You are on page 1of 12

ĠSTĠNAF AġAMASINDA DAVAYA SON VEREN TARAF ĠġLEMLERĠ

Özkan TUNCER
Ankara BAM Üyesi

I. GĠRĠġ
Ülkemizde mahkemeler; ilk derece mahkemeleri, istinaf ve temyiz
Ģeklinde yapılandırılmıĢ iken, yeterli hâkimin ve yardımcı personelin
bulunmaması ve maddi zorluklar nedeniyle, aradaki istinaf 1924 yılında
kaldırılmıĢ, 26/09/2004 tarih ve 5235 sayılı Adli Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri
Ġle Bölge Adliye Mahkemelerinin KuruluĢ Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun
ile istinaf teĢkilatı yeniden düzenlenmiĢ ve Adalet Bakanlığınca Bölge Adliye
Mahkemelerinin 20/07/2016 tarihinde göreve baĢlayacakları Resmi Gazete'de
yayınlanarak duyurulmuĢtur.1
Ġstinafın lehindeki ve aleyhindeki görüĢler, hukuki ve teknik altyapısı ve
asıl getiriliĢ amacı tartıĢmaları çok kapsamlı ayrı bir çalıĢmayı gerektirdiğinden
bu konulara girmeden, kaldırıldığı günden itibaren istinafın eksikliğinin
hissedildiği ve bugün Yargıtay‟a gelen iĢ yükü karĢısında, istinafın geçmiĢ
yıllardan daha zorunlu ve kaçınılmaz hale geldiği tespiti yapılabilir.2
Bölge Adliye Mahkemelerinin 20/07/2016 tarihinde göreve baĢlaması ile
temyiz, ilk derece mahkemelerine karĢı baĢvurulan kanun yolu olmaktan
çıkarılmıĢ olup, artık ilk derece mahkemelerinin kararlarına karĢı, önce Bölge
Adliye Mahkemelerine baĢvurulacak, istinaf incelemesi üzerine verilen
kararlara karĢı temyiz yoluna baĢvurulacaktır.3 Bu değiĢiklikle birlikte, Bölge
Adliye Mahkemelerinin göreve baĢlama tarihinden sonra verilen kararlar
bakımından, bugüne kadar olan Yüksek Yargıtay uygulaması da büyük oranda
değiĢecektir.
„İstinaf kanun yolundan beklenen amacın gerçekleştirilebilmesi için en
önemli görev ilk derece mahkemelerine düşmektedir. İlk derece aşamasında
yargılama ne kadar usulüne uygun olarak yürütülmüşse, istinaf aşaması da o
kadar başarılı olacaktır. Dolayısı ile istinaf kanun yolunun uygulanmaya
başlanması ile birlikte ilk derece mahkemelerindeki yargılama faaliyeti formel
hale gelmemiş bilakis daha da önem kazanmıştır. (Zira eski temyiz

1 Devrim Güngör, Adem Albayrak, Ġstinaf, Ankara Barosu Yay., 2016, s.43
2 Hakkı Dinç, „Hukuk Davalarında Ġstinaf ve Yargıtay‟, Tebliğ, Medeni Usul ve Ġcra Ġflas
Hukukçuları Toplantısı VI, Ġzmir/ÇeĢme, 19/20 Ekim 2007, Ankara, Türkiye Barolar Birliği Yay,
2008, s. 55
3 Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, Yetkin
Yay., 4. Bası., Ankara 2016, s. 515

Özkan TUNCER | 15
uygulamasının aksine yeni sistemde istinaf mahkemesi tarafların talepleri ve
gerekçeleri ile bağlı hale gelecektir).‟4
Davaya son veren taraf iĢlemleri HMK‟nın 307-315 maddelerinde, üç
kurum olarak davadan feragat, davayı kabul ve sulh olarak düzenlenmiĢtir.
Feragat dava konusu haktan da feragat sayıldığından bu talep artık yeniden dava
edilemez. Davanın geri alınması ile davadan feragat birbirinden farklı olup,
davayı geri alan davacı bu hakkından feragat etmediğinden, ileride dava açma
hakkını saklı tutarak, açılan davayı Ģimdilik geri almaktadır.5
Hükümden sonra, davadan feragat(veya kabul veya sulh) halinde, hangi
mercii tarafından nasıl karar verileceği yasada düzenlenmemiĢtir.
II. HÜKÜM VERĠLDĠKTEN SONRA DAVADAN FERAGAT (VEYA
DAVAYI KABUL VEYA SULH) HALĠNDE HANGĠ MERCĠĠ NASIL
KARAR VERĠR?
A. BÖLGE ADLĠYE MAHKEMELERĠNĠN GÖREVE BAġLAMA
TARĠHĠNDEN ÖNCE VERĠLEN KARARLARDA
Ġstinaf mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20/07/2016 tarihinden önce
verilen kararlarda, ilk derece mahkemesinde hüküm aĢamasından sonra ve fakat
kanun yolu baĢvurusundan önce veya kanun yolu aĢamasında davadan feragat
edilmesi(veya davayı kabul veya sulh) durumunda, Yargıtay‟ın davadan feragat
(veya davayı kabul veya sulh)konusunda bizzat karar vermediği, ilamı bozarak
hüküm verilmesi için dosyayı ilk derece mahkemesine geri gönderdiği
anlaĢılmaktadır.6
Hukuk Genel Kurulunun, 19.12.2012 tarih, 2012/13-1369 E,
2012/1221 K sayılı kararında, temyiz incelemesi sırasında direnme kararını
temyiz eden davalının temyiz isteminden, davacının ise davasından feragati
üzerine, iĢin esasına geçilmeden önce bu konu ön sorun olarak Ģu Ģekilde
tartıĢılmıĢtır. „Temyiz aşamasında mahkeme kararını temyiz eden davalının
temyiz isteminden temyiz etmeyen davacının da davadan feragat etmesi
karşısında; mahkeme kararının davadan feragat nedeni ile bozulmasına mı,
yoksa Hukuk Muhakemeleri Yönetmeliği 57. maddesi de dikkate alındığında
davadan feragat hakkında mahkemece ek karar verilmesi amacıyla dosyanın
geri çevrilmesine mi karar verilmesi gerektiği tartışılmıştır. Temyiz aşamasında
davadan feragat edilmesi halinde yerel mahkemenin davadan vazgeçme
hakkında bir karar verebilmesi uygulaması hakkında 1086 sayılı HMUK‟ta bir
düzenleme bulunmamakta, 11.4.1940 gün ve 1939/15-70 sayılı İçtihadı
Birleştirme Kurulu kararı çerçevesinde hükümden sonra ortaya çıkan ve esas

4 Ġbrahim Ermenek, Ġstinaf Kanun Yolu ve Bölge Adliye Mahkemesinin Ġnceleme Sınırlarının
Kapsamı, www.taa.gov.tr, Ġstinaf Temel Eğitimi Hukuk (23 Mayıs-06 Haziran 2016), s.4
5 Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, s. 480
6 Ramazan Aslan, Ejder Yılmaz, Sema TaĢpınar Ayvaz, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yay., 1.
Baskı, Ankara 2016, s.552

16 | ADALET DERGĠ S Ġ
hükmün temyiz yoluyla incelenmesine engel bir durum karşısında feragatin
mahkemesince incelenmek bu konuda bir karar verilmek üzere ilamın
bozulması yoluna gidilmekteydi. 6100 sayılı HMK‟da bu konuda açık bir
düzenleme getirilmemiş, ancak kanuna dayanılarak çıkarılan Hukuk
Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği‟nin “Karar verilmiş dosyalara ilişkin
işlemler” başlıklı 57. maddesinde “hükmün kesinleşmesinden önce davadan
feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hâkim dosya üzerinden bu konuda ek
karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu nedenlerle
dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez.” düzenlemesi getirilmiştir.
Görüşmeler sırasında mevcut bu düzenleme dikkate alındığında, Yargıtay‟ın
yukarıda belirtilen uygulamasından dönülmesi gerektiği, temyiz aşamasında
da olsa davadan feragat edilmesi halinde dosyanın mahkemesine geri çevirme
yoluyla feragat hakkında mahkemesinin ek karar vermesinin uygun olacağı,
bunun usul ekonomisi açısında daha yerinde olacağı ileri sürülmüş ise de,
kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmemiş ve temyize gelen bu
dosyada feragat hakkında karar verilmek üzere yerel mahkeme kararının
bozulması gerektiği kabul edilmiştir. (...) Bu durumda, direnme kararının
davacının davadan feragati hakkında mahkemesince bir karar verilmek üzere
bozulması gerekir. Yargıtay'ın yerleşmiş uygulamaları da bu yoldadır.‟
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 27.10.2016 tarih, 2015/19777 E,
2016/12264 K sayılı kararında da “.... Dava, alacak talebine ilişkin olup;
mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğundan bahisle davanın
görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş, karar davacı vekili
tarafından temyiz edilmiştir. Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ise
de, bilahare dosyaya ibraz edilen 07.10.2016 tarihli dilekçe ile "...davadan
feragat ettikleri" yönünde talepte bulunulduğu anlaşılmaktadır. Feragat,
HMK‟nın 307. maddesinde; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen
vazgeçmesi olarak tanımlanmıştır. Aynı yasanın 311. maddesinde ise, feragatin
kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır. Hükmün kesinleşmesinden
önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Ancak, hükümden
sonra ortaya çıkan ve temyiz incelemesine usulen engel oluşturan feragat
hakkında bir karar verme yetkisi ise hükmü veren mahkemeye aittir. Nitekim
HGK'nın 19.12.2012 tarih ve E.2012/13-1369 K.2012/1221 sayılı kararı ile de,
davadan feragatin temyiz isteğinden vazgeçme yanında daha geniş kapsamlı
olduğu, birincide temyiz dilekçesinin reddine karar vermekle yetinileceği
diğerinde ise, feragatin hukuki niteliği gereği, bu konuda karar verilmek üzere
mahkeme kararının bozulacağı aynı zamanda verilen bu iki dilekçenin
birbirinin devamı niteliğinde olduğu ve davadan feragatin bir yerde temyizden
feragat isteğini de içereceği benimsenmiştir.‟ denilmek suretiyle, yukarıda adı
geçen HGK kararı doğrultusunda, feragatin hukuki niteliği nedeniyle bu konuda
karar verilmek üzere mahkeme kararının bozulacağı belirtilmiĢtir.
Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin, 19.06.2012 tarih, 2012/7957 E,
2012/8644 K sayılı kararında, „Davacı, hükmün temyiz edilerek dosyanın
Yargıtay‟a gönderilmesinden sonra vermiş olduğu kimliği onaylı 25.05.2012

Özkan TUNCER | 17
tarihli dilekçesi ile davasından feragat ettiğini bildirmiştir.(...) Bu nedenle
mahkemece verilen kararın davacının davadan feragati hakkında
mahkemesince bir karar verilmek üzere bozulması gerekir. Yargıtay‟ın
yerleşmiş uygulamaları da bu yoldadır. (11.4.1940 tarihli ve 70 sayılı Yargıtay
İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulunun 16.11.1966 tarihli ve
1438/290 sayılı, 27.5.1992 tarihli ve 1992/2-250/364 sayılı kararları)‟ sonucuna
varılmıĢ,7
Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.06.2015 tarih, 11/06/2015,
8417/12903 sayılı kararında da, ”Davadan feragat HMK'nın 311. maddesi
gereğince kesin hükmün sonuçlarını doğurur ve karşı tarafın kabulüne de bağlı
değildir. Karar kesinleşinceye kadar her aşamada feragat mümkündür. Bu
durum karşısında karar ortada durdukça mahkemenin davayı yeniden ele alıp
feragat nedeniyle bir karar vermesi mümkün değildir. Bu itibarla, mahkemenin
feragat hakkında hüküm verebilmesi için kararın bozulması gerekmektedir.
Nitekim Yüksek Yargıtay‟ın yerleşmiş uygulaması da bu şekildedir. (11.4.1940
gün ve 70 sayılı İBK., HGK.21.11.1981 gün ve 1981/2- 551)” kanısına
varılarak, mahkemenin feragat hakkında hüküm verebilmesi için kararın
bozulması gerektiği vurgulanmıĢtır.
Yine Yargıtay kararlarında, ilk derece mahkemesinde hüküm aĢamasından
sonra ve fakat kanun yolu baĢvurusundan önce davadan feragat halinde,
mahkemeler kendi hükümlerini kendileri kaldıramayacaklarından, karardan
sonraki dönemde usule iliĢkin haller dıĢında davayı tekrar ele alıp esasa etkili
karar veremeyeceklerinden, ilk derece mahkemelerinin verdiği feragat
nedeniyle ek ret kararlarının yok hükmünde olduğu belirtilmiĢtir.
Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 20.04.2016 tarih, 2016/4714 E,
2016/6158 K sayılı kararında, „Somut olayda, davacı vekili karar kesinleşmeden
davadan feragat etmiştir. Feragat isteğinde bulunma tarihine kadar kararın
temyiz edilmemiş olması bu istemi geçersiz kılmaz. Zira karar kesinleşmemiştir.
Mahkemeler, Kanunda gösterilen istisnalar dışında kendi hükümlerini kendileri
kaldıramazlar. İlk derece mahkemelerin kararlarını bozup kaldırma yetkisi
Yargıtay Kanunu 1 ve HUMK‟un 428. maddeleri uyarınca münhasıran
Yargıtay'a aittir. Yerel mahkeme duruşmaya son verip karar vermekle davadan
elini çekmiştir. Artık mahkemece karardan sonraki dönemde usule ilişkin
haller dışında davayı tekrar ele alıp esasa etkili karar veremez. Mahkemece
belirtilen doğrultuda inceleme yapıp karar vermesine imkân veren bir usul
hükmü de yoktur. Böyle bir durumda mahkemeye verilen feragat isteğinin temyiz
isteği kabul edilerek Yargıtay'a sevkinin sağlanması, Yargıtay‟ca verilecek
bozma ilamından sonra dosyanın ele alınıp feragat sebebiyle gerekli kararın
verilmesi mümkün olur. Yerleşmiş Yargıtay uygulaması bu yöndedir. Somut bu
olgulara göre mahkemenin verdiği feragat nedeniyle ek ret kararı yok

7 Aynı yönde bkz, 15. Hukuk Dairesi, 01/06/2012 tarih, 2012/3624 E, 2012/4137 K; 1. Hukuk
Dairesi, 27/09/2012 tarih, 2012/9315 E, 2012/10217 K

18 | ADALET DERGĠ S Ġ
hükmündedir. Bu sebeple 30.06.2015 tarihli ek kararın bozularak kaldırılması
gerekmiştir.‟ sonucuna varılarak mahkemenin verdiği feragat nedeniyle ek ret
kararının yok hükmünde olduğu tespiti yapılmıĢtır.
Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 25.09.2013 tarih, 2013/8562 E,
2013/21806 K sayılı kararında ise, „Davadan feragat, kesin hükmün hukuki
sonuçlarını hasıl eder. (HMK.m.311/1) Davacı, yerel mahkemece hüküm
verilmesinden sonra henüz kesinleşmeden davadan feragat ettiğine göre, böyle
bir durumda yerel mahkemenin dosyayı ele alıp ek karar oluşturması ve önceki
kararını değiştirmesi artık mümkün değildir. Bu durumda dosyanın Yargıtay'a
gönderilmesi gerekir. Yasada öngörülmemiş ve düzenlenmemiş bir hususta
yönetmelikle getirilen düzenlemeye üstünlük tanınamaz. O halde, mahkemenin
hükümden sonra dosyayı ele alıp, ek karar oluşturması usul ve yasaya aykırı
bulunmuştur.‟ sonucuna varılarak yasada öngörülmemiĢ ve düzenlenmemiĢ bir
hususta yönetmelikle getirilen bu düzenlemeye üstünlük tanınamayacağı
vurgulanmıĢtır.
Bölge Adliye ve Adlî Yargı Ġlk Derece Mahkemeleri ile Cumhuriyet
BaĢsavcılıkları Ġdarî ve Yazı ĠĢleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair
Yönetmeliğin 215. maddesi doğrultusunda, feragat yönünden bir karar verilmek
üzere dosyanın yerel mahkemesine geri çevrilmesine dair kararlara da
rastlamaktayız.
Yargıtay 1 Hukuk Dairesinin 22.11.2016 tarih, 2014/19864 E,
2016/10505 K sayılı kararında, “... 1- Davacı tarafın temyiz dilekçesinin
feragat nedeniyle REDDİNE, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana
iadesine, 2-Davadan feragat bakımından ise; "Hükmün kesinleşmesinden önce
davadan feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hâkim dosya üzerinden bu
konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi sırf bu
nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez." şeklindeki
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile ilgili Yönetmeliğin 57. maddesi ve
anılan Yönetmeliği yürürlükten kaldıran 06.08.2015 tarihli Bölge Adliye Ve Adlî
Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî Ve Yazı İşleri
Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmeliğin 215. maddesi hükmü
karşısında, hâkimin kararla dosyadan elini çekmiş olması kuralının hadisede
uygulama yeri bulunmadığı gözetilmek suretiyle feragat yönünden bir karar
verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE”
denilmek suretiyle, yönetmelik 215. madde doğrultusunda feragat yönünden bir
karar verilmek üzere dosyanın yerel mahkemesine geri çevrildiği görülmektedir.
B. BÖLGE ADLĠYE MAHKEMELERĠNĠN GÖREVE BAġLAMA
TARĠHĠNDEN SONRA VERĠLEN KARARLARDA
Ġstinaf mahkemelerinin göreve baĢlama tarihinden sonra verilen kararlar
yönünden, bu konudaki uygulama nasıl olacaktır?
Konu üç farklı aĢamada ayrı ayrı değerlendirilmelidir.

Özkan TUNCER | 19
1. Hüküm AĢamasından Sonra Ve Fakat Kanun Yolu BaĢvurusundan
Önce Veya Kanun Yolu AĢamasında
Bu konuya iliĢkin, 3 Nisan 2012 tarih, 28253 S. RG‟ de yayımlanan,
Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliğinin 57. maddesindeki düzenleme,
06/08/2015 tarih, 29437 S. RG‟ de yayımlanarak yürürlüğe giren ve adı geçen
yönetmeliği yürürlükten kaldıran, Bölge Adliye ve Adlî Yargı Ġlk Derece
Mahkemeleri ile Cumhuriyet BaĢsavcılıkları Ġdarî ve Yazı ĠĢleri
Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelikte, “karar verilmiĢ dosyalara
iliĢkin iĢlemler” baĢlığı altında 215. maddede “hükmün kesinleşmesinden
önce davadan feragat, davayı kabul veya sulh halinde, hâkim dosya üzerinden
bu konuda ek karar verir. Taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi
sırf bu nedenlerle dosya istinaf veya temyiz incelemesine gönderilmez.” olarak
aynı Ģekilde yer almıĢ, bu husus kanunla açıkça düzenlenmemiĢtir.
Ġlk derece mahkemesinde hüküm aĢamasından sonra ve fakat istinaf
baĢvurusundan önce, davacının davasından feragati halinde, mahkeme davadan
el çekmesine rağmen, feragat tek taraflı davaya son veren iĢlem olduğundan ek
karar ile feragat nedeniyle davanın reddine karar verebilmelidir. Yargıtay bu
konuda farklı görüĢte olup,8 bu yöndeki kararlara yukarıda yer vermiĢtik.
Baki Kuru, Yargıtay‟ın, ilk derece mahkemesinde hüküm verildikten ve
dava dosyasının istinaf mahkemesine (veya Yargıtay‟a) gönderilmesinden önce
davadan feragat edilmesi(veya davayı kabul veya sulh) halinde, ilk derece
mahkemesinin dosyayı ele alıp ek karar oluĢturamayacağı ve önceki kararını
değiĢtiremeyeceği ve bu durumda dosyanın istinaf mahkemesine (veya
Yargıtay'a) gönderilmesi gerektiği yönündeki görüĢünü usul ekonomisine
(HMK m.30; Anayasa m.141,IV) ve menfaatler dengesine aykırı olduğu
gerekçesi ile eleĢtirmektedir.9
Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve baĢlama tarihinden sonra verilen
kararlarda da, hükümden sonra ve istinaf süresi içerisinde davadan feragat
halinde, önceki Yargıtay uygulaması doğrultusunda, ilk derece mahkemesi
dosyadan el çektiğinden ve kendi kararını kendisinin kaldırarak feragata iliĢkin
hüküm vermesi mümkün olmadığından, feragat dilekçesinin istinaf dilekçesi
olarak iĢleme konularak, dosyanın istinaf mahkemesine gönderilerek, eski
uygulamadan bu noktada farklı olarak istinaf mahkemesinin feragate iliĢkin
hüküm vermesi gerektiği de ileri sürülmektedir.10
Dosyadan el çeken ilk derece mahkemesinin, ek kararla kararını
değiĢtirmesi hususunda, feragat ve kabul için olmasa da bir sözleĢme olan sulh

8 Ramazan Aslan, Ejder Yılmaz, Sema TaĢpınar Ayvaz, Medeni Usul Hukuku, 1. Baskı, s.552
9 Baki Kuru, Ġstinaf Sistemine Göre YazılmıĢ Medeni Usul Hukuku, Legal Yayınevi, Ağustos
2016, s.528
10 Murat Özgür Çiftçi, Medeni yargılama Hukukunda Ġstinaf, Adalet Yay., 3. Baskı, Ağustos
2016, s. 851

20 | ADALET DERGĠ S Ġ
bakımından bir kısım sorunlar çıkması muhtemel11 ise de, örneğin hüküm
aĢamasından sonra ve fakat istinaf baĢvurusundan önce, taraflardan birisinin
sulh nedeniyle ek karar talep etmesi durumunda, sulh nedeniyle „karar
verilmesine yer olmadığına‟ karar verecek veya sulh anlaĢmasının içeriğine göre
yeniden hüküm oluĢturacak mahkemenin, diğer tarafı davet ederek karar
vermesi ile bu sorun giderilebilir.
Biz de, ilk derece mahkemesinde hüküm aĢamasından sonra ve fakat
istinaf baĢvurusundan önce, davacının davasından feragati halinde, ilk derece
mahkemesinin ek karar ile feragat nedeniyle davanın reddine karar verebileceği
görüĢünü benimsemekteyiz. Bu nedenle, diğer görüĢün kabulü halinde gündeme
gelecek olan, bu durumda istinaf mahkemesinin ön inceleme yapıp
yapmayacağı tartıĢmalarına girmedik. Ancak, burada, Anayasanın 142. maddesi
uyarınca, mahkemelerin iĢleyiĢi ve yargılama usullerinin kanunla düzenleneceği
hükme bağlandığından, adı geçen yönetmelik 215. maddedeki bu hususun
kanunla açıkça düzenlenmesi hususunun da bir gerçeklik olduğunu
belirtmeliyiz.12
2. Ġlk Derece Mahkemesinde Hükümden Sonra Ve Ġstinaf
AĢamasında
ÇalıĢmamızın asıl konusu olan, istinaf aĢamasında davadan feragat(veya
kabul veya sulh) halinde, hangi mercii tarafından nasıl karar verileceği de
yasada düzenlenmemiĢtir.
Ġlk derece mahkemesinde hükümden sonra ve istinaf aĢamasında,
davacının davasından feragati (veya davayı kabul veya sulh) halinde,
yargılamanın gereksiz yere uzamaması için, Bölge Adliye Mahkemesinin yerel
mahkemenin kararını kaldırması ve davayı feragat nedeniyle sona erdirmesi
gerekir.13 Ġstinaf Mahkemesi, gerektiğinde hüküm mahkemesi olarak karar
verme yetkisine sahip olduğundan,14 taraf usul iĢlemlerine bağlı olarak bizzat
karar vermesi usul ekonomisine uygun olacak,15 dosya ilk derece mahkemesine
gönderilmeyecektir.
Yargıtay‟a göre ise, bu durumda istinaf mahkemesinin esas hakkında
inceleme yapmadan, feragat nedeniyle karar verilmek üzere, dava dosyasını ilk
derece mahkemesine geri göndermesi gerekmektedir.16
Ġstinaf mahkemelerinin faaliyete geçtiği 20/07/2016 tarihinden önceki
uygulamada, temyiz talebini reddetme yetkisi Yargıtay‟a aittir.17 Bu husus,

11 Sema TaĢpınar Ayvaz, „HMK Yönetmeliği ile Usül Hükmü Getirilemez‟, s.55
12 Aynı, s.52
13 Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, s.481
14 Ramazan Aslan, Ejder Yılmaz, Sema TaĢpınar Ayvaz, Medeni Usul Hukuku, Yetkin Yay., 2.
Baskı, Ankara 2016, s.548
15 Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda Ġstinaf, Yetkin Yay., 2009, s.336;
16 Baki Kuru, Ġstinaf Sistemine Göre YazılmıĢ Medeni Usul Hukuku, s.529

Özkan TUNCER | 21
Yargıtay kararlarında da, „karar temyiz edildikten sonra temyizden feragat
konusunda karar verme yetkisi yerel mahkemeye ait olmayıp Yargıtay'ın ilgili
Dairesine aittir‟ Ģeklinde açıklanmıĢtır.18
Yukarıda adı geçen, temyiz talebini reddetme yetkisine iliĢkin Yargıtay
kararlarının verildiği tarihte yürürlükte olmayan, 20/07/2016 tarihinde yürürlüğe
giren „BaĢvurma Hakkından Feragat BaĢlıklı‟ HMK’nın 349.maddesi ise „(1)
Taraflar, ilamın kendilerine tebliğinden önce, istinaf yoluna başvurma
hakkından feragat edemez.(2) Başvuru yapıldıktan sonra feragat edilirse,
dosya bölge adliye mahkemesine gönderilmez ve kararı veren mahkemece
başvurunun reddine karar verilir. Dosya, bölge adliye mahkemesine
gönderilmiş ve henüz karara bağlanmamış ise başvuru feragat nedeniyle
reddolunur.‟ düzenlemesini içermekte olup, HMK 366. maddesi uyarınca bu
hüküm kıyas yolu ile temyizde de uygulanacaktır.19
Ġstinaf baĢvurusu yapıldıktan sonra, fakat dosya istinaf mahkemesine
gönderilmeden önce istinaf yoluna baĢvurma hakkından feragat halinde, dosya
istinaf mahkemesine gönderilmeyecek ve kararı veren mahkemece baĢvurunun
reddine karar verilecektir. Dosya, Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmiĢ ve
henüz karara bağlanmamıĢ ise baĢvuru Bölge Adliye Mahkemesince feragat
nedeniyle reddedilecektir.20
BaĢvuru yapıldıktan sonra, temyizden feragat halinde, dosya Yargıtay‟a
gönderilmeyecek ve kararı veren mahkemece baĢvurunun reddine karar
verilecektir. Dosya, Yargıtay‟a gönderilmiĢ ve henüz karara bağlanmamıĢ ise
baĢvuru Yargıtay tarafından feragat nedeniyle reddedilecektir.21
KuĢkusuz davadan feragat ile HMK madde 349 da düzenlenen kanun
yoluna baĢvurma hakkından feragat farklı hukuki müesseselerdir. Yukarıda
incelenen HGK, 19.12.2012 tarih, 2012/13-1369 E, 2012/1221 K sayılı
kararında bu farklılık, davadan feragatin bir yerde temyizden feragat isteğini de
içereceği görüĢü ile “Davadan feragatin temyiz isteğinden vazgeçme yanında
daha geniş kapsamlı olduğu aşikârdır. Zira birincide temyiz dilekçesinin

17 Ramazan Aslan, Ejder Yılmaz, Sema TaĢpınar Ayvaz, Medeni Usul Hukuku, 1. Baskı, s.628
18 „... Hemen belirtilmelidir ki, yerel mahkemeler ancak, verildikleri anda kesin nitelikte bulunan
kararları ile temyiz süresinin geçirilmiĢ olması hallerinde, sunulan temyiz dilekçeleri yönünden
karar vermek yükümlülüğü altında olup, bu hallerde yetkili bulunmaktadırlar. Oysa, temyizden
feragata iliĢkin karar verme yetkisi yerel mahkemelere değil, Yargıtay'ın ilgili Dairesine tanınmıĢ
bir yetkidir. O halde, yerel mahkemenin 24.11.2009 tarihli 2006/125, 2009/229 sayılı ek kararının
kaldırılmasına, davalı vekilinin temyizden feragati nedeniyle de temyiz isteklerinin reddine,‟ 1.
HD, 31.5.2010 tarih, 2010/5417 E, 2010/6237 K, Benzer yönde 13. HD, 20.2.2012 tarih,
2011/11525 E, 2012/3294 K
19 Hakan Pekcanıtez, Oğuz Atalay, Muhammet Özekes, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, s.516
20 Ramazan Aslan, Ejder Yılmaz, Sema TaĢpınar Ayvaz, Medeni Usul Hukuku, 1. Baskı, s.594
21 Aynı, s.607, Muhammet Özekes, 100 Soruda Medeni Usül Hukukunda Yeni Kanun Yolu
Sistemi Ġstinaf ve Temyiz, Yetkin Yay., 2016, s. 124

22 | ADALET DERGĠ S Ġ
reddine, karar vermekle yetinilecek, diğerinde ise, feragatin hukuki niteliği
gereği, bu konuda karar verilmek üzere mahkeme kararı bozulacaktır. Aynı
zamanda verilen bu iki dilekçenin birbirinin devamı niteliğinde olduğu ve
davadan feragatin bir yerde temyizden feragat isteğini de içereceği görüşü ile
davadan feragat isteği esas alınarak çözüme ulaşılması gerektiği görüşü
benimsenmiştir.” Ģeklinde açıklanmıĢtır.
Hükümden sonra, istinaf aĢamasında davadan feragat(veya kabul veya
sulh) halinde, hangi mercii tarafından nasıl karar verileceği değerlendirilirken,
Bölge Adliye Mahkemelerine iliĢkin hükümlerin yürürlüğe girmesi gözetilmeli,
Yargıtay kararlarının verildiği tarihte yürürlükte olmayan ve 20/07/2016
tarihinde yürürlüğe giren HMK 349. maddesi de dikkate alınmalıdır. Bölge
Adliye Mahkemelerine iliĢkin hükümlerin yürürlüğe girmesinden önceki kanun
yolu olan temyizde Yargıtay‟ın denetim mahkemesi olarak görev yapması ve
dosya ile ilgili karar verememesi gözetilerek, davadan feragat nedeniyle karar
verilmek üzere, dava dosyasının ilk derece mahkemesine geri gönderilmesine
karar verilmiĢtir. 20/07/2016 tarihinden sonra ise aynı zamanda davanın esası
hakkında karar verebilen Bölge Adliye Mahkemeleri göreve baĢladığından, ilk
derece mahkemesinde hüküm verildikten ve dava dosyasının istinaf
mahkemesine gönderilmesinden sonra davadan feragat edilmesi(veya davayı
kabul veya sulh) halinde, istinaf mahkemesinin esas hakkında istinaf incelemesi
yapmadan feragat (veya davayı kabul veya sulh) gereğince bir karar verilmek
üzere, dava dosyasını ilk derece mahkemesine göndermesi gerekmeyecektir.
3. Hükümden Sonra, Yargıtay’da Temyiz AĢamasında
Hükümden sonra ve temyiz aĢamasında, dosya Yargıtay‟a gönderilmiĢ ve
henüz karara bağlanmadan davadan feragat (veya davayı kabul veya sulh)
ortaya çıkmıĢsa, temyizde kural olarak doğrudan karar verilemediğinden,
Yargıtay bu konuda karar vermesi için dosyayı ilgili mahkemeye gönderir.22
III. SONUÇ
Ġstinaf mahkemesinde hüküm kesinleĢinceye kadar davadan feragat,
davanın kabulü, sulh ve davanın geri alınması mümkün olduğundan, asıl
çalıĢma konumuz olan istinaf incelemesi esnasında, davadan feragat edilmesi
(veya davayı kabul veya sulh) halinde, ihtimallere göre aĢağıdaki kararların
verilmesi söz konusu olacaktır.
A. FERAGAT HALĠNDE
1. Ġlk derece mahkemesi davanın kabulüne karar vermiĢ ve istinaf
aĢamasında davacı davasından tamamen feragat etmiĢse, Ġstinaf Mahkemesi
ilk derece mahkemesinin kararını kaldırmalı ve feragat nedeniyle davanın
reddine karar vermelidir.23

22 Ramazan Aslan, Ejder Yılmaz, Sema TaĢpınar Ayvaz, Medeni Usul Hukuku, 2. Baskı, s.548
23 Adem Albayrak, Cihat Arslan, Hukukta Ġstinaf Uygulaması, Adalet Yay., 2016, s.235,

Özkan TUNCER | 23
Kısmi feragat halinde, Ġstinaf Mahkemesi, feragat edilen kısım
yönünden ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın reddine
karar vermeli, feragat edilmeyen kısım yönünden istinaf incelemesine devam
etmelidir.
2. Ġlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiĢ ve kararı
istinafa getiren davacı istinaf aĢamasında davadan feragat etmiĢse, karar
sonucu itibariyle doğru olacağından, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmayıp,
haksız olması nedeniyle istinaf baĢvurusunun reddine karar verilmelidir.24
Ancak, bu durumda istinaf baĢvurusunun reddine karar verilemeyeceği, ilk
derece mahkemesindeki karar usule iliĢkin olabileceği gibi, esasa iliĢkinde olsa
(feragat nedeniyle ret dıĢındaki) gerekçe farklı olacağından, HMK 353/1.b.2
madde gereğince istinaf mahkemesinin ilk derece mahkemesinin kararını
kaldırarak, feragat nedeniyle davanın reddine karar vermesi gerektiği yönünde
görüĢler de mevcuttur.25
HMK'nın 353/1.b.2 maddesinde “düzelterek yeniden esas hakkında”
karar verileceği hükme bağlanmıĢ olup, “değiĢtirerek yeniden esas hakkında”
karar düzenlenmemiĢtir. Oysa bu olasılıkta istinaf mahkemesince yapılacak
iĢlem düzeltme boyutunu aĢan, tam anlamı ile değiĢtirerek yeniden esas
hakkında karar olacaktır. Diğer taraftan, HMK 353/1.b.2 madde uyarınca
yapılan denetimde, ilk derece mahkemesinin kararının esas yönünden
denetlenmesi söz konusu iken, davadan feragat halinde ilk derece
mahkemesinin kararı esas yönünden denetlenmemektedir.
Kaldı ki, yukarıda incelenen Yargıtay HGK‟nın 19.12.2012 tarih,
2012/13-1369 E, 2012/1221 K sayılı kararında da26 vurgulandığı üzere
“davadan feragatin bir yerde temyizden feragati de içereceği” gözetildiğinde de,
davadan feragat nedeniyle istinaf baĢvurusunun reddine karar verilmesi
gerektiği açıktır.
Bu nedenlerle, baĢvurunun reddine karar verilemeyeceği ve HMK'nın
353/1.b.2 maddesinin olayda uygulanması gerektiği görüĢüne katılmıyoruz.
B. KABUL HALĠNDE
1. Ġlk derece mahkemesi davanın reddine karar vermiĢ ve davalı istinaf
aĢamasında davayı kabul etmiĢse, Ġstinaf Mahkemesi ilk derece mahkemesinin
kararını kaldırmalı ve kabul nedeniyle davanın kabulüne karar vermelidir.
Ġstinaf baĢvurusunun haklı bulunması nedeniyle değil, kabul nedeniyle
yargılamaya devam edilemeyecek olmasından dolayı kaldırma kararı
verilmektedir.27

24 Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda Ġstinaf, s.338;


25 Murat Özgür Çiftçi, Medeni yargılama Hukukunda Ġstinaf, s. 854
26 Bkz, yuk, II-B/2
27 Adem Albayrak, Cihat Arslan, Hukukta Ġstinaf Uygulaması, s.241

24 | ADALET DERGĠ S Ġ
Kısmi kabul halinde, Ġstinaf Mahkemesi, kabul edilen kısım yönünden
ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar
vermeli, kabul edilmeyen kısım yönünden istinaf incelemesine devam etmelidir.
2. Ġlk derece mahkemesi davanın kabulüne karar vermiĢ ve kararı
istinafa getiren davalı istinaf aĢamasında davayı kabul etmiĢse, karar sonucu
itibariyle doğru olacağından ve kabul nedeniyle yargılamaya devam
edilemeyecek olmasından dolayı, istinaf mahkemesi davanın kabulüne değil,
haksız olması nedeniyle istinaf baĢvurusunun reddine karar vermelidir.28
C. SULH HALĠNDE
Ġstinaf mahkemesi, tarafların taleplerine göre iki Ģekilde karar verebilir.
1. Taraflar sulh anlaĢmasına göre karar verilmesini istemezlerse, Ġstinaf
Mahkemesi öncelikle ilk derece mahkemesinin kararını kaldırmalı, daha sonra
„karar verilmesine yer olmadığına‟ karar vermelidir.
2. Taraflar sulh anlaĢmasına göre karar verilmesini isterlerse, Ġstinaf
Mahkemesi ilk derece mahkemesinin kararını kaldırmalı ve sulh anlaĢmasının
içeriğine göre yeniden hüküm kurmalıdır.29
D. DAVANIN GERĠ ALINMASI HALĠNDE
Davanın geri alınması feragatten farklı olarak karĢı tarafın açık
muvafakatine bağlıdır. Bu durumda Ġstinaf mahkemesi ilk derece mahkemesinin
kararını kaldırarak, davanın açılmamıĢ sayılmasına karar vermelidir.30 Ġstinaf
mahkemesinin bu kararı usule iliĢkin nihai karar niteliğindedir.31
Davanın geri alınması halinde, davanın esası hakkında karar verilmesine
yer olmadığına karar verilmesi gerektiği de ileri sürülmektedir.32
Feragat, kabul, sulh veya davanın geri alınması gibi taraf usul iĢlemleri
ile istinaf yargılamasının sona ermesi durumunda, istinaf mahkemesi yargılama
giderleri konusunda ilk derece yargılamasında geçerli olan kuralları dikkate
alacaktır.33
Sonuç olarak, ilk derece mahkemesinde hükümden sonra ve fakat temyiz
baĢvurusundan önce veya temyiz aĢamasında, davadan feragat edilmesi (veya
davayı kabul veya sulh) halinde, hangi mercii tarafından nasıl karar verileceği,
istinaftan önce de tartıĢmalı idi. Yasa ile düzenlenmesi gerekirken yönetmelikle
düzenlenen bu tartıĢmalı konu, Bölge Adliye Mahkemelerinin 20/07/2016
tarihinde göreve baĢlamasından sonra, daha karmaĢık hale gelmiĢtir. Yargı
kararları ile doğabilecek içtihat farklılıklarına yol açmamak, uygulama birliğini

28 Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda Ġstinaf, s.337;


29 Aynı, s.340;
30 Süha Tanrıver, Medeni Usül Hukuku,Yetkin Yay., Ankara 2016, Cilt 1, s.1010
31 Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda Ġstinaf, s.341
32 Adem Albayrak, Cihat Arslan, Hukukta Ġstinaf Uygulaması, s.238,
33 Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda Ġstinaf, s.342

Özkan TUNCER | 25
sağlamak için bu ve usul kanunlarındaki istinaf uygulaması ile tespit edilecek
diğer eksikliklerin, usul ekonomisi ilkesi de gözetilerek istinaf aĢamasına özgü
olarak açık yasa hükümleri ile düzenlenmesi gerekmektedir. Bu düzenlemeler
yapılırken, istinaf mahkemelerinin ayrı bir teĢkilat yasası ve yazı iĢleri
yönetmeliğinin olması gerektiği hususu da göz ardı edilmemelidir.

26 | ADALET DERGĠ S Ġ

You might also like