You are on page 1of 3

T.C.

Yargıtay
Hukuk Genel Kurulu
Esas No:2012/165   Karar No:2012/385

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E:2012/-165 K:2012/385

Özet:

>2-Taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalanarak bayilik ilişkisi kurulmamış


olsa bile davacı sözleşmenin kurulacağına ilişkin uyandırılan güvene dayalı olarak
yapmış olduğu (kar kaybı hariç) giderleri sözleşme öncesi sorumluluk (culpa in
contrahendo) ilkesine göre davalıdan isteyebileceğinden, mahkemenin davacının
yaptığı giderlere ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru ise de; somut olay
itibariyle, manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gözetilmeden davacı yararına
manevi tazminata karar verilmesi yerinde görülmediğinden hükmün bu nedenle
bozulması gerekmiştir...")...

>Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara,


bozma kararında açıklanan gerektirici  nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da
benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda
direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır....

>Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır....

Karar:

Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manavgat 1.Asliye
Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 13.05.2010 gün ve 2009/723 E.- 2010/321 K.
sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin
24.11.2010 gün ve 2010/11352-13266 E., K. sayılı ilamı ile;

("...Davacı vekili, davalının ürettiği biranın pazarlanması için müvekkili ile davalı arasında bayilik görüşmesi
yapıldığını, davalının 50.000.-TL’lik teminat mektubu temini, mal sevkiyatı için 3 adet arsa alımı, malı
depolamak için depo kiralanması, pazarlama işinde çalışacak elaman temini halinde bayilik verileceğini
taahhüt ettiğini, tüm koşulları yerine getirerek 01.10.2004 tarihi itibariyle bayi olarak çalışmaya
başladıklarını, ürünlerin satışını yaptıklarını, davalının yazılı bayilik akdini imzalamaktan imtina ettiğini,
teminatı 400.000.-TL’ye çıkarttığını, daha sonra mal vermeyi keserek müşterilere doğrudan satışa
başladığını, kar kaybı ve bayilik oluşumu harcamaları için 20.000.-TL, tanıtım faaliyetleri harcamaları için
12.000.-TL, manevi yönden uğradıkları zarar için 20.000.-TL olmak üzere 52.000.-TL tazminatın tahsilini
talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 200.000.-euro’luk teminatı vermediği için bayilik akdinin imzalanmadığını, üretilen
biranın deneme ve tanıtım sürecinde davacının kendilerinin onayı ile birkaç tanıtım satışı yaptığını, bunun
karşılığının ödendiğini belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, davalının davacıya satış noktalarına teslim edilmek üzere çeşitli malzeme göndermesi ve alt
bayi ağı oluşturmasına ve bu ticarethanelere mal satışı yapmasına izin vermesi, bayilik için teminatların
alınması, taraflar arasında sözleşme imzalanarak bayilik ilişkisi kurulmasa da davacının güvene dayalı
olarak yaptığı masrafları sözleşme öncesi sorumluluk ilkesine göre talep edebileceği alınan bilirkişi
raporunda toplam masrafın 7.126.50.-TL olduğunun belirtildiği, davalının kusurlu olduğu nedenle davanın
kısmen kabulüne, 7.126.50.-TL maddi tazminatın 7.000.-TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren
işleyecek ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan alınarak, davacıya verilmesine fazlaya ilişkin talebin
reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili ile davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik
bulunmamasına göre, davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz
itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Taraflar arasında bayilik sözleşmesi imzalanarak bayilik ilişkisi kurulmamış olsa bile davacı sözleşmenin
kurulacağına ilişkin uyandırılan güvene dayalı olarak yapmış olduğu (kar kaybı hariç) giderleri sözleşme
öncesi sorumluluk (culpa in contrahendo) ilkesine göre davalıdan isteyebileceğinden, mahkemenin
davacının yaptığı giderlere ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru ise de; somut olay itibariyle, manevi
tazminat şartlarının oluşmadığı gözetilmeden davacı yararına manevi tazminata karar verilmesi yerinde
görülmediğinden hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir...")

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece
önceki kararda direnilmiştir. 

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili 

HUKUK GENEL KURULU KARARI 

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki
kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan
gerektirici  nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak
gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında
gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri
Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri
Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri
verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 13.06.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
www.hukukmedeniyeti.org (http://www.hukukmedeniyeti.org)

Bu içerik hukukmedeniyeti.org sitesinden alınmıştır.

You might also like