You are on page 1of 208

Nazan ARISOY

Frida
Kahlo
Frida Kahlo
Nazan Arısoy

© 2019, Bu kitabın tüm yayın hakları Dokuz Yayınları’na aittir.


Tanıtım amacıyla, kaynak göstermek şartıyla yapılacak kısa alıntılar dışında,
yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir elektronik veya mekanik araçla çoğaltılamaz.

© Dokuz Yayınları
© Nazan Arısoy

Türü Biyografik Roman

Yayın Yönetmeni Ali Osman Başkuyu


Editör Şefika Aydın
Sayfa Tasarımı Mustafa Sümer
Kapak Tasarımı Gizem Ulaş

1. Baskı Şubat 2019, İstanbul

Yayınevi Sertifika No 23136


ISBN 978-605-2050-46-0

BASKI VE CİLT
MY Matbaacılık San. ve Tic. Ltd. Şti.
Maltepe Mah. Yılanlı Ayazma Sk. No: 8/F
Zeytinburnu / İstanbul
Tel: 0212 674 85 28
Matbaa Sertifika No: 34191

DOKUZ YAYINLARI
Kartaltepe Mah. 49. Sokak No:10/A
Bayrampaşa / İstanbul
0212 640 00 35
Nazan ARISOY

Frida
Kahlo
Frida Kahlo
6 Temmuz 1907 - 13 Temmuz 1954
Hayatıma kıymetli bir anı daha ekledim. Bu heyecanımı
sevdiklerimle paylaşıyor olmak ise hayatımı anlamlandırdı. Bu
anıyı oluştururken bana gerekli gücü ve beceriyi bahşettiği için
Tanrı’ya şükür ediyorum.
Beni edebiyatın şahaneliği ile tanıştıran, minicik parmaklarımı
daktilo ile şereflendiren, küçük yaşlardan başlayarak bana yazma
hevesi aşılayan, sevgili babam Gazeteci Yazar İsmail Bülent Arısoy’a
teşekkür ediyorum.
Böylesine değerli bir anıyı hayatıma katma çabası içerisindeyken
bazen hayatı unutup çalıştığım dönemlerde ilgisizliğime maruz
kalan oğullarım Can ve Hakan’a, kızım Elif Naz’a anlayışlı ve olgun
tavırları için teşekkür ediyorum.
Hayatımın her anında daima destekçim olan annem Mine
Sultan’a sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.
Edebiyatın içerisinde hiç olurken hayat sorumluluklarım ile
ilgili açıklıklarımda benim eksikliğimi tamamlayan, çocuklarımın
teyzeleri ve benim biricik kız kardeşlerim Burcu Arısoy ve
Aslı Arısoy Öner’e, kardeşim Hulki Fatih Arısoy’a da teşekkürlerimi
sunuyorum.
Kitabımın zihindeki tasarımı, başlangıcı, devamı ve yayınevine
gidişi sırasındaki tüm heyecanıma tanıklık etmekle kalmadan
benim kadar olayın içerisinde heyecanla destekçim olan dostlarıma
da sonsuz teşekkürler.
Biriktirdiğim paragrafları, sayfaları bir araya getirip, özel
bir tasarımla güzelleştirdikten sonra sizlere ulaşmasını sağlayan
Dokuz Yayınları’nın tüm ekibine teşekkür ederim.
NAZAN ARISOY
BİYOGRAFİ

Karşı kıyıdan kendi topraklarına geri dönmüş ailenin İstan-


bul’daki bolca edebiyat kokan evinde dünyaya geldim. Minik elle-
rim henüz daktilonun tuşlarına yetişemezken yazmaya başlamış-
tım. Babam gazeteciydi. Her akşam daktilo başında toplaşırdık.
Ertesi gün köşe yazılarını, kitap çevirilerini birlikte yazardık.
Okul yıllarım çoğunlukla Anadolu’da geçti ve hayatımda hep
edebiyat vardı. Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi’ni bitir-
dim. Okumak eğlenceli, öğrenmek çok keyifliydi. Anadolu Üni-
versitesi Reklam ve Halkla İlişkiler de bitti.
Çocuk sevgimi aileme taşıdım ve üç çocuk annesi, yazar, se-
narist, eğitmen ve sanat yönetmeni olarak hâlâ hayatıma eşlik
ediyorum.
Okurluğu bırakmam mümkün değil ama hayat bana yazmam
için bolca sebep yarattı diyebilirim. Bu yaratılan sebepler saye-
sinde ilk olarak İlginç Adamlar ve Kadınları, ardından 2. kitabım
Piraye’de Nazım Olmak, Yağmurdan Sonra Deniz, Ahsen, Beni
seveceksin, Tomris Uyar’ın biyografik romanı Tomris’çe, Cemal
SÜREYA, Frida KAHLO ve Bukowski’nin Kadınları, Aşka kadar
kapalıyız’ı yazdım.
“Frida Kahlo” kitabımın 50. baskısı ile eskisinden daha büyük
bir heyecan hissederek yeniden avuçlarınızın arasında, gözlerini-
zin önünde olmayı başardım.
Kitapların içindeki hikâyeleri göz önünde canlandırmanıza
destek olmak ve görsel bir şölen yaratmak için de senaryolar yaz-
maya başladım.
Yazarlık hayatımın başlangıcından bu yana, paralelinde süre-
gelen kendi hayatımın içinde şahit olduğum, tecrübe edindiğim,
dinlediğim, gözlemlediğim her anın öneminin farkında olarak
ilerliyorum.
Şüphesiz her insan bir hikâyedir. Yaşanan iyi ya da iyinin
olmadığı o kara boşlukta ilerlerken, gri bulutlara, ayağımıza ta-
kılan, bizi tökezleten engellere, dik durmamızı zorlaştıran tüm
fırtınalara rağmen yılmadan, hayatımızı renklendirmekten vaz-
geçmeden, insanlığımızı değiştirmeden, başkalaşmadan, benze-
me hevesi olmadan yaşayabiliyorsak, insan olmanın hakkını ve-
riyoruz demektir.
İnsan kusurları, kendinizin dışında bir insanı gerçekten anla-
maya çalıştığınız zaman eksiliyor inanın. “Ben bunu yaşasaydım”
cümleleri ile yargılamak yerine o olmaya çalışırsak daha doğru
tespitlere sahip olabiliriz.
Başkalarını merak ederek geçirdiğimiz hayat için en masum
izleme şekli, kitap okumaktır. Birçok hayatı hatta kendi hayatınızı
bile başka gözler ve zihin algısıyla izleyeceğiniz kitaplardan vaz-
geçmeyin. Her kitap içinde birkaç hayat barındırır ve eminim o
hayatlardan biri mutlaka sizinkine de temas edecektir.
“Frida Kahlo” kitabım bugüne kadar çok alışık olmadığım bir
tarzda yazıldı. Acının, kederin içinde umut, hırs, heyecan, şehvet
ve mutluluk yaşatabilen muhteşem kadın Frida, beni derinden
yaralarken bir yandan da hayatıma etkili bir şekilde dokundu.
Frida’nın karanlık hayatının içinden dışarıya yansıyan tüm
renklerini anlatmak için kelimeler yetmedi aslında. Birkaç kitap-
lık insanlardan diyebilirim.
Tanrı’ya ikimizin yollarını kesiştirdiği için şükrediyorum.
Her kitapla bir bağ kuran duygusal bir yanım var. Frida, benim
içimde yaşayan, özgür ve her şeye rağmen hayata sımsıkı tutu-
nup, iyilerden beslenen küçük kızı yeniden canlandırdı.
Kitabın içerisinde okuyacağınız Frida Hikâyeleri ve günce-
lerde yazan hiçbir cümle Frida’ya ait değildir. Frida ruhu ile onun
gibi düşünme çabamla kendimce, Naz’ca yazdığım cümlelerdir.
İnsan kusurları, kendinizin dışında bir insanı gerçekten anla-
maya çalıştığınız zaman eksiliyor inanın. “Ben bunu yaşasaydım”
cümleleri ile yargılamak yerine ben Frida olsaydım diyerek onu,
yaşadıklarını ve ruhunu hissetmeye çalışın lütfen.
“Frida Kahlo” hem şaşırtacak hem de derin bir sarsıntı yara-
tacak sizde. Keyifle okumanız dileğiyle, emeğime vakit ayırdığı-
nız için teşekkür ediyorum.

Sevgilerimle…
Frida Kahlo

Frida hikâyeleri…

Fransızların iç çamaşırı ve geceliklerinde kullandıkları dantel-


leri bir tene dokunduğu zaman kışkırtıcı bir his yaratır insanda.
İnce dantelin ipek ile birleşen dokusu dokunduğu teni okşarcasına
dişiliği tetikler âdeta. Kim giyse prenses, kim görse arzu, kim do-
kunsa şehvet silahı gibidir. Morun içine çeken sıcak enerjisi incecik
Frida’yı gösterişli bir tabloya dönüştürmüştü.
Alejandro için bir sürpriz yapmak istemişti Frida. Annesi
Mathilde’den gizlemeye çalıştığı ipek dantelli mor geceliğini giyip
aynanın karşısına geçti. O geceliğe bir servet harcamıştı. Coyoa-
cán birçok butiğin olduğu uzun geniş caddelerden oluşan bir yer
değildi. Annesinin arkadaşının butiğinden almak zorunda kaldı-
ğı bu geceliği, sırrı açığa çıkmasın diye oldukça yüklü bir para ve
büyükannesinden ona kalan bir yüzüğü vererek satın alabilmişti.

11
Nazan Arısoy

Aslında butiğin sahibi adaşı Magdalena’yı susturmanın bedeli ge-


celikten daha pahalıydı. Mathilde fantezi için harcanan bir paranın
bedelini Frida’ya oldukça ağır ödetebilirdi. Bilmemeliydi.
Frida odasındaki aynanın önünde kendini izlerken, saçlarını
açıp düzeltti. Sırtını aynaya dönüp arkasından nasıl göründüğüne
baktı. Aynaya yeniden yüzünü döndüğünde asi göğüs uçlarını fark
etti. İpeğin dokunuşundan etkilenmiş göğüs uçlarının ona bakan
birisi tarafından nasıl görüneceğini merak etti.
Geceliğin ince dantelli askılarından önce birini sonra da diğe-
rini omuzundan aşağıya indirdi ama bu yeterince bir görüş alanı
yaratmadı. Usulca geceliğini askılarından aşağıya doğru itti. Gece-
lik âdeta Frida’nın vücudunun tüm kıvrımlarını okşayarak ahşap
zemine, Frida’nın ince bilekli ayaklarının üzerine düştü.
Saçlarıyla büyük bir kısmı örtülü vücudu görünen kadarıyla
bile kusursuz bir dişi bedendi. Ayaklarını geceliğinin üzerinden at-
latıp ayakucuyla kendisinden uzaklaştırdı. Tam olan tüm kadın-
sal hazinelerine parmak uçları ve avuç içleri ile dokunup yuvarlak
hatlarının, tam da olması gerektiği yerde duran kaslarının, ince
seksi kemiklerinin kusursuzluğunun, eksiklerinin üzerini örttüğü-
nü düşündü.
Yüz kemiklerine dokundu. İri gösterişli dudaklarının üzerinde
gezdirdiği parmak uçlarından birini dişlerinin arasında alıp diliyle
ıslattı. Öpüşmeye yakın bir hazdı bu. Tüm kıvrımlarının üzerinde
gezinen ipeksi avuçlarıyla dişiliğini hissediyordu.
Birkaç gün önce Alejandro ile hayal etmediği bir yerde hayalle-
rini gerçekleştirmiş, sevgilisinin kusursuz bulduğu bedenini yüksek
doz bir tutku ile ona sunmuştu. Alejandro’nun dili ve dudaklarıyla

12
Frida Kahlo

ıslattığı boynunun hazzı


ile ikisinin de çok kısa sü-
rede yaşadığı o tutkusal
akıntı yeterli gelmemiş,
bu bedensel sunuşun daha
fazla haz vereceği inancıy-
la aklınca kendi bedenin-
de sevgilisiyle paylaşacağı
hassaslıklarını keşfetmek
istiyordu.
Birkaç kez denedikleri
halde hâlâ birilerinin anı
böleceği heyecanıyla öz-
gürce yaşayamadıkları birleşme ilk kez diledikleri gibi planlarına,
hayallerine uygun yaşanacaktı. O gün aldıkları bir karar ile bir-
likte tam bir gün yaşayacakları güne hazırlık heyecanındaydılar.
Bu gece Frida ikisinin de özgürce yaşayacakları gün için keşifteydi.
İnce beline inat genişleyen yuvarlak kalçasını örten saçları öz-
gürlüklerinden şımarmış ipeksi tenini okşuyordu. Avuçlarının ara-
sına aldığı şımarık saçlarını aynadaki bedenine bakarken, gözleri-
ne yarattığı şölen eşliğinde örmeye başladı. Ördüğü saçlarını her
zamanki gibi kafatasının çeperi boyunca sarıp tokaladı.
Çıplak bedeninin gösterişli meyveleri, pencereden içeri sızan
rüzgâr nedeniyle yeniden irkilmişti. Göğüs uçlarının kapanması-
nı istemediği için saçlarını toplamak istiyordu. Göğüs uçları onun
şehvetin içinde kendisi için bir gece yaratmak istediğinin haberci-
siydi âdeta. Frida, bu habere sevinmiş görünüyordu.

13
Nazan Arısoy

Alejandro’nun yüzünü hatırlamak için sıkıca gözlerini yumup


bir süre sonra gevşetti. Alnından başlayarak sağ elinin işaret par-
mağını sırasıyla burun kemiğinden kaydırıp dudaklarına dokundu.
Dilinin ucu ile ıslattığı parmak uçlarını ince boynundan geçirip iki
göğsünün ortasında duraklattı. Gözlerini açtı. Gözleriyle aynadan
vücudundaki irkilmenin tepkisini takip ediyordu. Şehvete bulaşır-
ken nasıl göründüğü Frida için önemliydi.
Sağ göğüs ucuna ulaşasıya kadar parmak uçlarının ıslaklığı
henüz kurumamıştı ve dokunur dokunmaz ıslaklık hissi ile irkil-
di. Hissettiği her hazda nasıl göründüğünü merak ediyordu. Bütün
yaşananları güncesine yazmaya karar verdi. Alejandro’nun ismini
fısıltıyla tekrarlarken onun o odada, aynanın önünde kendisi kadar
bilinen tüm benliklerinden ve bedenini örten her şeyinden soyun-
muş bir şekilde kendisine tutkuyla dokunduğunu hayal etti.
Biri diğerinden daha ince ve kısa bacağını aynada görmeyecek
kadar tıpkı annesinin ona çocukken yapmış olduğu melek kanat-
larını sırtında hissediyordu. Sanki birazdan yükselecek ve o an en
çok olmak istediği yere Alejandro’nun bedeninin üzerine gidecekti.

14
Frida Kahlo

18 yaşında tutkunun şehveti beslediği bir gecede, yaşıtlarının ak-


sine, başka bir bedenden yardım alarak değil, kendi bedenindeki
en haz veren kuytularını keşfedip zihin kütüphanesinde listelemek
istiyordu.
Karşısındaki geniş aynadan yatağın üzerine sere serpe uzanmış
Frida, bacakları arasındaki kuytusunda gezinen parmaklarının
üzerinden özgürce akan şehvet yağmurunun yüzündeki yansıma-
sını izliyordu. Oda Alejandro fısıltılarıyla ve Frida’nın zevk kahka-
halarıyla doldu. İçinden dışarı taşan şehveti sağlayabileceği birçok
özel beden noktası keşfetmişti kendinde.
Uzun süre karşısındaki aynadan hayranlıkla kendini izledi.
Tanrısal bir hediyeydi onun için bu his.
Tutkunun hazzını almak için tüm uzuvlarının kusursuz olması
gerekmiyordu. Bir bir eşitti diğer insanlarla yeniden. Hatta Frida
daima daha fazlaydı diğer insanlardan. Gece, Frida’ya, bir sonraki
günün eşsizliği için gereken görevini tamamlatmıştı artık.
Coyoacán’da Mathilde ve Guillermo Kahlo’nun sıradan görün-
se de sıra dışı hayatlarına yeni bir gün daha ekleniyordu. Mathilde
uyanmama arzusuyla uyanmış bedenini mutfağın tezgâhına yas-
ladı. Guillermo’nun mutfak tezgâhına yaslı duran karısını gizlice
fotoğraflaması, o sabah onu ne kadar da güzel bulduğunun kanıtı
gibiydi. Cristina her zamanki gibi erken uyanmış, okul için hazırlık
yapıyordu.
Frida için uyanmak doğal yöntemlerle olmayacaksa evin di-
ğer fertleri için bir eziyete dönüşebilirdi. Bu sebeple herkes sessizlik
içinde sabahı yaşıyordu. İnce yorganın altından dışarı sarkmış Fri-
da’nın beyaz bacağı pencereden içeri sızan güneş ile iyice parladı.

15
Nazan Arısoy

Güneş bir süre sonra Frida’nın çenesinden tırmanarak gözlerine


ulaştı. Sıcaklığı göz kapaklarında hissedince sabahın ilk ışıklarının
odasına dolduğunu anlayıp uyandı. Yastığa paralel başını kaldır-
madan yüzüne örtülü saçlarını elleriyle ittirip etrafı izledi.
Duvardaki ahşap saat okul zamanına yakın olduğunu hatırla-
tınca isteksiz bir şekilde yatağını terk etti. Hızlıca giyindi ve saçları-
nı toparlarken pencereden sokağın köşesine doğru baktı. Alejandro
ile birlikte okula gitmek için her sabah köşede buluşurlardı. Cristi-
na’nın da peşinde olması sinir bozucuydu aslında ama iki vazgeçil-
mezi ile güne başlamak ne olursa olsun keyifliydi.
Cristina, Frida’nın hem hiç sahip olamadığı çocuğu hem kız
kardeşi hem de derin yara almasına sebep olan keskin bir anının
öznesiydi.
Meksika’nın başkenti Mexico City’nin bir ilçesi olan Coyoa-
cán’daki bilinen adı ile Mavi Ev, bu sabahın ardından bir daha hiç
mutlu Frida’yı göremeyecekti. Başlangıç ve bitiş evinin karşısındaki
duvar dibinde Alejandro Frida’nın kapı önünde görünmesi ile so-
kak arasında yürümeye başladı. Bir süre sonra ikisini diğer öğren-
cilerle birlikte Ulusal Hazırlık Okulu’na götürecek otobüs karşıdan
görüldü.
Frida okulun 35 kızının içinde her birinden farklı özelliklere sa-
hip, özel bir genç kızdı. Tıp okumak istiyordu. Hedefine ulaşmanın
ilk adresi okuluna başlamış, başarılı bir öğrenci olarak amacına
uygun bir şekilde öğrencilik yıllarını güzel anılarla dolduruyordu.

16
Kaza hayatını ikiye bölesiye kadar, Frida kimdi?

Küçük Magdalena Carmen Frida


Frida Kahlo

(Willhelm) Guillermo Kahlo hikâyesi…

Guillermo, fotoğraf makinesinin arka perdesini kaldırıp ba-


şını objektifin arkasına doğru uzatır. Kameranın karşısında her-
hangi biri yoktur. Poz veren, aceleyle fotoğrafı çektirmek isteyen
ya da düğün bir an önce başlasın ve bitsin diyen birileri de yoktur.
Ne güzel bir anıyı ne de ölümsüz bir anı fotoğraflaması gerek-
miyordur. Yeni geldiği bir şehri tam görebileceği bir tepe bulmuş-
tur Guillermo. Tepeden izlediği hayalinin gerçekleşme anıdır.
Amerika da Mexico City de bir tepeden anı belgeler.
Her yıl o tepeye çıkacak ve tek tek gelişmeleri gösteren yeni
fotoğraflar çekecektir. Kendindeki gelişmeleri de anlattığı gün-
cesine yapıştıracağı fotoğraflardır bunlar. Kameranın önündeki
Mexico City görüntüsüne zamanla kendine ait insanlar ekleye-
cektir. Wilhelm Kahlo kendisini, o perdenin altından, manzarayı
arkasına alarak, karısı ve çocuklarıyla fotoğraf çektiren, bir aile
babası olarak hayal eder.
Wilhelm Kahlo sonraları adı ile soyadı arasına yeni bir isim
ekler. Guillermo Kahlo olarak anılmaya başlandı. Wilhelm, yal-
nızca aile arasında telaffuz edilen bir isimdir artık. Meksikalı bir
kadınla ani bir kararla evlenmiştir. Karısı ikinci kızlarını doğu-
rurken ölünce dul kalır.
Amerika’ya geldikten 7 yıl sonra zaruri ihtiyaçlarının karşı-
lanması için sabit gelir ihtiyacı doğar. Fotoğrafçılık işini de ser-
best zamanlarda ek gelir elde etmek için yapar haldedir.
Babasının kuyumcu dükkânına takılıp kalmak ve kısıtlı bir
hayat yaşamamak için Baden Baden(Almanya-Baden-Würt-

19
Nazan Arısoy

temberg eyaletinde bir


şehir)’den taşınmak,
açılmak istemiş olsa da
Mexico City’de de kaçtığı
meslekten para kazanır.
Ailesi Macar Yahudi’sidir.
İnsanlar ergenlik döne-
minde kendi ailelerine
ait ne fikirlerini ne de
mesleklerini pek kendi-
leri için uygun bulmazlar
ancak zamanı geldiğinde
her bir fikir için öğretici
yaşanmışlıkları onaylayı-
cı olur. “Zamanı gelince
anlarsın,” cümlesi neredeyse tanıdığım tüm ailelerin öğüt içerikli
konuşmaların klasik cümlesidir.
Guillermo, zamanında babasının işinde onun egemenliği al-
tında çalışarak kendini kısıtlı ve boyun eğmiş gibi olduğunu dü-
şünse de şimdi başka bir kuyumcunun yanında kısıtlı ve boyun
eğmiş olarak çalışır haldedir.
Farklı ülkelere merakı öğrencilik yıllarında başlamıştır. Nür-
nberg’de okumuştur ama ne orada ne de Baden Baden’de kalmak
istememiş, bu sebeple Amerika yolculuğuna karar vermiştir.
La Perla kuyumcusunda tanıştığı hayatının aşkı Mathilde
Calderon ile birlikte çalışırlar. Kısa, sıska, iri mavi gözlü, kumral
Guillermo, zeki, hassas ve okumayı çok seven bir gençtir ve bütün
güzel özellikleri ile Mathilde’nin dikkatini çekmeyi başarmıştır.
Tanıştıklarında Guillermo evlidir.

20
Frida Kahlo

Mathilde Calderón Gonzalez

Mathilde Calderon’un hikâyesi…

Mathilde Calderon, kiliselerle dolu Oaxaca kentinin güzel İs-


panyol kızlarından biridir.
On iki kardeşin en büyüğü olması onu büyük bir sorumluluk
altına alınca eğitim durumu, Meksikalı diğer kızlar kadar gelişimi
belli bir çerçevenin içinde kalır. Daha çok dini eğitimler alır. Da-
ima aşırı inançlı biri olarak hayatını sürdürmüştür.
İspanyol Generali bir adamın kızı olan Mathilde’nin annesi
manastırlarda büyümüştür. Bu sebeple kızını da kendisi gibi aşırı
dindar ve belli kurallar çerçevesinde yetiştirir.
Minyon, esmer ve dikkat çekici güzel gözleri olan ince dudak-
lı bir genç kızdır Mathilde. “Tanrı onu kalemle tüm hesaplama-

21
Nazan Arısoy

lardan sonra belli, düzgün bir oranla çizip yaratmıştır,” düşünce-


sini ispatlayacak kadar kusursuz bir yüze sahiptir. Sevimli, neşeli
bir kızdır. Okuma yazma bilmese de matematiksel hesaplara yat-
kındır.
Mathilde’nin babası fotoğrafçıdır. Mathilde de Guillermo gibi
fotoğraf çekme meraklısıdır ancak bu özellik onları birleştirici bir
neden değildir.

Mathilde ve Guillermo Kahlo’nun evlenme hikâyesi…

Frida’nın babasının ilk evliliği son gününü yaşar. Bu ayrılış


arzu edilen bir veda ile sonlanmaz. Guillermo’nun ilk karısı ikinci
kızlarını doğururken ölür. Taziye için eve gelen Frida’nın büyü-
kannesi Isabella ve Mathilde, Guillermo’nun üzüntülü halinden
etkilenirler.
Mathilde, iyi yürekli, inançlı kalbinin merhameti ile Guiller-
mo’nun ilk kızı ve kendisine daima şefkat gösteren ilgili bir yakın
dost tanımına dönüşür.
Guillermo, çok geçmeden Mathilde’ye âşık olur. Mathilde,
Guillermo’ya âşık değildir ama Guillermo’nun ekonomik şartları,
yaşadıkları yerde evlenmek isteyen her kadın için tercih edilecek
bir niteliktedir. Mathilde, yitirdiği nişanlısının kokusunu barın-
dıran mektupların arasından çıkıp aşk olmasa da yeni bir hayat
kurmaya karar verir ve çok geçmeden Guillermo’nun beklenen
teklifini kabul eder.
Guillermo ve Mathilde’nin geride kalmış acılarından açılan
yaralar birbirlerinin öpücükleri ile iyileşir. Geçmiş geride bıra-

22
Frida Kahlo

kılır ve gelecek için yola çıkılır. Annesini doğumunda kaybeden


Margarita ve Maria Lousia babalarının isteği üzerine bir manas-
tıra yerleştirildikten sonra Guillermo ikinci evliliğinde dört kı-
zın daha babası olur. Bu kızlardan en özeli ise elbette Magdalena
Carmen Frida’dır.
Guillermo, Mathilde ile hayatını birleştirmesinden itibaren
kendi için tahmin etmediği bir meslek edinir. Fotoğraf çekmek
onun adına keyifli bir vakit geçirmektir ancak bunu meslek edin-
mesi kaçınılmaz bir hal alır. Mathilde’nin babasının kendisine
bir fotoğraf makinesi hediye etmesinin ardından hayatı boyunca
yaptığı en iyi iş olarak tanımladığı fotoğrafçılık alanında ün salar.
Ün salar diyorum çünkü Guillermo Kahlo, sıradan bir fotoğrafçı
olmayı tercih etmez. Dünyayı dolaşır ve tarihsel olaylara delil sa-
yılacak nitelikte fotoğraf koleksiyonları edinir.

Frida Kahlo’nun
doğum hikâyesi…

Frida Kahlo, Guiller-


mo ve Mathilde’nin ilk
iki kızının ardından 1907
Temmuz’unda aileye ka-
tılır. İlk var olduğu andan
itibaren daima önemli ol-
mayı başarır.
Guillermo’nun kendi
elleriyle inşa ettiği Mavi

23
Nazan Arısoy

Ev’in bir tarihe tanıklık et-


tiği o zamanlar bilinmiyor-
dur.
Meksika Devrimi’nde
doğan küçük sevimli kız
Frida, hayatı boyunca ger-
çek doğum tarihi yerine da-
ima bu bilinen tarihle birlik-
te anılır.
Babası Guillermo, ilk
defa çocuklarından birine
Almanca bir isim koymak
ister. Özgürlük manasında
olan “Friede” bizim bildiğimiz telaffuzu ile Frida adı vaftiz isimle-
rinin hemen ardından eklenen sıra dışı bir isimdir. “Friede” barış
anlamındadır ve isimler çocukların hayatlarını etkiler cümlesi-
nin kanıtıdır.
Frida daima barış yanlısı, hoşgörülü, üstelik tüm olumsuz-
luklara rağmen anlayışlı, huzurlu bir kadın olarak yaşamıştır.
Dünya yeniden eşsiz bir ruhun ziyareti ile şereflenir. Tanrı
bedensel kusurlar ile yaşamak zorunda bırakacağı Frida’yı en kıy-
metli insani hazinelerle donatır.
Eşsiz bir zekâsı vardır. Yaratıcılığının kaynağı hayatındaki ek-
siklikler ve yaşadığı sorunlardır.
Frida’nın ama daima tabloları rengârenktir. Acıyı daima canlı
renklerle anlatacak olan Frida’nın hayata kafa tutacağı çocuk yaş-
larda hissedilecek kadar belirgindir.

24
Frida Kahlo

Frida ve kız kardeşleri


Ailenin en küçük kızı olma keyfini çıkartırken aileye yeni bir
prenses daha katılır. Zekâ kokan davranışları, neşesi, sevimliliği
gölgelenmediği gibi beklenmedik şaşırtıcı tavırlarıyla harika bir
küçük abla olur.
Frida, hayata umutla bakabilmeyi başardığı yılları yaşarken
küçük bir abla ama öğrenmeye aç, neşeli ve asla uslu olmayan,
keyifli bir kız çocuğudur.
Evin içerisinde farklılıklarını çok küçük yaşlarda hissettirme-
yi başarır. Dört kardeşli kalabalık bir ailesinin olması, onu kendi
yalnızlık hazzından uzak tutmaz. Kendi ile yalnız kalmayı sever.
Oyunları diğer çocuklarınınkine benzemediği için adapte olmak-
ta zorlanır.
Frida’nın ailesi diğer ailelerin aksine bireysel yaşamayı daha
çok benimsemiş bir yapıya sahiptir. Öyle bir arada masa başı bu-
luşmaları, büyük aile yemekleri olmaz. Herkes acıkınca var olan
yemekten arzu ettiğini alır, kendisini doyurur.

25
Nazan Arısoy

Cristina Kahlo

Kimse bir kurala göre hare-


ket etmez gibi yaşar ancak anne-
si Mathilde’nin din konusundaki
hassasiyetlerinden tüm aile fertle-
ri nasibini alır.
İnanç konusunda baş edeme-
diği tek çocuğu Frida gibi görün-
se de, Frida inançtan başka birçok
insani özelliğe erken yaşta sahip
olmuştur.
Merhamet, şefkat, adalet duy-
gusu, kendinin dışındaki insanla-
rı anlama arzusu ve yardımseverliği yüksek limitlerde hissedilir
haldedir. Kardeşi Cristina için küçük abla, âdeta küçük anne gi-
bidir. O yıllarda, annesinin din öğretilerini çabucak öğrenir, de-
diklerini tekrar eder, sonra da kardeşlerine dikte ettirir ancak bu
hali yalnızca küçüklüğü boyunca sürer.
Yetişkinlikte kimseyi yönlendirmemeye özen gösterir. Özgür-
lük hayranı, özgür bir genç kız olasıya kadar elbette Mathilde’nin
kuklası olması normaldir.
Kız kardeşi Cristina’nın konuşma bozukluğu sebebiyle ya-
şanan olayları, hislerini anlatmakta zorlanması sebebiyle Frida,
ikinci bir kimlik ile yaşamaya başlar. Cristina ne hissetti, ne de-
mek istiyor keşiflerine çıkar, çoğu zaman onun yakın koruması
olmanın dışında sesi, dili olur.

26
Frida Kahlo

Frida’dan Cristina’ya…

“Cristina, benim küçük kızım, minik sevimli ve canlı oyunca-


ğım. Heyecanlanıp kendine kızma konuşurken çünkü biliyorsun ki
ben senin daima tamamlayanım. Senin o iri mavi gözlerin tıpkı
babamınkiler gibi neşeyle dünyaya baktıkça hiç üzülmeyeceksin
biliyorum. Tanrı’nın benim için uygun bulduğu yaşadıklarım gibi
hiçbir anı senin adınla anılmayacak.
Tanrı’ya sana her zaman iyi davranması için dua ediyorum.
Senin avucumun içine sığınan minik ellerini tuttuğum o ilk dünya
gününde içimi ısıtman, sevgimizi daima korumam ve seni hayatı-
mın bir parçası yapmama yetti. Seni seviyorum benim mavi kızım.”

27
Nazan Arısoy

Cristina, akıllı bir kızdır ancak aklından geçenleri anlatmakta


zorlanması, onun diğer çocuklar arasında zor anlar yaşamasına
neden olur. Bu durum Frida için derhâl müdahale edilmesi gere-
ken bir olay haline gelir.
Frida akşam yemeğinin ardından piyano tuşlarıyla harikalar
yaratan Guillermo’nun hemen yanı başında müzik eksikliğini ta-
mamlamayı sever. Babası, baba gibi değildir aslında hatta annesi
de anne gibi değildir. Onlar birbirini seven, aynı evde yaşama-
yı tercih etmiş birbirinden farklı insan topluluğudur âdeta. Evin
içindeki herkes kendinden sorumludur. Sevgi ve saygı yüksek
dozda yaşanır ama kimse kimsenin özgürlüğünü sorgulamaz, bir
çerçeve içine almak istemez. İstediği zaman yesin, istediği zaman
uyusun ve istediği zaman okuyup, müzik yapsın anlayışındadır
her biri. Aile bağına gerek olduğu zamanlarda kesinlikle herkes
olması gerektiği yerdedir.
Frida’nın adı gibi özgür ve benzersiz olmasının nedeni belki
de bebekken Kızılderili bir sütanneye sahip olmasıdır. Sütten ge-
çen ruhsal özellikler belki de Frida’yı bilinen insani özelliklerin
dışında, sıra dışı birine çevirir.
Hareketli ve zeki olması kendi iç dünyasında hem bedenen
hem de ruhen enerji sıkışmasına neden olur ve huzursuzluk ya-
ratır onda.
Şimdilerde anılan hiperaktivite tanımına uygun çocukluğun-
da enerjisini doğru harcaması için bir yol bulmak gerekiyordur.
Annesiyle çok sıkı iletişimi olmayan Frida, babası ile iyi arkadaş-

28
Frida Kahlo

tır. Bu malum enerji boşaltma işini, babası kızı ile birlikte yaptığı
uzun yürüyüşlerle çözmeyi düşünür. Guillermo kızı için doğayı
keşfederken yürüyüşlerden zevk alması adına sedir ağaçlarıyla
kaplı Capultepec Korusu’nu tercih eder.
Yürüyüşler sırasında Frida’nın beklenmedik sorularını cevap-
lamak Guillermo için de zihin jimnastiği olur.
Yürüyüşlerden birinde Frida, babasıyla uzun zaman tekrarla-
yamayacağı bir yolculuk olduğunu bilmeden iyice yorulur. Cris-
tina hakkında bir sürü soru sormuş, babasının çok da yüzleşmek
istemediği bir eksikliği dile getirerek onu huzursuz etmiştir.
Nezle hali bir türlü geçmek bilmeyen Frida her zamankinden
daha halsiz ve yorgun görünse de kendini eğlenmek için zorlar
haldedir. Guillermo, Frida’nın sağlıklı, akıllı ve diğer çocukların-
dan daha güzel ve neşeli olmasından son derece memnundur.
Çok farkında olmasa da Frida’ya özel bir davranış biçimi vardır.
Yürüyüşün ardından yorgun bedeniyle, hayatı renklerin dan-
sı ile geçen Frida’nın kobalt mavisi evlerine son kez sağlıklı girdi-
ği bir gündür. Akşam yemeği, banyo derken yorgun bedenini ya-
tağın üzerine seren küçük Frida, sabah yaşanacaklardan habersiz,
kendi hayali bahçelerinde rüyalarını yaşar.
O gece, Kızılderililerin deyimiyle göklerin karanlık güçle-
ri, Frida’nın vücudunun bir parçasını esir alır. Henüz 6 yaşında
neşeli kız çocuğu Frida’nın hayatı boyunca bilinen en büyük be-
densel kusuru için beyni hazırlık yapar, Tanrı’nın emriyle Frida’yı
istemediği grilerle dolu bir geleceğe mahkûm eder. Frida çocuk
felci virüsünün pençesine omuriliğini kaptırmıştır.

29
Nazan Arısoy

Uzun süredir iyileşme göstermeyen nezle gibi seyreden has-


talık aslında çocuk felci virüsünün vücuda yayılma sürecinin baş-
langıcıdır ancak o sabah yatağından kalkmak isteyen Frida ayağı-
nı zemine basamadığında durumun ciddiyeti ortaya çıkar.
Sağ bacağının kasları çalışmaz haldedir. Tanrı, Frida’ya onun
diğer kızlardan farklı görünmesine sebep olacak bir kusur hediye
etmiştir. Sağ bacağı, Frida’nın kalan hayatı boyunca diğerinden
kısa ve ince olacaktır. Bu sebeple Frida’ya hiç hoşlanmadığı çirkin
bir lakap takılır. Uzun yıllar “tahta bacak Frida” tanımı ile anı-
lacak ve bu lakap onun için derin bir yara oluşturacaktır daima.

30
Frida Kahlo

GÜNCEDEN

“Sabah olmayan bir sabaha uyandım. Sabah olsaydı bilirdim.


Doğan güneşin bana bir faydası yoktu. Çocukluğumun en güzel
günlerini alıp gecelerle dolu bir hayatın başlangıcı oldu o gün. Mi-
nik parmaklarım gözlerimden âdeta fışkıran ruh nehirlerimi dur-
durmaya yetmiyordu.
Defalarca tüm çığlıklarıma rağmen ayaklandım ve ayakları-
mın işe yaramamasını istedim. Çığlıklarımın nedeni her denemede
yere çakıldığıma şahit olmaktı. Bir bacağım beni terk etmişti sanki.
Oradaydı ama sadece öyle duruyordu.

31
Nazan Arısoy

Annemin bana her zaman söylediği, “Bir tarafın hep fazla,”


cümlesini duyan Tanrı’nın cezasıydı bu. Annemin duaları bazen
birilerinin bedduası olabiliyordu. Belki de Tanrı’ya biraz durakla-
mam için dua etmişti. Bir yanım hep eksik, diğer tarafıma göre kısa
ve çelimsiz kalacaktı artık ve ben gerçekten durulmuş, duraklamış-
tım istemeden.
Küçük Frida’nın tek bir tarafı tamdı ama ve belli ki daima tam
olan yanlarıyla eksik kapatmanın savaşında olacaktı. Keşke tek ek-
sik kalan yanım incelmiş ve kısalmış bir bacak olarak kalsaydı.
Hayat sonlanasıya kadar insan yaşadığı her kötü olayın en kö-
tüsü olduğuna inanır. Bu büyük bir yanılma şeklidir. Asla en kötüsü
bu demeyin çünkü Tanrı daha kötünün de olabileceğini ispatlama
çabasında başınıza olmadık durumlar getirebilir. “Daha kötüsüyle
tanışmak istemiyorum Tanrım!”
Bir süre sonra yürüyebileceğimi söylemişlerdi. Aslında yürü-
yordum ama eskisi gibi değildi ve hiçbir zaman eskisi gibi olmaya-
cağını da biliyordum. Asık yüzlü Frida günlerim başlamıştı.
İlerleyen yaşlarımda, yeni tanışacağım önem verdiğim biri ile
karşılaşma sırasında bir süre yürümeden duraklar, onun bana doğ-
ru yürümesini beklerdim. Aslında etrafımdaki herkes benim nasıl
yürüdüğümü aralarında konuştukları ve adımın önüne yapıştır-
dıkları etiketleriyle ne olduğumu hatta ne olmadığımı da iyi bili-
yordu.
Tanrı’nın duraklatma şeklini saygıyla kabullenmiş, bazı heye-
canlarımı yenmek ve yeni bir başlangıca eksi ile başlamamak için
durmayı tercih ediyordum. Sonraları böyle bir derdim olmadı. Ek-
sikliklerim fark edilmeyecek kadar fazlalıklarım oldu daima.

32
Frida Kahlo

İnsanlığımın içindeki dişilik hazinelerimi her zaman parlatma-


yı başaran yanım işe yaradı elbette. Renklere gizlediğim kederleri-
mi de içimden atınca bana kalan Frida’nın tutku dolu, aşk kokulu,
sınırsızlıklarıydı. Daha ne isterim ki? Beni çerçeve içine alıp kalıbı-
ma göre yaşamamı arzulayan Tanrı’ya cevabım sert oldu. Ben sert-
leştikçe o hayatımı hep bir etap daha zorlaştırdı ama bana kalırsa
başarılı bir fani olduğumu kabul etmek zorunda kaldı zamanla.
Kendi doğrularının içine hapsolan annem Mathilde, sert kabu-
ğunun altında gizemli bir şelale akıtarak eksik yaşadı daima. Ben
kırık dökük bedenin içinde kusursuz ruhumla hep özgürdüm. Hiç
esir olmadım dünyaya ta ki Diego cehenneminde yaşarken, cen-
net kokusu huzuru yaşıyor taklidi yapasıya kadar. Diego, herkesin
göremediği cennetini cehenneminde gizlemeyi başarırdı. O gizemli
cennetin varlığının kutsallığı beni ona esir etmeyi başarmıştı.
Bugün düşünüyorum, 6 yaşındaki o kız çocuğu yatağından yere
indiğinde her çocuk gibi sağlıklı ve tam olarak yürüyüp yoluna de-
vam edebilseydi, hatta o tramvay, otobüsün üzerinden geçmeseydi
Diego benim ruhuma dokunabilir, bedenime sahip olabilir miydi?
Diego da benim ruhumun kusurlu tarafına ayna tutuyordu as-
lında. Mutlaka bir lekem vardı ki Diego ile bataklıkta debelenirken,
cennetin eşsiz bahçelerinde yaşıyormuş taklidini iyi becerebiliyor-
dum.
Aşağılık bir yalancıydım ve bir o kadar da sahtekâr etrafımda-
kilere. Mutluluk büyüsünün yapılmış bir iksirini içmiştim belki de.
O iksirin etkisiyle mutlu sanıyordum kendimi. Hayatımın asıl en
büyük kazası Diego’nun ruhuna çarpmaktı. Diego, beni ikiye böl-
meyi başarabilmiş, gerçekliğimle törpüleyip sahteliğimi yaşanılası,
kabul edilir yapmıştı.

33
Nazan Arısoy

6 yaşında minik Fri-


da’nın bacak sızısı kadar
hafif geçmeliydi hayat ve o
yetersizlik kadar eksik kal-
mayı dilerdim.”
Frida, 6 yaşında tüm
hayatına etki edecek Tan-
rısal bir dokunuşla, yaşıt-
larından farklı yaşamaya
mahkûm olur. Bu mahkû-
miyeti Frida’yı kendince
kimsenin sahip olamadığı
özgür bir insana dönüştü-
rür. Yaşanan trajik olay-
ların etkisiyle kendisini
kendi içinde özgürleşti-
recek, yalnızlığını silecek, yeni ve kimsenin bilmediği farklı bir
dünya yaratır.
Kendi yarattığı hayal imparatorluğuna, bir pencere buğusu-
nun içine çizdiği kapı ya da pencereden girer. O kimsenin bil-
mediği dünyasında en sevdiği, kendi yarattığı arkadaşıyla diledi-
ği gibi keyifli vakit geçirir. Frida adına, arkadaşlık makamından
dışlandığı dönemler için en kolay çözüm budur. Frida, kendi için
kendinden bir arkadaş yaratır. Arkadaşı onun bedenini incele-
mez, alay konusu yapmaz hatta fazla yönleriyle güzel anılar bi-
riktirmesine sebep olur. Üstelik onunla yarattığı düşlerinde dans
eder, dışarıda saatlerce konuşur, yorgunluktan sızasıya kadar
oyunlar oynar.

34
Frida Kahlo

Zamanı geldiğinde gerekeni konuşma alışkanlığı o yıllarda


edinilmiş en önemli özelliklerinden biridir. Dudaklarını kanata-
cak kadar kendini sıktığı alaycı konuşmaların karşısında kendin-
den kan akıtmak kalp kırmaktan daha kolaydır onun için. Kalp
kırmak tanımına uygun davranışları yoktur ama gerektiği yerde
“şah mat” demeyi de iyi bilir.
Hayatı boyunca kullandığı Frida kılavuzunun oluştuğu yıl-
lardadır. Çocuk Frida’nın bedeninden büyük yaşadığı ağırlıkları
onun erkenden olgunlaşmasına, zihninin ve karakterinin şekil
almasına yaramıştır.
Yüzündeki gülümseyişini sahteleştiren bir süreç olmasına
rağmen Frida, kendinden umudu kesmez. Mutlu Frida için kendi
zihninde yeni yeni filizler eker ve her birinin köklerini sağlam-
laştırır. Siyahın renksizliği içinde daima herkesin fark etmediği
renkleri fark eder ve her birini hayatına bağlar.
Ayağına giydiği kalın ve kat kat çorapları ile ayakkabısının için-
de incecik duran bileğini büyüterek diğeri ile eşleştirirken, eksik-
lerden bir tam oluşturabileceği inancını da beraberinde besler.
Çocukluğunun çalınmaması için içinde sakladığı yetişkin
Frida’nın öğütlerini daima dinler. Asla pes etmez.
Onu yatağa bağlı yaşatan 9 ay boyunca tüm hayatına etki
edecek içsel konuşmaları sayesinde renkli bir dünya yaratır ve o
renkleri ölünceye kadar tablolarına sızdırır.
9 ayın sonunda yeniden ayaklarının üzerinde yaşamayı başa-
ran Frida için kıyafetlerinde de değişiklikler yapılmaya başlanır.
Geniş ve uzun etekleri tercih eder. Bu stil onun kendi dışındaki
insanlara göre dikkat çekici fiziksel kusurunu örtmesine yardım

35
Nazan Arısoy

eder. Kendi tarzını yaratır ve hayatı boyunca etnik kıyafetleri ve


ilginç aksesuarlarıyla fark yaratmasına neden olur. Saçlarını top-
lama şekli yıllarca “Frida modeli” diye anılan bir saç tarzı haline
gelir.
Frida, ailesi ile doktor tavsiyesi üzerine uzun süredir kulla-
nılmayan, diğerine göre daha güçsüz sağ bacağını kuvvetlendir-
menin birkaç yolunu dener. Kızlara göre yapılabilecek sporlar
Frida’nın bacağını güçlendirmeyeceği için, futbol ve boks gibi
sporları yapmaya başlaması da erkekler dünyasına adım atması-
na neden olur. Yüzmeyi daha çok sever. Paten ve biraz zorlanarak
yapsa da bisiklet onun için vazgeçilmezdir. Hayatı boyunca hiçbir
zaman sakin ve uslu olarak anılmayan Frida, ağaç tepelerinde da-
ima cesaretini gösteren yaramaz bir kız çocuğudur.
Sıra dışı kız Frida, babasının da göz bebeğidir her zaman.
Zekâsıyla pırıl pırıl parlar ve mutlaka temas edenlerin dikkatini
üzerine toplar. Babasıyla birlikte geçirdiği doğa temalı vakitlerde
bulundukları yerde taş, yaprak, böcek ne varsa toplar, babasının
hediye ettiği bilim kitaplarından bu topladığı nesneleri karşılaştı-
rır ve haklarında bilgi edinir. Araştırmacı ve meraklı bir kimliği
vardır. Bu özellik şüphesiz zeki çocuklara has bir durumdur.
Varoluş merakından başka, edebiyat merakı bilimden üstün
olmaz hiçbir zaman. Çocuk yaşta mahkûm olduğu hastalık onu
daima tıp alanına yönlendirir. Babasının teşvikleriyle okudukları
kitapları sadece okumaz, hisseder, kitapla tartışır, yazarı eleştirir
ve konu hakkındaki görüşlerini mutlaka babasıyla konuşur.
Annesi Mathilde, Frida’nın her okuduğu bilim kitabının ar-
dından Tanrı’dan uzaklaştığını düşünse de durum sandığı gibi

36
Frida Kahlo

değildir. Tanrı inancı


yüksek ama din tanı-
mına kapalıdır. Tanrı’yı
hissedip yaşamanın ki-
şisel yöntemlerle daha
doğru olduğunu düşü-
nür. Yobazlık seviye-
sinde dini inancı olan
annesi ile aralarındaki
en büyük anlaşmazlık
budur. Mikroskopla do-
ğadan topladıklarını in-
celediği zamanlarda annesinin alay konusu olması da onu incitir.
Babasını doğada resim yaparken izlemek hoşuna gider, Gu-
illermo’nun daima kendi dünyasını yarattığına inanır. Resim
yapmanın, o küçük yaşlarda sıkışıp kaldığında beğenmediği dün-
yasını değiştirmek için bir yöntem olduğunu düşünür. Hayatı bo-
yunca bu yöntemi kullanır.
Babasının amatörce yaptığı tablolarından başka gördüklerini
ölümsüzleştirme arzusu sonucu ortaya çıkan fotoğrafçılık sev-
gisine son derece saygı duyar. Çoğuna göre yaramaz ve asi, aklı
başında olanlara göre zeki ve yaratıcı, özgür ruhlu oluşu bilinen
kurallara göre, gerektiği gibi bir kız çocuğu gibi olmasının im-
kânsızlığını delillendirir.
Frida yaş aldıkça artık kız çocuğu tanımından çıkmak üze-
redir. Annesinin muhafazakâr baskılarına başkaldırmasıyla asilik
ve özgür ruhuyla yönettiği hayatına başlamıştır artık.

37
Nazan Arısoy

Frida sadece
kendince konuşmaz.
Kardeşi Cristina’nın
konuşma zorluğu
çekmesi onu tam bir
tercümana çevirir.
Olayları yavaş anlı-
yor ve ağır tepkiler
veriyor olması, Frida
için hem incelenecek hem de çözülecek bir bilmeceye dönüştür-
müştür. Kardeşi Cristina, Frida olmadan tam bir günü düzgün
bir şekilde tamamlayamaz haldedir. Frida hayatı boyunca tek bir
çocuğun sorumluluğunu almıştır, o çocuk da kardeşi Cristina’dır.
Frida 10 ile başlayan yaşlarının en güzel yıllarını yaşar ve hâlâ
keyifli, eğlence dolu, bilgi biriktirdiği anılar oluşturur. Etrafında
kendisi gibi hayata yeni başlamış, ergenliğin başlangıcındaki er-
kek bedenlerinin delici, yakıcı bakışlarını hissetmeye başlamıştır.
Gizli ve belli belirsiz birbirlerine dokunma ihtiyaçlarını gide-
rirler. Bazen birbirine vurup kaçarak, bazen konuşma sırasında
ellerine, kollarına dokunarak gerçekleştirdikleri ilk karşı cins te-
ması, zamanla göz mesafesini kısaltır hale gelir. Burun uçlarının
ilk dokunduğu anda bekleneni yaşamak artık kaçınılmazdır. İlk
öpücük zamanı gelmiş ve Frida da bu ilkler listesine birinci sırayı
yazmıştır. Muhafazakâr evin genç dişisi, annesine göre hâlâ mi-
nik masum kızı dudaklarını aşk ile kirletmeye başlar ve tutkuyla
tanışır.

38
Frida Kahlo

Frida kendine özgü giyimi, saç stili, hayat görüşü, zekâsı ile
daima dikkat çekmeyi başarır. Frida’nın en büyük özelliklerinden
biri vücut tüylerinin natürelliğini bozmak istemeyişidir. Tüylerin
Tanrısal bir hediye olduğu inancı vardır. Tanrı’nın o tüyleri bir
sebeple yaratıp büyümelerini de bir nedenle gerçekleştirdiğini
düşünür ve insanların saçlara vücudun diğer tüylerinden farklı
davranmalarını komik bulur. Frida’ya göre hepsi aynıdır. Sadece
sağlık ve hijyen için belli bir seviyeye kadar sabit tuttuğu vücut
tüyleri hayatı boyunca Frida’yı birçok insanın alay konusu yapar
ama o, bu durum hakkındaki diğer insanların görüşlerini umur-
samaz. Frida, daima gül özünden yapılmış esanslar kullanır ve
gül kokusu, etrafındaki insanlara Frida’yı anımsatır. Yetişkin ol-
duğunda ise en çok kullandığı EMIR adlı parfümünün etkisi çok
fazla övgülü konuşmalara neden olur.
Babası Guillermo’nun Frida’ya kattığı en büyük, bana göre
en mühim özelliği sanata karşı ilgisidir. Babası kızı için farkında
olmadan tüm yaralarını hafifletecek, ruhuna iyi gelecek bir ilaç
yaratmıştır. Frida sanatla hayata tutunur. Yeteneğinin varlığını
kolayca kavramış olan Guillermo, kızının bu alanda gelişmesi
için gereken tüm desteği verir.
Frida, sanattan büyük keyif alır ama çocukluk yıllarını çe-
kilmez hale getiren hastalığını düşündükçe kendisi gibi bu tür
hastalıkların pençesine yakalanmış çocuklara çare olabilmek için
doktor olmayı kafasına koyar. Kendisine hedef koyduğu ne var-
sa daima en iyisini yapma çabası vardır. Meksika’nın en seçkin
okulu Preparatoria Ulusal Hazırlık Okulu’nun giriş sınavını ka-

39
Nazan Arısoy

zanarak kayıt olur. He-


nüz 15 yaşındaki Frida
hayallerine yakınlaştığı
yılların tadını çıkartı-
yordur.
Ruhunu kanatlan-
dıran kelebek cıvıltısı
aşk, Frida’yı rüzgârın
etkisine kapılmış bir
yaprak gibi savurmaya
başlamıştır. Başarılı ge-
çen öğrencilik yılların-
da, kendisinde oluşan
fiziksel ve ruhsal değişimler, kendi kendini araştırır, inceler hale
getirmiştir Frida’yı.
Okuduğu okulda kız öğrenci sayısı 35’tir. Sadece koca okulda
35 kızın olduğunu bilmek Mathilde için kabul edilesi bir durum
değildir. Oysa Mathilde kızının rahibe olmasını diler. Bu durum
Mathilde için şüphesiz eziyete dönüşecektir. Kızının erkeklerden
uzak, iffetli, el değmemiş, kendisini eşine sunmayı bekleyecek ka-
dar temiz hatta sadece Tanrı’ya hizmet ettiği bir hayatı yaşayacak
şekilde yetişmesini ister. Muhafazakâr biri olarak Guillermo ve
Mathilde için tartışma nedenlerine bir yenisi daha eklenir.
Guillermo kızını yetiştirme işini profesyonel bir hale getirir.
Diğer çocuklarıyla bu derece ilgilenmeyen Guillermo, kendisi
için de bir başarı öyküsü yaratmanın derdindedir. Frida’nın oku-

40
Frida Kahlo

yacağı yazarları ve kitaplarını, seçeceği mesleğini, okul derecele-


rini, geleceğini şekillendirebilmek için karısı Mathilde gibi değil
ama samimi, yumuşak bir baskı kurarak hareket eder, kendi arzu-
su ile her birini belirlemesini sağlar.
Frida, Kant ve Hegel okumayı alışkanlık haline getirir. He-
gel’in ilk kitabı “Tinin Görüngübilimi” ile birlikte daima merak
uyandıran bir bilim alanına giriş yapmıştır ve bir daha da peşini
bırakmadığı bir tema olarak kalır.
İnsan tanımı bedenden ve ruhtan oluşuyorsa peki bu tanımın
sahibi olan “insan” kimdir sorusunun cevabının peşindedir.
Felsefe ve metafiziğe, zekâ, ruh ve her ikisinin harmanından
oluşan mucizevi insan yaşamına ilgisi vardır. Kendi içindeki aç-
mazları, etrafında gördüğü örneklemeleri anlamanın en iyi yolu-
nun zekâ ve ruh açılımlarını iyi anlamak ile sağlayacağı inancın-
dadır.
Bu analizlere karşı ilgisi kendisi için ilerleyen tarihlerde çok
etkili olacaktır ama henüz bunun farkında olmadığı yıllardadır.
Kendindeki kusurları, fazlalıkları, yaşadıkları karşısındaki tüm
tepkilerinin nedenlerini iyice anlayabilen Frida, eş zamanlı ola-
rak kendini en iyi şekilde daima sanatıyla ifade eder.
Okulda tarzı ve zekâsı ile dikkat çeken Frida, hem sosyalleş-
mek hem de bilgi birikimini arttırmak amacıyla okul kulüplerin-
den birini seçmeye karar verir. Elbette Frida için en uygun kulüp
gelecekte her bir üyesinin meşhur olduğu bilinen sanat ve felsefe
grubudur.
Cachuchas “Bereliler” diye adlandırılan kulüpte heyecanla

41
Nazan Arısoy

birçok bilgi öğrenir, öğrendiklerini paylaşır ve durmadan kendi-


ni geliştirir. Bu kulüp Frida’ya ilk aşkını hediye eder. Hayatında
önemli bir adam olarak anılacak olan ilk aşkı, Alejandro Gómez
Arias ile tanışır.
İki gencin aynı kulüpte olmalarının nedeni, elbette ortaktır.
İkisi de zekâsına anlam katmanın derdinde, öğrenim açlıklarını
doyurma çabasındadır. Mutlaka birbirlerinin dikkatini çekecek-
lerdir çünkü iki gencin de etrafındaki insanlar arasında onları çe-
kenler ve yakınlaştıkları listesi daima zeki olanlarla doludur.
Aşk için de ikisinin olmazsa olmazı mutlaka zekâsından emin
oldukları insanlarda aşkı bedenleştirme arzularıdır. En büyük ih-
tiyaçları, sapyoseksüelliklerini doyuma ulaştırabilecek bir karşı
cinstir. İkinci önemli özellik, kurallar çerçevesinde yaşamayan,
kendi karakteri ve tercihlerine inanıp özgürce yaşamayı ilke edi-
nen, taklitçi olmayan kişileri
hayatlarında tutmalarıdır.
Frida, benzerlikleri az di-
ğer hemcinslerinin arasından
sahip olduğu farklı özellikleri
ile kolayca sıyrılıp, Alejandro
tarafından seçilecek haldedir.
Özgür, asi, sıra dışı ve zeki ol-
ması Alejandro’yu çok kısa sü-
rede kendisine âşık etmesine
sebep olur. Zekâya âşık iki zeki
insan birbirlerine âşık olurlar.

42
Frida Kahlo

Frida’nın kulüp arkadaşı Alejandro, ruhunun ilk temas ettiği


aşk tanımı olur.
Preparatoria’da tanışan Alejandro ve Frida birbirlerinin ha-
yatında büyük iz taşıyan talihsiz kaza nedeniyle daima bir arada
anılmaya devam edilecekler.

Alejandro için Frida nasıl bir kızdı?

“Sen daima yaşayan bir insansın. Yaşadığını hissederek yaşar


ve etrafındakilere de yaşam hediye edersin.
Sanat ve felsefe kulübünde seni ilk gördüğüm an biliyordum
benim hayatımda derin bir iz bırakacağını ve tam da böyle oldu.
Senin bedeninde derin bir yaranın açıldığı o kaza, sadece vücudu-
nu ikiye bölmedi aslında, ikimizi ortadan ikiye kesti.
Tanrı’nın beni yaratma şekline uygun yaşadığım doğrudur Fri-
da ve üzgünüm. Kusursuzdun, kusurların bedeninde belirdiğinde

43
Nazan Arısoy

de ruhen kusursuzdun ama benim erkek tohumlarım senin enkaz


bedeninde yeşeremezdi. Affet.”
Alejandro Gómez Arias, kendi kulübünde hemen farklılığı
ile dikkat çekip maskot haline gelen sevgilisinin zihin ve ruh dol-
duran her halinden memnun, tutku dolu bir aşk yaşadığı için de
mutludur o zamanlar. Frida, Alejandro’nun tanımıyla, erkekliği-
ni de, zekâsındaki boşlukları da doyurabilecek nitelikte, enerjisi,
şehvet duygusu, tutkuları yüksek limitlerde, bir o kadar da sınır-
sız bir kızdır.
İki kuralsız ve uyumsuz genç, okulda sürekli yakalanma kor-
kusunun heyecanı içinde sevişmeyi alışkanlık haline getirmiş, o
dakikalarda korkunun yaşattığı adrenalini tutkuyu ateşlemek için
kullanır olmuşlardır. Kimi zaman onları birilerinin izlediğinden
emin olduklarında bu kaçamak sevişmelerden daha da zevk alır
hale gelirler. Her seferinde tutkunun dozunu arttıracak sıra dışı
oyunlar yaparlar.
Aşırı dindar ve kuralcı bir anne ve tam tersi niteliklerle do-
nanımlı, sanat âşığı bir babanın özgürlüğüne düşkün kızları,
Tanrı’nın ona bahşettiği tüm hazinelerini dilediği gibi cömertçe
kullanmak ister.
Vücudunu kimsenin beğenmediği kadar beğenir haldedir ve
mümkün oldukça kendi çıplak fotoğraflarını görmek hoşuna gi-
der. Bu tür pozları verirken kıyafetleriyle olduğundan çok daha
dişi ve kusursuz hisseder kendini.
Kışkırtıcı pozları, Frida’nın dişilik dünyasının hazineleri gibi-
dir. Büyük kaza öncesi çekilmiş sayısız çıplak fotoğrafları vardır.
Cömertçe bedenini sergilemek ister.
Alejandro ergenlik döneminin en tutkulu aşkını yaşar. İkisinin
sınırsızlıkları sonsuza kadar unutulmaz anılarını oluşturacaktır.

44
Frida Kahlo

Frida Hikâyeleri…

(Alejandro) Alex ve Frida, sıra dışı birlikteliklerine daima he-


yecanla, tutkuyla yaşatmayı sürdürme çabasındadır. Etraflarında-
ki tüm çerçeveleri, kuralları, sınırları yok etme arzusundadırlar.
Tutkulu anıları için tüm sınırları görmezden gelmek isterler.
Sevişecekleri zaman okul kaçamağı temalı günlerde, sınıfın
penceresinden onları görebilecek bir mesafede birileri olup olmadı-
ğını kontrol edip eğer izlenilme ihtimali varsa daha da keyiflenirler.
Önceleri sınıfın kapısının arkasına açılma ihtimalini göz önünde
bulundurdukları için önlemler alırlarken gün geçtikçe adrenalini
arttırmak amaçlı önlem almamaya özen gösterirler. Bu gerçekten

45
Nazan Arısoy

zihnin korku, endişe, heyecan duygularının etkisiyle oluşan titre-


şimlerinden bedeni eşsiz bir doyuma ulaştırma oyunu haline gelir.
Muhafazakâr Mathilde’nin dişiliğini özgürce yaşamayı seçen
kızı, okulun tüm erkeklerinden başka birçok kızın da hayran ol-
duğu birine dönüşür. Herkese göre sıkıcı olduğu düşünülen, onlara
göre kendilerine zevk veren derslerin ardından günü daha da keyif-
le geçirmek amacıyla, okuldan çıkmadan önce Alejandro’yu önemli
bir konu konuşmak üzere yanına çağıran Frida, asıl sebebin onun
tarafından hemen anlaşılabilir olduğunu bilmekten haz duyar. Ko-
nuşmaya ihtiyaç olmayan bir iletişimleri vardır.
Kalın çerçeveli gözlüklerin arkasına saklanan aynı sınıfta ders
aldıkları Diego, Frida’nın hayatının ilk Diego’su ve okulun dehala-
rından biridir. Frida’nın, Alejandro ile birlikte neredeyse her seviş-
mesinde gizlice onları izlediğine ilginç sezgisel bir güç ile adı kadar
emin olan Frida, bu gizli ama en önemli hayranını uzaktan takip
eder. Hatta bir gün Alex ile sevişirken Diego ile göz göze gelir ama
bunu Alejandro’ya söylemediği gibi Diego’ya da gördüğünü hisset-
tirmez.
Diego, neredeyse Frida’nın tüm ölçülerine hâkimdir ama ona
bir kere bile dokunamaz ama âdeta o kalın camların ardındaki
gözleriyle hayalsi bir anda onunla büyük bir tutku ile sevişir gi-
bidir. Frida’nın beklenmedik zamanlarda yakaladığı Diego’ya ait
derin ve şehvet içerikli bakışları bunun delilidir.
Frida, bir gün sadece Alejandro ve kendisini doyuma ulaştır-
mayı yetersiz bulur. Diego’yu da onun en hoşlandığı şekilde tatmin
etmek ister. Diego, Frida’ya dokunmaya cesaret edemediği gibi ko-
nuşmaya bile çekinen bir gençtir ama Frida zekâsıyla harmanla-

46
Frida Kahlo

dığı dişiliğini Diego’ya da hiç temas etmeden sunabilir niteliktedir.


Diego, Frida’ya hiç dokunmadan onunla defalarca sevişmiştir
zaten ama bu sefer gerçekten ona farklı bir deneyim yaşatmak iste-
yen Frida tarafından ödüllendirilecektir.
Frida, Diego’ya bakışlarıyla Alejandro ile sevişirken onları iz-
lemesini istediğini anlatır. Diego, Frida’nın işaretlerinden ve bakış-
larından bunu arzuladığını anlar, utanır ama hayır diyemeyecek
kadar Frida’ya karşı çılgın bir arzu içerisindedir. Başının hareketi
ile Frida’yı onaylar.
Frida, Alejandro ile gizli mekânlarına giderken Diego’nun on-
ları takip edip etmediklerini kontrol eder. Diego burnunun üzerine
düşen kalın çerçeveli gözlüklerini sıklıkla düzeltip heyecandan tit-
reyen elleriyle tuttuğu kitaplarını düşürüp komik duruma düşme-
meye çabalar ve bir şekilde hızla takibini sürdürür.
Okulun temizlik görevlilerinin ardiye olarak kullandığı bir
depoya gelirler. Frida, Alejandro’yu öpmeye başladığında çılgınca
sevgilisine sarılan Alejandro, Frida’nın deponun kapısını aralık bı-
raktığını fark etmez bile. Aralık kapıdan Diego’nun içeri girip gi-
remediğini kontrol eden Frida, Alejandro’nun kucağında Diego ile
göz göze gelince ona küçük bir öpücük gönderir. Diego gözlüklerini
çıkartıp cebine koyar ve kendi bulduğu aralıktan gözleriyle gerçek
bir şölen izlemek için hazırlanır.
Alejandro, yaşanacak olanlardan habersiz ama kendi bedenin-
de yaşayacağı tatmin duygusundan son derece emin bir şekilde iler-
ler. Diego için bu mucizevi gün unutulmazlar arasında olacaktır.
Frida, ikisi için de böyle bir anının ne demek olduğunu iyi bilir.
Frida, Diego gibi okuldaki birçok erkeğin rüyalarının tutkulu

47
Nazan Arısoy

prensesi olmayı başarmıştır


ama bunu umursamaz. Fri-
da’nın bedenine sahip ola-
bilmek herkes için mümkün
değildir. Frida, kendisini sun-
mak için seçtiği bedenin ha-
yatının büyük kısmının beyin
faaliyetleri ile dolu olmasını
tercih eder. Zekâsı yüksek in-
sanlar, daima Frida için ter-
cih edilebilir ve diğerlerinden
birkaç adım öndedir.
Kimi zaman tüm dişili-
ğini cömertçe sergileyecek kadar cesur kıyafetleri tercih eder ama
mutlaka etekleri bileklerine kadar uzundur. Kimi zaman da dişili-
ğini gizemli bir erkek görünümünün arkasına saklar. Yelek, kravat,
ceket ve bol kesim kumaş pantolonlar giyer. Ceketinin cebine bir
çiçek ya da bir mendil koymayı da ihmal etmez. Saçlarını ikiye ayı-
rıp sıkıca ensesinde toplar. Yüzünü tamamen ortaya çıkartır ve sert
bakışlarıyla âdeta ergen bir erkek görünümüne ulaşır.
Frida’nın ruhunda barındırdığı birkaç kimliği, onun hayatını
renklendirmesini sağlar haldedir. Mutluluğunu pekiştirecek birta-
kım faaliyetlerde bulunmak sıradanlaşır. Frida’nın mutluluk limit-
lerini arttırmak için her zaman başka bir planı vardır. Neredeyse
uyurken bile çalışan zihni ile hayat Frida için her zaman sıra dışı
yaşanacaktır.
Frida’nın maskulen giyimi etrafındaki birçok erkek hayranı

48
Frida Kahlo

için daha da kışkırtıcı bir nedendir. Frida bu giyim tarzı ile okulda
azınlıkta bulunan bazı cinsine karar verememiş kızlara da oldukça
seksi gelir.
Frida olağan dışı zekâsının hileleriyle yarattığı kendisi için
yeni bir anı oluşturmaya başlamıştır bile. Okuldaki herkes gibi kı-
yafetlerinin her şekliyle kışkırtıcı olduğunu düşünenlerden birinin
kucağında, diğerinin gözlerinin önünde üzerindekileri hızla ama
kışkırtıcı bir şekilde çıkartır.
Alejandro’nun kucağına zıplar. Alejandro, sıklıkla Frida’dan
ismini kulağına fısıldamasını ve onu ne kadar istediğini anlatan
kelimeler ile her an kendisini baştan çıkartmasını ister. Frida tıpkı
onun hoşlandığı gibi her zaman hitap ettiği şekliyle sevişirlerken
kısık bir sesle defalarca Alex, diye seslenir sevgilisine. Frida mut-
laka yumuşak dokunuşlarla tahrik edildikten sonra bedenini alev-
lendirecek hız ve sertlikte Alejandro’nun ona erkekliğini hissettirip,
dişiliğini yaşatmasını arzular.
Alejandro’nun avuçlarının arasında kilitlenmiş kalçalarının
hareketleri dans eder gibi iç kıvrımlarını hissettirirken Frida, Die-
go’nun gözlerinin içine bakar ve ona kendisine dokunması için ba-
kışlarıyla emirler yağdırır.
Frida’nın arzusunu hissettiren çığlıklarının kendisi için olduğu-
nu zanneden Alejandro, Frida’nın vücudunun sıcaklığının içindeki
yerinden oldukça memnundur. Oysa o istekli kelimeler Diego’nun
erkekliğini okşadığını görmek isteyen Frida’nın Diego’ya yağdırdığı
emir cümlelerini oluşturur.
Frida birkaç saniye içinde masanın üzerinde kapıya sırtı dö-
nük oturan Alejandro’nun kucağında volkanik bir patlamaya ha-

49
Nazan Arısoy

zırlanırken, “Bunu istediğini biliyorum,” diye bağırarak avuçlarıyla


kendi göğüslerini sıkıp, Diego’yu iyice çıldırtmayı başarır. Alejand-
ro sevgilisini daha önce hiç bu kadar arzulu görmemiştir.
Frida bir anda Alejandro’nun, tutkusunu fışkırtmak üzere olan
Diego’yu fark etmesini ister. Aynı anda iki erkeği birden tek bir
hamle ile tuş etme arzusu Frida’yı iyice tahrik ediyordur artık. Yü-
zünü Diego’ya dönerek Alejandro’nun önünde eğilmiş bedeninden
içeri girmesi için sabırsızlığını hissettirir.
Alejandro, Frida ile bütünleşmiş, Tanrı’nın erkek bedenine he-
diye ettiği sıvısını vücudundan etrafa fışkırtmak üzereyken Diego
ile aynı anda orgazm olmak üzere olduklarını fark eder ve iki genç
adam, Frida’nın orgazm çığlıklarının arasında aynı anda âdeta
kükreyerek gerçek bir erkeklik doyumuna ulaşırlar. Üçünün bu tut-
ku sesini bölen Mathilde’nin, “Her sabah geç kalıyorsun, Magdelena
Carmen Frida. Kalk artık! Seni son kez uyandırıyorum,” cümlesi,
Frida’yı uyanmak istemediği şehvet kokan o rüyanın içinden çekip
çıkartır.
Frida rüyanın etkisiyle bacaklarının arasındaki ıslaklığın key-
fini çıkartırken, annesini daha fazla kızdırarak güne negatif bir
enerjiyle başlamamak için hızla yatağından kalkar. Sabahın ilk
ışıklarında bedenine dolan bu tutku sonrası rahatlama huzurunun
büyüsü geçsin istemez.
O gün okula gittiğinde ilk işi rüyasının iki kahramanından en
garip görünen Diego’ya unutulmaz bir hediye bırakmak olacaktır
ve bunu yapar. Koridorda Diego’yu yolundan çevirip ateşli bir şekil-
de dudaklarından öper. Diego, Frida’nın öpücüğünün ardından yere
yığılır. Uzun bir zaman okulda bu öpücük konuşulur. “Frida öpünce
prens olmazsınız ama ölebilirsiniz,” cümlesi dilden dile dolaşır.

50
Frida Kahlo

Frida’nın zor sorusu:


Aşk neden yaratıldı?

“Ben hiç senin kadar sevilmedim, biliyor musun? En azından


senin kadar sevilebildiğimi itiraf edeni görmedim, duymadım. Hiç
senin kadar arzulanmadım. Hiç beni senin kadar arayan ve ken-
dine isteyen bir varlıkla karşılaşmadım. Senin kadar benim yü-
zümden acı çekeni, özleyeni, hayaller kuranı da görmedim. Herkes
kendini önemli zannediyor. Oysa her birimiz sana itaat ediyoruz ve
eminim ki her birimiz senin sadık köleleriniz.
Martı çığlıklarıyla denizin köpüğünü ayak bileklerime çekip

51
Nazan Arısoy

iterken, güneş güne göz kırparken ya da vedalaşırken, yağmur be-


denimden gelip geçerken, rüzgâr beni sarsarken, ay karanlığı yok
ederken ve yalnızlığımı her hissettiğimde seni düşündüm.
Seninle birlikte hayatıma yerleşeni tanımlamak istedim. İnsa-
na hediye edilen ne kadar dünya güzelliği varsa senin varlığınla
birlikte insandan daha üstün yaratılanlarla tanımlar yaratmak
istiyor. Güneşim, okyanusum ve daha neler neler. Anladım ki hiç-
biri yakışmadı sana, üstelik bir türlü seni anlatamadılar bana. Sen
benzetilebilecek bir varlık değilsin.
İnsan neden doğayı ve yaratılanların adlarını aşk denen kişi
için kullanır biliyor musun? Bildiği başka güzel bir tanım olmadığı
için elbette. Sen o bilemediğim yerlerden geldin hayatıma. Henüz
keşfedilmemiş bir âlemin varlığısın. Bilmediğim kelimeler olduğu-
nu fark ettirdin bana.
Aslında tüm mesele seni tanımlandırmamakmış. Seni tanımak,
anlamak, tanımlamak, etiketlemek ile seni anlatamayacağımı hat-
ta yaşayamayacağımı anladım. Sen beni kendinde kaybetmeyi ba-
şarabildiğin için hayatımın en görkemli varlığısın zaten.
İnsan kızgınlıklarımın sıfırlanma sınırısın. Bir yere kadar yük-
selen tüm hislerimin limiti senin bende yarattığın limitsizlikte saklı.
Kırgınlıklarımın yok olduğu an, varlığını hissettiğim zamanlarda
saklı. Varlığına eminim ve hissediyorum. Var olduğunu görmek
için tutkulu sıcak bir nefes, etkileyici bir ses, bir gülüş ve çarpıcı,
derin bir bakışa ihtiyaç oluyor. Sırf seni yaşayabilmek için bütün bu
saydıklarımı bulabildiğim bedenleri ödüllendiriyorum.
Bir bedenin benim için olmayan gülüşlerinde, heyecanında,
kızgınlığında, açlığında, huysuzluğunda ve mutluluğunda da ha-
yatıma yerleşebiliyorsun.

52
Frida Kahlo

Seni yaşamak için seçtiğim bedenin benim olması da gerek-


miyor. Aslında benim olmadığını hissettirdiğinde sanırım senin
limitin daha da artıyor. Senin bir beden ile yaşamanı izlerken de,
seni yalnızca kendimde yaşatırken de aynı evdeyiz biz. Birbirimize
temas etmeden, birçok sihir harcından imal edilmiş dört duvarın
içindeyiz.
“Tanrı aşkı neden yarattı diye düşündün mü hiç?” diye sordu-
ğum herkes senin için güzel sözler söylüyor diyemem ama cevapla-
rın çoğu o an yaşadıkları duyguların ifadesi oluyor. Terk edildiyse
Tanrı aşkı insanlara ceza olsun diye yaratmış diyorlar, mutlularsa
Tanrı’nın hediyesi olarak tarif ediyorlar.
Bana göre, yeryüzündeki test sürecimizi anlamlı bir hale ge-
tirip, insan için bir amaç, hedef, arzu, heyecan, mutluluk gibi ta-
nımlar olsun diye yaratılmışsın. Aslında kendisi için daha eğlenceli
bir dünya yaratmak istemiş de olabilir. Neyse ne işte, “olsa da olur
olmasa da” diyemediğimiz bir varlıksın aşk.
Vazgeçilmezimizsin, kabul ediyorum. İnsanı insan yapan tüm
değerler neredeyse aşktan geçerek hayata yerleşiyor. Beden ve ruh
doyumu yalnızca aşk içinde mümkün. Bedensel dürtülerin hazzına
ait bir doyuma ermek yalnızca aşk ile anlatılamaz. Aşktır denile-
mez. O bedensel arzu içerisinde en büyük tamamlayıcı, ruhu do-
yuran aşktır şüphesiz.
Aslında Tanrı bir insanın tam doyumu için aşkı yaratmıştır.
Tamamlanmak için aşk vardır. Arayışta olmamızın nedeni de bu-
dur. Eksikliğini hissettiğimiz aşk, bizim tamamlayıcımızdır.
Âşık olduğunu düşündüğün birini yüksek limitli olasılıklar
içinde kalabalığın arasından seçiyorsun. Denk geliyormuşsun gibi
görünse de bu öyle değil aslında. Mesela sırf bu denk gelme işi ger-

53
Nazan Arısoy

çek olsa, yıllardır tanıdığın, yakın olduğun birinin aşkını hiç hisset-
meden yaşamak ne diye tanımlanabilir. Tercih esas.
Mesela, sizin farkında olmadığınız yıllanmış bir aşk hikâyesin-
de kahraman olmanız size aşk diyen kişinin tercihidir. Sizin değil.
O yüzden denk gelemezsiniz. Siz aşkı farklı bir beden tercihinde ya-
şarsınız. Bir anın içinde onayladığın bir karar sonucunda başlıyor
her şey. Ne muazzam bir an, değil mi?
Neden kolay kolay aşk yaşayamıyoruz peki? Aşkın çift madal-
yonu etkisi yüzünden elbette. Güzel olanın kaybedilebilir olması
madalyonun ters yüzü işte. Kendimizi iyi hissettiren, hayata bağla-
yıcı, muazzam hislerin kökü aşk, bizden alındığında ikinci bir ki-
şilik çıkıyor içerilerden bir yerlerden. “Zeki insanlar kolay âşık ola-
mıyor,” diye söylenti geziniyor ortalıkta ve aşk yaşamayanların ne
kadar da gururlandığı bir durum. Kocaman bir kahkahaya neden
oluyor bu tanımlama. Zekâ ile aşk bir arada ilerleyen bir durum
değildir, aksine zihin çalıştırarak aşk yaşamak mümkün değildir.
Aşkta zekâ işe yarasaydı Diego ve benim bir arada olmamız bekle-
nemezdi öyle değil mi?
Zekâ, zihin, aşkın kazançlarından uzak bırakır sizi ve aslında
kayıp da olursunuz. Zihin yüzünden aşksız boşuna harcadığınız
zamanlarınız olur.
“Aşka nasıl teslim olup onu hayatımızda tutacağız?”
Bu soruyu defalarca kendime soruyorum ve bir cevabım var.
Aramadan, sorgulamadan, yargılamadan, korkmadan, cesur-
ca, beklemeden aşk vaktinizin geleceğine inanmak ile başlayalım.
İnanmak ve hazır hissettiğini kabullenmek. Cesur olmak. Aşk be-
deninizi zihninizin eleştirmesine izin veremeden, etraftaki zihinleri
de tercihiniz hakkında konuştukları zaman dinlemeden olabilir.

54
Frida Kahlo

“Doğru aşk yaşanacak insan mı var?” demeden. “Benim için


en doğru ilişkiyi yaşamak için hazırım,” inanışında kalmak iyidir.
Hazır olduğumuzu hissetmeliyiz. “Ben ne kadar doğruyum,” diye
soruyor musunuz kendinize?
Kendimizi diğer insanlardan ayırmadan, kimseye haksızlık
yapmadan ve mutlaka şeffaf olarak, net ifadelerle, gerçek hisler ve
bu hislerin limitlerinin gerçekliğine uygun davranışları göstererek,
anlaşılmayı değil anlamayı da önemseyerek aşkı sürdürme olasılığı
yüksektir.
Aşkın yaşanabiliyor olduğu iki beden olarak, insanca yaşayıp
aşk olmayı arzulamak sorunu çözecektir. Sizin aşk dediğiniz size
aşk demek zorunda değil. Bu durumu da kabullenerek ilerlemek
en doğrusu.
Zihinsel kusurlarınızı masaya yatırın. Bencillik, hırslar, yönet-
me arzusu, sahiplenme duygusu ve kaygılar, korkular aşk için yok
edilmesi gereken unsurlardır.
Yok edin. Kimlik kusurlarınızı tespit edip, yok sayın. Zihnin
fişini çekin ve şuna inanın:” Benim ruh ikizim diyebileceğim, ben-
deki benlere uyan bir aşk bedeni var ve o da beni bekliyor. Doğru
zaman şimdi. Hazırım. Tanrı’nın insan için bahşettiği aşkı limit-
sizlikte yaşamaya hazırım. Geçekliğimi zihnin zindanlarından çı-
kartıp ruhumla yaşamak için hazırım. Cesurum ve korkmuyorum.
Kabul ediyorum. Zamanı geldi.
Hadi gel limitlerin olmadığı bir yerlerde buluşalım. Ben aşka
inanıyorum ve en doğru şekilde yaşamak için hazırım. Ya sen?

55
Frida Kahlo

Frida sanattan aşk yaratır…

Cachuchas (Bereliler) Sanat Felsefe Kulübü’nün en önemli


özelliği üyelerinin ortak ilgi konuları değil, otoritenin hiçbir tü-
rüne saygı duymuyor oluşlarıdır.
Okulun sosyalist propaganda yapan kulübü, kulübün kuruluş
amacının sorgulanmasına bile neden olurlar. Kütüphane karar-
gâh gibidir.
Frida inatçı ve hırslı bir çocukluktan, asi, eleştiren, yargılayan
hakkını savunan, özgürlükçü, düşünce yeteneği yüksek bir genç
kıza dönüşür.

57
Nazan Arısoy

Başarısız bulduğu, bilgisine güvenmediği ve açığını yakala-


dığı öğretmenleri acımasızca eleştirip idareye şikâyet edebilecek
kadar hakkını savunan bir öğrencidir.
Okul felsefe kulübünden başka sanata da ilgisi olan Frida,
babasının teşviki ile küçük yaşlardan itibaren birbirinden renkli
tablolara imza atan başarılı amatör bir ressamdır artık.
Hayatının 18. yılı, Frida’nın her açıdan doludizgin doyuma
ulaştığı, okulda geçen paha biçilmez anıların günceye yazıldığı
yıldır. Rüyalarına giren hayranı Diego’dan sonra, hayatının en
uzun yıllarını esir alacak büyük bir aşkın yegâne kahramanı Die-
go Rivera ile de o yıl tanışır.
Frida, Preparatoria da bir fresk üzerinde çalışan Diego’yu ilk
gördüğünde, resimlerini ve sanatını bildiği bu adama hayranlık
seviyesindedir.
Okulun bahçesinde Diego’yu izler. İlgisini çekmek için iske-
lede resmine devam eden Diego’ya seslenir. Diego ilkinde ilgi-
lenmez ama Frida ısrar edince cevaplar. Diego ile konuşabiliyor
olmak, Frida için mucize gibidir. Diego Rivera o zamanlar Meksi-
ka’nın dışında birçok ülkede ünlenmiş bir duvar ressamıdır.
Frida konuşma fırsatını yakalamışken Diego’ya eskiz defte-
rinden resim çalışmalarını gösterir ve yaptığı amatör tablolardan
bahseder. Diego bu çılgın ve öz güvenli küçük kadınla ilgilenir.
Diğer çalışmalarını da görmek istediğini söylediğinde Frida için
bir mucize daha gerçekleşmiş olur. Frida çalışmalarını okula
getirmenin zor olacağını söyler ve onu evine davet eder. Diego
şaşkındır. Frida’nın kendisine sıradan bir adam gibi davranışı ve
nazikçe evine davet etmesi enteresan gelir ve daveti kabul eder.

58
Frida Kahlo

Bir pazar günü Frida’nın evine giden Diego, küçük kasabada


birbirinden farklı, güçlü bir dedikodu dalgası yaratacaktır. Kah-
lo ailesi şaşkındır. Dünyaca ünlü bir ressamı evlerinde ağırlamak
bir hayal gibi gelmiş, Frida’ya inanmamışlardır ancak Diego’nun
evde onlarla birlikte olması evin içinde keyifli bir şölen yaşama-
larına sebep olur.
Heyecanla, uzun çabasından sonra ikna ettiği Diego’nun ken-
di evinde misafir olması Frida için hem hayatının en güzel anısını
hem de hayatının en büyük çıkmazının başlangıcını yaratacaktır.

Diego, Frida’nın çalışmalarını görmek üzere Mavi Ev’e konuk


olur. Ailenin de şahit olduğu bu buluşma, Frida’nın atölyesindeki
yalnız dakikalar taze ve bol fırtınalı aşkın tohumlarını attıracak-
tır. Frida, Diego’nun yeteneği hakkındaki görüşlerini merak eder.

59
Nazan Arısoy

Tek tek Frida’nın tüm eserlerine göz atan Diego, yeteneğinden et-
kilenir. Diego beğenisini belli etme, övme, takdir etme alışkanlığı
olan bir adam değildir. Her bir tablosu için bir kusur bulur ve il-
tifat etmek şeklinde kullanmadığı gücünü cömertçe eleştirmekte
kullanır.
Tek tek kusurları listeler. Bunun üzerine Frida, hislerini ulu
orta açığa vurmaktan hoşlanmayan bu ilginç adamı konuştur-
manın bir yolunu düşünür ve bulur. Diego’nun alışkın olmadığı
bir şekilde ona fikrini sorar. Net ve cevabı kesin olabilecek bir
şekilde, “Resim yapmaya devam etmeli miyim yoksa geçimimi sağ-
lamak, aileme destek olmak için kendime başka bir meslek mi edin-
meliyim?” der.
Diego, Frida’nın bu net hallerini sever ve bunu hayatı boyun-
ca hep onun olmadığı yerlerde duymayacağı şekilde övgü mese-
lesi olarak kullanacaktır. Frida’ya resme devam etmesini söyleyen
Diego, Frida için en güçlü karar merkezi olduğunun farkında de-
ğildir. Frida çok mutlu olur. Keyfi yerindedir.
Diego uzun zaman Frida’nın yaşadığı büyük kazaya kadar her
pazar Kahloların evini ziyaret eder. Neredeyse aileden biridir ar-
tık. Alejandro için tanımlayamadığı bir süreç başlamıştır artık.
Diego o güne kadar rastlamadığı ilginç, küçük bir kadının
karşısında savunmasızdır artık ve aşk ile yeniden birlikte yaşaya-
caktır. Yıllar sonra minik sevgilisi Frida, hayatını renklendirecek
ve kadınsız yaşayamayan Diego’nun en önemli aşkı, karısı ola-
caktır.
Dışarıdan bakıldığında çok ihtimal verilmeyen bir ilişkinin
tohumlarının atıldığı günlerdir. Frida, Alejandro ile makul bir
sevgililik yaşarken, hayranı olduğu Diego’ya karşı kabullenmekte
zorlandığı hisler beslemeye başlar.

60
Frida Kahlo

Frida korkuyor, aşk kaçıyor…

İliklerime kadar ıslanmanın keyfindeyim şimdi. Sırılsıklamım.


Yer çekiminden de kuvvetli bir şekilde sana çekiliyorum. Sırılsıklam
sokaklarda gezer miydim böyle? Yağmur yağsa da bir ıslansam der
miydim hiç? Islanmamak için önlemler alırdım.
Ayaklarım çıplak. Üzerim de incecik hatta şeffaf, hiçbir hissi
saklayamadığım gibi dışarıya sızmasına engel de olamıyorum. Ko-
runmasızım artık. Bu savunmasızlık beni çok korkutuyor.
Üzerime sağanak yağanı tamamen tüm gözeneklerimden içe-
riye almak ve bende yaşamasından keyiflenmek istiyorum. Ilık ılık
ve yoğun yağıyor yağmur. Bazen yürüdüğüm yolda önüme çıkan
su birikintisinin içine zıplamak ve yerden yükselen o suyla coşmak
istiyorum.
Kollarımı sahip olduğum tüm yönlerime açıp dönerek yaşamın
hiçbir yerini es geçmeden yine merkezimde bulmak istiyorum ken-
dimi. Merkezimde. Merkezimin adı senin adınla tanımlanıyor. Üs-
tüm başım tanımadığım bir şey kokuyor. İçime çekiyorum kokuyu
ama daha önce bildiğim bir şey değil bu.
Sırılsıklamım şimdi. Yüzümdeki boyalar aktı. Gözlerimin al-
tından kayıp giden karartılar var. Dudağımda bana ait olmayan
tüm renkler çoktan silindi. Yanaklarım da senin için arındılar. Ya-
naklarım iki avucunun içerisine yerleşmek istiyorlarmış, kulağıma
öyle fısıldadılar. “Bir avuçluk ölçüsü var yüzünün,” dersin ya, bir
avuçluk yüzümden limitsiz bir sevgi ile bakıyor sana gözlerim.
Başım zor tutuyor kendini. Göğsünü özlemiş. Yuvasına yerle-

61
Nazan Arısoy

şen bir kuş gibi yerleşmek istiyor göğüs kafesinin en nadide bölge-
sine ve orada huzurla dinlenmeyi arzuluyor. Yoran ne varsa unut-
mak, sadece kalbinin sesi ile dinlenmek istiyormuş.
Omuzlarım da sabırsız. Senin kol altında bir yer açmanı bek-
liyormuş kendini güvende hissetmek için. Sırtımda, göğsünde ken-
dini güçlü hissetmeliymiş, öyle dedi az önce. Hele saçlarım, her
bir telinin arasında gezinmesini özlediği parmak uçlarını bekliyor.
Günler, geceler boyu parmaklarından ayrılmayacakmış saçlarım,
bana söz verdiler.
Dudaklarım yağmur damlalarının öpücükleri yerine, senin
dudaklarınla mühürlenmek ve bir daha başka hiçbir dudağın aça-
mayacağı bir kilitle esir olmak istiyormuş. Esarete gönüllü tüm
hücrelerim.
Vücudumu örten ne varsa bil ki yalnızca nadide mücevheri ko-
ruyan kadife bir kutu gibi. Sonsuz olabilmek için o kutunun sahibi-
nin gelip, usulca açmasını bekliyor.
Sahibimsin diyen her bir zihin tınısına inat, direnen özgürlük
delisi ruhumla mücadelem bu aralar. Bu yağmur altında sırılsık-
lamken daha da ıslanmak isteyişimin nedeni de bu savaş. Sava-
şacaksın deseler inanmazdım, biliyorum. Ben savaşmak için bir
nedeni olmayanmışım meğer. Keşke kendimle savaşmak zorunda
olmasaydım.
Şu tepemden çekip gitmeyi istemeyecek kadar bana yapışmış,
gölgesi eksik olmayan kara bulutlar, beni duyuyor musunuz? Bu se-
fer vakit tamam. Sizi terk ediyorum. Ayrılma zamanı şimdi. Göğe
çekilin artık. Ne görüyorum ne de duyuyorum sizi. Bu gölgeler be-
nim değil artık.

62
Frida Kahlo

Rengârenk ve ışıl ışıl gökkuşağım var. Gökkuşağı varken gü-


neş çıkar, bilirsin. Güneşim, gökkuşağımı hediye getirmiş yanında
gelirken. Sadece bana aitmiş artık. Öyle eskisi gibi ödünç de değil.
Benim oldu, benim.
Gri bulutların getirdiği yağmurdan sonraki toprak gibi koku-
yor her yanım. Mis. Kuşlar saklandıkları yerden çıktılar birer birer.
Cıvıldıyorlar. Yeni goncalar açmış bahçemde. Çimleri yeni biçilmiş
bir bahçe düzeninde ve kokusunda hayat. Keyif ne demek öğren-
mek istiyorum artık.
Anlamlarını bilmediğim ama içime işlemiş şarkıların sözlerini
mırıldanıyorum yarım yamalak. Ne keyifli ne yapacağını bilmeden
de yapabilmeyi arzulamak bazen. Yanlış yaparsam diye korkma-
dan yaşamak. Galip gelen savaş yorgunu zihnimin içinde gezinen
tek bir hece var benim için. Önüm, arkam, sağım, solum hep o ar-
tık. Onu hayatımda istiyorum. Hiçbir şeyim olmasa da hayatım
olsun istiyorum.
Hayatın en keyifli hecesi, gel artık seni diliyorum diye kocaman
itirafım var ama Alex… Aşk beni değiştirmemeli. Bunu arzula-
mamalıyım. Sen olmamalısın. Beni değiştiriyorsun. Korkuyorum.
Gelme…

63
Nazan Arısoy

Diego Rivera iri cüssesi ve yüzünün birçok insan tarafından


beğenilmesi zor görünümüyle Frida için bedensel olarak çekim
gücü yaratmaz elbette ama aşk denilen o tanımsızlık insanın bil-
diği kimliklerini siler, etiketlerini yırtar atar.
Kimsenin onaylamadığı bir adam, asi Frida’nın elbette ilgisini
çeker ve mutlaka Frida için her şeyden daha önemli bir hale gelir.
Alejandro, tazeliği, bilgisi, çekiciliği ile Frida için kolay vazge-
çilir biri değildir ancak Frida’nın aklı Alejandro’dan kimlik olarak
daha üstün olan Diego için karışmaya başlar.
Bu karışıklığı yok saydığı zamanlarda Alejandro’ya tam tersi
daha bağımlı bir hale gelir hatta bunu Alejandro’ya da hissettirir.
Sürekli bir aradadırlar. Alejandro’ya bu yoğunlukta abartılı bir şe-
kilde bağlanmasının tek nedeni kendisine karşı asiliğidir. Aklı ile
kendini yenebileceğine inanır. Zihninde izinsiz, özgürce dolaşan
Diego’dan yaratılmış hislerine karşılık savaş açmıştır. Aklına ge-
len parlak bir fikir sayesinde durumu nötrleştirmeye karar verir.
Alejandro ve Frida, Frida’nın ısrarları sonucu Diego Rivera‘dan
resim dersi alırlar.

64
Frida Kahlo

Frida’yı ikiye bölen gün…

Okuldaki herkesin özenerek ve kıskançlıkla izlediği ayrılmaz


ikilinin ayrılık vakti gelmiştir aslında ama bu ayrılışın nedeni asla
Diego değildir. Alejandro ve Frida için o akşam okul çıkışı sonun
başlangıç tarihidir. Bu sondan doğacak başlangıç, Frida’yı kâbus-
larında bile göremeyeceği, hatta birçok yaratıcı senaristin bile ha-
yal etmeyeceği bir hayata sürükleyecektir.
İki sevgili otobüse bindiklerinde Frida, diğer yolcuların aşı-
rı gürültülü, gereksiz muhabbetlerini dinlememek için Alejand-
ro’ya odaklanmaya çabalar. Alejandro’nun elindeki bir şiir kita-
bından bir iki şiiri okurlarken etraflarındaki kalabalıktan kendi
yalnız dünyalarının içinde yolculuk yapıyorlardır.
18 yaşında gencecik bedeninin tükenmesi için erkendir ama
Tanrı, Frida’nın kaderinin dönüm noktası olan bu anı yaşamasına
çoktan karar vermiştir bile.
17 Eylül 1925 Frida’nın hayatının dönüşümünün kara tarihi
olarak anılacaktır.
Şiirlerden birinin en ruha dokunan son cümlesinin büyüsüy-
le birbirlerinin gözlerinin içine odaklanırlar. Karşılıklı ayna vazi-
fesi gören gözler, yüzlerinin yakınlaşmasına neden olur. Bakışları
derinleşir.
O sırada arka sıralardan bir yolcu aniden “hayır” diyerek kuv-
vetlice bağırınca ikisinin dikkatini dağıtır. Bağıran yolcuya doğru
bakarlarken, Xochimilo hattının treninin sesinin ardından otobüsün
sürüklenmesi ile başlayan Frida’nın hayatının en kötü anısı yaşanır.

65
Nazan Arısoy

Otobüs parçalara ayrılırken içindeki herkes ya havada uçar


ya da koltuk arasındaki boşlukta sürüklenir. Otobüsün kopan
parçaları ve kırılan camlardan başka tramvayın çarpması sonucu
otobüsle bütünleşen çelik canavarın uzuvlarının şiddeti ile ölüm
meleği her birini sıkıca sarar.
Kaza, Alejandro dahil diğer yolcularının çoğunun düşerek
otobüsün altında kalmasına neden olur. Tren tarafından bir süre
sürüklenen otobüs, sonunda şiddetle yakınlardaki bir binanın
duvarına çarparak durur.
Frida korku filmlerinin sahnelerini andıran bir yaralanma
şekliyle hayatını zorlaştıran Tanrı’ya henüz isyan etmiyordur. Ba-
şına gelenlerden habersiz ve kazanın ölümle burun buruna getir-
diği anlarda kapanan şuuru sayesinde olanları hissetmez.
Kazayı yalnızca birkaç çizik ve ezilme ile atlatıp ayağa kalkan
Alejandro, kaza yerinde Frida’yı aramaya başlar. Dehşetli bakışla-
rıyla etrafı süzer. Birçok yolcu tanınacak halde değildir. Bir süre
sonra kendisinden epey uzakta, genç, çıplak bir kadın bedeninin
yolun üzerinde yattığını görür.
Alejandro, kazanın etkisiyle aksamaya başlayan bacağını sü-
rükleyerek uzakta gördüğü parlayan bedene doğru ilerlerken o
yerdeki genç kadının Frida olmaması için dua etmeye başlar.
Çarpışmanın etkisi ile sürüklenmesi sonucu sert zemin Fri-
da’nın kıyafetlerini üzerinden çıkarmış ve onu çırılçıplak bırak-
mıştır.
Civardaki eski binaların restorasyonunda çalışan boyacı, in-
şaat ustası bir adam olduğu tahmin edilen bir yolcunun elindeki
altın tozu ile dolu kutu kaza esnasında açılmış, içindeki toz ha-

66
Frida Kahlo

vaya saçılıp Frida’nın çıplak ve kanlı bedenini kaplamıştır. Onu


kanlar içinde ve altınla kaplı gören kalabalık, “Dansçıya yardım
edin, dansçıyı kaldırın!” diye bağırmaya başlar.
Alejandro’nun korktuğu başına gelmiştir. Metrelerce uzağa
fırlayıp sürüklenen beden, Frida’ya aittir. Bağırarak ağlamaya
başlar. Frida’nın ölmüş olduğunu düşünür. Yoğun bir kan akışı ol-
duğu, gördüğü bedenin etrafındaki suni kan gölü manzarasından
bellidir. Ürkekçe titreyen elleri ile Frida’yı kavrayıp kaldırmak
ister. Bu hareketi Alejandro’nun hayatı boyunca daima gözünün
önüne gelecek vahşet içerikli bir görüntü olacak, kâbusları haline
gelecektir.

Frida Kahlo, Kaza adlı tablosu 1943

67
Nazan Arısoy

Frida’yı tutup kaldırmak istediğinde, otobüsteki bir tutunma


direğinin Frida’nın incecik bedenini delip geçtiğini fark eder. Fri-
da bir an gözlerini açıp Alejandro’ya bakar. Konuşamaz durum-
dadır. Nefes almakta zorlanır.
Etraftan koşup gelen insanlardan başka Alejandro gibi ka-
zadan kurtulma şansı olan bir adam Frida’nın başucuna gelir.
Frida’yı ikiye bölen demir çubuk, etrafında ona bakanları âdeta
dondurmuştur.
Otobüsün tutunmak için kullanılan demir çubuklardan biri
yerinden çıkıp Frida’nın sol kalça kemiğinden girip, leğen kemi-
ğinden çıkmıştır. Dişiliğini zedeleyen bu kaza Frida’nın cinsine
yapılacak en büyük kötülüktür. Vajinası ciddi zarar görmüştür
ama henüz tahribatın farkında değildirler.
Frida’nın başucunda dikilen orta yaşlı adam birden kendini
toparlar, dizlerinin üzerine çökmüş, perişan ve donuk görülen
Alejandro’nun omzuna dokunup irkilmesine hatta kendine gel-
mesine sebep olur.
Frida’nın bedenini ve o günden sonra tüm hayatını ikiye bö-
len demir çubuğun başına geçip eliyle sıkıca kavrar. “Bunu bu-
radan çıkarmamız lazım, o direk oradan çıkmalı,” der ve diziyle
Frida’nın üzerine bastırarak direği bedeninden çekip çıkarır.
Alejandro’nun dehşet içinde yıllarca anlattığı, röportajlarında
dile getirdiği cümle, dinleyen ve okuyanların tüylerini ürperte-
cek cinsten etkili bir cümledir. Frida’nın vücudundaki o çubuk
çıkartılırken acısıyla etrafa yayılan haykırışı, olay yerine varmış
olan Kızılhaç Hastanesi’ne ait bir ambulansın sirenini bastıracak
kadar kuvvetlidir. Alejandro yıllarca bu olayı anlatırken kurduğu

68
Frida Kahlo

bu cümle ile hem kendisi yıkıntı içinde gözyaşı dökmüş hem de


dinleyenlerin kanını dondurmayı başarmıştır.
Frida’nın vücudundan çıkan demir çubuğu defalarca tekme-
leyen Alejandro’yu etrafındakiler güçlükle sakinleştirirler. Gelen
ambulansa hızlıca yerleştirilen Frida’nın çıplak bedeni örtü ile sa-
rılır. Frida hastaneye giderken baygındır ve Alejandro bir an bile
onu bırakmaz.
Alejandro kendi yüzündeki kanlara karışan gözyaşlarının du-
dağından diline geçişinde aldığı iğrenç tat yüzünden yüzünü ilk
bulduğu bir bez parçasıyla silmeye başlar. Ambulansın içindeki
tüm sağlık görevlileri yalnızca Frida ile ilgilenir haldedirler. Fri-
da’nın şuuru kapanmış, ölüm yaşam arası boşlukta, olan bitenden
habersiz, ölümsel uyuşukluk içinde acısını hissetmez haldedir.
Hastaneden içeriye giresiye kadar soğukkanlılığını korumayı
başaran Alejandro, Frida’nın emin ellerde olduğuna inandığında
acil servisin önünde kendini bırakır ve bayılır.
Frida’nın hızlıca temizlenen bedeni soğuk ameliyathane oda-
sında mucize gerçekleştirecek doktorların elleri, gözleri altında-
dır artık. Frida, sadece demir çubuğun vücuduyla bütünleşmesi
ile atlatamamıştır kazayı.
Alt omurgasının üç yerinde hasar vardır. Bir köprücük ke-
miği ve iki kaburgasında kırık, çocuk felcinin zayıf bıraktığı sağ
bacağında ise on bir kırık, sağ ayağında çıkma ve ezilme, sol om-
zunda çıkık ve kasık kemiğinin üç yerinde kırık vardır. Vajinasın-
daki yırtık, dişiliğinin üretkenliğini zedeleyecek kadar büyüktür.
Doktorların mucize yaratmak için azimle girip çıktığı ameli-
yat ölebilir kaygısıyla başlanmış olsa da başarıyla sonuçlanır ama

69
Nazan Arısoy

tek bir ameliyatla Frida’nın sağlığına kavuşması imkânsızdır.


Bu kaza yüzünden hayatı boyunca tam 32 kez ameliyat edilir.
Frida, bu kazadan sonra yatağa bağımlı hale gelir. Hayatı uzun
bir süre korselerle, bitmek bilmeyen ameliyatlarla ve doktorlar,
hastaneler arasında geçer.
Frida sonraki süreçlerinden habersiz, ilk ameliyatının ardın-
dan kendine gelme çabasındadır. Alejandro da kendisine yapılan
müdahalenin ardından toparlar ve yeniden Frida’nın yanında ol-
mak ister.
Guillermo ve Mathilde diğer kazazedelerin aileleri gibi habe-
ri almıştır ama gelmeleri uzaklık nedeniyle gecikir. Annesi olayı
öğrendiğinde dili tutulur ve kızını görmeye gelemez. Babası da
üzüntüsünden bayılır ve olayın ardından 20 gün geçtiğinde kızı-
nı görmeye gelir. Ablası Mathilde, haberi gazeteden öğrenmiş ve
hızla kardeşinin yanına gelmiştir. Hastanenin şapelinde sürekli
dua eder haldeyken, umutsuzluğunu gidermesi için Tanrı’ya yal-
varır.

70
Frida Kahlo

Mathilde’nin derin kardeş sızısı…

“Mavi Ev’in içinde iki yabancı olarak geçirdiğimiz onca yıldan


sonra bu kaza, bu lanet olası kaza bizi bir bütün yaptı. Kardeşim,
Kahlo’nun asi ve haylaz kızı, bu yaramazlığın pahalıya patladı.
Frida, sen acı çektikçe sızlayan kemiklerinin her birinin acısını
kendi kemiklerimde hissediyorum. Hayatla hep dalga geçen ve ide-
alleri olmayan, sıradan olmayı kolaylık olduğu için seçen bir kadı-
nım. Evet, tam olarak geçen sene bana kızdığında söylediğin cüm-
leler bunlardı. Sana küçük bir fahişe olduğunu ve bir gün Tanrı’nın
seni cezalandıracağını söylemiştim. Bu değil. Böyle değil. Tanrı bu
kadar kızmamalıydı sana.
Kemiklerim seninkilerle birlikte sızlıyor ve umudu tutamıyo-
rum. Bir balon gibi havaya yükseliyor. Senin gözyaşlarınla birleşen
gözyaşlarım dua etmek için birleştirdiğim ellerimden süzülüyor. Se-
nin olmadığın, Tanrı’ya yakarışlarda bulunduğum şapel çığlıklarla
ağlamalarıma alıştı. Senin gibi bir kızın o yatakta, bu kadar par-
çalanmış, kırılmış dökülmüş bir şekilde yatıyor olduğunu görmek
hayatımın en büyük kâbusu oldu.
Ellerini sevgiyle tutmak istediğimde kollarına dokunuyorum
ama severken canını acıtırım korkusuyla sıkıyorum yumruklarımı
ve acımadığına emin olduğum tek yerin, yüzünden veriyorum sana
sevgimi. Benim güzel ve narin yüzlü, şımarık, asi, zeki kız karde-
şim, üzüntüden en az on yıl yaşlandığımı hissediyorum.
O demir canavarını düşünüyorum. Ölüm meleğinin cani sila-
hı o olmalı. Sonra sen geliyorsun aklıma, o demirin vücudundan

71
Nazan Arısoy

çıkartılmasında sanırım sen ölmüştün. Ölmeseydin onun o narin


bedeninden çıkartıldığını hissederdin. Sadece güçlü bir çığlıkla o
demirden kurtulduğuna, hatta o demirin senin vücuduna girdiğine
inanmak bile zor. O adam, o demiri bedeninden çıkarttığında ölüm
meleğini öldürdü ve sen dirildin.
Tanrı sana bir hayat daha hediye etti ve biliyorum, sen bu şan-
sını iyi değerlendireceksin. Sen Frida’sın. Sen hiçbirimize benzeme-
yen Tanrısal gücünle yeniden yaşamayı başaracaksın kardeşim.
Sızlayan tüm yaralarında öperim. Belki şefkatim Tanrı’nın merha-
metine sebep olur ve seni bize yeniden hediye eder. “
Annesi ile aynı adla anılması onun karakterine etki etmemiş-
tir. Annesi ile benzerlikleri olsa da şefkat ve annelik duygusu yük-
sek bir kadındır. Frida ile çok yakın olmasalar da bu kaza sonucu
San Jaremino Kızılhaç Hastanesi’nde 3 ay boyunca kız kardeşinin
daima yanından olmuştur.
Guillermo, yirmi günün ardından hastanede, Alejandro ile
kaza hakkında konuşur.
Guillermo’nun iri mavi gözleri hayatı boyunca hiçbir zaman
bu kadar büyümemiş ve hiçbir zaman bu denli ruhunda acı his-
setmemiştir. Alejandro ile birbirlerine sarılıp ağlarlarken, diğer
kazazedelerden birkaçının ölüm haberi ile sarsılırlar. Frida’nın
doktoru yanlarına gönderdiği asistanı ile Guillermo’yu odasına
çağırtır.
Frida’nın doktorunun odasında hayatı boyunca kâbusların-
da bile rastlamadığı kazanın etkilerini ve Frida’nın hasar listesi-
ni dinler. Doktor, Frida’nın beden hasar bilançosunu anlattıkça
Guillermo gittikçe daha fazla yıkılıyor ve birden fenalaşmasına

72
Frida Kahlo

neden olan duydukları yüzünden ısırdığı sağ yumruğunun üze-


rinde derin bir ısırık yarası yaratır.
Alejandro, Frida’nın babası kadar olmasa da perişandır. Fri-
da, yoğun bakımda ölüm meleği ile baş başa kuvvetli bir savaş
halindedir.
Haftalar geçer. Doktorlar Frida’yı bir iki ameliyat daha geçire-
bilecek hale getirmeye çalışır. Alejandro için de hayat artık eskisi
gibi değildir. Yıkık dökük ve tamamen umudunu yitirmiş halde-
dir. Frida tepkisiz ve pek iyileşir halde değildir. Alejandro kendi
hayatında cehenneme çeviren bu olayın etkisinden başka yitirdiği
umutları yüzünden kendi içinde çelişkiler yaşamaya başlar.
Alejandro, Frida’dan sakin ve sessiz bir şekilde uzaklaşması
gerektiğini düşünür. Tüm hayatı boyunca Frida ile olamayacağı-
na, yanında kaldıkça kendi hayatının da başka bir şekil alacağı-
na olan inancı artar ve onun idealleri, hedefleri her şeyden daha
kıymetlidir. Frida için yapılacak bir şey olmadığına olan inancı
mucizelere inanmayan Alejandro için büyük bir bahane olur.
Frida’nın şuurunun yerine gelmesini bekler. Yanında olmadı-
ğını bilmesi bu denli hayatı sıfır limitine gelen biri için büyük bir
yıkım olacaktır düşüncesi ile sabırla bekler. Tıpkı planladığı gibi,
Frida tüm ağrılarına rağmen az da olsa toparlandığında birlikte
birçok kez zaman geçirir. Hastanede yalnızlık çekmemesini sağ-
lar ama kısa bir süre sonra ziyaretleri seyrekleşir.
Doktorların bedenini tıpkı bir yapboz gibi bir araya getirdiği
Frida’nın sağ kalacağı kesinleştikten sonra bile bir daha yürüyüp
yürüyemeyeceği kesin değildir.
Ameliyatın ardından aylarca belinde alçı taşır Frida. Alçıla-

73
Nazan Arısoy

rına hayatı boyunca sayısız resimler çizen, tüyler ve kumaşlarla


süsleyen Frida’nın hayatının olumsuzluklarından kendi için mut-
lu edici nedenler yaratma çabası tescillenmiştir. Hastaneden çık-
mış ve sonrasında da iki ay alçısı ile evinde yatakta vakit geçirme-
ye başlamıştır. 9 ay boyunca yatağa bağımlı yaşar. Yatakta geçen
zamanlarda okuldaki Felsefe Kulübü arkadaşları sık sık ziyaretine
gelirler. Frida için kitaplar, dergiler getirirler. Alex ülkeden gitmiş
ve yalnızca Frida’nın hayallerini, rüyalarını süsler haldedir.
Sık sık kontrollere gider ve her gün biraz daha iyileştiğinin
umudu ile gittiği hastaneden sıklıkla bir süre sonraki ameliyatı
için planlar yapıldığını öğrenir. Her yeni ameliyat konuşmasın-
dan dolayı huzursuzdur.
Kaza nedeniyle final sınavlarına gidemeyen Frida, bir sonraki
dönem için okula kayıt yaptıramaz. Okula gidemediği için doktor
olma hayali suya düşen Frida, bu dönemde yatağa mahkûm ol-
duğu için kendini
meşgul tutmak,
can sıkıntısı ile
mücadele etmek
adına resim yap-
maya başlar. Ba-
basının teşviki ile
kendisine meslek
edinmeyi hayal
etmediği resim,
Frida’nın hayatı
haline gelir.

74
Frida Kahlo

Yalnızlık kokulu gecelerde Frida…

“Kırıkları, kesikleri, çukur ve yırtıkları bol bir ucube gibi yaşa-


maya başladım. Bütün oyuklarımda derin bir sızlama, bedenimi
dik tutma görevinden istifa etmiş kemiklerimde şiddetli ağrılarım
ve en çok canımı yakan sensizlik yaram var.
Yalnızlık kokulu yatağımda mendiller gözyaşlarımı durdur-
maya yetmiyor. Sürekli nemli yastığımda senden olma sarı gözya-
şı lekeleri derin manalı desen oluşturuyorlar. Başımın üzerindeki
aynada gördüğüm kızı tanımıyorum. Limitsizce sızlayan bedenine
rağmen mutlu taklidi yapan yalnız kızı da tanımıyorum.
Her gece uykularımı bölen kaza cümlelerini duymamak için ne
yapmalıyım bilmiyorum. Uykularıma yerleşen o otobüsteki insan-
ların bağırışları her gece kulaklarımda. Balerin diyor kimi, birkaçı
da ölmüş mü? Beni bir balerin ya da bir ceset gibi tanımlatan o
kaza hiç olmasaydı, sen hâlâ dokunabileceğim bir seviyede bende
yaşıyor olacaktın.
O gün ölmeseydi senin Frida’n, sen onunla birlikte uyuyor
olacaktın belki de bu gece. Seni terk edemedim Alex ve kabullene-
medim beni terk ettiğini. Biliyorum, sen her dokunduğun kadında
beni görüyorsun ve o kazayı. Bizi ikiye bölen o treni, otobüsü ve
benim senin aşkın ile dolu, kanlı cesedimi anımsıyorsun.
Sana gönderdiğim kartları ve mektupları okuyorsun, okurken
yine başını sağ omzuna doğru yatırıp dudaklarınla pişmanlığını ve
kederini anlatan hareketler yapıyorsun. Sen susuyorsun ve gözlerin
konuşuyor, öyle değil mi?

75
Nazan Arısoy

Ağlıyorsun Alex, biliyorum çünkü sen ne zaman sıkıntılı his-


setsen kendini ben de sıkılırdım. Göğüs kafesim daralıyor şimdi.
Bu korseler bazen beni delirtiyor. Bedenimi hapsettiği yetmiyormuş
gibi üzerimde kurduğu geçmiş baskısı yıpratıyor beni.
Diego da yok. En azından o yanımda olsa, seni unutmam için
büyük bir nedenim olurdu. Onu sevdiğimi reddetmek ve unutmak
için sana sığınmıştım. Sana daha çok yakınlaşmış, senden bir kal-
kan yaratmıştım zihnime ve inan bana seni hiç aldatmadım. Al-
datmayacağım. Başka başka bedenlerle hayatım geçecek, belli ama
seni aldatmayacağım çünkü hiç kimseye sana dokunduğum o te-
miz Frida’nın aşkıyla dokunmayacağım.
Seni özlememek için ölmek istiyorum.”

Kazanın ardından, Frida, hayatı boyunca çok istese de bir ço-


cuk sahip olamayacağını öğrenir. Sahip olmayı dileyip ulaşama-
dığı tek varlık kendine ait bir çocuktur. Frida, çocukluk yıllarında
kendisi için yarattığı hayali arkadaştan sonra, eksikliğini yeniden
tamamlamak adına hayali bir erkek çocuk yaratır. Yarattığı ço-
cuğu Leonardo’yu özlediğini dile getirecek kadar dönem dönem
gerçekçi yaşar hayallerini. Frida, hayali oğlu “Leonardo” için bir
doğum belgesi hazırlar.
Belgeye göre Leonardo, Eylül 1925’te doğar. Hayal gücünü acı
ile birleştirmeye başlamıştır. Bir kızı değil de oğlu olduğunu ha-
yal ediyor olması, psikologların Frida ile ilgili incelemelerinde,
karşı cinse yakın olduğunun göstergesi olarak anılır. Bir kadın
anne olacağını öğrendiğinde istatistiklere göre büyük bir oranda
bir kız çocuğuna sahip olmak ister. Erkek mutluluğunu ve gücü-

76
Frida Kahlo

nü kendine yakın hisseden hatta bebeğinin babasını mutlu etmek


isteyen annelerde de baskın olarak erkek çocuk doğurma arzusu
olur.
Frida kendi içindeki küçüklüğünden itibaren yaşayan erkek
çocuğunu yıllar geçtikçe kendisiyle birlikte büyütmek istemişti
belki de. Yetişkinliğindeki cinsel eğilimleri psikologları böyle dü-
şündürmüş olabilir. Belki de Frida’nın bir erkek kardeşinin olma-
ması da onu bu isteğe yöneltmiş olabilir.
Üç aylık yatak istirahatinin sonunda, kazadan beri mesafeli
bir tavır takınmış Alejandro ile olan ilişkisi bitme noktasına gelir.
Zekâsını ve acılarını etrafındaki insanları yakınında tutabilmek
için kullanmaktan çekinmeyen Frida, kısaca Alex ismini verdiği
erkek arkadaşına üzerinde gözyaşı izleri olan bir mektup gönde-
rir: “Beni terk ettin
ya, artık seni her za-
mankinden daha çok
seviyorum,” cümlesi
ile başlayan mektup-
ta, Frida, Alejand-
ro’ya 30 yıl sonra
ikisinin ne olacağını
düşündüğünü sorar.
Frida‘nın sordu-
ğu o derin sorunun
Alejandro adına
verilecek bir cevabı
yoktur. Cevapsız ka-

77
Nazan Arısoy

lan bu sorunun ardından Alejandro ile Frida, 1928’de ilişkilerini


bitirirler. Frida, Alejandro’ya sorduğu sorunun cevabını alamaz
ama kendince bu sorunun cevabı 30 sene sonra tüm Meksika sa-
nat camiasının hayranlık duyduğu “Frida Kahlo” olacağıdır.
Hayatının yaşanışının tamamen değişmesine sebep olan, di-
şiliğinin üretkenliğini engelleyecek, en can yakan bu kaza, henüz
tarihte önemli bir şekilde anılacağından habersizdir. Okula dön-
mesi imkânsız bir hal alan Frida, ailesine kendi tedavi masrafları-
na ortak olmak amacıyla ayaklanınca çalışmaya başlar.
Kazanın ardından Frida’nın eski haline göre, bedensel görü-
nüm anlamında aynı olan özelliklerin sayısı azalır. “Yatakta Fri-
da” yılları olarak ayrı başlık altında anlatılabilecek uzun, ağrılı,
sıkıntılı acı anıların biriktiği günler başlar. Frida, vücudunun bir-
çok yeri alçılarla sarılı ve çelik korseli bir hayatın içinde yatak ile
bütünleşmiştir. Frida en genç yıllarını yatakta geçirir ancak bu
yıllar ve yaşanan tüm acıları, onu sıra dışı bir ressam yapacaktır.
Kazaya kadar amatörce ve oyalanmak için başladığı resim sa-
natı can sıkıntısından mesleği haline gelecektir. Uzun yıllar ha-
yatını paylaşacağından henüz habersiz olan 18 yaşındaki Frida,
kazadan önce Alejandro ile birlikte Diego Rivera’dan aldığı ders-
lerin hakkını vermek için çaba göstermeye başlar.
Sıkıntısını giderebilmesi için annesi Mathilde, Frida’nın ya-
takta yatar durumda resim yapabilmesi için marangoza bir tuval
yaptırır. Nesneleri her açıdan görebilmesi için de tavan dahil oda-
nın birçok yerine aynalar yerleştirilir.
Frida, Guillermo’ya ait yağlı boyaları kullanarak resim dün-
yasına amatörlük seviyesinden bir adım önde olarak giriş yapar.

78
Frida Kahlo

İlk önemli ese-


rini 19 yaşındayken
ortaya çıkaran Frida,
kırmızı elbiseli ken-
dine ait bir otoportre
yapar.
İlk portre ça-
lışmalarından biri
de elbette ilk aşkı
Alejandro’ya aittir.
1928’de de yeniden
kendine bağlama
ümidiyle Alejand-
ro’ya hediye etmek
üzere bir otoportre
üzerinde çalışmaya
başlar. Tablo yapılır-
ken Alejandro eğitimi için aynı yılın eylül ayında Avrupa’ya gider.

Portrait of Alejandro Gomez Arias

Kırmızı arka planda görünen genç Alejandro‘nun koyu renk


saçlarına zıt olan açık renk yüzü, Rönesans tarzı bir kontrast oluş-
turmuş. Beyaz gömlek, kravat, yelek ve ceket giyen Alejandro, bu-
rada sanki vesikalık poz verir gibidir.
Ayrılmış olmalarına rağmen Frida profesyonel anlamda res-
samlığa başladığı yıl, Alejandro Gomez Arias’a ait otoportresini

79
Nazan Arısoy

61,5 x 41 cm‘lik ahşap panel üzerine yapar. Tablonun sağ üst kö-
şesine, yaşanmış tutkulu aşkının ölümsüzleşmesini istediği için
bir cümle yazar. Portrenin üzerinde, “Alex, bu portreyi sevgiyle
yaptım,” yazılıdır.
Frida, bu kaza yaşanmadan 18 yaş öncesini, eski hallerini ha-
tırlamamak için sadece o günü anlatan günlük tutar. Kaza onun
eşsiz varlığından neler çalmıştır, ne kazandırmıştır henüz bilmez.

80
Frida Kahlo

GÜNCEDEN

“Bu bir vedaydı. Bedenimden gelip geçen o demir parçası, geçip


gitmeyen derin bir sızı ve keder bıraktı bende. Bu bir vedaydı. O
demir parçası benden çıkıp giderken en kıymetlilerimi benden al-
mıştı. O andan önce yaşayan o cıvıl cıvıl Frida’yı alıp gitti benden.
Haylaz küçük kızın özgürlüğünü aldı. Alex’i ve hayatımın o gün-
den sonraki uzun yıllarını aldı.

81
Nazan Arısoy

Her veda yeni bir başlangıçtır ve ben yeni hayatımın başlangı-


cındaydım. Tercihlerimle oluşmayan bu yolun başlangıcında geri
kalanları unutarak yeni gelecek anılarımı merak ediyordum. Kay-
bettiklerim ve kazandıklarım terazisinin dengesi tüm hayatımı be-
lirleyecekti, biliyordum.
Genç, heyecanlı, özgür ve eğlenceli Frida’yı benden alıp vücu-
dumdan çıkıp giden o demir bana bazı ganimetler bırakmıştı aslın-
da. Çelik korselerden başka ruhumun temelini sağlamlaştıran ve
beni her koşulda güçlü kılan, ayakta tutan kökler bıraktı bende. O
sağlam çelik köklerime tutunup yaşamayı seçtim ben. Eksiklerimi
unutturacak fazlalıklar yarattım kendimden.
Alex, boynumda gezinen nemli öpücüklerini hatırlıyorum ve
beni koklarken nefes alış sesini. Gözlerinin içindeki beni hatırlıyo-
rum. Beline dolanmış bacaklarımın arasında duruşunu, parmak-
larını hatırlıyorum yüzümün üzerinde ve sonrasında o kazayı.
Öpüşmek üzereyken Tanrı’nın bizi bizden ayırmasını hatırlıyorum.
Bedenimi ikiye bölecek kadar onu kızdıracak ne yaptım acaba?
Yeniden koklamayacaksın beni, biliyorum. Gül gibi koktuğu-
mu söylerdin hep. “Kırmızı, ateşli ve kokusuyla büyüleyen bir gül
gibi kokuyorsun,” derdin. Kokum değişmedi aslında ama senin kok-
lamak için seçtiğin çiçek ben değilim artık, biliyorum. Senin kır-
mızı ateşli gülünü Tanrı bir demir çubuk yardımıyla kesip attı aşk
bahçenden. Çiçek açtım, koparıldım, ezildim Tanrı’nın gücü altın-
da. Onca renkli tablolarımın içindeki tek gri benim artık kimsenin
bilmediği.
Piyanonun sesi doldurdu odayı ve biraz da keman, içime işliyor
bu gece yine. “Ben bize âşık oldum,” diyor şarkı. Ben bize âşıktım

82
Frida Kahlo

Alex. Tanrı aşkı yaşamayı sadece ruhun içine hapsetmemiştir uma-


rım. Bedenimden alıp götürdükleri sana yeniden dokunmama en-
gel olacak biliyorum. Bedenimin buram buram aşk ve şehvet kokan
her bir parçası seni arzuluyor hâlâ.
İşte şimdi kan damarlarımın içinde akan sensin. Kan damar-
larımın içinde aktıkça hatırlanacaksın. Senin hafızanda kalmış
anıların içinde kalan Frida’yı yaşatmak istemediğini hissediyorum.
Unutulmak nehrinde yıkanıyor hatıra lekeleri ve eminim silinecek-
ler. Ben de silmek istiyorum aslında. Silinmedikçe bir daha yaşana-
mayacaklarını biliyor olmak canımı yakıyor. Anmak istemiyorum.
Dinlediğim notalar ile kulaklarımda unutmak istediğim sesin
ve seni andıkça bir türlü yerine yerleşmeyen dudak kenarlarım,
yanaklarıma doğru yayılıp kaldılar. Gözlerimin nehrinden akan
damlalar inatçı, ısrarla ruhuma değiyorlar. Kirpiğimin ucuna tu-
tunan her damlayı serbest bırakıyor içimdeki sızı. Acının tarifsiz-
liğinde umuda yakın olmak istiyorum. Acı ile bağlarımı az önceki
damlalarımın keskinliği ile koparmayı diliyorum.
Acıdan olma kederli kelimelerle yazdığım ahşap kutu mektup-
larının üzerinde damlalar nasıl bir iz yapıyorsa, o lekeler yüzünden
geçmişimle olan tüm bağı kesmek istiyorum. Bedeninde bu kadar
sızı hisseden bir kadın ruhunu da bu kadar acıtmamalı. Bu böyle
sürmemeli. Bir yolu olmalı geçmişi ve onun sızlayan yaralarını sil-
menin. Bir yolu olmalı.
Yakılmak ile yıkılmak arasında yazılan güncelerin içine bir
anahtar sakladım. Zihnimde asılı asma kilidin anahtarı o. O asma
kilidin asılı olduğu kapı, karanlık bir zindanı kapatıyor. Hatırala-
rın toprak altı edildiği, aşkça hislerin yok sayılması için zincirlendi-

83
Nazan Arısoy

ği bir zindanın anahtarı. Tüm birikenler bir kelebek kadar hafif ve


sevimli olasıya kadar o zindanın kilidi açılmamalı.
Geçmiş izleriyle gelecek yaşamak istemiyorum. Hayat ben hâlâ
nefes alırken böyle bitemez. Duramaz. Donamaz. O aşk güneşi el-
bet bir gün yeniden ziyarete gelecek ve ben de yatılı kalmak iste-
yecek, hayatıma yerleşecek tüm ihtişamıyla. Arsız bir misafir gibi
girdiği ruhumun sarayında, sonsuzlukta bana eşlik edecek.
Aralık kalmış ruhumun demir kafesli pencerelerinden içime sı-
zacak önce, sonra içimde yayılıp gökyüzüme fışkıracak.
Herkes gibi benim de, bana ait bir gökyüzüm var. Kendi fır-
tınam, yağmurum, şimşeğim, baharlarım ve yakıcı yaz günlerim,
karanın görünmediği. Kendi okyanusum var.
Mevsimlerim grilerle dolu. Sanki ruhumun gözleri renk körü
oldu. Kendi içimi renklendiremedikçe acının tarifini en canlı renk-
lerle tuvale yansıtıyorum. Bu hayatıma dair bir yakarış ve isyan
edip içimde sindiremediklerimin en renkli anlatımı.
Onca rengin içindeki karanlığımla baş etmek hiç kolay değil.
Mum ışığının gölgesinde duvarlara çarpıp içimden geçen o umut-
suzluk sesinden olma sessiz gürültü ruhumu daraltıyor.
Bir yakarış bu kadar mı can yakar? Kemana sığınayım dedim,
pişmanlıkla yüzleştim şimdi de. Bir kemanın kendini seslendiren
virtüöze sesiyle acı çektirip ağlatması, sahibine ihanetidir. Oysa
ben dinlerken ondan çıkacak melodiler ile keyif alacaktım hayat-
tan, o bana şimdi neden bu denli eziyet ediyor bilmem. En iyisi seni
de bir duvarın dibine sırtından çivilemeli Sayın Keman. Sonsuza
kadar sesini kesmeli.
Ne dediğini anlamadığım dillerde şarkılar dinlemeli ve hepsi

84
Frida Kahlo

sadece çılgınlar gibi dans etme hissi vermeli. Tetik olmamalı, hedef
yapmamalı beni. Mahkûm etmeden, özgürce kır çiçekleri ile dolu
bir bahçede güneşle dans ettirmeli.
Böyle bitmez. Zamanım böyle bitmemeli. Anımsayacağım ne
varsa böyle bedenimi her delip geçtiğinde, keyifli bir sarhoşluk bı-
rakmalı içimde. İçtiğime pişman olmamalıyım o alevli kâseden ha-
yatı.
Hemen şimdi şuracıkta avuçlarıma yağ huzur. Üstüm başım
sen kokmalı artık. Sırılsıklam olmalıyım mutluluktan. Gözenekle-
rimden ve saç diplerimden içime yerleş ve benden gitme. Bu yağ-
murlar umut tohumlarımı sulasın topraklarımda. Kendi eşsiz or-
manımda milyonlarca eşi benzeri görülmemiş mis kokulu çiçekler
ve yüce Tanrı’nın yarattığı en mükemmel varlıkların yaşadığı bir
vatan gibi olmalı hayatım.
Kendi içimde kayıp olduğumda bulunmak istemiyorum bazen.
Bu büyü bozulmasın istiyorum. Bana seslenenleri duymadan, do-
kunanları hissetmeden, yoluma çıkan hiçbir taş ile sendelemeden,
sendelersem uzatılan hiçbir dala tutunmadan yaşayabilir miyim
bilmiyorum. Kendimde kalıp, kendimi terk etmeden, bana benze-
yen ama asla eski ben olmayan ben ile hayata eşlik etmek istiyo-
rum.
Böyle bitmez. Bundan sonrasını görmek istiyorum.”

85
Frida Kahlo

Frida ve Tina Modotti efsanesi…

Frida yirmili yaşlarına başladığı yıl acılarını renklerle anlattı-


ğı eşsiz tablolarına iyice yoğunlaşır. Okuldan kopmak onu arka-
daşlarından koparmaz, sıklıkla ziyaretine gelen arkadaşları yavaş
da olsa artık yürümeye başlayan arkadaşlarını türlü etkinliklere
davet eder. Frida bu süreçte tedavileri için sürekli ailesine yardım
edebilmek adına çalışır.
Frida, son günlerde elinden düşmeyen Alex’in hediyesi
Proust’un kitabını okur. Okuduğu kitap oldukça ünlüydü. 20.
yüzyılın en büyük eserlerinden biri olarak kabul edilen yedi ciltlik
À la recherche du temps perdu (Kayıp Zamanın İzinde)’dir. Alex’in
hediye ettiği bu kitabı okumak ondan bir parçaya dokunabilme
hissi yaratarak Frida’ya mutluluk yaşatırken kitabın benzersiz gü-
zellikteki içeriği ile zihnine bilgi hediye eder.
Arkadaşlarının düzenlediği davetlerden birinde ülkenin en
önemli İtalyan asıllı fotoğrafçısı Tina Modotti ile tanışır. Tanıdığı
kendine benzer ender insanlardan biridir Tina Modotti. Çok kısa
sürede iyi dost olurlar. Bu arkadaşlık sayesinde Frida Meksika’nın
solcu aydınları ve bohem sanatçı dünyasına giriş yapmış olur.
Tina, Frida’nın ruhunu esir alan özgürlüğünün aynası gibidir.
Eşsiz bir arkadaştır Frida için. Başarılı, lider, akıllı, kültürlü ve
güzel bir kadındır. Oldukça dikkat çeken bir kadın olması, Frida
ile benzer özelliklerinden biridir.

87
Nazan Arısoy

Tina Modotti

Tina, Kuzey İtalya’da


bir kasabada yaşadığı dö-
nemden itibaren sosyaliz-
me sempati duyar. Babası-
nın ideolojisinin peşinden
gider ve kendine yeni bir
hayat biçimi edinir.
Çocukluğu, gençliği,
geçinme sorunlarıyla geç-
miş marangoz bir babanın
kızıdır. Mali güçlükler yüzünden Tina henüz 12 yaşında iken beş
küçük kardeşinin bakımına katkıda bulunabilmek adına bir ipek
fabrikasında çalışmaya başlar. Ailenin maddi durumunun kötü
olması Tina’nın ancak üç yıl kadar okula gitmesinin de nedenidir.
Bu bakımdan, yaşamı boyunca Tina’nın politik ve sanatçı ola-
rak edindiği beceriler ayrı bir öneme sahiptir. Okulda eğitim al-
mamış ancak zihnini geliştirecek, kendisini yetiştirecek birtakım
yollar bulup bilgi açlığını doyurur.
Tina, ABD’ye babasının yanına gider. New York’ta İtalyan
göçmenlerin yaşadığı “Küçük İtalya” olarak tabir edilen bir yerde
yaşamaya başlar. Ailenin Avusturya’da kalan kısmı ise ancak yedi
sekiz yıl sonra ABD’ye gelebilir. Çalışıyor olmasına rağmen Tina,
zamanının büyük bölümünü tiyatro ve operaya ayırır.

88
Frida Kahlo

Bunun yanında göçmen semtinde oldukça canlı olan kültür


etkinlikleriyle de ilgilenmeye başlar ve değişik amatör tiyatrola-
rın oyunlarında önce küçük, daha sonra önemli roller üstlenerek
oyunculuğa başlar. Bu sırada 17 yaşını bitiren Tina, yerel tiyatro
prodüksiyonlarında çeşitli roller için seçmelere katılmaya başlar.
Oyunculuk yeteneğinin duyulmasından sonra küçük çaplı
bir “şöhret” edinir. Bir süre sonra yeni arayışlara girme heyeca-
nıyla Hollywood’un yolunu tutar ancak Tina, kısa süre sonra si-
nemanın kendisine sunduğu kısıtlı olanaklardan sıkılır. İlgisini
çeken başkaca şeyler vardır: Edgar Allen Poe’nun, Oscar Wilde’ın,
Freud’un ve Nietzsche’nin yapıtlarını büyük bir açlıkla okumaya,
sürgündeki ressam Rafael Vera de Cordova, şair ve çevirmen Ri-
cardo Gomez Robelo gibi pek çok sanatçı ile aynı çevrelerde bu-
lunmaya başlar. Tina’nın hayatı ise daha sonra, ünlü Amerikalı
fotoğraf sanatçısı Edward Weston’la kesişir.
1920’li yıllarda Meksika, birçok devrimci sanatçı için bir çe-
kim merkezi durumundadır. Daha sonra yenilgiye uğrayan dev-
rimci iktidar, devrim yıllarında devrimci sanatçılara yer yer des-
tek sunmuştur. Devrimci sanat o dönemde Meksika’da büyük bir
atılım yapmıştır. Özellikle 1920’li yılların başlarında Meksika ile
Sovyetler Birliği arasında önemli bir yakınlaşma olur. Tüm bu ne-
denlerden dolayı Tina, Meksika’ya yerleşmeye karar verir.
1923 yılında Tina, eşi Weston’un da desteği ve cesaretlendir-
mesi sonucu ciddi anlamda fotoğrafla ilgilenmeye başlar ve bir-
likte Meksika’ya giderler. Fotoğrafçılık, onun için teknik araçları,

89
Nazan Arısoy

kamera, ışık, filmlerin banyosu, baskısı gibi bugünle karşılaştırıl-


mayacak derecede zor ve karmaşık gelir. Bunun yanında o gün-
lerde, sanatın birçok başka alanında olduğu gibi fotoğrafçılık da
hemen hemen bütünüyle erkeklerin egemenliğindedir.
Mesleği aracılığıyla Tina, o dönemde kullandıkları alışılma-
mış yöntemlerle birçok insanı çeken devrimci sanat çevreleriyle
de ilişki kurar. Tina, sanatın yalnızca seçkin küçük bir gruba de-
ğil, tersine halkın geniş kesimlerine açık olması gerektiğini sa-
vunuyordur. Sanata bakış açısı ve düşünce tarzındaki değişiklik
netleştikçe birçok kişiyle tanışır bunlardan biri de Meksikalı dev-
rimci, ünlü duvar ressamı Diego Rivera’dır.
Weston 1926’da ABD’ye kesin dönüş yaptıktan sonra, Tina,
onunla birlikte kurduğu stüdyoyu tek başına üstlenir. Bu dönem-
de Tina’nın fotoğraf çalışmaları çok geniş bir yelpazeyi kapsar. Bir
yandan para kazanmanın yolu olarak üst tabakadan gelen portre
fotoğraf siparişlerini yerine getirir. Diğer yandan Rivera ve arka-
daşlarının duvar resimlerinin fotografik dokümantasyonu işini
üstlenir. Bu işi yıllar boyunca yapar.
Bu dönemde öncelikle İngiltere’deki ve ABD’deki “New Mas-
ses” isimli sol sanat dergisi, Tina’nın fotoğraflarını yayımlar. Daha
sonra diğer ülkelerde de tanınmaya başlar. Meksika’da birçok kez
sanat fotoğraflarını sergiler. 1929’da Meksika’da ilk kez yalnızca
Tina’nın eserlerinin yer aldığı bir sergi düzenlenir. Bu sergi ona
hayatı boyunca en yakın dostunu hediye edecektir. İlerleyen ta-
rihlerde iki yakın dost olmanın dışında yaşanacaklardan henüz

90
Frida Kahlo

habersizdirler. Sergi
sayesinde Frida ile ta-
nışır.
İki yıl sonra Tina
ile Weston’un yolları
ayrılır. Tina’nın haya-
tındaki dönüm nok-
talarından biri olur
ayrılmaları. Tina,
Meksika’daki siyasi
durumla özdeşleşir
ve sanatının bu tür
bir sorumluluk duy-
gusuyla giderek daha
az örtüşür duruma geldiğini hisseder.
El Machete gibi oldukça radikal bir yayının ve Uluslararası
İşçi Yardımı ve Anti-Imperialist League gibi uluslararası örgüt-
lerin bünyesinde yer almaya başlar. Bu sırada da Komünist Parti
üyesi Xavier Guerrero ile birliktedir.
Tina’nın siyasi uyanışı etkili olur ve 1927’de Meksika Komü-
nist Partisi’ne katılır.
O yıl Alejandro, Avrupa’daki eğitimini tamamlar ve ülkesine
geri döner. Frida ile karşılaşmaları eskisi gibi olmaz. Alejandro
artık Frida’nın gözlerinde kendinin olmadığını anlar. Frida da,
Alejandro’nun karşısında dikilen Frida ile onun gidişine şahit ol-
muş Frida arasındaki farkı hisseder.

91
Frida Kahlo

GÜNCEDEN

“Sen giderken kopardığın aşk kökünün bende yarattığı boşluğu


anımsattı bu buluşmamız. Taşınmışsın benden ve ben evime geri
dönmüşüm. Hatta yeni bir yolun başında başka bir aşk imparator-
luğuna doğru yürümeye karar vermişim.
Boşlukta dolaşan o özlem havası da olmasa sana sarılmazdım
bile. Eksik bıraktığın yerlerimi, oyuklarımı kapatan bu sarılma-
malar da olmasa koklamazdım seni. Koklamasam özlemini, ha-
tırlamazdım gidişini. Gidişinle aşka olan inancımı yitirdiğimi de
hatırlamazdım.

93
Nazan Arısoy

Tutku ile yazılmış anılarımızı güncemden her okuduğumda


bedenimde yarattığın o hazların izi bazı geceler dudaklarımın ara-
sından adını yayıyor odama. Tanrım yine mi Alex krizi, diyorum.
Bedenimdeki onca ameliyatın derin kesikleri bile senin açtığın ruh-
sal yaralarım kadar incitmiyor beni.
Şimdi gözlerime değen gözlerinde gezinen farklı gözlerin izle-
rini görüyorum. Ellerinle dokunduğun başka bir bedenin şehvet
kokusu üzerine sinmiş. Senden sonra henüz kimseye dokunmamış
bedenimi, seni hayallerinle tatmin ettiğim geceleri düşünüyorum
birer birer. Senin olmadığın senden olan gecelerin sonunda tam bir
doyum için saatlerce ağladığımı hatırlıyorum. Ruhumun doyumu
bu ağlamalarla mümkün. Ağlamadığım, sustuğum her şey ağrı, sızı
ve uykusuz gece yaratıyor bana.
Hatırlıyorum Alex. Gidişini hatırlıyorum. Hiçbir şekilde iyileş-
tiremiyorum o güne ait cümlelerimi ve artık biliyorum. Bitti. Şimdi
ben gidiyorum.”
Alejandro Gomez, ülkeye geri döner ama Frida ile eski günle-
re geri dönmek zordur. Alex, Frida’yı bıraktığından daha iyi bulur.
Frida daha sosyaldir. Alejandro döndüğünde yükseköğrenimini
sürdürür ve Öğrenciler Konseyi adına iyi bir militan haline gelir.
Frida ile eskilerden kalma ilişki bağı kurma çabaları başarısızlıkla
sonuçlanınca Frida, Alex’i ortak arkadaşları Esperanza Ordonez’e
kaptırır. Önceleri bu durumu kabul edemez. Bunalıma girer ama
kendisine bakınca fark ettiği eskisi kadar Alex’e yoğun duygular
hissetmediğidir ve çok geçmeden ondan vazgeçer.
Frida bu resmi bitişi hissettiği dakikalarda yalnız değildir. Ti-

94
Frida Kahlo

na’nın yakın dostluğu daima Frida için iyileştirici olur. Alejand-


ro, hem Frida’nın dünyasında hem de kendi topraklarında eskisi
kadar onu cezbeden, yaşatan, keyifli gelen bir şey olmadığını fark
eder ve yeniden gider.
Alejandro’nun yeniden gidişinin ardından dostlukları olduk-
ça ilerleyen Tina ile hayat birliği yapmak kaçınılmazdır. Frida da
Tina gibi Meksika Komünist Partisi’ne üye olur ve burada Diego
Rivera ile tanışmışlığını pekiştirecek bir yakınlık kurar.
Tina, Frida’nın hayatının bir cehenneme döneceğini öngöre-
mez ve Frida’yı Diego’ya yakınlaştırmak için elinden geleni yapar.
Bunun iki nedeni vardır Tina için. İlki Frida’nın Diego ile ilgili
hassas ve ilgili olduğunu fark eder ve ona aşk için yeni bir fırsat
vermek ister. İkincisi Frida’nın sanat dünyasında gittikçe büyü-
yeceğine inandığı şöhretini pekiştirecek bir birliktelik olacağına
inanır.
Diego Rivera, ikinci kez kesişen yollarının kendisinde yarat-
tığı tesadüf heyecanını görmezlikten gelemez. Diego, Frida ile ye-
niden karşılaştıklarında, dönemin en büyük sanatçısıdır ve aynı
zamanda o dönem, Diego’nun evli olmadığı ve yalnız yaşadığı
nadir dönemlerden biridir.
Diego, her farklı kadında ortak özelliklerin arayışı içindedir.
Doyumsuzdur ve istekleri onun kadınlarını benzersiz yapar. Te-
keşliliğe inanmaz. Bir kadın Diego için sadece beden değildir.
Kendi birikimlerini ve hayatı uzun uzun konuşabilecek nitelikte
zeki ve kültürlü kadınları hayatına alır. Frida bu belirgin özellik-
leri ile Diego’nun en kıymetli aşkı olma şansı kazanır.

95
Nazan Arısoy

Diego ve Frida, yeniden bir köşe başındalar…

Diego ve Frida, Tina Modotti’nin her zaman konuşulan meş-


hur partilerinden birindedirler. Dönemin aydınlarının buluştuğu
parti evi akıllarda canlanan şekli ile tam bir parti evi değildir as-
lında. Davetliler, hem sanat ve siyaset üzerine fikir alışverişinde
bulunur hem de içki içip eğlenirler. Siyaset ve sanatın yeni günde-
mini oluşturacak kadar etkilidir bu ev partileri. Dönemin modası
bile bu tür partilerde belirlenir. Kadınlar en şık ve daha önce bir
sır gibi sakladıkları yeni giysilerini bu partilerde giyerler.
Frida’nın her günü kendi tasarladığı etnik kıyafetleri ile renk-
lenir. Sol bacağına göre daha ince bacağının eksikliğini örtmek
için daima uzun, bileklere doğru düz inen etekleri olan bir elbise
giyer. Sağ ve sol bacak boyunu eşitleyen özel tasarım ayakkabıları
da daima ayağında-
dır.
(Frida’nın mü-
zeye dönüştürül-
müş “Mavi Ev” diye
adlandırılan evin-
deki dolabından
çıkan ayakkabıları-
nın fotoğrafıdır.)

96
Frida Kahlo

Frida Hikâyeleri…

Her zaman Frida’ya çok yakıştığı söylenen kırmızı bir elbise


giymeyi tercih eder. Saçları bilinen modelin dışında üst kısımları
sıkıca ortadan ikiye ayrılmış bir şekilde toplanmıştır ancak saçla-
rının diğer kısımları açık ve ince omuz kemiklerinin açıklığını ka-
patır haldedir. Salona girişiyle kendisiyle anlam kazanan bir gül
kokusu yayılır içeriye. Hayran gözlerin düzenlediği şölen geçidinin
arasından dostu Tina’ya ulaşır.
Tina göz kamaştırıcı güzelliktedir o akşam. Bütün gözler bu
zeki, diğer kadınlardan farklı oldukları her hallerinden belli ve par-
tideki birçok erkeğe göre oldukça seksi kadınların üzerindedir.
Tina ve Frida, yaramaz iki kız çocuğu ruhlarını hiç kendi zihin-
lerinden silmeyen, birbirlerine suç ortağı olmuş sıra dışı kadınlar-
dır. Bütün siyasi ve edebi sanatsal konuşmaların arasında bakışla-
rıyla birbirilerine paragraf dolusu dedikodu malzemesi gönderirler.
Frida ve Tina, etraftaki insanların taklitçi tavırlarını izleyip
gülümserken yakınlarda bir yerde tartışan iki adamın sesi ile ir-
kilirler. Birden müzik sesi susar. Herkes sessizleşir ve iki adamın
bağrışmalarına odaklanır. Adamlardan biri Diego’dur ve ortamın
iyice gerildiğini anlayan Tina, Frida ile göz göze gelir. İkisinin de bu
kızgın adamları ve ortamı ısıtacak keyfi bozmadan farklı bir yöne
dikkat çekmeleri için akıllarına gelen şey, biraz sonra o iki adamın
da bu farklı iki kadına âşık olmalarına neden olacaktır.
Frida, sınırları olmayan, dişi yanlarıyla, benzerlerine göre fark

97
Nazan Arısoy

yaratacak zeki ve seksi bir kadındır. Her şeyde olduğu gibi sekste
de bir matematik olduğu inancındadır. İki kızgın adamı sakinleş-
tirmek için buldukları yol bu iki enteresan kadın için de eğlence
olacak bir anının yaşanma kararıdır.
Kalabalığın içinde haz ve tutku için bir erkeğe ihtiyaç duyma-
dıklarını hissettirecek oldukça cesur bir dans kararı alırlar.
Tina muhteşem Latin fiziğinin gizemli sırt dekoltesini, döküm-
lü bir kumaşın etkisiyle daha kışkırtıcı bir hale getireceği elbiseyi
tercih ettiği için durum daha da etkili hale gelecektir. Tina’nın el-
bisesi kalçalarının üzerine bir milim mesafe kalasıya kadar ense-
sinden itibaren açıktır. Sırtında bir sutyen parçasının görünmeyişi
Tina’nın üst bedeninin çıplaklığının delilidir.
Frida, dansa başlamadan önce Diego’nun tam önünde saçları-
nı savurarak elleriyle kavrar ve toparlar. İnce kemikli omuzlar ve
boynunun kusursuzluğunu ortaya çıkartır. Diego tam arkasında
Frida’nın elbisesinin arkasındaki sırt boşluğundan kışkırtıcı ten
rengini fark eder ve etrafa yaydığı kokusunu istemsizce içine çeker.
Frida partide şarkı söyleyen kadına yaklaşır ve ondan bir şarkı
ister. Tina ile salonun ortasına kadar el ele yürürler. Ortada dans
edecekleri her hallerinden belli olan ikiliyi izlemek isteyen meraklı
ve hayran erkek gözlerinden başka kıskançlıklarını gizleyemeyen
ama yine de meraklı kadın gözleri yerini alır.
Diego yakınındaki masanın üzerindeki viski şişesini alır ve ba-
şına dikip yeniden masaya bırakır. Frida, Tina’nın sırtının arkasın-
da müziğin başlamasını bekler bir şekilde pozisyon alır. İki çılgın
kadın, içerlerinde bir yerlerde sakladıkları kışkırtıcı, özgürlükçü,

98
Frida Kahlo

hırslı, tutkulu, şehvet kokan dişiliklerini cömertçe sergiledikleri


danslarına başlar.
Tina’ya cinsini inkâr eder dokunuşlarıyla tüm dikkatleri üzeri-
ne toplayan Frida, Tina’yı okşarcasına yaptığı tüm hareketlerinde
gözlerini Diego’dan ayırmaz. Tina, tahmin etmediği bir dansın şeh-
vet dozajı arttırılmış hareketlerinin tadını çıkartır haldedir. Etraf-
taki erkekler âdeta büyülenmiş gibi kımıldamadan bu görsel dişilik
fışkıran iki kadının gösterisini hayranlıkla izler.
Tina da o gece Frida’nın okşamaları arasında uzun zamandır
aklında olan bir adamın gözlerine kilitlenmiş ve kendisini okşa-
yanın Frida değil de o olduğunu hayal eder bir şekilde kendinden
geçer.
Sol bacağındaki derin yırtmacın dans hareketleriyle açılmala-
rından da anlaşıldığı gibi Tina bedeninin ön kısmını sadece ince,
parlak bir kumaş ile örtmüştür. Frida elini yırtmacın açtığı aralık-
tan sokup Tina’yı kendine doğru çektiğinde ıslıklar artar. Herkes
büyülü gibi kımıldamadan izler.
Hareketleri sertleşen ve tangonun tutkusunun en son limitlerde
hissedildiği dansın sonunda âdeta gerçek bir tatmin yaşamak ister
gibi öpüşen iki kadın, kendilerini izleyen davetlileri hem şaşkına
çevirir hem de her birini kendilerine hayran bırakır.
Alkışlar ıslıklar eşliğinde dansın sonunda Tina ile Frida bir-
birlerine sarılır ve tebrik ederler. Bu gerçek bir gösteridir. Oldukça
başarılı oldukları bu gösteri ikisinin de aklında olan adamlara ya-
kınlaşmalarına neden olur. Frida, dişiliğine dikkat çekmek isterken
Tina’nın bedeni ile erkeksi açlıklarını tatmin eder.

99
Nazan Arısoy

Tina Modotti ve Frida Kahlo

Tina’dan bakınca Frida…

“Frida, Tanrı’nın onun için yarattığı tüm eksiklikleri ve boşluk-


larıyla tammış gibi yaşasa da doyumu en çok hak eden, tamamlan-
ma arzusu yüksek ve benzersiz bir kadındı ve kadın ruhundan iyi
anlayan hassas bir erkek.
Frida benzersiz bir dost ve gerçek bir sanatçıydı. Hiç kimse
hayatını bu kadar cömertlikte ve cesurca yaşayıp sergileyemez. O
eksikleri, acıları, kederleri, kendisinde yaşadığını inkâr etmediği
birbirinden farklı kişiliklerini açıkça anlatan tablolar yaptı.
Bir başka insanın içine hapsolmuş duyguları, arzuları ve acı-
ları da ustalıkla ortaya çıkartabilecek kadar psikolojik uzmanlığı
vardı.

100
Frida Kahlo

İyileşmesi imkânsız olduğu için herkesi iyileştirmek istiyordu.


Hastalığını inkâr eden Diego’nun tek ilacı Frida’ydı ve Diego, Frida
için daima öldürücü, kuvvetli bir zehir oldu.
Frida, benim en iyi dostum oldu hep ve bana gerçek bir yakın-
lıktaydı. Biz bedenlerimizi umursamadan birbirimizi tamamladık.
Birbirimize ihanet ettik ama hiç vazgeçmedik sevmekten. Ölmemiz
için sanırım birbirimizi unutmamız gerekecek ya da unutmamız
için ölmemiz. Erkek dünyasını reddeden ama onlarla sorun yarat-
madan yaşamayı başaran âşık olunası zeki kadınlardık ve eminim
hiç unutulmadık.”
Bu gece Frida’nın Diego ile ikinci kez karşılaşması, hayatının
aşkı ile bir araya getiren bir tarih olarak bilinse de Frida için ha-
yatı boyunca yaşadığı en büyük etkileyici ve zarar veren ikinci
kazası olarak anılacaktır.
Frida yeniden yürümeye başladığının ikinci yılında hayatının
en büyük tökezlemesini yaşayacağından habersizdir. Diego âdeta
Frida’nın yeniden aşka ilk adımında ona kuvvetli bir çelme takar
ve düşürmekle kalmaz, sürükler, üzeri kabuk tutmuş yaralarını
daha derinleştirerek acısını arttırır.
Meksika’nın en meşhur ve geçinilmesi en zor erkeklerinden
biri, Marksist duvar ressamı Diego Rivera’ya âşık olduğunu ken-
disine itiraf eder. Diego, Frida için Alejandro yıllarında tanınmış
ve hızla kendisinden kaçılmış bir aşktır ama bu sefer tutulup bu
acı aşka esir edilmiştir Frida.
Diego, Frida’ya evlenmek istediğini söylediğinde, Frida ver-
diği evet cevabının onu bir uçurumdan aşağıya yuvarladığının
farkında değildir. Heyecanla o günü güncesine anlatır.

101
Frida Kahlo

Frida Kahlo Güncesi…

GÜNCEDEN

İri, kassız ve yağ deposu gibi bedeninde kocaman bir kafan, bir
o kadar da kocaman gözlerin, kemerlerin tutamadığı, tüm bedeni-
min kütlesi kadar göbeğin, büyük yassı bir popon var Diego ve ke-
sinlikle ahmakça bir yüz ifaden. Sen dokunmayı arzu etmeyeceğim
kadar itici bir bedene sahipsin aslında hatta birçok kadın da sana
dokunmak istemez. Biliyorum ki benim gibi bütün kadınlar yalnız-
ca, senin sahip olduğun şu bedenini inkâr eder dişilerin dilinden
anlayan hallerinin tadına bakmak istiyorlar.
Zekân ve zekânın sana kattığı bedenini yok saydıracak kadar
gizemli havalı erkek hallerin, sertliğin, erişilmez, burnu havaday-

103
Nazan Arısoy

mış gibi anlaşılmanı sağlayan tavırların. Dinlediğim tüm kadınlar


sana dokunmak için deliriyorlar, senin hayatında olmak için âdeta
yarışıyorlar birbirleri ile. Şaşılacak şey ben de onlardan biriyim ve
Alejandro, onunla iki erkek olarak kıyaslanmanız ne kadar da im-
kânsız.
Düşünüyorum da sanırım sen eğer başarılı bir duvar ressamı,
özgür bir ruh ve başkaldıran, asi, şımarık bir adam olmasaydın
sever miydim yine seni? Bunun cevabı eminim kesinlikle hayır ola-
caktır ve eminim sen benim hayatımın karşı kaldırımından geçip
giden bir yabancı olacaktın bütün bu özelliklerin olmasaydı.
Ben olmasam, ben Frida olmasam sen sadece şişman, çirkin
dev ailesinden dünyaya düşmüş herhangi bir adam, sanat tarihi
ve sanat dünyası için başarılı bir duvar ressamı olarak anılacaktın.
Ben seni aşkı yaşamak için seçmeseydim sen hayatımın içinde-
ki meslektaşlarımdan biri olacaktın. Bir partide erkekliğini kışkırt-
tığım, tahrik ettiğim herhangi bir adam olarak kalacaktın.
Şimdi zihnimde defalarca vazgeçip yeniden dilediğim bir dilek
olarak Tanrı tarafından benim için gerçekleşme vaktin geldi. Tanrı
bizim birleşmemize karar verdi ve bu artık kaçınılmaz. Bu kadar
birbirimize yakınlaştırmak için kurduğu planlarını alt üst edeme-
yiz artık. Defalarca karşılaştırdı ve her seferinde bizim için sebepler
yarattı.
Ben Tanrı’ya karşı gelmeden yaşamanın doğru olduğuna inan-
dırılarak büyüdüm ve asla isyan etmeyeceğim. “Evet” diyorum sev-
gilim, evet senin hayatında, sana ait olmak istiyorum. Seni seviyo-
rum Diego. Kimsenin seni gerçek bir sevgi ile sevmediği bir hayatın
içinde seni seviyorum.”

104
Frida Kahlo

Çevresindeki herkesin itirazları Frida gibi asi bir kadını daha


da çok Diego’ya yakınlaştırır ve kendisinden 21 yaş büyük ve ken-
di bedeninin yaklaşık üç katı genişliğinde bu adamla 1929 yılında
evlenir. O yıllarda ikili için yapılan aşağılayıcı ve çirkin benzetme
“Fil ile güvercin aşkı” cümlesi ile bilinir.

105
Nazan Arısoy

Frida’nın kendi ile sohbetleri…

Zihnimde sürekli alabildiğine neşeli dokuz sekizlik bir ritim


var. Hayat mecburiyetlerini eğlenceli bir hale çevirebilmenin, bir
melodi eşliğinde yorulmadan notalara basa basa yolumda ilerle-
menin yöntemlerini buluyorum. Rengârenk, ışıltılı varoluşumun
üzerine düşen gölgelerden, gri bulutlardan kıvraklığımla kaçmayı,
yeniden bahar dalları açmayı başarabiliyorum.
Rüzgâr nereye eserse değil de, rüzgâr beni nereye iterse o yöne
doğru ilerlerken, kendi hazinemi üzerimde yorulmadan taşıyıp,
kendimce yaşamayı sürdürebiliyorum. Hayat denilen tanımsız ta-
nım ne sunarsa ona göre kendimi değiştirmeden süremi tamamla-
maya gayret ediyorum.

106
Frida Kahlo

Kandırılıyorum, biliyorum. İnanmak, kanmak, aldatılmak da


insana dair. Sonra yeni ritmimi belirleyip seke seke yola devam di-
yorum. Yine değişmiyorum. Neysem o. Çingeneler değişemez ya,
işte tam da böyle.
Hayatın kabul edilse de edilmese de her birimiz için benzersiz
yaratılmış bestesi var. Önemli olan sana bahşedilen besteni hangi
seçtiğin notalarla, hangi tempoda yaşayacaksın. Pop musun, rock
mı, jazz mı yoksa acı kokan bir şarkı mı? Karar senin. Nasıl bir bes-
tesin? Hayatındaki insanlar seni nasıl bir beste olarak yorumluyor
hiç merak ettin mi?
Kederi çok, rengi silik bir dünyanın rengârenk insanlarıyız. Ka-
ranlık ve ışıltılıyız kimi zaman. Martı ya da kafeste bir kuş bazen.
Renklerimi sildirmek, soldurmak istemiyorum. Gülüşüme engel
gölgeler istemiyorum.
Tanrı’nın rüzgârlarında dalgalanan saçlarımın arasına ren-
gârenk çiçekler taktım, en az çiçekler kadar renkli insan kılıfımla,
yeşilin içinden huzur alarak, mavide mutluluk yaşıyorum. Dalga
köpüklerini izlerken keyifliyim ama geçici olduğunun bilincinde-
yim. Kuma yazılan yazıların bir anda silineceğinden haberdarım.
Pervanelerin etrafında dönerken ölüme uçtuğu o ışık da benim,
kutsal ışığın etrafında dönen pervane de. Aşkça konuşmayı bilme-
yenlere sağır, insanca yaşamayı başaramayanlara körüm. Kendi
ritmimde kıvrak danslarla hayatıma neşe ve özgürlük katmak be-
nim işim. Ne kurbanım ne de katilim. İnsanım ve olması gerektiği
kadar çingeneyim.
Hadi gel tut elimi, dünyayı birlikte renklendirip kendi bestemi-
zi dilediğimiz gibi yeniden yaratalım. Ne dersin?

107
Nazan Arısoy

Frida’ dan önce Diego Rivera

Diego Rivera tıpkı Frida’nın çocukluk yılları gibi yaşıtların-


dan fazlalıkları olduğu çabuk fark edilen bir çocuk olarak hayata
başlar. Babası askeri eğitim almasını istese de Diego’nun sanat ye-
teneğinin keşfedilmesi onun kariyerini değiştirir. On yaşınday-
ken gündüzleri yaşıtlarıyla birlikte ilkokula gider, Kahlo ise San
Carlos Güzel Sanatlar Akademisi’nde sanat eğitimi alır.
Diego Rivera, çocukluğundaki haylazlığını gençliğinde başka
bir şekle dönüştürür. Çapkın ve protest tavrıyla dikkat çeken, sa-

108
Frida Kahlo

natını devrimci yanıyla birleştiren bir sanatçıdır. Düzene ve po-


litik sisteme başkaldırması ve zaman zaman bunun bedelini ağır
ödediği bilinir. Hatta bu yüzden okuldan bile atılır.
Duvar resmi yapmaya genç yaşta başlayan Rivera, Meksiko’da
San Carlos Güzel Sanatlar Akademisi öğrencisiyken bir öğrenci
eylemine katıldığı için okuldan atılır.
Okuldan atıldıktan sonra eğitimine devam etmenin yolları-
nı arar ve İspanya’ya giderek eğitimini sürdürür. Tamamladıktan
sonra Paris’te sanatını geliştirmek için İspanya’yı terk eder. Dokuz
yıl boyunca Paris’te yaşar ve bu süreç onu besleyerek üretimini
ciddi biçimde etkiler. Çok önemli dostluklar kurar. Picasso, Mo-
digliani gibi önemli ressamlarla tanışır.
Fransa, Belçika, Hollanda ve İngiltere yolculuklarında rea-
lizm ve sembolizm gibi birçok sanat akımının etkisinde kalır. Bu
deneyimler kendi sanatını bulmasında yardımcı olacaktır. İlerle-
yen yıllarda ona tek aşkını getirecek sanatın zor ama kolay kolay
kimsenin tercih etmediği bir alanına geçer. Ülkesindeki çalışma-
larıyla fresk sanatında bir çığır açar.
Diego, Meksika’da bir sanat devrimi yapar. Eserleriyle ulus-
lararası sanat dünyasında adından söz ettirmeyi başarır. Çalışan
sınıfın sorunlarını irdeleyen eserleri ile ABD Başkanı Franklin D.
Roosevelt’in “Büyük Buhran” döneminde milyonlarca niteliksiz
işsize devlet projeleri sayesinde iş sağlayan WPA (Work Progress
Administration) projesine de ilham kaynağı olur.
Frida’nın okulunda fresk çalışması yapmaya başladığı günler-

109
Nazan Arısoy

de okuldaki sağcı öğren-


ciler tarafından defalar-
ca saldırıya uğrar.
Preparatoria’ya gidip
gelirken bir süre sonra
kendisini korumak için
yanında silah taşımaya
başlamıştır.
1920’de Rönesans
dönemi fresklerini in-
celemek üzere İtalya’ya
macerası başlar. Bu dö-
neme ait eserler, fresk
devrimini oluşturan ni-
teliktedir. Ülkesindeki Halk Devrimi ve Rusya’daki Bolşevik Dev-
rimi’nden etkilenmiş olan Rivera, sanat ile toplumların hakları-
nın savunabileceğine inanır ve bunu başarır.
1922’de Meksika Komünist Partisi’nin kurucu üyesi olur ve
partinin çıkardığı gazetede editörlük görevini üstlenir. Kendine
has bilinen en önemli tarzı tarz olarak tanımlanamaz ama resim-
lerinin hemen hemen hepsi toplum hayatı temalıdır. Toplumda
sınıflaşmayı çokça işlediği duvar resimlerinde, siyasi dünyadan
tepkiler alır.
Rivera, ünü tüm dünyayı sarmış ve dünyaca bilinen adıyla
Meksikalı Michalangelo olarak anılan büyük bir ressamdır. Rive-

110
Frida Kahlo

ra’nın Meksika’ya geri dönüşü, Frida Kahlo’nun okulunda halen


fresk çalışmalarını sürdürüyor olması ona aşkı getirir. Öncesinde
aşka teğet geçen, erteleyen Diego, uzun yıllar sonra Frida’nın ka-
fesine kapanırken, Frida’yı da kendi hayatının cehennem zindan-
larına mahkûm edecektir.
Frida ile birleşen sanatsal yol, Frida’nın hayatını ikiye bölen
kazanın ardından uzun bir süre ikiliyi ayırır. Frida kaza ile birlik-
te o dönemlerde hayran olduğu dostu Diego’yu ve sevgilisi Ale-
jandro’yu kaybedecektir.
Kaza sonrası Frida uzun yıllar iyileşme sürecindedir. Yeniden
ayağa kalkıp hayata bağlandığında Diego ile büyük çarpışmayı
yeniden yaşar. Tina Modotti sayesinde gerçekleşen karşılaşma ar-
tık bu ilişkinin aşktan başka bir şekilde yaşanamayacağının kanıtı
olur. Kısa süre sonra evlenme kararı alırlar.

111
Nazan Arısoy

Diego’nun Frida yıllarının başlangıcı…

Annesi Mathilde Kahlo’nun karşı çıkışlarına rağmen evle-


nen Frida’nın ailesinden nikâha katılan tek kişi babası Guillermo
Kahlo’dur. Davetlilerin arasından sıyrılıp köşeye çektiği Diego
için hazırladığı konuşmayı yapmaya hazırlanırken, Frida bu ev-
liliği komik bir film karesi gibi izleyen davetlilere bazen bakışları
bazen de sivri kelimeleriyle saldırı halindedir.
Guillermo, Diego’ya, nikâh kıyılmadan önce yaptığı bu ko-
nuşmada Frida’nın hastalığının tüm hayatı boyunca süreceğini,
çok zeki, fakat güzel bir kadın olmadığını söyleyip nikâhtan önce
tüm bunları hayatı boyunca kabullenip kabullenemeyeceğini iyi-
ce düşünmesi gerektiğini söyler. Nikâhtan önce son bir kez ka-

112
Frida Kahlo

rarını gözden geçirmesini ister. Frida’nın çektiği tüm acılara en


yakın şahittir babası ve kızının ruhsal bir çöküntü yaşamasından
korkar.
Diego’nun nasıl bir adam olduğu herkes tarafından bilinir.
Diego iş yaparken, arkadaşken bile zor bir adamdır. Frida kırılgan
ve yaralı bir güvercin.
Kızını korumak adına yaptığı bu konuşma Frida’nın kararına
olan saygısının da delilidir ama bu son hamle Frida için kurtarıcı
olabilir inancındadır.
Diego hayatının en büyük yalanı ile Guillermo’yu ikna eder.
Asla Frida’yı üzmeyeceğinin sözünü verir. Bu söz birkaç saat içe-
risinde tutulamayacak bir söz olduğunu Guillermo’ya hissettire-
cektir.
Frida Kahlo, Rivera’nın üçüncü eşi olur. Nikâhın ardından
verilen partide Diego’nun tekilayı fazla kaçırıp silahını konuklar-
dan birine doğrultması sonucu Frida ile birbirlerine girerler ve
Frida, gözyaşları içinde ailesinin evine döner. Birkaç gün sonra
Diego kendisini almaya gelinceye kadar yeni evine yerleşmez.
Diego’dan kopamayacağını kabullenmiş gururlu Frida, heyecanla
ve acı içinde kocasının onu almasını bekler ve beklenen gün gelir.
Diego küçük karısını almaya gelir. Evlerine dönerler.
Frida beklenilenin aksine oldukça tutkulu hatta takıntılı de-
nilebilecek kadar belirgin bir aşkın içindedir. Diego da Frida’ya
âşıktır ve çoğunlukla bundan bahseder ve hissettirir durumdadır
ancak kişilikleri birbirine yakın bu ikilide önceden hissedilmeyen
bu benzerlikler zarar verici olacaktır. Herkesin reddettiği, alay et-
tiği bu ilişki, Frida için savaşılması gereken, hırsıyla yöneteceği

113
Nazan Arısoy

bir durum yaratır. Frida, ilişkisini kesinlikle onaylamayan anne-


sine bile düşmandır.
Diego Rivera çok çapkın ve kadın tutkunu olan bir adamdır,
öyle ki bu çapkınlık onun rutini haline gelmiştir. Çapkınlığı “el
sıkışmak” olarak tanımlar Rivera, onun için olağandır. Evlilikleri
sırasında daha önceki tüm ilişkilerinde olduğu gibi Frida’yı defa-
larca aldatır.
Frida ihanet ile ilk karşılaştığında şok olur, büyük sarsıntı ya-
şar ancak ardından duruma istemeye istemeye alışır. Bu durum
aralarında ciddi kavgalara sebep olur.
Rivera, hayatı boyunca dönemin en güzel kadınlarıyla birlikte
olur. Hayatında hiçbir zaman tek kadın ilişkisi olmaz. Frida ile
Diego’yu birbirine bağlayan belki de en büyük unsur nefrettir.
Evet, nefret. Nefret beraberinde yapılması gerekenler listesini in-
tikamlar temalı durumlardan yaratabilir.
İntikam, hırs içerikli davranışların birbirinden uzak alanlarda
etkili bir şekilde
yaşatılması, hisse-
dilmesi anlamsız
olur, yeteri kadar
incitmez diye bir
arada kalmayı ta-
kıntı haline getir-
miş bile olabilirler.
Bu nefret duygusu
ikiliyi daha ateşli
ve daha da kuralsız
yapar.

114
Frida Kahlo

Frida Diego’nun aynasıdır…

“Kalk Diego. Kalkamıyorsan, yeterince güçlü değilsen, kendin-


den destek al. Sağ elinle sol elini tut bakalım. Yeterli gelemedi mi?
Hâlâ eksik misin? Kendine sarılmayı dene. Aç bakalım dolabını
hangi renklerde kılıklarını giymeyi unutmuşsun? Kimi uzun, kimi
kısa, kimi bol ya da dar gelmiş ve vazgeçmişsin tüm kılıflarından,
belli.
En son ne zaman doya doya güldün hatırlıyor musun? En mut-
lu olduğun on tane gün saysana bana? Seni en mutlu eden on kişiyi
anlatır mısın?

115
Nazan Arısoy

Kim için mutluluksun? Başka insanlar için kaç mutluluk anısı-


nı yaratabildin? Kimin mutlu günlerinin en önemli kahramanısın?
Hiç tanımadığın birinin gülümsemesine sebep oldun mu? Hiç
tanımadığın birine gülümseyip kaç kere selamlamışsındır? Hiç
tanımadığın birini üzgün gördüğünde, iyi olup olmadığını sorup
dinledin mi hiç? Senin bakışlarından bir sorunun olduğunu hisse-
debilen bir dostun var mı? Tek de olsa bir dostun var mı yoksa her
durum için ayrı ayrı insan mı biriktirdin hayatında? İş için başka
insanlar, eğlenmek için başka, dertleşmek için yok sayılacak kadar
az, dert dinlemek, destek olmak için başka mı herkes?
En son ne zaman izledin kendini uzun uzun? “Neredeyim? Bu-
rada olmayı istiyor muyum? Nereye gidiyorum ve gitmek istiyor
muyum?” soruları soruyor musun arada sende yaşayan senlere?
Biliyor musun, etrafta alabildiğine ışık varken kendi karanlı-
ğında körsün kendine. Aç şu ruhun ışıklarını biraz. Ne bileyim ışık
kadar değilse de mum yansıması kadar yansın ruhun sadece senin
için. Biraz, bir zerre kadar yudumla hayatı hadi. Sadece kendin
istediğin için.
Aynada kendinden başka gördüğün dekorların farkındasın de-
ğil mi? Her birinin yeri değişebiliyorken, sen ne yapıyorsun? Sen
aynısın öyle değil mi? Söyleme. Sakın. Sakın değiştim deme hiç.
Değişmiş taklidi bu yaptığın. Senin yaşama dilinle kendi hayatını
mı yaşıyorsun şimdi, yoksa yine eşlik mi ediyorsun başka birinin
hayatına ve sıranı mı bekliyorsun yine?
Bekle. Bekle sen. Sıra sana gelecek elbette ama gelen neyin sıra-
sı bilemeyiz. Bu yıl ölecekler listesine mi yazıldın yoksa çok mutlu

116
Frida Kahlo

edilecekler listesinde misin? Biliyor musun? Hayır mı? Hayır, elbette


sen ne yaşayacağını nereden bileceksin…
Tanrı gibi, kendini tanrısal zanneden insanlar biriktirdikçe
etrafında, sen ne yaşayacağını nereden bileceksin? Nerede yürü-
yeceğini, nerede yaşayacağını, mutlu olup olmayacağını, keder-
leneceğini, nerede ölmekten beter olacağını, nerede duracağını,
vazgeçeceğini, nereden bileceksin? Hayatın ile ilgili karar verilince
nasılsa öğrenirsin. Sen acele etme. Sakin sakin sıranı bekle bakalım.
Elbet birileri sana ne yapman, ne yaşaman gerektiğini söyleye-
cek. Üstelik bir de her kararınla övünüyorsun. Bu benim kararım
ve yorumlamaya açık değil, dediğin kararların tamamı etrafındaki
insanlardan olma ve sen bunun farkın değilsin.
Devam. Devam et. Eşlik et bakalım. Yok olduğun varlığının
içinde yaşarmış gibi yap. “O istedi diye, ona da bunu anlatmalı-
yım, bunu onun için hediye almalıyım, sadece onun için mutlaka
yapmalıyım.” Gibi kurduğum cümle kalıplarının içindeki sonsuz
kez ‘onun için’ dediğimsin. Benden başka kimin umurundasın bil-
mem ama benim kadar gerçekten sadece seninle hayatı tıka basa
dolmuş biri var mıdır? Sen kimin “onun için” başlıklı cümlelerini
kuracaksın?
Kim için koşulsuz mutlu edilmesi gerekenler listesindesin?
Bunu başarabilecek misin bir gün? Son sıralarda olsan bile, kimin
listesinde adın yazılı? Bilmiyorsun değil mi? Biliyormuş taklidi yap-
ma. Bildiğini zannediyorsun. Buna inanmak iyi geliyor değil mi?
Bana bak. Sana benzemiyorum ben. Farklı cinste yaratılmış,
ölçüleri birbirinden farklı bedenleriz ve yaratılış nedenimiz aynı

117
Nazan Arısoy

ama o görüntünün altındaki ile yansıyan aynı değil, farkında mı-


sın?
Gülmekten gözlerin yaşarmıyor senin. Sevgi açlığından üstün
başın hüzün kokuyor. Minicik mutluluklarda umut gözyaşların da
yok. Hâlâ sevilebilme ihtimaline olan inancından ağlıyorsun da de-
nemez.
Kendine acımıyorsun öyle değil mi? Acısan iyi edersin. Tanrı’m
bu ne acizlik diyorum sana bakınca. Acizsin. Bunu sen istedin. Sen
hep şımartılmak istedin. Dilendin hep. Öyle şeyler diledin ki, dilen-
mek zorunda kaldın her zaman. Zavallısın. Seviyorsun zavallılığı
ama sana bakan da dünyadaki herkesi peşinden sürükler zanneder,
öyle değil mi?
Kandırma kendini. Onca arkandan sürünene karşılık ruhun
lime lime ve sen yoksulsun işte. Yalnızsın. Yokluksun.
Varlığın yaşıyormuş gibi, beden kullanma süreni dolduruyor-
sun sadece. Ölsen de huzur bulsa ruhum da diyemiyorum ki senin
ölümün benim ölümüm demek.
Bedeni kötüye kullanmak bu seninki. Tanrı’nın özenerek ya-
rattığı o muazzam insanlık kılıfına ihanet halindesin. En kıymetli
mücevherini, nasıl da değersizleştiriyor ve daha da değersizleşmesi
için başka ruhların ayak darbeleriyle hırpaladığı bir oyuncağa çe-
viriyorsun beni. Üstelik buna kendin inanmıyorsun. Her şey yolun-
da bestesini çalan çobanın peşinden giden farelerden birisin sen. Bir
parça peynire karşılık, kapana kıstırılmış kalmayı marifet sayan
kocaman bir ahmaksın.
Kendin olmadan bana bir daha bakma…

118
Frida Kahlo

Diyalektik Materyalizm ve Sosyal Realizm hakkında tartışan,


Realizm’in hayal gücü ile iç içe geçtiği dünyalarında banallik ile
mucizeler dünyası arasında köprü kurabilen çift âdeta birbirleri
için yaratılmışlardır. O dönemde bu tür konuların konuşmaları-
nı yapabilecekleri insanların sayısı oldukça azdır. Zekâsal tatmin
ikilinin tutkusunu arttırmaya yeter.
Diego, Frida’yı zekâsıyla, sanatıyla överken, ihanetlerinin or-
taya çıktığı dönemlerde Frida’ya kendini suçlu hissettirecek ha-
karetler yağdırır. Eksiklerinden doldurulmuş bir listeyi önüne
koyarken aynı anda fazlalıklarını da söyler. Frida, Diego’nun ço-
ğunlukla kötülüklerinin arasında kalan iyiliklerini bulup çıkart-
mak ve o iyilere tutunarak aşkını yaşatmak ister.
Diego’nun Genel Başkanı olduğu Meksika Komünist Parti-
si’nin Gençlik Kolları’nda aktif olarak yer alan Frida, işçi toplan-
tılarına ve gizli oturumlara katılıyor, bu toplantılarda konuşmalar
yapıyordur.
Tina ile dostlukları pek tarif edilemez bir şekilde sürerken bu
arkadaşları birleştiren parti etkinlikleri, bir özgürlük davasında
iyice pekişir. Diego’nun duvar tablolarına konu olan partinin faa-
liyetlerinde Tina ve Frida da yer alır.
Diego, Eğitim Bakanlığı’nın duvarına çizdiği bir resim-
de Frida’yı işçilere silah dağıtan genç bir halk kahramanı ola-
rak betimlemiştir. Tabloda Tina Modotti göz ucuyla sonradan
sevgilisi olacak Julio Antonio Mella’ya doğru bakmaktadır.

119
Nazan Arısoy

Diego Rivera’nın “Silah Arsenal’u” olarak bilinen tablosu, “Dev-


rimin Kıssası” veya “Meksikalıların Siyasal Vizyonu” olarak ta-
nımlanmıştır.
Diego’nun işleri sebebiyle birlikte 1929’da Amerika’ya yolculuk
eden Frida, burada Amerikan kültürünü tanıma çabasında, müze
ve sergilere gider. Hızla İngilizce öğrenir ve bol bol alışveriş yapar.
Evliliğinin ilk sekiz yılını Diego’nun küçük sevimli eşi kimliği
ile kokteyl partilerinde, akşam yemeklerinde veya alışveriş yapa-
rak geçiren Frida, nadiren resim yapar hale gelir. Ressam kimli-
ğinden katıldığı ortamlarda neredeyse hiç bahsetmez.
Bu dönemde yaptığı tablolarında Meksika özlemi en anlaşılır
şekliyle belirgindir.

120
Frida Kahlo

Meksika ve Amerika sınırında Frida adlı tablosu 1932

Kurbağa ile beyaz güvercini karışımı…


Diego, bir duvarın önünde sanatından dünyaları anlattığı bir
gündedir. İskelenin üzerinde yerden oldukça yüksekte dikkatli bir
şekilde çalışırken ter içindedir. Frida’nın neşeli sesini duyunca eli-
ni birden durdurur. Frida yeniden seslendiğinde iskeleden Frida’ya
dönüp bakar.
Frida el sallar ve yanına gelmesini istediğini söyler. Neşesi her
halinden bellidir. Frida çok az neşelenen bir kadın halinde yaşadığı
için olağanüstü bir durum olduğu kesindir. Diego şaşkınlıkla iske-
leden iner.

121
Nazan Arısoy

Frida ortamı daha da keyifli ve heyecanlı bir hale getirmek için


konuşmayı farklı ve Diego’nun keyifleneceği şekilde uzatır ve en so-
nunda meşhur cümlesini kurar.
“Diego, mutluluk şu an demek biliyor musun? Mutluluk şimdi
benim için çünkü sevimli kurbağa ve beyaz güvercin karışımı bir
bebeğimiz olacak. Hamileyim ve çok mutluyum.”
Diego şaşkındır. Frida sıkıca sarılır Diego’ya. Diego ve Frida
kendi birleşmelerinden yeni bir insan yaratacak olmalarının heye-
canındadırlar.
Frida hamiledir ancak hamilelik üçüncü ayına geldiğinde
Frida için tehlike çanları çalmaya başlar. Hamilelik sırasında ya-
şadığı sorunlar artınca doktoru ile konuşan Frida, hayatının en
kötü haberini alır. Frida’nın leğen kemiğindeki hasarın gebeliği
ilerletmesine izin
vermeyeceğini söy-
leyen doktor, bebeği
almak gerektiğini
anlatır. Kendi hayatı
da tehlikeye girince
bu sebeple bebeğini
aldırmak zorunda
kalır.
Detroit’e gittik-
lerinde Frida yeni-
den hamiledir ancak
bu sefer kendisi katil
olmadan Tanrı be-

122
Frida Kahlo

beği Frida’nın rahminden yeniden çekip alır. Frida, Henry Ford


Hastanesi’nde zorlu günler geçirir. Üç kez hamile kalan Frida çok
istediği annelik kimliğine asla ulaşamaz.
Frida için art arda yaşadığı bu bebek kayıpları ve beraberinde
gelen şiddetli sağlık sorunları, ruhunda derin yaralar açmaya ye-
ter. Frida küçüklüğünden itibaren şefkat dolu bir kalbe sahiptir.
Annelik duygusu gelişmiş ve anne olmaya istekli bir kadındır ama
yaşadığı o büyük vahim kaza onun üretken dişiliğini yok edecek
güçtedir. Hamile kalabiliyor ancak bebeğin gelişimin gerçekle-
şeceği rahim içinde yeterli derecede sağlıklı bir alanın olmaması
bebeklerini kaybetmesine neden olur.
Bedensel yapısının uygun olmaması nedeniyle hiç çocuğu
olamayan Frida, oldukça anaç bir kadındır ancak bu yanını ön-
celeri kız kardeşi Cristina, sonra hayali oğlu Leonardo ve daima
hayatında olan maymunlar, papağanlar için kullanacaktır.
Hatta kürtajla alınan fetüslerden birini yatağının başucunda-
ki bir kavanozda uzun süre saklar. Çocuk özlemini sevgiye boğ-
duğu maymunlarında giderir.
Acılarını renkler ve fırça darbeleriyle en iyi şekilde anlata-
bilen Frida, kaybettiği bebekleri için sayısız eskiz çalışmalarının
ardından şaheser sayılabilir muhteşem bir tablo yapar. Anatomi
kitaplarından çalıştığı çizimlerin ardından tablonun tam ortasına
erkek bir bebeğin fetüs halini resmeder.
Ölmek üzere kan içinde bir şekilde kendisini de resmettiği
tablosunda, rahimdeki bebekleri vücudun dışında fakat kendi
bedenine damarlar yoluyla bağlı olarak betimleyen Frida, mutlu-
luğun değil kederin tablosunu yapmış olur.

123
Nazan Arısoy

Frida, bu kederin anlatıldığı tablosunda tam olarak parça par-


ça kendini ve acısını gözler önüne serer. Her figürün bir anlamı
vardır. Bebeğini kaybettiği için gözleri yaşlı ve yatak kan gölüne
dönmüştür. Karnında 6 tane kurdele tutar. Birisi erkek bebek fe-
tüs kesitidir, pembe renkli olan insan vücududur, onunla bebeğin
ana rahmine düşmesini tasvir eder, eflatun orkide hastanedeyken
Diego getirdiği için duygusallığı vurgular. Kemiğe benzeyen figür
ise onun hasarlı omurgası olabilir.
Bedeninde eksikliğini hissettiği her bir uzvunun acısından,
kırık kemiklerinin sızısından başka bir acı ile tanışan Frida için
günler oldukça zor geçer.

124
Frida Kahlo

GÜNCEDEN

“Susuyorum. Diego susuyor, ben susuyorum. Biliyorum. Senin


gelişine yeteri kadar sevinmedik diye küstün ve beni terk ettin. Die-
go ve ben, annen Frida, pişmanız. Affet.
Şimdi cam bir kavanozun içine dolan kırmızılığından yüzünün
bazı kesitlerini görebiliyor olduğum için sana benzeyen bir oğul
edindim hemen. Senden ayrılmak hiç kolay olmadı. Gözyaşlarım
seni çizdiğim kâğıtları eritti biliyor musun?
Bedenim tam da sana hizmet etmek, seni büyütmek için ha-
zırlanmışken beni bırakıp gittin. Hayatım boyunca kimsenin terk
edişi bu kadar canımı yakmadı. Sen beni terk ettin.

125
Nazan Arısoy

Aslında sen de suçlu değilsin, biliyorum. Tanrı, Tanrı beni hiç


sevmedi. Sevmiyor. Beni sevecek olan insanları da benden uzak-
laştırıyor. Kendimden bile nefret etmem için elinden geleni yapıyo-
rum. Senin bana geleceğin haberini aldığımızda bu kadar kararsız
olmasaydık bu cezayı çekmeyecektim sanırım. Biliyor musun oğ-
lum, ilk kez gerçekten dişi olarak yaratıldığım için memnundum.
İlk kez bu kadar kadın hissettim kendimi.
Zamanı geri almak istiyorum şimdi. Hem de hemen. Kemikle-
rimdeki bu sızı, iç organlarımda dayanılması zor bu şiddetli ağrıla-
rın ne kadar da etkisiz olduğunu fark ettirdin bana. En büyük, en
derin yaram sonsuza kadar sen olacaksın. Seni daima özleyeceğim.
İlk kez sana dokunmak üzereyim. Birazdan seni bu kavanozun
içinden çıkartıp ruhunu özgür bırakacağım. Bu bedeni yakıp küle
çevirmek istedim ama kabul etmediler. Senin küllerini bir kenar-
da benimkileri oluşasıya kadar bekletecek ve seninle karışacaktım.
İkimiz de bir kavanozda yaşamaya başlayacaktık ama kabul etme-
diler.
Hiçbir zaman dünya üzerinde kavuşamayacağız, biliyorum.
Birazdan canlı tutmayı çalıştığım kanını bedenime sürüp avuçla-
rımın arasında seni toprak altına gömeceğim. Bu ikimiz arasında
bir sır, biliyor musun? Bu bizim, ikimizin tek sırrı olacak. Sana sa-
rıldığımı kimse görmeyecek. Ben bedenlerimizin birleşeceği bu anı
hiç unutmayacağım.
Bekle beni. Küllerim kavanoza taşındığı zaman sana geleceğim.”

126
Frida Kahlo

Frida, bu derin ruh yarasının ardından kısa süre sonra Die-


go’nun asistanlarından biri ile ilişki yaşadığını öğrenir. Aldatılma
acısı da eserlerine yansır. Frida’nın en çok acı çekmesine neden
olan olay ne aldatılmak ne de başka bir kadına tercih edilmesidir.
Bunu tek taraflı yaşamak canını yakar ve Diego’dan intikam
alma arzusuyla yanar tutuşur. Kadınsal hırsı onu tesadüfen tanı-
dığı bir başka adamın aşkının içine çeker. Amerika’da fazlasıyla
yalnız kalması, özgürlüğünün kimse tarafından umursanmaması
ve sorgulanmaması Frida’yı yeni bir ilişkiye hazır hale getirir.
Diego ve Frida birbirlerini tutkuyla severler ama bu sevgi,
başkalarıyla birlikte olmalarına engel değildir. Frida 1931 yılın-
da Amerikalı fotoğrafçı Nickolas Muray ile tanışır. Muray, Frida
ile ilk tanıştığı andan iti-
baren ona tutkulu bir aşk
hisseder. Frida, Diego’ya
takıntılı bir şekilde bağlı
ancak Muray’a karşı tut-
kuyla tanımlanabilir bir
aşk hisseder.
Nicholas, dünyaca
ünlü bir fotoğrafçıdır.
Ünü sadece çektiği başa-
rılı fotoğraflar değil, ya-
kışıklılığı ve çapkınlığıyla
da bilinen bir adamdır.

127
Nazan Arısoy

Muray, üçüncü evliliğinin ardından karikatürist arkadaşı Co-


varrubias sayesinde Frida ile tanışır. Frida, Nicholas Muray’in ha-
yatının aşkıdır.
Birlikte olmaya başladıkları yıllar Frida için enkaz yıllarıdır.
Diego’nun hayatında yarattığı depremlerden oldukça yara almış
ve yorgundur. Diego ile evlilikleri kâbusa dönmüştür.
Üstelik Frida ansızın annesini kaybeder. Bir ay boyunca an-
nesinin yasını tutmak üzere Meksika’da kalır. Annesi ile yeterince
bağ kuramamış olması, annesinin istediği bir kız gibi yetişmeme-
si, kendini sorgulamasına sebep olur.

128
Frida Kahlo

Mathilde’nin asi kızının vedası…

Ah Mathilde, iri mavi gözlü adamın kızıl kanlı, kalın duvarlı


âşığı. Keşke bu kadar kalın duvarların ve sert çerçevelerin olma-
saydı. Biliyorum, beni o kendince yarattığın dünyanın içerisinde
yaşatamamış olmak seni hep üzdü ama beni de üzen seni hiç o
duvarların dışına çıkartamamış olmaktı anne.
Anneliğimi yitirdim. Bir anne olarak ölüyüm ve şimdi de an-
nem öldü. En azından senin anneliğin ikimize de yeterdi. Tanrı
tam da tüm kederli yıllarımın ardından sana bu kadar ihtiyaç his-
sederken neden seni de aldı benden? Ne bekliyordum ki? Tanrı ben
neyi çok istediysem, neyi çok sevdiysem teker teker alıp bana sürekli
uğraşmam gereken çözülmesi zor sorunlar yarattı.

129
Nazan Arısoy

Kardeşlerim gibi sana anneliğini hissettirememiş olabilirim


hatta hadi biraz daha gerçekçi konuşayım, sana anne çocuk yakın-
lığı hissettirdiğim yıllarımız çok az. En çok birbirimize sarıldığımız,
el ele vakit geçirdiğimiz yıllar, anılar hep benim hastalıklarımla se-
nin canını yaktığım dönemlerdi.
Uzun uzun geçmiş konuşmam anlamsız. Bugündeyiz ve sen
bugün yoksun. Yıllardır ben yoktum anneciğim, şimdi senin yoklu-
ğunu derin bir kederle yaşıyorum. Mathilde Kahlo’ya yakışır bir kız
olamadığım için beni affet ve seni sevdiğimi bil. Seni özleyeceğim.”
Annesinin mutlu ölmediğini düşünür ve kendine hiç derdi
yokmuş gibi bunu da dert eder. Bunalımlarının arttığı bir dönem-
dedir. Bebeklerini ve annesini arka arkaya kaybeder. Diego’nun
da varlığı da yokluğu da eşittir artık. Diego çoğu zaman eve gel-
meyerek yokluğuna alışması için Frida’ya ortam yaratır.

130
Frida Kahlo

Yalnızlığı iliklerine kadar hisseden Frida, Muray’a iyice bağ-


landı ama Diego’suz olmak onu çıldırtır, ruhunu karanlığa gömer.
Muray ise Frida ile geçen her gününde Frida’nın Diego’dan bo-
şanması hayalini kurar.
Frida ne Muray, ilişkileri sırasında sıklıkla mektuplaşırlar.
Aşklarının ortaya çıkması da bu mektuplar yüzünden olur. Mu-
ray, “Kalbimi ele geçirip kendi kalbinle birleştirdin, artık orada.
Onun üzerine bir gelecek kuruyorum. Seni bütün kalbimle seviyo-
rum, senin Nick’in,” diye yazarak imzaladığı son mektubunu Fri-
da’ya gönderir.
1933’te üç yıllık mecburi Amerika oturumu sorunu ortadan
kalkar ve çok özlediği topraklarına geri dönerler. Diego ile daha
önce birlikte yaşadıkları eve yakın yeni bir evde yaşamaya baş-
larlar.
Frida bebeklerini kaybetmenin ve Meksika’ya geri dönmüş
olmanın etkileriyle yeniden hayata bağlanmanın yollarını arar.
Sanatı daha çok hayatında tutması gerektiğinin farkında ve ger-
çekten iyi şeyler yapıp yapmadığını öğrenme çabasındadır. Sanatı
politikadan ayırmadan bu çevreye yakın olmaya, onlarla birlikte
tüm faaliyetlere ve davetlere katılmaya başlar. Diego’nun çalkan-
tılı ve baş edemediği ilişkilerinden çıkamaz halleri Frida’ya va-
kit ayıramamasına sebep olur. Frida bu eksik yanlarını farklı ilgi
alanlarıyla doldurma çabasındadır.
Diego ile olan evliliği her şey yolundaymış gibi gitmesine
karşılık Frida’nın Muray ile olan ilişkisi devam eder. Muray ile
Frida’nın arasında gidip gelen gizemli ve aşk kokan mektuplar
aşklarının delili olacaktır.

131
Nazan Arısoy

Frida, Muray’a gönderdiği tüm mektuplarında, “Benim tapı-


lası Nick’im,” diye başlayan aşk dolu cümleler yazar. Herkesi kıs-
kandıracak kadar yoğun, derin ve tutkulu aşk Frida boşandığı an
görkemli bir evlilikle taçlanacak diye düşünülürken Frida, Mu-
ray’ın varlığına rağmen Diego’dan ayrılmayı hiçbir zaman düşün-
mez.
Frida’nın Muray’a yazdığı mektuplarına bakıldığında birden
fazla kadına hatta erkeğe sahip bir bedenin içinde bölünmüş kişi-
likleri yaşattığı net anlaşılır durumdadır.
“Sen beni sevdiğin ben de seni sevdiğim sürece hayatımda kötü
giden hiçbir şeyle ilgili şikâyet etmemeliyim. Bu aşk öyle gerçek ve
öyle güzel ki mutluluğumdan tüm acılarımı unutuyorum,” cümle-
leriyle süslü Muray’a yazılan mektuplardaki âşık kadının başka
bir ilişki için kapalı olduğunu düşünsek de durum böyle değildir.
Muray artık Frida’ya kavuşacağından emindir ancak Frida’nın
Meksika’ya dönüşünün ardından yaşanacaklardan habersizdir.

132
Frida Kahlo

1934 yılı Frida’nın yeni ve kuvvetli bir darbe almasına tanık-


lık eder. Frida küçük bir kızken anneliğini ve tercümanlığını üst-
lendiği küçük kız kardeşi Cristina ve Diego’nun ihanetine uğrar.
Diego, Frida’ya dünyada başka hiç kadın kalmamış gibi kız karde-
şi Cristina ile yeniden ihanet eder.

133
Frida Kahlo

GÜNCEDEN

“Benim küçük kızım. İlk annelik heyecanımdın hatırlıyor mu-


sun? Sen gerçek bir kadın olduğunda bile ben seni annen olarak
terk etmedim. Tuttuğum o küçük ve korunmaya muhtaç güçsüz
yüreğini hiç bırakmadım. Şimdi o küçük yürek büyük bir kadının
bedeninde kendinden çok daha büyük bir adamın, benim adamı-
mın yüreği için kafeste çırpınan bir güvercin. O güvercine her şeye
rağmen şefkat ve sevgi gösteren yine benim.
Seni o kafese kapatan acımasız sahibinin sadık kölesi olduğu-
mu biliyor musun? Biliyorsun. Benim o sahipten başka yaşama se-

135
Nazan Arısoy

bebim olacak hiçbir nedenimin olmadığını da biliyor musun? Bili-


yorsun. Sen ona dokunduğun her an benim vücuduma yayılan tüm
kan damarlarımı tek tek kesiyorsun.
Sizi gördüm. Ona, sahibime, o koca iğrenç bedeninde benim
aşkımı yaşatan sevgilime nasıl da tutkuyla dokunduğunu ve o sana
dokunduğunda nasıl da kendinden geçtiğini gördüm.
Hatırlıyor musun? Küçükken sen bir şey anlatmak için beni da-
ima yanında isterdin. Görüyorum ki beni tutuşturan ve kül eden
tutkunun ateşini anlatırken bana değil, benim kocama ihtiyacın
olmuş. Aslında yine bana ihtiyacın olmuş. Bana ait bir bedeni tut-
kunu anlatmak için kullanmışsın.
Cristina, Diego’nun senin bedeninden içeri yerleştiği anlardaki
mutluluğunu gördüm gözlerinde. Bu haz, bu heyecan bana ait bir
aşka sahip olmanın yarattığı bir his mi, yoksa sadece bir kadın be-
deni hazzının yüze yansıması mı bilmek isterim.
Senin beyaz tenin ve kışkırtan iri mavi gözlerin, dolgun göğüs
ve kalçalarına sahip olmak için sırada bekleyen onca adamın için-
de sen neden benim Diego’ma dokunup, beni öldürmeyi tercih et-
tin? Neden?
Neden Tanrı’m? Neden sürekli Frida’nın en canını acıtacak anı-
lar defterini kabartıyorsun? Neden Cristina? Neden?
Tanrım sen neden sana son derece bağlı dindar Mathilde’nin
kızlarını ahlaksızca yaşatıyorsun? Üstelik cezalandırdığın Mathil-
de’nin olan bitenden haberi bile yok. Beni neden daha da günahkâr
olmam için zorluyorsun?

136
Frida Kahlo

Diego, hayatımın en büyük kazası ve en kötü kararısın sen.


Vücudunun kokusunu unutmak istiyorum. Dudaklarının tadı-
nı unutmak istiyorum. Bir kez de olsa gerçekten mutlu bir kadın
olarak yaşamayı diliyorum. Seni kendi kirliliklerinin içinde leş gibi
bırakmak istiyorum ve biliyorum, en kısa zamanda leş yiyiciler faz-
lasıyla başına toplanacaklar. Sana dokunacak, sahip olacaklar. Ben
kendimdeki mutlu olabilme ihtimalimi yok etmemek için senden
gidiyorum.
Teşekkürler yaşattığın tüm kötü anıları sildirecek kadar ken-
dine âşık edip aşkın varlığına inandırdığın için. Kendimi kandırdı-
ğım bu aşk yalanlarından vazgeçmeme sebep olduğun için teşekkür
ediyorum. Beni nasıl bir kadına ya da erkeğe hatta cinssiz yaşaya-
cağım bir tutku çukuruna ittiğinin farkında değilsin ama bunun
için de teşekkür ediyorum. Sınırlarımı yok ettin.
Senden bana yerleşen nasıl bir duygu tanımıyorum ama bu her
neyse senden vazgeçmemem için elinden geleni yaptı bugüne kadar
ve kötü anı limitlerini tüketti artık bu uyuşturucu, sahte hisler. Ka-
nayan ruhumu görmezlikten geldiğin için güçlendim ben aslında,
beni güçlendirdiğin için teşekkür ederim.
Sen benim için sahip olduğun tüm değerlerinle bir devdin. İri
bedenine göre daima bir çocuk ve zavallı bir erkektin Diego. Üret-
kenlik, canlılık, enerji, dinginlik, fikir ve resim dolusun. Bütün iyi
özelliklerini unutturacak kadar da kötü ve nefreti limitsiz yaşata-
cak kadar berbat bir adamsın. Zıtlıklarımızla sevdik birbirimizi.
Senin tüm iyi özelliklerin bende büyüyüp beni ben yaparken benim
bildiğim tüm benliklerimi etkisizleştirdi.

137
Nazan Arısoy

Diego sen benim başlangıcımsın ve bitişim olmak için sabır-


sızsın. Beni yeniden yarattığın için yaratıcımsın ve yok etmek için
her zaman heyecanlısın. Çocuğumsun Diego, hiç sahip olamadığım
çocuklarımın nedeni olduğunu unutmak istiyorum biliyor musun?
Sen sadece kendinin benim çocuğum olmasını istedin hep. Res-
samsın Diego, ikimiz için çizdiğin en güzel tabloları mahveden bir
ressamsın. Babamsın Diego, hiç baba olamadığın için bana babalık
yapmak isteyen üvey ve zalim bir babasın. Oğlum, sevgilim, ko-
cam, dostum ve sonumu getiren ölüm meleğimsin Diego.
Herkesle eşitlendiğim gecelerdeki tek eksik yanım sen olacaksın
biliyorum. Günlerim sürekli seni özlemekle geçecek. Bedenim bir
ayrılığı kabullenmeyecek kadar isyankâr ve tutkulu. Acıdan deli-
riyorum ve acıyan artık bedenim değil. Ruhum derin bir yaranın
irinine bulaştı. Her bir hücreme sızıyor, her bir parçamı şiddetle
yakıyor yokluğun. Yanımda uyumadığın gecelerde odamın kapı
aralığından geçip giden gölgeni bile özlüyorum.
Bana sarılmadığında sana sarıldığım geceleri özlüyorum. Ka-
ranlığın içinden öpüşünle uyanmak ve karanlığı öpüşlerinle yaşa-
mak istiyorum. Son nefesimde yalnız senin dudaklarının arasında
kalan dudaklarımla ölmek istiyorum. Sen Diego, sen. Sen kaç defa
kimin bedeninde öldüreceksin aşkımızı? Ölüm meleğim Diego, öl-
dür artık beni. Seni yaşadıkça yaşayamıyorum.”

138
Frida Kahlo

Frida nihayet Diego’dan ayrılmış ve ailesinin evinde yaşıyor-


dur. Muray heyecanla ikisinin resmen boşanmasını bekler.
Bedeninde yeni bir canlıyı taşımasına izin vermeyen Tanrı,
Frida’yı katil etmeyi başarır ve ardından katilliğinin cezası olarak
pişmanlık içinde kıvranan Frida’nın iki bebeğini de elinden alır
ve şimdi hayatını tamamlayan iki önemli varlığı da hayatından
alan Tanrı’ya isyan etmemek için büyük bir mucadele içindedir
Frida.

Frida, Diego’nun durmak bilmeyen can yakıcı hamlelerin-


den kurtulamaz. Son darbesini Frida’nın kız kardeşini kendisine
sevgili olarak seçtiğinde yapar ve Frida, Diego’yu terk eder ancak
ayrılığı sürdüremeyen Diego ile Frida bir süre sonra barışır. Mu-
ray’ı şok eden bu barışma, başka bir aşk olayını da beraberinde
getirecektir.

139
Nazan Arısoy

Frida ve Diego bütün yaşamları boyunca sıkı birer komü-


nist ve Sovyetler Birliği destekçisi olurlar. Frida yatağının dibinde
Stalin, Lenin, Marx, Engels ve Mao fotoğraflarını asılı tutar. An-
cak siyasal görüşleri onları keyifli bir hayat sürmekten alıkoymaz.
Çiftin bir sohbet, şarap ve tekila cümbüşüne dönüşen akşam ye-
meklerinin konukları Meksika Cumhurbaşkanı’ndan George Ger-
shwin’e kadar uzanan bir yelpazeyi kapsar.

140
Frida Kahlo

Frida sürekli olarak sırtını desteklemek için çelik ve alçı ka-


rışımı bir korse kullanmasına karşın parlak renklerde, geleneksel
kıyafetler giyer, asla makyajsız dolaşmaz ve onunla özdeşleşen bı-
yığını ve bitişik kaşlarını aldırtmaz, aksine daha da koyu renkle
boyar.
Bu süre içinde Rivera, skandallar yaratan ilişkiler kurar. Fri-
da’nın da “aşk” diye tanımladığı ilişkileri olur. Bunlardan biri de,
Rivera’nın Meksika Cumhurbaşkanı’ndan aldığı özel izin sonucu
Meksika’ya gelen Troçki’yledir.

141
Frida Kahlo

Frida’nın yolculuğu…

“Dünyaya açılan pencerelerimden ilk kez gördüğüm gülen yüz-


ler hiç tanıdık gelmiyor artık. Her öğretilen, bildiklerimin yerini
alıyor. Hızla siliniyor zihnime, ruhuma işlenen yalın hisler ve bilgi-
ler. En yakınım diye bir varlık yok. Biliyorum. En yakınım benim.
Kendimle de aram kötü bu aralar. Minik parmaklarım, umutla
bakan gözlerim varken, elimden alınan oyuncaklarıma, çizgi ro-
manlar okurken hatırlatılan uyku saatine isyan ederdim eskiden.
Ne masum kızgınlıklarım varmış meğer. Sonra arada sırada düşer
kanatırdım dizlerimi. Beden yarası ile ağlardı gözlerim. Temizdi.
Kana bulaşırdı ağlamalarım, biraz oksijenli su, azıcık tentürdiyot
ve biraz anne nefesi ile şefkat üflemesi, geçirirdi sızısını.
143
Nazan Arısoy

Şimdi hırsa, bencilliğe, hasrete, vuslata, kedere bulaşan gözyaş-


larımın nedeni ruh yaralarım. Üstelik lekeli geçmiş ve derin izler
bırakıyor bu yaralar. Her bir yarada yeniden değişiyorsun. Acıyan
yerlerinden yeniden acımamak için önlemler alıyorsun. Dizlerimin
yaralarına ağlamayı bıraktığım günden bugüne ruh yaralarına da
duyarsızlaştım. Acımadı ki diye kandırmıyorum da kendimi. Acı-
yorum, sızlıyorum, yaşıyorum, öğreniyorum. Hepsini yaşamayı
tercih eden benim, biliyorum.
Şimdi ne olacak, bakalım ne yaşayacağız diye başladığım hiç-
bir şeyden fayda görmedim bugüne kadar. Yine de aynı cümlelerle
başladım birçok anıya. Sonucu belirleyici şüphelerle, sonumu ha-
zırladım. Korumaya çalışmak da manasız şimdi.
Kimden korunmalı insan? Önce kendinden korumalı kendini.
Tercihlerinden korumalı belki de. Başarısızlıklarını da kazanım-
larını da başka birinin tercihlerine bağlamamalı. Kurban taklidi
yapmamalı. Başkasının tercihini kabullendiği için, kendi olamadığı
için yaşadıklarını kendi isteğiyle yaptığının farkında olmalı.
Ben bendeki gerçekliğime göre yaşamaya karar verdim. Başka-
sına doğru gelen ya da gelmeyen, etrafımdakiler tarafından onay-
lanan ya da onaylanmayan ne kadar istediğim varsa hayatıma
ekleyeceğim artık. Her şeyi kabullenen değil, kabul edilmeyi bekle-
meyen, onaylanma ihtiyacı duymayan ben olarak yoluma devam
edeceğim.
İstiyorum dediğim her neyse içeriğini önemsemeden ama mut-
laka kimseye zarar vermeden, kimsenin hayatını şekillendirmeden,
ucu bucağı olmadan, özgürlüğümün tadına baktığım mutlu anılar
biriktireceğim. Nasıl olsa kimin neyle mutlu mutsuz olacağı bilgi-
sinin farkındayım.
Bana gerçekten ihtiyacı olanların önceliklerinin kutsallığı dı-

144
Frida Kahlo

şında kimin neyle mutlu olacağının bir önemi yok. Mutluluklarıyla


mutlu olduklarım kendi hayatlarını kendilerince yaşarken, benim
hayatımın içinde kıymetlerini koruyacaklar.
Bencilce hayatın içine sürüklediğimiz çocuklarımızı hayata ha-
zırlamak için yolculuklarındaki yol seçeneklerini söylemeli sadece.
Toplumsal, içsel, ailesel diye adlandırılan ne kadar bilgi varsa sun-
malı ancak neyi nasıl yapmak, yaşamak isterlerse yalnızca saygıy-
la kabullenmeli, bize göre olmasına engel olmalıyız. Kendi olmalı.
Kendince yaşamalı hayatı. Bizden alınan, kendim kavramını, he-
diye etmeliyiz çocuklara. Hayatın merkezinin aslında ne olduğunu
anlayabilecek temizlikte olmalılar. Kesinlikle yolculuklarını izleme-
li, destek olmalı ama yön belirtmemeli, seçimleriyle kendi olabil-
diği için gururlanmalıyız. Annem, onun yolunu seçmediğim için
sanırım sonsuza kadar bana kırgın ve kızgın olacak ama bu benim
yolum. O bu yolu istemezse eşlik etmek zorunda değil. Beni haya-
tında tutmak zorunda da değil. Bunu anlayacaktır.
Kaç insan istediği hayatın içinde ve mutlu? Doğduğumuz an
yolun başındayız. Yaşamak için gerekli beslenme ve bedensel ba-
kım, korunmamız için gerekli bilgiler dışında, yola çıkarken zih-
nimize, ruhumuza yüklenen onca ağırlığın altında yolu nasıl ta-
mamlayacağız belli mi?
Yolcu, kimsenin yoluna karışma, sana yük olanları at, kimseye
yükünü yükleme ve yolunu kendin güzelleştir. Başkasının güzel-
leştirdiği yolun sonunda sana ait olmayan bir hayat finalini yaşa-
maman için kimseye yük olma, yük alma ve ilerle. Yolun üzerine
sana huzur verecek birkaç yeşillik, biraz mavi, bolca beyaz ve şeffaf
görüntüler ekleyerek tamamla hayat tablonu. Yoruldukça biriken
gereksizlerini at sırtından.
Sence konuş, sence yaşa, sence yürü. İyi yolculuklar…

145
Nazan Arısoy

Marksist teorisyenlerden olan Lev Troçki, 1917 Rus Devrimi,


Sovyetler Birliği‘nin kurulması ve alt yapısının oluşturulmasında
etkili olan isimlerden biridir. Dışişlerinde sorumlu Halk Komi-
serliği ve Bolşevik Parti’nin Politbüro üyeliğini yapmış; Kızıl Or-
du‘nun kurulmasında etkin rol oynamıştır.

Lev Troçki

Lenin’nin ölümünden sonra Stalin’e karşı “Sol Muhalefet”i ge-


liştirmiş ve bu yüzden Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’n-
den sürülmüştür. 11 sene süren sürgün hayatında birçok ülkede
bulunmuş ve “Troçkizm“i yaymak ve dünyada sosyalist bir düzen
sağlamak amacıyla çalışmalar sürdürmüştür.
Troçki, 1932’de Stalin tarafından Sovyet vatandaşlığından
çıkarılır. Kendisi, kızı Nina ile İstanbul’da bir süre rahat bir ha-
yat geçirse de, 1933 yılında Berlin’de yaşayan diğer kızı Zina’nın
şüpheli intiharı onu çok yıkar. Kısa bir süre sonra oğlu Lev de
öldürülür.

146
Frida Kahlo

1933‘de Fransa‘ya geçer ancak iki sene geçmeden buradan da


sınır dışı edilir. Oradan Norveç‘e geçen Troçki iki sene kalabil-
diği Fransa’dan da sürülünce 1937‘de Meksika‘ya sığınır. Mexico
City’de Frida’nın yanı başında olacaktır artık. Meksika vizesinin
alınabilmesi için Diego Rivera büyük çaba sarf eder ve sonunda
başarır. Cumhurbaşkanı Cardenas’tan izni alır ancak Cardenas,
Diego’ya Troçki’nin politik bir eylemde bulunmamasını şart ko-
şar.
Troçki ve eşi Natalya, Meksiko Kenti’nin eski banliyösü Co-
yoacan’daki, Frida Kahlo’nun evine yerleşirler ve siyasal çalışma-
lar yavaş yavaş başlar. Troçki, burada Dördüncü Enternasyonal‘in
çalışmalarını başlatır. Sürgünde olması devrim için çalışmasına
engel olmaz. Diego, Dördüncü Enternasyonal’in Meksika bölü-
müne katılır.
Frida için daha çalkantılı yılların başladığı dönemlerdir. Mu-
ray ve takıntılı aşkı Diego’nun varlığına rağmen Troçki ile ruhsal
dünyası bir deprem daha yaşar.

147
Nazan Arısoy

Evde ve siyasi, sos-


yal parti etkinliklerinin
içinde sürekli bir arada
olmaları, Diego’nun
ilgisizlikleri, Muray
ayrılığı ve Frida’nın do-
yumsuzlukları, Troç-
ki’nin maceraperestliği
derken karşı koyula-
maz bir ilişki yaşanma-
ya başlar.
Frida ile Troçki’nin
kısa süreli beraberliği
sırasında Natalya İn-
gilizce bilmediği için
aralarında İngilizce konuşurlar. Troçki, Frida’ya yazılmış aşk
mektuplarını, okuması için kendisine verdiği kitapların arasına
koyar. Diego, durumu fark etmez ancak Natalya, Diego’nun eve
gelmediği bir gece gözleriyle şahitlik edecektir.
1937’de Troçki ve Frida ayrılırlar. Frida, Kasım 1937’de, Troç-
ki’nin doğum günü ve Rus Devrimi’nin yıldönümü için kendi
otoportresini, yapıp Troçki’ye hediye eder. “Tüm sevgimle” notu
ile hediye edilen tablonun adı “Perdeler arasında” dır.
Tablo, Troçki’nin çalışma odasına asılır. Natalya için bir iş-
kencedir bu tablo ile karşılaşması. Troçki ve Frida’yı büyük yatak
odasının perdelerinin arasında çırılçıplak gören gözleri tablonun
bilinçli bir şekilde bu adı aldığını düşündürür Natalya’ya. Troç-
ki’nin inat ve ısrarları sonucu o tablo daima çalışma odasının du-
varını süsler.

148
Frida Kahlo

resim

Tina Modotti, Diego Rivera and Frida Kahlo, Mexico City, 1 Mayıs 1929

Frida, bir ayrılık fırtınasını da atlatır. Diego’lu ve Diego’nun


olmadığı aşk hayatlarının içinde kendini bir duvardan diğerine
vurup kanatmaktan, acıtmaktan ve bu arada tutkulu aşklar yarat-
maktan mutludur. Bu sadistçe ve mazoşistçe yaklaşımları, kimlik
bunalımında olan bir insanın profilinin delilidir.
Karşılıklı aldatmalar artık olağandır ancak affedilemeyen bir
tane vardır Frida için o da Diego’nun kardeşi Cristina ile olan
ilişkisidir. Bu ilişki artık bir kaçamak olmaktan çıkmış, Diego ile
Cristina alenen bir ilişki yaşar haldedir.
Muray’a karşılık daima Diego’yu tercih eden Frida için bu
ilişki kabullenilmesi zor malin bir hastalık gibidir. Tedavisi kesin
olmayan bu hastalığın kabullenilmesi tedavi sürecinin başlaması-
na neden olacaktır ve Frida, ilişkiyi kabullenir. İkisinin sıra dışı
ilişkisini uzaktan izler haldedir. Güncesine yazdığı yüzlerce iti-

149
Nazan Arısoy

rafa kendini suçlamalarının da eklendiğini gördüğünde tam bir


çıkmazda olduğunu anlar.
Diego ile iyice ipler kopma noktasına gelmiştir. Kendini
Diego’yu doğru anlayamadığı için mutlu edemediği düşüncesiy-
le hırpalar. Kardeşini ve Diego’yu affeder. İlişkilerini izlemekle
kalmaz, onaylar. Düzeleceğini zannettiği hayatı iyice karışık bir
sebze çorbasına benzeyecektir. Sebzelerin kokuları birbirine ka-
rıştıkça kiminin lezzetli kiminin iğrenç bulduğu bu hayatının
içinde artık zeki, neşeli, dik başlı, özgür, kötünün aynası olmak
istemeyen Frida’dan eser kalmamıştır.
Diego, Frida’nın ilişkisini onaylamasının ardından oldukça
rahatlar, Cristina da ablası ile konuşur hale gelir ancak Frida sır-
tındaki kanlı bıçakla yaşamanın hiç kolay olmadığının farkındadır.
Diego’nun Cristina ile tutkuyla, şefkatle ilgilendiğine şahit
olmak onu çıldırtacaktır. Kendi hataları için ödediği bu bedel ol-
dukça ağırdır. İyice bunalıma girer.
Frida, tam olarak ne zaman başlayıp ne zaman bittiği bilin-
meyen bu ilişkinin sonucu olarak acı içinde 1935’te güç toplamak
için evi terk edip şehir merkezinde bir dairede yaşamaya başlar.
Diego’dan resmen ayrılmaz. Kısa süre sonra iki arkadaşı ile birlik-
te New York’a giden Frida, oradan Diego’ya sayısız aşk, keder ve
özlem dolu mektuplar yazar.
Hastalıklı aşklarının sonsuz olduğuna dair inancı tamdır. Fri-
da, Diego’ya yaşadıkları diğer ilişkiler, kavgalar, ihanetlere rağ-
men asla birbirlerinden vazgeçmelerinin mümkün olmadığını
anlatan mektuplar gönderir. Diego ona hiçbir zaman beklediği
cevapları yazmadığı gibi ihtiyacı olan ilgiyi de göremez. Bu Frida

150
Frida Kahlo

için gerçek bir yıkımdır. Terk edilmiştir ve buna ilk defa emindir.
Frida bu yıkımın sonucu olarak daha da güçlenir ve artık ha-
yatı sadece Diego için değil, kendi mutluluğu için yaşaması ge-
rektiğini anlar. Sağlık sorunlarını görmezden gelir ve daha fazla
sosyalleşmenin yollarını arar.
Sık sık partilere katılır, birçok arkadaş edinir. Büyük ayrılık
yılının sonlarına doğru biraz daha ruhsal dengeleri yeniden otur-
muş olan Frida, sonraki yıllarda, evliliğinin ilk sekiz senesinin
toplamından daha çok eser verir.

Diego’nun hâlâ aklında olduğunu tasvir ettiği


tablosu uzun yıllar konuşulmuştur.

151
Nazan Arısoy

1938’de ilk sergisini Meksiko Üniversitesi Galeri’sinde yapan


Frida; aynı sene 25 çalışmasını New York’ta tek başına sergileye-
rek ismini daha büyük kitlelere duyurur. Frida, ertesi sene Pa-
ris’teki bir serginin ardından, Louvre’da yer alma hakkı elde eden
ilk Latin Amerikalı sanatçı olma unvanını elde eder.
Diego ile evlerini ayırır ama resmen boşanmazlar. Diego bir
süre sonra bu ayrılığı resmiyete dökmek istediğinde Frida çare-
sizdir. Aynı sene doğduğu Mavi Ev’e dönen Frida, Diego’dan bo-
şanır.

Frida’nın aşktan vazgeçişi…

Frida, nihayet aşktan, aslında aşk diye nitelendirdiği Die-


go’dan vazgeçer. Frida’nın aşk bedeni artık Diego değildir. Frida,
ne oldu da Diego’dan vazgeçti diye düşünmeye gerek yok sanı-
rım. Okumaya başladığınız ilk sayfalardan itibaren tanıştığınız
Frida’nın hayatında duygusal depremler yaratan ve onu kendin-
den vazgeçirten bir aşkın içerisinde ne hale geldiğine hep birlikte
şahit olduk.
Frida, Diego’ya aşk demekten vazgeçti ama onu yaşamayı sür-
dürdü. Diego’dan vazgeçiş nedenlerini anlattığı şahane bir mek-
tubunu okudum. Bu kitabın içinde okuyun isterdim ama ben ki-
taplarımda alıntı kullanmayı tercih etmiyorum bu sebeple önceki
kitaplarımdan benim yazım şeklimi bilenler şimdi bu vazgeçişi
anlatan günceyi okurken, benim Frida olsaydım diye düşünüp
hissedip yazdığım cümlelerimi okuyacaklarından emindirler.

152
Frida Kahlo

GÜNCEDEN

“6 yaşıma kadar gerçek Frida’ydım. 6 yaşımın içinde annemin


bıkkınlıklarıyla Tanrı’ya yalvarmaları sonucu ben durduruldum.
Durdum. Bir süre yürüyemedim. Bedenimle durdum ama zihnimle
yola devam ettim.
Yeniden bacaklarımın üzerindeydim. Yine 6 yaşındaydım ve
hâlâ gerçek Frida’ydım ama bacaklarımdan biri inceldi ve kısaldı
diye artık, “Tahta bacaklı Frida” olarak yürümeye başladım. Yü-
rümek de denilemez, emeklemenin dikine yapılması gibiydi hayat.
Çocukluğumu 6 yaşında yitirdim.

153
Nazan Arısoy

Hırslı, kompleksi, psikolojik sarsıntılar yaşayan ve Tanrı’yı sor-


gulayan bir kızdım onlu yaşlarımda. Akıllı ve başarılı Frida’ydım.
Liseli Frida oldum ve aşk ile tanışınca dişi Frida oldum. Uzun
yıllar babamın hayalini kurduğu o erkek çocuğunu içimde yaşatır-
ken, biraz erkek, biraz genç kızdım.
Alex ile küçük genç bir kadın olmuştum. Kadın ve dişi Frida
olarak arzularımla tanıştım. Hem yuvarlak hatlı hemcinslerimi
hem de benim yuvarlak hatlarımı seven erkekleri sınırsızca arzu-
luyordum. Bedenime tek bir cins yeterli gelmiyordu belli ki. Annem
sınırlamaya kalktıkça ben sınırlarımı aştım. Henüz üretebilen bir
dişiydim ve keşke o dönemde hayatım boyunca sahip olmayacağım
o kariyerin peşinde koşmadan bir çocuk sahibi olsaydım.
Henüz bir rahmim varken ve henüz Tanrı bana dişi üretkenli-
ğini yasaklamamışken mutlaka doğurmalıydım ancak üremek için
erken olduğuna inanıyordum o zamanlar.
Aslında insanların iyi ve güvenilir olduğuna da inanıyordum.
Sevdiğim her insanın beni sevdiğine de inanıyordum. Kardeşim
Cristina’nın bensiz yapamayacağını düşünüyordum ve Cristina
bensiz yapamadı hiçbir zaman. Hayatımdaki her şeye ortak olmayı
arzulayacak kadar ben gibi yaşadı.
18 yaşında, çılgın cinsel dürtülerle, aşk kokulu anılar biriktirip
okul başarılarını arttıran, enerjisi yüksek, şahane bir genç kızdım.
Otobüsün demiri bedenimi ikiye bölesiye kadar tam bir genç ka-
dındım.
O kaza vajinamı parçaladığı gibi, dişiliğimi, sevgilimi ve güzel-
liğimi hatta hayatımın olması gerekenlerini, olacağına emin oldu-
ğum gelecekteki güzel anılarımı aldı. Yaralanmadım. Parçalandım.

154
Frida Kahlo

Lime lime topladım kendimden etrafa saçılan geçmiş gerçek Fri-


da’nın izlerini. Yapbozu birleştiren doktorların sayesinde bedenim
yarı tamam hale getirildi ancak Alex’in hayatımdan gidişi ile yeni-
den yarım kaldım. Yarım Frida’nın yıllarını yaşamaya başladım.
Yarımlarımı tamamlama çabasında henüz tamken seni tanı-
mıştım Diego. O zamanlar bedenime nasıl arzu ile baktığını biliyo-
rum. Dokunmak için çıldırıyordun âdeta. Biliyor musun, kocaman
iri bir adam olmanı unutuyordum beni öptüğünde ve o kurbağaya
benzeyen yüzünden öptüğümde sanki sen centilmen ve iyi yürekli,
seksi bir prens oluyordun.
O kazadan öce seni arzuladığım her an için kendime kızıyor-
dum çünkü benim için yalnızca Alex vardı ve henüz aldatabilen
Frida değildim.
Küçük cinsel dürtülerle teşhir etmeyi, tahrik olduğum zaman
bedenimi doyurmayı seviyordum ama kimseyi henüz aldatma-
mıştım. Aldatılmaya başladığım ilk günün ardından seni asla eşit
olamayacağın bir başka bedenle aldattım. Senin sevmelerine ben-
zemeyen sevmeleri vardı çünkü o tüm dişiliğimin açlığını kendi be-
deninden iyi tanıyan ama bana erkekliğimi yaşatan bir kadındı.
Sen asla beni onun kadar tatmin edemezdin çünkü sen sevişirken
de her zamanki gibi bencil bir erkektin.
Ağrılarımla kıvranırken ve ilaçlardan çok alkolle kendimi
uyuşturup, ruhsal yaralarımı başka bedenlerin göstermelik, sadece
tutkusal aşklarıyla doyururken sen hiç yanımda olmadın Diego ve
ben o zaman senden vazgeçtim.
Sen bir beden gibi yaşadığım kardeşimle beni ikiye ayırdığında
senden vazgeçtim ve sen oldum. Önceleri duygusuzca, sadece haz

155
Nazan Arısoy

elde etmek için dokunduğum insanlara duygularımla da temas et-


meye başladım ve aslında seni işte o zaman aldatıyordum. Nicho-
las, Troçki, Tina ve diğerleri benim sadece bedenimle yaşamadılar.
Senden esirgediğim aşk zerrelerini de onlara hediye ettim. Senden
hızla vazgeçtim Diego ama seni hep yaşadım.
Sen kendince sıkıntılarını işin içinden çıkamadığın bunalımlı
zamanlarını benimle paylaşmak yerine başka insanlarla konuşma-
yı tercih ettiğinde benim dostluğumu bitirdin. Seninle dost olmak-
tan vazgeçtim.
Artık gözlerinin içinde olmayışımı fark ettiğimde ben de sen-
den tamamen taşınmaya karar verdim. Sende yoktum. Kayıptım
ve senden vazgeçtim. Benden gizlediklerin ve yalanların gözlerin-
den sızıyordu ve ben o gözlerdeki tanımadığım bu Diego bakışlarını
görmek istemediğim için senden vazgeçtim.
Yalnız uyuduğum yatağımda yastığının hiç kullanılmadığını,
iki kişilik bir yatakta tek kişi olduğumu fark ettim ve senden vaz-
geçtim çünkü bir olma hayali ile seninle evlenip hep yalnız ve tek
olarak yaşamaktan yorulmuştum.
Bana karşı sağır ve kör olduğunu gördüm. Düşüncelerimi ve
duygularımı anlatırken duvara çarpıp bana yankı olarak geri dö-
nüyordu ve ben seninle konuşmak isterken kendimle konuştuğumu
fark edip senin benim karşımda dinler taklidi yapmana bir son ver-
mek için senden vazgeçtim.
Küçükken, ufak tefek yaralarımı babam öperdi, annem sarardı.
Şefkatle iyileştirirlerdi. Seni tanıdığımda gözlerinle, sesinle, kocaman
göğsünle derin yaralarımı iyileştirmeyi başarıyordun ama şimdi bir
ilaç olmak yerine tam bir zehir olduğun için senden vazgeçtim.

156
Frida Kahlo

Aç erkekliğini doyurmak için yaptığın hamlelerinin arasında


duygularının da sahteleştiğini hissettiğimde senden vazgeçtim.
Tablolarımda gülümsemeyen, aşk dolu bakışları olmayan Fri-
da ile yüzleştiğimde senden vazgeçtim. Senin eserin hiç mutlu gö-
rünmüyordu ve benim yaşayabilmem için yalnızca mutluluğa ihti-
yacım vardı.
Senden vazgeçmem için oluşturduğum bütün nedenler seninle
bir olmaya başladığımız andan itibaren hep vardı ve benim aşkım
bütün bunları yok sayacak kadar yeterli geliyordu ancak beni en
çok sarsan ve senden vazgeçmeme neden olan en şiddetli silahın
aslında senin benden vazgeçişindir.
Senin olmadığın bir Frida ile yaşamaktan vazgeçiyorum Diego.
Hoşça kal.”

157
Nazan Arısoy

Frida sadece aşk dediği Diego’dan değil aşktan ve hat-


ta içinde sınırlı sayıda yaşamasını sağladığı eski gerçek
Frida’dan vazgeçmişti. Yeni bir hayatın başlangıcında ye-
niden adım atmak için bekliyordu.
Frida, hayatının en büyük kazasını, cezasını yaşadığı
bir yılı yaşar. Ruhsal anlamda oldukça ciddi bir çöküş ya-
şadığı bu yıl, onu tanınmadık bir hale getirir. Aşırı dere-
cede alkol bağımlısı haline gelir. Diego, Frida’nın kadınsal
duygularını tüketen bir katildir âdeta onun için.
Diego’ya ve sevgililerine yazdığı mektuplardaki cüm-
lelerine bakılırsa Frida aşırı derecede yoğun bir şekilde
duygularını korkusuz ifade edebilen ve edebiyatta da ba-
şarılı olacağı kesin olan bir sanatçıdır.

158
Frida Kahlo

GÜNCEDEN

“Gecem. Tek hecem. Gece nasıl oluyor da tek hece olabilir, değil
mi? Benim gecem tek hecelik. Tek hecelik bir kelime, AŞK. Herkese
göre anlamı başka, bana göre sadece derin, sessiz ve özgür bir aşktır
geceler. Sen benim gecemsin.
Günlerin en güzel yanı, geceyi üzerine örtüp hayatımdan çıkıp
gitmesi. İyi ki geceyi bahşetmiş Tanrı. Gitarın isyanı, üzüm kanının
yansımaları, duvarda mum gölgeleri. Zihinde grisi bol, karaya ya-
kın koyu hatıralar var.
Varmak istediği yeri bilmeden koşuşturmada ruh. Zihin ile

159
Nazan Arısoy

ruh şiddetli geçimsizlikten boşandılar birkaç zaman önce. İki küs


arasında kalan kusurlu insanlığımla yaşamaya çalışıyorum. Boş
odanın içinde yankılanan ürkek sesimden geceye akıttığım şarkılar,
cesaretini yitirmiş, terk ediliş, ayrılık, umutsuzluk ve bazen de vaz-
geçiş kelimelerinden yazılanlar.
Geçer dedikçe senden izlerin geçmediğinin farkında zihin ama
ruh, “geçecek, kendini serbest bıraksın, geçer” diye zihni ikna etme
çabasında. İki küs varlığımın arasında bir gecedeyim. Tek hecenin
hapsindeyim yine.
Yüzleşmelerin çoğaldığı yaşlardayım. Hep gece olsun istiyorum
sanki. Güneş bana sorumluluklar, mecburiyetler ve mücadele hatta
insanlarla arama örülmüş duvarın gerçekliğini getiriyor. Diğer in-
sanlardan beni ayıran, yok olmasını dilediğim eksikliklerimi hatır-
latıyor. İnsanlara sıradan gelen, bana göre fazlalıklarım var.
Kendime şiirler yazıyorum bol küfürlü. Güz mevsimim sabit-
lendi. Sıkıldım hep aynıları tekrarlamaktan. Kendimle baş başa ka-
lamıyorum ki hiç. Kalabalıklar hep bir yerlere çekiştiriyor zihnimi.
Uzaktan bakıyorum kendime ve yaşadığım hayat içinde çok
da fazla ben değilim aslında. Kırıp döktüklerimi toparlayamaya-
cağımı anladığım bu gecelerde, pişmanlıkların kara görüntülerini
duvardaki gölgelerden izliyor zihnim ve ikide bir, “Bak ruh, gördün
mü? Kandırdığın günler nelere mal oldu,” diyor.
Kanmak istedim oysa. Yalanları işine gelen tarafından duyarsa
insan, hoşuna gider. Hatta öyle bir hoşuna gider ki gerçekleri önüne
sunan zihni kovar kendinden. Sonra da pişmanlık izleri, kırıklar,
yaralar, yanıklar kalır geriye.
Kendine kurban diyen Frida, kimsenin suçu yok biliyor mu-

160
Frida Kahlo

sun? O gözyaşının dökülmesi için kimseyi suçlayamazsın. Zihin


haklı. Tercih ettiğin sahteliklerin uyuşukluğu hoşuna gidiyordu ya
bir zamanlar işte bugünler o günlerin faturaları, vergileri. Ödeye-
ceksin. Başka yolu yok.
Annemin bana hazırladığı gökyüzünden kendime bakıp ken-
dimde yaşayanları yansıtıyordum önceleri. Sonra Diego’nun yansı-
malarını yansıtır oldum. Daima aynadaki görüntü olmuşum me-
ğer ve aslında görünen ben değilim.
Sakladıklarımı zannettikleri beni göremediklerini kabul et-
miyorlar, etmeyecekler. Sustuklarımı duyamayacakları gibi hay-
kırdıklarıma da sağırlaştılar. Seveceğini zannettiğim bir avucun
şiddeti ile sarsılmak ne demekse, şiddeti getireceğini sandığım bir
avucun beni sevmesinin ardından yaşanan his aynı biliyor musun?
İkisi de şaşılacak olay.
Sen, gecenin assolisti, tüm hayat filmimin kahramanı, tek hece-
lik varlık, aşk. Sen! Öyle bir sihre bulaştırıyorsun ki insanı, sen geri
çekildiğinde egonun varlığını hatırlıyor insan ve sonra ego acısın-
dan kıvrandırıyorsun zihni.
Aşk büyüsüyle kendimi tam zannettiğim hangi an varsa, her
biri için gerçeklerle yüzleştirecek kuvvette anılarım oldu. Hep gece.
Hep gri ve hep teklik duygusu. Bir sonsuz yağmur yağsa ve aklana-
sıya kadar ıslansam. Ne kadar sürerse sürsün. Aklanmak arzusu,
kusurlar yüzünden ya da aşka bu kadar teslim olduğum için değil,
zihinle aşkı ziyan ettiğim için kirlendi ruhum. Ruhumun arınması
için ne kadar gerekiyorsa o kadar ıslansam, arınsam olmaz mı?
Söz, bir daha kirlenmek yok.
Geçmiş aynasının kirlenmesine neden olan neler var bir bilsen.

161
Nazan Arısoy

Aşka layık olamadıysak, zihinle suç işlemeyi seçiyoruz her birimiz.


Bir liste çıkartalım bakalım. Bizi kırıp dökenler ve kırıp döktükle-
rimiz. Kendini her zaman masum zanneden insan, bak bakalım
hesap ne çıktı? Acıtıldığım yerden acıtmak canımı yakıyor. Utanı-
yorum ve maalesef insanım. Kusuru bol bir varlığım.
Mükemmel diye bir şey yok bu hayatta sanırım. En azından
“her şey yolunda” kısmı bana hep fazla görülüyor. Her şey yolun-
daysa benim bünyem kaldırmaz diye düşündü Tanrı belki de. Hep
biraz fazla ya da biraz eksik her şey. Oldurmalı durumlarla idare
etme alışkanlığı kazandım.
Aşkı bir kaza olarak nitelendireceğim bir hayatım olmasını ben
tercih etmedim ama bana yaşattığı his bundan farklı değil. Büyük
bir kazaydı ve ben defolandım, lekelendim, engellendim, eksildim.
Bedensel eksikliğin sızıdan başka yaptığı hiçbir şey yok. Dozajı
zamanla arttırılan ağrı kesiciler, şifalı bitkilerle iyileşirsin biter. Ya
ruh yaraları? Ah aşk. Tam da dişiliğimin en limitsizliğini hissetti-
ğim bu yaşlarımda, neden başka bir dişi için eksiliyorum? Zihin
saraylarında bir yerde saklanan o küçük kızı yeniden meydana çı-
kartıp birlikte büyüten aşk, bedenim eksik diye mi bu benden vaz-
geçmiş hallerin?
Yatakla senden daha çok hayallerimiz var, senden daha çok
yaşanmışlıklarımız, senden daha çok acılarımı paylaştı bu yatak
benimle. Senin yokluğundaki boşluğu dolduran yatağımda, renk-
lerle avunurken, avunduğumu sandığım o beyaz tuvalin üzerine
iyiliksizliklerimi işlemişim lime lime.
Gidişlerin acıları, geride kalmışlıktan az değil. Gidiyorum. Her
gece gidiyorum senden, kendimden ama sabah o herkesin yaşayıp

162
Frida Kahlo

benim hâlâ yatakta olduğum günler var ya artık olmasını istemi-


yorum.
Günler seni benden ayırıyor hatta artık bu karanlık yalnız-
lık kokan gecelerde. Sen gitsen kokun kalıyor ve yastıkta kafanın
ağırlığından oluşan o çukur. Buruşturup kırıştırdığın o çarşaf ve
komodinin üzerinde dudaklarına dokunma şerefine erişmiş kade-
hin. Kül tablası, piponun tüketilmiş boşluğu, karşımdaki paravanın
üzerine gelişigüzel atılmış iki bedenlik ceketin.
Biliyor musun? Tanrı bilmiş de iki kişilik ölçüde bir bedenle ya-
ratmış seni. İki kişinin sığacağı tek kişilik o bedenini diyorum. İki
ruhun var senin. Biri şefkatli, merhametli, sevgili, aşklı ve huzurlu,
diğeri acımasız sadist ve sapkın. İkisi için de severim seni çünkü
eksik kaldıklarından kötülüğün ve eksik bırakmamak için tüm iyi-
liklerin var. Bu senin tercihin değil.
Sen. Sen, benim tercihimsin. Sen benim her gün beni öldürsen
de, ceset halimle beni hayata bağlayan en önemli sebebimsin. Ya-
şasın yaşamak!”

163
Nazan Arısoy

Diego’suz yaşamaya başladığı yıllarda âdeta duygu kürtajı


yaptırmak isteyecek kadar hırslanır. Aşk ile bahsettiği her erkek
ya da kadının alternatifi olduğuna olan inancı onu bedensel tut-
kuları yüksek ama ruhsal duyguları güvensiz bir insana çevirir.
Aldatılmaya karşı verdiği ilk tepkiler son dönemlerde aldatma
kelimesinin tanımının yersiz olduğu inancıyla yaşamasını sağlar.
Diego, Frida’nın ciddi bir şekilde vazgeçemediği takıntılı iliş-
kisinin kahramanıdır. Diego’nun ihanetlerine katlanamadığını,
acı çektiğini hem resimleriyle hem de günceleriyle anlatan
Frida’nın evliyken 9 yılını Muray hatta birçok kadın ve er-
kekle yaşadığı ilişkileri ile geçirmiş olması şaşılacak bir gerçektir.
Diego ile ayrılığının ardından Frida, eskisi gibi dişi değildir

164
Frida Kahlo

artık. Saçlarını kısacık keser ve erkek kıyafetleri ile dolaşmaya


başlar. Hatta hizmetini gören kasabalı bir kadınla cinsel dene-
yimler yaşamaya başlar ve artık neredeyse bir erkek gibidir. Bu
dönemde ona daima yakın olan Tina Modotti ile aşk yaşadığı de-
dikoduları duyulur.
Ailesi ve dostlarının tavsiyesi üzerine kontrol altına alınmaya
çalışılan Frida’nın ruh sağlığından endişelenen doktorlar, Die-
go ile irtibat kurar ve Frida’nın durumunu anlatır. Frida yavaşça
önce içindeki küçük kızı, neşeli genç Frida’yı, âşık ve tutkulu ka-
dın Frida’yı, zeki, yetenekli ressamı öldürmek üzeredir. Doktor-
ların ve çevrenin baskılarıyla ikili bir sene sonra yeniden evlenir.
Bu geri dönülmez bir yolun başlangıcıdır. Muray ve Frida tama-
men koparlar.
1940’ta Meksiko Uluslararası Sürrealistler Sergisi’nde iki eseri
ile yer alan Frida, sonraki yıllarda da ABD’de sayısız sergiye ka-
tılır. Aynı sene Diego ile yeniden evlenen Frida, 1942’de Meksika
Kültür Atölyesi’ne kurucu üye olarak seçilir ve ardından “La Es-
meralda” adlı sanat okulunda resim öğretmenliği yapmaya başlar.
Frida, sağlık durumu kötüleşmesine rağmen ders vermeyi on yıl
boyunca sürdürür.
Frida’nın sağlığı sık sık bozulur. Dayanılmaz ağrıları tekrarlar.
Buna rağmen bütün gücüyle resim yapar. Amerika’da, Fransa’da
sergiler açar. Başarıdan başarıya imza atar. Ama içindeki boşluk
duygusundan kurtulamaz. Bu psikolojik durum tablolarının te-
malarını oluşturur.
Resimlerinde kanlı doğum ve ölümler, fetüsler, cesetler, vü-
cutlardan ayrı organlar vardır. Kahlo’nun bir başka belirgin özel-

165
Nazan Arısoy

liği de modern aşırı kültürel eğilimlerin çalışmalarının öncülü-


ğünü yapar. Yaşadığı döneme göre oldukça cesur bir sanatçıdır.
Frida hayallerini ya da beğendiği doğa olaylarını, mekânları
değil kendi hayatındaki gerçekleri, tarihsel değişimleri, kendi psi-
kolojisindeki dönemleri alenen ortaya çıkardığı âdeta ruhsal ve
bedensel anlamda çıplaklığını sergilediği tablolar yapmayı tercih
eder. Frida tamamen şeffaftır. Resimlerinden analiz edilmesi ol-
dukça kolay gibi görünse de aslında her tabloda başka bir gizemli
Frida kişiliği ile karşılaşmak mümkündür.
İki Frida tablosu bunun en iyi örneklerinden biridir. Hayatın
içinden hayat doğurmayı bilen ve bunu yaşantısına, resimlerine
yansıtan, dünya kurulduğundan itibaren sanat dünyası içerisinde
en ilginç karaktere ve sanatçı kimliğine sahip bir ressamdır. Kah-
lo, yaşarken ünlü olmuş, resimlerinin çoğu satmış nadir sanatçı-
lardan biridir.
Frida, Diego’yla ikinci kez evlendiği dönemde sürrealist akı-
mın öncü isimlerinden Andre Breton’un desteğiyle New York’ta
bir sergi açar ve bu sergi büyük ilgi görür. Frida yaşarken değeri
bilinen ender sanatçılardan biri olur. Sergide resimlerinin yarısı
satılır. Hatta 4 tablosunu ünlü aktör Edward G. Robinson satın
alır.
Frida artık uluslararası bir üne sahiptir. New York’tan sonraki
sergisini Paris’te açar. Picasso, Kandinsky başta olmak üzere bir-
çok önemli ismin de sergiye ilgisi büyüktür. Louvre Müzesi, Fri-
da’nın “Çerçeve” adını verdiği tablosunu satın alır.
Pablo Picasso’nun, “Biz onun gibi insan yüzleri çizmeyi bilmi-
yoruz,” diyerek övgü ile bahsettiği Frida’nın yetmiş eserinin ellisi

166
Frida Kahlo

ressama hayranlığıyla
bilinen popüler şarkıcı
Madonna tarafından
satın alınır.
Bir dönemin sanat
eleştirmenleri tarafın-
dan Frida için, “Diego
sayesinde üne kavuştu.
Resim yapmayı ondan
öğrendi, trajediden bes-
leniyor ve eserlerinde
ajitasyon kullanıyor,
insanları böyle etkili-
yor,” yorumları yapılır.
Büyük aşkı Alejandro,
yıllar sonra yaptığı röportajlarından birinde olayı aydınlatacak
bir açıklamada bulunur. Frida’nın asla Diego tarafından yönlen-
dirilmediğini, kendi tercihleri ile sanatını devam ettirdiğini, aksi-
ne sanatsal olarak Diego’dan daha üstün nitelikte sanat yaptığını
söyler.
Aslında bakıldığında, insanın ruhunu içinde saklandığı or-
ganlarıyla resmeden Frida, bana göre şeffaflık sanatının en büyük
temsilcisidir. Derisi, kılıfı olmayan insanı anlatmıştır resimlerin-
de ve her şeyi çok açık bir şekilde göz önüne sererek farklı bir
akım yaratmıştır.
Hayatı boyunca bedensel ve ruhsal acılarla tek vücut haline
gelen Frida, Diego’nun ilişkileriyle başa çıkabilmek için bu ka-

167
Nazan Arısoy

dınlarla arkadaş olur, onlarla duygusal bağlar kurar. Bir noktadan


sonra kendi de başka kadın ve erkeklerle ilişki yaşamaya başlamış
olsa bile bu ilişkileri gizli tutar, Diego’nun kıskançlığı yüzünden
bu erkeklerin can güvenliği için endişe duyar. Diego, Frida’nın
kadınlarla yaşadığı deneyimleri kıskanmıyor, aksine bu konuda
onu cesaretlendiriyordur.
Eşi ile arasında aynı zamanda bir anne oğul ilişkisi olan sanat-
çı, sağlığı izin verdiği müddetçe kocasını yıkar, kıyafetlerini diker,
her ihtiyacını kendi karşılar. İlişkinin bu boyutunu El Abrazo De
Amor Del Universo isimli çalışmasında görmek mümkündür.

El Abrazo De Amor Del Univers

168
Frida Kahlo

Bir yıllık hastane oturumunun ardından tekerlekli sandalye


ve alçıdan yapılmış bir korse ile yaşamak zorunda kalan Frida’nın
zihnini, tıpkı 18 yaşında geçirdiği kaza sonrasında olduğu gibi,
ölüm düşünceleri meşgul eder. Hayatının son yıllarını siyasete ve
dine yakın geçirmeyi tercih eder.
Frida, hayatı hakkını vererek yaşadı. Resim yaptı, sevdi, sevil-
di, sevişti, çalıştı, keşfetti, öfkelendi, mutlu oldu, mutlu etti, pay-
laştı, acı çekti, acı verdi. Sanatı sadece resimleriyle sınırlı değildir;
aynı zamanda kostümleri, takıları ve saçı ile yaşadığı her an ya-
ratır ve paylaşır. Yaşadığı acılar onu bazen yıldırsa ve bazı intihar
teşebbüslerinde bulunmasına sebep olsa bile hayatı çok sever, ona
var gücüyle tutunur.
Belki tam da bu acılardı onu bu denli eşsiz yapan; ne de olsa
eğer o gün o şemsiyeyi unutmamış ve o otobüse binmemiş olsay-
dı, belki asla resim yapmaya başlamayacaktı. Frida Kahlo olarak
nasıl bir kimlikle anılırdı kim bilir? Belki de kesinlikle Frida Kah-
lo Rivera olmayacaktı.
1941’de Guilermo’nun ölümü Frida’yı derinden yaralar. Bir
can damarını daha Tanrı’ya iade eder. İyice yalnızdır artık. Dok-
toruna bir mektup yazar ve Diego ile yeni süreçleri anlatır. Dr.
Leo Eloesser’e yazdığı mektupta, “Yeniden evlilik iyi gidiyor. Kav-
galar azaldı ve karşılıklı olarak daha fazla anlayış var. Ben de onun
kalbinde aniden önemli bir yer kaplayan diğer kadınlar ile ilgili
artık soru sormuyorum. Gördüğün gibi, hayatın böyle bir şey oldu-
ğunu nihayet kavrayabildim ve geriye kalan ne varsa hayal ürünü
olduğunu biliyorum. Sağlığım daha iyi olsaydı, mutlu olduğum bile
söylenebilirdi ama tepeden tırnağa böylesi bir enkaz olmam, arada
aklımı darmadağın ediyor, bana acı anlar yaşatıyor,” diye yazar.

169
Nazan Arısoy

1946 senesinde New York’ta bir omurilik ameliyatı geçiren


Frida, ameliyattan sonra durumunun kötüye gitmesinin ve da-
yanılmaz acılarının bir sonucu olarak ağrı kesici ilaçlara bağımlı
hale gelir. Dört sene sonra 1950’de tam bir sene hastanede kala-
cak; bu esnada hem üretkenliği artacak hem de Komünist Partisi
ile olan bağları kuvvetlenecektir.
Bir senenin ardından taburcu edildiğinde oldukça zayıf düş-
tüğü için sürekli bakıma ihtiyaç duyan Frida, kullandığı ilaçların
da etkisiyle daha kaotik, vahşi ve özensiz resimler yapmaya baş-
lar. 1948’de yeniden Meksika Komünist Partisi’ne katılmak için
başvurur ve başvurusu kabul edilir.
1953 senesi Frida’nın hem Meksika’daki ilk tek kişilik sergi
kazanımını sağlarken bedeninden kopan giden parçaları ile ye-
niden bunalıma girer. Sağ ayağının iki parmağını kaybetmesi-
ne neden olan kangren durdurulamadığı için bacağının dizden
aşağısı kesilen ve yerine protez takılan sanatçı, bu kaybın şokunu
ölümüne dek atlatamaz.
Son günlerinde yanından ayrılmayan, hayatı boyunca değer
verdiği ve sürekli ihanet gördüğü iki kişi vardır. Biri kız kardeşi
Cristina, diğeri de Diego’dur.
Çocuk felci yüzünden zaten sakat olan sağ bacağı daha sonra
kangren yüzünden kesilince, nakışlı kırmızı dantel ayakkabısını
ve bir çanı kullanarak kendisi için protez bacak yaratır. Kahlo’nun
bacağının kesilmesine karşı tepkisi ne kadar büyük olursa olsun
ameliyat olmayı kabul etmiş ve bir bacağını kaybetmiştir. Kesilen
bacağın fiziksel acısı kısa bir süre sonra geçmiş olsa da ruhunda
açılan yara derindir.

170
Frida Kahlo

GÜNCEDEN

“Tanrı’m beni sürekli parçalara bölüyorsun. Belki de beni bir


insan olarak yarattığın için pişman oldun ve sanırım beni insan
dışında başka bir yaratığa dönüştürmeyi istiyorsun.
Önceleri bir bacağımı diğerinden daha ince ve kısa yaptın, ben
bu eksiği tamamladım. Sonra bedenimi ikiye bölen o kaza ile anne
olma şansımı elimden aldın ve ben kendime zihin topraklarımdan
bir oğul yarattım. Senin yarattığın papağan ve maymunlarla, hatta
eminim benim hayatımı daha da zorlaştırmak için dünyaya gön-
derdiğin Diego ile yaşamayı öğrendim.

171
Nazan Arısoy

O kaza beni ikiye böldüğünde hayatımı da ikiye böldün. Acıla-


ra ve ağrılara alışabilmiş olduğum için sana şükrettiğimi hatırlıyor
musun? Sana hiç isyan etmedim farkında mısın? Ne kadın olarak
yaşadım ne erkek olarak mutlu oldum.
Diego’nun annesi, dostu, kocası, karısı, kardeşi, küçük kızı
oldum ama sevgilisi olmayı başaramadım. Onun sevgililerinden
bana sıra gelmiyordu çünkü sen beni zihnimle fazla, bedenimle ek-
sik bıraktın. Yatağa mahkûm ettin. Diego için başka arzulayacağı
bedenler bulup her birini benim hayatıma ekledin ve eminim her
kadın bana biraz daha acı vermek için Diego’ya senin tarafında
gönderildi.
Şimdi zaten kusurladığın bacağımı da benden aldın. Alex’i,
umutlarımı, hayallerimi, çocukluğumu, dişiliğimi, sadakatimi,
aşka olan inancımı aldığın gibi bacağımı da aldın benden. Yıllarca
eziyet çekmiş bir insana yıllarca eziyet çektirecek yeni bir oyun bul-
dun kendin için ve ben yine parçalandım.
Mantık yetmiyor artık. Duygularımı çoktan sıfırladım ve şim-
di mantığıma sahip çıkmaya çalışıyorum. Ölmek istiyorum artık
ve sen inatla bedenimi öldürmüyorsun. Kendimi öldürmeyi düşü-
nüyorum. Bütün bu acıları bitirmek istiyorum. Etrafımda gezinen
ölüm meleği ile bir türlü anlaşamıyoruz çünkü ondan daha kuvvet-
li bir şeytan ve aynı zamanda bir melek ile yaşamımı sonlandırmak
istemiyorum.
İntihar etmek istiyorum ama hemen Diego için bundan vazge-
çiyorum. Diego’yu daha fazla sevebilmek için ölmek istemiyorum.
Diego beni çok özler diye düşünmemi sağlayan kendimi beğenmiş-
liğim intihardan vazgeçmemi sağlıyor. Diego için ölmeyeceğim.

172
Frida Kahlo

Bunu ben değil, sen yapacaksın. Parça parça öldürdüğün Frida’nın


kurtuluşu da sende.”
Kendi hastalıklarını, eksiklerini yok sayabilmek, normalleş-
tirmek adına kendince hayatına dokunuşları vardır. Korseleri için
de birbirinden enteresan tasarımlar yapar. Küçük aynalar, resim-
ler ve tüylerle süsler.
Frida, acıyı renklerle örten yaratıcı bir kimliktir. Çocuklu-
ğunda diğer yaşıtlarının ona takmış olduğu “Tahta bacaklı Frida”
lakabı bu sefer gerçekliğe kavuşur. Frida’nın gerçekten tahtadan
protez bir bacağı olur.
Kısa sürede eski
neşe ve sevgisini ta-
mamen yitiren Frida,
sabırsız ve huysuz
bir insan haline gelir.
Zamanının çoğunu
yatarak geçirdiği için
Tanrı’ya kızgındır.
Yardıma muhtaç olan
kadın direktiflerini
bağırarak verir, ba-
ğırmak yetmediğinde
yardımcısı ve ziyaret-
çilerine bastonu ile
vurur. Artık iyi biri
olmayı bırakmıştır.
Bunun en büyük ne-

173
Nazan Arısoy

deni Tanrı’nın bedeninde yarattığı kusurlar yüzünden onu diğer


normal insanlara muhtaç etmesidir. Bir süre ağrı kesici yerine al-
kol almayı deneyen Frida, bu dönemde günde iki şişe konyak içer.
Meksika Modern Sanat Galerisi’nde gerçekleşecek, kariyeri-
nin doruk noktası niteliğini taşıyan serginin açılışından birkaç
gün önce doktoru, Doktor Eloesser, yataktan çıkmayı kesinlikle
yasakladığı için Frida yatağından çıkmaksızın bir kamyonla ken-
dini galeriye taşıtır ve tekerleklerin üzerinde zafer dolu bir eda
ile konuklar arasına katılır. Yatağını sergi salonuna taşıtan sanat-
çı, alışılmamış tarzı ve dehasını bir kez daha bu yolla kanıtlamış
oldu. Yatak daha sonra salonda bırakılarak serginin bir parçası
haline gelir.
Evinde birden çok
evcil hayvan besler. Pa-
pağanları ve maymun-
ları olur hatta kendisine
ait evcil hayvanlarıyla
birlikte yine kendisinin
otoportresini ya-
par. Bu portreleri ha-
yali oğlu Leonardo’ya
bıraktığını söyler.
Frida bazen tam
bir dişi, birçoklarına
göre tam bir erkek ve
genelde hakkındaki
dedikodulara bakılırsa

174
Frida Kahlo

aşırı feminist, devrimci, asi bir kadındır. Biseksüel deneyimleri,


tutkulu dişiliği, sanat başarısı, Diego’ya olan sapkın aşkı, ihanet-
leri, aldatılışları, ailesi ile çatışmaları, babasına olan sevgisi ve onu
gerçek diye nitelendirdiği aile sevgisinden uzaklaştıran kardeşi
Cristina’nın ihaneti Frida’yı yarattı esasında.
Frida herkesin tablolarına bakınca anormal bulduğu, sıra dışı
sanat anlayışı ile tüm dünyanın dikkatini üzerine çekmeyi başa-
ran eşsiz bir insan bana göre. İnsan kusurlarıyla donattığı haya-
tı hep aynalarla geçmiş esasında. Aynada ne gördüyse sanata da
kendi hayatına da onu yansıtmış. Aldatıla aldatıla aldatmayı, terk
edildikçe terk etmeyi, başka kadınlara tercih edildikçe kadınların
tadına bakmayı tercih etmiş.
Siyasi olayların oldukça gündemde olduğu, dünyanın çalka-
landığı bir dönemde yaşayan, sadakatsiz bir eşe sahip, kendi sa-
dakatini ve inancını da yitirmiş, ciddi sağlık problemleri yaşamış,
anne olmak istemiş ve olamamış bir kadının resmettikleri birçok
kadının belki de anlatamadıklarıdır.
Resimleri ile Frida’nın hayatının biyografisini anlamak, öğ-
renmek çok kolay. Resimleri doğru okumayı başarabilirsek Frida
yakın bir dostumuz gibi alenen ortada kalacaktır. Amacı da bu-
dur. Kendi hayatını resim ile ölümsüz kılmak. Hayatının her aşa-
ması resimleriyle net bir şekilde sanatseverler tarafından anlaşılır
durumdadır.
Büyük aşkları için daima bir arada, âşık ama her an gidebi-
lir durumda olması da ilişkilerine renk ve heyecan katar. Frida
elde edilebilir, elde tutulamaz, bağlanmaz bir kadındır. Sadece er-
kekler değil, kadınlar arası yaşanan kıskançlıkların da sebebidir.

175
Nazan Arısoy

Sürdürülebilir tek ilişkisi birbirlerinin hayatını cehenneme çevir-


dikleri evliliğidir.
Frida Kahlo’nun güncesi son dönemde tuhaf, kanatlı kadın
figürleri ve gökyüzüne yükselmiş olan siyah bir melek resimleri
ile doludur. “Umarım çıkış neşeyle doludur ve umarım bir daha
asla dönmem,” yazılı günlükte hayatta olmanın Frida’ya ne kadar
eziyet verdiğini anlamak zor olmamalı.
Frida o otobüse binmeseydi diye düşündüm. O kaza yaşan-
masaydı Frida belki de başarılı bir doktor olacak, Alejandro ile
evlenecek ya da başka başka ilişkileri olacaktı. Anne olabilecek-
ti. Sahip olduğu şefkatiyle anneliği hak eden kadınlardan biriydi
Frida bana göre.
Tanrı tarafından, sahip olduğu güç, acıya dayanıklılığı, kade-
re karşı dik duruşu bu kadar sert sınanmamalıydı belki de. Benim
hayat görüşlerime göre oldukça zıt bir yaşam şekli var Frida’nın
ama bir o kadar da hayranlık duyduğum özellikleri. İnsan tam
kızacak gibi oluyor, sonra da kendini sorguluyor. Bu kadar vahim
olayı, acıyı, ameliyatları, aldatılmaları, eziyeti, hastalıkları barın-
dıran hayatının içinde ne kadar sağlıklı bir insan olarak yaşaya-
bilirdi ki?
Hayatının en büyük aşkı Diego gibi görünse de, Frida’nın
kadınlığı içinde gizemiyle yaşattığı erkek içinde bir aşk vardı.
Tina Modotti en bilinenlerden olsa da bunun gerçeklik payı esa-
sında anlatılanlarla değil, o dönem ona yakın olan insanların şa-
hit olduklarıyla delillenebilir durumda. Frida’nın güncelerinden
tutkusal cümlelerine bakılırsa, “küçük diri göğüsler ve yuvarlak
kalçaların kışkırtması” diye tanımlanan kısım bir erkeğe olan ar-
zularını anlattığı bir sayfa olamaz sanırım.

176
Frida Kahlo

Benim kurgusal olarak “Frida Hikâyeleri” başlığı altında yaz-


dıklarım Tina Modotti’yi de suçlama amaçlı değildir. Kesin bir
bilgi yoktur. Söylentiler bir insanın idam edilmesine bile neden
olabilir. Güncelerden alınan bilgiler ve birtakım anlatımlar bu iz-
lenimi yaratır durumdadır.
Frida Kahlo, bana göre tüm kendine has benzersiz özelliğiyle
bu dünyadan gelip geçmekle kalmadı ve derin bir iz bırakarak
sonsuz oldu.
Meksika’daki ilk kişisel sergisinin ardından, doktorunun ya-
sağına uymayarak soğuk ve yağmurlu bir günde Komünist Parti-
si’nin bir eylemine katılan Frida, bunun sonucunda akciğerinde
meydana gelen embole sonucu ölür. Nihayet, tüm acılarının bit-
tiği güne kavuşur.
Hayatı boyunca yatağa mahkûm olmuş bir insan olarak yaşa-
yan Frida mezarlıkta ve bir tabutun içinde yatmak istemez. Tam
bir özgürlük ister. Gerçekten küçüklüğündeki gibi uçabilmeyi di-
ler ve vasiyetini yazar.

177
Frida Kahlo

Frida’nın Vedası,

“Acılarımın bittiği gün, beni artık yatırmanızı yasaklıyorum.


Cenaze törenimde herkesle vedalaşan bedenimi tam bir özgürlüğe
kavuşturmanızı istiyorum.
Sol yanımda Diego ve sağ yanımda mutlaka oğlum Leonardo
olacaktır. Eminim. Leonardo beni hiç yalnız bırakmadı. Benim için
bir kutlama yapmalılar.
Benim cenaze törenim tam bir şölen havasında olmalı. Babama
kavuşmak müthiş bir haz verecek ve artık bedensizlikle gerçekten
özgür olacağım. Yıllar önce içimde boğmak için içtiğim acılarım
maalesef yüzmeyi öğrendiler ve bende bir okyanus yarattılar ken-

179
Nazan Arısoy

dilerine. Bir türlü beni terk etmediler. Ben de Diego’yu terk edeme-
dim. Diego için bedenimi terk edemedim ve nihayet Tanrı’nın bana
merhamet etmeye karar vermesi sonucu ölüyorum. Hissediyorum.
Nihayet Tanrı ile barıştık. Sanırım bacağımı benden aldığında
kendisiyle konuşmalarım etkili oldu. Şimdi son hamlesini yaptı ve
ciğerlerimi o hiç göremediğim kudretli avuçlarının içinde sımsıkı
tutuyor. Öylesine sıkıyor ki nefes alamıyorum. Bu büyük bir hamle.
Bu yüzden eminim artık özgür olacağım.
Odamın içinde epeydir gezinen siyah ve beyaz bir melek var.
Diego’ya bahsettiğimde bana bakan acı ve inançsızlık içindeki göz-
leri de bu özgürlüğümü onaylar gibiydi. Leonardo, birlikte olabile-
ceğimiz için mutlu. Bu kadar uzun yıllar boyunca beni diğer kar-
deşleriyle birlikte büyük heyecanla beklediler.
Göğüslerim bebeklerime süt veremeden kül olacak ama onlara
verdiğim sevgi ile hep toktular. Artık yalnızlık son buluyor. Ölüyo-
rum. Cehennem hayatı son buldu.
Hep özlem duydum ben. Özgürlüğü özledim, benim kadar beni
seven eşimi özledim, bana ihanet etmeyen bir kardeşi özledim ve
bana tam hediye edilecekken geri alınan bebeklerimi. Babamı özle-
dim. Annemin dualarını dinlemez gibi yaptığım ama tam da ruhu-
mun tedavisi için kullandığım günlerimi özledim.
Acı çekmek, yara almak, sızlamak ve özlemek üzere yazılmış
bir kader oyunun kurbanı hatta kahramanıydım hep.
Tanrı’nın bana uygun bulduğu tüm kimliklerimi limitlerini
zorlayarak kullandım. Hatta limitsizce yaşadım. Tüm şiddetine
maruz kaldım Tanrı’nın ve bu son dokunuşu için şükrediyorum.
Bedenimin karıncalandığını hissettikçe ruhumun kanatlarının

180
Frida Kahlo

artık hareketlendiğini biliyorum. Bu uyuşma ve hissizlik hali mü-


kemmel bir his yaratıyor bende. Gerçekten özgür olacağım.
Diego, bana söz verdiği gibi beni sonsuzluğa uğurlayacak. Ale-
vin içinde özgürlük var. Küllerim özgürce uçabilecek gökyüzüne ve
o son ölüm yatağımın üzerinden toplanacak küllerimle artık Mavi
Ev’imde özgürce yaşayacağım.
İki güzel melek tutuyor kollarımdan ve hafifliyorum. Şimdi ya-
şamaya başladım.
Yaşasın hayat!”

181
Nazan Arısoy

Frida’nın sonsuz olduğu dakikalarda Diego söz verdiği gibi


onu gerçekten son kez büyük bir aşkla öptü. Vasiyetinde diledi-
ği gibi yakılan Frida’nın külleri bugün, Meksiko’daki Frida Kahlo
Müzesi’nde, doğduğu ve öldüğü Mavi Ev’deki yatağının üzerinde
duruyor.
Frida’nın güzel ve narin cenazesi Cumhurbaşkanı Lazaro
Cardenas’ın talebi üzerine resmi bir tören ile sonsuza uğurlanır.
Diego karısının tabutu üzerine orak çekiç figürlü bir Meksika

182
Frida Kahlo

bayrağı sarar. Sanat dünyasının ünlüleri, devlet adamları, akade-


misyenler ve burjuvazi temsilcilerinin bolca bulunduğu kalabalık
cenaze töreninin ardından Diego biricik aşkını söz verdiği üze-
re yakılışını sağlamak için Dolores’teki krematoryuma götürür.
Frida’nın cansız bedeni yakılırken Diego karısının kalabalığın
arasında alevlerin içinden gidişini cebinden çıkarttığı küçük bir
eskiz defterine resmeder.
Diego hayat arkadaşı, sevgilisi, düşmanı, baş belası, her şeyi
Frida’nın ölümünün ardından büyük üzüntü yaşar. 13 Temmuz
1954’ün yaşamının en trajik tarihi olduğunu söyler. Zatürre ar-
dından akciğer embolisinden kaybettiği tek aşkım diye bahsettiği
Frida’nın ölümünün ardından verdiği röportajında, derinlerdeki
pişmanlık tohumlarını etrafa saçar. “Büyük aşkım Frida’yı sonsu-
za kadar kaybettiğim gün, o gün. Hayatımın en harika döneminin
Frida’ya âşık olduğum dönem olduğunu, artık çok geç de olsa anla-
dım. Bir kadını ne kadar çok seversem, ona o kadar çok acı çektiri-
yordum ve Frida bu iğrenç huyumun en bariz kurbanıydı,” diyerek
ilişkilerine dair pişmanlıklarını dile getirir.
Bu kadar derin bir acının ardından Diego Rivera birkaç ay
içinde menajeri ile yeniden bir evlilik yapar. Frida’nın ölümün-
den üç yıl sonra Diego Rivera da kalp yetmezliğinden ölür.

183
Nazan Arısoy

Frida’nın eş-
siz hayat hikâyesi
ben de dahil el-
bette birçok ya-
zarın ve sinema
dünyasından da
birçok sanatseve-
rin ilgisini çeke-
cek ve bir esere
dönüşecektir.
Bu beklenen
bir şeydi. Hakkın-
da sayısız kitaplar
yazıldı ve 5 sine-
ma filmi ile beyaz
perdede yerini
aldı.
Bunlardan en
önemlisi ve en çok izleneni “Frida” adlı filmdir. Julie Taymor’un
yönettiği filmin başrolünde Salma Hayek performansına hayran
kalacaksınız.
“Frida” filmi, sanat tarihinin sıra dışı isimlerinden biri olan
Frida Kahlo’nun hikâyesinin anlatıldığı, kocası Diego Rivera ile
olan ilişkisi üzerine daha ağırlık verildiği bir sinema filmidir.
Kahlo’nun politik bir sanatçı ve cinsel özgürlükçü olarak
portresinin sunulduğu film Salma Hayek’in üstün oyunculuk ba-
şarısıyla taçlanmış.

184
Frida Kahlo

Frida’nın sanatından…

Kırmızı kadife elbise içinde, abartılı uzun parmaklı eliyle san-


ki birinin elini tutmak ister gibi görünür. Zarif bir boyun, ince bel
ve dik göğüslerle kadınlığını belirginleştiren otoportresini yap-
tığında 19 yaşındadır. İfadesiz yüzü ve resmin arka planındaki
kasvetli hava o anki ruh durumunu ele verir.

185
Nazan Arısoy

Frida ve Diego Rivera (1931)

Âdeta fotoğraf gibi tasvir ettiği resmi, evliliklerinin portre-


sidir. Tabloda bulunan yukarıdaki kuşun ağzındaki kurdelede,
“Burada bizi görüyorsunuz. Ben Frida Kahlo, benim sevgili eşim
Diego Rivera. Bu portreyi arkadaşımız Alber Bender için 1931 yılı-
nın Nisan ayında Kaliforniya’nın güzel şehri San Francisco’da yap-
tım,” yazar.

186
Frida Kahlo

Kıvırcık saçlı Frida (1935)

Diego’nun sadakatsizliğinden bıktığı bir dönemde yaptığı


otoportresinde, kısa, kıvırcık saçları, kendinden emin duruşuyla
kendine farklı bir imaj vermiş.

187
Nazan Arısoy

Henry Ford Hastahanesi (1932)

1932 yılında birlikte Detroit’e giderler. Kahlo hamiledir an-


cak 4 Temmuz 1932’de bebeğini rahimindeki sağlık sorunları yü-
zünden aldırmak zorunda kalır. Acısını renklerle anlatan Frida,
bu bebeğini kaybetme olayını eşsiz bir esere çevirir ve tablosunu
yapar.

188
Frida Kahlo

Lev Troçki için yaptığı kendi otoportresi


“perdeler arasında” adlı eseridir. (1937)

Frida’nın Troçki’ye armağan verdiği farklı otoportrelerin-


den birisidir. Diğer resimlerindeki yerel giysiler yerine burjuva
tarzı kadın giysileri içinde, dişiliğini vurgular biçimde tasvir et-
miş kendisini. Bir elinde çiçek, diğerinde ise “Bu resmi 7 Kasım
1937’de bütün sevgimle Lev Troçki’ye adıyorum. Frida Kahlo, San
Ángel, Meksika,” yazan bir kâğıt bulunur.

189
Nazan Arısoy

Suyun Bana Verdiği (1938)

Frida Kahlo’yu sürrealist olarak değerlendirseler de, o ken-


disini bir sürrealist olarak nitelendirmez. “Suyun Bana Verdi-
ği(1938)” adlı tablosu Frida’nın hayatının özeti gibidir. Banyo
yapan birinin bacakları üstünde gelişen olayların yüzdüğü bir kü-
veti tasvir etmiş. Frida’nın ayakları, sağ ayağından yaşadığı ame-
liyat nedeniyle kan akmakta. Boynuna ip dolanmış. Frida yerde
yatıyor, ağacın altında yüzü net olmayan biri sanki onu izler gibi
görünür. Suyun içinde Tehuana (Meksika’nın Tehuana bölgesinde
yaşayan kadınların giysisi) durur. Önde anne ve babasının evlilik
resmi, iki çıplak kadın ve arkalarında bir kule yer alır.

190
Frida Kahlo

Yaralı Geyik (1948)

Yaralı Geyik eseri de sürrealist etkiler taşıyan resmidir.


Frida, doğu dinleri ve mistisizme ilgi duyar hatta bunu kendi
soyunun da dayandığı Aztek inancı ile birleştirir. Aztek inancın-
da geyik figürü sağ ayağı sembolize edermiş. Frida resimde sağ
ayağını yaralı olarak göstermiş. Resmin sol altında imzanın yanı-
na ise “Carma(Karma)” yazmış.
“Yaralı Geyik” resminde Frida’nın başını taşıyan yaralı bir
geyik görürüz, sanki resme bakanlardan kaçıyor gibidir. Arka
planda yeşil olmayan, yaşlı ve ölü bir orman vardır, ufukta ise
gökyüzü ve deniz görürüz. Deniz ve gökyüzü umudu simgeliyor
olabilir ancak geyik yaralı ve zaten o yöne doğru hareket etmiyor.
Tablonun içeriğinde beni derinden etkileyen Frida’nın çaresizliği,
umutsuzluğu ve ölmek üzere olduğundan emin olmasıdır.

191
Nazan Arısoy

Diken Kolye ve Sinek Kuşu ile Otoportre

1939 yılının sonunda Diego Rivera ile Frida Kahlo’nun evlili-


ği son bulmuştur. Bu yıllar, 1939–1940 yılları Kahlo için oldukça
verimli geçen bir dönemdir.
Artık yalnızlığına çok sevdiği hayvanları ortak eder. Bu yıl-
larındaki otoportrelerinde maymunlar, kediler Kahlo’ya eşlik et-
mektedir.
Frida bu resmi Macar fotoğraf sanatçısı ve sevgilisi olan Ni-
ckolas Muray için yapar. Frida’nın sağında örümcek maymunu,
solunda etkili bakışlarıyla siyah bir kedi, boynunda dikenden ger-
danlığında sinek kuşu yer alır. Meksika’da sinek kuşu aşkta şans
getirdiğine inanılan büyülü muskalar olarak kullanılır. Saçlarının
üstünde kelebekler yer alır, boşandığı dönemde resmi yaptığı için
yeniden doğuşu simgeleyebilir.

192
Frida Kahlo

Örümcekli örgülü portre (1941)

Örgülü Otoportre babasını kaybettiği yıl yaptığı bir yapıtı-


dır. Bu otoportresinde kendini son derece egzotik ve neredeyse
sinir bozucu denecek kadar da dik başlı biri olarak resmettiğini
görürüz. Frida resimde giysisiz ve korunmasızdır. Onu koruyan
tek şey, yapraklarıyla çıplaklığını örten üzüm asmasıdır. Eski çağ-
lardan beri ebedi hayatın simgesi olan incir yaprağının yanı sıra
cennet giysisi sayılan asma yaprağı ki, Kahlo’nun sık sık başvur-
duğu amblemler arasında ölümsüz aşkı simgeler.

193
Nazan Arısoy

Kırık sütun (1944)

1944 yılında Frida Kahlo, sağlığı ile ilgili ciddi sorunlar yaşar,
omurgasındaki yoğun ağrıları hafifletmek için çelik korse giyer.
Bu korseyi 1944 tarihli Kırık Sütun adlı resminde betimlemiştir.
Frida’nın farklı resimlerinden birisidir. Yapayalnız, acılar içinde,
ağlayan bir Frida. Saçları diğer resimlerinden farklı olarak açıktır.
Farklılık resmin arka planında da söz konusu. Tropikal bitkiler
yerine, çorak bir alan yer alır. Bedeninin her yerine acılarını vur-
gulamak istercesine çiviler yerleştirmiş.

194
Frida Kahlo

“Umut olmadan” adlı tablosu

“Umut Olmadan” adlı çalışmasını hasta olduğu dönemde


yapmıştır. Gözyaşları içinde vücudunun talihsizliklerini anlat-
mıştır resminde. Frida ahşap yatağında yatarken resim sehpasına
yediklerini kusar. Arka plandaki ay, güneş, kurak ve çatlamış ze-
min, Frida’nın umut ve umutsuzluğu anlatır.

195
Nazan Arısoy

“Dr. Farill ile birlikte”, 1951

Daha iyi bir tedavi için 1946 yılında New York’a gider. Dok-
torları resim yapmasına izin vermezler. Hastaneden çıkıp Meksi-
ka’ya döndüğünde yatağa ve çelik korselere hapsolmuştur.
1950’li yıllarının başına gelindiğinde sağlığı iyice kötüye gi-
den Frida Kahlo 1950–1951 yıllarını hastanede geçirmiştir. Ken-
dini doktorun resmini yaparken gösteren Dr. Farill’in Portresiyle
Birlikte Otoportre adlı resmi bu döneme aittir. Takıları dışında
oldukça sadedir. Bol bluzu korsesini saklamak için kullanmış ola-
bilir. Tekerlekli sandalyede hasta bir Frida da olsa dimdik dur-
maktadır.

196
Frida Kahlo

“Soy ağacı” adlı eseri, 1936

Ailesi ve kök bağlarını tasvir ettiği tablosundaki detaylar Fri-


da’nın iç dünyasını yansıtır. Babası ve annesinin ailesi, annesinin
karnındaki bebek Cristina, Mavi Ev, yaşadıkları kasaba detayla-
rını görebileceğimiz bir tablosudur.

197
Nazan Arısoy

Frida Kahlo’nun ölümünden önce yapmış olduğu


“Yaşasın Hayat” adlı eseri (1954)

Hastaneden sonraki günlerde resme, arkadaşlarına, politika-


ya yoğunlaşmıştır. Evinde geçirdiği bu yıllarda Kahlo’nun çalış-
malarına bakacak olursak daha çok natürmortlar yapmıştır. Bazı
natürmortlarına bayraklar, politik yazılar, meyvelerin arasına
yuva yapan güvercinler yerleştirerek resimlerini politikleştirmiş-
tir.

198
Frida Kahlo

Frida’nın Dolabından çıkanlar…

Frida Kahlo’nun ardında eşsiz bir koleksiyon bıraktığını pek


kimse bilmez. Diego Rivera’nın Kahlo’nun ölümüyle eşyalarını
evinin banyosuna kilitlemesi sonucu gizlenen bir gardırop ölü-
münden elli yıl sonra ortaya çıktı.
Frida Kahlo’nun 20’li yaşlarına geldiğinde geçirdiği kazanın
sonrasında, alt vücudunu saklamak için geleneksel bir elbise olan
“Tehuana” giymeye başlar…

199
Nazan Arısoy

200
Frida Kahlo

Arkadaşlarına göre Frida Kahlo sürekli olarak çok acı çektiği


için kıyafetlerinde ayrıntı kullanır. Acıları sadece sanatında değil
kıyafetlerinde de görülebilir. Yeşil ipek ve dantelli eteği vücut kor-
sesine monte edilmiştir.

Mint yeşili örme mayosu

201
Nazan Arısoy

Eldivenleri ve Ojeleri

202
Frida Kahlo

Yüksek ve püsküllü botları


Sakat bacağıyla diğer bacağının boy farkı yüzünden
botların topukları farklıydı.

Halka küpeleri

203
Nazan Arısoy

Kahlo’nun korselerinden biri Kullanılmış parfüm şişesi,


Parfümün adı “EMIR”

Sanatçının eskimiş siyah gömleği

204
Frida Kahlo

205
Nazan Arısoy

206

You might also like