You are on page 1of 7

T.C.

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ


MEDENİ YARGILAMA HUKUKU FİNAL SINAVI
(Çift Numaralı Öğrenciler Cevap Anahtarı)

22.06.2015

I- OLAY

CEVAPLAR:

1. Somut olayımızda davacı vekili bu davayı hem Sürmeli Turizm Seyahat Organizasyon
ve Tic. AŞ hem de Bülent Işıkoğlu aleyhine birlikte açabilir. Birlikte davanın hangi hallerde
kabul edilebileceğini HMK.md.57 hükmü tayin etmiş bulunmaktadır. Bu düzenlemeye göre,
“Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer
olması.” (md.57/3) halinde, davacı taraf, davalıları birlikte dava edebilme imkanına sahip
olmaktadır. Somut olayda, her iki davalı bakımından hukuki sebepler farklı olmasına rağmen,
haksız fiil yani kaza olayı aynı maddi vakıalardan kaynaklanmaktadır.
Davanın 3 temel unsurundan biri olan dava sebebini de bu maddi vakıalar meydana
getirmektedir. . (5 PUAN)

2. Somut olayda ; davacı vekili bu davayı sadece Sürmeli Turizm Seyahat Organizasyon
ve Tic. AŞ. aleyhine ikame etmiş ise, daha sonra kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen sürücü
Bülent Işıkoğlu’nu da muhakemeye dahil edebilmesi FER’İ MÜDAHALE yoluyla mümkün
olabilecektir.

HMK. md.66 hükmüne göre, Üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf
yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak
davada yer alabilir.

Ancak unutulmamalıdır ki, FERİ MÜDAHİL, davanın tarafı veya temsilcisi değildir. Feri
Müdahil, bir davada tarafın yardımcısıdır. Buna bağlı olarak md. 69 hükmü gereğince,
Müdâhilin de yer aldığı asıl davada hüküm, taraflar hakkında verilir. Fer’î müdâhilin, tarafla
rücu ilişkisinde, asıl davadaki uyuşmazlık hakkında yanlış karar verildiği iddiası dinlenilmez.

Ancak, müdâhil, zamanında ihbar yapılmadığı için davaya geç katıldığını veya yanında
katıldığı tarafın iddia ve savunma imkânlarını kullanmasını engellediğini ya da kendisince
bilinmeyen iddia ve savunma imkânlarının, tarafın ağır kusuru sebebiyle kullanılamadığını
belirterek, yanında katıldığı tarafın yargılamayı hatalı yürüttüğünü ileri sürebilir. (md.69).

Fer’i müdahalenin etkisi, fer’i müdâhil ile taraflar arasında değil, sadece fer’i müdâhil ile
yanında davaya katıldığı taraf arasında geçerlidir. Müdahalenin etkisi, ilk davada verilen
hüküm ne olursa olsun müdâhilin hem lehine hem de aleyhine uygulama alanı bulacaktır.
(10 PUAN)

1
3. Somut olayda Kocaeli sınırları içinde vuku bulan bir trafik kazasından kaynaklı haksız
fiil mevcuttur. Medeni Yargılama Kanunu, haksız fiilden kaynaklanan davalarda hangi
mahkemelerin yetki kazanacağını (1086 sayılı HUMK.md. 21 hükmünden farklı olarak) 6100
sayılı HMK.md. 16 hükmünde düzenlemiş ve haksız fiilden kaynaklanan davalarda davanın
açılabileceği yerlerin sayısını genişletmek gereği duymuştur.

Bu düzenleme gereğince, “Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya
zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim
yeri mahkemesi de yetkilidir.”

Bu yasa normunu baz alarak somut olaya uyguladığımız takdirde, haksız fiil teşkil eden bu
trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasında, yetkili mahkemeler

1-haksız fiilin işlendiği yer


2-zararın meydana geldiği yer
3- zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer
4- zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi olduğu gibi, bu yetki kuralı kesin yetki kuralı
olmadığı için genel yetki kuralı gereği davalının yerleşim yeri mahkemesi de olmak üzere
toplamda 5 mahkemenin yetkisinden söz edilebilecektir.

Bunun dışında eğer dava yetkili olmayan bir yer mahkemesinde açılırsa, süresi içindeyetki
itirazında bulunulmazsa, yetkisiz mahkemede zımnen yetkili hale gelecektir.

Bu duruma göre, Olayda yetkili mahkemeler şunlardır :

Genel Yetki Kuralı = Sürmeli Turizm Seyahat Organizasyon ve Tic. AŞ. Firması için Bursa,
kaptan şöför Bülent Işıkoğlu için ise Kadıköy (Anadolu Mahkemeleri)

Haksız fiilden kaynaklanan yetki kuralları


1-haksız fiilin işlendiği yer = Kocaeli
2- zararın meydana geldiği yer = Kocaeli
3- zararın meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer =
4- zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi = Balıkesir
Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, davacı taraf bu davayı İstanbul Mahkemelerinde açarsa,
davalı yetki itirazında bulunmaz ise, yetkisiz mahkeme yetkili hale gelecektir.Zira bu bir
kesin yetki kuralı değildir. Dava şartı olmadığından burada bir ilk itiraz söz konusudur.
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazının, cevap dilekçesinde ileri sürülmesi
gerekir. Yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme
varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazı dikkate alınmaz. Mahkeme,
yetkisizlik kararında yetkili mahkemeyi de gösterir. Yetkinin kesin olmadığı davalarda,
davalı, süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı
mahkeme yetkili hâle gelir

Somut olayda, davalı taraf, dava dilekçesinin davalıya tebliğinden itibaren iki hafta içinde
yetki itirazında bulunmalı ve yetkili mahkemeyi de göstermelidir.

2
Bunun dışında, bir davada cevap dilekçesinin verilmesinden sonra, cevap süresi dolmamış
olsa bile ilk itiraz olan yetki itirazını ileri süremez. (md. 131). (10 PUAN)

4. Davaya bakan mahkeme, davalı tarafın ileri sürdüğü yetki itirazının süresi içinde
yapıldığı ve davanın yasanın kabul ettiği yetkili mahkemelerden birinde açılmadığını gördüğü
takdirde, YETKİSİZLİK KARARI verecektir. Bu karar, Usule ilişkin Nihai bir karardır.
Bu karar ile mahkeme önüne gelen davaya bakmaktan veya diğer ifade ile dosyadan elini
çekmektedir. Bu karar nihai bir karar olduğu için TEMYİZ EDİLEBİLİR.

Kanunumuzda (görevsizlik) veya somut olayımızda olduğu gibi YETKİSİZLİK


KARARI verilmesi halinde, ne şekilde hareket edileceğini HMK.md.20 hükmü
düzenlemiştir.

Buna göre, “ Görevsizlik veya yetkisizlik kararı verilmesi hâlinde, taraflardan birinin,
bu karar verildiği anda kesin ise bu tarihten, süresi içinde kanun yoluna başvurulmayarak
kesinleşmiş ise kararın kesinleştiği tarihten; kanun yoluna başvurulmuşsa bu başvurunun
reddi kararının tebliğ tarihinden itibaren iki hafta içinde kararı veren mahkemeye
başvurarak, dava dosyasının görevli ya da yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi
gerekir.
Aksi takdirde, bu mahkemece davanın açılmamış sayılmasına karar verilir.”

Yasa normunun da ifade ettiği gibi, Davacı vekili 20.madde hükmünden hareket ederek
yetkili mahkemede dava açmalıdır.

Muhakeme masraflarına gelince; “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” üst


başlığı altında HMK.md.331 /2 hükmü gereğince,

“Görevsizlik, yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi
hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik, yetkisizlik veya gönderme
kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın
açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini
ödemeye mahkûm eder.” (10 PUAN)

5. a.) Somut olayda bir ihtiyari dava ortaklığı olduğunu belirtmiştir. Bilindiği
üzere İhtiyari dava ortaklığında davalar birlikte açılmış olmalarına rağmen,
bağımsızlıklarını muhafaza ederler. Bir başka ifade ile davaların istiklali ilkesi vardır.
Buna göre,

Davalılardan Sürmeli Turizm Seyahat Organizasyon ve Tic. A. vekili, müvekkili şirket


hakkında açılan dava açısından cevap layihası vermez ise, Bu bir İNKAR’ dır. İnkar halinde
ispat yükü davacıda olduğundan iddiasını (somut olayda haksız fiil bulunması sebebiyle)
kanuni deliller ile (kesin ve takdiri) ispat edebilecektir. (5 PUAN)

3
b.) Diğer davalı şöför Bülent Işıkoğlu, zamanaşımı savunmasında bulunursa,

Bu durumda, davalı maddi olayın varlığını inkar değil, ikrar etmiştir. Ancak burada müstakil
bir savunma sebebi eklemiştir. Burada Bileşik bir ikrardan söz edilmesi gerekir. Doktirn ve
Yargıtay kararlarında bileşik ikrarın bölünebileceği kabul edilmektedir. Bu durumda bileşik
ikrarı böldüğümüz takdirde davalı taraf, zamanaşımı savunmasını ispat yükü altında
bulunacaktır. Olayımızda haksız fiil bulunması sebebiyle, davalı taraf kanuni deliller ile
(kesin ve takdiri) ispat edebilecektir. (5 PUAN)

6. a.) HMK.md.26 hükmü taleple bağlılık ilkesini düzenlemiştir. Buna göre,

“Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar
veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.”

Dolayısıyla, davaya bakan mahkeme, bakiye 10.000 TL. lık kısmı da hüküm altına alamaz.

(5 PUAN)

b.) Davacı vekili bu miktarın da hüküm altına alınmasını aynı dava içinde talep
edebilmesi için, İddia ve savunmanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağının istisnalarından
yararlanması gerekir. Somut olayda bilirkişi inceleme TAHKİKAT AŞAMASI nda vuku
bulduğu için, artık bu aşamada İddia ve müdafaanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı
başlamıştır. Dolayısıyla davacı taraf ya HASMIN RIZASI ya da ISLAH kurumundan
yararlanarak bilirkişi incelemesinde tespit edilen fazlaya ilişkin zarar miktarını davaya dahil
edebilecektir. Hası rıza göstermezse Islah yoluna gidilebilir.

Islahın zamanı ve nasıl yapılacağı hususu md.177 de öngörülmüştür. Buna göre ; Islah,
tahkikatın sona ermesine kadar yapılabilir. Islah, sözlü veya yazılı olarak yapılabilir. Karşı
taraf duruşmada hazır değilse veya ıslah talebi duruşma dışında yapılıyorsa, bu yazılı talep
veya tutanak örneği, haber vermek amacıyla karşı tarafa bildirilir.
Islah sebebiyle ortaya çıkan yargılama giderleri ve karşı tarafın zararının
ödenmesi, hususu bir başka deyimle şartı; md. 178 de yer almaktadır. Islah eden taraf, ıslah
sebebiyle geçersiz hâle gelen işlemler için yapılan yargılama giderleri ile karşı tarafın
uğradığı ve uğrayabileceği zararları karşılamak üzere hâkimin takdir edeceği teminatı, bir
hafta içinde, mahkeme veznesine yatırmak zorundadır. Aksi hâlde, ıslah yapılmamış sayılır.

Islahın etkisi, md.179; Islah, bunu yapan tarafın teşmil edeceği noktadan itibaren,
bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması sonucunu doğurur. Ancak ikrar, tanık ifadeleri,
bilirkişi rapor ve beyanları, keşif ve isticvap tutanakları, yerine getirilmiş olan veya henüz
yerine getirilmemiş olmakla beraber, karşı tarafın yerine getireceğini ıslahtan önce bildirmiş
olması koşuluyla, yeminin teklifi, reddi veya iadesi ıslah ile geçersiz kılınamaz. (10 PUAN)

7. a.) 1086 sayılı HUMK.md.432 hükmü gereğince, Kanun yolları aşamasında,

4
Temyiz, kanuni süre geçtikten sonra yapılır veya temyizi kabil olmayan bir karara
ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz isteminin reddine karar verir ve Yargıtay’a
gönderme için yatırılan parayı kullanarak ret kararını kendiliğinden ilgiliye tebliğ eder.

Bu ret kararı tebliğinden itibaren 7 gün içinde temyiz edilebilir; temyiz edildiği ve gerekli
giderler de yatırıldığı takdirde dosya kararı veren mahkemece Yargıtay’a yollanır.

Eğer, Yargıtay’ın ilgili dairesi temyiz isteminin reddine ilişkin kararı bozarsa, ilk temyiz
dilekçesine göre temyiz istemini inceler. (10 PUAN)

b.) Burada aleyhe bozma yasağından söz edilmek gerekir. Bu yasak, temyiz
mahkemesinin diğer tarafın temyiz etmemiş olduğu durumlarda, hükmü temyiz eden taraf
aleyhine bozamayacağını ifade eder. Bu suretle aleyhe bozma yasağı ile kanun yoluna
müracaat eden kişiye güvence verilmektedir. Temyiz edenin daha aleyhine bir hüküm
verilemez.

Örnek olarak, davacının 1000.- YTL. talep ettiği bir davada mahkeme 500.-YTL.’ye
hükmetmiş, davalı temyiz etmemiş sadece davacı taraf temyize başvurmuşsa temyiz
mahkemeleri artık belli sınırlar içinde karar verme durumundadır. Hükmü 400.-YTL.’ye
mahkûm edilmesi gereği ile bozamaz. Bu açıdan onama kararı vermesi gerekecektir.

Buna karşılık hükümdekinden fazlaya karara verilmesi gereği ile bozabilir.

Bu yasağın uygulanması için hasmın temyiz yoluna başvurmamış olması gereklidir. Yasağın
uygulanması ancak, hükmedilenden daha aza hükmedilmesinin mümkün olduğu haller
bakımından bir anlam taşımaktadır. Örnek olarak bir senedin sahteliğinin tespiti davasında
sahtelik tespit edilmiş ise, yasağın uygulanması söz konusu olmayacaktır.

Gerek doktrinde ve gerek Yargıtay kararlarında kamu düzenini ilgilendiren hususlarda bir
dava şartının bulunduğu durumlarda Aleyhe bozma yasağı (reformatio in peius) kuralının
geçerli olmayacağı ifade edilmektedir.

Demek oluyor ki; aleyhe bozma yasağının istisnaları dava şartları açısından kendisini
göstermektedir. Zira dava şartları re’sen incelenir. İşte bu nokta açısından Temyiz mahkemesi
hükmü temyiz edenin aleyhine olsa bile bozabilir.

Yargıtay; Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının bu yasağın ve usuli kazanılmış hakkın bir
istisnası olduğunu kabul etmektedir.

Aleyhe bozma yasağının ne zaman doğacağı ise; bir tarafın temyize başvurduğu, fakat
diğerinin bu imkânı yitirdiği anda (yani hasmın temyiz kanun yoluna süresi içine
başvurmadığı veya katılma yoluyla olsa bile temyizin söz konusu olmadığı halde) ortaya
çıkmaktadır. (10 PUAN)

8. Burada İADE MUHAKEME nin söz konusu olduğu bir durum karşımıza
çıkmaktadır.

5
Yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmak için, genel dava şartları yanında iadesi
muhakeme yolu için öngörülen şartların da gerçekleşmesi aranmaktadır. Buna göre,

1.) Maddi manada kesinleşmiş bir karar olmalıdır.

Bir başka ifade ile yargılamanın yenilenmesi için ön koşul, aleyhine yargılamanın iadesi
istenecek hükmün kesinleşmiş olmasıdır.

2.) Kanun yargılamanın yenilenmesi yoluna başvurmak açısından farklı sebepler için
farklı süreler öngörmüştür.

Kanunda öngörülen bu süreler içinde müracaat yapılması gerekmektedir. Aksi halde talep
reddedilecektir. Mahkeme bu hususu re’sen dikkate alarak yargılamanın iadesi sebebinin
incelenmesine geçmeden talebi reddedecektir.

Yargılamanın iadesinde müracaat, Yargılamanın iadesi istenen hükmü vermiş olan


mahkemeye yapılacaktır (HUMK.448)

Bu hal hem 1086 sayılı hem de 6100 sayılı Kanun da yer almaktadır HUMK. md.445/5 –
“Ehlihibrenin kasten hilafı hakikat ihbaratta bulunduğunun hükmen tahakkuk etmesi,” =>
HMK.md.375/f.

Burada iadei muhakemeye gidebilmek için, Bilirkişinin kasten gerçeğe aykırı rapor
vermesi gerekir. Yoksa ihmal veya bilgisizlik nedeniyle rapor verilmiş olması iadei
muhakeme sebebi değildir. Bu bende göre, kasten gerçeğe aykırılığı hukuk veya ceza
mahkemesi saptayabilir. Bu konuda kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olmalıdır.

Bu sebebe ilişkin yargılamanın yenilenmesi süresi, hukuk veya ceza mahkemesi


kararının kesinleştiğinin öğrenildiği tarihten itibaren 3 aydır. (10 PUAN)

II. METİN SORUSU

Kanun Yararına Temyiz

Kanun yararına temyizin amacı, hukuk ve içtihat birliğinin ve aynı zamanda hukuk
güvenliğinin sağlanmasıdır.

Kanunun temyiz yolunu kapattığı kararlar ile nitelikleri bakımından yürürlükteki hukukta
düzenlenmemiş olan bir sonucu ihtiva eden ve Yargıtay’ca incelenmeksizin kesinlemiş
bulunan hükümler Adalet Bakanlığı’nın göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet Başsavcısı
tarafından temyiz edilebilir. Kanun yararına temyiz (HUMK.md.427/7-9) Yargıtay temyizi
haklı görürse kararı bozar. Bu bozma hükmün sonuçlarını ortadan kaldırmaz.

Bunlar Adalet Bakanlığı’nca Resmi Gazete de yayınlanır.

6
Kanun yararına temyizde bozma bu yolun son noktasıdır. Kanun Yararına bozma yapılması
halinde yeniden duruşma yapılarak dava görülüp hükme bağlanamaz, direnme kararı
verilemez. (10 PUAN)

You might also like