakkında.
218 / 491
217-1
Ol Hüseyin Bey Erzurum tevzî„ ve tahrîr edeyim diye bildirdiği ve bu hususda fermân
gönderilirse amel etmesi hakkında.
217-2
324
olunmasının lâzım olduğunun bildirilmesi ve fakat şimdi sefer zamanı olup tahrîr ve
tevzî„den ferâgat olunması hakkında.
218 / 492
Bosna beylerbeyine: Bosna ocak ağalarından Osman Ağa'nın on dört yıldan beri
küffârın elinde esir olduğunun bildirilip Südde-i sa„âdet‟de olan esirlerden Körü
Anderya Şevik isimli hoyrâdın verilmes, Osman Ağa‟nın mahbûs olduğu kaleden
kurtulduğu ve esir olan azebler ağası Üveyş'in kurtulması için Markaş isimli esirin
gönderildiği hakkında.
219 / 493
Şerîfe nâme ki: Medine-i Münevvere‟de olduğu gibi Mekke-i Mükerreme‟de de bir
naibü‟l-harem ve bir hazînedâr ve on nefer ferrâş nasb olunması hakkında.
219 / 494
Eflak voyvodasına: Eflak voyvodası Mihne'nin celeb ve kassâb tâ‟ifesinden birçok akça
alıp karşılığında koyun, sığır, bâl, yağ gibi zahîre vereceğini söylediği ve önceden firâr
eden Petre voyvoda'nın da ba„zı celeblerden akça alıp hâlâ akçalarını vermediğine ne
miktar koyun, sığır, bal, yağ ve sâ‟ir me‟kûlât toplanırsa akçalarına göre tevzî„ olunması
hakkında.
219 / 495
İnebahtı beyi Murad Bey‟e: Derya muhâfazasına me‟mûr olup kürekçi lazım olup
kazâda fesâd edenlerin ele getirilip küreğe konulması hakkında.
325
220 / 496
Fetih Girây han'a: Kırım hânı İslâm Girây vefat edip yerine Gâzî Girây, Kırım hanı nasb
olunduğu gelinceye kadar tatar tâ‟ifesine istimâlet verip muhâlefet etmeyip Gâzî Girây‟ı
kendilere han bilip itâ‟at etmeleri için tatar ümerâsına ve a‟yân‟a emir gönderildiği Gâzî
Girây han‟ın uğûr-ı hümâyûnda çok hizmeti olduğu Tebrîz fethinde dahi hizmet
ettiğinden hanlık ihsân olunduğu hakkında.
220 / 497
221 / 498
Kütahya sancağında olan kâdîlara: Anadolu beylerbeyi Hasan sefere teveccüh etmekle
Kütahya sancağı hâlî kaldığı ve Rahimî-zâde İbrahim Çavuş'un Kütahya sancağı
muhâfazasına kalan sipâhilere serdâr ta„yîn olunup sancağın muhâfazasında olunması
hakkında.
221 / 499
326
222 / 500
Ohri beyine Debri ve Kalkandelen ve Kırçova kâdîlarına: Debri kazâsına tâbi„ Rakka
nahiyesindeki karyelerin ahâlîsi bayrâk kaldırıp Kalkandelen ve Kırçova kazâlarında
Müslimanların evlerini basıp, mallarını çaldıkları ve kendilerini katlettikleri bildirilmesi
üzerine karyelerin halkının mahkemeye çağırılması, itâ„at etmeyenlerin hoyrâdlarının
haklarından gelinmesi hakkında.
222 / 501
Hâslar kâdîsına: Vezîrim iken vefât eden Ca„fer Paşa‟nın Eyyûb-ı Ensârî türbesi
civârında darü‟l-hadîs binâ olunmasını şart ettiği ve İbrahim kethüdâ‟yı vasî-i muhtâr
yaptığının bildirilip münâsib bir yerde darü‟l-hadîs yapılması hakkında.
222 / 502
Tebriz‟de olan vezîr Ca‟fer Paşa‟ya: Van‟dan Mehmed isimli kişi sâkin olduğu yerde
bir defîne bulup haber vermek için İstanbul‟a gelirken Van‟da olan su-başının
Mehmed‟i tutup burnunu ve kulağını kestiği ve hususun teftîş edilip bu işi eden
âdemlerin Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.
223 / 503
Süleymanlu ve Bozok kâdîlarına: Sâbıka Kırşehri sancağı beyi İsmail, bu sancağı serdâr
geri bana verdi diyerek Eslemez isimli âdemini baş ta„yîn etmesi ve livâ-i mezbûr beyi
Memiş Be‟in su-başısı Ali‟nin evini basıp akçasını, atlarını ve kılıçlarını yağmaladıkları
ve Veledkar isimli sipâhî ve Emin isimli nâ‟ibi katlettikleri ve Mustafa Çavuş‟un teftîş
için gönderildiği hakkında.
327
224 / 504
224 / 505
226 / 506
Delvine beyine ve Delvine ve Mazarak kâdîlarına: Kurveleş halkı isyân edip yanlarına
bazı karyeleri alıp cizye, ağnâm, avârız ve sâ‟ir vergileri vermediklerinden başka
etrâflarında olan karyeleri basıp birçok kişiyi katledip erzâk ve mallarını çalıp evlerini
yaktıklarının bildirilmesi üzerine önce mahkemeye çağırıp gelmezlerse sâirlere ibret
için hoyrâdlarının hakkından gelinmesi hakkında.
226 / 507
Kara Ali oğlı Bayezid Çavuş‟a: Südde-i sa„âdet‟e gelmesi lazım olup oyalanmadan
İstanbul‟a gelmesi hakkında.
227 / 508
328
[29 CA 996 / 26 Nisan 1588]
Ruha sancağı beyine: Ruha sancağı Rakka‟ya ilhâk olunup sancağa müte„allık olan
askerlerin Rakka beylerbeyi Piyale‟nin yanında toplanıp uygun görülen hizmetleri
yapmaları hakkında.
227 / 509
227 / 510
Selanik kâdîsına ve Selanik beyine: Selanik‟te olan Ca„fer Bey oğlu ve erbâb-ı tîmârdan
Fethullah, Gazanfer, İslam ve Karaca isimli kişiler devamlı eşkıyâlık yapıp, alâkaları
olmayan da„vâlara karıştıkları bildirilmesi ve mezbûrların ele getirilip Südde-i sa„âdet‟e
göndermek için Mehmed Çavuş‟un gönderildiği hakkında.
228 / 511
Erduk ve Akhisar kâdîları: Akhisar halkından Hüseyin, Hasan ve Halil bin İbrahim
isimli kişiler kasabada su olduğunu fakat keferenin suyu hapsedip kasabaya gelmesine
mani„ olduklarının bildirilmesi ve Südde-i sa„âdet‟de çavuş-başı olan Hızır‟ın kasabaya
kendi parasıyla su getürmek istediği hakkında.
229 / 512
Rodos beyi Receb Paşa‟ya: Selanik‟de sipâhî oğlanları zümresinden Ca„fer Bey oğlu
Ahmed ve erbâb-ı tîmârdan Gazanfer ve Karaca oğlı Mahmud ve İslam isimli kişiler
329
Kıbrıs‟a sürgün edilip Murad reisin gemisiyle gönderildiği fakat düşman korkusundan
Kıbrıs‟a tek gemi gidemediği için Rodos kalesi dizdârlarına teslîm edildikleri hakkında.
229 / 513
Kıbrıs beylerbeyine: Kıbrıs‟a sürülmeleri fermân olunan ehl-i fesâdın Kıbrıs‟a giden
gemi olmadığı için Rodos kalesinde bekletildiği ve daha sonra Rodos beyi olan Receb
ile Kıbrıs‟a gönderildikleri hakkında.
229 / 514
Sivrihisar ve Mihaliç ve Beypazarı kâdîlarına: Ehl-i fesâd sûhte tâ‟ifesinin evler basıp
insanları katledip mallarını çaldıklarından dolayı Silistre beyi Fazlı Bey, Hüdavendigar
ve Ankara sancağının muhâfazasına ta„yîn olunup kendisine gereği gibi yardım edilmesi
ve il-erinin yararlarından on âdeme bir yiğit başı ta„yîn edilip hâneden hâneye
cümlesinin birbirine kefillenmesi ve ehl-i fesâdın ele getirilmesi hakkında.
230 / 515
Sultanönü sancağında olan kâdîlara: Mehmed kethüdâ bazı kişilerin mesâlih-i şer„iyyesi
için müfettiş ta„yîn olunmuşken mehâyif teftîşine karışıp, beylerin ve kâdîların işlerine
karışıp Müslimanları rencîde ettiğinin duyulması üzerine mehâyif teftîşine
karıştırılmaması hakkında.
231 / 516
Tatar tâ‟ifesinin ümerâsına ve â‟yânına: Kırım hanı olan İslâm Girây‟ın vefât edip
yerine Gazi Girây‟ın getirildiği ve Gazi Girây‟ın Kırım hanı bilinip aslâ sözüne
muhâlefet edilmemesi hakkında.
330
232 / 517
232 / 518
233 / 519
234 / 520
Ağrıboz müfettişine: Sâbıka Tırhala ve Ağrıboz nâzırı olan Hüseyin Çavuş‟un Dergâh-ı
mu„allâ‟ya gönderilmesi için Mora nâzırı Perviz Çavuş‟un gönderildiği hakkında.
234 / 521
331
Delvine beyi Piri Bey‟e: Avlonya ve Yanya sancaklarının beyleri, zü„amâ ve erbâb-ı
tîmârın umûmen Şark seferine ta„yîn olunduğu hakkında.
234 / 522
Tosya ve Kargu kâdîlarına: Ehl-i fesâd sûhte tâ„ifesini Mustafa, İsmail ve Mehmed
isimli kişiler tarafından ele getirip sancak beyine ve kethüdâsına teslîm etmeleri için
emr-i şerîf verilmesiyle halkın rahat ettiği lâkin Mustafa'nın evi yanıp verilen emr-i
şerîfin zâyi„ olduğunun ve ehl-i fesâdın il-eri yardımıyla def„ edilmesi hakkında.
235 / 523
Kastamonu beyine ve livâ-i mezbûrda olan kâdîlara: Eşkiyâ ve ehl-i fesâd sûhte tâ„ifesi
ziyâde olup halka salgınlar salıp katl-i nefs edip mallarını yağmalayan eşkiyânın ve
sûhte tâ„ifesinin teftîş edilip haklarından gelinmesi hakkında.
235 / 524
Sâbıka Çıldır defter kethüdâsı olan Tahir‟e: Mecidözü kazâsında sûhte tâ„ifesinden
Dudağı Kalın denilen şakînin elli altmış nefer eşkiyâyı yanına toplayıp evler basıp,
katliam da bulunmaları ve ehl-i fesâdın ele getirilip haklarından gelmesi hakkında.
236 / 525
Köstendil sancağı beyi ve Kratova kâdîsına: Kallablık ile meşhûr olan Ali‟nin dört beş
bin koyununu Birosince isimli karyenin sınırı içine salıp halkın ekinlerini yedirip halkın
firâr etmesine sebep olması ve firâr eden halkın evlerini bozup taşlarını taşıtıp kendisine
bir kule yaptırmasının teftîş edilmesi hakkında.
332
236 / 526
236 / 527
237 / 528
İpsala kâdîsına: Hazine-i âmire kethüdâsı olan Osman Bey‟in karındaşı olan Mehmed‟in
sılasına giderken yuvacı tâ„ifesinden bazı kişiler ile aralarında kavga çıkması ve o
mahalde bıçak ile vurulup katledilmesi ve bunu yapanın Âstâne-i sa„âdet‟e gönderilmesi
hakkında.
237 / 529
Ferecik ve İpsala kâdîlarına: Hâssa yundların bölük-başı olan Mehmed ve sâ‟ir yund
oğlanları meclis-i şer„e gelip hâssa davarlarının mer„asında çalı ve güğemin kalmadığı
ve hâssa bölük başılarından Ali‟nin halkı toplayıp imeci tarîkiyle çalı ve güğem
kırdırması hakkında.
237 / 530
333
Kudüs-i şerîf kâdîsına: Kudüs-i şerîf kazâsının Lud karyesinde nâibe ihtiyaç olmadığı
ve nâ‟ib tâyin edilmesinin halka zulm olacağından karyede nâ‟ib olmaması hakkında.
238 / 531
Niğde sancağı beyine ve Ürgüb kâdîsına: Ortahisar karyesinde on bin beş yüz akça
tîmârı olan Ali bin Bayram isimli sipâhînin halka zulmü olduğunun bildirilip mezbûrun
ele getirilip İstanbul‟a gönderilmesi hakkında.
238 / 532
238 / 533
238 / 534
239 / 535
334
Üsküb, Doyran, Kalkandelen, Kratova, İştib, Ustrumca, Radovişte, Petriç, Menlik,
Tikveş, Vodine ve Yeniçe-i Vardar kâdîlarına: Mahrûse-i İstanbul‟un yazılu celebleri
defterde üzerlerine takdîr olınan koyunları ihrâc ettirmeyip İstanbul‟da et hususunda
muzâyaka olduğu ve koyunların defter mûcebince ihrâc edilip sürücülere teslim
edilmesi vakti ile sürülmesi hakkında.
240 / 536
Bir sûreti Şehirköy, Sofya, Tatar pazarı, Filibe, Ilıca, İznebolu, Razlık, Samakov,
İhtiman, İzladi, Dubnice, Radomir, Berkofçe ve Breznik kâdîlarına: Hızır Çavuş‟a
ganem için hüküm yazıldığı hakkında.
240 / 537
Bir sûreti Selanik, Siroz, Pirlepe, Manastır, Filorina, Praveşte, Osturume, Cuma pazarı,
Kratova, Vodine, Petriç kâdîlarına: Mevsim ganemi ihrâcının matbah emîni Ahmed
Ağa‟nın karındaşı Mahmud Çavuş‟a verildiği hakkında.
240 / 538
Bir sûreti Zihne, Drama, Yenice-i Vardar, Timur hisar, Avrat hisarı, Karaferye, Ustruca,
Menlik, Nevrekob ve Ağustos kâdîlarına: Mevsim koyunlarının ihrâcının Beşir Çavuş‟a
verildiği hakkında.
240 / 539
Bir sûreti Hazergrad, Şumnu, Eski Cuma, Tırnova, Selvi, Sahra, Lofça, Plevne, Ziştovi,
Rahova, İvraca, Çernovi, Yergöğü kâdîlarına: Mevsim ganemi ihrâcının mîr-alem
Mahmud Ağa‟nın akribâsı Ahmed‟e verildiği hakkında.
335
241 / 540
Bir sûreti Siroz, Selanik, Avrat hisarı, Timur hisarı, Yenice-i Vardar, Zıhne, Drama,
Menlik, Usturumca ve Nevrekob kâdîlarına: 996 senesinde koyunları cem‟ etmek
hizmetinin Şaban ve Hasan isimli kişilere verildiği hakkında.
241 / 541
Bir sûreti Prevadi, Varna, Baba, Kili, Silistre, Hırsova, Tekfurgölü, İshakçı, Akkirman
ve Harmunu kâdîlarına: Koyunları cem„ etmek hizmetinin Ömer Çavuş isimli kişilere
verildiği hakkında.
241 / 542
Bir sûreti Kesriye, Serfice, Fener, Yenişehir, Çatalca, Alasonya, Tırhala, Velestin,
Kerpiniş, Dömek ve İzdin kâdîlarına: Mevsim koyunu hizmetinin Mehmed Çavuş‟a
verildiği hakkında.
241 / 543
Bir sûreti Üsküb, Kalkandelen, İştib, Tikveş, Kırçova ve Köprülü kâdîlarına: Mevsim
ganemlerini sürmek hizmetinin Musa Çavuş‟a verildiği hakkında.
241 / 544
336
Bir sûreti Çirmen, Uzunca ova, Has köy, Zağra-i atik, Çırpan, Akça Kızanlık, Kızıl
ağaç, Yanbolu, Zağra-i Cedid, Nevahi-i Yanbolu, Kelisbura, Ahyolu, Aydos ve Köprü
kâdîlarına: Bahâr mevsimi ganeminin Rıdvan Çavuş‟a verildiği hakkında.
242 / 545
Bir sûreti Hatun-ili, Rusi kasrı, Karinabad, Mahmud Paşa Has köyü, Ahdapolu,
Migalkara, İpsala, Ferecik, Dimetoka, Sultan Veli, Ahiçelebî-i Has, Mekri, Gümülcine,
Yenice-i Karasu ve Kavala kâdîlarına: Bahâr mevsimi ganemi hizmetinin Mehmed
Çavuş‟a verildiği hakkında.
242 / 546
Bir sûreti Sofya, Filibe, Tatar pazarı, Şehir köyü, Samakov, Razlık, Köstendil, Dubniçe,
Berkofça, İznepol, Sirişnik ve Radomir kâdîlarına: Mevsim ganemi hizmetinin Hızır
Çavuş‟a verildiği hakkında.
242 / 547
Bir sûreti Vize ve Midye ve Kırk Kilise ve Pınarhisar ve Misivri kâdîlarına: Bahâr
mevsimi ganeminin Mehmed Çavuş‟a verildiği hakkında.
242 / 548
Bir sûreti Üsküb ve Kalkandelen ve Kırçova kâdîlarına: 995 senesinde mevsim ganemi
koyunları için Mehmed Çavuş‟a emr verildiği hakkında.
243 / 549
337
[Evâhır-i S 996 / 29 Ocak 1588]
Bir sûreti Çevrekob, Menlik, Timurhisar, Petriç, Ustrumca, Doyran, Ağustos, Vodine,
Usturga, Cumapazarı, Filorina ve Pirlepe kâdîlarına: Mevsim koyunu sürmesi hizmeti
Hüseyin Çavuş‟a verildiği hakkında.
243 / 550
Bir sûreti Selanik, Yenice-i Vardar, Pravişte, Drama, Zihne, Siroz, Avrat hisarı,
Manastır ve Pirlepe kâdîlarına: Mevsim koyunu sürmesi hizmetinin Mahmud Çavuş'a
verildiği hakkında.
243 / 551
Bir sûreti Hezargrad, Şumnu, Eski Cuma, Tırnova, Selvi, Sahra, Ziştovi, Niğbolu,
Plevne, Lofça, Rahova, İvraca, Yergöğü ve Çernovi kâdîlarına: Divane orman koyunu
sürme hizmetinin Ferid Çavuş‟a verildiği hakkında.
244 / 552
Bir sûreti Silistre, Varna, Prevadi, Tekfurgölü, Hırsova, Baba, Kili, Akkirman ve İsakcı
kâdîlarına: Divane ormanı koyunu sürme hizmetinin Beşir Çavuş‟a verildiği hakkında.
244 / 553
Bir sûreti Kırçova, Kalkandelen, Filorina ve İştib kâdîlarına: Koyunu getürmesi için
Hasan Çavuş‟a emr yazıldığı hakkında.
338
244 / 554
Bir sûreti Ahyolu, Karinabad, Misivri, Aydos, Rumikasrı, Hatun-ili, Yanbolu, Nevahi-i
Yanbolu ve Akçakızanlık kâdîlarına: Bahâr koyunu getirmesi için Mehmed Çavuş‟a
emr yazıldığı hakkında.
244 / 555
Bir sûreti Zağra-i Cedid, Zağra-i Atik, Yenice-i Kızılağaç, Çırpan, Çirmen ve Köprü
kâdîlarına: Bahâr mevsimi koyunu getirmek için Ahmed Çavuş‟a emr yazıldığı
hakkında.
244 / 556
Bir sûreti Gümülcine, Yenice-i Karasu, Ferecik, İpsala, Dimetoka, Malkara, Mekri,
Sultan Yeri, Hayrabolu, Kavala ve Havâss-ı Ahiçelebî kâdîlarına: Bahâr mevsimi
ganeminin Mehmed Çavuş‟a verildiği hakkında.
244 / 557
Bir sûreti kaza-i Dubniçe, Köstendil, Şehirköy, İhtiman, Radomir, Sirişnik, Preznik,
İzladi, Tatarpazarı ve Samako kâdîlarına: Sâbıka koyun emîni olan Hasan Çavuş
tezkiresiyle orman mevsimi ganeminin Mustafa Çavuş‟a verildiği hakkında.
245 / 558
Filibe ve Sofya kadılığının koyun sürme hizmetinin Hızır Çavuş‟a verildiği hakkında.
339
245 / 559
Bir sûreti Selanik, Siroz ve Yenice-i Vardar kâdîlıklarına: İbrahim kapıcı için yarar ve
ehildir denilerek 996 senesinde koyun hizmeti sürmesinin kendisine verildiği hakkında.
247 / 560
Rakka beylerbeyine: Bundan akdem Birecik‟in Haleb‟e ilhak olunması için emr-i şerîf
verilmiş olup şimdi yine Rakka‟ya ilhâk olunması hakkında.
247 / 561
Haleb beylerbeyine: Birecik sancağı Haleb‟e ilhâk olunması için emr-i şerîf verilmiş
olup fakat Rakka‟ya ilhak olunması münâsip görülüp icmâl ve mufassal defterlerinin
Rakka beylerbeyinin âdemine teslîm edilmesi hakkında.
248 / 562
Estergon beyine: Küffârın hareket ihtimâli olduğundan sancakda olan erbâb-ı tîmârı
perâkende etmemesi ve Budun beylerbeyi hizmet için çağırırsa bahane etmeyip
hizmetde bulunması hakkında.
249 / 563
250 / 564
340
Ankara sancağında vâkı„ olan kâdîlara: Ankara sancağında mîrî develer üzerine emîn
olan hâssa sarâçlarından Turgud isimli kişi birkaç kişiyi yanına toplayıp deveci
şâkirtlerinden birini sancak beyi ve kâdînın izni olmadığı halde katl ettiğinin
bildirilmesi ve bu hususun teftîş olınması hakkında.
250 / 565
Bostancı başına: Tersâne-i âmire‟ye yirmişer zirâ„ yüz aded tabân ve yüz aded tabân
lazım olub Tersâne-i âmire‟ye gönderilmesi hakkında.
251 / 566
251 / 567
251 / 568
341
252 / 569
Silistre, Çardaklu, Prevadi, Varna, Tuzla, Karaağaç, Tekfurgölü, Baba, İsakçı, Maçin,
Birail, Hırsova ve Hacıoğlu pazarı kâdîlarına: Silistre beyi seferde olub kâ‟im-makâm
olanlar ehl-i fesâdı ele getirmediği ve eşkıyânın haklarından gelinmek için Sinan
Çavuş‟un ta„yîn edilmesi hakkında.
252 / 570
253 / 571
Edirne kâdîsına: İstanbul darphânesinde akça kesilmek için üstâd lazım olup Edirne
darphânesinden üstâd gönderilmesi ve kaç nefer kişi ve ne mikdâr âlât gönderilirse
defter edilmesi hakkında.
253 / 572
Demurkapu‟da olan vezîr Ca„fer Paşa‟ya: Vilâyet-i Buhara‟dan Âstâne-i sa„adet‟e gelen
Hacı Bahadır Kulu ve Hacı Yaki isimli elçilerin Hısn-ı Keyf beyi olan Mehmed Bey ile
gönderildikleri hakkında.
253 / 573
342
Sivas beylerbeyine: Musa Çavuş oğlu Timur Çavuş Tebriz seferine giderken ehl-i fesâd
Cellad Mehmed oğulları tarafından katledilme ve Amasya müderrisi, Karahisar-ı
Behram Şah, Kelemfad ve Sivas kâdîlarının teftîş‟e me‟mur olduğu lâkin davânın avk
olduğu ve Musa Çavuş‟un hasımlarıyla Südde-i sa„âdet‟e gönderilmeleri hakkında.
253 / 574
253 / 575
254 / 576
Serdâr Ferhad Paşa‟ya: Bahadır Kulu ve Hacı Yaki isimli Buhara elçilerinin Hısn-ı
Keyf sancağı beyi Mehmed ile birlikte Şirvan‟a ulaştırılmaları hakkında.
254 / 577
Sâbıka Çorum beyi olub hâlen Çorum muhâfazasında olan İskender Bey ve livâ-i
mezbûre kâdîlarına: Çorum‟da eşkıyâ ve ehl-i fesâd sûhte tâ„ifesinin halkı rencîde
etmeleri ve ehl-i fesâdın teftîş edilip fesâdı olanların haklarından gelinmesi hakkında.
255 / 578
Tuğrâ-yı şerîfüm hizmetinde olan Paşa‟ya ve sâbıka Karaman‟ın hazine defterdârı olan
Mustafa‟ya: Trablusşâm‟ın tahrîri Hacı Kasımoğlu Mehmed‟e fermân olunduğu ve
tahrîri tamamlayıp Südde-i sa„âdet‟e geldiğinde bundan akdem Hama beyi olan
343
Mehmed bir tarîk ile defterleri aldığı ve Hama beyinin yaptığı kayıtların düzeltilmesi
hakkında.
255 / 579
256 / 580
256 / 581
Şâm beylerbeyine ve defterdârına: Vefat eden Hüdaverdi Bey‟in vârisi olmadığı i„lâm
olup metrukâtı ne mikdâr ise defter edilmesi ve bey„-i min yezîd olunması hakkında.
257 / 582
344
257 / 583
Gediz kâdîsına: Tuğrâ-yı şerîf hizmetinde olan Mehmed Paşa‟nın bazı emlâk ve bazı
hâslarını zabt eden Hüseyin‟in zimmetinde birçok akça olduğunun anlaşılması ve akçayı
karındaşı Hacı ile evine gönderdiğini bildirmesi ve Hüseyin‟in hapsedilip mezkûr
Hacı‟yı ele getürüb akçaların alması hakkında.
257 / 584
Kıbrıs beylerbeyine: İçil sancağının Mud kasabasında sâkin olan Hacı Seydi‟nin şirret
üzere olduğu ve defalarca başka vilâyete sürgün olması için emir verildiği hâlde ele
gelmediği ve mezbûru ele getirilip teftîş edilmesi hakkında.
257 / 585
Şâm eyâletiyle vezîr olan Sinan Paşa‟ya: Kudüs-i Şerîf‟de mütemekkin olması
hakkında.
258 / 586
Koca-ili beyine: Derya muhâfazası için gönderilen kadırgaların Rodos beyi Receb
Bey‟e ulaşıncayadek serdâr olup yolda muhâfaza etmesi hakkında.
258 / 587
Rodos beyi Receb Bey‟e: Derya muhâfazası için gönderilen kadırgaların kendisine
ulaşıncaya kadar Koca-ili beyi Mustafa Bey‟in baş olduğu ve kadırgalar ulaştığında
cümlesine serdâr olub deryada muhâfazada bulunulması ve derya mevsimi geçince
kadırgaların tersâneye göndermesi hakkında.
345
258 / 588
Koca-ili beyi Mustafa Bey‟e: Derya muhafazası için gönderilen kadırgalar Rodos beyi
Receb Bey‟e mülâki oluncayadek serdâr olması ve kadırgalarda olan yeniçeri, cebeci,
topcu ve gayrılarının hizmette bulunmaları hakkında.
258 / 589
259 / 590
Mısır beylerbeyine: Vilâyet-i Mısır‟a dâhil oldukdan beri halkın korunması ve ehl-i
fesâdın haklarından gelinmeesi ve emvâl-i hâssanın çoğaltılması için gayret
edilmesinden ötürü mükâfat olarak iki hil„at ihsân edildiği hakkında.
259 / 591
Hamâ ve Hıms kâdîlarına: Tuğrâ-yı şerîf hizmetinde olan Mehmed Paşa‟nın Hamâ‟daki
hâslarını zabt ettiği ve Hurrem su-başının hizmetkârının halka zulm ettiğinin haber
alınması üzerine ahvâlin teftîş edilmesi hakkında.
260 / 592
Bağdad eyâletiyle vezîr olan Sinan Paşa‟ya ve Bağdad‟da olan sancak beylerine ve zikr
olınan sancaklarda olan azeb ağalarına ve dizdârlara: Kalelerin silahlarının yoklanıp
çoğunu sancak beyleri ve dizdârların kendi mühimmâtları için kullandıkları ve
bazılarının değiştirilmesi gerektiğinde yarar silah bulunmadığı, kalelerin umûmen
346
yoklanması ve her kalede ne mikdâr hazîne ve silah varsa yoklanıp defter edilmesi
hakkında
261 / 593
261 / 594
Livâ-i Beyşehri‟nde Muhyiddin halife, ba„zı talebe‟ye ders verirken rencîde edildiği ve
kimsenin rencîde edilmemesi hakkında.
262 / 595
Silistre kâdîsına: Silistre beyi‟nin pazara gideni olan Abdi‟nin, eniştesi Ak Bıyık‟ın
gece evini basıp kendisini, câriye ve kölesini katledip para ve erzâkını alıp firâr ettiği ve
ele getirilip gâret ettiklerinin bî-kusûr alıverilmesi hakkında.
265 / 596
265 / 597
265 / 598
347
Üsküb‟e varıp gelince Ömer Çavuş‟a verilen ulak hükmü
265 / 599
265 / 600
265 / 601
266 / 602
266 / 603
İsticâl varıp gelince yeni çavuş oğlı Sinan Çavuş‟a verilen ulak hükmü
266 / 604
266 / 605
266 / 606
348
Bu dahı varıp gelince Hasan Çavuş‟a verilen ulak hükmü
266 / 607
266 / 608
266 / 609
266 / 610
266 / 611
266 / 612
266 / 613
349
266 / 614
266 / 615
Bağdad‟a varınca Evrekan sancağı beyi Ali ve Rüstem Çavuş‟a verilen ulak hükmü
266 / 616
Anadolu, Karaman, Haleb, Trablusşâm ve Şâm-ı şerîfe varıp gelince Mustafa ve Ömer
isimli kapıcılara verilen ulak hükmü
266 / 617
Maraş, Rum, Batum beylerbeyilerine varıp gelince Mehmed ve diğer Mehmed isimli
kapıcıya verilen ulak hükmü
266 / 618
Anadolu, Karaman ve Batum‟a varıp gelince İdris ve Mehmed isimli kapıcılara ulak
hükmü
266 / 619
Sağ kol‟a varıp gelince Mehmed ve Mûsâ isimli kapıcılara verilen ulak hükmü
350
266 / 620
266 / 621
266 / 622
Konya‟ya varıp gelince Mustafa Çavuş ve Ali ve diğer Ali‟ye seferi olmadığına dair
verilen ulak hükmü
266 / 623
266 / 624
266 / 625
Beç elçisinin üç nefer âdemine ve Budun çavuş‟u Yusuf Çavuş‟a verilen ulak hükmü
267 / 626
351
Boğdan‟a, Eflak‟a, Kasım Çavuş‟a ve Rumeli beylerbeyinin kapu kethüdâsı İskender
Çavuş'a verilen ulak hükmü
267 / 627
267 / 628
267 / 629
267 / 630
Tebriz‟e varınca vezîr Ca„fer Paşa‟nın kethüdâsı Mahmud Bey‟e verilen ulak hükmü
267 / 631
267 / 632
352
267 / 633
267 / 634
Aydın ve Saruhan‟a Ali Çavuş‟a isticâl-i mâl için verilen ulak hükmü
267 / 635
Atalaya ve Karaman‟a varıp gelince Hacı Ali Çavuş‟a verilen ulak hükmü
267 / 636
Aydın, Saruhan ve Menteşe‟ye Hüseyin Çavuş‟a ta„cil-i mâl için verilen ulak hükmü
267 / 637
267 / 638
353
267 / 639
Anadolu‟ya Hacı Mehmed Çavuş‟a nevruz akçası için verilen ulak hükmü
267 / 640
267 / 641
267 / 642
267 / 643
267 / 644
267 / 645
354
[4 RA 995 / 12 Şubat 1587]
267 / 646
267 / 647
267 / 648
267 / 649
267 / 650
Teke, Menteşe ve Hamid‟e varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü
267 / 651
355
Erzurum‟a varınca serdârın kapucıbaşı olan Ali Ağa‟ya verilen ulak hükmü
267 / 652
Erzurum‟a varınca Dergâh-ı âlî çaşnigirlerinden Veli Ağa‟ya verilen ulak hükmü
267 / 653
267 / 654
267 / 655
Selanik‟e varıp gelince Ahmed Çavuş‟a ve iki nefere verilen ulak hükmü
267 / 656
267 / 657
356
267 / 658
267 / 659
267 / 660
Silistre, Niğbolu, Ruscuk, Bender, Belgrad, Vidin, Boğdan ve Eflak‟a varıp gelince
Hacı Çavuş‟a verilen ulak hükmü
267 / 661
Tımışvar ve Belgrad‟a varıp gelince Hüsrev Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü
267 / 662
Selanik‟e ve Yenişehr‟e varıp gelince Muslı Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü
267 / 663
Erzurum‟a varıp gelince Mehmed Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü
267 / 664
357
Sol kol‟a varıp gelince Hasan Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü
267 / 665
Vize ve Niğbolu‟ya varıp gelince Hasan Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü
267 / 666
Kıbrıs‟a varıp gelince Mustafa Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü
267 / 667
Bosna‟ya varıp gelince Hasan Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü
267 / 668
267 / 669
267 / 670
358
267 / 671
Ankara, Kastamonu ve Bolu‟ya varıp gelince Mustafa Çavuş'a verilen ulak hükmü
267 / 672
267 / 673
268 / 674
Trablusşâm‟a varıp gelince Dergâh-ı âlî kapıcılarından bölük-başı Ahmed ile Hasan
isimli kapıcıya verilen ulak hükmü
268 / 675
268 / 676
268 / 677
359
268 / 678
268 / 679
Anadolu Beylerbeyiliğinde olan kâdîlıklara Hüseyin Çavuş ve iki nefer yoldaşına ulak
hükmü
268 / 680
268 / 681
268 / 682
Haleb, Karaman ve Şâm-ı şerîfe varıp gelince Abbas Çavuş‟a verilen ulak hükmü
268 / 683
360
268 / 684
Vilayet-i Rum‟a varıp serdâr‟a varınca Yenki çavuşoğlu Sinan Çavuş‟a verilen ulak
hükmü
268 / 685
268 / 686
Hüdavendigar, Karesi, Aydın ve Saruhan‟a varıp serdâr‟a varınca verilen ulak hükmü
268 / 687
268 / 688
268 / 689
268 / 690
361
[15 CA 995 / 23 Nisan 1587]
268 / 691
Mısır‟a varıp gelince Bayram ve Mustafa isimli kapucılara verilen ulak hükmü
268 / 692
Hamza Bey efendi‟nin ze„âmetleri olan yerleri dolaşıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen
ulak hükmü
268 / 693
Tuna yalısından çeri getirmek için Behram Çavuş‟a verilen ulak hükmü
268 / 694
Eflak, Boğdan ve Sidre kapsi‟ye varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü
268 / 695
268 / 696
362
268 / 697
268 / 698
268 / 699
269 / 700
Ankara, Bolu, Kengiri ve Kastamonu‟ya varıp gelince İbrahim‟e verilen ulak hükmü
269 / 701
269 / 702
Vilâyet-i Anadolu‟ya varıp serdâr‟a varınca Bağdad defterdârı verilen ulak hükmü
269 / 703
Ankara, Bolu ve Kastamonu‟ya varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü
363
269 / 704
269 / 705
269 / 706
269 / 707
269 / 708
Silistre, Niğbolu, Sağ kol ve Sol kol‟a varıp gelince Perviz Çavuş‟a ve iki nefer
yoldaşına verilen ulak hükmü
269 / 709
364
269 / 710
269 / 711
269 / 712
Haleb‟e varıp gelince Mehmed ve Seyyid Ali isimli kapıcılara verilen ulak hükmü
269 / 713
269 / 714
269 / 715
Hamid, Teke, Karahisâr-ı sâhib ve Kütahya Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü
269 / 716
365
Hüdavendigar‟a ve Ankara‟ya varıp gelince çavuş‟a verilen ulak hükmü
269 / 717
269 / 718
269 / 719
Aydın, Saruhan ve Menteşe‟ye varıp gelince kapıcı Ahmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü
269 / 720
269 / 721
Aydın, Menteşe ve Saruhan‟a varıp gelince Hacı Çavuş‟a verilen ulak hükmü
269 / 722
366
269 / 723
269 / 724
269 / 725
Hakkâri‟ye varıp gelince Kiği beyi Uğurlu Bey‟e verilen ulak hükmü
269 / 726
269 / 727
Kırım‟a varıp gelince Mehmed ve Süleyman isimli kapıcılara verilen ulak hükmü
269 / 728
269 / 729
367
[28 ZA 995 / 30 Ekim 1587]
269 / 730
269 / 731
Avlonya, Karlı-ili, İnebahtı, Mora, Ağrıboz, Tırhala ve Ohri‟ye varıp gelince Perviz
Çavuş‟a verilen ulak hükmü
269 / 732
269 / 733
269 / 734
269 / 735
368
Kastamonu‟ya Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü
269 / 736
Bosna‟ya varıp gelince Ali ve Mehmed isimli kapıcılara verilen ulak hükmü
270 / 737
Budun‟a varıp gelince kapıcılardan Receb isimli kapıcıya verilen ulak hükmü
270 / 738
Tımaşvar‟a varıp gelince Mustafa bölük-başı ve Rıdvan isimli kapıcıya verilen ulak
hükmü
270 / 739
270 / 740
Tırhala ve Ağrıboz sancaklarına varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü
270 / 741
369
270 / 742
Edirne‟ye varınca İslâm Girây âdemlerinden Hakverdi, Hasan Çavuş ve iki nefer
âdemlerine yazılan ulak hükmü
270 / 743
270 / 744
270 / 745
270 / 746
270 / 747
Karaman‟a ve Kıbrıs‟a varıp gelinceyedeğin Sinan Çavuş ve iki nefere verilen ulak
hükmü
370
270 / 748
Sağ kol‟a ve Belgrad‟a varıp gelince Ali Çavuş‟a ve iki nefer âdemine verilen ulak
hükmü
270 / 749
270 / 750
270 / 751
270 / 752
270 / 753
371
Tebriz‟e varıp gelince Yusuf ve Ali çavuşlara verilen ulak hükmü
270 / 754
Tebriz‟e varıp gelince Niğde sancağı beyi olan Mahmud Bey‟in arzıyla verilen ulak
hükmü
270 / 755
372
SONUÇ
Osmanlı Devleti oldukça sistemli bir devlet teşkilatı oluşturarak çok geniş bir
coğrafya içinde farklı milletleri bir çatı altında tutmuştur. Divân-ı Hümâyûn, Osmanlı
Devleti‟nin idari teşkilatının merkezinde yer alıp çeşitli siyasi, askerî, ekonomik,
toplumsal olaylarda karar organı olmuştur. Divân‟dan padişah adına alınan kararlar
doğrultusunda ferman, berat, nişan, name gibi resmî belgeler oluşturulmuştur. Yazılan
bu resmî belgelerin bir suretleride Mühimme Defteri denilen defterlere kaydedilmiştir.
Bu defterler kapsadıkları dönem aralığında Osmanlı Devleti hakkında bilgiler veren ana
kaynak durumundadır. Bu açıdan Osmanlı Devleti‟nin siyasi, ekonomik, askerî,
toplumsal hayatını anlamak için çok önemli bilgiler ihtiva etmektedir.
Bu çalışmada Divân-ı Hümâyûn‟da alınan kararların bir suretlerinin
kaydedilmesi ile oluşturulan defterlerden 62 numaralı defterin 135-271 sayfa aralığının
transkripsiyonu ve değerlendirilmesi yapılmıştır. Defterin çalıştığımız kısmındaki 455
adet hükme bakıldığında döneme ait siyasi, askerî, ekonomik, toplumsal gibi birçok
konu hakkında görüşülüp kararlar verilmiştir. Bu hükümlerde çoğunlukla ehl-i fesâd ve
sûhtelerin eşkıyâlık faaliyetleri, Kazak saldırısı ve düşmanın def„i için alınan tedbirler,
inşaat ve tamir için gerekli malzemelerin temini, vefat eden kişilerin metrukâtlarının
İstanbul‟a getirtilmesi, kadırga temini, sürgün ve küreğe konulma gibi konular
görülmektedir.
Defterde en çok yer tutan eşkıyalık faaliyetleri dönemin en önemli olayları
arasındadır. Defter, Sultan III. Murad‟ın saltanat yıllarından 1587-1588 yılları arasını
kapsamaktadır. Bu dönemde ehl-i örf‟ün eşkıyalığının yanı sıra sûhtelerin ve levendât
ta‟ifesinin eşkıyalıkları da görülmektedir. Eşkıyalık hareketleri devlete karşı olmayıp
genellikle ev basma, yol kesme, hırsızlık yapma, adam öldürme, zekât namına akçe
toplama, adam öldürme, kız ve oğlan kaçırma şeklinde meydana gelmiştir. Devlet‟in
373
eşkıyalık faaliyetlerinde bulunan kişilere karşı aldığı önlemler arasında sancaklara
muhafızlar, yiğitbaşılar, müfettişler atama; il-erleri örgütünden yararlanma ve isyan
edenlerin tanıdıklarından faydalanma şeklinde sıralanabilir. Eşkıyalık faaliyetlerine
karşı ölüm cezası, hapsetme, küreğe koyma ve kat-i uzuv cezaları uygulanmıştır.
Suhtelerin beylerbeyiler, askerler ve halk tarafından himaye edilmesi Devlet‟in suhteleri
yakalamasını zorlaştırmıştır. Ele geçirilen eşkıya, Merkez‟e arz edilmesi gerekilen
durumlarda verilecek hükme kadar hapishanelerde bekletilmiş, diğer durumlarda ise
şiddetle cezalandırılmıştır. Eşkıyalık hareketleri mekânsal (derbent, ticaret yolu, karye,
kale vb.) değişiklikler göstermesinin yanı sıra eşkıyalığın ortaya çıktığı aylar da
değişiklik göstermektedir. Defterdeki eşkıyalık en çok Mayıs ayında en az ise Haziran
ayında olduğu görülmüştür. Birçok kişinin öldürüldüğü eşkıyalık hadiseleri Niğde,
Kırşehir, Kayseri, Kastamonu, Bozok, Samanlu, Çorum, İç-il, Ankara, Van, İstanbul ve
Edirne gibi şehirlerde meydana gelmiştir.
Defterde eşkıyalık hareketlerinden sonra gelen diğer bir olay ise Leh-Kazak
saldırısıdır. Kazakların Özi üzerinden Boğdan, Akkirman ve Bender‟e hareket etmeleri
üzerine bölgedeki birçok yöneticiye hükümler gönderilmiştir. Bu hükümlerde civar
vilayetlerin beylerinin Boğdan, Akkirman, Bender‟e yardım etmeleri emredilmiş,
Kazakların def‟i için asker toplanmış bu asker toplama sırasında gönüllülerden de asker
alımları yapılmıştır. Kırım hanına da name gönderilerek sefere davet edilmiştir.
Gönderilen namede sefere gelirken Boğdan içinden geçilmemesi belirtilerek re„aya ya
zulm edilmesinin de önüne geçilmesinin düşünüldüğü açıkça görülmektedir. Kış
mevsiminde askerin kışlanılması gereken bölgenin belirtilmesi ve düşmana karşı gafil
olunmaması her an hazır olunmasının bildirilmesi düşmana karşı uyanık olunduğunun
göstergesidir.
Dönemin önemli olaylarından bir diğeri de Kırım‟a Gazi Giray‟ın han tayin
edilmesidir. Bu konu hakkında defterde bulunan iki hükümde Kırım hanı İslam Giray‟ın
vefat ettiği yerine 17 CA 996 / 14 Nisan 1588 günü Gazi Giray‟ın tayin edilip
gönderildiği ve tatarlara istimaletler verilerek Gazi Giray‟ın Kırım‟a ulaştığında Kırım
hanı olarak benimsenmesinin sağlanmasının emredildiği görülmektedir.
Defterdeki hükümlerin çoğunluğu beylerbeyi, sancakbeyi ve kadılara hitaben
yazılmıştır. Yerel yöneticilerin görev ve sorumluluklarının belirtildiği hükümlerde
halkın huzur ve düzenin korunmaya çalışıldığı, asayişin sağlanması, suçluların ele
374
getirilip cezalandırılması istenmektedir. İnşaat ve tamir faaliyeti olarak cami, kale, türbe
vs. yerlerin tamiri ve imarı hakkında kereste, kurşun gibi maddelerin getirtildiği
görülmektedir. Yine Defterdeki tahrir hususundaki hükümlerde sefer zamanı tahrir
yapılmaması gibi tahrir sistemi hakkında bazı bilgilere ulaşılmaktadır.
375
KAYNAKÇA
Ahıshalı, Recep, “Divan-ı Hümayun Teşkilatı”, Osmanlı, VI, Ankara: Yeni Türkiye
Yayınları, 1999.
Ahıshalı, Recep. “Tahvil”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 39:440-
442. İstanbul: TDV Yayınları, 2010.
Akdağ, Mustafa. Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası Celali İsyanları. Ankara:
Bilgi Yayınevi, 1975.
Akdağ, Mustafa. Türkiye'nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi 2(1453-1559). Ankara: Barış
Yayınları, 1999.
Aktaş, Necati. “Amedci”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 3:12.
İstanbul: TDV Yayınları, 1991.
Akyıldız, Ali. “Para”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,34:163-166
İstanbul: TDV Yayınları, 2007.
Alkan, Mehmet. Osmanlı Devleti‟nde Kardeş Katli, İstanbul: Eren Yayınları, 1997.
Alkan, Mustafa. “Softa”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,37:342-343
İstanbul: TDV Yayınları, 2009.
Arıkan, Zeki, “Osmanlı İmparatorluğu‟nda İhracı Yasak Mallar (Memnu Meta)”. İçinde
Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu‟na Armağan, 279-306. İstanbul: İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi Yayını. 1991.
Bardakoğlu, Ali. “Eşkıya”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 11:463-
466. İstanbul: TDV Yayınları, 1995.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı. İstanbul: Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
Yayını, 2010.
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı. 3
Numaralı Mühimme Defteri. Ankara: Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını,
1993.
Bilge, Mustafa L. “Osmanlı-Fas Münasebetleri”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, 12:190-192. İstanbul: TDV Yayınları, 1995.
Cezar, Mustafa. Mufassal Osmanlı Tarihi III. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
2011.
Çerçi, Faris, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr‟ında II. Selim, III. Murat ve III.
Mehmet Devirleri”, Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayınları, 2000.
Çiçek, Kemal. “Osman Paşa Özdemiroğlu”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, 33:471-473. İstanbul: TDV Yayınları, 2007.
Danişmend, İsmail Hami. İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi III. İstanbul: Türkiye
Yayınevi, 1961.
Daşcıoğlu, Kemal. “Sürgün”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 38:167-
169. İstanbul: TDV Yayınları, 2010.
Doğru, Halime. “Rumeli‟de Celep-Keşanlar”. İçinde XIII. Türk Tarih Kongresi-
Kongreye sunulan Bildiriler, 1675-1690. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1999.
376
Emecen, Feridun M. “Osmanlı Divanın Ana Defter Serileri: Ahkâm-ı Mirî, Ahkâm-ı
Kuyûd-ı Mühimme ve Ahkâm-ı Şikayet”, Türkiye Araştırmaları Literatür
Dergisi. 3/5 (2005): 107-139.
Emecen, Feridun M. Osmanlı Klasik Çağında Hanedan Devlet ve Toplum, İstanbul:
Timaş Yayınları, 2011.
Gökbilgin, M. Tayyib. Osmanlı Paleografya ve Diplomatik İlmi. İstanbul: Enderun
Kitabevi, 1992.
Halaçoğlu, Yusuf. Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı. Ankara: Türk Tarih
Kurumu, 1991.
İlgürel, Mücteba. “Celâlî İsyanları”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
7:252-257. İstanbul: TDV Yayınları, 1993.
İlgürel, Mücteba. “İl Erleri”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 22:59-
61. İstanbul: TDV Yayınları, 2000.
İnalcık, Halil. XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600),
İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2003.
İnalcık, Halil. Osmanlı İmparatorluğu‟nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi I (1300-1600).
İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2018.
İnalcık, Halil. “Timar”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,41:168-173
İstanbul: TDV Yayınları, 2012.
İpşirli, Mehmet. “XVI. Asrın İkinci Yarısında Kürek Cezası İle İlgili Hükümler”.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi. 12. (1982): 203-
248.
İpşirli, Mehmet. “Beylikçi”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 6:78-79.
İstanbul: TDV Yayınları, 1992.
İpşirli, Mehmet. “Kürek Cezası”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, EK-
2:112-114. İstanbul: TDV Yayınları, 2019.
Karaca, Filiz. “Teşrifat”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 40:570-572.
İstanbul: TDV Yayınları, 2011.
Kazıcı, Ziya. İslam Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi. İstanbul: Marmara Üniversitesi
İlâhiyat Fakültesi, 2013.
Kılıç, Remzi. XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı- İran Siyasî Antlaşmaları. İstanbul:
Tez Yayınları, 2001.
Koç, Yunus. “Osmanlıda Toplumsal Dinamizmden Celali İsyanlarına Giden Yol ya da
İki Belgeye Tek Yorum”. Bilig, Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi. 35 (2005):
229-245.
Kütükoğlu, Bekir. “Murad III”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
31:172-176. İstanbul: TDV Yayınları, 2006.
Kütükoğlu, Bekir. Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri 1578-1612. İstanbul: İstanbul
Fetih Cemiyeti, 1993.
Kütükoğlu, Bekir. “Vak„anüvis”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
42:457-461. İstanbul: TDV Yayınları, 2012.
Kütükoğlu, Mübühat S. “Battal Torbası”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, 5:206. İstanbul: TDV Yayınları, 1992.
377
Kütükoğlu, Mübühat S. “Mühimme Defteri”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, 31:520-523. İstanbul: TDV Yayınları, 2006.
Kütükoğlu, Mübühat S. “Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik)”. Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayınları, 2018.
Mumcu, Ahmet. “Divân-ı Hümâyûn”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
9:430-432. İstanbul: TDV Yayınları, 1994.
Mumcu, Ahmet. Hukuksal ve Siyasal Karar Organı Olarak Divân-ı Hümâyûn. Ankara:
Birey ve Toplum Yayınları, 1986.
Orman, İsmail. “Murad III. Türbesi”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
31:176-177. İstanbul: TDV Yayınları, 2006.
Öz, Mehmet. “Modernleşme Öncesinde Osmanlı Toplumunda Eşkıyalık Hareketlerinin
Niteliği ve Özellikleri”. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi.
(2010): 226-233.
Özcan, Tahsin. “Muhallefât”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 30:406-
407. İstanbul: TDV Yayınları, 2005.
Pakalın, Mehmet Zeki. “Tahvil Kalemi”. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri
Sözlüğü, III:381. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı, 1993.
Pakalın, Mehmet Zeki. “Teşrifati-i Divan-ı Hümayun”. Osmanlı Tarih Deyimleri ve
Terimleri Sözlüğü, III:478. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı, 1993.
Pakalın, Mehmet Zeki. “VAK„ANÜVİS”. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri
Sözlüğü, III:574. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı, 1993.
Pamuk, Şevket. Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914. İstanbul: İletişim
Yayınları, 2007.
Peçevi İbrahim Efendi. Peçevi Tarihi II, Hazırlayan Bekir Sıtkı Baykal, Ankara: Kültür
ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1982.
Sağırlı, Abdurrahman. “Mehmed b. Mehmed Er-Rûmî(Edirneli)‟nin Nuhbetü‟t-Tevârih
ve‟l-Ahbâr‟ı ve Târîh-i Âl-i Osman‟ı (Metinleri, Tahlilleri)”. Doktora Tezi,
İstanbul Üniversitesi, 2000.
Selânik-i Mustafa Efendi. Tarih-i Selânikî, Hazırlayan Mehmet İpşirli, Ankara: Türk
Tarih Kurumu Yayınları, 1999.
Solak-zade Mehmed Hemdemi. Solakzâde Tarihi II, Hazırlayan Vahit Çabuk, Ankara:
Kültür Bakanlığı Yayınları, 1989.
Sümer, Faruk. “ABBAS I”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 1:17-19.
İstanbul: TDV Yayınları, 1988.
Şimşirgil, Ahmet. Kayı: Kudret ve Azamet Yılları. İstanbul: Timaş Yayınları, 2016.
Tabakoğlu, Ahmet. Türk İktisat Tarihi. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2000.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilatı. Ankara:
Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1988.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı. Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayınları, 2014.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. İlmiye Teşkilatı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
2014.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Tarihi. III/I Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
2009.
378
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Tarihi. III/II Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
1995.
Ünal, Mehmet Ali. Osmanlı Müesseseleri Tarihi. Isparta: Fakülte Kitabevi, 1997.
Yiğit, İlker ve Esra Oruç. “Osmanlı Anadolu‟sunda Eşkıyalık ve Mekân (1565-1566): 5
Numaralı Mühimme Defteri üzerinden Bir Değerlendirme”. Ege Coğrafya
Dergisi. 29/1 (2020): 29-43.
Yiğit, İlker ve Osman Gümüşçü. “Kayıp Köylere Mekansal Bakış: XVI-XX. Yüzyıl
Konya Çevresi Örneği”. Kebikeç İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları
Dergisi. 44(2017): 323-338.
379
ĠNDEKS
Arab Hamza, 155, 302
A Arslan Çavuşoğlı, 268
Abbas Çavuş, 268, 350 Arzu oğlu Sefer, 93, 282
Abbas mîrzâ, 195 Avlonya, 104, 223, 271, 285, 322, 357
Aclun, 45, 255 Avrat hisarı, 233, 234, 237, 326, 328
Adana, 100, 155, 302 Ayâsofya, 197
Ağrıboz, 223, 271, 272, 322, 357, 358 Ayazmend, 89, 271, 281, 357
Ahdapolu, 236, 327 Aydın, 100, 265, 269, 270, 271, 342,
Ahmed Çavuş, 67, 112, 165, 238, 264, 343, 350, 353, 355, 356, 357, 358
267, 270, 272, 297, 302, 329, 338, Aydos, 94, 235, 238, 283, 327, 329
346, 355, 359 Ayntab, 102
Ahmed Paşa, 17, 24, 214
Ahyolu, 94, 235, 238, 283, 327, 329 B
Akça Kızanlık, 95, 283, 235, 327,329 Baba, 83, 234, 238, 246, 247, 279, 327,
Akhisar, 214, 320 329, 332
Akıncı, 66, 70, 129, 162, 169, 293, 304 Babaeski, 95, 283
Akkirman, 66, 70, 78, 82, 83, 88, 97, Baç sancağı, 112, 287
128, 168, 234, 238, 273, 277, 279, Bafra, 270, 354
281, 283, 293, 306, 327, 329, 363 Bağdad, 105, 109, 110, 193, 195, 213,
Aksaray, 102, 133, 294 243, 260, 264, 266, 269, 270, 271,
Akşehir, 80, 93, 102, 190, 278, 282 272, 285, 287, 336, 340, 345, 353,
Aktak oğlu Mustafa, 155, 302 355, 356, 359
Aktaş begi Hemdem, 171 Bahadır kulu, 251, 333
Alasonya, 235, 327 Bahâr ganemi, 235, 236, 327, 328
Aleksandr han, 251 Bâkü, 171
Alp Girây, 202 Balis, 212, 213
Amasya, 154, 250, 302, 333 Basra, 131, 176, 177, 243, 261, 270,
Amed, 227, 230, 262, 324 355
Anadolu, 78, 94, 100, 105, 140, 187, Batum, 68, 69, 101, 105, 264, 273, 285,
189, 204, 222, 242, 245, 264, 266, 340
268, 269, 284, 285, 297, 312, 331, Bayburd, 245, 246, 332
339, 340, 343, 349, 352, 353 Bayezid Çavuş, 211, 245, 246, 320, 331
Anadolu beglerbegisi Hasan, 204 Bazarcık, 134, 294
Anadolu defterdârı Ramazan, 94
Beç, 110, 111, 126, 165, 250, 265, 292,
Anduğu, 178 333, 341
Ankara, 101, 110, 123, 188, 189, 190, Behram Çavuş, 269
217, 243, 244, 255, 268, 269, 270, Bekir Çavuş, 231, 266
287, 291, 312, 321, 331, 335, 348, Belâce, 211
350, 352, 353, 355
Antakya, 68, 274
380
Belgrad, 113, 178, 241, 249, 267, 270, C
272, 347, 353, 354, 360
Bender, 66, 70, 78, 82, 83, 88, 97, 104, Ca„fer Paşa, 86, 157, 170, 203, 206,
122, 127, 128, 162, 167, 169, 267, 249, 265, 280, 303, 318, 333, 342
273, 274, 277, 279, 281, 285, 292, Câbî Mehmed, 69, 273, 274
293, 304, 347, 363 Cebbar Kulı, 245, 246, 331, 332
Benî Saîd, 93, 282 Celeb tâ„ifesi, 231
Bergama, 89, 281 Cellan Mehmed, 154, 302
Bergos, 94, 283 Cezâyir, 96, 119, 289
Berkofça, 172, 233, 236, 326, 328 Cezayir-i Garb, 19, 151, 152, 153, 301
Beşir Çavuş, 233, 237, 238, 326, 329 Cezire, 101, 194
Bey„-i min yezîd, 255, 334 Cidde, 122, 177, 178, 291
Beypazarı, 216, 321 Cuma pazarı, 233, 326
Beyşehri, 102, 204, 268, 349
Biga, 144, 272, 360 Ç
Birail, 246, 332
Birecik, 212, 240, 330 Çanad, 242
Boğdan, 66, 67, 70, 78, 79, 82, 83, 85, Çardaklu, 246, 332
88, 95, 97, 110, 111, 112, 125, 126, Çaşnigir köprüsi, 188, 189, 312
127, 128, 154, 156, 157, 162, 163, Çatalca, 94, 235, 283, 327
167, 184, 265, 267, 269, 277, 278, Çerâkise, 140, 157, 297, 303
279, 280, 281, 287, 292, 302, 304, Çeri-başı oğlı Mehmed, 136
311, 341, 347, 352, 363 Çernovi, 234, 237, 326, 329
Bolu, 100, 190, 268, 269, 348, 349, 350, Çıldır, 225, 323
352, 353 Çırâk, 171
Bosna, 105, 159, 199, 242, 243, 261, Çırpan, 95, 235, 238, 283, 327, 329
265, 266, 267, 270, 271, 285, 341, Çirmen, 66, 70, 104, 125, 128, 136,
344, 348, 354, 358 159, 160, 162, 167, 169, 186, 235,
Bostancı-başı, 85 238, 269, 285, 293, 295, 303, 304,
Bozok, 185, 190, 207, 311, 319 311, 327, 329, 351
Bölük-başı Ahmed, 268, 349 Çorlu, 94, 283
Breznik, 172, 233, 326 Çorum, 190, 225, 251, 334
Budun, 90, 117, 165, 166, 241, 243, Çukurcak, 188, 189, 255, 312, 335
250, 261, 265, 267, 271, 272, 289,
331, 341, 342, 346, 358, 360 D
Budun defterdarı Ahmed, 90 Dağıstan, 86, 171
Buhara, 249, 251, 333 Dalkı, 171
Burdur, 82, 278 Darü‟s-sa„âde ağası Mehmed, 135, 295
Burusa, 101, 141, 142, 161, 243, 266, Darü‟s-sa„âde-i Atîk, 87
297, 345 Davnik kal„ası, 137
Büyük dere, 209, 319 Debri, 205, 318
Delvine, 104, 211, 223, 285, 319, 322
381
Demurkapu, 86, 157, 158, 170, 171, Eflak, 78, 79, 85, 90, 91, 95, 97, 110,
249, 303, 333 111, 163, 167, 201, 265, 267, 269,
Dergâh-ı âlî çaşnigirlerinden Veli Ağa, 277, 278, 281, 287, 341, 347, 352
266 Eflak voyvodası Mihne, 201
Dergâh-ı mu„allâ‟m, 73, 82, 90, 91, 92, Emîn-i ganem, 235, 236, 238
95, 98, 100, 102, 105, 106, 108, 115, Emrullah Çavuş, 267, 348
116, 124, 126, 132, 134, 140, 141, Erbâb-ı tîmar, 74, 75, 76, 77, 90, 91,
146, 155, 156, 161, 163, 164, 166, 104, 129, 136, 141, 142, 158, 159,
173, 176, 177, 178, 182, 183, 184, 160, 170, 180, 186, 187, 207, 212,
185, 196, 197, 198, 204, 208, 209, 213, 215, 219, 223, 232, 241, 252,
214, 218, 221, 223, 228, 231, 232, 281, 295, 297, 303, 309, 320, 321,
233, 235, 236, 244, 245, 246, 247, 322, 331
248, 249, 255, 259, 260, 261, 263, Erbelâ, 211
264, 266, 267, 268, 269, 270, 271, Erdebil, 171
272 Erdel, 79, 88, 110, 111, 126, 149, 169,
Derne, 105, 285 278, 281, 287, 292, 300
Dertenk, 193, 195 Erduk, 214, 320
Derviş Çavuş, 271 Ereğli, 95, 124, 283, 291
Dimetoka, 95, 236, 239, 283, 327, 330 Erzurum, 79, 80, 117, 199, 200, 243,
Dinaver, 193, 194, 195 266, 267, 278, 345, 347
Divâne Orman, 95 Eski Cuma, 234, 237, 326, 329
Divane Yusuf, 155, 302 Eski-il, 135, 139, 178, 182, 295, 296
Diyârbekr, 114, 115, 288 Eskişehr, 105
Doğanhisârı, 93, 282 Eslemez, 207, 319
Doyran, 231, 237, 325, 328 Estergon, 113, 199, 241, 331
Dömek, 235, 327 Eşkıyâ, 64, 141, 142, 156, 166, 185,
Draç, 65, 137, 273, 296 247, 273, 311, 334
Drama, 233, 234, 237, 326, 328 Etranûs, 204
Dubnice, 233, 326 Eyüb Çavuş, 73, 94, 95, 98, 234, 275,
Dubrovnik, 108, 266, 286, 343, 344 284
Dudağı Kalın, 225 Eyyüb-i Ensârî, 106, 179, 206, 286,318
Dukakin, 104, 285
F
E
Fâs hâkimi Mevlây Ahmed, 19, 151
Ebezade Çavuş, 268 Fenar, 209, 235, 264, 338
Edirne, 85, 87, 92, 94, 136, 161, 187, Ferecik, 95, 228, 236, 239, 283, 324,
188, 208, 209, 243, 248, 263, 272, 327, 330
280, 282, 283, 312, 319, 333, 337, Ferhad Paşa, 100, 131, 251, 284, 294,
359 333
Ferid Çavuş, 237, 329
Filek, 113, 241
382
Filek begi Korkud, 241 Hamza Çavuş, 100, 268
Filibe, 94, 152, 172, 233, 236, 239, 283, Harameyn-i Muhteremeyn, 122, 291
301, 326, 328, 330 Harmunu, 234, 327
Françe, 153 Harput sancağı begi Alâeddin, 230
Hasan bin Derviş, 152, 301
G Hasan Çavuş, 229, 234, 238, 239, 253,
254, 260, 264, 266, 267, 271, 272,
Galata, 97, 98, 108, 284 329, 330, 359
Gazanfer, 132, 160, 161, 213, 215, 229, Hasan Paşa, 67, 119, 131, 174, 175,
303, 320, 321 176, 177, 274, 289, 301
Gâzî Girây, 202 Hâseki Sultân, 124
Gediz, 255, 335 Hasköy, 95, 283
Gelibolu, 94, 208, 209, 283, 319 Hâssa sâraçlardan Rıdvan, 133
Gence, 86 Hatun ili, 94, 283
Giresun, 68, 69, 273 Hatvan, 113, 242
Goryâ, 211 Hatvan begi Mehmed, 242
Gökçedağ, 204 Havâss-ı kostantiniyye, 209, 319
Gölhisar, 82, 278 Havâss-ı Mahmud Paşa, 95
Gönen, 82, 197, 198, 278 Haydar Çavuş, 66, 82, 83, 97, 125, 137,
Göynük, 256 150, 156, 161, 164, 167, 185, 248,
Gûri, 100 264, 272, 359
Güle, 242 Hayrabolu, 94, 239, 283, 330
Gümülcine, 94, 236, 239, 283, 327, 330 Hazergrad, 234, 326
Gürcistan, 86, 132, 294 Hersek, 104, 242, 266, 285, 344
Hevâce Paşa, 197
H Hırsova, 234, 238, 246, 327, 329, 332
Hısn-ı Keyf begi olan Mehmed, 249,
Habeş, 83, 84, 173, 279
333
Hacı Bahadır Kulu, 249
Hızır Çavuş, 233, 236, 239, 245, 246,
Hacı Kasımoğlu Mehmed, 75, 76, 276,
268, 328, 330, 331, 332
334
Hüdavendigar, 133, 217, 269, 270, 272,
Hacıoğlu pazarı, 246, 332
294, 321, 350, 355, 360
Haffâflar çarşısı, 123, 291
Hüdâverdi, 83, 84, 279
Hakkâri, 271, 356
Hüseyin Ağa, 131, 172, 174, 175, 261
Haleb, 68, 101, 105, 118, 126, 132, 160,
Hüseyin Çavuş, 126, 146, 223, 237,
171, 189, 213, 240, 243, 249, 253,
265, 268, 270, 299, 322, 328, 354
264, 267, 268, 270, 274, 285, 292,
Hüseyinabâd, 225
294, 303, 312, 330, 334, 340, 348,
Hüsrev Beg, 114, 115, 116, 148, 288,
349, 350, 354
289
Halil Çavuş, 264
Hüsrev Çavuş, 267
Hama begi, 73, 252, 275, 334
Hamid, 82, 101, 266, 267, 270, 272,
278, 341, 345, 346, 355, 359
383
I İştib, 231, 235, 238, 325, 327, 329
İvraca, 234, 237, 326, 329
Isparta, 82, 278 İzdin, 235, 327
Istranca Dağı, 208 İznepol, 172, 236, 328
İzvornik, 104, 242, 285
Ġ
K
İbrahim Çavuş, 117, 136, 204, 208, 209,
210, 264, 266, 268, 269, 319 Kabaağaç, 77, 277
İbrahim Paşa, 89, 97, 107, 108, 179, Kâbe-i Şerîfe, 146
284, 309 Kâbz, 118
İçil, 102, 155, 302, 335 Kaçeniçe, 205
İlbasan, 65, 104, 137, 273, 285, 296 Kalkandelen, 205, 231, 235, 236, 238,
il-eri, 64, 141, 151, 208, 209, 216, 217, 318, 325, 327, 328, 329
224, 225, 301, 319, 323 Kapıcılar kethüdası Mehmed Ağa, 103
İlyas Çavuş, 233, 234, 235, 236 Kapucı Hasan, 268
İmadiye, 101, 105, 285 Kapucı Hüseyin, 85, 280
İnanluballu, 225 Kara Hacı, 150
İncesu, 178 Karaağaç, 82, 246, 278, 332
İnebahtı, 139, 143, 192, 201, 271, 296, Karabağ, 86
298, 357 Karaca şehr, 139, 296
İnebahtı begi Murad, 139, 201, 296 Karaferye, 233, 326
İnegöl, 95, 283 Karahisâr, 102, 115, 244, 267, 269, 285,
İnoz, 95, 283 288, 348, 352, 355
İnöni, 105, 106 Karahisar-ı Behram Şah, 250, 333
İpsala, 94, 227, 228, 236, 239, 283, 324, Karahisar-ı sahib, 101, 102, 115, 270,
327, 330 285, 288, 322, 355
İsa Çavuş, 177 Karaman, 93, 100, 101, 118, 160, 203,
İshakçı, 234, 327 222, 242, 245, 246, 249, 252, 264,
İskenderiye, 104, 285 265, 268, 272, 282, 303, 331, 332,
İslâm Girây, 97, 156, 202, 218, 272, 334, 340, 343, 349, 350, 359, 360
283, 302, 321, 359 Karesi, 101, 218, 269, 270, 272, 350,
İstanbul, 16, 73, 81, 87, 92, 95, 99, 110, 353, 360
124, 126, 135, 138, 150, 161, 165, Kargu, 223, 224, 323
178, 179, 189, 197, 208, 209, 231, Karinabad, 94, 236, 238, 283, 327, 329
232, 248, 275, 280, 282, 283, 284, Karmatlu Mustafa, 155, 302
287, 292, 295, 296, 297, 300, 304, Kars, 102
312, 319, 325, 333, 362, 364 Kasım Çavuş, 264, 265, 266
İstolni belgrad, 113 Kastamonu, 100, 268, 269, 301, 348,
İstolni Belgrad begi Ali, 241 349, 350, 352, 353, 355, 357, 358,
İstrazomir, 205 359
İstroviçe, 205 Kâtib Halil, 81, 180, 205
384
Kâtib Haşim, 109, 287 Koçhisar, 130, 133, 178, 220, 293, 294,
Kâtib Mehmed, 65, 84 322
Kavak, 95, 283 Kohen oğlı Yasef, 91, 282
Kayseriyye, 102, 163, 164, 185, 190, Konya, 203, 245, 246, 265, 331, 332,
311 341
Kazak, 44, 70, 78, 82, 85, 88, 97, 110, Kopan, 113, 241
111, 112, 125, 126, 167, 169, 274, Kopan begi Ahmed, 241
277, 279, 280, 281, 283, 287, 292, Korfus, 211
362, 363 Koyun, 73, 95, 99, 110, 112, 154, 179,
Kebek Ahmed, 68, 274 201, 231, 232, 233, 234, 235, 236,
Kedus, 197, 198 237, 238, 239, 240, 275, 283, 284,
Kefe, 140, 297 287, 302, 330
Kelemfad, 154, 250, 302, 333 Koyun emîni, 234
Kengiri, 100, 102, 130, 190, 191, 220, Kozak, 197, 198
269, 285, 288, 293, 322, 352 Korcıgaz, 73, 95, 99, 275, 284
Kerpiniş, 235, 327 Körü Anderya Şevik, 199
Keskün, 225 Köse Süleyman Çavuş, 210
Kesriye, 235, 327 Köstendil, 104, 226, 236, 239, 285, 323,
Keşan, 95, 283 328, 330
Ketance, 64, 273 Kratova, 137, 226, 231, 233, 249, 296,
Kevkeban, 174 323, 325, 326
Keyvan, 102, 115, 171, 183, 184, 264, Kubad Çavuş, 266
285, 288, 340 Kucayne, 249
Kıbale, 171 Kuds-i Şerîf, 124, 229, 257, 291
Kıbrıs, 93, 96, 146, 155, 194, 196, 215, Kurd Çavuş, 104, 269
216, 256, 267, 269, 272, 282, 283, Kurşunlu, 220, 322
299, 321, 335, 347, 352, 360 Kurveleş, 211, 319
Kırakov, 149, 300 Küffâr, 67, 82, 91, 103, 131, 152, 153,
Kırçova, 205, 235, 236, 238, 318, 327, 159, 160, 165, 177, 178, 199, 215,
328, 329 241, 282, 285, 301
Kırım, 44, 202, 218, 219, 271, 321, 357, Kütahya, 265, 268, 270, 272, 341, 349,
363 355, 360
Kırka, 242
Kırkkilise, 72, 104, 236, 283, 285, 328 L
Kırşehri, 100, 185, 207, 311, 319
Kızılağaç, 95, 235, 238, 283, 329 Lahsa, 243, 261
Kızılbaş, 86, 218 Lala, 100
Kızılbel, 124, 291 Leh, 44, 82, 88, 97, 126, 128, 129, 134,
Kızılca Müsellemlerin, 73 149, 156, 162, 163, 165, 183, 184,
Kiği begi, 271, 356 293, 295, 300, 302, 304, 310, 363
Kilârcı başı Ahmed Ağa, 235 Levendât, 64, 145, 298
Kili, 83, 168, 234, 238, 279, 327, 329 Lofça, 234, 237, 326, 329
385
Lök, 161, 186, 188, 304, 312 Menteşe, 100, 180, 181, 265, 266, 270,
309, 310, 343, 345, 355, 356
M Menzîl bârgîri, 79
Meşaleci Yusuf, 271, 358
Maçin, 246, 332 Metrûkât, 114, 116, 164, 165, 255, 288,
Mâgosa, 96, 283 289, 305, 334
Mahmud Çavuş, 78, 79, 85, 88, 90, 91,
191, 233, 237, 239, 248, 263, 264, Mevlânâ Sun„ullah, 107
267, 326, 328 Mezoros, 183, 184
Mahmud Paşa Has köyü, 236 Mısır, 78, 83, 84, 120, 121, 122, 123,
Malatiyye, 102 131, 146, 147, 148, 149, 160, 176,
Manastır, 233, 237, 326, 328 177, 180, 227, 259, 269, 271, 277,
Manyas, 197, 198 279, 290, 291, 294, 299, 300, 303,
Maraş, 101, 105, 264, 269, 285, 340, 309, 324, 336, 351, 356
351 Midillü begi Hüseyin, 89
Markaş, 199 Midüllü, 81, 278
Marlo, 64, 273 Migalkara, 95, 236, 239, 283, 327
Mazarak, 211, 319 Mihaliç, 141, 216, 321
Mecidözü, 225, 323 Mîralem olan Mahmud, 161
Mecnûne nâm hâtûn, 146, 299 Misivri, 236, 238, 328, 329
Medine-i Münevvere, 146, 147, 173, Mogosil, 178
180, 200, 201, 227, 231, 309, 324 Mohaç, 113, 241
Mehâyif teftîşi, 90, 205, 209, 218, 319 Mohaç begi Mustafa, 241
Mehmed Hilmi Çavuş, 264 Molla Kasım, 140
Mehmed Paşa, 68, 69, 93, 102, 106, Mora, 104, 223, 265, 266, 271, 285,
115, 116, 221, 224, 256, 259, 282, 322, 341, 343, 357
285, 286, 288, 289, 335, 336 Morava, 166, 242
Mehmed Çavuş, 90, 102, 106, 116, 134, Moskov, 182, 183, 184, 310, 311
139, 140, 201, 227, 228, 231, 235, Muha, 175
236, 237, 238, 239, 250, 254, 255, Muhzır Ağa, 154
260, 265, 266, 267, 268, 269, 270, Murad Çavuş, 269
271, 272, 281, 286, 296, 320, 327, Murad Paşa, 80, 160, 278, 303
328, 329, 330, 333, 351, 355, 360 Murat Girây, 157, 303
Mekke-i Mükerreme, 146, 147, 175, Musa Çavuş, 154, 235, 250, 327, 333
200, 227, 277 Muslı Çavuş, 267
Memiş Beg, 207, 319 Mustafa Çavuş, 70, 188, 189, 190, 207,
Memnû„, 91, 103, 129, 133, 198, 285, 208, 239, 261, 265, 267, 268, 272,
293 319, 330, 360
Menemen, 89, 281 Mustafa Paşa köprüsü, 95, 283
Menlik, 231, 233, 234, 237, 325, 326, Musul, 230, 231, 243, 262, 325, 337
328 Musul beglerbegisi Melek Ahmed, 230
386
N Peçuy begi Ömer, 241
Pertev Paşa, 178
Nablus, 255 Perviz Çavuş, 223, 270, 271, 322, 354
Nasuh Çavuş, 197, 198 Petre voyvoda, 126, 201, 292
Nevahi-i Yanbolu, 235, 238, 327, 329 Petriç, 231, 233, 237, 325, 326, 328
Nevrekob, 233, 234, 326 Pınarhisarı, 94, 283
Niçpur, 205 Piri Beg, 223, 322
Niğbolu, 66, 70, 82, 89, 97, 103, 125, Pirlepe, 90, 233, 237, 281, 326, 328
127, 128, 129, 130, 159, 160, 162, Plevne, 172, 234, 237, 326, 329
163, 167, 168, 169, 172, 186, 237, Podgrat, 150
267, 268, 269, 270, 273, 274, 279, Pojega, 205, 242
283, 285, 292, 293, 303, 304, 311, Portugal, 173, 176
329, 347, 350, 351, 354 Prevadi, 234, 238, 246, 247, 327, 329,
Niğbolu begi Mehmed, 70, 82, 163, 332
274, 279 Prizrin, 104, 285
Niğde, 101, 178, 185, 229, 265, 272,
311, 325, 361 R
Novabırda, 138, 150, 166, 248, 263,
300, 338 Radomir, 233, 236, 239, 326, 328, 330
Novigrad, 113, 241 Radovişte, 231, 325
Novigrad begi Yusuf, 241 Rahova, 234, 237, 326, 329
Rakka, 93, 99, 212, 213, 240, 243, 249,
O 251, 282, 284, 318, 320, 330
Rakka beglerbegi Piyale, 212, 249, 251,
Ohri, 104, 205, 249, 271, 285, 318, 357 320
Osman Ağa, 199 Rıdvan Çavuş, 235, 264, 270, 327
Osman Çavuş, 100, 101, 105, 118, 213 Ribniçe, 205
Osman Paşa, 192, 219 Rika, 205
Osmancık, 64, 273 Rodos, 180, 181, 215, 216, 257, 258,
310, 321, 335, 336
Ö Rodos begi Receb Paşa, 215, 321
Rodoscuk, 95, 283
Ömer Çavuş, 179, 234, 236, 237, 238, Ruha, 212, 213, 320
239, 248, 263, 272, 327, 360 Rum, 101, 105, 129, 189, 191, 243, 245,
Özi, 66, 70, 97, 110, 111, 112, 126, 128, 264, 266, 268, 270, 271, 285, 293,
159, 162, 168, 169, 179, 186, 274, 331, 340, 344, 350, 355
283, 287, 292, 293, 303, 304, 311, Rûm-ili, 73, 100, 105, 106, 116, 159,
363 275, 289
Özi begi Mahmud, 128 Rus kasrı, 94, 283
Rüstem Çavuş, 264
P
387
S 304, 311, 321, 327, 329, 332, 337,
347, 350, 351, 354
Sa‟âdet Girây, 157, 303 Silivri, 94, 283
Safâ Girây, 157, 303 Simontorna begi Mahmud, 241
Sahra, 234, 237, 326, 329 Sinan Çavuş, 247, 248, 263, 264, 268,
Sakâkız, 118, 289 271, 272, 332, 360
Samanlu, 191, 313 Sinan Paşa, 96, 109, 193, 195, 213, 247,
Samoil Matyos, 108, 286 257, 260, 283, 287, 335, 336
Samsad, 102 Sinop, 265, 342
Sarâç Ali, 244 Sirem, 113, 242
Sarıyer, 209 Sireme, 104, 285
Saruhan, 265, 266, 269, 270, 271, 342, Sirişnik, 236, 239, 328, 330
343, 344, 350, 352, 353, 355, 356, Siroz, 90, 233, 234, 237, 239, 249, 263,
357, 358 281, 326, 328, 330, 338
Seçan, 113 Sis, 100
Seçen begi Mustafa, 241 Sivas, 154, 225, 250, 270, 272, 302,
Sefer Çavuş, 134, 242, 265, 294 333, 354, 360
Segedin begi Hasan, 242 Sivrihisar, 216, 321
Seksar, 113, 241 Sôf, 130, 293
Seksar begi Hüseyin, 241 Sofya, 172, 233, 236, 239, 326, 328,
Selanik, 104, 186, 213, 214, 215, 233, 330
234, 237, 239, 267, 268, 285, 311, Solnok, 113, 160, 241, 303
320, 321, 326, 328, 330, 346, 347, Solnok begi Abdülhay, 160
349 Solnok begi Mehmed, 241
Selvi, 234, 237, 326, 329 Somanki, 171
Semendire, 104, 270, 285, 353 Sûhte, 64, 140, 141, 150, 151, 182, 216,
Serfice, 235, 327 217, 220, 224, 225, 251, 273, 297,
Sersâlan, 171 301, 310, 321, 323, 334
Seyyid Ahmed, 107, 142, 286, 297 Sultân Mehmed Hân, 107
Seyyid Ali, 78, 270, 277, 354 Sultân Selîm Hân, 135, 182, 295, 310
Seyyide nâm hatun, 247 Sultaniye, 171
Sidrekapsi, 138, 150, 248, 263, 269, Sultanönü, 101, 105, 133, 218, 268,
338, 352 286, 294, 321, 350
Sigetvar, 113, 164, 165, 241 Südde-i sa„âdet, 65, 69, 70, 74, 75, 76,
Sigetvar begi Hasan, 241 77, 78, 79, 80, 81, 83, 86, 88, 89, 90,
Silifke, 133, 294 91, 92, 93, 96, 99, 103, 109, 110, 112,
Silistre, 66, 70, 82, 83, 88, 90, 97, 103, 114, 115, 116, 117, 120, 121, 123,
125, 128, 129, 134, 159, 160, 162, 124, 126, 130, 132, 133, 134, 136,
167, 169, 179, 186, 217, 234, 238, 138, 141, 142, 145, 146, 147, 150,
246, 247, 262, 263, 267, 268, 269, 152, 155, 158, 160, 161, 162, 164,
270, 279, 281, 285, 293, 295, 303, 165, 170, 173, 175, 176, 177, 180,
181, 182, 183, 184, 185, 186, 189,
388
190, 191, 192, 193, 195, 196, 198, Tarsus, 155, 302
199, 202, 203, 206, 207, 210, 212, Tatar, 67, 97, 103, 130, 218, 233, 236,
214, 215, 216, 217, 219, 220, 221, 283, 293, 321, 326, 328
223, 228, 229, 230, 231, 232, 241, Tatar pazarı, 95, 233, 236, 283, 326,
244, 246, 247, 248, 250, 251, 252, 328
253, 255, 256, 259, 276, 277, 278, Tebriz, 105, 154, 203, 206, 219, 250,
279, 287, 288, 289, 290, 294, 295, 265, 271, 272, 318, 333, 342, 356,
296, 299, 300, 301, 311, 320, 333, 361
334 Teke, 100, 266, 270, 272, 345, 355, 359
Süleyman Beg, 101 Tekfurgölü, 234, 238, 246, 327, 329,
Süleyman Çavuş, 102, 104, 105, 125, 332
132, 156, 210, 222, 244, 256, 270, Tercemân Osman, 132, 294
272, 285, 288, 294, 302, 322, 353, Terkos, 209
359 Tersâne-i Âmire, 67, 274
Süveyş, 131, 294 Tevzî„, 73, 74, 75, 76, 77, 98, 107, 121,
133, 181, 188, 199, 200, 201, 252,
ġ 275, 284, 286, 290, 294, 312
Tımışvar, 117, 118, 219, 242, 243, 261,
Şaban Çavuş, 265 265, 267, 322, 343, 347
Şabanözü, 220, 322 Tırhala, 104, 223, 235, 271, 272, 285,
Şâm, 96, 126, 138, 189, 247, 253, 254, 322, 327, 357, 358
255, 257, 259, 264, 268, 270, 283, Tırnova, 234, 237, 326, 329
296, 334, 335, 340, 350, 353, 354 Tikveş, 231, 235, 325, 327
Şark Seferi, 72, 275 Tîmâr, 69, 144, 198, 217, 273,
Şehirköy, 172, 233, 239, 326, 330 Timur Çavuş, 154, 250, 333
Şehr-i zol, 193, 243 Timur hisar, 233, 326
Şehsuvâr Beg, 164, 165 Tokat, 220, 322
Şeki, 170 Tosya, 223, 323
Şeyh Abdullah, 71, 275 Toyçe, 129
Şeyh Ali, 207 Trablus, 73, 74, 91, 103, 118, 119, 126,
Şeyh Mehmed, 71, 275 152, 153, 189, 276, 282, 285, 289,
Şimonverme, 113 301
Şirvan, 86, 87, 171, 251, 269, 280, 333, Trablusgarb, 71, 118, 119, 258, 275,
351 289, 336
Şirvan defterdârı Sezayi, 171 Trablusşam, 73, 74, 243, 275
Şumnu, 172, 234, 237, 326, 329 Trepçe, 138
Tuna, 91, 169, 269, 272, 351, 360
T Tunus, 96, 118, 119, 152, 153, 283,
289, 301
Tahrîr, 73, 74, 75, 76, 115, 196, 199, Tunus hâkimi Mevlây Ahmed, 96
200, 221, 252, 275, 276, 334 Turla, 82, 88, 279
Tanrıvirmiş Çavuş, 182 Turme Hristoni, 88, 281
389
Tuzla, 89, 246, 281, 332 Y
390
ORĠJĠNAL METĠN
391
392
393
394
395
396
397
398
399
400
401
402
403
404
405
406
407
408
409
410
411
412
413
414
415
416
417
418
419
420
421
422
423
424
425
426
427
428
429
430
431
432
433
434
435
436
437
438
439
440
441
442
443
444
445
446
447
448
449
450
451
452
453
454
455
456
457
458
459
460
461
462
463
464
465
466
467
468
469
470
471
472
473
474
475
476
477
478
479
480
481
482
483
484
485
486
487
488
489
490
491
492
493
494
495
496
497
498
499
500
501
502
503
504
505
506
507
508
509
510
511
512
513
514
515
516
517
518
519
520
521
522
523
524
525
526
527
528
529
530
531
532
533