You are on page 1of 190

54 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİ' NİN

TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRİLMESİ
(221-291)

Bayram KARABIYIK

Yüksek Lisans Tezi


Tarih Anabilim Dalı
Yrd. Doç. Dr. Ümit KILIÇ
2012
Her Hakkı Saklıdır
ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
TARİH ANABİLİM DALI

Bayram KARABIYIK

54 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİ' NİN


TRANSKRİPSİYON VE DEĞERLENDİRİLMESİ
(221-291)

YÜKSEK LİSANS TEZİ

TEZ YÖNETİCİSİ
Yrd. Doç. Dr. Ümit KILIÇ

ERZURUM – 2012
I

İÇİNDEKİLER

ÖZET ............................................................................................................................ III


ABSTRACT .................................................................................................................. IV
KISALTMALAR ........................................................................................................... V
ÖNSÖZ......................................................................................................................... VII
GİRİŞ ............................................................................................................................... 1
I. DİVÂNI-I HÜMÂYUN VE MÜHİMME DEFTERLERİ ..................................... 1
I.I. DİVÂN-I HÜMÂYUN.......................................................................................... 1
I.I.I. Divân-ı Hümâyun Kalemleri ........................................................................ 3
I.I.II. Beylikçi veya Divân Kalemi ........................................................................ 4
I.I.III. Amedî Kalemi ............................................................................................. 4
I.I.IV. Tahvil Kalemi ............................................................................................. 5
I.I.V. Ruûs Kalemi ................................................................................................. 5
I.I.VI. Teşrifatçılık Kalemi ................................................................................... 5
I.I.VII. Vak’anüyislik ............................................................................................ 5
I.I.VIII. Divân-ı Hümayunun Başlıca Defterleri ................................................ 5
I.II. MÜHİMME DEFTERLERİ ............................................................................. 6

BİRİNCİ BÖLÜM
III. MURAD (1574-1595) DÖNEMİ
1.1. III. MURAD DEVRİ SİYASİ OLAYLARI ......................................................... 11
1.1.1. Osmanlı-Safevî İlişkileri ................................................................................. 11
1.1.2. Osmanlı-İngiliz Münasebetleri....................................................................... 13
1.1.3 Osmanlı’nın Kuzey Afrika Hâkimiyeti .......................................................... 13
1.1.4. Lehistan’da Kral Seçimi ................................................................................. 15
1.1.5. Özbek Hanlığı - Osmanlı İlişkileri ................................................................ 16
1.1.6. Osmanlı-Avusturya İlişkileri .......................................................................... 17
1.1.7. Kutsal İttifak ve Eflak, Boğdan, Erdel ......................................................... 18
1.1.8. III. Murad’ın Vefatı (16/17 Ocak 1595) ........................................................ 18
II

İKİNCİ BÖLÜM
54 MÜHİMME DEFTERİNİN ÖZELLİKLERİ
2.1. DEFTERİN FİZİKÎ DURUMU ............................................................................ 20
2.2. DİPLOMATİK ve TEKNİK ÖZELLİKLER .................................................... 21
2.3. DİL ÖZELLİKLERİ............................................................................................. 24
2.4. TARİHLER ............................................................................................................ 24

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
DEFTERİN MUHTEVASI
3.1. TIMAR TEVCÎH EDİLMESİ .............................................................................. 28
3.2. TERAKKÎ VERİLMESİ ...................................................................................... 29
3.3. DİĞER MESELELER .......................................................................................... 30
3.4.HÜKÜMLERİN GÖNDERİLDİĞİ MAKAMLAR ............................................ 31

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
DEFTERİN ÖZETİ VE TRANSKRİPSİYONU
4.1. HÜKÜMLERİN ÖZETİ ....................................................................................... 32
4.2. METNİN TRANSKRİPSİYONU ......................................................................... 68
İNDEKS ....................................................................................................................... 161

KAYNAKÇA................................................................................................................ 164
EKLER ........................................................................................................................ 166
EK-1. NEŞREDİLEN VEYA TEZ OLARAK HAZIRLANAN MÜHİMME
DEFTERLERİ ............................................................................................................ 166
EK 2. MATBU ÖRNEK METİN ............................................................................... 171
SONUÇ ......................................................................................................................... 179
ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................. 180
III

ÖZET

YÜKSEK LİSANS TEZİ

54 NUMARALI MÜHİMME DEFTERİ’NİN TRANSKRİPSİYON VE


DEĞERLENDİRİLMESİ (221-291)

Danışman: Yrd. Doç. Dr. Ümit KILIÇ

2012, sayfa: 180

Jüri : Yrd. Doç. Dr. Ümit KILIÇ


Yrd. Doç. Dr. Dündar ALİKILIÇ
Yrd. Doç. Dr. İbrahim Etem ÇAKIR

Divân-ı Hümâyun, Osmanlı Devleti’nin üst düzey karar organı olup, burada
siyasî, sosyal, askerî, hukukî, iktisadî işler görüşülerek bir karara bağlanırdı. Mühime
Defterleri Osmanlı Divanından çıkan bu kararların bir suretinin kaydedildiği defterler
olduğundan bir çeşit zabıt hüviyetindedirler ve muhtevaları itibarıyla pek çok araştırma
sahasını ilgilendiren özelliğe sahiptirler. Bu defterler Osmanlı Devleti’nin merkez ve
taşra teşkilâtındaki idarî ve askerî organların karşılıklı ilişkileri, çalışma tarzları ve
fonksiyonları hakkında önemli bir kaynak oluşturmaktadırlar. Transkripsiyon ve
değerlendirmesini yaptığımız 54 numaralı Mühime Defteri, III. Murad (1574-1595)
dönemine ait olup, H.(992)/M.(1584) yılını ihtiva etmektedir. Bu defterin ağırlıklı
konusunu tımar sistemi oluşturmaktadır. Çalışmada, Divân-ı Hümâyun, Mühime
Defterleri ve III. Murad devri olayları hakkında genel bilgiler verilmiştir. Ayrıca
incelediğimiz defterin şekil ve özellikleri, transkripsiyon ve değerlendirilmesi de
bulunmaktadır. Çalışmanın sonuna indeks ilave edilmiştir.
IV

ABSTRACT
MASTER THESIS
THE TRANSCRİPTION AND EVALUATION OF MUHIMME REGİSTER
NO 54 (221-291)

Bayram KARABIYIK

Advisor: Assist. Prof. Dr. Ümit KILIÇ

2012, pages: 180

Jury : Assist. Prof. Dr. Ümit KILIÇ


Assist. Prof. Dr. Dündar ALİKILIÇ
Assist. Prof. Dr. İbrahim Etem ÇAKIR

Imperial Council (Divân-ı Hümâyun) was the supreme Council of decisionmaking


in the Ottoman State and political, social, legal and economic issues were discussed
and resolved there. Because Muhimme Books are the books in which one written copy
of the decisions made in the Imperial Council is kept, they are a kind of recording and are
of particular concern to many fields of study. These books remain significant sources
about the mutual relationships between, and operational systems and functions of,
governmental and military bodies in central and rural governments of the Ottoman State.
The Number 54 Muhimme Book, whose transcription and evaluation we carry out in this
study, belongs to the reign of Murad III (1574-1595) and includes the decisions made in
1584 (in 922 of Hegira Calendar). The primary issue of this book is manorial system. In
the study, general information about Imperial Council, Muhimme Books and the events of
the reign of Murad III is given. In addition, form and characteristics of the book studied,
transcription and evaluation of it are also included. An index was added at the end of the
study.
V

KISALTMALAR

A. DVN. MHM. : Mühimme Kalemi


B. : Receb
Bkz. : Bakınız
BOA. : Başbakanlık Oamanlı Arşivi
Ca. : Cemâziyel-evvel
C. : Cemâziyel-âhir
c. : Cilt
Çev. : Çeviren
DİA. : Diyanet İslam Ansiklopedisi
H. : Hicrî
Haz. : Hazırlayan
Hkm. : Hüküm
İA. : İslam Ansiklopedisi
L. : Şevval
MEB. : Milli Eğitim Bakanlığı
MD. : Mühimme Defteri
M. : Miladî
M : Muharrem
N. : Ramazan
Ra. : Rebiü’l-âhir
R. : Rebiü’l-evvel
S : Safer
s. : Sayfa
Ş. : Şa‘ban
TTK. : Türk Tarih Kurumu
Yay. : Yayınları
Yy. : Yüzyıl
Za. : Zi’l-ka‘de
Z. : Zi’l-hicce
VII

ÖNSÖZ
Merkeziyetçi bir sistemle yönetilen Osmanlı Devleti’nde, Divân-ı Hümâyun,
merkezdeki siyasî, sosyal, hukukî, iktisadî, idarî gibi en önemli işleri yürüten
makam sahiplerinden oluşur ve padişah adına karar verirdi. Devletin üst düzey karar
organı olan Divân-ı Hümayuna ait ferman suretlerini ihtiva eden defterler
bulunmaktaydı. Osmanlı bürokrasisi tarafından düzenlenen bu defterler içerisinde en
önemlilerinden biri şüphesiz Mühime Defterleridir. Kısacası Mühime Defterleri,
Divân-ı Hümayunda müzakere edildikten sonra, karara bağlanan tüm konularla ilgili
defterler olarak nitelendirilebilir.

Bu çalışmaya konu olan defter, Başbakanlık Osmanlı Arşivlerinde


A.DVN. MHM, d.054 numara ile kayıtlı olan 54 numaralı Mühime
Defteri’nin1-154 sayfaları arasıdır. III. Murad (1574-1595) dönemine ait olan bu
defter, (M.1584/H.992) genel olarak tımar sistemiyle ilgilidir. Defterde, Osmanlı
Devleti’nde önemli bir yere sahip olan tımar sisteminin işleyişi hakkında kapsamlı
bilgiye ulaşmak mümkündür. Çalışma “Giriş” bölümü ve onu takiben dört
bölümden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Divân-ı Hümâyun, Divân-ı Hümayunda
tutulan defterler ve Mühime Defterlerinin genel özellikleri hakkında bilgi verilmiştir.

Birinci bölümde, III. Murad dönemi olaylarından bahsedilmiştir.


İkinci bölümde, 54 numaralı defterin şekil ve diplomatik özellikleri
değerlendirilmiştir. Üçüncü bölümde defterin muhtevası hakkında önemli bilgilere
değinilmiştir. Dördüncü bölümde metnin özeti ve transkripsiyonu verilmiştir.
Çalışmanın sonunda ise kaynaklar, ekler ve metnin indeksi bulunmaktadır.

Bu çalışmada desteğini esirgemeyen değerli hocam Sayın Yrd. Doç. Dr. Ümit
KILIÇ’a ve değerli jüri hocalarım sayın… Ve sayın… Teşekkür ederim. Ayrıca
çalışmam boyunca her türlü desteğini gördüğüm aileme, meslektaşlarım ve tüm
arkadaşlarıma teşekkür ederim.

Erzurum-2012 Bayram KARABIYIK


1

GİRİŞ

I. DİVÂNI-I HÜMÂYUN VE MÜHİMME DEFTERLERİ

I.I. DİVÂN-I HÜMÂYUN

Arapça, Farsça, Urduca ve Türkçede farklı anlamlarda kullanılan divan


kelimesinin Farsça Menşeli olduğu, Sasanî İmparatorluğu’nda devlet idaresine ait bir
terim olarak Arapçaya geçtiği ve aslının Aramiceden geldiği bilinmektedir. Divân, devlet
idaresindeki muhtelif idarî, malî ve askerî hizmetlerin yerine getirilmesinde kullanılan
defterlere (kuyudat defterleri) bunların ve devlet memurlarının bulunduğu yere verilen
isimdir.1Her devletin işlerini görmek için devlet merkezinde birinci derecede birer daireleri
bulunması doğal olduğundan diğer İslam devletlerinde görüldüğü gibi Osmanlılarda da
Divân-ı Hümâyun ismiyle bütün devlet işlerinde birinci derecede mesul merci olmak üzere
büyük Divan vardı.2

Devlet işlerinin Divan kurularak yürütülmesi geleneği Osmanlılara, İslam ve


Türk-İslam devletlerinden intikal etmiştir. Hz. Ömer zamanından beri İslam devletlerinde
devlet işlerinin muhtelif divanlar kurularak yürütülmesi usulü mevcut idi. Emevîler ve
Abbasîler’de mevcut olan bu gelenek Gaznelilere ve Büyük Selçuklu Devleti’ne de
yansımıştır. Müesseselerinde büyük ölçüde Büyük Selçukları örnek olan Anadolu
Selçukları’nda da divanlar varlığını devam ettirmiştir. Osmanlı Devleti’nde ise Anadolu
Selçukları ve İlhanlı Divan teşkilatının tesiri vardır. 3 Padişahın başkanlığında devlet
işlerini görüşmek üzere toplanan divana Divân-ı Hümâyun denir.4

Osmanlı Devleti’nde Orhan Bey döneminde Divan toplandığı kaynaklarda


belirtilmektedir. Tarihlerde Orhan Gazi devrinde divana gelen beylerin başlarına burma
sarık sardıkları yazılıdır. Tarih-i Saf’ta Yıldırım Bayezid’in Bursa hisarında her gün “Bir
âlî burçta oturup” halkın dertlerini dinlediği yazmaktadır.5 II. Murad döneminde de Divan
toplantıları devam etmiştir. Padişah II. Murad zamanında Divan toplantıları belirli bazı
1
Abdülaziz Ed.dür, “Divân”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 1994, IX, 378; Ahmet Mumcu,
“Divân-ı Hümayun”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 1994, IX, 430.
2
İsmail Hakkı Uzun Çarşılı, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilatı, TTK. Yay., Ankara 1988.
3
Recep Ahıshalı, “Divân-ı Hümayun Teşkilatı”, Osmanlı, Yeni Türkiye Yay., Ankara 1999, IV, 24;
Yusuf Halaçoğlu, “Klasik Dönemde Osmanlı Devlet Teşkilâtı”, Genel Türk Tarihi, Yeni Türkiye Yay.,
Ankara 2002, VI, 152.
4
Fatma Yazıcı, 54. Mühimme, s. 1.
5
Uzun Çarşılı, s.1.
2

kaidelere bağlandığı gibi bir takım teşrifat kaideleri de konmuştur. Klasik yapısına
ise Fatih Sultan Mehmet zamanında kavuşmuştur. Divân-ı Hümâyun adıyla anılması
bu Padişah dönemindedir.6

Fatih Sultan Mehmet zamanına kadar divana padişah başkanlık etmekte iken onun
saltanatında bu usul bırakılmış, toplantılar vezir-i azam başkanlığında yürütülmeye
başlanmıştır.7 Padişah toplantıları tamamen terk etmeyip, Divanhaneye nazır “Kasr-ı
Adl.” verilen kafesli bir bölme arkasından izlemekte idi.

Divân-ı Hümâyun en mükemmel dönemine Kanuni Sultan Süleyman zamanında


kavuşmuştur. Bu güçlü dönemi XVII. yüzyıl ortalarına kadar sürmüştür. Bundan sonra
sadrazamların kendi konaklarında yaptıkları Divan önem kazanmıştır. XVII. yüzyılda
“Paşa kapısı” daha sonraları ise “Babıali” adıyla anılan merkez, kısa zamanda bütün
devlet işlerinin görüldüğü yer haline gelmiş ve Divân-ı Hümayunun önemi azalmıştır. III.
Selim zamanında ise “Meşveret Meclisi” devlet işlerinin görüldüğü yer olmuştur. XIX.
yüzyılda önemini tamamen yitiren Divân-ı Hümâyun sadece elçilerin ağırlanması, ulufe
dağıtımı ve yeni tayin edilen devlet ricâlinin eskiden beri süre gelen bir adet olarak
padişah tarafından arzlarda kabulü merasiminden ibaret kalmıştır.8

Osmanlı divanı, bugünkü anlamda Bakanlar Kurulu, Danıştay, Yargıtay,


Anayasa mahkemesi gibi devlet kurumlarının görevlerini yerine getiren önemli bir meclisti.
Burada alınan kararlar kânun sayılmıştır. Ancak gerekli görüldüğünde alınan kararların
uygunluğu için Şeyhülislama danışılır bunun için fetva alınırdı. Divân-ı Hümâyun
Osmanlı Devleti’nin en önemli yasama ve yürütme organı niteliğindedir. Divân-ı
Hümâyunda siyasî, idarî, askerî, örfî, şeri, adlî ve malî işler, şikâyet ve davalar görüşülüp
karara bağlanırdı. Divân hangi din ve milletten olursa olsun, hangi meslek ve tabakadan
bulunursa bulunsun kadın erkek Osmanlı halkından olan herkese açıktı.9
Divanda bitmeyen ve padişaha arza muhtaç olmayan resmi ve özel işler padişahın
mutlak vekili olan vezir-i azamın konağında toplanan “İkindi divanında” ocaklarına
maaş verilmesi ve sefir kabulü münasebetiyle toplanan, “Galebe divanı” ve üçüncüsü
Divan günleri haricinde padişahın Bab-üs-Sade’ye tahtının kurulmasıyla toplanan “Ayak

6
Ahıshalı, s.24.
7
Uzun Çarşılı, s.2-3; Ahıshalı, s.24; Mumcu, s.430.
8
Ahıshalı, s.25.
9
Halaçoğlu., s.152; Uzun Çarşılı, s.13.
3

Divanı” idi. 10 Osmanlı Devleti’nin ilk zamanlarında hemen her gün toplanan Divan
XVI. yüzyıldan itibaren haftada dört gün toplanmaya başlamıştı. Toplantı günleri,
Cumartesi, Pazar, Pazartesi ve Salı günleri idi. III. Murad devrinde her divan günü arz
yapılması usulü terk edilerek Pazar ve Salı arz günü olarak kabul edilmişti.

XVII. yüzyıl Ortalarında XVIII. yüzyıl başlarında haftada iki güne indirilmiş, III.
Ahmet zamanında ise haftada bir güne indirilmiş daha sonraları kaldırılmış ise de görülen
lüzum üzerine yeniden düzenlenerek haftada bir defa toplanması kararlaştırılmıştı.11

Divân-ı Hümayun üyelerinin her biri farklı yetkilere sahiptir. Vezir-i azam;
padişahın mutlak vekili idi. Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren divana başkanlık
etmeye başlamıştır. Bütün yetkilerini padişahtan alır, yasama, yürütme ve yargı ile ilgili
alanlarda bu yetkiyi kullanırdı. Vezirler; önemli meselelerde sadrazamın sorması
halinde fikirlerini beyan ederlerdi. Kadı Asker; askerî sınıfa ait davalar veraset işleri ve
bazı hukukî ve şerî davalara bakardı. Nişancı; tevkiî, tuğraî de denir. Görevleri önemli
fermanları yazmak reisülküttap tarafından yazılan fermanların tashih ve kontrolünü yapmak
fermanlar üzerine padişahın tuğrasını çekmek, örfî hukukla ilgili kânunları tespit
etmekti. Defterdar; Padişahın malının mutlak vekilidir. Maliye’ye ait meselelerde hüküm
yazabilmek çeşitli kimselere çavuşluk, sipahilik, kâtiplik, sancak ve ze‘âmet verilmesini
sadrazama teklif edebilmek ve padişaha arz etmeden ulufelerin ulufesine günlük iki akçe
zam yapabilme haklarına sahip idi.12

Divân toplantılarına; vezir-i azam, vezirler, Kadı askerler, defterdarları ve nişancı


aslî üye olarak katılırlardı. Bunlardan başka reisülküttap, kapıcılar kethüdası Çavuşbaşı da
divan toplantılarına katılırdı. Ancak bunlar divan hizmetkârı sayıldığından oturmazlar
ayakta dururlardı.13

I.I.I. Divân-ı Hümâyun Kalemleri

Divân-ı Hümayun ’da görüşülen meselelere ait verilen kararların kayıtlarını yapan
ayrı ayrı kalemler vardı. Bu kalemler reisülküttap ve beylikçinin idaresinde çalışırdı.
Osmanlı Devleti Teşkilatında kalemler iki ana kola ayrılırdı. Bunlar Bâb-ı Âsafi ve

10
Uzun Çarşılı, s.13; Ahıshalı, s.25.
11
Yusuf Halaçoğlu, Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, TTK Yay., Ankara 1996, s.8; Ahıshalı,
s.25.
12
Yusuf Halaçoğlu, ss. 153-156; Ahıshalı, s. 29-30.
13
Uzun Çarşılı, s.14.
4

Bâb-ı Defteri olarak sınıflandırılırdı. 14 Divân-ı Hümâyun kalemleri, Bâb-ı Âli’nin


kurulmasından önce Amedî kalemi, Tahvil (kise) kalemi, Ruûs veya Nişan kalemi ve
Beylik veya Divân kaleminden oluşmakta idi.

I.I.II. Beylikçi veya Divân Kalemi

Divân-ı Hümayun ‘da görülen ve karara bağlanan evrakı gerekli yerlere gönderen
kalemdi. Bu bölümün reisi Beylikçi Efendi, Divân-ı Hümâyun kalemlerine nezaret
eder,yabancı devletlere yapılan anlaşmaları saklar ve tatbik edilmesini sağlar, her çeşit
şikâyetlere dair hüküm verir, toprak ve çeşitli konularda anlaşmazlıklara çözümler, fermân
ve beratları yazdırarak arkasına kendi alametini koyardı. Ayrıca bu kalemde büyük
divanın kararları tutulur, divanda müzakere edilen evrak gerekli yerlere havale edilir,
divandan çıkan emir ve hüküm suretlerinin defterlere kaydı yapılırdı. Bu defterlere
mühime defterleri, yazanlar da “mühimmenüvis” denirdi.

Divan-ı Hümayunda görüşülen, önemli konularda verilen kararları müsvedde (tesvid)


ve beyaz üzerine (tebyiz) yazmak bu kalemin vazifesi idi. Beylikçi Kalemi bu kadar
önemli konuları kaleme aldığı için devlet sırları gözetilerek 1797’de yayınlanan bir
nizamnâme ile ayrı bir şubeye ayrılmış, bu şubeye Mühime Odası adı verilmiştir. Bu
odada çalışan kâtipler, diğer kâtiplerden ayrı tutularak sadece Mühimme-nüvislik
yapacak kâtipler seçilmiştir.15

I.I.III. Amedî Kalemi

Reisülküttabın özel kalemidir. Sadaretle saray arası irtibat ve muhabereyi


sağlamakla beraber devletin bütün harici işleri ile ilgilenirdi. Bu kalemin şefine “Amedî
Divân-ı Hümayun” veya “Amedî” denirdi. Bu kalemde devletin gizli işlerine dair
meselelerin kayıtları yapıldığı için burada çalışacak kişilerin iyi ahlâklı ve sır tutabilen
kişiler olabilmesine çok dikkat edilirdi. Reisülküttabın bütün gizli ve açık yazıları
Amedci’nin elinden geçerdi.16

14
Özgür Sevilmiş, 54. Mühimme, s.4
15
Uzun çarşılı, s.40-41; Halaçoğlu, s.158; Tevfik Temel Kuran, “Divân-ı Hümayun: Mühime
Kalemi”, Tarih Enstitüsü Dergisi, VI, 1975, 136; Başbakanlık Osmanlı Arşivi Rehberi, T.C. Başbakanlık
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü
Yay. İstanbul 2000, s.6.
16
Uzun Çarşılı, s.55-56; Temel Kuran, s.136; Halaçoğlu, s.159.
5

I.I.IV. Tahvil Kalemi

Nişan veya kese kalemi de denir. Burada mevali denen vilayet kadılarının vezir,
vezir, beylerbeyi, sancakbeylerinin tayin beratlarıyla zeamet ve tımarların kayıtları
tutulurdu. Bir kimseye zeamet ve tımar verildiği zaman kayıtlar Defterhane ’de derkenar
derkenar olarak işlenip Tahvil Kalemine gönderilirdi. Tahvil Kaleminin şefine Tahvil
Tahvil Kisedarı denirdi.17

I.I.V. Ruûs Kalemi

Ruûs-ı Hümayun da denilen bu kalemde vezir, beylerbeyi, sancak beyi hariç


olmak üzere devlet hizmetinde bulunan kimselerin tayin beratları ve vazife tevcihlerine ait
belgeleri hazırlama işleri buradan yapılırdı.18

I.I.VI. Teşrifatçılık Kalemi

Teşrifatçılık kaleminde gerek saraya ve gerek devlet dairelerine ait merasim ve tören
işlerine bakılırdı. Kalemin şefi olan “Teşrifat-i Divân-ı Hümâyun” veya “Teşrifatçı”
saraya ait bütün merasimleri yürütürdü. Teşrifatçı merasimleri elindeki teşrifat defterine
göre idare ederdi. Yapılan her merasim muntazam olarak teşrifat defterlerine
kaydedilirdi.19

I.I.VII. Vak’anüyislik

XVII. yüzyıldan itibaren Divân-ı Hümayun dairesinde görülmektedir. Daha


önceleri bu görevi yapanlara “Şehname-Nûvist” denilirdi.20 Vak’anüyislik kaleminde
devlet tarafından verilen vesikaların kayıtları yapılırdı. Bu kalemin özelliği olayların
kayıtlarını zamanında yapıp sonraki devirlere tarih olarak devretmesidir. Vakanüvisler
bütün vesikaları görmeyip, gizli olanları ancak ağızdan duyarak kaydederlerdi.

I.I.VIII. Divân-ı Hümayunun Başlıca Defterleri

Divân-ı Hümayun’da muhtelif işler hakkında çeşitli defterler tutulmuştur. Bunların


içinde en önemlileri Muhimme, ahkâm, tahvil, Ruûs, nâme, ahidnâme ve şikâyet
defterleridir. Divân-ı Hümayun ’un muntazaman akdedildiği zamanlarda her Divan

17
Uzun Çarşılı, s.43-44; Mehmet Zeki Pakalın, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, MEB
Yay., İstanbul 1993, II, 698.
18
Uzun Çarşılı, s.45-47; Halaçoğlu, s.158.
19
Halaçoğlu, s.159; Uzun Çarşılı, s.58-59.
18
Uzun Çarşılı, s.65.
6

toplantısında müzakere edilen siyasî, içtimaî, malî, örfî, idarî kararların


kaydının yapıldığı defterlere Muhimme defterleri denirdi.

Divanda zabıt tutma usulü olmayıp müzâkere edilen işin neticesi yani karar sureti
reisülküttap gözden geçirip, tashih eder ve daha sonra icap eden mahalle yazılır ve en son
olarak yazılan hüküm veya fermanın tuğrasını nişancı çekerdi.21Muhimme defterlerinin
hangi tarihten itibaren tutuldukları bilinmekle beraber en eski mühimeler XVI. yüzyılın
ilk yarısına aittir. Başlangıçta Divân-ı Hümayun tarafından verilen kararlara dair her çeşit
fermân, Muhimme defterine kaydedilirdi. 1649 (1059) tarihinden itibaren devletin idarî,
siyasî, askerî meselelerin dışında halkın devlet ile münasebetlerine dair konular için ayrı
defterler tutulmaya başlanmıştır. Bunlar şikâyet ve dilek mahiyetinde konular olduğundan
bu defterlere “Şikâyet Defterleri” adı verilmiştir. Şikâyet Defterleri de 1742’den itibaren
eyalet eyalet ayrılarak Ahkâm-ı Şikâyet veya kısaca “Ahkâm Defterleri” adını almıştır.

I.II. MÜHİMME DEFTERLERİ

Divân-ı Hümâyun düzenli olarak toplandığı zamanlarda ve Divan toplantılarında


görüşülen siyasî, hukukî, sosyal, kültürel ve ekonomik kararların tutulduğu defterlere
Muhimme Defterleri adı verilmektedir. Defterde bulunan kayıtlar asıl fermanların suretleri
şeklindedir. Muhimme Defterlerinde kayıtlı bulunan fermanlara “Hüküm” Denilmektedir.
Her fermân kaydının başında fermân, birşahsave ya makama gönderilmiş se ya o
kimsenin adı ya da makamın adı yazıldıktan sonra “(…) hüküm ki” denilirdi. Örneğin;
“Kaptan vezir Hasan Paşa’ya hüküm ki” gibi.22 Muhimme Defterlerinin hangi tarihten
itibaren tutulduğu tam olarak bilinmemektedir. XVI. yüzyılın ortalarından, XX. yüzyılın ilk
yıllarına kadar ulaşan zaman dilimi içerisinde aralardaki ufak çapta kesintiler hesaba
katılmazsa yaklaşık olarak 350 yıllık bir süreci kapsamaktadır.23 Başbakanlık Osmanlı
Arşivi’nde “Muhimme Defterleri” adıyla kayıtlı defter serisi, buranın ilk tasnif edilen
belgeleri olma özelliğini taşımaktadır. H.961-1323/M.1553-1905 tarihleri arasında
tutulan Muhimme Defterleri bulunmaktadır. Bu başlık altında tasnife açık defter sayısı
son yıllarda bulunanlarla birlikte tutulmuş 267 adet Muhimme Defteri bulunmaktadır.24
Başlangıç’ta Divân-ı Hümâyun tarafından verilen kararlara dair her çeşit fermân Muhimme
21
Uzun Çarşılı, s. 79.
22
Uzun Çarşılı, s.79; Temel Kuran, s. 157-158.
23
Uzun Çarşılı, s.79; Temel Kuran, s.155; Suraiya Faroqhi, “Muhimme Defterleri”, The Encylopaedia of
Islam New Edition, 1993, VII, 470.
24
Feridun Emecen, “Osmanlı Divanının Ana Defter Serileri: Ahkâm-ı Miri, Ahkâm-ı Kuyûd-u Muhimme
ve Ahkâm-ı Şikâyet”, Türkiye Araştırmaları Literatür Dergisi, III (V), 2005, s.108.
7

Defterlerine kayd edilirdi.

Bu kayıtlar tarih sırasına göre yapıldığı için Divan toplantılarının günlerini tespit
etmek mümkündür. Muhimme Defterlerindeki kayıtlara göre 1649 (1059) tarihinden
itibaren bütün fermân kayıtlarının bu defterde yapılmadığı görülmektedir. Devletin idarî,
siyasî, askerî, meselelerin dışında halkın devlet ile münasebetlerine dair konular için ayrı
defterler tutulmaya başlanmıştır. Bunlar daha çok şikâyet ve dilek mahiyetinde konular
olduğundan bu defterlere,“Şikâyet Defterleri” adı verilmiştir. Şikâyet Defterleri de
1742tarihindenitibareneyaletlereayrılarak, “Ahkâm-ı Şikâyet” yada“ Ahkâm Defterleri”
adını almıştır. Şikâyet türünün yanı sıra 1699 yılında nâme-i hümâyunlar, 1707’de Mısır
Eyaleti’ne gönderilen fermanlar, 1747’de Kalebent hükümleri, 1787’de gizli emirler,
1863’te mülkî tevcîhat, 1869’da makine fabrika imtiyazı ve kilise kayıtları Mühimme
Defterlerinden ayrılarak başka defterlere kaydolunmuştur. 25 Mühimme Defterleri, sâdır
oldukları divanlar bakımından dört grupta değerlendirilebilir;26

1- Padişahın payitahtta bulunduğu sırada sadrazam başkanlığındaki divan


toplantısından çıkan emirlerinkayd olunduğu, Mühimme Defterleri.

2- Sadrazamın sefer ya da başka bir sebeple payitahttan ayrıldığı zaman yerine


vekil bıraktığı, rikâb kaymakamı veya sadaret kaymakamı denilen görevli başkanlığında
toplanan divanda alınan kararların yazıldığı, Rikâb Mühimmesi.

3- Sefer zamanında lazım olan defterler vezir-i azam ve serdar-ı erkem ile birlikte
sefere gönderildiklerinden, sadrazamın sefer sırasında düzenlediği divan toplantılarında
alınan kararların yazıldığı, Ordu Mühimmesi.

4- Padişah ve sadrazam aynı anda der saadetten ayrıldığında, devlet işlerini


yürütmek üzere sadaret kaymakamının müstakil olarak düzenlediği divanlarda alınan
önemli kararların yazıldığı, Kaymakamlık Mühimmesi.

Mühimme Defterlerinin muhteva bakımından özellikleri şu şekilde


sıralanabilir.27

1- Osmanlı Devleti’nin merkez ve taşra teşkilatındaki askerî ve idarî birimlerin

25
Temel Kuran, s.156; 44 Numaralı Muhimme Defteri, (Haz.: Mehmet Ali Ünal), Akademi Kitabevi Yay.,
İzmir 1995, VI.
26
Başbakanlık Arşiv Rehberi, s.9; Uzun Çarşılı, s.82.
27
3 Numaralı Muhimme Defteri, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı, Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yay., Ankara 1993, XXIII.
8

yapısı, birbirleriyle olan ilişkileri, çalışma tarzları, fonksiyonları hakkında


önemli kaynaktır.

2- Komşu ülkelerle Avrupa, Kuzey Afrika, Orta Doğu, Arap


Yarımadası, Kafkaslar ve Rusya tarihleri açısından önemli bilgiler verir.

3- Osmanlı Devleti’nin gayr-ı Müslim halkla olan ilişkileri, azınlıklar


hukuku, halkın sosyal ve ekonomik ihtiyaçların temini konusundaki yönetim
politikası, ibadet ve ayin serbesti yeti, mabetlerin inşası gibi konular Muhimme
Defterlerinde çokça görülür.

4- Hac organizesi, Surre alayları ve mukaddes beldelere götürülen


hizmetler, konu olarak ayrı bir yer tutar.

5- Osmanlı kültür ve sanat faaliyetleri cümlesinden, imar ve iskân siyaseti,


çevre ve belediye hizmetleri, sağlık ve eğitim işleri, geniş vakıf idarelerinin
problemleri ve teftişleri bakımından da zengin bilgi ihtiva ederler.

6- Sayıları çok fazla olan ordu mühimmeleri de askerî ve harp tarihi ve lojistik
hizmetler tarihi açısından da son derece önemlidir.
9

BİRİNCİ BÖLÜM

III. MURAD (1574-1595) DÖNEMİ

II. Selim ile Venedik asıllı hasekisi Nurbanu Sultan’ın (Cecilia Baffo) oğludur. II.
Selim Saruhan sancak beyliği ile Manisa’da bulunduğu sırada Bozdağ yaylağında 4
Temmuz 1546’da doğdu.28 Küçük yaşta Aydın ili sancak beyliğine tayin edildi. Babasının
1558’de Karaman eyaletine nakli üzerine onunla birlikte gitti. Kendisine Akşehir sancak
beyliği verildi. Burada iken amcası Bayezid ile babası arasında taht kavgası yüzünden
Konya Ovasında meydana gelen savaşta Konya kalesi muhafazasında bulundu.
Büyükbabası Kanuni Sultan Süleyman’ın kendisini görmek istemesi üzerine İstanbul’a
gitti. III. Murad, babasının Kütahya valiliğine getirilmesi üzerine Mart 1562’de Saruhan
sancak beyliğine tayin edildi ve padişah oluncaya kadar burada görev yaptı. III. Murad’ın
on iki yıl süren sancak beyliği sırasında kendisine lala olarak önce Ferruh Bey, arasından
da Cafer Bey tayin edildi. Oğlu III. Mehmet’in annesi olan Arnavut asıllı Safiye Sultan
ile burada iken tanıştırıldı. Manisa’daki şehzadeliği döneminde özellikle hocası Hoca
Sadeddin Efendi, defterdarı Kara Üveys Çelebi ve haremi idare eden Raziye Kalfanın
etkisi altında kaldı. Raziye Kalfa III. Muradın padişahlığı sırasında da nüfuzunu
sürdürdü. Şehzadelik yıllarında idarî işlere pek karışmayan III. Murad tahtın tek varisi
olarak rahat bir hayat sürdü. Vaktini Manisa yaylalarında geçirdi. Bu arada şehirde
Muradiye Camii’nin inşasına başlattı. 29 Sultan II. Selim’in vefatı üzerine vezir-i azam
Sokullu Mehmet Paşa ve annesi Nurbanu Sultan tarafından kendisine haber gönderildi
ve büyük oğul sıfatında tahta davet edildi. 30 III. Murad Manisa’dan hareket ederek
Mudanya İskelesi’ne geldi. Burada kendisini almak üzeregönderilen kadırgaya
rastlamadığından fırtınaya rağmen Feridun Bey’in gemisine binerek İstanbul’a hareket etti.

Saray Burnu’nda Sokullu Mehmet Paşa İle buluşarak gece yarısı saraya girdi. 31
Ertesi gün 22 Aralık 1574’te II. Selim’in ölümü ve III. Murad’ın tahta cülûsu resmen ilan

28
Pecevi İbrahim Efendi, Peçevi Tarihi, (Haz.: Bekir Sıtkı Baykal), Kültür Bakanlığı Yay., Ankara 1992,
II, 1; Mücteba İl Gürel, “Zirveden Dönüş II. Selim’den III. Mehmet’e”, Genel Türk Tarihi, Yeni Türkiye Yay.,
Ankara 2002, VI,
52; Bekir Kütükoğlu, “Murad III”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 2006, XXXI, 172;
Bekir Kütükoğlu, “Murad III”, İslam Ansiklopedisi, MEB. Yay., İstanbul 1979, VIII, 615.
29
Peçevi Tarihi, s.1; Kütükoğlu, “Murad III”, DİA, s.172; Kütükoğlu, “Murad III”, DİA, s.615.
30
Tarih-i Selanik-i, Haz. Mehmet İpşirli, TTK Yay., Ankara 1999, II, 98-100; İsmail Hakkı Uzun Çarşılı,
Osmanlı Tarihi, TTK Yay., Ankara 1998, III/I, 42; Mufassal Osmanlı Tarihi, Baha Matbaa, İstanbul 1959,
III, 1286-1287.
31
Tarihi Selanik-i, s.99-100; Kütükoğlu, “Murad III”, İA, s.615.
10

edildi. Biat meresimi yapıldı. Saltanat sistemi gereği boğdurulan beş şehzade ile II.
Selim’in cenaze merasimleri aynı gün yapıldı.32

Babasının cenaze namazına katılan Sultan III. Murad hemen ardından askere
bahşişi dağıttı. İlk icraat olarak Kâbe’nin duvarının tamirini emretti. İlk Cuma
büyük bir merasimle Ayasofya’da kıldı. 5 Ocak 1575’te önce Eyüp Sultan
giderek kılıç kuşandı, ardından Edirnekapı’dan şehre giderek ecdadının kabirlerini
ziyaret etti.33

Sadaret makamında Kanuni Sultan Süleyman ve II. Selim zamanının vezir-i


azamı olan Sokullu Mehmet Paşa bulunuyordu. Saltanatın ilk yıllarında III.
Murad, Sokullu Mehmet Paşa’ya karşı olan grubun etkisiyle hareket etti.
Sokullu’nun valide Nurbanu Sultanla arası iyiydi. Ancak idarede kadın nüfuzu
ağırlık kazanmaya başlamıştı. Padişahın karısı ve Şehzade Mehmet’in annesi
Venedik asıllı Safiye Sultanda nüfuzunu kullanmaya başlamıştı. Safiye Sultan ile
padişahın validesi Nurbanu Sultan arasında cülûstan itibaren ciddi bir geçimsizlik
başlamıştı. İki kadın arasındaki rekabet devlet işlerini etkiliyordu. Bu yüzden
Sokullu gün geçtikçe artan bu rekabetten rahatsızdı. Bazı saray mensuplarıyla
musahipler de taraf tutarak işleri daha karışık bir hale getirmişlerdi. Osmanlı
Devleti’ni geniş sınıra ulaştıran Osmanlı sultanları, daima ordularının başında sefere
çıkmışlardır. Ancak Sultan III. Murad sefere çıkmayıp saray hayatına bağlı kalarak
saltanatı sürdürmüştür. III. Murad’ın cülûsu üzerine Venedik, Lehistan, Ragusa,
Avusturya ve İran elçiler arasında gerek itibar edilişi, gerekse maiyetinin kalabalık
ve hediyelerinin göz alıcı oluşu bakımından İran elçisi Tokmak Muhammed Han
müstesna bir yer işgal etmiştir.34Sultan III. Murad’ın padişahlığı süresince doğuda
ve batıda birçok problemle uğraşmak zorunda kaldı. Batıda Avusturya ile mücadele
eden Osmanlı Devleti doğuda Saf eviler ile uzun zaman alacak bir mücadelenin içine
girdi.

32
Tarih-i Selanik’i, s.100-102; Kütükoğlu, “Murad III”, İA, s.615; Mehmet Alkan, Osmanlı Devletinde
Kardeş Katli, Eren Yay., İstanbul 1997, s.99.
33
Tarih-i Selanik-i, s.104; Mufassal Osmanlı Tarihi, s.1288-1289; Uzun Çarşılı, Osmanlı Tarihi, s.43-44.
34
Mufassal Osmanlı Tarihi, s.1313-1314; Selanik-i Tarihi, s.112-116; Kütükoğlu; “Murad III”, İA,
s.615-616; Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, Yeditepe Yay., İstanbul 2005, s.205.
11

1.1 III. MURAD DEVRİ SİYASİ OLAYLARI

1.1.1. Osmanlı-Safevî İlişkileri

III. Murad tahta geçtiği zaman 1555 tarihli Amasya Antlaşması ile kurulan Osmanlı -
Osmanlı - İran barışı devam ediyordu. Ancak İran’ın yayılma siyaseti ve Osmanlı
Osmanlı Devleti’nin buna engel olma gayretleri uzun zaman aldığı gibi, meşakkatli ve
meşakkatli ve pahalı savaşlar her iki tarafta da büyük zararlar meydana getirmiştir. III.
Murad’ın cülûsunu tebrik için gelen İran elçisi Tokmak Han İstanbul’da bulunduğu
sırada Şah Tahmasb vefat etti. Şah Tahmasb uzun süren bir saltanattın sonra hanedan üyesi
ve devlet ricâli arasındaki ihtilaf sonucunda zehirlenmiş ve Safevî Devleti karşılıklar içine
sürüklenmişti. 35 Osmanlı Devleti İran hadiselerini büyük bir dikkatle takip etmekle
beraber barışın korunmasına özen gösteriyordu. Buna mukabil Gilan’dan dönmekte olan
bir Türk kervanı Zengan’da basılıp, tacirlerin bir kısmı katledildi. Bir kısmı da esir
alındı. Durumu incelemek için Erzurum’dan gönderilen çavuşlara makul bir cevap
verilmediği gibi çavuşlar tutuklandı. Çavuşların akıbetini öğrenmek için Van’dan
gönderilen adamlar da hapis edildi. Bu olayın etkisi geçmeden Osmanlı sınır emniyetini
ihlal eden olaylar meydana geldi. İran Şahı II. İsmail’in ölümü ile karışan İran’ın
durumundan istifade etmek düşüncesiyle Sokullu’nun karşı çıkmasına rağmen İran’a harbe
karar verildi. Ancak sefere kimin kumanda edeceği hususu devlet merkezinde ciddi bir
krize yol açtı. Baharda Erzurum serhaddına sevk edilecek kuvvetlere Lala Mustafa
Paşa’nın, Bağdat tarafından yapılacak harekât için Koca Sinan Paşa’nın serdarlıkları
kararlaştırıldıysa da bu iki vezir arasında büyük bir çekişme yaşandı. Sonunda Lala Mustafa
Paşa Gürcistan üzerinden Şirvan’ın fethiyle görevlendirildi. Sinan Paşa
36
azledildi. Osmanlıların İransınırındanmeydana gelen sınır tecavüzleri nedeniyle Lala
Mustafa Paşa askerî hazırlıkları hızlandırarak 1578’de İstanbul’dan ayrıldı. 3 Temmuz
1578’de Erzurum’da iken Osmanlı-İran Harbi’nin ilk çarpışmaları başlamıştı. Kars
sancak Beyi Yusuf Bey, İranlılara tabi Ahı kelek beyi Gürcü mühtedisi Mahmut Han’ı
Çıldır gölünün kuzeyindeki “Cambaz Çukuru” mevkiinde mağlup ederek esir ve ganimet ele
geçirmişti. Lala Mustafa Paşa Erzurum’dan ayrılarak 5 Ağustos 1578 günü Özdemiroğlu
Osman Paşa ileTokmak Han arasında Çıldır muharebesi yapıldı. Osmanlı kuvvetleri Çıldır
gölü civarında Safevîleri yenilgiye uğrattı.

35
Mufassal Osmanlı Tarihi, s.1314; Kütükoğlu, “Murad III”, İA, s.616; Jorga, s. 205.
36
Peçevi Tarihi, s.32-33; Mufassal Osmanlı Tarihi, s.1317-1318.
12

Çıldır muharebesinden Sonra Gürcistan yolu Osmanlılara açıldı. 37 İleri


harekâtına devam eden Osmanlı ordusu, Gürcistan’ın en önemli şehri olan Tiflis’i
savaşmadan aldı. Sıra Şirvan’ın fethine geldi. Koyun geçidi adlı yerde Osmanlı
ordusu Safevîleri yenilgiye uğrattı ve Şirvan kesimindeki şehirleri ele geçirdi
(1579).38 Lala Mustafa Paşa’nın kışlamak üzere Erzurum’a döndüğü sırada Sokullu
Mehmet Paşa’nın bir suikast sonucu öldüğü haberi geldi. Yerine vezir-i azam olarak
Semiz Ahmet Paşa getirildi. Kazandığı başarıların kendisine sadrazamlık yolunu
açacağını düşünen Lala Mustafa Paşa azledilerek İstanbul’a çağırıldı. Yerine Koca
Sinan Paşa gönderildi Ahmet Paşa’nın ölümüyle vezir-i azam Sinan Paşa oldu.

III. Murad, daha sonraları Sinan Paşa’yı görevden alarak yerine Siyavuş Paşa’yı
getirdi, (24 Aralık 1582) ve İran Seferi serdarlığına da Ferhat Paşa’yı tayin etti.
Bu sırada İran cephesinde Osmanlı kuvvetlerinin durumu sarsılmış Şirvan’da
muhafazada bulunan Özdemir oğlu Osman Paşa Demirkapı’ya çekilmişti. Açılan
yeni seferle Şirvan’ın kesin olarak elde tutulmasına çalıştırıldı. Özdemiroğlu Osman
Paşa, Baştepe mevkiinde Safevî kuvvetlerini yenip Şirvan’daki Osmanlı
hâkimiyetini kesinleştirdi.39Ardından Kefe’ye hareket etti. İslam Giray’ı Kırım
Hanı yaptıktan sonra İstanbul’a gelip ikinci vezir sıfatıyla divana girdi. Kazandığı
büyük başarılar sebebiyle 1584’te vezir-i âzamlığa getirildi.40

Yeni vezir-i azam Osman Paşa 9 Nisan 1585’te Tebriz’in zaptı ve muhafazasıyla
görevlendirildi. Tebriz ele geçirildi ve 27 Eylül’de padişah adına hutbe okundu.
Şehirde kontrol zor sağlandı. Bu sırada Osman Paşa vefat etti. Safevî kuvvetleri
Tebriz’i kuşattı. On bir ay süren kuşatmadan sonra Ferhat Paşa’nın yaklaşmakta
olduğunu öğrenen Safevî kuvvetleri geri çekildi. Ferhat Paşa’nın 1588’de Gence ’ye
yönelik harekâtı ve 1 Eylül’de şehre girişi bu arada Safevî tahtına çıkan Şah Abbas’ın
zor durumda bulunuşu barışı yeniden gündeme getirdi. Şah Abbas, Haydar
Mirza’yı kalabalık bir elçilik heyetiyle İstanbul’a gönderdi (18 Ocak 1590).
Fethedilen ülkelerin Osmanlı’da kalması şartıyla anlaşma yapıldı. Böylece 1578’de
başlayan bu uzun ve yıpratıcı savaşa İstanbul antlaşmasıyla son verilmiş oldu.
Osmanlı sınırı Şirvan ve Dağıstan kıyılarından ilk defa Hazar Denizi’ne dayanmış

37
Peçevi Tarihi, s.35-36; Tarih-i Selanik’i, s.118-120.
38
Peçevi Tarihi, s. 41; Tarih-i Selanik-i, s. 125 - 126.
39
Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1345 - 1346.
40
Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1350 - 1353; Peçevi Tarihi, s. 87; Tarih-i Selanik’i, ss. 144- 146.
13

oldu.41

Osmanlı-İran savaşının malî etkileri Osmanlı piyasalarını çok sarsmıştı. Züyuf akçe
akçe meselesi yüzünden kapıkulu askerleri İstanbul’da ayaklanmış, saraya giderek
sorumluların cezalandırılmasını istemişti. III. Murad, kapıkulu askerlerinin
öldürülmesini istedikleri Rumeli Beylerbeyi Mehmet Paşa ve Baş defterdar Mahmut
Efendi’yi asilere teslim etmekte tereddüt gösterince, Selanik’inin kaydına göre tahttan
indirilmekle tehdit edilmişti. Saray erkânının araya girerek istenilenlerin asilere
verilmesini sağlamasıyla olay yatıştırılmıştır (2 Nisan 1589).

1.1.2. Osmanlı-İngiliz Münasebetleri

Sultan III. Murad dönemine kadar Osmanlı limanlarında ve hatta iç pazarlarda


ticaret yapma imtiyazı Venedik ve Fransa’ya verilmişti. İngilizler, Kıbrıs’ın Türkler
tarafından fethi ile bölgeden uzaklaştırılan Venediklilerin yerini almaya başladılar.
1579-1580’den sonra İngiliz ticaret gemileri, artık Doğu Akdeniz’de dolaşıyordu. III.
Murad, 1579’da üç İngiliz tüccarına Osmanlı topraklarında ticaret yapma imtiyazı tanıdı.42
Bu suretle Londra’da Osmanlı Devleti ile ticaret yapmak hevesi uyandı. Kraliçe I. Elizabeth,
Sultan Murad’a gönderdiğimektubunda üç İngiliz’e verilen imtiyazın diğer İngiliz
tüccarlarına da verilmesini istiyordu. Buna karşılık Türk tüccarlarının da İngiltere’de
ticaret yapabileceği bildiriliyordu. Nihayet İngiliz William Harbene Mayıs 1580’de İngiliz
tüccarlarının Osmanlı topraklarında serbest ticaret yapmalarını kabul eden ilk ahitnameyi
aldı.43 12 İngiliz’e ticari imtiyaz verilmişti. Bu hak yedi yıllığına verilmiş olup tüccarlar
yıllık 500 İngiliz lirası vergi vermeye mecbur tutulmuşlardı.
İngilizler 1592 de Levant Company adlı bir şirket kurarak ticaretlerini istikrarlı bir yola
koydular.

1.1.3 Osmanlı’nın Kuzey Afrika Hâkimiyeti

Kuzey Afrika’nın batı ucunda bulunan Fas toprakları Avrupa’ya yakın konumu
nedeniyle stratejik bir değer taşımaktadır. Fas’a coğrafi olarak en yakın Avrupa arazisi
İspanya ve Portekiz’dir. İspanyol ve Portekizler, Tunus ve Cezayir’e duydukları alaka

41
Muffassal Osmanlı Tarihi, s.1365; İl Gürel.s. 56; Kütükoğlu, “Murad III”, İA, s. 620-621.
42
Kütükoğlu, “Murad III”, İA, s. 621; Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1374.
43
Akdes Nimet Kurat, Türk İngiliz Münasebetlerinin Başlangıcı ve Gelişmesi, 1553-1610, Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yay., Ankara 1953, ss. 182-186; Mufassal Osmanlı Tarihi, s.
1375; İl Gürel, s. 58 -59.
14

kadar Fas ile de ilgilenmişlerdir. Osmanlı Devleti’nin Fas ile ilgilenmeye


başlaması Kanuni Sultan Süleyman dönemine rastlar.

Bu ilgilenme Fas’a en yakın Osmanlı eyaleti Cezayir Beylerbeyliği vasıtasıyla


meydana gelmiştir. 44 III. Murad devrinde Osmanlı hâkimiyeti Kuzey Afrika’nın
gelişti. Bu gelişme Afrika’nın daha da içerilerine nüfuz etmiştir. Fas’ta İspanyolların
himayesini benimsemiş olan Sadi’ye şeriflerinden Mevlay Abdullah 1574’te ölünce
halefleri İspanyol idaresine yüz çevirdiler. Akabinde Osmanlı himayesine girdiler.
Osmanlı taraftarı Abdülmelik bin Muhammed hükümdar oldu. Abdülmelik bin
Muhammed’e verilen destek, Cezayir beylerbeyliğine getirilen Hasan Paşa
vasıtasıyla sürdürüldü. Mevlay Muhammed el- Mütevekkil amcası Abdülmelik’e
karşı Portekiz kralından yardım istedi. Abdülmelik aleyhine papalık Fransa ve
İspanya aralarında bir ittifak yaparak kuvvetlerini birleştirdiler. Bu ittifaka Portekiz
de katıldı. 45 Müttefikler Portekiz kralı Don Sebastian’ın kumandasında Tanca
yakınlarında Afrika sahillerine çıktılar. Burada Abdülmelik’in tahtta rakibi olan
Mevlay Muhammed Mütevekkilin kuvvetlerini de alan Don Sebastian, 1578’de
Karü’l-kebir’de(Al kazar - Vadi’s - Sebil) Osmanlı-Fas müşterek kuvvetleri
karşısında hezimete uğradı. Portekiz kralı burada hayatını kaybetti.46 Böylece Fas
üzerinde Osmanlı nüfuzu arttı. Abdülmelik ölünce, oğlu Ahmet el-Mansur’un
hükümdarlığı Osmanlı Devletitarafından tanındı. Yeni hükümdar İstanbul’a bir
elçilik heyeti göndererek bağlılığınıbildirdi.47

Osmanlı nüfuzu sadece Kuzey Afrika’nın kıyılarında değil, aynı zamanda iç


kesimlerine de yerleşmiştir. Bornu Sultanlığı ile ticari ve siyasî ilişkiler kurulmuştur.
Bu ilişkilerde Trablusgarp eyaletine bağlı Fizan Sancağı önemli rol oynadı. Zira burayı
Orta Afrika’ya en yakın Osmanlı toprağı idi. Bornu Devleti’nin en zengin devri
İdris Alavma’nın (1570-1602) hükümdarlığı zamanıdır. 1551’de Sinan Paşa ve
Turgut Reis tarafından fethedilen Trablusgarp, bir Osmanlı eyaleti olarak
düzenlendikten sonra Osmanlı-Bornu ticari ilişkileri arttı. Bornu Sultanları
Trablusgarp’a yerleşen Türklerle iyi geçindirler. Türk belgelerinde Bornu Sultanları

44
Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1291; Kütükoğlu, “Murad III”, İA, s. 622; Kütükoğlu, “Murad III”, DİA, s.
174.
45
İl Gürel, s. 59; Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1298 - 1299.
46
Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1299-1301; Kütükoğlu, “Murad III”, s. 622; İl Gürel, s. 59-602.
47
Mustafa L. Bilge, “Osmanlı Fas Münasebetleri”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 2000, XXII,
190-192.
15

“Bornu hâkimi” halkı da “karalar taifesi” olarak anılmaktadır.48Bornu hükümdarı Melik


İdris, 1574 yılında beş kişilik bir elçilik heyetini İstanbul’a gönderdi. Heyet
OsmanlıDevleti’nden hacca gitmek için yollara düşen hacıların emniyetinin sağlanmasını
sağlanmasını istiyordu.

Ayrıca tüccarların da yol emniyeti Osmanlı Devleti’nden talep ediliyordu. Bornu


elçisi El hac Yusuf, 1579’da İstanbul’dan ayrıldı. III. Murad Bornu Hükümdarı Melik
İdris’e iki mektup gönderdi. Bu mektuplarda hac ve ticaret yollarının güvenliğinin
tamamen sağlandığı ve her türlü tedbirin alındığı ifade edilmiştir. Ayrıca Melik
İdris’ten idaresi altındaki ülkeleri koruması, halkı adaletle yönetmesi ve Osmanlılara bağlı
hudut kumandaları ile iyi geçinmesi istenmekteydi. Bundan sonra da Osmanlı Bornu
ilişkileri devam etmiştir.49

1.1.4. Lehistan’da Kral Seçimi

Lehistan’da Yagellon hanedanından gelen sonuncu kral Zigismund Ogüst’ün


1572’de ölümü, bu memlekete dışarıdan bir kral getirilmesi meselesini ortaya çıkardı.
Lehistan, Osmanlı İmparatorluğu ile Kırım Hanlığı, Boğdan ve Erdel voyvodalıklarına
komşuydu. Ayrıca devrin önemli devletleri fırsattan istifade ederek Lehistan üzerinde
nüfuz kurmaya çalışıyordu. Bu nedenle Osmanlı Devleti bu mesele ile yakından
ilgilenmiştir. Osmanlı hükümetinin de işine gelen bir şahsın Leh krallığına getirilmesi
yolunda siyasî gayret sarf edildi. Lehistan ile en çok ilgilenen Avusturya ve Rusya idi.
Avusturya, Lehistan’dan kuvvetli bir nüfuza sahip olduğu takdirde, sadece geniş
topraklarda sözünü geçirmekle kalmayacak, aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu ile
daha kolay mücadele edebilecekti. Aynı durum Rusya ve Avusturya içinde geçerliydi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun menfaati bakımından Lehistan, ne Avusturya’nın ne de
Rusya’nın nüfûzu altına girmemeliydi. 50 Lehistan’da Türklerin menfaatine uygun bir
kimsenin krallığa getirilmesi, Rusya ve Avusturya’nın bu yönde genişlemesine engel
olabilecekti. Osmanlı Devleti, Leh asıllı bir kimsenin kral seçilmesini isterken bir taraftan
da Rus ve Avusturyalıların askerî müdahalesini önlemek için de tedbirler alıyordu. Bu
arada Fransa kralının annesi Katherine de Medici’nin Lehistan’a gönderdiği Piskopos

48
Mücteba İl Gürel, “Zirveden dönüş: II. Selim’den III. Mehmed’e”, s.60; Kütükoğlu, “Murad III”, İA,
s.622.
49
İl Gürel, s.60.
50
Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1302.
16

ustaca çalışarak Fransız namzedinin Lehlilerce kabulünü


sağlamıştı. 51 Fakat asıl mesele Osmanlı’nın buna rıza göstermemesiydi. Fransız
İstanbul’daki uğraşmaları Fransız namzedi Henri de Valois’in Osmanlılarca uygun
görülmesini sağladı. Henri de Vabis, Leh kralı oldu. Osmanlıların istediği bir
krallığına getirilmesiyle, İmparatorluğun kuzey sınırı emniyete alınmış, hem de
Lehistan, Osmanlı - Fransız siyasetine bağlı bir devlet haline gelmişti.

Henry de Valois’in Leh krallığı beş ay sürdü. Fransa kralı IX. Charles ’in
vefatı üzerine Henri, Lehistan’ı bırakarak Fransa’ya gitti ve III. Henri namı ile Fransa
tahtına geçti. Lehistan yine kralsız kalmıştı. 1571’de Erdel kralı olan Bathory
İstivan 1575’te Lehistan kralı olarak Leh tahtına oturdu. Osmanlı Devleti’nin
çabalarıyla Bathory’nin Leh kralı olması, Avusturya ve Rusya’nın çabalarını boşa
çıkardı. Lehistan’da Osmanlı nüfûzu arttı.52 Bathory İstvan on bir sene saltanattan
sonra evlat bırakmadan ölünce (1586) Lehistan yine kralsız kaldı. Lehistan
krallığına talip olan kişiler arasından İsveç prensi Zigismund, Osmanlı Devleti’nin
buna bir itirazı olmaması sebebi ile Leh kralı seçildi. Avusturya İmparatoru Rudolf
kendi istedikleri kişinin Leh kralı seçilmemesini iyi karşılamadı. Maksimilyan’ı
Leh tahtına geçebilmek için siyasî manevralara başvurdu. İstediğini elde
edemeyen Maksimilyan ordunun başında Lehistan üzerine yürüdü. Ancak mağlup
olarak esir düştü. Böylece iddiasından vazgeçti.53

1.1.5. Özbek Hanlığı - Osmanlı İlişkileri

Osmanlı Devleti, İran savaşının başından itibaren Sünnî Özbek hükümdarı


Abdullah Han’a Safevîleri karşı müşterek bir hareket plânı takip edilmesi
hususunda telkinlerde bulundu. Rusların Kafkasya ve Sibirya’ya sarkmaları iki
hükümeti birbirine yaklaştırdı.541587’de İstanbul’a gelen Özbek ve Nogay elçileri,
Astra Han’da yerleşen Rusların Müslüman halk için arz ettiği tehlikeyi anlatarak
kalenin müştereken zaptını teklif ettiler. Rusların maktul Mehmet Giray Han
oğullarını himaye etmeleri, Osmanlı Devletini Astra han seferine hazırlamaya sevk
etti. Fakat İslam Giray’ın Kırım’ı Rus taarruzuna açık bırakmamak için doğrudan

51
Jorga, s. 217-220; Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1302 - 1304; Kütükoğlu, “Murad III”, İA, s. 621.
52
Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1304 - 1305, Jorga, s. 221 - 222.
53
Jorga, s. 226; Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1307.
54
Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1397; Kütükoğlu, “Murad III”, İA, s. 621.
17

doğruya Moskova üzerine yürümesi tercih etmesi bunun gerçekleşmesine engel oldu.
1588’de Rus seferine çıkan Kırım hanının yolda ölmesi üzerine hareket âkım kaldı. Daha
sonra başlayan Avusturya harbi, Osmanlı Devleti’nin, Ruslar ile ciddi bir mücadeleye
girişmesine imkân bırakmadı.55

1.1.6. Osmanlı-Avusturya İlişkileri

Avusturya ile Osmanlı Devleti arasında 1566 yılında sekiz yıllığına imzalanan
anlaşma III. Murad’ın cülûsu ile yeniden onaylanmıştı. Bu antlaşma Avusturya tahtına
çıkan II. Rodolphe zamanında tekrar yenilenmişti (1577).

Buna rağmen Bosna ve Macaristan sınırında toplanan Üs kokların saldırılarından


bölgede yaşayan Türk halkı şikâyetçi idi. Osmanlı hudut kuvvetleri bunları tedip için
zaman zaman sınırı aşmaktaydı. Bölgede görevli Bosna beylerbeyi Telli Hasan Paşa,
Avusturya’nın Hırvatistan topraklarına akınlar yapmış Hrostoviçe, Gora ve Bihke’yi ele
geçirip Pet rinan bölgesinde bir de kale inşa ettirmişti. Avusturyalı kumandan Nadosdy’yi
mağlup ederek aldığı esirlerle ganimeti İstanbul’a gönderdi. İstanbul’da bulunan
Avusturya elçisi, Telli Hasan Paşa’nın azlini veya başka bir yere naklini istiyordu. Bir
yandan da Avusturya sefer hazırlığı yapıyordu. Bunun üzerine sadrazam Siyavuş Paşa,
Rumeli Beylerbeyi Kirli Hasan Paşa’yı, Telli Hasan Paşa’ya yardımla görevlendirdi. Kirli
Hasan Paşa harekete geçerek askerî önemi bulunan Siska’yı (Sisek) muhasara etti. Bu
sırada sadarette yapılan değişiklik ve Koca Sinan Paşa’nın yardımı iptal etmesi üzerine
Telli Hasan Paşa mağlup oldu ve hayatını kaybetti.56 Bu hezimet üzerine Avusturya’ya
savaş ilan edildi. Ordu Belgrad’a ulaştığı zaman Pespirim ve Palota kaleleri fethedildi.57
Bundan sonra yeniçeriler kışın yaklaşmasını bahane ederek Sinan Paşa’yı Belgrad’a
çekilmeye mecbur ettiler. Osmanlı ordusunun kışlağa çekilmesini fırsat bilen
Avusturyalılar, Neograd ile bazı kaleleri zaplettiler.58 Baharın gelmesiyle sefere devam
edildi. Koca Sinan Paşa, Talat’a ile Samortin’i (St. Martin) fethetti.59 Daha sonra Yanık
fethedildi.60

55
Halil İnalcık, “Osmanlı- Rus Rekabetinin Menşei ve Don Volga Kanalı Teşebbüsü”, Belleten, XII, 1948,
392-396.
56
Peçevi Tarihi, s. 118 - 119; Mufassal Osmanlı Tarihi, s. 1395 - 1396; İl Gürel, s. 60 - 61; Kütükoğlu, “Murad
III”, İA, s. 622 - 623.
57
Peçevi Tarihi, s. 125; İl Gürel, s. 60 - 61; Uzun Çarşılı, Osmanlı Tarihi, s. 70.
58
Peçevi Tarihi, s. 130.
59
Peçevi Tarihi, s. 134.
60
Peçevi Tarihi, ss. 140 - 142; Kütükoğlu, “Murad III”, İA, s. 623.
18

1.1.7. Kutsal İttifak ve Eflak, Boğdan, Erdel

XVI. yüzyılın ikinci yarısında Osmanlı Devleti’nin Eflak, Boğdan ve


Erdel’deki nüfûzu artmıştı. Devlet bölgeyi daha ciddi denetliyordu. Bununla
birlikte Sadrazam Sinan Paşa’nın resmi haraç miktarını arttırması ve her voyvoda
değişikliğinde devlet erkânına ödenmesi gereken paranın yükselmesi Hıristiyan
halk üzerinde hoşnutsuzluk yaratmıştı. Çünkü bu haraç nüfusun çoğunluğunu
oluşturan Hıristiyan halk üzerinde malî külfete neden oluyordu. Bununla birlikte dış
telkinler ve istiklâl vaatleri yüzünden Hıristiyan halk, Osmanlı idaresine husumet
beslemeye başlamıştı.
Avrupa’da Osmanlı Devleti’ne karşı artan düşmanca tavırları idare
edenlerin başında papa VIII. Clement geliyordu.

Clement Türkler aleyhine büyük bir Hıristiyan Birliği için Avrupa’da


çalışmalara başladı. Amacı Avrupa’da Kutsal İttifakı meydana getirerek güçleri
birleştirmekti. Mevcut şartlar Avrupa’daki düşmanlığa kolayca zemin hazırlamıştı.
Papa VIII. Clement, Kutsal İttifakı kurdu. Amacı Türkleri hiç değilse
Avrupa’dan atmaktı. Eflak ve Boğdan voyvodalarına gizlice elçiler gönderdi.
Osmanlı Devlet adamlarının rüşvet taleplerinden bıkan Eflak ve Boğdan beyleri
Kutsal İttifaka katıldılar.61 Papadan ve II. Rulolf’tan destek alan Eflak ve Boğdan
beyleri isyan edip Türkleri katlettiler. Yergöğü’de yaptıkları katliamda 4000 Türk’ü
şehit ettiler. Tuna’yı aşıp Rusçuk’ta binlerce Türkü öldürüp İbrail ve Silistre
şehirlerini yaktılar. Bu sırada Avusturya ile savaş devam ediyordu.62

1.1.8. III. Murad’ın Vefatı (16/17 Ocak 1595)

Osmanlı-Avusturya Savaşı’nın genişlediği bir sırada III. Murad vefat etti.


Kaynaklara göre III. Murad, ölümünden yirmi gün kadar önce soğuk algınlığı
sebebiyle rahatsızlanmıştı. Dönemin tarihçisi Selanik’i padişahın, “mesane zahmetine
müptela olduğu ve hastalığının arttığı söylentilerinin ortaya çıktığını, bu durum
özellikle Cemaziyel-evvel ayı başlarında (Ocak) iyice şayi olunca saraydan
63
padişahın iyileştiğine dair haberlerle yatıştırıldığını” belirtmektedir. III.
Murad’ın ani vefatı, saraydakileri şaşırtmıştı. Ölüm haberi gizli tutulmuş divandaki

61
İl Gürel, s.61 - 62.
62
Tarih-i Selanik’i, 409-412; Kütükoğlu, ‘‘Murad III”, İA, s. 623.
63
Tarih-iSelanik’i, ss.420-424
19

işler normal seyrinde yapılmış ve bu arada Şehzade Mehmet’e haber yollanmıştı. Ancak
Selanik’i, sarayda padişahın vefat ettiğini hemen herkesin öğrendiğini söyler.

III. Murad kumral, orta boylu, iyi silah kullanan ve iyi ata binen bir zat idi.
İhtişamlı elbiseler giyer, mücevheratı sever ve kavuğu üzerinde kıymetli taşlar
bulunurdu. O, çoğu Osmanlı padişahları gibi iyi bir sanat eğitimi almış şiir ve
edebiyatın yanında hat sanatıyla da ilgilenmiştir. “Muradi” mahlasıyla dinî ve tasavvufî
şiirleri kaleme almıştır.

Sultan III. Murad vefatının ardından on dokuz şehzadesiyle birlikte Ayasofya


Camii haziresine gömülmüş, daha sonra III. Mehmet’in emriyle baş mimar Davud Ağa
tarafından türbesinin inşasına başlanmıştır. Ancak naaşlar gömülürken yer seçiminde
yapılan bir hata sultanın Sandukasının türbenin merkezinde yer alabilmesi için yapının bir
duvarıyla Şehzadegân Türbesi’ne bitiştirilmesini zorunlu kılmıştır. Bu uygulama Türbenin
tasarım bütünlüğünü bozmuş ve bitirilmesini de geciktirmiş olmalıdır ki yapı ancak
1599’da Dalgıç Ahmet Ağa tarafından tamamlanabilmiştir.64

64
Kütükoğlu,“Murad-III”, DİA, s.176.
20

İKİNCİ BÖLÜM

54 MÜHİMME DEFTERİNİN ÖZELLİKLERİ

2.1. DEFTERİN FİZİKÎ DURUMU

Başbakanlık Osmanlı arşivlerinde A.DVN. MHM. D.054 şeklinde kayıtlı


olan defter 291 yazılı, 7 yazısız toplam 298 sayfadan oluşmaktadır. Ayrıca tamamı
numaralı toplam 1145 hüküm bulunmaktadır. Bu 1145 hükümden elli tanesi hüküm
suretidir. Tezimize konu olacak bölüm ise, defterin 80 varaklık kısmı 221-291
numaralı sayfalar arası olup ve 271 hüküm 18 hüküm sureti olmak üzere toplam 289
hükümden ibarettir.

Defterin başlangıç kısmında, “Min. Evâil-i Recep sene 992 ilâ evâil-i
Ramazan sene 992-54” şeklinde bir başlık mevcuttur. Buradan defterdeki
hükümlerin Temmuz ayının 1/10 tarihinden, Ekim ayının 1/10 tarihine kadar
hükümleri ihtiva ettiği anlaşılmaktadır.

Yazı genel olarak divani kırma olup okunaklıdır. Fakat bazı hükümlerin
üzerinin çizilmesi, hüküm yanlarına ekler yapılması, mürekkebin dağılması
65
okumayı oldukça zorlaştırmaktadır. Defterin hüküm numaraları orijinal
olmamakla birlikte, sayfa numaraları orijinaldir. Bunun sebebi ise 2. varağın
tamamı 3. varağın ise büyük bir kısmının silinmiş olması ve hüküm numaralarının
tekrar düzenlenmiş olmasıdır. Boş olan varağın sayfa numaraları 1. sayfanın
devamı olarak 1/1, 1/2, 1/3 şeklinde Düzenlenmiştir. Bu sayfaların tahrip mi olduğu
ya da başka olumsuz bir durumdan dolayı boş olduğu hususu belli değildir.

Hüküm numaralandırılırken, 856 numaralı rakamla başlanmış ve 1145


numaralı hükme kadar düzenli olarak gitmiştir. Bir sayfada genel itibarıyla üç hüküm
var iken, bu sayı bazı hükümlerde ikiye ve bire inmekte66 bazı sayfalarda ise dörde,67
beşe, 68 altıya 69 çıkmaktadır. En çok hüküm ise 282 numaralı sayfa da yer

65
Hüküm 923,998,1008.
66
Hüküm 893,894.
67
Hüküm863,864,865,866,867,868,869,870,871,874,875,876,877,880,881,882,883,924,925,926,927,935,9
36,937,938,950,960,961,962,981,982,983,984,1006,1007,1008,1009,1033,1034,1035,1036,1037,1038,103
0,1040,1041,1042,1043,1044,1045,1046,1047,1048,1064,1065,1066,1067,1073,1074,1075,1076,1077,107
8,1079,1080,1086,1087,1088,1089,1093,1094,1095,1096,1097,1098,1099,1100,
Hüküm884,885,886,887,888,901,902903,904,905,912,913,914,915,916,946,947,948,949,950,954,955,956,
957,958,963,964,965,966,967968,969,970,971,972,973,974,975,976,977,985,986,987,988,989,990,991,99
21

almaktadır. Altı hükmün bulunduğu bu sayfalar, değişik kişilere ve konulara, gönderilen


hüküm emir ve suretlerinden ibarettir.70

Defterde yer alan en uzun hükümler, 932,939,945,953 numaralı Erzurum


Beylerbeyine Gönderilen hüküm,1027,1077 numaralı Rum Beylerbeyine Gönderilen
Gönderilen hüküm,1049 numaralı Erzurum beyine Erzurum ,Bayburt,Tercan Kadılıklarına
Kadılıklarına gönderilen hükümdür.1073 numaralı Halep Beylerbeyi’ne gönderilen
hükümdür.1117 Numaralı Şam beylerbeyine gönderilen hükümler. iken, 71 en kısa
hükümler ise çok fazla olduğu için 856-859 arası hükümler ile 878-880 numaralı
hükümlerle 1107-1117 numaralı hükümler sadece bir kaç örnek olarak gösterilebilir.
Defterde yer alan ilk hüküm Zülkadriye Beyine gönderilen hüküm olup, son hüküm ise
Zülkadriye beyle beyine gönderilen hükümdür.72

2.2. DİPLOMATİK ve TEKNİK ÖZELLİKLER

Muhimme Defterleri gönderilen fermanların suretlerini ihtiva ettiği için


fermanlarda bulunan tuğra ve davet gibi bölümler yer almamasına rağmen, yine de
belgelerde yer alan rükûnların büyük bir kısmını kapsamaktadır.

Padişaha ait olan belgeler içerisinde bulunan fermanlardaki rükûun ve şartları


Şunlardır.73

-Davet
-Tuğra
-Elkab
-Dua
-Nakil-iblağ
-Emir-Hüküm
-Te‘kid-Tehdid

2,993,994,995,996,997,998,999,1010,1011,1012,1013,1014,1015,1068,169,170,1071,10721081,1082,1083
,1084,1085,1101,1102,1103,1104,1105,
69
Hüküm 906,907,908,909,910,911,1016,1017,1018,1019,1020,1021,1052,1053,1056,1055,1056,1057
70
Hüküm
869,875,876,900,922,929,938,948,949,961,965,1010,10371038,1039,1048,1067,1068,1069,1070,1096
1120,1124i1125,11261127,1128,1129,1130,1134.
71
Hüküm 932,939,945,953,1027,1077,1073,1117.
72
Hüküm 856,1145
73
Mübühat S. Kütükoğlu, Osmanlı Belgelerini Dili (Diplomatik), İstanbul 1994, Kubbealtı Neşriyatı Yay.
100-116.
22

-Tarih-Mahal-iTahrir

Defterde bulunan hükümlerin tamamında bir hitap kısmı bulunmakta ve


hükümlere hitap kısmıyla başlanmaktadır. Bu bölümde hükmün gönderildiği kişi
görevi ya da yalnızca görevi yer almaktadır. Ayrıca aynı hüküm farklı bölgelere,
Kişilerede gönderilebilmektedir.74

Hitap bölümünü müteakip emrin yazılmasına neden olan durumun ve olayın


anlatıldığı nakil-iblağ rüknüne geçilmektedir.“ Divan-Alişanım Şakirdlerinden
Darende Mustafa gelüp …”,75“ Darende Ali gelüp …”,76 “ … Ashab-ı Ağrazdan
77
bazı kimesneler Südde-i sa’ adetüme gelüp…”, “Mektup gönderüp
…”,78“Mektup gönderip Kâfi Beği olan… ’’79 gibi ifadeler ile başlayan bu bölümde
emrin yazılmasına neden olan olaylar ya da vaziyetler çok fazla detaya girilmeden
emrin muhatabına izah edilmektedir. Bu kısımda hükümlerin asıl suretlerini içeren
fermân vb. belgelerde olduğu gibi her devlet görevlisinin makamına göre isminden
önce gelen bir el kâbı bulunmaktadır. Fakat hemen belirtmek gerekir ki; burada yer
alan elkâblar da hükmün kendisi gibi elkâb formülünün kısa bir bölümünü
80
içermektedir. Örneğin vezirler için “Düstur-u Mükerrem”, “Düstur-u
Ekrem”,81Kırım Hanı için “Cenab-ı emaret meâb”gibi. Kişilerin isimlerinden sonra
yine onların mevki ve mertebelerine göre küçük bir dua cümlesi bulunmaktadır.
82
Beylerbeyiler için“Dâme-ikbâlehû”, hazine emini, kâtip ve çavuşlar için
“Zide-kadruhû”, 83 ulemadan biri için “Dâme-hasanuhû” 84 gibi. Hükmün yazılmasına
neden olan olay ya da durum özetlendikten sonra, bu konuda verilen emrin anlatıldığı
emir-hüküm rüknü gelmektedir. Bu rükûun “buyurdum ki” ibaresiyle başlamaktadır.
Nakil-iblağ bölümünde anlatılan olay genellikle burada tekrar edilmekte ya da özet olarak
verilmektedir. “buyurdum ki göresin mezbûr livâ-i mezbûrda ol mikdâr timâra mutasarrıf

74
Hüküm869,876,929,938948,949,961,1010,1037,1038,1039,1048,1049,1067,1068,1069,1078,1096,1120,11
21,1122,1123,1125,1126.
75
Hüküm 868,875.
76
Hüküm 1091,1097.
77
Hüküm1106.
78
Hüküm 1002,1003.
79
Hüküm 846.
80
Hüküm 1048.
81
Hüküm 1024.
82
Hüküm 877.
83
Hüküm 950.
84
Hüküm 860.
23

ve timâr-ı mezbûrlar hisseler olup kılıç ilhâkı lâzım gelmez ise ve Osman Paşa’dan âhara
virilmiş değil ise terakkîsin alup tevcîh edesin.” 85 gibi. Hükümler bazen te’kid-tehdid
rüknüyle sona ermektedir. “… tekrâr kaydından iki bin akçe timâra şurûtuyla
virilmişdir” 86 ,“buyurdum ki göresin mezkûr müteveffâ babası ze‘âmetinde alâka-i
külliyesi olmağla yirmi iki bin yüz akçe kılıç buna virilüp âna bedel merkûm Mustafa
Çavuş’a bunun Canik Sivas sancaklarında olan ze‘âmeti virilmişiken ol vechile üzerinden
giden ze‘âmeti serdar tarafından Bali Çavuş nâm kimesne bana ferâgat olunmuşdur deyü
bunun tasarrufuna mâni‘ olduğu vâki‘ ise men‘ edüp beratı ve südde-i sa‘âdetden virilen
mkarrernâmeleri mûcebince kemâ-kân zabt u tasarruf etdürüp mezkûr Bali Çavuş ol
vechile dahl ü ta‘arruz etdürmeye ve dahl edüp şimdükde buna râci‘ mahsûlünden
nesnesin almış ise ba‘de’s-sübût bî-kusûr alıviresin şöyle bilesin.”, 87 “buyurdum ki
vech-i meşrûh üzre ze‘âmetine kimseyi dahl etdürmeyesin bilesin.” 88 gibi. Defterde
gönderme kayıtları da yer almaktadır. Bazı hükümlerde hükmün gideceği yere
ulaştırılmak üzere kime ve hangi tarihte verildiğine işaret olunmuştur. “Hâliyâ hakkında
avâtıf-ı aliyye-i şâhânem ve mezîd re’fet-i mülûkânem zuhûra getürüp işbu sene 992
Şa‘bâni’l-mu‘azzamının on birinci gününden”89, “Alınup Anadolu’da mahlûle virildi. Fî
13 Ra sene 92.” 90 ,
“Abdullah oğlu Darende Murat’a virildi.” 91 gibi. Defterde bazı
hükümlerin altlarında ilgili hükmün kimlere ya da hangi mahallere gönderildiklerini belirten
suret kayıtları da bulunmaktadır. “Bir sûretiErzurum beğlerbeğisine ve kâdîsına hüküm ki:
…’’92, ‘‘ Bir Sureti Sakız Beyine ve Kâdısına”93 şeklinde ifadelerden anlaşıldığı gibi bu
hükmün, ilk kısmında yazılan muhataptan başka kimlere gönderilebileceğini
belirtmektedir. 54 numaralı Muhimme defteri içeriği itibarıyla Erzurum, Anadolu,
Rum, Diyarbakır, Bağdat, Halep, Şam, Kıbrıs gibi geniş bir coğrafyaya sadırolanhükümleri
ihtiva edip, içerisinde Vezir-i azam, Beylerbeyi, Sancakbeyi, Müderris, Kadı, Dizdar,
Defterdar, Kâtip, Emir-i hacc, gibi birçok yöneticiye yazılmış hükümlere sahiptir. Defterin
transkripsiyonu yapılırken, bu konuda daha önce yapılmış olan çalışmaların da göz
önünde bulundurulmasıyla, herhangi bir nedenden ötürü okunamayan yerler (…)
85
Hüküm 882,888,966,992,1117,1137.
86
Hüküm 886, 924, 942, 987, 1011, 1924.
87
Hüküm 954
88
Hüküm 962.
89
Hüküm 856.
90
Hüküm 930.
91
Hüküm 1014.
92
Hüküm 919,1072,1107,1108
93
Hüküm 1109.
24

defterde yazı olmayan kısımlar ( ) defterde yazılması gerekirken yazılmadığı düşünülen


yerler [ ] ile gösterilmiş, doğruluğu konusunda emin Olunmayan, şüphe duyulan
kelimelerin sonuna ise(?)konulmuştur. Ayrıcakelime ortasında ya da sonlarında yer alan
ayın harfi (‘) ile hemze ise (’) işaretiyle gösterilmiştir.

2.3. DİL ÖZELLİKLERİ

Defter genel olarak açık ve sade bir Türkçeye sahip olmasına rağmen
günümüzde ender kullanılan ya da hiç kullanılmayan kelimelerin özellikle terkipler
ve tamlamaların oldukça sık yer alması okuyan için zorluk oluşturabilecek bir
durum arz etmektedir. Muhimme defterlerinde çoğu zaman Arapça ve Farsça
ifadelere yer verilirken, 54 numaralı defterde çok fazla yer verilmemiştir. Defterler
zamanın dil özellikleri esas alınarak yazılmıştır. Dolayısıyla günümüz Türkçesini dil
özelliklerinden oldukça farklıdır. Mesela “virilüb”, “idüb”, “deyü”,
“olunmağla”, “getürüb” gibi eylem arz eden kelimelerin ekleri ve ifade ettiği
anlam günümüzden oldukça farklıdır. Defterde dikkat çeken hususlardan birisi de
bazı kelimelerin bazen Türkçe, bazen de Arapça ve Farsça karşılıklarının tercih
edilmiş olmasıdır. Defter içerisinde bazı kelimeler farklı dillerdeki karşılıkları ile
yer bulmuştur.

2.4. TARİHLER

54 numaralı Muhimme Defterinde yer alan tarihlerin veriliş şekli çok fazla birbirini
tutmamakla birlikte, hükümlerin birçoğunda tarih yazılmamıştır.94 Tarihlerde gün ve yıl
rakamla, ay ve gün adı ise Arapça yazılmış olmakla istisnalar mevcuttur. Defterde bazı
hükümlerin tarihlerinin yazılış şekli birkaç istisna hariç ayın tarihi ile birlikte haftanın
günüde gösterilmek üzere üst kısımda yer almaktadır. “Yevmü’l-isneyn fî Şehr-i Ş 92”,
‘Yevmü’l-erba‘â Fî 16 Şehri Şa‘bâni’l-mu‘azzam sene 993”, ‘Yevmü’s-sebt Fî 18
Şa‘bân”95 gibi. Defterde bazen de hükmün alt kısmına tarih atılmıştır. ‘‘Yevmü’s-selâse
Fî 16 Şa‘bân sene-i M.”, ‘‘Yevmü’l-Cumu‘aFî 16 Şa‘bân sene 992”96 gibi. Defterde ay

94
Hüküm 868, 955, 997, 1048.
95
Hüküm 886, 896,
96
Hüküm 1023, 1016.
25

isimleri bazen rumuz olarak verilmiştir. “Fî 13 Ra sene 92.(Ramazan) ’’ , “Alınup


tezkireleri fî 20 R sene 93. (Rebîü’l Âhir)”97. ‘‘ Fî 24 N sene 92.98

97
Hüküm 1085, 1127.
98
Hüküm 966.
26

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

DEFTERİN MUHTEVASI

54 numaralı mühimime defterinde yer alan hükümlerin neredeyse tamamı


tımar tevcih edilmesi ve tımar terakki verilmesi ile ilgilidir. Defterin muhtevasına
geçmeden evvel Osmanlı Devleti’nde tımar sistemi ve uygulaması hakkında genel
olarak değinmekte fayda bulunmaktadır. Tımar herhangi bir toprak parçasının ya da
birden fazla toprak parçalarının yılda 20.000 akçeden az olan gelir miktarının
muayyen bir vazife ve hizmet karşılığında ve belli şartlarla bir şahsa münferiden
veya birden fazla kimseye müşterekentahsisi hakkında kullanılan bir tabirdir. Aynı
tarzda yapılan tahsis miktarı 20.000 akçeyi geçer, 100.000 akçeye varmazsa buna
zeamet, 100.000 ve daha fazla miktarda olursa has adı verilmekteydi.99 En sade
tanımıyla tımar; Osmanlı Devleti’nde geçimlerini ya da hizmetlerine ait masraflarını
karşılamak üzere bir kısım asker ve memurlara muayyen bölgelerden kendi nam ve
hesaplarına tahsil salahiyeti ile birlikte tahsis edilen vergi kaynaklarına ve senelik
geliri 20.000 akçeye kadar olan askerî dirliklere verilen isimdir.

Tımar yoluyla kâtipler, dini görevliler, kadılar, gibi sivil görevlilere


maaşları karşılığında gelir tahsisleri yapılmasına rağmen, genel uygulamada tımar
sisteminin asıl amacının seferler için asker beslemek olduğu söylenebilir. Osmanlı
ekonomisi temelde zirai bir ekonomidir. Tımar sistemi ise zirai ekonominin
dolayısıyla Osmanlı ekonomisinin esasıdır. Bu sistem teknolojik bir gelişme
olmamasına rağmen ülkedeki yüksek zirai üretim için gerekli ortamı fazlasıyla
sağlamıştır. Kuruluş devrine hâkim olan tarihi zaruretler ile kuvvetli bir
merkeziyetçi devlet idaresinin meydana çıkmasıgibi hususi şartlar içinde kendine
has çehresiyle teşekkül etmiş olan Osmanlı tımar sistemi, memleketin askerî ve
siyasî gücüyle olduğu kadar içtimaî ve iktisadi bünye olarak da önemli bir mevzu
olarak karşımıza çıkmaktadır. 100 Farsça kökenli olan tımar terimi, bu dilde acı,
ızdırap, sadakat ve bakım anlamına gelmektedir. Tımar terimine ne Türkçede ne
de Moğolca’da rastlanılmamaktadır. Rumcadaki ”tımarion” ise

99
Midhat Sertoğlu, Osmanlı Tarih Lügati, Enderun Yay., İstanbul 1986, s.338.
100
Ömer Lütfi Barkan, “Tımar”, İA, MEB Yay., İstanbul 1979, XII/I, 286-287; Fatma Acun, “Klasik
Dönem Eyalet İdare Tarzı Olarak Tımar Sistemi ve Uygulaması”, Türkler, Yeni Türkiye Yay., Ankara
2002, IX, 899; Ahmet Tabakoğlu, “Klasik Dönemde Osmanlı Ekonomisi”, Genel Türk Tarihi, Yeni
Türkiye Yay., Ankara 2002, VI, 431.
27

Osmanlıcadan geçmiş bir kelimedir.

Türklerde tımar teriminin kullanılmasına dair en eski atıfa, Büyük Selçuklu


Sultanı Sencer’in (1117-1157) Farsça bir hükmünde rastlanmaktadır. Bu hükmünde
“yönetim” manasında kullanılan tımar terimi, henüz kurumsal manasına sahip değildir.
değildir. Kurumsal manada en eski atıflar, Sultan Orhan zamanına aittir. Anadolu
Selçuklu Devleti’nin toprakları üzerinde ve onun bir devamı olarak teşekkül ve inkişaf
etmiş bulunan Osmanlı İmparatorluğu’nun, bu devletin ve onun vasıtasıyla da daha eski
diğer Türk ve İslam devletlerinin veya İran Moğollarının çok zengin teşkilat ve
müesseslerinden de faydalanmıştır. Tımar sistemi, Osmanlılardan önce Anadolu
Selçuklularıyla Büyük Selçuklularda, daha eskilerden Mısır Mumluklularında, daha da
eskilerde ise bazı Asya memleketlerinde mevcut olup “ikta” umumi adıyla zikredilirdi.
Selçuklu “ikta”, Bizans “pronoia” sistemlerinin nitelikleri karşılaştırıldığında, her ikisinin
de, Osmanlı tımar sistemiyle benzer taraflarının bulunduğu, dolayısıyla her ikisinin de
tımar sisteminin kökenini teşkil edebileceği düşünülebilir.101

Osmanlı tımar sistemi belirli ihtiyaçların ve tarihi şartların neticesinde ortaya


çıkmış ve uygulandığı bölgelerde birbirinden farklı görünümler almıştır. Bu sistemin
sosyo-ekonomik ve kültürel yönlerden birbirinden farklı toplumlara ve bölgelere
uygulanması, mahalli özelliklere adapte olmasına ve bu arada sistemdeki tımar türlerinin
sayısının artmasına neden olmuştur. Fonksiyonlarına, miras bırakılma durumlarına ve
idarî, malî yetkilerine göre tımarlar, “has, zeamet, tımar” olarak üç ayrı kategoriye
ayrılmaktadır. Bunlar arasından hasların, “havâss-ı hümayun ve havâss-ı vüzera ve
ümera” olmak üzere iki çeşidi bulunmaktadır. Havas-ı hümayun Sultan’a ait olmasıyla
diğer kısımlardan ayrılmaktadır.

En zengin ve güvenilir gelir kaynakları Sultan için bu kısımda toplanmıştır. Havas-ı


vüzera ve ümera ise, yüksek rütbeli devlet görevlilerine ve beylerbeyi, sancakbeyi gibi
eyalet yöneticilerine tahsis edilmiş olup 100.000 akçe ve üzerindeki gelirlerdi. Zeamet ise
geliri en az yirmi bin akçe ve en çok 99.999 akçe idi. Zeamet sahibine Zaim adı verilirdi.
Tımar sahibi terakki ederek zeamet sahibi olduğu gibi, yüksek ulufeli birçok hizmet
sahiplerine dirlik verildiği zaman zeamet tevcih olunurdu. Gelir düzeyi 20.000 akçenin
altında olan ünite ise tımar terimiyle anılmaktadır. Köyler veya köylerdeki hisselerden

101
Acun, s.899-900; Midhat Sertoğlu, s.338; Barkan, s.293-294.
28

oluşan bir tımar ünitesi, tımarlı sipahi denilen şahıslara tahsis edilmişti.

Bunlar, “Sahib-i arz ya da “sahib-i raiyyet” olarak adlandırılmaktaydı.102


Osmanlı’da tımar sahibi kendisine tahsis olunan arazinin rüsum-ı şer‘iyyesini
tamamen ve rüsum-ı örf iyeden tekâlif kısmını, tımarın nev’ine göre alırdı. Sefere
giderse yanında yıllık geliri nispetinde silahlı ve yetişmiş asker getirirdi. Bunlara
“Cebelü” denirdi. Tımar sahibi tımarının kılıç kısmından başka her üç bin akçesi için
bir cebeli, zeamet sahipleri ise ilk beş bin akçeden sonra her beş bin akçesi için bir
Cebelü getirmekle mükellefti. Has sahipleri tımar sahiplerinin şartlarına tâbi idiler.
Tımarın ilk tevcih olunan en az kısmına “İbtida” denirdi. İbtidanın bir kısmı kılıçtı.
Bir tımar arazisi “Kılıç” denen ve hiçbir zaman bölünmeyen tımarın başlangıcını
oluşturan çekirdek kısmından ve “Terakki” denen terfiler ya da zamlar yoluyla
sonradan eklenen kısımdan oluşuyordu.103 Tımar kayıtlarının tutulduğu defterler ise,
arazi sayımı (tahrir) neticesinde düzenlenirdi. Osmanlı Devlet’inin arazi kayıtlarını
ihtiva eden, has, tımar, zeamet, mülk, vakıf, gibi arazi türlerini tayin ve tescil eden
ve ana defterlerin saklandığı ve bu defterlerle ilgili muamelatın yapıldığı
“Defterhane” Osmanlı bürokrasisinin en önemli dairelerindendi.104

3.1. TIMAR TEVCÎH EDİLMESİ

Defterde bulunan hükümlerin büyük bir kısmında tımar tevcih edilmesi


hususu bulunmaktadır. Bilindiği üzere tımar tevcihlerinin tamamı, Kanuni Sultan
Süleyman Dönemi’ne kadar merkezden yapılmakta idi. Bu tarihte beylerbeyine
küçük tımarların dağıtılmasında salahiyet verilmişti. Büyük tımarların tevcihi ise,
beylerbeyi o tımara hak kazanmış olan sipahinin eline bir tezkire vererek tayinini
devlet merkezine teklif eder ve sipahinin tayin beratı İstanbul’dan verilirdi.105 Bu
tezkireyi alan sipahi İstanbul’a giderek altı ay zarfında beratını almak zorundaydı.
Aksi takdirde tımarın gelirinden faydalanamazdı. Bu suretle beylerbeyinin kendi
beratı ile tahsis ettiği tımarlara “tezkiresiz”, bir tezkire ile merkezden teklif ettiği
tımarlara da “tezkireli”Tımarlar denilmekteydi. Tayin, terfi, feragat, mübadele,
mazuliyet ve vefat halinde kimlere ve ne şekilde intikal edeceği gibi konular kesin

102
Acun, s.899-903; Barkan, s.294.
103
Sertoğlu, s.338-339; Barkan, 295.
104
Erhan Afyoncu, “Defterhane-i Âmire’nin Kuruluşu ve Gelişmesi”, Türkler, Yeni Türkiye Yay., Ankara
2002, IX,860.
105
Hüküm, 973.
29

kurallara bağlanmış ve takipleri titizlikle yapılmıştır. 106 Gösterilmiş olan bu titizlik


hükümlerde de açık bir şekilde görülmektedir.

Tımar sahibinin ölümü halinde devlet, hizmete yarar erkek evlatlarından birine veya
birkaçına vermeyi prensip olarak kabul etmiş bulunuyordu. Fakat bu şekilde verilen tımar,
ölen babanın tımarının zaruri olarak kendisi olmadığı gibi, aynıdeğer de de değildi.
“mutasarrıf babası Ahmed fevt olup dirliği olduğun bildürüp babası timârından kânûn
üzre kendüye virilmek ricâ etmeğin buyurdum ki mezbûr fevt olup ve merkûm sahîh sulbi
oğlu tarafından kılıca bir berâtı bunun emsâli za‘îmzâdesine ne mikdâr virile gelmiş ise
buna dahi ol mikdâr timâr viresin.” 107 , “müteveffâ babası Sadi tahvîlinden mahlûl
oldukda dört bin akçeliği kendüye virilüp bin akçesi mahlûl deyü bfer-vech-i terakkî ricâ
etmeğin mahlûl olup kılıç değil ise ber-vech-i terakkî tevcîh edesin.”108, “olan Emir Ali
fevt olup ve berâtın kendüye münhasıra olduğunu bildürmeğin buyurdum ki göresin
timâr-ı mezbûr bunun mülk timâr ise timâr-ı mezbûrdan hisseye mutasarrıf olan mezbûr
fevt olup hissesin mahlûl ise ve bu iki akrabâsından olup ve berâtı kendüye münhasıra ise
hissesin tevcîh eyleyesin..”109 gibi. Tımar sahiplerinin tımarlarını ölünceye kadar tasarruf
etmeleri söz konusu değildi. Tımar sahiplerinin sefere katılmaması, seferden firar etmesi
gibi nedenlerden dolayı tımarı alınıp başkasına verilirdi. ‘‘Umran nâm kimesne gelüp zikr
olunan mezra‘a sülahâya meşrûtdur kadîmden babam tasarruf edegelmişdir hâlâ fevt
olmağla ben tasarruf ederim ben senden müstahakk[ım deyü] bunun tasarrufuna mâni‘
olduğun bildürüp ikisinin dahi ahvâli görülüp mezra‘a-i mezbûre müstahakkına tevcîh
olunmak bâbında hükm-i şerîfim ricâ etmeğin buyurdum ki mezkûrların ahvâllerini
tefahhus edüp dahi mezra‘a-i mezbûreyi müstahakkına tevcîh eyleyüp arz eyleyesin.”110
gibi örnekler dışında, defter de bu hususla ilgili bir hayli hüküm mevcuttur. Tımar
sahibinin tımarının elinden alınmasında görev ve makamı kötüye kullanmada önemli
nedenlerdendi.

3.2. TERAKKÎ VERİLMESİ

Defterdeki hükümlerde çok fazla rastlanan konulardan biri de tımara terakki


verilmesidir. Tımarlar genellikle, sipahi denen eyalet askerlerine tahsis edilirdi. Sipahi

106
Barkan., s.315; Acun, s. 906.
107
Hüküm 906,928,992.
108
Hüküm 1047
109
Hüküm 959.
110
Hüküm 951.
30

tımarının bu hizmeti yapanlara verilen çekirdek kısmına “kılıç” denirdi. Bu toprak


parçası zamanla, sipahinin gösterdiği yararlıklara paralel olarak, “terakkî” alarak
büyüyebilirdi.111 Bu bir anlamda sipahinin maaşına yapılan zam demekti.

3.3. DİĞER MESELELER

Defterde, tımar meseleleri ile ilgili hükümler dışında ender olmakla birlikte
farklı konular da bulunmaktadır. Osmanlı Devleti, gayri Müslim tebaadan cizye
adında yılda bir kez olmak üzere vergi almaktaydı. Bu verginin toplanması ve
merkeze ulaştırılması konusunda büyük hassasiyet gösterilmekteydi.112

İmparatorluğun farklı bölgelerinde etraflarına topladıkları birkaç kişiyle


eşkıyalık yapan bazı şahıslar, halkın evlerini basıp erzaklarını yağma ederek
kendilerine zulüm etmeleri üzerine, bu durumdan muzdarip olan ahali merkeze
arz-ı hal sunup şikâyetlerini dile getirmiştir.113Defterdeki hükümlerde; Devletin bazı
kademelerinde yapılan istihdamlar ya da göreve tevcih edilme ile alakalı olarak,
Alay beylik istihdamı ve tevcîhi, 114 Çavuşluk istihdamı ve tevcîhi,115 Dizdardık
istihdamı ve tevcîhi, 116 Kethüda’lık istihdamı ve tevcîhi, 117 gibi bilgiler de
mevcuttur. Osmanlı Devleti, fukarayı daima himaye etmiş ve hayır amaçlı
vakıflar kurmuştur.

Sonuç olarak, Osmanlı Devleti’nin H.(992)/M.(1584) yılını ihtiva eden 54


Numaralı Muhimme Defteri, tımar sisteminin işleyişi hakkında bizlere kapsamlı bilgiler
sunmaktadır. Buna bağlı olarak defter, dönemin iktisadî ve hukukî, sosyal, siyasî,
içtimaî durumunu ortaya koyması açısından oldukça önemlidir. Defterde, Osmanlı
Devleti’nin ekonomisinde birinci derecede rol oynayan tımar sistemi ve bu sistemin
işleyişi, sosyal yaşam, eşkıyalık vb. suç işleyenlere karşı alınan tedbirler hakkında
bilgiler bulunmaktadır.

111
Hüküm 964.
112
Hüküm 897.
113
Hüküm 955.
114
Hüküm 865.
115
Hüküm944,1073.
116
Hüküm 988.
117
Hüküm1048,1116 .
31

3.4.HÜKÜMLERİN GÖNDERİLDİĞİ MAKAMLAR

(Hükümlerin Muhatap Makamları)


Vezir:862,874,875,887,896,897,929,950,993,996,1009,1010,1023,1024,1125,1126,1127,1
128,1129 .
Beylerbeyi:856,857,858,859,860,861,863,864,865,866,867,868,869,870,871,872,873,876,
878,879,882,883,884,886,888,889,892,894,895,898,899,900,902,904,905,906,907,908,909
,910,911,912,914,915,916,917,918,919,920,921,922,923,924,925,927,928,930,931,932,93
3,934,935,936,937,939,941,942,943,944,945,946,947,948,949,951,952,953,954,955,956,9
57,960,963,964,965,966,967,968,969,970,971,973,974,975,976,977,978,979,980,981,982,
983,984,985,986,987,988,989,990,991,992,994,998,999,1000,1001,1002,1003,1004,1005,
1006,1007,1008,1011,1013,1014,1015,1016,1017,1025,1026,1027,1028,1029,1030,1031,
1032,1033,1034,1035,1036,1037,1038,1039,1040,1041,1042,1043,1044,1045,1046,1047,
1049,1050,1052,1053,1054,1055,1056,1057,1058,1059,1060,1061,1062,1063,1064,1065,
1066,1067,1068,1069,1070,1073,1074,1075,1076,1077,1078,1079,1080,1081,1082,1084,
1085,1086,1087,1088,1089,1090,1091,1092,1093,1094,1095,1097,1099,1101,1102,1103,
1104,1105,1106,1107,1108,1109,1116,1117,1118,1119,1120,1121,1122,1123,1124,1130,
1131,1132,1134,1135,1136,1137,1138,1140,1141,1143,1144,1145.
Paşa : 913,926,929,961,962972,997,.
Bey : 1111,1112,
Kâdî : 885,940,1048,1071,1072,1083,1096,1110,1133,1139,
Defterdâr : 624, 710
Müşârun İleyhe : 1019,1020,1021,1022
Gönüllüler Ağası :877
Muharrir : 881,903,1100
Naib :1018
32

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

DEFTERİN ÖZETİ VE TRANSKRİPSİYONU

4.1. HÜKÜMLERİN ÖZETİ

Hüküm: 856

Darende Hasan bey kendisine verilen tımarlarda azl edilmesi üzerine elinde tavil
mektubu var ise kendisine tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 857

Cebeci başı tezkire gönderip Kemal oğlu Darende Abdi için icazet rica etmesi
hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 858

Darende Mustafa adem gönderip 992 Recebinde bu görevin tevcih edildiği has ların
tevcih için gelince verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 859

Darende Sefer gelip daha önce kendisine verilen tımarlardan müyesser


olamadığından ve tımarı zayi olduğundan düşenden tevcih edilmesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 860

Mustafa dame hasanuhu mühürlü tezkire gönderip atik ve cedid defterlerde icmallü
lalalık haslardan defter edilmesi ve tasarruf ettirilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 861

Üsküdar kadısı mektup göndermiş Yusufun üzerinde olan tımarların bundan başka
kişilerin müdahale ettiği ve en sonunda Yusufun ölmesi üzerine bu tımarların Durmuş a
tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 862

Zülkadriye beylerbeyi gönderip Darende Hüsrev Çavuş seferlerde görevli iken


kimselere verildiğini mezkurun bila sebep alınan tımarının verilmesi hakkında yazılan
33

hükümdür.

Hüküm: 863

Hüseyin bey hala hakkında mutasarrıf olduğu haslar bedeli Raznuk sancağının
verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 864

Sinan oğlu Darende Durmuş gelip kendisinin zayi olan tımarlarının yanında giden
yerlere tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 865

İsmail oğlu Darende Bayram gelip firar edenlere ait tımarların sahipleri fevt olduğu
tımarlarının bir miktarı oğullarına bir kısmı da ahara verildiği ve kendisine mani olduğu
hak kendinin olduğu kendisinin beyan etmesi üzerine yazılan hükümdür.

Hüküm: 866

Kadı mektup gönderip Samsun dizdarı Darende Mahmut a feragat etmesi ve Ferhat
a tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 867

Darende Mustafa gelip kendisinin tımarının eksik olduğunu bazı kimesnelere


tevcih edildiği kendisine hak üzere verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 868

Darende Hacı Ali gelip Mahmut nam kimesneye verilen kethüdalığı onun ölmesi
üzerine kethüdalığı babasına verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 869

Darende Nasuh Çelebi zikir olunan kadılıklarda Bali, Yunus, Sefer, Mehmet ait
tımarların kendisine verilmesi zikredilen zevatların buna müdahale etmeleri üzerine
yazılan hükümdür.

Hüküm: 870

Darende Durmuşa Anadolu da tımar tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.


34

Hüküm: 871

Mustafa oğlu Darende Ahmet gelip kendisine verilen tımardan müyesser


olamadığından İdris adlı kişinin tımardan feragat etmesi halinde buna verilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 872

Şam beyler beyi mektup gönderip Darende Mustafa için tımar terakki edilmesi
hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 873

Darende Ahmet gelip kendisine verilen tımarların sefer esnasında müyesser


olamadığından aharlara verilmesi üzerine başkalarına verilip beraat olmuş değil ise
zikredilen tarihte buna verilmesi hakkında yazılan emirlerdir.

Hüküm: 874

Darende Beyazıt gelip Süleyman Mahmut Mustafa adlı kişilerin tımarları


ellerinden alınıp kendisine verilmesi üzerine bunların kedi tımarına müdahale etmesi
üzerine yazılan hükümdür.

Hüküm: 875

Darende Bilal gelip daha önce Mahmut adlı kişinin tımarının kendisine verilmesi
onun ölümü üzere başkalarını tımarına müdahale etmemesi hakkı da yazılan hükümdür.

Hüküm: 876

Veziri Azam ademlerinde Darende Murat gelip kendisine verilen tımarların daha
önceki sahiplerinin tekrar istemeleri ve kendisine tevcih edilmesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 877

Hınıs Beyler beyi Mustafa mektup gönderip Yemen gönüllüler ağası behrama
tımarını ahar aldığından kendisine Habeş ten Osman sancağının verilmesi yararlı olacağı
ile alakalı yazılan hükümdür.

Hüküm: 878

Halep beylerbeyi mektup gönderip Darende Mehmet’e akçe verilmesi hakkında


35

yazılan hükümdür.

Hüküm: 879

Darende Hamza ya terfih yazılması hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 880

Nimetullah oğlu Darende Mehmet Cuma gelip Bağdat ta gönüllü gediğü verilmesi
hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 881

Ergili kadısı mektup göndermiş Yakup Şeyh zaviyesinin vakfı olup buraların
maarif toprağı olup buralarda buralar da çalışanlar muaf olduğundan bu vakfın
mahsulünün gelene gidene hizmet etmek için harcandığı bu yüzden defter i atik kaydının
cediden kayıt edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 882

Dergah ı muallam çavuşlarından Hasan çavuşun oğlu Darende Mehmet e daha önce
zikredilen tarihlerde verilen tımarlardan müyesser olamadığından kendisine babası hasan
çavuşun feragat etmesi şartı ile tefi için tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 883

Hılle Beyi Memun mektup gönderip düşenden kendisine verilmesi hakkında


yazılan hükümdür.

Hüküm: 884

Mühürlü defter gönderip Memun bey için düşenden tevcih edilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 885

Maarre kadısına Çekez Ali ye tahvilinden tevcih için Nişancı Paşa hazretlerine
tevcih olunması için emir yazılmıştır.

Hüküm: 886

Darende-i ferman zaim huzuruna gelip kendisinin daha önce verilen tımarlardan
müyesser olamadığından tekrar kayıt olmak kaydı ile düşenden kendisine verilmesi
hakkında yazılan hükümdür.
36

Hüküm: 887

Şeyh Burhanın mektup göndermesi üzerine oğluna tımar tevcih edilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 888

Kars Alaybeyi mektup gönderip Abdi ve Basri ye ait tımarların bunlardan alınarak
noksanı olan Ali ye verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 889

Darende Mustafa gelip kendisine verilen tımarların ahara verildiği ve kendisine


tekrardan verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 890

Şam beylerbeyi ve kadısı mektup gönderip Şam müderrislerinden Abdulhey için


Salih ve mütedeyyin iken bazı kimselerin mücerret ve mutasarrıf olduğunu emr i şerifim
üzere yazılan hükümdür.

Hüküm: 891

Süleyman paşa ve oğlu Mehmet in mürtesikası akçe gönderip Mahitap nam


hatunun evkaf-ı mezkure iel alakası olmadığından alakası olmayanların dahl
ettirilmemesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 892

Birecik beyi mektup gönderip Kars sancağındaki Bali için terakki verilmesi
hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 893

Darende Tahir Hanekin kalesinden düşenden hisar gediği verilmesi hakkında


yazılan hükümdür.

Hüküm: 894

Durmuş oğlu Darende Hüseyin gelip kendisine verilen tımarlardan müyesser


olmadığından bunların ahara verilmesi ve beraatın deftere yazılmadığından emr i
hümayun rica etmiş elinde tezkiresi var ise tezkiresini veresin diye yazılan hükümdür.
37

Hüküm: 895

Darende Mehmet için faydalıdır diye inayet ricasına yazılan hükümdür.

Hüküm: 896

Darende Hacı Ahmet gelip Ahmet ve İskender adlı kimselerin kendinin oğlunu
öldürdüğü ve buna bazı isnatlarda bulunduğu irsal ettikleri ahkam ı şerife davalarını
havale ettirilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 897

Htisto Kolovento emr i şerifimi ibraz edip İskenderiye de konsolos olan Pavlav
maryani konsolosluğa kimseyi dahil ettirmemek kaydı ile bundan buraları satın aldığını
be Koloventonun bunuda itiraf ettiğini burada buluna Müslüman tüccarların Pavlov
Maryaniden razı olmadığını beyan etmesi üzerine yazılan hükümdür.

Hüküm: 898

Darende İlyas gelip Kastamonuda sahibi olduğu tımarın daha önce kendisine
verildiği bunun kayıtlarda olmasına rağmen Abdullah nam kimesneye tevcih edildiği
bunun dahi muna müdahale ettiğini belirtmesi üzerine Abdullah ın dahl ve taarruz
ettirilmemesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 899

Daday nahiyesinde 4400 Akçe tımara sahip Kara Ali ölünce Darende Mehmet
tımarı Recep isimli kişiye berat etmiş ancak mutasarrıf bu kararın yanlış olduğunu
görerek reddetmiş,zabıt tutturmuştur.

Hüküm: 900

Rodos Beyine İstanköy kadısına ve Sarınca Kalesi azablarına hükümdür:

Kaledeki azablar tarafından Darende Karaman Ahmet tutuklanmasına sebep


yokken tutuklanmışlardır. Tutuklu kalmalarına sebep olmadığından serbest
bırakılmalarına karar verilmiştir.
38

Hüküm: 901

Hanikin kadısına hüküm:

Darende Mahmud, Kara Danişment isimli kişinin alimlere ve salihlere vakfettiği


malları veraset intikal edilen Muhyitin’e ve başka kimselere devredilmesini uygun
görmemiş.Bu kararın zabtedilerek vakfın başka kişilere devredilmemesine hüküm
vermiştir.

Hüküm: 902

Anandolu Beylerbeyine hüküm:

Saray çavuşlarından Darende Halil mutasarrıfı olduğu Karesi sancağının 2000


zeametine artış talep etmiş olup 1200 artış için emir yazılmıştır.Başkaları için ihtiyaç
emri yazmayın tahsisi 1500 kuruşa emir yazılmıştır

Hüküm: 903

Trablusşam katibine hüküm:

Saray çavuşlarından Darende Ali Çavuş mutasarrıfı olduğu Tırhala ve Semendire


sancaklarının 12000 akçe tasarrufatı olduğunu bildirmiştir.Trablus bütçesinden adı
geçenin noksan bedeli ödensin.

Hüküm: 904

Zülkadriye Beylerbeyine hüküm:

Darende İskender gelip Kars sancağında ve nahiyesinde Selekin mezrasında ve


ayrıca 5000 Akçe tımara mutasarrıf Hasan’ın ölümüyle tımarın kendine devredildiğini
beratıyla bildirmiştir. Zülkadriye Divan katiplerinden Hüsam’ın tımardan bir kısmını
kardeşine tasarrufu konusunun görüşülmesi gerekmektedir.

Hüküm: 905

Erzurum Beylerbeyine hüküm:

Darende Bali’nin 9500 Akçe olan Erzurum’daki tımarının 1500 Akçe artırılması
39

Sayfa 234

Hüküm: 906

Anadolu Beylerbeyine hüküm:

Saray çavuşlarından Darende Mahmut Çavuş, Kastamonu sancağında 17537


tımardan azledilmiş olup Karesi sancağında Edremit nahiyesinde Reşit Gürsakal adlı köy
ve ayrıca 30000 zeameti olan Gürcü Perviz tahvilinin ve ilave 1500 akçenin beratının
yazılması

Hüküm: 907

Adı geçene hüküm:

Saray çavuşlarından Darende Mahmut Çavuş, Kütahya ve Aydın sancaklarında


mutasarrıfı olduğu tımarın noksan olduğunu bildirmiş boşta kalan Abdullah oğlu Hasan
tahvilinden 8000 akçe devredilmesi

Hüküm: 908

Batum Beylerbeyine hüküm:

Darende İdris Trabzon sancağında 3000 Akçe tımar ile kale ağası olmuş,beratı zayi
etmişse kaydından veresin

Hüküm: 909

Bağdad Beylerbeyine Hüküm:

Ali oğlu Darende Süleyman’ın Hisar sancağında 8000 Akçe tımarı olup 1200 akçe
artırılması uygundur.

Hüküm: 910

Batum Beylerbeyine hüküm:

Darende Hasan Trabzon sancağında 7000 Akçe tımar olup 1200 akçe artırılması
uygundur.

Hüküm : 911

Alınıp Rumiliye verilmiştir

Fi 7 N sene 92
40

Anadolu Beylerbeyine hüküm

Abdullah oğlu Darende Mustafa eskiden Halep Beylerbeyine verilen 3000 tımar
Anadolu’ya devredildi.

Sabıkdan 9892

Sayfa 235

Hüküm: 912

Bağdad Beylerbeyine Hüküm:

Eski Bağdat Beylerbeyi olan Süleyman Paşa bugünkü Amasya sancağında tımara
mutasarrıf Fethullah oğlu Darende Hüseyin’in tımarının az olduğunu bildirip 1000 Akçe
artırılmasını yazıp 1500dür sonradan bildirilmesin

Hüküm: 913

Bir sureti bu dahi Süleyman Paşa’ya arz edilir

Adı geçen Bağdat’ta tımara mutasarrıf olan Kuloğlu Darende Kasım’a 1000 Akçe
terakki yazıldı 1500’dür

Hüküm: 914

Rum Beylerbeyine Hüküm:

Eskiden Şirvan’da hizmetli olan Sorkun Alaybeyi Ali oğlu Darende Hasan’a 3000
tımar emredilmiş. Sivas sancağında Saruyar köyünde 220 tımara mutasarrıf Yar Ahmed
‘in tımarının kayıtlarda adı geçene devredilmesi

Hüküm : 915

Anadolu Beylerbeyine hüküm:

Darende Murteza Hamid sancağında 4000 tımardan azledilmiş, Kastamonu


sancağında Araç nahiyesinde Gurne köyünde 14000 Akçe tımara mutasarrıf Rıdvan
Demirkapı’ya varmayıp Erzurum’a varınca 14000 Akçe tımar oradaki Kalender’e
verilmiştir. Buyurdum ki: bunun 9000’i başkasına verilip 5000’i bütçeye devredilsin.
Yoklama defterlerine bakılarak tımar başkasına kayıtlı değilse adı geçene devredilsin.
41

Hüküm: 916

Abdullah oğlu Darende Handan gelip kendisine tevcih edilen tımarların feragat
etmesi halinde buna verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 917

Abdullah oğlu Darende Ali ye elinde emri var ise tahvil mektubu mucibince tımar
tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 918

Kabalı ferhatın tezkire gönderip sivas sancağından rum mehmet bey vefat
ettiğinden tımarı oğluna verilmiş iken bundan alınıp başkasına verilmiştir.Bu tımarın
bun dan alınıp tekrar ömere verilmesi hakkında Rum Beylerbeyine yazılan hükümdür.

Hüküm: 919

918 teki tımarın bir sureti gülnar nahiyesinde yusuf vefat etmiş bu tımarın oğluna
verilmesi hakında tekrar zülfikara yazılması hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 920

Defderi Hakani katiplerinden Ali tezkire gönderipKatip Lütfi için hizmetleri


olduğundan hizmetleerine sayılması hakkında Halep beylerbeyine yazılan hükümdür.

Hüküm: 921

Rum beylerbeyi Haydar mektup gönderip Sivas sancağından hacı dursun için
verilen tımarlar ve evlerin yanında bir şeyler daha verilmesi hakkında Rumeli
beylerbeyine yazılan hükümdür.

Hüküm: 922

Abdulaziz oğlu Darende Mehmet e kabz edilen tımar miktarınca ahardan alınıp
dahil ettirmeden verilmesi hakkıda yazılan hükümdür.

Hüküm: 923

Trablusşam muharriri Mehmet tezkire gönderip üç neferin tahrir hizmetinde


olduklarından sefere katılamadıkları bunların tımarına dahil ettirilmemesi hakkında
yazılan hükümdür.
42

Hüküm: 924

Darende Mustafa gelip kendine yazılan tımarlardan vasıl olmadan zayi olduğunda
tekrardan kaydının verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 925

Sivas sancağında katip nebi için miri malda hizmet ettiğinden dolayı tımar
verilmesi hakkında Rum beylerbeyine yazılan hükümdür.

Hüküm: 926

Darende Zeynel Kethüda sahibi olduğu zametin noksan olduğundan firar eden
kişilerin zametlerinin buna verilmesi hakkında Sinan paşaya yazılan hükümdür.

Hüküm: 927

Ağdaş Sancağı beyi mektup göndermiş kendisine 3 arpalık tevcih verilmişken bunu
zapt altına almayıp tasarrufuna mani olduğu tekrardan zapt ve tasarruf edilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 928

Fermanı Hüma yün katiplerinden Ali Konya’daki tımarından azl edildiğinden


tımarlarının Anadolu ya alınması hakkında rica etmiş değişiklik yapılıp tımarının
verilmesi hakkında Anadolu beylerbeyine yazılan hükümdür.

Hüküm: 929

Dergahı muallam çavuşlarından Mustafa çavuş gelip kendisine tekrardan tımar


verilmesini istemiş derviş paşa bunun yerine İsmail adlı kişiye vermesi hakkında Sinan
Paşaya ve Siverek Kadısına yazılan hükümdür

Hüküm: 930

Arapgir beyi mektup gönderip kendisinin tımarının mahlul olduğundan kendisine


tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 931

Kefe beylerbeyi İbrahim mektup gönderip daha önce tımarı olan Mehmet e tımar
verilmesine dair Erzurum u beylerbeyine yazılan hükümdür.
43

Hüküm: 932

Veziri i azam ademlerinden Darende Derviş gelip tımarından azl edildiği ve


beraatının zayi edilmesi üzerine iki kılıç bir olmak lazım gelmez ise tevcih edilmesi
hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 933

Sivas ahalisi mektup gönderip yasakçılar ahaliye zulm ediyorlarmış bunlardan


kurtulmak için yeniçerilerin ağasına mektup göndermişler bunların kendisine
gönderilmesine ve tımarlara dahil ettirilmemesine dair rum beylerbeyine yazılan
hükümdür.

Hüküm: 934

Çalapverdi mehmet sancağı üzerindeki tımarın elinden alınıp başkalarına verilmiş


bu tımarlar zayi olmadan aynı tarihte buna verilmesine dair Erzurum beylerbeyine
yazılan hükümdür.

Hüküm: 935

Darende Bali gelip 2100 akçe tımarın Hasan ve Hüseyinin elinde iken hüseyin
kendi hakkından feragat etmiştir. Sancakbeyi veli mektup göndrip bu tımarların hasandan
alınıp Bali ye verilmesine dair Anadolu beylerbeyine yazılan hükümdür.

Hüküm: 936

Darende Mehmet gelip şarki sancağında metvan isimli kişinin vefat etmesi üzerine
tımarının başkalarına verildiği bunun azl ettirilmesine dair Erzurum Beylerbeyine yazılan
hükümdür.

Hüküm: 937

Hile sancağında zamete sahip Abdulhadi beyin sancağını kardeşine verilmesi ve


aynı zamanda başkasına vermiştir. Bu zametin mükerrer kayda girmemesi ile ilgili
Bağdat Beylerbeyine yazılan hükümdür.

Hüküm: 938

Zeytun kadısına sen ki mektup gönderin dizdarlığı Mehmet te iken kayıt inin
olmayıp Onu Hüseyin e verilmesi hakkında yapılan talep üzere vuku üzere hüküm
yazılmıştır.
44

Hüküm: 939

Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından Darende Cafer Çavuş gelip kendisine bir vesile
ile verilen tımarların ahar tarafında alınması üzere bu tımarların mahsulü ile birlikte adı
geçen kişiye tasarruf edilmesi hususunda yazılan hükümdür.

Hüküm: 940

Ali gelip kendisinin saraydaki vakıflara bakarken kendisinden alınıp başkasına


verilmesi halbuki kendisinin İstanbul da olduğu kendisine ait olduğuna dair hüküm
yazılmıştır.

Hüküm: 941

Saray Çavuşlarından Âlinin kendisinden alınan tımarın verilmesi hakkında yazılan


hükümdür.

Hüküm: 942

Darende Osman gelip kendisinin tımarlarının azl edildikten sonra Anadolu ya


tebdil edildiği ve tımarlarının kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 943

Darende Mehmet kendisinden alınan tımarların verilmesi ve müdahale


ettirilmemesi hakkında yazıla hükümdür.

Hüküm: 944

Darende Mehmet gelip firar eden Mustafa nın çavuşluğunu ve tımarının kendisine
verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 945

Darende Mehmet gelip muahhar beratında yazıldığını bildirip sehven yazıldığını


noksanlarının verilmesi ve tekrar tezkiresinin tashih edilmesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 946

Murat oğlu Darende Murat gelip mervan adlı kişinin elinde beraatı olduğunu ve
tımara dahil ettiğini bunun mümkün olmaması hakkında yazılan hükümdür.
45

Hüküm: 947

Darende Hüseyin gelip kendisine verilen tımara Davut adlı kişinin müdahale ettiği
ve tasarrufuna mani olduğu hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 948

Mehmet adlı kişinin firar eden kişilerin tımarlarını kendisine verildiği ama onların
müdahale ettiği tekrar kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 949

Veli adlı kişinin kendisine verilen tımarlara başkalarının müdahale ettiği ve dahil
ettirilmemesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 950

Dergah ı Ali çavuşu Polad gelip 20200 akçe tımara sahip olduğu Hüseyin adlı
kişinin ölmesi ve oğullarına kalan tımarların başkaları tarafından alınması üzerine tekrar
verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 951

Muhsin adlı birisi gelip babasına ait tarlaya ümran adlı birisinin zorla aldığı
konunun derinlemesine incelenmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 952

Darende Mehmet gelip Mustafa adlı kişinin tımarının kendisine verildiği ama
başkalarının elinden aldığı bunun mükerrer edilmesi ve tasarrufunun verilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 953

Mehmet oğlu Darende Halil gelip bazı nahiyelerde bazı zevatlar halktan tımarların
alınarak kendisine verilmesi bunlara verilmesi halinde mükerrer olacağı verilmemesi
hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 954

Hile sancakbeyi adem gönderip sahibi olduğu hasların noksan olduğu Hille ve
Ramaye de olan tımarlarının ahara verildiği ve tasarrufuna mani olduğu hakkında yazılan
hükümdür.
46

Hüküm: 955

Budin sancakbeyi olan Kaytas Bey budinde sancağından başkalarına verilmemesi


için rica etmiş ama mutasarrıflarına zulüm ettiği için elinden alınması hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 956

Adı geçenin iltimasıyla Mahmut adlı kişinin tımarlarının Derviş beye verilmesi
hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 957

Darende Süleyman a düşenden tımar verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 958

Rum beylerbeyi Haydar mektup gönderip Ferhat için tımar verilmesi ve Osman
isimli kimsenin tımarı da Hamza adlı kişiye verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 959

Darende Yusuf adlı kişi kendisine ait olan müşterek tımarının olduğu ortağının
ölümü üzerine tımarının kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 960

Abdullah oğlu Darende İbrahim gelip Mahmut adlı kişiye tımar verilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 961

Darende Mustafa çavuş gelip Ali adlı kişiye ait olan tımarın alınmaması hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 962

Dergah ı Muallam çavuşlarından Ramazan Çavuşa ait olan Mahmut bin Lütfi nin
tımarlarını başkaları almaları üzerine tasarrufuna mani olmamaları hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 963

Darende Mehmet’e verilen tımara mahlul değilse verilmesi hakkında yazılan


47

hükümdür.

Hüküm: 964

Koloğlu Darende Veliye tımar verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 965

Mustafa Hasan Hüseyin adlı kişilerin babalarının ölmesi üzerine tımarlarına


müdahale edilmemesi hakkında yazıla hükümdür.

Hüküm: 966

Girne alay beğisi gelip tımarının noksan olması üzere kendisine tımar verilmesi ve
kimseye verilmemesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 967

Amasya da ki tımarın Ahmet adlı kişi tarafından alınıp kayıtlarda olduğunu beyan
etmesi üzerine beyanı mücibi üzere tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 968

Darende Emrullah mektup gönderip Mahmut adlı kişinin isteğiyle kendine


verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 969

Şam ve İstanbul kadıları Ahmet beyler mektup gönderip Hacı Mehmet çavuşa ait
tımarın kariyerlerin imarı ve erzak işlerinde kullanılması hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 970

Darende Mehmet in sefere gidemeyeceğinden tımarına müdahale edilmemesi


hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm 971

Trablusşam muharriri Mehmet mektup gönderip Gazanfer adlı kişinin tahrir


hizmetinde olduğundan sefere gidemeyeceği bu yüzden tımarının kimseye verilmemesi
hakkında yazıla hükümdür.

Hüküm: 972

Mehmet gelip kılıç paşanın emri ile hizmette kalıp sefere gidemediğinden
48

tımarının alınmaması hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 973

Darende Mehmet in Ankara da tımarından azl edildikten sonra reis efendinin


zametinin kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 974

Darende Mustafa nın Ladik ve kavala daki tımarlarının kendisine verilmesi


hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 975

Halep ve Şam beylerbeyinin gönderdiği mektuplara dair hükümdür.

Hüküm 976

Zülkadiriye beyi mektup gönderip Velinin oğluna tımar verilmesi yarar


olacağından firar edenlere ait olan tımarların tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 977

Darende Cafer e tımar terakki edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 978

Darende Hızır gelip 5300 tımara sahip olan Ömer in ölmesi ile kalan tımarın
kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 979

Dergah-ı Mualam çavuşlarından Hüseyin çavuş gelip kendisine verilen tımarlara


aharların müdahale etmesi ve tımarlara ait mahsulün kendisine verilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 980

Darende Yusuf çavuş gelip kendisine verilen tımarlara aharların müdahale etmesi
ve tımarlara ait mahsulün kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür

Hüküm: 981

Oruç çavuş gelip Abdülkerim adlı kişi firar etmesine rağmen tımarının buna
verildiği bundan alınıp kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.
49

Hüküm: 982

Konya da ki Darende İbrahim için terakki verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 983

Darende Osman a verilen tımarlara başkasının müdahale etmemesi hakkında


yapılan hükümdür.

Hüküm: 984

Darende Mehmet e Abdi adlı kişinin Hakkından feragat etmek kaydı ile kendisine
verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 985

Darende Ebul Fazıla terakki verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 986

Darende Ali gelip kendisi azl edildiğinde seferde olan birinin tımarının kendisine
verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 987

Darende Hüseyin gelip bazı mezkurlar seferlerden sefere varmayıp emirde


kalmammışlar ise ferman olunan terakkilerden noksanı tekmil olunmak şartı ile tevcih
edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 988

Rum defterdarı gönderdiği mektupta akça kal dizdarı Mehmet kendi hevesinde olup
hizmetleri aksattığından bu dizdarların Darende Ali ye verilmesi hakkında yapılan
hükümdür.

Hüküm: 989

Rum defterdarı mektup gönderip mutasarrıf Alinin yerleri mahvolduğundan yerinin


Hamza ya verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 990

Çorum beyi mektup gönderip imam kulu muharebesinde şehit düşen Mustafa beye
ait tımarın Süleyman ve oğullarına tevcih ile ilgili olarak oğullarına düşen miktar kadar
50

mezkura verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 991

Darende Allah verdi gelip Mansur beyi ilam eyledikten sonra kendisine ait olan
tımarların kendisine tevcih edilmesi hakkında yazıla hükümdür.

Hüküm: 992

Anadolu beylerbeyi mektup göndermiş Mustafa Çavuşa terakki verilmesi hakkında


yazılan hükümdür.

Hüküm: 993

Budak beyin mektup göndermesi üzere Şaban için terakki verilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 994

Tekkede elinden tımarı alınan Abdulkadir e tımar verilmesi hakkında yazılan


hükümdür.

Hüküm: 995

Veli oğlu Darende Abdi için beraat alıp Sinan paşa tarafından tımar emri verilmiş
fakat emir kaybolduğundan tekrar emir verilmesi üzerine yazılan hükümdür.

Hüküm: 996

Mustafa mektup göndermiş Yahya ya ait tımarlar Darende Hacıya tevcih edilmiş
bu da hapis edilerek tımarı elinden alınmış hakkı ise tımarının verilmesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 997

Darende Reis gelip muharebede tımarının olduğunu kayıt olmadan zayi olduğunu
suret i zayiden emir yazılması hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 998

Sonu eksik üzeri çizik olduğundan konu bütünlüğü yoktur.

Hüküm: 999

Darende Hasana tımar verilmesi hakkında yazılan hükümdür.


51

Hüküm: 1000

Darende Ahmet’e tımar terakkşi edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1001

Sâbıkâ Rûm beğlerbeğisi olan Haydar Paşa mektup gönderip tımara sahip olan
Musa adlı kişinin tımarının Hasan adlı kişiye verilmesi üzere tekrardan Musa ya
verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1002

Darende Mutafa mektup gönderip Mehmet Çavuşa ait zaametlrin başkaları


tarafından kullanıldığı buna verilmesi ve müdahale ettirilmemesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 1003

Erzurum beylerbeyi si Haydar Paşa mektup gönderip Darende Mehmet e tekrardan


tımar tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1004

Darende Ömer Çavuş gelip zameti olan Sinan kethüda ya ait zamete ahar lar
müdahale etmesi üzere tasarrufuna mani olunmamamsı hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1005

Darende Hasan gelip Mehmetlere ait tımarların başkalarına verilmesi üzere


bunların elinden alınıp ilgilinin tasarrufuna mani olmaları üzere yazılan hükümdür.

Hüküm: 1006

Darende Veliye verilen tımara başkalarının müdahale etmeleri üzere yazılan


hükümdür.

Hüküm: 1007

Darende Mehmet in tımarından azl edildikten sonra tekrar kaydının kendisine


verilmesi zikredilen tarihte kendisine tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1008

Mal defderdarı Mustafa Haydar Gazi için terakki verilmesi hakkında yazılan
52

hükümdür.

Hüküm: 1009

Rüha beyi elinden alınan başkalarına mükerrer verilen mahsul için tahvilin düşülüp
zapt ettikleri mahsul için yazılan hükümdür.

Hüküm: 1010

Rüha beyi budak Mehmet bey everdiği tahvilinden sonra mahsulünden noksan bin
akçeyi kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1011

Rum Beylerbeyi Mehmet mektup gönderip Darende Şehsuvarın zametini zayi


ettiğinden tekrar verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1012

Darende Durbali Mersin beyinin arz ile üç bin tımar verdirip bunun müyesser
olmadığına dair yazılan hükümdür.

Hüküm: 1013

Darende Mustafa gelip Arapgir beyine verilen tımarda müyesser olunamadığından


buna şartla verilmek kaydı ile yazılan hükümdür.

Hüküm: 1014

Yahya mektup gönderip Darende Murat için hizmet ettiğinden dolayı terakki
verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1015

Kars beylerbeyi mektup göndermiş Ebulhayr oğlu Ahmet in beraatı zayi


olduğundan kaydından verilmek kaydı le hüküm yazılmıştır.

Hüküm: 1016

Abdullah oğlu Darende Veli gelip tevcih edilen tımara müyesser olmayıp tekrar
tebdile emir yazılması hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1017

Yeğen bey oğlu Darende Süleyman a tımar verilmesi hakkında yazılan hükümdür.
53

Hüküm: 1018

Darende Şeyh Halil gelip Kerimüddin El Farabi ye ait vakfın haraba olduğundan bu
vakfın kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1019

Şeyh Halil gelip İbrahim b. Rikab a ait vakfın dağılıp harap olduğundan kendisine
verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1020

Ali oğlu Şeyh Galip gelip Mısırdaki sebil vakfının harap olduğu ve Allahın rızasını
gözetilerek bınun kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1021

Şeyh Halil gelip Şeyh Hasan Urban Cami vakfı harabe olduğundan burayı ihya
etmek için kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1022

Darende Mehmet gelip düşenden kendisine beş para verilmesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 1023

Darende Kasım gelip daha önce kendisine verilen tımarda müyesser olmadığından
tekrardan kendisine verilmesi talebi üzere kayda geçmek kaydı ile yazılan hükümdür.

Hüküm: 1024

Şükrü oğlu Darende Hızır gelip Gazze beyi Mire tımar verilip müyesser
olmadığından bu hüküm zayi olduğundan yeniden verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1025

Darende Ali gelip kendisine verilen tımarın daha önceden sahip olanların tımarına
müdahale ettiğinden üslup u sabık üzere yazılan hükümdür.

Hüküm: 1026

Musa oğlu Enis gelip muhafazalarda firar edip elinden tımarı alınıp kendisine
verilmesi üzere bu firar edenlerin tasarrufuna mani olduğunu üçer yazılı altına yazılı
54

geldiği hususunda yazılan hükümdür.

Hüküm: 1027

Darende İskender gelip elinden alınan tımarların kendisine verilmesi ve tımarına


müdahale ettirilmemesi mükerrer olarak emir verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1028

Nasuh oğlu ramazan verilen tımarların daha önce sahiplerinin Kars mühimi
sırasında altın verdiklerinden dolayı tımarını istemesi üzere yazılan hükümdür.

Hüküm: 1029

İsmail oğlu Darende Sadi gelip kendisine verilen tımarların müyesser olmadığından
kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1030

Mehmet oğlu Darende Bekir gelip kendisine verilen tımara müyesser olamadığını
sefere varmayıp mezkura tevcih olunup tahvil mektubu verilmiş ise noksan ı düşenden
tekmil olunmak üzere tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1031

Darende Mustafa gelip Kemahi Sinan Şirvan muhafazasında babası öldükten sonra
kalan tımarlarının bir kısmının kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1032

İskender oğlu Darende Ali gelip Şirvan muhafazasında Veziri azam tarafından
kendisine verilen tımarın başkalarının müdahale ettiğini eğer tezkiresi var ise tevcih
edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1033

Abdullah oğlu Darende Hüseyin gelip kendisine daha önce verilen tımarların
yoklama defterinde olmadığından kendisine tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1034

Darende Ahmet gelip daha önce kendisine verilen tımarların yanında Hüseyin
çavuşun tımarlarından feragat etmesi halinde kendisine verilmesi üzere Mustafa paşa
tarafından verilen emir üzere noksan olandan verilmesi hakkında yazılan hükümdür.
55

Hüküm: 1035

Belgrat beylerbeyi Haydar mektup gönderip Darende Mehmet Çavuş için terakki
verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1036

Darende Ömer gelip kendisinin tımara mutasarrıf olduğu yeniden tımar tevcih
edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1037

Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda otuz bin yüz akçe ze‘âmete
mutasarrıf olan Mehmed oğlu Darende Ahmet gelip kendisinin daha önce verilen
tımarların yanında ferhad adlı kişinin tımarının verilmesi üzere bazı kimselerin dahil
edilmemesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1038

Darende Ahmet gelip kendisine verilen aharları tımarının aharlar tarafından


istenmesi üzere aharların dahil ettirilmemesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1039

Darende Mahmut gelip kendisine Hasan çavuşun tımarlarının kendisine verilmesi


hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1040

Darende Mehmet çavuş gelip Ali nın tahvilinden tımar verilmediği Piyale Paşa
donanmadan tımar verirken mezkure düşenden verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1041

Mehmet oğlu Darende Ali gelip Sahak zade Ahmet in kendine ait akçelerinden ve
dizdarlıktan feragat etmesi halinde bunların Ali ye verilmesine dair yazılan hükümdür.

Hüküm: 1042

Cafer paşa, İbrahim, Ariş, Mustafa ve Semahi beyler beyi si Ferhat mektup
gönderip Darende Abdi için tımar tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.
56

Hüküm 1043

Darende Ahmet gelip kendi zam etlerinin noksan olduğunu revak kalesindeki
davarlar ile Perviz ve Cafer e ait tımarlardan feragat etmesi halinde kendisine verilmesine
dair yazılan hükümdür.

Hüküm: 1044

Ruha beyi mektup gönderip Ali çavuş için terakki verilmesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 1045

Darende Ahmet gelip kendisinin sefere gitmedi diye tımarının zayi olduğu
tımarının Sali ye verildiği ondan alınıp kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1046

Darende Osman gelip Mustafa adlı kişinin sefere gelmeyip tımarının mezkur kişiye
verilip Mustafa nın tasarrufuna mani olduğu mezbura dahl ettirilmemesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 1047

Sefer oğlu Darende Ahmet e düşenden tımar terakki edilmesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 1048

Darende Hüsrev gelip kendisine ait olan tımarlar ile istihkakların Perviz adlı kişi
tarafından alındığı Ferhat paşanın hak bunun olduğu pervizden alınmasını buna mükerrer
edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1049

Veziri azam ademlerinden ferruh gelip kendisine ait ola tımarlara ve zametlere
başkalarının karışması üzerine bu tımarlara mezburları dahil ettirilmemesi ve eğer
ettirilmiş ise mükerrer name kaydıyla alınıp ilgilye verilmesine dair Erzurum Bayburt ve
Tercan kadılıklarına yazılan hükümdür.

Hüküm: 1050

Darende Hüseyin e verilen tımarın kendisinin seferdeyken tımarlarına dahl


57

edilmesi hakkında yazılan emr-i şeriftir.

Hüküm: 1051

Bir sureti Ali bin Abdi gelip muharreme verilen tımardan berat ettirmişken
muharremin dahil olduğuna dair emr i şeriftir.

Hüküm: 1052

Hatvan beyinin mektup gönderip darende Mustafa ya tımarverilmesi hakkında


hazılan hükümdür.

Hüküm: 1053

Dadendegan-ı Kurt ve Mehmetin tımarlarına kimesnelerin dahil olduklarına dair


yazılan hükümdür.

Hüküm: 1054

Tamışvar beylerbeyinin mektup göndermesi üzerine darende El Ekberin zametinin


noksan olduğunu bunun tamamlanması hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1055

Niğde sancağında Darende İbrahim e tımar verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1056

Darende Şabana bin akçe verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1057

Darende Osman ın tımarından azıl edildiği tımarının Erzurum a tebdil edilmesine


dair yazılan hükümdür.

Hüküm: 1058

Divanı Hümayün katiplerinden Ali gelip daha önce kendisinin tımarında feregat
ettiğinden azl olduğunda tekrardan talebi üzerine kendi isteğiyle feragat etmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 1059

Darende Haydar sefere memur iken sefere varmayıp tımarının mahlul olduğundan
zikredilen tarihte tımarının verilmesine dair yazılan hükümdür.
58

Hüküm: 1060

Abdullah oğlu Darende Gürsel gelip kendisine ait tımar ve hisseler kendisine
verlmesi ve firar edenlerin tımarlarına dahl ettirilmememsi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1061

Darende Veli gelip Kendisine ait olan tımarların bir kısmının tezkiresi olmak
kaydıyla zikredilen tarihte tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1062

Şeyh Yusuf oğlu Darende Bayram a zikredilen tımarların tezkiresinin verildiği


Zikredilen tarihte bunların verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1063

Mahmut oğlu Darende Ahmet ‘e talebi üzere elinde tezkiresi olmak kaydı ile
zikredilen tarihte tımar tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1064

Rum beylerbeyi mektup gönderip Darende Mustafa ya tımar tevcih edilmesi


hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1065

Vezir İbrahim paşa mektup gönderip yemende mal defterdarı Mustafa ya tekrar
mal defterdarlığı hizmeti ettirilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm 1066

Vezir i azam ademlerinden Hasan gelip kendisine verilen tımarların kimseler


tarafından dahil olunduğundan dahil ettirilmemesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1067

Darende Mustafa ya verilen tımarlara önceki tımar sahibinin müdahale etmememsi


hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1068

Darende bayram gelip daha önce firar eden zevatlara ait tımarların kendisine tevcih
edilmiş iken daha sonra bunlar bu tımarların kendilerinin olduğunu bunları dahil
59

ettirilmememsi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1069

Vezir-i azam ademlerinden Darende Ahmet’e verilen tımarlara daha önceki


sahiplerinin müdahale etmeleri üzerine dahil ettirilmemesi hakkında yazılan mufassal
hükümdür.

Hüküm: 1070

Vezir i azam âdemlerinden Hüsam a ait tımarlara müdahale ettirilmemesi hakkında


yazılan hükümdür.

Hüküm: 1071

Darende Seyit Bedrettin gelip vakıf topraklarında ve kendi mülklerine yakın yerde
bulunan dolapları vakıf toprağına göndermesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1072

Bir sureti Darende Fahrettin e verilmiştir.

Hüküm: 1073

Darende Mehmet gelip kendisinin hakkı olan tımarlar ,çavuşlukve gediğini


kimesnelere verilmiştir bunların zabt ile mehmete verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1074

Abdullah oğlu derende Hüseyin gelip üzerlerinde tımar olup ölen ve firar eden
kimesneler hakkında vech i meşruh üzere mufassalan yazılan hükümdür.

Hüküm: 1075

Darende Mehmet adlı kişiye verilen tımarların mutekarrir edilmesi ve tımarına


müdahale ettirilmemesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1076

Darende Rıdvan a tımar verilmesi ve tımarına dahil edilmemesi hakkında yazıla


hükümdür.

Hüküm: 1077

Mustafa Paşa oğlu Darende Ömer dâme hasanuhû âdem gönderip kendisine verilen
60

terakkiler de müyesser olunamadan bunlara tasarruf edemediği bunların kayıdını


kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1078

Darende Sali gelip kendisine Mustafa tarafından verilmesi rağmen Hüseyin Bali
tarafında müdahale edildiği beraat inin kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1079

Haydar mektup gönderip kendisine verilen tımarlara aharların dahil olması üzere
zikredilen tımarın buna verilmesi hakkında yazıla hükümdür.

Hüküm: 1080

Darende Rüstem e tahvil mektubu mucibince elinde emir varsa verilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 1081

Hamza oğlu Darende Mustafa ya tımar tevcih edilmesi hakkında yazılan


hükümdür.

Hüküm: 1082

Kastamonu dan Veli mektup gönderip Darende Ömer e tımar verilmesi ve dahl
edilmemesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1083

Aynı hüküm Gül kadısına yazılmıştır.

Hüküm: 1084

Dergah-ı Muallam çavuşlarından Mustafa çavuş gelip Abdulgafur Bey oğlu


Mehmet ın tımarına dahil olduğundan bundan alınıp mezkura verilmesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 1085

Darende Dede ye bir miktar tınar tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1086

Darende Şaban gelip kendisine verilen tımarlara müdahale edildiği ve kendisine


61

yeniden verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1087

Ahmet oğlu Darende Hasan Ali gelip kendisine ait olan tımarların bir kısmının
başkalarına verildiği ve bunun kayıt altında olduğu ve kendisine verilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 1088

Darende Çerkez Mehmet gelip kendisine verilen tımarların aharlar tarafından


tasarruf edildiği ve tasarrufuna mani edildiği hüküm üstüne hüküm verilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 1089

Darende Bali gelip kendisine ait olan tımarların kendisine verilmesi hakkında
yazılan hükümdür.

Hüküm: 1090

Darende Hasan gelip kendisine verilen tımarların aharlar tarafından tasarruf


edildiği ve tasarrufuna mani edildiği hüküm üstüne hüküm verilmesi hakkında yazılan
hükümdür.

Hüküm: 1091

Darende Hasan gelip kendisinin Rum defterdarının oğlu olduğunu babasına ait
tımarların ahara verildiği bunların kendisine verilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1092

Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından Hasan Çavuş’un oğlu kendisine daha önce


verilen tımarların yanında Mehmet çavuşun oğlu kendi hakkından feragat etmesi halinde
kendisine tevcih edilmesi hakkında yazılan hükümdür.

Hüküm: 1093

Halep beylerbeyine: Ahmet’in 5000 den tımarının 200 arttırılması hakkında


hüküm.

Hüküm: 1094

Kıbrıs beylerbeyine: Abdullah oğlu Piyalenin Kıbrıs’a alınan iki bölük askerinin
62

bedelini ödenmesi hakkında.

Hüküm: 1095

Kıbrıs beylerbeyine: Katrinde tımarı olan Abdullah oğlu Aydın’ın hizmetine


karşılık 1000 akçe tımarın arttırılması hakkında.

Hüküm: 1096

Konya, Beyşehir ve Karacaşehir kadılarına: Karaman defterdarı olan Mustafa’nın


Beyşehir de, Konya sancağında, Hacı yunusta, sultan sancağında buldakta kadimi
zeçmetlerinin başkaları tarafından zabt ettirilmesi hakkında.

Hüküm: 1097

Rum beylerbeyine: Çeri sürücüsü Halep muhafazasına gitmeden önce ki 2550


tımarına kimsenin dahi ettirilmemesine hakkında.

Hüküm: 1098

Rum beylerbeyine: Darende Hasanın hizmeti karşılığında Ahmet’e tımarın feregat


etmesi hakkında.

Hüküm: 1099

Rum beylerbeyine: Katip Mustafa’nın noksan olan tımarının Şirvan defterdarı


Ferhat bey’in oğlu Ömer’e bırakılması ve noksanın tamamlanması hakkında.

Hüküm: 1100

Katip Ahmet’e Yusuf ve Deli Hulvi’nin babaları Mahmut’un Ermenek ve seki


büölgelerinde tımarların kaydının üzerinde yapılması hakkında hüküm.

Hüküm: 1101

Erzurum beylerbeyine: Aydın oğlu Mustafa alamadığı 16650tmarın verilmesi


hakkında.

Hüküm 1102.

Erzurum beylerbeyine: Şirvan muhafazasında firar eden Hüseyin’in aliye verilip


tımarının Süleyman oğlu Mehmet’e verilmesi hakkında.

Hüküm: 1103
63

Erzurum beylerbeyine: Van gönüllülerinden Hamza’ya Kızılbaş muharebesinde


başarısından dolayı onyedibindokuyüz akçe verilmesi hakkında

Hüküm: 1104

Rum beylerbeyine: Amasya kadısı ve vilayet ağasına Gülabiye verilen


tımarın hakkı almada olan ve tasarruf eden Abdioğlu Hasan dan alınması hakkında

Hüküm: 1105

Kıbrıs beylerbeyine: Mustafa Reis’in tımarının 1200 arttırılmasına hakkında

Hüküm: 1106

Kıbrıs’ta bulunan beyler, kadılar ve kaptanlara: İngiliz elçisinin sunduğu maruzat


üzerine Kıbrıs’a gelen İngiliz gemilerinin levazımlarının verilmesi hakkında

Hüküm: 1107

“bir sureti”

Trablusşam beylerbeyine, beylerine, kadılarına ve reislerine yazılmıştır

Hüküm: 1108

Bir sureti trablusşam beylerbeyine ve kadılarına yazılmıştır

Hüküm: 1109

Bir sureti beylerbeyine ve kadısına

Hüküm: 1110

Bir sureti Anadolu kadısına ve kapudanına yazılmıştır

Hüküm: 1111

Bir sureti mora beyine yazılmıştır

Hüküm: 1112

Bir sureti ine beyi ve kadısına yazılmıştır

Hüküm: 1113

Bir sureti Şam beyi ve kadısına


64

Hüküm: 1114

Bir sureti İskenderiye beyi ve kadısına

Hüküm: 1115

Bir sureti İnebahtı beyi ve kadısına yazılmıştır

Hüküm: 1116

Anadolu beylerbeyine: Anadolu defterdarı Seyfullah’ın mazureti üzerine kusuru


yokken kethüdalığı alınan Pir kalem oğlu Ahmet’e geri verilmesi hakkında

Hüküm: 1117

Şam beylerbeyinde: Eski Şam beylerbeyi ve Halep beylerbeyi ve Şam


muhafazasında olan Ahmet ve eski Şam kadısı şimdi ki İstanbul kadısı mektup gönderip
Engüs ve Sefa kasabalarının mutasarrıfı olan Hacı Mehmet Çavuş’un Arap eşkıyası ve
kaçakları dolayısıyla bölgelerin kendi muhafazasına bırakılması bedeli olan 1500 akçe
ve 3000 kılıç tımarı verilmesi hakkında

Hüküm: 1118

Anadolu beylerbeyine: Ekmekçilerin başı olan Behram’ın göynük,Beypazarı ve


sivrihisardaki arpalıklarına karşılık aynı bedelde arpalık tahsisi edilmesi.

Hüküm: 1119

Anadolu beylerbeyine: Ekmekçilerin başı olan Behramın elinde giden


arpalıklarına karşılık mihaliç, akışpınar ve pazarbalıktan bedeline arpalık terhis edilmesi
hakkında

Hüküm: 1120

Erzurum beylerbeyine: Vezir-i azam emektarlarından olan Mehmet’in tımarı ve


sefere katılmayanların tımarlarının Mustafa çavuşa ve Ahmet’e verilmesi maruzatı
hakkında.

Hüküm: 1121

Erzurum beylerbeyine: Vezir-i azam emektarlarından Mustafa’nın Şirvan


muhafazasından firar edenlerin hala tımarlarından tasarruf ettikleri maruzatı hakkında.
65

Hüküm: 1122

Erzurum beylerbeyine: Vezir-i azam emektarlarından Abdullah oğlu Hüseyin


Şirvan muhafazasında firar eden Ömer’in alaybeyliği Ahmet’e verilmiş fakat Ömer
tasarruf etmeye devam etmiş ve Cafer ve Ali firar ettikleri halde tımarlarını verilmiş
bunların tasarruflarını mani olunması hakkında.

Hüküm: 1123

Erzurum beylerbeyine ve kadısına: Vezir-i azam adamlarından Abdullah oğlu


haremin zeametleri Harun ve Ali’ye taraflarından tasarruf edilmesine mani olunması
hakkında.

Hüküm: 1124

Çıldır beylerbeyine ve kadısına: tahtı kazasında mutasarrıf olan Şirvan da firar


ettiği için elinden alınmış olan bölgenin eskiden beri sahibi olduğunu söyleyen Osman’a
verilmesi hakkında.

Hüküm: 1125

Vezir Sinan Paşaya ve amid ve Siverek kadılarına: vezir-i azam adamlarından


olan piyale’nin eğrice ve söflen kazalarında zeametleri elinden alınana dilaver ve
ilyas’ın üzerinde alınması ve beratı üzerine kendisine olduğu hakkında.

Hüküm: 116

Vezir Sinan paşaya ve amid ve ruha kadılarına: Marmariste zeametleri tasarrufta


bulunan Yunus’un Şirvan’da firar eden Yunus’a feragat ettiği yerlerin verilmesi ve
korunması hakkında.

Hüküm: 1127

Vezir Sinan paşaya, amid, Harput, Siverek ve çöngüş kadılarına: müteferrika


Zeynel Kethüda Erzzük’te zeameti olan Şirvan da firar edenlerin elinde bulunması
maruzatı hakkında.

Hüküm 1128.

Vezir Sinan paşa’ya Diyarbakır da olan kadılara: Mustafa ve Baki ve adı geçen
beylerin Şirvan da alınan tımarların yerine firar edenlerin tımarlarını verilmesi
hakkında.
66

Hüküm: 1129

Vezir Sinan Paşa ya: Kasım ve Musa himayesinde altında olan Abdülkadir oğlu
Hüseyin’in firar eden beylerinin verilen zeametlerinden Şirvan da verilen hissesine zabt
ettirilmesi hakkında.

Hüküm: 1130

Karaman beylerbeyine ve defterdarına: Trabzon sancağında zeametinde azl


olunan Ahmet’e Karaman mukatasından verilmesi hakkında.

Hüküm: 1131

Erzurum beyler beyine: Dergah-ı muallama yeniçerilerinden Mehmet’e firar edip


azledilen beylerin tımarlarının verilmesi hakkında.

Hüküm: 1132

Erzurum beylerbeyine: İbrahim Karahisar şarki sancağına onikibin akçe ile Kevah
alaybeyi firar ettikten sonra zeametleri başka beylerin eline ve firar edenlerin gelip
zeametlerinin kadimi olduğunun bildirilmesi maruzatı hakkında.

Hüküm: 1133

(….) kadısına: Defterdar haslarından olan Bezar-ı Şarabdar kasabasının


İbrahim’e verilmesi hakkında.

Hüküm: 1134

Şam beylerbeyine ve kadısına: Dimeşk kalesi cebeci başlarından olan Hüseyin


önceki cebeci başı olan Ahmet’in elinde kaç para olup olmadığı hakkında.

Hüküm: 1135

Rum beylerbeyine: Şam beylerbeyinin mektubu üzerine Rum’da zeameti olan


İsmail Çavuş’a 1500 akçe verilmesi hakkında.

Hüküm: 1136

Anadolu beylerbeyine: İskenderoğlu Ali’nin Anadoluda ki yirminbin akçe


tımarının arttırılması hakkında.
67

Hüküm: 1137

Şam beylerbeyine: Engüs ve Saka kasabalarının mutasarrıfı olan Hacı Mehmet


Çavuş’a arap eşkıyası ve kaçaklarından dolayı bölgelerin kendi muhafazasına
bırakılması ve bedeli olan bin beşyüz akçe ve üçbin kılıç tımarı verilmesi hakkında.

Hüküm: 1138

Dulkadir beylerbeyine: hassa kapucularından olan İsmail, babasına garındaşına


sefere çıkması sebebiyle verilen kars nahiyesi tımarın kendisine verilmesi hakkında.

Hüküm: 1139

Bursa kadısına: Bursa da ki Sivas Camii İmamı haca gidince yerine geçen kara
Hayreddin fesad ve kabahatin olduğu nu bildirilmesi ve ayan ve eşrafın buna
katılmaması hakkında

Hüküm: 1140

Bağdat beylerbeyine: Hile de sancak beyi olan Ferhad’a fesad eden Yusuf’a
tahülünden verilmesi hakkında.

Hüküm: 1141

Anadolu beylerbeyine: İlyas oğlu Recep’e Mehmet’in vefatı üzerine verilen


karabulak kasabasının tasarruf ettirilmesi hakkında.

Hüküm: 1142

Diyarbakır defterdarına: Diyarbakı atlılarından günlük on akçe ulufesi olan


timur’a hizmeti karşılığında hakkının verilmesi hakkında.

Hüküm: 1143

Bağdat beylerbeyine: Tımışvar beylerbeyisi ıtcıydar yaradır diye İsa oğlu


Osman’a gedik verilmesi hakkında.

Hüküm: 1144

Anadolu beylerbeyine: Halep sancağında29.000 akçe zeameti olan Yahya’nın


yoldaşlık ettiği Basra beylerbeyinin arz ettiği yararı olduğu ve 20.0000 akçe tevcih
olunması hakkında.
68

Hüküm: 1145

Dulkadir beylerbeyine: Malatya sancağı samsad nahiyesinde karabaş karyesinde


3954 akçe tımarı babası olup Arz-ı Han muharebesinde şehit olduktan sonra Serdar-ı
Ekrem tarafından verilen kendi tahvilinin muhafazası hakkında.

4.2. METNİN TRANSKRİPSİYONU

Hüküm: 856
Zülkadriye beğlerbeğine hüküm ki:
Dârende Hasan Bey Malatya sancağında 8000 timârdan ma‘zûl olup livâ-i
mezbûrda Erguvan nâhiyesinde Narman nâm karye ve gayrîden üç bin dört yüz timâr
Şehrülfakrî tahvîlinden 986 Recebinin birinci gününden buna tevcîh edilmesi içün
mektûbu virüp inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki vech-i meşrûh üzre târih-i mezbûrdan
eline tahvîl mektûbu virüp timârından ma‘zûl olmuş değil ise târih-i mezbûrdan buna
tevcîh edesin.

Hüküm: 857
Mısr-ı Emsâr hâssına hüküm ki:
Cebecibaşı tezkire gönderüp hâssa (…) üçüncü bölükde yevmî iki akçesi olan
Kemal oğlu dârende Abdi içün Hacc-ı şerîfe icâzet ricâ etmeğin emr virilmişdir.

Hüküm: 858
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Şehzâde hazretlerinin lalası Mustafa âdem gönderüp müşârun-ileyhin lâlalığı sene
992 Recebinin on ikinci gününde kendüye tevcîh olunup hâsları bularak olmasın ricâ
etmeğin târih-i mezbûrdan icmâllü hâssların tevcîh içün gelince virilmişdir.

Hüküm: 859

Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:


Dergâh-ı mu‘allam kapucularından dârende Sefer gelüp mukaddemâ İmâmkulu
muhârebesinden nâşî mektûb yoldaşlığında bulunmağla Demürkapu’da beş bin akçe ve
Halîfe-i Nasrânî muhârebesinde yoldâşlıkda bulunmağla Demürkapu’da beş bin akçe
ziyâde virilmeyüp emler müyesser olmadıysa zâyi‘ olduğun bildürüp kaydından virilmek
ricâ etmeğin buyurdum ki göresin müyesser olmayup zâyi‘ olmuş ise düşenden on bin
69

akçe terkîni tevcîh edesin.

Sayfa 221
Hüküm: 860
Karaman beğlerbeğisine hüküm k:
Oğlum Mehmed tâle ma‘âliyehû lala-yı Mustafa dâme hasanuhû mühürlü tezkire
gönderüp Beğşehri sancağında Gürcü nâhiyesinde Emsâr nâm karye ve gayrîden yirmi üç
bin dokuz yüz doksan dokuz akçe ze‘âmeti sâbıkâ Lala Cafer’e noksânı içün virilüp sonra
yeniden yerlerin ferâgat edüp berât eyleyüp ze‘âmeti mezbûra atîk ve cedîd defterlerde
lalanın sâhibleri ecânibden olmayup tahrîr-i cedîdde dahi muttasıl ze‘âmeti yazılup
mezbûra tevcîh olunup berât edüp tasarruf etmeğin sâbıkâ lalalık ile lalalık sâhibleri deyü
dahl hakkı değildir mezbûra mukarrer olmak ricâsını arz etmeğin buyurdum ki atîk ve
cedîd defterlerde icmâllü lalalık hâslarından defter edüp berâtı mûcebince tasarruf
etdüresin deyü hükm yazılmışdır.

Hüküm: 861
Cezâyir beğlerbeğine hüküm ki:
Üsküdâr kâdîsı mektûb gönderüp Kocaeli sancağında Merkeli? nâhiyesinde altıyüz
akçe yazar Mirâbâ Yusuf’un üzerinde iken tasarruf olunan berâtı Mahmud’un eline?
bunun elliyedür deyü tasarruf edüp ba‘dehû Emin Hızır oğlu dârende Durmuş’a virilüp
berât itdürmüş iken mezbûr Mahmud Yusuf nâmlu tereke tedârük edüp berâtı âna virüp
merâsim eylediği timâr-ı mezbûru (…) eyledi deyü emr virüp sefer olmuş ise şer‘le da‘vet
olmuş iken dahi firâr eden (…) Mahmud tasarruf eder seksen târihinden bu âna gelince
ândan gayri kimse tasarruf etmemişdir Yusuf (…) sene-i sâbıkada sâir tarîkiyle görülen
halâs olduğu şehâdet eyledükleri ecilden Durmuş’a mukarrer olmak emr edüp buyurdum
ki mezbûra timâr-ı mezbûru emrim üzre mukarrer eyleyesin.

Hüküm: 862
Vezîr Sinan Paşa’ya hüküm ki:
Zülkadriye beğlerbeğisi mektûb gönderüp Siverek sancağında Sahrâbî?
nâhiyesinde Mervânî nâm karye ve gayrîden yedi bin timârı olan dârende Hüsrev Çavuş
cümle şark seferinde hidmetlerde iken mîr-i mîrân-ı sâbık zâbit Yunus (…) ekl eyledi
deyü timârı İsmail nâm kimesneye virüp hak eylediğin bildürmeğin bilâ sebeb alınan
timârı mukarrer olmak emr edüp buyurdum ki mezkûrun bilâ sebeb alınan timârın
70

mukarred edüp tasarruf etdüresin.

Sayfa 222
Hüküm: 863
(…) sancağının beği Hüseyin Beğ hâlâ hakkında karîn-i inâyetim zuhûra getürüp
sene 93 Şa‘bânının yirmisi gününden mutasarrıf olduğun hâsslar bedeli ile Raznuk?
sancağı sana tevcîh olmuşdur buyurdum ki vardukda hıfz u hirâsette olup âdemler
gönderüp berâtını tasrîh etdüresin.

Hüküm: 864
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Sinan oğlu dârende Durmuş gelüp Tırhala sancağında üç binden ma‘zûl olduğun
bildürüp Anadolu’ya tebdîli ricâ etmeğin beğler beğisinden kaydın getürdükden sonra
elinden giden yerlere tevcîh edesin deyü hükm virilmişdir.

Hüküm: 865
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
İsmail oğlu dârende Bayram gelüp Erzurum sancağında bir mâh Suğla nâhiyesinde
16200 akçe timâra Şirvan muhâfazasına me’mûr iken varmayup firâr eden halk?
tahvîlinden âhara virilüp ba‘dehû ol dahi fevt olmağın timâr-ı mezbûr buna virilüp timâr-ı
mezbûr ile Demürkapu seferin seferleyüp edâ-i hidmet edüp ba‘dehû halk fevt olmağın
Erzurum’da timârının bir mikdârı oğullarına ve bir mikdârı âhara virilüp tasarrufuna
mâni‘ oldukların bildürüp mezbûr kapular seferi ibtidâsından intihâsına değin vâki‘ olan
alay neferleri ol hidmetlerinde gereği gibi hidmet ve yoldâşlıkda bulunduğun bildürüp ve
yoklamalarda mevâcibleri olup hak kendünün olduğunu bildürüp inâyet ricâ eyledi.

Hüküm: 866
Rûm beğlerbeğisine ki:
(…) kâdîsı mektûb gönderüp Canik sancağında dört bin sekiz yüz akçe timâr ile
sâbıkâ Samsun dizdârı olan dârende Mahmûd’a ferâgat etdürilüp buyurdum ki vech-i
meşrûh üzre ise mezkûr Ferhad’ın üzerinde ise (…).

Sayfa 223
Hüküm: 867
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mustafa gelüp Karahisâr-ı Şarkî alaybeğisi olup ve livâ-i mezbûrda
71

ze‘âmete mutasarrıf olup ve berâtı mûcebince 1500 akçe noksânı olup ve livâ-i mezbûrda
(…) nâhiyesinde Yoros-ı Bâlâ nâm karye ve gayrîden ( ) akçe timâra mutasarrıf Yusuf
ve Mustafa nâm kimesneler Şirvan seferine varmağın timârları mahlûl oldukda bunlara
tevcîh olunup berât edüp lâkin Demürkapu’da virilen terakkîleri fürû-nihâde olmağla zikr
olunan timârın 3084 akçe hissesi ifrâz olup mahlûl kalmağın hâlâ perâkende noksânıyçün
ricâ etmeğin vech-i meşrûh üzre mahlûl olup noksânı var ise tafsîlü’l-hâl edesin deyü
meşrût-ı kâmile üzre hükm viresin.

Hüküm: 868
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Hacı Ali gelüp Hamid sancağında Yalvaç nâhiyesinde Bayraklı nâm karye
ve gayrîden 3000 akçe timâr ile Eğirdir kal‘ası kethüdâsı iken kendü hevâsında hürdür
deyü Mahmud nâm kimesne kethüdâlığı mezbûre berât verdükde dahl edüp ba‘dehû buna
mukarrer olup üzerinde iken mezbûr Mahmud fevt olumağla babası Yunus nâm kimesne
kethüdâlığın alup kabûl eyledüğin bildirilüp inâyet ricâ etmek mukarrer olmak içün emr
yazılmışdır.

Hüküm: 869
Rûm beğlerbeğine ve Tokat ve (…) ve Niksar ve Ladik kâdîlarına hüküm ki:
Dârende Nasûh Çelebi zikr olunan kâdîlıklarda timâra mutasarrıf olan Bali ve
Yunus fevt oldukları (…) vefâtları târihlerinden buna vermesi ve Mehmed ve Sefer dahi
me’mûr oldukları sefere tekmîl ve muhâfazada olmamağla bunların timârları dahi buna
tevcîh olunup (…) biz dahi alduk ve bu sûret dahi beğlerbeğimiz icâzetiyle kaldık ve
mezkûr dahl edüp tasarruflarına mâni‘ oldukların bildürüp vefâtları târihinden ve diğer
lüzûm-ı berâtıyla vefâtları târihinden virildüği mukayyed ise dahl edüp ve mezbûrun
mecd-i vüs‘a dahi beğlerbeğisi icâretiyle kaldık ve sefere varduk deyü sefere gelmemişler
iken dahl ederler ise emr viresin buna tasarruf etdüresin deyü hükm yazılmışdır.

Hüküm: 870
Anadohlu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Durmuş gelüp Tırhala’da üç bin akçe timârdan mahrûm olup Anadolu’ya
tebdîl ricâ etmeğin Anadolu’da bin iki yüz akçe ziyâdesiyle timâr tevcîh içün şürût-ı
kâmile üzre hükm virilmişdir.
72

Sayfa 224
Hüküm: 871
Rûm beğlerbeğine hüküm ki:
Mustafa oğlu dârende Ahmed gelüp mukaddemâ yarârlığın arz olmağın ibtidâdan
üç bin timâra virilen hükm müyesser olmamağın ve hâlâ Sivas sancağında Budaközü
nâhiyesinde Tambasatlu nâm karye ve gayrîden üç bin timârı olup İdris seferden
geldikden sonra ihtiyârıyla berâtın virmişdir deyü kendüye virilmek ricâ etmeğin ol hükm
alınup buyurdum ki göresin şartıyla ferâgat ederse üzerinde iken tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 872
Şâm beğlerbeğine hüküm ki:
Sâbıkâ Şâm beğlerbeğisi mektûb gönderüp Şâm sancağında timârı olan dârende
Muhsin içün berâtdur deyü bildürmeğin bin iki yüz akçe terakkîye emr yazıldı.

Hüküm: 873
Rûm beğlerbeğine hüküm ki:
Dârende Ahmed gelüp mukaddemâ Amasya sancağında üç bin akçe timâra
mutasarrıfiken mukaddemâ vâki‘ olan Halkulvâd seferine irişmemeğle timârı âhara
virildükde timâr âhar ferde müteveccih deyü kayd olunmağla timâr müyesser olmayup
lâkin elinde olan berât sahîh kendü berâtı olduğuna iştibâh olmayup yoluyla timâra duhûl
eyledüğüne livâ-i mezbûrun zu‘amâ ve sipâhiler dokuz nefer kimesneler şehâdet
eyledüklerin Amasya sancakbeğisi arz eyledükde elinden timârına bedel kadîmden
virilmeğin emr virilmek ve Amasya sancağında Geldiklan nâhiyesinde Elikler nâm karye
ve gayrîden üç bin akçe timâra mutasarrıf olan Ali Demürkapu seferine varmağın timârı
mahlûl olduğun istimâ‘la i‘lâm eyledükde 990 Ramazânı’nın on dördüncü gününden
buna olunan tezkire ve Eylül tezkiresi ol zamândan berü berât olmağla südde-i
sa‘âdetüme geldükde berât olmak müyesser olmaduğunu bildürüp hâlâ berât olmak
bâbında inâyet ricâ etmeğin ol emr alınup buyurdum ki vech-i meşrûh üzre ol mikdâr
timârdan ma‘zûl ise ve sâir mezbûr mezkûra virilüp tezkire virilüp fermân olmağla berât
olmuş değil ise tezkiresi mûcebince târih-i mezbûrdan tevcîh edilüp tezkiresi…

[Üzeri çizilmiş ve numaralanmamış]


73

Sayfa 225
Hüküm: 874
Vezîr Sinan Paşa’ya hüküm ki:

Ve Harburut kâdîsına hüküm ki Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda


Kürdemlik nâm karye ve gayrîden on bir bin akçe timâra mutasarrıf olan dârende Bayezid
gelüp bundan akdem akçe timâr-ı mezbûra sabıkâ mutasarrıf olan Süleyman ve Mahmud
ve Mustafa nâm kimesneler Şirvân muhâfazasına me’mûrlar iken firâr eyledüklerinden
timârlarını müşârun ileyhe vezîr-i a‘zam-ı mezkûr bâ-berât tevcîh etmeğle bu timâr
bizüm kadîmden timârlarımızdur deyü dahl eyledüklerini bildürmeğin min ba‘d dahl
itdürülmeye deyü hükm yazılmışdır yirmi beş Şa‘bânında geçirdüği kayd üzerine tafsîlen
yazılmışdır.

Hüküm: 875
Bir sûreti
Müşârun ileyhe ve Amid kâdîsına hüküm ki:
Dârende Bilal gelüp taht-ı kazânda Sadi nâm karye ve gayrîden altı bin akçe timâra
mutasarrıf olup sâbıkâ timâr-ı mezbûra mutasarrıf olan Mahmud Şirvân muhâfazasına
me’mûr iken firâr etmeğle timârı vezîr-i a‘zam tarafından buna tevcîh olunmağın mezkûr
Mahmud fevt olmağla timârı Hasan ve Süleylan nâm kimesnelere virilmeğle tasarrufuna
mâni‘ olur ise min ba‘d dahl etdürilmeye deyü emr yazılmışdır kayd-ı sâbık gibi.

Hüküm: 876
Bir sûreti
Erzurum beğlerbeğisine Harburut kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda Şebek nâm karye ve gayrîden on
sekiz bin akçe timâra mutasarrıf olan dârende Murad gelüp bundan akdem akçe sâlyânesi
timâr-ı mezbûra mutasarrıf olan Mehmed ve dîğer Mehmed ve Hüseyin nâm kimesneler
Şirvân muhâfazasına me’mûrlar iken firâr eyledüklerinde timârların müşârun ileyhe
vezîr-i a‘zam-ı mezkûr Murad’a virilüp kadîmden Mehmed mutasarrıf olduğu on bir bin
akçe timârın âhara ferâgat edüp ve dîğer Mehmed dahi fevt oldukda timârı üzerinde değil
iken mahlûldür deyü Dergâh-ı âlî çâvuşlarından Osman Çâvuş alup ve merkûm Hüseyin
dahi kadîmden timârımdur deyü tasarrufuna mâni‘ olurlar imiş min ba‘d dahl
eylemeyeler deyü emr yazılmışdır. Kayd-ı sâbık mûcbince.
74

Hüküm: 877
Yemen’de gönüllüler ağası Behram’a hüküm ki:
Hınıs beğlerbeğisi Mustafa dâme ikbâluhû mektûb gönderüp senün içün yarâr olup
vâki‘ olan timârına âhar yolda selef etmişdir deyü ümerâ-i Habeş’den Osman’ın sancağı
sana virilmek ricâ etmeğin sonra mezîd-i inâyetim zuhûra getürüp sene 992 Şa‘bân’ın
yirminci gününden sana ihsân olunmuşdur te’hîr ve tevakkuf etmeyüp vilâyet-i mezbûre
beğlerbeğisi vech-i münâsibi gördüğü üzre gitmeğin hıfz u hirâset olasın.

Sayfa 226
İçil sancağının müceddeden tahrîr olunan tefterlerinin beyâz ve tashîhinde
hidmetde bulunanlara terfîh-i ahkâm-ı şerîfe virilmişdir

Alınup Beğşehri’nde mahlûlüne virildi. Fî 23 R sene 913

Sultânönü ve gayrî
Ze‘âmeti be-nâm-ı Kâtib Mehmed ve kâtibân-ı Defter-i Hâkânî
Terakkî
üç bin

Kıbrıs ve İçil
Ze‘âmeti Mahmud Çâvuş dergâh-ı âhî
Terakkî
Üç bin

Birecik
Ze‘âmeti Kâtib Hasan 20000
Terakkî
İki bin

Beğşehri
Ze‘âmeti be-nâm-ı Kâtib Hasan
Terakkî
İki bin
75

Alınup mahlûle virildi.


Fî 5 Ra sene 96
İçil
Derviş 6000

Mezbûr
Mehmed
6500

Akşehir
Bu dahi
6000

Alınup paşaya kaydlar virildi


Fî 11 N sene 18
Vize
Rüstem
15000

Ta‘yîn olunanlardan mâ‘adâsına bin beşyüz akçe terfîh-i i‘lâm-ı şerîfe yazıldı.

Hüküm: 878
Haleb beğlerbeğisine hüküm ki:
Südde-i sa‘âdetüme mektûb gönderüp Kilis sancağında ze‘âmete mutasarrıf olan
dârende Mehmed içün yarârdur deyü bildürmeğin bin üç yüz akçe terfîh hükm-i şerîf
yazılmışdır.

Hüküm: 879
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Hamza gelüp Saruhan sancağında timârı olduğun bildürüp inâyet ricâ
etmeğin bin iki yüz akçe terfîh içün emr yazılmışdır.
76

Sayfa 227
Hüküm: 880
Bağdad beğlerbeğisine hüküm ki:
Nimetullah oğlu dârende Mehmed Cum‘a gelüp Bağdad’da gönüllü gedüği ricâ
etmeğin düşenden virilmek emr edüp buyurdum ki Bağdad’da gönüllü gedüği tevcîh
eyleyesin.

Hüküm: 881
Karaman muharririne hüküm ki:
Ergili kâdîsı mektûb gönderüp dârendegân Emrullah ve İsmihan meclis-i şer‘a
gelüp Yakub Şeyhler nâm karyede vâki‘ zâviyenin zâviyedârları olup gediği nâmı üzre
Yakub Şeyh zâviyesinin vakfı olup vakfı defter-i atîkde mestûr iken hîn-i tahrîrde karye-i
mezbûrede zâviye[si] mevcûd ve mükemmeldür karyeye dahi mu‘âf toprağıdur deyü
timâra virüp zâviyede hidmet edenler dahi mu‘âflar iken (…) fi’l-vâki‘ dahi mevcûddur
verese-i mezbûra sahîh ve mücedded nicedür deyü arz eyledi deyü emr-i şerîf virildükde
mahal-i berâtımın emri varup görüldükde elviye mevcûd olup ânda dahi me’mûra virilüp
emri tasarruf edüp mahsûlü âyende ve revendeye sarf olup tashîh ve (…) idüği i‘lâm
edecek suâl olunup üç evdür (…) dahi ancak yedi sekiz neferdür deyü haber virmeğin
buyurdum ki defter-i atîk kayd-ı kadîmi sahîh vakf olup ol mikdâr keyl üzre mu‘âf
olup şer‘-î mâni‘ bu ise virilmeyüp değil ise cedîden dahi kayd edesin.

Hüküm: 882
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çâvuşlarından Hasan Çavuş’un oğlu dârende Mehmed gelüp
Sığla sancağında 9991 akçe timâra mutasarrıf olup mukaddemâ mezîd-i inâyetimden 992
Muharreminin evâilinde bin iki yüz terfîh ve sene-i mezbûre Rebî‘u’l-âhirinin evâsıtında
bin dört yüz terfîh ve bir def‘a dahi târih-i mezbûrda bin beş yüz terfîh ve Van
beğlerbeğisi Hüsrev yarârlığı arz etmeğin 990 Ramazânının evâilinde bin akçe terfîh ve
Rûha Beği Mehmed mektûbu mûcebince 990 Zi’l-ka‘desinin evâhirinde bin akçe terfîh
ve Karlıili Beği Ali yarârlğı arz etmeğin sene-i mezbûrede Zi’l-hiccesinin evâilinde bin
akçe terfîh-i ahkâm virilüp müyesser olmayup ve Saruhan sancağında Mağnisa
nâhiyesinde Burunvîran nâm karye ve gayrîden dokuz bin hisse timâr babası Hasan
Çâvuş ferâgat etdüğin bildürüp terfîh içün tâlibi olmağın altı kıt‘a terfîh gelmeğin alınup
buyurdum ki göresin zikr olunan hisseden müşârun ileyhe sahîh berâtın virüp ferâgat
77

edüp müstakil kılıç değil ise terfîh içün tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 883
Bağdad beğlerbeğisine hüküm ki:
Hılle beği Me’mûn âdem gönderüp mukaddemâ vâki‘ olan Şoşter ve Dispol
seferinde senün mühürlü defter gelüp yoldâşlığı arz olundukda otuz bin fermân olunup
hükmün ihrâc etmeyüp hâlâ taleb etmeğin buyurdum ki düşenden otuz bin ki sen tevcîh
edesin.

Sayfa 228
Hüküm: 884
Bağdad beğlerbeğisine hüküm ki:

Mühürlü defter gönderüp Haleb Beği Memun Bey içün Şoşter ve Dispol seferinde
küllî hidmet etmişdir ziyâde terakkîye arz etmeğin otuz bin akçe emr edüp buyurdum ki
düşenden tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 885
Ma‘arra kâdîsına [hüküm ki]:
Kazâ-i mezbûrda 6537 akçe (…) nâm karyede 5537 akçe hisse-i fâriğ Çerkes Ali’ye
ıydeyn tahvîlinden tevcîhiçün Nişâncı Paşa hazretelerine tevcîh olunmuşdur zabtı içün
hükm yazılmışdır.

Hüküm: 886
Alınup Canik’de mahlûle virilmişdir.
Fî selh-i Ş sene 92.
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende-i fermân Za‘îm Ferhad südde-i sa‘âdetime gelüp Çorum sancağında yirmi
beş bin akçe ze‘âmeti olup mukaddemâ muhârebelerde ve su geçitlerinden ziyâde
yoldâşlık etmişlerdir deyü Rûm Beği Budak dâme hasanuhû arz eylemeğin beş bin akçe
terakkîye düstûr-ı ekrem müşîr-i efham vezîr-i a‘zamım olan Osman Paşa edâmallâhu
te‘âlâ iclâlehû tarafından seferde emr-i şerîf virilü müyesser olmaduğu zâyi‘ olduğunu
bildürüp tekrâr kaydından virilmek bâbında inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki göresin
mukaddemâ virilen emr-i şerîf zâyı‘ olmak ile terakkî müyesser olmamış ise fermân-ı
sâbıkım üzre düşenden beş bin akçe terakkî tevcîh edüp tezkiresin viresin.
78

Hüküm: 887
Vezîr İbrahim Paşa’ya hüküm ki:
Medîne-i Münevvere’de re’îs-i polis olan Şeyh Burhan tezkire gönderüp Mısır’da
üç akçesi olan oğlum dâdende Mustafa içün terakkî ricâ etmeğin buyurdum ki üç akçe
terakkî tevcîh edüp dakîka fevt ederse tasarruf etdürmeyesin.

Hüküm: 888
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
Kars alaybeğisi mektûb gönderüp livâ-i mezbûrda ve nâhiyesinde İnciler? nâm
mezra‘ada iki bin hisse timârı olan Abdi yine livâ-i mezbûrda Sülüklü nâm mezra‘a ve
gayrîden iki bin hisse timârı olan Basri Şirvan muhâfazasına memurlar iken firâr
eylemişdir deyü timârları livâ-i mezbûrda timârı olan dârende Ali’nin noksânına bedeli
virilmek ricâsına arz etmeğin buyurdum ki göresin mezkûrların berâtı mûcebince noksânı
varise ve mezbûrlar firâr eylemişler ise kılıç ilhâkı lâzım gelmez ise noksânı alup tevcîh
edesin.

Sayfa 229
Hüküm: 889
Yevmü’l-isneyn fî Ca 2 sene 92.
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mustafa gelüp Sivas sancağında mukaddemâ olduğu ze‘âmetinin noksânı
olup ve livâ-i mezbûrda Sorkun nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden iki bin sekiz yüz
akçe timâr ve Demürkapu seferine me’mûr iken varmayan Hacı tahvîlinden mahlûl
olduklarına iki bin akçelik muhallefâtda bâkîsi buna noksânıyçün virilüp 90 Şa‘bânının
yirmi yedinci gününde mukaddemâ Rûm beğlerbeğisi Haydar dâme ikbâluhûya tahvîl
mektûbu virdüğini bildürmeğin buyurdum ki bundan mezkûrun noksânı varsa ve mezkûr
sefer-i mezbûra me’mûr iken varmayup ve ol vechile habs timârının ol mikdâr dahi âhara
virilüp bâkîsin târih-i mezbûrda buna tevcîh olunduğu elinde müşârun ileyhden tahvîl
mektûbu var ise tekrâr mezbûrâna tevcîh edesin.

Hüküm: 890
Şâm beğlerbeğisine ve kâdîsına hüküm ki:
Sâbıkâ Şâm beğlerbeğisi Hasan ile sâbıkâ kâdîsı Ahmed mektûb gönderüp Şâm
müderrislerinden dârende Mevlânâ Abdülhay içün salâh ve takvâ ile ma‘rûf salih ve
79

mütedeyyin iken ba‘zı kimesneler mücerred mutasarrıf olduğu cihâtını kendüye tevcîh
etdürmek içün hilâf-ı vâki‘ tasarruf (…) etmeğle cihâtı kendülere tevcîh etdürmeğle dahl
etmekden hâlî olmamağın bu bâbda hükm ricâsına arz etdükleri ecilden buyurdum ki
mâdâmki müşârun ileh mutasarrıf olduğu cihâtdur ba‘dehû gelüp vücûdu ve şer‘an azl
îcâb eder husûsu sâbit olmaya hissesi âhara arz etmeyüp ve şer‘an azl îcâb eder husûsu
yoğiken bir tarîkle berât-ı hümâyûnum ve yâhud emr-i şerîfim dahi ibrâz ederlerse amel
etmeyüp südde-i sa‘âdetüme arz eyleyesin.

Hüküm: 891
Beğşehir kâdîsına hüküm ki:
Beğşehir’de müteveffâ Süleyman Paşa ve oğlu Mehmed Bey Evkâfı mürtezikası
akçe gönderüp müteveffâ-yı müşârun ileyhin ümm-i veledi olan Mâhitâb nâm hâtunun
evkâf-ı mezbûreye aslâ alâkası yoğiken evkâf-ı mezbûrenin tevliyeti ve sâir noksanı
mahlûl oldukda murâd etdüği temessükün arz virüp berât etdürdükleri sebebden vakf
harâba müşrif olduğundan beheri ehl-i berât olup mürtezikaya dahl edüp bana mürâca‘at
etmeyen kimesneye hıfz etdürmem deyü te‘addîden hâlî olmamağın buyurdum ki şart-ı
vâkıf mûcebince amel edüp evkâfa alâkası olmayanları dahl etdürmeyesin arz olunduğu
gibi ise işlemeyenleri yazup arz eyleyesin.

Sayfa 230
Hüküm: 892
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
Birecik beği mektûb gönderüp Kars sancağında on dokuz bin akçe timârı olan
dârende Bali içün yarârdur deyü inâyet ricâ etmeğin bin akçe terakkîye hükm-i şerîf
yazılmışdır.

Hüküm: 893
Hasankeyf beğine ve dizdârına hüküm ki:
Dârende Tahir gelüp inâyet ricâ etmeğin Hanekin kal‘asında düşenden hisâr gedüği
virilmek içün emr yazılmışdır.

Hüküm: 894
Batum beğlerbeğisine hüküm ki:
Durmuş oğlu dârende Hüseyin gelüp Çıldır muhârebesinde yoldâşlık etmeğin
ibtidâdan üç bin akçe timâra emr buyurulup ba‘de’l-fevt fâriğ Abdurrahman tahvîlinden
80

Trabzon’da mahlûle virilüp mukaddem âhara virilmiş bulunmağla müyesser olmaduğun


ve livâ-i mezbûrda Hınıs nâhiyesinde Eğlence nâm karye ve gayrîden 3999 akçe timâra
Şirvan seferine varmayup yoklamada mevcûd olmayup firâr eden Bali ve Murabba ve
İbrahim tahvîllerinden tevcîh içün sâbıkâ mezbûr kuyûda Erzurum beğlerbeğisi olan
İbrahim tarafından sene 986 Şevvâlinin gurresinde tevcîh olunup tezkire virilüp berât
içün tezkiresin bâb-ı sa‘âdetüme getürüp ibtidâ hükmü zahrına emr olup lâkin defterde
defterdâr mührü olmamağın berât olmak müyesser olmaduğun bildürüp târih-i
mezbûrdan tevcîh olunup tasarruf etmek bâbında emr-i hümâyûnum ricâ etmeğin
mezkûrlar sahîh Şirvan muhâfazasına me’mûr olanlardan olup emrleri gitmiş değiller ise
vech-i meşrûh üzre müşârun ileyh tarafından elinde tezkiresi var ise târih-i mezbûrdan
elinde olan tezkire mûcebince tevcîh etdüresin tezkiersin viresin deyü hükm virilmişdir.

Hüküm: 895
Rûm beğlerbeğine hüküm ki:
Südde-i sa‘âdetime mektûb gönderüp Bozok sancağında 19666 akçe timârı olan
dârende Mehmed içün yarârdur deyü inâyet ricâsına arz etmeğin beğ-i mezbûre bir dâne
hükm yazılmışdır.

Sayfa 231
Hüküm: 896
Yevmü’l-erba‘â fî 13 N sene 992
Mısır’da vezîr İbrahim Paşa’ya ve Mısır kâdîsına hüküm ki:
Mektûb gönderüp Mısır’da mîr-âhûr-ı sânî olan dârende Hacı Ahmed mîr-âhûru
dîvân-ı Mısır’a gelüp bundan akdem Ahmed ve İskender nâm kimesneler kendünün
oğlunu katl etdüklerin arz etdükden sonra südde-i sa‘âdetüme gelüp mezbûra hilâf-ı vâki‘
ba‘zı nesneler isnâd etmeğle hakkında ba‘zı ahkâm-ı şerîfem olup lâkin kendüler sefere
gelmeyüp evâmir-i şerîfemi ol cânibe varan Dergâh-ı âlî çâvuşlarıyla gönderüp
te‘addîden hâli olmadukların bildürdüğün ecilden buyurdum ki mezbûrân Ahmed ve
İskender ol cânibe varup defterleriyle murâfa‘a olmayınca bu bâbda irsâl etdükleri
ahkâm-ı şerîfe da‘vâlarını istimâ‘ etmeğin defterleriyle ma‘an murâfa‘a olmalarına
havâle eyleyesin.
81

Hüküm: 897
Müşârun ileyhimâya hüküm ki:
Mektûb gönderüp Francelü’den Hristo Kolovento nâm beyzâde emr-i şerîfim ibrâz
edüp bilâhare mezbûrun kâimmakâmı olup İskenderiye’de konsolos olan dârende Pavlov
Maryani ref‘ olunup mezbûr Hristo Kolovento yerinde kâim ola deyü fermânım olup
lâkin mezbûr Pavlov Maryani bundan akdem konsolosluk kimesne dahl etmemek şartıyla
mezbûr Hristo Kolovento’dan satun aldım ve bu bâbda şer‘î temessüklerim var dediğin
temessüklerine nazar olunmağın fi’l-vâki‘ satun alduğu ve mezbûr Hristo Kolovento
vech-i meşrûh üzre sattım deyü i‘tirâf etdüği mestûr olduğundan gayri mezbûr beyzâde
hilâf-ı vâki‘ ihfâ etmeğle mezbûr Pavlov Maryani’nin ref‘ine emr-i şerîfim alup ve ol
cânibde olan umûmen tüccâr-ı müslimîn ve kefere-i mezbûr Pavlov Maryani dahi râzı
olmağın mâl-ı mîrîye dahi küllî nef‘ ve sa‘y vardır deyü haber virmişiken husûs-ı
kazıyyeleri şer‘le görülmek içün hükm ricâsına arz etdüğin ecilden buyurdum ki bu bâbda
muktezâ-yı şer‘-i kavîm ile inâyet olunup hilâf-ı [şer‘-i] şerîf kimesneye iş etdürmeyesin.

Sayfa 232
Hüküm: 898
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende İlyas gelüp Kastamonu sancağında mutasarrıf olduğu timârından üç yüz
elli akçe Mezarcık nâm karye-i vilâyeti müceddeden tahrîr olundukda mezkûra virilüp
defter-i icmâlde zikr-i âtîde mukayyed iken Abdullah nâm ma‘ahîye? dahi bundan sonra
tevcîh olunup defter-i icmâle ve berâtına kayd olunduğunu ve karye-i âlîden mezkûr
Abdullah’a virildüği mikdârca timârı noksan üzre kalduğunu bildürüp inâyet ricâ etdüğin
südde-i sa‘âdetümde olan defter-i cedîd-i hâkânîye mestûr olundukdan ikisine dahi kayd
olunmağın ve kadîmden bunun tasarrufunda olup berât etmiş bulunmağın defter sahîh
olmağın gerü buna mukarrer olup mezbûr Abdullah’a dahl ve ta‘arruz etdürmeyesin deyü
hükm yazılmışdır.

Hüküm: 899
Müşârun ileyhe hüküm ki:
Dârende Mehmed gelüp Daday nâhiyesinde dört bin dört yüz akçe timâra
mutasarrıf olan Kara Ali fevt olmağla timârını Receb nâm kimesne alup berât edüp sonra
rızâsıyla ferâgat etmeğin bu alup mutasarrıf iken Receb ve Hüsâm ve Piyâleler dahi
müteveffâ-yı mezbûr tahvîlinden almışızdır deyü red eyledükleri ve bu mukaddem
82

alduğun bildürmeğin mukaddem zabt etdürmek içün hükm-i şerîf yazılmışdır.

Hüküm: 900
Rodos beğine ve İstanköy kâdîsına ve Sarınca kal‘ası azablarına hüküm ki:
Kal‘a-i mezbûre azabları tarafından dârende-i Karaman Hüseyin oğlu Ahmed gelüp
bunların mn azillerini îcâb eder husûsları yoğiken mücerred celb-i ahz içün gedüğe
(…) olduğunu bildürüp inâyet ricâ etdükleri ecilden buyurdum ki vech-i meşrûh üzre
bunların azillerini îcâb eder husûsları yoğiken hisse ahz içün (…) gedüklerin (…)
olunmakdan hazer eyleyesin.

Sayfa 233
Hüküm: 901
Hanikin? kâdîsına hüküm ki:
Dârende Mahmud gelüp kazâ-i mezbûrda Kara Danişmend nâm kimesnenin ulemâ
ve sulehâya vakf eylediği esbâb ve mezra‘a ve bâğçe müteveffâ Muhyiddin tahvîlinden
buna tevcîh olunup berât etmiş iken âhar kimesneye dahi virilmeğe dahl olunduğun lâkin
bu fakîrü’l-hâl olmağın buna mukarrer olmasın emr edüp buyurdum ki buna mukarrer
edüp berâtı mûcebince buna zabt etdürüp âhardan kimesneye dahl etdürmeyesin.

Hüküm: 902
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çâvuşlarından dârende Halil Çâvuş gelüp Karesi sancağında
2000 ze‘âmete mutasarrıf olduğunu bildürüp terakkî ricâ etmeğin bin ikiyüz terakkî emr
yazılmışdır.

Alınup Karesi’de mahlûle virilmişdir.


Fî 17 N sene 92.
Müşârun ileyhe hüküm ki: Safed? beği mektûb gönderüp Kastamonu sancağında on
sekiz bin beş yüz otuz altı timârı olan dârende Halil içün yarârdur deyü bildürmeğin bin
beş yüz guruşa emr yazılmışdır.

Hüküm: 903
Trablusşâm muharririne hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çâvuşlarından dârende Ali Çâvuş gelüp Tırhala ve Semendire?
sancakların mutasarrıf olduğu ze‘âmetini berâtı mûcebince on ikibin akçe tasarrufâtı
olduğunu bildürüp Trablus ifrâzından noksânı bedeli virilmek ricâ etmeğin buyurdum ki
83

mezkûra hîn-i tevzî‘de zuhûr edüp havâss-ı hümâyûnuma bırakılan defter üzre noksânı
bedeli tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 904
Zülkadriye beğlerbeğine hüküm ki:
Dârende İskender gelüp Kars sancağında ve nâhiyesinde Selekin nâm mezra‘ada ve
gayrîden beş bin akçe timâra mutasarrıf olan müteveffâ Hasan tahvîlinden buna tevcîh
olunup berâtla tasarrufunda iken hâlâ Zülkadriye’nin dîvân kâtiblerinden Hüsâm nâm
kimesne müteveffâ-yı mezkûrun tahvîlinden karındaşım ( ) nâm kimesneye alıverdim
deyü tasarrufuna mâni‘ olmaduğunu bildürüp berâtı mûcebince tab‘ı bâbında ricâ
etmeğin hakk üzre görülmesiyçün hükm yazılmışdır.

Hüküm: 905
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Bali gelüp Erzurum’da dokuz bin beş yüz akçe timârı olup bahâsı mukâbili
bin beş yüz akçe terakkî virmesi emr edüp buyurdum ki mezbûra dokuz bin beş yüz akçe
viresin.

Sayfa 234
Hüküm: 906
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çâvuşlarından dârende Halil Çâvuş gelüp Kastamonu
sancağında 17537 timârdan ma‘zûl olup ve Karesi sancağında Edremid nâhiyesinde
Reşid Gürsakal nâm karye ve gayrîden 30000 ze‘âmete fâriğ Gürcü Perviz tahvîlinden
mahlûldür deyü kendüye virilmek bâbında inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki göresin
mezkûr ol mikdâr timârdan ma‘zûl ise ve zikr olunan ze‘âmeti mezkûrun üzerinde olup
berâtını virüp ferâğ ederse bin beşyüz akçe ziyâdesiyle tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 907
Müşârun ileyhe hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çâvuşlarından dârende Mahmud Çâvuş gelüp Kütahya ve Aydın
sancaklarında mutasarrıf olduğu ze‘âmetin berâtı mûcebince noksânı olduğunu bildürüp
ve Kütahya sancağında ve nâhiyesinde cemâ‘at be-dergâh ve gayrîden sekiz bin akçe
hisse timâr fâriğ Abdullah oğlu Hasan tahvîlinden mahlûldür deyü virilmek ricâ etmeğin
buyurdum ki göresin mutasarrıf olduğum timârın noksânı var ise ve timâr-ı mezkûr
84

üzerinde ise berâtını dahi ferağat ederse ve teslîm-i ilhakı lâzım gelmez ise noksânı
bedelini tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 908
Batun beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende İdris gelüp Trabzon sancağında üç bin akçe timâr ile bir-vechle dizdârı
olup berâtı zâyi‘ eyleyüp kaydından virilmek ricâ etmeğin buyurdum ki zikr olunan
dizdârlık üzerinde olan berâtı zâyi‘ etmiş ise kaydından viresin.

Hüküm: 909
Bağdad beğlerbeğisine hüküm ki:
Ali oğlu dârende Süleyman gelüp Hisâr? sancağında sekiz bin akçe timârı olduğunu
bildürüp inâyet ricâ etmeğin bin iki yüz akçe terakkîye emr yazıldı.

Hüküm: 910

Batum beğlerbeğisine hüküm ki:


Dârende Hasan gelüp Trabzon sancağında yedi bin akçe timârı olup inâyet ricâ
etmeğin bin iki yüz terakkîye emr yazıldı.

Hüküm: 911

Alınup Rûmili’ye virilmişdir.


Fî 7 N sene 92
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Abdullah oğlu dârende Mustafa gelüp mukaddemâ Haleb beğlerbeğisi yarârdur
deyü arz etmeğin Haleb’de ibtidâdan üç bin timâra virilen emr olunup Anadolu’ya tebdîl
olundu.
Sâbıkdan 9892

Sayfa 235

Hüküm: 912

Bağdad beğlerbeğisine [hüküm ki]:

Sâbıkâ Bağdad beğlerbeğisi olup hâlâ fermân olunan Süleyman Paşa gelüp bu
günki Amasya sancağında timâra mutasarrıf Fethullah oğlu dârende Hüseyin içün timârı
(…) kalîldür deyü bildürmeğin bin akçe terakkîsin yazup bin beşyüzdür sonradan
85

bildürmeyesin.

Hüküm: 913

Bir sûreti bu dahi müşârun ileyh Süleyman Paşa arzıyladır.

Müşârun ileyh arzıyla Bağdad’da timâra mutasarrıf olan Kuloğlu dârende Kasım’a
bin akçe terakkî yazıldı bin beşyüzdür.

Hüküm: 914

Rûm beğlebeğisine hüküm ki:

Ali oğlu dârende Hasan gelüp mukaddemâ Şirvan’da hidmet etmeğin Sorkun
alaybeğisi mühürlü defteriyle arz etmeğin üç bin timâra emr virilüp ve Sivas sancağında
ve nâhiyesinde Saruyar nâm karyeden 2200 timâra mutasarrıf Yâr Ahmed mezbûr kapuya
timârı sene 991 Şevvalinin gurresinden tahvîl mektûbu dahi kendüye virilüp ol tahvîl
mektûbu mûcebince ricâ etmeğin südde-i sa‘âdetimde olan muhâfaza defterlerine
mürâca‘at olundukda mezbûr mukayyed olmamağın emri vâr ise tahvîl mektûbu
mûcebince tevcîh edesin.

Hüküm: 915
Anadolu [beğlerbeğ]ine hüküm ki:
Dârende Murtezâ gelüp Hamid sancağında dört bin timârdan ma‘zûl olup ve
Kastamonu sancağında Araç nâhiyesinde Gurne nâm karye ve gayrîden on dört bin akçe
timâra mutasarrıf Rıdvan Demürkapu’ya varmayup Erzurum’a varup Rûmili’nde ze‘âmet
içün timâr-ı mezbûr Kalender’e virilüp mezbûr Kalender dahi Demürkapu’ya varmayup
timâr-ı mezbûrun dokuz bin akçeliği âhara virilüp beş bin akçeliği mahlûldür deyü ricâ
etmeğin buyurdum ki yoklama defterlerine mürâca‘at olundukda mezbûrlar mukayyed
olmamağın timâr-ı mezbûr vech-i meşrûh üzre mahlûl ise emrle kalmış değil ise mezbûra
tevcîh edesin.

Hüküm 916
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Abdullah oğlu dârende Handân gelüp mukaddemâ Demürkapu’ya gidüp hazîneye
hidmet etmeğle Çorum Beği İskender arz etmeğle Osman Paşa tarafından beş bin akçe
timâra emr virilüp ve Çorum sancağında İskilib nâhiyesinde Ağcasu nâm karye ve
gayrîden beş bin akçe timâra mutasarrıf olup sefer hidmetin edâ edüp gelüp timârından
86

ferâgat edüp elinde emri var ise ve timârından ferâgat ederse mezbûra tevcîh edesin.

Sayfa 236
Hüküm: 917
Rûm beğlerbeğine hüküm ki:
Abdullah oğlu dârende Ali gelüp mukaddemâ yarâr olmağla Demürkapu’ya gidüp
hazîneye hidmet etmeğin Çorum Beği İskender Bey defteriyle arz etmeğin üç bin timâra
emr virilüp müyesser olmayup ve yine livâ-i mezbûrda Osmancık nâhiyesinde Ardıç nâm
karye ve gayrîden üç bin timâra mutasarrıf Safa sene 990 Demürkapu’ya varmayup timârı
sene-i mezbûre Zi’l-ka‘desinin gurresinden tahvîl mektûbu ile kendüye virilüp ol tahvîl
mektûbu mûcebince ricâ etmeğin elinde emri var ise tahvîl mektûbu mûcebince tevcîh
edesin.

Hüküm: 918
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Kabalı Beği Ferhad mühürlü tezkire gönderüp Sivas sancağında ve
nâhiyesinde Emre nâm karye ve gayrîden 7720 timâra mutasarrf Rûm çâvuşlarından
Mehmed Çâvuş fevt olup timârı sene 991 Ramazânının 27. günü vefâtı târihinden oğlu
dârende Ömer’e virilmişiken Osman Paşa tarafından Kâtib Zülfikar’a dahi virilüp mezbûr
Kâtib Zülfikar ile müşârun ileyh önünde murâba‘a olundukda timâr-ı mezbûr âhara dahi
virilmiş ise amel olunup mezbûr Ömer’e virilüp vefâtı târihinden mukarrer olup
mukarrernâme virilüp mahlûl defterinde mezbûr Zülfikar’ın dahi vech-i meşrûh üzre
kayd olup Zülfikar’ın kaydı bozulup fasl olunmuş iken mezbûr defteri tekrâr beyâz
oldukda timâr-ı mezbûr Kâtib Zülfikar üzerinde görülen kayd sehven tekrâr beyâz olunup
timâr-ı mezbûr kâtib Zülfikar üzerine kayd olunduğun bildürüp hükm-i sâbık üzre timâr-ı
mezbûr oğlu merkûm Ömer’e mukarrer olup Kâtib Zülfikar’ın kaydı üzerine şerh
olmuşdur min ba‘d mezbûr Kâtib Zülfikar ve gayrîden dahl ve ta‘arruz olunmamak emr
edüp buyurdum ki sâbıkâ virilen mukarrernâme-i hümâyûnum üzre timâr-ı mezbûru
vefâtı târihinden müşârun ileyhin oğlu mezbûr Ömer’e mukarrer edüp berâtı mûcebince
kemâ-kân zabt ve tasarruf etdürüp mezbûr Kâtib Zülfikar’ı ve gayrî dahl u ta‘arruz
etdürmeyesin.
87

Hüküm: 919
Bir sûreti
Müşârun ileyh tezkiresi mûcebince timâr-ı mezbûr ile Gülnar nâhiyesine tâbi‘ Hisar
nâm karye ve gayrîden dört bin timâra mutasarrıf Yusuf fevt olup Osman Paşa tarafından
dârende Kâtib Zülfikar’a tevcîh olunup ba‘dehû mezbûr Kâtib Zülfikar ile kendüsü
Osman Paşa huzûrunda murâfa‘a olundukda timâr-ı mezbûr kendünün oğlu Ömer’e
mukarrer olup ve dört bin akçe hisse mîr-i mîrân ve gayrî tarafından âhara dahi virilmiş
ise amel olunmayup mezbûr Kâtib Zülfikar’a mukarrer olan el-ân yukaruda olan tafsîl
üzre Kâtib Zülfikar’a mukarrer emr yazıldı.

Hüküm: 920
Haleb beğlerbeğisine hüküm ki:
Defter-i hâkânî kâtiblerinden Ali dâme mecduhû tezkire gönderüp Haleb ve Uzeyr
sancaklarından timârı olan dârende Kâtib Lütfi içün cebel tevzî‘ ve taksîmde ziyâde
hidmet eyledüğin bildürmeğin iki bin terakkî ise erişüb buyurdum ki mezkûrun fermân
olunan iki bin değilse düşenden tevcîh edesin.

Sayfa 237
Hüküm: 921
Rûm beğlerbeğine hüküm ki:
Sâbıkâ Rûm beğlerbeğisi Haydar mektûb gönderüp Sivas sancağında ze‘âmete
mutasarrıf olup Dergâh-ı mu‘allâm müteferrikalarından olan dârende Hacı Dursun içün
mukaddemâ Şirvan seferinde yoldâşlık etmeğle beş bin terakkîye 986 Recebinin
evâilindedir def‘aten dahi bin akçe terakkîye seksen Zi’l-ka‘desinin evâhirinde evler
virilüp müyesser olmayup ve yine livâ-i mezbûrda ve nâhiyesinde Kur‘a-i Davarcık nâm
karye ve gayrîden ze‘âmete mutasarrıf 8398 akçe hissesinden ihtiyârıyla müşârun ileyhe
ferâgat etmişdir deyü terakkîler içün virilmek ricâsına arz etmeğin terakkîlerin alınup dört
bin akçelik üzre (…) buyurdum ki timâr-ı mezbûr merkûmun üzerinde olup noksânıyla
feragat ederse terakkîleri bedelinden bin beşyüz akçe ziyâde ile tevcîh edesin.

Hüküm: 922
Haleb beğlerbeğine ve kâdîsına ve (…) kâdîsına hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm müteferrikalarından Abdülaziz oğlu dârende Mehmed gelüp
Hama ve Haleb sancaklarında Rûh nâhiyesinde Seli nâm karye ve gayrîden 40139 akçe
88

ze‘âmete mutasarrıf olup mukaddemâ vilâyet-i mezbûra tahrîr olundukda kendüsü


Demürkapu’da olmağla vilâyet kâtibi (…) ba‘zı karye ve mezra‘alarını ifrâz edüp âhara
tevcîh eyleyüp ba‘dehû seferden gelüp vech-i meşrûh üzre ze‘âmetden ifrâz-ı
hümâyunumla noksânı mezîd olup tazallum edüp ifrâz olunan karye ve mezra‘aların nısfı
kendü kendüye tevcîh olunup müceddeden sonra virilüp lâkin Hama sancağı tahrîr
olunmağla berât etdürüp müyesser olmayup hâlâ tahvîl ve timârları mahlûllerinden alup
kabz eyledüğin bildürüp inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki müşârun ileyhin ze‘âmetinde
olan hakkı tevcîh edüp timârı ne mikdâr mahlûl ise kabz etmişler ise tezkiresi mûcebince
mutasarrıf olanlardan alıvirilüp âharı dahl etdürmeyesin.

Hüküm: 923

(çizik)
Timâr-ı Mustafa bin Ali Cebeli
Karye-i Cebeli Sahyun ve gayrihî.
5400.
(çizik)
Trablusşâm muharriri Mehmed mühürlü tezkire gönderüp mezbûrlar içün tahrîr
hidmetindedür deyü bildürüp bu sene sefere gelmedi deyü dirliklerine dahl olunmamak
bâbında inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki mezbûrlar tahrîr hidmetinde olup bu sene sefere
varmadılar deyü kimesneyi dahl etdürmeyesin deftere dahi ol vechile işâret eddüresin.
Cümle üç neferdir.

Sayfa 238
Hüküm 924
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mustafa gelüp bundan akdem dahi bin timâra mutasarrıf olup birkaç def‘a
kuyûda virilen terakkîleriyle on dört bin beşyüz akçe timâra müstahak olup ve Ayıntab
sancağında Pehlivançukuru nâm karye ve gayrîden 3000 bin akçe hisse sefere varmayan
Hızır tahvîlinden mahlûl olduğun Hacı Bekir’e virilüp berât etmeden fevt olup ve (…)
nâhiyesinde Aydıncık nâm karye ve gayrîden on bin akçe hisse merkûm Hacı Bekir’in
emukaddemâ üzerinde olmağla ma‘zûl olmağın ve nâhiye-i mezbûrde Karaçomak nâm
karye ve gayrîden on bin akçe hisse mutasarrıfı Hasan tahvîlinden Veli’ye virilüp ol dahi
berât etmeden fevt oldukda zikr olunan hisse timârlar mezkûrân Hacı Bekir ve Hasan
89

tahvîllerinden Vezîr-i a‘zam Osman Paşa tarafından Demürkapu’da buna ve dokuz yüz
seksen sekiz Ramazânı gurresinde buna tevcîh olunup eline tahvîl hükmü virilüp berât
almadan Rus muhârebesinde zâyi‘ olduğun Kefe’de terrâr kaydından hükm yazılup ol
dahi kendüye vâsıl olmadan zâyi‘ olduğun bildürüp tekrâr kaydından virilmek ricâ
eyledüğin tekrâr kaydından virilmeğe hükm yazılmışdır.

Hüküm: 925
Rûm beğlerbeğine hüküm ki:
Rûm Nâzırı Seydi Ahmed mektûb gönderüp Sivas sancağında Sorkun nâhiyesinde
Karaoluk nâm karye ve gayrîden üç bin akçe timâra mutasarrıf olan dârende Kâtib Nebi
içün mâl-ı mîrîde hidmet eyledi deyü bildürmeğin bin iki yüz akçe terakkîye hükm
yazılmışdır.

Hüküm: 926
Sinan Paşa’ya hüküm ki:
Rûha beği mektûb gönderüp Dergâh-ı âlî müteferrikalarından dârende Zeynel
kethüdâ içün Herat sancağında mutasarrıf olduğu ze‘âmetin hayli noksânı olduğu yine
Herat sancağında Olabad nâhiyesinde Irâkî nâm karye ve gayrîden dört bin iki yüz akçe
timâra mutasarrıf olan Mustafa oğlu Halil ve yine livâ-i mezbûrda Abutami nâhiyesinde
Harek nâm karye ve gayrîden üç bin yüz akçe timâra mutasarrıf olan Yusuf oğlu Hüseyin
mukaddemâ Şirvan muhâfazasına me’mûrlar iken firâr etmeğle dokuz yüz seksen altı
târihinde Mehmed nâm kimesneye virilüp ol dahi berât etmeden âhara tevcîh olunup
mahlûldür deyü noksânı içün kendüye virilmek bâbında inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki
göresin mezkûrun berâtı mûcebince noksânı var ise ve timâr-ı mezbûr vech-i meşrûh üzre
mahlûl ise hükm değil ise noksânı içün tevcîh edüp tezkiresin viresin.

Hüküm: 927
Şemahi beğlerbeğisine hüküm ki:
Ağtaş sancağı beği Şemseddin Beğ mektûb gönderüp Dağıstan’dan Haçmaz’a tâbi‘
Kut ve Mazati nam karyeler mukaddemâ südde-i sa‘âdetümde emr-i şerîfim ile berü 3
arpalık kendüye tevcîh olunmuş iken mîr-i mîrân-ı sâbık âhara dahi virüp tasarrufuna
mâni‘ olduğun bildürüp mukaddemâ virilen emr-i şerîfim mûcebince zabt içün emr-i
şerîfim ricâsına arz eylemeğin buyurdum ki göresin arz olunduğu üzre zikr olunan
karyeler müşârun ileyhe tevcîh olunmuş iken mîr-i mîrân-ı sâbık zabt etdürmeyüp
90

tasarrufuna mâni‘ olmuş ise mukaddemâ virilen emr-i şerîfim mûcebince mîr-i müşârun
ileyhe zabt ve tasarruf etdüresin deyü hükm yazılmışdır.

Sayfa 239
Hüküm: 928
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Hasan oğlu dârende-i fermân-ı hümâyûn Ali gelüp Konya sancağında üç bin altmış
bir akçelik timârdan ma‘zûl olduğun bildürüp kaydı Anadolu’ya tebdîl olunmak bâbında
inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki göresin mezkûr livâ-i mezbûrdan ol mikdâr timârdan
min ba‘d ile ma‘zûllerden değil ise beğlerbeğiden kaydın getürdükden sonra tebeddüli bir
timâr tevcîh edüp tezkiresin vire[sin].

Hüküm: 929
Diyârbekr eyâletiyle vezîrim olan Sinan Paşa ve Siverek kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam çâvuşbaşıları olup Dergâh-ı mu‘allâm çâvuşlarından olan dârende
Mustafa Çâvuş gelüp taht-ı kazânda altmış bin akçe ze‘âmete mutasarrıf olduğun bundan
akdem akçe ze‘âmet-i mezbûreye mutasarrıf olan Geylâni ve Süleyman mezbûr
Süleyman berât eyledükden sonra Diyârbekir beğlerbeğisi olan Derviş Paşa Diyârbekir
çâvuşluk vermeğin sonra fevt olup mahlûldür deyü sâbıkâ İsmail nâm kimesne alup
defter etdürmesi hükm yazılmışdır.

Fî 25 Ş
Kayd-ı sâbık.

Hüküm: 930
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
Arabgir beği mektûb gönderüp Malatya sancağında ( ) nâhiyesinde (…) nâm
karye ve gayrîden iki bin akçe timâr Şirvan muhâfazasına gelmeyen Emir tahvîlinden
mahlûl olup Veli nâm karye ve gayrîden berât edüp fevt olup timârı Mahmud nâm
kimesneye ber-vech-i tahmîn virilmiş iken üç bin akçeliği içün kılıç olup berât
müyesser olmamağla mahlûl olup Abdullah oğlu dârende mezbûr içün berât olup Gönen
muhârebesinde gereği gibi hidmet etmişdir deyü inâyet ricâ olunup ümerâdan üç bin
timâra emr virmeyüp timâr-ı mezbûr mahlûldür deyü virilmek ricâsına arz etmeğin ol
hükm alup buyurdum ki timâr-ı mezbûr vech-i meşrûh üzre bi’l-fi‘l mahlûl ise mezbûra
tevcîh edesin.
91

Fî 27 Şa‘bân sene [99]2.

Hüküm: 931
Erzurum beğlerbeğisine hüküm [ki]:
Kefe beğlerbeğisi İbrahim dâme ikbâluhû mektûb gönderüp Karahisâr-ı Şarkî
sancağında Satılmış nâhiyesinde Savan nâm karye ve gayrîde on beş bin akçe timârı olan
dârende Mehmed içün yarârdur bildürmeğin bin iki yüz akçe terakkîye emr virildi.

Sayfa 240
Hüküm: 932
Yevmü’l-erba‘a
Fî 29 Ş 92.
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden dârende Derviş gelüp Erzurum sancağında on bin
timârdan ma‘zûl olup berâtın zâyi‘ eyledüği Varinhan? muhârebesinde yoldâşlık etdükde
üç bin akçe ve Sanioğlu? muhârebesinde iki bin akçe ve Kızılcak ve Küre
muhârebelerinde iki biner akçe ve Halkulvâd muhârebesinde iki biner akçe ve İmamkulu
muhârebesinde yoldâşlık etmeğin iki bin akçe terakkîye müşârun ileyh tarafından
noksânı yerine virilüp müyesser olmaduğunu ve Bayburd sancağında ve nâhiyesinde
Cümle Baki karye ve gayrîden on iki bin beş yüz akçe timâr Şirvan muhâfazasından firâr
edüp Ahmed ve Faruk nâm karye ve gayrîden iki bin altı yüz akçe hisse muhâfaza-i
mezbûreden firâr eden Za‘îm Ali tahvîllerinden mukaddemâ Şirvan defterdârı Mahmud
dâme uluvvuhû ber-vech-i arpalık âhara virilüp berât etmeden Kızılbaş’a giriftâr olup
mahlûl olup ve Erzurum sancağında Dinar nâm karye ve gayrîden beş bin akçe hisse
müteveffâ (…) tahvîlinden mahlûldür deyü tâlib oldukda müşârun ileyh 91 Saferinün
evâilinde beş kıt‘a terakkîlerin alup tevcîh olunmak içün hükmü virilüp lâkin müşârun
ileyh defterdâr berât etdürmemeğle kaydı olmayup ve zikr olunan hükümdür müşârun
ileyhin tahvîlinden virildüği zikr olmamağla timâr-ı mezbûr ile husûs-ı mezkûra berâtı
olmaduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin ol emr içün buyurdum ki şer‘le ve zikr olunan
timâr vech-i meşrûh üzre mahlûl olup iki kılıç bir olmak lâzım gelmez ise târih-i
mezbûrda tevcîh eyleyesin.
92

Hüküm: 933
Rûm beğlerbeğine hüküm ki:
Darendegân-ı Sivas ahâlîsi muhzır gönderüp ânda olan yasâkcılar fukarâya küllî
zulm ve dîyk olduğunu bildürüp ref‘ olunmak içün yeniçerilerim ağası mektûb virmeğin
buyurdum ki ânda olan yasâkcıları südde-i sa‘âdetüme gönderesin ve min ba‘d timârı var
ise dahl etdürmeyesin.

Hüküm: 934
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Çalabverdi oğlu dârende Mehmed gelüp yarâr olup sancağı üzerinde olan
Mehmedîhan? muhârebesinde yoldâşlıkda bulunmayup vezîr-i a‘zam cânibinde
ibtidâdan üç bin timâra virilen emr-i şerîf alınup Karahisâr-ı Şarkî sancağında Beylan?
nâhiyesinde İnkisân-ı Sânî karye ve gayrîden üç bin akçe timâr Şirvan muhâfazasında
iken icâzetsiz Gence ve Berdağ’dan firâr eden Acem tahvîlinden mahlûl olduğundan
buna virilüp tezkire virilüp zâyi‘ olmağın tekrâr cedîden 88 Muharreminin gurresinde
tekâr sâbıkâ Erzurum beğlerbeğisi İbrahim dâme ikbâluhû tezkire virdüğin bildürmeğin
buyurdum ki göresin vech-i meşrûh üzre timâr-ı mezbûr târih-i mezbûrda virilen tezkiresi
var ise târih-i mezbûrdan tevcîh edesin.

Sayfa 241
Hüküm: 935
Anadolu beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Dârende Bali gelüp Kastamonu sancağında Sinop nâhiyesinde Karlı nâm karye ve
gayrîden 2100 akçe timâr ber-vech-i iştirâk Hasan ve Hüseyin nâm karyeler taht-ı
tasarrufunda iken karyeyi Hüseyin ihtiyârıyla hissesinden karındaşı Hasan’a ferâgat edüp
ba‘dehû karyeyi Hüseyin firâr etmeyüp timârını (…) Vezîr-i a‘zam Osman Paşa
tarafından buna tevcîh olunduğunda hükm-i şerîf tevcîh edüp berât-ı hümâyûnum
virilmek ricâ etmeğin elinde olan emr-i şerîf sehven tevcîh olunmuşdur deyü ol emr
mûcebince berâtı olmak müyesser olmamağın sancağı beği Veli mektûb gönderüp timâr-ı
mezbûr emr-i şerîfim üzre karye-i mezbûre müteveffâ Hasan tahvîlinden mezkûr Bali’ye
virilüp hakkı olmaduğı tahakkuk etmeğin şimdiden yedine tezkire virüp buyurdum ki arz
olunduğu üzre timâr-ı mezbûr müteveffâ Hasan tahvîlinden buna ve timâr kaydı tevcîh
edüp birikdüresin.
93

Hüküm: 936
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mehmed gelüp Karahisâr-ı Şarkî sancağında Satılmış nâhiyesinde
Matvan? nâm karye ve gayrîden 4700 akçe timârı olup ibtidâsından inhâsına değin Şirvan
muhâfazasında olup vefât etdi deyü timârı alınup âhara virildüğin bildürmeğin buyurdum
ki göresin mezkûrun mücedded timârı ol vechile alınup azli îcâb eder âhar husûs yoğise
mukarrer edesin.

Hüküm: 937
Bağdad beğlerbeğisine hüküm ki:
Mektûb gönderüp mukaddemâ Hılle sancağında ze‘âmete mutasarrıf olan
Abdülhadi içün bir vechile yarâr olmağla Basra’ya tâbi‘ (…) ze‘âmeti virildükde
ze‘âmeti ihtiyârıyla karındaşı dârende Arslan’a ferağat edüp yedinde bize ihrâc edüp
berât etmek içün Basra beğlerinden Budak nâm kimesneye virilmeğle mezbûr Budak
virile kendü nâmına berât eylemişdir deyü mukarrer olmak ricâsına arz etmeğin
buyurdum ki mezkûrun ze‘âmeti (…) etmiş ise mukarrer edüp zabt etdüresin.

Hüküm: 938
Amasya beğine ve Zeytun kâdîsına hüküm ki:
Sen ki kâdîsın mektûb gönderüp kazâ-i mezbûrda vâki‘ vakfiye ile kal‘asının
dizdârı olan Mehmed içün dâima âhar sancakda ol kal‘ada mu‘attal ise mukayyed
olmaduğundan mâ‘adâ kal‘a erenleri ile zindegâne olmayup dizdârlığı kal‘a-i mezbûr
kethüdâlığından mukarrer olan dârende Hüseyin içün ve muhassılı hazîne amelesinde
hükmler vardur deyü virilmek ricâsına arz olunduğu ecilden buyurdum ki (…) edüp
göresin arz olunduğu üzre mezkûr kal‘a (…) mukayyed olup (…) vukû‘u üzre arz edesin.

Sayfa 242
Hüküm: 939
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çâvuşlarından dârende Cafer Çavuş gelüp bundan akdem
Karahisâr-ı Şarkî sancağında Yemişlü nâhiyesinde Horgi nâm karye ve gayrîden yirmi
bin sekiz yüz dokuz akçe ze‘âmet Kutbeddin köyünden ve Şirvan muhâfazasına me’mûr
iken südde-i sa‘âdetüm çavuşlarından müteveffâ Mecid köyünden ve livâ-i mezbûrda ve
nâhiyesinde on bir bin altıyüz seksen dört akçe muhâfazaya varmayan mezbûr Kutbeddin
94

tahvîlinden ve Suşehri nâhiyesinde Yukarudolu nâm karye ve gayrîden altı bin yüz akçe
hisse müteveffâ Murad tahvîlinden ve Ferik nâhiyesinden Hamzaşeyn nâm karye ve
gayrîden iki bin akçe hisse firâr eden Hüseyin ve Akşehir nâhiyesinde Görmelü nâm
karye ve gayrîden iki bin yüz on akçe firâr eyleyen Şah Unsur ve Koylur Hisar
nâhiyesinde Olaca? nâm karye ve gayrîden bin üçyüz akçe Gence’den firâr eden
Süleyman dâye-i mezbûrdan bin ikiyüz akçe hisse firâr eden Sadi ve Akşehir nâhiyesinde
(…) nâm karye ve gayrîden iki bin yüz altmış iki akçe hisse müteveffâ Mustafa
tahvîlinden âhara virilüp ol dahi firâr eden iki yüz (…) yirmi dokuz bin iki yüz altmış iki
on akçelik üzre tevcîh olunup berât etdürüp tasarrufunda iken yine ol firâr eden
kimesneler yer Kars ve Tiflis kal‘ası ta‘mîrleri içün üçer altun virüp günâhımız afv
olunmuşdur deyü mukaddemâ serdâr olan Mustafa bu makûlelerin binde üçer altunların
alunup timârları mukarrer eyleyüp hâlâ vezîrim Osman Paşa’ya dahi mevâkibleri ânda
mevcûd olanla tevcîh edüp hidmet edesin deyü gönderüp müşârun ileyh dahi müstahak
olanlara tevcîh edüp ânlar dahi berât edüp ol timâr mukarrer olmak emri ile serhadde
hidmet eylemişlerdir (…) pâye-i serîr-i i‘lâya arz olundukda bu senenin timârı
mahsûlüyle timârları müyesser olmak emrim olmuşdur buyurdum ki fermânım
mûcebince bu senenin mahsûlü ile mezbûr timârları buna mukarrer ile müşârun ileyhe
mûcebince zabt ve tasarruf etdüresin.

Hüküm: 940
(…) kâdîsına hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm müteferrikalarından dârende Ali gelüp müteveffâ Faik Paşa
evlâdından olup taht-ı kazânda vâki‘ evkâfının nezâreti evvelce meşrût olmak ile buna
virilüp berât edüp Hamza nâm kimesneyi kâimmakâm nasb edüp hidmet edüp kendünün
İstanbul’da alâkası olmağın teahhur etmeğle mezbûr Memi dahi tasarrufunda olmak ile
mahlûldür deyü Mehmed nâm kimesne (…) iken alup berât etdürüp tasarrufuna mâni‘
olduğun birdürmeğin şart-ı vâkıf üzre görülüp mukarrer olup berâtı mûcebince tasarruf
etdürilmek içün emr-i şerîf yazılmışdır.

Hüküm: 941
Şâm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından dârende Ali Çavuş kal‘asında me’mûr iken sefere
gelmedi deyü timârı alınduğın bildürüp (…) getürüp bunun sefere me’mûr olduğu timârı
alınup âhara virilmiş ise gedüğüne mukarrer olmak içün (…) etmiş iken.
95

Hüküm: 942
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Osman gelüp mukaddemâ yirmi sekiz akçe ile Diyârbekir
mürtezikalarında iken berâtın arz etdükde Diyârbekir’den sülüsân üzre 18666 akçe timâra
virilen hükm alınup Anadolu tertîb olunup sefere alınup Ankara’da mahlûle virilüp
müyesser olmaduğu ve Ankara sancağında Murtazââbad nâhiyesinde Kemer nâm karye
ve gayrîden 8000 akçe timâr şark seferine varup icrâ-yı hidmet edüp geldikden sonra fevt
olan Burak tahvîlden mahlûl olmağın ol hükm dahi alup 983 Cemâziye’l-âhirinin?
evvelinin evâhirinde kendüye virilmek içün virilen emr-i şerîf zâyi‘ olmuşdur deyü tekrâr
kaydından virilmeğin buyurdum ki göresin mezkûr şark seferi hidmetin icrâ edüp gelüp
evvelâ fevt olup timârı mahlûl ise ve berât müyesser olmayup hâlî olmuş ise târih-i
mezbûrdan (…).

Sayfa 243
Hüküm: 943
Haleb beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mehmed gelüp Haleb sancağında Münbic nâhiyesinde Serahsi nâm karye
ve gayrîden 10203 timâra mutasarrıf olup Şirvan muhâfazasında bile olup ve doksan iki
târihinde vâki‘ olan Tatar muhârebesinde bile olmağla sene-i mezbûrda vâki‘ olan sefer-i
hümâyûnuma gelmedi deyü timârına dahl olunmak üzre emr-i şerîf ricâ etmeğin
buyurdum ki fi’l-vâki‘ Demürkapu’da bile olup Şirvan muhâfazasında olup avdet edüp
geldükde Tatar muhârebesinde kalmğla sene-i mezbûrede sefere iktidârı olmadı ise sene-i
mezbûrede sefere gelmedi deyü timârına dahl etdürmeyesin.

Hüküm: 944
Müşârun ileyhe hüküm ki:
Dârende Mehmed gelüp Haleb sancağında Münbic nâhiyesinde Serahsi nâm karye
ve gayrîden 12003 timârı olup Haleb çavuşlarından Mustafa Gence ve Berdağ’dan firâr
etmeğin timâr ve çavuşluk buna tevcîh olunup lâkin senin cânibinde olan defterde
mukayyed olmaduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki senin cânibinde olan
deftere dahi mahallinde kayd etdüresin.
96

Hüküm: 945
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm müteferrikalarından dârende Mehmed gelüp mukaddemâ sipahi
oğlanlarım zümresinden iken ulûfe bedeli ze‘âmeti ve terfîhleri üçer bin akçe ze‘âmete
mutasarrıf iken Erzurum sancağında Kozan nâhiyesinde Selanik nâm karyeden on bin
akçe (…) Ahmed ve Galib ağnâm-ı Tercan’dan on iki bin hisse müteveffâ Şaban ve
Tercan-ı Ulya nâhiyesinden Tekrîm? nâm karyeden dört bin akç hisse müteveffâ Mustafa
ve (…) bolu nâhiyesinde Gez nâm karye ve gayrîden dört bin altı yüz akçe hisse
müteveffâ Hasan tahvîlinden mahlûl oldukda Erzurum tezkirecisine virilüp ol dahi fevt
olmağla buna tevcîh olmağın berât etdürdükden sonra Güney Erzincan nâhiyesinde Bey
nâm karyeden yirmi bin akçe ze‘âmeti olan Hüseyin Şirvan muhâfazasında iken Şahoğlu
muhârebesinden firâr edüp Kiğı nâm mahallde fevt olmağla müteveffâ Ali’ye virilüp
berât eyledükden sonra ferâgat edüp Mehmed oğlu Receb’e virüp onun ulûfe bedeli
müyesser olmayup sülüsân üzre bunun terakkîleriyçün virilmek içün müceddeden
mutasarrıf olduğu Başbeğler nâm karyeden yirmi bin akçe hisse ifrâz olunup kendüsü
Şirvan’da olmağla hilâfına berât olunmağın ve zikr olunan karyeler dahi berâtı
mûcebince yazılmağın berâtında olmağın ibtidâ-i berâtda yazılup sehven sonra ihrâc
eyledüği berâtda olup muahhar berâtında yazılduğın bildürüp berâtları mûcebince
noksânıyçün tashîh olunup virilmek ricâ etmeğin buyurdum ki müşârun ileyhin noksânı
olan zikr olunan kurâdan arz-ı ibtidâdan timârâtında yazılup muahhar berâtında
yazılmışsa tekrâr tezkiresin tashîh eyleyesin.

Sayfa 244
Hüküm: 946
Erzurum beğlerbeğisine ve kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda Şirvan nâm karye ve gayrîden on
üç bin akçe timâra mutasarrıf olan Murad oğlu dârende Budak gelüp bundan akdem ilh.
timâr-ı mezbûra sâbıkâ mutasarrıf olan Mervan’a Şirvan muhâfazasında me’mûr iken
emr-i şerîfe itâ‘at etmeyüp firâr etmeğin timârı mahlûl olmağla mezbûra müşârun ileyh
vezîr-i a‘zam tarafından tevcîh olunup lâkin mezbûr Mervan benim kadîmden timârımdur
deyü dahl edermiş buyurdum ki mezbûr Mervan’a min ba‘d dahl ve ta‘arruz
etdürmeyesin tahvîline düşmüş nesnesin almış ise bî-kusûr alıviresin ve elinde bir tarîkle
mukarrernâmesi olup berât dahi almış ise berâtına ve mukarrenâmesine amel
97

eylemeyesin.
Ber-mûceb-i kayd-ı sâbık.
Fî 25 Şa‘bân sene 2

Hüküm: 947
Bir sûreti
Müşârun ileyhimâya hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda İskenderiye nâm karye ve gayrîden
yirmi bir bin akçe ze‘âmete mutasarrıf olan dârende Hüseyin gelüp bundan akdem ilh.
ze‘âmet-i mezbûre mutasarrıf olan Davud Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr
etmeğle timârı âhar kimesne[ye] virilüp ol dahi Berdağ’dan firâr edüp timârı mahlûl
olmağın mezbûr Hüseyin’e müşârun ileyh vezîr-i a‘zam tarafından tevcîh olunup lâkin
Davud tahvîlinden el-ân kimesne bu timâr sana dahi virilmişdir deyü tasarrufuna mâni‘
olduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki min ba‘d dahl etdürmeyesin.

Hüküm: 948
Bir sûreti
Erzurum beğlerbeğisine ve Erzincan kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden taht-ı kazânda (…) nâm karye ve gayrîden yirmi bin
akçe mutasarrıf olan İbrahim oğlu dârende Mehmed gelüp bundan akdem ilh. sâbıkâ
ze‘âmet-i mezbûre on beş bin beş yüz seksen yedi akçelik üzre mutasarrıf olup Erzurum
çavuşları kethüdâsı olan Çalabverdi Şirvan muhâfazasında iken Şâhoğlu geldükde
mezbûr firâr edüp timârı âhara virilüp ol dahi firâr etmeğle mezkûr Mehmed’e müşârun
ileyh vezîr-i a‘zam tarafından yirmi bin akçelik üzerinden tevcîh olunup tasarrufunda
iken mezbûrân Çalabverdi ve ânın üzerinde dahl eyledüklerini bildürüp hükm-i
hümâyûnum ricâ etmeğin buyurdum ki mezbûrları min ba‘d dahl etdürmeyesin.
Kayd-ı sâbık.
Fi 25 Ş.

Hüküm: 949
Bir sûreti
Erzurum beğlerbeğisine ve Erzincan kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda Rûmeğrek nâm karye ve gayrîden
beş bin yüz akçe timâra mutasarrıf olan dârende Veli gelüp bundan akdem ilh. sâbıkâ
98

timâr-ı mezbûrdan dört bin altı yüz akçe hisse timâra mutasarrıf olan Tahir fevt oldukda
timârı müşârun ileyhe vezîr-i a‘zam tarafından vefâtı târihinden mezkûr Veli’ye virilüp
âhar kimesne dahi müteveffâ-yı merkûmun üzerinde beğlerbeğisi tarafından almağla
benim târih mukaddemdür deyü defter eylemiş ve dokuz yüz akçe hisse timârı olan
Şehsuvar dahi Şirvan muhâfazasında iken firâr etmeğle buna virilmiş birisin dahl
etdürmeyesin deyü emr yazılmışdır.
Kayd[-ı sabık]
Fî 25.

Hüküm: 950
Bir sûreti
Diyârbekir eyâleti vezîri olan Sinan Paşa’ya hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup Dergâh-ı âlî çavuşlarından olan Darende Polad
Çavuş zîde kadruhû gelüp taht-ı kazânda Zarik nâm karye ve gayrîden yirmi bin iki yüz
akçe ze‘âmete mutasarrıf olduğun bundan akdem ze‘âmet-i mezbûreye mutasarrıf olan
Hüseyin Şirvan’a me’mûr iken kaldığı kırk nefer kimesne muhâfazaya alıkomuş iken
sâbıkâ Diyârbekir beğlerbeğisi olan Derviş dâme ikbâluhû kabûl etmeyüp Şirvan
muhâfazasına me’mûr oldukda firâr eyleyüp ba‘dehû fevt olup âhar kimesne mahlûlden
alup ol dahi müteveffâ-yı mezbûrun oğullarına hilâf-ı kânun icmâllü ze‘âmeti iken
ferâgat etmeğle tasarrufuna mâni‘ olurmuş ve iki bin timârı olan Maksud üç bin timârı
olan İlyas ve iki bin timârı olan İbrahim ve üç bin timârı olan Halil ve üç bin timârı olan
(…) Çelebizâde sekiz bin timârı olan Mehmed bin Piri firâr eyleyüp kadîmden
timârlarımızdur deyü dahl ederlermiş min ba‘d etdürmeyesin deyü emr yazılmışdır.

Sayfa 245
Hüküm: 951
Aydıncık kâdîsına hüküm ki:
Dârende Abdülmuhsin gelüp berâtla mutasarrıf olduğu (…) baba mezra‘asına
Umran nâm kimesne gelüp zikr olunan mezra‘a sülahâya meşrûtdur kadîmden babam
tasarruf edegelmişdir hâlâ fevt olmağla ben tasarruf ederim ben senden müstahakk[ım
deyü] bunun tasarrufuna mâni‘ olduğun bildürüp ikisinin dahi ahvâli görülüp mezra‘a-i
mezbûre müstahakkına tevcîh olunmak bâbında hükm-i şerîfim ricâ etmeğin buyurdum
ki mezkûrların ahvâllerini tefahhus edüp dahi mezra‘a-i mezbûreyi müstahakkına tevcîh
eyleyüp arz eyleyesin.
99

Hüküm: 952
Yevmü’l-hamîs.
Fî selh-i Ş 92.
Şâm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dîvân-ı hümâyûnum kâtibleri şâkirdlerinden dârende Mehmed gelüp Şâm
sancağında beş bin yedi yüz akçe timâra mutasarrıf Mustafa tahvîlinden mahlûl oldukda
mezbûr mahal buna düşüp berât etdürüp âhar kimesne sana dahi müteveffâ-yı mezkûr
tahvîlinden virilmişdir elinde berâtı yoğiken dahl edüp tasarrufuna mâni‘ olduğun
bildürmeğin buyurdum ki göresin timâr-ı mezbûr vech-i meşrûh üzre buna düşüp berât
etdürüp mezbûrun elinde berâtı yoğiken ol vechile tasarrufuna mâni‘ olursa buna
mukarrer etdürüp tasarruf etdüresin.

Hüküm: 953
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Mehmed oğlu dârende Halil gelüp Karahisâr-ı Şarki sancağında Milan nâhiyesinde
Bayraklu nâm karye ve gayrîden bin akçe hisse Şirvan muhâfazasına varmayup (…)
nâhiye-i mezbûrede Tamlu nâm karye ve gayrîden bin akçe hisse muhâfaza-i mezbûreye
varmayan semeni tahvîllerinden bir zâttan âhara virilüp ol dahi icâzetsiz firâr etmeğle
bunun noksânıycün virilüp ve yine livâ-i mezbûrda Borlu? nâhiyesinde Tamlu nâm karye
ve gayrîden üç yüz akçe hisse Gence ve Berdağ’dan firâr eden Mehmed ve Budak
nâhiyesinde Gögeçalilü nâm karye ve gayrîden bin üç yüz akçe hisse muhâfazadan firâr
eden Mehmed tahvîlinden âhara virilüp ol dahi icâzetsiz firâr etmeğin tekrâr terakkiyçün
mezbûr karye livâ-i mezbûrda Ahyar nâhiyesinde bin altı yüz elli akçe timâr müteveffâ
Mustafa olup ve Kestel? nâhiyesinde Mora nâm karye ve gayrîden iki bin sekiz yüz akçe
Gence ve Berdağ’dan toplar ve alay bayrakların çeküp firâr eden Kasap Ali ve Hilal
nâhiyesinden Divalu nâm karye ve gayrîden iki yüz elli akçe hisse firâr eden Hüdaverdi
ve Mehmed tahvîllerinden sefere varmayup ol dahi icâzetsiz gittiği mezkûr iken
Şirvan’da buna virilüp tasarruf etmek istedükde ol firâr edenler gelüp bunda olup Revan
ve Tiflis’de (…) etdürmeğle ve müteveffâların dahi timârı bunda âhara virilmeğle
tasarrufuna mâni‘ oldukların bildürmeğin buyurdum ki ol müteveffâ olanlar Şirvan’da
fevt olup buna Şirvan’da virilüp ve firâr edenlerin timârları hisse-i meşrû‘ üzre virilür ise
mezbûrlar Şirvan’da fevt olup ve firâr edenlerin timârları ânlara virilmek mukarrer olmak
fermân olunmuşiken ol vechile nizâ‘ ederlerse buna mukarrer edesin.
100

Sayfa 246
Hüküm: 954
Bağdad beğlerbeğisine hüküm ki:
Hılle sancağıbeği âdem gönderüp mutasarrıf olduğu hâslarının yüz bin akçe
noksânı olup Hılle ve Ramaye? sancaklarında düşen timâr ve ze‘âmetlerinden bedeli
bulunmağın emr virilüp Hılle sancağında (…) nâm karyelerden yedi bin akçe timâr
doksan bir Zi’l-hiccesinin on ikinci gününde sebt olunan kayd Çavuş tahvîlinden
noksânıyçün 96 Rebî‘u’l-âhirinin on beşinci gününde emr virilip bin guruşdan
mukaddem târihlü âhara virilüp berât etdürmeğle tasarrufuna mâni‘ olduğunu
bildürmeğin buyurdum ki göresin târih-i mezbûrda tevcîh olunmak içün emr virilmiş ise
ve mukaddem üzre virilmeğle tasarrufuna mâni‘ olursa buna mukarrer eyleyesin.

Hüküm: 955
Bağdad beğlerbeğisine hüküm ki:
Harem-i hümâyûn hüddâmından Acem Ağa’nın akrabâsından Budun sancağıbeği
olan Kaytas Bey müşârun ileyhin vilâyet-i mezbûrede olan Hamid binâsının üzerinde
olup sancağı serdârdan veyâ Âstâne’den âhara virilmemek içün emr ricâ etmeğin
mâdâmki mutasarrıflarına zulm etmeye sancağı elinden alınmaya deyü hatt-ı hümâyûn
virilmeğle âna göre emrleri yazıldı..

Hüküm: 956
Haleb beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Müşârun ileyhin iltimâsıyla Haleb sipâhilerinden Ahmed oğlu dârende Mahmud
Haleb’de düşenden çavuşluk gedüğine emr-i şerif ricâ etmeğin timârları Malazgird Beyi
Derviş Bey’in emekdârlarındandır.

Hüküm: 957
Batum beğlerbeğine hüküm ki:
Dârende Süleyman gelüp Trabzon’da on yedi bin akçe timâra mutasarrıf olup
inâyet ricâ etmeğin düşenden bin iki yüz akçe timara hükm yazılmışdır.

Hüküm: 958
Rûm [beğler] beğine [hüküm] ki:
Sâbıkâ Rûm beğlerbeği Haydar mektûb gönderüp dârende Ferhad içün Çorum’da
on bin beş yüz kaçe timâra mutasarrıf olup yirmi iki bin akçe ze‘âmete müstahak olup ve
101

İmamkuluhan muhârebesinde yoldâşlık etmişdir deyü mukaddemâ Rûm beğlerbeğisinin


emri ile amel eyledüklerin serdârlarım tarafından 991 Receb’inin evailinde üç bin akçe
terakkî virüp hisse dahi muhârebelerde ve (…) ziyâde yoldâşlığı Rûha beği bildürdüğün
beş bin akçe terakkîye virilüp sene 993 Şa‘bânının evâhirinde beş bin akçe timâra ahkâm
virilüp ve Canik sancağında Erim nâhiyesinde ve Yonma nâm karyeden on beş bin dört
akçe timâr Abdullah oğlu gâriğ Ahmed ve livâ-i mezbûrdan (…) nâhiyesinde nâm
karyeden dört bin akçe timâra mutasarrıf olup Osman Demürkapu seferine me’mûr iken
gelmeyüp timârı Hamza’ya virilüp mezkûr Hamza dahi berât içün yedinde olan mühürler
noksân ve borçlarıyçün virilmek ricâsın bildürmeğin buyurdum ki değil ise mezkûr berâtı
verüp elinde olursa ve mezkûru berât etmediyse bunun olup mahlûl ise ve mutasarrıf ise
viresin.

Sayfa 247
Hüküm: 959
Rûm beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Dârende Yusuf gelüp Çorum sancağında Karaberik nâhiyesinde (…) nâm karye ve
gayrîden senevî dört bin akçe timâra müşterekleriyle ber-vech-i iştirâk mutasarrıf olup
akrabâsından timâr-ı mezbûrdan hisseye mutasarrıf olan Emir Ali fevt olup ve berâtın
kendüye münhasıra olduğunu bildürmeğin buyurdum ki göresin timâr-ı mezbûr bunun
mülk timâr ise timâr-ı mezbûrdan hisseye mutasarrıf olan mezbûr fevt olup hissesin
mahlûl ise ve bu iki akrabâsından olup ve berâtı kendüye münhasıra ise hissesin tevcîh
eyleyesin.

Hüküm: 960
Rûm beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Abdullah oğlu dârende İbrahim gelüp hâssa topcu arabacılarından otuz sekizinci
bölükde üç akçe (…) hâssa topcu arabacılarım başı Mahmud berât üzre defter ile i‘lâm
etdükde Anadolu’da kânun emri üzre hemân emr virilüp ol emr alınup Kütahya
sancağında Mustafa tahvîlinden üç bin timâr noksânı tekmîl olunmak üzre emr virilüp
müyesser olmaduğun bildürüp ve bir emr-i şerîf olmasın ricâ etmeğin buyurdum ki
göresin elinde ol vechile emri var ise düşenden bedeli ise buna bir timâr tevcîh etdüresin.

Hüküm: 961
Diyârbekir eyâletiyle Revan muhâfazasında olan Sinan Paşa’ya Van ve Ruha
102

kâdîlarına hüküm ki:


Vezîr-i a‘zam emekdârlarından olup Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından olan
dârende Mustafa Çavuş gelüp taht-ı kazânda Hâsbey? nâm karye ve gayrîden yirmi üç bin
akçe ze‘âmete sâbıkâ mutasarrıf olan Ali Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr etmeğle
ze‘âmeti Mehmed nâm kimesneye virilüp ol dahi âhar ze‘âmet almağla ze‘âmet-i
mezbûre mahlûl kalmağın müşârun ileyhe vezîr-i a‘zam tarafından mezkûr Mustafa
Çavuş’a virilüp berât eyleyüp mezkûr bu ze‘âmeti benim kadîmden ze‘âmetimdür deyü
mezbûr Mehmed bana ferâgat etmişdir deyü hükm edüp tasarrufuna mâni‘ olursa sen
buyurdum ki min ba‘d ol vechile dahl etdürmeyesin.
Kayd-ı sâbık.
Fî 25 Ş sene 2

Hüküm: 962
Bir sûreti
Sinan Paşa’ya Van ve Mardin ve Birecik kâdîlarına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam emekdârlarından olup taht-ı kazânızda ze‘âmete mutasarrıf olan
Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından dârende Ramazan Çavuş gelüp taht-ı kazânızdan
Mantıc? nâm karye ve gayrîden yirmi bin on akçe ze‘âmete mutasarrıf olan Kasım oğlu
Mehmed Şirvan muhâfazasından firâr edip ze‘âmeti mahlûl olmağla müşârun ileyhe
vezîr-i a‘zam tarafından mezkûr Ramazan Çavuş’a virilip mezbûr Mehmed firâr
eyledikden sonra fevt olup ze‘âmet üzerinde değil iken (…) demekle ma‘rûf kimesne
alup ol dahi âhara ferâgat etmeğle ferâgatinden kimesne alup hâli olursa ve Birecik
sancağında Kisekaya nâm karye ve gayrîden yirmi bin altıyüz elli akçe ze‘âmeti olan
Mahmud bin Lütfi Şirvan muhâfazasında nice kimesne ile kaçup ze‘âmeti mezkûr
Ramazan Çavuş‘a müşârun ileyh vezîr-i a‘zam tarafından tevcîh olunup berât etmiş iken
mezkûr Lütfi sonra fevt olup üzerinde ze‘âmeti yoğiken mahlûldür deyü âhar kimesne
alup tasarrufuna mâni‘ oldukların bildürüp ricâ etmeğin hükm yazılmışdır.

Sayfa 248
Hüküm: 963
Rûm beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Dârende Mehmed gelüp mukaddemâ mâliye hidmet eder deyü nâzır İsmail Çavuş
arzıyla üç bin timâra virilen emr içün Canik’de mahlûl virilip müyesser olmayup livâ-i
mezbûrda Kavak nâhiyesinde Çukuralan nâm karye ve gayrîden dört bin timâr âhar timâr
103

alup Mehmed oğlu Hüseyin tahvîlinden mahlûl deyü ricâ etmeğin ol hükm dahi alup
mahlûlse bulunup bin ziyâde ile.

Hüküm: 964
Bağdad beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Karaman beğlerbeğisi Süleyman Paşa arzıyla Riyahiye’de elli bin timârı olan
Koloğlu dârende Veli yarârdur deyü dört yüz bin dört yüz bir terakkiyçün yazılmışdır.

Hüküm: 965
Rûm beğlerbeğisine [ve] Samsun kâdîsına [hüküm ki]:
Mustafa ve Hasan ve Hüseyin karındaşlar gelüp Canik’de Samsun nâhiyesinde
32000 akçe ze‘âmeti babalarının mîrîye olan deynin edâ etmek şartıyla babalarının vefâtı
târihinden hatt-ı hümâyûn ile bunlara virilüp berât etmişler iken babaları vefâtından
Şaban dahi alup bunları mukaddem berât etmeğle mukaddem kendüleri deyü zabt edüp
tasarruflarına mâni‘ olduğun bildürmeğin göresin babaları fevt oldukda ze‘âmetin
Şaban’a virilüp bunları mukaddem berât eder iken şart-ı mezbûr üzre babalarının vefâtı
târihinden tevcîh virilüp berât etmişler ise berâtları mûcebince mutasarrıf olalar dahl
etdürmeyesin.

Hüküm: 966
Alınup ze‘âmet hükmü virildi.
Fî 24 N sene 92.
Kıbrıs beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Girne alaybeğisi Ömer gelüp timârının bin beş yüz altmış akçe noksânı olup
mukaddemâ Kıbrıs çavuşlarından iken mukâta‘asında Abdülbaki üzerinde on bin akçe
şartıyla beşyük akçe ziyâde ile alup Abdülbaki’nin hiç alâkası olmayup ziyâdeyi kabûl
edüp tahvîl ücretinden bir akçe kesr göstermemişdir deyü defterdâr arzıyla doksan iki
Şa‘bânı evâilinde on bin (…) beği arzıyla 91 Zi’l-ka‘desi evâilinde ve 92 Recebinin
evâsıtında bin altı yüz terakkîlerin virildüği ahkâm alınup bir hükme bir görülüp dahi
mezbûr Receb evâilinde bin üç yüz terakkîye emr virilüp ve Kıbrıs’da Girne sancağında
ve nâhiyesinde mübâşir bulamayınca dahi 15360 akçe hisse taraf-ı icmâlde mahlûl olup
tahrîrde kimesneye virilmediği noksâniyçün virmeleriyçün ricâ etmeğin iki kıt‘a hükmü
dahi alınup ( ) göresin timâr-ı mezbûr hîn-i tahrîrde sâhibine yazamayup ve kimesneye
virilmeyüp mahlûlse müstakil kılıç değil ise noksân müyesser kılup berât tevcîh edesin.
104

Hüküm: 967
Rûm beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Dârendegân-ı Amasya’da beş bin beş yüz akçe timar Şirvan seferinden avdet edüp
geldükde fevt olan Süleyman’ın iki bin beş yüz ve nâhiye-i mezbûrda beş bin beş yüz
akçe timâra mutasarrıf olan Ahmed fevt ânlardan bin beş yüz akçe hisseleri zamânlarını
târihden gerüye alıvirilüp timâları aldurup Zülfikar ve Piyale nâm kimesneler dahi sene
991 Şevvâlinin onuncu gününden bize dahi virilmişdir târihlerimiz mukayyeddür
tasarrufuna mâni‘ oldukların bildürüp inâyet ricâ etmeğin mezkûru vefâtları târihinden
virilmeğin buna mukarrer olmak emr edüp buyurdum ki emrim üzre timâr-ı mezbûru
buna mukarrer edüp berâtı mûcebince zabt ve tasarruf etdürüp mezkûru mücerred ol
vechile dahl etdürmeyesin.

Sayfa 249
Hüküm: 968
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Kastamonu’da Sivnop kal‘ası dizdârı Emrullah mektûb gönderüp Sinob
nâhiyesinde bin beş yüz akçe timâr ile Sinob kal‘asında müstahfız gediğine mutasarrıf
olan Mahmud berâtın virüp ihtiyârıyla ferâgat etdürmeğin ricâ etmeğin ihtiyârıyla ferâgat
eder ise tevcîh edesin deyü hükm virilmişdir.

Hüküm: 969
Şâm beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Şâm beğlerbeğisi Hasan ve sâbıkâ Haleb beğlerbeğisi olup hâlâ Şâm
muhâfazasında olan Ahmed ve sâbıkâ Şâm-ı Şerîf kâdîsı olup hâlâ İstanbul kâdîsı olan
Ahmed Dergâh-ı mu‘allâma mektûblar gönderüp Şâm sancağında Beytü’l-asâr
nâhiyesinde Almus nâm karye ve gayrîden ve kurbunda Hacc-ı Şerîf olan Bata nâm karye
ve gayrîden 6000 akçe timâr mukaddemâ Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından dârende Hacı
Mehmed Çavuş’un tasarrufunda iken zikr olunan karyeler ma‘mûr ve âbâdân olup zâd ü
zevâdeleri tedârükünde muzâyaka çekdürür olmayasın.

Hüküm: 970
Haleb beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mehmed gelüp Haleb sancağında (…) nâhiyesinde Hınıs nâm karye ve
gayrîden 10203 akçe timârı olduğun bildürüp lâkin bu sene vezîr-i a‘zam Osman Paşa ile
105

Demürkapu’dan gelüp yine bu sene şark seferine varmağa iktidârı olmayup timârına dahl
olunmamak bâbında inâyet ricâ etmeğin bu sene timârına sefere gelmedi deyü kimesneyi
dahl etdürmeyesin.

Hüküm: 971
Trablusşâm beğlerbeğisine hüküm ki:
Trablusşâm Muharriri Mehmed zîde mecduhû mühürlü tezkire gönderüp (…)
sancağında (…) nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden üç bin akçe timârı olan dârende
Gazenfer içün işbu sene-i mübârekede tahrîr hidmetindedür deyü sefer-i hümâyûna
gelmemeğle timârına dahl olunmamak bâbında inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki mezkûr
bu sene tahrîr hidmetinde olup bu sene sefer-i hümâyûna varmadı deyü timârına hâricden
kimesne dahl etdürmeye deftere dahi ol vechile işâret emr virilüp ki sehven âhara
virilmeye.

Hüküm: 972
Çağla oğlu Sinan Paşa’ya [hüküm ki]:
Mehmed gelüp Rûha sancağında Nurâbâd nâhiyesinde Kızılöyük nâm karye ve
gayrîden 22000 ze‘âmeti müteveffâ Karatoşzâde’den? kendüye virilüp kendü Kılıç Paşa
âdemîsinin emri ile hidmetde kalmışiken mutasarrıf olduğu ze‘âmetinin her mikdârı
me’mûr olduğu hissesi emr ile kalmış iken sefere varmadılar deyü âhara virildüğin
bildürüp inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki müşârun ileyhin âdemlerinden (…) me’mûr
olduğu seferden emr ile kalmış iken ze‘âmeti ol vechile alınup emr-i garîbi îcâb eder
husûs yoğise mukarrer edüp tasarruf etdüresin.

Sayfa 250
Hüküm: 973
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çavuşları oğullarından Haydar Çavuş oğlu dârende Mehmed
gelüp Ankara’da 14333 akçe timârdan ma‘zûl olup Karaman kurbunda hidmet etmeğin
bin beş yüz akçeye hükm virilüp müyesser olmaduğun ve Hüdâvendigar sancağında (…)
nâhiyesinde 24510 akçe ze‘âmetin ferâgat eden Reis Efendi tahvîlinden mahlûldür deyü
ziyâdesiyle ricâ etmeğin terakkî hükmü alınup bin dokuz yüz ziyâdesiyle tevcîh içün
hükm virilmişdir.
Fî 29 Şa‘bân sene 992.
106

Hüküm: 974
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mustafa gelüp Amasya sancağında (…) nâhiyesinde Kavala nâm karye ve
gayrîden 3250 timâra mutasarrıf olup fevt olan Karabaş oğlu olup dirliği olduğun ve
Amasya sancağında Ladik nâhiyesinde Tatlucak nâm karye ve gayrîden 2000 timâra
mutasarrıf İbrahim Demürkapu’ya varmayup timârı sene 992 Rebî‘u’l-âhirinin beşinci
günü kendüye tahvîl mektûbu ile tevcîh olunup ol tahvîl mektûbu mûcebince rikâbına
şurût-ı kâmile ile hükm yazılmışdır.

Hüküm: 975
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Haleb beğlerbeğisi olup hâlâ Şâm muhâfazasında olan Ahmed ve sâbıkâ
Şâm beğlerbeğisi Hasan ve sâbık Şâm kâdîsı olup hâlâ İstanbul kâdîsı olan Ahmed
mektûblar gönderüp Şâm sancağında Beytü’l-asâr.

Hüküm: 976
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
(…) beği mektûb gönderüp Veli oğlu dârende (…) yarâr olup (…) muhârebelerinde
yoldâşlıkda bulduğu arz olundukda vezîrim Osman Paşa tarafından ibtidâdan beş bin
akçe timâra emr virilüp dahi (…) nâm karye ve gayrîden altı bin akçe timâra mutasarrıf
olan Yusuf tahvîlinden Şirvan muhâfazasından firâr etmeğin sana vermeyüp ol dahi firâr
etmeğin bin akçe ziyâdesiyle dokuz yüz noksâna buna virilüp berât eden emri zâyi‘
eyledüğin bildürüp tekrâr kaydın ricâ etmeğin kaydından şurûtuyla hükm yazılmışdır.

(…) dokuzuncu günü hükm.

Hüküm: 977
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Cafer gelüp elinde ibtidâdan üç bin timâra mutasarrıf olduğun bildürüp
inâyet ricâ etmeğin bin akçe terakkîye emr-i şerîf yazılmışdır.

Sayfa 251
Hüküm: 978
Yevmü’s-selesâ.
Fî 2 Ramazâni’l-mübârek sene 92.
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
107

Dârende Hızır gelüp Kastamonu sancağında Taşköprü nâhiyesinde 5300 akçe


timâra nâhiye-i mezbûrede çeri borcu olan Ömer fevt olup timârının beş bin akçeliği
kendüye virilüp bâkî kalan üç yüz akçe rub‘ çeri borcunun mahlûl olup müstakil kılıç
değil ise zikr olunan hisse çeri borcunu dahi tevcîh edesin.

Hüküm: 979
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından Hüseyin Çavuş gelüp Erzurum sancağında
Bayburd nâhiyesinde Bulurek? nâm karye ve gayrîden yirmi bin akçe ze‘âmeti
muhâfaza-i Şirvan’dan firâr eden Ferruh Kethüdâ tahvîlinden dîğer Hüseyin’e virilüp ol
dahi âhar dirliğe tâlib olmağla mahlûl olup ve Erzincan nâhiyesinde Yalnız (…) nâm
karye ve gayrîden bin iki yüz akçe hisseyi muhâfazadan firâr eden Cafer ve Karaarz?
nâhiyesinde Gecegi nâm karye ve gayrîden bin akçe firâr eden Dostiyar ve nâhiye-i
mezbûrede Alaca nâm karye ve gayrîden bin iki yüz akçe hisse firâr eden Ahmed ve
Tercan-ı Ulyâ nâhiyesinde Bar-ı ma‘lûm? nâm karye ve gayrîden iki bin dört yüz akçe
hisse firâr eden Murad ve nâhiye-i mezbûrede Getür nâm karyeden dört bin akçe hisse
firâr eden Zülfikar tahvîlinden âhara virilmeğin firâr etmeğle mezbûr gelüp yine
Şirvan’da buna verip tasarruf etmek istedükde Kars mühimmi içün binde üçer altun virüp
günâhımız afv olunup Kars virilüp ve yohsa varup alınmağın mukarrer emrlerimiz vardur
deyü tasarrufuna mâni‘ olmağın bu sene mahsûlüyle mukarrer olmağiçün emr
yazılmışdır.

Hüküm: 980
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Yusuf Çavuş gelüp Karahisâr-ı Şarkî sancağında Akşehir nâhiyesinde
Endırbaş? nâm karye ve gayrîden kırk sekiz bin akçe ze‘âmeti olan Sinan Kethüdâ Şirvan
muhâfazasına me’mûr iken kalmayup ze‘âmeti Mehmed Ali’ye virilmiş olduğu şehîd
olmağın otuz bin akçelik âhara ve bâkîsi buna virilüp Milan nâhiyesinde Enderlü nâm
karye ve gayrîden 3999 akçe timâr muhâfazaya kalmayan Mustafa ve Aclun nâhiyesinde
Eğribulak nâm karye ve gayrîden 39955 akçe timâr muhâfazaya kalmayan Mehmed
tahvîllerinden âhara virilüp ol dahi Gence ve Berdağ’dan firâr edüp sana virilüp Dirik
nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden on iki bin yüz otuz dört akçe timâr Şirvan
muhâfazasına kalmayan Şeyhi ve Şarban? nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden üç bin
hisse muhâfazaya kalmayan Mehmed ve Osman ve Yusuf tahvîllerinden âhara virilüp ol
108

dahi hükm deyü Aden’e firâr edüp mezkûr terakkî buna virilüp tasarruf etmek istedükde
Kars mühimmi içün binde üçer altun virüp virilen berât var deyü günâhımız afv olunup
alınmak mukarrer nâmeler vardur deyü tâbi‘ oldukların bildürmeğin bu sene mahlûlüyle
mukarrer olmağiçün emr yazılmışdır.

Sayfa 252
Hüküm: 981
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından dârende Oruç Çavuş gelüp Malatya sancağında
Akdağ nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden otuz sekiz bin akçe ze‘âmeti olan İbrahim
oğlu Abdülkerim Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr etmeğle ze‘âmeti yine
Şirvan’da buna virilüp berât etdürüp tasarruf etmek istedükde mezbûr mahal-i mezbûr
muhâfazasına me’mûr ve hükm mukarrer emrin ihrâc edüp ve Kars ve Revan seferlerine
vardum deyü tasarrufuna mâni‘ olduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin buyurdum [ki]
göresin fi’l-vâki‘ mahall-i mezbûr muhâfazaya ta‘yîn olunan defterde mukayyed olup
muhâfazada sa‘y etmeyüp firâr edüp timârı yine Şirvan’da buna virilüp berât etdürüp
tasarruf etmek istedükde ol vechile tasarrufuna mâni‘ olursa buna mukarrer edesin.

Hüküm: 982
Karaman beğlerbeğisine hüküm ki:
Beğşehri beği mektûb gönderüp Konya sancağında üç bin akçe timarı olan dârende
İbrahim içün yarârdur deyü bildürmeğin bin üç yüz akçe emr edüp buyurdum ki mezbûra
bin üç yüz akçe terakkî berât-ı şerîf yazılmışdır.

Hüküm: 983
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Osman gelüp mukaddemâ Şirvan muhâfazasında hidmet etmeğle
ibtidâdan dört bin akçe timâra emr-i şerîf virilüp yedinde olup Kastamonu sancağında
Döşalay? nâhiyesinde Çelebi nâm karye ve gayrîden dört bin akçe timâra mutasarrıf olan
Yusuf Demürkapu’dan gelürken Rus muhârebesinde fevt oldukda timârı vefâtı tarihinden
buna virilüp berât etdürüp (…) etmeğin İlyas nâm kimesneye virilmeyüp südde-i
sa‘âdetten sana berâtın virilmişdir deyü tasarrufuna mâni‘ olduğun bildürüp inâyet ricâ
etmeğin timâr-ı mezbûr buna sefer-i hümâyûnumdan virilmek mukarrer olmağın emr
edüp buyurdum ki vardukda timârın buna mukarrer edüp berâtı mûcebince zabt ve
109

tasarruf etdürüp mezkûr ze‘âmet ol vechile dahl ve ta‘arruz etdürmeyesin. Sâbık üzre
hükm-i şerîf yazılmışdır.

Hüküm: 984
Haleb beğlerbeğisine hüküm ki:
Yunus oğlu dârende Mehmed gelüp Köstendil sancağında ber-vech-i tekmîl yirmi
altı bin ze‘âmetten ma‘zûl olup ve hâlâ Haleb sancağında ze‘âmete mutasarrıf olan
Dergâh-ı âlî müteferrikalarından Abdi berâtını virüp Ma‘arra nâhiyesinde Navar? nâm
karye ve gayrîden mutasarrıf olduğu yirmi bin akçe hissesini ferâgat eder deyü tâlib
olmağın buyurdum ki şurûtıyla hisse-i mezbûre üzerinde ise ferâgat ederse kaydın
getürdükden sonra muktezâsı tekmîl olmak üzre tevcîh eyleyesin.

Sayfa 253
Hüküm: 985
Alınup emrim ile virildi.
Fî 7 R sene 970.
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Hüdâvendigar sancağında ze‘âmeti olup Dergâh-ı âlî çavuşlarından dârende
Ebulfazl Çavuş‘a mezîd-i inâyetimden bin dokuz yüz terakkî emr edüp buyurdum
düşenden tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 986
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Ali gelüp Tırhala sancağında 5998 timârdan ma‘zûl olup ve Hüdâvendigar
sancağında Gölpazarı nâhiyesinde Sorbon nâm karye ve gayrîden 5598 timârı olup
seferde olup ferâgat edüp mahlûl ise ricâ etmeğin buyurdum ki şürût-ı kâmile ile ve sefere
me’mûr olup ferâgat ederse buna tevcîh edesin.
Tahrîrer fî Ş sene 992.

Hüküm: 987
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Hüseyin gelüp Kastamonu sancağında on bin altıyüz akçe timâra
mutasarrıf olup ve bir def‘a askerden evvel gelüp Kubâ âsîleri muhârebesinden
yoldâşlığın bulunmağın üç bin ve bir def‘a Âlîhân muhârebesinden yoldâşlığın
bulunmağın üç bin akçe ve bir def‘a Mehdikulu muhârebesinden yoldâşlık eyledüğin
110

ümerâ-i Şirvan’dan Kalender Bey arz eyledüğin üç bin akçe terakkîden ahkâm-ı şerîfe
virilüp ba‘dehû üç kıt‘a terakkîlerin hükmleri alınup yine livâ-i mezbûrda Boyunâbâd
nâhiyesinden Ağırkaya nâm karye ve gayrîden iki bin dokuz yüz doksan iki hisse
Demürkapu seferine me’mûr iken varmayan Hayri Bey ve yine nâhiye-i mezbûreden
Sarıalan nâm karye ve gayrîden üç bin akçe hisse sefer-i merkûmda me’mûr olup
varmayan Ahmed ve yine livâ-i mezbûrda Devrekâni nâhiyesinden Kassâblar nâm karye
ve gayrîden bin akçe hisse sefer-i mezbûrda me’mûr iken varmayan Mehmed
tahvîllerinden sene 990 Zi’l-hiccesinin evâhiri târihiyle tevcîh olunmak içün Vezîr-i
a‘zam Osman Paşa tarafından tahvîl hükmü virilüp berât müyesser olmadan zâyi‘
eyledüğin bildürüp tekrâr kaydından virilmek ricâ etmeğin buyurdum ki göresin
mezkûrlar sefer-i mezbûra me’mûrlar iken varmayup emrle kalmış değiller ise ve kılıç
ilhâkı lâzım gelmez ise fermân olunan terakkîlerinden noksânı tekmîl olunmak üzre
târih-i mezbûrdan tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 988
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Rûm defterdârı mektûb gönderüp Zile kazâsında vâki‘ Kal‘a-i Hâs nâhiyesinden
Akçakal‘a dizdârı olan Mehmed içün kendü hevâsında olup hidmet-i lâzimesin edâ
etmedüğünden mâ‘adâ kal‘a-i mezbûre müstahfızları Zile dahi adem-i zindegânesi var ve
tevzî‘ lâzımdur deyü kal‘a-i mezbûre gedüğüne mutasarrıf dârende Ali’ye virilmek
ricâsın arz etmeğin buyurdum ki arz olunduğu üzre zikr olunan dizdârlık mezkûra tevcîh
eyleyesin.

Hüküm: 989
Müşârun ileyhe hüküm ki:
Rûm defterdârı mektûb gönderüp Zile kazâsında vâki‘ Akçakal‘a’da gedüğe
mutasarrıf olan Ali içün (…) olunup yeri mahlûl olmağın fevtinden dârende Hamza’ya
virilmek içün emr-i şerîf yazılmışdır.

Sayfa 254
Hüküm: 990
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Çorum beği mektûb gönderüp Çorum sancağında Dîvân-ı Serkis nâhiyesinde (…)
nâm karye ve gayrîden 3999 timârı var iken İmâmkuluhan muhârebesinde şehîd olan
111

Mustafa Bey timâra tasarruf etmeyen dârende Süleyman içün müteveffâ (…) mûcebince
sulbî oğlu olduğuna.

Livâ-i Çorum Şehsuvar Serasker Mustafa


Nâhiye-i Osmancık Timâr-ı Serasker Hacıbey timârı
Timâr-ı Mustafa Hacıbey (…) 13000
20500 20000

Osman Ahmed Yusuf


Nefs-i Osmancık Nefs-i Osmancık’da (…)
15000 13000 5000
Nâm kimesneler şehâdet etmişdir deyü inâyet ricâsına arz etmeğin mezbûr gelüp
timâr-ı mezbûr müteveffâ babası tahvîlinden Kalender nâm kimesneye virilüp berât
etdürüldüğün buna ferâgat etmiş ise inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki (…) ise ve mezbûr
ferâgat ederse bunun emsâli sipâhîzâdelere ne mikdâr timâr virilügelmiş ise buna dahi ol
mikdâr tevcîh edesin.

Hüküm: 991
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Allâhverdi gelüp garip yiğitlerden olup sefer-i hümâyûnuma ma‘zûl varup
muhârebede yoldâşlık etmişdir deyü Mansur Bey i‘lâm eyledükde 88 Zi’l-hiccesinin
evâhiriyle ibtidâdan üç bin timâra emr-i şerîf virilüp Karahisâr-ı Şarki sancağında
Satılmış nâhiyesinde Karibtaş? nâm karye ve gayrîden 2000 akçe hisse sefere gelmeyen
Derviş ve Bolaman nâhiyesinde İslam nâm karye ve gayrîden 1000 akçe hisse sefere
gelmeyen Yakub tahvîlinden mahlûl olmağın mezkûr birikdirilüp üç yıl üzre buna virilüp
sâbıkâ Erzurum Beğlerbeğisi İbrahim Paşa 89 Muharreminin gurresinde tezkire virdüğin
bildürmeğin buyurdum ki vech-i meşrûh üzre mahlûlse elinde olan tezkiresi mûcebince
tevcîh edesin.

Hüküm: 992
Cezâyir beğlerbeğisine hüküm ki:
Anadolu beğlerbeğisi mektûb gönderüp Karlıili sancağında yirmi sekiz bin akçe
ze‘âmeti olan Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından Mustafa Çavuş içün yarârdur deyü
bildürmeğin bin iki yüz akçe terakkîye emr-i şerîf virilmişdir.
112

Hüküm: 993
Diyârbekir eyâleti ile Vezîr Sinan Paşa[ya] hüküm ki:
Rûha sancâğıbeği Budak Bey mektûb gönderüp Rûha sancağında dört bin iki yüz
akçe timârı olan dârende Şaban içün yarârdur deyü bildürmeğin bin akçe terakkîye hükm
yazılmışdır.

Hüküm: 994
Alınup Teke’de mahlûle virildi.
Fî 28 Ra sene 94.
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Selânik kâdîsı mektûb gönderüp Teke’de beğlerbeği timârdan ma‘zûl olan dârende
Abdülkadir içün yarârdur dedükde iki bin beş yüz akçe terakkîye emr-i şerîf yazılmışdır.

Sayfa 255
Hüküm: 995
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
(…) mektûb gönderüp Veli oğlu dârende Abdi içün berât olup vâki‘ olan Kızılbaş
muhârebelerinde ziyâde yoldâşlıkda bulunmağın arz olundukda vezîrim Sinan Paşa
arzıyla ibtidâdan timâra emr virilüp ba‘dehû alınup (…) sancağında Kırkderesi? nâm
kerye ve gayrîden altı bin akçe timâra Şirvan muhâfazasından firâr eden Abdullah oğlu
Yunus tahvîlinden sâbıkâ virilüp ol dahi firâr edüp timâr-ı mezbûr bin akçe ziyâdesiyle
dokuz yüz seksen sekiz Cemâziye’l-âhiresinin dokuzuncu günü müşârun ileyh tarafından
buna tevcîh olunup berâtı alınup emri zâyi‘ idüğin bildürüp tekrâr kaydı ricâsına arz
etmeğin buyurdum ki zâyi‘inden hükm virilmişdür sadr-ı a‘zam hazretlerinin
çavuşbaşına yazılmışdır.

Hüküm: 996
Vezîr Şaban Paşa’ya hüküm ki:
Sâbıkâ (…) Beği Mustafa mektûb gönderüp Hasankeyf sancağında Şireb?
nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden on beş bin yüz akçe timâr müteveffâ Yahya
tahvîlinden Abdullah oğlu dârende Hacı’ya tevcîh olunup berât etdürüp sefer mukâbili
olup Hafız Bey ve Kuli Ahmed timârı bana ferâgatla ver deyü Hasankal‘asında bunu bir
tarîkle habs etdürülmeğle mührünü basup cebr ile berâtın alup ferâğatını kayd etdürmeğle
habs eyledüği vâriddür tasarrufundan sûret-i tahammülü olduğun bildürmeğin hakkı üzre
113

görülüp hak ise mukarrer idesin.

Hüküm: 997
Diyârbekir eyâleti ile Revan muhâfazasında olan Sinan Paşa’ya hükm ki:
Dârende Reis gelüp Revan sancağında elli bin akçe ze‘âmete mutasarrıf olup
mukaddemâ Hân-ı âsî muharebesinde yoldâşlıkda bulunmağla üç bin akçe terakkîye
emr-i hümâyûn virilüp kayd olmadan zâyi‘ edüp kaydında mukayyed bulunmağın sûret-i
zâyi‘den buyurulan emr-i şerîf yazılmışdır.

Hüküm: 998
[Hem sonu eksik hüküm hem de üzeri çizilmiş]
Karaman beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çavuşları oğullarından dârende Ahmed gelüp Aksaray
sancağında Hasandağı nâhiyesinde 3300 akçe timârın olan Saki Revan seferin fermân
olunmazdan mukaddem timârın îcârıyla buna ferağat edüp ve dahi berât edüp ba‘dehû
Revan seferi fermân olundukda Dergâh-ı mu‘allâm çavuşları oğullarıyla sefere me’mûr
değil iken ihtiyârıyla Revan seferine varup edâ-i hidmet edüp yoklamada mevcûd kayd
olmuş iken Ahmed Rüstem nâm kimesne mezkûr sefere gelmeyüp…

Hüküm: 999
Batum beğlerbeğisine hüküm [ki]:
Dârende Hasan gelüp Trabzon sancağında Batum nâhiyesinde (…) nân karye ve
gayrîden 7000 akçe timâra mutasarrıf olduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin bin iki yüz
akçe terakkîye emr-i şerîf [yazılmışdır].
Yevmü’l-isneyn.
Fî 3 Ramazâni’l-mübârek sene 992.

Sayfa 256
Hüküm: 1000
Anadolu beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Dârende Ahmed gelüp Kütahya sancağında ve nâhiyesinde timârı olduğun bildürüp
inâyet ricâ etmeğin bin üç yüz akçe terakkîye emr virilmişdir.

Hüküm: 1001
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Rûm beğlerbeğisi olan Haydar Paşa mektûb gönderüp Sivas sancağında on
114

iki bin dört yüz akçe timârı olan Musa ve Demürkapu seferine me’mûr iken varmayup
hilâf-ı emr Bozok muhâfazasına kalup timârı mahlûldür deyü alaybeğisi arz etdükde
sefer-i mezbûra varan dârende Hasan’a virilüp berât etdürüp mezbûr Musa yine Revan’a
varup elimde serdârdan mukarrernâme vardur deyü tasarrufuna mâni‘ olup mezbûr yol
akçesin virüp hak bunun olmağın mukarrer olmak ricâsına arz etmeğin buyurdum ki
göresin mezkûr sefer-i mezbûra me’mûr olduğu yere gitmeğin gedik serdâr cânibinden
elimde emr vardur deyü tasarrufuna mâni‘ olursa buna mukarrer edesin.

Hüküm: 1002
Haleb beğlerbeğisine hüküm ki:
Haleb’de mâl defterdârı Mustafa mektûb gönderüp Dergâh-ı mu‘allâm
çavuşlarından Haleb sancağında ze‘âmeti olan dârende Mehmed Çavuş içün Haleb’in
ehl-i vukûfu olup emr-i şerîf (…) muhassalına havâle ta‘yîn olunup sefere (…) iken küllî
mâl tahsîl olunup ve bi’l-fi‘l (…) olan dârü’l-vekâle mukâta‘a bin on altı guruş olması
ta‘cîli içün iltizâmla nâzır ta‘yîn olunup ve elinde olan emr mûcebince sair tahsîli
usret-pâyân ikrâm olmak üzre olup kendü hevâsında kıyâs olunmak ile çavuşluğuna ve
ze‘âmete zarar olmak havfından affın ricâ edüp bi’l-fi‘l tahsîl-i hâlde ve iltizâm ile
mukâta‘a hidmetinde iken çavuşluğa ve ze‘âmetine zarar olmamak ricâsına arz etmeğin
buyurdum ki mezkûr mukâta‘a hidmetinde olup sâir yoldâşlarıyla hidmetde bulunmadın
deyü ze‘âmetine kimesne dahl etdürmeyesin.

Sayfa 257
Hüküm: 1003
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Erzurum beğlerbeğisi Haydar Paşa mektûb gönderüp Karahisâr-ı Şarki
sancağında Bulaman nâhiyesinde Kulavur nâm karye ve gayrîden sekiz bin akçe timârı
olan dârende Mehmed içün Şirvan’ın ibtidâsından intihâsına dek hidmetde olup Şâhoğlu
muhârebesinde berâtı zâyi‘ olduğunu arz etmeğin buyurdum ki göresin timâr-ı mezbûr
mezkûrun üzerinde olup berâtın zâyi‘ etmişse tekrâr kaydından tezkiresin viresin.

Hüküm: 1004
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dâdende Ömer Çavuş gelüp Karahisâr-ı Şarki sancağında Akşehir nâhiyesinde
Anderes nâm karye ve gayrîden kırk sekiz bin yirmi beş olan Sinan Kethüdâ Şirvan
115

muhâfazasına me’mûr iken kalmayup ze‘âmeti Mehmed Ali’ye virilüp ol dahi kayd
olmağın otuz bin akçelik buna virilüp berât etdürüp ve yine livâ-i mezbûrda Akşehir nâm
karye ve gayrîden yedi bin on iki akçe timâr Şirvan muhâfazasına kalmayan Ali ve
nâhiye-i mezbûrede Kavak nâm karye ve gayrîden üç bin hisse muhâfaza-i mezbûre
kalmayan İbrahim ve Hasenan nâhiyesinde Kazancılar nâm karye ve gayrîden bin akçe
hisse yine muhâfazaya kalmayan Mehmed tahvîlinden âhara virilüp ol dahi Gence’den
firâr edüp Şirvan’da buna virilüp berât etdürüp tasarruf etmeğin istediği mezkûr Kars
mühimmi içün binde üçer altun virüp Revan ve Kars’a varup günâhımız afv olunmuşdur
deyü tasarrufuna mâni‘ olduğunu bildürüp binde üçer altun içün rencîde yazılduğu
virilmişdir.

Hüküm: 1005
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Hasan gelüp Karahisâr-ı Şarki sancağında Milan nâhiyesinde Kızılcaviran
nâm karye ve gayrîden altı bin akçe timâr müteveffâ Mehmed ve Boğan nâhiyesinde (…)
nâm karye ve gayrîden iki bin akçe hisse muhâfaza-i Şirvan’a varmayan diğer Mehmed
tahvîlinden âhara virilüp ol dahi Gence’den firâr etmeğin birikdirülüp buna virilmesi
müteveffâ Bekir timârı bundan âhara vermeyüp ve firâr edenler Kars kal‘sıyçün binde
üçür altun verdüm günâhım afv olmuşdur deyü tasarrufuna mâni‘ olduğunu bildürmeğin
buyurdum ki binde üçer altun şer‘î ile ve tasarrufunun dahi timârı yine Şirvan’da virilen
zabt etdürilmek fermânım olmuşiken ol vechile nizâ‘ ederse buna mukarrer edesin.

Sayfa 258
Hüküm: 1006
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Mehmed oğlu dârende Veli gelüp Karahisâr-ı Şarki sancağında Milas nâhiyesinde
Nurpan nâm karye ve gayrîden altı bin akçe Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr eden
Mehmed tahvîlinden yine Şirvan’da buna virilüp berât etdürüp tasarrufunda iken
ibtidâdan Kars mühimmi içün binde üçer üçer altun virüp günâhımız afv olunmuşdur
deyü tasarrufuna mâni‘ olduğunu bildürmeğin yukaruda yazılduğı üzre emr virilmişdir.

Hüküm: 1007
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mehmed Canik sancağında iki bin timârdan ma‘zûl olup defteri
116

Erzurum’a tebdîl içün emr virilüp serdâr varup Karahisâr-ı Şarki sancağında Bolaman
nâhiyesinde Akçagelen nâm karyede iki bin akçe timârı olan İbrahim yoluyla timâra
çıkmayup mahal tahtında mîr-i mîrân berâtıyla mutasarrıf olmağın 92 Recebinin
gurresinde sâbıkâ Erzurum beğlerbeğisi İbrahim dâme ikbâluhûya tevcîh edüp tezkire
virdüğin bildürmeğin buyurdum ki göresin ol vechile elinde berâtı var ise
beğlerbeğisinden kaydın getürdükden sonra târih-i mezbûrda tasarruf etdüresin.

Hüküm: 1008
Karaman beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Karaman’da mal defterdârı olan Mustafa (silik) Niğde sancağında üç bin üç
yüz akçe timâra mutasarrıf olan dârende Haydar Gazi içün defterde mezbûra tahrîrinde
virüp mutasarrıfına irsâl olunan varup hidmet etmişdür deyü bildürmeğin bin iki yüz
terakkîye emr yazılmışdır.

Hüküm: 1009
Revan muhâfazasında Vezîr Sinan Paşa’ya hüküm ki:
Rûha beği berât emrim gönderüp livâ-i mezbûr müşârun ileyh tasarrufunda iken
Davud’a virilüp bir yıldan sonra Mehmed’e virilüp iki yıldan sonra Abdurrahman’a bir
yıldan sonra Mahmud’a bir yıldan sonra Mustafa’ya bir yıldan sonra tekrâr Mehmed’e
virilüp dört aydan Hüseyin Hüsrev’e altı aydan sonra Mustafa’ya virilüp ol dahi dört ay
zabt edüp hâlâ livâ-i mezbûr kendüye ibtidâ-i târihden mukarrer olmağın müşârun
ileyhim ümerâ zabt etdükleri mahsûl içün hükm ricâ etmeğin ibtidâ-i târihden mukarrer
olmuş ise tahvîlin düşüp zabt etdükleri mahsûl içün hükm yazıldı.

Sayfa 259
Hüküm: 1010
Diyârbekir eyâletiyle Vezîr Sinan Paşa’ya hüküm ki:
Rûha beği Budak âdem gönderüp Sencar sancağı kendü tahvîlinden Mehmed Bey’e
virildikden sonra kendü tahvîline düşeni mahsûlden noksân bin akçe kabz etmişdir deyü
bildürmeğin tahvîline düşenden imiş ise ba‘de’s-sübût alıviresin deyü hükm yazılmışdır.

Hüküm: 1011
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Rûm beğlerbeğisi Mahmud mektûb gönderüp Çorum sancağında
Divançayır nahiyesinde Öbektaş nâm karye ve gayrîden yirmi bin yüz ze‘âmete
117

mutasarrıf olan dârende Şehsuvar (…) mutasarrıf olduğu ze‘âmetinin berâtın Tiflis
muhâfazasında zâyi‘ etdüğin bildürüp tekrâr kaydından virilmek ricâsına arz etmeğin
buyurdum ki defterinde ise tekrâr kaydından tezkiresin viresin deyü hükm yazıldı.

Hüküm: 1012
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Satılmış oğlu dârende Durbali Dergâh-ı mu‘allâma gelüp mukaddemâ yarârlığın
Mersin beği arz eyledükde ibtidâdan üç bin akçe timâra emr-i şerîf virilüp müyesser
olmaduğun.

Hüküm: 1013
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Musa gelüp bundan akdem Demürkapu’da İmamkuluhan muhârebesinde
yoldâşlıkda bulunduğu Arabgir beği i‘lâm eyledükde ibtidâdan üç bin akçe timâra emr
virilüp müyesser olmaduğun ve Sivas sancağında Niksar nâhiyesinde Emrullah nâm
karye ve gayrîden iki bin dokuz yüz elli akçe timâr Demürkapu seferinde edâ edüp
geldükden sonra ihtiyârıyla berâtın virüp ferâgat eden Abdullah oğlu Mustafa tahvîlinden
mahlûldür deyü ricâ etmeğin buyurdum ki şartla tevcîh edesin deyü hükm-i şerîf
yazılmışdır.

Hüküm: 1014
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
Diyârbekir’in mâl defterdârı Yahya mektûb gönderüp Zülkadriye’de timâra
müstahak olan Abdullah oğlu dâdende Murad içün mâl-ı mîrîye hidmet etmişdir deyü
bildürmeğin bin akçe terakkîye emr virilmişdir.

Hüküm: 1015
Müşârun ileyhime hüküm ki:
Kars alaybeği mektûb gönderüp livâ-i mezbûrda Hakviran nâhiyesinde bin sekiz
yüz akçe timârı olan Ebulhayr oğlu dârende Ahmed’in berâtı zâyi‘ olmuşdur deyü
kaydından virilmek ricâsına arz etmeğin şurûtıyla hükm-i şerîf yazılmışdır.

Sayfa 260
Hüküm: 1016
Karaman beğlerbeğisine hüküm ki:
118

Abdullah oğlu dârende Veli gelüp İskenderiye beği yarârdur deyü arz eyledükde
ibtidâdan üç bin timâra emr virilüp müyesser olmayup ve Kırşehri sancağında Kapular
nâhiyesinde gönderildüği mâliyeden virilen on üç bin üç yüz otuz üç timâra mutasarrıf
olup Osman emri olmak ile varulur deyü ricâ eyledükde hükm-i sâbık alınup on bin
akçeliği âhara virmeyüp üç bin akçe kılıcı kendüye sene 92 Şa‘bânın evâsıtında virilen
berât ile müyesser olmayup zâyi‘ olmak ile tekrâr şurûtıyla tebdîle emr-i şerîf yazılmışdır.
Yevmü’s-sülesâ.
Fî 3 Ramazâni’l-mübârek sene 992

Hüküm: 1017
Kıbrıs beğlerbeğisine hüküm ki:
Mektûb gönderüp Kıbrıs yeniçerilerinden altıncı bölükde yevmî üç akçe ulûfeye
mutasarrıf olan Yeğen Bey oğlu dârende Süleyman içün yarârdur deyü timâr ricâsına arz
etmeğin kânunları üzre ise on beş bin akçe timâra hükm yazılmışdır.

Hüküm: 1018
Mısır nâibine hüküm ki:
Ali oğlu dârende Şeyh Halil gelüp mahrûsa-i Mısır’a tâbi‘ Kerimüddin el-Fahrabi
sebîlinin evkâfı harâba müşrif olup rızâen lillâhi ta‘âlâ görüp gözedüp evkâfı ihyâ etmek
içün hasbî nezâreti kendüye ta‘yîn olunmak bâbında istid‘â-yı inâyet etmeğin zikr olunan
evkâfa hüsn-i nâzır olmasını emr edüp buyurdum ki emrim mûcebince evkâf-ı mezbûreye
mûmâ ileyhi hasbî nâzır ta‘yîn eyleyüp hâricden kimesne dahl ve tasarruf etdürmeyesin.

Hüküm: 1019
Müşârun ileyhe hüküm ki:
Ali oğlu dârende Şeyh Halil gelüp mahrûsa-i Mısır’a tâbi‘ vilâyet-i Mürefte Şeyh
İbrahim bin Rikâb karyelerinin evkâfı harâba müşrif olup rızâen lillahi ta‘âlâ görüp
gözedüp evkâfı ihyâ etmek içün hüsn-i nezâretleri kendüye ta‘yîn olunmak bâbında
inâyet ricâ etmeğin zikr olunan evkâfa hasbî nâzır olmasın emr edüp buyurdum ki emrim
mûcebince evkâf-ı mezbûreye mûmâ ileyhi hasbî nâzır ta‘yîn eyleyüp hâricden dahl
etdürmeyesin.

Hüküm: 1020
Müşârun ileyhe hüküm ki:
Ali oğlu dârende Şeyh Halil gelüp mahrûsa-i Mısır’a tâbi‘ vilâyet-i Kayra’da Sebîl
119

Vakfı olan (…) nâm karyenin evkâfı harâba müşrif olup rızâen lillahi ta‘âlâ görüp
gözedüp evkafı ihyâ etmek içün hasbî nezâreti kendüye ta‘yîn olunmak bâbında inâyet
ricâ etmeğin buyurdum ki emrim mûcebince evkâf-ı mezbûreye mûmâ ileyhi hasbî nâzır
ta‘yîn eyleyüp hâricden dahl ve tasarruf etdürmeyesin.

Hüküm: 1021
Müşârun ileyhe hüküm ki:
Ali oğlu dârende Şeyh Halil gelüp mahrûsa-i Mısır’a tâbi‘ vilâyet-i (…) de vâki‘
olan Şeyh Hasan Urban Câmi‘inin evkâfı harâba müşrif olup rızâen lillahi görüp gözedüp
evkafı ihyâ etmek içün hasbî nezâretleri kendüye ta‘yîn olunmak bâbında istid‘â-yı inâyet
[ricâ] etmeğin buyurdum ki göresin mûcebince evkâf-ı mezbûreye mûmâ ileyhi hasbî
nâzır ta‘yîn eyleyüp hâricden dahl etdürmeyesin.

Sayfa 261
Hüküm: 1022
Müşârun ileyhe hüküm ki:
Dârende İmâm Mehmed seheri gelüp düşenden kendüye beş pâre havâle ta‘yîn
olunmak bâbında inâyet ricâ etmeğin beş pâre havâle düşenden virilmesin emr edüp
buyurdum ki mezbûra emrim mûcebince düşenden beş pâre havâle tevcîh edüp deftere
kayd edüp (silik) etdüresin.

Hüküm: 1023
Zâyi‘ sûretin virildi.
Fî 12 L sene 92.
Vezîr Sinan Paşa’ya hüküm ki:
Dârende Kasım gelüp mukaddemâ Zülkadriye beğlerbeğisi yarârlığı arz etdüğin
ibtidâdan üç bin akçe timâra emr-i şerîfim virilüp müyesser olmadan zâyi‘ olduğunu
tekrâr kaydından virilmek ricâ etmeğin buyurdum ki göresin ol zâyi‘ olan emr-i sahîh
bunun olup henüz müyesser olmayup zâyi‘ olmuş ise fermân-ı sâbıkım mûcebince
düşenden üç bin akçelik îcâr tevcîh edüp berâtın viresin ammâ mukayyed olalar ol zâyi‘
olan emrle âhar kimesneye timâr almak ihtimâli olmaya.

Hüküm: 1024
Müşârun ileyhe hüküm ki:
Şükrü oğlu dârende Hızır gelüp mukaddemâ Gazze Beyi Mire? Bey yarârlığı arz
120

etdüğin düstûr-ı ekrem cânibinden işbu on dört bin akçe timâra emr virilüp müyesser
olmayup hükmü zâyi‘olduğunu tekrâr kaydından virilmek bâbında ricâ etmeğin
buyurdum ki göresin ol zâyi‘ olan emr-i sahîh bunun olup henüz müyesser olmadan
hükmü zâyi‘ olmuş ise fermân-ı sâbıkım mûcebince dört bin akçelik îcâr tevcîh edüp
berâtın viresin ammâ mukayyed olasın ki ol zâyi‘ olan emrle âhar kimesne timâr almak
ihtimâli olmaya.

Hüküm: 1025
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Ali gelüp Karahisâr-ı Şarki sancağında İskefser nâhiyesinde Karsderesi
nâm karye ve gayrîden altı bin timâr Şirvan muhâfazasına varmayan Şaban Ali ve karye-i
mezbûreden iki bin hisse muhâfazaya varmayan Timurhan ve Bedirlü nâhiyesinde Şeyh
Alibeylü nâm karye ve gayrîden beş yüz hisse firâr eden Bali tahvîllerinden mezkûr alup
sana virilüp berât etdürüp tasarruf etmek istedükde mezkûrlar Kars mühimmi içün binde
üçer altun virüp günâhımız afv olunup ve Revan ve Tiflis’e varup serdârdan elimde
mukarrer emr-i şerîf var deyü tasarrufuna mâni‘ olduğun bildürmeğin üslûb-ı sâbık üzre
emr yazımışdır.

Hüküm : 1026
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Musa oğlu dârende Enis gelüp Erzurum sancaında Serhama? nâhiyesinde (…) nâm
karye ve gayrîden beş bin üç yüz akçe timâr muhâfazadan firâr eden fevt olan Gerruh ve
Çorumlu? nâhiyesinde Sekülü nâm karyeden bin akçe hisse muhâfazadan firâr eden
Hüdaverdi ve Karinkapulu? nâhiyesinde dokuz yüz akçe hisse Tiflis’den firâr eden Hasan
tahvîlinden âhara virilüp ânlar dahi icâzetsiz firâr edüp mezkûr bilüp buna virilüp berât
virilüp tasarruf etmek istedükde Kars mühimmi içün binde üçer altun virüp günâhımız
afv olunup Revan’a ve Tiflis’e varup elimizde mukarrer emr-i şerîf vardur deyü
tasarrufuna mâni‘ olduğun bildürmeğin binde üçer altuna yazılu geldüği emr yazılmışdır.

Sayfa 262
Hüküm: 1027
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende İskender gelüp Erzurum sancağında Güney Erzincan nâhiyesinde Mekric?
nâm karye ve gayrîden yirmi bin akçe ze‘âmeti Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr
121

edüp ba‘dehû Tiflis kurbunda fevt olan Gürcü Halil ve Kuzey Erzincan nâhiyesinde
Yorgar nâm karye ve gayrîden iki bin dokuz yüz akçe hisse gerü muhâfazadan firâr eden
Ali Çavuş tahvîlinden mahlûl olmağın Mustafa’ya virilüp ol dahi fevt olup buna virilüp
ve livâ-i mezbûrda Güney Erzincan nâhiyesinde Anaric? nâm karye ve gayrîden sekiz bin
hisse müteveffâ Davud tahvîlinden Osman’a virilüp fevt olup ve Tercan-ı Ulyâ
nâhiyesinde Mekric? nâm karye ve gayrîden bin akçe hisse müteveffâ Mustafa
tahvîllerinden Za‘îm Mehmed’e virilmeğin ol dahi âhar dirliğe tâlib olup mahlûl olmağın
buna virilüp ve Erzu[rum] alaybeğisi dahi fevt olmağın buna virilüp tasarruf etmek
istedükde Kars mühimmi içün binde üçer altun virilüp ve Revan ve Tiflis’e varup
elimizde mukarrer emr-i şerîfimiz vardur deyü tasarrufuna mâni‘ oldukların bildürmeğin
imdi Şirvan’da fevt olup ve firâr eden timârları berâtın virilende merhûm olmuşdur
timâr-ı mezbûr buna mukarrer olup tasarruf etdürilmek emr edüp buyurdum ki zikr
olunan hisseleri buna mukarrer eyleyüp (…) mezkûrları dahl etdürmeyesin bu[ndan]
sonra mukarrernâme alup virilen emr-i şerîfimle amel eyleyesin.

Hüküm: 1028
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Nasuh oğlu Ramazan Karahisâr-ı Şarki sancağında Beylan nâhiyesinde Samit? nâm
karye ve gayrîden on bin akçe timâr Şirvan muhâfazasına varmayan Mehmed ve
Ebulhayr nâhiyesinde Alibeylü nâm karye ve gayrîden iki bin üç yüz hisse Gence’den
firâr eden Ömer iki bin akçe hisse dahi Ferhad tahvîllerinden nısfı âhara virilüp ânda dahi
firâr etmeğin mezkûr bilüp buna virilüp berât etdürüp tasarruf istedükde Kars mühimmi
içün binde üçer altun virüp bu Revan ve Kars’a ve Tiflis’e varup günâhımız afv olunup
elimizde mukarrer olup vardur deyü mâni‘ oldukların bildürmeğin üslûb-ı sâbık üzre emr
virilmişdir.
Sivas 5 Z sene 96.

Hüküm: 1029
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
İsmail oğlu dârende Sa‘di gelüp serhaddin emekdârıdur deyü dahi beğlerbeğisi afv
etdükde işbu on üç bin timâra virilen hükm müyesser ola deyü ve Sivas sancağında
Sorkun nâhiyesinde Mekremetlü nâm karye ve gayrîden üç bin akçe timâra Demürkapu
seferine me’mûr iken varmayan Emirzâde tahvîlinden mahlûl oldukda mukaddemâ Rûm
beğlerbeğisi Haydar dâme ikbâluhû ile ol diyârdan doksan bir Şevvâlinin onuncu
122

gününde tevcîh edüp kendüye mektûbu virüp berât almadan fevt olduğun bildürüp târih-i
mezbûrdan kendüye virilmek ricâ etmeğin emr-i sâbık üzre buyurdum ki vech-i meşrûh
üzre mahlûl târih-i mezbûrdan tevcîh edesin.

Sayfa 263
Hüküm: 1030
Rum beğlerbeğisine hüküm ki:
Mehmed oğlu dârende Bekir gelüp yarâr olup Kars kal‘ası seferinde küllî sa‘y
eyledüğin sâbıkâ Karahisâr beği arz etdükde mukaddemâ serdâr müteveffâ Mustafa Paşa
tarafından işbu on üç bin timâra emr olup müyesser olmaduğun ve Amasya sancağında
Geldiklan nâhiyesinde Pınarbaşı nâm karye ve gayrîden iki bin akçe timâr Demürkapu
seferine me’mûr iken varmayan Ali tahvîlinden mahlûl oldukda 92 Rebî‘u’l-evvelinin on
yedinci gününde mukaddemâ Rûm beğlerbeğisi Haydar tevcîh edüp tahvîl mektûbu virüp
emr-i sâbık üzre buyurdum ki göresin mezkûr sefere me’mûr iken varmayup ve oldukları
(…) târih-i mezbûrda mezkûra tevcîh olunup tahvîl mektûbu virilmiş ise noksânı
düşenden tekmîl olunmak üzre tevcîh edesin.

Hüküm: 1031
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm müteferrikalarından dârende Mustafa gelüp Sivas sancağında
yirmi üç bin akçe timâra mutasarrıf olan Kemâhî Sinan Şirvan muhâfazasına me’mûr
olmağın doksan senesinde Demürkapu’ya varup müyesser olup ze‘âmeti buna virilüp
berât etdürüp müteveffâ-yı mezbûrun oğlu babasının vefâtı haberin aldukdan Revan’a
varup babam seferde fevt oldu deyü altı bin mahlûl alup tasarrufuna mâni‘ olduğun
bildürüp buyurdum ki göresin vech-i meşrûh üzre ise mûcebiyle bu kadar buna mukarrer
edesin.

Hüküm: 1032
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
İskender oğlu dârende Ali gelüp Şirvan muhâfazasında kalmak üzre vezîr-i a‘zam
cânibinden beş bin timâra emr virilmeğin mukaddemâ Trabzon sancağında Sürmene
nâhiyesinde Mahor nân karye ve gayrîden altı bin akçe müteveffâ Haydar tahvîlinden
mahlûl olmağın emr-i sâbık üzre tevcîh etmişdir deyü emr virüp müyesser olmamağın
Karahisâr-ı Şarki sancağında Bolaman nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden altı [bin
123

akçe] timâr müteveffâ Sinan tahvîlinden mahlûl olmağın tevcîh olunup tezkiresin zâyi‘
edüp 88 Saferinün on beşinci gününde sâbıkâ Erzurum beğlerbeğisi tezkire virdüğin
bildürmeğin buyurdum ki vech-i meşrûh üzre târih-i mezbûrda tevcîh olunduğuna elinde
tezkiresi var ise târih-i mezbûrdan tevcîh eyleyesin.

Sayfa 264
Hüküm: 1033
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Abdullah oğlu dârende Hüseyin gelüp Kuzican muhârebesinde yoldâşlık etmeğin
vezîr-i a‘zam tarafından dört bin timâra emr virilmeğin Erzurum sancağında (…)
nâhiyesinde ve Varmasın? nâm karye ve gayrîden dört bin akçe timâr muhâfaza-i
Şirvan’a me’mûr iken firâr edüp Şaban tahvîlinden âhara virüp ol dahi yoklama
defterinde mevcûd olmayup mahlûl olmağın 900 Muharreminin gurre[sinde] Erzurum
beğlerbeğisi berât virmeğin buyurdum ki vech-i meşrûh üzre elinde tezkiresi var ise
târih-i mezbûrdan tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 1034

Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:


Dârende Ahmed gelüp Sivas sancağında otuz dört bin yüz üç akçe ze‘âmetden
ma‘zûl olduğun ve binde yüz akçe Dîvân-ı Hümâyûn terkîn ve Halkulvâd kal‘ası
muhârebesinde yoldâşlık etdüği arz olundukda babam zamânında iki bin terakkîye virilen
emr alınup doksan dört Recebinde tecdîd olunup varanda dahi muhâfaza hidmetinde
bulunmağın mukaddemâ Serdâr Mustafa Paşa tarafından 986 Şevvâlinde üç bin akçe ve
bir def‘a dahi Kars kal‘ası ta‘mîrinde hidmet etmeğin 987 Ramazânında iki bin akçe ve
bir def‘a dahi Şirvan seferinde hidmetde bulunmağın 988 Şevvâlinde iki bin akçe
terakkîye ahkâm-ı şerîfe virilüp müyesser olduğun ve Sivas sancağında (…) nâhiseyinde
Kal‘acık nâm karye ve gayrîden otuz sekiz bin yüz elli akçe ze‘âmeti olan Dergâh-ı
mu‘allâ çavuşlarından Hüseyin Çavuş berât virüp ferâgat eder deyü ricâ etmeğin beş
def‘a emr alınup buyurdum ki ferâgat eder ise Mustafa Paşa tarafından virilen emr iki bin
üzre virilüp bâkî noksânı olandan senin olan üzerine tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 1035
Alınup berâtı virildi.
Fî 7 M sene 98.
124

Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:


Belgrad beğlerbeği Haydar mektûb gönderüp Hüdâvendigar sancağı ze‘âmetine
mutasarrıf olan Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından dârende Mehmed Çavuş içün yarârdur
deyü bildürmeğin bin iki yüz akçe terakkîye emr-i şerîf yazılmışdır.

Hüküm: 1036
Alınup Kütahya’da mahlûle virildi.
Fî 16 N sene 96.
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Ömer gelüp Kütahya sancağında timâra mutasarrıf olduğun bildürüp
inâyet ricâ etmeğin mezîd-i inâyetimden bin üç yüz akçe terakkîye hükm virilmişdir.

Sayfa 265
Hüküm: 1037
Erzurum beğlerbeğisine ve Tercan kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda otuz bin yüz akçe ze‘âmete
mutasarrıf olan Mehmed oğlu dârende Ahmed gelüp bundan akdem ilh. sâbıkâ ze‘âmet-i
mezbûreden yirmi iki bin yüz akçe ze‘âmete mutasarrıf olan Mahmud Şirvan
muhâfazasında iken fevt oldukda ze‘âmeti müşârun ileyh vezîr-i a‘zam tarafından
mezbûra virilüp ve sekiz bin akçe timâra mutasarrıf olan Ferhad dahi fevt oldukda iki
timârı müşârun ileyh tarafından tevcîh olunmuş iken dahi kimesneler dahi zikr olunan
ze‘âmet ile timârı mahlûlden almağa dahl etdürülür imiş buyurdum ki min ba‘d
etdürmeyesin deyü hükm yazılmışdır.
Fî 25 Ş.

Hüküm: 1038
Bir sûreti
Erzurum beğlerbeğisine Erzurum kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda (…) nâm karye ve gayrîden otuz
dört bin üç yüz doksan sekiz akçe ze‘âmete mutasarrıf olan dârende Ahmed gelüp sâbıkâ
ze‘âmet-i mezbûreden üç bin iki yüz akçe timâra mutasarrıf olan Yakub nâm Çeribaşı ve
üç bin dokuz yüz doksan dokuz akçe timâra mutasarrıf olan İbrahim Şirvan muhâfazasına
me’mûrlar iken firâr eyledüklerinde Şirvan’da âhar kimesnelere tevcîh olundukdan sonra
ânlar dahi fevt olup timârları mahlûl olmağla müşârun ileyh vezîr-i a‘zam tarafından
125

mezkûr Ahmed’e virilüp berât eyleyüp lâkin mezbûrân Çeribaşı Yakub ile İbrahim
kadîmden timârlarımızdur deyü dahl eyledüklerin bildürüp ol bâbda hükm-i hümâyûnum
ricâ etmeğin buyurdum ki mezbûrları min ba‘d dahl etdürmeyesin deyü emr yazılmışdır.

Fî 25 Ş.

Hüküm: 1039
Bir sûreti
Rûm beğlerbeğisine ve Divriği kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden taht-ı kazânda (…) nâm karye ve gayrîden on dokuz
bin üç yüz yetmiş yedi akçe timâra mutasarrıf olan dârende Mahmud gelüp bundan ilh.
timâr-ı mezbûra sâbıkâ mutasarrıf olan Rûm çavuşlarından Hasan Çavuş Şirvan
muhâfazasında me’mûr iken firâr eyledükden sonra timârı mahlûldür deyü müşârun ileyh
vezîr-i a‘zam tarafından mezkûr Mahmud’a tevcîh etmeğin berâtı mûcebince zabt
etdüresin.

Hüküm: 1040
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından dârende Mehmed Çavuş gelüp Arabgir
sancağında on yedi bin yüz akçe timâr müteveffâ Ali tahvîlinden tevcîh olunmağın emr-i
şerîfim virildüğin ve sâbıkâ vezîrim iken fevt olan Piyâle Paşa hâl-i hayâtında iken
donanma-i hümâyûna gitdükde çavuşlara ikişer bin akçe terakkî fermân olunup mezkûr
Mehmed Çavuş’a ol zamânda terakkî müyesser olmağın inâyet ricâ etmeğin mezkûrun iki
bin akçe terakkîsi düşenden tekmîl olmak üzre tezkiresine ilhâk eyleyesin.

Sayfa 266
Hüküm: 1041
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
Mehmed oğlu dârende Ali gelüp Zahide nâm hâtun Sahakzâde Ahmed
mahlûlünden şer‘le mezbûreye intikâl edüp hazîneye teslîm olunan akçesinden Ayıntab
sancağında (…) nâhiyesinde Mu‘azzam? nâm karye ve gayrîden altı bin timâr ile Ayıntab
dizdârlığı buna virilmek şartıyla ferâgat eder deyü inâyet ricâ etdükde hizâne-i âmire
defterine mürâca‘at olunmağın fi’l-hakîka mezbûr Sahakzâde’nin hazînece 38730 akçe
para hakkı olduğu defterde mukayyed olmağın buyurdum ki göresin mezkûra zikr olunan
akçe şer‘le mezkûreye intikâl edüp mezbûre akçesinden ferâgat ederse zikr olanan
126

dizdârlık mezbûr Ali’ye tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 1042
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Demürkapu’da vezîr Cafer Paşa ve sâbıkâ Erzurum beğlerbeğisi İbrahim ve Ariş?
beğlerbeğisi Mustafa ve Şemahi beğlerbeğisi Ferhad mektûb gönderüp Rûm
çavuşlarından dârende Abdi içün altı seneden berü Şirvan’da seferde olup ve İmamkulu
muhârebesinde ziyâde yoldâşlık etmişdir deyü arz etmeğin ibtidâ düşenden ze‘âmeti
tevcîh olunmak içün hükm yazılmışdır.

Hüküm: 1043
Katrin beğlerbeğisine hüküm ki:
Defter-i Hâkânî kâtiblerinden Ahmed gelüp Beğşehri ve İçil ve Kıbrıs
sancaklarında ze‘âmetinin hayli noksânı olup ve Revan kal‘ası binâsında davârlarıyla üç
yüz yük taş getürmeğin altı bin terakkîye hükm virilüp müyesser olmamağın ve hâlâ
Kıbrıs sancağında Lefkoşe nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden on beş bin timârı olan
Perviz ve Cafer ferâgat ederler deyü noksânıyçün bin üç yüz ziyâdesiyle tâlib olmağın
buyurdum ki ol mikdâr berât emri olmağın noksânı var ise ve ihtiyâr ile ferâgat ederler ise
bin üç yüz ziyâdesiyle noksânıyçün tevcîh eyleyesin.

Hüküm: 1044
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Rûha beğine mektûb gönderüp Ankara sancağında 8204 timâra mutasarrıf olan
dârende Ali Çavuş içün yarârdur deyü bildürmeğin bin beş yüz terakkîye emr yazılmışdır.

Sayfa 267
Hüküm: 1045
Karaman beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Ahmed gelüp Aksaray sancağında altı bin altı yüz akçe (…) iki ay
mukaddem ihtiyârıyla ferâgat etmeğle tevcîh olup berât etdürüp dahi (…) olup sefere
me’mûr değil iken ihtiyârıyla kal‘a-i mezbûra varup hidmet etmiş iken dört aydan ziyâde
tevcîh târihlerini mezkûr zâyi‘ etmiş ve yine Şirvan seferine gelmedi deyü timârına
Ahmed nâm kimesne dahl edüp tasarrufuna mâni‘ olduğunu bildürüp kendüye me’mûr
olmak bâbında inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki timâr-ı mezbûr mezkûr Sali’nin üzerinde
iken sefer-i mezbûra (…) kendüm buna ferâgat edüp berât etdürüp dahi sefere varup
127

hidmet etmiş ise mücerred ol vechile dahl ederse buna mukarrer edüp berâtı mûcebince
tasarruf etdüresin.

Hüküm: 1046
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Osman gelüp Mastar? nâhiyesinde bin akçe timâra mutasarrıf olan
Mustafa doksan senesinde Demürkapu seferine me’mûr iken (…) olunup emrle kalup
lâkin doksan bir senesinden sene-i sâbıkada (…) sefer-i mezbûra gitmeğe fermân
olunmuş iken varmayup timârı mahlûldür deyü livâ-i mezbûr beği bunu afv etdükde
tevcîh olup berâtı tevcîh etdürmüş iken mezbûrun (…) kalmadı deyü dahl edüp
tasarrufuna mâni‘ olduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki fi’l-vâki‘ mezkûr
doksan bir senesinde sefer-i mezbûra me’mûr iken varmayup emrle kalmış değil iken
timârı seferden buna tekarrür edüp mezbûra dahl etdürmeyesin.

Hüküm: 1047
Alınup Beyşehri’nde mahlûle virildi.
Fî 6 M sene 98.
Karaman beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Sefer oğlu dârende Ahmed gelüp Konya’da timâra emri olup inâyet ricâ etmeğin
bin dört yüz terakkî emr edüp buyurdum ki düşenden bin dört yüz terakkî tevcîh edesin.

Hüküm: 1048
Konya ve Belviran kâdîlarına hüküm ki:
Kataf? oğlu dârende Hüsrev gelüp Konya sancağında Belviran nâhiyesinde
Obrucak nâm karyeden dört bin akçe timâr ile Konya kal‘ası kethüdâsı olan Perviz’in
kethüdâlığa Besni? nâm mahal olmağın zikr olunan timâr ile kethüdâlığa sene 990
Rebî‘u’l-âhirde bin yirmi sekizinci târihiyle buna tevcîh ve berât etdürüp hidmet-i
lâzimesinde iken mezbûr Perviz benim kethüdâlığım bilâ sened alınup hayf olmuşdur
deyü (kesik) etmeğle mukarrer olmak içün emr virilüp düstûr-ı mükerrem vezîrim
serdârımız Ferhad Paşa Konya’ya vardukda murâfa‘a üzre mezbûr Perviz’in istihkâkı
olmayup hak bunun olmağla buna mukarrer olup berât etdürdüğin bildürüp zabtı içün emr
ricâ etmeğin şurûtuyla em yazılmışdır.
128

Sayfa 268
Hüküm: 1049
Erzurum beğine ve Erzurum ve Bayburd ve Tercan kâdîlarına hüküm ki:
Düstûr-ı ekrem vezîr-i a‘zamım âdemlerinden olup zikr olunan kâdîlıkların
ber-vech-i tekmîl yirmi bin akçelik ze‘âmete mutasarrıf olan dârende Ferruh gelüp
bundan akdem Şirvan muhâfazasına me’mûr olup emrle itâ‘at eylememekle firâr edüp
firâr eden kimesneler ze‘âmet ve timârları ve âhar dirlikleri serdâra viilmek mukarrer
idüğini bildükleri ecilden her biri ze‘âmet ve timârları ve âhar dirliklerini kimi ferâgat
edüp kimi dahi âdemlerine virüp kimi dahi âhar timârların tebdîl edüp ve ba‘zısı benüm
iken timârımdur deyü dahl edüp ve ba‘zı dahi Kars kal‘ası ta‘mîri hidmet (…) ecilden
verdük ve ba‘zısı dahi Revan ve Tiflis muhâfazasına ze‘âmet ve timârlar berâtın ola deyü
(…) ve Erzurum cânibinde sefer-i cedîd edâ etdük deyü birer tarîkle ellerine
mukarrernâmeler alup ve nicesi dahi serdâr ve beğlerbeğileri tarafından Şirvan’da
ellerinde berâtlarıyla sâhibleri üzerlerinde mahlûlden ilhâk ile ber-vech-i sâbit tahrîr (…)
mukarrer deyü berât edüp her biri dahl etdürüp imdî Şirvan muhâfazasına me’mûr iken
firâr edenlerin ze‘âmet ve timârları ve âhar dirlikleri Şirvan muhâfazası kaleminden?
vermeyüp berât etdürüp eğer serdâr ve eğer beğlerbeğileri tarafından mukarrernâme
etmişler ise amel olunup min ba‘d serdâr olanlara zabt etdürile deyü fermânım olmağın
sâbıkâ timâr-ı mezbûra mutasarrıf olan Dîvâne Mustafa ve Süleyman ve Hasan ve Berk
ve Ali ve Veli ve dîğer Süleyman ve Mehmed nâm kimesneler Şirvan muhâfazasına
me’mûrlar iken firâr eyledüklerin timârların müşârun ileyh vezîrim Ahmed tevcîh edüp ol
dahi ketm (…) yarâr iken (…) mahlûl oldukda buna virüp berât etdürmüş iken eski
sâhibleri (…) mukarrer olmuş deyü mutasarrıfdur deyü dahl edüp tasarrufuna mâni‘
oldukların bildürüp inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki mezbûrun timârına mezbûrları dahl
etdürmeyesin vech-i meşrûh üzre bir tarîkle (…) dahl etmiş ise mukarrernâme
berâtlarıyla amel etse buna berâtı mûcebince tasarruf edüp tahvîle düşenden kimesne.

Hüküm: 1050
Bir sûreti
Müşârun ileyh beğlerbeğisi Emin’e Bayburd ve Erzincan kâdîlarına [hüküm ki]:
Dârende Hüseyin’e (…) ve Mekrü? nâm karyeden ve gayrîden sekiz bin akçe timâr
sâbıkâ Yahya ve Mustafa tahvîllerinden buna virüp berât etdürmüş iken mezbûr ol sefere
vardukda ve timâra emr mukarrer olmuşdur deyü dahl ederlermiş vech-i meşrûh üzre
129

buna dahi emr-i şerîf yazılmışdır.

Hüküm: 1051
Bir sûreti
( ) kâdîsına varan Ali bin Abdi gelüp zikr olunan kâdîlara Ülgün nâm karye ve
gayrîden yirmi bir bin yüz akçe ze‘âmeti (…) nâhiyesine gelüp Muharrem tahvîlinden
hisse virüp ol dahi berât edüp tasarruf olundukda hisse virilüp ol dahi emr-i timâra tâlib
olmak ile kabûl olunup buna virüp berât etdürmüş iken mezbûr Muharrem timâr emrim
vardur timârım bana tevcîh olmuşdur deyü dahl etdürüp vech-i meşrûh üzre emr-i şerîf
yazılmışdır.

Sayfa 269
Hüküm: 1052
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Hatvan beği mektûb gönderüp Saruhan sancağında Ilıca nâhiyesinde 7000 timâra
mutasarrıf olan Pervâne Çavuş oğlu dârende Mustafa içün yarârdur deyü bildürmeğin
buna emr-i şerîf yazılmışdır.

Hüküm: 1053
Haleb beğlerbeğisine hüküm ki:
Dâdendegân-ı Kurd ve Mehmed gelüp Kilis sancağında Ağraz nâhiyesinde berâtla
mutasarrıf oldukları ze‘âmetlerini sâbıkâ muharrer olan Ahmed livâ-i mezbûrun tahrîrine
me’mûr değiller iken ze‘âmetlerini tahrîr edüp çıkan ifrâzlarını âhara tevcîh etmeğle dahl
olunduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin buyurdum [ki] göresin fi’l-vâki‘ kazıyye arz
olunduğu gibi bunların hakları ise dahl etdürmeyesin.

Hüküm: 1054
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Hâlâ Tamışvar beğlerbeği mektûb gönderüp Dergâh-ı mu‘allâm
müteferrikalarından dârende el-Ekber içün Bozok sancağında mutasarrıf olduğu 39000
akçe ze‘âmetin yedi bin akçe noksânı olup ve Amasya sancağında ve nâhiyesinde
Karadere nâm karye ve gayrîden yedi bin altı yüz akçe timâra mutasarrıf olduklarından ve
meydân-ı seferden gelüp hâlâ berâtını vermeyen müşârun ileyhe ferâgat eyledüğin arz
etmeğin buyurdum ki (…) ile iki kılıç virilmek üzre alınup ziyâdesiyle tevcîh edesin deyü
şer‘le emr virilmişdir.
130

Hüküm: 1055
Karaman beğlerbeğisine hüküm ki:
Rûm’un hazîne defterdârı Mustafa mektûb gönderüp Niğde sancağında on dört bin
akçe timârı olan dârende İbrahim içün mezkûr İbrahim içün yarârdur deyü ve mâl-i
mîrîde hidmet etmişdür deyü bildürmeğin bin dört yüz akçe terakkîye emr virilmişdir.

Hüküm: 1056
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Rûm’un hazîne defterdârı Mustafa mektûb gönderüp vilâyet-i Rûm zu‘amâsından
dârende Şaban içün mâl-ı mîrîde hidmet eylemişdir deyü bildürmeğin bin akçe terakkîye
emr virilmişdir.

Hüküm: 1057
Erzurum beğlerbeği[ne hüküm ki]:
Mahmud oğlu dârende Osman gelüp (…) 5999 akçe timârdan ma‘zûl olup kaydı
Erzurum’a tebdîl ricâ etmeğin buyurdum ki göresin ma‘zûl ise beğlerbeğisi kalemiyesi
görüldükden sonra (…) ze‘âmet emri.

Sayfa 270
Hüküm: 1058
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dîvân-ı Hümâyûn’um kâtiblerinden dârende Ali gelüp Kastamonu sancağında on
beş bin akçe timârdan ma‘zûl olup ve bir def‘a mezîd-i inâyetimden bin iki yüz akçe
terakkîye emr-i şerîf virilüp alınup yine livâ-i mezbûrda terakkî bedeli mahlûle virilüp
müyesser olmaduğun ve hâlâ Kastamonu sancağında Sinop nâhiyesinde Azerfat nâm
karye ve gayrîden yedi bin akçe timâr mukaddemlerine kendü timârı iken Dîvân-ı
Hümâyûn kâtiblerinden bir hüccet ferâgat etmişiken ferâğından tezkire virdürilmek
bâbında inâyet ricâ etmeğin mahlûle virilen hükm alınup buyurdum ki livâ-i mezbûrda ol
mikdâr timârdan ferâgat etmeğle ma‘zûl ise mezbûr timâr-ı mezbûra hüsn-i ihtiyârıyla
mukaddemâ bunun mutasarrıfı olmağın yine ferâgat eylese tevcîh edesin.

Hüküm: 1059
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Garib yiğitlerden dârende Haydar gelüp yarâr olmağın vâki‘ olan İmamkulu
muhârebesinde yoldâşlık etmişdir Vezîr-i a‘zam Osman Paşa tarafından ibtidâdan on üç
131

bin timâra virilen emr müyesser olmayup ve Bozok sancağında ve nâhiyesinde Toplan
nâm karye ve gayrîden üç bin akçe timârı olan içün Demürkapu seferine me’mûr iken
varmayup ve yoklamada mevcûd olmamağın 900 Şa‘bânının evâhirinden mukaddemâ
Rûm beğlerbeğisi Haydar tevcîh edüp tahvîl mektûbu virdüğin bildürüp inâyet ricâ
etmeğin emr-i sâbık üzre buyurdum ki göresin mezkûr sefere me’mûr olup varmayup ve
emrle kalmayup timârı mahlûl oldukda târih-i mezbûrdan buna virildüğin üzre tahvîl
mektûbu var ise târih-i mezbûrdan tevcîh edesin.
Evâsıt-ı Ş 91.

Hüküm: 1060
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Abdullah oğlu dârende Gürsel gelüp Karahisâr-ı Şarki sancağında İskefser
nâhiyesinde Ağcakolan nâm karye ve gayrîden altı bin sekiz yüz akçe timâr Şirvan
seferine varmayan Abdülmuhsin ve Bolaman nâhiyesinde Kaballu? nâm karye ve
gayrîden bin akçe hisse muhâfazaya kalmayan Mehmed ve Köhne Hamza nâhiyesinde
Hanki nâm karye ve gayrîden iki bin akçe hisse gerü muhâfazaya kalmayan Şah Gazanfer
tahvîllerinden mahlûl olmağla âhara virilmeyüp ol dahi seferimde firâr edüp serdârlığı
buna virilüp berât etdürüp ol firâr edenler gelüp berât etdürmeğle timâr-ı mezbûr sana
virilmişdür tasarrufuna mâni‘ olduğunu bildürmeğin buyurdum ki göresin zikr olunan
timâr ve hisseler vech-i meşrûh üzre buna virilüp berât etdürüp ol firâr edenler icâzetsiz
gelüp tezkirelerin berât etdürmekle Revân ve Tiflis’e varup hidmetde bulunduk deyü
tasarrufuna mâni‘ olurlar ise timâr-ı mezbûru buna mukarrer edesin.

Sayfa 271
Hüküm: 1061
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Veli gelüp yarâr olup Kulihan? muhârebesinde yoldâşlık etmeğin Vezîr-i
a‘zam Osman Paşa tarafından ibtidâdan üç bin timâra emr virilüp Karahisâr-ı Şarkî
sancağında Fermuda? nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden iki bin altı yüz akçe kılıç
timâr muhâfazasında me’mûr iken Gence ve Berdağ’dan firâr eden Yahya ve Bulaman
nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden bin akçe hisse yazılup Yar Ali tahvîlinden
mezkûr içün beş yüz akçe ziyâdesiyle buna virilüp berât etdürüp zâyi‘ olmağın 81
Şevvâlinin on beşinci gününde sâbıkâ Erzurum beğlerbeğisi İbrahim dâme ikbâluhûya
tevcîh edüp mezkûr virdüğin bildürmeğin buyurdum ki göresin timâr-ı mezbûr hisse-i
132

mezbûra vech-i meşrûh üzre tevcîh olunduğuna tezkiresi vâr ise târih-i mezbûrdan tevcîh
edesin.

Hüküm: 1062
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Şeyh Yusuf oğlu dârende Bayram gelüp Karahisâr-ı Şarkî sancağında dört bin yedi
yüz on üç akçe timâr ile nâhiye-i Bayramlu’da babası olup serhaddin emekdârlarından
olmağla iki bin akçe ve Mehmedhan muhârebesinde bulunmağla elli beş bin akçe ve
İmamkulu muhârebesinde bulunmağla elli iki bin terakkîye vezîr-i a‘zam cânibinden
ahkâm virilüp ve livâ-i mezbûrda (…) nâhiyesinde (…) nâm karye ve gayrîden bin dört
yüz akçe hisse müteveffâ Mustafa ve Satılmış? nâhiyesinde Göster nâm karye ve
gayrîden bin akçe hisse muhâfazada iken Gence ve Berdağ’dan firâr edenden Mehmed ve
Bulaman nâhiyesinde Taşluca nâm karye ve gayrîden altı bin akçe hisse müteveffâ Sinan
tahvîlinden âhara tevcîh olundukda ol dahi Gence ve Berdağ’dan firâr edüp ve nâhiye-i
mezbûrede Diyar-ı âhar? nâm karye ve gayrîden bin akçe hisse Şâhoğlu muhârebesinden
firâr edüp Mustafa tahvîllerinden âhara tevcîh olundukda ol dahi bilâ icâzet firâr etmeğin
mezbûr tahvîl doksan bir Zi’l-hiccesinin evâsıtında mezbûra dört yüz akçe ziyâdesiyle
tevcîh edüp Erzurum Beğlerbeğisi İbrahim’e tevcîh edüp tezkire virdüğin bildürmeğin
buyurdum ki göresin ol vechile mezkûrun elinde tezkiresi var ise târih-i mezbûrdan
tevcîh edesin.

Hüküm: 1063
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Mahmud oğlu dârende Ahmed gelüp Erzurum gönüllülerinden Yemen’e tâbi‘ otuz
dokuzuncu bölükde üç yüz akçesi var iken yarâr olup Babahan muhârebesinde yoldâşlık
etmeğin telefât üzre ze‘âmete ve Karahisâr-ı Şarkî sancağında Bulaman nâhiyesinde (…)
Şerîf nâm karye ve gayrîden yirmi bin akçe ze‘âmete müstahak olan deyü emr-i âlî kayd
olup ze‘âmetin mahlûl oldukda sana tevcîh olmak içün vezîr-i a‘zam tarafından emr
virilüp ve karye-i mezbûrede yedi bin akçe timâr müteveffâ-yı mezbûr (…) nâm karye ve
gayrîden yirmi bin altı yüz akçe hisse gerü muhâfazadan firâr eden Ali ve Diyâr-ı
Erzurum nâhiyesinde Ali Bey nâm karye ve gayrîden bin yedi yüz altmış akçe hisse firâr
eden Ali ve Ebubekr tahvîllerinden deyü emr-i âlî virilüp ol dahi berât etmeden fevt olup
92 Cumâde’l-ûlâsının gurresinde mukaddemâ Erzurum beğlerbeğisi İbrahim tezkire
virmeğin buyurdum ki ol vechile elinde tezkiresi var ise târih-i mezbûrdan tevcîh edesin.
133

Sayfa 272
Hüküm: 1064
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Rûm beğlerbeğisi mektûb gönderüp Budaközü nâhiyesinde çeribaşı olan
Korkmazlar âhar hisseye tâlib olup ferâgat etmeğin nâhiye-i mezbûrede Yağmurali? nâm
karye ve gayrîden dört bin doksan altı akçe timârı olup dârende Mustafa’ya arz etmeğin
tevcîh olunmak içün emr virilmişdir.

Hüküm: 1065
Yemen beğlerbeğisine hüküm ki:
Mısır muhâfazasında olan Vezîr İbrahim Paşa mektûb gönderüp Yemen defterdârı
Bitlis kâdîsı Mahmud’a arz eylemeğin tevcîh olunup berât virilüp tasarruf olunan
müteveccih olmuşdur lâkin sâbıkâ Yemen’de mâl defterdârı olan Mustafa istikâmetle
küllî hidmed zuhûra gelmişdür deyü i‘lâm olunmağın Yemen defterdârlığı kemâ-kân
müşârun ileyh Mustafa’ya mukarrer olmak bâbında fermân-ı hümâyûnum sâdır olmağın
buyurdum ki müşârun ileyh Mustafa’ya kemâ-kân Yemen’de mâl deftedârlığı hidmetin
etdüresin.

Hüküm: 1066
Batum beğlerbeeğine ( ) kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda berâtlı ze‘âmete mutasarrıf olan
Hasan gelüp bundan akdem ilh. sâbıkâ yirmi dört akçe ze‘âmete mutasarrıf olan Ali ve
yedi bin beş yüz akçe timâra mutasarrıf olan Medhî Mehmed ( ) ve iki bin akçe timâra
mutasarrıf olan Receb ve bin yüz akçe timâra mutasarrıf olan Hüseyin ve iki bin akçe
timâra mutasarrıf olan Kurd ve iki bin akçe timâra mutasarrıf olan Murad nâm kimesneler
Şirvan muhâfazasına me’mûrlar iken ze‘âmet ve timarları müşârun ileyh tarafından
mezkûra virilmiş ike mezbûrun kadîmden bizüm ze‘âmet ve timârlarımızdur deyü dahl
etdürürler imiş min ba‘d dahl etdürilmeye deyü emr yazılmışdır.
Fî 25 Ş.

Hüküm: 1067
Rûm beğlerbeğisine ve Kejderesi kâdîsına hüküm ki:
Vezîr İbrahim âdemlerinden olup taht-ı kazânda Bodurgan nâm karyeden iki bin
akçe timâra mutasarrıf olan dârende Mustafa gelüp bundan akdem ilh. sâbıkâ timâr-ı
134

mezbûra mutasarrıf olan Kasım Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr eyledükden sonra
timârı mezkûra müşârun ileyh tarafından tevcîh olunmağın mezkûr Kasım kadîmden
timârımdur deyü dahl edermiş min ba‘d dahl etdürilmeye deyü tafsîlen emr yazılmışdır.

Sayfa 273
Hüküm: 1068
Erzurum beğlerbeğisine ve Beylan kâdîsına hüküm ki:
Vezîr İbrahim âdemlerinden olup taht-ı kazânda Burdacanlar nâm karye ve
gayrîden yirmi iki bin altıyüz doksan akçe ze‘âmete mutasarrıf olan Ali dârende Bayram
gelüp sâbıkâ Kuruçayır alaybeğisi olan Ferahşâd Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr
etmeğle alaybeğiliği fevt ile vezîr-i a‘zam tarafından mezbûra virilüp hâlâ mezbûr
Ferahşâd dahl eyledüğin bildürüp ve Ebubekir ve Hüseyin ve Mustafa ve Tahir ve diğer
Mustafa nâm kimesneler Şirvan muhâfazasına me’mûrlar iken firâr eyledüklerinde
timârları müşârun ileyh tarafından mezbûra tevcîh olunmuş iken buyurdum [ki]
kadîmden timârlarımızdur deyü dahl ederlermiş min ba‘d dahl etdürmeyesin deyü tafsîlen
hükm yazılmışdır.

Hüküm: 1069
Erzurum beğlerbeğisine ve Ardanuç kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda berâtla yirmi yedi bin yüz doksan
dokuz akçe timâra mutasarrıf olan dârende Ahmed gelüp bundan akdem elh. sâbıkâ yirmi
bir bin akçe ze‘âmete mutasarrıf olup Ardanuç alaybeğisi olan Mehmed ve üç bin dokuz
yüz doksan dokuz akçe timâra mutasarrıf olan Ahmed ve bin akçe timâra mutasarrıf olan
Ali ve bin iki yüz akçe timâra mutasarrıf olan dîğer Ahmed nâm kimesneler Şirvan
muhâfazasına me’mûrlar iken firâr eyledüklerinden timârları Rıdvan nâm kimesneye
virilüp ol dahi emr-i timâr almağla mahlûl olmağın vezîr-i müşârun ileyh tarafından
mezkûr Ahmed’e virilüp mezbûrlar kadîmden ze‘âmet ve timârlarımızdur deyü dahl
ederlermiş etdürülmesin deyü mufassal emr yazılmışdır.

Hüküm: 1070
Zülkadriye beğlerbeğisine ve Ayıntab kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden taht-ı kazânda Karaduman nâm karye ve gayrîden dört
bin akçe timâra mutasarrıf olan Hüsâm gelüp ( ) sâbıkâ timâr-ı mezbûra mutasarrıf olan
Hasan müşârun ileyh Vezîr İbrahim âdemlerinden olup Şirvan muhâfazasında müşârun
135

ileyh ile hidmetde ola deyü emr virilüp muhâfazada iken fevt oldukda timârı müşârun
ileyh tarafından mezkûra virilüp berât etmiş iken Mustafa nâm kimesne dahi timâr-ı
mezbûru beğlerbeğisi tarafından mahlûlden almağla tasarrufuna mâni‘ oldukların
bildürüp inâyet ricâ etmeğin mezbûr buyurdum ki min ba‘d dahl etdürmeyesin deyü
mufassalan emr yazılmışdır.

Hüküm: 1071
Bağdad ve Meşhedeyn kâdîsına ve Meşhedeyn mütevellîsine hüküm ki:
(…) berât olunan Seyyid Şehâbeddin oğlu dârende Seyyid Bedreddin gelüp
evkâf-ı mezbûre toprağında şehr-i Süleyman Şahin’in arâzîsinde kendü mülklerine karîb
olan (…) demekle meşhûr olan karyeden resm-i bakiye ki dört dolap olup zikr olunan
dolapları kendü mâlıyla bi-cümle gönderüp senevî ve cem‘ini (…) resm darı evkâf-ı
mezbûreye ifrâğ etdükden sonra (…)

Hüküm 1072
Bir sûreti
(…) berâtı olan Şehâbeddin oğlu dârende Fahreddin’e virilmişdir.

Sayfa 274
Hüküm: 1073
Haleb beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mehmed gelüp mukaddemâ Haleb sancağında Mesih nâhiyesinde
Telhabeş nâm karye ve gayrîden on bin yüz doksan akçe timâr ile Haleb’in gediklü
çavuşlarından olan İsmail mukaddemâ Şirvan seferine varmamağla serdâr-ı sâbık
Mustafa Paşa timârı ve gedüği âhara virilüp ba‘dehû Şirvan’da kalmak şartıyla timâr-ı
kazâ dahi mahlûldür dedükden sonra fevt olup Şirvan mûmâ ileyh tarafından mezbûr
Mehmed’e virilüp berâtıyla tasarrufunda iken tekrâr zikr olunan çavuşluk ve gedüğini
düstûr-ı ekrem dahi Demürkapu’da merkûm İsmail tahvîlinden Mustafa nâm kimesneye
virilüp beği mezbûr Gence Berdağ’dan nice kimesneleri idlâl ve firâr etmiş iken Tiflis
beğlerbeğisinden arz olunup südde-i sa‘âdetimden bir tarîkle tasarruf etmeğle merkûm
Mehmed’e husûmet eyleyen merkûm Mustafa Demürkapu’ya gitmek şartıyla mukarrer
etdükden sonra gerü Demürkapu’ya varmayup Kefe beğlerbeğisi timâr-ı mezbûr ile
çavuşluk gedüği mukarrer olmak içün tekrâr arz etmeğin mezkûr çavuşluk ve gedüği ile
timâr-ı mezbûrîn mezbûr Mehmed’e virilüp müşârun ileyh tarafından mütekarrir-nâme
136

virilüp çavuşluk ve gedüği bunun hakkı iken vezîrim çavuşları ile ma‘an bedel akçesin
virmiş iken mezbûr Mehmed’e mukaddemâ mütevellî-i mezbûrun timârını müşârun
ileyhimin yüz doksan dokuz akçeliği alup bedeli bin üç yüz akçe noksânıyla ber-vech-i
tekmîl yedi bin dört yüz doksan dokuz akçe olup ba‘dehû timâr-ı mezbûrdan virilmiş ise
zabt ile mutasarrıf olan merkûm.

Hüküm: 1074
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Abdullah oğlu dârende Hüseyin gelüp mukaddemâ Erzurum kullarından
yirmibeşinci bölükde yevmî yirmi dört akçe ulûfeye mutasarrıf iken Süleymanhan
muhârebesinde yoldâşlıkda bulunmağın ba‘demâ timâra emr-i şerîfim virilüp amel
olunmayup ve Karahisâr-ı Şarkî nâhiyesinde Musahalu nâm karye ve gayrîden on sekiz
bin on altı akçe timâra mutasarrıf olup Şirvan muhâfazasına me’mûr iken Gence ve
Berdağ’dan Tatar kazâsına gidüp firâr eden Cafer tahvîlinden İskefser nâhiyesinde Ulvi
nâm karye ve gayrîden yedi beher akçe hisse muhâfaza-i mezbûreye me’mûr iken firâr
eden Hasan tahvîlinden İbrahim nâm kimesneye virilüp ol dahi vâki‘ fevt olmağla mahlûl
olmağın Tercan Alaybeğisi Ömer muhâfazası merâmın emr olundukda itâ‘at etmeyüp
niceleri ihlâl edüp firâr etmeğle alaybeğiliği Ahmed nâm kimesneye virilüp mezbûr
Hasan’ı yarâr olmağla alaybeğiliği mukarrer olmasıyçün evâmir-i şerîfeleri edâ edüp ve
livâ-i mezbûrda İskefser nâhiyesinde bin dokuz yüz akçe hisse müteveffâda vâki‘ iki bin
akçe hisse-i mezbûresini Van muhâfazasına me’mûr iken ber-vech-i tekmîl otuz bin
dokuz akçelik olmak üzre tevcîh olunup berât etdürüp hâliyâ firâr eden kimesneler vech-i
meşrûh üzre hükm-i şerîf mufassalan yazılmışdır.

Hüküm: 1075
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mehmed gelüp bundan akdem Erzurum sancağında Kefaneş? nâm
nâhiyesinde on iki bin yüz altmış akçe timârını Van muhâfazasında me’mûr iken firâr
eden Murad tahvîlinden mahlûl oldukda Şirvan muhâfazasında baş kesüp yoldâşlık
etmeğle ibtidâdan altı bin akçe timâr düstûr-ı ekrem tarafından buna tevcîh olunup berât-ı
şerîf virilüp hâliyâ Şirvan’dan firâr eden kimesneler Mehmed’e timâr kurmamağiçün
gitmiş timârları âhara virilüp ve ba‘zısı firâr edüp gelürler iken yolda fevt olup ve
ba‘zıların beğlerbeği tarafından mukaddem târihiyle bize virilmişdir birer tarîkle
mukarrer-nâmeler alup sâbıkâ Mustafa Paşa bu makûle öc aldukların alınup timârlarını
137

mukarrer eyleyüp hâlâ düstûr-ı ekrem bu makûlelerin emr gönderüp il dahi timâr
mukarrer olmuş idi ile hidmet etmişdür deyü ahvâllerin bârî-i a‘lâya arz olundukda ol öc
alınanları alınan sipâhîler şimdiye değin timârları zabt edüp mahsûllerini aldukları inâyet
eder buyurdum ki fermân-ı hümâyûnum mûcebince timâr-ı mezbûr mezbûr Mehmed’e
mütekarrir eyleyüp dahl ve tasarruf etdürmeyesin.

Hüküm: 1076
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Rıdvan gelüp Hüdavendigar sancağında altı bin altı yüz timâr şark seferine
varmayan Murad tahvîlinden buna tevcîh olunup berâtı dahi elinde iken (…) mezbûr
berât etmeğle bana virilmişdir deyü dahl edüp bu husûs ise bundan akdem (…) mukarrer
olmaz ise eline mukarrer-nâme verüp dahi müşârun (…) etmeğin berâtını bırâğub kaydı
olması mukarrerdür eğer berâtın dahi (…) iken fasl etmeğin hak bunun ise buna mukarrer
ola deyü emr-i şerîf yazılmışdır.

Sayfa 275
Hüküm: 1077
Fî 11 S sene 95.
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Mustafa Paşa oğlu dârende Ömer dâme hasanuhû âdem gönderüp bundan başka iki
yüz elli bin akçe hâsslar ile Harput sancağından ma‘zûl olup ve Gence ve Berdağ
muhârebesinde otuz bin akçe emri var iken Şirvan’a ibtidâ mübâşeretinden berü vâki‘
olan muhârebelerde envâ‘ yoldâşlık 990 târihinde Abargir beği olan ( ) dâme hasanuhû
Şirvan seferine me’mûr iken gelmemeğin livâ-i mezbûr sene-i mezkûre Zi’l-ka‘desinin
yedinci gününden yirmi bir akçe terakkiyle kendüsine tevcîh olunmağiçün ve Demürkapu
muhâfazasında iken Erzurum beğlerbeğiliği hidmetinde olan İbrahim mektûbu
mûcebince Kaytak? muhâfazasında otuz bin akçe terakkîye ve yine müşârun ileyh (…)
Gün muhârebesinde otuz bin akçe terakkîye ahkâm-ı şerîfe virilmiş iken berât
etdürmeyüp bu def‘a sefer-i mezbûrdan hükümlerin zâyi‘ etmeğle berât müyesser
olmaduğı ve bunlardan mâ‘adâ İmamkuluhan muhârebesinde ve kal‘a-i Şemahi
ta‘mîrinde yirmi bin terakkîye hükm virildüğün bildürüp terakkîleri hükmleri
birikdürilüp hâssları tevcîh olunmak ricâ etmeğin sonradan virilüp yirmi bin akçe terakkî
hükmü alıkonulmağın buyurdum ki göresin müşârun ileyhe mukaddemâ (…) ve
terakkîleri içün virilen ahkâmı ol vechile zâyi‘ olunmağla berât müyesser olmamış ise
138

sâbıkâ mutasarrıf olduğu hâsslarıyla terakkîleri bedelini livâ-i mezbûrun icmâllü


hâsslarından târih-i mezbûrdan tevcîh etdüresin ammâ zâyi‘ olan ahkâm ile âhar terakkî
virilmekden ictinâb oluna.

Hüküm: 1078
Trablusşâm beğlerbeğisine ve Hama ve Selimiye kâdîlarına hüküm ki:
Dârende Sali gelüp zikr olunan kudâtları yirmi iki bin akçelik ze‘âmeti müteveffâ
Mustafa tarafından buna virilmiş iken Hüseyin Bali’nin berâtına dahl eyledüğin buna
mukarrer olup bin iki Şa‘banında olmak ile on iki atlu âdemlerden mâ‘adâsı buna berât
edüp sülüs üzre olması şartı içün emr-i şerîf yazılmışdır.

Hüküm: 1079
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Haydar Paşa mektûb gönderüp Rûm çavuşlarından Sivas sancağında Tozaklu
nâhiyesinde on yedi timâra mutasarrıf Mehmed Çavuş fevt olup timârı müteveffâ-yı
mezbûrun karındaşı olup on bin timâra emri olan dârende Mustafa’ya tevcîh olunup berât
etdürüp mutasarrıfınız timâr-ı mezbûr âharlara dahi virilüp dahl olunduğun bildüürp
kadîmî yurtları ve ocâğlarından vezîr mukarrer olmak ricâsına arz etmeğin mukaddemine
mukarrer olan emr edüp buyurdum ki timâr-ı mezbûru mukaddemine mukarrer eyleyesin.

Hüküm: 1080
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Rüstem gelüp Şirvan muhâfazasında hidmet etmeğle Osman Paşa
tarafından üç bin akçe emr virilüp müyesser olmayup ve Sivas sancağında ve nâhiyesinde
Yağludirman nâm karye ve gayrîden 2999 timâr Demürkapu seferine varmayan Hacıkulu
tahvîlinden sene 991 Muharreminin 26. günü tahvîl mektûbu ile tevcîh olup muhâfaza
hidmetinde mevcûd olmayup tahvîl mektûbu mûcebince mezbûra tevcîh edesin deyü
elinde emrim var ise deyü emr yazılmışdır.

Sayfa 276
Hüküm: 1081
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Hamza oğlu dârende Mustafa gelüp mukaddemâ Demürkapu’ya giden asker ve
harbe hidmed etmeğle Osman Paşa tarafından iki bin timâra emr virilüp ve Niğbolu
sancağında ve nâhiyesinde ve yine tâbi’-i Sevr nâm karyeden 2900 timâra mutasarrıf
139

Rıdvan Demürkapu’ya varmayup Cafer Paşa mührlü tezkiresi ile timârın kendüye tevcîh
edüp yoklamaya mürâca‘at olundukda mukayyed olmamağın şartlı emri var ise mezbûra
tevcîh edesin deyü emr yazılmışdır.

Hüküm: 1082
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Kastamonu beği Veli mektûb gönderüp Kastamonu sancağında Güre nâhiyesinde
(…) nâm karye ve gayrîden sekiz bin beş yüz akçe timâr müteveffâ Feyzullah tahvîlinden
dârende Ömer’e doksan iki Cemâziye’l-evvelinin sekizinci günü Demürkapu’da tevcîh
olunup berât etdürüp kande iken Abdi nâm kimesne ze‘âmeti ferâgat eden (…) olmayup
timâr-ı mezbûru alup berât etdürmeğle tasarrufuna mâni‘ olur deyü bildürmeğin
buyurdum ki arz olunduğu üzre timârı Ömer’e mukarrer edüp tasarruf etdüresin.

Hüküm: 1083
Gül? kâdîsına hüküm ki:
Müşârun ileyh mektûb gönderüp zikr olunan timârı dârende-i mezkûr Ömer’e zabt
etdüresiz deyü yazılmışdır.

Hüküm: 1084
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından Torlak oğlu dârende Mustafa Çavuş gelüp
Kütahya sancağında Lazkiyevasli? nâhiyesinde Merak nâm karye ve gayrîden 5999 akçe
timâr müteveffâ Abdülgafur Bey oğlu Mehmed tahvîlinden sene 992 Şa‘bânının yirmi
ikinci gününde tevcîh olunup berât edüp tasarrufunda iken diğer Mehmed nâm kimesne
bundan üç gün sonra mâh-ı mezkûrun yirmi beşinci günü müteveffâ mezkûr Mehmed
tahvîlinden alup berât etmeğle tasarrufuna mâni‘ olup dahl eyledüğin ve hakk (…) olup
târihi mukaddem olduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin mukaddemine mukarrer olmasın
emr edüp buyurdum ki göresin müşârun ileyhin târihi mukaddem ise buna mukarrer edüp
berâtı mûcebince kemâ-kân zabt ve tasarruf etdürüp mezbûr dîğer Mehmed’i dahl ve
ta‘arruz ettürmeyesin.
Tâbi‘-i (…) Eşref Efendi.

Hüküm: 1085
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Dede gelüp Sivas sancağında 8834 akçe timârı olup bundan akdem Kars
140

kazâsında hidmetde bulunduğu alaybeği Haydar Bey’in arzıyla iki bin açe terakkîye emr
virilüp emri zâyi‘ olmağın buyurdum ki zâyi‘inden bin yedi yüz akçe üzre tevcîh edesin.
Fî evâhir-i Şevvâl sene 987.

Sayfa277
Hüküm: 1086
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Şaban gelüp Canik sancağında Saksun nâhiyesinde Katladu nâm karye ve
gayrîden 36000 akçe ze‘âmete südde-i sa‘âdetimden müteveffâ Mehmed tahvîlinden
buna tevcîh olunup alup berât etdürüp eskiden berü mutasarrıf olup sonradan
müteveffâ-yı mezbûrun emr-i âlîleri bir tarîkle alup berât etdürmeğin tasarrufuna mâni‘
olup gitdüği târihi mukaddem olduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin târihi mukaddem ise
mukarrer edesin.

Hüküm: 1087
Diyârbekir beğlerbeğisine hüküm ki:
Ahmed oğlu dârende Hasan Ali gelüp sâbıkâ Emirhan muhârebesinde yoldâşlık
eyledüği vezîrim Osman Paşa defteri ile i‘lâm eyledükde ibtidâdan iki bin timâra hükm
virilüp mukayyed olduğun bildürüp ve Vize sancağında Ebutahir nâhiyesinde Derik nâm
karye ve gayrîden üç bin yüz akçe timâra me’mûr iken Şirvan muhârebesine varmayan
Hüseyin Yusuf tahvîlinden seksen altı târihinde Mehmed’e virilüp ol zamândan berü
mezbûr kuyûdumuz olup hâlâ gelüp emri berât edüp ve kabz etmeğle timâr-ı mezbûrdan
bin akçe hissesi (…) kethüdâya virilüp iki bin yüz akçesi mahlûldür deyü inâyet ricâ
etmeğin hükm-i sâbık alınup müstahak olduğu bedeli tevcîh edesin deyü şurûtuyla hükm
yazılmışdır.

Hüküm: 1088
Yevmü’l-hamîs.
Fî 7 N 96.
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Çerkes Mahmud gelüp Erzurum sancağında Güney Erzincan nâhiyesinde
(…) nâm karye ve gayrîden on bir bin akçe timâr Şirvan muhâfazasına kalmayan Ali
tahvîlinden mahlûl olmağın Hüsrev’e virilüp ol dahi mukarrer olmağın buna virüp berât
etdürüp tasarruf etmek istedükde binde üçer altun virüp günâhım afv olmağın Revan ve
141

Tiflis’e varup emrnâmelerin vardur deyü tasarrufuna mâni‘ olduğun bildürmeğin binde
üçer altun virilüp hükm üzre hükm virilmişdir.

Hüküm: 1089
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Bali gelüp Erzurum sancağında Bayburd nâhiyesinde ( ) nâm karye ve
gayrîden sekiz bin dört yüz on sekiz akçe timâr Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr
eden İbrahim tahvîlinden yine Şirvan’da buna virilüp berât etdürüp tasarruf etmek
istedükden Kars mühimmi içün binde üçer altun virüp günâhım afv olunmuşdur Kars ve
Revan ve Bor ve Erzurum’dan mukarrer vardur deyü mâni‘ oldukların bildürmeğin
yazılmışdır.

Sayfa 278
Hüküm: 1090
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Hasan gelüp Erzurum’da tezkire emri olan Safiye’nin oğlu olduğu arz
olundukda sâbıkı üzre Zaimzâdelere virildüği üzre vezîr-i a‘zamım tarafından emr
virilmeğin Trabzon sancağında mahlûle virilüp müyesser olmayup Erzurum sancağında
taht-ı hidmetde sekiz bin dokuz yüz akçe timâr tasarruf eden Hızır Şirvan muhâfazasına
me’mûr iken (…) kal‘ası muhâfazasında iken kal‘a üzerine (…) firâr edüp timârı âhara
virilüp ol dahi icâzetin getürüp Osman’a virüp ol dahi fevt olup Şirvan’da buna virilüp
babasının (…) mukaddemâ 5900 akçeliği buna virilüp tasarruf etmek istidükde kadîmi
timârımdur deyü mâni‘ olduğun bildürmeğin buyurdum ki göresin vech-i meşrûh üzre
buna virilüp tasarruf etmek istedükde ol vechile dahl ederse buna mukarrer edesin.

Hüküm: 1091
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Hasan gelüp Rûm defterdârı Sâfi Bey oğlu olup babası Şirvan’ın
ibtidâsından berü vâki‘ olan muhârebelerde (…) üzerinde ve sâir hidmetlerde bulunmak
ile kânun üzre timâr virilmek ricâ etmeğin Erzurum sancağında (…) nâhiyesinde Sehrük
nâm karye ve gayrîden altı bin üç yüz akçe timâr Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr
edüp ba‘dehû fevt olan Kasım oğlu Mustafa tahvîlinden buna tevcîh olunmak içün vezîr-i
a‘zam tarafından emr virilmeğin berât etdürüp müteveffâ-yı mezkûr tahvîlinden bundan
âhara dahi virilmeğin buyurdum ki göresin mezkûr üzerinde mukarrer olup ve yine
142

Şirvan’da buna virilüp bu makûle timârı Şirvan’da virilüp de tevcîh olunmak emrim
olmuşiken bunda âhara virilmeğle dahl ederse buna mukarrer edesin.

Hüküm: 1092
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından Hasan Çavuş’un oğlu (…) ve gelüp Biga
sancağında 11330 akçelik timârdan ma‘zûl olup ve mukaddemâ Azak kal‘ası ta‘mîrinde
hidmet etmiş iken Biga beği arzıyla bin akçe terakkîye 79 Rebî‘u’l-evvelinde bir def‘a
dahi kal‘a-i mezbûre ta‘mîrinde hidmet etdürildüğine kâdîsı arzıyla bin akçe terakkîye
doksan Zi’l-hiccesinden berü (…) mezîd-i inâyetimden bin akçe terakkîye 92
Cemâziye’l-âhirinde emrler virilüp müyesser olmayup dahl etdükde yine sancağında Kiğı
nâhiyesinde (…) Hisârlık nam karye ve gayrîden 5300 timârı olup Dergâh-ı mu‘allâm
çavuşlarından Mehmed Çavuş’un oğlu hüsn-i ihtiyârıyla ferâgat etmişdir inâyet ricâ
etmeğin üç kıt‘a terakkîleri alınup buyurdum ki göresin şürût-ı kâmile ile ve mezbûr
ferâgat ederse ber-vech-i tekmîl tevcîh edesin.

Sayfa 279
Hüküm: 1093
Haleb beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Ahmed gelüp Kilis sancağında 5000 timârı olup inâyet ricâ etmeğin bin iki
yüz terakkîye emr-i şerîf virilmişdir.
Kayd-ı sâbık 13 Ca sene (…).

Hüküm: 1094
Kıbrıs beğlerbeğisine hüküm ki:
Bundan akdem sefer gönüllülerinden olan Abdullah oğlu dârende Piyâle gelüp (…)
bölükde on yedi akçe ulûfesi var iken yarâr olmağın Rûmili’nde sülüsân üzre 11333
timâra ba‘dehû Boğdan’dan hidmet etdüğin i‘lâm eyledüği gibi (…) emr-i şerîfim virilüp
müyesser olmaduğun bildürüp âdemlerinden olmağla Kıbrıs’a tebdîl ricâ etmeğin iki
kıt‘a emr alınmağın buyurdum ki (…) bedelinden bin üç yüz seksen beş akçe tevcîh
edesin.

Hüküm: 1095
Kıbrıs beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Magosa beği mektûb gönderü Katrin’de yedi bin iki yüz doksan dokuz akçe
143

timârı olan Abdullah oğlu dârende Aydın içün yarârdur deyü bildürmeğin hidmetde bin
akçe terakkîye hükm yazılmışdır.

Hüküm: 1096
Konya ve Beğşehri ve Karacaşehir kâdîlarına hüküm ki:
Sâbıkâ Karaman defterdârı olan Mustafa dâme uluvvuhû âdem gönderüp Beğşehri
sancağında (…) nâm karye ve gayrîden kırk dört bin dört yüz seksen bir akçe Konya
sancağında (…) nâm karye ve gayrîden iki bin yüz yirmi ve Hacıyunus nâm karyeden ve
gayrîden bin beş yüz akçe hisse ve Sultanönü sancağında Buldak nâm karyeden beş yüz
akçe hisse ki cem‘an elli dört bin altı yüz bir akçe müşârun ileyhin kadîmî ze‘âmeti olup
mukaddemâ Karaman defterdârı oldukda ze‘âmet-i mezbûre defterdârlık hâsslarından
mahsûb olunmayup eğer defterdârlıkdan munfasıl olursa dahi mezbûr kadîmî ze‘âmeti
elinde ibkâ olunmak üzre bâb-ı sa‘âdetimden berât virilüp hâlâ defterdarlık üzerinden
gidüp emr-i sâbık mûcebince kadîmî ze‘âmetine mutasarrıfiken hâlâ olan Karaman
defterdârı tarafından iltizâm virirüz deyü kadîmî ze‘âmetine dahl olunduğun bildürüp ol
bâbda hükm-i hümâyûnum taleb etmeğin ze‘âmet-i mezbûre berâtı mûcebince müşârun
ileyhin âdemlerine zabt etdürülmesin emr edüp buyurdum ki fermân-ı hümâyûnum
mûcebince zikr olunan kadîmî ze‘âmetini elinde olan berâtı muktezâsınca kemâ-kân zabt
ve tasarruf etdürüp tahvîl ve târihine düşen cüz’î ve küllî ebvâb mahsûlâtına hâlâ olan
Karaman defterdârı tarafından ve gayrîden bir ferdi dahl ve ta‘arruz etdürmeyüp müşârun
ileyhin âdemlerine zabt ve tasarruf etdüresin.

Sayfa 280
Hüküm: 1097
Kilis beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende çeri sürücü Ali Dergâh-ı mu‘allâma gelüp Mora sancağında (…) 2550
timâra mutasarrıf olan sene 988 senesinde defteriyle Haleb muhâfazasında ta‘yîn olunup
muhâfaza hidmetin edâ edüp ol sene sefere geldi deyü timârına dahl olunmamak içün
virilen emr zâyi‘ olup kaydından ricâ etmeğin buyurdum ki ol sene sefere geldi deyü
timârına kimesneyi dahl etdürmeyesin.

Hüküm: 1098
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Hasan gelüp mukaddemâ vâki‘ olan muhârebesinde yoldâşlık etdüğin (…)
144

alaybeğisi arz etmeğle Osman Paşa’dan üç bin timâra emr virilüp virilen emr müyesser
olmayup ve Sivas sancağında Kazâbâd nâhiyesinde Bozbeyi nâm karye ve gayrîden üç
bin timâra mutasarrıf Ahmed Demürkapu’ya varup edâ-i hidmet edüp timârından
ihtiyârıyla ferâgat etmeğin emri alınup buyurdum ki şartlı timâr-ı mezbûru tevcîh edesin.

Hüküm: 1099
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Dîvân mekâtiblerinden dârende Kâtib Mustafa gelüp Sivas sancağında mutasarrıf
olduğu ze‘âmetinin hayli noksânı olup ve livâ-i mezbûrda ve nâhiyesinde Emin nâm
karye ve gayrîden 9012 timâra mutasarrıf olup Kıbale sancağıyla Şirvan defterdârı
Ferhad Bey’in oğlu Ömer ihtiyârıyla ferâgat etmişdir deyü noksânı ricâ etmeğin
buyurdum ki mûmâ ileyhin noksânı var ise ve timâr-ı mezbûr merkûmun bi’l-fi‘l
üzerinde olup ihtiyârıyla berâtın virüp ferâgat ederse berâtına ferâgat kaydın yazdukdan
sonra mezbûra tevcîh edesin.

Hüküm: 1100
Defter-i hâkânî kâtibi olup resm-i zeyt muharriri Ahmed’e hüküm ki:
Dârendegân Yusuf ve Deli Hulki livâ-i mezbûrda Ermenek nâhiyesinde ve Seki
nâm karye ve gayrîden dokuz bin altı yüz elli sekiz akçe timâra babaları Mahmud
mutasarrıfiken seksen sekiz târihinde Tiflis seferi emr olundukda sancağı beği hâzır
olmamağla irişmeyüb ba‘zı muğâyirler ile dahi Tersalık? nâm mahallde yol olmağın
defter olanlardan hidmetlerin emr-i rüsûm istihrâc olunup timârlarına dahl olunmaya
deyü birbirinin ellerine kıbel? Ahkâm-ı şerîfe virilmeğin Tifsil seferine geldi deyü
timârının hissesi Bayezid Çavuş’a kılıcı âdemine virmeyüp hidmeti görülüp hüsn-i
hidmeti olduğu ma‘lûm olmamağla iki hâne dahi birisin virilüp seferde mezbûr Mahmud
timâr-ı mezbûru hak edüp buyurdum ki tekrâr berât eyleyüp lâkin Yakub bâkiyesii alup
timârı tevzî‘ etdürmek üzre iken fevt olup mahlûl oldukda bunlar sulbî oğulları olup sefer
üzre babaları timârı (…) kimesne üzerinde olmayup defter-i cedîdde babaları üzerine
kayd olumağiçün (…) berât olmak müyesser olmaduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin
babalarının berâtı ve bâkiyesi mûcebince hakk babalarının olmağın zikr olunan timâr dahi
defter-i cedîdde babaları üzre kayd olmak emr edüp buyurdum ki timâr-ı mezbûru
babalarının berât ve bâkiyesi mûcebince defter-i cedîdde babaları üzerine kayd edüp
tezkiresin viresin hükm.
145

Sayfa 281
Hüküm: 1101
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Abdullah oğlu dârende Mustafa gelüp mukaddemâ Kaytak muhârebesinde
yoldâşlık etmeğle ibtidâdan üç bin akçe timâra düstûr-ı ekrem tarafından emr virilüp
müyesser olmayup ve Erzurum sancağında Tercan-ı Ulyâ nâhiyesinde (…) nâm karye ve
gayrîden on bin altı yüz akçe timâra Şirvan muhâfazasına me’mûr iken virilmeğle beş yüz
akçe ziyâdesiyle vezîr-i mûmâ ileyh cânibinden emr virilüp ol dahi âhara virilmiş
olmağın ve Karahisâr-ı Şarkî sancağında Akşehirâbâd nâhiyesinde Akşehir nâm karye ve
gayrîden on bin altı yüz elli akçe timâr müteveffâ Hasan Kethüdâ tahvîlinden Gürcü
Mustafa’ya virilüp ol dahi fevt olup Rıdvan nâm kimesneye virilüp ol dahi fevt olmağla
gerü mahlûl olmağın mezkûr müstahak olduğundan ber vech-i tekmîl on bin altı yüz elli
akçelik üzre tevcîh olunup berât-ı şerîf virilüp vech-i meşrûh üzre mufassalan hükm
yazılmışdır.

Hüküm: 1102
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Süleyman oğlu dârende Mehmed gelüp mukaddemâ Şirvan muhâfazasında
hidmetde ve yoldâşlıkda bulunmağın Erzurum’da evvelden üç bin akçe düstûr-ı ekrem
tarafından virilen ve yine livâ-i mezbûrda Hınıs nâm karye ve gayrîden üç bin akçe timâra
mutasarrıf olup Şirvan muhâfazasında firâr edüp Hüseyin tahvîlenden âhara tevcîh
olunup ol dahi Gence ve Berdağ’dan firâr etmeğle Za‘îm Ali’ye tevcîh olunup ol dahi fevt
olmağla mahlûl olmağın müstahak olduğu bedeli düstûr-ı müşârun ileyh cânibinden
mezbûr Mehmed’e tevcîh olunup berât etdürüp hâliyâ firar eden kimesneler mücerred
timâr kurtarmağiçün müstahakkı timâr ile âhar kimesneye viresin.

Hüküm: 1103
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Hamza gelüp mukaddemâ Van gönüllülerinden yevmî on yedi akçe
ulûfeye mutasarrıf iken Kızılbaş muhârebesinde yoldâşlığı zâhir olmağla yedine düstûr-ı
ekrem tarafından emr virilüp müyesser olmaduğunu ve Erzurum sancağında Kuvadi
Erzincan nâhiyesinde on dört bin akçe timâr Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr eden
Ali tahvîlinden Tercan nâhiyesinde üç bin dokuz yüz akçe hisse muhâfazadan firâr eden
Kuşgeldi tahvîlinden mahlûl olmağın birikdürülüp âhara virilüp ol dahi fevt olmağla ber
146

vech-i tekmîl on yedi bin dokuz yüz akçe ziyâdesiyle tevcîh olunup berât-ı şerîfim virilüp
vech-i meşrûh üzre mufassalan hükm yazılmışdır.

Hüküm: 1104
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Amasya kâdîsı (…) ile vilâyet-i mezbûre ağyânı mektûb gönderüp Amasya
sancağında yedi [bin] altı yüz timâra mutasarrıf olan Ahmed Demürkapu’ya varup
gelürken (…) fevt olup timârı mahlûl oldukda dârendegân-ı fermân-ı hümâyûn Gülâbî
(…) nâm kimesneye virilüp berât etdürmüşler iken Abdi oğlu Hasan nâm kimesneyi bir
tarîkle berâtı olmayup alup Kefe’ye gönderüp ferâgat tarîkiyle kendüye kayd etdürmeğle
dahl edüp lâkin mezbûr sefere varmayup timâr-ı mezbûr mezkûrun vefâtı zamânına değin
üzerinde iken fevt olmak ile bunlara virilüp berât etdürüp her vechile hak bunlarındur
deyü tasarrufuna mâni‘ olduğun bildürüp kendüye mukarrer olmak bâbında inâyet ricâ
etmeğin buyurdum ki timâr-ı mezbûr arz eyledükleri üzre bunların hakkı ise bunlar
mukarrer edüp berâtları mûcebince tasarruf etdüresin.

Hüküm: 1105
Kıbrıs beğlerbeğisine [hüküm ki]:
Dârende Mustafa Reis gelüp Kıbrıs’da (…) nâhiyesinde mutasarrıf olduğu
timârının terakkîsi? olduğunu bildürüp terakkî ricâ etmeğin bin iki yüz terakkiyçün emr
yazılmışdır.

Sayfa 282
Hüküm: 1106
Kıbrıs beğlerbeğisine ve Kıbrıs’da vâki‘ olan beğlere ve cezîre-i mezbûrda vâki‘
olan kâdîlara ve deryâda olan kapudânlara hüküm ki:
Südde-i sa‘âdetümde olan İngiltere elçisi arz-ı hâl sunup vilâyetleri ba‘d yerde
olmağla tüccâr (…) gelen gemileri kendü a‘dâları havfından top ve barut ile gelüp
giderler iken ba‘zı Sûdânîler ve re’îsler ve gayrîler der-bâr gemilerine râtib geldükden top
ve barutlarına ve gemileri içinde olan yelkenlerine ve sâir âlât ve esbâblarına ve
kendülerine mahsûs olan me’kûlâtlarına ve gemileri içünden olan levâzımlarına (…)
virüp tevcîh bir akçe ve bir habbe vermeyüp da‘vâ eyledüklerinde bir akçe ve bir habbe
vermeyüp biz akçemiz ile (…) muğâyir te‘addî ve rencîde etmekden hâlî değillerdür deyü
bildürüp mûcebiyle emr-i şerîf verdüklerin hilâf-ı emr-i şerîf ve muğâyir-i ahd ve zamân
147

gemileri içünde olan yelkenlerine ve urganlarına ve sâir levâzımlarına ve me’kûlâtlarına


(…) top ve barut indürüp hilâf-ı emr-i şerîf (…) yazılmışdur.

Hüküm: 1107
Bir sûreti
Trablusşâm beğlerbeğine ve beğlerbeğisine ve kâdîlarına ve re’îslerine yazılmışdır.

Hüküm: 1108
Bir sûreti
Trablusşâm beğlerbeğisine ve kâdîsına yazılmışdır.

Hüküm: 1109
Bir sûreti
[Trab]lus beğlerbeğisine ve kâdîsına.

Hüküm: 1110
Bir sûreti
Anabolu kâdîsına ve kapudâna yazılmışdır.

Hüküm: 1111
Bir sûreti
Mora beğine muhâfızına.

Hüküm: 1112
Bir sûreti
İne beği ve kâdîsına.

Hüküm: 1113
Bir sûreti
Şâm beğine ve kâdîsına.

Hüküm: 1114
Bir sûreti
İskenderiye beğine ve kâdîsına.

Hüküm: 1115
Bir sûreti
İnebahtı beğine ve kâdîsına yazılmışdır
148

Hüküm: 1116
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Südde-i sa‘âdetümde Anadolu defterdârı Seyfullah ve kasaba-i mezbûra a‘yânı
muhzır gönderüp kasaba-i mezbûrdan şehr kethüdâsı olan Pîr Kadem oğlu dârende
Ahmed içün hidmetinde kusûru yoğiken bilâ sebeb kethüdâlık alınmışdır deyü mukarrer
olan ricâsına (…) etmiş ise mezbûra zabt etdüresin deyü hükm virildi.

Hüküm: 1117
Şâm beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Şâm beğlerbeğisi Hasan ve sâbıkâ Haleb beğlerbeğisi olup hâlâ Şâm
muhâfazasında olan Ahmed ve sâbıkâ Şâm kâdîsı olup hâlâ İstanbul kâdîsı olan Ahmed
mektûblar gönderüp Şâm sancağında Beytü’l-asâr nâhiyesinde Engüs ve Seta nâm
karyeler ve gayrîden altı bin akçe timâr mukaddemâ Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından
dârende Hacı Mehmed Çavuş’un tasarrufunda iken ma‘mûr ve âbâdân edüp ve zikr
olunan karyeler kaçaklar ve sâir ebnâ-i sebîlin yolları üzerinde olmağın zâd ü
zevâdelerimiz gereği gibi tedârük oluvirüp ve Arab eşkiyâsından dahi gereği gibi hıfz u
hirâset ederken zikr olunan karye âhara virilmeğle kaçak ve sâir âyende ve revendenin
defterleri tedârükünde küllî muzâyaka çekdüklerinden gayri mahall-i mezbûrda
bi’d-defa‘ât katl-i nüfûs olup ve nicesinin emvâl ve eşyâsı gâret olunup her vechile
ma‘mûr olması lâzım ve mühim olup timâr-ı mezbûr gerü müşârun ileyhe virilür ise
üslûb-ı sâbık üzre hıfz u hirâsetine kâdir olup zikr olunan karyeleri ma‘mûr ve âbâdân
etmeğe kâdir deyü zikr olunan üç bin akçe kılıç timâr ma‘mûr ve âbâdân etmek şartıyla
müşârun ileyhe tevcîh olunmak ricâsına arz edüp ve müşârun ileyh südde-i sa‘âdetime
gelüp şark seferinde ziyâde hidmetde bulunmağla üç bin akçe terakkîye emr virilüp
müyesser olmayup ve timâr-ı mezbûr bi’l-fi‘l Rıdvan nâm kimesne tasarrufunda olup
emrle mâl-ı mîrî tahsîline kalup berât virüp ferâgat eder deyü zikr olunan karyeleri
ma‘mûr ve âbâdân etmek şartıyla terakkî bedelinden ziyâdesiyle kendüye virilmek
bâbında inâyet ricâ etmeğin terakkî hükmü alınup bildürüp ma‘mûr ve âbâdân etmek
şartıyla terakkî bedelinden bin beş yüz akçe ziyâdesiyle zikr olunan üç bin akçe kılıç
timârı müşârun ileyhin elinde olan ze‘âmetine ilhâk edüp şart-ı mezbûr üzre tezkiresin
viresin deyü hükm yazılmışdır.
149

Sayfa 283
Hüküm: 1118
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:

Ekmekcilerim başı olan dârende Behram gelüp Hüdavendigar sancağında Göynük


ve Beypazarı ve Sivrihisar nâhiyelerinde ber-vech-i arpalık mutasarrıf olduğundan bin
beş yüz akçelik timârından üç bin yüz on yedi akçelik ifrâz olunup Dîvân-ı Hümâyûnuma
ilhâk olunduğunu bildürüp eğer bedel düstûr-ı mükerrem vezîrim Mehmed Paşa
edâmallâhu iclâlehû tahvîlinden Havâss-ı Hümâyûnuma ilhâk olunan karyelerden bin beş
yüz akçe mukarrer edüp ma‘a Akçapınar ve bin akçe Raznalık nâm karyeler ber-vech-i
arpalık kendüye virilmek bâbında inâyet ricâ etmeğin buyurdum [ki] zikr olunan
karyeleri elinden giden karyelerine bedel ber-vech-i arpalık tevcîh edüp noksânı tekmîl
olmak üzre tezkiresi virildi.

Hüküm: 1119
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Hâssa etmekcilerim başı olan dârende Behram gelüp Hüdavendigar sancağında
havâs-ı hümâyûndan ber-vech-i arpalık kendüye ta‘yîn olunup berât-ı hümâyûnumla
mutasarrıf olduğu on bin beş yüz akçelik timârından Seferihisar nâhiyesine tâbi‘ iki bin
yüz yirmi yedi akçe Pazarkaymak nâm karye ile dokuz yüz doksan akçe Pazar-ı
Küçükbalıklı nâm karye ki üç bin yüz on yedi akçe olur hilâf-ı şer‘ olup zabtı asîr olmağla
havâss-ı hümâyûna zabt olunan âna bedel yine bu sancakda Mihaliç nâhiyesinde bin beş
yüz akçe pazâr edüp ma‘a Akçepınar nâm mezra‘a iki bin akçe Pazarbalık nâm ki iki bin
yüz akçe olur kendüsünden olmak ile kendüye bedel virilmek bâbında inâyet ricâ etmeğin
buyurdum ki zikr olunan mezra‘a ve karyeleri elinden giden karyelerine bedel ber-vech-i
arpalık tevcîh edüp noksânı düşenden tekmîl olunmak üzre tezkiresin viresin.

Hüküm: 1120
Erzurum beğlerbeğisine ve Erzurum ve Erzincan ve (…) kâdîlarına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam emekdârlarından olup (…) nâm karye ve gayrîden otuz dört bin beş
yüz elli akçe ze‘âmete mutasarrıf olup Malazgird alaybeğisi olan dârende Mehmed gelüp
bundan akdem ilh. sâbıkâ ze‘âmetler yedinde ve timârı olan Mihrab Şirvan’da fevt olup
timârı Mustafa Çavuş’a virilüp ol dahl edermiş ve Resul ve Mehmed dahi Şirvan
muhâfazasından firâr eyledüklerinde timârları Mustafa nâm kimesneye virilüp ol dahi
150

fevt olmağla timârı müşârun ileyh tarafından mezkûra virilmiş iken âhar kimesne dahi
almağla tasarrufuna mâni‘ olup ve Mehmed nâm kimesneden Şirvan muhâfazasında iken
fevt oldukda timârı mezkûra virilüp âhar kimesne dahi alup tasarrufuna mâni‘ olup ve
Malazgird alaybeğisi olan Karakoç dört yüz nefer kimesneyi idhâl edüp Şirvan’dan firâr
eyledüğünde alaybeğiliği ile timârı mezkûra müşârun ileyh tarafından virilmiş iken
mezbûr Karakoç dahl edermiş ve Allahkulu ve Budak ve Pervane ve Mehmed nâm
kimesneler dahi Şirvan’dan firâr eyledüklerinde timârları ândan virilüp kadîmden
timârlarımızdur deyü dahl ederlermiş ve Ahmed nâm kimesne dahi firâr eyledükde
timârlarından virilüp mezkûr Ahmed kadîmden timârımdur deyü dahl eyledüğünden
timârı mezkûr Ahmed’in üzerinden bin akçe benüm âhar kimesne almağla tasarrufuna
mâni‘ olurlarmış buyurdum ki min ba‘d dahl etdürilmeye deyü tafsîlen hükm yazılmışdır.
Fî 25 Ş sene 2.

Sayfa 284
Hüküm: 1121
Erzurum beğlerbeğisine ve Karahisâr-ı Şarkî ve Şiran ve Akşehir ve Koyulhisar ve
İskefser ve Ordu ve Beypazarı ve Bolaman kâdîlarına hüküm ki:

Vezîr-i a‘zam emekdârlarından olup taht-ı kazânızda Kanadlı nâm karye ve


gayrîden otuz beş bin beş yüz akçe ze‘âmete mutasarrıf olup Karahisâr-ı Şarkî alaybeğisi
olan dârende Mustafa gelüp ilh. sâbıkâ timâr-ı mezbûreden timâr mutasarrıfı olanlardan
Mahmud ve Yusuf ve Mustafa ve İbrahim Çavuş ve Yusuf Çavuş ve Ali nâm kimesneler
Şirvan’dan firâr eyledüklerinde timârların müşârun ileyhe vezîr-i a‘zam mezkûr
Mustafa’ya tevcîh eyleyüp hâlâ mezbûrlar bizüm kadîmden timârlarımızdur deyü dahl
eyledüklerin ve Ömer nâm kimesne dahi Şirvan muhâfazasından firâr eyledükde timârı
müşârun ileyh tarafından mezkûra virilüp lâkin mezbûr Ömer firâr eyledükden sonra
timârını oğlu alup ol dahi karındaşına ferâgat etmeğle dahl etdürülmüş ve İsmail nâm
kimesne dahi Şirvan’dan firâr eyledükde timârını müşârun ileyh mezkûra virmiş iken
Behram nâm kimesne dahi mezbûr İsmail içün firâr eyledi deyü almağla ol dahi mâni‘
olurmuş ve Hüseyin nâm kimesne dahi merkûm Mustafa içün vefât etmişdir deyü
timârını almağla nizâ‘ eyledüğin bildürmeğin mezbûrları min ba‘d dahl etdürmeyesin
deyü tafsîlen emr yazılmışdır.
Fî 25 Ş sene 2.
151

Hüküm: 1122
Erzurum beğlerbeğisine ve Karahisâr-ı Şarkî kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam emekdârlarından olup taht-ı kazânda (…) nâm karye ve gayrîden
otuz bir bin on beş akçe ze‘âmete mutasarrıf olan Abdullah oğlu dârende Tercan
alaybeğisi Hüseyin gelüp elh. sâbıkâ Tercan alaybeğisi olan Ömer Şirvan’dan firâr
eyledükde alaybeğiliği Ahmed nâm kimesneye virilüp mezkûr Ahmed alaybeğiliği
hidmetinin uhdesinden gelmeğe kâdir olmamağın alaybeğiliği müşârun ileyh vezîr-i
a‘zam tarafından mezbûr Hüseyin’e virilüp mezkûr Ömer alaybeğiliğine dahl etdürüp ve
Cafer ve Ali ve Hasan nâm kimesneler dahi Şirvan’dan firâr eyledüklerinde müşârun
ileyh tarafından timârları mezbûra virilüp hâlâ mezbûrlar dahi kadîmden timârlarımızdur
deyü dahl ederlermiş ve sâbıkâ Erzurum’un defter emîni olan Hasan Şirvan’dan firâr
eyledükden sonra timârı mezbûra virilüp lâkin mezbûr Hasan evine geldükde fevt
olmağla timârı üzerinde değil iken mahlûldür deyü âhar kimesne almağla tasarrufuna
mâni‘ olduğun bildürüp min ba‘d dahl etdürmeyesin deyü tafsîlen hükm yazılmışdır.

Fî 25 Ş.

Hüküm: 1123
Erzurum beğlerbeğisine ve Erzurum kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda Darı nâm karye ve gayrîden otuz
bin akçe ze‘âmete mutasarrıf olan Abdullah oğlu dârende Harem gelüp ilh. sâbıkâ
ze‘âmet-i mezbûreye mutasarrıf olan Hamza fevt olup ze‘âmeti Ali’ye virilüp ol dahi fevt
olmağın müşârun ileyh vezîr-i a‘zam tarafından mezkûre haremine tevcîh olunup berât-ı
şerîfim virilüp âhardan ba‘zı kimesneler dahi almağla tasarrufuna mâni‘ olurlar imiş
buyurdum ki âhardan kimesneye min ba‘d dahl ve ta‘arruz etdürmeyesin deyü emr
yazılmışdır.

Sayfa 285
Hüküm: 1124
Çıldır beğlerbeğisine ve kâdîsına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânda yirmi üç bin dört yüz doksan akçe
ze‘âmete mutasarrıf olan dârende Piyâle gelüp ilh. sâbıkâ ze‘âmet-i mezbûreye
mutasarrıf olan Mirza Ali Bey oğlu Osman Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr
eyledükde ze‘âmeti Mehmed’e virilüp fevt olup Hüseyin nâm kimesneye virilüp ol dahi
152

fevt olup ze‘âmeti mahlûl olmağın müşârun ileyh vezîr-i a‘zam tarafından mezkûra
virilüp berât eylemiş iken mezkûr Osman kadîmden ze‘âmetimdür deyü dahl eyledüğin
bildürüp hükm ricâ etmeğin mezbûr Osman’ı min ba‘d ol vechile dahl etdürmeyesin deyü
emr yazılmışdır.

Fî 25 Ş.

Hüküm: 1125
Vezîr Sinan Paşa’ya ve Amid ve Siverek kâdîlarına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânuzda Eğrice-i Süflâ nâm karye ve
gayrîden on üç bin yedi yüz otuz iki akçe timâra mutasarrıf olan dârende Rıdvan gelüp
ilh. sâbıkâ timâr-ı mezbûra mutasarrıf olan Dilâver nâm kimesne Şirvan muhâfazasından
firâr eyledükde timârı müşârun ileyh vezîr-i a‘zam tarafından mezkûra virilüp berât
etmek murâd etdükde timâr-ı mezbûr mezkûr Dilâver’in üzerinde bulunmayup bî-berât
tasarruf eyleyüp İlyas nâm alaybeği üzerinde bulunmağla müşârun ileyh virdüği üzre
berât eyleyüp mezbûrân Dilâver ile İlyas nâm alaybeği dahl ederlermiş min ba‘d dahl
etdürmeyesin tafsîlen emr yazılmışdır.

Hüküm: 1126
Vezîr Sinan Paşa’ya Amid ve Rûha kâdîlarına hüküm ki:
Vezîr-i a‘zam âdemlerinden olup taht-ı kazânızda Marmaris? nâm karye ve
gayrîden yirmi bin akçe ze‘âmete mutasarrıf olan dârende Yunus gelüp ilh. sâbıkâ
ze‘âmet-i mezbûreye mutasarrıf olan Gaybî Şirvan muhâfazasında iken ze‘âmetini Yunus
nâm kimesneye ferâgat edüp sonra ikisi bile Gence ve Berdağ’dan firâr eyledüklerinde
mezbûr Gaybî yolda gelür iken fevt olmağla ze‘âmeti üzerinde değil iken mahlûldür deyü
âhar kimesne alup bize mahlûlden aldım deyü dahl edüp ve mezkûr Yunus dahi Şirvan’da
ferâgatdan aldım deyü nizâ‘ eylemiş ise Gaybî-i zâkir fevt olmuş ise üzerinden mahlûlden
olan kimesnelere min ba‘d dahl ve ta‘arruz etdürmeyesin ve vech-i meşrûh üzre sonradan
mukarrenâmeler alup berât dahi eylemişler ise mukarrenâmelerine ve berâtlarına amel
olunmayup mezkûr Yunus’a elinde olan berâtı mûcebince zabt etdüresin.

Fî 25 Ş sene 2.

Sayfa 286
Hüküm: 1127
Vezîr Sinan Paşa’ya ve Amid ve Harput ve Siverek ve Çöngüş kâdîlarına hüküm ki:
153

Dergâh-ı mu‘allâm müteferrikalarından dârende Zeynel Kethüdâ gelüp Erzzük?


nâm karye ve gayrîden altmış bin akçe ze‘âmete mutasarrıf oldukda bundan akdem elh.
yirmi bin yüz yirmi dört akçe ze‘âmete mutasarrıf olan Süleyman Şirvan’a me’mûr iken
firâr eyledükde ze‘âmeti vezîr-i a‘zam Osman Paşa tarafından mezkûra virilmiş iken
virilenden sonra fevt olmağla Kâtib Mehmed alup dahl edermiş sekiz bin akçe timâra
mutasarrıf olan Ali firâr eyledükde timârı mezkûra virilüp birisin sonra mezkûr Ali Nazar
nâm kimesneye ferâgat etmeğle tasarrufuna mâni‘ olurmuş dört bin akçe timâra
mutasarrıf olan Hasan firâr eyledükde timârı buna virilüp bir yıl sonra mezbûr Hasan
Mehmed nâm kimesneye ferâgat eyleyüp dahl edermiş üç bin akçe timâra mutasarrıf olan
Mustafa firâr eyledükde timârı buna virilüp ba‘dehû mezbûr Mustafa fevt olmağla timârı
üzerinde değil iken Ömer nâm kimesne alup dahl edermiş Siverek sancağında yirmi bin
dört yüz elli akçe ze‘âmete mutasarrıf olan Süleyman oğlu Mustafa Gence ve Berdağ’dan
firâr edüp ze‘âmeti mezbûra virilüp mezkûr Mustafa yolda giderken fevt olmağla
ze‘âmeti üzerinde değil iken Rıdvan nâm kimesne alup dahl edermiş iki bin akçe timâra
mutasarrıf olan Halil bin Mustafa Şirvan muhâfazasından firâr eyledükde mezkûra
virilmiş iken mezbûr Halil kadîmden timârımdur deyü dahl edermiş ve Hüseyin
tahvîlinden bin akçe timâr Demürkapu’da Mehmed’e virilüp ol dahi âhar timâr almağla
timârı mezbûra virilmiş iken dahl ederlermiş min ba‘d birisini dahl ve ta‘arruz
etdürmeyesin deyü mufassal hükm yazılmışdır.

Fî 25 Ş.

Hüküm: 1128
Vezîr Sinan Paşa ve Diyârbekir’de olan kâdîlara hüküm ki:
Rûha Beği Budak Bey’in âdemlerinden yirmi bin akçe ze‘âmeti olan Piri ve yirmi
bin akçe ze‘âmeti olan Bali ve on üç bin akçe timârı olan Karaman ve beş bin timârı olan
Hasan ve on bir bin akçe timârı olan Ahmed ve altı bin timârı olan Mahmud ve altı bin
timârı olan Ali ve beş bin akçe timârı olan Kara Ali ve iki bin iki yüz timârı olan Murad ve
dört bin timârı olan Hüdaverdi ve altı bin timârı olan Ali beş bin dokuz yüz doksan dokuz
akçe timârı olan Süleyman ve beş bin üç yüz akçe timârı olan Haydar oğlu Ali ve beş bin
timârı olan Bayram ve altı bin timârı olan Mahmud ve altı bin timârı olan Hasan ve altı
bin timârı olan Kasım ve altı bin timârı olan diğer Kasım ve yedi bin timârı olan Seydi ve
altı bin timârı olan İsmail ve dört bin timârı olan Behram ve on üç bin timârı olan Mansur
ve dört bin timârı olan Yusuf ve üç bin yüz seksen akçe timâra mutasarrıf olan Fethi ve
154

altı bin timârı olan Osman ve altı bin timârı olan Mustafa ve altı bin timârı olan Mehmed
ve mukarrernâmeleri olan Mustafa ve Bali ve müşârun ileyh Budak Bey’in arpalık hükmü
cümlesi ze‘âmet ve timârların Şirvan’da almışlardır eğer firâr edenler zâkir gayrî
kimesnelerdür min ba‘d mezbûrlara dahl eylemeyüp cümlesine ellerinde olan ze‘âmet ve
timârların berâtları mûcebince zabt etdüresin ve tahvîllerine düşmüş nesnesini dahi
almışlar ise ba‘de’s-sübût hükm edüp (…) deyü müekked emr yazılmışdır.

Fî 25 Ş.

Sayfa 287
Hüküm: 1129
Yevmü’s-sebt
Fî 9 N 92
Revan muhâfazasında olan Vezîr Sinan Paşa hazretlerine hüküm ki:
Abdülkadir oğlu dârende Hüseyin gelüp Siverek sancağında Koyuncu nâm karye
ve gayrîden yedi bin akçe timârı olan sâbıkâ vilâyet çeribaşı ve livâ-i mezbûrda Korgonlu
nâm karye ve gayrîden beş bin timârı olan Kasım merkez ve livâ-i mezbûrda Böcek? nâm
karye ve gayrîden beş bin timârı olan Musa Şirvan muhâfazasına me’mûr iken firâr
etmeğle Kasım ile Musa’nın timârlarının mahalleri âhara virilüp hisseleri buna tevcîh
olunmak içün livâ-i mezbûr beği arz etdükde Şirvan’da buna virilüp deftere mürâca‘at
olundukda mezbûr Kasım’ın üzerinde altı bin akçe kılıç timâr bulunup ve merkûm Şâm
vilâyeti tahvîlinden üç bin iki yüz elli ve mezbûr Musa tahvîlinden iki bin akçe hisseler ile
birikdürülüp buna virilüp berât etdürüp tasarruf etmek istedükde mezîd inâyet edüp
Revan ve Tiflis’e varup serdârlardan elimde mukarrer emrleri vardur deyü tasarrufuna
mâni‘ olduğun bildürmeğin buyurdum ki fi’l-vâki‘ mezkûrlar Şirvan muhâfazasına
me’mûrlar olup firâr edüp vech-i meşrûh üzre mezkûrları buna virilüp berât etdürüp
tasarruf etmek istedükde timârları kendüler ve ânda virilüp zabt etdürülmek fermânım
olmağın mezkûrlar ol vechile mâni‘ olurlar ise buna mukarre edesin.

Hüküm: 1130
Karaman beğlerbeğisine ve defterdârına hüküm ki:
Trabzon sancağında yirmi beş bin dört yüz akçe ze‘âmetden ma‘zûl olan dârende
Ahmed gelüp şıkk-ı sâlis mukâta‘acılığından ma‘zûl olduğun bildürüp Karaman
hazînesinden mukâta‘acı alâkası olan olur akçe ile Karaman mukâta‘acılığı kendüye
155

virilmek bâbında inâyet ricâ etmeğin mezbûru mukâta‘acı olanlara tevcîh olunagelmiş ise
ol üslûb üzre Karaman mukâta‘acısı olmak emr edüp buyurdum ki mezbûr fermân
mûcebince Karaman mukâta‘acı olanlar ne vechile olmuşlar ise ol üslûb üzre Karaman
mukâta‘acısı olup kemâl-i fermânda istikâmetle eylemişdir emr eyleyesin.

Hüküm: 1131
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Mehmed gelüp mukaddemâ Dergâh-ı mu‘allâm yeniçerilerinden iken
kânunları üzre bin akçe ziyâdesiyle düstûr-ı ekrem tarafından olanları müyesser
olmaduğunu Erzurum sancağında (…) nâhiyesinde Erzelni nâm karye ve gayrîden altı bin
altmış akçe timâra muhâfazadan firâr eden Murad tahvîlinden ve nâhiye-i mezbûrda
Kürdlü nâm karye ve gayrîden bin yüz akçe hisse sefere gelmeyen Halil ve Kehil?
nâhiyesinde Ağlı nâm karye ve gayrîden bin iki yüz akçe hisse muhâfazadan firâr eden
Mehmed ve Himmet tahvîllerinden ve Ulus nâm karyesinde bin yüz akçe timâra firâr
eden Ahmed ve Kıbrıskulu? nâhiyesinde Gülistan nâm karye ve gayrîden beş yüz elli bir
akçe hisse firâr eden Hüseyin tahvîlinden birikdürülüp Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından
Süleyman Çavuş’a virildikden sonra mûmâ ileyh İlyas dahi ihtiyârıyla buna ferâgat
etmeğin ber-vech-i tekmîl on bin akçelik üzerine tevcîh olunup emr-i şerîfim virilüp
hâliyâ firâr eden kimesneler müceded timâr kurtarmağiçün kimin timârı âhara virilüp
mukarrer olmak mufassalan hükm yazılmışdır.

Sayfa 288
Hüküm: 1132
Erzurum beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende İbrahim gelüp mukaddemâ Karahisâr-ı Şarkî sancağında Nuray?
nâhiyesinde ber-vech-i tekmîl on iki bin akçe ile Kemah alaybeğisi olup mukaddemâ
Kemah alaybeğisi olan Öğmez Şirvan muhâfazasında me’mûr iken firâr etmeğle
Mehmed nâm kimesneye virilüp ol dahi Gence ve Berdağ’dan firâr etmeğle diğer
Mehmed nâm kimesneye virilüp ve yine livâ-i mezbûrda İskefser nâhiyesinde Ermeni
nâm karye ve gayrîden dört bin beş yüz akçe hisse müteveffâ İsmail Kethüdâ tahvîlinden
ve Milat? nâhiyesinde Ortavelan nâm karye ve gayrîden iki bin akçe hisse müteveffâ
Salih tahvîlinden ve Elmalu nâhiyesinde iki bin akçe hisse müteveffâ Mehmed Çavuş
tahvîlinden ve Naib nâhiyesinde Kırcalu nâm karye ve gayrîden iki bin akçe hisse
müteveffâ Hasan tahvîlinden ve Ordu nâhiyesinde İseklü? nâm karye ve gayrîden bin dört
156

yüz akçe hisse Gülâbî tahvîlinden ve Milat nâhiyesinde Esblü nâm karye ve gayrîden üç
bin akçe müteveffâ İskender tahvîlinden ve Ordu nâm karye ve gayrîden üç bin akçe hisse
müteveffâ Ali tahvîlinden ve Ketsil? nâhiyesinde Şeyhlü nâm karye ve gayrîden iki bin
akçe müteveffâ Yakub tahvîlinden ve Fermûde nâhiyesinden Mecidlü nâm karye ve
gayrîden beş bin akçe hisse müteveffâ Hüsnü Çavuş tahvîlinden Perviz nâm kimesneye
virilüp ol dahi Mehmed Çavuş nâm kimesneye ferâgat edüp ol dahi fevt olmağla mahlûl
oldukda birikdürülüp otuz bir bin altıyüz kırk akçelik üzre tevcîh olunup berât etdürüp
hâliyâ Şirvan’dan firâr eden kimesneler mücerred timâr kurtarmağiçün kimisi timârı
âhâra virilüp ve ba‘zısı mukaddem târihiyle sana virilmişdir deyü nizâ‘ eyleyüp mufassal
hükm yazılmışdır.

Hüküm: 1133
(…) kâdîsına hüküm ki:
Kazâ-i mezbûra tâbi‘ altı bin dört yüz yirmi sekiz akçe Bazar-ı Şarabdar? nâm
karye mukaddemâ sancâk-ı hümâyûnumda ilinde defterdârım hâsslarından iken sonra
defterdâr hâssları ba‘zı sipâhîlere virilüp karye-i mezbûre dahi Dergâh-ı mu‘allâm
kapucubaşılarından Kurd Ağa’nın oğlu olup Dergâh-ı âlî mutasarrıflarından dârendeleri
hasmına virilüp mutasarrıfiken hâlâ oğlum Mehmed Han defterdârına mukaddemâ olan
defterdârlık sâhibleri virilmeğle karye-i mezbûre dahi sâhiblerinden oğlum mûmâ ileyh
defterdârı dâhilinde dahl olunduğu arz olundukda karye-i mezbûre müşârun ileyh
İbrahim’e mukarrer olmak hatt-ı hümâyûnum ile fermânım olmağın buyurdum ki karye-i
mezbûre müşârun ileyh İbrahim’e berâtı mûcebince zabt etdürüp defterdâr tarafından
hâsıldan idi deyü dahl etdürmeyesin.

Hüküm: 1134
Şâm beğlerbeğisine ve kâdîsına hüküm ki:
Dârende Hüseyin gelüp Dımeşk kal‘asında cebecibaşı olup bundan akdem kal‘a-i
mezbûrede cebecibaşı olan Ahmed’in elinde kalp paralar bulundukda fâide ile fürûht
etdürdüm deyü ikrâr eyledüği Şâm-ı Şerîf mahkemesinde sicil olmağın cebecibaşılıkdan
berâtım olup kendüye virilüp hâlâ mezkûr gerü hîle ve hud‘a ile cebecibaşılığına tâlib
olduğun bildürüp men‘ olunmak bâbında inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki göresin
mezkûrun elinde kalp para bulunduğu sâbit ve zâhir olmuş ise aslâ bir husûsa
karışdırmayup muhkem tenbîh ve te’kîd eyleyesin ki min ba‘d ilimde durmayup âhar yere
git depü hükm virilmişdür.
157

Hüküm: 1135
Rûm beğlerbeğisine hüküm ki:
Şâm beğlerbeğisi mektûb gönderüp Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından olup Rûm’da
ze‘âmeti olan dârende İsmail Çavuş içün yarârdur deyü bildürmeğin bin beş yüz akçe
virilmesin emr edüp buyurdum ki mezbûra düşenden bin beş yüz akçe terakkîsin tevcîh
edesin.

Sayfa 289
Hüküm: 1136
Alınup Aydın’da mahlûle virildi.
26 N 95.
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
İskenden oğlu dârende Ali gelüp Anadolu’da yirmi bin akçe ze‘âmete elinde emr-i
şerîf olduğun bildürüp terakkî olmak ricâ etmeğin bin akçe terakkîye hükm virilmişdir.

Hüküm: 1137
Şâm beğlerbeğisine hüküm ki:
Sâbıkâ Şâm beğlerbeğisi Hasan ve sâbıkâ Haleb beğlerbeğisi olup hâlâ Şâm
muhâfazasında olan Ahmed ve sâbıkâ Şâm kâdîsı olup hâlâ İstanbul kâdîsı olan Ahmed
mektûblar gönderüp Şâm sancağında Beytü’l-asâr nâhiyesinde Engüs ve Seta nâm
karyeler ve gayrîden 6000 akçe kılıç timâr Dergâh-ı mu‘allâm çavuşlarından dârende
Hacı Mehmed Çavuş’un tasarrufunda olup zikr olunan karyeler hüccâc ve sâir âyende ve
revendenin yolları üzerinde olup müşârun ileyhin tasarrufunda iken zikr olunan karyeler
ma‘mûr ve âbâdân olup hüccâc ve sâir âyende ve revendenin zâd ü zevâdeleri
tedârükünde muzâyaka çekdürülmeyüp tedârük oluvirüp hâlâ zikr olunan yerler âhara
virilmeğle harâba müteveccih olup hüccâc ve sâir âyende ve revendenin zâd ü zevâdeleri
tedârükünde küllî muzâyaka çekdüklerinden gayrî bi’d-defa‘ât mezkûr karyelerde katl-i
nüfûs olup Harâmî yatağı olmuşdur her vechile ma‘mûr ve âbâdân etmesi (…) deyü gerü
müşârun ileyhe virilmek ricâsına arz etmeğin ve müşârun ileyh gelüp şark seferinde
hidmet mukâbelesinde üç bin terakkîye emr virilüp müyesser olmaduğun ve timâr-ı
mezbûra bi’l-fi‘l mutasarrıf olan Rıdvan emrle mâl-ı mîrî tahsîline kalup sefere me’mûr
olanlardan olmağın berât virüp ihtiyârıyla ferâgat eder deyü ziyâdesiyle ricâ etmeğin
terakkî hükmü alınup şürût-ı kâmile üzre bin beş yüz akçe ziyâdesiyle şenledüp âbâdân
etmek şartıyla tevcîh edüp tezkiresin viresin deyü hükm virilmişdir.
158

Hüküm: 1138
Hatt-ı hümâyûnumla dört bin akçeliği ber-vech-i tekâ‘üd buyuruldu.
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende İsmail gelüp mukaddemâ hâssa kapucularından olup İsmail’in oğlu olup
babasına sekiz bin akçe tekâ‘üd fermân olunmağın Kars sancağında (…) nâhiyesinde (…)
nâm karye ve gayrîden 6999 akçe timâr tevcîh olunup ber-vech-i tekâ‘üd mutasarrıfiken
fevt olmağın kendüye ve babasının karındaşına sefer etmek üzre virilüp berât edüp kendü
hevâlarından sefer etmeğe iktidârı olmaduğun bildürüp inâyet ricâ etmeğin buyurdukdan
sonra yine sefer etmek şartıyla şimdilik timâr-ı mezbûrdan dört bin akçe tekâ‘üd virile
deyü hatt-ı hümâyunum virilmeğin buyurdum ki zikr olunan timârdan dört bin akçeliği
vech-i meşrûh üzre sefere varınca ber-vech-i tekâ‘üd tevcîd edüp tezkiresin viresin deyü
hükm virilmişdir.

Sayfa 290
Hüküm: 1139
Burûsa kâdîsına hüküm ki:
Dârende Ahmed nâm kimesne Bâb seferine gelüp karındaşı olup mahrûsa-i
Burûsa’da Sivas Câmi‘inin imâmı olan ( ) Hacc-ı şerîf olanda fevt olup Kara
Hayreddin demekle ma‘rûf kimesne müstahakkım deyü şirret ve şekâ etmeğle senin
tarafından zikr olunan câmi‘-i şerîfin imâmetine senin tarafından arz olup lâkin ol
mahalleden ol kimesne gerekmez ve yaramaz ve mâhir kimesne olup her gün fermândan
yüz akçeden ziyâde gelürü olup dört beş yerde bundan akdem imâmet alup gerü fürûht
edüp dâimâ imâmet ve sâir fermânı alup satmağı âdet-i emr eder ve mahallemizden
Cemîle Hâtun’u olanın mâni‘lerin ifsâd ve tefrîk edüp ve harâmi yatağı olup ehl-i fesâd
tevcîh (…) mu‘ayyen ve zahîr olup bu makûle şer‘a muhâlif envâ‘-ı fesâd ve kabâhati
mahkemede sicil olmuşdur bu makûle kimesnenin imâmetin kabûl edüp ez-hazîne timâra
iktidâ eylerüz deyü ittifâk edüp şekvâ eylediklerine ve kendünün sâlih ve mütedeyyin
olup fecâ‘at-ı imâm olmasına tâlib ve râğıb olduklarına mahrûsa-i mezbûrenin a‘yân ve
eşrâfından.

Hüküm: 1140
Bağdad beğlerbeğisne hüküm ki:
Dârende Yusuf gelüp rikâb-ı hümâyûnuma def‘aten sunup Hılle sancağında on iki
bin timâra mutasarrıf olan Ferhad ( ) sancağıbeği olan ( ) dâme hasanuhûnun iki
159

sanduk esbâblarını sirka edenleri görmek içün emr-i şerîf vermeyüp şer‘a da‘vâ
olundukda itâ‘at-ı şer‘ içün (…) sancağında yirmi iki bin dört yüz doksan sekiz akçe
ze‘âmeti Yusuf Paşa demekle defterde kavli ile alınup terakkî edüp fesâd-ı şenâ‘ati zâhir
olan Yusuf tahvîlinden buna tevcîh olup berât etdürüp üzrinde olup sâbıkâ şark
seferlerine ma‘zûlle varması (…) dahi hidmet edüp yarârlık eyledüğin bildürüp zikr
olunan ze‘âmet ve timârlardan tasarruf eylemek bâbında inâyet ricâ etmeğin dahi her
vech ile dahl olunmaması emr edüp buyurdum ki vech-i meşrûh üzre buna virüp bi’l-fi‘l
üzerinde ise berâtı mûcebince tasarruf etdüresin.

Hüküm: 1141
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
İlyas oğlu dârende Receb gelüp Kastamonu sancağında Tapköprü nâhiyesinde
Kayabulak nâm karye ve gayrîden üç bin timâr vezîr-i a‘zam tarafından Şirvan
muhâfazasında iken fevt olan Mehmed’in vefâtı gününden kendüye virilüp âhardan
kimesneler dahi almağla tasarrufuna mâni‘ olurlarmış kendüye mukarrer olunmak
bâbında inâyet ricâ etmeğin buyurdum ki timâr-ı mezbûru mezkûra mukarrer eyleyüp
berâtı mûcebince zabt etdüresin.

Sayfa 291
Hüküm: 1142
Diyârbekir’de hâlâ defterdârına hüküm ki:
Dârende (…) Timur gelüp Diyârbekir atlularından Kadîr’in bölüğünde yevmî on
akçe ulûfesi olup sene 986 târihinden ile’l-ân Demürkapu muhâfazasında olup hâlâ
müstahak olduğu ulûfesi kendüsüne virilmek ricâ etmeğin buyurdum ki mezbûr sahîh ol
mikdâr ulûfe ile Diyârbekir kullarından olup Demürkapu muhâfazasında kalup icrâ-yı
hidmet edüp gelmiş ise ve gedüğü üzerinde olup ne mikdâr vazîfeye müstahak ise
müstahak olduğu ulûfesi kendüsüne bile virüp tasarruf etdüresin.

Hüküm: 1143
Bağdad beğlerbeğisine hüküm ki:
Tamışvar beğlerbeğisi Haydar mektûb gönderüp Bağdad gönüllülerinden İsa oğlu
dârende Osman içün yarârdur deyü ulûfesi Bağdad’da düşenden müteferrikalık gedüği
virilmesiyçün hükm yazılmışdır.
160

Hüküm: 1144
Anadolu beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Yahya gelüp mukaddemâ Haleb sancağında yirmi dokuz bin akçe
ze‘âmeti ve alaybeğilik bir def‘a Tiflis’e hazîne eylemeğin yoldâşlık etdüğin Basra
beğlerbeğisi arz eyledükde 87 Ramazânının evâsıtında iki bin akçe ve bir def‘a yarârlığı
Vân beğlerbeğisi i‘lâm eyledükde 88 Ramazânının evâsıtında iki bin akçe ve bir def‘a
dahi Erzurum beğlerbeğisi mühürlü defter gönderüp yarârlık i‘lâm eyledükde 89
Cumâde’l-ûlâsı evâilinde iki bin akçe ve bir def‘a Diyârbekir beğlerbeğisi yarârlık i‘lâm
eyledükde yine iki bin akçe cümle sekiz bin akçe terakkîde dört kıt‘a ahkâm-ı şerîfe
virildüğin bildürüp ze‘âmet kaydı Anadolu’ya tebdîl olunmağla terakkîleri dahi
Anadolu’ya tebdîl ricâ etmeğin düşenden yirmi bin akçe ze‘âmeti tevcîh edesin deyü
hükm yazılmışdır.

Hüküm: 1145
Zülkadriye beğlerbeğisine hüküm ki:
Dârende Osman gelüp bundan akdem Malatya sancağında Samsad nâhiyesinde
Karabaş nâm karye ve gayrîden üç bin dokuz yüz elli dört akçe timâr babamın olup Arz-ı
hân? muhârebesinde şehîd olan Murad tahvîlinden muhavvel olundukda cümlesi kendüye
virilmek içün düstûr-ı ekrem Osman Paşa tarafından Demürkapu’da emr virilüp lâkin
cümlesi berât etmek (…).
161

İNDEKS

Amasya ......................................................................873,912,938,967,974,1030,1054,1104
Anadolu…...942,960,973,978,983,984,986,987,992,994,1000,1035,1036,1044,1046,1052,
1058,1076,1082,1084,1092,1116,1118,1119,1136,1141,1144
Arapgir ........................................................................................................................930,1013,1040
Aydın Sancâğı.................................................................................................................... 907
Ayende ve Ravende……………………………………………………………………..881
B

Bağdad .................................... 880,882,884,909,912,913,937,954,955,962,1071,1140,1143.


Basra ....................................................................................................................................937,1144
Batum ...................................................................................................894,910,957,999,1067
Bayburd ......................................................................................................... 933,1049,1089.
Bolu ................................................................................................................................... 945.
Borlı ................................................................................................................................................953
Bozok...................................................................................................... 895,1001,1054,1059.

C
Canik Sancâğı.............................................................................. 866,886,958,1007,1087
Cezire .........................................................................................................................1106

Çıldır....................................................................................................................................894,1124
Çorum .......................................................................... 886,916,917,958,959,990,1011,1026

Demürkapu….. .......................................... 1059,1073,1077,1081,1082,1098,1104,1127,1142.


Diyârbekir .................................................................................................................. 1128,1142.
Diyârbekir Beğlerbeğisi .................................................................................................. 1087

Erzincan................................................................................. 945, 948, 979, 1027, 1050, 1120.


Erzurum ...................................................................................... 865,905,915,942,948,1027.
Erzurum Beğlerbeği ..... 865,867,876,894,905,931,932,934,936,939,945,946,948,949,953,
979,980,991,1003,1004,1005,1006,1007,1025,1026,1028,1032,1033,1037,1*38,1042,104,
1057,1060,1061,1062,1068,1069,1074,1075,1089,1090,1091,1101,1102,1103,1120,1121,1
123,1131,1132,1144,

Gence. 934,939,944,953,980,1004,1005,1028,1*61,1062,1073,1074,1077,1102,1126,1127.
162

Haleb.878,884,911,920,922,943,944,956,969,970,975,984,1002,1053,1073,1093,1097,1137
Hama ....................................................................................................................... 922,1078.
Hamid Sancâğı ................................................................................................... 868,915,955.

İ
İkbaluhu................................................................................... 889,932,934,1007,1029,1061.

Karahisar Şarki ................................931,934,936,953,980,991,1003,1004,1006,10024,1030,


1032,1060,1061,1063,1074,1101,1121,1122.
Karaman ......................................881,900,964,973,982,998,1008,1047,1055,1096,1128,1130.
Kars . 888,892,904,979,980,1004,1005,1015,1026,1027,1028,1030,1034,1085,1089, 1138.
Kastamoni ....................................................... 898,906,915,968,978,983,987,1058,1082,1141.
Kâtip ..........................................................................918,919,920,925,952,1043,1058,1100.
Kefe ...................................................................................................... 924,932,1073,1104.
Kıbrıs ................................................................. 966,1017,1043,1094,1095,1105,1106,1131.
Kırşehri ................................................................................................................................. 1016
Kızılbaş.....................................................................................................................992,9951103.
Küre ................................................................................................................................................932.

L
Ladik...................................................................................................................................... 869,974.

M
Magosa ............................................................................................................................ 1095.
Mısır ............................................................................ 887,896,1018,1019,1*20,1021,1065.
Mustafa Paşa .............................................................................. 1030,1034,1073,1075,1077.
Mühimmi.........................................................................979,1004,1006,1025,1026,1028,1089.
N
Naib………...…………………………………………………………………………1132
Niğde .................................................................................................................. 1008,1055,1081.

O
Osman Paşa ....................886,918,919,924,935,939,970,976,987,1061,1080,1081,1087,1098.

Revan .................. 953,961,981,997,998,1001,1004,1009,1025,1026,1027,1031,1043,1089.


Rum Beğlerbeği .............1039,1041,1042,1054,1055,1056,1064,1067,1077,1079,1080,1081,
1085, 1086, 1091, 1094, 1098, 1099i1136,

S
163

Safed ............................................................................................................................................ 902.


Samsad ............................................................................................................................ 1145.
Saruhan ............................................................................................................... 879,882,1052.
Selekin ............................................................................................................................... 904

Ş
Şemahi ................................................................................................................ 927,1042,1077.
Şirvan...... 930,932,934,936,943,945,946,947,948,949,953,961,962,976,979,980,981,983,
987,995,1003,1004,1005,1006,1025,1027,1028,1032,1033,1037,1038,1039,1044,1060,10
66,1067,1068,1069,1070,1073,1075,1080,1087,1089,1090,1091,1099,1101,1102,1003,100
4,1020,1022,1125,1129,1141.

T
Tamessük ............................................................................................................... 891,897
Tiflis.............................. 939,953,1011,1025,1026,1027,1028,1060,1073,1088,1100,1129.
Trablusşam .................................................................................. 903,923,971,1078,1107,1108.
Trabzon ................................................................................. 894,908,910,957,999,1090,1130.

V
Vezîr Osman Paşa .................................................................................... 935,939,970,976,1087.
Vezîr Sinan Paşa ............863,874,926,993,995,1009,1010,1023,1125,1126,1127,1128,1129.

Z
Zile.............................................................................................................................. 988,999
Zûlkadriye .............. 856,859,862,888,892,904,924,930,976,995,1014,1023,1070,1138,1145.
164

KAYNAKÇA

3 Numaralı Mühimme Defteri, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı


Arşivi Daire Başkanlığı, Ankara 1993.
44 Numaralı Mühimme Defteri, (Haz.: M. Ali Ünal), Akademi Yay., İzmir 1993.
Abdülaziz Ed-Düri, “Divân”, DİA, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 1994.
Acun, Fatma, “Klasik Dönem Eyalet İdare Tarzı Olarak Tımar Sistemi ve
Uygulaması”, Türkler, IX, Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002.
Afyoncu, Erhan, “Defterhane-i Âmire’nin Kuruluşu ve Gelişmesi”, Türkler, IX, Yeni
Türkiye Yay., Ankara 2002.
Ahıshalı, Recep, “Divân-ı Hümâyûn Teşkilâtı”, Osmanlılar, VI, Yeni Türkiye Yay.,
Ankara 1999.
Alkan, Mehmet, Osmanlı Devleti’nde Kardeş Katli, Eren Yay., İstanbul 1997.
Barkan, Ömer Lütfi, “Timar”, İA, XII/I, MEB Yay., İstanbul 1979.
Başbakanlık Arşiv Rehberi, TC Başbakanlık Devlet Arşivleri (BAO) Genel Müdürlüğü
Osmanlı Daire Başkanlığı, İstanbul 2000.
Bilge, Mustafa L., “Osmanlı Fas Münasebetleri”, DİA, XXII, Türkiye Diyanet Vakfı
Yay., İstanbul 2000.
Emecen, Feridun, “Osmanlı Divanını Ana Defter Serileri: Ahkâ-Miri, Ahkâm-ı Kuyud-u
Mühimme ve Ahkâm-ı Şikâyet”, Türkiye Araştırmaları Dergisi, III (V), 2005.
Faroqhi, Suraiya, “Mühimme Defterleri”, The Encylopaedia of Islam, New Edition, VII,
1993.
İlgürel, Mücteba, “Zirveden Dönüş: II. Selim’den III. Mehmed’e”, Genel Türk Tarihi, VI,
Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002.
İnalcık, Halil, “Osmanlı-Rus Rekabetinin Menşei ve Don Volga Kanalı Teşebbüsü”,
Belleten, XII, 1948, 393-396.
Halaçoğlu, Yusuf, “Klasik Dönemde Osmanlı Devlet Teşkilâtı”, Genel Türk Tarihi, VI,
Yeni Türkiye Yay., Ankara 2002.
Osmanlılarda Devlet Teşkilâtı ve Sosyal Yapı, TTK Yay., Ankara 1996.
Jorga, Nicolae, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, III,Yeditepe Yay., İstanbul 2005,
Kurat, Akdes Nimet, Türk İngiliz Münasebetlerinin Başlangıcı ve Gelişmesi 1553- 1610,
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yay., Ankara 1953.
165

Kütükoğlu, Bekir, “Murad III”, DİA, XXXI, Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul 2006.
---------,“Murad III”, İA, VIII, MEB Yay., İstanbul 1979.
Kütükoğlu, Mübühat S., Osmanlı Belgelerinin Dili (Diplomatik), Kubbealtı Yay.,
İstanbul 1994.
Mufassal Osmanlı Tarihi, III, Baha Matbaa, İstanbul 1959,
Mumcu, Ahmet, “Divân-ı Hümâyun”, DİA, IX,Türkiye Diyanet Vakfı Yay., İstanbul1994.
Pakalın, Mehmet Zeki, Osmanlı Tarih Deyimleri ve Terimleri Sözlüğü, II, MEB Yay.,
İstanbul 1993.
Peçevi İbrahim Efendi, Peçevi Tarihi, II, (Haz.: Bekir Sıtkı Baykal), Kültür ve Turizm
Bakanlığı Yay., Ankara 2002.
Selanîki Mustafa Efendi, Tarih-i Selanik’i, I, (Haz.: Mehmet İpşirli), TTK Yay., Ankara
1999.
Sertoğlu, Midhat, Osmanlı Tarih Lügati, Enderun Yay., İstanbul 1986.
Tabakoğlu, Ahmet, “Klasik Dönemde Osmanlı Ekonomisi”, Genel Türk Tarihi, VI, Yeni
Türkiye Yay., Ankara 2002.
Temel Kuran, Tevfik, “Divân-ı Hümayun: Mühime Kalemi”, Tarih Enstitüsü Dergisi, VI,
1975, 136-156.
Uzun Çarşılı, İsmail Hakkı, Osmanlı Tarihi, III/I, TTK Yay., Ankara 1999,
---------, Osmanlı Devleti’nin Merkez ve Bahriye Teşkilâtı, TTK Yay., Ankara 1988.
166

EKLER

EK-1: NEŞREDİLEN VEYA TEZ OLARAK HAZIRLANAN MÜHİMME


DEFTERLERİ

1 Başbakanlık Osmanlı Arşivi Tarafından Yayımlanan Mühimme Defterleri


3 Numaralı Mühimme Defteri 966-968/1558-1560, Tıpkıbasım, Başbakanlık Devlet
Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Ankara 1993.
3 Numaralı Mühimme Defteri 966-968/1558-1560, Özet ve Transkripsiyon, Başbakanlık
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Ankara 1993.
5 Numaralı Mühimme Defteri 973/1565-1566, Tıpkıbasım, Başbakanlık Devlet
Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Ankara 1994.
5 Numaralı Mühimme Defteri 973/1565-1566, Özet ve İndeks, Başbakanlık Devlet
Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Ankara 1994.
6 Numaralı Mühimme Defteri 972/1564-1565, Tıpkıbasım, Başbakanlık Devlet
Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Ankara 1995.
6 Numaralı Mühimme Defteri 972/1564-1565, Özet, Transkripsiyon ve İndeks, c. I,
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı,
Ankara 1995.
6 Numaralı Mühimme Defteri 972/1564-1565, Özet, Transkripsiyon ve İndeks, c. II
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı,
Ankara 1995.
7 Numaralı Mühimme Defteri 975-976/1567-1569, Tıpkıbasım, c. I, Ankara:
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı,
Ankara 1997.
7 Numaralı Mühimme Defteri 975-976/1567-i\56\9, Tıpkıbasım, c. II, Başbakanlık
Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Ankara 1997.
7 Numaralı Mühimme Defteri 975-976/1567-1569, Özet, Transkripsiyon ve İndeks, c. I,
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı,
Ankara 1999.
7 Numaralı Mühimme Defteri 975-97611567-1569, Özet, Transkripsiyon ve İndeks, c.I,
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı,
167

Ankara.
12 Numaralı Mühimme Defteri 978-979/1570-1572, Tıpkıbasım, Başbakanlık Devlet
Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı, Ankara 1996.
12 Numaralı Mühimme Defteri 978-979/1570-1572, Özet, Transkripsiyon ve İndeks, c.I,
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı, Ankara 1996.
12 Numaralı Mühimme Defteri 978-979/1570-1572, Özet, Transkripsiyon ve Indeks, c. II,
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı, Ankara 1996.
82 Numaralı Mühimme Defteri 1026-1027/1617-1618, Özet, Transkripsiyon, Indeks ve
Tıpkıbasım, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi
Daire Başkanlığı, Ankara 2000.
83 Numaralı Mühimme Defteri 1036-1037/1626-1628, Özet, Transkripsiyon, Indeks ve
Tıpkı basım, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire
Başkanlığı, Ankara 2001.
85 Numaralı Mühimme Defteri, Özet, Transkripsiyon, İndeks ve Tıpkıbasım,
Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı,
Ankara 2002.
2.Başbakanlık Arşivi Dışında Yayımlananlar H.951-952 Tarihli ve E-12321 Numaralı
Mühimme Defteri, Topkapı Sarayı Arşivi, (Hzr, Halil Sahillioğlu), İstanbul 2002.
44 Numaralı Mühimme Defteri, (Hzr. M.Ali Ünal), İzmir 1995.
51 Numaralı Mühimme Defteri (Sultan'n Emir Defteri), (Hzr. Hikmet Ülker), İstanbul
2003.
90 Numaralı Mühimme Defteri, (Hzr. İsmet Miroğlu vd.), Türk Dünyası Araştırmaları
Vakfı, İstanbul 1993.
3.Yüksek Lisans Tezi Olarak Hazırlanmış Mühimme Defterleri ÖzlemTAŞ, 3Numaralı
MühimmeDefteri (966-968/1558-1560) Tasnîfve Analiz, Yüksek Lisans Tezi,
Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2004.
Zülfiye Kaygusuz, 10 Numaralı Mühimme Defteri’nin (s.1-178) Transkripsiyon ve
Değerlendirilmesi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum
2006.
İ. Etem Çakır, 10 Numaralı Mühimme Defteri’nin (s.179-356) Transkripsiyon ve
168

Değerlendirilmesi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum


2006.
Kazım Kürşat Yücel, 18 Numaralı Mühimme Defteri, (Tahlil-Metin), İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1996.
Muharrem Bostancı, 19 Numaralı Mühimme Defteri, İstanbul Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2002.
Sıtkı Çelik, 21 Numaralı Mühimme Defteri, (Tahlil-Metin), İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1997.
Gülay Kahveci, 29 Numaralı Mühimme Defteri, İstanbul Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1998.
Karaman, Hasan, 38 Numaralı Mühimme Defteri, (Tahlil-Metin), İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1997.
Mustafa Özata, 38 Numaralı Mühimme Defteri, (101-322 Sayfaları Arası Tahlil ve
Metin), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1997.
Hasan Yıldız, 49 Numaralı Mühimme Defteri, (Tahlil-Metin), İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1996.
Meltem Karababa, 50 Numaralı Mühimme Defteri, (991-993/1583-1585), Marmara
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2004.
Alime Çukuryurt, 50 Numaralı Mühimme Defteri (993-1585) Değerlendirme
Transkripsiyon (s. 84-166), Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2005.
Hikmet Ülker, 51 Numaralı Mühimme Defteri (Tahlil-Metin), Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1996.
Musa Günay, 55 Numaralı Mühimme Defteri, (Tahlil-Metin), Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Samsun 1996.
Oğuzhan Yüce, 59 Numaralı Mühimme Defter’inin Özetli Transkripsiyonu ve
Değerlendirilmesi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2007.
Recep Burhan Ertaş, 60 Numaralı Mühimme Defteri (s. 105-208, hüküm 258- 491, tarih
993-94/1585-86), Tahlil-Metin, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İstanbul 1997.
Cevat Yıldız, “60 Numaralı Mühimme Defteri, (s. 209-314, hüküm 492-942, tarih 993-
94/1585-86)”, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1998.
169

M. Ali Atıcı, 61 Numaralı Mühimme Defteri, (Tahlil-Metin), İstanbul Üniversitesi


Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1997.
Serdar Kar, 63 Numaralı Mühimme Defteri, Marmara Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2002.
Mustafa Karaca, 68 Numaralı Mühimme Defteri (Tasnif-Transkripsiyon), Ankara
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2000.
Selçuk Demir, 75 Numaralı Mühimme Defter’inin Transkripsiyonu ve
Değerlendirilmesi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2008.
Cevat Yıldız, 80 Numaralı Mühimme Defteri (s.209-314, hüküm 492-942, tarih 993-
94/1585-86), İstanbul Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1998.
Neşat Süt, 83 Numaralı Mühimme Defteri, Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Elazığ 2000.
Durmuş Kandıra, 84 Numaralı Mühimme Defteri (Tahlil-Metin), İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1995.
Murat Alanoğlu, 86 Numaralı Mühimme Defteri’nin Özetli Transkripsiyonu ve
Değerlendirilmesi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2010.
Fatma Kaytaz, 88 Numaralı Mühimme Defteri (Transkripsiyon-Özet), İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2006.
Murat Ateş, 88 Numaralı Mühimme Defteri Transkripsiyon ve Değerlendirilmesi,
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Van 2008.
Eren Bahri Gök, 89 Numaralı Mühimme Defteri, Marmara Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2003.
Selçuk Osmanoğlu, 92 Numaralı Mühimme Defteri, Marmara Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 2004.
Müjge Karaca, 94 Numaralı Mühimme Defteri’nin Özetli Transkripsiyonu ve
Değerlendirilmesi, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Erzurum 2008.
Bekir Gökbunar, 105 Numaralı Mühimme Defteri (Özet-Transkripsiyon), Sakarya
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 1996.
Mustafa Kılıç, 107 numaralı Mühimme Defteri, Marmara Üniversitesi Türkiyat
Araştırmaları Enstitüsü, İstanbul 1996.
Necati Gültepe, H. 1106-1107 Tarihli Mühimme Defterine (107 Numaralı) Göre
Devlet Kararları, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1992.
170

M. Hanefi Demirsoy, 109 Numaralı Mühimme Defteri'nin Transkripsiyonu ve


Değerlendirilmesi, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir 2001.
Yusuf İhsan Genç, 113 Numaralı ve 1113-1 ] 15/1701 -1703, Tarihli Mühimme
Defteri, Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Uzmanlık Tezi, İstanbul 1987.
Ömer Bıyık, 124 Numaralı Mühimme Defteri, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İzmir 2001.
İlker Külbilge, 141 numaralı Mühimme Defteri, Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, İzmir 2002.
Tuğba Kara, “170 No’lu Mühimme Defteri (H 1185-1188 / M 1771-1774)’nin Transkribi
ve Değerlendirmesi”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Samsun 2007.
Vedat Turğut,“208 Numaralı Mühimme Deferinin Transkripsiyon ve Tahlili 1798-1800 (H
1213-1215)”, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Sakarya 2006.
Fatih Akarsu,“ 213 Numaralı Mühimme Defteri’nin Transkripsiyon ve Değerlendirmesi
(1801-1802/H1215-1217) ”, Sakarya Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Sakarya 2006.
Abid Yaşaroğlu, 888 Numaralı Mühimme Defteri (1a-260a), Tahlil veTranskripsiyon,
Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi Koğuşlar, İstanbul Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1995.
4. Hazırlanmış Mühimme Zeyilleri Harun BİNGÖL, 5 Numaralı Mühimme Defteri'nin
Transkripsiyonu ve Değerlendirmesi ( Mühimme Zeyli Kataloğundaki ), Ege
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İzmir 2002.
Dilek Şahin, 8 Numaralı Mühimme Zeyline Göre (481-1121hkm.) XVIII. Yüzyılda /
Anadolu'da Celali Hareketleri, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
İstanbul 2003.
Mehmet Şahin, Kuyucu Murad Paşa'nin Celali Defteri Mühimmesi (8 Numaralı 1-480 hkm)
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2002.
Zeynep Kurt, “13 Numaralı ve 1727-1730 Tarihli Mühimme Zeyli Defteri
(Değerlendirme, Transkripsiyon ve Dizin)”, Elazığ: Fırat Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, 2005.
171

EK 2. MATBU ÖRNEK METİN

1.
172

2.
173

3.
174

4.
175

5.
176

6.
177

7.
178

8.
179

SONUÇ

Osmanlı Devleti, kendinden önce kurulmuş olan Türk devletlerinin uyguladığı


idarî yapıyı üst seviyeye çıkarmıştır. Bu idarî yapı içerisinde en önemlisi şüphesiz
merkez teşkilâtının en yüksek mercii olan Divân-ı Hümâyundur. Muhimme Defterleri ise
Divân-ı Hümayunda sosyal, siyasî, iktisadî, askerî alanlarda alınan kararların
kaydedildiği defterler arasında ilk sırayı almaktadır.

Muhimme Defterleri, Osmanlı tarihini tam olarak anlayabilmek için incelenmesi


gereken önemli bir kaynaktır. Birinci el kaynak olarak nitelendirilen bu defterler
üzerindeki çalışmalar, Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nin yanı sıra, son dönemlerde bazı
üniversitelerde de oldukça yoğunlaşmıştır. Bunlar tamamlandığı takdirde tarih
araştırmacılarına çok büyük kolaylık sağlanacaktır.

Çalışmamızda; 54 numaralı Muhimme Defteri’nin son bölümünün


transkripsiyon ve değerlendirilmesi yer almaktadır. Sultan III. Murad dönemine ait olan
bu defter, tımar sistemi ve bu sistemin işleyişi ile ilgilidir. Bu defterde, Osmanlı
Devleti’nde büyük bir öneme haiz olan tımar sistemi ve bu sistemin uygulanması
hakkında kapsamlı bilgiye ulaşmak mümkündür. Osmanlı bürokrasisinde önemli bir yeri
olan Muhimme Defterleri, muhtevası itibarıyla son derece zengin tarihi bilgiye
sahiptirler. Çalışmamıza konu olan 54 numaralı Muhimme Defteri de bu zenginliğin bir
parçasını oluşturmaktadır.
180

ÖZGEÇMİŞ

Kişisel Bilgiler
Adı Soyadı BayramKARABIYIK
Doğum Yeri ve Tarihi Erzurum – 17.09.1979
Eğitim Durumu
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Fen Edebiyat
Lisans Öğrenimi
Fakültesi Tarih Bölümü
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih
Y. Lisans Öğrenimi
Anabilim Dalı
Bildiği Yabancı Diller İngilizce
Bilimsel Faaliyetleri
İş Deneyimi
Stajlar
Erzurumda başarıyı Artırma Projesi Koordinatörlüğü,
Kız Çocuklarının okullaşma oranını artırma projesi, Özel
Projeler
Öğretimi güçlendirme projesi, Okul öncesi projesi,
SODES Projeleri AB Projeleri
Mardin İli Derik İlçesi Konak İO Müdürlüğü, Erzurum
Aziziye Eğerti İO Müdürlüğü, Erzurum Palandöken
Çalıştığı Kurumlar
Nihat Kitapçı İO Müdür V, Erzurum Yakutiye Umudum
İO Müdürlüğü, Erzurum Milli Eğitim Şube Müdürlüğü
İletişim
E-Posta Adresi bayramkarabiyik@gmail.com
Tarih

You might also like