You are on page 1of 543

T.C.

ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
TARĠH ANABĠLĠM DALI

62 NUMARALI MÜHĠMME DEFTERĠ‟NĠN


TRANSKRĠPSĠYON VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ
(s.135-271)

(Yüksek Lisans Tezi)

Hazırlayan
Abbas GÖK

DanıĢman
Prof. Dr. Mehmet ĠNBAġI

Aralık 2021, KAYSERĠ


BĠLĠMSEL ETĠĞE UYGUNLUK

Bu çalışmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde
edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kural ve davranışların gerektirdiği gibi, bu
çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve
referans gösterdiğimi belirtirim.

Ad ve SOYAD
İmza

i
T.C.

ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ

Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü

Anabilim Dalı : TARİH


Program Adı : Yüksek Lisans
Tez Başlığı : 62 NUMARALI MÜHĠMME DEFTERĠ‟NĠN TRANSKRĠPSĠYON
VE DEĞERLENDĠRĠLMESĠ (s.135-271)
Yukarıda bilgileri verilen tez çalışmasının a) Giriş, b) Ana bölümler ve c)
Sonuç kısımlarından oluşan (Kapak, Önsöz, Özet, İçindekiler ve Kaynakça hariç)
toplam 345 sayfalık kısmına ilişkin 11/01/2022 tarihinde Turnitin intihal programından
aşağıda belirtilen filtreleme uygulanarak alınmış olan özgünlük raporuna göre tezin
benzerlik oranı: % 16‟dır.

Filtrelemeye alıntılar dahil edilmiştir. Filtrelemede yedi (7) kelimeden daha az


örtüşme içeren metin kısımları hariç tutulmuştur.

Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tez İntihal Raporu


Uygulama Esaslarını inceledim ve bu uygulama esaslarında belirtilen azami benzerlik
oranlarına göre tez çalışmasının herhangi bir intihal içermediğini, aksinin tespit edilmesi
durumunda doğabilecek her türlü hukuki sorumluluğu kabul ettiğimi ve yukarıda vermiş
olduğum bilgilerin doğru olduğunu beyan ederim.

Gereğini bilgilerinize arz ederim. 11/01/2022

Danışman: Öğrenci:

Mehmet İNBAŞI Abbas GÖK

ii
KILAVUZA UYGUNLUK

“62 Numaralı Mühimme Defterinin Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi (s.135-


271) ” başlıklı Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Lisansüstü Tez Yazım Kılavuzuna uygun olarak hazırlanmıştır.

Hazırlayan DanıĢman

Tarih ABD BaĢkanı

iii
ÖN SÖZ
Arşiv belgeleri, devletin içeride toplumu ile dışarıda diğer devletler ile
kurdukları münasebetleri belgeleyen önemli kaynaklardır. Osmanlı Devleti‟nin
muhafaza ettiği milyonlarca arşiv belgesi günümüze kadar ulaşmıştır. Bu defterler
Divân-ı Hümâyûn‟da görüşülen ve karara bağlanan konuların kaydedilmesiyle
oluşmuştur. Bu defterler arasında Mühimme defterleri çok önemli bilgiler içermektedir.

Bu çalışma Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri


Başkanlığı‟nda Mühimme defterleri serisi içerisinde bulunan A.DVN.MHM.d 062 kodu
ile tasniflendirilen 62 Numaralı Mühimme Defteri‟nin (H. 995-996 / M. 1587-1588)
135-271 sayfaları arasındaki 455 hükmün transkripsiyonunu ihtiva etmektedir. Bu
hükümler Eşkıyâlık faaliyetleri başta olmak üzere koyun temini, kale ve camilerin
onarımları, Kazak eşkıyâsı ile mücadele, bazı görevlilere hıl‟at ve kılıç ihsanı, Kırım‟a
han tayini, metrukâtların İstanbul‟a getirtilmesi gibi çeşitli konuları içermektedir.

Çalışmada, 62 Numaralı Mühimme Defteri‟nin 135-271 sayfaları arasındaki


hükümlerin transkripsiyonu ve değerlendirmesi yapılmıştır. Giriş bölümünde Divân-ı
Hümâyûn hakkında bilgilere yer verilmiştir. Dört bölümden oluşan çalışmanın birinci
bölümünde, Sultan III. Murad döneminde meydana gelen siyasi olaylardan genel olarak
bahsedilmiştir. İkinci bölümde, 62 numaralı defterin fiziki ve diplomatik özellikleri
açıklanmıştır. Üçüncü bölümde, defterin muhteva özellikleri içerisindeki konular
incelenmiştir. Muhteva kısmında defterdeki hükümler konularına göre ayrılarak
başlıklar altında değerlendirilmiştir. Dördüncü bölümde metnin transkripsiyonu ve özeti
yer almaktadır. Bu bölümden hemen sonra indeks ve metnin tıpkıbasımı yer almaktadır.

Bu çalışmayı yapmaya teşvik eden, çalışmamızı yönlendiren danışman hocam


Prof. Dr. Mehmet İNBAŞI‟ya şükranlarımı sunarım. Yine çalışmada okuyamadığımız
bazı kelimelere bakan Araştırma Görevlisi Rahman ŞAHİN‟e saygılarımı sunarım.
Çalışmada desteğini gördüğüm ve defterin ilk kısmını çalışan arkadaşım Ömer Orhan
GÜNDÜZ‟e teşekkür ederim. Eğitim hayatım boyunca desteklerini, çalışmamızın
yazımı sırasında da yardımlarını esirgemeyen aileme ve eşime sonsuz teşekkür ederim.

Abbas GÖK,

KAYSERİ, 2021

v
62 NUMARALI MÜHĠMME DEFTERĠNĠN TRANSKRĠPSĠYON VE
DEĞERLENDĠRĠLMESĠ (s.135-271)

Abbas GÖK

Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü


Yüksek Lisans Tezi, Aralık 2021
DanıĢman: Prof. Dr. Mehmet ĠNBAġI

ÖZET
Osmanlı Devleti‟nde siyasi, askerî, iktisadi, sosyal ve hukuk alanlarında birçok
meselenin görüşülüp karara bağlandığı yer Divân-ı Hümâyun idi. Divân‟da alınan
kararların yazıldığı fermânların sûretleri mühimme defterlerine kaydedilirdi. Mühimme
defterleri içinde yer alan konular bakımından pek çok araştırma alanına ışık
tutmaktadırlar. İncelenen 62 numaralı defterde görüleceği gibi Mühimme defterleri
Osmanlı Devleti‟nin merkez ile eyaletler, sancaklar arasındaki idari ve askerî ilişkiler
hakkında son derece önemli bilgiler bulundurmanın yanı sıra diğer devletlerle kurulan
ilişkiler hakkında da bilgi vermektedir. Transkripsiyon ve değerlendirmesi yapılan 62
numaralı Mühimme defteri Sultan III. Murad dönemine ait olup Hicri 995 senesinin
Safer ayının başlarından 996 senesi Şa„bân ayının ortalarına kadar yani Miladi Ocak
1587 / Temmuz 1588 tarihleri arasını kapsamaktadır. Defterin ağırlıklı konularını
Leh/Kazak eşkıyası ile mücadele ve eşkıyâlık faaliyetleri oluşturmaktadır. Çalışmada
Divân-ı Hümâyun ve Sultan III. Murad dönemi hakkında bilgiler verilmiştir. 62
numaralı Mühimme Defteri‟nin 135-271. sayfa aralığındaki toplam 455 hükmün
transkripsiyonu, özeti ve değerlendirmesi yapılmıştır. Çalışmanın sonunda 62 numaralı
Mühimme Defteri‟nin (s.135-171) fotokopisi ve indeks yer almaktadır.

Anahtar Kelimeler: Osmanlı Devleti, III. Murad, Divân-ı Hümâyun, Mühimme


Defteri, Eşkıyalık.

vi
THE TRANSCRIPTION AND EVALUATION OF MUHIMME
REGISTER NO 62 (page 135-271)

Abbas GÖK

Erciyes University, Graduate School of Social Sciences


Master Thesıs, December 2021
Supervisor: Prof. Dr. Mehmet ĠNBAġI

ABSTRACT
Divan-ı Hümayun was the place where many political, military, economic, social
and legal area were discossed and resolved. In the Ottoman Empire of edicts in which
the decisions taken in this divan were recorded in the “mühimme record”. It sheds light
on many research areas in terms of the subjects in the “mühimme record”. Mühimme
records are extremely important seurces about the administrative and military relations
between the center of the Ottoman Empire and provinces and sanjaks, as well as provide
information about the relations established with other states. The mühimme record
number 62, which was transcripted and evalvated, belongs to 3rd Murad Period and
covers the period from the beginning of month Safer in 995 of Hijri to the middle of the
month Şaban in 996, that is, from January 1587 to July 1588. Fighting against
Polish/Kazakh bandits and banditry activities constitute the main subjects of Mühimme
record. Information about Divan-ı Hümayun and reign of the Sultan 3rd Murad given in
the study. Transcription, summaries and evalvaled in 455 provisions between pages
135-271 of the number 62 Mühimme record. At the end of the study, copy of the
Mühimme record number 62 (p.135-171) and index takes place.

Keywords: Ottoman State, III. Murad, Imperial Council, Muhimme Record,


Banditry.

vii
ĠÇĠNDEKĠLER

62 NUMARALI MÜHĠMME DEFTERĠNĠN TRANSKRĠPSĠYON VE

DEĞERLENDĠRĠLMESĠ (s.135-271)

BĠLĠMSEL ETĠĞE UYGUNLUK ................................................................................. i


TEZ ÖZGÜNLÜK ONAYI. .......................................................................................... ii
KILAVUZA UYGUNLUK ........................................................................................... iii
KABUL ONAY TUTANAĞI ........................................................................................ iv
ÖN SÖZ ........................................................................................................................... v
ÖZET .............................................................................................................................. vi
ABSTRACT .................................................................................................................. vii
ĠÇĠNDEKĠLER ............................................................................................................ viii
SĠMGELER ve KISALTMALAR LĠSTESĠ ............................................................... xi
GĠRĠġ ............................................................................................................................... 1
BĠRĠNCĠ BÖLÜM
III. MURAD DÖNEMĠ (1574-1595)
1.1. Osmanlı Devleti‟nin Fas‟ta Nüfuz Elde Etmesi ........................................................ 8
1.2. Osmanlı-İran Münasebetleri ...................................................................................... 9
1.3. Osmanlı-Habsburg Münasebetleri ........................................................................... 14
1.4. Osmanlı-Eflak, Boğdan, Erdel Münasebetleri ......................................................... 15
1.5. Sultan III. Murad‟ın Vefatı [17 Ocak 1595] ............................................................ 16
ĠKĠNCĠ BÖLÜM
62 NUMARALI MÜHĠMME DEFTERĠNĠN ÖZELLĠKLERĠ
2.1. Defterin Fizikî Durumu ........................................................................................... 17
2.2. Diplomatik ve Teknik Özellikler ............................................................................. 18
2.3. Dil ve Tarih Özellikleri............................................................................................ 26
2.4. Metnin Transkripsiyonunda Takip Edilen Yol ........................................................ 27
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
62 NUMARALI MÜHĠMME DEFTERĠNĠN MUHTEVASI
3.1. Metrukât ile İlgili Hükümler.................................................................................... 30
3.2. Eşkıyalık Faaliyetleri ile İlgili Hükümler ................................................................ 31

viii
3.3. Osmanlı-Leh/Kazak Münasebetleri Hakkındaki Hükümler .................................... 37
3.4. Osmanlı-İran Münasebetleri Hakkındaki Hükümler ............................................... 39
3.5. Nefy-i Belde ve Küreğe Konulma ile İlgili Hükümler ............................................ 41
3.6. Et Müzayakası ve Koyun Temini Hizmeti ile İlgili Hükümler ............................... 42
3.7. İnşaat ve Ta„mir ile İlgili Hükümler ........................................................................ 43
3.8. Memnu„ Meta„ ile İlgili Hükümler .......................................................................... 43
3.9. Gazi Giray‟ın Kırım Han‟ı Olması ile İlgili Hükümler ........................................... 43
3.10. Kadırga Temini ile İlgili Hükümler ....................................................................... 44
3.11. Kurşun, Gül vb. İhtiyaç Malzemelerinin Temini ile İlgili Hükümler ................... 45
3.12. Muhtelif Konularla İlgili Hükümler ...................................................................... 45
3.13. Hükümlerin Muhatap Makamları .......................................................................... 48
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
62 NUMARALI DEFTERĠN TRANSKRĠPSĠYONU VE ÖZETĠ
4.1. Hükümlerin Transkripsiyonu ................................................................................... 51
4.2. Hükümlerin Özeti .................................................................................................. 278
SONUÇ ........................................................................................................................ 373
KAYNAKÇA............................................................................................................... 376
ĠNDEKS ....................................................................................................................... 380
ORĠJĠNAL METĠN .................................................................................................... 391

ix
SĠMGELER ve KISALTMALAR LĠSTESĠ
B :Receb

CA :Cemâziyel-evvel

C :Cemâziyel-âhir

H :Hicrî

L :Şevval

M :Miladi

M :Muharrem

N :Ramazan

RA :Rebiü‟l-âhir

R :Rebiü‟l-evvel

S :Safer

ġ :Şa„ban

vs :vesair

yy :Yüzyıl

ZA :Zİ‟l-ka„de

Z :Zi‟l-hicce

xi
GĠRĠġ
Osmanlılara divan kurarak devlet işlerinin yürütülmesi geleneği İslam ve Türk-
İslam devletlerinden geçmiştir. Osmanlı Devleti‟nde Anadolu Selçuklu ve İlhanlı
devletlerindeki divân teşkilatının etkileri görülür.1 Osmanlı Devleti‟nde tüm devlet
işlerinden birinci derecede mes„ul kurum olan Divân-ı Hümâyûn, Orhan Gazi
döneminden beri mevcuttur. Divân, Orhan Gazi döneminden itibaren Fatih Sultan
Mehmed‟in saltanatının ilk dönemleri de dâhil olmak üzere her gün padişahın
başkanlığında toplanmakta idi; Divân görüşmeleri sabah namazından sonra başlayıp
öğleye kadar devam eder ve öğle vakti yemek yenilerek toplantı sona ererdi.2

Divân-ı Hümâyûn, padişahın hükûmeti demek olup, bu da saraya dâhil olan bir
müessesedir. Görevliler dîvânhâne denilen salonda toplanırdı. Kubbealtı da denilen
müessese üç kubbeli üç bölümden oluşuyordu. İlk kubbenin altında asıl divân
toplantılarının yapıldığı ve padişahın toplantıları takip ettiği kasr-ı adl denilen kafes
pencereli oda bulunmakta idi. Bu odanın hemen bitişiğinde ise divân kâtiplerinin
bulunduğu büro vardı. Onun yanındaki odada ise devletin her türlü idari ve malî
kayıtlarının bulunduğu defterhâne vardı.3

Divân-ı Hümâyûn üyeleri vezir-i azam, kubbealtı vezirleri, kadıaskerler, nişancı


ve defterdarlardan oluşmaktaydı. Reisü‟l-küttab, çavuşbaşı, tezkirecilerde divânda üye
olmadıkları hâlde çeşitli vazifelerde yardım ederlerdi. Divânda üyeler belirli yerlerine
otururlar, yardımcılar ise ayakta durarak günlük çalışmalara başlarlardı. Toplantıda
görüşülecek konuları Reisü‟l-küttab liste olarak hazırlardı. Siyasi, adli ve mali

1
Recep Ahıshalı, “Divan-ı Hümayun Teşkilatı”, içinde Osmanlı (Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, 1999),
24.
2
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilatı (Ankara: Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 1988), 1.
3
Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi (Isparta: Fakülte Kitabevi, 1997), 36.

1
konulardaki problemler divânda görüşülerek padişah adına bir karar verilmiş olurdu.
Bazı konular ise padişaha arz edilmeden kesinleştirilmezdi.4

Divân-ı Hümâyûn üyelerinin farklı yetkileri bulunmaktaydı. Devletin iktidarını


korumak, asayişi sağlamak ve ülke çıkarlarını yabancı düşmanlara karşı savunmak
vezirlerin sorumluluğundaydı. Adli konular da Anadolu ve Rumeli kadıaskerleri, mali
konularda ise defterdarlar yetkili kişilerdi. Bu görevlilerin yanı sıra bir de Divân-ı
Hümâyûn‟dan çıkan belgelerin kanunlara uygunluğunu kontrol eden ve belgelere
padişah adına tuğra çeken nişancı bulunmaktaydı.5

Divân toplantılarda Türkçe bilmeyen yabancıların davalarını anlatmak üzere


tercüman bulunurdu.6

Divân-ı Hümâyûn hangi din ve millete mensup olduğuna bakılmaksızın kadın


erkek herkes başvurabilirdi. Hükümdar nerede olursa divân orada kurulurdu. Fatih
Sultan Mehmed dönemine kadar padişahın başkanlığını yaptığı divân görüşmelerine
sonraları vezir-i azamlar başkanlık yapmıştır.7

Orhan Bey döneminden Fatih Sultan Mehmed‟in saltanatının ilk yıllarına kadar
haftanın her günü toplanan Divân, XVI. yüzyıldan itibaren haftada dört güne inmiş,
XVII. yüzyıl ortalarında haftada iki güne, XVIII. yüzyıl başlarında Sultan III. Ahmed
devrinde bir güne indirilmiştir. Daha sonraları kaldırılmış ise de gerek görülmesi
üzerine tekrar düzenlenerek haftada bir defa toplanması kararlaştırılmıştır.8

Divân-ı Hümâyûn‟dan çıkan bütün kararlar defterlere kaydedilirdi. Hüküm


sûretlerini mühimme-nüvisan denilen görevliler yazar, divâna bağlı kâtipler ise bu
sûretleri defter şekline getirirdi.9 Divân-ı Hümâyûn‟da işler reisü‟l-küttab ve onun
idaresi altında bulunan beylikçinin nezaretinde görülürdü. Dolayısıyla bunlara bağlı
olarak çalışan çeşitli kalemler vardı. Bu kalemler “Divân kalemleri” adı verilirdi. Bu

4
Ahmet Mumcu, “Divân-ı Hümâyûn”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 1994), 9:430-432.
5
Halil İnalcık, XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600) (İstanbul: Yapı
Kredi Yayınları, 2003), 99.
6
Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 72.
7
Yusuf Halaçoğlu, Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
1991), 9; Ziya Kazıcı, İslam Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi (İstanbul: Marmara Üniversitesi İlâhiyat
Fakültesi Vakfı Yayınları, 2013), 105.
8
Halaçoğlu, Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, 8.
9
Mübühat S. Kütükoğlu, “Mühimme Defteri”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi
(İstanbul: TDV Yayınları, 2006), 31:520-523.

2
kalemler; Divân (beylikçi) kalemi, Amedî kalemi, Nişancı kalemi, Ruûs kalemi,
Teşrifatçılık kalemi, Vak‟anüvislik kalemi, Divân-ı Hümâyûn Tercümanları gibi
bölümlerden müteşekkildi.10

Divân (Beylikçi) Kalemi: Divân-ı Hümâyûn‟da alınan kararları tutan, müzakere


edilen konuların evraklarını gerekli yerlere havale eden daireye beylikçi kalemi veya
divân kalemi denilirdi. Divân‟da alınan kararların sûretlerinin yazıldığı mühimme
defterlerinin tutulması, düzenlenmesi ve beyaza çekilmesi işlemlerine bu kalem
bakardı.11 Bu kalemin reisi olan Beylikçi Efendi, Divân-ı Hümâyûn kalemlerine nezaret
eder, yabancı devletlerle yapılan anlaşmaları saklayıp muhafaza ederek uygulanmasını
sağlar, her türlü şikâyetler hakkında hüküm verir, toprak ve çeşitli konularda ortaya
çıkan anlaşmazlıkları çözümler, ferman ve beratları yazdırarak arkasına kendi alametini
koyardı.12 Bu sûretler kâtipler tarafından defter şekline getirilir, gizliliği olan hükümler
ise Beylikçi Efendi tarafından kaleme alınır ve güvenilir bir kâtibe temize çektirilirdi.13
Bu kalemin tuttuğu defterler arasında nâme-i hümâyûn, mühimme, mühimme zeyli, atîk
şikâyet, mukavelenâme, mühimme-i mektûm, mühimme-i Mısr, ahkâm, nefiy ve kısas,
imtiyaz, muktezâ, kalebend, kilise, izn-i sefîne ve şehbender gibi defterler yer
almaktadır.14

Amedî Kalemi: Bu kalemin amiri, reisü‟l-küttab‟ın özel kalem müdürü


durumdaydı. Gerek sadrazamın padişaha yazacağı telhis ve takrirler, gerekse yabancı
devletlere yazılan yazılar bu kalemde yazılır ve muhafaza edilirdi.15 Amedî dairesi,
devletin gizli meseleleri hakkında yazılar yazdığından dolayı bu kaleme çalışan kişilerin
son derece ketum ve iyi ahlaklı olmasına özen gösterilirdi.16 Ecnebi devletlerde daimi
elçiler bulundurulmaya başlanınca elçilerden gelen raporları inceleyip gerekli cevapları
yazmak ve şifre çözmek gibi işler de bu kalemin vazifelerinden olmuştur.17

10
Halaçoğlu, Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, 19.
11
Ahmet Mumcu, Hukuksal ve Siyasal Karar Organı Olarak Divân-ı Hümâyûn (Ankara: Birey ve
Toplum Yayınları, 1986), 68; Mehmet İpşirli, “Beylikçi”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1992), 6:78-79; Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, 49.
12
Halaçoğlu, Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, 20.
13
Kütükoğlu, “Mühimme Defteri”, 520-523.
14
İpşirli, “Beylikçi”, 78.
15
Necati Aktaş, “Amedci”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
1991), 3:12
16
Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 56
17
Mustafa Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2011), 1451.

3
Tahvil (NiĢancı) Kalemi: Bu kalem timar ve zeâmet tevcihi işlemleri ile
ilgilenirdi.18Bir kişiye timar veya zeâmet tevcih olunacağı zaman önce derkenar olmak
üzere defterhâneye gider oradan Tahvil kalemine gönderilirdi. Tahvil kaleminde vezir,
beylerbeyileri, sancakbeylerinin beratları, tevcih fermanları ve tahvil tezkireleri
yazılmaktaydı. Bu kaleme “Nişan kalemi, Kese kalemi” baş amirine ise “tahvil
kesedarı” denilirdi.19

Ruûs Kalemi: Vezir, beylerbeyiler ve timar sahipleri hariç, devlet hizmetinde


çalışan tüm kişilerin beratlarına ve vazife tevcihlerine bakan kalemdir. Kapıcıbaşılar,
kale ağalıkları, dizdarlar, kethüdalıklar, müderris, vaiz, devirhan, imam, hatip ve
mütevellilerle, hazine ve evkaftan maaş ve tahsisat alanların malî işlerine dair tüm
işlemler buradan sorulurdu.20

TeĢrifatçılık Kalemi: Kanunî Sultan Süleyman‟ın saltanatı döneminde


oluşturulup Divân‟a bağlanan Teşrifat Kalemi teşrifatî yönetimde mâli bir büro iken
başdefterdarlığa bağlı olup görev yeri defterdarın konağı idi.21 Merasimlerde teşrifat
işlerini düzenleyip idare eden memura Teşrifatî unvanından başka “Teşrifatçı, Teşrifatî-
i Divân-ı Hümâyûn” da denilirdi.22 Teşrifatçı elindeki defter mucibince Saray, Divân-ı
Hümâyûn ve Paşa kapısındaki merasimlerde protokolü uygulardı. Divânda mevâcib
dağıtılması, ziyafet verilmesi, elçi kabulleri, Mısır hazinesinin gelmesi, padişahın tahta
çıkışı, bayramlarda sarayda yapılan merasim, donanmanın denize çıkması ve bir
geminin denize indirilmesi gibi merasim ve uygulamaların teşrifat kanununa göre
yapılması teşrifatçının görevlerinden idi.23

Vak‟anüvislik Kalemi: Osmanlı Devleti‟nde resmî tarihçiliğin bir devlet görevi


olarak kurulması XVIII. yüzyılın başlarına rastlar. Vak‟anüvis olarak göreve başlayan
kişinin görevi kendi dönemindeki olayları yazmak ve kendisinden önceki vak‟anüvisin
eksik bıraktığı dönemin tarihini tamamlamaktı. Bu görevlerinden dolayı azil veya ölüm

18
Recep Ahıshalı, “Tahvil”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
2010), 39:440.
19
Mehmet Zeki Pakalın, “Tahvil Kalemi”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III (İstanbul:
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993), 381; Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 43.
20
Halaçoğlu, Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, 20.
21
Filiz Karaca, “Teşrifat”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
2011), 40:570-572.
22
Mehmet Zeki Pakalın, “Teşrifati-i Divan-ı Hümayun”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü,
III (İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993), 478.
23
Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 58.

4
gibi durumlarda eski vak‟anüvisin tuttuğu belgelerin yeni vak‟anüvise teslim edilmesine
önem verilirdi.24 Osmanlı Devleti‟nde resmî olarak tayin edilen ilk vak‟anüvis Halebli
Mustafa Naima Efendi, son vak‟anüvis ise Abdurrahman Şeref Bey‟dir.25

Divân-ı Hümâyûn Defterleri: Divân-ı Hümâyûn‟da çeşitli konular hakkında bir


çok defter tutulmuştur. Bunların içinde en önemlileri Mühimme, Ahkâm, Tahvil, Ruus
ve Ahidname Defterleridir.

Divân-ı Hümâyûn‟un düzenli olarak toplandığı dönemlerde, her Divân


toplantısında görüşülen siyasi, içtimai, mali, örfi, idari, kararların kaydını içeren
defterlere “Mühimme Defterleri” denilirdi; Divân‟da zabıt tutma usulü olmayıp
görüşülen konunun sonucu yani karar sûreti Divân kâtipleri tarafından kaleme alınırdı.
Bu sûretler reisü‟l-küttâb tarafından gözden geçirildikten sonra yazılan hüküm veya
fermân, tuğra çekilerek ilgili yere gönderilirdi.26

Mühimme Defterleri içerisinde Divân-ı Hümâyûn‟da karara bağlanan her konu


hakkında hüküm bulunmaktadır. Divân‟a gelen meselelerden lüzumlu görülenleri yazılı
veya sözlü olarak padişaha arzedilir ve padişahın kendi hattı ile yazdığı emir
doğrultusunda fermanlar hazırlanırdı.27

Osmanlı merkez teşkilatında Tanzimat öncesi dönemine ait defterler, iki ana seri
halinde günümüze ulaşmıştır. Bunlardan ilki Divân-ı Hümâyûn Defterleri‟dir. Bu seride
devletin siyasî ve hukukî kararları ile ülkedeki asayiş ve nizama dair kaleme alınan
hükümler yer almaktadır. İkinci seri ise cizye, avârız ve mukataa işleriyle ilgili
konuların kaydolunduğu Bâb-ı Defterî Defterleri‟dir.28

Osmanlı Arşivi‟nde H.961-1333 / M.1553-1915 tarihleri arasında tutulmuş


yaklaşık 370 yıllık zaman dilimine ait 419 adet Mühimme Defteri bulunmaktadır.
Mühimme Defterleri, hükümlerin sâdır oldukları Divânlar bakımından “Mühimme

24
Bekir Kütükoğlu, “Vak„anüvis”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2012), 42:457-461.
25
Mehmet Zeki Pakalın, “VAK„ANÜVİS”, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, III (İstanbul:
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları, 1993), 574.
26
Uzunçarşılı, Merkez ve Bahriye Teşkilatı, 79; Feridun M.Emecen, Osmanlı Klasik Çağında Hanedan,
Devlet ve Toplum (İstanbul: Timaş Yayınları, 2011), 111.
27
Mübühat S. Kütükoğlu, “Ferman”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 1995), 12:400-406
28
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi
Daire Başkanlığı, (İstanbul: Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Yayını, 2010), 3.

5
Defterleri, Rikab Mühimmesi, Ordu Mühimmesi, Kaymakamlık Mühimmesi” olarak
dört ayrı grupta değerlendirilebilir.29

Mühimme Defterleri‟nin muhteva bakımından önemi şu şekilde tasnif


edilebilir.30

1-Osmanlı Devleti‟nin merkez ve taşra teşkilatındaki askerî ve idarî birimlerinin


yapısal ve işlevsel fonksiyonları hakkında ilk elden kaynaktırlar.

2-Komşu ülkeler ile Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Arabistan, Rusya ve
Kafkaslar tarihi açısından önemli bilgi kaynaklarıdır.

3-Osmanlı Devleti‟nin gayrimüslim halkı ile olan ilişkileri, halkın ekonomik ve


sosyal ihtiyaçlarının karşılanması, dinî yapıların inşâ ve tamiri konularını ihtiva
etmektedir.

4-Hac organizasyonu, surre alayları ve kutsal beldelere yapılan hizmetler


hakkında bilgi verirler.

5-Osmanlı kültür-sanat faaliyetleri, iskân ve imar siyaseti, sağlık, eğitim, çevre


ve belediye hizmetleri, vakıf kurumlarının idare ve teftişleri açısından zengin bilgi
içerir.

6-Mühimme Defterleri Askerî tarih ve lojistik hizmetler tarihi açısından da


önemli kaynaklardır.

29
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, 7.
30
3 Numaralı Mühimme Defteri, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı, (Ankara: Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını, 1993), XXIII.

6
BĠRĠNCĠ BÖLÜM

III. MURAD DÖNEMĠ (1574-1595)

Sultan III. Murad, 1546 yılında Manisa‟da dünyaya gelmiş, 1574 yılında 28
yaşında iken hükümdar olmuş ve 21 yıllık saltanatından sonra 1595 yılında 49 yaşında
iken vefat etmiştir.31 Mart 1562 tarihinde Saruhan Sancağı‟na sancak beyi vazifesiyle
gönderilmiştir. Saruhan Sancağı‟nda on ikinci kalmıştır. Burada kendisine lala olarak
önce Ferruh Bey daha sonrada Cafer Bey atanmıştır. Hasekisi Safiye Sultan ile burada
tanışmış ve ondan oğlu III. Mehmed dünyaya gelmiştir.32

Vezir-i azam Sokullu Mehmed Paşa, Sultan II. Selim vefat ettiği zaman şehzâde
Murad‟a haber göndererek saltanata çağırmış ve şehzâde Murad Manisa‟dan İstanbul‟a
gelerek hükümdar olmuştur.33 Sultan III. Murad‟ın tahta çıktığı gün kanun gereği beş
kardeşi öldürülmüştür.34 Padişah tahta oturunca önce veziriazam ardından vezirler daha
sonra sırasıyla devlet erkânı biat etmişlerdir.35 25 Aralık 1574 tarihinde cülûs bahşişi
dağıtılmış, dağıtılan para mikdarı toplam 1 milyon 100 bin altını bulmuştur. Sultan III.
Murad 1574 yılının son günü Cuma namazını Ayasofya‟da kılmış ve 5 Ocak 1575 günü
Eyyub el-Ensari Türbesini ziyaret etmiş, kılıç kuşanmış ve Yavuz Sultan Selim, Fatih
Sultan Mehmed, Sultan II. Bayezıd, Kanuni Sultan Süleyman, Sultan II. Selim ve iki
hafta önce öldürülen kardeşlerinin türbelerini ziyaret etmiştir.36

31
İbrahim Peçevi, Peçevi Tarihi, Haz. Bekir Sıtkı Baykal (Ankara: Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları,
1982), 1; Bekir Kütükoğlu, “Murad III”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2006), 31:172-176.
32
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176.
33
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi III/I (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2009), 42;
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1288.
34
Mehmet Alkan, Osmanlı Devletinde Kardeş Katli (İstanbul: Eren Yayınları, 1997), 99; Kütükoğlu,
“Murad III”, 172-176.
35
Selânikî Mustafa Efendi, Tarih-i Selânikî, Haz. Mehmet İpşirli (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
1999), 100.
36
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1288; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 43-44.

7
Sultan III. Murad‟ın padişah hocalığı vazifesinde sırasıyla İbrahim Efendi ve
Hoca Sadeddin Efendi bulunmuşlardır.37 Sultan III. Murad‟ın ilk zamanları Sokullu
Mehmed Paşa‟nın idaresinde iyi gitmişse de onun vefatı üzerine saraydaki valide
sultanlar, kadınlar devlet işlerinde etkili olmuşlardı.38 Sultan III. Murad annesine fazlaca
itibar ettiğinden “Valide Sultan” unvanını vermiş ve daha sonraki padişah annelerine de
bu tabir söylenmiştir.39 Sultan III. Murad, devlet işleriyle bizzat meşgul olmamakla
beraber devlet işlerini tamamen vezir-i azam Sokullu Mehmed Paşa‟ya da
bırakmamıştır.40

Yabancı devletler, Sultan III. Murad‟ın cülûsunu tebrik etmek amacıyla elçilerini
Sultan III. Murad‟a göndermeye başlamışlardır. Soranza isimli Venedik elçisi divân‟a
50.000 altın takdim etmiştir. Taranowsky isimli Lehistan elçisi ve Avusturya‟nın elçileri
de kıymetli hediyelerle gelmişlerdir. III. Murad‟ın cülûsunu tebrik etmek ve daha
önceden kurulan Türk-İran dostluğunu yenilemek için 1576 yılı Mayıs ayında bir İran
elçilik heyeti İstanbul‟a gelmiştir. İran elçilik heyetine başkanlık eden Tokmak
Muhammed han İstanbul‟a gösterişli bir heyetle gelmiş ve daha gösterişli bir şekilde
Osmanlı Devleti tarafından karşılanmıştır.41

1.1. Osmanlı Devleti‟nin Fas‟ta Nüfuz Elde Etmesi

Kanuni Sultan Süleyman döneminde başlayan Osmanlı Devleti ile Fas Sultanlığı
arasındaki ilişkiler daha sonraları gelişerek devam etmiştir. XVI. yüzyılın ilk yarısında
ise Fas‟ın büyük bir kısmına hâkim olan Muhammed eş-Şeyh, daha önceki yönetimin
yaptığı gibi İspanyol ve Portekiz güçleriyle mücadele etmeyip Türklere karşı harekete
geçmiştir. 1557 yılında öldürülmüş ve yerine oğlu Mevlây Abdullah geçmiştir. 1574
yılında da Mevlây Abdullah ölüp yerine oğlu Muhammed el-Mütevekkil tahta
geçmiştir.42 Bunun üzerine sultanlıkta hak iddia eden amcası Abdülmelik ve onun
küçük oğlu Ahmed Osmanlı Devleti‟ne sığınmış ve Sultan III. Murad‟dan yardım
istemişlerdir. Osmanlı Devleti Abdülmelik‟i Fas tahtına geçirmeye karar vererek bu

37
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, İlmiye Teşkilatı (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 2014), 149.
38
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
2014), 78.
39
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1433.
40
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 44.
41
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176; Ahmet Şimşirgil, Kayı: Kudret ve Azamet Yılları (İstanbul: Timaş
Yayınları, 2016), 77-78; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1313-1314.
42
Mustafa L. Bilge, “Osmanlı-Fas Münasebetleri”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi
(İstanbul: TDV Yayınları, 1995), 12:190-192.

8
hususda Cezayir-i Garp beylerbeyine emir yazılmıştır. Cezayir-i Garp beylerbeyi
Ramazan Paşa, Abdülmelik‟i de yanına alarak kuvvetleriyle Fas‟a yürümüş,
Muhammed el-Mütevekkil mağlub edilmiş ve Abdülmelik hükümdarlığını ilan etmiştir.
Saltanattan vazgeçmeyen Muhammed Mütevekkil Portekiz kralından yardım istemiştir.
1578 yılında ordusuyla Fas topraklarına ayak basan Portekiz kralı Don Sebastian,
Muhammed el-Mütevekkil ile birleşmiş ve Vâdi‟s-Sebil (Kasr-ül-kebir) denilen
mevkide Abdülmelik‟in ordusuyla savaşılmıştır. Portekizliler savaşta mağlub olmuşlar
ve Portekiz kralı Sebastian muharebe sırasında ölmüştür. Fas hükümdarı Abdülmelik de
muharebe esnasında hasta yatağında vefat etmiştir. Bu savaş sonucunda Sebastian
veliaht bırakmadan öldüğü için kralsız kalan Portekiz Devleti bir süre sonra İspanya
topraklarına katılmıştır. Fas hükümdarı Abdülmelik‟in ölümü üzerine kardeşi Ahmed,
hükümdarlığını ilan etmiş ve Fas ülkesi, Türk nüfuzu altına girmişti.43

İncelenen 426 numaralı hükümde Cezayir-i Garb beylerbeyine hüküm


gönderilip, Fâs hâkimi Mevlây Ahmed tarafından gönderilen âdemlere ve pişkeşlere
karışılmaması ve pişkeşlerin başka gemiye alınmaması bildirilmektedir.44

1.2. Osmanlı-Ġran Münasebetleri

Şah Tahmasb, Sultan III. Murad‟ın cülusunu tebrik etmek ve 1555 senesinde
yapılmış olan Amasya muahedesi ile kurulan Osmanlı-İran dostluğunu yenilemek için
İstanbul‟a elçilik heyeti göndermiştir. İran‟ın elçilik heyetinin reisi Tokmak Han, 13
Mayıs 1576‟da Şah Tahmasb‟ın mektubunu Sultan III. Murad‟a sunmuştur. Tokmak
Han İstanbul‟da iken İran Şahı Tahmasb Kazvin‟de vefat etmiştir. 54 yıl hüküm süren
Şah Tahmasb‟ın vefatıyla birlikte İran‟da şahlık mücadelesi başlamıştır.45 Şah
Tahmasb‟ın oğlu İsmail, Şah ilan edilmiştir. Şah İsmail, 25 sene hapsedildiği Alamud
kalesinde afyonkeş olmuştur. Tahta çıktıktan sonra erkek kardeşleri ile onların
çocuklarını öldürmüş sadece gözleri iyi görmeyen Muhammed Hüdâbende ile onun üç
oğlunu sağ bırakmıştır. II. Şah İsmail, Osmanlı Devleti ile İran arasındaki barış

43
Bilge, “Osmanlı-Fas Münasebetleri”, 190-192; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 45-48; Cezar,
Mufassal Osmanlı Tarihi, 1301; Abdurrahman Sağırlı, “Mehmed b. Mehmed Er-Rûmî(Edirneli)‟nin
Nuhbetü‟t-Tevârih ve‟l-Ahbâr‟ı ve Târîh-i Âl-i Osman‟ı (Metinleri, Tahlilleri)” (Doktora Tezi, İstanbul
Üniversitesi, 2000), 345.
44
Sayfa 189 Hüküm 426.
45
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1314; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 55; Kütükoğlu, “Murad III”,
172-176; Remzi Kılıç, XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı- İran Siyasî Antlaşmaları (İstanbul: Tez
Yayınları, 2001), 86-87; İsmail Hami Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi (İstanbul: Türkiye
Yayınevi, 1961), 7.

9
siyasetine uymadığından dolayı dostluk bozulmuştur.46 1577 yılında Erzurum
beylerbeyi Hüsrev Paşa tarafından II. Şah İsmail‟in öldüğü ve Acem ülkesinin başına
Muhammed Hüdâbende adında gözleri görmeyen birisinin geçtiği padişaha
bildirilmiştir.47

İran‟da karışıklık ve huzursuzluk devam ederken Osmanlı Devleti‟nin Van


beylerbeyi, İran‟ın durumu hakkında hükûmete arizalar gönderip, Osmanlı hükûmetini
İran‟a karşı savaşa teşvik etmiştir.48 Veziriazam Mehmed Paşa, askerî, ekonomik ve
iktisadi yönden devletin zaafa uğrayacağını padişaha arz etmiş fakat bu sözleri dikkate
alınmayarak savaş kararı alınmıştır. Erzurum tarafına vezir Mustafa Paşa, Bağdat
tarafına da vezir Sinan Paşa serdar tayin edilmiştir. Sinan Paşa ile Mustafa Paşa
arasında çıkan anlaşmazlığın giderilmesi için Lala Mustafa Paşa, serdar tayin
edilmiştir.49

Osmanlı Devleti, Şah Tahmasb‟ın ölümü üzerine beylerbeyilere hükümler


gönderip, kalelerin ve askerlerin ihtiyaçlarının giderilmesi, tarafların sulha uyması,
tüccarların karşılıklı olarak faaliyetlerine izin verilmesi emredilmiştir.50

Serdar Lala Mustafa Paşa 1578‟de bir yandan sınırda bulunan beylere savaş
hazırlıklarını tamamlamalarını tenbih ederken, diğer yandan da Kırım hanına ve
Dağıstan hâkimlerine mektuplar göndermiştir. Gürcistan prenslerini ise itaat ve yardım
etmeye davet etmiştir. Osmanlı ordusu Sivas‟a geldiğinde Dadian ve Guriel melikleri
itaat ettiklerini bildirip vergilerini takdim etmişlerdir. Başı-açık Meliki‟nin itaatnamesi
ise Erzurum‟dan hareket edildikten sonra gelmiştir.51

Ardahan‟dan geçerek Gürcistan‟a giren Lala Mustafa Paşa önderliğindeki


Osmanlı ordusu ile Tokmak han önderliğindeki İran ordusuyla ilk kez Çıldır‟da
savaşmıştır. 9 Ağustos 1578‟de yapılan Çıldır Savaşı‟nı Osmanlı ordusu kazanmış ve
birçok ganimet elde etmiş ve Gürcistan yolu açılmıştır.52 Harekete devam eden Osmanlı

46
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1315.
47
Mehmed Hemdemî Solak-zâde, Solakzâde Tarihi, Haz. Vahit Çabuk (Ankara: Kültür Bakanlığı
Yayınları, 1989). 333.
48
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1317.
49
Peçevi, Peçevi Tarihi, 33; Uzunçarşılı, III/I, 57-58; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1317-1318.
50
Bekir Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri 1578-1612 (İstanbul: İstanbul Fetih Cemiyeti,
1993), 18.
51
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 39-43.
52
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 58-59; Peçevi, Peçevi Tarihi, 35-36.

10
ordusu 25 Ağustos 1578 tarihinde Tiflis‟e gelmiş müteakıben Şirvan‟a yönelinmiştir.53
İran kuvvetlerinin yakınlarda olduğu haberi alınmış ve Koyun Geçidi denilen bölgede
yapılan mücadelede İran ordusu yenilmiş ve Şirvan tarafındaki şehirler ele
geçirilmiştir.54 Şirvan eyaletinin muhafazasına Özdemiroğlu Osman Paşa atanmıştır.55
Lala Mustafa Paşa, kışlamak üzere Erzurum‟a dönmüştür. Osmanlı ordusunun
Üsküdar'dan Şirvan‟a kadar varması ve sonra Erzurum'a dönmesi 134 gün sürmüştür.56

Osmanlı ordusunun Erzurum‟a dönmesinden sonra İran askerlerinin


Demirkapı‟ya yöneldiklerini haber alan Özdemiroğlu Osman Paşa, Kırım hanı‟nın
kardeşi Adil Giray‟ı düşman üzerine yollamıştır. Ancak İran kuvvetleri Adil Giray‟ı
yakalayarak Tiflis Kalesi‟ni kuşatmışlardır.57 Maraş beylerbeyi Mustafa Paşa‟nın 12 bin
kişilik kuvvetle Tiflis‟e yardıma gelmesi üzerine İranlılar kuşatmayı kaldırmışlardır.58

Serdar Erzurum‟a giderken Özdemiroğlu Osman Paşa ise Şamahı‟ya gitmiştir.


İranlılar ise harekete geçerek Ereş‟i zapt etmişlerdir. İmam Kulu Han‟ın Ereş‟i
zaptından birkaç gün sonra 9 Kasım 1578 günü Osman Paşa eski Şirvan Hanı Oros
Han‟ın emrindeki kuvvetlerle mücadele etmiştir. Üç gün süren muharebeyi Osman Paşa
kazanmıştır. Osman Paşa kazandığı zaferin hemen arkasından İranlılarla ikinci kez
savaşmak zorunda kalmıştır. Aniden saldıran İran ordusuyla 27 Kasım 1578 günü
başlayan ikinci Şamahı muharebesi üç gün sürmüş ve Osman Paşa, Demirkapı‟ya
çekilmiştir.59

1579 yılında Osmanlı ordusu Erzurum‟da iken padişahtan gelen emir ile Kars
Kalesi‟nin tamiri için Kars‟a gelinmiştir.60 Adil Giray‟ın katledildiği haberi gelince
Mehmed Giray han, harp hazırlıklarına girişmiş ve kuvvetleriyle Şirvan‟a gelip
Demirkapı‟da Osman Paşa ile buluşmuştur. Şirvan‟ın her tarafına kuvvetler gönderilip
Kızılbaş kuvvetleri imha edilmiş ve kışın yaklaşması üzerine Mehmed Giray, az bir
kuvveti Şirvan‟da bırakarak Bahçesaray‟a dönmüştür.61 Lala Mustafa Paşa, iki yıl içinde

53
Peçevi, Peçevi Tarihi, 38.
54
Peçevi, Peçevi Tarihi, 41
55
Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 27; Peçevi, Peçevi Tarihi, 43.
56
Sağırlı, Mehmed b. Mehmed Er-Rûmî, 367; Peçevi, Peçevi Tarihi, 46.
57
Peçevi, Peçevi Tarihi, 49-51.
58
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1335.
59
Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 30-34; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1330-1332.
60
Faris Çerçi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr‟ında II. Selim, III. Murat ve III. Mehmet
Devirleri (Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayınları, 2000), 187.
61
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 104-107

11
Kars, Tiflis, Şirvan ve Demirkapı kalelerini ele geçirmesine rağmen Sultan III. Murad
kendisini İstanbul‟a çağırıp yerine Sinan Paşa‟yı serdar tayin etmiştir.62 Bu sırada
İstanbul‟da Sokullu Mehmed Paşa şehit edilmiştir.63

Koca Sinan Paşa, 25 Nisan 1580 tarihinde Şark‟a hareket etmiştir. Kardeşi
Mahmud Paşa‟yı Erzurum, Erzurum Beylerbeyi Mehmed Paşa‟yı da Kars muhafazasına
memur eden Sinan Paşa 6 Temmuz 1580 tarihinde Tomanis Boğazı‟na ulaşmıştır. Bu
sırada Tebriz‟in fethi için hazırlanılması emredilmişken İranlıların sulh talep etmek için
elçi ve hediyeler göndereceğini duyunca seferden vazgeçilmiştir.64 1581 yılı baharında
İran‟a yapılacak sefere katılmaları hususunda beylerbeyi ve sancak beylerine tebliğat
yapılmasına rağmen Serdar'ın sulh hususundaki iyimserliği sebebi ile beylerbeyiler
yerlerinde kalmışlar ve sefer ertelenerek Sinan Paşa 26 Temmuz 1581‟de İstanbul‟a
dönmüştür.65

Kızılbaşların elçi göndereceğini haber alıp seferden vazgeçip İstanbul‟a dönen


Sinan Paşa‟nın söylediği elçiden uzun süre haber gelmemiştir. Nihayet Kum hâkimi
Türkmen İbrahim Sultan'ın elçi olarak gönderildiği öğrenilmiştir. 29 Mart 1582
tarihinde İstanbul'a ulaşan elçi ile yapılan görüşmeler olumsuz sonuçlanmıştır.66

Dağıstan hâkimleri, Osmanlı Devleti‟nin Dağıstan ve Şirvan‟daki mevkilerini


tahkim etmelerini kendileri için tehlike olarak görüp kızılbaşlardan Gence valisine
müracaat etmiş ve Şirvan‟daki Osmanlı kuvvetlerini birlikte yok etmeyi teklif
etmişlerdir.67 Osman Paşa ve askerler Demirkapı‟dan çıkarak sahrada savaş düzeni
almışlar ve İmam Kulu han‟ın kuvvetleri ile 11 Mayıs 1583 günü çarpışma başlayıp hiç
kesilmeden akşama kadar devam etmiştir. Gece bastırdığından dolayı karanlıkta her iki
orduda meşaleler yakarak gece yarısına kadar savaşmıştır. Bundan dolayı bu savaşa
Meşale Savaşı denilmiştir. Ertesi gün askerlerin dinlenmesi için savaş ertelenmiş ve
üçüncü gün sonra tekrar savaşa başlanmış ve düşman bozguna uğrayarak kaçmıştır.68

62
Solak-zâde, Solak-zâde Tarihi, 335; Peçevi, Peçevi Tarihi, 60.
63
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1308; Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 54
64
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 112.
65
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 114; Kılıç, Osmanlı- İran Siyasî Antlaşmaları, 107-
111.
66
Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 61-62; Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri,
118.
67
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 132.
68
Peçevi, Peçevi Tarihi, 74; Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 65-66; Çerçi, Gelibolulu
Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr, 195.

12
Osman Paşa, Kefe üzerinden İstanbul‟a dönmek niyetiyle 24 Ekim 1583‟te yola
çıkmıştır.69

İran seferi serdarlığına tayin edilen Ferhad Paşa, İstanbul‟dan hareketle Revan
üzerine yürümüştür. Kızılbaş valisi Tokmak Han‟ın Revan‟ı tahliye ettiği öğrenilip
şehre ulaşılınca bir kale yapılmıştır.70 1585 senesi ilkbaharında harekete geçilerek Lori
kalesi alınmıştır. Ardından Gori kalesinin ve Gürcistan sınırındaki tüm kalelerin
eksiklikleri giderilmiştir.71

Osman Paşa, Kefe‟de iken II. Mehmed Giray‟ın katledilmesi için ferman
gönderilmiş ve Alp Giray‟a Kırım hanlığı tevcih edilmiştir. Bunu haber alan Mehmed
Giray, 100 bin kişilik kuvvetiyle Osman Paşa‟yı Kefe‟de kuşatmıştır. Osman Paşa
İstanbul‟dan yardım istemiştir. Kefe kuşatması 37 gün sürmüş ve kuşatma devam
ederken Kılıç Ali Paşa ile 10 bin asker ve Kırım hanı tayin edilen İslam Giray, donanma
ile Kefe‟ye gönderilmiştir. İstanbul‟dan asker ve yeni Kırım hanı‟nın gelmesi üzerine
Mehmed Giray kuşatmayı kaldırıp kaçmış fakat yakalanıp kendi yayının kirişi ile
boğularak öldürülmüştür.72

1584 yılında Kırım‟ın hanlık sorununun halledilmesinden sonra İstanbul‟a gelen


Osman Paşa veziriazam tayin etmiştir.73 1585 senesinin kış aylarını Kastamonu‟da
geçiren Osman Paşa, ilkbaharda harekete geçip Erzurum‟a ulaşmıştır. İranlıların eline
esir düşen Gazi Giray, İran‟dan kaçarak Erzurum‟a gelip orduya katılmıştır.74 Osman
Paşa Tebriz üzerine yürüyerek şehri elde etmiştir.75 Tebriz‟de düzen sağlandıktan sonra
Osman Paşa, Cığala-zade Sinan Paşa‟yı yanına çağırıp vasiyetini yazdırmış ve 59
yaşında iken vefat etmiştir.76

69
Kemal Çiçek, “Osman Paşa Özdemiroğlu”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul:
TDV Yayınları, 2007), 33:471-473; Peçevi, Peçevi Tarihi, 79; Sağırlı, Mehmed b. Mehmed Er-Rûmî,
395.
70
Solak-zâde, Solak-zâde Tarihi, 342; Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 137.
71
Peçevi, Peçevi Tarihi, 80.
72
İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi III/II (Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1995), 3;
Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 73.
73
Peçevi, Peçevi Tarihi, 87; Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176; Uzunçarşılı, III/I, 60; Sağırlı, Mehmed b.
Mehmed Er-Rûmî, 402-404.
74
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 151.
75
Kütükoğlu, Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri, 156; Çerçi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr,
206.
76
Çerçi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr, 209.

13
Şark seferine ise ikinci kez Ferhad Paşa tayin edilmiş ve kuşatma altındaki
Tebriz‟e yardım gönderilmiştir. Kalede asker ve zahire bırakılıp Gence ve Berdan‟a
yönelinmiştir.77 1588 yılında Ferhad Paşa komutasında Osmanlı askeri Gence‟ye girdiği
zaman İran‟ın Gence valisi şehirdeki halkı tahliye ettiğinden şehir kolaylıkla
fethedilmiştir.78 Bu sıralarda Muhammed Hüdâbende‟nin oğlu Abbas Safevî tahtına
çıkarılmıştır.79 Ferhad Paşa‟nın 1 Eylül 1588‟de Gence şehrine girmesi ve bir süre önce
Safevi Devleti tahtına çıkan Şah Abbas‟ın zor durumda olması barış yapılmasını
düşündürmüştür.80 İran elçileri Ferhad Paşa‟ya gelerek Şah‟ın sulh istediğini
söylemişlerdir. Bu durum Padişaha bildirilmiş ve Erzurum‟a dönülmüştür.81

İki devletinde barış istemesi üzerine Ferhad Paşa Erzurum‟da kalmış, elçiler
gidip gelmiş ve Şah‟ın kardeşi oğlu Hamza Mirza rehin olarak gönderilmiştir. Ferhad
Paşa, barış yapılmasını sağladığından veziriazamlık makamına getirilmiştir.82 1590 yılı
Ocak ayında İstanbul‟a gelen İran heyeti ile yapılan görüşmeler neticesinde 21 Mart
1590 tarihinde İstanbul Antlaşması / Ferhad Paşa Antlaşması imzalanmıştır.83

1.3. Osmanlı-Habsburg Münasebetleri

Habsburg ile Osmanlı Devleti arasındaki 17 Şubat 1568 tarihinde imzalanan


sekiz yıllık antlaşma yenilenmek suretiyle devam ediyordu. Avusturya ve Venedik
tarafından desteklenen Uskoklar Bosna sınırına saldırmışlar, Osmanlı sınır beyleri de
karşılık vermişlerdir. Habsburg-Osmanlı antlaşmasının yenilenmesinden sonra Bosna
valisi Telli Hasan Paşa‟nın Habsburg memleketlerine yaptığı üç saldırı neticesinde
yenilenen antlaşma bozulmuştur.84 Habsburg (Avusturya) Devleti, Telli Hasan Paşa‟nın
başka bir bölgeye nakledilmesini istemişti.85

Bu gelişmeler üzerine Telli Hasan Paşa harekete geçerek Sisek (Siska) Kalesi‟ni
kuşatmış ve daha sonra Kulpa Nehri‟nin üzerine bir köprü yaptırıp Hırvatistan tarafına
geçmiştir. Köprü geçildikten sonra Habsburg ordusu ile karşılaşılmıştır. Savaşın en

77
Peçevi, Peçevi Tarihi, 105.
78
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1362.
79
Faruk Sümer, “ABBAS I”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
1988), 1:17-19.
80
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176.
81
Peçevi, Peçevi Tarihi, 100.
82
Peçevi, Peçevi Tarihi, 120.
83
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1365.
84
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 69.
85
Ahmet Şimşirgil, Kayı: Kudret ve Azamet Yılları, 151.

14
yoğun olduğu esnada hudut gazilerinden Memi Bey ile iki sancak beyi ve daha sonra
Sultan-zâde denilen Mehmed Bey şehit olmuşlardır.86 Yaşanan bu olay İstanbul‟a
ulaştığında Habsburg‟a savaş açılmasına karar verilmiştir. Sadrazam Sinan Paşa,
Habsburg‟a savaş açılması için ısrarcı olmuştur.87 Savaş kararı alındıktan sonra Osmanlı
ordusu Sinan Paşa komutasında harekete geçmiştir ancak sefer zamanı geçmek üzere
olduğundan küçük çaplı başarılar alınmıştır. Gelecek sene baharında saldırıya geçmek
düşüncesiyle Belgrad‟a gidilmiştir.88 Osmanlı Avusturya savaşı devam ederken 1595‟te
Sultan III. Murad vefat etmiştir.89

1.4. Osmanlı-Eflak, Boğdan, Erdel Münasebetleri

Batori Sigismund babasının vefatı üzerine 1581 senesinde küçük yaşta Erdel
kralı olmuştur. İlk zamanlarda Osmanlılara sadık olmuş fakat sonradan Osmanlı ile
Avusturya savaşında Avusturya‟yı desteklemiştir. Eflak ile Boğdan beyleriyle ittifak
yaparak Osmanlı Devleti‟ni uğraştırmıştır. Sigismund, Osmanlılar aleyhinde faaliyete
geçmiş ancak başarılı olamamış ve yapılan savaşta ağır bir yenilgi alarak Erdel‟de
kalamayacağını anlayıp Avusturya‟ya kaçmıştır. Bunun üzerine Mihal, harekete geçerek
Erdel‟i işgal etmiştir.90

1579 yılından sonra Eflak ve Boğdan işleri iyice bozulmaya başlamıştır. Vergilerin
arttırılması ve yeni voyvodanın vergiyi verebilmek için halka baskı yapması, kısa
sürede voyvodalıktan azledilmesine veya bölgede isyanların çıkmasına sebep olmuştur.

Papa, Osmanlı aleyhine bir Hıristiyan ittifakı için türlü çalışmalar yapmıştır.
Papa‟nın birlik olunması hakkında kitapçıklar yazdırıp dört bir yana dağıtmıştır.91 Erdel
kralı ile Eflak ve Boğdan voyvodaları papa‟nın teşvikiyle 1595 yılında Osmanlı
Devleti‟nin aleyhine Alman imparatoru Rudolf ile ittifak yapmışlardır. Eflak voyvodası
Mihal, önce Bükreş‟te alacaklıları olan dört bin Müslümanı öldürüp sonrada
Yergögi‟deki halkı öldürmek suretiyle isyan etmiştir. Mihal‟in katliamlarda bulunduğu
sıralarda Osmanlı tahtına Sultan Mehmed geçmiş ve Osmanlı ordusu Eflak seferine

86
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176; Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1394-1396; Peçevi, Peçevi Tarihi,
118-119.
87
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 70.
88
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 71.
89
Sağırlı, Mehmed b. Mehmed Er-Rûmî, 442.
90
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/II, 48.
91
Peçevi, Peçevi Tarihi, 146.

15
çıkmıştır. Ancak bu sefer Osmanlı akıncılarının şehit edilmesi ve akıncılığın bir daha
toparlanamamasıyla sonuçlanmıştır.92

1.5. Sultan III. Murad‟ın Vefatı [17 Ocak 1595]

Sultan III. Murad, ülkede birçok bayındırlık, ilim, kültür, sanat merkezleri yanı
sıra Rasathane ve Astronomik araştırmalar da yaptırmıştır. Medine‟de medrese, mekteb
ve bir imaret inşa ettirmiştir. Şehzadelik yıllarında Manisa‟da Muradiye Külliyesi‟ni
bina ettirmiştir. Sultan III. Murad‟ın Türkçe, Arapça, Farsça dillerinde birçok şiiri
vardır.93 Sultan III. Murad, 8 Ramazan 982 [22 Aralık 1574] gününde Osmanlı Sultanı
olmuştur. 20 yıl 8 ay hükümdarlık yaptıktan sonra 17 Ocak 1595 gününde vefat
etmiştir.94 Sultan III. Murad‟ın cenaze namazını Saray-ı âmire‟de Bostan-zade Efendi
kıldırmıştır.95 Sultan III. Murad‟ın vefatı Manisa valiliği yapan şehzâde Mehmed‟in
İstanbul‟a gelip tahta çıkıncaya kadar 11 gün gizli tutulmuştur.96 Sultan III. Murad,
ölümünden sonra 19 şehzadesi ile birlikte Ayasofya Camii hazîresine defnedilmiştir.
Sultan III. Murad‟ın türbesi, başmimar Davud Ağa tarafından altı köşeli ve üzeri
kubbeli olacak şekilde bina edilmeye başlanmış, 1599 yılında mimârân Dalgıç Ahmed
Çavuş tarafından bitirilmiştir.97

92
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/I, 71-72.
93
Kütükoğlu, “Murad III”, 172-176; Şimşirgil, Kayı: Kudret ve Azamet Yılları, 163-165.
94
Çerçi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr, 149.
95
Çerçi, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr, 237.
96
Danişmend, İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, 140.
97
Cezar, Mufassal Osmanlı Tarihi, 1403; İsmail Orman, “Murad III. Türbesi”, içinde Türkiye Diyanet
Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 2006), 31:176-177.

16
ĠKĠNCĠ BÖLÜM

62 NUMARALI MÜHĠMME DEFTERĠNĠN ÖZELLĠKLERĠ

2.1. Defterin Fizikî Durumu

Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivinde A.DVNS.MHM.d.62 şeklinde kayıtlı olan


62 numaralı Mühimme Defteri H. 995-996 / M. 1587-1588 tarihlidir. Çalışmada
defterin 135-271 sayfalarının transkripsiyon ve değerlendirmesi yapılmıştır. Defterin
genel özellikleri şöyledir:

1- Defterin kapağında “Defter-i Mühimme 62 Min Evâ‟il-i Safer Sene 995 ilâ
Evâsıt-ı Şa„bân Sene 996” ibaresi bulunmaktadır. Bu ifadeye göre Defter
Miladi olarak Ocak 1587 / Temmuz 1588 tarihleri arasındaki hükümleri
ihtiva etmektedir.
2- Defter 17 x 28 cm ebatlarındadır.
3- Defterin sayfa ve hüküm numaraları orijinal olmayıp sonradan verilmiştir.
Sayfa numaraları siyah kalemle sayfaların en üstlerine, hüküm numaraları ise
kırmızı kalem ile hükümlerin sağ tarafına konulmuştur. Bu
numaralandırmaya göre defter 271 sayfa ve 755 hükümden oluşmaktadır.
4- Çalışmada toplam 136 sayfa ve 455 hüküm yer almaktadır. Defterde yer alan
301 numaralı hüküm ile başlayıp 755 numaralı ulak hükmü ile
tamamlanmaktadır. Defterde ek olarak 7 adet sayfa numarası olmayan
sayfalar bulunmaktadır.
5- Defterin 246, 263, 264, 271 numaralı sayfaları boştur.
6- Genellikle sayfalarda 20 satırdan fazla yazı bulunmaktadır.98 Bunun yanı sıra
az satır bulunan sayfalarda defterde yer almaktadır.99

98
Hüküm 312, 332, 362
99
Sayfa 261

17
7- Sayfalarda hükümlerin her bir yanında boşluklar bulunmaktadır.
Sayfalardaki bu boşluklar beş santimetre kadar olabilmektedir.100
Hükümlerin yanlarına ilave veya düzeltmeler yapıldığından dolayı hiç
boşluk kalmadığı da olmaktadır.101
8- Defterde boş yer bırakmamak için iç içe girdirilmiş102, ters103, yan104ve nokta
konulmadan105 yazılmış hükümlerde bulunmakta ve hükmün okunmasını
zorlaştırmaktadır.
9- Defter Kırım hanı İslam Giray‟ın elkabı ile başlamaktadır.106 Son hüküm ise
“ulak varub gelince” şeklinde okunan 755 numaralı hükümdür.
10- Hüküm numaraları sıralı yazılmış olup bazı sayfalarda sıraya uyulmamıştır.
Örneğin 160 numaralı sayfada 350 numaralı hükümden sonra 354 ve 355
numaralı hükümler gelmektedir. Aynı şekilde 262 numaralı sayfa da 593
numaralı hükümden sonra 595 numaralı hüküm gelmektedir.
11- Defterde 365, 366, 367, 369 numaralı hükümler birbirine benzer
hükümlerdir. Aynı şekilde 466, 467, 469, 470 numaralı hükümler de
birbirinin benzeridir. 217-1 ve 217-2 numaralı sayfalar 491 numaralı
hükmün müsveddeleridir.
12- Defter Divani yazı çeşidi ile kaleme alınmış olup genel olarak okunaklıdır.
Değişen yazı stilinden de anlaşıldığı üzere birden fazla kâtip tarafından
kaleme alınmıştır.
2.2. Diplomatik ve Teknik Özellikler

Mühimme Defterleri‟ndeki kayıtlı hükümler, asıl fermânların sûretleri


niteliğindedir. Defterde bulunan hükümlerde, fermanlarda bulunan diplomatik
özelliklerin hepsini bulmak mümkün değildir. Buna mukabil padişaha ait belgelerdeki
rükün ve şartlar genel anlamda bulunmaktadır. Metinlerin içerisinde bulunan her bir

100
Hüküm 303, 320, 321, 398, 453, 455, 462, 511
101
Hüküm 373, 524, 573
102
Hüküm, 306, 373, 399, 526, 527, 573, 583
103
Hüküm 448, 516, 573
104
Hüküm 341, 344, 355, 359, 361, 366, 376, 379, 392, 416, 424, 427, 446, 460, 473, 475, 480, 482, 484,
486, 494, 501, 502, 507, 518, 530, 565, 568, 579, 585
105
Sayfa 137-1, 137-1, 143-1, 143-2, 217-1, 217-2 Hüküm 351, 400
106
Hüküm 1

18
düşünce kısmına rükün denilmektedir. Fermanlardaki rükün ve şartlar şu şekilde
sıralanmaktadır:107

1-Davet

2-Tuğra

3-Elkab

4-Dua

5-Nakil/İblağ

6-Emir/Hüküm

7-Te‟kid/Tehdid

8-Tarih ve Mahal-i Tahrir.

Defterdeki hükümlerde başlangıçta “Yemen‟de olan vezir Hasan Paşa‟ya hüküm


ki” şeklinde hükmün gönderildiği yer108, hükmün gönderildiği kişinin unvanı109 ve
ismi110 belirtilmektedir. Ancak hükümlerin çoğunda “Niğbolu begine hüküm ki”
şeklinde hükmün gönderildiği kişinin ismi belirtilmeyip sadece yer ve unvan
belirtilmektedir.111 Bazı hükümler ise “Voynuk begine ve Filibe ve Tatarpazarı
kâdîlarına hüküm ki” şeklinde birden fazla bölge ve kişilere gönderilmiştir.112 Bazı
hükümlerde ise “Sâbıka Trablusgarb beglerbegisi Mehmed‟e hüküm ki” şeklinde eski
görevliye hitap edilmektedir.113 Hükümlerde bazen gönderilen yer isimleri tek tek
yazılmak yerine “Vilâyet-i Eflak‟dan Südde-i Sa„âdet‟üme gelince vâkı„ olan kâdîlara
hüküm ki” şeklinde ifadelere yer verilmiştir.114 Bazen ise çok fazla bölge isminin tek tek
yazıldığı görülmektedir.115

107
Mübühat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik) (Ankara: Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 2018), 100; M. Tayyib Gökbilgin, Osmanlı Paleografya ve Diplomatik İlmi (İstanbul: Enderun
Kitabevi, 1992), 53.
108
Anadolu, Rum, Edirne, Üsküp, Niğbolu, Silistre, Novabırda, Boğdan, Erdel, Midillü, Maraş, Akşehir,
Kayseriyye, Erzurum, Diyarbekr, Trablusşam, Mısır, Mekke, Medine, Rakka, Kıbrıs vs.
109
Beglerbegi, sancak begi, vezir, kâdı, müfti, defterdar vs.
110
Ferhad, Mehmed, Murad, Cafer, Hasan, Ahmed vs.
111
Hüküm 303, 307, 309, 315, 456, 461, 462, 464, 471, 475, 476, 477
112
Hüküm 302, 312, 313, 314, 320, 452, 490, 500, 525
113
Hüküm 524, 577, 578, 585, 589, 593
114
Hüküm 318, 354, 367, 444, 459, 470, 504, 505
115
Hüküm 343, 446, 518, 535, 569

19
Defterde peş peşe gelen ve aynı muhataba gönderilen bazı hükümlerde
gönderilen makam her hükümde ayrı ayrı yazılırken116, aynı muhataba ve peş peşe
yazılan bazı hükümlerde ise ilk hükümde “Mısır beylerbeyine hüküm ki”117 şeklinde
gönderilen makam açıkça yazılıp diğer hükümlerde “Müşârun-ileyhe hüküm ki”118
şeklinde denilmiştir.

Hükümlerde yer, bölge belirtildikten sonra hükümlerin muhatabına ve konu ile


ilgisi olan vezir-i azam, vezir, kâdî, serdar, müderris çavuş, kapıcı, kilarcı başı, nişancı
gibi görevlilerin isimlerinden önce makamlarına uygun olarak “elkab” ve isimlerinden
sonra “dua” ifadeleri kullanılmıştır. Hükümde geçen kişinin makamına uygun olarak
söylenen elkablar şunlardır:

Beylerbeyi için “râfi„-i tevkî„-i refî„-i cihân-mutâ„ lâzımü‟l-ittiba„-i hâkânî ve


nâkıl-i yârlığ-ı beliğ-i bedî„ü‟t-teblîğ kişver-sitânî emîrü‟l-ümerâi‟l-kirâm ilâ-âhiri”119,
Sancakbeyi için “kıdvetü‟l-ümerâi‟l-kirâm”120, Defterdar için “kıdvetü‟l-ümerâ ve‟l-
ekâbir”121, Kilârcı-başı için “iftihârü‟l-havâss ve‟l-mukarrebîn”122, Kâdî için “Kıdvetü‟l-
kudât ve‟l-hükkâm, me„adenü‟l-fezâil ve‟l-kelâm”123, “Mefâhirü‟l-kudât ve‟l-hükkâm
me„âdinü‟l-fezâi‟l ve‟l-kelâm”124, Daru‟s-sa„adet ağası için “iftiharü‟l-müluk ve‟s-
selâtin”125, “kıdvetü‟l-havâs ve‟l- mukarrebîn ilâ-ahirihî”126, Hasekiler için “kıdvetü‟l-
emâsil ve‟l-akrân”127, Dergâh-ı mu„allâ çavuşları için “kıdvetü‟l-akrân”128, “kıdvetü‟l-
emâsil”129, “kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân”130, Çavuş-başı için “iftiharü‟l-emâcid”131,
“iftiharü‟l-emâcid ve‟l-ekârim”132, Nişancı için “iftihârül-e„âli ve‟l-e„âzim müstecmi„-i
cemi„i‟l-meâli ve‟l-mefâhim zü‟d-devleti‟r-râsiha ve‟l-izzeti‟l-bâziha el-mahfûf bi-

116
Sayfa 187-188 Hüküm 417-418-419-420-421-422
117
Sayfa 170 Hüküm 374
118
Sayfa 170 Hüküm 375-376-377-378
119
Sayfa 190 Hüküm 428
120
Hüküm 441, 514, 576
121
Hüküm 312,357
122
Sayfa 181 Hüküm 402
123
Sayfa 228 Hüküm 511
124
Hüküm 515, 519
125
Sayfa 249 Hüküm 563
126
Sayfa 207 Hüküm 461
127
Sayfa 141 Hüküm 310
128
Hüküm 510, 564
129
Sayfa 160 Hüküm 355
130
Hüküm 368, 386, 504, 505, 519, 583, 591, 592
131
Sayfa 212 Hüküm 476
132
Sayfa 228 Hüküm 511

20
sünûf-i avâtıfı‟l-meliki‟i-ali”133, Kırım hanı Gazi Giray için “Cenâb-ı emâret-meab”134,
“Cenâb-ı emâret-meâb eyâlet-nisâb devlet-intisâb sa„âdet-iktisâb melikiyyü‟l-hısâl
melikiyyü‟l-fi„âlzü‟l-kadri‟l-etemm ve‟l-fahrü‟l-eşemm el-mahfuf bi-sünuf-i avâtıfı‟l-
meliki‟l-mennân”135, Bâb-ı Sa„âdet kapı ağası için “iftihârü‟l-havass ve‟l-
mukarrebîn”136, Buhara elçileri için “mefâhirü‟l-emâcid ve‟l-a„yân”137, Südde-i sa„âdet
müteferrikaları için “kıdvetü‟l-emâcid ve‟l-ekarim”138, Vezir için “düstûr-i mükerrem
ilâ-âhırıhî”139.

Hükümlerde önemli kişi isimlerinden hemen sonra yazılan dua cümleleri ise
şunlardır:

Sancakbeyi için “dâme izzuhû”140, Beylerbeyi için “dâme ikbalühû”141, Dergâh-ı


Mu„allâ çavuşları için “zîde kadruhû”142, Defterdar için “dâme ulüvvuhû”143, “dâme
mecduhû”144, Kilârcı-başı için “dâme ulüvvühû”145, Bir kâdî için “zîde fazluhû”146 İki
kâdî için “zîde fazluhûm”147 “zîde fezailehû”148, Daru‟s-sa„âde ağası için “dâme
ulüvvuhû”149, Hasekiler için “zîde kadruhû”150, Mîr-i alem için “dâme mecduhû”151,
Müderris için “dâmet fezâ‟ilehû”152, Yeniçeri ağası için “dâme ulüvvuhû”153, Dergâh-ı
Mu„allâ müteferrikaları için “zîde mecduhû”154, “zîde kadruhû”155 “dâme mecduhû”156,
iki müteferrika için “zîde kadruhima”157, Dergâh-ı Mu„allâ bevvâbları için “zîde

133
Sayfa 232 Hüküm 518
134
Sayfa 220 Hüküm 496
135
Sayfa 231 Hüküm 516
136
Sayfa 177 Hüküm 394
137
Hüküm 572, 576
138
Sayfa 259 Hüküm 590
139
Hüküm 350, 356, 393, 451, 458
140
Hüküm 307, 326, 335, 336, 391, 441, 463, 513, 514, 533, 564, 572, 576, 586, 587, 588
141
Hüküm 327, 328, 329, 428, 485, 508, 532, 534, 572, 576, 589, 593
142
Hüküm 338, 343, 430, 504,505, 534, 566, 569, 581, 595
143
Hüküm 312, 342, 357
144
Sayfa 143 Hüküm 314
145
Sayfa 181 Hüküm 402
146
Hüküm 446, 465
147
Hüküm 511, 519
148
Sayfa 237 Hüküm 530
149
Sayfa 207 Hüküm 461
150
Sayfa 141 Hüküm.310
151
Sayfa 195 Hüküm 438
152
Sayfa 162 Hüküm 358
153
Hüküm 358, 442
154
Hüküm 324, 458, 586
155
Hüküm 466, 467, 468, 469
156
Sayfa 222 Hüküm 501
157
Sayfa 209 Hüküm 470

21
kadruhû”158İki kapıcı için “zîde kadruhimâ”159, Dergâh-ı Mu„allâ çavuşları için “zîde
kadruhû”160, Çavuş-başı için “dâme ulüvvuhû”161, “dâme mecduhû”162, Nişancı için
“dâmet mealiyehû”163, “edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû”164, Südde-i sa„âdet müteferrikaları
için “zîde mecduhû”165, Vezir için “edâma‟llâhü iclâlehû”166, Kapudan için
“edâma‟llâhü iclâlehû”167, Kırım hanı Gazi Giray için “dâmet mealiyehû”168, Bâb-ı
Sa„âdet kapı ağası için “dâme mecduhû”169, Şeyhü‟l-haram için “zîde fazluhû”170, Evkâf
nâzırı için “dâme ulüvvuhû”171, Hızâne-i âmire kethüdâsı için “zîde mecduhu”172.

Hükümlerde gönderilen kişinin ismi, unvanından sonra gelen “hüküm ki”


ibaresinin ardından durum, mesele özet olarak yazılmıştır. Bu bölüm yazılmış olan
hükmün hangi sebepten dolayı yazıldığının anlatıldığı ve Nakil/Ġblağ rüknü denilen
bölümdür. Bu bölümde genellikle arz, arz-ı haller, şahısların bizzat divan‟a gelerek veya
mektup ile yapılan şikâyetler yer almaktadır. Genellikle “Bab-ı sa„adet‟e arz-ı hal
sunulub”, “Mektûb gönderüb” ifadeleri ile başlayan bu bölüm çoğu hükümde görülen
“irsâl olınmışdur, i„lâm olınmağın, emr idüb, emrüm olmışdur, hükm-i hümayunum
reca eyledükleri ecilden, arz eyledüğin ecilden” gibi ifadelerden sonra gelen “buyurdum
ki” ibaresi ile tamamlanmaktadır. Bazı hükümlerde “buyurdum ki” ifadesi yerine
“gerekdir ki”173 ifadesi kullanılmıştır.

Hükmün hangi sebepten dolayı yazıldığının anlatıldığı “Nakil/İblağ” bölümü


tamamlandıktan sonra konu hakkında verilen emrin, kararın, yazıldığı Emir/Hüküm
rüknüne geçilmektedir. Genellikle “vusul buldukda”, “vardukda”, “hükm-i şerifümle
âdem vardukda” ibareleri ile başlamaktadır. “Buyurdum ki” ibaresi ile “vusul buldukda”
ibaresinin arasına belirli bir boşluk bırakılan hükümlerin sayısı çok olsa da bu boş

158
Hüküm 339, 459
159
Sayfa 148 Hüküm 331
160
Hüküm 355, 386, 443, 446, 471, 504, 505, 510, 518, 519, 520, 528, 564, 583, 592
161
Sayfa 228 Hüküm 511
162
Hüküm 476, 477
163
Sayfa 259 Hüküm 591
164
Sayfa 232 Hüküm 518
165
Sayfa 259 Hüküm 590
166
Hüküm 350, 393, 458, 483, 485
167
Sayfa 162 Hüküm 358
168
Hüküm 496, 516
169
Sayfa 177 Hüküm 394
170
Sayfa 187 Hüküm 417
171
Sayfa 237 Hüküm 530
172
Sayfa 237 Hüküm 528
173
Hüküm 305, 334, 386, 456, 466, 467, 468, 493, 496, 564

22
kısıma “hükm-i şerif, hükm-i şerifimle”174 ibaresinin eklendiği hükümlerde
bulunmaktadır. Bir önceki bölümde aktarılan olay bu rükün de özet olarak veya tekrar
edilerek yazılmıştır. “Vusûl buldukda irsâl olınan mühürlü defter mûcebince varan
çavuşumdan bî-kusûr taleb idüb dahı alub anda olan kalitalara ve sâ‟ir gemilere
meremmatına sarf idüb ta„mir itdüresin.”175, “Vardukda bu bâbda gereği gibi mukayyed
olub göresin mezbûr nâ‟ib ne makûle kimesnelerün gaibâne aleyhlerine müte„allık sicill
ve huccet virüb ve sicillden kesdüği evrak ne madde içündür cümlesin aslı ve sıhhati
üzre yazub Südde-i Sa„âdet‟üme arz eyleyesin”176, “Vardukda anun gibi bir cânibden
vilâyet-i Boğdan‟dan asker ve bârgîr taleb olındukda virmeyüb vilâyet-i Boğdan
mühimmi içün askeri ve bârgîri taşırgatmayub yanında hâzır ü müheyyâ eyleyesin”. 177

Hükümler bazen görevlilerin verilen emirlere uymazlarsa cezalandırılacaklarını


belirten Te‟kid/Tehdid rükünü ile bitmektedir. “Şöyle ki bir def„a dahı el-iyâzü billâhi
te„âlâ Kazakdan ve gayriden bir cümle zarar irişe sâ‟irlere ibretiçün eşedd-i siyâsetle
siyâset olınursun”178,“şöyle ki bu bahâne ile kimesneye ahz ü celb olına ve yâhûd ehl-i
fesâda himâyet olına sonra sizden bilinür özrünüz makbûl olmayub azl ile konılmayub
müstahıkk-ı itâb olursız”179, “şöyle ki bu def„a dahı tenbîh olmuş ise vukû„ı üzre arz
eyleyesin ki küreğe konula”180, “şöyle ki emrüme muhâlefet eyleyüb gelmeye tevliyeti
alınmağla konılmaz ana göre mukayyed olub ber-vech-i isti„câl gele”181, “şöyle ki
ihmâlin sebebi ile memâlik-i mahrûseme zarar arz olına bir vechle özrün makbûl
olmayub mu„âteb bil ki mu„âkab olursun”.182

Defterde hükümlerin bazılarının alt kısımlarında bu hükmün, yukarıda yazılan


muhataplardan başka hangi kişi ve bölgelere gönderildiğini belirten “Bir sûreti Tuna
yalılarında vâkı„ olan kâdîlara virildi, Bir sûreti Ankara begine ve kâdîsına virildi”
şeklindeki sûret kayıtları vardır.183

174
Hüküm 336, 338, 339, 354, 356, 360, 362, 371, 372, 373, 381, 383, 395, 407, 437, 459, 469, 486, 505,
511, 519, 529, 535, 569, 582, 583, 591
175
Sayfa 137 Hüküm 304
176
Sayfa 136 Hüküm 302
177
Sayfa 192 Hüküm 432
178
Sayfa 139 Hüküm 307
179
Sayfa 135 Hüküm 301
180
Sayfa 138 Hüküm 306
181
Sayfa 145 Hüküm 321
182
Sayfa 199 Hüküm 447
183
Hüküm 303, 323, 330, 338, 349, 350, 360, 364, 369, 370, 384, 385, 393, 403, 412, 424, 434, 438, 439,
442, 447, 451, 452, 474, 475, 478, 479, 483,498, 499, 505, 509, 510, 563

23
Tarih ve Mahal-i Tahrir kısımında ise bazı hükümlerin altlarına divanın akd
edildiği “Tahriren fi evâsıt-ı şehr-i saferü‟l-muzaffer sene sitte ve tis„în ve tis„a-mi‟e”,
“Fî 15 CA Sene [9]96” şeklinde tarihler184 ve “be-makam-ı kostantiniyye”185 şeklinde
divanın akd edildiği yer kaydedilmiştir.

Bazı hükümlerin üst kısımlarında “Bu dahı” ibaresi bulunmaktadır. Bu ibare


altta bahsedilen hükmün bir üstteki hüküm ile ilişkisini belirtir ve bir önceki hükmün
verildiği kişiye bu hükmünde teslim edildiğini ifade eder.186

Çoğu Hükümlerin üstlerinde kimin hattı ile yazıldığını belirten kâtip isimleri
veya rumuzları bulunmaktadır.187 Genellikle HA188, MİM189, DAL190, ABD191 gibi
rumuzlar yazılmışken bazı hükümlerde kâtip isimleri Safa192, Musa193 Memi194
Ferruh195 gibi açıkça yazılmıştır. 60, 61, 62 numaralı mühimme defterinde kâtiplerin
isimleri rumuz şeklinde yazılıp suretleri kaydedilen hükümlerin üzerlerine de bunu
hazırlayan “Bâ-tashîh-i Efendi” kaydıyla reisü‟l-küttab‟ın kontrolünden geçtiği
yazılmıştır. 60 ve 61 numaralı defterlerin başında yazan kâtip rumuzlarının bazıları
çalıştığımız 62 numaralı mühimme defterinde de bulunmaktadır. Bu rumuzları şu
şekilde sınıflandırabiliriz:

1-Kâtip isimlerine karşılık gelen herhangi bir anlamı olmayan rumuzlar (Mustafa “Fi”,
Abdi “Abd”, Ali “Ayn”, Ahmed “lam”, Mehmed “Dal”, Veli “Li”)

2-Anlamı olan, mahlas özelliği taşıyan lakaplar (Mehmed “taliki”, Hasan “rasid”,
Mustafa “feyz”).196 Çalışılan defterde bulunan kâtip rumuzları okunduğu şekilde
yazılmış olup okunamayanlar ise soru işareti ile ? belirtilmiştir.

184
Hüküm 330, 349, 381, 386, 399, 456, 501, 535
185
Hüküm 511, 519
186
Feridun M. Emecen, “Osmanlı Divanın Ana Defter Serileri: Ahkâm-ı Mirî, Ahkâm-ı Kuyûd-ı
Mühimme ve Ahkâm-ı Şikayet”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, 3/5 (2005): 126.
187
Emecen, “Osmanlı Divanın Ana Defter Serileri”, 127.
188
Hüküm 307, 330, 338, 344, 348, 403, 433, 436, 437, 438, 439, 446, 452, 463, 471, 474, 475, 476, 478,
485, 497, 503, 507, 508, 509, 510, 512, 513, 514, 517, 520, 562, 564, 567, 568, 569, 570, 585
189
Hüküm 411, 467, 468, 469, 470
190
Hüküm 333, 442, 508, 525, 570, 581
191
Hüküm 323, 365, 393, 399, 403, 407, 409, 410, 412, 423, 427, 443, 449, 456, 511, 514, 520, 524, 573
192
Hüküm 327, 329, 355, 404, 405, 408, 430, 452, 461, 475, 530, 577, 579, 580
193
Hüküm 406, 466, 497, 528
194
Hüküm 344, 362, 383, 425, 431, 446, 498, 523
195
Hüküm 426, 510
196
Emecen, Osmanlı Klasik Çağında Hanedan, Devlet ve Toplum, 163,164.

24
Bazı hükümlerin üzerlerine nasıl yazıldığını belirten “Nişancı Paşa hazretlerinin
müsvedde-i şeriflerine göre yazılmıştır197” açıklayıcı ifadeler yazılmıştır. “Bâ-
müsvedde-i” ibaresinin yanı sıra “Bâ-hatt-ı” ve “Bâ-tesvîd” gibi ibarelerin ardından
hükmü kaleme alan, hükmü gören kişinin ismi yazılmıştır. Bâ-hatt-ı ibaresinden sonra
“Hazret-i efendi, Reis efendi” şeklinde hükmün reisü‟l-küttab tarafından görüldüğü
belirtilmiştir. Ayrıca “Mir-ahur başına gönderilmiştir”198, “Mir-alem ağa‟ya
gönderilmiştir”199, “Nişâncı Paşa‟ya gönderilmişdür200” gibi ibarelerde yazılarak
hükmün kime gönderildiği belirtilmiştir. Bazı hükümlerde ise nasıl yazıldığı, hangi
tarihte yazıldığı veya kime verildiği hususunda bir bilgi yazılmamıştır.201

Defterde bazı hükümlerin üzerleri tamamen çizilerek iptal edilmiş ve hüküm


numarası verilmemiştir.202 Bazı hükümlerin ise hüküm numaraları olsa da üzerlerine
yazılan iptal notu ile iptal edildikleri anlaşılmaktadır.203 Defterde 521 numaralı hüküm
mesele özetlenirken yarıda bırakılmış, 435 numaralı hüküm ise “buyurdum ki” ibaresine
kadar yazıldıktan sonra karar kısmı yazılmayıp yarıda bırakılmıştır.

Defterde Kur‟an-ı Kerim‟den ayetler bulunmaktadır. Bu ayetler “inne cundenâ le


humu‟l-galibûn”204, “el-hamdü li‟llâhillezî hedânâ”205, “atî‟û-r-rasûle ve ulî-l-emri
minkum”206.

Osmanlı Devleti‟nde ilgili yere yazılan ferman, hüküm gibi belgelerin sûretleri
kalemlerde saklanan defterlere kaydedildikten sonra “Battal” adı verilen bu
müsveddeler, içinde bulunulan aya ait diğer evraklar ile birlikte torbalara konulup
saklanırdı.207 İncelediğimiz defterde 535 numaralı hükmün üzerine yazılan “emri battâl
olmışdur” kaydından bu hükmün işinin bittiği anlaşılmaktadır.208

197
Sayfa 185 Hüküm 412
198
Sayfa 202 Hüküm 452
199
Hüküm 438, 475
200
Hüküm 331, 446
201
Hüküm 347, 351, 353, 357, 358, 428, 435, 488, 501, 536, 546, 548, 559, 563, 574, 575, 593
202
Sayfa 207, 243
203
Sayfa 169 Hüküm 372
204
Hüküm 453, 456: Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir. Saffat suresi 173. ayet
205
Sayfa 204 Hüküm 454. Bizi buna ulaştıran Allah'a hamdolsun. A‟raf suresi 43. ayet
206
Sayfa 231 Hüküm 516. Allah‟a itaat edin, Peygamber‟e itaat edin. Nisa Suresi 59. Ayet
207
Mübühat S. Kütükoğlu, “Battal Torbası”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul:
TDV Yayınları, 1992), 5:206.
208
Sayfa 239 Hüküm 535

25
62 Numaralı Mühimme defteri incelendiğinde hükümlerin ihtiva ettikleri
konuların çok çeşitli olduğu ve farklı coğrafyada bulunan idarecilere hükümler
gönderildiği görülebilir.

Hükümler “Beylerbeyi, Sancak-beyi, Vezir, Defterdar, Voyvoda, Kadı, Kırım


hanı, Leh kralı” gibi idarecilere gönderilmiştir. Anadolu, Rum, Rumeli, İstanbul,
Trablusgarb, Cezayir-i Garb, Yemen, Trablusşam, Şam, Bağdad, Mısır, Rakka, Mekke-i
Mükerreme, Kudüs, Halep, Kıbrıs, Rodos, Edirne, Filibe, Gümülcine, Erzurum, Sivas,
Diyarbekr, Batum, Adana, Kayseri, Ankara, Karaman, Karahisar-ı Sahib, Kara-hisâr-ı
Şarki, Akşehir, Aksaray, Hüdavendigar, Bosna, Niğbolu, Silistre, Tımışvar, Çirmen,
İlbasan, Sigetvar, Vize, Eflak, Kefe, Estergon, Dubrovnik, Üsküb, Midilli, Boğdan,
Erdel, Budun, Baç, Bender, Ohri, Kratova, Novabırda, İnebahtı, Leh ve Moskov
hükümlerin gönderildiği bazı bölgelerdir.

2.3. Dil ve Tarih Özellikleri

Defter Safer 995 / Şa„bân 996 - Ocak 1587 / Temmuz 1588 tarihleri arasındaki
hükümleri ihtiva etmektedir. Defterde bulunan tarihler gün, ay ve yıl olarak “5 Zilhicce
995” şeklinde yazılmıştır. Tarih yazılışında gün ve yıl rakam ile ay adları Arapça ve
genellikle rumuz olarak yazılmıştır.
Bazı hükümlerde ayın ilk günü için Fî Gurre-i Muharrem209, son günü için Fî
Selh-i C210, ilk on günü için Evâil-i211 Cemaziye‟l-evvel, ikinci on günü için evâsıt-ı212
şehr-i saferü‟l-muzaffer, son on günü için Evahir-i213 Zi‟l-hicce örneklerinde olduğu
gibi kalıplaşmış ifadeler kullanılmıştır.
Çalışmamızı oluşturan hükümlerde sadece iki hükmün üzerinde Yevmü‟s-sülâsâ
fî 26 Saferü‟l-muzaffer sene 996214 ve Yevmü‟l-isneyn fî 11 Rebî„u‟l-evvel sene 996215
şeklinde tam tarih yer almaktadır. Bazı hükümlerde ise aynı tarih yazılmayıp “fî tarih-i
mezbûr”, “tarih-i mezbûr da verilmiştir”216 şeklinde tarihlendirme bulunmaktadır.

209
Hüküm 308, 309, 339
210
Sayfa 241 Hüküm 544
211
Hüküm 386, 535
212
Hüküm 381, 511, 519, 551, 718, 739
213
Hüküm 307, 399, 474, 519, 549, 584
214
Sayfa 177 Hüküm 393
215
Sayfa 181 Hüküm 402
216
Hüküm 350, 456, 549, 550, 551, 608

26
62 Numaralı Mühimme Defterinin çalışmayı oluşturan kısmının dili sade ve
anlaşılabilir bir Türkçedir. Defterde Arapça, Farsça tamlamalar bulunmaktadır. Defterde
geçen bazı tamlamalar şunlardır: “gâret ü hasâret”, “zulm ü te„addî”, “garaz u ta„assub”,
“ihmâl ü müsâhele”, “ihmâl ü imhâl”, “vech ü meşrûh”, “tenbîh ü te‟kîd”, “kayd ü
bend”, “basîret ü intibâh”, “müsmir ü mü‟esser”,“ictinâb ü ihtirâz”, “te„allül ü nizâ”,
“tebdîl ü tağyîr”, “hıfz ü hırâset”, “ittihâd ü ittifâk”,“avk ü te‟hîr”, “ikdâm ü ihtimâm”,
“nekîr u kıtmîr”, “müretteb ü mükemmel”, “muîn ü zâhir”, “tedbîr ü tedarük”,
“teyakkuz ü intibâh”, “itâ„at ü inkıyâd”, “tetebbu„ü tecessüs”, “bâ„is ü bâdi”, “ma„mûr u
abâdân”, “itâb ü ikâb”, “ahz ü celb”, “mahûf u muhâtara”, “irsâl ü îsâl”, “arz u i„lâm”,
“mu„âvenet ü müzâheret”, “mes‟ûl ü mu„âteb”, “hîle vü hüd„a”, “dahl ü ta„ârruz”,
“tevfîr ü teksîri”, “muhtel ü müşevveş”, “hâzır ü müheyyâ”, “evzâ„ vü etvâr”,
“mukayyed ü mahbûs”, “nehb ü gâret”, “ahz ü celb”, “def„ u ref”, “salb ü siyâset”,
“cüz‟î vü küllî”, “cenk ü cıdâl”, “müft ü meccânen”, “hâzır ü amâde”, “mer„i vü merci”,
“rencîde vü remîde”, “tefvîz ü taklîd”, “harb ü nizâl”, “müvâlât ü musâfât”, “tedbîr ü
tedârük”, “leyl ü nehâr”, “vâkıf ü muttali”, “sadâkat ü ubûdiyet”, “lâyık ü sezâvâr”,
“şehâmet ü şecâ„at”, “isyân ü tuğyân”, “tevzî„ ü taksîm”, “sulh ü salâh”, “teftîş ü
tefahhus”, “a„yân ü beyân”, “ser-efrâz ü mümtâz”, “tecdîd ü tahrîr”, “te‟hîr ü terâhî”,
“gılaz ü şidad”, “geşt ü güzâr”, “zâhir ü hüveydâ”, “muhâlefet ü mu„ânedet”, “fırâset ü
kıyâset”, “şükr ü şikâyet”, “meşkûk ü mübhem”, “lâzım ü mühim”, “muhît ü şâmil”,
“tezvîr ü telbîs”, “zâyi„ ü telef”, “gâret ü tâlân”, “âyende vü revende”, “yek-dil ü yek-
cihet”, “ahar-gâr”, “mühimmât-ı gîr-dâr”, “alât-ı kâr-zâr”, “giriftâr”, “cust u cû”,
“inâyet-bârî”, “siğâr ü kibâr”, “perver-kâr”, “cemm-i gafîr”, “techîz ü tekfîn”, “ehl ü
iyâl”, “bend ü zindân”, “ekl ü bel„ ”, “menâzil ü merâhil”, “mazınna vü müttehem”,
“kal„ u kam„”, “kıyâm-ı izz ü rif„at”, “gayret ü hamiyet”, “meyl ü muhâbâ”.

2.4. Metnin Transkripsiyonunda Takip Edilen Yol


Osmanlı Türkçesi ile yazılmış olan 62 Numaralı Mühimme Defteri‟nin günümüz
harflerine çevrilmesinin amaçlandığı bu çalışma yazılırken başta 3 Numaralı Mühimme
Defteri olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri
Başkanlığı tarafından yayınlanan defterlerdeki usuller esas alınmıştır. Hükümlerin
üzerlerinde bulunan rakamlardan ilki hükmün sayfa numarasını ikincisi ise hüküm
numarasını belirtmektedir. Hükümler yazılırken gönderilen makamlar hükümlerin
üzerlerine yazılmıştır. Gönderilen makamlar ve “buyurdum ki, hüküm ki, gerekdir ki”

27
ibareleri koyu/kalın siyah renkle belirtilmiştir. Okunamayan kelimeler soru işareti ? ile
belirtilmiştir. Doğru okunulduğundan emin olunmayan kelimelerin yanlarına parantez
içerisinde soru işareti (?) konulmuştur. Defterde silinmiş veya hiç okunamayacak
durumda olan kelimeler ise (…) şeklinde belirtilmiştir. Hükümlerin orijinal halinde
bulunan boşluklar (Boşluk) şeklinde belirtilmiştir. Hükümlerin transkripsiyonu sırasında
metnin akışı içerisinde yazılması gerektiği halde yazılmamış olan harfler veya kelimeler
köşeli parantez [ ] içerisinde eklenmiştir. Genellikle tamlamalarda araya gelmesi
gereken vav harfi hızlı yazmanın etkisiyle unutulmuştur. Bu vav (‫ ) و‬harfleri
transkripsiyon sırasında [ve], [vü], [ü] şeklinde unutulan kısımlara eklenmiştir. Metinde
arka arkaya yazılmış olan aynı kelimeler yazılı olduğu şekliyle muhafaza edilmiş
gerekli görülen yerlere dipnot konulmuştur. Belgedeki Ayn harfi ters apostrof („) ile
gösterilmiştir.

28
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

62 NUMARALI MÜHĠMME DEFTERĠNĠN MUHTEVASI

Defterin kapağında yer alan tarihten de anlaşılacağı üzere 995 senesi Safer
ayının başlarından 996 senesi Şa„bân ayının sonlarına yani 1587 yılının Ocak ayından
1588 yılının Temmuz ayına kadar devam eden dönemde kaydedilen hükümler yer
almaktadır.

Defterde incelediğimiz sayfa aralığında yer alan hükümler genel olarak şu


konular hakkındadır:

1- Metrukât ile İlgili Hükümler

2-Eşkıyalık Faaliyetleri ile İlgili Hükümler

3- Osmanlı-Leh/Kazak Münasebetleri Hakkındaki Hükümler

4- Osmanlı-İran Münasebetleri Hakkındaki Hükümler

5- Nefy-i Belde ve Küreğe Konulma ile İlgili Hükümler

6- Et Müzayakası ve Koyun Tedariki Hizmeti ile İlgili Hükümler

7- İnşaat ve Ta„mir ile İlgili Hükümler

8- Memnu„ Meta„ ile İlgili Hükümler

9- Gazi Giray‟ın Kırım Han‟ı Olması ile İlgili Hükümler

10- Kadırga Temini ile İlgili Hükümler

11-Kurşun, Gül vb. İhtiyaç Malzemelerinin Temini ile İlgili Hükümler

12-Muhtelif Konularla İlgili Hükümler

29
3.1. Metrukât ile Ġlgili Hükümler

Osmanlı belgelerinde muhallefât kelimesinin yerine tereke veya metrûkât


kelimeleri de kullanılmaktadır. Osmanlı hukuk sistemine göre, ölen kişinin geride
bıraktığı mallarının tespit ve taksimini yapmak kadıların görevleri arasındadır. Askerî
zümreden ölen bir kişinin terekesinin kayıt altına alınması zorunlu olup sivil kesimden
ölen kişilerin miras taksimi ise mirasçıların isteği üzerine yapılırdı. Kişinin vefatından
hemen sonra mal varlığının tespiti yapılır ve bu maldan techiz ve tekfin (yıkama ve
kefenleme) masrafları karşılandıktan sonra ölen kişinin varsa borçları ödenir ve miras
paylaştırılırdı. Ölen kişinin mirasçısı yoksa tereke beytül-mâl‟e intikal ederdi. Vâris
bırakmadan ölen veya mirasçıları tesbit edilemeyen kişilerin mirası ile ilgili işlere
“Muhallefât kalemi” bakardı. Malların olduğu gibi saklanması mümkün değilse nakde
dönüştürülürdü. Mirasçısı olmayan kişilerin malları bir süre muhallefât kaleminde
tutulduktan sonra hazineye giderdi.217

Ölen kişinin metrukâtının nakde dönüştürülebildiğini defterdeki 581 numaralı


hüküm açıkça belirtmektedir. “Şâmbeglerbegine ve defterdârına hüküm ki: Sâbıka
Nablus sancağı begi iken Aclun sancağı virilen fevt olan Hüdaverdi Beg‟in varis-i
ma„rûfı olmaduğı i„lâm olmağın vâkı„ olan metrukâtı nakîr u kitmîr ne mikdâr nesnesi
var ise bey„-i min yezîd olınub bahâsı mîrî içün kabz olınmak emr idüb buyurdum ki:
Dergâh-ı Mu„allâm çavuşlarından Hacı Mehmed Çavuş “zîde kadruhû” vardukda,
te‟hîr ü tevakkuf itmeyüb geregi gibi mukayyed olınub müteveffâ-yı müşârun-ileyhin
vâkı„ olan iki devesi ve katırı ve sâ‟ir metrukâtı her ne ise defter olınub müşârun-ileyh
çavuşum ma„rifetiyle bey„-i min yezîd olınub mîrî içün alub kabz idesin ve ne mikdâr
akça tahsîl olınub ve ne mikdâr metrukâtı var ise defter idüb bir sûretin yazub müşârun-
ileyh çavuş ile südde-i sa„âdetüme gönderüb arz eyleyesin diyü yazılmışdur.218”

580 numaralı hükümde Hac yolunda vefat eden bir kişinin terekesinin varsa
varislerine verilmesi varisi yok ise beytülmalcı tarafından zabt edilmesi ve kadıların
istedikleri gibi resm-i kısmet almamaları bildirilmektedir.219 Defterdeki metrukât ile
ilgili diğer hükümler ise; eski Sigetvar beglerbegi Şehsuvar Beg‟in metrukâtının220,

217
Tahsin Özcan, “Muhallefât”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2005), 30:406-407.
218
Sayfa 256 Hüküm 581
219
Sayfa 256 Hüküm 580
220
Sayfa 197 Hüküm 443, 444

30
Murad Paşa'nın Erzurum'da olan eşyalarının221, Diyarbekr beglerbegi Hüsrev Beg‟in
cüz‟î ve külli tüm metrukâtının222 ve müteveffa tercüman Osman‟ın muhallefâtının223
güvenli bir şekilde Südde-i sa„adete getirilmesi ile ilgilidir.

3.2. EĢkıyalık Faaliyetleri ile Ġlgili Hükümler

İncelediğimiz 62 numaralı Mühimme Defteri‟ndeki hükümlerin birçoğunu


eşkıyalık ile ilgili hükümler oluşturmaktadır. Osmanlı belgelerinde eşkıyalık anlamında
kuttâ„u‟t-tarîk, celalî, harami, eşirrâ, şâki ve çoğulu olan eşkıya gibi ifadeler
kullanılmıştır. Genel olarak eşkıyalık silahla veya başka bir şekilde zor kullanmak
suretiyle yol kesip baskın yaparak mala, cana zarar vermek, kamu düzeni ve güvenliğini
ihlal etmek olarak tanımlanır.224 Eşkıyalığı, bağy‟den ayıran fark, mevcut siyasi iktidara
karşı başkaldırma niteliği taşımamasıdır.225 Eşkıyalık hareketleri genellikle otoritenin
ulaşamadığı ya da yetersiz kaldığı yerlerde ortaya çıkmaktadır.226 XVI. yüzyılın
sonlarında görülen eşkıyalık hareketlerinin temelinde birçok sebep bulunmaktadır. Bu
sebeplerden biri Kanuni Sultan Süleyman döneminde görülen şehzade olaylarıdır. XVI.
asrın ortalarında özellikle Şehzade Bayezid ile Şehzade Selim arasındaki mücadele
sırasında binlerce Anadolu köylüsü, askerî sınıfa yükselmeyi umarak rakip şehzadelerin
bayrağı altında toplanmışlardır. Ancak bu köylü kişiler şehzade mücadelesinden sonra
işsiz kalmışlardır.227

Eşkıyanın isyan etmesinin sebeplerinden biri de 1586 yılında yaşanan


devalüasyondur. Gümüş paranın altına nazaran bollaşması mal fiyatlarında yukarı doğru
bir harekete sebep olmuş ve mal fiyatları yükselirken, gelirler azalmaya başlamıştır. İran
savaşlarının da devam ettiği bu dönemde 1585-1586 senesinde ilk büyük devalüasyon
yapılmıştır.228 Savaşların maliye üzerine ağır bir yük bindirmesi üzerine 1585-1586
yılında o döneme kadar yapılan en büyük tağşiş ile akçenin gümüş oranı % 44

221
Sayfa 145 Hüküm 320
222
Hüküm 365, 366, 367, 369
223
Sayfa 178 Hüküm 395
224
Mehmet Öz, “Modernleşme Öncesinde Osmanlı Toplumunda Eşkıyalık Hareketlerinin Niteliği ve
Özellikleri”. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi. (2010): 227; Ali Bardakoğlu,
“Eşkıya”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları, 1995), 11:463-466.
225
Öz, “Modernleşme Öncesinde Osmanlı Toplumunda Eşkıyalık”, 227.
226
İlker Yiğit ve Esra Oruç, “Osmanlı Anadolu‟sunda Eşkıyalık ve Mekân (1565-1566): 5 Numaralı
Mühimme Defteri üzerinden Bir Değerlendirme”, Ege Coğrafya Dergisi, 29/1 (2020): 32.
227
Halil İnalcık, Osmanlı İmparatorluğu‟nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi (1300-1600) (İstanbul: Türkiye
İş Bankası Kültür Yayınları, 2018), 17.
228
Ahmet Tabakoğlu, Türk İktisat Tarihi (İstanbul: Dergâh Yayınları, 2000), 269.

31
azaltılmıştır.229 Enflasyonun % 100‟e ulaşması, tımarların değerinde düşüşe,
malzemelerin fiyatlarının yükselmesine, tımar sahiplerinin uzun mesafeli seferlere
katılmasının zorlaştırmasına ve köylüden zorla vergi alınmasına neden olmuştur.230
Sultan III. Murad (1574-1595) döneminde hazinenin gelirleri arttırılamayınca, hükûmet
gittikçe artan nakit ihtiyacını karşılamak üzere, seferlerin gerektirdiği ihtiyaca göre,
alınan “avârız” vergilerini devamlı yükseltmiş ve nihayetinde her yıl toplama yoluna
gitmiştir.231 İsyanların bir diğer sebebi ise artan vergilerden dolayı köylü reayanın yerini
yurdunu terk edip şehirlere göç etmesi ve şehirlerdeki nüfus artışları ile birlikte
imaretlerde öğrenci yığılmalarının olmasıdır. Umumi ekonomik darlık ve vergilerin
artması gibi hadiseler köylüyü toprağından ayrılmaya zorlamıştır. Çeşitli maksatlarla
eşkıyalığa yönelen kişilerin ve yetkililerin halk üzerindeki baskı ve zulümleri köylerin
terk edilmesi sürecini hızlandırmıştır.232 Yerini yurdunu terk eden ve dönemin hukuk
dilinde “ çift bozan” adını alan bu kişiler, “levendât” ve “suhtevât” denilen zümreleri
meydana getirmişlerdir. Köyde geçimlerini teminde zorluk çeken aileler genç
çocuklarını medreseye yollayarak hem imaretlerde barınmalarını temin etmek hem de
okutmak istiyorlardı. Ancak her sene icazet alan binlerce talebeden çok azı Bursa,
Edirne ve İstanbul‟daki daha yüksek medreselere yerleşebiliyor, önemli bir kısmı
imaretlerde yığılıp kalıyorlardı.233 Çok sayıda öğrenci ile dolan medreselerde eğitim-
öğretim kalitesi düşerken uzun süre dışarı çıkamamak ve mezun olduktan sonra işsiz
kalmak öğrencilerin psikolojisini bozmuş ve suç işlemeye yöneltmiştir.234 Medrese
imkânlarından faydalanamayan öğrenciler bir araya gelerek etrafa zarar vermeye,
halktan zorla yiyecek ve eşya almaya başlamışlardır.235 Açıkta kalan genç nüfus, XVI.

229
Ali Akyıldız, “Para”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
2007), 34:163-166.
230
Halil İnalcık, “Timar”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
2012), 41:168-173.
231
Mustafa Akdağ, Türkiye'nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi(1453-1559) (Ankara: Barış Yayınları, 1999),
295.
232
İlker Yiğit ve Osman Gümüşçü, “Kayıp Köylere Mekansal Bakış: XVI-XX. Yüzyıl Konya Çevresi
Örneği”, Kebikeç İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları Dergisi, 44(2017): 323-338.
233
MustafaAkdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası Celali İsyanları (Ankara: Bilgi Yayınevi,
1975), 69.
234
Mustafa Alkan, “Softa”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV Yayınları,
2009), 37:342.
235
Yiğit ve Oruç, “Osmanlı Anadolu‟sunda Eşkıyalık ve Mekân”, 37.

32
asrın ortalarından itibaren Anadolu‟da ve kısmen Rumeli‟de harekete geçerek halka
zulmetmeye başlamışlar ve şiddetli cezalara rağmen, durdurulamamışlardır.236

İdareciler çoğu görevleri para karşılığında satın alarak devlet düzeninde


bozulmaya sebep olmuşlardır. Bir taraftan idarecilerin zulmüne, diğer taraftan eşkıya
saldırılarına göğüs germek zorunda kalan ahalinin çoğu ya yurt ve köylerini terk ederek
daha emin yerlere gitmiş ya da eşkıya (celâlî) gruplarına katılmışlardır.237

Ehl-i fesad suhte taifesine ve eşkıyalık yapan kişilere karşı Devlet‟in uyguladığı
mücadele yöntemleri: Sancaklara muhafızlar, yiğitbaşılar, müfettişler atama; il-erleri
örgütünden yararlanma ve isyan edenlerin tanıdıklarından faydalanma olarak
sıralanabilir.

Ehl-i fesadı yakalamak için faydalanılan il erleri, ihtiyaç duyulduğunda köylerin


ve bazen de şehirlerin gençlerinden oluşturulan milis güçlerdir.238 Köylerde gençlerden
oluşan ve bir yiğit başı önderliğinde esas amacı köy içinde ve etrafında güvenliği
sağlamak, asayişi korumak olan il erleri, eşkıyalık veya isyan olaylarında devletin
güvenlik güçlerine katılarak hizmet eden milis kuvvetlerdir.239

İncelenen defterde, eşkıyalık faaliyetlerini konu alan hükümler diğer konulara


göre daha çoktur. Defterde yer alan hükümlerde eşkıyalık hareketlerine katılan kişileri
“sûhte, ehl-i örf ve halk” olarak sınıflara ayırabiliriz. Defterde sûhte ta‟ifesinin karıştığı
birçok eşkıyalık olayını kaydeden hüküm bulunmaktadır.240 Çorum‟da241, Tosya ve
Kargu‟da242, Sivrihisar, Mihaliç ve Beypazarı‟nda243, Hüdâvendigâr sancağında244, Eski
il‟de245 Kastamonu‟da246 ve Anadolu‟nun birçok bölgesinde sûhte ta‟ifesinin
yaptıklarına dair hükümler yer almaktadır. Bu bölgelerde suhteler genellikle ev basma,

236
Yunus Koç, “Osmanlıda Toplumsal Dinamizmden Celali İsyanlarına Giden Yol ya da İki Belgeye Tek
Yorum”, Bilig, Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi, 35 (2005): 230.
237
Mücteba İlgürel, “Celâlî İsyanları”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 1993), 7:252-257.
238
Mücteba İlgürel, “İl Erleri”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2000), 22:59-61.
239
Akdağ, Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası Celali İsyanları, 210-211.
240
Hüküm 301, 408, 409, 425, 465, 514, 522, 523, 524, 577
241
Hüküm 524, 577
242
Sayfa 234 Hüküm 522
243
Sayfa 229 Hüküm 514
244
Sayfa 183 Hüküm 409
245
Sayfa 208 Hüküm 465
246
Sayfa 235 Hüküm 523

33
yol kesme, zekât namına akçe toplama, hırsızlık ve adam öldürme suçlarına
karışmışlardır.

Hükümlerde ehl-i fesâd Sûhte ta‟ifesinin bey, kadî, sipah, çavuş, yiğit-başı, il-eri
gibi görevliler tarafından ele getirilmeleri emredilmektedir. Defterdeki 425 numaralı
hüküm Sûhte ta‟ifesinin yaptığı zulmü, ele getirilmeleri için yapılması gerekenler ve
sûhte ta‟ifesine yardım edenlerin uğrayacakları cezayı belirten önemli bir hükümdür.
“Kastamoni sancağı begine hüküm ki: Livâ-i Kastamoni ahâlîsi Dergâh-ı mu„allâm‟a
mufassal mahzar gönderüb Kara Hacı nâm kimesne livâ-i mezbûrda olan sûhte
tâ‟ifesine baş olub iki yüzden ziyâde yanına sûhte cem„ idüb Eflâni kazâsında zekât
nâmına Müslimanların on beşer ve yigirmişer bin akçaların alub ve malların gâret idüb
otuz yükden ziyâde akçâ cem„ idüb Müslimanların avret ve oğlanların çeküb fi„l-i şenî„
idüb doksan beş tarihinden bu ana gelince elli beş nefer kimesnenin bazın boynın urub
ve bazın azâların kesüb bu makûle zulm ü te„addîlerinin nihâyeti olmayub ele
getürilmek murâd olındıkda kudât ve müderrisinden ve sipâh tâ‟ifesinden ba„zı
hevâsına tâbi„ olmağile mezbûrun günden güne fesâdı ziyâde olub anun gibi kudât ve
müderrisin ve sipâh tâ‟ifesin şartlanub ve Mehmed nâm kimesne baş olursa Evrenos ve
Resul ve Bali nâm kimesneler mübâşeretiyle mezbûrun ele getürilmesi âsândır diyü
i„lâm eyledükleri ecilden buyurdum ki: Vardukda, sen ki sancak begisin bu hususa bi‟z-
zât geregi gibi mukayyed olub anun gibi mezbûr ehl-i fesâd cem„iyyet itdikde mezbûr
Mehmed‟i baş eyleyüb dahı mezbûrlar mübâşeretiyle ve yiğit-başılar ile ve il-eri
ittifâkıyla üzerlerine varub dahı bi-eyyi tarîkın kân mezbûr Hacı‟yı ve yanında olan
eşkiyâyı ele getürüb aslâ mecâl virmeyüb bir vechle haklarından gelesin ki sâ‟ir
eşkiyaya mûcib-i ibret ve nasihat vâkı„ ola. Bu hususda vilâyet halkı şartlanmak lâzım
gelmişdir. Her kim olursa olsun şartlayub dahı anun gibi üzerlerine varılmak lâzım
geldikde ihmâl idenleri ve sûhte tâ‟ifesine mu„âvenet iden zü„amâ vü sipâh ve kudât ü
müderrisin ve gayrıdan her kim ise ism ü resmi ile yazub arz eyleyesin ki sûhteye olacak
ukûbet anlarda icrâ olına sene-i sâbıkada muhâfazaya ta„yîn olınmakdan murâd
sancağında zuhûr iden ehl-i fesâdın hakkından gelmek içün idi. Sancağında bu makûle
fesâd olub dahı sen tedârük idüb hakkından gelmemekle seferden kalduğının ne fâidesi
olur bu bâbda şöyle ki tekrar arz ve yâhûd mahzar gele beyân olınacak özrün kat„a
makbûl-i hümâyûnum olmayub siyâset olınursın. Ana göre mukayyed olub mezbûr ehl-i

34
fesâdı be-her-hâl ele getürüb hakkından gelüb ve ne vechle haklarından geldüğin yazub
arz eyleyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.247”

Defterde yer alan hükümler arasında subaşı, çavuş, yeniçeri ve ehl-i örften bazı
kişilerin eşkıyalıkları ve re„âyâya yaptıkları zulüm hakkında birçok hüküm
bulunmaktadır. Subaşı, yeniçeri ve çavuşların karıştıkları eşkıyalık faaliyetlerinden
bazıları şu şekildedir: Konya kazasında ev basıp âdem katleden Bayezid Çavuş ve diğer
ehl-i fesad kişilerin ele getirilmeleri248, define bulan bir kişinin subaşılar tarafından
burnunun ve kulağının kesmesi249, sipahilerin Müslümanları rencide vü remide
etmeleri250, hassa saraçlarının re„âyâya zulm ü teaddi etmeleri ve deveci şakirtlerinden
birini siyaset etmeleri251, subaşıların havass-ı hümayun re„âyâsının bedava yem ü
yemeklerin ve tavukların ve kuzuların alıp niçe akçaların alıp zulmetmeleri252, mehayif
teftişi bahanesiyle her haneden üç, dört, beş bin akça alan Mehmed Çavuş'un teftişten
uzaklaştırılması253, Şam yeniçerilerinden ve bölükbaşı ve yayabaşılardan ehl-i fesad
olanların yeniçeri ocağından ihraç olunmaları254, Şam‟da ehl-i fesad ile beraber olup
yollara inen yeniçeri ve ehl-i fesadın haklarından gelinmesi255.

Sancak beyi‟nin yaptığı eşkıyalık ve bu hususdaki udûl-i Müslimin‟in şehadeti


ve verilen ceza bakımından defterdeki 570 numaralı hüküm dikkate değerdir. Bu
hükümde Selimiye sancak beyi‟nin âdemleri ile birlikte davalı olduğu Kasım isimli
kişiyi katlettiği ve udûl-i Müslimin‟in şehadeti ile katilin sancakbeyi olduğu anlaşılıp
siyaset edilmesi emredilip emrin yerine getirildiğinin arz edilmesi bildirilmektedir. 256

Defterde karye halkının isyan edip yol kesme, ev basma, birçok Müslümanı
katletme, hırsızlık yapma ve evleri yakmak gibi eşkıyalıklarından dolayı re„âyânın
yerlerini terketme ihtimali olduğunun bildirildiği hükümlerde vardır.257

247
Sayfa 189 Hüküm 425
248
Sayfa 251 Hüküm 566, 567, 568
249
Sayfa 136 Hüküm 302
250
Sayfa 191 Hüküm 430
251
Sayfa 250 Hüküm 564
252
Sayfa 186 Hüküm 415
253
Sayfa 151 Hüküm 337
254
Sayfa 181 Hüküm 404
255
Sayfa 156 Hüküm 345
256
Sayfa 252 Hüküm 570
257
Hüküm 500, 506

35
Defterdeki 519 numaralı hükümde eşkıya kişilerin halka yaptıkları zulüm ve ele
geçirilmeleri için yapılanlar hakkında bilgi verilmektedir. Ayrıca bu hüküm Berat
belgelerinin özelliklerini taşıyan kapsamlı bir hükümdür.“Mefâhirü‟l-kudât ve‟l-hükkâm
me„âdinü‟l-fezâi‟l ve‟l-kelâm Karahisar-ı sahib sancağında vâkı„ olan kâdîlar “zîde
fazluhûm” tevkî„-i refî„-i hümâyûn vâsıl olıcak ma„lum olaki siz ki livâ-i mezbûr
kâdîlarısız ve livâ-i mezbûr müfettişi ve müderrisi ve eşrâfı Südde-i sa„âdetüm‟e arz ve
mahzarlar gönderüb livâ-i mezbûrda hırsuz ve haram-zâde kesret üzre olub
Müslimanların yollarına inüb katl-i nefs ve gâret-i emvâl idüb ve niçe kimesnelerin
atların ve develerin ve davarların sirka idüb evlerin ve dükkânların açub zulm ü te„addî
idüb geçen sene livâ-i mezbûr muhâfazasına me‟mûr olan kimesne dahı her biri elli
beşer ve altmışar nefer atlu ile def„-i zulm nâmına karye be-karye gezüb cebren yüzer
şahileri alub fukarâya envâ„i zulm ü te„addî olınduğından gayrı vilâyet hıfzı ve ehl-i
fesâd ele getürmeğe dahı mukayyed olmayub ve ele gelen ehl-i fesâdın dahı haklarından
gelinmeyüb celb ü ahz olınmağla ıtlâk olınub ehl-i fesâd ü eşkiyâ ayağ üzerine kalkub
ba„zı acemi oğlanı vü topcu vü cebeci nâmına ehl-i fesâd cem„ olub Müslimanların
evlerin basub ve esbâbları gâret olınub ve niçesinin dahı emred oğlanlar ve kızların
çeküb fesâd ü şenâ„at idüb re„âyânın ahvâli dîdergûn olub bundan evvel Dergâh-ı âlî
çavuşlarından Kule-zâde “kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân” Süleyman Çavuş “zîde
kadruhû” niçe def„a Anadolu ve Karaman mehâyif teftîşine ve muhâfazasına me‟mûr
olduğı senelerde kimesnenin akçasına tecemmu„ itmeyüb ehl-i fesâd geregi gibi şer„le
haklarından gelüb ve bazısın dahı Âstâne-i sa„âdetüm‟e sûret-i sicilleri ile küreğe irsâl
itmekle cümle ehl-i fesâd terk-i diyâr idüb re„âyâ refâhat üzre iken müşârun-ileyh
muhâfaza ve mehâyif teftîşinden ferâgat ideni sancakların dahı gitmekle vilâyet hâlî
kalub ehl-i fesâd ve eşkiyâ baş kaldırıb vilâyetimiz hâlî ve harab olmışdur. Ümena vü
ummal tâ‟ifesi dahı kırk elli nefer atlu ile gezüb re„âyânın müft ü meccanen yim ve
yimeklerin alub envâ„i zulm ü te„addî idüb her birimiz terk-i diyâr itmek lâzım
gelmişdür eğer müşârun-ileyh Süleyman Çavuş bu sene-i mübârekede zikr olınan
sancaklarda muhâfaza‟ya me‟mûr olur ise kimesnenin malına ve canına zarar ü ziyân
olmayub ehl-i fesâd ü eşkiyâ-i mezbûrun havfından firâr idüb ve niçesin dahı hüsn-i
tedbîr ile ele getürüb haklarından gelmek mukarrerdür ve sancak su-başıları ve ümena
vü ummâl dahı ehl-i fesâdın mallarına tecemmu„ idüb ıtlâk itmeğe kâdir olmadıkları
mukarrerdür diyü i„lâm olındığından gayrı vilâyet-i mezbûre fukarâsından cemm-i gafîr

36
Südde-i sa„âdet‟üme gelüb bu sene livâ-i mezbûr muhâfazasına ellişer ve altmışar nefer
sipâhi alıkonılub bu sene cümlesin sefer-i hümâyûna gidüb vilâyet-i mezbûre her vechle
hâlîdir diyü zulm itmeğin bu sene-i şerîf seferle me‟mûr iken alıkonılub livâ-i mezbûr
muhâfazasına ta„yîn idüb buyurdum ki: Hükm-i şerîfümle müşârun-ileyh çavuşum
vardukda, livâ-i mezbûr‟da re„âyâya zulm ü te„addî idüb cebren emvâl ü esbâbların ve
oğulları ve kızları çekenleri ve sâ‟ir katl-i nefs ve gâret-i emvâl idüb yeniçeri ve acemi
oğlanı ve topcu ve cebeci değil iken ol namla fesâd üzre olanlardan gelüb da„vâ-yı hakk
ider varsa ihzâr idüb yemin iderlerse şer„le buldırması lâzım olanlara buldırub
getürdüb dahı muvâcehesinde bir def„a şer„le fasl olub on beş yıl mürûr itmeyen
ahvâlleri toprak kâdîları ma„rifetiyle müşârun-ileyh çavuşum mübâşeretiyle hakk üzre
teftîş ü tefahhus idüb göresiz. Anun gibi vech-i meşrûh üzre fesâd ü şenâ„ati ve
re„âyâ'ya zulm ü te„addîleri olub bi-hasebiş-şer-iş-şerîf sâbit ü zâhir olanları sipâhî
tâ„ifesinden ise isimleri ve resimleri ve tîmârları ile yazub arz eyleyesiz değillerse ol
bâbda muktezâ-yı şer„-i kavîmle lâzım geleniicrâ idüb yerine koyasız. Ehl-i fesâda aslâ
ruhsat virmeyesiz ve fesâd ü şenâ„at üzre olanları ele getürdükden sonra beglerbegi ve
sancakbegleri âdemlerinden ehl-i fesâdın akçaların alub salıvirenleri dahı vukû„ı üzre
yazub arz eyleyesiz ki haklarında emrüm ne vechle sâdır olursa ana göre amel olına.
Ammâ bu bahâne ile kendü hallerinde olanlara mücerred ahz ü celb içün siz dahı ehl-i
fesâd yir ve yatâğı ahz olınub rencîde olınmakdan hazer idüb ehl-i fesâd ü şenâ„at
idenlerin her vechle ele getürilmesi bâbında envâ„i ikdâm ve ihtimâmınız zuhûra
getüresiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i„timâd kılasız. Tahriren evâsıt-ı şehr-i
cemaziye‟l-ahir sene hamse ve tis‟în ve tis„a-mie. Be-makam-ı Kostantıniyye el-
mahrûsa.258”

3.3. Osmanlı-Leh/Kazak Münasebetleri Hakkındaki Hükümler

Defterde Leh eşkıyası ile mücadele hakkında birçok hüküm vardır. Leh
eşkıyasının zarar kasdında hareket ettiği ve Boğdan‟a saldırmak ihtimallerinin
olduğu259, Bender sancağındaki askerlerin Boğdan voyvodasına yardım etmeleri260,
Kazakların def„inde olunması261, Erdel ve Eflak voyvodaları ile yardımlaşılması262,

258
Sayfa 233 Hüküm 519
259
Hüküm 339, 340, 341
260
Sayfa 199 Hüküm 447
261
Sayfa 174 Hüküm 386, 387
262
Sayfa 164 Hüküm 362

37
Erdel vilayetinin askerinin daima hazır olması ve Leh canibine casuslar gönderilmesi263,
Boğdan askerinin Tatar askerine koşundu olmayıp düşman saldırısına hazır
bulunması264, Eflak voyvodasının Kazakların def„ine yardım etmesi265, Budun
vilayetinin muhafazasında olunması266, Boğdan üzerine gelen Kazakların def'i için
gönüllülerden267 ve Erdel vilayetinden gönüllü olarak Boğdan ve Eflak'a gitmek
isteyenlerin isimlerinin yazılıp gönderilmesi268, Boğdan üzerine gelen Kazakların
korkusundan Boğdan voyvodasının firar etmesi lakin Kazakların Boğdan'a gelmekten
vazgeçip Bender ve Akkirman'a yönelmeleri269, Akkirman ve Bender‟e gelen Kazak
eşkıyasının def„ edilmesi için Niğbolu, Akıncı, Vize, Silistre, Çirmen beyleri ile
haberleşip memleketin hıfz u hırasetinde olunması270, Özi kal„asına girip Müslümanları
katledip, erzaklarını garet edip 80 pare toplarını alan Kazakların def„i için derya‟dan
donanma ve Tuna‟dan şaykalar ve karadan asker ile varılmazsa külli fesadlık
edeceklerinin bildirilmesi271, Silistre beyi‟nin Özi caniblerini Bosna sancağı alay-beyi
ve askeri ile muhafaza etmesi272, Kazak eşkıyasının gömdükleri topların ve aldıkları
koyunların bulunup İstanbul‟a gönderilmesi273 ile ilgili hükümler bulunmaktadır.

28 Zi‟l-hicce 995 / 29 Kasım 1587 tarihli Kırım hanı‟na gönderilen nâme-i


hümâyûnda Boğdan voyvodası mektup gönderdiğinde sefere teveccüh edilmesi ve Tatar
askerinin sefere gelirken Boğdan içinden geçmeyip başka bir yoldan gelinmesi
bildirilmiştir.274

Rum-ilinde Akıncı ve Toyçelerin olduğu yerlerin kadîlarına gönderilen hükümde


Akıncı ve Toyçe tâ‟ifesinden Leh canibine sefere gitmekte inat edenlerin siyaset
edilecekleri bildirilmiştir.275 448 numaralı hükümde ise Akkirman, Kili, Özi kal„aları ve
kalitalar için nefer ta„yin edilmesi emredilmiştir.276

263
Sayfa 188 Hüküm 423
264
Sayfa 192 Hüküm 432
265
Sayfa 144 Hüküm 317
266
Sayfa 198 Hüküm 445
267
Sayfa 148 Hüküm 330
268
Sayfa 145 Hüküm 319
269
Hüküm 325, 335
270
Hüküm 307, 436, 472
271
Sayfa 200 Hüküm 450
272
Sayfa 194 Hüküm 434
273
Sayfa 164 Hüküm 363
274
Sayfa 138 Hüküm 305
275
Sayfa 176 Hüküm 390
276
Sayfa 199 Hüküm 448

38
Niğbolu beyi Mehmed Bey‟in Özi muhafazasında olan askerlere serdar
olunduğu Özi kal„asının tamir edilip atlı ve yaya bir miktar nefer yazıldığı ve düşmanın
niyetleri Akkirman ve Boğdan‟a saldırmak olduğu kış gelip sular buz tuttuğundan fırsat
bulunduğunda bir mikdar intikam alınmaya çalışılması277, Akkirman kal„asının kapıları
ve kapı demirlerinin yapılması ve düşmandan intikam alınmaya çalışılması278, kış
zamanı geldiğinden askere icazet verilmesi ve düşmana dikkat edilip gafil
olunmaması279, askerlerin Boğdan‟da kışlamayıp Bender ve Akkirman‟da
280
kışlamaları , Silistre sancağı beyi‟nin Baba kasabasında ve askerlerin de etrafta
kışlamaları281, Kazakların def„inde olunurken daha önce kışlanmak ferman olunan yerde
kışlanılması282 emr edilmiştir. 398 numaralı hükümde ise gümrük görevlileri tarafından
Leh elçisinden ve kolcularından gümrük akçesi alınmaması bildirilmiştir.283

3.4. Osmanlı-Ġran Münasebetleri Hakkındaki Hükümler

Defterde Osmanlı Devleti ile İran arasında elçilerin gelip gittiğini gösteren
hükümler bulunmaktadır. Bu hükümlerde Südde-i sa‟adet'e bir nâme ile gelen Buhara
elçilerinin cevab-ı hümayun ile birlikte tekrar güvenli bir şekilde Şirvan‟a ulaştırılmaları
emredilmiştir.284

332 numaralı hükümde Demurkapu‟da olan vezir Cafer Paşa mektub gönderip
Şirvan vilayetinin emn ü eman üzere olduğunu, kızılbaş‟ın firar ettiği ve perakende olan
re„âyâ‟dan bir kısmının geri geldikleri ve Gence ve Karabağ feth edilirse külli mal hâsıl
olacağı bildirmiştir hüküm devamında ise askerin ve vezir Cafer Paşa‟nın
hizmetlerinden dolayı memnun olunduğu belirtilerek dua edilmiştir.285

1 Muharrem sene 996 / 2 Aralık 1587 tarihli Şark seferinde olan Sinan‟a
gönderilen hükümde kendisinin İstanbul‟a gelip gitmesi mühim olup hasekilerinden
Halil'in yerine kaim-makam tayin edilmesi bildirilmiştir.286

277
Sayfa 175 Hüküm 388
278
Sayfa 156 Hüküm 346
279
Sayfa 200 Hüküm 449
280
Sayfa 137 Hüküm 303
281
Sayfa 147 Hüküm 326
282
Sayfa 173 Hüküm 384
283
Sayfa 179 Hüküm 398
284
Hüküm 572, 576
285
Sayfa 149 Hüküm 332
286
Sayfa 141 Hüküm 310

39
Defterdeki 433 ve 451 numaralı hükümler birbirine benzer olup, Demurkapu
muhafazasında olan Cafer Paşa mektup gönderip Mehmed Giray‟ın büyük oğlu Saadet
Giray‟ın Rus kralının yanına gittiği ve orada öldüğünü ikinci oğlu Murat Giray‟ın Rus
korkusundan Kumuk'a kaçtığını ve küçük oğlu Safa Giray‟ın ise zillet içinde olduğunu
bildirmiş ve Şemhal tarafından haber gelip o canibin tamamen emn ü eman olduğu lakin
muhafazadaki askerlerin dört yıllık ulufelerinin gelmeyip perakende olmaları
mukarrerken bir mikdar hazine-i amire'den bir mikdar da bazı yerlerden tedarik edip
geçinirlerken Erş beylerbeyi ve kethüdasının kışkırtmasıyla askerlerin ulufelerini almak
için ayaklandıkları ve İstanbul‟a gelecek ipeği değeri değmeze satıp akçalarını aldıkları
ve İstanbul‟da cari olduğundan daha düşük akça hesabıyla akça ve guruş alıp hazineye
gadr ettiklerini bildirmiştir.287

İran ile ilgili olan 483 ve 485 numaralı hükümler ise Şehr-i zol beylerbeyine
gönderilmiş olup Dinaver kal„ası için Bağdad‟dan dört bin davar yükü zahire ve cebe-
hâne gönderilmişken vezir Sinan Paşa'nın gönderilenleri geri Bağdad'a dönderip
Dinaver kal„asına üç yüz davar yükü zahire gönderdiği Dinaver ve Bilaver feth
olunduğunda üç yüz nefer kul yazılmış olup sonradan kal'adaki neferler ihraç edilip
kal'a hali konulmuş ve kızılbaş'dan Rüstem nam mülhit'in gelip kal„a‟yı zabt ettiği 288,
Abbas mirza‟nın Kazvin‟e geldiği ve ekrad beylerine tirkeş ve kılıç hediye ettikten
sonra cümle ekrad aşiretlerinin Abbas mirza‟ya tabi olduğu kaydedilmiştir.289

Bu hükümlerin yanı sıra eski vezîr Sinan Paşa'nın Kudüs-i Şerif'de mütemekkin
olması290, Baharda Şark‟a sefer olduğu ve Anadolu beylerbeyine müteallik tüm ümera,
züama ve erbâb-ı tîmarın hazır olması291, Asâkir-i İslâm‟a serdar olan vezir Ferhad
Paşa'nın sefere yönelmesi ve bazı kal„aları ta„mir etmesindeki başarıdan memnun
olunması hakkında292 hükümlerde bulunmaktadır.

287
Hüküm 433, 451
288
Sayfa 215 Hüküm 483
289
Sayfa 216 Hüküm 485
290
Sayfa 257 Hüküm 585
291
Sayfa 211 Hüküm 474
292
Sayfa 159 Hüküm 350

40
3.5. Nefy-i Belde ve Küreğe Konulma ile Ġlgili Hükümler

Kürek cezası; çeşitli suçlara mahkûm olmuş kişilerin gemilerde kürek çekerek
cezalarını ifa etmeleridir.293 Belgelerde “nefy” şeklinde geçen sürgünün iki şekilde
uygulaması vardır. Bunlardan ilki kişilerin cezalandırılıp olay yerinden uzaklaştırılması
şeklinde ikincisi ise iskân siyasetinin gereği olarak toplu sürgün şeklindedir. Sürgün
mahalli olarak merkeze yakın yerlerin yanı sıra ulaşımı zor olan şehirler, kaleler, adalar
tercih edilmektedir.294 Defterde sürgün/nefy ile ilgili hükümler: ele getirilen ehl-i
fesadın küreğe konulup istihdam edilmesi295, halka te„addî eden nâ‟ib‟in nefy-i belde
edilmesi296, emre itaat etmeyenlerin küreğe verilmesi297, küreğe verilen bazı kişilerin
kefilleri olduğundan kürekten ıtlak edilmeleri298, nefy-i belde olan ehl-i fesad kişilerin
Kıbrıs'a sürülmeleri299, Sipahi oğlanlarından ve erbâb-ı tîmardan bazı kişilerin Kıbrıs‟a
sürgün olunmaları300 ve Kıbrıs'a sürgün edilen bazı kişilerin bir şekilde kaçtıkları ve ele
getirilmeleri301 hakkındadır.

Devlet kürekçi ihtiyacı olduğunda yakın bölgelerdeki beylere hükümler


göndererek idama mahkûm edilmeyen suçluları gemilerde kürekçi olarak istihdam
edilmek üzere göndermelerini istemekteydi.302

İnebahtı beyine gönderilen 495 numaralı hükümde derya muhafazası için salb ü
siyasete müstahıkk olmayıp ceraimi sabit olanların küreğe konulmak için gönderilmeleri
istenmektedir.303 584 numaralı hükümde ise defalarca sürgün emri verilen bir kişinin
teftiş edilip fesadı sabit olursa nefy-i beled olunup sürgün edilmesi emredilmektedir.304

293
Mehmet İpşirli, “XVI. Asrın İkinci Yarısında Kürek Cezası İle İlgili Hükümler”, Tarih Enstitüsü
Dergisi, 12 (1982), 206.
294
Kemal Daşcıoğlu, “Sürgün”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2010), 38:167-169.
295
Sayfa 151 Hüküm 336
296
Sayfa 207 Hüküm 462
297
Hüküm 489, 490
298
Sayfa 146 Hüküm 323
299
Sayfa 229 Hüküm 513
300
Sayfa 229 Hüküm 512
301
Sayfa 153 Hüküm 341
302
Mehmet İpşirli, “Kürek Cezası”, içinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (İstanbul: TDV
Yayınları, 2019), EK-2:112-114.
303
Sayfa 219 Hüküm 495
304
Sayfa 257 Hüküm 584

41
3.6. Et Müzayakası ve Koyun Temini Hizmeti ile Ġlgili Hükümler

İstanbul‟un et ihtiyacını karşılamak için Trakya, Makedonya ve Balkanlar‟dan


her yıl binlerce hayvanın getirtilmesi gerekiyordu. İstanbul‟un ve diğer kentlerin et
ihtiyacının karşılanmasında en önemli görev celeplerindi. İstanbul‟da kasap ve celep
olabilmenin en önemli şartı büyük servet sahibi olmaktı.305 Buna defterdeki “Ankara
bazerganlarından bir kişinin 200 bin akçası varsa kasaplık hizmetine alınması
hakkındaki” hüküm örnektir.306 İstanbul‟a koyun getirtilmesi, koyunların toplanması ve
koyunlar ile ilgili diğer hükümler şu şekildedir: Yeniçeri ağası Halil'in matbahındaki et
sıkıntısının kendi akçasıyla koyun tedarik edilmesiyle giderilmesi307, Rum-ilinden
İstanbul zahiresi için gelen koyunların hıfz edilmesi308, koyunların başka bir karye içine
salınıp ekinlerin yedirilip halkın firarına sebep olunması309, koyunların ihracı hizmeti310,
koyunları cem„ etmek hizmeti311, Koyun sürme hizmeti312, İstanbul'da et sıkıntısı
yaşanması ve civar yerlerde sağmal ve erkek koyun, keçi boğazlanmaması313.

Her sene celeplerin sayımı padişah fermanı ile başlayıp celep-keşan defterlerine
kaydediliyordu. İstanbul koyun emini genellikle Dergâh-ı muallâ çavuşları arasından
atanıyordu.314 Koyun sürme hizmetinin çavuşlara verildiği incelenen birçok hükümde
görülmektedir.315 Defterdeki 535 numaralı hükümde İstanbul kasablarına teslim
olunması mühim olan koyunların hepsinin ihraç edilip sürücülere teslim edilmesi ve
koyun vermemek için başka bölgelere giden celeblerin bulunup getirtilmesi
emredilmiştir.316

305
Şevket Pamuk, Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914 (İstanbul: İletişim Yayınları, 2007), 92.
306
Sayfa 163 Hüküm 361
307
Sayfa 191 Hüküm 429
308
Sayfa 141 Hüküm 311
309
Sayfa 236 Hüküm 525
310
Sayfa 240 Hüküm 537, 538, 539
311
Sayfa 241 Hüküm 540
312
Hüküm 536, 541, 542, 543, 544, 545, 546, 547, 548, 549, 550, 551, 552, 553, 554, 555, 556, 557, 558,
559
313
Hüküm 343
314
Halime Doğru, “Rumeli‟de Celep-Keşanlar”, içinde XIII. Türk Tarih Kongresi-Kongreye sunulan
Bildiriler, (Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1999), 1676.
315
Hüküm 536, 537, 538, 539, 540, 541, 542, 543, 544, 545, 546, 547, 548, 549, 550, 551, 552, 553, 554,
555, 556, 557, 558
316
Sayfa 239 Hüküm 535

42
3.7. ĠnĢaat ve Ta„mir ile Ġlgili Hükümler

Defterde bu konudaki hükümler cami„i, türbe, daru‟l-hadis yapımı ve üstad,


neccar, benna ve ırgad getirtilmesi hakkındadır. Konu ile ilgili hükümler şu şekildedir;
Zamanla harabe olan cami‟nin yeniden bina edilmesi317, Hazret-i Eyüp Ensari Cami-i
Şerifi yanında türbe yapılması318, Cafer Paşa'nın bir darü‟l-hadis bina olunmasını şart
etmesi ve Hazret-i Ebu Eyyub-i Ensari türbesi civarında bina olunması319, Çaşnigir
köprüsü denilen yerde cami bina edilmesi320, Cami yapımı için kifayet miktarı üstad,
benna ve ırgat getirilmesi321, yağmurdan nakışı bozulan Harem-i Şerif'in bazı yerlerinin
ta„mir olunması ve kitapların muhafaza edilmesi için bir kitaphane yapılması322.

3.8. Memnu„ Meta„ ile Ġlgili Hükümler

Osmanlı Devleti‟nde üretimin yetersiz olması, iç alım-satım-üretim dengesinin


bozulması kaygısından veya stratejik nedenlerden dolayı bazı meta„lar yasaklanırdı.
Memnu„ meta„ kapsamında birçok ürün bulunmaktadır. Hububat, pamuk, barut, at,
silah, balmumu, deri, gön vb. meta„lar yasak mallar arasında ilk sırada yer almaktadır.
Zaman zaman yasağa uyulmadığı oluyordu. Bu maddeler üretimin fazla olduğu
zamanlarda ihraç edilmesine izin verilebiliyor veya kaçak yollarla gümrük duvarlarını
aşabiliyordu.323 Defterde 3 adet “Küffar gemilerine memnu„ olan zahire, yağ, zift,
buğday gibi meta„ yüklenmesi324, küffara verilmesi memnu„ olan meta„ların ziyade akça
ile verildiği325 ve Leh vilayetine öküz, inek, balmumu ve sa‟ir meta„ gönderilmemesi326”
şeklinde memnu meta„ ile ilgili hüküm bulunmaktadır.

3.9. Gazi Giray‟ın Kırım Han‟ı Olması ile Ġlgili Hükümler

Osmanlı padişahı, Kırım hanlarının hanlıklarını tasdik eder ve berat gönderirdi.


Ancak İslam Giray‟ın hanlığı ile birlikte bizzat Kırım hanını tayin etmeye başlamışlar
ve böylelikle Kırım‟ın iç işlerine müdahale etmişlerdir. Hutbelerde daha önce sadece
317
Sayfa 181 Hüküm 402
318
Sayfa 161 Hüküm 356
319
Sayfa 222 Hüküm 501
320
Sayfa 212 Hüküm 477
321
Sayfa 212 Hüküm 476
322
Sayfa 236 Hüküm 527
323
Zeki Arıkan, Osmanlı İmparatorluğu‟nda İhracı Yasak Mallar (Memnu Meta), Prof. Dr. Bekir
Kütükoğlu‟na Armağan, (İstanbul: İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi
Yayını. 1991), 283.
324
Sayfa 152 Hüküm 339
325
Sayfa 159 Hüküm 352
326
Sayfa 175 Hüküm 389

43
Kırım hanı‟nın adı geçerken İslam Giray döneminde Osmanlı padişahı‟nın ve Kırım
hanı‟nın isimleri zikredilmeye başlanmıştır. 1588 yılında vefat eden İslam Giray‟ın son
günlerinde Devlet Giray‟ın oğlu Gazi Giray, İran‟da esir iken kaçıp İstanbul‟a gelmiş ve
İslam Giray‟ın vefatı üzerine Kırım hanlığına tayin edilmiştir.327 Defterde Gazi Giray‟ın
17 Cemaziye‟l-evvel 996 / 14 Nisan 1588 günü Kırım han‟ı nasb edildiği ve istimaletler
dağıtılması hakkında iki adet hüküm bulunmaktadır. Bu hükümler Kırım hanı İslam
Giray vefat edip yerine devlet için birçok hizmette bulunan niçe zaman zindanda kalan,
Tebriz seferinde yararlılık gösteren Gazi Giray‟ın nasb olunup istimaletler dağıtılarak
Gazi Giray'ın han olarak bilinmesi hakkındadır.328

3.10. Kadırga Temini ile Ġlgili Hükümler


Kadırga temini konusunda defterde yer alan önemli hükümlerden biri 457
numaralı Yemen muhafazasında olan vezir Hasan Paşa‟ya gönderilen hükümdür.
“Yemen muhâfazasında olan vezîr Hasan Paşa‟ya hüküm ki: mektûb gönderüb vilâyet-i
Hindistan‟a gönderilen casus gelüb vilâyet-i mezbûre hâkimi Celaleddin Portugal
keferesiyle ittifâk idüb Yemen benderlerinin gâret ü hasâreti kasdına donanma tedârük
idüb göndermek üzre oldukların haber virüb kara câniblerinden her bendere kifâyet
mikdârı âdemler ta„yîn olunub ilk deryadan karşu varmak içün yigirmi otuz pâre
kadırga tedârük olınub gönderilmek lâzım olduğın arz eyledüğin ecilden mukaddemâ
Mısır‟dan gönderilen beş pâre kadırgadan mâ„adâ hâlâ on beş pâre kadırga dahı binâ
olınub ve Basra‟da dahı beş pâre kadırga binâ olınub hâzır ü müheyyâ olub senün
tarafından taleb olındıkda bilâ-tevakkuf varub hidmetde bulunmak içün Mısır ve Basra
beglerbegilerine mü‟ekked ahkâm-ı şerîfe gönderilüb tenbîh ü te‟kîd olınmışdur.
Buyurdum ki: Vusûl buldukda, anun gibi küffâr-ı hâksârın donanmasından haber
alduğında te‟hir ü tevakkuf itmeyüb bu bâbda kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub
müşârun-ileyhima Mısır ve Basra beglerbegilerine mektubunla yarar ü mu„temedün-
aleyh kimesneler gönderüb on beş pâre kadırgayı Mısır beglerbegisinden ve beş pâre
kadırgayı Basra beglerbegisinden taleb eyleyüb inâyet-i hakkla küffâr-ı hâksâr
tarafından memâlik-i mahrûseye zarar u gezend irişdirmemek bâbında geregi gibi
dikkat ü ihtimâm üzre olub şimdiyedeğin idegeldüğin üzre envâ„i yüz aklıkları tahsîline
sa„y eyleyesin. Bu husus sâ‟ir umûra kıyâs olınmayub def„-i mazarratlarına tamâm

327
Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, III/II, 5.
328
Hüküm 496, 516

44
mertebe‟ye sa„y olınmak lâzımdır. Ana göre mukayyed olub a„dâ-yı bed-rey‟den bir
mahalle zarar u gezend irişdirmemek bâbında envâ„-i mesâ„i-i cemîle zuhûra
getüresin.329”

Kadırga tedariki hakkındaki bir diğer hüküm ise Yemen benderlerini garet
kasdına gelen İspanya keferesine karşı kifayet kadar Kadırga tedarik edilmesi ile ilgili
hükümdür.330 Derya muhafazası için gönderilen kadırgaların Rodos beyi Recep Bey‟e
ulaşana kadar Kocaeli beyi Mustafa Bey'in baş tayin edilmesi331 kadırga tedariki hizmeti
hakkındaki bir diğer hükümdür.

3.11. KurĢun, Gül vb. Ġhtiyaç Malzemelerinin Temini ile Ġlgili Hükümler
Defterde Kratova332 ve Novabırda333 kadîlarına gönderilen hükümlerde cami
binası için ihtiyaç olan kurşunun tedarik edilip gönderilmesi emredilmiştir. Bostancı-
başı‟ya gönderilen bir hükümde ise Tersâne-i Âmire‟ye lazım olan 200 adet tabanın
acele bir şekilde gönderilmesi istenilmiştir.334 304 numaralı hükümde ise Yemen'de
Hasan Paşa'nın düşmandan aldığı gemiler için bazı alet ve esbab gönderilmesi
bildirilmiştir.335

333 numaralı hükümde Edirne‟den Darus-sa„âde-i atik bahçesi için gül fidanı
gönderilmesi istenmiştir.“Edirne‟de Bostâncı-başı‟ya hüküm ki: İstanbul‟da vâkı„ olan
Darü‟s-sa„âde-i Atîk bahçesiyçün gül lâzım olmağın olıgeldüği üzre Edirne‟den gül
ihrâc itdirilüb gönderilmek emr idüb âdet-i kadîme üzre lâzım olan akça virilmişdür.
Buyurdum ki: Vardukda, te‟hir ü tevakkuf eylemeyüb gereği gibi mukayyed olub
şimdiyedeğin tedarük olınduğı üzre gül fidanı tedarük eyleyüb bârgîrlere tahmîl idüb
Südde-i sa„âdetüm‟e gönderesin ihmâl ü müsâheleden hazer eyleyesin.336”

3.12. Muhtelif Konularla Ġlgili Hükümler


Defterin çalışılan kısmında, yukarıda bahsedilen konular haricinde çeşitli
konular hakkında hükümler de bulunmaktadır.

329
Sayfa 205 Hüküm 457
330
Sayfa 177 Hüküm 393
331
Sayfa 258 Hüküm 586, 587, 588
332
Sayfa 181 Hüküm 403
333
Sayfa 188 Hüküm 424
334
Sayfa 250 Hüküm 565
335
Sayfa 137 Hüküm 304
336
Sayfa 150 Hüküm 333

45
Defterde Darphâne, akça kesilmesi ve hazine‟ye zarar verilmemesi ile ilgili bazı
hükümler bulunmaktadır. Bunlardan bazıları; Ümena ve mültezimin hazine'ye kalp ve
geçmez akça vermeleri337, ziyade salyanelerin düzenlenip tekaüd tarikiyle hazine'ye
gadr olunmaması338 , Habeş beglerbegisi olan Hüdaverdi‟ye Mısır hazinesinden yüz bin
akça339 ve on bin filori karz340 verilmesi, İstanbul Darphanesi‟nde akça kesilmesi için
Edirne Darphanesi‟nden üstad ve alat gönderilmesi341 hakkındadır.

Trablusgarb'a kul ta‟ifesinden nevbetci tayin edilmemesi342, mahkemede bazı


kişilerin hazır olmamasına rağmen naibin müdde„iler aleyhine hüccet vermesi343,
İstanbul‟a mühim haber getiren Eflak voyvodasının âdemlerine menzil bargiri tedarik
edilmesi344, Ankara'daki bazı musluklara su taşıyan sakaların bargirlerinin kimseye
verilmemesi345, şekerhanelere su gelmediğinden dolayı Kıbrıs'daki şekerhanelerin harap
olduğu346, Sofların nâkıs işlenmemesi347, esir olan ocak ağalarından Osman Ağa ile
azepler ağası Üveyş Ağa‟nın kurtulması için bazı esirler verilerek takas yapılması348,
Cezire-i Reyhe‟de beni Said Nehri'nin ihya edilmesi349, sahte tuğra ve defterdar imzalı
hüküm hazırlayanların ele getirilip İstanbul‟a gönderilmesi350, Mîrî lök tamamen
satılmadan kimsenin kendi löklerini satmaması351, Birecik352 ve Ruha353 sancaklarının
Rakka'ya ilhak olunması hakkında hükümler bulunmaktadır.

Ekonomik düzenin bozulduğu XVI. yüzyılın sonlarında devletin parayı dengede


tutmaya çalıştığı ve tüm ülkede paranın İstanbul‟daki değer üzerine alınıp satılmaya
çalışıldığı gönderilen hükümlerden354 anlaşılmaktadır. “Haleb beglerbegisine ve
kâdîsına ve defterdarına hüküm ki: Hâliyâ vilâyet-i Haleb‟de altun ve guruş ve pâdişâhî

337
Sayfa 186 Hüküm 414
338
Hüküm 418, 419, 420, 421
339
Sayfa 148 Hüküm 329
340
Sayfa 147 Hüküm 327
341
Sayfa 253 Hüküm 571
342
Sayfa 141 Hüküm 309
343
Sayfa 136 Hüküm 302
344
Sayfa 145 Hüküm 318
345
Sayfa 172 Hüküm 381
346
Hüküm 484, 487
347
Sayfa 176 Hüküm 392
348
Sayfa 218 Hüküm 492
349
Sayfa 154 Hüküm 342
350
Sayfa 210 Hüküm 473
351
Sayfa 195 Hüküm 438
352
Sayfa 247 Hüküm 560, 561
353
Sayfa 227 Hüküm 508, 509
354
Hüküm 382, 385, 478

46
ziyâde‟ye cârî olduğı i„lâm olınmağın min-bâ„d İstanbul‟da cârî olduğı üzre amel
olınmak emr idüb Buyurdum ki: Vardukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub
ve taht-ı kazânuzda min-bâ„d altun yüz yigirmişer ve guruş seksener akça ve pâdişâhî
sekizer akça hesâbı üzre alınub bir akça ve bir habbe ziyâdeye aldırmayasın. Şöyle ki,
vech-i meşrûh üzre ta„yîn olınandan ziyâde alub virirler ise her kimler ise isimleriyle
Südde-i sa„âdet‟e arz eyleyesin.355”

Defterde, kürk ve sâ‟ir ba„zı maddeleri almak için Moskov‟a gönderilen Hâssa
tâcirlerinden Mahmud ve silahdârlardan Mehmed ve Halil‟in gidip gelirken yolda
korunması ve alınan meta„lardan bâc ve gümrük alınmaması356, Erdel haracı ile birlikte
gelen elçinin hizmetini yapıp geri dönmesi357, Fas hâkimi'nin âdemlerine ve pişkeşlerine
karışılmaması358 gibi diğer devletler ile kurulan münasebetler hakkında birkaç hüküm
bulunmaktadır. Defterde Tahrir ile ilgili de birkaç hüküm bulunmaktadır.359

Defterdeki hükümlerin bazıları; Rodos kadırgaları muhafazası için sipahi tayini


edilmesi360, Derya muhafazası için azep, topçu ve hisar-ereni tayini361, Mekke-i
Mükerreme‟ye naibü‟l-harem, hazinedar ve ferraş tayini362 Hac yolunda Müslümanları
muhafaza etmek için yeniçeri ve hisar erenleri tayin edilmesi363 ile ilgili hükümlerdir.
Bir hüküm ise Tunus beylerbeyi Hasan‟ın Cezayir-i Garb, Trablus ve Tunus'taki Asâkir-
i İslam'a serdar tayin edilip derya'da fesat ü şenaat eyleyen küffar gemilerinin hakkından
gelinmesi ve derya'nın muhafaza edilmesi, Fransa, Venedik, Dubravnik ve İngiltere
gemilerinin güven içinde yürümesi hakkındadır.364

Defterde hil„at ve kılıç gönderilmesi ile ilgili hükümler de bulunmaktadır.


Benderleri garet kasdına gelen Portekiz'den bazı kişileri esir ettiği ve Yemen‟i iyi
yönettiği için vezir Hasan‟a hil„at ve kılıç gönderilmiştir.365 Serdar Ferhad Paşa'ya366

355
Sayfa 212 Hüküm 478
356
Sayfa 209 Hüküm 466, 467, 469, 470
357
Sayfa 150 Hüküm 334
358
Sayfa 189 Hüküm 426
359
Hüküm 312, 313, 314, 491, 578
360
Sayfa 208 Hüküm 463, 464
361
Sayfa 214 Hüküm 482
362
Hüküm 417, 493
363
Sayfa 255 Hüküm 579
364
Sayfa 190 Hüküm 428
365
Hüküm 453, 454
366
Sayfa 177 Hüküm 394

47
hil„at ve kılıç, Mısır beylerbeyine367 ise hil„at gönderilmesi hakkında hükümler de
bulunmaktadır.

Defterin son altı sayfasında toplam 160 adet ulak hükmü bulunmaktadır. Bu
hükümler ülkenin birçok yerine gönderilmiştir. Karesi, Hüdavendigar, Budun, Sivas,
Karaman, Kastamonu, Teke, Edirne, Menteşe, Aydın, Ankara, Kütahya, Kengiri, Bolu,
Erzurum, Sinop, Konya, Kıbrıs, Bağdad, Tebriz, Şirvan, Kırım, Yemen, Mısır, Şam,
Haleb, Eflak, Boğdan, Vulçıtrın, Novabırda, Üsküb, Selanik, Vize, Mora, Midilli,
Silistre, Niğbolu, Semendire, Tırhala, Ağrıboz, Bosna, Belgrad ulak hükümlerinin
gönderildiği bazı bölgelerdir.

3.13. Hükümlerin Muhatap Makamları


HÜKÜMLERĠN
MUHATAP HÜKÜM NUMARASI
MAKAMLARI
301, 302, 137-1, 306, 312, 313, 143-1, 143-2, 314, 316, 318, 321, 322, 324,
331, 336, 337, 338, 339, 340, 341, 343, 347, 351, 352, 354, 355, 356, 357,
361, 366, 367, 368, 369, 381, 382, 383, 385, 389, 390, 392, 396, 397, 398,
399, 400, 401, 402, 403, 405, 408, 409, 410, 412, 424, 427, 430, 431, 436,
438, 442, 443, 444, 446, 459, 460, 461, 462, 470, 471, 473, 475, 476, 477,
KADI
478, 480, 481, 485, 488, 490, 498, 499, 500, 501, 503, 504, 505, 506, 510,
511, 514, 515, 518, 519, 522, 523, 525, 526, 528, 529, 530, 531, 535, 537,
538, 539, 540, 541, 542, 543, 544, 545, 546, 547, 548, 549, 550, 551, 552,
553, 554, 555, 556, 557,558, 559, 564, 566, 567, 568, 569, 571, 580, 582,
583, 591, 595
137-1, 309, 312, 313, 143-2, 314, 316, 320, 327, 328, 329, 339, 341, 342,
344, 349, 350, 352, 354, 359, 366, 369, 370, 371, 372, 373, 374, 375, 376,
377, 378, 379, 380, 385, 393, 395, 404, 407, 411, 416, 417, 418, 419, 420,
BEĞLERBEĞĠ
421, 422, 426, 430, 437, 445, 451, 458, 462, 474, 478, 483, 484, 487, 492,
497, 513, 517, 526, 527, 532, 533, 534, 560, 561, 563, 567, 568, 570, 573,
579, 580, 581, 584, 589, 590, 593

367
Sayfa 259 Hüküm 590

48
PAġA 453, 502, 512, 572, 578, 585, 592

303, 307, 311, 143-1, 315, 322, 323, 325, 346, 354, 355, 364, 367, 381, 383,
384, 387, 388, 396, 401, 402, 406, 425, 434, 435, 439, 442, 443, 447, 448,
SANCAK BEĞĠ 449, 450, 452, 459, 463, 464, 470, 479, 481, 482, 485, 489, 495, 500, 506,
508, 509, 510, 512, 521, 523, 525, 531, 562, 566, 577, 582, 586, 587, 588,
592

348, 465, 507, 536, 596, 597, 598, 599, 600, 601, 602, 603, 604, 605, 606,
607, 608, 609, 610, 615, 621, 622, 623, 624, 625, 626, 627, 628, 629, 632,
633, 634, 635, 636, 637, 638, 639, 640, 641, 642, 643, 644, 645, 646, 647,
648, 650, 653, 654, 655, 657, 658, 659, 660, 661, 662, 663, 664, 665, 666,
ÇAVUġ 667, 668, 669, 670, 671, 672, 673, 674, 676, 677, 678, 680, 682, 683, 684,
685, 688, 690, 692, 693, 694, 695, 696, 697, 698, 703, 704, 705, 707, 708,
709, 710, 711, 714, 715, 716, 717, 718, 721, 722, 724, 726, 728, 729, 730,
731, 732, 733, 734, 735, 740, 742, 744,745, 746, 747, 748, 749, 750, 751,
752, 753

312, 320, 366, 368, 385, 395, 407, 413, 414, 415, 478, 484, 487, 533, 534,
DEFTERDAR
579, 580, 581

616, 617, 618, 619, 631, 649, 651, 656, 674, 691, 701, 712, 713, 719, 727,
KAPICI 736, 737, 738

317, 319, 326, 330, 334, 335, 362, 363, 386, 423, 429, 432, 440, 441, 469,
VOYVODA
494

VEZĠR 304, 332, 345, 347, 360, 433, 457, 502, 572, 585, 592

MÜTEFERRĠKA 491, 217-1, 217-2, 675

DĠZDAR 355, 357, 459, 482, 592

BOSTANCI BAġI 331, 333, 340, 565

49
SERDAR 365, 394, 455, 576

HAN 305, 496

MÜDERRĠS 358, 486

MOSKOV KRALI 466, 468

MÜFETTĠġ 430, 520

LEH KRALI 467

ġEYH 308

MĠMARBAġI 399

YENĠÇERĠ
AĞASI 358

ALAY BEGĠ 472

YENĠÇERĠ
KETHÜDASI 310

DEFTER
KETHÜDASI 524

AZEB AĞASI 592

MEġALECĠ 739

353, 391, 431, 454, 456, 493, 516, 574, 575, 594, 611, 612, 613, 614, 620,
DĠĞER
630, 652, 679, 681, 686, 687, 689, 699, 700, 702, 706, 720, 723, 725, 741,

50
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

62 NUMARALI DEFTERĠN TRANSKRĠPSĠYONU VE ÖZETĠ

4.1. Hükümlerin Transkripsiyonu

135 / 301

Ol vilayetin âdemlerine virilmişdür.

Fî 20 ZA Sene 995

Bâ-müsvedde-i An Vav

Marlo ve Osmancık ve Ketance ve Zeytun kâdîlarına hüküm ki:

Taht-ı kazânuzda vâkı„ olan re„âyâ vü berâyâ umûmen ahâlî-i vilâyet tarafından
Bâb-ı sa„âdet‟e arz-ı hâl sunulub hâliyâ levendât ü ehl-i fesâd ü eşkıyâ sûhte tâ‟ifesi
ziyâde hareket idüb kârbânlar ve evler basub niçe Müslimanlar katl idüb ve esbâb ü
emvâlin gâret ü hasâret idüb ve aleniyen fahişe avretler uydurub ve murâd itdükleri
kimesnelerün oğlanların ve kızların ve avretlerin çeküb alub niçe zamân yanlarınca
uydurub tasarruf idüb akçaya kâdir olanlar varub beşer, onar bin akça virüb avretlerin ve
oğlanların alub kudretleri olmayanların avret [ve] oğlanların ve kızları yanlarında kalub
azîm zulm ü te„addîden hâlî değillerdür. Şöyle ki tedârükleri görülmeye zarar ve
fesâdları ziyâde olmak üzeredür. Lâkin taht-ı kazânuzda her on hâneye birer yiğit-başı
ta„yîn olınub anun gibi ehl-i fesâd sûhte tâ‟ifesi hareket eyledükde il-erleri ile yiğit-
başları yek-dil ü yek-cihet olub kâ‟im-makâm ma„rifetiyle üzerlerine varılub ele
getürilüb haklarından gelinmek fermân olınub vilâyet tamâm zabt olınub re„âyâ vü
berâyâ âsûde-hâl olub ve ehl-i fesâdın dahı haklarından gelinmek mukarrerdir diyü
i„lâm eyledükleri ecilden kâ‟im-makâm ma„rifetiyle her on hâneye bir yiğit-başı ta„yîn
olınub ve taht-ı kazânuzda ehl-i fesâd hırsuz ve kuttâ„u't-tarîk sûhte tâ‟ifesi teftîş
olmalarun emr idüb buyurdum ki:

51
(Boşluk) Vardukda, bu bâbda birbirinüze bi‟z-zât mukayyed olub zikr olınan
kâdîlıklarda her on hâneye birer yiğit-başı ta„yîn idüb dahı bir yirde ehl-i fesâd zuhûr
eylemeğe mecâl virmeyüb kendünüz varmak ile mi olur yohsa âdem göndermek ile mi
olur ve yâhûd il [eri] ve yiğit-başları varmak ile mi olur varub ehl-i fesâd ü şenâ„ati ele
getürüb gaybet eyleyenleri yataklarına ve duraklarına ve akribâlarına bi‟l-cümle şer„le
buldurması lâzım olanlara buldurdub getürdüb dahı her kangı toprakda ise toprak
kâdîları husemâsı ile berâber idüb bir def‟a şer„le fasl olmuş olmayub bilâ-özr-i şer„î on
beş yıl mürûr itmiş da„vaların şer„le istimâ„ idüb şer„le fesâd ü şenâ„ati sâbit olanları
muhtâc-ı arz olanlardan ise habs ü arz eyleyesin olmayanları fesâd ü şenâ„atlerine göre
şer„le lâzım geleni mahallinde icrâ idüb yirine koyasın ki sâ‟irlerine mûcib-i ibret ola
ammâ hîn-i teftîşde tamâm hakk üzre olub ehl-i fesâd himâyet olınub bî-günâh olanlara
hilâf-ı şer„ te„addî olınmakdan hazer idüb yâhûd ehl-i fesâdı [ele] getürmeğe ihmâl ve
yâhûd kâdir olmayub bahâne ile kimesneye dahl ü ta„ârruz eylemeyesin. Şöyle ki, bu
bahâne ile kimesneye ahz ü celb olına ve yâhûd ehl-i fesâda himâyet olına sonra sizden
bilinür. Özrünüz makbûl olmayub azl ile konılmayub müstahıkk-ı itâb olursız. Şöyle ki,
mukayyed olmayub birinüz taht-ı kazâsında ehl-i fesâd ü şenâ„at kimesnenün mal mal
zamânına zarar irişdürürse her birinüz mes‟ûl ü mu„âteb olmanuz mukarrerdür.

136 / 302

Kilârcıbaşı‟nın emir başı olan Kâtib Mehmed‟e virilmişdür.

Fî 25 Zi‟l-hicce Sene [9]95

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Ġlbasan Begine ve Draç Kâdîsına hüküm ki:

Draç Kâdîsı Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderüb bundan akdem kal„a-i


Draç‟da nâ‟ib-i şer„ olan Muslihiddîn, ba„zı kimesneler hâzır değiller iken gaibâne
müdde„îleri yedine aleyhlerine müte„allık sûret-i sicill ve huccet virüb sicill-i
mahfûzdan niçe evrak kesüb Müslimânlara gadr ü hayf eylemişdir diyü arz itdüğün
ecilden buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub göresin mezbûr nâ‟ib
ne makûle kimesnelerün gaibâne aleyhlerine müte„allık sicill ve huccet virüb ve

52
sicillden kesdüği evrak ne madde içündür cümlesin aslı ve sıhhati üzre yazub Südde-i
sa„âdet‟üme arz eyleyesin ki ana göre şer„le hakkından geline. Ammâ bu bâbda tamâm
hakk üzre olub garaz u ta„assubla kimesneye zulm ü te„addî olınub ve hilâf vâkı„
kazıyye arz olınmakdan ve ahz ü celb olunmağla himâyet olınmakdan ziyâde ihtiyât
idüb sıhhati üzre sûret-i sicil irsâl eyleyesin diyü emir yazılmışdır.

137 / 303

[Yev]mü‟l-isneyn Fî 28 Z Sene [9]95

Beglerbeginin Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 28 Zi‟l-hicce Sene 995

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Niğbolu Begine hüküm ki:

Bundan akdem emr-i şerîfüm gönderilüb sancağuna varmayub yanunda olan


begler ile Özi câniblerinde kışlamak fermân olınmağla Boğdan‟da kışlamak murâd
olduğı i„lâm olındu. İmdi vilâyet-i Boğdan‟da asker kışlarsa re„âyâ vü berâyâya dahl ü
tecâvüz itmek lâzım gelmeyüb Boğdan‟a tecâvüz itmeyüb Bender‟de ve Akkirman‟da
kışlamak fermân olınub lâzım olan zahîrenüz tedârüki içün Boğdan Voyvodasına
mü‟ekked emr-i şerîfüm gönderilüb kışladuğınuz yirde cârî olan narh üzre akçanüz ile
size kifâyet idecek kadar zahîre-i kendü âdemleri ile göndermek emrüm olmışdur.
Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, emrüm üzre sizünle bile olan sancak-begleri ile vech ü
münâsib olduğu üzre Bender‟de ve Akkirman‟da kışlayub ammâ zahîre ve sâ‟ir levâzım
içün Boğdan‟a bir kimesne göndermeyüb Boğdan Voyvodası göndermesine tevakkuf
eyleyesin. Eğer te‟hîr idüb göndermez ise bu cânibe i„lâm eyleyesin ki Boğdan
Voyvodasına bu cânibden tenbîh olına. Şöyle ki, emrüme muhâlif zahîre içün Boğdan
vilayetine bir âdem gönderesin sonra beyân olınacak özrün makbûl olmaz ana göre
mukayyed olub emrüme muhâlif iş itmeyesin. Boğdan Voyvodasına bir mertebede
tenbîh olınmuşdur ki kifâyet mikdârı zahîrenizi zamânı ile gönderüb ihmâl ü müsâhele
eylemez bu bâbda anda yanında olan Silistre ve Çirmen ve Vidin beglerine ve Akıncı

53
begine vech-i meşrûh üzre ahkâm-ı şerîfe gönderilmişdür. Ana göre her biri mukayyed
olub emrüme mugâyir iş olmakdan ihtiyât eyleyesin.

Bu dahı Bir sûreti Silistre Begine

Bu dahı Bir sûreti Vulçıtrın Begine

Bu dahı Bir sûreti dahı Çirmen Begine

Bu dahı Bir sûreti dahı Vidin Begine

137 /304

Kapu Kethüdâsı Ahmed Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 10 ZA Sene [9]95 Bâ-müsvedde-i Feyzi Çelebi

Yemen‟de olan Vezir Hasan PaĢa‟ya hüküm ki:

Mektûb gönderüb küffâr-ı hâksârdan alınan kalitalara ve anda olan gemilere


ba„zı âlât ü esbâb lâzım olub gönderilmesi mühimdür diyü bildirdüğin ecilden hâlâ
Tersâne-i Âmirem‟de hâzır bulınan âlât ü esbâbdan defter olınub ol cânibe irsâl
olınmuşdur. Buyurdumki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, irsâl olınan mühürlü defter mûcebince varan


çavuşumdan bî-kusûr taleb idüb dahı alub anda olan kalitalara ve sâ‟ir gemilere
meremmatına sarf idüb ta„mir itdüresin ki istihdâm oldukda muzâyaka çekilmeden hâzır
u müheyyâ olalar diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

138 /305

Bu dahı Fî 28 Zi‟l-hicce Sene 995

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Han hazretlerine Nâme-i Hümâyûn ki:

Hâliyâ Boğdan Voyvodası mektûb gönderüb sefere teveccüh itdüğinüz zamânda


Boğdan içine uğranursa tâ‟ife-i Tatar re„âyânun niçesinün avret ve oğlanların çekib ve
davarların alub gâret ü hasâret itmekle re„âyâ perâkende olur diyü arz eyledi. İmdi

54
vilâyet-i Boğdan dahı sâ‟ir Memâlik-i mahrûse‟müz gibi olub re„âyâsı harâç-
güzârlardan olmağın in-şâ‟allâh bir cânibe teveccüh itdüğinüzde Boğdan‟a uğramayub
âhar yoldan müteveccih olmak bâbında nâme-i hümâyûn-ı sa„âdet-makrûnumuz irsâl
olındı. Varub vusûl buldukda, gerekdirki:

Atabe-i ulyâmuza olan müvâlat [u] musâfât muktezâsınca Boğdan re„âyâsuna


tâ‟ife-i Tatar gâretkâdan zarar ü gezend irişmemek içün Boğdan içine uğranmayub vech
ü münâsib gördüğünüz üzre âhar yoldan müteveccih olub vilâyet-i Boğdan re„âyâsı
âsûde-hâl olub kâr ü kisblerinde olalar. Tâ‟ife-i Tatarun zabtı husûsında olan
tekayüdinüz mesmû„-i hümâyûnum olmışdur ammâ bir cânibe teveccüh itdüğinüzde
çokluk olmağla zabtı asîr olur ol ecilden re„âyâya himâyeten âhar yoldan müteveccih
olmak münâsib görülmüşdür. Mümkin olduğı üzre memleket ü vilâyete zarar ü gezend
irişdirmemek bâbında envâ„-i mesâ„î-i cemilenüz zuhûra getürile diyü yazılmışdur.

138 /306

Nişancı Paşa hazretlerine virilmişdür.

Fî 2 M Sene [9]96

[Bâ]-müsvedde-i Li Efendi

Bâ-tashîh-i Nişancı Paşa Vav

Haleb ve Antakya kâdîlarına hüküm ki:

Sen ki Antakya kâdîsısın, Antakya müfettişi ile mektûb gönderüb nefs-i


Antakya‟dan Kebek Ahmed ve oğlu Yusuf içün dâ‟imâ zulme hükkâm ve nüvvâb
yanlarından eksük olmayub re„âyâ vü berâyâyı nâ-hak yire ? idüb hilâf-ı şer„ zulm ü
te„addîlerine nihâyet olmaduğı ecilden min-bâ„d kendü hallerinde olub hükkâm ve
nüvvâb yanlarına varmasunlar diyü defe„âtle ahkâm-ı hümâyûnum gönderilmiş iken
aslâ tenbîh olmayub zulm ü te„addîleri hadden efzûn olduğın ve kuttâ„u‟t-tarîk yatağı
olub evlerine hırsuz u harâmî besledüklerin arz itdüğin ecilden görülmek emr idüb
buyurdum ki:

Sen ki Haleb kâdîsısın, mu„temedün-aleyh nâ‟ib gönderüb hakk üzre bunların


ahvâlin gördürüb şöyle ki, arz olınduğu üzre ise gereği gibi bu def‟a dahı tenbîh ü te‟kîd

55
eyleyesin ki min-bâ„d kendü mesâlihleri olmadın kimesnenün da„vâ ve nizâ‟ına karışub
mahkemeye varmayub ehl-i örf yanına varmayalar kendü hâllerinde olalar. Şöyle ki, bu
def„a dahı tenbîh olmuş ise vukû„ı üzre arz eyleyesin ki küreğe konula.

137-1

[Ba-müsvedde] Efendi

Batum beglerbegisine hüküm ki:

Bundan akdem vezîrüm olub hâlâ tuğrâ-yı şerîfüm hidmetinde olan Mehmed
Paşa tarafından Südde-i Sa„âdet‟üme şöyle arz olundı ki hâslarından olan nefs-i
Giresun? ze„amete tâbi„ ba„zı kurâ vü mezâri„ ? sene 994 senesinde vâkı„ olan ebvâb-ı
mahsûlatın yüz altmış bin akça kabul iltizâm itdürüb sicill olub bir sene tamâm zabt
idüb bi‟d-defe„ât cüz‟î nesne teslîm idüb zimmetinde yüz binden ziyâde bâki kalub
mezkûr Südde-i sa„âdet‟üme müşârun-ileyh gelüb akribâsından Mehmed nâm
kimesneye ibtidâdan üç bin akça timâra emr ihrâc itdürüb varub ol emr ise kendü
nâmına tîmâr satun alup mahsûl akçasınun bir mikdârın tîmâr mahsuline harc idüb bir
mikdâr kadîmî deyni olub ana virmiş mezkûrun tîmârı alub âhara virilüb icmâl [ve]
rûznâmeden kaydları bozub ve berâtları alınub kendüye yarar âdem ile hükm-i
[şe]rîfümle varub âdemisine kayd görmek için bend ile teslîm olmak emr idüb
buyurdum ki:

Hükm-i şerîfle âdemi vardukda her kanda ise mezkûrı ele getürüb elinden
berâtın alub ve telbîs [ile] alduğu tîmârı âhara tevcîh idüb rûznâme [ve] icmâlden
kayıdları bozub kendüyü kayd ü bend ile yarar âdeme koşub müşârun-ileyhin âdemi ile
Giresun‟a gönderesin ki teftîş içün virilen hükm-i şerîf üzre mahallinde teftîş idüb
müşârun-ileyhin sâbit olan hakkı alıvirib bile. Arka tarafı.

137-1

Ba-müsvedde-i Efendi yazılmışdur.

Giresun kâdîsına hüküm ki:

56
Bundan akdem vezîrüm olub hâlâ tuğrâ-yı şerîfüm hidmet[inde] olub Mehmed
Paşa tarafından şöyle arz olındı ki, hâslarından nefs-i Giresun ve ana tâbi„ ba„zı kurâ vü
mezâri„in dokuz yüz doksan dört tarihinde vâkı„ bir nesne mahsûlin yüz altmış bin
akçaya Câbî Mehmed nâm kimesne iltizâma virüb sicill olınub bir nesne tamâm zabt
idüb kabz eyledüği mahsûlin bi‟t-tamâm eda idüb ? emri ile bir tîmâr alub bir mikdâr
akçasın ana sarf idüb bir mikdarın hazineye virüb telbîs ile alduğı tîmârı âhara virilüb
berâtları alınub kendü kayd ü bend ile teftîş olmak içün Giresun‟a gönderilmek içün
Batum beglerbegisine hükm-i şerîfüm irsâl olmuşdur. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîfle geldükde mezkûri müşârun-ileyhin âdemi İlyas ile mürâfa„a idüb
sübaşı ? iltizâm ? itdürüb teftîş idüb göresin iltizâmı eylediği sene mahsûlinden ne
teslîm itmişdür zimmetinde ne kalmışdur kabul-i iltizâm mûcebince zimmetinde bâkî
kalan müşârun-ileyhin hakkı ba„de‟s-sübût hükm idüb bî-kusûr alıvirüb zimmetinde bir
akça bâkî komayasız sâbit olan hakkı alıviresin ta„allül iderse yâhûd bâkî kalur ise habs
eyleyesin.368

139 / 307

Kapu kethüdâsına virilmişdür.

Fî Evâhır-i Şehr-i Şa„bân Sene 995

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Ha

Bender begine hüküm ki:

Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderüb mah-ı Şa„bânın âhirinde Mustafa Çavuş


ile emr-i şerîf vârid olub mazmûn-ı sa„adet-ı makrûnunda Özi kal„ası husûsunda itâb ü
ikâb buyurılmuş ammâ bu bâbda aslâ taksîrât olınmamışdur. Bir cum‟a gicesi gayetle
yağmur yağub Kazak tâ‟ifesi Özi suyından gelüb harabe mağaralara girüb sabâh kal„a
kapusı açıldıkda herkes işle meşgûl iken ale‟l-gafle kapusın alub içerü girmişlerdür.
Karadan asker koşulmayub ve deryâdan dahı niçe gün kal„a-i muhâsara itmiş
değillerdir. Ben Akkirman muhâfazasında iken Boğdan Voyvodasından haber gelüb
Özi‟ye düşmen gelmek ihtimali vardır dimeğin Bender‟e varub cem„iyyet üzre iken bu
vakı„a olmışdur ve emr olunan kalitalar dahı zamânla gelmeyüb ve ta„yîn olunan

368
Orijinal belgede bu hükümden sonra 204 numaralı hüküm bulunmaktadır.

57
yeniçerilerden ancak on iki nefer gelüb kal„a hâlî olmağla böyle olmuşdur. Zikr olunan
Kazaklar Çerkes Kirman ve ana karîb kal„alardandur ol kal„alar feth ü zabt olınur ise
Kazakın mazarratından emin olurlar ve ihdâs olınan kal„a direkleri iki palangadır ol dahı
Özi suyına karîb olmayub Boğdan sınurında idüği sâbıkâ arz olınub cevabı gelmişdür.
Şimdi çadıra palanga yokdur gelen Özi suyundan Akkirman‟a zarar ola diyü
Bender‟den kalkub Akkirman‟a teveccüh olınmuşdur diyü arz itmişsin. İmdi, bu bâbda
vâkı„ olan ihmâl ü müsâhelen sebebi ile azl ile değil siyâset olunmak gerek idin ammâ
bu mübârek günler hürmetine günâhından geçilmişdür ammâ şöyle ki bir def„a dahı el-
iyâzü billâhi te„âlâ Kazakdan ve gayriden bir cümle zarar irişe sâ‟irlere ibretiçün eşedd-i
siyâsetle siyâset olınursun. İmdi, vardukda bu bâbda kemâl-i basîret ü intibâh üzre olub
ol cânibin hıfz ü hırâseti lâzım olan yirleri bu bâbda muhâfazaya ta„yîn olınan Niğbolu
ve Silistre ve Çirmen ve Vize ve Akıncı beglerine hüsn-i ittihâd ü ittifâk üzre gicede ve
gündüzde gereği gibihıfz ü hırâset idüb inâyet-i Hakk‟la Kazakdan ve sâ‟ir eşkiyâdan
memleket [ü] vilâyete ve re„âyâ vü berâyâya zarar ü gezend irişdürmemek bâbında
envâ„-i mesâ„î-i cemile zuhûra getüresin ve mûmâ-ileyh Niğbolu begi Mehmed dâme
izzuhû ol cânibde muhâfazada olan begler ve sâ‟ir asker-i nusret-esere serdâr nasb
olınmuşdur. Ana göre mukayyed olubher ne hidmet vâkı„ olur ise ta„allül ü bahâne
itmeyüb müşârun-ileyh Mehmed dâme ulüvvuhû vech ü münâsib gördüği üzre uğur-ı
hümâyûnumda hidmetinde bulınub yüz aklıkları tahsîline sa„y eyleyesin. Bu bâbda
müşârun-ileyhin şükr ü şikâyeti müsmir ü mü‟esserdür bir dahı ihmâl ü müsâhelen
sebebi ile bu makûle ırz u nâmûs-ı saltanata mahall vaz„ sudûrından ziyâde ictinâb ü
ihtirâz eyleyesin.

140 / 308

Kapu kethüdâsına virilmişdür. Fî Gurre-i Muharrem Sene 996 Bâ-müsvedde-i Mollâ

Trablusgarb‟da olan evlâd-ı Sipel(?) ve ġeyh? ve ġeyh Abdullah ve ġeyh


Mehmed‟e hüküm ki:

Hâlâ Trablusgarb beglerbegisi mektûb gönderüb sizin içün bundan akdem


Astâneye hulûs-i taviyyet ile itâ„at üzre olub vâkı„ ola hidemâtda bezl-i makdûr ider
iken hâliyâ kul tâ‟ifesinün ziyâde te„addîlerinden rencîde olmağlaihmâl üzre olduğınuzı
sâbıkâ beglerbegi Memi Beg‟in kethüdâsı Hüseyin i„lâm itdüğin arz eyledüği ecilden bu

58
bâbda Trablusgarb beglerbegisine edâ ü irsâl olınub anun gibi şim[di]den girü kul
tâ‟ifesi cânibinden bir dahı te„addî olmak ihtimâli yokdur ol makûle te„addî eyleyenlerin
gereği gibi haklarından gelinmek emrüm olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, kadîmden atebe-i ulyâma olan sadâkatinüz mûcebince


min-bâ„d dahı ihlâs ile ubûdiyyet sâbit-kadem olub uğur-ı hümâyûnumda vâkı„ olan
hidemâtda bezl-i himmet eyleyesiz ki vücûda gelen hidmetiniz zâyi„ olmayub
mamulinüzden ziyâde inâyet-i aliyye-i şâhâneme mazhar düştüğünüzden mâ„adâ dâ‟imâ
zıll-i hümâyûnumda âsûde olmanuz mukarrerdür. Ana göre mukayyed olub istikâmet
üzre dostumuza dost düşmenimize düşmen olasız.

Bu dahı Fî Gurre-i Muharrem Sene 996

Bir sûreti Trablusgarb [Boşluk] nam kebile ahâlîsine yazılmışdur.

141 / 309

Kapu kethüdâsına virildi. Fî Gurre-i Muharrem Sene 996 Bâ-müsvedde-i Mollâ

Trablusgarb beglerbegisine hüküm ki:

Vilâyet-i mezbûre feth olaldan berü vilâyet üzerine kul tâ‟ifesi kendülerden
nevbetci ta„yîn idegelmeyüb ve re„âyânun şikâyetleri vâkı„ oldukda beglerbegilere
gelüb ahvâllerin arz eyledüklerin şer„le görilüb icrâ olınurdu şimdiki halde kul tâ‟ifesi
re„âyâ üzerine kendülerden nevbetci ta„yîn idüb göndermekle re„âyâya envâ„i teklîf idüb
ziyâde zulm eyledükleri ecilden re„âyâ perâkende olub vilâyetin ziyâde harâb
olmalarına bâ„is olub şöyle ki bu husûs re„âyâ üzerinden def„ olınmaz ise cümle
perâkende olub cela-yı vatan itmeleri mukarrerdür diyü sâbıkâ beglerbegi olan
Mehmed‟in kethüdâları haber virmeğin kadîmden olıgeldüği üzre re„âyâ üzerine kul
tâ‟ifesi tarafından nevbetci gitmeyüb ve re„âyânun şikâyeti vâkı„ oldukda beglerbegilere
gelüb min-bâ„d kul tâ‟ifesi re„âyâ umûruna karışmamak emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub kul tâ‟ifesine ve


ağalarına tenbîh eyleyesin ki kadîmden olıgeldüği üzre amel idüb min-bâ„d olıgelene
muhâlif kul tâ‟ifesi re„âyâ üzerine nevbetci ta„yîn idüb re„âyâya te„addî vü tecâvüz
eylemeyeler eğer re„âyânun şikâyetleri olub gelüb sana i„lâm idüb zulmleri def„ u ref„
olınub hilâf-ı emre olıgelene mugâyir nevbetci göndermeyeler eğer kânun-ı kadîm

59
ri„âyet olınmayub girü emrüme mugâyir nevbetci gönderirler ise yazub Südde-i
Sa„âdet‟üme arz eyleyesin diyü emir yazılmışdur.

141 / 310

Vezîr-i a„zam hazretlerine virilmişdür. Fî 1 M Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Fî 3 M Sene 996

Yeniçeri kethüdâsı olub ġark Seferi‟nde olan Sinan‟a hüküm ki:

Hâliyâ senün mu„accelen dersa„âdet‟üme gelmen lâzım olmağın hasekilerinden


kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân Halil zîde kadruhû‟yı anda kâ‟im-makâm nasb eyleyüb sen
mu„accelen gelüb gitmen emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, emrüm üzre anda hidmet içün alıkonulan yeniçeriler


kullarıma baş u buğum olub geregi gibi zabt eylemek içün müşârun-ileyh Halil zîde
kadruhû‟yı berüye kâ‟im-makâm nasb idüp dahı sen eylenmeyüb gelüb Südde-i
Sa„âdet‟üme mülâkî olasın ihmâl ü müsâhaleden hazer idesin.

141 / 311

Mukaddemâ verilen emr-i şerif mucebince emir virilmiştir. Fî 6 M Sene [9]96

Kırkkilise begine:

Hâlâ Kızılca Müsellemlerin bir nevbetlüsi ki ikiyüz yetmiş üç neferdir Rûm-


ili‟nden İstanbul zahiresiyçün gelecek koyun hidmet-i mühimmi içün ta„yîn olınub
buyurdum ki:

Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Eyüb Çavuş vardukda, zikr olınan


Müsellemlerin bir nevbetlüsi olıgelen âdet ü kânûn üzre ikişer aylık zâd ü zevâdeleri ve
çeri-başılarıyla mu„accelen ihrâc eyleyüb koyun hidmetine me‟mûr olan mezkûr Eyüb
Çavuş ile Korcıgaz nâm mahalle varub gelen koyunı hıfz eyleyüb hârice alub gitmekden
ve ? perâkende ve telef itmekden onat hıfz eyleyüb gelen koyunları doğrı İstanbul‟a
götürüb teslîm ideler ihmâ[l] ü müsâheleden hazer üzre olalar.

60
142 / 312

Mezkûr muharrire virilmişdür. Fî 6 M Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Li Efendi

TrablusĢam Beglerbegisine ve Kâdîsına ve Defterdârına ve TrablusĢam‟da


vâkı„ olan Kâdîlara hüküm ki:

Bundan akdem Trablusşam‟da Hızâne-i Âmirem defterdârı olub vilâyet-i


mezbûrenin tahrîr ü tevzî„ine me‟mûr olan kıdvetü‟l-ümerâ-i ve‟l-ekâbir Mehmed dâme
ulüvvuhû tahrîre me‟mûr olmağla tahrîr ü tevzî„ itdüği defterleri Âstâne-i sa„adet‟üme
teslîm itmeye getürmiş iken sâbıkâ Hama begi olan Mehmed Beg bir tarîkla tekrâr
görilmekle hükm alub defterleri bile alub gitmekle mukaddemâ havâss-ı hümâyûnuma
ilhâk olınan elli bin akça yazar Fergin ve Gayrin nâm karyelerin otuz bin akçalığı ve
livâ-i mezbû[r] Hıms‟da havâss-ı hümâyûnuma ilhâk olınmuş bir karye-i ve eyâlet-i
Trablus‟da müceddeden müstahıkk olanlara tevzî„ ü tevcîh olınmuş on beş ze„âmet ve
yigirmi otuz mikdarı tîmârları tebdîl ü tagyîr idüb kimin beglerbegilik hâslarına ilhâk
eyleyub ve kimisini âhardan murâd itdüği kimesnelere virüb ve sâbıkâ re‟isü‟l-küttâb
olan Hamza tahvîlinden havâss-ı hümâyûnuma ilhâk fermân olınan Restan ve Bahrin
nâm güzide karyeleri ba„zı aklâmıyla havâss-ı hümâyûnumdan ihrâc idüb âhara virüb ve
kadîmî havâss-ı hümâyûnumdan olub hîn-i tevzî„de dahı havâss-ı hümâyûnuma zabt
olınmak içün hükm-i hümâyûnum virilen kırk bin akça yazar Kırkiye nâm karye on bin
akça yazar Kalubuşşari nâm mezra„a doksan bir senesinden berü havâss-ı hümâyûnuma
zabt olınurken hılâf-ı emr Mustafa nâm zaîme virüb ve Ağuç oğlana dahı havâss-ı
hümâyûnumdan ve gayrıdan otuz bin akça ze„âmet virüb ve mukaddemâ cem„-i zü„amâ
vü sipâhîlerin tahrîr-i cedîde müstahıkk oldukları üzre bedelleri virilüb ba„zıları
müceddeden berât itdürüb icmâl defterlerine kayd olınub herkes hakkın almış iken
sonradan mezkûr Mehmed‟in havâss-ı hümâyûnuma ve sâ‟ir zü„amâ vü erbâb-ı tîmâra
vech-i meşrûh üzre ihtilâl virdüği ecilden hidmet-i mezbûre üzerinden ref olınub
defterler alınub müşârun-ileyh defterdar-ı sâbık‟ın müceddeden itdüği tahrîr ü tevzî„
makbûl-ı hüsrevânem olub havâss-ı hümâyûnum aklâmı kemâ-kân havâss-ı
hümâyûnum içün zabt ü tasarruf olınub sâ‟ir zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr dahı müşârun-
ileyhin tahrîr-i cedîdden tevzî„ idüb virdüği tezkireleri ve müceddeden itdürdükleri berât
mûcebince ze„âmet ü tîmârların zabt eylemelerin emr idüb buyurdum ki:

61
(Boşluk) Vardukda, fermân-ı hümâyûnum mûcebince müşârun-ileyhin hîn-i
tevzî„de havâss-ı hümâyûnuma ilhâk eyledüği aklâmı eğer kadîmî hâslarımdandır ve
eğer sonradan ilhâk olınan hâslardır müşârun-ileyhin tevzî„i mûcebince kemâ-kân
havâss-ı hümâyûnum içün zabt ü tasarruf itdürüb sonradan mîr-i müşârun-ileyh
hâssından çıkarub bize virmişdür diyü bir ferdi asla vü kat„a dahl ü ta„ârruz itdürmeyüb
ve sâ‟ir tahrîr-i cedîdden müşârun-ileyh istihkâklarına göre tevzî„ idüb virdüği ze„âmet
ü tîmârları ve mîr-i mîrân ve ümerâ hâslarını dahı tahrîr-i cedîdden ihrâc itdüği
tezkireleri ve berâtları mûcebince mutasarrıf olanlara kemâ-kân zabt ü tasarruf itdürüb
sonradan mîr-i müşârun-ileyh tebdîl ü tağyîr idüb bize ze„âmet virmişdür diyenlere
fermân-ı hümâyûnuma mugâyir aslâ vü kat„â te„allül ü nizâ„ itdürmeyesin.

143-1

Bâ-müsvedde-i Li yazılmışdur

Hacı Kasımoğluna virildi. Fî 4 Muharrem Sene 996

TrablusĢam beglerbegisine ve kâdîlarına hüküm ki:

Bundan akdem Trablus Trablus369 beglerbegiliğinde olan elviye-i sâbık


Trablusşâm hızâne defterdârı olan Mehmed dâme mecduhû tahrîr idüb defterleri Südde-i
sa„âdet‟üme getürdükde tevzî„ idüb eğer beglerbegi eğer ümerâ eğer sâ‟ir zü„amâ [ve]
erbâb-ı tîmâr istihkâklarına göre tezkirelerin alub berât idüb sefer hidmetinde iken
bundan akde[m] Hamâ begi olan Mehmed Beg bir tarik ile tekrâr görilmek içün hükm
alub defterleri virilmiş idi varub ba„zı tebdîl [ü] tağyîr itmeğin tevcih hidmetde zü„amâ
vü erbâb-ı tîmâra mahsûl hususında küllî gadr olan lâzım gelmeğin müşârun-ileyhin
takrîr [ü] tevzî„i mukarrer olmağın buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle vusûl buldukda, eğer beglerbegleri ve sancak-begleri ve sâ‟ir


zü„amâ vü erbâb-ı tîmârdur müşârun-ileyh tahrîr ü tevzî„ idüb tezkire virüb berât
i[de]nlere ze„âmet [ve] tîmârları berâtları mûcebince tasarruf idüb müşârun-ileyh
Mehmed Beg anun tebdîl [ü] tağyîr idüb virdüği tezkire mûcebince tevzî„ ola mugâyir
ze„âmet [ve] tîmâra dahl idüb tevzî„ olub berât idenler mutasarrı[f] olalar dahl idüb
nesnelerin...

369
İki kez yazılmış

62
143-2

Bâ-müsvedde-i Li Müşârun-ileyhe virildi.

Fî 5 Muharrem Sene 996

TrablusĢâm beglerbegisine ve kâdîsına hüküm ki:

Bundan akdem vilâyet-i mezbûreyi tahrîr iden Hacı Kasımoğlu Mehmed dâme
mecduhû tahrîr idüb Südde-i sa„âdet‟e defterleri gönderüb teslîm itdükde bundan akdem
Hıms begi olan Mehmed ziyâde ifrâz çıkarurum diyü bir tarîk ile tekrâr kendü tashîh
itmek içün defter[ler]i alub hükm-i şerîf ile irsâl olmuş idi. Tekrâr ba„zı tebdîl [ü] tağyîr
idüb asılları virmek defter idüb Südde-i sa„âdet‟e gönderüb müşârun-ileyhin tevzî„
mukarrer olub buyurdum ki:

Anun gibi zü„amâ vü erbâb-ı tîmârın müşârun-ileyhin Hacı Kasımoğlu


mezburun tevcih idüb berât itdürenlere ze„âmet [ve] tîmârları ellerinde olan berâtlar
mûcebince ve tezkireler mûcebince zabt idüb anun gibi Hıms begi Mehmed sonradan
tebdîl [ü] tağyîr idüb tezkire virdüklerine dahl itdürmeyesin ve zü„amâ vü erbâb-ı tîmâra
tenbîh eyleyesin ki tevzî„i mukarrer idi diyü tekrâr Südde-i sa„âdet‟e [g]elmeyüb
ze„âmet ü tîmârları berâtları mûcebince zabt itmeyeler müşârun-ileyh Hacı
Kasımoğlınun beyâzı olub defterleri ve müsveddeleri müşârun-ileyh Mehmed‟den alub
yarar âdemler ile mu„accelen Südde-i sa„âdet‟e gönderesin ki defterhâneye teslîm oluna
eğer müşârun-ileyh hâzır bulınmaz ise defterleri her kanda konmışsa alub irsâl eyleyesin
teslîm olınmışdur.

143 / 313

Bâ-müsvedde-i Nişâni Paşa hazretleri Hacı Kasım-zâde Mehmed Efendi‟ye virilmişdür.

Fî 5 M Sene 996

TrablusĢâm beglerbegine hüküm ve TrablusĢâmda vâkı„ olan umûmen


kâdîlara hüküm ki:

Bundan akdem Trablusşâm beglerbegiliğinde vâkı„ olan elviyeyi sâbıkâ


Trablusşâm‟da hazîne defterdârı olan Mehmed tahrîr eyleyüb defterleri Südde-i
sa„âdet‟üme getürdükde tevzî„ idüb eğer beglerbegi eğer ümerâ ve eğer sâ‟ir zü„amâ vü

63
erbâb-ı tîmâr istihkâklarına göre tezkirelerin alub berât idüb bu hidmetinde iken bundan
akdem Hamâ begi olan Mehmed Beg bir tarikle tekrâr görmek içün hükm alub defterleri
virilmiş idi. Varub ba„zı tebdîl ü tağyîr itmeğin tevcih hidmetde olan zü„amâ vü erbâb-ı
tîmâra mahsûl husûsında küllî gadr olmak lâzım gelmeğin müşârun-ileyhin tahrîr ü
tevzî„i mukarrer olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, eğer beglerbegileri ve eğer sancak-begleri ve zü„amâ vü


erbâb-ı tîmârdur müşârun-ileyh tahrîr ü tevzî„i idüb tezkire virüb berât idenlere ze„âmet
ü tîmârların berâtları mûcebince tasarruf itdürüb mûmâ-ileyh Mehmed Beg anun gibi
tebdîl ü tağyîr idüb virdüği tezkireleri mûcebince tevzî„i ola mugâyir ze„âmet ü
tîmârlara dahl itdürmeyesin tevzî„i olındu berât idenler mutasarrıf olalar eğer dahl idüb
nesnelerini almışlar ise girü bî-kusûr alıviresin.

143 / 314

Mezkûra virilmişdür.

Fî 6 M Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i hazret-i Nişâncı Paşa Vav

TrablusĢâm beglerbegisine ve vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan kâdîlara


hüküm ki:

Bundan akdem vilâyet-i mezbûreyi tahrîr iden Hacı Kasımoğlu Mehmed dâme
mecduhû tahrîr itdüği defterlerin Südde-i Sa„âdet‟e getürüb teslîm itdükde mukaddemâ
Hamâ begi olan Mehmed “ziyâde ifrâz çıkarurum” diyü bir tarikle tekrâr kendü tashîh
itmek içün defterlerin alub hükm-i şerîfümle irsâl olınmışdı tekrar ba„zı tebdîl ü tağyîr
idüb ihtilâl virmeğin defterleri alub Südde-i sa„âdet‟üme gönderüb müşârun-ileyhin
tevzî„i mukarrer olmayub buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda müşârun-ileyh Hacı Kasımoğlu tevzî„de tevcih idüb berât


idenlere ze„âmet ü tîmârların ellerinde olan berâtları ve tezkireleri mûcebince zabt
itdüresin eğer mezkûr Hamâ begi Mehmed sonradan tebdîl ü tağyîr idüb tezkire
virdüklerine dahl itdürmeyesin ve zü„amâ vü erbâb-ı tîmâra tenbîh eyleyesin ki tevzî„
mukarrerlerin diyü tekrâr Südde-i sa„âdet‟üme gelmeyüb ze„âmet ü tîmârların berâtları
mûcebince zabt eyleyeler müşârun-ileyh Hacı Kasımoğlunun beyâz olunan defterleri ve

64
müsveddelerin müşârun-ileyh Mehmed Beg‟den alub yarar âdemler ile mu„accelen
Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki defter haneye teslîm oluna eğer müşârun-ileyh hâzır
bulınmazsa defterleri her kanda konmışsa alub irsâl eyleyesin.

144 / 315

Şim[di]den sonra begler marifetiyle yazıla emr-i şerîf

Kapucılar kethüdâsına virilmişdür.

Fî 6 M Sene [9]96 Vav

Bâ-müsvedde-i Nişâncı Paşa

Vize begine hüküm ki:

Vize kâdîsı mektûb gönderüb bir yıldan mütecâviz sancağunda olmamağla etrâf
ü eknâfda olan ehl-i fesâd ve kuttâ„u't-tarîk hırsuzlar vilâyet hâlî ? Devletlu Kabaağaç
kurbinde ve sâ‟ir memerr-i nâs olan mahallerde cem„ olub ahâlî-i vilâyete envâ„-i zarar
irişdirdüklerinden gayrı mürûr ve ubûr iden ebnâ‟-i sebîlün yollarına çıkub katl-i nüfûs
idüb nehb ü gâret-i emvâl itmekle âyende vü revende ziyâde muzdaribü‟l-hâl
olmışlardur diyü ehl-i fesâd ü şenâ„atden hıfz ü hırâset itmek murâd itdürdüklerin arz
eyledi. İmdi, vilâyet ü memleket[e] sancak-begi nasb itmekden murâd ol vilâyetin hıfz ü
hırâsetidir sancağınun hıfz u hırâseti ve ehl-i fesâdun zabt ü sıyâneti içün hükm-i
şerîfüm lâzım değildür ba-mücerred ol bahâne ile memleket ü vilâyetin üzerine çıkub
re„âyâya te„addîdir. Buyurdum ki:

Vardukda, (Boşluk) sancağun hıfz ü hırâsetinde ve ehl-i fesâd ü şenâ„atin zabt ü


sıyânetinde dakîka fevt itmeyesin bu bahâne ile teftîş nâmına il üzerine çıkub re„âyâya
te„addî vü tecâvüzden ziyâde hazer eyleyesin.

144 / 316

Dîvân‟da yazılmıştır Nişâncı Paşa hazretlerine virilmişdür.

Fî 8 M Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Nişâncı Paşa Vav

65
Mısır kâdîsına ve beglerbegisine hüküm ki:

Anadolu Kâdî-askeri Südde-i Sa„âdet‟e şöyle arz eyledi ki, Mısır müteferrikalarından
olub anda melikü‟n-neccâr olan Seyyid Ali nâm kimesnenün resm-i kısmeti kendüye
vâkı„ iken mukaddemâ Mısır kâdîsı olub hâlâ Mekke-i Mükerr[eme] kâdîsı olan
Bahâ‟eddîn kısmet idüb hakkın almış buyurdum ki:

Âdemi vardukda şer„le göresin fi‟l-vâkı„ mezkûr melikü‟n-neccar ve Mısır


müteferrikalarından âdem ve müşârun-ileyh resm-i kısmet almışsa ne mikdâr resm-i
kısmet almışsa ba„de‟s-sübût hükm idüb alıvirüb ta„allül ü nizâ„ itdürmeyesin.

144 / 317

Beglerbegi hazretlerine tâbi„ Mahmud Çavuş‟a virildi.

Fî 12 M Sene [9]96

Bâ-tashîh-i hazret-i Efendi

Eflak Voyvodasına hüküm ki:

Boğdan ve Akkirman ve Bender câniblerinde Kazak eşkiyâsı hareket idüb zarar


kasdında olduğı istimâ„ olınub lâzım gelüb bi‟z-zât sen dahı varub mu„âvenet eylemen
emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, anun gibi iktizâ idüb a„da def‟ine sen dahı bi‟z-zât varmak
lâzım gelürse yirine yarar [ü] mu„temedün-aleyh kâ‟im-makâm nasb idüb dahı sen bi‟z-
zât varub Boğdan voyvodasıyla hüsn-i ittihâd ü ittifâk ile yek-dil ü yek-cihet olub
a„danın def„ u ref„i bâbında envâ„-i sa„y ü ihtimâm eyleyesin eğer sen varmak lâzım
gelmezse mu„âvenet içün kifâyet mikdârı asker tedarük ve nakl idüb bir baş u buğ nasb
idüb yât ü yerâkları ile ve tüfeng ile ber-vech-i isti„câl Boğdan‟a irsâl ü îsâl eyleyesin.

145 / 318

Mahmud Çavuş‟a virildi.

Fî 12 M Sene [9]96

Bâ-tashîh-i hazret-i Efendi

66
Vilâyet-i Eflak‟dan Südde-i sa„âdet‟üme gelince vâkı„ olan kâdîlara hüküm
ki:

Eflak voyvodasının âdemleri ba„zı mühimm haber ile Südde-i sa„âdet‟üme


gelmek lâzım oldukda iki nefer âdemi içün menzîlden menzîle bârgîr tedarük itdirilmek
emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, anun gibi memleket ü vilâyete ve a„dâ-yı hâksâra müte„allık


bir gâyetle mühimm-i maslahat olub ber-vech-i isti„câl âdemleri gelmek lâzım oldukda
iki nefer âdemine menzîl bârgîri olan yirden birer menzîl bârgîri tedarük idüb ber-vech-i
isti„câl Südde-i Sa„âdet‟üme irsâl eyleyesin avk [ü] te‟hîrden ziyâde hazer idesin.

Bu dahı Bir sûreti Boğdan‟ın voyvodasınun âdemlerine yazılmışdur. İki nefere.

145 / 319

Müşârun-ileyh Mahmud Çavuş‟a virildi.

Fî 12 M Sene [9]96 Bu dahı

Erdel Voyvodasına hüküm ki:

Boğdan ve Eflak voyvodalarına âdem lâzım olmağın vilâyet-i Erdel‟de olan


gönüllülerden vech ü münâsib görüldüği üzre kifâyet mikdârı yazılub gönderilmek emr
idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, te‟hir itmeyüb vilâyet-i Erdel‟den Boğdan ve Eflâk‟a kendü


hüsn-i ihtiyâr ile gitmek murâd idenler her kimler ise yazub defter idüb mühürleyüb
Boğdan ve Eflak‟dan bu husus-i mühimmiyçün kalan âdeme teslîm idüb gönderesin
vilâyet-i Boğdan ve Eflak sâ‟ir Memâlik-i mahrûse‟m gibi olub her vechle sıyâneti
lâzım olmışdur yazub gönderdüğin kimesnelere tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki varub
a„dânun def„ u ref„i hususında ikdâm ü ihtimâm eyleyüb mezbûran-ı voyvodalar vech
[ü] münâsib gördüği üzre hidmette ve yoldaşlıkda bulınalar.

145 / 320

Bâ-hatt-ı hazret-i Efendi

67
Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Erzurum beglerbegisine ve defterdârına hüküm ki:

Murad Paşa‟nın Erzurum‟da cebe-hâne ve mehterhâne ve gayrıdan cüz‟i vü küllî


her nesi varsa cümlesi Südde-i sa„âdet‟üme irsâl olunmasın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub müşârun-ileyhin anda


Erzurum‟da eğer cebe-hâne ve eğer mehterhâne ve gayrı esbâbdan ne makûle ve ne
mikdâr nesnesi var ise cümlesin yazub defter idüb mühürleyüb dahı eğer anda mîrî
develer var ise anlara tahmîl idüb yok ise yarar kifâyet mikdârı kira davarı dutup
cümlesin tahmîl itdirüb ve yanlarınca hıfz ü hırâset içün lâzım olduğı denlü yarar
âdemler ta„yîn idüb bile koşub mu„accelen Südde-i sa„âdet‟üme gönderüb avk ü
te‟hirden ziyâde ihtirâz eyleyesin ve cümle ne mikdâr esbâb ise aynı ile nekîr u kıtmîr
defter idüb bir sûreti anda elkoyub bir sûretin dahı mühürleyüb müşârun-ileyh çavuşa
virüb emîn ü sâlim Südde-i sa„âdet‟üme îsâl eyleyesin.

145 / 321

Bâ-tashîh-i Efendi

[Bâ]müsvedde-i Safer Vav

AkĢehir kâdîsına hüküm ki:

Sâbıkâ Akşehir müderrisi olan Mevlânâ [ Boşluk ] Südde-i sa„âdet‟üme gelüb


evkâf-ı hâssa mütevellisi [Boşluk] evin basub muhkem darb idüb küllî ihânet itdüğin
bildürüb mezbûr mütevellî Südde-i sa„âdet‟üme getürilüb ahvâlleri şer„le görilmek
bâbında inâyet recâ itmeğin mezbûr mütevellî Südde-i sa„âdet‟üme gelmek emr idüb
buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, emrüm üzere mezbûr mütevellîye tenbîh eyleyesin ki


mu„accelen Südde-i sa„âdet‟üme gelüb tarafeynin ahvâli şer„le görilüb icrâ-yı hakk
olına hususı mezbûrda ihmâl ü imhâlden hazer eyleye. Şöyle ki, emrüme muhâlefet
eyleyüb gelmeye tevliyeti alınmağla konılmaz ana göre mukayyed olub ber-vech-i
isti„câl gele.

146 / 322

68
Mezkûr Hasan‟a virilmişdür.

Fî 13 M Sene [9]96

Bâ-hatt-ı Ferik

Bâ-tashîh-i hazret-i Efendi Vav

Üsküb begine ve kâdîsına hüküm ki:

Hasan nâm kimesne Südde-i sa„âdet‟üme gelüb boyalı Mehmed Halife nâm
nâ‟ib fuzûlen kendüyi ta‟zîr itdüğin bildirmeğin mezkûr nâ‟ib hisâr-erlerine koşılub ve
mezkûr Hasan‟ın ahvâli dahı mufassalen yazılub arz olınmasın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, te‟hir ü tevakkuf itmeyüb mezkûr nâ‟ibi ele getürüb dahı
mezkûr zaîmi niçün arz itmedi ta‟zîr eyledi ise ve mezkûr zaîm Hasan dahı kendü
halinde midür ve Şehr-bâne ile dir ve ta‟zîr olunmana bâ„is ne olmışdır bir nesnesin
ketm itmeyüb ikisinin dahı ahvâlin sıhhati ve vukû„ı üzre yazub ve mezbûr nâ‟ibi yarar
hisâr-erlerine koşub yazılan arz ile maân Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ammâ bile
koşub gönderdüğin hisâr-erlerine muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki, gaflet ile gaybet
itdirmekden ziyâde hazer eyleyeler. Şöyle ki, gaybet itdüreler hisâr-erlerinin
haklarından gelinür ana göre mukayyed olub ihmâlden sakınalar.

146 / 323

Bâ-müsvedde-i Abd Efendi Vav

Midüllü begine hüküm ki:

İstanbul kâdîsı mektûb gönderüb hîn-i teftîşde Yorgi veled-i Nikola nâm
zımmîye kefîl bulınmamağla küreğe virilüb hâlâ bunun Arnebud nâm karyeden Malkoç
nâm sipâhî ile Hamza nâm yeniçeri nefsine ve zamân talebinde ihzârına kefîl ve Faro
nâm zımmîye dahı karye-i Keşliden Yusuf bin Zeynel ve Mehmed bin Yusuf ve Küçük
Hüseyin nefsine ve ihzârına kefîl olub da„vâ-yı hakk ider kimesne dahı olmağıb
kürekden ıtlâk olınmaları emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda emrüm üzre mezbûrları kürekden ıtlâk eyleyesin.

Bu dahı bir sûreti dahı Hâslar kazâsına tâbi„ Kara Ahmedli nâm karyeden Abdi bin
Ali‟ye hîn-i teftîşde kefîl bulınmamağla küreğe konılub hâlâ karye- i mezbûreden

69
İbrahim bin İsmail ve Mustafa bin Osman kefîl olmağıb ıtlâkı içün mîr-i livâya ? emir
yazılmışdur.

146 / 324

Kâtib Halil Bey‟e virilmiştir.

Fî 12 M Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Halil Bey

Isparta ve Gönen ve Eğir(dir) ve Burdur ve Karaağaç ve Gölhisar


Kâdîlarına hüküm ki:

Sâbıkâ Hamid begi olan Mehmed‟in ve kethüdâsı ve sübaşılarının fukarâya


envâ„-i zulm ü te„addîleri olub hilâf-ı şer„-i şerîf erzâk ü esbâb ve mâlların aldıklarından
mâ„adâ livâ-i mezbûrda ba„zı üşerâ ve ehl-i fesâd ele getürmeğe me‟mûr olan Dergâh-ı
mu„allâ‟m müteferrikalarından Mehmed zîde mecduhû ba„zı ehl-i fesâd ü kuttâ„u‟t-tarîk
ele getürmiş iken cebr ile elinden alub ıtlâk itdirmekle ıtlâk olınan ehl-i fesâdı ele virüb
dahı zimmetlerinde zuhûr iden hukûk sahiblerine alıvirilmek içün mufassalen emr-i
şerîfüm virilmiş idi. Girü ol emr-i şerîfüm kemâ-kân mukarrerdür. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, zikr olınan ahkâm-ı şerîfe mûcebince amel idüb şer„-i şerîfe
ve emr-i münîfe muhâlif bir ferde ta„allül [ü] nizâ„ itdirmeyüb icrâ-yı Hakk olınmakda
ikdâm ü ihtimâm eyleyesin ki, eyyâm-ı adâletümde ehl-i fesâdun şer„ u şûrından
Müslimanlar halâs olub âsûde olalar.

147 / 325

Haydar Çavuş‟a virildi.

Fî 10 M Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Li Efendi Vav

Niğbolu begi Mehmed Beg‟e hüküm ki:

70
Akkirman kâdîsı mektûb gönderüb Silistre begi Hüseyin dâme izzuhû‟dan
doksan beş zi‟l-hicce‟sinün yigirmi sekizinci günü mektûb vârid olub senün cânibinden
kendüye mektûb gelüb Leh cânibinden iki bin mikdârı Kazak Boğdan voyvodasınun
üzerine gelüb Turla suyunı geçdüği gibi voyvoda üzerine varmadan ferâgat idüb
Akkirman ve Bender üzerine varmak kasdında olub ve Kazak tâ‟ifesi Turla suyın
berüye geçdüklerinden sonra on bin mikdârı kâfir oldılar diyü haber gelüb ve Boğdan
voyvodası sâkin olduğı Yaş pazarından firâr idüb ne mahalle gitdüği ma„lûm değildir
diyü haber gönderdüğin ulağla arz eyledüği ecilden hususı mezbûr sıhhati üzre ber-
vech-i isti„câl arz u i„lâm olunmasın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub vâkıa hususı mezbûr arz
olınduğı üzre midir yohsa gayrı vâkı„ midir eğer sahîh ise gelen küffâr ne mikdârdır ve
bi‟l-fi„l fikr-i fâsidleri ne cânibedir ve Boğdan voyvodası dahı sahîh firâr itmiş midür
niçedir aslâ meşkûk ü mübhem nesne komayub aslı ve sıhhati üzre mu„accelen Südde-i
sa„âdet‟e arz eyleyesin.

147 / 326

Haydar Çavuş‟a virildi. [Yev]m-i m[ezbur]

Bâ-müsvedde-i hazret Efendi Vav

Boğdan Voyvodasına hüküm ki:

Mektub gönderüb Silistre sancağının sipahileri ziyâde olub Bender ve Akkirman


ve Kili kırlarında kışlarlarsa müzâyaka lâzım gelür diyü Silistre begi olan Hüseyin dâme
izzuhû kasaba-i Baba‟da ve sancağı sipâhîleri etrafında kışlamak içün ve emr-i şerîf
virilmek recâsına arz eyledüğin ecilden vech-i meşrûh üzre müşârün-ileyhe hükm-i
şerîfüm gönderilmişdür. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda arz itdüğin üzre müşârün-ileyh Hüseyin dâme izzuhû kasaba-
i Baba‟da kışlayub ve sancağı sipâhîleri etrafında kışlayub müretteb ü mükemmel hâzır
bulınalar. Şöyle ki, bir mühimm hidmet vâkı„ olub müşârun-ileyh Silistre begi Baba‟dan
kalkub varınca maslahat avk olınub ve yâhûd el-„iyazü bi‟llah zarar lâzım gelürse sonra
senden sual olunur ana göre mukayyed olub kemâl-i basîret ü intibâh üzre olasın.

147 / 327

71
Mısır paşasının kâtibi kâtib Mehmed Çelebî ‟ye virildi.

Fî 12 M Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Safa Çelebî Vav

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Hâlâ Habeş beglerbegisi olan Hüdâverdi dâme ikbâlehû Südde-i sa„âdet‟üme


arz-ı hâl gönderüb kadîmden Habeş beglerbegisi olanlara Mısır hazînesinden on bin
filori karz virilügelmişdür diyü kendüsine dahı hazîne-i Mısır‟dan on bin filori karz
virilmek bâbında inâyet recâ itmeğin buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, fi‟l-vâkı„ Habeş beglerbegisi olanlara kadîmden ol


mikdâr filori karz virilügelüb sonra emr-i şerifim ile men„ olunmak ile müşârun-ileyh
dahı hazîne-i Mısır‟dan olıgeldüği üzre ol mikdâr filori karz virüb deftere kayd
itdüresin.

147 / 328

Bu dahı Bu dahı Vav

MüĢârun-ileyhe hüküm ki:

Habeş beglerbegisi Hüdâverdi dâme ikbâlehû arz-ı hâl gönderüb âdemlerinden


olub Mısır müteferrikalarından ve çavuşlarından ve gönüllülerden olanlar kendü ile
Habeş‟e bile gidüb anda istihdâm olınub dirliklerine dahl olınmamak bâbında emr-i
şerîfüm recâ itmeğin buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, müşârun-ileyhin âdemlerinden olub bi‟l-fi„l Mısır‟da


dirlikleri olanlardan şimdiyedek Habeş beglerbegisi olanlarıyla ne mikdâr kimesne
istihdâm gerek ise müşârun-ileyhin dirliğine âdemlerinden dahı ol mikdâr kimesne
ta„yîn idüb icâzet tezkiresi viresin ki varub müşârun-ileyh ile Habeş‟de hidmetde olalar
ve defterde dahı isimleri üzre işâret itdüresin ki, nev‟an dirlikleri âhara verilmeye [diyü]
hüküm yazılmışdur.

148 / 329

72
Bu dahı Kâtib Mehmed‟e virilmişdür.

Bâ-hatt-ı Safa Vav

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Hâlâ Habeş beglerbegisi olan Hüdâverdi dâme ikbâlehû arz-ı hâl gönderüb
kadîmden Habeş beglerbegisi olanların Habeş‟de alacakları sâlyânelerinden mahsûb
olmak üzre Mısır‟dan yüz bin akça virilügelüb kendüye dahı ol vechle virilmek bâbında
inâyet recâ itmeğin buyurdum ki:

(Boşluk) Göresin fi‟l-vâkı„ Habeş beglerbegisi olanlara kadîmden Mahrûse-i


mezbûreden yüz bin akça virilügelmiş ise bi‟l-fi„l Habeş‟de mutasarrıf olduğı on iki
kerre yüz bin akça dirliğinin yüz bin akçası fürû nihâd olmak üzre müşârun-ileyhe dahı
Mısır‟dan yüz bin akça virüb deftere kayd itdüresin diyü hüküm yazılmışdur.

148 / 330

Mahmud Çavuş‟a virildi.

Fî 12 M Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Efendi Ha

Boğdan voyvodasına hüküm ki:

Hâliyâ Kazak eşkıyâsının hareketi olub vilâyet-i Boğdan üzerine düşmek


ihtimâli olmağla def‟-i mazarratları içün kifâyet mikdârı âdem yazmak bâbında icâzet-i
hümâyûnum recâ eyledüğin i„lâm olınmağun buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda mukayyed olub anun gibi âdem yazmak iktiza
iderse vilâyet-i Boğdan‟da olan gönüllülerden hüsn-i ihtiyâriyle gelüb ulûfeci yazılmak
murâd idenlerden kifâyet mikdârı yarar ve a„dâ ile mukâbele ve muhârebeye kâdir
kimesne yazub ulûfeci nâmıyla deftere kayd itdirüb istihdâm eyleyesin. Hüsn-i
ihtiyâriyle gelenleri yazub kifâyet mikdârından ziyâde yazmayasın.

Mahmud Çavuş‟a virildi. Fî 12 M

Bu dahı HA Bir sûreti Eflak voyvodasına vech-i meşrûh yazılmışdu[r].

148 / 331

73
Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Bostancı-başı‟ya gönderilmişdür.

Tahrîren Fî 12 Muharrem Sene [9]96 Vav

Edirne kâdîsına ve Bostâncı-baĢı‟ya hüküm ki:

Edirne kurbinde katl olunan kapucı Hüseyin‟in esbâbından ba„zı esbâb bi‟l-fi„l
Edirne sübaşısı olan kimesnede bulınub ve mezkûr sübaşı hakkında ba„zı kimesneler
gelüb dâ‟imâ harâm-zâde ve ehl-i fesâd ile şerîk olub bu fesâdı idenler kimler idüğide
sübaşı bilür diyü i„lâm olındı. İmdi, bir yirdeki sübaşı olan kimesneye böyle ehl-i fesâd
şerîki olub maktûlin esbâbı aynı ile sübaşıda ola ol vilâyetin hâlî niçe olur ma„lûmdur
niçün mukayyed olmayasız bu cânibe ma„lûm olasın anda vâkıf olmayasın bu bâbda
mes‟ûl olmışsındur. Buyurdum ki:

Kapucılarımdan Bayram ve Hasan zîde kadruhümâ vardukda, bu hususı kemâl-i


tedbîr ü tedarükle görüb hafiyyeten ba„zı kimesneler gönderüb ehl-i fesâda mu„ayyen
olmak şekli ile mi olur ve yâhûd âhar vechle mi olur her ne tarîkle olursa zuhûra
getürmek bâbında hüsn-i firâset ile mukayyed olub göresin şöyle ki sübaşı elinde ve
yâhûd â[de]mleri elinde maktûl-i mezbûrun esbâbından cüz‟î den ve küllî den her ne
bulınursa eğer sübaşı [ve] çavuş ve yâhûd ? tâ'ifesinden ise kapucıya koşub Südde-i
sa„âdet‟üme gönderesin eğer çavuş ve sipâhî tâ'ifesinden değil ise kayd ü bend idüb
elinde bulınan esbâb ile maân kapucılarıma teslîm idüb gönderesin eğer sübaşı elinde ol
makûle esbâb bulınmayub fe-emmâ ahâlî-i vilâyet yaramazlığına ve ehl-i fesâda muîn ü
zâhir olduğına şehâdet iderler ise ana göre ahvâlin sıhhati ve vukû„ı üzre yazub Südde-i
sa„âdet‟üme arz eyleyesin. Bu bâbda kemâl-i tedbîr ü tedarük üzre olub bir vechle
zuhûra getüresin ki eyyâm-ı adâletümde ehl-i fesâdın ve ehl-i fesâda muîn ü zâhir
olanların haklarından gelinüb ebnâ‟-i sebîl ferâğ-ı bâlla varub gelüb du‟â-yı devâm-ı
devletime iştigâl üzre olalar.

149 / 332

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Müşârun-ileyh Ca„fer Paşa‟nın kapu kethüdâsına virildi.

74
Fî Sene 995 Vav

Demurkapu‟da olan vezîr Ca„fer PaĢa‟ya hüküm ki:

Hâliyâ mektûb gönderüb şimdiki halde vilâyet-i Şirvan emn ü emân üzre olub
Dağıstan ve Gürcistan vilâyet-i Kızılbaş firâr idüb perâkende olan re„âyâdan iki üç bin
hâne yirlerine gelüb vatanların ma„mûr itmekle a„dâdan serhadde bir amed-i tecavüz
itmekle mâl-i Pâdişâhî cem„ olınub mukâta„ât dahı ezdiler üzre olmağile sene-i sâbıkâda
der-i devlete seksen yedi yük akça hesâbı üzre gönderilen muhâsebeden bu yıl Şirvan‟da
cârî olan akça hesâbı üzre ikiyüz yük akçe husûle gelmek ümid olınur perâkende
re„âyânın nihâyeti yokdur cümle yirine gelüb ve Gence ve Karabağ feth olınursa sene-i
âtiyyede dahı ziyâde olub küllî mâl hâsıl olmak muhakkakdur. Vilâyet-i Şirvan‟da olan
kul tâ‟ifesine ve sâ‟ir mesarife bu yıl seksen yük akça masraf olub harîrden mâ„adâ
Hazîne-i Âmire‟de otuz yük Şirvanî akça yedek kalur ve dört bin batmân harîr dahı
hazîne‟de hıfz olınub in-şâ‟allâh vakti ile der-i devlete irsâl olınur. Zikr olınan otuz yük
akça sâfi Osmani hesâbı üzre on üç yük akça ider ol dahı harîre tebdîl olınub irsâl
olunur. Bu diyâr akçasının gayrı memâlikde revâcı yokdur harîre tebdîl olınub
gönderilmek enfa‟dır diyü bildürmişsin ve mektûb ile gelen âdemin dahı bu yıl inâyet-i
Hakk‟la Şirvan‟ın cümle mahsûli zabt ü kabz olınub ancak çeltük mahsûli kalub ol dahı
kabz olınmak üzredir diyü bildirdi. İki cihanda yüzün ağ olsun vakıen senden dahi
umulan bu makûle hidmet idi zuhûra getürmişsin dîn yoluna hidmetin hemân dünya
içün olmasın dahı ahiret içün olsun şimdiyedeğin dîn-i mübîn-i seyyidü‟l-mürselîn üzre
itdiğin hidmetin atebe-i ulyâmda kemâl-i mertebe pesendîde vâkı„ olmışdur me‟mûldür
ki huzûr-ı Hakk da dahı makbûl olub eğer senün ve eğer sâ‟ir kullarumun cerâid imâl
hasenelerine ser-nâme olub dünyâ ve ahiretde ecirlerin müşâhede idesin. İmdi
buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, nihâd-ı sadâkat mûtadında olan vüfûr-ı şecâ„at ü şehâmet ve


hüsn-i firâset ü kıyâset muktezâsınca var kuvveti bazuya getürüb kemer-i gayret ü
hamiyet miyan-ı câne-bend idüb dahı anda olan begler ve ağalar ve kapum halkı ve
yeniçeri ve gayrı ile hüsn-i ittihâd ü ittifâk üzre olub hıfz ü hırâset-i memleket ve zabt ü
sıyânet sipâh ve ra„iyyetde bezl-i makdûr idüb beyne‟l-mâlik tevfîr ü teksîri bâbında
envâ„-ı mesâ„î-i cemîle zuhûra getüresin. Asıl hidmet şim[di]den sonradur şimdiyedeğin
bu denlü zahmet ü meşakkat çekilüb şimdi bi-inâyeti‟l-meliki‟l-mennân vilâyet-i Şirvan

75
tamâm emn ü emân üzre olub suhuletle mahsûl kabz olınub yedek akça dahı alıkonduğı
atebe-i ulyâmda tamâm makbûl ü pesendîde olmışdur. El-hamdü li‟llâhi te„âlâ dâ‟imâ
memâlik-i a„dâ hezimet-karîn harb şemşîr-i zafer-te‟sîr asâkir-i müslimîn ve cunûd-ı
mü‟minîn ile muzâfât-ı memâlik-i mahmiyye-i İslâmiye olmakdan hâlî olmaya ol
cânibde olan kullarım hiçbir an hâtır-ı hümâyûnumdan devr olmazlar dâ‟imâ hayır
duâm anlar iledir. İki cihânda yüzleri ağ olsun in-şâ‟allâh her biri zuhûra gelen
hidmetleri ve yoldaşlıkları mukâbelesinde envâ„-ı inâyet-i aliyye-i hüsrevânemle behre-
mend ve ber-murâd olmaları mukarrerdür. Ana göre her biri dîn ü devlet-i hümâyûnuma
müte„allık hidmetde bezl-i makdûr ve sa„y-i meşkur eyleyüb inâyet-i Hakk‟la yüz
aklıkları tahsîline sa„y eyleyeler.

150 / 333

Vav Bâ-müsvedde-i Dal

Müşârun-ileyhe gönderilmişdür.

Tahrîren Fî Zi‟l-hicce Sene [9]95

Edirne‟de Bostâncı-baĢı‟ya hüküm ki:

İstanbul‟da vâkı„ olan Darü‟s-sa„âde-i Atîk bahçesiyçün gül lâzım olmağın


olıgeldüği üzre Edirne‟den gül ihrâc itdirilüb gönderilmek emr idüb âdet-i kadîme üzre
lâzım olan akça virilmişdür. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, te‟hir ü tevakkuf eylemeyüb gereği gibi mukayyed olub


şimdiyedeğin tedarük olınduğı üzre gül fidanı tedarük eyleyüb bârgîrlere tahmîl idüb
Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ihmâl ü müsâheleden hazer eyleyesin.

150 / 334

Vav Bâ-müsvedde-i Li Efendi

Mahmud Çavuş‟a virildi.

Fî 13 Muharrem Sene [9]96

Erdel voyvodasına nâme-i hümâyûn yazıldı ki:

76
Hâlâ vilâyet-i Erdel harâcı ile gönderdüğiniz Turme Hristoni nâm ilçinüz
Âstâne-i sa„adet‟ümüze gelüb me‟mur olduğı hidmetde tamâm-ı edeb üzre edâ idüb girü
ol cânibe teveccüh itmeğe icâzet-i hümâyûnumuz mukâret? olmışdur gerekdir ki:

Nâme-i hümâyûnumuzla varub vusûl buldukda, mâ-tekaddemden Âstâne-i


sa„adet-âşiyân‟ımuza kıbeline olan vüfûr-ı sadâkat ü ihlâs ve ubûdiyyet ü ihtisâsın
muktezâsınca câdde-i istikâmetde sâbit-kadem olub min-bâ„d dahı vakti ve zamânı ile
harâcınız irsâl ü îsâl itmek hususında mukayyed olub ve ol cevânibe müte„allık vâkıf u
muttali„ olduğın ahbâr-ı sahîha i„lâmından ve sâ‟ir Dergâh-ı sa„âdet-destgâh‟ımıza
müte„allık hidemât-ı hümâyûnda envâ‟-ı mesâ„î-i cemîle zuhûra getüresin ve dâ‟imâ
kemâl-i teyakkuz ü intibâh üzre olub el-iyâzü billahi te„âlâ gaflet ile vilâyet-i Erdel‟e ve
ana karîb olan memâlik-i mahrûseden bir yire a„dadan zarar ü gezend irişmekden ihtiyât
üzre olub gaflet ü ihmâlden ictinâb eyleyesin.

151 / 335

Vav Bâ-tesvîd-i Li Efendi Bu dahı Mahmud Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 13 Muharrem Sene [9]96

Boğdan voyvodasına hüküm ki:

Akkirman kâdîsından ulağla mektûb gelüb Silistre begi Hüseyin dâme izzuhû
kendüye mektûbun gönderüb Leh cânibinden iki bin mikdârı Kazak kâfirleri senün
üzerine gelmek tenbîh Turla suyın berü yakaya geçüb ol havfdan sen dahı yirinden firâr
idüb lâkin Kazak tâ‟ifesi suyı geçdiklerinden sonra senün üzerine varmakdan ferâgat
idüb Akkirman ve Bender taraflarına müstevli olub ve suyı geçdiklerinden sonra on bin
mikdârı kâfir oldıkların i„lâm itdüğin arz eyledüği ecilden mu„accelen görilüb sıhhati
üzre arz olunmağçün Niğbolu begine müstakıl hükm-i hümâyûnum gönderilmişdür sen
dahı mukayyed olub husûs-ı mezbûru sıhhati üzre ale‟t-ta„cîl arz ü i„lâm eylemek emr
idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda onat vechile mukayyed olub vakıen berü cânibe ol
mikdâr kâfir geçmiş midür ve bi‟l-fi„l ne mahaldedir ve fikr-i fâsid ve kasd ve
tedârükleri ne yön(?) üzerinedirve ne mikdâr kâfir cem„ olmışdur ve sen dahı henüz ne
memlekette mütemekkinsin ve fikr ü tedârükin ne yön(?) üzerinedir mu„accelen yazub

77
Südde-i sa„âdet‟üme bildiresin ki ana göre lâzım olan tedarük ola ve müşârün-ileyhim
begler ile haberleşüb a„danın def„ u ref„i ile mukayyed olasın hemân şimdi
eglendürmeyüb sahîh haber ne ise mu„accelen arz eyleyesin.

151 / 336

Bâ-müsvedde-i hazret-i Nişâncı Paşa

İbrahim Paşa hazretlerine virilmişdür.

Fî 13 Muharrem [Sene][9]96

Menemen ve Bergama ve Ayazmend ve Tuzla kâdîlarına hüküm ki:

Taht-ı kazânuzda zuhûr idüb bi‟l-fi„l ele gelmiş ve fesâd ü şenâ„ati sâbitve sicill
olmış ki salb ü siyâsete müstahıkk olmaya anun gibiler Midillü begi Hüseyin dâme
izzuhû‟ya teslîm olub küreğe virilmek emr idüb buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle âdemi vardukda, anûn gibi bi‟l-fi„l fesâd ü şenâ„atde bulınub
sâbit ve sicill olmış ki salb ü siyâset lâzım gelmeye anun gibilerin cerîmelerin
aldırmayub ıtlâk itdirmeyüb müşârün-ileyhe teslîm eyleyesiz ki, küreğe konub istihdâm
eyleye ammâ bu bahâne ile kalan zamânda fesâd eyleyüb sicill olmışdur diyü hâlâ
kendü hallerinde olanlara ahz ü celb sebebi ile dahl itmeyesin ve ne mikdâr kimesne
virilürse ve her birinin cerîmeleri ne ise sûret-i sicilleri ile defter idüb bir sûret müşârün-
ileyhe virüb ve bir sûretin Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin. Mücrim defterine kayd
itdiresin ki lâzım geldikde yoklana şöyle ki, bu hususda zulm ü te„addîniz arz oluna
azille konılmazsız. Ana göre mukayyed olub fesâd ü şenâ„ati şer„le sicill olınub şer„le
salb ü siyâsete müstahıkk olanlardan mâ„adâ ceraîmi olub küreğe konulmak îcâb
idenleri virüb küreğe lâzımdır diyü hilâf-ı emr eyyâm-ı adâletümde bir ferde ta„ârruz
olınmakdan ziyâde ihtirâz eyleyesin.

151 / 337

Bu dahı Nişâncı Paşa müsveddesiyledir.

Sabıka Budun defterdarı Ahmed o begin âdemi İhsan nâm kimesneye virildi.

Fî 15 Muharrem Sene [9]96

78
Siroz ve Pirlepe ve Zihne kâdîlarına hüküm ki:

Bundan akdem mehâyif teftîşi içün taht-ı kazânuza irsâl olınan Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş teftîş-i mehâyif bahânesiyle her hâneden
hallerine göre kiminden beş kiminden dört ve üç bin akçaları alub te„addî itdüği
mu„temedün-aleyh kimesneler ihtiyâriyle ma„lum olub bu bâbda her birinüz mes‟ûl
olmışdur. İmdi, teftîşden mezkûr ref„ olınub Südde-i sa„âdet‟üme gelmesin emr idüb
buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, teftîş içün mezkûra yazılan fermân-ı şerîfüm elinden
alub mühürleyüb ve kendüyü Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ve anun gibi kurâ
halkından hilâf-ı Şer' akçaların alub gelüb da„vâ-yı hakk iderler ise hilâf-ı Şer' alınan
hakların ba„de‟s-sübût alıviresinhimâyet itmekden hazer eyleyesin.

152 / 338

Mezkûr Mahmud Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 18 M Sene 996

Bâ-müsvedde-i Ha Vav

Silistre ve Yergöğü kâdîlarına hüküm ki:

Vilâyet-i Eflak re„âyâsından ba„zı re„âyâ firâr idüb berü yakaya ba„zı yeniçeri vü
solak ü zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr ve sâ‟ir kapum kulları çiftliklerinde ve tîmârları
karyelerinde ve havâss-ı hümâyûn ve vüzerâ-i azâm ve sancak-begihâslarında ve evkâf
karyelerinde gelüb sâkin olmagile ol makûle Eflak re„âyâsı her kanda bulınursa inâd ü
muhâlefet itdirmeyübber-karâr-ı sâbık girü karyelerine temekkün itdirmekçün vilâyet-i
Eflak‟a gönderile diyü bundan akdem iki def„a emr-i şerîfümle çavuş irsâl olınub ve
taht-ı kazânuzda kasabalarda sâkin olan ba„zı yeniçeriler ve solak ü zü„amâ vü erbâb-ı
tîmâr ve havâss-ı hümâyûn âmilleri ve evkâf zâbitleri mâni„ olub emr-i şerîfüme itâ„at
[ü] inkıyâd itmeyüb re„âyâ-yı mezbûru fuzûlîalıkoyub virmediklerinden mâ„adâ niçe
fesâd ü şenâ„at eyleyüb ve şer„-i şerîf-i nebeviyye ihânet itdikleri i„lâm olınmağın
buyurdum ki:

79
Hükm-i şerîfümle Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mahmud Çavuş zîde
kadruhû vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub anun gibi vilâyet-i mezbûre
re„âyâsı vech-i meşrûh üzre her kanda bulınur ise inâd ü muhâlefet itdirmeyüb emr-i
sâbık üzre zuhûra getürüb kânûn-ı kadîm üzre girü yirlerine temekkün olunmasıyçün
vilâyet-i Eflak voyvodasının vekîline teslîm idüb girü yirlerine gönderesin. Şöyle ki, bu
def„a dahı eğer yeniçeri ve eğer solak ü zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr ve ümenâ vü ummâl ve
evkâf zâbitleri emr-i şerîfüme itâ„at itmeyüb zikr olınan re„âyâyı virmeğe inâd ü
muhâlefet iderler ise her kimler ise olsun sıhhati üzre yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz
eyleyesin ki sonra emrüm ne vechle sâdır olursa mûcebi ile amel olına.

Bu dahı

Bir sûreti Tuna yalılarında vâkı„ olan kâdîlara yazılmışdur.

152 / 339

Emr yazılıb Dîvân‟da kapucılar kethüdâsına virilmişdür.

Fî Gurre-i M Sene 996

Bâ-hatt-ı hazret-i Efendi

Bâ-tashîh

Bâ-müsvedde-i Feyzi Vav

TrablusĢâm beglerbegisine kâdîlarına hüküm ki:

Trablus iskele[sine] gelen küffâr gemileri vilâyet-i mezbûrede mütemekkin olan


Mahmud nâm kimesne ma„rifetiyle küffâra virilmesi memnû„olan meta„dan et ve zahîre
ve yağ ve zift ve yerâk ve buğday ve bi‟l-cümle virilmesi memnû„ olan meta„lar zikr
olınan iskeleye gelen küffâr gemilerine ziyâde akça ile Kohen oğlı Yasef nâm yehûdînin
ma„rifeti ve ittifâkıyla tahmîl olınub küffâr-ı hâksâra gönderildüği i„lâm olındı. İmdi,
küffâr-ı hâksâra virilmesi memnû„olan meta„dan bir habbe gönderildüğine aslâ rızâ-yı
hümâyûnum yokdur. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîfüm ile Dergâh-ı mu„allâ‟m bevvâblarından Hasan zîde kadruhû


vusûl buldukda, bu bâbda her birinüz bi‟z-zât gereği gibi mukayyed olub husus-ı
mezbûru hafiyyeten tetebbu„ü tecessüs idüb anun gibi mezkûrlar hilâf-ı emr küffâra

80
virilmesi memnû„ olan meta„ı virenler her kimler ise ismleri ve resimleri ile ve
virdükleri meta„ ne ise aslı ve sıhhati üzre yazub müşârun-ileyh kapucım ile Südde-i
sa„âdet‟üme arz eyleyesin ki, sonra emrüm haklarında ne vechle olınursa mucebiyle
amel olasın emr-i şerîf yazılub eğer inâd ü muhâlefet iderler ise kayd [ü] bend ile
Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin diyü yazılmışdur.

153 / 340

Vav Edirne‟de Bostâncı-başına gönderilmişdür.

Fî Zi‟l-hicce Sene [9]95

Edirne kâdîsına ve Edirne‟de Bostâncı-baĢı‟ya hüküm ki:

Mektûb gönderüb merhûme ve mağfûre Sultan tâbe serâhû evkâfının kâ‟im-


makâmı olan Dergâh-ı mu„allâ‟m kapucılarından Hüseyin iş bu mâh-ı Şevvâl‟in yigirmi
birinci gicesi ki Cuma gicesidir beni ale‟t-ta„cîl İstanbul'a irişdirin diyü ziyâde kirâ ile
üç araba tutub ba‟de‟l-işâ mahrûse-i Edirne'den ahşa[m] vaktinden sonra bi-vakt
zamânda kapuyla çeküb gidüb hâric-i şehirde solak çeşmesi kurbine geldiklerinde otuz
mikdârı harâmî mezbûrları basub mezbûr kapucıyı ve Hacı Mehmed ve Yusuf nâm
arabacıları ve mezkûrlara refîk olan kimesneyi katl idüb üç nefer hidmetkârı mecrûh
itdiklerinde i„lâm olındıkda üzerine varılub nukûddan nesne bulınmayub ve emvâlinden
ba„zı alınmış bulınub mevcûd olan emvâli senün ve kassâm tarafından defter olınub
hâssa beytü‟l-mâl emînine teslîm olınub ol etrâfda harâm-zâde cust u cû olınub kimesne
bulınmayıb sâ‟ir cevânibde olan kasabata sükkânıyla âdemler perâkende idüb ele
gelmek mümkin olursa haklarından gelinür diyü bildirdüğin ecilden buyurdum ki:

Bayram ve Hasan nâm kapucı vardukda, bu bâbda te‟hir ü tevakkuf eylemeyüb


gereği gibi mukayyed olub elinde ehl-i fesâd ve bu bâbda mazınna vü müttehem olanları
ele getirüb gaybet idenleri şer„le buldurması lâzım olanlara buldurub getürdüb
ahvâllerin dikkat ü ihtimâm üzre teftîş eyleyüb göresin husus-ı mezbûr sübût buldıkdan
sonra ehl-i fesâd sipâhî ise habs idüb arz eyleyesin değil ise mecâl virmeyüb mahallinde
haklarından gelesin. Bu makûle ehl-i fesâd Edirne kurbinde yat ü yerağla ve yarar
âdemlerle gezüb kapucı katl itmeğe cürret idüb böyle fesâd eyleye niçün mukayyed olub
görilmez Edirne‟de sübaşı ve yasâkçı-başı ola ve niçe kapum kulları ola böyle ehl-i

81
fesâd günden güne ziyâde olub fesâd ü şenâ„atleri mesned olançün ele getirmekde
ikdâm olınmaya cümlenüz bu bâbda mes‟ûl olmışsızdur. İmdi, bu hususda mezbûrlar ile
müsaade idüb sû-i i‟tikâdı def‟ içün be-her-hâl mukayyed olub ehl-i fesâd her kim ise
ele getürüb haklarından gelmek bâbında envâ„-ı sa„y ü ihtimâm eyleyesiz yohsa fesâd
Edirne‟de sâkin olanlardanmıdır ve yâhûd ol etrâfta olan kimesnelermidir Edirne‟ye
karîb olan mahalde böyle kapucı katl eyleyeler ehl-i fesâd ne mertebe ruhsat bulmakdır
bundan ma„lum olur bu fesâdı idenler bi‟t-tamâm ele gelüb haklarından gelmeyince size
i„timâd-ı hümâyûnum olmaz elbetde eline ehl-i fesâdı ele getirmeye sa„y idüb muhtâc-ı
arz olanları yazub bildiresiz.

153 / 341

Bâ-müsvedde-i Halil Bey

Bâ-hatt-ı Mahmud Bey

Karaman beglerbegine ve AkĢehir ve Doğanhisârı kâdîlarına hüküm ki:

Sen ki Doğanhisârı kâdîsısın mektûb gönderüb Doğanhisârı sâkinlerinden Arzu


oğlu Sefer ve oğulları Bayram ve Pir Ahmed ve Hacı nâm kimesneler şirret üzre olub
defe„âtle kan da„vâsına vekîl olub kendi hallerinde olan fukarâyı ehl-i örfe habs itdirüb
hilâf-ı şer„ malların alub bunların izni olmağınca kimesne te‟ehhül ve nikâh itmeyüb ve
hâlâ Hüseyin nâm karyeden Veli nâm kimesnenin kâtli ma„lum iken ve? izinleri var
iken celb içün müdhil(?) il da„vâsına karışub te„addîden hâlî olmadığı Kıbrıs‟a sürgün
olmaları içün [tez]kire varid olmış iken bir tarîk ile halâs oldıkda girü kendi halinde
olmayub il da„vâsına karışıb fukaraları rencide itmek üzre olub te„addîden hâlî değildir
diyü bildirdüğin ecilden ele getürilüb ahvâlleri görildükden sonra kayd ü bend ile
Dergâh-ı mu„allâ‟ma gönderilmek emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, ahâlî-i vilâyete vech-i meşrûh üzre sicill olınduğı şer„le sâbit
olursa sicill idüb sûret-i sicilleriyle kayd ü bend ile yarar âdemlere koşub gönderilmek
içün hükm.

154 / 342

82
Vav Müşârun-ileyhin kethüdâsına virilmişdür.

Fî Evâhır-i Zi‟l-hicce Sene [9]95

Rakka beglerbegisi Mehmed PaĢa‟ya hüküm ki:

Ba„zı a„yân-ı vilâyet ile Südde-i sa„âdet‟üme mahzar ve mektûb gönderüb


cezîre-i Reyhe kurbinde merhûm Ebû Saîd emlâkından olub Benî Saîd nehri dimekle
ma„rûf nehir ki feth-i hâkânîden niçe sene evvel harâb olub nehr-i mezbûrdan bu ana
gelince mülkiyet ve vakfiyet üzre bir akça ve bir habbe hâsıl olmayıb elân harâb
kalmışdur. Zikr olunan nehir ma„mûr iken zirâ‟at ve hırâset olınmağile ahâlî-i vilâyet
müntefi„ olub ve mürûr iden tüccâr ve ebnâ‟-i sebîl dahı huzûr ve ıstırâhat üzre mürûr
eyleyüb a„dânın şer u şurlarından emîn ü sâlim oldıklarından mâ„adâ kemâl-i mâl hâsıl
olub hâlâ üslûb-i sâbık üzre nehr-i mezbûrun ihyâ vü abâdân olması ne mikdâr ile olur
diyü a„yân-ı vilâyet bi‟l-ittifâk nehr-i mezbûrun üzerine varub otuz bin filori ile ancak
ihyâ olur diyü tahmîn-i sahîh ile tahmîn eylediklerinden sonra nehr-i mezbûrı sen kendü
mâlın ile ihyâ eyleyüb tamâm ihyâ vü abâdân olub zirâ‟at ve hırâset olındukdan sonra
hâsıl olan mahsûlâtının nısfı mîrînin ve nısf-ı âharı mülkiyet üzre kendüye virilmek üzre
şart ve te‟ahhüd eyleyüb fi nefsü‟l-emr nehr-i mezbûr vech-i meşrûh üzre ihyâ vü
abâdân olub zirâ‟at ve hırâset olınur ise re„âyâ vü berâyâ ve ebnâ‟-i sebîl huzûr ve
ıstırâhatde oldıklarından mâ„adâ harâbe-i mezbûrede sâkin olan eşkıya-yı a„danın şer u
şur ve fitnelerinden emîn ve refâh-ı hal ve itmînân-ı kalb üzre mürûr u ubûr idüb ve
mukaddemâ celâ-yı vatan iden re„âyâ dahı yirlerine gelüb nehr-i mezbûrun ma„mûr
olması mâl-i mîrîye ve re„âyâya nâfî olduğı mukarrer u muhakkakdur diyü i„lâm
eyledüğin ecilden dokuz yüz doksan beş zi‟l-hiccesinün on beşinci günü pâye-i serîr-i
a„lâm‟a arz olındıkda hatt-ı hümâyûnumla görilsün diyü fermânım olduğına hızâne-i
âmire‟min Anadolu cânibi defterdârı Ramazan dâme ulüvvuhû mümzî tezkire virmeğin
vech-i meşrûh üzre nehr-i mezbûr ma„mûr u abâdân olub zirâ‟at ve hırâset olındıkdan
hâsıl olan mahsûlâtının nısfı mîrî içün zabt olınub ve nısf-ı âharı sana mülkiyet üzre
virilmek fermân-ı hümâyûnum olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda onat mukayyed olub nehr-i mezbûrı kendü malınla
ihyâ vü abâdân eyleyüb zirâ‟at ve hırâset olındıkdan sonra şart ve te‟ahhüd eyledüğin
üzre mahsulâtının nısfı havâss-ı hümâyûnum içün zabt olınub ve nısf-ı âharına sen
mülkiyet üzre mutasarrıf olasın ammâ eyü olub havâss-ı hümâyûnuma yarar olanı hâssa

83
virmeyüb eyüsün ta„yîn eyleyesin ve bu bahâne ile re„âyâya imeci tarîkiyle zulm ü
te„addî olınmakdan ziyâde hazer eyleyesin.

155 / 343

Mîr-alem Ağa‟nın karındaşı mezkûr Eyüb Çavuş‟a virilmişdür.

Fî Muharremü‟l-harâm Sene [9]96

Edirne ve Filibe ve Gümülcine ve Ġpsala ve Gelibolu ve Ahyolu ve Aydos ve


Çatalca ve Karinabad ve Yanbolu ve Zağra-i atik ve cedid ve Karakilis ve Vize ve
Bergos ve Silivri ve Hayrabolu ve Pınarhisarı ve Çorlu ve Hatun ili ve Rus kasrı ve
Kızılağaç ve Mustafa PaĢa köprüsü ve Akça kızanlık ve Çırpan ve Tatar pazarı ve
Uzuncaova ve Hasköy ve Dimetoka ve Yenice-i Karasu ve Migalkara ve Ferecik ve
Ġnoz ve Kavak ve KeĢan ve Mürefte ve Ġnegöl ve Rodoscuk ve Uzunköprü ve
Havâss-ı Mahmud PaĢa ve Babaeski ve Ereğli kâdîlarına hüküm ki:

Hâlâ mahrûse-i İstanbul'da et bâbında ziyâde muzâyaka olub bu mertebe


muzâyakaya bâ„is ba„zı kassâblar ve madrabâzlar sağmâl ve erkek kıvırcık koyun cem„
idüb İstanbul'a alub getürir diyü bahâne idüb etrâf-ı kasabâtdan ve kurâdan boğazlamak
ile mahrûse-i mezbûrede et hususında küllî muzâyaka virdükleri ma„lumım olmağın iş
bu sene selâse ve tis„în ve tis„a-mi‟e de Korcıgaz nâm mevzı„de koyun muhafazasıyçün
Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Eyüb Çavuş zîde kadruhû emr-i şerîfümle vardukda
her birinüz gereği gibi mukayyed olub ol makûle madrabâzlara ve kassâblara sağmâl ve
erkek koyun cem„ itdirmeyüb ve kasabada ve kurâda erkek kıvırcık koyun
boğazlandırmayub her kim sağmâl ve erkek kıvırcık koyun boğazlarsa müşârun-ileyh
çavuşumın ma„rifeti ve mübâşereti muhkem haklarından gelesin. Eğer yeniçeri ve sipâhî
ise isimleri ve resimleriyle yazub arz eyleyesin ve ellerinde ne mikdâr bıçağa yarâr
koyun bulınursa add ve defter idüb yarar müsellemlere koşub mahrûse-i mezbûrede
koyun emînine getürüb teslîm eyleyesin ve bi‟l-cümle aslâ yarar re‟s sağmal ve erkek
kıvırcık koyun ve keçi boğazlanduğına rızâ-yı şerîfüm yokdur kim ki emr-i şerîfüme
muhâlif iş iderse olki kanûn-i kadîmdir gereği gibi haklarından gelesin ve ba„zı
celeblerin vilâyet-i Eflak‟da ve Boğdan‟da ve Divâne Orman‟da mahrûse-i İstanbul
zahîresiyçün cem„ olınan ganemleri etrâf kasaba ve kurâya alub gidüb telef iderlermiş ol
makûle celeblerin dahı haklarından gelinüb menâzil ü merâhilde bir re‟s koyun ve sığır

84
telef itdirmeyüb koyunları addolınub ve her süricünün yanınca yarar müsellemler koşub
tezkireleri ile gelüb koyun emînine teslîm eyleyesin. Şöyle ki, bu hususda ihmâl ü
müsâhelenüz anlaya aslâ özrünüz makbûl olmaz bu husus ehemm-i mühimmâtdan
bilesin sâ‟ire kıyâs itmeyüb bâb-ı ikdâmda dakîka fevt itmeyesin ve müşârun-ileyh
çavuşumun şükr ü şikâyeti makbûldür ana göre mukayyed olasın.

155 / 344

Beglerbegi‟nin âdemisine virilmişdür.

Fî 2 L Sene [9]95

Bâ-hatt-ı Memi Efendi

Bâ-müsvedde-i Memi Ha

Kıbrıs beglerbegine hüküm ki:

Mektûb gönderüb sâbıkâ Tunus hâkimi Mevlây Ahmed‟in oğlu olub


mukaddemâ müteveffâ Cezâyir beglerbegisi kapudânum Ali Beg‟in yanında olan
Mevlây Ahmed Beg‟in ba„zı ef„âl-i sâbıkâsı olmağla ıtlâk iderse Tunus‟a varub ihtilâl
vire diyü ihtiyâten sene 993 tarihinde Cezîre‟ye götürüb elân Mâgosa kal„asında
mahbûsdur müteveffâ-i müşârun-ileyh fevt olmağla mezbûrun ahvâli niçe olur ıtlâk
olınursa vech-i meşrûh üzre Tunus‟a varub ihtilâl virmek ? mukarrerdür diyü
bildirdüğin mezbûr yarar âdemlere koşılub Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmesin emr idüb
buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, emrüm üzre mezbûrı yarar ve mu„temedün-aleyh âdemlere


koşub Südde-i sa„âdet‟üme irsâl eyleyesin ammâ bile koşub gönderdüğin âdemlere
muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki onat hıfz eyleyüb gaflet ile yolda gaybet
itdirmekden ihtiyât üzerine olasın.

156 / 345

Müşârun-ileyh hazretlerinin âdemisine virilmişdür.

Bâ-tesvîd-i rasid Hasan Bey

85
Tahrîren Fî

ġâm-ı Ģerîfde vezîr Sinan PaĢa‟ya hüküm ki:

Vilâyet-i Şâm ba„zı yeniçeri kullarum sâ‟ir ba„zı ehl-i fesâd ile yek-dil ü yek-
cihet olub neferât sâ‟ir re„âyâ vü berâyâya envâ„-ı zulm ü te„addî eyleyüb ve yollara
inüb ebnâ‟-i sebîl gâret ü hasâret üzre oldıkları i„lâm olınmağın bu makûle ehl-i fesâd
eğer yeniçeri ve eğer gayrıdır ele getürilüb şer„le haklarından gelinmek emr idüb
buyurdum ki:

Vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub anun gibi fesâda mübâşeret üzre
olan eğer yeniçeri ve eğer gayrıdır hüsn-i tedbîr ü tedarükle ele getürüb dahı bir def„a
şer„le fasl olınmayub üzerinden on beş yıl mürûr itmeyen hususların hasımları
muvâcehelerinde şer„le onat vechle hakk üzre teftîş idüb üzerlerine sâbit olan hukukı
ba„de‟s-sübût hükm idüb alıvirdükden sonra ehl-i fesâdın şer„le gereği gibi haklarından
gelesin ehl-i fesâd oldıkdan sonra eğer sipâhî ve eğer yeniçeri sâ‟ir re„âyânızdur ol
makûle fesâd ü şenâ„ati şer„le sâbit olub şer„le haklarından gelinmek îcâb idenlerin
haklarından gelüb bir ferde ta„allül ü nizâ„ itdirmeyesin ki eyyâm-ı adâletümde ehl-i
fesâdın [şer] ve şurundan Müslimânlar halâs ola.

156 / 346

Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Niğbolu sancağı begi Mehmed Beg‟e hüküm ki:

Mektûb gönderüb Bender muhâfazasında olan sancak-beglerine serdâr nasb


olınub emr-i şerîf gönderilüb ve Akkirman kal„ası kapularının ve kapu demurlarının
yapılmasına mübâşeret olınub hemân Boğdan ve Eflak‟dan gelicek keresteye mevkûf
olub ve Özi‟ye gelen Kazak bir sârp yire varmışlarki karadan asker varmak mümkin
olmayub şâykalar ile varırlar eğer dibi yassı şâykalar içine tüfenkçi cenkci konılub ve
kürekçisi tedârük olınub ve Tatar cânibinden İslâm Girây üzerine Tatar askeri varub
berü cânibden dahı asâkir-i İslâm yürürse haklarından gelinmek kâbildir lâkin tedarük
olınmağa zamân müsâid olmayub kış tiz gelür ve Kazak tâ‟ifesinin kimi geri asıl
kal„alarından ve kimi Leh kal„alarından ittifâkla cem„ olub mâdâm ki Rus begi girü
aslın ve lehin bu serhadde olan kal„aları alınub zabt olınmaya Kazak tâ‟ifesinden vilâyet

86
emîn olmaz hâlâ serhad begleri kral dikmeğe meşveret içün gidüb fursat zamanıdır diyü
haber alınub bu yıl bir mikdâr intikâm alınmak kâbildir evvel baharda azîm tedarük ile
varılsa vilâyet Kazak tâ‟ifesinden emîn ve ma„mûr olub küllî mâl hâsıl olurdı diyü
bildirüb sâ‟ir her neyi arz itmiş isen cümlesi ma„lum-ı şerîfüm olmışdur. İmdi, senün
kemâl-i şecâ„at ve hüsn-i firâset ü kıyâsetine i„timâd-ı hümâyûnum olmağın seni serdâr
nasb idüb Silistre ve Vulçıtrın ve Vize ve Bender ve Özi sancakları begleri üzerine
irişüb uğûr-ı hümâyûnumda vech ü münâsib gördüğin üzre hidmetde bulınmak
fermânım olub ahkâm-ı şerîfe gönderilmiş idi ol emr-i hümâyûnum kemâ-kân
mukarrerdür. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub müşârun-ileyhim


begleri yanına cem„ idüb dahı tamâm yek-dil ü yek-cihet olub arz eyledüğin üzre bu yıl
fursat zamânı olub bir mikdâr gûşmâl olınmak ahsen-i vechle âsân ile fursatı fevt
itmeyüb düşmenden intikâm alınmak kâbil ise mukayyed olasız ammâ bir vechle
tedarük eyleyesin ki zamansız üzerlerine varılmak ile „iyâzü bi‟llâhi te„âlâ askere ve
yâhûd memâlik-i mahrûsem re„âyâsından bir ferde zarar u gezend ihtimâli olmaya.

157 / 347

Vezîr ve kapudân Ġbrahim PaĢa‟ya ve Galata kâdîsına hüküm ki:

Sen ki vezîrim ve kapudânımsın Dergâh-ı mu„allâ‟ma mektûb gönderüb bundan


esbâk Yehûdî tâ‟ifesi rikâb-ı hümâyûnuma ruk„a sunub mürdelerin defin idegeldikleri
makbereleri hususında Kasımpaşa halkı ile nizâ„ları olub mahall-i nizâ„ın üzerine vezîr-i
a„zamım ile müftî ve kâdî-askerlerim varub görüb mugâyir olan yirleri hâlî üzre koyub
taşların gömdirüb etrafında olan yirleri Müslimanlara tevzî„ olınmak üzre fasl husûmet
olub hüccet virildikden sonra emr-i şerîfüm ile yeniçerilerim ağası ile müderris Sunullah
irsâl olınub muktezâ-yı Şer‟ üzre makberelerin hâlî üzre ibkâ idüb taşların gömdirüb
yirlerin ölçdirüb defter ile tevzî„ idüb fasl niza„ olmuş iken Kasımpaşa halkı gömülen
taşların çıkarub kimin bütün binâlarına vaz„ idüb kimin pareliyüb ve yirlerin alub zulm
itdiklerinde tekrâr kendüsüyle Galata kâdîsına ve müşârun-ileyh müderrise görilmesi
fermân olınub mahall-i hâdiseye varılub görildikde mukaddemâ mugâyir-i mezbûreden
tâ‟ife-i mezbûrenin mürdeleri ihrâc olınmağa şer„an mecâl olmayub mugâyir olan yirler
hâlî üzerine ibkâ olınub etrâflarında olan boş yirler tevzî„ olınmasın tecvîz olınub

87
hüccet-i şer„iyye virilüb vech-i meşrûh üzre amel oluna diyü hükm-i hümâyûnum
virilmişken ba„zı kimesneler şer„-i şerîfe ve fermân-ı hümâyûnuma mugâyir tâ‟ife-i
mezbûrenin taşların kazub alub binâlarına sarf idüb ve kimin pareliyüb yirlerin
mülklerine ilhâk idüb ve ba„zı kimesneler makbereler taşlarıyla dururken etrafına suyı
çeküb binâ ihdâs eyleyüb mugâyir-i mezbûre-i bildikleri gibi tasarruf idüb zulm ü
te„addî itdikleri zâhir olduğın Galata kâdîsıyla müşârun-ileyh Sunullah i„lâm itmişlerdir
diyü hilâf-ı şer„ vaz„ itdikleri hususda icrâ-yı şer„ olınmak recâsına arz eyledüği ecilden
husus-ı mezbûr görilüb şer„e muhâlif amel idene şer„le amel olına diyü hatt-ı
hümâyûnumla fermân-ı âlî-şânum sâdır olmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda bu bâbda gereği gibi mukayyed olub şer„-i şerîfe muhâlif
amel idene şer„le lâzım geleni icrâ idüb hilâf-ı şer„ bir ferde iş itdirmeyüb bu def„a fasl
nizâ„ eylemeyesin muhtâc-ı arz olanı yazub bildiresin ve bu bâbda yeniçerilerim ağası
Halil ve müderris Sunullah dâme fezali[hu]ya dahı emrüm virilmişdür. Müşârun-
ileyhima ile maân cem„ olub husus-ı mezbûrı fasl eyleyesin.

157 / 348

Dîvân‟da mezkûr çavuşa virilmişdür.

Fî 10 Muharrem Sene 996

Bâ-müsvedde-i An Efendi Ha

Dergâh-ı mu„allâ‟mçavuĢlarından Eyüb ÇavuĢ‟a hüküm ki:

İş bu sene dokuz yüz doksan altı senesinde vâkı„ olan Korcıgaz nâm mahalde
vâkı„ olan koyun hidmeti sana fermânım olmışdur. Buyurdum ki:

Vardukda, bu bâbda onat mukayyed olub İstanbul zahîresiyçün mahall-i


mezbûre gelen koyunları onat vechle salınub gereği gibi hıfz ü zabt eyleyüb hârice bir
re‟s koyun virdirmeyesin ve mahall-i mezbûra ne mikdâr koyun gelürse tamâm
hesabdan sonra yarar müsellemlere koşub olugeldüği âdet-i kadîme üzre doğru
mahrûse-i İstanbul'a gönderüb koyun emînine teslîm itdiresin. Şöyle ki, hârice bir re‟s
koyun virildüği mesmû„-i hümâyûnum ola aslâ özrün makbûl olmayub envâ„-i itâb ü
ikâba müstahıkk olursun ana göre bâb-ı ikdâm ü ihtimâmda dakîka fevt eylemeyesin
diyü emir yazılmışdur.

88
158 / 349

Serdar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 25 Muharrem Sene 996

Rakka beglerbegisine hüküm ki:

Hâliyâ tasarrufında olan beglerbegiliğin hıfzında ve re„âyâ vü berâyânın zabt ü


rabtında tamâm mukayyed üzre olub ehl-i fesâdın haklarından gelmekle re„âyâ vü
berâyââsûde olub refâhiyet [ü] itmînân üzre oldıkları i„lâm olındı. İmdi, senden dahı
umılan bu makûle hidmet idi zuhûra getürmişsin. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, min-bâ„d dahı kemâl-i tekayyüd ile mukayyed olub cibillet
ü nihadunda olan şecâ„at ü şehâmet muktezâsınca dâ‟imâ basîret ü intibâh üzre olub
beglerbegiliğine tâbi„ olan yirlerde zuhûr iden eğer hırsuz ü harâmî vü kuttâ„u‟t-tarîk ve
sâ‟ir ehl-i fesâd ü şenâ„atdir hüsn-i tedbîr ü tedarükle ele getürüb dahı bi-hasebi‟ş-şer„
fesâd ü şenâ„ati zâhir olub siyâsete müstahıkk olanları siyâset idüb lâzımü‟l-arz olanları
ism [ü] resmleri ile yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin sonra haklarında emrüm ne
vechle olursa mûcebiyle amel oluna ammâ tamâm hakk üzre olub bir ferdin garaz u
ta„assub ile fukarâya zulm ü te„addî olınmakdan ve ehl-i fesâda ahz ü celb olmağla
himâyet olınmakdan ihtiyât eyleyesin. İn-şâ‟allah zuhûra gelen hidmetin mukâbelesinde
envâ„-i inâyet-i aliyye-i pâdişâhânemle ser-efrâz ü mümtâz kılınmak mukarrerdür ana
göre basîret üzre olub memleket [ü] vilâyetin hıfz ü hırâsetinde ve sipâh ü re„âyânın
zabt ü sıyânetinde envâ„-i sa„y ü ihtimâm üzre olasın.

Dergâh-ı mu„allâ‟mçavuşlarından Osman Çavuş‟a virilmişdür. Fî 26 Muharrem Sene


[9]96 Bir sûreti Karaman beglerbegisine

Bu dahı Bir sûreti Kengiri begine

Bu dahı Bir sûreti Bolu begine

Bu dahı Hamza Çavuş‟a virilmişdür. Fî 16 S Sene 996 Bir sûreti Rûm-ili begine
yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Kastamoni begine

Bu dahı Bir sûreti Lala‟ya

Bu dahı Bir sûreti Adana hâkimine

89
Bu dahı Bir sûreti… begine

Bu dahı Osman Çavuş‟a virilmişdür

Bir sûreti Teke sancağı begine

Bu dahı Bir sûreti Kastamonu sancağı begine

Bu dahı Bir sûreti Kırşehri begine

Bu dahı Bir sûreti Menteşe begine

Bir sûreti Aydınbegine

Bu dahı Bir sûreti Sis begine

Bu dahı Bir sûreti… sancağı begine

159 / 350

Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Osman Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 26 Muharremü‟l-harâm Sene 996

Anadolu beglerbegisine [hüküm ki]:

Sene-i sâbıkada asâkir-i İslâm‟a serdâr olan düstûr-i mükerrem ilâ-âhırıhî


vezîrüm Ferhad Paşa edâma‟llâhü iclâlehû ile fermân olınan sefer-i zafer-esere
müteveccih olub müşârun-ileyh vech ü münâsib gördüği üzre eğer Gûri ve eğer
Ragaha(?) kal„aları ta„mirinde ve eğer sâ‟ir hidemât-ı hümâyûnumda cibilletinde
merkûz olan kemâl-i şehâmet ü şecâ„atin mûcebince envâ„-ı mesâ„î-i meşkûre zuhûra
getürdüğin istimâ„ olındı. Yüzün ağ olsun sen dahı umulan dâ‟imâ uğur-ı hümâyûn
nusret-makrûnumda bezl-i makdûr ve sa„y-i mevfûr zuhûra getürmen idi. Buyurdum
ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, min-bâ„d dahı müşârun-ileyh tarafına göz kulak


tutub in-şâ‟allâhü te„âlâ evvel bahâr-ı huceste-âsârda ? müte„allık olduğı üzre her ne
fermân olınursa idegeldüğin üzre nihâd-ı şecâ„at mutadında olan kemâl-i şehâmet ve
vüfûr-ı sadâkat ü istikâmetin mûcebince müşârun-ileyh vech ü münâsib gördüği üzre
hidmetde ve yoldaşlıkda bulınasın ki dâ‟imâ ? âmm uğûr-ı hümâyûnumda hidmet
idenleredir ana göre taht-ı eyâletinde olan asâkir-i mansûreme bu emr-i şerîfümin ?

90
i„lâm ü i„lân eyleyesin ki her biri lâzım geldükde dîn ü devlete lâyık olduğı üzre
hidmetde ve yoldaşlıkda bulınalar diyü emir yazılmışdur.

Bu dahı Fî M[ezbûr] Bir sûreti Karaman beglerbegisine

Bu dahı Fî M[ezbûr] Bir sûreti Haleb beglerbegisine Bu dahı Osman Çavuş‟a


virilmişdür.

Bu dahı Fî M[ezbûr] Bir sûreti Maraş beglerbegisine hemân yazılmışdur.

Bu dahı Fî M[ezbûr] Bir sûreti Rum beglerbegisine

Bu dahı Fî M[ezbûr] Bir sûreti Batum beglerbegine

[yev]m-i mezbûr Bir sûreti Karesi begine Serdâr Çavuş‟a heman yazılmışdur
virilmişdür. Fî tarihi‟l- mezbûr

Serdâr Çavuş‟a virilmişdür. Fî 25 M Sene [9]96 Bir sûreti Hizan hâkimine

Bu dahı iftihâr yazılmışdur. Bir sûreti Sehrani Süleyman Beg‟e

Bu dahı Serdâr Çavuş‟a virilmişdür hemân yazılmışdur. Fî M[ezbûr] Bir sûreti İmadiye
hâkimine

Bir sûreti Cezire hâkimine

Bu dahı Osman Çavuş‟a virilmişdür. Fî M[ezbûr] Bir sûreti Sultanönü begine

Bu dahı Bir sûreti Karahisar-ı sahib begine

Bu dahı sûreti Burusa begine

Bu dahı Bir sûreti Hamid begine

Bu dahı Bir sûreti Ankara begine

Bu dahı Bir sûreti Niğde begine

Bu dahı Bir sûreti Aksaray begine

Bu dahı Bir sûreti Akşehir begine

Bu dahı Bir sûreti Beyşehri begine

Bu dahı Bir sûreti Kayseriye begine

Bu dahı Bir sûreti Malatiyye begine

91
Bir sûreti Ayntab begine

Bu dahı Bir sûreti İçil begine

Bu dahı Bir sûreti Kars begine

Bu dahı Bir sûreti Samsad begine

Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir
sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti
Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir
sûreti Bir sûreti Bir sûreti

159-2 / 351

Mücedde[de]n Karahisar-ı sahib kâdîsına hüküm ki:

Tuğra-yı şerîfüm hidmetinde olan Mehmed Paşa tarafından şöyle arz olındı ki,
Kengiri sancağunda olan hâsların zabt idüb âdemisi Keyvan nâm âdemiyle hâsların
mahsûlinden bir mikdâr akça irsâl idüb Karahisâr‟a geldükde Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Süleyman Çavuş ehl-i fesâddır diyü kal„ada habs idüb ve müşârun-
ileyhin hâsları mahsû[l]ün almış imdi çünki ehl-i fesâd olub habs îcâb idüb habs olına
bu kadar zamândan berü sicil-i ahval ve müşârun-ileyhin hâsları mahsûli niçe olmışdur
i„lâm itdüğin ecilden mesul olmışsın. Buyurdum ki:

Dergâh-ı mu„allâ[m] çavuşlarından kıdvetü‟l-emâsil varub370 Mehmed Çavuş‟a


vardukda, mezkûr Keyvan ihzâr idüb fi‟l-vâkı„ habs olmuşmıdur ve ne mikdâr akçesi
alınmışdır sicill habs olmış emr-i şerîfümle fesâd ü şenâ„ati sâbit olub habs îcâb ider
fesadı varmıdur kimesnelerse tafsil ider görüb anun gibi habs îcâb ider fesâd var ise
sûret-i sicill ile mezkûr çavuşa koşub irsâl eyleyesin ve müşârun-ileyhin hâsları
mahsûlinden ne mikdâr akçe almışsa eğer çavuşdur eğer gayrıde zuhûra getirib Çavuş‟a
teslîm idüb gönderesin.

370
Kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akran olmalı fakat belgede bu şekilde yazılmış

92
159 / 352

Ef[endi] yazıldı Dergâh-ı Âlî kapıcılar kethüdası Mehmed Ağa‟ya Dîvân‟da virilmişdür.

Fî Gurre-i Sene [9]96

TrablusĢâm beglerbegisine ve kâdîsına hüküm ki:

Trablus iskelesine gelen küffâr gemileri vilâyet-i mezbûrede mütemekkin olan


Mahmud nâm kimesne ma„rifetiyle küffâra virilmesi memnû„ olan metâ„dan atlar ve
zahîre ve yağ ve zift ve yerâk ve buğday ve bi‟l-cümle virilmesi memnû„ olan metâ„lar
zikr olınan iskeleye gelen küffâr gemilerine ziyâde akça ile Kohin oğlu Yasfa nâm
Yehûdînin ma„rifeti ve ittifâkı ile tahmîl olınub küffâr-ı hâksâra gönderildüği i„lâm
olındı. İmdi, küffâr-ı hâksâra virilmesi memnû„ olan metâ„dan bir habbe gönderildüğine
aslâ rızâ-yı hümâyûnum yokdur. Buyurdum ki:

[Boşluk] Vusûl buldukda, bu bâbda her birinüz bi‟z-zât gereği gibi mukayyed
olub husus-ı mezbûrı hafiyyeten tetebbu„ u tecessüs idüb anun gibi mezkûr nefer hilâf-ı
emr küffâra virilmesi memnû„ olan metâ„ı virenler her kimler ise isimleri ve resimleri
ile ve virdükleri metâ„ ne ise asıl ve sıhhat üzre yazub müşârun-ileyh (Boşluk) Südde-i
sa„âdet‟üme ar[z] eyleyesin ki sonra haklarında emrüm ne vechle olursa mûcibiyle amel
olına eğer inâd ü muhâlefet iderler ise kayd [ü] bend ile gönderile.

159-1 / 353

Üç binlüsü seferden kalub üç binden yukaru tîmârı olanlar sancağı begi alay begisiyle
ve çeri-başıları ile ve çeri-süricileri me‟mûr

Livâ-i Niğbolu

Kezalik Livâ-i Silistre

Ve ikiyüz Seksân Tatar cebelüleri ile Livâ-i mezbûr begi ile eşe

Kezalik Livâ-i Vidin

Kezalik Livâ-i Vılçıtrın

Kezalik Livâ-i Alacahisar

Kezalik Livâ-i Üsküb

93
Kezalik Livâ-i İskenderiye Süleyman Çavuş‟a virildi

Kezalik Livâ-i Ohri Süleyman Çavuş‟a virildi

Kezalik Livâ-i Avlonya

Kezalik Livâ-i Yanya Süleyman Çavuş‟a virildi

Kezalik Livâ-i Mora Süleyman Çavuş‟a

Kezalik Livâ-i Tırhala Süleyman Çavuş‟a virildi

Kezalik Livâ-i Selanik Süleyman Çavuş‟a virildi Fî Gurre-i R

Silahdârandan ? divân[da] Kurd Çavuş‟a virildi Fî 3 R Sene [9]94

Livâ-i Köstendil on binden aşağı tîmârı olanlar ile sancağı begi muhâfazaya kalub on
bin ve on binden yukaru tîmârı olanlar ile alay begi me‟mûr

Livâ-i Semendire Bu dahı Köstendil gibidir

Silahdârandan ? divân[da] Kurd Çavuş‟a virildi Fî 3 R Sene [9]94

Livâ-i Sireme umumen zü„amâ vü sipâhîler ile muhâfazada olmak buyurıldı

Livâ-i İlbasan altı binden aşağısı beg ile muhâfazaya mâ„adâsı alay begi ile me‟mûr

Livâ-i Hersek İlbasan gibidir

Livâ-i Delvine İlbasan ve Hersek gibidir Süleyman Çavuş‟a virildi

Livâ-i Prizrin üç binlüsü ile sancağı begi muhâfazaya kalub mâ„adâsı alay begi ile
sefere

Livâ-i İzvornik İlbasan ve Hersek ve Delvine gibidir

Süleyman Çavuş‟a virildi

Livâ-i Kırk Kilise

Livâ-i Dukakin beg ve alay begisi ve umûmen zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı seferden kalub
hem Dukakin ve hem Ohri sancaklarınun hıfz ü hırâsetinde ola

Livâ-i Çirmen Livâ-i Vize Livâ-i Bender

Bu dört sancak cümle begleri ve alay begleri ve umûmen zü„amâ vü sipâhîleri ile
seferden kalub sancakların muhâfazasında ola

94
Livâ-i Bosna

Hemân livâ-i mezbûrun altı binden başka tîmârı olanlar seferden kalub mâ„adâsı alay
begisiyle sefere gide

Livâ-i Paşa

Sağ kol ve Sol kol sefere gide otak müteferrikalarıyla üç binlüsü seferden kalub mâ„adâ
Rûm-ili müteferrikaları ve üç binden yukaru tîmârı olan sipâhîler ve zü„amâ alay begleri
ile sefere

Sol kol Süleyman Çavuş‟a virildi Fî Gurre-i R Sene [9]94 Şehr-i Zol Sehrani Bağdad
Derne yanya İmadiye Hüdaverdi Çavuş‟a virildi.

160 / 354

Bâ-ferman hazret-i Reis Efendi

Tahrîren Fî 22 Muharrem Sene [9]96

Osman Çavuş‟a virilmişdür. Fî M

Anadolu‟ya ve Haleb‟e ve Rum‟a ve Batum‟a Tebriz(?) ve MaraĢ‟a varub


gelince yol üzerinde vâkı„ olan beglerbegilere ve sancak-beglerine ve zikr olunan
mahallerde vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki hüküm ki 371:

Hâlâ bir mühimm müsta‟cel husus içün Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından


[boşluk] Çavuş irsâl olınmuşdur. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle her kangınuzun taht-ı hükûmetine dâhil olursa kendü


akçasıyla lâzım olan zâd ü zevâdesin tedarük ü ihzâr idüb dahı yanına yarar âdemler
koşub mahûf u muhâtara olan mahallerden emîn ü salim birbirinüze ulaşdırub maslahat
avk ü te‟hîrden ziyâde hazer idesin husus-ı mezbûrı ve sâ‟ir umûra kıyâs itmeyüb
ikdâmda dakîka fevt eylemeyesin.

160 / 355

Vav Bâ-müsvedde-i Safa Çelebî Mehmed kethüdaya vir[ilmişdür]

371
İki kez yazılmış

95
Fî 3 S Sene [9]96

Sultanönü begine ve EskiĢehr kâdîsına ve Ġnöni dizdârına hüküm ki:

Bundan akdem ba„zı hırsuz u ehl-i fesâd kimesneler Yusuf han ve beş nefer ehl-i
fesâd ü şenâ„ati Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından kıdvetü‟l-emâsil Mehmed Çavuş zîde
kadruhû emr-i şerif mûcebince ele getürüb dahı İnöni kal„asında habs idüb hâlâ anda
mahfûz iken sen ki mîr-i livâsın zikr olunan hırsuzlar benüm sancağım içindedür diyü
kal„adan gelüb almak kasdunda olduğın i„lâm olındı. İmdi, bir sancakda ehl-i fesâd
zuhûr idüb Müslimanlara zulm ü te„addî ve fesâd ü şenâ„at itdüği sancak-beglerinin
âdem-i ihtimâlinden ve ahz ü kefillerinden sabit olursın tutub ele getürmedüğin hırsuz ü
harâmîye dahl ü ta„ârruzun maiyyeti yokdur zikr olunan ehl-i fesâd ü şenâ„atin eğer
haklarından gelinmekdir ve eğer sâ‟ir hususlarıdır girü müşârun-ileyh çavuşuma tefvîz
olınmışdur senün tarafından dahl olınmamasın emr idüb buyurdum ki:

[Boşluk] Vusûl buldukda, emrüm üzere sen ki mîr-i livâsın zikr olunan ehl-i
fesâda aslâ vü kat‟â benüm sancağımdadır ben haklarından gelirim diyü dahl ü ta„ârruz
eylemeyesin. Eğer zikr olunan altı neferdir ve eğer müşârun-ileyh çavuşum min-bâ„d
kal„a-i mezbûreye habs itdüği ehl-i fesâddır dahl ü ta„ârruz eylemeyesin ve sen ki kal„a-
i mezbûre dizdârısın müşârun-ileyh çavuşum getürüb sana teslîm idüb kal„ada habs
itdüği ehl-i fesâddır girü müşârun-ileyh çavuşumdan gayrı bir ferde virmeyesin. Şöyle
ki, kal„a-i mezbûrede müşârun-ileyh habs itdüği ehl-i fesâddan biri celb ü ahz olınmağla
ıtlâk oluna aslâ beyân olınacak özrün makbûl olmayub mu„âteb olman mukarrerdür ana
göre basîret üzre olasın.

161 / 356

Beglerbegi hazretlerinin kendüsine gönderilmişdür.

Fî 29 Zi‟l-hicce Sene [9]95

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi bunun suretidir.

Hâslar kâdîsına hüküm ki:

Hazret-i Eyyüb-i Ensârî evkâfı mütevellisi mektûb gönderüb mahmiyye-i


Hazret-i Eyyüb-i Ensârîde câmi„-i şerîf kurbinde çayır haremine giden kapudan günde

96
birer akça vakf icâzeti altı bâb dükkânıyla çayır kapusından dahı kifâyet kadar binâ ve
zira„ile cümle tûlen otuz beş zîra„ ve arzan otuz beş zîra„ zemîn üzre düstur-i mükerrem
ilâ-âhirihî Rûm-ili beglerbegiliği ile vezîrüm olan Mehmed Paşa türbe itmek içün
defaten icâre-i muaccele virmeği te‟ahhüd idüb ve mezbûr vakıf dükkânların altı akça
icâresine bedel on iki akça hâsıl olur akâr ta„yîn idüb defaten enfa„ olmağla türbe
binâsına icâzet virilmek recâsına arz itdüğin ecilden icâzet-i hümâyûnum ihsân olınub
buyurdum ki:

[Boşluk] Hükm-i şerîfüm vardukda, vech-i meşrûh üzre zikr olınan altı bâb
dükkân ile çayır kapusından tûlen ve arzan otuz beşer zîra„ yiri ber-vech-i mübâdele
müşârun-ileyhe ta„yîn idüb hüccet-i şer„iyye viresin ki murâd itdüği üzre mahall-i
mezbûrda türbe binâ eyleyüb ol bâbda bir ferdi dahl ü ta„ârruz eylemeye diyü emr-i şerîf
yazılmıştır.

161 / 357

TrablusĢâm kâdîsına ve Kal„a dizdârına hüküm ki:

Hâlâ vilâyet-i mezbûrenin hızâne-i âmire defterdârlığı mukaddemâ defterdâr


olan kıdvetü‟l-ümerâ-i ve‟l-ekâbir ilâ-âhirihî Seyyid Ahmed dâme ulüvvuhû‟ya tevcîh
olınub vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan havâss-ı hümâyûna müte„allık eğer mukâta„acı ve
muhâsebeci ve eğer tezkire[ci] ve sâ‟ir mübâşirin emvâldir cümle kabz olınub ? kılınub
müşârun-ileyh varınca kal„a da hıfz olınması lâzım olmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, emrüm üzere vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan havâss-ı
hümâyûna müte„allık zikr olınan kimesnelerde nedenlü defter var ise cümlesin ? idüb
dahı kal„a da hıfz itdiresin. Şöyle ki, müşârun-ileyh vardukda eğer mukâta„acıda ve eğer
muhâsebeci ve sâ‟ir mübâşirlerde defterdâr-ı sâbık zamânından bir varak kalmış olaki
cümlesin getürüb size teslîm ideler mansıbları âhara virilüb kendüsi mu„âteb olmak
mukarrerdür. Ana göre her birini getürdüb muhkem tenbîh eyleyesin hilâf-ı emr-i şerîf
inâd ü muhâlefet itmekden ziyâde ihtirâz üzre olalar.

162 / 358

97
Hâlâ yeniçeri ağası olan Halil dâme ulüvvuhû Ģehzâde Sultân Mehmed han
tâbe serâhû müderrisi mevlânâ Sun„ullah dâmet fezâ’ilehû‟ya hüküm ki:

Düstur-ı mükerrem vezaretiyle kapudânım olan İbrahim Paşa edâma‟llâhü


iclâlehû Dergâh-ı sa„âdet-destgâh‟uma mektûb gönderüb bundan esbak Yehûdî tâ‟ifesi
rikâb-ı hümâyûnuma ruk„a sunub mürdelerin defin idegeldükleri makbereleri hususunda
Kasımpaşa halkı ile niza„ları olub mahall-i nizâ„ın üzerine vüzerâ-yı ızâmımla müftî ve
kâdî-askerlerim varub görüb mugâyir olan yirleri hâlî üzre koyub taşların gömdirüb
etrâfında olan yirleri Müslimanlara tevzî„ olınmak üzre fasl husûmet olub hüccet
virildikten sonra emr-i şerîfüm ile sen ve mevlânâ-yı müşârun-ileyh irsâl olınub
muktezâ-yı şer„ üzre makbere makberelerin hâlî üzre ibkâ idüb taşların gömdirüb
yirlerin ölçdirüb defter ile tevzî„ idüb fasl nizâ„ olmış iken Kasımpaşa halkı gömülen
taşları çıkarub kimin bütün binâlarına vaz„ idüb kimin parelenüb ve yirlerin alub zulm
itdiklerinde tekrâr müşârun-ileyh vezîrümle Galata kâdîsı ve mevlânâ-yı müşârun-ileyh
görilmesi fermân olınub mahall-i hadiseye varılub görildikde mukaddemâ mugâyir-i
mezbûreden tâ‟ife-i merkûmenin mürdelerin ihrâc olınmağa şer„an mecâl olmayub
mugâyir olan yirler hâlî üzre ibkâ olınub etrâfında olan boş yirler tevzî„ olınması tecvîz
olınub hüccet-i şer„iyye virilüb vech-i meşrûh üzre amel olına diyü hükm-i hümâyûnum
virilmiş iken ba„zı kimesneler şer„-i şerîfe ve fermân-ı hümâyûnuma mugâyir-i
mezbûrenin taşların kazub alub binâlarına sarf idüb ve kimin pareleyüb yirlerin
mülklerine ilhâk idüb ve ba„zı kimesneler makbereler taşları dururken etrâfına suyı
çeküb binâ ihdâs eyleyüb mugâyir-i mezbûre-i bildükleri gibi tasarruf idüb zulm ü
te„addî itdükleri zâhir olduğın Galata kâdîsı ile mevlânâ-yı müşârun-ileyh hilâf-ı şer„
vaz„ idenler hakkında icrâ-yı şer„ olınmak recâsına arz eyledüği ecilden husus-ı mezbûr
görilüb şer„e muhâlif amel idene şer„le amel olına diyü hatt-ı hümayunumla ferman-ı
âlî-şânum sâdır olub düstur-i mükerrem vezaretle kapudânım olan İbrahim Paşa ve
Galata kâdîsı mevlânâ Muslihiddin dâmet fezâ‟ilehû emr-i şerîfüm virilüb siz dahi maân
mübâşir olmak ferman olınmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub şer„-i şerîfe muhâlif
amel idene şer„le lâzım geleni icrâ idüb hilâf iş itdirmeyesin.

162 / 359

98
İbrahim Paşa tezkirecisi Mûsâ Çelebî Efendi‟ye virilmişdür.

Fî 6 S Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Ata Çelebî Vav

Dubrovnik beglerbegine hüküm ki:

Bundan akdem Samoil Matyos ve karındaşı (Boşluk) nâm yehûdî ticâret


tarîkıyla memleketinüze gitmişler idi. Hâliyâ mezbûrların Âstâne-i sa„âdet‟üme
gelmeleri lâzım olmağın Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından (Boşluk) irsâl olmışdur.
Buyurdum ki:

Vusûl buldukda, mezbûrları evlâd ü ensâb ü esbâblarıyla müşârun-ileyh


çavuşımla koşub Âstâne-i sa„âdet‟üme gönderesin. Emr-i şerîfüme muhâlif kimesneye
rencide itdirmeyesin.

163 / 360

Efendi hazretlerine virilmişdür.

Bâ-müsvedde-i Efendi Vav

Düstur-i mükerrem Bağdad eyâleti ile vezîrüm olan Sinan PaĢa'ya hüküm
ki:

Bundan akdem Seydi nâm kimesne ba„zı ashâb-ı ağrâzın tahrîk ve ığvasıyla
hazîne-i Bagdâd‟da mukâta„acı olan kâtib Haşim‟in on beş bin altuna teftîş ve iltizâm ve
kabûl idüb henüz teftîş olınub üzerine sâbit ü zâhir olmadın habs olunmağla mezbûr
Haşim‟in oğlı olan kâtib Mehmed Südde-i sa„âdet‟üme gelüb babam nâ-hak yire ehl-i
garaz söziyle hilâf-ı şer„ habs olınub zulm ü te„addî olmışdur diyü şekvâ ve tezallüm
itmekle mezbûr kâtib Haşim‟i hükm-i şerifüm varduğında habsden ıtlâk idüb ber-vech-i
isti„câl bâb-ı sâ„adet-me‟âbuma gönderesin ki ahvâline arz müte„allık olmayub Dergâh-ı
mu„allâ‟mda muktezâ-yı şer„ üzre görile çavuşımla mü‟ekked hükm-i hümâyûnum
gönderilmişken emrüm mûcebince habsden ıtlâk olınmayub hilâf-ı emr te„allül ü nizâ„
olınmağla nâ-hak yire bir yıl mikdârı zamân mahbûs kalmış iken hâlâ Âstâne-i
Sa„âdet‟üme şikâyete gelmeyüb kimesneden şekvâ ve tezallüm itmemek şartıyla ba„zı
iman(?) ve gılaz ü şidad ile habsden salıvirilüb lâkin senün cânibinden kendüye bu

99
makûle yemîn ve şart virilmekle Südde-i sa„âdet‟üm cânibine gelmege iktidârı
olmaduğı istimâ„ olınmağla mezkûr Haşim‟in fermân-ı sâbıkım mûcebince ber-vech-i
isti„câl Südde-i sa„âdet‟üme irsâl ü îsâl olunması ehemm-i mühimmâtdan olmağın ol
husus içün Dergâh-ı sa„âdet-destgâhım (Boşluk) kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân (Boşluk)
zîde kadruhû ta„yîn olınub gönderilmişdür. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîf-i vâcibüꞌl-ittibâ„ımla varub vusûl buldukda, bu def„a gereği gibi


mukayyed olub fermân-ı sâbıkım muktezâsınca mezkûr kâtib Haşim henüz habsden
ıtlâk olınub mukaddemâ irsâl olınan çavuşımla gönderilmiş olmayub fi‟l-vâkı„ ol
makûle şart ve yemîn virilmekle bu cânibe gelmeğe mübâşeret itmeyüb bi‟l-fi„l
Bağdâd‟da veya etrâf [ü] cevânibde bir yirde tevkif üzre bulınursa bu def„a bu husus
içün varan çavuşıma koşub eğer bir tarîkle izhârü‟l-mariz idüb veya şart ve yeminim
vardur diyü gelmeğe bir vechle özr ü bahâne ider ise fermân-ı hümâyûnum icrâsına
anun ol cânibde vech-i meşrûh üzre şartının zararı yokdur. Emrüm icrâsı cümleden
mühim olmağla fermân-ı âlî-şânum mûcebince mezkûrun ahvâli atebe-i ulyâmda
görilmek lâzım olmışdur. Aslâ ta„allül ü bahâne itdürmeyüb ber-vech-i isti„câl Südde-i
sa„âdet‟üme irsâl ü îsâl eyleyesin ki emrüm üzre bâb-ı sa„âdet-me‟âbımda ahvâli görilüb
icrâ-yı hak olına. Şöyle ki, bu def„a dahı bir vechle cevaba mütesaddi olub
göndermekde nev„an ihmâlin müşâhede olınacak olur ise cidden ahvâlin mesmû„
olmayub husus-ı mezbûr mahza senden bilinüb mes‟ûl olman mukarrerdür ana göre
tedarük idüb ihmâlden ziyâde hazer eyleyesin.

Bu dahı Bir sûreti dahı vech-i meşrûh üzre Bağdad defterdârına yazılmışdur.

163 / 361

Emr yazılıb koyun emînine teslim olmuşdur.

Fî 5 S Sene [9]96

Bâ-hatt-ı

Bâ-müsvedde-i Ferruh Çelebî

Ġstanbul kâdîsına hüküm ki:

100
Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderüb mahrûse-i mezbûrede kassâb az kalmağla
İstanbul‟da et bâbında ziyâde müzâyaka olmağla müceddeden kassâb yazılmak lâzım
olub Ankara bâzergânlarından Körepe nâm zımmî mâldâr ve kassâblık uhdesinden gelür
diyü kassâb olmak recâsına arz eyledüğin ecilden buyurdum ki:

Göresin mezbûr iki yüz bin akçaya mâlik ise Südde-i sa„âdet‟ümde koyun
emînine teslîm eyleyesin ki olıgeldüği üzre kassâblık hidmetinde ola diyü emir
yazılmışdur.

164

Altındağı suretidir yazılan

Boğdan voyvodasına hüküm ki:

Mektûb gönderüb bu def„avilâyet-i Boğdan‟a gelen Kazak eşkiyâları ziyâde


çokluk oldığından mukaddemâ kal„a-i Özi‟den aldıkları top ve yerâkları ve sâ‟ir âlât-ı
harbleri mükemmel olub fikr-i fâsidleri hemân Boğdan‟a olmayub niçe mahallere zarar
u gezend irişdirmek üzre olub ve Beç kralının karındaşı elbetde kral olurum diyü da„vâ
itmekle zikr olınan eşkiyâya ol cânibden dahı mu„âvenet olınur diyü arz u i„lâm
itmişsin. Ol bâbda dahı her ne dimiş isen cümle ma„lûm-ı hümâyûnum olub ol bâbda
sana mu„âvenet ü müzâheret itmek içün Erdel voyvodasına mü‟ekked nâme-i
hümâyûnumuz irsâl olınub ve ol cânibde muhâfazada olan ümera-i zevi‟l-ihtirâma ve
Eflak voyvodasına dahı ahkâm-ı şerîfe îsâl olınmışdur hemân sen dahı kemâl-i basîret
üzre olub müşârun-ileyhim ile haberleşüb dahı ittifâkla def‟i mazarratları bâbında ikdâm
ü ihtimâm üzre olman.

164 / 362

Beglerbegi hazretlerine gönderilmişdür.

Fî 29 M Sene 996 Bâ-müsvedde-i Memi Çelebî

Boğdan voyvodasına hüküm ki:

Dergâh-ı mu„allâ‟ma mektûb gönderüb bu def„a vilâyet-i Boğdan‟a gelen Kazak


eşkiyâları ziyâde çokluk olduğından gayrı mukaddemâ kal„a-i Özi‟den aldukları toplar

101
ve yerâkları ve sâ‟ir âlet-ı harbleri mükemmel olub fikr-i fâsidleri hemân Boğdan‟a
olmayub niçe mahalleri zarar u gezend irişdirmek üzre olub ve Beç kralının karındaşı
elbette kral olurum diyü da„vâ itmekle zikr olınan eşkiyâya ol cânibden dahı mu„âvenet
olınur diyü arz u i„lâm eylemişsin ol bâbda dahı her ne dimiş isen cümle ma„lûm-ı
hümâyûnum olub ol bâbda sana mu„âvenet ü müzâheret eylemek içün Erdel
voyvodasına mü‟ekked nâme-i hümâyûnumuz irsâl olınub ve ol cânibde muhâfazada
olan ümerâ-i zevi‟l-ihtirâma ve Eflak voyvodasına dahı ahkâm-ı şerîfe îsâl olınmışdur.
Hemân sen dahı kemâl-i basîret ü intibâh üzre olub müşârun-ileyhim ile haberleşüb dahı
ittifâkla def‟i mazarratları bâbında ikdâm ü ihtimâm üzre olman mühimmâtdan olmağın
buyurdum ki:

Hükm-i şerîfüm vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub dahı fermân-ı
hümâyûnum üzre müşârun-ileyh Erdel voyvodası ile ve sâ‟ir anda olan ümerâ ve Eflak
voyvodası ile haberleşüb hareketle müstevli olduklarında ittifâk ile üzerlerine varub
memleket ü vilâyete zarar u gezend irişdirmeden bir vechle hakkından gelesin ki, min-
bâ„d dahı Kazak eşkiyâsının ol cânibe gelüb fesâd eylemeğe iktidarları olmaya Erdel
cânibinden ve sâ‟ir ümerâ tarafından sana küllî mu„âvenet olınur sen dahı kemâl-i
basîret üzre olub yarar âdemlerin ile ve tüfenk-endâz yiğitler ile dâ‟ima cem„iyyet üzre
olub def‟i mazarratları bâbında envâ„-i ikdâm ü ihtimâm üzre olub ve ne vechle tedarük
eyleyüb ahval müncer olduğın vukû„ı üzre yazub sâ‟ir i„lâmı lâzım olanlar ile arz u
i„lâm eyleyesin.

164 / 363

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Beglerbegi hazretlerine teslîm olınmışdur.

Fî 29 M Sene [9]96

Boğdan voyvodasına hüküm ki:

Bundan akdem Özi üzerine gelen Kazak eşkiyâsı ba„zı toplar alub ve niçe bin
koyun sürüb alub gidüb hâliyâ topları defin idüb ve koyunları dahı bir yirde kodukları
i„lâm olınmağın zikr olınan toplar ve koyunlar her kanda ise alub zabt olmasın emr idüb
buyurdum ki:

102
[Boşluk] Vardukda, bu bâbda kemâl-i ihtimâm ile mukayyed olub göresin
Özi‟den aldıkları topları kanda defn idüb ve defin olınan top ne mikdâr ise hüsn-i tedbîr
ü tedarükle ihrâc itdü[rü]b ve koyunları dahı her kanda ise buldırub zuhûra getürüb dahı
bulınan top ne mikdârdır ve koyunlar dahı cümle kaç re‟s dür bî-kusûr zabt itdükden
sonra vukû„ı ve sıhhati üzre yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin ammâ bir vechle
tedarük eyleyesin ki toplar ihrâc olındukda el-iyazü bi‟llâhi te„âlâ a„dâdan zarar u
gezend irişmek ihtimâli olmayub hüsn-i tedbîr ü tedarük eyleyesin.

165 / 364

Ahmed Çavuş‟a virilmişdür.

Fî Gurre-i S Sene [9]95

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Baç sancağı begine hüküm ki:

Hâliyâ sancağınuzun hıfz ü hırâsetinde nev„an ihmâl ü müsâhele üzre olub


re„âyâ vü berâyâya a„dâ cânibinden zarar ve ? olduğı i„lâm olunmağın bu bâbda mes‟ûl
ü mu„âteb olmışsındur imdi. Buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, min-bâ„d kemâl-i basîret ü intibâh üzre olub eğer ? ? gerek
ise gice vü gündüz bir ân ve bir sâ„at ihmâl ü müsâhele ve gaflet üzre olmayub sancağın
sipâhîleriyle müretteb ü mükemmel hâzır bulınub anun gibi a„dâ-yı hâksârdan bir
muhâlif vaz„ sudûr idüb el-iyâzu billâh zarar kasdına bir cânibe değin iderse fursat el
virüb mahall-i iktizâ itdüğe göre def‟ ü ref‟i bâbında envâ„-ı mesâ„i-i cemîle zuhûra
getüresin ki bu bâbda zuhûra gelen hidmetin zâyi„ olmayub melhûzundan ziyâde ri„âyet
olman mukarrer ü muhakkakdur şim[di]ye değin serhadde olan beglerden ba„zı gaflet
üzre olınmağla a„dâdan niçe zarar müşâhede olunmağın keferenün ne kudreti vardır ki
zur nâ zu ile gelüb bir yire zarar eyleye itdüği her zamân hîle vü hüd„a olmağla gaflet ü
ihmâl üzre olanların sancağına tâbi„ olan yirlere kasd iderler sen dahı a[na] göre
mukayyed olub eyyâm-ı sa„âdet‟ümde memleket ü vilâyetden bir yire re„âyâ vü
berâyâdan bir ferde zarar [ü] gezend irişdirilmeyüb eyyâm-ı adâletümde âsûde-hâl

103
olmayalar siz sa„y eyleyüb beyne‟l-akrân inâyet-i aliyye-i hüsrevânemle behre-mend ve
ber-murâd olasın diyü emir yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Belgrad begine

Bu dahı Bir sûreti Sirem begine

Bu dahı Bir sûreti Peçuy begine

Bu dahı Bir sûreti Sigetvar begine

Bu dahı Bir sûreti Kopan begine

Bu dahı Bir sûreti Şimonverme begine

Bu dahı Bir sûreti Mohaç begine

Bu dahı Bir sûreti Seksar begine

Bu dahı Bir sûreti İstolni belgrâd begine

Bu dahı Bir sûreti Estergon begine

Bu dahı Bir sûreti Novigrad begine

Bu dahı Bir sûreti Seçan begine

Bu dahı Bir sûreti Filek begine

Bu dahı Bir sûreti Hatvan begine

Bu dahı Bir sûreti Solnok begine Bu dahı Bir sûreti

165 / 365

Beglerbegi hazretlerinin âdemisine virilmişdür.

Fî 29 Muharrem Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Abd Vav

Serdâra hüküm ki:

Diyârbekr beglerbegisi iken vefât iden Hüsrev Beg‟in metrûkâtı eğer nukûd ve
eğer cebe-hâne ve sâ‟ir emvâl ü esbâbı ve davarlarıdır cümlesin bî-kusûr Südde-i
sa„âdet‟üme gönderilmek emrüm olmışdur. Buyurdum ki:

104
[Boşluk] Vusûl buldukda, müteveffâ-yı müşârun-ileyhin ba„zı kimesnelere deyn
vardur ve yâhûd ba„zı alâkası vardur diyü metrûkâtdan bir nesne cidden bir ferdi dahl ü
ta„ârruz etmeyesin ki nekîr ü kıtmîr her ne denlü muhallefâtı var ise mu„accelen Südde-i
sa„âdet‟üme getürüb teslîm eyleyeler andan sonra emrüm ne vechle olursa mûcebiyle
amel olına diyü emir yazılmışdur.

165 / 366

Bu dahı ana virilmişdür. [Yev]m-i mezbûr

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Diyârbekr beglerbegisine ve kâdîsına ve defterdârına hüküm ki:

Bundan akdem Diyârbekr beglerbegisi iken vefât iden Hüsrev Beg‟in cümle
metrûkâtı eğer nukûd ve eğer cevâhirdir ve eğer gayrıdır nekîr ü kıtmîr her ne ise
cümlesin Südde-i sa„âdet‟üme gelmek fermânım olmağıb çavuşlarım ve kapucılarum
irsâl olınmışdur. Buyurdum ki:

Varub vusûl bulduklarında eğer serdârım tarafından ve eğer gayrıdan borç içün
ve sâ‟ir alâka içün hükm-i şerîf ve yâhûd mektûb ve âdem gelürse istimâ„ itmeyüb bir
ferdi müşârun-ileyhin esbâb ü emvâlin dahl ü ta„ârruz itdirmeyüb varan mufassal hükm-
i şerîfüm mûcebince Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin. İnâd ü muhâlefet idenleri
isimleriyle yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin. Şöyle ki, bir ferde dahl ü ta„ârruz
eyleyüb karışa sizden bilinür ana göre mukayyed olub emrüme muhâlif sagîr ve
kebîrden bir ferdi dahl ü ta„ârruz itdirmeyesin diyü emir yazılmışdur.

166 / 367

Beglerbegi hazretlerine gönderilmişdür.

Fî 6 S Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Diyârbekr‟den Südde-i sa„âdet‟üme gelince yol üzerinde olan beglere ve


kâdîlara hüküm ki:

105
Bundan akdem Diyârbekr beglerbegisi iken vefât iden Hüsrev Beg‟in cümle
muhallefâtı Südde-i sa„âdet‟üme getürilmek emrüm olmışdur yolda ve izde hıfz ü
hırâset içün ve mahûf ü muhâtara olan yirlerde emîn ü sâlim birbirinüze ulaşdırmak içün
kifâyet kadar âdem ihrâc olınub ve tahmîl olınan davarları zebûn olub ? yirinde kalmak
lâzım olur ise yirine yarar davar tedârük olmasın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda her birinüz gereği gibi mukayyed olub müteveffâ-
yı müşârun-ileyhin muhallefâtı her kangınızun taht-ı hükûmetine dahl olursa gice ile
bekletmemek içün ve mahûf [ü] muhâtara olan yirlerde birbirinüze emîn ü sâlim
ulaşdırmak içün kifâyet mikdârı âdem ihrâc idüb gereği gibi hıfz ü hırâset itdiresin ve
zikr olınan esbâb tahmîl olınan davarlardan biri zebûn olub esbâbı konağa değin
götirmeyüb yolda kalmak ihtimâli olırsa yük getürmeğe kâdir davar tedârük idüb esbâb
yolda kalmandan ziyâde ihtirâz eyleyesin ammâ bu bahâne ile kudreti olmıyan fukarâya
davar bul diyü teklif olmakdan ve hasta ve bi-mecâl pir ve amel-mânde olanlara bekçi
ihrâc olınub rencîde olınmakdan ziyâde ihtiyât eyleyesin.

166 / 368

Bâ-müsvedde-i hazret-i Nişâni Paşa

Fî 14 S Sene [9]96

Emr-i şerîf tahrîr olunub müşârun-ileyhe virilmişdür. Fi't-târîhi'l-mezbûr

Karahisâr-ı sâhib kâdîsına hüküm ki:

Tuğrâ-yı şerîfüm hidmetinde olan Mehmed Paşa tarafından şöyle arz olındı ki,
Kengri sancağunda olan hâsların zabt idüb âdemisi Keyvan nâm âdemiyle hâsların
mahsûlinden bir mikdâr akça irsâl idüb Karahisâr‟a geldikde Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Süleyman ehl-i fesâddır diyü kal„ada habs idüb ve müşârun-ileyhin
hâsları mahsuli almış imdi çünki ehl-i fesâd olub habs îcâb idüb habs olına bu kadar
zamândan berü ahval ve müşârun-ileyhin hâsların mahsuli niçe olmışdur i„lâm i„lâm372
itdüğin ecilden mes‟ûl olmışsındır. Buyurdum [ki]:

372
İki kez yazılmış

106
Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân Mehmed Çavuş
vardukda mezkûr kendüni ihzar mı idüb fi‟l-vâkı„ habs olmış mıdur ve ne mikdâr akçası
alınmışdır bi-hasebi‟ş-şer„ mi habs olmış üzerine şer„le fesâd ü şenâ„ati sâbit olub habs
îcâb ider fesâdı var mıdur nicedir tafsîl üzre görüb anun gibi habs îcâb ider hukukı varsa
mezbûrı sûret-i sicilleriyle mezkûr çavuşa koşub irsâl eyleyesin ve müşârun-ileyhin
hâsları mahsûlinden ne mikdâr akça almış ise eğer çavuşdadır ve eğer gayridedir zuhûra
getiresin mezbûr çavuş‟a teslîm idüb gönderesin.

167 / 369

Beglerbegi hazretlerine gönderilmişdür.

Fİ 6 S Sene [9]96

Diyarbekr beglerbegisine ve kâdîsına ve defterdârına hüküm ki:

Diyarbekr beglerbegisi iken vefât iden Hüsrev Beg‟in evkâfından mâ„adâ vâkı„
olan metrûkâtından eğer nukûddur ve eğer cevâhirdir ve eğer cebe-hâne ve mehter-hâne
ve kılâr ve saraç-hânedir ve sâ‟ir esbâbdır bi‟l-cümle cüz‟î vü küllî her ne ise bir
habbesi zâyi„ itdirilmeyüb ve cümlesi Südde-i sa„âdet‟üme gelmesi hususı Rûm-ili
beglerbegiliği ile vezîr olan Mehmed Paşa‟ya fermân olınub mûmâ-ileyh tarafından
[Boşluk] irsâl olınmışdur. Buyurdum ki:

Varduklarında bu bâbda her birinüz kemâl-i tekayyüd ile mukayyed olub


müteveffâ-i müşârun-ileyhin müseccel olub teslîm-i mütevellî olan evkâf-ı sahîhasından
mâ„adâ vâkı„ olan muhallefâtı eğer nukûd ve eğer cevâhir ve eğer cebe-hâne ve mehter-
hâne ve kılâr ve saraç-hâne ve gayrı esbâb ü eskâlidir cümlesin zuhûra getürüb kendü
mühri ile mevcûd bulınan eğer zî-kıymet eğer gayrıdır aslâ mührine değmeyüb yanınca
birer mühür dahı urub ve mühürlü olmayub şöyle ki mühürsüz bulınan esbâbı dahı her
ne ise aynı ile yazub defter idüb sanduklara koyub cümlenüz birer mühür urub tamâm
oldukdan sonra müteveffâ-i mûmâ-ileyhin Südde-i sa„âdet‟üme gelmesi fermân olınan
develerine ve kâtırlarına tahmîl idüb eğer ol davarlar vefâ eylemez ise anda kira ile
davar tutub cümle esbâb ve eskâlin tahmîl varan [Boşluk] teslîm idüb ber-vech-i isti„câl
Südde-i sa„âdet‟üme irsâl ü îsâl idüb ammâ bu bâbda bir vechle mukayyed olub
müşârun-ileyhin mâl hayvânında kendü mühri ile bulınan eğer nukûd ve eğer cevâhir ve

107
gayrıdır birisinin mührin bozulmayub ve esbâb ve eskâlinden bir nesnesi zâyi„ vü telef
olmayub cümlesi aynı ile Südde-i sa„âdet‟üme gelüb tebdîl ü tağyîr ve zâyi„ vü telef
olmış ihtimâli olmaya şöyle ki, bir habbesi zâyi„ olub ve yâhûd mühürli iken mühri
bozılub ve yâhûd eyüce esbâbı ve cevâhiri tebdîl ü tagyîri olınduğı istimâ„ olına ol
zamânda haliniz niçe olacağı ma„lûmdur. Ana göre mukayyed olub bâb-ı ikdâm ü
ihtimâmda dakika fevt eylemeyesin ve müşârun-ileyhin vâris-i ma„rufu olanlardan
kendüler bi‟z-zât gelmeğe kâdir olanlar Südde-i sa„âdet‟üme gele ve kâdir olmayanlar
şer„le yarar u mu„temedün-aleyh kimesneleri vekîl nasb idüb maân Südde-i sa„âdet‟üme
göndereler bunda geldiklerinde emrüm ne vechle olursa mûcibi ile amel olına.

Bu dahı Bir sûreti Erzurum beglerbegisine ve kâdîsına ve defterdârına yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Van beglerbegisine ve kâdîsına ve defterdârına yazılmışdur.

168 / 370

İbrahim Çavuş‟a virildi.

Fî 15 Safer Sene 996

Budun beglerbegisine hüküm ki:

Vilâyet-i mezbûrede ba„zı havâss-ı hümâyûn re„âyâsı terk-i vatan idüb âhar
yirlere perâkende oldıkları istimâ„ olınub zikr olınan re„âyâ tâ‟ifesi perâkende olmağa
kimler sebeb olmışdur vukû„ı üzre arz olınmak lâzım ü mühimm olmağın buyurdum
ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, sen dahı bu bâbda onat vechle mukayyed olub anun
gibi karyelerin koyub firâr iden re„âyânın firârlarına sebeb kimlerdür vilâyet
hâkimlerinin zulm ü te„addîlerinden midür yohsa emîn tâ‟ifesi ziyâde mahsûl taleb
eyledükleri ecilden mi firâr olmışlardur yarar u mu„temedün-aleyh âdemler gönderüb
dahı hakîkat hallerine vâkıf u muttali„ oldıkdan sonra vukû„ı üzre ale‟t-ta„cîl yazub
Südde-i sa„âdet‟üme arz idesinki o makûle re„âyâya zulm ü te„addîsi olanlar her kim ise
gereği gibi haklarından geline sâ‟ir gelmeye mûcib-i ibret ola eyyâm-ı adâletümde
memleket ü vilâyet şenelüb ma„mûr [u] âbâdân olacak iken re„âyâ firâr idüb harâb
olduğı hükkâmın âdem-i ihtimâmından nâşi olur bu hususda mukayyed olub re„âyâ-yı
memleket fir[âr] itdüğinin aslı nedir sıhhati üzre yazub arz eyleyesin.

108
Bu dahı Bir sûreti Budun beglerbegiliğinde olan sancak-beglerine

Bu dahı Bir sûreti vilâyet-i mezbûrede olan kâdîlara

Bu dahı Bir sûreti Tımışvar beglerbegisine ve defterdârına

Bu dahı Bir sûreti Tımışvar‟da olan sancak-beglerine

Bu dahı Bir sûreti Tımışvar‟da olan kâdîlara

Osman Çavuş‟a virildi. Fî 29 M Sene [9]96 Bir sûreti Haleb beglerbegine ve


defterdârına

Bu dahı Bir sûreti Karaman beglerbegisine ve defterdârına

Bu dahı Bir sûreti Rûm beglerbegisine ve defterdârına

169 / 371

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

[Bâ]-tashîh

Kethüdâsına virilmişdür.

Fî 11 S Sene [9]96

Trablusgarb beglerbegisine hüküm ki:

Mektûb gönderüb vilâyet-i mezbûre‟ye tâbi„ Kâbz sancağı ile Sakâkız nâhiyesi
Tunus‟a ilhâk olınub ekser Trablusgarb askerinin ulûfeleri vilâyet-i mezbûre‟den hâsıl
olmağla Tunus‟a ilhâk olaldan berü mahsûl gelmeyüb ulûfeleri hususında muzâyaka
çekilmekle kul tâ‟ifesi râzı olmayub fesâda mübâşeret itmeleri mukarrerdür diyü
olıgeldüği üzre girü Trablus‟a ilhâk olınmak bâbında inâyet recâsına arz eylemişsin.
İmdi, eğer cüz‟î ve eğer küllî husus içün ol makûle serhadlerde rızâ-yı şerîfüme muhâlif
vaz„ olınduğına rızâ-yı şerîfüm yokdur. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîfüm vardukda, livâ-i mezbûr ile nâhiye-i mezbûr kadîmden


olıgeldüği üzre yine min-bâ„d Trablusgarb‟a tâbi„ olub Tunus beglerbegisi tarafından
zikr olunan sancak içün Tunus‟a ilhâk olınub ve Tunus‟a ilhâk olınduğına emr-i şerîf

109
vardur diyü bir ferdi dahl itdirmeyüb kemâ-kân Trablus‟a ilhâk olınub şu vâkı„ oldıkda
sen vech-i münâsib gördüğin üzre livâ-i hidmet idüb sana tâbi„ olalar diyü hüküm
yazıldı.

169 / 372

Bu hüküm verilmedi

Bâ-tashîh-i hazret-i Efendi

MüĢârun-ileyhe hüküm ki:

Mektûb gönderüb mâ-tekaddemden kul tâ‟ifesinin ağaları yılda bir kerre tebdîl
olınugelmişken hâlâ kul tâ‟ifesine kadimden olıgelene muhâlif ağaların ayda bir kerre
tebdîl itdirmekle mâl-i miriye zarar olduğından mâ„adâ re„âyâya zulm ü te„addîden hâlî
değildür diyü kadimden olıgeldüği üzre yılda bir kerre tebdîl olınmak içün emr-i
şerîfüm virilmek recâsına arz eylemişsin. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîfüm vardukda, vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan kul tâ‟ifesinin ağaların
kadimden ne vechle tebdîl olınagelmiş ise girü ol vechle amel idüb kadimden olıgelene
muhâlif iş olmakdan be-gâyet hazer idesin ve anda olan kullarımdan rızâ-yı şerîfüm
üzre olub muhâlif vaz„dan ictinâb eyleyeler inâd ü muhâlefet îdenleri yazub bildiresin.

169 / 373

Bâ-tashîh-i hazret-i Efendi

Kethüdâsına virilmişdür.

Fî 11 S Sene [9]96

MüĢârun-ileyhe hüküm ki:

Mektûb gönderüb mâ-tekaddemden Trablus ve Cezâyir beglerbegileri bir yire


koşundı olmayub murâd idindüği zamânda kendü askeriyle deryâya çıkub hıfz ü hırâset

110
iderler iken hâlâ Tunus beglerbegisi Hasan Paşa zikr olan beglerbegilikleri kendüye
koşundı idüb bile itmek içün emir ihrâc itdürib ol takdîrce vilâyet hâlî kalub zarar
irişmek ihtimâli vardur diyü üslûb-i sâbık üzre koşundı olmamak içün emr-i şerîfüm
virilmek recâsına arz eyledi. İmdi, Trablusgarb sâ‟ireleri gibi değildür beglerbegisi ve
sancak-begleri dâ‟imâ hıfz ü hırâsetde olub âhar yire gitmemek ehemm-i mühimmâtdan
olmağın üslûb-i sâbık üzre amel olınmasın emr idüb buyurdum ki:

Hükm-i şerîfüm vardukda, anun gibi ol cânibe dahı mu„âvenet lâzım gelüb seni
taleb itdikde şöyle ki sen bi‟z-zât varmak ile vilâyete zarar ihtimâli ola kifâyet mikdârı
asker gönderüb mu„âvenet eyleyesin ki a„dâdan memleket [ü] vilâyete zarar ihtimâli
olmayub ve zarar irişmek lâzım gelmeye.

Bâ-tashîh-i Nişâncı Paşa Sahh

170 / 374

Veyis Paşa kâtibi Mehmed Çelebî‟ye virilmişdür.

Fî 22 S Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i kâtib Mehmed Çelebî kâtib Veyis Vav

Mısır beglerbegine hüküm ki:

Mektûb gönderüb vilâyet-i Mısır‟da ba„zı kimesneler toprak kâdîlarından şikâyet


idüb ve ba„zı kazânın kendüden da„vâ-yı hakk idüb istimâ„ına dahı kâdî taleb eyleyüb
ve ba„zı kudât dahı taht-ı kazâsında sâkin ba„zı kimesneden da„vâ-yı hakk eyleyüb
kendüsi ve nâ‟ibi hükm itmek ca‟iz olmağub âhar kâdî taleb eyleyüb mesâfe-i baîde
olmağla Südde-i sa„âdet‟üme müdahil mümkin olmamayub ve beglerbegi mektûbu ile
zikr olınan umûr görilmek meşru‟ olmağub ol makûle lâzım geldikde me‟zûn olman
bâbında hükm-i şerîfüm virilmek recâsına arz eyledüğin ecilden zikr olınan umûrda izn-
i hümâyûnum sâdır olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, izn-i hümâyûnum üzre ol makûlelerin istimâ„ına iktizâ idüği


üzre kudâta mektûb gönderüb emr-i şer„-i şerîf ne ise icrâ idüb Âstâneden istimâ„ına
emir lâzımdır diyü avk ü te‟hîr itdirmeyesin.

111
170 / 375

Bu dahı

MüĢârun-ileyhe hüküm ki:

Mektûb gönderüb vilâyet-i Mısır‟ın ümerâ ve ağalıkları ve hidemât-ı maliyye ve


sâ‟ir menâsibi senün arzınsuz birer tarîkle tevcîh olınub niçesi na-mecal olub hidmet
uhdesinden gelmemekle muhâfaza-i memleket ve mâl-i mîrî tahsîli umûrun muhtell
olmağa sebeb olduğın bildirdüğin ecilden min-bâ„d zikr olınan menâsibi müstahıkına
zabt itdirilmek emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, gereği gibi mukayyed olub anun gibi senün arzınsız
na-mecal hidmet uhdesinden gelmez kimesneler bir tarîkle mansıb ve eğer hidmet alub
berât ve hükm-i şerîf ile vardukda tasarruf itdirmeyüb hıfz ü hırâset-i memleket ve zabt
u siyâset-i ra„iyyet ve tahsîl-i mâl-i mîrî bâbında enfa„ olan ile amel eyleyüb muhtâç-ı
arz olanı Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin.

170 / 376

Bu dahı

MüĢârun-ileyhe hüküm ki:

Ba„zı kimesneler Südde-i sa„âdet‟üme gelüb havâss-ı hümâyûnumdan vilâyet-i


Mısır‟da ba„zı köylerin maktu„ı mîrîye virüb ve zabt ideyüm diyü sûret-i hakda re„âyâya
zulm olınmaz diyü karyenin yazusın defter mûcebince mîrîye virüb mâ„adâsın begine
ekl ü bel„ iderlermiş ol karyelerün yazusu hîn-i tahrîrden bu ana gelince ?? olub bu
takdîrce mâl-i mîrîye küllî zarar ü gadr olduğın arz itdüğin ecilden min-bâ„d ol makûle
hükm-i şerîf virilmeyüb ve bir tarîkle virilürse dahı kimesneye zabt itdirilmeyüb Südde-
i sa„âdet‟üme arz olunmasın emr idüb buyurdum ki:

[Boşluk] Vusûl buldukda, min-bâ„d ol makûlelere ruhsat virmeyüb himâyet


nâmıyla bir ferde karye zabt ü tasarruf itdirmeyüb anun gibi hükm-i şerîfümle varırlarsa
dahı hükümlerin ellerinden alub ol makûle hükümle varanlar kimlerdir yazub arz
eyleyesin.

112
171 / 377

Bu dahı Mezkûr kâtib Mehmed Çelebî‟ye virilmişdür.

Fî 22 S Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Veyis Paşa kâtibi Mehmed Çelebî Vav

MüĢârun-ileyhe hüküm ki:

İstimâ„ olındı ki Mısır‟da beglerbegiler otlâk nâmına bilâ-emr ve bi-berât ba„zı


kimesnelere mîrî yirlerden küllî feddan virmekle hâliyâ yigirmi bin feddâne karîb arâzi
ol makûlde tevzî„ olınub takdilerin ümenanın deyninden fürû-nihâde olmağla küllî gadr
olurmış imdi gadr ve nakzına cidden rızâ-yı şerîfüm yokdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub min-bâ„d kimesneye


eyüce otlâk tevcîh itmeyüb ve tevcîh olınanları dahı görüb na-mahal olanları vech ü
münâsib gördüğin üzre girü mîrî içün zabt itdirüb mâl-i mîrî itlâf olınmakdan hazer
eyleyesin înâd ü muhâlefet idenleri yazub arz eyleyesin.

171 / 378

Bu dahı

MüĢârun-ileyhe hüküm ki:

Ümerâ-i muhâfaza-i Mısır‟dan Kul Mahmud Beg dimekle ma„rûf kimesne bu


yire dört yüz akça tekâüd ulûfesine ve küllî alîk fukarâya ve feddâne mutasarrıf olub
hesâb olına yılda iki yüz bin akçadan ziyâde olub ol mikdâr dirlik vüzeradan tekâüd
idene verilügelmiş iken mezbûr Mahmud bir tarîkle hükm-i şerîf almağla hızâne-i
âmire-i Mısır‟dan hilâf-ı kânun zikr olınan mikdârı vazîfe ve alîk ve cerâbe ve feddâni
tasarruf eyledüği i„lâm olındı. İmdi, kânunnâme-i hümâyûnda ümerânın tekâüdin yüz
bin akçada on bin akçadır. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, mezbûr Mahmud‟un tekâüd dirliği fermân olındıkda


mutasarrıf olduğı sâlyânesinin berâtın getürdüb göresin ol târihde ne mikdâr sâlyâneye
mutasarrıfsa kânunnâme-i hümâyûn mûcebince her yüz binde on bin akça hesâbı üzre
tekâüd dirliği ta„yîn idüb mâ„adâsın hazîne-i âmire‟ye alıkoyasın bu bâbda ziyâde
mukayyed olub hızâne-i âmire‟ye zarar müterettib olmakdan ihtirâz eyleyesin.

113
171 / 379

Bu dahı

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Mektûb gönderüb kadîmden Harameyn-i Muhteremeyn kâdîlarının sâlyâneleri


Cidde-i mamure mahsûlinden virilü gelmiş iken [Boşluk] sonra Bender-i mezbûre
mahsûlinden ba„zı avâm birer tarîk ile ziyâde vazîfeler ihdâs itdirmekle kâdîlar
sâlyânelerin almakda muzâyaka çekdikleri ecilden hazîne-i Mısır‟dan alınmağa bir kaç
yıldan berü hükümler almağla irsâliyeye noksân lazım gelmeyen min-bâ„d Harameyn
kâdîlarının sâlyâneleri Cidde mahsûlinden cümleden mukaddem virilmeyüb ba„dehû
sâ‟ir erbâb-ı istihkâka virilmek bâbında emr-i şerîfüm recâsına arz eyledüğin ecilden
vech-i meşrûh üzre virilmek emr idüb buyurdum ki:

Vardukda, min-bâ„d emrüm üzre Harameyn kâdîlarının sâlyâneleri kadîmden


olduğı üzre Cidde mahsûlinden cümleden mukaddem virdirib ba„dehû sâ‟ir ulemâ ve
meşâyih berâtları mûcebince vazîfelerin virdirib anun gibi ulemâ ve meşâyihi cemile ve
avâmdan takdîm eyleyesin.

172 / 380

Bu dahı

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Hâliyâ Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderüb Mısır‟a dahl olduğında hazîne-i


Mısır‟ı hâlî mesâbesinde bulub ve lazımü‟l-edâ müstahıkk olmış küllî mevâcib var iken
sen mübâşeret eyleyüb mesârif-i hacc-ı şerîf ve mühimmât-ı Haremeyn-i Muhteremeyn
ve kisve-i şerifeyn tedârük eyleyüb deyunu dahı edâ idüb sene-i cedîde mâlı zabtsız dört
ay mikdârı zamânda iki yüz elli bin filori irsâliye gönderüb tedâhül def„ olınub sene-i
âtiyyenin kalub in-şâ‟allâhü te„âlâ ahvâl-i hazîne-i Mısır min-bâ„d nizâm u intizâm
bulması mukarrerdür diyü bildirmişsin. Vakı„en senden umulan dahı bu idi min-bâ„d
dahı hüsn-i ikdâm ü ihtimâm üzre olub hazîne-i vaktiyle göndermene emr idüb
buyurdum ki:

114
(Boşluk) Vusûl buldukda, hızane-i âmirem emrinde gereği gibi mukayyed olub
eylendirmeyüb vakt ve mevsimi ile sâ‟irlerden ziyâde irsâliye tedarük ü irsâl eyleyüb
tashîh ü ıslâhı lâzım olan mevâdı kema-yenbağî görüb muhtel ü müşevveş bir madde
komayub bâb-ı dikkatde dakîka fevt itmeyesin emvâl-i hâssanın tevfîr ü teksîri senün
uhdene lâzım ü mühimm olub Mısır‟ın ıslâhı içün gönderilmişsindir. İn-şâ‟allâhü te„âlâ
ol bâbda zuhûra gelen sa„y ve kifâyetin zâyi„ olmayub me‟mûlinden ziyâde ? olacağı
mukarrerdür ana göre basîret ü intibâh üzre olasın.

172 / 381

Mezkûrların Paşa kethüdâsı Kara kethüdâya virilmişdür.

Fî 23 S Sene 996

Bâ-müsvedde-i Hamza Beg Efendi Vav

Ankara kâdîsına [ve] Ankara begine hüküm ki:

Mukaddemâ vezîrüm iken vefât iden Zal Mahmud Paşa‟nın tarafından nefs-i
Ankara‟da haffâflar çarşısı kurbinde binâ olınan musluklarına her gün su getürüb
sakânın bârgîrlerine gelüb giden ulaklar dahl idüb ve sancak-begi âdemleri alub ulağa
virmekle zikr olınan musluklarına su taşmayub avk olınmağla Müslimanlar abdest
hususında ve sâ‟ir mühimmatlarında küllî müzâyaka çekdüklerin evkâfı mütevellîsi
Mustafa dâme mecduhû tarafından i„lâm olınub min-bâ„d mütevellî-i müşârun-ileyhin
zikr olınan musluklarına su getürüb sakâ bârgîrlerine ulakdan ve gayrıdan dahl
olınmamasın emr idüb buyurdum ki:

Hükm-i şerîfüm vardukda, min-bâ„d zikr olınan sakâ bârgîrlerine ulakdan ve


gayriden aslâ vü kat‟a bir ferdi dahl ü ta„ârruz itdirmeyüb anlamayanı yazub arz
eyleyesin ve bu hükm-i şerîfüm mezbûr mütevellînin elinde olan emri elinde ibkâ idüb
alâmet-i şerîfe itimâd kılasın. Tahriren fî evâsıt-ı şehr-i saferü‟l-muzaffer sene sitte ve
tis„în ve tis„a-mi‟e.

172 / 382

Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Küçük Hacı‟ya virilmişdür.

115
Bâ-müsvedde-i Haydar

Tarakluborlı ve Viran ve Kızılbel ve Ereğli kâdîlarına hüküm ki:

Hâlâ ol cânibde altun ve guruş İstanbul‟da cârî olduğı narhdan ziyâdeye alınduğı
i„lâm olınmağın mahrûse-i İstanbul‟da cârî olduğı üzre muamele olınmak içün Südde-i
sa„âdet‟ümde mâliye tarafından hükm-i hümâyûnum virilüb Dîvân-ı âlî-şânum
tarafından dahı taleb olınmağın buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, bu bâbda mâliye tarafından virilen hükm-i hümâyûnum


mûcebince amel idüb min-bâ„d emr-i şerîfüme muhâlefet itdirmeyesin anun gibi altunı
ve guruşu ziyâdeye virüb alanlar her kimler ise isimleriyle yazub Südde-i sa„âdet‟üme
arz idesin.

173 / 383

Kapu ağası hazretlerine virilmişdür.

Fî 18 S Sene [9]96 Kendüler Bâ-müsveddesi yazılmışdur. Bâ-tashîh-i Ayn

Kuds-i ġerîf kâdîsına ve begine hüküm ki:

Merhum Hâseki Sultân tâbe serâhûnun Kuds-i Şerîf‟de vâkı„ olan evkâfı
mütevellîsi olan (Boşluk) dâme mecduhû âdem gönderüb kadimü‟l-eyyâmdan evkâf-ı
mezbûreye müte„allık hidmetlerde istihdâm olınmak içün Kuds-i Şerîf
mustahfızlarından mütevellîlere on nefer kimesne virilü gelüb lâkin kendüye
virilmemek ile vakfın niçe hidmeti mu„attal olmışdur diyü kendüye dahı virilmek
bâbında emr-i şerîfüm recâ itmeğin kadîmden olıgeldüği üzre on nefer mustahfız ta„yîn
olınub gönderilmesin emr idüb buyurdum ki:

Hükm-i şerîfüm vusûl buldukda, bu bâbda mukayyed olub kadîmden vakf-ı


mezbûrun hidmetine mustahfız virilügelmiş ise emrüm üzre hâlâ mütevellî-i mezbûre
dahı kal„a-i mezbûre mustahfızlarından on nefer kimesne ta„yîn idüb defteri ile
mütevellî-i mezkûreye gönderesin lâzım olan hidmetlerde istihdâm eyleye ammâ bu
bahâne ile olıgelenden ziyâde âdem tayin olınub kal„a-i hâlî komakdan ihtirâz eyleyesin
diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

116
173 / 384

Beglerbegi hazretlerinin kapu kethüdâsı Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 12 Muharrem Sene 996

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Niğbolu begine hüküm ki:

Hâliyâ Boğdan‟a müstevli olan Kazak def„i içün varub bi‟l-fi„l Yaşpazarında
olduğınuz i„lâm olınmağın Yaşpazarında kalub bundan evvel ne mahalde kışlamak
fermân olındı ise ol mahalle varub vilâyet-i Boğdan‟a muzâyaka virmemek emr idüb
buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, Boğdan voyvodasıyla müşâvere idüb anun gibi


Yaşpazarında şim[di]den sonra durmağa ihtiyâç yok ise mezbûr voyvoda ne vech ile
kalkub varub kadîmden evvel kışladığınız yirde kışlayub icâzet içün emr-i şerîfüm
Varadin sancağına gitmeyesin.

Bu dahı Bir sûreti Silistre begine

Bu dahı Bir sûreti Vulçıtrın begine

Bu dahı Bir sûreti Çirmen begine

Bu dahı Bir sûreti Vidin begine

173 / 385

Dergâh-ı Mu„allâ‟m çavuşlarından Süleyman Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 12 Safer Sene 996

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Cim

Haleb beglerbegisine ve kâdîsına ve defterdârına hüküm ki:

Hâliyâ vilâyet-i Haleb‟de altun ve guruş ve pâdişahî ziyâdeye cârî olduğı i„lâm
olınmağın min-bâ„d İstanbul‟da cârî olduğı üzre amel olınmak emr idüb buyurdum ki:

117
Bu bâbda kemâl-i tekayyüdle mukayyed olubve taht-ı hükûmetinüzde tenbîh
eyleyesiz ki min-bâ„d altun yüz yigirmişer ve guruş seksener akçaya vardukda ve
pâdişahî sekizerakça hesâbı üzre alınub bir akça ve bir habbe ziyâdeye aldırmayasın.
Şöyle ki, vech-i meşrûh üzre ta„yîn olınandan ziyâde alub virirler ise her kimler ise
isimleriyle yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz idesin.

Bu dahı Bir sûreti Şâm beglerbegisine ve defterdârına ve kâdîsına

Bu dahı Bir sûreti Trablus beglerbegisine ve kâdîsına ve defterdârına

174 / 386

Mezkûr Hüseyin Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 3 S Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Efendi namenün kendüsünden yazılmışdur. Vav

Erdel voyvodasına Nâme-i hümâyûn ki:

Boğdân voyvodası Petre voyvoda Dergâh-ı mu„allâ‟ma mektûb gönderüb bu


def„a vilâyet-i Boğdan‟a gelen Kazak eşkıyâsı ziyâde çokluk olduğından gayrı
mukaddemâ kal„a-i Özi‟den aldıkları toplar ve yerâklar ile ve sâ‟ir alât-ı harbleri ile
tekmîl olub fikr fâsıdları hemân Boğdan‟a olmayub niçe mahallere zarar kasdında
oldıkları ve Beç kralı karındaşı elbette Leh‟e kral olurum diyü da„vâ itmekle zikr olınan
eşkıyâya ol cânibden dahı mu„âvenet olduğı istimâ„ olınur mezbûrun Kazak eşkıyâsının
memleket ü vilâyete zarar u gezendleri olmadın haklarından gelinüb def„ mazarratları
mühimmâtdandır diyü arz eylemiş idi. Badehû tekrâr mektublar gelüb Kazak eşkıyâsı
mağlûb olub topların suya bıragub firâr itdiklerin i„lâm idüb mezbûrların şer u
şur‟undan gaflet üzre olmayub emr-i sâbık üzre hâzır ü müheyyâ olub a„dâ cânibine
nâzır olub anun gibi yine bir cânibe hareketleri olursa hüsn-i tedbîr ü tedârük ile def„ u
ref„ olınmaları ehemm-i mühimmâtdan olmağın Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından
kıdvetü‟l-emâsil ve‟l akrân Hüseyin zîde kadruhû ile nâme-i hümâyûnumuz irsâl olındı
varub vusûl buldukda, gerekdir ki kadîmü‟l-eyyâmdan ilâ hâzel-ân atebe-i aliyye-i
adâlet-unvanıma olan sadâkat ve ihlâsın muktezâsınca a„danın firâr itdüğine bakmayub
fermân-ı sâbıkım üzre kemâ-kân ikdâm ü ihtimâm üzre olub eğer muhâfazada olan
ümerâ kullarımla ve eğer Boğdan voyvodasıyla haberleşüb dahı eğer Kazak eşkıyâsı

118
zarar kasdına memleket-i mahrûseden bir cânibe hareket iderler ise iktizâ itdüği üzre
bi‟z-zât varmakla mı olur veya bir yarar [ve] mu„temedün-aleyh kimesne baş u buğ nasb
idüb kifâyet mikdârı asker koşub göndermekle mi olur her ne vechle def„ u ref„leri
mümkin olursa hüsn-i ittihâd ü ittifâkla yek-dil ü yek-cihet olub inâyet-i Hakk celle vü
âlâ ile a„dânın def„ u ref„i hususında envâ„-i mesâ„î-i cemileni zuhûra getüresin bu
zamânı sâ‟ir zamâna kıyâs itmeyüb mel„ûnlara çünki budenlü hezîmet vâkı„ oldı be-her-
hâl makdurların sarf idüb bir fikr-i fâsıdları olsa gerekdir ihmâl ve gaflet olınmayub dîn-
i devlete lâyık olan hidemât bezl-i makdûr ve sa„y-i mevfûr eyleyesin ve bu hükm-i
hümâyûnum sana ne günde varub ve ne vechle tedârük olınduğın ve a„dâ cânibinden ne
vechle haber alduğın mu„accelen yazub atebe-i ulyâma arz u i„lâm eyleyesin şöyle
bilesin alâmet-i şerife itimad kılasın. Tahriren fi Evâil-i şehr-i Saferü‟l-muzaffer sene
sitte ve tis„în ve tis„a-mi‟e.

174 / 387

Emri yazılub Efendi hazretlerine teslîm olınmışdur.

Fî 15 Muharrem Sene 996

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Bender begine hüküm ki:

Mektûb gönderüb mâh-ı Zi‟l-hicce‟nün yigirmi sekizinde a„dâ tarafından küllî


tüfenk-endâz on yedi harbzen ile Boğdan üzerine müstevli olub fikr-i fâsıdleri
Yaşpazarı üzerine idüği mukarrer olub anda olanümerâ ve asker-i İslâmla üzerlerine
revane olınduğın arz eylemişsin. İmdi, buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, bir ân ve sâ„at gaflet üzre olmayub kemâl-i teyakkuz ve


itminân ile tedârükinde olub serdâr olan Niğbolu begi ile ve sâ‟ir ümerâ-i asâkir-i
İslâmla hüsn-i ittihâd ü ittifâk üzre olub inâyet-i Hakkla a„danın def„ u ref„i bâbında
envâ„-ı sa„y ü ihtimâm eyleyüb gaflet ve ihmâlden ziyâde hazer eyleyesin.

175 / 388

Emri yazılub Efendi hazretlerine teslîm olınmışdur.

119
Fî 15 Muharrem Sene 996

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Niğbolu begi olub Özi muhâfazasında olan asâkire serdâr olan Mehmed
Beg‟e ve Silistre ve Çirmen ve Vidin ve Bender beglerine hüküm ki:

Hâliyâ mektûb gönderüb Özi kal„ası ta„mîr olınub atlu ve yaya bir mikdâr nefer
yazılub ve ihtiyâten her sancakdan yarar sipâhîler alıkonılub bir zaimi baş diküb zâd ü
zevâdeleri görilüb Özi begi Mahmud kalub hidmet-i muhâfazada ihtimâm olınmışdur ve
a„dâ cânibi tecessüs olındukda yine ol etrâfda göl ve saz olan adâ içinde olub karadan
asker varmak ve şaykasız içerü girilmek mümkin olmayub hâlâ niyetleri Boğdan ve
Akkirmandır diyü haber alınub ve içlerinde sâbıkâ arz olan Boğdan voyvoda oğlı
nâmına olan mel„ûn olub anı Boğdan‟a voyvoda itmek mukarrer olub ve Özi‟den
aldıkları topların kimin şayka ve kimin arabaya bindirüb Akkirman‟a ve Boğdan‟a
müstevli olmak mühimm olınur esîr olan Özi‟lü ve gelan çavuşlar dahı böyle cevab
virüb ve Özi muhâfazasına gönderilen üç kalitenin çekicisi olmamağla mukâvemet fehm
olınmaz kış gelüb kaliteler anda durmağa kâbilde olmayub asker-i İslâm Özi üzre iken
şaykalar su yüzünden kal„a-i Akkirman‟a müstevli olalar diyü ihtiyât olınmağın Özi
muhâfazasıyçün asker konıldıkdan sonra kış irişüb askere zarar olmasun diyü Akkirman
ve Boğdan muhâfazasıyçün kal„a üzerinden kalkub avdet olınmışdur şimdilik sular buz
tutunca ihtiyât olınan Akkirman cânibidir cümlenüz cevânib-i erba„adan göz [ve] kulak
tutub a„dâ cânibine yarar çavuşlar gönderilmişdür ve Rus ve Leh beglerinin fesâda
mu„âvenetleri mukarrerdür hâliyâ üç binden ziyâde hin-i sualde haberimiz yokdur dirler
bunlara kavi guşmal olunmaz ise memleket mühimmâtına zarar mukarrerdür hâliyâ üç
binden ziyâde tüfenk-endâz ve ana göre atlusu olub Leh begleri zâd ü zevâdesin görüb
ve âdem gönderüb cümle kuvvetleri(?) görmekle günden güne ziyâde olmak üzredir
sular buz tutub fursat el virdükde mela„inin vilâyetlerine segirdüb bahar ayında(?)
intikâm almak lâzımdır diyü arz eylemişsin. Arz eyledüğin ecilden mümkin olduğı üzre
tedârükleri görilmek emr idüb buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub cümleniz hüsn-i ittihâd
ü ittifâk yek-dil ü yek-cihet olub dahı mahall iktizâ idüb fursat el virdüğine göre
mümkin olduğı üzre a„dânın def„ u ref„inde ikdâm ü ihtimâm eyleyüb ammâ el-iyazü

120
billâhi te„âlâ gaflet ü ihmâl ile ırz u nâmûs-ı saltanata mugâyir vaz„ sudûrından ihtirâz
üzre olub her ne idersen hüsn-i tedbîr ü tedarük ile eyleyesin.

175 / 389

Bu dahı

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Bu dahı

Niğbolu ve Silistre sancaklarında olan kâdîlara hüküm ki:

Niğbolu begi mektûb gönderüb Leh vilâyetinde öküz ve inek ve ba„zı me‟kûlât
ve balmumu ol câniblerden gönderildüğin arz itmeğin bu bâbda her birinüz mes‟ûl
olmışsızdur. Buyurdum ki:

Vardukda, bu bâbda her birinüz gereği gibi mukayyed olub göresiz şöyle ki, Leh
vilâyetine öküz ve inek ve balmumu ve gayrı metâ„ ve me‟kûlât gitdüği istimâ„ olına
asıl günâh sizin olur ol takdirce her vechle hakkınızdan gelinür ki sâ‟ir kudâta mûcib-i
ibret olur şöyle ki siz men„ idesiz virenler memnû„ olmaya eğer sancak-begi ve eğer
zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr ve gayridir isimleri ve dirlikleri ile yazub bildiresiz. Her kim
olursa olsun eşedd-i siyâset ile siyâset olınur ana göre mukayyed olub ihmâl ü gaflet ile
ve yâhûd ahz ü celb ile emre mugâyir iş olmadan ziyâde ihtiyât eyleyesiz.

176 / 390

Bu dahı Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Vilâyet-i Rum-ilinde Akıncı ve Toyçeler olduğı yirlerin kâdîlarına hüküm


ki:

Niğbolu begi mektûb gönderüb in-şâ‟allâh Leh câniblerine sefer-i zafer-eser içün
me‟mûr olan Akıncı ve Toyçe tâ‟ifesinin ba„zı kendü sefere çıkmağa inâd idüb ve ba„zı
da dahı siz ki kâdîlarsız ihrâcına tâbi„ olduğınuz arz itmeğin buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, bu bâbda gereği gibi tenbîh olub göresin anun gibi taht-ı
kazânızda olan Akıncı ve Toyçe tâ‟ifesine muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesiz ki Leh
seferi mühimmi içün ihrâc olınacak zamân gelüb haber vardukda hiçbiri ta„allül ü

121
bahâne itmeyüb bilâ-tevakkuf çıkub emr olınan mahalle varub hidmette ve yoldaşlıkda
bulınalar. Şöyle ki, tenbîh olındukda eğer kendüler inâd idüb varmazlar ise ve yâhûd siz
ki kâdîlarsız ihrâcına tâbi„ olursınuz kendülere siyâset olınub ve siz ki kâdîlarsız azille
konılmayub mu„âkab olursız. Ana göre mukayyed olub ve bu zamânı sâ‟ir zamâna kıyâs
itmeyüb taht-ı kazânızda olan Akıncı ve Toyçe tâ‟ifesi ber-vech-i isti„câl ihrâc idüb
mahall-i me‟mûra gönderesiz. Şöyle ki, siz ihrâc idesiz anlar înâd iderler ise her kimler
ise ism ü resmleriyle yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin ki, sâ‟irlere mûcib-i ibret
içün siyâset olına.

176 / 391

Bu dahı

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Tatar ağalarından Han YahĢi Ağa‟ya hüküm ki:

Niğbolu begi mektûb gönderüb senün içün yarar kulaguzdur diyü asker-i İslâma
kulağuz ta„yîn olınmasın recâ idüb ol bâbda kimesne dahl ü ta„ârruz eylememek içün
(Boşluk) emr-i şerîf virilmesin arz itmeğin buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, gereği gibi mukayyed olub müşârun-ileyh arz itdüği üzre
asker-i İslâma kulağuz olub Tatar ağalarından ve gayrıdan bir ferd sana mâni„ ve
merahim olmayub müşârun-ileyh Niğbolu begi dâme izzuhû yanına varub ve vech ü
münâsib olduğı üzre uğûr-ı hümâyûnumda kulağuzluk hidmetinde olasız in-şâ‟allâh
maslahat tamâm oldıkda me‟mûlünden ziyâde ri„âyet-i aliyye-i hüsrevâneme mazhar
olursuz ana göre bâb-ı ikdâmda dakîka fevt itmeyüb asker-i İslâma yüz aklığı tahsîline
sa„y [ü] hamiyet idesiz.

176 / 392

Ol vilâyetin âdemlerinden İlyas ve Kurd oğlı Ali dimekle ma„ruf kimesneler


virilmişdür.

Fî 20 S Sene 996

Bâ-müsvedde-i Haydar Efendi

122
Kengiri ve Koçhisar kâdîlarına hüküm ki:

Dergâh-ı mu„allâ‟ma arz-ı hâl sunılub taht-ı kazâlarınuzda işlenen sôfların


donluk kadîmü‟l-eyyâmdan on dört zirâ„ işlenür iken hâlâ olıgelene mugâyir nâkıs
işlenmek ile tüccâr ve müşterî olanlara gadr olur diyu i„lâm olınmağın üslûb-ı sâbık üzre
işlenmek emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, te‟hir itmeyüb taht-ı kazâlarınuzda sôf işleyen sofcıların


a„yanın ihzâr idüb muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki, işledükleri sôfları kadîmü‟l-
eyyâmdan işletügeldüği üzre on dört zirâ„ işleyüb olıgelene muhâlif nâkıs işlemeyeler
ba„de‟t-tenbîh işlemeyüb muhâlefet idenleri muhkem te‟dîb idüb bundan sonra yine
muhâlefet idenleri isimleri ile yazub arz eyleyesin diyü emir yazıldı.

177 / 393

[Yev]mü's-sülâsâ Fî 26 Saferü‟l-muzaffer Sene 996

Yemen beglerbegisinün kethüdası Hüseyin Ağa‟ya virildi.

Fî 25 Safer Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Abd Vav

Mısır beglerbegine hüküm ki:

Düstûr-i mükerrem ilâ [âhirihî] Yemen muhâfazasında olan vezîrüm Hasan Paşa
edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû mektûb gönderüb İspanya keferesi küllî donanma tedarük
idüb ta Süveyş‟e varınca vâkı„ olan Yemen benderlerin gâret ü hasâret kasdında
oldıkları haber alınub bi-inâyeti‟llâhi te„âlâ her yirin hıfz ü hırâseti içün kifâyet mikdârı
âdem ta„yîn olınmışdur lakin deryâdan kendülere mukâbele itmek içün yigirmi otuz
pare kadırga tedârüki lâzımdır diyü bildirmeğin mukaddemâ gönderilen beş pare
kadırgadan mâ„adâ on beş pare kadırga dahı Süveyş iskelesinde binâ olınub müşârun-
ileyh tarafından taleb olınukda irsâl olınmasın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, emrüm üzre bu bâbda onat mukayyed olub Süveyş
iskelesinde mu„accelen on beş pare kadırganın binâsına mübâşeret eyleyüb ber-vech-i
isti„câl tedarük ü ihzâr eyleyesin ki müşârun-ileyh tarafından taleb olındıkda te‟hir
lâzım gelmeyüb mu„accelen varub küffâr-ı hâksâr ile mukâbil olub bi-inâyeti‟llâhi te„âlâ

123
asâkir-i zafer-şi„âra feth ü nusret ve küffâr-ı hâksâra girü hezimet müyesser ola husus-i
mezbûrda bir mertebe mukayyed olasın ki lâzım olan kadırgalar vaktiyle varub
irişmemekle ıyâzen billâhi te„âlâ memâlik-i mahrûseden bir mahalle zarar u gezend
irişmek ihtimâli olmaya.

Bu dahı Bir sûreti Basra beglerbegine beş pare kadırga binâ olınmak içün yazılmışdur.

177 / 394

Kapu ağası hazretlerine virildi.

Bâ-müsvedde-i Mu Vav

Serdâr Ferhad PaĢa‟ya hüküm ki:

Bundan akdem asâkir-i nusret-me‟âsirim ile varub vilâyet-i Gürcistan‟da lâzım


olan mahallerde kal„alar binâ olınub ve feth ü teshîri mühimm olan yirleri kabza-i
teshîre getürüb ol bâbda vücûda gelen hidemât-ı mebrûrun müstelzim vufur-ı inayat-i
aliyye-i hüsrevânem olmağın hakkında mezîd-i himayet celiyye-i hidivânem zuhûra
getürüb hıla„-i fâhiremden iki sevb hıl„at-ı mûrisüꞌl-behçet ile şemşîr-i zafer te‟sîrimden
bir kabza murassa„ kılınç inâyet ü ihsân idüb i„lâmı hususı Bâb-ı Sa„âdet kapum ağası
olan iftihârü‟l-havass ve‟l-mukarrebîn Gazanfer dâme mecduhû‟ya ta„yîn olınmışdur
buyurdum ki:

(Boşluk) Varub vusûl buldukda, zikr olınan hil„at-ı hümâyûnumı giyüb ve


şemşîr-i nusret-te‟sîrimi kuşanub sen dahı asâkir-i müslimin ve cünud-ı muvahhidîn
edâma‟llâhü te„âlâ ila-yevmi‟d-din ile din [ü] devlet ve uğur-ı hümâyûn ebed-peyvende
müte„allık cumhûr-ı umûrda envâ„-i mesâ„î-i cemîle zuhûruna sa„y itmekden hâlî
olmayub serhad ahvaline müte„allık vâkı„ olan evzâ„ vü etvârı ale‟t-tevâlî i„lâmdan hâlî
olmayasın.

178 / 395

Mezkûran kapucılara virilmişdür.

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Haleb beglerbegisine ve defterdârına hüküm ki:

124
Bundan akdem müteveffâ tercemân Osman‟ın muhallefâtı zabtı içün Dergâh-ı
mu„allâ‟m kapucılarından Hacı Mehmed ile Yahya nâm kapucılar gönderilüb varub zabt
ü kabz idüb getürmek üzre iken Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Süleyman Çavuş
varub ebnâmına virilmek fermân olındı diyü dahl ü ta„ârruz itmekle kapucılar zabt
itdüği her ne ise cümle mühürleyüb anda Haleb kal„asına zabt olınmış imiş ol kal„a da
olanlar aynı ile Südde-i sa„âdet‟üme gelmek içün yine müşârun-ileyhima kapucılarım
irsâl olındılar. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle varduklarında, bu bâbda kemâl-i tekayyüd ile mukayyed olub


mezbûran kapucılarım tahsîl idüb mühürleyüb Haleb kal„asında koduklarında nukûdı bi-
kusûr aynı ile kapucılarıma teslîm idüb mu„accelen Südde-i sa„âdet‟üme irsâl eyleyesin
eğer zikr olan nukûddan sâbıkâ Haleb muhâfazasında olan Süleyman dâme ikbalühû ve
Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Süleyman yetimler bahânesiyle ve gayrı vechle
nesne almışlar ise ta„allül itdirmeyüb anlardan cümlesin taleb idüb alub dahı
kapucılarıma teslîm idüb ve Südde-i sa„âdet‟üme gelmek içün kirâ davarı tutub harç-ı
nukudun anda virüb ve yanlarınca kifâyet mikdârı hisâr-eri ve mu„temedün-aleyh
âdemler koşub emîn ü salim Südde-i sa„âdet‟üme ulaşdurasın kapucılarım tahsîl idüb
kal„a da mühürlü konılan nukûd ki her filori altmışar akça hisabı üzre otuz dört bin filori
olur bi-kusûr ve la-küsür Südde-i sa„âdet‟üme gönderüb andan mâ„adâsın ne olursa
yetimler içün zabt itdüresin hemân ihmâl ü müsâhele itmeyüb kapucılarım tahsîl itdüği
nukûdı ber-vech-i isti„câl îsâl eyleyüb avk ü te‟hirden ve ihmâl ü müsâheleden ve
te„allül ü bahâneden ihtiyât idesin.

178 / 396

Bâ-müsvedde-i Safer Vav

Aksaray begine ve kâdîsına ve sâbıkâ Silifke kâdîsı olub evkâf teftîĢine


me‟mûr olan Mehmed‟e hüküm ki:

İş bu senede Aksaray‟da kışlaması me‟mûr olan mîrî develere lâzım olan on bir
bin kille arpa ber-vech-i adâlet tevzî„ olınmuş iken sâbıkâ Koçhisar kâdîsı olan
Ramazân kendü hevâsına tâbi„ ba„zı eşkiyâ ile müttefik olub arpa tevzî„ olınan Yürük
nâm nâhiyenin re„âyâsı ihtilâl itmekle arpa cem„ine me‟mûr olan hâssa sâraçlardan
Rıdvan ve diğer Rıdvan zîde kadruhimâ‟ya arpa cem„ itdirmeyüb ve re„âyâ dahı inâd

125
üzre olub bir tarîkle teftîşlerine emr irâd itmekle mezbûranı tahvîf idüb hidmeti mu„attal
olmasına bâ„is olmışdur diyü Südde-i sa„âdet‟üme bu bâbda mahzar gelmeğin min-bâ„d
kâdî-i mezbûri bu hususa karışdırmayub emr-i sâbık üzre ta„yîn olınan arpa-i ber-vech-i
adâlet tahsîl itdirmek emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub mukaddemâ


gönderilen emr-i şerîfüm mûcebince âmil olub ta„yîn olınan mikdârı arpa-i re„âyâdan
adâlet ile cem„ ü tahsîl itdirüb müşârun-ileyh kâdî-i ve hevâsına tâbi„ olan eşirrâ-i min-
bâ„d dahl itdirmeyüb eğer memnû„ olmayub yine re„âyâya ihtilâl virmekle arpa cem„
olmayub hidmet-i mîrînin tefvîzine bâ„is olursa vukû„ı üzre yazub arz eyleyesin.

179 / 397

Arz getürene virilmişdür.

Fî 10 M Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Li Vav

Hüdavendigar ve Sultanönü sancaklarında vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki:

Bazarcık kazâsına tâbi„ Yalacık nâm karyeden Deli Murad nâm kimesne ebnâ‟-i
sebîlin yoluna inüb katl-i nefs ve gâret-i emvâl idüb bunda nüzûl ihrâcına emr-i şerif
vardır diyü Müslimanlara nüzûl ve avârız-ı saliyan idüb zulm ü te„addî eyledüğinden
gayri niçe Müslimanların kulların ayardub âhara bey„ idüb envâ„-i zulm [ü] te„addîsinin
nihâyeti olmayub fesâd ü şenâ„at üzre olduğı i„lâm olınmağla mezbûr divân-ı
hümâyûnumda ahz olınub dahı ahvâli teftîş olınmak içün Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Sefer Çavuş ile taht-ı kazânuza gönderilmişdi. Hâliyâ mezbûrdan celb ü
ahz olınmağla fukarâya hakları alıkomayub mezbûrun eyülüğine hilâf-ı vâkı„ arzlar
tedârük idüb ıtlâk olınmak üzre olduğın ahâlî-i vilâyetden ba„zı kimesneler haber
virmeğin mezkûrun ahvâli Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş
mübâşeretiyle maân hakk üzre görilmek emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, mezbûr Sefer Çavuşı salıvirmeyüb anda bile olub ikisinin
dahı muvâcehesinde maân mezkûrun ahvâlin hakk üzre onat vechle teftîş idüb göresin
mezbûrdan da„vâ-yı hakk iden Müslimanlara hakların şer„le bi-kusûr alıvirdikden sonra
mezkûrun üzerine şer„le ne makûle mevâd sâbit olursa sûret-i sicilleriyle mezbûrı

126
mukayyed ü mahbûs müşârün-ileyh Mehmed Çavuş‟a koşub Südde-i sa„âdet‟üme irsâl
ü îsâl eyleyesin. Bu bâbda her birinüz bi‟z-zât mukayyed olub celb ü ahz olınmakdan ve
ehl-i fesâda himâyet olınmakdan ziyâde hazer eyleyesin.

179 / 398

İlçi âdemlerine virildi.

Fî 26 S

Bâ-müsvedde-i Safer Vav

Silistre kâdîsına hüküm ki:

Leh ilçisi Südde-i sa„âdet‟üme gelürken Silistre iskelesinde gümrük emîni


mezkûr ilçinin ko[l]cuların arayub gümrüğe müte„allık nesnesin bulmayub bir mikdâr
guruşdan bulub hilâf adet gümrük alub rencide eyledüği i„lâm olınmağın gümrük
nâmına ne mikdâr akçası alınmış ise girü alıvirilmek içün mâliye tarafından hükm-i
şerîfüm virilmeğin buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, mâliye tarafından virilen emr-i şerîfüm mûcebince amel


idüb ilçi-i mezbûrun bulınan guruşı içün alınan gümrük akçesin müteveccih olanlardan
bi‟t-tamâm alıviresin.

180 / 399

Ba„dehû verilmiştir.

Fî 26 S Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Abd Vav

Ġstanbul kâdîsı ve Mi„mâr-baĢı‟na hüküm ki:

Sen ki kâdîsın mektûb gönderüb hâliyâ kadîmü‟l-eyyâmdan mahrûse-i


mezbûrede neccâr ü bennâ tâ‟ifesi yevmi on ikişer akçaya ve ırgâd tâ‟ifesi yevmi beşer
akçaya ücretle işleyügelmiş iken şimdikihalde kaht u gala olduğına binaen her birinin
ücreti mazmunlarından ziyâde ? tâ‟ifesi alabeyan(?) mübâşeret itmekle bennâ vü neccâr
tâ‟ifesi hadden ziyâde ücretle işledüb bu takdirce amme-i evkâfa küllî zararı olub üç bin

127
akça ile olacak meremmat altı bin akça ile ancak olub bu sebeb ile memlekete küllî
ihtilâl gelmişdür diyü neccâr ü bennâ tâ‟ifesi yevmi on altışar akça ve ırgâd tâ‟ifesi
yevmi sekizer akçadan ziyâdeye işlememek içün hükm-i hümâyûnum verilmesin recâ
eylemişsiz imdi husus-ı mezbûr içün ? mi„mâr-başı‟ya hitâben emir virilüb emre
muhâlif ziyâde ücret taleb idenlerin haklarından gelinmek fermân olınmuş iken
mûcibiyle amel olınmamağa sebeb nedir buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu def„a dahı mahruse-i mezbûrede olan bennâ vü neccâr ve


halifelerinin? getürdüb mukaddemâ görilen emir mûcebince bennâ vü neccar tâ‟ifesi
yevmi on altışar akçaya ve ırgâd sekizer akça işlemeyüb ziyâde taleb idenler her kimler
ise isimleriyle yazub arz idesin ki haklarından gelüb sâ‟irlerine mûcib-i ibret ola ve bu
emr-i şerîfümin sûret-i sicill-i mahfuza kayt eyleyesin ki min-bâ„d mazmûn-ı
hümâyûnumla amel olınub hilâfına cevâz gösterilmeye. Fî Evâhır-i Safer Sene 996

180 / 400

Muharrir Mehmed çelebî‟ye virilmişdür.

Fî 10 Ra Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Efendi Vav

Eski-il kâdîsına hüküm ki:

Kasaba-i Sultâniye de olan merhûm Sultân Selîm Hân câmî-i şerîf imâreti
evkâfına nazır olan Darü‟s-sa„âde ağası Mehmed Ağa mektûb gönderüb evkâf-ı
mezbûre karyelerinin sınurları toprağında erbâb-ı tîmâr ü zü„amâ bizim toprağımızdadır
diyü evkâfın ba„zı mezraları hariçden zabt olınduğa küllî gadr olduğın bildirüb imdi zikr
olınan evkâfın karyelerine sınur kasaba olınmak emrüm olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, evkâf-ı mezbûre karyelerinin üzerlerine bi‟z-zât kalkub ol


vilâyetin…

180 / 401

Arz getüren kimesnelere virilmişdür.

Fî 22 Rebî„u‟l-âhir Sene 996

128
Çirmen begine ve Hâsköy kâdîsına hüküm ki:

Sen ki kâdîsın mektûb gönderüb kazâ-i mezbûreden Çeri-başı oğlı Mehmed nâm
kimesne eşkıyâdan olub bundan akdem kâdî olan seyyid Mehmed mezkûr şakîye muîn
ü zahîr olmağla şenâ„ati ziyâde olub kazâ-i mezbûre re„âyâsı Südde-i sa„âdet‟e varub
mezkûrdan izhâr tezallüm eylediklerinde ta„yîn içün emr-i şerîf gönderilüb hâliyâ
teftîşde iki binden ziyâde fukarâ da„vâ-yı hakk eyleyüb şer„le sâbit olan hukûk-ı ashâba
alıvirilüb hüccet-i şer„iyye virilüb ve kendünin ahvâli arz olındukda nefy beled olınmak
içün tekrâr emr-i şerîf varid olub kâdî-i mezbûr ol emr-i şerîfe itâat itmeyüb ve hapisden
ıtlâk idüb min-bâ„d şaki‟de Südde-i sa„âdet‟e varub bir tarîkle emr-i şerîf ihrâc idüb
kâdî-i mezbûrı mevâd Dergâh-ı âlî çavuşlarından İbrahim Çavuş mübâşir ta„yîn itdirüb
gelüb bundan akdem şer„le görilüb müteveccih olan hukûk-ı ashâbına alıvirilüb hüccet-i
şer„iyye virilmiş iken ol hüccetlere amel itmeyüb ve husûs-ı mezbûrun? elinde emr-i
şerîf olmayub birer tarîkle girü mezbûr şaki‟ye hükm idüb bundan mâ„adâ sülehadan
Receb halife nâm kimesnenin ahşam namâzından sonra kendü âdemleriyle ve İbrahim
Çavuş‟ın âdemleriyle evin basub sende akça vardır diyü kapusın balta ile pâreleyüb ve
avretin muhkem darb idüb niçe akçasın ve zî-kıymet esbâbın alub ve Ali voyvoda nâm
kimesne mezkûr şaki‟ye birkaç gün gâybolub varub Edirne kâdîsına bana otuz dört bin
akça deyni vardır diyü kendüsi hâzır değil iken birüler hüccetler peydâ idüb mazmunı
sâbit olmadı habs itdirüb cürmi yoğiken itirâf eylemişdir diyü sicill itdirüb ve Davud
nâm kimesnenin dahı yatsı namazından sonra evin basub mezkûrda dört bin akçası var
iken yolı tutub cebren ve kahren bin altı yüz akçasın dahı alub ve avretin döğüb mecrûh
idüb bundan mâ„adâ fukarâya muttasıl zulm ü te„addîden hâlî olmayub mezkûr şaki‟nin
hakkından gelir ise cümlemiz terk-i vatan itmemiz mukarrerdür diyü arz itmeğin ahvâli
şer„le görile emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, mezkûr şaki‟yi ihzâr ve da„vâ-yı hakk ider var ise beraber
idüb hakk üzre teftîş idüb göresin arz olunduğı gibi ise fukarânın nâ-hak yire alınan
akçaların hükm idüb alıvirdikden sonra mezkûr şakinin üzerine ne makûle mevâd sâbit
olub ve hak-ı fukarâ alınduğın vukû„ı üzre mufassal ü meşrûh arz eyleyesin müdhali
olmayanları dahl itdirmeyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

181 / 402

129
[Yev]mü‟l-isneyn Fî 11 Rebî„u‟l-evvel Sene 996

Mezkûr Kilârcıbaşının kendüsine teslîm olınmışdur.

Fî 11 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Kilârcıbaşı Vav

Ġlbasan begine ve Draç kâdîsına hüküm ki:

Kasaba-i mezbûra tâbi„ Davnik kal„ası hâricinde bundan akdem müteveffâ


Mustafa re‟is nâm kimesne binâ itdüği câmi„-i şerîfin mürûr-ı zamân ile ba„zı yirleri
harâbe müşrif olub ve niçe yıldan berü ikâmet-i salat-ı Cum„a olunmayub müceddeden
binâ olınmağa muhtâc olduğı i„lâm olınmağın Harem-i hümâyûnumda bi‟l-fi„l kilârcı-
başı olan iftihârü‟l-havâss ve‟l-mukarrebîn ilâ-âhirihî dâme ulüvvühû fi-sebilin kendü
malıyla binâ itdirüb ve ikamet-i salat-ı Cum„a olınmak bâbında isticâre itmeğin hatt-ı
hümâyûn-ı sa„âdet-makrûnum ile fermân-ı âlî-şânum sâdır olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüd ile olub taht-ı kazânda


zena„atında mehâreti olanlardan kifâyet mikdârı üstâd ü bennâ ü neccâr tedârük itdirüb
dahi ücretlerin câmi„-i şerîf gereği gibi tecdîd oldukdan sonra ikâmet-i salat-ı Cum„a
olınub Müslimanlara devâm-ı devlet ve sâbit-i saltanatım içün hayır dualar itdüresin.

181 / 403

Beglerbegi hazretlerinin kapu kethudâsı Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 11 Rebî„u‟l-evvel Sene 996

Bâ-müsvedde-i Abd Efendi Ha

Kratova kâdîsına hüküm ki:

Mahrûse-i İstanbul‟da vâkı„ olan patrîk kilisesinde mahmiyye-i mezbûre feth


olındukda ezân-ı şerîf okunduğına Müslimanlar şehâdet idüb câmi„-i şerîf olmasına
şer„le hüküm olınduğı ecilden kendü nâm-ı şerîfüme câmi„ binâ olınmak içün niyyet-i
hümâyûnum olub eyle olsa zikr olınan câmi„-i şerîfe kurşun lâzım olmağın taht-ı
kazânda olan mâdenden bin kantâr kurşun tedârük olınmasın emr idüb buyurdum ki:

130
(Boşluk) Vusûl buldukda, te‟hir itmeyüb taht-ı kazândan bin kantâr kurşunı
mu„accelen tedârük itdirüb varan âdemle Südde-i sa„âdet‟e gönderesin.

Bu dahı Bir sûreti Novabırda kâdîsına

Bu dahı Bir sûreti Sidrekapsi kâdîsına

Bu dahı Bir sûreti Trepçe kâdîsına

181 / 404

Safa Çelebî Efendi‟ye virilmişdür.

Fî 11 R Sene [9]96 Bâ-müsvedde-i Efendi Vav

ġâm beglerbegisine hüküm ki:

Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderüb Şâm'ın yeniçerileri ve bölük-başılar ve


yaya-başılarından ba„zı ehl-i fesâdın fesâd ü şenâ„ati zâhir olmağla tîmâra ihrâc olınub
ve ba„zı dahı ref„ olınmuş iken birer tarîkle hilâf-ı vâkı„ arz itmekle mukarrer nâme-i
hükmi îrâd eyleyüb tekrâr yeniçeri ocağına dahil olmağla neferâtın zabtı asîr olduğın
bildirildüğin ecilden min-bâ„d ol makûle fesâd ü şenâ„ati zâhir olub yeniçeri ocağından
ihrâc olanların ve hilâf-ı kânûn ocağa dahl olmamak emr idüb buyurdum ki:

[Boşluk] Vusûl buldukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub anun gibi
yeniçeri ocağından ihrâc olınanları min-bâ„d yeniçeri ocağına idhâl itmeyüb neferâtın
ahvâli hübut olmağa sa„y eyleyesin anun gibi ocağından ihrâc olındukdan sonra girü
yirine gelmiş var ise tekrâr ihrâc idüb gedüklerin müstehakk olanlara tevcîh eyleyesin
înâd ü muhâlefet idenleri isimleri ile yazub bildiresin sâ‟irlere ibret içün gereği gibi
haklarından geline.

182 / 405

Safa Efendi‟ye virilmişdür.

Fî 10 Muharrem Sene 996

Bâ-müsvedde-i Safa Efendi Vav

Eski-il ve Karaca Ģehr kâdîlarına hüküm ki:

131
Ehl-i fesâd tâ‟ifesinden Bekir ve Veli ve Musa su-başı nâm ehl-i fesâdları
bundan akdem Dergâh-ı âlî çavuşlarından Mehmed Çavuş ele getürüb habs idüb
haklarından gelinmek üzre iken bir tarîkle habsden firâr idüb dahı hâliyâ müşârun-ileyh
Mehmed Çavuş‟un Eski şehr kazâsında vâkı„ olan çiftliğin basub âdemlerinden şeyh?
nâm kimesne-i tutub dahı muhkem darb idüb beş bin akçasın alub ve niçe
Müslimanların dahı esbâb ü emvâlin nehb ü gâret idüb fesâd ü şenâ„at itdüklerin i„lâm
itmeğin mezbûrlar ele getürilmesin emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda herbirinüz bi‟z-zât onat vechle mukayyed


olub mezbûrları her ne tarîkle mümkin olursa aslâ mecâl virmeyüb ele getürüb habs
idüb arz eyleyesin sonra emrim ne vechle sâdır olursa mûcebi ile amel eyleyesin
mezbûrların ele getürilmesi mühimdir onat mukayyed olub be-her-hâl ele getürüb şöyle
ki mezbûrların ele getürilmesi hususında ihmâl ü müsâhele eyleyesin aslâ özrünüz
makbûl olmayub mes‟ûl ü mu„âteb olursız ana göre mukayyed olub bâb-ı ikdâmda
dakîka fevt itmeyesin mezkûr Mehmed Çavuş kimesneden ahz ü celb itmeyüb istikâmet
üzre olub ehl-i fesâda himâyet itmedüği içün kâh sancak-begi tarafından kâh gayrıdan
ne vechle te„addî olınur şöyle ki bu hususda ihmâl idüb ve yâhûd sancak-begi hâtırına
ri„âyet idüb ehl-i fesâda himâyet iderseniz sonra hâliniz niçe olacağı ma„lumdur ana
göre mukayyed olub mezbûrları ele getürmek bâbında envâ„-i sa„y ü ihtimâm eyleyesin.

182 / 406

Musa Çelebî Efendi‟ye virilmişdür.

Fî 11 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Musa Çelebî Efendi Vav

Ġnebahtı begi Murad Beg‟e hüküm ki:

Mektûb gönderüb livâ-i mezbûra tâbi„ kılâ„ın ba„zı neferâtı ve dizdârı ve mîr-i
livâ ve kâ‟im-makâmı tarafından arzları olmağın vilâyetin kâdîsından [ve] müfettişinden
arz alub ol arz ile Dergâh-ı mu„allâ‟ma gelüb bir tarîkle berât idüb gedüğe mutasarrıf
olub bu vechle neferâtı dizdâr ve mîr-i livâ olanlar zabtına kâdir olmayub kılâ„ı hıfz ü
hırâsetden kalduğın bildirüb ol bâbda emr-i şerîfüm taleb eyledüğin ecilden buyurdum
ki:

132
(Boşluk) Vardukda, min-bâ„d vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan kâdîlara ve
müfettişlere tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki kılâ„ına müte„allık neferâta karışmayub ellerine
birer tarîkle arz virmekle ihtilâl virmeyeler ba„de‟t-tenbîh tenbîh olmazlar ise ol makûle
arzlar ile virilen gedik ahara tevcîh olınduğından gayrı kendüler dahı mes‟ûl ü mu„âteb
olurlar bilmiş olasız onat basîret üzre olasız.

183 / 407

gönderilmişdür Molla Kasım ile anlara müte„allıkdır.

Fî 15 RA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Abd Efendi Vav

Kefe beglerbegine ve defterdârına hüküm ki:

Harem-i hümâyûnum huddâmından ol cânibde Çerâkise ba„zı akribaları olub bu


cânibe getürmek içün kendü câniblerinden Yusuf nâm kimesne-i vekîl itdüklerin
bildirüb bu bâbda emr recâ itdükleri ecilden buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle vekîllerin ol cânibe varub mezbûrların akribaları ile bu cânibe


gelmek murâd eylediklerinde kendülere ve yanlarında olan hidmetkârların iskelelerde
ve gayrı mugayyer yerlere kimesne-i dahl ü ta„ârruz itdirmeyüb vekîlleriyle bu cânibe
irsâl eyleyesin.

183 / 408

Mezkûr Mehmed Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 10 RA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Safa Vav

Anadolu‟da vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki:

Bundan akdem Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed emriyle fesâd ü


şenâ„ati sâbit ü zâhir olan ehl-i fesâddan Yusuf han ve beş nefer ehl-i fesâd sûhte

133
tâ‟ifesin ele getürüb İn-öni kal„asında habs idüb Südde-i sa„âdet‟üme getürilmek emrüm
olmağın mîr-mîrân tarafından birkaç nefer kimesneler gelüb kal„a-i basub zikr olınan
ehl-i fesâdları ıtlâk eyledükleri i„lâm olındı. İmdi mezbûrlar her kangınızın taht-ı
hükûmetinde bulınursa ele getürilüb mukayyed ü mahbûs müşârun-ileyh çavuşum ile
Südde-i sa„âdet‟e irsâl olmasın emr idüb buyurdum ki:

Vusûl buldukda, her birinüz bi‟z-zât onat vechle mukayyed olub kal„adan ıtlâk
olınan ehl-i fesâdın her kangınızın taht-ı hükûmetinde bulınursa ele getürüb mukayyed ü
mahbûs müşârun-ileyhle Südde-i sa„âdet‟e irsâl eyleyesin avk ü te‟hirden ve ihmâl ü
müsâheleden ihtirâz eyleyesin.

183 / 409

Kapu ağasına virilmişdür.

Fî 17 RA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Abd Efendi Vav

Burusa sancağında vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki:

Mihaliç kâdîsı mektûb gönderüb Hüdâvendigâr sancağında mahûf u muhâtara


derbendlerde ehl-i fesâd sûhte ve sâ‟ir eşkıyâ ayende vü revendenin yolların kesüb ve
evler basub katl-i nüfûs ve gâret-i emvâl idüb ve ehl-i fesâd Dergâh-ı mu„allâ‟m
yeniçerileri ve kapum kulları ve zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr yanlarında olub
hidmetkârlarıdır diyü himâyet idüb ele virmemek ile fesâdları izdiyâd üzre olmağın
nefs-i Mihaliç‟te yeniçeriler ve acemi oğlanı cündiler ta„yîn olınan yeniçeriler çavuşuna
Ahmed livâ-i mezbûrda zuhûr iden ehl-i fesâdı teftîş idüb fesâd ü şenâ„ati sâbit ü zâhir
olanların şer„le haklarından gelinmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâsına arz
eyledüğin ecilden husus-ı mezbûr mûmâ-ileyh Ahmed mübâşeretiyle teftîş olınmak emr
idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, ol makûle ehl-i fesâd ü şenâ„ati olub mazınna vü müttehem


olanlar mûmâ-ileyh mübâşeretiyle ola şer„-i şerîfe da„vet idüb getürdüb da„vâ-yı hakk
idenler ile beraber idüb bir def„a şer„le görilmeyüb on beş yıl mürûr itmeyen hususların
teftîş idüb göresin ashâb-ı hukûkun sâbit ü zâhir olan hakların alıvirdükten sonra ehl-i
fesâd sipâhî ise habs idüb arz eyleyesin olmayanlar haklarında şer„le lâzım geleni icrâ

134
idesin anun gibi Şer'e da„vet olındukda itâat itmeyüb muhârebe vü mukâteleye
mübâşeret idenlerin demleri hederdir il-eri ve ayân-ı vilâyetle üzerlerine varub bir
vechle niçe mümkin olursa ele getürüb ? haklarından gelesin. Şöyle ki, ehl-i fesâd ü
eşkıyâ yeniçeri ve kapum kullarından ve zü„amâ vü erbâb-ı tîmârdan ba„zı kimesnelerin
yanlarına varub ilticâ idüb taleb olındukda himâyet olınub ele virmeyeler ol makûle her
kim ise ism ü resmiyle ve bölük ve ulûfeleriyle yazub arz eyleyesin ki dirlikler kat„
olınub sâ‟ire mûcib-i ibret içün ? haklarından geline ve re„âyâdan ba„zı kimesneler ehl-i
fesâdı ele virmeyüb ketm itmek ihtimâli olursa ketm itmemek içün re„âyâ-i ahd vefa ile
ahidleyüb bir vechle ihtimâm eyleyesin ki ehl-i fesâdı her kim olursa ketm eylemeyüb
ele vireler ki ahvâlleri görilüb lâzım gelen şer„le icrâ olına amma hîn-i teftîşte hakk üzre
olub ehl-i fesâda himâyet olunub bî-günâh olanlara ta„ârruz olınmakla hilâf-ı şer„
kimesneye te„addî olınmakdan ziyâde ihtirâz idüb tamâm hakk-ı sarîha tâbi„ olasın.
Livâ-i mezbûrun ehl-i fesâdı bî-nihâye olub dâ‟imâ varan müfettişler ahz idüb
salıvirmekle def„ u ref„ine kâbiliyet olmamışdır. Bu def„a dahı şöyle ki ahz ü celb ile
ehl-i fesâda himâyet olınub ve yâhûd garaz u taassub ile kendü hallerinde olanlara dahl
olınub ehl-i fesâdın haklarından gelinmeyüb yirinde kala siz ki kâdîlarsız azille
konılmayub ikinüz dahı eşedd-i ikâbla siyâset olınursız ana göre mukayyed olub canib-i
hakka dahl olub ehl-i fesâdın hakkından gelüb Müslimanları fitne vü fesâddan halâs
eyleyesin.

184 / 410

Mezkûr Seyyid Ahmed Çelebî‟ye virilmişdür.

Fî 10 RA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Abd Efendi Vav

Burusa kâdîsına hüküm ki:

Trablusşâm defter[darı] Seyyid Ahmed bundan akdem vilâyet-i mezbûreden


Südde-i sa„âdet‟üme gelür iken mahrûse-i mezbûrede şeş-beş Mehmed dimekle ma„rûf
olan kimesnede her kisede biner guruşdan yigirmi sekiz kise guruş emânet koyub
ba„dehû zikr olınan guruşlar mîrîye zabt olmak için taleb olındukda yigirmi altı kiseyi

135
virüb iki kise guruş zâyi„ eylemişdir diyü virmekde ta„allül eyledüği i„lâm olınmakda
zikr olınan iki kise guruş mezbûrdan tahsîl olmasın emr edib buyurdum ki:

(Boşluk) Vusul buldukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub göresin fi‟l-vâkı„
mûmâ-ileyh emânet koyduğı zamânda yigirmi sekiz kise olub her kisede biner guruş
olub sonra aldıkda yigirmi altı kisesin virüb iki kisesin alıkodığı şer„le sâbit olursa zikr
olınan iki kise guruşı dahı bi-kusûr hükm idüb mûmâ-ileyhin âdemisine aldırasın diyü
emr-i şerîf yazılmışdur.

184 / 411

Bâ-müsvedde-i Mim

Bu dahı mezbûra virilmişdür.

Fi't-târîhi'l- mezkûr

TrablusĢâm beglerbegisine hüküm ki:

Bundan akdem bir def„a vilâyet-i mezbûrede olan beglerbegi nâzır-ı emvâl
olmağla âdemleri ümenâ üzerine çıkub kendiler içün küllî nesne teklîf itmekle mâl-i
mîrîye küllî gadr eyledükleri ecilden beglerbegiler nâzır olmayub nezâretden ref„
olınmak içün hatt-ı hümâyûnumla fermân-ı şerîfüm sâdır olmış idi. Buyurdum ki:

[Boşluk] Vusûl buldukda, sen dahı ümenâya ve havâss-ı hümâyûn re„âyâsına


eğer senün tarafından ve eğer âdemlerinden bir ferdi dahl itdirmeyüb emvâl-i mîrî
tahsîline müte„allık hususlara karışdırmayasın.

185 / 412

İnebahtı Begi‟nin kapu kethüdâsına virilmişdür.

Fî 21 Rebî„u‟l-evvel Sene 996

Bu asıl emirler min-bâ„d bunun mucebince yazıla

Bâ-müsvedde-i Abd

Nişâncı Paşa hazretlerinin müsvedde-i şeriflerine göre yazılmışdur.

136
Ġnebahtı sancağında vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki:

Livâ-i mezbûr begi mektûb gönderüb livâ-i mezbûrda ba„zı ehl-i fesâd fesâd
idüb şer„-i şerîfe da„vet içün âdem gönderildükde ehl-i fesâd varub havâss-ı hümâyûna
ve evkâf-ı selâtine ve mülk yerlere ve sâ‟ir serbest köylere varub tahassün idüb sâhibleri
virmeyüb fesâd ü şenâ„atleri günden güne ziyâde olmağla re„âyâ vü berâyâ terk-i vatan
itmeleri mukarrer olub ehl-i fesâd ele getürilüb haklarından gelinmek içün emr-i şerîf
virilmek recâsına arz itmeğin buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, anun gibi ehl-i fesâd fesâd idüb müdde„îleri gelüb da„vâ-yı
hakk eyledüklerinde serbest olan evkâf ü emlâka firâr idüb sâhibleri ehl-i fesâda
himâyet iderse ol asıl serbest zâbitlerine taleb idüb gönderüb müdde„îsi ile toprak kâdîsı
ma„rifetiyle ahvâlin şer„le teftîş idüb göresin fesâd ü şenâ„ati sâbit olanlardan anlar ki
şer„le sâlb ü siyâsete ve yâhûd kat„-ı uzva müstahıkk olub hüccet virile mücrime günâh
sâdır olduğı mahalde serbest tîmâr ve evkâf zâbitlerinden kimin re„âyâsı ise re„âyâ
zâbitlerin ma„rifetiyle mahalinde şer„le lâzım geleni icrâ idüb hârice alub getürmeyüb
ahz ü celb olub ıtlâk olınmakdan ziyâde hazer eyleyesin. Şöyle ki, salb ü siyâsete veya
kat„-ı uzva müstahıkk olına serbest tîmâr zâbitlerine kânun ile müstahıkk oldukların icrâ
ideler anun gibi ehl-i fesâdı taleb idüb virmeğib inâd ü muhâlefet idenler kim ise arz
eyleyesin müdde„îleri olmayan mücerred bu bahâne ile havâss-ı hümâyûnum ve serbest
re„âyâlarına dahl olınmaya.

Bir sûreti Kare[si] sancağında vâkı„ olan kâdîlara yazılmışdur

Bir sûreti Biga sancağında vâkı„ olan kâdîlara

Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir
sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti

186 / 413

Vav Bâ-tesvîd-i mezbûr

Bu dahı târîh-i mezbûrda mezkûra virilmişdür.

TrablusĢâm defterdârına hüküm ki:

137
Vilâyet-i mezbûrede beglerbegi olanlar emvâl-i hâssa üzerine nâzır olmak içün
bir tarîkle emir ihrâc idüb âdemlerin ümenâ üzerine gönderüb mâl-ı mîrî tahsîlinden
evvel kendüler içün niçe tekâlif itmekle emvâl-i hâssa tahsîlinde küllî acz çekilüb
gadrları olduğı ecilden nezâretden ref„ olınub hızâne-i âmireme müte„allık cumhûr-i
umûr sanâ tefvîz olınub hâssa‟ya müte„allık olan hususlara karışmamak içün emr-i şerîf
gönderilmişdür. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, sen dahı bu bâbda onat mukayyed olub beglerbegi
âdemlerin min-bâ„d havâss-ı hümâyûna müte„allık olan hususlara hilâf-ı emr
karışdırmayub her hususı kendün görüb tevfîr ü teksîr mâl-i mîrîde dakîka fevt
eylemeyesin beglerbegiler nezâret içün emr-i şerîf getürüb dahl itmekle tahsîline mecâl
olmadı diyü ta„allül ü bahâne itmeyüb kemâl-i basîret ü intibâh üzre olasın ki mâl
hususında olan cüz‟î vü küllî her ne ise senden su‟âl olınur ana göre mukayyed olub
bâb-ı ikdâmda dakîka fevt eylemeyesin.

186 / 414

Vav Bâ-tesvîd-i mezbûr

Bu dahı mezkûra virilmişdür.

Fi't-târîhi'l- mezkûr

TrablusĢâm defterdârına hüküm ki:

Vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan ümenâ ve mültezimin hızâne-i âmireme akça


teslîm itdiklerinde ekseri kalb ve geçmez para getürüb teslîm idüb hazineye küllî nakz
virdükleri istimâ„ olındı. İmdi, bu husus ca‟iz değildür vilâyet-i mezbûreden dahı ümenâ
ve mülteziminden hızâne-i âmireme akça teslîm idecekleri zamânda Südde-i
sa„âdet‟ümde teslîm olduğı üzre altun ve guruş ve pâdişâhî alınmasın emr idüb
buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, min-bâ„d emrüm üzre vilâyet-i mezbûre ümenâsından


hızâne-i âmirem içün altun ve guruş ve pâdişâhî taleb idüb Südde-i sa„âdet‟ümde
alınduğı üzre amel eyleyesin inâd ü muhâlefet idenleri yazub bildiresin.

138
186 / 415

Vav Bâ-tesvîd-i mezbûr

Bu dahı mezkûra virilmişdür.

Fi't-târîhi'l- mezkûr

TrablusĢâm defterdârına ve vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan kâdîlara hüküm


ki:

Vilâyet-i mezbûrede vâkı„ olan havâss-ı hümâyûn re„âyâsı Südde-i sa„âdet‟üme


arz-ı hâl sunub beglerbegi subaşıları bir niçe atlu levendât ile varub üzerlerine konub
müft ü meccânen yim ü yimeklerin ve tavukların ve kuzıların alub ve cürm-i galîzi sâdır
olub cerîmeye müstahıkk olanların cerâimi ümenâya virilügelmiş iken cerîme
bahânesiyle niçe akçaların alub bu makûle zulm ü te„addîlerinin nihâyeti yokdur diyü
tezallüm eyledükleri ecilden buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub beglerbegi


subaşılarına havâss-ı hümâyûn re„âyâsının müft ü meccânen yim ü yimeklerin ve
tavukların ve kuzıların ve cerîme nâmına akçaların aldırmayub her ne alurlar ise
ihtiyâriyla bey„ idenlerden akçalarıyla alub hilâf-ı şer„-i şerîf iş itdirmeyesin havâss-ı
hümâyûn re„âyâsında beglerbegi subaşılarının cidden alakası yokdur ana göre
mukayyed olasın istemeyüb inâd ü muhâlefet idenleri yazub arz eyleyesin ki havâss-ı
hümâyûn re„âyâsı âsûde olub mâl-i mîrîye gadr ü zarar olmalu olmaya.

186 / 416

Vav Sadr-ı a„zam hazretlerinin selam çavuşlarına virilmişdür.

Fî 5 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96

Kıbrıs beglerbegisine hüküm ki:

Mecnûne nâm hâtûn gelüb oğlı olub Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından olan
Hüseyin Çavuş emr-i şerîfümle ba„zı mesâlih için Kıbrıs‟a irsâl olınub vardukda bilâ
sebeb anda Cezîrede habs olınduğın bildirüb bu cânibe gönderilmek bâbında inâyet recâ
itmeğin buyurdum ki:

139
[Boşluk] Vardukda, mezbûrı yarar âdemlere koşub emîn ü salîm Südde-i
sa„âdet‟üme gönderesin ki bunda geldikde ahvâli ne ise görile avk ü te‟hîrden ve ihmâl
ü müsâheleden hazer eyleyesin diyü emir yazılmışdur.

187 / 417

Vav An Efendi

Mehmed Ağa hazretlerine gönderilmişdür.

Fî 23 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Bi‟l-fi„l Medîne-i Münevvere‟de şeyhü‟l-haram olan Mevlânâ Mehmed zîde


fazluhû Südde-i sa„âdet‟üme arz-ı hâl gönderüb Mekke-i Mükerreme Harem-i
muhteremi hıfzı içün ta„yîn olınan on nefer ferrâş ağalarının berâtları virilüb anda
bulınmayanların yirlerine Kâbe-i Şerîfe‟de sâkin olan tavâşî ağalardan nâibler ta„yîn
olınub berâtları mûcebince mahrûse-i Mısır‟dan vazîfeleri nâiblerine bî-kusûr virilüb ve
Medîne-i Münevvere‟de olduğı üzre Mekke-i Mükerreme‟de dahı bir nefer nâibü‟l-
harem ve bir nefer hazînedâr ta„yîn olınub lakin vazîfeleri cihet-i maâşlarına vefâ
eylemedüğin bildirüb inâyet recâsına arz itmeğin nâibü‟l-harem olan ağa‟ya her ayda üç
erdeb cerâye ve hazînedâr-ı harem olan ağa‟ya dahı her ayda üç erdeb cerâye ve mâ„adâ
ferrâş olan ağalara her ayda ikişer erdeb cerâye virmek bâbında hatt-ı hümâyûn-ı
sa„âdet-makrûnumla fermân-ı âlî-şânum sâdır olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, hatt-ı hümâyûn mûcebince Medîne-i Münevvere‟de olduğı


gibi Mekke-i Mükerreme‟de dahı bir nâibü‟l-harem ve bir hazînedâr-ı harem ta„yîn
olınub min-bâ„d ferrâşların berâtları mûcebince müstahıkk oldıkları vazîfelerin ve
cerâyelerin nâiblerine mahrûse-i Mısır‟dan bî-kusûr irsâl eyleyüb husus-ı mezbûr içün
tekrâr Südde-i sa„âdet‟üme arz-ı hâl olınmalu eyleyesin.

187 / 418

Vav Müşârun-ileyhin kitâbet hidmetinde olub

Dîvân-ı hümâyûn kâtiblerinden olan Küçük Mehmed‟e virilmişdür.

140
Fî 10 Muharremü‟l-harâm Sene [9]96

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Hâlâ ümerâ-i muhâfaza-i Mısır hadden ziyâde olub ve sâlyane mikdârı dahı
dörder kerre beşer kerre yüz bin akça olmağla hızâne-i âmire-i Mısıra küllî gadr olduğı
istimâ„ olınmağın on beşe inince min-bâ„d mahlûl olan muhâfaza-i Mısır sancağı
virilmeyüb ve sâlyanelerinin mikdârına dahı nisâb-ı mu„ayyen ta„yîn olınmak emr idüb
buyurdum ki:

(Boşluk) On beşe varıncaya değin min-bâ„d vâkı„ olan sancakları ahara tevcîh
eylemeyüb sâlyanelerin hazîneme alıkoyub ve on beş sancak beginin beşinin sâlyanesi
üçer kerre yüz bin ve beşinin sâlyanesi ikişer [kere] yüz bin ve beşinin sâlyanesi ikişer
[kere] yüz bin akça ta„yîn eyleyüb ziyâde sâlyanelerden biri mahlûl oldıkda eksük
sâlyaneye mutasarrıf olan ümerâdan bir müstehıkına tevcîh eyleyüb arz eyleyesin. Bu
bâbda geregi gibi mukayyed olub zikr olınan uslûb üzre amel idüb hilâfına cevâz
göstermeyesin.

187 / 419

Vav Müşârun-ileyh kâtibe virilmişdür. Fi't-târîhi'l-mezbûr

Fî [Yev]m-i mezbûr

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Ümerâ-i muhâfaza-i Mısır‟dan Ahmed ve İbrahim nâm kimesneler hadd-ı


zâtında pîr olub hidmete kâdir olmadıklarından gayri hidmetde teklîf olınmaya diyü
birer tarîkle hükümler alub ziyâde sâlyaneye tekâüd tarîkiyle mutasarrıf oldıkları istimâ„
olınmağın mezbûrlara kânun üzre tekâüd sâlyanesi ta„yîn olınub mâ„adâsı hazîneye
alıkonmak emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Mezbûrların mutasarrıf oldıkları sâlyanelerine göre kânun üzre ber-


vech-i tekâüd her yüz binde on bin akça tekâüd sâlyanesi ta„yîn eyleyüb tasarruf
itdiresin.

187 / 420

141
Vav Müşârun-ileyh kâtibe virilmişdür. Fi't-târîhi'l-mezbûr

Fî Sene-i M[ezbur]

Mısırbeglerbegisine hüküm ki:

Ümerâ-i muhâfaza-i Mısır‟dan Mustafa ve Hasan nâm kimesneler Mısır'a


varmayub kendü hevâlarında gezüb birer tarîkle Mısır‟a hüküm gönderüb sâlyane alub
mâl-i mîrîye gadr olduğı istimâ„ olınmağın sâlyaneden ref„ olınmuşlardır buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, mezbûrların sâlyanelerin hazîneye alıkoyub min-bâ„d bir


akça ve bir habbe sâlyane virmeyüb deftere dahı ol vechle kayd itdiresin.

188 / 421

Vav Müşârun-ileyh kâtibe virilmişdür. Fi't-târîhi'l-mezbûr

Fî 20 Muharrem Sene [9]96

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Hazîne kâtiblerinden Hüsrev Beg oğlı Mehmed kendüsi bir tarîkle sancak begi
nâmına itdirüb pîr ü ihtiyâr ü emekdâr olmayub taze ü tuvana ü maldâr iken yevmi yüz
akça ve küllî alîk ve cerâye ve otlağı tekâüd tarîkiyle ta„yîn itdirüb hazîneye gadr
olınduğı istimâ„ olınmağın mezbûrun ulûfe ve alîk ve cerâyesi hazîneye kalub kendüye
sülüsân üzre ze„âmet virilmek emrüm olub ze„âmet hükmi irsâl olınmuşdur. Buyurdum
ki:

(Boşluk) Vardukda, müşârun-ileyhe ze„âmet hükmi virüb vazîfe ve alîk ve


cerâye ve otlağın hızâne-i âmire‟ye alıkoyasın.

188 / 422

Vav Bu dahı Müşârun-ileyh kâtibe virilmişdür. Fi't-târîhi'l-mezbûr

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Hâliyâ ümerâ-i muhâfaza-i Mısır bilâ-sebeb birer tarîkle terakkî hükümleri alub
berâtlarına ilhâk itdirüb hızâne-i âmire-i Mısır‟dan alub gadr eyledikleri istimâ„

142
olınmağın ol makûle görilüb hidmet mukâbelesinde olmayub bilâ-sebeb olan terakkîleri
virilmemek emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda ümerâ-i Mısırın berâtların getürdüb nazar idüb göresin anun
gibi hidmet-i lâzıme mukâbelesinde olmayub bî-vech ve bilâ-sebeb alınan
terakkîlerinden bir akça ve bir habbe virmeyüb ref„ eyleyesin bu bâbda gâyet dîkkat ü
ihtimâm eyleyüb emr-i şerîfüme muhâlif vaz„ sudûrından ihtiyâd idesin.

188 / 423

Vav Bâ-müsvedde-i Abd Erdel ilçisine virilmişdür.

Fî 10 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

Erdel voyvodasına hüküm ki:

Mektûb gönderüb Leh cânibine gönderdüğin câsûs Maksilmiyen askerinden yedi


sekiz bin yarar asker ile kendüye tâbi„ olan begleri cem„ idüb fuzûlen varoşa girmek
istedikde varoşda olan reisi niçe bin asker ile hisardan çıkub cenk idüb Maksilmiyen
niçe bin askeri kılınçdan geçüb kendü firâr idüb ardlarınca kodıkda sekiz aded iri topun
ve niçe bayrak ve yerâkları alınub cüz‟î asker ile halâs olub Leh‟den on bir kıyl yirde
şiverbe hisârında olub ? kralın oğlı Zigmondu gurre-i muharremü‟l-harâmda Kırakov
hisârına girüb Leh beglerin cem„ idüb ta„yînde krallık tacı getürseler gerekdir diyü
haber virdüğin bildirmişsin dahı her ne arz eyledin ise cümlesi pâye-i serîr‟üme arz
olınub ma„lum-ı şerîfüm olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, min-bâ„d dahı südde-i seniyye-i sa„âdet-medâr ve


atebe-i aliyye-i gerdûn-medâr‟uma olan vufûr-ı sadâkat ü ubûdiyetin mûcebince dâ‟imâ
ol câniblere göz [ü] kulak tutub ve yarar câsûslar gönderüb ahvâl ü etvârları ne
vechledir gereği gibi tetebbu„ ü tecessüs itdirüb ale‟t-tevâlî vâkıf ü muttali„ olduğın
ahbârı i„lâmdan hâlî olmayasın vilâyet-i Erdel askeriyle dâim hâzır ü amâde olub a„dâ
taraflarından gaflet üzre olmayub dâ‟imâ idegeldüğin üzre teyakkuz ü intibâh üzere olub
a„dâdan vilâyet-i Erdel‟e zarar u gezend irişdirmemek bâbında envâ„-ı mesâ„î-i cemîle
zuhûra getüresin.

143
188 / 424

Vav Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 4 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96

Novabırda kâdîsına hüküm ki:

Hâlâ mahrûse-i İstanbul‟da binâ olınacak câmi„-i şerîfüm mühimmi içün kurşun
lâzım olmağın taht-ı kazânda olan madenden bin beş yüz kantâr kurşun tedârük
olınmasın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, te‟hîr itmeyüb taht-ı kazândan bin beş yüz kantar kurşunı
mu„accelen tedârük itdirüb varan âdem ile Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin.

Bir sûreti Karagölün kâdîsına

Bir sûreti Podgrat kâdîsına

Bir sûreti Sidrekapsi kâdîsına

189 / 425

Memi Efendi‟ye virilmişdür.

Fî 16 Muharrem Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Ayn Çelebî

Kastamoni sancağı begine hüküm ki:

Livâ-i Kastamoni ahâlîsi Dergâh-ı mu„allâ‟ma mufassal mahzar gönderüb Kara


Hacı nâm kimesne livâ-i mezbûrda olan sûhte tâ‟ifesine baş olub iki yüzden ziyâde
yanına sûhte cem„ idüb Eflâni kazâsında zekât nâmına Müslimanların on beşer ve
yigirmişer bin akçaların alub ve malların gâret idüb otuz yükden ziyâde akçâ cem„ idüb
Müslimanların avret ve oğlanların çeküb fi„l-i şenî„ idüb doksan beş tarihinden bu ana
gelince elli beş nefer kimesnenin bazın boynın urub ve bazın azâların kesüb bu makûle
zulm ü te„addîlerinin nihâyeti olmayub ele getürilmek murâd olındıkda kudât ve
müderrisinden ve sipâh tâ‟ifesinden ba„zı hevâsına tâbi„ olmağile mezbûrun günden
güne fesâdı ziyâde olub anun gibi kudât ve müderrisin ve sipâh tâ‟ifesin şartlanub ve
Mehmed nâm kimesne baş olursa Evrenos ve Resul ve Bali nâm kimesneler

144
mübâşeretiyle mezbûrun ele getürilmesi âsândır diyü i„lâm eyledükleri ecilden
buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, sen ki sancak begisin bu hususa bi‟z-zât geregi gibi


mukayyed olub anun gibi mezbûr ehl-i fesâd cem„iyyet itdikde mezbûr Mehmed‟i baş
eyleyüb dahı mezbûrlar mübâşeretiyle ve yiğit-başılar ile ve il-eri ittifâkıyla üzerlerine
varub dahı bi-eyyi tarîkın kân mezbûr Hacı‟yı ve yanında olan eşkiyâyı ele getürüb aslâ
mecâl virmeyüb bir vechle haklarından gelesin ki sâ‟ir eşkıyaya mûcib-i ibret ve nasihat
vâkı„ ola bu hususda vilâyet halkı şartlanmak lâzım gelmişdir. Her kim olursa olsun
şartlayub dahı anun gibi üzerlerine varılmak lâzım geldikde ihmâl idenleri ve sûhte
tâ‟ifesine mu„âvenet iden zü„amâ vü sipâh ve kudât ü müderrisin ve gayrıdan her kim
ise ism ü resmi ile yazub arz eyleyesin ki sûhteye olacak ukûbet anlarda icrâ olına.
Sene-i sâbıkada muhâfazaya ta„yîn olınmakdan murâd sancağında zuhûr iden ehl-i
fesâdın hakkından gelmek içün idi sancağında bu makûle fesâd olub dahı sen tedârük
idüb hakkından gelmemekle seferden kalduğının ne fâidesi olur bu bâbda şöyle ki tekrar
arz ve yâhûd mahzar gele beyân olınacak özrün kat„a makbûl-i hümâyûnum olmayub
siyâset olınursın. Ana göre mukayyed olub mezbûr ehl-i fesâdı be-her-hâl ele getürüb
hakkından gelüb ve ne vechle haklarından geldüğin yazub arz eyleyesin diyü emr-i şerîf
yazılmışdur.

189 / 426

Kapu kethüdâsına virilmişdür.

Fî 10 S Sene [9]96

Bâ-hatt-ı [Fe]rruh Beg

Varak aynı ile naklolmuşdur.

Cezayir-i Garb beglerbegisine hüküm ki:

Hâlâ Fâs hâkimi olan Mevlây Ahmed âdemlerinden Ahmed Elmasi gelüb
müşârun-ileyh Mevlay Ahmed tarafından emn ü emân dostluk üzre âstane-i sa„âdetüm
cânibine gelen âdemlerine ve pişkeşlerine hükkâmdan ve asker tâ‟ifesinden ve sâ‟ir
kimesnelerden kimesne dahl ü ta„ârruz itmeyüb kendüler istemeyince bu cânibe gelen
gemilerin tebdîl itmemek içün emr-i şerîfüm recâ itmeğin buyurdum ki:

145
(Boşluk) Vardukda, müşârun-ileyh Mevlay Ahmed tarafından Âstane-i
sa„âdet‟üm cânibine gelen âdemlerine ve pişkeşlerine hükkâmdan ve asker tâ‟ifesinden
kimesneyi dahl ü ta„ârruz itdirmeyüb kendüler istemeyince bu cânibe gelen gemilerin
tebdîl itmeyüb esbâbların ve pişkeşlerin ahar gemiye tahmîl itmeyeler ve esbâblarına
ta„ârruz itmeyeler muhtâc oldukları hususları akça ile kemâ-yenbagi görüb her vechle
mer„i vü merci olmaları emrüm olmışdur ve bade‟n-nazar bu emri ellerinde ibkâ idesin.

189 / 427

Abd Efendi‟ye teslim olındı.

Fî 2 R sene [9]96 Bâ-müsvedde-i Abd Vav

Kara-hisâr-ı ġarki kâdîsına hüküm ki:

Nefs-i Kara-hisâr‟da Filibe mahallesinde Hasan bin Derviş nâm emred oğlanın
mâder-zad tavâsi olub Südde-i sa„âdet‟de istihdâm olınmaya kâbildir diyü i„lâm
olınmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, mezbûru müşârun-ileyhe koşub ber-vech-i isti„câl


Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin mezbûrun bu cânibe gelinmesine akribasından ve
gayrıdan kimesne mâni„ olursa aslâ ta„allül ü nizâ„ itdirmeyüb emrüm üzre ber-vech-i
isti„câl îsâl idesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

190 / 428

NiĢân-ı hümâyûn oldur ki:

Hâlâ küffâr-ı hâksâr kadırgalar ile derya yüzüne çıkub Südde-i sa„âdet-nişânıma
gelen tüccâr gemilerin rencîde vü remîde eyledüklerinden mâ„adâ memâlik-i
mahrûseden ba„zı yalılara düşüb niçe fesâd ü şenâ„at eyledükleri istimâ„ olınub derya
muhâfazası mühimmâtdan olmağın hâlâ Tunus beglerbegisi olan râfi„-i tevkî„-i refî„-i
cihân-mutâ„ lâzımü‟l-ittiba„-i hâkânî ve nâkıl-i yârlığ-ı beliğ-i bedî„ü‟t-teblîğ kişver-
sitânî emîrü‟l-ümerâi‟l-kirâm ilâ-âhiri Hasan dâme ikbalühû derya ilminde mâhir
olduğından mâ„adâ a„dâ-yı bed-ayn ahvâl ü etvârına vukûf u şuurı olub re‟y-i rezîn ve
fikr-i metînüne her vechle itimâd-ı hümâyûnum olduğı ecilden hakkında mezîd-i inâyet-

146
i aliyye-i mülûkâne zuhûra getürüb Cezayir-i Garb ve Trablus ve Tunus
beglerbegiliklerinde vâkı„ olan guzât-ı zafer abatıma serdâr ta„yîn olınub deryaya
müte„allık olan cümle-i mühimmât-ı umûr ve kâffe-i mesâlih-i cumhûr mûmâ-ileyhe
tefvîz ü taklîd kılınub bu berât-ı haşmet-abada behçet-i gâyâtı virdüm ve buyurdum ki:

Bade‟l-yevm müşârun-ileyh fermân-ı hümâyûnum mûcebince Trablus ve


Cezayir-i Garb ve Tunus beglerbegiliklerinde vâkı„ olan asâkir-i islâm-ı nusret encâma
serdâr olub dahı münkiran dîn-i mübîn seyyidü‟l-mürselîn olan tâ‟ife-i haifenin fesâd ü
şenâ„atlerinden rûy-ı deryayı ve yalıları ve memleket ü vilâyeti ne vechle hıfz ü hırâset
eylemek mümkin ve mütasavver ise te‟hîr ü tevakkuf itmeyüb ana göre tedârük idüb
dahı levâzım-ı harb ü nizâl ve merâsim-i cenk ü cıdâl ve alât-ı kâr-zâr ve mühimmât-ı
gîr-dâr ve bi‟l-cümle müretteb ü mükemmel düşmen yerağıyla ittifâk ü ittihâdla kifâyet
mikdârı sefâin-i nusret-karâin ile derya yüzüne çıkub nihâdında müzmir olan asâr-ı
celâdet ü şecâ„ati zuhûra getürüb deryada ve yalılarda fesâd ü şenâ„at eyleyen küffâr
gemilerin bi-inâyetillahi‟l-melikü‟l-kadîr hüsn-i tedbîr isâbet-pezîri ile ele getürüb
gereği gibi haklarından gelüb eyyâm-ı hümâyûn-ı adâlet-makrûnumda a„dâ-yı ? rûy-ı
deryayı ve memâlik-i mahrûse ve yalıları hıfz ü hırâset ve zabt ü siyânet eyleyüb re„âyâ
vü berâyânın huzûr-ı hâl ve refâh-ı balları hususında bezl-i makdûr ve sa„y-i mevfûr
eyleyüb rızâ-yı hümâyûnuma muvâfık hidmet eyleye ammâ bir vechle tedârük eyleye ki
iyâzü bil‟lâhi te„âlâ suy-i tedbîr ve ihmâl ü müsâhele ile a„dâ-yı hâksârdan bir mahalle
zarar irişmekle ırz u nâmûs-ı saltanatıma mugâyir vaz„ sudûrından ictinâb ü ihtirâz
eyleye ve müşârun-ileyh ile derya muhâfazası emr olınan beglerbegiler ve sancak-
begleri ve kapudanlar ve gemi reisleri ve oda-başılar ve azebleri ve sâ‟ir asker-i
zaferiniz ve bi‟l-cümle cunûd-ı mümînin ve gurûh-ı müslimînin vaz„ ü ref„i ve sağîr ü
kebîri mûmâ-ileyhin kendülere serdâr bilüb mukarrer ü mükerrem ve mer„i vü
muhterem tutub ta‟zîm ve ikrâm ve tefehhim ve ihtirâmında dakîka fevt itmeyüb cüz‟i
vü küllî mühimmât ü mesâlihde mürâca„at ü mütâba„at eyleyüb sözlü sem„i kabulle
esef(?) ve akrani bilâ-tereddüd icrâ idüb hiç bir madde de inâd ü nizâ„ eylemeyüb
mûmâ-ileyhin Südde-i [sa„]âdet makâmımda şükr ü şikâyetin müsmir ü mü‟essir bilüb
vech ü münâsib gördüği hidemât-ı hümâyûnumda envâ„-i yüz aklıkları tahsîlinde sa„y-i
beliğ cehd-i bî-dirig eyleyeler ve uğûr-ı hümâyûnumda hidmetde ve yoldaşlıkda bulınan
kullarımı müşârun-ileyhe arz eyledikde hidemât-ı mebrûre ve mesâ„î-i meşkûreleri
mukâbelesinde ana göre dîn ü devlet-i ebed-peyvend-i hüsrevâneme müte„allık cumhûr-

147
ı umûrda bezl-i kudret ve sarf-ı himmet eyleyeler ve südde-i seniyye ve atebe-i ulyâmla
müvâlât ü musâfât üzre olan Françe ve Venedik ve Dubravnik ve İngilterelünün emn ü
emân ile bahr-i bî-payanda yüriyen gemileri hususında dahı ahidnâme-i hümâyûnum
mûcebince amel eyleyüb lâzımü‟l-arz olan ahvâli yazub dergâh-ı cihân-penâhime arz
eyleye ol bâbda hiç ahd mâni„ ve dafi„ olmaya.

191 / 429

Dîvân‟da Muhzır Ağa‟ya virilmişdür.

Fî 10 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Kurd Vav

Boğdan voyvodasına hüküm ki:

Yeniçeri ağası Halil âdem gönderüb kendü matbahında et bâbında ziyâde


muzâyaka olduğın bildirüb kendü cânibinden âdem gönderüb taht-ı hükûmetinde
olıgeldüği üzre kendü mühimmi içün koyun tedârük eylemek bâbında emr-i şerîf recâ
itmeğin [buyurdum ki:]

Anun gibi müşârun-ileyh tarafından (Boşluk) nâm kimesne emrimle


varduklarında kadîmden olıgeldüği üzerine müşârun-ileyh tarafına ta„yîn olınan mikdârı
koyunı bulınan yirlerden akçasıyla tedârük idüb alıvirüb âdemisine teslîm itdiresin
ammâ bu bahâne ile koyunı olınan re„âyâ‟ya müşârun-ileyh tarafından varan
kimesnelere ta„cil itdirmekden ve müft ü meccanen nesnelerin alınmakdan ihtiyât
eyleyesin.

191 / 430

Bâ-müsvedde-i Safa Çelebî mezkûr‟a virilmişdür.

Fî 10 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96 Vav

Rûm beglerbegine ve Amasya müfettiĢine ve Kelemfâd kâdîsına hüküm ki:

Bundan akdem Sivas sipâhîlerinden Cellan Mehmed oğulları Ömer ve Mustafa


ve Bekir ve Resul nâm kimesneler kendü hallerinde olub dâ‟imâ fitne vü fesâddan tezvîr

148
ü telbîsden hâlî olmayub haramileri olan Abdülkadir ve Abdülganî nâm ehl-i fesâd ile
yek-dil ü yek-cihet olub Müslimanları rencîde vü remîde ve zulm ü te„addî
itdüklerinden gayrı Ahmed nâm kimesneyi tutub sen mal tutdun diyü başından asub
döğe döğe eşedd-i ? ile katl idüb ve mezbûr Cellan Mehmed mukaddemâ birer eklü
nâmesinin kürdleri? sirka itdi diyü da„vâ idüb cellan şerif(?) oğulları ve niçe
eşkıyâlarımla kürdleri basub malların nehb ü gâret ü hasâret eyledüklerinden gayrı bir
kürd ve bir arab katl idüb ve Dergâh-ı Mu„allâ‟m çavuşlarından Musa Çavuş zîde
kadruhû oğlı olub zümre(?) mezbûrede olan Timur Çavuş kendü halinde Tebriz seferine
giderken mezbûrlar beş nefer âdemiyle önüne varub andan bais katl idüb bu makûle
fitne vü fesâddan dâ‟imâ hâlî olmadıkları arz olındıkda mezbûrların tîmârları serdâr
tarafından alınub ahara virilüb ele getürilüb şer„le haklarından gelmek içün serdârum
tarafından emir virilmeğin mezbûr meriyyet iken müşârun-ileyh Musa Çavuş Südde-i
sa„âdet‟üme gelüb zikr olınan ehl-i fesâd tâ‟ifesinden mezbûr Cellan Mehmed ile
oğullarından Resul‟u, Südde-i sa„âdet‟ümde ele getürmeğin habs olınub bunlardan
mâ„adâ ol cânibde olanlar dahı serdâr tarafından virilen emr-i şerîf mûcebince ele
getürilüb ahvâllerin görilmek içün mezbûrlar Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarınd[an]
Ahmed zîde kadruhû‟ya teslîm olınub ol cânibe irsâl olınmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub zikr olınan ehl-i
fesâdı ele getürüb ahvâllerin serdârum tarafından virilen emir mûcebince bir def„a şer„le
görilüb fasl olunub ve on beş yıl mürûr itmeyen da„vâların şer„le hakk üzre teftîş idüb
göresin husus-ı mezbûr arz olınduğı üzre ise ki şer„le sâbit ü zâhir ola ol bâbda
muktezâ-yı şer„-i şerîf ne ise icrâ idüb yirine koyasın bu bâbda hakk üzre olub ehl-i
fesâda himâyet olınmakdan ve bu bahâne ile kendü hallerinde olanlara dahl olmakdan
ziyâde hazer idesin.

192 / 431

Vav Bâ-müsvedde-i Memi Çelebî mezkûr‟a virilmişdür.

Fî Muharrem Sene [9]96

Adana hâkimine ve Adana ve Tarsus kâdîlarına hüküm ki:

149
Hâlâ Tarsus sancağı begi Mustafa dâme izzuhû ile Ulâş kâdîsı mektûblar ve
Tarsus ahâlîsi mahzar gönderüb İçil sancağında Aktak oğlı Mustafa ve pir Ahmed ve
Kocabey ve Seydi ve Mahmud ve diğer Seydi ve Muharrem ve Karmatlu Mustafa ve
Divane Yusuf ve Tarsus‟dan Arab Hamza nam kimesneler şerîr ü şakî vü hırsuz ü
harâmî olub bundan akdem Kıbrıs beglerbegisi kıta„-ı tarîk idüb fesâd itmekden hâlî
olmamağla ahvâllerin arz eyledikde haklarından gelinmek içün hükm-i hümâyûnum
virilmekle ele getürilmek içün mektûb ve âdem gönderildükde gaybet idüb ele gelmeyib
ilâ hâzel-ân fesâd ü şenâ„atden hâlî olmayub yanlarına niçe eşkiyâyı cem‟ idüb livâ-i
Tarsus ve etrâf ü cevânibinde köyler ve evler basub âdemler katl eyledüğin arz u i„lâm
eyleyüb müşârun-ileyh Tarsus sancağı begi âdemlerindan Haydar kethüdâ dahı Dergâh-ı
mu„allâ‟ma gelüb mezburdan ehl-i fesâddan biri müşârun-ileyh sancak-begi seferde
iken livâ-i Tarsus‟a gelüb ehl-i fesâd olduğı haber alınub mezbûr Haydar kâ‟im-makâm
olmağla ele getürmek içün üzerine vardukda cenge mübâşeret idüb âdemler mecrûh
idüb mezbûr ehl-i fesâd ol cenkde katl olınmağla bu makûle cenkde katl olınan ehl-i
fesâdın demi hederdir vârisleri dem ve diyeti taleb itmeyeler diyü mukaddemâ
mü‟ekked hükm-i hümâyûn virilmişken hâlâ katl olınan ehl-i fesâdın mezbûrdan eşkıyâ
akribası olmağla maktûl-i mezkûr livâ-i mezbûra buğday almağa gelmiş iken katl
olınmuşdur diyü bahâne idüb ol hükm-i hümâyûnuma amel itmeyüb hevâlarına tâbi„ bin
nefer atlu ile livâ-i Tarsus‟a gelüb kurâ vü nevâhisin gâret ü hasâret itdiklerinden gayrı
avret ve oğlan çeküb envâ„-i zulm ü te„addî itdüklerin i„lâm itmeğin bu husus Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından File oğlı Süleyman Çavuş muvâcehesinde teftîş olınub
görilmesin emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, siz ki kâdîlarsız, bu hususa bi‟z-zât geregi gibi mukayyed


olub müşârun-ileyh çavuşum muvâcehesinde bu hususu bî-garaz Müslimanlardan hakk
üzre teftîş idüb göresin zikr olınan eşkiyânın tevâbinden katl olınan kendü halinde eyü
kimesne olmayub ehl-i fesâd olub fesâd ü şenâ„ati şer„le sâbit ü zâhir olub defe„âtle
sicill olınmuş eşkiyâdan olmağile ele getürilmek murâd olındukda cenge mübâşeret
itmekle cenkde katl olınmuş iken hâlâ tevâbinden olan eşkiyâ mücerred katl olınmuşdur
diyü da„vâ-yı tezvîre sulûk itmekle mezbûr kâ‟im-makâm Haydar‟ı rencîde iderler ise
men' ü def' idüb bu bâbda sâbıka virilen hükm-i hümâyûnuma ve bu hükm-i şerîfüme
muhâlif kimesne-i dahl ü ta„ârruz itdirmeyesin. Şöyle ki, mezbûrdan eşkiyâ inâdlarında
musırr olub bu hükm-i hümâyûnuma muhâlif dahl iderlerse fesâd ü şenâ„atlerin sicill

150
eyleyüb ism ü resmleri ve dirlikleri ile yazub arz eyleyesiz ki haklarından gelinüb sâ‟ir
eşkiyâya mûcib-i ibret ve nasîhat vâkı„ ola ammâ bu bâbda tamâm hakk üzre olub hilâf-ı
vâkı„ kazıyye arz olınmakdan hazer eyleyesin.

192 / 432

Vav Bâ-müsvedde-i Kurd Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Fi't-târîhi'l-mezkûr

Boğdan voyvodasına hüküm ki:

Mektûb gönderüb vilâyet-i Leh'e akın itmek içün İslâm Girây han dâmet
mealehû‟ya nâme-i hümâyûn gönderilmekle müşârun-ileyhe dahı Boğdan‟dan bin nefer
tüfenk-endâz ve iki yüz re's bârgîr tedârük idüb gönderesin diyü haber gönderildi. Lakin
vilâyet-i mezbûre ziyâde serhâd olub ol etrâfda olan a„dâ cem„an tüfenk-endaz olub
anun gibi vilâyet-i mezbûre üzerine mazarrat kasdına geldikde yalnız atlu ve piyâde
mukâbil olmağa iktidârları olmayub tüfenklü askere [bâr]gîr ve tüfenklü lâzımdır şöyle
ki vilâyet-i mezbûreden tüfenk-endaz ihrâc olınub vilâyet hâlî kalduğı a„dâya münakis
ola Boğdan üzerine düşmen müstevlî olub zarar irişdirmek mukarrerdür. Mâ-
tekaddemden Boğdan askeri tatar askerine koşundı olıgelmemişdür diyü min-bâ„d dahı
Boğdan askeri tatar askerine koşundı olmamak içün emr-i şerîfüm recâ eylemişsin imdi
vilâyet-i Boğdan dahı sâ‟ir memâlik-i mahrûsem gibi olub el-iyâzü billâhi te„âlâ anun
gibi Boğdan üzerine bir cânibden düşmen hareket iderse def'i içün asker ve bârgîr lâzım
olmağın virilmemek bâbında hatt-ı hümâyûnumla fermân-ı âlî-şânum sâdır olmışdur.
Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, anun gibi bir cânibden vilâyet-i Boğdan‟dan asker ve bârgîr
taleb olındukda virmeyüb vilâyet-i Boğdan mühimmi içün askeri ve bârgîri
taşırgatmayub yanında hâzır ü müheyyâ eyleyesin ki anun gibi lâzım oldıkda a„dâ-yı
hâksârın def„i ile mukayyed olınub hârice âdem ve bârgîr virmekle Boğdan‟a muzâyaka
lâzım gelmekden ihtiyât idesin.

151
193 / 433

Kapu kethüdâsına virilmişdür.

Fî 4 S Sene 996

Bâ-müsvedde-i An Ha

Demurkapu‟da olan vezîr Ca„fer PaĢa‟ya hüküm ki:

Dergâh-ı mu„allâ‟ma mektûb gönderüb şimdiki hâlde Kızılbâş-ı bed-maâşın bir


yirde hareketleri olmayub ve Han-ı hâinin Şemhâl yanında olan büyük oğlı Sa‟âdet
Girây Rûs kralı yanına varub anda fevt olub ve ikinci oğlı Murat Girây Rûs havfından
kaçub Kumuk‟a gidüb ve küçük oğlı Safâ Girây Çerâkise‟de zillet ü felâket üzredir ve
şemhâl tarafından dâ‟im‟a âdem ve haber gelüb ol cânib tamâm emn ü emân üzre olub
lakin ol cânibin muhâfazada olan kapu halkı ve yeniçerilerin dört yıldan berü ulûfeleri
gelmeyüb senün cânibinden harçlık tedârük olınmasa perâkende olmaları mukarrer iken
kimin hazîne-i âmireden ve kimin ba„zı yirlerden tedârük idüb ne hâl ile geçinürler iken
Erş beglerbegisi olan Mustafa Paşa ve kethüdâsı olub dangi(?) begi olan buçuk oğlı
Ahmed Beg el altından kulı iğvâ ve tahrîk idüb “şimden sonra der-sa„âdetden bize
hazîne gelmez ben Ca„fer Paşa‟yı âstâne-i sa„âdete arz eyledim Ca„fer Paşa mazul olub
vezîrlik bana virilmişdür mûmâ-ileyhden dört yıllık ulûfenüz taleb eyleyin” diyü tahrîk
ve iğvâ virmekle kul tâ‟ifesi dahı sen mazul olub kaçub gidermişsin diyü üzerime
hücûm idüb eline dört yıllık işlemiş ulûfelerimiz bî-kusûr edâ ile andan sonra var git
diyü cümle kul tâ‟ifesi tüfenk ü yerâkların kuşanub ve kimi bıçak ve nacak ve kimi
evc(?) kayalar ile üzerime gulüvv-i âmm idüb ırzımız pâymâl itmekle “birkaç gün dahı
tahammül eyleyin bî-kusûr ulûfenüz âstane-i sa„âdet‟den gelür” diyü cevâb virdükde
aslâ bir vechle teskînleri kâbil-i mümkin olmayub ve bu diyârda olan akça-i dahı kabûl
itmeyüb elbette Âstâne-i sa„âdete gidecek altmış yük ipeği ipeği373 guruşa ve altuna
tebdîl idüb bizim kân bahâmızı virmek gerek de yok dirsen seni pâreleyüb perâkende
olmamız ve memleketi fesâda virmemiz mukarrerdir diyü hücûm itmekle nâçâr ırz-ı
nâmûs-ı saltanat siyâneti ehemm-i mühimâtdan olmağın sadaka ve inâyet olınan altun
ile gitdikde ve hidmetkârlarında hâzır bulınan mâlı çıkarub virüb vefâ ve kifâyet itmekle
âstâne-i sa„âdete bağlanan(?) harîrî dahı bozub beş on gün içinde değerin değmeze
satdırub akçasın aldılar ve der-sa„âdetde altun yüz yigirmi ve guruş seksen akça hesabı
373
İki kez yazılmış

152
üzre virilürken ve bu diyârda bağdâdi şimdiye değin kula ve gayriye otuz akça hesabı
üzre câri iken bu bahâne ile anı dahı kabûl eylemeyüb filori-i altmışar akça ve guruşı
kırkar ve bağdâdîyi beşer akçaya almağla hazîne-i amireye küllî gadr ü zarar olub zikr
olınan müfsidlerin ifsâdıyla bu mertebe hakâret ü ihânet olınmağla bu fesâda bâ„is ü
bâdî nedir şimdiyedek uğûr-ı hümâyûn-ı pâdişâhîde at ve çuga kalmayub hazîneye
gelmek ümidiyle her ne var ise kanâat olınub sabr iderdinüz hâlâ düşmen
mukâbelesinde bu mertebe fesâd ü şenâ„ate mübâşeret olınduğından gayrı bağdâdî
şirvan kullarına otuz akçaya virilürken beşer akçaya aldınuz ve ipek der-sa„âdete
gönderilse ve yâhûd bunda murâd üzre satılsa küllî hazîne hâsıl olurken hâlâ bunın aslı
nedir diyü su‟âl olındukda cümle begler ve ağalar huzurında kapu halkı ve yeniçeri ve
sâ‟ir kul tâ‟ifesi zikr olınan Mustafa Paşa kethüdasın ve âdemlerin el altından bize
gönderüb böyle haber virmekle kân bahâmızı taleb eyleriz diyü cevab virdükleri sicill
olmışdur diyü bildirüb ve bundan mâ„adâ dahı mektûb ile gelen âdemin her ne takrir
eyledi ise bi‟t-tamâm ilm-i alem arâ-yı pâdişâhânem muhîd ü şâmil olmışdur. İmdi, ol
cânibin cumhûr-ı umûrı senün re‟y-i rezîn isâbet-karînine tefvîz olınmışdur. Anda olan
eğer kapum kullarıdır ve eğer yeniçeridir ve eğer zü„amâ vü erbâb-ı tîmârdır cümlesi
nân [ü] yimekleri helâl olmak içün sen vech ü münâsib gördüğin üzre amel idüb ve
ulûfelerin dahı Südde-i sa„âdet‟ümde cârî olduğı üzre altun yüz yigirmişer akça ve guruş
seksener akça ve pâdişâhî sekizer akça üzre almak emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüd ile mukayyed olub anda olan
asâkir-i nusret-measir eğer kapum kulları ve eğer yeniçeriler ve gayrıdır cümlesi sana
tâbi„ olub sen vech ü münâsib gördüğin üzre her biri yidikleri nân ü yimek
mukâbelesinde uğûr-ı hümâyûnumda bezl-i makdûr idüb ve ulûfelerin dahı vech-i
meşrûh üzre alub ziyâde almayub ve mabeynlerinde fitne vü fesâda bâ„is olub kendülere
su-i zan icâb itdüren her kimler ise gizlemeyüb ele virüb mabeynlerinden ihrâc itdirüb
lâzım gelürse haklarından geldirüb rızâ-yı hümâyûnuma muhâlif iş eylemeyeler ve
itdirmeyeler niçe zamândandır Demurkapu‟da hidmet itdiler hidmetleri mukâbelesinde
defe„âtle hayır duâma mazhar olmışlardır. Min-bâ„d dahı uğûr-ı hümâyûnumda cân ve
bâş ile çalışub memleketin hıfz ü hırâsetinde ve a„dâ-yı bed-rey‟in def„ u ref„inde sen
vech ü münâsib gördüğin üzre bezl-i makdûr eyleyeler.

153
194 / 434

Bâ-müsvedde-i Li Efendi

Silistre sancağı begine hüküm ki:

Hâlâ küffâr-ı hâksârın girü hareketi olmak ihtimâli olub Özi câniblerinin hıfz ü
hırâseti lâzım ü mühimm olmağın Bosna sancağına tâbi„ olan alay-begi ve zü„amâ vü
erbâb-ı tîmâr ile muhâfaza hidmetinde olmak emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub sancağına tâbi„ olan alay-
begi ve zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı cem„i alât-ı harb ü kıtâl ve edevât-ı cenk ü cidâlleri ve
kânûn üzre yarar cebelüleri ile müretteb ü mükemmel düşmen yerağıyla yanuna
getürdüb hâzır idüb dahı düşmen cânibine nâzır olub sâ‟ir muhâfazaya kalan sancak-
begleriyle haberleşüb hüsn-i ittifâk ü ittihâd ile hıfz [ü] hırâset-i memleket ve zabt ü
sıyânet-i raiyyete müte„allık olan cumhûr-ı umûrda envâ„-i ikdâm ü ihtimâmın vucûda
getüresin husus-ı mezbûr mühimmât-ı umûrdandır onat vechle mukayyed olub
sancağına tâbi„ olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı emr-i şerîfüm varmadın salıvirmekden ve
muhâfazaya getürmeyüb himâyet itmekden ziyâde ihtiyât eyleyesin sonra âdem
gönderüb yoklatsam gerekdir neticesi sana aid olur ana göre tedârük tedârük374 ü
ihtimâm eyleyesin sancağına tâbi„ olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmârdan perâkende olub
muhâfazada olmayanları mu„accelen ihrâc idüb yanına içün Rûm-ili kâdîlarına
mü‟ekked ahkâm-ı şerîfe gönderilmişdür ana göre sen dahı mukayyed olub sancağın
askerin müretteb ü mükemmel cümle yanına getürdüb hâzır ü müheyyâ bulınmakda
dakîka fevt itmeyesin.

Bir sûreti Vidin begine

Bir sûreti Vulçıtrın begine

Bir sûreti Çirmen begine

Bir sûreti Bir sûreti Niğbolu alay-begine

374
İki kez yazılmış

154
194 / 435

Niğbolu begi olan Mehmed Beg Solnok sancağında olub Solnok begi Abdülhay
Niğbolu begi olub müşârun-ileyh Abdülhay gelince zü„amâ vü erbâb-ı tîmârın görüb
cümlesin müretteb ü mükemmel yanına cem„ idüb tamâm hâzır ü müheyyâ olmak emr
idüb buyurdum ki:

195 / 436

Bâ-müsvedde-i Li Efendi Ha

Vilayet-i Rûm-ilinde vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki:

Hâlâ Niğbolu ve Silistre ve Vidin ve Vulçıtrın ve Çirmen sancaklarının cem„- i


zü„amâ vü sipâhîleri küffâr-ı hâksârın hareket bî-bereketi olmağla sancak-begleriyle
muhâfaza hidmetinde olalar diyü sancak-beglerine mü‟ekked ahkâm-ı hümâyûnum
gönderilmişdür. Siz dahı mezkûr sancaklarda ze„âmet ü tîmâra mutasarrıf olub bi‟l-fi„l
taht-ı kazânuzda sâkin olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmâra muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyüb
mu„accelen ihrâc îdüb muhâfaza hidmetine irsâl eylemenüz emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu[bâbda] bi‟z-zât mukayyed [olub] anun gibi taht-ı


kazânuzda mütemekkin olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmâra muhkem tenbîh ü te‟kîd idüb
idüb375 ber-vech-i isti„câl ihrâc idüb sancak-begleri yanına muhâfaza hidmetine irsâl ü
îsâl eyleyesin. Emrüme mugâyir muhâfazaya varmayanların dîrlikleri alınmağla
konılmayub hakâret olmaları mukarrerdür ana göre tenbîh idüb bâb-ı ikdâm ü
ihtimâmda dakîka fevt itmeyesin.

195 / 437

Mezkûran kapucılara virilmişdür.

Fî 12 M Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Li Efendi Ha

Haleb beglerbegisine hüküm ki:

375
İki kez yazılmış

155
Bundan akdem Karaman beglerbegisi iken kızılbâşa giriftâr olan Murad Paşa‟nın
kethüdâsı Gazanfer kethüdâ Mısır ümerâsından defterdâr İbrahim Beg‟in oğlı Mehmed
Beg‟in rehin konılmuş bir murassa kuşâğı var imiş ol kuşâk aynı ile Südde-i
sa„âdet‟üme gelmesi lâzım olmağın varub getürmek içün Dergâh-ı mu„allâ‟m
bevvâblarından bölük-başı Hüseyin ve Mustafa ulağla irsâl olınmuşdur. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle varduklarında bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub mezkûr


Gazanfer kethüdâyı getürdüb onat vechle dikkat ü ihtimâm eyleyüb müşârun-ileyhin
mukaddemâ rehin virdüği murassa kuşâğı çıkarub eğer eyülükle virmekde bir vechle
inâd ü muhâlefet iderse aynı ile zuhûra getürdüb ta„allül ü bahânesin istimâ„
eylemeyesin bi‟l-cümle mezkûr kuşağın zuhûra gelmesi mühimmâtdandır her ne tarîkle
mümkin olursa mîr-i müşârun-ileyhin rehin virdüği murassa kuşâğı be-her-hâl çıkarub
mezkûran kapucılara teslîm idüb mu„accelen Südde-i sa„âdet‟e irsâl eyleyesin. Husus-ı
mezbûr mühimmât-ı umûrdandır geregi gibi mukayyed olub ihmâlden ihtiyât eyleyesin.

195 / 438

Mezkûr mîr-i alem ağa‟ya virilmişdür.

Fî 16 RA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Ayn Ha

Ġstanbul kâdîsına hüküm ki:

Südde-i sa„âdet‟ümde mîr-i alem olan Mahmud dâme mecduhû tezkire gönderüb
mîrî lök kesret üzre olub müşârun-ileyhe furuht olınmak fermân olmuş iken taht-ı
kazânda ba„zı kimesneler mîrî lök bey„ olmadın kendü löklerin bey„ itmekle mîrî lök
bey„ olmayub kalduğı istimâ' olınmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, mîrî lök bey„ olmadın tüccârdan ve ehl-i sanâi‟den kimesne
kendü löklerin bey„ itmeyeler eğer bey„ iderler ise girift olınur ana göre mukayyed olub
mukaddem kimesne lök bey„ itmeye ammâ mîrî lök tamâm satıldıkdan sonra mücerred
ta„cîz ü tazyîk ile ahz ü celb içün kimesneyi dahl itdirmeyesin ki kendü löklerin bey„
eylemeyeler.

Bir sûreti Edirne kâdîsına

156
Bir sûreti Burusa kâdîsına

196 / 439

Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 20 L Sene [9]95

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Ha

Niğbolu begine hüküm ki:

Bundan akdem Özi kal„ası üzerine gelen Kazâk eşkiyâsının def„ u ref„i içün
Bender muhâfazasına ta„yîn olınan Silistre ve Çirmen ve Vize ve Akıncı beglerine seni
baş u buğ ta„yîn idüb Bender begi ile müşâvere olınub lâzım gelen umûrda cümlesi sana
tâbi„ olub vech ü münâsib olduğı üzre hidmetde ve yoldaşlıkda bulınmak emrüm
olmışdı. Ol emrüm kemâ-kân mukarrerdür lakin hâlâ Boğdan voyvodasından mektûb
gelüb Leh eşkiyâsı Boğdan üzerine zarar kasdına gelmek içün niyet itdiklerin i„lâm
itmeğin buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, emr-i sâbık üzre müşârun-ileyhim begler ile hüsn-i ittihâd ü
ittifâk üzre olınan dahı Boğdan voyvodasıyla haberleşüb dahı anun gibi Leh eşkiyâsı
sahîh Boğdan üzerine gelmek mukarrer olub sana haber gönderirse sen dahı müşârun-
ileyhim beglere baş u buğ olub dahı emr-i sâbıkım üzre cümle sancakları askeriyle
müretteb ü mükemmel [ve] hâzır ü müheyyâ olınub inâyet-i Hakkla fursat el virüb
mahall iktizâ itdüğine göre hüsn-i tedbîr ü tedârükle a„dânın def„ u ref„i bâbında envâ„i
ikdâm ü ihtimâm idüb yüz aklıkları tahsîline sa„y-i cemîl eyleyesin ammâ Boğdan
voyvodasıyla mukaddemâ haberleşin ki olur olmaz ben askeri taşırgatmayub tamâm
sahîh haber almayınca sana haber göndermeye şöyle ki olmaz yire asker taşırgata sonra
kendüye zarar olur ana göre mukayyed olub el altından yarar [u] mu„temedün-aleyh
câsûslar gönderüb sahîh haber almak ardınca olasın diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

Bu dahı fi târîhi'l-mezbûr Bir sûreti Silistre ve Vize ve Çirmen ve Akıncı beglerine


yazıla müşârun-ileyh Niğbolu begine tâbi„ olasın diyü yazılmışdur.

157
196 / 440

Bu dahı Fî M[ezbur]

Bir sûreti

Boğdan voyvodasına yazıla ki:

Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderdüb Leh eşkiyâsı Boğdan‟a zarar kasdına


gelmek ihtimâli olduğın arz itdüğin ecilden Niğbolu ve Silistre ve Çirmen ve Vize ve
Akıncı beglerine ahkâm-ı şerîfe gönderüb mahall iktiza itdüğine göre hüsn-i tedbîr ü
tedârükle a„dânın def„ u ref„i bâbında ikdâm ü ihtimâm üzre olmaların emr idüb
buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub Leh câniblerine yarar
[u] mu„temedün-aleyh âdemlerin gönderüb sahîh haber alub dahı müşârun-ileyh
Niğbolu begine i„lâm eyleyesin ki müşârun-ileyhim beglerle varub hüsn-i ittihâd ü
ittifâkla a„dânın def„ u ref„inde olalar ammâ bir vechle sahih haber almak gereken ki
olur olmaz efsane haber gönderüb askeri taşırgadasın zararı sana râci olur ana göre
mukayyed olub gayetle sahih haber almak ardınca olasın diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

197 / 441

Bu dahı Fî M[ezbur]

Bir sûreti

Eflak voyvodasına hüküm ki:

Boğdan voyvodası mektûb gönderüb Leh eşkiyâsı Boğdan üzerine gelmek


kasdında olduğın i„lâm itmeğin a„dânın def„ u ref„i hususında sen dahı mu„âvenet ü
muzâheret eylemen emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, anun gibi Leh eşkiyâsı sahîh Boğdan üzerine gelmelü olub
kıdvetü‟l-ümerâi‟l-kirâm Niğbolu begi Mehmed dâme izzuhû‟dan sana sahîh mektûbla
âdem gelüb senden dahı mu„âvenet taleb itdükde aslâ te‟hir ü tevakkuf itmeyüb mahall
iktizâ itdüğine göre Eflak askeriyle varub hidmetde bulınasın husus-ı mezbûr ehemm-i
umûrdandır ihmâl ü müsâheleden ve avk ü te‟hîrden ihtiyât eyleyesin diyü emr-i şerîf
yazılmışdur.

158
197 / 442

Kayseriyyelülere virilmişdür.

Fî 18 S Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Dal Efendi

Kayseriyye begine ve kâdîsına hüküm ki:

Taht-ı kazânda sâkin olub on dördüncü bölükde Dergâh-ı mu„allâ‟m


yeniçerilerinden olan Hüsrev ve Himmet oğlı Veli nâm kimesne yeniçeri nâmına ol
cânibde re„âyâ vü berâyâya zulm ü te„addî eyledikleri i„lâm olınmağın mezkûr
yeniçerinin ulûfesi kat„ olınub ve mezbûr Veli dahı defterde bulınmamağın mezkûr
yeniçeri değil idüği muhakkak olmağın ikisi dahı re„âyâ hükminde olduğun
yeniçerilerim ağası kıdvet ilâ-[ahirihi] Halil dâme uluvvuhû mühürlü mektûb virmeğin
buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub anun gibi mezkûrların
fesâd ü şekâveti ve re„âyâ vü berâyâya zulm ü te„addîleri şer„le sâbit olursa müşârun-
ileyhin mektûbu mûcebince şer„le muhkem haklarından gelesin ki sâ‟irlere mûcib-i ibret
ola ammâ garaz u taassub ile telef-i nefs olmakdan ve hilâf-ı şer„ bir ferde zulm ü
te„addî olmakdan ziyâde ihtirâz idesin.

Bu dahı Bâ-müsvedde-i mezbûr

Bir sûreti Kayseriyye begine ve kâdîsına h[üküm] ki Dergâh-ı âlî yeniçerilerinden


üçüncü cemâ„atde Mehmed nâm yeniçeri ehl-i fesâd olmağın yeniçerilikden ref„
olınmuşdur diyü vech-i meşrûh üzre yazılmışdur.

197 / 443

Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 4 S sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Abd Efendi

Sigetvar begine ve kâdîsına h[üküm] ki:

159
Mukaddemâ beglerbegi iken Südde-i sa„âdet‟ümde fevt olan Şehsuvâr Beg‟in
vâkı„ olan muhallefâtı bî-kusûr Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek içün Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından (Boşluk) zîde kadruhû irsâl olınub buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, müteveffâ-i müşârun-ileyhin metrukâtından eğer


cevâhir ve eğer nukûd ü esbâb ü erzâk ü cebe-hâne vü mehterhâne vü kilârdır ve abd-i
müştera ve deve vü katır ü atdır ve bi‟l-cümle cüzi vü küllî muhallefâtı her ne ise
cümlesin defter idüb mühürlenüb dahı mûmâ-ileyh çavuşuma teslîm idüb ve yanınca
hisâr-erlerinden ve gayrıdan kifâyet mikdârı âdem koşub Südde-i sa„âdet‟üme irsâl
eylesin ve zikr olınan esbâbdan müteveffâ-i müşârun-ileyhin mühriyle olanı açmayub
üzerine siz dahı birer mühür urub mühürlenmiş olmayanı onat mühürleyüb defteriyle
memhur üzre irsâl eyleyesin. Bir vechle itmâm eyleyesin ki sonra mes‟ûl olmak ihtimâli
olmaya.

197 / 444

Bu dahı Fî M[ezbur]

Bâ-müsvedde-i mezbur

Sigetvar‟dan Ġstanbul‟a gelince yol üzerinde olan kâdîlara [hüküm ki]:

Müteveffâ Şehsuvâr Beg‟in metrukâtı Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek içün


emr-i şerîf gönderilmişdür buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, müteveffâ-i müşârun-ileyhin metrukâtı her kangınızın


taht-ı kazâsına dâhil olursa kondıkları yirde âdemler ta„yîn idüb bekletdirüb ve mahûf ü
muhâtara olan yirlerde emîn ü sâlim geçirilmek içün kifâyet mikdârı âdem koşub
birbirinüze ulaşdurasız bir nesne zâyi„ ü telef olmakdan ihtirâz üzre olasız eğer taht-ı
kazânuzda olan yirlerde gemi ile birbirinüze ulaşdurub karadan gelmekden enfa‟ ise
mümkin olduğı üzre gemiye koyub gönderesiz muhassal-ı kelam zikr olınan muhallefât
Südde-i sa„âdet‟üme vâsıl olunduğın zarar olmamak içün taht-ı kazânuzda her birinüz
vech ü münâsib olduğı üzre birbirinüze ulaşdırub hemân avk ü te‟hîrden ve zarar
olmakdan ihtiyât eyleyesiz.

160
198 / 445

Bozdoğan delisi Ahmed Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 18 Muharrem Sene 996

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Budun beglerbegisine hüküm ki:

Mektûb gönderüb leyl ü nehâr vilâyetin hıfz ü hırâseti hususında ikdâm ü


ihtimâm üzre olduğın ve bundan akdem Beç kralının karındaşı Leh vilâyetinden ba„zı
eşkiyâ hareketi ile vilâyet-i Leh'e kral olmağla varub tamâm krallığa oturacak mahalde
Leh askerinden Beç kralının karındaşına adv olanlar gelüb mukâbele idüb muhkem cenk
eyleyüb kralın karındaşı âdemlerinden ve ana tâbi„ olan Leh askerinden bî-nihâye
melaîn-i hâsedin telef olub Beç kralının karındaşı yüz nefer âdem ile ancak halâs
olduğın ve hâlâ kralın vilâyetinde câ-be-câ cem„iyyet olub ammâ fikr ü fâsidleri ne
idüği ma„lum olmamağla yarar çavuşlar gönderildüğin dahı bu bâbda her ne dimiş isen
bi‟t-tamâm ma„lum-ı şerîfüm olmışdur. İmdi, küffâr-ı hâksârın fikr ü hilesinden cidden
gaflet câiz değildir. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, min-bâ„d kemâl-i basîret ü intibâh üzre Budun‟a tâbi„ olan
asâkir-i mansûreye muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki dâ‟imâ yât ü yerâkları ile hâzır
u müheyyâ olub serhadlerin hıfz ü hırâsetleri umûrında gaflet itmeyüb kemâl-i teyakkuz
ü intibâh üzre olalar ve sen dahı kemâ-kân hıfz ü hırâset-i memleket ve zabt ü sıyânet-i
raiyyet bâbında dakîka fevt itmeyüb gaflet ile iyâzü billâhi te„âlâ a„dâ-yı hâksâr
tarafından bir mahalle zarar u gezend irişdirmekden ihtiyât üzre olub dâ‟imâ asâkir-i
mansûre ile müheyyâ vü hâzır bulınub a„dâ tarafına nâzır olub fikr [ü] fâsid ve hayâl-i
kâsidleri nedir ve hâlâ olan cem„iyyetlerinden murâdları ne olub ve bi‟l-cümle a„dâ-yı
bed-rey tarafından vâkıf ü muttali„ olduğın ahvâli ale‟t-tevâli sıhhati üzre i„lâmdan hâlî
olmayasın.

198 / 446

Ha Nişâncı Paşa hazretlerine virilmişdür.

Fî 20 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

161
Bâ-müsvedde-i Memi Çelebî

Üsküb ve PriĢtine ve Novabırda ve Yanova ve Vulçıtrın ve Trepce ve


Yenipazar ve Plasic ve Zaylava ve Morava kâdîlarına hüküm ki:

Novabırda kâdîsı Şükrullah zîde fazluhû mektûb gönderüb kazâ-i mezbûrede ve


Priştine ve Üsküp nezâretinde ve sâ‟ir maden kasabata sancak-begleri voyvodaları dahl
ü ta„ârruz itmek ile madene küllî zarar müterettib olmağın voyvodalar men„ olınub lakin
zikr olınan kâdîlıklarda eşkıyâ dâ‟imâ fesâddan hâlî olmamak ile bundan akdem maden
nâzırı olan Pîr Mehmed‟e vilâyet zabtı içün virilmeğin re„âyâ âsûde-hâl olmışlar imdi
mezbûr Pîr Mehmed vefât itmekle eşkiyâ fesâddan hâlî olmayub uslûb-i sâbık üzre Pîr
Mehmed yirine hâlâ Üsküb nâzırı olub Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Said Çavuş
zîde kadruhû mübâşeretiyle anun gibi ahâlî-i madenden fesâd idenlerin ahvâli şer„le
görilmek içün hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, taht-ı kazanuzda vâkı„ olan madende fesâd ü şenâ„at üzre
olanları müşârun-ileyh ma„rifetiyle şer„-i şerîfe ihzâr itdirüb dahı da„vâ-yı hakk idenler
ile beraber idüb bir def„a şer„le görilüb fasl olmayub ve on beş yıl mürûr itmeyen
da„vâların hakk üzre teftîş idüb dahı erbâb-ı hukûka şer„le müteveccih olan hakların
hükm idüb bî-kusûr alıvirdükden sonra ehl-i fesâd sipâhî tâ‟ifesinden ise yazub arz
eyleyüb değil ise şer„le lâzım geleni icrâ idüb yirine koyub ehl-i fesâda kat„an ruhsat
virmeyesiz ammâ bu bahâne ile kendü hallerinde olanlara dahl olınub ve ehl-i fesâd
olanlar celb ü ahz olınmağla himâyet olınmakdan ve garaz u taassubla hilâf-ı vâkı„
kaziyye arz olunmakdan ziyâde hazer eyleyesin.

199 / 447

Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Bâ-müsvedde-i Haydar Fî 11 Ş Sene [9]95

Bender begine hüküm ki:

Boğdan voyvodası mektûb gönderüb vilâyet-i Boğdan etrâfında Kazak eşkiyâsı


cem‟iyyet üzre olub memâlik-i mahrûsemden ba„zı cânibe hücûm itmek fikr [u]
fâsidleri olduğı istimâ„ olınmağın anun gibi bir cânibe hareket-i bî-bereketleri olub
hücûm iderler ise mu„âvenet içün sana mektûb ve âdem irsâl eyledikde “biz Eflak

162
muhâfazasına me‟mûr olub Boğdan muhâfazasına me‟mûr değiliz” diyü ta„allül olınub
varmaduğınız i„lâm olınmağın lâzım gelürse anda dahı varub mu„âvenet itmek emr idüb
buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, dâ‟imâ sancağın askeriyle alât-ı cenk ü cidâl ve edevât-ı


harb ü kıtâl ile hâzır ü müheyyâ olub anun gibi müşârun-ileyh Boğdan voyvodasından
mu„âvenet içün sana mektûb ve âdem geldikde te‟hîr itmeyüb sancağın askeriyle varub
def„-i mazarrat-i a„dâda bezl-i makdûr idüb vilâyet-i Eflak muhâfazasına me‟mûruz
diyü ta„allülden ziyâde hazer eyleyesiz. El-iyâzü billâhi te„âlâ şöyle ki ihmâlin sebebi
ile memâlik-i mahrûseme zarar arz olına bir vechle özrün makbûl olmayub mu„âteb bil
ki mu„âkab olursun.

Bir sûreti Silistre begine

Bir sûreti Niğbolu begine

Bir sûreti Vidin begine

Bir sûreti Vize begine

Bir sûreti Çirmen begine

199 / 448

Bu dahı

Bâ-müsvedde-i Safer

Bender begine hüküm ki:

Bundan akdem emr-i şerîfüm gönderilüb Özi suyı muhâfazasına kalitelere


kifâyet mikdârı nefer ta„yîn eyleyesin diyü emr olmuş iken ihmâl olınub bu ana değin
bir nefer virilmedüği i„lâm olındı. İmdi, Özi suyınun muhâfazası mühimmâtdan olmağın
emr-i sâbık üzre Akkirman ve Kili ve Özi kal„alarında kifâyet kadar nefer ta„yîn olınub
virilmesin emr idüb buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, bu bâbda mukayyed olub eğer henüz nefer virilmedüği vâkı„
ise emrüm muktezâsınca olıgeldüği üzre zikr olınan kıl„a da emr-i sâbık mûcebince
kifâyet mikdârı nefer ihraç idüb ta„yîn eyleyesin ki varub zikr olınan kaliteler ile Özi
suyınun muhâfazası hususında dakîka fevt itmeyeler ammâ zikr olınan kal„alar dahı hâlî

163
konılmak câiz değildir ana göre mukayyed olub bâb-ı muhâfazada dakîka fevt
eylemeyesin eğer nefer almayub bedel akçası taleb iderlerse ne nefer viresin ve ne bedel
viresin zirâ bu makûlelerden akça taleb taleb376 olınduğına rızâ-yı şerîfüm yokdur
emrüme muhâlif vaz„ sudûrundan ihtiyât eyleyesin.

netice

vaz„ sudûrından ziyâde ihtiyât eyleyesin her ne zarar olursa âdem-i ittihaddan nâşi olur
gayrıdan değildir hususan ki cümle begler üzerine baş [u] buğ ta„yîn olınmışsındur ana
göre kemer-i gayret ü hamiyet-memnân câne-bend idüb hüsn-i ittihâd ü ittifâk ile
a„dâdan intikâm almak bâbında inâyet-i hakk ile sa„y ü ihtimâm eyleyesin ve
şimdiyedeğin ahvâl niçe olub kefereden ne vechle haber-i sahih alduğınız yazub
bildiresin olur olmaz efsane haber ile ihtilâl virmekden ihtiyât eyleyesin.

200 / 449

[Bâ]müsvedde-i Abd

Niğbolu begine hüküm ki:

Mektûb gönderüb kış zamânı irişmek ile me‟mûr olduğın seferin zamânı geçüb
sana koşılan eğer ümerâ ve eğer sâ‟ir askerdir yirlü yirine varmak içün icâzet virilmek
lâzım olduğın bildirdüğin ecilden buyurdum ki:

[Boşluk] Vusûl buldukda, fi‟l-vâkı„ kış zamânı karîb olmağla askere icâzet
virilmek lâzım gelmiş ise vech ü münâsib gördüğin üzre icâzet viresin ol yirlerde olan
beglere onat tenbîh eyleyesin ki düşmen tarafından gafil bulınmayub sancaklarına tâbi„
olan askere dahı tenbîh idüb dâ‟imâ düşmen ahvâliyle mukayyed olub iyâzü billâhi
te„âlâ gaflet ile Özi kal„asına olduğı gibi memâlik-i mahrûseden bir mahalle zarar u
gezend irişdirmekden hazer ideler ki özürleri makbûl olmayub ve azlle konılmayub
envâ„-i itâb ü ikâb ile mu„âteb ü mu„âkab olurlar. Ana göre her birine mü‟ekked mektûb
ve âdem gönderüb gereği gibi tenbîh ü te‟kîd eyleyüb dahı anda cem‟iyyetde olan
begler ile sancaklu sancağında varub hıfz ü hırâsetde olasın.

376
İki kez yazılmış

164
200 / 450

Kapu kethüdâsına virilmişdür.

Fî 6 N Sene 995

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Cim

Niğbolu begine hüküm ki:

Mektûb gönderüb kal„a-i Özi‟nin(?) üzerine gelen Kazak eşkâre gelmeyüb kal„a
kurbinde at değirmeni ve hâlî fırun ve ba„zı mahzenler olub gice ile içine girüb saklanub
ale‟l-gafle kal„anın kapusın alub kal„aya girüb Müslimanları esir ve esbâb ü emvâl ü
erzâkların gâret ü talân idüb alub gitmeğe kâbil olmayan sagîr oğlı ve kızların katl-i
amm idüb ve seksan pâre topların alub gidüb şöyle ki zikr olınan Kazakların def„i içün
deryadan donanma ve Tuna üzerinden şâykalar ve Âstâne-i sa„âdetden top ve tüfenk-
endâz ve âdet üzre Erdel‟den tüfenkçi tedârük olınub ve karadan asker ile üzerlerine
varılub haklarından gelinmez ise olub küllî fesâd ü şenâ„at itmek mukarrerdür
diyü arz eylemişsin. İmdi, ol cânibe lâzım olan eğer gemi ve eğer asker ve tüfenkçi
tedârük olınub gönderilmişdir. Eyyâm-ı adâlet-i hümâyûnumda Erdel‟den tüfenkçi
gelmeğe ne ihtiyâc memâlik-i mahrûsemde olan sancak begleri kifâyet itmez mi
askeriniz kanda kendi bir kaç nefer hırsuz makûlesi uğurleyin gelüb atıl değirmenlere ve
fırunlara saklanub gelen mel„ûnlar böyle fesâdların hakkından gelmeğe kâdir olmayub
Erdel‟den tüfenkçi gerekdir diyü cân gezdirmeğe bâ„is nedir her ne vâkı„ olursa sizin
gafletinizden ve âdem-i ihtimâmınızdandır. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda te‟hîr ü terâhî itmeyüb bundan akdem Bender


muhâfazasına fermân olınduğınuz üzre Silistre ve Çirmen ve Vize ve Akıncı sancağı
begi ile mu„accelen Bender üzerine varub Bender begi ile ve sâ‟ir begler ile hüsn-i
ittihâd ü ittifâk üzerine yek-dil ü yek-cihet olub hıfz ü hırâset-i memleket de ve zabt ü
siyânet-i raiyyetde bezl-i makdûr ve sa„y-i mevfûr eyleyesin el-iyâzü billâhi te„âlâ bir
yirinde garaz u ta„assub sebebiyle ırz u nâmûs-ı saltanata muhil.

201 / 451

Vav Bâ-tesvîd rasid kethüdâsına virilmişdür.

165
ġeki beglerbegisine hüküm ki:

Demurkapu muhâfazasında olan düstur-ı mükerrem vezîrim Ca„fer Paşa mektûb


gönderüb hâlâ Kızılbâş-ı bed-maâşın bir yirde hareketleri olmayub ve han-ı hâinin dahı
hâin olan oğulları bazısı fevt olub huyutda olan dahı tamâm zilletde olub fesâda iktidârı
olmayub ol cânibde tamâm emn ü emân iken muhâfazada olan kapum kulları ve
yeniçerilerin dört yıldan berü ulûfeleri gelmemişken müşârun-ileyh hüsn-i tedbîr ü
tedârük idüb ulûfelerin virüb geçinürlerken hâlâ ba„zı kimesneler iğva edib şim[di]den
sonra Südde-i sa„âdet‟den size hazîne gelmez müşârun-ileyh Ca„fer Paşa [müşâ]run-
ileyh Ca„fer Paşa‟dan377 dört yıllık ulûfenüz taleb idek diyü tahrîk itmekle ol cânibde
olan kullarım müşârun-ileyh Ca„fer Paşa üzerine gulüvv idüb “sen ma‟zûl olub kaçub
gidersen elinde dört yıllık işlemiş ulûfelerimiz vir” diyü kıtâle mübâşeret eylemek
mukarrer olmağın müşârun-ileyh vezîrim Südde-i sa„âdet‟üme gelecek altmış yük ipeği
guruşa ve altuna tebdîl itdirüb beş on gün içinde değerin değmeze bey„ itdirüb filori
altmışar ve guruşı kırkar ve bağdadi beşer akçaya alub hızâne-i âmire‟ye zarar ve
müşârun-ileyh vezîrime ihânet olınduğın bildirdi. İmdi, ol cevânibin cumhûr-ı umûrı
müşârun-ileyh vezîrimin re‟y-rezin isâbet karînine tefvîz olınmuşdır. Yanında olan eğer
kapum kullarıdır ve eğer yeniçeri vü zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr ve gayrıdır cümlesinin nan
ü yimekleri helâl olmak içün müşârun-ileyh vezîrim vech ü münâsib gördüği üzre amel
idüb ve ulûfelerin dahı Südde-i sa„âdet‟ümde cârî olduğı üzre altın yüz yigirmişer ve
guruş seksener akçe ve pâdişâhî sekizer akçe üzre alınmak emr idüb buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, bu bâbda kemâl-i tekayyud ile mukayyed olub yanında olan
asâkir-i zafer-me‟asirimden eğer kapum kulları ve eğer yeniçeriler ve gayrılardır
cümlesin müşârun-ileyh vezîrime tâbi„ olub vech ü münâsib gördüği üzre her birinin
yidüği nan ü yimek mukâbelesinde uğûr-ı hümâyûnumda bezl-i makdûr idüb ve
ulûfelerin dahı vech-i meşrûh üzre alub ziyâde almayub ve mabeynlerinde fitne vü
fesâda bâ„is olub kendülere su-i zan icâb itdiren her kimler ise gizlemeyüb ele virüb
mabeynlerinden ihrâc itdirüb lâzım gelürse haklarından geldirüb rızâ-yı hümâyûnuma
muhâlif iş işlemeyeler ve itdirmeyeler niçe zamândır Demurkapu‟da hidmet iderler
hidmetleri mukâbelesinde defe„âtle hayır duama mazhar olmuşlardır. Min-bâ„d dahı
uğûr-ı hümâyûnumda can ü baş ile çalışub memleketin hıfz ü hırâsetinde ve a„dâ-yı bed-
re‟yin def„ u ref„inde müşârun-ileyh vezîrim vech ü münâsib gördüği üzre bezl-i makdûr
377
İki kez yazılmış

166
eyleyeler anun gibi müşârun-ileyh vezîrimden sana haber gelüb uğûr-ı hümâyûnumda
mahall iktizâ itdüğine bir hidmet düşer ise yanında olan asâkir-i zafer-me‟asirle hüsn-i
ittihâd ü ittifâk ile mûmâ-ileyhin vech ü münâsib gördüği üzre itmâm-ı maslahatda
ihtimâm idüb dakîka fevt eylemeyesin. El-iyâzü bil‟lâhi te„âlâ muhâlefet ü mu„ânedet
ile a„dâdan memleket ü vilâyete zarar u gezend irişdirilmekden ihtiyât eyleyesin.

Bu dahı Bir sûreti Sultaniye beglerbegisine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Erdebil hâkimine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Bâkü beglerbegisine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Kıbale sancağı begine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Dalkı begine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Somanki Keyvan Beg‟e yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Demurkapu‟da Kalender begine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Çırâk begine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Şirvan defterdârı Sezayi Beg‟e yazıldı.

Bu dahı Bir sûreti Dağıstan hâkimine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Ersan hâkimine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Sersâlan hâkimine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Haleb begine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Demurkapu‟da olan ve Şemahi‟de olan yeniçeri vü sipâhî vü silahdâr
ağalarına yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Şemahi‟de olan ağalara yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Şirvan‟da olan ağalara

Bu dahı Bir sûreti Aktaş begi Hemdem‟e yazılmışdur.

167
202 / 452

Ha Mîr-âhûr başına gönderilmişdür.

Fî 15 Rebî„u‟l-evvel Sene[9]96

Bâ-müsvedde-i Safa Çelebî

Voynuk begine ve Filibe ve Tatarpazarı kâdîlarına hüküm ki:

Hâssa atlarum çayıra çıkdıkda adet-i kadime üzre çayır voynuğı gelmek lâzım
olmağın taht-ı kazânuzda olan voynuklardan çayır hidmeti içün irsâl olınacak voynuklar
rûz-ı hızırdan yigirmi gün mukaddem ıstabl-ı âmireme bî-kusûr irsâl olınmasın emr idüb
buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub taht-ı kazânuzda olan


voynukların bu nevbetlüsün dahı şimdiden ihrâc idüb defter eyleyüb çeri-başıları ve
promekurleri ile rûz-ı hızırdan yigirmi gün mukaddem bi‟t-tamâm ıstabl-ı âmireme
gönderesin ki gelüb lâzım olan hidmetlerin edâ eyleyeler ve sene-i sâbıkada atlu
voynuklar az gelüb atlu voynuğa ziyâde müzâyaka çekilmişdür. Şöyle ki, bu yıl dahı
atlu voynuğa müzâyaka çekile aslâ beyân olınacak özrünüz makbûl olmaz mu„âteb ü
mu„âkab olmanız mukarrerdür. Ana göre bâb-ı ikdâm ü ihtimâmda dakîka fevt
eylemeyesin.

Bu dahı Bir sûreti Niğbolu ve Zağorye ve İznepol ve Plevne ve Şumnu kâdîlarına hâssa
atlarum içün

Bu dahı Bir sûreti Sofya ve Şehirköy ve Berkofça ve Breznik kâdîlarına bârgîrlerim


içün

203 / 453

Vav Bâ-tesvîd-i Abd Abdi Çelebî

Müşârun-ileyh müteferrika Hüseyin Ağa‟ya virilmişdür.

Fî 10 Muharrem Sene 996

Yemen‟de olan Hasan Pa[Ģa]ya hüküm ki:

168
Kadimü‟l-eyyâmdan Südde-i seniyye-i sa„âdet-medâr ve atebe-i ulya-i gerdûn-
iktidârım olan vufûr-ı sadâkat ve kemâl-i ubûdiyetin mûcebince vilâyet-i Yemen‟e
varalıdan berü cenâb-ı hak celle vü âlâ‟ya tevekkül ve mefharat-ı hazret-i resûl-i ekrem
ilâ-ahirihi‟ye tevessül ve ervâh-ı mukaddese-i çehar-yâr-ı güzîn rıdvânu‟llâhi te„âlâ
aleyhim ecma‟înden istimdâd eyleyüb uğûr-ı hümâyûn-i nusret-makrûnumda can ü baş
ile çalışub el-hamdü li‟llâhi te„âlâ cibilletinde merkûz olan şecâ‟at ve zâtında konılan
şehâmeti zuhûra getürüb ol diyârda mukaddemâ babaları Mutahhar Dergâh-ı sa„âdet-
destgâh‟uma arz-ı ihlâs ü sadâkat itmekle kendüye ve oğullarına sancaklar virilüb şöyle
ki merâsim-i merâhim-i hidvânem ve levâzım-i mekârim-i hâkânîdir mer„i kılınub niçe
ri„âyetler olınmışken sen vardukdan sonra nihâdlarında olan urûk-i fitne vü fesâd
müteharrik olub itdikleri ahd ü yemine muhâlif ayîn itdikleri ecilden asâkir-i zafer-
me‟âsirim ile üzerlerine varılub mütehassın oldıkları kal„aları muhâsara olınub âkıbet
fetva-yı nusret-avn inne cundenâ le humu‟l-galibûn378zuhûr idüb evlâd-ı mutahhardan
kal„a-i ? sahibi Ali Yahya ve kal„a-i ? sahib-i Lütfullah ve kal„a-i Gaffâr sahib-i
İzzeddin ve Şeref evlâd-ı Şeref ? sahibi olan Hıfzullah ve ? ? sahibi olub da„vâ-yı
emânet iden Hasan ve vezîri nâmına olan ve hanı ele getürilüb ve diyâr-ı Hindistan
taraflarından Habeş‟e ve Yemen‟e ve Kâbe-i mükerreme ve Medine-i Münevvere
benderlerinin nehb ü gâreti kasdına gelen keferenin Portugal‟dan bir nâmdâr kapudânı
Dökondo Pirino nâm ecnebî dokuz nefer yoldaşlarıyla esir idüb Südde-i sa„âdet‟üme
gönderüb ol cânibde feth-i hâkânîden berü dudmân-i osmânî cebelü hidmet eyleyen
kullarım ile Dergâh-ı mu„allâ‟ma göndermişsin. Yüzün ağ olsun berhûrdâr olasın
senden dahı melhûz olan bunun gibi hidemât-ı mebrûre de mesâ„î-i meşkûre zuhûra
getürüb hayır duama mazhar olmak idi. El-hamdü li‟llâhi te„âlâ meyâmin-ileyh karîn-i
Hâlik ve inâyet nâ-mütenahî rehin-i emâkin olub bu denlü hidmet eyledin eyle olsa
mezbûrlar ile gelen kullarım hakkında şöyle ki irsâl eylediğin arzlardır mûcebi üzre
ahkâm-ı şerîfe virilmişdür. Buyurdum ki:

Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından Hüseyin zîde mecduhû vusûl buldukda,


min-bâ„d dahı Dergâh-ı mu„allâ‟ma olan sadâkat ü ubûdiyetin mûcebince kemer-i
gayreti iki yirden kuşanub eğer ümerâ ve ağalar ve sâ‟ir asâkir-i nusret-nişân ve eğer
meşâyih-i urbândır dâ‟imâ müşâvere eyleyüb uğûr-ı hümâyûnumda şunlar ki can ü baş
terekkün urub yoldaşlıkda bulınalar anlar hakkında mezîd-i avâtıf-ı aliye-i hidvânem

378
Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir. Saffat suresi 173. ayet

169
iş‟âr idüb ve bu hükm-i hümâyûnumu cümlesine okudub her birine istimâletler viresin
ki min-bâ„d dahı bunun gibi hidmetde makdûrların zuhûra getürüb avn-i hüdâ-yı
müte‟âl ale‟t-tevâli bedreka-i râh idineler ve uğûr-ı hümâyûn-i nusret-makrûnumda
vücûda gelen hidemât-ı mebrûre ve meşkûre mukâbelesinde mezîd-i inâyet-i aliyye-i
şâhâne ve meziyyet-i re‟fet-i celiyye-i mülûkânem zuhûra getürüb hıla„-i fâhiremden iki
sevb hıl„at-ı mûrisüꞌl-behçet ile bir kabza murassa tiğ cevherdâr-ı nusret-asâr lâyık ü
sezâvâr görüb müşârun-ileyh ile varub vâsıl oldukda hıla„-i şâhânemi nihâyet-i ta‟zîm ü
ri„âyet ve terkîm ile giyüb ve kılıcı kuşanub dahı nihâd-i şecâ„at mu„tadlarında olan
vufûr-ı şehâmet ve kemâl-i firâset mûcebince idegeldüğin üzre envâ„i yüz aklıkları
zuhûra getüresin diyü istimâlet nâme-i hümâyûn yazılmışdur.

204 / 454

Vav Bu dahı Müşârun-ileyh müsveddesiyle mezbur‟a virilmişdür.

Fi't-târîhi'l-mezkûr

Yemen‟de Kevkeban hâkimi olan ġemseddin oğlı Ahmed Beg‟e hüküm ki:

Düstur-i mükerrem ilâ-âhirihî Yemen‟de olan vezîrim Hasan Paşa mektûb


gönderüb senün içün kendü ol diyâra varaldan berü daima vâkı„ olan muhârebelerde ve
ol diyârın ehl-i vukûfı olmağile cem„ hususlarda önüne düşüb gice vü gündüz mu„ayyen
ve mübâşir olub ale‟l-husus bu def„a nihâd-ı hayatda mu„tadlarında olan urûk-i fitne vü
fesâd muharrik olub ahd ü yeminlerine muhâlefeti ayîn idinen Mutahhar evlâdının
muhârebelerinde ve hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele gelmelerinde mücidd ü sâ„î olub
hidemât-ı mebrûre ve mesâ„î-i meşkûre zuhûra getürdüğin arz itmişsin. Müşârun-ileyhin
her zaman senün hakkında mufassal arzları gelüb kemâl-i sadâkat ü istikâmetle âstâne-i
sa„âdet‟üme arz-ı ubudiyet üzre olduğın i„lâm ider. İki cihânda yüzün ağ olsun
berhûrdâr olasın eyle olsa halen senün hakkında mezîd-i avâtıf-ı aliyye-i hüsrevânem
zuhûra getürüb hıla„-i fâhiremden bir sevb hıl„at-ı mûrisüꞌl-behçet ile bir kabza
müzehheb tiğ cevherdâr sezâvâr görüb hükm-i hümâyûn-i sa„âdet-makrûnumla irsâl
olınmışdur. Buyurdum ki:

Hüseyin Ağa vusûl buldukda, zikr olınan hıl„at-ı şâhânemi kemâl-i ta‟zîm ü
ikrâm ve vufûr-ı tefhîm ü ihtirâmla giyüb ve kılıcı kuşanub dahı müşârun-ileyhe vech ü

170
münâsib gördüği üzre uğûr-ı hümâyûnumda can ü baş ile çalışub hidmetde ve
yoldaşlıkda bulınasın ki min-bâ„d dahı hidmetin mukâbelesinde envâ„-i inâyât-i aliyye-i
hüsrevâneme mazhar olasın vilâyet-i mezbûrenin ibtidâ-i fethden bu ana gelince ol
câniblere gönderilen vüzerâ ve beglerbegilerden yerlisine bu denlü fütühât-ı azîme
müyesser olmayub el-hamdü li‟llâhillezî hedânâ379ki müşârun-ileyh vezîrim uğûr-ı
hümâyûnumda çalışub bi-inâyeti‟llâhi te„âlâ niçe yüz aklıkları zuhûra getürüb ol yirlerin
taraf-ı şarkisinde dahı fethi lâzım ba„zı memâlik olmağın serdâr ta„yîn olınub hîn-i
muhârebede yoldaşlık idenlere vech ü münâsib gördüği üzre münâsibün-aleyhden dirlik
ü terakkîden her ne virirse makbûlümdür diyü berât virilmişdür ol yirlerin dahı ahsen
vechle ele getürilmesinde cibilletinde olan şehâmet ü şecâ„at ü firâsetin mûcebince her
hidmete bel bağlayub hidemât-ı mebrûre ve meşkûre zuhûra getüresin ki eğer sen ve
eğer tevâbi„in envâ„-i inâyât-i aliyye-i hidvâneme mazhar olalar.

204 / 455

Bu dahı anlar müsveddesiyledir mezbur‟a virilmişdür.

Fi't-târîhi'l-mezbûr

Vilâyet-i Yemen muhâfazasında olan serdâr vezîr Hasan PaĢa‟ya hüküm ki:

Südde-i sa„âdet‟üme âdem gönderüb Muha benderinde sâkin olan tüccâr


tâ‟ifesinden Darende Ali bin Kasım Darlı nâm kimesne tâ‟ife-i tüccârın her vechle ehl-i
vukûf simsârlarından olub bender-i mezkûra gelüb giden tüccâr ve bâzergânlara
mu„âvenet ü muzâheret itmesiyle bend[er]-i mezbûrun imâret ve abâdânlığına bâ„is ü
bâdi olıgelmiş gediklü kimesnedir diyü bu makûle tâcirleri tergîb içün tâcir-i mezbûrun
Muha benderine gelüb giden metâ„nın duhûl ve hurûcından yüzde iki akça ve mecidiye
ve dellâliye ve mizâniye rüsûmının nısfı mikdârı alınmak bâbında berât-ı hümâyûnum
virilmesin recâ eylemişsin. İmdi, vilâyet-i mezbûre benderlerinin ve eğer sâ‟ir
hususlarının umûr-ı min-küllî‟l-vücûh senün fikr-i sâkıb ve re‟y-i sâibine tefvîz
olmışdur. Buyurdum ki:

Anun gibi müşârun-ileyh âdeminin takrîri üzre tâcir-i mezkûrun zikr olınan
bendere gelen metâ„nın duhûl ve hurûcından yüzde iki akça ve mecidiye ve dellâliye ve

379
Bizi buna ulaştıran Allah'a hamdolsun. A‟raf suresi 43. ayet

171
mizâniye rüsûmının nısfı mikdârı alınmak sâ‟ir tüccâra tergîb içün mâl-i mîrî‟ye enfa‟
ise ol cânibde vech-i meşrûh üzre berât-ı hümâyûnum viresin ki dâ‟imâ bender-i
mezbûre gelen tüccâr tâ‟ifesini tergîbe ve mâl-i mîrînin tevfîr ü teksîrine bâ„is ola.

205 / 456

Vav Abd Abdi Çelebî müsveddesiyle mezbûr Hüseyin Ağa‟ya tarih-i mezbûrda
virilmişdür.

Mekke-i Mükerreme Ģerîfine nâme-i hümâyûn ki:

Bundan akdem vilâyet-i Yemen hâkimi olan Mutahhar kendü halinde olmayub
cenâb-ı celâlet-meabımızla adâvet ve âdem-i itâ‟at üzre olmağın mukaddemâ kendüye
bir mikdâr gûşmâl kılınub kendüden sonra evlâdından südde-i seniyye-i sa„âdet-medâr
ve atebe-i ulya-i gerdûn-iktidârımıza arz-ı ubûdiyet idenlere gereği gibi ri„âyet olınub
sancaklar virilüb kal„alarında hâkim ve vâli nasb olınmışlar iken anlar dahı elvad-ı
serabeye? üzre babalarından sonra nihad-ı hîle mu‟tadlarında olan urûk-ı fitne vü fesâd
müteharrik ü cünbân olmağın re„âyâdan niçelere ihtilâl idüb memlekete küllî ihtilâl
virdükleri ecilden hâlâ vilâyet-i mezbûre muhâfazasında olan düstur-ı mükerrem ilâ-
ahirihî vezîrim Hasan Paşa edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû ol diyâra varaldan berü
ahvâllerine tamâm ü muttali„ olub defe„âtle istimâletler virilüb medâr itmeğin ıslâhları
mümkin olmayub memlekete ihtilâl virdüklerinden gayrı birbirleriyle dahı hüsn-i
zindegâne itmeyüb kılınç çeküb fesâd ü şenâ„ate mübâşeret ve müşârun-ileyh ile cenk ü
cidâl ve harb ü kıtâle başlayub tamâm mertebe isyân ü tuğyân eyledikleri ecilden ahar-
gâr bi-inâyeti‟llâh itmeğin el-kahhâr mazmûn-i zafer-i avn inne cundenâ le humû‟l-
gâlibûn380 zâhir ü aşikâr olub cümlesi ele getürilüb mukayyed ü mahbûs Südde-i
sa„âdet‟ümüze irsâl olındukları ma„lumunız olmışdı. Eyle olsa uğûr-ı hümâyûnda
zuhûra gelen hidemât-ı mebrûresi mûcib feyzan-bihâr inâyet-i hüsrevâni olmağın
vilâyet-i mezbûrede olan ümerâ ve sâ‟ir asâkir-i nusret-me‟asire serdâr olmak içün
berât-ı âlîşân ile bir kabza müzehheb tiğ-i nusret-nişân ve bir sevb hıl„at-ı mûrisüꞌl-
behçetümüz erzâni kılınub Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından kethüdâlığı
hidmetinde olan Hüseyin dâme mecduhû ile irsâl olınmışdur. Gerekdir ki:

380
Bizim ordumuz şüphesiz üstün gelecektir. Saffat suresi 173. ayet

172
Nâme-i hümâyûn-ı sâ„adet-avnımız ile vusûl buldukda, kadîmü‟l-eyyâmdan ilâ
hâzel-ân dudmân-ı saltanat-fâhîremize olan vufûr-ı ihlâs ve fart-ı ihtisâsınız mûcebince
müşârun-ileyhi ol câniblerde eylendirmeyüb olıgeldüği üzre levâzım ü mühimmâtları
tedârük itdirüb mu„accelen vilâyet-i mezbûreye îsâli bâbında mesâ‟i cemîlenüz zuhûra
getürile. Tahriren fi evâil-i Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

205 / 457

Vav Bu dahı mezbûr müsveddesiyle müşârun-ileyhe virilmişdür.

Fi't-târîhi'l-mezkûr

Yemen muhâfazasında olan vezîr Hasan PaĢa‟ya hüküm ki:

Mektûb gönderüb vilâyet-i Hindistan‟a gönderilen casus gelüb vilâyet-i mezbûre


hâkimi Celaleddin Portugal keferesiyle ittifâk idüb Yemen benderlerinin gâret ü hasâreti
kasdına donanma tedârük idüb göndermek üzre oldukların haber virüb kara
câniblerinden her bendere kifâyet mikdârı âdemler ta„yîn olunub ilk deryadan karşu
varmak içün yigirmi otuz pâre kadırga tedârük olınub gönderilmek lâzım olduğın arz
eyledüğin ecilden mukaddemâ Mısır‟dan gönderilen beş pâre kadırgadan mâ„adâ hâlâ
on beş pâre kadırga dahı binâ olınub ve Basra‟da dahı beş pâre kadırga binâ olınub hâzır
ü müheyyâ olub senün tarafından taleb olındıkda bilâ-tevakkuf varub hidmetde
bulunmak içün Mısır ve Basra beglerbegilerine mü‟ekked ahkâm-ı şerîfe gönderilüb
tenbîh ü te‟kîd olınmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, anun gibi küffâr-ı hâksârın donanmasından haber


alduğında te‟hir ü tevakkuf itmeyüb bu bâbda kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub
müşârun-ileyhima Mısır ve Basra beglerbegilerine mektubunla yarar ü mu„temedün-
aleyh kimesneler gönderüb on beş pâre kadırgayı Mısır beglerbegisinden ve beş pâre
kadırgayı Basra beglerbegisinden taleb eyleyüb inâyet-i hakkla küffâr-ı hâksâr
tarafından memâlik-i mahrûseye zarar u gezend irişdirmemek bâbında geregi gibi dikkat
ü ihtimâm üzre olub şimdiyedeğin idegeldüğin üzre envâ„i yüz aklıkları tahsîline sa„y
eyleyesin. Bu husus sâ‟ir umûra kıyâs olınmayub def„-i mazarratlarına tamâm
mertebe‟ye sa„y olınmak lâzımdır ana göre mukayyed olub a„dâ-yı bed-rey‟den bir
mahalle zarar u gezend irişdirmemek bâbında envâ„-i mesâ„i-i cemîle zuhûra getüresin.

173
206 / 458

Vav Bu dahı mezbûr müsveddesiyle mezkûr‟a virilmişdür.

Fi't-târîhi'l-mezbûr

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Düstur-i mükerrem ilâ-ahirihi Yemen‟de olan vezîrim Hasan Paşa edâma‟llâhü


te„âlâ iclâlehû mukaddemâ vilâyet-i mezbûre‟de hâkim olan mutahharın evlâdını ve
imâmları olan mülhit-i müfsidi ele getürüb Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından
Hüseyin zîde mecduhû ile Südde-i sa„âdet‟üme gönderüb müşârun-ileyh Hüseyin ba„zı
umûr-ı mühimme içün yine ol cânibe ulağla irsâl olınmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, te‟hîr ü terâhî itmeyüb mahrûse-i Mısır‟dan müşârun-


ileyhe lâzım ü mühimm olan hususları olıgelen âdet-i kadîme üzre tedârük itdirüb ber-
vech-i isti„câl vilâyet-i mezbûreye irsâl ü îsâl eyleyesin ki avk ü te‟hîr itmeyüb
mu„accelen mahall-i ma‟mûra varub vâsıl ola bu bâbda onat mukayyed olub ihmâl ü
müsâhele eylemeyesin.

Bu dahı Bir sûreti Cidde-i ma‟mure emînine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Dergâh-ı Âlî çavuşlarından evlâd-ı mutahhar ile gelen Ca„fer Çavuş
ol cânibe emr olınan kadırga kerestesiyle irsâl olınmışdur diyü Cidde-i ma‟mûre
emînine yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Dergâh-ı Âlî çavuşlarından İsa Çavuş içün Mısır beglerbegisine
yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Cidde-i ma‟mûre emînine müşârun-ileyh içün yazılmışdur.

206 / 459

Vav Bâ-müsvedde-i rasid Hasan Beg Pertev Paşa oğlına kapıcısı Ömer ile
gönderilmişdür.

Fî 4 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

Peçuy‟dan Belgrad‟a ve Belgrad‟dan berü iç illere gelince yol üzerinde olan


sancak beglerine ve kâdîlara ve dizdârlara hüküm ki:

174
Mukaddemâ livâ-i Peçuy begi iken hâlâ küffâr-ı hâksâra giriftâr olan
Mahmud‟un zevcesi ol cânibden İstanbul‟a gelmek murâd edinüb mahûf ü muhâtara
yirlerden emîn ü sâlim geçürilmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin
buyurdum ki:

Hükm-i şerifümle Dergâh-ı mu„allâ‟m bevvâblarından Ömer zîde kadruhû


vardukda, müşârun-ileyhima evlâd ü ensâb ve âdemleri ile her kangınızın taht-ı
hükûmetine vâsıle olursa mahûf ü muhâtara olan yirlerde âdemler koşub emîn ü sâlim
birbirinize ulaşdırub ve lâzım olan zahîrelerin bulınan yirden akçalarıyla narh-ı rûzi üzre
aldırub hilâf-ı şer„ ü kânûndan bir ferdi dahl ü ta„ârruz itdirmeyesin.

206 / 460

Vav Bâ-müsvedde-i rasid Kâtib Rıdvan Beg‟e virilmişdür.

Fî 7 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96

Niğde ve Koçhisar ve Anduğu kâdîlarına hüküm ki:

Nâibleriniz mektûb gönderüb kazâ-i Niğdeye tâbi„ Mogosil nâm karyede katl
olınan Hızır‟ın karındaşı yedinden emr-i şerif vârid olub şer„le teftîş olınmak fermân
olmağın karye-i mezbûre‟ye varılub Eski-il kazâsına tâbi„ İncesu nâm karye
sâkinlerinden Kara Mehmed ve İbrahim ve Talmar nâm karyeden İzzeddin dahı orda
sâkin ekşi oğlı nâm kimesneler on dört nefer yoldaşlarıyla mezbûr Hızır‟ın evin basub
kendüyi katl ve altı re‟s atların gâret itdükleri şer„le sâbit olduğın arz itdikleri ecilden
şer„le görilmek emr idüb buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, husus-ı mezbûr bir def„a şer„le fasl olmuş değil ise fi‟l-vâkı„
kaziyye arz olınduğı gibi olub mezbûr Hızır‟ın mecruhen meyyit bulınmış ise şer„le
katil olanlar sipâhî ise habs idüb arz eyleyesin değiller ise hakların şer„le ile lâzım
geleni mahallinde icrâ idüb yirine koyub ehl-i fesâda ruhsat virmeyesin ammâ tamâm
hakk üzre olub ahz ü celb sebebi ile kimesneye hilâf-ı şer„-i şerîf te„addî ve kendü
halinde olanlara dahl ü ta„ârruz olınmakdan ziyâde ihtirâz idüb hak-i sarîha tâbi„ olasın.

175
207 / [İptal edilmiş hüküm]

Silistre begine hüküm ki:

Bundan akdem Özi muhâfazası fermân olınub emr-i şerîfüm virilmişdir ol


emrüm kemâ-kân mukarerdir. Buyurdum ki:

Vardukda, sancağına tâbi„ olan.

207 / 461

Vav Bâ-müsvedde-i Safa Çelebî Mehmed Ağa hazretlerine gönderilmişdür.

Fî 7 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96

Ġstanbul kâdîsına hüküm ki:

Sûret-i sicill gönderüb Dergâh-ı âlî çavuşlarından koyun emîni olan Ömer Çavuş
meclis-i şer„-i şerîf‟de kıdvetü‟l-havâs ve‟l mukarrebîn ilâ-ahirihî Daru‟s-sa„ade ağası
olan Mehmed Ağa dâme uluvvuhû‟nun mahmiyye-i İstanbul ebvâbından Hazret-i Ebû
Eyyûb Ensârî kapusında vâkı„ salh-hânesini icâre ile mutasarrıf olan Karaca nâm zımmî
mahzarında takrîr-i kelâm idüb mahmiyye-i İstanbul‟da İbrahim Paşa sarâyında olan iç
oğlanlarına kadîmden altı nefer kassâb et viregelüb hâlâ emr-i şerîfümle zikr olınan
salh-hânede dâğ olınan koyun ta„yîn olınmağın mukâbelesinde zikr olınan salh-hâneyi
icâre ile mutasarrıf olan kassâb‟a mahmiyye-i mezbûrede koyun mühimmâtı içün cem„
olınan akçadan bezâristân halkının murahâbaları ta„yîn olınmışdur didikte mezbûr Ömer
Çavuşın vech-i meşrûh üzre kelamın mezbûr Karaca tasdîk itdüğin sicill eyledüğin
ecilden mûmâ-ileyh Mehmed Ağa‟nın salh-hâne bezâristân halkının murahabaları ta„yîn
olınmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, kasab akça içün bezaristan halkından lâzım geleni


murâhabe-i her sene bî-kusûr cem„ itdirüb salh-hâne-i mezbûrede olan kassâb‟a teslîm
itdiresin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

207 / 462

Vav Bâ-müsvedde-i Kâtib Halil

176
Mezbûra virilmişdür.

Fî 4 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96

Mısır beglerbegisine ve Medine-i Münevvere kâdîsına hüküm ki:

Vilâyet-i mezbûrenin a„yân ü sülehâsı Südde-i sa„âdet‟üme mahzar gönderüb


Yusuf Sencâvi dimekle ma„rûf kimesne ziyâde eşkiyâ‟dan olub ba„zı yirlerde kudât
tâ‟ifesine nâ‟ib olmağla re„âyâ vü berâyâya şer„-i şerîfe muhâlif te„addî idüb defe„âtle
def„ u ref„ine divân-ı Mısır‟dan temessükler virilüb yine bir tarîkle duhûl idüb ehl-i örf
tâ‟ifesiyle bir olub şer„-i şerîfe muhâlif niçe maddesi zuhûr idüb mufassal fitne vü
fesâda mübâşeret idüb nefy-i beled olınmayınca men„ olınması kâbil olmayub fukarâ vü
zu„afânın üzerlerinden def„ u ref„ olmasıyçün nefy-i beled olmak recâsına i„lâm itdikleri
ecilden buyurdum ki:

(Boşluk) Vusul buldukda, mezbûrı şer„-i şerîfe ihzâr idüb hakk üzre ahvâlini bî-
garaz mu„temedün-aleyh kimesnelerden şer„le teftîş idüb göresin mezkûrun re„âyâ vü
berâyâya hilâf-ı şer„-i şerîf zulm ü te„addîsi olduğı şer„le sâbit ü zâhir oldıkdan sonra bi-
hasebi‟ş- şer„-i şerîf nefy-i beled olmak iktizâ iderse nefy-i beled idüb şer„-i şerîfe
muhâlif kimesneye zulm ü te„addî itdirmeyesin.

208 / 463

Kâtib ve piri Fazlı Çelebî‟ye virilmişdür.

Fî 15 R Sene 996

Bâ-müsvedde-i hazret Ha

MenteĢe begine hüküm ki:

Rodos sancağı begi olan Receb dâme izzuhû mektûb gönderüb Rodos‟da vâkı„
olan hâssa kadırgalar muhâfazasıyçün livâ-i mezbûr sipâhîlerinden beşden bir eksük
tîmârı olanlardan her sene iki yüz sipâhî ta„yîn olınu gelmegin iş bu dokuz yüz doksan
altı senesinde dahı muhâfaza içün livâ-i mezbûrun beşden bir eksük tîmâra mutasarrıf
olanlardan iki yüz nefer erbâb-ı tîmâr ta„yîn olınmak recâsına arz itmeğin âdet-i kadîme
üzre ne mikdâr sipâhî ta„yîn olınu gelmiş ise bu sene dahı ol mikdâr erbâb-ı tîmâr ta„yîn

177
ve defter olınub bir sûreti mûmâ-ileyh Rodos begine ve bir sûreti Südde-i sa„âdet‟üme
gönderilmek emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda onat vechle mukayyed olub âdet-i kadîme
üzre muhâfaza hidmetiyçün Rodos kadırgalarına livâ-i mezbûrun beşden bir eksük
tîmârı olanlardan bu yıl dahı iki yüz nefer yarar sipâhî ta„yîn ve defter eyleyüb ve
defterin bir sûretin mîr-i mûmâ-ileyhe virüb ve bir sûretin dahı Âstâne-i sa„âdet‟üme
irsâl eyleyesin. Ammâ bu bâbda mukayyed olub hidmet mukâbelesinde akça
alınmakdan ihtiyât eyleyesin sonra Rodos kadırgalarına el-iyâzü billâhi te„âlâ a„dâdan
zarar lâzım gelürse senden bilinür. Ana göre defter idüb emrüm üzre bî-kusûr iki yüz
nefer sipâhî yât ü yerâğıyla müretteb ü mükemmel defter idüb vaktiyle gönderesin ketm
ve eksük göndermekden ihtiyât eyleyesin.

208 / 464

Bu dahı Bir sûreti

Rodos begine yazılmıĢdır ki:

Rodos kadırgaları muhâfazasıyçün âdet-i kadîme üzre Menteşe sipâhîlerinin


beşden bir eksük tîmârı olanlardan iki yüz nefer sipâhî ta„yîn olınmışdur. Buyurdum
ki:

[Boşluk] Te‟hîr itmeyüb vardukda, vakti ile âdem gönderdüb müşârun-ileyh


Rodos beginden zikr olınan iki yüz nefer sipâhları taleb idüb getürdüb Rodos
kadırgalarına tevzî„ idüb hidmet-i muhâfazada olasın ammâ sipâhî yirine bedel diyü
akça alınmakdan ihtiyât eyleyesin ki sonra lâzım gelüb kadırgalarda âdem
bulınmamağla iyâzü billâhi te„âlâ a„dâdan bir mahalle zarar oldıkda senden su‟âl olınur.
Ana göre mukayyed olub fermân olınan iki yüz nefer sipâhî bî-kusûr yât ü yerâklarıyla
getürdüb Rodos gemilerine tevzî„ ü taksîm eyleyesin. Muhâfazaya gelmeyenler kaç
nefer ise isimleri ve tîmârlarıyla yazub arz eyleyesin ki tîmârları âhara virilüb
kendülerin haklarından geline ve pir ü amel-mânde olanları getürmeyüb kadırgada
hidmet-i muhâfazaya kâdir olanları alub istihdâm eyleyesin.

208 / 465

178
Emri yazub Mehmed Ağa hazretlerine gönderilmişdür.

Fî 16 R Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Dergâh-ı âlî çavuĢlarından TanrıvirmiĢ ÇavuĢ‟a hüküm ki:

Eski-il kâdîsı mevlânâ Mehmed zîde fazluhû mektûb gönderüb kazâ-i mezbûrda
vâkı„ ceddim merhûm Sultân Selîm han aleyhi'r-rahmetü ve'l-gufrân imâretine
sûhtetâ‟ifesinden ba„zı ehl-i fesâd cem„ olub ahâlî-i kazâya ve sâ‟ir re„âyâ vü berâyâya
envâ„-i zulm ü te„addî eyleyüb ve senün içün ehl-i fesâd ü eşkiyânın haklarından
gelmeğe kâdir diyü arz itmeğin kâdî ma„rifetiyle ehl-i fesâdı ele getürüb Südde-i
sa„âdet‟üme göndermen emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, anun gibi ehl-i fesâd sûhtetâ‟ifesinden ve sâ‟ir eşkiyâdan


imâret-i mezbûreye gelüb re„âyâ vü berâyâya zulm ü te„addî eyleye kâdî ma„rifetiyle
anun gibileri hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele getürüb dahı üzerlerine subût bulân mevâdın
sûret-i sicilleriyle mukayyed ü mahbûs yarar âdemlere koşub Südde-i sa„âdet‟üme
gönderesin ve bile koşub gönderdüğin âdemlere muhkem tenbîh eyleyesin ki mürâhil ü
menâzilde gaflet ile gaybet itdirmekden ziyâde hazer ideler. Ammâ bu bahâne ile kendü
hallerinde olanlara dahl ü ta„ârruz olınub zulm ü te„addî olınmakdan ve ahz ü celb
olımağile ehl-i fesâda himâyet olınmakdan ihtiyât eyleyesin.

209 / 466

Paşa hazretleri tezkirecisi olan Musa Çelebî Efendi‟ye virilmişdür.

Fî 16 R Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Mu Vav

Moskov kralına hüküm nâme ki:

Hâssa tâcirim olan Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından Mahmud zîde


kadruhû ve silahdârlardan tâcirlerim Mehmed ve Halil vilâyetinizden hâssa-i

179
hümâyûnumuza müte‟allık semûr kürk ve sâ‟ir ba„zı metâ„ almak içün hızâne-i
âmiremizden bir mikdâr altun ve esbâb ile ol cânibe irsâl olınmışdur. Gerekdir ki:

Nâme-i hümâyûn meşrun-ı makrunumuz vusûl buldukda, atebe-i ulya-i gerdûn-


iktidârımıza olan vufûr-ı sadâkat ü ihlâsınızın muktezâsınca ol diyârdan cenâb-ı celâlet-
me‟âbımıza müte„allık ne mikdâr semûr kürk ve sâ‟ir metâ„ alurlar ise eğer giderken ve
eğer gelürken olıgeldüği üzre bâc ve gümrük aldırmayub âdet-i me‟lûfenüz üzre
kimesneye dahl ü ta„ârruz itdirilmeyüb alınan metâ„la emîn ü sâlim memleketinizden
çıkarılub sa„âdet-i aşiyânımıza gönderilmek bâbında mesâ„i-i cemîlenüz vücûda getürile
şöyle bilesiz.

209 / 467

Bu dahı

Bâ-müsvedde-i Mim

Leh kralına nâme ki:

Hâssa tâcirim olan Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından Mahmud zîde


kadruhû ve silahdârlardan tâcirlerim Mehmed ve Halil vilâyet-i Moskovdan hâssa-i
hümâyûnumuza müte„allık semûr kürk ve ba„zı metâ„ almak içün hızâne-i âmiremizden
bir mikdâr altun ve esbâb ile ol cânibe irsâl olınmışdur. Gerekdir ki:

Nâme-i hümâyûn-i sa„âdet-makrûnumuz vusûl buldukda, âstâne-i muhâlledü‟l-


erkânımuza olan vufûr-ı sadâkat ü ihlâsınız mûcebince alınan semûr ve sâ‟ir metâ„dan
eğer giderken ve eğer gelürken âdet ü kânûn üzre bâc ve gümrük taleb itdirilmeyüb
varub geldikde kürklere ve sâ‟ir metâ„a ve kendüye ve Mehmed ve Keyvan ve Hacı
Sinan ve Mezoros ve Simsar Kral nâm âdemlerine ve sâ‟ir âdemlerine ve davarlarına
mâ-beyninde olan ahd ü emâna muhâlif ve sulh ü salâha mugâyir kimesneye dahl ü
ta„ârruz ve ol câniblerde müte„allık olan teklîf ü tekâlif ve te„addî itdirilmeyüb ve her
kimde hakkı olduğı zâhir olursa elinde olan temessükât mûcebince alıvirilüb emîn ü
sâlim vilâyetinize dâhil oldıkda vilâyet-i Moskova ve memâlik-i mahrûsemize irsâl ü
îsâl olınmak bâbında mesâ„i-i cemîlenüz vücûda getürile.

180
209 / 468

Bu dahı Mim

Moskov kralına nâme ki:

Hâlâ hâssa tâcirim olan Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından Mahmud zîde


kadruhû ve silahdârlardan tâcirlerim Mehmed ve Halil Südde-i sa„âdet‟üme şöyle arz
eylediler ki bundan akdem vekîlleri olan Ramazan ol cânibde fevt olub mevcûd olan
esbâbı kadîmden olıgeldüği üzre emânete konılub lâkin bir mikdâr esbâbı ba„zı bahâne
ile girift olınmış. İmdi, şimdiye değin bu cânibden varub gelen tâcirlerimizin ve
âdemlerinin esbâbı girift olınmak olıgelene muhâlif olmağın gerekdir ki:

Nâme-i hümâyûn-i izzet-makrûnumuzla varduklarında, mezbûrların vekîlleri


olan merkûm Ramazan‟ın fevt oldukda emânet konılan esbâbı ve mukaddemâ girift
olınan esbâbları her ne ise bî-kusûr ve lâ-küsûr kendülere teslîm olınub kadîmden
olıgelen âdet ü kânûna muhâlif kimesneye bir vechle te„allül ü nizâ„ itdirmeyesiz ki
min-bâ„d tüccâr tâ‟ifesi huzûr-i kalb ile varub gelmeğe bâ„is ola.

209 / 469

Bu dahı Mim

Boğdan voyvodasına hüküm ki:

Hâssa tâcirim olan Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından Mahmud zîde


kadruhû ve silahdârlardan tâcirlerim Mehmed ve Halil Moskov vilâyetinde hâssa-i
hümâyûnumuza müte„allık semûr kürk ve ba„zı metâ„ almak içün hızâne-i âmiremizden
bir mikdâr altun ve esbâb ile ol canîbe gönderilmişdür. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle vusûl buldukda, Südde-i sa„âdet‟üme olan ubûdiyetin


muktezâsınca varışda ve gelişde kendüye ve Mehmed ve Keyvan ve Hacı Sinan ve
Mezoros ve Kral nâm âdemlerine ve sâ‟ir âdemlerine ve davarlarına ve kürklere ve sâ‟ir
metâ„a zarar irişdirmeyüb bac ve gümrük taleb olınmayub emîn ü sâlim Leh vilâyetine
ulaşdurasız ve öte‟den berü‟ye çıkdukda girü emîn ü sâlim berü cânibe ulaşdurasın.
Şöyle ki, varışda ve eğer gelişde zikr olınan esbâba ve kendüye ve âdemlerine ve
davarlarına zarar u gezend irişdürile senden bilinür ana göre mukayyed olasın.

181
209 / 470

Bu dahı Mim

Südde-i sa„âdet‟ümden Boğdan‟a varınca yol üzerinde vâkı„ olan sancak


begleri ve kâdîlara hüküm ki:

Hâliyâ hâssa tâcirim olan Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından Mahmud ve


Mehmed zîde kadruhûhima ve Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Halil zîde kadruhû
hâssa-i hümâyûnum içün kürk ve sâ‟ir emr olınan metâ„ getürmek içün Moskov‟a irsâl
olınmışdur. Buyurdum ki:

Varışda ve gelişde her kangınızın taht-ı hükûmetine dâhil olursa kendüye ve


âdemlerine ve davarlarına kimesne dahl ü ta„ârruz itdirmeyüb ve muhâtara olan yirlerde
âdemler koşub emîn ü sâlim birbirinüze ulaşdırub hazîneye zarar irişdirmekden hazer
eyleyesiz. Şöyle ki, hazineye zarar irişe her kangınızın taht-ı hükümetinde vâkı„ olursa
tazmîn itdirilüb azl olınmak mukarrer bilüb ana göre mukayyed olasız şöyle bilesiz.

210 / 471

Ha Çavuşbaşı‟ya virilmişdür.

Fî 20 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96

Kayseriyye kâdîsına hüküm ki:

Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderüb Niğde ve Kırşehri ve Kayseriyye ve


Bozok sancaklarında ehl-i fesâd ü eşkıyâ teftîşi içün emr-i şerîfüm varid olmağın
emrüm mûcebince teftîş olınub ba„zılarının şer„le haklarından gelinüb lakin at dipesi
dimekle ma„rûf İrvirkulu ve Yiğit Ali ve ammisi oğlı Ca„fer ve Köhne Veli ve
Gergestşah Bali oğlı Hidayet ve Deli Ca„fer ve Deli Mehmed ve kara hasludan Hidayet
ve Durmuş nâm karyeden bir gâib oğlı Durmuş ve cemâ‟at-i ahmedlüden ? nâm
kimesneler hırsuz ü yatâk ü kuttâ„u‟t-tarîkden olub ahvâlleri şer„le görilmek mümkin
olmamağın vâkı„ olan mevâdlarının sûret-i sicilleriyle kayd ü bend ile Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından Yusuf Çavuş zîde kadruhû‟ya koşılub Südde-i sa„âdet‟üme
gönderilmek recâsına arz eyledüğin ecilden buyurdum ki:

182
(Boşluk) Vardukda, göresin fi‟l-vâkı„ arz olınduğı üzre hırsuz ü kuttâ„u‟t-tarîk
oldıkları şer„le sâbit olmış ise hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele getürüb dahı bir def„a şer„le
fasl olmayub üzerinden on beş yıl mürûr itmeyen hususların hasımları muvâcehelerinde
şer„le onat vechle teftîş ü tefahhus eyleyüb şer„le üzerlerine sâbit olan hukukı ba„de‟s-
sübût ashâbına hükm idüb alıvirdükden sonra vâkı„ olan madde-i fesâdlarının sûret-i
sicilleriyle kayd ü bend ile müşârun-ileyh çavuşuma teslîm idüb Südde-i sa„âdet‟üme
gönderesin.

210 / 472

Vav Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 15 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

Bâ-tesvîd-i hazret-i Efendi

Niğbolu alay begisine hüküm ki:

Bundan akdem Özi muhâfazasında olan Silistre ve Vidin ve Vulçıtrın ve Çirmen


beglerine ahkâm-ı şerîfe gönderilüb kemâ-kân muhâfaza hidmetinde olmaların fermân
olınub ve Niğbolu[ya] gelüb dâhil olınca değin Niğbolu sancağının zü„amâ vü erbâb-ı
tîmârın yanına alub sen dahı muhâfazada bile olmak emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, muhâfazada olan beglerle hüsn-i ittihâd ü ittifâkla yek-dil ü


yek-cihet olub sancak begi gelince zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr ile müretteb ü mükemmel
hâzır ü müheyyâ olub şimdiye değin ne mahalde otura gelmişler ise sen dahı müşârun-
ileyhim beglerle maân cümle Niğbolu sancağının zü„amâ vü erbâb-ı tîmârıyla hidmet-i
muhâfazada olub inâyet-i hakkla a„dâdan memleket ü vilâyete zarar u gezend
irişdirmekden ihtiyât idüb bâb-ı muhâfazada dakîka fevt eylemeyesin. El-iyâzü billâhi
te„âlâ âdem-i muvâfakat ile memleket ü re„ayâya bir zarar oldukda her birinüz mes‟ûl
olub beyân idecek özrünüz makbûl olmaz. Ana göre dikkat ü ihtimâm üzre ihmâl ü
gafletden ihtiyât eyleyesin.

210 / 473

Selanik kâdîsına hüküm ki:

183
Mektûb gönderüb Rûm-ilinde sancaklarda olan mizân-ı harîr mültezimi olan
Hüseyin nâm kimesnenin vekili İsak nâm yehudi yedinden kırmız ve priköke ve lök ve
çivid ve bakkam ve za„ferân ve usfûr ve sâ‟ir boya kısmından resm alınmak hususı içün
varan hükme nazar olınub tuğrâsı ve defterdârlar imzâsı müzevver olmak fehm
olınmağın bir kise‟ye konılub gönderildi diyü arz eylemişsin. İmdi, zikr olınan hüküm
müzevver olduğı mukarrer olmağın îrâd iden yehudiler kayd ü bend ile yarar u
mu„temedün-aleyh âdemlere koşılub Südde-i sa„âdet‟üme irsâl eyleyesin. Ammâ
gönderdüğin âdemlere muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki yolda getürürken gaybet
itdirmekden ziyâde ihtiyâz eyleyeler. Şöyle ki, gaybet itdireler geregi gibi haklarından
gelinür ana göre mukayyed olub gafletden ihtiyat eyleyeler.

211 / 474

Dergâh-ı âlî çavuşlarından Mustafa‟ya

Bâ-müsvedde-i An

Fî Evâhır-i Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96 Ha

Anadolu beglerbegisine hüküm ki:

Bundan evvel hükm-i hümâyûnum irsâl olınub in-şâ‟llâhü te„âlâ evvel-bahâr-ı


huceste-âsâr da diyâr-ı şark‟a sefer-i nusret eserim mukarrer ü muhakkak olmağın sen
dahı beglerbegiliğine müte„allık olan umûmen ümerâ vü zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr ile
şimdiden hâzır ü müheyyâ olub zamanı geldikde hiçbir hususda tevakkuf ü te‟hîr lâzım
gelmemek mühimmât-ı dîn-i devlettendir fermân-ı âlî-şanum sâdır olmış idi ol emr-i
şerîfüm alâ-mâ-kân mukarrerdür. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda fermân-ı sâbıkım mûcebince kemâl-i tekayyüd ile


mukayyed olub Kütahiye sancağında vâkı„ olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr ve alay begi ve
çeri-başı ve çeri-süricilerine muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesiz ki cebe vü cevşen ve
cebelüler ile hâzır ü müheyyâ olub ve beglerbegiliğine müte„allık olan ümerânın dahı
her birine müstakilen hükm-i şerîfüm sûretiyle yarar u mukaddem çavuşlar ile mektûb
gönderüb te‟kîd eyleyesin ki her biri kanun üzre cebe vü cevşen ve cebelüleriyle ve bi‟l-
cümle yât ü yerâk ve alât-ı harb ü kıtâl ve edevât-ı cenk ü cidâlleriyle hâzır ü amâde
olub aslâ bir hususda kusûr ü noksân komayub in-şâ‟allahü te„âlâ zamânı geldikde

184
teveccüh ü azîmet eyleyub varub serdâr-ı zafer-şi„ârıma mülakî olub vech ü münâsib
gördüği üzre uğûr-ı hümâyûn-ı nusret-makrûnumda envâ„-i yüz aklıkları tahsîline
envâ„-i ikdâm ü ihtimâmın vücûda getüresin bir emrüm dahı vardukda, aslâ te‟hîr ü
tevakkuf eylemeyüb hemân ol gün otağın çıkarub sefer-i nusret-esere teveccüh ü azîmet
eyleyesin. Bu zamânı sâ‟ire kıyâs itmeyüb şöyle ki askerinde ve yât ü yerâklarında
kusûr u noksân ola bir vechle a„yân ü beyân olınacak özrün makbûl-i hümâyûnum
olmayub mes‟ûl ü mu„âteb olman mukarrer. Ana göre ikdâm ü ihtimâmda dakika fevt
eylemeyesin.

Bu dahı Bir sûreti Rûm beglerbegisine virilmişdür.

Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti

211 / 475

Mezbûr mîr- alem Ağa‟ya gönderilmişdür.

Fî 13 CA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Safa Efendi Ha

Edirne kâdîsına hüküm ki:

Mîr-alem Mahmud Ağa ma„rifetiyle bey„ olınması fermân olınan mîrî lök‟ün on
dengi Edirne‟de olan tüccâra ve kıyyesi yüz yigirmişer akça ve bir mikdâr asilyân olub
ve kıyyesi dörder yüz akça üzre ber-vech-i adâlet tevzî„ olınmasın emr idüb buyurdum
ki:

[Boşluk] Vardukda, bu bâbda bi‟z-zât mukayyed olub zikr olınan on dengi lök
müşârun-ileyhin âdemleri ile mahrûse-i mezbûre‟ye vardukda emrüm mûcebince
mahrûse-i mezbûre‟de olan tüccâra Müslimana ve keferesine ve yehûdi tâ‟ifesine ber-
vech-i adâlet her ve kıyyesi yüz yigirmişer akçe ve asilyânın kıyyesi dörder yüz akça
üzere tevzî„ idüb bahâların ber-vech-i isti„câl cem„ ü tahsîl itdirüb dahı müşârun-ileyhin
mektûbu mûcebince nakl olınan âdemlerine teslîm idüb lâzım gelürse senün cânibinden
dahı kifâyet kadar yarar âdemler ta„yîn eyleyüb mu„accelen Âstâne-i sa„âdet‟üme
gönderesin. Husus-ı mezbûr mühimdir avk ü te‟hîr itdirmeyesin diyü emr yazılmışdur.

185
Bu dahı Bir sûreti Ankara begine ve kâdîsına yazılmışdur gelen asilyân yokdur hemân
lök içün yazılmışdur.

212 / 476

Hacı Mustafa Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 21 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96 Ha

Ankara kâdîsına hüküm ki:

Hâliyâ Dergâh-ı mu„allâ‟mda çavuş-başı olan iftiharü‟l-emâcid Hızır dâme


mecduhû Çukurcak kazâsına tâbi„ Çaşnigir köprüsi nâm mahalde akçasıyla bir câmi„-i
şerîf niyet ve azîmet eyleyüb taht-ı kazâ‟nda bulınan yirlerden akçasıyla kifâyet mikdârı
üstâd bennâ ve ırgâd tedârük olınub mahall-i mezbure gönderilmek babında emr-i
şerîfüm recâ itmeğin mûmâ-ileyhin zikr olınan binâsına kifâyet mikdârı üstâd bennâ ve
ırgâd tedârük idüb mahall-i mezbûre gönderilmek emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda bi‟z-zât onat vechle mukayyed olub mûmâ-ileyhin


zikr olınan [câmi„] binasıyçün akçasıyla kifâyet mikdârı bennâ ve ırgâd tedârük eyleyüb
mahall-i mezbûre irsâl ü îsâl eyleyesin. Bu bâbda tamâm ikdâm ü ihtimâm eyleyüb
ihmâl ü müsâheleden ziyâde ihtiyât eyleyesin bu makûle umûr defter-i ahret olması
içündir kimesneye zulm ü te„addî olınmakdan ziyâde ihtirâz eyleyesin.

212 / 477

Bu dahı

Çukurcak kâdîsına hüküm ki:

Müşârun-ileyh Hızır Ağa dâme mecduhû gelüb kazâ-i mezbûre tâbi„ Çaşnigir
köprüsi dimekle ma„rûf mahalde câmi„-i şerîf olmayub ve etrâfında niçe karyeler olub
câmi„-i şerîfe kemâl-i mertebe ihtiyâçları olmağile mevzi„-i mezbûrda bir câmi„-i şerîf
binâ olınmak bâbında izn-i hümâyûnum recâ itmeğin buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, müşârun-ileyh zikr olınan mahalde kendü akçasıyla bir


münâsib olan yirde bir câmi„-i şerîf binâ itmek murâd eyledikde hilâf-ı şer„-i şerîf
kimesne-i dahl ü ta„ârruz itdirmeyüb murâd idindüği üzre câmi„-i şerîf binâ itdire.

186
212 / 478

Bâ-tesvîd-i hazret-i Efendi Ha

Haleb beglerbegisine ve kâdîsına ve defterdarına hüküm ki:

Hâliyâ vilâyet-i Haleb‟de altun ve guruş ve pâdişâhî ziyâde‟ye cârî olduğı i„lâm
olınmağın min-bâ„d İstanbul‟da cârî olduğı üzre amel olınmak emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub ve taht-ı


kazânuzda min-bâ„d altun yüz yigirmişer ve guruş seksener akça ve pâdişâhî sekizer
akça hesâbı üzre alınub bir akça ve bir habbe ziyâdeye aldırmayasın. Şöyle ki, vech-i
meşrûh üzre ta„yîn olınandan ziyâde alub virirler ise her kimler ise isimleriyle Südde-i
sa„âdet‟üme arz eyleyesin.

Hacı Mustafa Çavuş‟a virilmişdür. Fî 20 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96

Bir sûreti Şâm beglerbegisine

Bir sûreti Trablus beglerbegisine

Bir sûreti Anadolu beglerbegisine

Bu dahı Bir sûreti Rum beglerbegisine ve defterdârına

Bu dahı Bir sûreti Ankara begine ve kâdîsına

Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti

213 / 479

Kapudan ihraç olunub yazılmışdur.

Mustafa Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 20 Rebî„u‟l-â[hir] Sene [9]96

Kastamoni sancağı begine hüküm ki:

Hâliyâ sancağının hıfz ü hırâsetinden ve re„âyâ vü berâ[ya]nın zabt ü sıyânetinde


tamâm tekayyüd üzre olub ehl-i fesâdın haklarından gelmekle re„âyâ vü berâyâ âsûde
olub refâhiyet ü itminân üzre oldıkları i„lâm olınub imdi senden dahı umılan bu makûle
hidmet idi ki zuhûra getürmişsin. İmdi, Buyurdum ki:

187
(Boşluk) Vardukda, min-bâ„d dahı kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub cibillet ü
nihâdında olan şecâ„at ü şehâmet muktezâsınca dâ„imâ basîret ü intibâh üzre olub
sancağına tâbi„ olan yirlerde zuhûr iden eğer hırsuz ü harâmî vü kuttâ„u‟t-tarîk ve sâ‟ir
ehl-i fesâd ü şenâ„atdir hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele getürüb dahı bi-hasebi‟ş- şer„-i şerîf
fesâd ü şenâ„ati zâhir olub siyâsete müstahıkk olanları ism ü resmleriyle yazub Südde-i
sa„âdet‟üme arz eyleyesin ki sonra haklarında emrüm ne vechle sâdır olursa mûcibiyle
amel olına. Ammâ tamâm hakk üzre olub bir ferdin garaz u ta„assub ile fukarâya zulm ü
te„addî olınmakdan ve ehl-i fesâddan ahz ü celb olınmağla himâyet olınmakdan ihtiyât
eyleyesin. İn-şâ‟allâh zuhûra gelen hidmetin mukâbelesinde envâ„-i inâyet-i aliyye-i
hüsrevânemle ser-efrâz ü mümtâz kılınmak mukarrerdür. Ana göre basîret üzre olub
memleket ü vilâyetin hıfz ü hırâsetinde ve sipâh ü re„âyânın zabt ü siyânetinde envâ„-i
sa„y ü ihtimâm üzre olasın.

Bu dahı Bir sûreti Bolu begine yazıldı

Bu dahı Bir sûreti Kengiri begine yazıldı

Bu dahı Bir sûreti Sultanöni begine yazıldı

Bu dahı Bir sûreti Bozok begine yazıldı

Bu dahı Bir sûreti Amasiyye begine yazıldı

Bu dahı Bir sûreti Çorum begine yazıldı

Bu dahı Bir sûreti Kayseriyye begine yazıldı

Bu dahı Bir sûreti Ankara begine yazıldı

Bu dahı Bir sûreti Akşehir begine yazıldı

Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti

213 / 480

Bâ-tesvîd-i hazret-i Efendi

Dîvân‟da Mahmud Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 22 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96 Vav

Samanlu kâdîsına hüküm ki:

188
Hâliyâ Samanlu‟da derya kenarında üç nefer âdem katl olınub elân sâyıs-
hâneleri anda olmağın yoklanub görilüb katil ü maktul kimlerdir ma„lum olması lâzım
olmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub dahı katilleri


onat vechle hakk üzre teftîş ü tefahhus idüb göresin taht-ı kazânda bu makûle fesâd idüb
katl-i nefs iden kimlerdir be-her-hâl ele getürüb dahı katl idenleri şer„le sâbit ü zâhir
oldıkdan sonra habs idüb arz idesin. Sûret-i sicilleriyle ahvâllerin yazub Südde-i
sa„âdet‟üme arz eyleyesin ve maktuller ne makûle kimesnelerdir sâyıs-hânelerinde ne
makûle esbâb vardır anı dahı sıhhati ve vukû„ı üzre yazub arz eyleyesin. Amma tamâm
hakk üzre olub ahz ü celb olınmağile ehl-i fesâda himâyet olmakdan ve kendü
hallerinde olanlara dahl olınub zulm olmakdan ve maktûllerin ahvâli zâyi„ olmakdan
ziyâde ihtirâz eyleyesin.

214 / 481

Bâ-tesvîd

Arz getüren kimesneye virilmişdür.

Fî Sene [9]96 Vav

Kengiri begine ve kâdîsına hüküm ki:

Südde-i sa„âdet‟üme mektûblar gönderüb hâvass-ı hümâyûndan vilâyet-i


Rum‟da Katâr mukâta„asına tâbi„ Alaca nâm karye cemâ„ati meclis-i şer„a gelüb
vilâyet-i Rum defterdârı tarafından mektûb ile mâl-i mîrî‟ye havâle olan Beyâti nâm
sipâhî mübâşeretiyle Musa nâm sipâhî hâvass-ı hümâyûn re„âyâsını “benüm tîmârım
toprağın zirâ„at iderler” diyü hilâf-ı vâkı„ tutub der-zincîr eyleyüb iki sene mahsûllerin
alub hâvass-ı hümâyûna külli gadr olınduğı i„lâm olınmağın mezkûr sipâhî şer„-i şerîfe
re„âyâ muvâcehesinde ihzâr olınub su‟âl olındukda bir hüccet ibrâz idüb bu hüccet ile
aldım diyü ikrâr idüb hüccet muvasaka tarîkiyle olub telbîs ü tezvîr olduğı sâbit ü zâhir
olub hâvass-ı hümâyûndan alduğı mahsûl emînlerime ve re„âyâya hükm olınub ve
a„yân-ı vilâyet cem„ olub mezkûr sipâhî şerirdir dâ‟imâ şirret ü şeka[vet]den hâlî
değildir re„âyâ vü berâyâ elinden âciz olmışlardır herkes sefâsından ihtirâz eyleyüb bu
ana gelince da„vâ-yı hakk eylemege mecâlleri yoğidi diyü haber virüb ve mezkûr sipâhî

189
Musa'nın sulbi oğlı Hüseyin dahı şakidir Müslimanlara zulm ü te„addîsine nihâyet
yokdur. Hususan müteveffâ Osman Paşa Kastamoni'de kışladukda sûrsât koyunı fermân
olınub mezkûrun medhâl yoğiken mücerred ahz ü celb içün koyunları bile alub gidüb
furûht idüb re„âyâya bir akça virmeyüb uhdesinde kalub hâlâ re„âyâ gelüb taleb idüb
bunun emsâli zulmünün nihâyeti olmayub şer„le ahvâlleri görilüb haklarından gelinmek
içün emr-i şerîfüm virilmek recâsına arz eylemişsiz hâliyâ mezkûrun oğlı bunda ele
gelüb habs olınub babasıyla ahvâlleri şer„le görilüb sûret-i sicilleriyle arz olınmasın emr
idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, gelüb da„vâ-yı hakk ider var ise bir def„a şer„le fasl olmayub
on beş yıl mürûr eylemeyen davaların hakk üzre teftîş ü tefahhus eyleyüb göresin anun
gibi üzerine hukûk-i nâs sâbit ü zâhir olursa bî-kusûr hükm idüb ashâbına alıvirdükten
sonra kendüyi ve oğlunı habs idüb fesâd ü şenâ„atlerine müte„allık üzerlerine ne makûle
mevâd sâbit olursa sicill idüb sûret-i sicilleriyle yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz
eyleyesin sonra haklarında emrüm ne vechle sâdır olursa anunla amel eyleyesin. Garaz
u ta„assub olınub kimesne hilâf-ı vâkı„ zulm ü te„addî olınmakdan ve bu bahâne ile
kendü hallerinde olanlara dahl ü ta„ârruz olınmakdan ziyâde ihtirâz eyleyesin.

214 / 482

Bâ-müsvedde-i Şüca

Ġnebahtı sancağı begine ve dizdârına hüküm ki:

Sen ki sancak begisin, mektûb gönderüb İnebahtı muhâfazasında olan kadırgalar


kadîmden hisâr-eri ve azeb ve topçu tâ‟ifesiyle donanıgelmiş iken hâliyâ tâ‟ife-i
mezbûre bedel virüriz diyü kendü gemiye girmekde ta„allül eylediklerin bildirmeğin
buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, min-bâ„d bu bâbda geregi gibi mukayyed olub anun
gibi mîrî hidmet ve derya muhâfazasıyçün gemi donatmak lâzım geldikde olıgelen âdet
ü kânûn üzre azebden ve topçudan ve hisâr-erenlerinden kifâyet mikdarı âdem ta„yîn
idüb bedel akçesi virüriz diyü ol vechle ta„allül ü nizâ„ itdirmeyüb kadîmden olıgeldüği
üzre amel eyleyesin. Ammâ bu bahâne ile kudreti olanlar ahz ü celb olınmağile himâyet

190
olınub kadırgalara pîr ü amel-mânde hidmete kudreti olmayanlar konılmakdan ihtiyât
eyleyesin.

215 / 483

Bâ-tesvîd-i rasid Hasan

Serdar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 15 Zi‟l-hicce Sene [9]96

ġehr-i zol beglerbegisine hüküm ki:

Hâlâ livâ-i Dertenk alay-begisi olan Hüseyin Südde-i sa„âdet‟üme gelüb şöyle
takrîr eyledi ki kal„a-i Dinaver içün Bağdad‟dan cebe-hâne ihrâc olınub üç konâk Şehr-
bân nâm mahalle vâsıl olmış iken Bağdad eyâletiyle vezîrim olan Sinan Paşa
edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû cebe-hâneyi ve girü Bağdad‟da çavuşlar emîni dört bin
davar yükü zahîre ihrâc idüb müşârun-ileyh vezîrim zikr olınan zehâirden ancak üç yüz
dokuzın gönderüb mâ„adâsın Bağdad‟da alıkoyub ve Dinâver ve Bilaver ibtidâ feth
olınduklarında müşârun-ileyh vezîrim Bağdad‟dan üç yüz nefer kul yazub altı aylık
ulûfelerin virdükden sonra Dinaver kal„asının neferâtın müşârun-ileyh vezîrim ihrâc
idüb kal„ayı hâlî komağile kızılbâş-ı bed-maâşdan Rüstem nâm mülhid gelüb kal„a-i
mezbûre-i alub elân kal„a-i mezbûre mülhid-i merkûm zabtında olub ve müşârun-ileyh
vezîrim kal„a-i Dinaver taraflarında olan ekrad beglerine haber gönderüb beglerbegi
yanına varmayasız diyü muhkem tenbîh ü te‟kîd eylemiş. İmdi, zikr olınan mevâdın
sıhhati ma„lûm-ı hümâyûnum olmak mühimmât-ı dîn ü devletden olmağın sıhhati ve
vukû„ı üzre arz olınmasın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, emrüm üzre bu bâbda tamâm ihtimâm idüb mevâd-ı


mezkûrenin her birin bî-garaz kimesnelerden vukû„ı üzre ma„lûm idindikden sonra ketm
itmeyüb şöyle ki ketm eyleyesin mahall-i ırz-ı saltanat ve bâ„is-i ihtilâl-i memleket
olmış olursın ana göre bir cânibe meyl ü muhâbâdan tamâm ihtiyât idüb vukû„ı üzre
yazub arz eyleyesin ve sırran ve aleniyyen tetebbu„ ü tecessüs eyleyüb göresin fi‟l-vâkı„
zikr olınan husus sahih midir niçedir arzan mı gelüb böyle dimişdir aslâ vü kat‟a bir
ferde meyl ü muhâbâ ve garaz u ta„assub itmeyüb sıhhati ve vukû„ı üzre yazub südde-i
sa„âdet‟üme arz eyleyesin. Bu husus sâ‟ire kıyâs olunmaz dîn ü devlete ve ırz u nâmûs-ı

191
saltanata müte„allık umûrdur. Şöyle ki, sonra i„lâm itdüğin hususın hilâfı zuhûr eyleye
zararı sana râci„ olur. Ana göre gözün açub cadde-i hakkdan udûl itmeyüb sıhhati ne ise
anı yazub bildiresin.

Bu dahı Bir sûreti Dinaver beglerbegisine yazılmışdur ol dahı husus-ı mezbûru sırran ve
aleniyyen tecessüs eyleye diyü yazılmışdur.

215 / 484

Kilârcı başı‟ya virilmişdür.

Fî 15 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96

Kıbrıs beglerbegisine ve defterdârına hüküm ki:

Cezire-i mezbûre‟nin ibtidâ fethinden berü vâkı„ olan eğer beglerbegiler ve


defterdârlar küllî ikdâm ü ihtimâm üzre oldıkları sebebden zamânlarında küllî şeker
tedârük idüb dâhil-i kilâr iderlerdi hâliyâ birkaç seneden berü ol cânibden şeker tedenni
üzre gelüb hatta dokuz yüz doksan dört tarihinde cidden bir kantâr şeker gelmeyüb ve
doksan bir tarihinde ancak altmış sekiz kantâr şeker dâhil-i kilâr olmış olmış381 her
[mü]bareke husus-ı mezbûr içün evâmir-i şerîfüm irsâl olınur. Özür ü bahâneler idüb
cevab-ı nâcevaba mütesaddi olmanız ile itâb‟a müstahıkk olmışsızdur. İmdi irsâl
olınacak şeker nefs-i taksîm içün olmağın min-bâ„d basîret ü intibâh üzre olub özür ü
bahâne-i ref„ idüb iş bu sene-i mübârekede vâfir ü müstevfî şeker ihzâr ü teslîm-i kilâr
olmağa hatt-ı hümâyûnum sâdır olmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, gerekdir ki min-bâ„d ihmâl olınmayub bu hususı sâ‟ire kıyâs


itmeyüb eğer senin sâbıka kusûrın ve eğer gayri senelerde irsâl olınan beş yüz kantar
şekeri bî-kusûr tahsîl ü tekmîl idüb vakti ve mevsimi ile âdet-i kadîme üzre gemilere
tahmîl ve mezbûr bevvâb ile mu„accelen kilâr-ı âmireme irsâl idesin. Şöyle ki, özür ü
bahâne idüb ta„yîn olınan mikdârı şeker ki gelüb dâhil-i kilâr olmaya cidden özrünüz
makbûl olmayub mu„âteb olmanız mukarrerdür. Ana göre bâb-ı ikdâm da dakîka fevt
eylemeyesin.

381
İki kez yazılmış

192
216 / 485

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Serdar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 15 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96 Ha

Dinaver beglerbegiliğine tâbi„ olub ve sâ‟ir ol etrâfda olan sancak-beglerine


ve kâdîlara hüküm ki:

Hâlâ Dertenk alay begisi olan Hüseyin gelüb kal„a-i Dinaver içün Bağdad‟dan
ihrâc olınan Cebe-hâne Şehr-bân‟e vâsıl olmış iken Bağdad‟da olan vezîrim Sinan Paşa
edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû girü Bağdad‟a döndirüb ve dört bin davar yükü zahîrenin üç
yüz dokuzın gönderüb mâ„adâsın alıkoyıb ve Dinaver ve Bilaver kal„alarına üçyüz kul
yazılub altı aylık ulûfeleri virildikten sonra Dinaver kal„asının neferlerin müşârun-ileyh
vezîrim ihrâc idüb kal„a-i hâlî komağla kızılbâşdan Rüstem halîfe nâm mülhid gelüb
kal„a-i mezbûreyi alub elân kal„a-i mezbûre mülhid-i merkûm elinde olub ve müşârun-
ileyh vezîrim kal„a-i Dinaver taraflarında olan ekrâd beglerine haber gönderüb
beglerbegi yanına varmayasız diyü muhkem tenbîh ü te‟kîd eylemişdir diyü
bildirdüğinden mâ„adâ Dinaver beglerbegisi Sinan dâme ikbalühû dahı mektûb
gönderüb mezbûr alay beginin takrîrine muvâfık i„lâm idüb andan mâ„adâ Abbas mîrzâ
Kazvin‟e gelüb Timûr‟ı hanlar hanı ta„yîn idüb ekrâd beglerine korcılar ve taç ve bin
tirkeş ve bin kabza kılıç virüb cümle ekrâd ümerâsı ve aşiretleri Abbas mîrzâ‟ya tâbi„
olmışlardır ve solâk Hüseyin oğulları dahı kendülere virilen hasları gâret idüb yukaru
cânibe gitmişlerdir ve bu cânibde üç pâre kal„alar vardır biri yeni imam ve biri gülen ve
biri escaverdir neferlerinin mevâcibleri virilmemeğin bir âdem kalmamıştır. Asker
olmayınca Şâh‟a karşu niçe durılur evvelden ta„yîn olınan kul alınmasa ve beglere
mektub virilüb kal„alar ma„mûr olsa Timûr değil Şâh bi‟z-zât gelse vehim olınmazdı
eğer ahvâl su‟âl olınmak lâzım gelse ümerâ vü kudât havflarından doğruyı söylemezler.
Bağdad‟da olan Sinan Paşa‟nın murâdı üzre arzlar virürler diyü i„lâm eyledi. İmdi, zikr
olınan mevâdın sıhhati ma„lum-ı hümâyûnum olmak mühimmât-ı dîn ü devletden
olmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vusul buldukda, bu bâbda her biriniz kemâl-i tekayyüd ile mukayyed
olub husus-ı mezbûru sırran ve aleniyen mu„accelen tetebbu„ ü tecessüs eyleyüb göresin
zikr olınan hususların aslı var mıdır yohsa yok mıdur aslâ bir tarafa meyl ü muhâbâdan

193
avk ü hazer idilmeyüb sıhhati ve vukû„ı üzre yazub arz eyleyesin. Bu husus sâ‟ire kıyâs
olınmaz dîn ü devlete ve ırz u nâmûs-ı saltanata müte„allık umûrdur. Şöyle ki, sonra
i„lâm itdüğiniz hususların hilâfı zuhûr eyleye haklarınızdan gelinüb sâ‟irlere mûcib-i
ibret olmanız mukarrerdür. Gaflet itmeyüb ana göre basîret üzre olasız. Şöyle ki, zikr
olınan hususda sahih ola iktizâ itdüği üzre amel olınur hemân sözün doğrusu ve sıhhati
ne ise yazub mu„accelen müşârun-ileyh çavuşumla Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesiz.

216 / 486

Bâ-tesvîd sancakda kethüdâya virilmişdür.

Fî 15 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96 Vav

Hâlâ Sultân Süleyman medresesi müderrisi olub evkâf teftîĢine ta„yîn


olınan (BoĢluk) hüküm ki:

Hemşirem müteveffa Şâh Sultân tâbe serâhâ evkâfı mütevellîsi olub Dergâh-ı
mu„allâ‟m müteferrikalarından olan Mustafa zîde mecduhû Südde-i sa„âdet‟üme gelüb
bundan akdem müşârun-ileyhanın vakf karyelerinin sınurları ta„yîn ü temyîz olınmak
içün fermân-ı hümâyûnum gönderilüb toprak kâdîsıyla her karyenin üzerlerine varılub
kadîmden amel olınu gelen sınurları görilüb tecdîd ü tahrîr olınub müstakil defter olub
Südde-i sa„âdet‟üme gönderilüb pâye-i serîr-i sa„âdet-mesirime arz olındukda makbûl-i
hümâyûnum olmağile bir sûreti Südde-i sa„âdet‟ümde alıkonılub bir sûreti nişân-ı
hümâyûnumla müşârun-ileyh mütevellînin eline virilüb mûcebiyle amel olınurken
hâliyâ senün tarafından mu„ayyen sınurı içinde olan ba„zı yirlerine dahl ü ta„ârruz
olınduğı bildirdi. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle vardukda müteveffâ-i müşârun-ileyhanın vakf olan karyelerin


ta„yîn olınan sınurı içinde olan yirlerine mütevellî-i müşârun-ileyhin elinde olan nişânlu
sınurnâme‟ye muhâlif aslâ bir ferdi dahl ü ta„ârruz itdirmeyüb ol sınurnâme mûcebince
amel idüb hilâfına cevâz göstermeyesin.

217 / 487

Kilârcı başı‟ya gönderilmişdür.

194
Fî 15 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]96 Vav

Kıbrıs beglerbegisine ve defterdârına hüküm ki:

Cezîre-i mezbûre şeker hâneleri harab olub ve âdet-i kadîme üzre yirleri su
olmamağile amel-mânde olub bu vechle ihmâl olınmak ile şeker gelmedüği mesmû„-i
hümâyûnum olmağın ol bâbda mes‟ûl ü mu„âteb olmışsızdur. İmdi, gaflet itmeyüb bi‟z-
zât kendünüz görüb ve kimesneye i„timâd itmeyüb min-bâ„d şeker ve şeker-hânelere
kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub âdet-i kadîme üzre suyın icrâ olınması ta„mîr ü
termîm olınub müstevfi şeker irsâl olınmasın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Cem„i şeker-hâneleri gördürüb hâssa-i hümâyûnum içün şeker


gelmedüğine bâ„is ne idüğin tamâm ma„lum idinüb sıhhati ve vukû„ı üzre yazub arz
eyleyesin.

217 / 488

Ġstanbul kâdîsına hüküm ki:

Mektûb gönderüb ceddim Mehmed han tâbe serâhu evkâfına mütevellî olan
İbrahim dâme ulüvvuhû içün gelüb mahmiyye-i mezbûrede müteveffâ-i müşârun-ileyhin
merhûm Hevâce Paşa mahallesinde vâkı„ olan çeşmenin kehrîzine mahalle-i mezbûrede
olan Elvân- zâde mahallesinde olan evlerin sâhibleri ve evkâf zâbitleri her tarafdan
kehrîz ilhâk idüb canib-i vakfa küllî zarar müterettib olmışdur. Her sene hadden ziyâde
mesârifi olmakdan hâlî değildir kıbel-iş-şer„den görilüb vâkı„ hâl arz olınmasın taleb
idersin dimeğin Abdi nâm nâ‟ibi ve hâssa mi„mârlardan üstâd Mehmed mu„temedün-
aleyh kimesneler ile gönderilüb varub gördiklerinde fi‟l-vâkı„ zikr olınan mahallelerde
olan evkâfdan ve emlâkdan altmış sekiz bâb hucurât ve menâzilden kehrîzler ilhâk
olınub ve Hevâce Paşa mahallesinde evkâf ve emlâkdan elli beş aded boya-hâne ve
hucurât ve menâzilden kehrîz ilhâk olınub ve yine Hevâce Paşa‟nın deryadan yana olan
mahallede evkâf ve emlâkdan seksen beş yirden kehrîz ilhâk olınduğı ahbar idüb zikr
olınan kahrîzler Ayâsofya kehrîzi gibi kılınmak içün emr-i şerîf virilmek recâsına arz
eyledüğin ecilden buyurdum ki:

Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub evkâf ve emlâk sâhibleri


mu„âvenetiyle zikr olınan kahrîzin Ayâsofya kehrîzi gibi itdirüb müşârun-ileyhin

195
vakfına zarar u gezend erişdirmeyesin. Bu bâbda inâd ü muhâlefet idenleri yazub
bildiresin.

217 / 489

Nasuh Çavuş‟a virildi.

Fî 28 R Sene [9]96

Bâ-hatt-ı hümâyûn

Midillü begine hüküm ki:

Kedus ve Manyas ve Gönen ve Kozak kâdîları mektûb gönderüb Dergâh-ı


mu„allâ‟m çavuşlarından Nasuh Çavuş‟un re„âyâsından tîmârı toprağından hâssa köknâr
ağaçlarına mutasarrıf olanlardan şirret ve şekâ[veti] ile ma„rûf olan Mehmed bin Şaban
ve Sarı Mehmed bin Mustafa ve Hacı ve Hanifi ve Abdülkerim ve Ahmed bin Hacı
Memi ve Mezit ve beğli Hasan ve Memi nam nam382 kimesneler hisse razı olmayub şer„
ü kânûna ve emr-i humâyûnuma itâ„at itmedükleri arz olındukda küreğe konılmak
fermân olınmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, zikr olınan dokuz nefer eşkiyâyı isimleri ve sûret-i


sicilleriyle sana teslîm olınub küreğe konılduğın yazub arz eyleyesin ki Südde-i
sa„âdet‟ümde olan mücrim defterine kayd oluna.

218 / 490

Bâ-hatt-ı hümâyûn

Bu dahı Fî Mezbûr

Kedus ve Manyas ve Gönen ve Kozak kâdîlarına hüküm ki:

Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderüb Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Nasuh


Çavuş‟un mutasarrıf olduğı tîmârı toprağında hâssa köknâr ağaçları olub müşârun-ileyh
tîmâr virilmeğin defe„âtle zikr olınan eşcâra mutasarrıf olanlar ile şer„-i şerîfe murâfa‟a
olınub görüldükde hak müşârun-ileyh tarafında olduğı ecilden hâssalık üzre hükm

382
İki kez yazılmış

196
olınub hüccet virilmeğin yine memnû„ olmayub bu def„a dahı emr-i hümâyûnumla
hakkı alıvirilmek içün meclis-i şer„a da„vet olındukların re„âyâdan şirret ü şekâvetle
meşhûr Mehmed bin Şaban ve Sarı Mehmed bin Mustafa ve Hacı Hamza ve Hanifi ve
Abdülkerim ve Ahmed bin Hacı Memi ve Mezit ve begli Hasan ve Memi nâm
kimesneler şer„-i şerîfe ve emre itâ„at itmeyüb “hâssalık nâmıyla kimesneye bir akça
virmezüz ve her kim virirse katl ideriz” diyü inâd ü muhâlefet eyledüklerin arz
eyledüğin ecilden haklarından gelinmesi lâzım olmağın küreğe virilmesin emr idüb
buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, zikr olınan dokuz nefer eşkiyâyı getürdüb sûret-i
sicilleriyle ol cânibde Midillü sancağı begine teslîm idesin ki sâ‟irlere mûcib-i ibret içün
küreğe koya. Ammâ bu makûle eşkiyâdan ahz ü celb olınmağla himâyetden hazer idüb
ve teslîm olınduğın yazub bildiresin ki mücrim defterine isimleriyle işâret olınalar.

218 / 491

Bâ-müsvedde-i hazret-i Nişâncı Paşa

[De]rgâh-ı mu„allâ müteferrikalarından Hüseyin dâme mecduhû’ya hüküm


ki:

Bundan akdem Erzurum‟un tevzî„i sana emrüm olub hâlâ muharrir-i sâbık
müteveffâ defterleri zâyi„ olmışdur tahrîr olınmak lâzımdır diyü bildirmişsin. İmdi,
hâliyâ sefer zamânı olub tahrîr ü tevzî„den ferâgat olınmasın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, min-bâ„d tevzî„ itmeyüb tahrîrden dahı ferâgat eyleyesin.


Sefer ücreti ber-taraf oldıkdan sonra fermân-ı şerîfüm ne vechle sâdır olursa amel olına.
Min-bâ„d tahrîr ü tevzî„e karışmayasın diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

218 / 492

Emri yazub hâs odalı Bosna begi Ali Ağa‟ya virilmişdür.

Fî 13 CA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i An efendi Vav

Bosna beglerbegisine hüküm ki:

197
Rikâb-ı hümâyûnuma ruk„a sunılub bundan akdem vilâyet-i Bosna'nın kadîmi
yarar ocak ağalarından olan Osman Ağa nâm kimesne on dört yıldan berü küffâr-ı
hâksâr elinde esir olub bi‟l-fi„l özle(?) nâm harbi kal„a da mahbûs olub ilâ-elân halâs-ı
müyesser olmaduğın i„lâm olınmağın hakkında mezîd-i merhamet-i şâhâne ve mertebe-i
şefekat-ı hüsrevânem zuhûra getürüb merkûmın halâsı içün Südde-i sa„âdet‟ümde olan
üsârâ‟dan Körü Anderya Şevik nâm hoyrâd virmek bâbında hatt-ı hümâyûn sa„âdet
makrûnum ile fermân-ı hümâyûnum sâdır olmışdı. Mezbûr hoyrâd Bosna zü„amâsından
Behrâm zîde mecduhû ile irsâl olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüd ile mukayyed olub dahı
bir yarar mu„temedün-aleyh âdem tedârük eyleyüb merkûm Osman Ağa mahbûs olduğı
kal„aya gönderüb mezbûr kimin habsinde ise haberleşüb ala-eyyi hâlin ? mukayyed
olasın ?beher-hâl mezbûr Osman Ağa‟nın halâsı hususında ikdâm ü ihtimâmda dakîka
fevt eylemeyesin. Vekil ile ? Osman ile Behrâm zaim her niçe kâdir ise kâfir ile uzlaşıb
? kimesneyi haricden dahl itdirmeyesin ve mûmâ-ileyh Osman esir olduğı Estergon‟da
azebler ağası olan Üveyş esir olub Estergon begi esirlerinden Markaş nâm hoyrâdlar
merkûman Osman Ağa ile Üveyş Ağa‟yı halâs itmeği te„ahhüd itmişsin anun halâs‟ına
kâdir olmamağın Osman Ağa‟ya bedel ? olan esirlerden mezbûr Körü Anderya Şevik
nâm kâfir virilmişdür lâkin mezbûr Markaş nâm hoyrâd bi'l-fi„l yanında habs olub
merkûm Üveyş Ağa'nın halâsıyçün zımmi-i mezbûr Markaş dahı merkûm Behrâm ?
hâric dizdarı Mehmed Ağa‟ya teslîm idesin ki mezbûr Üveyş Ağa‟yı getürdüklerinde siz
dahi mezbûrı teslîm eyleyesin ki ? mukayyed olub kafire ahz bend urub hıfz idesin.

217-1

Ol Hüseyin Beg Erzurum tevzî„ ideyim diyüb hâlâ tahrîr ideyim diyü bildirmiş
idi. Sâhib-i sa„âdet icazet verdüm diyü sefer defterler hükm-ı şerîf yazısı sefer ber-taraf
olınmasın buyurdum ki:

Tahrîr [ü] tevzî„ itmeyesin sefer ber-taraf oldıkda fermân-ı şerîfüm nevechle
sâdır olursa amel idesin.

217-2

198
Dergâh-ı mu„allâ müteferrikalarından Hüseyin‟e hüküm ki:

Bundan akdem Erzurum‟un tevzî„i sana emrüm olub hâlâ muharrir-i sâbık
müteveffâ defterleri zâyi„ olmışdur tahrîr olmasın lâzım diyü bildirmişsin. İmdi, hâlâ
sefer zamânı tahrîr [ü] tevzî„den ferâgat emr idüb buyurdum ki:

Min-bâ„d tahrîr itmeyüb tevzi„den dahı ferâgat eyleyesin sefer ücreti ber-taraf
oldıkda sonra fermân-ı şerîfüm ne vechle sâdır olursa amel olına. Min-bâ„d tahrîr [ü]
tevzî„ karışmayasın.

219 / 493

Efendi‟ye virilmişdür.

Fî 15 CA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

ġerîfe nâme nâme383 ki:

Hâliyâ Medine-i Münevvere‟de olduğı üzre Mekke-i Mükerreme‟de dahi bir


naibü‟l-harem ve bir hazînedâr on nefer ferrâş nasb olınmak lâzım olmağın Yakut Ağa
zîde mecduhû naibü‟l-harem ta„yîn olınub berât-ı âlî-şânum irsâl olmışdur. Varub vusûl
buldukda gerekdir ki:

Kadîmü‟z-zamândan âstâne-i sa„âdet‟ümde olan vufûr-ı ihlâs mûcebince


Medine-i Münevvere‟de olduğı kâ‟ide-i farziye üzre müşârun-ileyh Yakut Ağa naibü‟l-
harem olub lâzım ü mühimm olan hususlarda mu„âvenet ü muzâheret eyleyesin ki ferağ-
ı bâl ile dâ‟imâ âsûde ola.

219 / 494

Dergâh-ı Âlî çavuşlarından Mehmed Çavuş ile… Paşa hazretlerine irsâl olındı.

Fî 23 CA Sene [9]96 Vav

Eflak voyvodasına hüküm ki:

383
İki kez yazılmış

199
Celeb ve kassâb tâ‟ifesi âdem gönderüb bundan akdem Eflak voyvodası Mihne
mezkûrlardan küllî akça alub mukâbelesinde mezkûrlara koyun ü sığır ü bâl ü yağ ve
gayrı me‟kûlât kısmından zahîre virmeğe müte„ahhid olub lâkin sâbıka firâr iden Petre
voyvoda dahı vech-i meşrûh üzre ba„zı celeblerden alduğı akça alub edâsına müte„ahhid
olub hâlâ akçaların taleb itdikde mukaddem olanlara virilmeyince ahar kimesneye
virilmeye diyü takâzâ itmekle sen dahı vermek isteyüb lâkin mezkûr Petre voyvodanın
cümle eski deyni ve yâhûd ba„zı virilür ise bunlara ziyâde hayf atîk ve cedîd dimez
defter olınub dahı ne mikdâr koyun ü sığır ü bâl ü yağ ve sâ‟ir me‟kûlât kısmın cem„
olınur ise akçalarına göre berâber taksîm ü tevzî„ olınmak bâbında emr-i şerîfüm recâ
eyledükleri ecilden buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, atîk ve cedîd ne mikdâr deyn olub ve hâlâ ne mikdâr koyun
ü sığır ü bâl ü yağ ve sâ‟ir me‟kûlât ve bi‟l-cümle her ne hâzır bulınur ise cümlesine
berâber teslîm ü tevzî„ eyleyüb bir kimesneye hayf olmakdan ziyâde hazer eyleyesin.

219 / 495

Müşârun-ileyhin kethüdasına virildi.

Mukaddemâ emr virilmiş anın sûretinden yazılmışdur.

Fî 15 CA Sene [9]96

Ġnebahtı begi Murad Beg‟e hüküm ki:

Derya muhâfazasına me‟mûr olub bi‟l-fi„l derya‟ya irsâl olınub müşârun-ileyhe


kürekçi lâzım olmağın taht-ı kazânuzda fesâd ü şenâ„atleri zuhûr idüb salb ü siyâsete
müstahıkk olmayub hurde cerâimi sâbit olanları ele getürüb üzerlerine sübût bulan
cerîmelerinin sûret-i sicilleriyle müşârun-ileyhe teslîm olınmak emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, anun gibi taht-ı kazânuzda fesâd ü şenâ„at üzre eşkiyâyı ele
getürüb dahı hurde cerâimi sâbit olub bi-hasebi‟ş-şer„ salb u siyâsete müstahıkk
olmayanları üzerlerine sâbit olan cerîmelerinin sûret-i sicilleriyle müşârun-ileyhe
mukayyed ü mahbûs teslîm eyleyesin ki küre[ğe] koyub ol cevânibde hıfz ü hırâsetde
ola husus-ı mezbûr mühimmdir şöyle bilesin.

200
220 / 496

Efendi hazretlerine teslîm olınmışdur.

Fî 21 CA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Fetih Girây han dâme mecduhû‟ya hüküm ki:

Hâliyâ Kırım hanı olan İslâm Girây han ahrete intikâl itmişken bi‟l-fi„l Südde-i
sa„âdet‟ümde olan cenâb-ı emâret-meab Gâzî Girây han dâmet mealiyehû Kırım hanı
nasb olınub mu„accelen varub irişmek üzeredir. Lakin mûmâ-ileyh varub vâsıl olıncaya
değin sen tatar tâ‟ifesine istimâlet virüb hiç biri emr-i şerîfüme muhâlefet itmeyüb
mûmâ-ileyh Gâzî Girây‟ı kendülere han bilüb itâ‟at ü inkıyâd da olmaları içün tatar
ümerâsına ve a‟yân‟a emr-i şerîfüm yazılub irsâl olınmak üzre iken senün dahı
mektûbun gelüb hanlık mûmâ-ileyh Gâzî Girây han dâmet mealiyehû‟ya virilürse
cümlemiz cân u dilden hidmet idüb ihtilâlden halâs olurız eğer Alp Girây olursa cümle
tatar perâkende olub ahvâl mükedder olur diyü bildirdüğin ecilden ulağla sana ve tâ‟ife-i
tatar‟a emr-i şerîfüm irsâl olınmışdur. Varub vusûl buldukda gerekdir ki:

Te‟hîr itmeyüb dönüb varub tâ‟ife-i tatar‟ın siğâr ü kibârına onat vechle nasîhat
idüb irsâl olınan emr-i şerîfümi mâ-beynlerinde kıraat itdirüb cümlesin bir vechle itâ‟at
itdiresin ki aslâ vü kat„an fermân-ı hümâyûnuma muhâlefete mecâlleri olmayub cümlesi
min-bâ„d mûmâ-ileyhi Kırım hanı bilüb ri„âyet ve ikrâmında dakîka fevt itmeyeler. Gâzî
Girây han‟ın uğûr-ı hümâyûnumda çokluk hidmeti sebk idüb kızılbâş‟a giriftâr olub
niçe zamân bend ü zindân çeküb ahirü‟l-emr hüsn-i tedbîri ve inâyet-bârî ile halâs olub
Tebrîz fethinde dahı çokluk yoldaşlıklar itdüğinden gayrı atebe-i ulyâma sadâkat ile
hidmet idüb perverde-i nimet olmağın hanlık ihsân olınmışdur. İtâ‟at idenler ri„âyet ve
ihsâna vâsıl olub muhâlefet ve mu„ânedet idenler çekerler. Ana göre fermân-ı şerîfümi
onat vechle iz‟ân itdirüb hüsn-i fırâset ü kıyâset muktezâsınca mûmâ-ileyh varub vâsıl
olıncaya değin bir ferde muhâlif hareket itdirmeyüb cümlesine geregi gibi istimâlet
viresin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

220 / 497

Emri yazılıb Tebriz‟de olan vezir Ca„fer Paşa‟nın kapu kethüdâsına virilmişdür.

201
Fî 20 C Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Musa Çelebî Ha

Karaman beglerbegine hüküm ki:

Mektûb gönderüb Konya sancağında ümenâ tâ‟ifesinden fesâd ü şeka[vet] ile


meşhûr olan Cebbar-Kûlı nâm kimesne şakî olub bundan akdem Davud oğulları nâm
kimesnelerin iki yüz mikdâr atlu ehl-i fesâd ile gice ile evlerin basub ve kapularına
katrân sürüb ve evde olan beş altı âdemlerin katl ve mecrûh idüb niçe deve vü atların ve
esbâbların gâret ü yağmâ idüb bu husus bundan akdem şer„le görilüb aslâ şer„-i şerîfe
muvâfık bir cevâbı olmamağın kal„a da habs olınub hâlâ ashâb-ı hukûka hakların
alıvirdükten sonra haklarından gelinmez ise vilâyete küllî ihtilâl virüb fukarâ halâs
itmeleri mukarrerdür diyü arz eyledüğin ecilden mezkûrlar ele getürilüb kayd [ü] bend
ile Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmesin emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, zikr olınan eşkiyâlar ele getürilüb dahı yarar âdemlere
koşub kayd [ü] bend ile Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ammâ bu bahâne ile kendü
hallerinde olanlara ahz ü celb sebebi ile te„addî ve ehl-i fesâd olanlara himâyet
olınmakdan be-gâyet hazer idesin ve bile koşub gönderdüğin âdemlere dahı muhkem
tenbîh eyleyesin ki yolda gaflet ile gaybet itdirmekten hazer üzre olalar diyü emr
yazılmışdur.

221 / 498

Mezkûr Rahimizâde‟ye virilmişdür.

Fî 13 CA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Memi Efendi Vav

Kütahiyye sancağında olan kâdîlara hüküm ki:

Hâlâ Anadolu beglerbegisi Hasan, sefer-i hümâyûn-i nusret-makrûna teveccüh


itmekle livâ-i mezbûr hâlî kalub ve muhâfazaya kalan sipâhîler yarar ve ehl-i vukuf
kimesne serdâr nasb olınmak mühimmâtdan olmağın Dergâh-ı mu„allâ‟mçavuşlarından
Rahimî-zâde İbrahim Çavuş vilâyet-i Anadolu'nun ehl-i vukûfı olub yarar ü müstakîm

202
olmağın Kütahiyye sancağı muhâfazasına kalan alçak hallu sipâhîlere serdâr ta„yîn
olınub livâ-i mezbûr muhâfazasında olmak fermânım olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, siz ki kâdîlarsız bu bâbda geregi gibi mukayyed olınub ve


müşârun-ileyh çavuşum dahı livâ-i mezbûr muhâfazasına ta„yîn olınan sipâhîleri kendü
hevalarına gezmege komayub leyl ü nehâr muhâfaza hidmetinde olub şöyle ki bir yirde
eşkiyâ hareket idüb memleket ü vilâyete ve re„âyâya zarar u gezend irişdirüb dahı
muhâfazaya kalan sipâhîler cem‟iyyet ile hâzır bulınmayub anun gibi zuhûr iden
eşkiyânın hakkından gelmeyeler ol bâbda beyan idecek özürleri makbûl olmayub ve
dirlikleri alınmağla iktifâ olınmayub siyâset olınurlar. Ana göre mukayyed olub dâ‟imâ
cem‟iyyet ile ve yât ü yerâk ile hâzır olub memleketi ve re„âyâyı ehl-i fesâddan hıfz ü
hırâset üzre olalar.

Bu dahı Bir sûreti Beyşehri sancağında olan kâdîlara yazılmışdur. Livâ-i mezbûr begi
Perviz Beg‟in akribâsından Ferruh Çavuş‟a vech-i meşrûh üzre yazılmışdur.

221 / 499

Min-bâ„d beglere serbest husus bu minval üzre yazıla. Bu dahı

Bâ-müsvedde-i hazret-i Nişâncı Paşa

Etranûs ve Gökçedağ kâdîlarına hüküm ki:

Sen ki Etranûs kâdîsısın, mektûb gönderüb kazâ-i Etranûs ile andan efrâz olan
Gökçedağ‟da vâkı„ olan kurâ‟nın ekserî evkâf-ı selâtîn ve serbest tîmârlar olub
beglerbegi ve sancakbegi su-başıları girmeyüb hususan keşiş dağı kurbi olmağın her
cânibin hırsuz u harâm-zâdesi mahall-i mezbûre‟de cem„ olub ayende vü revende ve
vilâyet halkına te„addîleri hadden mütecaviz olmışdur diyü bildirdüğin ecilden bu bâbda
Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Rahimî-zade İbrahim Çavuş mübâşir ta„yîn olınub
buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, anun gibi taht-ı kazânızda ba„zı ehl-i fesâd fesâd ü
şenâ„at idüb kimi senün yoluna eşüb ve ba„zı senden nehb-i emvâl idüb yâhûd ahar
vechle re„âyâ sâ‟ire te„addî vü tecâvüz idüb müdde„ileri gelüb da„vâ-yı hakk iderlerse
anun gibileri ihzâr idüb gaybet iderlerse şer„le buldırması lâzım olanlara buldırdub
mezkûr çavuşa meclis-i şer„a ihzâr itdürib dahı bir [d]efa şer„le fasl olmış olmayub bilâ-

203
gadr-i şer‟i on beş yıl mürûr itmeyen da„vâları şer„le hakk üzre teftîş idüb ehl-i fesâddan
anun gibi fesâd ü şenâ„atleri sâbit olanlardan hukûk-ı nâsı ba„de‟s-subût alıvirüb dahı
muhtâc-ı arz olanları habs ü arz idüb olmayanlar bâbında emr-i şer„-i kavîm ne ise icrâ
idüb mahallinde yirine koyasın ve anun gibi ehl-i fesâddan gaybet idüb serbesti olan
evkâf ü emlâk ve zü„amâ vü sipâh tîmârlarına firâr idenleri zâbitlerinden taleb idüb
getürdüb anların ahvâllerin vech-i meşrûh üzre teftîş idüb ehl-i fesâd ü şenâ„atin cümle
galizi sâbit olub salb ü siyâsete veyâ kat„-i uzva müstahıkk olanları ba„de‟s-subût hüccet
idüb siyâsete me‟mûr olanlara mahallinde şer„le lâzım geleni icrâ itdüresin. Anun gibi
cüz‟i cerimeye müstahıkk olanları girü serbest sâhiblerine Şer „ü kânûn ile lâzım geleni
ma„rifeti şer„le icrâ itdüresin. Ehl-i fesâdı ele virmeyüb inâd idenleri yazub arz
eyleyesin. Ammâ bu bahâne ile mehâyif teftîşi nâmına il üzerine çıkub gezdürmeyesin
sonra özrünüz makbûl olmaz mu„âteb olursız. Lakin bu bâbda tamâm hakk üzre olub
kimesneye arz ile iş olmakdan ve ahz ü celb‟den hazer eyleyesin.

… virilmişdür Fî 6 C Sene [9]96 Bir sûreti Pojega sancağında olan kâdîlara yazılmışdur.

Kâtib Halil Çelebî‟ye virilmişdür Fî 5 C Sene [9]96 Bir sûreti Alacahisar sancağında
olan kâdîlara yazılmışdur.

Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti

222 / 500

Bâ-hatt-ı hümâyûn

Livâ-i mezbûrun kethüdâsına virildi.

Ohri begine Debri ve Kalkandelen ve Kırçova kâdîlarına hüküm ki:

Mektûblar gönderüb Debri kazâsına tâbi„ Rika nahiyesinde İstrazomir ve


İstroviçe ve Niçpur ve Ribniçe ve Kaçeniçe nâm karyeler ahâlîsi bayrâk kaldırub
Kalkandelen ve Kırçova kazâlarında ve sâ‟ir etrâf ü eknâfda eşkare Müslimanları katl
idüb ve re„âyânın evlerin basub emvâl ü esbâbların gâret eyledüklerinden mâ„adâ
fursatda Muslihiddin nâm hatîbin gice ile evine girüb kendüni katl ve esbâbın gâret
eyleyüb dâ‟imâ fesâd ü şenâ„at ve isyân u tuğyândan hâlî değillerdir diyü bildirdüğiniz
ecilden buyurdum ki:

204
(Boşluk) Vardukda, zikr olınan karyeler halkının evvelâ kıbel-i şer„den âdem
gönderüb meclis-i şer„e da„vet ve da„vâ-yı hakk ider hüsemâsıyla berâber idüb bî-garaz
Müslimanlar muvâcehesinde bir def„a şer„le fasl olmayub on beş yıl mürûr itmeyen
hususları onat vechle hakk üzre teftîş ü tefahhus idüb göresin arz olınduğı üzre şer„le
sâbit olur ise ol bâbda şöyle ki muktezâ-yı şer„-i kavîmdir amel idüb ashâb-ı hukukın
şer„le sâbit olan hakların ba„de‟s-subût bî-kusûr hükm olınub alıvirdükden sonra
içlerinden hoyrâdlarının geregi gibi haklarından gelesin. Ammâ şer„e da„vet olındukda
itâ„at itmeyüb ve mukâteleye mübâşeret idenlerin demleri hederdir her ne tarîkle
mümkin olur ise ele getürüb haklarından gelesin ki sâ‟irlere mûcib-i ibret ola. Ammâ bu
bahâne ile ehl ü iyâllerine ve kendü hallerinde olan kura halkına dahı dahl ü tecâvüz
olınmayub ve ne vechle ele getürilüb ahvâlleri neye müncer olduğın yazub bildiresin
hilâf-ı vâkı„ kaziyye arz olınmakdan hazer idesin. Mücerred esir hâsıl olmak
bahânesiyle muti„ olan re„âyâ urılub emrüme muhâlif iş olınmakdan ziyâde hazer
eyleyesin.

222 / 501

Hâslar kâdîsına hüküm ki:

Mukaddemâ vezîrim iken vefât iden Ca„fer Paşa‟nın kethüdâsı olan müteferrika
İbrahim kethüdâ dâme mecduhû mektûb gönderüb müşârun-ileyh kasaba-i Hazret-i
Ebû-Eyyûb-ı Ensârî aleyhi rahmetü'l-bârî türbesi civârında darü‟l-hadîs binâ olınmasın
şart idüb ve müşârun-ileyh kethüdâ-i vasî-i muhtâr nasb itdüğin bildirüb bu bâbda izn-i
hümâyûnum recâsına arz itmeğin buyurdum ki:

[Boşluk] Mahall-i mezbûrede müteveffâ-yı müşârun-ileyhin sülus mâlından


türbe-i şerîfe civârında bir münâsib mahalde darü‟l-hadîs binâ itdirüb hilâf-ı şer„-i şerîf
kimesne-i dahl ü ta„aruz itdirmeyesin diyü emir yazılmışdur. Kethüdâsına virilmişdür.
Fî 15 CA Sene [9]96

222 / 502

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Kapu kethüdâsına virilmişdür.

205
Fî 28 CA Sene [9]96

Tebriz‟de olan vezîr Ca„fer PaĢa‟ya hüküm ki:

Van‟dan Mehmed nâm kürd Âstâne-i sa„âdet‟üme gelüb sâkin olduğı yirde bir
defîne çıkub Südde-i sa„âdet‟üme gelüb haber virmek üzre iken senün Van‟da olan su-
başıların mezbûrı tutub örf itdikden sonra burun ve kulağın kesüb mezbûr Mehmed
Südde-i sa„âdet‟üme gelüb fi‟l-vâkı„ burnı ve kulağı kesilmiş olduğı ma„lum ü zâhir
olmışdur. İmdi, senün âdemlerin bu makûle iş itmeğe bâ„is her hususa ruhsat virüb
senden havf eylemedikleri içündir eyyâmü‟l-adâletim de bir ferde bu makûle iş olduğına
rızâ-yı hümâyûnum yokdur. Buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub husus-ı mezbûrı aslı ile
teftîş ü tefahhus idüb dahı bu makûle zulm ü te„addî iden âdemin aslâ te‟hîr ü terâhî
itmeyüb Südde-i sa„âdet‟üme irsâl eyleyesin. Bu bâbda Van kâdîsına dahi mü‟ekked
hükm-i şerîfüm gönderilmişdür. Hemân iğmâz itmeyüb husus-ı mezbûrı onat vechle
gördirüb dahı bu makûle iş iden âdemlerin her kim olursa mu„accelen Südde-i
sa„âdet‟üme gönderesin diyü emr yazılmışdur.

223 / 503

Mezkûr Hacı Mustafa Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 20 R Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i An Efendi Ha

Süleymanlu ve Bozok kâdîlarına hüküm ki:

Sen ki Süleymanlu kâdîsının, bâb-ı sa„âdet‟üme mektûb ve mahzar gönderüb


sâbıka Kırşehri sancağı begi olan İsmail “bu sancağı serdâr girü bana virmişdür” diyü
Eslemez nâm âdemisin baş ta„yîn eyleyüb mukaddemâ Livâ-i mezbûr begi olan Memiş
Beg‟in su-başısı olub Süleymanlu kazâsında sâkin olan Ali su-başı nâm kimesnenin
evin basub tutturub yanında ve evinde bulınan akçasın ve atların vakûr rahtların ve
gümüşlü kılıçların gâret ü talân idüb “siz benüm sancağımda ne gezersiz” didikde “şer„-
i şerîf ile ve kânûn ile her ne lâzım gelürse razıyuz” diyü cevâb virdiklerinde ben şer„i
bilmezim sen ve erbâb-ı tîmârdan Veledkar nâm sipâhî ve Emin nâm nâ‟ibi katl ider ben

206
mezbûr Ali‟ye üç dört yüz miraz(?) ûrûb büyükler nâm karyede Şeyh Ali nâm
kimesnenin evinde habs idüb mezbûr Ali dahı habsden firâr itmekle siz kaçurdınuz diyü
Ümmet ve Kasım nâm kimesneden iki yüz altunların ve nâ‟ib-i merkûm Ümmet‟den
sen hîn-i kabz Memiş Beg tahvîline düşmüşdür diyü sicil eyledik ve mezbûr sipâhî ve
Veledkar şehâdet eyledi diyü seksen altunların alub ba„de‟hu mezbûr Eslemezi tekrâr
serdâr idüb bölûk ile gönderüb merkûm Veledkar nâm sipâhînin nısfü‟l-leylde evin
basdırub hîn-i kabza şehâdet eyledik diyü tekrâr mecrûh idüb zulmen katl itmekle
bundan akdem görilüb sıhhati ve hakikî üzre i„lâm eyleyesin diyü fermân olınmağın
mûmâ-ileyhden zikr olınan evzâ„-i nâ-hemvâr sâdır olduğından gayri şer„-i şerîfe ve
emr-i pâdişâhî‟ye aslâ vü kat„ân itâ‟at ü inkıyâdı olmaduğı mukarrer ü muhakkakdır
diyü arz u i„lâm olınduğı ecilden Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Hacı Mustafa
Çavuş mübâşeretiyle hakk üzre teftîş olınub husus-ı mezbûr ne vechle olmışdur tamâm
ma„lum idinüb dahı vukû„ı ve sıhhati üzre arz olınmasın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda mukayyed olub bir def„a görilmeyüb on beş yıl
mürûr itmeyen husus-ı mezkûr mübâşeretiyle da„vâ-yı hakk idenler ile beraber idüb
onat vechle göresin fi‟l-vâkı„ kaziyye arz olınduğı gibi ise ashâb-ı hukûka müteveccih
olan hukukı alıvirdükden sonra şer„le üzerine sübût bulan mevâddı sicill eyleyüb dahı
vâkı„ olan ahvâlin vukû„ı üzre yazub arz eyleyüb bir maddesin ketm eylemeyesin.
Memleket [ü] vilâyete vâli ve hâkim olmakdan murâd re„âyâ vü berâyâ ahvâli muktezâ-
yı şer„ ü kânûn üzre görilüb bir ferde zulm ü te„addî olmamakdır vech-i meşrûh üzre
olan evzâ„ ü etvâra cidden rızâ-yı şerîfüm yokdur. Onat mukayyed olub muktezâ-yı
şer„-i şerîf üzre görüb üzerine şer„le sübût bulan hukûk-i nâs bî-kusûr şer„le hükm idüb
alıvirdükden sonra hukûk-i nâsdan ne mikdâr nesne alıvirildüğin ve zulm ü te„addîsine
müte„allık ne makûle mevâd sâbit olduğın sicill idüb sûret-i sicilleri ile Dergâh-ı
mu„allâ‟ma arz eyleyesin ki sonra emrüm ne vechle olursa anunla amel olına diyü emr-i
şerîf yazılmışdur.

224 / 504

Mukaddemâ emr virilmişdü[r]. Hasan Beg zamanında anun aynı ile yazılmışdur.

Mezkûr İbrahim Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 20 CA Sene [9]96

207
Ġstanbul‟dan Edirne ve Istranca Dağı‟na ve Gelibolu‟ya varınca mâ-
beyninde vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki:

Bundan akdem emr-i şerîfüm gönderilüb taht-ı kazânuzda vâkı„ olan ehl-i fesâd
ele getürilüb şer„le haklarından gelinmek fermânım olmış idi lâkin ba„zı derbentlerde
ehl-i fesâd zuhûr idüb ele getürilmek lâzım geldikde il-eri mu„âveneti lâzım olmağın il-
eri mu„âvenetiyle getürilmek emr idüb buyurdum ki:

Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân İbrahim Çavuş


zîde kadruhû vusûl buldukda, mezbûr çavuşum mübâşeretiyle anun gibi taht-ı kazânuza
tâbi„ olan derbentlerde zuhûr iden ehl-i fesâdı ele getürilmekde il-eri mu„âveneti lâzım
olursa il-eri mu„âvenetiyle ele getürüb mezbûr çavuşıma koşasız ki ol makûle ehl-i
fesâd sabıka virilen mufassal hükm-i hümâyûnum mûcebince mahall-i hâdise‟de şer„le
ahvâlleri görilüb ber-taraf ola.

224 / 505

Bu dahı

Ġstanbul ile Edirne mâ-beyninde vâkı„ ve Gelibolu ve[I]stranca mâ-


beyninde olan kâdîlara hüküm ki:

Hâslar etrâfında Fenar ve Terkos ve Uskumru ve Zekeriya ve Sarıyer ve Büyük


dere ve bi‟l-cümle umûmen havâss-ı kostantiniyye‟de olan kasabât ve kurâda ba„zı
hırsuzlar ve harâmîler zuhûr idüb bir yire cem‟iyyet idüb gice ile köyler basub ve
âdemler katl idüb ve emvâl ü esbâb gâret eyleyüb ve yollar basub kârbânlar katl olınub
rızıkların yağmâ vü hasâret olınub bi‟l-cümle bunın emsâli envâ„-i fesâd ü şenâ„atler
olub ve zikr olınan yirlerde subaşılar ve iş-erleri hırsuzı ve harâmîleri tutub hakkından
gelmek uhdelerine lâzım iken iğmâz-ı ayn idüb ve tutılan hırsuzların dahı akçaların alub
halâs idüb siyâset itdikleri ecilden hırsuzı ve harâmî-i mezbûrun zarar üzre olmağla
re„âyâ vü berâyâ ziyâde mütezaccirü'l-ahvâl oldukları atebe-i ulyâya arz u i„lâm
olınmağın zikr olınan havâss-ı kostantiniyye‟nin mehâyif teftîşi içün Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân İbrahim Çavuş zîde kadruhû ta„yîn
olınub irsâl olınmışdur. Buyurdum ki:

208
Hükm-i şerîfümle vardukda, bir ân ve bir sâ„at te‟hîr ü terâhî itmeyüb her birinüz
taht-ı kazânuzda vâkı„ olan ahvâle bi‟z-zât mukayyed olub mezbûr çavuşımla umûmen
hırsuz u harâmî hususın kemâl-i dikkat ü ihtimâmla geregi gibi teftîş ü tefahhus idüb her
ne mahalde anun gibi evler basılub katl-i nüfûs olmış ise ve yollarda dahı kârûbân gâret
olınub esbâb ü rızıkları hasâret olınmış ise ol mahalde mazınna vü müttehem olub
töhmet-i sâbıkaları sicill olan ehl-i fesâdı ve sâ‟ir hırsuz ü harâmî olanları ve hırsuza ve
harâmîye yâtak ü şerîk olub mu‟în ü zâhir olanları bi‟l-cümle hırsuzlık töhmeti ile
meşhûr olanları tutub anun gibi ehl-i fesâd bir yirde cem‟iyyet üzre olub muttasıl fesâd
ü şenâ„atden hâlî olmayub şer„-i şerîfe da„vet olındukda itâ„at itmeyüb muhârebe vü
mukâteleye mübâşeret iderler ise ol makûlelerin demleri hederdir her ne tarîkle mümkin
ise ele getürüb her vechle haklarından geline ki sâ‟ir ehl-i fesâda mûcib-i ibret ü nasîhat
vâkı„ ola dahı şer„le görilecek hususları şer„le teftîş idüb göresin kadîmden taht-ı
kazânuzda mütemekkin olanlardan olsun ve haricden gelüb gidenlerden olsun bi‟l-
cümle her kim ise hırsuz ü harâmîyi hüsn ü tedârükle ele getürüb dahı hırsuzlıkları ve
harâmîlikleri zâhir olanları Südde-i sa„âdet‟üm cânibine arz olınmalu olursa habs ve
ta„arruz eyleyüb arza muhtâc olmayanlarının mecâl virmeyüb şer„le lâzım geleni
mahallinde icrâ idüb yirine koyub şer„-i şerîfe muhâlif ta„allül itdirmeyüb her vechle
hakâret idüb haklarından gelesin. Şimdiyedeğin fesâd iden hırsuzlardan bir ferd halâs
olmak ihtimâli olmayub cümlesi ele gelüb haklarından geline ve gaybet idenleri şer„le
birdirmeleri lâzım olanlara teklîf idüb buldırub emri icrâ itmeyince olmayasın ve su-
başıları dahı tefahhus idüb her kangı su-başı su-başılığında anun gibi bir fesâd ü şenâ„ati
olana dahı ol fesâdı idenleri tutub haklarından gelmeyüb bilki hırsuza mu‟în ü zâhir
olub ve yâhûd hırsuzın ve harâmînin hırsuzlığı zâhir olub bir def„a tutulduktan sonra
akçasın alub halâs idüb bi‟l-cümle hırsuza mu‟âvenet ü muzâhereti zâhir olacak olursa
anlar dahı hırsuz makûlesindendir anun gibileri dahı ahvâlin mufassal yazub arz
eyleyesin sâ‟irlerine mûcib-i ibret ü nasihat olub bir su-başı dahı ol vechle iş itmek
ihtimâli olmayub su-başıları onat vechle zabt eyleyüb hırsuza ve harâmîye ruhsat
virmeyüb tutdukları yirlerde mecâl virmeyüb haklarından geleler. Bu husus
mühimmâtdan olmağın ana göre mukayyed olub hırsuzlık ve harâmîlik idenleri ve
mu‟în ü zâhir olub azık virüb ve yatâk olanları bulub buldırmak bâbında ikdâm
eyleyesin ki kurtılmak ihtimâli olmaya ve emrüm üzre ne mikdâr harâmî bulınub şer„le
haklarından gelindüğin ve itdükleri fesâdatı yazub defter idüb arz eyleyesin ve emrüm

209
üzre teftîş ider iken hırsuz ü harâmî tâ„ifesinden kaçub gayrı yirlere varırlar ise ol yirin
kâdîlarına âdem gönderüb taleb idüb getürdüb teftîş eyleyesin şöyle ki el virmeyüb
himâyet iderlerse himâyet idenler kimse yazub arz eyleyesin. Mansıbları alınmağla
konılmayub hakâret olına sancak beglerine ve kâdîlara emr-i şerîfüm virilmişdür.
Ammâ hak teftîşde hak üzre olub bu bahâne ile hilâf-ı şer„ ü kânûn kimesneye zulm
olınub akçaları alınmakdan ve hırsuzlıkları zâhir olanlardan aldukları esbâb ü rızıkları
ashâbına hükm idüb alıvirüb mâcerâyı meşrûh defter idüb arz eyleyesin bu hususa
mübâşir ta„yîn olınan müşârun-ileyh İbrahim Çavuş‟un şükr ü şikâyeti müsmir ü
mü‟esserdir. Şöyle bilesin.

Mezkûr Süleyman Çavuş‟a virilmişdür. Fî 24 C Sene [9]96

Bir sûreti (Boşluk) kâdîlarına vech-i meşrûh üzre yazılub İbrahim Çavuş ref„ olınub
yirine Köse Süleyman Çavuş içün mehâyif teftîşine emr-i şerîf yazılmışdur.

226 / 506

Emri Begin kendüsine virilmişdür.

Fî 29 CA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Delvine begine ve Delvine ve Mazarak kâdîlarına hüküm ki:

Sen ki mîr-livâsın, Dergâh-ı mu„allâ‟ma mektûb gönderüb Kurveleş re„âyâsı


isyân üzre olub ve Doben nâm karye âsileri yanlarında olan Goryâ ve Belâ ve Ayâ nâm
karyeler keferesiyle müttefik olub cizye ve âdet-i ağnâm ve avârız ve sâ‟ir lâzım gelen
resimlerini virmediklerinden mâ„adâ etrâflarında olan ve Erbelâ ve Belâce nâm
karyeleri basub niçesin katl ve erzâk ü esbâbların ve mâlların gâret ü hasâret idüb
evlerin ihrâk idüb zikr olınan iki karyenin sağ kalanların Korfus cezîresine göçürüb
iskele ve memlehalara mürûr ü ubûr olınan yolları müyesser idüb ebnâ‟-i sebîl katl ve
mâlların gâret idüb yevmen fe-yevmen fesâd ü şenâ„atleri ziyâde olub şöyle ki anun gibi
fesâd ü şenâ„ate bâ„is olan ehl-i fesâddan hoyrâdları katl olınub evlâdları esîr olmaya
bi‟l-külliya âsi olub memleketi harâb idüb re„âyâ vü berâyâ firâr itmeleri mukarrerdür
diyü bildirmişsin. Anun gibi fesâd ü şenâ„at üzre olan hoyrâdları ele getürilüb
haklarından gelinmek emr idüb buyurdum ki:

210
(Boşluk) Vardukda, zikr olınan karye halkın evvelâ kıbeli‟ş-Şer‟den âdem
gönderüb meclis-i şer„e da„vet eyleyesin. Şöyle ki, itâ„at eyleyüb gelürlerse gelüb
da„vâ-yı hakk eyleyen hüsemâsıyla berâber idüb bî-garaz Müslimanlar muvâcehesinde
bir def„a şer„le fasl olmayub on beş yıl mürûr itmeyen hususları onat vechle hak üzre
teftîş ü tefahhus idüb göresin arz olınduğı üzre şer„le sâbit olursa ol bâbda şöyle ki
muktezâ-yı şer„-i kavîmdir amel idüb ashâb-ı hukûkın şer„le sâbit olan hakları ba„de‟s-
subût bî-kusûr hükm idüb alıvirdikden sonra muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki min-
bâ„d itâ„at ü inkıyâdda olub şer„le ve kânûn defterle müteveccih olan hukûk ve rüsûm ve
cizyelerin bî-kusûr edâ eyleyüb kâr u kisblerinde olalar. Ammâ şöyle ki şer„e da„vet
olındıkda gelmeyüb isyân ü tuğyânları mukarrer ise demleri heder olmak üzre karyeleri
üzerine varub sâ‟irlere mûcib-i ibret olmak içün içlerinden hoyrâdların kırub ehl ü
iyâllerine dahl ü ta„ârruz eylemeyesin. Ammâ bu bâbda tamâm hak üzre olub bu bahâne
ile mücerred esîr hâsıl olsun diyü kendü hallerinde olanlara dahl ü ta„ârruz olınmakdan
ziyâde ihtiyât ü ihtirâz eyleyesin.

226 / 507

Bâ-müsvedde-i Halil Çelebî Sarı Ha

Kara Ali oğlı Bayezid ÇavuĢ‟a hüküm ki:

Senün Südde-i sa„âdet‟üme gelmen lâzım ve mühimm olmağın mu„accelen


gelüb gitmen emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bir ân ve bir sâ„at te‟hîr ü terâhî itmeyüb ber-vech-i
isti„câl Südde-i sa„âdet‟üme gelüb gidesin ihmâl ü müsâhele itmeyüb hemân hükm-i
hümâyûnum sana vusûl bulduğı gibi eğlenmeyub Südde-i sa„âdet‟üme gelesin diyü
emr-i şerîf yazılmışdur.

227 / 508

Rakka beglerbegisi Piyale Paşa‟ya virilmişdür.

Fî 29 CA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Dal Efendi Ha

211
Ruha sancağı begine hüküm ki:

Hâliyâ Rakka beglerbegisi olan Piyale dâme ikbalühû mektûb gönderüb livâ-i
mezbûre Rakka‟ya ilhâk olınub sen ve sancağına müte„allık olan zü„amâ vü erbâb-ı
tîmâr mukaddemâ Rakka beglerbegisinin derneğine varılmayub hidmetde bulınmadığın
bildirib bu def„a sen ve sancağına tâbi„ olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr müşârun-ileyhin
yanına varub hidmetde bulınmanız bâbında hükm-i şerîfüm recâsına arz idüb
mukaddemâ dahı bu husus içün emr-i şerîfüm gönderilüb livâ-i mezbûr zikr olınan
beglerbegiliği ilhâk olınmağın varub müşârun-ileyhin yanında hidmetde bulınasın diyü
fermân olınmışdu imdi ol emrüm kemâ-kân mukarrerdür. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub sen ve alay begi ve
sancağına müte„allık olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr cebe vü cevşenlüleriniz ile müşârun-
ileyhin yanına varub cem„ olub müşârun-ileyh vech ü münâsib gördüği üzre hidmetde
bulınasın.

Bu dahı Bir sûreti Birecik begine

Bu dahı şüca Bir sûreti Ana sancağı begine

Bu dahı behr(?) Bir sûreti Balis begine

227 / 509

Bâ-müsvedde Ha Bu dahı

Diyarbekr begilerine hüküm ki:

Rakka beglerbegisi mektûb gönderüb Ruha sancağı Rakka beglerbegiliğine ilhâk


olınub henüz zikr olınan sancakların defter-i icmâl ü mufassal kendüye varub vâsıl
olmamağla eğer sancak begidir ve eğer alay begi ve zü„amâ vü erbâb-ı tîmârdır
müşârun-ileyhin üzerine varub dernekde cem„ olmakda ihmâl üzre oldıkların bildirib bu
husus içün bir iki hükm-i şerîfüm virilmeğin zikr olınan sancak Rakka beglerbegliğine
ilhâk olınub vâkı„ olan icmâl ü mufassal defterleri beglerbegine teslîm idesin diyü
fermân-ı şerîfüm olmışken bu zamâna değin varub vâsıl olmadığının sebebi nedir
buyurdum[ki]:

212
(Boşluk) Vardukda, aslâ te‟hîr ü tevakkuf eylemeyüb zikr olınan sancağın icmâl
ü mufassalların müşârun-ileyhe teslîm eyleyesin ki min-bâ„d livâ-i mezbûrun vâkı„ olan
mahlûlatın müstahıkk olanlara müşârun-ileyh Piyâle tevcîh idüb tezkiresin vire.

Bu dahı Bir sûreti Haleb beglerbegine Balis sancağının defterlerin gönderesin diyü

Bu dahı Bir sûreti Bağdad‟da olan v[ez]îr Sinan Paşa hazretlerine Ana sancağının
defterin gönderesin diyü

227 / 510

Dîvân‟da Mezkûr Osman Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 10 C Sene [9]95

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Ha

Selanik kâdîsına ve Selanik begine hüküm ki:

Nefs-i Selanik sâkinlerinden silahdâr Ca„fer Beg oğlı ve erbâb-ı tîmârdan


Fethullah ve Gazanfer ve İslam ve Karaca nâm kimesneler dâ‟imâ şirret ü şekâ[vet] üzre
olub kendü hevâlarına tâbi„ niçe eşirrâyı yanlarına cem„ idüb medhalleri olmayan da„vâ
ya karışub şer„-i şerîf icrâsına râzı olmayub mücerred kendü hevâlarına tâbi„ olmaduğı
içün sâbıka olan kâdıdan ve sancak begiden şikâyet idüb niçe dürlü kizb ü dürûğ ile
vak„alar peydâ eyleyüb rikâb-ı hümâyûnuma sunulub mezbûrların ahvâli Selanik
kazâsından munfasıl olanlardan su‟âl olındıkda mezbûrlar içün dâ‟imâ şirret ü şekâ[vet]
üzre olub alâkaları olmayan da„vâ ya karışub kendü hevâlarına tâbi„ olmayan hükkâmı
be-her-hâl arz itdirmeğe sa„y iderler diyü cevâb virdiklerinden mâ„adâ ol cânibe varan
çavuşdan su‟âl olındıkda fi‟l-vâkı„ eyü kimesneler değildir ol vilâyetden ref„ olınmaları
lâzımdır diyü haber virdikleri ecilden mezbûrlar kifâyet mikdârı yarar âdemlere koşılub
Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek içün Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından kıdvetü‟l-
akrân Mehmed zîde kadruhû irsâl olındı. Buyurdum ki:

Varub vusûl buldukda, aslâ te‟hîr ü terâhî itmeyüb mezbûrları ahsen-i vechle ele
getürüb dahı keyfiyet-i ahvâllerinde aslâ bir nesne ketm itmeyüb sıhhat ve vukû„ı üzre
yazub sicill idüb sûret-i sicilleriyle maân müşârun-ileyh çavuşuma teslîm idüb ve

213
kifâyet mikdârı yarar âdemler koşub mu„accelen Südde-i sa„âdet‟üme gönderüb yolda
gaybet itdirmeden ziyâde ihtirâz eyleyesin.

Bu dahı

Bâ-müsvedde-i Ferruh

Bir sureti Selanik‟den Südde-i sa„âdet‟üme gelince yol üzerinde olan kadılara yazılaki
Selanikden ba„zı kimesneler gönderilmek fermanım olmuşdur. Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Mehmed Çavuşla her kangınızın taht-ı kazasına dâhil olurlar ise eğer gice
ile bekletdirmeğin ve eğer bunda birbirinize emîn ü sâlim ulaşdırmağa ikdam ü ihtimam
eyleyüb amma bu bahane ile kimesneden bir akçe ve bir habbe ahz ü celb itdirilmeye.

228 / 511

Dîvân‟da mezkûr Çavuşbaşı‟na virilmişdür.

Fî 28 CA Sene 996

Bâ-müsvedde-i Abd Efendi

Bâ-tashîh-i hazret-i Nişancı Paşa Vav

Kıdvetü’l-kudât ve’l-hükkâm, me‘adenü’l-fezâil ve’l-kelâm Erduk ve Akhisar


kâdîları zîde fazluhûma tevkî„-i refî„-i hümâyûn vâsıl olıcak ma„lum ola ki:

Sen ki Akhisar kâdîsısın Dergâh-ı mu„allâ‟ma mektûb gönderüb kazâ-i Akhisar


ahâlîsi yedinden emr-i şerîf vârid olub kazâ-i mezbûre halkından Hüseyin ve Hasan ve
Halil bin İbrahim nâm kimesneler müteveffâ Saru Ahmed Paşa evkâfı mütevellîsi
Ahmed ve Ramazan su-başı ve re‟is Hacı Memi nâm kimesneler muvâcehesinde
kafirler zamânında kasabamızın suyı olub feth-i hâkânîde kefere suyı habs idüb niçe
zamân mahbûs iken ? zuhûr idüb ba„zı ashâb-ı hayrât yoklayub mahallini bulub
getürmek üzre iken mezbûrlar haremlerine alub değirmenlerine ve gayrıya kullanub
ashâb-ı hayr kasabamıza getirmeğe mani„ olurlar dimeğin mezbûrlardan su‟âl olındıkda
müstakil su değildir kadîmden bizim suyımız ile mahlût su dur didiklerinde fi‟l-vâkı„
zikr olınan su müstakil pınar olub kadimü‟l-eyyâmdan kasaba-i mezbûre suyı iken feth-i
hâkânîde habs olınub mezbûrlar sonradan haremlerine idhâl itmişlerdir diyü ba„zı
Müslimanlara haber virilmeğin zikr olınan suyı kasaba-i mezbûre‟ye getürmek isteyen

214
ashâb-ı hayrâta mani„ olmamak bâbında hükm-i hümâyûnum recâsına arz itmişsin.
İmdi, zikr olınan suyı bi‟l-fi„l Südde-i sa„âdet‟ümde çavuş-başı olan iftiharü‟l-emâcid
ve‟l-ekârim Hızır dâme uluvvuhû zikr olınan suyı kasaba-i mezbûre‟ye kendü akçasıyla
getürmek niyet idüb ol bâbda emr-i şerîfüm recâ itmeğin buyurdum ki:

(Boşluk) Hükm-i şerîfümle âdemisi vardukda, mukaddemâ su bizimdür diyü


dahl idenleri ihzâr idüb hak üzre teftîş eyleyesin. Şöyle ki, zikr olınan su da mezkûrların
hakk-ı şer„ileri olmayub kimesneye şer„an zarar lâzım gelmez ise anun gibi müşârun-
ileyh zikr olınan suyı getürmek istedikde hilâf-ı şer„-i şerîf ol vechle kimesne-i dahl
itdirmeyesiz. Anun gibi şer„an kimesnenin hakkı ve kimesneye şer„an zararı olmayub
getürmeli oldıkda varan âdemisine kendü akçasıyla lâzım olan hususda geregi gibi
mu„âvenet idüb hilâf-ı şer„-i şerîf kimesneyi dahl ü ta„ârruz itdirmeyesin. Ammâ bu
bahâne ile mübâşir olanlar re„âyâya zulm ü te„addî eylemekden ihtiyâd eyleyesin. Şöyle
bilesin alâmet-i şerîfe i„timâd kılasın. Tahrîren fi evâsıt-ı şehr-i cemâziye‟l-evvel sene
sitte ve tis„în ve tis„a-mi‟e.

Be-makam-ı Kostantıniyye el-mahrûsa

229 / 512

Dîvân‟da mezkûr virildi.

Fî 10 CA Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Hayda[r] Efendi Ha

Rodos begi Receb PaĢa‟ya hüküm ki:

Bundan akdem nefs-i Selanik‟de sipâhî oğlanları zümresinden Ca„fer Beg oğlı
Ahmed ve erbâb-ı tîmârdan Gazanfer ve Karaca oğlı Mahmud ve İslam nâm kimesneler
Kıbrıs‟a sürgün olub Murad nâm reisin gemisiyle irsâl olınub lâkin küffâr havfı olub
yalnız gemi gitmeğe mecâl olmamağın kal„a-i Rodos dizdârlarına teslîm olınub bi‟l-fi„l
kal„ada oldıkları i„lâm olınmağın hâliyâ Kıbrıs‟a irsâl olınmaların emr idüb buyurdum
ki:

215
(Boşluk) Vardukda, te‟hîr itmeyüb mezbûrdan ehl-i fesâdları sâbık olan emrüm
mûcebince Kıbrıs‟a îsâl idüb dahı Kıbrıs beglerbegisine teslîm olınduğına
beglerbeginden mühürlü temessük alub Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin.

229 / 513

Bu dahı

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Ha

Bir sûreti

Kıbrıs beglerbegine yazıla ki:

(Boşluk) nâm kimesneler ehl-i fesâd olub nefy beled olmaları lâzım ü mühimm
olmağın Kıbrıs‟a sürilmeleri fermân olınub lakin ol zamânda Kıbrıs‟a gider gemi
olmaduğı ecilden Rodos kal„asında konılmışlardı hâliyâ Rodos begi olan Receb dâme
izzuhû ile anda Kıbrıs‟a irsâl olınmışlardır. Buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, mezkûrları emr-i şerîfümde mestûr olduğı üzre alub dahı bu
makûle ehl-i fesâd olanları ne mahalde konılmak münâsib ise habs ile ol mahalde onat
hıfz idüb emr-i şerîfüm olmadın ? ıtlâk eylemeyesin ve varub teslîm olınduğına
müşârun-ileyh Rodos begine mühürlü temessük viresin.

229 / 514

Fazlı Beg‟in ardına koşan çavuş ile mezkûr Fazlı Beg‟in kethüdasına virilmişdür.

Fî 29 Sene 995

Bâ-müsvedde-i Abd Ha

Sivrihisar ve Mihaliç ve Beypazarı kâdîlarına hüküm ki:

Ol câniblerde ba„zı ehl-i fesâd sûhte tâ‟ifesi muttasıl evler basub katl ve gâret-i
emvâl ve ihânet ehl ü iyâl itmekden hâlî olmadıkları ecilden bundan akdem il-erinden
ba„zı fesâd sûhte muhârebesinde yoldaşlık itmişdür diyü Fazlı sâbıka arz eyledikde
seksen nefer mikdârı kimesne ibtidâdan tîmâra emr virilüb lâzım olan bu idi eğer anlar
ve [e]ğer sâ‟ir il-eri dâ‟imâ sûhte tâ‟ifesine göz açdırmayub ne mahalde hareketleri

216
işidilürse üzerlerine varub cem„iyyetlerin dağıtub ehl-i fesâdı ele getüre âdemi hâlâ yine
ehl-i fesâd sûhte tâ‟ifesi vech-i meşrûh üzre fesâd ü şenâ„atden hâlî olmadıkları istimâ„
olunduğı ecilden sâbıka Silistre begi olan kıdvetü‟l-ümerâi‟l-kirâm Fazlı dâme izzuhû ol
cevânibin ehl-i vukûfı olub her vechle şecâ„at ve bahâdırlığa i„timâd-ı hümâyûnum
olmağın Hüdavendigar ve Ankara sancağının muhâfazasına ta„yîn olub müşârun-ileyhe
bu bâbda geregi gibi mu„âvenet olınmak lâzım olmağın buyurdum ki:

[Boşluk] Vusûl buldukda, siz ki kâdîlarsız bu bâbda tamâm ihtimâm üzre olub
zikr olınan seksen nefere ve sâ‟ir il-erine muhkem tenbîh idüb ve il-erinin yararlarından
on âdeme bir yiğit başı ta„yîn idüb hâneden hâneye cümlesin birbirine kefilliyüb vâkı„
talâka şartlayub dahı isimleriyle defter idüb defteri müşârun-ileyhe viresin ki bir
mahalde ehl-i fesâd sûhte zuhûr idüb cem„iyyet iderlerse aslâ mecâl virmeyüb il-eri ve
muhâfaza‟ya kalan sipâhîler ile üzerlerine varub her ne tarîkle mümkin olur ise ehl-i
fesâdı ele getürüb geregi gibi haklarından geleler anun gibi üzerlerine varıldıkda el
virmeyüb muhârebeye mübâşeret idenlerin demi hederdir bu vechle bazarlarda ve sâ‟ir
mecmu„ baş olan mahallerde nidâ itdirib tenbîh ü i‟lân eyleyesin ki bu bâbda yoldaşlık
idenlerden il-eri olub dirliksiz olub hidmet idenlere tîmâr ve dirlik olanlara terakkî
virilüb küllî ri„âyet olınurlar ve bi‟l-cümle zikr olınan ehl-i fesâddan vilâyetin hıfz ü
hırâseti mühimmât-ı umûrdandır dikkat ü ihtimâmda dakîka fevt eylemeyesin ve bu
hususda kasaba-i mezbûre ahâlîsi şartlanmak lâzım geldikde bazısı inâd idüb ve bazıları
ergin kimesneleri şartlayub ve mukaddemâ şartlandık şart üzerine şart olmaz diyü
ta„allül iderlermiş ol makûle şartlanmakda inâd ü muhâlefet ve hile vü hüd„a idenleri
isimleriyle defter idüb tutub habs idüb Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki küreğe konıla
sonra neticesi size râci„ olub azille konılmayub eşedd-i i„kâb ile mu„âteb olursız bilmiş
olasız ve zikr olınan seksen nefer kimesnelere baş u buğ olan boyacı mîrzâya dahı
muhkem tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki bu bâbda ihmâl ü müsâhele itmeyüb müşârun-ileyh
Fazlı dâme izzuhû‟ya geregi gibi mu„âvenet ü muzâheret eyleyeler ba„de‟t-tenbîh tenbîh
olmaz ise ele getürüb muhkem kayd ü bendle yarar âdemlere koşub Südde-i
sa„âdet‟üme gönderesin ki sâ‟irlerine mûcib-i ibret içün küreğe konıla ve eğer sûhte ve
sâ‟ir ehl-i fesâd ile getürmek de hidmetde ve yoldaşlıkda bulunursa vukû„ı üzre yazub
arz eyleyesiz ki envâ„-i inâyet-i aliyye-i hüsrevâneme mazhar olub küllî ri„âyet olına.

217
230 / 515

Emri Reis Efendi hazretlerine teslîm olınmışdur.

Fî 28 CA Sene 996

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Sultanönü sancağında vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki:

Mefâhirü‟l-kudât ve‟l-hükkâm me„adinü‟l-fezâil ve‟l-kelâm Sultanönü


sancağında vâkı„ olan kâdîlar zîde fazluhûm tevki„-i refi„ vâsıl olıncak ma„lum ola ki
Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed kethüdâ dimekle ma„rûf kimesne ol cânibde
ba„zı kimesnelerin mesâlih-i şer„iyyesiyçün emirle müfettiş ta„yîn olınmağla mehâyif
teftîşi teklif olub beglerin ve kâdîların mesâlihine karışub Müslimanları rencîde itdüği
i„lâm olınmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub anun gibi elinde
mehâyif teftîşine emir dahı varsa teftîşe karışdırmayub ve muhkem tenbîh ü te‟kîd
eyleyesin ki kendü halinde olub şer„i husus içün hükm-i şerîfde kul kayd itdirüb
varanlardan gayrının mesâlihine eğer umûm teftîşidir eğer gayri hususdur min-bâ„d dahl
ü ta„ârruz eylemeye ve livâ-i Karesi ve Sultanönü sancaklarının muhâfazasını ma„zûl
ümerâdan bir mu„temedün-aleyh kimesneye tevcîh olınmışdur. İn-şâ‟allâh vardukda
muktezâ-yı şer„-i kavîm üzere lâzım geleni görüb ehl-i fesâdı ele getirmekde mu„âvenet
ü muzâheret eyleyüb şer„-i şerîfe ve kânûn-i münîfe muhâlif iş olmakdan ihtiyât
eyleyesin.

Mukaddemâ yazılub lakin zâyi„ olmağın tekrâr yazılub kâtib Hamza Çelebî‟ye
virilmişdür.

231 / 516

Vezîr-i a„zam hazretlerine virilmişdür.

Fî 15 CA Sene 996

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Tatar tâ‟ifesinin ümerâsına ve â„yânına hüküm ki:

218
Hâliyâ Kırım hanı olan İslâm Girây han vefât idüb yirine atebe-i ulyâmdan bir
han nasb olınmak lâzım ü mühimm olmağın Cenâb-ı emâret-meâb eyâlet-nisâb devlet-
intisâb saâdet-iktisâb melikiyyü‟l-hısâl melikiyyü‟l-fi„âlzü‟l-kadri‟l-etemm ve‟l-fahrü‟l-
eşemm el-mahfuf bi-sünuf-i avâtıfı‟l-meliki‟l-mennân Gâzi Girây han dâmet mealiyehû
mukaddemâ uğûr-ı hümâyûn izzet-makrûnumda hidmet ve yoldaşlık üzre iken tâ‟ife-i
Kızılbaş obasına giriftâr olub niçe zamân bend ü zindân çeküb anda tâ‟ife-i kızılbaş
müşârun-ileyhe Gâzi Girây‟a gılaz ü şidad ? niçe ri„âyet vaadlerin itmişlerken çâre
olmayub sebb çehâr-yâr-ı güzîn rıdvânallahu te„âlâ aleyhim ecma„in iden tâ‟ife-i
melahide lain? ? sözlerine i„timâd itmeyüb hulûs-i fû‟ad ve ? i„tikadı habs ile ol fırka
dâlle ile ittihad idemeyüb âhirü‟l-emr Naçar oğlı râh-ı firâra yüz tutub inâyet-kâdir
perver-kâr ile niçe leyl ü nehâr geşt ü güzâr ile gelüb serhâd selâmete çıkub andan sonra
feth-i Tebriz içün serdâr olan vezîrüm Osman Paşa‟ya mülâki olub anda dahı uğûr-ı
hümâyûnumda niçe hidmetler ve yoldaşlıklar idüb her vechle inâyet-i aliyye-i
hüsrevâneme ve ri„âyet-i seniyye-i pâdişâhaneme lâyık u sezâ-vâr olub ve bundan
mâ„adâ niçe zamân inâyet ü ihsân recâsıyla atebe-i adâletümde olub perverde-i ni‟met
olmağla asâr sadakat ve ihlâs cibilliyetinde zâhir ü hüveydâ ve niçe hidemât-ı mebrûre-i
meşkûresi mûcib-i envâ„-i inâyet-i mevfûre olmağın hakkında mezîd-inâyet-i şâhâne ve
meziyet-i ri‟ayet-i şehinşâhânem zuhûra getürüb iş bu sene 996 Cemaziye‟l-evvelinin
on yedinci gününde Kırım hanlığına mûmâ-ileyh Gâzi Girây dâmet mealiyehû her
vechle evveli ve ahiri olmağın tefvîz ü taklîd kılınub ber-vech-i isti„câl varub irişmek
üzeredir bu hususın i„lâmı içün size emr-i şerîf vâcibü‟l-ittibâ„umıza irsâl olınmışdur
varub vusûl buldıkda gerekdir [ki]:

Kadîmden Südde-i sa„âdet nişân ve atebe-i ulya-i adâlet-unvânımıza olan kemâl-


i ihlâsın ve ihtisâsınız mûcebince atî‟ûllâhe ve atî‟û-r rasûle ve ulî-l-emri
minkum384fetvâ-yı şerîfinden gaflet itmeyüb ve fermân vâcibü‟l- ittibâ„umıza itâ„at idüb
mûmâ-ileyh Gâzi Girây hanı min-bâ„d Kırım hanı bilüb aslâ vü kat„a sözüne muhâlefet
itmeyüb cümlenüz hüsn-i ittihâd ü ittifâkla mutî„ u münkâd olasız el-iyâzü bil‟lâhi te„âlâ
emrüme muhâlefet ü mu„ânedetden ihtirâz ü ihtiyâd eyleyüb eşkiyâ ve ehl-i fesâd
söziyle din ve dünyanızı harab itmeyüb emr-i şerîfüm üzre cümlenüz hak ? mutâvaat
atiy(?) devlet ve sermaye-i sa„adet bilesiz. Defter idüb kendüyi muhkem habs idüb arz
eyleyesin ki sonra emrüm ne vechle sâdır olur ise mûcebince amel eyleyesin. Ammâ

384
Allah‟a itaat edin, Peygamber‟e itaat edin. Nisa Suresi 59. Ayet

219
hin-i teftîşde hak üzre olub arz ile hilâf-ı şer„-i şerîf olmakdan hazer eyleyesin diyü emr-
i şerîf yazılmışdur.

232 / 517

Bâ-hatt-ı hazret-i Efendi Fi 29 Ha

TımıĢvar beglerbegisine hüküm ki:

Mektûb gönderüb vilâyet-i Tımışvarın zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı kesret üzre


olmayub cüz‟i olub anların dahı nısf mikdârı serhâdde ancak mevcûd bulınub mâ„adâsı
ahar yirlerde mütemekkin olmağla hıfz ü hırâset-i memleket lâzım geldikde mevcûd
bulınmayub asker yanında küllî muzâyaka çekilür diyü ahar yirlerde olan zü„amâ vü
erbâb-ı tîmâr ve neferât ağaları ve neferler serhâd muhâfazasında mevcud
bulınmalarıyçün muhkem tenbîh ü te‟kîd olınub ba„de‟t-tenbîh emre itâ„at itmeyenlerin
ze„âmet ve tîmârları ve sâ‟ir dirlikleri serhâdde mevcûd bulınan yarar yiğitlere tevcîh
olınmak recâsına arz itdüğin ecilden beglerbegiliğine tâbi„ olan zü„amâ vü sipahilere ve
kızlar ağalarına ve sâ‟ir neferâta muhkem tenbîh ü te‟kîd olınub zü„amâ vü sipâhî
olanlar sancakların ve neferât ağaları neferler ile kal„alarında mevcûd ve hâzır bulınub
bir an hidmetden hâlî olmayub anun gibi emrüme itâ„at itmeyüb hidmetlerinde mevcûd
olmayanların ze„âmet ve tîmârların ve sâ‟ir dirliklerin serhâd hidmetinde mevcûd
bulınanlara tevcîh ve arz olınmadın emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub beglerbegiliğine tâbi„


olan sancakların zü„amâ vü sipâhîlerine ve sâ‟ir neferât ağalarına ve neferlerine evvelen
muhkem tenbîh ü te‟kîd ve izah eyleyesin ki min-bâ„d hariç yirlerde kendü hevâlarında
olmayub cümle gelüb serhâd hidmetinde mevcûd ve hâzır bulınub özür ve bahâne
itmeyeler ba„de‟t-tenbîh emrüme itâ„at itmeyüb hariç yirlerde kendü hevâlarında gezüb
hidmetlerinden firâr idenlerin ze„âmet ve tîmârların ve sâ‟ir dirliklerin serhâdde mevcûd
bulınub hidmetden hâlî olmayub yarar yiğitlere tevcîh idüb arz eyleyesin. Ammâ tenbîh
olmandan evvel mücerred dirlikleri ahara olmak içün arzen ze„âmet ve tîmârları
alınmakdan ziyâde ihtiyât idüb tamâm tenbîh olınub cümlesin ma„lum idindikden sonra
hidmetde olmayub inâd idenlerin dirliklerin müstehıkına arz eyleyesin.

220
232 / 518

Emri yazılub Nişâncı Paşa hazretlerine teslîm olınmışdur.

Fî 6 C Sene [9]96 Bâ-müsvedde-i hazret-i Nişâncı Paşa

Kengiri ve Tokat ve Kal„acık ve ġabanözü ve Karin pazar ve ÇerkeĢ ve


KurĢunlu ve Koçhisar kâdîlarına hüküm ki:

Sen ki Şabanözü kâdîsısın, Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderüb Saru Kurd


nâm karyeden ve dârendegân fermân-ı hümâyûn Veli Fakih ve Hüseyin ve Mehmed ve
Süleyman ve diğer Süleyman nâm kimesneler meclis-i şer„e gelüb topçı-zâde Mehmed
nâm kimesne bunlara “siz sûhte yatâğısız” diyüb bunların müdde„ileri olmayub husus-ı
mezbûrda bî-haberler iken hilâf-ı şer„-i şerîf sekiz bin dokuz yüz on dört akçaların ve
yigirmi re‟s keçi ve bir yund ve bir merkeblerin alub ziyâde te„addî vü zulm eyledüğin
arz idüb andan mâ„adâ mezkûr dâ‟imâ ehl-i örf yanınca gezüb fukarâdan ve sâ‟irden
niçe kimesnenin hilâf-ı şer„ ve kânûn akçaların alduğından mâ„adâ bi‟l-fi„l Südde-i
sa„âdet‟ümde tuğrâ-yı şerîfüm hidmetinde olan iftihârül-e„âli ve‟l-e„âzim müstecmi„-i
cemi„i‟l-meâli ve‟l-mefâhim zü‟d-devleti‟r-râsiha ve‟l-izzeti‟l-bâziha el-mahfûf bi-
sünûf-i avâtıfı‟l-meliki‟i-ali Mehmed Paşa edâma‟llâhü te„âlâ iclâlehû‟nun dahı hâsları
re„âyâsından yigirmi altı bin beş yüz akçaların alduğı arz olınmağın bu bâbda Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından Ramazan Çavuş zîde kadruhû mübâşir ta„yîn olınub
buyurdum ki:

Hükm ki şerîfümle vardukda, mezkûrı ihzar idüb gaybet iderse yataklarına ve


duraklarına ve akvâm ve akribalarına ve bi‟l-cümle şer„le buldırması lâzım olanlara
buldırub çavuşuma teslîm idüb dahı mezkûra eğer teftîş olınan maddelerdir ve eğer
sâ‟irden her kim gelüb da„vâ-yı hakk iderler ise bir def„a şer„le fasl olmış olmayub ve
bilâ-özr-i şer„i on beş yıl mürûr itmeyen da„vâların şer„le hakk üzre teftîş idüb
mezkûrun üzerlerine her kimin hilâf-ı şer„ alınmış hakkı sâbit olur ise ba„de‟s-subût
hükm idüb ashâbına alıvirüb ve ne mikdar kimesnenin hakkı sâbit olub ve anun gibi
hukukları sâbit olub alıvirilmiş ise

233 / 519

Mukaddemâ bu emr-i şerîf Kulezâde‟ye virildi.

221
Sene [9]95 tarihinde hâlâ ? tahrîr olınmışdur kendüye virilmişdür.

Fî Evâhır-i Cemâziye‟l-evvel

Mefâhirü’l-kudât ve’l-hükkâm me‘âdinü’l-fezâi’l ve’l-kelâm Kara[hisar]-ı


sahib sancağında vâkı„ olan kâdîlar zîde fazluhûm tevkî„-i refî„-i hümâyûn vâsıl
olıcak ma„lum ola ki:

Siz ki livâ-i mezbûr kâdîlarısız ve livâ-i mezbûr müfettişi ve müderrisi ve eşrâfı


Südde-i sa„âdet‟üme arz ve mahzarlar gönderüb livâ-i mezbûrda hırsuz ve haram-zâde
kesret üzre olub Müslimanların yollarına inüb katl-i nefs ve gâret-i emvâl idüb ve niçe
kimesnelerin atların ve develerin ve davarların sirka idüb evlerin ve dükkânların açub
zulm ü te„addî idüb geçen sene livâ-i mezbûr muhâfazasına me‟mûr olan kimesne dahı
her biri elli beşer ve altmışar nefer atlu ile def„-i zulm nâmına karye be-karye gezüb
cebren yüzer şahilerin alub fukarâya envâ„i zulm ü te„addî olınduğından gayrı vilâyet
hıfzı ve ehl-i fesâd ele getürmeğe dahı mukayyed olmayub ve ele gelen ehl-i fesâdın
dahı haklarından gelinmeyüb celb ü ahz olınmağla ıtlâk olınub ehl-i fesâd ü eşkiyâ ayağ
üzerine kalkub ba„zı acemi oğlanı vü topcu vü cebeci nâmına ehl-i fesâd cem„ olub
Müslimanların evlerin basub ve esbâbları gâret olınub ve niçesinin dahı emred oğlanlar
ve kızların çeküb fesâd ü şenâ„at idüb re„âyânın ahvâli dîdergûn olub bundan evvel
Dergâh-ı âlî çavuşlarından Kule-zâde kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân Süleyman Çavuş zîde
kadruhû niçe def„a Anadolu ve Karaman mehâyif teftîşine ve muhâfazasına me‟mûr
olduğı senelerde kimesnenin akçasına tecemmu„ itmeyüb ehl-i fesâd geregi gibi şer„le
haklarından gelüb ve bazısın dahı Âstâne-i sa„âdet‟üme sûret-i sicilleri ile küreğe irsâl
itmekle cümle ehl-i fesâd terk-i diyâr idüb re„âyâ refâhiyet üzre iken müşârun-ileyh
muhâfaza ve mehâyif teftîşinden ferâgat ideni sancakların dahı gitmekle vilâyet hâlî
kalub ehl-i fesâd ve eşkiyâ baş kaldırıb vilâyetimiz hâlî ve harab olmışdur ümena vü
ummal tâ‟ifesi dahı kırk elli nefer atlu ile gezüb re„âyânın müft ü meccanen yim ve
yimeklerin alub envâ„i zulm ü te„addî idüb her birimiz terk-i diyâr itmek lâzım
gelmişdür eğer müşârun-ileyh Süleyman Çavuş bu sene-i mübârekede zikr olınan
sancaklarda muhâfaza‟ya me‟mûr olur ise kimesnenin malına ve canına zarar ü ziyân
olmayub ehl-i fesâd ü eşkiyâ-i mezbûrun havfından firâr idüb ve niçesin dahı hüsn-i
tedbîr ile ele getürüb haklarından gelmek mukarrerdür ve sancak su-başıları ve ümena
vü ummâl dahı ehl-i fesâdın mallarına tecemmu„ idüb ıtlâk itmeğe kâdir olmadıkları

222
mukarrerdür diyü i„lâm olındığından gayrı vilâyet-i mezbûre fukarâsından cemm-i gafîr
Südde-i sa„âdet‟üme gelüb bu sene livâ-i mezbûr muhâfazasına ellişer ve altmışar nefer
sipâhi alıkonılub bu sene cümlesin sefer-i hümâyûna gidüb vilâyet-i mezbûre her vechle
hâlîdir diyü zulm itmeğin bu sene-i şerîf seferle me‟mûr iken alıkonılub livâ-i mezbûr
muhâfazasına ta„yîn idüb buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle müşârun-ileyh çavuşum vardukda, livâ-i mezbûr‟da re„âyâya


zulm ü te„addî idüb cebren emvâl ü esbâbların ve oğulları ve kızları çekenleri ve sâ‟ir
katl-i nefs ve gâret-i emvâl idüb yeniçeri ve acemi oğlanı ve topcu ve cebeci değil iken
ol namla fesâd üzre olanlardan gelüb da„vâ-yı hakk ider varsa ihzâr idüb gaybet
iderlerse şer„le buldırması lâzım olanlara buldırub getürdüb dahı muvâcehesinde bir
def„a şer„le fasl olub on beş yıl mürûr itmeyen ahvâlleri toprak kâdîları ma„rifetiyle
müşârun-ileyh çavuşum mübâşeretiyle hakk üzre teftîş ü tefahhus idüb göresiz anun gibi
vech-i meşrûh üzre fesâd ü şenâ„ati ve re„âyâ'ya zulm ü te„addîleri olub bi-haseb-iş-şer„-
iş-şerîf sâbit ü zâhir olanları sipâhî tâ„ifesinden ise isimleri ve resimleri ve tîmârları ile
yazub arz eyleyesiz değillerse ol bâbda muktezâ-yı şer„-i kavîmle lâzım geleni icrâ idüb
yerine koyasız. Ehl-i fesâda aslâ ruhsat virmeyesiz ve fesâd ü şenâ„at üzre olanları ele
getürdükden sonra beglerbegi ve sancakbegleri âdemlerinden ehl-i fesâdın akçaların
alub salıvirenleri dahı vukû„ı üzre yazub arz eyleyesiz ki haklarında emrüm ne vechle
sâdır olursa ana göre amel olına. Ammâ bu bahâne ile kendü hallerinde olanlara
mücerred ahz ü celb içün siz dahı ehl-i fesâd yir ve yatâğı ahz olınub rencîde
olınmakdan hazer idüb ehl-i fesâd ü şenâ„at idenlerin her vechle ele getürilmesi bâbında
envâ„i ikdâm ve ihtimâmınız zuhûra getüresiz. Şöyle bilesiz alâmet-i şerîfe i„timâd
kılasız. Tahriren fi evâsıt-ı şehr-i cemaziye‟l-ahir sene hamse ve tis‟în ve tis„a-mie. Be-
makam-ı kostantıniyye el-mahrûsa.

234 / 520

Hâlâ Mora Nazırı mezkûr Perviz Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 9 C Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Abd Efendi Ha

Ağrıboz müfettiĢine hüküm ki:

223
Sâbıka Tırhala ve Ağrıboz nâzırı olan Hüseyin Çavuş‟un Dergâh-ı Mu„allâ‟ma
gönderilmesi mühimm ve lâzım olmağın buyurdum ki:

Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mora nâzırı Perviz Çavuş zîde kadruhû


vardukda, bilâ te‟hîr ü terâhî itmeyüb mu„accelen mezbûr çavuş mezkûr mübâşeretiyle
getürdüb gereği gibi tenbih idesin ki cemi„ temessükâtı ve defterler ile mezbûr
çavuşumla koşub Südde-i sa„âdet‟üme irsâl eyleyesin eğer emr-i şerîfüme muhâlefet
idüb gelmekde inâd iderse kayd [ü] bendle müşârun-ileyh çavuşuma teslîm idüb
gönderesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

234 / 521

Delvine begi Piri Beg‟e hüküm ki:

Hâliyâ Avlonya ve Yanya sancaklarının begleri ve zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı umûmen


Şark seferine ta„yîn olınmağın zikr

234 / 522

Emri yazub Dîvân‟da kul oğlına virilmişdür.

Fî 10 C Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Mehmed Şah mukaddemâ Hüseyin Beg zamanında yazılan


müsveddeden nakl eylemişdür. Vav

Tosya ve Kargu kâdîlarına hüküm ki:

Sen ki Kargu kâdîsısın, Dergâh-ı mu„allâ‟ma mektûb gönderüb bundan akdem


sipâhîleri Şark seferine müteveccih oldıkda zuhûr iden ehl-i fesâd sûhte tâ„ifesinin kazâ-
i mezbûre‟den Mustafa ve İsmail ve Mehmed nâm kimesneler ele getürüb mîr-livâ‟ya
ve kethüdâsına teslîm ideler diyü emr-i şerîf gönderilmekle re„âyâ vü berâyâ âsûde-hâl
olmışlar idi. Mezbûr Mustafa'nın evi ihrâk olındıkda zikr olınan emr-i şerîf zâyi„
olmağla ahâlî-i vilâyetden cemm-i gafîr şer„-i şerîfe gelüb tekrâr emr-i şerîf virilmek
içün ahvâlimizi dersa„âdete i„lâm idilür diyü ilhâh eyledüklerin arz itmeğin mezkûrlar
zikr olınan kadılıklarda vâkı„ olan kasabât ü kurâya yiğit-başı ta„yîn olınub zuhûr iden
ehl-i fesâdı il-eri mu„âvenetleri ile def„ u ref„ itmek emr idüb buyurdum ki:

224
Vardukda, mezbûrları zikr olınan kâdîlıklarda vâkı„ olan kasabât ü kurâya yiğit-
başı ta„yîn olınub dahı ol cânibde zuhûr iden ehl-i fesâd sûhte tâ„ifesin il-eri
mu„âvenetleri ile ve mahallât ü mezbûrlar halkı ile def„ ideler anun gibi def„ itmek
mümkin olmayub muhârebeye mübâşir idenlerin demleri heder olmak üzre ele getürüb
ehl-i fesâd ü şenâ„ati def„ u ref„ ideler. Şöyle ki, ehl-i fesâd zuhûr itdükde mezkûrun
yiğit-başılar kasabât ve kurâlara gelüb ve il-erlerden da„vet idüb gelmeyeler anun
gibileri isimleri ve resimleri ile yazub arz eyleyesin ki ehl-i fesâda olacak mûcib-i ibret
içün anlara ola. Ammâ bu bâbda tamâm hakk üzre olub bu bahâne ile kimesneden ahz ü
celb olmakdan ve hilâf-ı şer„-i şerîf iş olmakdan hazer idesin.

235 / 523

Emri yazılub Vezîr Mehmed Paşa hazretlerine virilmişdür.

Fî 5 C Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Memi Efendi Vav

Kastamoni begine ve livâ-i mezbûrda vâkı„ olan kâdîlara [hüküm ki]:

Sen ki sancak begisin, Dergâh-ı mu„allâ‟ma mektûb gönderüb livâ-i mezbûrda


vâkı„ olan nevâhide eşkiyâ tâ„ifesi ve ehl-i fesâd sûhte sâkin olub dâ‟imâ re„âyâyı
rencîde itmekden hâlî olmamak ile fesâdları ziyâde olub re„âyâya salgunlar salub katl-i
nüfus ve gâret-i emvâl idüb ve emred oğlanlar çeküb bu tarîkle akribâlarının fukaraya
zulm ü te„addîden sûhte tâ„ifesinden eşedd olub madamki eşkiyânın ve sûhte tâ„ifesinin
ihtilâli yirlü yirinde teftîş olınub haklarından gelinüb alakaları kat„ olınmaz ise sûhte
tâ„ifesinin kal„ı ve cem‟iyyetlerinin kam„ı müyesser değildür diyü ehl-i fesâdın
muktezâ-yı şer„ üzre haklarından gelinmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin
anun gibi ehl-i fesâd teftîş olınub haklarından gelinmek emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda her birinüz bi‟z-zât geregi gibi mukayyed olub
göresin ehl-i fesâd eğer sûhte tâ„ifesidir eğer gayrıdır muhkem teftîş ü tefahhus idüb
dahı anun gibi mezbûrlardan üzerlerine bi-haseb-iş-şer„-iş-şerif fesâdı zâhir olanlara
kat„an mecâl virmeyib muktezâ-yı şer„ mazhar üzre bir vechle haklarından gelesin ki
sâ‟ir ehl-i fesâda mûcib-i ibret ve nasihat vâkı„ ola. Ammâ bu bahâne ile sizde sûhte
yatdı ve sûhte ve ehl-i fesâda mu„âvenet ü muzâheret eyledük diyü kendü hallerinde

225
olanlara dahl olınub ve fesâd üzre olanlar celb ü ahz olınmakdan ve bi‟l-cümle bu
bahâne ile kendü halinde olan fukaraya zulm ü te„addî itmekden hazer idüb tamâm hakk
üzre olub emr-i şerîfüme muhâlif iş olmakdan ihtiraz üzre olasın.

235 / 524

Emri yazılub Abd Abdi Çelebî‟ye virilmişdür.

Fî 15 C Sene 996

Bâ-müsvedde-i Abd Efendi Vav

Sâbıka Çıldır defter kethüdâsı olan Tahir‟e hüküm ki:

Sâbıka Çorum begi mektûb ve â„yân ve âdemiyle ba„zı kâdîlar mahzar gönderüb
Mecidözü kazâsında sûhte tâ„ifesinden Dudağı Kalın dimekle ma„rûf şakî elli altmış
nefer mikdârı eşkiyâyı yanına cem„ idüb evler basub ve yollara bellere inüb katl-i nüfûs
ve gâret-i emvâl eyledüklerinden mâ„adâ Müslimanların ehl ü iyâllerin çeküb ve
vilâyetde zekât nâmına karyelerden akça salub bundan akdem Dergâh-ı âlî
müteferrikalarından Ebu Talib‟i katl idüb beş altı bin altunlık emvâl ü erzâkın gâret
eyleyüb kazâ-i mezbûr ve Hüseyinabâd ve İnanluballu ve keskün kâdîlıkları Sivas
sancağına tâbi„ olub mesâfe-i baide olmağla muhâfazaya kalanlar zabtına kâdir olmayub
sûhte eşkiyâsının Müslimanlara envâ„ ü zulm te„addîsinin nihâyeti olmayub ve seni
vilâyetin â„yân ve ehl-i vukûfından olub muhâfaza hidmetinin uhdesinden gelür diyü
i„lâm eyledükleri ecilden zikr olınan kâdîlıkların muhâfazasın sana emr idüb buyurdum
ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub zikr olınan kâdîlıkların
hıfz ü hırâsetinde ve ehl-i fesâdın il-eri ile ele getürilüb haklarından gelinmek bâbında
envâ„ ikdâm ü ihtimâm idüb eyyâm-ı adâlet‟ümde re„âyâ vü berâyâ âsûde-hâl olalar bu
bâbda vücûda gelen hidmetin mukâbelesinde inâyete müstahıkk olursın ana göre tamâm
basîret ü intibâh üzre olasın. Muhtâc-ı arz olan mevâdı toprak kâdîları ma„rifetiyle
sûret-i sicilleri ile yazub bildiresin. Ammâ ehl-i fesâdın bir mahalde cem‟iyyetinden
haber almadan mücerred muhâfazaya ta„yîn olındum diyü il üzerine çıkub Müslimanları
rencîde eylemekden ve ele getürilen ehl-i fesâddan ahz ü celb olınmağla himâyet olınub
hilâf-ı vâkı„ nesne arz olınmakdan hazer eyleyesin.

226
ve beglerbegi ve kâ‟im-makâmı ile sen ittihad ü ittifak üzre olub dahı vech ü münâsib
gördüği üzre ehl-i fesâd ü şenâ„atin bir vechle haklarından gelmeğe sa„y eyleyesin ki

236 / 525

Mukaddemâ beraber yazılmışdur. Anun aynı yazılan Dal Mehmed Çelebî‟ye


virilmişdür.

Fî 18 C Sene [9]96

Köstendil sancağı begi ve Kratova kâdîsına hüküm ki:

Hâlâ taht-ı hükûmetinizde Yogrenç nâm karyede sâkin olub kallablık ile meşhûr
olan Ali nâm kimesnenin dört beş bin koyunı olub yogrenç nâhiyesinde olan Birosince
nâm-ı diğer mitoş(?) nam karyenin sınurı içine koyunların salub re„âyânın terekelerin
yedirüb envâ„i zulm ü te„addî eylemekle karye-i mezbûre halkı firâr idüb badehu
mezbûr Ali ol firâr iden karye halkının evlerin bozub taşların taşıdub getürüb karye-i
Yogrenç‟de kendüye bir kule binâ eyledüği i„lâm olınmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub mezkûrı ele getürüb
dikkat ü ihtimâm ile teftîş idüb göresin mezkûrun koyunları bâ-tekaddümden karye-i
mezbûre sınurına yürüyügelmiş olmayub dahı vâkı„ olan koyunların zikr olınan karye
halkının terekesine salıvirüb yidirüb zulm ü te„addî iderse min-bâ„d mezkûrun
koyunların mezkûr karyenin sınurına getürmeyüb ve karye-i halkı firâr eyledikde
evlerin bozub taşın taşıtdurıb karye-i mezbûre de kendüye kule binâ itdüği şer„le sâbit
olursa müseccil eyleyüb dahı mezkûrı habs idüb vâkı„ hâlî yazub Dergâh-ı mu„allâ‟ma
arz eyleyesin. Ammâ hîn-i teftîşde hakk üzre olub kimesneye hilâf-ı şer„-i şerîfe te„addi
olınmakdan hazer eyleyesin.

236 / 526

Nakkâş-başı Lütfi Ağa‟ya virilmişdür.

Fî 27 C Sene 996

Diyarbekr beglerbegisine Amid kâdîsına [hüküm ki]:

227
Sâbıka Medine-i Münevvere şeyhü‟l-haremi ve Medine-i Münevvere kâdîsı
mektûb gönderüb Diyarbekr‟de vâkı„ olan Haremeyn-i Şerifeyn evkâfı malından dokuz
yüz doksan dört senesinde Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere livâsına bir
akçe vâsıl olmayub nâzırlar ve mütevellîler ekl ü bel eylemişlerdir diyü hukûk-ı fukarâ
kimin zimmetinde ise teftîş olub mu„accelen tahsîl olınub irsâl olınmak recâsına hükm-i
şerîfüm taleb itdikleri ecilden vech-i meşrûh üzre teftîş olınub Haremeyn-i Şerifeyn
evkâfının malı zuhura getürilüb olıgeldüği üzre mu„accelen irsâl ü îsâl olunmasıyçün
hükm-i şerif yazıldı.

236 / 527

Bu dahı nakkâş-başına virilmişdür.

Fi't-târîhi'l-mezbûr

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Medine-i Münevvere kâdîsı ve sâbık Medine şeyhü‟l-haremi mektûb gönderüb


Medine-i Münevvere‟de ahşab ve sâ‟ir kereste kıllet üzre olub Mısır‟dan binâ
mühimmatiyçün getürdüği [k]ereste Harem-i Muhteremeyn duvarı binâsına ve Yanbuğ
hisarı meremmatına harc u sarf olınmağla istimaline kâbil ahşab kalmamışdur. Şimdiki
halde Harem-i Şerîfin sathın yağmur yağmakla ekser yerinin nakışı damladan bozılub
mümkin olduğı kadar ta‟mir olınmağa eşedd-i ihtiyâc olduğından gayrı Harem-i şerîf‟de
karınca mesâbesinde bir mûzâ(?) nesne peydâ olub Harem-i Şerîf‟de olan mushafları ve
kitapları ekl idüb pare pare itmekle mazarratlarını def„i içün Harem-i şerîf‟de bir
mürtefi„ kitabhane ve içinde ağaçdan dolaplar yapılmak içün ne mikdâr kereste ve elvân
lâzım olursa defter olınub bî-kusûr gönderilmek recâsına arz itdükleri ecilden vech-i
meşrûh üzre hükm-i şerîf yazıldı.

237 / 528

Emri yazılub mezkûr Mehmed Çavuş‟a virilmişdür.

Bâ-müsvedde-i hazret-i Musa Efendi Vav

Ġpsala kâdîsına hüküm ki:

228
Harem-i hümâyûnda hızâne-i âmirem kethüdâsı olan Osman zîde mecduhû‟nun
karındaşı olub Dergâh-ı mu„allâ‟m çaşnigirlerinden olan Mehmed sılasına giderken
taht-ı kazâna vâsıl oldukda yuvacı tâ„ifesinden ba„zı kimesne ile meclis-i şer„a hâzır
olub mâ-beynlerinde bir mikdâr nizâ„ vâkı„ olmağla kavga olub ol mahalde bıçak ile
urulub katl olınduğı i„lâm olınmağın sen ki kâdısın bu fesâdı iden yuvacı tâ„ifesi ve sâ‟ir
mübâşeret iden ehl-i fesâd her kimler ise maân cümlenüzi âstâne-i sa„âdet‟üme
getürmek içün Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş zîde kadruhû irsâl
olınmışdur. Buyurdum ki:

Vusûl buldukda, sen bi‟z-zât ve ol fesâdda bulınan yuvacı tâ„ifesinden ve


gayrıdan her kimler ise müşârun-ileyh çavuşum mubâşeretiyle ahz idüb cümlenüz maân
âstâne-i sa„âdet‟üme gelüb hâzır olasız. Şöyle ki, ol hususunda bile olanlardan biri
eksük gele ve yâhûd himayet olına sen ki çavuşsun hakkından gelinür ana göre
mukayyed olub bu bâbda mübâşir olub ol şikayede(?) olanları cümle getüresin eger
hüsn-i ihtiyârlarıyla gelmezler ise kayd [ü] bend ile getüresin diyü emr-i şerîf
yazılmışdur.

237 / 529

Büyük İmrahor Ağa‟nın âdemisine virilmişdür.

Fî 26 C Sene [9]96

Bâ-müsvedde mukaddemâ emr-i şerîf virilüb anun aynı yazılmışdur.

Ferecik ve Ġpsala kâdîlarına hüküm ki:

Sen ki Ferecik kâdîsısın, Südde-i sa„âdet‟üme mektûb gönderüb Ferecik


ocağında hâssa yundların bölükbaşı olan Mehmed ve sâ‟ir yund oğlanları meclis-i şer„e
gelüb hâssa davarların yaz korısı olan mer„aıda çalı ve güğem bitüb küllî müzâyaka
virüb davar yüriyecek yir kalmayub ve içinde ba„zı yırtıcı hayvanlar hâsıl olub gice ile
hıfzı mümkin değildir. Şöyle ki, bu sene de ertelenüb ve eşcârın kökleri çıkarılmaya
küllî zarar olur diyü i„lâm idüb ve bu bâbda niçe kimesneler dahı vech-i meşrûh üzre
şehâdet eyledüklerin bildirmişsin. Buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle hâssa bölük başılardan Ali vusûl buldukda, siz bu bâbda
mukayyed olub zikr olınan mer„aının üzerine varub dahı re„âyâyı cem„ idüb imeci

229
tarîkiyle cem„i çâlısın ve güğemin kırdırub ve eşcârının köklerin çıkardub bir vechle
erteletesiz ki hâssa davarlara muzâyaka ve zarar olmayub ve niçe hidmet ertelenmek
lâzım gelmeye ammâ re„âyâyı dahı beraber istihdâm idüb ahz ü celbden hazer idesiz.

237 / 530

Kapu ağasına virilmişdür.

Fî 4 Sene B [9]96

Bâ-müsvedde-i Safa Çelebî Vav

Kuds-i Ģerîf kâdîsına hüküm ki:

Südde-i sa„âdet‟üm ağası olub Kuds-i şerîf evkâfı nâzırı olan Gazanfer Ağa
dâme ulüvvuhû bâb-ı sâ„adet-meabuma mühürlü defter gönderüb Kuds-i şerîf kazâsında
vâkı„ olan Lud nâm karyede kadîmü‟l-eyyamdan nâib oturmayub ve nâibe ihtiyacları
dahı olmayub kurbinde vâkı„ olan Remele niyâbetine tâbi„ iken sâbıka Kuds-i şerîf
kâdîsı olan Ömer zîde fezailehû müstakil hâdis-i nâ‟ib vaz„ eylemekle evkâf-ı mezbûre
re„âyâsına zulm ü te„addî olur diyü ref„ olmak recâsına arz itmeğin hâdis-i nâ‟ib olan
mahall-i mezbûrede lâzım değil ise ref„ olınmasın emr idüb buyurdum ki:

Arz olınduğı üzre karye-i mezbûrede kadîmden nâ‟ib olagelen olmayub hâdis
olub ve nâ‟ib olmak iktizâ eylemeyüb Müslimanlara enfa„ değil ise ref„ eyleyüb min-
bâ„d karye-i mezbûrede nâ‟ib vaz„ eylemeyesin.

238 / 531

Emri yazılub Hasan Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 28 C Sene [9]96

Mukaddemâ buna dahi emr virilmişdür aynıyla ana göre yazılub nihayet hemân Hasan
Çavuş mübâşir yazılmışdur.

Niğde sancağı begine ve Ürgüb kâdîsına hüküm ki:

Sen ki kâdîsın, mektûb gönderüb kazâ-i mezbûre tâbi„ Ortahisar nâm karyeden
on bin beş yüz akça tîmârı olan Ali bin Bayram nâm sipâhînin re„âyâya zulmü vardır

230
diyü teftîşine emr-i şerîf gönderilmeğin mezbûrun hîn-i teftîşde “adalu Ali‟nin
kanunıdır” diyü re„âyâsından birer şâhi ziyâde resm alub ve Şeyh Hasan nâm zaimînin
dahı katl kasdına evin basub ve mescid yolında divar yapup mescidiniz olan ?hanede
gelüb kimi evden Ahmed fakih nâm imamın ardında namaz kılmamak içün yapdım
didüği sâbit olduğın bildirdüğin ecilden mezbûr Ali bin Bayramı ele getürüb Südde-i
sa„âdet‟üme göndermen emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, emrüm üzre mezbûrı mu„accelen ele getürüb yarar âdemlere
koşub Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki ahvâli hakk üzre görilüb arz olınduğı üzre
fesâdı zâhir olursa dirliği alınub hakkından geline. Şöyle ki, gelmekde inâd ü muhâlefet
eyleye kayd ü bend ile gönderesin ve koşub gönderdüğin âdemlere tenbîh eyleyesin ki
yolda ve izde gaflet ile gaybet itdirmekden hazer ideler diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

238 / 532

Emr yazılub kapu kethüdâsına virilmişdür.

Fî 25 C Sene 996

Bâ-müsvedde-i Şüca Vav

Musul beglerbegisi Melek Ahmed dâme ikbalühû‟ya hüküm ki:

Hâliyâ sefer nusret-eserin zamânı olub ve senün yarar ü maslahat güzarlığına


itimad-ı hümâyûnum olmağın Musul beglerbegiliği hatt-ı hümâyûn sa„âdet-makrûnumla
yine sana mukarrer kılınmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmesi lâzım olan ber-vech-i


isti„câl irsâl eyleyüb ve beglerbegiliğine kemâ-kân mutasarrıf olub serdârum cânibinden
hilâfına emr-i şerîf dahı vârid olursa mukayyed olmayub hıfz ü hırâsetde memleket ve
vilâyetde ve tahsîl-i mâl-i mîrîde mecd ü sâ„i olasın.

238 / 533

Bu dahı Bâ-müsvedde-i Şüca Vav

Diyarbekr beglerbegisine ve defterdârına hüküm ki:

231
Sâbıka Harput sancağı begi olan Alâeddin dâme izzuhû‟nun teftîşi hususında
iltizâm itdikleri iki yüz bin altunı müşârun-ileyh Alâeddin kabûl idüb ve bir mikdâr
peşin dahı göndermesin emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda gereği gibi mukayyed olub müşârun-ileyh


Alâeddin getürdüb eğer kendünin teftîşi hususında iltizâm itdikleri iki bin filori-i kabûl
ve deruhte idüb ve ana göre peşin dahı tedârük idüb Südde-i sa„âdet‟üme irsâl iderse
kemâ-kân mukâta„ât üzre olub zikr olınan ziyâde ile mutasarrıf ola eğer inâd ü
muhâlefet iderse Amed kal„asında habs idüb dahı bu cânibe mu„accelen arz eyleyesin
sonra hakkında emr-i şerîf‟üm ne vechle sâdır olursa mûcebiyle amel eyleyesin diyü
emr-i şerîf yazılmışdur.

238 / 534

Bu dahı Bâ-müsvedde-i Şüca Vav

Diyarbekr beglerbegisine ve defterdârına hüküm ki:

Hâliyâ Musul beglerbegisi olan Melek Ahmed dâme ikbalühû‟nun zimmetinde


mukaddemâ şart ü te„ahhüd itdiğinden mâ„adâ iki yüz bin filori dahı lâzım gelmeğin
zikr olınan iki yüz bin filori nezâretine dâhil olan mukâta„âta birleşdirilmek içün
Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş zîde kadruhû irsâl olınmışdur.
Buyurdum ki:

Vardukda, zikr olınan iki yüz bin filori nezâretine dâhil olan mukâta„âta
birleşdirüb ber-vech-i isti„câl cem„ ü tahsîl itdirüb Südde-i sa„âdet‟e irsâl eyleyesin diyü
emr yazılmışdur.

239 / 535

Emri battâl olmışdur. Sizin âdemlerinizden Bekir Çavuş‟a virilmişdür.

Buna virilmişdi, ba„dehû elinden alınub Hatt-ı hümâyûnla kapucılara virilmişdür.

Sâhib-i sa„adete tâbi„ Mûsâ Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 10 CA Sene [9]95

232
Arz-ı hâl üzerine buyurılmışdur koyun emîni teziresi yokdur.

Üsküb ve Doyran ve Kalkandelen ve Kratova ve ĠĢtib ve Ustrumca ve


RadoviĢte ve Petriç ve Menlik ve TikveĢ ve Vodine ve Yeniçe-i Vardar kâdîlarına
hüküm ki:

Bir kaç senedir Mahrûse-i İstanbul‟un yazılu celebleri voynuk ve ba‟zıları tuzcu
ve eli emirlü ve evkâf ve Medine-i Münevvere evkâfıyuz diyü ellerine bir tarîkle emr
almağla defterde üzerlerine takdîr olınan koyunların ihrâc itdirmeyüb ellerinde emr olub
sipâhî olduk diyü nizâ„ idüb ve ba„zı sürüciler dahı celeblerden koyunların ve akçaların
alub koyunu tamâm gelmemek ile Mahrûse-i mezbûrede et bâbında muzâyaka lâzım
gelmeğin husûs-ı mezbûr pâye-i serîr-i âlem-masîrüme arz olındıkda min-bâ„d defterde
mukayyed olan celeb tâ„ifesi vech-i meşrûh üzre bir tarîkle hükm alub ve sipâhî olduk
diyü nizâ„ idüb defter mûcebince koyunların defteriyle ve vakti ile ihrâc idüb anun gibi
ibrâz itdikleri emirleri alıkoyub ve mühürleyüb südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek emr
idüb buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mûsâ Çavuş vardukda, bu


bâbda kimesneye i„timâd itmeyüb bi‟z-zât mukayyed olub defter mûcebince defterde
mukayyed olan celeblerin üzerlerine takdîr olınan koyunlardan sene 995 senesinde
uhdelerine lâzım gelen muzâyaka koyunların Mahmiyye-i İstanbul kassâblarına teslîm
olınmasın lâzım ü mühimm olmağın koyunların bi‟t-tamâm ihrâc idüb yarar sürücilere
teslîm itdikde âdet-i kânûn üzre irsâliye defterin yazub bir sûretin çavuşuma ve bir
sûretin sürüciler ile mukaddem Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki koyun emînine
teslîm eyleyeler sonra sürüciler ile irsâl eylediğin defteriyle koyunların tatbîk idüb ana
göre teslîm olınub temessük virile ve bu bâbda eğer voynuk ve eğer sâ‟ir kimesne
ta„allül idüb emr-i şerîf ibrâz iderlerse emirleri ve berâtları alınub emrüm üzre Südde-i
sa„âdet‟üme irsâl idüb ve koyunların defter mûcebince ihrâc idüb zikr olınan hususlar
celebliğe mâni„ değildir. Ana göre hükm-i hümâyûnum icrâsında dakîka fevt itmeyüb
ihmâlden hazer idesin. Şöyle ki, zikr olınan hususlarda ihmâl ü müsâhale idüb koyun
noksân üzre gele ve yâhûd mevcûd olanlara mürde ve girihte diyü defterinle irsâl
eyleyesin sonra azille konılmayub müstahıkk-i itâb olursun ve sen ki koyun sürmeğe
me‟mûr olan çavuşumsun şöyle ki ta„yîn olınan kâdîlıkların koyunların defterden
noksân üzre getüresin ve yâhûd her mevsimin koyunı gelüb vakti ile irişilmeye vilâyet

233
kâdîları arz eyleyeler özrünüz makbûl olmayub envâ„-i itâb‟a müstahıkk olursın ana
göre mukayyed olub ihmâl ü müsâheleden ve ahz ü celbden ziyâde hazer eyleyesin ve
kâdîlığınızda cem„ olınan koyunlar sürücilere teslîm olındıkda nâ‟ibinizle göresin ki
gelüb bu cânibe teslîm eyleyeler ve bu bâbda defe„âtle emr-i şerîfüm irsâl olınmışdur.
Mukayyed olmayub sürücilere i„timâd itmek ile koyun tamâm gelmeyüb zahîreye küllî
muzâyaka çekilmiştir bu def„a nâ‟ibinizle Dergâh-ı mu„allâ‟ma gönderesin ki
defterinizle koyunlarınızı teslîm ideler ve ba„zı celebler koyun virmeyelim diyü
oldıkları kâdîlıklardan kalkub ahar kazâda mütemekkin olub girihtedir diyü
defterlerinize kayd itdirmişsin. Varan defterde mukayyed bulınan celebleri her kanda ise
getürdüb üzerlerine lâzım gelen koyunların vakt ü mevsimi ile sürdürüb ve ba„zı
mevcûd olan celebleri ihzâr olınmak lazım geldikde inâd ü tereddüd iderlermiş anun
gibi oldukda sancak begi voynukları ve zü„amâ ve erbâb-ı tîmâr mu„âvenet idüb
ma„rifetinizle getürdüb lâzım geleni fermân-ı şerîfüm üzre edâ itdüresin ve kâdîlığınızda
voynuk ve alay begi ve sâ‟ir kullarımın tîmârlarında mütemekkin olan celeblerin ihzârı
lâzım geldikde mu„âvenet idüb şer„-i şerîfe getürtmeyüb ve koyun sürdirmesine ta„allül
iderlerimiş anun gibi emr-i şerîfüme muhâlefet iden kimesneleri isimleri ve resimleri ile
yazub Dergâh-ı mu„allâ‟ma arz eyleyesin ki dirlikleri ahara virile ve siz ki kâdîlarsız
kasabât ve kurâda min-bâ„d keçiden gayrı erkek koyun boğazlatmayub ve celeblerin her
sene edâ itdikleri koyunları hüccetlerin müşârun-ileyh çavuşum mübâşeretiyle yoklatub
celeb zimmetinde aslâ bakî kodurmayub şöyle ki bu hususları sâ‟ir zamâna kıyâs idüb
emr-i şerîfüme muhâlefet ve ihmâl ü müsâhelenüz vâkı„ ola varan çavuşumun dahı şükr
ü şikâyeti makbûlüm olub envâ„-i i„tâba müstahıkk olmanuz mukarrerdür ana göre
basîret üzre olasın. Tahriren Fî Evâil-i Cemaziye‟l-evvel Sene 995

240 / 536

Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Hızır Çavuş‟a virilmişdür.

Bir sûreti Şehirköy, Sofya, Tatar pazarı, Filibe, Ilıca, İznebolu ve Razlık,
Samakov, İhtiman, İzladi, Dubnice ve Radomir, Berkofçe, Breznik kâdîlarına sene 994
tarihinde Hızır Çavuş‟a orman ganemi içün hüküm yazılmışdur. ? bâ-tezkire-i koyun
emîni İlyas Çavuş

234
240 / 537

Dîvân‟da mezkûr Matbah emînine virilmişdür.

Fî 10 C Sene [9]95

Bir sûreti Selanik, Siroz, Pirlepe, Manastır, Filorina, Praveşte, Ustrumca, Cuma
pazarı, Kratova, Vodine, Petriç kâdîlarına sene 996 tarihinde vâkı„ olan mevsim
müzâyaka ganemi ihrâcı içün matbah emîni Ahmed Ağa‟nın karındaşı olan Dergâh-ı âlî
çavuşlarından Mahmud Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i koyun emîni İlyas Çavuş

240 / 538

Mezkûr Beşir Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 9 C Sene [9]95

Bir sûreti Zihne ve Drama ve Yenice-i Vardar ve Timur hisar ve Avrat hisarı ve
Karaferye ve Ustruca ve Menlik ve Nevrekob ve Ağustos kâdîlarına sene dokuz yüz
doksan altı tarihinde vâkı„ olan mevsim müzâyaka koyunların ihrâcı içün Dergâh-ı âlî
çavuşlarından Beşir Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i koyun emîni İlyas Çavuş

240 / 539

Mezkûr zaim Ahmed‟e virilmişdür.

Fî 20 C Sene [9]95

Mukaddemâ mezkûr zaime virilmiş lâkin zaimi kabul itmeyüb koyun emîni
tekrâr tezkire virüb ve mîr-alem Mahmud Ağa dahı recâ itmeğin yine kendü
akribâsından Hasan Çavuş‟a virilüb emr yazılub Mahmud Ağa‟ya gönderilmişdür. Fî 27
C Sene [9]95

Bir sûreti Hazergrad, Şumnu, Eski Cuma, Tırnova, Selvi, Sahra, Lofça, Plevne,
Ziştovi, Rahova, İvraca, Çernovi, Yergöğü sene [9]96 senesinde vâkı„ olan mevsim
Divane Orman ganemlerinin ihrâcına mîr-alem Mahmud Ağa hazretleri akribâsından
zaim Ahmed‟e virilmişdür. Koyun emîni Eyüb Çavuş‟a tezkire virmiş ahalide[n]
Ahmed‟e virilmişdür. Fî 9 C Sene [9]95 Bâ-tezkire-i koyun emîni İlyas Çavuş

235
241 / 540

Mezkûr kapuculara virilmişdür.

Fî 26 C Sene [9]95

Beg‟e yazılmışdur. Bâ-hatt-ı hümâyûn

Bir sûreti Siroz ve Selanik ve Avrat hisarı ve Timur hisarı ve Yenice-i Vardar ve
Zihne ve Drama ve Menlik ve Usturumca [ve] Nevrekob kâdîlarına sene 996 senesinde
uhdelerine lâzım gelen koyunları cem„ itmek içün hidmet-i mezbûre dergâh-ı âlî
kapucılarından Şaban ve Hasan nâm kimesnelere virilmişdür. Hatt-ı hümâyûnla fermân
olınmışdur. Mezkûr kapucılar mehâyif teftîşine me‟mûr olan Hasan Ağa tezkire
gönderüb anın mucebince yine ol hidmete ta„yin olınalar diyü sa„âdetlü Pâdişâh
hazretleri bile buyurmışdur anun içün emri yazılmışdur. Tâbi Fî 15 C Sene 995 Bâ-
tezkire İlyas Çavuş emin-i ganem

241 / 541

? kilârcı ? sa„âdetlü Kilârcı başı hazretlerine virilmişdür.

Fî C Sene [9]95

Bir sûreti Prevadi, Varna, Baba, Kili, Silistre, Hırsova, Tekfurgölü, İshakçı,
Akkirman, Harmunu kâdîlarına sene [9]96 senesinde olan koyunları cem„ itmek içün
Ömer Çavuş nâm kimesneye virilmişdür. Tâbi„ hazret-i kilârcı başı Ahmed Ağa
hazretlerinindür. Fî 27 C sene [9]96 Bâ-tezkire koyun emîni İlyas Çavuş

241 / 542

Mezkûr çavuşa virilmişdür.

Fî 28 C Sene [9]95

Bir sûreti Kesriye, Serfice, Fenar, Yenişehir, Çatalca, Alasonya, Tırhala,


Velestin, Kerpiniş, Dömek, İzdin kâdîlarına385 sene [9]96 [sene]sinde uhdelerine lâzım

385
Orijinal metinde “kadılarına izdin sene 96” şeklinde yazmaktadır.

236
gelen mevsim hatırcân(?) koyunları içün Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed
Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire koyun emîni İlyas Çavuş

241 / 543

Mezkûr çavuşa virilmişdür.

Fî 22 C Sene [9]95

Bir sûreti Üsküb, Kalkandelen, İştib, Tikveş, Kırçova, Köprülü kâdîlarına sene
995 [sene]sinde uhdelerine lâzım gelen mevsim muzâyaka ganemlerin sürmek içün
Musa Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i İlyas Çavuş emin-i ganem Fî 2 Sene [9]95

241 / 544

Mezkûr çavuşa virilmişdür.

Fî Selh-i C Sene [9]95

Bir sûreti Çirmen, Uzunca ova, Has köy, Zağra-i atik, Çırpan, Akça Kızanlık,
Kızılağaç, Yanbolu, Zağra-i Cedid, Nevahi-i Yanbolu, Kelisbura(?) Ahyolu Aydos
köprü sene [9]96 tarihinde vâkı„ olan mevsim-i bahâr ganemi Rıdvan Çavuş‟a
virilmişdür. Bâ-tezkire-i İlyas Çavuş emîn-i ganem [yev]m-i m[ezbur] Sene [9]95

242 / 545

Mezkûr çavuşa virilmişdür.

Fî Gurre-i Receb Sene [9]95

Bir sûreti Hatun-ili, Rusi kasrı, Karinabad, Mahmud Paşa Has köyü, Ahdapolu,
Migalkara, İpsala, Ferecik, Dimetoka, Sultan Veli, Ahiçelebî-i Has, Mekri, Gümülcine,
Yenice-i Karasu, Kavala kâdîlarına yazılmışdur. Sene 996 [sene]sinde uhdelerine lâzım
gelen mevsim-i bahâr ganemi hidmeti Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed
Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i İlyas Çavuş emîn-i ganem Fî 29 Receb Sene [9]95

237
242 / 546

Bu emr yazılub divânda Samakovlı Hızır Çavuş‟a virilmişdür. Bir kâğıt üzerinde
altında zabtı ile buyurılmışdur ki Samakov nâzırı Hızır Çavuş‟a buyurılmışdur diyü
koyun emîni tezkiresi bu aded heman teslim tezkiredir Vezîr-i a‟zama tâbi„dir.

Bir sûreti Sofya ve Filibe ve Tatar pazarı ve Şehir köyü ve Samakov ve Razlık
ve Köstendil ve Dubniçe ve Berkofça ve İznepol ve Sirişnik ve Radomir kâdılara 995
senesine uhdelerine lâzım gelen mevsim ganemi hidmeti Dergâh-ı mu„allâ
çavuşlarından Hızır Çavuş‟a yazılmışdur.

242 / 547

Mezkûr çavuşa virilmişdür. Fî 23 Ş Sene 995

Bir sûreti Vize ve Midye ve Kırk Kilise ve Pınarhisar ve Misivri kâdîlarına


mevsim-i bahâr ganemi getürmek içün koyun emîni Ömer Çavuş‟un mühürlü tezkiresi
mûcebince yazılmışdur. Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş‟a
virilmişdür.

242 / 548

Bir sûreti Üsküb ve Kalkandelen ve Kırçova kâdîlarına vech-i meşrûh üzre emr
yazılmışdur. Buna? Mûsâ Çavuş varub lâkin bu kâdîların celeblerin düşürmegin hâlâ
koyun emîni Ömer Çavuş mühürlü tezkire virüb Mehmed Çavuş‟a virilmişdür. Sene
995 senesinde uhdelerine lâzım gelen mevsim ganemi koyunları içün mezkûr Mehmed
Çavuş‟a emr virilmişdür. Fî 15 L Sene [9]95

Doksan altı senesinde koyun sürmek içün virilen mufassal emirlerin sûretidür

243 / 549

Mezkûr çavuşa virilmişdür.

Fî Evâhır-i S Sene [9]96

238
Bir sûreti Çevrekob ve Menlik ve Timurhisar ve Petriç ve Ustrumca ve Doyran
ve Ağustos ve Vodine ve Usturga ve Cumapazarı ve Filorina ve Pirlepe kâdîlarına tarih-
i mezbûrda vâkı„ olan mevsim koyunu sürmesi hidmeti Hüseyin Çavuş‟a virilmişdür.
Bâ-tezkire-i koyun emîni Ömer Çavuş Fî Evâhır-i Safer Sene [9]96

243 / 550

Fî 16 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

Bir sûreti Selanik ve Yenice-i Vardar ve Pravişte ve Drama ve Zihne ve Siroz ve


Avrat hisarı ve Manastır ve Pirlepe kâdîlarına tarih-i mezbûrda vâkı„ olan muzâyaka ve
mevsim koyunu sürmesi hidmeti bi‟l-fi„l matbah emîni olan Ahmed Ağa‟nın karındaşı
Mahmud Çavuş'a virildi. Bâ-tezkire-i koyun emîni Ömer Çavuş‟a virilmişdür. Fî Evâil-i
RA Sene [9]96

243 / 551

Fî 16 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96 Emr yazılub virilmişdür.

Bir sûreti Hezargrad ve Şumnu, Eski Cuma, Tırnova, Selvi, Sahra, Ziştovi,
Niğbolu, Plevne, Lofça, Rahova, İvraca, Yergöğü, Çernovi kâdîlarına tarih-i mezbûrda
vâkı„ olan Divane orman koyunı sürmesi hidmeti bi‟l-fi„l Dergâh-ı Mu„allâ
çavuşlarından Ferid Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i koyun emîni Ömer Çavuş‟a el-
mezbûr Fî Evâsıt-ı şehr-i Rebî„u‟l-evvel Sene 996 Divane orman ganemi

244 / 552

Mukaddemâ Beşir Çavuş‟a virilmiş idi. Ba„dehû Mehmed Çavuş‟a buyrulmuşdur emri
tashîh olmışdur. Mehmed Çavuş namına Fi't-târîhi'l-mezbûr 23 Rebî„u‟l-evvel Sene
[9]96

Bir sûreti Silistre ve Varna ve Prevadi ve Tekfurgölü ve Hırsova ve Baba ve Kili


ve Akkirman ve İsakcı kâdîlarına [9]96 senesinde celebler uhdelerine lâzım gelen
Divane orman koyunı sürüb hidmetde mübaşeretine tabi„ olub Dergâh-ı mu„allâ

239
çavuşlarından olan Beşir Çavuş‟a virilmişdür. Bâ-tezkire-i koyun emîni Ömer Çavuş Fî
23 Rebî„u‟l-evvel Sene 996 Divane orman ganemi

244 / 553

Emr yazub mezkûr Hasan Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 14 CA Sene [9]96

Bir sûreti Kırçova Kalkandelen Filorina İştib yekûn 4 Sene 996 [sene]sinde
uhdelerine lâzım gelen koyunu getürmek içün Hasan Çavuş‟a emr yazılmışdur. Bâ-
tezkire-i koyun emîni Hasan Çavuş hâlâ

244 / 554

Mezbûr Mehmed Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 5 C Sene [9]96

Bir sûreti Ahyolu, Karinabad, Misivri, Aydos, Rumikasrı, Hatun-ili, Yanbolu


Nevahi-i Yanbolu Akça kızanlık yekûn 9 sene 996 senesinde uhdelere lâzım gelen bahâr
koyunun getürmek içün Mehmed Çavuş‟a emr yazılmışdur. Bâ-tezkire-i Hasan Çavuş
emîn-i ganem hâlâ

244 / 555

Emri yazıb mezkûr Ahmed Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 5 C Sene [9]96

Bir sûreti Zağra-i Cedid, Zağra-i Atik, Yenice-i Kızılağaç, Çırpan ve Çirmen,
Köprü sene 996 senesinde uhdelerine lâzım gelen bahâr mevsimi ile koyunun getürmek
içün Ahmed Çavuş‟a emr yazılmışdur. Bâ-tezkire-i Hasan Çavuş emîn-i ganem hâlâ

244 / 556

Mezkûr Mehmed Çavuş‟a virilmişdür. name Fî 6 C Sene [9]96

240
Bir sûreti Gümülcine, Yenice-i Karasu, Ferecik, İpsala, Dimetoka, Migalkara,
Mekri, Sultan Yeri, Hayrabolu, Kavala, Havâss-ı Ahiçelebî sene [9]96 senesinde bahâr
mevsimi Mehmed Çavuş‟a virilmişdür.

244 / 557

Emri yazub Çavuşlar kâtibi olan Boşca‟ya virilmişdür.

Fî 29 C Sene [9]96

Bir sûreti kaza-i Dubniçe, kaza-i Köstendil, kaza-i Şehirköy, kaza-i İhtiman,
kaza-i Radomir, kaza-i Sirişnik, kaza-i Preznik, kaza-i İzladi, Tatarpazarı, Samako
sâbıka koyun emîni olan Hasan Çavuş tezkiresi mûcebince hâlâ çavuşlar kâtibi olan
Boşcanın oğlı Mustafa Çavuş‟a virilmişdür. Orman mevsimi ganemi sene 996 tarihinin
Fî 28 C Sene 996

245 / 558

Emri yazıb mezkûr Hızır Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 5 Receb Sene [9]96

Tâbi„ Kızlar ağası Mehmed Ağa

Bir sûreti Filibe ve Sofya

Zikr olınan iki kadılığının koyun kırıcık ganemlerin vakti ile getürmek Ömer
Çavuş tezkiresiyle Hızır Çavuş‟a virilmişdür. Sene 996 tarihinde olan koyun hidmetin
Fî 5 Receb Sene [9]96

245 / 559

Bâ-hatt-ı hümâyûn Hemân bir sûreti Selanik ve Siroz ve Yenice-i Vard[ar]


kâdîlarına Selanik ? kâdîsın ve begi kâdîlarına bu hidmet mukaddema matbah emîni
olan Ahmed Ağa‟nın karındaşına Mahmud Çavuş‟a virilmeğin ba„dehû Selanik kâdîsı
ve sancağı begi mektûb gönderüb Dergâh-ı âlî kapucılarından İbrahim içün yarar ve ehil
ve vukûfdur diyü bildirmeğin hatt-ı hümâyûn-i sa„âdet-makrûn ile mezkûr İbrahim

241
kapucıya virilmişdür. Sene 996 senesinde vâkı„ olan koyun hidmeti sürmesi nefs-i
Selanik‟de vâkı„ kapu ağası hazretlerinin atasına kendü İbrahim kapucıya virilmişdür.

Fî 5 Şa„bânu‟l-muazzam Sene 996

247 / 560

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Paşa‟ya virilmişdür.

Rakka beglerbegisine hüküm ki:

Bundan akdem Birecik Haleb‟e ilhak olınmak içün emr-i şerîfüm virilmişdi
hâliyâ yine Rakka‟ya ilhâk olınmak emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, emrüm üzre livâ-i mezbûr min-bâ„d Rakka‟ya tâbi„ olub
Haleb beglerbegisinden defteri alub vâkı„ olan tîmârların sen tevcih idüb tezkiresin
viresin ve Haleb beglerbegisine emr-i şerîfüm irsâl olınub livâ-i mezbûrun icmâl ve
mufassal defterlerin sana göndermek emrüm olmışdur. Hükm-i şerîfümle âdemin
gönderüb taleb idüb alasın.

247 / 561

Bu dahı Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Haleb beglerbegisine hüküm ki:

Hâliyâ Birecik sancağı Haleb‟e ilhak olınmak içün bundan evvel ol emr-i
şerîfüm virilmişdi. Lâkin Rakka‟ya ilhak olınması münâsib olmağın Rakka‟ya ilhak
olınub beglerbegisine emrüm virilmişdi. Buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, te‟hîr itmeyüb livâ-i mezbûrun icmâl ve mufassal defterlerin


Rakka beglerbegisinin hükm-i şerîfle varan âdemisine teslîm idüb avk ü te‟hîr
eylemeyesin ki defter müte„allık ahvâl görilüb mesâlih-i Müslimin mu„attal olub lâzım
gelmeye. Bu dahı Bir sûreti Birecik begine yazılmışdur.

242
248 / 562

Ehemm Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Ha

Estergon begine hüküm ki:

Hâliyâ evvel bahâr gelüb küffâr-ı hâksârın cibilletlerinde olan hıyânet


muktezâsınca hareketleri ihtimâli olmağın sancağında olan zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı
perâkende itmeyüb cümlesin sancağının hıfz ü hırâsetinde olub dîn ü devlet-i ebed-
peyvendüme müte„allık bir hidmet vâkı„ olub Südde-i sa„âdet‟üme arz idinceyedeğin
zamân mürûr itmek lâzım gelmekle Südde-i sa„âdet‟ümden hükm-i şerîf varmazdan
Budun beglerbegisi sana mektûbla âdem gönderüb mahall-i iktizâ itdüğine göre niçe
itmek lâzım gelürse beglerbegi sözine aslâ muhâlefet itmeyüb hidmetde bulınmak emr
idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda geregi gibi mukayyed olub sancağının hıfz ü


hırâsetde bir an ihmâl ü müsâhele itmeyüb dâ‟imâ sancağın askerile hâzır ü âmâde olub
anun gibi Budun beglerbegisinin cânibinden mektûb ile âdem gelüb ırz ü nâmûs-i
saltanatıma müte„allık bir hidmet ? müstakil emr-i şerîf gelmedi diyü ta„allül ü bahâne
itmeyüb iktizâ itdüği üzre hidmetde bulınasın ki hüsn-i ittihâd ü ittifâk olmağla inâyet-i
Hakkla memleket ü vilâyete a„dâ-yı hâksârdan zarar u gezend irişdirmeyüb serhâdlar
kemâl emn ü emân üzre olına. Ammâ sancağının zü„amâ vü erbâb-ı tîmârın yanına
getürmekde bir vechle tedbîr ü tedârük eyleyesin ki cemiyyet fermân olındı şekl
olmayub hemân zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı sancağın askeri yanında hâzır olalar hâricde
olmayalar ve sulh u salâha mugâyir vaz„ olmakdan ihtiyât olına.

Bir sûreti Budin beglerbegisine Yusuf

Bir sûreti Filek begi Korkud Beg‟e

Bir sûreti Seçen begi Mustafa Beg‟e

Bir sûreti Novigrad begi Yusuf Beg‟e

Bir sûreti Solnok begi Mehmed‟e

Bir sûreti Seksar begi Hüseyin'e

Bir sûreti Peçuy begi Ömer‟e

Bir sûreti Sigetvar begi Hasan'a

243
Bir sûreti İstolni Belgrad begi Ali'ye

Bir sûreti Mohaç begi Mustafa‟ya

Bir sûreti Kopan begi Ahmed‟e

Bir sûreti Simontorna begi Mahmud‟a

Bir sûreti Hatvan begi Mehmed‟e

Bir sûreti Segedin begi Hasan'a

Bir sûreti Sirem sancağı begine

Tımışvar‟a müte„allık olan sancaklar bunlardır: Bir sûreti [So]lnok begine, Bir sûreti
Çanad begine, Bir sûreti Güle begine, Bir sûreti Morava begine, Bir sûreti Yanova
begine

Bosna beglerbegisine müte‟allık olub aynı bu sûretler yazılan emirler bunlardır: Bir
sûreti Bir sûreti Zaçista begine, Bir sûreti İzvornik begine, Bir sûreti Klis begine, Bir
sûreti Pojega begine, Bir sûreti Kırka begine, Bir sûreti Hersek begine, Sefer Çavuş‟a
virilmişdür. Fî 5 B Sene [9]96

Bosna'ya tekrâr birer sûret yazılmışdur. Bir sûreti Zaçista begine, Bu dahı Bir sûreti
İzvornik begine, Bu dahı Bir sûreti Klis begine, Bu dahı Bir sûreti Pojega begine, Bu
dahı Bir sûreti Kırka begine, Bu dahı Bir sûreti Hersek begine.

249 / 563

Hod Efendi

Anadolu beglerbegine hüküm ki vilâyet-i Anadolu‟da vâkı„ olan kâdîlara


hüküm ki:

Memâlik-i mahrûsemde vâkı„ olan Haremeyn-i şerîfeyn evkâfının hasbî nezâreti


Daru‟s-sa„adetüm ağası olan iftiharü‟l-müluk ve‟s-selâtin Mehmed Ağa‟ya tevcih
olmışdur. Taht-ı hükûmetinizde olan evkâf-ı Haremeyn-i şerîfeyn teftîş ü tefahhus
olınub görilmek içün mâliye tarafından mufassal ve meşrûh hükm-i şerîfüm virilmişdür.
Buyurdum ki:

244
(Boşluk) Vardukda, bir ân ve bir sa‟at ihmâl ü müsâhele itmeyüb her birinüz
bi‟z-zât mukayyed olub ol emr-i şerîf muktezâsınca bir akça ve bir habbe zâyi„ ü telef
itdirmeyüb ve meşkûk ü mübhem nesne komayub aslı ve sıhhati üzre beyâza çıkarasın
bu bâbda mûmâ-ileyh Daru‟s-sa„adetüm ağasının şükr ü şikâyeti mesmû„-ı hümâyûnum
olsa gerekdir bir vechle mukayyed olub emr-i şerîfüm ve mûmâ[ileyh] ağanın mektûbu
mûcebince itmâm-ı mesâlih idüb ihmâl ü müsâhele ve avk ü te‟hîrden ve bir ferde
himâyet olınmagla mâl-i vakfdan bir habbe zâyi„ olmak ihtimâli olmakdan be-gâyet
ihtiyat ihtiyât ü ihtirâz eyleyesin. Fî 2 Receb

Ha Bir sûreti Karaman beglerbegisine [ve] defterdârına ve kâdîlarına

Hacı Bir sûreti Zülkadriye beglerbegisine

Bir sûreti Trablusşam beglerbegisine [ve] defterdârına [ve] kâdîlarına

He Bir sûreti Şam beglerbegisine

Ye Bir sûreti Basra

Feyzi Bir sûreti Budun beglerbegisine

He Bir sûreti Rum beglerbegisine

An Bir sûreti Tımışvar beglerbegisine [ve] defterdârına [ve] kâdîsına

Ehemm Bir sûreti Bağdad beglerbegisine

Ha Bir sûreti Yemen beglerbegisine

Der Bir sûreti Rakka beglerbegisine

Ayn Bir sûreti Musul beglerbegisine

Bir sûreti Şehr-i zol beglerbegisine

Bir sûreti Bosna beglerbegisine

Bir sûreti Haleb beglerbegisine

Bir sûreti Diyarbekir beglerbegisine

Şüca Bir sûreti Lahsa beglerbegisine

Ha Bir sûreti Erzurum beglerbegisine

245
Şüca Bir sûreti Van beglerbegisine

Bir sûreti Burusa kâdîsına ve sultân müderrisine

Bir sûreti Edirne kâdîsına ve sultân Selîm darü‟l-hadîs müderrisine

Bir sûreti umumen Rum-ilinde beglerine ve kâdîlarına

250 / 564

Bâ-hatt-ı hümâyûn

Bâ-müsvedde-i Ha

İçinde derç olan Çavuş‟a virilmişdür.

Ankara sancağında vâkı„ olan kâdîlara hüküm ki:

Sâbıka Karahisâr-ı Şarki sancağı begi İbrahim dâme izzuhû mektûb gönderüb
Ankara sancağında 995 tarihinde mîrî develer üzerine emîn olan hâssa sarâçlardan
Mehmed ve Ali‟nin ta„yîn alan Turgud nâm kimesne birkaç şerîri yanına cem„ idüb
deveci şâkirtlerinden birini mahrem avrete basdık diyü sancağı begi ve kâdîsın izni
olmayub ve şer„le katli icâ[b] ider hususı yoğiken ata sürüb siyâset itdirmekle mezbûr
sarâç Ali hilâf-ı şer„ niçesin katl-i nefs eyledünüz dimekle mezbûr dahı şer„ ? olub arpa
ve saman ve dıhn aldın akçesin virmedin diyü iki yük akçaya iltizâm eyledükde mezbûr
Ali ve Mehmed dahı kırk gün Ankara da durub arpa ve samanın sahibleri gelüb biz mîrî
akçamız alduk didiklerinde kâdî ma„rifetiyle muhâsebesin görilmişdür ve mezbûr
Turgud‟un mîrî cânibden tarh olınan pirinçden iki yük akça irsaliye‟ye dahı gadri
olmışdur diyü arz eyledüği ecilden bu hususın sıhhati ve hakikati üzre yirlü yirinde
teftîş ü tefahhus olınub arz olınmasın emr idüb buyurdum ki:

Dergâh-ı mu„allâ‟mçavuşlarından kıdvetü‟l-akrân Süleyman Çavuş zîde kadruhû


vardukda, bu hususa onat vechle mukayyed olub yirlü yirinde teftîş ü tefahhus idüb
göresin fi‟l-vâkı„ mezbûr deveci şâkirdi ma„rifet-i Şer‟ olmayub bî-günâh siyâset
olınduğı sahih midir ve mezkûr saraç Ali‟nin ve Mehmed'in re„âyâ vü berâyâ‟ya hilâf-ı
şer„-i şerîf zulm ü te„addîsi var mıdır nicedir yirlü yirinde tamâm sıhhat ü hakikat üzre
müşârun-ileyh çavuşum mübâşeretiyle teftîş ü tefahhus idüb dahı deveci şâkirdin siyâset
hususı ne vechle olmışdur ve saraç Ali'nin re„âyâya zulm ü te„addîsi var mıdır ve

246
mezbûr Turgud şirret ü şekâ[vet] ile meşhûr mıdır nicedir aslâ bir hususı ketm itmeyüb
ve meşkûk ü mübhem nesne komayub hakikat üzre yazub arz eyleyesin bu husus
sonradan ? kılınub görilse gerekdir şöyle ki hilâfı zuhûr eyleye anlara olacak ikâb
sizlere olmak mukarrerdür ana göre mukayyed olub cadde-i hakdan udûl eylemeyesin
anda habs olan Muharrem ve Hızır ve İbrahim ve Mehmed‟i müşârun-ileyh çavuşuma
koşub arzları ve sûret-i sicilleri ile Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki sonradan emrüm
ne vechle sâdır olursa mûcibi ile amel olına. Ammâ min-bâ„d çavuşuma tâbi„ olasın.

250 / 565

Bâ-müsvedde-i An Vav

Bostancı baĢına hüküm ki:

Hâlâ Tersâne-i âmirem mühimmatıyçün yigirmişer zirâ„ yüz aded tabân ve on


yedi zirâ„ dahi yüz aded tabân lâzım ü mühimm olmağın tedârük olınub Tersâne-i
âmireme gönderilmek emr idüb buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, bu bâbda onat mukayyed olub zikr olınan iki yüz aded
tabânı ber-vech-i isti„câl tedârük eyleyüb mu„accelen Tersâne-i âmireme irsâl ü îsâl
eyleyesin. Husus-ı mezbûr mühimmdir avk ü te‟hîrden ziyâde ihtiyât eyleyesin.

251 / 566

Emri yazılub Efendi mezkûr Hızır Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 28 C Sene 996

Mukaddemâ bizde Hod Mahmud Çelebî müsvedde idüb lakin sonra emri Efendi
hazretleri kendü hatt-ı şerifleriyle bu vechle tashîh eyledi. Vav

Anadolu ve Karaman ve Rum beglerbegilerine ve zikr olınan


beglerbegiliklerde olan sancak beglerine ve kâdîlarına hüküm ki:

Konya kazâsında Bayezid Çavuş ve Cebbar Kulı nâm kimesneler ba„zı


kimesnelerin evin basub emvâl ü erzâkın gâret ve kendülerin katl idüb ele getürilüb
ahvâlleri görilmek içün sen ki Karaman beglerbegisisinn sana ve kâdîya hitâben emr-i
şerîf irsâl olınmışdur. Lâkin mezkûrlar ele girmeyüb firâr itdükleri i„lâm olınmağın her

247
kangınızın taht-ı hükûmetinde bulınursa ele getürilüb mahall-i hadiseye gönderilmek
emrüm olmışdur. Buyurdum ki:

Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Hızır Çavuş zîde kadruhû vardukda,


mezkûrlar her kangınızın taht-ı hükûmetinde bulınursa ele getürilüb dahı mûmâ-ileyh
çavuşuma teslîm idüb teftîş olınmalarıyçün mahall-i hadiseye gönderesiz ihmâl ü
müsâhele itmeyesiz. Şöyle ki, bu def„a dahı taht-ı hükûmetinizde bulınub ele
getürmeyesin beglerbegilüginizde vâkı„ olan sâ‟ir hidmetin dahı buna kıyâs olınur bu
def„a be-her-hâl ele getürüb çavuşumla mahall-i hadiseye göndermekde ikdâm ü
ihtimâm eyleyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

251 / 567

Mezkûr çavuşa virildi.

Fî 28 C Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Hod Ha

Karaman beglerbegisine [ve] Konya ve Bayburd kâdîlarına hüküm ki:

Konya kazâsında Bayezıd Çavuş ve Cebbar Kulı nâm kimesneler ba„zı âdemleri
ile Hacılu nâm cemâ„atde Bahadır ve Mehmed ve Ahmed nâm kimesnelerin evin basub
kendülerin katl ve emvâl ü erzâkların gâret ve bu makûle fesâd ü şenâ„at eyledikleri
i„lâm olınmağın buyurdum ki:

Dergâh-ı âlî çavuşlarından Ca„fer Çavuş vardukda, mezkûrları hak taleb idenler
ile murafa„a idüb gaybet iderler ise şer„le buldırması lâzım olanlara buldırub bi-eyyi
vechin kân ele getürdüb dahı bir def„a görilüb fasl olmayub on beş yıl mürûr itmeyen
hususların dikkat ü ihtimâm ile teftîş idüb üzerlerine subût bulan hukukı ashabına
alıvirdükden sonra üzerlerine subût bulan mevâddın sûret-i sicilleriyle mukayyed ü
mahbûs Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin. Ammâ tamâm hakk üzre olub ahz [ü] celb
sebebi ile ehl-i fesâda himâyet ve kendü hallerinde olanlara ihânet itmekden ihtiyât
eyleyesin.

251 / 568

248
Bu dahı Fî 3 B Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i hazret Ha

Karaman beglerbegine ve Konya ve Bayburd kâdîlarına hüküm ki:

Konya kazâsından Bayezid Çavuş ve Cebbar Kulı nâm ehl-i fesâd Dergâh-ı
mu„allâ‟m çavuşlarından Hızır Çavuş mübâşeretiyle mahall-i hadisede teftîş olınmak
içün emr-i şerîfüm irsâl olınmışdur. Ol emr-i şerif mûcebince teftîş olınub hukuk-ı nâs
alıvirildükden sonra mukayyed ü mahbûs Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmesin emr idüb
buyurdum ki:

Vardukda, mezbûrlardan gelüb hak da„vâ idenlerin şer„le da„vâları görilüb


ashab-ı hukuka hakların alıvirildükden sonra mukayyed ü mahbûs mûmâ-ileyh
çavuşuma koşub Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin diyü emr yazılmışdur.

252 / 569

Mezkûr çavuşa virilmişdür.

Fî 7 Recebü'l-mürecceb Sene [9]96 Ha

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Silistre ve Çardaklu Prevadi ve Varna ve Tuzla ve Karaağaç ve Tekfurgölü


ve Baba Ġsakçı Maçin ve Birail ve Hırsova ve Hacıoğlu pazarı kâdîlarına hüküm
ki:

Müfettiş-i Prevadi kâdîsı zîde fazluhû mektûb gönderüb Silistre begi seferde
olub kâ‟im-makâm olanlar ehl-i fesâdı ele getürmeğe mukayyed olmayub celb ü ahz
sebebi ile niçelerine mu„în olmağla eşkıyâ tamâm hareket ve fesâd üzre olub evler
basub hatta kasaba-i Baba kâdîsının evin basub ve Kasaba-i Silistre‟de Akbıyık nâm
mütemevvil kimesnenin evin basub katl-i nüfûs ve gâret-i emvâl itmekle âmme-i
re„âyâ? olub bu makûle ehl-i fesâd ü eşkıyâ ele getürilüb haklarından gelinmek içün bir
yarar kimesne ta„yîn olınmasın taleb idüb ve husus-ı mezbûr içün Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Sinan Çavuş zîde kadruhû tamâm ehl-i vukûf ve yarardır diyü husus-ı
mezbûre müşârun-ileyh ta„yîn olınmak recâ itdiklerin arz itmeğin buyurdum ki:

249
Hükm-i şerîfümle vardukda, bu bâbda her birinüz mukayyed olub anun gibi ehl-i
fesâd zuhûr eyledikde müşârun-ileyh çavuşum hüsn-i tedbîr ü tedârükle ele getürmek
murâd idindikde her kangınızın taht-ı kazâsında ise geregi gibi mu„avenet ü muzâheret
idüb ele getürüb dahı bir def„a fasl olınan hususları hasımları muvâcehelerin teftîş
eyleyüb sâbit olan hukuki ashâbına alıvirdükden sonra ehl-i fesâddan sipâhî olanları
habs idüb arz eyleyesin olmayanları hakkında lâzım geleni yirine koyasın. Ammâ ahz ü
celb olınmağla ehl-i fesâd himâyet olınub ve kendü hallerinde olanlara dahl olınmakdan
hazer eyleyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

252 / 570

Pir Çavuş‟a verilib Vezir-i a‟zam hazretlerine gönderilmişdür.

Fî 6 B Sene 996

Bâ-müsvedde-i Dal Efendi Ha Bâ-hatt-ı hümâyûn

TrablusĢâm beglerbegisine hüküm ki:

Mektûb gönderüb sâbıka Selimiye sancağı begi olan Süleyman‟ın nefs-i


Hama‟dan Kasım nâm kimesne ile ve Seyyide nâm hatun ile ve dahı ba„zı kimesneler
ile da„vâları olmağın şer„le görilüb fasl olınmak içün Şâm muhâfazasında olan vezîrim
Sinan Paşa tarafından ve tekrâr Südde-i sa„âdet‟ümden vârid olan emr-i şerîf mûcebince
şer„-i şerîfe ihzâr olınub görilmek üzre iken mezbûre hatunun zevci Kasım ile yolda
giderken mîr-i müşârun-ileyh oğulları ve âdemleri ile üzerine hücûm idüb alemü‟n-nas
mîr-i müşârun-ileyh hançerle mezbûr Kasım‟ı maktûl mezbûrun oğulları gelüb i„lâm
itdikde âdemler gönderilüb ancak mîr-i mezbûr ele girüb âdemleri ve oğulları firâr idüb
ve katil-i mezbûr mîr-i mezkûr idüği udûl-i Müslimin şehâdeti ile sâbit olub hüccet-i
şer„iyye virilmeğin habs olınub müdde„ileri talebiyle arz olınduğın bildirdüğin ecilden
siyâset olınmak emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, te‟hîr ü tevakkuf eylemeyüb emrüm üzre siyâset eyleyüb


emr-i şerîfüm yirine varduğın yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin diyü emr-i şerîf
yazılmışdur.

250
Yazılub Sinan Çavuş‟a virilmişdür. Fî 16 B Sene [9]96 Bir sûreti dahı beglerbegisi dahı
bunda olmayub sefere gitmek ihtimâli olmağın kâ‟im-makâmı olub sâbıka Kilis begi
olan Hüseyin Beg‟e dahı vech-i meşrûh üzre emr-i şerîf yazılmışdur.

253 / 571

Emr yazılub Haydar Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 11 Receb Sene 996

Mukaddema Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Ca„fer Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 19 B Sene [9]96 Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Edirne kâdîsına hüküm ki:

Hâliyâ İstanbul darphânesinde akça kat„ olınmak içün üstâd lâzım olmağın
Edirne darphânesinde olan üstâdlar ber-vech-i isti„câl südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek
emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, aslâ vü kat„a te‟hîr ü terâhî itmeyüb Edirne‟de olan


darphâne üstâdların kaç nefer kimesne ise cümlesin âlât ve esbâblarıyla ber-vech-i
isti„câl mahmiyye-i İstanbul‟a irsâl ü îsâl idüb ve kaç nefer kimesne gönderilür ise ve ne
mikdâr âlât ve esbâbları var ise aynı ile yazub defter idüb mühürleyüb bile gönderesin ki
bunda geldükde ana göre yoklanub ma„lum ola diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

Ba„dehû Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Ömer Çavuş‟a virilmişdür. Fî 15 B Sene


[9]96

Ba„dehû ? Çavuş‟a virildi Fî 15 B Sene [9]96

Ba„dehû Mahmud Çavuş‟a virilmişdür. Fî 15 B Sene [9]96

Ba„dehû Ömer Çavuş‟a virilmişdür. Fî 15 B Sene [9]96

Bu dahı Bir sûreti Sidre kapsi kâdîsına

Bu dahı Bir sûreti Novabırda kâdîsına

Bu dahı Bir sûreti Üsküb kâdîsına

Bu dahı Bir sûreti Kratova kâdîsına

251
Bu dahı Bir sûreti Siroz kâdîsına

Bu dahı Bir sûreti Kucayne kâdîsına

Bu dahı Bir sûreti Belgrad kâdîsına

Bu dahı Bir sûreti Ohri kâdîsına

253 / 572

Kapu kethüdâsına virilmişdür. Bâ-tashîh-i hazret-i Efendi Vav

Demurkapu‟da olan vezîr Ca„fer PaĢa‟ya hüküm ki:

Vilâyet-i Buhara‟dan Âstâne-i sa„adet‟ümize gelen ilçileri mefâhirü‟l-emâcid


ve‟l-a„yân Hacı Bahadır Kulu ve Yaki Hacı zîde mecduhima ile vârid olan nâmede
mestûr olan umûr-ı cümle paye-i serîre arz olınub ilm-i şerif alem-şümul-i hidivânem
muhît ü şâmil olub ana göre cevâb-ı hümâyûnumla ol cânibe irsâl olınub hâlen Rakka
beglerbegisi olan Piyale dâme ikbalühû‟nun oğlı olub Hısn-ı Keyf begi olan Mehmed
dâme izzuhû koşılub irsâl olınmışdur. Buyurdum ki:

Vusûl buldukda, (Boşluk) te‟hîr ü terâhî itmeyüb müşârun-ileyha sana varub


vâsıl olduğı günde ırz u nâmûs-ı saltanatuma layık olduğı üzre mühimmâtların
görüvirüb ve kifâyet mikdârı yarar âdemler koşub vilâyet-i mezbûreye ulaşdırasız ki
sefer zamanı geçmedin vâsıl olub nâme-i hümâyûnumda mestûr olduğı üzre tedarike
mübâşeret eyleyeler.

Mezkur ? tabi„ Ağa ? mezkûr Ali Çavuş ? Haleb ve Karaman beglerbegisi ise seferlüdür
ve ? Nişancı Paşa hazretlerinin Karaman ve Haleb beglerbegiliklerine ba„zı
mukaddeması(?) içün tezkire mektûb virilmişdür bile cevâb getüre.

Nişancı Paşa emriyle işâret olınmışdur.

253 / 573

Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Ali Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 29 Receb Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i hazret-i Abd Efendi Vav

252
Sivas beglerbegisine hüküm ki:

Dergâh-ı âlî çavuşlarından Musa Çavuş oğlı Timur Çavuş Cellad Mehmed
oğulları Resul ve Mustafa ve Bekir ve Ömer ve tâbileri Abdülgâzi ve Abdülgani nâm
ehl-i fesâd beş nefer âdemler ile Tebriz seferine giderken alat-ı harble üzerine varub
mecrûhen katl eyledikleri ecilden şer„le görilmek içün Amasya müderrisi anla
Karahisar-ı Behram Şah ve Kelemfad kâdîlarına emr-i şerîf virilmek hasımları dahı
Sivas ve Sivas386 ili kâdîları bile görmek içün emr getürmekle bir yire cem„ olub fesâd ü
şenâ„atleri subut bulub hükm olınacak mahalde mezbûran kâdîlar garaz(?) nefslerine
tabi olub meclis itmekle davâları avk olub ve serdâr tarafından mezbûr Musa Çavuş
kayd ü bend ile gönderilmek içün emr vârid olmağla hâlâ hasımlarıyla ol cânibe varub
bi‟l-fi„l senin yanında oldukların i„lâm olındı. İmdi, mezbûr Musa Çavuş ve hasımları
südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek içün emr-i şerîf gönderilmişken te‟hîr olınub âdem-i
imtisal ve ihmale sebeb nedir buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, mezbûr Musa Çavuşı zikr olınan hasımları ile emr-i
sâbık mûcebince mu„accelen Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin ki ahvâlleri şer„le hakk
üzre görilüb ehl-i fesâdın haklarından geline bu bâbda mukayyed olub bir vechle özr ü
bahâne ve avk ü te‟hîr eylemeyesin.

Bir sûreti vech-i meşrûh üzre Serdâr‟a yazılub yazılmışdur ki hasımları olan kimesne ol
cânibe vardukları i„lâm olındı. Südde-i sa„âdet‟üme gönderilmek içün Sivas
beglerbegisine hükm-i şerîf gönderilmişdür eğer anda var ise kayd ü bend ile Çavuş‟a
koşub Südde-i sa„âdet‟üme gönderesin.

253 / 574

Beç ilçisinin üç nefer âdemine ulak hükmi buyurılmışdur.

Budun çavuşlarından Yusuf Çavuş bile gide diyü yazılmışdur.

253 / 575

Mehmed Çavuş‟a ulak hükmi Molla M

386
İki kez yazılmış

253
254 / 576

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi Vav

Serdâr Ferhad PaĢa‟ya hüküm ki:

Hâliyâ Südde-i sa„âdet‟üme gelen Buhara ilçileri kıdvetü‟l-emâcid ve‟l-a„yân


Bahadır kulu ve Hacı Yaki zîde mecduhû‟ya icâzet-i hümâyûnum virilüb yine ol cânibe
irsâl olınmaları lâzım olmağın Rakka beglerbegisi olan Piyale dâme ikbalühû‟nun oğlı
olub Hısn-ı Keyf sancağı begi olan kıdvetü‟l-ümerâi‟l-kirâm Mehmed dâme izzuhû‟ya
koşılub maân irsâl olınmışdur. Buyurdum ki:

Varub vusûl buldıklarında, müşârun-ileyhima ilçileri eğlendirmeyüb ırz u


nâmûs-ı saltanata layık olduğı üzre mesâlih-i mühimmelerin tedârük idivirüb dahı yine
müşârun-ileyh Mehmed dâme izzuhû‟ya koşub emîn ü sâlim vilâyet-i Şirvan‟a
ulaşdırasın. Bu bâbda Aleksandr han‟a dahı hükm-i şerîfüm yazılmışdur. İktizâ itdüği
üzre sen dahı mektûb virüb mu„accelen ulaşdırmağa sa„y eyleyesin ki sefer zamânı
geçmedin varub vilâyetlerine dâhil olub nâme-i hümâyûnumda mestûr olan hususın
tedârükinde olalar.

254 / 577

Emri yazılub kâtib Safa Çelebî‟ye virilmişdür.

Fî 10 C Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Ayn Vav

Sâbıka Çorum begi olub hâlen Çorum muhâfazasında olan Ġskender Beg ve
livâ-i mezbûre kâdîlarına hüküm ki:

Mektûb gönderüb livâ-i mezbûrda vâkı„ olan nevâhide eşkiyâ ve ehl-i fesâd
sûhte tâ„ifesi sâkin olub dâ‟imâ re„âyâyı rencîde itmekden hâlî olmamak ile fesâdları
ziyâde olub re„âyâya salgunlar salub katl-i nefs ve gâret-i emvâl idüb ve emred oğlanlar
çeküb bir tarîkle fukarâya zulm ü te„addî olub madamki eşkiyânın ve sûhte tâ„ifesinin
yirlü yirinde teftîş olınub haklarından gelinüb alakaları kat‟ olınmaz ise sûhte tâ„ifesinin
kal„ı ve cemiyetlerinin kam„ı müyesser değildir diyü ehl-i fesâdın muktezâ-yı Şer‟ üzre

254
haklarından gelinmek bâbında hükm-i hümâyûnum recâ itmeğin anun gibi ehl-i fesâd
teftîş olınub haklarından gelinmek emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda her birinüz bi‟z-zât geregi gibi mukayyed olub
göresiz ehl-i fesâd eğer sûhte tâ„ifesidir eğer gayrıdır teftîş ü tefahhus idüb dahı anun
gibi mezbûrlardan üzerlerine bi-haseb-iş-şer„-iş şerîf fesâdı zâhir olanlara kat„ân mecâl
virmeyüb muktezâ-yı şer„ zahîr üzre bir vechle haklarından gelesin ki sâ‟ir ehl-i fesâda
mûcib-i ibret ü nasihat vâkı„ ola. Ammâ bu bahâne ile sizde sûhte yatdı ve sûhte ve ehl-i
fesâda mu„âvenet ü muzâheret eyledük diyü kendü hallerinde olanlara dahl olınub ve
fesâd üzre olanlar celb ü ahz olınmağla bi‟l-cümle bu bahâne ile fukarâya zulm ü te„addî
itmekden hazer idüb bu bâbda dikkat üzre olub şer„-i şerîfe ve emr-i hümâyûnuma
muhâlif iş olmakdan ihtirâz üzre olasın.

255 / 578

Dîvân‟da emri yazılub Nişâncı Paşa hazretlerine virilmişdür.

Fî 16 Receb Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i nişancı paşa bâ-müsvedde-i(?) Halil Ağa göre yazılmışdur.

Hâlâ tuğrâ-yı Ģerîfüm hidmetinde olan (BoĢluk) PaĢa‟ya ve sâbıka


Karaman‟ın hazine defterdârı olan Mustafa‟ya hüküm ki:

Bundan akdem Trablusşâm beglerbegiliğinin tahrîri Hacı Kasımoğlı Mehmed‟e


fermân olub divân-ı hümâyûnum kâtiblerinden Mustafa kâtibta„yîn olınub fermân
olınan elviye-i tahrîr ü tevzî„ idüb Südde-i sa„âdet‟üme geldikde bundan akdem Hama
begi olan Mehmed bir tarîk ile kendüye tashîh itmek üzre defterleri alub ba„dehû Kara
yazıcı dimekle ma„rûf kimesne bir tarîk ile ol dahı mübâşir olub bu uslûb üzre miri
sekiz yıl olub henüz ? olub defteri teslîm-i hazine olmayub ve geçen senede altmış
neferden ziyâde zü„amâ vü erbâb-ı tîmâr Südde-i sa„âdet‟üme gelüb mezkûr Hacı
Kasım oğlundan şekva idüb ahara bize tevzî„ itdüği üzre virdüği tezkirelere kabil olduk
berât idüb sefere gidelüm heman beg tebdîl ü tağyir itmeyüb diyü rızâ gösterdükleri
ecilden defteri ana göre beyâz idüb teslîm ide diyü mezkûra tenbîh olındıkda girü tebdîl
ü tağyir idüb vech-i meşrûh üzre tevzî„ olınmak ve kadîmi hâssından ihrâc eyledüği girü
hâs defterine kayd olınub hâssa-i bedel alduğı ol hâsları virildüği kimesnelere virilüb

255
müşârun-ileyhe emr idüb virdüği yüz elli bin akçanın yüz bin akçası bundan akdem hâs
olmak içün hükm-i şerîf virilüb ve mukaddemâ reis olan Hamza‟ya virdüği hâs olmak
ve defterin ana göre tashîh olınmak emr idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Sen ki defterdârsın, fermân-ı şerîfüm üzre zikr olınan defteri alub
kâtib-i mezbûrı getürdüb müşârun-ileyh ma„rifeti ile tetebbu„ idüb göresin kadîmi
hâssımdan kimesne virmiş ise girü hâs idüb ana göre bedel-i has itdüğinden alduğın
hâssa bedel viresin. İfrâzdan müşârun-ileyhe virilüb yüz elli bin akçadan tasarrufunda
olan elli bin‟den mâ„adâ mukaddemâ hâs olan yüz bin akçasın kemâ-kân hâs idüb
mûmâ-ileyh Hamza‟ya virilib dahı hâssa kayd eyleyüb andan mâ„adâ Südde-i
sa„âdet‟üme gelüb şekva iden altmış iki neferin virdüği tezkireleri mûcebince eğer berât
idenler ve eğer henüz tezkireleri olanları kâtibinden su‟âl idüb andan sonra tebdîl ü
tağyir itmiş ise girü virdüği tezkire mûcebince anların dahı kaydların tashîh idüb icmâli
yazılub Südde-i sa„adet‟üme viresin.

255 / 579

Vezîr-i a‟zam hazretlerine tâbi„ Hasan Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 10 B Sene 996

Bâ-müsvedde-i Safa Çelebî Vav

ġâm beglerbegisine ve defterdârına hüküm ki:

Hac-ı şerîf yolında huccâc-ı Müslimin hıfz ü hırâset içün Şâm yeniçerilerinden
ve Şâm ve Haleb hisar erenlerinden cümle iki yüz nefer kimesne ta„yîn olınu[b] gelüb
hıfz ü hırâset iderlerken hâliyâ Dergâh-ı âlî yeniçerilerinden elli altmış nefer yeniçeri
hac-ı şerîfe getirir diyu icâzet alub ol cânibe vardıklarında biz dahı yeniçeriyüz sa„irler
gibi bize de deve ve zahîre gerekdir diyüb niçesi pîr amel-mande ve sabi olmağla
hidmete iktidârları olmayub ve niçe ecnebileri dahı getürüb bunlar dahı bizdendir diyü
deve ve zahîre alub hidmet vâkı„ olub teklîf olındıkda vech-i meşrûh üzre biz pîr ve
sabiyüz diyü hidmete kâdir olmayub hidmete kâdir olanlar dahı biz hacca geldük
hidmete gelmedik diyü özür idüb hidmet iden kimesnelerin deve ve zahîrelerin biz
hidmet ideriz diyü beratlar alub ta„yîn olınan kimesneler bu vechle gidemeyüb huccâc-ı

256
Müslimin hıfz ü hırâset olınmağa mecâl olmamağın mallarına ve canlarına dâ‟imâ zarar
ü ziyândan hâlî olmaduğı i„lâm olınmağın buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda her biriniz bi‟z-zât onat vechle mukayyed
olub kadîmden hac-ı şerîf yolında huccâc-ı Müsliminin hıfz ü hırâseti içün ta„yîn olınan
Şâm yeniçerileri ve Şâm ve Haleb hisar erenlerine virilügelen deve ve zahîrelerin virüb
hac-ı şerîfe gönderüb gereği gibi huccâc-ı Müslimini hıfz ü hırâset itdirüb mezbûrlara
virilügelen deve ve zahîre olıgelene muhâlif min-bâ„d ahardan bir ferde virmeyüb ve
kimesneyi dahl ü ta„ârruz itdirmeyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

256 / 580

Vezîr-i a‟zam hazretlerine tâbi„ Hasan Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 10 B Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i Safa Çelebî Vav

ġâm beglerbegisine ve kâdîsına ve defterdârına ve ġâm emir-i hâccına


hüküm ki:

Hac-ı şerîf yolında bir kimesne fevt oldıkda terekesin vârislerine ve yâhûd
vâsilerine virilüb vârisi ve vasîsi olmayanların muhallefâtın beytü‟l-mâlcı zabt eyleye
diyü mü‟ekked emr-i şerîf virilüb huccâc-ı Müsliminden bir ferd rencîde vü remîde
olınmayub cemi„an fukarâ ve sulahâ eyyâm-ı adâlet‟ümde refâhiyet üzre hac iderlerken
hâliyâ beytü‟l-mâlcılar ve Kaflı(?) kâdîsı olanlar hac-ı Müslimine olkadar zulm ü
te„addî iderler ki nısf mikdârı ve dahı ziyâde mâllarını telef olub zikr olınan emtiaların
teslîmlerine nazır olınsa beşer altışar bin akça olmayub kendü masrafları mîrî
cânibinden yigirmi otuz bin akça olub bu makûle zulm ü te„addîlerinin nihâyeti
olmayub huccâc-ı Müsliminden biri vefât eyledikde çadır vârisleri olan kimesneler emîn
ve kâtib ve kâdî havfından mâlımıza ve ırzımıza halel olmasun diyü müteveffânın techîz
ü tekfîn itmeyüb ve namazın kılmayub çâdır içinde defn itdikleri i„lâm olınmağın
buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bu bâbda onat vechle bi‟z-zât mukayyed olub beytü‟l-
mâl emînine ve kâtibine tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki anun gibi huccâc-ı Müsliminden
biri vefât eylese terekesin eğer vârisleri mevcûd bulınursa vârislerine veyâ vasîlerine

257
teslîm olınub hilâf-ı şer„-i şerîf dahl ü ta„ârruz itmeyüb ve huccâc-ı Müslimin ta„cîz ü
tazyîk eyleyeler ve hac-ı şerîf yolında kâdî olanlara tenbîh ü te‟kîd eyleyesin ki kimesne
gelüb kısmet itdirmek taleb eylemedin hac-ı Müslimine ol vechle zulm idüb herkez
istedikleri gibi kısmet itmeyüb ve terekesi kısmete muhtâc olanlardan ziyâde resm-i
kısmet almayalar. Şöyle ki, emrüme muhâlefet itdikleri istimâ„ olına mes‟ûl ü mu„âteb
olmanız mukarrerdür. Ana göre kemâl-i tekayyüdle mukayyed olub eyyâm-ı adâlet
sa„âdet-encâmımda huccâc-ı Müslimine zulm ü te„addî itdirmeyesiz ki kemâl-i refâhiyet
ile hac ? varub edâ idüb devâm-ı devlet-i ebed peyvendim ed„iyesine iştigâl üzre olalar
diyü emir yazılmışdur.

256 / 581

Dîvân‟da mezkûr Hacı Mehmed Çavuş‟a virilmişdür.

Fî 8 Ş Sene 996

Bâ-müsvedde-i Dal Efendi Vav

ġâm beglerbegine ve defterdârına hüküm ki:

Sâbıka Nablus sancağı begi iken Aclun sancağı virilen fevt olan Hüdaverdi
Beg‟in varis-i ma„rûfı olmaduğı i„lâm olmağın vâkı„ olan metrukâtı nakîr u kitmîr ne
mikdâr nesnesi var ise bey„-i min yezîd olınub bahâsı mîrî içün kabz olınmak emr idüb
buyurdum ki:

Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Hacı Mehmed Çavuş zîde kadruhû vardukda,


te‟hîr ü tevakkuf itmeyüb geregi gibi mukayyed olınub müteveffâyı müşârun-ileyhin
vâkı„ olan iki devesi ve katırı ve sâ‟ir metrukâtı her ne ise defter olınub müşârun-ileyh
çavuşum ma„rifetiyle bey„-i min yezîd olınub mîrî içün alub kabz idesin ve ne mikdâr
akça tahsîl olınub ve ne mikdâr metrukâtı var ise defter idüb bir sûretin yazub müşârun-
ileyh [çavu]şile Südde-i sa„âdet‟üme gönderüb arz eyleyesin diyü yazılmışdur.

257 / 582

Emri getüren kimesneye virilmişdür. Fî 10 C Sene [9]96

258
Sene 996 tarihinde bu vechle emr virilmiş amma nihayet sancak begi ? Sancak begi
yazısı aynıyla emri yazılmışdur.

Ankara sancağı begine ve Ankara kâdîsına ve Çukurcak kâdîlarına hüküm


ki:

Kazâ-i mezbûrdan kudât ve müderrisin Dergâh-ı mu„allâ‟ma mahzar gönderüb


bundan akdem küfrüne hükm olınub katl olınan binti oğlı Hasan nâm kimesnenin
hemrâzı olan Taşçı oğlı Yusuf nâm kimesne zındıkdır haşr ü neşri inkâr eyleyüb şaki ve
şerîr olub hazf(?) vâcib ve lâzımdır diyü bildirdikleri ecilden mezkûrun ahvâli şer„le
teftîş olınmak emr idüb buyurdum ki:

Hükm-i şerîf vâcibü‟l-ittibâ„umla vardukda, mezbûrun ahvâlin bî-garaz ve


mütedeyyin kimesnelerden teftîş ü tefahhus idüb göresin fi‟l-vâkı„ mezbûrun rafız ve
ilhadı şer„le sâbit ve zâhir olursa sipâhî ise habs idüb ahvâlin sübût bulduğı üzre yazub
arz eyleyesin değil ise ol bâbda şer„-i kâvim ile amel olub şer„-i şerîfe muhâlif iş
olmakdan ve bi‟l-cümle cadde-i Hakkdan udûl ve inhiraf eylemekden hazer eyleyesin.
Şöyle bilesin.

257 / 583

Dîvân‟da emri yazılub kendü[ye] virilmişdür.

Fî 29 Receb Sene 996 Bâ-müsvedde-i hazret-i Nişâncı Paşa Vav

Gediz kâdîsına hüküm ki:

Halen tuğrâ-yı şerîfüm hidmetinde olan Mehmed Paşa‟nın Göynük kazâsında


emlâkin ve ba„zı hâsların zabt idüb su-başısı Hüseyin‟in muhâsebesi görüldükde
zimmetinde hayli akça zuhûr idüb südde-i sa„âdet‟üme getürdüb su‟âl olındukda akçayı
karındaşı Hacı ile eve gönderdüm diyü cevâb virüb evi dahı taht-ı kazânda Gümüş nâm
karyede olub Hüseyin bunda habs olınub buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle mübâşir ta„yîn olınan Dergâh-ı Mu„allâ‟m çavuşlarından


kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân Süleyman Çavuş zîde kadruhû vardukda, mezkûr Hacı ele
getürüb alub gitdüği akçayı aynı ile çıkardub mezkûr çavuşa teslîm eyleyesin eğer inkâr
iderse eğer Hüseyin evindedir eğer Hacı evindedir buldırub şer„le aratub zuhûra getürüb

259
ve eğer habs ider kazîyyeye müncer olursa arz eyleyesin. Vârık Mehmed nâm hidmetkâr
ile dahı Sultan önünde bir tahirde dört at ve birkaç kısrak komış anı alub evine
eylenmek içün götürmüş mezkûr evinde Mehmed‟i dahı her ne tarîk ile olursa ele
getürüb ol atları ve kısrakları buldırub müşârun-ileyh çavuş‟a teslîm eyleyesin ve anunla
da akça göndermiş alub gitdüği akçayı buldurub çavuşa teslîm eyleyesin. Eğer at
akçadır ne mikdâr nesne bulınursa defteri ile teslîm eyleyesin. Sicile kayd idesin sûret-i
sicili gönderesin.

257 / 584

Arz getüren âdeme virilmişdür. Topakkadı nam kâdînun âdemleridir.

Tahriren Fî Evâhır-i Cemâziye‟l-âhir Sene 996

Bâ-hatt-ı hümâyûn Bâ-tesvîd-i hazret-i Efendi

Kıbrıs beglerbegisine hüküm ki:

Mektûb gönderüb içil sancağında Mud nâm kasaba sâkinlerinden Hacı Seydi
nâm kimesne şirret ü şekâ[vet] üzre olub dâ‟imâ tezvîr ü telbîs itmeğin ahar vilâyete
sürgün olmak içün defe„âtle evâmir-i şerîfüm virilmeğin ele gelmeyüb gaybet idüb
hâliyâ kemâ-kân ifsâd üzre olmağın sürgün olmak içün emr-i şerîfüm recâsına arz
itdüğin ecilden buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, mezbûrı ele getürüb dahı bî-garaz kimesnelerden teftîş ü


tefahhuz idüb göresin fi‟l-vâkı„ arz olınduğı üzre mezbûrun fesâd ü şenâ„ati olduğı
şer„le sâbit ü zâhir olub nefy-i beled olmasın icab ider hâlî var ise üzerine sâbit olan
mevâddı sicill idüb sûreti sicilleriyle ahvâlin yazub Südde-i sa„âdet‟üme arz eyleyesin
ki sonra ne mahalle sürgün olması iktizâ iderse ana göre emr-i şerîfüm virile ammâ hakk
üzre olub garaz ü ta„assub ile hilâf-ı vâkı„ kaziyye arz olınmakdan ziyâde ihtiyât
eyleyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

257 / 585

Emri yazub Dîvân‟da Efendi hazretlerine virilmişdür.

Fî Gurre-i Ş Sene [9]96

260
Bâ-müsvedde-i Mu Ha

Sâbık ġâm eyâletiyle vezîr olan Sinan PaĢa‟ya hüküm ki:

Hâliyâ varub Kuds-i Şerîf‟de mütemekkin olman münâsib görilmeğin


buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, fermân-ı şerîfüm üzre varub Kuds-i şerîfde


mütemekkin olub devâm-ı devlet ve kıyâm-ı izz ü rif„atüm ed„iyesine iştigal üzre olasın
diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

258 / 586

Bâ-tesvîd-i hazret-i Efendi

Koca-ili begine hüküm ki:

Hâliyâ derya muhâfazasıyçün irsâl olınan kadırgalar Rodos begi olan Receb
Beg‟e varub mülâki olıncaya değin sen serdâr olub görüb gözetmek emr idüb
buyurdum ki:

[Boşluk] Vardukda, zikr olınan kadırgalar müşârun-ileyh Rodos begi Receb


dâme izzuhû‟ya varub mülâki olıncaya değin sen serdâr olub yolda görüb gözedüb
geregi gibi hıfz ü hırâset idüb inâyet-i Hakkla a„dâ-yı hâksârdan zarar u gezend
irişdirmemek bâbında envâ„-i mesâ„i-i cemîle zuhûra getüresin diyü emr-i şerîf
yazılmışdur.

258 / 587

Bu dahı

Rodos begi Receb Beg‟e hüküm ki:

Hâliyâ derya muhâfazasıyçün irsâl olınan kadırgalara seni serdâr nasb idüb lakin
kadırgalar sana varub vâsıl olıncaya değin bi‟l-fi„l Koca-ili begi olan Mustafa dâme
izzuhû baş ve buğ ta„yîn olınmışdur. Buyurdum ki:

Müşârun-ileyh ile zikr olınan kadırgalar sana varub vâsıl oldukda emrüm üzre
cümlesine serdâr olub dahı derya da hıfz u hırâseti lâzım olan yirleri görüb gözedüb

261
umûr-ı muhâfazada bir vechle ikdâm ü ihtimâm eyleyesin ki inâyet-i Hakkla derya
yüzünde yürüyen ehl-i islâm gemilerine a„dâ-yı bed-rey‟den zarar u gezend
irişdirmemek bâbında envâ„-i sa„y ü ihtimâm eyleyesin ve derya mevsimi geçüb
hidmet-i muhâfaza tamâm olub kadırgalar içerü gelmelü oldıklarında sen anda Rodos‟da
kalub kadırgaları müşârun-ileyh Mustafa dâme izzuhû‟ya teslîm eyleyesin ki emîn ü
sâlim getürüb tersâne-i âmire‟ye teslîm eyleye diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

258 / 588

Bu dahı

Koca-ili begi Mustafa Beg‟e hüküm ki:

Hâliyâ derya muhafazasıyçün sıyçün387 irsâl olınan kadırgalar Rodos begi olan
Receb dâme izzuhû‟ya varub mülâki olıncaya değin sen serdâr ta„yîn olınub lakin
kadırgalarda olan eğer kapum kulları ve eğer yeniçeriler ve cebeci vü topcu ve
gayrılardır lâzım olan umûr-ı mühimmede cümlesi sana tâbi„ olub inâd ü muhâlefet
idenler ? eylemek emrüm olmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, anun gibi kadırgalarda olan kul tâ„ifesinden ve yeniçeri ve


gayrıdır dirlik tasarruf idenler umûmen sana tâbi„ olub vech ü münâsib gördüğin üzre
uğûr-ı hümâyûnumda geregi gibi hidmet eyleyeler. Emrüme mugâyir inâd ü muhâlefet
idenler her kimler ise yazub arz eyle ki iktiza itdüğe göre cezâları virile diyü emr-i şerîf
yazılmışdur.

258 / 589

Sâbıka Trablusgarb beglerbegisi Mehmed dâme ikbalühû‟ya hüküm ki:

Bu sene-i mübâreke de derya yüzüne donanma-ı hümâyûnum gönderilüb senün


dahı derya ilminde mehâretin olduğı ecilden muhâfaza hidmetde bile olman emr idüb
buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda mukayyed olub tasarrufunda olan kadırgalar küllî


varub Rodos begi olan Receb dâme izzuhû‟ya mülâki olub dahı iktizâ itdüğe göre hüsn-i

387
İki kez yazılmış

262
ittihâd ü ittifâkla uğûr-ı hümâyûnumda vâkı„ olan hidmetde bezl-i makdûr eyleyesin ki
in-şâ‟allâhü te„âlâ memulünden ziyade envâ„-i inâyet-i aliyye-i hüsrevânemle behre-
mend ve [ber] murâd olman mukarrer ü muhakkakdır diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

259 / 590

Bâ-müsvedde-i hazret-i Efendi

Mısır beglerbegisine hüküm ki:

Vilâyet-i Mısır‟a varub dâhil olaldan berü emvâl-i hâssanın tevfîr ü teksîrinde ve
re„âyâ vü berâyânın zabt ü siyânetinde ve ehl-i fesâdın kemâ hu hakkı [hu](?) hakkından
gelmekde dikkat ü ihtimâmın zuhûra gelmeğin hakkında mezîd-i inayetüm zuhûra
getürüb iki sevb hil„at-ı fâhire inâyet idüb irsâli hususı Südde-i sa„âdet‟üm
müteferrikalarından kıdvetü‟l-emâcid ve‟l-ekarim ilâ-[a]hirihî Piri kethüdâ zîde
mecduhû‟ya ta„yîn olınmışdur. Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, zikr olınan hil„atları giyüb envâ„i ta„zim ve ikrâm ve ihsân
tekrim ve ihtirâm ile giyüb dahı min-bâ„d mâlımın tevfîr ü teksîri ve re„âyâ vü
berâyânın zabt ü siyânet ve ehl-i fesâda himâyet olınmayub şer„le haklarından gelinmesi
bâbında envâ„i mesâ„i-i cemîle zuhûra getüresin.

259 / 591

Emri yazılub kendülerine teslîm olunmuşdur.

Fî 8 Ş Sene 996

Bâ-müsvedde-i hazret-i Nişâncı Paşa müsveddesi kendüleri alıkodı. Vav

Hamâ ve Hıms kâdîlarına hüküm ki:

Hâliyâ tuğrâ-yı şerîfüm hidmetinde olan Mehmed Paşa dâmet mealiyehû‟nun


taht-ı kazânuzda hâsların zabt idüb Hurrem su-başı bundan akdem Şâm yeniçerisi olub
tîmâra çıkan Arslan nâm kimesne girü bir tarîkle gedüğin mukarrer idüb mezbûr
Hurrem su-başı yanına alub ba„zı karyeler zabt itdirüb andan mâ„adâ mezkûr Hurrem‟in
Mustafa nâm mısri hidmetkarı ve Hasan nâm hidmetkarı re„âyâsına te„addî eylediklerin
istimâ„ idüb mezkûrlar ele gelüb re„âyâsından da„vâ-yı hakk ider kimesne var ise şer„le

263
görüb sâbit olan hakları alıvirilüb kendüler habs olub ahvâlleri arz olınub ol bâbda
Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân Mehmed Çavuş mübâşir
olmak murâd itmeğin mezkûr Arslan‟ın girü gedüği alınub ahvâlleri görilmek emr idüb
buyurdum ki:

Hükm-i şerîfümle müşârun-ileyh çavuş vardukda, aslâ te‟hîr itmeyüb mezkûr


çavuşa mezbûrları ele getürdüb dahı habs itdirüb bu yeri müşârun-ileyhin hâslarından
zabt itdüği karyeler halkından hilâf-ı şer„ ve kânûn nesnelerin almışlar ise ba„de‟s-subût
hükm idüb alıvirüb sen ki çavuşsın, habsden ıtlâk itmeyüb ahvâllerin arz itdirüb sonra
mezkûrlar hakkında fermân-ı şerîfüm ne vechle sâdır olursa amel eyleyesin. Bu bâbda
ihmâl ve himâyet eylemeden hazer eyleyesin ve mezkûrlarda vezîr müşârun-ileyhin dahı
hakkı sâbit olur ise hükm idüb müşârun-ileyh âdemine alıviresin.

260 / 592

Emr yazılub Dergâh-ı âli çavuşlarından Ali Çavuş‟a virildi.

Fî 10 Muharrem Sene 996

Bâ-müsvedde mukaddemâ olan müsveddelerden nakl olmuşdur.

Bağdad eyâletiyle vezîr olan Sinan PaĢa‟ya ve Bağdad‟da olan sancak


beglerine ve zikr olınan sancaklarda olan azeb ağalarına ve dizdârlara hüküm ki:

Taht-ı hükûmetinizde olan kal„aların neferatında ve yât ü yerâkların da mahza


ihmâl ü müsâhele sebebi ile kusûr ve noksan üzre olub düşen gedikleri hariç vilâyetde
kendü hevâsında ve sabi ve amel-mândelere akça ile virilmekle kal„alar yoklanmayub
ve yât ü yerâklarının ekseri sancak begleri ve dizdârlar kendü mühimmâtları içün
kullanub ve ba„zısın tebdîl ü tağyîr itmek lâzım geldikde amele gelür yerâk
bulınmamağla kal„aların hıfz ü hırâseti ahvâli müşkil olub el-iyâzü billâhi te„âlâ
a„dâ‟nın bir hareketi olursa tedârüki kabil olmaduğı i„lâm olınmağın taht-ı
hükûmetinizde olan kal„alar umûmen yoklanub görilmek içün Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından kıdvetü‟l-emâsil ve‟l-akrân Hasan Çavuş zîde kadruhû irsâl olınmışdur.
Buyurdum ki:

(Boşluk) Vardukda, bu bâbda ihmâl ü müsâhele ve ta„allül ü bahâne itmeyüb


sancaklarınıza tâbi„ olan kal„alarda vâkı„ olan hazîne ve bârût ve cebe-hâne ve yât ü

264
yerâğı müşârun-ileyh çavuşum mübâşeretiyle yirlü yirinde yoklayub dirlik alanlarının
ve hidmete kâdir olmayanların gediklerin kul oğullarından yarar ve hidmetlerinin
uhdesinden gelür kimesneler arz eyleyüb anun gibi dizdârların ihmâl ü müsâheleleri ve
hiyânetleri sebebi ile amel-mânde ve zâyi„ olmuş âlat ve cebe-hânedir eğer hazînedir
kangı dizdâr zamânda olmışdur ve feth-i hâkânîden berü her kal„ada ne mikdâr hazîne
ve cebe-hâne ve yât ü yerâk konılub ve hâlâ yoklandıkda ne mikdâr mevcûddur aynı ile
defter idüb ihmâl ü müsâhelesi ? zuhûr idenlerin isimleri ile yazub arzların müşârun-
ileyh çavuşumla gönderesin ki ağalıkları alınub ahara virilüb kendülerin haklarından
geline ve kadîmden ta„yîn olınan yât ü yerâğı ve cebe-hâne ve hazîneyi kemâ-kân yirlü
yirinde mevcûd bulınan ağalardan ve dizdârlardan hidmetlerinde mukim ü müstakim
olanların dahı başka defter idüb müşârun-ileyhe viresin ki ol asıllara dahı hidmetleri
mukâbelesinde geregi gibi ri„âyet olına. Müşârun-ileyh çavuşum her vechle
mutemedün-aleyh olub şükr ü şikâyeti makbûl ve mesmû„ olanlardandır. Her biriniz ana
göre mukayyed olub bir vechle tedârük idesiz ki sonra özür ve bahânenüz makbûl
olmayub mu„âteb ü mu„âkab olursız ve bi‟l-cümle müşârun-ileyh gelüb beglerin ve
dizdârlardan ve ağalardan müsa„ade ve muamele olmayub ihzârda ta„allül idüb sağir ve
amel-mandeler yirine ahar kimesne gösterdeler ve her kal„aya bi‟z-zât çıkub görmeye
komadılar diye cümlenüz mes‟ûl olub sancaklarınız ve ağalıklarınız ahara virilür bilmiş
olasız cümlenüz bu bâbda mukayyed olub eğer neferâtdır ve eğer hazîne ve bârût ve yât
ü yerâk cümlesin aynı ile müşârun-ileyh çavuşum ma„rifetiyle defter idüb mühürleyüb
çavuşuma teslîm idüb gönderesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından Hüseyin Ağa‟ya virilmişdür. Fî 10 S Sene 996

Bu dahı Bir sûreti Basra beglerbegiliğinde olan kal„aların yoklaması içün vech-i meşrûh
üzre emr yazılmışdur.

Bu dahı Bir sûreti Lahsa beglerbegiliğinde olan kal„aların yoklaması içün emr-i şerîf
yazılmışdur vech-i meşrûh üzre

Bir sûreti Budun beglerbegiliğinde vâkı„ olan kal„aların yoklaması içün vech-i meşrûh
üzre emr yazılmışdur.

Dergâh-ı âlî çavuşlarından Mustafa Çavuş‟a virilmişdür. Fî 10 S Sene [9]96

Bir sûreti Bosna beglerbegiliğinde vâkı„ olan kal„aların yoklaması içün vech-i meşrûh
üzre emr yazılmışdur.

265
Bu dahı mezkûr Mustafa Çavuş'a virilmişdür. Fî M[ezbur]

Bir sûreti Tımışvar beglerbegiliğinde olan kal„aların yoklaması içün vech-i meşrûh üzre
emr yazılmışdur.

Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti Bir sûreti

261 / 593

Sâbık Musul beglerbegisi olan Melek Ahmed‟e hüküm ki:

Hâliyâ senün ve Alaaddin‟in ve cümle tevabi ve âdemlerinüzin uhdelerinde olan


mukâta„at ile bel„iyyât ü ketmiyyâtların ba„zı şurûtla hâlâ Musul beglerbegisi olan
Hasan dâme ikbalühû ? ? ve Mehmed ve Hasan ve Hüseyin ve Süleyman dâme izzuhûm
beş yüz bin filoriye iltizâm eyledükleri ecilden şart ve iltizâmları üzre şer„le teftîş olman
içün Diyarbekr beglerbegine ve Amed kâdîsına ve Diyarbekr defterdârına mufassalan
emr-i şerîfüm virilüb irsâl olınmışdur sen dahı kalkub Amed‟e varub teftîş olman emr
idüb buyurdum ki:

(Boşluk) Vusûl buldukda, bir ân ve bir sa‟at te‟hîr eylemeyüb mukâta„ana


müdahil olan âdemler ve tevabilerinle kalkub Amed‟e varub mufassalan virilen emr-i
şerîfüm mûcebince şer„le teftîş olınub zâyi„ ü telef olan mâl-i mîrî cem„ ve tahsîl olınub
özür ve bahâne eylemeyesin. Şöyle ki, emr-i şerîfüme itâ„at itmeyüb kendüler ve
âdemlerinle mahall-i ma„mûre varub teftîş itdirilesin. Aslâ beyân olınacak özrün makbûl
olmayub eşedd-i ikâbla mu„âkab olman mukarrerdür. Ana göre mukayyed olub eğer
kendündir ve eğer mukâta„ana mübâşir olan âdemlerinüzdir harice gitmeğe komayub
varub şer„le teftîş itdiresin.

261 / 594

Kendü halinde olanlara hilâf-ı emr dahl ü ta„arruz olınmaya

Livâ-i Beyşehri‟nde karye-i Falandan Muhyiddin halife müfessir ü muhaddis ü


vâ„iz ü nâsih kimesne olub ba„zı talebe‟ye ta„lîm-i ulûm-ı diniye iderken ehl-i örf tâ‟ife-
i siyâset sûhteye ders vir(ir)sin diyü rencîde itmekden hâlî değillerdir imdi şol

266
kimesneler ki talebelerdir kendü halindedir yarar kefîller ile tahsil-i ilm eyleyeler
kimesne rencîde eylemeye diyü mü‟ekked emr-i şerîf taleb olınur.

262 / 595

Emri Vezîr-i a‟zam hazretlerinin kapucularından Veli‟ye virilmişdür.

Fî 16 Ş Sene [9]96

Bâ-müsvedde-i An emri yazılub gönderilmişdür emrinden kayd olındı. Vav

Silistre kâdîsına hüküm ki:

Silistre‟den Darende Mustafa nâm kimesne gelüb şöyle arz-ı hâl eyledi ki
Silistre begi‟nin pazara gideni olan Abdi nâm kimesne bunun eniştesi olan Ak bıyık
nâm kimesnenin gice ile evin basub bunın ? nâm Bikr ve ? nâm cariyesini ve Rıdvan
nâm abd-i memlukın ve mezbûr Ak bıyık katl eyleyüb dört ? mikdâr nakd-i akça ve
gümüş evani ve raht ve kılıç ve sâ‟ir esbâb ü erzâkın gâret ü tâlân idüb ba„de firâr
eyleyüb İslambol‟a geldikde tutılub habs olınub hâlâ bu husus içün mezbûr mahall-i
hadisede görilmek içün kayd ü bend ile Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından husus-ı
mezbûrun görilmesiyçün mübâşir ta„yîn olınan Sinan Çavuş zîde kadruhû‟na teslîm
olınmışdur. Buyurdum ki:

[Boşluk] Vusul buldukda, bu bâbda kemâl-i tekayyüd ile mukayyed olub ihzâr-ı
husamâ kılub gaybet eyleyeni şer„le buldırması lâzım olanlara buldırub getürdüb bir
def„a görilmeyüb on beş yıl mürûr itmiş değil ise ve maktûllerin meyyitleri mecrûhen
bulınmuş ise mahall-i hadisede tamâm hakk üzre dikkat ü ihtimâm ile teftîş ü tefahhus
eyleyüb göresin fi‟l-vâkı„ kaziyye arz olınduğı gibi ise ol bâbda muktezâ-yı şer„-i
kavîmle âmil olub ba„de‟s-subût gâret ü tâlân olınan erzâk ü esbâb ü emvâl şer„le
müteveccih olanlardan hükm idüb bî-kusûr alıvirdükden sonra haklarından şer„le lâzım
geleni icrâ idüb yirine koyasın. Hilâf-ı şer„-i kavîm aslâ kimesneye ta„allül ve inâd
itdirmeyesin. Arza muhtâc olanları yazub habs idüb arz eyleyesin. Tamam hakk üzre
olub tezvîr ü telbîsden ve şuhûd-ı zûrdan hazer idüb ve ahz ü celb sebebi ile ehl-i fesâda
himâyet olınmayub ve arz ve nisbet ile hilâf-ı vâkı„ arz olınmakdan be-gâyet hazer
eyleyesin diyü emr-i şerîf yazılmışdur.

Bunlar Darphane içindir virilen ulak emirleridir.

267
265 / 596 Ulak Trablusşâm‟a varub gelince Sinan Çavuş‟a virilmişdür. Neferen 2 Fî 19
B Sene [9]96

265 / 597 Ulak Edirne‟ye varub gelince Ca„fer Çavuş neferen 2 Fî mezbûr

265 / 598 ulak Üsküb‟e varub gelince Ömer Çavuş‟a neferen 2 Fî mezbûr

265 / 599 ulak Novabırda‟ya varub gelince Mahmud Çavuş‟a neferen 2 Fî mezbûr

265 / 600 ulak ? Sidre kapsi‟ye Ömer Çavuş‟a neferen 2 Fî mezbûr

265 / 601 ulak Siroz‟a Ömer Çavuş neferen 2 Fî mezbûr

Ulak

Ulak

Ulak

266 / 602 ulak İbrahim Çavuş isticâl Fenar… varub gelince nefer 2 Fî 26 S Sene [9]96

266 / 603 ulak isticâl varub gelince yeni çavuş oğlı Sinan Çavuş‟a nefer 2 Fî M

266 / 604 ulak Ahmed Çavuş‟a bu dahı varub gelince nefer 2 Fî M

266 / 605 ulak Mahmud Çavuş‟a bu dahı varub gelince nefer 2 Fî Mezbûr

266 / 606 ulak Hasan Çavuş‟a bu dahı varub gelince neferen 2 Fî M

266 / 607 Rıdvan Çavuş‟a bu dahı varub gelince neferen 2 Fî M

266 / 608 ulak bu dahı Mehmed Hilmi Çavuş‟a Çavuş‟a varub gelince neferen 2 Fî
tarihi‟l-mezbûr

266 / 609 ulak sağ kol‟a varub gelince Halil Çavuş‟a nefer 2 Fî 6 RA Sene [9]96

266 / 610 ulak sol kol‟a varub gelince Kasım Çavuş‟a nefer 2 Fî M

266 / 611 ulak Rûm-iline varub gelince Dergâh-ı mu„allâ yeniçerilerinden [Boşluk] nâm
yeniçeri neferen Fî 7 Rebî„u‟l-evvel Sene [9]96

266 / 612 ulak Rûm-iline bu dahı yeniçeridir neferen Fî M

266 / 613 ulak Rûm-iline bu dahı yeniçeridir neferen Fî M

266 / 614 ulak Anadolu‟ya varub gelince bu dahı yeniçeridir neferen Fî M ? yirleri ?dört
ulak emri yazılub yeniçeri ağasına teslîm olınmışdur.

268
266 / 615 ulak Südde-i sa„adet‟ümden Bağdad‟a varınca ümerâ‟dan Evrekan sancağı
begi Ali ve Dergâh-ı mu„allâ çavuşlarından Rüstem Çavuş neferen 4 Fî 26 R Sene 996.

266 / 616 ulak Anadolu Karaman ve Haleb ve Trablusşâm ve Şâm-ı şerîfe varub gelince
kapucılardan Mustafa ve Ömer‟e neferen 3 Fî 10 CA Sene [9]96

266 / 617 ulak Maraş ve Rum ve Batum beglerbegilerine varub gelince neferen 3
kapucılardan Mehmed ve diğer Mehmed‟e virilmişdür. Fî 15 CA Sene [9]96

266 / 618 Divânda Haydar Çavuş‟a virilmişdür. Ulak Anadolu ve Karaman ve Batum‟a
varub gelince İdris ve Mehmed kapucılara virilmişdür. neferen 3 Fî 11 CA Sene [9]96

266 / 619 ulak sağ kol‟a varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m bevvâblarından Mehmed ve
Musa neferen 2 Fî 14 CA Sene [9]96

266 / 620 ulak sol kol‟a sefer içündir varub gelince Mustafa ve Keyvan neferen 1 Fî 19
CA Sene [9]96

266 / 621 ulak Vulçıtrın‟a varub gelince Mehmed Çavuş neferen 2 Fî M

266 / 622 ulak Konya‟ya varub gelince Mustafa Çavuş ve çavuş oğullarından Ali ve
diğer Ali‟ye yazılmışdur seferi yokdur. Fî 19 CA Sene [9]96

266 / 623 ulak Çavuş başı almışdur. Mora‟ya varub gelince Mehmed Çavuş„a neferen 2
Fî 28 CA Sene 996

266 / 624 ulak Bosna[ya] varub gelince Mehmed Çavuş‟a neferen 3 Fî 10 Receb Sene
996

266 / 625 ulak Beç ilçisinin üç nefer âdemisine ve Budun çavuşu Yusuf„a ulak
buyurılmışdur. Fî M Sene [9]96

267 / 626 ulak Boğdan‟a ve Eflak‟a Dergâh-ı âlî çavuşlarından Kasım Çavuş‟a nefer 2
Rumili beglerbegisinin kapu kethüdâsı [İske]nder Çavuş'a virilmişdir. Fî 28 S Sene
[9]95

267 / 627 ulak Kütahya ve Hamide Dergâh-ı âlî çavuşlarından Ali Çavuş‟a nefer 2 Fî 29
S Sene [9]95

267 / 628 ulak Aydın Saruhan‟a Dergâh-ı âlî çavuşlarından Sefer Çavuş‟a neferen 2 Fî
28 S Sene 995 Kumaş içün

269
267 / 629 ulak Budun‟a Veli Çavuş‟a neferen 2 Fî 28 S Sene [9]95

267 / 630 ulak Tebriz‟e varınca vezîr Ca„fer Paşa‟nın kethüdâsı Niğde begi Mahmud
Beg‟e neferen 15 Fî 22 S Sene [9]95

267 / 631 ulak Tebriz‟e varınca Dergâh-ı âlî bevvâblarından Yahya ve Süleyman nâm
kapucılara neferen 15 Fî M Sene [9]95

267 / 632 ulak Sinop‟a Şaban Çavuş‟a neferen 2 Fî 29 S Sene 995

267 / 633 ulak Mehmed Çavuş‟a Van‟a varınca neferen 2 Fî 26 S Sene 995

267 / 634 ulak Aydın ve Saruhan‟a isti„câl-i mâl içün Ali Çavuş‟a neferen 2 Fî 22 S
Sene [9]95

267 / 635 ulak Atalaya ve Karaman‟a varub gelince Hacı Ali Çavuş‟a neferen 2 Fî 25 S
Sene [9]95

267 / 636 ulak Aydın ve Saruhan ve Menteşe‟ye ta„cil-i mâl içün Hüseyin Çavuş‟a
neferen 2 Fî 26 S Sene [9]95

267 / 637 ulak Tımışvar‟a Mustafa Çavuş‟a neferen 2 Fî 22 S Sene 995

267 / 638 ulak Mora‟ya Dergâh-ı âlî çavuşlarından Kubad Çavuş‟a neferen 2 Fî 22 S
Sene [9]95 Efendi ? buyurmışdur.

267 / 639 ulak Anadolu‟ya nevruz akçası içün Hacı Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 20 S
Sene [9]95

267 / 640 ulak İbrahim Çavuş‟a Dubrovnik‟e varınca neferen 2 Fî 29 S Sene [9]95

267 / 641 ulak sol kol‟a Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş‟a neferen 2
Fî Gurre-i RA Sene [9]95

267 / 642 ulak Bosna‟ya varınca Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî Gurre-i S Sene [9]95

267 / 643 ulak Saruhan‟a Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş‟a neferen 2
Fî 2 RA Sene [9]95

267 / 644 ulak Rum‟a varınca diğer Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 2 RA Sene [9]95

270
267 / 645 ulak Kasım Çavuş‟a Bosna‟ya ve Hersek‟e varub varub388 gelince neferen 2
Fî 4 RA Sene [9]95

267 / 646 ulak Dubrovnik‟e varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından İbrahim
Çavuş‟a neferen 2 Fî 2 RA Sene [9]95

267 / 647 ulak mâli Bağdad‟a varınca dergâh Hasan Çavuş‟a neferen 4 Fî 2 RA Sene
[9]95

267 / 648 ulak Bağdad‟a varınca ve gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Bekir
Çavuş‟a neferen 4 Fî 2 RA Sene [9]95

267 / 649 ulak Burusa‟ya varınca Dergâh-ı mu„allâ‟m kapucılarından Ali ve Mustafa
neferen 2 Fî 2 RA Sene [9]95

267 / 650 ulak Mehmed Çavuş‟a Teke ve Menteşe‟ye ve Hamid‟e varub gelince neferen
2 Fî 4 RA Sene [9]95

267 / 651 ulak Erzurum[a] varınca serdârın kapucıbaşısı Ali Ağa‟ya neferen 4 Fî 4 RA
Sene [9]95

267 / 652 ulak Erzurum[a] varınca Dergâh-ı âlî çaşnigirlerinden Veli Ağa neferen Fî 4
RA Sene [9]95

267 / 653 ulak sağ kol‟a Mehmed Çavuş‟a varub gelince neferen 2 Fî 7 RA Sene 995

267 / 654 ulak sol kol‟a Yunus Çavuş‟a varub gelince neferen 2 Fî 7 RA Sene [9]95

267 / 655 ulak Selanik‟e varub gelince Ahmed Çavuş‟a ve iki nefere Fî 9 RA Sene 995

267 / 656 ulak Hamid‟e varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m bevvâblarından Mahmud‟a
neferen 2 ? ? Fî 3 RA Sene [9]95

267 / 657 ulak Selanik‟e varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mahmud
Çavuş‟a neferen 3 Fî 9 RA Sene [9]95

267 / 658 ulak Budun‟a varınca Budun‟a389 varınca Budun çavuşlarından Sinan neferen
3 Fî 15 RA Sene [9]95

388
İki kez yazılmış
389
İki kez yazılmış

271
267 / 659 ulak sol kol‟a varınca Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından Mehmed Çavuş‟a
neferen 2 Fî 20 RA Sene [9]95

267 / 660 ulak Hacı Çavuş‟a Silistre‟ye ve Niğbolu‟ya ve Ruscuk ve Bender‟e ve


Belgrad‟a Vidin‟e Boğdan‟a ve Eflak‟a varub gelince neferen 2 Fî 21 RA Sene [9]95

267 / 661 ulak mâl içün Hüsrev Çavuş‟a Tımışvar‟a ve Belgrad‟a varub gelince neferen
2 Fî 21 RA Sene [9]95

267 / 662 ulak Muslı Çavuş‟a mâl içün Selanik‟e ve Yenişehr‟e varub gelince neferen 3
Fî 21 RA Sene [9]95

267 / 663 ulak mâl içün Mehmed Çavuş‟a Erzurum‟a varub gelince nefer 2 Fî 21 RA
Sene [9]95

267 / 664 ulak mâl içün Hasan Çavuş‟a sol kol‟a varub gelince neferen 2 Fî 2 Sene
[9]95

267 / 665 ulak mâl içün diğer Hasan Çavuş‟a Vize ve Niğbolu‟ya varub gelince neferen
2 Fî 2 Sene [9]95

267 / 666 ulak mâl içün Mustafa Çavuş‟a Kıbrıs‟a varub gelince neferen 3 Fî 21 RA
Sene [9]95

267 / 667 ulak mâl içün diğer Hasan Çavuş‟a Bosna‟ya varub gelince nefer 2 Fî C Sene
[9]95

267 / 668 ulak Haleb‟e varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından neferen 2 Fî 28
RA Sene [9]95

267 / 669 ulak Emrullah Çavuş‟a Kütâhya ve Karahisâr sancakların dolaşub gelince
nefer 2 Fî 7 RA Sene 995

267 / 670 ulak Veli Çavuş‟a sol kol‟a varub gelince nefer 3 Fî 28 RA Sene [9]95

267 / 671 ulak Mustafa Çavuş'a Ankara ve Kastamonı ve Bolu‟ya varub gelince neferen
2 Fî M Sene [9]95

267 / 672 ulak sağ kol‟a Hızır Çavuş‟a varub gelince neferen 2 Fî 29 RA Sene [9]95

267 / 673 ulak sol kol‟a varub gelince Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 29 RA Sene [9]95

272
268 / 674 ulak Trablusşâm‟a varub gelince Dergâh-ı âlî kapucılarından bölük-başı
Ahmed ve kapucı Hasan ile ulak emri virilmişdür. Fî şehr-i Rebî„u‟l-âhir [sene] 995

268 / 675 ulak Haleb‟e varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m müteferrikalarından Osman
nefer 3 Fî 29 RA sene [9]95

268 / 676 ulak Nakaşa‟ya varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından İbrahim
Çavuş neferen 2 Fî 25 RA Sene [9]95

268 / 677 ulak Bolu ve Kengiri‟ye varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından
İbrahim Çavuş‟a nefer 3 Fî Gurre-i R Sene 995

268 / 678 ulak Kütahya ve Karaman ve Beyşehri ve Kastamonu‟ya varub gelince


Mehmed Çavuş‟a iki nefer yoldaşına Fî 16 R Sene 995

268 / 679 ulak Anadolu beglerbegiliğinde vâkı„ olan kâdîlıklara Hüseyin Çavuş iki
nefer yoldaşıyla Fî 16 R Sene 995

268 / 680 ulak Selanik‟e ve Yanya‟ya varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından
Ebezade Çavuş‟a neferen 2 Fî 16 R Sene [9]95

268 / 681 ulak Niğbolu ve Silistre‟ye Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşları oğullarından


neferen 2 Fî M

268 / 682 ulak Haleb‟e ve Karaman‟a ve Şâm-ı şerîfe varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m
çavuşlarından Abbas Çavuş‟a neferen 3 Fî 26 R Sene [9]95

268 / 683 ulak Ankara ve Sultanönü ve Kastamoni ve Bolu‟ya varub gelince Arslan
Çavuşoğlı ve İbrahim Çavuş‟a virilmişdür nefer 2 Fî 27 R Sene [9]95

268 / 684 ulak vilayet-i Rum‟a varub Serdâra varınca Yenki Çavuşoğlı Sinan Çavuş‟a
neferen 2 Fî M

268 / 685 ulak Serdâra varınca Hamza Çavuş‟a ve dört neferen âdemisine virilmişdür Fî
28 R Sene [9]95

268 / 686 ulak Hüdavendigar ve Karesi ve Aydın ve Saruhan‟a varub Serdâra varınca
neferen 2 Fî 28 Rebî„u‟l-âhir Sene [9]95

268 / 687 ulak Şirvan‟a varınca Dergâh-ı mu„allâ‟m kullarından neferen 3 Fî 28 R Sene
[9]95

273
268 / 688 ulak Serdâr‟a varınca Kurd Çavuş‟a neferen 3 Fî 28 R Sene [9]95

268 / 689 ulak Maraş‟a ve Diyarbekir‟e varub Serdâra gelince neferen 2 Fî 3 CA Sene
[9]95

268 / 690 ulak Silistre ve Niğbolu‟ya ve Çirmen‟e varub gelinceye değin Mehmed
Çavuş‟a Hünkâr çavuşudur neferen 2 Fî 15 CA Sene 995

268 / 691 ulak Mısır‟a varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m kapucılarından Bayram ve
Mustafa neferen birer Fî M Sene 995

268 / 692 ulak Mehmed Çavuş‟a Hamza Beg efendinin ze„âmetleri olan yirleri dolaşub
gelince neferen 3 Fî 8 C Sene [9]95

268 / 693 ulak Behram Çavuş‟a Tuna yalısından çeri getürmek içün neferen 2 Fî M
Sene [9]95

268 / 694 ulak Eflak ve Boğdan‟a varub gelince ve Sidre kapsi‟ye Mehmed Çavuş‟a
neferen 2 Fî 2 Sene [9]95

268 / 695 ulak İbrahim Çavuş‟a Kıbrıs‟a ve Karahisâr‟a varub gelince neferen Fî 12 C
Sene [9]95

268 / 696 ulak Sağ kol‟a Mehmed Çavuş‟a nefer 2 Fî 5 Receb Sene [9]95

268 / 697 ulak Sol kol‟a varub gelince Zeynel Çavuş'a Fî 6 Receb Sene [9]95

268 / 698 ulak Anadolu‟ya varub gelince Murad Çavuş‟a nefer 2 Fî 7 B Sene [9]95

268 / 699 ulak Abdülkerim‟e Saruhan‟a varub gelince nefer 2 Fî 8 Receb Sene [9]95

269 / 700 ulak İbrahim Ankara ve Bolu ve Kengiri ve Kastamonu‟ya varub gelince
nefer 2 Fî M Sene [9]95

269 / 701 ulak Klis‟e varub gelince kapucılarından Ferhad nefer Fî 8 Receb Sene [9]95

269 / 702 ulak Muallimzade Bağdad defterdârı vilâyet-i Anadolu‟ya varub serdâr‟a
varınca neferen 6 Fî 14 B Sene [9]95

269 / 703 ulak Ankara [ve] Bolu ve Kastamoni‟ye varub gelince Mehmed Çavuş‟a
neferen 2 Fî M

269 / 704 ulak Aydın ve Saruhan‟a varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m çavuşlarından
Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 15 B Sene [9]95

274
269 / 705 ulak Belgrad ve Semendire‟ye varub gelince Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî
15 B Sene [9]95

269 / 706 ulak Midillü ve Karesi‟ye varub gelince neferen 2 Fî 17 B Sene [9]95

269 / 707 ulak Dergâh-ı âlî çavuşlarından Süleyman Çavuş‟a Şâm ve Trablusşâm‟a
varub gelince neferen 2 Fî 19 B Sene [9]95

269 / 708 ulak Dergâh-ı âlî çavuşlarından Perviz Çavuş‟a Silistre ve Niğbolu ve sağ kol
ve sol kol‟a varub gelince iki nefer yoldaşıyla hüküm yazılmışdur. Fî 22 Receb Sene
[9]95

269 / 709 ulak Ali Çavuş‟a sağ kol‟a varub gelince nefer 3 Fî 25 Receb Sene [9]95

269 / 710 ulak Bosna ve Belgrad‟a varub gelince Hüseyin Çavuş‟a neferen 2 Fî M Sene
[9]95

269 / 711 ulak Piyale Çavuş Sivas‟a ve Bafra‟ya varub gelince neferen 2 Fî 12 Ş Sene
[9]95

269 / 712 ulak Haleb‟e varub gelince kapucılarından Mehmed ve Seyyid Ali neferen
birer nefer Fî 19 Ş Sene [9]95

269 / 713 ulak Şâm‟a varub gelince kapucılarından Mustafa nam kapucı neferen 2 Fî 19
Ş Sene [9]95

269 / 714 ulak Uşak‟a varub gelince Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 19 Ş Sene [9]95

269 / 715 ulak Mehmed Çavuş‟a Hamid ve Teke ve Karahisâr-ı sâhib ve Kütahya
neferen 2 Fî 26 Ş Sene [9]95

269 / 716 ulak Hüdavendigar‟a Ankara‟ya Katib varub gelince Çavuş‟a neferen 2 Fî 26
Ş Sene [9]95

269 / 717 ulak Bağdad‟a ve Basra‟ya Ca„fer Çavuş dülbend içün nefer 3 Fî 3 N Sene
[9]95

269 / 718 ulak Rum‟a varınca Rıdvan Çavuş‟a neferen 2 Fî Evâsıt-ı N Sene [9]95

269 / 719 ulak Aydın ve Saruhan ve Menteşe‟ye varub gelince kapucı Ahmed Çavuş‟a
Fî 6 L Sene [9]95

275
269 / 720 ulak Dergâh-ı âlî çavuş Kastamoni ve Bakır küre‟ye varub gelince kendüye ve
dört âdemine virildi. Fî 3 ZA Sene [9]95

269 / 721 ulak Aydın ve Menteşe ve Saruhan‟a varub gelince Hacı Çavuş‟a neferen 2 Fî
2 ZA Sene [9]95

269 / 722 ulak Tebriz‟e varub gelince Ali Çavuş‟a nefer 8 Fî 6 ZA Sene [9]95

269 / 723 ulak vilâyet-i Rum‟dan zahire sürmek içün ulak emridir Sinan Çavuş‟a
neferen 2 Fî 4 ZA Sene [9]95

269 / 724 ulak Yemen‟e ve Mısır‟a varınca Ca„fer Çavuş‟a neferen 4 Fî 10 Zi‟l-ka„ide
Sene [9]95

269 / 725 ulak Hakkâri‟ye varub gelince Kiği begi Uğurlu Beg‟e neferen 5 Fî 10 Zi‟l-
ka„ide Sene [9]95 Balıkçızade‟ye virilmişdür.

269 / 726 ulak Bağdad‟a varınca Hasan Çavuş‟a neferen 7 Fî 16 ZA Sene [9]95

269 / 727 ulak Kırım‟a varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m kapucılarından Mehmed ve
Süleyman neferen 4 Fî 22 ZA Sene [9]95

269 / 728 ulak sağ kol‟a Derviş Çavuş neferen 3 isti„mâl içündir. Fî 26 ZA Sene [9]95

269 / 729 ulak Ali Çavuş Ayazmend iskelesine varınca neferen 2 Fî 28 ZA Sene [9]95

269 / 730 ulak Atala‟ya varınca Ali Çavuş‟a nefer 2 Fî 29 ZA Sene [9]95

269 / 731 ulak isticâl Avlonya ve Karlı-ili ve İnebahtı ve Mora ve Ağrıboz ve Tırhala ve
Ohri‟ye varub gelince Perviz Çavuş‟a neferen 4 Fî 29 ZA Sene [9]95

269 / 732 ulak isticâl Mehmed Çavuş Aydın ve Saruhan‟a varub gelince Mehmed
Çavuş‟a neferen 2 Fî 29 ZA Sene [9]95

269 / 733 ulak Kastamoni‟ya varub gelince diğer Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 29 ZA
Sene [9]95

269 / 734 ulak Aydın ve Saruhan‟a varub gelince Dergâh-ı mu„allâ çavuşlarından
Mehmed Çavuş‟a neferen 2 Fî 20 Z Sene 995

269 / 735 ulak diğer Mehmed Çavuş Kastamoni‟ye neferen 2 mali fi M

269 / 736 ulak Bosna‟ya varub gelince Dergâh-ı mu„allâ‟m kapucılarından Ali ve
Mehmed neferen 3 fetih müjdesiyçün Fî 2 Z Sene [9]95

276
270 / 737 ulak Budun‟a varub gelince kapucılarından Receb ve Ali neferen 3 müjde
içün Fî M

270 / 738 mâli ulak Tımışvar‟a varub gelince neferen 3 kapucılarından Mustafa bölük-
başı ve Rıdvan müjde içün Fî 2 Z Sene [9]95

270 / 739 ulak Bosna‟ya varub gelince meşaleci Yusuf neferen 3 Fî Evâsıt-ı Zi‟l-hicce
Sene [9]95

270 / 740 ulak Tırhala ve Ağrıboz sancaklarına varub gelince Mehmed Çavuş nefer 2 Fî
6 Zi‟l-hicce Sene 995

270 / 741 ulak Bağdad‟a varub gelince emir yazılmışdur. İsmi nâ-ma„lûm Bayram günü
olmışdur. Fî 12 ZA Sene 995

270 / 742 ulak Edirne‟ye varınca İslâm Girây âdemlerinden Hakverdi ve Hasan Çavuş
iki nefer âdemleriyle yazılmışdur. Fî 11 Z Sene [9]95

270 / 743 isticâl ulak Kastamoni ve Teke ve Hamid‟e varub gelince neferen 3 Fî 19 Z
Sene [9]95

270 / 744 ulak Karaman‟a isticâl varub gelince neferen 3 Ahmed Çavuş‟a Fî 20 Z Sene
[9]95

270 / 745 ulak ordu-yı hümâyûna varınca Süleyman Çavuş ve Dergâh-ı mu„allâ‟m
yeniçerileri bölük-başılarından Sinan bölük-başı ve yeniçerilerden Mahmud neferen 2 Fî
9 muharremü‟l-haram Sene 996

270 / 746 ulak dokuz çavuşlardan biridir. İbtidâsı budur. Yenipazar‟a varub gelince
Haydar Çavuş‟a nefer iki Fî 5 Safer Sene [9]96

270 / 747 ulak Karaman‟a ve Kıbrıs‟a varub gelinceye değin Sinan Çavuş iki nefer
âdemiyle Fî 5 Safer Sene 996

270 / 748 ulak sağ kol‟a ve Belgrad‟a varub gelince Ali Çavuş‟a iki nefer âdemiyle Fî 5
Safer Sene [9]96

270 / 749 ulak Tuna‟ya varub gelince Mehmed Çavuş‟a virilmişdür. Nefer iki Fî 5 Safer
Sene [9]96

270 / 750 ulak Sivas‟a varub gelince Ömer Çavuş‟a neferen 3 Fî 16 S Sene [9]96

277
270 / 751 ulak Budun‟a varub gelinceye değin Budun‟un defterlü çavuşlarından
Mustafa Çavuş‟a neferen 2 Fî 15 S Sene [9]96

270 / 752 ulak Mehmed Çavuş‟a Karesi ve Hüdavendigar ve Biga[ya] varub gelinceye
değin ve Kütahya ve Karesi‟ye neferen 2 Fî 16 S Sene [9]96

270 / 753 ulak Tebriz‟e varub gelince Yusuf ve Ali Çavuş neferen 7 Fî 24 RA Sene
[9]96

270 / 754 ulak Tebriz‟e varub gelince hâlâ Niğde sancağı begi Mahmud Beg arzıyla
neferen 10 Fî M

270 / 755 ulak varub gelince.

4.2. Hükümlerin Özeti

135 / 301

[20 ZA 995 / 22 Ekim 1587]

Marlo, Osmancık, Ketance ve Zeytun kâdîlarına: Ehl-i fesâd eşkıyâ sûhte tâ‟ifesinin
kervanlar ve evler basıp Müslimanları katledip bazı kişilerin oğlan ve kızlarını alıp
yanlarında gezdirdikleri, eşkiyanın ele getirebilmesi için her on haneden bir yiğitbaşı
tayin edilmesi ve ele geçirilenlerin haklarında şer„le lâzım gelenin yapılması hakkında.

136 / 302

[25 Zi‟l-hicce 995 / 26 Kasım 1587]

İlbasan Beyine ve Draç Kâdîsına: Draç Kalesinde nâ‟ib olan Muslihiddîn‟in, ba„zı
kişiler hâzır değil iken hüccet verip sicil-i mahfûzdan birçok evrak kesip Müslimânlara
zararı olduğu ve verilen hüccetlerin ne olduğunun yazılıp arz edilmesi hakkında.

137 / 303

[28 Zi‟l-hicce 995 / 29 Kasım 1587]

278
Niğbolu beyine: Askerin Boğdan‟da kışlarsa re„âyâya zarar verileceğinden Bender ve
Akkirman‟da kışlanılması ve Boğdan‟dan tedarik olunan zahirenin narh üzere alınması
hakkında.

137-1

Batum beylerbeyine: Giresun‟da bazı karyelerin mahsûlatının yüz altmış beş akçaya
Câbî Mehmed‟e iltizâm edilip bir sene sonra yüz binden fazla akçanın zimmetinde
kaldığının öğrenilmesi üzerine berâtın alınıp timarın başkasına verilmesi hakkında.

137-1

Giresun kâdîsına: Giresun‟da bazı karyelerin mahsûlatının Câbî Mehmed‟e iltizâm


edildiği ve bir sene sonunda bir mikdâr akçasıyla bir tîmâr aldığına ve bir mikdarında
zimmetinde kaldığının öğrenilmesi üzerine Mehmed‟i teftîş edip ne mahsûl verdiğini ve
zimmetinde ne kaldığının görülmesi hakkında.

137 / 304

[10 ZA 995 / 12 Ekim 1587]

Yemen‟de olan Vezir Hasan Paşa‟ya: Küffârdan alınan gemilere ve orada bulunan
gemilere lâzım olan meta‟ların Tersâne-i Âmire‟den alınıp gemilerde kullanılması
hakkında.

138 / 305

[28 Zi‟l-hicce 995 / 29 Kasım 1587]

Han hazretlerine Nâme-i Hümâyûn: Sefere teveccüh edildiğinde re„âyânın perâkende


olmaması için Boğdan‟a uğranmayub başka yoldan gidilmesi hakkında.

138 / 306

279
[2 M 996 / 3 Aralık 1587]

Haleb ve Antakya kâdîlarına: Antakya‟da Kebek Ahmed ve oğlu Yusuf isimli kişilerin
sürekli hâkim ve na‟iblerin yanında bulunup halka haksız yere zulm ettikleri hakkında.

139 / 307

[Evâhır-i Şa„bân 995 / 26 Temmuz- 4 Ağustos 1587]

Bender beyine: Bir Cum‟a gicesi Kazakların Özi suyından gelip harabe mağaralarda
saklanıp sabah kale kapısı açıldığında içeri girip kaleye zarar verdikleri ve bölgedeki
beylerin, askerlerin ve Niğbolu beyi Mehmed Bey‟in bölgeyi muhâfaza etmesi
hakkında.

140 / 308

[Gurre-i Muharrem 996 / 2 Aralık 1587]

Trablusgarb‟da olan Şeyh Abdullah ve Şeyh Mehmed‟e: Kul tâ‟ifesi tarafından


kendilerine bir daha te„addî olunmayacağı eğer kul tâ‟ifesinden te„addî eyleyen olursa
gereği gibi haklarından gelineceği hakkında.

141 / 309

[Gurre-i Muharrem 996 / 2 Aralık 1587]

Trablusgarb beylerbeyine: Trablusgarb‟da Kul tâ‟ifesinin re„âyâya zulmetmesi,


re„âyânın perâkende ve vilâyetin harap olması üzerine eskiden olduğu gibi kul tâ‟ifesi
tarafından nevbetci gönderilmemesi ve halkın şikâyetlerini beylerbeyilerine arz etmeleri
hakkında.

141 / 310

[1 M 996 / 2 Aralık 1587]

280
Şark Seferi‟nde olan Sinan‟a: Hasekilerden Halil‟i kâ‟im-makâm nasb edip kendisinin
acilen İstanbul‟a gelmesi hakkında.

141 / 311

[6 M 996 / 7 Aralık 1587]

Kırkilise beyine: İstanbul zahiresi için Rûm-ili‟nden getirilen koyun hizmetine me‟mûr
olan Eyüb Çavuş ile Korcıgaz isimli bölgede koyunların hıfz edilip, İstanbul‟a
getirilmesi hakkında.

142 / 312

[6 M 996 / 7 Aralık 1587]

Trablusşam beylerbeyine ve kâdîsına ve defterdârına ve Trablusşâm‟da vâkı„ olan


kâdîlara: Trablusşâm‟ın tahrîr ve tevzî„ine me‟mûr olan Mehmed Bey tahrîr ve tevzî„
ettiği defterleri teslîm etmeye getirirken önceden Hama beyi olan Mehmed Bey‟in
defterleri alub havâss-ı hümâyûn‟a dâhil olan karyeleri ze„âmet ve timârla değiştirmesi
ve defterlerin elinden alınıp yeniden tahrîr edilmesi hakkında.

143 / 313

[5 Muharrem 996 / 6 Aralık 1587]

Trablusşâm beylerbeyine hüküm ve Trablusşâm‟da vâkı„ olan umûmen kâdîlara:


Trablusşâm‟da hazîne defterdârı olan Mehmed Trablusşâm‟ı tahrîr edip defterleri
İstanbul‟a getirirken önceden Hamâ beyi olan Mehmed Bey defterleri alıp tebdîl etmesi
ve onun yaptığı tahrîre uyulmaması hakkında.

143-1

[4 Muharrem 996 / 5 Aralık 1587]

281
Trablus beyine ve kâdîlarına: Trablus beylerbeyiliğini tahrîr eden Mehmed Bey
defterleri getirirken önceden Hamâ beyi olan Mehmed Bey defterleri alıp bazı
değişiklikler yapıp mahsûl hususunda külli zarar olduğunun anlaşılması üzerine Hamâ
beyi olan Mehmed‟in yaptığı deftere değil defterdâr Mehmed‟in yaptığı tahrîre
uyulması hakkında.

143-2

[5 M 996 / 6 Aralık 1587]

Trablusşâm beylerbeyine ve kâdîsına: Hacı Kasımoğlu Mehmed vilâyeti tahrîr edip


defterleri Südde-i sa„âdet‟e getirirken önceden Hıms beyi Mehmed‟in kendi
düzenlemek için defterleri alıp bazı değişiklikler yaptığının anlaşılması üzerine
defterlerin mu„accelen defterhâneye teslîm olunması hakkında.

143 / 314

[6 M 996 / 7 Aralık 1587]

Trablusşâm beylerbeyine ve Trablusşâm‟da vâkı„ olan kâdîlara: Hacı Kasımoğlu


Mehmed Trablusşâm‟ı tahrîr edip defterleri Südde-i sa„âdet‟e teslim ederken sabıkâ
Hamâ beyi Mehmed‟in tekrar düzenlemek defterleri alıp bazı değişiklikler yapıp
defterleri İstanbul‟a gönderdiği fakat bu tevzî„in geçerli olmadığı Hacı Kasımoğlu
Mehmed‟in tahrîrine göre hareket edilmesi hakkında.

144 / 315

[6 M 996 / 7 Aralık 1587]

Vize Beyine: Ehl-i fesâd hırsızlar Kabaağaç civarında ve sâ‟ir insanların geçtiği
bölgelerde toplanıp gelip geçenlere saldırıp mallarını yağma ettikleri ve vilayetin
korunması için sancak beyi tayin edildiğini hakkında.

144 / 316

282
[8 M 996 / 9 Aralık 1587]

Mısır kâdîsına ve beylerbeyine: Mısır müteferrikalarından olan melikü‟n-neccâr Seyyid


Ali isimli kişinin resm-i kısmetinin Anadolu Kadı-askerine kendine ait olduğu fakat
Mekke-i Mükerreme kâdîsı Bahâ‟eddîn‟in kısmet edip hakkını aldığı ve ne kadar kısmet
ettiyse geri alıverilmesi hakkında.

144 / 317

[12 M 996 / 13 Aralık 1587]

Eflak voyvodasına: Boğdan ve Akkirman ve Bender taraflarında Kazak eşkiyâsı hareket


edip zarar kasdında olduğu duyulup kifayet mikdarı asker ve silah nakl edilmesi ve
gerekirse Kazak eşkiyâsının def„ine bi‟z-zât varılması hakkında.

145 / 318

[12 M 996 / 13 Aralık 1587]

Eflak‟dan Südde-i sa„âdet‟e gelince vâkı„ olan kâdîlara: Eflak voyvodasının âdemleri
önemli haber ile İstanbul‟a gelmeleri gerektiğinde iki nefer âdem içün menzîlden
menzîle bârgîr tedarik edilmesi hakkında.

145 / 319

[12 M 996 / 13 Aralık 1587]

Erdel voyvodasına: Boğdan ve Eflak voyvodalarına âdem lazım olup Erdel vilayetinden
Boğdan ve Eflâk‟a gönüllü gitmek isteyenlerden kifâyet mikdârının gönderilmesi
hakkında.

145 / 320

283
Erzurum beylerbeyine ve defterdârına: Murad Paşa‟nın Erzurum‟da olan cebe-hâne ve
mehterhâne ve gayrı cümle her neyi varsa yazılıp develere yüklenip İstanbul‟a
gönderilmesi hakkında.

145 / 321

Akşehir kâdîsına: eski Akşehir müderrisi İstanbul‟a gelip evkâf mütevellisinin


kendisinin evini basıp darb ettiğinden şikâyet etmesi ve tarafeynin ahvâlinin şer„le
görülmesi hakkında.

146 / 322

[13 M 996 / 14 Aralık 1587]

Üsküp beyine ve kâdîsına: Hasan isimli kişi Südde-i sa„âdet‟e gelerek boyalı Mehmed
isimli nâ‟ib‟in kendisini fuzûlen ta‟zîr ettiğini bildirmesi üzerine nâ‟ib‟in Südde-i
sa„âdet‟e gönderilmesi ve mezkûr Hasan‟ın ahvâli‟nin yazılıp arz edilmesi hakkında.

146 / 323

Midüllü beyine: Teftîşde Yorgi veled-i Nikola isimli zımmîye kefîl bulunmadığı için
küreğe verildiği ve Faro isimli zımmîye ise Yusuf bin Zeynel ve Mehmed bin Yusuf ve
Küçük Hüseyin nefsine ve ihzârına kefîl olub kürekden ıtlâk olınmaları hakkında.

146 / 324

[12 M 996 / 13 Aralık 1587]

Isparta ve Gönen ve Eğirdir ve Burdur ve Karaağaç ve Gölhisar kâdîlarına: Önceden


Hamid beyi Mehmed‟in ve kethüdâsı ve sübaşılarının fukarâya zulmettikleri ve Dergâh-
ı mu„allâ müteferrikalarından Mehmed bazı ehl-i fesâdı ele getirmişken zorla elinden
alıp ıtlak etmeleri hakkında.

284
147 / 325

[10 M 996 / 11 Aralık 1587]

Niğbolu beyi Mehmed Bey‟e: İki bin kadar Kazak Boğdan üzerine gelip Turla suyunu
geçdikten sonra Boğdan üzerine varmakdan vazgeçip Akkirman ve Bender‟e yöneldiği
ve Boğdan voyvodasının firar ettiği, küffârın ne mikdâr olduğunun ve Boğdan
voyvodasının gerçekten firar edip etmediğinin Südde-i sa„âdet‟e arz edilmesi hakkında.

147 / 326

[Yevm-i mezbûr / 11 Aralık 1587]

Boğdan voyvodasına: Silistre sancağının sipahilerinin Bender, Akkirman ve Kili


kırlarında kışlarlarsa müzâyaka olacağı ve Silistre beyi Hüseyin‟in, Baba kasabası
etrafında kışlamayı ricâ etmesi üzerine Baba kasabası etrafında kışlanması hakkında.

147 / 327

[12 M 996 / 13 Aralık 1587]

Mısır beylerbeyine: Habeş beylerbeyi Hüdâverdi‟nin kadîmden beri Habeş‟te beylerbeyi


olanlara on bin filori borç verildiğinin bildirmesi ve kendisine de borç verilmesi
hakkında.

147 / 328

Müşârun-ileyhe: Mısır müteferrikalarından, çavuşlarından ve gönüllülerden bazılarının


Habeş beylerbeyi Hüdâverdi ile Habeş vilayetine gidip orada istihdâm olmaları
hakkında.

148 / 329

285
Mısır beylerbeyine: Habeş beylerbeyi Hüdâverdi‟nin kadîmden beri Habeş beylerbeyi
olanlara sâlyânelerine mahsûb olmak üzre Mısır‟dan yüz bin akça verildiğini bildirmesi
ve kendisine de verilmesini ricâ etmesi hakkında.

148 / 330

[12 M 996 / 13 Aralık 1587]

Boğdan Voyvodasına: Kazak eşkıyâsı hareket hâlinde olub Boğdan üzerine gelmek
ihtimali olduğundan gönüllü olarak ulûfeci yazılmak isteyenlerden yeterli mikdarda
yarar âdemlerin ulûfeci nâmıyla deftere kayd edilmesi hakkında.

148 / 331

[12 M 996 / 13 Aralık 1587]

Edirne kâdîsına ve Bostâncı-başıya: Edirne civarında katl edilen kapucı Hüseyin‟in


esbâbından bazılarının Edirne sübaşısında olduğunun duyulup gizli olarak araştırılıp
sübaşı elinde kapucı Hüseyin‟in eşyasından her ne bulınursa İstanbul‟a gönderilmesi
eğer sübaşı elinde eşya bulunmazsa ahvâlin bildirilmesi hakkında.

149 / 332

Demirkapu‟da olan vezîr Ca„fer Paşa‟ya: Şirvan‟ın emn ü emân üzere olduğunun,
perâkende olan halktan iki üç bin hânenin tekrar yerlerine geldiğinin, Hazîne-i Âmire‟de
otuz yük Şirvanî akça kaldığının ve dört bin batmân ipeğin hazîne‟de hıfz edildiğinin
bildirilmesi, Şirvan‟ın emn ü emân üzere olmasından ve yedek akçanın dahı hazinede
kalmasından memnûn olunduğu hakkında.

150 / 333

[Zi‟l-hicce 995 / Kasım-Aralık 1587]

286
Edirne‟de Bostâncı-başıya: İstanbul‟da eski saray bahçesi için lâzım olan gül için
gerekli akçanın verildiği ve Edirne‟den gül fidanlarının bargirlere yüklenip İstanbul‟a
gönderilmesi hakkında.

150 / 334

[13 M 996 / 14 Aralık 1587]

Erdel voyvodasına nâme-i hümâyûn: Erdel vilâyetinin harâcı ile gelen Turme Hristoni
isimli elçi hizmetini edeb üzere yerine getirip geri Erdel‟e gitmesi için icâzet verildiği
hakkında.

151 / 335

[13 M 996 / 14 Aralık 1587]

Boğdan voyvodasına: Boğdan voyvodasının iki bin mikdârı Kazak kâfirinin Boğdan‟a
geldiğini düşünüp firar ettiği ve kâfirlerin Boğdan‟a gelmekten vazgeçip Akkirman ve
Bender‟e yönelmeleri ve Boğdan voyvodasının nerede olduğunun İstanbul‟a
bildirilmesi hakkında.

151 / 336

[13 M 996 / 14 Aralık 1587]

Menemen ve Bergama ve Ayazmend ve Tuzla kâdîlarına: Ele geçirilen ehl-i fesâttan


siyâsete müstahıkk olmayan suçluların küreğe konulmaları için Midillü Beyi Hüseyin
Bey‟e teslîm edilmeleri ve ne mikdâr kişi verilirse suçlarıyla birlikte yazılıp defter
edilmesi hakkında.

151 / 337

[15 M 996 / 16 Aralık 1587]

287
Siroz ve Pirlepe ve Zihne kâdîlarına: Mehâyif teftîşi içün gönderilen Mehmed Çavuş‟un
teftîş bahânesiyle her hâneden hallerine göre akçalarını alıp zulm ettiğinin öğrenilmesi
üzerine halktan alınan akçaların geri verilmesi ve çavuşun teftîş görevinden alınması
hakkında.

152 / 338

[18 M 996 / 19 Aralık 1587]

Silistre ve Yergöğü kâdîlarına: Eflak halkından bazı kişiler kaçıp bu tarafta yeniçeri,
solak, erbâb-ı tîmâr çiftliklerine havâss-ı hümâyûn ve sancak-beyi hâslarına ve evkâf
karyelerine yerleştikleri ve nerede bulunurlarsa geri Eflak‟a gönderilmeleri hakkında.

152 / 339

[Gurre-i M 996 / 2 Aralık 1587]

Trablusşâm beylerbeyine ve kâdîlarına: Trablus iskelesine gelen küffâr gemilerine


Mahmud isimli kişinin ma„rifetiyle ve Kohen oğlı Yasef isimli Yahûdinin ittifâkıyla
küffâra verilmesi memnû„olan meta„ların virildiği ve bu hususun gizlice araştırılıp
memnû meta„ları verenler her kimler ise yazılıp arz edilmesi hakkında.

153 / 340

[Zi‟l-hicce 995 / Kasım-Aralık 1587]

Edirne kâdîsına ve Edirne‟de Bostâncı-başıya: Merhûme Sultan evkâfının kâ‟im-


makâmı olan Hüseyin‟in Şevvâl‟in yigirmi birinci gecesi İstanbul‟a gitmek için üç araba
tutub akşam vakti Edirne‟den çıkıp solak çeşmesi kurbine geldiğinde harâmîler
tarafından basılıp katledildiği ve sübaşı ve yasâkçı-başının niçin âdemleriyle gezip
böyle olaylara engel olunmadığının sorulması hakkında.

153 / 341

288
Karaman beylerbeyine ve Akşehir ve Doğanhisârı kâdîlarına: Doğanhisârı‟nda sâkin
olan Arzu oğlu Sefer ve oğulları şirret üzre olub kendi hallerinde olan fukarâyı ehl-i örfe
hapsettirip mallarını aldıklarının bildirilmesi ve Kıbrıs‟a sürgün olmaları için tezkire
gönderilmişken bir tarîk ile kurtuldukları halde te„addîden hâlî olmadıklarından dolayı
yakalanıp İstanbul‟a gönderilmeleri hakkında.

154 / 342

[Zi‟l-hicce 995 / Kasım-Aralık 1587]

Rakka beylerbeyi Mehmed Paşa‟ya: Cezîre-i Reyhe yakınlarında olan Benî Saîd
nehrinin harâb olduğu zikr olunan nehir ma„mûr iken zirâ‟at olunduğu gelip geçen
tüccârların huzûr içinde geçtiğinin ve nehrin ihyâ ve abâdân olması için gerekli olan
otuz bin filoriyi Rakka beylerbeyisi Mehmed Paşa‟nın kendi bütçesiyle yaptırması ve
nehir ihya oldukdan sonra hâsıl olan mahsûlâtının nısfının mîrîye ve nısfının mülkiyet
üzre kendüsine virilmesi hakkında.

155 / 343

[Muharrem 996 / Aralık 1587]

Edirne ve Filibe ve Gümülcine ve İpsala ve Gelibolu ve Ahyolu ve Aydos ve Çatalca ve


Karinabad ve Yanbolu ve Zağra-i atik ve cedid ve Kırkkilise ve Vize ve Bergos ve
Silivri ve Hayrabolu ve Pınarhisarı ve Çorlu ve Hatun ili ve Rus kasrı ve Kızılağaç ve
Mustafa Paşa köprüsü ve Akça kızanlık ve Çırpan ve Tatar pazarı ve Uzuncaova ve
Hasköy ve Dimetoka ve Yenice-i Karasu ve Migalkara ve Ferecik ve İnoz ve Kavak ve
Keşan ve mürefte ve İnegöl ve Rodoscuk ve Uzunköprü ve havâss-ı Mahmud Paşa ve
Babaeski ve Ereğli kâdîlarına: İstanbul'da et hususunda sıkıntı çekilip, madrabâzlara ve
kassâblara sağmâl ve erkek koyun cem„ etdirmeyip ve erkek kıvırcık koyun
boğazlatmayıp ne mikdâr bıçağa yarar koyun bulınursa Dergâh-ı Mu„allâ‟ya
gönderilmesi İstanbul‟a gönderilmesi hakkında.

155 / 344

289
[2 L 995 / 5 Eylül 1587]

Kıbrıs beylerbeyi: Sâbıkâ Tunus hâkimi Mevlây Ahmed‟in oğlu Tunus‟a varub ihtilâl
çıkartır diye düşünülerek ihtiyâten Mâgosa kal„asında hapsedilmişken serbest kalırsa
ihtilâl çıkarır diyerek yarar âdemlere koşulup İstanbul‟a gönderilmesi hakkında.

156 / 345

Şâm-ı şerîfde vezîr Sinan Paşa‟ya: Ba„zı yeniçeriler ehl-i fesâd ile birlikte olup re„âyâya
zulmedip, yollara inip gâretde bulunduklarının öğrenilip üzerine fesâdı sâbit olanların
haklarından gelinmesi hakkında.

156 / 346

Niğbolu sancağı beyi Mehmed Bey‟e: Akkirman kal„ası kapılarının ve kapı demirlerinin
yapılması ve Özi‟ye gelen Kazakların sârp yerde olduklarının ve karadan asker varması
mümkün olmayıp dibi yassı şâykalar ile Tatar cânibinden İslâm Girây, berü cânibden de
asâkir-i İslâm yürürse haklarından gelinebileceği ama kış gelir diye düşünüldüğünden
bu yıl bir mikdâr intikâm alınmak için münasip görülen yerlere saldırılması hakkında.

157 / 347

Vezîr ve kapudân İbrahim Paşa‟ya ve Galata kâdîsına: Yehûdî tâ‟ifesi mürdelerin


defnettikleri makbereleri hususunda Kasımpaşa halkı ile aralarında nizâ„ olub
husûmetin kalkması için nizâ„ mahalline vezîr-i a„zam, müftî ve kâdî-askerler
gönderilip mugâyir olan yerler hâlî bırakılıp taşları gömdürülüp, yerleri ölçdürülüp,
etrafındaki yerler Müslimanlara tevzî„ olunmuş iken Kasımpaşa halkı gömülen taşları
çıkarıp kimini bütün olarak kimini parçalayıp binâlarına kullanmaları üzerine görülüp
şer'a muhâlif amel edene şer„le amel olunması hakkında.

157 / 348

[10 M 996 / 11 Aralık 1587]

290
Dergâh-ı mu„allâ çavuşlarından Eyüb Çavuş‟a: 996 senesinde Korcıgaz nâm mahalde
olan koyun hizmetine kendisinin tayin edildiği ve İstanbul zahîresi için Kozcıgaz‟a
gelen koyunların hıfz edip mahrûse-i İstanbul'a gönderip koyun emînine teslîm edilmesi
hakkında.

158 / 349

[25 M 996 / 26 Aralık 1587]

Rakka beylerbeyine: Beylerbeyiliğinin hıfzında olup re„âyânın âsûde olmasını


sağladığının bildirilmesi ve beylerbeyiliğine tâbi„ olan yerlerde şenâ„ati zâhir olan
hırsuz ve ehl-i fesâd‟ın siyâsete müstahıkk olanları siyâset edip fukarâya zulm
ettirilmemesi hakkında.

159 / 350

[26 M 996 / 27 Aralık 1587]

Anadolu beylerbeyine: Geçen sene asâkir-i İslâm‟a serdâr olan vezîr Ferhad Paşa‟nın
yaptığı hizmetlerden memnun olunduğu ve bu senede hizmetde bulunması hakkında.

159-2 / 351

Karahisâr-ı sahib kâdîsına: Tuğra-yı şerîf hizmetinde olan Mehmed Paşa tarafından
Kengiri sancağında olan hâsları zabt edip Keyvan isimli âdemiyle hâsların mahsûlinden
bir mikdâr akça gönderip Karahisâr‟a geldiğinde Süleyman Çavuş‟un Keyvan‟ı
hapsedip hâsları mahsûlünün aldığının bildirilmesi hakkında.

159 / 352

Trablusşâm beylerbeyine ve kâdîsına: Trablus iskelesine gelen küffâr gemilerine


Mahmud isimli kişinin ma„rifetiyle ve Kohinoğlu Yasfa isimli Yehûdînin ittifâkı ile
küffâra virilmesi memnû„ olan metâ„dan yağ, zift ve zahîrenin gemilere yüklenip

291
küffâra gönderildiği ve metâ„ı virenlerin isimleri ile verdikleri metâ„ların yazılıb arz
edilmesi hakkında.

159 / 353

Niğbolu, Silistre, Vidin, Vılçıtrın, Alacahisar, Üsküb, İskenderiye, Ohri, Avlonya,


Yanya, Mora, Tırhala, Selanik, Köstendil, Semendire, Sireme, İlbasan, Hersek, Delvine,
Prizrin, İzvornik, Kırk Kilise, Dukakin, Çirmen, Vize, Bender, Bosna, Paşa, Şehr-i Zol,
Seyrani, Bağdad, Derne, İmadiye livalarının sefere gideceklerin veya muhafazada
kalacakların bildirilmesi ve sefere gideceklerin tasarruf ettikleri timâr mikdarları
hakkında.

160 / 354

[22 M 996 / 23 Aralık 1587]

Anadolu‟ya ve Haleb‟e ve Rum‟a ve Batum‟a ve Maraş‟a varub gelince yol üzerinde


vâkı„ olan beylerbeyilere ve sancak-beylerine ve bu mahallerde olan kâdîlara: Önemli
bir husus için gönderilen çavuşun bölgelerine geldiğinde emîn ve salim bir şekilde
birbirlerine ulaşdırmaları hakkında.

160/ 355

[3 S 996 / 3 Ocak 1588]

Sultanönü beyine ve Eskişehir kâdîsına ve İnönü dizdârına: Ehl-i fesâd olan Yusuf han
ve beş nefer ehl-i fesâdı Mehmed Çavuş ele getirib İnönü kal„asında hapsetmişken
mîrlivâ‟nın ehl-i fesâdı almak istediğinin öğrenilmesi ve mîr-i livâ‟nın bu işe
karışmaması hakkında.

161 / 356

[29 Zi‟l-hicce 995 / 30 Kasım 1587]

292
Hâslar kâdîsına: Hazret-i Eyyüb-i Ensârî Câmi„-i Şerîf yakınında çayır haremine giden
kapıdan tûlen ve arzan otuz beş zîra olan yerde Mehmed Paşa‟nın türbe binâ etmesi için
icâzet verilmesi hakkında.

161 / 357

Trablusşâm kâdîsına ve kal„a dizdârına: Trablusşâm‟ın hızâne-i âmire defterdârlığı


mukaddemâ defterdâr olan Seyyid Ahmed‟e tevcîh olunması ve havâss-ı hümâyûna dair
mukâtaacı ve muhâsebeci ve eğer tezkireci ve sâ‟ir mübâşirde olan evrakların alınıp
kal„a da hıfz olunması hakkında.

162 / 358

Hâlâ yeniçeri ağası olan Halil ve şehzâde sultân Mehmed han tâbe serâhû müderrisi
Sunullah‟a: Yehûdî tâ‟ifesinin mezar yerleri hususunda Kasımpaşa halkı ile aralarında
nizâ„ olup mugâyir olan yerlerin hâlî bırakılıp taşların gömdürüp ve etrâfında olan yerler
Müslimanlara tevzî„ olunarak husûmet bitirilmişken Kasımpaşa halkı gömülen taşları
çıkarıp binâlarına kullanmaları ve bu gibi emre mugâyir iş edenlere şer„le hareket
edilmesi hakkında.

162 / 359

[6 S 996 / 6 Ocak 1588]

Dubrovnik beylerbeyine: Yehûdî Samoil Matyos ve karındaşı ticâret için Dubrovnik‟e


gittiği ve mezbûrların Âstâne-i sa„âdet‟e getirmesi için çavuş gönderilmesi hakkında.

163 / 360

Bağdad eyâleti ile vezîr olan Sinan Paşa'ya: Seydi isimli kişi ashâb-ı ağrâzın tahrîkiyle
hazîne-i Bagdâd‟da mukâtaacı olan kâtib Haşim‟in teftîş edilmeden hapsedilmesi ve
kâtib Haşim‟in hapisten ıtlâk edilip Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi için hüküm verildiği
hâlde emre mugâyir olunup haksız yere bir yıl haps kaldığı hakkında.

293
163 / 361

[5 S 996 / 5 Ocak 1588]

İstanbul kâdîsına: İstanbul‟da kasap az kaldığından et bâbında müzâyaka çekildiği ve


Ankara bâzergânlarından Körepe nâm zımmînin kassâb olmak istemesi ve iki yüz bin
akçaya malik ise Südde-i sa„âdet‟de koyun emînine teslîm edilip kassâblık hizmetinde
olması hakkında.

164 / 362

[29 M 996 / 30 Aralık 1587]

Boğdan voyvodasına: Boğdan‟a gelen Kazak eşkiyâsının çok olduğu ve Özi kal„asından
top ve sâ‟ir âlat-ı harb aldıkları hemen Boğdan‟a gelmeyip niçe mahallere zarar
verdikleri ve Boğdan voyvodasına mu„âvenet etmeleri için Erdel ve Eflak
voyvodalarına ahkâm-ı şerîf gönderildiği hakkında

164 / 363

[29 M 996 / 30 Aralık 1587]

Boğdan voyvodasına: Özi üzerine gelen Kazak eşkiyâsının Özi‟den niçe toplar ve
koyunlar alıp ve aldıkları topları bir yere gömüp koyunları da bir yerde bıraktıkları
öğrenilip topların ve koyunların her neredeyse bulunup zabtedilip bulunan top ve
koyunların mikdârının yazılıp arz edilmesi hakkında.

165 / 364

[Gurre-i S 996 / 1 Ocak 1588]

Baç sancağı beyine: İhmâl sebebiyle re„âyâya düşman tarafından zarar olduğu i„lâm
olup ihmâl etmeyip düşman tarafından vilâyete veya re„âyâya zarar olmaması hakkında.

294
165 / 365

[29 Muharrem 996 / 30 Aralık 1587]

Serdâra: Diyârbekr beylerbeyi iken vefât eden Hüsrev Bey‟in cümle metrûkâtının
Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.

165 / 366

[29 M 996 / 30 Aralık 1587]

Diyârbekr beylerbeyine ve kâdîsına ve defterdârına: Diyârbekr beylerbeyi iken vefât


eden Hüsrev Bey‟in nukûd, cevâhir ve gayrı cümle metrûkâtının İstanbul‟a getirilmesi
için çavuş ve kapıcılar gönderildiği hakkında.

166 / 367

[6 S 996 / 6 Ocak 1588]

Diyârbekr‟den Südde-i Sa„âdet‟e gelince yol üzerinde olan beylere ve kâdîlara:


Diyârbekr beylerbeyi iken vefât iden Hüsrev Bey‟in cümle muhallefâtı Südde-i
sa„âdet‟e getirilirken hıfz edilmesi hakkında.

166 / 368

[14 S 996 / 14 Ocak 1588]

Karahisar-ı sahib kâdîsına: Tuğra-yı şerîf hizmetinde olan Mehmed Paşa tarafından
Kengiri sancağında hâslar zabt edip Keyvan isimli âdemiyle hâsların mahsûlinden bir
mikdâr akça gönderip Karahisâr‟a geldiğinde Süleyman Çavuş‟un Keyvan‟ı hapsettiği
bildirilip bu hususun araştırılması hakkında.

167 / 369

[6 S 996 / 6 Ocak 1588]

295
Diyarbekr beylerbeyine ve kâdîsına ve defterdârına: Diyarbekr beylerbeyi iken vefât
eden Hüsrev Bey‟in nukûd, cebe-hâne, mehter-hâne, saraç-hâne, ve sâ‟ir cümle
metrûkâtının Südde-i sa„âdet‟e getirmek için Rûm-ili beylerbeyiliği ile vezîr olan
Mehmed Paşa görevlendirilip cümle metrûkâtı mühürleyip, mühürsüz bulunan esbâbı
defter edip sandıklara koyup Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.

168 / 370

[15 Safer 996 / 15 Ocak 1588]

Budun beylerbeyine: Havâss-ı hümâyûn re„âyâsından bazılarının topraklarını terk


ettiklerinin duyulup buna kimlerin sebeb olduğunun araştırılması, vilâyet hâkimlerinin
zulümlerinden mi yoksa emînlerin fazla mahsûl istemelerinden dolayı mı perâkende
olduklarının incelenmesi hakkında.

169 / 371

[11 S 996 / 11 Ocak 1588]

Trablusgarb beylerbeyine: Trablusgarb‟a tâbi„ kâbz sancağı ile Sakâkız nâhiyesi


Tunus‟a ilhâk olunup Trablusgarb askerinin ulûfeleri Trablusgarb‟tan verildiği için
Tunus‟a ilhâk olunduktan sonra ulûfeler hususunda muzâyaka çekildiği ve geri
Trablus‟a ilhâk olunmaları hakkında.

169 / 372

Müşârun-ileyhe: Kul tâ‟ifesinin ağaları yılda bir kerre tebdîl olınurken şimdi muhâlif
olarak ayda bir kerre tebdîl olunup hazineye zarar olduğundan dolayı eskiden olduğu
gibi yılda bir kerre tebdîl olunması hakkında.

169 / 373

[11 S 996 / 11 Ocak 1588]

296
Müşârun-ileyhe: Tunus beylerbeyi Hasan Paşa, Trablus ve Cezâyir beylerbeyilerini
kendisine koşundı etmesi ve vilâyetin hâlî kaldığı, zarar erişmek ihtimâli olduğundan
Trablus ve Cezâyir beylerbeyileri koşundı olmamaları ve yardım gerektiğinde kifâyet
mikdârı asker gönderilmesi hakkında.

170 / 374

[22 S 996 / 22 Ocak 1588]

Mısır beylerbeyine: Mısır‟da bazı kişilerin toprak kâdîlarından şikâyet edip ve da„vâsını
başka bir kâdînın görmesi gerektiğinden İstanbul‟dan başka bir kâdî gönderilmesi
mesâfenin uzunluğundan mümkün olmayıp beylerbeyi mektûbu ile meselenin görülmesi
hakkında.

170 / 375

Müşârun-ileyhe: Mısır‟ın ümerâ ve ağalıkları bazı menâsibi arz almadan birer tarîkle
alıp ve çoğunun na-mecal ve hizmet uhdesinden gelmeyen kişiler olduğu ve hizmet
uhdesinden gelmeyen kişilere hizmet ettirilmemesi hakkında.

170 / 376

Müşârun-ileyhe: Bazı kişiler Südde-i sa„âdet‟e gelip havâss-ı hümâyûndan vilâyet-i


Mısır‟da bazı köylerin mîrîye verip ekl ü bel‟ edip hazineye küllî zarar olduğunu arz
etmeleri hakkında.

171 / 377

[22 S 996 / 22 Ocak 1588]

Müşârun-ileyhe: Mısır‟da beylerbeyilerin otlâk nâmına emrsiz ve berâtsız bazı kişilere


mîrî yerlerden küllî arâzi tevzî„ ettikleri ve iyi yerlerin mâl-i mîrî için zabt edilmesi
hakkında.

297
171 / 378

Müşârun-ileyhe: Mısır muhâfız ümerâsında Kul Mahmud Bey dört yüz akça tekâüd
ulûfesine mutasarrıf olduğu ve yılda iki yüz bin akçadan fazla olup ümerânın tekâüdinin
yüz bin akçada on bin akça olduğu ve Kul Mahmud‟un mutasarrıf olduğu sâlyânenin
berâtının getirtilip her yüz bin akça için on bin tekâüd dirliği verilmesi hakkında.

171 / 379

Mısır beylerbeyine: Harameyn-i Muhteremeyn kâdîlarının sâlyâneleri Cidde


mahsûlinden verilirken avâmdan bazı kişiler ziyâde vazîfeler aldığından kâdîlar
sâlyânelerini almakda sıkıntı çektikleri ve kâdîların sâlyânelerinin Cidde mahsûlinden
verilip sonra ulemâ, meşâyih ve avâmın vazîfelerinin verilmesi hakkında.

172 / 380

Mısır beylerbeyine: Mısır‟a geldiğinde hazînesiyi hâlî bulup, hac masraflarını,


Haremeyn-i muhteremeyn‟in ihtiyaçlarını tedârik edip birçok borcu edâ ettiğinin
bildirilmesi ve Mısır‟ın ıslâhı için gayret edilmesi hakkında.

172 / 381

[23 S 996 / 23 Ocak 1588]

Ankara kâdîsına ve beyine: Mukaddemâ vezîr iken vefât eden Zal Mahmud Paşa‟nın
Ankara‟da haffâflar çarşısı civarında binâ ettiği musluklara su getiren sakânın
bârgîrlerine karışılıp ulaklara verildiği ve musluklara su gelmediğinden dolayı sakâ
bârgîrlerine ulakdan ve başkasından kimsenin karışmaması hakkında.

172 / 382

Taraklıborlu, Viran, Kızılbel ve Ereğli kâdîlarına: Altın ve guruşun İstanbul‟da cârî


olduğu üzere alınması, ziyâdeye verip alanlar kimler ise isimleriyle yazılıp arz edilmesi
hakkında.

298
173 / 383

[18 S 996 / 18 Ocak 1588]

Kuds-i şerîf kâdîsına ve beyine: Merhum hâseki sultânın Kuds-i şerîf‟de olan evkâfına
evkâfa müte„allık hizmetlerde istihdâm olmak için mustahfızlardan on nefer verilmesi
hakkında.

173 / 384

[12 M 996 / 13 Aralık 1587]

Niğbolu beyine: Boğdan‟a müstevli olan Kazak‟ın def„i için Yaşpazarına varıldığı
öğrenilip daha önce kışlamak fermân olunan mahalle geri dönülmesi hakkında.

173 / 385

[12 S 996 / 12 Ocak 1588]

Haleb beylerbeyisine ve kâdîsına ve defterdârına: Haleb‟de altun ve guruş ve pâdişahî


ziyâdeye alındığı i„lâm olunup İstanbul‟da cârî olduğu üzere alınıp verilmesi, altının
yüz yirmişer ve guruş seksener akçaya ve pâdişahî sekizer akça hesâbı üzere alınması
hakkında.

174 / 386

[3 S 996 / 3 Ocak 1588]

Erdel voyvodasına nâme-i hümâyûn: Bogdân voyvodası Petre voyvodanın Kazak


eşkıyâsının Boğdan‟a geldiğini, Özi kal„asından top ve sâ‟ir alât-ı harbler aldıktan sonra
hemen Boğdan‟a gelmeyip niçe mahallere zarar verdiklerini ve Beç kralının da
Kazaklara yardım edebileceğini bildirmesi ve tekrâr mektublar gönderip Kazak
eşkıyâsının mağlûb edilip topları suya bırakıp firâr ettiklerinin bildirilmesi hakkında.

174 / 387

299
[15 M 996 / 16 Aralık 1587]

Bender beyine: Zi‟l-hicce‟nin yigirmi sekizinde Boğdan üzerine müstevli olan


düşmanın Yaş pazarına saldırmak maksadında olduğunun bildirilip serdâr olan Niğbolu
beyi ile asâkir-i İslâmın düşmanı def„ etmesi hakkında.

175 / 388

[15 M 996 / 16 Aralık 1587]

Niğbolu bey‟i olup Özi muhâfazasında olan asâkire serdâr olan Mehmed Bey‟e ve
Silistre ve Çirmen ve Vidin ve Bender beylerine: Özi kal„ası tamîr olınub atlu ve yaya
bir mikdâr nefer yazılıp ve yarar sipâhîler konulup düşman üzerine karadan askerin
varması mümkün olmayıp kış gelip kalitelerin orda durması mümkün olmayıp şaykalar
su yüzünden Akkirman‟a müstevli olmaları ve fırsat oldukça intikâm alınması hakkında.

175 / 389

Niğbolu ve Silistre sancaklarında olan kâdîlara: Leh vilâyetine öküz, inek ve ba„zı
me‟kûlât gönderildiğinin duyulması ve gönderenler her kim ise isimleri ve dirliklerinin
alınıp siyâset olunacaklarının bildirilmesi hakkında.

176 / 390

Vilâyet-i Rum-ilinde Akıncı ve Toyçeler olduğu yerlerin kâdîlarına: Leh tarafına sefer
için me‟mûr olan Akıncı ve Toyçelerin bazılarının sefere çıkmaya înâd ettikleri ve Leh
seferi zamânı geldiğinde hizmette înâd edip varmazlar ise siyâset olınacaklarının
bildirilmesi hakkında.

176 / 391

Tatar ağalarından Han Yahşi Ağa‟ya: Niğbolu beyi‟nin arz ettiği üzere kendisinin asker-
i İslâma kulağuz olub uğûr-ı hümâyûnda kulağuzluk hizmetinde bulunması hakkında.

300
176 / 392

[20 S 996 / 20 Ocak 1588]

Kengiri ve Koçhisar kâdîlarına: Kadîmden beri sôfların on dört zirâ‟ işlenirken şimdi
nâkıs işlenmek ile tüccâr ve müşterîlere zarar olduğu öğrenilip sôf işleyen sofcıların
sôfları kadîmden işletegeldiği üzere on dört zirâ‟ işlenmesi hakkında.

177 / 393

[26 S 996 / 26 Ocak 1588]

Mısır beylerbeyine: İspanya keferesinin küllî donanma tedarik edip Yemen benderlerine
zarar vermek kasdında olduklarının ve düşmana deryâdan mukâbele edebilmek için
yirmi otuz pare kadırga lâzım olduğunun bildirilmesi ve daha önce gönderilen beş pare
kadırgadan başka on beş pare kadırganın da Süveyş iskelesinde yapıldığı hakkında.

177 / 394

Serdâr Ferhad Paşa‟ya: Asker ile varıp Gürcistan vilâyetinde fetihlerde bulunup lâzım
olan mahallerde kaleler binâ etmekde gösterdiği gayrete mükafâten iki hıl„at ile bir
kabza murassa‟ kılıç ihsân olunduğu hakkında.

178 / 395

Haleb beylerbeyisine ve defterdârına: Müteveffâ tercemân Osman‟ın muhallefâtının


zabtı için gönderilen Hacı Mehmed ile Yahya isimli kapıcıların muhallefâtı kabz edip
getirmek üzere iken Süleyman Çavuş dahl edib muhallefâtı Haleb kalesinde zabt ettiği
ve muhallefâtın aynı ile Südde-i sa„âdet‟e getirmeleri için yine aynı kapucıların
gönderildiği hakkında.

178 / 396

Aksaray beyine ve kâdîsına ve sâbıkâ Silifke kâdîsı olub evkâf teftîşine me‟mûr olan
Mehmed‟e: Aksaray‟da kışlayacak olan mîrî develere lâzım olan on bir bin kille arpa

301
adâlet ile tevzî„ olunmuş iken eski Koçhisar kâdîsı Ramazan‟ın bazı eşkiyâ ile müttefik
olup arpa tevzî„ olunan Yürük isimli nâhiyenin halkını ihtilâl ettirip hâssa sâraçlarına
arpa cem„ ettirmediği hakkında.

179 / 397

[10 M 996 / 11 Aralık 1587]

Hüdavendigar ve Sultanönü sancaklarında vâkı„ olan kâdîlara: Bazarcık kazâsına tâbi„


Yalacık isimli karyeden Deli Murad isimli kişi katl-i nüfûs ve gâret-i emvâl edip
Müslimanlara zulm eylediği öğrenilip ahvâlinin teftîş olunması için Sefer Çavuş‟un
gönderildiği hakkında.

179 / 398

[26 S 996 / 26 Ocak 1588]

Silistre kâdîsına: Leh elçisi Südde-i sa„âdet‟e gelirken Silistre iskelesinde Gümrük
emîni elçinin kolcularını arayıp bir mikdâr guruş bulup aldığının öğrenilmesi ve gümrük
nâmına ne mikdâr akçası alınmış ise geri verilmesi için hükm-i şerîf verilmesi hakkında.

180 / 399

[26 S 996 / 26 Ocak 1588]

İstanbul kâdîsı ve mi„mâr-başı‟na: Neccâr ve bennâ tâ‟ifesi yevmi on ikişer akçaya ve


ırgâd tâ‟ifesi yevmi beşer akçaya ücretle çalışırken şimdi fazla ücretle çalıştıkları ve
bunun amme-i evkâfa küllî zararı olduğu bennâ ve tüccâr tâ‟ifesinin ziyâde akçaya
çalışmamaları ve ziyâde akça talep edenlerin isimlerinin yazılıp arz edilmesi hakkında.

180 / 400

[10 RA 996 / 8 Şubat 1588]

302
Eski-il kâdîsına: Sultân Selîm han‟ın câmî-i şerîf imâreti ve evkâfına nazır olan
Mehmed Ağa‟nın evkâf karyelerinin sınırlarında bazı mezraların erbâb-ı tîmâr ve
zü„amâ tarafından zabt olunduğunun bildirmesi hakkında.

180 / 401

[22 Rebî„u‟l-âhir 996 / 21 Mart 1588]

Çirmen beyine ve Hâsköy kâdîsına: Çeri-başı oğlu Mehmed‟in eşkıyâdan olup Receb
halife isimli kişinin evini basıp kapısını balta ile parçalayıp ve avratını dövüp birçok
akçasını alıp gitmesi gibi birçok suçlarının olması ve ahvâlinin teftîş edilip halkdan
haksız yere alınan akçaların geri verilmesi hakkında.

181 / 402

[11 Rebî„u‟l-evvel 996 / 9 Şubat 1588]

İlbasan beyine ve Draç kâdîsına: Müteveffâ Mustafa re‟is‟in yaptırdığı caminin bazı
yerlerinin harap olduğu ve Cum„a namazı kılınamadığının bildirilip kilârcı-başının
kendi malıyla yaptırmayı istediği ve üstâd, bennâ ve neccâr tedarik edilip caminin
onarılması hakkında.

181 / 403

[11 Rebî„u‟l-evvel 996 / 9 Şubat 1588]

Kratova kâdîsına: İstanbul‟da olan Patrîk kilisesinde İstanbul feth olunduğunda ezân
okunup cami yapılıp, Kratova‟da olan mâdenden bin kantâr kurşun tedarik edip Südde-i
sa„âdet‟e göndermesi hakkında.

181 / 404

[11 R 996 / 10 Mart 1588]

Şâm beylerbeyine: Şâm'ın yeniçeri ve bölük-başılar ve yaya-başılarından bazılarının


ehl-i fesâd olduğu ve yeniçerilikten atılmışken birer tarîkle hüküm îrâd edip tekrar

303
yeniçeri ocağına dâhil oldukları ve yeniçeri ocağından ihraç olanların ocağa dâhil
olmamaları ve geri gelen varsa tekrar ihraç edilmesi hakkında.

182 / 405

[10 M 996 / 11 Aralık 1587]

Eski-il ve Karaca şehr kâdîlarına: Mehmed Çavuş, Bekir, Veli ve Musa isimli ehl-i
fesâdı hapsetmişken bir tarîkle hapisten kaçıp Mehmed Çavuş‟un çiftliğini basıp
âdemlerin dövüp akçalarını alıp birçok Müslimanın mallarını çaldıklarının haber
alınması üzerine ehl-i fesâdın ele getirilip hapsedilmeleri hakkında.

182 / 406

[11 Rebî„u‟l-evvel 996 / 9 Şubat 1588]

İnebahtı beyi Murad Bey‟e: Bazı neferlerin kâdî ve müfettişten arz alıp Dergâh-ı
mu„allâ‟ya gelip bir tarîkle berât edip gedüğe mutasarrıf oldukları ve böyle arzlar
verilmemesi hakkında.

183 / 407

[15 RA 996 / 13 Şubat 1588]

Kefe beylerbeyine ve defterdârına: Harem-i hümâyûn huddâmından bazı kişilerin


Çerâkise‟de olan akrabalarını İstanbul‟a getirmek istedikleri ve akrabaları ile
hizmetkârlarına iskelelerde dahl olunmaması hakkında.

183 / 408

[10 RA 996 / 8 Şubat 1588]

Anadolu‟da vâkı„ olan kâdîlara: Mehmed Çavuş‟un ehl-i fesâttan Yusuf han ve beş
nefer sûhte‟yi ele getirip İn-önü kalesinde hapsettiği ve beylerbeyi tarafından birkaç kişi
gelip kaleyi basıp ehl-i fesâd kişileri serbest bıraktıkları ve ehl-i fesâdın ele getirilmesi
hakkında.

304
183 / 409

[17 RA 996 / 15 Şubat 1588]

Bursa sancağında olan kâdîlara: Hüdâvendigâr sancağında derbendlerde eşkıyâ ve ehl-i


fesâd sûhte‟nin evler ve yollar basıp yeniçeri, zü„amâ ve erbâb-ı tîmâr tarafından
himâyet edildikleri ve Ahmed Çavuş‟un ehl-i fesâdı teftîş etmekle görevlendirildiği
hakkında.

184 / 410

[10 RA 996 / 8 Şubat 1588]

Bursa kâdîsına: Trablusşâm defterdarı Seyyid Ahmed İstanbul‟a gelirken Bursa‟da şeş-
beş Mehmed‟e biner guruşdan yirmi sekiz kese guruş emanet edip daha sonra guruşları
istediğinde yirmi altı keseyi verip iki kese guruşu vermediğinin öğrenilip zikr olunan iki
kese guruşun alınması hakkında.

184 / 411

[Fi't-târîhi'l- mezkûr / 8 Şubat 1588]

Trablusşâm beylerbeyine: Bundan akdem bir def„a Trablusşâm‟da beylerbeyi nâzır-ı


emvâl olup âdemleri kendileri için küllî nesne istemekle hazineye zarar verdikleri ve
emvâl-i mîrî tahsîline beylerbeyi ve âdemlerinin karışmamaları hakkında.

185 / 412

[21 Rebî„u‟l-evvel 996 / 19 Şubat 1588]

İnebahtı sancağında olan kâdîlara: İnebahtı sancağında havâss-ı hümâyûna, evkâf-ı


selâtine ve serbest köylere yerleşen ehl-i fesâtın fesâtlarının günden güne arttığı ve
toprak kâdîlarının ahvâli teftîş edip fesâdı sâbit olanlara cezalarının verilmesi hakkında.

186 / 413

305
[Târîh-i mezbûr / 19 Şubat 1588]

Trablusşâm defterdârına: Trablusşâm beylerbeyi âdemlerini emînler üzerine gönderip


mâl-ı mîrî tahsîlinden kendileri için birçok tekâlif edip emvâl-i hâssa tahsîline küllî
zarar olduğu ve nezâretden ref„ olunup emvâl-i hâssa‟ya müte„allık olan hususlara
beylerbeyinin karışmaması hakkında.

186 / 414

[Fi't-târîhi'l- mezkûr / 19 Şubat 1588]

Trablusşâm defterdârına: Trablusşâm‟da olan emîn ve mültezimin hazineye kalb ve


geçmez para getirip küllî zarar verdiklerinin duyulması ve hazineye akça teslîm
edileceğinde İstanbul‟da olduğu üzere altun ve guruş ve pâdişâhî alınması hakkında.

186 / 415

[Fi't-târîhi'l- mezkûr / 19 Şubat 1588]

Trablusşâm defterdârına ve Trablusşâm‟da olan kâdîlara: Trablusşâm‟da beylerbeyi


subaşıları birçok levendât ile halkın üzerine varıp yem ve yemeklerini, tavuk ve
kuzularını aldığının bildirilmesi üzerine beylerbeyi subaşılarına havâss-ı hümâyûn
re„âyâsının yem ve yemeklerinin aldırılmaması hakkında.

186 / 416

[5 Rebî„u‟l-âhir 996 / 4 Mart 1588]

Kıbrıs beylerbeyine: Mecnûne isimli hâtûn‟un oğlu Hüseyin Çavuş‟un bazı işler için
Kıbrıs‟a gönderildiğini ve vardığında sebebsiz yere hapsedildiğini bildirmesi ve ahvâlin
görülmesi için Hüseyin Çavuş‟un Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.

187 / 417

[23 Rebî„u‟l-evvel / 21 Şubat 1588]

306
Mısır beylerbeyine: Medîne-i Münevvere‟de olduğu gibi Mekke-i Mükerreme‟de de bir
nefer nâibü‟l-harem ve bir nefer hazînedâr ta„yîn olunup fakat maâşları yetmediği için
erdeb ve cerâye verilmesi hakkında.

187 / 418

[10 Muharremü‟l-harâm 996 / 11 Aralık 1587]

Mısır beylerbeyine: Mısır muhâfaza ümerâsı ziyâde olub ve sâlyane mikdârı dörder ve
beşer yüz bin akça olmağla Mısır hazinesine küllî zarar olduğunun duyulup mahlûl olan
sancakların başkasına verilmeyip sâlyanelerinin hazîneye alıkonulması hakkında.

187 / 419

[Fi't-târîhi'l-mezbûr / 11 Aralık 1587]

Mısır beylerbeyine: Mısır muhâfaza ümerâsından Ahmed ve İbrahim isimli kişiler yaşlı
olup hizmete kâdir olmayıp ziyâde sâlyaneye mutasarrıf olduklarının duyulması üzerine
kânun üzere tekâüd sâlyanesi verilmesi hakkında.

187 / 420

[Fi't-târîhi'l-mezbûr / 11 Aralık 1587]

Mısır beylerbeyine: Mısır muhâfaza ümerâsından Mustafa ve Hasan isimli kişiler


Mısır'a varmayıp kendi hallerinde gezip birer tarîkle sâlyane alıp hazine‟ye zarar
olduğunun anlaşılıp sâlyanelerinin hazîneye konulması hakkında.

188 / 421

[20 M 996 / 21 Aralık 1587]

Mısır beylerbeyine: Hazine kâtiplerinden Hüsrev Bey oğlu Mehmed‟in bir tarîkle
sancak beyi nâmına berât alıp yevmi yüz akça, küllî alîk ve cerâye alıp hazîneye zarar
olduğunun duyulup ulûfe, alîk ve cerâyesinin alınıp hazîneye konulması hakkında.

307
188 / 422

[Fi't-târîhi'l-mezbûr / 21 Aralık 1587]

Mısır beylerbeyine: Mısır muhâfaza ümerâsının sebepsiz olarak terakkî hükümleri alıp
berâtlarına kattıklarının ve Mısır hazinesine zarar olduğu ve verilen terakkîlerin
verilmemesi hakkında.

188 / 423

[10 Rebî„u‟l-evvel / 8 Şubat 1588]

Erdel voyvodasına: Leh cânibine gönderdiği câsûs Maksilmiyen‟in yedi sekiz bin asker
ile varoşa girmek istediği ve hisardan çıkan askerlerle cenk edip cenkde kaçıp Kırakov
hisârına girip krallık tacı giyeceğinin haber edilmesi ve ahvâlin tecessüs edilmesi
hakkında.

188 / 424

[4 Rebî„u‟l-âhir 996 / 3 Mart 1588]

Novabırda kâdîsına: İstanbul‟da yapılacak cami için kurşun lazım olup Novabırda‟da
madenden bin beş yüz kantâr kurşun tedarik olunup Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi
hakkında.

189 / 425

[16 M 996 / 17 Aralık 1587]

Kastamonu sancağı beyine: Kara Hacı isimli kişinin sûhte tâ‟ifesine baş olup Eflâni
kazâsında zekât nâmına Müslimanlardan on beşer ve yirmişer bin akça alıp ve mallarını
çalıp avret ve oğlanlarını aldıkları ve ele getirilmek istendiğinde kâdî, müderris ve sipâh
tâ‟ifesinden himâyet gördükleri, Mehmed isimli kişi baş olursa Evrenos, Resul, Bali‟nin
mübâşereti ve yiğit-başılar ve il-eri ittifâkıyla eşkiyânın üzerlerine varılıp ele getirilmesi
hakkında.

308
189 / 426

[10 S 996 / 10 Ocak 1588]

Cezayir-i garb beylerbeyine: Fâs hâkimi Mevlây Ahmed tarafından Âstane-i sa„âdet‟e
gönderilen pişkeşlere asker tâ‟ifesinden ve sâ‟ir kimesnelerden dahl olunmaması
gemilerin tebdîl edilmemesi ve esbâbların ve pişkeşlerin başka gemiye tahmîl
edilmemesi hakkında.

189 / 427

[2 R 996 / 1 Mart 1588]

Kara-hisâr-ı şarki kâdîsına: Kara-hisâr‟da Filibe mahallesinden Hasan bin Derviş isimli
emred oğlanın doğuştan tavâsi olduğu ve Südde-i sa„âdet‟de istihdâm olmaya kâbil
olduğu i„lâm olunup İstanbul‟a gönderilmesi hakkında.

190 / 428

Nişân-ı hümâyûn: Tunus beylerbeyi Hasan Paşa‟nın derya ilminde mâhir olduğundan
Cezayir-i Garb, Trablus ve Tunus beylerbeyiliklerinde asâkir-i İslâm‟a serdâr olduğu ve
kadırgalar ile derya yüzüne çıkıp deryada ve yalılarda fesâd eyleyen küffâr gemilerinin
ele getirilip haklarından gelinmesi hakkında.

191 / 429

[10 Rebî„u‟l-evvel 996 / 8 Şubat 1588]

Boğdan voyvodasına: Yeniçeri ağası Halil âdem gönderip kendi matbahında et sıkıntısı
çekildiğini bildirip Boğdan‟a âdem gönderdiği ve akçasıyla koyun alınmasına izin
verilmesi hakkında.

191 / 430

[10 Rebî„u‟l-evvel 996 / 8 Şubat 1588]

309
Rûm beylerbeyine, Amasya müfettişine ve Kelemfâd kâdîsına: Sivas sipâhîlerinden
Cellan Mehmed oğulları Ömer, Mustafa, Bekir ve Resul isimli ehl-i fesâd ile birlik olup
Müslimanlara zulmettiklerinin bildirilmesi ve ahvâllerinin görülmesi için Ahmed
Çavuş‟a teslîm olunup gönderilmeleri hakkında.

192 / 431

[Muharrem 996 / Aralık 1587]

Adana hâkimine ve Adana ve Tarsus kâdîlarına: İçil sancağında olan Aktak oğlu
Mustafa, Pir Ahmed, Kocabey, Seydi, Mahmud, Muharrem, Karmatlu Mustafa, Divane
Yusuf ve Tarsus‟dan Arab Hamza isimli kişilerin yanlarına birçok eşkiyâyı toplayıp
Tarsus ve etraftaki köyleri ve evleri basıp âdemler katlettiği ve ele getirilmeleri için
gönderilen Haydar Kethüdâ ile cenk ettikleri ve bu hususun teftîş edilmesi için
Süleyman Çavuş‟un gönderildiği hakkında.

192 / 432

[Fi't-târîhi'l-mezkûr / Aralık 1587]

Boğdan voyvodasına: Leh vilâyetine akın etmesi için İslâm Girây han‟a nâme-i
hümâyûn gönderildiği ve Boğdan‟dan bin nefer asker ve iki yüz bârgîr tedarik edip
gönderilmesinin istendiği fakat Leh vilâyetinin fazla uzak olduğundan Boğdan‟dan
asker gönderilirse vilâyetin hâlî kalacağı düşünüldüğünden Boğdan‟da asker ve bârgîr
ihraç ettirilmemesi hakkında.

193 / 433

[4 S 996 / 4 Ocak 1588]

Demurkapu‟da olan vezîr Ca„fer Paşa‟ya: Han-ı hâinin Şemhâl yanında olan büyük oğlu
Sa‟âdet Girây‟ın Rûs kralı yanına varıp orada vefat ettiği ve ikinci oğlu Murat Girây‟ın
Rûs korkusundan kaçıp Kumuk‟a gittiği ve küçük oğlu Safâ Girây Çerâkise‟de zillet
üzere olduğu ve memleketin emn ü emân üzere olduğu ve yeniçerilerin dört yıldan beri
ulûfeleri gelmediği ve Erş beylerbeyi Mustafa Paşa ve kethüdâsının tahrikleriyle

310
askerler isyân edip İstanbul‟a gidecek olan ipeği guruşa ve altuna tebdîl ettiklerinin
bildirilmesi ve yeniçerilerin içinde fesâd edenlerin ihraç edilmesi hakkında.

194 / 434

Silistre sancağı beyine: Küffâr‟ın hareket etme ihtimâli olduğundan Özi caniblerinin
muhâfazasının mühim olup alay-beyi, zü„amâ ve erbâb-ı tîmârın tamamı alât-ı
harblerini hâzır etmeleri hakkında.

194 / 435

Niğbolu beyi olan Mehmed Bey‟in Solnok beyi ve Abdülhay Bey‟in Niğbolu beyi
olduğu ve Abdülhay Bey gelince zü„amâ ve erbâb-ı tîmârı görüp cümlesini müretteb ve
mükemmel olarak hâzır bekletmesi hakkında.

195 / 436

Vilayet-i Rûm-ilinde vâkı„ olan kâdîlara: Niğbolu, Silistre, Vidin, Vulçıtrın ve Çirmen
sancaklarının zü„amâ ve sipâhîlerinin sancak-beyleriyle birlikte muhâfaza hizmetinde
olmaları ve emre mugâyir muhâfazaya varmayanların dîrliklerinin alınması hakkında.

195 / 437

[12 M 996 / 13 Aralık 1587]

Haleb beylerbeyine: Karaman beylerbeyi iken kızılbâşa giriftâr olan Murad Paşa‟nın
kethüdâsı Gazanfer kethüdâda Mısır ümerâsından defterdâr İbrahim Bey‟in oğlı
Mehmed Bey‟in rehin konulan murassa kuşâğının olup o kuşâğın İstanbul‟a gelmesi
lazım olup getirmek için Dergâh-ı mu„allâ kapıcılarından bölük-başı Hüseyin ve
Mustafa ulağın gönderildiği hakkında.

195 / 438

[16 Rebî„u‟l-evvel 996 / 14 Şubat 1588]

311
İstanbul kâdîsına: Mîrî lök kesret üzere olup bazı kişiler mîrî lök satılmadan kendi
löklerini sattığından dolayı mîrî lök satılmayıp kaldığının duyulup mîrî löklerin
satılmadan tüccârdan ve ehl-i sanâi‟den kimsenin kendi löklerini satmaması hakkında.

196 / 439

[20 L 995 / 23 Eylül 1587]

Niğbolu beyine: Özi kalesi üzerine gelen Kazâk eşkiyâsının def„i için Bender
muhâfazasına ta„yîn olınan Silistre, Çirmen, Vize ve Akıncı beylerine kendisinin baş
ta„yîn edildiği lakin Leh eşkiyâsının Boğdan üzerine yöneldiğinin öğrenilmesi üzerine
Boğdan voyvodasıyla haberleşip sancağın askeriyle hâzır olunması hakkında.

196 / 440

[Fî Mezbûr / 23 Eylül 1587]

Boğdan voyvodasına: Leh eşkiyâsı Boğdan‟a saldırmak ihtimâli olduğundan Niğbolu,


Silistre, Çirmen, Vize ve Akıncı beylerine hüküm gönderip düşmanın def„ edilmeleri
hakkında.

197 / 441

[Fî Mezbûr / 23 Eylül 1587]

Eflak voyvodasına: Leh eşkiyâsı Boğdan'a saldırmak niyetinde olduğunun bildirilmesi


ve Niğbolu beyi Mehmed Bey‟in Eflak voyvodasından yardım istediğinde askeriyle
varıp hizmetde bulunması hakkında.

197 / 442

[18 S 996 / 18 Ocak 1588]

Kayseri beyine ve kâdîsına: Yeniçerilerden Hüsrev ve Veli isimli kişiler yeniçeri


nâmına halka zulmettiklerinin haber alınıp ulûfelerinin kesilmesi, Veli‟nin defterde

312
olmayıp yeniçeri olmadığının bildirilmesi üzerine mezkûrların fesâdı sâbit olursa
haklarından gelinmesi hakkında.

197 / 443

[4 S 996 / 4 Ocak 1588]

Sigetvar beyine ve kâdîsına: Mukaddemâ beylerbeyi iken İstanbul'da vefat eden


Şehsuvâr Bey'in muhallefâtının bî-kusûr Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi için çavuş
gönderildiği ve cümle muhallefâtın çavuşa teslim edilmesi hakkında.

197 / 444

[Fî Mezbûr / 4 Ocak 1588]

Sigetvar‟dan İstanbul‟a gelince yol üzerinde olan kâdîlara: Müteveffâ Şehsuvâr Bey‟in
metrukâtının Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi için emir gönderildiği, metrukâtın
muhâtara olan yerlerden emîn ve sâlim geçirilip gönderilmesi hakkında.

198 / 445

[18 Muharrem 996 / 19 Aralık]

Budun beylerbeyisine: Beç kralının karındaşının Leh vilâyetinden bazı eşkiyâ hareketi
ile Leh vilâyetine kral olmak düşüncesiyle varıp krallığa çıkacak mahalde Leh
askerinden Beç kralının karındaşına düşman olanlar ile mücadele edilip Beç kral
mağlup olduğu ve düşman tarafından bir bölgeye zarar vermemesi hakkında.

198 / 446

[20 Rebî„u‟l-evvel 996 / 18 Şubat 1588]

Üsküb, Priştine, Novabırda, Yanova, Vulçıtrın, Trepce, Yenipazar, Plasic, Zaylava ve


Morava kâdîlarına: Novabırda, Priştine ve Üsküp nezâretinde ve sâ‟ir maden
kasabalarına sancak-beyleri voyvodalarının karışıp madene küllî zarar olduğu ve

313
voyvodaların men' olunduğu ve maden halkından fesâd edenlerin ahvâlinin görülmesi
hakkında.

199 / 447

[11 Ş 996 / 6 Temmuz 1588]

Bender beyine: Kazak eşkiyâsı toplanıp memâlik-i mahrûseden bazı cânibe hücum
etmek fikrinde olduklarının haber alınıp yardım için mektup geldiğinde te‟hîr etmeyip
askeriyle varıp düşmanın def„ edilmesi hakkında.

199 / 448

Bender beyine: Özi suyu muhâfazasına ta„yîn edilen kalitelere nefer verilmediğinin
haber alınıp Akkirman, Kili ve Özi kalelerinden kifâyet miktarı nefer ihraç edilip
kalitelere varıp Özi suyunun muhâfazasında olunması ve nefer almayıp bedel akçası
talep edilirse nefer de bedel de verilmemesi hakkında.

200 / 449

Niğbolu beyine: Kış zamanı gelip sefer zamanı geçip askerlerin yerlerine varmaları için
icâzet verilmesi ve beylerin ve askerlerin düşman tarafından gafil bulunmamaları
hakkında.

200 / 450

[6 N 995 / 10 Ağustos 1587]

Niğbolu beyine: Mektûb gönderip Özi‟ kalesi üzerine gelen Kazaklar gizli gelip kale
kurbinde değirmen, fırın ve bazı mahzenlerde gece saklanıp sabah kaleye girip
Müslimanları esir edip mallarını çalıp, seksan pâre toplarını alıp gitdiklerinin bildirilip
Kazakların def‟i için deryadan donanma, Tuna üzerinden şâykalar ve karadan asker ile
varılıp haklarından gelinmesine dair.

314
201 / 451

Şeki beylerbeyine: Demurkapu muhâfazasında olan vezîr Ca„fer Paşa‟nın Kızılbâş‟ın


bir hareketleri olmayıp ve hâin hanın oğullarından bazısının öldüğü bazısının ise zillet
içinde olduğu fesâda iktidârı olmadıklarını fakat askerlerin bazı kişilerin tahrîkleriyle
dört yıllık işlemiş ulûfelerimiz verilsin diyerek ayaklanıp istanbul'a gidecek ipeği satıp
hazineye zarar verdiklerini bildirmesi üzerine altının yüz yirmişer, guruşun seksener
akçe ve pâdişâhînin sekizer akçe üzere alınması ve mabeynlerinde fitne çıkaranları ihraç
etmeleri hakkında.

202 / 452

[15 Rebî„u‟l-evvel 996 / 13 Şubat 1588]

Voynuk beyine, Filibe ve Tatar pazarı kadılarına: Hâssa atlarının çayıra çıkması âdet
olup çayır voynuğu gelmesi lazım olup çayır hizmeti için gönderilen voynukların rûz-ı
hızırdan yirmi gün önce ıstabl-ı âmireye gönderilmeleri hakkında.

203 / 453

[10 Muharrem 996 / 11 Aralık 1587]

Yemen‟de olan Hasan Paşa‟ya: Südde-i sa„âdet‟e sadâkat üzere olan Mutahhar‟ın
kendine ve oğullarına sancaklar virildiği lâkin ahde muhâlif iş yaptıklarından dolayı
bulundukları kalelerin muhâsara olunduğu ve Hindistan taraflarından Habeş, Yemen,
Kâbe-i mükerreme ve Medine-i Münevvere benderlerini yağmalamak kasdında olan
Portekiz kaptanı ve dokuz nefer yoldaşlarının esir edilip İstanbul'a gönderildiğine
memnun oluup ihsân edilen iki hıl„at ile bir kabza murassa tiğ cevherdârın Dergâh-ı
mu„allâ müteferrikalarından Hüseyin ile gönderildiği hakkında.

204 / 454

[Fi't-târîhi'l-mezkûr 11 Aralık 1587]

Yemen‟de Kevkeban hâkimi Şemseddin'in oğlu Ahmed'e: Yemen‟de olan vezîr Hasan
Paşa‟nın Ahmed Bey ile muhârebelerde yardımlaşıp Mutahhar evlâdının ele

315
getirilmelerinden memnun olunduğu ve ihsân olunan hıl„at ile bir kabza tiğ cevherdârın
Hüseyin Ağa ile gönderildiği hakkında.

204 / 455

[Fi't-târîhi'l-mezbûr 11 Aralık 1587]

Yemen vilayeti muhâfazasında olan serdâr vezîr Hasan Paşa‟ya: Muha benderinde sâkin
olan tüccârlardan Darende Ali bin Kasım Darlı isimli kişinin ehl-i vukûf simsâr olup
Muha benderinin imâret ve abâdânlığına ve tüccârlara yardım edip Muha benderine
gelip giden metâ„nın giriş çıkışından yüzde iki akça, mecidiye, dellâliye ve mizâniye
vergisinin yarısının alınması hakkında.

205 / 456

[Târîh-i mezbûr / 11 Aralık 1587]

Mekke-i Mükerreme şerîfine nâme-i hümâyûn: Yemen hâkimi Mutahhar'ın evlatları


ihtilâl edip memlekete zarar verdiklerinden ve ıslâhları mümkün olmayıp kılıç çekip
fesâda mübâşeret ettiklerinden dolayı Hasan Paşa'nın cümlesini ele getirip İstanbul'a
gönderdiği ve mukafât olarak bir kabza müzehheb tiğ ve bir sevb hıl„at ihsân olunması
hakkında.

205 / 457

[Fi't-târîhi'l-mezkûr 11 Aralık 1587]

Yemen muhâfazasında olan vezîr Hasan Paşa‟ya: Hindistan hâkimi Celaleddin Portekiz
keferesiyle ittifâk edip Yemen benderlerini yağmalamak için donanma tedarik edip
göndermek üzere olduklarının haber alınması ve benderlere gerekli miktarda âdemler
ta„yîn edilip deryadan karşı varmak için yirmi otuz pâre kadırga tedarik olunması
gerektiği ve Mısır‟dan beş pâre kadırga gönderildiği ve on beş pâre kadırganın da
yapıldığı hakkında.

316
206 / 458

[Fi't-târîhi'l-mezbûr 11 Aralık 1587]

Mısır beylerbeyine: Yemen‟de olan vezîr Hasan Paşa'nın mutahharın evlâdını ve


imâmları olan mülhit-i müfsidi ele geçirip Südde-i sa„âdet‟e gönderdiği hakkında.

206 / 459

[4 Rebî„u‟l-evvel 996 / 2 Şubat 1588]

Peçuy‟dan Belgrad‟a ve Belgrad‟dan berü iç illere gelince yol üzerinde olan sancak
beylerine ve kâdîlara ve dizdârlara: Peçuy beyi iken küffâr‟a giriftâr olan Mahmud‟un
zevcesinin İstanbul‟a gelmesinin istendiği ve evlâd ve âdemleri ile birlikte getirilmesi
hakkında.

206 / 460

[7 Rebî„u‟l-âhir 996 / 6 Mart 1588]

Niğde, Koçhisar ve Anduğu kâdîlarına: Niğdeye tâbi„ karyede on dört kişinin Hızır
isimli kişinin evini basıp kendisini katledip, atlarını çaldıklarının bildirilmesi ve katil
olanlar sipâhî ise hapsedip arz edilmesi değiller ise gerekenin icrâ edilmesi hakkında.

207 / 461

[7 Rebî„u‟l-âhir 996 / 6 Mart 1588]

İstanbul kâdîsına: İbrahim Paşa sarâyındaki iç oğlanlarına kadîmden altı nefer kassâb et
verip hâlâ salh-hâneyi icâre ile mutasarrıf olan kassâb‟a koyun mühimmâtı için toplanan
akçadan bezâristân halkının murahâbaları ta„yîn olunduğu ve bezaristan halkından lâzım
gelen murâhabe her sene toplanıp salh-hâne‟de kassâb‟a teslîm edilmesi hakkında.

207 / 462

[4 Rebî„u‟l-âhir 996 / 3 Mart 1588]

317
Mısır beylerbeyine ve Medine-i Münevvere kâdîsına: Yusuf sencâvi isimli kişinin
eşkiyâ olup halka zulmettiği ve def„i için defalarca temessükler verildiği fakat bir tarîkle
tekrar geldiği ve ahvâlinin teftîş edilip halka zulmettiği sabit oldukdan sonra nefy-i
belde edilmesi hakkında.

208 / 463

[15 R 996 / 14 Mart 1588]

Menteşe beyine: Rodos‟da olan kadırgaların muhâfazası için Menteşe sipâhîlerinden


beşden bir eksik tîmârı olanlardan her sene olduğu gibi bu senede iki yüz nefer erbâb-ı
tîmâr ta„yîn olunması hakkında.

208 / 464

Rodos beyine: Rodos kadırgalarının muhâfazası için âdet üzre Menteşe sipâhîlerinden
beşden bir eksik tîmârı olanlardan iki yüz nefer sipâhî ta„yîn olunup muhâfaza
hizmetinde bulunulması hakkında.

208 / 465

[16 R 996 / 15 Mart 1588]

Dergâh-ı âlî çavuşlarından Tanrıvermiş Çavuş‟a: Sultân Selîm han imâretine sûhte
tâ‟ifesinden bazı ehl-i fesâd toplanıp halka zulmettikleri ve ehl-i fesâdın haklarından
gelmeye kâdir diye bildirildiğinden dolayı kendisinin ehl-i fesâdı ele geçirmekle
görevlendirildiği hakkında.

209 / 466

[16 R 996 / 15 Mart 1588]

Moskov kralına: Hâssa tâciri olan Mahmud ve silahdârlardan Mehmed ve Halil‟in


semûr kürk ve sâ‟ir metâ‟ almak için Moskov‟a gönderildiği gidiş ve gelişde bâc ve
gümrük alınmaması hakkında.

318
209 / 467

Leh kralına: Hâssa tâciri olan Mahmud‟un ve silahdârlardan Mehmed ve Halil‟in hâssa-
i hümâyûn‟a semûr kürk ve bazı metâ‟ almak için gönderildiği, giderken ve gelirken bâc
ve gümrük talep etmeyip kürklere ve sâ‟ir metâ‟lara karışılmaması hakkında.

209 / 468

Moskov kralına: Hâssa tâciri olan Mahmud ve silahdârlardan Mehmed ve Halil‟in


vekîlleri olan Ramazan‟ın o tarafta vefat ettiği ve mevcut olan esbâbının emânete
konulduğu lâkin bir miktarının bazı bahânelerle girift olunduğunu ve emânet konulan
esbâbın ve girift olunan esbâbın her ne ise teslim olunması hakkında.

209 / 469

Boğdan voyvodasına: Hâssa tâciri Mahmud ve silahdârlardan Mehmed ve Halil‟in


Moskov vilâyetinde hâssa-i hümâyûn‟a müte„allık semûr kürk ve bazı metâ‟ almak için
gönderildiği ve varışda ve gelişde kendisine ve âdemlerine ve davarlarına ve kürklere
zarar verilmemesi, bac ve gümrük talep edilmemesi hakkında.

209 / 470

Südde-i sa„âdet‟den Boğdan‟a varınca yol üzerinde olan sancak beyleri ve kâdîlara:
Hâssa tâciri olan Mahmud ve Mehmed ve Dergâh-ı mu„allâ çavuşlarından Halil, hâssa-i
hümâyûn için kürk ve sâ‟ir metâ‟ getirmek için Moskov‟a gönderildiği gidiş ve gelişte
kendisine ve âdemlerine ve davarlarına karıştırılmaması hakkında.

210 / 471

[20 Rebî„u‟l-âhir 996 / 19 Mart 1588]

Kayseri kâdîsına: Niğde, Kırşehri, Kayseri ve Bozok sancaklarında eşkıyâ arttığı Yiğit
Ali, Ca„fer, Veli, Bali, Hidayet, Mehmed, Durmuş isimli kişiler hırsuz olup ahvâllerinin
görülmesi mümkün olmayıp kayd ü bend ile Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.

319
210 / 472

[15 Rebî„u‟l-evvel 996 / 13 Şubat 1588]

Niğbolu alay beyine: Özi muhâfazasında olan Silistre, Vidin, Vulçıtrın ve Çirmen
beylerine ahkâm-ı şerîfe gönderilip muhâfaza hizmetinde olmalarının fermân olunduğu
Niğbolu‟ya gelinceye kadar Niğbolu sancağının askeri ile alay beyinin muhâfazada
olması hakkında.

210 / 473

Selanik kâdîsına: Rûm-ilinde sancaklarda olan mizân-ı harîr mültezimi Hüseyin‟in


vekili İsak isimli Yehudi yedinden vergi alınması için hüküm gönderildiği ve hükmün
tuğrâsı ve defterdârların imzâsının sahte olduğunun anlaşılıp İsak‟ın İstanbul‟a
gönderilmesi hakkında.

211 / 474

[Evâhır-i Rebî„u‟l-âhir 996 / 19-28 Mart 1588]

Anadolu beylerbeyine: Bahârda Şark‟a sefer olup beylerbeyiliğindeki askerler ile


şimdiden hâzır olup zamanı geldiğinde asker ve silahlarının hâzır olması hakkında.

211 / 475

[13 CA 996 / 10 Nisan 1588]

Edirne kâdîsına: Mîr-alem Mahmud Ağa ma„rifetiyle satılması fermân olunan mîrî
lök‟ün on dengi Edirne‟de olan tüccâra ve kıyyesi yüz yirmişer akça ve bir miktar
asilyân olup ber-vech-i adâlet tevzî„ olunması ve bahâların cem‟ ve tahsîl edilip
İstanbul‟a gönderilmesi hakkında.

212 / 476

[21 Rebî„u‟l-âhir 996 / 20 Mart 1588]

320
Ankara kâdîsına: Çavuş-başı olan Hızır Ağa‟nın Çaşnigir köprüsü isimli bölgede
parasıyla bir cami yaptırmak istediği ve kifâyet miktarı üstâd, bennâ ve ırgâd tedarik
edip gönderilmesi hakkında.

212 / 477

Çukurcak kâdîsına: Hızır Ağa‟nın Çaşnigir köprüsü denilen mahalde cami olmadığını
ve etrâfında birçok karyelerin olduğunu bildirmesi ve bölgede kendi akçasıyla bir cami
yaptırmak için izin alması hakkında.

212 / 478

[20 Rebî„u‟l-âhir 996 / 19 Mart 1588]

Haleb beylerbeyine ve kâdîsına ve defterdarına: Haleb‟te altın, guruş ve pâdişâhî


ziyâde‟ye cârî olduğu öğrenilip bundan sonra İstanbul‟da cârî olduğu üzre altın yüz
yirmişer, guruş seksener akça ve pâdişâhî sekizer akça hesabı üzere alınması hakkında.

213 / 479

[20 Rebî„u‟l-âhir 996 / 19 Mart 1588]

Kastamonu sancağı beyine: Elh-i fesâdın haklarından gelinip halkın âsûde


olduklarından memnun olunduğu ve yine dâ„imâ basîret üzere olup sancağa tâbi„ olan
yerlerde zuhûr eden ehl-i fesâdın ele getirilip isimlerinin yazılıp İstanbul‟a gönderilmesi
hakkında.

213 / 480

[22 Rebî„u‟l-âhir 996 / 21 Mart 1588]

Samanlu kâdîsına: Samanlu‟da derya kenarında üç nefer âdem katledilip elân sâyıs-
hâneler yoklanıp görülüp maktullerin sıhhati üzere arz edilmesi ve katillerin ele getirilip
hapsedilmesi hakkında.

321
214 / 481

Kengiri beyine ve kâdîsına: Musa isimli sipâhînin Beyâti isimli sipâhî mübâşeretiyle
hâvass-ı hümâyûn re„âyâsını der-zincîr eyleyip iki sene mahsûllerini alıp hâvass-ı
hümâyûna zarar verildiğinin bildirilmesi ve Musa'nın oğlu Hüseyin‟in de Müslimanlara
zulmettiğinin bildirilip haklarından gelinmesi hakkında.

214 / 482

İnebahtı sancağı beyine ve dizdârına: İnebahtı muhâfazasında olan kadırgalara hisâr-eri,


azeb ve topcu tâ‟ifesinden kifâyet miktarı âdem ta„yîn edilmesi hakkında.

215 / 483

[15 Zi‟l-hicce 996 / 5 Kasım 1588]

Şehr-i zol beylerbeyine: Dertenk alay-beyi olan Hüseyin, Südde-i sa„âdet‟e gelip
Dinaver Kalesi için Bağdad‟dan cebe-hâne ihraç olunmuşken vezîr Sinan Paşa cebe-
hâneyi göndermeyip dört bin davar yükü zahîre‟nin ancak üç yüz dokuzunu gönderip
Dinaver Kalesinin askerlerini ihraç edip kalenin hâlî konulduğu ve kızılbâşdan
Rüstem'in kaleyi zabtettiği hakkında.

215 / 484

[15 Rebî„u‟l-âhir 996 / 14 Mart 1588]

Kıbrıs beylerbeyine ve defterdârına: Kıbrıs'ın fethinden beri beylerbeyiler ve


defterdârlar küllî şeker tedarik edip dâhil-i kilâr ettikleri ve birkaç seneden beri şeker az
gelip 994 tarihinde bir kantâr şeker gelmediğinin bildirilip bu sene beş yüz kantar şeker
tahsil edip kilâr-ı âmireye gönderilmesi hakkında.

216 / 485

[15 Rebî„u‟l-âhir 996 / 14 Mart 1588]

322
Dinaver beylerbeyiligine tâbi„ olup ve sâ‟ir ol etrâfda olan sancak-beylerine ve kâdîlara:
Dertenk alay beyi Hüseyin'in gelip Bağdad‟dan Dinaver Kalesi için gönderilen Cebe-
hâneyi vezîr Sinan Paşanın geri Bağdad'a dönerip, dört bin davar yükü zahîrenin üç yüz
dokuzunu gönderdiği ve Dinaver Kalesinin neferlerinin ihraç edilip kalenin hâlî
konulduğu ve kızılbâşdan Rüstem'in kaleyi zabtettiğini bildirmesi üzerine hususun
sırran ve aleniyen incelenmesi hakkında..

216 / 486

[15 Rebî„u‟l-âhir 996 / 14 Mart 1588]

Sultân Süleyman medresesi müderrisi olup evkâf teftîşine ta„yîn olunan kişiye:
Müteveffa Şâh Sultân evkâfı mütevellîsi Mustafa, bundan akdem vakf karyelerinin
sınırlarını belirlemesi için fermân gönderildiğini ve toprak kâdîsıyla her karyenin
sınırları görülüp müstakil defter edilip Südde-i sa„âdet‟e gönderildiğini bildirilmesi ve
mu„ayyen sınırlara ta„ârruz edilmemesi hakkında.

217 / 487

[15 Rebî„u‟l-âhir 996 / 14 Mart 1588]

Kıbrıs beylerbeyine ve defterdârına: Kıbrıs şeker hâneleri harap olup ve âdet üzere
yerleri su olmamakla şeker gelmediğinin bildirilip ta„mîr edip şeker gelmemesine sebep
ne ise yazıp arz edilmesi hakkında.

217 / 488

İstanbul kâdîsına: Sultan Mehmed Hân tâbe serâhu evkâfı mütevellîsi İbrahim gelip
Hevâce Paşa mahallesinde olan çeşmenin kehrîzine mahallede olan evlerin sahipleri ve
evkâf zâbitleri her taraftan kahrîz ilhâk edip vakfa küllî zarar verdiklerinin ve
mahallelerde olan evkâfdan ve emlâkdan altmış sekiz bâb hucurât ve kahrîzler ilhâk
olunduğu görülüp evkâf ve emlâk sâhibleri yardımıyla kahrîzin Ayâsofya kahrîzi gibi
yapılması hakkında.

323
217 / 489

[28 R 996 / 27 Mart 1588]

Midillü beyine Hâssa köknâr ağaçlarına mutasarrıf olanlardan şirretiyle bilinen Mehmed
bin Şaban, Sarı Mehmed bin Mustafa, Hacı, Abdülkerim, Ahmed bin Hacı Memi, Hasan
isimli kişilerin küreğe konulmak için gönderildiği ve teslîm olunup küreğe
konulduğunun yazılıp arz edilmesi hakkında.

218 / 490

[Fî Mezbûr / 27 Mart 1588]

Kedus, Manyas, Gönen ve Kozak kâdîlarına: Nasuh Çavuş‟un mutasarrıf olduğu tîmâr
toprağında hâssa köknâr ağaçları olup bu ağaçlara mutasarrıf olanlar ile Şer„-i şerîfe
murâfa‟a olup Nasuh Çavuş‟un haklı olduğundan dolayı hâssalık üzere hükm
olunmuşken dokuz kişinin emre itâ„at etmeyip muhâlefet ettiklerinden dolayı ele
getirilip Midilli sancağı beyine teslîm edilip küreğe konulması hakkında.

218 / 491

Dergâh-ı mu„allâ müteferrikalarından Hüseyin'e: Erzurum‟un tevzî„i kendisine emr


edilmiş olup önceki muharririn defterlerinin zâyi„ olduğu ve tahrîr olunmasının lâzım
olduğunun bildirilmesi ve şimdi sefer zamanı olup tahrîr ve tevzî„den ferâgat olunması
hakkında.

217-1

Ol Hüseyin Bey Erzurum tevzî„ ve tahrîr edeyim diye bildirdiği ve bu hususda fermân
gönderilirse amel etmesi hakkında.

217-2

Dergâh-ı mu„allâ müteferrikalarından Hüseyin‟e: Erzurum‟un tevzî„i kendisine emr


edilmiş olup vefat eden önceki muharririn defterlerinin zâyi„ olduğu ve tahrîr

324
olunmasının lâzım olduğunun bildirilmesi ve fakat şimdi sefer zamanı olup tahrîr ve
tevzî„den ferâgat olunması hakkında.

218 / 492

[13 CA 996 / 10 Nisan 1588]

Bosna beylerbeyine: Bosna ocak ağalarından Osman Ağa'nın on dört yıldan beri
küffârın elinde esir olduğunun bildirilip Südde-i sa„âdet‟de olan esirlerden Körü
Anderya Şevik isimli hoyrâdın verilmes, Osman Ağa‟nın mahbûs olduğu kaleden
kurtulduğu ve esir olan azebler ağası Üveyş'in kurtulması için Markaş isimli esirin
gönderildiği hakkında.

219 / 493

[15 CA 996 / 12 Nisan 1588]

Şerîfe nâme ki: Medine-i Münevvere‟de olduğu gibi Mekke-i Mükerreme‟de de bir
naibü‟l-harem ve bir hazînedâr ve on nefer ferrâş nasb olunması hakkında.

219 / 494

[23 CA 996 / 20 Nisan 1588]

Eflak voyvodasına: Eflak voyvodası Mihne'nin celeb ve kassâb tâ‟ifesinden birçok akça
alıp karşılığında koyun, sığır, bâl, yağ gibi zahîre vereceğini söylediği ve önceden firâr
eden Petre voyvoda'nın da ba„zı celeblerden akça alıp hâlâ akçalarını vermediğine ne
miktar koyun, sığır, bal, yağ ve sâ‟ir me‟kûlât toplanırsa akçalarına göre tevzî„ olunması
hakkında.

219 / 495

[15 CA 996 / 12 Nisan 1588]

İnebahtı beyi Murad Bey‟e: Derya muhâfazasına me‟mûr olup kürekçi lazım olup
kazâda fesâd edenlerin ele getirilip küreğe konulması hakkında.

325
220 / 496

[21 CA 996 / 18 Nisan 1588]

Fetih Girây han'a: Kırım hânı İslâm Girây vefat edip yerine Gâzî Girây, Kırım hanı nasb
olunduğu gelinceye kadar tatar tâ‟ifesine istimâlet verip muhâlefet etmeyip Gâzî Girây‟ı
kendilere han bilip itâ‟at etmeleri için tatar ümerâsına ve a‟yân‟a emir gönderildiği Gâzî
Girây han‟ın uğûr-ı hümâyûnda çok hizmeti olduğu Tebrîz fethinde dahi hizmet
ettiğinden hanlık ihsân olunduğu hakkında.

220 / 497

[20 CA 996 / 17 Nisan 1588]

Karaman beylerbeyine: Konya sancağında ümenâ tâ‟ifesinden Cebbar-Kûlı isimli


kişinin şakî olup evler basıp, kapılarına katran sürüp ve evde olan beş altı kişiyi katl ve
mecrûh edip develerini, at ve eşyalarını yağmaladığının bildirilmesi ve eşkıyanın ele
getirilip Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.

221 / 498

[13 CA 996 / 10 Nisan 1588]

Kütahya sancağında olan kâdîlara: Anadolu beylerbeyi Hasan sefere teveccüh etmekle
Kütahya sancağı hâlî kaldığı ve Rahimî-zâde İbrahim Çavuş'un Kütahya sancağı
muhâfazasına kalan sipâhilere serdâr ta„yîn olunup sancağın muhâfazasında olunması
hakkında.

221 / 499

[5 C 996 / 2 Mayıs 1588]

Etranûs ve Gökçedağ kâdîlarına: Etranûs ve Gökçedağ‟da olan köylerin çoğunun evkâf-


ı selâtîn ve serbest tîmâr olduğu ve hırsuz ve harâm-zâdelerin buralarda toplandığı ve
halka zulümlerinin olduğunun haber alınması ve Rahimî-zade İbrahim Çavuş‟un
mübâşir ta„yîn olunduğu hakkında.

326
222 / 500

Ohri beyine Debri ve Kalkandelen ve Kırçova kâdîlarına: Debri kazâsına tâbi„ Rakka
nahiyesindeki karyelerin ahâlîsi bayrâk kaldırıp Kalkandelen ve Kırçova kazâlarında
Müslimanların evlerini basıp, mallarını çaldıkları ve kendilerini katlettikleri bildirilmesi
üzerine karyelerin halkının mahkemeye çağırılması, itâ„at etmeyenlerin hoyrâdlarının
haklarından gelinmesi hakkında.

222 / 501

[15 CA 996 / 12 Nisan 1588]

Hâslar kâdîsına: Vezîrim iken vefât eden Ca„fer Paşa‟nın Eyyûb-ı Ensârî türbesi
civârında darü‟l-hadîs binâ olunmasını şart ettiği ve İbrahim kethüdâ‟yı vasî-i muhtâr
yaptığının bildirilip münâsib bir yerde darü‟l-hadîs yapılması hakkında.

222 / 502

[28 CA 996 / 25 Nisan 1588]

Tebriz‟de olan vezîr Ca‟fer Paşa‟ya: Van‟dan Mehmed isimli kişi sâkin olduğu yerde
bir defîne bulup haber vermek için İstanbul‟a gelirken Van‟da olan su-başının
Mehmed‟i tutup burnunu ve kulağını kestiği ve hususun teftîş edilip bu işi eden
âdemlerin Südde-i sa„âdet‟e gönderilmesi hakkında.

223 / 503

[20 R 996 / 19 Mart 1588]

Süleymanlu ve Bozok kâdîlarına: Sâbıka Kırşehri sancağı beyi İsmail, bu sancağı serdâr
geri bana verdi diyerek Eslemez isimli âdemini baş ta„yîn etmesi ve livâ-i mezbûr beyi
Memiş Be‟in su-başısı Ali‟nin evini basıp akçasını, atlarını ve kılıçlarını yağmaladıkları
ve Veledkar isimli sipâhî ve Emin isimli nâ‟ibi katlettikleri ve Mustafa Çavuş‟un teftîş
için gönderildiği hakkında.

327
224 / 504

[20 CA 996 / 17 Nisan 1588]

İstanbul‟dan Edirne ve Istıranca dağına ve Gelibolu‟ya varınca mâ-beyninde vâkı„ olan


kâdîlara: Zikr olunan bölgelerde ve bazı derbentlerde ehl-i fesâd zuhûr edip ele
getirilmek için İbrahim Çavuş‟un gönderildiği ve il-eri yardımı ile ele getirilmeleri
hakkında.

224 / 505

[24 C 996 / 21 Mayıs 1588]

İstanbul ile Edirne mâ-beyninde vâkı„ ve Gelibolu ve Istranca mabeyninde olan


kâdîlara: Hâslar etrâfında ve umûmen havâss-ı kostantiniyye‟de olan kasabâ ve
karyelerde hırsızlar ve harâmîler zuhûr edip gece köyler basıp, âdemler katledip,
mallarını çaldıkları ve havâss-ı konstantiniyye‟nin mehâyif teftîşi için İbrahim Çavuş‟un
ta„yîn olunduğu hakkında.

226 / 506

[29 CA 996 / 26 Nisan 1588]

Delvine beyine ve Delvine ve Mazarak kâdîlarına: Kurveleş halkı isyân edip yanlarına
bazı karyeleri alıp cizye, ağnâm, avârız ve sâ‟ir vergileri vermediklerinden başka
etrâflarında olan karyeleri basıp birçok kişiyi katledip erzâk ve mallarını çalıp evlerini
yaktıklarının bildirilmesi üzerine önce mahkemeye çağırıp gelmezlerse sâirlere ibret
için hoyrâdlarının hakkından gelinmesi hakkında.

226 / 507

Kara Ali oğlı Bayezid Çavuş‟a: Südde-i sa„âdet‟e gelmesi lazım olup oyalanmadan
İstanbul‟a gelmesi hakkında.

227 / 508

328
[29 CA 996 / 26 Nisan 1588]

Ruha sancağı beyine: Ruha sancağı Rakka‟ya ilhâk olunup sancağa müte„allık olan
askerlerin Rakka beylerbeyi Piyale‟nin yanında toplanıp uygun görülen hizmetleri
yapmaları hakkında.

227 / 509

Diyarbekr beyilerine: Ruha sancağı Rakka beylerbeyiliğine ilhâk olunup icmâl ve


mufassal defterlerin beylerbeyine teslîm edilmesi hakkında.

227 / 510

[10 C 995 / 18 Mayıs 1587]

Selanik kâdîsına ve Selanik beyine: Selanik‟te olan Ca„fer Bey oğlu ve erbâb-ı tîmârdan
Fethullah, Gazanfer, İslam ve Karaca isimli kişiler devamlı eşkıyâlık yapıp, alâkaları
olmayan da„vâlara karıştıkları bildirilmesi ve mezbûrların ele getirilip Südde-i sa„âdet‟e
göndermek için Mehmed Çavuş‟un gönderildiği hakkında.

228 / 511

[28 CA 996 / 25 Nisan 1588]

Erduk ve Akhisar kâdîları: Akhisar halkından Hüseyin, Hasan ve Halil bin İbrahim
isimli kişiler kasabada su olduğunu fakat keferenin suyu hapsedip kasabaya gelmesine
mani„ olduklarının bildirilmesi ve Südde-i sa„âdet‟de çavuş-başı olan Hızır‟ın kasabaya
kendi parasıyla su getürmek istediği hakkında.

229 / 512

[10 CA 996 / 7 Nisan 1588]

Rodos beyi Receb Paşa‟ya: Selanik‟de sipâhî oğlanları zümresinden Ca„fer Bey oğlu
Ahmed ve erbâb-ı tîmârdan Gazanfer ve Karaca oğlı Mahmud ve İslam isimli kişiler

329
Kıbrıs‟a sürgün edilip Murad reisin gemisiyle gönderildiği fakat düşman korkusundan
Kıbrıs‟a tek gemi gidemediği için Rodos kalesi dizdârlarına teslîm edildikleri hakkında.

229 / 513

Kıbrıs beylerbeyine: Kıbrıs‟a sürülmeleri fermân olunan ehl-i fesâdın Kıbrıs‟a giden
gemi olmadığı için Rodos kalesinde bekletildiği ve daha sonra Rodos beyi olan Receb
ile Kıbrıs‟a gönderildikleri hakkında.

229 / 514

Sivrihisar ve Mihaliç ve Beypazarı kâdîlarına: Ehl-i fesâd sûhte tâ‟ifesinin evler basıp
insanları katledip mallarını çaldıklarından dolayı Silistre beyi Fazlı Bey, Hüdavendigar
ve Ankara sancağının muhâfazasına ta„yîn olunup kendisine gereği gibi yardım edilmesi
ve il-erinin yararlarından on âdeme bir yiğit başı ta„yîn edilip hâneden hâneye
cümlesinin birbirine kefillenmesi ve ehl-i fesâdın ele getirilmesi hakkında.

230 / 515

[28 CA 996 / 25 Nisan 1588]

Sultanönü sancağında olan kâdîlara: Mehmed kethüdâ bazı kişilerin mesâlih-i şer„iyyesi
için müfettiş ta„yîn olunmuşken mehâyif teftîşine karışıp, beylerin ve kâdîların işlerine
karışıp Müslimanları rencîde ettiğinin duyulması üzerine mehâyif teftîşine
karıştırılmaması hakkında.

231 / 516

[15 CA 996 / 12 Nisan 1588]

Tatar tâ‟ifesinin ümerâsına ve â‟yânına: Kırım hanı olan İslâm Girây‟ın vefât edip
yerine Gazi Girây‟ın getirildiği ve Gazi Girây‟ın Kırım hanı bilinip aslâ sözüne
muhâlefet edilmemesi hakkında.

330
232 / 517

Tımışvar beylerbeyine: Tımışvar‟ın zü„amâ vü erbâb-ı tîmârı az olup onlarında yarısının


serhâdde olup diğerlerinin başka yerlerde olduğu ve memleketin korunması
gerektiğinde mevcut bulunmayıp küllî muzâyaka çekildiğinin bildirilmesi ve başka
yerlerde olan neferlerin serhâd muhâfazasında olmaları eğer emre itâ„at etmezlerse
dirliklerinin alınacağı hakkında.

232 / 518

[6 C 996 / 3 Mayıs 1588]

Kengiri, Tokat, Kalecik, Şabanözü, Karınpazar, Çerkeş, Kurşunlu ve Koçhisar


kâdîlarına: Topçı-zâde Mehmed‟in Hüseyin, Mehmed ve Süleyman isimli kişilerin sekiz
bin dokuz yüz on dört akçalarını ve birkaç hayvanlarını aldığı ve birçok kişiye zulm
ettiğinin bildirilmesi hakkında.

233 / 519

[Evâsıt-ı Cemâziye‟l-evvel 995 / 18-28 Mayıs 1587]

Karahisar-ı sahib sancağında olan kâdîlar: Hırsız ve haram-zâde çok olup


Müslimanların yollarına inip katledip mallarını çaldıkları ve geçen sene muhâfazaya
me‟mûr olan kişinin ehl-i fesâdın hakkından gelemediği ve Kule-zâde Süleyman
Çavuş‟un seferle me‟mûr iken alıkonulup sancağın muhâfazasına ta„yîn olunduğu
hakkında.

234 / 520

[9 C 996 / 6 Mayıs 1588]

Ağrıboz müfettişine: Sâbıka Tırhala ve Ağrıboz nâzırı olan Hüseyin Çavuş‟un Dergâh-ı
mu„allâ‟ya gönderilmesi için Mora nâzırı Perviz Çavuş‟un gönderildiği hakkında.

234 / 521

331
Delvine beyi Piri Bey‟e: Avlonya ve Yanya sancaklarının beyleri, zü„amâ ve erbâb-ı
tîmârın umûmen Şark seferine ta„yîn olunduğu hakkında.

234 / 522

[10 C 996 / 7 Mayıs 1588]

Tosya ve Kargu kâdîlarına: Ehl-i fesâd sûhte tâ„ifesini Mustafa, İsmail ve Mehmed
isimli kişiler tarafından ele getirip sancak beyine ve kethüdâsına teslîm etmeleri için
emr-i şerîf verilmesiyle halkın rahat ettiği lâkin Mustafa'nın evi yanıp verilen emr-i
şerîfin zâyi„ olduğunun ve ehl-i fesâdın il-eri yardımıyla def„ edilmesi hakkında.

235 / 523

[5 C 996 / 2 Mayıs 1588]

Kastamonu beyine ve livâ-i mezbûrda olan kâdîlara: Eşkiyâ ve ehl-i fesâd sûhte tâ„ifesi
ziyâde olup halka salgınlar salıp katl-i nefs edip mallarını yağmalayan eşkiyânın ve
sûhte tâ„ifesinin teftîş edilip haklarından gelinmesi hakkında.

235 / 524

[15 C 996 / 12 Mayıs 1588]

Sâbıka Çıldır defter kethüdâsı olan Tahir‟e: Mecidözü kazâsında sûhte tâ„ifesinden
Dudağı Kalın denilen şakînin elli altmış nefer eşkiyâyı yanına toplayıp evler basıp,
katliam da bulunmaları ve ehl-i fesâdın ele getirilip haklarından gelmesi hakkında.

236 / 525

[18 C 996 / 15 Mayıs 1588]

Köstendil sancağı beyi ve Kratova kâdîsına: Kallablık ile meşhûr olan Ali‟nin dört beş
bin koyununu Birosince isimli karyenin sınırı içine salıp halkın ekinlerini yedirip halkın
firâr etmesine sebep olması ve firâr eden halkın evlerini bozup taşlarını taşıtıp kendisine
bir kule yaptırmasının teftîş edilmesi hakkında.

332
236 / 526

[27 C 996 / 24 Mayıs 1588]

Diyarbekr beylerbeyine ve Amid kâdîsına: Diyarbekr‟de olan Haremeyn-i Şerifeyn


evkâfı malından 994 senesinde bir akçe gelmediğinin bildirilip kimin zimmetinde ise
teftîş olunup tahsîl edilip gönderilmesi hakkında.

236 / 527

[Fi't-târîhi'l-mezbûr / 24 Mayıs 1588]

Mısır beylerbeyine: Medine-i Münevvere‟de ahşab ve sâ‟ir kereste az olup Mısır‟dan


getirilenlerin Harem-i Muhteremeyn duvarına ve Yanbuğ hisarına kullanıldığı ve
Harem-i Şerîfin ekser yerinin nakışının bozulup ta‟mir olunması ve Harem-i Şerîf‟de bir
kitabhane yapılması için kereste gönderilmesi hakkında.

237 / 528

İpsala kâdîsına: Hazine-i âmire kethüdâsı olan Osman Bey‟in karındaşı olan Mehmed‟in
sılasına giderken yuvacı tâ„ifesinden bazı kişiler ile aralarında kavga çıkması ve o
mahalde bıçak ile vurulup katledilmesi ve bunu yapanın Âstâne-i sa„âdet‟e gönderilmesi
hakkında.

237 / 529

[26 C 996 / 23 Mayıs 1588]

Ferecik ve İpsala kâdîlarına: Hâssa yundların bölük-başı olan Mehmed ve sâ‟ir yund
oğlanları meclis-i şer„e gelip hâssa davarlarının mer„asında çalı ve güğemin kalmadığı
ve hâssa bölük başılarından Ali‟nin halkı toplayıp imeci tarîkiyle çalı ve güğem
kırdırması hakkında.

237 / 530

[4 B 996 / 30 Mayıs 1588]

333
Kudüs-i şerîf kâdîsına: Kudüs-i şerîf kazâsının Lud karyesinde nâibe ihtiyaç olmadığı
ve nâ‟ib tâyin edilmesinin halka zulm olacağından karyede nâ‟ib olmaması hakkında.

238 / 531

[28 C 996 / 25 Mayıs 1588]

Niğde sancağı beyine ve Ürgüb kâdîsına: Ortahisar karyesinde on bin beş yüz akça
tîmârı olan Ali bin Bayram isimli sipâhînin halka zulmü olduğunun bildirilip mezbûrun
ele getirilip İstanbul‟a gönderilmesi hakkında.

238 / 532

[25 C 996 / 22 Mayıs 1588]

Musul beylerbeyi Melek Ahmed‟e Musul beylerbeyiliğinin yine kendisine verildiği ve


memleketin hıfz ü hırâsetinde olması hakkında.

238 / 533

Diyarbekr beylerbeyine ve defterdârına: Sâbıka Harput sancağı beyi Alâeddin‟in teftîşi


hususunu iki bin filori‟ye iltizâm itdikleri ve filori‟yi kabul ve deruhte ettikleri
hakkında.

238 / 534

Diyarbekr beylerbeyine ve defterdârına: Musul beylerbeyisi Melek Ahmed‟in


zimmetinde te„ahhüd ettiğinden başka iki yüz bin filori kalması ve bu iki yüz bin
filorinin nezâretinde olan mukâta„ât ile birleştirilmesi hakkında.

239 / 535

[10 CA 995 / 7 Nisan 1588]

334
Üsküb, Doyran, Kalkandelen, Kratova, İştib, Ustrumca, Radovişte, Petriç, Menlik,
Tikveş, Vodine ve Yeniçe-i Vardar kâdîlarına: Mahrûse-i İstanbul‟un yazılu celebleri
defterde üzerlerine takdîr olınan koyunları ihrâc ettirmeyip İstanbul‟da et hususunda
muzâyaka olduğu ve koyunların defter mûcebince ihrâc edilip sürücülere teslim
edilmesi vakti ile sürülmesi hakkında.

240 / 536

Bir sûreti Şehirköy, Sofya, Tatar pazarı, Filibe, Ilıca, İznebolu, Razlık, Samakov,
İhtiman, İzladi, Dubnice, Radomir, Berkofçe ve Breznik kâdîlarına: Hızır Çavuş‟a
ganem için hüküm yazıldığı hakkında.

240 / 537

[10 C 995 / 18 Mayıs 1587]

Bir sûreti Selanik, Siroz, Pirlepe, Manastır, Filorina, Praveşte, Osturume, Cuma pazarı,
Kratova, Vodine, Petriç kâdîlarına: Mevsim ganemi ihrâcının matbah emîni Ahmed
Ağa‟nın karındaşı Mahmud Çavuş‟a verildiği hakkında.

240 / 538

[9 C 995 / 17 Mayıs 1587]

Bir sûreti Zihne, Drama, Yenice-i Vardar, Timur hisar, Avrat hisarı, Karaferye, Ustruca,
Menlik, Nevrekob ve Ağustos kâdîlarına: Mevsim koyunlarının ihrâcının Beşir Çavuş‟a
verildiği hakkında.

240 / 539

[20 C 995 / 28 Mayıs 1587]

Bir sûreti Hazergrad, Şumnu, Eski Cuma, Tırnova, Selvi, Sahra, Lofça, Plevne, Ziştovi,
Rahova, İvraca, Çernovi, Yergöğü kâdîlarına: Mevsim ganemi ihrâcının mîr-alem
Mahmud Ağa‟nın akribâsı Ahmed‟e verildiği hakkında.

335
241 / 540

[26 C 995 / 3 Haziran 1587]

Bir sûreti Siroz, Selanik, Avrat hisarı, Timur hisarı, Yenice-i Vardar, Zıhne, Drama,
Menlik, Usturumca ve Nevrekob kâdîlarına: 996 senesinde koyunları cem‟ etmek
hizmetinin Şaban ve Hasan isimli kişilere verildiği hakkında.

241 / 541

[27 C 995 / 4 Haziran 1587]

Bir sûreti Prevadi, Varna, Baba, Kili, Silistre, Hırsova, Tekfurgölü, İshakçı, Akkirman
ve Harmunu kâdîlarına: Koyunları cem„ etmek hizmetinin Ömer Çavuş isimli kişilere
verildiği hakkında.

241 / 542

[28 C 995 / 5 Haziran 1587]

Bir sûreti Kesriye, Serfice, Fener, Yenişehir, Çatalca, Alasonya, Tırhala, Velestin,
Kerpiniş, Dömek ve İzdin kâdîlarına: Mevsim koyunu hizmetinin Mehmed Çavuş‟a
verildiği hakkında.

241 / 543

[22 C 995 / 30 Mayıs 1587]

Bir sûreti Üsküb, Kalkandelen, İştib, Tikveş, Kırçova ve Köprülü kâdîlarına: Mevsim
ganemlerini sürmek hizmetinin Musa Çavuş‟a verildiği hakkında.

241 / 544

[Selh-i C 995 / 6 Haziran 1587]

336
Bir sûreti Çirmen, Uzunca ova, Has köy, Zağra-i atik, Çırpan, Akça Kızanlık, Kızıl
ağaç, Yanbolu, Zağra-i Cedid, Nevahi-i Yanbolu, Kelisbura, Ahyolu, Aydos ve Köprü
kâdîlarına: Bahâr mevsimi ganeminin Rıdvan Çavuş‟a verildiği hakkında.

242 / 545

[Gurre-i Receb 995 / 7 Haziran 1587]

Bir sûreti Hatun-ili, Rusi kasrı, Karinabad, Mahmud Paşa Has köyü, Ahdapolu,
Migalkara, İpsala, Ferecik, Dimetoka, Sultan Veli, Ahiçelebî-i Has, Mekri, Gümülcine,
Yenice-i Karasu ve Kavala kâdîlarına: Bahâr mevsimi ganemi hizmetinin Mehmed
Çavuş‟a verildiği hakkında.

242 / 546

[29 Receb 995 / 5 Temmuz 1587]

Bir sûreti Sofya, Filibe, Tatar pazarı, Şehir köyü, Samakov, Razlık, Köstendil, Dubniçe,
Berkofça, İznepol, Sirişnik ve Radomir kâdîlarına: Mevsim ganemi hizmetinin Hızır
Çavuş‟a verildiği hakkında.

242 / 547

[23 Ş 995 / 29 Temmuz 1587]

Bir sûreti Vize ve Midye ve Kırk Kilise ve Pınarhisar ve Misivri kâdîlarına: Bahâr
mevsimi ganeminin Mehmed Çavuş‟a verildiği hakkında.

242 / 548

[15 L 995 / 18 Eylül 1587]

Bir sûreti Üsküb ve Kalkandelen ve Kırçova kâdîlarına: 995 senesinde mevsim ganemi
koyunları için Mehmed Çavuş‟a emr verildiği hakkında.

243 / 549

337
[Evâhır-i S 996 / 29 Ocak 1588]

Bir sûreti Çevrekob, Menlik, Timurhisar, Petriç, Ustrumca, Doyran, Ağustos, Vodine,
Usturga, Cumapazarı, Filorina ve Pirlepe kâdîlarına: Mevsim koyunu sürmesi hizmeti
Hüseyin Çavuş‟a verildiği hakkında.

243 / 550

[16 Rebî„u‟l-evvel 996 / 14 Şubat 1588]

Bir sûreti Selanik, Yenice-i Vardar, Pravişte, Drama, Zihne, Siroz, Avrat hisarı,
Manastır ve Pirlepe kâdîlarına: Mevsim koyunu sürmesi hizmetinin Mahmud Çavuş'a
verildiği hakkında.

243 / 551

[16 Rebî„u‟l-evvel 996 / 14 Şubat 1588]

Bir sûreti Hezargrad, Şumnu, Eski Cuma, Tırnova, Selvi, Sahra, Ziştovi, Niğbolu,
Plevne, Lofça, Rahova, İvraca, Yergöğü ve Çernovi kâdîlarına: Divane orman koyunu
sürme hizmetinin Ferid Çavuş‟a verildiği hakkında.

244 / 552

[23 Rebî„u‟l-evvel 996 / 21 Şubat 1588]

Bir sûreti Silistre, Varna, Prevadi, Tekfurgölü, Hırsova, Baba, Kili, Akkirman ve İsakcı
kâdîlarına: Divane ormanı koyunu sürme hizmetinin Beşir Çavuş‟a verildiği hakkında.

244 / 553

[14 CA 996 / 11 Nisan 1588]

Bir sûreti Kırçova, Kalkandelen, Filorina ve İştib kâdîlarına: Koyunu getürmesi için
Hasan Çavuş‟a emr yazıldığı hakkında.

338
244 / 554

[5 C 996 / 2 Mayıs 1588]

Bir sûreti Ahyolu, Karinabad, Misivri, Aydos, Rumikasrı, Hatun-ili, Yanbolu, Nevahi-i
Yanbolu ve Akçakızanlık kâdîlarına: Bahâr koyunu getirmesi için Mehmed Çavuş‟a
emr yazıldığı hakkında.

244 / 555

[5 C 996 / 2 Mayıs 1588]

Bir sûreti Zağra-i Cedid, Zağra-i Atik, Yenice-i Kızılağaç, Çırpan, Çirmen ve Köprü
kâdîlarına: Bahâr mevsimi koyunu getirmek için Ahmed Çavuş‟a emr yazıldığı
hakkında.

244 / 556

[5 C 996 / 3 Mayıs 1588]

Bir sûreti Gümülcine, Yenice-i Karasu, Ferecik, İpsala, Dimetoka, Malkara, Mekri,
Sultan Yeri, Hayrabolu, Kavala ve Havâss-ı Ahiçelebî kâdîlarına: Bahâr mevsimi
ganeminin Mehmed Çavuş‟a verildiği hakkında.

244 / 557

[29 C 996 / 26 Mayıs 1588]

Bir sûreti kaza-i Dubniçe, Köstendil, Şehirköy, İhtiman, Radomir, Sirişnik, Preznik,
İzladi, Tatarpazarı ve Samako kâdîlarına: Sâbıka koyun emîni olan Hasan Çavuş
tezkiresiyle orman mevsimi ganeminin Mustafa Çavuş‟a verildiği hakkında.

245 / 558

[5 Receb 996 / 31 Mayıs 1588]

Filibe ve Sofya kadılığının koyun sürme hizmetinin Hızır Çavuş‟a verildiği hakkında.

339
245 / 559

[5 Şaban 996 / 30 Haziran 1588]

Bir sûreti Selanik, Siroz ve Yenice-i Vardar kâdîlıklarına: İbrahim kapıcı için yarar ve
ehildir denilerek 996 senesinde koyun hizmeti sürmesinin kendisine verildiği hakkında.

247 / 560

Rakka beylerbeyine: Bundan akdem Birecik‟in Haleb‟e ilhak olunması için emr-i şerîf
verilmiş olup şimdi yine Rakka‟ya ilhâk olunması hakkında.

247 / 561

Haleb beylerbeyine: Birecik sancağı Haleb‟e ilhâk olunması için emr-i şerîf verilmiş
olup fakat Rakka‟ya ilhak olunması münâsip görülüp icmâl ve mufassal defterlerinin
Rakka beylerbeyinin âdemine teslîm edilmesi hakkında.

248 / 562

[5 B 996 / 31 Mayıs 1588]

Estergon beyine: Küffârın hareket ihtimâli olduğundan sancakda olan erbâb-ı tîmârı
perâkende etmemesi ve Budun beylerbeyi hizmet için çağırırsa bahane etmeyip
hizmetde bulunması hakkında.

249 / 563

[2 B 996 / 28 Mayıs 1588]

Anadolu beylerbeyine: Memâlik-i mahrûse‟de vâkı„ olan Haremeyn-i şerîfeyn evkâfının


hasbî nezâretinin Mehmed Ağa‟ya tevcih olunduğu ve evkâfın teftîş olınması için
hükm-i şerîf verildiği hakkında.

250 / 564

340
Ankara sancağında vâkı„ olan kâdîlara: Ankara sancağında mîrî develer üzerine emîn
olan hâssa sarâçlarından Turgud isimli kişi birkaç kişiyi yanına toplayıp deveci
şâkirtlerinden birini sancak beyi ve kâdînın izni olmadığı halde katl ettiğinin
bildirilmesi ve bu hususun teftîş olınması hakkında.

250 / 565

Bostancı başına: Tersâne-i âmire‟ye yirmişer zirâ„ yüz aded tabân ve yüz aded tabân
lazım olub Tersâne-i âmire‟ye gönderilmesi hakkında.

251 / 566

[28 C 996 / 25 Mayıs 1588]

Anadolu ve Karaman ve Rum beylerine ve zikr olınan beylerbeyiliklerde olan sancak


beylerine ve kâdîlarına: Konya kazâsında Bayezid Çavuş ve Cebbar Kulı isimli kişilerin
evler basıp yağma ve katliamda bulunduklarının duyulması üzerine bu kişilerin Hızır
Çavuş‟a teslim edilmeleri hakkında.

251 / 567

[28 C 996 / 25 Mayıs 1588]

Karaman beylerbeyisine ve Konya ve Bayburd kâdîlarına: Konya kazâsında Bayezıd


Çavuş ve Cebbar Kulı isimli kişilerin bazı kişilerin evini basıp kendilerini
katlettiklerinin öğrenilmesi üzerine Ca„fer Çavuş mağrifetiyle teftîş edilmesi hakkında.

251 / 568

[3 B 996 / 29 Mayıs 1588]

Karaman beylerbeyine ve Konya ve Bayburd kâdîlarına: Konya kazâsından Bayezıd


Çavuş ve Cebbar Kulı isimli ehl-i fesâdın Hızır Çavuş‟un mübâşeretiyle teftîş olınup
İstanbul‟a gönderilmeleri hakkında.

341
252 / 569

[7 B 996 / 2 Haziran 1588]

Silistre, Çardaklu, Prevadi, Varna, Tuzla, Karaağaç, Tekfurgölü, Baba, İsakçı, Maçin,
Birail, Hırsova ve Hacıoğlu pazarı kâdîlarına: Silistre beyi seferde olub kâ‟im-makâm
olanlar ehl-i fesâdı ele getirmediği ve eşkıyânın haklarından gelinmek için Sinan
Çavuş‟un ta„yîn edilmesi hakkında.

252 / 570

[6 B 996 / 1 Haziran 1588]

Trablusşâm beylerbeyine: Sâbıka Selimiye sancağı beyi olan Süleyman‟ın nefs-i


Hama‟dan Kasım isimli kişi ve Seyide isimli hatun ve bazı kişiler ile da„vâları olub
mezbûre hatun zevci Kasım ile yolda giderken sancakbeyi oğulları ve âdemleri üzerine
saldırıp Kasım‟ı öldürmelerinin üzerine Süleyman‟ın siyâset edilmesi hakkında.

253 / 571

[11 B 996 / 6 Haziran 1588]

Edirne kâdîsına: İstanbul darphânesinde akça kesilmek için üstâd lazım olup Edirne
darphânesinden üstâd gönderilmesi ve kaç nefer kişi ve ne mikdâr âlât gönderilirse
defter edilmesi hakkında.

253 / 572

Demurkapu‟da olan vezîr Ca„fer Paşa‟ya: Vilâyet-i Buhara‟dan Âstâne-i sa„adet‟e gelen
Hacı Bahadır Kulu ve Hacı Yaki isimli elçilerin Hısn-ı Keyf beyi olan Mehmed Bey ile
gönderildikleri hakkında.

253 / 573

[29 B 996 / 24 Haziran 1588]

342
Sivas beylerbeyine: Musa Çavuş oğlu Timur Çavuş Tebriz seferine giderken ehl-i fesâd
Cellad Mehmed oğulları tarafından katledilme ve Amasya müderrisi, Karahisar-ı
Behram Şah, Kelemfad ve Sivas kâdîlarının teftîş‟e me‟mur olduğu lâkin davânın avk
olduğu ve Musa Çavuş‟un hasımlarıyla Südde-i sa„âdet‟e gönderilmeleri hakkında.

253 / 574

Beç ilçisinin üç nefer âdemine ulak hükmü buyurulmuşdur.

253 / 575

Mehmed Çavuş‟a ulak hükmü

254 / 576

Serdâr Ferhad Paşa‟ya: Bahadır Kulu ve Hacı Yaki isimli Buhara elçilerinin Hısn-ı
Keyf sancağı beyi Mehmed ile birlikte Şirvan‟a ulaştırılmaları hakkında.

254 / 577

[10 C 996 / 7 Mayıs 1588]

Sâbıka Çorum beyi olub hâlen Çorum muhâfazasında olan İskender Bey ve livâ-i
mezbûre kâdîlarına: Çorum‟da eşkıyâ ve ehl-i fesâd sûhte tâ„ifesinin halkı rencîde
etmeleri ve ehl-i fesâdın teftîş edilip fesâdı olanların haklarından gelinmesi hakkında.

255 / 578

[16 B 996 / 11 Haziran 1588]

Tuğrâ-yı şerîfüm hizmetinde olan Paşa‟ya ve sâbıka Karaman‟ın hazine defterdârı olan
Mustafa‟ya: Trablusşâm‟ın tahrîri Hacı Kasımoğlu Mehmed‟e fermân olunduğu ve
tahrîri tamamlayıp Südde-i sa„âdet‟e geldiğinde bundan akdem Hama beyi olan

343
Mehmed bir tarîk ile defterleri aldığı ve Hama beyinin yaptığı kayıtların düzeltilmesi
hakkında.

255 / 579

[10 B 996 / 5 Haziran 1588]

Şâm beylerbeyine ve defterdârına: Kadîmden beri Hac yolunda huccâc-ı Müslimini


hıfzetmek için ta„yîn olunan Şâm yeniçerileri ve Şâm ve Haleb hisar erenlerine verilen
deve ve zahîrelerin verilip başka bir ferde verilmemesi hakkında.

256 / 580

[10 B 996 / 5 Haziran 1588]

Şâm beylerbeyine ve kâdîsına ve defterdârına ve emir-i hâccına: Hac yolunda birisi


vefat ettiğinde terekesinin vârislerine veya vâsilerine verilmesi, vârisi ve vasîsi
olmayanların muhallefâtını beytü‟l-mâlcının zabt etmesi, vârisleri veya vasîlerine teslîm
edilirse ziyâde resm-i kısmet alınmaması hakkında.

256 / 581

[8 Ş 996 / 3 Temmuz 1588]

Şâm beylerbeyine ve defterdârına: Vefat eden Hüdaverdi Bey‟in vârisi olmadığı i„lâm
olup metrukâtı ne mikdâr ise defter edilmesi ve bey„-i min yezîd olunması hakkında.

257 / 582

[10 C 996 / 7 Mayız 1588]

Ankara sancağı beyine ve Ankara kâdîsına ve Çukurcak kâdîlarına: Bundan önce


küfrüne hükm olunup katl olunan Hasan‟ın hemrâzı olan Taşçı oğlu Yusuf‟un zındık
olduğunun bildirilip teftîş edilmesi hakkında.

344
257 / 583

[29 Receb 996 / 24 Haziran 1588]

Gediz kâdîsına: Tuğrâ-yı şerîf hizmetinde olan Mehmed Paşa‟nın bazı emlâk ve bazı
hâslarını zabt eden Hüseyin‟in zimmetinde birçok akça olduğunun anlaşılması ve akçayı
karındaşı Hacı ile evine gönderdiğini bildirmesi ve Hüseyin‟in hapsedilip mezkûr
Hacı‟yı ele getürüb akçaların alması hakkında.

257 / 584

[Evâhır-i Cemâziye‟l-âhir 996 / 17-26 Mayıs 1588]

Kıbrıs beylerbeyine: İçil sancağının Mud kasabasında sâkin olan Hacı Seydi‟nin şirret
üzere olduğu ve defalarca başka vilâyete sürgün olması için emir verildiği hâlde ele
gelmediği ve mezbûru ele getirilip teftîş edilmesi hakkında.

257 / 585

[Gurre-i Ş 996 / 26 Haziran 1588]

Şâm eyâletiyle vezîr olan Sinan Paşa‟ya: Kudüs-i Şerîf‟de mütemekkin olması
hakkında.

258 / 586

Koca-ili beyine: Derya muhâfazası için gönderilen kadırgaların Rodos beyi Receb
Bey‟e ulaşıncayadek serdâr olup yolda muhâfaza etmesi hakkında.

258 / 587

Rodos beyi Receb Bey‟e: Derya muhâfazası için gönderilen kadırgaların kendisine
ulaşıncaya kadar Koca-ili beyi Mustafa Bey‟in baş olduğu ve kadırgalar ulaştığında
cümlesine serdâr olub deryada muhâfazada bulunulması ve derya mevsimi geçince
kadırgaların tersâneye göndermesi hakkında.

345
258 / 588

Koca-ili beyi Mustafa Bey‟e: Derya muhafazası için gönderilen kadırgalar Rodos beyi
Receb Bey‟e mülâki oluncayadek serdâr olması ve kadırgalarda olan yeniçeri, cebeci,
topcu ve gayrılarının hizmette bulunmaları hakkında.

258 / 589

Sâbıka Trablusgarb beylerbeyi Mehmed‟e: Derya ilminde mehâreti olduğundan


tasarrufunda olan kadırgalar ile Rodos beyi Receb Bey‟e katılıp deryayı muhâfaza
etmeleri hakkında.

259 / 590

Mısır beylerbeyine: Vilâyet-i Mısır‟a dâhil oldukdan beri halkın korunması ve ehl-i
fesâdın haklarından gelinmeesi ve emvâl-i hâssanın çoğaltılması için gayret
edilmesinden ötürü mükâfat olarak iki hil„at ihsân edildiği hakkında.

259 / 591

[8 Ş 996 / 3 Temmuz 1588]

Hamâ ve Hıms kâdîlarına: Tuğrâ-yı şerîf hizmetinde olan Mehmed Paşa‟nın Hamâ‟daki
hâslarını zabt ettiği ve Hurrem su-başının hizmetkârının halka zulm ettiğinin haber
alınması üzerine ahvâlin teftîş edilmesi hakkında.

260 / 592

[10 Muharrem 996 / 11 Aralık 1587]

Bağdad eyâletiyle vezîr olan Sinan Paşa‟ya ve Bağdad‟da olan sancak beylerine ve zikr
olınan sancaklarda olan azeb ağalarına ve dizdârlara: Kalelerin silahlarının yoklanıp
çoğunu sancak beyleri ve dizdârların kendi mühimmâtları için kullandıkları ve
bazılarının değiştirilmesi gerektiğinde yarar silah bulunmadığı, kalelerin umûmen

346
yoklanması ve her kalede ne mikdâr hazîne ve silah varsa yoklanıp defter edilmesi
hakkında

261 / 593

Sâbık Musul beylerbeyisi olan Melek Ahmed‟e: senün ve Alaaddin‟in ve âdemlerininin


uhdelerinde olan mukâta„at ile Musul beylerbeyisi olan Hasan ve bazı kişilerin beş yüz
bin filoriye iltizâm eyledikleri ve hususun şer„le teftîş olunması ve zâyi„olan mâl-i
mîrînin tahsîl olunması hakkında.

261 / 594

Livâ-i Beyşehri‟nde Muhyiddin halife, ba„zı talebe‟ye ders verirken rencîde edildiği ve
kimsenin rencîde edilmemesi hakkında.

262 / 595

[16 Ş 996 / 11 Temmuz 1588]

Silistre kâdîsına: Silistre beyi‟nin pazara gideni olan Abdi‟nin, eniştesi Ak Bıyık‟ın
gece evini basıp kendisini, câriye ve kölesini katledip para ve erzâkını alıp firâr ettiği ve
ele getirilip gâret ettiklerinin bî-kusûr alıverilmesi hakkında.

265 / 596

[19 B 996 / 14 Haziran 1588]

Trablusşâm‟a varıp gelince Sinan Çavuş‟a verilen ulak hükmü

265 / 597

Edirne‟ye varıp gelince Ca„fer Çavuş‟a verilen ulak hükmü

265 / 598

347
Üsküb‟e varıp gelince Ömer Çavuş‟a verilen ulak hükmü

265 / 599

Novabırda‟ya varıp gelince Mahmud Çavuş‟a verilen ulak hükmü

265 / 600

Sidre kapsi‟ye Ömer Çavuş‟a verilen ulak hükmü

265 / 601

Siroz‟a Ömer Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 602

[26 S 996 / 26 Ocak 1588]

Fenar‟a varıp gelince İbrahim Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 603

İsticâl varıp gelince yeni çavuş oğlı Sinan Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 604

Bu dahı varıp gelince Ahmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 605

Bu dahı varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 606

348
Bu dahı varıp gelince Hasan Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 607

Bu dahı varıp gelince Rıdvan Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 608

Varıp gelince Mehmed Hilmi Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 609

[6 RA 996 / 4 Şubat 1588]

Sağ kol‟a varıp gelince Halil Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 610

Sol kol‟a varıp gelince Kasım Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 611

[7 Rebî„u‟l-evvel 996 / 5 Şubat 1588]

Rûm-iline varıp gelince Dergâh-ı Mu„allâ yeniçerilerisine verilen ulak hükmü

266 / 612

Rûm-iline bu dahı yeniçeri‟ye ulak hükmü

266 / 613

Rûm-iline bu dahı yeniçeri‟ye ulak hükmü

349
266 / 614

Bu dahı Anadolu‟ya varıp gelince yeniçeri‟ye ulak hükmü

266 / 615

[26 R 996 / 25 Mart 1588]

Bağdad‟a varınca Evrekan sancağı beyi Ali ve Rüstem Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 616

[10 CA 996 / 7 Nisan 1588]

Anadolu, Karaman, Haleb, Trablusşâm ve Şâm-ı şerîfe varıp gelince Mustafa ve Ömer
isimli kapıcılara verilen ulak hükmü

266 / 617

[15 CA 996 / 12 Nisan 1588]

Maraş, Rum, Batum beylerbeyilerine varıp gelince Mehmed ve diğer Mehmed isimli
kapıcıya verilen ulak hükmü

266 / 618

[11 CA 996 / 8 Nisan 1588]

Anadolu, Karaman ve Batum‟a varıp gelince İdris ve Mehmed isimli kapıcılara ulak
hükmü

266 / 619

[14 CA 996 / 11 Nisan 1588]

Sağ kol‟a varıp gelince Mehmed ve Mûsâ isimli kapıcılara verilen ulak hükmü

350
266 / 620

[19 CA 996 / 16 Nisan 1588]

Sol kol‟a sefer için Mustafa ve Keyvan‟a verilen ulak hükmü

266 / 621

Vulçıtrın‟a varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 622

[19 CA 996 / 16 Nisan 1588]

Konya‟ya varıp gelince Mustafa Çavuş ve Ali ve diğer Ali‟ye seferi olmadığına dair
verilen ulak hükmü

266 / 623

[28 CA 996 / 25 Nisan 1588]

Mora‟ya varıp gelince Mehmed Çavuş„a verilen ulak hükmü

266 / 624

[10 Receb 996 / 5 Haziran 1588]

Bosna‟ya varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

266 / 625

Beç elçisinin üç nefer âdemine ve Budun çavuş‟u Yusuf Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 626

[28 S 995 / 7 Şubat 1587]

351
Boğdan‟a, Eflak‟a, Kasım Çavuş‟a ve Rumeli beylerbeyinin kapu kethüdâsı İskender
Çavuş'a verilen ulak hükmü

267 / 627

[29 S 995 / 8 Şubat 1587]

Kütahya ve Hamid‟e Ali Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 628

[28 S 995 / 7 Şubat 1587]

Aydın ve Saruhan‟a Sefer Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 629

[28 S 995 / 7 Şubat 1587]

Budun‟a Veli Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 630

[22 S 995 / 1 Şubat 1587]

Tebriz‟e varınca vezîr Ca„fer Paşa‟nın kethüdâsı Mahmud Bey‟e verilen ulak hükmü

267 / 631

Tebriz‟e varınca Yahya ve Süleyman isimli kapıcılara verilen ulak hükmü

267 / 632

[29 S 995 / 8 Şubat 1587]

Sinop‟a Şaban Çavuş‟a verilen ulak hükmü

352
267 / 633

[26 S 995 / 5 Şubat 1587]

Van‟a varınca Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 634

[22 S 995 / 1 Şubat 1587]

Aydın ve Saruhan‟a Ali Çavuş‟a isticâl-i mâl için verilen ulak hükmü

267 / 635

[22 S 995 / 1 Şubat 1587]

Atalaya ve Karaman‟a varıp gelince Hacı Ali Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 636

[26 S 995 / 5 Şubat 1587]

Aydın, Saruhan ve Menteşe‟ye Hüseyin Çavuş‟a ta„cil-i mâl için verilen ulak hükmü

267 / 637

[22 S 995 / 1 Şubat 1587]

Tımışvar‟a Mustafa Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 638

[22 S 995 / 1 Şubat 1587]

Mora‟ya Kubâd Çavuş‟a verilen ulak hükmü

353
267 / 639

[20 S 995 / 30 Ocak 1587]

Anadolu‟ya Hacı Mehmed Çavuş‟a nevruz akçası için verilen ulak hükmü

267 / 640

[29 S 995 / 8 Şubat 1587]

Dubrovnik‟e varınca İbrahim Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 641

[Gurre-i RA 995 / 9 Şubat 1587]

Sol kol‟a Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 642

[Gurre-i S 995 / 11 Ocak 1587]

Bosna‟ya varınca Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 643

[2 RA 995 / 10 Şubat 1587]

Saruhan‟a Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 644

[2 RA 995 / 10 Şubat 1587]

Rum‟a varınca Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 645

354
[4 RA 995 / 12 Şubat 1587]

Bosna ve Hersek‟e varıp gelince Kasım Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 646

[2 RA 995 / 10 Şubat 1587]

Dubrovnik‟e varıp gelince İbrahim Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 647

[2 RA 995 / 10 Şubat 1587]

Bağdad‟a varınca Hasan Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 648

[2 RA 995 / 10 Şubat 1587]

Bağdad‟a varınca ve gelince Bekir Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 649

[2 RA 995 / 10 Şubat 1587]

Bursa‟ya varınca Ali ve Mustafa isimli kapıcılara verilen ulak hükmü

267 / 650

[4 RA 995 / 12 Şubat 1587]

Teke, Menteşe ve Hamid‟e varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 651

[4 RA 995 / 12 Şubat 1587]

355
Erzurum‟a varınca serdârın kapucıbaşı olan Ali Ağa‟ya verilen ulak hükmü

267 / 652

[4 RA 995 / 12 Şubat 1587]

Erzurum‟a varınca Dergâh-ı âlî çaşnigirlerinden Veli Ağa‟ya verilen ulak hükmü

267 / 653

[7 RA 995 / 15 Şubat 1587]

Sağ kol‟a varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 654

[7 RA 995 / 15 Şubat 1587]

Sol kol‟a varıp gelince Yunus Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 655

[9 RA 995 / 17 Şubat 1587]

Selanik‟e varıp gelince Ahmed Çavuş‟a ve iki nefere verilen ulak hükmü

267 / 656

[3 RA 995 / 11 Şubat 1587]

Hamid‟e varıp gelince Mahmud isimli kapucı‟ya verilen ulak hükmü

267 / 657

[9 RA 995 / 17 Şubat 1587]

Selanik‟e varıp gelince Mahmud Çavuş‟a verilen ulak hükmü

356
267 / 658

[15 RA 995 / 23 Şubat 1587]

Budun‟a varınca Budun çavuşlarından Sinan Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 659

[20 RA 995 / 28 Şubat 1587]

Sol kol‟a varınca Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 660

[21 RA 995 / 1 Mart 1587]

Silistre, Niğbolu, Ruscuk, Bender, Belgrad, Vidin, Boğdan ve Eflak‟a varıp gelince
Hacı Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 661

[21 RA 995 / 1 Mart 1587]

Tımışvar ve Belgrad‟a varıp gelince Hüsrev Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü

267 / 662

[21 RA 995 / 1 Mart 1587]

Selanik‟e ve Yenişehr‟e varıp gelince Muslı Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü

267 / 663

[21 RA 995 / 1 Mart 1587]

Erzurum‟a varıp gelince Mehmed Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü

267 / 664

357
Sol kol‟a varıp gelince Hasan Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü

267 / 665

Vize ve Niğbolu‟ya varıp gelince Hasan Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü

267 / 666

[21 RA 995 / 1 Mart 1587]

Kıbrıs‟a varıp gelince Mustafa Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü

267 / 667

Bosna‟ya varıp gelince Hasan Çavuş‟a mâl için verilen ulak hükmü

267 / 668

[28 RA 995 / 8 Mart 1587]

Haleb‟e varıp gelince Dergâh-ı mu„allâ çavuşuna verilen ulak hükmü

267 / 669

[7 RA 995 / 15 Şubat 1587]

Kütâhya ve Karahisâr sancaklarını dolaşıp gelince Emrullah Çavuş‟a verilen ulak


hükmü

267 / 670

[28 RA 995 / 8 Mart 1587]

Sol kol‟a varıp gelince Veli Çavuş‟a verilen ulak hükmü

358
267 / 671

Ankara, Kastamonu ve Bolu‟ya varıp gelince Mustafa Çavuş'a verilen ulak hükmü

267 / 672

[29 RA 995 / 9 Mart 1587]

Sağ kol‟a varıp gelince Hızır Çavuş‟a verilen ulak hükmü

267 / 673

[29 RA 995 / 9 Mart 1587]

Sol kol‟a varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

268 / 674

Trablusşâm‟a varıp gelince Dergâh-ı âlî kapıcılarından bölük-başı Ahmed ile Hasan
isimli kapıcıya verilen ulak hükmü

268 / 675

[29 RA 995 / 9 Mart 1587]

Haleb‟e varıp gelince Dergâh-ı mu„allâ müteferrikalarından Osman‟a verilen ulak


hükmü

268 / 676

[25 RA 995 / 5 Mart 1587]

Nakaşa‟ya varıp gelince İbrahim Çavuş‟a verilen ulak hükmü

268 / 677

[Gurre-i R 995 / 11 Mart 1587]

Bolu ve Kangiri‟ye varıp gelince İbrahim Çavuş‟a verilen ulak hükmü

359
268 / 678

[16 R 995 / 26 Mart 1587]

Kütahya, Karaman, Beyşehri ve Kastamonu‟ya varıp gelince Mehmed Çavuş‟a ve iki


nefer yoldaşına verilen ulak hükmü

268 / 679

[16 R 995 / 26 Mart 1587]

Anadolu Beylerbeyiliğinde olan kâdîlıklara Hüseyin Çavuş ve iki nefer yoldaşına ulak
hükmü

268 / 680

[16 R 995 / 26 Mart 1587]

Selanik‟e ve Yanya‟ya varıp gelince Ebezâde Çavuş‟a verilen ulak hükmü

268 / 681

Niğbolu ve Silistre‟ye Dergâh-ı mu„allâ çavuşuna verilen ulak hükmü

268 / 682

[26 R 995 / 5 Nisan 1587]

Haleb, Karaman ve Şâm-ı şerîfe varıp gelince Abbas Çavuş‟a verilen ulak hükmü

268 / 683

[27 R 995 / 6 Nisan 1587]

Ankara, Sultanönü, Kastamonu ve Bolu‟ya varıp gelince Arslan isimli çavuşoğlu ve


İbrahim Çavuş‟a verilen ulak hükmü

360
268 / 684

Vilayet-i Rum‟a varıp serdâr‟a varınca Yenki çavuşoğlu Sinan Çavuş‟a verilen ulak
hükmü

268 / 685

[28 R 995 / 7 Nisan 1587]

Serdâr‟a varınca Hamza Çavuş‟a ve dört âdemine verilen ulak hükmü

268 / 686

[28 Rebî„u‟l-âhir 995 / 7 Nisan 1587]

Hüdavendigar, Karesi, Aydın ve Saruhan‟a varıp serdâr‟a varınca verilen ulak hükmü

268 / 687

[28 R 995 / 7 Nisan 1587]

Şirvan‟a varınca Dergâh-ı mu„allâ kullarına verilen ulak hükmü

268 / 688

[28 R 995 / 7 Nisan 1587]

Serdâr‟a varınca Kurd Çavuş‟a verilen ulak hükmü

268 / 689

[3 CA 995 / 11 Nisan 1587]

Maraş‟a ve Diyarbekir‟e varıp gelince serdâr‟a verilen ulak hükmü

268 / 690

361
[15 CA 995 / 23 Nisan 1587]

Silistre, Niğbolu ve Çirmen‟e varıp gelinceyedeğin Hünkâr çavuşu Mehmed Çavuş‟a


verilen ulak hükmü

268 / 691

Mısır‟a varıp gelince Bayram ve Mustafa isimli kapucılara verilen ulak hükmü

268 / 692

[8 C 995 / 16 Mayıs 1587]

Hamza Bey efendi‟nin ze„âmetleri olan yerleri dolaşıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen
ulak hükmü

268 / 693

Tuna yalısından çeri getirmek için Behram Çavuş‟a verilen ulak hükmü

268 / 694

Eflak, Boğdan ve Sidre kapsi‟ye varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

268 / 695

[12 C 995 / 20 Mayıs 1587]

Kıbrıs‟a ve Karahisâr‟a varıp gelince İbrahim Çavuş‟a verilen ulak hükmü

268 / 696

[5 Receb 995 / 11 Haziran 1587]

Sağ kol‟a Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

362
268 / 697

[6 Receb 995 / 12 Haziran 1587]

Sol kol‟a varıp gelince Zeynel Çavuş'a verilen ulak hükmü

268 / 698

[7 B 995 / 13 Haziran 1587]

Anadolu‟ya varıp gelince Murad Çavuş‟a verilen ulak hükmü

268 / 699

[8 Receb 995 / 14 Haziran 1587]

Saruhan‟a varıp gelince Abdülkerim‟e verilen ulak hükmü

269 / 700

Ankara, Bolu, Kengiri ve Kastamonu‟ya varıp gelince İbrahim‟e verilen ulak hükmü

269 / 701

[8 Receb 995 / 14 Haziran 1587]

Klis‟e varıp gelince Ferhad isimli kapıcıya verilen ulak hükmü

269 / 702

[14 B 995 / 20 Haziran 1587]

Vilâyet-i Anadolu‟ya varıp serdâr‟a varınca Bağdad defterdârı verilen ulak hükmü

269 / 703

Ankara, Bolu ve Kastamonu‟ya varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

363
269 / 704

[15 B 995 / 21 Haziran 1587]

Aydın ve Saruhan‟a varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 705

[15 B 995 / 21 Haziran 1587]

Belgrad ve Semendire‟ye varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 706

[17 B 995 / 23 Haziran 1587]

Midillü‟ye ve Karesi‟ye varıp gelince

269 / 707

[19 B 995 / 25 Haziran 1587]

Şâm ve Trablusşâm‟a varıp gelince Süleyman Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 708

[22 Receb 995 / 28 Haziran 1587]

Silistre, Niğbolu, Sağ kol ve Sol kol‟a varıp gelince Perviz Çavuş‟a ve iki nefer
yoldaşına verilen ulak hükmü

269 / 709

[25 Receb 995 / 1 Temmuz 1587]

Sağ kol‟a varıp gelince Ali Çavuş‟a verilen ulak hükmü

364
269 / 710

Bosna ve Belgrad‟a varıp gelince Hüseyin Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 711

[12 Ş 995 / 18 Temmuz 1587]

Sivas‟a ve Bafra‟ya varıp gelince Piyâle Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 712

[19 Ş 995 / 25 Temmuz 1587]

Haleb‟e varıp gelince Mehmed ve Seyyid Ali isimli kapıcılara verilen ulak hükmü

269 / 713

[19 Ş 995 / 25 Temmuz 1587]

Şâm‟a varıp gelince Mustafa isimli kapıcıya verilen ulak hükmü

269 / 714

[19 Ş 995 / 25 Temmuz 1587]

Uşak‟a varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 715

[26 Ş 995 / 1 Ağustos 1587]

Hamid, Teke, Karahisâr-ı sâhib ve Kütahya Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 716

[26 Ş 995 / 1 Ağustos 1587]

365
Hüdavendigar‟a ve Ankara‟ya varıp gelince çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 717

[3 N 995 / 7 Ağustos 1587]

Bağdad‟a ve Basra‟ya Ca„fer Çavuş‟a dülbend için verilen ulak hükmü

269 / 718

[Evâsıt-ı N 995 / 15-24 Ağustos 1587]

Rum‟a varınca Rıdvan Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 719

[6 L 995 / 9 Eylül 1587]

Aydın, Saruhan ve Menteşe‟ye varıp gelince kapıcı Ahmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 720

[3 ZA 995 / 5 Ekim 1587]

Kastamonu ve Bakır küre‟ye varıp gelince verilen ulak hükmü

269 / 721

[2 ZA 995 / 4 Ekim 1587]

Aydın, Menteşe ve Saruhan‟a varıp gelince Hacı Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 722

[6 ZA 995 / 8 Ekim 1587]

Tebriz‟e varıp gelince Ali Çavuş‟a verilen ulak hükmü

366
269 / 723

[4 ZA 995 / 6 Ekim 1587]

Vilâyet-i Rûm‟dan zahire sürmek için verilen ulak hükmü

269 / 724

[10 Zi‟l-ka„ide 995 / 12 Ekim 1587]

Yemen‟e ve Mısır‟a varınca Ca„fer Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 725

[10 Zi‟l-ka„ide 995 / 12 Ekim 1587]

Hakkâri‟ye varıp gelince Kiği beyi Uğurlu Bey‟e verilen ulak hükmü

269 / 726

[16 ZA 995 / 18 Ekim 1587]

Bağdad‟a varınca Hasan Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 727

[22 ZA 995 / 24 Ekim 1587]

Kırım‟a varıp gelince Mehmed ve Süleyman isimli kapıcılara verilen ulak hükmü

269 / 728

[26 ZA 995 / 28 Ekim 1587]

Sağ kol‟a Derviş Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 729

367
[28 ZA 995 / 30 Ekim 1587]

Ayazmend iskelesine varınca Ali Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 730

[29 ZA 995 / 31 Ekim 1587]

Atala‟ya varınca Ali Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 731

[29 ZA 995 / 31 Ekim 1587]

Avlonya, Karlı-ili, İnebahtı, Mora, Ağrıboz, Tırhala ve Ohri‟ye varıp gelince Perviz
Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 732

[29 ZA 995 / 31 Ekim 1587]

Aydın ve Saruhan‟a varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 733

[29 ZA 995 / 31 Ekim 1587]

Kastamonu‟ya varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 734

[20 Z 995 / 21 Kasım 1587]

Aydın ve Saruhan‟a varıp gelince Mehmed Çavuş‟a virilen ulak hükmü

269 / 735

368
Kastamonu‟ya Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

269 / 736

[2 Z 995 / 3 Kasım 1587]

Bosna‟ya varıp gelince Ali ve Mehmed isimli kapıcılara verilen ulak hükmü

270 / 737

Budun‟a varıp gelince kapıcılardan Receb isimli kapıcıya verilen ulak hükmü

270 / 738

[2 Z 995 / 3 Kasım 1587]

Tımaşvar‟a varıp gelince Mustafa bölük-başı ve Rıdvan isimli kapıcıya verilen ulak
hükmü

270 / 739

[Evâsıt-ı Zi‟l-hicce 995 / 12-21 Kasım 1587]

Bosna‟ya varıp gelince meşaleci Yusuf‟a yazılan ulak hükmü

270 / 740

[6 Zi‟l-hicce 995 / 7 Kasım 1587]

Tırhala ve Ağrıboz sancaklarına varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

270 / 741

[12 ZA 995 / 14 Ekim 1587]

Bağdad‟a varıp gelince emir yazılmışdur

369
270 / 742

[11 Z 995 / 12 Kasım 1587]

Edirne‟ye varınca İslâm Girây âdemlerinden Hakverdi, Hasan Çavuş ve iki nefer
âdemlerine yazılan ulak hükmü

270 / 743

[19 Z 995 / 20 Kasım 1587]

Kastamonu, Teke ve Hamid‟e varıp gelince yazılan ulak hükmü

270 / 744

[20 Z 995 / 21 Kasım 1587]

Karaman‟a varıp gelince Ahmed Çavuş‟a yazılan ulak hükmü

270 / 745

[9 Muharrem 996 / 10 Aralık 1587]

Ordu-yı Hümâyûn‟a varınca Süleyman Çavuş‟a, Dergâh-ı Mu„allâ bölük-başılarından


Sinan‟a ve yeniçerilerden Mahmud‟a verilen ulak hükmü

270 / 746

[5 Safer 996 / 5 Ocak 1588]

Yenipazar‟a varıp gelince Haydar Çavuş‟a verilen ulak hükmü

270 / 747

[5 Safer 996 / 5 Ocak 1588]

Karaman‟a ve Kıbrıs‟a varıp gelinceyedeğin Sinan Çavuş ve iki nefere verilen ulak
hükmü

370
270 / 748

[5 Safer 996 / 5 Ocak 1588]

Sağ kol‟a ve Belgrad‟a varıp gelince Ali Çavuş‟a ve iki nefer âdemine verilen ulak
hükmü

270 / 749

[5 Safer 996 / 5 Ocak 1588]

Tuna‟ya varıp gelince Mehmed Çavuş‟a verilen ulak hükmü

270 / 750

[16 S 996 / 16 Ocak 1588]

Sivas‟a varıp gelince Ömer Çavuş‟a verilen ulak hükmü

270 / 751

[15 S 996 / 15 Ocak 1588]

Budun‟a varıp gelinceyedeğin Budun‟un defterli çavuşlarından Mustafa Çavuş‟a verilen


ulak hükmü

270 / 752

[16 S 996 / 16 Ocak 1588]

Karesi, Hüdavendigar, Kütahya ve Biga‟ya varıp gelinceyedeğin Mehmed Çavuş‟a


verilen ulak hükmü

270 / 753

371
Tebriz‟e varıp gelince Yusuf ve Ali çavuşlara verilen ulak hükmü

270 / 754

Tebriz‟e varıp gelince Niğde sancağı beyi olan Mahmud Bey‟in arzıyla verilen ulak
hükmü

270 / 755

Ulak varıp gelince

372
SONUÇ
Osmanlı Devleti oldukça sistemli bir devlet teşkilatı oluşturarak çok geniş bir
coğrafya içinde farklı milletleri bir çatı altında tutmuştur. Divân-ı Hümâyûn, Osmanlı
Devleti‟nin idari teşkilatının merkezinde yer alıp çeşitli siyasi, askerî, ekonomik,
toplumsal olaylarda karar organı olmuştur. Divân‟dan padişah adına alınan kararlar
doğrultusunda ferman, berat, nişan, name gibi resmî belgeler oluşturulmuştur. Yazılan
bu resmî belgelerin bir suretleride Mühimme Defteri denilen defterlere kaydedilmiştir.
Bu defterler kapsadıkları dönem aralığında Osmanlı Devleti hakkında bilgiler veren ana
kaynak durumundadır. Bu açıdan Osmanlı Devleti‟nin siyasi, ekonomik, askerî,
toplumsal hayatını anlamak için çok önemli bilgiler ihtiva etmektedir.
Bu çalışmada Divân-ı Hümâyûn‟da alınan kararların bir suretlerinin
kaydedilmesi ile oluşturulan defterlerden 62 numaralı defterin 135-271 sayfa aralığının
transkripsiyonu ve değerlendirilmesi yapılmıştır. Defterin çalıştığımız kısmındaki 455
adet hükme bakıldığında döneme ait siyasi, askerî, ekonomik, toplumsal gibi birçok
konu hakkında görüşülüp kararlar verilmiştir. Bu hükümlerde çoğunlukla ehl-i fesâd ve
sûhtelerin eşkıyâlık faaliyetleri, Kazak saldırısı ve düşmanın def„i için alınan tedbirler,
inşaat ve tamir için gerekli malzemelerin temini, vefat eden kişilerin metrukâtlarının
İstanbul‟a getirtilmesi, kadırga temini, sürgün ve küreğe konulma gibi konular
görülmektedir.
Defterde en çok yer tutan eşkıyalık faaliyetleri dönemin en önemli olayları
arasındadır. Defter, Sultan III. Murad‟ın saltanat yıllarından 1587-1588 yılları arasını
kapsamaktadır. Bu dönemde ehl-i örf‟ün eşkıyalığının yanı sıra sûhtelerin ve levendât
ta‟ifesinin eşkıyalıkları da görülmektedir. Eşkıyalık hareketleri devlete karşı olmayıp
genellikle ev basma, yol kesme, hırsızlık yapma, adam öldürme, zekât namına akçe
toplama, adam öldürme, kız ve oğlan kaçırma şeklinde meydana gelmiştir. Devlet‟in

373
eşkıyalık faaliyetlerinde bulunan kişilere karşı aldığı önlemler arasında sancaklara
muhafızlar, yiğitbaşılar, müfettişler atama; il-erleri örgütünden yararlanma ve isyan
edenlerin tanıdıklarından faydalanma şeklinde sıralanabilir. Eşkıyalık faaliyetlerine
karşı ölüm cezası, hapsetme, küreğe koyma ve kat-i uzuv cezaları uygulanmıştır.
Suhtelerin beylerbeyiler, askerler ve halk tarafından himaye edilmesi Devlet‟in suhteleri
yakalamasını zorlaştırmıştır. Ele geçirilen eşkıya, Merkez‟e arz edilmesi gerekilen
durumlarda verilecek hükme kadar hapishanelerde bekletilmiş, diğer durumlarda ise
şiddetle cezalandırılmıştır. Eşkıyalık hareketleri mekânsal (derbent, ticaret yolu, karye,
kale vb.) değişiklikler göstermesinin yanı sıra eşkıyalığın ortaya çıktığı aylar da
değişiklik göstermektedir. Defterdeki eşkıyalık en çok Mayıs ayında en az ise Haziran
ayında olduğu görülmüştür. Birçok kişinin öldürüldüğü eşkıyalık hadiseleri Niğde,
Kırşehir, Kayseri, Kastamonu, Bozok, Samanlu, Çorum, İç-il, Ankara, Van, İstanbul ve
Edirne gibi şehirlerde meydana gelmiştir.

Defterde eşkıyalık hareketlerinden sonra gelen diğer bir olay ise Leh-Kazak
saldırısıdır. Kazakların Özi üzerinden Boğdan, Akkirman ve Bender‟e hareket etmeleri
üzerine bölgedeki birçok yöneticiye hükümler gönderilmiştir. Bu hükümlerde civar
vilayetlerin beylerinin Boğdan, Akkirman, Bender‟e yardım etmeleri emredilmiş,
Kazakların def‟i için asker toplanmış bu asker toplama sırasında gönüllülerden de asker
alımları yapılmıştır. Kırım hanına da name gönderilerek sefere davet edilmiştir.
Gönderilen namede sefere gelirken Boğdan içinden geçilmemesi belirtilerek re„aya ya
zulm edilmesinin de önüne geçilmesinin düşünüldüğü açıkça görülmektedir. Kış
mevsiminde askerin kışlanılması gereken bölgenin belirtilmesi ve düşmana karşı gafil
olunmaması her an hazır olunmasının bildirilmesi düşmana karşı uyanık olunduğunun
göstergesidir.
Dönemin önemli olaylarından bir diğeri de Kırım‟a Gazi Giray‟ın han tayin
edilmesidir. Bu konu hakkında defterde bulunan iki hükümde Kırım hanı İslam Giray‟ın
vefat ettiği yerine 17 CA 996 / 14 Nisan 1588 günü Gazi Giray‟ın tayin edilip
gönderildiği ve tatarlara istimaletler verilerek Gazi Giray‟ın Kırım‟a ulaştığında Kırım
hanı olarak benimsenmesinin sağlanmasının emredildiği görülmektedir.
Defterdeki hükümlerin çoğunluğu beylerbeyi, sancakbeyi ve kadılara hitaben
yazılmıştır. Yerel yöneticilerin görev ve sorumluluklarının belirtildiği hükümlerde
halkın huzur ve düzenin korunmaya çalışıldığı, asayişin sağlanması, suçluların ele

374
getirilip cezalandırılması istenmektedir. İnşaat ve tamir faaliyeti olarak cami, kale, türbe
vs. yerlerin tamiri ve imarı hakkında kereste, kurşun gibi maddelerin getirtildiği
görülmektedir. Yine Defterdeki tahrir hususundaki hükümlerde sefer zamanı tahrir
yapılmaması gibi tahrir sistemi hakkında bazı bilgilere ulaşılmaktadır.

375
KAYNAKÇA

Ahıshalı, Recep, “Divan-ı Hümayun Teşkilatı”, Osmanlı, VI, Ankara: Yeni Türkiye
Yayınları, 1999.
Ahıshalı, Recep. “Tahvil”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 39:440-
442. İstanbul: TDV Yayınları, 2010.
Akdağ, Mustafa. Türk Halkının Dirlik ve Düzenlik Kavgası Celali İsyanları. Ankara:
Bilgi Yayınevi, 1975.
Akdağ, Mustafa. Türkiye'nin İktisadî ve İçtimaî Tarihi 2(1453-1559). Ankara: Barış
Yayınları, 1999.
Aktaş, Necati. “Amedci”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 3:12.
İstanbul: TDV Yayınları, 1991.
Akyıldız, Ali. “Para”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,34:163-166
İstanbul: TDV Yayınları, 2007.
Alkan, Mehmet. Osmanlı Devleti‟nde Kardeş Katli, İstanbul: Eren Yayınları, 1997.
Alkan, Mustafa. “Softa”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,37:342-343
İstanbul: TDV Yayınları, 2009.
Arıkan, Zeki, “Osmanlı İmparatorluğu‟nda İhracı Yasak Mallar (Memnu Meta)”. İçinde
Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu‟na Armağan, 279-306. İstanbul: İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Tarih Araştırma Merkezi Yayını. 1991.
Bardakoğlu, Ali. “Eşkıya”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 11:463-
466. İstanbul: TDV Yayınları, 1995.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı. İstanbul: Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
Yayını, 2010.
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı. 3
Numaralı Mühimme Defteri. Ankara: Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayını,
1993.
Bilge, Mustafa L. “Osmanlı-Fas Münasebetleri”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, 12:190-192. İstanbul: TDV Yayınları, 1995.
Cezar, Mustafa. Mufassal Osmanlı Tarihi III. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
2011.
Çerçi, Faris, Gelibolulu Mustafa Âlî ve Künhü‟l-ahbâr‟ında II. Selim, III. Murat ve III.
Mehmet Devirleri”, Kayseri: Erciyes Üniversitesi Yayınları, 2000.
Çiçek, Kemal. “Osman Paşa Özdemiroğlu”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, 33:471-473. İstanbul: TDV Yayınları, 2007.
Danişmend, İsmail Hami. İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi III. İstanbul: Türkiye
Yayınevi, 1961.
Daşcıoğlu, Kemal. “Sürgün”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 38:167-
169. İstanbul: TDV Yayınları, 2010.
Doğru, Halime. “Rumeli‟de Celep-Keşanlar”. İçinde XIII. Türk Tarih Kongresi-
Kongreye sunulan Bildiriler, 1675-1690. Ankara: Türk Tarih Kurumu, 1999.

376
Emecen, Feridun M. “Osmanlı Divanın Ana Defter Serileri: Ahkâm-ı Mirî, Ahkâm-ı
Kuyûd-ı Mühimme ve Ahkâm-ı Şikayet”, Türkiye Araştırmaları Literatür
Dergisi. 3/5 (2005): 107-139.
Emecen, Feridun M. Osmanlı Klasik Çağında Hanedan Devlet ve Toplum, İstanbul:
Timaş Yayınları, 2011.
Gökbilgin, M. Tayyib. Osmanlı Paleografya ve Diplomatik İlmi. İstanbul: Enderun
Kitabevi, 1992.
Halaçoğlu, Yusuf. Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı. Ankara: Türk Tarih
Kurumu, 1991.
İlgürel, Mücteba. “Celâlî İsyanları”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
7:252-257. İstanbul: TDV Yayınları, 1993.
İlgürel, Mücteba. “İl Erleri”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 22:59-
61. İstanbul: TDV Yayınları, 2000.
İnalcık, Halil. XIV-XVII. Yüzyıllarda Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600),
İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2003.
İnalcık, Halil. Osmanlı İmparatorluğu‟nun Ekonomik ve Sosyal Tarihi I (1300-1600).
İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2018.
İnalcık, Halil. “Timar”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,41:168-173
İstanbul: TDV Yayınları, 2012.
İpşirli, Mehmet. “XVI. Asrın İkinci Yarısında Kürek Cezası İle İlgili Hükümler”.
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi. 12. (1982): 203-
248.
İpşirli, Mehmet. “Beylikçi”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 6:78-79.
İstanbul: TDV Yayınları, 1992.
İpşirli, Mehmet. “Kürek Cezası”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, EK-
2:112-114. İstanbul: TDV Yayınları, 2019.
Karaca, Filiz. “Teşrifat”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 40:570-572.
İstanbul: TDV Yayınları, 2011.
Kazıcı, Ziya. İslam Medeniyeti ve Müesseseleri Tarihi. İstanbul: Marmara Üniversitesi
İlâhiyat Fakültesi, 2013.
Kılıç, Remzi. XVI. ve XVII. Yüzyıllarda Osmanlı- İran Siyasî Antlaşmaları. İstanbul:
Tez Yayınları, 2001.
Koç, Yunus. “Osmanlıda Toplumsal Dinamizmden Celali İsyanlarına Giden Yol ya da
İki Belgeye Tek Yorum”. Bilig, Türk Dünyası Sosyal Bilimler Dergisi. 35 (2005):
229-245.
Kütükoğlu, Bekir. “Murad III”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
31:172-176. İstanbul: TDV Yayınları, 2006.
Kütükoğlu, Bekir. Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri 1578-1612. İstanbul: İstanbul
Fetih Cemiyeti, 1993.
Kütükoğlu, Bekir. “Vak„anüvis”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
42:457-461. İstanbul: TDV Yayınları, 2012.
Kütükoğlu, Mübühat S. “Battal Torbası”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, 5:206. İstanbul: TDV Yayınları, 1992.

377
Kütükoğlu, Mübühat S. “Mühimme Defteri”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm
Ansiklopedisi, 31:520-523. İstanbul: TDV Yayınları, 2006.
Kütükoğlu, Mübühat S. “Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik)”. Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayınları, 2018.
Mumcu, Ahmet. “Divân-ı Hümâyûn”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
9:430-432. İstanbul: TDV Yayınları, 1994.
Mumcu, Ahmet. Hukuksal ve Siyasal Karar Organı Olarak Divân-ı Hümâyûn. Ankara:
Birey ve Toplum Yayınları, 1986.
Orman, İsmail. “Murad III. Türbesi”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi,
31:176-177. İstanbul: TDV Yayınları, 2006.
Öz, Mehmet. “Modernleşme Öncesinde Osmanlı Toplumunda Eşkıyalık Hareketlerinin
Niteliği ve Özellikleri”. SDÜ Fen Edebiyat Fakültesi Sosyal Bilimler Dergisi.
(2010): 226-233.
Özcan, Tahsin. “Muhallefât”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 30:406-
407. İstanbul: TDV Yayınları, 2005.
Pakalın, Mehmet Zeki. “Tahvil Kalemi”. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri
Sözlüğü, III:381. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı, 1993.
Pakalın, Mehmet Zeki. “Teşrifati-i Divan-ı Hümayun”. Osmanlı Tarih Deyimleri ve
Terimleri Sözlüğü, III:478. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı, 1993.
Pakalın, Mehmet Zeki. “VAK„ANÜVİS”. Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri
Sözlüğü, III:574. İstanbul: Milli Eğitim Bakanlığı, 1993.
Pamuk, Şevket. Osmanlı-Türkiye İktisadî Tarihi 1500-1914. İstanbul: İletişim
Yayınları, 2007.
Peçevi İbrahim Efendi. Peçevi Tarihi II, Hazırlayan Bekir Sıtkı Baykal, Ankara: Kültür
ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1982.
Sağırlı, Abdurrahman. “Mehmed b. Mehmed Er-Rûmî(Edirneli)‟nin Nuhbetü‟t-Tevârih
ve‟l-Ahbâr‟ı ve Târîh-i Âl-i Osman‟ı (Metinleri, Tahlilleri)”. Doktora Tezi,
İstanbul Üniversitesi, 2000.
Selânik-i Mustafa Efendi. Tarih-i Selânikî, Hazırlayan Mehmet İpşirli, Ankara: Türk
Tarih Kurumu Yayınları, 1999.
Solak-zade Mehmed Hemdemi. Solakzâde Tarihi II, Hazırlayan Vahit Çabuk, Ankara:
Kültür Bakanlığı Yayınları, 1989.
Sümer, Faruk. “ABBAS I”. İçinde Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, 1:17-19.
İstanbul: TDV Yayınları, 1988.
Şimşirgil, Ahmet. Kayı: Kudret ve Azamet Yılları. İstanbul: Timaş Yayınları, 2016.
Tabakoğlu, Ahmet. Türk İktisat Tarihi. İstanbul: Dergâh Yayınları, 2000.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devletinin Merkez ve Bahriye Teşkilatı. Ankara:
Türk Tarih Kurumu Yayınları, 1988.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devletinin Saray Teşkilatı. Ankara: Türk Tarih
Kurumu Yayınları, 2014.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. İlmiye Teşkilatı. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
2014.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Tarihi. III/I Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
2009.

378
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Tarihi. III/II Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları,
1995.
Ünal, Mehmet Ali. Osmanlı Müesseseleri Tarihi. Isparta: Fakülte Kitabevi, 1997.
Yiğit, İlker ve Esra Oruç. “Osmanlı Anadolu‟sunda Eşkıyalık ve Mekân (1565-1566): 5
Numaralı Mühimme Defteri üzerinden Bir Değerlendirme”. Ege Coğrafya
Dergisi. 29/1 (2020): 29-43.
Yiğit, İlker ve Osman Gümüşçü. “Kayıp Köylere Mekansal Bakış: XVI-XX. Yüzyıl
Konya Çevresi Örneği”. Kebikeç İnsan Bilimleri İçin Kaynak Araştırmaları
Dergisi. 44(2017): 323-338.

379
ĠNDEKS
Arab Hamza, 155, 302
A Arslan Çavuşoğlı, 268
Abbas Çavuş, 268, 350 Arzu oğlu Sefer, 93, 282
Abbas mîrzâ, 195 Avlonya, 104, 223, 271, 285, 322, 357
Aclun, 45, 255 Avrat hisarı, 233, 234, 237, 326, 328
Adana, 100, 155, 302 Ayâsofya, 197
Ağrıboz, 223, 271, 272, 322, 357, 358 Ayazmend, 89, 271, 281, 357
Ahdapolu, 236, 327 Aydın, 100, 265, 269, 270, 271, 342,
Ahmed Çavuş, 67, 112, 165, 238, 264, 343, 350, 353, 355, 356, 357, 358
267, 270, 272, 297, 302, 329, 338, Aydos, 94, 235, 238, 283, 327, 329
346, 355, 359 Ayntab, 102
Ahmed Paşa, 17, 24, 214
Ahyolu, 94, 235, 238, 283, 327, 329 B
Akça Kızanlık, 95, 283, 235, 327,329 Baba, 83, 234, 238, 246, 247, 279, 327,
Akhisar, 214, 320 329, 332
Akıncı, 66, 70, 129, 162, 169, 293, 304 Babaeski, 95, 283
Akkirman, 66, 70, 78, 82, 83, 88, 97, Baç sancağı, 112, 287
128, 168, 234, 238, 273, 277, 279, Bafra, 270, 354
281, 283, 293, 306, 327, 329, 363 Bağdad, 105, 109, 110, 193, 195, 213,
Aksaray, 102, 133, 294 243, 260, 264, 266, 269, 270, 271,
Akşehir, 80, 93, 102, 190, 278, 282 272, 285, 287, 336, 340, 345, 353,
Aktak oğlu Mustafa, 155, 302 355, 356, 359
Aktaş begi Hemdem, 171 Bahadır kulu, 251, 333
Alasonya, 235, 327 Bahâr ganemi, 235, 236, 327, 328
Aleksandr han, 251 Bâkü, 171
Alp Girây, 202 Balis, 212, 213
Amasya, 154, 250, 302, 333 Basra, 131, 176, 177, 243, 261, 270,
Amed, 227, 230, 262, 324 355
Anadolu, 78, 94, 100, 105, 140, 187, Batum, 68, 69, 101, 105, 264, 273, 285,
189, 204, 222, 242, 245, 264, 266, 340
268, 269, 284, 285, 297, 312, 331, Bayburd, 245, 246, 332
339, 340, 343, 349, 352, 353 Bayezid Çavuş, 211, 245, 246, 320, 331
Anadolu beglerbegisi Hasan, 204 Bazarcık, 134, 294
Anadolu defterdârı Ramazan, 94
Beç, 110, 111, 126, 165, 250, 265, 292,
Anduğu, 178 333, 341
Ankara, 101, 110, 123, 188, 189, 190, Behram Çavuş, 269
217, 243, 244, 255, 268, 269, 270, Bekir Çavuş, 231, 266
287, 291, 312, 321, 331, 335, 348, Belâce, 211
350, 352, 353, 355
Antakya, 68, 274

380
Belgrad, 113, 178, 241, 249, 267, 270, C
272, 347, 353, 354, 360
Bender, 66, 70, 78, 82, 83, 88, 97, 104, Ca„fer Paşa, 86, 157, 170, 203, 206,
122, 127, 128, 162, 167, 169, 267, 249, 265, 280, 303, 318, 333, 342
273, 274, 277, 279, 281, 285, 292, Câbî Mehmed, 69, 273, 274
293, 304, 347, 363 Cebbar Kulı, 245, 246, 331, 332
Benî Saîd, 93, 282 Celeb tâ„ifesi, 231
Bergama, 89, 281 Cellan Mehmed, 154, 302
Bergos, 94, 283 Cezâyir, 96, 119, 289
Berkofça, 172, 233, 236, 326, 328 Cezayir-i Garb, 19, 151, 152, 153, 301
Beşir Çavuş, 233, 237, 238, 326, 329 Cezire, 101, 194
Bey„-i min yezîd, 255, 334 Cidde, 122, 177, 178, 291
Beypazarı, 216, 321 Cuma pazarı, 233, 326
Beyşehri, 102, 204, 268, 349
Biga, 144, 272, 360 Ç
Birail, 246, 332
Birecik, 212, 240, 330 Çanad, 242
Boğdan, 66, 67, 70, 78, 79, 82, 83, 85, Çardaklu, 246, 332
88, 95, 97, 110, 111, 112, 125, 126, Çaşnigir köprüsi, 188, 189, 312
127, 128, 154, 156, 157, 162, 163, Çatalca, 94, 235, 283, 327
167, 184, 265, 267, 269, 277, 278, Çerâkise, 140, 157, 297, 303
279, 280, 281, 287, 292, 302, 304, Çeri-başı oğlı Mehmed, 136
311, 341, 347, 352, 363 Çernovi, 234, 237, 326, 329
Bolu, 100, 190, 268, 269, 348, 349, 350, Çıldır, 225, 323
352, 353 Çırâk, 171
Bosna, 105, 159, 199, 242, 243, 261, Çırpan, 95, 235, 238, 283, 327, 329
265, 266, 267, 270, 271, 285, 341, Çirmen, 66, 70, 104, 125, 128, 136,
344, 348, 354, 358 159, 160, 162, 167, 169, 186, 235,
Bostancı-başı, 85 238, 269, 285, 293, 295, 303, 304,
Bozok, 185, 190, 207, 311, 319 311, 327, 329, 351
Bölük-başı Ahmed, 268, 349 Çorlu, 94, 283
Breznik, 172, 233, 326 Çorum, 190, 225, 251, 334
Budun, 90, 117, 165, 166, 241, 243, Çukurcak, 188, 189, 255, 312, 335
250, 261, 265, 267, 271, 272, 289,
331, 341, 342, 346, 358, 360 D
Budun defterdarı Ahmed, 90 Dağıstan, 86, 171
Buhara, 249, 251, 333 Dalkı, 171
Burdur, 82, 278 Darü‟s-sa„âde ağası Mehmed, 135, 295
Burusa, 101, 141, 142, 161, 243, 266, Darü‟s-sa„âde-i Atîk, 87
297, 345 Davnik kal„ası, 137
Büyük dere, 209, 319 Debri, 205, 318
Delvine, 104, 211, 223, 285, 319, 322

381
Demurkapu, 86, 157, 158, 170, 171, Eflak, 78, 79, 85, 90, 91, 95, 97, 110,
249, 303, 333 111, 163, 167, 201, 265, 267, 269,
Dergâh-ı âlî çaşnigirlerinden Veli Ağa, 277, 278, 281, 287, 341, 347, 352
266 Eflak voyvodası Mihne, 201
Dergâh-ı mu„allâ‟m, 73, 82, 90, 91, 92, Emîn-i ganem, 235, 236, 238
95, 98, 100, 102, 105, 106, 108, 115, Emrullah Çavuş, 267, 348
116, 124, 126, 132, 134, 140, 141, Erbâb-ı tîmar, 74, 75, 76, 77, 90, 91,
146, 155, 156, 161, 163, 164, 166, 104, 129, 136, 141, 142, 158, 159,
173, 176, 177, 178, 182, 183, 184, 160, 170, 180, 186, 187, 207, 212,
185, 196, 197, 198, 204, 208, 209, 213, 215, 219, 223, 232, 241, 252,
214, 218, 221, 223, 228, 231, 232, 281, 295, 297, 303, 309, 320, 321,
233, 235, 236, 244, 245, 246, 247, 322, 331
248, 249, 255, 259, 260, 261, 263, Erbelâ, 211
264, 266, 267, 268, 269, 270, 271, Erdebil, 171
272 Erdel, 79, 88, 110, 111, 126, 149, 169,
Derne, 105, 285 278, 281, 287, 292, 300
Dertenk, 193, 195 Erduk, 214, 320
Derviş Çavuş, 271 Ereğli, 95, 124, 283, 291
Dimetoka, 95, 236, 239, 283, 327, 330 Erzurum, 79, 80, 117, 199, 200, 243,
Dinaver, 193, 194, 195 266, 267, 278, 345, 347
Divâne Orman, 95 Eski Cuma, 234, 237, 326, 329
Divane Yusuf, 155, 302 Eski-il, 135, 139, 178, 182, 295, 296
Diyârbekr, 114, 115, 288 Eskişehr, 105
Doğanhisârı, 93, 282 Eslemez, 207, 319
Doyran, 231, 237, 325, 328 Estergon, 113, 199, 241, 331
Dömek, 235, 327 Eşkıyâ, 64, 141, 142, 156, 166, 185,
Draç, 65, 137, 273, 296 247, 273, 311, 334
Drama, 233, 234, 237, 326, 328 Etranûs, 204
Dubnice, 233, 326 Eyüb Çavuş, 73, 94, 95, 98, 234, 275,
Dubrovnik, 108, 266, 286, 343, 344 284
Dudağı Kalın, 225 Eyyüb-i Ensârî, 106, 179, 206, 286,318
Dukakin, 104, 285
F
E
Fâs hâkimi Mevlây Ahmed, 19, 151
Ebezade Çavuş, 268 Fenar, 209, 235, 264, 338
Edirne, 85, 87, 92, 94, 136, 161, 187, Ferecik, 95, 228, 236, 239, 283, 324,
188, 208, 209, 243, 248, 263, 272, 327, 330
280, 282, 283, 312, 319, 333, 337, Ferhad Paşa, 100, 131, 251, 284, 294,
359 333
Ferid Çavuş, 237, 329
Filek, 113, 241

382
Filek begi Korkud, 241 Hamza Çavuş, 100, 268
Filibe, 94, 152, 172, 233, 236, 239, 283, Harameyn-i Muhteremeyn, 122, 291
301, 326, 328, 330 Harmunu, 234, 327
Françe, 153 Harput sancağı begi Alâeddin, 230
Hasan bin Derviş, 152, 301
G Hasan Çavuş, 229, 234, 238, 239, 253,
254, 260, 264, 266, 267, 271, 272,
Galata, 97, 98, 108, 284 329, 330, 359
Gazanfer, 132, 160, 161, 213, 215, 229, Hasan Paşa, 67, 119, 131, 174, 175,
303, 320, 321 176, 177, 274, 289, 301
Gâzî Girây, 202 Hâseki Sultân, 124
Gediz, 255, 335 Hasköy, 95, 283
Gelibolu, 94, 208, 209, 283, 319 Hâssa sâraçlardan Rıdvan, 133
Gence, 86 Hatun ili, 94, 283
Giresun, 68, 69, 273 Hatvan, 113, 242
Goryâ, 211 Hatvan begi Mehmed, 242
Gökçedağ, 204 Havâss-ı kostantiniyye, 209, 319
Gölhisar, 82, 278 Havâss-ı Mahmud Paşa, 95
Gönen, 82, 197, 198, 278 Haydar Çavuş, 66, 82, 83, 97, 125, 137,
Göynük, 256 150, 156, 161, 164, 167, 185, 248,
Gûri, 100 264, 272, 359
Güle, 242 Hayrabolu, 94, 239, 283, 330
Gümülcine, 94, 236, 239, 283, 327, 330 Hazergrad, 234, 326
Gürcistan, 86, 132, 294 Hersek, 104, 242, 266, 285, 344
Hevâce Paşa, 197
H Hırsova, 234, 238, 246, 327, 329, 332
Hısn-ı Keyf begi olan Mehmed, 249,
Habeş, 83, 84, 173, 279
333
Hacı Bahadır Kulu, 249
Hızır Çavuş, 233, 236, 239, 245, 246,
Hacı Kasımoğlu Mehmed, 75, 76, 276,
268, 328, 330, 331, 332
334
Hüdavendigar, 133, 217, 269, 270, 272,
Hacıoğlu pazarı, 246, 332
294, 321, 350, 355, 360
Haffâflar çarşısı, 123, 291
Hüdâverdi, 83, 84, 279
Hakkâri, 271, 356
Hüseyin Ağa, 131, 172, 174, 175, 261
Haleb, 68, 101, 105, 118, 126, 132, 160,
Hüseyin Çavuş, 126, 146, 223, 237,
171, 189, 213, 240, 243, 249, 253,
265, 268, 270, 299, 322, 328, 354
264, 267, 268, 270, 274, 285, 292,
Hüseyinabâd, 225
294, 303, 312, 330, 334, 340, 348,
Hüsrev Beg, 114, 115, 116, 148, 288,
349, 350, 354
289
Halil Çavuş, 264
Hüsrev Çavuş, 267
Hama begi, 73, 252, 275, 334
Hamid, 82, 101, 266, 267, 270, 272,
278, 341, 345, 346, 355, 359

383
I İştib, 231, 235, 238, 325, 327, 329
İvraca, 234, 237, 326, 329
Isparta, 82, 278 İzdin, 235, 327
Istranca Dağı, 208 İznepol, 172, 236, 328
İzvornik, 104, 242, 285
Ġ
K
İbrahim Çavuş, 117, 136, 204, 208, 209,
210, 264, 266, 268, 269, 319 Kabaağaç, 77, 277
İbrahim Paşa, 89, 97, 107, 108, 179, Kâbe-i Şerîfe, 146
284, 309 Kâbz, 118
İçil, 102, 155, 302, 335 Kaçeniçe, 205
İlbasan, 65, 104, 137, 273, 285, 296 Kalkandelen, 205, 231, 235, 236, 238,
il-eri, 64, 141, 151, 208, 209, 216, 217, 318, 325, 327, 328, 329
224, 225, 301, 319, 323 Kapıcılar kethüdası Mehmed Ağa, 103
İlyas Çavuş, 233, 234, 235, 236 Kapucı Hasan, 268
İmadiye, 101, 105, 285 Kapucı Hüseyin, 85, 280
İnanluballu, 225 Kara Hacı, 150
İncesu, 178 Karaağaç, 82, 246, 278, 332
İnebahtı, 139, 143, 192, 201, 271, 296, Karabağ, 86
298, 357 Karaca şehr, 139, 296
İnebahtı begi Murad, 139, 201, 296 Karaferye, 233, 326
İnegöl, 95, 283 Karahisâr, 102, 115, 244, 267, 269, 285,
İnoz, 95, 283 288, 348, 352, 355
İnöni, 105, 106 Karahisar-ı Behram Şah, 250, 333
İpsala, 94, 227, 228, 236, 239, 283, 324, Karahisar-ı sahib, 101, 102, 115, 270,
327, 330 285, 288, 322, 355
İsa Çavuş, 177 Karaman, 93, 100, 101, 118, 160, 203,
İshakçı, 234, 327 222, 242, 245, 246, 249, 252, 264,
İskenderiye, 104, 285 265, 268, 272, 282, 303, 331, 332,
İslâm Girây, 97, 156, 202, 218, 272, 334, 340, 343, 349, 350, 359, 360
283, 302, 321, 359 Karesi, 101, 218, 269, 270, 272, 350,
İstanbul, 16, 73, 81, 87, 92, 95, 99, 110, 353, 360
124, 126, 135, 138, 150, 161, 165, Kargu, 223, 224, 323
178, 179, 189, 197, 208, 209, 231, Karinabad, 94, 236, 238, 283, 327, 329
232, 248, 275, 280, 282, 283, 284, Karmatlu Mustafa, 155, 302
287, 292, 295, 296, 297, 300, 304, Kars, 102
312, 319, 325, 333, 362, 364 Kasım Çavuş, 264, 265, 266
İstolni belgrad, 113 Kastamonu, 100, 268, 269, 301, 348,
İstolni Belgrad begi Ali, 241 349, 350, 352, 353, 355, 357, 358,
İstrazomir, 205 359
İstroviçe, 205 Kâtib Halil, 81, 180, 205

384
Kâtib Haşim, 109, 287 Koçhisar, 130, 133, 178, 220, 293, 294,
Kâtib Mehmed, 65, 84 322
Kavak, 95, 283 Kohen oğlı Yasef, 91, 282
Kayseriyye, 102, 163, 164, 185, 190, Konya, 203, 245, 246, 265, 331, 332,
311 341
Kazak, 44, 70, 78, 82, 85, 88, 97, 110, Kopan, 113, 241
111, 112, 125, 126, 167, 169, 274, Kopan begi Ahmed, 241
277, 279, 280, 281, 283, 287, 292, Korfus, 211
362, 363 Koyun, 73, 95, 99, 110, 112, 154, 179,
Kebek Ahmed, 68, 274 201, 231, 232, 233, 234, 235, 236,
Kedus, 197, 198 237, 238, 239, 240, 275, 283, 284,
Kefe, 140, 297 287, 302, 330
Kelemfad, 154, 250, 302, 333 Koyun emîni, 234
Kengiri, 100, 102, 130, 190, 191, 220, Kozak, 197, 198
269, 285, 288, 293, 322, 352 Korcıgaz, 73, 95, 99, 275, 284
Kerpiniş, 235, 327 Körü Anderya Şevik, 199
Keskün, 225 Köse Süleyman Çavuş, 210
Kesriye, 235, 327 Köstendil, 104, 226, 236, 239, 285, 323,
Keşan, 95, 283 328, 330
Ketance, 64, 273 Kratova, 137, 226, 231, 233, 249, 296,
Kevkeban, 174 323, 325, 326
Keyvan, 102, 115, 171, 183, 184, 264, Kubad Çavuş, 266
285, 288, 340 Kucayne, 249
Kıbale, 171 Kuds-i Şerîf, 124, 229, 257, 291
Kıbrıs, 93, 96, 146, 155, 194, 196, 215, Kurd Çavuş, 104, 269
216, 256, 267, 269, 272, 282, 283, Kurşunlu, 220, 322
299, 321, 335, 347, 352, 360 Kurveleş, 211, 319
Kırakov, 149, 300 Küffâr, 67, 82, 91, 103, 131, 152, 153,
Kırçova, 205, 235, 236, 238, 318, 327, 159, 160, 165, 177, 178, 199, 215,
328, 329 241, 282, 285, 301
Kırım, 44, 202, 218, 219, 271, 321, 357, Kütahya, 265, 268, 270, 272, 341, 349,
363 355, 360
Kırka, 242
Kırkkilise, 72, 104, 236, 283, 285, 328 L
Kırşehri, 100, 185, 207, 311, 319
Kızılağaç, 95, 235, 238, 283, 329 Lahsa, 243, 261
Kızılbaş, 86, 218 Lala, 100
Kızılbel, 124, 291 Leh, 44, 82, 88, 97, 126, 128, 129, 134,
Kızılca Müsellemlerin, 73 149, 156, 162, 163, 165, 183, 184,
Kiği begi, 271, 356 293, 295, 300, 302, 304, 310, 363
Kilârcı başı Ahmed Ağa, 235 Levendât, 64, 145, 298
Kili, 83, 168, 234, 238, 279, 327, 329 Lofça, 234, 237, 326, 329

385
Lök, 161, 186, 188, 304, 312 Menteşe, 100, 180, 181, 265, 266, 270,
309, 310, 343, 345, 355, 356
M Menzîl bârgîri, 79
Meşaleci Yusuf, 271, 358
Maçin, 246, 332 Metrûkât, 114, 116, 164, 165, 255, 288,
Mâgosa, 96, 283 289, 305, 334
Mahmud Çavuş, 78, 79, 85, 88, 90, 91,
191, 233, 237, 239, 248, 263, 264, Mevlânâ Sun„ullah, 107
267, 326, 328 Mezoros, 183, 184
Mahmud Paşa Has köyü, 236 Mısır, 78, 83, 84, 120, 121, 122, 123,
Malatiyye, 102 131, 146, 147, 148, 149, 160, 176,
Manastır, 233, 237, 326, 328 177, 180, 227, 259, 269, 271, 277,
Manyas, 197, 198 279, 290, 291, 294, 299, 300, 303,
Maraş, 101, 105, 264, 269, 285, 340, 309, 324, 336, 351, 356
351 Midillü begi Hüseyin, 89
Markaş, 199 Midüllü, 81, 278
Marlo, 64, 273 Migalkara, 95, 236, 239, 283, 327
Mazarak, 211, 319 Mihaliç, 141, 216, 321
Mecidözü, 225, 323 Mîralem olan Mahmud, 161
Mecnûne nâm hâtûn, 146, 299 Misivri, 236, 238, 328, 329
Medine-i Münevvere, 146, 147, 173, Mogosil, 178
180, 200, 201, 227, 231, 309, 324 Mohaç, 113, 241
Mehâyif teftîşi, 90, 205, 209, 218, 319 Mohaç begi Mustafa, 241
Mehmed Hilmi Çavuş, 264 Molla Kasım, 140
Mehmed Paşa, 68, 69, 93, 102, 106, Mora, 104, 223, 265, 266, 271, 285,
115, 116, 221, 224, 256, 259, 282, 322, 341, 343, 357
285, 286, 288, 289, 335, 336 Morava, 166, 242
Mehmed Çavuş, 90, 102, 106, 116, 134, Moskov, 182, 183, 184, 310, 311
139, 140, 201, 227, 228, 231, 235, Muha, 175
236, 237, 238, 239, 250, 254, 255, Muhzır Ağa, 154
260, 265, 266, 267, 268, 269, 270, Murad Çavuş, 269
271, 272, 281, 286, 296, 320, 327, Murad Paşa, 80, 160, 278, 303
328, 329, 330, 333, 351, 355, 360 Murat Girây, 157, 303
Mekke-i Mükerreme, 146, 147, 175, Musa Çavuş, 154, 235, 250, 327, 333
200, 227, 277 Muslı Çavuş, 267
Memiş Beg, 207, 319 Mustafa Çavuş, 70, 188, 189, 190, 207,
Memnû„, 91, 103, 129, 133, 198, 285, 208, 239, 261, 265, 267, 268, 272,
293 319, 330, 360
Menemen, 89, 281 Mustafa Paşa köprüsü, 95, 283
Menlik, 231, 233, 234, 237, 325, 326, Musul, 230, 231, 243, 262, 325, 337
328 Musul beglerbegisi Melek Ahmed, 230

386
N Peçuy begi Ömer, 241
Pertev Paşa, 178
Nablus, 255 Perviz Çavuş, 223, 270, 271, 322, 354
Nasuh Çavuş, 197, 198 Petre voyvoda, 126, 201, 292
Nevahi-i Yanbolu, 235, 238, 327, 329 Petriç, 231, 233, 237, 325, 326, 328
Nevrekob, 233, 234, 326 Pınarhisarı, 94, 283
Niçpur, 205 Piri Beg, 223, 322
Niğbolu, 66, 70, 82, 89, 97, 103, 125, Pirlepe, 90, 233, 237, 281, 326, 328
127, 128, 129, 130, 159, 160, 162, Plevne, 172, 234, 237, 326, 329
163, 167, 168, 169, 172, 186, 237, Podgrat, 150
267, 268, 269, 270, 273, 274, 279, Pojega, 205, 242
283, 285, 292, 293, 303, 304, 311, Portugal, 173, 176
329, 347, 350, 351, 354 Prevadi, 234, 238, 246, 247, 327, 329,
Niğbolu begi Mehmed, 70, 82, 163, 332
274, 279 Prizrin, 104, 285
Niğde, 101, 178, 185, 229, 265, 272,
311, 325, 361 R
Novabırda, 138, 150, 166, 248, 263,
300, 338 Radomir, 233, 236, 239, 326, 328, 330
Novigrad, 113, 241 Radovişte, 231, 325
Novigrad begi Yusuf, 241 Rahova, 234, 237, 326, 329
Rakka, 93, 99, 212, 213, 240, 243, 249,
O 251, 282, 284, 318, 320, 330
Rakka beglerbegi Piyale, 212, 249, 251,
Ohri, 104, 205, 249, 271, 285, 318, 357 320
Osman Ağa, 199 Rıdvan Çavuş, 235, 264, 270, 327
Osman Çavuş, 100, 101, 105, 118, 213 Ribniçe, 205
Osman Paşa, 192, 219 Rika, 205
Osmancık, 64, 273 Rodos, 180, 181, 215, 216, 257, 258,
310, 321, 335, 336
Ö Rodos begi Receb Paşa, 215, 321
Rodoscuk, 95, 283
Ömer Çavuş, 179, 234, 236, 237, 238, Ruha, 212, 213, 320
239, 248, 263, 272, 327, 360 Rum, 101, 105, 129, 189, 191, 243, 245,
Özi, 66, 70, 97, 110, 111, 112, 126, 128, 264, 266, 268, 270, 271, 285, 293,
159, 162, 168, 169, 179, 186, 274, 331, 340, 344, 350, 355
283, 287, 292, 293, 303, 304, 311, Rûm-ili, 73, 100, 105, 106, 116, 159,
363 275, 289
Özi begi Mahmud, 128 Rus kasrı, 94, 283
Rüstem Çavuş, 264
P

Peçuy, 113, 178, 241

387
S 304, 311, 321, 327, 329, 332, 337,
347, 350, 351, 354
Sa‟âdet Girây, 157, 303 Silivri, 94, 283
Safâ Girây, 157, 303 Simontorna begi Mahmud, 241
Sahra, 234, 237, 326, 329 Sinan Çavuş, 247, 248, 263, 264, 268,
Sakâkız, 118, 289 271, 272, 332, 360
Samanlu, 191, 313 Sinan Paşa, 96, 109, 193, 195, 213, 247,
Samoil Matyos, 108, 286 257, 260, 283, 287, 335, 336
Samsad, 102 Sinop, 265, 342
Sarâç Ali, 244 Sirem, 113, 242
Sarıyer, 209 Sireme, 104, 285
Saruhan, 265, 266, 269, 270, 271, 342, Sirişnik, 236, 239, 328, 330
343, 344, 350, 352, 353, 355, 356, Siroz, 90, 233, 234, 237, 239, 249, 263,
357, 358 281, 326, 328, 330, 338
Seçan, 113 Sis, 100
Seçen begi Mustafa, 241 Sivas, 154, 225, 250, 270, 272, 302,
Sefer Çavuş, 134, 242, 265, 294 333, 354, 360
Segedin begi Hasan, 242 Sivrihisar, 216, 321
Seksar, 113, 241 Sôf, 130, 293
Seksar begi Hüseyin, 241 Sofya, 172, 233, 236, 239, 326, 328,
Selanik, 104, 186, 213, 214, 215, 233, 330
234, 237, 239, 267, 268, 285, 311, Solnok, 113, 160, 241, 303
320, 321, 326, 328, 330, 346, 347, Solnok begi Abdülhay, 160
349 Solnok begi Mehmed, 241
Selvi, 234, 237, 326, 329 Somanki, 171
Semendire, 104, 270, 285, 353 Sûhte, 64, 140, 141, 150, 151, 182, 216,
Serfice, 235, 327 217, 220, 224, 225, 251, 273, 297,
Sersâlan, 171 301, 310, 321, 323, 334
Seyyid Ahmed, 107, 142, 286, 297 Sultân Mehmed Hân, 107
Seyyid Ali, 78, 270, 277, 354 Sultân Selîm Hân, 135, 182, 295, 310
Seyyide nâm hatun, 247 Sultaniye, 171
Sidrekapsi, 138, 150, 248, 263, 269, Sultanönü, 101, 105, 133, 218, 268,
338, 352 286, 294, 321, 350
Sigetvar, 113, 164, 165, 241 Südde-i sa„âdet, 65, 69, 70, 74, 75, 76,
Sigetvar begi Hasan, 241 77, 78, 79, 80, 81, 83, 86, 88, 89, 90,
Silifke, 133, 294 91, 92, 93, 96, 99, 103, 109, 110, 112,
Silistre, 66, 70, 82, 83, 88, 90, 97, 103, 114, 115, 116, 117, 120, 121, 123,
125, 128, 129, 134, 159, 160, 162, 124, 126, 130, 132, 133, 134, 136,
167, 169, 179, 186, 217, 234, 238, 138, 141, 142, 145, 146, 147, 150,
246, 247, 262, 263, 267, 268, 269, 152, 155, 158, 160, 161, 162, 164,
270, 279, 281, 285, 293, 295, 303, 165, 170, 173, 175, 176, 177, 180,
181, 182, 183, 184, 185, 186, 189,

388
190, 191, 192, 193, 195, 196, 198, Tarsus, 155, 302
199, 202, 203, 206, 207, 210, 212, Tatar, 67, 97, 103, 130, 218, 233, 236,
214, 215, 216, 217, 219, 220, 221, 283, 293, 321, 326, 328
223, 228, 229, 230, 231, 232, 241, Tatar pazarı, 95, 233, 236, 283, 326,
244, 246, 247, 248, 250, 251, 252, 328
253, 255, 256, 259, 276, 277, 278, Tebriz, 105, 154, 203, 206, 219, 250,
279, 287, 288, 289, 290, 294, 295, 265, 271, 272, 318, 333, 342, 356,
296, 299, 300, 301, 311, 320, 333, 361
334 Teke, 100, 266, 270, 272, 345, 355, 359
Süleyman Beg, 101 Tekfurgölü, 234, 238, 246, 327, 329,
Süleyman Çavuş, 102, 104, 105, 125, 332
132, 156, 210, 222, 244, 256, 270, Tercemân Osman, 132, 294
272, 285, 288, 294, 302, 322, 353, Terkos, 209
359 Tersâne-i Âmire, 67, 274
Süveyş, 131, 294 Tevzî„, 73, 74, 75, 76, 77, 98, 107, 121,
133, 181, 188, 199, 200, 201, 252,
ġ 275, 284, 286, 290, 294, 312
Tımışvar, 117, 118, 219, 242, 243, 261,
Şaban Çavuş, 265 265, 267, 322, 343, 347
Şabanözü, 220, 322 Tırhala, 104, 223, 235, 271, 272, 285,
Şâm, 96, 126, 138, 189, 247, 253, 254, 322, 327, 357, 358
255, 257, 259, 264, 268, 270, 283, Tırnova, 234, 237, 326, 329
296, 334, 335, 340, 350, 353, 354 Tikveş, 231, 235, 325, 327
Şark Seferi, 72, 275 Tîmâr, 69, 144, 198, 217, 273,
Şehirköy, 172, 233, 239, 326, 330 Timur Çavuş, 154, 250, 333
Şehr-i zol, 193, 243 Timur hisar, 233, 326
Şehsuvâr Beg, 164, 165 Tokat, 220, 322
Şeki, 170 Tosya, 223, 323
Şeyh Abdullah, 71, 275 Toyçe, 129
Şeyh Ali, 207 Trablus, 73, 74, 91, 103, 118, 119, 126,
Şeyh Mehmed, 71, 275 152, 153, 189, 276, 282, 285, 289,
Şimonverme, 113 301
Şirvan, 86, 87, 171, 251, 269, 280, 333, Trablusgarb, 71, 118, 119, 258, 275,
351 289, 336
Şirvan defterdârı Sezayi, 171 Trablusşam, 73, 74, 243, 275
Şumnu, 172, 234, 237, 326, 329 Trepçe, 138
Tuna, 91, 169, 269, 272, 351, 360
T Tunus, 96, 118, 119, 152, 153, 283,
289, 301
Tahrîr, 73, 74, 75, 76, 115, 196, 199, Tunus hâkimi Mevlây Ahmed, 96
200, 221, 252, 275, 276, 334 Turla, 82, 88, 279
Tanrıvirmiş Çavuş, 182 Turme Hristoni, 88, 281

389
Tuzla, 89, 246, 281, 332 Y

U Yakut Ağa, 200, 201


Yalacık, 134, 294
Uskumru, 209 Yanbolu, 94, 235, 238, 283, 327, 329
Ustrumca, 231, 233, 237, 325, 328 Yanova, 166, 242
Uşak, 270, 355 Yanya, 104, 223, 268, 285, 322, 349
Uzuncaova, 95, 283 Yemen, 67, 131, 172, 174, 175, 176,
Uzunköprü, 95, 283 177, 243, 271, 274, 356
Yenice-i Karasu, 95, 236, 239, 283,
Ü 327, 330
Yeniçe-i Vardar, 231, 325
Ürgüb, 229, 325
Yeniçeri ağası Halil, 154, 302
Üsküb, 81, 104, 166, 231, 235, 236,
Yenişehir, 235, 327
249, 263, 285, 325, 327, 328, 338
Yenki Çavuşoğlı, 268
Yergöğü, 90, 234, 237, 281, 326, 329
V
Yiğit-başı, 64, 224
Van, 117, 206, 207, 243, 265, 318, 342 Yogrenç, 226
Varadin, 125 Yorgi veled-i Nikola, 81, 278
Vârık Mehmed, 256 Yunus Çavuş, 266
Varna, 234, 238, 246, 327, 329, 332 Yusuf Çavuş, 185, 250
Veledkar, 207, 319 Yusuf han, 106, 286
Velestin, 235, 327 Yusuf Sencâvi, 180, 309
Veli Çavuş, 265, 267 Yuvacı tâ„ifesi, 228
Venedik, 153 Yürük, 133, 294
Vidin, 66, 103, 125, 128, 159, 160, 167,
186, 267, 285, 293, 303, 311, 347 Z
Viran, 124, 291
Zaçista, 242
Vize, 70, 77, 94, 97, 104, 162, 167, 169,
Zağra-i atik, 94, 235, 283, 327
236, 267, 277, 283, 285, 304, 328,
Zağra-i Cedid, 235, 238, 327, 329
347
Zal Mahmud Paşa, 123, 291
Vodine, 231, 233, 237, 325, 326, 328
Zekeriya, 209
Vulçıtrın, 66, 97, 125, 159, 160, 166,
Zeytun, 64, 273
186, 265, 303, 311, 341
Zihne, 90, 233, 237, 281, 326, 328
Ziştovi, 234, 237, 326, 329
Zülkadriye, 242

390
ORĠJĠNAL METĠN

391
392
393
394
395
396
397
398
399
400
401
402
403
404
405
406
407
408
409
410
411
412
413
414
415
416
417
418
419
420
421
422
423
424
425
426
427
428
429
430
431
432
433
434
435
436
437
438
439
440
441
442
443
444
445
446
447
448
449
450
451
452
453
454
455
456
457
458
459
460
461
462
463
464
465
466
467
468
469
470
471
472
473
474
475
476
477
478
479
480
481
482
483
484
485
486
487
488
489
490
491
492
493
494
495
496
497
498
499
500
501
502
503
504
505
506
507
508
509
510
511
512
513
514
515
516
517
518
519
520
521
522
523
524
525
526
527
528
529
530
531
532
533

You might also like