Professional Documents
Culture Documents
Aptullah Kuran - Mimar Sinan
Aptullah Kuran - Mimar Sinan
• •
L plumlann tarihi yarattık/an büyük eserlerle aydınlanır.
Yüzyıllann bile eskitemediği ve nesilden nesile aktan/an bilg�
sanat ve kültür hazineleri bir toplum için vazgeçilmez bir öğrenme, gelişme
ve yeni eserler yaratma kaynağıdır.
Bu nedenle kültür, sanat, edebiyat tarihinin temel taşlanndan mahrum
bir tqplum, çağdaşlık düzeyine ulaşmak gücünden de mahrumdur.
Ulke.miz topraklanna yüzyıllardır ekilen kültür tohumlan, bir yandan
Türk-isi.dm sentezinin en olgun örneklerini verirken, Tanzimat'tan
Cumhuriyete kadar süren dönemde Batıya açılan kapılar, kültürümüze
değişik boyutlar getirmiştir. Cumhuriyet döneminin gelişmeleri ise,
kuşaklar arasında daha öncelerden süregelmiş kültür kopukluklannın
giderilmesi gayretini yoğunlaştırmamızı kaçınılmaz bir gerek olarak
ortaya çıkarmıştır.
Bütün bunlann yanında, dünü bugüne getirir ve geçmiş yüzyıllann
kültür birikimini bugünkü nesle tanıtırken çağımızın bilim, sanat ve
kültür verilerinin de ihmal edilemeyeceği kesindir.
Haberleşmenin böylesine geliştiği günümüz dünyasında, toplumlann
kendi kültür ve sanatını bilmeleri kadar başka ülkelerin kültür ve sanatını
da bilmesi ve hangi ülkede yaşarsa yaşasın insanoğlunun değer taşıyan
ürünlerinden haberdar olma/an kaçınılmazdır.
İşte bu nedenle ''Hürriyet Vakfı Yayınlan" arasında, Selçuklu ve Osmanlı
dönemlerinin önemli eserlerinin yanı sıra ülkemizden ve Batı 'dan çağdaş
eserler de yer alacaktır. Bu arada sanat ve kültür tarihimizde önemli yeri
olan, sanat değeri ve tarihi öneminin ötesinde bir yaşam şeklini belirleyen
minyatürlü eserlere, rnüzelerimizin tarih ve sanat zenginliklerini sergileyen
kataloglara da bu yayınlar arasında yer verilecektir.
Böylece hem gelecek kuşaklara bırakılan kıymetli belgeler, hem de Batı
dünyasına ulusal kültürümüzün tarihsel gelişimini tanıtacak birçok eser
yayımlanmış olacaktır.
Bu tür yayınlann seçilmesinde taşınması beklenecek sorumluluğu, alanlannın
en güvenilir ve seçkin uzmanlanndan oluşan bir kurulla paylaşmış bulunuyoruz.
Yayımlanacak eserlerin seçilmesinde tarafsızlığın ancak bu yolla gerçekleş
tirilebileceği inancımızdandır bu tercihimiz.
Yıllarca değil yüzyıllarca devamını hedeflediğimiz bu yayınlann meydana
getireceği kitaplığın, gelecek kuşaklar için bugünkünden de büyük bir değer
ve önem taşıyacağına inanıyoruz.
''Hürriyet Vakfı Yayınlan·: bu tür yayınlann, kazanma amacının ötesinde
bir anlayışla gerçekleştirilmesi gereğinin inanç ve bilinci ile kararlaştı
nlmıştır. Temennim, Vakfımızın bu bilinç altında paha biçilmez yüzlerce
eser yayınlayabilmesi ve Türk okurunu her geçen yıl daha zengin bir
kitaplığa kavuşturmasıdır.
Erol SİMAVİ
YAYIN KURULU:
Orhan BİRGİT
Ferit EDGÜ
Arslan KAYNARDAÔ
Prof.Dr. Şerif MARDİN
Prof.Dr. Tahsin YÜCEL
Doğan HIZLAN
Editör:
Ferit EDGÜ
Sayfa Düzeni:
Aydın ERKMEN
Baskı:
Mas Matbaacılık Ltd.
İstanbul
©Türkçe Baskısı
Hürriyet Vakfı Yayınları
l. Baskı: Ekim 1986
5.000 Adet
APTULLAH KURAN
MiMAR
•
SINAN
Fotoğrafbr:
Ara Güler
Mustafa Niksarlı
v
HÜRRİYET VAKFl YAYINIARI
İÇİN O EKİLER
ÖNSÖZ 9
BAŞLARKEN
Osmanlı Klasik Mimarisinin Oluşumu 11
Mimar Sinan'ın Yaşamı ve Sanatçı Kişiliği 16
Sinan Yapılarına İlişkin Kaynakların Dökümü 20
!BÖLÜM
Olgunlaşma Yılları 33
il. BÖLÜM
EK III
Tezkerelerde Kayıtlı Saptanamayan, Yakalan, Yenilenmiş ve
Harabe HalindeBulunan Sinan Yapılarının Listeleri 266
EK IV
Tezkerelerde Adı Geçen Sinan Yapıları Kataloğu 2 71
Sinan Bibliyografyası 406
İNDEKS 413
EŞİME VE ÇOCUKLARIMA
YAZARIN ÖNSÖZÜ
M
İMAR Sinan her ölüm yıldönümünde törenlerle anılır. Bu törenlerde kişiliği ve mi
marlığı övülerek göklere çıkarılır, yaratıcı gücü süslü sözlerle dile getirilir. Ne var
ki, Ulu Atatürk'ün "Sinan'ın heykelini yapınız" buyruğu ile onun üstün yeteneği
ne dikkat çektikleri 1935 yılından bu yana heykelinin yapılmasına karşılık onun eserlerine
ilişkin araştırmalar arzulanan düzeye erişmemiştir. Sinan konusunda şimdiye kadar yazılan
ların büyük bölümü sayıları üç düzineyi geçmeyen anıtsal yapılarla sınırlı kaldığı gibi çalış
malar genellikle onun yapılarını tanıtıcı nitelikte olmuş, o yapıları biçimlendiren ilkelerin açık
lanmasına fazlaca yer verilmemiştir. Oysa Sinan'ı anlamak için "ne" yaptığının yanı sı
ra"nasıl" )'aptığının araştırılması da önem taşır.
Bu kitap, yukarıda kısaca belirtilen görüşlerin ışığında hazırlandı. Kitapta Sinan'ın yalnız
herkesce bilinen camilerinin değil büyük ya da küçük bütün yapılarının bir arada sunulması
amaçlandı. Ayrıca, onun kronolojik evrelerde gösterdiği gelişime değinildi ve mimarisinin de
ğerlendirilmesi üzerinde titizlikle duruldu. Kitabın ağırlık noktasını Sinan'ın doruğuna ulaş
tırdığı Osmanlı kldsik mimari üslubunun yorumu oluşturmaktadır.
Birkaçı dışında bu kitapta yayımlanan plan ve kesitler yazara aittir ve Türkiye Cumhuri
yeti sınırları içinde bulunq,n bütün Sinan yapıları yazarca görülerek incelenmiştir. Çizimlerin
bir bölümünde Ali Saim Ulgen'in şimdi Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi'nde bulunan rölö
velerinden yararlanılmıştır. Ancak bu durumda ilgili yapının ölçüleri yerinde kontrol edile
rek, varsa hataları düzeltilip eksikleri tamamlanaral<, yeniden çizilmiştir. Çizimlerin geri ka
lanı yazarın kendi aldığı ölçülere dayanılarak hazırlanmıştır.
Kitapta yer alan fotoğrafları Ara Güler ve Mustafa Niksarlı çektiler. Birin�isi uluslararası
üne sahip bir sanatçı, ikincisi Orta Doğu Teknik Universitesi ile Boğaziçi Universitesi'nde
yirmibeş yıldır çalışmalarımda beni yalnız bırakmayan bir dosttur. Her ikisini de kitaba önemli
katkılarından ötürü takdirle anrvorum.
Oniki -::.·ılı aşan bir sürede bu araştırmaya çeşitli biçimlerde yardımcı olanların sayısı bir
hayli kabarıktır ve hepsinin isimlerini burada teker teker yazmak olanağı yoktur. Ancak çi
zimlerin ve metnin yıllar boyu hazırlanışı sırasında gereken her zaman yanımda olan !iç
kişinin adlarından söz etmeden geçemeyeceğim: Prof. Dr. Ali Alpaslan, Dr. Günhan Da
nışman ı·c Naime Arda . Kendilerine yürekten şükranlarımı sunmayı ödenmesi zorunlu bir
borç bilirim. Ayrıca, kitabın en iyi biçimde basılması için canla başla çalışan Ferit Edgü'
ye, Aydın Erkmen'e ve Jülide Altıntaç'a özel olarak burada teşekkür etmek benim için bir
zevktir.
Uzun bir çalışmanın ürünü olsa da kitabın eksiksiz olduğu öne sürülemez. Unutulmuş,
gözden kaçmış konular şüphesiz vardır. Yeni araştırmalarla boşluklar doldurulur, Sinan'la
ilgili bilgi haznemiz zenginleşir. Çünkü bilimsel çalışma çok kaşanlı bir bayrak yarışı gibidir.
Sorunlar çoğu zaman pek çok kuşağın araştır.malarıyla aydınlığa kavuşur.. .Sinan yarışını bir
önceki kuşaktan Albert Gabriel, Ali Saim Ulgen gibi mimarlar, Prof. Omer Lütfi Barkan
ve Rıfkı Melul Meriç gibi bilim adamları başlattılar. Şimdiki kuşak yarışı fazla yorulmadan
sürdürüyor. Bizden sonrakiler inanıyorum ki tempoyu hızlandıracaklardır.
Bayrağı bizlere getirenlere sonsuz minnet duygularımız ; taşımaya hazırlananlara en iyi
dileklerimizle.
vAN(4) t\
e DİYARBAKIR (6)
•
ISPARTA
V
e Kerkük
• ŞAM (2)
�
• KUDÜS (3)
BASRA �
<l
•MEDİNE (2)
TEZKERELERDE KAYITLI
SİNAN YAPILARININ
OSMANLI İMPARATORLUÔU İÇİN EKİ
DAOILIMI •MEKKE (6)
BAŞLARKEN
B
atı Türk sanatı bir boyutu ile Orta Asya ve Çin, bir boyutu ile klasik İslam, bir boyutu
ile Roma-Bizans uygarlığına dayalı geniş bir kültür tabanına oturan karmaşık bir olu
şumun sade ve temiz görüntüsüdür. Xl. ve XII. yüzyılların Selçuklu döneminde Islam
öncesi Asya bozkır motifleri , ortaçağ Islam desenleriyle karışmış, XIIL ve XIV. yüzyıllarda
Anadolu'nun bölgesel kültürü bu bileşime katılmış, XV. yü�yılda Türk-Islam sanatı dinamik
bir atılımla Batı An_adolu'da yeni bir bireşime yönelmiştir. Ozellikle mimarlık alanında yüce
len Osmanlı sanatı Islam kültürü üstüne kurulmuştur. Ama Osmanlı mimarı , ortaçağ kalıpla
rıyla yoğrulmuş Islam geleneğinin ötesinde biçimlere yönelmiş, geleneksel mekan kuruluşunu
yatay plandan dikey plana aktarmak ve içine kapanık Islam yapısını dışa açmak suretiyle köklü
bir sanat değişimini gerçekleştirmiştir.
Ernst Kühnel, " İslam mimarisi tamamiyle toprağa bağlı yatay bir bünyeye sahiptir" 1, di
yor. Eğer VII. yüzyıl sonlarına tarihlenen Kudüs'teki Kubbet �s-Sahra gibi merkezi planlı ya
pıları bir yana bırakırsak Kühnel'in bu genellemesinin erken Islam mimarisinin başlıca özel
liklerinden biri olduğunu söyleyebiliriz. Islamiyet ile bağdaştıracağımız ilk yapı türü camidir.
Bir avlunun üç yanında revaklar, dördüncüsünde sütunlu bir salondan oluşan ilk camiler,
dıştan kaba duvarlarla çevrili, üstü toprak örtülü, alçak tavanlı yapılardı.
Yatay kitle kuruluşu Kabe'ye yönelişi, içe dönük mimari düzen, İslam dininin, dış görünüş
ten çok, insanın iç dünyasına verdiği önemi yansıtıyordu. Bu nitelikler, Oleg Grabar'ın Islam
sanatının oluşum dönemi saydığı 1 1 00 yılına kadarki süre için 2 söz konusu olduğu gibi, Bü
yük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu çağları için de geçerlidir.
Erken İslam mimarisinin yataylığı ve içine kapanıklığı Anadolu Selçuklu yapılarında sürer;
bunlarda da iç mekan kuruluşu dış kitlede algılanmaz. Beden duvarlarının işlevi iç yapıyı dışa
yansıtmak değil mekanı sınırlamaktır. Yapının. anlamı dış görünümle ilişkili olmak yerine iç
hacimlerin düzen ve uyumu ile bağlantılıdır. Ozellikle çok direkli camilerin basık tavanlı iç
mekanına güçlü bir yataylık duygusu egemendir. Anadolu Selçuklu mimarisinde bulduğu
muz bu ifade tarzı, iç mimarinin üst yapı yoluyla dışa yansıması olgusunun sonuca ulaştığı
XVI. yüzyılda değişecek, Avrupa'nın batısında gök tırmalayan Gotik katedrallerinin ortaya
çıkışından üç yüz yıl sonra görünümü Gotikten çok farklı fakat yapı ile mimariyi bütünleştir
mesi açısından onu akla getiren Osmanlı klasik camileri, Islam mimarisine yepyeni bir yön
verecektir.'
Osmanlı mimarisinin temel birimi kubbeli kare-küptür. Kubbeli kare-küp, şüphesiz Osmanlı
mimarisine.. özgü bir yapı kalıbı değildir. X. yüzyıl başlarına tarihlenen Buhara Ismail Samani
türbesi ve Ozbekistan'da Tim'de bulunan 978 tarihli Arap Ata türbesi kubbeli kare-küp yapı
lardır. Isfahan, Gülpayegan, Zevvare Cuma mescidlerinin4 mihrabları önünde yer alan kub
beli mekan birimleri kubbeli kare-küp motifinin Büyük Selçuklu mimarisinde önemli bir yeri
olduğuna işaret eder. Şimdi Isfahan Cuma mescidinin sınırları içinde kalmışsa da, aslında ba
ğımsız bir yapı olan Kümbed-i Haki ( 1088), kübbeli kare-kübün Büyük Selçuklu mescidlerin
de de kullanıldığını göstermektedir.
Gerek mihrab önü kubbesi geleneği, gerekse kubbeli kare-küp mescid yapımı XII. ve XIII.
yüzyıllarda Artuklu, Danişmendli ve Anadolu Selçuklu dönemlerinde, XIV. ve XV. yüzyıl
larda Beylikler çağında sürdürülmüş , '> bu arada Osmanlılara geçmiştir. Osmanlılar kubbeli
11
MİMAR SİNAN
kare-kübü küçük camilerde tek başına kullandıktan başka, önceleri orta sofa, eyvan gibi baş·
lıca mekanlara, daha sonra binayı oluşturan birimlere uygulamak suretiyle, onu geliştirdik
leri mimari sistemin ana öğesi haline getirmişlerdir.
Bu bakımdan, Bursa Ulucamiini Osmanlı mimarisinde bir dönüm noktası olarak değerlen
dirmek gerekir. Çünkü tüm mekan birimleri kubbeli kare-küp biçiminde ifade edilerek mo
düler tasarım yolunda ilk kayda değer adım Bursa Ulucamii'nde atıldığı gibi iç mekan birim
lerinin üst yapıya yansıyarak dışa açılma eğiliminin ilk akılcı örneği de bu binada karşımıza
çıkar. Ne var ki, çok eş-kubbeli Osmanlı camii, büyük orta mekanlı camiye dönüşünceye ve
ağır dış duvarlar revak ve galerilerle hareketlendirilinceye kadar, Osmanlı camiinin dışa açıl
ma süreci tamamlanmış sayılmaz. Orqı mekanın büyük bir kubbe altında toplanması XV.
yüzyılın ikinci çeyreğ�nde Edirne'deki Uç Şerefeli Camide, yapı kitlesinin insan ölçeğine indi
rilmesi yüzyıl sonra lstanbul Şehzade Mehmed Camii'nde gerçekleşir.
Üç Şerefeli Cami sağ�nda ve solunda kare planlı ikişer kare-küp birimi bulunan büyük bir
orta mekana sahiptir. Ust örtüsü 24 m. çapında bir kubbe ile onun iki yanında yer alan çifte
kubbelerden oluşur. Şüphesiz, yan kubbelerin çapı cami mekanını boydan boya örten orta
kubbenin çapından küçüktür. Yan kubbeler büyük orta kubbeden daha da alçaktırlar. Yatay
planda büyüyen orta kubbe basit bir geometri kuralı uyarınca onun dikey planda yükselmesi
ne neden olmuş, merkezde yükseliş eş-kubbeli erken Osmanlı camiinde görmediğimiz yeni
bir mimari ifadenin doğmasına yol açmıştır.
Çok eş-kubbeli üst yapısı bir yana bırakılacak olursa, Bursa Ulucamii,geleneksel cami kavra
mını sürdüren yatay kuruluşlu içine dönük bir yapıdır. Yalnız burada, tonozlu üst yapı siste
mi düz toprak dam altında kalan Anadolu Selçuklu camiinden farklı biçimde, beden duvarla
rı aşağıya çekilip mekan birimlerinin üst örtüsünün gizliliği yok edilmiş, böylece iç yapının
dışardan algılanma olgusu netleşerek, küçük büyük, kubbe ya da tonozlu her mekan birimi
nin, saçak çizgisinin üstünde tanımlanma süreci başlamıştır.
Osmanlı klasik mimarisinde iç mekanın dıştan algılanma olgusu bir yandan yapının iç ve
dış yüzeyleri arasındaki bütünleşmeyi sağlarken bir yandan da üst yapıyı ayakta tutan taşıyı
cıların azalmasına yol açmıştır. Bu yolda üç aşamalı bir gelişme görülür:
İlk aşamada mihrab önü kubbesi ya da üçlü kubbe motifine yer verilen Selçuklu uygulama
sından/' her mekan biriminin kubbe ile örtüldüğü erken Osmanlı uygulamasına geçilir.
İkinci aşamada iç mekanın ortasında ötekilerden büyük bir mekan oluşturulur.
Son aşamada büyük orta mekanın çevresindeki küçük kubbeli birimler yarım kubbeler al
tında toplanır.
Bursa Ulu Camii ve Üç Şerefeli Cami birinci ve ikinci aşamaları temsil ederler. İstanbul'da
ki Fatih, Bayezid ve Şehzade Mehmed camileri üçüncü aşamanın örnekleridir.
1 766 depreminde çöken ilk Fatih camii, 7 Üç Şerefeli ile başlayan merkezileşme akımını
bir adım ileri götürmüş, orta mekanı örten ana kubbe bu camiin mihrabı yönünde bir yarım
kubbe ile beslenerek yan sahınlar üçer kubbeli yapılmıştır. Bayezid camiinde derinlik daha
da artırılmış, orta mekanın hem önüne hem arkasına bir yarım kubbe konularak yan şahın
larda kubbe sayısı dörde yükseltilmiştir. Böylece geleneksel cami şemasına uygun olan Uç Şe
refeli'nin aksine Bayezid Camii'nde eni ve boyu eş olan kare planlı bir kitle elde edilmiştir.
Ancak, kare planlı ana kitlesi ve yine kare planlı şadırvan avlusuna rağm�.n, şimdi iç mekana
katılmış, fakat aslında iç mekandan bağımsız olan alçak yan kanatlar ne Uç Şerefeli'ninkileri
andıran desenli minareler, klasik dönemin müjdecisi olmakla birlikte lstanbul Bayezid Cami
i nin erken Osmanlı mimarisinden tümüyle kopmadığını gösterir.
Mimar Yakub Şah'ın,Bayezid Camiine getirdiği sistemi,Sinan, Şehzade Mehmed Camiinde
akılcı sonuca vardırmıştır. Tabhaneleri cami kitlesinin dışına çıkarmış, biri açık öteki kapalı
iki kareden oluşan kitle kuruluşuna simetrik bir düzen egemen olmuştur. Şöyle ki, Şehzade
Mehmed Camiinde ana kubbeyi dört yanda, her biri ikişer ekzedra ile eteklenen dört yarım
kubbe beslemekte, haçvari üst yapıdan arta kalan köşelerin üstünde, küçük kubbeler yer al-
12
OSMANLI KLASİK MİMARİSİNİN OLUŞUMU
makta, köşe kubbeleri, silindir gövdeli ağırlık kuleleriyle birlikte,köşegenlerde üst yapıya basa
maklı piramidal hir görünüm vermektedir.
Osmanlı klasik caminin İstanbul Aya Sofya bazilikası ile başlayan mimari üslubun devamı
olduğu sanat tarihçilerince öne sürülmüş ve üzerinde çok tartışılmış bir konudur . Bu akra
balığı akla getiren başlıca öge, Osmanlı klasik camiinin merkezi planlı kuruluşu ve özellikle
lstanbul Bayezid, Süleymaniye ve Kılıç Ali Paşa camilerinin uzµnlamasına eksen üzerinde iki
yarım kubbeli üst örtü siste�idir. Hemen belirtmek gerekir ki, lstanbul'un siluetini oluşturan
camileri_n bir bütünün parçaları olduğu açıktır. Bu camiler arasında Aya Sofya da yer alır
ve onu lstanbul'un selatin camilerinden ayrı düşünmek söz konusu olamaz. Fetihten hemen
sonra camiye dönüştürülen Aya Sofya bazilikasını Osmanlı Sarayı ve uleması başka gözle gör
memiştir. Kanımızca, Yeni Sarayın (Topkapı Sarayı) yer seçiminde Aya Sofya camii Öflerı:ı.li
bir rol oynamış, Sur-u Sultani, Aya Sofya'nın yakınından geçirilmek suretiyle geleneksel Is
lam kentinin çekirdeğini oluştu�an saray- ulucami birliği,9 lstanbul'un yeniden kuruluşunda
ifadesini bulmuştur. Aya Sofya lstanbul'un ilk ve önde gelen ulucamiidir 10 ve bu özelliğini
Cumhuriyet dönemine kadar korumuştur.
Öte yandan, Osmanlılar için Aya Sofya'nın cami olarak önemi ile yapı olarak Osmanlı mi
marisine katkısı iki ayrı konudur. Osmanlı klasik mimarının Aya Sofya'dan esinlenmemesi,
onu erişilmeye çalışılan bir hedef yapmamış olması düşünülemez. Pandantifin Türk üçgenleri
nin yerini alması, yarım kubbenin Osmanlı yapısına girişi , orta kubbenin bir aşırı pencere
ve payanda duvarlarla kuşaklanması hep Aya Sofya ile ilgilidir. Osmanlı mimarisinde sivri
kemerin,yalnız kubbe kasnağına ve kubbe eteğine açılan pencerelerde görülmeyişi, buralarda
yuvarlak kemerli pencereye yer verilişi, selatin camilerinde orta kubbe düzeninin tüm ögele
riyle birlikte Aya Sofya'dan alındığını ortaya koyar. Başka türlü söylersek, Osmanlı klasik
mimarı Aya Sofya'yı hiç bir zaman kendisine yabancı addetmemiş, onu Osmanlı kültür zinci
rinin bir halkası gibi görerek ondan yararlanma yolunu seçmiştir.
Fakat Aya Sofya'nın Osmanlı selatin camileri üzerinde etkisinin daha çok teknik konulara
bağlı kaldığı da bir gerçektir. Bunu doğal karşılamak gerekir. Çünkü daha önce belirttiğimiz
gibi, Osmanlı ulucamiinde gördüğümüz merkezileşme eğilimi lstanbul'un fethinden önce or
taya çıkmış, 1453'den sonra değişikliğe uğramadan sürdürülerek olgunlaşmıştır. Bu gelişmede
Aya Sofya'nın tek eksenli bazilika! iç düzeni ile büyük orta kubbesini bir binada toplayan
çift kutuplu işlev-biçim sisteminin bir rolü olmadığı açıktır. Aya Sofya'da doğu-batı ekseni
üzerinde iki yarım kubbe ile beslenen merkezi kubbe kare planlı kitlenin içine yerleştirilen
uzunlamasına orta mekanın örtüsüdür. Bu örtü sistemi yan sahınların örtüsünden farklı bir
nitelik taşır. Aynı şekilde, yüksek ve ferah orta mekan. ile iki katlı, alçak ve loş yan sahınlar
arasında bir �arşıtlık görülür. Orta mekanın yan sahınlara doğru akışı sütun dizileriyle kısıt
lanmış, Aya lrene ve Küçük Aya Sofya'da da gördüğümüz gibi içiçe geçmiş çift kabuklu bir
mimari sistem kullanılmıştır.
Buna karşılık İstanbul Bayezid ve Süleymaniye camilerind.e bulduğumuz uzunlamasına ek
sen üzerinde iki yarım kubbeli üst yapı düzeni boyu eninin iki katı olan bir mekanın örtüsü
değil dört dış duvarın tanımladığı eni boyu eş bir mekanın bir bölümünün örtüsüdür. Tümü
ile aynı işleve sahip olduğu ve iç mekanın orta sahın ve yan sahınlar diye üç dilime ayrılmadı
ğı göz önünde tutularak, Osmanlı selatin camiinde üst yapı parçalar h alinde ele alınmak yeri
ne bir bütün olarak düşünülmüştür. lstanbul Bayezid ve Süleymaniye camilerinin Aya Sofya
ile akrabalık bağları bu açıdan bakıldığında zayıflar.
Bir kare-küp kitle içerisinde mek�nın parçalanması olayı, Bizans mimarisine özgü değildir;
Rönesans yapılarında da görülür. Orneğin ltalyan Rönesansının zirvesini simgeleyen Roma
San Pietro Katedralinde Donata Bramante ana mekanı bir Grek haçı biçiminde kurarak ka
renin köşelerini yine aynı temayı işleyen şapellerle doldurmuştur .1 1 Köşelerdeki şapeller ile
ana kilise bağlantılı olmakla birlikte, San Pietro'nun biri büyük dördü küçük beş ayrı mekan
halinde tasarlandığı açıktır. Oysa klasik dönem Osmanlı camilerinde mekanın parçalandığı
görülmez. Sorun hiç bir zaman iç mekana verilecek biçim değil, üst yapının beden duvarları
üstüne iç mekanın bütünlüğünü zedelemeden nasıl oturtulacağıdır. Bursa Ulucamii gibi, iç
13
MİMAR SİNAN
mekanı iki yönde kubbeli birimlere bölen erken Osmanlı camiine klasik dönemde içte ve dış
ta zerafet getirilmiş, üst yapıyı taşımayan duvarlara çok sayıda pencere açılarak bir yandan
kitle etkisi azaltılırken bir yandan camiin içine bol ışık sağlanmış, anıtsal bina insan ölçeğine
indirilmiş ve hepsinin ötesinde, Osmanlı selatin camiine, merkezi ve kademeli bir görünüm
kazandırılmıştır.
Mimarinin sosyal yaşam ve değerleri yansıtan bir ayna olduğu genellikle kabul edilen bir
görüştür. Bu görüşten hareketle Osmanlı selatin camiinin merkezi ve kademeli yapısı ile İs
tanbul'un fethinden sonra Osmanlı yönetiminde görülen merkezi ve hiyerarşik kuruluş ara
sında bir bağlantı kurulabilir. Osmanlı yönetiminde yer alan değişimin Fatih Sultan Meh
med'le yakın ilişkisi vardır. Sürekliliği olmayan bir yönetici sınıf aracılığıyla siyasal gücün ba
badan oğula geçen bir hanedanın elinde toplanması ilkesi bu Sultan zamanında perçinlenmiştir.
Fatih Sultan Mehmed 1453 yılında İstanbul'u aldığı zaman Bizans İmparatorlarının sarayı
na yerleşmedi. Edirne'ye dönmeden önce, daha sonra Bayezid Meydanı adını alacak Forum
Tauri'de kendisi için bir S:aray yapılmasını emretti. Saray 1456'da ta_mamlandığında lstanbul'a
gelerek sarayına taşındı. llginçtir ki,aradan üç yıl geçmeden Fatih lstanbul'da ikinci bir sara
yın yapımı için çalışmalara başlamış, yeni sarayın eski Bizans akropolünün bulunduğu
"Zeytinlikte" kurulması uygun görülerek alanın düzenlenmesi işlemlerine geçilmiştir .
.. Fatih'in İstanbul'da ikinci bir saray yaptırmak kararının ardında kentin Marmara , İstanbul
Boğazı ve Haliç'e egemen burnuna göz alıcı bir yapı oturtarak Osmanlı Devletinin gücünü
çarpıcı biçimde vurgulama isteğinin yattığı bellidir. Çünkü ortaya çıkan görkemli yapı devle
tin üst yönetimini simgeleyen bir anıt olarak tasarlanmıştı. Bu anıt aynı zamanda bir kültür
merkezi işlevini de bünyesinde toplayacaktı.
Yeni Saray'da zamanı için ileri düzeyde bir bilim ve sanat ortamı oluşturuldu . Fatih, çağı
nın ünlü bilginleri Molla Husrev, Molla Gürani, Molla Yeğan, Hocazade, Hızır Bey Çelebi
ve Ali Kuşçu'nun çalışmalarını yakından izliyor, onları destekliyordu. lsl.am dünyasının pek
çok yerinden bilim adamları, yazar ve şairler eserlerini ona sunuyorlardı. lslam bilim ve sana
tına karşı duyduğu ilginin yanısıra Fatih Hıristiyan dünyasını da tanımaya çalışıyordu. Bu
amaçla Yeni Saray'da Yunanc� ve Latince eserlerden oluşan bir kitaplık kurdu. Patrik Gen
nadios'un kendisi için yazdığı ltikatname'den Hıristiyanlığın ilkelerini , Ankonalı Ciriaco'
dan Avrupa tarihini, Trabzonlu Amirutzes'den coğrafya öğrendi. Sonurıcusu oğullarıyla bir
likte Fatih için bir dürıya haritası hazırladı . Yeni Saray'ın duvarlarını, ltalyan tarzında frek
slerle süsleme� üzere, lstanbul'a çağrılan Venedikli Gentile Bellini, bu arada onun bir portre
sini· yaptı. 1 2 lmrozlu Kritovulos 1453-14 7 1 yıllarını kapsayan Fatih biyografisini Rumca ya
zarak ona sundu. Giovanni-Maria Filelfo Amyris adlı eserinde onu yüceltti. Francesco Bel
linghieri Geographia, Roberto Valturio De re Militari isimli kitapları ona ithaf ettiler.
Fatih Sultan Mehmed, Machievelli'nin öne sürdüğü gibi gerçek bir Rönesans hükümdarı
mıydı? Şüphesiz ki hayır! Onun Hıristiyan dünyasına karşı duyduğu yakınlığın, her şey9en
önce, o dünyanın fatihi ve tek hakimi olmak arzusundan kaynaklandığı açıktır. Ancak ltal
yan Rönesansı ile ilgisinin yüzeysel bir beğeninin ötesinde önem taşıdığı da gözden uzak tutu
lamaz. Islam geleneğinin portre resmine karşı kesin tavrına rağmen, Fa.tih'in kendi portresini
yaptırması, kısıtlı da olsa bir kültür değişimine yol açan önemli bir olaydır. Gerçi oğlu ll. Ba
yezid babasının resim koleksiyonunu dağıtarak bedestanda sattırmıştır ama,Fatih'in bu girişi
mi sonucu Bayezid'den sonra portre resminin Osmanlı sarayında olağan bir faaliyete dönüş
tüğü unutulmamalıdır.
Fatih Sultan Mehmed saptadığı kültürel hedeflere varabilmiş midir? Bir bakıma hayır. Do
ğu sınırlarında beliren Şi'i tehlikesi, Osmanlıların din konusuna öncelik tanımalarına yol aç
mış, Sünni kurumlarını güçlendirme çabaları, ll. Bayezid zamanında doğal olarak yabancı kül
türlere karşı hoşgörünün zayıflaması sonucunu beraberinde getirmiştir.
Öte yandan, Fatih'in kültür anlayış ve davranışının Osmanlı uygarlığının olgunlaşma süre
cini hızlandırdığı da bir gerçektir. Şi'i sorunu nasıl bir siyasal durum değerlendirmesini zorla
mış ise geniş kapsamlı bir tutum Osmanlı kültürünün dar bakış açısını büyültmüştür. En azından
14
OSMANLI KLASİK MİMARİSİNİN OLUŞUMU
Fatih Sultan Mehmed'in açık fikirli tutumu,Osmanlıları sanat sorunlarına eleştirici bir davra
nışla yaklaşmaya itmiş, bu yaklaşımın sonucunda, Osmanlı sanatçısı kendi eserinin ulaştığı
yüksek düzeyin bilincine varmıştır.
Osmanlı klasik sanatının olgunlaşma dönemine Fatih zamanında girildiği kesindir. Yüz elli
yıllık Osmanlı sanat geleneğinin bir değerlendirmesi Fatih döneminde yapılmış, Osmanlı kla
sik mimarisinin felsefe ve biçimleri bu dönemde belirmeye başlamıştır. Bir beyliğin sınırlı dünya
görüşünden, bir imparatorluğun geniş açılı dünya görüşüne geçiş için gerekli psikolojik engel,
Fatih zamanında aşılarak, özgün . ve evrensel Osmanlı klasik mimarisine geçilmiştir. Bu geçiş,
Osmanlı külliyesinin Bursa'dan lstanbul'a geçirdiği köklü biçimsel değişimde en anlamlı ifa
desini bulur.
Bursa'da XIV. ve XV . yüzyıllara ait külliyelere, külliyeyi oluşturan çeşitli yapılar, birbirle
riyle geometrik bakımdan bağlantılı olmak yerine, topoğrafyaya göre yerleştirildikleri için, be
lirgin bir bütünlüğe sahip değildir. Bazı istisnalar.dışında,klasik döneme tarihlenen külliyeler
de ise, yapılar arasında uyumlu bir düzen görülür. lstanbul Fatih külliyesi ( 1 463- 1 4 7 1 ), örne
ğin Bursa Yıldırım Bayezid külliyesinden ( 1 395- 1 399) çok farklı bir dış mekan kuruluşunun
ürünüdür. Yıldırım Bayezid külliyesinde cami , türbe ve medrese birbirleriyle yarışan bağımsız
yapılar hissini verirler; oysa Fatih külliyesinde eksenlere dayalı bir planlama sistemi uygula
narak merkezi ve kademeli bir mimari düzen yaratılmıştır.
İstanbul Fatih külliyesine kıyasla daha az simetrik olan Edirne il. Bayezid külliyesinde
( 1484- 1488) de dik açılı eksenlere bağlı geometrik bir yerleşme düzeni görürüz. Burada da ca
mi merkezdedir. Doğusunda aşhane ve erzak deposu, batısında şifahane ve tıp medresesi yer
alır. Bu binalar modüler, ritmik kuruluşlarıyla uyum içerisindedirler; fakat külliyenin ağırlık
merkezini büyük kubbesiyle ortadaki cami oluşturur.
Başlangıcından beri kubbenin Osmanlı mimarisinde ana öge olduğu açıktır. Ancak klasik
döneme gelinceye kadar kubbe yapıyı zenginleştirmiş fakat ona egemen olmamıştır. Kademeli
üst yapı düzeni çarpıcı bir orta mekan olgusu ile birleştikten sonradır ki Osmanlı mimarisinde
köklü bir biçim ve tutum değişikliği ortaya çıkmıştır.
Osmanlı mimarisinin anahtarını,onun,Osmanlı özlemleriyle uyuşabilmiş olmasında aramak
gerekir. Klasik dönemin yaratıcı mimarları Osmanlı sarayının entellektüel emellerini yapı
sanatına aktarmayı başarmışlardır. Osmanlı camiinin merkezileşerek iç mekanın tek orta kubbe
altında toplanması ana boyutu ile tevhidi simgeliyorsa, 13 bir boyutu ile de Osmanoğulları
nın siyasal gücünü yansıttığı söylenebilir.
Cami mekanının tek büyük kubbe altında toplanması, yapının yükselmesi yolunu açmıştır.
Yapının yükselmesi, dışarıya bakan duvar yüzeyini artırmış, artan duvar yüzeyinin tekdüze
likten kurtarılmak için hareketlendirilmesi, içine kapanık geleneksel cami yapısında dışa açıl
ma sürecini başlatmıştır .
. İslamiyet ile Hıristiyanlığın kesiştiği, Asya ile Avrupa'n.ın kenetlendiği İstanbul'da Türk
Islam kültür birikimi Bizans'tan kalan mirasla bütünleşip, Islam geleneğini sürdüren iç çevre
düzenlenmesi, Greko-Romen sanatının dış çevre yaratıcılığı ile bağdaştırılarak, evrensel bir
mimarlık üslubuna doğru ilk adıml ar, Fatih ve Bayezid camilerinde atılmıştır. Klasik üslu
bun olgunlaşma süreci xvı. yüzyılın ortalarına kadar sürecek, bu yüzyılın üçüncü çeyreğin
de Os manlı mimarisinin en görkemli yapılarını Mimar Sinan gerçekleştirecektir.
15
MİMAR SİNAN
O
n yedi yıl yeni_çeri ola� ak �alıştıktan sonra 1 538 yılında başmimarlığa atanan_ ve ölün
_
ceye kadar ellı yıl kesıntısız bu makamda kalarak Kanuni Süleyman, ll. Selım ve III.
Murad zamanlarında Osmanlı klasik mimari üslubu ile özdeşleşmiş olan Sinan bin Ab
dülmennan, dünya yapı sanatının gelmiş geçmiş en büyük ustaların�an biridir.
Çağdaşları ona saygı ile "Koca Sinan" diyorlardı. Avrupa'dan esen barok rüzgarları onun
bıraktığı izleri dağıtıncaya kadar yüzlerce Osmanlı mimarı, gösterdiği yolda yürüdü. Günü
müzde, Türk kültürünün başlıca simgelerinden biri sayılmaktadır.
Sinan çocukluğunda,devşirme olarak yeniçeri ocağına alınmış, İstanbul'da eğitim görmüş
tür. Devşirme çocukların önceleri yalnız Rumeli'den alındığını göz önünde tutan bazı yazarlar,
onun Arnavut, Bulgar, Sırp, Yunan, hatta Avusturya kökenli olduğunu ileri sürmüşlerdir.
Oysa, XV. yüzyıl ortalarından başlayarak devşirme sisteminin Anadolu'ya da uygulandığı bi
linmekte , 14 kaynaklar Sinan'ın Rumeli'den değil Anadolu'dan geldiğini göstermektedir. Er
meni asıllı bir Anadolu çocuğu olduğu iddiası da geçersizdir. Daha sonraları bu kural değiş
miş ise de XVI. yüzyıl başlarında Ermeniler devşirmenin dışında tutuluyor, Yen içeri Ocağına
alınmıyorlardı .ıs
Aslında Sinan'ın etnik kökeni üzerinde fazlaca durmanın bir önemi ve gereği de yoktur.
Çünkü Kühnel'in haklı olarak dikkatleri çektiği gibi, Sinan'ın eserleri en küçük ayrıntıya ka
dar o denli Türktür ki, onun Arnavut mu Rum mu olduğu tartışması tamamiyle yersiz olur . it'
XVI. yüzyıla ait kaynak ve belgeler Sinan'ın Kapadokyalı olduğunu ortaya koyuyor. Risa·
let ül-Mi'mariye' de ona Sinan-ı Kayseri denildiği gibi , 1 i 1 585-6 (H. 994) tarihli vakfiyesin
de , 18 Sinan'ın Kayseri'de oturan erkek kardeşini -ya da erkek kardeşlerinden birini- lstan
bul'a getirerek onu Müslüman yaptığı yazılıdır . 19 Bir başka belgede ise Sinan'ın Kayseri'nin
merkez ilçesine bağlı Ağırnas köyünden geldiği açıklanır. Bu belge, Kıbrıs'ın fethinden sonra
Karaman ve Kayseri bölgesinde oturan zimmilerin adaya yerleştirilmeleriyle ilgili olarak Si
nan'ın dilekçesine karşılık ll. Selim'in Akdağ Kadısı ve sürgün işini yürüten Hüseyin Çavuş'a
gönderdiği hükümdür.
Hüküm: "Hala Hassa mimarlarını başı mektub gönderüb Kayseriye reayası Kıbrıs'a sürül
mek ferman olunub kendü sakin olduğu Ağırnas nam karye halkı ve ahar karyede sakin olan
akrabası. .. Zimmiler Kıbrıs'a sürgün olmakdan af olunmasın istida eylemeğin müşarünileyhin
sakin olduğu zikrolunan karyesi ve akrabasından olan mezkür zimmiler Kıbrıs'a sürgün ol
makdan af olunmak emir idüb buyurdum ki varub vusul buldukta müşarünileyhin sabıkan
sakin olduğu mezbur karyesi . .. "20 diye sürmektedir. Görüldüğü gibi, belgenin iki yeri nde
Sinan'dan Ağırnas "sakini", bir yerinde de orada "sabıkan sakin" olduğu söylenerek onun
devşirilmeden önce Ağırnas'ta oturduğu konusu açıklık kazanmaktadır.
Tuhfet ül-Mi'marin'e göre Sinan çocukluk -ya da delikanlılık- yıllarında "Vilayet-i Ka
raman ve bilad-iYunan'ın devşirme oğlanları ile der-i Devlete" gelmiştir .� / Devşirme oğlanla
rı sağlıklı, boylu boslu , zeki ve yetenekli çocuklar arasından seçilirdi. Oksüz ve yetim olanlar,
bir sanat bilenler, Türkçe konuşanlar, evliler alınmazdı�� Devşirme işlerini yürütmek için
her idari bölgeye bir yeniçeri yayabaşısı ve bir katip gönderilir, bunlar kadı ve sipahinin yar
dımıyla köyleri tarayarak yaşları sekiz ile onsekiz -en çok yirmi- olan erkek çocuklar arasın-
16
MİMAR SİNAN'IN YAŞAMI VE SANATÇI KİŞİLİÔİ
dan uygunları seçer, seçilenlerin vaftiz kağıtlarını görüp sağlık muayenelerini yaptıktan,_ kün
yelerini devşirme defterine geçirdikten sonra onları yüz-yüzelli kişilik kafileler halinde lstan
bul'a sevkederlerdi �ı
Devşirme oğlanların kütük defterleri ,Yeniçeri Ağasınca saklanırdı. Bu defterler ortada yok
tur. Vak'ay-i Hayriye'de,yeniçerilerle ilgili her şey gibi onlar da yokedilmiştir. Bu yüzden Si
nan'ın asıl adı !4 anasının ve babasının adları, doğum yılı bili nmemektedir ?5 Onun Ağır
nas'taki gençlik dönemine ait bildiğimiz tek �ey , yeniçeri ocağına Yavuz Sultan Selim zama
nında alındığıdır.
Tezkiret ül-Ebniye'de, "Reis-i mi'maran Sinan İbni Abdülmennan merhum ve mağfu
runleh Seyfülislam Sultan Selim Han lbni Sultan Bayezid Han aleyhirrahmeti ve'! gufran haz
retlerinin zaman-ı saltanatlarında devşürme gelüb . . . " 26 ve yine aynı tezkerede Sinan'ın ağ
zından, "Anın (Şeh-i alem Selim bin Bayezid Hanın) devşirmesiyim ben kemine1: 21 denile
rek onun Yavuz Sultan Selim zamanında devşirildiği açıklanmaktadır.
Sinan devşirildiğinde kaç yaşındaydı? Konu üzerine ilk eğilenler bu sorunun cevabını onun
türbesi üzerindeki kitabenin, 2 8 onbirinci dizesinde bulmuşlar, "Yüzden artuk ömr sürdü akı
bet kıldı vefat" sözlerini içeren satırı Sinan'ın öldüğü zaman yüzden yaşlı olduğu biçiminde
yorumlamışlardır. Sinan H. 966 ( 1 588) yılında öldüğü için de H. 896 ( 1490-l)'den önce doğ
duğu tezi böylece ortaya çıkmıştır. Meyer, Sinan'ın doğumunu 895 ( 1 489) yılına tarihle
miş,29 Aslanapa aynı tarihi kullanmış ,30 Goodwin, 896 ( 1 49 1 ) tarihinin kabul edilebileceğini
belirtmiştir . ı ı
Ancak, bu tarihler uygun görülecek olursa Yavuz Sultan Selim'in tahta çıktığı 1 5 1 2 yılında
Sinan'ın 2 1 ile 23 yaş arasında olması gerekir ki, her ikisi de yeniçeri ocağına katılmak için
çok fazladır. Bu yüzden 1 5 1 2 yılında tam 20 yaşında iken devşirme alındığı varsayımından
hareketle doğumunu 1492 (H. 897-8) yılına çıkaran görüş ağırlık kazanmıştır. 32 Ne var ki,
1489 ve 1491 gibi 1492 tarihi de bir başka kabule -Sinan'ın 1 5 1 2 yılında devşirildiği varsayımına
dayanmaktadır. Oysa bu husus kesin değildir; 1 5 1 3 ya da 1 5 1 4 yılında devşirilmiş olabilir.
Kaldı ki devşirme için yaş sınırı yirmi olmakla birlikte, yeniçeri örgütünce eğitilmeleri daha
kolay olan genç çocukların yeğlendiği gerçeği de göz önünde tutulmalıdır. Devşirme oğlanları
konu alan minyatürlerde açıkca görülebileceği gibi bunlar delikanlı değil, oniki-onbeş yaşlar
arasında çocuklardır. 11
Yukarıda açıkladığımız görüşler ışığında Sinan'ın mezar kitabesindeki "yüzden artuk ömr
sürdü" deyimini "çok uzun yaşadı", ya da "öldüğünde çok yaşlıydı" biçiminde yorumluyor;
büyük olasılıkla yirmi yaşından önce devşirildiğini, bu nedenle de doğumunun 1 490'lı yılların
başına değil, fakat 1 497- 1498 gibi sonlarına tarihlenmesini daha akla yakın buluyoruz.
Devşirme çocuklar kafileler halinde İstanbul'a varınca, bunların bir bölümü içoğlan olarak
saraya ayrılır, ötekiler taşra hizmetlerini yerine getirmek üzere bir iki altın karşılığında Türk
çiftliklerine kiralanırdı. Fatih Sultan Mehmed'in başlat�ığı bu uygulamanın 34 amacı, devşir
me çocuklara Türkçeyi , Türk gelenek ve göreneklerini, Islamın gereklerini öğretmekti. Taşra
hizmeti genellikle üç yıl olmakla birlikte, devşirme oğlan yetişinceye kadar sürer, sonra yokla
ma yapılır, sınavda başarılı olan çocuğun bu kez acemi ocağında askeri eğitimi başlardı. Yeni
çeri ocağında yer açılınca Divan-ı Humayun'a bildirilir, boşalan yerlere padişah fermanı ile
acemi oğlanlardan atama yapılır, acemi ocağında açılan yerler de taşra görevindeki devşirme
lerden alınarak doldurulurdu. 11
Sinan'ın taşra hizmeti ile acemi oğlanlık dönemi 1 5 1 2 ile 1 52 1 yılları arasında olmak ü.zere
en fazla dokuz yıl sürmüştür. Yavuz Sultan Selim'in saltanatına rastlayan bu yıllarda, Iran
ve Mısır seferleri, Çaldıran ( 1 5 1 4), Merc-i Dabık ( 1 5 16), Han Yunus ( 1 5 1 6) , Reydaniye ( 1 5 1 7)
meydan savaşları yer alır. Bu savaşlarda yeniçeri kaybı fazla olduğundan ace.mi oğlanların
yeniçeri ocağına, taşra hizmetindeki devşirme çocukların da acemi ocağına geçişleri hızlan
mış, bu arada Sinan da Kapıya çıkarak ( 1 52 1 ) Belgrad Sefer-i Hümayununa yeniçeri unvanıy
la katılmıştır.
17
MİMAR SİNAN
Belgrad seferinden sonra,Sinan sırası ile Rodos ( 1 522), Mohaç ( 1 526), Viyana ( 1 529), lra
keyn ( 1 534), Korfu ve Pulya ( 1 53 7) ve Bağdan ( 1 538) Sefer-i Humayunlarına katılmış; Rodos
ile Mohaç arasında atlı sekbanlığa atanmış; Mohaç'tan sonra yayabaşı, Viyana seferinde zem
berekçibaşı yapılmış; lrakeyn seferi dönüşünde de Hasekiliğe yükseltilmiştir . 16
Sinan'ın katıldığı askeri seferler, bir yandan onun yeniçeri ocağı içerisinde ilerlemesini sağ
larken,bir yandan da geleceğin mimarına çağının önemli kentlerini görme ve tanıma olanağı
nı veriyordu. Sinan'ın sefer yolları üzerindeki mimari anıtları incelediğine ve gördüklerini ile
ride yararlanmak amacıyla değerlendirdiğine şüphe yoktur. Çünkü askerlik yaşamının son
aşamasında onun Hassa başmimarlığına atanması rastlantıya bağlanamaz. Sinan, mimarlığı
çok önceden aklına koymuş, acemi oğlanlık döneminden başlayarak kendini yapı sanatına
hazırlamıştır.
Askeri eğitimin yanı sıra acem� oğlanlardan bir bölümü tersane, mahzen, kapan gibi miri
tesislerde, bir bölümü lstanbul'a lzmit'ten odun, Mudanya'dan buz getiren gemilerde, bir bö
lümü Boğaz'ın iki yakası arasında yolcu taşıyan kayıklarda, bir bölümü de Saray, Yeniçeri Ağası
ve vezirlerce yaptırılan inşaatlarda çalıştırılırdı. l7 Sinan'ın daha çok yapı işlerinde görevlen
dirildiği tahmin edilebilir. Acemi ocağında edindiği dülgerlik sanatı, 18 giderek yapı ustalığına
dönüşmüş, inşaat işlerinde çalışırken mimarlığı ustalardan görerek öğrenmiş, katıldığı sefer
lerde köprü, kale gibi askeri amaçlı tesislerin yapımında ye ele geçirilen kentlerdeki önemli
anıtların onarımında çalışarak bilgi ve deneyimini artırmıştır. N
Sinan mimarlığa hangi tarihte başlamıştır? Bu sorunun cevabını, Sinan yapılarının listeler
halinde sunulduğu XVI. yüzyıla ait yazmalarda aramak,fakat. bunu yaparken,bu tezkerelerde
adı geçen her yapıyı hemen Sinan'a maletmemek gerekir. Omeğin, Tuhfet ül-Mi'marin
adlı yazmada -hem de ilk sırada- kayıtlı Sultan Selim Camii ve türbesini Sinan'ın öz yapıları
arasına alma olanağı yoktur.
Açıklayalım : .
Yavuz Su\tan Selim 22 Eylül 1 520 günü lstanbul'dan Edime'ye giderken yolda ölmüş, naaşı
30 Eylül'de lstanbul'a getirilerek ertesi gün daha sonra Sultanselim adını alacak semtte topra
ğa verilmiştir. Babasının mezarı üstüne türbe, türbenin önüne de bir cami yapılmasını emre
den Sultan Süleyman, 1 7 mayıs 1 5 2 1 günü camiin temelini attıktan sonra Belgrad seferine
çıkmıştır. Belgrad'a 29 Ağustos'ta giren Sultan Süleyman 19 Ekim'de lstanbul'a dönmüş, kış
aylarını yeni bir seferin hazırlıkları ile geçirmiş, 16 Haziran 1 522'de Rodos seferine çıkıp, 29
Ocak 1 523 günü lstanbul'a geri geldiğinde, Sultan Selim Camii ve türbesini tamamlanmış
bulmuştur.
Mimar kişiliğinin henüz gelişmediği 1 520'li yılların başında Sultan Selim Camii ve türbesi
gibi birinci derecede önemli bir inşaatın Sinan'ın sorumluluğuna verildiğini düşünmek yersiz
olur.40 Sinan bu cami ve türbenin yapımında tahta işlerine ilişkin bir görev yüklenmiş olabi
lir. Ancak, bu durumda, gerçek katkısının Belgrad ve Rodos seferleri arasında lstanbul'da
geçirdiği sekiz aylık sürenin ötesine geçemeyeceği gözden uzak tutulmamalıdır.
Aynı kategoride ele alınması gereken bir başka yapı topluluğu,Gebze Çoban Mustafa Paşa
külliyesidir. Bu külliyeyi meydana getiren yapılardan cami, medrese ve aşhane Tuhfet ül·
Mi'marin'den başka Tezkiret ül-Bünyan ve Tezkiret ül-Ebniye isimli yazmalarda da
kayıtlıdır ve üçü de Sinan'a maledebileceğimiz bir takım özelliklere sahiptirler. Ne var ki,cami
ile medresenin 1 523-4 (H.930) tarihli kapı kitabeleri, bu yapıların Sinan için çok erken oldu
ğunu açıkça ortaya koyar.
Külliyenin yapımına Çoban Mustafa Paşa'nın 2.vezirliğe atanıp Kanuni'nin kızkardeşi Haf
sa Sultan'la evlendiği 1 5 2 1 yılında başlanmıştır. Bu yüzden Sultan Selim camii ve türbesi
gibi, Gebze Çoban Mustafa Paşa cami ve külliyesini de zamanın Hassa başmimarı Acem Alisi
denilen Alaeddin tasarlamıştır.4 1 Bu külliyeye ait yapılara üç tezkerede rastlanması ise, Si
nan'ın bunları 1 538- 1 588 yılları arasında onararak adlarını defterine kaydetmiş olmasıyla
açıklanabilir.
18
MİMAR SİNAN'IN YAŞAMI VE SANATÇI KİŞİLİÔİ
1 529 yılında ölen Çoban Mustafa Paşanın camiinin haziresindeki türbesine gelince: Eğer
bu türbe cami ile birlikte planlanıp inşa edilmiş ise öteki yapılar gibi onun da Sinan'a maledil
mesi söz konusu olamaz. 4 2 Yok , Çoban Mustafa Paşa toprağa verildikten sonra tasarlanmış
ise Sinan'ın Viyana Seferi dönüşünde türbeyi yapma olasılığı ortaya çıkar. Ne var ki böyle
olsa bile, adından yalnız Tuhfet ül-Mi'marin'de söz edildiği için kitabesiz Çoban Mustafa
Paşa türbesini Sinan'ın tartışma kabul etmez eserleri arasına koyma olanağı yoktur.
Öte yandan, yine Çoban Mustafa Paşanın yaptırdığı ve bugün Bulgaristan'ın Svilengrad
ilçesi yakınl::mnda Meriç ırmağını kesen Mustafa Paşa köprüsünü Sinan'ın öz yapıları arasına
katabiliriz. Uç tezkerede de kayıtlı olan Mustafa Paşa köprüsü 1 529 yılında Viyana seferinin
başlamasından az önce tamamlanmıştır. 4 1
Kanuni Sultan Süleyman'ın birinci Viyana kuşatmasını da içine alan dördüncü Sefer-i Hu
may unu, 10 Mayıs 1 529'da başlayıp, ordunun aynı yılın 16 Aralık günü lstanbul'a varması
ile son bulur. lrakeyn seferine ise 1 1 Haziran 1 534'de çıkılmıştır. Bu hesaba göre, eğer kendisi
!1e zaman zaman başkent dışında özel görevler verilmediyse, Sinan , yaklaşık dört buçuk yılını
lstanbul'da geçirmiştir. Askeri sorumluluklarının yanı sıra mimarlık çalışmalarına bu yıllarda
hız vermiş, ilk mescid ve camilerini bu dönemde tasarlayıp gerçekleştirmiştir.
Mimar Sinan'ın eseri old9,ğunu kesinlikle söyleyebileceğimiz ilk bina Karagümrük'te bulu
nan 1 530- 1 (H.937) tarihli Uçbaş mescididir. 44 ikinci ve üçüncü binalar ise 1 532-3 (H.939)
tarihli Kumkapı Muhsine Hatun mescidi45 ile Ayvansaraylı Hüseyin Efendi'nin 1 533-4 (H.940)
yılına tarihlediği eski Kasım Paşa Camii olmaktadır.46
Kagir dört duvar üzerine ahşap çatılı iddiasız yapılar olan bu üç dini binadan. başka aynı
yıllarda Sinan seferlerde de boş durmuyor, onarım işleriyle meşgul oluyordu. Orneğin lra
keyn seferi süresinde ordunun Bağdat'ta kışlamasındanyararlanılarak,Kanuni'nin emriyle ona
rılan Ebu Hanife ve Abdülkadir Geylani'nin makamlarını yenileme faaliyetinde Sinan'ın et
kin bir rol oynadığına şüphe olmamak gerekir.
l 530'lu yıllar Sinan'ın mimar olarak deneyiminin arttığı, kendini Hassa mimarlığına hazır
ladığı yıllardır. Çabaları boşa gitmeyecek, mimarbaşı Acem Alisi'nin ölümü üzerine boşalan
başmimarlığa 2. Vezir Damad Lutfi Paşanın tavsiyesiyle 1 538 yılında atanan Sinan bu tarih
ten sonra kendisini artık tamamiyle mimarlığa verecektir.
Hassa başmimarı olarak Sinan'ın yüklendiğt ilk önemli iş, İstanbul Haseki Hürrem Sultan
Camii ve medresesidir. Bunları hızla bitirmiş, Usküdar Mihrimah Sultan külliyesinin yapımı
na geçeceği sırada beklenmedik bir olay -Şehzade Mehmed'in genç yaşta ölümü- önemli bir
fırsatı Sinan'ın ayağına getirmiş, Sultan Süleyman, oğlu Şehzade Mehmed'in türbe ve camii
nin tasarımıyla Sinan'ı görevlendirmiştir.
1 548 yılında tamamlanan Şehzade Mehmed Camii , Sinan'ın ilk büyük eseri, Osmanlı mi
marisinin evrensellik yolunda ulaştığı ilk menzildir. 1 548'den ölümüne kadar önünde bulu
nan kırk yıl içerisinde,Sinan daha nice menzillere kademe kademe erişecek, küçüklü büyüklü
yapıları ile, Osmanlı mimarisini mantıki sonucuna ulaştıracaktır.
19
MİMAR SİNAN
M
imar Sinan ile ilgili en eski kaynaklar XVI. yüzyılda kaleme alınan yedi adet yazma
dır. Bunlardan biri -Risalet ül-Mi'mariye- bitmemiş bir deneme, üçü sınırlı konu
ları ele alan eserlerdir. Dayızade Mustafa Efendi'nin Selimiye adlı monografisinde
Edirne il. Selim Camii , şair Eyyubi'nin Padişahmime'sinde Kanuni Sultan Süleyman zama
nının su yolları ve su yapıları , yazarı saptanamayan Adsız Risale'de Sinan'ın hamamları
tanıtılır. Tezkiret ül-Bünyan, Tezkiret ül-Ebniye, Tuhfet ül-M i'marin isimli yazmalar
ise Sinan'ın yaşamına ilişkin bilgiler sağlamak yanında onun yapılarına da yer verilen önemli
belgelerdir.
Bu üç tezkereden ilk ikisini pakkaş-şair Sa'i Mustafa Çelebi 'nin (öl. l 595 /H. 1004) yazdığı
bilinmekte, üçücüsünün şair Asari'nin (öl. 1 620- 1 /H. 1 030) eseri olduğu sanılmaktadır. Kon
yalı, "Sa'inin, yaptığı abidelerin listesini Mimar Sinan sağ iken kendisinden aldığına ve ağzın
dan dinlediğine kani değiliz", diyerek,47 Tezkiret ül-Bünyan ve Tezkiret ül-Ebniye'de
yazılanların ikinci kaynaklatdan sağlanmış ol duğuna işaret ediyor. Sözen, "Tezkiret ül
Ebniye'de bilgiler Sinan'ın ağzından verildiği için yapıtın onun taratından yazıldığı ileri sü
rülmüştür, ancak içerdiği yanlışlar Sinan'ın ölümünden sonra Mustafa Sa'inin yazdığı kanısı
nı uyandırmaktadır", sözleriyle 48 Tezkiret ül-Ebniye'nin 1 588'den sonra yazılmış olabile
ceğini belirtiyor. Bu görüşlere tümüyle katılma olanağı yoktur. Bizim kanımıza göre Tezki
ret ül-Banyan ile Tezkiret ül-Ebniye Sinan'ın son yıllarında ve onun açıklamaları göz
önünde tutularak kaleme alınmış, yalnız Tuhfet ül-Mi'marin Sinan'ın ölümünden sonra
derleme bilgiye dayanılarak yazılmıştır.
Tezkiret ül-Bünyan'da adına rastladığımız en geç tarihli bina , kapı ki�abesine göre 1 583
(H. 99 1 ) yılında tamamlanan Usküdar Atik Valide Camiidir. Bu camiin Usküdar'daki öteki
camiler ile bir arada gösterilmeyip Camiler Bölümünün 8 1 'inci ve son sırasında bulunma
sı �'ı onun ya tezkere kaleme alınırken ya da bitirildikten hemen sonra listeye eklenmiş olduğu
nu gösterir. Bu yüzden Tezkiret ül-Bünyan'ı n 1 583- 1 584 yıllarında yazıldığını ileri sürmek
hatalı olmayacaktır. Tezkiret ül-Bünyan'ın eksiklerini tamamlayan, onun geliştirilmiş ve
genişletilmiş bir nüshası olduğunu söyleyebileceğimiz Tezkiret ül-Ebniye'de kayıtlı hiç bir
binanın 1 585-6 (H.994) yılınm _ötesine geçmediği göz önüne alınarak ,bu tezkereyi de 1 586- 1 587
yıllarına tarihlemek gerekir. Üte yandan, içinde Diyarbakır Melek Ahmed Paşa Camii gibi
1 590- 1 (H.999) tarihli bir yapının yer aldığı Tuhfet ül-Mi'marin' in Sinan'ın ölümünden
sonra 1 590'lı yıllarda kaleme alındığı açıktır.
Yukarda sözü edilen üç ana kaynak en önemli Sinan yapıları konusunda bile her zaman
uyum içinde değildir. Bina sayısı bakımıncian aralarında farklılık bulunduğu gibi bir takım
tekrarlara ve istinsah hatalarına rastlanır. Ozellikle Tuhfet ül-Mi'marin'de Sinan'la ilişkisi
şüpheli binalara. sık yer verilmiştir. Buna karşılık Sinan'ın eseri olduğu bilinen bazı yapıların
tezkerelerde hiç yer almadığı görülür. Ancak bunlar genellikle Büyük Çekmece'deki Sultan
Süleyman çeşmesi, Aya Sofya'nın il. Selim zamanında yapılan minareleri, Yenibahçe Şah Hu-
20
SİNAN YAPILARINA İLİŞKİN KAYNAKLARIN DÖKÜMÜ
ban Kadın sıbyan mektebi gibi Sinan'ın, ya da tezkere yazarlarının önemsemediğini sandığı
mız ufak yapılardır. 50
Diğer yandan, cami gibi, aşhane, kervansaray, hamam gibi anıt niteliğinde yapı türlerine
giren fakat adlarına hiç bir tezkerede rastlamadığımız Sinan dönemine ait binaları, güzel ve
ilginç olsalar da, hemen Sinan'a maletmek yanlış olur. Sinan'ın Hassa başmimarı olarak Sa
rayca ısmarlanan yapılardan sorumlu olduğu bir gerçek ise de bunların tümünün Sinan tara
fından tasarlandığı söylenemez. Kapı kitabesine göre Kanuni'nin yaptırdığı 1 5 50 (H.957) ta
rihli lstanbul Haseki Sultan Külliyesi imaretinin Sinan'ın elinden çıktı�ını savunma olanağı
yoktur; çünkü bu binanın adı tezkerelerin hiç birinde geçmemektedir. Keza, mimarlık açı
sından son derece ilginç mekanlara sahip olmalarına rağmen tezkerelerde adı geçmeyen Erzu
rum Rüstem Paşa kervansarayını ve Lüleburgaz Sokollu Külliyesininin bir parçası olan çifte
hamamı Sinan'ın öz yapıları arasına katamıyoruz.
Yakıştırmalar çoğunlukla Koca Sinan'a aşırı saygıdan kaynaklandığı gibi, bunların tezkere
lerde adı geçen yapı sahipleriyle ilgili yanlış saptamalar ya da eksik bilgi sonucu ortaya çıktığı
görülür. Bir örnek verelim: Tuhfet ül-Mi'marin'de kayıtlı Ayas Paşa türbesi lstanbul'da
(Eyüp Sultan Camii .haziresinde) bulunan 1 539 tarihli açık türbe değildir,5 2 çünkü Tuhfet
ül-Mi'marin'deki "Amid'de Sofu Mehmed Paşa Camii -medrese der Van- Osman Paşa Türbesi
Maktul Ayas Paşa Türbesi", şeklindeki kayıt 5 ' incelendiğinde sözü edilen Ay?s Paşa'nın Ve
ziriazam Ayas Mehmed Paşa olm;ıyıp 1 559 yılında başı vurdurulan Bağdat ve Amid Beylerbe
yi Maktul Ayas Paşa olduğu ve Ozdemiroğlu Osman Paşa türbesi gibi bu türbenin de Oiyar
bakır'da bulunduğuna işaret edildiği anlaşılacaktır.
Banisinin kimliği karıştırılan bir başka örnek Çatalca Ferhad Paşa Camiidir. Fazıl Ayanoğ
lu, "Ferhad Paşa ve Gizli Kalan Vakıflar" isimli makalesinde, "Camiin Ferhad Paşa'nın ölü
münden sonra yapılmış olması muhtemeldir", diyor54 Bu makaleye konu olan Ferhad Paşa
iki kez sadarete getirilen ve 1 595 yılında görevden alınarak Yedikule'de boğdurulan Veziria
zam Ferhad Paşa'dır. Ne var ki söz konusu camiin Veziriazam Ferhad Paşa için yaptırılmasına
olanak yoktur. Çünkü Tezkiret ül-Ebniye'de, "Çatalca'da merhum Ferhad Paşa içün bir
cami bina olundu", denilmekte, 5 5 cami in Ferhad Paşa öldükten sonra, fakat Sinan'ın sağlığın
da yapıldığı anlaşılmaktadır. Sinan 1 588 yılında öldüğüne göre Çatalca'da bulunan camiin
bir başka Ferhad Paşa adına, Damad Ferhad Paşa için yaptırıldığı bellid ir .
Bir Macar mühtedisi olan Damad Ferhad Paşa Yeniçeri Ocağını disiplin altına alarak Ka
nuni'nin teveccühünü kazanmış, Şehzade Mehmed'in kızı Humaşah Sultan ile evlendirilerek
1 558 yılında beşinci vezirliğe getirilmişti. 1 56 1 'de dördüncü, 1 565'de üçüncü vezir oldu ve bu
makamda iken 1 5 75'de öldü . Bir de Kastamonu'da 1 5 58-9 (H.966) tarihli camii bulunan Da
mad Ferhad Paşa'nın Çatalca'daki camii vasiyeti üzerine eşi Humaşah Sultan tarafından Si
nan'a yaptırılmıştır. 56
Yapıların banileri gibi bunların tarih ve yerlerinin saptanmasında da hata yapıldığı görü
lür. Orneğin Topkapı Kara Ahmed Paşa camiinin tarihi başlıca kaynaklarda 1 5 54 ile 1 558
arasında gösterilmektedir. 57 Oysa 1 554 anlamsızdır, çünkü Ahmed Prı:şa'nın 1 555 tarihli vak
fiyesine göre vakfiyenin tescil edildiği tarihte camiin arsası henüz seçilmemişti.58 Ayrıca, ca
miin yapımına 1 555'de başlanıp inşaatın 1 558'de tamamlandığı savı da inandırıcı değildir; zi
ra bu durumda kapısı üzerinde 966 ( 1 558-9) tarihi bulunan Kara Ahmed Paşa türbesinin ni
çin paşanın idamından üç yıl sonra inşa edildiğini anlamak güçleşmektedir. Türbe 1 558 yılın
da yapıldığına göre camiin de yapımına aynı yıl başlandığını ve inşaatın 1 560'lı yılların başın
da tamamlandığını düşünmek akla daha yakındır.
Yapım tarihi üzerinde farklı görüşler bulunan bir önemli bina da Eyüp Zal Mahmud Paşa
camiidir. Zal Mahmud Paşa camiinde -ya da cami ile birlikte planlanan öteki yapılarda- kita
be yoktur. Bunun tek istisnası külliyenin Defterdar Caddesine açılan avlu kapısının sağında
ki kitabeli çeşmedir. Hatalı olarak H. 958 yılına tarihlendirilen çeşme külliyenin 1 5 5 1 yılında
tasarlandığı görüşünün ortaya çıkmasına neden olmuştur.59 Bir başka görüşe göre de cami
1 560- 1 566 arasına tarih lenmiştir. 60 Ne var ki birincisi gibi ikinci sav da tarihi verilere uygun
düşmemektedir.
21
MİMAR SİNAN
Zal Mahmud Paşa,Kanuni zamanında Anadolu Beylerbeyi idi ve 1 566 yılından önce İstan
bul'da büyük bir cami yaptırma olanağı olamazdı. Il. Selim onu beşinci vezirliğe atamış, 1 572
yılında kızı Şah Sultan'la evlendirerek kendisine damad yapmıştı. Bu bakımdan külliyenin
y apımına 1 572'den sonra başlandığını düşünmek gerçekçi olur.6 1 Camide kapı kitabesinin bu
lunmayışı ise inşaatın, Zal Mahmut Paşa ve Şah Sultan'ın öldükleri 1 580 yılından sonrra ta
mamlandığının işaretidir.
Cami gibi, camiin yanında yer alan Zal Mahmud Paşa türbesi de Sinan'ın, fakat adlarına
yalnız Tuhfet ül-Mi'marin'de rastladığımız medreseler bir başka mimarın eseridir. Bunlar
Sinan'ın son yıllarında, onun kalfalarından birince yapılmış olmalıdır. Çeşmenin de Sinan'la
ilgisi yoktur; çünkü 958 ( 1 55 1 ) değil 998 ( 1 589-90) tarihlidir. Ortadaki dokuzun bacağı aşındı
ğından dokuz beş olarak okunmuş ,h:l tarih hatası bu dikkatsizlik nedeniyle ortaya çıkmıştır.
Tezkerelerde bulduğumuz hatalarla ilişkili bir iki örnek vermek gerekirse: Ilgın Lala Musta
fa Paşa camiinin Tezkiret ül-Ebniye'ye "Bolu nam kasabada merhum Mustafa Paşa Camii"
biçiminde geçtiğini ,63 Behruz Odabaşı'nın Tuhfet ül-Mi'marin'de "Ferruh Paşa"ya dönüş
tüğünü 64 görüyoruz.
Üç tezkerede kayıtlı yapıların sayısal dökümüne gelince: Tezkiret ül-Bünyan'da yapılar
türlerine göre on iki bölüme ayrılmış ve her bölümdeki yapılar numara verilerek sıralanmış
tır. Bu tezkerede adı geçen eserlerin sayısı 344'dür.
Tezkiret ül-Ebniye'de kayıtlı 3 78 yapı da numara sırası ile fakat on üç bölümde
gösterilmiştir.
Numara verilmeden on beş bölümde toplanan ve kimi kalemlerinde birden fazla eserin yer
aldığı Tuhfet ül-Mi'marin'de 423 parça yapı vardır.
Üç tezkerede kayıtlı yapıların toplam sayısı ise 477'dir.65
Aşağıdaki tabloda görüleceği gibi, 477 yapıdan 3 1 2'si üç tezkerede, 43'ü iki tezkerede, 1 22'si
yalnız bir tezkerede yer alır.
TABLO I
Bölüm Yapı Sayısı Tezkere Sayısı
Kodu YAPI TÜRÜ TB TE TM 3 2 1 Toplam
I Cami 81 84 104 80 2 25 107
11 Mescid 50 52 46 45 6 1 52
III Türbe 19 22 40 16 4 25 45
iV Medrese 61 63 70 59 4 11 74
v Darülkurra 7 7 8 7 o 1 8
Vl Sıbyan Mektebi o o 6 o o 6 6
vıı Tekke o o 6 o o 6 6
Vlll Darüşşifa 3 3 3 3 o o 3
IX imaret (Aşhane) 16 18 21 ıs o 7 22
x Han, Kervansaray 17 20 26 13 6 12 31
XI Saray 33 35 28 24 10 4 38
XII Köşk o o 5 o o 5 5
Xlll Mahzen 6 8 6 5 2 1 8
xıv Hamam 37 52 40 33 7 16 56
xv Köprü 8 8 7 6 2 1 9
XVI Su kemeri, Havuz 6 6 7 6 o 1 7
TOPLAM 344 3 78 42 3 3 12 43 122 477
22
SİNAN YAPILARINA İLİŞKİN KAYNAKLARIN DÖKÜMÜ
TABLO II
Özgün
Bölüm Sap tana- Yok· Yeni· biçimi bo-
Kodu YAPI TÜRÜ mayan olan lenmiş Harabe zulmamış Toplam
I Cami 4 16 21 2 64 1 07
lI Mescid 1 29 13 2 7 52
III Türbe 6 6 o 1 32 45
IV Medrese 3 31 2 3 35 74
v Darülkurra o 3 1 o 4 8
Vl Sıbyan Mektebi 1 o o o 5 6
Vll Tekke 1 1 2 o 2 6
Vlll Darüşşifa o o o o 3 3
IX lmaret (Aşhane) 2 11 1 1 7 22
x Han, Kerv;:ı nsaray 2 9 3 6 11 31
XI Saray 4 32 o o 2 38
Xll Köşk o 4 o o 1 5
xm Mahzen o 6 o o 2 8
XIV Hamam 5 24 6 8 13 56
xv Köprü o o o o 9 9
xvı Su kemeri, Havuz o o o o 7 7
TOPLAM 29 1 72 49 23 204 477
Saptanamayan 29 parça yapının adlarına yalnız bir tezkerede rastlanmakta, bunların 7'sini
Tezkiret-ül Ebniye'de, 22'sini Tuhfet ül-Mi'marin'de buluyoruz. Çoğunluğunun Silivri
Rüstem Paşa camii , Aya Sofya Nurbanu Valide Sultan türbesi, Usküdar Şemsi Ahmed Paşa
tekkesi, Mekke Sultan Süleyman hamamı gibi varlığı bilinmeyen hayal ürünü yapılar olduğu
ve tezkerelere dikkatsizlik sonucu girdiği bellidir. Üte yandan, bu grup içersinde xvı. yüzyıl
da inşa edilip bir süre sonra ortadan kalktığı için hakkında hiç bir şey bilmediğimiz yapıların
bulunabileceğini gözden ırak tutmamak, Basra Ayas Paşa camiine, lstabul dışındaki (?) Zal
Mahmud Paşa Sarayına, Yeni köy Salih paşazade hamamına bu gözle bakmak yerinde olur.
Günümüze ulaşmayan 1 72 yapı içersinde en yüksek kaybolma oranı saray ('� ve köşkler
grubunda görülür. Şöyle ki, tezkerelerde adı geçen 38 saray ve 5 köşkten elde kalan tek öz
gün Sinan yapısı Saray-ı Cedid'deki 111. Murad köşküdür.69 Sinan'ın onardığı saray ve köşk
lerden bugün ayakta olan yapılar ise Saray-ı Cedid (T opkapı Sarayı) ile At Meydanı Sarayı'
dır. 70
Sinan'ın inşa ettiği ya da ona yakıştırılan saray ve köşklerdeki yüksek kaybolma oranının
bir nedeni, genellikle anıt niteliği taşımaya.n bu yapıların,önefl'lsenmeyerek, arsalarının kolay
lıkla başka amaçlara verilmesi olmuştur. Orneğin, Sokollu Mehmed Paşa ve Güzel Ahmed
Paşa'nın At Meydanındaki konakları XVII. yüzyıl başlarında varislerinden sa.ç ın alınıp yıktı
rılarak yerleri Sultan Ahmed külliyesi arsasına katılmış, 1 794 yılında yanan Usküdar Sarayı
onarılmayarak yerine 111. Selim tarafından Nizam-ı Cedid askeri için Selimiye kışlası yapılmıştır.
23
MİMAR SİNAN
Bir başka neden de geleneksel Osmanlı Saray mimarisinin Avrupa etkisi altında üslup aşın
masına uğramasıdır. Kanuni'nin kurup Ill. Murad'ın geı;:ıişlettiği Kandilli Sarayı'nın il. Mah
mud zamanında , yerini, şimdi Kandilli Kız Lisesi olan Adile Sultan Sarayına bırakması, ya
da 11. Bayezid döneminde Gılman-ı Has kışlası olarak kurulan Galata Sarayının XIX. yüzyıl
da üslubu Avrupa'dan esinlenen bir bina ile yer değiştirmesi bu tür yenilemenin iki örneğini
oluşturur.
Fener Bahçesi ve Halkalı Pınar gibi saraylar ise kendi hallerine bırakıldıklarından zamanla
kaybolup ortadan kalkmışlardır.
Tümü ile sakıflı olduğunu saptadığımız Sinan yapısı 52 mescidin yarıdan fazlası yangın ve
depremlerde hasar gördükten sonra onarılmayarak yokolmaya mahkum edilmiştir. Zamanı
mıza ulaşmayan 3 1 medresenin de genellikle ilmiye sınıfından kişiler ve orta halli hayırsever
lerce kurulan mütevazi yapılar olduğu ve mescidler gibi bunların da yandıktan ya da deprem
de çöktükten sonra eriyip gitmelerine göz yumulduğu anlaşılmaktadır.
Soyunma yerleri sakıflı hamamlar için de benzer bir durum söz konusudur. Ne var ki tümü
ile kagir yapılı hamamlarda yüzde kırka varan yokolma oranının başlıca nedeni, pek çoğu
nun Vakıflarca elden ve gözden çıkarılması olmuştur. Bahçekapı Haseki Sultan, Çapa Ebu
Suud Efendi, Sarıgüzel Sarı Gürz hamamları arsalarına yeni !nşaat yapılmak amacıyla sahip
lerince, Fındıklı Molla Çelebi, Beşiktaş Sinan Paşa, Kanlıca lskender Paşa hamamları yol ya
da meydan sınırları içinde kaldıkları için Belediyece yıktırılmışlardır.
Yine, tümü ile sağlam kagir yapılar olan imaretlerin hemen yarısının zamanımıza ulaşma
masının nedenini Y?pılış amaçları ortadan kalktıktan sonra bunlara yeni işlev verilememesin
de aramak_ferekir. lstanbul Süleymaniye ve Manisa Muradiye imaretleri gibi müze yapılanlar
ayaktadır. ' Lüleburgaz Sokollu Mehmed Paşa, Sapanca Rüstem Paşa, Çorlu Sultan Süley
man imaretlerinden ise eser kalmamıştır.
Gerçek biçimini koruyarak, harabe halinde, ya da yenileştirilmiş olarak XX. yüzyıla gelen
Sinan yapıları arasında birinci sıraları köprüler, su kemerleri ve darüşşifalar almakta, bunları
camiler, türbeler ve kervansaraylar izlemektedir.
İyi durumda , yenileştirilmiş, ya da bir bölümüyle günümüze ulaşan 20 kervansaray ve kent
hanından, l_stanbul Bit Pazarında bulunan Semiz Ali Paşa ve Kebeciler denilen Rüstem Paşa
hanları . ile Usküdar Atik Valide kervansarayı özgün mimarisi bozulmuş, Karışdıran Rüstem
Paşa kervansarayı gibilerinden yalnız birkaç duvar parçası kalmış olan 6 menzil hanı ise ha
rap durumda bulunmakta; 1 1 kervansaray ve kent hanı xvı. yüzyıl klasik mimari biçimlerini
az ya da çok koruyarak ayakta durmaktadır. Galata Rüstem Pasa hanı, Konya Ereğli'sindeki
Rüstem Paşa ve Büyük Çekmece'deki Sultan Süleyman kervansarayları. bakımsız; Edirne Rüs
tem Paşa ve Ilgın Lala Mustafa Paşa hanları son yıllarda onarıldıklarından iyi durumdadır.
Tezkerelerde kayıtlı olan 45 mezar yapısından 6'sı saptanamayan, 6'sı ortada olmayan l 2 'si
bir yana bırakılacak olursa geriye kalan 33 eser, Sultan Selim camii haziresindeki yıkık Hafsa
Sultan türbesi dışında i2 , genellikle özgün biçimlerini korumaktadırlar. Söz konusu mezar
yapıları içinde Semiz Ali Paşa'nın Eyüp Sultan türbesi yakınındaki mermer sandukası , Ha
dım lbrahim Paşa'nın Silivrikapı'daki camiinin haziresinde bulunan açık türbesi; Pertev Mehmed
ve Güzel Ahmed Paşa'ların dikdörtgen , Kara Ahmed Paşa 'nın altıgen, Barbaros Hayreddin
Paşa ve Deli Hüsrev Paşa'nın sekizgen gövdeli türbeleri yer alır. Sinan'ın en görkemli mezar
yapıları ise Şehzade Mehmed, Kanuni Sultan Süleyma n ve il. Selim için yaptığı türbelerdir.
64'ü iyi durumda, 2 1 'i yenileştirilmiş, 2'si harabe halinde zamanımıza ulaşan camiler konu
sunda, anılan 2 harabenin (imik Aya Sofya camii ile Van Kale camiinin) Sinan-öncesi döne
me ait olduğunu; xvı. yüzyıldan sonra onarılmış ya da yeniden inşa edilmiş 2 1 cami.in de
genellikle yine ya Çorum ve Kütahya Ulucamileri gibi eski eserlerden , ya da çoğunluğu lstan
bul'da bulunan. Merkez Efendi ve Muhyiddin Çelebi gibi sakıflı camilerden meydana geldiği
ni görüyoruz. Üzgün mimarisini koruyan 64 cami ise lstanbul Süleymaniye, Edirne Selimiye,
Manisa Muradiye gibi anıtsal selatin camileri ni; Babaeski Semiz Ali Paşa, Kütahya Lala Hü
seyin Paşa, Kayseri Hacı Ahmed Paşa gibi kagir kubbeli vezir camilerini; lstanbul Drağman
24
SİNAN YAPILARINA İLİŞKİN KAYNAKLARIN DÖKÜMÜ
Yunus Bey , Ferruh Kethüda, Husrev Çelebi (Ramazan Efendi) gibi sakıflı camileri içeren bir
yapı yelpazesi oluşturmaktadır.
Kayıp vermeden günümüze erişen yapı türlerine gelince: Tezkerelerde adı geçen 9 köprü ,
6 su kemeri ve bir baş havuz gerçek görünümleri hemen hiç değişmemiş durumda, 3 darüşşi
fanın biri "iyi , fakat öbür ikisi mimarileri bozulmuş olarak ayaktadır. Haseki Sultan darüşşifası
XVI. yüzyıl klasik üslup ve biçimini içte ve dışta korumakta, uzun yıllar Askeri Matbaa olan
Süleymaniye darüşşifasının dış görünümü değişmemiş ise de iç mimarisi ile çok oynanmış bu
lµnmaktadır. III . Selim zamanında Nizam-ı Cedid askerine kışla olarak verilen, daha sonra
Asakir-i Nizamiye süvarisine devredilirken kubbeleri kesilerek üstüne kat çıkılan Atik Valide
darüşşifasının ise hem iç hem dış mimari kuruluş ve görünümü bozulmuştur.
Sinan yapılarının Osmanlı Devleti sı nırları içersinde dağılımına da kısaca değinmek yararlı
olur . Tez kerelere yanlışlıkla giren ya da. bizim saptayamadığımız 29 kayıt düşüldükten sonra
geriye kalan 448 parça yapı nın 328'inin lstanbul kenti içinde ve dolaylarında; 75'inin Anado
lu, Suriye, Irak ve Hicaz'da; 4S'inin de Rumeli, Kırım ve Balkanlarda yer aldığını görüyoruz.
Başka deyişle, söz konusu 448 yapının % 73'ü başkent ve yakınlarında bulunmakta, Çatalca
ile Meriç ırmağı arasında kalan bölgedeki yapılar da eklendiğinde bu oran %80'e ulaşmakta
dır. içinde öteki iki tezkerede adı geçmeyen tek yapıya rastlamadığımız Tezkiret ül-Bünyan ' da
ise lstanbul'un şimdiki il sınırları içinde kalan yapıların tüm Sinan yapılarına oranı % 7 7 , Do
ğu Trakya'dakilerle birlikte %85'dir . i l Ayrıca İstanbul'dan uzak yerlerde bulunan Sinan ya
pılarının yalnız sultanlar ve çoğu saraya damad olan kudretli vezirlerce ısmarlanan anıt nite.li
ği nde yeni inşaat ya da onarımı sarayca istenen tarihi yapılar olmasına karşılık, Sinan'ın Is
tanbul ve çevresinde küçük ve büyük, ahşap ve kagir her türde yapı yaptığı, mescid, darül
kurra , sıbyan mektebi, mahzen ve su kemerlerinin tümünün, saray ve köşklerin bir istisnası
ile 14 İstanbul il sınırları içinde yer aldığı görülür.
Bu tesbitimiz İstanbul'dan uzak yerlerde I OO'ü aşkın eserin Sinan'la ilişkili olmadığını şüp
hesiz göstermez . Sinan'ın elli yıl süren başmimarlık döneminde Adriyatik kıyılarından Basra.
körfezi ne, Kırım'dan Hicaz'a uzanan geniş bölgede bazan yerel mimarlar bazan merkezden
gönderilen kalfa ve üstadlar aracılığıyla faaliyet gösterdiği ve emrindeki Hassa mimarlarını
iyi kullandığı anlamını taşır.
Hassa Mimarları Ocağının kuruluş tarihi bilinmemektedir. Fatih Sultan Mehmed ve il. Ba
yezid zamanlarına ait belgelerde mimarlar ocağından söz edilmediği için XV. yüzyılın ikinci
yarısında Sinan-ı Atik, Ayas, Kemaleddin, Hayreddin ve Yakub Şah gibi mimarların sarayca
doğrudan görevlendirildiği ve her mimarın kendi takımını kurarak çalıştığı sonucuna varıyo
ruz. Mimarbaşı ünvanına rastlanılan ilk belge, XVI. yüzyılın birinci çeyreğine tarihlenen 7'
Cemaat·İ Agayan·İ Ehl-i Hiref adlı tezkeredir. Bu tezkereye göre Acem Alisi diye tanınan
mimarbaşı Alaeddin 45 akçe yevmiye almakta, emrinde çalışan ve onyedi mimarın yevmiye
leri de 7 ile 23 akçe arasında değişmekteydi.76
Acem Alisinin başmimarlık döneminde yetişen mimarlardan kimisi 1 538'den sonra ocakta
ki görevlerini sürdürdüler. Bunlara yenileri de katıldı. En ünlüleri Sinan'ın üç halefi Davud
Ağa, Dalgıç Ahmet Çavuş ve Sedefkar Mehmed Ağa ile Mustafa, Süleyman, Kara Şaban,
Hayreddin, Muslihiddin ve Hüseyin Ağalardır.77 Topkapı Sarayı arşivinde bulunan belge
lerde Sinan döneminin Hassa Il'limarlarından Ilyas oğlu Ali , Ramazan oğlu Ali , Ferhad , Ka
lender, Sadi , Sefer , Veli oğlu Omer'in adlarına rastlanır. 78
Bu konuda bir önemli belge de Sinan'ın vakfiyesidir; çünkü vakfiyeye şahit olarak imza
atan 41 kişiden I O'unun Sinan'ın iş. arkadaşları olduğu açıktır. Bunlar: Mehmed Şubaşı, 7q
Mahmud Halife,8c Abdullah oğlu lsmail, Abdullah oğlu Mehmed, Abdullah oğlu Ahmed,
Abdullah oğlu Süleyman, Abdullah oğlu Hızır, Abdullah oğlu Ferruh, Abdullah oğlu Mus
tafa ve V eys oğlu Mehmed'dir ve hepsinin mesleği isimlerinin arkasına konulan "mimar" un
vanıyla belirtilmiştir.81
Görüldüğü gibi yukarda adları geçen mimarların kimi Müslüman doğumlu kimi mühtedi
dir. Hassa mimarları arasında kiminin de Hıristiyan olduğu yine belgelerde karşımıza çıkan
25
MİMAR SİNAN
şu isimlerden anlaşılmaktadır: Niko, Ak Yani, Kosti, Oimitri , Mihal, Nakkaş oğlu Yani, Ge
libolulu Yani, Andura , Köse Andreya . . . 82
Hassa mimarlarının gençlerine "üstad", kıdemlileri ne "halife" (kalfa) denir, halifelerden bi
ri "mimar-ı sani" (başmimar yardımcısı) olurdu. Bunlar şu işlerden sorumluydular:
1. Sarayın ısmarladığı tüm yapıların, köprü , su kemeri , bent ve su yollarının tasarımı, malze-
mesinin sağlanması, keşif bedellerinin yapılması ve inşaat defterlerinin tutulması;
2. Ordu seferdeyken gereken inşaat, onarım ve benzeri hizmetlerin yerine getirilmesi;
3. Vakıflarca yaptırilacak yeni inşaat ve onarım işlerinin yürütülmesi;
4. lstanbul'da özel kişilerce yaptırılacak ev, dükkan gibi binaların projelerinin onayı, inşaatı
nın denetimi ve bu inşaatlarda görev alan ustaların yetenekli, kullanılan malzemenin stan
dartlara uygun olmasının sağlanması;
5. Yapı ustaları ve işçi yevmiyelerinin saptanması .
Ayrıca, yapı malzemesi kalitesinin ve fiyatlarının sürekli kontrolü için zaman zaman tuğla
ocakları, mermer ve taş atölyeleri , çini imalathaneleri gibi iş yerlerinin denetlenerek bu konu
da Oivan-ı Humayun'a rapor verilmesi de Hassa Mimarları Ocağının görevleri arasında bulu
nuyordu. Hassa Mimarları Ocağı uygulama yanında eğitim de yapan bir kurumdu. Bir mi
marlık okulu biçiminde faaliyet gösterir, geleceğin mimarları, mimarbaşının gözetiminde ocaktan
yetişirdi .
Hassa Mimarları Ocağının çalışma tarzı şöyle idi: Yapılmasına karar veri len yeni inşaat ya
da onarım için, yapının önemine göre mimarbaşı ya da emrindeki mimarlardan biri görevlen
dirilir , yanına inşaatın yönetim sorumluluğunu yüklenecek bir bina emini verilirdi. Keşif öze
ti hazırlanınca defteri önce mimarbaşı inceler, mühürledikten sonra Divan-ı Humayun'a gön
derirdi. Oivan'dan onay çıkınca uygulama yine Hassa mimarları eli ile sürdürülür.
Sinan'ın yaratıcı bir mimar olmak yanında üstün yetenekli bir yönetici olduğu açıktır. Has
sa Mimarları Ocağını ve eyalatlerde görevli mimarları iyi örgütlemiş, bu sayede lstanhul'da
ve lstanbul dışında çeşitli projeleri aynı zamanda aksatmadan yürütebilmiştir. Istanhul'da sultan
ve veziriazam külliyelerinin yapımını sürdürürken Sinan'ın başkentten uzak hir yerde bir bey
lerbeyinin hayratıyla uğraştığını düşünmek , ve eğer uğraşmışsa işi Istanbul'da planlamanın
ötesinde bir katkısı bulunduğunu öne sürmek , yersiz olur. Başka türlü söylersek, lstanhul dı
şındaki yapıların tasarım ve keşif özetleri başkentte Sinan tarafından hazırlansa hile hunların
inşaatını çoğunlukla merkezden gönderilen bir halife ya da üstadın gerçekleştirdiğini göz önünde
tutmak gerekir. Bunun güzel bir örneğini Manisa Muradiye camiinin yapım ında huluru:. Mu
radiye camii Istanbul'da planlanmış ve inşaatı yönetmek için mimar Mahmud Ağa Manisa'ya
gönderilmiştir. Mahmud Ağanın cami tamamlanmadan ölmesi üzeri ne de yerine Sinan'ın gö
rüşü alınarak III. Murad'ın fermanı ile mimar Mehmed Ağa atanmıştır.8ı
İstaqbul'a uzak yerlerdeki yapıların hiç birini Sinan kendi inşa etmemiştir demiyoruz şüp
hesiz. lstisnalar elbette vardır. Ancak bunların sayısı fazla değildir. Istanbul ve dolaylarında
bulunan Sinan eserlerinde pek rastlanmayan orantı, ölçü, mimari uyum ve denge aksaklıkla
rının daha uzak yörelerdeki Sinan yapılarında sık görülmesi , onun Istanbul dışında fazla uy
gulama yapmadığının en açık göstergesidir.
Tezkiret ül - Eb n iye ' ye göre Sultan Süleyman, Sinan'ı Şehzade Mehmed camiinin yapımı
ile görevlendirdiği vakit Sinan tasarladığı camiin resmini çizerek Kanuni'ye sunmuştur.84
Resim çizmek hir mimar için olağandır. Olağan olmayan, klasik döneme ait Osmanlı mimari
çizimlerinin yok denecek kadar az olmasıdır. Elde bulunan en eski resimler fildişi kalemle ka
relenmiş kağıda çizili kroki niteliğinde bir kaç basit çizimdir.85 Topkapı Sarayı Müzesi Arşi
vindeki bu resimler, Osmanlı klasik mimarının detaylı çizim: yerine, meslek sırrı olarak usta
dan çırağa aktarılan karmaşık bir orantı sistemi ile çalıştığını ortaya koyar. inşaatla ilgili keşif
özetleri çıkarılır, masraf defterleri en ince ayrıntıya kadar tutulurken mimari ilkelere değinen
herhangi bir risalenin xvı. yüzyılda yazılmamış 86 mimari çizimin de oldukça ilkel düzeyde
kalmış olmasının başka nedeni akla gelmiyor.
26
SİNAN YAPILARINA İLİŞKİN KAYNAKLARIN DÖKÜMÜ
Klasik dönemde mimarın ustalığını tasarım aşamasından çok şantiyede göstermesinin ne
deni de yine bu çalışma yöntemine bağlanabilir. Başka deyişle, Osmanlı klasik döneminde
projenin bir başkası tarafından uygulanması durumunda ortaya çıkan yapı tasarımı yapan
dan çok inşaatı yürüten mimarın yetenek ve sanat sevgisiyle orantılı oluyordu. Bu yüzden
de, lstanbul'a uzak yerlerdeki Sinan yapılarında bulduğumuz mimari aksaklıkların nedenini
Sinan'ın başkentte planladığı yapıların başka mimarlarca gerçekleştirilmiş olmasında aramak
gerekir.
Özetlersek , Sinan'ın öz yapıları nın saptanmasında yapı-mimar ilişkisinin önemli bir rol oy
nadığı gerçeğinden hareketle bir takım yanlış verilere dayandığı anlaşılan Tuhfet ül
Mi'marin'de kayıtlı, Fırat'ın doğusu ve Meriç'in batısında kalan yerlerdeki pek çok yapıyı
Sinan';:ı m;:ılcdemeyeceğimizi söyleyebiliriz. Tezkiret ül-Ebniye' de de, özellikle hamamların
söz konusu edildiği onüçüncü bölümde bazı abartmalar vardır. O nedenle Sinan'ın gerçek
katkısını en iyi yansıtan kaynak Tezki ret ül-Bünyan'dır. Güvenilirliği yanında Tezki·
ret ül-Bünyan Sinan'la ilgili bir konuya daha açıklık getirir. Bu konu şudur: Eserlerinin ge
rek Osmanlı toprakları içinde dağılımı, gerekse başkentte bulunanların sayı ve yapı türü ba
kım.ından Koca Sinan, kişisel çalışma alanı bir yönde Edime'ye öbür yönde Izmit'e uzanan
hir lstanhul mimarıdır. Elli yıl süren mimarbaşılığı süresince kayda değer yenilik getiren tüm
Sinan yapılarının ;:ınılan arazi kuşağında bulunması bu gerçeği kanıtlar.
27
MİMAR SİNAN
NOTLAR
Ernst Kühnel lslamic Art and Architecture 1 0 Aya Sofya'nın Osmanlı hanedanı için önemi ha
(London 1 966), s. 2 5 . ziresindeki mezar yapılarından anlaşılır. Il. Selim,
2 Oleg Grabar, The Formation of lslamic Art Ill. Murad, Ill. Mehmed türbeleri buradadır. !.
(New Haven and London 1 973), çeşitli yerlerde. Mustafa ve Sultan İ brahim Aya Sofya'nın vaf
3 Gotik ile Osmanlı m imarisi arasında benzerlik tizhanesinde yatarlar. Bu türbelerden ayrıca çok
lere daha önce Diez-Aslanapa ve Kuban değin sayıda valide ve hanım sultan ile şehzade
mişlerdir. Bkz, Ernst Diez-Oktay Aslanapa, gömülüdür.
Türk Sanatı (lstanbul 1 95 5), s. 1 6 5 ; Doğan Ku 1 1 Papa Il. Julius 1 503 yılı nda yeni San Pietro Ka
ban, "Islam Sanatının Yorumlanması", Anado· tedralinin yapımı ile Bramante'v.i görevlendirdi.
lu Sanatı Araştırmaları, C. 1 (İstanbul 1 968), Projesi bu mimarca hazırlanan kiliseninin teme
s. 26. li 1 506 yılında atıldı; fakat Bramante 1 5 1 4 yılın
4 Isfahan Cuma Mescidini Halife el-Mansur zama da öldükten sonra bina Michelangelo'nun tasa
nına (754-775) inen Abbasi camiinin yerine Sul rımına göre tamamlandı. lşin başında dört kolu
tan Melikşah yaptırmış, cami , kitabesine göre, eş uzunlukta tasarlanan kilise, Peruzzi, Maderna
1 080- 1 (H.473) yılında tamamlanmıştır. Gülpa ve Bernini'nin yaptığı eklemelerle doğu-batı ek
yegan Cuma Mescidinin mihrab önü kubbesi seni üzerinde uzayan Latin haçı planlı bir yapı
1 1 08- 1 1 1 8 arasına, Zevvare C u ma Mescidi 1 1 3 5 ya dönüştü. Burada söz konusu olan şimdiki ki
yılına tarihlenmektedir. l i se d e ğ i l B r a m a n te ' n i n g e r ç e k le ş m e y e n
5 Mihrab önü kubbeli Anadolu ulucamileri ara tasarımıdır.
sında Artuklu üslubunda Silvan ( 1 1 57), Daniş 1 2 Fatih'in Papaya başvurusu üzerine erken Röne
m e n d l i d ö n e m i n e t a r i h le d i ğ i m i z K ayseri sans çağı nın üç ressamı Matteo di Pasti, Cons
( 1 1 3 5- 1 1 4 2 arası), Mengücek beyi Ahmed Şahın tanzio di Ferrara ve Gemile Bellini lstanhu l'a
yaptırdığı Divriği ( 1 228) ulucamilerini sayabiliriz. gönderilmiştir. Fakat daha önemli olan Fatih za
XIIl. yüzyılın ikinc i yarısına tarihlenen Konya' manında Türk ressamları nın !talya'ya gitmeleri
daki Sırçalı Mescid ya da 1 3 5 3 tarihli Kastamo dir. N akkaş Sinan Bey bunlardan biriydi. Vene
nu İbni Neccar Camii tek birimden oluşan kub dikli ressam Mastori Pavli'nin yanında çalışm ış,
beli kare-küp türü yapının iki dikka.t çekici ör lstanbul'a dönüşünden sonra Fatih'i gül koklar
neği olmaktadır. ken gösteren ünlü resmini yapmıştır. Bkz. Diez
6 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Aptullah Ku Aslanapa, a.g.e., s. 2 7 3 .
ran, "Anatolian-Seljuk Architecture", The Art 1 3 Bizans kilisesi ile Osmanlı camii arasında kuhhe
and Architecture of Turkey (Fribourg 1 980), nin simgesel anlamı açısından bir yakınlık yakın
ss. 83-85. lık görülür. Şöyle ki, Osı:nanlı camiinde merkezi
7 Ill. Mustafa'nın emriyle yeniden yaptırılan -ve kubbenin göbeğindeki Ayet ül-Kürsi -ya da lh
·yapımı 1 7 7 1 'de biten- yeni Fatih Camiinde Şeh las Sures.i- ile Bizans kilisesi nin kubbe kabuğu
zade Mehmed Camiinin haçvari şeması tekrar içindeki Isa Pantokrator tasviri arasında bir pa
lanır. ralellik bulunduğu açıktır.
8 Ö rneğin: Albert Gabriel, "Les mosquees de 14 lsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, C .
Constantinople", Revue Syria, no. Vll. ( 1 926), II (Ankara 1 964), s . 5 5 3 .
ss. 3 59-49 1 ; Martin A . C h arles, "Hagia Sophia 1 5 Bkz. V . L. Menage, "Devshirme" maddesi, The
and the Great lmperial Mosques", Art Bulle· Encyclopaedia of lslam (new ed.), C. II, s. 2 1 1 .
tin, no. XII ( 1 930), ss. 3 2 1 -344; Diez-Aslanapa, 1 6 Küh nel. a.g.e., ss. 1 7 1 - 1 72 .
a.g.e. ss. 1 52- 1 6 5 ; Kuban a.g.e. ss. 2 1 -27. 1 7 Rıfkı Melul Meriç. Mimar Sinan: Hayatı,
9 Bu konuda en iyi örnek, merkezinde Halife sara Eseri (Ankara 1 965), s. 1 2 .
yı ve ona bitişik Cuma camiinin yer aldığı 1 8 Mimar Sinan'ın Vakfiyesini lbrahim Hakkı Kon
eski Bağdat'tır. Ne yazık ki, ilhanlıların yer yalı Yeni Nesil Gazetesinde 1 3 Nisan-2 1 Ha
le bir ettiği yuvarlak planlı Bağdat'tan, Bab ül ziran 1 98 1 tarihleri arasında yayınlamıştır.
Vestani dışında bir şey kalmamıştır. Bir başka 1 9 Bu olaydan Sinan'ın Vakfiyesinde söz edilir. Vak
örnek Selçuklu başkenti Konya'dır. Bu kentin fiyede ayrıca, Sinan' dan önce ölen eşi Mihri Ha
ulucamii (Alaeddin Camii denilen yapının do tun ve oğlu Mehmed Bey , yaşayan kızları Ü m
ğu kanadı) günümüze gelmiş fakat Selçuklu sa mihan ve Neslihan, torunu Fahri, yeğeni Süley
ray ı , il. Kılıç Aslan köşkü kalıntısı bir yana bı man, Süleyman'ın kızı Ayişe, bir başka yeğeni-
rakılırsa, tümüyle yok olmuştur.
28
OSMANLI KLASİK MlMARlSlNlN OLUŞUMU
nin kızları Raziye ve Kerime'nin adları geçmek ne ağa denilir, yevmiyelerine ek olarak hayat bo
te, bunlarla ilgili hükümlere yer verilm.ektedir. yu arpalık verilirdi. Sinan'ın Vakfiyesinde sözü
20 Bkz. Ahmet Re fik , Türk Mimarları (lstanbul edilen arpalığı Vize kazasındaydı.
1 9 36), s. 89. 37 Uzunçarşılı, a.g.e., C . Il, s. 5 5 5 . 0mer Lü � fi Bar
_
2 1 Meriç, a.g.e., s. 1 6 . kan, Süleymaniye Cami ve imareti lnşaa·
2 2 Uzunçarşılı, a.g.e., C . 1 (Ankara 1 96 1 ) , s. 5 1 0 . tı: 1 5 50- 1 5 5 7 , C. 1 (Ankara 1 972), ss. 1 0 8- 1 1 2 .
2 3 A. yer. 38 Kimi kitaplarda Sinan'ın marangozluğu Ağırnas'
24 Arthur Stratton ona "Joseph" adını yakıştırır. ta büyük babasından öğrendiği yazılıdır. Bu gö
(Sinan, New York 1 972). Hiç bir tarihi veriye rüş doğru değildir. Çünkü xvı. yüzyıl başında
dayanmayan bu ismin Sinan'ın ün aJı " Yusuf' zenaat sahipleri Yeniçeri Ocağına alınmazdı .
'tan esinlindiği öne sürülübelir. Risale·i Tezki· Devşirme çocukların kent yerine kırsal bölgeden
ret ül-Ebniye'nin 6 5 . beytinde Sa'i , Sinan'ı Yu alınmasının bir nedeni de buydu.
su f bin Abdullah adıyla tanımlar. Büyük Çek "Benim üstadım kim aferin had
mece Köprüsü kitabesinde de mimarın adı Yu Beni neccarlıkta kıldı üstad"
suf olarak verilir.Ne var ki Müslüman adının Yu diyen Sa'i, Tezkiret ül-Ebniye'de Sinan'ın ağ
su f Sinan olması Sinan'ın Hıristiyan isminin Jo zından konuya değinmiş, onun dülgerlik (neccar
seph olduğunu kanıtlamaz. lık) sanatını adını bilmediğimiz bir ustadan Ace
25 Franz Babinger, Sinan'ın Hristo adlı bir Rum'un mi Ocağında öğrendiğini açıklamıştır.
39 Sinan'ın,lrakeyn seferinde Van Gölünü batıdan
oğlu olduğunu söyler. Bir başka teze göre de Si
doğuya geçmek için gemiler yaptığı , Bağdan se
nan Kayseri bölgesinde yaşayan Türk kökenli Hı
ferinde Prut ırmağı üstüne onüç günde köprü
ristiyanlardandır. Dülger olan dedesinin adı Do
kurduğu rivayet olunur. Bu öyküler hayal ürü
ğan Yusuf, babasının adı Abdülmennan'dır. Bkz. nü olsa bile bunların varoluşu Sinan'ın se ferler
A fet lnan, Mimar Koca Sinan (Ankara, 1 968), de askeri görevleri dışında yapım işleriyle de uğ
ss. 9- 1 1 . Ayrıca, Nejat Göyünç, "Mimar Sinan' r a ş t ı ğ ı n ı göstermek b a k ı m ı n d a n ö ne m
ın Aslı Hakkında", Tarih ve Toplum, sayı 1 9 taşımaktadır.
(Temmuz, 1 985), ss. 38-40. 40 Bu konuya ilk Diez-Aslanapa dikkat çekmişler
26 Meriç, a.g.e., ss. 69-70. dir. Bkz. a.g.e., ss. 1 46- 1 47 .
27 A.g.e., s. 56. 4 1 Goodwin külliyeyi Yavuz Sultan Selim'in 1 5 1 7
28 Şair-nakkaş Sa'i Mustafa Çelebi'nin kaleme al yılında lstanbul'a getirdiği M ısırlı Mimar Şaha
dığı kitabenin metni şöyledir: beddin Ahmed'in yaptığını yazıyor (A.g.e., s.
Ev iden bir iki gü n dünya sarayında mekan 1 90). Bu görüşü öne sürmesinin nedeni cami in
Cay-i asayiş değildir ademe milk-i cihan son cemaat duvarında ve içinde bulduğumuz
Han Süleyman'a olub mi'mar bu merd-i güzin Memlük tarzında mermer süsleme olsa gerektir.
Yabdı bir cami verir Firdevs-i aladan nişan Ancak genel yerleşme düzeni ve tek yapıların mi
Emr-i Şahi'le kılub su yollarını ihtimam mari karakteri külliyenin Osmanlı mimari üslu
bunu iyi bilen bir mimarın elinden çıktığını fa.
Hızr olub ab-ı hayatı aleme kıldı revan kat söz konusu süslemenin, 1 522 yılında beş ay
Çekmece cisrine bir tak-ı mualla çekdi kim süreyle Mısır beylerbeyliği yapan Çoban Mus
Aynıdır ayine-i devranda şekl-i kehkeşan tafa Paşa'nın oradan gönderdiği , ya da berabe
Kıldı dört yüzden ziyade mescid-i ali bina rinde İstanbul'a getirdiği, Mısırlı ustalarca ger
Yabdı seksen yerde cami bu aziz-i kardan
çekleştirildiğini akla getiriyor.
Yüzden artuk ömr sürdü akıbet kıldı ve fat 42 Türbeler genellikle içinde yatan kişinin ölümün
Yattuğu yeri Hüda kılsın anın bağ-ı cinan den sonra yapılmakla beraber kimileri kendi tür
Rihleti nin Sa'i-yi dai didi tarihini belerini sağlıklarında yaptırıyorlardı. Barbaros
Giçdi bu demde cihandan pir-i mi'maran Sinan Hayreddin Paşa, Pertev Mehmed Paşa, Sok.ollu
Ruhu için fatiha ihsan ide pir ve civan. Mehmed Paşa, Kılıç Ali Paşa'nın türbelerini ön
996 ceden Sinan'a yaptırdıklarını biliyoruz. Çoban
29 L A. Meyer, lslamic Architects and Their Musta fa Paşa konusunda bu husus açık değildir.
Work (Geneva 1 956), s. 1 2 1 . 4 3 Mustafa Paşa köprüsü konusunda bkz. Semavi
10 Oktay Aslanapa, Turkish Art and Architect Eyice, "Svilengrad'da Mustafa Paşa Köprüsü
ure (Landon 1 97 1 ) , s . 2 1 i. (Cisr- i Mustafa Paşa)", Belleten, No. l 1 2 ( 1 946),
31 God frey Goodwin, A History of Ottoman ( 1 946) , ss. 738- 7 5 2 .
Architecture (London 1 97 1 ) , s. 4 7 7 , not 5 . 4 4 Müderris Nureddin Hamza Efendi'nin yaptırdı
32 Metin Sözen, Türk Mimarisinin Gelişimi ve ğı Ü çbaş mescidi ve medresesi, üzerinde Arapça
Mimar Sinan ( İstanbul , 1 97 5 ), s. 1 60 . kitabesinin yer aldığı avlu kapısıyla, kapıya biti
33 1 5 58 tarihli Süleymanname'de bulunan "Dev şik bodur m i narenin kaidesi dışında klasik mi
şirme Toplanması" tasviri bir örnek olarak gös mari karakterini çeşitli onarımlarda kaybetmiştir.
te rilebilir. Bkz. Topkapı Sarayı Müzesi Kitaplığı, 45 Veziriazam Makbül lbrahim Paşa'nın ilk zevcesi
H. 1 5 1 7. Muhsine Hatun adına yaptırdığı bu mescid de
34 Halil İ nalcık, The Ottoman Empire: The kitabeli kapısı ve son cemaat yeri duvarı dışın
Classical Age 1 300- 1600 (Landon 1 973), s. 79. da yenilenmiş, özgün mimarisi kaybolmuştur.
35 Uzunçarşılı , a.g.e., C. il, s. 5 5 5 . 46 Evliya Çelebi'nin, "Düz bir yerde vaki olub çar
36 Hasekiler Yeniçeri Ocağı içinde itibarlı bir züm küşe bir divar üzre çarpuşta tahta kubbeli tah-
reydi. Ozel giysileri ve sarıkları vardı. Kendileri-
29
MİMAR SİNAN
tani eski bir camidir", sözleriyle tanımladığı (Se· tullah Kuran "Zal Mahmud Paşa Külliyesi", Bo
yahatname, C.I, İstanbul 1 3 1 4 , s. 4 1 8) Kasım ğaziçi Ü niversitesi Dergisi: Hümaniter Bi
Paşa Camiini 1 72 1 -2 (H. 1 1 34) yılında yandık limler, C. 1 ( 1 97 3 ) . ss. 65-8 1 .
tan sonra aynı yıl içinde Hekimoğlu Ali Paşa' 63 Meriç, a.g.e., s . 80.
nın kardeşi Feyzullah Bey tamir ettirmişti. (Ay 64 A.g.e., s. 27.
vansarayi, Hadikat ül-Cevami, lstanbul 1 28 1 , 65 Tezkiret-ül Bünyan, Tezkiret ül-Ebniy� ve
c . il , s . 3). xıx. yüzyılda tekrar yanan camiin Tuhfet ül-Mi'marin'de kayıtlı yapıların llle·
yerine bu kez Sultan Abdülaziz şimdiki kubbeli re göre dağılımını gösteren liste EK l 'de, Kişi
ve çifte m inareli camii yaptırdığından Sinan ya Adlarına göre sıralanışını gösteren liste EK 2'de
pısı sakıflı cami tümüyle ortadan kalkmıştır. verilmiştir.
47 Konyalı, "Mimar Sinan'ın Vakfiyesi" Yeni Ne 66 Söz konusu 477 eserden 50'si Sinan'ın mimarlı
sil, 5 Mayıs 1 98 1 . ğa başladığı yılların gerisine giden yapılardır.
48 Sözen, a.g.e., s. 1 59. . Bunlara Sinan'ın öz yapıları arasında yer verile
49 Bkz. Ahmet Cevdet, Tezkiret ül-Bünyan (ls meyeceği, bu yapıların Sinan tarafından onarıl
tanbul 1 3 1 5) s.32. mış ya da yenileştirilmiş eski eserler biçiminde
50 Üç tezkere içinde yalnız Tuhfet ül-Mi'marin'de
değerlendirilmesi gerektiği açıktır. Gerçekten, ki
altı sıbyan mektebine yer verildiğini ve bunla mi yapılarla ilgili olarak bu hususa tezkerelerde
rın hepsinin Süleymaniye, Şehzade Mehmed, değinilmekte, örneğin Kabe-i Şerifin, Kubbet
Atik Valide gibi selatin külliyelerinde cami ile üs-Sahra'nın, Çorum Ulucamiinin, Saray-ı
birlikte yapılan mektepler olduğunu görürüz. Da Atik ve Sa r ay-ı Cedid'in "tecdiden bina
h a küçük camiler, mescidler ve türbeler ile be olunduğu" belirtilmektedir. N e var ki "tecdid"
raber gerçekleştirilen mekteplerden ise söz edil - kaydı Sinan öncesine inen tüm yapılara konma
memekte, örneğin Topkapı Kara Ahmed Paşa, mış, lstanbul Bali Paşa ve Ahi Çelebi camileri,
Ü sküdar Mihrimah Sultan mekteplerinin adı hiç
Sultan Selim ve Gebze Çoban Mustafa Paşa kül
bir tezkerede geçmemektedir. liyeleri gibi xvı. yüzyılın birinci çeyreğine tarih
51 Bu konuda bkz. A.ptullah Kuran, "Haseki Külli lenen bazı eserleriı:ı onun öz yapıları arasında bu
yesi", Boğaziçi Universitesi Dergisi: Hüma· l u nduğu izlenimi yaratılmıştır.
niter Bilimler, C . 2 ( 1 974), ss. 5 7-86. 67 Uç tezkerede kayıtlı 477 yapı nın Tablo ll'deki
52 Bkz. Afife Batur-Selçuk Batur, "Sinan'ın Yapıt ilk dört grupta gösterilen 27 3'ünün adları dört
ları", Koca Sinan, (Ankara 1 968), s. 66. liste halinde EK 3 'de, 477 yapı nın tümünü içe
53 Meriç, a.g.e., s. 27. ren Sinan Y apil arı Kataloğu EK 4 olarak
54 Fazıl Ayanoğlu, "Ferhad Paşa ve Gizli Kalan Va sunulmuştur.
kıflar", Vakıflar Dergisi VII (lstanbul 1 968), 68 Tezkerelerde her türlü ikamet yapısına saray de
s. 1 4 7 . nilir; fakat büyük bölümünün konak ölçeğinde
55 Meriç, a.g.e., s. 84. olduğunu düşünmek gerekir.
56 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Aptullah Ku 69 Adına yalnız Tuhfet ül-Mi'marin'de rastladı
ran, '.'.Çatalca'daki Ferhad Paşa Camii," Boğa· ğımız III. Murad köşkünün yeri yanlışlıkla Saray-ı
ziçi Universitesi Dergisi: Hümaniter Bilim Atik olarak gösterilmiştir. Bu köşk Saray-ı
ler, C. 3 ( 1 975), ss. 73-90. Cedid'dedir.
57 Bkz. İbrahim Hakkı Konyalı, Mimar Koca Si 70 il. Bayezid zamanında Gılman-ı Has kışlası ola
nan'ın Eserleri (İstanbul 1 950), s. 18; Tahsin rak yaptırılan At Meydanı Sarayının bir kanadı
Öz , İstanbul Camileri, c.ı (Ankara 1 962),
Kanuni'nin kız kardeşi Hatice Sultan ile 1 524
s. 1 4 7 ; Goodwin, a.g.e., s. 244; Batur a.g.e., s. yılında evlenen Makbul lbrahim Paşanın ikame
66; Sözen, a.g.e., s. 1 77. tine verilmiş, At Meydanı Sarayı o tarihten son
58 Kara Ahmed Paşa'nın 2 Ramazan 962 (2 1 Tem ra İ brahim Paşa Sarayı adını almıştır. Sinan bu
muz 1 55 5 ) tarihli vakfiyesinde vakıf, · • .. .lstanbul sarayı onarmış ve bu arada büyütmüştür. Üte
mahallelerinin münasip bir mahallesinde, bir yandan, Saray-ı Cedid'deki uygulamaları çok çe
cami-i münif ve bir mescid-i şerif yaptırmasını şitlidir. inşa ettiği üç hamam (Harem dairesin
şart etmiştir," denilmektedir. Bkz. Şerafeddin deki Hünkar ve Valide Sultan hamamları ile Fa
Yaltkaya, "Kara Ahmed Paşa Vakfiyesi", Vakıf· tih Köşküne bitişik ll. Selim hamamı) ve iki am
lar Dergisi ll (Ankara, 1 942), s. 92. bar dışında Fatih Sultan Mehmep'in kurup il.
59 Bkz. Gabriel, a.g.e., s. 388; Halil Ethem, Ca Bayezid'in genişlettiği Matbahı Amire'yi yeni
milerimiz (lstanbul, 1 933), s. 5 7 ; Üz, a.g.e., C.I, leştirmiş, daha sonra yerine mimar Davud Ağa
s. 1 57 . tarafından Yalı Köşkü yapılacak olan Haliç kıyı
6 0 Bkz. Ernst Egli, Sinan: der Baumeister osma sındaki ll. Bayezid köşkünü I 5 59'da elden geçir
nischer Glanzzeit (Zürich 1 954), s. 76; Sema miştir. Bunlardan başka Saray-ı Cedid'in küçük
vi Eyice, lstanbul: Petit Guide a Travers les Mo lü büyüklü pek çok onarım işinin mimarbaşı Si
numents Byzantins et Turcs (lstanbul 1 95 5 ) , s. nan'ın denetim ve gözetiminde gerçekleştirildiği
99; poğan Kuban, Osmanlı Dini Mimarisin bilinmektedir.
de iç Mekan Teşekkülü (lstanbul 1 9 58), s. 4 5 ; 71 İ stanbul Süleyma niye İ mareti 1 9 1 6-7 (R. 1 3 32)
Goodwin, a.g.e., s. 2 5 7 . yılından bu yana ,önce Evkaf-ı lslamiye Müzesi ,
6 1 Hilary Sumner Boyd-John Freely, c a m i i 1 5 70'li sonra Türk-lslam Eserleri Müzesi; Manisa Mu
yılların ortalarına tarihleyerek gerçeğe yaklaşmış r a d i ye İ mareti, Arkeo loj i M ü zesi olarak
lardır. Strolling Through lstanbul (lstanbul kullanılmaktadır.
1 972), s. 4 1 5 . 72 H afsa Sultan türbesi 1 892 depreminde çökmüş,
62 Çeşme ve kitabesinin fotoğrafları için bkz. Ap- Meşrutiyet döneminde onarılmaya başlanmış, fa-
30
OSMANLI KLASİK MİMARİSİN İN OLUŞUMU
31
32
B
ağdan seferi dönüşü başmimarlığa atandığı 1 538 yılından Şehzade Mehmed camiinin
tamamlandığı 1 548 y ılına kadar geçen süre Sinan'ın mimari olgunlaşma yıl_larıdır. Ye
n içeri Ocağında edindiği geniş yapı deneyimi ile 1 53 1 yılından başlayarak ·lstanbul'da
gerçekleştirdiği sakıflı binalarla arttırdığı mimari bilgisini bu on yıllık sürede pekiştirmiş, te
miz görüntülü Osmanlı klasik üslubunun ilkelerini ekolleştirecek çabaların temeli bu dönem
de atılmıştı.
Sinan'ın yeni görevine başladığı 1 538-9 (H. 945) yılında iki u ygulama yaptığı görülür: Ça
vuşbaşı ve Haseki Hürrem Sultan camileri . Kanuni'nin kapıağalarından Mahmud Ağa'nın
Sütlüce'deki Çavuşbaşı camii enlemesine dikdörtgen planlı, sakıflı bir yapıdır. Beden duvar
ları iki sıra tuğla hatıllı kesme küfeki taşından örülü, ahş.ap çatısı kiremit döşelidir. Minare
kaidesi, iki katlı pencereleri, kapısı ve mihrabı özgün biçimlerini korurlar; fakat taş külahlı
tuğla minaresi ile kapalı son cemaat yeri son dönemlerde yenilenmiştir. Tuğla minareyi 1 890
yılında Tophane Nazırı Seyyid Paşa, betonarme karkas son cemaat yerini 1 950' !erde bir der
nek yaptırmış, her iki onarım da aslına uygun yapılmadığından camiin klasik görünümü
bozulmuştur.
xvı. yüzyılda sakıflı camiler' Çavuşbaşı camiinde olduğu gibi, kapalı ibadet yeri, son cema
at direkliği ve minareden oluşuyordu. Enlemesine dikdörtgen planlı salonun duvarları genel
likle taş ve tuğla, minare genellikle taş, son cemaat direkliği daima tahtadan inşa ediliyor,
yapı dört yüzeyli oturtma çatı ile örtülerek üstü kurşun kaplanıyordu.
R. I: Çavuşbaşı Camii,
Sütlüce
33
Günümüze ulaşan özgün örnekler, Sinan yapısı sakıflı camilerde beden duvarlarının, tümü
ile kesme küfeki taşından yapılmış Yunus Bey (Drağman) camii dışında, 1 prototipe uyduğu
nu ortaya koyar. Yine elde kalan özgün örnekler, Sinan'ın sakıflı camilerinde pencerelerin
istisnasız iki katlı olduğunu ve alt pencerelerin sivri sağır kemerli, taş söveli, dıştan parmak
lık, içten tahta kapaklı; üst pencerelerin sivri kemerli, dıştan alçı şebekeli, içten düz ya da
renkli cam çerçeveli olduğunu gösterir. Bunların kapıları basık kemerli, mihrabları stalaktitli,
minareleri yüksek ve sivri kurşun külahlıdır. 2
Yukarıda sözü edilen konular sakıflı camilere özgü değildir. Kagir kubbeli camilerde de ay
nı öğeler farklı olmayan biçim ve ifade ile karşımıza çıkarlar. Diğer yandan sakıflı camilerde
son cemaat yeri taş ya da mermer sütun yerine ahşap direklere binen bir revak, üst örtü ise
son cemaat yerini de içine alacak biçimde yapıyı tümü ile örten bir oturtma çatıdır.
Sinan'ın sakıflı camilerinde son cemaat yeri üç yanı açık ve kagir yapının sınırlarını genel
likle aşmayan bir direkliktir. Ne var ki, minare ana kitlenin sağında ya da solunda çıkıntı
yaptığından son cemaat direkliği ile minarenin ilişkisi ister istemez asimetrik bir durum yara
tır. Bazı sakıflı mescidlerde minare ana kitleden koparılıp avlu kapısı ile birleştirilerek soruna
çözüm getirilmiştir;3 fakat bu sistemin sakıflı camilere uygulandığı görülmez. Hiç olmazsa
klasik kitle düzenini koruyan sakıflı camiler arasında minaresi ana kitleden bağımsız bir ör
nek yoktur.
Klasik dönem cami programının ayrılmaz parçası olan minarenin sultan camilerinde yapı
nın iki yanında yükselmesi denge açısından önem taşır. Yalnız, sultanlar dışında iki -ya da
daha fazla- minare yapılması geleneğe aykırı olduğundan tek minarenin yarattığı asimetrik
cephe düzeni Osmanlı mimarının çözüm aradığı bir sorun olmuştur. Bu yolda önemli bir adı
mın XVL yüzyıl başlarında atıldığını görüyoruz. Bali Paşa camiinin mimarı 4 son cemaat du
varının bir ucundaki minare kürsüsünü mahfile çıkan merdiveni öteki uca koyarak dengele
miş, son cemaat revakını minare kürsüsünün dış çizgisinden mahfil merdiveni kovasının dış
çizgisine kadar yayıp revak-minare-ana kitle ilişkisini bütünlüğe kavuşturmuştur.
Mimar Sinan da kagir kubbeli camilerinde başarı ile uyguladığı bu sistemi en azından iki
sakıflı camiinde kullanmıştır. Bunlar Tophane Ebu-1 Fadıl ve Yunus Bey (Drağman) cami
leridir. Ancak Ebu-1 Fadıl camiinden eser kalmamış ,5 Yunus Bey camiinin son cemaat direk
liğinin yerini bugün Çavuşbaşı'nınkine benzer bir kapalı ön bölüm almıştır.
Son cemaat revakı yerinde duran sakıflı Sinan camilerinin sayısı dördü geçmez. Bunlar,
Balat Ferruh Kethüda, �yüp Şah Sultan, Karagümrük Hürrem Çavuş ve Ereğli Semiz Ali
Paşa Camileridir. Ne var ki, Ferruh Kethüda'nın r�vakı 195S'de, Şah Sultan ve Hürrem Ça
vuş'unkiler sırası ile 1 972 ve 1 983'de yenilenmiştir. ilkinin direkleri betonarmeden yapılmışsa
da bunlar asıl direklerin taş kaideleri üstüne oturtulduğu için revakın düzen ve biçimi korun
muş, ötekilerin mimari görünümü bozulmuştur. 6 Semiz Ali Paşa camiinin meşe direkleri ise
aslına yakın bir görünümde zamanımıza gelmiştir. 7 Direklerinin arası taşla kapatılmış ve di
key planda iki kata ayrılmış olan Husrev Çelebi camiinin ön bölümü de özgün yapısını kay
betmediği için ölçü ve oran bakımından sakıflı cami direklikleri konusunda güvenilir bir kay
nak olmaktadır.
Sakıflı camilerde üst örtü çarpuşta denilen dört yüzeyli çatıdır. Ahşap çatı kagir ::luvarlara
taşma yapmaksızın oturtulur, fakat son cemaat yerinin ahşap yapısını korumak amacı ile üç
yönde geniş saçaklar oluşturulurdu. Bunun güzel bir örneğini Husrev Çelebi camiinde görü
rüz. Aynı camiin kurşun çatı kaplaması da klasik dönem kalıplarına uyan bir başka öğedir.
Çatıları bugün genellikle kiremit döşeli olan sakıflı Sinan camilerinden bazılarının eskiden
kurşun kaplı 9lduğunu biliyoruz. Çayuşbaşı Camiinin çatı kurşunlarının 1 876'da söküldüğü
nü onarım kitabesi yazar ; 8 Kanlıca lske�der Paşa Camiinin kurşun kaplı çatı örtüsüne Evli
ya Çelebi değinir .9 Evliya Çelebi ayrıca lskender Paşa camiini, "çarkuşe duvar üzerinde çar
kuşe tavanlı, kubbeli", sözleriyle tanımlayarak 1 0 ahşap çatısının içinde eskiden bir kubbenin
yer aldığı_nı dile getirir. Söz konusu kubbe bugün yerinde olmadığı gibi 1 590- 1 (H. 1 000) tarihli
Takkeci lbrahim Ağa camiinde bulduğumuz ahşap kubbeli iç mekanı bugün Sinan'ın hiç bir
sakıflı camiinde görmeyiz.
34
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538-1548)
35
MİMAR SİNAN
Anadolu'da Osmanlı öncesine giden bir mimari türün Sinan döneminde eriştiği iç mekan
ve geometrik düzeni göstermek için Selçuklu çağına inmek gerekir. Gerçi Anadolu Selçuklu
çağına tarihlenen camilerde ahşap çatı ile örtülü örneklere rastlanmaz; fakat toprak damlı
cami ile sakıflı cami arasında bir bağlantı kurma olanağı vardır. Çünkü taş duvarlar üzerinde
ahşap kirişleme ile oluşturulan toprak damlı örtü sisteminin giderek yerini oturtma çatıya bı
raktığı açıktır.
Sakıflı camiler arasında ta.rihini bildiğimiz en eski örnek Kastamonu'nun Kemah Köyünde
bulunur. Candaroğulları zamanında 1 363-4 (H. 765) yılında yaptırılan Halil Bey Camii duvar
ları moloz taş, çatısı kiremit döşeli, son cemaat yeri iki mermer sütunla üç kemerli göze bölün
müş, minaresiz bir yapıdır . 1 1
Yine aynı yılların ürünü olan bir başka Candaroğulları eseri Kastamonu'nun Kasaba kö
yünde yer alır. 1 3 66-7 (H. 768) tarihli Mahmud Bey camiinin de duvarları moloz taştan yapıl
mış, son cemaat yeri dört ahşap direğe oturtulmuştur. Fakat iç mekanı iki yanlı ikişer direkle
üç nefe ayrılıp, direklerin üstüne boydan boya hatıllar atılarak tavan kirişleri bunlara
bindirilmiştir. 1 2
Aynı dönemde Osmanlı Beyliğinde d e duvarları taş, çatısı ahşap camiler yapılmaktaydı.
Sayıları fazla olmayan örnekler arasında Bilecik, Gembemüz Köyü yakınındaki Samsa Çavuş
Camii , 1 3 Osman Gazi; Bolayır Gazi Süleyman Paşa camii 14 ile Ezine Ulucamii , 1 5 Orhan
Gazi; Bursa Yerkapı mescidi 1 6 Murad Hüdavendigar zamanlarının yapılardır.
XIV. yüzyıla tarihlenen sakıflı Osmanlı camilerinin kısa bir değerlendirmesini yaparsak bun
ların moloz taştan inşa edilmiş basık binalar olduğunu, o dönemde Anadolu 'nun öteki yöre
lerinde de yapıldığı gibi iç hacimlerinin ortasına üst örtüyü desteklemek için direkler konul
duğunu ve son cemaat yerinin genellikle yanları kapalı tasarlandığını görürüz.
1 443-4 (H.847) tarihli Uzunköprü Sultan Murad camiinde yukarıda açıklanan özellikler sür
mekte, moloz taş duvarlı, basık tavanlı camiin ahşap çatısı iç hacmin orta yerine konan iki
direkle desteklenmektedir . 1 7
Fatih Sultan Mehmed zamanına tarihlenen İstanbul Eğrikapı'daki Yatağan Mescidinde ise
beden duvarları tuğla hatıllı taş sıralardan oluşan mihrab ve kapısının sağında ve solunda
ikişer, yan duvarlarında üçer altlı üstlü pencere bulunan, enlemesine dikdörtgen planlı bir
yapı ile karşılaşırız. Derinliği fazla olmayan son cemaat direkliği sonradan kapatıldığı için ön
cephesinin karakteri bozulmuştur; fakat mihrabı, mahfili, pencere kapakları ile XV . yüzyıla
inen önemli bir sakıflı cami olmaktadır . 18
Sinan'ın sakıflı cami ve mescidlerine genel açıdan bakıldığında bunla�ın beylikler çağında
başlayan bir yapı geleneğini arıtarak sürdüren örnekler olduğu görülür. istisnaları göz önün
de tutmazsak erken devrin kaba yonu moloz taş duvar örgüsü ,klasik devirde tuğla hatıllı düz
gün kesme taşa; yanları kapalı son cemaat yeri, üç cephesi açık direkliğe; düz ya da kirişli ta
van düzeni, çatı boşluğuna gizlenmiş ahşap kubbeli tavan sistemine, kiremit döşeli çatı, kur
şun kaplı örtüye dönüşmüştür.
Ne var ki, plan düzeni, iç mekan kuruluşu , üst örtü ve son cemaat yerinin biçim ve malze
mesi bakımından kagir kubbeli cafD,ilerden değişik bir mimariye sahip olan sakıflı camilerin
öteki hususlarda özellikleri yoktur. Orneğin, sakıflı caminin minaresi kagir kubbeli cami mi
naresinden farklı değildir.. Kapı, pencere, mihrab gibi mimari öğeler de Osmanlı klasik mima
ri kalıplarına uygundur. iç süsleme açısından elde XVI. yüzyıla inen tek örnek (Hüsrev Çele
bi camii) kalmışsa da sakıflı camilerin de aslında, kagir kubbeli camiler gibi, çini ya da kalem
işi nakışlarla bezendiği bilinmektedir.
XV. yüzyılın ikinci y arısından sonra en gösterişli örnekleri ortaya çıkan sakıflı camilere pa
ralel olarak XVI. yüzyılın ilk yarısında tek kagir kubbeli cami türünde de bir atılım hissedi
lir. Ne var ki, Sinan'ın ilk kagir kubbeli camilerinde yeniliğe dönük yaratıcılıktan çok gele
neğe bağlı dengeli bir taklitçiliğin ön planda tutuldµğuna tanık oluruz . Bunun en güzel örneği
Gebze Çoban Mustafa Paşa·camiini tekrarlayan lstanbul Haseki Sultan camiidir.
36
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1 538-1 548)
37
MİMAR SİNAN
Haseki Sultan camii 1 1 .30 metre çapında yanyana iki eş kubbeli bir yapıdır. Aslı tek kubbe
li olan cami Haseki Hürrem Sultan tarafından 1 538-9 (H. 945) yılında yaptırılmış ve cemaata
dar geldiğinden 1 6 1 2 (H. 1 02 1 ) de doğu.s una bir kubbeli salon eklenmek suretiyle enlemesine
büyütülerek şimdiki halini almıştır . 1 9 iki kubbeli bölüm arasındaki ortak duvar kaldırılarak
yerine, ortada iki sonraki sütuna basan üç kemer konulmuş, ikinci kubbe de birincisi gibi
oluklu tromplara bindirilerek kubbe etekleri içeride üçgenli silmeler ve testere dişi frizlerle
bezenmiş, dışarda sekizer kemerli payanda ile desteklenmiştir.
Mermer sütunları baklava başlıklı son cemaat revakı 20 camiin doğu kanadı önünde de
vam etmez. Doğu kanadı önündeki üçgen alan aslında boş bırakılmıştı. Buraya XIX. yüzyıl
sonlarında bir ahşap oda inşa edilmiştir.
R. 7: Haseki Sııltan Camii, l.ı tanbul. Dış Görüniiş R . 8: Hweki Sııltan Camii, lstanbııl. İç Görımii�
Camiin minaresi batıdadır. Baştan aşağı kesme küfeki taşından yapılmış minarenin kalın
gövdesi ve petek bölümü çok köşeli, şerefe altı stalaktitli , şerefe altındaki geniş nişli çıkmalar
arkaik karakterdedir . 2 1 Korkulukların taş levhalarında geometrik desenli kabartmalar görülür.
Haseki Sultan camiinin tuğla hatıllı düzgün küfeki taşından örülü beden duvarlarında iki
sıra pencere yer alır. Batı kanadında son cemaat yerine bakan iki alt pencere, yan duvarda
iki alt bir üst pencere, kıble duvarı ile doğu kanadının tüm cephelerinde üçer alt ve birer üst
pencere vardır. Ayrıca her iki kubbenin kasnağına yedişer kemerli pencere açılmış, sekizinci
pencereler kubbelerin bitiştiği yere rastladığından sağır bırakılmıştır.
Camiin tepesi oluklu yarım kubbe ile örtülü, iki yanındaki mihrabiyeleri yine oluklu yarım
kubbelerle taçlanmış, sağdakinin üzerinde kelime-i tevhid soldakinde dört kez tekrarlanan
"Muhammed" yazılı kapısı kayda değe.r . Stalaktitli mihrab da alımlı bir eserdir. Mihrab aslın
da kapının karşısında bulunuyordu. ikinci bölüm eklenince buradan kaldırılarak iki bölü
mün arasına, sonraki sütunların ekseni üzerine konulmuştur.
38
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1 538-1548)
Haseki Sultan camii 1 894 (R. 1 3 1 0) depreminden zarar görmüş , 22 fakat sonra ele alınarak
hasar giderilmişti. Son olarak 1969- 1 970 y ıllarında Vakıflar Müdürlüğünce esaslı biçimde ona
rıldığından bugün iyi durumdadır.
Haseki Sultan camii başlangıçta tek başına tasarlanmış, fakat tamamlandıktan bir yıl sonra
medrese ve sıbyan mektebi, daha sonra aşhane (imaret) ve darüşşifanın ilavesiyle bir külliye
ye dönüşmüştür. Cami Haseki Caddesinin bir yanında, öteki binalar, medrese ile mektep bir
grup, aşhane ile darüşşifa bir başka grup olmak üzere toplu halde camiin karşısında yer alır
lar. Medrese, mektep ve aşhanenin avlu kapıları Haseki Caddesine, darüşşifanın dış kapısı
·
Oı.
! =-
..c '--= •,_;.�====""---------========""------
' oı. eo111 A.IC.
39
MİMAR SİNAN
Şimdi Çinili Köşk'te sergilenen çini kitabelerine göre Haseki Sultan medresesi 1 539-40 (H .
946) yılında tamamlanmıştır. 23 Kitabe yeri boş olan mektebin kesin tarihini bildirmek ola
nağı yoktur. Ne var ki, medresede bulduğumuz nilüfer çiçeği motifli sütun başlıklarının mek
tepte de kullanılması iki yapının birlikte tasarlandığına işaret etmekte, Haseki Sultan mekte
binin 1 539-40 yılına tarihlenebileceğini göstermektedir. Diğer yandan darüşşifanın tarihlen
mesi ile aşhanenin gerek Haseki sultan gerekse Sinan ile ilişkisi üzerinde durmak isteriz·.
Önce aşhaneyi ele alalım: Bu binanın avlu kapısı üzerindeki kitabe 1 5 50(H. 957) tarihlidir.24
Ayrıca, Haseki imareti olarak bilinen yapının Hürrem Sultan değil fakat Kanuni tarafın
dan yaptırıldığı da kitabede belirtilmektedir. Daha da önemlisi bu aşhanenin Sinan yapısı
olduğu yolunda elde kanıt bulunmayışıdır; çünkü Sinan'ın Hürrem Sultan ya da Kanuni adı
na yaptığı bu aşhanenin tezkerelerde adı geçmez . 2 5 Onarımlara, Sinan'ın tasarlamasına ola
nak bulunmayan yapılara bile yer verilen tezkerelerde Kanuni Sultan Süleyman'ın yaptırdığı
önemli bir eserden söz edilmemesini unutkanlık sonucu ortaya çıkmış bir hata olarak kabul
edemiyoruz. Aşhane 1 5 50 yılının Rebiülahirinde tamamlanmıştır. Buna göre yapımına 1 548
ya da � 549'da başlanmış olmalıdır. O tarihlerde Şehzade Mehmed külliyesini bitirmiş olan
Sinan lstanbul'da Rüstem Paşa medresesini yapmakta, ayrıca Süleymaniye külliyesininin proje
ve keşif işleriyle uğraşmaktadır. 26 Süleymaniye gibi devasa bir camiin hazırlığını yaparken
Kanuni'nin, Avratpazarında yaptırdığı aşhanenin yapım sorumluluğunu Sinan yerine bir başka
Hassa mimarına doğrudan vermeyi uygun gördüğü anlaşılıyor.
Haseki Caddesi üzerindeki aşhaneyi Sinan inşa etmemiştir. Fakat üç tezkerede de kayıtlı
Haseki Sultan darüşşifasının onun eseri olduğu yolunda şüphe olmamak gerekir. Şüpheli olan
darüşşifanın yapım tarihidir. Gerçi binanın giriş taşlığı duvarına konulan onarım kitabesin
de: "Şehremanetine merbut Haseki mecanin müşahedehanesi . Tarih-i binası sene 945 ve sene
1 329 tarih-i tamiri", yazılıdır ama 1 9 1 1 yılında camiin tarihini darüşşifaya aktaran bu kitabe
güvenilir bir belge olarak kabul edilemez. Kaldı ki geometrik ilişki açısından darüşşifanın 1 540
tarihli medreseden çok ondan on yıl sonra yapılan aşhane ile bağlantılı olduğu açıkça görül
mektedir. Bu yüzden darüşşifanın büyük olasılıkla aşhanenin tamamlanışından sonra yapıl
dığı sonucuna varıyoruz. Kanımca darüşşifanın medrese ile aşhane arasına sokuşturulmuş ha-
40
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538-1548)
li onun külliyeyi dağıtmamak amacı ile bir köşeye zorlanarak yerleştirildiğine işaret eder. Eğer
bu görüşümüzde isabet varsa Haseki Sultan darüşşifasmm aşhanenin tamamlandığı 1 550 y ılı
ile Hürrem Sultan'm öldüğü 1 557 yılı arasında yapıldığı öne sürülebilir.
Yukarda açıkladığımız nedenlerle Haseki Sultan külliyesinin parçaları olsa da aşhane ile
darüşşifanm incelenmesini ileriye bırakarak önce medrese ve sıbyan mektebini teker teker ele
alacak, sonra 1 540'lı yılların başında cami-medrese-mektepden oluşan Haseki Sultan Külliye
sini toplu olarak değerlendireceğiz.
Haseki Sultan medresesi çepeçevre revaklı bir avlunun üç .yanma yerleştirilmiş kubbeli bi
rimlerden meydana gelir. Ana kapı sokak cephesinin merkezine, dershane avlunun karşı ta
rafında yine orta yere konulmuştur. Dershanenin iki yanindan başlamak üzere sağda ve solda
binanın ön cephesine uzanan oda dizileriyle medrese simetrik bir kuruluşa sahiptir.
R. 1 1 :
Haseki Sultan Medresesi, İstanbul.
Dış Görünüş
R. 1 2 :
Haseki Sultan Medresesi, İstanbul.
Avlu
41
MİMAR SİNAN
Kare avlu her cephede beş kemerli revaklarla çevrelenmiş, dershanenin önündeki yüksek
ve oluklu tromplara binen kubbeli göz dışında tüm gözler pandantiflere oturan kubbelerle
örtülmüştür. Revakın kemerleri bir aşırı kırmızı ve beyaz taştan, sütunları mermer, somaki
ve granitten yapılmıştır. Sütun başlıklarından dördü nilüfer çiçeği deseninde, geri kalanlar
baklavalıdır. Kemeri kırmızı ve beyaz mermerden geçmeli olan ana kapı zambak motifli bir
alınlıkla taçlanmıştır.
Medresenin ana kitlesinden dışarı taşan dershane, çapı 6.80 m., döşemeden yüksekliği 1 1 .40
m. olan bir kubbe ile örtülüdür. Dershane on pencereden ışık alır. Kapının sağında ve solun
da birer alt, karşısında iki alt iki üst, yan cephelerde yine iki katlı birer pencere vardır. Alt
pencereler sağır kemerli, üst pencereler alçı şebekelidir. Aynı sistem, köşe odaları dışında iki
alt ve bir üst olmak üzere düzenlenen talebe odaları pencerelerine de yansıtılmıştır. On altı
talebe odasının hepsi kubbelidir ve hepsinin içinde bir ocak bulunur.
Avlunun iki yanında oda dizileri arasında karşılıklı iki dar hacim yer alır. Beşik tonozlu
dar hacimlerden doğudaki loş bir hücre, batıdaki, eskiden helaların bulunduğu bahçeye açı
lan dehlizdir. Söz konusu bahçe sıbyan mektebinin önünde küçük bir oyun alanı şeklinde
tasarlanmıştır.
42
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538-1548)
Haseki Sultan sıbyan mektebi yanyana iki dikdörtgen birimden oluşur. Çift kollu dört ba
samak merdivenle çıkılan birinci birim, iki cephesi kemerli açık dershane, ikincisi, kapalı ders
hanedir. Bunların duvarları sokak cephesinde düzgün küfeki taşı, iç tarafta moloz taş, açık
dershanenin kemerleri tuğla, kemerlerin bastığı nilüfer çiçeği başlıklı sütunlar granit ve mer
merdir. Binanın üstü dört yüzeyli bir oturtma çatı ile örtülüdür. Açık bölümleri yağmurdan
korumak amacı ile ahşap çatının sütunlu cepheler üstünde dışarıya taşırılması ve enli saçağın
dış kapının tepesinde döndürülerek duvara saplanan sundurmaya dönüşmesi kayda değer bir
ayrıntıdır.
Haseki Sultan cami-medrese-mekteb_i ne toplu baktığımızda göze çarpan ilk husus yerleşme
nin dağınıklığı olmaktadır. Burada ne lstanbul Fatih ve Gebze Çoban Mustafa Paşa külliyele
rinin merkezi plan.l aması, ne Edirne ve Amasya il. Bayezid külliyelerinin dik açılı, üçlü yerle
şim sistemi, ne de lnegöl ishak Paşa ve Afyon Gedik Ahmed Paşa külliyelerinin cami ve med
reseleri arasında bulduğumuz uyumlu geometrik düzenleme vardır. Haseki Sultan külliyesin
de görülen dağınıklığın nedeni, daha önce de belirttiğimiz gibi, külliyenin bir bütün olarak
tasarlanmaması olabilir. Ayrı düşünüldükleri için binalar arasında mimari ilişkiler aranmadı
ğı, hafif kıvrımlı sokağın iki yanına yola bağlı kalınarak bir yerleşim düzen,lemesine gidildiği
söylenebilir. Ne var ki, sorunu aydınlığa kavuşturmak için şu sorulmalıdır: iki aşamada tasar
lanmış olsa da Haseki Sultan cami-medrese-mektep topluluğu daha düzenli planlanamaz mıy
dı? Başka deyişle, burada asimetrik planlamanın nedeni Sinan'ın acemiliği midir?
Hemen belirtmeliyiz ki Sinan Haseki Sultan cami-medrese-mektebini tasarladığında en az
sekiz yıllık deneyimi olan bir mimardı. Daha önce belki Haseki Sy_ltan külliyesi çapında bir
yapı topluluğunun sorumluluğunu yüklenmemişti ama en azından Uçbaş ve Kasım Paşa cami
medresesini yapmıştı. Herhalde geometrik dengenin anlam ve önemini biliyordu. Bu açıdan
bakıldığında Haseki Sultan külliyesinin asimetrik kuruluşunu sadece kadastral nedenlere bağ
lamak geçerli olur mu?
Haseki Sultan külliyesinde Sinan'ın Fatih külliyesinin katı geometrisinden çok Bursa külli
yesinin topoğrafya ile uyuşan _o rganik düzenlemesihi yeğlediği anlaşılıyor.Gerçi I SSO'den son
ra görüşü değişecek, Şam ve lstanbul Süleymaniye, Karapınar ve Edirne Selimiye, Lülebur
gaz Sokollu Mehmed Paşa gibi kqBiyelerde uzunlamasına eksenlerin özellikle vurgulandığı durum
planları ortaya çıkacaktır; ama Usküdar Mihrimah ve Şehzade Mehmed külliyelerinde de bul
duğumuz asimetrik ve eksenden kaçan düzenlemeler Sinan'ın 1 540'lı yıllarda külliye planla
ması konusunda henüz rahat bir tutum içinde olduğuna işaret etmektedir.
Aslına bakılırsa bu konuda Sinan'ın hiç bir zaman katılaşmadığı ve mimarlık hayatı bo
yunca her dönemde eksen ve denge sorunlarını abartmadığı bir gerçektir. 1 580'li yıllara ta
rjhlenen anıtsal Toptaşı Atik Valide, Eyüp Zal Mahmud Paşa, Manisa Muradiye ve minik
Usküdar Şemsi Ahmed Paşa külliyeleri bu gerçeği sergileyen örnekler olarak gösterilebilir. Si
nan'ın külliye planlaması konusunda görüşlerimiz ileride ayrıntılı biçimde ele alınacağından
tartışmayı burada kesiyor ve tekrar 1 540'lı yıllara dönüyoruz.
Külliye olarak belirgin bir özelliği bulunmayan Haseki Sultan cami-medrese-mektep toplu
luğunun tek tek binalar olarak da Osmanlı klasik mimarisine fazlaca bir yenilik getirdiği söy
lenemez. Çünkü Haseki Sultan camii, kendine özgü Memluk tarzında süslemesi bir yana bı
rakılacak olursa, Gebze Çoban Mustafa Paşa camiinin; Haseki Sultan medresesi Amasya ya
da Edirne il. Bayezid medresesinin kopyalarıdırlar. Diğer yandan, çift birimli mektep modeli
ne bazı yenilikler getiren Haseki Sultan mektebi kayda değer bir eserdir ve Sinan'ın ilk yapıla
rı gibi mektebin de sakıflı ve küçük bir bina olması bu sonuçta önemli rol oynamıştır.
Çift birimli Haseki Sultan mektebinde Sinan XV. yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan
bir modeli kullanmıştır. Modelin prototipi Fatih zamanına tarihlenen Bursa Sitti Hatun mek
tebidir. 2 7 Sitti Hatun mektebinde her iki birim de kubbeli yapılmış, biri kapalı dershane
öteki eyvan şeklinde düşünülmüştür. Böyle bir uygulamayı Sitti Hatun mektebinden önce
görmüyoruz. Fakat biri il. Murad, ikisi Fatih zamanına ilişkin üç medrese çift birimli sıbyan
mektebinin kökeni yolunda bir ipucu vermektedir.
43
MİMAR SİNAN
R.15:
Sitti Hatun Mektebi,
Bursa. Plan
R. 1 6:
Gedik Ahmed Paşa Medresesi, Afyon.
Avludan Eyvan-Dershaneye Bakış
44
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538-1548)
Sinan'ın daha sonraki yıllarda inşa edeceği Usküdar Mihrimah Sultan, Süleymaniye ve Şah
Huban Kadın mektepleri de prototipe uyan çift kubbeli yapılar olacaktır. Oysa Haseki Sultan
mektebi sakıflıdır. Sakıflı olduğu için de dış birimi eyvan şeklinde yapılmayıp sakıflı bina ge
reği bir hayat olarak tasarlanmıştır. Mimariye marangozluk yoluyla giren Sinan'ın küçük bi
nalarında ahşaba sık yer vermesini özellikle erken dönemde doğal karşılamak gerekir.
Plan
1 •
1 •
L - - - -- - - - - - - -- - -- - - - - -- - - - - - - -- - - - - - - - -- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - . - - - - ---- - ---- - - - - - - - - - - • • •..ı
Haseki Sultan mektebinde kagir kubbeli bir yapı türünü sakıflı sisteme uygulayarak deği
şik bir ifade arayan Sinan'ın aynı külliyenin medresesinde il. Bayezid zamanına ilişkin bir
şemayı olduğu gibi kabullenmesi, daha sonra gelişecek yaratıcı kişiliği açısından bakıldığında
yadırganabilir. Ne var ki başmimarlık döneminin ilk yıllarında Sinan'ın son derece temkinli
davranarak henüz deneyimi olmayan konularda alışılagelmiş kalıplardan kaçmadığı ve bu yüz
den Haseki Sultan mektebinde gösterdiği inisyatifi bu külliyenin camiinde ve medresesinde
kullanmadığı görülmektedir.
Aynı uzunlamasına eksen üzerinde bulundukları göz _önüne. alınmazsa Haseki Sultan camii
ve medresesi konumu bakımından 1482 (H.887) tarihli lnegöl ishak Paşa camii ve medresesini
andırır. Daha da önemlisi, camiye qakan dördüncü cephesinin tamamiyle açık olması dışında
U biçimli kitle kuruluşu açısından ishak Paşa medresesi ile Haseki Sultan medresesi arasında
bir akrabalık bulunduğu açıktır. 3 3 U planlı medrese türünde dördüncü cephe Amasya il.
Bayezid medresesinde ( 1 486/H.89 1 ) revaksız bir duvarla kapatıldıktan sonra Edirne il. Baye
zid medresesinde ( 1 488/H.893) talebe odalarının önündeki revak dört cephede döndürülerek
kare avlu yapı ile bütünleştirilmiştir. Haseki Sultan medresesinde Sinan'ın kullandığı model
Edirne il. Bayezid tıp medresesinin modelidir ve birincisinde onaltı, ikincisinde onsekiz tale
be odası bulunması ve avlu cephelerinin birincisinde beş, ikincisinde dört kemerli 34 yapıl
ması dışında bu iki medrese biçim bakımından olduğu kadar ölçek bakımından da birbirine
çok yakındır.
Haseki Sultan medresesi gibi Haseki Sultan camii de Osmanlı mimarisine herhangi bir ye
nilik getirmemiştir. Çünkü Sinan ilk kagir kubbeli camiinde denemelere girişmeyerek uygun
bir vezir camiini tekrarlamayı yeğ tutmuştur. Haseki Sultan'ı Sinan'ın ilk kagir kubbeli ca
mii olarak tanımladık. Burada biraz durup 1 530'lu yıllara tarihlenen iki kagir kubbeli camii
nin Sinan'la ilişkisi konusunda görüşlerimizi açıklamak isteriz. Söz konusu camiler Diyarba
kır Hadım Ali Paşa camii ile Halep Hüsrev Paşa camiidir. Birincisi Ali Paşa'nın Beylerbeyi
45
MİMAR SİNAN
R. 1 8:
Hadım Ali Paşa Camii,
Diyarbakır.
Dış Görünüş
Öte yandan, üç tezkerede de kayıtlı Halep Husrev Paşa camiinde daha başka bir durumla
karşılaşırız. Zira burada söz konusu olan, camiin Sinan ile ilişkili olup olmadığı değil yapım
tarihidir. Gerçi camiin Husrev Paşa'nın Şam beylerbeyliğinde bulunduğu 1 534- 1 538 yılları
arasına tarihlenmesi mantığa ters düşmez; fakat 1 54 1 yılında ikinci vezirliğe atandıktan sonra
yaptırmış olması da akla yakındır. Kaldı ki külliyedeki tek kitabenin 1 546 (H.953) tarihli ol
ması ikinci şıkkın daha geçerli olabileceğine dikkat çeker. Bu durumda Husrev Paşa camiinin
lstanbul'da Sinan tarafından planlanıp yerel bir kalfa ya da Sinan'ın bir yardımcısı tarafın
dan inşa edildiği öne sürülebilir. Kaba kitle yapısına karşılık dengeli plan düzeni Halep Hus
rev Paşa camiini Sinan'a ve 1 540'lı yıllara bağlayan önemli bir işaret olmaktadır.
Görülüyor ki Haseki Sultan camii Sinan'ın tasarladığı ilk kagir kubbeli camidir. Ve yine
görülüyor ki ilk kagir kubbeli camii için Sinan kendine Gebze Çoban Mustafa Paşa camiini
model seçmiştir. Çünkü süslemesi dışında söz konusu iki cami arasındaki benzerlikler kuşku
ya yer bırakmayacak kadar açıktır.38
46
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538-1548)
R .20: Çoban Mustafa /:'aşa Camii, Gebze. Dış Görünüş R.2 1 : Haseki Sultan Camii, lstanbul. Dış Görünüş
MİMAR SİNAN
:
;
\
\
:>'.'\: ;;.:-. .
v...
• "'= • -'=
' ,ı.. '='" '=
'""" =="--- =
-E== �h .. �
R.22: Çoban Muscafa Paşa Camii, Gebze. Plan R.23: Haseki Sultan Camii, İstanbul, Plan
Her iki camide de beden duvarları tuğla hatıllı taş sıralardan oluşur ve kubbe yuvarlak bir
kasnakla çemberlenerek kasnak köşelerde ikişer kemerli-payanda ile desteklenir. Her iki ca
mide kubbe, kasnak ve kemerli-payandalar tümüyle kurşun kaplıdır. Her iki camiin kubbe
kasnağında eksenler ve köşegenler üzerinde sekizer pencere vardır. Yine her iki camiin duvar
larına her cepheye alt sırada sağır kemerli iki pencere, üst sırada ortada tek sivri kemerli pen
cere açılmıştır. Yalnız, duvarları daha alçak tutulduğundan Mustafa Paşa'nın yuvarlak tepe
pencerelerini Haseki Sultan'da görmeyiz. 19 Yine, birincisinde bulunan son cemaat revakı
nın dilimli orta kubbesi ikincisinde yapılmamıştır. Diğer yandan, mermer sütunlara binen
beş kubbeli revak sistemini, revakın sağda minare kürsüsüne solda pencereli duvara yaslan
mak suretiyle cepheye yayılmasını, müezzin mahfilinin yerini ve duvar içine gizlenen merdi
venini, büyük kubbenin oluklu tromplarını, Haseki Sultan camiinin Gebze Çoban Mustafa
Paşa camiinden esinlendiğini gösteren benzerlikler arasında sayabiliriz.
Sinan'ın Haseki Sultan camii ve medresesinde__ eski modellere bağlı kaldığı ne kadar gerçek
ise 1 540'lı yıllarda inşa ettiği iki önemli eserde -Usküdar Mihrimah Sultan ve Şehzade Meh
med külliyelerinde- kalıpları zorlayarak yeni mimari çözüm ve şemalar arayan yaratıcı kişiliği
ni et�in biçimde kanıtladığı da o kadar aşikardır. Sinan'ın her ikisi de 1 548 yılında tamamla
nan Usküdar Mihriıpah Sultan ve Şehzade Mehmed camilerinden hangisini daha önce tasar
ladığını bilmiyoruz. ikincisinin yapımına Şehzade Mehmed'in öldüğü 1 54 3 yılında başlandığı
tartışmasız kabul edil�bilir; 40 fakat birincisinin başlangıç tarihi kesin değildir. Bu konuda
bir tahmin yürüterek Usküdar Mihrimah Sultan külliyesinin Haseki Sultan medresesinin ta
mamlandığı 1 540 yılı ile 1 543 arasında planlandığını, ancak araya Kanuni'nin emriyle Şehza
de Mehmed türbesi ve camii girdiğinden Mihrimah Sultan camiinin gerektiğinden daha uzun
bir sürede bitirildiğini öne sürecek, gerekçe olarak iki camii karşılaştırdığımızda Mihrimah
Sultan'ın Şehzade Mehmed'e kıyasla il. Bayezid dönemi mimarisine daha yakın oluşunu
göstereceğiz.
Bu tartışmaya girmeden önce söz konusu külliyeleri kısaca tanıtalım:
48
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538-- 1 548)
Üsküdar İskele Meydanına bakan Mihrimah Sultan külliyesi, cami, medrese, aşhane, tab
hane ve sıbyan mektebinden oluşan büyük bir bina topluluğu idi. Aşhane ile tabhane orta
da_n kalkmış, külliyeden sadece cami, medrese ve mektep zamanımıza ulaşmıştır.
iskele camii adı ile tanınan Mihrimah Sultan camii, orta kubbesi üç yönde yarım kubbeler
le beslenen, iki minareli ve çift revaklı bir camidir. Şadırvanı son cemaat yerinin önünde,
kıble ekseni üzerinde yer alır. Dış revakının geniş saçaklı çatısı kuzeye doğru çıkıntı yaparak
şadırvanın da üstünü örter.
Medrese camiin doğusunda, camiye göre hafifçe kuzeye dönen bir eksen üzerinde bulunur.
Kapısı batıda, cami tarafındadır. Bu kapı iptal edilmiş, dershanenin yanına yeni bir kapı açı
larak önüne dik bir merdiven konulmuştur. 4 ı Ne var ki eskiden sahilden medreseye ulaş
manın tek yolu medrese ile cami arasında yer alan merdivendi ve dershanenin arkasındaki
bahçeye doğrudan erişme olanağı yoktu. Bu bahçeye ancak dershanenin iki yanına konan
tonozlu dehlizlerden geçilerek çıkılabilirdi.
10 20 30 40
49
MİMAR SİNAN
50
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538--1 548)
Dershanenin sağında ve solunda yer alan tonozlu dehlizler ve avlunun kare yerine enleme
sine beş, boylamasına altı kemerli olmak üzere dikdörtgen planlı olması dışında Haseki Sul
tan medresesinin bir benzeri olan Mihrimah Sultan medresesi dış mimari bakımından karak
terini korumaktadır. Fakat 1958- 1 96 1 yılları arasınqa � narıldıktan sonra Vakıflarca Sağlık
ve Sosyal Yardım Bakanlığına devredilen binanın Usküdar Sağlık Merkezi olarak kullanıl
mak amacı ile iç mimarisinde pek çok değişiklik yapılması gerekmiştir. Bunun sonucunda biri
dışında tüm talebe odaları ve dershanenin asıl biçimleri kaybolmuş, avlu revakı camekanla
örtülmüş, medresenin klasik mimari görünümü bozulmuştur.
Medresenin bozulan iç mimarisine karşılık camiin kıble yönünde, sokağın karşı tarafında
bulunan sıbyan mektebi dışta ve içte özgün durumu oldukça iyi durumda zamanımıza ulaş
mıştır. Cami ile bağlantısı cami avlusunda Selman sokağına açılan mütevazı bir kapıdan sağ
lanan mektep, Haseki Sultan mektebinden farklı olarak Sitti Hatun modeline tümüyle uyan
çifte birimli , iki kubbeli bir yapıdır. Doğudaki gözü eyvan, batıdaki gözü dershane şeklinde
tasarlanmış, dik yamaçta bulunduğundan havada kalan dershanenin altına bir dükkan yer
leştirilmiştir. Şimdi Çocuk Kütüphanesi olan mektebin en kayda d_eğer yanı dershane kubbe
sinin oturduğu tromp kabuklarının, yüksek sekizgen .kasnağın köşelerinde yarım kubbeli yu
varla_k çıkıntılar halinde dış mimariye yansımasıdır. iç yapı öğelerinin cepheleri biçimlendir
me olgusu üzerinde sık sık duracağımızdan konuya burada dikkat çekmekle yetiniyor, değer
lendirmesini ileriye bırakıyoruz.
Mihrimah Sultan sıbyan mektebinin adı tezkerelerde geçmez. Ancak, daha önce belirtildiği
gibi, Sinan'ın sıbyan mekteplerinden sadece altısına42 o da yalnız Tuhfet ül-Mi'marin'de
yer verildiği için tezkerelerde adı geçmeyen bir mektebin Sinan yapısı olmadığı sonucuna ko
lay varmamak gerekir. Mihrimah Sultan külliyesinin bir parçası ve XVI. yüzyıl .klasik mimari
tarzında olan Mihrimah Sultan mektebini Sinan'ın öz yapıları arasına almamak için hiç bir
neden yoktur.
Aynı şekilde yalnız Tuhfet ül-Mi'marin'de adı geçtiğinden Sinan ile ilişkisi tereddüde
neden olabilecek bir başka eser, camiin haziresinde bulunan Kapudan-ı derya Sinan Paşa'nın
mezarıdır. Veziriazam Rüstem Paşa'nın kardeşi -dolayısiyle Mihrimah Sultan'ın kayınbiraderi
olan Sinan Paşa, sandukası yeşil somaki, baş ve ayak taşları beyaz mermerden yapılmış bir
mezarda gömülüdür. Baş taşının yüzlerinde ayetler, ayak taşının üzerinde tarih kitabesi var
dır. Kitabenin tarih mısraı ebced hesabına göre 96 1 (M. 1 5 53-4) yılını gösterdiği gibi bu tarih
Arapça olarak yazı ile de belirtilmiştir.
Diğer yandan, cami ve medrese arasında yer alan kubbeli iki türbenin Mimar Sinan ile hiç
bir ilişkisi yoktur. Kuzeydekinde Sinaneddin Yusuf Paşa, güneydekinde Sadrazam Ethem Pa
şa ve oğlu Galip Bey yatarlar. Camiin saçağını yırtarak dış revak sütunlarının yanına kadar
sokulan Ethem Paşa türbesi 1 892-3 (H. 1 3 1 0) tarihli, Sinaneddin Yusuf Paşa türbesi kitabesizdir.
Külliyenin önü deniz, arkası dik yamaç şeklindeki arsa durumu göz önüne alındığında Amasya
il. Bayezid külliyesindeki gibi camiin bir yanında medrese, öbür yanında aşhane olmak üzere
üçlü bir yapı grul;m oluşturduğu ve günümüze ulaşmayan aşhanenin büyük olasılıkla camiin
güney batısında lskele hamamının işgal ettiği yapı adasında yer aldığı sonucuna varıyoruz.
Aşhanenirı yanında bir de tabhane (misafir hanları) bulunuyor, 4 3 bu beslenme ve barınma
tesisleri lstanbul'dan Anadolu yönüne giden kervanlar için ilk menzilin imaretini
oluşturuyordu.
Bayındır duruma getirme anlamına gelen imar sözcüğünden türetilmiş "imaret" terimi Os
manlı çağında önceleri bina topluluğunu ifade ederken , 44 sonraları bir külliyenin aşhane
ve kervansaray bölümlerini kapsayan daha sınırlı bir parçası olarak , 45 ya da sadece yemek
hane ve mutfağı içeren aşhane anlamında kullanılmıştır. Aşhane ve tabhanenin kent külliye
lerinde genellikle birbirinden bağımsız ayrı binalar, menzil külliyelerinde toplu olarak bir ara
da yapıldığını görüyoruz.
Mihrimah Sultan imareti 1 722 (H. 1 1 34) yılında yanmış , 46 tümüyle ortadan kalkmış oldu
ğu için bu külliyenin aşhane ve tabhane kuruluşu konusunda bilgimiz yoktur. Diğer yandan,
yine 1 540'lı yıllarda yapıldığını kabul edebileceğimiz Şehzade Mehmed imareti ayakta bulun
makta, Sinan'ın erken devir imaret yapısına ışık tutan önemli bir kaynak olmaktadır.
Şehzade Mehmed imareti, camiin güneyinde Şehzadebaşı Caddesine saplanan Dede Efendi
Sokağının bir yanına aşhane öbür yanına kervansaray (tabhane ve develik) olmak üzere iki
ayrı yapıdan meydana gelir.
Şehzade Mehmed imareti kare planlı, revaksız bir iç avlunun iki yanında düzenlenmiş altı
şar kubbeli kanatlardan oluşur. Girişe göre sağdaki kanatta çift kubbeli yanyana üç odadan
ikisi erzak deposu , içinde üç ocak yeri bulunan üçüncüsü küçük mutfak; sol kanattaki çift
kubbeli ön oda yemekhane, onun gerisindeki büyük hacim büyük mutfaktır. Büyük mutfak
ortada sekizgen ayaklara basan dört kubbe ve dört tonozla örtülü ferah bir mekan olarak
planlanmış, kubbe ve tonozların tepelerine birer hava bacası konmuştur. Kubbe bacaları �e
kizgen g9vdeli ve tepeleri kubbeli, tonoz bacaları kare gövdeli, piramit külahlıdır. Bugün Is
tanbul Universitesine bağlı bir basım evi işlevi görmekte olan Şehzade Mehmed imareti kes
me küfeki taşından yapılmış düzgün duvar örgüsü ve kurşun kaplama üst örtüsü ile anıtsal
bir binadır. Basit mimari kuruluşu fazla söz gerektirmez. Fakat orta avlulu şeması kayda değer.
Mutfak, kiler ve yemekhane hacimlerinden oluşan ve darüzziyafe\ darülit'am gibi isimlerle
anılan imaret binası erken Osmanlı çağında ya 1 388 (H. 790) tarihli lznik Nilüfer Hatun ima
reti gibi zaviyeyi andıran orta sofalı, yan kanatlı bir kitle kuruluşuna sahip oluyor , 47 ya da
1 4 1 3- 1 42 1 yılları arasına tarihlenen Bursa Çelebi Sultan Mehmed külliyesinin imareti gibi
yanyana hacimlerden meydana geliyordu . 48
Bu iki modelden Yeşil Külliye imaretinin tek sıralı kitle düzeni genel çizgilerle klasik çağda
da sürer. 1. Selim zamanı yapılarından Seyitgazi Külliyesinin, Kanuni zamanının ilk yıllarına
tarihlenen Gebze Çoban Mustafa Paşa külliyesinin, Sinan'ın Şam Süleymaniye külliyesinin
imaretleri hep yanyana kubbeli birimlerden oluşan yapılardır. Buna karşılık son önemli örne
ğini 1440- 1 (H.844) tarihli Kütahya Yakub Bey imaretinde bulduğumuz zaviye türü imaret�9
XVI. yüzyıldan önce yerini avlulu imaret modeline bırakır. Avlulu imaret modeli önce
Edirne ve lstanbul il. Bayezid külliyelerinde görülür. Sonra Sinan'ın Şehzade Mehmed ima
retinde uygulanır. Bu modeli Sinan benimseyecek, çeşitli külliyelerinde kullanarak geliştirecektir.
Şehzade Mehmed. Kervansarayı 50 biri ahır ikisi tabhane olmak üzere üç bölümden meyda
na gelir. Ahır bölümü ortada üç ayağa binen sekiz kubbeli bir kuruluşa sahiptir. Tabhane
bölümleri ise ortada giriş holü ve holün sağında ve solunda yer alan sırt sırta ikişer odadan
oluşurlar. Bir duvardan öbürüne uzanan hollerin batı ucuna bir kemer atılarak dikdörtgen
hacim kareye çevrilmiş, kareden artan bölümün üstü aynalı tonoz, karenin üstü fenerli bir
kubbe ile örtülmüştür. Holleri kanatlayan konuk odaları da kubbelidir. Bunların dış duvarla
rında altlı üstlü ikişer pencere, pencere aralarında ocaklar bulunur.
Bir süredir Vefa Lisesinin kütüphane, fizik ve kimya laboratuvarları olara� kullanılan Şeh
zade Mehmed kervansarayının en dikkat çekici yanı tabhane bölümleri ile lstanbul il. Baye
zid camiinin ana kitlesine saplanan yan bölümler arasındaki benzerliktir.
Erken Osmanlı camiinin üç türünden biri programı zaviye işlevini de içeren imaret camii
dir. Osmanlı devletinin kuruluşunda önemli bir rol oynayan gezgin dervişlerin Osmanlı sınır
ları içinde hareketlerini kolaylaştırıp barınma sorunlarını çözen bu çift işlevli camiler, ortası
şadırvanlı kubbeli bir giriş holüI),ün kıble yönünde eyvanı andıran toplu ibadet mekanı ve
zaviye odalarından oluşuyordu. Ünceleri beşik tonozlu tek hacimler biçimindeki zaviye oda
ları zamanla kubbeli odalara dönüşmüştü . Bunlar şadırvanlı holün iki yanında bazan sırt
sırta, bazan araları bir eyvanla ayrılarak düzenleniyordu. 5 1
Balkanların Osmantı egemenliğine girmesi ve devletin giderek merkezileşmesi gezgin derviş
lerin önemini azalttı. işlevi sona eren zaviyeli cami türü ortadan kayboldu ; camiye bitişik za
viye tabhaneye dönüştü. Edirne il. Bayezid camiinde büyük tek kubbeli camiin iki yanında
yer al�n dokuz kubbeli yan bölümler eski bir geleneği yeni biçimde sürdüren tabhane yapıla
rıdır. lstanbul il. Bayezid ve Sultan Selim camilerinde de tabhaneler cami kitlesine kenetle
nirler. Mimari kuruluşu Edirne il. Bayezid camiinden esinlenen Sultan Selim camiinin dokuz
birimli tabhaneleri özgün biçimini koruyor; fakat lstanbul Bayezid camiinin tabhaneleri cami
ile. aralarındaki duvar açılarak sonradan ibadet mekanına katılmışlardır.
Burada üzerinde durulması gereken konu İstanbul il. Bayezid camiine bitişik tabhanelerin
kitle kuruluşudur. Cami ile bütünleşmeden önce bunlar ortadaki büyük kubbeli giriş holü
nün sağında ve solunda arka arkaya ikişer konuk odasından kurulu beş�r kubbeli yapılarda
ki bu şema akla Şehzade Mehmed tabhanelerini getirir. Başka deyişle, lstanbul il. Bayezid
camii tabhanelerini Şehzade Mehmed külliyesinde Sinan kendine model seçmiş fakat iki tab
hane birimini camiin sağına ve soluna. kenetlemek yerine bunları bağımsız bir yapıda peşpeşe
koymuş ve develiği ekleyerek yapıyı kervansaraya dönüştürmüştür.
Dede Efendi sokağında, aşhanenin batısında bulunan tek kubbeli sıbyan mektebi (darütta'
lim) klasik mimari karakterini korumakla birlikte klasik biçim bozulmuş olarak zamanımıza
gelmiştir. Kapı revakı yok olmuş, kapısı kapatılmış, güney cephesinin pencere düzeni değiş
miş, dışarda bacası duran ocak yeri kaldırılmıştır. Diğer yandan kervansarayın güneyinde,
onunla aynı çizgi üzerinde yer alan Şehzade Mehmed medresesinin özgün biçimini çok iyi
koruduğu görülür.
Kapı k.\ tabesind�n 1 546 (H. 953) yılında tamamlandığı anlaşılan medrese bugün Vakıflar
Yüksek Oğretim Oğrenci Yurdu olarak kullanılmaktadır. 1960- 1961 yıllarında Vakıflar Ge
nel Müdürlüğünce esaslı bir onarımdan geçirilmiş, bu arada avlu revaklarının camekanla ör
tülüp ana kapının karşısındaki eyvanın kapatılması dışında yapının klasik görünümünü bo
zacak değişikliklerden kaçınılmıştır.
..- R.3 1 :
Şehzade Mehmed
Medresesi,
İstanbul . Dış Görünüş
O_e==35C=:::'°"'=..ilC:5::::320.,__._25"====='50�===d75m . A. K .
R.32 :
Şehzade Mehmed Külliyesi, İstanbul.
56 Durum Planı
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538-- 1 548)
R.33: R.34:
1. Selim Türbesi, lstanbul. Şehzade Mehmed Türbesi,
Plan Plan
lstanbul.
o
._ ı ='
_, '
"""=
' =-
'•'
'=== =='
o... ·uc
Şehzade Mehmed türbesinin sekiz dış yüzü gömme sütunlarla vurgulanmıştır. Gömme sü
tunların başlıkları iki sıra stalaktitle süslenmiştir. Stalaktit sıraları Q.aşlıklar arasında da sürer
ve türbeyi çepeçevre dolanan tepesi palmetli bir saçak oluşturur. On cephede kapının tepe
sinde iki üst, öteki yedi cephede altlı üstlü ikişer pencere görülür. Sağır kemerli alt pencerele
rin söve ve aynaları beyaz mermer, üst pencerelerin söve ve ker:nerleri vişne çürüğü ve kiremit
rengi taştan geçmelidir. Alt ve üst pencereler arasında koyu yeşil mermerden ayet kartuşları
v·ardır. Kartuşlar ve alt pencereler bir aşırı uzun ve kısa kakma kırmızı taş bordürlerle
çerçevelenmiştir.
Şehzade Mehmed türbesinin içi kubbe eteğine kadar çini kaplıdır. Ç iniler sarı zemin üzeri
ne mor, firuze, yeşil, kırmızı ve beyaz renkli bitki ve çiçek desenleriyle işlenmiştir. Pencere
kemerlerinin içlerinde lacivert zemin üzerine beyaz hatla yazılı panolar, alt ve üst pencereler
arasında yine lacivert üzerine beyaz hatla yazılı bir ayet kuşağı yer alır. Kubbenin içi malakari
nakışla bezelidir.
Şehzade Mehmed'in sandukası türbenin orta yerinde bulunur. Bu sandukanın üstüne ah
şaptan bir çerçeve konmuş, çerçeveyi taşıyan dört ayak kakma fildişi motiflerle süslenmiştir.
Türbede Şehzade Mehmed dışında, kardeşi Şehzade Cihangir, kızı Humaşah Sultan ve kimli
ği bilinmeyen bir hanım yatarlar.
R.35: 1. Selim Türbesi, lstanbul. Dış Görünüş R.36: Şehzade Mehmed Türbesi, lstanbul. Dış Görünüş 57
MİMAR SİNAN
Şehzade Mehmed camii kare planlı kapalı ibadet mekanı ile yine kare planlı üstü açık ön
avludan ve bunları bitiştikleri köşelerde birbirine perçinleyen iki minareden meydana gelir.
Camiin orta kubbesi dört yönde yarım kubbelerle beslenmiş, haçvari üst örtünün kolları ara
sında kalan köşeler küçük kubbelerle doldurularak kare tamamlanmış, üst yapı sistemi dört
filayağı ve beden duvarları üstüne oturtulmuştur. Beden duvarlarının direnci dört yönde de
payandalarla güçlendirilmiştir. Payandalar kıble yönünde duvarı beş bölüme ayırır. Ancak
kuzey cephesinde son cemaat duvarının bütünlüğünü bozmamak için camiin içine itilmiş, sa
lonun arkasındaki maksureler payanda duvarlar arasındaki mekan birimlerinden oluşmuş
tur. Doğuda ve batıda ise payanda duvarlar dış cephelere yapıştırılan beş gözlü revaklarla bir
leştirilerek bir yandan yapı kitlesinin ağırlığı yaratılan boşluklarla hafifletilirken bir yandan
da anıtsal camiin insan ölçeğine indirilmesi sağlanmıştır.
Şehzade Mehmed camiinin şadırvan avlusunda ve minarelerinde aynı tutum sürdürülmüş,
avlunun dış duvarlarına iki katlı ikiz pencereler açılarak, çift şerefeli minareler dikey çubuk
ve kabartmalarla süslenerek taş yapının ağır görünümü yumuşatılmaya çalışılmıştır.
Diğer yandan, aynı yılların ürünü olan Üsküdar Mihrimah Sultan camii, Şehzade Meh
med'de hissettiğimiz hafiflik duygusu yerine tüm ağırlığıyla arsasına çökmüş izlenimini verir.
Bu izlenimin doğmasına yardım eden başlıca etkenler Mihrimah Sultan'ın üst yapı kuruluşu
ile geniş saçaklı son cemaat revakıdır.
R.38·
Mihrimah Sultan Camii,
Üsküdar.
Dış Görünüş
Mihrimah Sultan camiinin son cemaat revakı iki kademeli bir ön yapıdır. Son cemaat yeri
nin beş kubbeli revakı üç yanda bir sundurma ile sarılmış, sundurma ayrıca camiin kıble ek
seni üzerinde yer alan şadırvanın üstünü örter biçimde denize doğru uzatılmıştır. Beş kubbeli
revakın cephesi yüksektir. Fakat sundurmanın dik oluşu ve eli böğründelere basan geniş sa
çakların revak eteğini daha da aşağıya indirmesi, eğimli kurşun örtü yüzeyini çok arttırarak
camiin deniz cephesine son derece ağır bir görünüm vermiştir.
Goodwin çift revaklı son ceaat yerini Sinan'ın ilk Halep Adliye camiinde kullandığını söy
ler. 5> Bu doğru olamaz. Çünkü Usküdar Mihrimah Sultan camii, Dukakinzade Gazi Meh
med Paşa'nın 1 565-6 (H.973) yılında yaptırdığı Adliye camiinden en az yirmi yıl önce tasar
lanmıştır. Diğer yandan, toprak üstünde kalan dış revak sütun kaidelerine göre aslında çift
revaklı olduğu anlaşılan 1 5 1 2-3 (H.9 1 8) tarihli Çorlu Süleymaniye camiinin dış revakı, eğer
59
MİMAR SİNAN
sonradan yapılmamış ise, Üsküdar Mihrimah Sultan camiinden eskiye gider . 54 Yalnız şu
da gerçektir ki çift kademeli revakı ilk kullanan Sinan olmasa bile bu sistem Sinan'la özdeşleş
miştir. Sinan çift revakı Şam Süleymaniye camiinden Trikkala (Tırhala) Osman Şah camiine
kadar her yerde kullanmış, onu yaygınlaştırmıştır . 5 5
Üsküdar Mihrimah Sultan camiinin görünüşünü ağırlaştıran ikinci etken orta kubbenin
üst yapı ile bağlantı yöntemidir. Şehzade Mehmed camiinde orta kubbe tabanının köşeleri
yuvarlatılarak bir yandan pandantiflerin dışa yansıtıldığını bir yandan da filayaklarının yu
karıya doğru uzatılarak ağırlık kuleleri biçimine dönüştürüldüğünü görürüz. Mihrimah Sul
tan'da ise kubbe kasnağı kare küb biçimli bir kaide üstüne oturur. Kubbenin yan itme gücü
pandantiflerin arkası doldurularak karşılanmıştır. Osrnanlı mimarına Aya Sofya'dan miras
kalan bu sistem lstanbul Sultan Selim, il. Bayezid ve Usküdar Mihrimah Sultan camilerinde
kullanılan sistemdir.
Ne var ki Sinan Şehzade Mehmed camiinde değişik bir üst yapı sistemiyle ortaya çıkar.
Bu camiye kadar bir sütunun tepesine dikilen Roma heykeli gibi kendi kaidesi üstünde yük
selen orta kubbe, bu camide yarım kubbe ve ağırlık kuleleriyle bütünleşerek Sinan'a özgü pi
ramidal üst örtü düzeninin ayrılmaz parçası haline gelir.
Yukarıda açıkladığımız konu Sinan'ın Üsküdar Mihrimah Sultan camiini Şehzade Meh
med camiinden önce tasarladığını gösteren bir işaret olmaktadır. Aynı konuda dikkatimizi
çeken bir başka işareti bu camilerin minarelerinde buluyoruz.
XVI. yüzyıldan bozulmadan zamanımıza ulaşan Mihrimah Sultan camiinin minarelerinde
erken Osmanlı çağına özgü izlere rastlanır. Şerefe altındaki çıkmalar yüksek tutulmuş, gövde
ile şerefe arasındaki orantı iyi ayarlanamamıştır. Buna karşılık, 1 SSO'li yıllarda erişeceği klasik
sadeliği, süslemeye fazla önem verdiğinden, henüz ortaya koyamamışsa da Sinan, klasik üs
lup'ta minareye doğru ilk önemli adımı Şehzade Mehmed camiinde atmış , 56 ideal oranlar
bu camiin minarelerinde belirginleşmiştir.
61
MİMAR SİNAN
Üsküdar Mihrimah Sultan camiini Şehzade Mehmed camiiyle karşılaştırdığımızda genel kitle
düzenlemesi açısından da şu tablo ortaya çıkmaktadır: Şema bakımından Mihrimah Sultan,
eski Fatih; Şehzade Mehmed, lstanbul Il. Bayezid camilerinin gelişmiş izleyicileridir ve her
ikisinde de aynı yöntem uygulanarak orta kubbenin sağında ve solunda yer alan kubbeli iki
birim yarım kubbeler altında toplanmıştır.
····--- �> i �
Aslanapa, Mihrimah Sultan camiinin Kahire Hadım Süleyman Paşa'dan sonra enlemesine
yarım kubbeli ikinci girişim olduğunu belirtir . 57 Gerçekten J 528-9 (H. 935) tarihli Süley
man Paşa camiinde yan sahınlar yarım kubbelerle örtülerek Usküdar Mihrimah Sultan'da
bulduğumuz kide kuruh�şuna yaklaşılmıştır. Ancak, ters T türünde bir cami olan Sqleyman
Paşa eski Fatih camii ile Usküdar Mihrimah Sultan arasında bir köprü olmaktan çok lstanbul
Atik Ali Paşa Camiinin ( 1 496-7 /H. 902) iç mekanı sütunlardan arındırılmış izleyicisidir.
Öte yandan lrakeyn seferinde bir süre Diyarbakır'da kalan Sinan'ın Şehzade Mehmed ca
miinin tasarımında, orada iken gördüğünden kuşku duymak için bir neden bulunmayan, Fa
tih Paşa camiinden esinlenmiş olması doğaldır. Bıyıklı Mehmed Paşa'nın 1 5 1 6- 1 520 yılları ara
sında yaptırdığı , sa Fatih Paşa camiinin dört yarım ve dört köşe kubbesiyle tamamlanan orta
kubbeli örtüsünün Şehzade Mehmed camiine öncülük ettiği öne sürülebilir. 59
62
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538-1548)
R.43:
il. Bayezid Camii, lstanbul.
Plan
R.44:
Şehzade Mehmed Camii, lsranbul.
Plan
63
MİMAR SİNAN
Görüldüğü gibi, 1 538 ile 1 548 arasındaki on yıl Sinan'ın denenmiş modelleri uygulayarak
deneyimini arttırdığı, olgunlaştığı dönemdir. Onun Şehzade Mehmed Camiini "Çıraklığının"
eseri olarak tanımlaması kendisinin de durumu böyle değerlendirdiğini gösterir. Ne var ki,
Şehzade Mehmed'in kitle kuruluşu fikir açısından bir yenilik getirmese bile zamanlaması ba
kımından son derece önemlidir. Çünkü Osmanlı ulucamiinin gelişme çizgisi üzerinde ulaşıl
ması gereken hedefe tam zamanında varılmış, Şehzade Mehmed'in dengeli ve simetrik örtü
sistemi Osmanlı Devleti gücünün doruğuna eriştiği yıllarda gerçekleştirilmiştir.
Şehzade Mehmed camii ve türbesini, kitle kuruluşu bakımından olduğu kadar süsleme açı
sından da değerlendirmek gerekir. Haseki ve Mihrimah Sultan camilerinin vakur fakat bas
makalıp ifadesinden sonra Şehzade Mehmed'in renkli ve biraz süslü görüntüsünün Kanuni
kadar sokaktaki ad.amı da derinden etkilediği bellidir. Şehzade Mehmed camiinin tamamlan
dığı 1 548 yılında, lstanbul'da Aya Sofya, Fatih, Bayezid ve Sultan Selim'den başka büyük
cami bulunmadığı, Fatih'in de şimdiki . yapı değil ölçüleri daha mütevazı tek yarım kubbeli
bir yapı olduğu düşünülürse, Şehzade Mehmed'in o tarihlerde kent içinde yarattığı dramatik
görünüm daha iyi anlaşılacaktır. Sinan Şehzade Mehmed camiini yalnız dışarıya açmakla ye
tinmemiş onun yüzlerini özenle süsleyerek dış etkiyi en yüksek düzeye çıkarmıştır
Şehzade Mehmed türbesinin dış görünüşü daha da çarpıcıdır ve aynı yıllara ait bir başka
türbede - 1 545-6 (H. 952) tarihli Deli Hüsrev Paşa türbesinde- bulduğumuz zengin süsleme,
Sinan'ın mimarlık yaşamının başlangıcında yapının dış plastiğine özel önem verdiğini ortaya
koymaktad.� r. Oysa bu durum 1 550'li yıllarda ve daha sonraları Sinan yapılarında kesinlikle
görülmez. Oyle anlaşılıyor ki 1 540'lı yıl ların sonunda Sinan, estetiğin yapay ögelere dayalı
yüzeysel bir etki yaratma sanatı değil, binayı oluşturan yapısal mantığın kolayca algılanması
olayı olduğunu anlamıştır. Başka türlü söylersek, Şehzade Mehmed ve Hüsrev Paşa türbele
rinde bulduğumuz aşıp dış süsleme, iç mimarinin dışa yansıtılması sürecinde kaçınılması ola
naksız bir aşamadır. Onemli olan denenmesi değil, denendikten sonra uygun bulunmayarak
tonunun düşürülmesidir. 1 540'lı yıllarda Osmanlı klasik mimarlığını biçimlendiren ana ilke
lerqen birinin dış süslemede ölçülü davranış olduğu ortaya çıkmıştır. Bu ilkeyi Sinan Şam
ve lstanbul Süleymaniye külliyelerinde uygulayacak, yerleştirecektir.
64
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538-1548)
NOTLAR
1- 9 Eylül 1 326 (22 Eylül 1 9 14) tarihli Sabah gaze kunulmadığı gibi revakın direkleri de yüzeyleri
tesinde şu haber çıkmıştı: "Çarşamba'da Drağ tahta ile kaplanmak dıŞında korunmuştur.
man Yunus Camii mail-i inhidam olup yıkdırıl 8- "Bin iki yüz dahi doksan üçte
dı. Enkazı tecdiden inşasına kadar arsasında kal Kurşunu olmuş idi harbe feda"
dı." Bu haberden esinlenerek camiin 1 9 1 4 yılın 9- Seyahatname, C.I, s. 466
da baştan aşağıya yenilendiği ileri sürµlmüş ise 1 0- A. yer.
de (bkz. "Drağman Camii" maddesi, lstanbul 1 1 - Halil bey camii hakkında ayrıntılı bilgi, resim ve
Ansiklopedisi, C. Vlll, s. 4542) 1 9 1 4 yılında çizimler için bkz. Ali Kızıltan, Anadolu Bey·
yıktırılıp yeniden yaptırılanın camiin ana kitlesi tiklerinde Cami ve Mescitler (lstanbul,
değil son cemaat revakı olduğu açıktır. XIX. yüz 1 958), ss. 52-53.
yılda, alt pencerelerinin kemer aynaları kaldırı 1 2- Bkz. A.g.e., ss. 54-62.
larak bunların sivri kemerler içinde yuvarlak ke� 1 3- Samsa Çavuş camiini planı ve resimleriyle Ekrem
merli pencereye dönüştürülmesi ve mihrabının Hakkı Ayvı;rdi tanıtmıştır. Bkz. Osmanlı Mi'·
da aynı üsluba uygun biçimde yenilenmesi bir marisinin ilk Devri (lstanbul, 1 966), ss. 10- 1 2.
yana bırakılacak olursa Yunus Bey Camiinin 1 4- A.g.e., ss. 1 34- 1 3 7 .
ana kitlesi ile mi naresi klasik karak teri ni 1 5- A.g.e., ss. 201-204.
korumaktadır. 1 6- A.g.e., s. 275.
2- Çavuşbaşı camiinin şerefesi taş konsollara binen 1 7. Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mi'marisin·
tepesi kubbeli tuğla minaresi klasik üslubunu de Çelebi ve il. Sultan Murad Devri (lstan
kaybetmiştir. Buna karşılık, örneğin Kanlıca Is bul, 1 972) s. 5 5 1 , res. 960.
kender Paşa ya da Hüsrev Çelebi (Ramazan Efen 1 8- Bkz. Ekrem Hakkı Ayverdi, Osmanlı Mi'ma·
di) camilerinin minareleri klasik devrin tüm özel risinde Fatih Devri (lstanbul, 1 973), ss.
liklerini taşımaktadırlar. 5 1 9-53 1 .
3- Bu tür minareleri Karagümrük Üçbaş, Yenibah 1 9- Camiin kıble kapısı üzerindeki kitabenin metni
çe Mimar Sinan, Büyük Çekmece Sokollu Meh şudur:
ıned Paşa mescidlerinde buluruz. Yapub bu camii merhume Sultan
4- Uç tezkerede de adı geçen Bali Paşa camii kolay Kodu alemde hoş hayrat ü asar
lıkla Sinan'a bağlanabilecek bir yapı olmakla bir Dokuz yüz kırk beşinci sal-i hicrin
likte kitabesinden camiin 1 504-5 (H. 9 1 0) yılın Bina oldu · bu beyt-i din ü ahyar
da tamamlandığı anlaşılır. Bu tarih Sinan için Sığışmazdı cemaat hasretinden
çok erkendir. !derlerdi hemişe acz izhar
5- Ebu-1 Fadıl Efendi'nin 1 5 53-4 (H. 96 1 ) yılında Mütevellisi ol bevvab Hasan bey
Tophane Defterdar Yokuşunda yaptırdığı cami Ana bir kubbe tanzir etti tekrar
1 9 1 6 Cihangir yangınında harab olduktan son Didi Asari itmamına tarih
ra onarılmayarak yıkılmaya terkedilmiştir. Ar Zihi ali vü beytullah-ı ebrar
sasında bugün toprak üstünde hiç bir kalıntıya 102 1
rastlanmaz. 20- Cami 1 660 (H. 1 070) ve 1 9 1 8 (R. 1 334) yılların
6- Gerek Şah Sultan gerek Hürrem Çavuş camile da iki yangın geçirmiş, bu yangınlardan birinde
rinin revak cephelerine altı direk konularak bun çatlayan revak sütunları dağılmayı önlemek için
lar beşer açıklıklı yapılmıştır. Şah Sultan'ın asıl çemberlenmiştir.
revakı uzun yıllar önce yıkıldığından bu konu 2 1 - Semavi Eyice, "lstanbul Min�releri", Türk San'·
da kesin bir görüş bildirme olanağı yoktur. Fa atı Tarihi Araştırma ve incelemeleri 1 (ls-
kat 1 974'de yıktırılmadan önce incelediğimiz tanbul, 1 963), s. 55. .
Hürrem Çavuş camiinin ön bölümünün yer yer 22- Mustafa Cezar, "Osmanlı Devrinde lstanbul Ya
açılmış kaplama tahtaları arkasında saptadığımız P.ılarında Tahribat Yapan Yangınlar ve Tabii
meşe direkler revakın önde yedi, yanlarda iki Afetler," Türk San'atı Tarihi Araştırma ve
açıklıklı olduğunu gösteriyordu. İncelemeleri 1, s. 392.
7- Marmara Ereğlisi'ndeki Semiz Ali Paşa camii 23- Haseki Sultan medresesinin çini kitabeleri avlu
1 865-6 (H. 1 282) yılında esaslı bir onarımdan geç ve dershane kapıları üzerindeydi. 946 tarihini ta
miş ve bu onarımda pencere düzeni, mihrab, şıyan birinci kitabe bir yazı şeridiyle çerçevelen
minber, mahfili, iç duvar süslemesi ve minaresi miş, bordüre Ayet ül-Kürsi yazılmıştır. Eskiden
yenilenmiştir. Ne var ki son cemaat duvarına do- dershane kapısı üzerinde duran lacivert zemine
65
MİMAR SİNAN
beyaz hatla yazılı Arabça kitabede ise bir ayet 34- Yalnız, giriş cephesinde açıklıklardan biri ikiye
_yer alır. bölündüğünden revak düzeni burada üç geniş iki
24- iki yanında ayetler bulunan çift sütun üzerine üç dar kemerlidir.
sıra halindeki kitabenin birinci mısraı aşındığın 35- Alberc Gabriel, Camii 1 534-5 (H. 94 1 ) yılına ta
dan okunamıyor. Geri kalan bölümü şöyledir: rihler. Bkz. Voyages Archeologiques dans la
Ki Sultan Süleyman kıldı bünyad Turquie Orientale (Paris, 1 940), s. 200. Me
Rebiülahir ayı ahirin de tin Sözen, haklı olarak daha geniş bir tarih kesi
Tamam idi bulub hayr ile hoş ad mini uygun bulmaktadır. Diyarbakır'da Türk
Görüb faz! ehli anı didi tarih Mimarisi (lstanbul, 197 1), s. 76.
Ola dayim ni'amla matbah abad 36- Orneğin; Aslanapa, Turkish Art and Archi·
Tarih mısraı ebced hesabı ile 9 5 7 y ı l ı n ı tecture, s. 2 1 7; Goodwin, A History of Üt·
göstermektedir. tomarı Architecture, s. 202.
25- Afife ve Selçuk Batur 1 540 yılına tarihledikleri 37- Erken dönem Osmanlı medreseleri tarzında ders
" Haseki Sultan lmareti"nin Tuhfet ül· hanesi eyvan şeklinde yapıldıktan başka talebe
Mi'marin'de kayıtlı olduğunu yazarlarsa da odalarına da yalnız duvarlarla bağlı olan Hadım
(bkz. "Sinan'ın Yapıtları", Koca Sinan, Anka Ali Paşa medresesi de Sinan ile bağdaşmayan bir
ra 1 968, s. 68) biz adı geçen tezkerede böyle bir mimarinin ürünüdür. Bkz. Sözen, Diyarbakır'·
kayda rastlamadık. da Türk Mimarisi, ss. 148- 1 50.
26- Süleymaniye Camiinin yapımına 1 549 yılında 38- Burada Gebze Çoban Mustafa Paşa camii ile kar
başlanmıştır. 1 550 (H. 957) de yapılan "açılış me şılaştırılan cami, tabiatiyle şimdiki çift kubbeli
rasiminden çok zaman evvel inşaat sahasının ha yapı değil, Sinan'ın inşa ettiği tek kubbeli yapıdır.
zırlanması işi başlamış ve hatta binanın temelle 39- Haseki Sultan cami inin orta kubbesi l 1 . 30 met
ri muayyen bir seviyeye ulaşmış bulunuyo�du". re, Çoban Mustafa Paşa camiininki 14.50 metre
Omer L. Barkan, Süleymaniye Camii ve ima· çapındadır. Bu fark sonucu Çoban mustafa Pa
reti inşaatı (Ankara, 1 972), s. 48. şa daha yüksek yapılmış, duvarlara yüzölçümü
27- Bu eseri Ayverdi incelemiş ve yayınlamıştır. Bkz. küçük olsa da üç sıra pencere açılmak zorunlu
Osmanli Mi'marisinde Fatih Devri, ss. 104, luğu doğmuştur.
1 23-4. 40- Evliya Çelebi, "950 tarihinde binasına şüru olun
28- Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. Apcullah Ku duğu gün mah-ı rebiü'l-evvelin birinci günü idi.
ran, Anadolu Medreseleri 1 (Ankara, 1 969); 955 senesi recebinde tamam olub inşasına yüz
Metin Sözen, Anadolu Medreseleri C. 1 ve elli yük akçe gitmişdir", diyor. Seyahatname,
II (lscanbul, 1 970- 1 972). C.I, s. 163. Buna göre Şehzade camiinin yapı
29- Erken devir Osmanlı mimarisinde beşik tonoz ey mına 1 543 yılının Haziran ayında başlanmış ve
vanlı tek örnek Bursa Lala Şahin Paşa medrese yapı 1 548 yılı Ağustosunda tamamlanmıştır.
sidir. Kitabesi bulunmayan medresenin Lala Şa 4 1 - Durum planında medresenin asıl planı verilmiş,
hin Paşa'nın 1 348 (H. 749) tarihli vakfiyesinde sonradan yapılan eklemeler ve bu arada söz ko
adı geçtiğinden bu tarihten önce yapıldığı kabul nusu m_e rdiven gösterilmemiştir.
�dilir. Bkz. Ayverdi, Osmanlı Mi'marisinin 42- Bunlar, lstanbul Sultan Selim, Süleymaniye, Şeh
ilk Devri, ss. 9 1 -93. zade Mehmed, Haseki Sultan, Atik Valide ve
30- Her ne kadar Orhan Gazi zamanına tarihlenen Edirne Selimiye sıbyan mektepleridir.
İznik Süleyman Paşa medresesi ile Yıldırım Ba 43- "Keri.me-i muhtereme-i Padişahi Mihrimah Sul
yezid devrinde inşa edilen Bursa Sübaşı Eyne Bey tan Usküdar'da leb-i deryada camiişerif ve med
medresesinde kapalı dershaneler bulursak da bi rese ve imaret ve mektep ve iki canibinde misa
rincisinin kapalı dershanesine ilaveten xıv. yüz firhane hanlar kılınıp . . . " Hasanbeyzade Tarihin
yıl Osmanlı medresesine yabancı olan kubbeli re den naklen, Konyalı, Mimar Koca Sinan'ın
vakı, talebe odalarının kubbeli üst örtüsü ve iki Eserleri, s. 208. Evliya Çelebi ise şöyle söylü
katlı pencereleri, Süleyman Paşa medresesinin yor: "iskele başındaki camiin iki tarafında leb-i
şimdiki biçimini XV. yüzyılda aldığına işaret et deryada yüzer ocaklı, yüzer tavla at alur karban
mekte, ikincisinde eyvanın xvıı. yüzyılda (her saraydır ki glıya metin bir kal'adır. Serapa kur
halde 1683 yılında yapılan onarımda) önü örü şun ile mesrurdur ki ayende vü revendeye hane- i
lerek kapalı dershane h aline getirildiği bi-minnettir. Mihrümah Sultanın hayratıdır."
anlaşılmaktadır. Seyahatname , C.l, ss. 475-6.
3 1- Saatli Medresenin planı ve resimleri için bkz. Ay 44- "Selçuklular ve Beylikler çağında imaretler vak
verdi, Osmanlı Mi'marisinde Çelebi ve il. fın vüs'atine göre cami, aşhane, medrese, hasta
Sultan Murad Devri, ss. 460-46 1 , res. 795 ve hane, kütüphaneyi de şamil bir külliye idi ." İs
797; Peykler Medresesi için, Ayverdi, Osmanlı mail Hakkı Uzunçarşılı, Anadolu Beylikleri
Mi'marisinde Fatih Devri, ss. 226-228, res. ve Akkoyunlu Devleti (Ankara, 1 969) s. 23 1 .
391 ve 395; Afyon Gedik Ahmed Paşa Medre Nitekim erken Osmanlı devrinde yapılan külli
sesi için, A.g.e., ss. 1 5- 18, res. 25 ve 30. yelerin camilerine "imaret camii" deniliyordu.
32- Sultan il. Bayezid mekt�bi için bkz. Özgönül Ak 45- lll. Murad'ın annesi Nurbanu Valide Sultan'ın
soy, Osm�nlı Devri lst�nbul Sıbyan Mek· 1 582 (Rebiülsani 990) tarihli vakfiyesinde Vali
tepleri Uzerine Bir inceleme (lstanbul, de Sultan'ın Usküdar'da yaptırdığı külliyenin bi
1 968), s. 78. naları bir bir ele alınarak açıklanırken imaret şu
33- İnegöl İshak Paşa külliyesinin planı, fotoğrafları şekilde tanımlanır:
ve bu yapı topluluğu konusunda etraflı bilgi için "Vakıfanın bu darülhadis kurbinde, güzel bir mat
bkz. Ayverdi, Osmanlı Mi'marisinde Fatih bahı, temiz bir yemekhaneyi, iki hanı ve gelip
Devri, ss. 294-302. gidenlerin oturması ve misafirlerin içinde it'a.m
66
OLGUNLAŞMA YILLARI ( 1538-1 548)
edilmesi için yapılan tabhahe namı ile ma'rüf 5 1 - Zaviyeli camiin gelişimi ve çeşitli örnekleri konu
hücreleri, bir anbarı, bir odunluğu ve sair icab sunda bkz. Semavi Eyice, "Ilk Osmanlı Devri
eden teferruatı müştemil olarak yaptırıb fukara nin Dini-içtimai bjr Müesses.�si: Zaviyeler . ve
ve miskinlere, gelip giden misafirlere ve müca Zaviyeli-Camiler'', lstanbul Universitesi Ik·
virlere vakfettiği imaret . . . " tisat Fakültesi Mecmuası, C. 23, sayı 1-4 . Ay
(Aslı Arapça olan Nurbanu Valide Sultan vakfiye rıca, benim, The Mosque in Early Ottoman
si Vakıflar Genel Müdürlüğü mütercimlerinden Architecture (Chicago and London, 1 968).
Abdullah Tanrıkulu tarafından Türkçeye çev 52- Yeşil Türbe adı ile tanınan 1. Mehmed türbesi
rilmiş ve yukarıda verdiğimiz bölüm 22 Mart nin çizim ve fotoğrafları için bkz. Ayverdi, Üs·
1 940 tarihli bu çeviriden alınmıştır.) manlı Mi'marisinde Çelebi ve il. Sultan
46- "20 Ekim l 722'de Üsküdar Mihrimah camii ci Murad Devri, ss. 1 0 1 - 1 18.
varındaki bir dükkandan çıkan ateş yalnız etra 53- Qoodwin, a.g.e., s. 2 1 3 .
fındaki ev ve dükkanların değil, yine Mihrimah 54- Usküdar Mihrimah Sultan .camii 1 958- 1 96 1 yıl
Sultan tarafından yapılmış olan tabhane, bit pa ları arasında Vakıflarca onarılırken dış revakın
zarı ve hafafhanenin (haffafhanenin) ayrıca da camiye soıuadan eklendiği tezini sınamak için
küçük hamamın yanması neticesini verdi." Ali Sflim Ulgen'in yerinde yaptığı kazı dış reva
Tarih-i Çelebizade'den naklen Mustafa Cezar, kın cami ile yaşıt olduğunu kanıtlamıştır.
a.g.e., s. 350. 55- Sinan'ın çift revaklı öteki camileri arasında Te
47- Çizim ve fotoğra�arı için bkz. Ayverdi, Osmanlı kirdağ Rüstem Paşa, lzmit Pertev Paşa, Çatalca
Mi'marisinin ilk Devri, ss. 320-328. Ferhad Paşa, Tophane. Kılıç Ali Paşa, Kayseri
48- Çizim ve fotoğrafları için bkz. Ayverdi, Osmanlı Hacı Ahmed Paşa, Usküdar Atik Valide'yi
Mi'marisinde Çelebi ve il. Sultan Murad sayabiliriz.
Devri, ss. 1 00- 1 0 1 . 56- Eyice, "lstanbul Minareleri", s. 49.
49- Çizim ve fotoğrafları için bkz. A.g.e., ss. 5 1 6-5 18. 57- Aslanapa, a.g.e., s. 220.
50- Kervansaray imaretin parçası olduğu için yalnız 58- Sözen, Diyarbakır'da Türk Mimarisi, s. 65.
Tuhfet ül-Mi'marin'de ayrıca belirtilmiş, öteki 59- Fatih Paşa Camiinin çizim ve fotoğrafları için bkz.
tezkerelerde adı geçen imaret terimi tabhaneyi a.g.e., ss. 65-69; res. l 5a-g.
de içerir biçimde geniş anlamda kullanılmıştır.
67
i!
�
�:. ı1
� '� �
;jj
::-.::-:.ıı:::.:: :ıı:::::::o:::
t±::�_:·:o-:::::: ıı::·.::::o:
Ş ehzade Mehmed külliyesini 1 548'de tamamlayan Sinan bu eserle üstün yeteneğini kanıt
lamış, mimarbaşılıkta geçirdiği on yıl süresinde edindiği deneyim sonucu Osmanlı klasik
mimarisinin ilkelerini saptayacak olgunluğa erişmişti. Önündeki yıllarda artık kendine
model aramak ihtiyacını eskisi gibi duymadan tasarladığı her yapıda klasik mimarinin temeli
ni oluşturan fikir ve yenilikleri bir çerçeve içersine oturtmayı başaracaktır. 1 550'li yılların en
önemli iki baş eseri Kanuni'nin adını taşıyan Şam ve İstanbul Süleymaniye külliyeleridir.
İkisine de Şehzade Mehmed Camiinin bitiminden az sonra başlanılmış, birincisi 1 5 54-5 (H.
962), ikincisi 1 557 (Zilhicce 964) tarihinde tamamlanmıştır.
Yapımı büyük olasılıkla Sinan'ın İstanbul'dan gönderdiği bir kalfasınca yürütülen Şam Sü
leymaniye külliyesinin en dikkat çeken yanı yerleşme planıdır. Çünkü Haseki Sultan ve Şeh
zade Mehmed'de bulamadığımız,uzunlamasına eksen üzerinde simetrik planlama sistemi bu
rada karşımıza çıkar. Gerçi Şam Süleymaniye külliyesinin dikdörtgen bir avlu içersinde to
parlanmış simetrik ve dik açılı düzeni, Kanuni'nin Sinan'a yaptırdığı cami-imaret ikilisine da
ha sonra bir başka mimarın eklediği medrese ve arasta yüzünden bozulacaktır, ama burada
söz konusu olan külliyenin tümü değil Sinan'a ilişkin bölümüdür. Başka deyimle, Şam Süley
maniye külliyesi Kanuni ve Il. Selim zamanlarında iki aşamada biçimlenmiş, tezkerelerden
anladığımıza göre Sinan bu aşamalardan yalnız birincisini planlamıştır . 1
69
MİMAR SİNAN
R. 47: Süleymaniye
Külliyesi, Şam.
Güneyden Görünüş
Şam Süleymaniye külliyesinin ikiz kervansarayları 5 ortada bir sıra ayakla iki uzun sahına
ayrılan iç mekan kuruluşu ile Gebze Çoban Mustafa Paşa külliyesi .kervansarayını akla geti
rir. Ancak, Gebze'de kubbeli giriş holünün sağında ve solunda bulunan kervansaraylar boy
dan boya beşik tonozlu yapılmışken,Şam'da tonoz yerini kubbeye bırakır. Böylece daha önce
Şehzade Mehmed kervansarayında gördüğümüz iki sıra halinde kubbeli üst örtü Şam'da tek
rarlanır. Şu farkla ki Şehzade'de sekiz olan kubbe sayısı, Şam Süleymaniye kervansarayların
da ondörde yükselmiştir. Şam Süleymaniye kervansaraylarında bulduğumuz modüler sistem
cami avlusunu doğuda ve batıda sınırlayan tabhanelerde de uygulanmış, bir sıra üzerine yan
yana altı kubbeli birim, tabhane odalarını, daha küçük oniki kubbeli birim, odaların önünde
boydan boya uzanan revakı oluşturmuştur.
Gerek tabhanelerin gerek yine tek sıra üzerine planlanan aşhanenin çizgisel kitle kuruluşu
Gebze Çoban Mustafa Paşa külliyesini hatırla�ır. Diğer yandan, aşhanenin ikisi kubbe ve iki
si tonozla örtülü dört birimli mutfak bölümü lstanbul Şehzade Mehmed imaretinin ana mut
fak bölümünü akla getirmekte, Şam Süleymaniye külliyesi ile Sinan arasındaki bağlantıyı da
ha açık biçimde ortaya koymaktadır.
o
,
't'
Siyah-beyaz taştan iki renkli duvar örgüsü ve bazı yerel bezeme unsurları bir yana bırakılır
sa Şam Süleymaniye camiinin de üslup açısından Osmanlı klasik mimarisini iyi yansıtan, çift
revaklı kuruluşuyla da Sinan'a tartışmasız maledilebilecek bir örnek olduğu açıktır.
Ne var ki, yerleşme düzeni açısından olsun, tek tek yapıların mim.ari kuruluşu bakımından
olsun Şam Süleymaniye külliyesi, yalın bir planlamanın ürünüdür. lddialı tasarıma kaçmadı
ğı için de sonuç başarılı olmuştur. Hac yolu üzerinde Kanuni'nin adını taşıyan önemli bir
menzil ol�asına rağmen külliyenin mütevazı bir mimariye sahip oluşunun iki nedeni vardır.
Bir kere, lstanbul'dan uzak yerlerde inşaatını denetleyemeyeceği yapılarda Sinan'ın akılcı bir
tutumla sadeliği yeğlediği görülür. Yapımı bir kalfası ve yerel mimarlarca yürütülen Şam Sü
leymı,miye külliyesinde bu formülü uygulamıştır. Daha da önemlisi, 1 550- 1 557 arasındaki dö
nem lstanbul Süleymaniye camii inşaatının sürdüğü yıllardır ki, bu yıllarda Sinan'ın tüm ener
jisini özellikle büyük camiin tasarım ve çeşitli sorunlarının çözümü için kullandığı, öbür işlere
fazla zaman ayıramadığı kabul edilebilir.
Cami-imaret-kervansaray topluluğu olan Şam Süleymaniye külliyesinin yerleşme düzeni iki
boyutlu bir planlama sistemine dayalıdır. Program.ı nda imaret ve kervansaraya yer verilirse
de gerçekte cami-medrese ilişkileri üzerine kurulan lstanbul Süleymaniye külliyesinde ise kıb
le ekseninin vurgulandığı merkezi tasarım yöntemi ile üç-boyutlu yerleşim düzeni birleştirile
rek özgün bir planlama sistemi getirilmiştir.
SANI MEDRESESi
o_-
' �
" '-.
' ....
. ıo..
. <0..
.__. so=
....,. �==="'
1 09'"
DARUZZfYAFE
�
KANÜNI
TURBESI
TURBEOA.R
OOASI
0
HURREM
TABHANE
SULTAN TURBESI
Ortasında cami ve iki türbe, uzun kenarlarında medreseler bulunan büyük avlusuyla İstan
bul Süleymaniye külliyesi bir bakıma Fatih külliyesine benzer. Büyük avluyu üç yandan sa
ran yapılarıyla da Gebze Çoban Mustafa Paşa külliyesini andırır. Fakat ikisinden de farklı
olarak boyu 2 1 6, eni 1 44 metre olan büyük avlu dört yanda duvarlarla çevrilerek bu alan
sadece cami ile Kanuni ve Hürrem Sultan türbelerine ayrılmıştır. Ayrıca, büyük avluyu üç
yandan saran külliye yapıları hem farklı nivolara oturtulmak hem de avluyla aralarına yollar
konulmak suretiyle bir yandan ana yapılarla hayır yapıları arasındaki öncelikler vurgulan
mış, bir yandan da topoğrafyanın iyi kullanıldığı organik bir yerleşme düzeni elde edilmiştir.
Büyük avlunun tac kapısı kuzeyde, camiinin uzunlamasına ekseni üzerinde bulunur. Uzun
lamasına eksen camiin şadırvan avlu kapısı, cümle kapısı ve mihrabının, daha sonra da Ka
nuni türbesinin merkezinden geçerek hazireyi kuşatan duvarların güney kesimindeki tek kubbeli
darülkurra ile noktalanır. Böylece Süleymaniye camii ve Kanuni türbesinin yerleşim sistemi
ni düzenleyen uzunlamasına eksen, camiin kuzey ve güneyine konulan iki küçük yapı ile da
ha da vurgulanmış olur.
Büyük avlunun batısında, sokağın bir başından ötekine kadar uzanan dükkanlar Tiryaki
Çarşısı adıyla tanınır. Otuz altı gözden oluşan bu sır!l dükkanlar, büyük avluya göre bir kat
yüksekte bulunan Sıbyan Mektebi, Birinci Medrese, ikinci Medrese ve Darüttıbbın altını dol
durur. Birinci ve İkinci Medreseler, sağlı, sollu yapılmak dışında eştir. Karşılıklı kapıları Tir
yaki Çarşısı içinden çıkan Ayşe Kadın Hamamı sokağına açılır. Bugün Süleymaniye Kütüp
hanesi olarak kullanılan ikiz medreseler özgün biçimlerini çok iyi korumaktadırlar. Diğer yan
dan, bir sıra üzerine oniki odalı darüttıbbın avlusuna, sonradan Doğum Evi yapıldığı için
bu bölümün mimari görünümü zedelenmiştir.
73
MİMAR SİNAN
Büyük avlunun doğusunda, avlu düzeyinden bir kat aşağıda kuzeyden güneye uzayan soka
ğın mimari bütünlüğü de bozulmuştur. Şimdi Mimar Sinan Caddesi adını taşıyan sokak,ger
çekte üzerinde karşılıklı dükkanların yer al�ğı Bakırcılar Arastası idi. Ne var ki, arastanın
Haliç yönündeki dükkanları yıkılıp ortadan kalkmış, sadece avlunun altına yerleştirilen sıra
dükkanlar zamanımıza gelebilmiştir. Bu dükkanlar sokağın güney ucundaki Süleymaniye ha
mamına ulaşır; sonra banya dönerek Dökmeciler Caddesini izler. Dökmeciler Caddesi üze
rinde yer alan Süleymaniye hamamı ile karşısındaki sıra dükkanlar ve bunların üstündeki
Süleymaniye darülhadisi, külliyenin uzunlamasına eksenine 45 derece döndürülerek tasarlan
mış, böylece yapıların dik açılı katı geometrisi yumuşatılmıştır. Büyük avlunun iki yanındaki
ikiz medreselerin camiin enlemesine eksenine göre merkezden sağa ve sola kaçan konumları
da yine aşırı simetrinin sıkıcılığını hafifletmek amacıyla böyle yapılmıştır.
Benzer bir asimetrik düzenlemeye de büyük avlunun kuzeyinde rastlarız. Bu kesimde darüş
şifa, imaret ve tabhane bir grup halinde düşünülmüş, darQ.şşifa darüttıbbın karşısına düşecek
biçimde düzenlenerek öbür iki yapı om. uydurulmuştur. Uçlü yapı grubunun önündeki Şifa
hane sokağı düz ayak fakat arkasındaki Süleymaniye imareti sokağı doğudan batıya aşağı doğru
eğimli olduğundan imaret ve darüşşifanın bodrumlarını kullanma olanağı ortaya çıkmış ve
imaretin altına kervansaray, darüşşifanın altına bir dizi dükkan konularak külliyenin geniş
kapsamlı programında öngörülen işlevler mimaride yerini ve akılcı ifadesini almıştır.
Görüldüğü gibi, İstanbul Süleymaniye külliyesinde Sinan konaklama ve beslenme işlerini
Şehzade külliyesinde olduğundan daha yakın biçimde birleştirerek bunların arasındaki ilişki
yi vurgulamıştır .Konaklama ve beslenme faaliyetlerinin bir arada tasarlanmasının mantığı açıktır.
Çoğu Selçuklu kervansarayında, daha mütevazı ölçülerde olmak şartıyla, bu işlevler vardır.
Sultan hanlarında kervansarayın ahır bölümü arkadaki kapalı yapıda, misafir odaları, mut
fak, hamam ve mescid ön avlu ve çevresinde yer alır. Tek blok halindeki Selçuklu kervansa
rayı Osmanlı döneminde menzil külliyesine dönüştüğünde konaklama, beslenme, yıkanma
"..e ibadete ilişkin mekanlar belirgin bölümlere ya da bağımsız yapılara dönüşerek netleşmiştir.
Orneğin, il. Selim'in Sinan'a yaptırdığı Karapınar (Sultaniye) külliyesi mimari programı açı
74 sından Aksaray Sultan Hanından farklı değildir; fakat kitle kuruluşu bakımından ona hiç
ŞAM VE İSTANBUL KÜLLİYELERİ İLE lSSO'Lİ YILLARA TARİHLENEN ÜÇ ÖNEMLİ YAPI
benzemez. Bir eksen üzerinde güneyden kuzeye cami , imaret-tabhane ve kervansaray ile bu
yapı grubunun doğusundaki hamamdan oluşan yerleşme düzeniyle Karapınar külliyesi dört
ayrı yapı kitlesi halinde planlanmıştır.
Konaklama ve beslenmeye ilişkin bölümleri günümüze gelmemiş olsa da 6 bunları ana çiz
gileriyle bildiğimiz Lüleburgaz Sokollu Mehmed Paşa külliyesinde de benzer bir durum görü
lür. Enlemesine konulan bir arastanın kuzeyinde imaret-kervansaray ikilisi, güneyinde aynı
avluyu paylaşan cami ile medrese ve Karapmar'da olduğu gibi, bu yapıların kuzey-güney ek
senine dayalı yerleşme düzeni dışında, hamam bulunur.
Karapınar şimdi Konya iline bağlı bir ilçe merkezidir. Ne var ki XVI. yüzyılda Konya-Adana
yolu üzerinde bir konaklama yeriydi. Bu yüzden de Karapınar il. Selim külliyesinde medrese
ve mektep yapılmamıştır. Diğer yandan, Lüleburgaz, kuruluşu Roma çağma inen bir yerleş
me merkezi olduğundan 7 burada konaklama bölümlerinden başka perakende ticaret ve eği
tim bölümlerine de yer verilmiştir. Başka türlü söylersek perakende ticaret ve eğitim menzil
külliyesinin değil kent külliyesinin işlevleridir.
Osmanlı külliyeleri bu iki kategoriden birine girdiği gibi bazen ikisini birden bünyesinde
toplar. Konaklama işlevi etqıfmda kurulan Karapınar il. Selim tipik bir menzil külliyesi, eği
tim ve sağlık hizmeti sunan lstanbul Haseki Hürrem Suitan tipik bir kent külliyesi, konakla
ma yanında eğitim ve ticaret faaliyetine yer verilen çok- işlevli Lüleburgaz Sokollu Mehmed
Paşa hem kent hem menzil külliyesidir. Gebze Çoban Mustafa Paşa külliyesi bu karma gru
bun öncüsüdür. Başlangıçta bir konaklama kuruluşu olarak tasarlandığı halde çevresinde oluşan
yerleşim merkezi göz önünde tutularak sonradan çarşı ve medrese eklenmesiyle genişletilen
Şam Süleymaniye külliyesi de bu karma gruba girer.
XIV. ve XV. yüzyıllara tarihlenen Osmanlı yapı toplulukları daha çok kent külliyesi niteli
ğindedir. Cami-medrese-imaretten oluşan Bursa, Edirne ve Amasya'daki Sultan külliyelerin
de zaviye dışında konaklama yapısı yer almaz. Menzil külliyeleri henüz ortaya çıkmamıştır.
Ana yollarda konaklama ihtiyacını Selçuklu kervansarayları karşılar. Kentlerde hanlar tica
ret merkezinde toplu halde yapılır. Kısacası, erken Osmanlı külliyeleri kentlerarası ulaşımı
geliştirmekten çok kentlerin gelişimine yöneliktir. Bu bakımdan Lüleburgaz Sokollu Mehmed
Paşa gibi kent-i.çi ve kentler arası faaliyetleri bünyesinde toplayan çok-işlevli külliyeler özellik
le önem taşır. lstanbul Süleymaniye külliyesinde söz konusu çok-işlevli külliye modeli daha
da anlamlı bir boyut kazanır. Şöyle ki burada menzil külliyesinin kervansaray-imaret-hamam
üçlüsü ile kent külliyesinin darüşşifa ve medrese yapıları görkemli bir camiin çevresinde bir
leştirilmesine rağmen tüm faaliyetler eğitim işlevine kıyasla arka plana itilmiş, ya da on� hiz
met eder duruma getirilmiştir. Çünkü, sekiz ayrı medreseden oluşan Fatih külliyesi gibi lstan
bul Süleymaniye külliyesi de çeşitli bilim dallarının bir arada okutulduğu geniş kapsamlı bir
yüksek öğretim sitesi olarak planlanmış ve gerçekleştirilmiştir.
İstanbul Süleymaniye külliyesinde Birinci, İkinci, Üçüncü ve Dördüncü adlarıyla tanımla
nan dört orta avlulu medrese ile bir sıra yan yana odadan oluşan mülazım 8 hücreleri, bir da
rüttıb, bir darülhadis ve tek birimli bir darülkurra yer alır.
Daha önce belirttiğimiz gibi, camiin doğusunda ve batısında ikiz yapılar halinde tasarlanan
medreseler ayrı zamanlarda ve farklı planlara göre yapılmıştır. Şöyle ki, Haliç yönündekiler
1 552-3 (H. 960) yılında, Tiryakiler Çarşısı üstünde bulunanlar 1 558-9 (H. 966) da tamamlan
mıştır . 9
Haliç yönündeki Üçüncü v e Dördüncü medreseler doğrudan yamaç üzerine oturtulduğun
dan bunların orta avluları batıdan doğuya eğimli, yan kanatlardaki talebe odaları kademeli
ve yan revaklar da merdiven biçimindedir. Orta avluların tist tarafında bulunan dershaneler
de avlunun eğilimli oluşundan etkilenmiştir. Sokak düzeyinde tutulduğu için havada kalan
dershanelerin altları doldurularak avlu cephelerine çeşmeler konulmuştur.
Aynı yöntem kullanılarak ikiz medreselerin doğu cephesinin altı da bir sıra müla�ım hücre
si ile beslenmiştir. Kuzey-güney doğrultusunda uzanan ikisi fevkani yirmi hücre Uçüncü ve
Dördüncü medreseler dışında ayrı bir birim olarak düşünülmüş, bu hücrelerde barınan müla
zımlara, kendi sokak kapısı olan küçük bir avlu ve avlu duvarına bitişik helalar yapılmıştır.
Gerek eğimli avlusu ve basamaklı revakları, ger�k fevkani dershaneleri ve gerekse her iki
75
medresenin altında yer alan mülazım hücreleriyle Uçüncü ve Dördüncü medreseler Osmanlı
MİMAR SİNAN
ıı.LI�:::tLia:=·LI!==!0=:::===�20===='°'" •.•
klasik mimarisinin son derece ilginç ve bir benzeri daha bulunmayan özgün örnekleridir.
Birinci ve İkinci medreselerin düz avlulu plan şemaları da bazı yenilikler içerir. Talebe oda
ları pencerelerinin açıldığı aydınlıklar, iki yandan gelip dershaneye saplanan revaklar, ders
hanelerin karşısında eyvanı akla getiren üç gözlü oturma yerleri, helalara ana kitle içerisinde
çözüm getirilişi, müderris lojmanları gibi öğeler Osmanlı medrese mimarisinde daha önce gör
mediğimiz özelliklerdir.
Birinci medresenin kuzeyinde, güney-kuzey doğrultusunda uzanan darüttıb ise h_e rhangi bir
özellik göstermez. Bir galeri üzerine sıralanmış yanyana kubbeli odalar Birinci ve lkinci med
reselerin Tiryakiler Çarşısı üstünde kubbe, pencere ve duvar örgüsüyle oluşturduğu ritmik
düzeni darüşşifanın önüne kadar sürdürür.
Süleymaniye Vakfiyesinde dört medresenın müderrislerine günde 60 akçe ücret verilmesi
öngörülürken, darüttıb müderrislerine günde 20 akçe takdir edilmiştir. 1 0 Ne var ki ilk mü
derris Ahmed Çelebi bu göreve 60 akçe gündelikle atanmış , 1 1 aynı biçimde, vakfiyeye göre
50 akçe gündelikli Süleymaniye darülhadisi müderrisliğine getirilen Nureddin Hamza Efen
di'ye de belirtilen ücretin iki katı verilmiştir. 1 2
1 556-7 (H.964) yılında tamamlanan Süleymaniye darülhadisi fevkani bir dershane ve ondo
kuz talebe odasından meydana gelir. Darüttıb'dan farklı olarak odalar kubbeli değil ahşap
çatılıdır. Pencereleri Dökmeciler Caddesi, kapıları yine ahşap çatılı revak tarafındadır. Reva
kın önünde boydan boya duvarla kapalı ince uzun bir avlu vardır. Darülhadisin dış kapısı
bu avluya açılır. Dökmeciler Caddesine açılan büyük kapı ise darülhadis ile ilişkili olmayıp
cami avlusunu Dökmeciler Caddesine bağlayan rampanın kapısıdır. Bu rampa darülhadisin
altından geçip Süleymaniye haziresi önüne çıkar.
Süleymaniye haziresinin güneyinde, camiin kıble ekseni üzerinde yer alan darülkurra kare
planlı, 9.00 metre çapında tek kubbeli, her cephesinde iki katlı ikişer pencere bulunan bir
yapıdır. Çift kollu dokuz basamak merdivenle erişilen kapısı darülkurranın güney cehpesin
dedir. Hazireyi çevreleyen duvarlar da iki yanda yapının güney köşelerine saplanır. Başka türlü
söylersek, kapısı Süleymaniye haziresinin kıble yönündeki üçgen alana açılmakla birlikte da
rülkurranın kitlesi hazirenin dışına taşmamakta, Kanuni ve Hürrem Sultan türbeleriyle bir
76 likte hazirenin içinde yer alan üçüncü kagir yapı olmaktadır.
ŞAM VE İSTANBUL KÜLLİYELERİ İLE ısso·Lt YILLARA TARİHLENEN ÜÇ ÖNEMLİ YAPI
1 558 yılında ölen Haseki Hürrem Sultan için Kanuni'nin yaptırdığı türbe 9.20 metre çapın
da kubbesiyle Şehzade Mehmed türbesi ayarında bir mezar yapısıdır. Şehzade Mehmed tür
besi gibi Haseki Hürrem Sultan türbesi de sekizgen prizma gövdelidir ve önünde dört sütuna
binen bir revak, kapısının iki yanında birer çini pano vardır. Diğer yandan, Şehzade Meh
med türbesinin renkli dış görünüşüne Haseki Hürrem'de yer verilmemiş, burada duvarlar ya
lın, kubbe kabuğu düz yapılmıştır. Ayrıca, Şehzade Mehmed'in dışta ve içte sekizgen planlı
olan gövdesine karşılık Haseki Hürrem Sultan'ın dıştan sekiz köşeli gövdesi içeride pencere
araları kırılmak suretiyle onaltıgen prizmaya dönüştürülerek önemli bir yenilik getirilmiştir.
Tezkerelere göre Sinan'ın ilk mezar yapısı 1 54 1-2 (H.948) tarihli Beşiktaş Barbaros Hayred
din Paşa türbesidir. Barbaros türbesiyle başlayan ve 1 540'lı yıllarda Husrev Paşa ve Şehzade
Mehmed türbeleriyle süren ilk aşamada kubbeli prizma dışta ve içte sekizgendir. 1 5 50'li yılla
rın sonlarına doğru devreye giren ikinci aşamada ise iki önemli yenilik ortaya çıkar. Topkapı
Kara Ahmed Paşa türbesinde altıgen prizma gövde iç mekanda daha değişik bir geometriye
sahip olur ve türbenin üstü çift-cidarlı bir kubbeyle örtülür. Dıştan altı cepheli olan gövdeyi
içeride onikigen prizmaya dönüştürmek iç mekanı yuvarlatır; çift-cidarlı kubbe dış görüntüye
dikeylik sağlar.
Kara Ahmed Paşa Sinan'ın altıgen planlı tek türbesidir. Oysa altıgen �rizma Klasik Dö
nem öncesinde Osmanlı mimarlarınca çok kullanılan bir türbe biçimidir . 3 Sinan'dan son
ra da kullanımı sürdürülmüş, örneğin Mimarbaşı Davud Ağa, III. Murad türbesi için altıgen
prizmayı seçmiştir. Gerçekte, en az altı camiinde altıgen biçimin akılcı çözümünü arayan Si
nan'ın 1 4 Kara Ahmed Paşa denemesinden sonra altıgeni mezar yapısına uygun bulmadığı,
türbelere geleneksel sekizgen prizmayı yakıştırdığı anlaşılıyor.
Kara Ahmed Paşa türbesinde denenen altıgen prizma yapının devamı gelmemiştir. Ne var
ki, bu türbede ortaya çıkan öbür iki yenilik Sinan'ın anıtsal türbelerinde daha çarpıcı ifadeye
kavuşmuştur. Haseki Hürrem'den başka sekizgen prizma gövdeli Rüstem Paşa 15 ve Sokollu
78 Mehmed Paşa 16 türbelerinde iç yüzlerin sayısı bir kat artırılmış; çift-cidarlı kubbe Kanuni
Sultan Süleyman ve il. Selim türbelerinde daha başka biçim verilerek kullanılmıştır.
ŞAM VE İSTANBUL KÜLLİYELERİ İLE ısso·Lt YILLARA TARİHLENEN ÜÇ ÖNEMLİ yAPI
R.56: Haseki Hürrem Sultan Türbesi. Plan R.57: Haseki Hürrem Sultan Türbesi. Görünüş
Kanuni Sultan Süleyman türbesi köşeleri pahlanmış sekizgen gövdeli bir yapıdır. Sekizgen
gövde enli bir revakla çepeçevre sarılmış, içeride de pahlı köşelerin önüne yerleştirilen sekiz
somaki sütun ile ikinci bir revak oluşturularak türbenin üstü, 1 0. 50 metre çapındaki iç kabu
ğu bu sütunlara, kurşun kaplı dış kabuğu beden duvarlarına oturan iç içe iki kubbeyle
örtülmüştür.
Gövdesini saran revakla dikey planda ikiye bölünen sekiz kenarlı türbenin pahlı köşeleri,
revakın içinde kalan alt bölümde gömme sütunlar , revak çatısı üstünde bulunan bölümde
ise dikdörtgen çerçeveler ile vurgulanmıştır. Revakın üst tarafında sekizgenin her cephesi de
aynı biçimde, iki katlı çerçevelerle belirtilerek tepe pencerelerini içine alan sivri kemerler iki
renk taştan örülüp yanlarına konulan rozetlerle zenginleştirilmiş, sekizgen gövde palmetli bir
saçakla taçlandırılmıştır.
Türbenin giriş cephesinde kapı ve kapının üstünde üç pencere, öteki yedi cephede altta iki
üstte üç olmak üzere beşer pencere vardır. Büyük sivri kemerler içinde bulunan tepe pencere
leri kaş kemerli ve alçı şebekeli, alt sıradaki pencereler sağır sivri kemerlidir. Başlıkları bakla
valı mermer sütunlara binen revak kemerleri de sivridir. Diğer yandan, ön cephede revak
kemerleri kaş kemer biçiminde, sütunların gövdeleri renkli somakiden, başlıkları stalaktitli
yapılarak, ve ayrıca revakın saçağı dışarıya taşırılmak suretiyle türbenin girişine ayrı bir özen
gösterilmiştir.
Türbenin kapısının sağında ve solunda yer alan çini panolar zamanının en güzel örnekleri
arasında sayılır. Türbenin iç duvarlarını kaplayan çok renkli, çiçek ve bitki desenli çinilerin
de sanat değeri çok yüksektir. 17 Çini süsleme dışında, kubbenin içindeki vişne çürüğü ze
min üzerine geçmelerle işlenmiş malakari nakışlar da özellikle kayda değer.
Sigetvar kuşatması sırasında, 7 Eylül 1 566 günü ölen Kanuni Sultan Süleyma�'ın na'şı tah
nit edilerek iç organları otağının bulunduğu yere gömülmüş ,18 28 Kasım'da lstanbul'a va
ran cenazesi Süleymaniye camii haziresinde toprağa verilmiştir. Kapı kitabesinden Süleyma 79
niye külliyesi ile birlikte tasarlanmayıp ölümünden sonra oğlu il. Selim tarafından yaptırıldığı
MİMAR SİNAN
anlaşılan türbede yedi sanduka vardır. Tam ortada Kanuni'nin sandukası yer alır. Ötekiler
ise girişe göre Kanuni'nin solunda yatan il. Süleyman, il. Ahmed ve il. Ahmed'in annesi Ra
bia Sultan ile sağında yatan kızı Mihrimah Sultan, il. Süleyman'ın annesi Dilaşup Saliha Sul
tan ve il. Ahmed'in kızı Asiye Sultan'ın sandukalarıdır.
80
ŞAM VE İSTANBUL KÜLLİYELERİ İLE 1550'Lİ YILLARA TARİHLENEN ÜÇ ÖNEMLİ yAPI
Kanuni Sultan Süleyman İstanbul'daki Süleymaniye camiinin mihrabı önünde yatar. Oğlu
il.Selim onardığı ve iki minare eklettiği Aya Sofya Camii haziresinde toprağa verilmiştir. 1 9
il.Selim türbesi kare planlı, iç içe çifte kubbeli bir yapıdır. Dış kubbesi, köşeleri pahlı ana
kütleyi tümü ile örter, 10.60 metre çapındaki iç kubbe ise, Süleymaniye türbesinde olduğu
gibi, iç hacmin ortasında bir sekizgen oluşturan sekiz mermer sütuna oturur. Sütunlar beden
duvarlarına enli kemerlerle bağlanmış, alttaki kare yapıdan üstteki sekizgen yapıya köşelerde
derin tromplar ve eksenler üzerinde dik açılı kollarla geçilmiştir. Dışarıya yarım kubbe biçi
minde yansıyan tromp yuvarlakları ile kolların uçlarına üçer adet pencere açılmıştır. Birer
pencere de kollar ile yarım kubbeler arasında hafifçe içeriye kıvrılan yüzlere konulmuş, ke
merlerin içinde karşılıklı yer alan iç pencerelere bu yoldan doğal ışık sağlanmıştır.
Gerek dış kubbenin tabanını oluşturan sekiz kollu üst yapı sisteminden kubbeye geçişte,
gerekse üst yapı ile beden duvarları arasında z�ngin profilli saçaklar kullanılmıştır. Beyaz mer
mer plaklarla kaplı beden duvarları yalındır. iki yanı burmalı sütuncelerle vurgulanan pahlı
köşeleri sağır bırakılmış, tepelerindeki kabartma rozetlerle yetinilmiştir.
il. Selim türbesinin revakı demirden eliböğründelere binen geniş bir saçakla korunur. Üç
kemerli revakın yan gözleri aynalı tonoz, orta gözü stalaktitli bingilere basan sekiz dilimli bir
kubbe ile örtülüdür. Revak kemerleri bir aşırı beyaz ve kırmızı mermerden, şebekeli korku
lukları ve sütunlar beyaz mermerden yapılmıştır. Sütunlardan dıştakilerin başlıkları baklava
lı, içtekilerin başlıkları stalaktitlidir.
Türbenin kapısı, köşelerinde yeşil mermerden sütunceler bulunan bir niş içersindedir. Kapı
kemeri beyaz ve yeşil mermerden geçmeli yapılmıştır. Pencere kemerlerinde ise beyaz mermer
ve pembe somaki kullanılmıştır.
Görüldüğü gibi, il. Selim türbesi son derece süslü bir yapıdır. Mermer süslemesine ek ola
rak kubbesinin ve sekiz pandantifinin içleri kalem işi nakışlarla bezeli, duvarları nefis çinilerle
kaplıdır. Alt pencerelerinin aralarında firuze bordürlü beyaz çiniler, daha yukarıda dört du
varı dolanan çiniden bir yazı kuşağı vardır. Girişte, kapının sağına ve soluna da birer çini
pano konulmuş , 20 türbenin dört beyitlik kitabesi de çini üzerine yazılmıştır. Çini süsleme
dışında, revak kubbesi ve tonozlarında kalem işi nakışlar, revak kemerlerinin arasında ka
bartma rozetler ve yazılar, revak döşemesinin ortasında mermer mozayik desenler yer alır.
R . 60:
//. Sdim Türbesi.
İç Görünüş
81
MİMAR SİNAN
o._ı:;::;
• w-=5. • =====ıii
•...,.c ıo____l 'lo> •• ••
,_,.
o ı==i- 3=
2.... .C ..
· •==
.,. ===:i
'°....,..
.., ,,__.ısm A.K.
82 R.62 : Il. Selim Türbesi. Planlar
ŞAM VE İSTANBUL KÜLLİYELERİ İLE 1550'Lİ YILLARA TARİHLENEN ÜÇ ÖNEMLİ YAPI
1 574 (H.982) yılında ölen 11. Sultan Selim için yaptırılan türbe, kapı kitabesine göre, 1 576-7
(H.984) yılında tamamlanmıştır. Türbede 11. Selim'den başka hasekisi ve lll. fyiurad'ın annesi
Nurbanu Sultan, kızları Gevher Müluk Sultan (Piyale Paşa'nın zevcesi) ve lsmihan Sultan
(Sokullu Mehmed Paşa'nın zevcesi), oğulları Süleyman, Osman, Cihangir, Mustafa ve Ab
dullah'dan başka otuz iki şehzade ve hanım sultan yatmaktadır.
Sinan'ın baş eserleri arasında yer alan Süleymaniye ve 11. Selim türbelerinde mimarlık açı
sından en kayda değer özelliğin, bunların çift kubbeli kitle kuruluşları olduğu açıktır. Kara
Ahmed Paşa türbesinde iç içe çifte kubbe üst üste binerek birlikte beden duvarlarına oturur
lar. Süleymaniye türbesinde ise iç kubbe sekiz sütunun tanımladığı orta mekanı, dış kubbe
beden duvarlarının çevrelediği yapının örtüsüdür. Plan şeması açısından Kudüs'teki Kubbet
üs-Sahra'yı akla getiren böyle merkezi planlı bir yapıda orta mekan yüksek bir kubbeyle vur
gulanırken onu kuşatan ambülatoryum alçak tutulur. Oysa Süleymaniye türbesinde galeriler
sütunların üstüne taşırılarak orta mekan ile ambülatoryum birleştirilmiştir. Bütünleşmenin
iç mekanı zenginleştirdiğine şüphe yoktur. Ne var ki bu mekan düzenlemesinin inceliği dış
yapıda ifadesini bulmaz. Sekizgen prizma gövdeyi çepeçevre saran revakların varoluş nedeni
türbenin ambülatoryumlu kuruluşuna dikkat çekmek olsa gerektir.
Bu açıdan bakıldığında 11. Selim türbesinin mimari yapısı Süleymaniye türbesinden daha
başarılıdır. Çünkü 11. Selim türbesinde Sinan hiç bir pratik işlevi olmayan dış revaklardan
vazgeçerek kare prizma kitlenin içindeki sekizgen orta mekanı beden duvarlarının üstünde
sekiz kollu kubbe kasnağı ile ima etmek suretiyle akıllıca gözlet önüne sermiştir.
Vezir türbelerinde Sinan, girişi revak tavanına koyduğu kalem işi nakışlarla yurgular. Sul
tan türbelerinde ise kapıya iki yanına konulan çini panolarla dikkat çekilir. ilk kez Yavuz
Sultan Selim türbesinde ortaya çıkan bu panoları Sinan o türbedeki gibi tek süsleme öğesi
olarak görmemiş, kapının ötesinde bulunan çini bezemenin bir öncüsü biçiminde ele almıştır.
Sinan yapısı dört sultan türbesinin (Şehzade Mehmed, Haseki I-:lürrem, Süleymaniye ve 11.
Selim) iç duvarları en az dış panolarını süsleyenler kadar nefis lznik çinileriyle kaplıdır.
Sinan'ın çini süslemeyi kullanışındaki ustalık da kayda değer. Bursa'daki Yeşil Türbe'nin
içi de baştan aşağı çinilerle kaplıdır; fakat pencereler arasına damgalanan Rumi desenli ma
dalyonlar soyut bir süslemeyi si�geler. Stilize bitkisel motifli çiniler ise dallı çiçekli desenlerle
Sinan yapısı sultan türbelerini lrem bahçelerine dönüştürür.
R.63:
11. Selim Türbesi.
Dış Görünüş 83
MİMAR SİNAN
Haseki Hürrem ve Kanuni türbelerinin göz doldurucu çini süslemesine karşılık Süleymani
ye camiinde çiniye çok az yer verilmiş olması üzerinde durmak gerekir. Son cemaat revakı
alt pencerelerinin tepelerindeki lacivert zemine beyaz hatla yazılı on kitabe ile mihrabın iki
yanını süsleyen panolar dışında Süleymaniye'de çiniye rastlanmaz. Bu durum, Dwight'ın de
diği gibi, "Dramatik etki yaratmak için süslemeyi ön plana çıkarmayacak kadar büyü� mimar
olan Sinan'ın anıtsal yapılarında çini bezemeyi çok ölçülü kullandığını", gösterir .2 1 Istanbul
Rüstem Paşa ya da Kadırga Sokollu camilerinin, sultan türbelerinde bulduğumuz zengin iç
mekanlara yaklaşan çini süslemeleri bu görüşü zayıflatır izlenimini verirse de Şehzade :t-.1eh
med, Süleymaniye, Selimiye gibi anıtsal camilerde Sinan'ın estetiği yapını11; akılcı kurulu
şunda arayıp mimariyi bezemeye fon sağlama aracı olarak görmediği kesindir. lstanbul Süley
maniye camii Sinan'ın sanat anlayışını en açık bir biçimde ortaya koyan önemli örneklerden
biridir.
İstanbul Süleymaniye camii büyük kubbeli ana kitle ile onun önünde yer alan dört minare
li şadırvan avlusundan oluşur. Büyük kubbe, dış ölçüleri 70x6 1 metre olan ana kitlenin orta
sında, dört filayağı üstünde yükselir. 26.20 metre çapında, 49.50 metre yüksekliğindeki büyük
kubbe kıble ekseni üzerinde iki yarım kubbeyle, yarım kubbelerin etekleri birer ekzedrayla
beslenir ve yan sahınlar beşer küçük kubbeyle örtülerek camiin üst örtü sistemi tamamlanır.
Beş küçük kubbeden uçlarda ve ortada bulunanların çapı 9.90 metre, aradakilerin çapı 7.20
metr_e dir. Köşe kubbeleri filayaklarıyla beden duvarları arasına atılan kemerlere bindirilmiş
tir. Oteki üç kubbe iki sıra halinde düzenlenmiş ikişer sütuna basan kemerlere oturur.
··;:_
r
if' ·-·.
84
R.64: Süleymaniye Camii, İstanbul. Plan
ŞAM VE İSTANBUL ICÜLLİYELERİ İLE 1 550'Lİ YILLARA TARİHLENEN ÜÇ ÖNEMLİ YAPI
R.65: Süleymaniye Camii, İstanbul. İç Görünüş. R.66: Süleymaniye Camii, İstanbul. İç Görünüş.
Mihraba Doğru Bakış Yan Mahfillere Bakış
Stalaktitli başlıklarıyla birlikte 10.20 metre yüksekliğe ulaşan sütunlardan öndekiler vişne
çürüğü ı:omaki, arkadakiler beyaz mermerdir. Arka sütunların bir işlevi küçük kubbeleri taşı
mak bir diğer işlevi de yan mahfillere destek olmaktır. Mahfiller büyük sütunlar arasında,
yanlarda bir, ortada iki küçük sütuna basar ve beden duvarlarının dışına taşarak camiin yan
cephelerinde boşluklar meydana getiren iki katlı balkonlara dönüşür. Alt balkonlar dokuz
kemerli, ayna tonoz tavanlı; üst balkonlar onaltı kemerli ve sakıflıdır. Geniş saçaklı ahşap
çatı anıtsal camiin yalın taş duvarlarıyla zarif bir karşıtlık oluşturduğu gibi balkonların altın
da sıralanan abdest alma yerlerini de yağmur ve güneşten koruyan bir sundurma biçiminde
tasarlanmıştır.
Süleymaniye camiinin beden duvarları dört cephede payandalarla pekiştirilmiştir. Bir bölü
mü yapının dışında, bir bölümü içinde bulunan payandalar filayaklarını dış duvarlara bağla
yan kemerlerin eksenlerinde birer kule gibi yükselirler ve üst yapıda üç aşamalı bir düzenle
filayaklarının tepelerinde büyük kemerlerin itme gücünü karşılayan ağırlık kulelerine sapla
nırlar. Ağırlık kuleleri sekizgen gövdeli ve üstleri dilimli kubbelerle örtülüdür.
Yan duvarlardaki payanda sistemi kuzey ve güney cephelerinde değişir. Ön cephenin bü
tünlüğünü korumak amacıyla bu duvarın payandaları camiin içine itilmiş, yine aynı amaçla,
cami içerisinde mihrab duvarının bütünlüğünü zedelememek için bu duvarı destekleyen pa
yandalar camiin dışına taşırılmıştır. Mihrab duvarında, ikisi mihrabın yanlarında, ikisi fila
yakları eksenleri üzerinde, ikisi de köşelerde olmak üzere altı payanda vardır. Kuzeyde ise kö
şeler minare kürsüleriyle kenetlenmiş, payandaların arası arka duvar boyunca maksureler ha
line getirilerek taş dayanakların ağır görünümü hafifletilmiştir. Köşelere rastlayan maksureler
tek katlı, kıble kapısının yanındakiler iki katlı yapılmış, sonuncuların içine ikişer sütuncuğa
dayanan mahfiller konulmuştur. Arka mahfillere kıble kapısının iki yanında yer alan payan
daların içersindeki döner merdivenlerle çıkılır. Büyük kubbeli orta mekanın doğusunda ve
batısında bulunan mahfillerin merdivenleri de yine payandaların içinden geçirilmiştir.
R.68: Süleymaniye Camii, İstanbul. Dış Galeri
87
MİMAR SİNAN
Camiin kıble kapısı önündeki kubbe mukarnaslı çıkmalar, öbürleri pandantiflere oturur.
Tüm kubbeler içerden üçgenli etekle çevrelenir ve dışardan alçak sekizgen kasnakla kuşakla
nır. Revak sütunları pembe somaki, kırmızı taş ve beyaz mermerden, sütun başlıkları stalak
titli, revak kemerleri iki renklidir.
Camiin içinde de mahfilleri taşıyan kemerler bir aşırı kırmızı ve beyaz taştan örülmüş, 22
kapı ve pencere kemerlerinde de aynı çift renkli sistem sürdürülmüştür. Camiin içini aydınla
tan yedi kat üzerine düzenlenmiş iki yüz kırk dokuz pencereden alt sıralardaki sağır kemerli
dikdörtgen pencereler mermer söveli, üst sıradakiler sivri ya da yuvarlak kemerli ve yuvarlak
tır. Sonunculardan, mihrabın yanlarında ve tepesinde bulunanlar dışında tüm pencerelere
içli dışlı olmak üzere altıgen kayıtlı şebekeler geçirilmiştir. Kıble duvarında mihrabın çevresi
ni süsleyen pencerelerin içlikleri renkli camlıdır ve bunlardan bazıları XVI. yüzyıla iner. Düz
atkılı alt pencerelerin ceviz ve abanoz ağacından fildişi ve sedef kakmalı kapakları Osmanlı
oymacılık sanatı bakımından önem taşır. Camiin mihrabı, minberi, hünkar ve müezzin mah
filleri de kayda değer birinci sınıf eserlerdir.
Süleymaniye camiinin içindeki kalem işi nakışların üzerine Sultan Abdülmecid zamanında
Fossati Kardeşler tarafından yağlıboyayla XIX. yüzyıl Osmanlı zevkini yansıtan yeni bir süs-
88
ŞAM VE İSTANBUL KÜLLİYELERİ İLE ısso·Lt YILLARA TARİHLENEN ÜÇ ÖNEMLİ YAPI
leme yapılmıştı. 196 1 - 1 967 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğünce gerçekleştirilen bü
yük onarımda bu yabancı bezeme raspa edilerek sıva altında bulunan eski izlere uygun olarak
özgün nakışlar canlandırılmış ve orta kubbe dışında, cami XVI. yüzyıl karakterine kavuşmuş
tur. Camiin içinde ve şadırvan avlusu kubbelerinde kalem işi desenlerde egemen renk nar
kırmızısı ve siyahtır. Mukarnas süsler ve üçgen kuşakların ana motifleri bu renklerle belirtil
miş, kubbe ve pandantiflerin göbekleri, pencere çerçeveleri yine aynı renk bezemeyle
vurgulanmıştır.
Sinan'ın Şehzade Mehmed camii�den sonra ikinci anıtsal eseri olan Süleymaniye camiinin
plan ve kitle kuruluşu bir bakıma lstanbul il. Bayezid camiine dönüştür. Bayezid camiinin
temel plan şemasının her iki yönde dörder olmak üzere onaltı kubbeli kare birimden oluştu
ğu, fakat ortadaki dört birimin bir büyük kubbe, büyük kubbenin güney ve kuzeyindeki iki
şer birimin de birer yarım kubbe ile örtüldüğü görülür.
Sinan İstanbul'daki ilk anıtsal camilerinde Osmanlı ulucamiinin bu akılcı gelişimini bir adım
ileriye götürmüştür. Şehzade Mehmed camiinde büyük kubbenin dört yanına da yarım kub
beler koyarak onaltı kare birimin onikisini orta mekan örtüsü halinde değerlendirmiş ve m.�r
kezi planlı Osmanlı camiinin en gelişmiş örneğini vermiştir. Yine aynı yıllara tarihlenen Us-
89
MİMAR SİNAN
küdar Mihrimah Sultan camii de Şehzade Mehmed camiinin daha az derin bir örneğidir. En
l�mesine dört, derinlemesine üç sıra olarak oniki kare birimli temel plan şemasına sahip olan
Usküdar Mihrimah Sultan camiinde orta mekan, büyük kubbeyi üç yönde besleyen yarım
kubbelerle ifade edilmiştir.
Şehzade Mehmed ve Üsküdar Mihrimah Su�tan camilerinden farklı olarak Süleymaniye
camiinin yan kanatları yarım kubbelerle değil, lstanbul Bayezid camii gibi küçük kubbelerle
örtülüdür. Süleymaniye camiin yan kanatlarında beşer kubbe vardır. Yukarıda açıkladığımız
sistem uyarınca, bu durumda Süleymaniye yirmibeş kare birimli temel plan şemasına göre
tasarlanmış sayılır. Ne var ki, Süleymaniye'de yan kubbeler eş büyüklükte olmadığı için söz
konusu sistemi burda uygulamak olanağı yoktur. Çünkü , Süleymaniye'nin büyük orta kub
besi, köşelerdeki temel kubbeli kare birimin dört katından fazla fakat beş katından azdır.
Aslında Sinan'ın beş birimli yan kanat düzenine, Bayezid camiinde olduğu gibi büyük kub
benin merkezinden geçen enlemesine eksenin yanlarda sütunlara rastlamasını önlemek amacı
ile gittiği anlaşılıyor. Usta bir mimaqn sistem zorlasa da eksen üzerine sütun koymak isteme
yeceği açıktır. Şehzade Mehmed ve Usküdar Mihrimah Sultan camilerinde büyük kubbenin
yanlarına yarım kubbeler koyarak bu soruna çözüm getirmiştir. Büyük kubbenin yanlarda
yarım kubbelerle beslenmediği bir durumda ise üç açıklıklı bir düzen kurmuş, ancak orta kub
benin dört yerine dokuz kare birimi kapsayacak büyüklükte yapılmasının yarım kubbe derin
liğini kare birimin bir buçuk katına çıkaracağını ve bu durumda köşe kubbelerin dikdörtgen
hacimlere dönüşerek kubbelerinin ovalleşeceğini görmüştük. Sinan kubbeli kare birim üzeri
ne kurulu Osmanlı klasik mimarisine uygun düşmeyen bu yolu seçmeyerek Süleymaniye ca
miinin beş açıklıklı yan kanatlarını örten kubbelerin ikisini küçültüp, bunların bir bölümünü
filayaklarının arkalarına taşırarak , Süleymaniye'de Bayezid'e kıyasla çok daha ilginç bir plan
şeması geliştirmiştir.
Süleymaniye inşaatının sürdüğü yıllarda Sinan'ın İstanbul'da gerçekleştirdiği iki cami ve
bir hamam vardır ki, III. Bölüme geçmeden önce bunları ele alarak . tanıtmak ve özelliklerine
değinmek yararlı olacaktır. Söz konusu yapılar Silivrikapı Hadım lbrahim Paşa ile Beşiktaş
Sinan Paşa camileri ve Ayasofya Haseki Sultan hamamıdır. Sinan birincisinde kubbeye geçiş
sistemine açıklık getirmiş, ikincisinde cami-medrese ikilisinin organik bağlantısını sağlamış,
üçüncüsünde hamam mimarisine yeni bir açıdan yaklaşmıştır.
R . 75: Haseki Sultan (Ayasofya) Hamamı , Isıanbul. Erkekler Bölümü Giriş Revakı
p:-
�o:
(i.
p-- l\
-- .• ' o
P.
ı:ı:
'-L- ....J
(}
�,-...
_ . ....
... ..
Klasik Türk hamam mimarisinin en gelişmiş örneklerinden biri olan Haseki Sultan hama,
mı kapı kitabesine göre 1 556,7 (H.964) yılında tamamlanmıştır. Aya Sofya'nın karşısında bu,
lunduğundan bu adla tanınan çifte hamamın erkek ve kadın bölümleri sırt sırta düzenlenmiş,
tir. Erkekler hamamının soyunmalığı ile kubbesinin kadınlar hamamınınkilerden biraz bü,
yük olması ve birincisinde girişin revaklı yapılması dışında iki bölüm birbirinin eşidir.
Her iki bölüm de büyük bir kubbeyle örtülü soyunmalık, üç kubbeli bir ılıklık ve ortada
bir büyük, halvetler üstünde küçük kubbeler, halvetler arasındaki sofalar üstünde tonozlar
bulunan bir sıcaklıktan meydana gelir. Köşelerinde halvetler yer alan dört kollu ha}vari orta
mekanlı hamam şeması, Anadolu'da Selçuklu dönemine inen bir geçmişe sahiptir. 3 Bu ge,
leneksel şema XIV. ve XV. yüzyıllarda büyük boy osmanlı hamamlarında uygulandığı
gibi,24 Sinan'ın erken hamam denemelerinde de kullanılmıştır. 91
MİMAR SİNAN
1 540'lı yıllara tarihlenen kayda değer bir Sinan hamamı Zeyrek Barbaros Hayreddin Paşa
hamamıdır. Çinili adıyla bilinen bu çifte hamamın 25 erkek ve kadın bölümleri yanyana bi
tişik benzer kubbeli birer soyunmalık, tonozlu birer ılıklık ve haçvari planlı birer sıcaklıktan
kuruludur.
"'-''=''""'"'=·-·'====---"---"·
Çinili hamamın sıcaklıklarının dört kollu orta mekanları sekizgen göbek taşının çevresinde
düzenlenmiş, dikdörtgen sofalar ayna tonoz, bir köşeleri kırık kare planlı halvetler tromplu
kubbelerle örtülmüştür. Gerek sekiz köşeli göbek taşları ve sekizgen orta mekanları, gerekse
tonozlu sofaları bakımından Aya Sofya hamamının sıcaklıkları Çinili Hamamdan farklı de
ğildir. Fakat hurda sofalar arasındaki halvetler haçın eksenlerine paralel yapılmayıp 45 derece
döndürülmüş, ayrıca, kurnalar halvetlerin kubbeli kare hacimlerinin dışında, onların üç ya
nına eklenen sığ eyvancıklar içersine yerleştirilmiştir.
Aya Sofya hamamında olsun, Çinili Hamam'da olsun soyunmalık kubbeleri trompludur.
Fakat sıcaklık kubbeleri Çinili Hamam'da tromplu, Aya Sofya Hamamında pandantifli yapıl
mıştır. Aslında mimari yapısı dışa kapalı olan bir yapı türünde, hele halvet gibi ufak hacim
lerde kubbeye geçiş, görsel yanı daha ağır basan bir sorundur. Ne var ki, büyük kubbeli yapı
l arda kubbelerin geçiş sistemi mimari kuruluş düzeni içersinde önemli rol oynayan bir unsur
olmaktadır.
Erken Osmanlı mimarisinde beden duvarlarından kubbeye geçiş genellikle Türk üçgenleri
denilen bingilerle yapılıyor, kubbe yuvarlağı üçgenlerin oluşturduğu onaltı ya da daha çok
köşeli tabanlar üstüne oturtuluyordu. Bu dönemde üçgenli konsollarla kareden sekizgene ge
çiliyor, hazan tromp kullanılıyor, fakat pandantife ender yer veriliyordu. Klasik dönemde ise
üçgenlerin yerini pandantife bıraktığını görüyoruz.
Pandantif, kubbenin yükünü, kare-kübün köşelerine aktaran geçiş sistemidir. Bu yüzden
pandantifin en akılcı kullanış biçimi köşelerde ayaklara binen dört kemerli baldakendir. Ve
yine bu nedenledir ki pandantifli yapı sisteminin en çarpıcı örneğini Sinan'ın Edirnekapı Mih
rimah Sultan camiinde görürüz; çünkü burada taşıyıcı olmayan duvarlar pencerelerle tül gibi
delinip kubbeyi omuzlayan dört büyük kemer duvarların önüne taşırılarak baldaken açıkça
belirtilir.
Kubbe yükünü köşelerde toplayan pandantiften farklı olarak, tromp, onu kemerciklerle be
92 den duvarlarına yayar. Bu geçiş sisteminin kullanıldığı yapılarda tromp kemerlerinin bastığı
ŞAM VE İSTANBUL KÜLLİYELERİ İLE 1550'Lİ YILLARA TARİHLENEN ÜÇ ÖNEMLİ YAPI
beden duvarlarının kalın tutulması, köşelerin değil orta bölümlerinin desteklenmesi gerekir.
Başka deyimle, kubbeye geçiş sistemi yapının mimari kuruluşunu etkileyen bir öğedir. Orne
ğin, pandantif dolgusu içine pencere açılması söz konusu olmadığından, pencere düzeni cep
helerde pandantif eğrilerini izleyerek içeriye doğru toplanır. Diğer yandan, tromp kullanıldı
ğında bu durum ortaya çıkmaz; çünkü tromp kemerciklerinin bastığı düzeye kadar duvarlar
köşelidir ve beden duvarlarına açılan üst pencerelerin, alt sıradakilerin eksenleri üzerine ko
nulmaması için bir neden yoktur. Bu yüzden tromplu yapılarda pencereler köşelere yaklaşır
ve kare-küp kubbeye geçiş kuşağına kadar biçimsel bütünlüğü zedelenmeden yükselir.
Tromplu geçiş sisteminin akılcı bir kullanımını Sinan'ın Silivrikapı İbrahim Paşa camiinde
görüyoruz. Kanuni Sultan Süleyman'ın kubbe vezirlerinden Hadım lbrahim Paşa'nın Sinan'a
yaptırdığı cami 1 5 5 1 (H.958) yılında tamamlanmıştır. Bu tarih gerek avlunun iki kapısı gerek
se camiin kıble kapısı üzerine konan kitabelerde yazılıdır.
İb�ahim Paşa Camii 1 648 (H. 1058) ve 1 7 54 (H. 1 1 67) depremlerinden zarar görmüş bir yapı
dır. lkincisinde minaresi yıkılmış, minare kürsüsü ve Batı duvarı çatlamıştır. 26 Daha sonra
minare yeniden yapılmış, cami onarılmıştır. Müezzin mahfili üzerine kazılan 1 1 77 ( 1 763A)
rakamı bu onarımın tarihini veriyor. Cami son olarak 1 933- 1 944 yılları arasında bir kez daha
elden geçmişse de şimdi yeniden onarıma muhtaçtır.
İbrahim Paşa Camiinin üç duvarı taş ve tuğladan, son cemaat yeri duvarı tümüyle düzgün
küfeki . taşındandır. Beş gözü de kubbeli olan son cemaat yerinin orta kubbesi diğerlerin.ç:len
yüksek ve kubbe kabuğu dışta dilimli yapılmış, içerde stalaktitli çıkmalara bindirilmiştir. Ote
ki kubbeler pandantiflere oturur. Revakın sütunları mermerdir. Uçlarda, dıştan ikinci sütun
ların başlıkları baklavalı, diğer dördünün başlıkları stalaktitlidir. 93
MİMAR SİNAN
Camiin 1 2.00 metre çapındaki ana kubbesi her köşede bir çift kemerli payandanın destek
lediği yuvarlak kasnakla kuşaklanır; içeride ise altları stalaktitli konsollarla beslenen oluklu
tromplara oturur. Trompların bastığı duvarlar yüksek ve üç yönde içten payandalıdır. Dör
düncü yönde payanda konulmayarak beden duvarı daha enli tutulmuştur. Şöyle ki doğu , ba
tı ve kuzeyde duvar kalınlığı 1 1 5 santimetre, fakat güneyde 205 santimetredir.
Hadım İbrahim Paşa camiinin kayda değer özelliği burda tromp kemerlerinin beden duvar
larına doğrudan oturmayıp onları içerden destekleyen payanda duvarlara basmalarıdır. Bu
düzenleme ile bir yandan tromplu geçişin mantıki yapı sistemi ortaya konmuş, bir yandan
da yanlarda ve arkada maksureler yaratılarak tek kubbeli cami yapısına iç mekan zenginliği
sağlanmıştır.
Hadım İbrahim Paşa Camii gerçekte, benzer bir iç mekan düzeninin uygulandığı İstanbul
Bali Paşa Camiine kıyaslanabilir. Bali Paşa Camii 1 63 3 ve 1 9 1 8 yangınları ile 1894 depremin
de çok hasar görmüştür. 1894 depreminde ana kubbesi ve son cemaat revakı çökmüştü. Ustü
daha sonra halkın yaptırdığı bir ahşap çatıyla örtülmüş fakat bu çatı 1 9 1 8'de yanmıştı. 1 920
ve 1 93 7 yıllarında onarılan Bali Paşa camiinin şimdiki kubbesi betonarme olarak 1937'de ya
pılmıştır. 1 959- 1 96 1 yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğünce yeniden ele alınan cami
esaslı biçimde onarılmış fakat son cemaat revakının yenilenmesi işi ertelenmişti. 1975'de reva
kın üst örtüsü de yapılarak 1 920 yılında başlayan onarım çalışmaları tamamlanmıştır.
Tezkerelerde Sinan'a maledilen, ancak 1 504-5 (H.9 1 0) tarihli kitabesinin buna olanak ver
mediği Bali Paşa Camiinin ,27 1 1 .80 metre çapındaki sağır kubbesi kıble yönünde beden du
varlarına; kuzeyde ve yanlarda büyük kemerlere oturtulmuştur. Kemerler, beden duvarlarına
saplanan ayaklarla üçe bölünmüş, ayakların üstüne orta mekanın üç yanını dolanan dar mah
filler konulmuştur.
Görüldüğü gibi, alt pencereler düzeyinde İbrahim Paşa ile Bali P.aşa Camilerinin planları
arasında önemli bir fark yoktur. Fakat düşey planda durum değişir. lbrahim Paşa'da payanda
duvarlar yükselerek üst yapı sistemiyle bağlanırken, Bali Paşa'da duvarların alt bölümünü pa
yandalayan ayakların işlevi, mahfilleri taşımaktan öteye geçmez. Ayakları orta kubbeyle bağ
daştırma olanağı da yoktur; çünkü hurda pandantif kullanıldığından kubbenin yükü duvar
lara değil yapı kitlesinin köşelerine aktarılmıştır.
R.80: Bali Paşa Camii, İstanbul. Plan R.81 : İbrahim Pa.!;a Camii, Silivrikapı . Plan
R.82: Bali Paşa Camii, İstanbul. İç Görünüş R.83: İbrahim Pa.!;a Camii, Silivrikapı. İç Görünüş
95
MİMAR SİNAN
Köşenin yapı içerisindeki rolünü azaltan tromplu sistemin mantığını açıklayan bir başka
çözümü Diyarbakır Behram Paşa Camjinde buluyoruz. Sokollu ailesinden Kara Şahin takma
adıyla tanınan Mustafa Paşa'nın oğlu Amid Beylerbeyi Behram Paşa tarafından yaptırılan ca
mi Arapça kitabesine göre 1 572-3 (H.980) yılında tamamlanmış ve sağlam bir yapıya sahip
olduğu için günümüze mimari biçim ve karakterini çok iyi koruyarak ulaşmıştır.
İbrahim Paşa'daki gibi Behram Paşa'da da orta kubbe tromplara, tromplar beden duvarları
nı pekiştiren payandalara oturur. Yalnız, Behram Paşa'da payandalar dört duvara konmuş,
böylece yanlarda üçer, önde ve arkada ikişer olmak üzere her cephede maksureler çıkmıştır.
Daha da önemlisi, camiin dört köşesine, güneydekiler iki katlı olan, birer hücre konularak
kubbe yükünün, duvarlara yayıldığı tromplu sistemde, köşenin, duvarları kenetlemenin öte
sinde işlevi olmadığı anlamlı bir biçimde ifade edilmiştir.
t
-=-=-=====----====""---""'==="" ·"' ıl..K.
Diyarbakır Behram Paşa Camii adı yalnız Tuhfet ül-Mi'marin' de geçen ve bu yüzden
de gönül rahatlığıyla Sinan'ındır diyemiyeceğimiz bir yapıdır. Ne var ki, Fırat'ın doğusundaki
pek çok yapı gibi iki renkli duvar örgüsü ve bölgesel karakterde bezemesiyle Osmanlı klasik
mimarisine yabancı uns�rları bünyesinde taşısa da, plan düzeni ve kitle kuruluşu açılarından
Behram Paşa Camiinin, lstanbul'da tasarlandığı yolunda şüphe bulunmamak gerekir. Çift re
vaklı son cemaat yeri ve köşeleri boşaltılmış tromplu iç mekanıyla bu cami, gerçek öyle olma
sa bile, Sinan'a kolaylıkla maledilebilecek birinci sınıf bir eserdir.
Sinan'ın 1 SSO'li yıllarda gerçekleştirdiği üçüncü kayda değer yapı Beşiktaş Sinan Paşa camii
dir ki bu eserinde, hem orta kubbesi altıgen tabana oturan cami türünün, hem de aynı avlu
yu paylaşan cami-medrese ikilisinin ilk denemesini yapmıştır. 2 8
: r ,...
: lf
/: : L
.• ••••••• 4 . i'·.
ı...,:�
::: :::±r::b::
: "".·:!t:::;ı �:�
: ·,·Q:�
::: ��
---·� . .
Sinan Paşa Camiinin orta kubbesi 1 2.60 metre çapındadır. Bu kubbe kıble yönünde beden
duvarına, arkada dikdörtgen, yanlarda altıgen kesitli ayaklara oturur. Aynı altıgen ayaklara
basan kemerler yan kanatları ikişer kare birime böler. Bunlar küçük kubbeler, yan kanatlarla
orta sahın arasında kalan üçgenler merkezleri kubbeli tonozlarla örtülüdür.
Sinan Paşa camiinin enlemesine düzenlenmiş ibadet hacminin kuzeyinde beş gözlü bir ka
palı bölüm daha yer alır. Narteksi andıran bu ön bölümün aslında camiin son cemaat revakı
olduğu, sonradan önüne duvar çekilip cami ile arasındaki duvar da kemerlerle yırtılarak şim
diki durumunu aldığı bellidir. Gerek minarenin yeri, gerekse revakın önünü kapatan duvarın
ince yapısı, konuya şüpheye yer bırakmayacak biçimde açıklık kazandırır. 97
MİMAR SİNAN
Camiin şadırvan avlusu enlemesine yedi, uzunlamasına dört açıklıklı revaklarla çevrelen
miştir. Revak sütunları kaş kemerlerle geçilmiş, revakların üstü ahşap çatıyla örtülürek kire
mit kaplanmıştır. Avluya iki yan kapıdan girilir. Dış kapılar avlunun güney uçlarında bulu
nur. Medreseyi oluşturan hacimler kapıların kuzeyinde birer eyvan ve oniki oda halinde dü
zenlenmiş, odalar, uzunlamasına eksen üzerinde arka bahçedeki helalara geçit veren tonozlu
dehlizle iki simetrik kanata ayrılmıştır.
Görüldüğü gibi, Beşiktaş Sinan Paşa camiinin plan ve kitle kuruluşu Edirne'deki Üç Şerefe
li Camiye çok benzer. Her ikisinde de yapı ortada büyük kubbe, yanlarda sırt sırta ikişer kü
çük kubbe ile örtülmüş, ana kubbe altıgen kesitli filayakları ile ön ve arka duvarlar arasında
kıble eksenine göre içeriye doğru 30 derece döndürülerek atılan kemerlerin oluşturduğu altı
gen taban üstüne oturtulmuştur. Bu mimari düzende altıgen planlı orta sahın ile iki kubbeli
kare birimden kurulu kanatlar arasında dört üçgen alan kalmaktadır ki, bunlar her iki camide
de merkezlerinde bir kubbecik bulunan tonozlarla örtüll"f.lüştür. İç mekanın bir bütün halin
de biçimlenmesine olanak vermeyen bu kitle kuruluşu Uç Şerefeli'ye kıyasla Sinan Paşa'da
filayakları daha narin yapılıp kemerler de daha yüksek tutularak bütünleştirilmek istenmişse
de Uç Şerefeli Camiin temel mekan sorunu çözüme kavuşmamıştır.
Sinan Paşa'nın kagir kubbeli kapalı ön bölümünün gerçekte camiin son cemaat revakı ol
duğu yolunda görüşümüzü az önce belirtmiştik. Bu durumda, şimdi camiin önünde bulunan
derin sakıtlı revakın _eskiden son cemaat yerinin sundurması olduğu anlaşılır. Böyle çift re
vaklı bir düzenleme Uç Şerefeli'de yoktur. Diğer yandan, medrese odaları bir yana bırakılır
sa, şadırva.n avlusunun cami yan duvarları çizgisi dışına taşmayan kitlesi ve enlemesine kuru
luşunun Uç Şerefeli 'den esinlendiği kabul edilebilir.
Şadırvan avlusunu üç yandan kuşatan medrese odaları Sinan Paşa'da avlu revakı aracılığıy
la cami kitlesine bağlanır. Osmanlı mimarisinde bu tür cami-medrese ilişkisinin XV . yüzyıl
sonlarında somutlaştığını görüyoruz. lnegöl lshak Paşa külliyesinde ( 1 482/H.887) cami ile U
biçimli medrese birbirine bağlanmadan uzunlamasına eksen üzerinde karşılıklı konulmuş, Aya
Sergios ve Bakhos kilisesi 1 500 yılına doğru Küçük Aya Sofya kilisesine dönüştürülürken av
lusunun üç yanına medrese odaları eklenmiştir. Tuhfet ül-Mi'marin'de Sinan'a yakıştırı
lan Halep Husrev Paşa medresesinde de U biçimli bir yapı kitlesi camiin önündeki ince uzun
şadırvan avlusunu sarmaktadır. Ne var ki, bir bölümünün üstüne 1 90 1 yılında bir okul yapıl
dığından bazı odaları yok olan bu medresenin Sinan'ın elinden çıktığını kesinlikle söylemek
zordur. Bu durumda Beşiktaş Sinan Paşa Külliyesi Sinan'ın aynı avluyu paylaşan cami ve med
rese şemasını denediği ilk yapı olmaktadır.
Sinan Paşa cami-medresesinin yapımına l 550'1i yıllara girilirken başlanmış, Kaptanıderya
Sinan Paşa 1 5 53A (H.96 1 ) yılında öldükten sonra inşaatı kardeşi Veziriazam Rüstem Paşa
yürütmüştür .�9 lki satırlık Arapça kitabesinden camiin 1 5 55 (H .963)'de tamamlandığını öğ
reniyoruz . ll1
Sinan Paşa Camii, bildiğimiz kadar hasara uğramadan günümüze ulaşmış bir yapıdır. Önemli
bir yangın geçirdiğini, depremden zarar gördüğünü gösteren bir belge yoktur. Yalnız XIX.
yüzyılda esaslı bir onarımdan geçtiği , camiin içini süsleyen kalem işi nakışlardan anlaşılmak
tadır. Son cemaat revakı bu onarımda kapatılmış olsa gerektir. Son olarak l 960'lı yıllarda
Vakıflar Genel Müdürlüğünce onarıldığından bugün çok iyi durumda bulunmaktadır.
İstanbul kentinin en işlek caddelerinden biri üzerinde bulunan Sinan Paşa ca.mii boyutları
ve kitle kuruluşuyla Sinan'ın önde gelen camileri arasında yer alır. Ne var ki, Uç Şerefeli'yle
ortaya çıkan, ana kubbesi altıgen tabanlı Osmanlı cami türüne Sinan Paşa fazla bir yenilik
getirmemiş, onun bir kopyası olmanın çok ötesine geçememiştir. Sinan, orta kubbesi altıgen
tabana oturan cami türünün çok değişik bir örneğini l 560'lı yılların başında Topkapı Kara
Ahmed Paşa camiinde ortaya koyacak, bir kaç denemeden sonra da bu türün en gelişmiş eser
lerini 1 5 70'li yıllarda verecektir.
99
MİMAR SİNAN
NOTLAR
1- Cami ve imaret üç tezkerede de kayıtlı olmakla sa Muradiye camii haziresinde bulunan Şehzade
birlikte 1 567 yılına tarihlenen medrese ve arasta Mustafa türbesidir ki, Fatih'in dört oğlu
nın adı hiç birinde geçmemekte, bu yapıların Si -Mustafa, Abdullah, Alemşah ve Cem- 1 479-80
nan'la ilişkisi olmadığı anlaşılmaktadır. Diğer yan (H. 884) tarihli bu türbede yatarlar.
dan, ilk müderrisi 1 565-6 (H.973) yılında tayin ol 1 4- Söz konusu camiler III. Bölümde incelenecek olan
duğuna göre (bkz. Cahid Baltacı. Xy XVI. .• Beşiktaş Sinan Paşa, Topkapı Kara Ahmed Paşa,
Asırlarda Osmanlı Medreseleri, lstanbul Babaeski Semiz Ali Paşa, Fındıklı Molla Çelebi,
1 976, s. 534) medresenin il. Selim değil Kanuni Kadırga Sokollu Mehmed Paşa ve Toptaşı Atik
zamanında tamamlanma olasılığını gözden uzak Valide camileridir.
tutmamak gerekir. 1 5- Veziriazam Rüstem Paşa'nın 1 560- 1 (H.968) tarihli
2- Seyahatname, C. IX, s.544. türbesi Şehzade Mehmed camii haziresindedir.
3- Sağlam türbe Yavuz Sultan Selim, yıkık türbe Ka içinde, büyüğü Rüstem Paşa'ya, küçüğü bir toru
nuni'nin annesi Hafsa Sultan için yaptırılmıştı. nuna ilişkin iki sanduka bulunan türbenin duvar
İkincisi 1 892 depreminde yerle bir olmuş, kalan ları kubbe eteğine kadar çini kaplıdır. Pencere ara
temeller üzerine duvarlar bir metre kadar çıkıla larında mavi bordürle çevrili panolar içinde firu
rak hiç olmazsa tümüyle ortadan kalkması önlen ze, yeşil, kırmızı, mor çiçeklerle bezeli rozetler ve
miştir. Bu konuda etraflı bilgi için bkz. l.H. Kon vazolar; alt ve üst pencereler arasında lacivert üze
yalı, "Kanuni Sultan Süleyman'ın annesi Hafsa ri ne beyaz hatla yazılı ayetler yer alır. Kalan izler
Sultan'ın Vakfiyyesi ve Manisa'daki Hayır Eser kubbe içinin de eskiden kalem işi nakışlarla be
leri, "Vakıflar Dergisi VIII (Ankara, 1 969), ss. zeli olduğunu gösterir. Bu süsleme dökülmüş,
47-56. yenilenmemiştir.
4- Tuhfet ül-Mi'marin'in birinci bölümünde sö 1 6- Avlu kapısı üzerindeki altı beyitlik kitabeden,
zü edilen medresenin yeri aynı tezkerenin üçün Eyüp'te medrese ve darülkurra ile birlikte küçük
cü bölümünde "Halıcılar köşkünde" denilerek bir külliye oluşturan türbeyi 1 568-9 (H.976) yılın
gösterilmektedir. Çarşamba'daki külliyeden farklı da Sokollu Mehmed Paşa genç yaşta ölen çocuk
olarak üç tezkerede de adı geçen, ve Sinan tara ları için yaptırmış, l 579'da öldüğü vakit kendisi
fından tasarlandığı konusunda şüphemiz bulun de burada toprağa verilmiştir. Rüstem Paşa tür
mayan, Sultan Selim (Halıcılar) medresesi 1 548-9 besinden farklı olarak iç duvarları kesme küfeki
(H.955) yılında tamamlanmıştır. Baltacı, a.g.e., taşıyla kaplı türbenin içinde çiniden bir ayet ku
s. 537. şağı dışında süsleme yoktur.
5- Goodwin bu yapıları yemekhane (refectory) ola 1 7- Süleymaniye türbesinde ilk kez duvar yüzeyinden
rak tanımlıyor. A.g.e., s. 257. başka pandantiflerin de çiniyle kaplandığını
6- Külliyenin kervansaray-imaret bölümü 1935 yı görürüz.
lında yıktırılmıştır. Yeri bugün otopark olarak 18- Sonradan buraya Budin Beylerbeyi Sokollu Mus
kullanılıyor. tafa Paşa görkemli bir türbe yaptırmış fakat Os
7- Tezkerelerde "Burgos" denilen kentin ilk adı Ar manlıların Macaristan'dan çekilmesinden sonra
kadiapolis'tir. Murad Bey (Hüdavendigar) tarafın Gallo Tesch adında bir levazım subayı türbeyi yık
dan 1357 yılında Osmanlı topraklarına katılmıştır. tırarak taşlarını garnizon subayları için yaptırılan
8- Medrese öğrenimini bitirip icazet alanlara müla lojmanlarda kullanılmak üzere satmıştır. Bkz. J6z
zım denirdi. Mülazımlar bir göreve atanmadan sef Molnar , Macaristan'daki Türk Anıtları
önce staj yaparlar, bu dönemde maaş almadıkla (Ankara, 1 973), s . 5 .
rı için büyük külliyelerde bulunan mülazım hüc 1 9- Sinan'ın Aya Sofya onarımı 1 572'de başlamış ve
relerinde ücretsiz barınırlardı. üç yıl sürmüştür. ikiz minareler de bu arada ya
9- Bkz. Baltacı, a.g.e., s. 5 1 8. pılmıştır. Sinan Selimi ye'de olduğu gibi Aya Sof
1 0- Bkz. Kemal Edib Kürkçüoğlu , Süleyrnaniye ya'da da ayrı merdivenlerle çıkılan üç şerefeli mi
Vakfiyesi (Ankara, 1 962), s. 8. nareler tasarlamış, bu tasarım birinci şerefeye ka
1 1 - Baltacı, a.g.e., s. 6 1 4 . dar uygulanmış, fakat Selim'in ölümü üzerine plan
1 2- A.g.e., s. 602. değiştirilerek minareler tek şerefeli olarak gerçek
1 3- XV. yüzyıla tarihlenen altıgen türbeler arasında leştirilmiştir. Aya Sofya minareleri konusunda
Tavşanlı Arslan Bey, Göynük Ak Şemseddin, Eyice'nin görüşü biraz farklıdır. Eyice, Bab-ı Hü
İnegöl Tacünnisa ile Bursa Hüma Hatun ve Şair mayun tarafındaki taş minarenin üslup bakımın
(Geyikli) Ahmed Paşa türbeleri sayılabilir. Bu dö dan ancak bir Sinan eseri olabileceğini; bu mina
1 00 nemin en göz alıcı altıgen prizma türbesi ise Bur- renin il. Selim tarafından Sinan'a yaptırıldığını;
ŞAM VE İSTANBUL KÜLLİYELERİ İLE ısso·Lt YILLARA TARİHLENEN ÜÇ ÖNEMLİ YAPI
ikiz minarelerin yine Sinan tarafından Ill. Murad dalyon, halvet kapılarının iki yanındaki nişlerin
zamanında yapıldığını belirtir ve sonuncuların tepesine birer çini pano konulmuştur. Her pano
klasik dönemin tüm niteliklerini taşımasalar da da bir mısra ve her halvet kapısında bir beyit yer
keskin sırtlı üçgenlerden oluşan papuçları ile göv alır. Bunlar lacivert üzerine beyaz hatla yazılmış
delerini süsleyen dikey çubukların Sinan ekolü tır. Hamama adını veren bu çini süslemedir.
nün özellikleri olduğuna, stalaktitsiz şerefe altla 26- Konyalı, Mimar Koca Sinan'ın Eserleri, s. 95.
rını ise geç dönemdeki bir omırıma bağlamak ge 27- ll. Bayezid zamanına tarihlenen cami Sinan dö
rekeceğine işaret eder. Bkz. "lstanbul Minarele neminde esaslı bir onarımdan geçmiş olmalıdır.
ri", s. 5 3 . En azından minaresinde Sinan'ın sanat izleri se
20- Kapının solundaki soluk renkli pano kopyadır. zilmekte ve bir bölümüyle olsa da Sinan'la ilişki
Aslı lstanbul'un işgali sırasında sökülerek Fran si açıklığa kavuşmaktadır.
sa'ya götürülmüş ve bir daha geri gelmemiştir. Bu 28- Sinan Paşa'nın Beşiktaş'ta yaptırdığı külliye ca
pano şimdi Louvre Müzesi'ndedir. mi ve medreseden başka bir hamam ve bir de çeş
2 1 - H.G. Dwight, Constantinople Old and New meyi içeriyordu. Çeşme camiin güneyinde bulun
(New York, 1 9 1 5), s.46. yordu. 1 938 yılında Barbaros Alanı düzenlenir
22- Büyük kemerlerde aynı tarz taş örgü varsa da bun ken kaldırılmış, Açık Hava Tiyatrosununun kar
lar gerçekten iki renk taşla yapılmayıp görüntü şısına konulmuştur. Mobil benzin istasyonunun
sıva üzerine mermer taklidi boya ile sağlanmıştır. yerinde bulunan çifte hamam 1 957'de Beşiktaş
23- Haçvari hamam türünün Xlll. yüzyıla tarihlenen Caddesi genişl�_t ilirken. yıktırılmıştır. Daha fazla
örnekleri arasında Kayseri Huand Hatun bilgi için bkz. Unsal, "lstanbul'un imarı ve Eski
( 1 226-28), Tokat Pervane ( 1 2 70-79), Beyşehir Eş Eser Kaybı", s. 60.
r.efoğlu ( 1 296-7) hamamları gösterilebilir. 29- Kendi camii bitmeden ölen Sinan Paşa'nın me
24- Orneğin, Bursa Orhan Gazi ( 1 339 ?), Merzifon zarı Üsküdar Mihrimah Sultan camii haziresin
Çelebi Sultan Mehmed ( 1 4 1 3-4), Edirne Beyler dedir. Sandukası yeşil somaki, baş ve ayak taşla
beyi ( 1 428-9) hamamları gibi. rı beyaz mermerden mezarı zarif bir eserdir.
25- Barbaros Hayreddin Paşa hamamı sıcaklıkların 30- Yine aynı tarihi taşıyan Türkçe bir kitabe de şa
da orta sofanın duvarına altı köşeli bir çini ma- dırvanın üzerine konulmuştur.
101
MİMAR SİNAN
102
IIL BOLUM
T
opkapı Kara Ahmed Paşa Camii iki hususta Beşiktaş Sinan Pasa camiinden avrılır. Bu -
rada yan kubbeler bulunmamakta ve ana kubbe somakiden altı sütuna oturmaktadır.
Sütunlardan dördü ön ve arka duvarların hemen önüne konmuş, fakat yanlardaki sü -
tunlar dış duvarlardan 4.80 metre içeri çekilmiştir. Başka türlü söylersek, caminin iç mekanı
enlemesine genişletilerek yan sütunların gerisinde derin ayaklara yer verilmiştir. Bu ayaklar
saçak düzeyi üstünde tepelerine yerleştirilen kulelerle ağırlaştırılmış, alttaki sütunlara basan
altı kemerli payanda kubbe kasnağını omuzlamış, sağda ve solda ikişer yarım kubbe de kemer
li payandalar arasında ana kubbenin örttüğü mekanı yanlara doğru yaymıştır.
Üç Şerefeli'nin ve Sinan Paşa'nın çifte kubbeli yan kanatları bunları enlemesine dikdörtgen
kitleli camiler gurubuna sokar. Kara Ahmed Paşa'da kubbeli kanatlar yoktur. Fakat gerek
yarım kubbelerin yanlara taşan düzenleme biçimi, gerekse bunların arkalarında yer alan mahfilli
hacimler cami kitlesinin doğu-batı doğrultusunda uzamasına yol açar; camiin duvardan du
vara iç ölçüsü kıble yönünde 1 5.60 metre iken enlemesine 24.00 metreye ulaşır. 1 03
MİMAR SİNAN
R.94:
Kara Ahmed Paşa
Camii,
Topkapı. İç Görünüş
Egli, cami planlanırken Üç Şerefeli ve Sinan Paşa' da olduğu gibi ikişer kubbeli yan kanatlar
düşünüldüğünü ancak bunların yapılmadığını öne sürer ve gerekçe olarak son cemaat revakı
nın cami kitlesine kıyasla çok geniş ve şadırvan avlusunun çok büyük olduğunadikkati çeker . 1
Camiin uygulanmadığını söylediği gerçek şemasını açıklayan bir de plan verir. 2 Bu görüşe
katılamıyoruz, çünkü kanımızca Kara Ahmed Paşa camiinde son cemaat yerinin geniş tutul
ması, şadırvan avlusunun cami yerine medresenin yerleşme düzeni ön plana alınarak tasar
lanmasının bir sonucudur.
Kara Ahmed Paşa camiinin şadırvan avlusu gerçekten ferah ve dört yanı revaklarla çevrili
bir mekandır. Revak camiin önünde beş gözlü bir son cemaat yeri biçiminde düşünülmüş ve
buradaki beş gözün üstüne pandantiflere oturan kubbeler konmuştur. Avlunun öteki üç cep
hesinde ise üst örtü daha alçak ve gözler daha dardır. Revaklar doğuda ve batıda altı, kuzeyde
dokuz kemerli yapılmış, gözler yanlarda kubbe, arkada sekiz yüzeyli kubbemsi tonozlarla ör
tülmüştür. Son cemaat revakının köşelerinde kalan dikdörtgen gözler de benzer tonoz örtüy
le kapatılmıştır.
Avlunun revak örtüsünde bulduğumuz iki çeşit kabuk sistemi alt taşıyıcılara da yansımış
tır. Şöyle ki, son cemaat revakı sütunlarının başlıkları stalaktitli, öteki üç cephede bulunan
başlıklar baklavalı, tırtıllı ve köşeleri sarkıtlı türdedir ve bunlar belirli bir düzene uymaksızın
gelişi güzel sıralanmışlardır. Sütunların gövdeleri de eş değildir. Dört cephede, cami, medrese
ve avlu kapılarının önünde yer alan sütunlar kırmızı ve yeşil granit, diğerleri beyaz mermerdir.
Avluyu üç taraftan saran medrese onaltı oda ve dershaneden oluşur. 5.60 metre çapında
bir kubbe ile örtülü dershane camiin kıble ekseni üzerinde, cümle kapısının tam karşısında
bulunur. Dershanenin iki yanında medresenin arka bahçesine geçişi sağlayan birer dehliz,
sonra sekizer oda vardır. Onaltısı da kubbe ile örtülü odalarda pandantif kullanılmış, dersha
ne kubbesi ise tabanları stalaktitli çıkmalarla beslenen dilimli tromplara oturtulmuştur.
104
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
R.95:
Kara Ahmed Paşa
Medresesi,
Topkapı . Kuzeyden
Bakış
R.96:
Kara Ahmed Paşa
Cami-Medresesi,
Topkapı. Şadırvan
Avlusu
1 05
MİMAR SİNAN
Tümüyle kesme küfeki taşından yapılmış olan camiden farklı biçimde medres_e nin beden
duvarları yer yer taş ve tuğla, fakat çoğunlukla düzgün kaba taş örgüye sahiptir. Ustü kurşun
kaplıdır.
Kara Ahmed Paşa camiinde olduğu gibi medresenin planlanmasında da Sinan özenle hare
ket etmiştir. Sinan Paşa'da medrese odaları değişik boyutlarda ve düz tavanlıdır. Revaklarda
da aynı sakıflı sistem kullanılmıştır. Oysa Kara Ahmed Paşa'da medrese odaları düzgün taş
ve tuğladan yapılmış, odalar kubbe, revaklar kubbe ve kubbemsi tonozlarla örtülerek zengin
bir mimari elde edilmiştir. Daha da önemlisi, Sinan Paşa'da dershane düşünülmediği halde
Kara Ahmed Paşa'da dershaneye yer verilmiş; böylece öğretim faaliyeti camiin içinden kendi
özel yapı birimine aktarılırken, camiin ana kubbesiyle dershane kıble ekseni üzerine konui
mak suretiyle daha etkin ve anlamlı bir mimari düzenleme ortaya konmuştur.
1 553 yılında Rüstem Paşa'nın yerine veziriazam olan Temeşvar Fatihi Gazi Kara Ahmed
Paşa iki yıl sonra Saray-ı Hümayun'da idam edilmiştir. Topkapı'daki türbesinin kapısı üzeri
ne kazılı 966 tarihi türbenin, Kara Ahmed Paşa'nın ölümünden üç yıl sonra ( 1 558-9 yılında)
yapıldığını gösterir. Cami-medresenin de bu tarihte tamamlandığı kabul edilegelmiştir. 3 Ne
var ki, yapım kitabesi bulunmayan camiin.4 1 558 yılında tamamlanması olasılığı kuvvetli
değildir. Çünkü Kara Ahmed Paşa'nın 2 Ramazan 962 (22 Temmuz 1 5 55) tarihli vakfiyesine
göre, vakfiyenin düzenlendiği tarihte cami-medresenin yapımına başlanmak şöyle dursun ar
sası bile henüz satın alınmamıştı . s Kara Ahmed Paşa türbesinin camiin haziresinde-hatta
cami-medreseden oluşan yapı topluluğunun bulunduğu arsanın içinde-yer almayışı 1 555 yı
lında cami-medresenin yapımına henüz başlanmadığına işaret eder. Kara Ahmed Paşa 1 5 55'de
toprağa verilmiş fakat türbesi 1 558'de yapılmıştır. Türbesinin yapılmadığı -ya da yapılamadığı
üç yıl içersinde cami inşaatının yürüdüğünü düşünmek akla yakın değildir. Akla yakın gelen
bu sürede mezarın yakınında cami-medrese için elverişli bir arsanın bulunduğu ve külliyenin
yapımına 1 558-de başlanarak türbenin aynı yıl içersinde, cami-medresenin ise 1 560'lı yılların
başında tamamlanmış olduğudur.
Sinan Paşa'ya kıyasla KaraAhmed Paşa cami-medresesi kayda değer bir gelişmeye işaret eder.
Fakat Sinan bu türün daha olgunlaşmış biçimine Kara Ahmed _P aşa'dan on yıl kadar sonra
Kadırga Sokollu Mehmed Paşa cami-medresesinde varacaktır. Ozellikle altıgen tabana otu
ran orta kubbeli camiin Osmanlı klasik mimari tutumunu iyi yansıtan bir örneği olmak bakı
mından Kadırga Sokollu camii üzerinde etraflıca duracağız.
Kadırga'da, Şehit Mehmet Paşa Yokuşunda bulunan 1 57 1 -2 (H.979) tarihli Sokollu cami
medresesi, kapı kitabesinden öğrendiğimize göre, bir kilise harabesinin yerine kurulmuştur 6 .
Söz konusu kilisenin Aya Anastasya olduğu bir zamanlar öne sürülmüş ise de bu iddianın
doğruluk derecesi bilinmemektedir i . Bilinen, külliyedeki sütunlardan bazılarının kiliseden
alınarak cami-medrese avlusunda yeniden kullanıldığıdır.
Sokollu cami-medresesinin şadırvan avlusuna üç kapıdan girilir. Kapılardan ikisi yanlarda
dır ve bunların üstlerine kayyum ve müezzin odaları konulmuştur. Ana kapı ise camiin uzun
lamasına ekseni üzerinde, avlu düzeyinden bir kat aşağıdadır. Bu kapıdan mermer basamaklı
bir merdivenle dershanenin altından geçilerek avluya varılır.
Kara Ahmed Paşa'da olduğu gibi, Sokollu medresesinde de dershanenin iki yanında seki
zerden onaltı talebe odası yer alır. Odaların hepsi 3 .80 metre çapında, pandantifli kubbelerle
örtülüdür. Dershane de ise 6.40 metre çapındaki kubbe oniki köşeli bir kasnakla kuşaklan
mış, duvarlarından kubbe yuvarlağına tabanları stalaktitli çıkmalara oturan tromplarla
geçilmiştir.
İki köşeciekiler dışında medrese odalarının kapıları yanına bir de pencere konmuştur. Her
odada ayrıca, dışarıya bakan altlı üstlü ikişer pencere bulunur. Dershanenin pencereleri de
iki katlıdır. Doğuda ve batıda birer; kuzeyde, ortadaki ocak yerinin iki yanında birer; onun
karşısında, kapının sağında ve solunda birer olmak üzere dershane altı alt ve altı üst pencere
den ışık alır.
1 06
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
107
R. 98: Sokollu Cami-Medresesi, Kadırga. Zemin Kat Planı
MİMAR SİNAN
R. 1 00:
Sokollu Cami-Medresesi,
Kadırga.
Kuzeydoğudan Bakış
Yine Kara Ahmed Paşa'daki gibi Sokollu'da da medresenin dış duvarları üç sıra tuğla hatıl
lı küfeki taşından, fakat avluya bakan iç duvarlar tuğlasız olarak düzgün küfekiden örülmüş
tür. Revakı omuzlayan başlıkları baklavalı sütunlar ise beyaz mermerdendir. Sütunların onal
tısı eş boyda fakat ana kapıyı avluya bağlayan büyük merdiven ile dershanenin çift kollu mer
divenini örten kubbeli takın iki sütunu öbürlerinden uzundur ve bunlara basan iki merkezli
sivri kemer, kaşkemer biçimindeki diğerlerinden yüksektir.
Eni 25.40, derinliği 1 8 . 10 metre olan avlunun ortasında, camiin uzunlamasına ekseni üze
rinde yer alan oniki köşeli şadırvan özellikle kayda değer. Şadırvanın sivri kubbeli, geniş sa
çaklı çatısı oniki narin sütuncuğa oturur. Sütuncuklar bir aşırı beyaz ve kırmızı bloklardan
sivri kemerlerle birbirine bağlanmış, stalaktitli başlıklarla vurgulanmıştır.
Şadırvan avlusunun dördüncü cephesini oluşturan son cemaat revakının altı mermer sütu
nu da stalaktitli başlıklarla donatılmıştır. Sütunlar 3 .80 metre çapında yedi kubbeyi taşır. Bun
lardan kıble kapısı önündeki kubbe ötekilerden yüksek yapılarak stalaktitli çıkmalara otur
tulmuş, diğer altı kubbe pandantiflere bindirilmiştir.
Sokollu camiinin yedi kemerli son cemaat revakı benzerleri arasında dikkat çeken bir eser
dir. Girişe göre sağda yükselen minare de arızasız günümüze gelmiş olmak yanında zarif kuru
luşuyla kayda değer. Minarenin onsekizgen kesitli gövde ve peteğinin her köşesi dikey çubuk
larla belirtilmiş, çubuklar şerefe ve külah tabanları altında kemerlerle birbirine bağlanarak
kemerlerin arası rozetlerle ayrıca noktalanmıştır. Şerefenin mermer korkulukları şebekeli, şe
refe altını süsleyen stalaktitler iri damlalıdır. Medrese ve cami gibi minare de önemli bir fela
kete uğramadan meremet tamirleriyle zamanımıza geldiği için özgün yapısını korumaktadır. 109
MİMAR SİNAN
R. 1 0 1 :
Sokollu Cami-Medresesi,
Kadırga.
Şadırvan Avlusu
Sokullu cami 23 .20 metre eninde, 18. 70 metre derinliğinde bir iç mekana sahiptir. Kubbe
yüksekliği 22 .80 metre, kubbe çapı 1 3 .00 metredir. Kubbe güneyde doğrudan beden duvarı
na, kuzeyde iki ayağa, doğuda ve batıda, stalaktitli çıkmalara binen yarım kubbelere oturtul
muştur. Beden duvarları yarım kubbe kemerlerinin bastığı yerlerde payandalarla desteklen
miş, yüksek duvarlar kuzeydeki köşelerde minare kürsüsü ve mahfil merdiveni kovası ile, gü
neydeki köşelerde duvarlar kalınlaştırılarak güçlendirilmiştir. Gerek güneydeki köşelerde ge
rek yan duvarların ortasında ayaklar, saçak düzeyi üzerinde sekizgen kulelere dönüşerek tepe
lerine birer yalancı kubbe oturtulmuştur.
Ön ve arka duvarlarla 60 derecelik açı yapan yarım kubbelerin altına rastlayan bölümler
mahfil biçiminde düşünülmüş ve m ahfil arkada da sürdürülmüştür. Kıble kapısının iki yanın
daki maksurelerin içinde bulunan arka mahfillerin üstleri yanyana iki küçük kubbeyle örtü
lüdür ki bu ikiz kubbeciklerin bir işlevi de payandaları taçlayan yalancı kubbeleri ön cephede
1 10 dengelemek olmaktadır.
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
H . 102 · Sokollıı Cmıı ı ı , K1ıdırRa. /�- l)orı ı n ıı� R . 1 03: Sokollu Camii, Kadırga. İç Görünüş
ır.ı
Sokollu camiinin beden duvarlarında ikili gruplar halinde düzenlenmiş üç sıra pencere var
dır. Cephede, kapının sağında ve solunda ikişer pencere yer alır. Alt sırada her iki kanattaki
pencerelerin arasına mihrabcıklar yapıldığından pencerelerin araları açılmış ve bu sistem üç
katta da korunmuştur. Ayrıca, en üst sırada, kapı üstüne rastgelen bölüme üç pencere daha
açılmıştır.
Ön cephenin pencere sistemi kıble duvarında tekrarlanmıştır. Burada yanlarda üç sıra üze
rine ikişer pencere ile mihrabın tepesinde ayrıca üç pencere bulunur.
Yan cephelerde ise orta ayağın iki yanında üç katlı ikişer pencere vardır.
Geçiş kuşağı düzeyinde, kuzeyde ve güneyde, kıble kapısı ve mihrab üstünde bulunan üçlü
pencereler bir sıra daha tekrarlanmış, yarım kubbelerin eteklerine altışar pencere açılmıştır.
Yarım kubbeler içindeki altı pencerenin dördü açık ikisi kördür. Maksureleri örten küçük
kubbelerin ikisinde birer, ikisinde ikişer yuvarlak pencere vardır. Onsekiz pencere de büyük
kubbenin kasnağını çevreler.
Böylece, üst yapı düzeyinde kırk altı, beden duvarlarında elli dört olmak üzere Sokollu ca
miinde toplam yüz adet pencere bulunur.
Birinci ve ikinci sıradaki pencereler beyaz mermer söveli yapılmış, son cemaat revakına açı
lan alt pencerelerin ve kapıların tepelerine çini panol;ır konulmuştur. Minare kapısı üstünde
ki panoda Besmele, ötekilerde Fatiha slı.resi yazılıdır. lçerde ise hem alt hem orta sıradaki tüm
pencerelerin üstlerine çini panolar yerleştirilmiş, ayrıca daha üst düzeydeki kemerli pencere- 111
MİMAR SİNAN
lerin içlikleri renkli camla süslenerek iç mekan zenginleştirilmiştir. Bezeme açısından mihra
bın üstündeki altı pencerenin alçı kafesleri özellikle dikkati çekmektedir.
Fakat daha da önemli olan camiin çini süsl�mesidir. Mihrabın ve üstündeki altı pencerenin
çevresi,döşemeden kubbe eteğine kadar nefis lznik çinileriyle kaplıdır. Minber köşkünün tam
buru ve külahı ile büyük kubbenin oturduğu altıgen kaidenin pandantifleri de çini bezelidir.
Kıble duvarının orta bölümünü süsleyen çinilerde lacivert üzerine beyaz hatla yazılar ve be
yaz zemine işlenmiş yeşil, sarı, mavi ve kırmızı renkli lale, karanfil ve erik çiçeği desenleri yer
alır. Pandantiflerin göbeklerindeki madalyonların çevreleri de rengarenk çiçek desenleriyle
doludur.
Çini süslemenin yanı sıra büyük kubbenin, yarım kubbelerin ve son cemaat revakı kubbe
lerinin içlerindeki kalem işi nakışlar da kayda değer. Ayrıca, kıble kapısının üzerindeki etrafı
yaldızlı taştan da söz etmek gerekir. Bu taş Ka'be'nin siyah taşının bir parçasıdır. Aynı taştan
birer parça da mihrab ve ininberin üzerine konulmuştur.
Görüldüğü gibi, Sokollu camii, altıgen şemaya göre tasarlanmış olan Kara Ahmed Paşa ca
miine kıyasla,Osmanlı klasik mimari idealine daha yakındır; çünkü burada Kara Ahmed Pa
şa'nın iç sütunlarına yer verilmeyerek dört yarım kubbe ile beslenen orta kubbenin oluştur
duğu örtü sistemi beden duvarlarına doğrudan oturtulmuştur. lç taşıyıcıların kaldırılması me
kan bütünlüğü hissini arttıran bir husustur. Ayrıca, cami kitlesinin geleneksel enlemesine dü
zenine uygun olarak yarım kubbelerin orta kubbeyi yanlara doğru yayması olayı da sütun
ve ayaklardan arındırılmış bir mekanda daha kolay algılanmaktadır.
1 12
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
Kara Ahmed Paşa ve Sokollu, orta kubbeleri iki yanda ikişer yarım kubbeyle eteklenen,
başka deyişle, orta kubbelerinin oturduğu altıgen tabanların dört dılı yarım kubbelerle bes
lenmiş camilerdir. Aynı dönemde yaptığı iki benzer camide ise Sinan üst yapıyı dört yerine
beş yarım kubbeyle örterek yeni bir biçim denemesine girişmiştir. Söz konusu camiler 1 560'lı
yıllara tarihlenen Fındıklı Molla Çelebi ve Babaeski Semiz Ali Paşa camileridir.
Molla Çelebi takma adıyla tanınan İstanbul Kadısı ve Anadolu Kazaskeri Mehmed Vusuli
Efendi'nin camii,mektep ve çifte hamamla birlikte küçük bir külliye olarak planlanmıştır. Mek
tep eski bir tarihte ortadan kalkmış, çifte hamam Meclisi Mebusan Caddesi genişletilirken
yol üzerinde kaldığından 1957'de yıktırılmıştır.B Kitabesine göre hamam 1 565-6 (H. 973) yı
lında tamamlanmıştı . 9 Camiin de bu tarihlerde yapıldığını kabul edebiliriz . ıo
Molla Çelebi camiinin ana kitlesi kıble yönünde bir çıkıntı yapar. Ana kitlenin dış ölçüleri
1 8.90 x 1 6.40 metre, mihrab çıkıntısının eni 8.80, derinliği 4.60 metredir. 1 1 .80 metre çapın
daki orta kubbenin tabanını oluşturan altıgenin köşeleri arkada bağımsız, yantarda duvara
gömülü sekizgen kesitli ayaklara; güneyde mihrab çıkıntısının uçlarına oturur. Ust yapı orta
kubbe ile onu çevreleyen beş yarım kubbeden meydana gelir. Dört yarım kubbe ikişerden
sağda ve solda, beşinci yarım kubbe mihrab çıkıntısının üstünde yer alır.
Molla Çelebi'de mihrab çıkıntısını örten yarım kubbe öteki dört yarım kubbeye kıyasla da
ha derindir. Babaeski Ali Paşa camiinde ıı ise , aynı şema beş yarım kubbe de eş yapılmak
suretiyle tekrarlanmıştır. Molla Çelebi'de orta kubbenin oturduğu altıgen tabanın köşeleri,
kasnaksız yarım kubbeler arasında, dört ağırlık kulesiyle belirtilmiş, fakat son cemaat revakı
nın arkasına düşen iki köşe boş bırakılmıştır. Babaeski Ali Paşa camiinde altıgen taban köşe
lerde dışarıya taşırılarak bunların üstüne orta kubbe kasnağını destekleyen payanda kemerler
konulmuştur. Payanda kemerler doğuda ve batıda çift, öbür dört köşede tek olmak üzere se
kiz adettir. Bunlar kubbenin yuvarlak kasnağını vurgularlar. Beş yarım kubbe de yine yüksek
ve yuvarlak kasnaklarla kuşaklandığından Molla Çelebi'nin kasnaksız ve tek pencereli yarım
kubbelerinden daha çarpıcı biçimde sergilenir. Yan kemerlerin bastığı ayakların yarım kub
beler arasında yükselerek yapıda yerini alması ve ana kitlenin dört köşesinin silindir gövdeli,
tepelerine dilimli kubbecikler geçirilmiş ağırlık kuleleriyle pekiştirilmesi camiin yapısı ile mi
mari görüntüsü arasındaki anlamlı bağlantıyı kuran öteki unsurlar olmaktadır.
1 13
MİMAR SİNAN
Söz konusu edilen üst yapı özellikleri şüphesiz kayda değer. Ne var ki, Molla Çelebi ve Ba
baeski Ali Paşa camilerini Kara Ahmed Paşa ve Sokollu camilerinden ayıran başlıca özellik
bunların beşinci yarım kubbeleri olmakta ve her iki camide de beşinci yarım kubbe mihrab
çıkıntısının örtüsü olarak karşımıza çıkmaktadır.
Camiin kıble duvarında çıkıntı yapılarak mihrabın bu çıkıntı içerisine konması , Osmanlı
camiinde erken döneme inen bir geçmişe sahiptir. 1 385-6 (H. 7_8 7) tarihli Bursa Murad Hüda
vendigar camiinde mihrab çıkıntısının ilk örneğini görürüz. lstanbul'daki önemli erken ör
nek ise 1485 (H.890) tarihli Davud Paşa camii olmaktadır . Birincisinin mihrab çıkıntısı camiin
beşik tonozlu , uzunlamasına dikdörtgen kitleli yapısına ters düşmez. İkincisinde ise cami ya
pısı tek kubbeli kare-küpten oluştuğu için mihrab çıkıntısı iç mekana kıble yönünde hareket
hissi vererek camiin statik havasını bozar. Böylece çelişkili bir durum ortaya çıkar. Bu yüzden
de mihrab çıkıntısının tek kubbeli camilerde nadiren kullanıldığını ve Sinan'ın, 1 580'li yıllara
tarihlenen camilerinde çok sık görülürse de, daha önceki dönemlerde mihrab çıkıntısına özel
bir etki ya da vurgulama amacı dışında baş vurmadığını söyleyebiliriz.
R. 1 07:
Molla Çelebi
Camii, Fındıklı.
Dış Görünüş
1 14
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
·
...
.
.
..
/
·
.
- -· ·-
(� 1
� ; �-------.
)'
1
... ..
.ı. • • • •J.···
tj
1 1 �
. :.:·,0�w��w��c�ı--..w�-rJ
ı
1 562-3 (H.970) tarihli Balat Ferruh Kethüda camii bir yana bırakılırsa.Sinan mihrab çıkın
tısını orta kubbesi altıgen ve sekizgen tabana oturan camileri merkezileştirmek amacıyla kul
lanmıştır. Nitekim Molla Çelebi ve Babaeski Ali Paşa'da altıgen tabanın beş dılı yarım kub
belerle eteklenmek suretiyle prototipi enlemesine kitle kun,ıluşuna dayalı altıgen şemayı kıble
ekseni üzerinde de geliştirmek yolunda ilk adımı atmıştır. lkinci adım Eğrikapı Kazasker lvaz
Efendi camiinde atılacak 12 burada ana kapı merkezden yanlara kaydırılıp mihrab çıkıntısı
nın karşısına bir maksure konularak ,yarım kubbeyle örtülmese de altıgenin sonuncu koluna
yer verilecektir.
Kazasker İvaz Efendi camiini Sinan eserleri arasına alamıyoruz. Diğer yandan, altıgen şema
ya göre tasarlanmış ve şu ana kadar sözü edilmeyen Toptaşı Atik Valide camii ne değinmek
gerekir. Sinan'ın Nurbanu Valide Sultan için yaptığı bu cami XVI. yüzyılın en dikkat çeken
yapı topluluklarından biri olan Atik Valide külliyesinin baş yapısıdır. Külliye tüm olarak bun
dan sonraki bölümde ele alınacağından bu camie ilişkin görüşlerimizi erteliyoruz. I IS
MİMAR SİNAN
Atik Valide camiini şimdilik bir yana bırakırsak,altıgen şemalı klasik camilerin gelişiminde
bir yandan mekan bütünleşmesi, bir yandan da geleneksel enlemesine plandan merkezi plana
geçişin hedeflendiği anlaşılmaktadır. Gerçekte, Giriş Bölümünde değindiğimiz gibi, bu iki ko
nu Osmanlı klasik mimarisinin ana temalarını oluşturur. Yine, daha önce belirttiğimiz gibi,
tek kubbeli kare-küp, gerek mekan bütünlüğü gerek merkezi kuruluş açısından Osmanlı mi
marlık düşüncesine en uygun düşen biçimdir. Ancak, kubbeli kare-küpün mimari olarak geli
şim potansiyeli sınırlı olduğundan yeni biçimler aranmış ve merkezi mekan kuruluşuna ola
nak sağlayamadığı içindir ki Erken Dönemde önemli yer tutan çok eş kubbeli cami türü XV.
1 16 yüzyıl ortalarından başlayarak büyük orta kubbeli selatin camiine dönüşmüştür.
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
R. 1 1 2 : Kazasker İvaz Efendi Cam;i, Eğrikapı. Plan R. 1 13: Kazasker İvaz Efendi Camii, Eğrikapı . Güneyden Bakış
MİMAR SİNAN
llginçtir ki, çok eş kubbeli ca�i türü klasi� dönemde İstanbul'da tutulmasına rağmen eya
letlerde yapımı sürdürülmüştür. iki kubbeli Iskilip Şeyh. Yavsu, dört-kubbeli Bitlis Dört San
dık, altı-kubbeli Diyarbakır Arap Şeyh, dokuz-kubbeli Adilcevaz Paşa ve Kastamonu Nasrul
lah ç_a mileri XVI. yüzyıla tarihlenen çok eş kubbeli cami türünün örnekleri arası.nda sayılabi
lir. Ozellikle son ikisi kayda değer eserlerdir. Fakat bu türün en alımlı örneği lstanbul'daki
Piyale Paşa camiidir.
il. Selim'in kızı Gevher Müluk Sultan'la evli olan Damad Piyale Mehmed Paşa 1 5 53'den
1 567'ye kadar ondört yıl kaptanı deryalık makamında bulunduktan sonra 3 . vezirliğe getiril
miş, bu görevde iken 1 577'de öldüğü zaman Kasımpaşa'da yaptırdığı camiin mihrabı önünde
ki türbesine gömülmüştür. Tezkerelerin hiç birinde adı geçmeyen Piyale Paşa türbesinin Si
nan'la ilişkili olmadığı kesindir. Günümüze ulaşmayan mektep, medrese ve tekke ile.1 3 cami
in yüz metre kadar doğusunda harabe halinde duran çifte hamamın adJarına da tezkerelerde
rastlanmaz. Diğer yandan cami Tuhfet ül-Mi'marin' de kayıtlıdır ve bu yüzden bazı sanat
tarihçileri Piyale Paşa camiine Sinan'ın öz yapıları arasında yer vermişlerdir. 1 4
R. 1 1 4: Dört Sandık Camii, Bitlis. Plan R. 1 1 5 : Arap Şeyh Camii, Diyarbakır. Plan
.r=:::ı�/
/���>�<��:. '
·
�
· . ' . . ==�=-- -t�
1 18
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
1 19
R. 1 1 9: Nasrullah Camii, Kastamonu. Dış Görünüş
MİMAR SİNAN
Kitabesi bulunmayan fakat vakfiyesinin tescil tarihi olan 1 573-4 (H.98 1 ) yılına tarihlenen
Piyale Paşa camii iki sıra üzerine üçerden altı kubbeli bir yapıdır. 8.90 metre çapında kubbeler
ortada iki granit sütuna, dört yönde beden duvarlarına oturur. Yan duvarların önüne mah
filler, arka duvarın merkezine müezzin mahfili, müezzin mahfilinin gerisine minare konulmuştur.
Bu düzenleme Osmanlı klasik camiinin iki önemli problemine çözüm getirir. Şöyle ki, mihrab
ve minber gibi belirli bir yeri olmadığından camiin içine çoğu kez iç mekanı rahatsız edercesi
ne sokuşturulan müezzin mahfili, burada mihrabın karşısına konulmuş, minare de merkeze
alınarak kıble ekseni bir yanda mihrab, bir yanda minare ile vurgulanmıştır.
Bu dü.zenlemede kapılar zorunlu olarak yanlara kaydırılmıştır. Ne var ki, çift kapı, Piyale
Paşa'da ivaz Efendi'deki gibi yadırganmaz. Çünkü nasıl müezzin mahfili ve minare , orta kub
benin eksenine rastlarsa, kapılar da yan kubbelerin eksenleri üzerine yerleştirilmiş; böylece
camiin enlemesine üçlü yapısına uygun bir çözüm getirilmiştir. Buna karşılık minarenin orta
lanması görüntü açısından arzula.nan etkiyi sağlamamıştır. Samarra Ulu camiinin kıble kapısı
önünde spiral gövdesiyle yükselen Malviye etkin ve dengeli bir mimariyi temsil eder. Piyale
Paşa'da ise yatay planda yakalanan geçerli çözüm,dikey plana aynı güçle aktarılamamış, cılız
bir ifadenin ötesine geçilememiştir.
Piyale Paşa camiinin yan mahfilleri XVI. yüzyılın özelliğidir. Bunlar pek çok klasik camide
görülür. Fakat iki katlı dış kanatlar için aynı şey söylenemez. Söz konusu kanatlar, altta kare
kesitli ayaklara basan çapraz tonozlu revaklar, üstte ince sütunların taşıdığı sakıflı galeriler
biçiminde yapılmıştır. Galerilerin üst örtüleri çökmüş, mermer sütunların çoğu yıkılmıştır.
Aslında camiin önündeki çifte revakı ve çeşitli mahfilleri taşıyanlarla birlikte Piyale Paşa_ ca
miinde 90 adet beyaz mermer sütun bulunuyordu . 1 5 Şimdi bunlardan 4 7'si ayaktadır. Ote
kiler kırılmış, çevreye saçılmış ya da tümüyle yok olmuştur.
, ·. .
tr
l
d>
d_ >< ...
< l-
1: i > �! -r-
. •. .....�·
.. .
__...,
�
i
ıCl . /: :
·.><:: J i
..
.
1
1
.. .
.-.
' ,..
....<= • ..c
':>
'..;
'=
' == ="'
---- =
""'""' ===-
- --====--- =
"""'= ==--
- ---· . .
1 20
R. 1 20: Piyale Paşa Camii, Kasımpaşa. Plan
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
R. 1 22 : Piyale Paşa Camii, Kasımpaşa. Kıble Duvarı R. 1 23: Piyale Paşa Camii, Kasımpaşa. Yan Revaklar ve
Galeri
MİMAR SİNAN
Camiin içinde, ikinci ve üçüncü sıra pencereler arasında üç duv�rı dönen çini yazı kuşağı
ve çinili mihrab dikkat çeker. Mihrab çinilerinin çağının en güzel lznik çinileri arasında yer
aldığı kesindir. Fakat Piyale Paşa camiini süsleme açısında!} çok, modası geçmiş çok eş kubbe
li mimari kuruluşu bakımından değerlendirmek gerekir. Oz, camiin gerçekte l. Selim zama
nında kurulan tersaneye ait bir yapı olduğunu, Kasımpaşa deresi dolup tersane kıyıya taşının
ca Sinan'ın yapıyı Piyale Paşa için camiye dönüştürdüğünü, camiin bazı yabancı tarihlerde
"Tersane Camii" ismiyle geçmesinin nedeninin de bu olduğunu söylüyor. 16 Sözen ise Piyale
Paşa camiinin altı kubbeli kuruluşunu, "geçmiş bütün mimari değerleri yeniden özümleme,
onlara yeni boyutlar kazandırma kaygısıyla dolu bir ustanın artık, xvı. yüzyılın ikinci yarı
sında tekrar_ eski şemalara dönmesi", olarak görmektedir. 17 Her iki görüşe de katılamıyoruz.
Eğer Öz'ün öne sürdüğü gibi ,Sinan eski bir mahzen yapısını camiye dönüştürmüş olsaydı,
camiin mihrabı büyük olasılıkla, kiliselerde görüldüğü biçimde mihrab duvarına çar
pık oturur; ayrıca kıble duvarını destekleyen tepesi kubbeli altı payanda tümüyle dış tarafa
konulmazdı. Daha da önemlisi, kubbeleri ortada taşıyan granit sütunların yerinde taştan ayaklar
yer alırdı.
Sözen'in tezi akla daha yatkındır. Sinan gerçekten eski şemaları tekrar ele almış ve bunlara
yeni çözümler getirmiştir. Ne var ki, Piyale Paşa camiinin Sinan yapısı olduğu kesin değildir.
Sonra Sinan eski şemal,a ra, Sözep'in de işaret ettiği gibi, "onlara yeni boyutlar kazandırmak"
amacıyla dönmüştür. Orneğin Uç Şerefeli'nin kopyası olan Beşiktaş Sinan Paşa camiinden,
Sinan, Kadırga Sokollu camiini çıkarmıştır. Oysa Piyale Paşa camii hem tek örnektir, hem
de burada Osmanlı klasik cami özlemlerine ters düşen bir deneme yapılmış, bu denemenin
de arkası getirilmemiştir. Bu nedenledir ki ,Piyale Paşa camii ile Sinan arasında doğrudan bir
bağlantı kurmakta zorluk çekiyor; Sinan'ın Edirne Selimiye külliyesiyle uğraştığı ve zamanı
nın büyük bölümünü Edirne'de geçirdiği yıllarda yapılan Piyale Paşa camiinin,yetenekli Hassa
mimarlarından birinin eseri olduğu sonucuna varıyoruz.
R . 1 24:
Piyale Paşa Camii,
Kasımpaşa. İç Görünüş
1 22
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
R. 1 25 : Piyale Paşa Camii, Kasımpaşa. İç Görünüş R. 1 26: Piyale Paşa Camii, Kasımpaşa. Mihrab ve Minber
Piyale Paşa türü camiin Sinan'la bağdaştıracağımız örneği,Edirnekapı Mih�imah Sultan ca
miidir. Burada, çok eş kubbeli cami modelinin kubbeli kare-küp birimleri, Istanbul Bayezid
camiindeki gibi, yan kanatlara uygulanarak geleneksel enlemesine kitkli ulucamiin modüler
kuruluşu hatırlatılırken,orta sahın hem yüzölçümü hem yükseklik bakımından şişirilerek ça
ğına uygun bir uyarlama yapılmıştır.
Edirnekapı Mihrimah Sultan külliyesi, Piyale Paşa külliyesine benzer biçimde, cami, med
rese, mektep, türbe ve çifte hamamdan oluşuyor, ayrıca bir bölümü camiin avlu duvarlarına
yaslanan 63 adet kemerli dükkanı içeriyordu. Fevzi Paşa ve Sulukule caddelerine bakan dük
kanlar kaldırılmış, öbür yapılar asıl görünümlerini az ya da çok koruyarak günümüze ulaşmıştır.
Evliya Çelebi'nin, "Edimekapusunun iç yüzünde bir ali zemin üzerine mebni bir cami-i ali
dir. Sair Selatin camilerinin kasrı makamındadır. Süleyman Han kızı namına inşa ettirerek
cem'-i masarifi Hazine-i Şahaneden sarfolunmuştur. Mihrab ve minberi ve mahfili gayet mu
sannadır. Ama Hünkar mahfili yokdur. Ve taşra haremi serapa çınar ağaçlarıyla saye-dar ol
muşdur. Dört tarafı medrese hücreleridir . . . Minaresi bir tabakalı ser-amed bir minaredir", söz
leriyle tanımladığı , 1 8 Mihrimah Sultan camiinin yapım tarihi kesin değildir. 1 562- 1 565 yıl
ları arasına tarihlenirse de , ı 9 camiin şadırvan avlusunu paylaşan medresinin ilk müderrisi
nin 1 568-9 (H.976)'da atandığı . 2 0 vakfiyesinin de 1 570- 1 (H.978) yılında düzenlendiği , 2 1
göz önüne alınarak cami-medresenin yapımına 1 566'dan önce Kanuni'nin emriyle başlanıl
mış olsa bile yapının Kanuni'nin ölümünden sonra Mihrimah Sultan tarafından tamamlan
dığını düşünmek yerinde olacaktır. Çünkü Edirnekapı Mihrimah Sultan cami-medresesinin
Kanuni'nin sağlığında ·onun tarafından yaptırıldığı görüşü Mihrimah Sultan'ın babasından
önce 1 5 57 yılında öldüğü varsayımına dayanır. Oysa Mihrimah Sultan çok daha sonraları,
büyük olasılıkla 1 578 (H.986) yılında ölmüştür . 2 2
Dış ölçüleri 39.50 x 28.00 metre olan Edirnekapı Mihrimah Sultan camiinin yan kanatları
nı örten kubbelerin çapı 6.00 metre, orta kubbesinin çapı 20.25 metredir. Yan kubbeleri ,iç
tarafta başlıkları stalaktitli ikişer granit sütun taşır. Orta kubbe ise bu sistemden ayrı olarak
dört büyük ayağa basan pandantiflere oturur. Ayaklar yapının dışında kubbe kasnağına ka- 1 23
MİMAR SİNAN
dar yükselerek ağırlık kulelerine dönüşürler. Orta kubbenin oturduğu dört büyük kemeri,kö
şelerde kenetleyen ağırlık kulelerinin birer sivri kubbeyle perçinlenir ve büyük kemerlerin içinde
yan duvarlara pek çok pencere açılarak taşın masif görüntüsü hafifletilir. Gerçi perde duvar
larla büyük kemerlerin ayrılmasını Sinan daha önce Süleymaniye camiinde uygulamıştır; fa
kat Süleymaniye'nin karmaşık üst yapı sistemi içerisinde bu arkitektonik incelik arzulanan
etkiyi yapamamıştır. Oysa Edirnekapı Mihrimah Sultan camiinde orta kubbe ana kitlenin
öteki unsurlarından koparılıp köşelerde ağırlık kuleleriyle vurgulanan dört dolgun kemerin
dantelimsi perde duvarlarıyla zıtlaştırılması en yalın biçimde sergilenerek çarpıcı olduğu ka
dar alımlı bir mimari ifadeye erişilmiştir.
Edirnekapı Mihrimah Sultan camii beden duvarlarında a ltı sıra pencere bulunan gayet ay
dınlık ve ferah bir camidir. Yan kubbelerin saçak düzeyiyle belirlenen alt kesimde üç sıra pen
cere vardır. Birinci sırada arkada ve mihrab duvarında sekizer, yanlarda beşer olmak üzere
yirmi altı; mahfil düzeyinde, arkada sekiz, mihrab duvarında on, yanlarda altışar olmak üzere
otuz; üçür.cü sırada her kemerli açıklıkta üçerden arkada ve mihrab duvarında onbeşer, yan
larda dokuzar olmak üzere kırk sekiz pencere yer alır. Orta kubbeyi taşıyan büyük kemerler
içerisine de üç sıra pencere açılmıştır. Her yönde alt sırada yedi kemerli; ikinci sırada beşi
kemerli,ikisi yuvarlak; üst sırada üçü kemerli ,ikisi yuvarlak olmak üzere toplam yetmiş altı
pencere bulunur.
Büyük kubbenin kasnağındaki pencere sayısı ise yirmi dörttür. Böylece, Edirnekapı Mihri
mah Sultan camiinin içine ikiyüzdört pencereden gün ışığı sağlanmış olmaktadır.
Edirnekapı Mihrimah Sultan camii 1 648, 1 690, 1 7 19 ve 1 894 depremlerinde hasara uğramış
bir yapıdır. 1 7 1 9 'depreminde kubbeleri çökmüş, 2 3 1 894 depreminden s�mra uzun yıllar ka
palı kalmış , 24 daha sonra Evkaf Nezaretince onarılmaya başlanmışken lkind Meşrutiyet'in
ilanının üzerine onarımı durdurulmuştur . 2 5 Cami şimdiki bakımlı durumuna 1 956- 1 957 yıl
larında kavuşmuştur ki içini süsleyen kalem işi nakışlar bu onarımın ürünüdür.
Fevzi Paşa caddesine bakan duvarlar gibi,bazı olumsuz işlere rağmen , 1950'li yıllarda Vakıf
larca yapılan onarımı başarılı olarak değerlendirmek gerekir. Bu onarımda camiin doğu ve
batısında izleri görülen saçaklı galeriler ile son cemaat revakı sundurmasının yenilenmemesi
yerinde olmuştur. Çünkü yan saçakların bastığı taş konsollar ve avlu revakının son cemaat
revakıyla birleştiği köşelerde görülen saçak ve gergi demi�j yuvalarının sağladığı bilgi yeterli
değildir. Yalnız, cephedeki izlerden dış revakın , iç revakı Usküdar Mihrimah Sultan camiin
deki gibi üç yandan sarmayıp, sadece önünü bir uçtan ötekine örttüğü kesinlikle ortadadır.
Edirnekapı Mihrimah Sultan camiinin son cemaat revakı yedi kubbelidir. Dışta alçak sekiz
gen kasnaklarla kuşaklanan, içte pandantiflere oturan 6.00 metre çapındaki revak kubbeleri
sekiz sütuna biner. Sütunlardan uçtakiler granit, ötekiler ak mermerdir. Avluyu kuşatan re-
R . 1 3 1 : M ihrimah Sultan Camii, Edirnekapı. Güneyden Görünüş R. 132: M ihrimah Sultan Camii, Edirnekapı. İç Görünüş
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
vakların daha kısa sütunları da yine ak mermerden yapılmış, fakat başlıkları stalaktitli olan
son cemaat revakı sütunlarından farklı biçimde bunların tepelerine baklava desenli başlıklar
konulmuştur.
Revaklar eni 57 .00, boyu 2 1 . 50 metre olan düzgün dikdörtgen avluyu kuşatır. Revakların
gerisinde doğuda onbir, batıda dokuz talebe odası ve ayrıca karşılıklı birer eyvan vardır. Bun
ların iç ve dış duvarları avlunun dik açılı geometrisini sürdürürler. Diğer yandan, avlunun
kuzeyinde simetrinin yerini yanlarda birbirinden farklı iki kapı ile kapıların arasında uzanan
çarpık duvarlı bir düzenleme alır.
Edirnekapı Mihrimah Sultan medresesinin kuzey kesiminde karşılaştığımız asimetrik ve dü
zensiz mimarinin surlara fazla yaklaşıldığından ortaya çıktığı anlaşılıyor. Surlara fazlaca yak
laşılması ise,medresenin cami ile birlikte planlanmayıp sonradan camiye eklendiği izlenimini
veriyor. Başka deyimle, önce cami avlusuz olarak tek başına -ya da hamamla beraber- yapıl
mış, medrese odaları, dükkanlar ve türbe-mektep ikilisi ikinci aşamada gerçekleştirilmiştir. Kül
liyeyi meydana getiren bu yapılardan önce türbe-mektebi, sonra medreseyi inceleyeceğiz.
Mihrimah Sultan, Süleymaniye türbesinde babasının yanında, Rüstem Paşa Şehzade Meh
med camii haziresindeki türbesinde yatmaktadır. Edirnekapı'daki türbe ise Rüstem Paşa ve
Mihrimah Sultan'ın ailesi için yaptırılmıştır. Türbede kızları Ayşe Sultan'ın eşi Veziriazam
( 1 5 79- 1 580) Güzel Ahmed Paşa'nınkinden başka onaltı mermer sanduka vardır.
Türbenin kuzeyinde bulunan sıbyan mektebi bir kubbe ve iki ayna tonozla örtülü bir taşlık
ve bir derslikten oluşur. Kubbe ve tonozları tam anlamıyla dışa yansıtmayan üç kubbeli yapı
sistemi son onarımın ürünüdür. Türqe-mektep 1 960'ların başında elden geçirilmiş, üç kubbe
li üst örtü bu onarımda yenilenmiştir. içinde mermer sandukaların bulunduğu 1 5.80x7.90 metre
ölçülerindeki mezar odasının üst yapısı ise yerinde bir kararla yenilenmeyerek, üç sıra tuğla
hatıllı kesme taş duvarlar düzlenip dondurularak yetinilmiştir.
·,,\ 1
:' '''''/",,,... -
1
---.::
'
..
1 '
\
',, ,•'/
----�":.::�-:.�·::::::: _ __
1 27
R . 1 33 : Güzel Ahmed Paşa Türbe.1i, Edirnekapı. Plan
MİMAR SİNAN
Güzel Ahmed Paşa türbesini değerlendirmeden önce Sinan'ın tasarladığı dikdörtgen planlı
bir baş!<a türbeye daha değinmek uygun olacaktır. Bu , Eyüp'teki Pertev Mehmed Paşa türbe
sidir. Kapı kitabesinde belirtildiği gibi Pertev Paşa türbesini sağlığında yaptırmış, 1 572-3 (H.980)
yılında öldüğü zaman oraya gömülmüştür. Türbede Pertev Paşa ve ailesine ilişkin her biri bir
sanat eseri olan onbir mermer sanduka bulunur.
l 5.80x9.40 metre ölçülerindeki türbenin Beybaba sokağına bakan ön cephesinde kapı ve
altı pencere, arka cephesinde yedi pencere vardır. Dar kenarlardan kapı tarafındaki sağırdır.
Onun karşısında ise ortada bir mihrab, mihrabın iki yanında birer pencere yer alır. Dış du
varlar düzgün küfeki taşından örülmüş, tek sıra halinde düzenlenen sağır kemerli pencerele
rin sövelerinde de küfeki kullanılmıştır. Kemer aynaları ile kapı ak mermer, kapı kemeri bir
aşırı ak mermer ve pembe somakiden geçmeli yapılmıştır.
Pertev Paşa türbesinin üstü bugün açıktır. Fakat eskiden ahşap çatıyla örtülü olduğu ve ça
tının l 920'li yıllarda çöktüğü bilinmektedir , 26 Türbenin eski durumunu bilenler ahşap ta
vanının gayet süslü olduğunu ve ortasında bir de küçük kubbesinin bulunduğunu hatırla
maktadırlar 27
,
Kısacası, Pertev Paşa türbesinin aslında sakıflı bir yapı olduğu kesindir-. Güzel Ahmed Paşa
türbesinin örtüsü konusunda ise çeşitli görüşler vardır. Sumner-Boyd ve Freely, iki yanında
ayna tonozlar bulunan alçak bir kubbeyle örtülü olduğunu belirtir ve gerekçe olarak Şehzade
Mehmed külliyesindeki 1 6 1 1-2 (H. 1 1 20) tarihli Destari Mustafa Paşa türbesini gösterirler . 28
Goodwin iki kubbeli olduğunu öne sürer . 29 Ne var ki, Güzel Ahmed Paşa türbesinin iç
duvarlarında herhangi bir geçiş unsuru kalıntısı bulunmadığından ka gir kubbeli bir üst yapı
sistemi yerine Pertev Paşa'ya benzer biçimde burda da, türbenin ahşap çatıyla örtüldüğünü
düşünmek daha akla yakın olacaktır.
Mihrimah Sultan medresesine gelince: Burada dershanenin bulunmayışı, medreseni_n cami
ye sonradan eklenmesi ya da kuzeyde surlara çok yaklaşılmış olmasıyla açıklanamaz. Orneğin
1 560'lı yılların bir başka eseri olan Lüleburgaz Sokollu Mehmed Paşa külliyesinde cami ile
medresenin paylaştığı şadırvan avlusunda ana kapı, camiin kıble ekseni üzerinde bulunduğu
için dershane avlunun batı kapısının yanına konulmuştur. lstenseydi Mihrimah Sultan'da
benzer bir çözüm getirilebilirdi. Getirilmediğine göre, Beşiktaş Sinan Paşa'da olduğu gibi, med-
128
R. 1 34: Pertev Paşa Türbesi, Eyüp. Ön Cephe ve Plan
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
rese dershanesiz düşünülmüş, cami hacminden aynı zamanda dershane olarak yararlanılması
öngörülmüştür.
Aslında, cami ile birlikte planlanan medreselerde dershane yapılsa bile cami ile medrese
bir arada kullanılıyor, dersler camide veriliyor, dershane genellikle kitaplık ve müderris oda
sına dönüşüyordu. Bu yüzden dershanenin gerçek işlevi daha çok bir camiyle ilişkisi bulun
mayan bağımsız medreselerde ortaya çıkıyordu.
Mimar Sinan'ın 1 SSO'li ve 1 560'lı yıllarda tasarladığı bağımsız medreseler arasında üçünün
üzerinde durmak ister�.z. Bunlar, Ayasofya Soğukkuyu, Cağaloğlu Rüstem Paşa ve Eyüp So
kollu Medreseleridir. Uçü de il. Bayezid dönemi modelinden uzaklaşan şemaları ve bazı özel
likleriyle dikkat çekerler.
Soğukkuyu medresesi,iki katlı, ana cephesi Alemdar Caddesine bakan fevkani bir yapıdır.
Cadde boyunca yüksek tonozlu dört dükkan yapılarak medrese bunların üstüne oturtulmuş,
girişi Soğukkuyu çıkmazından verilmiştir.
Soğukkuyu medresesi kuzey-güney doğrultusunda düzenlenmiş bir yapıdır. Dikdörtgen av
lusunun güneyinde dershane, kuzeyinde helalar, iki uzun dılı boyunca da talebe odaları yer
alır. Yalnız kapının bulunduğu köşede avluya girişi sağlamak için iki oda yapılmadığından
yapının simetrisi bozulmuş, avluyu üç yanda dolanan "U" biçimli revakın bir kolu öbürün
den kısa kalmıştır.
Soğukkuyu medresesinde batıda yedi, doğuda dört, kuzeyde bir olmak üzere oniki kubbeli,
kuzeydeki köşelerde ayrıca iki ayna tonozlu oda bulunur. Tonozlu odalarda birer ocak ve
dörder tepe penceresi, kubbeli odalarda dışarıya açılan ikişer üst pencere ile revaka bakan
bir alt pencere vardır. Medresenin dış duvarları tuğla hatıllı küfeki taşından; avluya bakan
cepheler ve revak sütunları küfekiden yapılmıştır. Yapıda süsleme yoktur ya da kalmamıştır.
'
../
/
�· :1.
1-".
1=!.
1...ı
l
� =�---,... · ....a.
1 29
R. 135: So[;ukku:vu Medre.ı esi, A:vmof-::;a . Plan
MİMAR SİNAN
R. 1 36:
Soğukkuyu Medresesi, Aya.sofya.
Alemdar Caddesinden Gön:inüş
Babüssaade ağalarından Ca'fer Ağa'nın başlattığı Soğukkuyu medresesi l 557'de ölümü üze
rine kardeşi Gazanfer Ağa tarafından 1 559-60 (H.967)'de bitirilmiştir . 30 Dershane kapısının
iki yanında bulunan 1845 (H. 1 2 6 1 ) ve 1847 (H. 1 263) tarihli onarım kitabelerine göre medrese
Sultan Abdülmecid zamanında esaslı bir onarımdan geçmiştir. O tarihten bu yana kendi ha
line bırakıldığı için harabolmuş ve bu arada bazı değişikliklere uğramıştır ki,en önemlisi Alemdar
caddesine bakan batı cephesidir. Bu cephede gördüğümüz üst pencereler biçimlerini koruyor
larsa da medrese odalarında göz düzeyinde açılan muhdes pencereler ve kalan izlerden iki
katlı olduğu anlaşılan dükkanların yüzlerine yapılan gelişigüzel değişiklikler cephenin görü
nümünü bozmuştur.
Eyüp Sokollu medresesinin girişi de, Soğukkuyu medresesindeki gibi , dershanenin hemen
altında bulunur. Şu farkla ki burada avlunun dört yanını dönen revakın uzunlamasına do
kuz, enlemesine üç gözlü düzeni kesintisiz sürdürülerek avlunun uzun yanlarında yer alır. lki
kanattaki toplam yirmi iki birimden biri giriş holü, ondokuzu talebe odası, ikisi eyvandır.
Eyvanlardan biri iç avluya , biri dış avluya bakar. Dış avluya bakan eyvanın yanında iki odalı
bir de hizmet bölümü vardır. Odalar ve revak gözleri eş boyutlarda yapılmış, hepsinin üstüne
3 .40 metre çapında pandantifli kubbeler konulmuştur.
Avlunun güneyinde ve kuzeyinde revakların gerisinde yer alan duvarlar birer kapı dışında
sağırdır. Karşılıklı kapılar güneyde helalara, kuzeyde dershaneye açılır. Helalar beşik tonoz,
dershane stalaktitli tromplara binen 9.60 metre çapında bir kubbeyle örtülüdür .
.. Eyüp Sokollu medresesi Eyüp camiinin yakınında, Camii Kebir sokağının güneyindedir.
Ünündeki türbe ve yanındaki darülkurra ile birlikte küçük bir külliye oluşturur. Sekizgen
gövdeli türbe iki yüzü sokağa bakar biçimde medresenin dershanesiyle aynı eksen üzerine yer
leştirilerek türbe ve dershane bir saçakla birbirine bağlanmış, darülkurra dershanenin doğu
sunda bağımsız bir yapı olarak düzenlenmiştir.
Sokollu Mehmed Paşa'nın eşi İsmihan Sultan adına yaptırılan darülkurra, önünde tek kub
beli küçük bir revak bulunan tek kubbeli bir yapıdır. Tromplara binen kubbe dışta oniki kö
şeli bir kasnakla kuşaklanmıştır. Medrese gibi darülkurranın duvarları da üç sıra tuğla hatıllı
küfeki taşındandır.
Sekizgen türbe ise içte ve dışta düzgün küfeki taşından yapılmıştır. İçeride sekizgenin köşe
lerine sekiz yuvarlak niş, nişlerin aralarına yedi pencere ve bir kapı konularak sekizgen priz
ma gövde,onaltıgene çevrilmiş ve kubbe doğrudan duvarlara oturtulmuştur. Bu yüzden dışa
rıda duvarların profil saçakla bittiği yerde kubbe eteği başlar.
1 30
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
·-.c
· =1
'-.t
' ""
'""''==
= =="---....Ol!===�
IDM. ....
R. 1 38:
Sokollu Medresesi,
Eyüp.
Güneyden Görünüş
131
MİMAR SİNAN
R. 1 39:
Sokollu Medresesi,
.
Eyüp Avlu
.
Sokollu türbesinin kapı kemeri ak ve yeşil mermer, alt pencere söveleri ak mermer, üst pen
cereleri alçı şebekelidir. Pencerelerin dışlıkları yuvarlak kayıtlı, içlikleri renkli camlıdır. Kub
benin içi vişne çürüğü zemin üzerine beyaz desenli kalem işi nakışlarla bezelidir. Daha aşağı
da, lacivert zemine beyaz hatla yazılı çiniden bir ayet kuşağı duvarları çepeçevre dolanır.
Türbe, darülkurra ve medrese kapılarına konan üç ayrı kitabeden Eyüp Sokollu külliyesi
nin 1 568-9 (H.976) yılında tamamlandığı anlaşılmaktadır. Son olarak 196 1 - 1 962 yıllarında ona
rıldığından iyi durumda bulunan külliyenin medresesi Eyüp Sağlık Merkezi, darülkurrası ise
Çocuk Kütüphanesi olarak kullanılmaktadır.
Görüldüğü gibi, Eyüp Sokollu Mehmed Paşa külliyesinin özelliği burada camiye yer veril
meyerek tasarımın türbe-medrese ikilisine dayandırılmasıdır. Herhalde Eyüp Sultan camiinin
yanıbaşında yeni bir cami ya da mescidin uygun olmadığı düşünülmüştür. Ancak bu gurupla
ma dikkati çekmiş olmalı ki Sinan'ın ölümünden başlayarak pek çok külliye türbe-medrese
teması üzerine kurulmuştur.
Ana yapıları medrese ve türbe olan örnekler arasında Çarşıkapı Koca Sinan Paşa ( 1 593),
Zeyrek Gazanfer Ağa ( 1 599), Vezneciler Kuyucu Murad Paşa ( 1 607- 1609 arası), Vefa Ekmek
çioğlu Ahmed Paşa (c.. 1 6 18), Çemberlitaş Köprülü ( 166 1 ) ve Fatih Kara Mustafa Paşa ( 1 69 1 )
külliyelerini sayabiliriz. 3 1 Bunlardan, Koca Sinan Paşa'da dershane kubbeli kare-küp, türbe
kubbeli onaltıgen prizma gövdeli yapılarak işlev farklılığı belirtilmiş; Ekmekçioğlu Ahmed Pa
şa' da türbe ve dershane yanyana iki kubbeli kare-küp biçiminde tasarlanarak farklılık gideri
lirken dershanenin aynı zamanda mescid olarak kullanılması öngörülmüş; Köprülü ve Kara
Mustafa Paşa'da ise sekizgen gövdeli mescid-dershane yapısı hem biçimi hem boyutlarıyla kül
liyenin ağırlık noktasını oluşturmuştur.
Türbe-medrese ikilisinden oluşan küçük külliyelerin gelişimi Sinan'la doğrudan ilişkili ol
madığından konuya daha fazla girmemize gerek yoktur. Yalnız şu kadarını belirtmek gerekir
ki sekizgenin XVII. yüzyılda giderek medrese şemasına girdiği görülür. Oysa Sinan sekizgeni
sadece bir medresede kullanmıştır. Bu medrese, Cağaloğlu Hoca Hanı Sokağında bulunan
1 32 Rüstem Paşa medresesidir.
SÜLEYMANİYE VE SEL1M1YE ARASINDAK1 YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
O;,,,,,,,!!İ:::::2i....,,;:3=4:İ:!!!!!'is===='i'°m . A.K .
133
R. 1 42 : Sokollu Medrese v e Türbesi, Eyüp. Batıdan Görünüş
MİMAR SİNAN
İstanbul Rüstem Paşa medresesi sekizgen avlusu ve sekizgenin yanlarını çevreleyen üç bi
rimli kuruluşu ile 1488-9 (H.894) tarihli Amasya Kapı Ağası medresesini 3 2 akla getirir. Şu
farkla ki, Kapı ağasında yapının sekizgen kuruluşu içeride ve dışarıda belirtilmiş fakat Rüstem
Paşa'da sekizgen yapı bir kare kitle içine yerleştirilmiştir. Bu yüzden medresenin sekizgen iç
bünyesi dış cephelere yansımaz; ancak kapıdan geçilip sekizgen avluya varıldığı zaman
algılanabilir.
Sekizgen avlu çepeçevre revaklı, dershanenin önündeki aynalı tonoz dışında revaklar tü
müyle kubbelidir. Revakın örtüsü sekiz köşede taş ayaklara, aralarda mermer sütunlara otu
rur ve revakların gerisinde yapının sekizgen kuruluşu talebe odalarının düzenlemesinde de
sürdürülür. Yalnız, köşegenlerin ortasındaki odaların önleri açık yapılarak bu hacimler köşe-
"""=
='-'
="-'
'==
==="
...___�=="---fil"'-.u.
R . 1 44:
Rüstem Paşa Medresesi,
Cağaloğlu. Avlu
1 34
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
lerdeki üçgenlere geçit veren eyvanımsı sofalar biçiminde tasarlanmıştır. Girişe göre solda ka
lan köşedeki üç kubbeli yüksek bölüm üçgen bir salon, onun karşısındaki üstü açık üçgen
köşe helalardır. Dershanenin iki yanındaki köşelerde ise üçerli oda gurupları yer alır. Bunlar
la birlikte medresedeki talebe odası sayısı yirmiikiyi bulur.
İki sütun üzerine dört satırlık Farsça kitabesine göre lstanbul Rüstem Paşa medresesi 1 5 50
(H.957) yılında tamamlanmıştır ve Rüstem Paşa'nın 1 544- 1 553 yılları arasındaki ilk sadareti
süresinde başkentte yaptırdığı e� kayda değer eser olmaktadır. 1 555- 1 56 1 arasındaki ikinci
sadaret yıllarının önemli eseri ise lstanbul'daki camiidir ki, sağlığında planlanmış, yapımı ölü
münden sonra 1 562 yılında bitirilmiştir.
Şimdi Unkapan�-Eminönü Caddesi üzerinde erişilmesi kolay bir yerde bulunan Rüstem Pa
şa camii, eskiden lstanbul'un en yoğun ticaret bölgesinin ortasında yer alıyordu. Hanlar ve
dükkanlar arasındaki arsada, XV. yüzyılda Hacı Halil Ağa'nın mescide dönüştürdüğü bir Bi
zans kilisesi vardı. Camiin yapılabilmesi için Hacı Halil Ağa mescidinin ihtiyacı karşılamadığı
yolunda bir fetva çıkartıldı. Çeşitli vakıf ve kişilerden pekçok dükkan ve yerler satın alınarak
cami arsasına katıldı .33 Haci Halil Ağa mescidi yıktırıldı ve enkazıyla Yenibahçe'de bir mes
cid yaptırıldı . 34 Böylece arsa fevkani camiin yapımına hazırlanmış oldu.
Sinan'ın camii tonozlar üstünde yükseltmesinin nedeni açıktır. Dört yanı dükkan ve işyer
leriyle çevrili arsada hem camiin çevreden ve Haliç'ten daha iyi görülmesini sağlamış hem
de camiin altına mahzen ve dükkanlar koyarak çok değerli bir arsadan daha iyi yararlanma
olanağı yaratmıştır.
Rüstem Paşa camiinin zemin katı bir büyük mahzen biçimindedir. Tavanı basık manastır
tonozlarıyla örtülü mahzenin kuzeyine sırt sırta beşik tonozlu iki depo, depoların kuzeyine
de ortada çeşme, çeşmenin sağında ve solunda mahzenin girişleriyle üçer dükkan konulmuştur.
. .. . .
-
· 0=
' ="'
' .C
' ,.;;,
'-' '====""
- --"=
= =="-
- ---�"'
'' A IC.
1 35
R. J.t 5 : Rımem Pı.ı�ı.ı Cı.ımii, İscı.ınlıııl. Bodrum Planı
MİMAR SİNAN
il
"· ..
·
,-�
��--::·:::·ll
:
:::::
· ·:
:::cr_-_::::::
:::.o:. .::.:::::::
:.'(Jl:: ::.:·:-_:·..a:::::::::::::a:.:·__:::::::.a::::.·::::_-:«.·_-::..... ::
Camiin asma taşlığına dört merdivenle çıkılır. Kapalı merdivenlerin ikisi kuzeydeki köşeler
de, öbür ikisi yanlardadır. Tepelerinde müezzin ve kayyum odaları yer alan köşe merdivenleri
asma taşlığın üstü açık ön bölümüne; yan merdivenler yatık saçaklı dış revakın örttüğü kapalı
galerilere bağlanırlar. Yan merdivenler camiin doğu ve batı kapılarının hemen yanında bulu
nur ve bir kat daha yükselerek camiin içine girilmeden mahfillere çıkma olanağı sağlar.
Rüstem Paşa camii enlemesine dikdörtgen kitleli bir kuruluşa sahiptir. Dikdörtgenin eni
26.80, boyu 19.60 metre, büyük kubbenin çapı 1 5 . 20, yüksekliği 22 .80 metredir. Büyük kub
be sekiz filayağına oturur. Sekizgen gövdeli filayaklarının dördü önde ve arkada beden duvar
larına yapışık, dördü bağımsızdır. Bunlar kemerlerle bağlanarak büyük kubbenin oturduğu
sekizgen bir taban oluşturulmuş, köşegenlerde kemerlerin arkasına sağır yarım kubbeler ko
nulmak suretiyle karenin köşeleri doldurulmuştur. Yan kanatların üstüne ise üçer aynalı to
noz konularak camiin üst örtü sistemi tamamlanmıştır.
R. 1 48:
Rüstem Paşa Camii, İstanbul.
Güneybatıdan Görünüş
1 37
MİMAR SİNAN
R. 1 49:
Rüstem Paşa Camii,
İstanbul.
Kuzeydoğudan Görünüş
Rüstem Paşa camiinin fevkani yapısı ve sekizgen tabana oturan orta kubbesi kadar çini süs
lemesi de kayda değer. Camiin iç duvarları ile sekizgen ayakları kubbe eteğine kadar zamanı
nın en güzel imik çinileriyle kaplanmış , 35 sadece yarım kubbe ve tonozların içleri sıvanarak
bu yüzeyler kalem işi nakışlarla bezenmişti. Ne var ki özgün süsleme XIX. yüzyılda raspa edi
lerek yerlerine çinilerin renk ve desenleriyle bağdaşmayan yağlıboya süsler yapılmıştır.
Büyük kemerler arasındaki sekiz pandantifin yüzeyleri, mihrabı çerçeveleyen bordürler, min
berin külahı ve son cemaat yeri duvarı da çini kaplıdır. Ayrıca, mihrabın iki yanındaki pen
cerelerin tepelerinde beyaz zemin üzerine mor hatla, mahfil pencerelerinin tepelerinde mor
zemin üzerine beyaz hatla yazılı panolar yer alır. Son cemaat dış revakının cephesinde kemer
aralarına konulan madalyonlar da yine çiniden yapılmıştır.
Rüstem Paşa camii 1 660 yangınında ve 1 766 depreminde hasara uğramış, depremde yıkılan
minaresi ve çöken kubbesi daha sonra yenilenmişti. Kubbe kasnağının barok üslubundaki
dalgalı saçağı XVIII. yüzyılda, cami içindeki yağlıboya süsleme bir sonraki yüzyılda gerçekleş
tirilen onarımlardan kalan anılardır. Cami son olarak 1 960- 1 96 1 ve 1 964- 1969 yılları arasın
da Vakıflar Genel Müdürlüğü'nce onarılmıştır.
Rüstem Paşa camiini değerlendirmeye geçmeden önce orta kubbesi onunki gibi sekizgen ta
bana oturan bir başka camii incelemek gerekir. Bu cami, Sinan'ın Sokollu Mehmed Paşa için
Haliç'in kuzey kıyısında yaptığı Azabkapı camiidir.
1 38
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
1 39
MİMAR SİNAN
R. 1 53:
Rüstem Paşa Camii, İstanbul.
Son Cemaat Yeri Duvarında Çini Pano
Evliya Çelebi'nin, "Sultan camilerine adil rüşen bir camidir. Revzenleri deryaya nazırdır.
Kubbeleri, bir tabaka . . . minaresi camiin sol tarafında yol aşırı vaki olmuş, ser,amed, taş bir
minare,i mevzündur. Cami iskele başı gibi izdihamlı bir yerde olduğundan cemaati çokdur.
Mimar Sinan binasıdır", sözleriyle anlattığı . 36 Azabkapı camii de,Rüstem Paşa gibi altında
mahzen ve dükkanlar bulunan fevkani bir yapı olarak tasarlanmıştı. Ayrıca haziresinin batı,
sında ve güneyinde tek katlı dükkanlar vardı. Bunlar şimdi ortada yoktur. Camiin çevresi
açılırken yıktırılmış, zemin kotu yükseltildiği için camiin altındaki dükkanlardan doğu cephe,
sinde bulunanlar kemer üzengilerine kadar toprak altında kalmışlardır. Basık kemerli kapıları
Haliç'e bakan mahzen de değişikliğe uğramış, kapılardan yalnız güneydeki olduğu gibi bırakı,
larak ötekiler duvarla örülmüştür. Camiin güneyinde de yükseltilen zemin kotu pencere altla,
rına ulaşmıştır.
Azabkapı camiinin dış kapıları Atatürk köprüsüne bitişik dar avluya açılır . 37 Kapılar cep,
henin iki ucundadır. Kapıların gerisindeki merdivenlerden çıkılarak camiin kapalı son cema,
at yerine varılır ve buradan camiin içine geçilir.
Rüstem Paşa camiinde olduğu gibi Azabkapı camiinde de orta kubbe sekiz ayağa oturur.
Fakat ondan farklı olarak burada 1 1 .80 metre çapındaki kubbenin tabanı sekiz yanda da ya,
rım kubbelerle eteklenmiştir. Yarım kubbelerden uzunlamasına eksen üzerindekiler derin, en,
!emesine eksen üzerindekiler daha sığ, köşegenlerdekiler ise daha küçük ve alçak yapılmıştır.
1 40
SÜLEYMANİYE VE SELIMIYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
u·
�-·-- ··---
:
,,/· -·........ .
.
-=
· · =-=--<=====----=====""... " l,
R. 1 54: Sokollu Camii, Azapkapı. Bodrum Planı R. 1 55: Sokollu Camii, Azapkapı. Plan
R . 1 56: Sokollu Camii, Azapkapı. İç Görünüş R. 1 5 7: Sokollu Camii, Azapkapı. Kuzeybatıdan Görünüş
MİMAR SİNAN
R. 1 58:
Sokollıı Camii,
Azapkapı.
Kuzeydoğudan Görünüş
Azabkapı camii bugün iyi durumda olmakla birlikte bir kaç kez elden geçmiş bir yapıdır.
1 807 (H. 1 222) Galata yangınında yanmış fakat kısa bir süre sonra onarılmıştır. 18 1894 dep
reminde harabolan cami, 19 uzun yıllar kapalı kalmış, Cumhuriyetten sonra programa alınıp
esaslı biçimde onarılarak kurtarılmıştır. 40
Camiin doğusunda ayrı bir kitle halinde yükselerek kemerli bir köprüyle ana yapıya bağla
nan minare 1807'de yanmış ve yangını izleyen yıllarda yenilenmişti. Daha sonra yıldırım çarp
masıyla yıkılmış, asıl minareden sadece kürsü ve papucun bir bölümü kalmıştı.41 XIX. yüzyı
lın ikinci çeyreğinde camiye Osmanlı barok'u tarzında uzun bir minare yapıldı .42 Gövdesi
1 42 ve peteği yuvarlak, şerefe altı düz, uzun sivri külahlı olan bu minare, camiin klasik üslubuna
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
R. 1 59:
Sokollu Camii,
Azap kapı.
Örtü Sistemi
ters düşüyor gerekçesiyle 1 958 yılında yıktırılarak yerine şimdiki klasik minare dikildi. Ne var
ki, Eyice'nin haklı olarak işaret ettiği gibi, yeni minare klasik Osmanlı mimarisinin biçimleri
ni bünyesinde toplamış fakat oranlarını yakalayamamıştır .4 3
Rüstem Paşa ve Azabkapı camileri arasında iki bakımdan benzerlik olduğu görülür: Her
ikisi de fevkani yapılardır ve her ikisinde de orta kubbe sekiz ayağa oturur. Diğer yandan,
kitle kuruluşu açısından bu iki cami birbirine benzemez. Azabkapı'da merkezden dört yönde
açılan, Rüstem Paşa'da sadece enlemesine gelişen bir düzenleme söz konusudur. Bu bakım
dan Rüstem Paşa örneğin Edirnekapı Mihrimah Sultan camiinden farklı değildir. Şöyle ki,
her ikisinde de ana kitle büyük kubbeli bir orta mekan ile bunu kanatlayan yan sahınlardan
kurulmuş, yan sahınlar Mihrimah Sultan'da kubbe, Rüstem Paşa'da aynalı tonozla örtülmüş
tür. Yalnız önemli fark orta kubbenin birincisinde kare, ikincisinde sekizgen tabana oturma
sıdır. Böylece, Mihrimah Sultan'da orta kubbenin yükü dört pandantif ile karenin köşelerini
belirleyen büyük ayaklara aktarılır ve bu yüzden orta mekanın yanlarında yer alan sütunla
rın büyük kubbeyle doğrudan ilişkisi yoktur. Bunların başlıca işlevi yan kubbelerin yükünü
almak ve doğuda ve batıda büyük kemerlerin içini dolduran perde duvarlarını taşımaktır.
Rüstem Paşa camiinin orta alanı ile yan sahınları arasındaki sekizgen gövdeli ayakların işle
vi ise değişiktir. Çünkü bunlar hem yan kanatların örtüsünün hem de orta kubbenin yükünü
omuzlarlar. Kalın ve ağır olmalarının nedeni budur.
Rüstem Paşa camiinin bir başka özelliği de beden duvarları ile kubbe kasnağı arasında bulu
nan sekizgen geçiş bölümünün gayet yüksek tutulması ve sekizgenin köşelerinde tromp yu
varlaklarının dıştan gösterilmesidir. Sinan, Şehzade Mehmed camiinde nasıl pandantifin ar
ka yüzünü üst yapı sistemine yansıtmışsa Rüstem Paşa'da da tromp yuvarlaklarını kitle yapısı
nın bir parçası haline getirmiştir. Bu bir ilk uygulamadır. Gerçi 1468 (H.873) tarihli Edirne
Ayşe Kadın camiinde trompların benzer biçimde dışa yansıdığı görülür ama beden duvarları
ile minare kürsüsü XV. yüzyıl karakterini taşıyan Ayşe Kadın camiinin yüksek üst yapısı da
ha geç dönemlerin -büyük olasılıkla ):(VIII. yüzyılın- ürünüdür.44 Yine benzer bir kubbe ku
ruluşuna ve görüntüsüne sahip olan lzmit Pertev Paşa camii ise Rüstem Paşa'dan en az onbeş
yıl sonra yapılmıştır. 45
143
MİMAR SİNAN
Rüstem Paşa camiinde sekizgen geçiş kuşağının köşegenlerinde dört yarım kubbe vardır.
Azabkapı camiinde ise Sinan sekizgen kuşağın sekiz dılını da kubbelerle besleyerek sekizgen
şemayı üst yapı çekirdeği bakımından gerçekçi bir sonuca götürmüştür. Ne var ki, orta kub
beyi çevreleyen yarım kubbecikler aynı boyda olmadığından üst yapı çekirdeği simetrik değil
dir. Daha da önemli olan, üst yapı çekirdeği ile yapının plan kuruluşu arasında görülen asi
metrik düzenlemedir. Şöyle ki, üst yapı çekirdeği ana kitlenin merkezinden güneye doğru kay
dırılmıştır. Bu yüzden, camiin güney köşelerinde yer alan kubbeler, yanlarındaki yarım kub
beciklere bitişecek kadar yaklaşmış, kuzeydeki köşeleri örten kubbeler ise yarım kubbecikler
den uzakta kalmıştır. Mihrab çıkıntısını örten yarım kubbenin kuzeyde tekrarlanması camiin
arka duvarının geriye itilmesi sonucunu doğurmuş, alt yapı ile üst yapı çekirdeği arasında gö
rülen biçimsel uyuşmazlık böylece ortaya çıkmıştır.
Azabkapı camiinin kitlesel dengesini bozan bir başka unsur da kapalı son cemaat yeri ol
makta, üç yanı duvarlarla çevrili, yatık düz çatılı son cemaat yeri dış görünüm bakımından
camiin uzantısı izlenimini verdiği için orta kubbe sisteminin merkezden güneye kaçan konu
mu daha göze batmaktadır. Oysa Rüstem Paşa'da benzer bir durum görülmez. Çünkü asıl
kitle ile çift revaklı ön yapı İşlev ve görüntü açısından ayrı birimler oluşturmuş ve her iki bö
lüm kendi içinde dengeye kavuşturulmuştur. Ayrıca, asma avlunun bir bölümünün üstü açık
bırakılarak camiin fevkani kuruluşu belirginleştirilmiştir.
İstanbul'un yoğun ticaret bölgelerinde fevkani olarak tasarlanıp altlarına gelir getirici tesis
ler konan Rüstem Paşa ve Azabkapı camileri ticarete önem veren iki ünlü veziriazamın yapı
larıdır. Rüstem Paşa 1 544- 1 553 ve 1 555- 1 56 1 yılları arasında toplam onbeş yıl, Sokollu Meh
med Paşa 1 565- 1 579 arasında ondört yıl sadarette bulunmuş, birincisi Kanuni'nin kızı Mihri
mah Sultan, ikincisi il. Selim'in kızı Ismihan Sultan'la evli olduğundan eşlerinin ve sarayın
da desteğiyle pek çok hayır eseri ve bunlara mali kaynak sağlayacak yapılar yaptırmışlardır
ki, bunların başında kervansaraylar gelir. Tezkerelere kayıtlı otuz bir parça kervansaraydan
dördü Sokollu Mehmet Paşa'nın,dokuzu da Rüstem Paşa'nın adını taşırlar.
Tezkerelerde "karbansaray" başlığı altında toplanan yapılar kervan yolları üzerindeki meıı
zil hanlarını içerdiği gibi kentlerde bulunan konaklama ve ticaret yapılarını da kapsamakta
dır. Kentlerarası menzillerde kurulu XVI. yüzyıl kervansarayları tek katlı ve genellikle büyük
bir ahır bölümüyle bir kaç misafir odasından oluşuyordu. Diğer yandan kent içinde yer alan
kervansaraylar tek ya da iki katlı oluyor, ayrı ayrı ahır ve tabhane bölümleri bulunuyor ve
bunlar büyük külliyelerin programı içersinde aşhane ile birlikte tasarlanıyordu. Bir avlu çev
resinde iki kat üzerine düzenlenen kent hanları ise ticaret merkezlerinde, alt kat odaları iş
yeri, üst kattakiler bekar ve yolcular için barınma tesisleri olarak kullanılan yapılardı.
Sokollu Mehmed Paşa'nın Sinan'a yaptırdığı dört kervansaray da menzil hanı gurubuna gir
mekte ve biri dışında zamanımıza ulaşmamış bulunmaktadır. Kaybolanlar Lüleburgaz, Havsa
ve Sarajevo yakınındaki Sokollu külliyelerinin kervansaraylarıdır. Ayakta kalan kervansaray
ise Hatay'ın Yakacık (Payas) bucağında bulunur.
Evliya Çelebi'nin, "Bir bab-ı azim içre kal'a-misal karşu karşuya yüz elli ocak han-ı kebirdir.
Haremli, develikli, ah urlu olub sadece ah uru üç binden ziyade hayvan alır. .. Bu hanın gar
bında vüzera ve vükela, a'yan ve kibar içün haremli, divanhaneli, yüz elli hücreli, hamamlı,
kilerli, matbahlı bir seray-ı azim vardır ki medhinde lisan kasırdır", diye anlattığı 4 6 Lülebur
gaz Sokollu kervansarayının büyük bölümü yıkılmış, yalnız dış kapısıyla, kapıya bitişik bir
kaç oda ayakta kalmıştır. Dış kapının kemeri üzerinde bulunan altı satırlık kitabenin son beyti
şöyledir:
"Tarihini Hüdayi-i dai didi onun
Bu karvan-seraye gelen oldı hep revan"
Tarih mısraı ebced hesabıyla 977 ( 1 569-70) yılını gösterdiği gibi bu tarih kitabenin üçüncü
satırı sonuna rakamla da yazılmıştır.
Bugün yerinde bulunmayan fakat Evliya Çelebi'nin camiin avlu kapısı üzerinde görüp ya
yınladığı kitabenin tarih mısraına göre Havsa Sokollu külliyesi ise 984 ( 1 576-7) yılına tarihle
nir 47 • Bu külliyeyi Sokollu Mehmed Paşa kendisinden önce ölen oğlu Kasım Bey adına yap
tırmıştır. Külliyeden, cami ile cami avlu kapısı önündeki dua kubbesi zamanımıza ulaşmış,
144
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
145
R . 1 6 1 : Sokollu Külliyesi, Havsa. Dua Kubbesi
MİMAR SİNAN
yüz yirmi ocaklı, geniş avlulu, beş bin at, katır ve deve alabilecek büyüklükteki 48 kervansaray
1 752 (H. 1 1 65) depreminde yıkılarak ortadan kalkmıştır .49 Kervansarayın arsasında şimdi
Belediye Binası vardır.
Sokollu Mehmed Paşa'nın Bosna-Hersek'teki kervansarayı ise Vişegrad'da, Sokollu'nun yi
ne Sinan'a yaptırdığı Drina köprüsünün başında bulunuyordu. Adından yalnız Tuhfet ül·
Mi'marin' de söz edilen kervansaray zamanımıza gelmemiştir. XIX. yüzyıl sonlarında bu ya
pıdan sadece bir çeşme kalmış olduğunu Kukuljeviç bildiriyor. 50
Diğer yandan, her iki Dünya Savaşında tahrip edilip sonra onarılan Drina ırmağı üzerindeki
köprü özgün mimarisini korumaktadır. Tuhfet ül-Mi'marin'de kayıtlı olmamakla birlikte
Tezkiret ül-Bünyan ile Tezkiret ül-Ebniye'de yer alan Drina köprüsü 185 metre uzun
luk ve 6.50 metre eninde, onbir gözlü bir yapıdır ve kitabelerine göre 1 577-8 (H.985) yılına
tarihlenir. 51 Yirmi gözlü kuruluşu bir yana bırakılacak olursa, sivri kemerli gözleri ve ortada
R. 162 : ki kitabe köşkleriyle Drina köprüsü,Çoban Mustafa Paşa'nın 1 528-9 (H.935) tarihli Meriç köp
Drina Köprüsü,
rüsüne çok benzer.
Vişegrad.
R . 1 63:
Çoban Mustafa Paşa
Köprüsü, Svilengrad.
Meriç'ten Görünüş
(Kiel'den)
1 46
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
R . 1 64:
Sultan Süleyman Köprüsü,
Büyük Çekmece.
Güneyden Görünüş
R. 1 65:
Büyük Çekmece Köprüsünün
Mimar Kitabesi
Buna karşılık, Sinan'ın köprüleri arasında en ilginci Kanuni'nin Zigetvar seferi sırasında
başlanıp ll. Selim zamanında, 1 567-8 (H.975) tarihli Büyük Çekmece köprüsüdür ki, değişik
uzunlukta dört ayrı bölümde toplam yirmi sekiz gözden oluşan kuruluşu, bir başta yer alan
karşılıklı çifte kitabe köşkü 5 2 ve köşklerden birinin duvarına yazılan "Amel-i Yusuf bin
Abdullah" kitabesiyle dikkat çeker. 53 147
MİMAR SİNAN
Sözü edilen üç köprüden Drina ve Meriç üzerindekilerin bir başında, şimdi ayakta olmayan
büyük menzil külliyeleri bulunuyordu. Büyük Çekmece köprüsünün doğu ucunda da ker
vansaray, mescid, çeşmeden oluşan bir yapı topluluğu vardır ki kervansaray harap, mescid
ile çeşme iyi durumda günümüze gelmişlerdir. Kanuni Sultan Süleyman'ın Sinan'a yaptırdığı
kervansaray tuğla hatıllı taş duvarlara ve içindeki üç sıra ayağa binen çift yüzeyli kırma çatılı
basit bir yapıdır. Kervansarayın yol aşırı karşısında bulunan sakıflı mescid ise Sokollu Meh
med Paşa'nın hayır eserleri arasında yer alır.
Sokollu Mehmed Paşa'nın Payas'taki kervansarayına gelince: Bu menzil külliyesi Adana
Halep yolu üzerinde, Akdeniz kıyısındaki eski bir kalenin yanı başına kurulmuştur. Kuzey
güney doğrultusunda uzanan kapalı bir arastanın batısında cami, medrese, mektep ve hamam;
doğusunda kervansaray, mihmanhane ve imaretten oluşur. Lüleburgaz ve Havsa'daki gibi bu
rada da kervansarayın ana kapısı çarşının ortasında bulunur ve kapının önünde bir dua kub
besi yükselir.
Kapının arkasında üstü tonozlu uzun bir geçit vardır. Bu geçit kervansarayın avlusuna açı
lır. Avlunun üç yanında revaklar, revakların gerisinde kervansarayın ahır bölümü yer alır.
Avlunun dördüncü yanını oluşturan konuk odaları ise üç bölüm halinde kendi küçük avlula
rına baktıkları için doğrudan büyük avluya açılmazlar. Kervansarayın güney duvarına bitişik
ve yine kendi iç avlusunun çevresinde kurulu olan imaret de dar bir geçitle kervansarayın
büyük avlusuna bağlanır.
.
Kapısı üzerindeki beş beyitlik kitabede "Sultan Selim ibn Süleyman" zamanında yapıldığı
.
belirtilen Payas Sokullu Mehmed Paşa kervansarayı 1 574-5 (H.982) tarihlidir . 54
:: :: j:
" .. .. .. _
::: t =: �:--::---::---=----::F===-
_:_: :F,--:: : : : : -.------- � --_-:_-:: : : : : : : : : µ -
:::..
4 � �
.
-
. : : : .: -_-_-_-_: _ : : : : :-_-_
, , , , ,
:::: :..
:·_- : : -: : _- - · -
- - --
:::-_ : : :_::::_-_-_: ::-
ı ' : ·' •:
i l
: : : � : :-_-_-_-_-_-_-_-_-:: �-:_:: :-_ : :
, ,
: :: =:fr=---=
-+ - ==-�: : ::: t:
i l i t , ,
' •
:p,. �
ı '
ı 1 , , ' j
::::: ·--_:::: :-..: ::: : : -:-- :..-_ : ·_·_-:: : -- -;9=::
ı ı
Payas kervansarayı büyük bir menzil külliyesinin parçası olduğundan.. tek başına yapılmış
XVI. yüzyıl Osmanlı kervansaraylarından farklı bir kuruluşa sahiptir. Orneğin, Büyük Çek
mece Sultan Süleyman kervansarayına benzeyen bir yanı yoktur. Diğer yandan, Konya Ereğ
lisi'ndeki Rüstem Paşa kervansarayının avlu, ahırlar ve konuk odalarından oluşan Payas So
kollu kervansarayına biçim olarak benzemese bile program açısından yakın olduğu görülür.
Ereğli Rüstem Paşa kervansarayı büyük bir ahır bölümü, onun önünde bir sıra konuk oda
sı, onun da önünde geniş bir avludan oluşan üç kademeli bir plana göre düzenlenmiştir. Av
lunun iki yan kapısı bırakılarak revaksız çevre duvarları kaldırılmıştır. Derinliğinin kaç metre
olduğunu, yapının uzunlamasına orta ekseni üzerinde üçüncü bir avlu kapısı bulunup bulun
madığını söyleyemiyoruz. Konuya kaynaklar da yardımcı olmuyor. Buna karşılık, yapının ge
ri kalan bölümlerinin biçimleri fazla bozulmamıştır. Ana kitlenin önündeki alçak bölüm, or
tada giriş eyvanı, onun sağında ve solunda daha dar birer eyvan ve sonra üçer odadan mey
dana gelir. Hepsinin içinde birer ocak yeri bulunan odaların kapıları ve tek pencereleri avlu
ya bakar. Duvarların üst kesimine ve beşik tonozların iki ucuna açılan mazgal pencerelerden
ışık ve hava alan ahır bölümü ise ortasında dört haçvari ayak bulunan büyük bir hacimdir.
Ustü uzunlamasına beş beşik tonozla örtülmüş, 1 . 50 metre kalınlığında beden duvarları düz
gün kesme taştan örülmüş, iç duvarlara toplam otuzaltı ocak yeri konulmuştur.
Ereğli Rüstem Paşa kervansarayının kapı kemeri içinde küçük bir kitabe yeri varsa da içi
boştur. Yapım yılını gösteren bir belge de, bildiğimiz kadar, yoktur. Bu yüzden , Mimar Si
nan'ın Rüstem Paşa için yaptığı beş menzil hanından 5 5 ayakta kalan tek örneğin tarihini
veremıyoruz.
Sokollu Mehmed Paşa'dan farklı olarak Rüstem Paşa menzil hanlarının yanı sıra kent han
larına da önem vermiş, lstanbul ve Edirne'de Sinan Rüstem Paşa için bu türde hanlar yap
mıştır. lstanbul'daki iki Rüstem Paşa hanından Galata'daki Kurşunlu Han oldukça iyi du
rumda, Kapalıçarşı topluluğu içinde yer alan Kebeciler (Cebeci) hanı ise asıl biçimi bozulmuş
olarak günümüze ulaşmıştır.
Sinan'ın Rüstem Paşa için lstanbul'da yaptığı han Tezkiret ül-Bünyan ve Tezkiret ül
Eb n i ye ' de Bit (Bat) Pazarında "Kebeciler Karban-serayı" adıyla tanımlanmıştır. Evliya Çele- 149
MİMAR SİNAN
bi'nin Bosna ve Belgrad tüccarlarının kaldığını söylediği yüz ocaklı Kebeciler Hanının 56 1 70 1
yılında . yandığı bilinmekte, 57 bazı kaynaklar hanın ortadan kalktığını yazmaktadır 58 • Ne
var ki, lstanbul Ansiklopedisi'nde verilen Kapalıçarşı planında 59 Yağlıkçılar Caddesinde bu
lunan "Cebeci" Hanının adı "Kebeci" Hanı biçiminde geçmekte ve 1894 depreminde hemen
tümüyle yıkılarak günümüze mimarisi çok bozulmuş durumda gelen Cebeci Hanının aslında
Rüstem Paşa'nın yaptırdığı Kebeciler hanı olabileceğine işaret etmektedir . 60
R. 1 69:
Rüstem Paşa
Kervansarayı ,
Konya Ereğlisi.
Dış Görünüş
:: .. :
Ö 0
·,,
'
: :
'
R . 1 70:
Rüstem Paşa Kervansarayı,
Konya Ereğlisi.
Plan
0-2"==-4""""'6="8.....:::10====="'20..._""'"".,;;-:ıo m. A.K.
1 50
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
İki kat üzerine, peşpeşe iki avlu çevresinde kurulu Cebeci Hanının dış avlusu ince uzun,
iç avlusu dört köşedir. Ortasında hayvanları suJamak için bir havuz ve bir küçük namazgah
bulunduğu rivayet edilen yer bu iç avludur. 61 Oz'ün, eser kalmadığını söylediği Kebeci Hanı
Mescidi bu namazgah - ya da köşk mescid- olsa gerektir.62 Avlunun orta yerinde bulunduğu
öne sürülen bu yapının biçimini ve özelliklerini bilmiyoruz; fakat hanın ana kapısının dökme
demirden yapılmış yekpare kanatları Rüstem Paşa'ya yakıştıracağımız parçalardır ve Cebeci
Hanı ile Sinan arasında bağlantıyı sağlayan önemli bir ipucu olmaktadır.
Galata'da, Fatih Bedestanı yakınında bulunan Kurşunlu Hanın gerek Sinan gerekse Rüs
tem Paşa ile ilişkisi daha kesindir. Bu han Cenovalılarm San Michele kilisesinin temelleri üze
rine 1 544- 1 5 50 yılları arasınd a yapılmıştır. 6 3 lstanbul'a 1 544'de gelen Gyllius'un kilise hara
besinin bu tarihten sonra yıktırılarak yerini hana bıraktığını kaydettiğini Sumner-Boyd ve
Freely söylüyor . 64
O çağın öbür kent hanları gibi Kurşunlu Han iki katlı bir yapıdır. İnce uzun bir orta avlu
çevresinde düzenlenmiş, alt kat revakları yuvarlak, üst kat galerileri sivri kemerli olarak düşü
nülmüştür. Hanın en kayda değer özelliği avlunun ortasındaki haçvari merdivenidir. Hanın
uzunlamasına ekseni doğrultusunda iki yandan bir sahanlığa ulaşan taş merdivenler, burada
doksan derece sağa ve sola dönerek demirden köprü merdivenlerle yan galerilere bağlanır.
Bu açık merdiven sistemi son derece akılcıdır. Çünkü , hana dar cephelerine açılan iki kapı
dan girildiği için, her iki kapının yanma ayrı ayrı merdiven yapılması gereğini ortadan kaldır
dığı gibi, dükkan ve oda olarak kullanılabilecek alanların hizmet işlevine tahsis edilmemesi
açısından da ekonomik bir çözüm getirmiştir.
0--i:
2 45'!Ei
:=::::l l::::
8"""'=
::i 1D====:5
1D
""'"'..,.....
. "'""""'"'
Sla A.ll 151
U . / / 1 : Rıııtl'm /'aşa Hanı (1'11rşıml11 Han) Galata. Kat Planları
MİMAR SİNAN
Görüldüğü gibi, tek katlı, büyük ahırlı Ereğli Rüstem Paşa Kervansarayı bir menzil hanı
nın, çift katlı ve küçük işyeri ve odalardan meydana gelen Galata'daki Kurşunlu Han bir kent
hanının özelliklerini taşımaktadırlar. Edirne Rüstem Paşa kervansarayı ise her iki türü de bün
yesinde toplayan kayda değer bir yapı olarak karşımıza çıkmaktadır. 65
Ön (kuzey) cephesinin kıvrımlı sokak biçimine bağlı olarak girintili görünümüne ve batı
cephesinin çarpık konumuna rağmen akılcı bir programa bağlı, düzenli bir geometrinin ürü
nü olan Edirne Rüstem Paşa kervansarayı, girişe göre soldaki bölümü kent hanı, sağdaki bö
lümü menzil hanı niteliğinde ikili işleve sahiptir.
O 2 4 • 1 10
==---.ı11
ıl0 1. A I(
...
O.c
'�· ""'
'='
""
' �=
"= ===-
- ---
JOılo, A lf
1 52
SÜLEYMANİYE VE SELİMİYE ARASINDAKİ YILLARDA HANIM SULTAN VE VEZİR YAPILARI
R. 1 74 :
Rüstem Paşa Kervansarayı,
Edime .
R. 1 75 :
Rüstem Paşa Kervansarayı,
Edirne.
Büyük Rüstem Paşa Hanı denilen sol bölüm enlemesine sekiz, uzunlamasına altı kemerli
revaklarla çevrelenen dikdörtgen bir avlunun dört tarafında gelişmiştir. 66 Revakın gerisin
de, alt katta beşik tonozlu otuzbeş oda, üst katta kubbeli galerilerin gerisinde yine kubbeli
otuz _sekiz oda yer alır. Odalardan sokak tarafındakiler önünde, zemin katta dükkanlar var
dır. Ustteki odalar ise dışa doğru büyüyerek içiçe çifte hacimli dairelere dönüşür. Katlar ara
sında bağlantı revakların içine yerleştirilen iki merdivenle, helalara ve sağ bölüme geçiş,oda
lar arasına konulan dehlizlerle sağlanır.
Yapının Küçük Rüstem Paşa Hanı adı verilen sağ bölümü, zemin katında, cephede dükkan
lar, avlu çevresinde ahır, mutfak ve helalardan, üst katta konuk odalarından oluşur 67 Ahır•
bölümü ortada bir sıra haçvari ayakla ikiye bölünerek üstü iki sıra beşik tonozla boydan boya
örtülmüştür. Daha küçük olan mutfak da benzer bir mimari kuruluşa sahiptir. Ne var ki,
üst katta ölçek ve plan kuruluşu farklı bir durum gösterir. Avluya bakan galerilerin gerisinde
çeşitli büyüklük ve biçimde ayna tonozlu yirmibeş oda yanyana ve sırt sırta birimler halinde
ilginç bir düzenleme görülür.
Rüstem Paşa kervansarayı, Edirne'nin merkez�pde XV. yüzyıl yapıları Eski Cami ve Bedes
tan ile beraber üçlü bir yapı grubu oluşturur. Uç Şerefeli Cami ve çevresindeki Peykler ve
'
Saatli medreseler ile Sinan'ın Sokollu hamamı kentin ikinci tarihi yapı guruplaşmasını mey-
dana getirirler. Fakat Edirne'deki en çarpıcı mimari anıt kenti simgeleyen Selimiye camiidir.
Süleymaniye'yi lstanbul'un üçüncü tepesine bir sorguç gibi takan Sinan ikinci başkent Edir
ne'yi de Selimiye ile taçlandırmış, en olgun yapılarını yarattığı 1 5 70'li yıllarda "Ustalığımın
eseri" sözleriyle tanımladığı Selimiye'de camilerinin en görkemlisini gerçekleştirerek Osmanlı
yapı sanatını doruğuna ulaştırmıştır.
1 53
MİMAR SİNAN
NOTLAR
K
anuni Sultan Süleyman'ın ölümü üzerine tahta çıkan oğlu il. Selim'in adını taşıyan
ilk yapılar Konya yöresinde bulunur. Bunlar Konya Selimiye camii ile Karapınar Sul
tan Selim külliyesidir. Yapımına Selim'in şehzadelik yıllarında başlanan Konya Seli
miye camiine kesin bir tarih vermek olanak dışıdır. 1 565 yılma doğru tamamlandığı iddia edildiği
gibi, 1 Selim'in cülusundan sonra bittiği de öne sürülür. 2 Ayrıca, tezkerelerde adı geçmediğin
den söz edilmek suretiyle bu camiin Sinan yapısı olduğu da ima edilmiştir. 3 Ne var ki, Eski
Fatih ve Gözleve Tatar Han camilerinin plan şemasını tekrarlayan Konya Selimiye camiinin
11. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim dönemlerini hatırlatan keskin köşeli kitle kuruluşu ve uçla
rı kapalı son cemaat revakını, Sinan'ın 1 560'lı yıllarda eriştiği mimari üslupla bağdaştırmak
güçtür. Bu durumda da camiin bir başka mimarın elinden çıktığı sonucuna varmak gerekir.
Konya Selimiye camiini Sinan'ın öz yapıları arasına alamıyoruz. Fakat, Konya'nın Karapı
nar ilçesinde bulunan ve üç tezkerede de adı geçen Sultan Selim camiinin, Sinan'm önemli
eserlerinden biri olduğu yolunda şüphe yoktur. Dengeli kitle kuruluşu ile yatay ve düşey planda.
kusursuz oranları, bu camiin, İstanbul'da tasarlanıp, merkezden gönderilen yetenekli bir mi
marca gerçekleştirildiğini açıkça ortaya koymaktadır.
o�"'=-'"-=----'°-==== ·
.,.,,,.
,..,, J
'----,.�-·-'i··=;,-,,,,.----- .
Üç beyitlik Arapça kitabesinin son mısraı ebced hesabıyla 97 1 tarihini gösterir ki, buna
göre Karapınar Sultan Selim camii 1 563-4 yılında tamamlanmış olmaktadır.4 Kitabenin sağ
ve sol ucundaki boş çerçevelere ve altına siyah boya ile yazılan 1 263 tarihli kitabe ise, camiin
1 84 7 yılında, Sultan Abdülmecid'in iradesiyle esaslı biçimde onarıldığını gösteriyor. 1 Cami
son olarak 1959'da Vakıflar ldaresince bir kez daha elden geçtiği için bugün çok iyi durumda
bulunmaktadır.
Karapınar Sultan Selim Camii, tek kubbeli, çifte minareli, beş göz revaklı sade ve simetrik
bir yapıdır. 14.80 metre çapında, pandantiflere oturan büyük kubbesi yuvarlak bir kasnakla
kuşaklanmış, kasnak dört köşede payanda kemerlerle desteklenmiştir. Tümüyle kurşun kaplı
üst örtü sistemini taşıyan, sarıya çalar düzgün kesme taştan beden duvarları üç kademelidir.
Ön köşelerde minare kaideleri, arka köşeler ve üç cephenin ortasında dayanma duvarlarıyla
pekiştirilen duvarlar zeminden 10.60 metre yükseklikte bir saçakla kesilir. Saçağın üstünde
alçak ve kalınlığı azaltılan bir kademe, daha yukarda payanda kemerlerin bastığı, köşeleri pahlı
kubbe tabanı yer alır. Kubbe tabanının yüzü ön cephede taş olarak bırakılmış, fakat öteki
üç yönde kurşunla kaplanarak, bu bölümün kare yapıdan kubbe yuvarlağına geçiş sisteminin
parçası olduğu vurgulanmıştır.
Karapınar Sultan Selim camiinin son cemaat yeri 3 . 60 metre çapında beş eşit kubbe ile ör
tülüdür. Kurşun kaplı ve alçak sekizgen kasnaklı revak kubbelerinin hepsi pandantiflere otu
rur. Başlıkları stalaktitli, tabanları bronz bilezikli olan revak sütunları mermerdir. Önder'in
yayınladığı eski bir fotoğrafta görülen dış revak şimdi yoktur ve bu saçağa ilişkin herhangi
bir iz de kalmamıştır. 6 Camiin çifte minaresi dörtgen planlı kürsüler üstünde yükselir. Papuç
ların silmeleri, beden duvarlarının ikinci saçağı ile aynı çizgide bulunan minarelerin gövde
1 58 ve petekleri onaltı kenarlı, şerefe altları stalaktitli, şerefe korkulukları şebekelidir.
il. SELİM VE BAŞ KADINI NURBANU SULTAN'IN YAPTIRDIÔI KÜLLİYELER
R . 1 80 Sultan Selim Camii, Karapınar. Dış Görünüş R. 1 81 Sultan Selim Camii, Karapınar
Camiin son cemaat duvarında iki pencere vardır. Öbür üç cephede yine birer çift altlı üstlü
pencere ile, birer yuvarlak tepe penceresi görülür. Dört pencere de kubbe kasnağına açılmış
tır. Alt sıradaki pencereler, sağır sivri kemerli, taş söveli ve demir parmaklıklı yapılmış, daha
üst düzeyde bulunan pencerelere filgözü şebekeli dışlıklar ve renkli camlı içlikler geçirilmiştir.
Son cemaat duvarına bakan pencerelerin dış taraflarında mihrabcıklar, onların dış tarafla
rında minare kapıları yer alır. Mihrabcıkların nişleri yedi köşeli ve tepeleri dilimli; basık ke
merli minare kapıları taş sövelidir. Camiin kıble kapısı da iki sıra düz taş bordürler içinde
olmakla birlikte beyaz ve külrengi mermerden yapılmıştır. Külrengi yekpare mermere işlen
miş onbir dilimli yelpaze alınlığı ile dikkati çeker. Yelpaze-ya da istiridye kabuğu- motifi
XVIII. yüzyılda çok kullanılmış ise de klasik dönemde ender rastlanan bir süsleme unsurudur
ve buradaki uygulama bilinen en eski örnek olmaktadır.
Camiin mihrabı ve minberi de aynı külrengi mermerden yapılmıştır. Üç sıra pahlı bordürle
çevrili olan yedi yüzlü, stalaktitli mihrab nişinin üst köşelerinde gülçeler, daha yukarda bir
ayet yer alır. Minberin taçlı kapısı da süslü, fakat merdiveninin korkulukları ile üçgenleri düzdür.
Yalnız, üçgenlerin çerçeveleri üzerindeki sekiz adet gülçe kayda değer.
Karapınar Sultan Selim camiinin büyük kubbesi ile pandantiflerinin yüzeylerinde, alt pen
cerelerin, mihrabın ve kapının tepesinde ve üst pencerelerin çevresinde kalem işi bezeme gö
rülür. Kırmızı, mavi, yeşil renklerin hakim olduğu nakışlar son onarımın ürünüdür.
Karapınar Sultan Selim camii, Konya'yı Adana'ya bağlayan kervan yolu üzerindeki menzil
külliyesinin camiidir. Bu nedenle de külliyenin ana yapısı cami değil kervansaraydır. Ne ya
zık ki, camiin tersine, kervansaray ve imaretin büyük bölümü zamanımıza yıkılmış durumda
ulaştığından, yapı topluluğunun heybetli görüntüsü kaybolmuştur. Kalıntılar, külliyenin ca
mi, misafirhane, kervansaray, hamam ve çeşmeden oluştuğunu; misafirhane ve kervansara
yın güneyde cami, kuzeyde çeşme ile noktalanan bir yol üzerinde sağlı sollu sıralandığını; ha
mamın ise bunların doğusuna konulduğunu gösteriyor. 1 59
MİMAR SİNAN
R. 1 82
Sultan Selim Külliyesi,
Karapınar.
Genel Görünüş
Camiin önünde bulunan misafirhane orta yolun iki yanına konulan kubbeli oda ve eyvan
lardan meydana gelir. Yolun batısında yanyana üç oda, doğusunda iki kollu bir bölüm yer
alır. Kollar da üçer birimlidir. Yalnız bunların orta bölümü eyvan biçiminde yapılarak, ocaklı
odalar eyvanların iki yanına konmuş, odaların kapıları da eyvanların içine açılmıştır.
Misafirhanenin şimdiki asimetrik kitle düzenini şüphesiz, Sinan'a bağlayamayız. Ancak ye
rinde kazı yapmadan bu yapının gerçek kitle kuruluşunu ve camiin avlu duvarlarına nasıl
bağlandığını saptama olanağı yoktur. Kervansaraya ilişkin pek çok soru da yine yapılacak
kazı sonucu cevaplanabilir. Bugün için söyleyebileceğimiz, Karapınar Sultan Selim kervansa
rayının, çift kanatlı kuruluşuyla, Gebze Çoban Mustafa Paşa kervansarayına benzediği; fakat
ondan farklı olarak, orta bölümünün kubbeyle örtülü kare-planlı bir taşlık değil, güney-kuzey
doğrultusunda beşik tonozlu ince uzun bir hacim olduğudur.
Kervansarayın bir aşırı sarı ve gri taştan örülü, basık kemerli geniş kapıları, orta bölümün
iki ucuna konulmuştur. Kuzeydeki külliyenin dış kapısı, güneydeki kervansaray ile öteki ya
pıların bağlantısını sağlayan kapıdır. Kervansarayın kanatlarına geçişler ise, orta bölümün
uzun yan duvarlarının merkezinde karşılıklı yer alan Bursa kemerli kapılardır.
Karapınar Sultan Selim kervansarayının asıl bölümlerini oluşturan kanatlar, hemen tümüyle
yıkılmış, batıdakinin arsası park haline getirilmiş, doğudakinin yerine yeni yapılar yapılmış
tır. Bu yüzden kervansarayın kanatlarında üst örtüyü taşıyan kaç sıra ayak vardı? Ust örtü,
Ereğli Rüstem Paşa kervansarayı gibi beşik tonozlu mu? Yoksa Büyük Çekmece Sultan Süley
man kervansarayı gibi sakıflı mı idi? Bilmiyoruz. Ali Saim Ülgen'in 195 1 tarihli restitüsyon
'
resimlerinde gösterdiği iki sıra ayağın, iki yüzeyli kırma çatının ve her kanattaki otuz bir adet
ocak yerinin gerçeği ne ölçüde yansıttığını söylemek zordur. Biz kervansarayın beşik tonozlu
160 olduğu kanısındayız.
ll. SELİM VE BAŞ KADINI NURBANU SULTAN'IN YAPTIRDIÔI KÜLLİYELER
Yeri ndc kazı yapılmadan kesinleşmeyecek bir başka görüşümüz de Lüleburgaz ve Payas So
kol l u külli yclcrindeki gihi burada da külliyenin ana eksenleriyle uyuşan açık ya da kapalı bir
a rast a n ı n hulunduğudur. Sultan Selim külliyesine ilişkin bir vakıf kaydında: "Karapınar diye
; ı n ı l a n korkulu, tenha ve muhafazası lazım bir derbend köyü üzerinde Sultan İkinci Selim'
i n . hir ma 'mure vücude getirdiği ve burada cami, imaret, han, hamam ile 39 dükkan ve 2
. .
Söz konusu edilen dükkanlar nerede idi? Eyice, dükkan gözlerinin kervansarayın yola ba
kan cephesinde sıralanmış olabileceğini belirtiyor. 8 Dükkanların, kervansarayın yola bakan
kuzey yüzüne yapıştırılmış olması olanak dışı değildir. Fakat bedestanlardaki gibi dükkanla
rın yapının dört sağır cephesini çepeçevre sardığını ve kervansarayın kanatlarıyla birlikte bun
ların da yıkılıp ortadan kaybolduğunu düşünmek, akla daha yakın gelmektedir. Böyle bir dü
zenleme misafirhane ile sıra dükkanlar arasında en az misafirhanenin sağ ve sol bölümleri
arasındaki kadar yaklaşık 8 metre eninde- bir yol bırakır ki, bu da fazlasıyla yeterli olur.
161
.c-r.--.-� ·... ::
MİMAR SİNAN
j ! ; !
�--: ı
kubbenin dört canibinde vaki olmuşdur. Hep üç şerefelidir. Üçer yollu ve ikisinin yolları baş
ka başka vaki olmuşdur. Ol mukaddema bina olunan Üç Şerefeli bir kule gibidir. Gayet ka
lındır. Ama bunun minaresi hem nazik, hem üçer yolları olmak gayet müşkül olduğu ukalaya
ma'lumdur. Halk. cihan, daire-yi imkandan hariç dediklerinin bir sebebi Ayasofya kubbesi
gibi kubbe Devlet-i İslamiyyede bina olunmamışdır deyu küffar-ı fecerenin mi'mar geçinenleri
müslüm anlara galebemiz vardır derler imiş. Ol kadar kubbe tutgurmak gayet müşküldür de
dikleri bu hakirin kalbinde kalmışdı. Mezbur cami binasında himmet idüb bi'avnillah-i teala
saye-i Sultan Selim Han da izhar-ı kudret idüb bu kubbenin Ayasofya kubbesinden altı zir'a
kaddin ve dört zir'a derinliğin ziyade ittim." 1 1
Selimiye camiinin kubbesi Sinan'ın -ya da Sa'i'nin- iddia ettiği gibi Aya Sofya'nın kubbe
sinden altı zir'a (yaklaşık 4.50 metre) yüksek ve dört zir'a (yaklaşık 3 .00 metre) derin değildir.
Selimiye'nin 3 1 . 22 metre çapındaki kubbesi Aya Sofya'nın çapı 30.90 ile 3 1 .80 metre arasın
da değişen hafif oval kubbesi ile hemen hemen eş büyüklüktedir. 1 2 Diğer yandan, Selimiye'
nin kubbesi zeminden 42.25 metreye yükselirken, Aya Sofya'da bu mesafe 55.60 metreye çı
kar. Bu yüzden Sinan'ın iddiasında haklı olduğu söylenemez. Ne var ki, Giriş Bölümümüzde
belirttiğimiz gibi, önemli olan Sinan'ın Aya Sofya kubbesinden daha büyük ve daha yüksek
bir kubbe yapabilmesinden çok , Aya Sofya'dan esinlenerek, fakat onu taklit etmeden Os
manlı camiini mantıki sonucuna vardırabilmiş olmasıdır. Başka deyişle, Selimiye'nin kubbesi
Aya Sofya'nınkinin ölçülerine ulaştığından değil, Osmanlı mimarisinin başından beri özlemi
ni çektiği mekan bütünlüğünü en alımlı ve anlamlı ifadenin aracı olduğundan Sinan için bir
övünç kaynağıdır.
\!' \
r· ....)rı---+- -j
-
-- +
-
1C ..�'..-
. .
>---+--·- --
-ı--· -1---
f----+---+- -
-- -.::1,(Q-1»'.- -
-- -1-n �-
--
f----+--- -��f;-=
'
J ..L
-C:J+'r>h-r+��.-,-,��
-- -�
- -- - ...,,
1--
-
�--- --
f----+-·--1-- -
f----+--+-·-
-- -
f----+--t- -
f---+--- - -
o !5 ıo 1!5 00 25 75m.
==ı====o=:::e===="""' A.I<.
Edirne Selimiye külliyesi daha önce Yıldırım Bayezid'in sarayına yaptırdığı Sarıbayır ya da
Kavak Meydanı denen düzlükte kurulmuştur. 1 3 Cami, medrese ve darülhadis, dört yanı du
varlarla çevrili 190 x 1 30 metre boyutlarında büyük dikdörtgen avlunun içine, ortada cami
ve güneydeki köşelerde ikiz eğitim yapıları olmak üzere, simetrik bir düzende yerleştirilmiştir.
Büyük avlunun batı cephesini boydan boya kaplayan kapalı arasta ile çarşı kitlesine sırtını
veren darülkurra ise, daha sonraki döneme tarihlenir. Arastayı, Selimiye'ye gelir sağlamak
amacıyla lll. Murad, Mimarbaşı Davud Ağa'ya yaptırmıştır.
Burada şu soru akla geliyor: Selimiye çarşısının tasarımı ve yapımını tümüyle Davud Ağa
mı üstlenmiştir? Yoksa Davud Ağa ustasınca tasarlanan bir yapıyı, sonradan onun çizim, ke
şif ve açıklamalarına göre mi gerçekleştirmiştir? Bu soruyu şunun için soruyoruz. Selimiye ca
miinin oturduğu büyük avlunun batısı, yamaca rastladığından burada yüksek dayanma du
varları yapılmıştı. Sinan herhalde bu duvarların ağır görünümü perdelemek için kapalıçarşıyı
tasarlamış, fakat Selim'in, camiin bitiminden önce ölümü üzerine çarşının yapımından vazge
çilmişti. Elde iddiamızı kanıtlayacak bir belge yoksa da, şimdiki biçimini iki aşamada alan
Edirne Selimiye külliyesini, tümüyle Sinan'ın tasarladığını ve her parçasının onun mimari
düşüncelerini içerdiğini savunacağız.
Edirne Selimiye camiinin ana kitlesi, Şehzade Mehmed camiindeki gibi, biri açık öteki ka
palı eş boyutlu iki bölümden oluşur. Yalnız Şehzade Mehmed'den farklı olarak burada bö
lümler kare değil, yanlamasına konulmuş, eni 60, boyu 44 metre olan dikdörtgenlerdir.
f���J·==�==
(
/ , I ! ,,-�,
ııv
ı ı /··· ---..,_ 1
\! u· �
\
' ·· ..
) j· : \
·· '··-·
) �'· /!
,
' ----·
'
1 65
MİMAR SİNAN
Üstü açık ön bölüm, gerek dış cephelerinin pencere sistemi, gerekse iç mekanını tanımla
yan revakların sütun ve kubbe ritmleriyle ilginç bir mimariye sahiptir. Şöyle ki, şadırvan av
lusunun kuzey cephesinde, cümle kapısının sağında ve solunda her aksa iki katlı birer pence
re konulmuşken, yan cephelerde her aksa altlı-üstlü ikişer pencere açılmış ve ayrıca, son ce
maat revakını içeren dipteki aksın saçağı düzeltilerek, bu birimde bir de tepe penceresine yer
verilmiştir.
Şadırvan avlusunun iç düzenlemesi de, dış cephelerin pencere sistemi gibi çeşitlilik gösterir .
Avlu, yanlarda üçer, arkada beş, önde üç geniş, iki dar açıklıklı; revaklar üç değişik çapta
kubbelerle örtülüdür. Toplam onsekiz kubbenin, en ufak boydaki dördü , cümle kapısının sa
ğında ve solunda; orta boydaki dokuz kubbeden biri, cümle kapısının gerisinde, ötekiler yan
larda bulunur. Beş büyük kubbe de son cemaat duvarının önünde sıralanır.
Revak kubbeleri avlu saçağının üstünde sekizgen kasnaklarla kuşaklanmış, camiin kıble ka
pısı önündeki kubbenin kabuğu dilimli ve yanındakilerden daha yüksek yapılarak ana giriş
vurgulanmıştır. Ayrıca bu kubbe stalaktitli konsollara oturduğu için, tümü pandantifli olan
öteki kubbelerden iç görünüm bakımından da farklıdır.
Şadırvan avlusunun revak�, büyük boy granit ve daha kısa ak mermer sütunlara biner. Yal
nız kuzeyde ki uçlarda taşıyıcılar, dört köşesinde gömme sütunceler bulunan kare kesitli ayaklar
biçiminde yapılmıştır. Tüm başlıklar stalaktitli -son cemaat revakının dar gözlerini geçen kaş
kemerler bir yana bırakılırsa- tüm sivri kemerler, iki merkezli ve iki renk taş örgülüdür.
Revak döşemeleri kesme taş, orta alan mermer kaplıdır. Avlunun merkezindeki onaltı yüz
lü şadırvan da ak mermerden yapılmıştır. Kemerli ayna taşları, şebekeli alınları , palmetli pi
lastır ve frizleri ve büyük çanağı ile avluya ölçü veren zarif bir eserdir.
Edirne Selimiye camiinin en kayda değer özelliklerinden biri, ön avlusunun ortasında bulu
nan şadırvan öğesinin, camiin içinde simgesel olarak tekrarlanmasıdır. İç şadırvan, üstü ndeki
fevkani müezzin mahfiliyle birlikte, büyük salonun tam merkezinde yer alır. Bu çifte motif
üzerinde kısaca durmak isteriz.
1 66
ll. SELİM VE BAŞ KADINI NURBANU SULTAN'IN YAPTIRDIÔI KÜLLİYELER
1 67
R. J 89 Selimive Camii. Edime. Sadırvan ve Kıble Kapısı
MİMAR SİNAN
Su, Türk-İslam mimarisinde, başlangıcından beri birinci derecede rol oynayan bir öğe ol
muştur. Bir yeri imar etmek, oraya su götürmekle eşdeğer anlam taşımış, cami olsun , medre
se, darüşşifa, kervansaray olsun her tür yapının avlusunda şadırvana yer verilerek suyun öne
mi her zaman belirtilmiştir.
Şadırvan genellikle cami avlusunun ortasında yer alır. Ne var ki, Anadolu Selçuklu ve er
ken Osmanlı dönemlerine tarihlenen, bazı avlusuz camilerde, şadırvanın camiin içine kaydı
rılarak, tepesi açık bir gözün ortasına konulduğunu görürüz. Bu türün örnekleri arasında sa
yabileceğimiz Divriği Ulucamii ya da Niğde Alaeddin camiinin içinde bugün şadırvanı yok
tur; çünkü bunlar kaldırılarak yerleri camiin namaz kılma alanına katılmıştır. Diğer yandan,
Bursa Ulucamiinin şadırvanı yerinde durmakta, tepesi delik bir kubbeyle örtülü ve camiin
döşeme düzeyinden bir kaç basamak aşağıda yer alan bu şadırvanlı göz, dün olduğu gibi gü
nümüzde de iç avlu işlevini sürdürmektedir.
Edirne Selimiye camiinin ana şadırvanı şüphesiz ki ön avlunun ortasında bulunan şadır
vandır. Fakat buna ek olarak, kubbeli ana hacmin ortasına da bir küçük şadırvan koymak
suretiyle Sinan, bir yandan geleneksel bir Anadolu motifine yer verirken bir yandan da Seli
miye'de muazzam kubbenin yarattığı merkezi mekan duygusunu daha güçlü biçimde vurgula
mak istemiştir. Başka türlü söylersek, nasıl selatin camilerde kubbe cümle kapısı ile mihrabın
merkezinden geçen kıble ekseniyle belirtiliyor ise, büyük kubbenin göbeğinden geçen dikey
ekseni de belirleyecek bir düzenleme düşünmüş ve kubbenin bir ayetle noktalanan merkezi
nin tam altına fevkani mahfil ve şadırvan yerleştirerek yer-gök eksenini somutlaştırmıştır Sinan.
Söz konusu uygulama ile ayrıca önemli bir soruna da çözüm getirilmiştir. O da selatin ca
milerde minber ya da Hünkar mahfili gibi belirli bir yeri bulunmayan müezzin mahfiline, ca
mii iç simetrisini etkilemeyecek bir formülün bulunmasıdır. Müezzin mahfili Şehzade Meh
med'de kuzey-batı filayağına, İstanbul Süleymaniye'de güney-batı filayağına bitişiktir. Tıpkı
daha önce kapının sağına, soluna, önüne, üstüne, ya da avlunun çevresinde herhangi bir ye
re konan Selçuklu kervansaray mescidlerinin, Sultan Hanlarında avlunun ortasına fevkani
bir yapı olarak yerleştirilmesi gibi, müezzin mahfilinin Selimiye'de ana mekanın ortasına alın
ması, Osmanlı klasik camilerinde ibadet gerekleriyle, mimari arasında varolan uyuşmazlıklar
dan birinin de çözüm yolunu göstermiştir. Ne var ki, Sinan'dan sonra yapılan selatin camile
rinde nasıl Edirne Selimiye şemasına itibar edilmeyerek, hep Şehzade Mehmed'in dört yarım
kubbeli şeması tekrarlanmışsa, Selimiye'de bulduğumuz müezzin mahfili uygulaması da bir
daha kullanılmamıştır. Sinan'ın halefleri, çok büyük çaplı bir kubbeyle bağdaşan merkezi mü
ezzin mahfili motifini, Sultan Ahmed, Yeni Valide, Yeni Fatih gibi camiler için fazla iddialı
bulmuş olsalar gerektir.
Edirne Selimiye camiinin 3 1 .28 metre çapındaki kubbesinin yükü sekiz filayağına biner. Şeh
zade Mehmed ve İstanbul Süleymaniye camilerinden farklı olarak bunlar onikigen gövdelidir
ve birinci sıra kemerler düzeyine kadar onikigenin yüzü ince uzun profilli çerçevelerle işlene
rek filayaklarının ağır görüntüsü hafifletilmek istenmiştir. Alt sıra kemerler mihrabın iki ya
nında perde duvarlarla doldurulmuş, fakat bunlar dışında mihrab nişinin yarım kubbesi ile
üç cephede mahfilleri barındıran beşik tonozlu gözlerin alınlarını oluşturmuştur. Daha üst
düzeydeki sekiz kemerin gerisinde ise dört yanda iki sıra pencereli düz duvarlar, köşegenlerde
tek sıra pencereli tromp yarım kubbeleri yer alır. Kubbe tabanı sekiz kemerin arasına konu
lan üçgenli çıkmalarla daireye dönüştürülerek, büyük kubbe bunun üstüne oturtulur.
Büyük kubbenin yan itme gücü kalın bir kasnakla pekiştirilir ve kasnak ayrıca, ayakların
tepesinde üst örtüyü yırtarak kubbeyi kuşatan sekiz ağırlık kulesine dayalı ikiz kemerlerle pa
yandalanır. Daha aşağıda, bir sıra kemerli payanda, bu sefer, ağırlık kulelerinin bastığı fil ayak
larını desteklemek suretiyle kubbenin yükü beden duvarlarına aktarılır.
Ağırlık kuleleri büyük kubbenin sekiz köşesini noktalar. Tromp yarım kubbelerinin iki ya
nındaki kemerli payandalar, yine büyük kubbenin tabanını oluşturan sekiz filayağını pekişti
rir. Sekizgen taşıyıcı sistemi üç yandan saran dikdörtgen ana yapının köşeleri ile minare kür
süleriyle kenetlenmiştir. 1 69
MİMAR SİNAN
Büyük kubbenin dört yanında ve ona yakın bulunan minareler yapının dikeylik hissini ar
tırır. Bunda kasnak pencelerinin dar ve yüksek oluşu ile, ağırlık kulelerini örten sivri kubbele
rin de payı vardır. Fakat asıl etken Sinan'a özgü çubuklu gövdeleriyle olduklarından daha
yüksek duran minarelerdir. Dördü de zeminden alem ucuna kadar 70.89 metre boyundaki
Selimiye minareleri 1 4 üçer şerefelidir ve öndekilerin şerefelerine üç ayrı merdivenle çıkılır.
Merdivenlerin kapıları doğuya ve batıya olmak üzere dış avluya açılmıştır.
Şadırvan avlusunun duvarlarında Sinan'ın kuzeyde her aksa bir, doğu ve batıda iki pence
re açmasına karşılık, ana kitlenin beden duvarlarında, en azından üç cephede, üçer birimli
bir sistem uyguladığını görürüz. Şöyle ki, camiin son cemaat revakına bakan kuzey duvarının
orta aksında kıble kapısı ile, onun iki yanında tepeleri stalaktit dolgulu birer pencere; bunun
sağında ve solunda üçer pencereli birer aks, sonra ikisi açık, biri sağır üç pencereli dış akslar
yer alır. Doğu ve batı cephelerindeki düzenleme de ya üç pencere ya da bir kapı iki pencere
esasına dayandığı gibi bu cephelerde açılan galeriler de yine üç kemerli yapılmıştır. Güney
cephesinde ise farklı bir sistem vardır. Ortadaki çıkıntıda yalnız mihrabın sağına ve soluna
birer pencere açılıp, merkez sağır bırakılmış; yan akslarda dış cephe düzeni açısından üçer
pencere görülürse de, kemerler içinde ikişer pencereye yer verilmiş, üçüncü pencere büyük
kubbeyi tanımlayan karenin sınırları dışında kalmıştır. Güneydeki galeriler de ötekilerden
farklı biçimde, dördü enli ikisi dar olmak üzere altı kemerli yapılmak suretiyle üçlü sistem
burada sürdürülmüştür.
Edirne Selimiye ca�iinin, aradaki iki payanda kuleyle üç bölüme ayrılan yan galerileri de,
Şehzade Mehmed ve lstanbul Süleymaniye'nin yan galerilerinden farklı bir tutumla ele alın
mıştır. Şöyle ki, Şehzade Mehmed'in tek katlı yan galerileri iç mekanla bağlantısı bulunma
yan,_ sırf cami kitlesinin ağırlığını hafifletmek amacıyla düşünülmüş, dış yapıya ilişkin öğeler
dir. lstanbul Süleymaniye'de ise, yan galerilerin iç yapıyla bağlantısı sağlanmış, fakat üstü ge
niş saçaklı iki katlı balkonlar biçimindeki yan galeriler ile camiin ana yapısı arasında uyumlu
b.ir görünüm sağlanamamıştır. Oysa Selimiye'de iki katlı yan galerilerin altları dışa açılan re
vaklar, üstleri içe b akan mahfiller biçiminde planlanmak ve üç bölüm arasındaki içleri merdi
venli payanda kulelerin cepheleri altta mihrabiyeler, üstte pencerelerle donatılmak suretiyle
bunlar dış cephede ana yapıya yabancı düşmeyen öğeler haline getirilmiştir.
Edirne Selimiye camiinin iç süslemesi de mimariyle uyuşum bakımından benzer bir nitelik
taşır. Camiin ak mermerden mihrabı ile, dantela gibi işlenmiş minberi zamanının en alımlı
eserlerindendir. Mihrab çıkıntısının içini ve Hünkar mahfilini süsleyen çiniler de yeni klasik
dönemin en değerli İznik çinileri arasında sayılır. Ne yazık ki, Hünkar mahfilinin duvarlarını
kaplayan çinilerden bir bölümü 1 877- 1 878 Osmanlı-Rus savaşında Ruslarca sökülüp götürül
müştür. 15 Diğer yandan, mihrabın iki yanında yer alan çiniler ile mihrab çıkıntısının içine
ve mihrab duvarlarına iki sıra halinde konulan ayet panoları eksiksiz yerinde durmaktadır.
Son yıllara kadar büyük bölümü dökülmüş olan kalem işi nakışlar da onarıldığından, camiin
büyük kubbe, yarım kubbe ve tonozlarının içleri de şimdi, asıl renklerini tam olarak bulduk
ları söylenemez ise de, eski desenlerine kavuşmuş bulunmaktadır.
Özetlersek, Aslanapa'nın haklı olarak işaret ettiği gibi, Edirne Selimiye Camii, o zamana
kadar özelde Sinan'ın, genelde Osı;nanlı Türk mimarisinin ortaya koyduğu tüm yenilikleri
bünyesinde toplayan bir yapıdır. 1 6 iç mekanı dış görünüşle bağdaştıran sekizgen tabanlı mu
azzam kubbeyi, kubbe mimarisinin zirvesi kabul edebiliriz. Çünkü Selimiye_'de kubbe sanki
kagir yapı ağırlığından arınarak ince bir kabuk görünümüne bürünmüştür. Orneğin Şehzade
Mehmed'in, kubbe aleminden zemine kadar kademe kademe yayılan kitle kuruluş düzeni Se
limiye'de tersine dönerek aşağıdan yukarıya doğru bir hareket oluşturmuştur. Düşey yerine
dikeylik duygusunun algılanmasında, daha önce de belirttiğimiz gibi, büyük kubbeyi saran
sivri kubbeli ağırlık kuleleriyle ana kitlenin dört köşesinde yükselen minareler küçümseneme
yecek rol oynar. Dış kitlenin dikeyi vurgulayan düzenlemesi kadar, dolu ve boş kemer sırala
rının yarattığı ritimlerin içerde de kagir yapının ağırlığını azaltarak, yer çekimini hiçe sayan
bir nitelik sağladığı görülür. Edirne Selimiye'de varılan mek�n bütünlüğünün ve taşıyıcı siste
min görüntüsünü hafifleten ışık kontrolünün bir benzerine lslam mimarisinde rastlamıyoruz.
1 70
Il. SELİM VE BAŞ KADINI NURBANU SULTAN'IN YAPTIRDIÔI KÜLLİYELER
ı71
MİMAR SİNAN
R. 1 92
Selimiye Camii, Edime
Dış Galeriler
Edirne Selimiye camiinin kıble kapısı üzerinde, Sofuzade Ofı.i Efendi'nin kaleme aldığı sekiz
mısralık kitabenin son beyiti şöyledir:
Bu beyitten 1 568 (H.976) yılında başlanan camiin 1 574-5 (H.982) tarihinde tamamlandığı
anlaşılmaktadır. Camiin arkasında, avlunun güney-doğu köşesini işgal eden Müderris Med
resesinin ise, daha önce 1 572-3 (H.980) yılında tamamlandığı ve ilk müderrisi Nazırzade'nin
buraya 1 5 70- 1 (H.978) yılında atandığı bilinir. 1 7 Medresenin ikizi olan darülhadisin de aynı
tarihte biterek hizmete girdiğini kabul ediyoruz . 1 8
Anılan ikiz eğitim yapısı, dörtgen avlularının dışa bakan iki yanında onüçer oda ile, iç ta
rafta karşılıklı yer alan birer dershaneden meydana gelir. Darülhadisin sokak tarafındaki kö
şe odasının T biçimli planını göz önüne almazsak her iki yapının tüm odaları ve dershaneleri
kare planlıdır ve odaların altta çift, üstte tek olan iki katlı pencereleri dışa, dershanelerin pen
cereleri, hem içe, hem dışa olmak üzere dört yöne bakar. Dershane ve odalar kubbeli , fakat
172
il. SELİM VE BAŞ KADINI NURBANU SULTAN'IN YAPTIRDIÔI KÜLLİYELER
avluyu çeviren kaş kemerli revakların örtüsü tek eğimli düz çatı biçimindedir. Yine, avlunun R. 1 93
yüzlerinde taş, fakat dış cephelerde taş ve tuğla karışımı örgü kullanılmıştır. Daha önemlisi, Selimiye Külliyesi,
Edirne.
tümüyle kesme taş olan cami kitlesi ile, gerek medrese ve darülhadisin, gerekse darülkurra
Güneyden Görünüş
ve kapalı arastanın tuğla hatıllı taş duvarlarının arasında ortaya çıkan anlamlı karşıtlıktır ki,
böylece külliyeyi oluşturan ikincil yapılarla ana yapı Sinan'ın öteki selatin külliyelerinde gör
mediğimiz bir berraklıkla ayrı ifadelere kavuşmuş olmaktadır.
Selimiye cami ve külliyesine gelir sağlamak amacıyla yaptırılan kapalı arasta cami dış avlu
sunun batı duvarı önünde bir baştan öbürüne uzayan yaklaşık 225 metre uzunluğundaki ana
kol ile buna dik bir kısa koldan meydana gelir. Kısa kol,camiin şadırvan avlusunun yan kapı
ları ekseni üzerinde düzenlenmiş, kolların kesiştiği yer gayet süslü bir dua kubbesiyle belirtil
miş, yüksek kasnaklı dua kubbesinin doğusundaki dört sahanlıklı merdivenle de cami avlusu
nun arasta ile bağlantısı sağlanmıştır.
Cami avlusuna geçit veren küçük kapıdan başka, Selimiye arastasının üç kapısı daha var
dır. Bunlar uzun ve kısa kolların uçlarında bulunur ve kuzey, güney ve batı doğrultusunda
dua kubbesine üç yandan saplanan beşik tonozlarla örtülü yollara açılır. Yollar, beşik tonoz-
1 73
MİMAR SİNAN
ların yanlarına konulan yüksek pencerelerle aydınlanır. Fakat yolların iki yanına sıralanan
toplam 73 dükkanın dış cephelerinde pencere bulunmaz.
Bugün bu sağır duvarlar çıplak durduğundan dükkanlara pencere konulmamış olması ya
dırganabilir. Ne var ki, aslında külliyenin batı cephesinin şimdiki gibi açık olmadığı bilinmek
tedir. Tarihi fotoğraflar arastanın önünde park haline getirilmiş alanda eskiden alçak salaş
yapıların ve Yemişkapanı denilen iki katlı, geniş avlulu bir hanın bulunduğu nu
göstermektedir ı 9 • Bu konuda fikir verebilmek için eskilere gitmeye de gerek yoktur. Çünkü
yine aynı dönemin önemli bir kapalı arastası Edirne'nin merkezinde bulunur. Anılan arasta
Sinan'ın Veziriazam Semiz Ali Paşa için yaptığı Ali Paşa çarşısıdır.
Selimiye arastası gibi Ali Paşa çarşısı da kuzey-güney doğrultusunda düzenlenmiş ve altı ka
pısı ile Hürriyet Meydanına bakan dükkanları dışında çevresindeki cadde ve sokaklara tümüyle
sırtını dönmüştür. Kapılardan ikisi yolun başında ve sonunda, biri batıda, üçü doğudadır.
Batıdaki kapı Osmaniye caddesine, doğudakiler Hükumet caddesine geçit verir. Uçlardaki
kapılar önlerindeki caddelere doğrudan açılırlarsa da yan kapılar ana yola saplanan kısa kol
ların başlarında bulunur. Böylece, arastanın sağır cepheleriyle arastaya paralel caddeler ara
sında yüzleri o caddelere bakan sıra dükkanlara yer verilmiş ve yan kapılara boyunlar takıla
rak girişler cadde çizgisine kadar dışa çekilmiş olur.
174
il. SELİM VE BAŞ KADINI NURBANU SULTAN'IN YAPTIRDIÔI KÜLLİYELER
Kitabesine göre 1 568-9 (H. 976) yılında tamamlanan çarşı, Semiz Ali Paşa'nın Babaeski'de
ki cami ve külliyesine gelir sağlamak amacıyla yaptırılmıştır. Uzunluğu yaklaşık 300 metre
olan çarşıda toplam 1 26 göz dükkan vardır20 • Selimiye arastası gibi bu çarşı da taş ve tuğla
dan yapılmış, üst örtüsü kurşunla kaplanmıştır.
Edirne Ali Paşa Çarşısı 1 940'lı yıllarda harap olmaya yüz tutmuştu 2 1 • İkinci Dünya Sava
şından sonra ele alınarak yenilenmiştir. 1 874 (H. 1 29 1 ) yılında esaslı bir onarımdan geçen Se
limiye arastasının da 22 , daha sonra harap olduğunu, fakat 1 972- 1 973 yıllarında Vakıflar İda
resince eski haline getirildiğini, arastanın uzun ve kısa kollarının kesiştiği yerde T'nin güney
köşesini dolduran darülkurranın da aynı yıllarda onarılarak kurtarıldığını biliyoruz.
Selimiye darülkurrası tek kubbeli , iki göz revaklı basit bir yapıdır. En kayda değer özelliği
camiin önünde ve çarşı kitlesi içinde kaybolmasını önlemek için fevkani yapılarak kubbesi
nin medrese ve darülhadis dershaneleri kubbeleriyle aynı düzeye yükseltilmiş olmasıdır. Bu
yüzden darülkurranın revakına bir döner merdivenle çıkılır. İki yanı kapalı, üst örtüsü ayna
tonozlu revakın çifte kemerleri içte tek mermer sütuna, dışta duvarlara oturur. Tuğla hatıllı
taş duvarlar dershanenin beden duvarlarında da sürer ve her iki bölümde de profilli saçaklar
la bitirilir. Onaltı köşeli alçak ve sağır bir kasnakla kuşaklanan kurşun kaplı kubbe içeride
tromplara biner. Darülkurranın kubbesi , medrese ve darülhadisin hafifçe sivri dershane kub
belerinden farklı olarak yarım küre biçiminde yapılmıştır.
Sinan yapısı darülkurraların sayısı az, bu yapı türü konusunda genellemeler yapmak zor
dur. Ancak, Selimiye darülkurrasının tek kubbeli ve fevkani kuruluşu Sinan'ın daha önce
incelediğimiz iki külliyesindeki mimari düzenlemeye uygundur. Yalnız, İstanbul Süleymaniye
ve Lüleburgaz Sokollu külliyelerinde darülkurra camiin kıble yönünde uzunlamasına ekseni
noktalayan yapıdır. Oysa Selimiye'de medreseler camiin doğu ve batısına konmayarak güne
yine alınmış, darülkurra camiin kapalı ve açık bölümlerinin merkezinden geçen enlemesine
eksen üzerine yerleştirilerek değişik bir kitle düzenlemesine gidilmiştir.
Benzer özgün __uygulamalar ve değişik geometri ilişkileri bünyesinde toplayan aynı dönemin
bir başka eseri Usküdar-Toptaşı Nurbanu Valide Sultan külliyesi olmaktadır. Bu önemli kül
liyenin yapım tarihi ve çeşitli yapılarının işlevi üzerinde etraflıca durmak ve ayrıca tümüyle
korunamayarak asıl biçiminin yer yer bozulma nedenlerine de kısaca değinmek istiyoruz.
II. Selim'in başkadını ve III. Murad'ın annesi olan Nurbanu Sultan'ın yaptırdığı külliye ön
celeri "Valide Sultan" ismiyle anılırken 2 3 lll. Ahmed'in annesi Emetullah Gülnuş Sultan'ın
1 708- 1 7 1 O yılları arasında, Usküdar iskele Meydanında yaptırdığı bir başka Valide Sultan kül
liyesinden . ayırdedilebilmek için sonradan "Valide-i Atik/Atik Valide" adını alan bu yapı
topluluğu, lstanbul Boğazına hakim bir yamaç üzerine kurulu cami ve onun çevresindeki med
rese, mekteb, hankah, darülkurra, darülhadis, imaret, darüşşifa ve hamamdan oluşur. Cami,
medrese, darülkurra, darüşşifa ve imaret tüm tezkerelerde; hamam Tezkiret ül-Ebniye ile
Tuhfet ül-Mi'marin de; mekteb, tekke ve kervansaray yalnız Tuhfet ül-Mi'marin'de ka
yıtlıdır. Yapıların tümünden tezkerelerde söz edilmesi Atik Valide külliyesinin Mimar Sinan'ın
eseri olduğunu ortaya koyar. Ne var ki, tezkerelerde yapıların külliye içindeki konumuna de
ğinilmediğinden, topluluğu meydana getiren binaların yerleri ve her binanın kendi iç bölüm
lerine ilişkin hususlarda bir başka kaynağa başvurmak gerekmektedir. Bu kaynak N urbanu
Valide Sultan adına düzenlenmiş Rebiülahır 990 (Nisan 1 582) tarihli Arapça Vakfiyedir ki
bu belgenin konumuzla ilgili bölümünde şöyle yazıyor24:
"Valide Sultan fani dünyanın ni'metlerini ebedi olan ahiretin ni'met ve saadetlerine vaslet
mek istedi; çünkü zeka sahibi olan bir kimse yalnız dünyanın kararsız devletine bağlanıp kal
maz. lşte bu düşünceyle valide-i müşarünileyha semahat elini herkese açıp emval ve evladın
değil, ancak temiz bir kalp ile Allah'a kavuşmanın müfid olabileceği dehşetli günün müthiş
azabından kaçmak ve büyük sevaba nail olmak için daimi ve bütün halka şamil bir ihsan
yapmak istedi. Buna binaen şu vakıfnamede mufassalan zikredilecek olan şeyleri en temiz em
val ve emlakinden ihrac ve ifraz etti. Safi ve sadık bir azimet, riya ve süm'a lekesinden :iri
temiz bir niyet ile bir çok büyük ve muhteşem emakin-i hayriyye bina ve inşa ettirdi.
1 75
MİMAR SİNAN
Şunl�.r o cümledendir:
1 . Usküdar mahallelerinden Yeni Mahallede vakıfanın yaptırdığı her türlü güzelliği cami
ve h�r türlü bedayi-i mi'mariyyeyi havi, yüksek ve muhteşem bir cami-i şerif;
2. llim ve masrifin şanına çok kıymet ve ehemmiyet verdiği, ehl-i ilmi halk arasında yükselt
mek ve mümtaz kılmak için, adı geçen camiin şimal cihetindeki harimine muttasıl bir medrese;
3 . Yine mezkur cami kurbünde vakıfanın sırf rızay-i Bari talebiyle yaptırıp içinde Kur'an-ı
Kerim öğrenmek ve anlamak için bütün müslüman çocuklarına vakfettiği mekteb;
4. Yine mezkur camiin karşısında vakıfanın yaptırıp tecvid veçhile ve ilm-i kıraat öğrenmek
isteyen bütün müslümanlara vakfettiği darü'l-kurra;
5. Yine bu camiin karşısında ve darü'l-kurra kurbünde vakıfanın yaptırıp ehl-i ilim ve zeka
sahabından hadis ve tefsir okuyanlara vakfettiği darül-hadis;
6. Vakıfanın bu darü'l-hadis civarında güzel bir matbahı, temiz bir yemekhaneyi , iki hanı
ve gelip gidenlerin oturması ve misafirlerin içinde it'am edilmesi için yapılan tabhane namıyla
ma'ruf hücreleri, bir anbarı, bir odunluğu ve sair icab eden teferruatı müştemil olarak yaptı
rıp fukara ve miskinlere, gelip giden misafirlere ve mücavirlere vakfettiği imaret;
7. v akıfanın mezkur cami kurbünde kubbeleri güzel, sahaları geniş bir kaç hücreyi müşte
mil olarak hudud-i şer'iyeye riayetkar olan suleha ve fukaranın oturmaları için yaptırdığı hankah
ismiyle ma'ruf ribat;
8 . v akıfanın imaret-i amire kurbünde yüksek ve güzel hücreleri ve odaları müştemil olarak
yaptırıp her nev'i hastaların mesalih ve tedavileri için vakfettiği darü'şşifa . . . "
Nurbanu Valide Sultan vakfiyesinden edindiğimiz bu bilgiye göre, camiin şadırvan avlusu
nun kuzeyinde avluya bitişen yapı medrese, medresenin doğusundaki bağımsız yapı hankah, 25
camiin güneyinde yolun karşısında bulunan tek kubbeli yapı darülkurradır. Darülhadis, ima
ret ve darüşşifa, camiin batısındaki büyük yapı kitlesi içinde toplanmıştır. Darülhadis medre
se ile aynı düzlükte, imaret ile darüşşifa bir kat aşağıda bulunur. Külliyenin hamamı ise imaret
darüşşifa topluluğundan uzakta, Toptaşı caddesinin karşı tarafındadır.
Kuzeydeki ana cephesi Valide Kahyası Sokağına paralel yapıldığı için camiin ana eksenin
den batıya doğru dönen ve bu yüzden batı cephesi doğudakinden daha uzun olan Atik Vali
de medresesi, üç yanı kubbeli revaklarla çevrili bir avlu etrafında düzenlenmiştir. Avlunun
batısında dört, doğusunda iki, kuzeyinde oniki oda vardır. Bu odalardan onbeşi "ulum ve
maarif tahsil etmek isteyen taliblere", ikisi öğretim yardımcılarına, biri bevvab denilen kapıcı
n ı n oturmasına ayrılmıştır. Medresenin sokak kapısı batıda, helalar doğudaki odaların arka
sında, Valide Kahyası Sokağı üstünde kemerlere bindirilmiş fevkani dershanesi uzun cephe
I 77
n i n ortası ndadır.
MİMAR SİNAN
Vakfi iıeye göre bir şeyh ile otuziki "nefer fukaranın" (dervişin) barınması için yaptırılan
hankah 6 da avlulu bir yapıdır. Kuzeye doğru genişleyen dörtgen avlu çepeçevre revaklı, kaş
kemerlere basan revaklar güneyde beş, kuzeyde yedi, doğuda onbir, batıda oniki açıklıklıdır.
Revakların gerisinde kubbeli semahane ve yine hepsi kubbeli otuzüç oda yer alır. Hankahın
dış duvarları tuğla hatıllı kesme taştan örülü, üstü tümüyle kurşun kaplıdır.
Vakıflar İdaresince 1 960'lı yıllarda onarılan Atik Valide hankahı uzun süre İlim Yayma Der
neği Talebe Yurdu olarak kullanılmış, fakat 1 980'den sonra boşaltılmıştır. Bugün bakımsız
ve yeniden harab olma yolundadır.
Eskiden doğu cephesinin önünde bir revak bulunduğu kalan izlerden belli olan darülkurra
da kendi haline bırakılmış durumdadır. Feridun Ağa Kütüphanesi adı ile tanınan bu binanın
XVIII. yüzyılda Feridun Ağa tarafından onarıldıktan sonra kütüphaneye dönüştürülerek ye
niden vakfedildiği anlaşılıyor.
Atik Valide medresesi, hankahı ve darülkurrası bakımsız olsalar da asıl biçimlerini koru
maktadırlar. Diğer yandan, camiin batısında, kuzey-güney doğrultusunda bir sıra odadan oluşan
darülhadis bugün tanınmaz haldedir. xıx. yüzyılda üstüne kat çıkılan bu bina son yıllarda
geçirdiği yangından sonra yapılan yeni eklemelerle özgün mimarisini hemen tümüyle
kaybetmiştir.
Darülhadis gibi darüşşifanın üstüne de kat çıkılmış, imaretin bazı bölümleri de benzer bi
çimde bozulmuştur. Kervansaray, tabhane, aşhane ve çeşitli depolardan oluşan imaret kendi
iç avluları etrafında üç ayrı birim şeklinde düzenlenmiştir. Tabhane ile aşhane klasik döne
min niteliklerini az çok korumakta fakat kervansarayın mimarisi, kubbeli orta bölümü dışın
da, değişmiş bulunmaktadır.
Toptaşı caddesine bakan ön cephesi 86.60, Valide İmareti sokağı tarafındaki yan cephesi
76.40 metre olan dikdörtgen planlı imaretin büyük kapısı ön cephenin merkezinde, yapının
ana ekseni üzerindedir. Kapının önünde iki sütunlu bir sayvan, sağ tarafında duvara konul
muş bir çeşme yer alır. Kapıdan 10.80 metre çapında bir kubbenin örttüğü taşlığa geçilir. Taş
lığın sağında ve solunda, kendi iç avluları çevresinde düzenlenmiş iki katlı kanatlar, ana kapı
nın karşısında merdivenli bir geçit vardır. Bu merdivenlerden çıkılarak imaretin orta avlusu
na girilir.
Boyu 27 .60, eni 24.40 metre olan orta avlu revaklarla çevrilmiş, başlıkları baklavalı yirmi
altı mermer sütunun taşıdığı revaklar yirmi dokuz adet küçük kubbe ile örtülmüştür. Orta
avlunun doğu cephesinin merkezinde, üst kat ile bağlantıyı sağlayan merdivenli dehliz, mer
divenin iki yanında beşik tonozlu ikişer oda bulunur. Avlunun kuzeyinde ve güneyinde ise
tabhane ile aşhane yer alır. Aşhane olan güneydekinin avlusu T biçimindedir ve üst örtüsü
nü meydana getiren kubbelerden altısının tepesinde fenerler, fenerli kubbelerle örtülü mut
fak hacimlerinin içinde büyük ocaklar vardır.
Orta avlunun kuzeyinde yine kendi iç avlusu çevresinde düzenlenmiş ve kapısının iki yanı
na sonradan eklenen odalar dışında asıl durumunu iyi koruyan tabhanenin üst örtüsü de
kubbeli yapılmış, ancak bu kubbelerin tepelerine fener konulmayıp eteklerine yer yer pencere
açılmak suretiyle tabhanenin içine bol ışık sağlamak yoluna gidilmiştir.
İmaretin kuzey duvarına bitişik darüşşifa da, aşhane ve tabhane gibi, kendi iç avlusu çevre
sinde düzenlenmiştir. Doğu bölümü batıdakine göre daha geniş ve iki basamak yüksek olan
çift kademeli avlunun batısı beş , doğusu altı, yanları dokuz kemerli; başlıkları baklavalı mer
mer sütunlara oturan avlu revakı ahşap çatılıdır. Asıl girişine ek olarak tabhaneye açılan muhdes
bir kapı ile içeriden imarete bağlanan darüşşifanın güneydoğu köşesindeki mescidi ve onun
yanındaki hamamı dışında iç mimari düzeni bozulmuş, tek katlı yapının kubbeleri kesilerek
sonradan üstüne kat çıkıldığından dış mimari görünümü de değişmiştir.
Atik Valide külliyesinin son binası olan çifte hamamın adı külliyeyi meydana getiren yapı
lar arasında geçmez; külliyenin bakımı ve işletilmesi için vakfedilen gelir getirici yapılar ara
sında yer alır. Bu bölümde, "Yine mahalle-i mezkurede (Yeni Mahallede) vaki bir külhan ile
kızdırılan biri erkeklere diğeri kadınlara mahsus ve birbirine mütecavir iki hamam ," denil
mektedir. Atik Valide hamamının sakıflı camekanları yıkılarak ortadan kalkmış ise de soğuk
luk ve birer kubbeli sıcaklık bölümleri harap fakat ayakta günümüze ulaşmıştır.
Görüldüğü gibi, Atik Valide külliyesinin en kayda değer bölümü imaret-darüşşifo ikilisini
kapsayan büyük yapı kitlesidir. Bu bölüm asıl gabari ve mimari kuruluşunu koruyarak XVIII.
yüzyil sonlarına kadar kullanıldıktan sonra Sultan lll. Selim zamanında Nizam-ı Cedid Ocağı
kurulduğu vakit süvari askerlerine kışla olarak verilmiş ,27 Nizam-ı Cedid Ocağının 1 807 yı
lında kaldırılması üzerine boşaltılan bina ondört ay sonra bu kez Alemdar Mustafa Paşa'nın
Sekban-ı Cihadiye askerine devredilmiş, bir süre sonra da Asakir-i Nizamiye Süvarisine "ma
hal ve me'va olmak üzere ta'mir ve tecdid" edilmiştir. 2 8 Başka türlü söylersek, darüşşifa, da
rülhadis ve kervansarayın üstüne kat çıkılarak yapının büyütülmesi olayı imaretin Asakir-i
Nizamiye Süvarisine kışla olarak verildiği döneme rastlamaktadır. Asakir-i Nizamiye ,ll. Mah
mud tarafından 1 834 yılında kurulmuştur. lmaret ve darüşşifanın aynı yıl içerisi nde yenilen
diği şair Ayni'nin "Valide Sultan Darüşşifasının" onarımıyla ilgili olarak söylediği 1 8 34-5
(H. 1 250) tarihli manzumeyle kesinlik kazanmaktadır . 29
1 865 yılına kadar kışla olarak kullanılan Atik Valide imaret-darüşşifası daha sonra akıl has
tahanesi oldu ve 1 927'de Bakırköy Akliye ve Asabiye Hastahanesi kuruluncaya kadar bu işle
vi gördü. 1 93 5'de Gümrük ve Tekel Bakanlığına devredildi. Bakanlık burayı Yaprak Tütün
Bakım Atölyesi haline getirdi. Atölyenin 1 976'da başka yere taşınmasıyla bu kez Vakıflar Ge
nel Müdürlüğü emrine verilen binanın darüşşifa, aşhane, tabhane ve kervansaray bölümleri
serbest kalmıştır. Ne var ki, imaretin üst katını işgal eden Toptaşı Cezaevinin darülhadisi bo
şaltmaya niyeti yoktur. Cezaevi yönetimi son iki yılda binanın avlu duvarlarını yükseltmiş,
önüne yükşek gözcü kuleleri yapmış ve Osmanlı mimarisinin en önemli yapılarından birini
tanınmaz hale getirmiştir. Toptaşı Cezaevinin yeni bir tesise taşınarak imaretin tümü ile kur
tarılması kültür tarihimiz açısından gereklidir.
XIX. yüzyılda kışlaya dönüştürülürken önemli değişikliklere uğrayan Atik Valide imaret
darüşşifasının XVI. yüzyıldaki mimari kuruluş ve düzeni nasıldı? O zamandan bu yana yapı
lan değişiklikler ve ekler nelerdir? Bu soruların cevaplarını bir yandan bulduğumuz izlere, bir
yandan da bazı kıyaslamalar yoluyla vermeye çalışalım:
İmaretin ana kapısı önündeki sayvanın üslubu ve kapının üzerine konulan tuğra bu ekle
menin ll. Mahmud zamanında yapıldığını göstermekte, giriş taşlığını örten büyük kubbenin
yuvarlak kemerli kasnak pencereleri ve kubbe kemerleriyle pandantifleri süsleyen kalem işi
nakışların da XIX. yüzyılın ürünü olduğu görülmektedir. Kubbeli taşlığın bezemesi yenilen
miş fakat asıl yapısı bozulmamıştır. Diğer yandan, taşlığın kuzeyinde ve güneyinde yer alan
hanlar, beden duvarlarının alt bölümleri dışında tümü ile yenilenmiştir. Ortalarındaki ince
uzun avluların 30 çevresinde iki kat üzerine düzenlenmiş koğuş ve odalardan oluşan kanatla
rın, XIX. yüzyılda şimdiki biçimlerini almadan önce, Büyük Çekmece Sultan Süleyman ker
vansarayına benzediğini öne süreceğiz. Çünkü kanatları dolduran muhdes duvarlar kaldırıl
dığında ortaya her biri 35.40 x 20.60 metre ölçülerinde tek mekanlar çıkmakta ve kalan izler
bu mekanların içinde üç sıra ayak bulunduğuna işaret etmektedir. Bu ayak sistemi ise Büyük
Çekmece'deki kervansarayda olduğu gibi bir kırma ahşap çatıyı akla getirmektedir.
1 .40 metre kalınlığındaki beden duvarlarının alt tarafında bulunan yayvan alaturka tuğlalı
bölüm ilk yapının yüksekliği konusunda bilgi vermektedir. XIX. yüzyılda kışla haline getirilir
ken duvarlar aynı örgü tarzı tutulup hatıllar Avrupa tuğlasıyla atılarak yükseltilmiş, bu arada
çatıyı taşıyan dikmeler, duvarlar boyunca uzayan sekiler ve Evliya Çelebi 'nin yüz adet oldu
ğunu söylediği ocaklar 3 1 kaldırılmış, ve kanatlar ortaları avlulu kışlalara dönüştürülmüştür.
Atik Valide kervansarayının mimari biçim ve havası kaybolmuştur. Fakat imaretin orta
avlusu , avlu girişlerinin yanlarına iki katlı odalar eklenmesi dışında asıl mimari karakterini
korumakta, aşhane ve tabhane de fazlaca değişikliğe uğramadan zamanımıza gelmiş bulun
maktadır. T biçiminde avlulu aşhane dokuzu kubbeli , üçü beşik tonozlu oniki birim ile iki
dehlizden meydana gelir. Aşhane avlusunun beşik tonoz örtülü revakı güney cephesinin uç
larında kuzeye dönerek iki yanda avluya taşan kubbeli odaların duvarlarına saplanır. Aşha
nenin batı kesiminde kubbelerinin tepelerinde havalandırma fenerleri bulunan altı birim mut
faklardır. Söz konusu altı birim biri ikili öbürü dörtlü olmak üzere iki ayrı mutfak halinde
düzenlenmiş ve birincisinin içine üç, ikincisinin içine beş büyük ocak konulmuştur. Dört bi
rimli mutfağın yanındaki iki kubbeli, tek kapılı salon yemekhanedir. Geriye kalan üçü tonoz
182
ve biri kubbeli hacimler ise kiler ve anbardır.
ll. SELİM VE BAŞ KADINI NURBANU SULTAN'IN YAPTIRDIÔI KÜLLİYELER
Aşhanenin doğusunda bulunan ince uzun hücrenin işlevini bilmiyoruz; fakat batıdaki deh
lizin aşhane avlusu ile aşhanenin servis avlusunu birbirine bağlayan geçit olduğu görülüyor.
Eşine başka aşhanelerde de rastladığımız servis avlusu bir yandan odun ve erzakın imaretin
ana kapısından geçmeden yan sokaktan aşhaneye girmesini, bir yandan da imaretin öteki
faaliyetlerini rahatsız etmedeh mahallenin fakirlerine yemek dağıtımını sağlıyordu.
o o o
D D D D D D D D D D D D D a D o D a
=='"'"-----''====""°"'· • 11.
Aşhanenin karşısındaki tabhanenin avlu kapısının sağına ve soluna sonradan eklenen iki
katlı odalar kaldırıldığı ve avlunun kuzey cephesinin önündeki revak yenilendiği takdirde Atik
Valide imaretinin tabhane ve aşhane bölümlerinin, ufak farklılıklar dışında, simetrik yapılar
olduğu görülür. Aşhanede olduğu gibi , tabhanede de mimari kuruluş dokuzu kubbeli üçü be
şik tonozlu kare birim ile iki ince uzun hücreden meydana gelir. Yalnız, bu bölüme bitişik
dış kapısı olmayan servis avlusu helalara tahsis edilmiş, gerekmediği için de tabhane kubbele
ri fenersiz yapılmıştır. Tek ya da çift kare birimden oluşan tabhane odaları "gelip gidenlerin
oturması ve misafirlerin içinde it'am edilmesi için" kullanılır; devletin ileri gelenleri, ayan ve
eşraf hanlardan birinde konaklamayıp bu odalarda ağırlanırdı.
Şimdi avlu revakları tahta ile kapatılmış, iki katlı, kiremit kaplı ahşap çatı ile örtülü bir
bina olan Atik Valide darüşşifasının aslında tek katlı ve vakfiyede belirtildiği gibi "yüksek
ve güzel" olduğunu, başka deyişle, üst örtüsünün kubbe ve tonozlardan oluştuğunu biliyoruz.
Dış duvarlarda iki katlı pencerelerin üstüne kadar yükseldiğini gördüğümüz ilk yapıya ilişkin
taş örgü ve odaların içinde yer yer rastlanılan pandantif ya da tromp kalıntıları darüşşifanın
asıl kuruluş ve gabarisi konusunda yeterli bilgi sağlamaktadır. Kalari !Zlerden Atik Valide da-
183
MİMAR SİNAN
rüşşifasının imaret ile içerden bağlantılı olmayıp tek dış kapısının Kemeraltı sokağına açıld ığı
nı, mescidi , 12 hamamı, mutfağı ve çamaşırlığı ile H her türlü ihtiyacı kendi içinde karşıla
nan bağımsız bir kuruluş olduğunu anlıyoruz.
Bugün Toptaşı Cezaevi olarak kullanılan darülhadisin asıl mimari kuruluşu konusu nda ise
bu binayı öbürleri gibi içeriden inceleme olanağı bulamadığımız için kesin görüş bildiremiyo
ruz. Binanın dış görünüşüne göre darülhadisin dershanesi cezaevinin hamamı olarak kulla
nılmaktadır; odaların batı yüzüne açılan iki katlı pencere düzeni ile doğu cephesini bir uçtan
ötekine kateden sakıflı revak da fazla bozulmadan zamanımıza gelmiştir.
Külliyenin ana binası olan Atik Valide camiine gelince: 1956- 1972 yılları arasında Vakıflar
İdaresinin esaslı biçimde onardığı bu bina, değişik dönemlerde yapılan ekleme ve yenilemeler
le birlikte zaman içerisinde oluşan mimari karakterini çok iyi korumaktadır. Atik Valide ca
miinin, içinde asırlık çınar ağaçları bulunan şadırvan avlusu, iç ölçüleri 56.20 x 4 3. 70 metre
olan geniş bir alanı kaplar. Avluyu kuşatarak iki yanda camie saplanan revaklar aslında si
metrik idi. Kitabesine göre 1 869 (27 Muharrem 1 286) tarihli Hünkar dairesi batıda iki gözün
kaldırılmasını gerektirmiş, bu yüzden avlu revak kubbelerinin sayısı kırktan otuzsekize, reva
kı taşıyan mermer sütunların sayısı da otuzikiden otuzbire düşmüştür.
.
Atik Valide camii Mimar Sinan'ın altıgen şemalı camilerinden bir başkasıdır. Burada Si
nan 1 2 . 70 metre çapındaki kubbeyi önde ve arkada beden duvarlarına, sağda ve solda kahve
rengi somaki sütunlara oturtmuştur. Sütunlar kemerlerle daha gerideki ayaklara bağlanmış;
ana kubbe ikisi sağda, ikisi solda ve biri mihrab çıkıntısı üstünde olmak üzere beş yarım kub
be ile beslenmiş; yarım kubbelerle beslenen orta mekanın iki yanına çift kubbeli hacimler ko
nularak cami enlemesine büyütülmüştür.
Camiin orta mekanı üç yanda yirmi sekiz sütuna oturan mahfillerle sarılıdır. Batıdaki çift
kubbeli kanadın tümü Hünkar mahfili yapılmış ve camiin içine bakan yüzü kafesle örtülmüş
tür. Kafes XIX. yüzyıla tarihlendiğinden mahfilin şimdiki düzenini , Hünkar dairesinin yapımı
üzerine aldığı anlaşılır.
Atik Valide camiinin son cemaat yeri çift revaklıdır. Beş açıklıklı olan iç revakın yüksek
orta gözü ayna tonoz, öteki dört gözü pandantifli kubbelerle örtülüdür. İç revak altı mermer
1 84
il. SELİM VE BAŞ KADINI NURBANU SULTAN'IN YAPTIRDIÔI KÜLLİYELER
sütuna oturur. Onu üç tarafta kuşatan dış revak ise onaltı sütun ve dört ayağa biner. Kemer
leri bir aşırı ak mermer ve kırmızı somakiden örülü son cemaat yerinin iç revak sütunları sta
laktit, dış revak sütunları baklava başlıklıdır.
Camiin iki minaresi vardır. Tarihini saptayamadığımız bir depremde doğudaki kaidesine,
batıdaki şerefe altına kadar yıkılan minareler XVIII. yüzyılda yenilenmiş, Osmanlı Barok'u
tarzında şerefe altları boğumlu , petekleri gırlandlı biçimini o yenileme sırasında almıştır.
Tümü ile kesme küfeki taşından yapılmış olan Atik Valide camiinin beden duvarlarına açı
lan pencereler yer yer iki, yer yer üç katlıdır. Son cemaat duvarında altlı üstlü dört çift pence
re vardır. Mihrab çıkıntısında, ikisi mihrabın yanlarında, ikisi yan duvarlarda bulunan dört
alt ve biri mihrabın, ötekiler alt pencerelerin tepelerinde olmak üzere beş üst pencere yer alır.
Mihrab çıkıntısının yanlarındaki iç akslarda aynı pencere düzeni tekrarlanır. Dış akslarda ise 1 85
MİMAR SİNAN
R.205 Atik Valide Camii, Toptaşı. Şadırvan Avlusundan Görünüş R.206 Atik Valide Külliyesi, Topcaşı. Hasan Çanq Çeşmesi
altta ve ortada ikişer, üst sırada üç pencere görülür ve yedi pencereli sistem camiin doğu cep
hesinde de sürdürülür. Batı cephesinin aslında doğudakinin benzeri olan pencere düzeni Hünkar
kasrının yapımı ile bozulmuş, bu cephedeki pencerelerin kimisi kapıya dönüştürülmüş, kimisi
kapatılmıştır.
Böylece, Hünkar dairesi yapılmadan önce camiin son cemaat duvarında onaltı, yan cephe
lerinde ondörder, arka cephesinde yirmiiki , mihrab çıkıntısında dokuz olmak üzere beden
duvarlarında yetmişüç pencere bulunuyor, yarım kubbeler düzeyindeki yirmiüç ve ana kub
be kasnağına açılan onsekiz pencere ile birlikte camiin içi toplam yüzondört pencereden ışık
alıyordu.
Atik Valide camii ak mermerden kıble kapısı, mihrabı ve minberi, sedef ve fildişi kakmalı
kapı ve pencere kanatları, renkli iç pencereleri, kubbe ve kemerlerinin kalem işi nakışları ve
duvarlarındaki çini panolarla dikkati çeker. Mihrab çıkıntısında lacivert zemin üzerine beyaz
hatla Besmele ve Ayet-ül Kürsi yazılı çini kuşak, kıble duvarındaki pencereler ile son cemaat
duvarındaki pencere ve minare kapılarının tepelerinde de yine lacivert zemine beyaz hatla
yazılmış çiçekli yazı panoları yer alır. Camiin kıble kapısının batısında bulunan ilk pencere
nin yerine bir tarihte mükebbire yapıldığı zaman bu pencerenin çini panosu sökülüp kapının
yanında duvara konulmuş, fakat son onarımda muhdes mükebbire kaldırıldığı halde çini pa
no yerine nakledilmemiştir.
1 86
il. SELİM VE BAŞ KADINI NURBANU SULTAN'IN YAPTIRDIÔI KÜLLİYELER
Yapımına 1 570- 1 (H .978) yılında başlanan Atik Valide camii34 kapı kitabesine göre 1 583
(H.99 1 ) 'de tamamlanmıştır . 35 Külliyenin öteki binalarının hiç birinde yapım kitabesi bulun
madığı için onların bitiş tarihlerini kesinlikle söylemek olanağı yoktur. Yalnız, Dökmecizade
Mehmed Efendi'nin 9 Muharrem 987 (7 Mart 1 579) tarihinde Atik Valide medresesi müder
risliğine atanması ; ııı medresenin 1 5 79'da açılışa hazır olduğunu; kervansarayın Toptaşı cad
desi üzerindeki kapısının sağında bulunan ve kitabesinden Hasan Çavuş adlı bir hayırsever
tarafından yaptırıldığı anlaşılan 987 tarihli çeşme37 de imaretin 1 579-80 yılında -hatta daha
önce- tamamlandığını gösterir.
Mimar Sinan'ın Süleymaniye külliyesini yedi yılda kurduğu göz önünde tutulursa, 1 �70'de
temeli atılan Atik Valide külliyesinin 1 579 yılına kadar bitirilebileceğini savunmak yersiz ol
maz. Kaldı ki, 1 5 79 yılına kadar medrese ve imaret dışında kalan öbür binaların henüz ta
mamlanmadığını farzetsek bile Nurbanu Valide Sultan'ın 1 582 yılında tescil edilen vakfiyesi
en geç bu tarihte külliyenin bitmiş olduğuna işaret eder. Bu görüşten hareketle camiin kapısı
üzerindeki 1 582 tarihli kitabenin, genellikle kabul edilegeldiği gibi, camiin tamamlanış yılını
değil, fakat kısa sürede artan cemaatin ihtiyacını karşılamak amacıyla yeniden ele alınıp bü
yütüldüğü tarihi gösterdiğini öne süreceğiz.
Hadikat ül-Cevami'de Atik Valide camiinin önce altıgen şemaya göre tek kubbeli yapıl
dığı , daha sonra vakfın mütevellisi Pir Ali tarafından iki yanına çifter kubbeli kanatlar eklen-
1 87
MİMAR SİNAN
o-
... ·==-
·-=-
· ·--=
·=====-
- ---"===="
�· · � ...-
o ·==-
· -==-
· '-'=
'===="'----"====="'- � �
R .208 Atik Valide Camii, Toptaşı. Şimdiki Planı R. 209 Atik Valide Camii, Topw.şı, İlk Plan ı
1 88
R . 2 1 0 Atik Valide Camii, Toptaşı. İç Görünüş
il. SELİM VE BAŞ KADINI NURBANU SULTAN'IN YAPTIRDIÔI KÜLLİYELER
mek suretiyle genişletildiği yazılıdır. 38 Ayvansarayi'den bu yana camiye değinen bazı sanat
tarihçileri de yapının şimdiki görünümünü iki aşamada aldığına değinmişler , 39 fakat Kuban
dışında konuyu mimari ve tarihi ayrıntılara inerek irdelememişlerdir.
Kuban, camiin gelişiminde en az dört aşamanın bulunduğunu belirtir ve bunları şöyle açıklar:
" 1 . İlk cami ,
2 . Yan sahınların ve son cemaati çeviren revakların inşa edildiği devir,
3 . Yan sahınların kuzey duvarlarının ileri çıkarılması ve Üzerlerinin ahşap tavanla örtülmesi,
4. Hü nkar dairesi ve mahfeli inşaatı" . 40
Kuban'ın bu değerlendirmesine tümüyle katılamıyoruz. Çünkü, "yan sahınların kuzey du
varlarının ileri çıkarılmasına" ilişkin bir evre söz konusu olmayıp kubbeli yan kanatlarla on
ların kuzeyinde yer alan maksurelerin aynı zamanda yapılmadığını gösteren bir ipucu yoktur.
Daha önemlisi, dış revakın en dipteki kemerinin sonradan doldurulduğunu ortaya koyan iz
lerin, dış revakın camiye ikinci aşamada eklendiği tezini desteklememekte, dış revakın ilk ca
miyle birlikte yapılıp yan kanatlar eklenirken revak kemerlerinden kiminin kaldırıldığına ki
minin de duvar içinde kaldığına işaret etmektedir.
Kuban'ın makalesinde katılamadığımız bir başka husus da yan sahınların "muhtemelen 1 7'nci
asrın ilk yarısında ilave edilmiş olduğu" yolundaki görüştür4 1 • Yan kanatlarla dış revakın bir
likte yapıldığını peşinen kabul eden Kuban, Atik Valide camii dış revakını da dolayısıyle aynı
zamana tarihlemekte ve bu görüşünü daha da yaygınlaştırarak "İstanbul camilerinin son ce
maat mahallerindeki ikinci sıra revakların aynı tarihlerde ilave edildiğinin" düşünülebileceği
ni belirtmektedir42 •
Bizim soruna ilişkin bir incelememiz daha önce yayınlanmıştır.43 Bulgu ve düşüncelerimizi
burada yineliyoruz.
1 570- 1 (H.978) yılında başlanan Atik Valide camii kapı kitabesinde gösterilen 1 583 (H.99 1 )
yılında mı tamamlanmıştı? Bu sorunun cevabını vermeden önce Nurbanu Valide Sultan Vak
fiyesinden bir bölümü açıklamak isteriz. Söz konusu bölüm şudur:
" . . . Valide Sultan yukarıda isimleri geçen bütün mebaniyi, hal-i sıhhatinde bütün tasarrufa
tı sahih ve müteber iken vakfedüp her birini tesl.imi lazım gelen ellere çok zaman evvel ayrı
ayrı teslim etti. Mezkür cami ve mescidde ehl-i Islamdan nice büyükler vakit namazları ve
Cuma namazı kıldılar . . . imarette ve handa müslümanlardan bir çok fukara ve sulehaya ik
ram ve it'am yapıldı .
Fakat bu vakıflar tescil olunmadan v e hakimin hükmü lahik olmazdan önce Vakıfa Valide
Sultan vefat etti. Veraseti oğlu Sultan Murad Hana inhisar etti. . . O da . . . Bu evkaf-ı muharre
reyi tescile mütevelli nasb ettiği ekabir ve ayandan Pir Ali bin Mustafa'ya sahih ve müteber
bir şekilci� teslim, o da aynı şekilde tesellüm ettikten sonra Sultan Murad Han bu vakıftan
rücu (eyledi) . . . "
Yukarda sunduğumuz bilgiye göre Nurbanu Valide Sultan'ın Hadikat ül-Cevami'de be
lirtildiği -ve genellikle kabul edilegeldiği gibi- 99 1 yılının Zilkadesinde değil,44 vakfiyenin tes
cil edildiği 990 yılının Rebiülahırından önce ölmüş ve cami de Valide Sultan'ın sağlığında
tamamlanıp kullanılmaya başlanmıştır. Bu durumda, müderrisi 1 579 yılında atanan medrese
ile, daha önce açıkladığımız gibi, yine aynı yıl açıldığını kabul edebileceğimiz imaretin, cami
tamamlanmadan faaliyete geçtiklerini düşünemeyeceğimiz için Atik Valide Camiini en geç
1 579 yılına tarihli yor, camiin büyütülmesiyle ilgili inşaatın da vakfın ilk mütevellisi Pir Ali
bin Mustafa'nın görevi devraldığı 1 582 yılı başları ile kitabenin konulduğu 1 583 yılı arasında
gerçekleştirdiği sonucuna varıyoruz.
Burada son bir sorunun cevabını vermek gerekir: İlk camii Sinan'ın yaptığı yolunda şüphe
yoktur. Fakat yan kanatların mimarı Sinan ya da Davud Ağa olabilir. 1 583 yılında Sinan
hayatta olduğundan camiin büyütülmesi işinin ona verilmiş olması akla yakındır. Ne var ki,
1 580'den sonra artık iyice yaşlanan Sinan'ın eskisi gibi çalışamadığı ve giderek önemli işlerle
bile yardımcılarını görevlendirdiği bilinmektedir. Bazı kaynaklarda Atik Valide camiinin Si
nan'a şüphe belirtilerek bağlanmasının45 bazılarında da mimarının Davud Ağa olarak 1 89
MİMAR SİNAN
verilmesinin46 nedeni budur. Aslında şüphe ve söylentiler yersiz değildir. Çünkü l 580'li yıl
lara tarihlenen bazı Sinan yapılarının gerçekte Davud Ağa ya da Mehmed Ağa'nın eseri ol
duğu belgelerle kanıtlanmıştır. Sinan'ın son dönemine ilişkin yapıları incelerken, soru nun bu
yönünü de göz önünde tutacak, katkısını tarihi gerçekler ve üslup özellikleri süzgecinden ge
çirerek saptamaya çalışacağız.
NOTLAR
192
V. BÖLÜM
R.2 1 2
Şemsi Ahmed Paşa
Külliyesi, Üsküdar.
Boğazdan Görünüş
193
MİMAR SİNAN
ikisi kapının sağında ve solunda, ötekiler karşılıklı olmak üzere salonun gerisinde, yanlarda
dır. Kapının tam karşısına ocak yeri, onun iki yanına dolap nişleri konulmuştur. lki dolap
nişi de dershanenin ön bölümünde bulunur.
Medresede oniki talebe odası vardır. Hepsi pandantiflere binen kubbeli birimlerdir ve hep
sinde iki pencere, bir ocak yeri ve bir ya da iki dolap nişi yer alır. Onsekiz mermer sütu nun
taşıdığı eğri tavanlı bir revak odaların ve dershanenin önünde binayı bir uçtan öbürüne kateder.
1 940 yılında onarılan ve 1:?.u onarım sırasında revakları camekanla örtülen Şemsi Ahmed
Paşa medresesi 1 953 yılında Usküdar Halk Kütüphanesi haline getirilmiştir; bugün de bu işle
vi sürdürmektedir.
Her ikisi de düzgün küfeki taşından örülü ve üstü kurşun kaplı, birbirine yapışık tek bina
halinde tasarlanan Şemsi Ahmed Paşa camii ve türbesinin kubbeli büyük bölümü cami, onun
batısında denize doğru çıkıntı yapan ufak bölümü türbedir. Camiin 8.20 metre çapındaki kub
besi tromplara oturur. T_romp kemerlerinin tabanı içeride çıkmalarla beslenmiş; tromp yu
varlaklarının kabukları, lstanbul Rüstem Paşa ve lzmit Pertev Paşa camilerindeki gibi, sekiz
köşeli yüksek kubbe kasnağının köşegenlerinde dıştan gösterilmiş, kasnağın öteki dört yüzü
ne birer kemerli pencere açılmıştır. Beden duvarlarında ise kapının ve mihrabın iki yanında
birer, doğuda üç ve batıda iki olmak üzere dokuz altlı üstlü pencere bulunur. Ayrıca bir yu
varlak pencere mihrabın tepesine konulmuştur.
194
MANİSA MURADİYE VE Ill. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1 580- 1588)
Camiin kuzey-doğu köşesinde yükselen minare ile kuzey ve doğu duvarlarını gölgeleyen re
vaklar 1 940 onarımında yenilenmişlerdir; fakat kalan izlere uyularak yapıldıkları için üslup
yönünden göze batmazlar. Diğer taraftan, minarenin fazla çıkıntı yapmadan duvar kalınlığı
içine gizlenmiş kürsüsü ve revakın iki cepheli düzeni ilginç özelliklerdir ve üzerinde kısaca
durulmaya değer.
Minare kaidesinin duvar içerisine alınarak kürsü çıkıntısının tümüyle ortadan kaldırılmasa
bile en aza indirilmesi , sayıları çok olmasa da, Sinan'ın bazı cami ve mescidlerinde karşılaştı
ğımız bir uygulamadır. Orneğin, lstanbul Rüstem Paşa ve Hürrem Çavuş camileriyle, geçirdi
ği son restorasyondan sonra klasik karakterini kaybetmiş olmakla birlikte, duvar sistemi XVI.
yüzyıla inen Memi Kethüda mescidinde minare kaidesinin duvar içine alınarak, ağır kitle et
kisinin hafifletildiğini görüyoruz. Ne var ki, Şemsi Ahmed Paşada minare kaidesi bu nedenle
değil , çifte kollu revakın için de görsel akışı engelleyecek bir taş yığınının olumsuz etkisini
ortadan kaldırmak için, beden duvarıyla bir bütün halinde tasarlanmıştır.
Daha önce Sinan camilerinde görmediğimiz bir özellik olan çift cepheli revaka gelince, bu
nun iki nedenle düşünüldüğünü ve nedenlerden birincisinin camiin batı cephesine yapışık
türbeyi doğu cephesinde bir başka mimari öğeyle dengelemek; ikincisinin ise orta avlunun
çevresinde iki yanlı revak dizileri yaratarak Sinan Paşa, Kara Ahmed Paşa, Sokollu Mehmed
Paşa külliyelerinde bulduğumuz aynı avluyu paylaşan karşılıklı cami-medrese düzenini daha
serbest bir konumda tekrarlamak ve bunu yaparken de medresenin iki kollu revak sistemini
ters çevirip camiye uygulayarak medrese ile cami arasındaki akrabalığı vurgulamak olduğu
anlaşılıyor.
Şemsi Ahmed Paşa cami ve medresesini birbirine yakınlaştıran çift kollu revaklar kadar cami
türbe ilişkisi de kayda değer. Şöyle ki dış kitle kuruluşu açısından birbirine yaslanan iki bina
iç mekan yönünden de bir bütün oluşturacak biçimde tasarlanmış, iki bina arasına tunçtan
bir parmaklık konulmak suretiyle, türbe hacmi bir mescid ölçüsündeki cami hacmine katıla
rak ferah bir mekan elde edilmiştir.
R.2 1 4
Şemsi Ahmed Paşa Külliyesi,
Üsküdar.
Doğudan Görünüş
195
MİMAR SİNAN
Şemsi Ahmed Paşa türbesini 1940 yılından önce inceleyen Fazıl Ayanoğlu, kapısının üze
rinde iki satırlık kitabesini görmüş ve fotoğrafıyla birlikte yayınlamıştır 1• Bu kitabe 1940 ona
rımı esnasında indirilmiş sonra bir daha yerine konmamıştır. 1974 yılında Konyalı, aynı kita
beyi camiin güney duvarı önünde yarı toprağa gömülü halde bulmuş ve yerine koydurmaya
çalışmışsa da 2 bu girişimi sonuçsuz kalmış ve bu arada kitabe de ortadan kaybolmuştur.
Buna karşılık camiin dört satırlık kitabesi , kapısı üzerinde durmaktadır. Şair Ulvl'nin kale-
me aldığı kitabe şöyledir:
Şemsi Paşa eyledi bu camii bünyad çün
Umarız kim ola merhumun yeri Darü's-selam
Ulviya hatif görünce didi kim tarihini
Secdegah olsun Habibin ümmetine bu makam 988
Kitabeden cami -türbenin 1 580- 1 (H.988) de, aynı yıl hayata gözlerini yuman Şemsi Ah
med Paşa'nm 3 ölümünden kısa bir süre sonra tamamlandığını anlıyoruz.
1 580 yılı, Şemsi Ahmed Paşa külliyesinden başka iki büyük boy vezir camiinin de bittiği
yıl olarak Sinan kronolojisinde önemli yer işgal eder. Bunlar Tophane Kılıç Ali Paşa ve Eyüp
Zal Mahmud Paşa camileridir. Ne var ki, ikisi de mimari kuruluşlarıyla dikkati çeken camiler
den kitabeli olan birincisinin, yapım tarihi kesin ise de kitabesiz Zal Mahmud Paşa camiinin
tarihi konusunda çeşitli görüşler vardır. Konuyu açıklığa kavuşturmak için önce Zal Mah
mud Paşa camii ve külliyesinin tarihi sorununu ele alalım.
0 2 4 6 8 10 20
196
R.2 1 5 Ziıl Mahmud Paşa Külliyesi, Eyüp. Durum Planı . Alt Adu
MANİSA MURADİYE VE Ill. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR (1580-1588)
Eyüp'te, Defterdar Caddesi ile Zal Paşa Caddesi arasında bulunan Zal Mahmud Paşa külli
yesi , cami , çifte medrese, türbe ve çeşme den oluşur. Bir yamaçta kurulduğu için binalar iki
kademeye yerleştirilmiş; cami ile önündeki şadırvan avlusunu saran medrese üst düzeyde, türbe
ile önündeki avluyu iki yönde kuşatan ikinci medrese alt düzeyde düzenlenmiş; düz bir mer
divenle birbirine bağlanan avlulardan üsttekinin kapısı Zal Paşa caddesine, alttakininki Def
terdar caddesine açılmış; çeşme alt avlu kapısının hemen sağına konulmuştur.
1
Defterdar Caddesi üzerindeki çeşme külliyenin yapım tarihine ışık tutması bakımından önem-
lidir; çünkü külliyedeki tek tarih kitabesi bu çeşmede bulunur 4 Kitabe 998 tarihlidir; fakat
ortadaki dokuzun bacağı aşındığından 958 gibi okunması sonucu çeşme 1 589-90 yerine 1 55 1
yılına tarihlenmiş5 , bu da bazı sanat tarihçilerini yanıltarak camiin de 1 5 5 1 tarihli olduğu te
zine yol açmıştır6• Bu tarihi , üslup açısından erken bulan bazıları ise camiin 1 560- 1 566 yılları
arasında yapıldığı görüşünü öne sürmüşlerdir 7 · Oysa bu görüşler tarihi verilere ters düşüyor.
Bir ke_r e, Kanuni'nin son yıllarında Anadolu Beylerbeyi olan Zal Mahmud Paşa'nın 1 566'dan
önce lstanbul'da büyük bir cami yaptırma olanağı olamazdı. Cami ve külliyesini 1 572'de il.
Selim'in kızı Şah Sultan'la evlendikten ve 1 574'de 5. vezirliğe atandıktan sonra yaptırdığını
düşünmek gerekir. Bu bakımdan, Zal Mahmud Paşa camiini 1 570'lerin ortalarına tarihleyen
Sum ner-Boyd ve Freely'nin gerçeğe oldukça yaklaştıklarını belirtmek isteriz� Çünkü biz, ka
pı kitabesi bulunmayan camiin yapımına büyük olasılıkla 1 575'de başlandığını ve cami ile tür
benin 1 580- 1 (H.988) yılında tamamlandığı kanısını taşıyor, bu tarihi daha akla yakın buluyoruz.
197
R . 2 1 6 Zıil MahmııJ Pa�a Kıilliw.ı i. Evüp. Durum Planı. Üst Avlu
MİMAR SİNAN
R.2 18
Ziıl Mahmud Paşa Camii,
E:vüp Kesir
M
k
f i /
t
-W \
:�::_ - _:
�\
p � f;'''" � 0
' ·,_
''
lf-----,r--;-� ı':<!' " n .-.-� --t-ı------ı-
•'!__
.,),,
' .J.
'-'
!_,
' �· ·==�----"
= ==-'
20"' " "
R.2 1 7
Zal Mahmud Paşa Camii, Eyüp.
Plan
R.2 1 9
Zal Mahmud Paşa Camii, Eyüp.
Kuzeybatıdan Görünüş
198
MANİSA MURADİYE VE lll. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1580-1 588)
Üç tezkerede de kayıtlı Zal Mahmud Paşa camiinin ve türbesinin Sinan eseri olduğu kesin
ise de Tezkiret ül-Bünyan ve Tezkiret ül Ebniye ' de adları geçmeyen medreseleri Sinan'a
bağlamak güçtür. Nitekim, Zal Mahmud Paşa külliyesinin yapım tarihi ile birlikte bu konuyu
ele alan 1 973 tarihli makalemizde9, medreselerin cami ve türbe tamamlandıktan sonra bir baş
ka mimar tarafından yapıldığını savunmuştuk. Oysa o günden bu yana gerek üst medresenin
yapım tarihine ilişkin bir kaynak, gerekse medreselerin mimari kuruluşları üzerinde derinleş
tirdiğimiz araştırmalar görüşümüzü değiştirdi. Baltacı'nın Atai'ye atfen üst medreseyi 1 579-80
(H.987) yılına tarihlemesi 10 ,alt medresenin doğu ucunda üst medrese odalarının bodrumuna
yerleştirilmiş odalar, ve en önemlisi , her iki medresenin plan ve kitle düzenine ilişkin bazı
mimari incelikler, bizi durumu yeniden değerlendirerek medreselerin de cami ve türbe ile bir
likte tasarlanıp 1 575-1 580 yılları arasında gerçekleştirildiği sonucuna götürdü.
Zal Mahmud Paşa camii orta mekanının üç yanında derin mahfiller, bulunan dikdörtgen
kitleli fevk ani bir yapıdır. Merkezde döşemeden 2 1 .80 metre yükselen 1 2 .40 metre çapındaki
büyük kubbesi kıble yönünde beden duvarının içinde kalan kare kesitli , kuzeyde ortada ser
best duran yuvarlak filayaklarına basan kemerlere oturur. Kubbeye geçişte pandantif kulla
nılmış, kubbeyi dıştan kuşaklayan kasnak her köşede ikişer kemerli payanda ile ayrıca destek
lenip ikiz kemerlerin önlerinde üst örtüyü yırtan filayaklarının tepeleri soğan kubbeciklerle
vurgulanarak orta kubbe sistemi tamamlanmıştır.
Zal Mahmud Paşa camiinin kubbeli orta mekanını doğu, batı ve kuzeyde saran derin mah
filler üç cephede de dörder sütuna binen beş kemere otururlar. Yüzleri camiin içine bakan
kemerler sivri, sütunları beden duvarlarına bağlayanlar basıktır ve basık kemerlerin arası iki
köşede çapraz tonoz, öbür bölümlerde düz tavan ile kapatılmış, üst katta mahfilleri örten yüksek
tavanlar ise ince uzun ayna tonozlarla örtülmüştür.
Mahfilleri taşıyan oniki sütunun başlıkları baklavalı, gövdeleri taş ya da ak mermerdir. Son
cemaat revakının sütunları da benzer biçimde taş ve mermerden yapılmış, yalnız bunlara sta
laktitli başlık konulmuştur. Revak gözlerinden dördü kubbeli , kıble kapısı önündeki ayna to
nozludur. Klasik üslupta olmakla birlikte minaresi XVI. yüzyıla inmez; 1 894 depreminden
sonra yenilenmiştir1 1 •
Zal Mahmud Paşa camiinin kıble kapısı köşeleri gömme sütunceli, tepesi stalaktitli_ bir niş
içerisinde bulunur. Kapının bir aşırı kırmızı ve beyaz mermerden zıvanalı yapılan basık keme
ri üzerindeki kitabe yeri boştur. Kitabe yuvasıyla stalaktitli kuşak arasında üç rozet görülür.
Bunlardan ortadakinin içine bir mühr-ü Süleyman işlenmiştir.
Camiin ön cephesinde, revak içerisinde altlı üstlü dört pencere, revakın çatısı üstünde de
üç ikili grup halinde altı pencere yer alır. Yan cephelere ise üç yerine dört sıra pencere açıl
mıştır. Alt sırada doğuda altı, batıda beş (altıncısının yerinde kapı bulunur); mahfil düzeyin
de her iki cephede de altışar; daha yukarıda dokuzardan iki sıra pencere vardır. Arka cephe
de pencereler daha seyrek düzenlenmiştir. Alt sırada, mihrabın sağında ve solunda üçerden
altı, onun üstünde yedi, daha yukarıda altı, en tepede üç yuvarlak pencere bulunur. Yuvar
lak kemerli yirmi pencere de büyük kubbenin kasnağına konulmuştur.
Alt sıradaki tüm pencereler mermer sövelidir ve bunların kaş kemerleri açık yapılarak içle
rine yuvarlak kayıtlı alçı şebekeler geçirilmiştir. Mahfil düzeyindeki ikinci sıra pencereler alt
takilere kıyasla daha dar fakat bunun dışında onlardan farklı değildir. Daha üst düzeydeki
iki sıra pencere ise sivri kaş kemerli , alçı şebekelidir. Bunların içtikleri altıgen kayıtlı yapılmış,
mihrab duvarında iki pencerenin bordürleri renkli camla süslenerek mihrab vurgulanmıştır.
Zal Mahmud Paşa camiinin mihrabı ak mermerdendir. Sağında ve solunda gömme sütun
lar bulunan beş köşeli mihrab nişinin tepesi stalaktitli, bordürü iki sıra çiniyle bezelidir. Ga
yet ince bir işçiliğin ürünü olan mermer minber de kayda değer bir eserdir.
Camiin içi baştan aşağı süslüdür. Büyük kubbede kırmızı ve siyah, pandantiflerde mavi bor
dürlü yine aynı renk nakışlar görülür. Mahfillerinin tavanında ve kemer içlerinde mavi, kır
mızı, siyah renkli tığlı çerçeveler ve madalyonlar; mahfil altlarındaki düz tavanlarda kırmızı
zemine beyazla işlenmiş geometrik desenler vardır. Mihrab duvarı ile pand:mtiflerin göbeğine
konulan yazı levhaları ise siyah üzerine beyaz hatla yazılmıştır.
1 99
MİMAR SİNAN
R.220
Zı:il Mahmud Paşa
Camii, Eyüp.
Batıdan Görünüş
200
MANİSA MURADİYE VE lll. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1 580,1 588)
R.22 1
Zı:i.l Mahmud
Paşa Camii,
Eyüp.
İç Görünüş
Zal Mahmud Paşa camiinin son cemaat yeri önünde üç kollu bir kitle oluşturan üst medre,
se kubbeli bir dershane ile, sekizi kubbeli, beşi ayna tonoz örtülü onüç odadan meydana gelir.
Medresenin doğu ve kuzey kollarının önü revaklı, üç odadan oluşan batı kolu revaksızdır.
Aslında, burada karşımıza çıkan kitle düzeni Beşiktaş Sinan Paşa ya da Kadırga Sokollu
külliyelerinde bulduğumuz aynı şadırvan avlusunu paylaşan cami,medrese ikilisinin bir başka
örneğidir. Şu farkla ki Zal Mahmud Paşa medresesinde talebe odalarının biçimi ve dağılımın,
da simetri gözetilmediği gibi, dershane de kıble kapısının karşısına konulmayıp eksenden do,
ğuya kaydırılmıştır.
Dershanenin 6. 70 metre çapındaki kubbesi pandantiflere oturtulmuş ve dışta oniki köşeli
alçak ve sağır bir kasnakla kuşaklanmıştır. Duvarlarında ikisi kuzeyde, ikisi doğuda, biri gü,
neyde olmak üzere beş pencere görülür. Dershanenin doğusunda dikdörtgen planlı, üstü ay,
na tonozla örtülü bir oda ve onun güneyinde kubbeli beş oda yer alır. Tüm altı odanın tek
pencereleri alt medreseye bakan dış duvara, ocakları revaka açılan kapılarının yanma, ikişer
dolap nişi de kuzey duvarlarına konulmuştur. Dershanenin batısında bulunan kubbeli üç odada
da aynı sistem sü_rdürülmüş, yalnız bunların pencereleri kapıların yanında, ocakları doğuda
düzenlenmiştir. Üte kilerden enli ve ayna tonozla örtülü uçtaki odada ise kapının yanındaki,
ne ek olarak bir pencere de cadde tarafına açılmıştır.
Medresenin batı kolu, külliye önünde kıvrıl.an Zal Paşa Caddesine uydurulmuş olduğundan
güneye doğru genişleyen üç odadan oluşur. Uçü de ayna tonozlu, ocaklı, avluya bakan tek
pencereli odalardır. Bevvab odası olduğu anlaşılan en güneydekinin avlu kapısına bakan ikinci
bir penceresi daha vardır.
Üst medresenin çift kollu revakı, ayna tonozlu iki göz dışında kubbeyle örtülüdür. Üst ör,
tüyü omuzlayan kaş kemerler tuğla, sekizgen kesitli revak sütunları taş, baklava desenli sütun
başlıkları ak mermerdendir. Revak kubbelerinin içinde kalem işi nakışlar, dershane pencere,
lerinde renkli camlı içlikler vardır. Fakat kapı ve pencereleri düz atkılı ve taş söveli talebe
odaları son derece sade tutulmuş, medresenin dış cephelerinin bir bölümü camideki gibi tuğla
hatıllı taştan örülmüş, bir bölümü de kaba taştan yapılarak üstü sıvanmıştır. 201
MİMAR SİNAN
202
R.222 Zcil Mahmud Pa�a Ü.1t Medresesi, E:viip. 13atıdan Giminlı�
MANİSA MURADİYE VE Ill. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1580-1588)
R. 223
Zal Mahmud Paşa
Üst Medresesi, Eyüp.
Minareden C1örünüş
Cami ile üst medresenin paylaştıkları şadırvan avlusundan yaklaşık 4 metre aşağıda bulu
nan alt avluya, tek kollu bir taş merdivenle inilir. Güneyinde türbe, kuzey ve doğusunda iki
kollu medreseyle tanımlanan alt avlu, üst avluya kıyasla daha serbest bir düzen gösterir. Alt
medresenin kuzey kanadında kubbeli alt oda ve !?unların batısında, üçü, üst medresenin altı
na rastlayan dört odalı bir bölüm yer alır. Bu odalar revakın ucundaki sofanın iki yanında
toplanmıştır.
Alt medresenin güney cephesi önünde uzanan yuvarlak kemerli revakın öbür ucunda dar
hir geçit vardır. Beşik tonozlu geçidin doğusunda ayna tonozlu bir salon, onun altında kub
beli hir oda, daha altta dershane, dershanenin güneyinde kubbeli iki oda bulunur. Alt med
resenin doğu cephesinde görülen kademeli ve asimetrik durum, Defterdar Caddesinin kıble
eksenine 65 derecelik bir açı yapması sonucu ortaya çıkmıştır.
Alt medresenin doğu kolunu oluşturan hacimlerden ayna tonozlu salonun güney cephesin
de üç pencere, doğuda dışa açılan ikinci bir kapı vardır. Kubbeli odalar ise üst medresede
olduğu gibi tek pencereli ve ocaklıdır. Pencereler dış cephelere açılır; ocaklar revak tarafında
dır. Diğer yandan, üst medresenin dershanesinden farklı olarak alt dershanede iki sıra pence
re yer alır. Caddeye bakan cephede altta iki üstte üç, güneyde altlı üstlü iki pencere yer alır.
Yine üsttekinden farklı biçimde alt dershanenin 5.90 metre çapındaki kubbesi sekiz köşeli
ve yüksek bir kasnakla çevrelenmiş; içine mihrab da konarak bu dershaneye mescid işlevi
de verilmiştir.
Ayna tonozlu sofa ile beşik tonozlu geçit dışında alt medresenin revak örtüsü kubbelidir.
Yalnız revak kemer açıklıkları eşit olmadığından kubbelerin çapı arasında ufak farklar görü
lür. Ayrıca güneydeki iki göz, öbürlerinden daha dar ve sığ yapıldığından bunları örten kub�
beler çok küçüktür. Kemerler tuğladan ve yuvarlak, sütun başlıkları baklavalı, sütunların taş
gövdeleri sekizgen kesitlidir. Yalnız, kuzey reva kının uçlarındaki sütunların gövdeleri öteki
lerden daha kalın yapılarak bunların tepelerine köşeleri pahlı başlıklar konulmuştur.
Üst medresede olduğu gibi alt medresede de kaba taş duvarlar sıvalı, çatı örtüsü kurşun,
odaların kapıları düz atkılı, pencereleri taş söveli, dershanenin kapısı basık kemerli, alt pence
releri mermer söveli, üst pencereleri alçı şebekeledir. Alçı pencerelerde dışlıklar yuvarlak ka-
203
MİMAR SİNAN
204
R.224 Zal Mahmud Paşa Külliyesi, Eyüp. Alt ve Üst Avluları Bağlayan Merdiven
MANİSA MURADİYE VE lll. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1580-1588)
R.225
Zı:il Mahmud Paşa
Alı Medresesi, Eyüp.
Cami Revakından
Görunüş
yıtlı, içlıkler renkli camlıdır. Dershanenin pandantiflerinde mavi zemin üzerine kırmızı gö
bekli nakışlar vardır. Aynı türde kalem işi desenler revak kubbelerinin pandantiflerini de süsler.
Zal Mahmud Paşa külliyesinin son yapısı olan türbe sekizgen gövdeli, çift cidarlı kubbe ile
örtülü, önü revaklı bir yapıdır. Sekizgen gövdesinin bir kenarı 4. 75 metre olan türbenin iç
mekan kuruluşu dış kitle düzenine uymaz. Çünkü türbenin içi haçvari bir plana göre kurul
muş, haçın kolları ayna tonoz, ortası kubbe ile örtülmüştür. Pandantifler üzerinde yükselen
iç kubbenin çapı 5. 10 metredir.
Zal Mahmud Paşa türbesinin duvarları dışta ve içte düzgün küfeki taşından yapılmış, kub
besi ve revakı kurşunla kaplanmıştır. Revakı, başlıkları baklavalı dört mermer sütun taşır.
Yine ak mermerden kapının, basık kemerinde bir aşırı beyaz mermer ve pembe somaki
kullanılmıştır.
Türbenin enli bordürlerle çerçevelenmiş sekiz yüzünde iki tür pencere sistemi görülür. Ha
çın kollarını oluşturan dört yüzde, kapının bulunduğu ön cephede yalnız üsttekiler olmak
üzere, iki katlı ikişer pencere; köşegenlerde ise bir üst pencere yer alır. Haçvari mekanın köşe
lerine rastlayan tek pencereler, içeride ayakların arkasında kaldıklarından bunların içlikleri,
dış pencerelere 45 derece dönük ve tonozlu kolların iki yanına bakan karşılıklı pencereler bi
çiminde tasarlanmıştır.
Kubbesinin göbeği ile eteği, pandantiflerinin içi ve ayna tonozlarının yüzeyleri kalem işi
nakışlarla bezeli olan türbede, Zal Mahmud Paşa, zevcesi Şah Sultan ve kimliğini saptayama
dığımız bir kişi yatmakta, bunlara ilişkin üç sanduka bulunmaktadır.
Tarihi belgelerde Zal Mahmud Paşa külliyesinin yangın ya da depremden zarar gördüğü
yolunda bir kayda rastlanmıyor. xvı . yüzyıl mimari karakterini iyi koruyan yapılara küçük
onarımlar dışında fazlaca dokunulmadığı anlaşılıyor. Cami, türbe ve medreseler son olarak
205
MİMAR SİNAN
!�
c ----ııl
1------1 [ __,,
ı---
O
e;;;;
I =:::i
;;i: 2"==i3E:�
4::::= .f:
5======':i
l0m . A.K.
R.227
Ziıl Mahmud Paşa
Türbesi,
Eyüp. Dış Görünüş
Vakıflar İdaresince 1 96 1 - 1965 yılları arasında onarıldığı için bugün sağlıklı durumunu koru
makta ve kullanılmaktadır.
Zal Mahmud Paşa camii tek kubbeli bir vezir camiidir. Ne var ki burada kubbenin tanımla
dığı orta mekan üç yönde genişletilip, mahfiller merkezi kitleden taşan bölümlere aktarılarak,
kubbeli orta birimin mekan bütünlüğünü .bozmayacak biçimde onun dışına çıkarılmıştır. Söz
konusu edilen türde camiin ilk örneğini, lstanbul Bali Paşa cami inde buluyoruz. Yalnız Bali
Paşada mahfiller dardır ve bu yüzden orta mekanı saran kabuğun dıştan algılanması güç olur.
Aynı türün bir başka örneği olan Lüleburgaz Sokollu camiinde ise, sütunlara binen mahfil
ler, içeride daha belirginleştiği gibi, cami kitlesinin dört köşesinde yükselen heybetli ağırlık
kuleleri, kubbeli orta mekanın çevresinde bir dış kabuğun yer aldığını hissettirirler. Böyle ol
makla beraber Lüleburgaz Sokollu camiinde de, Bali Paşadaki gibi, mahfiller kemer kalınlığı
içine konulduğu ve aynı kemerler kubbeyi de taşıdığı için kubbeli orta mekan ile, onu saran
mahfilleri bir bütünün parçaları şeklinde değerlendirmek gerekir. Oysa Zal Mahmud Paşada,
mahfiller, orta kubbenin yapı sisteminden koparak, kendi üst yapı sistemine sahip birimlere
dönüşür. Mahfil pencerelerinin, kubbeyi taşıyan kemerlere bağlı kalmadıkları için, ön ve yan
206
MANİSA MURADİYE VE Ill. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1580-1588)
cephelerde bir uçtan ötekine sıralanarak, Zal Mahmud Paşa camiine alışılagelmişin dışında
bir görünüm sağlamasının nedeni budur.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, Zal Mahmud Paşa külliyesinin üst medresesi, Beşiktaş Si
nan Paşa ve Kadırga Sokollu medresesi türünde, cami avlusunu üç yandan kuşatan bir yapı
dır. Yalnız, Zal Mahmud Paşada medresenin kitle kuruluşu, cami orta eksenine göre simetrik
değildir. Bunun başlıca nedeni, şüphe yok ki, camiden medreseye doğru, şadırvan avlusunu
sıkıştıran Zal Paşa caddesidir. Cami orta eksenine göre, avlunun batı kesimi bu yüzden doğu
kesimine kıyasla küçük kalmış ve Sinan Paşa ya da Sokollu'da bulduğumuz dengeli planlama
dan vazgeçilmek durumunda kalınmıştır.
Aslında, Zal Mahmud Paşa külliyesinin, üst medresesini iki kollu bir bina şeklinde düşün
mek gerekir. Çünkü arsanın konumu kadar, 1 570'li yıllarda, Siqan eseri medreselerin genel
likle "L" biçiminde yapıldığını görüyoruz. Edirne Selimiye ve Usküdar Şemsi Ahmed Paşa
medreseleri, iki kollu medrese şemasının çeşitli uygulamalarıdır.
Yalnız, yukarda. adı geçen medreselerin plan şemaları, kendi içlerinde belirli bir düzen ve
uyum gösterirler. Orneğin, dershane kitlesi Selimiye'de, "L"nin bir ucunda ayrı blok halinde,
Şemsi Ahmed Paşada, kollardan birinin ortasında yer alır. Oysa Zal Mahmud Paşa üst med
resesinin dershanesi, arka kolda köşeye doğru kaydırılmış, nerdeyse dirseğe dayanmıştır. Ay
rıca cadde duvarının çarpıklığını örtmek amacıyla, şadırvan avlusunun batı cephesi önüne
konulan odalar, medresenin üçüncü kolu haline gelerek şemanın görüntüsünü bozmuştur.
Diğer taraftan, nasıl Edirne Selimiye medresesinde dershanenin kollarının dışında yer al
ması , bu yapının ana plan düzenini etkilemez ise, Zal Mahmud Paşada da iki kolun dışındaki
revaksız bölüm medresenin grubunu değiştirmez. Zira, Sinan yapısı olan medreselerin tipolo
jisinde, esas aldığımız iki öğe, avlu ve revaklı kollardır ye buna göre lstanbul Süleymaniye
medreseleri kapalı avlulu dört kollu , Haseki Hürrem ve Usküdar Mihrimah Sultan medrese
leri kapalı avlulu üç kollu, Edirne Selimiye medreseleri kapalı avlulu iki kollu, Zal Mahmud
Paşa medreseleri açık avlulu iki kollu türlerin örnekleri olmaktadır.
Medrese planlamasında 1 570'lere özgü iki kollu şemanın varyasyonlarına Toptaşı Atik Va
lide medresesi gibi geç döneme tarihlenen Sinan yapılarından başka, VezneciJ_er Kuyucu Mu
rad Paşa ( 1 607- 1 609 arası), Haseki Bayram Paşa ( 1 634-5/H. 1 044), Usküdar Çinili
( 1 640- 1 /H. 1050) ve Divan yolu'ndaki Köprülü ( 1 660- 1 /H. 1 07 1 ) gibi XVII. yüzyıl vezir külliye
lerinde de sık rastlıyoruz 1 Diğer yandan, yine 1 5 70'li yılların sonlarına doğru ortaya çıkan
•
dıştan sekizgen, içten haçvari planlı türbe şeması, Sinan'ın üç eserinde görüldükten sonra or
tadan kaybolur ve bir daha kullanılmaz.
Haçvari iç planlı türbenin ilk denemesi, Aya Sofya haziresinde bulunan Şehzadeler türbe
sinde yapılmıştır. 1 5 70'li yılların sonlarına tarihlediğimiz Şehzadeler türbesi, Mimar Davud
Ağa'nın eseri Ill. Murad türbesine bitişik olan yapıdır. Sinan, Aya Sofya haziresinde önce
l l . Selim, sonra Şehzadeler türbesini yapmış, daha sonra ikisinin arasına konulan Ill. Murad
türbesi yer darlığı yüzünden Şehzadeler türbesinin bir yüzüne abanarak bazı pencerelerinin
duvar içinde kalmasına neden olmuştur.
4 . 30 metre çapında iç kubbesiyle Eyüp'teki ikizinden daha ufak bir bina olan Şehzadeler
türbesinin köşegenlere rastlayan yüzleri, Zal Mahmud Paşada olduğu gibi alt bölümü sağır,
üst bölümü tek pencerelidir. Haçın kollarını örten yüzlerde ise, Zal Mahmud Paşa'dan farklı
olarak iki alt, üç üst pencere yer alır. Duvarların sağır bölümlerinde panolar oluşturan dik
dörtgen çerçeveler de keskin köşeli değil, profillidir. Bundan başka, Zal Mahmud Paşa'nın
revakı baklava başlıklı, mermer sütunlu , sivri kemerli; Şehzadelerinki dört köŞe mermer di
rekli, düz atkılıdır.
Şehzadeler ve Zal Mahmud Paşa türbelerinin temsil ettiği türün üçüncü ve biraz değişik
bir örneğini Tophane'deki Kapudanıderya Kılıç Ali Paşa türbesinde buluruz. Kılıç Ali Paşa
camiinin haziresinde yer alan türbe, öbürleri gibi , sekizgen gövdeli, içiçe çift kubbeli, duvarla
rı küfeki taşından, üstü kurşun kaplı bir yapıdır. Fakat ötekilerden farklı olarak burada revak
gövdeni n önü nde bir direklik biçiminde tasarlanmayıp, sekizgenin içine itilmiş, salonun bir
bölümü revakla kesildiğinden, 3.90 metre çapındaki iç kubbe bir yanda duvara, üç yönde
iki sütuna basan kemerlere bindirilmiştir. Bu düzenleme ile türbenin içinde üç kollu bir haç
207
MİMAR SİNAN
oluşturulup haçın dördüncü kolu, alçak tutulan revak tavanının üstüne taşırılmış ve ortctya
çıkan asimetrik iç mimari giriş cephesinde üç üst, ön köşegenlerde birer üst, arka köşegenler
de iki katlı birer, üç cephede altlı üstlü ikişer pencere ile türbenin dış görünümüne yansıtılmıştır.
O
E=;:;=ı:
I ==:J
: 2=>:::
3= 4==='5=======>
10m.
A.K.
R . 228 Kılıç Ali Paşa Türbesi, Tophane. Plan R.229 Kılıç Ali Paşa Türmesi, Tophane. Ke.ı ir
Kılıç Ali Paşa 1 586-7 (H.995) yılında doksan yaşında iken ölmüş, aynı tarihi taşıyan türbe
sine gömülmüştür 1 3 • Ne var ki, gerek kitabe levhasının duvara sonradan konulmuş izleni
mini veren iğreti durumu, gerekse bu tarihin Sinan için çok geç olması, Sinanvari bir deneme
olduğunda şüphemiz bulunmayan Kılıç Ali Paşa türbesinin cami, ile birlikte yapıldığına işa
ret etmektedir. Doğu ve kuzey avlu kapılarının üzerine konulan kitabelere göre cami 1 580- 1
(H.988) yılında tamamlanmıştır 1 4 • Türbeyi de aynı yıla tarihliyoruz.
Kılıç Ali Paşa külliyesi, cami, sebil, türbe, medrese ve hamamdan oluşur 1 5 • Bugün deniz
den oldukça içerde kalan külliyenin, xıx. yüzyıldan önce sahilde yer aldığı eski gravürlerde
görülmektedir. Kılıç Ali Paşa camii ve türbesi, duvarlarla çevrili avlu içersinde; hamam , avlu
nun batısındaki sokağın karşı tarafında; medrese, hamamın güneyinde yer alır. Hamam, ca
miin kıble ekseni doğrultusunda, medrese ile türbe, doğu-batı ekseni üzerinde kurulmuştur.
R . 230
Kılıç Ali Paşa
Külliyesi,
Tophane.
Genel Görünüş
208
MANİSA MURADİYE VE lll. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR (1580-1588)
· </�.��,:,
·. .
�
. ·:,���(:�f�K1�::.:],
!.: ·_·)(�) w
t ; ·:
İb::·:ır · ..-. ::�.-.- ıı:ıı "'. lr ..... ......_.,ıı::.
. .-.-.::ıJl
· .a:·- ,.::·. .._
Cami avlusuna beş kapıdan girilir. Biri doğuda, ikisi batıda, ikisi kuzeyde bulunan kapılar
dan en önemlisi, kubbeli, kitabeli doğu kapısıdır. Bu kapının kubbesi sokak tarafında taş ayak
lara, içerde iki sütuna oturur. Sütunlardan güneydeki ak mermerden, kuzeydeki kırmızı so
makiden yapılmıştır. Batıda bulunan alt kapı da XVI. yüzyıla iner. Fakat hazireye geçit veren
üst batı kapısı ile kuzeye açılan kapılar yenidir. 1 958 yılında Kemeraltı ve Meclisi Mebusan
Caddeleri genişletilip Tophane alanı yeniden düzenlenirken avlunun kuzey duvarı yıktırıla
rak daha geride yeniden yaptırılmıştır. Eski duvarın iç yüzünde abdest alma muslukları, dı
şında dükkanlar vardı. Yeni duvarın iç tarafına, aslına uygun olarak üstü saçaklı bir abdest
alma yeri yapılmış, fakat dükkanlar yenilenmemiştir. Bu yüzden şimdi camiin önünde ağır
bir duvar kitlesi bulunmakta ve bu sağır duvar camiin dış görünümünü olumsuz yönde
etkilemektedir.
Kılıç Ali Paşa camii, kıble ekseni üzerinde derinlemesine düzenlenmiş, son cemaat yeri çift
revaklı bir yapıdır. Dört adet yuvarlak filayağına pandantiflerle oturan 1 2. 70 metre çapındaki
orta kubbe doğuda ve batıda birer büyük kemer, kuzeyde ve güneyde yarım kubbelerle des
teklenmiş, bir üçüncü yarım kubbe de mihrab çıkıntısının üstüne konulmuştur. 209
MİMAR SİNAN
.·:<
· · ···
'' '' ··:� .....· ·
' ' .�..�. ' :
' .
' .
! i
l !
: :
'.
!
!
210
MANİSA MURADİYE VE Ill. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR (1580-1588)
R. 233
Kılıç Ali Paşa Camii, Tophane.
Üst Kat Planı
21 1
/U35 Kılıç A l i Paşa Camii, Tophane. İç Görünüş
MİMAR SİNAN
Camiin , yarım kubbelerle kıble doğrultusunda uzayan orta mekanının üç yanı mahfillerle
çevrilidir. Kuzeyde, dikdörtgen kesitli dört ayakla, beş aksa bölünmüş arka sahın; doğuda
ve batıda yine beş birimli yan sahınlar yer alır. Yan sahınların aksları, yarım kubbeler çizgi
sinde birer, filayakları arasında iki sütuna binen üçer kemer ile belirlenmiştir. Zemin katında
görülen bu sistem mahfil düzeyinde tekrarlanır. Şu farkla ki, kemerli açıklıkların ortalarına
birer sütun daha eklenerek mahfil düzeyindeki kemerlerin sayısı beşten ona çıkarılmış ve alt
takilerin tepesine rastlayan taşıyıcılar, sırt sırta çifte sütunlu yapılmıştır. Zemin katındaki tüm
birimlerin çapraz kaburgalı haçvari tonozlarla örtülü olmalarına karşılık, üst kattaki altı göz
den filayaklarının arasındakiler tonozlu , ötekiler kubbelidir.
R.236
Kılıç Ali Paşa Camii,
Tophane.
Arka Mahfil
Mahfile çıkan merdivenler camiin kuzey köşelerinde çıkıntı yapan kulaklar içine konulmuş
lardır. Doğudaki merdiven kovası, camiin saçak düzeyinde kesilerek bir kubbe ile bitirilmiş
tir. Batıdakinin merdiveni ise, mahfile vardıktan sonra biçim değiştirerek sürer; çünkü batı
daki merdiven kovası, aynı zamanda minare kürsüsü işlevini görür. Minarenin gövdesi ve
peteği çubuklu, şerefe çıkmaları stalaktitli, külahı kurşun kaplıdır.
Kılıç Ali Paşa camiinin iki kademeli son cemaat yerinin iç revakı beş kubbeli gözden oluşur.
Yan kubbeler pandantiflere, kapı önünde bulunan yüksek orta kubbe etekleri stalaktitli çık
malarla beslenen oluklu tromplara biner. Başlıkları stalaktitli olan iç revak sütunları tümüyle
ak mermerden yapılmıştır. Demir eliböğründelerle desteklenen geniş saçaklı dış revak da yan
larda üçer, cephede on sütuna oturur. Bu sütunlar da ak mermerdir; fakat boyları ve çapları
iç revak sütunlarından daha küçük tutulmuş ve kapı önüne rastlayanların tepesine stalaktitli,
ötekilere baklavalı başlıklar konulmuştur. Her iki revakın da kemerleri, bir aşırı kırmızı ve
beyaz taşla örülmüş; dış revakın sütunları arasına demir parmaklıklar geçirilmiştir.
Kılıç Ali Paşa camiinin tümüyle ak mermer olan dış sütunlarına karşılık, iç sütunlarında
daha çok somakiye yer verilmiştir. Zemin kattaki sütunların hepsi vişne çürüğü somakiden,
mahfil düzeyindeki sütunlardan alttakilerin üstüne düşenler mermer, bunların aralarında ka
lanlar için yine somaki kullanılmış, mermer gövdelilere stalaktitli, diğerlerine baklavalı baş
212 lıklar konulmuştur.
MANİSA MURADİYE VE III. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1580-1588)
R.237
Kılıç Ali Paşa Camii, Tophane.
İç Görünüş
R.238
Kılıç Ali Paşa Camii, Tophane.
Son Cemaat Revakı
213
MİMAR SİNAN
Camiin minberi, müezzin mahfili ve mihrabı alımlı eserlerdir. Şebekeli merdiven korkuluk
ları ve üçgenlerinin şebekeli göbekleriyle mermer minber dikkati çeker. Sekiz sütunun taşıdığı
mermer müezzin mahfili de aynı ince işçiliğin ürünüdür. Yine ak mermerden yapılan mihra
bın iki yanı, tepe pencereleri çizgisine kadar karanfil, lale, gül ve benzeri çiçek ve yaprak de
senli nefis çinilerle kaplıdır. Bundan başka, mihrabın tepesine bir çini madalyon, mihrab çı
kıntısının içindeki dört alt pencerenin üstüne çini panolar konulmuş ve bunların lacivert ze
mini üzerine beyaz hatla Besmele ve Fatiha suresi yazılmıştır.
İki köşesindeki turuncu sütunceler dışında, camiin kıble kapısı da tümüyle ak mermerden
yapılmış, kapı işinin basık kemeri üzerindeki üçgen yuva içerisine çiftleme biçiminde yazılı
bir ayet levhası konulmuştur. Yan kapıların üzerlerinde, son cemaat yerine bakan dört alt
pencerenin kemer aynalarında, camiin otuz alt penceresinin iç yüzlerinde de yine çiniden ayet
levhaları vardır 1 6 .
Cami içinde çini panolardan başka kalem işi bezemeler bulunur. Büyük kubbenin, yarım
kubbe ve ekzedraların, pandantif ve mahfil kemerlerinin yüzeylerinde kırmızı ve mavi renkle
rin egemen olduğu nakışlar yer alır. Yan sahınlarda tonoz çerçeveleri ve kaburgalar kırmızı
ile belirtilmiş, son cemaat yeri kubbelerinin iÇleri de geometrik desenli göbeklerle
zenginleştirilmiştir.
Kılıç Ali Paşa camii, yangın ya da depremden zarar görmeden zamanımıza ulaşmış bir yapı
dır. Kaynaklarda herhangi bir bölümünün sonradan yapısal değişikliğe uğradığı yolunda bir
kayıt da yoktur .Yalnız, minare gövdesinin Kırım Savaşı'ndan sonra yenilendiğini biliyoruz 1 1 .
B u minarenin külahı taştı ve külahın hemen altında yumurta motifli kabartmalar bulu
nuyordu. 18 Vakıflar idaresince 1 959- 1 960 yıllarında ele alınan camiin 19 onarımı sırasında
minarenin taş külahı kaldırılarak yerine sivri kurşun külah konulmuş, fakat yumurta desenli
petek bileziği korunmuştur. Camiin kalem işi bezemesi ve renkli camdan pencere içlikleri de
son onarımda elden geçmiştir. Bunun tek istisnası mihrab çıkıntısı içindeki dört pencerenin
renkli camlı alçı kafesleridir. Batıdaki pencerenin altında görülen "Amel-i Tevfik Bursa, Sene
1 3 3 1 " yazısı bu kafeslerin 1 9 1 2 yılında yapıldığını ve son Vakıflar onarımında yenilenmeye
rek korunduğuna işaret ediyor.
Tarih kitabelerine göre 1 580- 1 (H.988) de tamamlanan Kılıç Ali Paşa camiinin 1 5 70'li yılla
rın ortalarında tasarlandığı, ve ikisinin yapımını da Edirne Selimiye külliyesini izleyen döne
me tarihlediğimiz, Kılıç Ali Paşa ve Zal Mahmud Paşa camileri arasında kronoloji açısından
bir paralellik bulunduğu kanısındayız. Diğer taraftan, söz konusu camilerin ikisinde de orta
mekanın üç yanda derin mahfillerle sarılı olması dışında bir benzerlik yoktur. Zal Mahmud
Paşa'nın tek kubbeyle örtülü orta mekanı, Osmanlı klasik mimarisinin merkezi mekan ilkesi
ne uygundur. Kılıç Ali Paşa'da ise iki yönde yarım kubbelerle kıble doğrultusunda uzatılmış
orta mekanın çizgisel konumu mihrab çıkıntısının eklenmesiyle daha da vurgulanmıştır.
Mihrab çıkıntısı bir yana bırakılırsa, iki yarım kubbeli orta mekan kuruluşu İstanbul Süley
maniye camiinde de vardır. Yalnız, Süleymaniye'de yan sahınların orta mekanla bütünleşme
sinin amaçlandığı ve mekan bütünlüğünü zedelememek için mahfillerin, yan sahınların dış
duvarlarına yapışan önemsiz öğelere dönüştürüldüğü unutulmamalıdır. Oysa Kılıç Ali Paşa
da mahfiller orta ayakların dış çizgisine kadar öne çekilip, sütun sıralarıyla perdelenerek ade
ta yan sahınların orta mekandan kopması istenmiştir ki, bu durum Osmanlı klasik mimarisi
nin mekan anlayışına ters düşer.
Evliya Yo elebi'nin büyük isabetle, "Ayasofya-i kebir tarzında bina olu nmuşdur ," teşhisini
koyduğu ° Kılıç Ali Paşa camii, gerçekten Ay� Sofya'ya en yaklaşan Osmanlı camiidir. Çün
kü, Kılıç Ali Paşa'nın Aya Sofya'ya yakınlığı , lstanbul Süleymaniye ya da Bayezid camilerin
de bulduğumuz yüzeysel örtü sistemi benzerliğinin ötesinde, yapısal kuruluşa dayalı bir akra
balıkla ilişkilidir. Kılıç Ali Paşa camiinin iki yarım kubbe ile beslenen ve yanlarda birer çift
büyük kemerle payandalanan ana kubbe sistemi , orta mekanını üç yandan saran sahınlar
ve özellikle bunların çok sütunlu cephe düzeniyle Aya Sofya'nın küçük bir modeli görünü
mündedir. Cami mimarisinde mekan bütünlüğüne varmak için büyük çaba sarfeden Sinan'
ın, Kılıç Ali Paşa camiinde sütun sıralarıyla mekanı bölen bir düzenlemeye gitmesi; Şehzade
Mehmed camiinden başlayarak, orta kubbenin oturduğu kübik tabanın köşelerini yumuşa
214 tıp, üst yapının kademe kademe beden duvarlarına geçmesini sağlayan bir ustanın, otuzbeş
MANİSA MURADİYE VE III. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR (1580-1588)
yıl sonra Aya Sofya'nın ağır ve keskin köşeli kubbe sistemine geri dönmesi; kısacası, Edirne
Selimiye camiini tamamlayıp, Eyüp Zal Mahmud Paşa camiini tasarladığı bir dönemde, Aya
Sofya şemasını yeni yorum getirmeden bir kez daha kullanması şaşırtıcıdır.
Bu olağan dışı durumun tek açıklaması olabilir: Kılıç Ali Paşa camii Sinan'ın değil fakat
kalfalarından birinin eseridir. Türbeyi ve hamamı da büyük olasılıkla Sinan tasarlamamıştır.
Dilimli tromplara oturan 14. 10 metre çapındaki kubbeli soyunmalığı ve altıgen şemaya göre
kurulu sıcaklığını son derece başarılı bulduğumuz halde, her biri değişik boyut ve biçimdeki
halvetlerini yadırgadığımız Kılıç Ali Paşa hamamı, 1 583 yılına tarihlenir 2 1 . Bu tarih Sinan
için oldukça geçtir. xvıı. yüzyıl başlarında camiin avlu duvarı kesilerek külliyeye ekle.nen
Kılıç Ali Paşa medresesi ise, Sinan'ın ölümünden sonra yapılmıştır 22 • 215
MİMAR SİNAN
R. 240
Kılıç Ali Paşa
Hamamı ,
Tophane.
Minareden
Görünüş
Medresenin adı tezkerelerde geçmiyor. Diğer yandan öbür yapılar üç tezkerede de kayıtlı
dır. Bu yüzden bunların Sinan'la hiç ilişkili olmadığını söyleyemeyiz. Onun önerdiği bir -ya
da bir kaç- hassa mimarınca tasarlandığı ve Kılıç Ali Paşa' nın onayı alındıktan sonra yapıla
rın, yine onun genel denetiminde gerçekleştirildiği en güçlü olasılık olarak akla geliyor.
Bu olasılığı öne sürmek yersiz değildir. Çünkü, 1 580'li yıllara tarihlenen , Manisa Muradiye
cami ve aşhanesinin üç tezkerede de, Sinan yapıları arasında yer almasına rağmen, bunların
başka mimarlarca gerçekleştirildiğini biliyoruz. Manisa Muradiye camiinin yapımıyla Ill. Mu
rad, önce Mimar Mahmud Ağayı görevlendirmiş, Mahmud Ağanın cami tamamlanmadan
ölmesi üzerine bu sefer Mimar Mehmed Ağa Manisa'ya gönderilerek külliyenin sorumluluğu
ona verilmiştir. Manisa kadısına ve Bina Eminine yollanan 1 583 (H. 99 1 ) tarihli fermanda 2 3 ,
Mimarbaşı Sinan'ın da adı geçmekteyse de, Muradiye'nin tasarımında Sinan'dan çok Mah
mud Ağa etkili olmuş ve, tıpkı Kılıç Ali Paşa'daki gibi, burada da yardımcı mimarlar, artık
yaşlanmış başmimardan daha önemli rol oynamışlardır.
Şimdiki Muradiye camii, ili� Murad'ın aynı arsada yaptırdığı ikinci camidir. Birinci camiin
tarihini bilmiyoruz. Fakat H.982 tarihli Arapça vakfiyesine göre 1 574'den önce Murad'ın şeh
zadeliği zamanında yaptırılmıştır 24• Büyük olasılıkla, babasının Karapınar'daki camiine ben
zeyen tek kubbeli cami, bir süre sonra cemaate dar gelmeye başlar. 1 582 yılında Manisalılar
durumu Saraya bildirirler 25• 111. Murad isteği uygun karşılar ve Saruhan beyi ile Manisa Ka
dısına yazdığı bir fermanla, camiin büyütülmesini emreder 26• Ne var ki, bir yanlış anlama
sonucu, Manisalıların, ilk camii temelinden yıkmaları üzerine, yeni bir camiin yaptırılması
kaçınılmaz olur.
Yeni camiin biçimi konusunda, Manisalılar arasında anlaşmazlık başgösterir. Bunun üzeri
ne, ili. Murad'ın Manisa Kadısı ve Bina Eminine yazdığı 24 Cemaziyel-ahir 99 1 ( 1 583) tarihli
fermanda camiin keşif özetinin Mimarbaşı Sinan tarafından hazırlandığı, Hassa mimarların
dan Mahmud'un Manisa'ya gönderilerek, Sinan'ın hazırladığı keşif dosyasına göre camiin ya
pım işlerini yürüteceği bildirilir ve ilgili olmayan kişilerin, camiin yapımına karışmamalarının
sağlanması kendilerinden istenir 2(
2 16
MANİSA MURADİYE VE lll. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1580-1588)
Mimar Mahmud Ağanın, Manisa'da ölmesi üzerine, Sadarete yazılan 5 Safer 994 ( 1 586)
tarihli fermanda ise, camiin yapımıyla Mehmed Ağanın görevlendirildiği açıklanır 2 8 • Ca
mi, Mehmed Ağanın denetiminde on ay sonra, aynı yılın Zil-hiccesinde tamamlanır. Kesin
olmamakla birlikte, aşhane de aynı yıl tamamlanmış olmalıdır. Fakat daha sonra cami ile aş
hane arasına sıkıştırılan medreseyi, Davud Ağanın mimarbaşılık dönemine, 1 588- 1 592 yılla
rına tarihlemek gerekir 29• Camiin güney doğu köşesinde yer alan sekizgen gövdeli kütüpha
neyi ise, XlX. yüzyılın başlarında Karaosmanoğullarından Hüseyin Ağa yaptırmıştır 30 •
Görüldüğü gibi, daha geç bir dönemin eseri olan kütüphaneyi bir yana bırakırsak, Manisa
Muradiye külliyesi, ikisi Sinan'ın, biri Davud Ağanın, mimarbaşılık dönemlerine tarihlenen
cami, medrese ve aşhaneden oluşmaktadır3 1 • Yapılar, Manisa Dağının eteklerinde, arazinin
eğrilerini izleyen çizgisel bir düzende yanyana sıralanmışlardır. Bu serbest konum, Bursa'da
bulduğumuz, erken Osmanlı külliyelerinin yerleşim düzenini akla getirir. Cami-medrese-aşhane
üçlüsü ise 11. Bayezid döneminin külliye bileşimlerine benzer. Yalnız, 11. Bayezid döneminde
cami ortaya, medrese ve aşhane onun sağına ve soluna konuyordu. Sinan da bu formülü,
Usküdar Mihrimah Sultan külliyesinde uygulamıştı. Oysa Muradiye'de, cami üçlü sıranın bir
ucuna, aşhane öbür ucuna konmuş, medreseye ortada yer verilmiştir. 1 583 yılında külliye
tasarlanırken medrese düşünülmüş müdür? Yoksa sonradan, cami ile aşhane arasındaki boş
alana sokuşturulmuş mudur?
Kamil Su, ilk camiin yanında bir zaviye bulunduğunu, içinde oturan müridlerin şarap iç
tikleri saptandığından zaviyenin medreseye dönüştürülmesinin emredildiğini yazıyor ve, "bu
günkü medreselerin yıkılan bu zaviye yerine yapılmış olması ihtimali vardır", diyor 32 • Er
dem Yücel ise, Muradiye medresesinin, yıktırılan zaviyenin yerine yaptırıldığını söylüyor 33•
Aslında, söz konusu zaviyenin, eskiden cami avlusunun üç yanını çevirdiği bilinen hücre
lerden oluştuğunu 14 düşünmek daha akla yakın gelmektedir. Çünkü zaviyenin yıktırılması
nın Muradiye medresesi ile ilgisi yoktur. Yok edilmesi yeni Muradiye'nin temeli bile atılma
dan önce, 1 582 (H.990) tarihli bir fermanla emredilmiştir 35• Büyük olasılıkla ilk camiin yı
kılmasına neden olan karışıklık da bu yüzden ortaya çıkmış, zaviye ile birlikte arkasındaki
cami de halk tarafından yerle bir edilmişti.
Bu durumda, Manisa Muradiye külliyesinin düzensiz kuruluşunu , mimarların elinde olma
yan bazı zorlayıcı nedenlerden çok , onların yetersiz planlama anlayışlarına bağlamak söz ko
nusu olmaktadır. Nitekim, üç yapının birbiriyle geometrik ilişkileri, külliyeyi çeviren avlu du
varlarının konumu, avlu kapılarının yerleri bir yana, medrese ve aşhanenin mimari düzenle
meleri bile, Sinan'a mal edilemeyecek aksaklıklarla doludur. Dahası, durum planında olduğu
gibi tek yapıların planlamasında da bir geriye dönüş görülür. Şöyle ki, gerek medresenin, ge
rekse aşhanenin odaları, erken klasik dönem yapılarında gördüğümüz biçimde avluları U bi
çiminde üç yandan sararlar.
Medrese Sinan'ın Şehzade Mehmed medresesi türündedir. Onun gibi bir dershane ve yirmi
odadan meydana gelir ve ana kapısına göre dershane avlunun sağında kalır. Ne var ki, Şehza
de Mehmed medresesinde avlunun giriş cephesine bakan yüzü , yedi gözlü olduğundan avluya
ortadan girilmesine karşılık, Muradiye'de giriş cephesi çift birimli olduğu için kapının mer
kezden kaçması önlenememiştir. Aynı biçimde, dershane yapının güney cephesinde dıştan
ortalandığı halde, doğu-batı doğrultusunda avlu medresenin ortasına rastlamadığı için, şadır
van dershanenin kuzey-güney ekseninden batıya kaçmıştır.
Medresenin avlu revakı doğu-batı doğrultusunda beş, ters yönde dört gözlüdür. Aşhanenin
avlu revakı ise iki yönde de dörder birimli olmak üzere, kare yapılmış, revakın yirmi kubbesi
baklava başlıklı narin sütunlara bindirilmiştir. Revakların gerisinde, kuzeyde ve doğuda bü
yük kubbeli, güneyde daha küçük kubbeli birimler yer alır. Sekizgen kasnaklı, kurşun kaplı
kubbeler mutfakları, yemekhaneyi, erzak depolarını, müstahdem koğuşlarını örter. Yapının
kuzey ve doğusunda, kubbelerinin tepesinde sekiz köşeli aydınlık fenerleri bulunan birimler
mutfaklardır.
Muradiye aşhanesi, medreseye göre daha güçlü bir geometriye sahip olmakla birlikte, Si
nan'ın lstanbul'daki aşhaneleriyle kıyaslandığında sönük kalmaktadır. Burada Şehzade Meh
med , Süleymaniye, Atik Valide aşhanelerinin simetrik ve dengeli şeması yoktur. Kaba taş
217
MİMAR SİNAN
R.241
Muradiye Aşhanesi,
Manisa.
Dış Görünüş
2 18
MANİSA MURADİYE VE Ill. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR (1580-1588)
duvarları ile sekizg�n gövdeli aydınlık fenerleri Atik Valide aşhanesini akla getirir ise ..de, plan
ve kitle kuruluşu Usküdar'daki aşhaneyle boy ölçüşemeyecek kadar uyumsuzdur. Orneğin,
yapının güney-batı köşesine itilmiş ana kapısının yeri ve bu kapıdan geçilip revakın bir ucun
dan avluya varış rahatsız edicidir. Simetrik avlu)!u kuşatan U'nun kuzey ve doğu kollarının
büyük, güney kolunun küçük kubbe dizileri de açık bir dengesizlik yaratır. Hele güney kolun
da kapı ile yanındaki ince uzun hücrenin üst yapısı alçak tutularak bu kolun, karşısındakine
kıyasla kısa kalması göze batan bir hatadır.
Asimetrik planlama ancak bilinçli dengelemeyle başarıya ulaşır. Sinan bu işin büyük usta
sıdır. Bu yüzden, Manisa Muradiye aşhanesinde bulduğumuz dengesiz planlamanın sorumlu
luğunu Sinan'a yükleyemiyor, aksaklıkların uygulayıcı mimarlara ait olduğunu savunuyoruz.
Manisa Muradiye, iki ucu minarelerle noktalanan beş gözlü bir son cemaat revakının geri
sinde, yüksek kubbeli orta mekanı doğu-batı ve güneyde kubbemsi tonozlarla örtülü dikdört
gen bölümlerle genişletilmiş ferah bir camidir. Camiin orta kubbesi 1 0.60 metre çapındadır
ve kübik bir taban üstünde yükselir. Bu taban erken klasik camilerde olduğu gibi kasnağın
hemen altına kadar yükselmez. Bir buçuk metre kadar aşağıya çekilip, dört yönde orta kub
beyi omuzlayan kemerlerin üst bölümü basamaklar halinde gösterilmiş, basamakların dışları
na sekizgen gövdeli, sivri kubbeli ağırlık kuleleri konulmuştur.
R . 2 43 Murnd(ve Camii, Manisa. Güneyden Görnnüş R.244 Muradiye Camii, Manisa. Plan
Kübik tabanın üç yüzü büyük kemerlerin iç eğrisini izleyerek duvar yüzeyine saplanan kub
bemsi tonozlarla kapalıdır. Dördüncü yüzde ise, çıkıntı olmadığından son cemaat revakının
üstünde, büyük kemer dışa yansımış, Edirnekapı Mihrimah Sultan camiindeki gibi burada
da taşıyıcı olmayan perde duvar, arka plana itilip, içi iki sıra pencereyle doldurularak taşın
ağırlığı hafifletilmiştir.
Muradiye camiinin son cemaat revakını, altı narin mermer sütun taşır. Sütunlar bronz bi
lezikli kaidelere oturtulmuş, başlıkla_rı stalaktitli yapılmıştır. Sütunları birbirine bağlayan siv
ri kemerler yalın ve eş açıklıklıdır. Ust yapıyı oluşturan alçak sekizgen kasnaklı kubbeler de
eştirler. Yalnız kıble kapısının önündeki göz, ayna tonozla örtülmüş fakat yine de yüksekliği
ötekilerin düzeyinde tutulmuştur.
Muradiye camiinde son cemaat revakından başka, iki de yan revak yapılmıştır. Alçak tutu
lan yan revaklar dört adet kare kesitli mermer direğe bindirilmiş, Bursa kemerlerinin üstü
a z eği mli ahşap çatıyla kapatılarak kurşun kaplanmıştır. ikisi de camiin yan kapılarına geçişi
hazırlarlar. Hünkar mahfiline de doğudaki revakın içinden geçilerek erişilir. 219
MİMAR SİNAN
R. 246
Muradiye Camii, Manisa.
Güneybatıdan Görünüş
Hünkar mahfiline beden duvarı kalınlığı içine yerleştirilmiş taş merdivenlerle çıkılır. lki sü
tuna basan üç sivri kemerin taşıdığı Hünkar mahfilinin mihrabı yalın, korkulukları şebekeli
dir. Camiin kıble kapısı önünde bulunan müezzin mahfili de mermerden yapılmıştır. Yalnız,
müezzin mahfilinde korkulukların şebekeleri kalın, sütunlar dört köşe, bağlayıcılar kaş kemer
biçiminde yapılarak iki mahfil arasındaki fark vurgulanmıştır. Diğer yandan, her iki mahfilin
altındaki ahşap tavanlar, içleri rengarenk geometrik biçimlerle bezeli kare bölümlere ayrıla
rak kareler, kırmızı zemin üzerine rozet ve rumi desenli bordürlerle çerçevelenmiştir.
220
MANİSA MURADİYE VE lll. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR (1580-1588)
iL!, -/ / M ıırw/i,,e Camii, Manisa , M ihrap Çıkıntısı R. 248 Muradiye Camii, Manisa. Üst Örtü Sistemi
Camiin oyma mermer minberi ile stalaktitli nişi profillerle yüksek bir çerçeve içine alman
mihrabı alımlı eserlerdir. Mihrab çıkıntısındaki alt pencerelerin dikdörtgen alınlıklarında, üst
pencerelerin bordürlerinde (ve son cemaat yeri. duvarındaki pencerelerin tepelerinde) XVI.
yüzyılın en nitelikli lznik çinileriyle karşılaşırız. lki katlı pencereleri ayıran silmenin altındaki
lacivert zemi nli çini kuşağa beyaz sülüsle Fatiha Suresi, daha aşağıda alt pencerelerin alınla
rındaki kartuşlara lhlas Suresi yazılmıştır. Lacivert kartuşlar kırmızı üzerine beyaz, yeşil ve
firuze çiçek ve yaprak demetleriyle kuşatılmış, sonra pencereler laleli, karanfilli bordürlerle
çerçevelenmiştir. Ust sıradaki kemerli pencereler de yine enli bordürler içine alınmıştır. Yal
nız, burada renkler değişmiş, mavi üzerine beyaz ya da beyaz üzerine mavi desenler kullanılmıştır.
Camiin içinde çiniden başka kalem işi nakışlar da vardır. Ill. Murad'm Veziriazam ile cami
in bina emini Mehmed Çavuş'a yolladığı 1 585 (H.993) tarihli fermandan anlaşıldığına göre
Muradiye'nin nakışları için lstanbul'dan Manisa'ya Mehmed Kalfa adlı nakkaş oniki çırağıy
la birlikte gönderilmiştir 36• Ne var ki, özgün nakışlar XIX. yüzyılda, tarihini saptayamadığı
mız bir onarımda, kaldırılarak cami, Batı tarzında bezeme ile süslenmiştir. Gerçi muhdes süs
leme 1952- 1 964 yılları arasında Vakıflar İdaresince yapılan esaslı restorasyon sırasında raspa
edilerek , xvı. yüzyıl üslubunda kalem işleri yenilenmiştir ama sıva altından çıkan eski nakış
izlerinden ne kadar yararlanıldığını, başka deyişle, yeni nakışların renk ve desen bakımından
aslına uygunluk derecesini söylemek güçtür.
Manisa Muradiye külliyesinin yerleşme düzeni konusunda görüşlerimizi az önce açıklamış
ve konunun kısa bir değerlendirmesini yaparak sistem açısından burada bir geriye dönüşün
görüldüğünü belirtmiştik. Muradiye külliyesinin yerleşme düzeninde olduğu gibi Muradiye
camiinin mimari plan ve kitle kuruluşunda da benzer bir geriye dönüş olayı ile karşılaşıyor,
Sinan'la bağdaştırmakta güçlük çektiğimiz bazı uygulamaları bu camide buluyoruz.
Erdem Yücel, Muradiye camiini tanımladıktan sonra, "Bu plan tarzı bize, İlk Devir Osmanlı
Mimarisinde tatbik edilen, yan mekanlı cami tipini hatırlatmaktadır. Buna rağmen Muradiye
camiini , üç yarım kubbe ile desteklenen merkezi kubbeli camilerin bir varyasyonu gibi de mü
talaa etmek mümkün olacaktır", diyor 3 7 •
Bu değerlendirmenin ilk bölümüne katılmak güçtür. Manisa Muradiye camii ile ters T bi
çimli erken dönem Osmanlı imaret camileri arasında dış görünüş açısından bir benzerlik bu
lunsa bile bu yakınlık plan düzeni bakımından geçerli olamaz. Çünkü çok işlevli imaret cami
leri nin içleri çeşitli oda ve eyvanlardan oluşmakta ve cami, bunlardan yalnız bir eyvanın sı- 221
MİMAR SİNAN
nırları içinde kalmaktaydı. Oysa Muradiye, Yücel'in de değerlendirmesi nin ikinci bölümün
de belirttiği gibi, klasik dönem selatin camii niteliğini taşıyan tek mekanlı bir yapıdır. Diğer
yandan, XV. yüzyıla tar,ihlenen Eyvanlı cami modeline dönülmese bile burada erken Sinan
döneminin ürünü olan Usküdar Mihrimah Sultan camii şemasının esas alındığı bellidir. Me
kan bütünlüğünü daha da güçlendirmek amacı ile Mihrimah Sultan'da dikdörtgeni tamamla
yan küçük kubbeli birimler Muradiye'de yapılmamış, mihrab çıkıntısı bunun sonucu olarak
ortaya çıkmıştır.
Manisa Muradiye'de Üsküdar Mihrimah Sultan'ı akla getiren bir başka husus, yine mekan
bütünlüğünü vurgulamak için iç mekanda yan mahfillere yer verilmeyişi ; bir başkası da, yine
1 540'ların ürünü olan lstanbul Şehzade Mehmed camiinde ortaya çıkan dış galerilerin Mura
diye'de de görülüşüdür. Ne var ki, Şehzade Mehmed'inkilere kıyasla Muradiye'nin yan galeri
leri alçak ve zayıf kalmış, ana yapıyla bütünleşemediği gibi ona ölçek de verememiştir.
İç ve dış cepheleri uyuşturamamak yolunda bir aksaklık da son cemaat duvarında görülür.
Sinan öncesi dönemde çok sık rastladığımız biçimde ön cephe pencereleri ve bunların arasın
daki mihrabcıklar son cemaat revakı ile uyum içinde değildir. Oysa bu soruna Sinan daha
1 SSO'li yıllarda eğilerek pencereleri, son cemaat rev?.kı kubbelerinin, mihrabcıkları da sütun
larının ekseni üzerine koymak suretiy�e belirli bir sistem getirmiştir,. Söz konusu sistemi Si
na��ın her camiinde göremiyebiliriz. Orneğin, erken camilerinden lstanbul Haseki Hürrem
ve Usküdar Mihrimah Sultan'da yoktur. Çatalca Damad Ferhad Paşa , Erzurum Lala Musta
fa Paş�, Van Köse Husrev Paşa gibi daha geç tarihli taşra camilerinde de uygulanmamıştır.
Fakat lstanbul Şehzade'den Edirne Selimiye'ye kadar tüm selatin camilerinde ve lstanbul'da
ki vezir camilerinde bu kurala uyulmuştur. Dolayısı ile Manisa Muradiye gibi önemli bir sul
tan camiinde eksikliği derhal göze batmakta ve Sinan'ın bu camiin tasarımına ne ölçüde kat
kıda bulunduğu sorusu önem kazanmaktadır.
Değinmek istediğimiz son bir sorun da mahfillerle ilgilidir. Manisa Muradiye camiinde mü
ezzin mahfilinin kıble kapısının iç tarafında orta yere konması, Osmanlı mimarının cami ta
sarımında karşılaşqğı bir başka soruna mantıki çözüm getirmesi açısından kayda değer . Bu
çözümü daha önce lstanbul Piyale Paşa camiinde görmüştük. Ne var ki, orada minare de uzun
lamasına eksen üzerine konulduğu için giriş merkezden verilememiş ve bu durumda çift ana
kapılı bir çözüme gitme zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Oysa ki, bir selatin camii olan Muradi
ye, çift minareli yapıldığından kıble kapısının merkezde düzenlenmesi güçlük yaratmamış, ca
miye müezzin mahfilinin altından girilmek suretiyle Piyale Paşa'dan daha geçerli bir çözüm
getirilmiştir.
Diğer yandan, Piyale Paşa ' da bulunmayan bir husus Muradiye'de sorun olur. Yüzölçümü
bakımından mütevazı boyutlarda bir cami olan Muradiye'de müezzin mahfilinden başka Hünkar
mahfiline de yer verilmesi camiin içinde bir kalabalık yaratarak mekan bütünlüğüne zarar
verir. Başka türlü söylersek, anıtsal bir selatin camiinin tüm öğelerini bünyesinde toplayan
Muradiye, gerçekte vezir camii boyunda bir yapı olduğundan ortaya bir denge sorunu çıkar
ve beden duvarları yüksek.tutularak iç mekanın ferahlatılması çabası , zemin katı düzeyinde
bu sıkıntının üstesinden gelmeye yetmez.
Manisa Muradiye camiinde karşılaştığımız geriye dönüş olayında eserin, İstanbul'dan uzak
bir kentte bulunuşunun başlıca etmen olduğu açıktır. Çok yaşlanan mimarbaşının, önceleri
olduğu gibi, yardımcılarının çalışmalarını artık gereğince denetleyemediği, 1 580'li yıllarda işi
yapacak mimarı seçip görevlendirdikten sonra, tasarım ve yapıma ilişkin yetkiyi tümüyle ona
verdiği anlaşılıyor. Bu açıdan baktığımızda tezkerelerin Sinan'a yakıştırdığı Muradiye camii
nin gerçekte Mimar Mahmud Ağanın eseri olduğu ortaya çıkar. Ne var ki, Muradiye'nin Ma
nisa'da bulunuşunu ve mimarbaşının başkentten uzak yerlerdeki yapı işlerini öteden beri mer
kezden yerine gönderdiği kalfalarının el.iyle gerçekleştirdiğini göz önüne alarak , Muradiye'nin
yapımını da benzer biçimde Sinan'ın lstanbul'dan yürüttüğü sonucuna varılabilir .
Bu yüzden, Manisa Muradiye külliyesini bir yana bırakarak aynı yıllarda İstanbul'da yapı
lan üç cam�i -Mehmed Ağa, Mesih Paşa ve Nişancı camilerini- değerlendirmek soruna ışık
tutacaktır. ikisi yalnız Tuhfet ül-Mi'marin'de, biri (Mesih Paşa) Tuhfet ül- M i ' marin ve
Tezkiret ül-Ebniye'de kayıtlı bu camiler, Sinan yaşamını sürdürürken tamamlanmış olmakla
222 birlikte, üçü de Sinan'dan sonra mimarbaşılığa atanacak olan Davud Ağanın eserleridir. Bu
MANİSA MURADİYE VE Ill. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR (1580-1588)
�· ··
.,
Avlusunun doğu kapısı üzerindeki kitabede Mimar Davud Ağa tarafından 1 585 (H.993)
yılında yapıldığı yazılı olan Mehmed Ağa camii 40, tek kubbeli, tek minareli, son cemaat re
vakı beş gözlü bir camidir 4 1 • Bu şema orta boy vezir camilerinde görülen olağan plan düze
nini yansıtmakla birlikte, Mehmed Ağa camiinde kubbe doğrudan beden duvarları üstüne
oturmayıp, duvarlara gömülü dört ayak ve dört sütuna basan kemerler üstünde yükselir; kö
şeler tromp yuvarlakları ile doldurulur; bir küçük yarım kubbe de mihrab çıkıntısını örter.
Mehmed Ağa camiinin mimari kuruluşu, aslında, kubbeye geçişin tromplarla gerçekleştirildi
ği tek kubbeli camilerden farklı değildir. Yalnız burada üst yapının sekiz köşeli düzeni, taşıyıcı
duvarlara da yansıtılıp, ayrıca kubbenin oturduğu ayak ve sütunlar kubbe kasnağının çevre
sinde ağırlık kulelerine dönüştürülerek sekizgen kuruluş hem içte hem dışta belirtilmiştir.
1 1 .80 metre çapında yüksek bir kubbenin örttüğü Mehmed Ağa camiinin içi loştur. Kubbe
ve duvar yüzeylerini süsleyen XVIII. yüzyıl üslubunda kalem işi bezeme yer yer dökülmüş ve
tümüyle solmuştur. Fakat alt pencerelerin tepelerindeki panolar ile mihrabın iki yanını dol- 223
MİMAR SİNAN
R. 252
Mehmed Ağa Camii,
Çarşamba.
İç Görünüş
duran çiçekli çiniler, XVI. yüzyıla ait İznik ve Kütahya çinileridir. Yalnız, girişin sağındaki
pencere üzerinde bulunan pano, XVIII. yüzyıl Tekfur Sarayı çinisi özelliğini gösterir 42• Bu
panonun sonradan buraya konduğu bellidir.
Mehmed Ağa camiinin dış duvarları tuğla hatıllı taş, son cemaat duvarı düzgün kesme taş
tır. Revakın mermer sütunları yangında çatladığından bileziklerle çemberlenmiştir. Sütun baş
lıkları stalaktitli , ön cephe pencere ve mihrabcıkları revak eksenleriyle uyuşum içindedir. Da
vud Ağanın bilinen ilk eseri olmasına rağmen, Mehmed Ağa camiinde önemli mimari aksak
lıklara rastlamayız. Daha önemlisi, bu camiin tasarımına, Sinan'ın eski yapılarından esi nlen
me yerine, sekizgen şemanın yeni bir yorumunu yap�a çabası egemendir. Davud Ağa , Meh
med Ağa camiini izleyen Mesih Paşa, camiinde de aynı temanın değişik bir biçimini deneye
rek, sekizgen şemalı camilere bir özgün örnek daha katacaktır.
Hadım Mesih Mehmed Paşa Enderun'dan yetişti,. Hazinedar başı iken 1 574 yılında Mısır
Beylerbeyi olarak atandı v.e altı yıl Mısır'da kaldı. lstanbul'a döndüğünde kubbe vezirliğine
getirildi. 1 584'de 2. vezir, Ozdemiroğlu Osman Paşanın ölümü üzerine Ekim 1 585'de Veziria
zam oldu . Altı ay sonra, 1 586 Nisanında, 111. Murad ile bir atama yüzünden anlaşmazl ığa
düştüğü için görevden çekildi.
Mısır'dan döndükten sonra, büyük olasılıkla 2. vezirliğe yükseldiği zaman, yapımına başla
nan camii de Mesih Paşanın sadaret makamından ayrıldığı yıl tamamlanmıştır. Mehmed Ağa
camiinin kapı kitabesinde, Osmanlı uygulaması için olağan olmayan bir biçimde, mimarın
adı verilmiştir. Mesih Paşa camiinin kitabesinde ise yalnız paşanın adı geçmekte, mimar açık-
224
MANİSA MURADİYE VE Ill. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1 580-1588)
lanmamaktadır 4 ; . Kitabın Giriş Bölümünde daha önce belirttiğimiz gibi, bu cami Tezkiret
ül-Bünyan'da kayıtlı değildir. Tezkiret ül-Ebniye'de de camiler listesine sonradan eklen
miş gibidir.
Ancak burada bir başka soru ortaya çıkmaktadır. Mesih Paşa camii Tezkiret ül-Bünyan
yazılırken varolmadığı için bu tezkereye girmemiş, fakat daha sonra kaleme alınan Tezkiret
ül- Eb n iye' ye eklenmiştir. Oysa, Mesih Paşa' dan bir yıl önce tamamlanan Mehmed Ağa ca
mii ne, ne Tezkiret ül-Bünyan ne de Tezkiret ül-Ebniye'de yer verilmiştir. Çünkü Meh
med Ağa camiini Davud Ağanın yaptığı biliniyordu . Bu yüzden de Sinan -ya da Sinan adına
Sa'i- bu cami üzerinde hak iddia etmemiştir. Buna karşılık, Tezkiret ül-Ebniye'de yer veril
mekle, Mesih Paşa camiinin Sinan'la ilişkisi açıklanmıştır.
Mehmed Ağa camiinin yapımına, Sinan'ın Hacca gittiği ve bu nedenle İstanbul'da bulun
madığı 1 582 yılında başlandığı,Mesih Paşa camiinin ise Sinan'ın Mekke dönüşünden sonra
ele alındığı akla geliyor. Mesih Paşanın camiini Sinan'a ısmarladığı kabul edilmelidir. Ancak,
camiin tasarımında Davud Ağanın önemli katkısı bulunabileceği de unutulmamalıdır. Çün
kü, her ne kadar Sumner-Boyd ve Freely ile Goodwin ,Mesih Paşa camiinin adı bilinmeyen
bir mimarın eseri olduğunu söylüyorlarsa da44 , Sinan'ın, camiinin tasarım ve yapımını bü
yük bölü mü ile Davud Ağaya bırakmış olması olasılığını gözönünde tutmak gerekir4 5 •
Akşemseddin ve Eski Ali Paşa caddelerinin kesiştiği köşede yer alan Mesih Paşa camii, doğu
batı doğrultusunda dik bir yamaç üzerinde, batı cephesinin altı dükkanlarla doldurularak el
de edilen platforma oturur. Enlemesine dikdörtgen kitleli, tek minareli, çift revak ve avlulu
bir camidir. Mehmed Ağa gibi bu cami de sekizgen şemaya göre tasarlanmış ve çapı 1 2 .80
metre olan ana kubbenin yükü kemerlerle sekiz ayağa geçirilmiştir. Bu camide de, köşegenler
deki kemerler yarım kubbelerle doldurulmuş, mihrab çıkıntılı yapılarak üstü yarım kubbeyle
örtülmüş, orta kubbenin çevresi kubbeli sekiz ağırlık kulesiyle kuşatılmıştır. iç mekan kurulu
ş u açısından, zemin kat düzeyinde Mesih Paşa , Mehmed Ağaya çok benzer; çünkü yan ka
natlar dışa bakan galeriler biçiminde tasarlanarak iç mekan, orta kubbenin örttüğü kare bi
rimle sınırlanmıştır. Oysa üst katta dış galeriler, tıpkı Edirne Selimiye'deki gibi, camiin içine
açılan mahfillere dönüşerek camiin üçer kubbeli yan kanatlarını oluştururlar. Böylece zemin
katta duvarlara gömülü olan taş ayaklar da, mahfil düzeyinde kendi başlarına ortaya çıkarak,
sekizgen alt yapı nın daha açık biçimde algılanmasını sağlar.
�,. '1
ci
225
IL ? .� 3 ,\fr.ı ih Pa�a Camii, lscanhııl. Alc Kac Planı R . 254 Mesih Paşa Camii, lstanhul. Üsc Kac Planı
MİMAR SİNAN
R.255 Mesih Paşa Camii, lstanbul. Güneybatıdan Görünüş R . 256 Mesih Paşa Camii, lstanlml.
Kuzeybatıdan Göriiniiş
Mehmed Ağa ile Mesih Paşa camileri arasında bir başka benzerlik de sini süslemede görü
lür. Mesih Paşada da mihrabın çevresi lznik çinileriyle kuşatılmış, yan duvarlarda ikişer pen
cerenin tepesine, bordürleri çiçekli dikdörtgen yazı panoları konulmuştur. Diğer yandan, Mesih
Paşa ' nın kalem işi nakışları kendi döneminin üslubunda olduğu gibi, burada renkli pencere
içlikleri, stalaktitli çıkmalar ve güzel mermer ve ahşap işçiliğiyle Mehmed Ağaya kıyasla daha
doyurucu bir iç mimari sergilenir.
Ô nemli bir fark da, Mesih Paşa 'daiç mekanın aydınlık oluşudur. Zemin kat pencereleri ön
de son cemaat revakının, yanlarda galerilerin gerisinde kaldığı için içeriye sızan ışık az; fakat
mahfil düzeyinde doğu , batı ve güney cephelerindeki çok pencereli kemer boşluklarından sü
zülen ışık boldur. Yarım kubbeler ve kemerler içine açılan üçer pencere ile orta kubbe kasna
ğındaki yirmidört pencere de, bunlara eklenince camiin içi iyice aydınlanır. Aydınlık mihrab
duvarına doğru artar. Işığın kademeli yoğunluğu, son cemaat duvarına az pencere açıp, cami
in arka tarafını loş bırakmak suretiyle elde edilmiştir.
Mesih Paşa camiinin iki sıra halindeki son cemaat yerinin iç revakı beş gözlüdür. Çoğu ve
zir camiinde görülen tarzda yan gözler kubbe, orta göz, ayna tonozla örtülmüştür. Buna kar
şın, sık karşılaşılmayan bir biçimde granit sütunların tepelerine köşeleri pahlı kaba taştan baş
lıklar konmuş, yalnız batıdaki birinci sütunun başlığı stalaktitli yapılmıştır. Ahşap çatısı çök
müş ve yenilenmemiş olan dış revakın sütunları ise usulüne uygun olarak ak mermerden ve
başlıkları baklavalı yapılmıştır.
Mesih Paşa camiinin gövdesi yirmi dört köşeli olan minaresi eski, fa kat m i n a re n i n peteği
ve külahı yenidir46. Minare, özgün stalaktitli şerefesinin altında her y ü z ü n tepes i n e k a h;ut
ma olarak işlenen kemerler ve kemerlerin içindeki kabartma kandiller i l e i lgi çeker.
Fakat camiin daha da ilgi çeken bölümü avlusudur. Çevresinde medrese odaları bulunma
yan revaklı bir avluya sahip, ilk vezir camii budur. Derinliği fazla olmayan avluyu , iki ucu
kubbeli kayyum ve müezzin odalarına saplanan oniki gözü küçük kubbelerle örtülü bir revak
kuşatır. Revak, kuzey duvarına sıralanan musluklarda abdest -alanları koruyucu bir saçak işle
vi görür. Bu düzenleme Kılıç Ali Paşa camiindeki abdest alma yerini akla getirir. Ne var ki ,
Kılıç Ali Paşa'da, son cemaat yerinin önüne şadırvan da yapıldığından gelenek bozulmamış
tır. Mesih Paşa'da ise avlunun ortasında yer alan sekiz köşeli yapı şadırvan değil 1 589 yılında
226 ölen Mesih Mehmed Paşa'nın açık türbesidir. Avlulu vezir camii gibi bu uygulama da, Üs-
MANİSA MURADİYE VE lll. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1 580-1588)
manlı klasik mimarisinde daha önce örneğini görmediğimiz bir yenilik olmaktadır.
Mesih Paşa camiinde bulduğumuz yeniliklerin Sinan'ın engin yaratıcı gücünden kaynak
lanmış olabileceğini kabul ediyoruz. Fakat geleceğin başmimarının,Sinan'dan bağımsız olarak
yaptığı binaların niteliği , onun geçmişe körü körüne bağlanmadığını göstermekte, Sinan'la
ilişkisi olmadığını bildiğimiz Nişancı camiinin plan şeması, onun kalıplarının ötesine geçen
güçlü mimari yeteneğinin göstergesi olmaktadır.
iL! � / Me.1ih Paşa Camii, lsıanlml. Mihrab Çıkıntısı R.258 Mesih Paşa Camii, lstanbul. İç Görünüş
"Cedid" ve "Boyalı." takma adları ile anılan Nişanc_ı Mehmed Paşa, ili. Murad dönemi kub
be vezirlerindendir. Uç kez Nişancılığa atanmıştır. Ünce 1 567'den 1 573 yılına kadar bu ma
kamda bulunmuş, sonra 1 577 ve 1 588 yıllarında yeniden aynı görev kendisine verilmiştir. Arap
ça kitabesine göre 1 584 (H.992) yılında başlanıp, 1 588-9 (H.997) da tamamlanan camiini son
iki Nişancılığı arasında 2 . vezir iken yaptırdığı anlaşılmaktadır.
Karagümrük'te Hasan Fehmi Paşa Caddesi üzerinde bulunan Nişancı camii, ana kitlesi kıb
le yönünde iki sıra çıkıntı yapan, önünde şadırvan avlusu ile türbe bulunan bir camidir. Av
luya iki yan kapıdan girilir. Ana cadde tarafında bir de dış avlu kapısı vardır. Dış kapının
güneyinde, avlu duvarına bitişik sekizgen türbede Nişancı Mehmed Paşa (öl. 1 595-6/H. 1 004)
ile oğlu Eyüp Kadısı Mehmed Nutki Efendi (öl. 1 648/H. 1 058) yatarlar.
Camiin şadırvan avlusu revaklıdır. Kuzey doğu köşesinde yol durumu yüzünden kesilen
bölümü saymazsak, avlunun üç yüzünü kuşatan revakın gözleri kubbelerle örtülmüş, kubbe
ler sivri kemerlerle baklava başlıklı sütunlara oturtulmuştur. Avlunun dördüncü yüzünde ise
son cemaat revakı vardır. Orta gözü ayna tonoz, ötekiler kubbeli beş birimden meydana ge-
227
MİMAR SİNAN
len son cemaat revakı, avlu revakından bağımsız düşünülmüş, kubbeleri daha büyük, sütun
başlıkları stalaktitli yapılmıştır.
Mehmed Ağa ve Mesih Paşa 'daki gibi Nişancı camiinde de sekizgen şemanın değişik bir uy
gulaması ile karşılaşırız. Gerçi 1 4 . 20 metre çapındaki orta kubbe burada da yuvarlak kesitli
gömme ayaklara biner; dört köşede yarım kubbelerle beslenir; mihrab çıkıntısı da yarım kub
be ile örtülüdür. Ama Nişancı camiinde orta alanın doğusuna ve batısına, mihrab çıkıntısı
boyutlarında birer yan sahın eklenerek, bunların üstüne de yarım kubbeler konulmuş, öbür
lerinden sığ olmakla birlikte, kıble kapısının gerisindeki birim de yarım kubbeli yapılarak ,
orta kubbenin çevresinde, bitişme noktaları ağırlık kuleleri ile perçinlenen sekiz yarım kubbe
li, simetrik bir üst yapı düzeni yaratılmıştır. Buna karşılık, Osmanlı cami mimarisinin ana
ilkelerinden biri olan kare ya da dikdörtgen ana kitle uygulamasına Nişancı camiinde uyul
mamış, camiin kuzey köşeleri orta mekanla bağlantılı olmayan odalarla doldurulmak ve gü
ney köşeleri de boş bırakılmak suretiyle orta mekana, üst kat düzeyinde değilse bile, zemin
katında haçvari bir biçim verilmiştir.
R.259 Nişancı Camii, Karagümrük. Dış Görünüş R. 260 Nişancı Camii, Karagümrük . Şadırvan Adımından Gönmıı�
Nişancı camiinin eksenler üzerindeki yarım kubbeleri dilimli tromplar üstüne oturur. Köşe
genlerdekilerin tabanları ise stalaktitli çıkmalarla beslenmiştir. Mihrab çıkıntısı tek mekan
halinde, öbür kollar iki katlı yapılmış, yan kolların içine iki kaş kemere binen mahfiller ko
nulmuştur. Mahfiller, zemin katında orta mekandan koparılan yan odaların üstünde ve ku
zeyde duvar boyunca sürerek camiin üç yanını kuşatır.
Nişancı camiinin beden duvarlarında, zemin düzeyinde tek , mahfil düzeyinde altlı üstlü ol
mak üzere, üç sıra pencere yer alır. Alt sıradakiler sağır kemerli, üst sıradakiler, mahfillerin
bulunduğu bölümlerde alttaki dikdörtgen tepedeki sivri kemerli , bunun dışında üst üste sivri
kemerlidir. Orta ve yarım kubbe kasnağına açılanlar ise hepsi yuvarlak kemerli olağan
pencerelerdir.
Nişancı camiinin avlu duvarları taş ve tuğladan, ana yapısı tümüyle kesme küfeki taşından
yapılmıştır. Şadırvanı, revak sütunları, kapısı, ma.hfil korkulukları, mihrabı ve minberi ak mer
mer, mahfil sütunları vişne çürüğü somakidir. iç duvarları yarım kubbeler düzeyine kadar
kesme taşla kaplıdır. Bu yüzeylerde doğal olarak bezeme görülmez. Taşın üstünde ise kubbele-
228
MANİSA MURADİYE VE Ill. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1580-1 588)
rin içleri kurşuni ve kırmızının egemen olduğu kalem işi nakışlarla süslüdür. Revak kubbeleri
nin içinde de benzer üslupta nakışlar bulunur. Son cemaat duvarı pencere alınlıklarında bul
duğumuz, ve iç pencere aynalarında da tekrarlanan, ayet levhaları camiin süslemesine katkı
da bulunan öğeler olmaktadır.
Kıble kapısının iki yanına konulan altışardan oniki mısralık ve 1 766-7 (H. 1 1 80) tarihini ta
şıyan tuğralı kitabe, camiin lll. Mustafa zamanında, Nişancı Mehmed Paşa 'nın torunu Şük
rullah Efendi tarafından onarıldığını gösterir. Cami, daha sonra 11. Mahmud zamanında ve
1970'li yıllarda iki kere daha esaslı onarımdan geçmiştir. Bugün iyi durumda bulunmaktadır.
Mimari kuruluş açısından, Nişancı camiinin XVI. yüzyılın en ilginç vezir camilerinden biri
olduğunda şüphe yoktur. Kanımızca, Silivrikapı lbrahim Paşa, Kadırga Sokollu ve Eyüp Zal
Mahmud Paşa camileriyle aynı kategoride yer alır. Yalnız, Kılıç Ali Paşa camii gibi, Nişancı
camiinin de, Osmanlı klasik mimarisinin oturmuş tasarım düzenine ters düşen bir yanı oldu
ğu gözden kaçmamalıdır. Çünkü daha önce Kılıç Ali Paşa'da gördüğümüz biçimde burada
da mekan bütünlüğü ve yalın tasarım ilkelerinden uzaklaşılmıştır.
Kılıç Ali Paşa'da yan sahınlar orta alandan koparılarak kıble doğrultusunda uzunlamasına
bir mekan kuruluşuna gidilmiştir. Nişancı'da ise merkezi mekan dört yönde kollarla açılarak
klasik camiin dörtgen kalıbı değiştirilmiştir. Mekan bütünlüğü Sinan'da görmediğimiz bir şe
ma içerisinde sağlanmış, Manisa Muradiye için öne sürülen Eyvan türü Er��n Dönem Os
manlı camiine dönüş olayı, Nişancı'da daha çarpıcı biçimde sergilenmiştir. Ustelik "ters T"
biçimi kitle kuruluşuna ek olarak Nişancı'da yan odalar da yeniden devreye girmiştir.
Nişancı camiinde bulduğumuz dört kollu iç mekan düzeni Sinan'ın Şehzadeler ve Zal Mah
mud Paşa türbelerinde ortaya çıkan haçvari plan sisteminden esinlenmiş olabilir mi? Buna
kesin cevap verme olanağı yok. Fakat 1 570'li yıllardan başlayarak yoğunlaşan sekizgen şemalı
cami denemelerinin sonunda, Nişancı camiinin ortaya çıkışını olağan dışı saymamak.flerekir.
Sumner-Boyd ve Freely'nin dedikleri gibi, "Nişancı camiinin adı bilinmeyen mimarı , sanki
Si nan'ın son yıllarında onun temaları üzerinde özgün bir deneme ile, ustasına layık olduğunu
göstermek istemiştir."48
l 530'lu yıllarda Sinan, kendisinden önceki usta mimarların eserlerini kah olduğu gibi, kah
kendi yorumu ile gerçekleştirerek yolunu bulmuştu . 1 580'lerde onun kalfaları da aynı yöntemi 229
MİMAR SİNAN
230
MANİSA MURADİYE VE Ill. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR ( 1580-1588)
R.264
Nişancı Camii, Karagümrük.
İç Görünüş
uyguladılar. Şu farkla ki, Sinan mimarlık alanına çıktığında Osmanlı klasik mimarisi henüz
başlangıç dönemini yaşıyordu. Sistem,Sinan'ın çabalarıyla olgunluğa ulaştı. Bu yüzden de onun
yolunda yürüyen kalfaları, üslup yaratmak sorunu ile uğraşmayarak, doğrudan sistemi yo
rumlama çalışmalarına geçebilmişlerdir.
Osmanlı klasik mimarisinde uzun süren Sinan döneminin ister istemez beraberinde getirdi
ği bıkkınlık, ustanın mimarlık sahnesinden elini çektiği yıllarda yeni arayışlara yol açmıştır.
l 580'li yıllarda karşılaştığımız zikzaklar bu arayışı simgeler. Sanatçının ustasını taklit etmesi
ne kadar doğal ise, onun yapamadığını başararak ötesine geçme isteği de o kadar doğaldır.
Sinan'ın Hassa mimarları üzerindeki mesleki denetiminin zayıfladığı 1 580'li yıllarda,kalfaları
nın hu duyguyu paylaştığı söylenebilir. Ne var ki, Rönesans ve Reform, az sonra da Karşı
Rcform gibi köklü dini ve toplumsal akımların Avrupa'da çeşitli mimari üsluplara yol açtığı
XVI. yüzyılda Osmanlı Devletinin statik sosyal yapısı yeni sanat hareketlerinin doğmasına
elverişli değildi. Bu nedenle, Sinan'ın sistemleştirdiği üslup, onun ölümü ile ortadan kalkma
dı. Tam tersine, Sinan'ın mimarbaşılık görevini kesintisiz yürüttüğü elli yılda kökleşen evren
sel değerler Sinan'dan sonra bir yüzyıl.daha gücünü korudu. Koca Sinan XVII. yüzyıl sonuna
kadar sayıldı, anıldı, efsaneleşti. xvııı. yüzyılda ise, onun biçimlendirdiği mimari üslubun
kendi ne özgü nitelikleri , Batılılaşmanın getirdiği sis perdesi altında berraklığını yitirdi.
Mimar Sinan'ın özgün ve evrensel ifadeye kavuşturduğu Osmanlı-Türk klasik mimarisi ko
nusunda görüşlerimizi ,yapıları teker teker incelerken belirttik ve vardığımız sonuçları yer yer
dile getirdik. Son bölümümüzde aynı konuyu bir bütün halinde ele alacak, Sinan'ın gerçek
katkısını saptamaya çalışacağız. 231
MİMAR SİNAN
NOTLAR
1- Fazıl Ayanoğlu, "Vakıflar İdaresince Tanzim et 1 9- Cumhuriyetin 50. Yılında Vakıflar, s.26.
tirilen Tarihi Makbereler", Vakıflar Dergisi, C. 20- Seyahatname, C . l , s.44 1 .
Il. s.402, resim 57. 2 1 - Bkz. Heinrich Glück , Die Baeder Konstanti
2- Konyalı, Üsküdar Tarihi , C.I, s. 387. nopels (Wien, 1 92 1 ), s. 160; Konyalı, M imar Ko
3- Sicill·i Osmani, C.IIİ, s. 1 70. ca Sinan'ın Eserleri, s. 1 34.
4- Çeşme kitabesinin metni şöyledir: 22- Şimdi Türkiye Çocuk Esirgeme Kurumu'na bağ
Sahibü'l-hayrat Şah Sultan lı bir Sağlık Merkezi olan medresenin içinde ya
Mea hazret-i Zal Mahmüd Paşa pılan değişiklikler yapıyı bozmuştur. Durum pla
Fi Sebil-illah bunu etdi sebil nımızda medresenin özgün durumu gösterilmek
Selsebil ide Hudaya icra tedir.
Teşnediller didiler tarihini 23- Bu fermanın metni için bkz. Kamil S u , M imar
Çeşme-i ma-i hayat-ı canfeza Sinan'ın Eserlerinden M u radiye Camii (k
Sene 998 tanbul, 1 940), s. 26.
5- Bkz. Tanışık, a.g.e. C.I, s.8, No. 7 (Şah Sultan 24- A.g.e., s. 8.
Çeşmesi). 25- A.yer.
6- Ürneğin: Gabriel, "Les Mosquees de Constanti 26- Söz konusu fermanın metni şöyledir: "Saruhan
nople", s. 388; Halil Ethem, Camilerimiz (Istan Beğine ve Mağnisa Kadısına hüküm ki hala Mağ
qul, 1 933), s. 57; Üz, a.g.e., C.I, s. 1 57 . nisada vaki olan cam-i şerifin ziyade teng olub . . .
7 - Ürneğin: Egli, a.g.e., s. 76; Eyice, Istanbl;ll, s.99; tevsi' olmasın lazım olmağın etrafı sundurma ile
Kuban, Osmanlı Dini Mimarisinde iç Me· mi olur neyle mümkün olur ise tevsi' olmak em
kan Teşekkülü s.4ı5 ) ; Goodwin, a.g.e., s.257.
, redüb buyurdum ki hükm-ü şerifim vusül bulduk
8- Sumner-Boyd ve Freely, A.g.e., s.4 1 5 . ta bu babda bizzat mu k a yyet olub zikro l u n a n
9- Aptullah Kyran, "Zal Mahmud Paşa Külliyesi", cami-i şerifim ü zer i ne varub dahi a s ı l binasına ta
Boğaziçi Universitesi Dergisi: Hümaniter arruz eylemeyüb . . . Etrafı sundurma ile mi olur
Bilimler, C.l. ( 1 973), ss.65-8 1 . kubbe ile mi olur itmamına sa'y-ü ihtimam ey le
1 0- Baltacı, .a .g.e., s.466. yesin ve ne veç hi le tedarik ettiğün ve ne mikdar
1 1 - Eyice, "Istanbul Minareleri", s.74. nesne i l e h ası l oldu ğu n yazub bildiresin sene l)L)Q."
1 2- Söz konusu edilen XVII. yüzyıl medreseleri için A.g.e., s. 24.
en iyi kaynak Zeynep Nayır'ın Osmanlı Mimar· 27- " Magnisa Kadısına ve Eminine hüküm ki habi
lığında Sultan Ahmet Külliyesi ve Sonrası kasaba-i mezbür halkı cam-i şerifim binası tevsi 'i
( 1 609- 1 690)'dır. husüsunu mi'mar münasib gördüğü üzre razılar
1 3- Türbenin tek satırlık kitabesi şöyledir: olmayub . . . Bölük ve bölük olub her bir bölüğü
Sahibü'l-hayrat Kılıç Ali Paşa-yi Gazi merhümun bir dürlü olmasın sevk eylediklerin ve bu babda
türbe-i şerifeleridir. 995. mi'marbaşı olan S i nan cami-i mezbürun karname
1 4- Bu kitabelerin metni için bkz. Aptullah Kuran, sin yazub pa ye- i serir-i a'lama irsal eyleyüb nazar-ı
''.Jophane'de Kılıç Ali Paşa Külliyesi", Boğaziçi Hümayun'um mü tea l lik olub makbül-ü şerifim ol
Universitesi Dergisi: Hümaniter Bilimler, mağın buy u rdum ki Hassa mi'marlarından Mah
C . 6 ( 1 978), ss. 1 8 1 - 1 82 . müd vusül buldukda zikro l u n a n c a ın i - i şerif m ll
1 5- Hadikat ül-Cevami'de külliyeyi oluşturan ya şarünileyh mi'marbaş ı n ı n karnüınesi m ü c i b i m·c
pılar arasında bir de sıbyan mektebinin bulundu mezbür bina edüb itm<ima i r i ş t i rcs i n h {ı r i ,· t L' l l
ğu yazılı ise de (C.II, s. 58) bu bina bugün ayakta hilaf-ı cınr-i şerif kimcsncyc d a hl-ü ıı i : a ' i t t i r m c
olmadığı gibi yeri ve ne zaman ortadan kalktığı yesin 24 Cemaziycl-ah ir l)L) ! . A . g . e . s . 2 (' .
"
da bilinmemektedir.
1 6- Evliya Çelebi Kılıç Ali Paşa camiindeki çini yazı 28- "Lala Paşa'ya hüküm k i haliya Hassa mi'marla
ların Karahisari Hüseyin Çelebi hattı olduğunu rım başı Sinan mektub gönderüb nefs-i Mağni
sa'da bina olu nan c a m i-i şerifim bi nası mi 'marı
yazıyor. (Bkz. C.I, s.44 1 ) Üz, yazıların hattat De
olan Mahmüd fevt olup n a- te m a m olan binanın
mirci Kulu Yusuf Efendi'nin eseri olduğunu söy
itmamı içün mi'mar tayin olunmak ferman olu
ler. (A.g.e. Ç.II , s. 40)
1 7- Bkz. Eyice, "Istanbul Minareleri", s. 57. nub yevmi otuz akçeye m u t a s a rr ı f olan Mehmed
1 8- 1 930 yılında çekilmiş bir fotoğrafta minarenin taş tayin olunduğun bildürüb h ariçden kimesne da
hil eylememek babında h ükm-ü Hümayün'um re
külahlı durumu görülüyor. Bkz. Ethem, a.g.e.,
ca etmeğin buyurdum ki vardıkta zikrolunan bi
s . 59, res. 55.
na itmama eriştirmede mi'mara muallak olan
232
MANİSA MURADİYE VE lll. MURAD DÖNEMİ YAPILARI... SON YILLAR (1580-1588)
umürdan mezbür-u istihdam eyleyüb kimesneyi Türkiyat Mecmuası, C.Xll (İstanbul. 1 955),
dahi ettürmeyüb mezbür münasib gördüğü üzre s. 1 87 . Davud Ağa'nın eserlerihenüz sistemli bir
ferman olu nan ebniyeyi görüb itmama iriştiresin inceleme süzgecinden geçmediği için bu konuda
5 Safer 994 ." A.g.e., s.29. şimdilik bir görüş bildiremiyoruz,
29- A.g.e., ss. 1 1 - 1 2 . 42- Gönül Oney, Türk Çini Sanatı(lstanbul, 1 976),
30- Erdem Yücel, "Manisa Muradiye Camii ve Kül s. 89.
liyesi'', Vakıflar Dergisi Yii, s. 2 1 4. 43- Camiin kıble kapısı üzerinde Kur'an'dan bir ayet,
3 1 - Bugün medrese ve aşhane Arkeoloji Müzesi, kü girişin iki yanındaki mihrabiyelerin tepesinde de
t ü p h a n e de Çocuk K ü t ü p h a nesi o l a r a k iki parça halinde asıl kitabe bulunur. Dört beyit
kullanılmaktadır. lik Türkçe kitabenin metni şöyledir:
32- Su , a.g.e., s. 1 7 .
3 3- Yücel, "Manisa Muradiye Camii ve Külliyesi", s. Hamdü-lillah asaf-ı adil, muvahhid, pak-din
2 1 3. Eyledi bu camiin bünyadını bi kil-ü kal
34- A.g.m., s. 208. itti ihya vahy-i Hakkile çün ol ayş-i nefes
3 5- Bkz. Su , a.g.e., s. 2 3 . Vuslat-ı Hakka, tarik-i cennete oldu delil
36- A.g.e., ss. 28-29.
37- Yücel, "Manisa Muradiye Camii ve Külliyesi", Ol vezir-i a'zamın namı Mesih-i can-feza
s . 208. Dü cihanda ab-ı maksudun Hüdaya kıl sebil
38- Mübahat S. Kütükoğlu, " 1 869'da Faal İstanbul Hatif-i kudsi dedi itmamının tarihini
Medreseleri, Tarih Enstitüsü Dergisi (lstanbul, Bu mekan oldu ibadet-gah-ı makbül-i celil
1 977) sayı 7-8, s. 3 54 . 44- Bkz. Sumner-Boyd ve Freely, a.g.e., s. 275;
39- Tezkiret ül-Ebniye'de adı geçen "Mehmed Ağa Goodwin, a.g.e., s. 270.
Medresesi" burada sözü edilen yapı değil,Habeşi 45- Erdoğan, " . . . bir ihtimal dahilind� olmak üzere
Mehmed Ağanın Divanyolu ile Babıali kavşağın (camiin) mimar Davud Ağa tarafından meydana
da yaptırdığı 1 582- 3 (H. 990) tarihli medrese olsa getirildiğini söyleyebiliriz", diyor. A.g.m., s. 1 88.
gerektir. Bkz. Baltacı, a.g.e. , ss. 299-300. Zama 46- Eyice, "lstanbul Minareleri", s.58.
nımıza ulaşmayan bu medrese eski bir tarihte 47- Nişancı camiinin Davud Ağa tarafından yapıldı
kalkmıştır. ğına işaret eden bir husus da mimarının Davud
40- Şair Asari 'nin kaleme aldığı sekiz beyitlik kitabe Ağa olduğu bilinen 1 593-4 (H. 1 002) tarihli Cer
nin son dört mısraı şöyledir: rah Paşa camiidir. Sekizgen tabanlı camiye sekiz
Oldu mi'marı kamil Davud genin her dılını yarım kubbelerle besleyerek geo
Yapdı. cani le dere idüp san'at metrik denge sağlayan Davud Ağa, Cerrah Paşa'
Didi Asar! tarihin Hatif da bu sefer altıgen tabanlı camiyi ele a lmış ve ya
Beyt-i Hadi vü cami-i ümmet rım kubbelerin sayısını altıya tamamlayarak bu
4 1 - Muzaffer Erdoğan, bu camii Davud Ağa'nın mi türün üst yapısını da simetriye kavuşturmuştur.
mari gücünü gösteren ilk eseri olarak tanımlıyor. 48- Sumner-Boyd ve Freely, a.g.e. s. 28 1 .
Bkz. "Mimar Davud Ağa'nın Havan ve Eserleri",
233
MİMAR SİNAN
K
itabımıza Osmanlı-Türk sanatının Doğu ve Batı uygarlıklarına dayalı karmaşık bir olu
şumun sade ve temiz görüntüsü olduğunu söyleyerek başlamıştık. Daha sonra, krono
lojik bir sıra izleyerek Mimar Sinan'ın yapılarını inceler ve değerlendirirken bir yan
dan da Sinan'ın mimari üslubunu oluşturan etkenlere değindik. Bu son bölümde, XVI. yüz
yıl Osmanlı mimarisine daha geniş bir perspektiften toplu olarak bakacak ve Osmanlı mima
risi içinde yerini belirlediğimiz Sinan'ı Rönesans mimarları ile karşılaştırarak onun evrensel
değerini saptamaya çalışacağız.
Üzerinde önemle durulması gereken bir başka konu da Osmanlı klasik sanatında gerilim
yaratan alımlı çelişkilerdir. Şöyle ki, Osmanlı mimarisi hemen her aşamada dengeli tezatlar
dan kaynaklanan bir ikilem göstermiş, bu ikilem klasik dönemde, niteliğini yitirmemiş farklı
öğelerin uyumlu bir bireşimi olarak ortaya çıkmıştır. Bir yapının kübik duvar kuruluşu ile
kubbeli örtüsü, dış duvarların tekdüze yalınlığı ile iç duvarların rengarenk nakışlı bezemesi,
ya da alt yapının sağır ve açık sivri kemerli pencereleri ile üst örtünün yuvarlak kemerli pen
cereleri arasındaki karşıtlık , gerçekte bu ikilemin dışa yansıyan görüntüleridir.
Kubbeli kübik yapı biriminin gelişimine Giriş Bölümümüzde etraflıca, süslemeye ilişkin gö
rüşlere de Sinan yapılarını incelerken zaman zaman yer verdik. Pencere konusuna ise sık sık
değinmekle birlikte, daha çok bunların yapı içindeki dağılımından söz ettik, fakat biçimlerini
değerlendirme üzerinde durmadık. Oysa klasik dönemin yukarda sözünü ettiğimiz ikilemi ser
gileyen başlıca öğelerinden biri pencere düzenlemesidir ve bu hususta bir açıklama gerekir.
XI. yüzyıldan başlayarak Türk-İslam mimarisine sistemli biçimde giren sivri kemer pencere
lere de yansımış, Selçuklular gibi Osmanlılar da sivri kemerli pencereyi mimarilerini tanımla
yan özelliklerden biri haline getirmişlerdir. Fakat, klasik dönemde, büyük kubbe kasnaklar
ve yarım kubbe eteklerine açılan pencereler istisnasız yuvarlak kemerli yapılmıştır. Bu olguyu
kültür açısından değerlendirdiğimizde, Aya Sofya'dan esinlenen kasnaklı kubbenin dönüşümlü
payanda ve pencere sistemiyle birlikte pencere biçiminin de benimsenerek herhangi bir deği
şikliğe gerek duyulmadan Osmanlı yapısına aktarıldığı; yarım kubbe de Bizans'tan Osmanlı
lara geçtiği için burada da doğal olarak aynı türde pencerenin kullanıldığı sonucuna varılabi
lir.
Diğer yandan, konuya estetik yönünden baktığımızda ortaya başka bir tablo çıkar. Osman
lı mimarı, özellikle Sinan, alt yapıyı oluşturan taşıyıcı duvarlar ile onları örten kubbe sistemi- 235
MİMAR SİNAN
ni bir tutmamış, bunların farklı niteliklere sahip olduğunu bildiği gibi, pencerelerin de değişik
yapılması gereğini sezinlemiştir. Taşıyıcı duvarlar temelden yukarıya doğru yükselir; örtü bu
duvarların üstüne oturur. Başka deyimle, birincisine dikeylik, ikincisine düşeylik egemendir.
Sivri kemer ile yuvarlak kemer arasında da, gözün algıladığı biçimin ötesinde, benzer bir fark
vardır. Sivri kemer yukarı, yuvarlak kemer aşağı doğru bir hareketi simgeler. Bizans mimarı,
lügatinde sivri kemer bulunmadığından alt yapıda da üst yapıda da geleneksel yuvarlak Ro
ma kemerini kullanmıştır. Osmanlı mimarı ise, iki kemer türünü de ayırım yapmadan mima
risine almış ve tırmanışı temsil eden sivri kemeri duvarlarda, dökülüşü anlatan yuvarlak ke
meri kubbelerde uygulayarak camilere daha anlamlı bir görüntü sağlamıştır.
Osmanlı klasik camilerinin pencere düzenindeki bu ikili uygulama ilginç olmakla birlikte
yapısal olmayan bir ayrıntıdır. xvı. yüzyıla tarihlenen selatin camilerinde bulduğumuz enle
mesine plan ve merkezi plan arasındaki kavram çatışması ise, Osmanlı mimarisinin belki de
en özlü sorunlarından biri olmak niteliğini taşır. Bu kavram çatışması Osmanlı camiinin iba
det yeri olmak yanında bir siyasal gücü de temsil etmesi zorunluluğundan doğmuştur. Nasıl
San Pietro Katedrali, Roma Katolik Kilisesi'nin olduğu kadar Papalığında simgesi ise, İstan
bul Süleymaniye ve Edirne Selimiye camileri bir yandan İslamiyeti bir yandan da Osman -
oğullarını yücelten anıtlardır.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, XII. yüzyılın kuzeydoğu Anadolu'sunda gelişen bazilika tü
rü cami erken Osmanlı döneminde rağbet görmemiş ve genelde geleneksel enlemesine kitleli
ulucami yeğlenmiştir. Ne var ki, ana birimi kubbeli küp olan bir mimaride karenin ergeç üs
tünlük elde etmesini, hele merkezi plan kavramının Osmanlı toplumunun özlemleri ile bağ
daştığı bir süreçte orta kubbenin giderek daha çok vurgulanmasını doğal karşılamak gerekir.
Selatin camilerinin kareleşerek merkezi planın yerleşmesi, enlemesine düzenlenmiş geleneksel
iç mekan kuruluşunu hiçe sayma pahasına gerçekleşmiştir. Bu sorun bugün bize önemli gel
meyebilir. Fakat XVI. yüzyılda Sinan'ın kare planlı selatin camiini iç rahatlığı ile kullanmadı
ğı bir gerçektir.
Sinan, ilk önemli selatin camii olan Şehzade Mehmed'de orta kubbeyi dört yönde simetrik
bir örtü sistemi ile besleyerek kare tabanın merkezi plan için en ideal biçim olduğu nu göster
miştir. Ama, ideal şemaya bir daha dönmemesi anlamlıdır. Hem ana kitlesi, hem şadırvan
avlusu kare olan Şehzade Mehmed'de, Sinan, merkezi plana gelenekten fedakarlık karşılığın
da ulaşmıştır. Bu fedakarlığın Sinan için önemsiz olduğu söylenemez. Çünkü , üst yapısı Aya
Sofya'nın uzunlamasına kuruluşunu ne kadar hatırlatırsa hatırlatsın, İstanbul Süleymaniye
camiinin ana kitlesinin enini, geleneğe uyarak, boyundan uzun tuttuğu gibi, şadırvan avlusu
nu da enlemesine tasarlamıştır. Süleymaniye'de ana kitle ile şadırvan avlusu değişik boyutlar
dadır. Edirne Selimiye camiinde, Şehzade Mehmed'e benzer biçimde, kapalı ve açık bölümle
ri eş büyüklükte enlemesine dikdörtgenlerden kurarak geleneksel Cuma camiinin genel kuru
luş düzenine daha yaklaşmış, Şehzade Mehmed'de yakalayamadığı bir inceliği Selimiye'de ger
çekleştirerek merkezi kubbe ile yayvan yapı kitlesini uyumlu biçimde bağdaştırm ıştır.
Osmanlı klasik camiinde geleneksel enlemesine kuruluş düzeni orta kubbesi altıgen ve se
kizgen tabana oturan camilerde de rahat uygulanmıştır. Sinan, özellikle altıgen şemanın yay
van kitle yaratmaya elverişli olduğunu görerek bu tür cami üzerinde durmuştur. Cami-medrese
topluluklarında, her iki yapının paylaştığı şadırvan avlularını da yine enlemesine yerleştirmiş
tir. Dahası, tek kubbeli kare camilerin son cemaat revaklarını ana kitlenin yan sınırlarının
ötesine taşımak sureti ile iç mekanda elde edemediği yayılmayı cami in dışında sağlamış 1, son
cemaat revakını doğu-batı doğrultusunda yayan dış revakı da, koruyucu saçak olma işlevinin
yanı sıra, enlemesine gelişmenin bir öğesi olarak kullanmıştır.
"Les Mosquees de Constantinople" isimli uzun makalesinde Albert Gabriel, İstanbul cami
236 lerinin bir tipolojisini yaparak bunları ana kitle kuruluşlarına göre altı grupta toplamıştır. Bi-
BİTİRİRKEN
rincisi tabhaneli, iki ncisi tek kubbeli, üçüncüsü ve dördüncüsü yarım kubbelerle beslenmiş
orta kubbeli, beşincisi çok eş kubbeli, altıncısı orta kubbe ve yan kanatlı camilerdir 2 • Ya
zar, ilk beş türü tek şema ile göstermiş fakat altıncısını orta kubbenin oturduğu taban biçimi
ne göre ayrıca üç alt gruba ayırarak bu alt grupları şöyle adlandırmıştır:
a) Kare plan ve pandantif üstünde orta kubbe: Bali Paşa, (Edirnekapı) Mihrimah, Zal Mah
mud Paşa camileri.
b) Sekizgen taban üstünde orta kubbe: İbrahim Paşa, Rüstem Paşa, Eski Ali Paşa (Mesih
Paşa) , Üsküdar Yeni Valide, Azabkapı, Eyüp Sultan, Nişancı Mehmed Paşa camileri.
c) Altıgen taban üstünde orta kubbe: Ahmed Paşa, Sokollu Mehmed Paşa, Üsküdar Atik
Valide, Cerrah Paşa , Hekimoğlu Ali Paşa camileri 3 •
Gabriel'in dörtgen, sekizgen ve altıgen tabanlı orta kubbe ayırımı sanat tarihçilerince be
nimsenmiş ve Osmanlı mimarisi konusunda çeşitli yayınlarda bu tipoloji kullanılmıştır 4• Biz
de kitabımızın ilgili bölümlerinde, Sinan'ın selatin ve vezir camilerini incelerken, bunların
orta kubbeleri nin taban biçimlerini aynı terminolojiye başvurarak belirttik. Ne var ki, bir
cami kitlesinin bütününü değil yalnız bir ayrıntıyı tanımlayan bu sınıflandırmanın çok sağ
lıklı olmadığını da biliyoruz. Gabriel'in verdiği , ve yukarda açıklanan, örneklerden de anlaşı
lacağı gibi, kare tabanlı Bali Paşa ile Edirnekapı Mihrimah Sultan, ya da, sekizgen tabanlı
İbrahim Paşa ile Azabkapı camileri birbirinden çok farklıdır. Çünkü, birinciler tek kubbeli,
ikinciler çok kubbeli camilerdir. Dahası , Gabriel'in ayrı alt gruplara koyduğu dörtgen tabanlı
Mihrimah Sultan ile sekizgen tabanlı Rüstem Paşa, ikisi de sekizgen tabanlı olan Rüstem Paşa
ile Nişancı'nın birbirine olduklarından daha yakındırlar. Şöyle ki, Rüstem Paşa'nın iki yanda
üçer birimli ve mahfilli kanatlarla genişletilmiş büyük kubbeli kuruluşu Edirnekapı Mihri
mah Sultan'ın benzeridir. Oysa Nişancı'nın haçvari mekan düzeninin Rüstem Paşa ile uzak
tan, yakından ilişkisi yoktur.
Her ikisinin orta kubbesi de altıgen tabana oturan Beşiktaş Sinan Paşa camii 5 ile Kadırga
Sokollu Mehmed Paşa camiini de aynı alt gruba koymamak gerekir. Çünkü birincisi ikişer
birimli yan kanatları ile 11. Murad-Fatih dönemi camilerinin birer uzantısı, ikincisi ise Sinan'
ın mekan bütünlüğü idealini gerçekleştiren kuruluşu ile tek kubbeli cami türünün bir
varyasyonudur.
Daha önce de işaret ettiğimiz gibi, yarım kubbe tek başına bir mekan birimi oluşturmaz.
Kuhhe ile birleşerek onu açan bir mimari öğedir. Bu yüzden, orta kubbesi sağda ve solda iki
şer yan kubbe ile beslenen Sokollu camii beş birimli değil tek birimli bir camidir ve onu tek
kubbeli cami türü ile geleneksel enlemesine kitle yapısını kaynaştıran başarılı bir sonuç ola
rak değerlendirmek gerekir. Başka deyimle, Sokollu camiinde son derece alımlı medreseden,
dershanenin altından verilen avlu girişinden, zarif süsleme ve enfes çinilerden çok , Sinan'ın
geleneği çağdaşlaştırılan bu mimari yaklaşımı önemlidir.
Yine bu nedenle, Sinan'ın Sokollu'dan hemen sonra benzer bir denemeyi Atik Valide ca
miinde yapması son derece anlamlıdır. Fakat bitiminden bir kaç yıl sonra aynı camiin iki ya
nına kubbeli kanatlar eklenerek özgün tek birimli kitle kuruluşunun çok kubbeli hale getiril
mesi önemli bir denemeyi bozmak bakımından sakıncalı olmuştur. Cerrah Paşa ve daha son
ra Hekimoğlu Ali Paşa camilerindeki denemeler ise bu değerlendirmemizin dışında kalır. Zira
bu iki camide altıgen tabanlı kubbe ile yayvan dikdörtgen kitlenin bütünleştirilmesine değil
altıgen şema ile merkezi plan arasında köprü kurulmasına çalışılmıştır.
Altıgen şemalı camilerde olduğu gibi, Sinan'ın sekizgen tabana oturan camileri de belirli
bir gelişim çizgisi izlemiştir. Yalnız bu türde gelişmenin daha karmaşık bir süreçte gerçekleşti
ği ve sekizgen ayak sisteminin çok kubbeli camilerde, tek kubbeli camilere kıyasla, farklı bir
ifadeye büründüğü görülür.
237
MİMAR SİNAN
Kubbesi dört duvara oturan bir kübik yapı biriminde üst örtü yükü pandantif kullanıldığı
zaman köşelerde, tromp kullanıldığında kemerlerin duvarlara bağlandığı yerlerde toplanır.
Dört tromp kemeri duvarlara sekiz noktada bastığı için de tromplu yapı ile sekizgen ayak sis
temi arasında bir benzerlik bulunduğu açıktır. Yalnız birincisinde kubbe yükü tüm duvar yü
zeyine yayılır; oysa ikincisinde yük ayaklara aktarıldığı için duvarların kubbeyi taşıma işlevi
ortadan kalkar. Dolayısıyle, sekizgen ayak sistemi ile tromplu kubbe sistemi aynı şey olmayıp,
bunları kendi yapısal düzenlerinin mantığı içinde ayrı ayrı değerlendirmek gerekir.
Sinan, tromplu kubbe sisteminden sekizgen ayaklı sisteme geçişi ilk Silivrikapı İbrahim Pa
şa camiinde denemiştir. Bu tek kubbeli camide beden duvarları dört yönde dışa itilerek kub
beyi omuzlayan tromp kemerleri içte duvarlara saplanan payandalara bindirilmiştir. Ne var
ki, payandalar iç mekanda duvarlarla bütünleştiği ve tromp kemerlerinin meydana getirdiği
sekiz köşeli taban, camiin kübik kitlesi içinde gizli kaldığı için, İbrahim Paşa camiini sekizgen
ayak sistemine bir örnek olarak vermek olanağı yoktur. Bu camii, tromplu kubbe sistemi ile
sekizgen ayak sistemi arasındaki köprüyü kuran, ve ayrıca, Diyarbakır Behram Paşa, Tokat
Ali Paşa gibi camilere modellik ettiğini göz önünde tutarak 6 , tek kubbeli cami türünün bir
alt grubunun öntipini oluşturan, anahtar yapı olarak değerlendirmek daha gerçekçi olur.
İbrahim Paşa'yı sekizgen ayak sisteminin uygulandığı ilk cami kabul edemediğimize göre, bu
şemanın dışta ve içte açıkça ifadesini bulduğu ilk Sinan camii, İstanbul Rüstem Paşa olmakta
dır. Sinan, Edirnekapı Mihrimah Sultan ve İstanbul Rüstem Paşa camilerini aynı yıllarda ta
sarlamış, ve aynı yan kanatlı şemanın orta kubbesini birincisinde pandantiflerle kare tabana,
ikincisinde tromplarla sekiz ayağa oturtmuştur. Ve yine her iki camide de orta kubbe sistemi
ni, alçak tuttuğu cami kitlesinin üstünde yükselterek, baldakenin biçimini dışa yansıtmıştır.
Mihrimah Sultan'ın orta kubbesi dört köşede ağırlık kuleleri ile noktalanan dört büyük ke
mere; Rüstem Paşa'nın orta kubbesi sekiz köşeli yüksek bir kaideye oturur ve sekizgen, ana
eksenlerde pencereli kemerler, köşegenlerde sağır yarım kubbelerle vurgulanır.
Dış kitle kuruluşunda olduğu gibi, her iki camiin iç mekanını da orta kubbenin yapı sistemi
biçimlendirmiştir. Mihrimah Sultan'ın kare baldakeni, orta kubbeyi göğüsleyen dört pandantifin
kemer eğrilerini izleyerek dört köşede yoğunlaşması ile oluşur. Yalnız, Mihrimah Sultan' da
baldakenin taşıyıcıları, dışardan desteklenip içerde vurgulanmadığı için, pandantif yükünün
duvarlara geçişi içerde algılanmaz; bu nedenle de orta kubbenin boşlukta yüzdüğü duygusu
güçlüdür.
Rüstem Paşa'da ise bunun tam tersi bir durum vardır. Orta kubbenin bindiği sekiz kemer ,
dördü sekiz köşeli, dördü dörtgen, sekiz ayağa oturur. Gerek kemerler gerekse ayaklar açıkça
belirtildiği için de, Rüstem Paşa'da sekizgen ayak sistemi gerçek ifadesini bulur. Ne var ki,
sekizgen ayaklardan dördünün bağımsız fakat öbürlerinin duvara gömülü olması sonucu , se
kizgen kubbe tabanının geçiş kuşağında uyumlu görünümüne rağmen, daha aşağı düzeyde
baldaken etkisinin zayıfladığı da bir gerçektir.
Bu açıdan bakıldığında, yine aynı biçimde, sekiz ayağından dördü beden duvarlarına yapı
şık olsa da hepsinin gövdesi eş yapılan Edirne Selimiye camiinde sekizgen baldakenin Rüstem
Paşa'dan daha net bir yapıya kavuştuğu sonucuna varırız. Selimiye'de sekizgen baldaken bir
bütün olarak tasarlanmış ve beden duvarları bu sistem ile içiçe geçen bir yapı olmak yerine
onu sararak sınırlarını belirleyen bir kabuk halinde düşünülmüştür.
Bu noktada, Edirne Selimiye gibi içiçe iki yapı sistemini içeren bir camiin -ya da benzer
yapıya sahip Süleymaniye ve il. Selim gibi türbelerin- Osmanlı mimarisinin ana ilkeleri çerçe
vesinde ne kadar tutarlı olduğu sorusuna cevap vermek zorunluluğu ortaya çıkıyor. Çünkü
bu tür çift kademeli bir yapı, dört duvarla tanımlanan yalın mekan kuruluşuna ters düştüğü
kadar, VI. yüzyıla tarihlenen merkezi planlı Bizans kiliselerini akla getirmesi bakımından da
238
BİTİRİRKEN
önem taşır. Süleymaniye ve il. Selim türbelerinin çift kabuklu yapı sistemini Kübbet üs-Sahra'ya
bağlasak bile, Kudüs'teki bu kutsal yapının da mimari olarak Akdeniz modellerinden esinlen
diğini hatırlamak gerekir. Hele Hagia Sergios ve Bacchos (Küçük Aya Sofya camii) kilisesi
gibi orta kubbesi sekiz ayağa oturan ambülatoryumlu bir yapı İstanbul'da bulunurken Sinan'ın
çift kabuklu camilerinin kaynağını uzak yerlerde aramak anlamsız olur.
Aya Sofya'nın Osmanlı klasik mimarisine etkileri konusu sanat tarihçilerince çok tartışıl
mışsa da Hagia Sergios ve Bacchos'un Osmanlı mimarını etkileyebileceği üzerinde fazlaca du
rulmamıştır. Oysa en az büyüğü kadar Küçük Aya Sofya'nın da Sinan'ın mimari düşünceleri
ni biçimlendiren bir kaynak olduğu bellidir.
Hagia Sergios ve Bacchos'da ayaklar orta mekanın, duvarlar onu kuşatan ambülatoryumun
öğeleridir. Selimiye'de ise dış duvarların çevrelediği mekanı sekizgen baldakenin tanımladığı
orta alandan ayırmak olanağı yoktur. Doğan Kuban'ın haklı olarak işaret ettiği gibi: "Kubbe
geleneğinin gelişiminde Osmanlı mimarının karşılaştığı sorun yapısal zorlukları çözmek değil,
zarif çözümler bulmaktı. Uzun yüzyıllar boyunca edinilen deneyimler, Osmanlı mimarına or
ta alan çevresinde göze batan ikincil mekanlar yaratmadan yapı sistemini kurmayı öğretmişti.
Taşıyıcı öğeleri yalnız yapısal amaçla kullanmıyor, onları tüm mimari sistemin parçalarına
dönüştürebiliyordu. Biçim ve yapı organik bir bağlamda bütünleşmişti. Osmanlı üslubunu özet
leyen
. Selimiye yapısal etkinin ağır bastığı bir mimari geleneğin doruk noktası ve çekirdeği-
d ır. " 7
Osmanlı mimarisinin Rönesans'la ilişkisine değinen Kuban yalnız değildir. Örneğin, Küh
nel , "Rönesans öncüleri tarzında deha sahibi olan Sinan bir döneme kişiliğinin damgasını
vurmuş, XVI. yüzyıl Türk mimari üslubu onun eserlerinde en anıtsal ve en belirgin ifadesine
kavuşmuştur," diyerek 9 Sinan'ı bir Rönesans sanatçısına benzetmiş; Diez ve Aslanapa, "Si
nan, Michelangelo ile aynı devrin sanatçısı olup ondan çeyrek yüzyıl kadar daha çok yaşa
mıştır. Fatih'in Ayasofya'dan sonra ilk büyük yapıyı tesis etmesile daha XV . yüzyılda İstan
bul'da ve diğer taraftan Roma'da antik mimarinin bir Rönesansı başlıyordu. Aynı zamanda
Bramante, Peruzzi , Sangallo gibi Romalı mimarlar yeni Sen Piyer Kilisesinin merkezi yapısını
yükseltmeye çalışıyorlardı. Michelangelo'da buna çalıştı. Sinan ise İstanbul ve Edime'de mer
kezi kubbe konusundaki varyasyonlarını tasarladı ve camilerinde bunları tahakkuk ettirdi,"
cümleleriyle ı o bir yandan Rönesans ile Osmanlı, bir yandan da Sinan ile Michelangelo ara
sında paraleller kurmuşlardı.
Daha da yakın bir paraleli Goodwin'de buluyoruz. Süleymaniye'yi Rönesans'a yakıştıran
yazar şöyle diyor: "Sinan Süleymaniye ile Ortaçağların isimsizliğinden sıyrılan bir kişilik ka
zanır. İtalyan Rönesans'ı ve onun idealleri konusunda bildiklerini saptamak olanaksızdır. Fa
kat Süleymaniye'de Rönesans mimarisinden o kadar çok şey vardır ki paralel gelişmenin öte
sinde bir durumla karşılaştığımızı anlarız. İmaretin zarif avlusu XV. yüzyıl Floransa'sı gele
neklerini bilen birine hiç de yabancı değildir. Daha az belirgin olmakla birlikte, camide de
Alberti'nin fikirlerine uygun düşen bir mimari görülür. " 1 1
Goodwin'e göre Alberti , Vitruvius'tan, Sinan doğrudan Aya Sofya'dan öğrenmiştir .1 2 Al-
MİMAR SİNAN
Dahası , Alberti, Erken Rönesans'ın başlıca mimarı değil (o Brunelleschi idi), kuramcısıdır.
Yaptığı az sayıda binada düşüncelerini mimari yoluyla sergilemiştir. Bu nedenle onu Sinan
gibi yapıcı ve yaratıcı bir mimarla aynı kategoriye koymak yanlış olur. Hele Süleymaniye ca
miini, Alberti'nin Mantua kentindeki Sant'Andrea kilisesi ile kıyaslamak zordur 1 1 . Çü nkü
bu iki yapı, gerek ölçek, gerekse biçim bakımından çok farklıdır. Kaldı ki, Goodwin'in de
işaret ettiği gibi, Alberti'nin mimarisinde yapı, parçaların toplamından oluşur; oysa Sinan'ın
yapılarında parçalar ve bütün ayrılmazlar.
Sinan İtalya'ya gitmemiş, İtalyan Rönesans'ının ürünlerini yerinde görmemiştir . 1485 yılın
da yayımlanan De re Aedificatoria' nın Osmanlı mimarlarınca bilindiği ve kullanıldığı yo
lunda bilgimiz de yoktur. Zaten yararlı olabileceğini düşünmek gerçekçi de olmaz. Çü nkü Os
manlı mimarisinin temel ilkeleri Alberti'nin kitabından önce oluşum sürecine girm iş, Sinan
bu sürecin belirli bir üsluba dönüşmesini sağlamıştır. Ayrıca, erken Rönesans dönemine özgü
bazı özelliklere eğer Osmanlı klasik mimarisinde de rastlıyorsak bu olguyu Rönesans'ın Os
manlı mimarisine etkisi biçiminde değerlendirmek de doğru olmayabilir. Gerçi XVIII. yüzyıl
dan sonra etkileşim hep Batıdan Doğuya bir rota izlemiştir, ama XVI. yüzyılda Osmanlı mi
marisinin İtalyan mimarisini etkileme olasılığı en az bunun tersi kadar güçlü idi. Simgesel içe
riği göz önünde tutulmazsa, Osmanlı klasik yapı sanatı, Sinan zamanında Rönesans'ın dikka
tini üzerine çekecek niteliklere sahipti.
Aslında, bir Rönesans mimarı ile Sinan arasında ille benzetim yapmak gerekiyorsa, onu And
rea Palladio ( 1 5 1 8- 1 580) ile karşılaştırmak daha tutarlı olur. Yaklaşık aynı yıllarda yaşadıkları
dönemin gerçeklerini, yapıları ile dile getirmedeki maharetleri, bu iki mimarı birbirine yaklaş
tırır. Alberti, Leonardo, Michelangelo çeşitli sanat dallarında uzmanlaşmış Rönesans adam
larıydı. Oysa Palladio, Sinan gibi, tüm yeteneklerini yapı sanatı üzerinde yoğunlaştırmış bir
mimardı. Sinan mimarlığa neccarlıktan, Palladio taş yontuculuğundan geçmişti. Sinan, Ka
nuni'nin sefer-i Hümayunlarında gördüğü anıtları inceleyerek üslubunu geliştirmiş; Palladio,
Kuzey İtalya'dan Roma'ya yaptığı üç inceleme gezisinde eski yapıların rölevelerini çıkararak
klasik mimariyi öğrenmişti.
Eserlerinin büyük bölümü Venedik ve Vicenza bölgesinde, kentte ve kırda bulu nan Palla
dio, dini ve sivil yapılarının kusursuz oranları ve çevreye uyumu ile ün kazandı. XIX. yüzyıl
sonlarına kadar Batı mimarisinin en önemli el kitabı olan Quattro Libri deli' Architettura
(Mimarlık üzerine Dört Kitap) ( 1 570) isimli eseri Vitruvius'un klasik ilkelerine dönüşü temel
alırsa da, baştan sona gününün sorunlarına çözüm getiren bir niteliğe sahiptir. Bu nitelik
Palladio'nun kendi yapılarında en açık biçimde sergilenir.
Palladio'nun mimarisi Yüksek Rönesans üslubunun dışına taşar. Çünkü , Michela ngelo gihi
Palladio da, klasik öğeleri kişisel özgürlük içinde kullanarak Bramante ve Peruzzi'nin kurallaş
tırdığı ana ilkelere her zaman uymaz ve bunları her yerde uygulamaz. Bu açıdan bakıldığında
da, Palladio'nun, bir yandan XVI. yüzyılın ikinci yarısında Rönesans üslubunun en güçlü
uygulayıcısı, ve bir yandan da Yüksek Rönesans'tan Barak'a geçişin köprüsü olduğu görülür.
Osmanlı klasik mimarisinde İtalya'dakine benzer bir XVII. yüzyıl yaşanmamış, dinamik bir
"Barok Dönemi" oluşmamıştır. Gerçi XVIII. yüzyılda Osmanlı Barok üslubu ortaya çıkm ış
240 tır, ama bu olay Batılılaşma hareketinin bir parçasıdır ve iç gelişimler sonucu değil , tamamiy-
BİTİRİRKEN
le dış etkenlerden biçimlenmiştir. Oysa ltalya'daki durumu, XV. yüzyılda Floransa'da başla
yıp XVI. ve XVII. yüzyıllarda Roma'da süren bir kültür akımının, önce Papalığın koyu mer
keziyetçiliği nden, sonra Karşı-Reform ve bilimsel buluşların itici gücünden kaynaklanan kav
ram değişiminin mimariye yansıyan görüntüsü biçiminde değerlendirmek gerekir.
Osmanlı Devleti XVI. yüzyılda askeri ve siyasal gücünün doruğuna vardıktan sonra, eko
nomik ve sosyal çalkantılar içine düşerek XVII. yüzyılda duraklama dönemine girmiştir. XVI.
yüzyılda en parlak çağına eriştikten sonra ana ilkeleri değişmeden varlığını bir yüzyıl daha
sürdüren Osma nlı klasik mimari üslubu siyasal sistemde paralellik gösterir. Yalnız, durakla
ma dönemine girmeden önce Osmanlı mimarisinin bir manyerist evreden geçtiğini açıklamak
ve bu evrenin Sinan'ın uzun mimari yaşamının sonlarına doğru başladığını belirtmek isteriz.
Yuk arıda sözü nü ettiğimiz görüşler ışığında Sinan'ın mimari yaşamını üç döneme ayırmak
gerekir:
1 . Hazırlık Yılları ( 1 5 1 2- 1 53 7)
2. Erginlik Yılları ( 1 538- 1 575)
3. Dönüşüm Yılları ( 1 576- 1 588)
Hazırlık Yılları, Sinan'ın askerlik dönemini; Erginlik Yılları mimarlık yaşamında "çıraklık",
"kalfalık", "ustalık" dönemlerini; Dönüşüm Yılları "pirlik" dönemini kapsar. Burada kullanı
lan dört özel deyimden üçü Sinan'a -ya da onun biyografisini yazanlara- aittir. "Pirlik" döne
mi deyimi ise bizimdir ve anlamı ileride sırası gelince açıklanacaktır.
Hazırlık Yılları ( 1 5 1 2- 1 5 3 7)
Öyle sanıyoruz ki, Sinan mimar olmak için yola çıkmamış, bir takım rastlantılar sonucu
mimarlığa yönelip kendini bu sanat dalına hazırlayarak çalışkanlığı, yeteneği, ve irade gücü
nün yardımı ile bir gün mimarbaşılık makamına erişmiştir. Acemi oğlan döneminde bir yan
dan inşaat işlerinde çalıştırılır ve bir yandan marangozluğu öğrenirken yapı sanatına karşı
ilgisi nin arttığı, seferlerde kurduğu askeri yapılar ve onarımlarda edindiği pratik bilgiyi sefer
ler arasında İstanbul'da i nşa ettiği mütevazı mimari eserler ile pekiştirerek kendisini mimarlı
ğa hazırladığı anlaşılıyor.
Yalnız bir tezkerede sözü edilen Bağdat Ebu Hanife ve Şeyh Abdülkadir Geylani türbeleri
nin ve Van Kale Camiinin onarımlarında da Sinan'ın çalışmış olması hem zaman hem de
fırsat açısından olasıdır. 1 530-1 538 yılları arasına tarihlenen İstanbul'daki erken yapıları ise
tezkerelerdeki kayıtlarla kesinlik kazanırlar. Gerçi Kasım Paşa Camii, Abdüsselam Bey Med
resesi gibi eserler günümüze ulaşmamış, ulaşanların çoğunluğu da onarım ve yenilemelerde
24 1
MİMAR SİNAN
XVI. yüzyıla ait biçim ve niteliklerini yitirmişlerdir, ama Üç baş mescidinin avlu kapısı ve mi
naresi, Muhsine Hatun mescidinin kitabeli kapısı ve son cemaat pencereleri gibi ilk yapıdan
kalan öğeler Sinan'ın Hassa Mimarları Ocağına resmen katılmadan önceki çalışmaları konu
sunda, sınırlı da olsa, bilgi edinmemize olanak vermektedir.
Erginlik Yılları ( 1 5 3 8- 1 5 7 5)
Sinan'ın Hassa Mimarları Ocağına mimarbaşı atandığı 1 538 yılında bu göreve iyi bir yöne
tici olduğu için getirildiği akla gelebilir. Ancak, tek kubbeli bir vezir camii çapında olsa da
Haseki Hürrem camiinin tasarım ve yapım sorumluluğu kendisine verildiğine göre Sinan'ın
bu tarihte mimar olarak belirli bir çizgiyi tutturduğu açıktır. Daha önce işaret ettiğimiz gibi ,
Haseki Hürrem camii, Gebze Çoban Mustafa Paşa camiinin bir kopyası olduğu için mimari
özgünlüğünden söz edilemez. Ama özgünlüğü olmasa da doğru oranlar ve düzgün üslubu ile
sağlam bir uygulamadır. Edirne II. Bayezid tıp medresesini örnek alan Haseki Hürrem medre
sesi için de benzer bir değerlendirme yapabiliriz. Fakat medrese ile birlikte tasarlanan sıbyfın
mektebi farklı bir durum gösterir. Haseki Hürrem mektebinde, Sinan, Fatih ve il. Bayezid
zamanlarının çift birimli şemasını model almışsa da kubbeleri kaldırarak binayı sakıflı yapmış
ve eyvan biçimindeki ön hacmi sütunlu galeriye dönüştürmek suretiyle yeni bir yorum
getirmiştir.
Saptayabildiğimiz kadar Haseki Hürrem camii, Sinan'ın ilk kubbeli camiidir ve orta boy
bir eser olmakla birlikte, Sinan'ın o tarihe kadar sorumluluğunu yüklendiği en büyük yapı
dır. Bu yüzden, Haseki Hürrem camiinde Sinan'dan yenilikler denemesi beklenemezdi. Oysa,
1 530'lu yıllar boyunca yaptığı sakıflı mescidler ölçeğinde olan Haseki Hürrem mektebinde öntipe
bağlı kalmayarak alışık ve deneyi.mli olduğu sakıflı bina teması üzerinde bir varyasyona git
mesi doğaldır.
Diğer yandan, Haseki Hürrem camii ve medresesinde, kagir kubbeli yapı deneyimini geniş
leten Sinan'ın, 1 540'lı yılların ilk yarısında tasarladığı külliyelerde kagir kubbeli yapıları daha
güvenle ele aldığını görüyoruz. Gerçi Üsküdar Mihrimah Sultan medresesinde Haseki Hür
rem medresesi şemasını tekrarlamaktadır; fakat aynı külliyenin sıbyan mektebinde, bu kez
kubbeli öntipi yeğ tutmuş, camide, orta kubbesi üç yarım kubbe ile beslenen oldukça karma
şık bir yapı sistemine gitmiştir . Sinan'ın, Mihrimah Sultan camiinde, son cemaat revakını
içli-dışlı yapıp dış revakın orta bölümünü şadırvanın üstünü örtecek biçimde öne çekerek,
bir yandan camiin kıble eksenini güçlendirirken bir yandan da enlemesine gelişimini ayrıca
vurgulaması ve iki yatay boyutu orta kubbenin yarattığı dikeylikle dengelemesi kayda değer.
Üsküdar Mihrimah Sultan camii, geleneksel cami şemasını Osmanlı cami mimarisine uyar
lama yolunda önemli denemelerden biridir. Şehzade Mehmed camii ise, merkezi planlı şema
nın ideal Osmanlı çözümüne ışık tutan bir aşamadır. Bu aşama, eni, boyu, yüksekliği benzer
değerler taşıyan simetrik ve dengeli bir mimari düzeni, toplu bir mekanı, merkezi kubbe siste
matiğini ve iç kabuğun dış kitleye yansıtılmasındaki duyarlığı ifade eder. Şehzade Mehmed
camiini Sinan'ın "Çıraklık Döneminin" başeseri olarak tanımlayan Sa'i, onun Şehzade'den
sonra artık özgün eserler verme aşamasına ulaştığını belirtmek istemiştir. Oysa , kanımızca,
Sinan çıraklığını 1 530'lu yıllarda tamamlayarak, yine Sa'i Mehmed Çelebi'nin kullandığı bir
deyimle, "Kalfalık Dönemine" 1 540'larda girmiştir. Bu nedenle, Üsküdar Mihrimah Sultan
camii ya da Şehzade Mehmed camii ve türbesi "çıraklığının" değil, "kalfalığının" eser lerid i r .
Çıraklığın başlıca özelliği eskiden ve ustadan kopamayıp, bilineni yinelemektir. Oysa kalfo
242 lıkta inisyatif kullanmak, eski biçimleri taze yorumlarla yenilemek vardır.
BİTİRİRKEN
Şehzade Mehmed türbesinin gövdesini çok renkli malzemeden kakma yöntemiyle, kubbe
kasnağını oluklu, kubbe kabuğunu dilimli yapan, Şehzade Mehmed camiinde saçakları pal
metli frizlerle taçlandırıp minareleri madalyon ve hilallerle bezeyen Sinan, erken dönem Os
manlı mimarisine özgü sistem ve motifleri çarpıcı bir biçimde kullanarak dikkatleri ustaca üzerine
çekmeyi başarmıştır.
C:i erçi bunu yaparken erken Osmanlı döneminin havasından kendini kurtaramamıştır; ama
eskiyi artık olduğu gibi korumadığı, yeni bir arayış içine girdiği gerçeği de gözden kaçmamak
tadır. Sinan'ın Şehzade Mehmed deneyimi ile Osmanlı klasik üslubunun temel ilkelerini ke
sinleştirme aşamasına geldiği 1 SSO'li yıllara tarihlenen eserlerinde bulduğumuz bilinçli yalınlı
ğın, bir bakıma, gösterişli süslemeye karşı içgüdüsel bir tepkinin sonucu halinde ortaya çıktığı
açıktır.
Selçuklu ve erken Osmanlı dönemlerine kıyasla Osmanlı klasik mimarisi akılcı ve ölçülü
dür. Gerçekçiliğe, temiz ve açık anlatıma dayanır. Bu üslup elli yılda oluşmuş, kendine güve
nen , yetenekli ve deneyimli bir mimarbaşının doruğuna ulaşan Osmanlı siyasal ve ekonomik
gücü ile üst üste düştüğü bir zaman kesiminde özgün ve evrensel ifadesini bulmuştur.
Osmanlı klasik mimari üslubunun biçimlenmesinde, Sinan'ın dehası, elbette önemli bir rol
oynamıştır. Fakat, Kanuni'siz bir dönemde Rüstem ve Sokollu Mehmed Paşaların desteğin
den yoksun bir Sinan aynı başarıyı elde edebilir miydi? Sanmıyoruz. Çünkü gerek hünkar
gerek paşalar -özellikle Saraya damad olan zengin vezirler- anıtsal mimariyi siyasal gücün ara
cı olarak kullanmışlardır. Bu durumda da Hassa Mimarları Ocağı, Devletten her türlü yardı
mı görerek rahat bir ortamda çalışma olanağını bulmuş, anıtsal yapılar çok kısa süreler içinde
kurulabilmiştir. O dönemin Avrupa'sında Roma'daki San Pietro Katedralini n , Bramante'den
Bernini'ye yaklaşık 1 60 yıl sürdüğü, Londra'daki St. Paul's Katedralini, Sir Christopher Wren'in
tam 40 yılda tamamlayabildiği göz önüne alarak Sinan'ın İstanbul Süleymaniye külliyesini
7, Edirne Selimiye camiini 6 yılda yapmış olmasını, XVI. yüzyıl Osmanlı mimarlık ve yapı
kurumlarının ne kadar hızlı ve verimli çalıştığını kanıtlayan bir gösterge olarak kabul edebiliriz.
Devletin ekonomik gücüne paralel olarak Osmanlı yapısının boyutları büyümüş fakat süs
leme aynı ölçüde artmamıştır. Tam tersine dış kitle giderek yapısal inceliklere dayalı yalın
bir ifadeye bürünmüş, süsleme dış kitleden iç mekana kaymıştır. İstisnaları bir yana bıraka
cak olursak , süslemede temel ilke tüm yüzeylerin yaygın bezeme ile örtülmesinden çok, bazı
öğelerin abartmaya kaçmadan vurgulanması biçimini almıştır.
Osmanlı k lasik yapısında Rönesans mimarisinin çeşitli klasik ve karma sütunları yoktur.
Stalaktitli ve baklavalı başlıklar iki ayrı üslubun özelliklerini anlatmazlar. Stalaktitlisi daha
önemli yapı ve yerlerde olmak üzere her iki başlık bir arada kullanılır. Örneğin, anıtsal bir
camide, genellikle taşıyıcı iç sütunlar stalaktitli, mahfil sütunları baklavalı; iç revakın sütun
ları stalaktitli, dış revakın sütunları baklavalı yapılır. Ana kapı, mihrab ve mihrabiye nişleri
nin üstü de genellikle stalaktitlidir. Simgesel işlevi olan bu öğelerin göz alıcı süslemesi dikkati
çeker. Ahşap kapı kanatlarının fildişi ve sedef kakmalı ve bazan kabartma kitabeli görünü
mü, ya da mermer minberlerin çarpıcı oymaları yine bunların simgesel nitelikleri ile ilgilidir.
Mihrab nişini dolanan çiniden bir ayet, ya da pencere alınlarına konan yine çinili yazı pa
noları , aynı biçimde simgesel değeri olan bezeme türüne girerler. Diğer yandan, kubbe, yarım
kubbe, tonoz gibi üst yapı öğelerinin iç yüzeylerinde görülen kalem işi nakışların işlevi deği
şiktir. Orta kubbenin -ve öbürlerinin- göbeğindeki simgesel yazı levhaları bir yana, nakışların
amacı kubbe yuvarlağının yekpareliğini dağıtarak üst yapının aşağı basan ağır görünümünü
hafifletmektir. Kalem işi nakışlar renk ve desen bakımından ılımlı kullanıldığı zaman iç meka
nı zenginleştirir. Ölçü kaçırıldığında -ki bu durumun çoğunlukla restorasyon adı altında yapı
lan müdahalelerden kaynaklandığını görürüz- sonuç olumsuz olur.
243
MİMAR SİNAN
Duvarları baştan aşağı çinilerle kaplı olan İstanbul Rüstem Paşa camiini, süsleme bakımın
dan, Osmanlı klasik mimarisinin genel tutumu ile bağdaşmayan bir eser olarak değerlendiri
yor, fakat buradaki abartmanın sorumluluğunu, gösterişi seven Rüstem Paşa'ya yüklüyoruz.
Çünkü, bazı türbelerinin içini el değmemiş yer bırakmamacasına bezeyerek cennetten bir kö
şe temasını işleyen Sinan, camilerinin süslemesinde son derece ölçülü davranmış, ve Osmanlı
klasik camiinin ideal süsleme düzenini İstanbul Rüstem Paşa camiinde değil, Kadırga Sokollu
Mehmed Paşa camiinde sergilemiştir.
Kadırga Sokollu camii, .Sinan'ın "Ustalık Dönemine" tarihleyeceğimiz bir binadır. Rüstem
Paşa camii ise, İstanbul Rüstem Paşa medresesi, Beşiktaş Sinan Paşa cami-medresesi ve İstan
bul Süleymaniye külliyesi ile birlikte, Sinan'ın Kalfalık Döneminin kayda değer eserleri ara
sında yer alır.
Sekizgen avlulu İstanbul Rüstem Paşa medresesi, sekizgen kitleli Amasya Kapıağası medre
sesinden esinlenmiş, fakat sekizgen kitlenin algılanabilmesi için çevresi nin açık olması gerek
tiğinden, yapılaşmanın yoğun olduğu Mahmutpaşa semtinde kurduğu Rüstem Paşa medrese
sinde Sinan sekizgeni kare duvarlarla çevirerek ve karenin içine oturan sekizgen kitlenin kö
şegenlerinde oluşan üçgen cepleri çeşitli biçimlerde kullanmak suretiyle Kapıağası medresesi ni
yeniden yorumlamıştır.
Beşiktaş Sinan Paşa camii de, Edirne'de bulunan XV . yüzyıl yapısı Üç Şerefeli Cami in XVI.
yüzyıla uyarlanmış örneğidir. Bazı ufak farklar göz önünde tutulmazsa, camiin ana kitlesi ön
tipi yakından izler. Ne var ki, Sinan, Sinan Paşa camiinde önemli bir yenilik getirerek cami
ile medreseyi aynı şadırvan avlusu çevresinde toplamış, böylece, bir yandan şadırvan avlusu
na çok amaçlı bir işlev sağlarken, bir yandan da o zamana kadar İstanbul'da yalnız selatin
camilerinde gördüğümüz şadırvan avlusunu dolaylı yoldan bir vezir camiinde uygulamıştır.
İstanbul Süleymaniye külliyesine gelince: bu yapı topluluğunun, Fatih külliyesinin katı si
metriye dayalı plan şemasının ana özelliklerini taşıdığına daha önce işaret etmiş, fakat Fatih
külliyesinde büyük avludan doğuya ve batıya doğru simetrik bir yayılma bulunmasına karşı
lık Süleymaniye'de batıdan doğuya ve güneyden kuzeye eğimli daha karmaşık bir arazi kuru
luşunun yarattığı ilginç yerleşme düzenine dikkati çekmiştik. Bu yerleşme düzeninin oluşma
sında arsa durumu şüphesiz bir rol oynamıştır. Ne var ki, Sinan'ın bir başka XV. yüzyıl Os
manlı eserini xvı. yüzyılın klasik ölçü ve ilkeleri çerçevesinde yeniden yorumlama payı bura
da da az değildir.
Sinan'ın "kalfalıktan" "ustalığa" yükselmesini, yani tam anlamı ile olgun yaratıcılık döne
mine girrtıesini l 560'lı yılların başına tarihliyoruz. Ustalık mertebesine erişmesinde, giderek
gelişen mimarlık bilgisinin İstanbul'un s� sorununu çözmek için Kağıthane sularını kente ge
tirme çabalarının sağladığı engin yapısal deneyimlerle pekiştirilmesinin büyük rolü olmuştur.
İstanbul'un alınmasından sonra Fatih Sultan Mehmed kentin su şebekesini elden geçirtmiş
ve I S SO'li yıllara kadar Bizans'tan kalan sistem onarımlarla işler durumda tutulmuştur. Fakat
Kanuni zamanında su sıkıntısı baş gösterince Sultan Süleyman, Halkalı ve Kırkçeşme tesisle
rinin yenilenmesi görevini mimarbaşı Sinan'a vermiştir. Sinan şebekeyi yenilemiş ve 1 5 53- 1 564
yılları arasında Evvel Kemer, Müderris Köyü Kemeri, Uzun Kemer , Eğri Kemer, Güzelce Ke
mer ve Mağlova Kemerini yapmıştır. Bunlar basit su yapıları olmak yanında mimari değeri
bulunan eserlerdir. Özellikle Mağlova Kemeri, binalarında mimari ile yapıyı bütünleştirme
ye çalışan Sinan'ın, yalın bir taş yapıyı nasıl heykelleştirerek onu mimarlık eserine dönüştür
düğünü göstermesi bakımından dikkati çeker. Yüzyılımızda Pier Luigi Nervi'nin yapılarında
bulduğumuz iskeletsel estetik kavramı, Sinan'ın mimaride yalınlığı yeğleyen tutumunun te
melinde yatan en önemli etkendir.
244 Sinan'ın 1 560'dan 1 575'e kadar süren ve Edirne Selimiye camii ile noktalanan "Ustalık
BİTİRİRKEN
1 5 7 5 yılında tamamlanan Edirne Selimiye Camii, yine Sa'i Mustafa Çelebi'nin deyimi ile,
Sinan'ın "ustalığının" yapısıdır. Gerçekten de bu cami Osmanlı klasik mimarisinin tüm nite
liklerini bünyesinde taşır. Sinan, bu anıtla sanatının doruğuna ulaşır. Sinan, Selimiye'yi 1 560'lı
yıllarda, veriminin en yüksek noktada bulunduğu dönemde tasarlamıştır. 1 570'li yılların ikinci
yarısından sonra ise, Sinan'ın Selimiye ayarında bir eseri yaratma olanağı kalmamıştır.
Daha da önemli olan ikinci neden ise kendi geliştirdiği mimari kavramların 1 575'den sonra
Sinan için eski çekiciliğinin kalmamış olmasıdır. Sinan'ın ve yakın yardımcılarının klasik il
kelere tepki gösterip bazı yerleşmiş kuralları bozmaya başlamaları bu döneme rastlar. Üslup
korunmakta fakat alışılagelmiş düzenden sapmalara göz yumulmaktadır.
Başka türlü söylersek , Sinan'la özdeşleşen Osmanlı klasik mimari üslubu XVII. yüzyıl son
larına kadar ana çizgilerini ve temel niteliklerini korumuş ise de Sinan'ın klasizmi daha o ya
şamını sürdürürken belirli değişikliklere uğramıştır. Örneğin, 1 580'li yıllara tarihlenen Sinan
yapılarında bu lduğumuz hareketli mimari, l 560'lı yıllarda iç mekan-dış yapı ilişkisinin yarat
tığı yalın ve temiz ifadeden farklı olarak, abartılmış bir kitle plastiğine sahiptir. Nişancı Meh
med Paşa camii ile İstanbul Rüstem Paşa camiinin, ya da Davud Ağa'nın Eyüp'teki 1 595 ta
ri hli Ferhad Paşa türbesi ile biraz ötesindeki Sokollu türbesinin dış görünüş açısından aynı
kategoriye konulmaları düşünülemez.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, Sinan'ın tüm yaşamı boyunca varmaya çalıştığı mekan bü
tünlüğü ilkesine ters düşen ve biçim açısından bariz bir geriye dönüşü sergileyen Kılıç Ali
Paşa camiini Sinan'la bağdaştıramıyor, bu camiin bir başka mimar tarafından tasarlandığına
inanıyoruz. Ne var ki, l 575'den sonraki yıllarda Sinan'a atfedilen, ve onun eseri olmadığını
öne süremeyeceği miz, bazı yapılarda Sinan'ın da kurallardan ölçüyü kaçırmadan uzaklaştığı
görülür. Şehzadeler ve Zal Mahmud Paşa türbeleri ile Zal Mahmud Paşa Camiinde karşımıza
çıkan iç mekan ve dış kitle arasındaki bağlantı çözülmesi, ya da Şemsi Ahmed Paşa külliyesin
de bulduğumuz dinamik dış mekan kuruluşu bu dönemde yer alan gelişmelerdir. Kısacası,
1 S80'li yılların gerilimli mimari ortamında ortaya çıkan değişime yönelik davranışları Sinan
kontrol altında tutarak, bir bakıma, kendinden sonraki döneme egemen olan mimari tutu
245
mun belirlenmesine yardımcı olmuştur.
MİMAR SİNAN
Tarihteki her uygarlıkta olduğu gibi Osmanlı uygarlığında da düşünce ve özlemleri ni Jile
getiren ve yücelten sanatçısını yetiştirmiş, siyasal güç ve refah dönemlerini yönlenJirenler aJ
larını anıtlarla ölümsüzleştirmeye özen göstermişlerdir.Osmanlı dünyasında heykel-anıt gele
neği olmadığından mimarlık daha da önem kazanmış, anıtsal yapıların simgesel Jeğerini
arttırmıştır.
XVI. yüzyıl, Osmanli Devletinin siyasal ve askeri gücünü üç kıtada kabul ettirdiği ve mima
rinin, buna paralel olarak doruğuna ulaştığı dönemdir. Dorukta, siyasal gücü Kanuni Sultan
Süleyman, mimaride Koca Sinan temsil ederler. Her ikisi de kendilerine duydukları güvenle
tanınır. Özel yaşamında karşılaştığı sorunları her zaman en akılcı bir biçimde çözememiş olsa
da, uzun hükümdarlık döneminde Kanuni, doğuda ve batıda Osmanlı sınırlarını genişleterek
Devletin itibarını içte ve dışta korumayı bilmiştir. XIV. ve XV. yüzyıllarda çeşitli etkiler al
tında gelişen Osmanlı mimarisi de Sinan'ın mimarbaşılık döneminde öz benliğine kavuşarak
evrensel bir üsluba dönüşmüş, onun Osmanlı ülkesinin her yanında yükselen yapıları içte
ve dışta hayranlık uyandırmıştır.
Nasıl Vlll. ve IX. yüzyılda İslam kültürü Suriye ve Mezopotamya'dan İran ve Orta Asya'ya
doğru yayılmış, fakat bu yayılım Xl. yüzyıldan sonra bu kez Orta Asya'dan Akdeniz'e doğru
ters yönde bir kültür akımı ile dengelenmiş ise, XVI. yüzyıldan başlayarak yeniden bir Batı'
dan Doğu'ya etki akımı ortaya çıkmıştır. Yalnız artık odak noktası Şam ve Bağdat değil İstan
bul'dur. İstanbul'da son biçimini alan özgün Osmanlı mimarisinin etkileri doğuda Suriye ve
lrak'tan İran ve Hindistan'a kadar, batıda ise Balkanlar'a ve ötesine taşmıştır. Başka deyişle,
XVI. yüzyılda İran ve Bizans Osmanlı mimarisi için esin kaynağı olmaktan çıktığı gibi, bu
dönemde Safevi ve hatta Rönesans mimarileri Osmanlı uygulamalarından etkilenmiş olabi
lirler.
Bu husus Sinan'ı değerlendirirken önem kazanır. Çünkü en az, uzun yaşamında gerçekleş
tirdiği yüzlerce yapı, üç padişah zamanında uzlaşıcı ve uzlaştırıcı kişiliğiyle sürdürmeyi başar
dığı mimarbaşılık görevi, üstün teşkilatçılığı ve mimarlık yeteneği kadar zamanının kültür de
ğerlerini iyi kavrayarak bunları incelikle yapılarına yansıtması önemlidir.
Ölümünden sonra yüzelli yıl daha sürecek evrensel bir üslupla özdeşleşen Sinan'ın başarı
sında başta gelen etmen, gelenek ile çağının gereklerini bağdaştırabilmesi olmuştur. Büyüklü
ğünün ana kaynağı budur.
246
BİTİRİRKEN
NOTLAR
1 - Bu konuya dikkatimizi F.de M iranda çekmiştir. 6- Selçuk Batur'un Kayseri Kızıl Ahmed Paşa Ca
The Mosque as Work of Art and as
Bkz. miini (Kurşunlu Cami) de bu gruba alması h ata
House of Prayer (Wassenaar, 1977). lıdır. (Bkz. a.g.m., s. 145, şekil 3) Çünkü Kur
2- Söz konusu tiplerin şemaları için bkz. a.g.m. , s. şunlu Cami plan açısından İbrahim Paşa'ya
362. benzer ise de planda görülen iç ayaklar, Bali Pa
1- A.g.m.,s. 3 6 3 . şa'daki gibi, sadece galerileri taşır ve kubbenin yü
4 - M amhou ry, Diez, Aslanapa, Egli, Eyice, Kuban, kü dört pandantif ile köşelere aktarılır.
Sumner-Boyd ve Freely, G oodwi n , Sönmez bu ti 7- Doğan Kuban, "Selimiye at Edime: lts Genesis
polojiyi yazılarında kullanmışlardır. Orta kubbesi and an Evaluation of its Style", IVeme Cong·
a ltıgen ve sekizgen tabana oturan camiler konu res lnternational D'Art Turc (Aix-en Proven
sunda yayınlanan şunlar kayda değer: Doğan Ku ce, 1 0- 1 5 September 1 97 1 ) 1 976, s. 107 (benim
b a n , " Les mosquecs iı Coupole iı Base Hexago çevirim).
nale", Beitraege zur Kunstgeschichte Asi· 8- A.y., s. 1 09 (benim çevirim).
ens: in Memoriam Ernst Diez (l sta nbul, 9- Kühnel, a.g.e., ss. 1 7 1 - 1 72 (benim çevirim).
1 96 3 ) , ss. 3 5-47 ; Selçuk Batur, "Osmanlı Cami 10- Diez-Aslanapa, a.g.e., ss. 1 50- 1 5 1 .
lerinde Sekizgen Ayak Sisteminin Gelişmesi Üze 1 1 - Goodwin, a.g.e., s . 2 16 (benim çevirim).
rine", Anadolu Sanatı Araştırmaları l ( İstan 1 2- A.y., s. 2 1 7.
bul, 1 968) ss. 1 39- 1 66. 1 3- A.y., s. 2 1 8.
5- Her nedense hu camiden Gahricl makalesinde söz
etmemektedir.
247
248
EKLER
il
111
iV
KATALOG
249
EK I
KISALTMALAR '
TB TC"Zlcirct ül#Bünyan
TE Tezlciret ül�Ebniye TEZKERELERDE KAYITLI SİNAN YAPILARININ
İLLERE GÖRE DAGILIMI
™ Tuhfet ül�Mi'marin
6 ,,
İmam-ı A'zam ( Ebu Hanife) Camii x
8 ,,
Murad Paşa Camii x
12 , ,
Sokollu Mehmed Paşa Sarayı 1 0: 3 2 1 1 : 34 x
13 ,,
Sokollu Mehmed Paşa Kervansarayı x
16 ,, ,,
Sokollu Mustafa Paşa Türbesi x
18 ,,
İznik Cami-i Atik (Aya Sofya Camii) 1 :55 1 :57 x
19 ,,
Yenişehir (Akbıyık) Rüstem Paşa Kervansarayı 9:8 10: 1 3 x
22 ,,
Behram Paşa Camii x
23 ,,
Hadım Ali Paşa Camii x
24 ,,
Hadım Ali Paşa Medresesi x
27 ,,
Özdemiroğlu Osman Paşa Türbesi x
28 ,,
Sofu Mehmed Paşa Camii x
33 "
Sultan Selim il (Selimiye) Camii 1 :64 1 :66 x
35 ,,
Sultan Selim il (Selimiye) Darülhadisi 3:4 3: 4 x
36 ,,
Sultan Selim il (Selimiye) Darülkurrası x
38 ,,
Taşlık ( Mahmud Paşa) Camii 1 :65 1 :67 x
41 ,, ,,
Sokollu Mehmed Paşa ( Kasım Paşa ) Kervansarayı 10: 1 6
42 ,, ,,
Sokollu Mehmed Paşa ( Kasım Paşa ) Hamamı 1 2 : 2 1 1 3:23 x
47 ,,
Tatar Han Türbesi x
50 ,,
Dukaginzade Mehmed Paşa Kervansarayı x
52 ,,
Husrev Paşa Medresesi x
55 ,, ,,
Sokollu Mehmed Paşa İmareti x
56 ,,
Sokollu Mehmed Paşa Kervansarayı x
68 "
Makbul İbrahim Paşa Sarayı 1 1 :6
69 "
Semiz Ali Paşa Sarayı 10: 18 1 1 : 20
70 Sinan Paşa ( Kapudan) Sarayı 10:22 1 1 :24 x
102 "
Yunus Bey Medresesi 3 :44 3:45 x
1 04 "
Mihrimah Sultan Medresesi 3: 1 1 3: 1 1 x
105 "
Mihrimah Sultan ( Edirnekapı) Hamamı 1 2: 9 13: 1 1 x
1 06 "
Güzel Ahmed Paşa Türbesi 4:25 5:20 x
1 24 ,,
Haseki Hürrem Sultan Darüşşifası 6:2 7:2 x
1 27 ,,
İsakapısı Hadım İbrahim Paşa ( Manastır) Mescidi 2:2 2: 1 x
1 28 ,, ,,
Hadım İbrahim Paşa Medresesi 3 : 26 3 : 26 x
1 30
"
Sokollu Mehmed Paşa Camii 1 :9 1 :9 x
1 32 "
Soko llu Mehmed Paşa Tekkesi x
1 33 "
Sokollu Mehmed Paşa Sarayı 1 1 :23 x
134 ,,
Karagümrük Hürrem Çavuş Camii 1 :20 1 :21 x
135 ,,
Nişancı Mehmed Paşa Camii x
1 36
"
Nişancı Mehmed Paşa Türbesi x
1 37
,,
Emir Ali Çelebi Mescidi ( Derviş Ali Camii) 2 :4 2:7 x
1 39 "
Üçbaş (Nureddin Hamza) Medresesi 3:32 3 : 34 x
1 40 "
Ma'lul Emir Efendi Medresesi ( İncirli Med . ) 3 : 30 3:32 x
141 , ,
Sekban Ali Bey Medresesi 3:5 1 3:52 x
1 42
,,
Ümm-i Veled Medresesi 3:3 1 3:33 x
145 "
Kemeraltı Hayreddin Paşa Hamamı 1 3 :46
1 46 Kocamustafapaşa Husrev Çelebi (Ramazan Efendi) Camii 1:15 1 : 16 x
147
,,
Arakıyeci Ahmed Çelebi Mescidi ( Meşeli ) 2: 1 4 2: 1 5 x
1 48 ,, ,,
Duhanizade Mescidi 2 : 30 2:29
1 49 ,,
Hacı Hamza Mescidi 2: 1 7 2: 1 8 x
1 50 "
Kumkapı KÜrkçübaşı ( Kumkapı) Mescidi 2:22 2:5 1
151 '! Muhsine Hatun Mescidi 2:19 2:20 x
153 , ,
Küçükkaraman Hakim Çelebi Medresesi 3 :48 3:49 x
1 57 ,,
Samatya Hamami Hatun Camii 1 : 16 1: 1 7 x
1 58 ,,
Bayram Çelebi (Yokuşbaşı) Mescidi 2:20 2:2 1 x
1 59 ,, ,,
Ruznameci Abdi Çelebi Mescidi 2:50 2 : 50 x
1 60 " "
Kapıağası (Yakub Ağa) Hamamı 12: 15 1 3: 1 7 x
161 "
Sarıgüzel Hacı İlyas Mescidi 2:28 2 : 28 x
1 63 ,, ,,
Hacı Nasuh Mescidi (Aynalı Çeşme Camii ) 2: 1 5 2:16 x
1 64
,,
Sarı Gürz Hamamı 1 2 :29 13:3 1 x
1 65 ,,
Silivrikapı Hadım İbrahim Paşa Camii 1 : 10 1: 10 x
1 66 "
Hadım İbrahim Paşa Türbesi x
1 67 " ,,
Hadım İbrahim Paşa Hamamı 1 2: 14 1 3: 16 x
1 68
"
Çavuş Mescidi 2:12 2:13 x
1 69 ,, "
Yenikapı Sarayı (onarım) 1 0:6 1 1 :7 x
1 70 ,,
Sultanselim Sultan Selim (1) Camii x
171
,,
Sultan Selim (1) Türbesi x
1 73 ,,
Sultan Selim (1) Mektebi x
1 74
"
Sultan Selim (1) İmareti x
1 76
,,
Sultan Selim (l) Hamamı x
1 78
,,
Bezzazistan Kethüdası Hüseyin Çelebi Medresesi 3:53 3 : 54 x
1 79 ,,
Ka'riye Medresesi 3:8 3:9 x
1 80 "
Süleymaniye Sultan Süleyman (Süleymaniye) Camii 1:1 1:1 x
181 " ,,
Sultan Süleyman Türbesi 4:8 5: 1 x
182 ,, ,,
Hw-lci Hürrem Sultan Türbesi 5:22 x
1 83 ,, "
Sultan Süleyman (Süleymaniye) Med. ( evvel) 3:2 3:2 x
1 85 ,, ,,
Sultan Süleyman Med. (Süleymaniye) (s5.lis) 3:2 3:2 x
252
EK 1
250 "
Zincirlikuyu Semiz Ali Paşa Medresesi 3:16 3: 16 x
25 1 "
(?) Kaysunizade Mescidi 2 :37
252 "
(?) Ağazade Medresesi 3:36 3:37
253 "
Çarşamba Hüseyin Çelebi Medresesi 3:41 3:42 x
254 "
(?) Husrev Kethüda Medresesi x
256 "
(?) Şahkulu Medresesi 3:43 3 :44 x
257 "
(?) Sofu Mehmed Paşa Darülkurrası 4:6 4:6 x
258 "
(?) Koca Mehmed Paşa Sarayı x
259 "
(?) Koca Sinan Paşa Sarayı x
260 "
Üsküdar Mevlana Efendi Camii x
261 "
Mihrimah Sultan (İskele) Camii 1 : 39 1 :40 x
664
"
Şemsi Ahmed Paşa Camii 1 :40 1 :42 x
267 "
Şemsi Ahmed Paşa Tekkesi x
269
"
Hacı Paşa Türbesi 4:26 5:21
270 " "
Sinan Paşa Türbesi x
27 1 "
Hacce Hatun Medresesi 3:46 3:47 x
273
"
Behram Paşa Türbesi x
274 "
Koca Mehmed Paşa Sarayı 10: 1 3 1 1 : 15 x
275 "
Rüstem Paşa Sarayı 10: 14 1 1 : 16
275 "
Siyavuş Paşa Sarayı 10: 1 5 1 1 :18 x
276
"
Siyavuş Paşa Sarayı 10: 1 6 1 1 : 19 x
277 "
Sultan Murad Köşkü x
278
"
Sultan Selim (Il) Köşkü x
279 "
Üsküdar Sarayı (Ayazma Sarayı) ( onarım) 10:3 1 1 :3 x
280
"
Üsküdar Sarayı Hamamı ( 1 ) 1 2 :3 1 3 :4 x
282
"
Üsküdar Sarayı Hamamı ( 2 ) 1 2 :3 1 3 :4
283
"
Üsküdar Sarayı Hamamı ( 3 ) 12:3 1 3 :4
284
"
Valide Sultan Hamamı 1 2 :6 13 :8 x
286 "
Toptaşı Valide ( Nurbanu) Sultan Camii 1 :81 1 :41 x
288
"
Valide Sultan Darülkurrası 4:2 4:2 x
290 "
Valide Sultan Tekkesi x
293 "
Valide Sultan Kervansarayı x
294
"
Valide Sultan Hamamı 1 3 :48 x
295 "
Fenerbahçe Fenerbahçe Sarayı (onarım) 1 0:8 1 1 :9 x
296 "
Kandilli Kandilli Sarayı (onarım) 1 0: 7 11 :8 x
299 "
Gazi İskender Paşa Medresesi 3:2 1 3:2 1 x
300
"
Gazi İskender Paşa Hamamı 1 3 :36
30 1 "
Beykoz Odabaşı Behruz Ağa ( Beykoz) Hamamı 1 3 : 39
302 "
Beykoz-Akbaba Kethüda Canfeda Kadın Hamamı 1 3 : 38
303 Azapkapı Sokollu Mehmed Paşa (Azapkapı ) Camii 1 :32 1 : 33 x
304
"
Sokollu Mehmed Paşa (Yeşildirek) Hamamı 12:1 1 13:13 x
305 "
Galata Rüstem Paşa Kervansarayı (Kurşunlu Han ) 9:4 10:5 x
307 "
Galatasaray Galata Sarayı ( onarım) 1 0:4 1 1 :4 x
308 "
Memi Kethüda Mescidi 2 :45 2:46 x
309 "
Tophane Kılıç Ali Paşa Camii 1 :33 1 : 34 x
3 10
"
Kılıç Ali Paşa Türbesi 4:22 5:17 x
311 "
Kılıç Ali Paşa (Tophane) Hamamı 1 2 : 18 1 3 :20 x
326 "
Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi 4: 1 9 5: 16 x
255
MİMAR SİNAN
377 ,,
Ortakçılar Emir Buhari Camii 1 :27 1 : 28 x
380 ,,
Sarrafbaşı Mescidi
,, 2 :49 2 :45
38 1 ,,
Merkezefendi Merkez Efendi Camii 1 :28 1 :29 x
382 ,,
Merkez Efendi Hamamı
,,
1 2:22 1 3 :24 x
384 ,,
İskender Çelebi Bahçesi Köşkü
,,
x
392 ,,
Odabaşı Köprüsü
,,
8:5 9:5 x
393 ,,
Haramidere Kapıağası (Haramideresi) Köprüsü 8:6 9:6 x
395 Büyük Çekmece Sokollu Mehmed Paşa (Sokollu) Mescidi 2:46 2:47 x
398 ,,
Çatalca Damat Ferhad Paşa Camii 1 :7 3 1 :76 x
399 ,,
Husrev Kethüda (Belediye) Hamamı 1 2 :26 1 3 :28 x
400 ,,
Silivri Rüstem Paşa Camii x
40 1 ,, ,,
Sultan Süleyman (Silivri) Köprüsü 8:2 9:2 x
402 ,,
Yalova-Samanlı Rüstem Paşa Camii 1 :45 1 :47 x
403 ,, ,,
Rüstem Paşa Kervansarayı
,,
9:9 1 0: 1 1 x
406 ,,
Hüseyin Bey ( Paşa) Hamamı 1 2 :28 1 3 :30 x
407 ,,
Osman Paşa Camii 1 :49 1 :5 1 x
413 ,,
Lüleburgaz ( Burgos) Sokollu Mehmed Paşa Camii 1 :69 1 : 72 x
415 ,,
Sokollu Mehmed Paşa İmareti
,,
5: 1 1 6: 1 4 x
416 ,,
Sokollu Mehmed Paşa Kervansarayı 9: 1 4 10: 1 7
417 KOCAELİ İzmit Abdüsselam Çelebi Camii 1 : 54 1 : 56 x
418 ,, ,, .
Ahmed Paşa Medresesi 3 : 24 3:25
419 ,, ,,
Husrev Kethüda (Yenicuma) Hamamı 1 2:25 1 3 :27 x
424 ,, ,,
Çoban Mustafa Paşa Medresesi 3:23 3 : 24 x
425 ,, ,,
Çoban Mustafa Paşa İmareti 5: 1 3 6: 1 6 x
429 ,, ,,
Rüstem Paşa Kervansarayı 9: 1 1 1 0: 1 4 x
430 ,,
Ilgın Lala Mustafa Paşa Camii 1 :46 1 :48 x
433
,,
Sultan Selim (il) İmareti 5:3 6:5 x
434 ,,
Sultan Selim (il) Kervansarayı
,,
x
435 ,,
Sultan Selim (Il) Hamamı 1 : 27 1 3 :9 x
437 ,,
Cami-i Şerif Medresesi x
256
EK 1
454 "
Rüstem Paşa Hamamı 1 2 :27 1 3:29
455 SİVAS Ulaş Memi Kethüda Camii 1 :76 1 :79 x
Toplam 336
Toplam 477
257
EK 11
TEZKERELERDE KAYITLI SİNAN YAPILARININ
ADLARINA GÖRE SIRALANMASI
NO ADI İLİ/İLÇESİ/SEMTİ
1 Abdi Subaşı Mescidi (Kuburbeli Camii) İSTANBUL Fener
2 Abdülkadir Gilani Camii BAÔDAT
3 Abdülkadir Gilani Tekkesi BAÔDAT
4 Abdürrahman Çelebi Camii İSTANBUL Çapa
5 Abdürrahman Çelebi Türbesi İST ANBUL Çapa
6 Abdüsselam Çelebi (İmaret) Camii KOCAELİ İzmit
7 Abdüsselam Çelebi Medresesi İST ANBUL Küçük Çekmece
8 Adliye (Dukaginzade) Camii HALEP
9 Ağazade Medresesi İSTANBUL (?)
10 Ahi Çelebi Camii İSTANBUL Yemiş İskelesi
11 Ahmed Ağa Medresesi İSTANBUL Çapa
12 Ahmed Paşa Medresesi KOCAELİ İzmit
13 Arakiyeci Ahmed Çelebi Mescidi (Meşeli Mescit) İSTANBUL Kocamustafapaşa
14 Arab Ahmed Paşa Türbesi İSTANBUL Fındıklı
15 Arpacıbaşı Mescidi İSTANBUL Eyüp
16 Atmeydanı Sarayı (onarım) İSTANBUL Atmeydanı
17 Baba Çelebi Medresesi İSTANBUL Fatih
18 Bali Paşa Camii İSTANBUL Yeni bahçe
19 Bali Paşa Türbesi İSTANBUL Yeni bahçe
20 Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi İSTANBUL Beşiktaş
21 Barbaros Hayreddin Paşa Hamamı (Çinili Hamam) İSTANBUL Zeyrek
22 Barbaros Hayreddin Paşa Hamamı İSTANBUL Karagümrük
23 Bayram Çelebi (Yokuşbaşı) Mescidi İSTANBUL Samatya
24 Behram Paşa Camii DİYARBAKIR (Amid)
25 Behram Paşa Türbesi İSTANBUL Üsküdar
26 Bezzaz istan Kethüdası Hüseyin Çelebi Mescidi İSTANBUL Sultanselim
27 Bezzazistan Kethüdası Hüseyin Çelebi Medresesi İSTANBUL Sultanselim
28 Binaemini Sinan Ağa Camii İSTANBUL Fatih
29 Bosnalı Mehmed Paşa Camii SOFYA
30 Buğday Anbarı İSTANBUL Galata
31 Cami-i Atik (Ayasofya Camii) BURSA İznik
32 Cami-i Şerif (Kubbet üs-Sahra) KUDÜS
33 Cami-i Şerif Medresesi KUDÜS
34 Cami-i Şerif İmareti KUDÜS
35 Cebehane Anbarı İSTANBUL Topkapı Sarayı
36 Cenabi Ahmed Paşa Camii ANKARA
37 Çavuş Mescidi İSTANBUL Silivrikapı
38 Çavuşbaşı Camii İSTANBUL Sütlüce
39 Çivizade Efendi Mescidi İSTANBUL Topkapı
40 Çivizade Kızı Mescidi (Çavuş Camii) İST ANBUL Davutpaşa
41 Çoban Mustafa Paşa Camii KOCAELİ Gebze
42 Çoban Mustafa Paşa Türbesi KOCAELİ Gebze
43 Çoban Mustafa Paşa Medresesi KOCAELİ Gebze
44 Çoban Mustafa Paşa İmareti KOCAELİ Gebze
45 Çoban Mustafa Paşa Köprüsü SVILENGRAD
46 Çoban Mustafa Paşa Kervansarayı ESKİŞEHİR
47 Damad Ferhad Paşa Camii İSTANBUL Çatalca
48 Damad Ferhad Paşa Camii KASTAMONU
49 Damad Ferhad Paşa Sarayı İSTANBUL Beyazıt
50 Davut Ağa Mescidi (Sarayağası Camii) İSTANBUL Eyüp
51 Defterdar Mahmud Çelebi Mescidi İSTANBUL Defterdar
52 Defterdar Mustafa Paşa Camii EDİRNE
53 Dere ( Akarçeşme/Çömlekçiler) Hamamı İSTANBUL Eyüp
54 Duhanizade Mescidi İSTANBUL Kocamustafapaşa
55 Dukaginzade Mehmed Paşa Camii KONYA Ereğli
56 Dukaginzade Mehmed Paşa Türbesi İSTANBUL Eyüp
57 Dukaginzade Mehmed Paşa Kervansarayı HALEP
58 Duhterzade-i Rüstem Paşa Türbesi İSTANBUL Şehzadebaşı
258
NO ADI İLİ/İLÇESİ/SEMTİ
59 Düğmecibaşı Mescidi ( Düğmeciler Camii) İST ANBUL Eyüp
60 Ebu-l Fazıl Efendi Camii İSTANBUL Tophane
61 Ebu-l Fazıl Türbesi İSTANBUL Tophane
62 Ebu's Suud EfeRdi (Macuncu) Hamamı İSTANBUL Çapa
63 Eğri Kemer İST ANBUL Kemerburgaz
64 Emir Ali Çelebi Mescidi ( Derviş Ali Camii) İST ANBUL Karagümrük
65 Emir Buhari Camii İSTANBUL Otakçılar
66 Emir Buhari Hamamı İSTANBUL Otakçılar
67 Emin Sinan Efendi Medresesi İSTANBUL Küçükpazar
68 Enderun Hamamı İSTANBUL Topkapı Sarayı
69 Evvel Bend ( Paşa Dere) Kemeri İSTANBUL Kağıthane
70 Fenerbahçe Sarayı ( onarım) İST ANBUL Fenerbahçe
71 Ferruh Kethüda (Balat) Camii İST ANBUL Balat
72 Firdevs Bey Camii ISPARTA
73 Galata Sarayı (onarım) İST ANBUL Galatasaray
74 Gazi İskender Paşa Camii İSTANBUL Kanlıca
75 Gazi İskender Paşa Türbesi İSTANBUL Kanlıca
76 Gazi İskender Paşa Medresesi İSTANBUL Kanlıca
77 Gazi İskender Paşa Hamamı İSTANBUL Kanlıca
78 Gülfem Hatun Medresesi İSTANBUL Üsküdar
79 Güzel Ahmed Paşa Türbesi İSTANBUL Edirnekapı
80 Güzel Ahmed Paşa Sarayı İSTANBUL Atmeydanı
81 Güzel Ahmed Paşa Sarayı İSTANBUL Şehir Dışında
82 Güzelce (Gözlüce) Kemeri İSTANBUL Cebeciköy
83 Güzelce Kasım Paşa Camii İSTANBUL Kasım paşa
84 Güzelce Kasım Paşa Medresesi İSTANBUL Kasımpaşa
85 Hacce Hatun Medresesi İSTANBUL Üsküdar
86 Hacegizade Mescidi İSTANBUL Fatih
87 Hacegizade Medresesi İST ANBUL Fatih
88 Hacı Evhad Camii İSTANBUL Y edikule
89 Hacı Hamza Mescidi İSTANBUL Kocamustafapaşa
90 Hacı Hasan Mescidi İSTANBUL Zeyrek
91 Hacı İlyas Mescidi İSTANBUL Sarıgüzel
92 Hacı İvaz ( Ayvazkasap) Mescidi İSTANBUL Sarıgüzel
93 Hacı Nasuh Mescidi (Aynalı Çeşme Camii) İSTANBUL Sarıgüzel
94 Hacı Ahmed Paşa Camii (Kurşunlu Camii) KAYSERİ
95 Hacı Paşa Mescidi İSTANBUL Üsküdar
96 Hacı Paşa Türbesi İSTANBUL Üsküdar
97 Hadım Ali Paşa Camii DİYARBAKIR ( Amid )
98 Hadım Ali Paşa Medresesi DİYARBAKIR ( Amid)
99 Hadım İbrahim Paşa Camii İSTANBUL Silivrikapı
100 Hadım İbrahim Paşa Türbesi İSTANBUL Silivrikapı
101 Hadım İbrahim Paşa Hamamı İSTANBUL Silivrikapı
102 Hadım İbrahim Paşa (Manastır) Mescidi İSTANBUL İsakapısı
103 Hadım İbrahim Paşa Medresesi İSTANBUL İsakapısı
104 Halkalıpınar Sarayı (onarım) İSTANBUL Halkalı
105 Hamami Hatun Camii İSTANBUL Samatya
106 Hamid Efendi Mescidi İSTANBUL Zeyrek
107 Hamid Efendi ( Fil Yokuşu) Medresesi İSTANBUL Zeyrek
1 08 Harem-i Şerif (onarım) MEKKE
109 Hasan Çelebi Mescidi (Emin Bey Camii) İSTANBUL Kasımpaşa
1 10 Has Bahçe Yalısı Mahzeni İSTANBUL Hasköy
111 Haseki Hafsa Sultan Türbesi İST ANBUL Sultanselim
1 12 Haseki Hürrem Sultan Camii İST ANBUL Haseki
1 13 Haseki Hürrem Sultan Medresesi İST ANBUL Haseki
1 14 Haseki Hürrem Sultan Mektebi İSTANBUL Haseki
1 15 Haseki Hürrem Sultan Darüşşifası İST ANBUL Haseki
1 16 Haseki Hürrem Sultan Türbesi İSTANBUL Süleymaniye
1 17 Haseki Hürrem Sultan ( Ayasofya) Hamamı İSTANBUL Ayasofya
1 18 Haseki Hürrem Sultan (Yahudiler) Hamamı İSTANBUL Bahçekapı
1 19 Haseki Sultan Camii SVILENGRAD
1 20 Haseki Sultan İmareti MEDİNE
121 Haseki Sultan İmareti SVILENGRAD
259
MİMAR SİNAN
NO ADI İLİ/İLÇESİ/SEMTİ
1 22 Haseki Sultan İmareti MEKKE
1 23 Haseki Bostan Hamamı İSTANBUL Haseki
1 24 Hatab Anbarı İSTANBUL Topkapı Sarayı
1 25 Havz-ı Kebir (Büyük Havuz) İSTANBUL Kağıthane
1 26 Haydarpaşa Hamamı İSTANBUL Zeyrek
1 27 Hayreddin Paşa Hamamı İSTANBUL Kemeraltı
1 28 Hayreddin Paşa Hamamı İSTANBUL Tophane
1 29 Hakim Çelebi Medresesi İSTANBUL Küçükkaraman
1 30 Hersek Bodrumu Mescidi İSTANBUL Ayasofya
131 Hünkar Hamamı İSTANBUL Topkapı Sarayı
132 Hürrem Çavuş Camii İSTANBUL Karagümrük
133 Hüseyin Çelebi Medresesi İST ANBUL Çarşamba
1 34 Hüseyin Bey (Paşa) Hamamı KAYSERİ
135 Hüseyin Paşa Hamamı İSTANBUL Üsküdar
1 36 Husrev Çelebi (Ramazan Efendi) Camii İSTANBUL Kocamusta fa paşa
137 Husrev Kethüda Medresesi ANKARA
1 38 Husrev Kethüda Medresesi İSTANBUL
1 39 Husrev Kethüda Darülkurrası İSTANBUL Vefa
1 40 Husrev Kethüda Kervansarayı EDİRNE İpsala
141 Husrev Kethüda (Belediye) Hamamı İST ANBUL Çatalca
1 42 Husrev Kethüda Hamamı İSTANBUL Ortaköy
143 Husrev Kethüda (Yenicuma) Hamamı KOCAELİ İzmit
1 44 Husrev Paşa (Husreviye) Camii HALEP
1 45 Husrev Paşa Medresesi HALEP
1 46 Husrev Paşa Türbesi İSTANBUL Yenibahçe
147 İbrahim Paşa Medresesi İSTANBUL
1 48 İbrahim Paşa Kervansarayı İSTANBUL Mercan
1 49 İlyaszade Mescidi İSTANBUL Topkapı Dışı
1 50 İmam-ı A'zam (Ebu Hanife) Camii BAÔDAT
151 İmam-ı A'zam (Ebu Hanife) Tekkesi BAÔDAT
1 52 İskender Çelebi Bahçesi Köşkü İSTANBUL Şehir Dışında
1 53 İskender Çelebi Bahçesi Sarayı (onarım) İSTANBUL Şehir Dışında
1 54 İskender Paşa Camii DİYARBAKIR (Amid)
1 55 Kadızade Efendi (Çırçır) Mescidi İSTANBUL Fatih
1 56 Kadızade Efendi (Çırçır) Darülkurrası İST ANBUL Fatih
1 57 Kandilli Sarayı (onarım) İST ANBUL Kandilli
1 58 Kapıağası Cafer Ağa (Soğukkuyu) Medresesi İSTANBUL Alemdar
1 59 Kapıağası (Mahmud Ağa) Camii İSTANBUL Ahırkapı
1 60 Kapıağası (Mahmud Ağa) Türbesi İSTANBUL Ahırkapı
161 Kapıağası (Mahmud Ağa) Medresesi İSTANBUL Ahırkapı
1 62 Kapıağası (Yakub Ağa) Hamamı İSTANBUL Samatya
1 63 Kapıağası (Haramidere) Köprüsü İSTANBUL Haramidere
1 64 Kapudan Ali Paşa (Fener İskelesi) Hamamı İSTANBUL Fener
1 65 Kara Ahmed Paşa Camii İSTANBUL Topkapı
1 66 Kara Ahmed Paşa Medresesi İSTANBUL Topkapı
167 Kara Ahmed Paşa Türbesi İSTANBUL Topkapı
1 68 Karagöz Mehmed Paşa Camii HERSEK Mostar
169 Ka'riye Medresesi İST ANBUL Sultanselim
1 70 Kaysunizade Mescidi İSTANBUL Halıcıoğlu
171 Kaysunizade Mescidi İSTANBUL (?)
1 72 Kemhacılar Karhanesi Mescidi İSTANBUL Çakmakçılar
1 73 Kethüda Canfeda Kadın Hamamı İSTANBUL Beykoz-Akbaba
1 74 Kılıç Ali Paşa Camii İST ANBUL Tophane
1 75 Kılıç Ali Paşa Türbesi İST ANBUL Tophane
1 76 Kılıç Ali Paşa (Tophane) Hamamı İST ANBUL Tophane
1 77 Kiremitçi Ahmed Çelebi (Kırmızı Minare) Mescidi İST ANBUL Hasköy
1 78 Kirmasti Medresesi İST ANBUL Fatih
1 79 Koca Mehmed Paşa Sarayı İST ANBUL Üsküdar
1 80 Koca Mehmed Paşa Sarayı İSTANBUL
181 Koca Mustafa Paşa (Eski Ali Paşa) Hamamı İSTANBUL Yeni bahçe
182 Koca Sinan Paşa Sarayı İSTANBUL
183 Köse Husrev Paşa Camii VAN
1 84 Köse Husrev Paşa Medresesi VAN
260
EK il
NO ADI İLİ/İLÇESİ/SEMTİ
1 85 Kuyumcular Karhanesi Mescidi İSTANBUL Çakmakçılar
1 86 Kürkçübaşı (Kumkapı) Mescidi İSTANBUL Kumkapı
1 87 Lala Hüseyin Paşa Camii KÜTAHYA
1 88 Lala Hüseyin Paşa Türbesi İSTANBUL Eyüp
1 89 Lala Mustafa Paşa Camii ERZURUM
1 90 Lala Mustafa Paşa Camii KONYA Ilgın
191 Lala Mustafa Paşa Kervansarayı KONYA Ilgın
1 92 Lı'.itfi Paşa Hamamı İSTANBUL Yenibahçe
1 93 Mağlova (Moğolağa) Kemeri İST ANBUL Kemerburgaz
1 94 Mahmud Ağa Sarayı İSTANBUL Yenibahçe
1 95 Makbul İbrahim Paşa Sarayı İSTANBUL Atmeydanı
1 96 Maktul Ayas Paşa Camii BASRA
1 97 Maktul Ayas Paşa Türbesi DİYARBAKIR ( Amid)
1 98 Ma'lul Emir Efendi Medresesi (İncirli Medrese) İSTANBUL (Karagümrük)
1 99 Mehmed Ağa Camii İSTANBUL Çarşamba
200 Mehmed Ağa Türbesi İSTANBUL Çarşamba
201 Mehmed Ağa Medresesi İSTANBUL Çatalçeşme
202 Mehmed Bey (Fevziye) Camii KOCAELİ İzmit
203 Mehmed Bey Camii TIRHALA (Trikkala)
204 Mehmed Çelebi Medresesi İSTANBUL Laleli
205 Melek Ahmed Paşa Camii DİYARBAKIR (Amid )
206 Memi Kethüda Camii SİVAS Ulaş
207 Memi Kethüda Mescidi İSTANBUL Galatasaray
208 Merkez Efendi Camii İSTANBUL Merkezefendi
209 Merkez Efendi Hamamı İSTANBUL Merkezefendi
2 10 Mesih Mehmed Paşa Camii İSTANBUL Yenibahçe
211 Mesih Mehmed Paşa Türbesi İSTANBUL Yenibahçe
212 Mevlana İmareti KONYA
213 Mevlana Efendi Camii İSTANBUL Üsküdar
2 14 Mihrimah Sultan ( Edirnekapı) Camii İSTANBUL Edirnekapı
215 Mihrimah Sultan Medresesi İSTANBUL Edirnekapı
2 16 Mihrimah Sultan ( Edirnekapı) Hamamı İSTANBUL Edirnekapı
217 Mihrimah Sultan (İskele) Camii İSTANBUL Üsküdar
218 Mihrimah Sultan Medresesi İSTANBUL Üsküdar
2 19 Mihrimah Sultan İmareti İSTANBUL Üsküdar
220 Mimarbaşı Sinan Ağa (Mimar Sinan) Mescidi İSTANBUL Yenibahçe
221 Molla Çelebi (Fındıklı) Camii İSTANBUL Fındıklı
222 Molla Çelebi (Fındıklı) Hamamı İSTANBUL Fındıklı
223 Muhyiddin Çelebi (Çukurcuma) Camii İSTANBUL Tophane
224 Muhsine Hatun Mescidi İST ANBUL Kumkapı
225 Murad Paşa Camii BAÔDAT
226 Mustafa Çelebi Mescidi İSTANBUL Yenibahçe
227 Mutfaklar İSTANBUL Topkapı Sarayı
228 Müderris Köyü Kemeri (Kovuk Kemer) İSTANBUL Kemerburgaz
229 Nişancı Mehmed Bey Medresesi İST ANBUL Altımermer
230 Nişancı Mehmed Paşa Camii İSTANBUL Karagümrük
231 Nişancı Mehmed Paşa Türbesi İSTANBUL Karagümrük
232 Nişancı Mustafa Paşa Camii İSTANBUL Eyüp
233 Nişancı Mustafa Paşa Hamamı İSTANBUL Eyüp
234 Odabaşı Behruz Ağa Camii İSTANBUL Şehremini
235 Odabaşı Behruz Ağa Hamamı İSTANBUL Şehremini
236 Odabaşı Behruz Ağa ( Beykoz) Hamamı İSTANBUL Beykoz
237 Odabaşı Köprüsü İSTANBUL Halkalı
238 Osman Paşa Camii KAYSERİ
239 Osman Şah Camii TIRHALA (Trikkala)
240 Osman Şah Validesi Camii İSTANBUL Aksaray
24 1 Osman Şah Validesi Medresesi İSTANBUL Aksaray
242 Özdemiroğlu Osman Paşa Türbesi DİYARBAKIR (Amid )
243 Pertev Paşa (Yenicuma) Camii KOCAELİ İzmit
244 Pertev Paşa Türbesi İSTANBUL Eyüp
245 Pertev Paşa Kervansarayı İSTANBUL Uzunçarşı
246 Pertev Paşa Sarayı İSTANBUL Vefa
247 Pertev Paşa Sarayı İSTANBUL Şehir Dışında
26 1
MİMAR SİNAN
NO ADI İLİ/İLÇESİ/SEMTİ
248 Perviz Efendi Medresesi İST ANBUL Fatih
249 Piyale Paşa (Tersane) Camii İSTANBUL Kasımpaşa
250 Rüstem Paşa Camii İSTANBUL Tahtakale
251 Rüstem Paşa Mescidi İST ANBUL Yenibahçe
252 Rüstem Paşa Medresesi İSTANBUL Cağaloğlu
253 Rüstem Paşa Türbesi İST ANBUL Şehzadebaşı
254 Rüstem Paşa Camii TEKİRDAÔ (Rodoscuk )
255 Rüstem Paşa Medresesi TEKİRDAÔ
256 Rüstem Paşa İmareti TEKİRDAÔ (Rodoscuk)
257 Rüstem Paşa Kervansarayı TEKİRDAÔ (Rodoscuk)
258 Rüstem Paşa Camii AFYON Bolvadin
259 Rüstem Paşa Camii SAKARYA Sapanca
260 Rüstem Paşa İmareti SAKARYA Sapanca
261 Rüstem Paşa Kervansarayı SAKARYA Sapanca
262 Rüstem Paşa Hamamı SAKARYA Sapanca
263 Rüstem Paşa Camii İSTANBUL Yalova-Samanlı
264 Rüstem Paşa Kervansarayı İSTANBUL Yalova-Samanlı
265 Rüstem Paşa Camii İSTANBUL Silivri
266 Rüstem Paşa Kervansarayı (Kurşunlu Han) İSTANBUL Galata
267 Rüstem Paşa Kervansarayı (Cebeci Hanı) İSTANBUL Bitpazarı
268 Rüstem Paşa Kervansarayı EDİRNE
269 Rüstem Paşa Kervansarayı KONYA Ereğli
270 Rüstem Paşa Kervansarayı KIRKLARELİ Karışdıran
27 1 Rüstem Paşa Kervansarayı BURSA Yenişehir-Akbıyık
272 Rüstem Paşa Sarayı İSTANBUL Şehir Dışında
273 Rüstem Paşa Sarayı İSTANBUL Kadırga
274 Rüstem Paşa Sarayı İSTANBUL Üsküdar
275 Rüstem Paşa Hamamı İSTANBUL Cibali
276 Rıiznameci Abdi Çelebi Mescidi İSTANBUL Samatya
277 Sa'di Efendi Darülkurrası İSTANBUL Fatih
278 Salihpaşazade Hamamı İSTANBUL Yeniköy
279 Saraçhane Mescidi İSTANBUL Hasköy
280 Saray-ı Atik (onarım) İST ANBUL Beyazıt
281 Saray-ı Cedid (onarım) İSTANBUL Topkapı Sarayı
282 Sarı Gürz Hamamı İSTANBUL Sarıgüzel
283 Sarrafbaşı Mescidi İSTANBUL Topkapı Dışı
284 Sekban Ali Bey Medresesi İSTANBUL Karagümrük
285 Semiz Ali Paşa Camii KIRKLARELİ Babaeski
286 Semiz Ali Paşa Medresesi KIRKLARELİ Babaeski
287 Semiz Ali Paşa Camii TEKİRDAÔ Ereğli
288 Semiz Ali Paşa Türbesi İSTANBUL Eyüp
289 Semiz Ali Paşa Medresesi İSTANBUL Zincirlik uyu
290 Semiz Ali Paşa Kervansarayı (Çarşısı) EDİRNE
29 1 Semiz Ali Paşa Kervansarayı (Tahıl Hanı) BURSA
292 Semiz Ali Paşa Kervansarayı ( Hanı ) İSTANBUL Bitpazarı
293 Semiz Ali Paşa Sarayı İST ANBUL Atmeydanı
294 Semiz Ali Paşa Sarayı İST ANBUL Eyüp
295 Semiz Ali Paşa Sarayı İST ANBUL Eyüp
296 Simkeşbaşı İskender Ağa Mescidi (Simkeş Camii) İSTANBUL Yeni bahçe
297 Sinan Paşa (Beşiktaş) Camii İSTANBUL Beşiktaş
298 Sinan Paşa Medresesi İSTAN BUL Beşiktaş
299 Sinan Paşa (Beşiktaş) Hamamı İST ANBUL Beşiktaş
300 Sinan Paşa Mescidi İSTANBUL Yenibahçe
30 1 Sinan Paşa Türbesi İSTANBUL Üsküdar
302 Sinan Paşa (Kapudan) Sarayı İST ANBUL Atmeydanı
303 Siyavuş Paşa Türbesi İSTANBUL Eyüp
304 Siyavuş Paşa Evladı Türbesi İST ANBUL Eyüp
305 Siyavuş Paşa Sarayı İSTANBUL Süleymaniye
306 Siyavuş Paşa Sarayı İSTANBUL Üsküdar
307 Siyavuş Paşa Sarayı İSTANBUL Üsküdar
308 Sofu Mehmed Paşa Camii DİYARBAKIR ( Amid )
309 Sofu Mehmed Paşa Darülhadisi İSTANBUL Babıali
310 Sofu Mehmed Paşa Darülkurrası İSTANBUL
262
EK il
NO ADI İLİ/İLÇESİ/SEMTİ
311 Sofu Mehmed Paşa Sarayı İST ANBUL Hocapaşa
312 Sofu Mehmed Paşa Medresesi VAN
313 Sokollu Mehmed Paşa Camii İST ANBUL Kadırga
314 Sokollu Mehme_d Paşa Medresesi İSTANBUL Kadırga
315 Sokollu Mehmed Paşa Tekkesi İST ANBUL Kadırga
3 16 Sokollu Mehmed Paşa (Azabkapı) Camii İSTANBUL Azapkapı
317 Sokollu Mehmed Paşa (Yeşildirek) Hamamı İSTANBUL Azapkapı
3 18 Sokollu Mehmed Paşa Medresesi İSTANBUL Eyüp
319 Sokollu Mehmed Paşa Darülkurrası İSTANBUL Eyüp
320 Sokollu Mehmed Paşa Türbesi İSTANBUL Eyüp
321 Sokollu Mehmed Paşa Evladı Türbesi İSTANBUL Eyüp
322 Sokollu Mehmed Paşa Sarayı İSTANBUL Ayasofya
323 Sokollu Mehmed Paşa Sarayı İST ANBUL Kadırga
324 Sokollu Mehmed Paşa Sarayı İSTANBUL Şehir Dışında
325 Sokollu Mehmed Paşa Sarayı İSTANBUL Halkalı
326 Sokollu Mehmed Paşa ( Sokollu) Mescidi İSTANBUL Büyük Çekmece
327 Sokollu Mehmed Paşa Camii KIRKLARELİ Lüleburgaz
328 Sokollu Mehmed Paşa Medresesi KIRKLARELİ Lüleburgaz
329 Sokollu Mehmed Paşa İmareti KIRKLARELİ Lüleburgaz
330 Sokollu Mehmed Paşa Kervansarayı KIRKLARELİ Lüleburgaz
331 Sokollu Mehmed Paşa Hamamı EDİRNE
332 Sokollu Mehmed Paşa (Çorlu) Köprüsü TEKİRDAÔ Marmaracık
333 Sokollu Mehmed Paşa (Sinanlı) Köprüsü KIRKLARELİ Alpullu
334 Sokollu Mehmed Paşa İmareti BOSNA ( SARAJ EVO)
335 Sokollu Mehmed Paşa Kervansarayı BOSNA ( SARAJEVO)
336 Sokollu Mehmed Paşa Sarayı BOSNA ( SARAJEVO)
337 Sokullu Mehmed Paşa ( Drina) Köprüsü BOSNA Vişegrad
338 Sokollu Mehmed Paşa Camii HATAY Yakacık (Payas)
339 Sokollu Mehmed Paşa İmareti HATAY Yakacık (Payas)
340 Sokollu Mehmed Paşa Kervansarayı HATAY Yakacık (Payas)
34 1 Sokollu Mehmed Paşa Hamamı MEKKE
342 Sokollu Mehmed Paşa Hamamı MEDİNE
343 Sokollu Mehmed Paşa (Kasım Paşa) Camii EDİRNE Havsa
344 Sokollu Mehmed Paşa (Kasım Paşa) İmareti EDİRNE Havsa
345 Sokollu Mehmed Paşa (Kasım Paşa) Kervansarayı EDİRNE Havsa
346 Sokollu Mehmed Paşa (Kasım Paşa) Hamamı EDİRNE Havsa
347 Sokollu Mustafa Paşa Camii BUDA ( Budin)
348 Sokollu Mustafa Paşa Türbesi BUDA ( Budin)
349 Sultan Alaeddin Selçuki Camii ( Ulucami) ÇORUM
350 Sultan IL Bayezid Camii (onarım) İSTANBUL Beyazıt
35 1 Sultan Bayezid Kızı Camii İSTANBUL Yenibahçe
352 Sultan Bayezid Köşkü İSTANBUL Topkapı Sarayı
353 Sultan Murad Köşkü İSTANBUL Topkapı Sarayı
354 Sultan Murad Köşkü İSTANBUL Üsküdar
355 Sultan Murad (Muradiye) Camii MANİSA
3 56 Sultan Murad (Muradiye) İmareti MANİSA
357 Sultan Selim (l) Camii İSTANBUL Sultanselim
3 58 Sultan Selim ( l ) Türbesi İSTANBUL Sultanselim
3 59 Sultan Selim (l) Mektebi İSTANBUL Sultanselim
360 Sultan Selim (l) İmareti İSTANBUL Sultanselim
36 1 Sultan Selim (I) Kervansarayı İSTANBUL Sultanselim
362 Sultan Selim (l) Hamamı İSTANBUL Sultanselim
363 Sultan Selim (l) Medresesi İSTANBUL Halıcılar
364 Sultan Selim (ll) (Selimiye) Camii EDİRNE
365 Sultan Selim (U) (Selimiye) Medresesi EDİRNE
366 Sultan Selim ( II ) (Selimiye) Darülhadisi EDİRNE
367 Sultan Selim (U) (Selimiye) Darülkurrası EDİRNE
368 Sultan Selim (U) (Selimiye) Mektebi EDİRNE
369 Sultan Selim (ll) Türbesi İSTANBUL Ayasofya
370 Sultan Selim (ll) Köşkü İST ANBUL Üsküdar
37 1 Sultan Selim (ll) Camii KONYA Karapınar
372 Sultan Selim (II) İmareti KONYA Karapınar
373 Sultan Selim (Il) Kervansarayı KONYA Karapınar
263
MİMAR SİNAN
NO ADI İLİ/İLÇESİ/SEMTİ
374 Sultan Selim (il) Hamamı KONYA Karapınar
375 Sultan Selim ( il) (Selimi ye) Medresesi ŞAM
376 Sultan Süleyman (Süleymaniye) Camii fSTANBUL Süleymaniye
377 Sultan Süleyman Türbesi İSTANBUL Süleymaniye
378 Sultan Süleyman {Süleymanive) Medresesi (Evvel) İSTANBUL Süleymaniye
379 Sultan Süleyman {Süleymaniye) Medresesi (Sani) İSTANBUL Süleymaniye
380 Sultan Süleyman {Süleymaniye) Medresesi (Salis) İSTANBUL Süleymaniye
381 Sultan Süleyman {Süleymaniye) Medresesi {Rabi) İSTANBUL Süleymaniye
382 Sultan Süleyman (Ebu's Suud Efendi) Darülhadisi İSTANBUL Süleymaniye
383 Sultan Süleyman Darüttıbbı İSTANBUL Süleymaniye
384 Sultan Süleyman {Süleymaniye) Darülkurrası İSTANBUL Süleymaniye
385 Sultan Süleyman Mektebi İSTANBUL Süleymaniye
386 Sultan Süleyman Darüşşifası iSTANBUL Süleymaniye
387 Sultan Süleyman {Süleymaniye) İmareti İSTANBUL Süleymaniye
388 Sultan Süleyman {Süleymaniye) Kervansarayı İSTANBUL Süleyman iye
389 Sultan Süleyman {Dökmeciler) Hamamı İSTANBUL Süleymaniye
390 Sultan Süleyman {Süleymaniye/Tekkiye) Camii ŞAM
391 Sultan Süleyman İmareti ŞAM
392 Sultan Süleyman Medresesi TEKİRDAÔ Çorlu
393 Sultan Süleyman İmareti TEKİRDAÔ Çorlu
394 Sultan Süleyman {Gülenber Kalesi) Camii ŞEHRİZOR (KERKÜK)
395 Sultan Süleyman (Van Kalesi) Camii VAN
396 Sultan Süleyman Medresesi MEKKE
397 Sultan Süleyman Kervansarayı MEKKE
398 Sultan Süleyman Hamamı MEKKE
399 Sultan Süleyman Hamamı KEFE (FEODOSİYA)
400 Sultan Süleyman Kervansarayı İSTANBUL Büyük Çekmece
40 1 Sultan Süleyman Kervansarayı HATAY Belen
402 Sultan Süleyman Kervansarayı HAC YOLUNDA
403 Sultan Süleyman Köprüsü İSTANBUL Büyük Çekmece
404 Sultan Süleyman (Silivri) Köprüsü İSTANBUL Silivri
405 Sultan Süleyman (Dil İskelesi) Köprüsü KOCAELİ Dil İskelesi
406 Süheyl Bey (Salıpazarı) Mescidi İSTANBUL Tophane
407 Süleyman Çelebi ( Üsküplü) Camii İSTANBUL Cibali
408 Süleyman Subaşı (Unkapanı) Camii İSTANBUL Unkapanı
409 Süleyman Subaşı Mescidi {Münzevi Camii) İSTANBUL Eyüp
410 Süleyman Subaşı Mescidi ( Kirazlı Mescid ) İSTANBUL Süleymaniye
41 1 Süleyman Subaşı Medresesi İSTANBUL Süleymaniye
412 Şah Huban Hatun Türbesi İSTAN BUL Yenibahçe
413 Şah Huban Hatun Sarayı İSTANBUL Kasımpaşa Çeşmesi
414 Şahkulu Medresesi İSTANBUL
415 Şah Sultan Camii İSTANBUL Eyüp
416 Şah Sultan Tekkesi İSTANBUL Eyüp
417 Şehzade Cihangir Camii İSTANBUL Cihangir
418 Şehzade Mehmed Camii İSTANBUL Şehzadebaşı
419 Şehzade Mehmed Türbesi İST ANBUL Şehzadebaşı
420 Şehzade Mehmed Medresesi İSTANBUL Şehzadebaşı
42 1 Şehzade Mehmed Mektebi İST ANBUL Şehzabebaşı
422 Şehzade Mehmed İmareti (Darüzziyafe) iSTANBUL Şehzadebaşı
423 Şehzade Mehmed Kervansarayı İSTANBUL Şehzade başı
424 Şehzadeler Türbesi İSTANBUL Ayasofya
425 Şemsi Ahmed Paşa Camii İSTANBUL Üsküdar
426 Şemsi Ahmed Paşa Türbesi İSTANBUL Üsküdar
427 Şemsi Ahmed Paşa Medresesi (Darülhadisi) İSTANBUL Üsküdar
428 Şemsi Ahmed Paşa Tekkesi iSTANBUL Üsküdar
429 Şemsi Ahmed Paşa İmareti BOLU
430 Şerifezade Efendi Mescidi İSTANBUL Çarşamba
43 1 Şerifezade Efendi Medresesi İSTANBUL Çarşamba
432 Şeyh Ferhad Mescidi İSTANBUL Kumkapı
433 Taşlık (Mahmud Paşa ) Camii EDİRNE
434 Tatar Han Camii GÖZLEYE (YEVPATORİYA)
435 Tatar Han Türbesi GÖZLEYE (YEVPATORİYA)
436 Tersane Zift Mahzeni İSTANBUL Kasımpaşa
264 437 Tophane Mahzeni (Kurşunlu Mahzen) İST ANBUL Tophane
EK Il
NO ADI İLİ/İLÇESİ/SEMTİ
438 Turşucuzade Hüseyin Çelebi Camii İST ANBUL Hasköy
439 TGti Kadı Medresesi İSTANBUL Fatih
440 Tüfenkhane Mescidi İSTANBUL Unkapanı
44 1 Türbe Hamamı ( Eski Yeni Hamam) İSTANBUL Eyüp
442 Ulucami KÜTAHYA
443 Un Anbarı İSTANBUL Unkapanı
444 Uzun Kemer İSTANBUL Kemerburgaz
445 Üçbaş (Nureddin Hamza) Mescidi İSTANBUL Karagümrük
446 Üçbaş (Nureddin Hamza) Medresesi İSTANBUL Karagümrük
447 Ümm-i Veled Medresesi İST ANBUL Karagümrük
448 Üsküdar Sarayı (onarım) (Ayazma Sarayı) İSTANBUL Üsküdar
449 Üsküdar Sarayı Hamamı ( 1 ) İSTANBUL Üsküdar
450 Üsküdar Sarayı Hamamı ( 2 ) İSTANBUL Üsküdar
45 1 Üsküdar Sarayı Hamamı ( 3 ) İSTANBUL Üsküdar
452 Valide Sultan Türbesi İSTANBUL Ayasofya
453 Valide Sultan Hamamı İSTANBUL Topkapı Sarayı
454 Valide Sultan (Ayakapı) Hamamı İSTANBUL Ayakapı
455 Valide Sultan Hamamı İSTANBUL Üsküdar
456 Valide (Nurbanu) Sultan Camii İSTANBUL Toptaşı
457 Valide Sultan Medresesi İSTANBUL Toptaşı
458 Valide Sultan Darülkurrası İSTANBUL Toptaşı
459 Valide Sultan Mektebi İSTANBUL Toptaşı
460 Valide Sultan Tekkesi İSTANBUL Toptaşı
46 1 Valide Sultan Darüşşifası İSTANBUL Toptaşı
462 Valide Sultan İmareti İSTANBUL Toptaşı
463 Valide Sultan Kervansarayı İSTANBUL Toptaşı
464 Valide Sultan Hamamı İSTANBUL Toptaşı
465 Yahya Efendi Türbesi İSTANBUL Beşiktaş
466 Yahya Efendi Medresesi İSTANBUL Beşiktaş
467 Yahya Kethüda Mescidi (Yahya Kahya Camii) İSTANBUL Kasımpaşa
468 Yakub Ağa Hamamı İSTANBUL Tophane
469 Yayabaşı Mescidi İSTANBUL Fener
47 0 Yenikapı Sarayı (onarım) İSTANBUL Silivrikapı
47 1 Y Gnus Bey Camii İSTANBUL Draman
472 Yunus Bey Medresesi İSTANBUL Draman
47 3 Zal Mahmud Paşa Camii İSTANBUL Eyüp
474 Zal Mahmud Paşa Türbesi İSTANBUL Eyüp
47 5 Ziil Mahmud Paşa Medresesi ( 1 ) (Üst Medrese) İST ANBUL Eyüp
476 Zal Mahmud Paşa Medresesi ( 2 ) (Alt Medrese) İSTANBUL Eyüp
477 Z5.l Mahmud Paşa Sarayı İSTANBUL Şehir Dışında
265
EK 111
TEZKERELERDE KAYITLI , SAPTANAMAYAN, YOKOLAN ,
YENİLENEN VE HARABE HALİNDE BULUNAN
SİNAN YAPILARININ LİSTELERİ
270
EK IV
TEZKERELERDE KAYITLI SİNAN YAPILARI
(Kısa Katalog)
Sıra No. 1
Katalog No. K 1-1
Kayıt TM
Adı ABDÜLKADİR GILANi CAMİİ
Yeri BAÔDAT
Yaptıran Bilinmiyor
Tamamlandığı yıl 1 1 34-5 (H.528) (?)
Sinan onarımı 1 5 34-5 (H.94 1 ) (?)
Açıklama İlk yapımı Sinan öncesine gider. Il.Kanuni'nin emriyle ona
rılmış, fakat xvı. yüzyıldan sonra yer alan onarımlarda
Kanuni döneminde yapılan onarımın izleri kaybolmuştur.
Sıra No. 2
Katalog No. K 1-2
Kayıt TB: l - 1 2 ; TE: l - 1 3 ; TM
Adı ABDÜRRAHMAN ÇELEBİ CAMİİ
Yeri İST ANBUL, ÇAPA
Yaptıran Kazasker Amasyalı Kızıl Abdürrahman Çelebi
Tamamlandığı yıl 1 554-5 (H.962 )
Sıra No. 3
Katalog No. K 1-3
Kayıt TB: l -54; TE: l -56; TM
Adı ABDÜSSELAM ÇELEBİ (İMARET) CAMtl
Yeri KOCAELİ, İZMİT
Yaptıran Başdefterdar Abdüsselam Çelebi ( öl. 1 526-7 /H.933)
Tamamlandığı yıl xvı. yüzyılın ilk çeyreği
Sinan onarımı 1 538- 1 588 arası
Açıklama İlk yapılışı Sinan öncesine gider.
Sinan bu camii bir tarihte onarmış fakat XVI. yüzyıla ait cami
XIX. yüzyılın ikinci yarısında yenilendiğinden günümüze ula
şan yapının Osmanlı klasik mimari üslubu ile ilişkisi kalma
mıştır.
Sıra No. 4
Katalog No. K 1-4
Kayıt TM
Adı ADLİYE (DUKAGİNZADE MEHMED PAŞA) CAMİİ
Yeri HALEP
Yaptıran Mısır Beylerbeyi ( 1 554- 1 556) Dukaginzade Gazi Koca
Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl 1 565-6 (H.973)
Açıklama Tek kubbeli, çift revaklı, tümü ile kesme taştan yapılmış bir
camidir. Plan ve kitle kuruluşu açısından Osmanlı klasik
K l -4
üslubunda olmakla birlikte süsleme bakımından bölgesel
özellikler taşır.
xvı. yüzyıl klasik mimari biçimini korumaktadır.
271
MİMAR SİNAN
Sıra No. 5
Katalog No. K 1-5
Kayıt TB: l -22; TE: l -23; TM
Adı AHi ÇELEBİ CAMİİ
Yeri İSTANBUL, YEMİŞ İSKELESİ
Yaptıran Reisületibba Ahi Mehmed Çelebi (öl. 1 523-4/H.930)
Tamamlandığı yıl xvı. yüzyılın ilk çeyreği
Sinan onarımı 1 539'dan sonra
Açıklama Tek kubbeli, çift revaklı, bölgesel geleneğe uygun iki renkli
taştan yapılmış önemli bir eserdir. Süsleme açısından yerel
motifleri içerir ise de plan ve kitle kuruluşu Osmanlı klasik
mimari anlayışının ürünüdür. Sinan tarafından tasarlanıp
İstanbul'dan gönderilen bir mimar denetiminde gerçekleşti
rildiğini düşünmek yersiz olmaz.
xvı. yüzyıl klasik mimari biçimini korumaktadır.
Sıra No. 8
Katalog No. K 1-8
K 1 -7
Kayıt TB: l -2 1 ; TE: l -22; TM
Adı BİNAEMiNİ SİNAN AÔA CAMİİ
Yeri İSTANBUL, FATİH
Yaptıran Süleymaniye Camii Binaemini Sinan Ağa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
272
KATALOG
Sıra No. 9
Katalog No. K 1-9
Kayıt TB: l -7 1 ; TE: l-74; TM
Adı BOSNALI MEHMED PAŞA CAMİİ
Yeri SOFYA
Yaptıran Rumeli Beylerbeyi Bosnalı (Derviş) Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl 1 547-8 (H.954)
Açıklama Siyahımsı granit taşından yapıldığı için Kara Cami adı ile
tanınan tek kubbeli, şadırvan avlulu, içi dışı süslü bir yapı idi.
1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra ibadete kapatılmış, bir
süre cephane deposu işlevi görmüş, daha sonra minaresi ve
revaklı avlusu yıknrılarak 1 903 yılında kiliseye çevrilmiştir.
Dış ve iç görüntüsü Bulgar kilise mimarisine uygun biçimde
yenilenmiş olarak ayaktadır.
Sıra No. 10
Katalog No. K 1- 10
Kayıt TB: 1 -55; TE: 1-57; TM
Adı CAMİ-İ ATIK ( AYASOFYA CAMİİ)
Yeri BURSA, İZNİK
Yaptıran Bilinmiyor.
Tamamlandığı yıl xı. yüzyılın ikinci yarısı
Sinan onarımı Orhan Gazi 'nin 1 33 1 yılında, yanına bir de minare ekleyerek,
camiye dönüştürdüğü İznik Aya Sofya Bazilikası daha sonra
yanmış ve Kanuni tarafından Sinan'a onarnlmışnr. Onarım
tarihi belli değildir.
K 1 - 10 Açıklama Zamanımıza üst örtüsü çökmüş, minaresi yıkık durumda ula
şan Orhan Camii 'ne Sinan'ın katkısını saptamak güçtür.
Ancak, bazilikanın orta alanı ile yan sahınlarını ayıran sütun
dizilerinin kaldırılıp yerlerine büyük kemerler anlarak iç
mekan bütünlüğünün sağlanmasını Sinan'ın gerçekleştirdiği
söylenebilir.
Sıra No. 11
Katalog No. K 1-1 1
Kayıt TM
Adı CAMİ-İ ŞERİF (KUBBET ÜS-SAHRA)
Yeri KUDÜS
Yaptıran Halife Abdülmelik bin Mervan
Tamamlandığı yıl 69 1 -2 (H.72)
Sinan onarımı Kubbet üs-Sahra Kanuni zamanında birincisi 1 5 28-9
(H.93 5 ), ikincisi 1 56 1 -2 (H.969) olmak üzere iki kez onarıl
mıştır. 1 5 20' li yıllar Sinan için çok erken olduğu için ilkinde
Sinan'a görev verildiği düşünülemez. İkincisini İstanbul'da
planlayıp merkezden yürütmüş olabilir.
Açıklama Sa'i Mustafa Çelebi'nin kaleme aldığı tezkerelerde bu kutsal
yapıdan söz edilmemesi Kubbet üs-Sahra'nın 1 560'lı yıllarda
bir başkasınca onarılma olasılığını akla getirir ise de anıt
yapının dış cephelerini süsleyen çini kaplamaya ilişkin ona
rım bezeme işi olduğu için Tezkiret ül-Bünyan ve Tezkiret
ül-Ebniye'de gösterilmiş olsa gerektir.
K 1- 1 1
273
MİMAR SİNAN
Sıra No. 12
Katalog No. K 1-1 2
Kayıt TB: l -5 1 · TE:l-53; TM
Adı CENABf AHMED PAŞA CAMti
Yeri ANKARA
Yaptıran Anadolu Beylerbeyi Cenabi Ahmed Paşa (öl. 1 56 1 -2/ H.969)
adına vakfının mütevellisi
Tamamlandığı yıl 1 565-6 (H.973)
Açıklama Tek kubbeli, üç göz revaklı, sarı taştan yapılmış cami Ulucan
lar Caddesi üzerinde bulunur. Son cemaat duvarındaki kita
belere göre 1 802-3 (H. 1 2 1 7 ), 1 887-8 (H. 1 305) ve 1 940
yıllarında esaslı onarımlardan geçmiş; son olarak 1 959- 1 970
arasında bir kez daha onarılmıştır. Üç tezkerede de sözü edil
diğinden Sinan'la ilişkisi şüpheli olmamakla birlikte yapıda
görülen mimari aksaklıklar bu camiin ya yerel bir kalfa ya da
lstanbul'dan gönderilen deneyimsiz bir mimarın elinden çık
tığını gösterir.
xvı. yüzyıl klasik mimari biçimini korumaktadır.
K 1- 12
Sıra No. 13
Katalog No. K 1-1 3
Kayıt TB: 1 -29; TE: 1-30; TM
Adı ÇAVUŞBAŞI CAMti
Yeri İSTANBUL, SÜTLÜCE
Yaptıran Kapıağası Mahmud Ağa (öl. 1 5 50/H.957)
Tamamlandığı yıl 1 538-9 (H.945)
Sıra No. 16
Katalog No. K 1-16
Kayıt TB: lA7; TE: l -49; TM
n
ıJ '
Adı DAMAD FERHAD PAŞA CAMil
·1 Yeri KASTAMONU
Yaptıran Vezir Damad Ferhad Paşa
Tamamlandığı yıl 1 559-60 (H.967)
Açıklama Cebrail mahallesinde bulunan cami Hacı Kadı, Ferhad Ağa,
Ferhad Paşa isimleriyle tanınır. Beden duvarları kaba yonu
taşla örülü, kirpi saçaklı ahşap çatısı sac kaplı bir yapıdır.
Minaresi, saçak düzeyine kadar yükselen sekizgen kesitli bir
kürsüye oturur. Son cemaat revakını onbeş ahşap direk taşır.
Kapısı üzerindeki kitabelerden, camiin 1 752-3 (H. 1 1 1 6)'de
Seyfi Dede, 1 780- 1 (H. 1 1 95 )'de Ferhad Paşa ailesinden bir
hayırseverce onarıldığı anlaşılıyor. Eski Eser Tescil Fişine
göre cami 1 943 depreminde çökmüş, şimdiki son cemaat
direkliği 1 950'li yıllarda yapılmıştır. Aslında kargir kubbeli
olduğunu sandığımız camiin sakıflı üst örtüsü ile minaresinin
ise xvııı. yüzyıla indiği bellidir.
Sıra No. 17
Katalog No. K 1- 1 7
K J . 16
Kayıt TB: l -66; TE: l -68; TM
Adı DEFTERDAR MUSTAFA PAŞA CAMİİ
Yeri EDİRNE
Yaptıran Defterdar Kara Mustafa Paşa
Tamamlandığı yıl 1 576 (?)
Sıra No. 18
Katalog No. K 1-1 8
Kayıt TM
Adı DUKAGİNZADE MEHMED PAŞA CAMil
Yeri KONYA, EREÖLİ
Yaptıran Dukaginzade Gazi Koca Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Evliya Çelebi'nin Koca Mehmed Paşa Camii dediği ve Mimar
K 1- 17 Sinan binası olduğunu belirttiği Ereğli Dukaginzade Camii,
eğer Evliya Çelebi'ye inanırsak, XVII. yüzyıldan sonra yıkılıp
ortadan kalkmış olmalıdır. Mimari türü ya da özellikleri
konusunda bilgimiz bulunmadığı gibi adına yalnız Tuhfet ül
Mi 'marin'de rastladığımız bu camiin Sinan'la ilişkisi yolunda
bir görüş bildiremiyoruz.
275
MİMAR SİNAN
Sıra No. 19
Katalog No. K 1-1 9
Kayıt TB: l-36; TE: l-37; TM
Adı EBU'L-FAZIL EFENDİ CAM11
Yeri İSTANBUL, TOPHANE
Yaptıran Defterdar Ebu'l-Fazıl Efendi (öl. 1 563-4/H.97 1 )
Tamamlandığı yıl 1553-4 (H.96 1 )
Sıra No. 20
Katalog No. K 1-20
Kayıt TB: l-27; TE: l -28; TM
Adı EMlR BUHARI CAM11
Yeri İSTANBUL, OTAKÇILAR
Yaptıran 1 5 3 1-2 (H.938)'de ölen Şeyh Seyyid Ahmed Buhari'nin anı
sına Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Kanuni'nin yaptırdığı cami XIX. y!izyılda Şeyh Halim Efendi
tarafından yenilenmiş; yenilenen camiin çatısı Birinci Dünya
Savaşı sırasında çöktükten sonra onarılmamıştı. 1 920'li yıl
larda çekilen bir fotoğrafta, ahşap çatısı göçük camiin beden
duvarlarının moloz taş, minare&inin kürsü bölümünün taş ve
tuğla, külahsız gövdesinin tuğla olduğu görülür. Cami, bu
durumda 1 94 1 yılına kadar ayakta kalmış, o yıl taşları söküle
rek arsası temizlenmiştir.
Sıra No. 21
Katalog No. K 1-2 1
Kayıt TB: l - 1 8; TE: l - 19; TM
Adı FERRUH KETHÜDA (BALAT) CAMİİ
Yeri İSTANBUL, BALAT
Yaptıran Veziria'zam Semiz Ali Paşa'nın kahyası Ferruh Kethüda
Tamamlandığı yıl 1 562-3 (H.970)
Açıklama Ferruh Kethüda Camii düzgün kesme taşla örülü sekiz köşeli
bir avlu içinde yer alır. Beden duvarları üç sıra tuğla hatıllı taş,
çatısı kiremit döşelidir. Enlemesine dikdörtgen kitlenin kıble
yönüne yine dikdörtgen planlı bir çıkıntı yapılarak mihrab bu
çıkıntının içine konulmuştur. Camiin şimdi camekanla kapalı
olan düz tavanlı son cemaat revakı sekiz direğe biner. Kargir
yapısı sağlam olan Ferruh Kethüda Camii XX. yüzyıla harap
ve bakımsız bir halde gelmiş, 1 938'de ahşap çatısı çöktüğünde
terkedilmiş, fakat 1 955 'de Vakıflarca, tüm ahşap bölümleri
betonarmeden yapılmak suretiyle onarılarak kurtarılmıştır.
K l-21
276
KATALOG
Sıra No. 22
Katalog No. K 1-22
Kayıt TB: 1-75; TE: 1 -78; TM
Adı FİRDEVS BEY CAMİİ
Yeri ISPARTA
Yaptıran Müsellim Firdevs Bey
Tamamlandığı yıl 1 56 1 (?)
Açıklama Önünde beş gözlü son cemaat revakı bulunan tek kubbeli, tek
minareli bir camidir. Beden duvarları sarıya çalan kül rengi
taş, üstü kurşun kaplıdır. Revakın sütunları yöredeki antik
yapılardan devşirilmiştir. XX. yüzyıla iyi durumda gelen Fir
devs Bey Camii 1 9 1 4'de lsparta'yı yerle bir eden depremi de
az zararla atlatmıştır. Depremden sonra onarılmış ve bu arada,
daha önce kemer içleri boşaltılmış olan alt pencerelerin kemer
aynaları ile üst pencerelerin alçı şebekeleri yenilendiği için
cami eski görünümüne ,yeniden kavuşmuştur.
K 1 - 22
Sıra No. 23
Katalog No. K 1-23
Kayıt TB: l -4 1 ; TE: l -43 ; TM
Adı GAzi İSKENDER PAŞA CAMİİ
Yeri İSTANBUL, KANLICA
Yaptıran Mısır ve Anadolu Beylerbeyi, Magosa Fatihi Gazi İskender
Paşa (ö. 1 5 70- 1 /H.978)
Tamamlandığı yıl 1 559-60 (H.967 )
Açıklama İki sıra tuğla hatıllı kaba taştan duvarları, kiremit döşeli ahşap
çatısı, sonradan kapanlarak iki katlı bir ön bölüme dönüştü
rülen son cemaat direkliği ve klasik taş minaresi ile gönümüze
ulaşan bu yapıyı Evliya Çelebi, "çar-kı1şe divar üzre çar-kuşe
tavanlı, kubbeli, kurşunlu bir camidir" , sözleriyle tanımlıyor.
Bundan, camiin kurşun kaplı çatısı içinde eskiden bir ahşap
kubbenin yer aldığını anlıyorw. Bu kubbe , çatı yenilenirken
ortadan kalkmış, kurşunun yerini kiremit almış, son cemaat
direkliği de tahta kaplama ile örtülerek görünüşünü yitirmiş
tir.
K 1-2 l
Sıra No. 24
Katalog No. K 1-24
Kayıt TB: l -3 1 ; TE: l -32; TM
Adı GÜZELCE KASIM PAŞA CAMİİ
Yeri İSTANBUL, KASIMPAŞA
Yaptıran Anadolu, Mısır ve Rumeli Beylerbeyi, 3. Vezir Güzelce Kasım
Paşa
Tamamlandığı yıl 1 5 33-4 (H.940)
Açıklama Bugün arsasında çifte minareli bir selatin camii bulunan
Kasım Paşa Camii, Evliya Çelebi'nin verdiği bilgiye göre,
mütevazı ölçülerde sakıflı bir yapı idi. Bu yapı 1 72 1-2
( H. 1 1 34) tarihinde yanmış ve aynı yıl onarılmıştı. Onarılan
cami de XIX. yüzyılda yanmış ve bu kez Sultan Abdülaziz,
yerine kubbeli ve çifte minareli büyük bir cami yaptırmıştı.
1 860'lı yıllara tarihlenen yeni cami, şimdiki biçimini Sultan
Abdülhamid zamanında, 1 89 1-2 (H. 1 309) yılında yapılan
K 1 - 24
yenilemelerden sonra almıştır.
277
MİMAR SİNAN
Sıra No. 25
Katalog No. K 1-25
Kayıt TE: l - 1 2
Adı HACI EVHAD CAM11
Yeri İSTANBUL, YEDİKULE
Yaptıran Kasap ustası Hacı Evhad
Tamamlandığı yıl 1 585 (H.993 )
Sıra No. 26
Katalog No. K 1-26
Kayıt TB: l -50; TE: l -52; TM
Adı HACI AHMED PAŞA CAMİİ (KURŞUNLU CAMİ)
K l - 2 'i Yeri KAYSERİ
Yaptıran Rumeli, Şam ve Karaman Beylerbeyi Kızıl Ahmedli Hacı
Ahmed Paşa (öl. 1587-8/H.996)
Tamamlandığı yıl 1 585-6 (H.994)
Açıklama Tek kubbeli, tek minareli, son cemaat yeri çift revaklı bir
camidir. Üst örtüsü kurşun, duvarları küf renginde kesme
taştandır. Beden duvarları yüksek tutulduğundan köşelerin
dolgun yapıldığı, mihrab duvarının iki uçta ayrıca payanda
landığı, kubbeyi omwlayan kemerlerin de gereğinden fazla
kalın olduğu görülür. Sonradan yenilenen minaresinin klasik
ölçülere uymadığı bir gerçek ise de minare dışında içte ve dışta
XVL yüzyıl mimari ve süsleme karakterini korumaktadır.
Sıra No. 27
Katalog No. K 1-27
Kayıt TM
Adı HADIM ALİ PAŞA CAMİİ
Yeri DİYARBAKIR (AMİD)
Yaptıran Amid Beylerbeyi ( 1 5 34- 1 5 3 7 ) Hadım Ali Paşa
Tamamlandığı yıl 1 5 34- 1 537 arası (?)
Açıklama Tek kubbesi kiremit kaplı sekizgen bir ahşap çatı içerisine
K 1 - Zo
alınmış ve beş küçük kubbeli son cemaat revakı ana kitlenin
yan sınırlarını aşmayacak biçimde düşünülmüş bir camidir.
Aslında bağımsız olarak revakın doğusunda yükselen mina
resi XVlll. yüzyılda yapılan Şafii Camii' ne bitiştirilmiştir. Bu
özellikleriyle de Sinan'ın mimari üslubuna yabancı kalır.
Dahası, Hadım Ali Paşa'nın Amid Beylerbeyliğinde bulun
duğu 1 534- 1 537 yılları arasına tarihlendiğinden bu camii
Sinan'ın tasarlama olasılığı çok zayıflar.
K 1 - 27
KATALOG
Sıra No. 28
Katalog No. K 1-28
Kayıt TB: l - 1 0; _TE: l - 1 9; TM
Adı HADIM IBRAHIM PAŞA CAMİİ
Yeri İSTANBUL, SİLİVRİKAPI
Yaptıran Kubbe vezirlerinden Hadım İbrahim Paşa (öl. 1 562-3 /H. 970)
Tamamlandığı yıl 1 5 5 1 (H.958)
Açıklama Üç kapılı ferah bir avlunun ortasında yer alan cami tek kub
beli, tek minareli, önünde beş gözlü son cemaat yeri bulunan
güzel ve, mimarlık tarihi açısından önemli bir yapıdır. Üstü
kurşun kaplı, üç duvarı tuğla hatıllı taş, son cemaat duvarı
tümü ile taştır. Cami 1648 (H. 1058) ve 1 753-4 (H. 1 1 67)
depremlerinde zarar görmüş; ikincisinde minaresi yıkılıp,
minare kaidesi ve batı duvarı çatlamışsa da minare ve duvar
1 763-4 (H. 1 177 )'de onarılmıştır. Son olarak 1 933- 1934 yıl
larında esaslı bir onarımdan geçmiştir. Klasik karakterini
korumakta fakat batı duvarının yeniden onarımı gerek
mektedir.
Sıra No. 29
Katalog No. K 1-29
Kayıt TB: l - 16; TE: l - 1 7 ; TM
Adı HAMAMİ HATUN CAMİİ
K 1 - 28
Yeri İSTANBUL, SAMATY A
Yaptıran Hacce Hamami Fatma Hatun
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Ayvansarayi'nin, "Bil.niyesi Hacce Fatma Hatundur. Kendi
dahi anda medfundur. İttisalinde mektebi dahi vardır, " diye
rek sözünü ettiği Hamami Hatun Camii Hatuniye Mescidi ya
da Hatun Camii adıyla tanınırdı. Harap olduğundan kadro
dışı bırakılarak 1933 yılında Vakıflarca satılmış ve sahibi
camii yıktırarak arsasına bir apartman yapmıştır. Sakıflı türde
olduğunu sandığımız cami hakkında etraflı bilgi edinemedi
ğimiz gibi yerinde yeni bir yapı bulunduğundan kazı yoluyla
temellerini ortaya çıkarmak olanağı da yoktur.
Sıra No. 30
Katalog No. K 1-30
Kayıt TB: l -57; TE: l -6 1 ; TM
Adı HAREM-İ ŞERİF
Yeri MEKKE
Yaptıran Abdullah bin Zübeyir
Tamamlandığı yıl Vll. yüzyıl
Sinan onarımı 1 567-8 (H.97 5)
Açıklama Harem-i Şerif'in 155 1 yılında Kanuni'nin emri üzerine ona
rıldığı bilinir. Bu onarım ve yine Kanuni tarafından yenilenen
Bab-ı Selam minaresi ile Sinan'ın doğrudan ilişkisi olup
olmadığı belli değildir. Diğer yandan, büyük avluyu kuşatan
kubbeli revakları Sinan'ın onardığını Tezkiret ül-Bünyan ve
Tezkiret ül-Ebniye'deki, "Harem-i Şerif'in kubbeleri ta'mir
olundu" , ifadesinden anlıyoruz. Tuhfet ül-Mi'marin'de,
"Ka'be-i Muazzama'nın kıbabı Sultan Murad Han ahdında
K 1 - 30 temam olmuşdur", denilir ise de Kanuni zamanında başlatılan
bu onarımın H.975 yılında tamamlandığı yapının üzerinde
bulunan onarım kitabesi ile sabittir.
279
MİMAR SİNAN
Sıra No. 31
Katalog No. K 1-3 1
Kayıt TB: l-3; TE: l -3; TM
Adı HASEKİ HÜRREM SULTAN CAMİİ
Yeri İSTANBUL, HASEKİ
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman'ın hasekisi Hürrem Sultan (öl.
1 557-8/H.965)
Tamamlandığı yıl 1 5 38-9 (H.945 )
Sıra No. 32
Katalog No. K 1-32
Kayıt TB: 1 -80; TE: 1 -69
Adı HASEKİ SULTAN CAMİİ
Yeri SVILENGRAD ( MUSTAFAPAŞA KÖPRÜSÜ )
Yaptıran (?)
Tamamlandığı yıl 1 5 1 0- 1 (H.9 16) (?)
Sinan onarımı 1 540- 1 550 yılları (?)
Sıra No. 33
Katalog No. K 1-33
Kayıt TB: l -20; TE: l-2 1 ; TM
Adı HÜRREM ÇAVUŞ CAMİİ
Yeri İSTANBUL, KARAGÜMRÜK
Yaptıran Divan-ı Hümayun Çavuşlarından Hürrem Çavuş ( ö. 1 560- 1 /
H.968)
Tamamlandığı yıl 1 560- 1 (H.968) (?)
280
KATALOG
Sıra No. 34
Katalog No. K 1-34
Kayıt TB: l - 1 5 ; TE: l - 1 6; TM
Adı HUSREV ÇELEBİ ( RAMAZAN EFENDİ) CAMİİ
Yeri İSTANBUL, KOCAMUSTAFAPAŞA
Yaptıran Bezirganzade Husrev Çelebi
Tamamlandığı yıl 1 585-6 (H.994)
Açıklama Husrev Çelebi Camii, dikdörtgen kitleli, tek minareli bir
camidir. Duvarları üç sıra tuğla hatıllı kesme küfeki taşından
yapılmış, üstü son cemaat yerini de içine alan dört yüzeyli, dik
ve kurşun kaplı ahşap çatı ile örtülmüştür. Camiin ahşap
K 1 - 34
direkliği sonradan direklerin arası taş duvar örülmek ve
tavana kadar yükselen tek hacim iki katlı yapılmak suretiyle
kapatılmıştır. İç duvarları çepeçevre XVI. yüzyıla ait İznik
çinileriyle kaplı olan cami bugün Ramazan Efendi Camii
olarak tanınır. Ramazan Efendi, camiin avlusu içinde bulunan
tekkenin ilk şeyhi idi. Otw iki yıl bu dergahta şeyhlik yapmış
16 1 6'da ölümünden sonra cami onun adını almıştır.
Sıra No. 35
Katalog No. K 1-35
Kayıt TB: 1 -56; TE: 1 -58; TM
Adı HUSREV PAŞA (HUSREVİYE) CAMİİ
Yeri HALEP
Yaptıran Şam, Rumeli ve Mısır Beylerbeyi, 2. Vezir Husrev Paşa (öl.
1 544-5/H.95 1 )
Tamamlandığı yıl 1 546 (H.953)
Açıklama Beş kubbeli bir son cemaat revakı, tek kubbeli bir ana kitle ve
bunun iki yanında birer tabhane odasından oluşur. Son
K 1 - 35 cemaat revakı tabhane odalarının önünü maskeler, basık sivri
külahlı kalın minare , batıdaki tabhane odasının yanında yük
selir. Cami, pek çok kaynakta öne sürüldüğü gibi, Husrev
Paşa'nın Şam Beylerbeyliğinde bulunduğu 1 534- 1 538 yılları
arasında değil, Husrev Paşa 1 54 1 'de 2. vezir olduktan sonra,
büyük olasılıkla, İstanbul'dan Halep'e gönderilen bir mima
rın denetiminde yapılmıştır. Külliyede bulunan 953 tarihli
kitabe bu konuya ışık tutmakta, Husrev Paşa'nın sağlığında
başlayan inşaatın ölümünden sonra tamamlandığını göster
mektedir.
Sıra No. 36
Katalog No. K 1-36
Kayıt TM
Adı İMAM-1 A'ZAM (EBU HANiFE) CAMİİ
Yeri BAÔDAT
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 5 34-5 (H.94 1 )
Açıklama 1 534 yılında Bağdat'ı fetheden Kanuni Sultan Süleyman Şii
ler tarafından tahrip edilen Ebu Hanife Türbesinin derhal
onarımını ve yanına bir de cami yapılmasını emretmişti.
Kanuni'nin yaptırdığı kubbeli camii daha sonra iV. Murad
onarmış, 1 668-9 (H. 1079) yılında Bağdat Başdefterdarı
Mehmed Bey ise camii büyütmüş, kubbe ve revakını yük
seltmiştir. 1 874 (H. 1 2 9 l )'de Sultan Abdülaziz'in annesi Per
tevniyal Valide Sultan tarafından bir kez daha ele alınan cami
zamanımıza XIX. yüzyıl sonlarına ait yeni bir yapı olarak
erişmiştir.
Kanuni'nin lrakayn seferine katılan Sinan'ın bu camiin yapı
mında çalıştığını kabul etsek bile, mimarının Sinan olabilece
ğini düşünmüyor, Tuhfet ül-Mi'marin'e kaydedildikten sonra
üzeri çizilerek iptal edilen camii Sinan'a maledemiyoruz.
28 1
MİMAR SİNAN
Sıra No. 37
Katalog No. K 1-37
Kayıt TM
Adı İSKENDER PAŞA CAMİİ
Yeri DİYARBAKIR (AMİD)
Yaptıran Amid Beylerbeyi ( 1 55 1 - 1 565 ) Çerkes İskender Paşa
Tamamlandığı yıl 1 55 1 (H.958)
Açıklama Tek kubbeli, yüksek minareli, beş göz revaklı, iki yanında
birer küçük tabhane odası bulunan bir camidir. Revakının
çöken kubbelerinin yerini bugün düz bir betonarme plağın
aldığı, camiin içini süsleyen çinilerin de döküldükten sonra
yenilenmediği görülür. Buna karşılık, özgün taş mihrabı,
ahşap minberi ve diğer bazı süs öğeleri bozulmadan zamanı
mıza gelmiştir.
Büyük kubbesi alçak tromplar üstünde yükselen, şerefe altı
stalaktikli silindirik minaresi basık bir külahla sona eren,
beden duvarları bir aşırı siyah ve beyaz taş sıralardan yapılmış
İskender Paşa Camii, XVI. yüzyılda Fırat'ın doğusunda bul
duğumuz İstanbul klasik üslubu ile bölgesel mimari geleneğin
karışımından oluşan Osmanlı camiinin tipik bir örneğidir.
Sıra No. 38
Katalog No. K 1-38
Kayıt TB: l - 1 3; TE: l- 14; TM
Adı KAPIAÔASI (MAHMUD AÔA) CAMİİ
K 1 - �i
Yeri İSTANBUL, AHIRKAPI
Yaptıran Babüssaade ağası Hadım Mahmud Ağa
Tamamlandığı yıl 1 553-4 (H.96 1 )
Açıklama Kapıağası Camii, kuzeyi mahzen , güneyi sarnıç olan bir bod
rumun üstüne oturur. xvı. yüzyıla ait bodrumun duvarları
düzgün kesme taştan yapılmış, camiin duvarları ise sıvanarak
beyaza boyanmıştır. Camiin önünde bir giriş holü, holün
kuzeyinde cami ile bağlantılı olmayan iki katlı bir meşruta
güneyinde gene iki kat üzerine düzenlenmiş kapalı son cemaat
yeri ve sonra asıl namaz kılma mekanı yer alır. Camiin üstü
kiremit döşeli ahşap çatıyla örtülü pencereleri tek katlı, mih
rab nişi yuvarlaktır. İçinde süsleme görülmez.
Kapıağası Camii 1 895 Hocapaşa yangınında yandıktan sonra
yenilenmiş bir camidir. Bugün sakıflı olmasına rağmen 1 .50
metre kalınlığında duvarları ve kare planı aslında kubbeli
olduğu izlenimini verir. Ne var ki, ilk camiin izleri kayboldu
ğundan bu konuda kesin bir şey söylemek olanağı yoktur.
Sıra No. 39
Katalog No. K 1-39
Kayıt TB: l -7; TE: l-7; TM
Adı KARA AHMED PAŞA CAMİİ
K 1 - 38
Yeri İSTANBUL, TOPKAPI
Yaptıran Tımışvar Fatihi, Veziria'zam Kara Ahmed Paşa ( öL
1 556)
Tamamlandığı yıl 1 558'den sonra
Açıklama Altı somaki sütuna oturan orta kubbesi iki yanda ikişer yarım
kubbe ile beslenen iç kuruluşu, kıble kapısının sağında ve
solunda yer alan büyük pencereleri ve ak mermerden kapı,
mihrab, minber ve mahfilleriyle dikkati çeker. Vakfiyesi
1 555 yılında düzenlenen camiin yapımı Kara Ahmed Paşa'
nın bir yıl sonra idamı üzerine ertelenmiş ve kahyası Husrev
Kethüda' nın çabaları sonucunda inşaata 1 558'de başlana
bilmiştir. 1 696-7 (H. 1 1 08), 1 896-7 (H. 1 3 14) ve son olarak
1 955- 1 960 yılları arasında önemli onarımlar geçiren Kara
Ahmed Paşa Camii, asıl biçim ve karakterini koruyarak
K 1 - 39 zamanımıza gelmiş önemli bir Sinan yapısıdır.
282
KATALOG
Sıra No. 40
Katalog No. K 1-40
Kayıt TB: l -72; TE: l -75; TM
Adı KARAGÖZ MEHMED PAŞA CAMli
Yeri HERSEK, MOSTAR
Yaptıran Karagözbey takma adı ile tanınan Hacı Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl 1 557-8 (H.965)
Açıklama Tek kubbeli, üç göz revaklı, ufak bir camidir. Duvarları
tümüyle kesme taş, kubbeleri kurşun kaplıdır. Sekizgen bir
kasnakla kuşaklanan yüksek ana kubbesi tromplara oturur.
Tromp kemerlerinin üzengileri ve tromp yuvarlaklarının
duvarlara bastığı köşelerdeki çıkmalar stalaktitlidir. Çok
köşeli bir kürsü üstünde yükselen onikigen gövdeli minarenin
şerefe altında, son cemaat revakının üç kubbesini omuzlayan
mermer sütunların başlıklarında, yine mermerden kapı ve
K 1 - 40
mihrabında da stalaktitli süsleme görülür. Ölçü ve oranları
düzgün olan camiin İstanbul'da tasarlanıp yerine gönderilen
yetenekli bir Hassa mimarınca gerçekleştirildiği bellidir.
Sıra No. 41
Katalog No. K 1-4 1
Kayıt TB: 1 -33; TE: 1 -34; TM
Adı KILIÇ ALİ PAŞA CAMİİ
Yeri İSTANBUL, TOPHANE
Yaptıran Kapudanıderya Kılıç Ali Paşa (öl. 1 586-7/H.995)
Tamamlandığı yıl 1 580-1 (H.988)
Açıklama Orta kubbesi kıble ekseni üzerinde iki yarım kubbe ile destek
lenen, yan sahınları üçer çapraz tonoz ve üçer küçük kubbe ile
örtülü, derinlemesine düzenlenmiş, son cemaat yeri çift
revaklı, duvarları düzgün kesme küfekiden, üstü kurşunlu bir
camidir. İçindeki sütunlar vişne çürüğü somaki ve ak mer
merden yapılmıştır. Müezzin mahfili, minberi ve mihrabı da
ak mermerden olan camiin mihrab çıkıntısında nefis çiniler
K 1-41 yer alır. Minaresinin XIX. yüzyılın ikinci yarısında yenilendi
ğini, camiin de 1 9 1 2 ve 1 959- 1 960 yıllarında onarıldığını
biliyoruz. Mimari biçim ve karakteri bozulmadan günümüze
ulaşan önemli bir eserdir.
Sıra No. 42
Katalog No. K 1-42
Kayıt TM
Adı KÖSE HUSREV PAŞA CAMli
Yeri VAN
Yaptıran Amid ve Van Beylerbeyi Köse Husrev Paşa
Tamamlandığı yıl 1 567-8 (H.975)
Açıklama Bölgesel üslubu ağır basan bu camii Sinan'ın öz yapıları ara
sına almak güçse de Fırat'ın doğusunda XVL yüzyıl Osmanlı
yapısı camiler içinde dikkat çeken bir örnek olarak değerlen
dirmek gerekir. 1 9 1 5 yılında baştan başa yandıktan sonra
terkedilen Eski Van'daki cami 1 960'lı yılların başında beş
gözlü revakı çökmüş, minaresinin peteği yıkılmış, kubbesinin
K 1 - 42 kurşun kaplaması sökülmüş, asıl kitlesi bir buçuk metre top
rağa gömülü durumda idi. Fakat 1 968 yılında Vakıflarca
onarıldığından bir aşırı kahverengi ve sarı sıralardan oluşan
taş duvarları eski görünümüne kavuşmuş, mimari karakteri
daha belirgin olarak günümüze gelmiştir.
283
MİMAR SİNAN
Sıra No. 43
Katalog No. K 1-43
Kayıt TB: l -6 1 ; TE: l -62; TM
Adı LALA HÜSEYİN PAŞA CAMİİ
Yeri KÜTAHYA
Yaptıran Il. Selim'in lalası, Anadolu, Kıbrıs ve Rumeli Beylerbeyi
Tütünsüz Hüseyin Paşa (öl . 1 572-3/H.980)
Tamamlandığı yıl 1 566- 1 570 arası
Açıklama Lala Hüseyin Paşa Camii, önünde beş kemerli bir son cemaat
yeri bulunan tek kargir kubbeli, sade bir yapıdır. Büyük
kubbesi onaltı köşeli sağır bir kasnakla kuşaklanmış, kubbe
den duvarlara geçişte pandantif kullanılmış, sarı taştan yapıl
mış duvarlara oturan üst örtü tümüyle kurşun kaplanmıştır.
Camiin XIX. yüzyıla kadar geçirdiği onarımları bilmiyoruz.
K 1 - 43 Belgeler, 1 835-4 (H. 1 250)'de esaslı bir onarıma tabi tutuldu
ğunu ve 1 892-3 (H. 1 3 l O)'da bir kez daha elden geçirildiğini
gösteriyor. Cami son olarak 1 962- 1 966 ve 1970- 197 1 yılları
arasında Vakıflarca onarıldığından bugün iyi durumda bu
lunmaktadır.
Sıra No. 44
Katalog No. K 1-44
Kayıt TB: 1-52; TE: 1-54; TM
Adı LALA MUSTAFA PAŞA CAMİİ
Yeri ERZURUM
Yaptıran Kıbrıs Fatihi, Serdar-ı Ekrem ve Vekil-i Saltanat Lala Mustafa
Paşa (öl . 1 580- 1 /H.988)
Tamamlandığı yıl 1 562-3 (H.970)
Sıra No. 45
Katalog No. K 1-45
Kayıt TB: l -46; TE: l -48; TM
Adı LALA MUSTAFA PAŞA CAMİİ (KURŞUNLU CAMİ)
J
Yeri KONYA, ILGIN
Yaptıran Lala Mustafa Paşa
Tamamlandığı yıl 1 576-7 (H.984)
K 1-45
- ---·------ ---
KATALOG
Sıra No. 46
Katalog No. K 1-46
Kayıt TM
Adı MAKTÜL AYAS PAŞA CAMİİ
Yeri BASRA
Yaptıran Tuhfet ül-Mi'marin'e göre Bağdat Beylerbeyi MaktO.l Ayas
Paşa (öl. 1 5 59-60/H.967 )
Tamamlandığı yıl (?)
Açıklama 1 546- 1 548 yılları arasında Basra eyaletinin Bağdat Beylerbey
liğine bağlı bulunduğu sürede Maktul Ayas Paşa'nın Basra
kentinde bir cami yaptırdığı düşünülebilir. Ancak, hakkında
bilgi edinemediğiniz bu camiin yapımı ile Sinan'ın ilişkisini
saptamak zordur. Camii İstanbul'da tasarlayarak Hassa
mimarlarından birini Basra'ya gönderdiği akla gelirse de Basra
Ayas Paşa Camii'nden yalnız Tuhfet ül-Mi'marin'de, o da
sayfa kenarında bir not olarak , söz edilmesi bu olasılığı da
zayıflatmakta ve camii Mimar Sinan'ın öz yapıları arasına
gönül rahatlığı ile almamızı engellemektedir.
Sıra No. 47
Katalog No. K 1-47
Kayıt TM
Adı MEHMED AÔA CAMii
Yeri İSTANBUL, ÇARŞAMBA
Yaptıran Babüssaade Ağası Habeşi Mehmed Ağa (öl. 1 589-90/H.998)
Tamamlandığı yıl 1 585 (H.993 )
Açıklama Tek kubbesi beden duvarlarından içe taşan dört gömme ayak
ve dört yarım sütun üzerinde yükselen ve dördü köşe�erde,
beşincisi mihrab çıkıntısının üstünde beş yarım kubbe ile
beslenen, beş göz revaklı, dış duvarları tuğla hatıllı, taştan,
kurşunlu bir camidir. Mihrabı, minberi, mahfil korkulukları
mermer yapılmış, mihrabının iki yanı çini panolarla süslen
miştir. Asari'nin kaleme aldığı wun kitabesinde mimarının
Davud Ağa olduğu kaydedilir. Zamanımıza iyi durumda ula
şan cami, son olarak, 1 958 yılında Vakıflarca onarılmıştır.
Sıra No. 48
Katalog No. K 1-48
Kayıt TB: l -48; TE: l -50; TM
Adı MEHMED BEY (FEVZİYE) CAMİİ
" l - 41 Yeri KOCAELİ, İZMİT
....,
Yaptıran Rüstem Paşa'nın kahyası Mehmed Kethüda
... Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
� � Açıklama XIX. yüzyıla harap durumda ulaşan Mehmed Bey Camii il.
Mahmud zamanında Fevzi Ahmed Paşa tarafından yenilene
rek Fevziye Camii adını almış, 1 894 depreminde yıkılan Fev
ziye Camii, şimdiki biçimini 1 896 yılında yapılan onarımdan
sonra almıştır. Ne var ki, gerek il. Mahmud gerekse il.
Abdülhamid zamanlarında yapılan yenilemelerin Mehmed
Bey Camiini tümüyle ortadan kaldırmadığını belirtmek gere
kir. Çünkü Fevziye Camii Sinan yapısı camiin beden duvarları
üstüne fevkani olarak çıkılmıştır, ve eski cami, yenisinin
altında günümüze gelmiş bulunmaktadır. Kalan izlere göre,
Mehmed Bey Camiinin, enlemesine düzenlenmiş dikdörtgen
plana sahip sakıflı bir cami olduğunu söyleyebiliriz.
K 1 - 48
285
MİMAR SİNAN
Sıra No. 49
Katalog No. K 1-49
Kayıt TE: l -83
Adı MEHMED BEY CAMİİ
Yeri TIRHALA ( TRİKKALA )
Yaptıran Tezkiret ül-Ebniye'ye göre Sancak beyi Mehmed Bey
Tamamlandığı yıl (?)
Açıklama Bu cami bugün ayakta olmadığı gibi XVII. yüzyılda da ortada
yoktu. Çünkü Tırhala'yı anlatırken bu kazadaki camileri de
tanıtan Evliya Çelebi Mehmed Bey Camiinden hiç söz etmez.
Kaldı ki, Kanuni zamanında Tırhala'da sancakbeyi olan
Mehmed Bey 'in yaptırdığı camiin Evliya Çelebi'nin burayı
ziyaretinden önce yıkılıp ortadan kalktığını kabul etsek bile
bu camiin Sinan'la ilişkisini kurmak güçtür. Veziria'zam Rüs
tem Paşa'nın kethüdası Mehmed Bey' in İzmit'teki camii ile
karıştırıldığı ve Tezkiret ül-Ebniye'nin bazı nüshalarına (hep
sinde yoktur) yanlışlıkla alındığı kanısındayız.
Sıra No. 50
Katalog No. K 1-50
Kayıt TM
Adı MELEK AHMED PAŞA CAMİİ
Yeri DİYARBAKIR (AMİD)
Yaptıran Melek Ahmed Paşa
Tamamlandığı yıl 1 5 9 1 (?)
Açıklama Kubbeli orta alanı yanlarda iki katlı birimlerle kanatlanan,
asimetrik planlı, fevkani bir camidir. Son cemaat revakı
bulunmadığı gibi minaresi de ana kitlenin yanında bağımsız
bir yapı olarak yükselir. Sinan'ın ölümünden sonra tamam
landığı sanılan camiin gerek yapım tarihi gerek üslubu onunla
bağdaşmaz. Bu nedenle de biçim ve yapı karakteri XVI. yüzyı 1
klasik mimarisine yabancı olan Melek Ahmed Paşa Camii .ne
Sinan'ın öz yapıları arasında yer vermemek daha doğru olur.
Sıra No. 51
Katalog No. K 1-5 1
Kayıt TB: l -76; TE: l -79; TM
K 1 - 50 Adı MEMİ KETHÜDA CAMİİ
Yeri SİVAS, ULAŞ
Yaptıran Eski Saray Pazarbaşısı Memi Kethüda adına Kanuni Sultan
Süleyman
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
286
KATALOG
Sıra No. 52
Katalog No. K 1-52
Kayıt TB: l -28; TE: l -29; TM
Adı MERKEZ EFENDİ CAMii
Yeri İSTANBUL, MERKEZEFENDİ
Yaptıran Kanuni zamanının ünlü hekimlerinden Merkez Efendi adıyla
tanınan Şeyh Musa Muslihiddin Efendi için Kanuni'nin kız
kardeşi Şah Sultan (öl. 1 572/H.980)
Tamamlandığı yıl 1 552- 1 572 arası
Açıklama Yapım tarihini saptayamadığımız Merkez Efendi Camii 'nin,
avlu kapısı üzerindeki kitabesinden, II. Mahmud'un camii
1 837-8 (H. 1 253) yılında yenilediğini öğreniyoruz. Dikdört
gen planlı, sakıflı yeni caminin taştan pilastırlarla her cep
hede beşe bölünen duvarları pembe sıvalı; içeride yuvarlak
kemerli olan kapı ve pencereleri dıştan düz atkılı ve taş söveli;
sivri külahlı minaresinin gövdesi ve peteği yuvarlak kesitli,
şerefe altı düzdür ve şimdiki mimari niteliği ile Sinan ve XVI.
yüzyılla ilişkisi adından öteye geçmemektedir.
Sıra No. 53
Katalog No. K 1-53
Kayıt TE: l -84; TM
Adı MESİH MEHMED PAŞA CAMii
Yeri İSTANBUL, YENİBAHÇE
Yaptıran Veziria'zam Mesih Mehmed Paşa (öl. 1 588-9/H.997 )
Tamamlandığı yıl 1 585-6 (H.994)
Açıklama Sekizgen şemaya göre tasarlanmış Mesih Paşa Camii 'nin orta
kubbesi, köşelerde ve mihrab çıkıntısı üstünde bulunan beş
yarım kubbe ile beslenir. Camiin ikinci katında üçer kubbeli
mahfiller yer alır. Fakat zemin düzeyinde mahfillerin altları
dışa açılan galeriler biçiminde düşünüldüğünden orta alanın
yanlara doğru yayılması engellenerek ilginç bir iç mekan kuru
luşu yaratılmıştır. Mimar Davud Ağa'nın katkısıyla gerçekleş
tirilmiş olan bu şadırvan avlulu vezir camii xvı. yüzyıl mimari
biçimini ve karakterini korumakta, bozulmadan XX. yüzyıla
varmış bulunmaktadır.
Sıra No. 54
Katalog No. K 1-54
Kayıt TM
Adı MEVLANA EFENDİ CAMİİ
Yeri İSTANBUL, ÜSKÜDAR
Yaptıran Anadolu Kazaskeri Mevlana Ahmed Çelebi (öl. 1 567-8/
H.975)
K l-53
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Beden duvarları kargir, üstü kiremit çatılı, minaresi ahşap
olan cami şimdiki biçimini XX. yüzyıl başlarında almıştır.
Kitabesi yoktur. Fakat banisinin camiinin haziresin,deki meza
rının yanıbaşında duran 1 1 8 1 tarihli kitabeden, camiin
1 560'lı yıllarda kendisi ya da vasiyeti üzerine ölümünden
hemen sonra yapıldığını ve ilk camiin 1 767-8 (H. 1 1 8 1 )
yılında esaslı bir onarım geçirdiğini anlıyoruz. Onarılan cami
daha sonra yanmış ya da yıkılmış; enkazı kaldırılarak arsası
klasik dönemle herhangi bir ilişkisi bulunmayan şimdiki
yapıya tahsis edilmiştir.
287
MİMAR SİNAN
Sıra No. 55
Katalog No. K 1-55
Kayıt TB: l A; TE: l-4; TM
Adı M İ H R İ M A H S U LT A N ( E D İ R N E K A P I ) C A M İ İ
Yeri İSTANBUL, EDİRNEKAPI
Yaptıran Kanuni'nin kızı ve Veziria'zam Rüstem Paşa'nın eşi Mihrimah
Sultan (öl. 1 5 77-8/H.985 )
Tamamlandığı yıl 1 565 (?)
Açıklama Sağda ve solda üçer kubbeli yan kanatlarla genişletilmiş yük
sek orta kubbesi dört büyük kemer üstünde yükselen, tek
minareli, yedi göz revaklı bir selatin camiidir. Çifte revakının
dış bölümü yıkılmış, yenilenmemiştir. Kaynaklar bu camiin
depremlerden çok zarar gördüğünü yazarlar. 1 7 1 9 depre
K 1 - 55
minde kubbelerinin çöktüğünü, 1 894 depreminde harap
olup wun yıllar kapalı kaldığını, XX. yüzyıl başlarında Evkaf
Nezaretince onarılmaya başlandığını, fakat İkinci Meşrutiye
tin ilanı üzerine onarımın durdurulduğunu biliyoruz. Daha
sonra Vakıflarca yeniden ele alınan cami esaslı bir onarımdan
geçmiş; dış revakı bir yana bırakılırsa, 1 970 yılında eski görü
nümüne kavuşmuştur.
Sıra No. 56
Katalog No. K 1-56
Kayıt TB: l-39; TE: l -40; TM
Adı MİHRİMAH SULTAN ( İSKELE) CAMİİ
Yeri İSTANBUL, ÜSKÜDAR
Yaptıran Mihrimah Sultan
Tamamlandığı yıl 1 547-8 (H.954)
Açıklama Orta kubbesi yanlarda ve kıble yönünde yarım kubbelerle
beslenen, dikdörtgen örtüsü yarım kubbeler arasına konulan
küçük kubbelerle tamamlanan, çifte minareli, çift revaklı bir
camidir. Beş kubbeli iç revakını üç yandan saran dış revakı
şadırvanın da üstünü örtecek biçimde uzunlamasına eksen
üzerinde dışa doğru çıkıntı yapar. Duvarları kesme küfeki;
kapısı, mihrabı, minberi ak mermer; üstü kurşunlu olan cami
xvı. yüzyıl klasik karakterini korumakta, 1955- 1 963 yılları
arasında esaslı bir onarımdan geçtiği için iyi durumda bulun
maktadır.
Sıra No. 57
Katalog No. K 1-57
Kayıt TB: l -35; TE: l -3? ; TM
Adı MOLLA ÇELEBi (FINDIKLI) CAMİİ
K 1 - 56 Yeri İSTANBUL, FINDIKLI
Yaptıran Anadolu Kazaskeri Mehmed Vusuli Efendi (öl. 1 589-90 /
H.998)
Tamamlandığı yıl 1 5 6 1 (?)
Açıklama Altıgen şemaya göre tasarlanmış, tek minareli, beş göz revaklı,
duvarları kesme küfeki, üst örtüsü kurşunlu bir camidir.
1 723 ve 1 7 24'de çıkan iki yangında harabolduğu, sonra aslına
uymayan bir biçimde onarıldığı, ve çöken son cemaat revakı
nın yerini ahşaptan bir direkliğe bıraktığı bilinir. 1822 yılına
tarihlenen ahşap direklik XX. yüzyılın ortalarına kadar ayakta
kaldıktan sonra 1 958 Vakıflar onarımında sökülerek şimdiki
kargir revak yapılmış, bu onarımda aslını yansıtmayan öbür
bölüm ve öğeler de düzeltilerek cami klasik biçim ve görünü
müne yeniden kavuşturulmuştur.
K 1 - 57
KATALOG
Sıra No. 58
Katalog No. K 1-58
Kayıt TB: 1 -34; TE: 1 -35; TM
Adı MUHYİDDİN ÇELEBİ (ÇUKURCUMA) CAMİİ
Yeri İSTANBUL, TOPHANE
Yaptıran Şeyhülislam Fenarizade Muhyiddin Mehmed Efendi (öl.
1 547-8/H.954)
Tamamlandığı yıl 1 542- 1 547 arası
Açıklama Tuğla hatıllı taş duvarları sıvalı, sakıflı ana kitlesinin önünde
ahşaptan bir son cemaat yeri ve meşruta bulunan Muhyiddin
Çelebi Camii şimdiki biçimini, büyük olasılıkla 1 823 Firuz
Ağa yangınından sonra almıştır. Camiin minare kürsüsü ile
beden duvarları XVI. yüzyıla iner. Fakat minaresinin gövdesi,
ahşap ön bölümleri, üst örtüsü, yuvarlak kemerli yüksek
pencereleri ile yuvarlak nişli mihrabı xıx. yüzyılın ürünüdür
ler. Cami son olarak 1 967-8 yıllarında Vakıflarca onarıldı
ğından iyi durumda bulunmaktadır.
Sıra No. 59
Katalog No. K 1-59
K 1 - 58 Kayıt TM
Adı MURAD PAŞA CAMİİ
Yeri BAÔDAT
Yaptıran Bağdat Beylerbeyi Murad Paşa
Tamamlandığı yıl 1 570- 1 (H.978)
Açıklama Tek kubbeli, tek minareli ( Evliya Çelebi iki minareli oldu
ğunu yazar. C.IV., s.4 1 9 ) bir camidir. Geçirdiği çeşitli ona
rımlar sonucu klasik biçim ve görünümü değişmiş, tüm süs
lemesine bölgesel motifler egemen olmuştur. AdıRdan yalnız
Tuhfet ül-Mi'marin'de, o da metin dışında, sayfa kenarına
düşülen bir not biçiminde söz edilen bu camiin Sinan'la ilişkili
olmadığı kanısındayız.
Sıra No. 60
Katalog No. K 1-60
Kayıt TM
Adı NİŞANCI MEHMED PAŞA CAMİİ
Yeri İST ANBUL, KARAGÜMRÜK
Yaptıran Nişancı Boyalı Mehmed Paşa (öl. 1 5 95-6/H. 1004)
Tamamlandığı yıl 1 588-9 (H.997)
Açıklama Şadırvan avlusu, kıble yönünde iki sıra çıkınn yapan kitle
düzeni ve köşelerde yarım kubbelerle desteklenen büyük
kubbesinin ayrıca dört yönde yine yarım kubbelerle beslen
mesi sonucu sekiz uçlu yıldız biçimini alan üst yapı kuruluşu
ile dikkat çeken ilginç bir camidir. Onarım kitabeleri, camiin
lll. Mustafa ve ll. Mahmud zamanlarında iki esaslı onarımdan
geçtiğini gösterir. Asıl mimarisini iyi koruyarak zamanımıza
K 1 - 60 ulaşan Nişancı Mehmed Paşa Camii Mimar Davud Ağa'nın
eseridir.
289
MİMAR SİNAN
Sıra No. 61
Katalog No. K 1-6 1
Kayıt TB: l -26; TE: l -26; TM
Adı NİŞANCI MUSTAFA PAŞA CAMİİ
Yeri İSTANBUL, EYÜP
Yaptıran Nişancı Celalzade Mustafa Paşa (öl. 1 567-8/ H.975)
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Kaynaklar, beden duvarları kaba yonu taş, dört yüzeyli ahşap
çatısı alaturka kiremit döşeli olan ve son cemaat yeri bulun
K l-61
mayan Eyüp Nişancı Camiinin 1 729 ve 1 780 yıllarında iki
büyük yangından çok zarar gördüğünü yazıyorlar. Cami 1 780
yılında yandıktan sonra temelden başlayarak yenilenmiş ve
zamanımıza bu yeni haliyle ulaşmıştır. Bu yüzden de şimdiki
mütevazi cami ile Evliya Çelebi'nin "selatin cevami kadar
mükellef ve mükemmel bir camidir". sözleriyle tanımladığı
yapıyı bağdaştırma olanağı bulunmadığı gibi xvı. yüzyıl
biçim ve mimari karakterini yitiren camide Sinan'dan kalan
herhangi bir özelliğe de rastlamıyoruz.
Sıra No. 62
Katalog No. K 1-62
Kayıt TB: l - 14; TE: l - 1 5 ; TM
Adı ODABAŞI BEHRUZ AGA CAMİİ
Yeri İSTANBUL, . ŞEHREMİNİ
Yaptıran Hasodabaşı Behruz Ağa
Tamamlandığı yıl 1 562-3 (H.970)
Açıklama Beden duvarları üç sıra tuğla hatıllı taştan yapılmış, dört
yüzeyli ahşap çatısı Marsilya tipi kiremit döşeli, taş minaresi
XVlll. yüzyıl üslubunda bir camidir. Asıl minaresi 1 766 dep
reminde yıkıldıktan ve özgün yapısı 1 782 Cibali yangınında
harabolduktan sonra cami bugünkü görünümünü almıştır.
Klasik mimari karakteri bozulmuş, son cemaat direkli)':i
kapalı bir ön bölüme dönüştürülmüş olmakla birlikte Sinan
dönemi yapısının duvar ve revak sekilerine dokunulmadığı
için yenilenen camiin eski plan ölçülerini koruduğu görülür.
Son olarak 1 969 yılında onarılan cami iyi durumda bulun
maktadır.
Sıra No. 63
Katalog No. K 1-63
Kayıt TB: l -49; TE: l -5 1 ; TM
Adı OSMAN PAŞA CAMİİ
Yeri KAYSERİ
Yaptıran Çerkes Osman Paşa (öl. 1553-4/H.96 1 )
K 1 - 62 Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Osman Paşa Camii bugün ayakta olmadığı gibi Kayseri'nin
eski yapılarını 1927- 1 928 yıllarında inceleyen Albert Gab
riel, o tarihlerde bu camiin izine rastlamadığını yazar
(Monuments Turcs d'Anatolie, C.l. s.57). Diğer yandan,
Evliya Çelebi Osman Paşa Camii' nden sözederek (C.lll,
s. 1 78) onun XVII. yüzyılda varolduğunu ortaya koyar. Nite
kim son araştırmalar, camiin Vilayet Konağının güneyinde,
postane binasının yerinde bulunduğunu göstermiştir. Ancak ,
camiin hangi tarihte yıkıldığını saptayamadığımız gibi türü ve
biçimi konusunda da bilgimiz yoktur.
290
KATALOG
Sıra No. 64
Katalog No. K 1-64
Kayıt TB: l -79; TE: l -82; �
Adı OSMAN ŞAH CAMII
Yeri TIRHALA ( TRİKKALA )
Yaptıran Kanuni'nin kız kardeşi Hanım Sultan'ın oğlu Kara Osman
Paşa {öl. 1 567-8/H.975)
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Orlandos'un Yunanistan'daki camilerin en heybetlisi dediği
bu cami Trikkala'da bulunan sekiz Osmanlı camiinden zama
nımıza ulaşan tek yapıdır. Duvarları üç sıra tuğla hatıllı düzgün
taştan örülü, yüksek cephelerinde üç katlı pencereler yer alan,
18 metre çapında tek büyük kubbesi sekizgen kasnakla kuşak
lanmış, tek minareli ve çift revaklı bir cami idi. Uzun yıllardan
her: l.:endi haline bırakıldığından kurşunları sökülmüş, mina
resiııın külahı yıkılmış, mahfili çökmüş, minberi kaybolmuş,
beş gözlü son cemaat revakından yalnız iki mermer sütun
ayakta kalmış ve dış revakı tümü ile ortadan kalkmış durum
dadır. Onarılması temenni olunur.
Sıra No. 65
Katalog No. K 1-65
Kayıt TB: l-5; TE: l-5; TM
Adı OSMAN ŞAH VALİDESİ CAMİİ
Yeri İST ANBUL, AKSARAY
Yaptıran Kanuni'nin kız kardeşi, İskender Paşa'nın eşi Hanım Sultan
Tamamlandığı yıl 1 543-4 (H.950)
Sıra No. 66
Katalog No. K 1-66
Kayıt TB: 1 -43 ; TE: 1 -45; TM
Adı PERTEV PAŞA (YENİCUMA) CAMİİ
Yeri KOCAELİ, İZMİT
Yaptıran 1 5 72-3 (H.980) yılında ölen 2 . Vezir Pertev Mehmed Paşa'
nın vasiyeti üzerine kethüdası Sinan Ağa
Tamamlandığı yıl 1579-80 (H.987)
Açıklama Düzgün kesme taştan örülmüş, üstü kurşun kaplı tek kubbeli,
çift revaklı bir camidir. Üç katlı dış mimarisi, altta beden
duvarlarının belirlediği kübik yapıdan; sonra köşegenlerde
tromp yuvarlaklarının yer aldığı sekizgen geçiş kademesinden;
en üstte de kasnağı sekizgenin her köşesinde bir kemerli
payanda ile omuzlanan kubbeden oluşur. İç mimarisinin
kayda değer yanı, kubbeli orta mekanının üç göz halinde
kuzeye doğru uzamasıdır. Pertev Paşa Camii ' nin XX. yüzyıla
kadar kaç onarım geçirdiği bilinmiyor. Fakat 1 952-196 1
yılları arasında Vakıflarca esaslı biçimde elden geçirilmiş,
kalem işi nakışları, alçı pencereleri bu onarımda yenilenmiştir.
K I - 66
291
MİMAR SİNAN
Sıra No. 67
Katalog No. K 1-67
Kayıt TM
Adı PİYALE PAŞA (TERSANE) CAMİİ
Yeri İSTANBUL, KASIMPAŞA
Yaptıran Kapudanıderya Damad Piyale Paşa (öl. 1 578-9/H.986)
Tamamlandığı yıl 1 573-4 (H.98 1 ) (?)
Açıklama Eş büyüklükte altı kubbe ile örtülü enlemesine dikdörtgen
kitlesi üç yanda revaklarla sarılı, iki kapısı cephesinin sağında
ve solunda, müezzin mahfili ile minaresi ortada bulunan, mih
rab çinileri önemli olan ilginç bir camidir. Çok kubbeli yapısı
erken dönem Osmanlı ulucamilerini akla getirirse de orta
yerde iki granit sütuna binen yüksek kubbelerin, ayrı mekan
birimleri oluşturmak yerine iç mekan bütünlüğünü bozmaya
cak biçimde yapıldıkları görülür. Zamanımıza harap fakat
mimari karakteri bozulmadan ulaşmış, 1 952- 1 968 yılları ara
sında Vakıflarca esaslı bir onarıma tabi tutulmuştur. Ön
revak ve yan galerilerin yenilenmeyen üst örtüleri dışında
özgün görünümünü korumaktadır.
Sıra No. 68
Katalog No. K 1-68
K 1 - t>i
Kayıt TB: 1 -60; TE: 1-63 ; TM
Adı RÜSTEM PAŞA CAMİİ
Yeri AFYON, BOLVADİN
Yaptıran Veziria'zam Sarı Rüstem Paşa (öl. 1 560- 1 /H.968)
Tamamlandığı yıl 1 546- 1 5 6 1 arası
Açıklama Ahşap direkli son cemaat yeri ve tuğla minaresi aslına uyma
yan biçimde yenilenmiş, tek kubbeli bir camidir. Mihrabı,
minberi, kıble kapısı kaba olmakla birlikte klasik karakterde
dir. Minaresinin kürsüsü, yer yer tuğla sıralarıyla hatıllanmış
moloz taş duvarları ve yayvan tromp kemerlerine binen kub
besi XVI. yüzyıla tarihlenir. Kubbenin göbeğinde bulunan
klasik üslupta süsleme bunu kanıtlar. Fakat kubbenin eteğini
dolanan ağaçlı desenler ile ahşap direkli ve kemerli son cemaat
yeri Sultan Abdülmecid zamanına, tuğla minare ise XX. yüz
yıla aittir.
Sıra No. 69
Katalog No. K 1-69
Kayıt TB: l -8; TE: l -8; TM
Adı RÜSTEM PAŞA CAMİİ
Yeri İSTANBUL, TAHTAKALE
Yaptıran Veziria'zam Rüstem Paşa
Tamamlandığı yıl 1 562 (?)
Açıklama İki katlı hanlarla dolu yoğun bir ticaret merkezinin ortasında,
altına konulan mahzen ve dükkanlar üstünde yükseltilip çev
reden görülmesi sağlanan bu cami, sekizgen tabana oturan
orta kubbesi, fevkani avlusu, sokağı avluya ve avluyu mahfil
lere bağlayan merdivenleri, Osmanlı sanatının en güzel örnek
leri arasında sayılan çini süslemesi ile dikkati çeker. Kaynak
lar, camiin 1 660 yangını ile 1 766 depreminde çok hasar
gördüğünü yazıyorlar. xıx. yüzyıl ortalarında da büyük bir
onarım geçirdiği, kubbelerinin içini dolduran yabancı üsluplu
nakışların bu onarımın ürünü olduğu bilinir. Bu bezeme
dışında, günümüze özgün mimarisini koruyarak gelmiş, son
olarak 1 960- 1 969 yılları arasında onarılmıştır.
K 1 - 69
292
KATALOG
Sıra No. 70
Katalog No. K 1-70
Kayıt TM
Adı RÜSTEM PAŞA CAMİİ
Yeri İST ANBUL, SİLİVRİ
Yaptıran Tuhfet ül,Mi'marin yazarına göre Veziria'zam Rüstem Paşa
Tamamlandığı yıl (? )
Açıklama Bugün Silivri'de Rüstem Paşa'nın adını taşıyan bir cami
bulunmadığı gibi XVII. yüzyılda da yoktu. Çünkü Evliya
Çelebi Silivri'yi anlanrken kasabanın merkezindeki Piri Paşa
Camii 'ne yer vermekte ve sonra,''Bundan başka camii ma'lı1,
mum değildir" , demektedir (C.Ill,s.294 ). Bu yüzden, Silivri
Rüstem Paşa Camii ya yapıldıktan kısa bir süre sonra yıkılıp
ortadan kalkmıştır, ya da Tuhfe! ül-Mi'marin'e hata sonucu
alınmıştır. Mimar Sinan'ın Rüstem Paşa için inşa ettiği pek
çok eser içinde adı yalnız bir tezkerede geçen tek yapının bu
cami olması ikinci şıkkın doğruluğuna işaret etmekte, Silivri
Rüstem Paşa Camii'nin hata ya da hayal ürünü olabileceğini
göstermektedir.
Sıra No. 71
Katalog No. K 1-7 1
Kayıt TB: l AS; TE: lA7; TM
Adı RÜSTEM PAŞA CAMİİ
Yeri İSTANBUL, YALOVA,SAMANLI
Yaptıran Veziria'zam Rüstem Paşa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Yalova'dan 5 kilometre kadar içerde, Çınarcık Term.al yolları
kavşağında bulunan Samanlı köyü Osmanlı çağında lstanbul,
Bursa kervan yolu üzerinde idi ve Rüstem Paşa burada cami ve
kervansaray yaptırmıştı. Bu yapılar bugün ortada yoktur.
Köyün içindeki bir minare kalıntısının Rüstem Paşa Camiine
ait olduğu söylenirse de, camiin, yaşlıların açıklamalarına
göre, yirmi yıl öncesine kadar duvar parçaları toprak üstünde
duran ,ve köyün dışında yer alan, kervansarayın yakınında
bulunduğunu düşünmek daha akla yakın geliyor. Kervansa,
rayla birlikte camiin de yıkılıp tümü ile ortadan kalktığını
kabul ediyoruz.
Sıra No. 72
Katalog No. K 1-72
Kayıt TB: l A4; TE: 1 A6; TM
Adı RÜSTEM PAŞA CAMİİ
Yeri SAKARYA, SAPANCA
Yaptıran Veziria'zam Rüstem Paşa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor
Açıklama XVI. yüzyılda yapılan cami ile hiç bir ilişkisi kalmamış olan
şimdiki cami, uzunlamasına dikdörtgen planlı bir ana kitle ile
altı son cemaat yeri, üstü kadınlar mahfili biçiminde düzen,
lenmiş iki katlı bir ön bölüm ve ana yapıdan bağımsız minare,
den oluşur. Minarenin tuğla hatıllı kesme taştan inşa edilmiş
küp ve pabuç bölümleri eski, tuğla gövdesi yenidir. Türü ve
biçimi konusunda bir görüş bildirme olanağımız bulunmayan
Sinan yapısı cami XX. yüzyıl başlarında harabe halinde idi.
Yıktırılmış, şimdiki sakıflı cami 1 932 yılında Bostancızade
Yusuf isimli bir hayırseverce yaptırılmıştır.
293
MİMAR SİNAN
Sıra No. 73
Katalog No. K 1-73
Kayıt TB: l -78; TE: l -8 1 ; TM
Adı RÜSTEM PAŞA CAMİİ
Yeri TEKİRDAÔ (RODOSCUK)
Yapnran Yeziria'zam Rüstem Paşa
Tamamlandığı yıl 1 552-3 (H.960)
Açıklama Tek kubbeli, çift revaklı, duvarları sarıya çalar kül rengi
kesme taş, üstü kurşun kaplı bir camidir. Mermer minberi
şebekeli; minaresinin şerefe altı, mihrabı, kıble kapısı, iç
revak sütunları stalaktitli, dış revakının sütun başlıkları düz
K 1 - 73 dür. Bu süs öğeleri XVI. yüzyıla iner. Camiin içinde arka
duvara yapıştırılan ahşap merdivenler ve büyük kubbenin
içindeki gırlandlı, rozetli süsleme ise, kıble kapısının yan
duvarına konulan kitabeden anladığımıza göre, 184 1
(H. 1 2 5 ) yılında yapılan onarımın ürünüdürler. Son olarak
1 95 5 - 1 97 1 yılları arasında esaslı bir onarımdan daha geçen
cami bugün çok iyi durumdadır.
Sıra No. 74
Katalog No. K 1-74
Kayıt TB: l -67; TE: l -70; TM
Adı SEMİZ ALİ PAŞA CAMİİ
Yeri KIRKLARELİ, BABAESKİ
Yapnran Yeziria'zam Semiz (Cedid) Ali Paşa (öl. 1 565)
Tamamlandığı yıl 1 560'lı yılların sonları
Açıklama Çift revaklı son cemaat yerinin önünde duvarları revaksız bir
avlu bulunan, altıgen tabanlı kubbesi yanlarda ikişer, mihrab
çıkıntısı üstünde bir olmak üzere beş yarım kubbeyle besle
nen, düzgün taş duvarlı ve kurşunlu bir vezir camiidir. Semiz
Ali Paşa'nın sadaret makamında bulunduğu 1 56 1 - 1 565 yıl
ları arasında yapımına başlandığını sandığımız cami, avlu
kapısına konulan kitabeye göre, 1 832-3 (H. 1 248)'de 11.
Mahmud'un emriyle onarılmış, içindeki klasik üslupla bağ
daşmayan yağlıboya süsleme, büyük olasılıkla, bu onarımda
K 1 - 74 yapılmıştır. Söz konusu süsleme dışında camiin XVI. yüzyıl
mimari biçim ve karakterini iyi koruduğu görülmektedir.
Sıra No. 75
Katalog No. K 1-75
Kayıt TB: l -70; TE: l-73; TM
Adı SEMİZ ALİ PAŞA CAMİİ
Yeri TEKİRDAÔ, EREÔLİ
Yapnran Veziria'zam Semiz Ali Paşa
Tamamlandığı yıl 1 5 6 1 - 1 565 arası (?)
K 1 - 75
KATALOG
San No. 76
Katalog No. K 1-76
Kayıt TB: l -38; TE: l -39; TM
Adı ?İNAN PAŞA (BEŞİKTAŞ) CAMİİ
Yeri ISTANBUL, BEŞlKTAŞ
Yaptıran Kapudanıderya Sinan Paşa (öl. 1 5 53-4/H.96 1 )
Tamamlandığı yıl 1 5 55-6 (H.963)
Açıklama Altıgen tabana oturan bir kubbeyle örtülü orta alanı iki yanda
sırt sırta ikişer kubbeli birimle enlemesine genişletilmiş kitle
düzeni Edirne'deki Üç Şerefeli Camii akla getirirse de son
cemaat revakının önünde, cami ile bütünleşen avlulu medre
sesi ile ondan ayrılır. Beden duvarları üç sıra tuğla harıltı
küfekiden, minaresi taştan yapılmış, üstü kurşun kaplan
mıştır.
Sinan Paşa'nın ölümü üzerine kardeşi Rüstem Paşa'nın
tamamlattığı camiin yangın ya da depremden zarar gördüğünü
kaynaklar kaydetmiyor. Yalnız, XIX. yüzyılda beş gözlü son
cemaat yerinin kapatılarak iç mekana eklendiği, içindeki süs
lemenin de aynı dönemde yenilendiği ve son olarak 1 952-
1 97 5 yılları arasında Vakıflarca onarıldığı bilinmektedir.
Sıra No. 77
Katalog No. K 1-7 7
K 1 - 7fı
Kayıt TM
Adı SOFU MEHMED PAŞA CAMİİ
Yeri DİYARBAKIR (AMİD)
Yaptıran Tuhfet ül-Mi'marin'e göre Sofu Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl (?)
Açıklama Tuhfet ül-Mi'marin'e göre Mimar Sinan Amid'de Hadım Ali
Paşa, İskender Paşa, Behram Paşa, Melek Ahmed Paşa ve Sofu
Mehmed Paşa adına olmak üzere beş cami yapmıştır. Bunlar
dan ilk dördü bilinen ve günümüze iyi durumda ulaşmış
camilerdir. Fakat Diyarbakır' da Sofu Mehmed Paşa'nın adını
taşıyan bir cami yoktur. Evliya Çelebi'nin sözünü etmediği ve
hiç bir ana kaynakta yer almayan bu camiin hayal ürünü
olduğuna inanı yor, Tuhfet ül-Mi 'marin 'e yanlışlıkla alındığını
öne sürüyoruz.
Sıra No. 78
Katalog No. K 1-78
Kayıt TB: l -68; TE: l -7 1 ; TM
Adı SOKOLLU MEHMED PAŞA (KASIM PAŞA) CAMİİ
Yeri EDİRNE, HAVSA
Yaptıran Kendinden önce ölen oğlu Kasım Bey (Paşa) adına Veziria�
zam Sokollu Mehmed Paşa (öl. 1 579)
Tamamlandığı yıl 1576-7 (H.984)
Açıklama Tek kubbeli, beden duvarları dışta ve içte düzgün kesme
taştan yapılmış, kurşunlu bir camidir. Revakı cephe duva
rında bulunan kemer üzengileri ile son cemaat yeri sekileri
üstünde duran sütun tabanları günümüze ulaşmayan revakın
üç kubbeli olduğunu gösterir. Revak ve minaresinin Balkan
Savaşında yıkıldığını, revakına dokunulmadıysa da camiin
onarıldığı ve minarenin yenilendiğini biliyorw. Bu onarımda
cami elden geçirilmiş, eksikleri tamamlanmış, son cemaat yeri
ile kubbe ve minare arasında gördüğümüz kademeleme
dışında eski biçim ve karakterine kavuşmuştur.
K 1 - 78
295
MİMAR SİNAN
Sıra No. 79
Katalog No. K 1-79
Kayıt TM
Adı SOKOLLU MEHMED PAŞA CAMİİ
Yeri HATAY, YAKACIK (PAYAS)
Yaptıran Veziria'zam Sokollu Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl 1574-5 (H.982 ) (?)
Açıklama Dört yönde çapraz tonozlarla örtülü eyvanımsı nişlerle zengin
leştirilmiş kubbeli orta alanı haçvari bir iç mekan oluşturan
bu cami düzgün sarı taştan yapılmış, üstü kurşun kaplı kunt
bir yapıdır. Sekiz gözlü asimetrik son cemaat revakının bazı
kubbeleri çökmüş, kalın silindir gövdeli asıl minaresinin
yerini sivri külahlı güdük bir minare almıştır. Minberi de
XIX. yüzyılda yenilenmiştir. Diğer yandan, siyah, beyaz mer
K 1 - 79
mer kuşaklı, stalaktitli kıble kapısı özgün biçimini korumak
tadırlar. Kitabe yeri boş olan cami in yapım yılı bilinmiyor. Ne
var ki, camiin de parçası olduğu menzil külliyesinin kapısı
üzerindeki 982 tarihli kitabe külliyeyi tarihlememize yardımcı
olmakta, camiin de aynı yıllarda yapıldığı sanılmaktadır.
Sıra No. 80
Katalog No. K 1-80
Kayıt TB: l -32; TE: l-33; TM
Adı SOKOLLU MEHMED PAŞA (AZABKAPI) CAMİİ
Yeri İSTANBUL, AZAP KAPI
Yaptıran Veziria'zam Sokollu Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl 1577-8 (H.985 )
Sıra No. 81
Katalog No. K 1-8 1
Kayıt TB: l -9; TE: l -9; TM
Adı SOKOLLU MEHMED PAŞA CAMİİ
Yeri İSTANBUL, KADIRGA
Yaptıran Veziria'zam Sokollu Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl 157 1-2 (H.979)
Açıklama Enlemesine dikdörtgen kitleli, doğuda ve batıda ikişerden
dört yarım kubbe ile beslenen altıgen tabanlı kubbeyle örtülü
bir camidir. Altı pandantifinin yüzleri ve kıble duvarının orta
bölümünde zamanının en nefis İznik çinileri, kubbe ve yarım
kubbelerinin yuvarlaklarında kalem işi nakışlar yer alır.
Mermer mihrabı ve külahı çinili minberi birer sanat eseridir.
Şerefe altında iri damlalı stalaktitler bulunan gövdesi çubuklu
minaresi ve yedi kubbeli son cemaat revakı da kayda değer.
Kaynaklarda camiin XX. yüzyıldan önce önemli bir onarım
geçirdiği yolunda bilgi yoktur. 1 940'lı yıllarda Vakıflarca
onarılan cami günümüze çok iyi durumda ulaşmıştır.
K 1-81
KATALOG
Sıra No. 82
Katalog No. K 1-82
Kayıt TB: 1 --69; TE: 1 ,72; TM
Adı SOKOLLU MEHMED PAŞA CAMİİ
Yeri KIRKLARELİ, LÜLEBURGAZ (BURGOS)
Yaptıran Veziria'zam Sokollu Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl 1 569,70 (H.977)
Açıklama Tek kubbesi oniki köşeli sağır bir kasnakla kuşaklanan,
büyük kemerleri dört köşede onaltıgen gövdeli iri ağırlık
kuleleriyle pekiştirilen, dokuz kubbeli son cemaat revakının
önünde yine dokuz açıklıklı bir revak bulunan bu cami
lstanbul,Edirne arasındaki en görkemli menzil külliyesinin
baş yapısıdır. Dış duvarları düzgün kesme taş, üstü kurşunlu,
dur. Mihrabı, minberi, mahfilleri ak mermerden yapılan
camiin kubbe ve pandantiflerinin yüzlerinde kalem işi nakış,
lar yer alır. Cami, avlu kapısı üzerindeki 18 mısralık kitabeye
göre 1 839 (H. 1 2 5 5 ) yılında esaslı bir onarım görmüş. Balkan
Savaşında yıkılan minaresi daha sonra aslına uygun biçimde
yenilenmiş, son olarak 1 952, 1 968 yılları arasında Vakıflarca
onarılmıştır.
K 1 - 82 Sıra No. 83
Katalog No. K 1-83
Kayıt TB: l ,74; TE: l,77; TM
Adı SOKOLLU MUSTAFA PAŞA CAMİİ
Yeri BUDA (BUDİN)
Yaptıran Budin Beylerbeyi Sokollu Mustafa Paşa (öl. 1578)
Tamamlandığı yıl 1 566, 1 578 arası
Açıklama Sokollu Mehmed Paşa ile amca çocukları olan Mustafa Paşa
1 566'dan Budin Beylerbeyliğine atanmış ve 1 5 78'de idamına
kadar bu görevde kalmıştı. Budin'de toprağa verilen Mustafa
Paşa'nın türbesi, kalenin alt tarafındaki Aşağı Varoş'ta bulu,
nuyordu. Evliya Çelebi'den öğrendiğimize göre, türbenin
önünde yer alan cami, kurşun kaplı kıirgir kubbeli, usta elin,
den çıkmış süslü bir eser idi (C.Vl, s, 242). Zamanımıza
ulaşmayan camiin 1 686 yılında Budin'in düşmesi üzerine
Macarların yıktığı Osmanlı yapıları arasında bulunduğunu
sanıyor, cami hakkında başkaca bir şey bilmiyoruz.
Sıra No. 84
Katalog No. K 1-84
Kayıt TB: 1 ,53; TE: 1 ,55; TM
Adı SULTAN ALAEDDİN SELÇUKi CAMİİ (ULUCAMİ)
Yeri ÇORUM
Yaptıran Sultan Alıieddin Keykubad'ın azadlı kölesi Hayreddin Hızır (?)
Tamamlandığı yıl XIII. yüzyıl
Sinan onarımı III. Murad zamanında 1 574, 1 588 arası
Açıklama Ill. Murad zamanında Mimar Sinan'ın onardığı Çorum Ulu,
camii 1 783 depreminde yıkılmış ve Cebbarzade Süleyman
Bey ile oğlu Abdülfettah Bey tarafından yenilenmiştir. Yeni,
K 1 - 84
leme 1 8 1 0'da tamamlanmış, bir yüzyıl sonra da Mutasarrıf
Celıil Bey Ulucamiin ikinci minaresini ve son cemaat revakı
kubbelerini yaptırmıştır.
Çorum Ulucamiin dört yüzeyli ahşap çatısı içinde ahşaptan
bir kubbe yer alır. Kubbe oniki sütuna biner. Sütunlar ve
kubbe Sinan'la ilişkili olmayıp 1 8 1 0 yenilemesinin ürünü,
dürler. Sinan'ın Ulucamii dokuz eş kubbeyle örttüğü tezini
destekleyen bir iz ya da belge de yoktur. İlk yapının içerde
ahşap sütun sıralarıyla desteklenen düz toprak damlı olduğu
ve Sinan'ın Ulucamii bu sistemi koruyarak onardığı kanısın,
dayız.
297
MİMAR SİNAN
Sıra No. 85
Katalog No. K 1-85
Kayıt TM
Adı SULTAN I I . BAYEZİD CAMİİ
Yeri İSTANBUL, BEYAZIT
Yaptıran Sultan Il. Bayezid
Tamamlandığı yıl 1 505-6 (H. 9 1 1 )
Sinan onarımı 1 5 73-4 (H.98 1 )
Sıra No. 86
Katalog No. K 1-86
Kayıt TB: l -6; TE: I -6; TM
Adı SULTAN BAYEZİD KIZI CAMİİ
Yeri İSTANBUL, YENİBAHÇE
Yaptıran Sultan Il. Bayezid'in kızlarından biri
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Sıra No. 87
Katalog No. K 1-87
Kayıt TB: l -58; TE: l -59; TM
Adı SULTAN MURAD (MURADİYE) CAMİİ
Yeri MANİSA
Yaptıran Sultan Ill. Murad
Tamamlandığı yıl 1 586-7 (H. 995 )
Açıklama Kubbeli orta alanı sağda, solda ve kıble yönünde tonoz örtülü
yüksek sahınlarla beslenen, çifte minareli, beş göz revaklı bir
selatin camiidir. Orta gözü ayna tonozlu, ötekiler kubbeli son
cemaat revakına ek olarak doğuda ve batıda yan kapıların da
üstünü örten düz çatılı dış galeriler görülür. İçinde, güzel İznik
çinileri, kalem işi ve malakari süsler vardır. Minareleri dışında
K 1 - 87 yapısı bozulmadan zamanımıza gelen cami 1952- 1 964 yılları
arasında Vakıflarca onarılmış, tehlike gösteren minareler bu
onarım sırasında yıkılarak aslına uygun bir biçimde yeniden
yapılmıştır. Yine aynı onarım sırasında cami in içindeki barok
nakışlar raspa edilerek xvı. yüzyıla ait kalem işi süsleme
yenilenmiştir. Cami şimdi iyi durumdadır.
298
KATALOG
Sıra No. 88
Katalog No. K 1-88
Kayıt TM
Adı SULTAN SELİM (1) CAMİİ
Yeri İSTANBUL, SULTANSELİM
Yaptıran Babası Yavw Sultan Selim adına Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 522-3 (H.929)
Sinan onarımı (?)
Açıklama Yavw Sultan Selim 1 520 yılında lstanbul'dan Edirne'ye
giderken yolda ölmüş, cenazesi lstanbul'a getirilerek sonra
dan Sultanselim adını alan semtte toprağa verilmiş ve Kanuni,
cenazenin gömüldüğü yere bir türbe, türbenin önüne de baba
K 1 - 88
sının anısı için bir cami yaptırmıştır. 1 520 yılında yapımına
başlanan cami üç yıl içinde tamamlanmıştır. Belgrad ve Rodos
seferlerine katılan Sinan'ın 1 520- 1 523 arasında lstanbul'da
yedi aydan fazla bulunmadığını biliyorw. Bu yüzden, Sultan
Selim Camiinin yapımında çalışmış olsa bile fazla bir katkıda
bulunduğunu söylemek tutarsız olur. Diğer yandan, elli yıllık
mimarbaşılığı süresince Sinan'ın camii onardığını ve Tuhfet
ül-Mi'marin'deki referansın bu onarımla ilgili olduğunu
düşünmek akla yakındır.
Sıra No. 89
Katalog No. K 1-8 1
Kayıt TB: l -64; TE: l -66; TM
Adı SULTAN SELİM II (SELİMİYE) CAMİİ
Yeri EDİRNE
Yaptıran Sultan il. Selim
Tamamlandığı yıl 1 574-5 (H.982)
Sıra No. 90
1( 1 - tN Katalog No. K 1-90
Kayıt TB: l -62; TE: l -64; TM
Adı SULTAN SELİM 1 1 CAMİİ
Yeri KONYA, KARAPINAR
Yaptıran Geleceğin padişahı Şehzade Selim
Tamamlandığı yıl 1 563-4 (H.97 1 )
l 299
K 1 - 90
MİMAR SİNAN
Sıra No. 91
Katalog No. K 1-9 1
Kayıt TB: l - 1 ; TE: l - 1 ; TM
Adı SULTAN SÜLEYMAN (SÜLEYMANİYE) CAMİİ
Yeri İSTANBUL, SÜLEYMANİYE
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl Eylül 1 557 (H.Zilhicce 964)
Açıklama lstanbul'daki en çarpıcı selatin camii olan Süleymaniye, orta
kubbesi kweyde ve güneyde iki yarım kubbe ile beslenen, yan
satıhları ortada üç, uçlarda birer olmak üzere beş kubbe ile
örtülü, önündeki şadırvan avlusu yirmi sekiz küçük kubbeli
revaklarla çevrili, ve ikisi üç, ikisi iki şerefeli dört minare ile
K 1-91
zenginleştirilmiş bir yapıdır. Mermer minberi, hünkar ve
müezzin mahfilleri, etrafı çinili mihrabı; fildişi ve sedef
kakma kapı ve pencere kanatları göz doldurur. Bunlar bozul
madan günümüze gelmişlerdir. Duvar ve kubbe yuvarlakla
rını süsleyen kalem işi nakışlar ise Sultan Abdülmecid zama
nında yapılan Avrupa üslubunda yağlı boya bezemenin
altında kalmıştı. xıx. yüzyıla ait bezeme, ana kubbe dışında,
1 953- 1 970 yılları arasında yer alan onarımda kaldırılarak
eski süsleme yenilenmiş, camiin içi asıl görünümüne büyük
ölçüde yeniden kavuşmuştur.
Sıra No. 92
Katalog No. K 1-92
Kayıt TB: l-63; TE: l -65; TM
Adı SULTAN SÜLEYMAN (SÜLEYMANİYE/TEKKİYE)
CAMİİ
Yeri ŞAM
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 5 54-5 (H.962 )
Açıklama Tek kubbeli, iki minareli, çift revaklı bir selatin camiidir.
Klasik normlara uygun baklava başlıklı sütunlara dayalı dış
revak başlıkları stalaktitli sütunların taşıdığı üç gözlü iç revakı
üç yandan kuşatır. Camiin çifte minareleri ve her köşede ikiz
payanda kemerle desteklenen yuvarlak kasnaklı kubbesi de
Osmanlı klasik üslubundadır. Diğer yandan, ana kitle ve
revakın siyah ve beyaz sıralardan oluşan duvar örgüsü Suriye'
nin geleneksel mimari üslubunu yansıtır. İç süslemede de yer
yer bölgesel motifler görülür. Mimari karakteri bozulmadan
zamanımıza gelen Şam Süleymaniye Camii son yıllarda ona
rılmıştır. İyi durumdadır.
Sıra No. 93
Katalog No. K 1-93
Kayıt TM
K 1 - 92 Adı SULTAN SÜLEYMAN (GÜL ENBER KALESİ) CAMİİ
Yeri ŞEHRİZOR (KERKÜK)
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 563-4 (H.97 1 ) (?)
Açıklama Osman Ergin , Seyyid Lokman'ın Silsilename'sinden naklen
Osmanlıların Şehrizor-ya da Şehrizul- dedikleri Kerkük'ün
Gülenber Kalesi denilen varoşunun Kanuni'nin emriyle imar
edildiğini ve cami, han, çarşı, bedestan, hamam, değirmen,
mirimiran sarayı, emir ve ağa evleri, yeniçeri kışlalarını içine
alan bu yeni iskan bölgesine 1 5 6 1 -2 (H.969)'da başlanıp
yapımın 1 563-4 (H.97 1 )'de tamamlandığını yazar (Türk
Şehirlerinde İmaret Sistemi, s.63 ). Tuhfet ül-Mi 'marin' de adı
geçen camiin İstanbul'dan gönderilen bir mimar tarafından
yapılan söz konusu cami olduğu bellidir. Ne var ki Tuhfet
ül-Mi'marin'deki kaydın yazıldıktan sonra üstü çizilerek iptal
edilmiş olması, Gülenber Kalesi Camiinin Sinan'la olan bağ
lantısını zayıflatmakta, bu camiye Sinan eserleri arasında yer
300 verilmesini zorlaştırmaktadır.
KATALOG
Sıra No. 94
Katalog No. K 1-94
Kayıt TM
Adı SULTAN SÜLEYMAN (VAN KALESİ) CAMii
Yeri VAN
Yaptıran (?)
Tamamlandığı yıl (?)
Sinan onarımı 1 533-4 (H.940) (?)
Açıklama Tuhfet ül- Mi'marin'e alındıktan sonra üstü çizilerek iptal edi
len bir başka yapı da Van Kale Camii'dir. İlk yapısı çok
eskilere giden ve günümüze kubbesi çökmüş, minaresi şerefe
sine kadar yıkılmış durumda ulaşan camiin lrakayn seferi
sırasında Kanuni'nin emri üzerine onarıldığı biliniyorsa da,
bu onarımın Sinan'la ilişkisi kesin değildir. Onarımda Sinan'
ın bir süre çalıştığı düşünülebilir. Ne var ki, Tuhfet ül
Mi'marin'in yazarını bile şüpheye düşüren bir konuda Sinan'
ın katkısını abartmamak akla daha yakın gelmektedir.
Sıra No. 95
Katalog No. K 1-95
Kayıt TB: l - 1 7 ; TE: l - 18; TM
Adı SÜLEYMAN ÇELEBİ (ÜSKÜPLÜ ) CAMii
Yeri İSTANBUL, CİBALİ
Yaptıran Fatih zamanı ileri gelenlerinden Çakır Ağa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Sinan onarımı Anadolu Defterdarı Süleyman Çelebi tarafından saptayama
dığımız bir tarihte
Açıklama XV. yüzyıla ait Çakır Ağa mescidini Defterdar Süleyman
Çelebi Mimar Sinan'a yenileterek cami haline getirmişti. Ne
var ki, Sinan'ın yenilediği yapı XIX. yüzyılda harabolmu.ş ve
Sultan Abdülaziz zamanında bir kez daha yenilenmiştir. Evliya
Çelebi'nin "çar-puşta kurşun kubbeli" diye tanımladığı (C.I,
s.32 1 2 ) camiin eskiden çatısının içinde ahşaptan bir kubbe
bulunduğu ve üstünün kurşun kaplı olduğu anlaşılıyor. Şim
diki cami bu tanıma uymadığı için Süleyman Çelebi Camiinin
XIX. yüzyılda temelden başlayarak yeniden yapıldığı sonu
cuna varıyor, XVI. yüzyıl yapısı cami konusunda bir görüş
bildiremiyoruz.
Sıra No. 96
Katalog No. K 1-97
Kayıt TB: l -23; TE: l -24; TM
Adı SÜLEYMAN SUBAŞI (UNKAPANI) CAMİİ
K 1 - 95
Yeri İSTANBUL, UNKAPANI
Yaptıran Karcı Süleyman Subaşı
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Kaynaklara göre, Kanuni zamanında yapılan bu cami 1 569'da
bir yangın geçirdikten sonra yine Sinan tarafından 1 57 1
yılında yenilenmiştir. Unkapanı' nda, Atatürk Köprüsünün
başında bulunuyordu. Tek kubbeli, ince ve alımlı minareli,
fevkani cami idi. 1 9. Asırda lstanbul Haritası'nda gösterildi
ğinden 1 882'de iyi durumda ve ibadete açık olduğunu anlıyo
ruz. 1 894 depreminde yıkılmış, uzun bir süre harabe halinde
kalmış, 1950'li yılların başında onarılması için çaba sarfedi
lirken Unkapanı Meydanının açılması sırasında yıktırılarak
ortadan kaldırılmıştır.
30 1
MİMAR SİNAN
Sıra No. 97
Katalog No. K 1-97
Kayıt TB: l -25; TE: l -27; TM
Adı ŞAH SULTAN . .CAMİİ
Yeri ISTANBUL, EYUP
Yaptıran Kanuni'nin kızkardeşi Devlet Şahi Sultan
Tamamlandığı yıl 1 555-6 (H.963)
Açıklama Önünde geniş saçaklı bir ahşap direklik bulunan enlemesine
dikdörtgen kitleli, sakıflı bir camidir. İki sıra tuğla hatıllı
K 1 - 97 taştan beden duvarları ve minare kürsüsü xvı. yüzyıla iner.
Minaresinin gövdesi XVIII. yüzyılda, ahşap direkliği 197 1 'de
yapılmıştır. Silahtarağa Caddesi üzerinde bulunan Şah Sultan
Camii 1 766 depreminde yıkıldıktan sonra Ill. M ustafa zama
nında yenilenmiş, sonra yeniden harabolan cami 1 953 yılında
bir dernekçe aslıyla bağdaşmayan bir biçimde onarılmıştı.
1 97 l 'de bu kez Vakıflarca ele alınan camiin iki katlı ön
bölümü kaldırılarak yerine ahşap direklik yapılmıştır. Sinan'
ın sakıflı cami düzenine tümüyle uymamakla birlikte bu yeni
lemeyi yerinde bir girişim olarak değerlendirmek gerekir.
Sıra No. 98
Katalog No. K 1-98
(
ı Kayıt TB: l-37; TE: l -38; TM
Adı ŞEHZADE CİHANGİR CAMİİ
Yeri İSTANBUL, CİHANGİR
Yaptıran 1 553 yılında ölen oğlu Cihangir'in anısına Kanuni Sultan
Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 559-60 (H.967 )
Açıklama Adını verdiği semtte, İstanbul Boğazına hakim bir tepede
bulunan bu cami çeşitli yangınlarda yanmış ve en az altı kez
onarılmış ya da yenilenmiştir. Sinan yapısı cami XVII. yüz
yılda ayakta idi. Fakat 1 7 1 9-20 (H. 1 1 32) 1822-3 (H. 1 238)
ve tarihini saptayamadığımız diğer üç yangında yanmış ve her
seferinde, yangından kısa bir süre sonra, onarılmıştır. Şimdiki
Cihangir Camii, dış kapısı üzerindeki 1 889-90 (H. 1 307 )
tarihli kitabeden anlaşılacağı gibi, ll. Abdülhamid zamanına
K 1 - 98
aittir ve gerek biçim, gerek üslup bakımından xvı. yüzyıl
mimarisi ve Sinan ile hiç bir ilişkisi kalmamıştır.
Sıra No. 99
Katalog No. K 1-99
Kayıt TB: l -2; TE: l-2; TM
Adı ŞEHZADE MEHMED CAMİİ
Yeri ISTANBUL, ŞEHZADEBAŞI
Yaptıran 1 543 yılında ölen oğlu Mehmed'in anısına Kanuni Sultan
Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 548 (H.955)
Açıklama İki minare ile birbirine kenetlenen biri açık öteki kapalı iki
kare kitleden oluşur. Kapalı salonunun orta kubbesi dört
yönde yarım kubbelerle beslenmiş; yarım kubbelerin arala
rında kalan birimlerin üstüne küçük kubbeler konularak
piramidal örtünün kare formasyonu tamamlanmış; onaltı
K l - 99 kubbeli şadırvan avlusunda aynı simetri ve dengeli mimari
sürdürülmüştür.
1 7 1 8 yangınında minare külahları, 1 782'de çıkan yangında
yine minare külahları ile Hünkar mahfili yanmıştır. Cümle
kapısı üzerindeki kitabeden iç duvar süslemesinin 1834-5
(H. 1 250) yılında yenilendiği anlaşılır. Son olarak Vakıflarca
1 952- 1 965 yılları arasında onarılan cami bugün çok İyi
durumdadır.
302
KATALOG
Sıra No. 1 02
Katalog No. K 1-102
Kayıt TB: l-77; TE: l -80; TM
Adı TATAR HAN CAMİİ
Yeri YEVPATORİYA (GôZLEVE)
Yaptıran Kırım Hanı l. Devlet Giray Han ( 1 5 5 1 - 1577)
Tamamlandığı yıl 1 552 (?)
Açıklama lstanbul'daki ilk Fatih Camiini andıran biçimde kıble yönün
de tek yarım kubbe ile beslenen büyük kubbeli bir orta alan
ile onu kanatlayan üçer küçük kubbeli yan sahınlardan olu
şur. Güney ve kuzey cephelerindeki pencereler ve ikisi yanda,
biri uzunlamasına eksen üzerinde yer alan kapılar belirli bir
düzene göre açılmıştır. Diğer yandan, minarelerin kaideleri
aynı eksen üzerinde bulunmadığı gibi son cemaat duvarından
O 1 2 3 4 5 IOm A K güneye kaymışlardır ki böyle bir uygulamaya Osmanlı klasik
döneminde ender rastlanır. Beş kubbeli son cemaat revakının
kapalı olması da temel kurallara aykırıdır. Ancak, cephe
duvarının yan duvarlara kıyasla ince ve dış kapı kemerlerinin
yuvarlak oluşu, revakın sonradan kapatılmış olabileceğine
işaret eder.
303
MİMAR SİNAN
Açıklama Çatısı ve tüm duvarları ahşap olan fevkani bir camidir. İçi
duvarla ikiye bölünmüş, mahfili kapalı son cemaat yerinin
üstüne konulmuş, tavanı yuvarlak kesitli üç ahşap direkle
içeriden desteklenmiştir. Mihrabı enli fakat sığ bir niş biçi
minde olan camii iç duvarlarında ve tavanında süsleme
görülmez. Ahşap minberinin de bir özelliği yoktur. Zamanı
mıza ulaşan Turşucuziide Camii XVI. yüzyıla ait bir iz taşıma
makta ve Evliya Çelebi'nin "ziba ve musanna" sözleriyle
tanımladığı Sinan camiinin XX. yüzyıl başlarına tarihlediğimiz
şimdiki yapı ile adından öte bir ilintisi bulunmamaktadır.
Sıra No. 1 04
Katalog No. K 1-104
Kayıt TB: 1 -59; TE: 1 -60; TM
Adı ULUCAMİ
Yeri KÜTAHYA
Yaptıran Sultan Yıldırım Bayezid
Tamamlandığı yıl 14 1 0- 1 (H.8 1 3 )
Sinan onarımı 1553-4 (H.96 1 )
Açıklama Altı yarım kubbenin beslediği iki büyük orta kubbe ile dört
köşe kubbesinden oluşan üst yapısı 1888-9 (H. 1 306) yılında
yapıldığından şimdiki Kütahya Ulucamiinin Mimar Sinan'la
ilişkisi yoktur. Evliya Çelebi 'nin etraflıca anlattığı gibi, Kü
K l - 1 04 tahya Ulucamii XVII. yüzyılda iki yanında boydan boya mah
filler ve orta alanının merkezinde ahşaptan bir kubbe bulunan
sakıflı bir yapı idi. (C.IX, s.2 1 ) ve Sinan yapıyı onarırken ilk
biçimini bozmamıştı. Diğer yandan, son cemaat revakı ve
minare XVI. yüzyıl üslubunda olduğundan -ve minarenin
kapısı üzerindeki H.96 1 tarihli kitabe de bunu belgeledi
ğinden- Ulucamiin giriş bölümünün Sinan zamanında yeni
lendiği ya da yapıya eklendiği anlaşılmaktadır.
Sıra No. 1 05
Katalog No. K 1-105
Kayıt TB: l -8 1 ; TE: l -4 1 ; TM
Adı VALİDE (NURBANU) SULTAN CAMİİ
Yeri İSTANBUL, TOPTAŞI
Yaptıran III. Murad'ın annesi Nurbanu Valide Sultan {öl. 1 583/ Zil
kade 99 1 )
Tamamlandığı yıl 1 583 (H.99 1 )
Açıklama Orta kubbesi altıgen tabana oturan beş birimli bir ana kitle,
iki minare ve çift revaklı son cemaat yerinden oluşur. Araş
tırmalar, yapımının iki aşamada gerçekleştiğini, 1 5 70'li yıl
larda büyük kubbenin örttüğü orta bölümünün, on yıl kadar
sonra da ikişer kubbeli yan kanatlarının yapıldığını ortaya
koymuştur. Sultan il. Mahmud zamanında esaslı bir onarım
K l - 1 05
gören ve bu arada batısına bir Hünkar kasrı eklenen cami, son
olarak 1 956- 1 972 yılları arasında Vakıflarca onarıldığından
iyi durumdadır.
304
----- · - · -- --- ---
KATALOG
------ ------
Sıra No. 1 08
Katalog No. K 11-1
Kayıt TB:2-27; TE:2-26; TM
Adı ABDİ SUBAŞI MESCİDİ (KUBURBELİ CAMİİ)
Yeri İSTANBUL, FENER
Yaptıran Fatih Sultan Mehmed zamanının ileri gelenlerinden Abdi
Subaşı
Tamamlandığı yıl XV. yüzyılın ikinci yarısı
Sinan onarımı 1 539 yangınında harabolan mescidi Kanuni zamanında Kırk
çeşme Binaemini Mahmud Ağa Sinan'a yeniletrnişti.
305
MİMAR SİNAN
1
üstüne oturan çansı kiremit döşelidir. Minaresinin kaidesi
XVI. yüzyıla, gövdesi XIX. yüzyıla tarihlenir. Kapalı son
cemaat yeri de XIX. yüzyılın ürünüdür. Diğer yandan, son
---- --- - i cemaat yeri iç duvarının asıl durumu bozulmadığı gibi dış
duvarlarda sıvadan taşan meşe direkler -ki mescide adını
·1
o 1 2 s 4 15 veren bunlardır- eskiden camiin önünde ahşaptan bir direklik
K Il - 2
bulunduğuna işaret eder. Ayrıca, sivri kemerli iç kapısı, geç
meli bir bordürle çerçevelenmiş Bursa kemerli son cemaat
yeri mihrabı ve stalaktitli yüksek ana mihrabı mescidin klasik
karakterine ışık tutan ögeler olmaktadır.
Sıra No. 1 10
Katalog No. K 11-3
Kayıt TB:2-36; TE:2-35; TM
Adı ARPACIBAŞI MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, EYÜP
Yaptıran Fatih Sultan Mehmed'in Arpacıbaşısı Hayreddin Ağa (öl.
1455-6/H.860)
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Sinan onarımı Tarihi bilinmiyor.
Açıklama Asimetrik planlı, ahşap duvar ve çatılı bir mesciddir. Abdür
rahman Şeref Bey Caddesi ile Arpacı Hayreddin Soka�ının
kesiştiği köşede yer alan asma minaresinin tepesine geniş
saçaklı sekizgen bir külah geçirilmiştir. Mihrab nişi yuvarlak,
mihberi ahşap, içi bezemesizdir. Sinan'ın yaptığı mescid yıkıl
dıktan ya da yandıktan sonra, XIX. yüzyıl sonlarında eskisi ile
hiç bir ilişkisi bulunmayan yeni bir mescidin yapıldığı anla
şılıyor.
306
KATALOG
Sıra No. 1 14
Katalog No. K 11-7
Kayıt TB:2-3; TE:2-6; TM
Adı ÇİVİZADE EFENDİ MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, TOPKAPI
Yaptıran Şeyhülislam Çivizade Mehmed Efendi
Tamamlandığı yıl 1 582-1 587 arası (?)
Açıklama Kilise Camii yakınında, adını verdiği sokakta bulunan bu
mescid 1947'de yıkılmış fakat kaidesi kesme taştan, gövdesi
tuğladan yüksek minaresi, şerefesine kadar ayakta kalmışn.
Daha sonra minare de yıkılmış, mescid tümü ile ortadan
kalkmışnr.
Sıra No. 1 15
Katalog No. K 11-8
Kayıt TB:2- 13; TE:2-14; TM
Adı ÇİVİZADE KIZI MESCİDİ (ÇAVUŞ CAMti)
Yeri ISTANBUL, DAVUTPAŞA
Yaptıran Çivizade Mehmed Efendi'nin kızı Ümmügülsürn Hatun
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor
Açıklama Cerrahpaşa Hastanesinin güneyine düşen Çavuşzade Soka
ğında bulunur. Zamanımıza harap durumda ulaşmış, Vakıf
larca 1965 yılında onarılarak kurtarılrnışnr. Duvarları kaba
yonu taş, çansı ahşap, son cemaat yeri kapalı, minaresinin
yuvarlak gövdesi pembe sıvalıdır. Bir baştan ötekine üzerinde
tek pencere bulunmayan sağır ban duvarı olsun, öbür ayrınn
lar olsun, mescidin asıl görünümünü yansıtmaz. Yalnız, mina
renin kesme küfekiden kürsüsü ile tuğla hanllı taş pabuç
bölümü xvı. yüzyıldan kalan özgün parçalardır.
" il "
Sıra No. 1 16
Katalog No. K 11-9
Kayıt TB:2-34; TE:2-33; TM
Adı DAVUD AÔA MESCİDİ (SARAYAÔASI CAMli)
Yeri İSTANBUL, EYÜP
Yaptıran Babüssaade Ağası Davud Ağa (öl. 1 554-5/H.962)
Tamamlandığı yıl 1554-5 (H.962)
Açıklama Ya hayannın son yılında Davud Ağa'nın şahsen yapnrdığı ya
da vasiyeti üzerine öldüğü yıl yapnrılan bu bodur minareli,
son cemaat yeri kapalı küçük mescid XVI. yüzyıl klasik ölçü
lerini koruyan bir yapıdır. xıx. yüzyıl sonlarında dış yüzü
tahta ile kaplanan son cemaat yerinin eski ahşap direkleri
kaplamanın alnnda durmakta ve asıl direkliğin cephede dört,
yanlarda iki açıklıklı olduğunu göstermektedir. Mescidin,
geçirdiği çeşitli onarımlarda asıl mimari karakterini yitirdiği
görülür. Son cemaat direkliği kapanlmış, minaresinin gövdesi
yenilenmiş, üst pencerelerinin ve mihrabının biçimleri değiş
tirilmiş, fakat Sinan yapısının plan düzeni bozulrnarnışnr. Son
K ll-9 olarak 1968 yılında onarılan mescid iyi durumdadır.
307
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 17
Katalog No. K 11-10
Kayıt TB:2-8; TE:2-10; TM
Adı DEFfERDAR MAHMUD ÇELEBİ MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, DEFfERDAR
Yaptıran Defterdar Hattat Nazlı Mahmud Efendi (öl. 1 545-6/H.952 )
Tamamlandığı yıl 1 540- 1 (H.947)
Açıklama Defterdar Caddesi üzerinde, büyük bir avlu içersinde yer alan
Mahmud Çelebi mescidi 1 766 depreminde yıkılmış, daha
sonra cami olarak yeniden yapılmışn. XVIII. yüzyılda yapılan
cami kubbeli idi. Ne var ki, bu kubbe de çökmüş, 1 97 1 - 1 972
yıllarında mescid sakıflı olarak yenilenmiştir. Beden duvarları
tümüyle kesme küfekiden olan düz tavanlı mescidin yine düz
tavanlı son cemaat revakı dört mermer sütuna biner. Minare
sinin petek ve külahı yeni fakat oniki köşeli bodur gövdesi ve
stalaktitli şerefesi eskidir. Stalaktitli mermer mihrabı ile üç
renk mermerden cümle kapısı da yine Sinan dönemine tarih
lenen öteki öğeler olmaktadır.
Sıra No. 1 18
Katalog No. K 11-1 1
Kayıt TB:2-30; TE:2-29
" 11 1 ,-
Adı DUHANİZADE MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, KOCAMUSTAFAPAŞA
Yaptıran Duhaniz3.de Mustafa Efendi
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Duvarları iki sıra tuğla hatıllı moloz taştan yapılmış, ahşap
çanlı, bodur minareli, son cemaat yeri bulunmayan bir mes
ciddir. Osmanlı gotik'i üslubunda yüksek pencereleri XX.
yüzyıl başlarında (büyük olasılıkla, 191 2-3/H. 133 1 yılında)
yenilendiğine işaret eder. Minare kürsüsü, yatay ölçüleri ve
adının dışında XVI. yüzyıla ait Sinan mescidi ile hiç bir ilişkisi
kalmamışnr.
Sıra No. 1 19
Katalog No. K 11- 12
Kayıt TB:2-35; TE:2-34; TM
Adı DÜÔMECİBAŞI MESCİDİ (DÜÔMECİLER CAMİİ)
Yeri İSTANBUL, EYÜP
Yaptıran Istanbul Kadısı ve Anadolu Kazaskeri Düğmecizade Mehmed
Baki Efendi (öl. 1889-90/H.998)
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Tuğla hanllı taştan yapılmış sakıflı bir ana kitle, meşrutaya
dönüştürülmüş bir son cemaat yeri, kürsüsü taş ve tuğla,
gövdesi tuğla, külahı soğan kubbe biçiminde bir minareden
" 11 - 1 1 oluşur. Yapımından kısa bir süre sonra cami haline getirildiği
kaynaklarda belirtilen mescidi 1822-3 (H. 1 238) yılında il.
Mahmud'un Harem-i Humayununda üçüncü haznedar Lüle
zar Kalfa beş kese akçe sarf ederek onarmıştı. 1 894 depre
minde zarar gören mescid, bu kez 1897-8 ( H. 1 3 1 3 ) yılında
Emine ve Fatma isimli iki hayırsever hanım tarafından yeni
den onarılmış, minaresi ve son cemaat yeri bu onarım sıra
sında yenilenmişti. Son olarak Vakıflarca 1 965-66 yıllarında
elden geçirilen yapı xvı. yüzyıl karakteri bozulmuş olmakla
birlikte iyi durumdadır.
K 11 - 1 2
KATALOG
309
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 24
Katalog No. K 11- 1 7
Kayıt TB:2-28; TE:2-29; TM
Adı HACI İLYAS MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, SARIGÜZEL
Yaptıran Hacı İlyas
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Evliya Çelebi'nin "Ali Paşa Hamamı kurbünde" bulundu
ğunu belirttiği(C.l,s. 3 1 3 ) Hacı İlyas Mescidi . Sarıgüzel Cad
desi üzerinde, Mesih Paşa Camiinin hemen altında idi.
Mektep ve çeşme ile birlikte yapılmıştı. 19. Asırda İstanbı.:I
Haritası'nda gösterildiği için 1 882 yılında ayakta olduğunu
biliyorw. Daha sonra yıkılıp ortadan kaybolmuş, arsasına
yeni binalar yapılmıştır.
Sıra No. 1 25
Katalog No. K 11-18
Kayıt TB:2-16; TE:2-l 7; TM
Adı HACI İVAZ (AYVAZ KASAP) MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, SARIGÜZEL
Yaptıran Kasap ustası Hacı İvaz Ağa
Tamamlandığı yıl 1 575 (?)
Açıklama Dibek Caddesi ile Aynacılar Camii Sokağının birleştiği
köşede yer alıyordu. XX. yüzyıl başlarında yanmış, yenilen
mediğinden kalan parçaları zamanla eriyerek ortadan kaybol
muştur.
Sıra No. 1 26
Katalog No. K 11-19
Kayıt TB:2- 1 5 ; TE:2-16; TM
Adı HACI NASUH MESCİDİ (AYNALI ÇEŞME CAMİİ)
Yeri İSTANBUL, SARIGÜZEL
Yaptıran Hacı Sarı Nasuh
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Şair Cem Sokağı (eski Hüsrev Paşa Caddesi) üzerinde bulu
nan bu mescide 19. Asırda Istanbul Haritası'nda yer verilir.
1 882'den sonra yanmış ya da yıkılmış, eser kalmamıştır.
Şimdi arsasında yeni binalar vardır.
Sıra No. 1 27
Katalog No. K 11-20
Kayıt TB:2-47; TE:2-48; TM
Adı HACI PAŞA MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, ÜSKÜDAR
Yaptıran Kızıl Ahmedli Hacı Ahmed Paşa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Evliya Çelebi'ye göre Üsküdar'daki mescidlerin en "güzidesi"
olan (C.I, s.474) Hacı Paşa Mescidi, herhalde Hacı Ahmed
Paşa'nın Doğancılar'da bulunan sarayının yakınında idi.
Hadikat ül Cevami'de sözü edilmediği için eski bir tarihte
yıkılarak ortadan kalktığı anlaşılan mescidin şimdi yerini sap
tamak olanağı dahi kalmamıştır.
3 10
KATALOG
Sıra No. 1 29
Katalog No. K 11-22
Kayıt TB:2-32; TE:Z-3 1 ; TM
Adı HAMİD EFENDİ MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, ZEYREK
Yaptıran Seyhülislam Hamid Efendi (öl. 1577-8/H.985)
Açıklama Zeyrek'te, Fil Yokuşunda bulunan bu mescid bir medrese -ya
da mülazım odalarıyla- birlikte Bizans zamanına ait bir yapı
f?=-+1
dan yararlanarak yapılmıştı. Bugün en ufak bir iz kalmamıştır.
� :
Sıra No. 1 30
Katalog No. K 11-23
TB:Z-42; TE:2-42; TM
o
Kayıt
Adı HASAN ÇELEBİ MESCİDİ ( EMİN BEY CAM11)
Yeri İSTANBUL, KASIMPAŞA
Yaptıran Tersane Emini Hasan Çelebi (öl. 1576-7/H.984)
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
��
Açıklama XIX. Yüzyılda Gazi Hasan Paşa Vakfınca onarıldığından daha
önce Gazi Hasan Paşa Camii diye bilinirdi. Şimdi Emin Bey
rı ...v ··· ·
c... Camii denilmektedir. 1 95 2 yılında bir dernekçe onarılmış, bu
·
onarımda üst örtüsü betonarmeden yapılarak betonarme plak
' ' mescidin içinde iki sütunla desteklenmiştir. İki kat üzerine
odalardan oluşan ön bölüm ile minare kaidesine bitişik küçük
müezzin odası da yine aynı onarımın ürünüdür. Klasik üslupla
çelişen bu eklemelere rağmen mescidin ana bölümünün asıl
�-
Al<. �
� karakterini koruduğunu görüyoruz. Kesme küfekiden beden
K II - 2 1 duvarları, altlı üstlü pencereleri, avlu kapısı, iç kapısı ve mih
rabı bozulmadan günümüze gelmiştir. Gövdesi XIX. yüzyılda
yenilenen minaresinin kürsüsü de yine xvı. yüzyıla ait bir
başka öğe olmaktadır.
311
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 32
Katalog No. K 11-25
Kayıt TB:2-44; TE:2-44; TM
Adı İLYASZADE MESCİDİ
Yeri İST ANBUL, TOPKAPI DIŞI
Yaptıran Defter Emini İlyaszade Şücaeddin Efendi (öl. 1 582/H.990)
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Tezkerelerde "Topkapı dışında" bulunduğu belirtilen bu
mescidin yerini saptayamadık, hakkında bilgi edinemedik.
Başka bir isimle ayakta değil ise eski bir tarihte yıkılıp ortadan
kalkmış olsa gerektir.
Sıra No. 1 33
Katalog No. K 11-26
Kayıt TB:2-3 1 ; TE:2-30; TM
Adı KADIZADE EFENDİ (ÇIRÇIR) MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, FATİH
Yaptıran Şeyhülislam Kadızade Ahmed Şemseddin Efendi ( öl. 1 580/
H.988)
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor
Açıklama Kadızade Efendi'nin darülkurra ile birlikte yaptırdığı bu mes
cid, Evliya Çelebi'ye göre Çukurhamam'da idi (C.l, s.3 1 3 ).
Öz ise. mescidin Atpazarı Sokağında bulunduğunu ve Çırçır
Mescidi adı ile tanındığını yazar (C.I, s.42 ) . Yerini saptaya
madığımız bu yapının uzun bir zaman önce yıkılarak kaybol
duğu kanısındayız.
Sıra No. 1 34
Katalog No. K 11-27
Kayıt TB:2-37; TE:-2-36; TM
Adı KA YSUNİZADE MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, HALICIOÔLU
Yaptıran Reisületibba Kaysunizade Mehmed Efendi ( öl. 1 6 1 1 /H. 1020)
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
312
KATALOG
Sıra No. 1 36
Katalog No. K 11-29
Kayıt TB:2-23; TE:2-22; TM
Adı KEMHACILAR l<ARHANESİ MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, ÇAKMAKÇILAR
Yaptıran Bilinmiyor.
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Evliya Çelebi'nin Kumkapı dışında bulunduğunu söylediği
(C.l, s.3 1 3 ) bu mescid Çakmakçılar Yokuşu üzerinde bulu
nuyordu. Eski bir tarihte yıkılarak ortadan kalkmışnr.
Sıra No. 1 39
Katalog No. K 11-32
Kayıt TB:2-22; TE:2-5 l
Adı KÜRKÇÜBAŞI (KUMKAPl) MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, KUMKAPl
Yaptıran Kürkçübaşı Süleyman Ağa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Tuhfet ül-Mi'marin'de kayıtlı olmayan bu mescide Hadikat
ül-Cevami'de "Kumkapı Mescidi" adı ile yer verilir. 19.
Asırda İstanbul Haritası'nda gösterilmediğinden 1882'den
önce yıkılıp ortadan kalkmış olmalıdır.
313
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 40
Katalog No. K 11-33
Kayıt TB:2-45; TE:2-46; TM
Adı MEMİ KETHÜDA MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, GALATASARAY
Yapnran Eski Saray Pazarbaşısı Memi Kethüda
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Hacı Mimi Camii Sokağında, içinde Memi Kethüda'nın yat
tığı küçük bir hazirenin önünde yer alan bu mescid 1 870
Beyoğlu yangınında hasar gördükten sonra bir taş yığını
halinde zamanımıza gelmiş ve 1959 yılında bir dernek tarafın
dan yeniden yapılmıştır. Eski fotoğraflarda duvarları moloz
taştan, kirpi saçaklı, alt pencereleri sağır tuğla kemerli, önü
direklikli bir mescid olduğu görülüyor. Şimdi koyu yeşil
sıvalı, üstünde sekiz dilimli küçük bir kubbe, önünde iki katlı
bir ön bölüm bulunan, minaresinin kürsüsü bu ön bölüm
içinde kalmış bir yapıdır ve banisinin adının dışında XVI .
yüzyılla tüm ilişkisi kopmuştur.
Sıra No. 1 42
Katalog No. K 11-35
Kayıt TB:2- l 9; TE:2�20; TM
Adı MUHSİNE HATUN MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, KUMKAPI
Yaptıran Veziria'zam Makbul İbrahim Paşa
Tamamlandıitı yıl 1 532-3 (H.939)
Açıklama Türkeli Caddesi üzerinde bulunan bu mescidin 1 7 1 8 yılında
yandıktan sonra onarıldığını kaynaklardan biliyor, Osmanlı
gotik'i üslubunda yüksek pencereleri ve şerefe altı düz, korku
lukları demir olan tuğla minaresinden XIX. yüzyıl sonlarına
doğru yenilendiği sonucunu çıkarıyoruz. Diğer yandan, sta
laktitli bir niş içerisindeki kitabeli kapısı ile kapının iki
yanında yer alan pencereler onarım ve yenilemede ön cephe
duvarına dokunulmadığını göstermekte, xvı. yüzyıla ait bir
parça , özgün biçim ve karakterini koruyarak mescidde yaşa
maktadır.
K 11 - 35
314
KATALOG
Sıra No. 1 43
Katalog No. K 11-36
Kayıt TB:2-9; TE:2-5; TM
Adı MUSTAFA ÇELEBİ MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, YENİBAHÇE
Yaptıran Yeniçeriler katibi Hafız Mustafa Çelebi
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Bu mescidin yerini saptayamadık. Hakkında bilgi edineme
dik. 19. Asırda İstanbul Haritası'nda gösterilmediğine göre
1 882'den önce yıkılıp ortadan kalkan bir yapı olsa gerektir.
Sıra No. 1 44
Katalog No. K 11-3 7
Kayıt TB:2- 1 ; TE:2-3; TM
Adı RÜSTEM PAŞA MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, YENİBAHÇE
Yaptıran Veziria'zam Rüstem Paşa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Rüstem Paşa, Tahtakale'deki camiini gerçekleştirebilmek
için, arsasında bulunan Hacı Halil Ağa Mescidini başka bir
yere nakletmek zorunda kalmış, Rüstem Paşa Mescidi bu
amaçla yaptırılmıştı. Attar Halil Camii adı ile zamanımıza
ulaşan mescidin en kayda değer yönü Çatalçeşmenin üstüne
oturtulan minber-minaresiydi. On üç basamak merdivenle
çıkılan minarenin bodur gövdesinde sekiz ezan penceresi,
tepesinde sekiz yüzeyli piramidal bir külah bulunuyordu.
Attar Halil Camii Vatan Caddesi üzerinde kaldığı için 1957
yılında yıktırılmış, eser kalmamıştır.
3 15
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 50
Katalog No. K 11-43
Kayıt TB:2-46; TE:2-47; TM
Adı SOKOLLU MEHMED PAŞA (SOKOLLU ) MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, BÜYÜK ÇEKMECE
Yaptıran Veziria'zam Sokollu Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
3 16
KATALOG
Açıklama xvı. yüzyıla ait klasik mescid yol genişletilmesi nedeni ile
1873 yılında yıknrılmış ve Sultan Abdülaziz mescidin yerine
daha geride bir cami yapnrrnışn. Bu cami sekizgen planlı, tek
kubbeli, fevkani bir yapı idi. Kürsü ve pabuç bölümleri
bulunmayan minaresinin şerefesi bir sıra oymalı konsola bin
dirilmiş, şerefe korkulukları demirden dökülmüştü. 1957
yılında sürmekte olan imar hareketi esnasında cami, alnndaki
çeşmesi ile birlikte yıknrılmışnr ve şimdi arsasında bir iş hanı
vardır.
317
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 54
Katalog No. K 1147
Kayıt TB:2-7; TE:2-9; TM
Adı ŞERİFEZADE EFENDİ MESCIDI
Yeri İSTANBUL, ÇARŞAMBA
Yaptıran Defterdar Şerifezade Efendi
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Evliya Çelebi'nin Karagümrük'te bulunduğunu yazdığı bu
mescid (C.l,s.3 13), büyük olasılıkla Şerifezade'nin Kadıçe.ş
mesindeki medresesinin yanında yer alıyordu. Ne yazık ki,
mescid gibi medrese de zamanımıza ulaşmamışnr. 19. Asırda
İstanbul Haritası'nda gösterilmeyen, Hadikat ül-Cevami'de
adı geçmeyen bu mescidin hangi tarihte ortadan kayboldu
ğunu dahi söyleyemiyoruz.
Sıra No. 1 56
Katalog No. K 1149
Kayıt TB:2-33; TE:2-32; TM
Adı TÜFENKHANE MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, UNKAPANI
Yaptıran Bilinmiyor.
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Üç tezkerede de yerinin "Hisardan taşra" olduğu belinilen bu
mescid Unkapanı'nda, Abdülezel Paşa Caddesinde idi. Hadi
kat ül-Cevami'de sözü edilen (C.l,s.238) mescid yıkılmış,
arsasına yeni binalar yapılmışnr.
cs Sıra No.
Katalog No.
Kayıt
1 58
K 11-5 1
TB:2-4 1 ; TE:2-4 1 ; TM
KATALOG
�
Yeri İSTANBUL, KASIMPAŞA
rn
t=J ır �
Yaptıran Sokollu Mehmed Paşa'run kethüdası Yahya Efendi
TarnamlandıW. yıl Bilinmiyor.
r-
Açıklama Enlemesine konulmuş dikdörtgen kitleli, son cemaat yeri
kapalı ve iki katlı olan bir camidir. Çansı kiremit döşeli,
-�
...
beden duvarları sıvalı, kapısı düz atkılı, yüksek pencereleri
yuvarlak kemerli, iç duvarlarının pencere altlarına kadar
� bölümü mermer kaplıdır. İki yanında mermer sütunlar bulu
.. nan mihrabı neo-klasik üslupta yapılmış, beyaz yağlı boya ve
K 1 1 - 'i 1
, . . .
Sıra No. 1 59
Katalog No. K 11-52
Kayıt TB:2-26; TE:2-25; TM
Adı YAYABAŞI MESCİDİ
Yeri İSTANBUL, FENER
Yaptıran Bilinmiyor
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor
Sıra No. 1 62
Katalog No. K 111-3
Kayıt TM
Adı BALİ PAŞA TÜRBESİ
Yeri İST ANBUL, YENİBAHÇE
Yılı 1 495 (? )
Açıklama 1 494-5 (H.900) yılında ölen Bali Paşa için zevcesi Hüma
Hatun 'un yaptırdığı türbeyi Sinan 'ın tasarlamadığı açıktır.
Şayet Sinan'la ilişkili idiyse onardığı yapılardan biri olsa
gerektir. Bali Paşa Camiinin doğusunda yer alıyor, sekizgen
gövdeli ve önü saçaklı bir kitle kuruluşuna sahip bulunu
yordu. 19. Asırda İstanbul Haritası'nda gösterildiği için 1 882
yılında ayakta olduğunu biliyoruz. Daha sonra, büyük olası
lıkla, camiin kubbesi ile son cemaat revakını yerle bir eden
1 894 depreminde çökmüş, onarılmadığından kaybolup git
miştir.
Sıra No. 1 63
Katalog No. K III-4
r
t
Kayıt TB:4- 1 9; TE: 5- 1 6; TM
Adı BARBAROS HAYREDDİN PAŞA TÜR RESİ
Yeri İSTANBUL, BEŞİKTAŞ
Yılı 1 5 4 1 -2 (H.948)
Açıklama Kapudanıderya Barbaros Hayreddin Paşa 'nın Beşiktaş Mey
danındaki türbesi sekizgen prizma gövdeli, sağır kubbeli, önü
saçaklı bir yapıdır. Beden duvarları düzgün küfekiden yapıl
mış, sekizgen gövdenin yedi yüzüne iki katlı birer pencere,
sekizinci yüzüne yalnız kapı açılmıştır. Kapının önündeki
saçak iki tam iki yarım mermer sütuna biner. Sütunların
başlıkları baklavalı, saçağın üstü ayna tonozla örtülü, tonozun
içi nakışlarla bezelidir. Türbenin kubbesi de pas rengi zemin
üzerine beyaz rumilerle süslenmiş fakat duvarlar 5ade bıra
kılmıştır. Barbaros Hayreddin Paşa 1 546 yılında ölmüş ve
kapı kitabesine göre ölümünden beş yıl önce Sinan'a yaptır
dığı türbesinde toprağa verilmiştir. Son yıllarda özenle onarı
lan türbe bakımlı ve ziyarete açıktır.
Sıra No. 164
Katalog No. K 111-5
Kayıt TM
Adı �EHRAM PA.ŞA TÜRBESİ
Yeri lSTANBUL, USKÜDAR
Yılı (? )
Açıklama Amid, Bağdat; daha sonra Yemen Beylerbeyi olan ve 1 5 72-3
K III -4
(H.980 ) yılında Yemen'de ölen Behram Paşa'nın türbesini
Sinan'ın yaptığı kesin değildir. Üsküdar'da bugün Behram
Paşa' nın adını taşıyan bir türbe bulunmadığı gibi kaynaklarda
da konuyu aydınlatacak bilgi yoktur. Tuhfet ül-Mi'marin
yazarının yanlışlıkla Sinan'a malettiğini sandığımız türbenin,
eğer Üsküdar'da idiyse, çok eski bir tarihte yıkılarak ortadan
kalktığını düşünmek yerinde olur.
320
KATALOG
321
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 68
Katalog No. K 111-9
Kayıt TM
Adı EBU-L FAZIL TÜRBESİ
Yeri İST ANBUL, TOPHANE
Yılı 1 5 74-5 (H.982 )
Açıklama 1 574 yılında Hacca giderken Şam'da ölen v e orda toprağa
verilen Defterdar Ebu-! Fazıl Efendi için Tophane' deki camii
nin haziresine ziyaretçilerin dualarını almak amacı ile bir
mezar taşı dikilmişti. Cami 1 9 1 6 Cihangir yangınında harab
olduktan sonra terkedilmiş, yıktırılmadan önce de haziresin
deki mezarlar başka yere taşınmıştı. Ebu-! Fazıl Efendi 'nin,
üzerindeki yazısı sonraki bir döneme ait olduğu anlaşılan ve
bu yüzden Sinan'la ilişkisini kestiremediğimiz mezar taşı şimdi
Kılıç Ali Paşa Camii haziresinde bulunmaktadır.
Sıra No. 1 70
Katalog No. K III- 1 1
Kayıt TB:4-25 ; TE:5-20; TM
Adı GÜZEL AHMED PAŞA TÜRBESİ
Yeri İST ANBUL, EDİRNEKAPI
Yılı 1 580- 1 (H.988) (?)
Açıklama Mihrimah Sultan ile Rüstem Paşa'nın kızları Ayşe Sultan 'ın
eşi ve 1 5 79- 1 580 arasında Veziria'zam olan Güzel Ahmed
Paşa'nın türbesi Edirnekapı Mihrimah Sultan külliyesinde
camiin güney batısında yer alır. Cami ile birlikte düşünülme
yerek Güzel Ahmed Paşa'nın ölümünden sonra yapıldığını
sandığımız türbe, önünde sıbyan mektebi bulunan dikdörtgen
planlı bir yapıdır. Üst örtüsü çökmüş, yenilenmemiştir.
K lll - 1 1
Beden duvarları üç sıra tuğla hatıllı kesme küfekiden yapılmış
olan türbenin uzun cephelerinde beşer, dar güney cephesinde
üç adet iki katlı pencere görülür. Kuzeyde ise iki pencere ile
kapı vardır.
Türbe 1 960'lı yılların başında onarılmış, bu onarımda sıbyan
mektebi tümü ile yenilenirken türbe bölümünün duvar üst
leri düzlenip yapısı dondurulmakla yetinilmiştir.
322
KATALOG
Sıra No. 1 72
Katalog No. K III-1 3
" 111 1�
Kayıt TM
Adı HADIM İBRAHİM PAŞA TÜRBESİ
Yeri İSTANBUL, SİLİVRİKAPI
Yılı 1 562-3 (H.970) (?)
Açıklama Kanuni zamanında Anadolu ve Rumeli Beylerbeyi ve daha
sonra kubbe veziri olan Hadım İbrahim Paşa 1 562-3 (H.970)
yılında ölmüş, Silivrikapıdaki camiinin yanına gömülerek
üstüne bir açık türbe yapılmıştır. Dikdörtgen planlı, her yüzü
mermer çerçevelerle dört bölüme ayrılmış bir yapıdır. Orta
sındaki mermer sandukanın yüzlerinde kabartma güller görü
lür; fakat sonradan yenilenen baş ve ayak taşları bezemesizdir.
Eskiden üstü demirden bir kafesle örtülü olan türbenin içinde
büyüyen bir ağaç kafesi parçalamıştı. 1 940'lı yılların başında
ağaç kesilerek türbe onarıldı fakat kafes yerine konmadı.
Dahası, onarımdan sonra türbe yeniden kaderine terkedildi.
1..: 1 1 1 - 1 l
Bugün parmaklıklı çerçevelerinden altısı yıkılmış durumda
bulunmakta, ötekiler de sıralarını beklemektedir.
Sıra No. 1 73
Katalog No. K III-14
Kayıt TM
Adı HASEKİ HAFSA SULTAN TÜRBESİ
Yeri İSTANBUL, SULTANSELİM
Yılı 1 533 (?)
Açıklama Tuhfet ül-Mi'marin'in birinci bölümünün ilk sırasında kayıtlı
olan Haseki Sultan Türbesi Sultan Selim Camiinin mihrabı
önünde yer alan Yavuz Sultan Selim Türbesinin güneyinde
dir. Kanuni'nin 1 533 yılında ölen annesi Hafsa Sultan için
"
yaptırılmış, Yavuz'un kızı Şah Sultan da buraya gömülmüştü.
K lll - 1 4 Sekizgen gövdeli, sağır kubbeli türbe 1 894 depreminde temel
lerine kadar yıkılmış, temeller üstüne duvarlar bir metre
kadar çıkılarak türbenin büsbütün kaybolması önlenmiştir.
Yatay biçim ve ölçülerini bildiğimiz sekizgen planlı ve önü
saçaklı Hafsa Sultan Türbesinin Mimarbaşı Acem Alisinin
eseri olduğunu ve Sinan'ın daha sonra türbeyi onardığını
düşünüyoruz.
323
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 74
Katalog No. K III- 1 5
Kayıt TE: 5-22; TM
Adı HASEKİ HÜRREM SULTAN TÜRBESİ
Yeri İSTANBUL, SÜLEYMAN İYE
Yılı 1 5 57-8 (H.965 )
Açıklama H.965 yılında ölen Haseki Hürrem Sultan için Süleymaniye
Camii haziresinde yaptırılan türbe sekizgen gövdeli, sağır
kubbeli bir yapıdır. Sekizgen gövdenin yedi cephesinde iki
katlı pencereler, sekizinci cephede kapı ile bir pencere vardır.
İç duvarlar ise pencere araları kırılarak yüzlerinde bir aşırı
pencere ve niş bulunan onaltı kenarlı bir prizmaya dönüştü
rülüp kubbe doğrudan duvarlara oturtulmuştur.
Önünde dört sütuna binen geniş saçaklı bir revakın yer aldığı
kapının iki yanındaki çini panolar olsun, türbenin içini süsle
yen çiçekli çiniler olsun, o dönemin en güzel İznik çinileri
arasında sayılırlar. Kubbenin eteğinde duvarları çepeçevre
dolanan lacivert çini zemine beyaz hatla yazılı ayet kuşağı
K II I - 1 5 özellikle dikkati çeker. 1 960'lı yıllarda onarılan türbe iyi
durumda ve bakımlıdır.
Sıra No. 1 76
Katalog No. K III- 1 7
Kayıt TM
Adı KAPIAÔASI MAHMUD AÔA TÜRBESİ
Yeri İST ANBUL, AHIRKAPI
Yılı Bilinmiyor.
Açıklama Kanuni Sultan Süleyman ve il. Selim zamanlarında Babüssa
ade ağası olan Hadım Mahmud Ağa'nın mezarı Ahırkapı'da
Sinan'a yaptırdığı camiin önünde idi. Mezartaşı 1 940'lı yıl
larda yerinde duruyordu. Daha sonra, Kapıağası Camiinin
Fenerlikapı Sokağı boyunca uzanan haziresindeki mezarlar
kaldırılmış, bu arada, Mahmud Ağa'nın Sinan'la bağlantısı
şüpheli olan mezarı da saptayamadığımız bir yere taşınmıştır.
324
KATALOG
Sıra No. 1 78
Katalog No. K III- 19
Kayıt TB:4-22; . TE: 5-17; TM
!( 1 1 1 I H
Adı KILIÇ ALİ PAŞA TÜRBESİ
Yeri İST ANBUL, TOPHANE
Yılı 1 580- 1 (H.988)
Açıklama Kapudanıderya Kılıç Ali Paşa 1 586-7 (H.99 5 ) yılında ölmüş
ve ölümünden altı yıl önce tamamlanan camiinin haziresin
deki türbesine gömülmüştür. Bu türbe sekizgen gövdeli, iç içe
çift kubbelidir. Revakı, sekizgen gövdesinin içine doğru
girinti yaparak türbenin iç kuruluşuna ve pencere düzenine
asimetrik bir görünüm verir. Şöyle ki, yapının üç ana cephe
sinde altlı üstlü ikişer pencere, giriş cephesinde üç üst pen
cere, iki cephesinde ise yalnız birer üst pencere yer alır. Kub
besi kurşun kaplı olan Kılıç Ali Paşa türbesinin duvarları
kesme küfeki, sütun, direk ve pencere söveleri ak mermerdir.
İçinde kalem işi nakışlar görülür. Bu nakışlar 1 979 yılında
yapılan onarımda yenilenmiştir.
Sıra No. 1 79
Katalog No. K 111-20
Kayıt TM
Adı LALA HÜSEYİN PAŞA TÜRBESİ
Yeri İSTANBUL, EYÜP
Yılı 1 572-3 (H.980)
Açıklama Şehzade Selim'in lalası olan ve Tütünsüz takma adı ile tanınan
Hüseyin Paşa Selim'in tahta çıkması üzerine önce Anadolu
sonra Rumeli Beylerbeyi olmuş, daha sonra İstanbul'a çağrı
K 111 - 1 9 larak kendisine kubbe vezirliği verilmişti. Bu görevde iken
H.980'de ölen Lala Hüseyin Paşa Edirnekapı dışındaki
Mustafa Paşa Dergahı haziresine gömülmüştür. Mustafa Paşa
Dergahı yıkıldığından zamanımıza ulaşamamış, Tuhfet ül
Mi 'marin yazarının Sinan'a yakışrırdığı Lala Hüseyin Paşa
türbesi -ya da mezarı- dergah ile birlikte yokolmuştur.
325
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 80
Katalog No. K 111-2 1
Kayıt TM
Adı MAKTUL AY AS PAŞA TÜRBESİ
Yeri DiY ARBAKlR (AMİD)
Yılı (?)
Açıklama Tuhfet ül-Mi 'marin 'de, "Amidde Sofu Mehmed Paşa Camii -
Medrese der Van - Osman Paşa türbesi � Maktul Ayas Paşa
türbesi" denilerek bu türbenin, Özdemiroğlu Osman Paşa
Türbesi gibi Diyarbakır'da bulunduğu ima edilir. Ne var ki,
Diyar,bakır'da Ayas Paşa'nın adını taşıyan bir türbe bulun
mamaktadır. Bulunma olasılığı da yüksek değildir. 1 548
yılında Bağdat Beylerbeyliğinden Amid Beylerbeyliğine gelen,
daha sonra Erzurum Beylerbeyliğine atanan ve Şehzade Selim
ile Şehzade Bayezid'i karşı karşıya getiren Konya Savaşında
Bayezid'i destekleyen Ayas Paşa 1 560 yılında idam edilmiştir.
Nereye gömüldüğünü saptayamadığımız Maktul Ayas Paşa'
nın türbesine ait kaydın Tuhfet ül-Mi'marin'e yanlışlıkla gir
diği, yerini dahi bilmediğimiz bu türbenin Sinan yapıları ara
sına alınamayacağı kanısındayız.
•;: >
Sıra No. 181
Katalog No. K Ill-22
....·.
• Kayıt TM
Adı MEHMED AÔA TÜRBESİ
Yeri İSTANBUL, ÇARŞAMBA
Yılı 1 585 (H.993 )
Açıklama 1 582 yılında Babüssaade ağalığına atanan Habeşi Mehmed
Ağa'nın türbesi adını taşıyan camiin haziresinde bulunur.
Cami gibi türbenin de Mimar Davud Ağa'nın eseri olduğu
sanılır. Kübik gövdesinin pahlı köşeleri gömme sütunlarla
vurgulanmış, kubbesi sekiz kenarlı alçak bir kasnakla kuşak
lanmıştır.
Türbenin ön cephesinde ortada kapı, onun iki yanında birer
alt pencere, daha yukarıda üç tepe penceresi vardır. Arka
cephede iki katlı üç pencere, yan cephelerde yine iki katlı
ikişer pencere görülür. Giriş cephesinin iki ucunda bulunan
gömme sütunlar aslında türbenin önünde bir revakın yer
aldığına işaret eder. Bu revak eski bir tarihte ortadan kaybol
muş, türbenin içi de bakımsızlıktan harabolmuş, muhdes
kalem işi nakışları bozulmuştur. Onarılması gerekir.
Sıra No. 1 82
K III - 2 2
Katalog No. K Ill-23
Kayıt TM
Adı MESİH MEHMED PAŞA TÜRBESİ
Yeri İSTANBUL, YENİBAHÇE
Yılı 1 585-6 (H.994)
Açıklama Mesih Mehmed Paşa Camiinin revaklı avlusunun ortasında
yer alır. Sekizgen plan üzerine her yüzü parmaklıklı pencereler
biçiminde ak mermerden yapılmış bir açık türbedir. Mesih
Mehmed Paşa'nın öldüğü 1 589 yılında yapıldığı akla gelirse
de camiin avlusunda şadırvanın yerinde bulunduğunu göz
önünde tutarak cami ile birlikte tasarlanıp gerçekleştirildiğini
düşünüyor ve türbeyi 1 585-6 yılına tarihlendiriyoruz.
K lll - 23
326
KATALOG
327
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 86
Katalog No. K III-27
Kayıt TB:4- 1 2 ; TE:S-6; TM
Adı RÜSTEM PAŞA TÜRBESİ
Yeri İSTANBUL, ŞEHZADEBAŞI
Yılı 1 560- 1 (H.968)
Açıklama Şehzade Camii haziresinde, Şehzade Mehmed Türbesi yakı
nındadır. Duvarları kesme küfekiden yapılmış sekizgen göv
deli bir türbedir. Kurşun kaplı kubbesi duvarlara doğrudan
oturur, kubbe yuvaklağından duvarlara geçiş içeride yalın bir
silme, dışarıda zambak motifli bir saçakla vurgulanır. Dört
zarif sütunun taşıdığı kapı revakının üstünde zambaklı saçak
motifi tekrarlanır.
Türbenin kapı kemeri kırmızı somaki ve ak mermerden
geçmeli yapılmış, kitabe levhası siyah mermerden bir bor
dürle çerçevelenmiştir. Kapının sağında ve solunda bulunan
panolarda ve ahşap kapı kanatlarında Kelime-i Tevhid yazılı
dır. Kaş kemerli pencerelerin söveleri taştan, alt pencerelerin
dışlık şebekeleri kurşundan yapılmış, içliklerde renkli cam
kullanılmıştır. İçinde, büyüğü Rüstem Paşa'ya küçüğü bir
torununa ait iki sanduka bulunan türbenin duvarları kubbe
eteğine kadar çini kaplıdır. Pencere aralarında mavi bordürlü
K 111 - 27
panolar içinde beyaz zemin üzerinde firuze, yeşil, mor, kırmızı
çiçeklerle bezeli rozetler ve vazolar; alt ve üst pencereler ara
sında lacivert üzerine beyaz hatla yazılı ayetler yer alır . Kalan
izler kubbenin içinin eskiden kalem işi nakışlarla bezeli oldu
ğunu gösterir. Ne yazık ki bu süsleme dökülmüş ve yenilen
memiştir.
Sıra No. 1 88
Katalog No. K III-29
Kayıt TM
Adı SİNAN PAŞA TÜRBESİ
Yeri İST ANBUL, ÜSKÜDAR
Yılı 1 553-4 (H.96 1 )
Açıklama Adı yalnız Tuhfet ül-Mi'marin'de geçen Sinan Paşa Türbesi ,
Üsküdar Mihrimah Sultan Camii haziresinde bulunan !ahit
tir. Sandukası yeşil somaki, baş ve ayak taşları ak mermerden
yapılmış olan lahdin baş taşının yüzlerinde ayetler, ayak
taşında kitabe yer alır. Hassa Mimarlarından birinin eseri olsa
gerektir.
328
KATALOG
Sıra No. 1 90
Katalog No. K 111-3 1
Kayıt TB:4- 16; TE:5-1 l ; TM
Adı SİYA VUŞ PAŞA EVLADI TÜRBESİ
Yeri İSTANBUL, EYÜP
Yılı 1 582-1 584 (?)
Açıklama Dıştan onaltı köşeli gövdeye sahip olan Siyavuş Paşa Evladı
.
Türbesi, içeride sekizgene dönüştürülerek kubbe sekiz ayağa
' . . . .. .
......
. . . . .. . .
bindirilmiş ve ayaklar kemerlerle bağlanıp kapı ve pencereler
••••••
• • • •• •t
......
sekiz adet niş içine alınmıştır. Türbenin tek gözlü kapı revakı
.......
......
••• • ••f iki mermer sütuna oturur. Kemerleri bir aşırı ak mermer ve
-·-·-• •.• •.
.. .. pembe somakidir. Alt sıradaki pencerelerin sövelerinde de
somaki kullanılmış, kapı kemeri beyaz ve yeşil mermerden
geçmeli yapılmıştır.
Türbenin dışı gibi içi de süslüdür. Kubbenin ve pandantiflerin
göbeklerinde kalem işi nakışlar, alt pencerelerin tepelerinde
çini panolar, daha yukarıda yazı levhaları bulunur. Kalem işi
nakışlar son onarımda yenilenmiştir. Üst pencerelerin renkli
cam geçirilmiş içlikleri de yenidir.
Türbenin kapısı üzerinde bir ayet yer alır. Tarih yoktur. Diğer
yandan, sokak tarafındaki pencerenin kemeri içine konulan
kitabe 1 602-3 (H. 1 0 1 1 ) tarihini taşır. Türbenin Siyavuş Paşa
tarafından Mimar Sinan'a 1 588 yılından önce -büyük olası
K 111- l l
lıkla 1 582- 1 584 arasında- ısmarlandığı ve öldüğü zaman ken
disi için ayrı bir türbe yapılmayıp çocuklarının yanında top
rağa verilerek ölüm tarihinin sokak tarafına konulan kitabede
belirtildiği anlaşılmaktadır.
Sıra No. 1 92
Katalog No. K 111-33
Kayıt TE:5-9
Adı SOKOLLU MEHMED PAŞA EVLA.Dl TÜRBESİ
Yeri İST ANBUL, EYÜP
Yılı (?)
Açıklama Sokollu Mehmed Paşa'nın, kendisinden önce ölen oğulları
için yaptırdığı, kendi adını taşıyan, ve içinde kendi ahşap
sandukasından başka ailesine ait altısı ahşap, yedisi mermer
olmak üzere onüç sanduka bulunan H.976 tarihli türbe
dışında bir başka türbesi yoktur. Bugün olmadığı gibi geç
mişte de varlığı bilinmeyen Sokollu Mehmed Paşa Evladı
Türbesinin, bu nedenle, Tezkiret ül-Ebniye'ye bir hata eseri
olarak alındığı sonucuna varıyoruz.
Sıra No. 1 93
Katalog No. K 111-34
Kayıt TM
Adı SOKOLLU MUSTAFA PAŞA TÜRBESİ
Yeri BUDA ( BUDİN)
Yılı 1 578
Açıklama Sokollu Mehmed Paşa ile amca oğlu olan Maktul Mustafa
Paşa oniki yıl Budin Beylerbeyliği yaptıktan sonra Sokollu
ailesinin nüfuzunu kırmak isteyen Sultan lll. Murad'ın
emriyle 1 578'de idam edilmiş ve Budin'de gömülmüştü. Üç
tezkerede de kayıtlı Budin Sokollu Mustafa Paşa Camiinin
Sinan eseri olduğu yolunda şüphemiz yoksa da adı yalnız
Tuhfet ül-Mi'marin'de geçen türbenin de Sinan tarafından
tasarlandığını savunmak güçtür. Zamanımıza ulaşmayan,
mimarisi konusunda bilgi edinemediğimiz bu .türbeyi değer
lendiremiyor, onu Sinan'a yakıştırılan eserler arasına almakla
yetiniyoruz.
330
KATALOG
Sıra No. 1 95
Katalog No. K III-36
Kayıt TB:4-9; TE:5-3; TM
Adı SULTAN SELİM (ll) TÜRBESİ
Yeri İSTANBUL, AYASOFYA
Yılı 1 5 76-7 (H.984)
Açıklama Ayasofya Camii haziresinde bulunan türbe kare planlı, iç içe
çifte kubbelidir. Dış kubbesi ana kitleyi tümü ile örter, iç
kubbesi karenin ortasında bir sekizgen oluşturan mermer
sütunlara oturur. Sütunlar beden duvanlarına enli kemerlerle
bağlanmış, alttaki kare yapıdan üstteki sekizgen yapıya, köşe
lerde derin tromplar, eksenler üzerinde dik açılı kollarla
geçilmiştir. Türbenin üç basamakla çıkılan revakı demir eli
böğründelere dayalı geniş bir saçakla korunur. Üç kemerli
revakın yan gözleri ayna tonoz, orta gözü stalaktitli bingilere
basan sekiz dilimli bir kubbe ile örtülüdür. Revak kemerleri
ve korkulukları mermerdir. Kapı ve pencerelerde de bol mik
tarda mermer kullanılmıştır. Ayrıca, kubbesinin ve sekiz
pandantifinin içlerinde kalem işi nakışlar, duvarlarında nefis
çiniler vardır. Girişte, kapının iki yanına da çini panolar
kpnulmuş (soldaki soluk renkli panonun aslı şimdi Louvre
Müzesi'ndedir ), türbenin dört beyitten oluşan kitabesi sağ
daki panoya yazılmıştır. Türbeden ll. Selim'den başka, Hase
kisi Nurbanu Sultan, kızları Gevher ve Esmahan Sultanlar,
oğulları Süleyman, Osman, Cihangir, Mustafa ve Abdullah ile
otuziki şehzade ve hanım sultan yatmaktadırlar.
331
MİMAR SİNAN
Sıra No. 1 97
Katalog No. K IIl-38
Kayıt TB:4-24; TE:5- 1 9: TM
Adı ŞAH HUBAN HAT UN TÜRBESİ
Yeri İST ANBUL, YENİBAHÇE
Yılı 1 5 7 5- 1 580 arası ( ? )
Açıklama Ill. Murad'ın kadınlarından Şah HubanHatun türbesi Guraba
Hastanesi yakınında bulunur. Karşısındaki sıbyan mektebi ile
birlikte dikdörtgen bir avlunun içinde yer alan türbe sekizgen
gövdelidir. Kubbesi köşelerde stalaktitli çıkmalara oturur.
1968 yılında onarıldığı için iyi durumda bulunmakla birlikte
duvarda izleri duran kapı saçağı yenilenmemiştir.
Kitabesi bulunmayan türbenin yapım tarihi bilinmiyorsa da
mimari özelliklerini göz önünde tutarak yapıyı 1 5 75-1 580
arasına tarihlendiriyoruz.
Sıra No. 1 98
ı..: i l i . �8 Katalog No. K III-39
Kayıt TB:4- 10; TE:5-2; TM
Adı ŞEHZADE MEHMED TÜRBESİ
Yeri IST ANBUL, ŞEHZADEBAŞI
Yılı 1 543-4 (H.950)
Açıklama Şehzade Mehmed Camii haziresinde bulunan bu türbenin
kubbesi ve kubbe kasnağı dilimli, gövdesi içte ve dışta sekiz
gen planlıdır. Dış köşeleri gömme sütunlar ve duvar üstleri
stalaktitli saçaklarla vurgulanmıştır. Türbede otuz pencere
vardır. Sağır kemerli alt pencerelerin söve ve dolguları ak
mermer, üst pencerelerin söve ve kemerleri vişne çürüğü ve
kiremit rengi taştır. Alt ve üst pencereler arasında yer alan
ayetler ise yeşil mermer üzerine yazılmış ve gerek bu kartuşlar
gerek pencereler bir aşırı uzun ve kısa kırmızı taştan kakma
bordürlerle çerçevelenmiştir.
Türbenin geniş saçaklı revakını ikisi yeşil, ikisi pembe dört
somaki sütun taşır. Sütunların tepelerinde stalaktitli başlık
lar, kapının iki yanında çini panolar vardır. Türbenin içi de
kıble eteğine kadar çini kaplıdır. Kubbe yüzeyinde ise mala
kari nakışlar görülür. Türbede dört sanduka vardır. Ortadaki
Şehzade Mehmed'e, girişe göre, onun sağındaki kardeşi Şeh
zade Cihangir'e, solundaki kızı Humaşah Sultan'a, onun
yanındaki ise kimliği bilinmeyen bir kadına aittir.
K lll - 40
332
KATALOG
333
MİMAR SİNAN
334
KATALOG
335
MİMAR SİNAN
337
MİMAR SİNAN
Sıra No. 2 18
Katalog No. K IV- 14
Kayıt TB:3-35; TE:3-36
Adı HACEGIZADE MEDRESESİ
Yeri İSTANBUL, FATİH
Yaptıran Hocazade Mustafa Efendi
Tamamlandığı yıl 1 585 (?)
Açıklama Evliya Çelebi'nin "darüttedris" sözcüğü ile tanımladığı (C.l,
s.3 1 7 ) bu medrese Otlukçu Yokuşu üzerinde, Hacegizade
Mescidinin yanında bulunuyordu. Zamanımıza ulaşmamış,
saptayamadığımız bir tarihte yokolup gitmiştir.
K IV- 1 5
Sıra No. 220
Katalog No. K IV-1 6
Kayıt TB:3-26; TE:3-26; TM
Adı HADIM İBRAHİM PAŞA MEDRESESİ
Yeri İSTANBUL, İSAKAPISI
Yaptıran Vezir Hadım İbrahim Paşa
Tamamlandığı yıl 1560'lı yılların başı
Açıklama Hadım Ibrahim Paşa'nın kiliseden çevirdiği mescidinin
yanında bulunan bu medrese, mescidin mihrab duvarına sap
lanan doğu kolunda üç, güneyde ve batı kolunda sekiz olmak
üzere onbir talebe odası ile dershaneden oluşur. Bir kolu
ötekinden uzun olan dar bir U biçimindeki yapının iç yüzünde
boydan boya revaklar yer alır. Revakı örten onbeş kubbenin
çoğu çökmüş, bunları taşıyan sütunlar da devrilmiştir. Duvar
ları tuğla hatıllı kesme küfekiden yapılmış medresenin kurşun
örtüsü de soyulduğundan kubbe kabukları meydana çıkmış,
duvar ve tavan sıvaları dökülmüştür. Dershanenin bir duva
rında görülen malakari kabartma medresenin bezemesi konu
sunda bir fikir verir. İçinde rumi nakışlar bulunan zambak
desenli süslemenin bir parçası şimdi Türk İnşaat ve Sanat
Eserleri Müzesinde sergilenmektedir.
K IV - 1 6
338
KATALOG
Sıra No. 22 1
Katalog No. K IV- 1 7
Kayıt TB:3-33 ; TE:3-3 1 ; TM
Adı HAMİD EFENDİ (FİL YOKUŞU ) MEDRESESİ
Yeri İSTANBUL, ZEYREK
Yaptıran Şeyhülislam Hamid Mehmed Efendi
(öl. 1 577-8/H.985)
Tamamlandığı yıl 1 575- 1 578 arası
Açıklama Üzerinde bulunduğu Fil Yokuşunun adı ile tanınan bu med
rese yanındaki mescidle bir bütün oluşturuyor, mescid aynı
zamanda medresenin dershanesi işlevini görüyordu. Evliya
Çelebi burada okumuş, Müderris Ahfeş Efendi'den yedi yıl
ders almıştı. 1 9 1 8 yılında harap olmakla birlikte hala kulla
nıldığını biliyoruz. Daha sonra yıkılarak ortadan kalkmış,
günümüze ulaşmamıştır.
340
KATALOG
Sıra No. 23 1
Katalog No. K IV-27
Kayıt TB:3-l 7; TE:3-l 7; TM
Adı KARA AHMED PAŞA MEDRESESİ
Yeri İSTANBUL, TOPKAPI
Yaptıran Veziria'zam Gazi Kara Ahmed Paşa
Tamamlandığı yıl 1 5 6 1 -2 (H.969) (?)
Açıklama Kara Ahmed Paşa Camiinin şadırvan avlusunu kuzeyde üç
yandan saran onaltı oda ve dershaneden oluşur. Dershane
camiin kıble ekseni üzerinde, cümle kapısının karşısında
bulunur. İki yanına, medresenin arka bahçesine geçişi sağla
K IV - 2 7 yan birer dehliz, sonra sekizer oda konulmuştur. Hepsi kub
beli olan odalarda pandantif kullanılmış, dershanenin kub
besi ise altları stalaktitli çıkmalarla beslenen dilimli tromplara
oturtulmuştur. İki yan kanatta revaklar da kubbelidir; fakat
kuzeyde, yalnız dershanenin önüne rastlayan göz kubbeli
yapılmış, ötekiler sekiz yüzeyli kubbemsi tonozlarla örtül
müştür. Medresenin beden duvarları yer yer tuğla hatıllı
küfekiden, yer yer düzgün moloz taştandır. Üstü kurşun kap
lıdır. Dershane ve odalarda pencereler iki katlı tasarlanmış, alt
pencerelerin kemer boşluklarına tuğla dolgu, üst pencerelere
alçı şebekeler geçirilmiştir. Zamanımıza mimari bütünlüğünü
ve niteliklerini koruyarak ulaşan medrese 1 955-1960 ara
sında onarıldığı için bugün iyi durumda bulunmaktadır.
341
MİMAR SİNAN
343
MİMAR SİNAN
344
KATALOG
346
KATALOG
347
MİMAR SİNAN
348
KATALOG
Sıra No. 26 1
Katalog No. K IV-5 7
Kayıt TB:3-2; TE:3-2; TM
K IY - 56 K IV - 5 7 K IV - 58
Adı SULTAN SÜLEYMAN (SÜLEYMANİYE )
MEDRESESİ ( rabi )
Yeri İSTANBUL, SÜLEYMANİYE
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 558-9 (H.966)
Açıklama Plan ve kitle kuruluşu açısından ikizi olan Salis Medresesinin
güneyinde bulunur. Çifte Medreseler, aralarındaki dar avlu
nun üst tarafında helalar, karşısında iki oda, doğu cephesinin
altında Mülazımlar Medresesi ile birbirine kenetlenmiştir.
Salis Medresesi gibi Rabi Medresesinin de daha fazla bozul
madan onarılması; Osmanlı mimarisinde bir eşi bulunmayan
bu çifte medresenin ziyarete açılması gerekir.
350
KATALOG
35 1
MİMAR SİNAN
352
KATALOG
Sıra No. 27 1
Katalog No. K IV-67
Kayıt TB:3-39; TE:3-40; TM
Adı TÜTİ KADI MEDRESESİ
Yeri İSTANBUL, FATİH
Yaptıran Tı1ti takma adı ile ünlü Hocazade Abdüllatif Efendi
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Fatih Karadeniz Medreselerinin arka tarafında Y esarizade
Caddesi (eski Yeni Hamam Sokağı) üzerinde bulunuyordu.
1 9. Asırda İstanbul Haritası'nda gösterilen medresenin küçük
ve avlulu bir yapı olduğu anlaşılmaktadır. 1 9 1 8'de yerinin
arsa olduğu biliniyor. Şimdi o arsada apartmanlar yer almak
tadır.
r_=1
Tamamlandığı yıl 1 530-1 (H.93 7 )
Açıklama Üçbaş Mescidinin doğusunda yer alan medrese 1 729 Balat
yangınında harab olduktan sonra şimdiki biçimde yenilen
miş, bu yapıda XX. yüzyılda tekrar elden geçirilerek bazı
değişikliklere uğramıştır. Klasik dönemde yapılan medrese
nin mimari niteliklerini bilmiyoruz. Fakat eski temeller
üstüne yapıldığını sandığımızdan plan kuruluşunun değişme
=rıJ�l
diğini, XVI. yüzyıl yapısı gibi XVIII. yüzyıl yapısımn da sakıflı
olduğunu düşünüyoruz.
��
Sıra No. 273
Katalog No. K IV-69
Kayıt TB:3-3 1 ; TE:3-33; TM
K I V -68
Adı ÜMM-İ VELED MEDRESESİ
Yeri İSTANBUL, KARAGÜMRÜK
Yaptıran Ümm-i Veledzade Abdülaziz Efendi
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Hasan Fehmi Paşa Caddesi üzerinde, Nişancı Mehmed Paşa
Camii karşısında idi. 1 9. Asırda İstanbul Haritası'nda göste
rildiği için 1 882 yılında ayakta olduğunu anlıyoruz. Daha
sonra yokolup gitmiş, arsasına yeni yapılar yapılmıştır.
353
MİMAR SİNAN
K I V - 72
354
KATALOG
355
MİMAR SİNAN
i ı\
mermerden yapılmış, revak kubbesinin içi kalem işi nakışlarla
lot���=��<--ld süslenmiştir. Ana kubbe ve tromp yuvarlaklarının iç yüzleri
de yine kalem işi nakışlarla bezelidir. İyi durumda bulunan
darülkurra şimdi çocuk kütüphanesi olarak kullanılıyor.
356
KATALOG
J
Sıra No. 291
Katalog No. K VI-5
Kayıt TM
Adı ŞEHZADE MEHMED MEKTEBİ
Yeri İST ANBUL, ŞEHZADEBAŞI
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 543- 1 548 arası
Açıklama Tek kubbeli, kare planlı, duvarları kesme küfeki, kubbesi
kurşunlu olan bu mektep Şehzade Mehmed Camii haziresinin
güneyinde, Dede Efendi Sokağının karşı tarafında yer alır.
Aslında bağımsız bir yapı idi . Cumhuriyet döneminde arka
sına yapılan ilkokulla birleştirilmiştir. Bu müdahale sonu
cunda giriş cephesinin kapı ve pencereleri bozulduğu gibi
revakı da kaldırılmıştır. Şimdi İstanbul Emniyet Müdürlü
K YI - 5 ğüne bağlı Çocuk Bürosu olarak kullanılan mektebin özgün
mimarisine kavuşturulduktan sonra esaslı bir onarımdan
geçirilerek kurtarılması yerinde olur.
358
KATALOG
359
MİMAR SİNAN
360
KATALOG
36 1
MİMAR SİNAN
362
KATALOG
363
MİMAR SİNAN
Sıra No. 3 10
Katalog No. K IX-9
Kayıt TB:-5-9; TE:6- 1 2 ; TM
Adı RÜSTEM PAŞA İMARETİ
Yeri TEKİRDAÔ (RODOSCUK )
Yaptıran Veziria'zam Rüstem Paşa
Tamamlandığı yıl 1 552-3 (H.960) (?)
Açıklama Kaynaklar Rüstem Paşa Camiinin batısında yer aldığını yazı
yorlar. Bir yangın geçirdiği ve daha sonra yıktırıldığı biliniyor.
Bugün arsası şehir parkı halindedir.
364
KATALOG
Sıra No. 3 14
Katalog No. K IX- 13
Kayıt TB: 5-14; TE:6- 1 7 ; TM
Adı SOKOLLU MEHMED PAŞA İMARETİ
Yeri BOSNA ( SARAJEVO )
Yaptıran Veziria'zam Sokollu Mehmed Paşa
Tamamlandığı yıl 1 5 77-8 (H.985) ( ? )
Açıklama Sokollu Mehmed Paşa'nın Sarajevo ile V işegrad arasında,
doğduğu Rudo'da yaptırdığı kervansaray ile birlikte tasarla
nan bu imaret XIX. yüzyılda yıkılarak yokolmuştur. Kervan
saray - imaretten XIX. yüzyıl sonlarında yalnız bir çeşme
kalmıştı. Bu çeşmenin hala ayakta olup olmadığını saptaya
madık.
Sıra No. 3 16
Katalog No. K IX- 1 5
Kayıt TM
Adı SULTAN SELİM (1) İMARETİ
Yeri İSTANBUL, SULTANSELİM
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 522-3 (H.929) ( ? )
Açıklama Adı sadece Tuhfet ül-Mi'marin'de geçen b u imaretin, Sultan
Selim Camii ve Türbesi gibi, Kanuni tarafından 1 520'li yıl
larda yaptırıldığı kanısındayız. Sinan'ın bu yapıyı da daha
sonra onarmış olması akla yakındır. İmaret camiin kuzeyinde
bulunuyordu. Yıkılmış, yerine Kız Meslek Lisesi yapılmıştır.
K ! X - l <'
365
MİMAR SİNAN
Sıra No. 3 18
Katalog No. K IX- 1 7
Kayıt TB:5- l ; TE:6- l ; TM
Adı SULTAN SÜLEYMAN (SÜLEYMANİYE) İMARETİ
(DARÜZZİYAFE)
Yeri İSTANBUL, SÜLEYMANİYE
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 554-5 (H.962)
Açıklama Süleymaniye Camiinin kuzeyinde, darüşşifanın yanında
bulunan avlulu yapıdır. Duvarları baştan aşağı düzgün küfeki,
üstü kurşunlu olan yapının kapısı Şifahane Sokağına açılır.
K IX - 1 7 Kapıdan bir kaç basamak inilerek ortası havuzlu avluya geçi
lir. Avlunun dört yanı beş kemerli revaklarla çevrilmiş, revak
ların gerisine imaretin çeşitli işlevlerine cevap veren kubbeli
odalar konulmuştur.
1 9 1 4 (H. 1 3 3 2 ) yılında Evkiif-ı İsliimiyye Müzesi olan Darüz
ziyafe o zamandan bu yana müze olarak kullanılmış; bakım ve
onarıma özen gösterildiği için iyi durumda günümüze ulaş
mıştır.
Sıra No. 3 19
Katalog No. K IX- 18
Kayıt TB:5- 1 ; TE:6-6; TM
Adı SULTAN SÜLEYMAN İMARETİ
Yeri ŞAM
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 554-5 (H.962 )
Açıklama Şam Süleymaniye Külliyesinin güney-kuzey ekseni üzerinde,
camiin kuzeyindedir. Ortasında, tepelerinde fenerler bulunan
K IX- 18
ikisi kubbeli ikisi çapraz tonozlu dört birimin oluşturduğu
mutfaklar, onun iki yanında kubbeli ikişer oda, bunların
güneyinde yapının önünü bir uçtan öbürüne dolduran oniki
gözlü revaklar yer alır. Duvarları sarı moloz taş, üst yapısı
sıvalı olan imaret bugün bakımlı ve iyi durumdadır.
368
KATALOG
Sıra No. 33 1
Katalog No. K X-8
Kayıt TB:9- 1 5 ; TE: l0- 18; TM
Adı RÜSTEM PAŞA KERVANSARAYI
Yeri EDİRNE
Yaptıran Veziria'zam Rüstem Paşa
Tamamlandığı yıl 1 560- 1 (H.968) (?)
Açıklama Edirne'nin merkezinde, biri kent hanı öbürü kervansaray olan
iki bölümlü, iki katlı yapıdır. Önündeki caddenin kıvrımlı
çizgisini izleyen sıra dükkanlar kervansarayın cephesine hare
ketli bir görünüm kazandırır. Soldaki kent hanı dikdörtgen
bir avlunun çevresinde düzenlenen odalardan oluşur. Avluyu
kuşatan revaklar ve odalar alt katta tonozlu, üst katta genel
likle kubbeli yapılmıştır. Asimetrik planlı, çarpık bir avlu
çevresinde düzenlenen kervansaray bölümünde ise altta beşik
tonozlu aşhane ve develik, üstte ayna tonozlu misafir odala
rından meydana gelen tabhane yer alır. 1 960'lı yıllarda onarı
larak otele dönüştürülen han 1 980 Ağa Han Mimarlık Ödü
lünü kazanmıştır. Sinan'ın önemli yapıları arasında sayılır.
369
MİMAR SİNAN
370
KATALOG
37 1
MİMAR SİNAN
372
KATALOG
373
MİMAR SİNAN
374
KATALOG
Sıra No. 35 1
Katalog No. K X-28
Kayıt TB:9-x; TE: l 0- 1 ; TM
Adı SULTAN SÜLEYMAN (SÜLEYMANİYE)
KERVANSARAYI
Yeri İSTANBUL, SÜLEYMANİYE
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 554-5 (H.962)
Açıklama Tabhanesi Süleymaniye İmaretinin doğusunda, ahırları İma
retin bodrumunda bulunur. Alt bölümün kapısı İmaret ile
Tabhane arasındadır. Kapının solunda, Tabhanenin altına
K X - 2K
sokuşturulan içiçe iki oda, sağında çapraz tonoz örtülü oniki
kare ve üç dikdörtgen birimli ve onbeş mazgal pencereden ışık
ve hava alan büyük develiği yer alır. Dikdörtgen planlı, avlulu
Tabhanenin kapısı ise karşı yönde, Şifahane Sokağı üzerinde
dir. Kapıdan girilerek avluya geçilir. Enlemesine beş, uzunla
masına üç kemerli, kubbeli revaklarla çevrelenen avlunun
k:uzey, doğu ve batısında üç eyvan vardır. Kuzeydeki ana
eyvan yanlardan yarım kubbelerle beslenen orta boy bir
kubbe, doğu batıdaki eyvanlar yanyana çifte kubbe ile örtü
lüdür. Bunlar dışında, giriş taşlığının sağında ve solunda iki
şer, ana eyvanın iki yanında üçer, yan eyvanların altlarında
dörder oda bulunur. Tabhane bugün Başbakanlık Arşivinin
deposu olarak kullanılmakta klasik mimari biçim ve nitelikle
rini korumaktadır.
375
MİMAR SİNAN
377
MİMAR SİNAN
378
KATALOG
379
MİMAR SİNAN
380
KATALOG
381
MİMAR SİNAN
Sıra No. 38 1
Katalog No. K Xl-27
Kayıt TB: l 0- 16; TE: l 1 - 19;
Adı SiYAvuş PAŞA SARAYI
Yeri İSTANBUL, ÜSKÜDAR
Yaptıran Tezkerelere göre Veziria'zam Damad Siyavuş Paşa
Tamamlandığı yıl (?)
Açıklama Tezkiret ül-Bünyan ve Tezkiret ül-Ebniye'de Sinan'ın Siyavuş
Paşa için Üsküdar' da ikinci bir saray yaptığı yazılıdır. Birincisi
gibi bu saray hakkında da bilgi edinemedik. Ve yine birincisi
gibi bu kayıtta da bir hata yapıldığı ve bu sarayın "Siyavuş
Paşa" değil "Şemsi Paşa" tarafından yaptırıldığı kanısındayız.
Şemsi Ahmed Paşa'nın sarayı Üsküdar'daki küçük külliyesi
nin yanında bulunuyordu. Külliye Sinan'ın eseri idi. Sarayı da
onun inşa etmiş olması akla yakındır. Ne yazık ki, cami, türbe
ve medreseden farklı olarak bu sahil sarayı zamanımıza ulaş
mamış, eski bir tarihte yokolup gitmiştir.
382
KATALOG
383
MİMAR SİNAN
385
MiMAR SiNAN
386
KATALOG
Sıra No. 40 1
Katalog No. K XIII-4
Kayıt TB: l l -3; TE: 1 2-3
Adı HATAB ANBARI
Yeri İSTANBUL, TOPKAPI SARAYl
Yaptıran Bilinmiyor.
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Tezkerelerde yeri ve işlevi açıklanmayan bu " Anbar-ı Amire"
Bab-ı Humayun'dan girilince sol tarafta, Sı1r-u Sultani ile Aya
İrini arasında yer alan odun mahzeni idi. Yıkılmış, eser kalma
mıştır.
387
MİMAR SİNAN
388
---- -- -- - --- ------- ------
KATALOG
389
MİMAR SİNAN
Sıra No. 41 1
Katalog No. K XIV-6
Kayıt TB: 1 2-x; TE: l 3-3; TM
Adı ENDERÜN HAMAMI
Yeri İSTANBUL, TOPKAPI SARAYI
Yaptıran Fatih Sultan Mehmed
Tamamlandığı yıl 1 478'den önce
Açıklama Francesco Scorella'nın XVI. yüzyıl başlarına tarihlediğimiz
gravüründe görünen bu hamam Fatih Köşkünün batısında,
ona bitişik idi. ll. Selim zamanında Sinan 'ın bu hamamı onar
dığını biliyoruz. Daha sonra yıkılmış, yerine XVII. yüzyılda
Seferli Koğuşu yapılmıştır.
390
KATALOG
Sıra No. 42 1
Katalog No. K XIV- 16
Kayıt TB: 1 2-28; TE: l 3-30; TM
Adı HÜSEYİN BEY (PAŞA) HAMAMI
Yeri KAYSERİ
Yaptıran Aksaray mirlivası Hüseyin Bey
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Evliya Çelebi' nin aşağı kalede bulunduğunu ve Mimar Sinan
yapısı olduğunu belirttiği (C.III, s. 183) bu hamam Kurşunlu
( Ahmed Paşa) Camiin batısında idi. XIX. yüzyıldan sonra
işletilmekten vazgeçilmiş, içinde ailelerin barındığı bir yapıya
dönüşmüştür. 1950'li yıllarda Belediyece yıktırılan hamamın
arsası şimdi park alanıdır.
392
KATALOG
,__
_ _. .. Sıra No. 425
" \ ! \ ' - j l)
Katalog No. K XIV-20
Kayıt TB: l 2-25 ; TE: l 3-27; TM
Adı HUSREV KETHÜDA (YENİCUMA) HAMAMI
Yeri KOCAELİ, İZMİT
Yaptıran Veziria'zam Kara Ahmed Paşa'nın kahyası Husrev Kethüda
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Pertev Paşa Camii yakınında bulunduğu için bazı kaynaklara
Pertev Paşa'nın adı ile geçen bu hamamı Husrev Kethüda
yaptırmıştı. Yanyana düzenlenmiş erkek ve kadın bölümleri
simetrik olan bu küçük çifte hamamın soyunmalıkları sakıflı,
soğuklukları tek kubbeli, göbek taşı üstünde, kubbeli sıcak
lıkları sekiz sofalı idi. 1 922 yılında yıkıldıktan sonra onarıl
mayan hamam şimdi bir taş yığını halindedir.
393
MİMAR SİNAN
Sıra No. 43 1
Katalog No. K XIV-26
Kayıt TB: 1 2 - 1 0; TE: 13-12; TM
Adı LÜTFİ PAŞA HAMAMI
Yeri İSTANBUL, YENİBAHÇE
Yaptıran Veziria'zam Lutfi Paşa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Çapa'da, Lutfi Paşa Sokağında bulunduğu bilinen bu hamam
19. Asırda İstanbul Haritası'nda gösterilmemektedir. 1 5 30'lu
yıllarda Sinan'ı destekleyen ve onun başmimarlığa atanma
sında baş rolü oynayan Lı1tfi Paşa adına tezkerelerde kayıtlı
tek eser olan bu hamamın xıx. yüzyıl ortalarından önce
yıkılıp ortadan kalktığı anlaşılıyor.
394
KATALOG
395
MİMAR SİNAN
Sıra No. 44 1
Katalog No. K XIV-36
Kayıt TB: 1 2-29; TE: 1 3-3 1 ; TM
Adı SARI GÜRZ (SARIGÜZEL) HAMAMI
Yeri İSTANBUL, SARIGÜZEL
Yaptıran Bilinmiyor.
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Sarıgüzel Caddesi üzerinde bulunan bu hamam 19. Asırda
İstanbul Haritası'nda gösteriliyor. Bu yüzden XIX. yüzyılın
son çeyreğinde ayakta olduğunu biliyorw. Daha sonra yıkıl
mış, ortadan kalkmıştır. Şimdi arsasında apartmanlar vardır.
� ı 1 1 1 > .. . 397
K XIV - 38
MİMAR SİNAN
398
KATALOG
Sıra No. 45 1
Katalog No. K XIV-46
Kayıt TB: l 2- 1 ; TE: l 3- 1 ; TM
Adı SULTAN SÜLEYMAN (DÖKMECİLER) HAMAMI
Yeri İSTANBUL, SÜLEYMANİYE
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1557 (?)
Açıklama İstanbul Süleymaniye külliyesinin bir parçası olan bu tek
hamam Dökmeciler Çarşısı içinde bulunduğundan bu adla
anılagelmiştir. Önündeki caddeye uydurulan asimetrik kitlesi
ve hiç bir cephesinde düzgün tuğla hatıllı taş duvarlarına
yapışık dükkan bulunmayışı ile dikkati çeker. Büyük bir
kubbe ile örtülü soyunmalığının ortasında yekpare mermer
den kenarları tırtıllı çift çanaklı bir fıskiye yer alır. Bir küçük
kubbe ile bir yarım kubbenin örttüğü soğukluğunun bir
yanında kubbeli bir halvet, öbür yanında heialar bulunur.
Sıcaklığa, soğukluğun bir köşesinden geçilerek girilir. Göbek
taşının çevresinde dört köşede bir çift sütunla belirlenen dört
halvetli, dört sofalı sıcaklık bölümü güzel oranları ve ölçeği ile
kayda değer. 1920'li yıllarda kişi mülkiyetine geçmiş olan
hamam yirmi yıl kadar boş durmuş, sonra uzun süre makara
fabrikası olarak kullanılmış, fakat son yıllarda sahibi tarafın
dan boşaltılarak eski haline getirilmiştir. Yeniden hamam
olarak işletileceği anlaşılmaktadır.
Sıra No. 46 1
Katalog No. K XIV-56
Kayıt TB: l 2-37; TE: l 3-34; TM
Adı YAKUB AÔA HAMAMI
d,
Yeri İST ANBUL, TOPHANE
Yaptıran Yakub Ağa
Tamamlandığı yıl Bilinmiyor.
Açıklama Üç tezkerede de adı geçtiği için Sinan tarafından yapıldığı
�
�J L
yolunda şüphemiz olmayan bu hamam hakkında bilgi edine
medik. Çok eski bir tarihte ortadan kalkmış olsa gerektir.
.·--·---ı
·1: !'
�-J !
' ···- ··· · .J
ı · ·
··
!
!
l
'
L...______________________________ J !
j
··············-···················--········-·····-····-···-·····-·---··-
40 1
K X ! V - 55
MİMAR SİNAN
403
MİMAR SİNAN
Sıra No. 47 1
Katalog No. K XVI-1
Kayıt TM
Adı EÔRİ KEMER (?)
Yeri İSTANBUL, KEMERBURGAZ
Yaptıran Kanuni Sultan Süleyman
Tamamlandığı yıl 1 5 53-1 564 arası
Açıklama Tuhfet ül-Mi'marin'de adı açıklanmadan sözü edilen bu
kemerin dirsek yaptığı için Eğri Kemer denilen yapı olduğunu
sanıyorw. Kırkçeşme tesislerinin bir kolu üzerinde, Kemer
burgazdan 1 ,5 kilometre kadar güney-doğuda bulunur. 409
metre wunluğundadır. Kağıthane deresi üstünde altta dört,
ortada on, üstte otw üç kemer halinde düzenlenmiş, öbür
K XVI - 1 bölümlerde kemer sıraları vadinin durumuna göre biçimlen
dirilmiştir.
404
KATALOG
SINAN
BİBLİYOGRAFYASI
1 1 7- 1 20.
BATUR, Selçuk "Osmanlı Camilerinde Sekizgen Ayak Sisteminin Gelişmesi Üze
rine", Anadolu Sanatı Araştırmaları, C.l ( 1 968): 1 39- 1 68.
BAYBURT, Ş. Mimar Sinan (Ankara, 1 970).
BEKTAŞ, Cengiz Koca Sinan (Ankara, 1 968).
BiLG E , A. "Mimar Si nan Hakkında Araştırmalar", Mimarlık S.5 ( 1 969):
1 7-34.
"Mimar Sinan Hakkında Araştırmalar il ", Sanat Tarihi Yıllığı,
S.5 ( 1 973): 1 4 1 - 1 73 .
BOZKURT, Orhan Koca Sinan'ın Köprüleri (İstanbul, 1 952).
CELA L, B.O. "Mimar Sinan ve Ekolü", Mimar, S.4 ( 1 932): 1 1 1 - 1 1 2 .
CEZAR, M ustafa "Osmanlı Devrinde İstanbul Yapılarında Tahribat Yapan Yangın
lar ve Tabii Afetler", Türk San'atı Tarihi Araştırma ve İnce·
lemeleri l (İstanbul, 1 963): 327-4 1 4 .
Typical Commercial Buildings of the Ottoman Classical Pe·
riod and the Ottoman Construction System (İstanbul, 1 983).
CHARLES, A . M . "Hagia Sophia and ehe Great lmperial Mosques" Art Bulletin,
C. Xll ( 1 930): 32 1 -344.
CORBETT, S. "Sinan ehe Architect -in- Chief to Suleiman the Magnificent", Arc·
hitectural Review, S. 1 1 3 ( 1 953): 290-297.
"Sinan: Kanuni Süleyman'ın Baş Mimarı" (Çev.: N. Si nemoğlu),
Vakıflar Dergisi, C. V. ( 1 962): 1 93- 1 98.
ÇAYIRDA G , Mehmet "Kayseri'de Kitabelerinden XV. ve XVI. Yüzyıllarda Yapıldığı An
laşılan ilk Osmanlı Yapıları", Vakıflar Dergisi, C. Xlll. ( 1 98 1 ) :
53 1 - 58 1 .
ÇETINT AŞ, Sedat Saray ve Kervansaraylar Arasında İbrahim Paşa Sarayı (İs
tanbul, 1 939).
ÇULPAN, C . İstanbul Süleymaniye Camii Kitabesi (İstanbul 1 966).
DAG DEVIREN , A . Edirne'de Sinan ve Selimiyesi (İstanbul, 1 968).
DA Ô LIOG LU, T . "Ankara'da Cenabi Ahmet Paşa Camii ve Türbesi" Vakıflar Der·
gisi, C.ll ( 1 942): 2 1 3-2 1 9.
D e MiRANDA, F. The Mosques as W ork of Art And House of Prayer
(Wassenaar, 1 977).
De OSA, Veronica "Sinan le Batisseur", Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
Belleteni, S. 2 1 8 ( 1 960): . 25-26.
Sinan, the Turkish Michelangelo (New York, 1 982).
DIEZ, Ernst "Der Baumeister Sinan und sein Werk", Atlantis (Nisan, 1 953):
183 vd.
DIEZ, E. -ASLANAPA, O. Türk Sanatı (İstanbul, 1 95 5).
Dl] KEMA, F.T. The Ottoman Historical Monumental lnscriptions in Edir·
ne (Leiden, 1 977).
DURRY, M. "A Propos de Sinan" Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu
Belleteni, S. 22 1 -222 ( 1 960): 2 1 -22.
EDHEM PACH A L'Architecture Ottomane (İstanbul, 1 873).
EFDAL ETTIN "Sinan", Mimar, S.3 ( 1 934): 87-89.
EGLI, Ernst "Türkische Brunnen", Le Turquie Kemaliste, S.25-26 ( 1 936):
5- 1 7 . 407
MİMAR SİNAN
" "
"Sinan İçin", Mimar Sinan (İstanbul, 1 967): 1 -4.
OZIŞI K , Talat "Mimar Koca Sinan ve Sanatı", Mimarlık, S.6 ( 1 944): 5-7; S. 2-3
( 1 945): 5-7.
" Koca Sinan: Hayatı ve Eserleri", Türkiye Turing ve Otomo·
bil Kurumu Belleteni, S.4 1 ( 1 945): 37-38-40.
"Mimar Koca Sinan", Arkitekt, S. 1 7 1 - 1 72 ( 1 946) : 7 1 -73.
"M imar Koca Sinan", Mimarlık, S.2 ( 1 949): 25-30.
"Mimar Koca Sinan'ın Ölümünün 370'inci Yıldönümü" Sanat
Dünyası, S.52 ( 1 958): 5-7.
OZTU N A , T. Yılmaz Türkiye Tarihi (İstanbul, 1 965).
" il ,,
412
SİNAN BİBLİYOGRAFYASI
413
İNDEKS
Abdülkadir Gilani, 19, 241 Barbaros Hayreddin Paşa Türbesi (Beşiktaş), 24, 78
Abdüsselam Bey Medresesi, 241 Barkan, Ömer L., 66
Acem Alisi, bkz. M imar Acem Alisi Barok, 240
Acemi Ocağı, 1 7 Batur, Afife ve Sel-çuk, 66
Acemioğlan, 1 7 , 1 8 Bayezid i l . , bkz. Sultan il. Bayezid
Adliye Camii ( Halep), 5 9 Bayezid Camii (�dirne), 5 4
Adsız Risale, 2 0 Bayezid Camii (lstanbul), 1 2 , 1 3 , 5 3 , 54, 6 0 , 62,
Ağırnas1• 16, 1 7 8 9 , 9 0 , 1 2 2 , 214
Aksoy, Ozgönül, 66 Bayezid Külliyesi (Amasya). 4 3 , 5 2 , 5 5 , 70
Alaeddin Camii (Niğde), 169 Bayezid Külliyesi (�dirne), 1 5 , 43, 5 3 , 5 5 , 70
Alberti, Leon Battista, 239, 240 Bayezid Külliyesi (lstanbul), 5 3
Ali Kuşçu, 14 Bayezid Medresesi (Amasya), 45
Ali Paşa Camii (Tokat), 238 Bayezid Medresesi . (Edirne), 4 5 , 242
Ali Paşa Çarşısı (Edirne), 1 74, 1 7 5 Bayezid Mektebi (lstanbul), 44, 45
Amirutzes (Trabzonlu), 1 4 Bayram Paşa Külliyesi (Haseki), 207
Amyris, 1 4 Bedestan (Edirne), 152
Arap Ş::yh Camii (Diyarbakır), 1 1 7 Behram Paşa, 96
Asakir-i Nizamiye, 182 Behram Paşa Camii (Diyarbakır), 96, 97, 2 3 8
Asari, 20 Behruz Odabaşı, 2 2
Asiye Sultan, 80 Belgrad Sefer-i Hümayunu, 1 7 , 18
Aslanapa, Oktay, 1 7 , _ 6 2 , 66, 6 7 , 1 70, 239 Bellinghieri, Francesco, 14
At Meydanı Sarayı ( lstanbul), 2 3 Bellini, Gentile, 14
Atai, 199 Bernini, Gianlorenzo, 243
Atik Ali Paşa Camii (İstanbul)., 62 Bıyıklı Mehmed Paşa, 62
Atik Valide Camii (Toptaşı), 20, 67, 115, 184, Bağdan Sefer-i Hümayunu, 18, 33, 241
185, 186, 187, 189, 2 3 7 Bramante, Donata, 13, 239, 243
Atik Valide Darülhadisi (Toptaşı), 1 79, 184 Brunelleschi, Filippo, 240
Atik Valide Darülkurrası (Toptaşı), 1 7 8 Bursa Ulucamii, 12, 13, 169
Atik Valide Darüşşifası (Toptaşı), 2 5 , 180, 182, Büyük Çekmece Köprüsü, 146, 147
183, 184
Atik Valide Hamamı (Toptaşı), 180
Atik Valide Hankahı (Toptaşı), 178 c
Atik Valide İmareti (Toptaşı), 1 7 9 , 180, 182, 183,
189, 217, 219 Ca' fer Ağa, 129 .
Atik Valide Kervansarayı (Toptaşı), 182 Cerrah Paşa Camii (lstanbul), 237
Atik Valide Külliyesi (Toptaşı), 43, 115, 175, 182, Cezar, Mustafa, 65, 67
187 C iriaco (Ankonalı), 14
Atik Valide Medresesi (Toptaşı), 1 7 7 , 187, 207
Atik Valide Mektebi (Toptaşı), 66
Atik Valide Tabhanesi ('"foptaşı), 180, 183
Aya �nastasya Kilises! ( lstanbul), 105
ç
Aya Irene Bazilikası (lstanbul), �3 Çaldıran, 1 7
Aya Sergios ve Bakhos Kilisesi (lstanbul), 98, Çavuşbaşı Camii (Sütlüce), 3 3 , 34, 65
239 Çelebi Slutan Mehmed Külliyesi (Bursa), 5 3 , 5 5
Aya Sofya Bazilikası/Camii ( İstanbul), 1 3 , 20, 60, Çelebi Sultan Mehmed Medresesi (Merzifon), 44
64, 81, 1 6 2 , 163, 214, 2 1 5 , 2 3 5 , 2 3 6 , 239, 240 Ç inili Hamam (Zeyrek), 92
Aya Sofya Camii (İznik), 24 Ç inili Köşk (İstanbul), 40
Ayanoğlu, Fazıl, 196 Çinili Külliye (Üsküdar), 207
Ayas Paşa Camii (Basra), 2 3 Çoban Mustafa Paşa, 18, 19
Ayas Paşa Türbesi (Diyarbakır ?), 2 1 Çoban Mustafa Paşa Camii (Gebze), 36, 43, 46,
Ayşe Kadın Camii (Edirne), 142 48, 66, 242
Ayvansarayi, bkz. Ayvansaraylı Hüseyin Efendi Çoban Mustafa Paşa Kervansarayı (Gebze), 160
Ayvansaraylı Hüseyin Efendi, 19, 189 Çoban Mustafa Paşa Külliyesi (Gebze), 18, 43,
Ayverdi, Ekrem �akkı, 65, 66, 67 53, 71, 73, 75
Azabkapı Camii (lstanbul), 137, 139, 141, 142, Çorum Ulucamii, 24
143, 237
B D
Damad Ferhad Paşa Camii (Çatalca), 2 1 , 6 7 , 222
Bakırcılar Arastas� (Süleymaniye), 7 4 Davud Ağa, bkz. Mi.mar Davud Ağa
Bali Paşa Camii (lstanbul), 34, 65, 9 4 , 9 5 , 2 0 6 , 2 3 7 Davud Paşa Camii (lstanbul), 115
Baltacı, Cahid, 199 Davud Paşa Medresesi ( İstanbul), 44
Barbaros Hayreddin Paşa Hamamı (Zeyrek), Dayızade Mustafa Efendi, 20
414 bkz. Ç inili Hamam
İNDEKS
Kılıç Ali Paşa Hamamı (Tophane), 215 M ihrimah Sultan Medresesi ( Edirnekapı), 126,
127
Kılıç Ali Paşa Medresesi (Tophane), 208, 215,
216
Mihrimah Sultan Medresesi (Üsküdar), 49, 5 1 ,
5 5 , 207, 2 4 2
Kılıç Ali Paşa Türbesi (Tophane), 207, 208
Kırkçeşme Suları, 244 Mihrimah Sultan Mektebi (Üsküdar), 4 5 , 5 1
Koca Sin�n Paşa Külliyesi (Çarşıkapı), 1 3 1 Mimar Abdullah oğlu Ahmed, 2 5
Konyalı, lbrahim Hakkı, 2 0 M imar Abdullah oğlu Ferruh, 2 5
Korfu ve Pulya Sefer-i Hümayünu, 1 8 M imar Abdullah oğlu İsmail, 2 5
Köprülü Külliyesi (Çemberlitaş), 1 3 1 , 207 M imar Abdullah oğlu Mehmed, 2 5'
Köse Husre".' Paşa Camii (Van), 222 M imar Abdullah oğlu Süleyman, 2 5
Kritovulos (lmrozlu), 1 4 Mimar Acem Alisi, 19, 2 5
Kuban, Doğan, 1 8 9 , 239 M imar Ak Yani, 2 6
Kuran Aptullah, 66, 6 7 Mimar Andura, 26
Kubbet üs-Sahra, 1 1 , 8 3 , 2 3 9 M imar Atik Sinan, 2 5
Kukuljeviç, 145 Mimar Ayas, 2 5
Kurşunlu Han (Galata), bkz. Rüstem Paşa Hanı Mimar (Mimarbaşı) Davud Ağa, 2 5 , 7 8 , 165,
(Galata) 189, 190, 2 0 7 , 217, 222, 223, 224, 225, 245
Kuyucu Murad Paşa Külliyesi (Vezneciler), 1 3 1 , M imar Dimitri, 26
207 Mimar Ferhad, 2 5
Küçük Aya Sofya Camii, bkz. Aya Sergios ve M imar Gelibolulu Yani, 26
Bakhos Kilisesi M imar Hayreddin, 2 5
Kühnel, Ernst, 11, 16 M imar �üseyin Ağa, 2 5
Kütahya Ulucamii, 24 M imar Ilyas oğlu Ali, 2 5
M imar Kalender, 2 5
Mimar Kara Şaban Ağa, 2 5
Mimar Kemaleddin, 2 5
L
M imar Kosti, 2 6
M imar Köse Andreya, 26
Lala Hüseyin Paşa Camii (Kütahya), 24
Mimar Mahmud Ağa, 2 5 , 26, 216, 217, 222
Lala Mustafa Paşa Camii (Erzurum), 2 2 2
M imar Mehmed Subaşı, 2 5
Lala Mustafa Paşa Camii (Ilgın), 2 2 M imar Mihal, 26
Lala Mustafa Paşa Kervansarayı (Ilgın), 2 4 Mimar Muslihiddin Ağa, 2 5
Lala Mustafa Paşa Külliyesi (Ilgın), 1 6 2 Mimar Mustafa Ağa, 2 5
Lala Şahin Paşa Medresesi (Bursa), 6 6 Mimar Nakkaş oğlu Yani, 26
Leonardo da Vinci 2 39, 240 Mimar Niko, 26
416 Lutfi Paşa, 19 Mimar Ramazan oğlu Ali, 2 5
İNDEKS
Sedefkar Mehmed Ağa, bkz. Mimar Sedefkar Sultan il. Murad Camii (Uzunköprü), 36
Mehmed Ağa Sultan III. M urad, 16, 26, 43, 165, 175, 189,
Sekban-ı C ihadiye, 182 193, 2 16, 2 2 1 , 224, 2 2 7
Selimiye, 20 Sultan 111. Murad Türbesi (Ayasofya), 78, 207
Selimiye Arastası (Edirne), 165, 173, 174 Sultan 1. Selim (Yavuz), 17, 18, 53, 1 2 1 , 1 5 7 , 241
Selimiye Cami.i (Edirne), 20, 24, 84, 1 5 2 , 162, Sultan Selim Camii (İst.anbul), 54, 60, 64
163, 165, 166, 169, 1 70, 172, 173, 2 1 5 , 222, Sultan Selim Mektebi (lstanbul), 66
2 2 5 , 2 3 6 , 238, 239, 243, 244, 245 Sultan Selim Külliyesi ( İs�anbul), 18, 70
Selimiye Camii (Konya), 1 5 7 Sultan 1. Selim Türbesi (lstanbul), 55, 70, 82
Selimiye Darülhadisi (Edirne), 1 7 2 Sultan i l . Selim (Sarı), 16, 17, 20, 22, 69, 79, 8 1 ,
Selimiye Darülkurrası (Edirne), 1 7 3 , 1 7 5 8 2 , 1 1 7 , 146, 1 4 7 , 1 5 7 , 1 6 2 , 1 6 3 , 1 9 3
Selimiye Kışlası (Üsküdar), 2 3 Sultan Selim Camii (Karapınar), 1 5 7 , 1 58 , 159
Selimiye Külliyesi (Edirne), 4 3 , 1 2 1 , 1 6 5 , 214 Sultan Selim Hamamı (Karapınar), 162
Selimiye Külliyesi (Karapınar), bkz . Sultan Selim Sultan Selim Kervansarayı (Karapınar), 1 60
Külliyesi (Karapınar) Sultan Selim Külliyesi (Karapınar), 43, 74, 7 5 ,
Selimiye Medresesi (Edirne), 207 1 5 7 ' 159, 161, 1 6 2
Selimiye Mektebi (Edirne), 66 Sultan il. Selim Türbesi (Ayasofya), 24, 78, 8 1 ,
Semiz Ali Paşa Camii (Babaeski), 24, 112, 1 1 3 , 8 3 , 207, 2 3 8 , 2 3 9
115, 175 Sultan 111. Selim, 182
Semiz A l i Paşa Camii {Tekirdağ Ereğlisi), 3 4 , 6 5 Sultan 1. Süleyman (Kanuni), 16, 18, 19, 20, 22, 26,
Semiz A l i Paşa Hanı (lstanbul), 2 4 40, 48, 5 3 , 64, 69, 72, 79, 80, 81, 93, 1 2 2 , 1 46 ,
Semiz Ali Paşa Türbesi (Eyüp), 24 147, 1 5 7 , 243, 2 4 4 , 246
Seyitgazi Külliyesi, 5 3 .. Sultan Süleyman Çeşmesi (Büyük Çekmece), 20
Sinaneddin Yusuf Paşa Türbesi (Usküdar), 5 2 Sultan Süleyman Hamamı (Mekke), 23
Sinan-ı Atik, bkz. Mimar Atik Sinan Sultan Süleyman İmareti (Çorlu), 24
Sinan Paşa Cami-Medresesi (Beşiktaş), 90, 9 7 , Sultan Süleyman Kervansarayı (Büyük
9 8 , 1 0 2 , 103, 105, 1 2 1 , 1 2 7 ' 195, 201, 2 0 7 ' Çekmece), 24, 160, 182
237, 244 Sultan il. Süleyman, 80
Sinan Paşa H amamı (Beşiktaş), 2 4 Sumner-Boyd ve Freely, 1 2 7 , 1 50, 1 9 7 , 2 2 5 , 229
Sinan Paşa ,Türbesi (Usküdar), 5 2 Sur-u Sultani, 13
Sitti Hatun Mektebi (Bursa), 43, 4 4 , 5 1 Sübaşı Eyne Bey Medresesi (Bursa), 66
Sofu Mehmed Paşa Camii (Diyarbakır), 2 1 Süleyman Paşa Medresesi (İznik), 66
Sofuzade Dai Efendi, 1 7 2 Süleymaniye Camii (Çorlu), 59
Soğukkuyu Medresesi (Ayasofya), 1 2 8 , 129 Süleymaniye Camii (lstanbul), 13, 24, 7 3 , 81, 84,
Sokollu (Kasım Paşa) Külliyesi (Havsa), 143, 147 86, 87, 88, 89, 90, 1 2 3 , 169, 170, 2 1 4 , 236,
Sokollu Mehmed Paşa, 143, 147, 243 239, 240
Sokollu Cami-Medresesi (Kadırga), 84, 105, 108, Süleymaniye Camii (Şam), 60, 69, 70, 72
109, 110, 111, 112, 113, 195, 201, 207' 2 29, 2 3 7 ' 244 Süleyman iye Darülkurrası (İstanbul), 7 5 , 76, 175
Sokollu Camii (Lüleburgaz), 2 0 6 Süleymaniye Darüşşifası (İstanbul), 2 5 , 74
Sokollu Darülkurrası ( Lüleburl(az), 1 7 5 Süleymaniye Darüttıbbı (lstanbul), 7 3 , 76
Sokollu İmareti (Lüleburgaz), 2 4 Süleymaniye flamamı .( İstanbul), 74
Sokollu Kervansarayı (Lüleburgaz), 143, 1 4 7 Süleymaniye imareti (lstanbul), 24, 2 1 7
Sokollu Kervansarayı (Payas), 143, 147, 1 4 8 , 160, Süleymaniye Kervansarayı (Şam), 7 0
162 Süleymaniye Külliyesi (İstanbul), 40, 4 3 , 6 5 , 69,
Sokollu Kervansarayı (Sarajevo), 143, 145 7 2 , 7 3 , 75, 79, 187, 243, 244
Sokollu Konağı (Sultanahmet), 23 Süleymaniye Külliyesi (Şam), 43, 5 3 , 64, 69, 70,
Sokollu Külliyesi (Lüleburgaz), 21, 4 3 , 75, 127, 7 1 , 72, 7 5 , 162
160 Süleymaniye Medreseleri (İstanbul), 7 3 , 7 4, 7 5 ,
Sokollu Medresesi (Eyüp), 128, 129, 1 3 1 76, 207
Sokollu Mescidi (Büyük Çekmece), 65 Süleymaniye Mektebi (İstanbul), 4 5 , 66
Sokollu Türbesi (Eyüp), 78, 131 Süleymaniye Türbesi (lstanbul), 24, 73, 76, 78,
Sözen, Metin, 20, 66, 6 7 , 121 79, 83, 84, 126, 238, 239
Su, Kamil, 2 1 7 Svilengrad, 19
Sultan Abdülmecid, 8 8 , 1 2 9 , 158
Sultan Ahmed Camii ( İst�nbul), 169
ıSultan Ahmed Külliyesi (lstanbul), 2 3 ş
Sultan i l . Ahmed, 80
Sultan 1. Bayezid (Yıldırım), 165 Şah Huban Kadın Mektebi (Yenibahçe), 2 1 , 45
Sultan i l . Bayezid, 17, 25, 4 5 , _70, 1 5 7 , 2 1 7 Şah Sultan, 2 2 , 1 9 7 , 205
418 Sultan il. Bayezid Medresesi ( lstanbul), 66 Şah Sultan Camii (Eyüp), 34, 65
Sultan Hanı (Aksaray), 74 �hzade Cihangir, 57
Sultan il. Mahmud, 182 �hzade Mehmed, 1 9
Sultan il. Mehmed (Fatih), 14, 1 5 , 25, 43, 44,
244
İNDEKS
v
Ş:: hzade Mehmed Camii (İstanbul), 1 2 , 19, 26, Vak'ay-i Hayriye, 1 7
33, 48, 58, 60, 6 1 , 62, 64, 69, 84, 89, 90, 142, Valturio, Roberto, 1 4
165, 169, 1 70, 214, 222, 236, 242, 243 Venedik, 240
Ş:: hzade Mehmed İmareti ( İstanbul), 5 2 , 53, 5 5 , Vicenza, 240
71, 217 Vitruvius, 2 39, 240
Ş::h zade Mehmed Kervansarayı (İstanbul), 53, Viyana Sefer-i Hümayunu, 18, 19
54, 71
Ş:: hzade Mehmed Külliyesi (İstanbul), 4 0 4 3 , 48,
55, 69 w
Ş:: h zade Mehmed Medresesi (İstanbul), 54, 5 5 ,
217 Wren, Sir Christopher, 243
Ş:: h zade Mehmed Mektebi (İstanbul), 6 6
Ş:: h zade Mehmed Türbesi (lstanbul), 1 9 , 24, 48,
5 5 , 5 7 , 64, 78, 83, 243
y
Ş:: hzadeler Türbesi (Ayasofy!l:), 207, 229, 245
Ş:: m si Ahmed Paşa Camii (Usküdar), 193, 194, Yakub Bey İmareti (Kütahya), 5 3
195 Yakub Şa.h, bkz. M imar Yakub Şa.h
Ş:: m si Ahmed Paşa Külliyesi (Üsküdar), 4 3 , 193, Yatağan Mescidi ( İstanbul), 3 6
195, 245 Yavuz Sultan Selim, bkz. Sultan 1 . Selim
Ş:: m si Ahmed Paşa Medresesi (Üsküdar), 193, Yemiş Kapanı ( Edirne), 1 7 4
194, 195, 207 Yeni Fatih Camii ( lstanbul), 169
Ş:: m si Ahmed Paşa Tekkesi (Üsküdar), 23 Yeni Saray, bkz. Topkapı Sarayı
Ş:: m si Ahmet Paşa Türbesi ( Üsküdar), 1 9 4 , 196 Yeni Valide Camii/Y�ni Cami ( İstanbul), 169
Ş:: y h Yavsu Camii ( İskilip), 1 1 7 Yeni Valide Camii (Usküdar), 2 3 7
Yeniçeri Ağası, 1 7 , 1 8
Yeniçeri Ocağı, 1 6
T Yerkapı Mescidi (Bursa), 36
Yeşil Külliye, bkz. Çelebi Sultan Mehmed
Takkeci İbrahim Ağa Camii (Topkapı dışı), 34 Külliyesi
Tanrıkulu, Abdullah, 67 Yeşil Türbe (Bursa), 5 5 , 6 7 , 83
Tatar Han Camii (Yevpatoriya), 157 Yıldırım Bayezid Külliyesi (Bursa), 1 5
Tekfur Sarayı çinisi, 224 Yıldırım Bayezid Medresesi (Bursa), 4 4
Tersane Camii, bkz. Piyale Paşa Camii Yusuf bin Abdullah, 1 4 6
Tezkiret ül-Bünyan, 1 8 , 20, 22, 25, 27, 145, 148 , Yunus Bey Camii (Draman), 2 5 , 34, 65
162 , 199, 2 2 5 Yücel, Erdem, 217, 2 2 1 , 222
Tezkiret ül-Ebniye, 1 7 , 18, 20, 2 1 , 2 2 , 2 3 , 2 6 ,
2 7 , 145, 148, 1 7 5 , 1 9 9 , 2 2 2 , 2 2 5
Ti ryaki Çarşısı (Süleymaniye), 7 3 , 7 5 , 76
z
Tophane, 209
lopkapı Sarayı (İstanbul), 1 3 , 14, 2 3 Zal Mahmud Paşa, 2 2 , 197, 205
Tuhfet ül-M i'marin, 16, 18, 19, 2 0 , 2 1 , 2 2 , 2 3 , Zal Mahmud Paşa Camii ( Eyüp), 196, 197, 199,
27, 46, 51, 52, 70, 96, 98, 117, 145, 175, 222, 201, 205, 206, 207, 2 14, 215, 2 29, 2 3 7 , 245
223 Zal Mahmud Paşa Medreseleri ( Eyüp), 197, 199,
201, 203, 205, 207
Zal Mahmud Paşa Külliyesi (Eyüp), 21, 22, 43,
u 197' 199, 205, 2 0 7
zaı M ahmud Paşa Sarayı (İstanbul dışında), 23
U zunçarşılı, İsmail Hakkı, 66 Zal Mahmud Paşa Türbesi (Eyüp), 197, 199,
Uzun Kemer, 244 205, 207' 2 29, 245
zaı Paşa Caddesi, 1 9 7 , 201, 207
u
�.İçbaş Mescidi (Karagümrük), 19, 43, 65, 242
Uç Ş:: refeli Cami ( Edirne), 12, 96, 98, 102, 103,
1 2 1 , 152, 163, 244
"(.j lgen,
Ali Saim, 67, 160
Usküdar Sarayı, 23
419