You are on page 1of 35

İLAMSIZ İCRA

İlamsız icra ancak para ve teminat alacakları için mümkündür.


Alacağın konusu paradan başka bir şeyse o zaman ilamsız icra
mümkün değildir. Bu durumda mahkemede dava açılmalı ve
dava sonucunda verilecek olan ilama dayanarak ilamlı takip
yapılmalıdır.

Yabancı para alacağı da hangi tarihteki kur üzerinden talep


ediliyorsa o değer üzerinden takip yapılabilir. Ancak yabancı
para üzerinden aynen takip yapılması kamu düzenine aykırıdır
ve süresiz şikâyet sebebidir.

Altın gibi kıymetli mallar ilamlı icranın konusudur.

İlamsız icra üçe ayrılır:

GENEL HACİZ YOLU

Rehinle temin edilmemiş olan para ve teminat alacakları için


bu yola başvurulur.

Bu yola başvurmak için alacağın bir senede dayanması


gerekmez. Borçlu ödeme emrine itiraz etmezse takip başarıyla
sonuçlanabilir. Eğer borçlu itiraz ederse alacaklı, mahkemede
itirazın iptali davası açabilir.

İlamlı takip ilamsız takibe çevrilemez.

Kambiyo senetlerine bağlı alacaklar için de genel haciz yoluna


başvurulabilir.
Yabancı devlet aleyhine ilamsız takip yoluna başvurulamaz.

İdari yargının görev alanına giren konularda ilamsız takip


yoluna başvurulamaz. Ancak idare aleyhine başlatılabilir.

Genel haciz yolunda yetkili icra dairesine bir takip talebi iletilir.
Bu talep üzerine icra dairesi borçluya üç gün içinde bir ödeme
emri gönderir. Emre itiraz edilmezse takip kesinleşir. Daha
sonra icra dairesi borçlunun yeteri kadar malını haczedip satar
ve alacağı öder.

Kural olarak alacaklı takibin başladığı anda borçlunun yerleşim


yerindeki icra dairesine başvurur. Ayrıca takibe esas olan
akdin yapıldığı icra dairesi de takibe yetkilidir. Taraflar yetki
sözleşmesi de yapabilirler.

İcra dairesi yetki durumunu res’en göz önünde tutmaz. Buna


tarafların itiraz etmesi ve yetkili icra dairesini belirtmesi
gerekir. Aksi takdirde itiraz dikkate alınmaz. İtiraz edilmezse
icra dairesi tüm takip için yetkili hale gelir.

Yetki sözleşmesinin geçerli olması için; Kesin yetki


bulunmamalı, yazılı şekilde yapılmalı, uyuşmazlık ve icra
dairesi belli olmalı, tacirler ve kamu tüzel kişileri arasında
olmalıdır.

Alacaklı genel yetkili icra dairesinde de icra takibi başlatabilir.

TAKİP TALEBİ

Takip talebi icra dairesine yazılı, sözlü veya elektronik ortamda


yapılabilir. Sözlü halde icra müdürü bunu tutanağa geçirir.
İçeriği

Alacaklının veya alacaklıların ve borçlunun kendi ve varsa


temsilci ya da vekillerinin ad ve soyadları, ödemenin yapılacağı
banka ve hesap numarası, TC kimlik, şöhret ve yerleşim yeri
yazılmalıdır.

Bunlar bulunmazsa icra dairesi alacaklıya süre verir ve


eksikliğin tamamlanmasını ister.

Alacak ya da istenen teminatın TL cinsinden tutarı ve faizin


miktarı ile işlemeye başladığı tarih; yabancı para ise kur tarihi,

Takip talebinin Türk parasıyla gösterilmesi emredici bir


hükümdür.

Alacaklı ödeme günündeki kurun dikkate alınmasını isteyebilir.

Eğer faiz istenmemişse icra müdürü kendiliğinden faize karar


veremez. Alacaklı faiz için ayrı bir takip başlatabilir. Ancak asıl
borç bir şekilde sona erdikten sonra artık faiz için ayrı bir takip
yapılamaz.

Senet, senet yoksa borcun sebebi yer almalıdır.

Alacak belgeye dayanıyorsa aslı veya borçlu sayısından bir


fazla sayıda örneği icra dairesine verilir.

İcra dairesi bu belgeler verilmeden ödeme emri göndermez.


Eğer gönderirse 7 gün içinde şikayet yoluna başvurulabilir.

Eğer alacaklı senede dayanmıyorsa borcun sebebini


göstermelidir.
Alacaklı takip yollarından hangisini seçtiğini de takip talebinde
belirtmelidir. Haciz ve iflas yollarından birini seçen alacaklı bir
defaya mahsus bu seçimini harç ödemeden değiştirebilir.

Son olarak alacaklı ve varsa temsilcisinin imzası takip talebinde


bulunmalıdır.

Takip Talebinde Bulunmanın Hukuki Sonuçları

Alacak hakkında zamanaşımı kesilir. Borçlu daha önce


mütemerrid kılınmamış ise takip talebinde bulunulmakla
borçlu temerrüde düşer. Tabi bunun için ödeme emri borçluya
ulaşmalıdır.

Takip talebinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati


tedbir yolu ile icra takibinin durdurulmasına karar verilemez.

Alacaklı icra takibinden tek taraflı olarak vazgeçebilir.

Alacaklı talep ettiği işlemin ve borçlunun kendisine


yapabileceği itiraz bedelini peşinen öder. Takip sonuçlanırsa
bunlar borçludan karşılanır.

ÖDEME EMRİ

Ödeme emri ile borçluya borcu ödemesi, varsa itirazını


sunması ve itiraz etmeyecekse mal beyanında bulunması
gerektiği ihtar edilir.

Bir borçlu hakkında bir günde birden fazla takip talebi varsa
icra dairesi bunları aynı günde tebliğe gönderir.
İçeriği

Taraflar, temsilcileri, takibin konusu hakkında bilgiler

7 gün içinde borcunuzu ödeyin yahut itiraz edin

Ödemez veya itiraz etmezseniz 7 gün içinde mal beyanında


bulunun

İcra dairesi banka hesap numarası

İcra müdürünün mühür ve imzası

İtiraz

7 gün içinde yapılmazsa ödeme emri ve takip kesinleşir.

Aynı 7 gün içinde borç ödenmeli yahut mal beyanında


bulunulmalıdır.

Sadece takip borçlusu itiraz edebilir. İcra müdürü itirazın


süresinde yapılıp yapılmadığını kendiliğinden gözetir.

Posta yoluyla itirazda itiraz postanın icra dairesine girdiği


tarihte yapılmış sayılır.

Borçlu itiraz süresi içinde itiraz sebeplerini değiştirip


genişletebilir.

İtiraz sebepleri

Alacağın hiç doğmadığı, borcun sona erdiği veya alacağın


yanlış gösterildiği, alacağın vadesinin gelmediği…
Eğer takip talebi senede dayanıyorsa imzaya itiraz edilebilir.
Bu itiraz ayrıca ve açıkça belirtilmelidir. Alacaklı bu durumda
itirazın kendine tebliğinden itibaren 6 ay içinde itirazın geçici
kaldırılmasını isteyebilir ya da genel mahkemde 1 yıl içinde
itirazın iptali davası açar.

İmzaya itiraz dışındaki bütün geçerli itirazlar borca itiraz kabul


edilir. Sebepler açıkça belirtilmek zorunda değildir. Sadece
borca itiraz ediyorum demek dahi yeterlidir. Ancak bunları
yargılama sonrasında genişletemeyeceği için bu tarz bir itiraz
mantıklı değildir.

Alacaklı bu durumda itirazın kendine tebliğinden itibaren 6 ay


içinde itirazın kesin kaldırılmasını isteyebilir ya da genel
mahkemede 1 yıl içinde itirazın iptali davası açar.

Kısmi itiraz halinde itiraz edilen kısım için takip durur diğer
kısım için kesinleşir. Miktar belirtilmelidir.

Borçlu sebep bildirmeden itiraz etmişse imzayı kabul etmiş


sayılır.

Borçlu itiraz sebepleri ile bağlıdır.

Gecikmiş İtiraz

Borçlu ağır hastalık, seyahat, doğal afet vs. sebebiyle 7 gün


içinde itiraz edememişse engelin kalktığı tarihten itibaren 3
gün içinde icra dairesinin bulunduğu yerdeki icra
mahkemesine itiraz etmelidir.
İcra mahkemesi gerekirse iki tarafı davet edip mazeretin
kabule şayan olup olmadığına karar verir. Mazeret kabul
edilirse gecikmiş itiraz normal itirazla aynı sonucu doğurur.

Borçlu dilekçede veya sözlü ifadesinde “Süresinde itiraz


edememe sebebini ve itiraz sebebini açıklamak zorundadır.

Borçlu aynı çatı altında oturan birine yapılan tebligattan kendi


kusuru olmaksızın haberdar edilmemişse gecikmiş itiraz
yoluna başvurabilir.

En geç borçlunun malları paraya çevrilinceye kadar yapılabilir.

ÖDEME EMRİNE İTİRAZIN GİDERİLMESİ

Borçlunun süresinde yaptığı itirazda veya gecikmiş ve mazereti


kabul edilmiş itirazda icra takibi kendiliğinden durur.
Alacaklının ya itirazın iptali davası ya da icra mahkemesinde
itirazın kaldırılması yoluna gitmesi gerekir.

İcra takibi madde 68/a’daki belgelere dayanmakta ise alacaklı


isterse itirazın iptali için genel mahkemede dava açar, dilerse
de icra mahkemesine başvurur. Belgelere dayanmakta değilse
alacaklı sadece genel mahkemede dava açabilir.

İtirazın İptali Davası

Takip alacaklısı tarafından borca ya da imzaya itiraz etmiş olan


takip borçlusuna karşı, itirazın kendisine tebliğinden itibaren 1
yıl içinde genel mahkemelerde açılan ve genel hükümler
dâhilinde görülen bir davadır.
Alacaklının elinde İİK 68 anlamında bir belge yok ise
başvuracağı tek yol budur.

Bu davanın itirazın kaldırılmasından en büyük farkı davada


genel hükümlerin uygulanması ve davada verilen kararın
maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmesidir.

İtirazın iptali davası bir eda davasıdır. Böylece davalının


borcunu ödemeye mahkum edilmesi talep edilir. Diğer bir
görüşe göre bu dava icra ve iflas hukuku bünyesinde özel
düzenlenmiş bir davadır. Yargıtayın konuyla ilgili farklı
kararları bulunmaktadır. Yargıtay kararlarında ağırlıklı olarak
itirazın iptali davasını alacak eda davası değil sadece icra
takibine konu olan itirazın iptalinin tespiti olarak
değerlendirmiştir.

Alacaklı süresi içinde açtığı eda davasını ıslah ederek itirazın


iptali davasına dönüştürebileceği gibi itirazın iptali davasını da
ıslah ederek eda davasına dönüştürebilir.

Davanın konusu

Konusu borçlunun ileri sürmüş olduğu itirazların haksızlığının


tespiti, taraflar arasındaki çekişmeli alacağın mevcudiyetinin
araştırılması ve alacağın tahsilidir.

Süresi

Alacaklı tarafından itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren


bir yıl içinde açılır. Bu süre hak düşürücüdür. Bu bir yıldan
sonra alacaklı alacağı için genel hükümlere göre bir alacak
davası açabilir.

Görevli ve yetkili mahkeme

Aksine bir düzenleme olmadıkça asliye hukuk mahkemesidir.


Ancak takip konusu alacağın türüne göre asliye ticaret,
tüketici, iş, sulh hukuk mahkemesi de olabilecektir.

İtirazın iptali davalarının dava şartı arabuluculuk kapsamında


olduğu kabul edilir.

Özel bir yetki kuralı kabul edilmemiştir. Yetki sözleşmesi


yapılabilmesi mümkündür. HMK m. 5 hükümlerine göre
belirlenir.

Yargılama usulü

Genel ispat ve delil kuralları bu davada da aynen geçerlidir.


Tanık dinlenebilir, yemine başvurulabilir, bilirkişi ve keşif
incelemesi yapılabilir. İtirazın kaldırılması yolunda ise böyle
değildir.

Bu davada borçlu, ödeme emrine karşı bildirdiği itiraz


sebepleriyle bağlı değildir; itirazında ileri sürmediği diğer tüm
itiraz sebeplerini bu aşamada ileri sürebilir.

Alacaklı borçlunun takip konusu alacağı ödemeye mahkum


edilmesini ister. Eğer borçlunun icra inkar tazminatına
mahkum edilmesini istiyorsa bunu dava dilekçesinde açıkça
belirtmelidir.
Sonuçları

Dava sonucunda mahkeme borçlunun borçlu olduğu kanısına


varırsa: borçlunun yalnız itirazının iptaline karar verir.
İtirazında haksız çıkan borçluyu takip konusu alacağın yüzde
yirmisinden az olmamak üzere bir tazminata mahkum eder.

Buna icra inkar tazminatı denir ve hükmedilebilmesi için;

Borçlu aleyhine geçerli bir takip yapılmalı,

Borçlu süresinde buna itiraz etmeli

Buna karşın süresinde bir itirazın iptali davası açılmalı

Dava sonucunda borçlu haksız çıkmalı

Alacak likit olmalı

Alacaklı talepte bulunmalı

Bunlarla birlikte borçlunun kötü niyetli itiraz etmesi aranmaz


ancak itiraz eden borçlunun velisi, vasisi veya mirasçısı ise
kötü niyetli itiraz etmeleri gerekir.

İtirazın Kaldırılması

Bir dava olmayıp takip hukukuna özgü bir hukuki çaredir.

Alacaklı itirazın kendisine tebliğinden itibaren altı ay içinde


bunu icra mahkemesinden isteyebilir. İstemezse bir daha bu
alacak için ilamsız takipte bulunamaz.
Borca itiraz edilmesi halinde itirazın kesin kaldırılması, imzaya
itiraz halinde ise itirazın geçici kaldırılması yollarına
başvurulur.

İtirazın kesin kaldırılması

Alacaklı itirazın iptali için mahkemede dava açmamış olmalıdır.

Alacaklının elinde İİK 68-68/a maddelerinde düzenlenen


belgelerden biri olmalıdır.

İcra mahkemesi, itirazın kesin kaldırılmasına karar verince


alacaklı, itiraz ile duran icra takibine devam edilmesini
isteyebilir. Bunun için itirazın kesin olarak kaldırılması
kararının kesinleşmesine gerek yoktur. Ancak karar
kesinleşinceye kadar satış yapamaz.

Alacaklı alacağını İİK 68 deki belgelere dayandırmakta ise


bunun aksini ispat borçluya düşer. Bu belgeler şunlardır;

İmzası borçlu tarafından ikrar edilmiş adi senet

İmzası noterlikçe onaylanmış senet

Resmi dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve


usulüne göre verdikleri belgeler

Kredi kurumları ile ilgili belgeler

Borçlunun resmi daireler veya memurlar huzurunda borç


ikrarında bulunması
Bunun dışındaki belgeler tek başına itirazın kaldırılması için
yeterli değildir. Ancak delil başlangıcı olabilirler.

Alacağın tahsilinin ve tespitinin yargılamayı gerektirmesi


durumunda itirazın kaldırılması için icra mahkemesine
başvurulamaz.

İtirazın geçici kaldırılması

Alacaklının icra takibine konu yapmış olduğu adi senetteki


imza borçlu tarafından inkar edilirse alacaklı, itirazın kendisine
tebliğinden itibaren altı ay içinde, icra mahkemesinden itirazın
geçici kaldırılmasını isteyebilir.

Borçlu, icra dairesinin yetki çevresi içinde ödeme emrini tebliğ


almışsa yapılacak duruşmada bizzat hazır bulunmalıdır. Aksi
halde icra mahkemesi başka bir inceleme yapmadan itirazın
geçici kaldırılmasına ve borçlunun imzasını inkar ettiği
senetteki miktarın yüzde onu oranında para cezasına
çarptırılmasına karar verir.

Basit yargılama usulünde ve mutlaka duruşma yapılarak


incelenir.

Dosyanın işlemden kaldırılması mümkündür.

Tanık ve yemin delillerine başvurulamaz.

İcra mahkemesinin imzaya itiraz talebini red ya da kabul


etmesi kesin hüküm teşkil etmez.
Borçlu; borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası
açarsa, bu para cezasının infazı dava sonuna kadar ertelenir ve
borçlu açtığı davayı kazanırsa bu ceza kalkar.

Borçlu inkar ettiği imzayı en geç alacaklının senedin aslını ibraz


ettiği aşamaya kadar kabul ederse hakkında para cezasına
hükmolunmaz ve kendisine yargılama giderleri yükletilmez.
Ancak kötü niyetle takibe sebebiyet veren borçlu yargılama
giderlerinden sorumlu olur.

İtirazın geçici kaldırılması kararına karşı alacaklı, ancak geçici


haciz isteyebilir, satış talebinde bulunamaz.

Borçlu, kararın tefhim veya tebliğinden itibaren 3 gün içinde


mal beyanında bulunmalıdır.

Borçlu geçici kaldırma kararının kesin kaldırmaya


dönüşmemesi için kararın tefhim veya tebliği tarihinden
itibaren 7 gün içinde genel mahkemede borçtan kurtulma
davası açabilir. Bulunmazsa karar kesinleşir ve artık satış
talebinde bulunulabilir.

İcra mahkemesi alacaklının ek olarak tazminat da talep etmesi


durumunda, borçluyu inkar ettiği miktarın yüzde yirmisinden
az olmayan tazminata mahkum eder.

Eğer talep reddedilirse takibe artık devam edilmez ve


borçlunun talep etmesi durumunda alacaklı davaya konu
miktarın yüzde yirmisinden az olmayan tazminata mahkum
edilir.
BORÇTAN KURTULMA DAVASI

İtirazı geçici olarak kaldırılan borçlu, aleyhine başlamış olan


icra takibinin iptal edilmesini sağlamak, icra takibine devam
edilmesini ve kesin hacze dönüşmesini engellemek için geçici
kaldırma kararının tefhim ve tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içinde genel mahkemede bu dayı açabilir.

Borçlu itirazın geçici kaldırılmasına karar verilmeden önce


genel mahkemede menfi tespit davası açmışsa, kaldırma
kararının kendisine tefhim tebliğ tarihinden duruşma gününe
kadar yüzde 15 teminat yatırırsa, menfi tespit davası borçtan
kurtulma davasına dönüşür.

Bu sayede ilamsız icra takibi kendiliğinden durur.

Borçtan kurtulma davasını kazanan borçlu lehine tazminata


hüküm verilebilmesi için alacaklının icra takibini kötü niyetle
yapmış olması şart değildir.

Burada borçlu davacı, alacaklı davalı konumundadır.

Davacı borçlu, dava konusu alacağın yüzde on beşini ilk


duruşma gününe kadar teminat göstermezse başka bir
inceleme yapılmadan dava reddedilir.

HMK’deki genel hükümler uygulanır.

Kural olarak yetkili mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.


Ancak takip konusu alacağın türüne göre asliye ticaret,
tüketici, iş, sulh hukuk mahkemesi de olabilecektir. İcra
takibinin yapıldığı yer yahut da alacaklının yerleşim yerinde
açılabilir. Yetki sözleşmesi mümkündür.

Mahkeme borçluyu haklı bulursa, borçlunun borçlu olmadığı


anlaşılır ve icra takibi hükümsüz kalır. Önceden borçlu
aleyhine hükmedilmiş tazminat ve para cezası da kalkar.

Haksız çıkan alacaklı da dava konusu değerin yüzde yirmisi


oranında tazminata mahkum edilir.

Alacaklı haklı bulunursa dava reddedilir. Bu kez borçlu yüzde


yirmilik tazminata mahkum edilir ve önceki para cezası ve
tazminatı da ödemelidir. Geçici kaldırma kesinleşir, geçici
haciz gerçek hacze dönüşür ve alacaklı satış isteyebilir.

Borçtan kurtulma davası sonucunda verilen hüküm kesin


hükümdür. Karardan sonra bir daha istirdat davası ya da genel
hükümlere göre alacak davası açılamaz.

Kambiyo senetlerine özgü haciz yolunda bulunmaz.

MENFİ TESPİT VE İSTİRDAT DAVALARI

Borçlu borcunu henüz ödemeden borçlu olmadığını tespit


amacıyla menfi tespit davası, borçlu olmadığı bir parayı
ödemek zorunda kalması sebebiyle parayı geri almak için de
istirdat davası açabilir.

Menfi Tespit Davası


Menfi tespit davası icra takibinden önce veya takip sırasında
ve genel mahkemede açılabilir.

Alacaklı, itirazın iptali davası açmış ve bu davayı kazanmışsa,


bu davada alacak kesin hükümle tespit edildiği için artık borçlu
menfi tespit ya da istirdat davası açamaz.

Menfi tespit davası borç alacaklıya ödenene kadar açılabilir ve


zaman aşımı ile kesilmez.

Eğer menfi tespit davası açılır da takip devam ederken borç


cebri icra tehdidi ile ödenirse, söz konusu dava istirdat
davasına döner.

Borçlu, borcun zaman aşımına uğradığını bilmediğini ve bu


nedenle yanılarak ödemede bulunduğu gerekçesiyle verdiğini
geri isteyemez.

Kısmi olarak açılabilir. (eğer bölünebilir ise)

Menfi tespit davası HMK genel hükümlere tabidir.

Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir. Dava konusu


borç, iş mahkemesinin ya da asliye ticaret mahkemesinin
görevine giriyorsa bu mahkemeler görevlidir.

Dava konusu borç hakkında bir tahkim sözleşmesi varsa, bu


dava hakemler önünde açılmalıdır.

Yetki kuralları kesin değildir. İcra takibinden sonra dava


açılmışsa icra takibinin yapıldığı yer ya da davalının yerleşim
yerinde açılabilir. Yetki sözleşmesi de yapılabilir.
İspat yükü kural olarak davalı alacaklıdadır.

I. İcra takibinden önce açılan menfi tespit davası

Borçlunun menfi tespit davası açmasından sonra alacaklı, aynı


alacak için icra takibi yapabilir. Daha açılmış olan menfi tespit
davası, bu icra takibini önlemez ya da durdurmaz. Ancak tespit
davasına bakan mahkeme, talep üzerine dava konusu değerin
en az yüzde on beşinin teminat olarak yatırılması karşılığında
icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı
verebilir ve böylece icra takibi durur. Mahkeme, teminat
yatırılınca ihtiyati tedbir kararı vermek zorunda değildir.

Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi veya niteliğine


göre özel mahkemelerdir.

II. İcra takibinden sonra açılan menfi tespit davası

Bu durumda mahkeme ihtiyati tedbir kararı veremez. Ancak


tespit davasına bakan mahkeme, borçlu davacının, alacağın
yüzde on beşinden az olmamak üzere göstereceği teminat
karşılığında icra veznesine girmiş olan paranın alacaklıya
ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verebilir.

Yetkili mahkeme, icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi veya


dava açıldığı tarihteki davalı alacaklının bulunduğu yerleşim
yeri mahkemesidir.

Alacaklının borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan icra


takibinde haksız ve kötü niyetli görülmesi şartıyla ve talep
halinde haksız alacaklı, dava olunan şeyin yüzde yirmisin
oranında tazminata mahkum edilir.

Dava alacaklı lehine sonuçlanırsa borç kesin hükümle tespit


edilmiş olur. Borçlu lehine ihtiyati tedbir kararları kalkar. İcra
takibine devam edilir ve bunun için mahkeme kararının
kesinleşmesine gerek yoktur. Borçlu da talep aranmaksızın
alacağın yüzde yirmisinden az olmayan tazminata mahkum
edilir.

İhtiyati tedbir kararının etkisi aksi belirtilmedikçe karar


kesinleşene kadar devam eder. Ancak tedbir kararı kararın
kesinleşmesi ile değil verilmesiyle kalkar.

İstirdat Davası

Cebri icra tehdidi ile borcu ödemek zorunda kalan borçlu,


ödediği parayı geri almak maksadıyla genel mahkemede
istirdat davası açabilir.

Ancak borçtan kurtulma, menfi tespit ya da itirazın iptali


davalarından birini kaybeden borçlu bir daha istirdat davası
açamaz.

Borç olmayan para icra takibinde ve cebri icra tehdidi ile


ödenmiş olmalıdır. Paranın icra dairesine ödenmesi yeterlidir.

Parayı ödeyen borçlu istirdat davası yerine salt menfi tespit


davası açamaz.

Takip kesinleşmeden yapılan ödemelerin, cebri icra tehdidi


altında yapıldığı söylenemez. Bunun gibi ödeme emrine itiraz
süresinde yapılan ödemeler ancak sebepsiz zenginleşme
davasıyla istenebilir.

İstirdat davası bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde


açılmalıdır. Süre borç olmayan paranın icra veznesine
ödenmesiyle başlar.

Yapılan ödemenin yanılarak yapılması önemli değildir, borçlu


yalnızca böyle bir paranın ödenmesinin gerekmediğini ispat
etmelidir.

Görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesi veya niteliğine


göre özel mahkemelerdir.

Yetkili mahkeme ise, dava açıldığı tarihteki davalının yerleşim


yeri ya da icra takibinin yapıldığı yer mahkemesidir. Yetki
kuralı kesin değildir.

İspat yükü davacı borçludadır.

İstirdat davasının kabulüyle borçlunun icra takibinde ödediği


paranın harç ve giderleriyle birlikte kendisine ödenmesine
karar verilir.

Ret halinde borçlu, alacaklıya yargılama giderlerini ödemeye


mahkum edilir.

İki durumda da istirdat davası sonucunda tazminata


hükmedilemez.

Borçlu, istirdat davası sonucunda lehine almış olduğu ilamın


kesinleşmesine gerek olmaksızın ilamı hemen icraya koyabilir.
İCRA TAKİBİNİN İPTAL VE TALİKİ

Borçlu icra takibi kesinleştikten sonra borcunu icra dairesi


dışında da ödeyebilir veya alacaklı borçluya süre verebilir.
Buna rağmen alacaklı kötü niyetli olarak takibe devam etmek
isterse borçluya buna engel olma imkanı tanınmıştır.

İtfa, imhal ve zaman aşımı sebeplerinden biri ile icra takibinin


iptali ve taliki, paraların paylaştırılmasına kadar, icra takibinin
başladığı icra dairesinin bulunduğu icra mahkemesinden
istenir.

İtfa

İtfa kavramı içine borcu sona erdiren tüm haller girer. İtfaya
dayanarak iptal istenebilmesi için üç şart gerçekleşmelidir.

-Borç tamamen icra dairesi dışında alacaklıya itfa edilmelidir.

-İtfa, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki bir dönemde


olmalıdır. Zira önceki bir dönemde olmuşsa bu durum ödeme
emrine itiraz olarak ileri sürülür.

-İtfa, imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş adi senet ya da


imzası noterlikçe onaylı belge ile ispat edilmelidir.

İtfa durumu borçlu tarafından ispatlanırsa icra mahkemesi


takibin iptaline karar verir. İptal kararının kesinleşmesiyle
bütün takip işlemleri iptal edilir.
İptal kararı kesin hüküm teşkil etmediği için, alacaklı ya da
borçlu genel mahkemede dava açabilir.

İmhal

Vadenin uzatılması sebebiyle icra takibinin ertelenmesine


karar verilmesi için şu şartlar bir arada bulunmalıdır;

-Vade uzatılmış olmalıdır.

-İmhal, icra takibinin kesinleşmesinden sonraki bir dönemde


olmalıdır.

-İmhal, imzası alacaklı tarafından ikrar edilmiş adi senet yahut


noterlikçe imzası onaylı belge ile ispat edilmelidir.

Zamanaşımı

Borcun icra takibinin kesinleşmesinden sonraki bir dönemde


zaman aşımına uğraması durumunda da icra takibinin iptali
istenir.

Zaman aşımını ispatlamak için borçlunun herhangi bir belge


göstermesine gerek yoktur. Bu durum icra dosyasındaki son
işlem tarihinden anlaşılır. Ancak alacaklı zaman aşımının
durduğunu ya da kesildiğini iddia ediyorsa bunu ancak resmi
veya imzası borçlu tarafından ikrar edilen belgelerle
ispatlayabilir.

Mahkeme zaman aşımını tespit ederse, icra takibinin iptaline


karar verir. Bunun üzerine alacaklı, alacağın zaman aşımına
uğramadığını ispat amacıyla 7 gün içinde genel mahkemelerde
dava açabilir. Aksi takdirde icra mahkemesinin kararı kesin
hüküm teşkil eder.

Takibin kesinleşmesinden sonra borçlu; şikayet, gecikmiş


itiraz, icra takibinin iptal veya taliki ya da menfi tespit davası
ile istirdat davalarına başvurabilir.

MAL BEYANI

Borçlunun gerek kendisinde, gerekse üçüncü kişilerin elinde


bulunan mal, hak ve alacaklarında, borcuna yetecek kadar
miktarın çeşit ve niteliklerini, her türlü kazanç ve gelirlerini ve
geçim kaynaklarını ve buna göre borcunu nasıl ödeyebileceğini
yazılı veya sözlü olarak icra dairesine bildirmesidir.

Borçlu vekili de mal beyanında bulunabilir. Tüzel kişilerde


yetkili organ mal beyanında bulunur.

Alacaklı haciz istemek için mal beyanını beklemek zorunda


değildir.

Resmi bütçeli tüzel kişilerin mal beyanında bulunma


zorunluluğu yoktur.

Borçlunun malvarlığı haczedilemeyecek mallardan oluşsa bile


mal beyanında bulunulmalıdır. Zira bir malın haczedilip
edilemeyeceğini icra müdürü takdir eder.

Sözlü mal beyanı icra dairesine yapılır ve tutanağa geçilir.


Borçlu ancak borca yetecek kadar mal beyanında bulunmak
zorundadır. Bütün malvarlığını ve haklarını bildirmek zorunda
değildir.

Genel haciz yolunda, ödeme emri tebliğinden itibaren 7 gün


içinde,

Kambiyo senetlerine özgü haciz yolunda, ödeme emri


tebliğinden itibaren on gün içinde,

Para alacaklarına ilişkin ilamlı icra takibinde, icra emri


tebliğinden itibaren 7 gün içinde,

mal beyanında bulunulmalıdır.

Genel haciz yolunda borçlu ödeme emrine itiraz ederse,


itirazın kaldırılması veya iptali davasının kabulüne ait kararın
tebliğinden itibaren 3 gün içinde mal beyanında
bulunulmalıdır.

Borçlu süresi içinde mal beyanında bulunmazsa, alacaklının


talebi üzerine mal beyanında bulunana kadar icra mahkemesi
kararıyla hapse atılır. Hapsin süresi üç ayı geçemez.

Gerçeğe aykırı mal beyanında bulunan borçlu, alacaklının


şikayeti üzerine üç aydan bir yıla kadar hapse çarptırılır.

Mal beyanında malı olmadığını bildirmiş veya borcuna yetecek


kadar mal bildirmemiş olan borçlu, sonradan kazandığı malları
ve gelirinde meydana gelen artışları 7 gün içinde icra dairesine
bildirmek zorundadır.
Aksi halde borçlu, bildirmediği mal aslıyla veya bedeliyle
mevcut ise 10 gün, mal veya kazancı sebepsiz yere elinden
çıkarmışsa da 30 gün disiplin hapsi ile cezalandırılır. Alacaklı
şikayeti aranır. Borç ödendiğinde ceza da düşer.

HACİZ

Takibin kesinleşmesi üzerine alacaklının takibe devam


edilmesini istemesi yani haciz talebinde bulunması gerekir.

Tatil ve talik hallerinde de haciz istenmesi mümkündür.


Alacaklı; yazılı, sözlü veya elektronik ortamda haciz talebinde
bulunabilir. Vekiller için haciz talebine ait özel yetki aranmaz.

Alacaklı haciz masrafını da yatırarak haciz talebinde bulunur.

İstisnai olarak icra dairesi resen de haciz yapabilir. Satış tutarı


bütün alacakları ödemeye yetmezse, icra memuru
kendiliğinden yeni hacizler yaparak haczi tamamlar.

Dört durumda icra takibi kesinleşir;

-borçlu 7 gün içinde ödeme emrine itiraz etmezse

-Borçlu 7 gün içinde borca itiraz eder ancak alacaklının açtığı


itirazın iptali davası veya itirazın kesin kaldırılması talebi kabul
edilirse

-Borçlu 7 gün içinde imzaya itiraz eder de bunun üzerine


alacaklının açtığı itirazın iptali davası kabul edilirse
-Borçlu geçici kaldırma kararının tebliğinden itibaren 7 gün
içinde borçtan kurtulma davası açmazsa ya da açıp
kaybederse.

Haciz talep süresi ödeme emri tebliğinden itibaren 1 yıldır.

Haciz talebi tek taraflı geri alınabilir.

İcra müdürü alacaklının haciz talebini yerine getirmezse


süresiz şekilde “bir hakkın yerine getirilmemesi” şikayet
yoluna başvurulabilir.

Hacizde yetkili icra dairesi, takibin yapıldığı icra dairesidir. Bu


icra dairesi sadece kendi yetki çevresindeki malları
haczedebilir. Yetkisiz icra dairesince yapılan hacizler
hükümsüzdür.

Haczedilecek mallar icra dairesinin yetki alanı dışındaysa


malların bulunduğu yer icra dairesini istinabe eder.

İcra dairesi, alacaklının talebi üzerine, üç gün içinde borçlunun


malları, alacakları ve haklarından borca yetecek kadar olanına
haciz koyar. Üç günlük süre düzenleyicidir. Bu süreden sonra
yapılan haciz de geçerlidir.

Resmi tatil günlerinde de haciz yapılır. Kural olarak gece haciz


yapılmaz. Ancak gece hasılatı yapan yerlerde ve borçlunun mal
kaçırma ihtimali olduğu zaman gece haciz yapılabilir.

Haciz hukuken, haciz tutanağının tam olarak tutulması ve


hazırlanması ile gerçekleşmiş olur.
Borçlu, haczi yapan icra müdürünün talebi halinde kilitli yerleri
açmaya ve eşyasını göstermeye mecburdur. Gerekirse zorla
açtırılır.

Borçlunun şahsına karşı da zor kullanılabilir.

Borçluya, hacze gidileceğine dair bir tebligat yapılamaz.

Uygulamada polisin, muhtarın veya komşunun haciz sırasında


hazır bulundurulduğu görülmektedir.

Haciz sırasında borçlu ya da üçüncü kişinin istihkak davası


açması haczi durdurmaz.

Alacaklı ve borçluya haciz tutanağının örneğinin gönderilmesi


zorunlu değildir, haciz yine de geçerli olur ancak alacaklı ve
borçlu için süreler bu 103 davetiyesi gönderildikten sonra
işlemeye başlayacaktır.

Borçluya davetiye gönderilmeden haczedilen malların satışı


yapılamaz.

Haczi yapan memur, haczedilecek malları görüp inceledikten


sonra hangisinin haczedilip edilmeyeceğine karar verir.
Haczettiği malların kıymetini takdir eder, gerekirse bilirkişiye
başvurur.

Haciz memuru, yokluğu borçluya en az yük olacak ve haczi,


saklanması ve satışı kolay olan mallardan başlanarak haciz
yapılmalıdır.
Önce borçlunun çekişmesiz malları, taşınır malları
haczedilmelidir.

Haksız olarak borçlu ya da üçüncü kişinin mallarını haczettiren


alacaklının maddi ve manevi tazminat sorumluluğu bulunur.

Haczin etkisi

Alacaklı haczedilen malların satılmasını isteyebilir. Aynı


derecede hacze katılmış alacaklılar arasında, ilk haczi
koydurmuş olanın daha sonrakilere oranla bir önceliği yoktur.

Borçlunun mal ve haklarının haczedilmesi ise onun mülkiyet


hakkına etkide bulunmaz, sadece tasarruf yetkisinde
değişikliğe sebep olur.

Borçlu, haczedilmiş taşınır mallarda, alacaklının muvafakati ve


icra müdürünün müsaadesi olmadan tasarrufta bulunamaz. Bu
hüküm haciz uygulayan icra memuru tarafından borçluya ihtar
edilir. Bu ihtara rağmen borçlu tasarrufta bulunursa
“Muhafaza görevini kötüye kullanma suçu” oluşur.

Haczedilen mal üzerinde iyi niyetle hak kazanma imkanı


mevcuttur. Ancak taşınır malı borçludan alan kişi haczi biliyor
ya da bilmesi gerekiyorsa kazanımı korunmaz.

Alacaklı, hacizli mal başkasına devredilmiş olsa bile satışını


isteyebilir. Bunun üzerine o mal, icra dairesince borçlununmuş
gibi satılır. Satış bedelinden önce alacaklının alacağı ve takip
giderleri ödenir. Geriye bir şey kalırsa bu para üçüncü kişiye
verilir.
Taşınmazın haczi ile borçlunun o taşınmaz üzerindeki tasarruf
yetkisi kısıtlanmış olur.

Haciz şerhi ile alacaklının hakları, taşınmaz üzerinde sonradan


iktisap edeceklere karşı korunur ve üçüncü kişiler uyarılır.

Taşınmaz haczinin tapu siciline kaydından önce üçüncü


kişilerin o taşınmaz üzerinde iyi niyetle ayni hak kazanması
mümkündür. Ayni hak alacaklıya karşı da öne sürülebilir.
Ancak alacaklı, üçüncü kişinin haczi bildiğini veya bilmesi
gerektiğini ispatlayarak hakkını ona karşı da öne sürebilir.

Borçlu tasarrufları ise üçüncü kişi iyi niyetli olsa dahi alacaklıya
karşı geçersizdir.

Üçüncü kişinin malı, borçlunun sanılarak haczedilirse bu


konudaki iddialar tutanağa geçirilir ve istihkak prosedürü
uygulanır.

Haczin Konusu

Taşınırlar

Bir taşınırın haczedilmesi için tutanağa geçirilmesi yeterlidir,


ayrıca borçlunun elinden alınması gerekmez.

Haczedilen taşınırlar para, hamiline yazılı senet, poliçe, altın ve


diğer kıymetli şeylerdense bunların bizzat icra dairesi
tarafından muhafaza altına alınması gerekir. Bu tip kıymetli
şeylere icra dairesince el konulmuş olması haciz şartıdır.
Diğer taşınır mallar ise masrafı alacaklıdan peşinen alınarak
muhafaza altına alınır. Alacaklı muvafakat ederse, gerektiği
zaman verilmek şartıyla, borçlu ya da üçüncü kişiye
bırakılabilir.

Üçüncü kişi elinde bulunan taşınır mallar haczedildiğinde,


üçüncü kişinin kabulü halinde üçüncü kişiye yediemin olarak
bırakılır.

Sicile kayıtlı taşınır mallar, haczedildiklerinin haciz tutanağına


geçirilmesi ve bunun ilgili sicile kaydettirilmesi suretiyle de
haczedilebilirler. Buna, kaydi haciz denir.

İki durumda hazcedilen taşınır malın muhafaza altına alınması


mümkün değildir. Yabancı devlet, parlamento, hükümet
başkanı veya hükümet üyelerini taşıyan ulaşım araçları bu
kişiler Türkiye’de bulundukları sürece muhafaza altına
alınamaz.

İkinci olarak işletme rehni kapsamındaki taşınırlar icra


dairesince satılmalarına karar verilmeden muhafaza altına
alınamazlar.

Haczedilen mallar, adalet bakanlığı tarafından yetki verilen


kişilere ait lisanslı yediemin depolarında muhafaza edilir.

Bakanlığa ait depo ve garaj bulunmayan yerlerde, eğer alacaklı


borçluda kalmasını kabul etmezse, masrafı alacaklıdan
alınmak üzere haczedilen mallar üçüncü bir kişiye yediemin
olarak bırakılır.
Trafik siciline kayıtlı olmayan araçlar herhangi bir mal gibi
haczedilir. Sicile kayıtlı araçlar ise icra memurunun haciz
kararını doğrudan trafik siciline şerh vermesi ile
haczedilebileceği gibi fiilen de haczedilebilir.
Paraya Çevirme

Hacizli malların satılabilmesi için satış talebine ihtiyaç vardır.


Alacaklı yazılı, sözlü ya da elektronik ortamda icra takibini
yürüten icra dairesine satış talebinde bulunur. Avukatlar için
vekaletnamede ayrıca özel yetki aranmaz. İhtiyari takip
arkadaşlığında her takip arkadaşı tek başına hacizli malın
satılmasını talep edebilir.

Satış talebinin icra dairesince herhangi bir sebeple reddedilmiş


olması haczi kaldırmaz. Ancak bu ret kararına karşı zamanında
şikayet yoluna başvurulmaz yahut başvurulur da başvuru
reddedilirse ve satış talep etme süresi de geçerse haciz
kalkacaktır.

Borçlu da satış talep edebilir.

Normalde satış ancak borçlu veya alacaklının talebiyle olur


ancak bazı durumlarda icra müdürü de kendiliğinden satışa
karar verebilir.

Hacizli malların kıymeti suretle düşüyorsa ve muhafazası


masraflı ise icra müdürü her zaman satılmasına karar verebilir.
Kendi satmaz.

Alacaklı veya borçlu kesin hacizden itibaren 1 yıl içinde


haczolunan malın satışını isteyebilir.

Bazı hallerde bu süre işlemez;

Taksit sözleşmesi sürecinde


İstihkak davasında

Geçici veya ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden

Üçüncü haciz ihbarnamesi gönderilen üçüncü kişi on beş gün


içinde menfi tespit davası açarsa

Borçluya satış yetkisi verilirse, süre başlangıcından icra


mahkemesi kararına kadar geçen sürede

Bir yıllık satış isteme süresinde satışı istenip de satılamayan


malların satış isteme süresi bir yıl daha uzar.

Eğer bu süreler içinde haciz istenmezse veya istenip geri çekilir


de yenilenmezse haciz süre sonunda kendiliğinden kalkar.
Ancak takip devam eder.

Haciz kalktıktan sonra mal ihale edilirse ihalenin feshi gerekir.

Alacaklının satış talebini geri alma iradesinin kayıtsız şartsız ve


açık olması gerekir. Satış talebi bir kez geri alınabilir. Teklif
verme aşamasından sonra geri alınamaz. Alacaklı avukatın geri
alma talebinde bulunabilmesi için vekaletnamesinde özel
yetkiye ihtiyacı vardır.

Eğer kıymet takdiri masrafları ve satış giderlerinin tamamı


peşin olarak yatırılmazsa alacaklının satış talebi geçersiz olur.

Takibin hangi tarafı satış talebinde bulunursa giderleri de o


öder. İcra müdürü satışa karar verirse satış giderleri mutlaka
alacaklı ve borçlu tarafından karşılanmalıdır.
Taşınırlar satış talebinden itibaren iki ay, taşınmazlar ise 6 ay
içinde satılmalıdır. Aksi halde bir hakkın yerine
getirilmemesinden dolayı süresiz şikayet yoluna başvurulabilir.

Artırma ve ihaleye dair uyuşmazlıklar icra dairesinin tabi


bulunduğu icra dairesince çözümlenir.

Yetişmemiş mahsullerin, borçlunun muvafakatı olmadan


satılması mümkün değildir.

Borçluya Satış Yetkisi Verilmesi

Borçlu kıymet takdiri tarihinden itibaren 7 gün içinde malının


rızaen satışı için icra dairesinden izin isteyebilir. Re’sen buna
karar verilemediği gibi bu isteme yetkisi alıcıya da verilemez.

Borçluya mahcuz malına müşteri bulması için 15 günlük süre


verilir. 15 gün içinde hem müşteri bulunmalı hem de bedel
icra dairesine ödenmelidir.

Bu gerçekleşirse icra müdürü satışın onayı ve malın devir ve


teslim işlemlerinin yapılmasına karar verilmesi için dosyayı
derhal icra mahkemesine gönderir. İcra mahkemesi şartlar
sağlanmışsa kabul, aksi takdirde ret kararı vermelidir.

Mahkemenin kabul kararıyla malın mülkiyeti alıcıya geçer ve


tüm hacizler kaldırılarak devir teslim işlemleri gerçekleştirilir.

İcra mahkemesi en geç on gün içinde yapacağı inceleme


sonucunda dosya üzerinden talebin kabulüne ya da reddine
karar verir.
Taşınır Malların Satışı

Taşınırlar kural olarak açık artırma yolu ile satılır. İstisnai


olarak pazarlık yoluyla satışı da mümkündür. Bu durumda satış
BK hükümlerine göre yapılır ve mülkiyet, malın teslimiyle
alıcıya geçer.

Pazarlık yoluna başvurulabilecek haller şunlardır:

Bütün ilgililer (alacaklı, borçlu, rehin alacaklısı vs.) oybirliği ile


isterse

Borsa veya piyasada fiyatı bulunan kıymetli evrak veya diğer


mallar için o günün piyasasında mukarrer fiyat teklif edilirse

Artırmada kıymetini bulamamış altın ve gümüş eşyaya kıymeti


verilirse

Haczedilen malların muhafazası masraflı ve kıymeti süratle


düşmekteyse

Hacizli malın tahmin edilen fiyatı belli bir miktarı geçmiyorsa…

Taşınırlar arasında bunların birlikte satışını zorunlu kılan


ekonomik bir bütünlük olmasına rağmen bu malların ayrı ayrı
satılması ihalenin feshi sebebidir.

You might also like