Professional Documents
Culture Documents
Bugün bizler burada tutkuyla , coşkuyla , sevinçle ve hüzünle onu birkez daha yaşatacağız.Mustafa Kemal'i anlatmak Türk
ulusunu anlatmaktır.Mustafa Kemal'i anlatmak Kurtuluş savaşını anlatmaktır. Yokluklardan gelen bir ulusun doğuşunu ani
atmaktır. O'nu anlatmaya dilimizin dönmediği , gücümüzün yetmediği yerde O'nu kendi günlüğünden dinleyip anlayalım.
Yüzyıllar öncesinden
Yüzyıllar sonrasından sesleniyorum size
Ben Mustafa Kemal'im hey!
Ben Mustafa Kemal"im
Selanik
Baba ocağı
Kilise canlarının ezanla karışıp gittiği çocukluk yıllarım
Gür ağaçlı bahçeler
Ve tadına doymadığım kara dut
Daracık sokaklarda kaybolup gittiğimiz liman şehri
Selanik bir büyük liman,
:
Selanik bir büyük şehir/Suda balık sürüleri gibi
Gelir gider , gider gelir
1
Ne kadar çok , ne kadar parlaktır , bir okadar uzak.
Arkadaşlarım,komşu çocukları, gayri müslim arkadaşlarımız çok olmazdı
Olanlarda bize en yakın yıldız kadar yakın
Oysa,
Yaşadığımız acı tatlı ne varsa
Bu küçücük şehirdeydi.
Yüzyıllar öncesinden
Yüzyıllar sonrasından sesleniyorum size
Ben Mustafa Kemal'im hey Ben Mustafa Kemal" im
2
Orada okul yoktu , sıkılıyordum.Köydeki müslüman hocadan ders alıyordum.
Sonra da köyün papazından , ama Rumca'yı sevmiyordum.
Teyzemin yanına Selanik'e gönderildim.
Arapça öğretmeni kaymak Hafızdan hayatımın ilk dayağını yedim.Bu bana çok dokundu.
Çocuksu sorularıma dahi cevap veremiyecek kadar cahil , aciz koskoca bir adamdan dayak
yiyordum.
Bir gün komşumuzun oğlu Ahmet, bizi ziyarete geldi. Askeri okuldaydı.
Pırıl pırıl tertemiz üniforması, anlamlı bakışı, kendinden emin konuşması.
İşte o gün ben de o üniformanın içine girmiştim sanki.
Annem olmaz dedi.
Osmanlının askeri demek bitmez tükenmez sürgünler , savaşlar demektir.
Kıyamam sana.
Ama nafile gizlice okulu kazanmıştım.
Anacığımın elini öptüm , hakkını helal etti.
Yeni okulumu arkadaşlarımı seviyordum.Başarılıydım.
Matematik öğretmenimiz senin de benim de adımız Mustafa dedi .
Gel bir de yanına Kemal adını koyalım.Bundan sona senin adın Mustafa Kemal olsun.
Orta okuldan sonra , yatılı olarak Manastır Askeri Lisesine başladım . Manastır Makedonya'nın can
damarıydı , sınır bölgesiydi.
Bulgar , Arnavut, Yunan çetelerinin cirit attığı bir yer. Etrafımda nelerin olup bittiğini anlamak istiyordum.
Sonra Ömer'le arkadaş olduk.
Tatil günleri istasyona gider , askerleri seyrederdik.
Oradan da Yonya'ya.(Yonya bir liman gazinosuydu)
Orada birşeyler içer saatlerce tartışırdık.
Ali Fethi ile tanıştıktan sonra ufkum daha da genişledi.
O bana siyasetin ne olduğunu anlattı.
Jan Jak Ruse , Volterî, Mantesküi'yi anlattı.
| Volter , Rober Piyer ,1789 ihtilali , halk , ulus , özgürlük , gerçekler.
|Ve yaşamın sınırları . kafam karmakarışıktı.
Gökte ay üşür
Dışarıda gece üşür
Düşmanca kol gezer bıçak sırtı bir ayaz
Mustafa Kemal üşümez
Düşünür.
Bir gün Ömer'le tren istasyonunda dervişlere rastlamıştık.
Ve garda da. bir sürü yabancı yolcu.
Dervişler,ellerinde sivri külahları
Bol cüpbeleri kendilerinden geçmiş , bağırıp çağırıyorlardı.
Nara atıyorlar , kimileri de düşüp bayılıyorlardı.
İstanbul
Daha ilk bakışta ortaçağı anımsattı bana
Sanki insanlar hala yüzyıllar öncesi gibi yaşıyordu ,
Kara çarşaflı, peçeli hayaletler gibi, karanlık basmadan evlerine koşuşan
kadınlar
Asma çardakların gölgesinde
Günde beş vakit ezan sesiyle kımıldayan çehreler.
Haliç'in ötesinde ölü bir görüntüden ibaret kalan Türk mahalleleri
Ve şaşkın değişmez sessizliğe uyuyorlardı.
Oysa Beyoğlu , Pera ve baş döndürücü sokakları sonunda liman...
Şık faytonlar , mağazalar , tiyatrolar , müzikaller.Bambaşka sosyal bir çevre.
Vergi vermeyenler sırtını kapitülasyonlara dayamış
Merkezi hükümete önem vermeksizin bir bambaşka İstanbul.
Osmanlıların üstündeki yabancı baskısı o derece şiddetliydi ki
Sanki Türkler kendi vatanlarında esir
Yabancılar efendiydiler.
Terfi edilmiştim.
Yeni bir görev gerekiyordu
Ve usulca sürgüne yollandım
Sofya'da Ateşe Milliterliğine
Sofya'da hayat güzel geçiyordu
Fransızcamı ilerletmiştim
Ne de olsa davetli sürgün hayatı.
Diplomatik misyonların davetleri.
Ziyafetler , açılışlar akşam yemekleri...
Memleketim için ne gerekiyorsa burada yapmaya çalışıyordum
7
Arkadaşımla yazışmayı hiç aksatmadım
Zaman bizim zamanımızı bekliyordu.
Bir gün Sofya'nın müzikli bir çay bahçesinde,
Birden yanı başıma bir Bulgar köylüsü geldi.
Sofya'da kalmak ,
Her şeyden uzak kalmak istemiyordum
Beni artık tanıyorlardı
Onlar için tehlikeliydim
Uzak cephelerde beni oyalamak istiyorlardı
Hatta yanıma üç alay alıp,
Hindistan'ı Müslümanlık adına zaptetmem istenmişti
Üç alay asker , ben ve Hindistan
Hep hayal, hep hayal ....
Yeni bir görev istedim. .
İstanbul'da olmak istiyordum.
Beni uzakta tutmak için 19.Kolorduya,
Gelibolu'ya gönderdiler
Aslında bu paha biçilmez bir fırsattı
Bende gittim (ÇANAKKALE MARŞI)
Üstümüze bütün gücüyle dayanmış
Koskoca b i r emperyalist ordu.
Gemiyle tam karşımızda . Çanakkale'de!
Üstelik iyi hazırlanmış kusursuz bir savaş planı
9
İşte yıllar önce şahlanmış yamaca
Alaca karanlıkta çıkan çarpmış başım
Şarapneller ölümden bir kucak aça aça
B u diyarın taramış ,toprağını, taşını
Dörtgün dörtgece
Uykusuz dörtgün dörtgece
Tarihin en kanlı savaşı
Bu savaş biterken
O tertemiz Anadolu çocukları
Neden ve niçin öldüklerini artık anlamışlardı
Ben size taaruz emretmiyorum ; ölmeyi emrediyorum
Başka da çaresi yoktu
O günden sonra
İçimdeki son kuşkularda yok olup gitti
Artık yepyeni bir dünya
Yepyeni bir vatan
Yepyeni bir millet doğacaktı.
Düşmanın direnci azalmış
Ve bir müddet sonrada çekip gitmişti
Ama yorgunduk
Diyelim ki kazandık.
Bu savaş kimin adına kazanılacak
Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir."
Ben Mustafa Kemal'in annesi
Ezan sesi gibi özlem içimde Mustafa'm Afrika çöllerinde Mustafa'm Anafartalarda
Mustafa'm Anadolu'da
Güneşe bak
Doğudan doğacak güneşe bak
Gün nasıl ağarıp gelecekse,
Nasıl ki rüzgar b u l u t olacaksa Buluta yağmur el değecekse Yağmura toprak can
verecekse Güneşe bak doğacak güneşe bak.
Ne din , ne ırk,
Sen ben yok,
Ne dün ne bugün
Yarın yok
Sonra ateş , sonra kan , sonra ihaneti gördük İhaneti ateşle yakıp , aydınlatıp
Korku korkudan kaçıp
Ressamlar bizim resmimizi yaptılar
Gencecik; Yeni Zellandalı, Anzak, Avusturalyalı Koyun koyuna bağımsızlığı bizden öğrendiler
Güneşe bak
Doğudan doğacak güneşe bak
Gün nasıl ağarıp gelecekse
15
Cumhuriyet özgürlük , insanca varlık yolu Atatürk'ün çizdiği çağdaş uygarlık yolu
16
Barış zeka ürünüdür
Savaş olmayanlara aittir
Eğer uğruna savaşacak b i r şeyin varsa
Olsa olsa özgürlüğündür , bağımsızlığındır.
Ellerimiz bağlanmış , biz inliyorken yastan
Tıpkı yanardağ gibi , görünmüştün Sivas'tan Dedin
ki: "Türkün alnı layık değil karaya" ; Bir avuç el
toplayıp , yerleştin Ankara'ya Herkes duydu halaskar
sesini uzak , yakın... Başladı , tarihlerde görülmemiş
bir akın Düşmanların eridi eridi karşımda dizi dizi... Bir
asırda bir doğan , ey yüce namlı GAZİ
Zaman akıp gidecekti
Hiçbir şeyi tabulaştırma
Tabulara karşı koy
Büyük devrimlere gereğin kalmayacak kadar
Devrimci kal yeter
Eğer bir milletin kurtarıcıya gereksinimi yoksa
Artık millet olmuştur.
Sakın kurtarıcı bekleme;
Yoksa sana karşı vazifemi yapamadım sayarım.
Anafartalarda Mustafa Kemal'din
Kurtuluş savaşında Gazi Kemal
Laik Türkiye Cumhuriyetini kurarken Kemal Atatürk oldun
Yaşarken önderimizdin
Yokluğunda ışığımız