Professional Documents
Culture Documents
Mağara adamının verdiği yaşam mücadelesi kısaca şudur: Beslenme, giyim, mekân, savunma.
SAVUNMA,
Doğadaki açıklanamayan olayların oluşturdukları Korkudan meydana gelmiştir. Bunlar doğrudan
karşı koyamayacakları,
Jeo-fizik olaylar, depremler, volkanlar, sel baskınları, yıldırım, şimşek, fırtınalar…ya da
Fiziken çarpışabilecekleri, def edebilecekleri, Yabani hayvanlar, düşmanlardır.
Mağara kişisi bu karşı koymayı, tehlikeyi göğüslemeyi önceleri, İçgüdüsüyle ve daha çok
bireysel olarak gerçekleştirmiştir…
Tacikistan Arkeoloji Enstitüsü Direktörü A.Ranov, Orta Asya’da uzun çalışmalar sonucu QARA-
TAU kültürünü ortaya çıkarmış(Doss.d’archéo.185/1993) ve bu kültürde
Doğaya karşı verdiği yaşam mücadelesi sayesinde Orta Asya kişisinde ŞUUR’un oluştuğu
sonucuna varmıştır ; Ranov, bunun için milyon yılı başlangıç tarihi olarak saptamıştır.
(Doss.d’Archéo.185/1993)
Şuur sahibi olmaya başlamakla birlikte Orta Asya kişisi En küçük toplu yaşama grubu
hâlinde organize olmuştur : bu gruba bilim dili AİLE adını vermiştir ve de aile ile,
Orta Asya kişisi, insanlık tarihinde ilk büyük adımlardan birini, toplumsal yaşam adımını
atmıştır.
İlk dönemlerde aile düzeninde kişi sayısı az olduğundan, hücuma uğrayan ailenin fertleri gelişi
güzel savunmaya geçmişlerdir.
OBA’ların oluşmasıyla,
Kişi sayısı çoğaldığından, zayıf ve kuvvetli ayırımının ortaya çıktığı
Kadın ve çocukların korunmaya alınmasına ilk adımların atılmış olduğu düşünülmektedir.
Bu ayırımla doğal olarak
Kuvvetlilerin, yâni erkeklerin savunmayla görevli olması,
Askerî yapılanmaya atılan ilk adımlardır ki, bu da
KAMU şuuruna doğru ilerlemeyi, gerçek anlamda
Organizasyon kavramına erişilmiş olduğunu göstermiştir.
Artık Obalar arası yardımlaşma gerçekleşmiştir.
Düzenli Savunma
Fakat asıl gelişme Aşiretlerin oluşmasıyla askerî organizasyona atılan ilk adımlarda meydana
çıkmıştır. Şöyle ki,
Kişi sayısı çoğalmıştır,
İş bölümü ortaya çıkmıştır,
Günlük yaşamda kadın, erkek ayırımı netleşmiştir. Hiç şüphesiz
Kadınlar da, erkekler gibi ata binmeyi ve gereğinde silâh kullanmayı bilirlerdi. (Bu “beceri”
Anadolu’da günümüze kadar gelmiştir. Bağımsızlık Savaşında Batı Anadolu’da, özellikle
Yunan işgalinde düşmana göz açtırmayan kadın Efeler vardı.)
Aşiret seviyesine gelindiğinde savunma endişesi aynen süregelmektedir; çok sayıdaki aşiretlerin
İlk endişeleri savunmadır.
Yayıldıkları geniş topraklar,
Aile bağları,
Müşterek çıkarları,
Sayı çokluğu nedeniyle
BİR- BİR’LİK olma gereksinimi doğal bir zaruret hâline dönüşmüştür.
Ön-Türklerde, aşiretlerin devlet rejimine ayak basmış olduklarının iki örneğini göreceğiz.
Portekiz
Yaptığım araştırmalar esnasında
Portekiz mağaralarında 13 yazıt buldum (Doss.d’Archéo.185/1994) Araştırmacı Virgilio
Correia bu yazıtlardan
Ön-Lâtin yazıtları diye söz ediyordu. Hâlbuki ortada çok açık bir şekilde
Ön-Türkçe damgaların sıralandığı 13 metin vardı. Onları hemen K. Mirşan’a yolladım ;
Tümünün Ön-Türkçe olduğu ortaya çıktı.
Yukarıda adını bildirdiğim Arkeoloji dergisi, bu yazıtların bulunduğu mağaralarda, -
4800’lerde aşiret toplumu halinde yaşayan kişilerin varlığından söz ediyor.
CNRS’de görevli, araştırma grubunun başkanı Fr.de Mayet ,
Aynı dergide (-3800)lerde bu mağaralara yerleşmiş kişilerin ise
DEVLET REJİMİ ile yönetildiğine dikkati çekiyor.
İtalya
Bir bölüm Ön-Atalarımız kuraklıktan kaçarak, Tuna deltasından suyollarını ve vadileri izleyerek
İtalyan Alplerinde OGLİO (olyo-zeytin)vadisine yerleşmişler…
QAMUN yani, “birlik hâlinde halk” adını taşıyan bu Ön-Ataların adına yerleştikleri vadiye
KAMUNLAR VADİSİ denmiştir.
Kaya resimleri konusunda araştırma yapan İtalyan araştırmacı Daniel Riba (Gravures Rupestre
du Val Camonica Fr. Emp.1984, Paris) eserinin 54’ncü sahifesinde, (-4000)lerde QAMUN’lar
için
Hükûmet otoritesi ile yönetilen aşiretler demiştir.
Aynı halk gelişerek (-2000)lerde devlet olmuş ve Roma imparatorluğunun bir eyaleti olarak
tarihe geçmiştir.
49 yılında Ogüst tarafından tümüyle imparatorluğa bağlanmışlardır.
Devlet rejimi olsun, hükûmet otoritesiyle yönetilsin, bu seviyeye erişmiş aşiretler artık birer
siyasal kuruluşturlar:
Düzen ve sistem mevcut olduğuna göre savunma da
Düzen ve sistem içinde yani organize edilmiş askerî birliklerin
Varlığıyla yapılacaktır ; Bir kere daha,
ORDU kavramına bir büyük adım atılmıştır..
Eski Sovyet Bilim Akademisi üyelerinden A. Ranov (üst Kabataş döneminde, 35bin ile 10bin yılları
arasında) tarihte görünen iki qala’dan söz eder :
ŞUNYU ve
SAMARKENT
Şunyu adını, de Groot “ŞUNUY” diye veriyordu ; Aslı Mirşan’a göre, Ön-Türkçe
UŞUÑ-UY( uşung-uy) olmalıdır.
UŞUÑ (uşung), egemen , yönetim
UY, BİR/lik demek olduğuna göre
Egemen yönetim birlik, federal devlet yüce katı anlamlarını vermektedir.