You are on page 1of 3

İzmir, 08.04.

2023
İZMİR BAKIRÇAY ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ TİCARET HUKUKU I/2 DERSİ VİZE İMTİHANI
Talimat: Süre 65 dakikadır. Son 5 dakika, cevap kağıdının sisteme yüklenmesi için tahsis edilmiştir.
CEVAPLARIN, “CEVAP KAĞIDI” BAŞLIKLI WORD BELGESİNE YAZILARAK SADECE O BELGENİN SİSTEME
YÜKLENMESİ MECBURİDİR. SÜRE AŞIMINA UĞRAYAN (SİSTEM SAATİNE GÖRE 16.35’TEN SONRA
YÜKLENEN) YA DA CEVAP VERMEYEN ÖĞRENCİLER SINAVA GİRMEMİŞ SAYILACAKTIR. SÜRE
GEÇTİKTEN SONRA HER NE GEREKÇE İLE OLURSA OLSUN, ELEKTRONİK POSTA YA DA SAİR İLETİŞİM
ARAÇLARI İLE GÖNDERİLEN CEVAPLAR DİKKATE ALINMAYACAKTIR.
Ödev yükleme sayısı 1 (bir) olarak ayarlanmıştır. Bu itibarla, lütfen önce soruları dikkatle okuyup, cevaplarınızı
düşünerek verdikten sonra sisteme yükleyiniz. Cevaplarınızın gereksiz ayrıntıdan arınmış, ifadelerinizin hukuk
tekniğine uygun ve kağıdın intizamlı olması lehinizedir. Cevap kağıdında New Times Roman, 12 punto, tek satır
aralığı kullanılacaktır. I. sorunun cevabı 60, II. sorunun cevabı 40 puandır. DEĞERLENDİRMEDE BİRBİRİNİN
AYNI VEYA AYIRT EDİLEMEYECEK KADAR BENZER CEVAPLAR YAHUT İNTERNETTEN VEYA
KAYNAKLARDAN KES YAPIŞTIR YAPILMAK SURETİYLE VERİLEN CEVAPLAR KOPYA MUAMELESİNE TABİ
TUTULABİLİR. HER İKİ SORU İÇİN TOPLAM KELİME SINIRI 1200 (BİN İKİ YÜZ)’DÜR. BU SINIRIN AŞILMASI
DURUMUNDA AŞAN KISIM DEĞERLENDİRMEYE ALINMAYACAKTIR. AHLAKİ VE ETİK MESULİYETİNİZ
CEVAPLARINIZIN BİZZAT ŞAHSINIZCA VERİLMESİ MECBURİYETİNİ DOĞURMAKTADIR.
I.1) Yargıtay 14. HD., 15.04.2008, E. 2007/15875, K. 2008/5128.
Dava, inanç ilişkisi iddiasına dayalı mülkiyet aktarımı istemine ilişkindir.
Davalılar, davacı ile inanç sözleşmesi yapılmadığını, sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olduğunu, bunun
koşullarının da ödemeler aksatılarak davacı tarafından yerine getirilmediğini, kaldı ki davacının yaptığı ödemelere
uygun oranda mülkiyet talebinde bulunabileceğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, istek hüküm altına alınmıştır. Hükmü, davalılar temyiz etmiştir.
Davada dayanılan 14.04.1987 günlü “adi ortaklık sözleşmesidir” başlıklı belgede, S.S. F1 Yapı Kooperatifinin bir
payında davacı K4 ile K5 ’ın ortak oldukları, işlemin ortaklardan K5 ’ın adına yürütüleceği, kooperatife eşit şekilde
ödeme yapılacağı, ortakların anlaşamamaları durumunda ortaklık payının o günkü değeri üzerinden birbirine
devredileceği, üçüncü kişiye devir halinde elde edilecek miktarın ortaklar arasında eşit şekilde paylaşılacağı
yazılıdır.
İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen inançlı işlemin sona
erme sebeplerini ve devredilen hakkın inanılan tarafından kullanma, yönetilme ve inanana iade şartlarını içeren
borçlandırıcı bir işlemdir. Bu tanıma göre, 14.04.1987 günlü sözleşmeye tekrar dönülürse gerçekten, bu
sözleşmenin bir inanç sözleşmesi olmadığı, sözleşme başlığında gösterildiği üzere bir adi ortaklık sözleşmesi
olduğu görülür. Öyle olunca, davacının orta yerde bir inanç ilişkisi varmış gibi mülkiyet nakli talebinde
bulunmasına olanak yoktur.
Ne var ki, 14.04.1987 günlü sözleşmenin konusu olan dava dışı kooperatife ait pay, ferdileşme sonucu
davalılardan K1 adına mülkiyet hakkına dönüşmüş, adi ortaklık ilişkisi de bu nedenle tasfiye aşamasına girmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; davacının adi ortaklık ilişkisi nedeniyle sözleşmenin tarafı olan K2
’a yaptığı kanıtlanan ödemeleri bulmak, bulunacak bu ödemeleri dava tarihine göre güncelleştirmek, çoğun içinde
az da vardır kuralına uygun olarak güncellemesi yapılan ve kanıtlanan ödemelerin davalılardan K2 ’dan tahsiline
karar vermek olmalıdır.
Mahkemece, bu saptamalar bir yana bırakılarak taraflar arasında inanç ilişkisi varmış ve davacı bu ilişki ile
yapması zorunlu edimlerini yerine getirmiş gibi istemin yazılı olduğu şekilde hüküm altına alınması doğru
olmadığından karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının
istek halinde yatırana iadesine, 15.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
2)Yargıtay 14. HD. 13.11.2008, E. 2008/12488, K. 2008/13578.
Dava, inanç ilişkisi iddiasına dayalı mülkiyet aktarımı istemine ilişkindir.
Davalılar, davacı ile inanç sözleşmesi yapılmadığını, sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi olduğunu, davacının
ödemeleri aksatarak sözleşmeyi ihlal ettiğini, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, istek hüküm altına alınmıştır.
Hükmü, davalılar temyiz etmiş, karar Dairemizce bozulmuştur. Davacı, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Davada dayanılan 14.04.1987 günlü “adi ortaklık sözleşmesidir” başlıklı belgede, S.S. X1 Sitesi Yapı
Kooperatifine ait bir payda davacı K1 ile K2 ’ın ortak oldukları, işlemin ortaklardan K2 ’ın adına yürütüleceği,
kooperatife eşit oranda ödeme yapılacağı, ortakların anlaşamamaları durumunda ortaklık payının o günkü değeri
üzerinden birbirine devredileceği, üçüncü kişiye devir halinde elde edilecek miktarın ortaklar arasında eşit şekilde
paylaşılacağı yazılıdır.
İnanç sözleşmesi, inananla inanılan arasında yapılan, onların hak ve borçlarını belirleyen inançlı işlemin sona
erme sebeplerini ve devredilen hakkın inanılan tarafından kullanma, yönetilme ve inanana iade şartlarını içeren
borçlandırıcı bir işlemdir. Bu tanıma göre, 14.04.1987 günlü sözleşmeye tekrar dönülürse ve tarafların
sözleşmedeki ortak iradeleri Borçlar Kanununun 18. maddesi çerçevesinde yorumlanırsa her ne kadar
sözleşmenin başlığında “adi ortaklık sözleşmesidir” yazılı olsa da gerçekten, bu sözleşmenin bir inanç sözleşmesi
olduğu görülmektedir.
Bu durumda mahkemece iddia, savunma ve deliller doğru olarak değerlendirilerek dava kabul edilmiştir.
Bozmaya ilişkin Dairemiz kararı yanılgıya dayalıdır. Davacının karar düzeltme istemi kabul edilmelidir.
Davacının karar düzeltmesinin kabulü ile bozmaya ilişkin Dairemizin 15.04.2008 tarih ve 2007/15875 Esas,
2008/5128 Karar sayılı ilamının KALDIRILMASINA, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya
içeriğine göre davalıların bütün temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama
harcının davalılardan alınmasına, davacı tarafından yatırılan karar düzeltme harcının istek halinde iadesine,
13.11.2008 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
I. soruda yer alan 1 ve 2 numaralı birbiri ile bağlantılı iki Yargıtay kararını birlikte ele alarak, karar metinlerini
tekrar etmekten kaçınmak suretiyle tek bir cevap oluşturacak şekilde meri mevzuata uygun olarak tahlil ediniz.
Kararlar arasındaki irtibatı gözden kaçırmayınız !
II) Yargıtay 3. HD., 23.1.2014, E. 2013/16018, K. 2014/845.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; davacı ile davalının Adana 5.Aile Mahkemesi'nin 2010/118 Esas- 2011/418 Karar
sayılı ilamı ile boşandıklarını, davalı lehine aylık 1.000 TL yoksulluk nafakasına, müşerek çocuk lehine aylık 600
TL iştirak nafakasına hükmedildiğini, davacının iflas ettiğini, yüklü miktarda borçları bulunduğunu, belirtilen
nafakaları ödemesinin imkansız olduğunu belirterek, nafakaların kaldırılmasını aksi takdirde her iki nafakanın da
ayrı ayrı 100 TL'yi indirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında; davacının, boşanma davasında da iflas ettiği ve ödeme gücünün bulunmadığı yönünde
savunmada bulunduğunu, davacının ve davalının ekonomik durumlarında herhangi bir değişiklik olmadığını
belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davalı lehine takdir edilen aylık 1.000,00 TL yoksulluk nafakasının 250 TL'ye,müşterek çocuk için
takdir edilen aylık 600 TL iştirak nafakasının ise 200 TL'ye indirilmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili
tarafından temyiz edilmiştir.
4721 sayılı TMK.nun 175.maddesi gereğince, “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, diğer taraftan mali
gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir.” Aynı kanunun 176/4.maddesinde ise; “Tarafların mali
durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar
verilebilir”.
Anılan yasal düzenlemeye göre, iradın arttırılması veya azaltılması için ya tarafların mali durumlarının değişmesi
veya hakkaniyetin bunu sağlaması gerekmektedir.
Adana 5.Aile Mahkemesinin 2010/118 Esas sayılı boşanma dosyasında; davacı lehine aylık 1.000 TL, müşterek
çocuk lehine aylık 600 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, kararın velayet ve nafaka yönünden 9.6.2011 tarihinde
kesinleştiği, diğer talepler yönünden ise 10.9.2012 tarihinde kesinleştiği, bu davanın ise nafaka kararının
kesinleştiği tarihten yaklaşık 6 ay sonra 12.12.2011 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı yoksulluk ve iştirak
nafakasının hükmedildiği boşanma davasında da iflas ettiğini, ekonomik durumunun kötü olduğunu belirtmiş, iş
bu davada aynı gerekçelere dayanarak nafakaların kaldırılması ya da indirilmesi talebinde bulunmuştur.
Bundan ayrı olarak Ticaret ve Sanayi Odasından alınan 12.3.2012 tarihli yazı cevabında davacının sahibi olduğu
O.. Ö.. Ticaret ve Sanayi O.. Ö.. isimli şirketin 7.2.2012 tarihinde Ö.. Ambalaj ve Ticaret Limited Şirketinin ise
25.11.2009 tarihinde ticaret sicilinden kayıtlarının silindiği belirtilmiş ise de, davacının 9.5.2011 tarihinde R..Araç
Kiralama Nakliyat Turizm Kağıt Pazarlama ve Ticaret Limited Şirketini kurduğu ve yargılama sırasında hissesini
G.. Ç..isimli şahsa devir ettiği, iş bu davanın açıldığı tarihtede davacının ticari hayatına devam ettiği
anlaşılmaktadır.
Bu durumda mahkemece yukarıda açıklanan esaslar çerçevesinde olay değerlendirilip; davacının gelir durumu,
mal varlığı ve yaşam standardı yeniden araştırılarak, gerekirse bilirkişi incelemesi yaptırılarak; boşanma
kararından sonra davacının mal varlığında ve gelirinde bir azalma olup olmadığı, kurucusu olduğu ancak
yargılama sırasında üçüncü şahsa deviredilen R..Araç Kiralama Nakliyat Kağıt Pazarlama ve Ticaret Limited
Şirketi ile arasındaki ilişki "Tüzel kişilik perdesi gerektiğinde aralanarak" başlangıçtaki denge gözetilmek suretiyle
sonucu dairesinde hüküm kurulması gerekirken yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme sonucu yazılı şekilde
hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz
itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince
BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 23.01.2014 tarihinde
oybirliğiyle karar verildi.
Yargıtay kararını karar metnini tekrarlamaktan mümkün mertebe imtina ederek tahlil ediniz.

BAŞARILAR DİLERİZ.

You might also like