You are on page 1of 2

ÇİLE VE SABIR

Mustafa Kutlunun kitaplarının okuyucuyu derinden etkilediğini belirterek


sözlerime başlamak istiyorum. Özellikle yazarın eserlerini okurken hayal
gücümüzü fazlasıyla çalıştırıyoruz. Son dönem Türk hikâyeciliğimize damgasını
vuran Kutlu’nun en beğendiğim eserleri arasında Menekşeli Mektup, Mavi Kuş,
Beyhude Ömrüm, Tufandan Önce, Rüzgârlı Pazar ve Chef’i sıralayabilirim.
Yazar bu eserlerinde edebi yeteneğini kullanarak kelimeleri adeta anlam
dünyasının zirve noktalarına taşıyor. Tabii ki bu durum okuyucunun eserden
estetik bir haz almasını, duygu ve düşünce dünyasını geliştirmesini sağlarken
heyecana da boğabiliyor. Örneğin Menekşeli Mektup kitabında yazar üç ayrı
hikâyeden bahseder okuyucusuna. Fakat bunlar birbirinden bağımsız hikâyeler
olmasına rağmen aynı tema etrafında şekilleniyor. Bu tema hayattaki tüm acı ve
sıkıntılara rağmen sabırla mücadele etmemiz durumunda mutlu sona
ulaşacağımız mesajıdır. Bu eserin Hacca Gitmek başlıklı hikâyesinde kahraman
yaşadığı zor günlerine rağmen hiçbir zaman yılmamış zorluklarla sabrederek
savaşmıştır. Kar Üstünde Kar Damlar adlı hikâyesinde ise askerlerimizin
yaşadığı zorlukların ardından zafere ulaşmalarını işlemiştir.
Okumuş olduğum Mustafa Kutlu’ya ait hikâye türündeki kitapların
genelinde yukarda belirttiğim gibi acı ve sabrın çatışması ele alınır.
Kahramanlarının yaşadığı ölüm, ayrılık, aileden uzak kalma, sakatlık, işsizlik,
maddi sıkıntılar ve manevi boşluklar gibi olumsuz durumlara rağmen insanların
pes etmeyişi, azimle ve sabırla çalışmaları ve en nihayetinde zorlukların
üstesinden gelmeleri görülmektedir. Eğer biz insanlar yaşamın zorlukları
karşısında eğilip bükülmeden dik durmayı başarabilirsek Allah’ın da yardımıyla
zafere ulaşmamız zor bir iş değildir. Ben birçok okuyucunun yazarımıza ait bu
eserleri okuyarak hayatlarına yeni şeyler kattıklarına inanıyorum. Anladığım
kadarıyla Mustafa Kutlu yaşamının hemen hemen bütün dönemlerinde kitabı
kendisine en büyük dost ilan etmiştir. Bu sayede yazar hem Türk edebiyatının
hem de Dünya edebiyatının sayılı isimleri arasına girmeyi başarmıştır. Özellikle
biz genç okurların bu durumdan ilham alması gerekir. Bizler de yazarımız gibi
kendimize en yakın arkadaş olarak kitapları seçersek okul hayatımızda ve
ilerideki mesleki yaşantımızda kesinlikle başarıya ulaşabiliriz. İçinde
bulunduğumuz zaman diliminde yeni nesil, yani bizler, kitapları bir tarafa atarak
cep telefonu ve bilgisayarla zamanımızı genelde boşa harcamaktayız. Oysaki
kitap bizim en büyük dostumuzdur. Onlara sarıldığımız vakit duygu ve düşünce
dünyamız genişler, bilgi dağarcığımız zenginleşir. Kısaca her anlamda kârlı
çıkarız.
Mustafa Kutlu’ya ait kitapların tespit edebildiğim bir diğer özelliği ise
gerçek hayatla iç içe olmalarıdır. Hikâye dediğimiz edebi tür yaşanmış ya da
yaşanılabilir olanı anlatan bir türdür. Z kuşağı diye tabir edilen genç neslin
beğenmediğim en büyük tarafı gerçek hayattan kopuk ve bir hayal dünyasında
yaşıyor olmalarıdır. Kutlu’nun eserleri ayakları yere basan, dış dünyanın
gerçeklerini anlatan somut eserler olduğundan bizleri biraz olsun hayaller
aleminden gerçekler dünyasına taşıyabiliyor. Uzun Hikâye adlı eserindeki Ali
adlı kahraman bizim sokağımızın bir insanı olabilir. İmkânsız gibi görünen bir
aşk hikâyesinin işlendiği bu eserde kahramanlar günlük yaşamda her zaman
rastlayabileceğimiz sıradan insanlardan oluşur. Yine bir diğer beğendiğim
hikâyesinin kahramanı Tahir Sami Bey bizim mahallenin bir ferdi gibi
durmaktadır. Her insanın mutlaka gayretle çalışırsa iş güç sahibi olabileceğini
okuyucuya ispat eder bu kahraman. Onların hayat hikâyelerini okuyarak ben ve
benim gibi genç kuşak, yaşamış olduğumuz dünyanın gerçek kahramanlarıyla
tanışmış olduk. Bu proje ile birlikte yaşadığımız hayaller dünyasından kısa bir
süreliğine çıkmayı başarmış olduk. Umarım yazarımızın bizler üzerindeki bu
olumlu etkisi kalıcı olur.

Selcan ALDEMİR
Yakutiye
Atatürk Anadolu Lisesi
9/I

You might also like