Professional Documents
Culture Documents
KITABIN BÖLÜMLERI
Amaç: Hayat bilgisi Casson is adamı ve yöneticilere birde kendi isinin ve yaşamının
yöneticisi olmak isteyen herkese altın değerinde öğütler sunuyor.
Zorlukları yenmek ve engelleri asmada asil gücün, kişinin kendisinde saklı olduğunu,
mücadeleyle elde edilen hayatin daha anlamlı ve değerli olduğunu belirtmek.
Kitabin Metodu: Örneklendirerek anlatım. Gerçek olayların, konuyla iç içe örnek
verilerek yazılmasıdır.
ÖZET
Böylesi korkular ruhsal yapınızla ilgilidir. Size sunacağım önerilerle, sorunmuş gibi
görünen ancak gerçekte tamamen yersiz olan korkularını pekâlâ yenebileceksiniz.
Lütfen elinize bir kâğıt ve kalem alin ve her gün sizi sıkıntıya sokan, üzen ne kadar
neden varsa hepsini sıralayın ve olabildiğince içtenlikle yazın. Sözgelimi yağmurlu bir
havada şemsiyenizi evde unutmuşsunuz ve buna çok içerlemiştiniz; unutmayın, yazın
haydi, ya da çocuğunuz yemeğini örtüye dökmüştü ve siz çok kızmıştınız buna. Evet,
onu da yazın. Bir hafta boyunca içinde küçük büyük yasadığınız bütün can sıkıcı
şeyleri alt alta sıralayın.
Yazdıktan sonra özenle saklayın ve tam bir hafta sonra kara listeye aldığınız sıkıntı ve
üzüntü veren durumları bir gözden geçiriniz önemsiz gördüklerinizin üzerini çizin.
Bu isi soğukkanlılıkla yaptığınızda listede bir şey kalmadığını göreceksiniz.
Hayat boyu basarili olmak istiyorsanız her şeyden önce kendi kendinize dert icat
etmek hastalığından kurtulmaya çalışmalısınız.
En zor durumlarda bile soğukkanlılığını koruyan insanlar, hayatta her zaman basarili
olmuşlardır.
Yasam boyu üç tür kaygı taşırız. Bunlar ciddi kaygılar, gündelik kaygılar ve geleceğe
ait kaygılardır. Ciddi kaygılar hepimiz için geçerlidir. Ama son iki tür kaygı için
kendimizi mazur gösteremezsiniz.
Önemsiz şeyler gereksiz yere kafa yoran insanlar, asla değer görmeyen hayatin
kıyısında ürkek bir halde yasamaya alışan insanlardır.
Bir firmanın yönetiminde en küçük şeyleri bile sorun yapan, en küçük zorluk karsısında
düşünmekten yoksun yöneticiler tüm bir personele sinir krizleri yaşatarak, firmanın
geleceğini tehlikeye sokarlar.
Firma yöneticisi sabah ise gelir gelmez sekreterine “Yine ne oldu bakalım “ diye kızgın
bir ifadeyle sorar.
Kısım şefi, çalışanlara aşağılayan sözlerle moralleri sıfıra indirerek ise baslar.
Bir gün önce tartışan iki bayan, birbirlerine yiyecekmiş gibi bakış fırlatır.
Sonuçta fabrikayı bir ceza evine, firmayı da kışlaya dönüştürme basarisini
göstermişlerdir. Bu şekilde yönetilen kuruluşların yüzlercesi batmıştır. Bu yöntemi
izleyen tüm kuruluşlarda yok olmaya adaydır. Bu batan is yerlerinin kapısına,
diğerlerine örnek olsun diye su tabelayı asmak gerekiyor sanırım: “Batisinin nedeni;
kendi krizini yaratmak”
Bir zaman, bir davette, su anda aramızda olmayan Loral Leverhum ile tanışmıştım.
Loral çok yaslı olmasına rağmen tam iki yüz şirketin basında bulunuyordu ve bu
şirketlerin sermaye toplamı yaklaşık 1 milyon İngiliz Sterlini’ne ulaşıyordu. İngiltere de
onu kadar neşeli ve sağlıklı birine rastlamak imkânsızdır.
Kuluçkaya yatmışçasına üzüntü, kuşku ve kaygı üreten birçok insan tanıdım. Bu tür
kişiler asla mutlu değildirler. Korku ve sıkıntı içinde bocalamaktan vazgeçin. Birçok
korku ve endişe sizi bulabilecekken, onların daha fazlasını aramaya çıkmanıza ne
gerek var ki.
Karamsar insanlar, bir kundakçı ve suikastçı gibi değerli fikirleri yok ederler. Her is
yerinin kendine göre bir tarzı vardır. Kutuplar kadar soğuk is yerleri olduğu gibi,
ekvator kadar da sıcak is yerleri vardır. Fakat bunların ikisi de normal değildir. Uygun
olanı ikisinin ortasıdır.
Sunu unutmayın ki şirketlerin havasını çalışanları belirler. Samimi bir ortamı sahip is
yerlerinin üretimi kaliteli, günlük hizmetleri de yüksek olur.
İnsanlar neşesizliğin kaynağını sağlık problemlerinde arar. Bunun yani sıra çalışma
hayatini etkileyen diğer bir hususta aile kavgalarıdır.
Neleri mi unutmalıyız?
1- Başarısızlıklarınızı unutun!
2- Üzüntülerinizi unutun.
3- Yaptıklarınızı unutun.
4- Düşmanlarınızı unutun.
5- Kısaca size yük olan her şeyi unutunuz!
Bazı kimselerin ulaşamama nedeni hafızalarında gereksiz yere yasattıkları kötü anı ve
duygularıdır.
1- Engel ve zorluklar hayatımızın gereğidir. İlerleme ve başarma isteği içinde olan her
insan zorluklarla kusabilmiş bir adaya benzer.
2- Hayatta engel ve zorluklardan daha kötü olan bir şey vardır ki o da uyuşukluk ve
tembelliktir. Hayatin zorluklarından kaçmaya çalışanlar kaçarken uyuşukluk
uçurumuna yuvarlanırlar.
İş sadece çalışmak ve üretmek değil ayni zamanda savaştır da. Her büyük başarı
büyük mücadelenin meyvesidir. Her zorluğu yenen kişide mücadelenin izlerini
görürsünüz. Bütün bir yeryüzü üretken ve isini seven kişilere karsı birlik olmuş gibidir.
Basarili olmak kolaymış gibi görünür. Oysa asil kolay olan basarisizliktir. Başarılı
olanlar hayatta istediğini elde edenler, ancak birkaç yetenekli kişidir. Bunlarda çalışma
azmi ve gücü herkesten çoktur.
“Yarım adada “sisal” denilen bir tür kenevire benzeyen ve elyafı bol olduğundan tekstil
sanayisinde kullanılan bir bitki yetişir. Bu bitki taslı sert topraklarda yetişir.”
Bu işi karli bulan Amerikalilar Florida da sisal üretmeye karar vermisler. İyi bakılmış
olan araziye ekim yapılmış. Vakti gelmiş bitki büyümüş.
Amerikalılar;
Hurra sisal ticaretini adadakilerin elinden aldık! Demişler. Ürettikleri mahsulü
bitirdiklerinde bir de ne görsünler. Yaprakların içinde bulunması gereken elyaf yok. O
zaman meseleyi anlamışlar. Hayatinin kolaylaşması ve mükemmel bir toprağa ekilmesi
bu bitkiyi mahvediyor. Nasıl ki isal in kıymetli cevheri elyafı ise insanine cevheri de
karakteridir.
İnsan zorluklarla gelişir. Geçmişteki zorluklardan ibret alıp faydalan maliyiz. Geçmiş
için ağlamaya hayır, gideceğimiz yer ilerisidir. Artık mazide kalan 19.yy’in ölmüş
nesillerini bırakarak kendi çağımızın nesli ile iletişim kur maliyiz. Zeki ve gözü pek is
adamları masalarına “bakalım bu gün hangi zorlukları yenmeliyiz” diye oturanlardır.
Büyük insanlar büyük zorlukların üstelerinden gelenlerdir. Eğer karsınıza büyük
zorluklar çıkarsa, karsı koyduğunuzda başarmanız %100 dür. Bu durumda Allah’a bu
fırsatı verdiği için şükretmelisiniz.
Dünyasına, insanlığa, ülkesine yararlı olmuş, her gerçek büyük adamın hayati bir bir
mücadele, zorluk ve engellerle doludur.
Öğrenmek!
Bazen birkaç dolarlık bir kitap, size yüksek makamlar kazandıracak bir hizmette
bulunabilir.
Büyük bir kimya firması, bir deney için 13.000 dolar harcamıştı. Ama sonradan
aradıkları bilginin 5 dolarlık bir kitapta olduğunu öğrenmişlerdi. O kitaptan haberdar
olmuş olsalardı bu faturayı ödemiş olmayacaklardı.
Yapacak işiniz ne kadar çok ise, okumak ve öğrenmek için ayıracağınız zamanda o
denli çok olmalıdır.
Çağımızda korkunç bir rekabet var dayanmak ve mücadele etmek içinse mesleğinin
gerçekten bütün inceliklerini iyi bilmek gerekir. Buda ancak öğrenmekle olur. Bilgili
insan bilir ki, ne kadar çok öğrenirse, o oranda ilerler ve ilerledikçe de bilginin
değerini kavrar. Convertyn De Herbert’in şirketlerini geziyordum. Bir ara bir
mühendisin odasına girdim. Kütüphane, dolaplar, sehpa ve masanın üzeri kitaplar ve
dergilerle doluydu. Anlaşılan o mühendis okumaktan bıkmamış hala öğrenmekle
meşguldü.
Birde sıradan bir memurun odasına girdim. Tamamen tersi bir durumla karşılaştım.
Hiçbir yerde birkaç dosyadan başka tek bir kitap dahi görünmüyordu. Genç memur
kitaplara çoktan sırtını dönmüştü.
Amaciniza ulasmak için ve mutlaka basarili olmak istiyorsaniz ögrenmeyi terk etmeyin
ve ögrenmekten usanmayin.
Şans, fırsat, para ve benzeri basari yolunda kişiliğimizden sonra gelir. İnsan sadece
bedenden ibaret değildir. Ayni zamanda düşünce, içgüdü ve duygulara da sahiptir.
Eğer isinizi geliştirmek istiyorsanız, kişiliğinizi geliştirin. Birçoğumuz “can çıkar, huy
çıkmaz” ben böyleyim iste der geçiştirir. Ancak böyle insanlar sunu bilmelidirler ki, bir
insanin kendi kişiliğini yeniden oluşturması ve daha uyumlu bir hale getirmesi kendi
elindedir.
“Sizin en değerli hazineniz nerededir?” diye sorarlarsa, hiç tereddütsüz cevap verin.
Kendi içimizde!
Hiçbir insan çok çalıştığını sanmamalı, “çok çalıştım, artık zihnim duracak hale geldi”
diyenlere aldırmayınız.
Meşhur filozof William Cames “zihin ne kadar çalışırsa, o oranda verimi de artar”
demektedir.
Sunu da unutmayalım ki her konuda kesin olmak, sanmaktan iyidir. “Her şeyi ben
bilirim” iddiasında olmakta çok kötüdür. Hatalarda ısrar etmek kötüdür. Ama
düzeltmek ve öğrenmek istemek iyidir.
Beklemek!
Ertelemek!
Ertelemek bize yüz milyonlarca zarara mal olur. Bu kararsız insanlarin yıllardır bildikleri
bir tek kavram vardır:
Her seyde garanti arayan, riskten korkan, emin olun ki bu güne kadar hiçbir sey ortaya
koymamistir. Çünkü hayatta hiçbir şey de tam bir garanti yoktur.
Böyle islerinde garanti arayan ve beklemekten yana olan insanlarla karşılaşırsanız
onlara sunu söyleyin:
Eğer fırtınanın geçmesini bekliyorsanız, uzun sürecek ve sizde geç kalacaksınız. Yarını
bekleyinceye kadar bu günü yasamayı deneyin. Bu günü yaşamayan yarını hiç
yasayamaz.
Londra’da birçok dev şirketin sahibi olan Seltridgen’in şöyle dediğini hatırlıyorum:
Her yönetim kurulu önce “Hayır” der. Çünkü “hayır” “evet” den kolaydır.
İnsan olmanız gereğiyle su dört yoldan birini seçmek ve o yolda yürümek
zorundasınız.
Bir insana o işte başarı ve şans gülmüyorsa, yılmamalı bir başka iste kendini denemeli.
Çözüm: Yılmadan çalışmaktır!
İlerleyin! Adım atmaktan çekinmeyin. Ama uygun olanı bulacağım diye beklemeyin,
yol almak ve amacınıza ulaşmak için çaba sarf edin.
Bu günün isini, bu gün bitirin. Bu günün zorluğunu, bu gün giderin. Çünkü yarın
karşınıza başka isler ve zorluklar çıkacaktır. Hemen alınmış bir karar, kuşkusuz
başkalarını kararsız bir şekilde bekletmekten daha iyidir. En kötü karar bile,
kararsızlıktan daha iyidir.
Her gün size zor görünen bir şeyi mutlaka yaparak. Sibirya’yı ilk keşfeden, gezgin
George Cannan, sinirli ve çok korkak biriydi. Buna rağmen düzenli egzersizlerle
korkaklığını ve sinirli halini yenmeyi basardı. Cesur biri oldu.
Kararlı olmayan biri sağlıklı düşünemez. Kararlılığın düşmanı ise korkudur. 10 kişi ayni
konuda uzmandır ama bu 10 kişi ayni şeyi yapamaz. Ancak birisi kararlılığını kullanır
ve yapar.
1942’de Kristof Kolomb’un bildiğini, yüzlerce denizcide biliyordu. Fakat bildiği şeyi
uygulayan sadece Kolomb oldu.
Değerlendirilmeyen düşünce yenmeyen yemek gibidir. Hiçbir yararı yoktur. Daha net
ifadeyle, bir litre benzini bir tasa koyun, bir süre sonra benzin uçar. Oysa bir litre
benzini bir arabaya koysanız, benzin yakıt olur ve arabayı hareket ettirir. Düşüncelerde
iste böyledir.
Atılım yaparken kendinize güvenin! Korkaklık insani yok eder. Dünyayı ise cesaret
yönetir. Korku hayatin zehridir. Sayısız insani başarısızlığa uğratır. Başarılı olmak için
kesinlikle makul bir oranda zararı göze almalısınız.
Korkunun yoldaşı pişmanlıktır. İnsanın ondanda kurtulması gerekir. Eylemlilik ve
devrim içinde olanlar, korkuyu ve pişmanlık duygusunu kendilerinden uzaklaştırmış
sayılırlar.
Kimi insanlar fiziksel olarak güçsüzdür ama iradeleri güçlüdür. Zaten cesareti korkmak,
ama her zaman dayanmasını bilmek ileri yürümek değil midir?
Başarısızlık: Hiç
Hiçbir insan, soluk aldığı ve kalbi çalıştığı sürece hayattan ve basarili olmaktan ümidini
yitirmemelidir. Hayat bir yarıştır. Yarışta iki nokta vardır, başlangıç ve bitiş. Başlangıç
kötü olabilir ama yarışı iyi bir derece ile bitirebilirsiniz.
Ben bir insanda hem sabır, hem güç isterim. Bu gün için ikisi de gereklidir.
Ünlü Fransız kadın sanatçısı Bernard her zaman zorluklarla mücadele etmek
zorundayız. Öyle ki kimi zaman kendisiyle mücadele ediyor; 60 yaşındayken 6
yaşındaki bir kız çocuğu rolünü oynaması gerekiyordu.
Demir yolu yapılırken dağ, akarsu, uçurum dinlenmez. Köprüler yapılır, tüneller açılır
ve sürekli ileriye gidilir. Hayatta da karsımıza çıkacak engellerin üzerinden, altından
veya çevresinden geçip asmaya, her şeye rağmen ilerlemeye mecburuz.
Hayat, armağanı sabredene, ne pahasına olursa olsun amacından dönmeyene verir.
Bu konuda alacağınız tedbirler pek çoktur. Size bazı önlemler sunacağım. Bunlar
zararın asgariye indirilmesi için denenmiş yöntemlerdir.
1- Zararı azaltmaya çalışmalısınız.
2- israfın her türlüsünden kaçının.
3- Kasa dengesini düzenleyin.
4- Yeteneksiz ve yararsız elemanları isten uzaklaştırın.
5- Bütün gücünüzü ve gayretinizi size en uygun ve en kârlı is alanı üzerinde
yoğunlaştırınız.
6- Bir denetleme kurulu oluşturun.
7- Elemanlarınızdan projeler isteyin.
8- Uzmanların uyarılarına ve önerilerine önem verin.
9- Firmanız için yararlı olabilecek bir şey varsa mutlaka yapın.
Üç yıl boyunca isletme kâra geçmemişse veya düşük bir kâr elde edilmişse, o zaman
kadar izlenen yöntemlerin değişmesi gerekmektedir. Bu değişim kökten olmalıdır.
Zorluklar karsısında yılmadan, sabır ve dayanıklılıkla, bütün gücünüzle çalısın ve her
şeyden yararlanmaya çalısın. Paranızdan, kendinizden, konumunuzdan, mallarınızdan,
adamlarınızdan, yetenek ve deneyimlerinizden ve diğer önerdiğim önerilerden
yararlanın. Kısaca elinizde mücadele için ise yarayacak hangi araç varsa hepsinden
yararlanmalısınız.
Zorluklara karsı savaş açın, bütün güç ve yeteneğinizi seferber edin. Hayret
edeceksiniz! Çünkü kendinizde o ana kadar duymadığınız güç ve kudretler
göreceksiniz.
Geçmişi bir kenara bırakarak, gözlerinizi geleceğe çeviriniz. İleri, ileri sürekli cesaretle
ileri yürüyün.
Zafer geride değil, ileridedir. İlerledikçe zorluklar yok olacak, adeta eriyecektir!
Buna bir mucize diyebilirsiniz... Fakat bu mucizeyi gerçekleştiren sizsiniz, sizin ön
gücünüz ve kudretiniz.
1- Bunlardan bir kısmı borç para bulamayan, ama yine arayan insanlardır. Bütün
insanlar borç almaya ehil değillerdir.
2- Borç almaya ehildir ve nasıl alacağını bilir.
3- Borca ehil olmalarına rağmen nasıl borç alacağını bilmeyenlerdir. Bunlardan bir
kısmı banka veya finans kuruluşlarına giderek eğer kredi alamazlarsa müesseselerini
kapatacaklarını söylerle.
Bu demektir, unutmayın ki ne banka, nede banker hiçbir zaman bir yardım sandığı
veya yârdim kurulusu değildir.
Çok zekiydi. Ama yinede reddettim. Çünkü o sürekli kendisinden bahsetti. Hep isteyip
durdu, ama bana ne vereceğini, nasıl bir kişilik ve yetenek sahibi olduğundan
bahsetmedi. Ben bir hayır kurulusu değilim.
Bankanın kredi vermek için tek serti güvendir. Banka vereceği kredinin geri dönmesini
ister. Bankalar uzun vadeli kredilere sıcak bakmazlar.
Alman bankaları uzun vadeli kredi verirler, ancak buna karşılık işletmenizi denetim
altına alırlar.
Alacağınız borç, iyi zamanlarınızda bir dosttur, zor zamanlarınızda ise bir düşmandır,
tehlikedir.
Sunu unutmayın çoğu zaman bankalar sizden maddi teminattan çok manevi teminat
isterler. Bu teminat kişiliğinizdir. Is adamının en kutsal vaadi, borcunun vadesi
geldiğinde hemen ödeyeceğini taahhüt etmesidir.
VIII. BÖLÜM - İşinizde Yeniliği Yakalayın
Hangi iş adamı, satış teknikleri, reklamcılık, üretim ve pazarlama yöntemleri ile ilgili
kitapları okuyarak, onlardan öğrendikleriyle islerini düzenlemek yoluna gidebilmiştir.
“Dikkat ediniz, çoğa uyunuz ve islerinizi ona göre düzenleyiniz. İdareciler veya
yöneticiler devamlı su soruları sorarlar:
Neden ve Niçin?
“Neden reklama girişeyim ki? Arayan beni bulur, müşteriler buluyor zaten...”
“Neden okuyup bir şeyler öğreneyim, öğrenenler ne yapmış ki? İşte hastalıklarını
görüyorsunuz.
Müşteriler sizi tercih etmiyorsa bunun nedenlerini düşünün. Dışa karsı böyle
davranırken, kendi isinizde ve içinizde değişime gidin.
a) Teknolojik yöntemler
b) Yeni düşünceye ve modaya uygun organizasyon
c) Reklama önem vermek
d) Elemanların hizmetçi eğitim seminerleri ile verimini artırmak
e) Yeni formüller denemek
f) İşe göre ücret
g) Üretim ve sorumlulukları paylaşın
İnsanlığını yitirmiş bir insanlık, zalimce sömürerek ve bilinçsizce üretmek, insanları, bir
makine gibi görmek düşüncelerinin yanlış olduğunu tüm insanlık anlamıştır.
İşverenle isçi kardeşçe bir arada olmalıdır.
Müşteriyi en az kendin kadar sevecek ve sayacaksın
Yeni “çalışma stratejisine” taraftar olanlar, çok geçmeden kendi zorluklarını
yenecekler. Sonrada ülkeler arasında dostluğa engel olan zorlukları yeneceklerdir.
Zorlukları yenmek ve yok etmek
DEGERLENDIRME
Zorlukları yenmede ve engelleri aşmada asıl gücün, kişinin kendisinde saklı olduğunu
vurguluyor. Mücadele ile elde edilen başarının daha anlamlı ve değerli olduğunu
kendi hayat pratiğinden ve gözlemlerinden yola çıkarak ispat etmektedir.