You are on page 1of 5

İZNİK SÜLEYMAN PAŞA MEDRESESİ

Türk-İslam dünyasının eğitim-öğretim kurumu olan Medrese; kelime anlamı olarak Arapça
okumak, anlamak, bir metni öğrenmek anlamına gelen “derase” kökünden türetilmiş olup, bu
işlevin görüldüğü yer yani okul manasına gelir. Medrese; bilim ve din adamları için toplantı yeri,
camisi, çalışma odaları, kütüphanesi, öğretmen odası, öğrenci odaları (hücreler), avlusu,
türbesi, bahçesi olan bir yapıydı.

Tarihçiler, medresenin ilk kurucusunun Büyük Selçuklu İmparatorluğu'nun baş veziri ve


Siyâsetnâme adlı eserin yazarı Nizamülmülk (485 -1092) olduğunu söylese de; kimi tarihçiler
daha önce Gazneliler tarafından Nişabur'da birkaç medresenin kurulduğunu söyler.
Medreselerin devlet tarafından kurulması Karahanlı hükümdarı Tabgaç Buğra Han’ın (469 -
1103) Semerkand’da Tamgaç Han İbrahim Medresesini yaptırmasıyla başlar.

Erzurum Çifte Minareli Medrese: Selçuklu Sultanı Alaattin Keykubat'ın kızı olan Hundi Hatun
veya İlhanlı hanedanlarından Padişah Hatun tarafından yaptırılmış olma ihtimalinden dolayı
"Hatuniye Medresesi" de denilir.
Medreselerin gelişmesi ve önem kazanması Selçuklular dönemindedir. Selçuklular, sahip
oldukları bütün coğrafyalarda bu kurumları inşa ederek yaygınlaştırmışlardır. Anadolu
topraklarında medreselerin kurulup gelişim göstermesi ise Anadolu Selçukluları dönemindedir.
Bu dönemde Selçuklu şehirleri olarak bilinen Kayseri, Sivas, Konya, Erzurum gibi yerlerde çok
sayıda medrese inşa edilmiştir. Osmanlı Devleti tarafından Selçuklulardan alınan bu miras,
daha da geliştirilmiştir. Özellikle Fatih Sultan Mehmed ve Kanuni Sultan Süleyman döneminde
medreseler, çok nitelikli kurumlar haline dönüşmüştür.Osmanlı Devleti’nin son döneminde ise
diğer kurumlar gibi medreseler de bu özelliğini yitirmiştir.

Orhan Gazi’nin yaptırdığı Orhaniye Medresesi kalıntıları

İznik, Osmanlı İmparatorluğu'nun ikinci padişahı Orhan Gazi tarafından 1330 yılında zaptedilir.
Sonrasında Orhan Gazi devletin merkezini İznik’e taşır. Osmanlı dünyasında ilk medrese, XIV.
yüzyılın ilk yarısında, İznik’te Orhan Bey tarafından yaptırılır. 1331 tarihi itibariyle faaliyete
geçen İznik Orhaniyesi denilen bu medrese; Osmanlı medrese geleneğinin ilk halkası olarak
kabul edilir. Bu medreseye kadar Osmanlı topraklarında eğitim-öğretim faaliyetlerinin nasıl
yürütüldüğü hakkında pek bilgi bulunmamakla birlikte büyük ölçüde cami ve mescitlerden
yararlanıldığı söylenebilir. Bu medreseden sonra Bursa, Edirne ve diğer yerleşim yerlerinde yeni
medreseler inşa edilirken, mimaride de belirgin değişiklikler söz konusu olur.
İznik Süleyman Paşa Medresesi

İlk Osmanlı medreselerinden günümüze ulaşabilen az sayıdaki örneklerden biri olan İznik
Süleyman Paşa Medresesi; Orhan Gazi ve Nilüfer Hatun’un büyük oğlu, “Rumeli Fatihi” sanıyla
anılan Şehzade Süleyman tarafından yaptırılır. Osmanlı Devletinin kuruluşundan itibaren
medreseler, genel yapı ve karakterini Selçuklulardan miras almıştır. Bu nedenle Osmanlının ilk
döneminde, medrese mimarisinde en fazla benimsenen şema Selçukluların "U" sistemi
olmuştur. Bunu medresenin bölümlerinin “U” harfi şeklinde yerleştirilmesi olarak açıklayabiliriz.
Bununla beraber Süleyman Paşa Medresesi, Selçuklu dönemi medreselerinden oldukça
farklıdır. Selçuklu medreselerinde görülen tonozi burada yerini kubbeye bırakmıştır. Revaklarda
ise paye yerine, Selçuklu medreselerinde az rastlanan sütunlar kullanılmıştır.

Tonoz: Mimaride, kemerlerin bir araya gelmesiyle oluşturulan tavan örtüsüdür.

Revak: Çoğunlukla bir yapının dış cephesi veya avlusunun etrafında yer alan, yarı açık ve
uzunlamasına bir mekân oluşturan kemerli yapılara verilen addır.

Paye: Kubbeli yığma yapılarda kubbeleri ve kemerleri taşımak için kullanılan yüksek ve kalın
ayak, ahşap, tuğla ya da taş kolon.
Süleyman Paşa Medresesi

U planına göre yapılan, 11 öğrenci hücresi (odaları), 1 dershanesi, 19 kubbesi bulunan


Süleyman Paşa Medresesi’nin kitabesi olmadığından kesin yapım tarihi belli değildir. Kimi
tarihçiler Süleyman Paşa'nın görev yerlerini göz önünde bulundurarak, medresenin 1335-36
tarihinden önce; kimi tarihçiler de Süleyman Paşa’nın 43 yaşında, avlanırken atından düşerek
öldüğü 1360’dan önce yapıldığını yazarlar. Medresenin, genç yaşta ölen oğlu için babası Orhan
Gazi tarafından yaptırıldığını düşünen tarihçiler de söz konusu. Ancak mimari özellikleri dikkate
alındığında XIV. yüzyıl ortalarında tamamlanmış olduğu anlaşılıyor.

Ortasındada avlusu bulunan medrese, avlulu medreselerin ilk örneklerindendir. Cephe duvarları
moloz taş ve tuğla ile örülmüş olan yapının yan taraflarında üçer, arkasında da beş oda bulunur.
Odaların içlerinde ocak nişleri ve dolap yerleri de bulunmaktadır.

Süleyman Paşa, medresesine vakıf olarak İznik’te bir bostan, kale içinde bir bağ ve kuyunun
gelirini bağışlamıştır. Paşa, gerçekleştirdiği fetihler neticesinde elde ettiği bölgelerde birçok imar
faaliyetinde bulunmuş ve bunları zengin vakıf gelirleriyle destekleyerek halkın daha refah bir
yaşam sürmesini sağlamıştır.
Süleyman Paşa Medresesi

XVII. yüzyılda İznik'e gelen Evliya Çelebi, İznik’in yedi medresesinden en özenle yapılanının
Süleyman Paşa Medresesi olduğunu yazar. Medrese geçirdiği restorasyon sonrasında çini
sanatın gelişmesine ev sahipliği yapan atölyelerin de bulunduğu bir yerdir.

Kaynak

http://acikerisim.fsm.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/11352/808/Aslanapa.pdf?
sequence=1&isAllowed=y

http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/04634.pdf

https://acikerisim.uludag.edu.tr/bitstream/11452/4190/1/000133.pdf

https://www.acarindex.com/pdfler/1586-4556.pdf

Erken Osmanlı Sanatı, Beyliklerin Mirası, Yazanlar: Öney, Gönül; Bulut, Lale; Çakmak, Şakir;
Daş, Ertan; Demir, Aydoğan; Demiralp, Yekta; Kuyulu, İnci; Ünal, Rahmi H.

You might also like