You are on page 1of 4

Danıştay İDDK., E. 2018/1744 K. 2020/828 T. 2.6.

2020

T.C. Danıştay Başkanlığı - İdari Dava Daireleri Kurulu


Esas No.: 2018/1744
Karar No.: 2020/828
Karar tarihi: 02.06.2020
Belgeyi Lexpera’da Görüntüle

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : K1

VEKİLİ : Av. K2

KARŞI TARAF (DAVALI) : Hâkimler ve Savcılar Kurulu - ANKARA

VEKİLİ : Av. K3 - Aynı adreste

İSTEMİN_KONUSU :Danıştay Onaltıncı Dairesinin 17/05/2016 tarih ve E:2015/4824, K:2016/3336 sayılı


kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yapmakta iken, Hâkimler ve
Savcılar Kurulunun 02/03/2006 tarih ve 2006/45 sayılı kararıyla meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılan
davacı tarafından, 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu'nun Geçici 3. maddesi uyarınca
meslekten çıkarma cezasının kaldırılması talebiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin Hâkimler ve Savcılar
Kurulu Genel Kurulunun 26/04/2011 tarih ve 2011/158 sayılı kararının yeniden incelenmesi talebinin reddine
ilişkin aynı Kurulun 19/10/2011 tarih ve 2011/295 sayılı kararının iptali istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Onaltıncı Dairesinin 17/05/2016 tarih ve E:2015/4824, K:2016/3336sayılı
kararıyla;

Olayda, davacının disiplin soruşturmasına konu eylemlerine ilişkin tanık ifadeleri ile keşif inceleme
tutanaklarının incelenmesi sonucu, tanık ifadelerinin birbirini doğruladığı ve keşif inceleme tutanaklarındaki
usulsüzlüklerin de sabit olduğunun anlaşıldığı,

Bu durumda, davacının, söz konusu eylemleri "mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını
bozacak nitelikte" olduğundan, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin son
fıkrasıhükmü uyarınca meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin karara karşı yeniden inceleme
talebinin reddine ilişkin dava konusu Kurul kararında hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın
reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, asılsız iddialara dayalı olarak usulüne uygun
yürütülmeyen bir disiplin souşturması sonucunda ceza verildiği, disiplin cezasına konu fiilleri nedeniyle
hakkında açılan ceza davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği ve bu kararın
kesinleştiği belirtilerek, davanın reddi yolundaki Daire kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Onaltıncı Dairesince verilen kararın
usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını
gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Sayfa 1/4
İDDK., E. 2018/1744 K. 2020/828 T. 2.6.2020

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ K4 'NUN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Daire kararının
bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve
dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi üyesi olarak görev yapmakta iken meslekten çekilen davacı hakkında,
X1 olarak görev yaptığı dönemdeki birtakım fiilleri nedeniyle disiplin soruşturması başlatılmış ve düzenlenen
14/02/2001 tarihli soruşturma raporuna istinaden Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 02/03/2006 tarih ve 45
sayılı kararıyla davacının, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin son fıkrası uyarınca
meslekten çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Davacının, söz konusu disiplin cezasına karşı yapmış olduğu yeniden inceleme talebi aynı Kurulun
16/05/2006 tarih ve 144 sayılı kararıyla; bu karara karşı yaptığı itiraz başvurusu ise İtirazları İnceleme
Kurulunun 07/11/2006 tarih ve 54 sayılı kararıyla reddedilmiş, böylece, davacı hakkında verilen meslekten
çıkarma kararı kesinleşmiştir.

Daha sonra davacı tarafından, ilerleyen süreçte yürürlüğe giren 6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu
Kanunu'nun Geçici 3. maddesi uyarınca söz konusu meslekten çıkarma cezasının kaldırılması talebiyle
davalı idareye başvuruda bulunulmuş, bu başvurusu Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Kurulunun
26/04/2011 tarih ve 158 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

Söz konusu karara yönelikyeniden inceleme talebinin de yine aynı Kurulun 19/10/2011 tarih ve 295 sayılı
kararıyla reddedilmesi üzerine, anılan işlemin iptali istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır

İLGİLİ MEVZUAT :

2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun "Disiplin Cezaları" başlıklı 62. maddesinde, hâkim ve
savcılara, sıfat ve görevleri gereklerine uymayan hal ve hareketlerinin tespit edilmesi üzerine durumun
niteliğine ve ağırlık derecesine göre Hâkimler ve Savcılar Kurulunca, uyarma, aylıktan kesme, kınama,
kademe ilerlemesini durdurma, derece yükselmesini durdurma, yer değiştirme ve meslekten çıkarma
cezalarından birinin verileceği düzenlenmiştir.

Anılan Kanun'un "Meslekten Çıkarma Cezası" başlıklı 69. maddesinin 1. fıkrasında; "Meslekten çıkarma:
Bir daha mesleğe alınmamak üzere göreve son verilmesidir." şeklinde tanımlanmış, son fıkrasında da;
"Disiplin cezasının uygulanmasını gerektiren fiil suç teşkil etmezse ve hükümlülüğü gerektirmese bile
mesleğin şeref ve onurunu ve memuriyet nüfuz ve itibarını bozacak nitelikte görüldüğü takdirde de meslekten
çıkarma cezası verilir." hükmüne yer verilmiştir.

Aynı Kanun'un "Yer Değiştirme Cezası" başlıklı 68. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendinde, "kusurlu ve
uygunsuz hareket ve ilişkileri ile mesleğin şeref ve nüfuzu ile şahsi onur ve saygınlığını yitirmek" fiili, (b)
bendinde ise, "yaptıkları işler veya davranışlarıyla görevini doğru ve tarafsız yapamayacağı kanısını
uyandırmak" fiili yer değiştirme cezasını gerektiren haller arasında sayılmıştır.

Sayfa 2/4
İDDK., E. 2018/1744 K. 2020/828 T. 2.6.2020

Bunun yanında, Anayasa'nın 129. maddesinin 2. fıkrasında; memurlar ve diğer kamu görevlilerine
savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemeyeceği hüküm altına alınmış, aynı doğrultudaki 2802
sayılı Kanun'un "Savunma hakkı" başlıklı 71. maddesinde de; hâkim ve savcılar hakkında, savunmaları
alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği, soruşturmayı yapanın veya Hâkimler ve Savcılar Yüksek
Kurulunun üç günden az olmamak üzere, verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan
ilgilinin savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı hükmü düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Savunma hakkı, suç işlediği iddia edilen kişinin, yetkili organ önünde, üzerine atılı suçu işlemediğini, fiilin
hukuka aykırı olmadığını, bazı kanuni nedenlerle cezalandırılmaması gerektiğini veya hakkında önerilen
cezadan daha az cezayı hak ettiğini ileri sürmesidir ki, bu hak, adil yargılama ilkesinin temelini oluşturur.
Savunma alınmadan disiplin cezası verilmemesi hem Anayasamızda hem de 2802 sayılı Kanun'da hüküm
altına alınmıştır. Bunun yanında, yukarıda yer verilen ilgili Anayasa hükmünün gerekçesinde de, "yapılacak
disiplin kovuşturmalarında ve disiplin cezası uygulamasında ilgiliye isnadolunan hususun bildirilmesi,
dinlenilmesi, savunmasını yapma imkanı tanınması bu madde ile güvence altına alınmaktadır" ifadelerine yer
verilerek, disiplin cezaları ile ilgili olarak anayasal güvenceye bağlanan savunma hakkının içeriği belirtilmiştir.

Doktrinde de; suç işlediği iddia edilen kişi tarafından,olayın oluş biçimi ve gerçekliği hususunda
soruşturmacıya görüş bildirilmesi "teknik savunma"; karar mercii önünde, maddi olguların hukuki
nitelendirmesinin yapılması ise "hukuki savunma" olarak nitelendirilerek birbirinden ayırdedilmiş ve savunma
hakkının amacına hizmet edebilmesinin, bu hakkın mutlak surette karar veren makam önünde kullanılmasına
bağlı olduğu değerlendirmesi yapılmıştır.

Bu kapsamda, ilgili anayasal ve yasal mevzuat bir arada değerlendirildiğinde, disiplin cezaları ile ilgili
olarak, savunma hakkı kullandırılmadan disiplin cezası verilmesinin hukuken mümkün olmadığı; kamu
görevlisinin savunmasının istenilmesine ilişkin yazının, ilgilinin koruma altına alınan savunma hakkını
kullanmasını ve sağlıklı bir hukuksal inceleme yapılabilmesini mümkün kılacak nitelikte olması gerektiği
sonucuna ulaşılmaktadır.

Olayda, temyize konu karara ilişkin dosyanın incelenmesinden; Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi üyesi
olarak görev yapmakta iken meslekten çekilen davacının, X1 olarak görev yaptığı dönemdeki birtakım fiilleri
nedeniyle hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonucunda düzenlenen 14/02/2001 tarihli soruşturma
raporuna istinaden Hâkimler ve Savcılar Kurulunun 02/03/2006 tarih ve 45 sayılı kararıyla 2802 sayılı
Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 69. maddesinin son fıkrası uyarınca meslekten çıkarma cezası ile
cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; davacıya tebliğ edilen, 31/01/2001 tarih ve 1/27 sayılı savunma
istem yazısının (A) maddesinde 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun "Yer Değiştirme Cezası"
başlıklı 68. maddesinin 2. fıkrasının (b) bendinde yer alan, "Gökçeada'da vazife ifa ettiğiniz sırada, usul ve
yasaya aykırı işlemler yapmak suretiylegörevinizi doğru ve tarafsız yapamayacağınız kanısını uyandırdığınız"
isnadı ile"Örneğin" ibaresinin ardından sûbuta erdiği iddia edilen fiillerin sıralandığı, (B) maddesinde de
anılan Kanun'un 65. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde yer alan "Hizmet içinde ve dışında, resmi
sıfatınızın gerektirdiği saygınlık ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunduğunuz" isnadı
ile sûbuta erdiği iddia edilen fiile yer verildiği, davacı hakkında düzenlenen disiplin soruşturma raporunda da
davacının eylemlerinin 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun 68/2-(a) ve 68/2-(b) maddeleri
kapsamında değerlendirildiği ve bu kapsamda anılan Kanun maddelerinde öngörülen yer değiştirme
cezasının önerildiği, yine 2802 sayılı Kanun'un 71. maddesi uyarınca yazılı savunmasının istenilmesine ilişkin
Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 27/03/2001 tarih ve 2000 sayılı yazısı ekinde yer alan
22/03/2001 tarihli Bakanlık düşünce örneğinin davacıya ilişkin kısmında, davacının soruşturma konusu

Sayfa 3/4
İDDK., E. 2018/1744 K. 2020/828 T. 2.6.2020

fiillerinin 2802 sayılı Kanun'un 68/2-(a) ve 68/2-(b) maddeleri kapsamında değerlendirilerek savunma
istenildiği, buna rağmen, netice olarak davacının, anılan fiillerin karşılığı olarak "yer değiştirme disiplin
cezasıyla" değil, 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu'nun "Meslekten Çıkarma Cezası" başlıklı 69.
maddesinin son fıkrası hükmünün uygulanması suretiyle "meslekten çıkarma cezası" ile cezalandırıldığı
anlaşılmıştır.

Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile yapılan değerlendirme ve açıklamalar ışığında,
savunma istem yazılarının içeriğinin Anayasa ve Kanunlar ile koruma altına alınan savunma hakkının
kullanılmasını mümkün kılabilecek nitelikte olmadığı, savunma istem yazılarında yer alan disiplin
soruşturmasına konu fiillerin hukuki nitelendirmeleri ile soruşturma sonucunda davacıya verilen cezanın farklı
olduğu ve nihayetinde davacının daha ağır bir cezayla cezalandırıldığı anlaşıldığından, uyuşmazlıkta,
anayasal güvence altında bulunan savunma hakkının usulüne uygun şekilde kullandırıldığından söz etmeye
olanak bulunmamaktadır.

Dolayısıyla, davacının, 2802 sayılı Kanun'un 69/son maddesi uyarınca meslekten çıkarma cezasıyla
cezalandırılmasına ilişkin işlemin kaldırılması talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin Hâkimler ve
Savcılar Kurulu Genel Kurulu kararına karşı yaptığı yeniden inceleme talebinin reddine yönelik aynı Kurulun
dava konusu 19/10/2011 tarih ve 295 sayılı kararında hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu itibarla, davanın reddi yolundaki Daire kararında hukuki isabet görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin kabulüne;

2. Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Danıştay Onaltıncı Dairesinin temyize konu
17/05/2016 tarih ve E:2015/4824, K:2016/3336 sayılı kararının BOZULMASINA,

3. Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın kapatılan Danıştay Onaltıncı Dairesi yerine 07/03/2019
tarih ve 2019/25 sayılı Başkanlık Kurulu kararıyla yeniden belirlenen iş bölümü kararı uyarıncaDanıştay
Beşinci Dairesine gönderilmesine,

4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak
üzere, 02/06/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Sayfa 4/4

You might also like