You are on page 1of 26

Küçük Yerler,

Büyük Meseleler
Sosyal ve Kültürel Antropoloji

T h o m a s H y lla n d E R İK S E N

Ç ev. A . E rkan K oca


İçindekiler
Ö n sö z....................................................................................... 7
İkinci Baskıya Önsöz.............................................................. 9
Türkçe Baskıya Önsöz....................................................... 11
1. ■ Giriş: Karşılaştırma ve Bağlam........................... 15
2. ■ Antropolojinin Kısa Bir Tarihi............................ 27
3. ■ Alan Çalışması ve Yorumlanması....................... 51
4. ■ Sosyal İnsan.......................................................... 75
5. ■ Yerel Örgütlenme................................................. 101
6. ■ Kişi ve Toplum...................................................... 125
7. ■ Soy Olarak Akrabalık........................................... 155
8. ■ Evlilik ve Birleşme............................................... 177
9. ■ Cinsiyet ve Yaş...................................................... 201
10. ■ Sosyal Hiyerarşi.................................................... 227
11. ■ Siyaset ve Güç...................................................... 249
12. ■ Alışveriş................................................................. 277
1 3 . * Üretim ve Teknoloji.............................................. 303
14. ■ Din ve Ritüel......................................................... 327
15. ■ Düşünce Biçimleri................................................. 355
16. ■ Çoklu Gelenek Riski............................................ 383
17. ■ Etnisite................................................................... 407
18. ■ Kimlik Siyaseti: Milliyetçilik ve Azınlıklar....... 427
19. ■ Küresel, Yerel ve Küre-yerel............................... 455
Sons öz: Yani?.......................................................................... 483
Kaynakça................................................................................. 487
Dizin......................................................................................... 511
EVLİLİK VE BİRLEŞME

Onlar bizim düşmanlarımız, onlarla evlenmeliyiz.

—Nuer Atasözü

rk ek b ak ış açısın d an , kadın, az b u lu n u r b ir kaynaktır. Bir top­


E lum , n e k ad a r erkekegem en o lu rsa olsun, devam ını sağlayabil­
m ek için k ad ın a ih tiy aç duyar. A n aerk il sistem lerde erkeğin kız kar­
d eşi b u n u .yapm aktayken ataerk il sistem lerd e eşler bu rolü üstlenir,
v e k an d aşlık y a d a k arşılık lılık tem elli toplum larda kız kardeşler ve
eşler, işin b ir p arçasın d an tutm aktadırlar. B ir erkek, sınırsız sayıda
çocuk sah ib i o lab ilirk en —teo rik o larak h e r gün b ir sürü çocuk dölle­
y eb ilir- no rm al şartlard a k adm h e r y ıl, an cak b ir çocuk sahibi olabil­
m ekte v e d ah ası p e k ço k to p lu m d a p e k ço k çocuk küçük yaşlarda Öl­
m ektedir. İn san ın ürem esi açısın d an b ak ıld ığ ın d a spermin, yumurta­
lara k ıy a sla daha u cu z olduğu söylenebilir. B u gerçek belki, «kek­
lerin , ak rab alık g ru p lan içerisin d ek i k a d ın la n birer kaynak olarak
g örüp, k a rşılığ ın d a b aşk a k a d ın la n g ru b a d ah il etmeksizin dışarıya
verm em e ile b irlik te, k ad ın ın cin selliğ in i k o n tro l etme konusundaki
y ay g ın eğ ilim in i k ısm en açıklayıcıdır.
P ek ço k to p lu m d a erk ek lerin n ed e n ç o k çocuk istediklerinin ar­
k asın d a ço k ç e şitli n ed en ler o lab ilir. G en ellik le, arazinin veya eki­
li alan la rın g en iş olduğu y erlerd e ço k ço cu ğ a ihtiyaç duyulmakta ve
K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 178

bunun yanı sıra çocuklar, siyasal destek açısın d an önem arzedebil-


m ekte veya esk ilerd en b eri b ir gelecek sig o rtası o larak g ö rü leb il­
m ektedirler. E rk ek lerin ‘ü rem e ıste ğ i’n e dair b azı b iy o lo jik açıkla­
m alar da söz konusudur.
P ek çok to plum da poligam i (erkeğin çok eşliliği) yaygın olm uş­
tur. P oîiandri (kadının ço k eşliliği) ise daha seyrek g örülen b ir durum ­
dur. G erçekte, Etnografik Atlas ta (M urdock 1967), 863 toplum Üze­
rine karşılaştırm alı istatistiklere dayanan çok geniş b ir veritabanına
göre bunlardan sadece dördünde poîiandri görülm ektedir. Şim di, bu
tü rd en b ir evlilik, çocukların doğum lm ası ve sosyalleşm esi açısından
açıkça rasyoneldir -en azm dan kısm en. K arşılaştırm alı olarak konuş­
m ak gerekirse, iyi b ir evlilik için rom antik b ir sevginin önem li b ir ön­
koşul olarak görüldüğü nadirdir. O nun yerine ev lilik genellikle ik i ak­
raba grubu arasında, görücü usulüyle düzenlenm ektedir; eğ er b ir de
taraflar birbirlerini severse bu da işin artısıdır. K işiler, h ay at arkadaş­
larım kendileri seçsin seçm esin ev lilik genellikle sadece b irey ler ara­
sında değil aynı zam anda g ru p lar arasında b ir ilişk i olarak algılanır.
‘B atı’ toplıım larm da h âld m ölân ideolojiye g ö re ev lilik , sınıfsal
sınırların b ile Ö tesine geçen s a f b ir sevgiye dayanm alıdır ancak kar­
şılaştırm alı b ir açıdan bakıldığında b u garip gözükm ektedir. Ö rneğin,
D oğu A frik a’d ak i m eşh u r sığ ır göçebeleri o lan M aasailer’d e, ik i eş
arasındaki aşk ın ço k güçlü olm ası önem li b ir dezavantaj o larak gö­
rülmektedir. B urada, ev lilik tem elde b ir iş ilişk isid ir v e am acı çocuk­
la r y etiştirm ek v e ek ip b içm e işinde b irlik olm aktır. E ğ er eşler birbir­
lerine aşık olm uşlarsa, b u durum kıskançlık v e tu tk u patlam ası nede­
niyle, yapılm ası gereken işleri aksatıcı olacaktır. P ek ço k M aasai ka­
dını, ev liliğ i ehveni şe r olarak görm ektedir (T alle 1988). D iğ er taraf­
tan, b u durum b azıların ın inandığı g ib i, yüksek boşanm a oranlarının
sadece b atılı ülkelerde olduğu düşünüldüğünde h iç d e ö y le değildir.
B oşanm a, dünyanın p e k ço k toplum unda olan b irşey d ır v e b azı ‘gele­
nek sel’ h alk lar arasındaki boşanm a oranı örneğin H am burg’takinden
d ah a yüksektir.
179 ♦ Evlilik ve Birleşme |

Ç E Y İZ V E B A Ş L IK

Çeyiz» A vrupa’d a ve b a z ı A sya toplumlannda Önemli bir yere sa­


hip olm u ştu r (b azen ‘H int-A vrupa kurumu’ diye tarif edilir). Çeyiz,
g elin e evlenirken ailesi tarafın d an evini kurması için verilen ve ge­
n ellik le ev eşyası, örtü-havlu-yatak gibi şeylerden oluşan hediyele­
ri ifad e eder. B u kurum , k ızın ekonom ik sorumluluğunun erkek ta­
rafın d an ü stlen ilm esin e k arşılık b ir telafi gibi de görülebilir. Çeyiz,
ayrıca önden v erilen b ir m iras gibidir. Bazı toplumlarda çeyiz mas­
rafları cid d i b ir ekonom ik yekun tutar. Evlenen kız çoculdannm
getird iğ i m aliyet, H in d istan ’d a k ız bebeklerin Öldürülmesi oranının
yük sek olm asının (in fan ticid e) başlıca nedenidir.
B aşlık p arası (bazen ‘gelin-parası’ dendiği de olur), özellikle
A frik a’da, çeyizden d ah a yaygındır. Burada, damat tarafî, gelinin
vereceği em eğe ve doğurganlığına bir karşılık olarak gelin tarafı­
n a b ir kaynak tran sferi yapm aktadır. Başlık parası ödenmesi erkeği,
eşi ve çocukları üzerinde h a k sahibi yapar. Başlık parasının öden­
m em esi, evliliği g eçersiz k ıla b ilir ve başlık parası konusundaki an­
laşm azlık çoğu zam an- g ru p lar arasındaki kavganın yaygın bir nede­
n i olm aktadır.
B a şlık p arasın ın y ay g ın v e kandaşlığa dayalı akraba gruplan-
m n d a g ü çlü old u ğ u to p lu m lard a berdel evlilikleri olabilmektedir.
B u n a g ö re d u l kalan kadın, kocasının erkek kardeşiyle evlenmek­
te v e b u y o lla ataerk il y ap ı, kadım ve çocukları kocanın ölümünden
so n ra d a k o n tro l altın d a tutm aktadır. Erkeğin eşi öldükten sonra bal­
d ızıy la evlenm esi sadece b erd el evliliğinin tersi değildin çoğu du­
rum da, k ad ın ın ak rab a g ru b u Ölenin yerine bir başkasını koymak is­
tem ektedir.
B aşlık parası ödenm esi, insanlar arasında çeşitli ahlaki bağlar
kurm aktadır. B irincisi, karşılık lı güvene dayalı imzalarla sülaleler
arasında sözleşm eye dayalı b ir b ağ oluşturmaktadır. Başlık parasının
ödenm esinin daha uzun olduğu mesela bunun karşılığında damadın
k ız tarafın ın ailesi için b elirli b ir süre çalışması gerektiğinde bu ilişki
daha d a güçlü olacaktır. İkincisi, başlık parası sistemi, ödemeyi yapan
| Küçük Y e rle r, Büyük M eseleler ♦ 180

grup içinde dayanışm ayı güçlendiricidir. G enellikle, baza akrabaların


ödem eye katkı yapınası gerekir ve sıklıkla d a dam at, y ak ın akrabala­
rına k arşı borçlanarak durum un üstesinden gelir. B u krediler, uzun sü­
re li borçlanm aya v e dam at tarafın ın yeni akraba olduğu k ız tarafın ın
sülalesine k arşı ciddi y ap tırım lar için e girm esine sebep olabilir.

D E Ğ İŞ T O K U Ş E V L İL İĞ İ

E gzogam ik gruplar, tan ım ı g ereğ i eşlerin i d ışard an alan to p lu lu k lar­


dır. Ç oğunluk to p lu m lard a m ü lk iy et, m iras v e siy asal alan ın erkek
tarafın d a old u ğ u b ir g erçe k tir v e erk ek ler g en ellik le k im in k im le ev­
len eceğ in e de k arar verenlerdir. O ned en le, içg ü v ey sı y erleşim şek­
linde b ile, k ad ın ın erk ek k ard eşleri ve d iğ e r erk ek ak rab aları, eşle­
riy le b irlik te b ir b aşk a k ö y d e y aşasalar b ile an aerk il y ap ıy ı b e lirle ­
m e eğilim inde olm aktadırlar.
K adın değiş to k u şu n u n en b a sit şek li k a rşılık lı o larak k ız kar­
d eşlerin alın ıp v erilm esid ir: y an ı b en size k ız k ard eşim i v eririm
siz de bana. A şiret to p lu lu k ların d a k ad ın ların d eğ iş tokuşunu y a­
panlar, b ire y le r d eğ il taraflardır. E ğ er b ir to plum da k arşılık lı o la­
rak sık sık k ad ın d eğ iş to k u şu y apan ik i grup v arsa b u to p lu m de­
ğiş to k u ş-tem elli y ap ılara bölünür. G en ellik le b u y ap ılard a, kadın
d eğ iş-to k u şu n a ek o la ra k iş bö lü m ü de vardır.
D eğiş-tokuş sistem i, A vustralya h alk ları arasm d a yaygındır. B u
ev lilik sistem lerin in çalışılm asın d a b u tü r b ir e v liliğ in doğurduğu
sonuç son tah lid e çap raz-k u zen evliliğinin b ir tü rü o la ra k sınıflandı­
rılm aktadır. B u şö y le olm aktadır: O rta A vustralya’d ak i K ariera gibi
o ld u k ça k ü çü k to p lu lu k lard a toplum un b ü tü n ü y eleri k en d ilerin i
b irb irlerin in ak rab aları o larak tanım lam aktadır. Soy, ataerk il o larak
ilerlem ek ted ir v e ik i tü r ‘egzogam ik ev lilik sın ıfı’ oluşm uştur. F üru-
udan o lm ad ığ ı sü rece u y g u n cin siy etten h<srkesle ev len ileb ilir. T ıpkı
Y anom am ö v e p ek ço k b aşk asın d a olduğu g ib i K ariera’d a d a tek b ir
terim in , p e k ço k fark lı k işiy i betim lem esi dem ek o lan sım flan d ın cı
b ir ak rab alık term in o lo jisi v ard ır, b u durum da, h erk es, b iy o lo jik ak­
rab alık ta n b ağ ım sız o larak aynı cin siy ete, n esle v e aynı klana men­
su p o lm u ş olm aktadır. B ö y lece K ariera’d a b ir b abayı, onun oğulla-
n n ı v e ay n ı k u şak v e k lan d an o lan b ü tü n d iğ e r erkekleri betimlemek
iç in ay n ı te rim kullan ılm ak tad ır. B ir k im se a n a litik olarak smıflan-
d ırıc ı p aralel k u zen leri (am ca v ey a te y ze ço cu k ları) içeren bir kate­
g o ri o larak fiiru u o larak kabul ed ilen k işile rle evlenem ez. Diğer ta­
raftan , h a la v e dayı ço cu k ları v e ay n ı k ateg o ri içindeki, sınıflandır­
m a b ak ım ın d an çap raz-k u zen ler diy e ad lan d ırılacak olan herkes bır-
b iriy le evlenebilir.
B e lirli b ir dönem o larak b ak ıld ığ ın d a b u tü r evliliklerin ilk ola­
rak k arşılık lı k a d ın d eğ iş to k u ş ed en p atrisy en lerd e ortaya çıktığı
görülür. B ir erk ek , an n esin in p atrisy en i dem ek o lan babasının evlen­
diği y erd en evlenir. B ab an ın k ız k ard eşi d e o rad an evlendiğinden,
h e r ik i b ab an ın , k ız k ard eşin in ço cu k ları b u k la n a aittirler.
B u sistem deki değiş to k u şu d ah a iy i y ansıtabilecek bir başka
b en zer ö rn ek Yanom am Ö ’dendir. Y anom am ö’d e b ir erkek, halasının
v e/v ey a am casın ın k ız ıy la evlenir. B en zer şek ild e b ir kadın amca
ve/veya dayı o ğ lu y la evlenir. A taerk il p aralel küzenler, tammiitiba-
riy le tey ze İle am ca ev len d iğ in d en an aerk il p aralel kuzenlerde oldu­
ğu gibi k işin in kendi g ru b u n a m ensupturlar. B u rad a biyolojik akra­
ba g ru p la n ile d iğ er in sa n la r arasın d a term in o lo jik olarak aynın ya­
pan b ir sistem den d eğ il sm ıiian d m cı b ir ak rab alık sistem inden bah­
settiğ im izi h atırd an çıkarm am am ız gerekir.
Y anom am ö’d e ta n ım ı itib ariy le d ay ın ın v e/v ey a halanın kızlan
dem ek o lan ev len ileb ilîr b ü tü n k ad ın lar için suaböye kavram ı kulla­
nılm aktadır. B u n u n la b irlik te, h er ne k ad ar Y anom am ö terminoloji­
sinde sadece iki tü r aym k uşaktan k ad ın —k ız k ard eşler ve eşler-var­
sa da p ratik te, ‘y ak ın ’ v e ‘u z a k ’ çapraz k u zen ler arasında bir aynma
gidilm ektedir. B u n ed en le p ek ço k ebeveyn, çocuklarını işbirliği içi­
ne g irm ek isted iğ i sülalelerle ev lendirm ek istem ektedir.
C hagnon (1983), çeşitli Y anom am ö kö y leri üzerinden yaptığı
istatistik sel b ir an alizle, b iy o lo jik ak rab alık b ağ ların ın en güçlü ol­
duğu y erlerd e siy asal istik rarın en y ü k sek düzeyde olduğunu ile-
K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 182

ri sürm üştür. A çık ça g ö rü lm ek ted ir k i b ir kaç k u şa k tır k ız alıp ve­


re n to p lu lu k la r arasın d a —h em ak rab alık v e h em d e y ü k ü m lü lü k an­
lam ında- d iğ er tü rlü ak rab alık b içim lerin e g ö re ço k ç e şitli y o llarla
güçlü b ağ lar oluşm aktadır. B u n u n ötesinde» ço ğ u n lu k la aym k ö y d e
o tu rd u k ları iç in çap raz-k u zen leri ile evlenm ek k ad ın ların d a
işlerin e gelm ektedir. B ö y lelik le k ad ın , k o ru y u cu lu ğ u n a ih tiy aç du­
y ab ileceğ i erk ek k ard eşlerin e y ak ın olabilm ektedir.
Y anom am ö’de id eal m o d el o la n çap raz-kuzen ev liliğ i T ablo
8 .1 ’de de g ö sterild iğ i g ib i shabono’âsiki sak in lerin ç o k y ak ın olduk­
ları oldukça istik rarlı b ir sistem kurm aktadır. B u n u n la b irlik te , u y ­
gulam ada Y anom am ölüler, sık sık savaş te h d itin i azaltm ak (bkz. 11.
B ölüm ) v e eş b ak m ak için k ö y lerin in sın ırla n d ışın d a b a ğ la r k ur­
m a b ask ısı altın d ad ırlar. B unun b ir sonucu o larak , C h agnon’u n ana­
liz için k u llan d ığ ı, b iy o lo ji tem elli m o d elin e göre shabono sak in leri,
ideal olarak o lab ilecek lerin d en d ah a az yakın akrabalardır.

j»-[ZröiX
K b .
E go

T ablo 8.1. Y anom am ö’de g ö rü len k arşılık lı k u zen ev liliğ i.


K arartılm ış k işiler, egonun babasoyuna ait kişiler. B u m odel
Önemli ölçüde basitleştirilm iştir; gerçekte bundan çok daha, fazla k işi
söz konusudur.
183 ♦ Evlilik ve Bileşme |

K A R Ş IL IK L IL IK V E D E R E C E FARKLILIKLARI

P ek ço k to p lu m g eleneksel o larak ikiden fazla grup arasında, dön-


gü sel b ir şek ild e k ız alıp verm ektedir; yani mesela, A 3dan B’ye, B
k lan ı C ’y e v e o d a D ’y e , D k lan ı da yeniden A’ya kız vermektedir­
le r B u tü r b ir sistem de k ız ın verilm esinin tek şartı ‘karşılığında’ kız
alm ak olm aktadır.
Ü ç v ey a daha fazla grubun karşılıklı döngüsel olarak kız alıp ver­
m elerle bağ kurdukları b ir sistem , muhtemelen iç-evliliklerin oldu­
ğu sistem lere kıyasla, işlevsel anlam da daha fazla sayıda bir ilişkiye
dayandığından, daha büyük olacaktır. B ir kimsenin kategorik olarak
kız-alm a ile kız-verm e arasında ayrım a gittiği böylesi bir sistem asi­
m etrik b ir işb irliğ i sistem i olarak adlandırılmaktayken, daha içe kapa­
lı olanlar sim etrik işb irliğ i sistem i diye isimlendirilmektedirler Her
ne k ad ar b u sonuncusu, gruplar arasında bir eşitlik varmış çağrışımı
yapsa da asim etrik b ir işbirliği sistem i sıklıkla falcat zorunlu olmaksı­
zın ğrublar arasında b ir derece varm ış hissi doğurmaktadır.
B urm am ın ü st sın ıf elitlerinden olan Kacbinler, aîaeıkil düzen­
de egzogam i uygulam aktadırlar (L each 1954). Onların kız alıp verme
kuralları Y anom am ö’dekinden daha karm aşık ve daha hiyerarşik bir
sosyal örgütlenm e gösterm ektedir. Kachmierde, kız verenler (mayu),
k ız alanlara idama) göre daha yüksek b ir dereceye sahiptirler.
G eçim k ay n ağ ı p irin ç o lan K achm ier, üç ana sülaleye ayrılırlar:
şefler, a risto k ra tla r v e sıradanlar. B u sistem de, kız veren her sülale
b ir m ayu old u ğ u n d an k ad ın ların derecesi hep gittikleri yerin altın­
dadır. D am atların , m ayulara b a şlık parası ödemeleri gereklidir fakat
g en ellik le b u n u hem en yapam am aktadırlar. Bu yüzden, genellikle,
dam at, dah a-ü st-d ereced ek i eşin in ailesi için yıllarca -bazen ömrü­
nü n g eri k alan ın d a- çalışm ak zorunda kalmaktadır. ‘Kız almak’pa­
h alı olduğundan m ayu ve dam a arasındaki derece farkı zamanla ye­
n id en ü retilm ek te v e güçlendirilm ektedır.
| Küçük Yerler, Büyük M eseleler ♦ 184

Şu ana kadar k i b ütün örnekler, egzogarnik evlilik sistem leriyle il­


gilidir. A ynca, grup endogam isi de özellikle evlilikle ciddi kaynak akta­
rım ının olduğu yüksek katm anlı toplum larda söz konusudur. A vrupa’da
kraliyet aileleri ve H indistan kastlarının endogam ik olduğu bilinm ekte­
dir. B una karşın, endogam i ve egzogam inin göreceli kavram lar olduğu­
nu hatırdan çıkarm am am ız gerekm ektedir. B ütün insanlar, en ayından
çekirdek aile düzeyinde egzogam iktirler; tersine olarak da çok az insan,
çocuklarının evleneceği k işiler konusunda ayrım sız davranm aktadırlar.
A BD gibi bireysel seçim özgürlüğünün b ir erdem olduğuna vurgu ya­
pıldığı ülkelerde bile ‘ırki endogam i’ yaygındır.

S O Y V E B İR L E Ş M E T E O R İS İ

E v lilik k u ralları ve u y g u lam aların a d a ir çalışm alard a te m el b ir n o k ­


ta, siyaset, işb irliğ i v e istik rarla ilg ilid ir. B ütün g ru p lar b az ı düzey­
lerde egzogarnik o ld u k ların d an e v lilik m u tlak su rette çek ird ek aile­
nin, sü lalen in v ey a k la n ın d ışın d a b irlik te lik le r doğurur. B u tü r b ir­
lik telik le^ d o ğ rudan y a d a d o lay lı b ir b içim d e, soy v e ata-tem elli
dayanışm ayı ak rab alığ ın en tem el g erçek leri o la ra k g ö ren lere b ir
k arşı çık ış o larak p e k ço k an tro p o lo g ta ra lın d a n vurgulanm ıştır.
A k rab alık k o n u su n d a, ö zellik le E v an s-P ritch ârd (1940) v e M e-
y e r F o rte s’in (1 9 4 5 ) a y rı ay rı N u e rle r v e T allen siler ü zerin e y ap tık ­
la rı araştırm alar g ib i b azı etk ili, k la sik olm uş çalışm alar g ü çlü b ir
biçim de soy-tem elli b irlik telik lere odaklanm ışlardır. O nlar, doğru­
sal olm ayan b ir soyu —iste r g erçek v ey a h ay a li- p ay laşa n g ru p ların
n a sıl b ir dayanışm a için d e v e siy asal açıd an h arek ete g e ç irile b ilir ol­
d u k ların ı g ö sterm işlerd ir (bkz. 7. v e 1 1 .-B ölüm ler). D ev letsiz to p ­
lum larda, o rtak b ir atay a d ayanan b u b irlik te lik g rubu, ak rab alığ ın
tem el g erçekliği o la ra k görülür.
185 ♦ E v lilik v e B irle ş m e |

Yeni Gine ve Antropologlar


Y eni G ine, 810,000 k ilo m etre k a re lik y ü zö lçü m ü y le (B üyük
B rita n y a 'n ın y ü zö lçü m ü , 2 4 4 ,0 4 6 km k ared ir) d ü n y an ın ik in ci en
b ü y ü k adasıdır. N ü fu su y ak laşık 3.5 m ily o n d u r v e 1975’d en b eri,
ad a, E n d o n ezy a’y a a it o lan b a tı y ak a sı, Iria n Jay a ile b ağ ım sız b ir
d ev let o lan P au a Y eni G ine olm ak ü zere ik iy e b ö lü n m ü ş durum ­
dadır.
Y eni G in e ’de, b aşk a h iç b ir y erd e o lm ayan ço k b ü y ü k say ıd a
y erli b itk i ve hay v an tü rü bulunm aktadır. B atak lık ların y an ı sıra
engebeli d ağlardan v e d erin v ad ilerd en o luşan o ld u k ça çarp ıcı v e
d eğişken m an zarasıy la b ir y erd en b ir y ere erişim o ld u k ça zordur.
B u n u n la b irlik te, Y eni G in e’n in alçak v e y ü k sek k esim lerin d ek i
in san i y erleşim in k ö k en leri b in lerce y ıl ö n cesin e gitm ektedir.
Y eni G in e’deki yüzlerce etn ik grubun çoğunluğu, sahil kesim ­
leriyle, deniz seviyesinden 4,000 m etre yükseklere k ad ar o lan va­
d ile rd e dağ ın ık halde yaşam aktadır. B u in san ların çoğu, özellikle
de yüksek k esim lerde yaşayanları, geniş dom uz sürülerine sahiptir.
Y eni G in e’deki lin g u istik d eğ işk en lik , istisn a i b ir konum da­
dır. 7 0 0 ’ü n ü stü n d e k o n u şu lan d il v a rd ır v e b u n la rın 5 0 0 ’d e n faz­
la sı b ir b a şk a d il y a d a d il ailesiy le b ağ la n tılı g ib i gözükm em ekte­
d ir v e p e k ço k d u ru m d a d a an laşılm az b ir ö ze llik gösterm ektedir.
M alen ezy a d ille rin in k o n u şu ld u ğ u sa h il k esim lerin d e y a­
şay an ların , y ü z y ılla rd ır M alezya ve E ndonezyalI d en izcilerle v e
d ah a so n ra d a A vrupalIlarla ilişk ile ri vardır. O ysa y ü k sek k esim ­
lerd e y aşay an lar, y a la n zam an lara k ad ar n ered ey se b ilinm em ek­
tedirler.
A slın a b a k ılırsa b u in san lar, 1930’lard a, tam am ıy la şans ese­
ri k eşfed ilen , büy ü k b ir h a lk k itle si o lan E n g a la r’a k a d a r d o ğ a b i­
lim cilerin ce, y e rle şik o lm ayan in sa n la r o larak k ab u l ed ilm işler­
dir. A kşam k aran lığ ın d an önce zirv ey e u la şıld ığ ın d a k arşılaşılm ış
o lan v erim li v a d ile r v e e k ili-d ik ili b ah ç eler g ö z kam aştırm ıştır.
K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 186

H er n e k ad a r m isy o n er faaliy etleri, d ev let v e p ara ekonom isi,


y ü k sek k esim lerd ek i y aşam ı etkilem ekteyse de Ö zellikle 1960’1ar­
dan b ıı y an a, g elen ek sel k ü ltü rü n v e so sy al örg ü tlen m en in p e k çok
yönü, güçlü b ir şek ild e devam etm ektedir.
Y eni G in e’n in y ü k sek lerin d ek i in san ların A vrupalılarca k eş­
fedilm esinden itib aren , Y eni G ine, b u ray ı d erh al, g en ç b ir k a rşı­
laştırm a ve to p lu m b ilim i iç in m uazzam b ir k ay n ak o larak gören
an tro p o lo g ların y o ğ u n şek ild e d ik k at g ö sterd ik leri b ir y e r h alin e
g elm iştir —n itek im b u rad a, ço k b ü y ü k k ü ltü rel d eğ işk en lik ler gös­
teren , y alıtılm ış h ald e p ek ço k taş d ev ri inşam vardır. A n tro p o lo g ­
ların ak ın etm esi, k en d ilerin in etnografik b ir m erak a k o n u edildik­
leri h issin e k ap ılm aları v e g eçip g itm iş b ir zam anm k alın tılarıy ­
m ış g ib i alg ılan m aları n ed en iy le ço ğ u n lu k Y eni G in elilerd e b e lir­
li b ir rah atsız lık doğurucu olm uştur.

B azı antropologlar, b u tü r A frika u zm an lan tarafından katm an­


lı k lan lara d air ortaya konulan m ükem m el m antik m odellerine
çıkm ışlardır (K uper 1988). B u durum özellikle, ataerkil tem elli toplu­
lukların katm anlı aşiretler halinde örgütlenm elerinin beklendiği Y eni
G ine’de alan-çalışm ası yapm ış o lan lar için böyledir. B ununla birlikte,
yapılan araştırm alar gösterm iştir k i Y eni G ine to p lu m lan ataerk il yapı
içerisinde y er alm ayan k işileri barındırm akta v e N u erler ve T allensi-
le r için betim lenen kaynaşm a v e parçalanm a m ekanizm aları bulun­
m am aktadır (B am es 1962). Ö rneğin Y eni G in e’n in yükseklerindeki
C him bular, pekala y a ataerkil tem elli b ir kandaşlık sistem i veya pek
ço k istisn ası olan b ir ataerkil sistem olarak betim lenebilir. B öylece,
E vans-P ritchard, F ortes v e diğerleri tarafından ortaya atılan m odelle­
rin genel geçerliliği, deneyim sel v eriler tem elinde sorgulanm ış ve on­
ların m uhtem elen b irleşm eye dayalı v e dolaylı (hukuki) b ağ lan hafi­
fe alm a p ah asın a u su l-fü ru u soy gruplarının önem ini ab arttık lan so­
nucuna varılm ıştır. B u anlam da, ilg in ç b ir ayrıntı, akrabalığın yapılan­
m ış, sistem li yönlerine odaklanan an tropologlar R adcliffe-B row n’m
187 4 Evlilik ve Birleşme |

tak ip çileri iken; özellikle A udrey R ichards gibi soyut yapıya karşılık
p ratik te olan bitenin önceliğine önem v eren eleştiriciler çoğu zaman
M âlinov/ski’n in Ö ğrencileri arasından çıkm ıştır.

B A S İT V E K A E M A Ş D C Y A P IL A R

A krabalık Üzerine, m eşhur olm ayı fazlasıyla haketmiş bir çalışma


olan The Eîementary Structures o f Kinship (1969 f1949])>de, Levi-
S trauss, akrabalık teo risin i daha teo rik b ir yolla sorgulamıştır. 0 , or­
tak soyu, akrabalığın tem eli olarak görm eyerek daha ziyade gruplar
arasm da k ız alıp verm e yoluyla g eliştirilen birlikteliklerin, akrabalı­
ğ ın tem el gerçeği olduğunu düşünm üştür. İlham ım yapısal linguistik
(ki dilin tem elinin ilişkide yattığını vurgular) ve alışverişin, insanlığın
tem el biçim i olduğuna vurgu yapan M arcel M auss’ım sosyolojisinden
(bkz. 12. B ölüm ) alan L dvi-Strauss, akrabalık kurumuna dair oldukça
orijinal b ir görüş geliştirm iştir. G erçekten de o, toplumun gerçek biçi­
m inin, b ir erkeğin k ız kardeşim başka b ir erkeğe vermesiyle ve böy­
lelikle b ir birlik telik bağ ı oluşturm asıyla başladığım ileri sürmüştür.
L evi-S trauss’u n b ak ış açısı, b ü tü n akrabalık sistemlerinin dört ^
tem el akrabalık ilişk isin in açım lanm ası olduğu fikrine criyanmak^-
dır: erkek kardeş-kız kard eş, k o ca-eşi, baba-oğul ve annenin erkek
k ardeşi ile k ız k ard eşin oğlu. Y apısal linguistik’teki benzer yapılardan
esinlenen L evi-S trauss, ak rab alık veya aym şekilde insan toplumu-
n u n tem eli o larak bunu ‘b asit y ap ı’ v ey a ‘akrabalık atomu’ olarak gö­
rü r (bkz. Tablo 8.2). S ım flandıncı çapraz-kuzen evliliğine dayananla­
rın yan ı sıra asim etrik b irlik telik lere dayananlar da dahil olmak üzere
b azı toplum lar, doğrudan d oğruya b u ‘b a sit yapı’ üzerinde inşa edilir­
ler. L evi-S trauss ’u n term inoloj i sinde ‘karm aşık’ toplumlar, evlilikte
b elirley ici olan d ö rt tem el ilişki biçim ine b ir yenisini eklerler. O, basit
sistem lerin p o z itif k u ralları olduğuna v urgu yapar: bu toplumlarda sa­
dece kim in .kimi e evlenem eyeceği değil aym zamandakimlerleevle-
nebileceği de b elirtilir (Y anom am ö’de olduğu gibi). Modem toplum­
larda yaygın olan ve b irey in tercihlerine dayanan karmaşık sistemler­
de sadece n e g a tif k u rallar v ard ır v e b u nedenle, akrabalık gruplan ara­
sında u zu m sü reli b irlik telik ler kuram am aktadır.
Küçük Y erier, Büyük M eseleler ♦ 188

T ablo 8*2. A k rab alık atom u.

L ev i-S trau ss’u n ak rab alık atom unda, an n en in erk ek k ardeşi


ön em li b ir k arakterdir. E n sest y asağ ım v e erk ek lerin k ad ın la n kont­
ro l etm elerin i ev ren sel k ab u l ettiğ im izd e, ço cu k ların y etiştirilm e­
si so n ta h lild e erkek k ard eşin k ız k ard eşim d ışarıy a verm e konu­
sunda istek li o lm asın a bağlıdır. R ad cliffe-B ro w n ,m geçm işteki b ir
görüşünden (1952) esin len en L ev i-S trau ss, d ah a ile ri g id erek erkek
ile d ay ısı arasın d ak i ilişk in in k ritik o ld u ğ u n u söyler. E ğ er ço cu k lar
.. m ahrem Jse> kad ın ın erk ek k ard eşiy le v e onun d a te rsi şek ild e iliş-
' kİsı m esafeli olacaktır. E ğer b ir k im sen in d ay ısıy la y ak ın v e sevgi
d o lu b ir ilişk isi v arsa b ab a, k atı b ir ta v ır alacak ve cid d ileşek , ona
k a rşı d a aynı durum sö z k o n u su olacaktır. A taerk il to p lam lard a h er
zam an d eğ ilse b ile g en ellik le ‘cid d i dayılar* görülm ektedir.
L ev i-S trau ss *un bu g ö rü şleri, k arm aşık tır v e hem teo rik ve
hem d e deneyim sel v eri açısın d an ço k g en iş b ir alan ı kapsam akta­
dır. B u n a k arşın , onun d üşünce çizg isin in , so y ve b irleşm e k o nusun­
d a daha ö nceki tartışm ay la alak alı o larak , g ru p lar arasındaki b irle ş­
m en in soyun p ay laşılm asın d an d ah a tem el olduğu söylenebilir. B u­
rad an h arek etle, sihri h ısım lık , bü tü n leşm iş toplum ları anlam ada ev­
ren sel b ir anahtardır. D aha önce ak rab alığ ın en küçük y ap ı-taşı o ld u ­
ğ u sö y len en çek ird ek aile b u şem a içerisin d e erk ek k ard eş-k ız kar­
d eş ilişk isin i v e sih ri h ısım lığ ı g erek tird iğ in d en , ik in cil b ir y ap ı h a­
lin e gelm ektedir.
189 ♦ E vlilik ve Birleşme |

K A T I V E T E R C İH E B A Ğ L I K U R A L L A R ?

L ev i-S trau ss, çapraz-kuzen ev liliğ i ilk esin i, b a sit akrabalık sis­
tem i o lan g ru p lar arasın d ak i k a rşılık lılığ ın b ir ifad esi olarak gör­
m ektedir. O n a göre b u g ru p ların n e g a tif o ld u ğ u k ad a r p o zitif evlilik
k u ralları d a vardır. B u tü r b a sit sistem lerin ay rıca ata-tem eîli soy sis­
tem leri v a rd ır v e grup düzeyinde k ız alıp verm ektedirler.
B ir L evi-Strauss çevirm eni v e eleştiricisi olan Rodney Needham,
bu sonuncu modelin» The Elementary Stmctures o f Kinship 'de katı ve
tercihe bağlı sistem ler arasındaki aynının, detaylandm Jm asa bile sadece
katı evlilik kuralları olan toplum larda geçerli olduğu görüşündedir (Ne-
edham 1962). L evi-Strauss, bu görüşü reddeder ve k ız alıp verm e konu­
sundaki teorisinin ata-tem elli bütün toplum lar için geçerli olduğu ve katı
ve tercihe bağlı toplum lar arasında b ir ayrım a gitm enin alakasızlığı te­
m elinde akrabalık atom unu evrensel gördüğünü ifade etmektedir. Uygu­
lam ada katı denen sistem lerin tercihe dayandığım v e teoride ise tercihe
bağlı olduğu söylenenlerin de katı olduklarım ileri sürm üştür. Bu neden­
le, ona göre katılıklar sadece kural düzeyindedir v e uygulam ada bu gibi

C îa u d e L e v i-S tra u ss (1908-), zihnin işleyiş biçim leri hakkında et-


nograrik bilgiye dayanan b ir teori olan yapısalcılığın kurucusudur En
tem el görüşü, zihnin dış dünyayı birbirine k arşıt çiftler halinde dü­
zenlediği ve buradan hareketle tu tarlı ilişk i sistem leri geliştirdiği gö­
rüşüne dayanan, ikili karşıtlıklar ilkesidir. Y apısalcılık, başlıca iki dü­
şünce yapısından etkilenm iştin F ransız sosyolojisi, özellikle Durk-
heim ve M auss’un çalışm aları v e F erdinand d e Saussure, Rom an Ja-
kobsen v e diğerlerinin yapısal linguistiği. B aşkaları tarafından kay­
dedilen çok geniş b ir etnografîk m alzem enin sentezini yapmış ve
yem den analize tabi tutm uş, üretken b ir y azar olan Levi-Strauss ’un
K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 190

başlıca çalışm aları arasında The Eîementcoy Structures o f Kinship


(1969 [1949]), The Savage M ind (1966 [1962] ; bkz. A yrıca 15. B ö­
lüm ), Mythologigues (1966-7iy in dört bölüm ü ve daha kişisel, m e­
lankolik b ir gezi eseri olan Trisîes tropiques (1976 [1955]) y er alın
L ev i-S trau ss, o rtay a koyduğu so y u t düşünce m o d elleri v e sınıf­
landırm anın ev ren sel olduğunu ile ri sürdüğünden, o n u n g en el şe­
m aların ın , etn o g rafy asıy la tam b ir u y u m için d e o lm ad ığ ın a sık
sık işa re t eden daha d en ey im sel y ö n elim li antro p o lo g ların , ciddi
eleştirilerin e m aru z kalm ıştır. Y ine de h iç k uşkusuz L ev i-S trau ss,
M alinow ski v e R adcliffe-B rovvn’d an sonraki dönem in -ö z e llik ­
le F ran sa v e d iğ er L atin ü lk eleriy le, ay n ı zam anda A nglo-S akson
dünyada- en etk ili sim asıdır. S on o larak onun p ro jesin in , G regory
B ateso n ’d a olduğu gib i b ir dereceye k ad a r p ek ço k antropoloğun-
k in d en fark lı oldu ğ u n a işa re t etm ek gerekir. O , to p lu m la n n n asıl
işled ik lerin i anlam aktan v ey a in san ların h arek etlerin i açıklam aya
çah şm ak tan sa zih n in işley iş p ren sip lerin i o rtay a k oym ak istem iş­
tir. B u nedenle m esela ak rab alık te rm in o lo jisin i so sy al örgütlen­
m enin b ir sonucu değil, son k erted e, zih n m evrensçL yapısm m bir-
ürünü o larak görm üştür.

B u rad an h arek etle, b ir k im sen in ev len eb ileceğ i v e evlenem e-


y ecek leri (egzogam i k u ralları g ib i) ile ö zellik le kim in le evlenm e­
n in fay d a g etireceğ in e d a ir y ap ılan k ü ltü re l te rc ih le r arasın d a b ir ay­
rım y ap m ak g erek li görünm ektedir. B ire y ler iç in , eğ e r evlenecekle­
r i k işiy i a ileleri b elirliy o rsa, ç o k k a tı k u ra lla r v arm ış g ib i alg ılan a­
b ilir fak at so sy al düzeyde b u m o d eli b ü tü n u y g u lam alara yaym ak
b iz i y an lış b ir y ere götürecektir. L ev i-S trau ss’u n k a tı k u ra lla r diye
b ah settiğ i şey, b ir toplum un ü y elerin in düşündükleri kateg o rilerd en
b aşk a b irşey değ ild ir: N eed h am ’ın ay rım ı, ak tö rlerin b e lirli, k ü ltü ­
re l o larak tan ım lan m ış am açlara u laşm ak iç in izled ik leri k ateg o ri v e
stratejileri b irb irin d en ay ırd etm ey i m üm kün kılm aktadır.
K ateg o rilere v e k u rallara d a ir m ükem m el b ir bilgi dahi bizim,
- in san ların n a sıl h arek et ed ecek lerin i anlam am ızı mümkün kılmaz
ve b u n o k tad a F irth ’in so sy al y ap ı ile sosyal örgütlenme arasında
y ap tığ ı ayrım ı h atırlay ab iliriz. K u ra lla r v e norm lar, bu kuralların ve
n o rm ların u y g u lan ab ilirliğ i ile ö zd eş değillerdir.
Ç o ğ u n lu k la ak rab a lık olg u su , so y b ak ış açısından olduğu kadar
b irlik te lik b ak ış açısın d an d a yorum lanabilir. B irliktelik ve soyun
h e r ik isi d e, h e r n e k a d a r K u p er (19 8 8 ), so y kuramcılarının büyük
Ö lçüde k an d aşlığ a b ağ lı aşiretlerin ö ze llik le önem li olduğu öıgütlen-
m elere sah ip to p lu m lara o d ak lan ırlark en birleşm e kuramcılarının,
daha ziy ad e ak rab a g ru p lan arasın d a b irlik te lik oluşturmanın kri­
tik önem de old u ğ u toplum dan çalıştık larım d ile getirmişse de, bun­
la r b ü tü n ak rab alık sistem lerin d e v aro lan yönlerdendir. Buna karşın,
y in e d e to p lu m lard a so y a d ay alı g ru p lar anlam ında sınırlarım aşan
b irlik telik ler görm ek h e r zam an olasıdır.

A K R A B A L IK , D O Ğ A V E K Ü L T Ü R

P ek ço k m odem to p lu m d a, ak rab alığ ı b iy o lo jik terim ler üzerinden


düşünm e g elen eğ i vardır. A vrupalIlar, genellikle kendilerini kar­
d eşlerin e k u zen lerin d en v e b irin c i d erece kuzenlerine de ikinci de­
rece o lan lara k ıy asla d ah a yakından b ağ lı görürler. Bu tür bir top­
lum da, sm ıflan d ın cı ak rab alık ö y le v ey a b ö y le yok gibidir. Bunun­
la b irlik te , b u tü rd en b ir to p lu m d a b ile ak rab alık kavramlarının bi­
y o lo jik ak rab alık tan ziy ad e so sy al örgütlenm eden geldiği açıktır.
Y anom am ö ’de, b ir k im sen in bab a-so y u n d an bütün kadınlar ‘ba­
b an ın k ız k ard eşleri’ v e an a-so y d an b ü tü n erkekler de ‘annenin er­
k ek k ard eşleri’ o larak görülürler. B ir k işi iç in ana babasından ge­
len k u şa k lar o larak sad ece ik i tü r erk ek v e ik i tü r kadın vardır, ba­
balar, an n en in erk ek k ard eşleri, an n eler v e babanın kız kardeşleri.
K a rie ra h la r’da v e p ek ço k d iğ e r A vustralya halklarında aynı kuşak­
tan v e cin siy etten b ir gru b u n b ü tü n ü y elerin d en aynı akrabalık teri­
m i k u llan ılarak b ah sed ileb ilir. B ütün ‘erk ek kardeşler’ paylaştıkla­
rı b iy o lo jik b ir so y o lm asa d a n ered ey se b ü tü n pratik amaçlar açı­
sından kardeştirler.
| K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 192

Ç oğu n lu k A vrupa ak rab alık te n n in o lo jisin d e b az ı sih ri h ısım ­


lık lar y an i arnıe v e b ab alarım ızın k ard eşleriy le ev len en ler ‘am ca’
v ey a ‘d ay ı’ d iy e adlandırılm aktadır. D ah ası, p ek ço k H int-A vrupa
d ilin d e, b iy o lo jik v e sih ri am ca v e d ay ılar arasın d a term in o lo jik b ir
fark bulunm am aktadır. A vrupa akrabalık terim lerin d en o lan eşin-
erkek-kardeşi (b ro th er-in -lo v e) v e eşin -k ız-k ard eşı (sister-in -lo v e),
de a y n c a ik i farklı tü r ak rab ay a gönderm e yapabilir. E şin -erk ek -
k ard eşi, b ir kim senin k ız k ard eşin in kocası olabilir. B ir b aşk a d ey iş­
le, ak rab alık , doğal b ir şekilde oluşm am aktadır; so sy al o larak ü re­
tilm esi gerekm ekte ve işleri k o lay laştırm ak ve ak si ta k tird e k ao tik
olacak sosyal dünyada düzen kurm ak için en azından k ısm en biçim ­
lendirm ektedirler.
N eedham (1962) ve Schneider (1984), akrabalığın biyolojik te­
m ellerine vurgu yapanlara karşı çıkarak, bunun biyolojik gerçeklikler­
le ille b ir bağlantısı olm ası gerekm eyen b ir k eşif olduğunu ileri sürm üş­
ler ve her ikisi de bunun aynı zam anda antropologların keşfi olduğu
üzerinde durm uşlardır. E n azından b u bölüm deki örneklerin gösterdi­
ği gibi, b ir toplum daki akrabalık sistem i, otom atik olarak biyolojik ak-
, rab a ilişlcilerini izlem em ektedir. B ir toprak parçası üzerinde hak iddia
etm ek için soyun önem li olduğu durum larda soyağacının m aniple edil­
m esi yaygm olarak görülebilm ektedir. L aura B ohannan (1952), toprak
m ülkiyetine dayalı katm anlı patrisyenler hal inde yaşayan N ijerya’daki
T iv’ler arasında bu sorunsalı ele alm ıştır. B u toplum da, yapı ve aşiretin
kökenleri genellikle bilerek b ir kısım çıkarlar nedeniyle m aniple edil­
m ektedir. K orsika’daki akrabalık, kan davası ve m afya hakkında ya­
zan A nne K nudsen (1 987,1992), b ir kişinin sahip olduğu kuzenlerinin
toplam sayısının ancak küçük b ir kısm ının sosyal olarak a k tif olduğu­
n u gösterm iştir. B u akrabalardan, yalnızca kişinin, ortak çıkarlara sahip
oldukları akrabadan sayılm aktadırlar. G enellikle soyağacı bakım ından
en uzak olan kuzenler, uygulam ada en yakın haline gelebilm ektedirler.
G eertz (1988, s, 8), m aniple etm ede ve yorum lam ada kullanılan b u açık
‘gerçeği’, K uzey A frika katırından bahsederken “her zam an annesin­
den yani attan bahsederken, babasından yani eşekten hiç bahsetm ez”
diyerek daha genel b ir şekilde ortaya koym aktadır.
193 ♦ E v lilik v e B irle ş m e |

A k rab alığ a ilişk in b iy o lo jik tem elli g ö rü şlere k arşı g etirile n iti­
ra z la rın Ö nem ine k arşın , d iğ e r tü rlü b iç im ler —sın ıflan d ın c ı, sihri,
sem b o lik - ço k ç e şid i k o şu llard a d ah a ön em li ise le r d e ön em li ak ra­
b a lık b iç im lerin in b iy o lo jik so y ü zerin d en ev ren sel b ir şek ild e y ap ı­
lan d ığ ı da b ir gerçektir.

B A ZI O RTAK PA Y D A LA R

G ördüğüm üz g ib i ak rab alık la ilg ili p ro b lem leri h alletm en in p ek çok


y o lu v a rd ır fak at b ü tü n to p lu m lar b az ı o rtak p ay d a la rd a buluşm akta­
d ırlar: h ep sin d e en sest v e eg zo g am iy i d ü zen ley en k u ra lla r m evcut­
tur. Ö nem leri iste r m aajinal iste r b ü y ü k o lsu n b ü tü n to p lu m lard a b ir­
leşm eler, k işile r v e so y g ru p la n arasm d a olm aktadır. B ü tü n to p lu m ­
lar ay rıc a ço cu k lu ğ u n ilk y ılla n b o y u n ca anne ile ço cu ğ u b ir arad a
tu ta n b ir so sy al örgütlenm e g eliştirm iş g ö rü n m ek ted irler (bu n u n b ir
is tisnası, ço k say ıd a ço cu k k reşle ri o lan y e rle r o la b ilir b elk i). B ütün
to p lu m lar a y n e a işley en b ir ü rem e k u ru m la n k u rm u şla rd ır v e hepsi
de m irasla ilg ili d ü zen lem eler y apm ışlardır.
B u n u n d a ö tesin d e, p e k ço k to p lu m ak rab a lığ a d ay an an siya­
sal, eko n o m ik ve d iğ e r y ö n leriy le y erel ö rg ü tlen m e b içim leri g eliş­
tirm işlerd ir. B u tü r to p lu m lard a h em d in v e h e m d e u y u lm ası g ere­
ken g ü n d elik k u rallar, a ta la ra v e a ta la n n ru h ların a say g ıy a d ay an ır
(bkz. 14. B ölüm ). G üç fa rk lılık ları d a a y n c a g e n e llik le ak rab alığ a
b ağ lı olm aktadır. G erçek ten d e ak rab alık ço ğ u n lu k la to p lu m v e in­
sanın v arlığ ı açısın d an te m e l ö zellik lerd en d ir. O h ald e m ü şterek ak­
rab a g ru p ların ın , k atı e v lilik k u ralların ın v e ata la ra d a ir k ü ltlerin o l­
m adığı to p lu m la rd a ak rab alığ ın ro lü n ed ir?

AKRABALIK VE BÜROKRASİ
M odem izm sürecinin y aşanm asıyla b irlik te esk i sakinlerin vatandaş­
lara, vergi m ükelleflerine, ü cretli işçilere v e telev izy o n seyircileri­
ne dönüşm elerine rağm en akrabahk-tem elli örgütlenm e biçim lerinin
önem ini koruduğu şüphe götürm ez b ir gerçektir. Ç oğunluk m odem
Küçük Yerler, Büyük M eseleler $ 194

devletlerde a ile hanedanlığı, m ali alanda (v e b azen de siyasal alanda)


varlığım devam ettirm ekte v e soyağacı, b irey sel kim liM er açısından
h ala önem arzetm ektedir. Ç ekirdek aile, m odem toplum larda önem ­
li b ir kurum dur v e b u türden p e k ço k toplulukta akrabalık ilişkileri b ir
kim senin yükselm esinde, siyasal aidiyetlerinde, yerleşim yerinde v e
benzeri b irço k konuda belirleyici b ir ro le sahip olm aktadır.
B ununla birlikte, kapitalist iş piyasası görünürde akrabalık ilişki­
lerine v e verili kim liklere değil resm i niteliîdi, gönüllü sözleşm elere ve
bireysel başarılara dayanm aktadır. B u nedenledir ki akrabalık-tem elli
örgütlenm e İnçim i, m odem devlet yapışm a sahip toplam lardaki siya­
sal yönetim sistem inin ve iş piyasasının tipik şekli olan bürokratik ör­
gütlenm enin tam karşıtı ve bazen d e tehdit unsuru olarak görülm üş­
tür. A krabalık-tem elli örgütlenm eler b elirli kişilere olan sadakate da­
yanm aktayken ideal anlam da bürokratik b ir örgütlenm e, soyut b ir ta­
kım ilkelere, özellikle de hukuk v e sözleşm eye bağlı yüküm lülüklere
dayanır. A krabalık ilişkisinde kendi içlerinde birbirlerine yardım etm e
yüküm lülüğü varken bürokratlar kim olduklarına bakm aksızın herkes
için benzer ilke ve prosedürler uygularlar. A krabalık ideolojisine göre
fark lr insanlara farklı farklı davranışlar sergilem ek uygunken bürokra­
tik düşünce biçim inde herkese, b en zer resm i kurallar ve düzenlem ele­
re göre hizm et verm ek esastır. Y üksek-kadem edeki b ir kişi kendi akra­
balarından birini önem li b ir göreve getirdiğinde b u durum diğerlerince
nepotizm (kelim e anlam ı olarak kişinin yakınlarına ayrıcalıklı davran­
m asıdır) yani akrabalık tem elinde farklı v e ‘adil olm ayan’ davranış ser­
gilem e olarak adlandırılabilir. B una karşın, akrabalık m antığına göre,
bu farklı davranış b ir adaletsizlik değil daha ziyade b ir sadakat ve da­
yanışm a göstergesidir. B ugün neredeyse her toplum da varolan bu iki
ayrı m antık türünün teorik olarak b ir çözüm e kavuşturulm ası bu yüzden
zordur çünkü h er üdsim n, birbirine zıt ahlaki tem elleri vardır.
M ax W eber (1978 [1919]), akrabalık-tem elli v e bürokratik ör­
gütlenm e biçim leri hakkında sistem li b ir şekilde yazan ilk sosyal ku­
ram cıdır. O nun h arek et noktası, A vrupa’n ın sanayileşm esidir v e o,
Sanayi D evrim iyle, y ân i biçim sel k u rallara dayalı bürokratik örgüt­
195 ♦ E v lilik v e B irie ş m e J

lenm e biçim inin gelişim iyle akrabalık b ağ lan ım ı zayıflam ası arasın­
daki açık ilişk iselliğ i o rtaya koym uştur. W eber, h e r n e kadar bürokra­
sin in b azı y ö n lerin i eleştirse d e d ah a önce b ask ın şekilde varolan ka-
yırm acı ilk elere göre ayırdedici b ir n itelik o larak eşitlik temelindeki
anonim ilk elere dayanan v e k işin in m esleki v e özel statüleri arasın­
da n e t b ir ayrım yapan b u örgütlenm e b içim in e saygı duyar. Sonradan
W eber’in teo risin i d ah a ileriye götüren T alkott P arsons (1977), mo­
d em toplum dan, v erili ö zelliklere b ağ lı v e kayırm aca ‘geleneksel’ top-
lum larm b ir k arşıtı olarak başan -tem elli v e evrenselci olarak görür.
B u ayrım , b ir k işin in m odem toplum daki derecesi v e kariyer fırsatla­
rın ın b aşarılara v e kazanılm ış statü lere dayanm ası v e herkes için eşit­
lik kuralının (özellikle hak lar bakım ından v e h u k u k önünde eşitlik)
önem li b ir ilke olduğu anlam ına gelm ektedir. P arsons, bunun zıttrna
olarak geleneksel b ir toplum da genellikle akrabalığa bağlı olan verili
statülerin belirleyici olduğu görüşündedir; başka b ir deyişle, buralar­
da kişinin n e yaptığı n e olduğundan daha a z önem lidir.
B ü tü r dikotom iler, h e r zam an iç in b a site İndirgeyicidir. Birin-
a y rıc a lık lılık ilk ele rin in olm adığı kesin­
lik le doğru değildir. İk in cisi, an tro p o lo jik araştırm alar, bireysel ba­
şarıların soya dayalı ilişk ilerd en d ah a ö n em li old u ğ u son derece
b aşan -tem elli p e k ço k ‘g elen ek sel’ to p lu m o ld uğunu ortaya koy­
m uştur. B u, ö rn eğ in Y eni G in e’n in y ü k sek leriy le p e k çok avlayıcı-
to p lay ıcı to p lu lu k ta böyledir. B u n u n d a ö te sin d e ‘geleneksel top­
lu m lar’ terim i, ço k b ü y ü k ölçü d e d eğ işk en lik g ö steren b ir yığın top­
lum —A ndelerdeki b ir Q uechua k ö y ü n d en Ç in im paratorluğuna ka­
dar- aynı p o tad a ele ald ığ ın d an , o ld u k ça y etersizd ir.
D iğ er taraftan , b u tü r d ik o to m iler b ire r kavram sal araç ola­
rak k u llan ışlıd ır v e b iz im d en ey im sel re a lite le re d air gözlem lerim i­
z i b irb irin e k arıştırm am am ızı sağ lay arak g erçek lik leri düzenlemede
yardım cı olur. B ö y le o lsa d a b u n ların (W eber’ra kavram larıyla) ide­
al tip le r old u k larım a sla h atırd an çıkarm am am ız g erek ir; bunlar, ‘dış
dünyada’ a sla s a f h alleriy le k arşım ıza çık m ay acak o lan soyut ve bi­
çim lendirilm iş m odellerdir.
K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 196

A krabahk-tem elli v e b ü ro k ratik örgütlenm e arasındaki ilişki»


m utlak su retle deneyim sel v eriler tem elinde ele alınm alıdır. B öyle ya­
parsak b u iki ilkenin ço k sık o larak b irb irlerin in yerine kullanıldıkları­
n ı görürüz; bunlar» uygulam ada k arşılık lı olarak birbirinden bağım sız
şeyler değillerdir. B ir kim se fark lı durum larda, hem resm i adalete d air
idealleri ve h em de akrabalık dayanışm asını destekleyebilir.

M E C A Z İ A K R A B A L IK

B ü ro k ratik ö rg ü tlen m elere d a ir y ap ılan çalışm alard an çık ard ığ ım ız


b ir d ers, evrensele! ilk ele rin (resm i k u rallar, sö zleşm eler v b .) ay rı­
calık lı ilk elerd en ö y le k o lay ca ay rılm adığıdır: h e r ik i k u ra lla r d izisi,
tıp k ı b irey ciliğ in , d ah a önceden v a r o lan p ek ço k işlev in i b aşk a ku­
rm a la ra d ev retm esin e rağ m en ailey i o rtad an kald ırm am asın d a o ldu­
ğu gibi, y an y an a v aro lab ilir.
Sanayileşm eye v e geniş ve heterojen halkların, ulus-devletler
çatısı altm da bütünleşm elerine b ağ lı olarak p e k ço k bağlam da klan-
veya-soy-teraelli sosyal örgütlenm enin sürdürülm esi im kansız hale
gelm iştir. B u türden b ir toplum da, h er insan ilişkili olm adığı ço k sayı­
da insana bağım lıdır v e h e r b ir kişi, akrabalarının b ü y ü k b ir desteği­
ne ihtiyaç duym aksızın kendi yaşam ından kendisi sorum ludur. Şöz-
leşm eyle y ap ılan işler, klanın toprağını v e aile işlerinin yerini alm ıştır
ve sosyal h arek etlilik yüksektir. B ireysel seçim lere dayanan b ir evli­
lik ideolojisi, d ah a önceki soy-tem elli evliliklerin yerini alm ıştır. P ara
ekonom isi v e evrensel ücret işçiliğ i, geçim ve yerleşim m eselelerini
toplum sal olm aktan çıkarıp bireysel b ir hale sokm uştur.
B u b iz i, ak rab alığ ın önem li olm aktan çık tığ ın a inanm aya g ö tü ­
rebilir. B una k arşın , ak rab alığ ın h ala sosyal örgütlenm e p otansiye­
line ek o larak ö nem li sem b o lik y ö n leri de vardır. B u, en b ilin en in ­
san to p lu m ların d a sü b je k tif b ağ lılık , g ü v en d elik duygusu v e k işi­
sel k im lik için tem el b ir odaktır. B u alan lard a, ak rab alığ ın en azın ­
dan kısm en m illiy e tç ilik g ib i m ecazi ak rab alık id eo lo jileri ta ra fın ­
d an y e r d eğ iştirilm iştir. M illiy etçilik , m illeti m ecazi b ir ak rab a gru­
197 ♦ E v lilik v e B irle ş m e |

b u gibi.gösterir. T ıpkı so y id eo lo jileri g ib i, ‘b iz ’ v e ‘o n la r’ arasın d a­


k i zıtlığ a vurgu y ap ar ve k en d i için d e eşitlik ç i ve ev ren selci olm a­
sın a rağ m en başk a m illetlere k arşı k en d in e ay rıc alık lıd ır (bkz. 18.
B ölüm ). M illet ayrıca b elirli y arg ısal b ağ lam lard a fiili (de facto ) b ir
soy gibidir. E ğ er b ir v atan d aş, h iç b ir v a ris b ırak m ak sızın Ö lürse, b ü ­
tün m alları d ev lete geçer. D ev let, ay rıc a b e lirli d u ru m lard a ço cu k la­
rın bakım sorum luluğunu üstlenir.
M illiy e tçilik v e ak rab alık id eo lo jisi arasın d ak i b elirley ici b ir
fark, m illetin h iç b ir zam an b ir aray a g elm eyecek o la n ço k geniş sa­
yıdaki insan to p lu lu ğ u n u k apsam ası: b irb irlerin i b ilm ey en in san lar
arasın d a to p lu b ir b irlik te lik d u ygusu oluşturm asıdır. E ğ er b ü y ü k ve
küçük ölçekli to p lu m lar arasın d a id eal tip e d ay alı b ir ay rım y apm ak
istersek , sın ırı b u n a göre çizm ek k u llan ışlı o lab ilir: eğ er b ir k im se­
nin v arlığ ın ın önem li y ö n leri o k işin in b ilm ed iğ i b irile rin e d ay an ı­
yorsa, o takdirde o kim se önem li açılard an b ü y ü k ö lç ek li b ir so sy al
sistem e bağlı dem ektir,

G Ü N Ü M Ü Z A N T R O P O L Ö JtS Îb T O E iy O lA B A IT K

İste r m ecazi v ey a isterse de g erçe k anlam ıyla (v e b u b ir fark lılı­


ğa sebep o lsu n v ey a olm asın) ak rab alık k o n u su an tro p o lo jin in te ­
m el ilg ilerin d en b iri olarak y erin i korum aktadır. H o ly (19 9 6 ), akra­
b alığ ın an tropolojisine d a ir y ap tığ ı h arik a çalışm asın d a okuyucula­
rın a b ü tü n an tro p o lo g ların , ak rab alığ ın h e r y erd e o îaıı ev ren sel k a­
rak teri konusunda hem fikir olm adıklarım h atırlatır. B u n u n la b irlik ­
te, M organ v e M ain e’d en b u ta ra fa d isip lin in p e k ço k g erçek u y g u ­
lay ıcısı bunu insanın ev ren sel b ir y ö n ü o la ra k görm üşlerdir. H oly,
b u görüşün Üç tem el varsayım ı o ld uğunu ile ri sü rer: (1 ) ‘A k rab alık ,
b ü tü n toplum larda ev ren sel b ileşen lerd en v ey a y ap ı ta şla rın d a n o l­
duğu düşünülen ku ru m sal alan lard an b irin i o lu ştu ru r’ (H oly 1996,
s. 151). D iğerlerininse, ekonom ik, siy asal v e in an ç sistem i o ld uğunu
ekler. (2) ik in ci varsayım , ‘ak rab alık , in san so y u n u n dev am ıy la ilg i­
lid ir ve in san lar arasın d ak i ilişk ile r b u dev am ın g erek li k o şu lla n d ır’
(s. 152). (3) Son olarak, ‘b ü tü n to p lu m lar, çe şitli so sy al am açlarla in ­
| Küçük Yerler, Büyük M eseleler ♦ 198

san lar arasın d a olduğunu v arsay d ık ları soya-bağlı ilişk ilere dayanır­
la r’ (s. 153). H oly, b u n u n ark asın d an bu ü ç v arsay ım ın da sorgula­
n a b ilir o ld uğunu gösterm eye g irişir: ku ru m sal farklılaşm anın b içim i
v e d erecesi toplum dan toplum a d eğ işk en lik g ö sterir: soyun devam ı
ve b iy o lo jik ilişk ise llik değişken an lam lar v e so sy al gönderm eler ta­
şırlar: v e h an g i soy-ağacı b ağ lan tıların ın hangi y o lllarla ve ne dere­
ceye k ad ar iz in in sü rü leceğ i önem li ö lçü d e d eğ işk en lik gösterecek­
tir. K işiliğ e v e ilişk ise lliğ e d a ir k av ram lar arasındaki önem li d eğ iş­
kenlikler» iste r b iy o lo jik g ö rü lsü n v e y a görülm esin, akrabalığa ön­
celik verilm esinde ısra rc ı olu n arak görm ezden gelinebilir.
B öyle o lsa b ile çoğunluk to p lu m lard an elde ed ilen deneyim sel
v erilerin o rtay a koyduğu g ib i ak rab alık -ö n e m li d eğişkenlikleriyle
b irlik te- bugün sadece sosyal te o ri içerisin d ek i önem inin hafife alın ­
dığ ı k arm aşık ve m o d em to p lu m lard a d eğ il g en el anlam da antropo­
lo jik araştırm an ın te m el o d ak ların d an biridir. A yrıca ak rab alık ça­
lışm aları alan ı, d o ğ al olarak b iy o lo jik d eterm in istler ile k ü ltü rcü ler
arasın d a b ir m ücadele alanıdır. İn san lığ a d air b iy o lo jik v ey a evrim ci
b ak ış a ç ıla n ile sosyal in şa la rı (k i b e n b u tam am layıcılıkîarm tem el
olduğufia în ia m y o rii^ k o y an b ak ış a ç ıla n arasındaki tam am la­
y ıc ılık lar ne olursa olsun ak rab alık , b u g ö rü şler arasında b ir b ü tü n ­
leştirm e için varlığ ım korum uştur. A k rab alığ ın b iy o lo jik m i yoksa
so sy al tem elli m i olduğuna d air so m lard an d ah a ateşley ici b ir ta rtış­
m a d oğuran b aşk aca ço k az k o n u vardır.

A K R A B A L IK V E C İN S İY E T

A k rab alık v e ev lilik k o n u ların d ak i b u ik i bö lü m ü k ap atırk en ak ra­


b alık ve cin siy et arasındaki ilişk i üzerinde k ısa ca durm ak sanırım
y erin d e olacak. 1960’lara k ad a r ‘akrabalıkoloji ’n ra en p arlak döne­
m i boyunca, b ir kaç d ik k at çek en istisn a dışın d a, an tro p o lo g lar cin­
siy et üzerinde, ay ırd ed ici b ir p ren sip o larak durm am ışlardır. B ugün,
B o as, K roeber, M alin o w sk i, R ad clifie-B ro w n , E v an s-P ritch ard v e
F ortes g ib i isim lerin k la sik o lm uş eserlerin i okuduğum uzda cin siy e­
te d a ir b ir çözüm lem enin v e cin siy et farkl ılık ların ın sosyal v e k ü ltü ­
199 ♦ E v lilik v e B irle ş m e |

re l o larak ü retilm esin in y e r alm ıy o r o lm ası o ld u k ça çarpıcıdır. A k­


rab alık çalışm aların d a, g en ellik le erk ek b ak ış a ç ısı egem endir. E l­
b ette k i k ad ın ların d a b u çalışm alard a b e lirli b ir y erleri vardır: b a ­
zen eş, b azen anne v e k ız k ard eş am a n ad iren k en d i b aşın a h arek et
eden k işile r o larak gözükürler. K adınlar, to p lu m u n (y an i erk ek lerin )
k o n tro lü altın d ak i k ay n ak lar o larak g ö rü n m ek ted irler; o n lar g ru p lar
arasın d a alın ıp v erilen d irler, ev len ilen d irler, ca d ılık la su çlan an d ırlar
v b . B u n a ek o larak , ak rab alık ü zerin e k la sik an tro p o lo jik çalışm alar
n ad iren , b e lirli ak rab alık sistem lerin in n a sıl d a b e lirli b ir tü rd e cin­
siy e t ilişk ileri doğurduğunu —erk ek lerin k a d ın la r ü zerin d ek i hakim i­
y e tin i ne tü r b ir id eo lo jin in m eşru k ıld ığ ım - v ey a aç ık ç a görülm esi­
n e rağm en ak rab alık İlişk ilerin in ay n ı zam an d a cin siy e t ilişk ile ri ol­
duğunu o rtay a çık arm a aray ışın d a olm uşlardır.
B ugün sosyal yaşam ı cinsiyetten-bağım sız b ir b ak ış açısından
veya açıkça k ad ın açısından görm eye çalışan g ittik çe artan b ir litera­
tü r söz konusudur. 1970’lerden b u yana, cinsiyetin toplum da v e kül­
türde düzenleyici b ir ilke olarak tem el önem i üzerin e p e k ço k çalışm a
yayım lanm ıştır ve b u eserlerden b azıları b ir sonraki bölüm de ele alın­
m ıştır. B ununla birlikte, şaşırtıcı b ir biçim de b u literatü rd en ço k aza,
akrabalık ile ilişk i kurm a yoluna g itm iştir (b k z C o llier ve Y anagisa-
ko 1987; H ow ell ve M elhuus 1993; C arsten 1997). E ğ er L evi-S trauss,
akrabalığın sosyal üretim inde erkek kard eş-k ız k ard eş ilişkisinin te­
m el olduğunu söylerken haklıysa akrabalık ilişk isin in ay n ı zam anda
b ir cin siy et ilişk isi olduğunu söylem ek şüphesiz yerindedir. Takİbe-
den ik i bölüm de, güç fark lılık tan için gerekli olanlardan ço k daha faz­
la olarak, cinsiyetten başlan arak insanları k arşılık lı olarak sınıflandır­
m akta k u llan ılan çeşitli k ıstaslar ele alınacaktır.
| K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 200

OKUMA ÖNERİLERİ

Adam Kuper: The Invention o f Primitive Society: Transformations o f an


Illusion. Chapters 10-11. Loadon: Routledge 1988
Edımınd Leach: Lâvi-Strau$st Chapter 6. Glas.gow; Fontana 1970.
Rodney Needham, ed. .RethinkingKinship andMariage. London: Tavistock
1971.

You might also like