You are on page 1of 121

NUMUNE ALMA YÖNTEMİ

GELİŞTİRİLEREK, İNORGANİK ATIŞ


ARTIKLARININ (ANTİMON) ELEKTRO
TERMAL ATOMİK ABSORBSİYON
SPEKTROMETRESİ İLE NİCEL ANALİZİ
VE YÖNTEM VERİMLİLİĞİ

Osman ÇİGİLLİ
NUMUNE ALMA YÖNTEMİ
GELİŞTİRİLEREK, İNORGANİK ATIŞ
ARTIKLARININ (ANTİMON) ELEKTRO
TERMAL ATOMİK ABSORBSİYON
SPEKTROMETRESİ İLE NİCEL ANALİZİ
VE YÖNTEM VERİMLİLİĞİ

Osman ÇİGİLLİ
T.C.
BURSA ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ
FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

NUMUNE ALMA YÖNTEMİ GELİŞTİRİLEREK, İNORGANİK ATIŞ


ARTIKLARININ (ANTİMON) ELEKTROTERMAL ATOMİK ABSORBSİYON
SPEKTROMETRESİ İLE NİCEL ANALİZİ VE YÖNTEM VERİMLİLİĞİ

Osman ÇİGİLLİ
Orcid :0000-0002-5542-9870

Prof. Dr. Ali KARA


(Danışman)
Orcid :0000-0003-2457-6314

YÜKSEK LİSANS
KRİMİNALİSTİK ANABİLİM DALI

BURSA–2022
TEZ ONAYI

Osman ÇİGİLLİ tarafından hazırlanan ‘’Numune Alma Yöntemi Geliştirilerek,


İnorganik Atış Artıklarının (Antimon) Elektrotermal Atomik Absorbsiyon
Spektrometresi İle Nicel Analizi ve Yöntem Verimliliği’’ adlı tez çalışması aşağıdaki
jüri tarafından oy birliği/oy çokluğu ile Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Kriminalistik Anabilim Dalı’nda YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak kabul edilmiştir.

Danışman: Prof. Dr. Ali KARA

Başkan : Prof.Dr. Ali KARA İmza


0000-0003-2457-6314
Bursa Uludağ Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü

Üye : Prof. Dr. Belgin İZGİ İmza


0000-0002-1074-3612
Bursa Uludağ Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü

Üye : Prof. Dr. Ece Ünür YILMAZ İmza


0000-0001-5807-633X
Bursa Teknik Üniversitesi
Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi
Kimya Bölümü

Yukarıdaki sonucu onaylarım


Prof. Dr.Hüseyin Aksel EREN
Enstitü Müdürü
../../….
BİLİMSEL ETİK BİLDİRİM SAYFASI

B.U.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, tez yazım kurallarına uygun olarak hazırladığım
bu tez çalışmasında;

 Tez içindeki bütün bilgi ve belgeleri akademik kurallar çerçevesinde elde


ettiğimi,
 Görsel, işitsel ve yazılı tüm bilgi ve sonuçları bilimsel ahlak kurallarına uygun
olarak sunduğumu,
 Başkalarının eserlerinden yararlanılması durumunda ilgili eserlere bilimsel
normlara uygun olarak atıfta bulunduğumu,
 Atıfta bulunduğum eserlerin tümünü kaynak olarak gösterdiğimi,
 Kullanılan verilerde herhangi bir tahrifat yapmadığımı,
 Ve bu tezin herhangi bir bölümünü bu üniversite veya başka bir üniversitede
başka bir tez çalışması olarak sunmadığımı

beyan ederim.

18/05/2022
Osman ÇİGİLLİ
TEZ YAYINLANMA
FİKRİ MÜLKİYET HAKLARI BEYANI

Enstitü tarafından onaylanan lisansüstü tezin/raporun tamamını veya herhangi bir


kısmını, basılı (kâğıt) ve elektronik formatta arşivleme ve aşağıda verilen koşullarla
kullanıma açma izni Bursa Uludağ Üniversitesi’ne aittir. Bu izinle Üniversiteye
verilen kullanım hakları dışındaki tüm fikri mülkiyet hakları ile tezin tamamının ya da
bir bölümünün gelecekteki çalışmalarda (makale, kitap, lisans ve patent vb.) kullanım
hakları tarafımıza ait olacaktır. Tezde yer alan telif hakkı bulunan ve sahiplerinden
yazılı izin alınarak kullanılması zorunlu metinlerin yazılı izin alınarak kullandığını ve
istenildiğinde suretlerini Üniversiteye teslim etmeyi taahhüt ederiz.

Yükseköğretim Kurulu tarafından yayınlanan “Lisansüstü Tezlerin Elektronik


Ortamda Toplanması, Düzenlenmesi ve Erişime Açılmasına İlişkin Yönerge”
kapsamında, yönerge tarafından belirtilen kısıtlamalar olmadığı takdirde tezin YÖK
Ulusal Tez Merkezi / B.U.Ü. Kütüphanesi Açık Erişim Sistemi ve üye olunan diğer
veri tabanlarının (Proquest veri tabanı gibi) erişimine açılması uygundur.

Danışmanın Adı Soyadı Öğrencinin Adı Soyadı


Prof. Dr. Ali KARA Osman ÇİGİLLİ
18/05/2022 18/05/2022
ÖZET

Yüksek Lisans Tezi

’’NUMUNE ALMA YÖNTEMİ GELİŞTİRİLEREK, İNORGANİK ATIŞ


ARTIKLARININ (ANTİMON) ELEKTRO TERMAL ATOMİK ABSORBSİYON
SPEKTROMETRESİ İLE NİCEL ANALİZİ VE YÖNTEM VERİMLİLİĞİ’’

Osman ÇİGİLLİ

Bursa Uludağ Üniversitesi


Fen Bilimleri Enstitüsü
Kriminalistik Anabilim Dalı

Danışman: Prof. Dr. Ali KARA

Atış artıkları analizi, intihar, ateşli silahla yaralama ve öldürme, meskûn mahalde ateş
eden faillerinin bulunmasında, delilden sanığa gitmeyi sağlayan önemli bir araçtır.
Atış Artıkları (GSR) denildiğinde akla genellikle Antimon, Baryum ve Kurşun içeren
İnorganik Atış Artıkları (IGSR) gelmektedir. Özellikle Antimon, kullanım alanının
kısıtlı olması, maliyetinin düşük olması ve atış artıklarındaki belirleyici özelliğinden
dolayı sıklıkla tercih edilmektedir. Çevreye daha az zarar vermeleri nedeniyle Baryum,
Kurşun ve Antimon içermeyen yeni nesil, modern fişeklerin üretiminin artmasına
sebep olmuştur. Elektron mikroskobu cihazı kullanılarak yapılan analizler ile
sonuçların değerlendirilmesinde, bazı atış artıklarının transferi ve miktarı ile ilgili
belirsizlikler, atış artıkları kombinasyonlarının oluşturulamaması gibi önemli
sorunlarla karşılaşılmaktadır. Bu durum, yeni yöntem geliştirme çalışmalarına hız
kazandırarak İnorganik Atış Artıkları analizlerinin yanı sıra Organik Atış Artıkları
(OGSR) analizlerinin de yapılabilmesi düşüncesini ön plana çıkarmıştır. OGSR
içeriğindeki organik bileşiklerin önemli bir bölümünün Sıvı Kromatografisi Ardışık
Kütle Spektrometresi (LC-MSMS) gibi sıvı kromatografi cihazları kullanılarak
analizlerinin yapıldığı bilinmektedir. OGSR analiz sonuçların birinci delil, Antimon
içeren fişekIerin atış artıkları analiz sonuçlarının ikinci delil olduğu düşünülerek
yöntem geliştirme çalışmaları yapılmıştır. Çalışmamızda aynı ortam koşulları ve
parametrelerde atışlar yapılmıştır. Atışlar yapıldıktan sonra atış yapan kişinin
ellerinden flaster bant kullanılarak svaplar alınmıştır. Birinci çalışmamızda alınan
svapların, nitrik asit kullanılarak analiz numuneleri hazırlanmıştır. Elektrotermal
Atomik Absorpsiyon Spektrometresi (ET-AAS) cihazı kullanılarak IGSR Antimonun
nicel analizleri yapılmıştır. İkinci çalışmamızda ise yukarıda belirtildiği üzere yapılan
atışlar sonucu, atış yapan kişinin ellerinden alınan svaplarda geliştirdiğimiz OGSR için
numune alma yöntemi kullanıldıktan sonra işlemlere birinci çalışmamızdaki yöntem
ve cihaz kullanılarak IGSR Antimonun nicel analizleri yapılmıştır. Her iki çalışmanın
sonuçları karşılaştırılarak yöntem verimlilikleri hesaplanmıştır.

Anahtar Kelimeler: Antimon, ET-AAS, IGSR, LC-MSMS, Nitrik Asit, OGSR


2022, xi+104 sayfa.

i
ABSTRACT

MSc Thesis

“BY DEVELOPING SAMPLING METHOD, QUANTITATIVE ANALYSIS OF


INORGANIC SHOOTING RESIDUES (ANTIMONE) BY ELECTRO THERMAL
ATOMIC ABSORPTION SPECTROMETERS AND THE EFFICIENCY OF THE
METHOD’’

Osman ÇİGİLLİ

Bursa Uludağ University


Graduate School of Natural and Applied Sciences
Department of Criminalistics

Supervisor: Prof. Dr. Ali KARA

Shooting residue analysis is an important tool in finding the perpetrators of suicide, wounding
and killing with a firearm, and shooting in the residential area, allowing to go from the
evidence to the accused. When it comes to Firing Residues (GSR), Inorganic Firing Residues
(IGSR) containing Antimony, Barium and Lead usually come to mind. In particular,
Antimony is frequently preferred due to its limited area of use, low cost and determining
feature in shot residues. It has led to an increase in the production of new generation modern
cartridges, which do not contain Barium, Lead and Antimony, as they cause less harm to the
environment. In the evaluation of the results with the analyzes made using the electron
microscope device, important problems are encountered such as the uncertainty about the
transfer and amount of some shot residues, and the inability to create shot residue
combinations. This situation accelerated the development of new methods and brought the
idea to the fore that Organic Shot Residues (OGSR) analyzes could be performed as well as
Inorganic Shot Residues analyses. It is known that a significant part of the organic compounds
in the OGSR are analyzed using liquid chromatography devices such as Liquid
Chromatography Sequential Mass Spectrometer (LC-MSMS). Considering that the results of
the OGSR analysis are the first evidence and the results of the analysis of the shot residues of
the antimony-containing cartridges are the second evidence, method development studies have
been carried out. In our study, shots were made in the same ambient conditions and
parameters. After the shots were made, swabs were taken from the hands of the shooter using
a plaster tape. Analysis samples of the swabs taken in our first study were prepared using nitric
acid. Quantitative analyzes of IGSR Antimony were made using Electrothermal Atomic
Absorption Spectrometer (ET-AAS). In our second study, after using the sampling method for
OGSR, which we developed in the swabs taken from the hands of the shooter as a result of the
shots made as stated above, quantitative analyzes of IGSR and Antimony were carried out by
using the method and device in our first study. Method efficiencies were calculated by
comparing the results of both studies.

Keywords: Antimony, ET-AAS, IGSR, LC-MSMS, Nitric Acid, OGSR


2022, xi+104 pages.

ii
TEŞEKKÜR

Yüksek Lisans çalışmalarım esnasında vermiş olduğu destek ve sağladığı imkanlar


için, Bursa Bölge Kriminal Laboratuvarı Müdürümüz Sayın Ebru KOÇ’a,

Çalışmalarımda bilgi ve tecrübesiyle yardımını benden esirgemeyen başta değerli


hocam, danışmanım Sayın; Prof. Dr. Ali KARA'ya ve bölümümün diğer bütün öğretim
üyelerine,

Tabi ki her zaman olduğu gibi yanımda olan ve beni destekleyen sevgili eşime en
içten duygularımla teşekkürler ederim.

Osman ÇİGİLLİ
18/05/2022

iii
İÇİNDEKİLER

Sayfa

ÖZET................................................................................................................................i
ABSTRACT ................................................................................................................... ii
TEŞEKKÜR............................................................................................................. ..... iii
İÇİNDEKİLER ..............................................................................................................iv
SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ ....................................................................vi
ŞEKİLLER DİZİNİ..................................................................................................... viii
ÇİZELGELER DİZİNİ ................................................................................................... x
GRAFİKLER DİZİNİ ....................................................................................................xi
1. GİRİŞ .......................................................................................................................... 1
2. KURAMSAL TEMELLER ve KAYNAK ARAŞTIRMASI ..................................... 4
2.1. Silahlar ..................................................................................................................... 4
2.1.1.Silahların Sınıflandırılması .................................................................................... 4
2.1.2. Ateşli Silahların Çalışma Prensibi ve Parçaları .................................................... 6
2.2. Fişekler ..................................................................................................................... 7
2.2.1.Fişeklerin Sınıflandırılması .................................................................................... 8
2.2.2.Fişeklerin Bölümleri............................................................................................... 8
2.3.Atış Artıkları ........................................................................................................... 12
2.3.1. Atış Artıklarının Sınıflandırılması ...................................................................... 13
2.3.2.Atış Artıkları Silah İlişkisi ................................................................................... 16
2.3.3.Atış Artıklarının Çökme Süresi............................................................................ 17
2.3.4. Atış Artıklarının Bulaşma Mesafesi .................................................................... 18
2.3.5.Atış Artıklarının Bulaştığı Yerlerde Kalmasını Etkileyen Faktörler ve Svap Alma
Süresi………………………………………………………………………………….18
2.3.6.Neden Organik Atış Artıkları ............................................................................... 19
2.3.7. Neden Antimon ................................................................................................... 20
2.4.Atış Artıkları Transfer Yöntemleri.......................................................................... 21
2.4.1.İnorganik Atış Artıkları Transfer Yöntemleri ...................................................... 21
2.4.2.Organik Atış Artıkları Transfer Yöntemleri ........................................................ 25
2.4.3.Organik Atış Artıkları Analiz Yöntemleri ........................................................... 26
2.4.4.İnorganik Atış Artıkları Analiz Yöntemleri ......................................................... 28
2.4.5. İnorganik ve Organik Atış Artıkları Analizleri Birlikte Yapılması İçin Yapılan
Çalışmalar ile Özel İşaretleme Maddesi Bulunan Fişekler ........................................... 43
3. MATERYAL ve YÖNTEM...................................................................................... 46
3.1.Materyal .................................................................................................................. 46
3.1.1.Çalışmada Kullanılan Aletler, Gereçler Ve Sarf Malzemeler .............................. 46
3.1.2.Çalışmada Kullanılan Kimyasallar ve Çözeltiler ................................................. 50
3.2.Yöntem .................................................................................................................... 51
3.2.1.Atomik Absobsiyon Spektroskopisi ..................................................................... 51
3.2.2.Absorbsiyonun Temel Kuralları ........................................................................... 52
3.2.3.Atomik Absorbsiyon Spektrometresi ................................................................... 54
3.2.4. Yapılan Atışlar .................................................................................................... 78
3.2.5. Atış Artıklarının ET-AAS Cihazı İle Analizi ..................................................... 81
3.2.6. Metot Bilgileri .................................................................................................... 83

iv
3.2.7. Cihazın Özellikleri, Bakımı, Kalibrasyon Grafiğininin Oluşturulması ve LOD-
LOQ Değerlerinin Hesaplanması….. ............................................................................ 85
4. BULGULAR ............................................................................................................. 88
5. TARTIŞMA ve SONUÇ ........................................................................................... 95
KAYNAKLAR ............................................................................................................. 99
ÖZGEÇMİŞ ................................................................................................................ 104

v
SİMGELER ve KISALTMALAR DİZİNİ

Simgeler Açıklama

Al Alüminyum
Ba Baryum
Ba(NO3)2 Baryum Nitrat
Cr Krom
Cu Bakır
DNT Dinitrotoluen
DPA Diphenylamin
EC Ethyl centralite
Ga Galyum
Gd Gadolinyum
HNO3 Nitrik Asit
H3BO3 Borik Asit
IPA İzopropil Alkol
KNO3 Potasyum Nitrat
MC Methyl centralite
mg Miligram
ml Mililitre
NC Nitro Selüloz
NG Nitrogliserin
nm Nanometre
PA Pikrik Asit
Pb Kurşun
ppb Mikrogram/Litre
PVA Polivinil alkol
R Korelasyon katsayısı
Sb Antimon
Sn Kalay
Ti Titanyum
TNT Trinitrotoluen
μ Mikron
σ Standart Sapma
2-nDPA 2-Nitrodiphenylamine
4-nDPA 4-Nitrodiphenylamine

vi
Kısaltmalar Açıklama

A Absorbans
AAS Atomik Absorbsiyon Spektrofotometre
ASAA Atış Sonrası Atış Artıkları
APCI Atmosfer Basıncında Kimyasal İyonlaştırma
ASAA Ateşli Silah Atış Artıkları
EDXRF X-ışını Floresan Spektrometresi
ESI Elektrosprey İyonlaştırma
ET-AAS Elektrotermal Atomik Absorpsiyon Spektrometresi
FAAS Alevli Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi
GC Gaz kromatografisi (Gas chromatography)
GFAAS Grafit Fırınlı Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi
GSR Atış artıkları
HPLC Yüksek Performanslı Sıvı Kromatografisi
IGSR İnorganik atış artıkları
LC Sıvı Kromotografi
LC-MS/MS Sıvı kromatografi Ardışık Kütle Spektrometresi
MKEK Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu
MS Kütle Spektrometresi
NAA Nötron Aktivasyon Analizi
N.B.C. Nükleer, Biyolojik, Kimyasal
OGSR Organik Atış Artıkları
OKL Oyuk Katot Lambası
%RSD Bağıl Standart Sapma
SEM/EDX Taramalı Elektron Mikroskobisi / Enerji Dağılımlı X- Işını
Analizörü
SEM/EDS Scanning Electron Microscopy/Energy Dispersive X-Ray
Spectroscopy
SEM Taramalı Elektron Mikroskobu
SS Standart Sapma
UHV Ultra Yüksek Vakum
WDS Dalga Boyu Saçılımlı Spektrometre
WDXRF X-ışını Floresan Spektrometresi
XRD X-ışını Kaynağı
XRF X-ışını Floresan

vii
ŞEKİLLER DİZİNİ

Sayfa

Şekil 2.1. Ateşli Silahların Sınıflandırılması…………………………….. 5


Şekil 2.2. Uzun ve Kısa Namlulu Ateşli Silahın Bileşenleri........……….. 7
Şekil 2.2. Uzun ve Kısa Namlulu Ateşli Silahların Bileşenleri........……. 7
Şekil 2.3. 7,62x51 mm NATO normal fişeğin kesit resmi
(MKE Silah Fabrikası, AR-GE Müdürlüğü Teknik Arşivi)…. 7
Şekil 2.4. Mermi çekirdeği ve üzerindeki yiv-setler……..……………… 9
Şekil 2.5. Bir fişeğin kesiti…………………………..…………………... 10
Şekil 2.6. 7,62x51 mm kovanın üretim aşamaları…………..…………… 11
Şekil 2.7. Tabanca ateşlendikten sonra açığa çıkan atış artıkları…..…….. 12
Şekil 2.8. SEM analiz sisteminin şematik gösterimi……………..………. 14
Şekil 2.9. Antimon, Bakır ve Kurşunun EDX Spektrumu……………..…. 14
Şekil 2.10. Atış Artıklarının Parça Büyüklükleri ve Zamana Göre Dağılımı 17
Şekil 2.11. Atış artıklarının elin iç ve dış yüzeylerinde birikme alanı…..…. 19
Şekil 2.12. Svap alma işlemi……………………………...……………….. 23
Şekil 2.13. Flaster Bant………………………………………...………….. 24
Şekil 2.14. Karbon SEM stublar.……………………………………..……. 25
Şekil 2.15. EM-Tec CXS-5F Işık Elemanı and EDS Kalibrasyon Standardı 25
Şekil 2.16. HPLC (High Performance Liquid Chromatography) Cihazı….. 27
Şekil 2.17. SEM/EDS cihazının ana bölümlerinin görüntüsü……………... 29
Şekil 2.18. SEM/EDS cihazının şematik görüntüsü……………………….. 31
Şekil 2.19. Elektron demeti ile numune etkileşimi………………….……... 32
Şekil 2.20. X-ışını floresan spektrometresi (EDXRF) ve dalga boylu
ayrımlı X-ışını floresan spektrometresi (WDXRF) sistemi
şematik görünümü……………………………………………… 33
Şekil 2.21. Kα, Kβ ve Lα X-ışını oluşumu……………………………….... 34
Şekil 2.22. Enerji Ayrımlı XRF Spektrometresinin şematik görünümü….... 35
Şekil 2.23. Atomik absorpsiyon spektrometresinin şematik gösterilişi......... 36
Şekil 2.24. Grafit fırınlı atomlaştırıcının şematik görünüş…..……………... 38
Şekil 2.25. Standart ekleme kalibrasyon grafiği örneği..………………….. 40
Şekil 2.26. Grafit tüp……………………………………..………………… 42
Şekil 2.27. Atomlaştırma fırın sıcaklık programı basamakları…..………… 42
Şekil 2.28. Sıralı örnekleme protokolünün şematik gösterimi…..………... 43
Şekil 2.29. Elli elli örnekleme protokolünün şematik gösterimi..………… 44
Şekil 2.30. Sıralı analiz protokolünün şematik gösterimi…………..…….. 44
Şekil 3.31. ET-AAS Cihazı………………………………………..………. 46
Şekil 3.32. Hassas Terazi………………………………………………….. 47
Şekil 3.33. Mikro pipetler…………………………………………………. 47
Şekil 3.34. Karıştırıcı……………………………………………………… 48
Şekil 3.35. Svap alma seti………………………………..………………... 50
Şekil 3.36. Emisyon spektrumları………………………….……..………. 53
Şekil 3.37. Atomik absorbsiyon spektrometresinin genel şeması………..... 55
Şekil 3.38. Tek Işın Yollu AAS Cihazı Şematik Gösterimi (Tokman, 2007). 55
Şekil 3.39. Çift Işın Yollu AAS Cihazı Şematik Gösterimi (Tokman, 2007). 56
Şekil 3.40. Oyuk Katot Lambası………………………………………...... 57

viii
Şekil 3.41. Oyuk katot lambasında atomun iyonlaşma mekanizması.…...... 57
Şekil 3.42. Elektrotsuz Boşalım Lambaları………………………………... 59
Şekil 3.43. Ksenon Ark Lamba…………………………………………..... 60
Şekil 3.44 Alevli AAS Cihazının Akış Şeması ve Çalışma Prensibi……... 62
Şekil 3.45. AAS'de alevde atomlaştırma sırasında oluşan süreçler……….. 63
Şekil 3.46. Ön karıştırmasız yakıcılar……………………………………... 65
Şekil 3.47. Ön karıştırmalı yakıcılar………………………………………. 66
Şekil 3.48. Grafit Tüp……………………………………………………... 66
Şekil 3.49. Dedektör………………………………………………………. 69
Şekil 3.50. Sürekli Işın Kaynağı Yöntemi……………………………….... 76
Şekil 3.51. Zeeman Etkisini Kullanan Bir Elektrotermal Atomik
Absorbsiyon Cihazı………………………………………..…… 77
Şekil 3.52. Atışlarda kullanılan silah (Yavuz 16 Compact Marka)………... 79
Şekil 3.53. Kalibrasyon grafiği …………….……………………………... 86

ix
ÇİZELGELER DİZİNİ

Sayfa
Çizelge 2.1. MKE yapısı hassas kapsülün içeriği…………………………….. 11
Çizelge 2.2. Atış artıklarında bulunabilecek inorganik bileşikler. …………… 13
Çizelge 2.3. Farklı markalara ait ağır metal içermeyen primerlerin içerikleri... 15
Çizelge 2.4. Atış artıklarında bulunabilecek organik bileşikler………………. 16
Çizelge 2.5. Ağır metal içermeyen mühimmatların elemental profili……….... 29
Çizelge 3.1. AAS’de kullanılan çeşitli yakıcı ve yanıcı gaz türleri ve
bunların oluşturduğu alevlerin maksimum sıcaklıkları………...... 64
Çizelge 3.2. Yavuz 16 Compact Marka Tabancanın Teknik Özellikleri……… 79
Çizelge 3.3. Antimon elementinin analizinde kullanılan metot parametreleri 1 83
Çizelge 3.4. Antimon elementinin analizinde kullanılan metot parametreleri 2 84
Çizelge 4.1. 1 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonucu alınan svapların
analiz sonuçları ve derişimlerinin aritmetik ortalamaları…….…. 89
Çizelge 4.2. 3 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu alınan svapların
analiz sonuçları ve derişimlerinin aritmetik ortalamaları……….. 89
Çizelge 4.3. 5 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu alınan svapların
analiz sonuçları ve derişimlerinin aritmetik ortalamaları……….. 90
Çizelge 4.4. 1 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonucu alınan svapların OGSR
için numune alındıktan sonra analiz sonuçları………………....... 91
Çizelge 4.5. 3 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu alınan svapların
OGSR için numune alındıktan analiz sonuçları……………........ 91
Çizelge 4.6. 5 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu alınan svapların
OGSR için numune alındıktan sonra analiz sonuçları sonuçları 92

x
GRAFİKLER DİZİNİ
Sayfa
Grafik 4.1. 3 Adet fişek kullanılarak yapılan atışlar için oluşturulan grafik…… 93
Grafik 4.2. 5 Adet fişek kullanılarak yapılan atışlar için oluşturulan grafik…… 93
Grafik 4.3. 3 Adet fişek kullanılarak yapılan atışlar için yöntem verimliliği….. 94
Grafik 4.4. 5 Adet fişek kullanılarak yapılan atışlar için yöntem verimliliği….. 94

xi
1. GİRİŞ

Kabil’in Habil’i öldürmesinin akabinde başlayan insanlığın suç kronolojisi ve


biçimleri, yaşanmış olan zamanın koşullarına göre farklılaşarak günümüze kadar
devam etmiştir ( https://tr.wikipedia.org). Barutun icadı ve ateşli silahların yapılması
ile birlikte suç aletlerine yenileri ilave edilmiştir. Suç ve suç aletinin değişimleri
karşısında yeni araştırmalar ve bilimler ortaya çıkmıştır. Kriminalist Edmond
Locard tarafından 20. yüzyılda ilk Polis Kriminal Laboratuvarı kurularak "Her temas
iz bırakır’’ sözü ile yeni bir akımın temellerini atılmıştır (https://tr.wikipedia.org).
Teknoloji ve bilimin gelişmesiyle beraber ateşli silahlar, önemli düzeyde ilerleme
kaydetmiş bununla birlikte tahribat güçleri ve türleri de artmıştır (Can vd, 1995).
Ateşli silahların yaygınlaşması, ateşli silah kullanılması sonucunda öldürülme ve
yaralama gibi olayların artmasına sebep olmuştur. Bu durum atış artıklarının, ateş
edilen elde ve hedefte saptanmasının da önemini artırmıştır. Çeşitli kimyasal, fiziksel
ve biyolojik yöntemlerin kullanılması daha da artarak ateşli silahlar kullanılmak
suretiyle gerçekleşen kriminal vakaların çözüme kavuşturulması sağlamıştır
(Kolusayın, 1982; Fatteh 1976; Üner 1993). Silah patlaması neticesinde açığa çıkan
madde kalıntısının atışı yapan bireyin el, yüz ve giysileri ile yakın çevresindeki
şahıslar ve eşyaların üzerine bulaşması yapılan bu araştırmanın temelini
oluşturmaktadır (Akbaş, 1994). Atış artıklarındaki eser elementlerin analizi, intihar,
ateşli silahla öldürme ve yaralama, meskûn mahalde ateş eden failin belirlenmesinde,
delillerden sanığa ulaşmayı sağlayan önemli bir araçtır. Fişeğin infilak etmesiyle
oluşan toz bulutundaki metal parçacıkları, yanan ve yanmayan barut kalıntıları, kovan
atma boşluğuna en yakın bölgelerde adsorbe olmaktadırlar. Söz konusu maddeler, atış
artıkları (GSR) şeklinde adlandırılmaktadır (Akbaş, 1994). Atış artıkları OGSR ve
IGSR şeklinde 2 gruba ayrılmaktadır. Atış artıkları denince akla ilk olarak İnorganik
Atış Artıkları (IGSR) gelmektedir. Bunlar Baryum, Antimon ve Kurşundur. Özellikle
Antimon, kullanım alanlarının sınırlı oluşu, maliyetinin az olması ve atış artıklarında
belirleyici özelliği sebebiyle sıkça tercih edilebilmektedir (Newton, 1981). Antimon,
Kurşun ve Baryum ağır metallerdir. Son dönemlerde dünyamızda küresel ısınma ve
çevre kirliliği giderek artmıştır. Bu durumla alakalı olarak Paris İklim Antlaşması
yapılarak 2030 ve 2050 yılı hedefleri belirlenmiştir. Bu sebeple ağır metaller içeren
fişeklerin kullanımı ve imalatı azaltılmıştır. Çevreye asgari düzeyde zarar vermeleri,

1
katı malzemelere daha fazla nufüz etme potansiyeli ve insan vücudunun daha iyi
durdurma etkisi göstermesi gibi unsurlar modern yapısı olan Kurşun, Baryum,
Antimon içermemiş olan (Sintoks, Lead Free and Heavy metal free, Galyum,
Gadolinyum, vb. maddeleri içeren) yeni nesil fişek üretimlerinin artmasına neden
olmuştur (Polovkova vd., 2015). Bu durum, suçluların bulunması ve suçların
aydınlatılması için gelişmeleri takip edip kendilerini yenileyen Adli Laboratuvarlarda
analiz metotlarının değiştirilmesi veya araştırılmasına sebep olmuştur. Özellikle AAS
cihazıyla Antimon elementinin nicel analizi yöntemi yerine, yeni nesil fişeklere ait
inorganik elementlerin de saptanabildiği elektron mikroskobu kullanılmak suretiyle
yapılan nitel analiz yöntemleri tercih edilmektedir. SEM/ SEM-EDX cihazları
kullanılarak yapılan bu analizlerde, bazı atış artıklarının transferi, miktarıyla alakalı
ayırt edilemezlik ve neticelerin ele alınmasında atış artıkları kombinasyonlarıyla
alakalı sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Bunun yanı sıra analiz süresi, hassasiyet ve analiz
maliyetinin artması gibi dezavantajları da bulunmaktadır. İlerleyen süreçte bu durum
AAS analizlerindeki olduğu gibi neticelerin olumsuz seyretmesi ve adaletin yerini
bulmaması gibi önemli risklerin gerçekleşmesine sebep olabilecektir. Bu süreç ateşli
silahlarla işlenmiş olan adli olayların çözümünde yeni bir yaklaşım olan IGSR analizi
ile birlikte OGSR analizinin de yapılmasının gerekliliğini ortaya koymuştur. IGSR ve
OGSR analizlerinin yapılması için sıralı numune alma yöntemi, yarı yarıya numune
alarak analiz yöntemi ve sıralı analiz yöntemi gibi çalışmalar yürütülmüş, IGSR
analizleri SEM-EDX, OGSR analizleri ise HPLC-MSMS cihazları kullanılarak
yapılmış önemli neticelere ulaşılmıştır (Minziere vd., 2020).

Yaptığımız çalışmada, çevre kirliliği, küresel ısınma ve insan sağlığı gibi sebeplerden
ötürü ağır metaller içermemiş olan fişeklerin üretim hızlarının artması sebebiyle yeni
bir yaklaşım anlamında OGSR analiz sonuçlarının birincil delil, IGSR analiz
sonuçlarının ise ikincil delil olduğu öngörülmüştür. Bu sebeple OGSR tamamının
alınması hedeflenmiştir. 9*19 parabellum fişek atan Yavuz 16 marka tabanca
kullanılmak suretiyle 1-3-5 li setler şeklinde 3 defa tekrarlanabilirlik atışları yapılarak,
flaster bant vasıtasıyla svaplar alınmıştır. ET-AAS cihazı kullanılarak IGSR antimon
elementinin nicel analizleri yapılmıştır. Ardından atışlar yukarıda belirtilen sayı ve
şekilde tekrar yapılmış olup, flaster bant vasıtasıyla svaplar yeniden alınmıştır. Alınan

2
svaplardan OGSR için metanol kullanılarak numune alındıktan sonra geliştirilen
yöntemle IGSR antimon elementi için analiz numuneleri hazırlanmıştır. ET-AAS
cihazı kullanılarak IGSR antimon elementinin nicel analizleri yapılarak yöntem
verimlilikleri hesaplanmıştır. Ağır metal içermeyen fişeklerin üretimi durdurulsa dahi
piyasadan tamamen kaldırılması için belirli bir zaman gerekecektir. Geliştirilen
numune alma yöntemi; bu süre zarfında atış artıklarını tespit etmek için yapılacak olan
IGSR ve OGSR analizleri için, svap alma ve sıralı analiz gibi yeni yöntemlerin
geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.

3
2. KURAMSAL TEMELLER ve KAYNAK ARAŞTIRMASI

2.1. Silahlar

TDK sözlüğünde silah; genel tanımıyla saldırmak ya da savunmak maksadıyla


kullanılan araç şeklinde tanımlanabilmektedir. 6136 Sayılı Ateşli Silahlar Ve Bıçaklar
İle Diğer Aletler Hakkındaki Kanun’da ise “canlıları yaralayan öldürebilen, etkisiz
hale getiren, canlı organizmayı hasta edip, cansızları parçalayan ya da yok eden
ruhsata tabi olan alet ve araçların tümü şeklinde tanımlanmaktadır. Silahlar ateşli,
ateşsiz ve N.B.C. (biyolojik, nükleer, kimyasal) olarak da sınıflandırılabilirler (Kaya
1992).

2.1.1.Silahların Sınıflandırılması

Genel olarak ateşli, ateşsiz, kimyasal, biyolojik ve nükleer silahlar, silah kelimesinin
içeriğini belirlemektedir (Özdemir vd., 1999). Ateşli ve ateşsiz silahlar konvaksiyonel
silahlar olarak da bilinmektedirler. Ağır ve hafif olmak üzere sınıflandırılan ateşli
silahlar ikiye ayrılırlar. Tabancalarla tüfekler, ruhsatın alınması ve yasal olarak
bulundurulması daha kolay olduğu için daha fazla tercih edilmekte olan ateşli
silahlardandır (Sarıbey, 2008). Tüfek ve tabanca gibi ateşli silahlar kullanılmak
suretiyle işlenen suçlardan sonra yetkili birimler tarafından şüpheli şahıslardan alınan
svaplar üzerinde Adli Laboratuvarlarda atış artıkları ile ilgili analizler yapılmaktadır.

Silahların sınıflandırılmasına ilişkin daha detaylı bilgi vermek gerekirse silahlar namlu
uzunluklarına göre:
 Uzun namlulu silahlar
 Kısa namlulu silahlar, olmak üzere ikiye ayrılırlar.

Aşağıdaki şekilde gösterildiği üzere, savaş silahları ve av tüfekleri olarak uzun


namlulu silahlar iki gruba ayrılmıştır. Toplu, otomatik ve makineli silahlar olarak kısa
namlulu silahlar üç gruba ayrılırlar (Erol, 2017).

4
ATEŞLİ
SİLAHLAR

Kısa Uzun
Namlulu Namlulu
Silahlar Silahlar

Toplu Otomatik Makineli Savaş Av tüfekleri


tabancal tabancalar tabancalar silahları
ar

Şekil 2.1. Ateşli Silahların Sınıflandırılması

Uzun namlulu silahlar

Omuzdan destek alınarak ateşlenebilen silahlar ya da tüfek denebilmektedir. Söz


konusu silahlar iki gruba ayrılmaktadır.

Savaş silahları: Yiv ve setleri mevcut, güçleri yüksek seviyede bulunan, erimleri
2 km olan silahlardır. Hava direncini kırmak amacıyla sivri uçlu ve konik şekilde
mermileri bulunmaktadır. Söz konusu silahlarla ilgili olarak, 75-85 cm aralığında
değişiklik gösterebilen namlu uzunluklarına sahiptirler.

Av tüfekleri: Avcılık yaparken kullanılmakta olan, yivsiz-setsiz silah grubu içerisinde


yer almaktadır. Namlusuna göre; tek namlulular ve çift namlulular olarak
sınıflandırılmaktadırlar. Tekli ya da çifte olarak da bilinmektedirler. Fişeklerin, fişek
yatağına gelebilmesi amacıyla pompalama işleminin elle yapıldığı mekanizmalara
sahip olan av tüfeklerine genellikle pompalı av tüfeği adı verilmektedir. Sıkça
kullanılanlar, 12 ve 16 kalibreli olarak adlandırılmaktadırlar. Av tüfekleri, ülkemizde
yaygın olarak kullanılmaktadır. Namlu uzunlukları değişik ebatlarda olmakla beraber
Türk Standartları Enstitüsü’nce belirlenen av tüfeklerine ait namlu uzunlukları 550
mm - 860 mm aralığında değişmektedir.

5
Kısa namlulu silahlar

Namlu uzunlukları 5-15 cm olan yivli-setli silahlar olup, kendi arasında üçe
ayrılmaktadır.

Toplu tabancalar: Namlu arkalarında mermi sayıları kadar fişek yatağı bulunan bir top
mevcuttur ve mermi sayılarına göre 5’li, 6’lı, 7’li, 8’li şeklinde adlandırılırlar. Smith-
Wesson, Nagant gibi modelleri bulunmaktadır.

Otomatik tabancalar: Tam ve yarı otomatik türleri mevcuttur. Yarı otomatikte tetiğe
her basıldığında bir mermi atarken, tam otomatik çeşidinde tetik basılı olduğu sürece
şarjördeki mermiler bitene kadar atış yapılmaktadır. Ceska, Walter, Browning,
Kırıkkale, Parabellum gibi modeli mevcuttur.

Makineli tabancalar: Katlanabilir, dipçikli, kolay taşınabilir, hafif, tam ve yarı


otomatik şeklinde ayarlanan, dk'da 100-200 mermi atarak, 800 m’ye kadar erimli
(menzil) savunma ve yakın saldırı silahıdır. En çok bilinen modelleri Kalashnikof,
Thompson ve Sten’dir.

2.1.2. Ateşli Silahların Çalışma Prensibi ve Parçaları

Ateşli silahlarda fişek yatağında bulunan fişeğe, tetik vasıtasıyla iğnenin vurması
sonucunda alev alan kapsül içindeki primerin, kovanda bulunan barutu yakması
neticesinde, yüksek miktarlarda oluşan barut gazının meydana getirdiği yüksek
basıncında etkisi ile namlu içerisinden mermi çekirdeğinin hızlı bir şekilde ileri doğru
hareket etmesidir. Ateşli silahların tamamı, söz konusu sistem ve mantıkla
çalışabilmektedir. Etkisini artırabilmesi amacıyla, çapları, ateşleme sistemleri,
mermileri ve namlu boyları farklı özellikte olan çok sayıda silah üretilebilmektedir.
Otomatik olarak bir silah türünün çalışması ile ilgili olgular; besleme, doldurma,
kurma, ateşleme, boşaltma ve emniyete alma şeklindedir (Özdemir vd. 1999).

6
Şekil 2.2. Uzun ve Kısa Namlulu Ateşli Silahların Bileşenleri

2.2. Fişekler

Fişek; çekirdek, kovan, kapsül ve barut olmak üzere dört bileşenden oluşan, canlı ve
cansız maddelerde tahribata sebep olan malzemenin tamamına fişek adı verilmektedir
(Sarıbey, 2008).
Fişek tabiri genelde 12,7 mm ve 5,56 mm silah mühimmatı için kullanılmakta olup,
12,7 mm'den büyük kalibreli olan silahlarda kullanılan ve mermilerinde patlayıcı
maddeler bulunan malzemeler mühimmat şeklinde isimlendirilmektedir. Fişek; kapsül,
kovan, mermi ve barut olmak üzere 4 elemandan oluşur. 7,62x51 mm NATO normal
fişeğinin kesit resmi aşağıdaki şekil'de gösterilmiştir.

Şekil 2.3. 7,62x51 mm NATO normal fişeğin kesit resmi

7
2.2.1.Fişeklerin Sınıflandırılması

Fişekler, mermi çekirdeğinin, kapsülün, dip tablasının özellikleri ve bulundukları yere


göre sınıflandırılırlar (Sarıbey, 2002).
Mermi Çekirdeği Özelliğine Göre:
• Mermi Çekirdeği Olan Fişekler
• Kapsül Özelliğine Göre Fişekler
• Av Fişekleri
• Ses-Gaz Fişekleri

Kapsül Özelliğine Göre:


• Boxer Tipi Fişekler
• Berdan Tipi Fişekler

Dip Tabla Özelliğine Göre:


• Kenarlı Fişekler
• Kenarsız Fişekler
• Yarım Kenarlı Fişekler
• Kemerli Fişekler
• Eğimli Fişekler

Kapsül Maddesinin Bulunduğu Yere Göre:


• Kenar Vuruşlu Fişekler
• Merkez Vuruşlu Fişekler

2.2.2.Fişeklerin Bölümleri

Fişeğin tanımından da anlaşılacağı üzere fişek 4 unsurdan oluşmaktadır.

Mermi Çekirdeği

Silahın ateşlenmesiyle beraber namlu içinden geçmek suretiyle hedefe doğru giden ve
hedefte tahribata yol açan bölümüdür (Şekil 2.4). Kullanma amaçlarına uygun şekilde

8
değişik maddelerden üretilmektedir. Mermiler çoğunlukla metalden imal edilirler. Son
dönemlerde plastik ya da lastikten de imal edilmeye başlanmıştır. Silahın
ateşlenmesiyle namludan çıkan mermi çekirdeği de hedefe atış artıklarının
taşınmasında önemli etkendir. Kurşun, genellikle bir kütlenin dış yüzeyinin sert yapıda
olan Bakır/Nikel, Bakır/Çinko ya da Bakır içeriği olan çelik alaşımlarının kaplanması
ile üretilmektedirler. Av tüfeklerinde mermi çekirdeği yerine amaca uygun şevrotin,
saçma ve kurşun bilye gibi yapılar kullanılmaktadır (Sarıbey, 2002).

Şekil 2.4. Mermi çekirdeği ve üzerindeki yiv-setler

Barut

Kovanın içindeki çekirdek ile kapsül arasında bulunmaktadır. Kolaylıkla alev alabilen
bu madde, kapalı ortamlarda yandığı zaman ilk hacminin oldukça üzerinde gaz
oluşturması sebebiyle gerçekleştirdiği basınç ile çekirdeğin hızlıca fırlamasını
sağlamaktadır. Şekil 2.5’te tabancadaki barut resmi görülmektedir. Çubuk, küresel,
çok delikli, tek delikli pul vb şekilde bulunabilmektedirler. Delikli barutlar özellikle
barutun yanma hızlarını ayarlayabilmek maksadıyla yapılmaktadırlar. Barutun yanma
hızı, barutun kimyasal bileşiminde değişiklik yapılarak ayarlanabilmektedir. Yanma
süresinin geciktirilmesi için ise barut grafitle kaplanabilmektedir. İçeriği bakımından 2
çeşit barut mevcuttur (Üner vd., 2007).
 Kara (dumanlı) barut: Kükürt, kömür ve güherçileden oluşmakta olup, (oranları
sırasıyla, %15, %15, %70) yandığı zaman oldukça fazla artık bırakarak ilk hacminin

9
300 katı kadar gaz oluşturmaktadır. Kapalı ortamlarda çok çabuk yanmaktadır. Ortaya
çıkan gaz artıkları arasında; kükürtlü hidrojen, karbon monoksit, azot, metan ve
karbon dioksit bulunmaktadır. Katı artıkları içinde ise; karbon, kükürt ve potasyumun
bileşikleri (sülfat, karbonat, nitrat, sülfür, sülfosiyanür vb) bulunmaktadır. Günümüzde
silahlarda, toplu tabancalar ve bazı av tüfekleri haricinde kullanılmamaktadır (Üner
vd., 2007).
 Beyaz (dumansız) barut: İçeriği bakımından tek bazlı ve çift bazlı olmak üzere
iki grupta sınıflandırılmaktadırlar. Tek bazlı olanlarak adlandırılanların ana bileşeni
nitroselüloz, çift bazlı olarak adlandırılanların bileşenleri ise nitrogliserin ve
nitroselülozdur (Di Maio, 1985).

Şekil 2.5. Bir fişeğin kesiti

Kapsül

Ateşli silahlarda, horozun veya ateşleme iğnesinin darbesi ile ateşlenen, baruta
ateşlemeyi sağlayan, darbeye hassas patlayıcı karışımından oluşan yuvarlak ve küçük
metal parçadır. Birincil kapsül ya da hassas kapsül şeklinde isimlendirilen kısım
ateşleme işlevinin başladığı yerdir. Aynı zamanda burası inorganik atış artıklarının
kaynağı olan kısımdır. Günümüzde Adli Laboratuvarlarda IGSR analizleri yapılarak
sonuçlar verilmektedir. MKE yapısı hassas kapsülün içerisindeki inorganik maddeler
ve özellikleri aşağıdaki çizelgede belirtilmiştir.

10
Çizelge 2.1. MKE yapısı hassas kapsülün içeriği

Başlatıcı Kurşun İğnenin darbesi ile


Madde Styphnate patlamayı sağlar.
C6HNO3O8Pb

Yükseltgen Baryum Nitrat Yakıtı hızla yakmak için


Madde Ba(NO3)2 gerekli oksijen kaynağını
sağlar.
Yakıt Antimon Çok hızlı bir şekilde yanar.
Sülfür Yanması sonucu açığa
Sb2SO3 çıkan enerji barutu ateşler.

Kovan

Barut, kapsül ve mermi çekirdeğini bünyesinde barındıran ve silahın ateşlenmesiyle


mekanizmanın dışarıya attığı bölüme kovan adı verilir. Genel olarak çinko ve bakır
alaşımı olan pirinç; alüminyum ya da çelik gibi metallerden üretilirler (Sarıbey, 2008).
Şekil 2.6.'da MKE Pirinç ve Gazi Fişek Fabrikalarındaki 7,62x51 mm NATO normal
fişek kovanının üretim aşaması gösterilmiştir. Pirinç plakadan kalıplarla kesilmiş olan
yüksükler (resmin en solunda) ısıl işlem ve plastik şekil verme işlemlerinin ardından
bitmiş kovan haline getirilmiştir.

Şekil 2.6. 7,62x51 mm kovanın üretim aşamaları

11
2.3.Atış Artıkları

Silahın tetiği çekildiği zaman, fişek kapsülüne düşen ateşleme iğnesi kapsül içindeki
patlayıcı maddeyi patlatır. Ortaya çıkan alev aracılığıyla fişek kovanındaki barut
ateşlenmektedir. Hızlıca yanan barut, kovan içinde gaz basıncı ve yüksek ısı oluşturur.
Oluşan basınç yardımıyla mermi çekirdeği fırlayarak namludan, boş kovan ise kovan
çıkış deliğinden dışarıya atılır. Ateşli silahlarda kullanılan fişeklerin kapsülünde;
kurşun stefinat, baryum nitrat ve antimon sülfür bileşenlerinin karışımından oluşan
dolgu maddesi bulunmaktadır. Fişeğin, bir ateşli silah kullanılarak patlatılması
esnasında ortaya çıkan toz bulutunda, kullanılmış olan fişek kapsülü içindeki patlayıcı
maddenin artıkları, kovan, mermi ve kapsül çekirdeğine ait olan metal parçacıklarıyla
yanan ve yanmayan barut artığı kovanın çıkış deliğine yakın bölgede adsorbe olur. Bu
maddeler, atış artığı şeklinde adlandırılmaktadırlar (Akbas 1994). Atış artıkları
karekteristik özelliklerinden dolayı, ateşli silah kullanılarak işlenenen suçların
aydınlatılmasında vazgeçilmez bir öneme sahiptir.

Şekil 2.7. Tabanca ateşlendikten sonra açığa çıkan atış artıkları

12
2.3.1. Atış Artıklarının Sınıflandırılması

Atış sonrasında oluşan buhar içindeki inorganik yapılı atış artıklarına ek olarak bazı
inorganik bileşiklerle çok sayıda organik bileşik de bulunmaktadır. Dolayısıyla atış
artıkları IGSR ve OGSR olmak üzere 2 grupta sınıflandırılmaktadır.

İnorganik Atış Artıkları

Baryum, kurşun ve antimon elementleri karakteristik atış artığı elementleri (IGSR)


olarak kabul edilmektedirler. Söz konusu atış artığı elementleri; kapsül, mermi
çekirdeği ve barut içeriğinden kaynaklanmaktadır. Atış artıklarındaki inorganik
bileşikler Çizelge 2.2 de belirtilmiştir (Dalby vd., 2010).

Çizelge 2.2. Atış artıklarında bulunabilecek inorganik bileşikler

Bileşik Kaynak Bileşik Kaynak


Alüminyum Kapsül/Kovan Kurşun Peroksit Kapsül
Alüminyum Sülfür Kapsül Kurşun Strafen Kapsül
Antimon Sülfür Kapsül Kurşun Tiyosiyanat Kapsül
Antimon Sülfit Kapsül Magnezyum Kapsül
Antimon Kovan/Çekirdek Civa Kapsül
Arsenik Kovan Civa Fulminat Kapsül
Baryum Nitrat Kapsül/Barut Nikel Kovan
Baryum Peroksit Kapsül Nitrat Kara Barut
Bizmot Kovan Fosfor Kovan
Bor Kapsül Potasyum Klorat Kapsül
Pirinç Kovan Potasyum Nitrat Kapsül/Barut
Bronz Çekirdek Silikon Kapsül
Kalsiyum Karbonat Barut Sodyum Nitrat Kapsül
Kalsiyum Silisid Kapsül Sodyum Sülfat Barut
Krom Çekirdek Çelik Çekirdek/Kovan
Bakır Kapsül/Çekirdek Stronsiyom Nitrat Kapsül
Bakır Tiyosiyanat Kapsül Sülfür Kapsül
Altın Kapsül Titanyum Kapsül
Demir Çekirdek Tungsten Çekirdek
Kurşun Çekirdek Çinko Kapsül
Kurşun Azid Kapsül Çinko Peroksit Kapsül

Atış artıkları şeklinde bilinen parçacıklar, Ba, Sb ve Pb elementleri oksitleri ya da bu


elementlerin ve oksitlerdeki karışımdan oluşmuştur. 100 mikron çapa kadar ulaşan,
genelde küresel yapıda, dokuyla herhangi bir etkileşime girmeyen, parçacıklar halinde
özel morfolojik yapılar oluşmaktadır. Bu morfolojik olan yapıların literatür içinde

13
belirleyici özellikler olduğu ve sadece atış artıklarına ait oldukları açıklanmaktadır.
Fiziksel görüntüsü de oval, düzensiz ve küresel gibi farklı biçimlerde olmaktadır
(Zeichner ve Levin, 1997). Şekil 2.8 SEM analiz cihazının şematik görüntüsü ve Şekil
2.9 EDX spektrumu gösterilmiştir.

Şekil 2.8. SEM analiz sisteminin şematik gösterimi

Şekil 2.9. Antimon, Bakır ve Kurşunun EDX Spektrumu

14
Ateşli silahlar kullanılarak yapılan atışlar sonucunda, söz konusu fişeklerde ağır
metallerin bulunması sebebiyle ortaya çıkan çevre kirliliği günümüzdeki önemli
sorunlardan birisini teşkil etmeye başlamıştır. Toksititesi bulunan, Kurşun gibi ağır
metalleri içerin fişeklerin yerine, yeni nesil fişekler olarak adlandırılan Kuşun, Baryum
ve Antimon gibi elementleri içermeyen başlatıcıların üretimi artarak yaygın olarak
kullanılmaya başlanmıştır. Söz konusu ağır metalleri içermeyen ve “Sintox” olarak
adlandırılan primerler; RUAG adlı şirket tarafından 1980’li yıllardan itibaren üretime
başlamıştır. Söz konusu primer bileşiminde, DDNP (Diazodinitrofenol), Tetrazin gibi
bileşiklerin yanı sıra yakıt ve oksitleyici özelliklerinden dolayı NC, Çinko Peroksitler
ile birlikte Titanyum kullanılmaktadır. Günümüzde CCI, RWS, GECO vb. firmaları
tarfımından kendine özgü formulleri bulunan yeni nesil fişekler üretilmektedir.

Çizelge 2.3. Farklı markalara ait ağır metal içermeyen primerlerin içerikleri.

Kapsül Bileşim
Sintox Titanyum, Çinko
CCI Clean Fire Strontium
Winchester Winclean Magnezyum,Demir,Potasyum,Alüminyum,Silikon, Nikel,
Remington Alüminyum, Potasyum, Sodyum, Magnezyum
Federal BallistiClean Silikon, Alüminyum, Baryum
Speer Lawman Clean Alüminyum, Strontium,
Fire
CleanRange Potasyum, Strontium, , Alüminyum

Çizelgede belirtildiği gibi ağır metalleri içermeyip çevre kirliliklerine sebebiyet


vermeyen fişek üretimleri son dönemlerde artmıştır. Adli laboratuvarlar ve soruşturma
gerekliliği ile birlikte kim kime, hangi mühimmatla, hangi silahla, hangi yön ve
mesafeden ateş ettiği gibi sorulara net olarak karşılık verebilmek için bazı mühimmat
üreticileri, polis fişeğinde özel işaretleme malzemeleri kullanmaktadır. İşaretleme
elemanı olarak Gadolinyum ve Galyum kullanılmaktadır. Bu çeşit mühimmatlar
Hollanda, Almanya, İtalya ve İsviçre gibi bazı Avrupa ülkelerindeki polis kuvvetleri
birimlerinde kullanılmaktadır. Bu fişeklerdeki standartlar, teknik ihtiyaçlara ilaveten
hedefe güçlü fakat kısıtlı enerji transferi, yüksek durdurma gücü, minimum sekme
eğilimi, katı malzemeye daha yüksek nufüz edebilme kabiliyeti, çevreye daha az zarar
vermeleri ve insan vücudunu daha iyi durdurulmasına karşın etkisi göstermesi gibi
özellikleri bulunmaktadır (Ju´lia vd., 2015).

15
Organik Atış Artıkları

Atış sonrasında atış artıklarında bulunan Organik bileşikler, barut ve kapsül


içeriğinden kaynaklanmaktadır. OGSR, kapsül ve barut içeriğinde olan,
duyarlılaştırıcılardan, patlayıcılardan, stabilizatörlerden, plastikleştiricilerden ve flaş
önleyicilerden türetilen molekülleri kapsamaktadır. Barutun imalatı sırasında
nitrogliserin, nitroselüloz ve benzeri nitrik asit esterlerinin bozunumunu engelleyen
kimyasallar yani EC, DPA, MC gibi bileşikler stabilizor şeklinde kullanılır. Çizelge
2.4’te Atış artıklarında olabilecek organik bileşikler belirtilmiştir (Dalby vd., 2010).

Çizelge 2.4.Atış artıklarında bulunabilecek organik bileşikler

Bileşik Bileşik
2,4,6 Trinitrotoluene Diphenylamine
2,4 Dinitrodiphenylamine Ethyl Centralite
2,3-Dinitrotoluene Methyl Centratlite
2,4-Dinitrotoluene Ethyl phthalate
2,6-Dinitrotoluene Ethylene glycol dinitrate
2-Nitrodiphenylamine Methyl cellulose
4-Nitrodiphenylamine Methyl phthalate
Akardite II Nitroselüloz
Butyl phthalate Nitrogliserin
Butylcentralite Nitroguanidine
Camphor Nitrotoluen
Carbanilide N-Nitrosodiphenylamine
Carbazole PETN
Dibutyl phthalate RDX

2.3.2.Atış Artıkları Silah İlişkisi

Atış artıklarının oluşumlarına ve çevreye yayılmalarına etkisi olan faktörlerden birisi


de kullanılan silahların yapılarıdır. Bu bağlamda silahların kısa ya da uzun namlulu
oluşu, toplu tabanca ya da yarı-otomatik oluşu, kovan atma boşluklarının sağ tarafta ya
da solda olması gibi faktörler analizler sonucunda elde edilen neticeleri
değiştirebilmektedir. Olay yeri inceleme birimleri tarafından yukarıda belirtildiği
üzere, silahın yapısı göz önünde bulundurularak şüpheli ya da şüphelilerden svap alma
işlemleri yapılmaktadır. Gerekli durumlarda şüpheli ya da şüphelilerin el svaplarına ek
olarak boyun, alın, yüz ve bilek gibi bölgelerden de svaplar alınabilmektedir.

16
2.3.3.Atış Artıklarının Çökme Süresi

Patlama sonrasında buhar olarak çevreye yayılan atış artıklarının ne kadar süreden
sonra çökmeye başlayacağı sorusu merak edilen sorulardan birisidir. Bunun içinde
Stoke Yasası kullanılmak suretiyle bazı modellemeler gerçekleştirilmiştir. Atış artığı
parçacığının ortalama boyutunun 1 mikronluk küresel yapıda olduğu, ortamında hava
akımlarını içermeyen yatışkın hava koşullarına ve 3m tavan yüksekliği olan bir oda
olduğu kabul edildiğinde; parçacıkların askıda kalma süreleri Pb için: 5,9 saniye, Ba
için: 10,5 saniye şeklinde hesaplanmıştır. Genel koşullar doğrultusunda kabul
görülerek yapılan bu modelleme, hava koşulları, parçacık boyutları, kullanılan silah ve
fişeklerin cinsi vb. pek çok faktöre bağlı olarak değişebilmektedir. Fojta´sek ve Kmjec
yaptıkları çalışmada, belli zaman aralığında numuneleri toplayan bir düzenek
aracılığıyla atış artıklarının zamana göre çökme düzeylerini araştırmışlardır. Bu
bağlamda en çok atış artığı parçacıklarının 1.5-2 dakika arasında sayıldığı ve kısa
namlulu silahlar için aynı neticelere ulaşıldığı belirtilmiştir. Yine aynı çalışmada atış
artığı parçacıklarının büyüklüğünün ilerleyen zaman ile doğru orantılı şekilde
azaldığını saptamışlardır (Fojta and Kmjek, 2005). Şekil 2.10’da atış artıklarının
zamana ve parça büyüklüklerine göre dağılımları belirtilmiştir.

Şekil 2.10. Atış Artıklarının Parça Büyüklükleri ve Zamana Göre Dağılımı

17
2.3.4. Atış Artıklarının Bulaşma Mesafesi

Bilindiği üzere ateşli silahlarla işlenmiş olan suçun aydınlatılması esnasında atış
artıklarının analizi çok önemlidir. Ateşli bir silahın ateşlenmesiyle birlikte gazlar,
silahın namlusundan, kovan atma boşluğundan ve diğer boşluklardan dışarı çıkarak
atışı yapan şahsın giysilerine, saçlarına, yüzüne ve ellerine bulaşabilmektedir.
Bulaşmış olan atış artıkları, şüpheli şahsın giysilerinden ya da ellerinden svap alma
yöntemiyle elde edilen bulgular incelenerek, şüphelinin ateş edip etmediği tespit
edilebilir. Suç ile alakası olup olmadıklarını belirleyen ya da olay mahallinde bulunup
bulunmadığını belirten şahısların üzerinde atış artıklarının saptanması ve bunun analizi
de soruşturmanın seyrini değiştirebilmektedir. Nebahat TÜRKDOĞAN yaptığı
çalışmasında Antimon elementi için flaster bantla svap alma metodunu kullanarak
ET-AAS cihazıyla atış artıklarının analizini yapmıştır. Ateş eden şahsın
yakınındakilerin üzerinde; kullanılan silahın cinsine ve atış sayısına bağlı olarak, 1 m
mesafeye kadar atış artıkları kalabileceğini tespit etmiştir (Türkdoğan, 2018).

2.3.5.Atış Artıklarının Bulaştığı Yerlerde Kalmasını Etkileyen Faktörler ve Svap


Alma Süresi

Ateşli silah kullanılarak işlenen suçların aydınlatılmasında atış artıkları analizleri


büyük önem taşımaktadır. Atış artıkları analizleri, Adli Laboratuvarlarda genellikle
svap analizleri ve atış mesafesi analizleri adı altında yapılmaktadır. Kullanılan silahın
türüne bağlı olarak şüphelinin elleri, kolları, yüzü gibi vücudunun çeşitli yerlerinden
ve kıyafetlerinden alınan svap numunelerinde atış artıkları analizleri yapılmaktadır.
Kıyafet, eldiven, ayakkabı gibi bulgular üzerinde bulunan delik ya da delikler
etrafındaki atış artıklarının dağılım yoğunluğu gösteren renk testleri yapılarak atış
mesafesi belirlenmektedir. Ateşli bir silahın tetiği çekildikten sonra, silahın atım
yatağındaki mekanizmaya ait namludan ve boşluklarından çıkan gazlar atışı
gerçekleştiren şahsın giysilerine, ellerine ve saçlarına bulaşmaktadır. Atış sonrasında
atışın yapıldığı ele bağlı olarak Şekil 2.11’de resmedildiği üzere atış artığının
yoğunlukta olduğu yerler belirtilmiştir. Bunun sebebi, atış sonrasında gazların
boşalması sırasında tabancanın arkasından ya da yanından çıkan gazlara bu bölgelerin
yakın olmasıdır (DiMaio, 1987).

18
Şekil 2.11. Atış artıklarının elin iç ve dış yüzeylerinde birikme alanı

Bunun yanı sıra, atış artıklarındaki dağılım yoğunluklarına, miktarlarına ve yüzeyde


veya elde kalma sürelerine etki eden unsurlar bulunmaktadır. Ateş edilen ellerin
silinmesi ya da yıkanması, olay anı sonrasında geçen zaman, olay yerindeki hava
şartları, silahın tutuş şekli, cinsi ve patlamanın tam olup olmaması, olayda eldiven
kullanımı bu unsurlardan öne çıkanlardır. Ateşli silah kullanılmak suretiyle bir suç
işlendiğinde, atış artıklarının yok olmaması için zaman hayati öneme sahiptir. Olay
bölgesine çok kısa sürede gidilerek şüpheli veya şüphelilerden atış artıklarına ilişkin
svaplar alınmalıdır. Bora ve arkadaşları yapmış oldukları çalışmada, oda şartlarında
atış ya da atışlar sonrasında farklı zaman dilimlerinde ellerden svaplar almıştır. Söz
konusu svaplar üzerinde, IGSR için ET-AAS cihazı kullanarak analizleri yapmıştır.
Sonuçlar değerlendirildiğinde, atış ya da atışlar sonrası svap alma süresi ile ilgili
olarak 3 saate kadar olumlu neticeler elde etmişlerdir (Yüksel, 2016).

2.3.6.Neden Organik Atış Artıkları

Atış sonrasında meydana gelen atış artıklarının analizi için kullanılan yöntemlerin
çoğu kapsül içinde bulunan ağır metallerin tespitine dayanmaktadır. Elektron Taramalı
Enerji Dağınımlı X-ışınları Spektrometresi (SEM-EDX) cihazı kullanılarak yapılan
analizler en hassas yöntemdir (OSAC, 2017). Kullanımı ve üretimi giderek
yaygınlaşan karekteristik yapıdaki ağır metalleri içermeyen mühimmatlar nedeniyle

19
AAS cihazı kullanılarak analizler yapmak, olumsuz netice vermesi bakımından riskli
olmaktadır (Collins vd., 2003). Bu sorun, ağır metal ve kurşun içermeyen
mühimmatların ortaya çıkması ile daha da önem kazanacaktır (Ommen vd., 2006).

Genellikle organik bileşenler, barut içindeki bileşikler ile kapsül içeriğinde bulunan
bileşiklerden gelmektedir. Analiz yöntemleri açısından bakıldığında, OGSR ile ilgili
olarak yeterli sayıda araştırma yapılmamış olup, uluslararası kabul görmüş,
kanıtlanmış ve geçerliliği ispat edilmiş olan bir analiz yöntemi henüz mevcut değildir.
Ağır metal içermeyen mühimmatlar ve standart mühimatlar için kullanılabilmesi
özelliği; Organik atış artıklarının analizleri için geliştirilmiş olan tekniklerin en önemli
avantajıdır. IGSR aksine sadece kapsül bileşimlerine (antimon, baryum, kurşun)
bağımlı değildir (Maccrehan vd., 2001).

2.3.7. Neden Antimon

Atış artıkları analizi, günümüzde İnorganik Atış Artıklarına göre yapılmak suretiyle
Adli Laboratuvarlarda netice alınabilmektedir. Yeni fişeklerde her ne kadar ağır
metallerin kullanılmayışı analiz sonucunu etkilese de Organik Atış Artıkları Analizi ve
neticelerinin ele alınmasına ilişkin ortak bir parametre henüz belirlenememiştir.
Çalışmamızın esas temelini oluşturan bakış açısı, ağır metalleri barındırmayan yeni
nesil fişeklere geçilmiş olsa dahi Ba, Sb ve Kurşun içeren fişeklerin piyasadan tam
anlamıyla kaldırılması uzun zaman alacaktır. Stokların bitmesi ve maliyet gibi ticari
sebeplerin yanı sıra terör örgütleri, silah kaçakçılığı gibi kayıt dışı yasa dışı sebepleri
de bulunmaktadır. Küresel ısınma, çevre kirliliği, insan sağlığı gibi olumsuz etkileri
olan Kurşun, Baryum, Antimon içeren ağır metaller içeren fişekler düşük maliyetlidir.
Antimonu öteki metallerden ayrı tutan en önemli özellik çevreden bulaşma olanağının
çok az olmasıdır. Buna rağmen antimon, genelde kurşun ile beraber çeşitli alaşımlar
içerisinde bulunmaktadır. Antimonun oksitli bileşikleri, polyester ve pamuk karışımlı
liflerde yangın geciktirici olarak kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra elektrikçi, oto
tamircileri ve inşaat işçilerinin ellerinde de antimon olabileceği yapılan araştırmalarda
açıklanmaktadır.
Dolayısıyla, atış artığı alınacak şahıs veya şahısların, hobi ve mesleklerinin bilinmesi
doğruluk açısından çok önemlidir (Ramolo ve Margot 2001). Bunun yanı sıra

20
örnekleme yapılmış olan ortamın etkisinin de göz önünde bulundurulması, analiz
sonucunun belirsizliği ve doğruluğunun saptanmasında önemli olacaktır. Bu
nedenlerle değişim tamamlanıp ve yeni analiz yöntemleri geliştirilinceye kadar
antimon analizi vazgeçilmez olarak kalmaya devam edecektir.

2.4.Atış Artıkları Transfer Yöntemleri

Atış artıklarının bileşenleri organik ve inorganik bileşikler olup, atış artıkları ateş eden
şahsın saçına, ellerine vb. yerlere ve hedefe doğrudan aktarılır. Günlük
aktivitelerimizde bu parçacıkların çoğu yok olabilmektedir. Bunun yanı sıra ateşli bir
silahın ateşlenmesinden sonra kapı kolu, pantolon cebi, direksiyon simidi vb. bölgelere
temasla aktarılabilmektedir. Adli Laboratuvarlarda giysiler, ayakkabılar vb. bulunan
delikler etrafındaki atış artıklarının dağılım yoğunlukları ve karakteristik fiziksel
etkiler dikkate alınarak atış mesafelerinin tayini yapılabilmektedir. Yapılan
araştırmalar neticesinde atış artıklarının 2-6 saate kadar elden, 12 saate kadar
saçlardan, bir haftaya kadar ise kıyafetlerden transfer edilen svaplar numunlerinde atış
artığı analiz sonuçları pozitif olarak belirlenebilmektedir. Sonuç olarak her iki durum
karşılaştırıldığında; ellerden kıyafetlere göre atış artıklarının daha önce kaybolduğu
görülmüştür (Tong vd., 2001; Warlow 2005).

Hava şartları, silahın yapısı, kullanılmış olan mühimmatın cinsi ile birlikte cildin
yapısı (pH, terleme, nem vb.), yaş, cinsiyet, saç tipi ve kullanılan kozmetik ürünleri
gibi unsurlarda atış artıklarının transferinde etkili olmaktadır. Dolayısıyla atış artıkları
yok olmadan uygun yöntemler kullanılmak suretiyle en kısa zamanda transferi
gerçekleştirilmelidir (Gassner vd., 2016).

2.4.1.İnorganik Atış Artıkları Transfer Yöntemleri

Günümüze dek uygulanmış olan atış artığı transfer yöntemleri inorganik atış artıkları
analizi dikkate alınarak geliştirilmiştir. Adli Laboratuvarlardaki atış artığı analizleri
inorganik atış artıklarına göre gerçekleştirilmektedir. Atış artıkları transfer yöntemleri
detaylı şekilde aşağıda açıklanmıştır.

21
Parafin ile çekme

Bir boya fırçasıyla şüpheli şahıs veya şahısların ellerinin üzerine parafin ya da sıcak
balmumu eritilerek damlatılır. Parafin donduktan sonra kalıp şeklinde çıkarılır. Kalıbın
iç yüzeyine uygulanmış olan, difenilamin testiyle renk değişimleri analiz edilmektedir.
Nitratların belirlenmesi ile ilgili olarak, mavi renk meydana gelmesi bir işaret olarak
kabul edilir (Akbaş, 1994).

Polivinil alkol (PVA) ile çekme

PVA maddesi elin, iç ve dış yüzeylerine fırça yardımı ile sürülür. Sürme işlemi
sonrasında elin üzeri gazlı bezle örtülür. İkinci defa PVA sürülme işlemi gazlı bezin
elin üzerine yapışmasını sağlamak için yapılır. 30 dakika içerisinde kuruyarak PVA
materyali ellerden hafifçe çıkarılır. PVA materyali üstüne sodyum rodizonat çözeltisi
sıkılarak, ortaya çıkan kırmızı renk yardımı ile atış artıklarının varlığı saptanmaktadır.
Atış artığının, elden tam anlamıyla toplanması, inceleme neticesinde renklenme
yardımı ile elin üzerindeki dağılımların belirebilmesi gibi sebeplerle avantajlı bir
yöntem olduğunu söyleyebiliriz. Bu yöntemle özellikle metal yüzeylerden (araba
kaportası vb) de atış artıkları alınabilmektedir (Akbaş, 1994).

Svap alma

Son dönemlerde yaygın şekilde Kriminal Laboratuvarlarda kullanılan diğer bir


örnekleme yöntemi de yapışkan yüzeyli bantlar yardımıyla yüzeyden örnekleme alma
yöntemidir. Ateş eden kişinin ilk olarak, ateş eden elinin yanı sıra silaha yakın olan
uzuvuna infilak kaynaklı atış artıkları bulaşmaktadır. Bu artıklar, bulaştığı bölgelere
bir hastane flasteri yapıştırılarak çıkarılması ile bant yüzeyine transferi gerçekleştirilir.
Bu işlemede svap alma işlemi adı verilmektedir (Erol, 2017). Nevra FİDAN yaptığı
çalışmada, numune almadan kaynaklanabilecek girişim etkilerinin ortadan kaldırılması
veya minimize edilebilmesi için %5’lik H3BO3’in etkili olduğunu belirlemiştir. Bu
nedenle GSR Sb analizi için HNO3 yerine, H3BO3’i yeni matriks düzenleyici olarak
tavsiye etmiştir. H3BO3 ile ıslatılmış sargı bezi ile svap alma yönteminin yapışkan
yüzeyli bant tekniğine alternatif olabileceğini belirtmiştir (Fidan, 2009).

22
Şekil 2.12. Svap alma işlemi

Yukarıdaki şekilde svap alma işlemindeki basamaklar resmedilmiştir. El svabı alındığı


zaman ilk önce svap alan kişi kendi ellerinden bir kez svap almalıdır. Sonrasında el
svabı alınmış olan kişinin kullanmadığı elinin iç yüzeylerinden başlayarak sırayla svap
alınmalı ki ülkemizdeki vatandaşların %95’i sağ ellerini kullandıklarından dolayı sol
el içi, sol el üstü, sağ el içi ve sağ el üstü biçiminde sıralanarak svap alma işlemlerinin
yapılması gerekmektedir. Bunun yanı sıra svap alma biçimi kadar önemli bir konu da
alınan svabın korunma biçimidir. Doğru biçimde alınmış olan bir svap yanlış biçimde
korunmuşsa doğruluğunu kaybetmiştir (Erol, 2017).

Çözeltiye daldırma

Diğer bir örnek alma tekniği ise nitrik asitle svap alma tekniğinin, %5`lik HNO3
çözeltisini içeren plastik torba içine, atışı yapan şahsın elleri daldırarak yıkanması
esasıdır. Çözeltiye daldırma tekniğiyle alınan, 24 saat sonra da sonuca ulaşıldığı
bildirilmektedir (Akbaş, 1994).

Yapışkan yüzey (flaster bant) üzerine transfer etme

Kriminal laboratuarlarda yaygın şekilde kullanılmakta olan diğer bir örnekleme tekniği
de yapışkan yüzeyli bantlarla yüzeyden örnekleme tekniğidir. Atış sonrasında şahsın

23
elleri üzerinde örnekleme için uygun olan bölgeye flaster bantlarının yapıştırılmak
suretiyle yüzeyden çekilmesi işlevinin yapışkan etkisi geçene dek devam ettirilmesidir.
Bu işlemin ardından eller üzerinden alınan örnekler çözelti ortamına transfer
edilmektedir. Bu bağlamda yüksek asit derişimlerine gerek duyulmaktadır. Çözelti
ortamına geçiş süreci örnek hazırlama yönünden önemli bir parametre olmaktadır.
Bantların üzerine yapışma ihtimali olabilecek kirler analiz sonucunun
değerlendirilmesinde tekrarlanabilirliği etkileyeceği için, analiz laboratuvarına kör
numuneyi temsil etmek maksadıyla aynı yapışkan banttan numunelerin
gönderilmesinin neticelerin kesinliği ve doğruluğu bakımından ne kadar önemli
olacağını vurgulamaktadır. Bunun yanı sıra teknikle saçlardan atış artığı alınması da
mümkün olmaktadır. Saçlardan numune alınmasına ilişkin özellikle çift yönlü
yapışkan bant tutturulan diskler (stab) kullanılmaktadır. Aşağıda flaster bant örneği
şekil 2.13'de resmedilmiştir.

Şekil 2.13. Flaster Bant

Çelik diskle toplama

Yapışkan yüzeylere transfer yönteminde disklerin arasına yerleştirilmek suretiyle de


yapılan bu teknikle, özel şekilde hazırlanmış olan çelik diskler şüpheli olan kişinin
eline pek çok kez yapıştırılarak toplanmaktadır. Elde edilmiş olan numune katı
üzerinden analizlenmek üzere karbonla kaplanıp taramalı elektron mikroskobuyla
(SEM) incelenmektedir. Bu inceleme neticeleri atış artıklarının bölgesel dağılımı
konusunda bilgi verebilmektedir (Akbaş, 1994).

24
Günümüzde karbon kaplamaya gerek duyulmadan kullanılan hazır stublar
bulunmaktadır. Şekil 2.14. 'de SEM-EDS stablar gösterilmiştir.

Şekil 2.14. Karbon SEM stublar

Şekil 2.15. EM-Tec CXS-5F Işık Elemanı and EDS Kalibrasyon Standardı

2.4.2.Organik Atış Artıkları Transfer Yöntemleri

İçeriğinde ağır metal bulunmayan yeni nesil fişek üretimlerinin artması ile birlikte
inorganik ya da organik atış artıklarının analiz ve transfer işlemleri için yeni metotlar
geliştirilmektedir. Organik atış artıklarının kaynağını, fişek içindeki kapsül ve barut
oluşturmaktadır. Bu barut türüne göre değişmenin yanı sıra yapılarına göre içeriği ve
kapsül içeriğinden kaynaklanabilmektedir. Barutlar nitrogliserin, nitroselüloz ve buna
benzer nitrik asit esterleri gibi organik bileşikleri içermektedirler. Bunun yanı sıra,
baruttaki bozunumu engelleyen stabilizör olarak DPA gibi organik bileşikler de
bulunmaktadır. İçeriğinde çok sayıda organik bileşik bulunduran OGSR delilden yola
çıkarak suçlunun bulunmasını sağlayan Adli Bilimler için önemli bilgileri
barındrımaktadır. Organik bileşikler, bilindiği üzere organik çözücülerde çözünürler.

25
OGSR’nın transferi için, Aseton, Asetonitril, Metanol, Etanol gibi çözücüler
kullanılabilmektedir. Söz konusu çözücüler kullanılarak, pamuk ya da mendil
yardımıyla OGSR svapları alınabilmektedir. Ayrıca yapılan çalışmalar, Organik atış
artıklarının stab ve flaster bant gibi yöntemler kullanılarak da transfer edilebildiklerini
ortaya koymuştur.

2.4.3.Organik Atış Artıkları Analiz Yöntemleri

IGSR analizinin aksine, OGSR'yi saptamak için uyumlaştırılan bir metodoloji için
henüz standart bir uygulama tavsiye edilmemiştir. Fakat, yakında bir OGSR
sınıflandırması geliştirildiği, Goudsmits ve arkadaşları tarafından tanıtıldığını
belirtmek gerekir. OGSR, duyarlılaştırıcılardan, patlayıcılardan, stabilizatörlerden, flaş
inhibitörlerinden ve plastikleştiricilerden türetilmiş olan molekülleri içermektedir.
Mühimmat tozları içerisindeki ana OGSR bileşikleri nitrogliserin, nitroselüloz,
nitroguanidin, metilcentralit, difenilamin, etilsantralit, 2,4 dinitrotoluen, 2-
nitrodifenilamin, 4-nitrodifenilamin (4-nDPA), akardit II (AK II) ve N-
nitrosodifenilamin (N-nDPA) (Zeichner ve Levin, 1997). Değişik araştırma grupları
OGSR analizleri için yöntemler geliştirerek, sıvı kromatografi-kütle spektrometrisi
(LC-MS / MS) duyarlılığı ve seçiciliği sebebiyle etkili bir yaklaşım olduğunu
bildirmişlerdir. Harun ŞENER, LC-APCI-MSMS cihazını kullanarak, Organik Ateşli
Silah Atış Artıkları ve Organik Patlayıcı Maddelerin Artıklarının analizlerini eş
zamanlı olarak yapmıştır. Günümüzde patlayıcı madde olarak kullanılan ve dumansız
barut içeriğinde de bulunan organik bileşikleri; ekonomik, yüksek duyarlılıkta, hızlı ve
tekrarlanabilirliği olan bir metot geliştirerek tespit etmiştir (Şener, 2018).

HPLC (High Performance Liquid Chromatography) yaygın şekilde kullanılmakta olan


analitik tekniklerden birisidir. Kromatografik prosesler, hareketli ve durgun fazlar
arasındaki kütle transferlerini içeren ayırma tekniği şeklinde tanımlanmaktadırlar.
HPLC, bir karışımda bulunan bileşenlerin ayrılması için sıvı hareketli fazları
kullanmaktadır. Bu bileşenler ilk önce çözgende çözünürleştirilerek sonrasında yüksek
basınç uygulanarak kromatografi kolonundan geçirilmeye zorlanmaktadır. Yüksek
performanslı sıvı kromatografisi (HPLC) analitik kimyada, bir karışımda her bir

26
bileşeni tanımlamak, ayırmak ve miktarlarını belirlemede kullanılan bir teknik olup,
bu doğrultuda kullanılmakta olan cihazlar arasında en çok kullanılanlardandır.
Yaygın şekilde kullanılma nedenleri:
 Duyarlılığı,
 Kantitatif tayinlere rahatça uyarlanabilirliği,
 Uçuculuğu olmayıp ya da sıcaklıkla kolaylıkla bozunabilen bileşiklerin
ayrılmasındaki uygunluğu,
 Sanayide pek çok bilim dalı ve toplumunda birinci düzeyde ilgi duyduğu
maddelere geniş biçimde uygulanabilirliğidir.
 Bu tür bileşiklere örnek olarak proteinler, amino asitler, ilaçlar, nükleik asitler,
karbonhidratlar ve pestisitler verilebilir

Şekil 2.16. HPLC (High Performance Liquid Chromatography) Cihazı

LC-MS/MS yöntemi Kromatografi, sıvı ya da gaz halde hareketli bir fazdaki karışım
içindeki bileşenlerin, durgun fazdan geçme hızına bağlı şekilde ayrıldıkları bir teknik
olarak belirtilmektedir. HPLC-MS tekniğinde yüksek basınçlı sıvı kromatografisinde
fizikokimyasal özelliklerine göre ayrılmış moleküller kütle detektörüyle analizi
yapılmaktadır (Skoog vd., 1999).

Patlayıcı maddelerin tespitinde kullanılmakta olan yöntemlerin kimyasal açıdan


polaritelerinden ve stabil olmamaları sebebiyle LC yöntemi kullanılan bir yöntemdir.
Uçuculuğu bulunmayan ya da ısıl anlamda kararsız organik bileşiklerin tanımlanması
için yüksek hassasiyet gerektirdiğinde sıvı kromatografi (LC) yöntemi oldukça
kullanışlı yöntemdir. Patlama artıkları ve çevresel örneklerden oldukça düşük
düzeylerde olan örneklerini saptamak amacıyla seçiciliği ve duyarlılığı yüksek olan

27
sıvı kromatografi, kütle spektrometrisi (MS) ile beraber kullanıldığı zaman güçlü ve
etkili bir yöntem olabilmektedir. MS/MS sistemi kullanıldığı zamanda yanlış pozitif
tespitler kaybedilmekte ve tek iyonların aynı esnada tespitleri yapılamamaktadır. LC
sistemindeki çözücü ve kolonlar kontaminasyona karşı çok stabildirler. Böylelikle çok
kirli örnekler ile çalışabilme avantajları bulunmaktadır (Perret vd., 2008).

2.4.4. İnorganik Atış Artıkları Analiz Yöntemleri

1930’lu yılların başlarında dermal nitrat ve parafin testi sonrasındada Alevsiz Atomik
Absorbsiyon Spektrometresi, Nötron Aktivasyon Analizi, Gaz Kromatografisi, Sıvı
Kromatografisi, Atomik Absorbsiyon Spektrometresi (AAS), Elektron Taramalı Enerji
Dağınımlı x-ışınlarının Spektrometresi (SEM-EDX) vb. metotlar kullanılmaktadır.
ASAA’nın saptanması için uluslararası kabul görmüş olan metot SEM/EDX’dir. Bu
metot ASAA için karakteristik olan, primer tarafından üretilmiş olan baryum, antimon
ve kurşun partiküllerindeki varlığa bağlı olmaktadır (Krishnan vd., 1971; Meng ve
Caddy, 1997).

Patlayıcı ve kapsüller tarafından oluşturulan nitritler, nitratlar ve metalik


parçacıklarından oluşan ve elemental analiz açısından en uygun yöntem olmaktadır.
Baryum (Ba), Kurşun (Pb), Antimon (Sb) elementler karakteristik ASAA’lar olup,
Çinko (Zn), Bakır (Cu), Titanyum (Ti), Gadolinyum (Gd), Kalay (Sn), Alüminyum
(Al) vb. elementlerde ASAA’lar içinde bulunabilir. Atomik Absorbsiyon
Spektrometresi (AAS), Taramalı elektron mikroskobu (SEM) ve Lazer Aşındırmalı
İndüktif Olarak Eşleştirilmiş Plazma-Kütle Spektrometresi (LA-ICP/MS) yöntemleri
günümüzdeki en sık kullanılmakta olan yöntemlerdendir (Chang vd., 2015).

Havada bulunan ağır metaller kirliliğin %5’i kullanılmakta olan mühimmatlardan


kaynaklı olmaktadır. Havadaki kirlenme ile birlikte silah kullanan asker, polis v.b.
şahıslar üzerinde yapılmış olan analizlerde şahısların kan seviyelerinde tespit edilen
seviyelerin üzerinde konsantrasyonlarda ağır metal görülmüştür. Bu nedenle firmalar
söz konusu kirliliğe engel olmak maksadıyla kurşun ve ağır metalleri içermemiş olan
mühimmatlar üretmektedirler (Martiny, 2008).

28
Çizelge 2.5. Ağır metal içermeyen mühimmatların elemental profili

Primer Hedef El
Kalibre Bileşim Ana Ana Ana
Element Element Element
1 9mm Luger Sr, N, Na, K Sr Sr Sr, Na, K,
CR Al, Si, K, Ca, Na, S, Al, Si, K Al, Si, Ca
Fe
9mm Luger Mg Al, K, Si,
Ca, Fe
2 .40 S&W CR Al, Si, K, Ca, Na, S, Al, Si, K Al, Si, Ca Al, Si, K,
.380 Auto CR Mg Al, Si, K Al, Si, K, Ca, Fe
Al, Si, K, Ca, Na, S, Ca, Na Al, Si, K,
Mg Ca, Fe

SEM-EDS

SEM’de, numune yüzeylerinde raster düzeni içerisinde enerjisi yüksek bir elektron
demeti ile tarama yapılmaktadır. Raster, bir katot ışını tüpü ya da bir televizyondaki
tarama düzeni prensibine benzeyen tarama biçimi olup, bu sistemde bir elektron
demeti ile ilk önce yüzey boyunca düz bir doğru üzerinde (x yönünde) tarama
yapıldıktan sonra demet başlangıç haline döner ve son olarak aşağı yönlü (y yönünde)
belirlenmiş olan miktara göre kaydırma yapılmaktadır. Bu işlem numunede bulunan
yüzey alanı tamamıyla taranıp bitinceye kadar tekrarlanarak devam etmektedir. Bu
tarama işlemleri yapıldığında yüzey üzerinden (z yönü) bir sinyal alınarak görüntüye
aktarılabileceği bir bilgisayar sisteminde toplanmaktadır (Skoog vd.,. 1998).

Şekil 2.17. SEM/EDS cihazının ana bölümlerinin görüntüsü

29
Elektronların kullanılması ile numune yüzeylerinden yüksek çözünürlüklü görüntü
sağlamaya yarayan bir sistem olan Taramalı Elektron Mikroskobu, numune
yüzeylerindeki 3 boyutlu görüntülerin alınması için kullanılmaktadır.

Bütün mikroskoplarda en önemli faktör büyütme derecesi ile görüntülerdeki netlik


düzeyidir. Optik bir mikroskopta ışık dalgasının odaklanmasında lensler
kullanılmaktadır. Taramalı Elektron Mikroskobu’nda görüntü oluşumlarını
sağlayabilen elektron demetlerinin odaklanılmasında elektromıknatıslarının
kullanıldığı belirtilmektedir. Bahse konu elektromıknatıslar kullanıcılara daha çok
büyütme düzeyinde çalışma olanağı sağlayabilmektedir. Bunun yanı sıra elektron
demetleriyle net bir görüntü sağlanabilmektedir (Chamot 1958).

SEM’e bir X-ışını spektrometrenin eklenmesiyle, karakteristik X-ışınları ile bir


görüntü sağlanabilir ve istenildiğinde herhangi bir noktanın elementel analizi
yapılabilmektedir (Skoog vd., 1998).

SEM’in optik kolon bölümünde, elektron demeti sağlayıcıları diyeceğimiz elektron


tabancası, elektronların numune bölgesinde doğru hızlanmasını sağlayabilen yüksek
gerilimlerin uygulandığı anot plakası, demetin toplanarak yönlendirilmesi işleminde
kullanılan objektif mercekler ve condenser, demetin çap sınırlamalarında kullanılan
apertürler, numunedeki yüzey taramaları için demetlerin uygun biçimde sapmasını
sağlayan tarama bobinleri bulunmaktadır. Optik kolon alt bölümden numune ocağına
doğru açılmakta olup, bu kısımda üç boyutta hareket kabiliyeti olan numune kızağı,
demet-numune etkileşimi ile oluşan değişik sinyallere karşı duyarlılık gösteren
algılayıcılar mevcuttur. Mikroskobun elektronik donanımı da mercek akımı, flaman
akımı ve uyarma gerilimlerini kararlı tutarken, algılayıcılardan gelen sinyalin işlenmek
suretiyle numunenin değişik özelliklerini yansıtabilen görüntüler oluşturulmaktadır.

30
Şekil 2.18. SEM/EDS cihazının şematik görüntüsü

Elektronlar, numune yüzeyi ya da yüzeyine yakın yerdeki atomlarla etkileşime girerek


numune yüzeyinin kompozisyonu, topografisi ve diğer özellikleriyle ilgili bilgileri
kapsayan sinyaller üretmektedir. Taramalı Elektron Mikroskobu tarafından üretilmiş
olan sinyaller geri saçılan elektronları, ikincil elektronları, karakteristik x-ışınını,
numune akımlarını ve geçen elektronları içerir. Demet halinde gelen elektronlar
numunedeki atomların elektrostatik alanıyla etkileş içinde olabilir veya bu atomların
yörüngesindeki elektronlarla çarpışabilirler. Elektrostatik alanlarda oluşan etkileşimler
yön değiştirme biçiminde gerçekleşebilmektedir. Bu halde elektron hızında farklılık
olmadığı için elektron enerjisi aynı kalmaktadır. Bu çeşit elektronların bir kısmı
numune yüzeyinden yeniden geri çıkabilmektedir. Enerjileri demette var olan
elektronların enerjisine yakın bu elektronlar geriye saçılan elektronlar adını
almaktadır. Numunelerdeki atomların atom numaraları ne kadar yüksek olursa o kadar
çok geriye saçılan elektron sağlanmış olur. Geri saçılmış olan elektronlardaki sinyaller

31
numunelerin atom numaralarıyla önemli oranda bağlantılı olduğu için, geri saçılmış
olan elektronlar numunedeki farklı olan elementler hakkında da bilgi verebilmektedir
(Özkan ve Yörücü, 1986).

Demetlerdeki elektronlar atomun yörüngesindeki elektronlarla da çarpışabilmektedir.


Dış yörüngedeki elektronların çarpışma ile atomlarından koparılmaları için az bir
enerji yeterli olabilmektedir. Çarpışma ile atomundan kopmuş olan dış yörünge
elektronları ikincil elektronlar adını almaktadır. Bu elektronlarsa düşük enerjili
olmaktadır. Dedektöre 100 ile 300 V aralığında pozitif bir voltajın uygulanması ile
rahatça toplanabilmektedirler. İkincil elektron görüntüsünü aktarabilen SEM, 1 nm’
den az değerde detay veren, yüksek çözünürlüğe sahip yüzey görüntülerini
üretebilmektedir. İç yörüngedeki elektronlarla demetlerdeki elektronların çarpışması
ile bu yörüngedeki elektronlar yerlerinden koparılabilmektedirler. Bu şekilde iç
yörüngede oluşmuş olan boşluklar dış yörüngedeki elektronlar tarafından
doldurulduğunda, iki bölge arasındaki enerji farkı x-ışını biçiminde yayımlanmaktadır.
Elektron ışınları, numunenin iç yörüngesindeki elektronlardan birisini kopardığında
yüksek enerji elektronlarından birisinin yörüngeyi doldurmasına yayımlanmaktadırlar.
Bu karakterize x-ışınları kompozisyonu belirleme ve numunelerdeki element
miktarlarını ölçmede kullanılmaktadır (Özkan ve Yörücü, 1986).

Şekil 2.19. Elektron demeti ile numune etkileşimi

32
XRF

X-ışını folerans spektrometresi numunelerin element içeriğini bunlardan yayılmış olan


karakteristik x-ışınlarını analiz ederek belirlemektedir. Bu ışınları da yüksek enerjiye
sahip birincil x-ışınlarınca yayılmaktadır. Karakteristik x-ışınları, dalga boyları veya
enerjisi tarafında analiz edilebilmektedirler. Bu nedenle 2 tür XRF bulunmaktadır.
Enerji saçılımlı spektrometre (EDS) ve Dalga boyu saçılımlı spektrometre (WDS)
olarak iki cihazın yapısal farklılıkları ve benzerlikleri aşağıdaki resimde
belirtilmektedir. Doğru, hızlı ve tahribata yol açmadan, çok az örnek gerektirebilen bir
yöntemdir. Uygulama alanı çok yaygındır. Beton, metal, yağ, plastik, polimer, jeoloji,
gıda endüstrisi, mineral, maden, çevresel su ve atıkları için kullanılabilmektedir.
Ölçüm süreleri, ölçülecek element sayılarına bağlı olarak saniyelerle 30 dakika
aralığında değişmektedir. Ölçümler sonrasında analiz süreleri ise saniyeler içerisinde
gerçekleşmektedir (Borand, 2016).

Şekil 2.20. X-ışını floresan spektrometresi (EDXRF) ve dalga boylu ayrımlı X-ışını
floresan spektrometresi (WDXRF) sistemi şematik görünümü

Numune üzerine odaklanmış olan yüksek enerjiye sahip elektron demetleri,


numunelere çaptığı zaman gelen enerjinin bir kısmını numune tarafından yayılan
x-ışınına dönüştürmektedir. Ortaya çıkan x-ışınları numune yüzeyinden her yöne ve
düz biçimde hareket eder. Saçılmış olan x-ışınları iki bileşenden oluşmaktadır. Bunlar;
sürekli x-ışını spektrumu (gelen elektron enerjisine kadar bütün elektron enerjisini
kapsar) ve karakteristik x-ışınları çizgisi spektrumudur. (K, L ve M serisi şeklinde
bilinen). Karakteristik x-ışınları numunenin elementel bileşimini tanımlamaktadır.

33
Bohr atom modelinde Lα x-Işını oluşumu ve Kα, Kβ x-ışını oluşumu ve şekil 2.21’de
gösterilmiştir (Kara, 2014).

Şekil 2.21. Kα, Kβ ve Lα X-ışını oluşumu.

X-ışınları katot ışınının, anot element atomlarının iç enerji düzeylerindeki elektronları


kopararak ve dış enerji düzeyindeki elektronların boş düzeylere düştüğünde arasındaki
enerji farklarını elektromanyetik ışıma şeklinde yayılmalarıyla oluşmaktadır. Yayılan
fotonlar yüksek enerjili, yani yüksek frekanslı ve kısa dalga boyutlu x-ışınlarıdır
(Kara, 2014).

Bir XRF cihazı 3 bölümden oluşmaktadır; Bunlar; X-ışını kaynağı, detektör sistemi ve
veri toplama ve veri işleme sistemidir. X-ışını kaynağı XRD’de olduğu gibi x-ışını
tüpü olup, 0,5 ile 3 kW bir güç ve 30-50 kV’lık yüksek voltajla çalışmaktadır. X-
ışınlarını elde etmek için hedef malzeme Rh, Cr, W, Ag, Mo ve Au olabilir. EDS ve
WDS cihazları arasındaki temel farklılık X-ışını dedektör sistemleridir. WDS cihazı
örneklerden gelen karakteristik x-ışınlarını belirleyebilmek için tek kristal kırınımı
kullanmaktadır. Zira Bragg kanununa göre tek kristalden gelen X-ışını demetiyle bir
kristalografik düzlem arasında belli bir dalga boyunda belirli bir açıda kırınım
yapmaktadır. EDS cihazı bir foton detektörü kullanmakta olup, genel olarak bir Si(Li)
diyotudur karakteristik x-ışın fotonlarını enerjilerine göre ayırmaktadır (Eroğlu, 2017).

34
Şekil 2.22. Enerji Ayrımlı XRF Spektrometresinin şematik görünümü

Nötron Aktivasyon Analizi

Nötron Aktivasyon Analizi (NAA) atış artığı analizlerinde kullanılan bir diğer
yöntemdir. Bu yöntem ile reaktöre konulmak suretiyle radyoaktif hale dönüştürülen
maddelerin farklı enerji düzeylerinde sayımı yapılarak içerisindeki elementlerin
yapıları belirlenir. Bu yöntem ile kurşun elementleri belirlenemediği ve nötron
kaynaklarının insan sağlığına olumsuz etkileri olabileceği için tavsiye edilmeyen bir
yöntem olmaktadır (Krishnan vd., 1971).
Bu yöntemde atış yapılan elin tespit edilmesinde baryum ve antimon elementlerinin
saptanmasında yüksek düzeyde performans sağlayabilen söz konusu analiz yöntemi ile
hedef yüzeyde atış artıklarının saptanmasına da olanak sağlamaktadır. Analizi
yapılacak hedefin giriş delik bölgesi öncelikle nükleer reaktöre bırakılır. Daha sonra
ise kuvvetli bir nötron akımına uğratılır. Radyoaktif forma dönüşen maddelerin yaptığı
ışınımlara göre, nicelik ve nitelik analizleri yapılır (Üner vd., 1997).

Atomik Absorpsiyon Spektrometreleri (AAS) Yöntemi

Atomik Absorpsiyon Spektrometreleri (AAS), bir çok elementin miktarsal yani nicel
analizlerinin ppb seviyesinde yapılmasına olanak sağlayan yaygın kullanım alanı olan
cihazlarlardır. Atomik Absorpsiyon Spektrometreleri (AAS) ilgili olarak, cihazın
parçaları, nicel analiz yöntemleri, yaygın olarak kullanılan atomlaştırıcılar gibi temel
bilgiler bu başlık altında kısaca anlatılmıştır. 3.2.Yöntem bölümünde ise AAS,
uygulamaları ve analiz yöntemleri detaylanlandırılmıştır. Atomik absorpsiyonun
ölçümünde kullanılan spektrometreler, şekil 2.23'de belirtilen bileşenlerden
oluşmaktadır.

35
Atomik absorpsiyon cihazının önemli olan kısmı absorplanacak ışını yayan ışın
kaynakları kısmıdır. Bu kısımdan atomlaştırıcıya tek dalga boyu olan ışın gönderildiği
halde, atomlaştırıcıdan yayılan ışınlar ise atomlaştırıcı ortamından ek ışınların
yayılımından dolayı farklı dalga boyludur. Normal bir durumda atomlaştırıcının
emisyon oluşturması gerekse de, bunun sağlanabilmesi uygulama aşamasında
olanaksızdır.

Absorpsiyon ölçmesinde atomlaştırıcılarca yayılmış olan ışınların etkilerini gidermeye


yönelik tek ışın demetleri farklı akımlı sistemler yapılmıştır. Bu sistemlerde; ışın
kaynağıyla atomlaştırıcının arasına bırakılan bir ışın kesici, kaynaktan gelebilen ışını
dedektörlere kesikli şekilde gönderdiğinde, atomlaştırıcıda oluşmuş olan ışınlar
dedektöre devamlı ulaşmaktadır. Kesikli şekilde gelmekte olan ışınlar dedektörlerde
alternatif bir akım oluşturur ve elektronik devreler de yalnızca bu akımı
yükseltmektedir. Böylelikle, ışın kaynağından gelen ışın şiddeti ile birlikte
atomlaştırıcıdan kaynaklı olan ışın şiddeti ihmal edilebilmektedir. Işın kaynağından
kesikli ışının gelişi, kaynaklara kesikli akım uygulanmasıyla da sağlanabilmektedir
(Şekil 2.23).

Şekil 2.23. Atomik absorpsiyon spektrometresinin şematik gösterilişi.1. Işın kaynağı,


2. Atomlaştırıcı, 3. Monokromator, 4. Dedektör, 5. Ölçme sistemi. (a. Tek ışın yollu,
alternatif akımlı, b. Çift ışın yollu, alternatif akımlı cihazlar.)

36
Işın kaynaklarından gelen ışının kesikli duruma getirilmesi yerine, ışın yollarına
yerleştirilmiş olan aynalı ışık biçer yardımı ile ışınlar bir kez atomlaştırıcıdan ve bir
kez de atomlaştırıcı dışından geçirilerek de dedektöre ulaştırılabilmektedir. Böylece
alternatif akımlı çift ışın yollu cihazlar yapılabilmektedir. Işın şiddetinin her ikisi
birbirlerine eşit olduğu zaman dedektörde herhangi bir akım oluşmamaktadır.
Absorpsiyon sebebiyle ışın şiddetinin düzeyi değiştiği zaman dedektörde bir akım
üretilerek, bu akım yükseltilip ölçümü yapılmaktadır. Bu sistemde çift ışın demetinin
kullanımı sebebiyle kararlılık tek ışın demeti olan sistemlere nazaran daha iyi, ancak
ışın demetinin ikiye ayrılmasından dolayı yayılmış olan ışın şiddetinin düşmesi
sebebiyle de analitik duyarlık daha az olmaktadır (Yalçınkaya vd., 2011).

Elektrotermal atomlaştırıcılar: Elektrotermal atomlaştırıcılar günümüzde en fazla


kullanılan grafit fırınlardır. Söz konusu fırınlar, genelde 5–10 mm çapında, 20–30 mm
uzunluğundadır. 1 mm kalınlığına sahip silindir şeklinde ve iki ucu açıktır.
Atomlaşma, Elektrotermal atomlaştırıcılarda kademeli olarak sıcaklığın artırılması
basamak sonrasında gerçekleşmektedir. Birkaç mikrolitre hacmindeki örnek elektrik
akımlarıyla ısıtılan karbon, iletken, ya da tantal bir yüzeyde düşük ısıda kurutulur,
sonrasında ısı düzeyi arttırılarak örnek kül haline getirilir. Küllendirme sonrasında kısa
zaman içerisinde akım verilerek sıcaklık atomlaşma sıcaklığı düzeyine çıkarılır ve
tayin elementlerinin serbest atomunun oluşturulması sağlanmaktadır. Atomlaşma
basamağının haricindeki bütün ısıtma basamağında grafit tüpten inert gaz geçirilir.
Atomlaşma kademesindeki inert gazının kesilmesindeki amaç; ortaya çıkan serbest
atomların ışın yolunda uzun zaman kalmasını sağlayarak duyarlığını artırmaktır.
Atomlaşma sürecinde dik bir pik biçimde absorbsiyon sinyalleri üretilmektedir. Pik
alanı ya da yükseklik analizleri yapılan elementlerin miktarıyla doğrudan bağlantılıdır.
Atomlaşma grafit bir tüp içinde oluşmaktadır. Numune bu grafit tüp içerisine enjekte
edilmektedir. Monokromatörden gelecek bir ışık demeti grafit tüp içine
yönlendirilerek atomlarına ayrılan element aracılığıyla absorbe edilmiş ışık miktarı
dedektörlerce ölçülmektedir. Her element açısından karakteristik olan dalga boylarında
absorbe edilen enerji miktarı numune içindeki elementin derişimiyle orantılı
olmaktadır (Anonim-1).

37
Şekil 2.24. Grafit fırınlı atomlaştırıcının şematik görünüş

Grafit fırınlı atomlaştırıcılarda, grafit fırınının ısıtılmasına ilişkin ayrı bir güç kaynağı
gerektiğinden oldukça maliyetli olduğu halde, alevli atomlaştırıcıya nazaran pek çok
üstünlüğü mevcuttur. Bunlar;
 Temel haldeki serbest atomların ışık yolundan alıkonulma süreleri alevli
atomlaştırıcıların alıkonulma sürelerinden fazla olduğundan dolayı, duyarlılık alevli
atomlaştırıcıya oranla 102-105 katı kadar fazladır. Bu nedenle alevli atomlaştırıcıya
μg/mL düzeyinde analiz yapılıyorken elektrotermal atomlaştırıcılar ile μg/L düzeyinde
analiz yapılabilmektedir.
 Tayin edilecek maddeler ait örnek hacimleri açısından bakıldığında küçük
miktarlar yeterli olabilmektedir. Bir ölçüm için genel olarak 5-50 μL kullanılır.
 Vakum UV alanında spektrum veren elementin tayini için kısmen uygun
olmaktadır.
 Vakum UV alanında Argon gazı absorpsiyon yapmamakta iken alev gazı
yapmaktadır.
 Tayin elementi üzerine, yakıcı ile yanıcı gaz kullanılmadığından bu gazların
sebep oldukları bozucu etki görülememektedir.
 Grafit fırın vasıtasıyla oluşan atomik buhar; hem ısısal hem de kimyasal olarak
daha iyi yönetilebilmektedir.

38
 Aleve püskürtmesi zor olan viskozitesi fazla olan sıvıların analizleri
yapılabilmektedir.
 Toksik maddeler ile çalışıldığı zaman, çok az örnek kullanıldığı için, daha az
toksik buhar oluşmaktadır.
 Grafit fırınlı atomlaştırıcılarda, tekrarlanabilirliği düşük olduğu halde, katı
numuneler de doğrudan analizi yapılabilmektedir.
 Otomatik örnek verme sisteminin kullanılmasıyla kesintisiz ve devamlı analiz
yapılabilmektedir.
 Yanıcı gazlar kullanılmadığından dolayı laboratuvar güvenliği açısından uygun
olmaktadır.
Elektrotermal atomlaştırıcıların bu üstün yönlerinin yanında alevlere göre bazı
dezavantajları da mevcuttur:
 Analiz süresi daha uzun olup, tipik bir grafit fırını ısıtma programı aşamalı
sıcaklık artışı sebebiyle yaklaşık iki dakika sürerken alevde analiz süreleri 15
saniyedir. Zemin absorpsiyonu yüksek ve girişim daha fazladır. Kül etme
basamağındaki sıcaklık yüksekliği nedeniyle tayin elementi kaybı olabilmektedir.
Kesinlik düşüktür. Elle örnek vermede özellikle tekrarlanabilirlik iyi değildir.
Deneysel şartların ayarlanabilmesi alevli atomlaştırıcılara nazaran çok güçtür.
Özellikle inert gaz gereksinimi ve grafit tüp kullanım ömrünün kısıtlılığı sebebiyle
maliyeti yüksek bir yöntemdir (Kara, 2014).

Kalibrasyon yöntemi: Lambert-Beer yasası gereği absorbans, kuramsal anlamda


derişimle doğru orantılı biçimde değişmektedir. Bu teknik için, tayini yapılacak
elementlerin standart çözeltisinden en az üç adet, belli derişiminde kalibrasyon
çözeltisi hazırlanmalıdır. Kalibrasyon ve örnek çözeltilerin absorbansları ilk başta
belirlenmiş olan dalga boyunda ölçülmektedir. Kalibrasyon çözeltisinin derişimlerine
karşılık absorbansları grafiğe aktarılarak, sağlanan noktalar birleştirilip bir doğru
çizilir. Söz konusu grafiğe ise “kalibrasyon eğrisi” denir. Kalibrasyon eğrilerinin
doğrusal çalışma aralığından yararlanarak, örneğin absorbans değerine karşı gelen
derişime ulaşılır. Örnek çözeltinin absorbansları bu aralık dışındaysa, deriştirme ya da
seyreltme yoluyla bu aralığa indirilmelidir. Fazla miktarda örnek çözeltilerine
uygulanması da bu yöntemdeki üstünlük olarak nitelendirilmektedir (Kara, 2014).

39
Standart ekleme yöntemi: Genelde tayini gerçekleştirilecek örnek çözeltinin karmaşık
analiz ortamı bulunması, kalibrasyon çözeltisinin aynı ortama sahip olmaması ya da
benzetilememiş olması kalibrasyon grafik yöntemiyle tayinler açısından önemli bir
sorun teşkil etmektedir. Bu şekildeki çözeltilerdeki analizde ortamdan kaynaklı
girişimler sebebiyle olumlu neticeleri elde etmek çok zordur. Bu durumda standart
ekleme yöntemi kullanılmak suretiyle olumlu neticeleri elde etmek mümkündür.
Standart ekleme yönteminde tayini yapılacak olan örnekte üç eşit parça alınmaktadır.
Bu parçaların ilk kısmı sadece çözücü, diğer kısımları ise artan oranlarda tayin
edilecek elementin standart çözeltisinden katılarak her birisi çözücüyle eşit hacme
tamamlanmaktadır. Çözeltinin absorbansları okunarak katılan element derişimine karşı
absorbans grafikleri çizilir. Elde edilmiş olan doğrunun derişim ekseninin kesmiş
olduğu noktanın absorbans eksenine olan uzaklığı örnekteki analit derişimine karşılık
gelmektedir. Bu yöntem, analizi yapılacak örneklerin sayılarının çok olması
durumunda, kalibrasyon çözeltisinin hazırlanması için çok fazla zaman gerektirmesi
nedeniyle kolay olmamaktadır. Fakat kimyasal ve fiziksel girişimleri engellediğinden
daha olumlu neticeler vermektedir (Kara, 2014).

Şekil 2.25. Standart ekleme kalibrasyon grafiği örneği

AAS Yöntemi İle Nicel Tayin: AAS yöntemiyle metalik özelliği olan 70’e yakın
elementin nicel tayininin yapılması mümkün olmaktadır. Serbest halde bulunan bütün
element atomları, üzerlerine düşen kendilerine has dalga boyundaki ışını absorblarlar.
Spektroskopik tayinde elementin bu absorpsiyonun dalga boylarından birisi
kullanılmaktadır. Genelde seçilmiş olan dalga boyu, absorpsiyonun kuvvetli olduğu
dalga boyu olup, bu dalga boyu rezonans dalga boyu olmaktadır. Böylece seçilmiş

40
olan dalga boyundaki küçük derişimlerde dahi absorbans değeri okunmaktadır. Tayin
ortamında elementlerin rezonans hattı ile spektral girişimi gerçekleştiren molekül ya
da elementler varsa, girişimlerin bulunmadığı ancak absorpsiyon şiddetindeki
derişimin tayinleri için yeterli olacağı bir başka absorpsiyon hatları seçilmektedir.
AAS yöntemlerinde bir elemenin nicel tayinleri, derişimi anlaşılan standart çözeltinin
absorbansları ile örnek çözeltinin absorbansı karşılaştırılmak suretiyle yapılmaktadır.
Sıvı ya da katı örneği atomlaştırılmadan önce, uygun çözeltiler hazırlanmaktadır.
Örnek çözeltiler hazırlandığı zaman tayin elementinde atomlaşma verimini negatif
şekilde etkilemeyen, girişimin olmadığı ve yeterli absorpsiyon şiddetinin alınacağı
ortam koşulları ayarlanmalıdır. Örnek ve standartların absorbansları, cihazın tüm
parametre ayarları yapıldıktan sonra aynı koşullarda aralıksız ölçüm yapılmalıdır
(Kara, 2014).

Atış Artıklarının Analizinde ETAAS yöntemi: Atomik absorpsiyonlarda yaygın


atomlaştırıcı alev olmanın yanı sıra, özellikle düşük konsantrasyon tayini durumunda,
alev yeterli olmamaktadır. Bu bağlamda 1970’li yılların başında grafit fırın teknikleri
gerçekleştirilmiştir. Grafit fırın, içerisi boş bir grafit tüpten yapılmış, yanmayı
engellemek maksadıyla, dışından ve içerisinden inert bir gaz geçirilmektedir. Grafit
tüpün iki tarafında birer kuvars pencere bulunmakta olup, iki elektrot arasına yerleşik
biçimdedir. Numune, bir enjeksiyon yuvasından enjekte edilmektedir. Kullanılan
örneğin hacmi bir kaç μL düzeyindedir. Sıcaklığın programlanması maksadıyla grafit
küvet bir güç kaynağı ile beslenmektedir. Bu ünite elektriksel direnç yardımı ile
3000°C`ye kadar aşamalı biçimde ısıtılabilmektedir. Alevli sisteme göre maliyeti fazla
olduğu halde tayin sınırı bakımından daha düşük düzeyde bile sonuç alınması
sebebiyle çok avantajlı olmaktadır. Özellikle metal element analizlerinde ng/mL
seviyesinde neticeler vermesi sebebiyle eser analizlerinde sıkça kullanılmaktadır
(Teke, 2015).

41
Şekil 2.26. Grafit tüp

Şekil 2.27. Atomlaştırma fırın sıcaklık programı basamakları

Elektrotermal Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi (ETAAS), bizmut, antimon, kalay,


kurşun ve indiyum gibi uçucu elementleri nanogram düzeyinde ölçecek duyarlılıkta
olup, rutin ve hızlı analizlerin yapılabildiği yöntemlerden biridir. Fakat, ucucu
elementler 300 °C’nin üstünde buharlaşmaya başladıkları için atomlaşma sıcaklığında
kütle kaybı ve dolayısıyla analizlerde hatalar oluşabilmektedir. Bu sebeple tayin
elementinin termal kararlılığını kabul etme sıcaklığına kadar artırarak ortamda girişim
oluşturan radikallerin, moleküllerinya da bileşenlerin giderilmesini sağlayabilmek ve
atomlaşma basamağındaki tayin elementlerinin kütle kayıplarını engellemek için
ortam düzenleyicileri kullanılır (Acar, 2001; Dobrowolski, vd., 2010).

Elektrotermal atomlaştırıcılarla atomlaştırma yöntemlerine, atomik spektroskopide


“elektrotermal atomik absorpsiyon spektroskopisi” veya “grafit küvet” yöntemi, özetle
“ETAAS” adı verilmektedir (Teke, 2015).

42
2.4.5. İnorganik ve Organik Atış Artıkları Analizleri Birlikte Yapılması İçin
Yapılan Çalışmalar ile Özel İşaretleme Maddesi Bulunan Fişekler

Son dönemlerde içerisinde ağır metal bulunmayan fişek üretiminin artması Adli
Laboratuarlarda yapılan atış artıklarının analizleriyle alakalı bazı sorunları ortaya
çıkarmıştır. Bu durum, suçun aydınlanması ve suçlunun bulunması için gelişmeleri
izleyerek kendisini yenileyen Adli Laboratuvarlarda analiz yönteminin değiştirilmesi
veya yeni analiz yönteminin araştırılmasına sebep olmuştur. IGSR ve OGSR
analizlerinin birlikte yapılabilmesi için çalışmaları artırmıştır. Günümüzde her iki
analizin birlikte yapılabildiği, genel olarak kabul görmüş ve uygulanan bir metodoloji
henüz bulunmamaktadır.
Virginie Redouté Minzière M.Sc. ve arkadaşları bu süreç içerisindeki IGSR ile
OGSR'nin birleştirilmiş toplama ve analizi için farklı yaklaşımları değerlendirmektir.
Yöntemleri, söz konusu konu ile ilgili çalışmalar içinden seçerek yapmıştır. Seçim,
kullanılan analitik teknik ve toplama cihazına dayandırılmıştır. IGSR ve OGSR analizi
için sırasıyla SEM / EDX ve UHPLC - MS / MS kullanılmıştır. Yaptıkları çalışmada,
Sıralı Örnekleme, Elli-Elli Örnekleme ve Sıralı Analiz Yöntemlerini kullanmıştır.
Yöntemlerin uygulanma şekli ve analiz yapılan cihazlar aşağıdaki şekilde verilmiştir.

Şekil 2.28. Sıralı örnekleme protokolünün şematik gösterimi.

Toplamadan sonra Stub 1, SEM-EDX kullanılarak IGSR için analiz edilmiş olup, sıvı
ekstraksiyonu UHPLC-MS/MS kullanılarak OGSR'nin geri kazanılması için Stub 2
üzerinde gerçekleştirilmiştir.

43
Şekil 2.29. Elli elli örnekleme protokolünün şematik gösterimi.

Toplamadan sonra, yapıştırıcının bir yarısı SEM-EDX kullanılarak IGSR için analiz
edilirken, diğer yarısında OGSR'nin geri kazanılması ve ardından UHPLC-MS/MS
kullanılarak analiz için bir sıvı ekstraksiyonu yapılmıştır.

Şekil 2.30. Sıralı analiz protokolünün şematik gösterimi.

Toplamadan sonra, yapıştırıcı üzerinde bir karbon tabakası biriktirilerek ve SEM-EDX


kullanarak IGSR analiz edilmiştir. Daha sonra OGSR özütlendikten ve UHPLC-
MS/MS kullanılarak analiz edilmştir.
Yapılan çalışmalar sonucunda, sıralı ve elli elli örnekleme protokolünün, karakteristik
parçacıkların analizi için daha az etkili olduğu belirlenmiştir. Ayrıca OGSR'ın LC-
MSMS ile tespit edilebildiği fakat numune hazırlama ve analiz yönteminin yıkıcılığı
nedeniyle organik atış artıklarının kaybedilebileceği tespit edilmiştir. Bu sonuçlar, stub
ile svap alma yöntemi kullanılarak önce SEM-EDX kullanılarak IGSR analizi, daha
sonra LC-MSMS cihazı kullanılarak OGSR analizininen iyi yöntem olduğunu
göstermiştir.
Ayrıca adli laboratuvar incelemeleri ve soruşturma gerekliliklerinin yanı sıra kim
kime, hangi silahla, hangi mühimmatla, hangi mesafeden ve yönden ateş ettiği gibi

44
sorulara net bir şekilde cevap verebilmek için bazı mühimmat üreticileri, polis
fişeklerine özel işaretleme malzemesi sunmaktadır. Bu tür bir mühimmat şu anda
birkaç Avrupa ülkesinin (örneğin Almanya, Hollanda, İtalya ve İsviçre) polis
kuvvetlerinde kullanılmaya başlanmıştır. Slovak polis kuvvetlerinin beklenen yeniden
silahlandırılmasıyla bağlantılı olarak, Slovakya, Bratislava'daki Adli Bilimler
Enstitüsü'nde “Güvenlik Araştırmalarında Mükemmeliyet Merkezi” projesinin bir
parçası olarak iki tür (galyum ve gadolinyum) özel işaretli mühimmatın kimyasal
araştırması gerçekleştirilmiştir. EDAX analizörü (SEM / EDX) ile donatılmış taramalı
elektron mikroskobu, ateşli silah (GSR) parçacıklarını tespit etmek ve analiz etmek
için kullanılmıştır. Bunların yanı sıra, farklı atış mesafelerine yerleştirilen vuruş
giysilerinin partikülleri toplanarak ve analiz edilmiştir. Silahtan GSR bulutunun
yayılması, yüksek hızlı kamera kullanılarak gözlemlenmiştir. Soruşturmanın amacı,
olası geleceği için Slovak polis güçleri tarafından kullanılacak en uygun mühimmatı
seçmektir. Yapılan çalışmalar neticesinde atıcının ellerinden alınan svapların SEM-
EDX ile analizleri sonucunda işaretleyici olarak kullanılan Gadolinyum elementi
uyumlu sonuçlar verirken işaretleyici olarak kullanılan diğer element olan Galyum’dan
yeterli sayıda karakteristik tanecik tespit edilemediğini ortaya koymuştur (Polovkova
vd., 2015). Bu durum IGSR analizleri ile birlikte OGSR analizlerinin gerekliliğini
tekrar ortaya koymuştur.

45
3. MATERYAL ve YÖNTEM

3.1.Materyal

3.1.1.Çalışmada Kullanılan Aletler, Gereçler Ve Sarf Malzemeler

Atomik absorpsiyon spektrometresi

Antimon analizleri; Varıan Marka GTA 120 model AA280Z Zeeman Zemin
Düzeltmeli ET-AAS kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Işık kaynağı olarak, antimona
ait oyuk katot lambası (Dalga boyu: 231,2 nm, Slit aralığı: 0,5 nm) kullanılmıştır.
Analizlerde pirolitik kaplama grafit karbon tüpler ve yüksek saflıkta (% 99,9) Argon
gazı kullanılmıştır. Çalışmamızda kullandığız ET-AAS cihazı aşağıda şekil 3.31'de
gösterilmiştir.

Şekil 3.31. ET-AAS Cihazı

Terazi

Çalışmalarımızda kullanılan analitik terazi RADWAG Marka PS360.R2 modeldir.


Tartımlar, 0,000 g +/-0,001 g hassasiyetinde gerçekleştirilmiştir. Çalışmamızda
kullanılan terazi şekil 3.32'de gösterilmiştir.

46
Şekil 3.32. Hassas Terazi

Mikropipet

Çalışmalarda Brand marka 1-1000 mikrolitrelik mikropipetler kullanılmıştır.


Mikropipetlerin kalibirasyonu 1 ml ultra saf su ve şekil 3.32'deki terazi kullanıllarak
yapılmıştır. Tartımlar neticesinde, mikropipetler ile alınan 1 ml suyun net ağırlıkları
0,999 g ve 1,001 g olarak saptanmıştır. Çalışmamızda kullanılan mikropipetler şekil
3.33'de gösterilmiştir.

Şekil 3.33. Mikro pipetler

47
Su Arıtma Cihazı

Çalışmalarımızda kullanılan çözeltilerin hazırlanması esnasında kullanılan su, Milipak


Marka Ultra Type (1) Water model su arıtma cihazı kullanılarak arıtılarak deiyonze
edilmiştir.

Çalkalayıcı

Örnek hazırlama sırasında; GFL-3015 model çalkalayıcı kullanılmıştır.

Karıştırıcı

Çalışmalar sırasında SCILOGEX VORTEX model karıştırıcıdan yararlanılmıştır.


Çalışmamızda kullanılan karıştırıcı Şekil 3.34’de gösterilmiştir.

Şekil 3.34. Karıştırıcı

Mezür ve Balon Joje

Çalışmalar esnasında gerekli olan çözeltilerin hazıranması esnasında 10 ml-100 ml


ölçekli mezürler ile100 ml-1000 ml ölçekli balon jojeler kullanılmıştır.

48
Dispenser

Analizlerde 2 adet dispenser kullanılmıştır. Birinci dispenser, svap numunelerinde %8


lik 5 ml HNOз çözeltilerinin eklenilmesi işlemlerinde, diğer dispenser ise svap
numunelerine 4 ml metanolun eklenilmesi işlemlerinde kullanılmıştır. 2 dispenser de
1-10 ml aralığında çalışmaktadır. Birinci dispenser 5 ml ultra saf suyla şekil 3.32'deki
terazinin kullanılmasıyla kalibrasyonu yapılmıştır. Ölçümler neticesinde net ağırlığı
4,999 g olarak saptanmıştır. İkinci dispenser ise 4 ml ultra saf su ve şekil 3.32'deki
terazinin kullanılmasıyla kalibrasyonu yapılmıştır. Ölçümler neticesinde net ağırlığı
4,001 g olarak saptanmıştır.

Polietilen Vialler

Çalışmamızda Agilent marka 2 ml hacminde polietilen vialler kullanılmıştır.

Pamuklu ve Pamuksuz Tahta Çubuk

Çalışmamızda her svap numunesinde tahta çubuk kullanılmaktadır. ET-AAS


cihazlarının atomlaştırıcı ünitesindeki grafit tüplerinin konulmuş olduğu workhead
bölgelerinin temizlenilmesi sırasında IPA ile nemlendirilen pamuklu çubuk
kullanılmıştır.

Svap Alma Seti

Çalışmamızda olay yeri inceleme birimlerinin kullanıdığı svap alma setleri


kullanılmıştır. Söz konusu svap alma setleri içerisinde 5 adet flaster bant, 5 adet
kapaklı plastik svap alma kutusu ve 5 adet etiket bulunmaktadır. Svap alma seti şekil
3.35’de gösterilmiştir.

49
Şekil 3.35. Svap alma seti

3.1.2.Çalışmada Kullanılan Kimyasallar ve Çözeltiler

Analitik Saflıktaki Kimyasallar

Merck, Der. HNOз, %65, d=1,40 g/mL, M=63,01 g/mol


-CPAchem,Sb, 0,1 mg/mL in/(100ppb), Matrix=%0,5 HNOз
-ISO LAB-HPLC Metanol, %100, d=0,790-0,792 g/ml, M=32,04 g/mol
-ISO LAB Izopropil Alkol, %99,5, d=0,796 g/ml, M=60,1 g/mol

Çözeltiler

% 8 (v/v)’lik Nitrik Asit Çözeltisi: Derişik nitrik asit çözeltisinden 123 ml, uygun bir
ölçülü silindir vasıtasıyla 1000 ml’lik bir ölçülü balona aktarılır. Ölçülü balonun
yaklaşık yarısına kadar damıtık su ilave edilerek karıştırılır sonra ölçülü balon işaret
çizgisine kadar damıtık su ile doldurulur ve tekrar çalkalanır.

% 1 (v/v)’lik Nitrik Asit Çözeltisi ( Seyreltme Çözeltisi ): Derişik nitrik asit


çözeltisinden 15,5 ml uygun bir ölçülü silindir vasıtasıyla 1000 mL’lik bir ölçülü
balona aktarılır. Ölçülü balonun yaklaşık yarısına kadar damıtık su ilave edilerek
karıştırılır, sonra ölçülü balon işaret çizgisine kadar damıtık su ile doldurulur ve tekrar
çalkalanır.

50
% 2 (v/v)’lik Nitrik Asit Çözeltisi (Temizlik Prosedürü): Derişik nitrik asit
çözeltisinden 31 ml uygun bir ölçülü silindir vasıtasıyla 1000 mL’lik bir ölçülü balona
aktarılır. Ölçülü balonun yaklaşık yarısına kadar damıtık su ilave edilerek karıştırılır,
sonra ölçülü balon işaret çizgisine kadar damıtık su ile doldurulur ve tekrar çalkalanır.

% 0,1 (v/v)’lik Nitrik Asit Çözeltisi (Yıkama Çözeltisi): Derişik nitrik asit çözeltisinden
1,55 ml uygun bir ölçülü silindir vasıtasıyla 1000 mL’lik bir ölçülü balona aktarılır.
Ölçülü balonun yaklaşık yarısına kadar damıtık su ilave edilerek karıştırılır, sonra
ölçülü balon işaret çizgisine kadar damıtık su ile doldurulur ve tekrar çalkalanır.

50 pbb lik Antimon Standart Çözeltisi: 100 ppb’lik standart antimon stardart
çözeltisinden 10 ml alınır ve % 1 (v/v)’lik HNOз çözeltisinden 10 ml ilave edilerek
balon jojeye aktarılır ve vorteks ile çalkalanır.

3.2.Yöntem

3.2.1.Atomik Absobsiyon Spektroskopisi

 Atomik absorpsiyon spektroskopisi (AAS), ışığın gaz durumundaki atomlar


tarafından absorpsiyonunun ölçümü prensibine dayanmaktadır. Işığı absorplayabilen
atomlar, temel enerji seviyesinden kararsız uyarılmış enerji seviyesine geçmektedirler
ve absorpsiyon seviyesi, temel düzeyde olan atom sayılarına bağlıdır.
 Atomik absorbsiyon spektroskopisi 70 kadar metal ve yarı metalin eser
miktarının analizlerinde kullanılmakta olan elektromanyetik ışınların atomlar
tarafından absorblanması ilkesine dayalı bir metottur. Ppb (Mikrogram/Litre)
seviyesinde yüksek hassayitte ölçümler yapılabilmekte olup, günümüzde yaygın bir
kullanım alanına sahiptir (https://www.wikiwand.com).
 Teorik temeli 19. yüzyıldan bu yana bilindiği halde atomik absorpsiyon
spektroskopisinin, eser miktarındaki metallerin nicel analizi için güçlü bir metot
durumuna gelmesi, 1955’te, ilgilenilen elementlerin kendine has dalga boyutunda
ışıyabilen ışık kaynaklarının olmasından sonra mümkün olmuştur.
 Avusturalya’da, 1955 yılında oyuk katot lambalarının Wash tarafından

51
bulunmasıyla analitik amaçlar için atomik absorbsiyon spektrofotometresinin
kullanımına geçilmiştir. Hollanda’da aynı yıl içerisinde; eser miktarda elementlerin
analizi için uygulanabilir bir metot olduğu, Alkemade ve Milatz tarafından
belilenmiştir. 1960'ta ticari aletleri ortaya çıkmış olup atomlaştırıcı kaynakları alevdir.
Elektrotermal atomlaştırıcının keşfi ile AAS kullanım alanları genişlemiştir.

3.2.2.Absorbsiyonun Temel Kuralları

 Absorpsiyon, Işımanın tanecik özelliğinden ileri gelir ve madde (atom,


molekül, iyon) ile etkileşimi sonucu gözlenir.
 Absorplanan fotonun dalgaboyu deseni (absorpsiyon spektrumu) absorplayan
atom veya molekülün karakteristiğidir.
Kuantum kuramında hν enerjili bir foton atom vasıtasıyla absorplandığında atomun
temel düzeyindeki değerlilik elektronları uyarılarak enerjileri yüksek uyarılmış
kararsız seviyeye geçebilmektedir.
1900 yılında, iki enerji düzeyi arasında olan bu geçişle ilgili olarak Planck tarafından
aşağıda belirtilen denklemde gösterilmiştir.
ΔE = Ei – E0 = hν = hc/λ
 Ei =Elektronun uyarılmış seviyedeki enerjisi
 E0 = Elektronun temel seviyedeki enerjisi
 h = Planck sabiti
 ν = Absorblanan ışığın frekansı
 c = Işığın hızı
 λ= Absorblanan ışığın dalga boyu
1760 yılında ise Lambert tarafından, homojen olduğu bilinen bir ortamdan geçmekte
olan ışınların miktarı ile ilgili olarak; ışının geçmiş olduğu tabakadaki kalınlığa (d)
bağlı olduğunu, buna karşılıkta ortamdan ayrılan ışın şiddetinin (I) gelen ışın şiddetine
(I0) düzeyinin ışın şiddetinden bağımsız olduğunu belirlemiştir.
I = I0. e-xd
 x ışının ortam içinde absorblanmasının bir ölçüsü olup, absorbsiyon unsuru
şeklinde tanımlanır ve konsantrasyonla doğru orantılıdır.
x = k.c
 Lambert yasası; günümüzdeki haline Beer tarafından çevrilmiştir.

52
A= log I0/I = k.c.d
 A= absorbans
 I0 = gelen ışının şiddeti
 I = Ortamı terk eden ışının şiddeti
 k = Absorbsiyon katsayısı (absorblayan maddenin cinsine ve dalga boyuna
bağlıdır)
 c = Absorblanan maddenin konsantrasyonu
 d = Işının geçtiği tabakanın kalınlığı
 Planck eşitliğinde bir atomun yalnızca iki enerji düzeyi arasındaki farka
karşılık belli dalga boylarındaki ışınların absorblanabilir ve absorbsiyon neticesinde
yüksek enerjili (uyarılmış) duruma geçer. Tekrar düşük enerjili yani temel hale
dönünce absorbladığı enerjiyi genelde ışın olarak geri vermektedir.
 Atomların ya da moleküllerin termal veya elektriksel şeklinde uyarılması
neticesinde absorbalanan enerjinin ışın biçiminde geri emisyon olarak tanımlanır.
Atomlar yalnızca belirli bir enerji düzeyine sahip oldukları için atomik absorbsiyon ve
emisyon spekrumları kesikli olmaktadır (Tokman, 2007). Emisyon spektrumları Şekil
3.36’da sunulmuştur.

Şekil 3.36. Emisyon spektrumları

53
3.2.3.Atomik Absorbsiyon Spektrometresi

 (AAS) Atomik absorpsiyon spektroskopisi, ışın kaynaklarından çıkıp


elektromanyetik dalganın gaz hâlinde olan atomlarca absorpsiyon neticesinde ışığın
şiddetindeki düşüşün ölçümü prensibine dayanmaktadır. Absorplanmış olan
elektromanyetik ışınlar genelde ultraviyole ve görünür olan ışınlardır.
 Bir elementte AAS ile analizini gerçekleştirmek için o elementin öncelikle
nötral duruma, sonrasında buhar durumuna getirilmesi, sonrasında da bir kaynaktan
gelmekte olan elektromanyetik ışın demetlerinin yoluna dağılımı gerekmektedir.
 Bu işlev, ya elementleri bileşik olarak ihtiva eden bir çözeltilerin sis şekilde
yüksek sıcaklıkta olan bir alev içerisine püskürtmesi ya da elementi bileşik şekilde
kapsayan numunenin (katı ya da çözelti) karbon numune kabına konularak kabın
elektrik arkı ile akkor haline getirilmesiyle gerçekleştirilebilmektedir
(http://www.megep.meb.gov.tr).
 AAS genelde metallerdeki eser analizlerinde kullanılan bir yöntemdir.
 Örnekte bulunan toplam metal miktarıyla ilgilenir.
 Ancak metallerin örnekte bulunan molekül formu ile ilgilenmemektedir.
 Örneğin, bir su örneğinde toplam sodyum tayini sırasında bu sodyumun hangi
molekül formunda olması önemsizdir.
 Yöntem çok duyarlıdır. Dolayısıyla elementlerin derişimini olabildiğince
düşük seviyelerde, genelde 1 ppm’in altında tayin yapılabilmektedir.
 Diğer elementlerin yanında da analizlerinin yapılabilmesi yöntemin
avantajlarındandır. Bu özellik, örneklerdeki analiz elementlerini diğer elementlerden
ayrı tutma zorunluluğunu ortadan kaldırmıştır (Ercan, 2008).
 Atomik absorsiyon spektrometresiyle metal analizi metale ve metalin
konsantrasyonuna bağlı olduğundan çeşitli yöntemler kullanmak gerekmektedir:
Hava-asetilen alevi: Kadmiyum, bor, demir, kobalt, krom, kalsiyum, bakır, kurşun,
mangan, magnesyum, potasyum, nikel, gümüş, kalay, sodyum ve çinko metallerinin
tayininde, kullanılmaktadır.
Azotoksit-asetilen: Baryum, alüminyum, kalsiyum, silisyum, molibden gibi metaller,
kullanılmaktadır.
Soğuk Buhar Tekniği: Civa tayininde kullanılılmaktadır.
Hidrür Yöntemi: Selenyum ve Arsenik tayininde kullanılan yöntemdir.

54
Atomik Absorpsiyon Spektrometresi Bölümleri

 İncelenmiş olan elementlerin spektrumlarını yayabilen bir ışın kaynağı,


 Örneklerin atomuna ayrılabildiği atomlaştırıcı,
 Çalışılmakta olan dalgaboylarını diğer dalga boyundan ayırabilen bir
monokromatör (dalgaboyu seçici),
 Işın şiddetlerinin ölçülmüş olduğu dedektör bölümlerinden oluşmaktadır
(http://www.megep.meb.gov.tr).

Şekil 3.37. Atomik absorbsiyon spektrometresinin genel şeması

AAS bileşenleri; analizi yapılacak elementlerin absorblayacağı ışığı yayan ışık


kaynağı, örnek çözeltinin atomik buhar şeklinde getirildiği atomlaştırıcı, çalışılan
dalga boylarını diğer dalga boyundan ayıran monokromatör, ışık şiddetinin ölçüldüğü
dedektör ve yazıcılardan oluşur.

AAS ölçümünde öncelikle örnekte olan elementler, atomlaştırıcılarda buhar şeklinde


dönüştürülür.

Nötr şekildeki temel enerji düzeyindeki atomik buharlar, ışık kaynaklarından gelmekte
olan ışınları absorblar. Sinyal olarak absorbans ölçülür (Kamalak, 2006).

Şekil 3.38. Tek Işın Yollu AAS Cihazı Şematik Gösterimi

55
Şekil 3.39. Çift Işın Yollu AAS Cihazı Şematik Gösterimi (Tokman, 2007).

AAS’de kullanılan ışın kaynakları

 Atomik absorpsiyon spektrometresinde tayini yapılan elementin absorpsiyon


hat genişliğinden daha dar emisyon spektrumu yayan ışın kaynağı kullanılmalıdır.
Aksi durumda hassasiyeti azaltan düşük absorbans değerleri edinilebilir.

AAS’de kullanılmakta olan ışın kaynağı şöyle sıralanabilir:


1. Oyuk katot lambaları
2. Elektrotsuz boşalım lambaları
3. Yüksek ışımalı lambalar
4. Sürekli ışın kaynakları

Oyuk katot lambaları:

 Oyuk katot lambaları birkaç torr basınç altında inert bir gaz (argon ya da neon)
ile doldurulan 3-4 cm çapındaki 8-10 cm boyunda anot ve katot içeren bir cam
silindirden oluşur.
 Katot genelde oyuk silindir biçiminde olup, ya analiz elementlerinden
yapılmaktadır ya da analiz elementiyle kaplanmaktadır. Katodun çapı 3-5 mm’dir.
 Anot ise nikel, tungsten, tantal ya da zirkonyumdan yapılmaktadır. Katodun
tam karşısında UV ve görünmekte olup, bölge ışınını geçiren cam ya da kuartztan
yapılmış bir pencere bulunur.

56
Şekil 3.40. Oyuk Katot Lambası

 Anot ile katot arasına 100-400 volt değerinde gerilim uygulandığı zaman
lamba içerisindeki asal gaz atomları iyonlaşmaktadır. Gerçekleşen iyonlar
katoda çarparak yüzeyde bulunan metal atomunu kopararak uyarmaktadırlar.
Uyarılmış olan atomlar temel enerji seviyesine dönünce katot elementine has
dalga boyunda olan ışımayı yaymaktadırlar (http://www.megep.meb.gov.tr).

Şekil 3.41. Oyuk katot lambasındaki atomların iyonlaşma mekanizması

57
 AAS metodunda her element için o elemente özel bir oyuk katot lambasının
spektrofotometreye yerleştirilmesi gerekmektedir. Bu atomik absorpsiyon
analizindeki kritik bir dezavantaj olmaktadır. Dolayısıyla çok elementli oyuk
katot lambaları düşünülmüştür.

 Bu amaç ile kullanılabilecek metallere göre, katot alaşımlar, metalik bileşikler


ya da toz haline getirilen metal karışımından yapılır.

 Çok elementli lambalar pratik olduğu halde her bir elementteki emisyon
şiddetleri tekli lambaya göre zayıf olmaktadır. Bunun neticesinde de sinyal /
gürültü düzeyi artar ve bu da kesinliği ve gözlenebilme sınırlarını
etkileyebilmektedir (Tokman, 2007).

Elektrotsuz Boşalım Lambaları:

 Elektrotsuz boşalım lambasının ışın şiddetleri oyuk katot lambasına göre daha
yüksektir. Bunun yanı sıra daha ucuz elde edilebilirler.
 Elektrotsuz boşalım lambası 8-10 cm uzunluğunda, 0,5 -1 cm çapında, birkaç
mg tayin edilmiş olan elementleri kapsayan ve birkaç mmHg basıncında argonla
doldurulan kapalı kuartz tüpten oluşur.
 Tüp yüksek frekanslı bir jeneratörün sarım aralarına yerleşiktir. Düşük wattan
200 wata kadar bir güçle uyarılmaktadır.
 OKL den daha büyük ışık şiddeti oluşturur. Bu lambalar elektrot içermez,
analit elementini ve birkaç torr basınçta argon gibi inert gaz içeren kapalı kuvars bir
tüptür.
 Radyo frekansı veya mikrodalga ışını ile lambanın içindeki atomlar uyarılır. İlk
olarak argon atomları iyonlaşır, daha sonra bu iyonlar, analit atomlarına çarparak
onları uyarmaktadır.
 Bu tür lambaların fiyatlarının daha uygun olması gibi önemli avantajları
bulunurken performans olarak değerlendirildiğinde oyuk katot lambaları kadar iyi
değildirler.

58
Şekil 3.42. Elektrotsuz Boşalım Lambaları

 Elektrotsuz boşalım lambası vakum UV bölgesinde önemli avantajlara sahip


olmaktadır. Zira bu bölgede tayini yapılan elementler için uygun ışın kaynağı
bulunmamaktadır.
 Bunun yanı sıra bu bölgelerde hava, alev ve merceklerdeki absorbsiyon ve
aynanın düşük yansıma özelliği sebebiyle yüksek ışıma şiddetleri olabildiğince
önemli olmaktadır.
 Bu çeşit lambalardaki en önemli dezavantaj ise ömrünün kısa olmasıdır.

Yüksek Işımalı Lambalar:

 Walsh ve Sullivan tarafından geliştirilmiş olan yüksek ışımalı lambalardaki


standart oyuklar katot haricinde bir başka çift yardımcı elektrotlar bulunur.
 Normal oyuk katot lambasında katotlarda oluşan tüm atomlar uyarılamaz.
Yalnızca uyarılmış olan atomlar ışıma yapabilecekleri için yardımcı elektrotların
maksadı geride kalmış olan temel düzeydeki atomu uyarabilmek için gereken ikinci
akımı geçirebilmektir.
 Böylelikle ışın şiddetindeki oyuk katot lambalarınanazaran 50-100 kat bir artış
görülmektedir.

59
 Bu halde bile yüksek ışımalı lambalardaki yapıların karışıklığı ve ikinci bir güç
kaynağı ihtiyacı sebebiyle bazı hususi çalışmalar haricinde fazla
kullanılmamaktadır.

Sürekli Işın Kaynakları

 Yeterli parlaklıktaki ışımayı gerçekleştiren ışın kaynağı ilk görüşte farklı


sebeplerden ötürü daha etkili görünebilirler.
 Bunlarda emisyon kararlı olup, özellikle birden fazla elementlerin analizlerinde
ucuz ve kullanışlıdırlar.
 Devamlı ışın kaynağının absorpsiyon hattının dar oluşu, yüksek kalitedeki bir
monokromatör ile dahi analitik doğrusallıktan sapma gözlendiği ve yüksek
absorbanslarla çalışılması olanaklı olmadığı için çok kısa süredeki bu lambalar
AAS’de seçilebilmekteydi.
 Son zamanlarda CCD (charge coupled device) dedektöründen faydalanarak
devamlı ışın kaynağının kullanıldığı AAS’ler geliştirilebilmiştir. Bu sayede çok
sayıdaki elementler hemen hemen aynı zamanda tayin edilerek AAS’deki her element
için lamba değiştirme dezavantajları ortadan kaldırılmıştır.

Şekil 3.43. Ksenon Ark Lamba

60
Atomlaştırıcılar

 Absorpsiyon hücresi olarak bilinen atomlaştırıcı, örnekteki molekül ve


iyonlardan, analizi yapılacak elementlerin temel seviyedeki atom buharlarının
oluşturulduğu kısımdır. Analizleri istenen elementlerin atom buharını oluşturması
faaliyetine “atomizasyon” denir.
 Atomlaştırıcıların en önemli faaliyeti, örnekteki iyon ya da moleküllerden
temel halde olan element atomunu oluşturur. Bu atomik absorpsiyon olaylarındaki en
kritik işlemlerdendir. Analizlerin pozitif olup olmayışı atom etkinliklerine bağlı
olmaktadır ve tayinin duyarlıkları incelenen elementlerin atomlaşma düzeyi ile
doğrudan orantılıdır (http://www.megep.meb.gov.tr).
 1970’e kadar örnek atomların ayrışması için absorbsiyon spektrofotometrisinde
çözelti alevle püskürtülmüştü. Sonrasında alevsiz atomlaştırıcılar (hidrür tekniği, grafit
fırın teknikleri ve soğuk buhar teknikleri) eser elementleriya da ultra eser element
analizlerinde oldukça önemli olmuştur. Atomlaştırıcılar; alevli ve elektro termal olarak
ikiye ayrılır (Tokman, 2007).

Alevli Atomlaştırıcılar

 Alevli atomlaştırıcıların örnek çözeltileri aleve bir sisleştirici aracılığıyla


püskürtülmektedir. Örnek çözeltisi aleve püskürtüldüğünde ortaya çıkan ilk olay
çözücülerin buharlaştırılmasıdır. Buharlaşma hızı, damlacıkların büyüklüklerine ve
çözücü türlerine bağlı olmaktadır.
 Buharlaşmanın neticesinde oluşan katı parçacıklar (mesela tuz kristali) ısınında
etkisiyle değişikliğe uğramaktadır. Organik bileşikler yandığında inorganikler
buharlaşarak ortaya çıkan gaz moleküller atomlarına ayrılmaktadırlar.
 Alevlerde tayin edilen elementlerin ve örnekte bulunan diğer elementlerin
atomlarından ayrı olarak organik ve inorganik yapıya sahip farklı özellikte çeşitli
yanma ürünleri de mevcuttur. Bunlarda bazı zamanlar aşırı düzeylerde olabilmektedir.

61
Şekil 3.44. Alevli AAS Cihazının Akış Şeması ve Çalışma Prensibi

 Bunun yanı sıra alevlerde farklı türler arasında olan denge tepkimesi
neticesinde yeni bileşikler ortaya çıkar. Eğer iki ayrı denge tepkime neticesinde aynı
ayrışma ürünleri oluşursa, tepkime ürününün kısmi basıncı sebebiyle bu iki tepkime
birbirlerini etkileyeceklerdir.
 Ayrışmanın böyle zayıf olmasından başka analit atomunun derişimlerinin
iyonlaşmasıyla da başka bir anyon ile tepkimeye girmesiyle de etkilenebilmektedir.
Bu sebeple alevlerdeki olaylar oldukça karışıktır.

62
Şekil 3.45. AAS'de alevde atomlaştırma sırasında oluşan süreçler

 Çözeltilerdeki çeşitli maddeleri atom olarak dönüştürmek için değişik


ölçülerde enerji gerekir. Alevler aracılığıyla sağlanmış olan enerji miktarları, alev
sıcaklığı ile doğru orantılıdır.
 Alev sıcaklığındaki küçük farklılıklar yakıcı gazların, alevleri besleyen yanıcı
gazlara oranını değiştirmek suretiyle ayarlanabilmektedir.
 Olumlu bir absorbans ölçümleri, atomlaşmanın tam anlamıyla
gerçekleşe bildiği şekilde yapılması gerekir. Dolayısıyla alev atomlaşmasının tam
olması sağlanılmalı ve analiz elementlerinin alev gazlarının tutuşma ürünleri ile veya
örnekteki bileşenler ile ikincil reaksiyonlardan kaçınılması gerekmektedir.
 Alevin yükseltgen veya indirgen karakterleri çok elzemdir. Bunun yanı sıra
AAS’de kullanılmakta olan alev, optik şekilde geçirgen olmalı, yani alevlerin kendisi
bir absorpsiyon oluşturmamalı ve atomlaşma verimleri çok olmalıdır. (Tokman, 2007).

63
Çizelge 3.1. AAS’de kullanılan çeşitli yakıcı ve yanıcı gaz türleri ve bunların
oluşturduğu alevlerin maksimum sıcaklıkları

Yanıcı Gaz Yakıcı Gaz Maksimum sıcaklık, oC

Doğal gaz Hava 1800

Propan Hava 1900

Hidrojen Hava 2000

Asetilen Hava 2300

Hidrojen Oksijen 2700

Hidrojen Azotprotoksit 2650

Propan Azotprotoksit 2650

Asetilen Azotprotoksit 2800

Asetilen Oksijen 3100

AAS’de kullanılan yakıcılar iki çeşittir:

1) Ön-karıştırmasız (turbulent) yakıcılar


2) Ön-karıştırmalı (premix burner) yakıcılar
 Ön-karıştırmasız yakıcılarda, örnek çözeltisi, yükseltgeyici (yakıcı gaz) ve
yakıt (yanıcı gaz) birbiri ile karıştırılmadan ayrı ayrı aleve taşınırak yakıcı başlığının
hemen çıkışında karışmaktadırlar.
 Bu yakıcıların avantajları, alev gazları yakılmadan önce karıştırılmadığından
patlama olasılıkları ortadan kalkarak ve çabuk alev alan gazların güvenli biçimde
kullanılmalarını mümkün kılabilmektedir. Dezavantajları ise, aleve büyük bir damla
geldiğinde tamamen buharlaşamayan katı taneciğin emisyon yapmak suretiyle
gürültüye (noise) neden olmasıdır. Alevlerdeki gürültü ise dedektörlerce kaydedilen
gürültüyü artırmaktadır. Bu da kararsız bir okuma ile neticelenmektedir.
 Örnek damlacığın alevlerdeki alıkonulma süresinde ancak buharlaşma
tamamlandığı için örneğin küçük bir miktarı atomlaşmaktadır. Bunun yanı sıra bu
yakıcılardaki ışınların alev içerisinde kat etmiş olduğu yol kısa olduğu için hassasiyeti
azdır. Bu nedenle bu tür yakıcılarda AAS’de çok az kullanılmaktadır.

64
Şekil 3.46. Ön karıştırmasız yakıcılar

 Ön-karıştırıcılı yakıcılarda da örnek çözeltileri ve yakıcı gaz karışımlerı nebulizer


olarak adlandırılan alev başlıkları altında olan boşluğa emilerek buradaki yanıcı gaz
akımlarıyla karıştırılarak küçük damlacıklar ya da zerrecikler şeklinde sisleştirilir.
 Sisleştirilen örnek ve gaz karışımları alev başlarına doğru taşındığında, akış
yollarına yerleştirilen engellemelere çarpan büyük damlacıkların başlığın altkısmında
birikip dışarı atılır ve aleve yalnızca çok küçük örnek damlacıkları ulaşmaktadır.
 Püskürtme hücresinin görevi alevde buharlaşacak küçük parçacığı seçip alevlere
göndermektir. Örneğin yaklaşık %90’ı ön karıştırma odasında kaybolmaktadır.
 Engellerin diğer bir görevi ise damlacıkların yanıcı ve oksitleyici gazlarla alevlere
ulaşamadan önce tamamen karışımını sağlamaktır.
 Ön-karıştırmasız yakıcılarda aleve daha çok örnekler girmektedir. Fakat
buharlaşma tamamlandığından örneğin küçük bir kısmı atomlaşmaktadır.
 Ön-karıştırmalı yakıcıda, daha iyi yanan alevler yüksek sinyal/gürültü oranı
verdiğinden nicel analizde tercih edilmektedir.
 Bunun dezavantajıda, yanıcı ve yakıcı gaz ön karıştırma odasında yandığında
patlamalar oluşabilmektedir.

65
Şekil 3.47. Ön karıştırmalı yakıcılar

Elektrotermal Atomlaştırıcılar:

 Elektrotermal atomlaştırıcı, gaz olarak serbest metal atomlarını oluşturabilmek


için elektrik ile ısıtılmış olan metal şeritler, grafit çubuklar, grafit tüpler ve metal
bobinlerdir.
 Sıkça kullanılmakta olan elektrotermal atomlaştırıcılar, direnç ile ısıtılmış
grafit tüplerdir. Bu çeşit atomlaştırıcılarda grafit fırınlı AAS şeklinde isimlendirilirler
 Bu fırınlardaki örneklerin atomik çeşitlerinin fırın duvarına difüzlenişini
engellemek için genelde pirolitik grafitle kaplanmaktadır.
 Pirolitik grafit, karbonun inert atmosferde ısıtılması ile hazırlanmaktadır.
Bunun yanı sıra fırın oksidasyonuna karşı Ar veya N2 ile korunmaktadır.

Şekil 3.48. Grafit Tüp

66
Elektrotermal atomlaştırıcılar, küçük numune hacminde, alışık olmayan çok fazla
duyarlılık avantajı sergilemektedir. Tipik olarak, 0,5 ve 10 μL’lik numune hacmini
kullanılmaktadır.

 Alevsiz metotların bağıl kesinlikleri, %5 - %10 aralığında olup plazma ve alev


atomlaşmasında beklenen % 1 ya da daha iyi kesinlikten daha kötüdür.
 Ayrıca, fırın yöntemi yavaş olup, element başına tipik olarak birkaç dakika
gerekmektedir.
 Son dezavantajları ise, düşük analitik aralık olup, üst sınır, alt sınırın yüz
katından daha düşüktür.
 Neticede, elektrotermal atomlaştırıcılar, plazma ya da alev atomlaştırıcıların
gözlenebilme sınırları yetersiz olduğu için uygulanmaktadır.
 AAS’de analizlerin başarıları atomlaştırmanın etkisine bağlı olduğu için
düzenekteki en elzem bileşenide atomlaştırıcıdır (Tokman, 2007).
Elektrotermal atomlaştırıcıya örnek çözeltileri küçücük bir yuvadan enjekte edilir ve
uygulanmakta olan ısıtma programlarıyla örneğin atomlaşması sağlanmaktadır.

Isıtma Programı

1- Kurutma Basamağı: Kurutma basamağı ilk basamakta çözücü


buharlaştırılmaktadır. Bunun içinde fırın 30 s süre ile çözücünün kaynama noktasının
üzerinde bir sıcaklıkta tutulmaktadır. Sulu çözeltilerde bu değer çoğunlukla 110 °C
şeklinde seçilmektedir.
2- Külleme Basamağı: Bu basamakta, çözeltilerdeki bütün uçucu bileşen ve organik
maddeler buharlaştırılmaktadır. Uçuculukları yüksek olan elementin analizlerinde bu
basamak elzemdir. Zira sıcaklığın yükseltilmesi, ilgili elementin de atomlaşma
öncesindeki alandan uzaklaşmasına sebep olur. Örnek çözeltinin özelliğine göre bu
sıcaklık 350 - 1200 °C aralığında seçilmekte olup, fırın 45 s süre ile bu değerde
tutulmaktadır.
3- Atomlaşma Basamağı: Bu basamakta ise fırın ilgili elementin gaz halindeki
atomunun elde edilmiş olduğu sıcaklıkta ısıtılmaktadır. Analizleri yapılan elementlere
göre, fırın bu basamakta 5 s süreyle 2000-3000 °C aralığında değerde tutulmaktadır.

67
Örnekte bulunan elementin absorpladığı ışık bu basamakta ölçülmektedir. Sinyaller
genelde bir yazıcı kullanılmak suretiyle alınmakta olup, görülencek olan sinyal pik
düzeyindedir. Kolay atomlaşan elementler için çok az sıcaklık kullanmak ve
atomlaşma zamanı şeklinde de mümkün olan en kısa süreyi seçmek grafit tüplerin
ömürleri bakımından önem taşımaktadır.
4- Temizleme Basamağı: Bu son basamakta, sıcaklık maksimum değerlerine
çıkarılmak suretiyle grafit fırındaki bütün artıkların uzaklaştırılması sağlanmaktadır.
Işık yolunda bulunan atom derişimlerini yükseltmek maksadıyla atomlaşma
basamağındaki fırının ısıtma sürati mümkün olduğunca fazla olması gerekmektedir.
Özellikle grafit fırın atomlaştırıcılarında zemin absorpsiyonu ve örnek çözeltinin
olduğu ortamın (matriks) etkilerinden gelen engellemeler AAS’den fazla karşılaşılan
problemlerdedir. Bunun sebebi, atomlaşmanın başlamış olduğu anda fırın sıcaklığının
sabit değerlere ulaşamamış oluşu ve fırının orta noktasıyla uçları arasında olan sıcaklık
farkıdır. Bu problemin önüne geçilmesi için, analiz elementlerinin sabit sıcaklıklarda
atomlaştırılması tavsiye edilmektedir. Yüksek ısıtma hızı olan grafit fırınlarının
kullanımıyla sabit atomlaşma sağlanabilmektedir. Modern AAS’lerde 1000 °C/s' lik
ısıtma hızı sağlayan güç kaynağı kullanılabilmektedir.

Monokromatörler

 Spektroskopik metotların genelinde aletin üstünlükleri monokromatörün


ayırıcılıklarına bağlı olduğu halde, AAS için bu o kadar önem arz etmemektedir.
 AAS kullanılan monokromatörde ayırıcılık ve ışın miktarındaki ilişkiler
dikkate alınmalıdır. AAS’nin elementi ayırma ve spektral engelleme kabiliyeti
monokromatöre bağlı olmayıp oyuk katot lambalarının yaymış olduğu emisyon
hattının ve tayin elementlerinin absorpsiyon hattının genişliklerine bağlı olmaktadır.
 Monokromatörün temel görevi tayin elementlerinin rezonans hatlarını, oyuk
katot lambalarının yaymış olduğu diğer hatlardan ayırmaktır.
 Monokromatörler, iki yarık (bir giriş ve çıkış), bir dalga boylarına ayırma
bileşenleri (hemen hemen daima şebeke) ve yardımcı optik bileşenlerinden
oluşmaktadır.
 Giriş ve çıkış yarıkları, ışın kaynaklarından çıkıp monokromatöre giren ve
dedektör üzerine düşen ışın düzeylerini kontrol etmektedir.

68
 Geniş giriş yarıkları kullanıldığında ışın enerjilerinin büyük bir bölümü
dedektörlere ulaşmaktadır. Bu durumdaki gürültü, sinyale göre küçüldüğü için sinyal
kararlı ve kesin olduğundan düşük derişimler ölçülebilmektedir.

Dedektörler

 AAS’de ışın sinyallerinin elektrik sinyallerine dönüşümü için fotoçoğaltıcılar


kullanılmaktadır.
 Fotoçoğaltıcılar, ışığa duyarlı anot ve katot oluşan akımlarıı yükselten dinot
olarak adlandırılan katottan daha olumlu gerilimde elektrotlardan oluşmaktadır.
 Katot antimon, bizmut ya da gümüşlü alkali metal karışımı gibi rahatlıkla
iyonlaşan bir malzeme ile kaplanmıştır.
 Bir fotoçoğaltıcıdaki hassasiyet, katodun kaplama maddesine bağlı olmaktadır.
 Bu dedektörde, katot yüzeylerine çarpan ışın aracılığıyla koparılmış olan bir
foto elektron birinci dinota doğru çekilir ve gerilim farkıyla orantılı bir kinetik
enerjiyle dinot üzerine çarpar.
 Bunun neticesinde birinci anot üzerinden çok sayıda ikincil elektronlar
fırlatılmakta olup, bu işlem diğer dinotlarda benzer biçimde tekrarlanmak suretiyle
devam etmektedir.
 Neticede elektronlar çoğaltılmak suretiyle akım kuvvetlendirilir.
 Bu kuvvetlendirme elektrotlar arasındaki gerilimlere bağlı olmaktadır.
Kuvvetlendirme (veya kazanç) anotlar (dinotlar) arası voltajla üstel olarak artar
(Tokman, 2007).

Şekil 3.49. Dedektör

69
Atomik Spektrum Hat Genişlemesi

 Atomik absorbsiyon hatları monokromatik olmayıp, belli bir hat genişliği


bulunmaktadır.
 Atomik hatların genişliği atomik spektroskopide çok önemlidir. Dar çizgiler
oldukça tercih edilmektedir. Çünkü dar çizgiler spektrumların örtüşmesinden ileri
gelen girişim olasılığını azaltır.
 Atomik absorbsiyon hatlarının genişlemesinde etkili olan unsurlar şunlardır:
1-) Tabii hat genişlemesi
2-) Doppler genişlemesi
3-) Basınç genişlemesi

Tabii hat genişlemesi:

 Kuantum mekaniğinden bilindiği gibi bir atomun enerji düzeyleri belli bir
düzeyde olmayıp E1-E2 geçişine ait enerji düzeyleri ΔE1 ve ΔE2 gibi enerji genişliği
bulunmaktadır. Bu durumda uyarılma neticesinde bir tek enerji yerine iki enerji
terimindeki belirsizliklerin toplamı ( ΔE1 + ΔE2) mertebesinde hat genişlemesi söz
konusudur.

Doppler genişlemesi:

 Doppler genişlemesi atomların ısısal hareketinden kaynaklanmaktadır.


 Absorbsiyon frekansları, absorblama yapan atomun ışın kaynağına göre olan
hareketine bağlıdır.
 Eğer hareket kaynaklara doğru ise absorbsiyon frekansı düşer, aksi yönde ise
artmaktadır.
 Kaynağa göre hızı olmayan atomlar ise doppler genişlemesinden
etkilenmemektedirler ve bunların absorbsiyon hat genişlikleribiğer bir genişletici etken
yoksa tabii hat genişliği kadardır.

70
Basınç genişlemesi:

 Absorbsiyon hattının genişleme sebeplerinden biri de absorbsiyon yapan


atomların ortamdaki yabancı gaz atomu ya da molekülleri ile çarpışmasıdır. Bu
çarpışma neticesinde absorbsiyon hattı genişler hat maksimuma kayarak, hat
profillerinin simetrisi bozulmaktadır.
 Basınç genişlemesi yabancı gazın molekül ağırlığına absorblama yapan atomun
ağırlığına ve ortamın sıcaklığına bağlıdır.
 Deneysel olarak yabancı gazın basıncı arttıkça, hat genişlemesinin, hat
maksimumundaki kaymanın ve hat profilinin asimetrisinin arttığı gözlenmiştir
(Tokman, 2007).

Atomik Absorbsiyon Spektroskopisinde Görülen Girişimler

 ASS’de nicel tayinler referans maddeyle karşılaştırma biçiminde yapıldığı için,


örneğin referans maddelerine nazaran herhangi bir davranışı girişime sebep olacaktır.
 Bir analitin sinyalindeki sistematik bir sapmaya, dolayısıyla neticelerin hatalı
olmasına sebep neden olan etkiye girişim adı verilir.
 Girişimler pozitif ya da negatif hataya sebep olabilir.
 Girişimler kaynağına göre fiziksel, kimyasal, iyonlaşma, zemin ve spektral
girişimler şeklinde sınıflandırılabilmektedir.
 Kimyasal ve Fiziksel girişimler temel durumdaki atom sayılarını etkilerken,
zemin ve spektral girişimler doğrudan sinyale etki eder.

Kimyasal Girişimler:

 Atomlaştırıcılarda oluşan kimyasal reaksiyonların sonucudur.


 Kimyasal girişimler, elementlerin nicel şekilde atomlaşmasını engelleyen her
hangi bir bileşik oluşumları şeklinde tanımlanmaktadır.
 Bir numunedeki tayini yapılmakta olan element haricinde kalanlara matriks adı
verilmektedir.

71
 Matriks içerisindeki bazı grup ya da elementler tayini yapılacak elementlerin
atomlaşma sıcaklığında grup ve atomlar halinde bulunmaktadırlar. Bunlardan birisinin
atomları ya da grupları tayinleri yapılacak elementlerin atomları ile reaksiyona girerek
yeni bir madde oluştururlar.
 Ortaya çıkan bu madde çalışma ortamında bulunan sıcaklık düzeyinden
oldukça yüksek sıcaklıkta atomuna ayrıldığı için, tayini yapılacak olan madde daha
düşük derişimde bulunmaktadır.
 Kimyasal girişimin görülmesinin iki sebebi vardır;
 Ya zor eriyen ya da buharlaşabilen tuz oluşur ve oluşan moleküllerde tam
anlamıyla ayrışamamaktadır.
 Ya da serbest atomlar ortamdaki diğer atom ya da radikaller ile tepkimeye girip
absorpsiyon için uygunluğunu kaybedebilmektedirler.
 Pek çok kimyasal girişim alev sıcaklıklarının artırılması ya da kimyasal
çevrenin değiştirilmesiyle engellenebilmektedir.
Eğer ki bu metotlar pratik olmaz ise aşağıda belirtilen metotlar uygulanabilmaktedir:
1. Girişim yapan iyon standart çözeltiye eklenmektedir. Yani örnek matriksi ve
standart çözeltileri birbirlerine benzetilmektedir.
2. Girişimleri yapan anyon örnek çözeltisine aşırı eklenen bir başka katyonla
bağlanır.
3. Tayini yapılacak element ayırma metodu uygulanarak numune ortamından
ayrılmaktadır.
4. Standart ekleme yöntemi uygulanır.

Alevsiz atomlaştırıcıda indirgen ve inert bir ortam bulunduğu için alevin özellikleri
nedeniyle oluşan bazı kimyasal girişimler görülmemektedir.

Analizi yapılan elementlerin yüksek ayrışma sıcaklığına dayanıklı ancak atomlaşma


sıcaklıklarında hızla ve nicel şekilde ayrışan bir bileşik oluşturulması girişimleri
önemli ölçüde giderir.

72
Fiziksel Girişimler:

 Fiziksel girişimler çözeltilerin viskozite, yüzey gerilimleri ve özgül ağırlıkları


gibi fiziksel özelliklerinin örnek ve standart çözeltilerde değişik olmasından ortaya
çıkar.
 Zira bu özellikler sisleşme verimlerini etkilemektedir.
 Örneğin bir çözeltinin viskozitesi, yüksek ölçüde tuz eklenmesiyle yükselirse,
daha az örnek emilerek damlacıklar artar, aleve ulaşmış olan örnek miktarları düşer.
 Fiziksel girişimler, örnek ve standart çözeltilerin fiziksel özelliği birbirlerine
benzetilmesi ile giderilmektedir.
 Bu ya örneğin seyreltilmesi veya standart çözeltinin aynı matrikste
hazırlanması ile sağlanabilmektedir.
 Standart ekleme metodu bu girişimleri ortadan kaldırmanın en iyi yollarından
birisidir.

İyonlaşma Girişimi:

 Atomlaştırıcılardaki elementler sıcaklıklara bağlı şekilde iyonlaşmaktadır.


 İyonlaşmanın neticesinde temel düzeydeki atom sayıları düşeceği için ve
iyonların spektral hattı atomların spektral hatlarıyla aynı dalga boyunda olmadığı için
iyonlaşma, ölçülmesi gerekli olan absorbansdan daha az değerin sağlanmasına sebep
olur.
 İyonlaşma genelde atomlaştırıcı sıcaklıklarının fazla olduğu durumda
gerçekleşmektedir.
 Özellikle IA ve IIA grubundaki elementler çok küçük iyonlaşma enerjisine
sahip olup, atomlaştırıcı sıcaklıklarında iyonlaşmaktadırlar.
 Atomlaştırıcı sıcaklıklarının azaltılmasıyla iyonlaşma bir ölçüde önlenebilir.
 Alevli atomlaştırıcıda, propan-hava alevi kullanılmak suretiyle iyonlaşmanın
analize etkileri düşürülebillir.
 Atomlaştırıcı sıcaklıklarının azaltılması, pek çok elementin tam olarak
atomlaşmasını da önleyebileceğinden kesin çözüm olmamaktadır.
 İyonlaşma engelleme oranının düşürülebilmesi için kullanılmakta olan bir
diğer metotda, standart ve örnek çözeltisine, iyonlaşma enerjisi küçük bir başka

73
elementin eklenmesidir.
 Ortama 500–5000 mg/mL derişimlerinde, rahatlıkla iyonlaşan sodyum, lityum
ya da potasyum eklenmesi ile analizleri yapılan metale ait,
M ↔M+ + e dengesi, eklenen bu alkali metalinin iyonlaşması neticesinde oluşan
elektron fazlalığı sebebiyle sola kaydırılır ve analizleri yapılan metallerin iyonlaşması
önemli ölçüde önlenir.

Spektral Girişimler:

 Spektral girişim tayin element hatlarının bir başka elementin hattıyla


çakışmasıdır.
 Zemin girişimi, dalga boylarına bağlı olmadan geniş bir band olarak ortaya
çıkar ve tayini yapılan maddelerin konsantrasyonlarının fazla olmasına sebep olur.
 Standart ilaveler yapılmakla bu çeşit girişimlerin önüne geçilememektedir.
 İki nedenden ötürü spektral girişim görülebilmektedir.
 Bunlardan ilki çok elementli oyuk katot lambaları kullanıldığı zaman uygun
yarık genişliğinde çalışılmamış ise birden fazla elementin absorbsiyonunun aynı
anda dedektörlere ulaşmasından kaynaklanmaktadır. Bu durumda beklenenden çok
sinyal gözlenmektedir.
 İkinci neden ise analiz elementleri absorpsiyonunun örnekteki bir başka
elementin hattıyla çakışmasıdır.

Zemin Girişimi:

 Atomik absorpsiyon analizindeki hata kaynağından biriside, ölçümü yapılan


dalga boylarında, atomlaşma ortamındaki radikal ve moleküllerin absorpsiyon
yapması ve küçük parçacığın ışığı saçmasıdır.
 Işık saçılması, alevlerde yanmanın tam olmayışı ya da buharlaşmadan kaynaklı
olabilmektedir. Elektrotermal atomlaştırıcılarda ise örneğin enjekte edilen
atomlaştırıcının orta bölümündeki sıcağın artışı neticesinde oluşan tanecikler ya da
duman sebebiyle oluşur.
 Zemin girişimleri şeklinde isimlendirilen bu girişimlerin neticesinde
absorpsiyonda olumlu sapma görülür.

74
 Bu zemin absorpsiyon etkisi absorbans okumasında gerçek dışı artışa sebep
olarak yanlış analize yol açarlar.
Zemin girişiminin düzeltilmesinde kullanılan metotlar;
1. Çift hat yöntemi
2. Sürekli ışın kaynağı kullanılması yöntemi
3. Zeeman yöntemi
4. Smith – Hieftje yöntemidir.

Zemin Düzeltme Teknikleri

 Zemin girişiminin giderilmesi maksadıyla kullanılan yöntemlerin hepsinde iki


ölçüm yapılmaktadır;
 İlk ölçüm, analit dalga boyunda gerçekleştirilerek analit ve zemin absorbansları
toplamı ölçülür.

 İkinci ölçümde analit dalgaboylarının yakınında, sadece zemin ölçümleri


yapılır. İki ölçüm arasında olan fark, zemin girişimleri düzeltilmiş analit absorbansı
olur.

Çift Hat Yönetimi:

 Birinci ölçüm OKL’dan gelen analit hatlarında yapılmaktadır. İkinci ölçüm


analit hattına mümkün olduğunca yakın, ancak analitin absorpsiyon yapmadığı ikinci
bir hat (referans hattı) ile yapılmaktadır.
 Referans hattı lambanın dolgu gazı ya da kapsadığı safsızlığın bir hattı
olabilmektedir. Pratikçe, analit dalgaboylarından, 0.2–0.5 nm değişikdalgaboyları
ayarlanarak ikinci ölçüm yapılmaktadır.

Sürekli Işın Kaynağı Yönetimi:

 Bu yöntemde iki lamba kullanılmaktadır. Birinci lamba OKL olup, analit dalga
boyundaki analite ve zemine ait toplam absorbans ölçümlerinde kullanılmaktadır.
 İkinci lamba, devamlı ışın kaynağı olan döteryum lambasıdır. Bununla sadece
zemin absorbansı ölçülmektedir.

75
 Ölçümler otomatik şekilde arka arkaya yapılır ve elektronik biçimde fark
alınmak suretiyle, analite ait düzeltilen absorbans sağlanır.

Şekil 3.50. Sürekli Işın Kaynağı Yöntemi

Zeeman Yönetimi:

 Zeeman yöntemi, manyetik bir alan uygulanmasıyla atomik enerji seviyesinin


yarılması olayıdır.
 Bir atomik spektral hattın kuvvetli manyetik alan etkisinde birbirlerinden
düşük değişik dalga boyunda bileşenlere ayrılması zeeman etkisidir.
 Manyetik alanın etkisinde olan analite ait hatlar 3 bileşene ayrılmaktadır.
 Birinci bileşen π-hattı, manyetik alansız analit hattı ile aynı dalga boyundadır.
 İkinci bileşenler σ+ ve σ- bileşenleri olup π’nin iki yanında simetrik(π’den
~0.01 mm farklı) olarak yeralır.
 π ve σ bileşeninin polarizasyon düzlemi değişik olup, birbirlerine dik
olmaktadırlar.
 OKL’nın önüne bir döner kutuplaştırıcı yerleştirildiğinde, belli periyotlardaki
atomlaştırıcıya polarizasyon düzlemi dik olan ışınlar arka arkaya gönderilmektedir.

 Bu durumda gelen ışınlar sıra ile, bir π bileşeni, bir σ bileşeniyle etkileşerek
absorbans verir.
 π bileşeniyle etkileşimle analit ve zemin absorbansları toplamı,
 σ bileşeni ile etkileşimi neticesinde sadece zemin absorbansı ölçülür ve iki
ölçüm farkı, düzeltilmiş absorbanstır.

76
Şekil 3.51. Zeeman Etkisini Kullanan Bir Elektrotermal Atomik Absorbsiyon Cihazı

Smith-Hieftje Yöntemi:

 OKL lambası normal akımda çalıştığında, ilgilenen dalgaboyunda tek bir pik
verir. Eğer akım yükseltilirse (aşırı) pik yayılır ve ikiye ayrılır.
 Normal akımlarda analit absorbansı ve zemin absorbansı toplam şekilde
ölçülmektedir.
 Yüksek akımda sadece zemin absorbansı ölçülmektedir.
 Aradaki fark düzeltilen, analit absorbansıdır. Bu yöntem akım modülasyonu
olarak da bilinmektedir (Ercan, 2008).

Atomik Absorpsiyon Spektrometresi ile Analiz Yöntemleri:

 Çeşitli örneklerde eser düzeyindeki metallerin AAS ile tayinleri, 1950’lerden


beri seçicilikleri, kolaylığı ve basitliğinden ötürü en çok kullanılan yöntemlerden
birisidir.
 AAS biyolojik, jeolojik, metalurjik, çimento, cam, yağ, farmakolojik ve atmos
ferik örneklerdeki eser metal analizinde sıkça kullanılabilmektedir.
 Periyodik tablonun IVA, VA ve VIA gruplarındaki elementlerin oluşturmuş
olduğu uçucu hidrürlerden faydalanılarak bu elementlerin AAS yöntemiyle analizi
yapılabilmektedir.
 AAS'de elementlerin kantitatif analizleri için, kalibrasyon eğrisi ve standart
ekleme yöntemi kullanılmaktadır.

77
Kalibrasyon Eğrisi Yöntemi:

 AAS'de kantitatif analizler Lambert-Beer yasasına dayalı yapılmaktadır.


 Absorplanan ışın miktarları ya da absorbans, derişim ve atomlaştırıcıda aldığı
yol ile orantılı olmaktadır.
 Derişimleri bilinen standart çözeltinin ölçülen absorbans değeri, derişimine
karşı grafiğe geçirilip uygun bir kalibrasyon eğrisi sağlanabilir.
Sonrasında örneğin absorbansı ölçülür ve grafik yardımı ile analizi yapılan
elementlerin derişimleri bulunmaktadır.

Standart Ekleme Yöntemi:

 Örneğin bulunduğu yapıdan (matriksten) kaynaklı kimyasal ve fiziksel girişim


ler neticeleri etkileyebilir.
 Örneğin yapısının tam olarak bilinemediği hallerde standart ekleme yöntemleri
kullanılmaktadır.
 Bunun için örnek en az üç bölüme ayrılmaktadır.
 Birinci kısım belirli bir hacime kadar saf suyla tamamlanmaktadır.
 İkinci ve üçüncü kısımlara artan miktarda standart çözeltilerden eklenerek
hacmi ilk kısımla aynı değere kadar saf suyla tamamlanmaktadır.
 Her çözeltinin absorbansı ölçülür ve eklenen element derişimine karşı okunan
absorbans değeri grafiğe geçirilir.
 Kalibrasyon doğrusunun yatay ekseni kestiği noktanın negatif işaretlisi
çözeltideki bilinmeyenin derişimini verir (http://www.megep.meb.gov.tr).

3.2.4. Yapılan Atışlar

Atış yapılan ateşli silahın özellikleri

Atışlar, Yavuz 16 Compact Marka T6368-07 B11193 seri numaralı 9x19mm


(Parabellum tipi) fişek atan, yarı otomatik tabanca kullanılarak yapılmıştır. Tabanca
Şekil 3.52’de gösterilmiştir. Söz konusu tabancanın teknik özellikleri Çizelge 3.1.’de
gösterilmiştir.

78
Şekil 3.52. Atışlarda kullanılan silah (Yavuz 16 Compact Marka)

Çizelge 3.2. Yavuz 16 Compact Marka Tabancanın Teknik Özellikleri

Yavuz 16 Compact Marka Tabancanın Teknik Özellikleri


Çap 9*19 mm
Namlu Çıkış Hızı 363m/s
Namlu Uzunluğu 145 mm (±5 mm)
Tabanca Uzunluğu 200.5mm
Tabanca Ağırlığı 874 g(±5 gram)
Şarjör Kapasitesi 15
Etkili Menzil 90 m (±10m)
Üretim Yılı 2005
Yiv ve Set Sayısı 6-6
Mekanizma Çift Hareketli
Ateşleme Türü Yarı Otomatik

Atış Yapılan Fişeğin Özellikleri Ve Atış Sayısı

Atışlarda MKEK yapımı 9x19mm (Parabellum tipi ) tipi fişekler kullanılmıştır. 1’li,
3’lü ve 5’li setler halinde ve 3 er kez tekrarlanabilirlik atışları yapılmıştır. Bu işlemler
iki ayrı bölüm olarak yaptığımız çalışmalarımız için ayrı ayrı yapılmıştır. Her bir
çalışmamız için 27 adet, toplamda ise 54 adet fişek kullanılarak atışlar
tamamlanmıştır.

79
Temizlik prosedürü

Atışlara başlamadan önce atış yapılacak elin iç ve dış yüzeyi, sıvı sabun ve sıcak
kullanılarak yıkanmıştır. Eller peçete yardımıyla kurulanmıştır. Silah üzerine %2’lik
HNOз çözeltisi püskürtülerek ıslak mendil yardımıyla temizlendikten sonra
kurulanmıştır. Her atışın akabinde svap alındıktan sonra temizlik prosedürü
uygulanarak eller ve silah temizlenmiştir. Her atış sonrası ellerden svap alınma
işleminden önce eldiven değiştirilmiştir.

Atışın Şekli Ve Periyodu

Atışlar 5 saniye aralıklarla (3 ve 5 fişek kullanılarak yapılan atışlar esnasında)


yapılmıştır. Tekrarlanabilirlik atışları da dahil olmak üzere tüm atışlar sağ el
vasıtasıyla yapılmıştır. Kontaminasyonun olmaması ve atış artıkları miktarında kayıp
yaşanmaması için, atış yapan kişinin elleri hiçbir nesne ile temas ettirilmemiştir. Atış
yapıldıktan 5 dakika sonra flaster bant kullanılarak ellerden svaplar alınmıştır. Svaplar
alındıktan sonra temizlik prosedürü uygulanmış olup atış artıklarının askıda kalma
süreleride göz önünde bulundurularak 15 dk sonra yeni atışlara geçilmiştir. Her atış
için yukarıda işlemler tekrarlanmıştır.

Atış Artıklarını Toplama Yöntemi Ve Dikkat Edilmesi Gereken Kurallar

Yapılan atışlar sonrası, ASAA Olay yeri inceleme birimlerinin kullandığı svap alma
seti kullanılarak toplanmıştır. Söz konusu svap alma seti içerisinde 5 adet flaster bant,
5 adet kapaklı plastik svap alma kutusu ve 5 adet etiket bulunmaktadır. Buna ek
olarak her atıştan önce atıcının ellerinden kontrol numunesi adıyla svap alınmıştır.
Böylelikle atış öncesinde ellerin temiz olduğu tespit edilerek kontaminasyon riski
ortadan kaldırılmıştır. Söz konusu svap alma setinde bulunan malzemelerin özellikleri
ve dikkat edilmesi gereken hususlar aşağıda belirtilmiştir.

Flaster Bant: 5x5 cm ebatlarında, yüzeylerinden bir tarafı beyaz renkli bez, diğer
tarafı ise yapışkan özelliktedir. Yapışkan bantlar kapaklı plastik svap kutuları içerisine,
yapışkan yüzeyler dışta olacak şekilde, birbirine yapışmamasına dikkate edilerek ve

80
katlanmadan, dikey olacak şekilde yerleştirilmiştir. Kişinin ellerinden svap alınırken
her bir el için ayrı ayrı yapıştırıp kaldırma işlemi (Söz konusu bandın yapışkanlığı
bitene kadar) tekrarlanmaktadır. Yapışkan yüzey birbirine gelecek şekilde kıvrılarak
(iki çapraz köşede yaklaşık 1 cm’lik bölümde yapışkan yüzey birbirine gelecek
şekilde) tutma yeri hazırlandıktan sonra svap alma işlemine başlanmıştır.

Plastik Svap Kutusu: Flaster bantlarla toplanan ASAA, kapaklı plastik svap
kutularına konulmuştur. Svap kutularının üzerine, hangi el kullanılarak atış yapıldığı
ve atış sayısı ile elin neresinden svap alındığı yazılmıştır.

Etiket: Atışlar yapılmadan önce boş, kontrol numunesi, sol el iç, sol el dış, sağ el iç ve
sağ el dış şeklinde etiketler hazırlanmıştır. Söz konusu etiketler üzerine yapılan atış
sayıları ve numune alma yöntemleri yazılmıştır.

Eldiven: Kontaminasyonu önlemek maksadıyla tıbbi eldivenler kullanılmıştır. Atış


sonrasında atıcının ellerinden svap alma işlemleri esnasında, svap alınan her bölge için
ayrı ayrı olacak şekilde eldivenler değiştirilerek svap alma işlemleri tamamlanmıştır.

3.2.5. Atış Artıklarının ET-AAS Cihazı İle Analizi

ASAA örneklerinin hazırlanması

 En iyi atış artığı toplama yönteminin nitrik asitle svaplama olduğu ve


antimonu %60-70 arasında çözebildiği belirtilmiştir (Koons, 1993). Bu nedenle her iki
çalışmamızda da svap numunesi içerisinde bulunan antimonu çözmek için Nitrik Asit
kullanılmıştır.
 Birinci çalışmamızda; 1 adet fişek, 3 adet fişek ve 5 adet fişek kullanılarak ayrı
ayrı olarak 3 defa olmak üzere toplamda 27 adet fişek kullanılarak atışlar yapılmıştır.
Atış öncesinde atış yapacak kişinin ellerinden kontrol numunesi olarak
adlandırdığımız svabı alınmıştır. Atış sonrasında atış yapan kişinin ellerinden sol iç,
sol dış, sağ iç sağ dış şeklinde ve 1 adedi boş olmak üzere, kontrol svabı ile birlikte
toplam 6 adet svap alınmıştır. Her atış 3 defa tekrarlanarak 3 farklı sayıda fişek
kullanılarak atışlar yapıldığı için toplamda 54 adet svap, atışlar sonrasında alınarak

81
svap kutularına etiketlenerek konulmuştur. Ayrıca svap kutuları numaralandırılarak
analiz için liste hazırlanmıştır. Svap kutuları tezgah üzerine dizilerek, kapakları
açılmıştır. Her bir kutu svap kutusu içine tek kullanımlık tahta çubuk konulmuştur.
Svap kutusu içindeki svap, tahta çubuk yardımıyla kutunun dibinde kalabilmesi için
bastırılarak, üzerine 5 ml % 8 (v/v)’lik HNOз ilâve edilmiştir. Svabın çözelti içinde
kalması için tekrar tahta çubuk yardımıyla bastırılmıştır. İşlemin sonunda tahta
çubuklar atılarak svap kutusunun kapağı kapatılmıştır. Bu işlem diğer svap numuneleri
için de aynı şekilde tekrarlanmıştır. Bir tepsiye alınan svap kutuları çalkalayıcıda, oda
sıcaklığında 30 dakika süreyle 200 rpm (devir/dakika) hızda çalkalanmıştır. Çalkalama
işlemi sonunda svap çözeltileri 2 ml’lik AAS oto örnekleyici viallerine dolmaya yakın
olacak miktarda aktarılmıştır. Söz konusu vialler tambur olarak adlandırılan oto
örnekleyici bölmesindeki yerine konulmuştur.
 İkinci çalışmamızda; 1 adet fişek, 3 adet fişek ve 5 adet fişek kullanılarak ayrı
ayrı olarak 3 defa olmak üzere toplamda 27 adet fişek kullanılarak atışlar yapılmıştır.
Atış öncesinde atış yapacak kişinin ellerinden kontrol numunesi olarak
adlandırdığımız svabı alınmıştır. Atış sonrasında atış yapan kişinin ellerin den sol iç,
sol dış, sağ iç sağ dış şeklinde ve 1 adedi boş olmak üzere, kontrol svabı ile birlikte
toplam 6 adet svap alınmıştır. Her atış 3 defa tekrarlanarak 3 farklı sayıda fişek
kullanılarak atışlar yapıldığı için toplamda 54 adet svap, atışlar sonrasında alınarak
svap kutularına etiketlenerek konulmuştur. Ayrıca svap kutuları numaralandırılarak
analiz için liste hazırlanırmıştır. Svap kutuları tezgah üzerine dizilerek, kapakları
açılmıştır. Her bir kutu svap kutusu içine tek kullanımlık tahta çubuk konulmuştur.
Svap kutusu içindeki svap, tahta çubuk yardımıyla kutunun dibinde kalabilmesi için
bastırılırak, ilk olarak Organik Atış Artıklarının transfer edilmesi amacıyla (tezimizin
temelini oluşturan) svap kutularına 4 ml Metanol eklenmiştir. Svabın çözelti içinde
kalması için tekrar tahta çubuk yardımıyla bastırılmıştır. İşlemin sonunda tahta
çubuklar atılırak svap kutusunun kapağı kapatılmıştır. Bu işlem diğer svap numuneleri
için de aynı şekilde tekrarlanmıştır. Bir tepsiye alınan svap kutuları çalkalayıcıda, oda
sıcaklığında 30 dakika süreyle 200 rpm (devir/dakika) hızda çalkalanmıştır. Daha
sonra 1000 mikrolitrelik pipet kullanılarak svap çözeltisinden 1 mililitre numune
alınarak kapaklı cam şişeye konulmuştur (İstenilmesi durumunda kişinin ellerinden
aseton, metanol gibi kimyasallar kullanılarak pamuk vb. yardımıyla alınarak svap

82
numuneleri, flaster bant ile alınan metanolde çözdüğümüz svap numunesi ile
birleştirilerek Organik Atış Artıklarının tamamı transfer edilmiş olup, LC-MSMS,
HPLC gibi sıvı kromatografisi cihazları kullanılarak analizleri yapılabilmektedir.).
İnceleme konusu 54 adet svap kutusuna aynı işlemler uygulanmıştır. Svap kutularının
kapakları açılarak 48 saat oda sıcaklığında bekletilmiş, metanolun buharlaşması
sağlanmıştır. Daha sonra birinci çalışmamızda olduğu şekilde svaplar kutuları tezgah
üzerine tekrar dizilirek, her bir kutu svap kutusu içine tek kullanımlık tahta çubuk
konulmuştur. Svap kutusu içindeki svap, tahta çubuk yardımıyla kutunun dibinde
kalabilmesi için bastırılırak, üzerine 5 ml % 8 (v/v)’lik HNOз ilâve edilimiştir. Svabın
çözelti içinde kalması için tekrar tahta çubuk yardımıyla bastırılmıştır. İşlemin
sonunda tahta çubuklar atılarak svap kutusunun kapağı kapatılmıştır. Bu işlem diğer
svap numuneleri için de aynı şekilde tekrarlanmıştır. Bir tepsiye alınan svap kutuları
çalkalayıcıda, oda sıcaklığında 30 dakika süreyle 200 rpm (devir/dakika) hızda
çalkalanmıştır. Çalkalama işlemi sonunda svap çözeltileri 2 ml’lik AAS oto
örnekleyici viallerine dolmaya yakın olacak miktarda aktarılmıştır. Söz konusu vialler
tambur olarak adlandırılan oto örnekleyici bölmesindeki yerine konulmuştur.

3.2.6. Metot Bilgileri

ET-AAS cihazında İnorganik Atış Artıklarından Antimon elementinin analizi için


kullanılan metot parametreleri aşağıdaki çizelgelerde gösterilmiştir.

Çizelge 3.3. Antimon elementinin analizinde kullanılan metot parametreleri 1

Element Sb
Cihaz Tipi Zeeman
Derişim Birimleri g/L
Cihaz Modu Absorbans
Ölçüm Modu Pik Yüksekliği
Standart Okuma Sayısı 3
Numune Okuma Sayısı 1
Dalga Boyu 217,6 nm
Slit Aralığı 0,2 nm
Arka Zemin Düzeltmesi Var
STANDART 1 10 g/L
STANDART 2 20 g/L

83
Çizelge 3.3.Antimon elementinin analizinde kullanılan metot parametreleri 1(Devam)

STANDART 3 40 g/L
Kalibrasyon Eğrisi Lineer
Toplam Hacim 15 L
Numune Hacmi 10 L
Standart Derişimi 50,0 g/L (50 ppb)

Çizelge 3.4. Antimon elementinin analizinde kullanılan metot parametreleri 2

Basamak Sıcaklık (C°) Süre (s) Argon Gazı Okuma Sinyal Kaydı
Akış Hızı
(L/dk)

1 65 2,0 0,3 Hayır Hayır


2 95 20,0 0,3 Hayır Hayır
3 120 15,0 0,3 Hayır Hayır
4 350 10,0 0,3 Hayır Hayır
5 700 10,0 0,3 Hayır Hayır
6 700 1,0 0,3 Hayır Hayır
7 700 2,0 0,0 Hayır Hayır
8 2700 1,0 0,0 Evet Evet
9 2700 0,6 0,0 Evet Evet
10 2700 3,0 0,3 Hayır Hayır

Metot; kurutma, külleme, atomlaştırma ve temizleme olmak üzere 4 basamaktan


oluşmaktadır. Metotta görüldüğü üzere sıcaklık, çok kısa sürede artmakta ve yine çok
kısa sürede soğutulmaktadır. Soğutma için ise cihazda entegre su soğutucu
bulunmaktadır. Her numune için analiz süresi yaklaşık olarak 65 saniyedir. Yapılan
çalışmalar neticesinde, Adli Laboratuvarlarda AAS cihazı kullanılarak yapılan atış
artıkları analizlerinde Sb derişiminin 10 µg/L’lik (10ppb) derişim sınırı üzerinde
sonuçlar pozitif (atış artığı var) olarak değerlendirilmektedir.

84
3.2.7. Cihazın Özellikleri, Bakımı, Kalibrasyon Grafiğininin Oluşturulması ve
LOD-LOQ Değerlerinin Hesaplanması

Çalışmamızda kullanılan Varian marka GTA 120 AA - 280ZAAS model cihaz, grafit
fırın ve elektrotermal atomlaştırıcılı, 50 numunelik oto örnekleyicisi (autosampler)
bulunan bir cihazdır. Oyuk katot lambası olarak Sb lambası kullanılmıştır. Ayrıca
cihazda kullanılan Ar (Argon) gazı da grafit küvet içindeki numunenin atomlaşma
basamağına kadar hava bileşenlerinden korunmasını sağlamak için kullanılmaktadır.
Sb elementi için dalga boyu 231,2 nm ve slit aralığı ise 0.2 mm dir. Zemin girişimi
Zeeman Yöntemi kullanılmıştır. Cihaz bakımı ve kontrolleri, Rothery (1988)
kitabında belirtildiği şekilde gerçekleştirilmektedir.

Cihazımız kapalı durumda iken temizlik işlemleri IPA kullanılarak pamuklu çubuk
yardımıyla mercekler ve grafit tüpün yerleştiği (workhead) bölüm temizlenmiştir.
Grafit tüp temizlik işlemleri tamamlandıktan sonra yerine takılmıştır. Daha sonra
cihaz açılarak Argon gazı basıncı ve soğutucu sıcaklık derecesi kontroleri yapılarak
analiz programı oluşturulmuştur. Yapılacak analizlerin veri listesi oluşturularak
kaydedilmiştir. Cihazın, optimizasyon menüsü açılarak, rinse, align ve gain ayarları
yapılmıştır.
 Rinse işlemleri, prob (kapiler hortum) kullanılarak yapılmaktadır. Prob
programlanabilir örnek dağıtıcısının en önemli parçasıdır. Çünkü, grafit tüpe
enjeksiyon bizzat bu hortum ile yapılır. Bu yüzden programlanabilir örnek
dağıtıcısının üzerinde en yoğun çalışılan bileşenidir Probun damlatmayı yapmaması
demek; hortum ucundan akacak olan damlanın istenilen miktarda olmaması demektir.
Bu durum analiz sonuçlarının yanlış çıkmasına sebep olacaktır.
 Align işlemleri, probun örnek çözeltisinden aldığı numuneyi grafit tüp içerisine
tamamen aktarması için önem taşır. Örnek enjeksiyonu esnasında, numuneyi vialin
tam merkezinden çekerek, grafit tüpe (Probun, grafit tüpe giriş ve çıkışında tüpün
herhangi bir noktasına teması olmadan) aktarmaktadır.
 Gain ayarları, analizlerin sağlıklı olarak yapılabilmesi önem taşımaktadır. Gain
değeri bir lamba çalıştırıldığında lambadan uygulanan voltaja karşılık alınan verim
olarak değerlendirilmektedir. Bu değer ışık yolu üzerinde bir engelleme varsa

85
yükselir. Işık yolu temizlendikten sonra gerekli ayarlamalar yapılarak sorun
giderilmelidir.
Cihazımızın; Rinse, Align ve Gain ayarları yapıldıktan sonra 50 ppb lik standart Sb
çözeltisi ve %1 lük HNOз çözeltisi oto örnekleyicide ilgili yerlere yerleştirilerek
kalibrasyon işlemlerine başlanmıştır. Kalibrasyon grafiği, farklı derişimlerdeki
standart Sb çözeltilerinin absorbansları kullanılarak çizdirilmiştir. Kalibrasyon
işlemleri, Calzero (%1 lik HNOз ) ve 10- 20-40 ppb lik Sb standart çözeltileri
kullanılarak yapılmıştır. Kalibrasyon ve her bir numunenin analizi esnasında
viallerden sıvı numuneyi çeken “prob” (örnekleyiciden çözelti çeken ve grafit fırına
enjekte eden kısım) uç kısmı, oto örnekleyicinin alt kısımda bulunan asidik saf su
(yıkama çözeltisi) ile temizlenmektedir. Kalibrasyon işlemlerinde, Calzero <100
(absorbans değeri) ve korelasyon katsayısı olarak bilinen R değeri > 0,99 parametreleri
gözönünde bulundurulmuştur. Kalibrasyon esnasında Calzero (kör numune) ve
standartlar 3 defa analiz edilmiştir. Bağıl standart sapma olarak tanımlanan %RSD
değerleri, cihaz performansı ve analiz sonuçlarının tekrarlanabilirliğinin en önemli
göstergelerindendir. %RSD değerleri gözönünde bulundurularak analize devam
edilmiştir. Derişime (X Ekseni) karşılık Absorbans (Y Ekseni) değerlerine göre
oluşturulan Kalibrasyon grafiği şekil 3.53’de gösterilmiştir.

K A Lİ BRA SYO N EĞ Rİ Sİ
0,16
y = 0,0035x + 0,0003
0,14
R² = 0,9982
0,12

0,1
ABSORBANS

0,08

0,06

0,04

0,02

0
0 5 10 15 20 25 30 35 40 45
DERİŞİM PPB

Şekil 3.53. Kalibrasyon grafiği

86
Tayin sınırı olarak adlandırılan (LOD) ve Tayin miktarı miktarı olarak adlandırılan
(LOQ) değerleri; IUPAC standartlarına göre belirlenmiştir. Söz konusu IUPAC
standartlarında; LOD; ölçümün standart sapmasının kalibrasyon eğrisinin eğim değeri
bölündükten sonra üç (3) katı alınarak, LOQ ise ölçümün standart sapmasının
kalibrasyon eğrisinin eğim değeri bölündükten sonra on (10) katı alınarak
hesaplanmaktadır. Çalışmamızdaki analizler, kör (blank) numune kullanılarak
yapılmış olup, yapılan hesaplamalar neticesinde LOD: 0,4 ppb ve LOQ: 1,3 ppb
olarak belirlenmiştir. Ayrıca, IUPAC 1997 yılında yayınladığı teknik raporunda üst
limit yaklaşım yöntemlerinden birisini LOQ=3xLOD olarak sunmuştur (Mocak,
1997).

87
4. BULGULAR

Bu çalışmada, MKEK yapımı 9 mm Parabellum tipi fişekler, Yavuz 16 Compact


Marka/Model tabanca vasıtasıyla atış/ atışlar yapılarak atış yapan kişinin ellerinden
flaster bant kullanılarak svaplar alınmıştır. Svaplardan numuneler hazırlanarak ET-
AAS cihazı ile IGSR Sb elementinin nicel analizleri yapılmıştır. Söz konusu atışlar
yapılmadan önce; atışların yapıldığı yer, atış yapılış şekli, atış sayıları, atışlar arası
geçen süre ve atış yapıldıktan sonra svap almak için bekleme süreleri gibi ortak
kriterler belirlenmeştir. Söz konusu kriterler çerçevesinde atışlar yapılarak svap alma
işlemleri gerçekleştirilmiştir.

Çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, yapılan atışlar sonrası flaster
bant kullanılarak alınan svap numunelerinde IGSR Sb elementinin ET-AAS cihazı
kullanılarak analizleri yapılmıştır. Analizler sonucunda, absorbans değerlerine karşılık
gelen derişim miktarları belirlenerek kaydedilmiştir. İkinci bölümde ise birinci
bölümden farklı olarak tezimizin konusu olan OGSR atış artıkları analizleri için
svaplardan metanol kullanılarak alma numune yöntemi kullanılmıştır. OGSR atış
artıkları için numune alındıktan sonra metanol uzaklaştırılarak IGSR Sb elementi için
ET-AAS cihazı ile analizleri yapılmıştır. Analizler sonucunda absorbans değerlerine
karşılık gelen derişim miktarları belirlenerek kaydedilmiştir. Atış sayılarına karşılık
gelen her iki yöntemdeki derişim miktarları karşılaştırılarak yöntem verimlilikleri
hesaplanmıştır.

Çalışmamızın birinci bölümde 1, 3 ve 5 adet fişek kullanılarak atışlar ayrı ayrı


yapılmıştır ve 3 defa tekrarlanmıştır. Birinci çalışmamız için toplam 27 adet fişek
kullanılmıştır. Her bir atış sonuçların tekrarlanabilirliği için yukarıda belirtildiği üzere
3 defa yapılmıştır. Her atıştan önce, atıcının ellerinden flaster bant kullanılarak kontrol
svabı, atıştan sonra ise 1 adedi boş olmak üzere, sol iç, sol dış, sağ iç ve sağ dış
şeklinde 5 adet svap olmak üzere 6 adet svap alınmıştır. Tekralanabilirlik atışları
birlikte toplam 54 adet svap alınarak analizleri yapılmıştır. Her atış için, svap
numunelerinin analizleri sonucunda tespit edilen derişim miktarlarının aritmetik
ortalamaları ve standart sapmaları hesaplanmıştır.

88
Çalışmamızın birinci bölümünde, klasik yöntemle hazırlanan svap numunelerinin, ET-
AAS cihazı ile IGSR (Sb) analizleri yapılmış olup atış sayısına göre çizelgeler
oluşturulmuştur.

1 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu ellerden flaster bant kullanılarak alınan
svapların analiz sonuçları Çizelge 4.1’de gösterilmiştir.

Çizelge 4.1. 1 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonucu alınan svapların analiz
sonuçları

Svap 1. ATIŞ 2. ATIŞ 3.ATIŞ Ortalama Std Sonuç


Adı Derişim Derişim Derişim Derişim Sapma ppb
ppb ppb ppb ppb ppb
Atış
Öncesi ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Kontrol
Boş ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Sol İç 2,18 7,36 2,85 4,13 2,81 4,13±2,81
Sol Dış 1,76 1,70 1,41 1,62 0,18 1,62±0,18
Sağ İç 9,99 3,96 3,92 5,96 3,49 5,96±3,49
Sağ Dış 5,6 6,23 4,32 5,38 0,97 5,38±0,97
LOQ=1,3 ppb

3 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu ellerden flaster bant kullanılarak alınan
svapların analiz sonuçları Çizelge 4.2.’de gösterilmiştir.

Çizelge 4.2. 3 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu alınan svapların analiz
sonuçları.

Svap 1. ATIŞ 2. ATIŞ 3.ATIŞ Ortalama Std Sonuç


Adı Derişim Derişim Derişim Derişim Sapma ppb
ppb ppb ppb ppb ppb
Atış
Öncesi ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Kontrol
Boş ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Sol İç 3,68 9,36 9,77 7,60 3,40 7,60±3,40
Sol Dış 2,63 3,24 2,48 2,78 0,40 2,78±0,40
Sağ İç 2,60 11,33 7,33 7,09 4,37 7,09±4,37
Sağ Dış 11,92 2,17 6,14 7,01 4,76 7,01±4,76
LOQ=1,3 ppb

89
5 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu ellerden flaster bant kullanılarak alınan
svapların analiz sonuçları Çizelge 4.3’te gösterilmiştir.

Çizelge 4.3. 5 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu alınan svapların analiz
sonuçları

Svap 1. ATIŞ 2. ATIŞ 3.ATIŞ Ortalama Std Sonuç


Adı Derişim Derişim Derişim Derişim Sapma ppb
ppb ppb ppb ppb ppb
Atış
Öncesi ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Kontrol
Boş ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Sol İç 21,21 8,76 9,69 13,22 6,93 13,22±6,93
Sol Dış 7,65 3,38 4,31 5,11 2,25 5,11±2,25
Sağ İç 13,40 8,13 8,57 10,03 2,92 10,03±2,92
Sağ Dış 9,30 5,42 13,35 9,36 3,97 9,36±3,97
LOQ=1,3 ppb

Çalışmamızın ikinci bölümde 1, 3 ve 5 adet fişek kullanılarak atışlar ayrı ayrı


yapılmıştır ve 3 defa tekrarlanmıştır. İkinci çalışmamız için toplam 27 adet fişek
kullanılmıştır. Her bir atış sonuçların tekrarlanabilirliği için yukarıda belirtildiği üzere
3 defa yapılmıştır. Her atıştan önce atıcının ellerinden flaster bant kullanılarak kontrol
svabı, atıştan sonra ise 1 adedi boş olmak üzere, sol iç, sol dış, sağ iç ve sağ dış
şeklinde 5 adet svap olmak üzere 6 adet svap alınmıştır. Tekralanabilirlik atışları
birlikte toplam 54 adet svap alınmıştır. İkinci bölümde birinci bölümden farklı olarak
tezimizin konusu olan yukarıda belirtildiği üzere alınan svapların OGSR analizleri
için metanol kullanılarak numune alınmıştır. Daha sonra kalan metanol svaplardan
uzaklaştırıldıktan sonra çalışmamızın birinci bölümünde olduğu gibi işlemlere devam
edilerek Sb elementi için ET-AAS cihazı ile analizleri yapılmıştır. Her atış için, svap
numunelerinin analizleri sonucunda tespit edilen derişim miktarlarının aritmetik
ortalamaları ve standart sapmaları hesaplanmıştır.

Çalışmamızın ikinci bölümünde, geliştirdiğimiz yöntemle hazırlanan svap


numunelerinin, ET-AAS cihazı ile IGSR (Sb) analizleri yapılmış olup atış sayısına
göre çizelgeler oluşturulmuştur.

90
1 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu ellerden flaster bant kullanılarak alınan
svapların OGSR analizi için metanol kullanılarak numune alındıktan sonra analiz
sonuçları Çizelge 4.4’te gösterilmiştir.

Çizelge 4.4. 1 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonucu alınan svapların OGSR için
numune alındıktan sonra analiz sonuçları

Svap 1. ATIŞ 2. ATIŞ 3.ATIŞ Ortalama Std Sonuç


Adı Derişim Derişim Derişim Derişim Sapma ppb
ppb ppb ppb ppb ppb
Atış
Öncesi ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Kontrol
Boş ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Sol İç ˂LOQ ˂LOQ 3,56 --- --- 3,56
Abs.(0,012)
Sol Dış ˂LOQ 2,45 ˂LOQ --- -- 2,45
Abs (0,082)
Sağ İç ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Sağ Dış ˂LOQ 1,98 3,47 2,72 1,05 2,72±1,05
LOQ=1,3 ppb

3 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu ellerden flaster bant kullanılarak alınan
svapların OGSR analizi için metanol kullanılarak numune alındıktan sonra analiz
sonuçları Çizelge 4.5.’te gösterilmiştir.

Çizelge 4.5. 3 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonucu alınan svapların OGSR için
numune alındıktan sonra analiz sonuçları

Svap 1. ATIŞ 2. ATIŞ 3.ATIŞ Ortalama Std Sonuç


Adı Derişim Derişim Derişim Derişim Sapma ppb
ppb ppb ppb ppb ppb
Atış
Öncesi ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Kontrol
Boş ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Sol İç 1,65 ˂LOQ 6,11 3,88 3,15 3,88±3,15
Sol Dış ˂LOQ 3,94 3,68 3,81 0,18 3,81±0,18
Sağ İç 5,59 6,42 7,31 6,44 0,86 6,44±0,86
Sağ Dış 10,19 7,42 3,44 7,02 3,39 7,02±3,39
LOQ=1,3 ppb

91
5 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonucu ellerden flaster bant kullanılarak alınan
svapların OGSR analizi için metanol kullanılarak numune alındıktan sonra analiz
sonuçları Çizelge 4.6.’da gösterilmiştir.
Çizelge 4.6. 5 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonucu alınan svapların OGSR için
numune alındıktan sonra analiz sonuçları

Svap 1. ATIŞ 2. ATIŞ 3.ATIŞ Ortalama Std Sonuç


Adı Derişim Derişim Derişim Derişim Sapma ppb
ppb ppb ppb ppb ppb
Atış
Öncesi ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Kontrol
Boş ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ ˂LOQ --- ˂LOQ
Sol İç 7,66 1,42 6,60 5,23 3,34 5,23±3,34
Sol Dış 3,76 1,36 4,64 4,20 0,62 4,20±0,62
Sağ İç 9,67 5,69 10,68 8,68 2,64 8,68±2,64
Sağ Dış 5,51 3,82 15,26 8,20 6,18 8,20±6,18
LOQ=1,3 ppb

1, 3 ve 5 adet fişek kullanılarak yapılan atış ya da atışlar sonrasında, birinci


çalışmamızdaki ve ikinci çalışmamızdaki numune hazırlama yöntemlerine göre svap
numuneleri hazırlanarak ET-AAS cihazı kullanılarak analizler yapılmıştır. Yapılan
analizler sonucu tespit edilen derişim miktarlarının (ppb) atış sayısı, svabın alındığı
yere ve yönteme göre grafikler oluşturulmuştur.

1 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonrasında alınan svaplardan, her 2 yöntem
kullanılarak numune alındıktan sonra yapılan analizlerin sonuçları değerlendirilmiştir.
Geliştirtiğimiz yöntemde (ikinci çalışmada) derişim miktarlarının önemli bir kısmı
LOQ değerinden küçük olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle 1 adet fişek kullanılarak
yapılan atış sonrası alınan svapların analiz sonuçları karşılaştıran grafik
oluşturulamamıştır.

3 ve 5 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonrasında alınan svaplardan, her 2 yöntem
kullanılarak numune alındıktan sonra yapılan analizlerin sonuçları değerlendirilmiştir.
Söz konusu analiz sonuçlarına göre, ayrı ayrı oluşturulan grafikler aşağıda
sunulmuştur.

92
8
7,16 7,09 7,02
7 6,74
6,44
6

5
Derişim (ppb)

3 ATIŞ IGSR
4
2,782,82 3 ATIŞ OGSR numune
3 2,55
alındıktan sonra
2

0
Sol İç Sol Dış Sağ İç Sağ Dış

Grafik 4.1. 3 Adet fişek kullanılarak yapılan atışlar için oluşturulan grafik

14 13,22

12
10,03
10 9,36
8,68
8,2
Derişim (ppb)

8 5 ATIŞ IGSR

6 5,3 5,115,23 5 ATIŞ OGSR numune


alındıktan sonra
4

0
Sol İç Sol Dış Sağ İç Sağ Dış

Grafik 4.2. 5 Adet fişek kullanılarak yapılan atışlar için oluşturulan grafik

1 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonrasında alınan svaplardan, her 2 yöntem
kullanılarak numune alındıktan sonra yapılan analizlerin sonuçları değerlendirilmiştir.
Geliştirtiğimiz yöntemde (ikinci çalışmada) derişim miktarlarının önemli bir kısmı
LOQ değerinden küçük olduğu belirlenmiştir. Bu nedenle her iki yöntemin analiz
sonuçları ile ilgili olarak yöntem verimliliği hesaplanamamıştır.
3 ve 5 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonrasında alınan svaplardan, her 2 yöntem
kullanılarak numune alındıktan sonra yapılan analizlerin sonuçları değerlendirilmiştir.

93
Söz konusu analiz sonuçlarına göre yöntem verilimlikleri ayrı ayrı hesaplanarak
oluşturulan grafikler aşağıda sunulmuştur.

VERİMLİLİK
120,0
101,4 104,2
100,0 90,8

80,0
60,0
VERİMLİLİK= (OGSR/İGSR)*100
35,6
40,0
20,0
0,0
Sol İç Sol Dış Sağ İç Sağ Dış

Grafik 4.3. 3 Adet fişek kullanılarak yapılan atışlar için yöntem verimliliği

VERİMLİLİK
120,0
102,3
100,0 86,5 87,6
80,0
60,0
40,1 VERİMLİLİK= (OGSR/İGSR)*100
40,0
20,0
0,0
Sol İç Sol Dış Sağ İç Sağ Dış

Grafik 4.4. 5 Adet fişek kullanılarak yapılan atışlar için yöntem verimliliği

94
5. TARTIŞMA ve SONUÇ

Ateşli silahların yaygınlaşması, ateşli silah kullanılarak işlenen suçların artmasına


sebep olmuştur. Atış artıkları; intihar, ateşli silahla öldürme ve yaralama, meskûn
mahalde ateş etme gibi olaylarda fail ya da faillerinin belirlenmesinde delillerden
sanığa ulaşmayı sağlayan önemli bir araçtır. Atış artıkları, kullanılan silahın cinsi ve
yapısına göre değişmekle beraber, özellikle kovan atma boşluğundan ve namludan
dışarıya çıkmaktadır. Atış artıklarına dayanılarak; atış yapan kişi ya da kişilerin
bulunması için svap analizleri ve giysi, ayakkabı vb. üzerinde atış mesafesi analizleri
(atış sonrasında delik / deliklerin etrafında oluşan fiziksel özellikler ve atış artıklarının
dağılım yoğunluğuna göre renk testleri) Adli Laboratuvarlarda yapılabilmektedir. Atış
artıkları denince yakın zamana kadar akla ilk olarak Baryum, Kurşun ve Antimondan
oluşan İnorganik Atış Artıkları (IGSR) gelmekteydi. Uzun yıllar boyunca, kullanım
alanlarının sınırlı oluşu (Antimon), maliyetinin az olması ve atış artıklarında
belirleyici özelliği sebebiyle sıkça tercih edilmiştir. Adli Laboratuvarlarda ilk olarak
atış artıklarının nicel analizleri, genellikle AAS cihazı kullanılarak (Antimon elemeti
için) yapılmıştır.

Dünyamızda küresel ısınma ve çevre kirliliği giderek artmaktadır. Bu sebeple ağır


metal içeren fişeklerin kullanımı ve imalatı azaltılmıştır. Çevreye asgari düzeyde zarar
vermeleri, katı malzemelere daha fazla nufüz etme potansiyeli ve insan vücudunun
daha iyi durdurma etkisi göstermesi gibi unsurlar modern yapısı olan Kurşun, Baryum,
Antimon içermemiş olan (Gadolinyum, Sintoks, Lead Free and Heavy metal free,
Galyum vb. maddeleri içeren) yeni nesil fişek üretimlerinin artmasına neden olmuştur.
Bu durum, suçluların bulunması ve suçların aydınlatılması için gelişmeleri takip edip
kendilerini yenileyen Adli Laboratuvarlarda analiz metotlarının değiştirilmesi veya
yeni analiz metotlarının araştırılmasına sebep olmuştur. Özellikle Antimon
elementinin AAS cihazı kullanılarak nicel analizi yöntemi yerine, yeni nesil fişeklere
ait inorganik elementlerin de saptanabildiği elektron mikroskobu kullanılmak suretiyle
yapılan nitel analiz yöntemleri tercih edilmesine sebep olmuştur. Günümüzde yaygın
olarak SEM/ SEM-EDX cihazları kullanılarak atış artıkları analizleri yapılmaktadır.
Son zamanlarda yeni nesil fişeklerin artmasıyla beraber bazı atış artıklarının transferi,
miktarıyla alakalı ayırt edilemezlik ve neticelerin ele alınmasında atış artıkları

95
kombinasyonlarıyla alakalı sıkıntılar ortaya çıkmıştır. Elektron mikroskobu
kullanılarak yapılan analizlerin; süresi, hassasiyet ve analiz maliyetinin yüksek olması
gibi dezavantajları da bulunmaktadır. Bu durum, IGSR analiz neticelerinin olumsuz
seyretmesi ve adaletin yerini bulmaması gibi önemli riskleri içermektedir.

Bu süreçte, ateşli silahlarla işlenmiş olan adli olayların çözümünde, atış artıkları ve
atış mesafesi analizlerini kapsayacak şekilde yeni yöntemlerin geliştirilmesi
gerekmektedir. Söz konusu durum OGSR analizlerini ön plana çıkarmıştır. IGSR
analizinin aksine, OGSR'yi saptamak için uyumlaştırılan bir metodoloji için henüz
standart bir uygulama tavsiye edilmemiştir. Yapılan tüm bu çalışmalar neticesinde
yeni bir yaklaşım olarak IGSR analizi ile birlikte OGSR analizinin de yapılmasının
gerekliliğini ortaya koymuştur.

Çalışmamız iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde yaptığımız çalışmamızda,


yapılan atış ya da atışlar sonrasında flaster bant ile alınan svap numunelerinde klasik
yöntem kullanılarak, ET-AAS cihazı ile IGSR Sb elementinin nicel analizleri ppb
seviyesindeki miktarlarda ve yüksek hassasiyette yapılmıştır. İkinci bölümde
yaptığımız çalışmamızda ise, yapılan atış ya da atışlar sonrasında flaster bant ile alınan
svap numunelerinden ilk olarak metanol kullanılarak OGSR için numune alınmıştır ve
metanol uzaklaştırılmıştır. Daha sonra birinci bölümdeki yapılan çalışmadaki işlemler
uygulanarak ET-AAS cihazı ile IGSR Sb elementinin nicel analizleri ppb
seviyesindeki miktarlarda ve yüksek hassasiyette yapılmıştır. Adli Laboratuvarlarda
atış artıkları miktarı 10 ppb ve üzeri sonuçlar için pozitif olarak kabul
edilebilmektedir. Bu bilgiler ışığında her iki bölümdeki çalışmamızla ilgili genel bir
değerlendirme yapıldığında;
 Boş flaster numunelerinde ve her atıştan önce atıcının ellerinden alınan kontrol
svap numunelerinde atış artıklarına rastlanılmamış olup, kontaminasyonun olmadığı
belirlenmiştir.
 Atış artıkları miktarının atışın yapıldığı ellerde daha fazla çıktığı bilinmektedir.
Yapmış olduğumuz çalışmamamızda; atış / atışlar sağ el kullanılarak yapılmıştır. Atış
artıkları miktarının daha önceki yapılan çalışmalarla uyumlu olarak, atış / atışların
yapıldığı sağ el iç ve sağ el dış svaplarında daha fazla olduğu tespit edilmiştir.

96
 Her atışın kendine özgü dinamikleri bulunmaktadır. Atış sayısı arttıkça, atış
artıkları miktarının genellikle arttığı bilinmektedir. Yapmış olduğumuz her iki
bölümdeki çalışmamızda da atış sayısı arttıkça, atış artıkları miktarının genellikle
arttığı tespit edilmiştir.
 İkinci çalışmamızdaki yöntemde, birinci çalışmamızdan farklı olarak svap
numunesinden öncelikle OGSR transfer etmek için metanol kullanılmaktadır. Metanol
kullanılarak numune alınması nedeniyle hacimsel olarak %25 lik kayıp meydana
gelmektedir. Bilindiği üzere, metallerin metanolde çözünürlüğü asidik ortamdaki
çözünürlüğünden daha azdır. Analiz sonuçları değerlendirildiğinde; hacimsel kayıp
miktarı ile atış artıklarının ölçülen miktarları arasında orantısal bir ilişki tespit
edilememiştir.

Birinci bölümde ve ikinci bölümde yapılan çalışmamızda, daha önce de belirtildiği


üzere atışlar sağ el vasıtasıyla 1, 3 ve 5 adet fişek kullanılarak 3 kez tekrarlanabilirlik
olacak şekilde yapılmıştır. Atış sonrasında alınan svap numunelerinin analizleri
neticesinde tespit edilen Sb miktarlarının aritmetik ortalamaları ve standart sapmaları
hesaplanarak sonuçlar belirlenmiştir. Her iki çalışmanın analiz sonuçları
karşılaştırıldığında;
 1 adet fişek kullanılarak yapılan atış sonrasında analiz sonuçları
değerlendirildiğinde; absorbans değerlerinin düşük miktarlarda ya da ˂LOQ olduğu
tespit edilmiştir. Bu nedenle her iki çalışmanın karşılaştırılması yapılamamış olup,
verimlik hesaplanamamıştır.
 3 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonrasında analiz sonuçları
değerlendirildiğinde; atış artıkları miktarlarında artış meydana geldiği tespit edilmiş
olup, verimlilik değerlerinin, svabın alındığı ele göre değişiklik göstermekle beraber
%35,6 ile %104,2 arasında olduğu belirlenmiştir.
 5 adet fişek kullanılarak yapılan atışlar sonrasında analiz sonuçlar
değerlendirildiğinde; atış artıkları miktarlarında artış meydana geldiği tespit edilmiş
olup, verimlilik değerlerinin svabın alındığı ele göre değişiklik göstermekle beraber
%40,1 ile %102,3 arasında olduğu belirlenmiştir. Ayrıca 5 adet fişek kullanılarak
ikinci bölümde yapılan çalışmaya ait sonuçlar; sol el iç, sol el dış, sağ el iç ve sağ el
dış olarak, sırasıyla (Aritmetik ortalama ± standartma sapma) 5,23±3,34, 4,20±0,62,

97
8,68±2,64, 8,20±6,18 olarak hesaplanmıştır. Atışın yapıldığı sağ ele ait svapların
analiz sonuçların her iki yöntemde de Adli Laboratuvarlarca pozitif olarak kabul
edilen 10 ppb değerini geçebildiği tespit edilmiştir.
Sonuç olarak; fişek çeşitlerinin, numune alma yöntemleri ve analiz çalışmalarının
giderek arttığı GSR dünyasında, OGSR analiz sonuçları önemli rol oynayacaktır.
Aynı zamanda Sb içeren fişeklerin piyasadan tamamen kaybolması ticari, kaçakçılık
ve terör gibi sebeplerden dolayı uzun zaman alacağı bilinmektedir. Bu nedenle söz
konusu dönüşüm süreci tamamlanana kadar hem yeni nesil fişeklerin hem de eski nesil
olarak adlandırabileceğimiz ağır metal içeren fişeklerin birlikte ya da ayrı ayrı ateşli
silah vasıtasıyla kullanılması sonucu işlenen suçların aydınlatılmasında GSR ve OGSR
analizlerinin yapılmasının gerekliliği ortaya çıkmaktadır. OGSR analiz sonuçları
birincil delil olarak kabul edilse bile, Sb içeren fişekler piyasadan tamamen kaybolup
dönüşüm tamamlanıncaya kadar geliştirdiğimiz bu yöntemle IGSR Sb elementi delil
özelliğini taşımaya devam edecektir. Yeni nesil fişeklerin komposizyonu değiştirildiği
için, IGSR analiziyle tespit edilememesi durumunda, OGSR analiziyle aynı svap
numunesi kullanılarak ateşli silahla işlenen suçların aydınlatılmasının mümkün
olabileceği bu çalışmada gösterilmiştir. Çalışmamız; atış artıklarını tespit etmek için
yapılacak olan IGSR ve OGSR analizleri için, svap alma ve sıralı analiz gibi yeni
yöntemlerin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır.

98
KAYNAKLAR

Acar, O. (2001). Determination of cadmium and lead in biological samples by Zeeman


ETAAS using various chemical modifiers, Talanta, (55) 613-622.

Abrego, Z., Grijalba, N., Unceta, N., Maguregui, M., Sanchez, A., Fernandez- Isla A,
(2014). A novel method for the identification of inorganic and organic gunshot residue
particles of lead-free ammunitions from the hands of shooters using scanning laser
ablation-ICPMS and Raman micro-spectroscopy. Analys, 139(23), 6232-41.

Akbaş, O. (1994). Genel Bilgiler ve Kriminal Laboratuar Kimya Bölümü Pratik


Uygulamaları, İstanbul Üniversitesi, Adli Tıp Enstitüsü, Fen Bilimleri Anabilim Dalı,
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul

Anonim-1. Varian/Terra Analiz, Temel Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi Kullanıcı


Egitimi Kursu.

Bell, S. ve Feeney W. (2019). Single shot, single sample, single instrument detection
of IGSR and OGSR using LC/MS/MS. Forensic Sci Int, 299, 215–22.

Benito, S., Abrego, Z., Sanchez, A., Unceta, N., Goicolea, M.A., Barrio, RJ. (2015).
Characterization of organic gunshot residues in lead-free ammunition using a new
sample collection device for liquid chromatographyquadrupole time-of-flight mass
spectrometry. Forensic Sci Int, 246, 79–85.

Chang, K. H., YEW, C. H,., Abdullah, A. F. L. (2015). Study of the Behaviors of


Gunshot Residues from Spent Cartridges by Headspace Solid‐ Phase
Microextraction–Gas Chromatographic Techniques. Journal of forensic sciences,
60(4), 869-877.

Collins, P., ve ark. (2003). Glass-containing gunshot residue particles: a new type of
highly characteristic particle, Journal of forensic sciences, (48)3, 538-553.

Dalby, O., Butler, D., Birkett, J. W. (2010). Analysis of gunshot residue and
associated materials, a review. Journal of forensic sciences, 55(4), 924-943.

Di Maio, V.J.M. (1985). Gunshot Wounds: Practical Aspects of Firearms, Ballistics


and Forensic Techniques, New York, Amsterdam, Oxford.

Dobrowolski R., Adamczyk A., Otto M., (2010). Comparison of action of mixed
permanent chemical modifiers for cadmium and lead determination in sediments and
soils by slurry sampling graphite furnace atomic absorption spectrometry, Talanta, 82,
1325–1331.

Ercan, Ö. (2008). Bakır II İyonunun Katı Faz Ekstraksiyonu- AAS Kombinasyonu İle
Tayini, Erciyes Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Analitik Kimya Anabilim
Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Kayseri

99
Erol, Ö. Ö. (2017). Atış artıklarında iyon belirleme çalışması, Ondokuz Mayıs
Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Samsun.

Fatteh, A. (1976). Medicolegal Investigation of Gunshot Wounds, J.B. Lippincott


Company, Philadelphia, Toronto.

Fidan, N. (2009). Atış artıklarında ET-AAS ile antimon analizi ve gözlenen analitik
problemler, Uludağ Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Kimya Anabilim Dalı,
Yüksek Lisans Tezi, Bursa.

Fojta´sˇek L. And Kmjec, T. (2005). Time periods of GSR particles deposition


afterdischarge-final results, Forensic Science International 153, 132–135

Gandy L, Najjar K, Terry M, Bridge C. (2018). A novel protocol for the combined
detection of organic, inorganic gunshot residue. Forensic Chem, (8), 1–10.

Goudsmits E, Blakey LS, Chana K, Sharples GP, Birkett JW. (2019). The analysis of
organic and inorganic gunshot residue from a single sample. Forensic Sci Int, 299,
168–73.

http://megep.meb.gov.tr/mte_program_modul/moduller_pdf/Atomik%20Absorpsiyon
%20Spektrofotometresi.pdf

https://tr.wikipedia.org/wiki/Edmond_Locard

https://tr.wikipedia.org/wiki/Habil_ve_Kabil

http://www.wikiwand.com./ Atomik Absorbsiyon Spektroskopisi

Ju´lia Polovkova´ a, *, Miroslav Sˇimonicˇ b, Igor Szege´nyi b (2015). Study of


gunshot residues from Sintox ammunition containing marking substances, Egyptian
Journal of Forensic Sciences, 5, 174-179

Kamalak, F. (2006). Kahramanmaraş Bölgesindeki Akarsu Ve Kaynak Sularındaki


Kurşun, Kadmiyum Ve Bakırın Birlikte Çöktürme/Önzenginleştirme Ve Alev Atomik
Absorpsiyon Spektrometresiyle Tayini, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek lisans tezi.

Kolusayın, Ö. (1982) Ateşli Silahların Kafatasında Oluşturduğu Lezyonların Adli


Tıptaki Yeri ve Önemi, Doçentlik Tezi, İstanbul.

Koons, R.D. (1993). Flameless Atomic Ansorption Spektrophotometric Determination


of Antimony and Barium in Gunshot, Residue Colection Svabs:A Colloborative Study.
Crime Laboratory Digest Department of Justice, Federal Bureau of Investigation ,19-
23.

Martiny, A., ve ark. (2008). SEM/EDS analysis and characterization of gunshot


residues from Brazilian lead-free ammunition. Forensic science international, 177.

100
Meng, H. H., Caddy, B. (1997). Gunshot residue analysis—a review. Journal of
Forensic Science, (42)4, 553-570.

Mocak, J., Bond, A.M., Mitchell, S. & Scollary, G. A. (1997). Statistical overview of
standard (IUPAC and ACS) and new procedures for determining the limits of
detection and quantification: Application to voltammetric and stripping
techniques.Chem.69,297-328

Morales EB, Vazquez ALR. (2004). Simultaneous determination of inorganic and


organic gunshot residues by capillary electrophoresis. J Chromatogr A, 1061(2), 225–
33.

Morelato M, Beavis A, Ogle A, Doble P, Kirkbride P, Roux C. (2012). Screening of


gunshot residues using desorption electrospray ionisation-mass spectrometry (DESI-
MS), Forensic Sci Int, 217(1–3), 101–6.

Newton, J.T. (1981). Rapid Determination of Antimony, Barium, and Lead in Gunshot
Residue Via Automic Absorption Spectrophotometry, Journal of Forensic Sciences,
26(2), 302-312.

Ommen, Z., Pierce, S. M. (2006). Lead‐ Free Primer Residues: A Qualitative


Characterization of Winchester WinClean, Remington/UMC LeadLess, Federal
BallistiClean and Speer Lawman CleanFire Handgun Ammunition, Journal of forensic
sciences, 509-519.

OSAC (2017). ASTM, Standard Guide for Gunshot Residue Analysis by Scanning
Electron Microscopy Energy Dispersive X-ray Spectrometry, Pennsylvania, USA,
ASTM International, 1-4.

Özdemir, A., Yavuz, M., Candemir, E., Göktepe, F. (2005). Silah & Atış kitabı.
Ankara, S.16

Polovkova, J., Simonic, M. and Szege´nyi, I. (2014). Study of gunshot residues from
Sintox ammunition containing marking substances, Egyptian Journal of Forensic
Sciences, 174-179

Rothery, E(1988). Analytical Methods For Graphite Tube Atomizers. Australia:Varian

Sarıbey, E. (2002). Türkiye’ de üretilen ve seri numaraları ardışık olan silahlarda


balistik izlerin karşılaştırılması, Ankara Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü,
Disiplinlerarası Adli Tıp Anabilim Dalı, Fiziksel İncelemeler ve Kriminalistik Bilim
Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara.

Sarıbey, Y. A. 2008. Ateşli silahlar ile yapılan atışlar sonrası hedef yüzeyler üzerinde
oluşan atış artıklarının incelenmesi, Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü,
Doktora Tezi, Ankara

101
Şener, H. (2018). Organik Ateşli Silah Atış Artıklarının Ve Organik Patlayıcı
Maddelerin Lc-Apcı-Ms/Ms İle Tayini, İstanbul Üniversitesi, Adli Tıp Enstitüsü, Fen
Bilimleri Anabilim Dalı, Doktora Tezi, İstanbul.

Tarifa A, Almirall JR. (2015). Fast detection and characterization of organic and
inorganic gunshot residues on the hands of suspects by CMV-GC-MS and LIBS. Sci
Justice, 55(3),168–75.

Taudte RV, Roux C, Blanes L, Horder M, Kirkbride KP, Beavis A. (2016). The
development and comparison of collection techniques for inorganic and organic
gunshot residues. Anal Bioanal Chem, 408(10), 2567–76.

Teke, G. (2015). Elektrotermal Atomik Absorpsiyon Spektroskopisi Yöntemiyle Kalay


Analizinde Uygun Analiz Koşullarının Belirlenmesi, Ahi Evran Üniversitesi, Fen
Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Kırşehir.

Tokman, N. (2007). Grafit Fırınlı Atomik Absorbsiyon Spektrometresinde Bizmut ve


Demir Üzerine Bazı İnorganik Tuzların Girişim Etkilerinin Araştırılması, İTÜ Fen
Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul.

Tong, Y., ve ark. 2001. Determination of diphenylamine stabilizer and its nitrated
derivatives in smokeless gunpowder using a tandem MS method. Analyst. 126(4): p.
480-484.

Türkdoğan, N. (2018). Ateş Eden Kişi İle Yanında Duran Veya Silahla Temas Eden
Kişiler Üzerindeki Atış Artıklarının Tespiti, Atatürk Üniversitesi, Fen-Bilimleri
Enstitüsü, Kimya Mühendisliği Anabilim Dalı, Proses ve Reaktör Tasarımı Bilim Dalı,
Yüksek Lisans Tezi, Erzurum.

Üner, H. B. (1993). Ateşli Silah Artıkları, Adli tıp Dergisi, (9), (83-89).
Üner H.B. Çakır İ. (2007). Adli Balistik, Arıkan Basımevi, İstanbul.

Virginie Redouté Minzière M.Sc. vd. (2020).Combined Collection and Analysis of


Inorganicand Organic Gunshot Residues. J Forensic Sci, J., Vol. 65,1102-1112.
doi: 10.1111/1556-4029.14314

Warlow, T. (2005). Firearms, the Law and Forensic Ballistics, Second Edition,
International Forensic Science and Investigation, CRC Press.

Yüksel, B., Yiğitler, A. Ö., Bora, T., Bozkurt, A. & Çavuş, M. (2016). GFAAS
Determination of Antimony, Barium, and Lead Levels in Gunshot Residue Swabs: An
Application in Forensic Chemistry, Atomic Spectroscopy, Vol. 37(4), 164-168

Zeichner, A., Levin, N. (1997). More on uniqueness of GSR particles, J Forensic Sci.
42, 1027.

102
Zeichner A, Eldar B. (2004). A novel method for extraction and analysis of
gunpowder residues on double-side adhesive coated stubs. J Forensic Sci, 49(6),
1194–206.

103
ÖZGEÇMİŞ

Adı Soyadı : Osman ÇİGİLLİ


Doğum Yeri ve Tarihi : Seydişehir-06.02.19880
Yabancı Dil : İngilizce

Eğitim Durumu
Lise : Akşehir Lisesi
Lisans : Süleyman Demirel Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü
Yüksek Lisans :

Çalıştığı Kurum/Kurumlar : Emniyet Genel Müdürlüğü Bursa Bölge Kriminal Polis


Laboratuvarı Müdürlüğü
İletişim (e-posta) : osmancigilli@gmail.com

Yayınları :---

104

You might also like