You are on page 1of 28

Küçük Yerler,

Büyük Meseleler
Sosyal ve Kültürel Antropoloji

T h o m a s H y lla n d E R İK S E N

Ç ev. A . E rkan K oca


İçindekiler
Ö n sö z....................................................................................... 7
İkinci Baskıya Önsöz.............................................................. 9
Türkçe Baskıya Önsöz....................................................... 11
1. ■ Giriş: Karşılaştırma ve Bağlam........................... 15
2. ■ Antropolojinin Kısa Bir Tarihi............................ 27
3. ■ Alan Çalışması ve Yorumlanması....................... 51
4. ■ Sosyal İnsan.......................................................... 75
5. ■ Yerel Örgütlenme................................................. 101
6. ■ Kişi ve Toplum...................................................... 125
7. ■ Soy Olarak Akrabalık........................................... 155
8. ■ Evlilik ve Birleşme............................................... 177
9. ■ Cinsiyet ve Yaş...................................................... 201
10. ■ Sosyal Hiyerarşi.................................................... 227
11. ■ Siyaset ve Güç...................................................... 249
12. ■ Alışveriş................................................................. 277
1 3 . * Üretim ve Teknoloji.............................................. 303
14. ■ Din ve Ritüel......................................................... 327
15. ■ Düşünce Biçimleri................................................. 355
16. ■ Çoklu Gelenek Riski............................................ 383
17. ■ Etnisite................................................................... 407
18. ■ Kimlik Siyaseti: Milliyetçilik ve Azınlıklar....... 427
19. ■ Küresel, Yerel ve Küre-yerel............................... 455
Sons öz: Yani?.......................................................................... 483
Kaynakça................................................................................. 487
Dizin......................................................................................... 511
CİNSİYET VE YAŞ

Bütün hayvanlar eşittir fakat bazıları diğerlerinden daha eşittir.


—George Orvvell

ütün tolum larda, insanlar arasın d a g ü ç açısından fark lılık lar var­
dır. H erkesin, alın an h e r tü rlü k a ra r üzerinde tam anlam ıyla aynı
etkiye sahip olduğu te k b ir to p lu m b ile yoktur. B aşk a b ir deyişle, sos­
yal farklılaşm a v e eşitsizlik, evrensel b ir Ö lü d ü r. B ütün insanların
aynı dereceye sahip oldukları v e siy asal açıdan e şit sayıldıkları y ö ­
nündeki ‘İlkel toplum un k ö k en i’ k o nusunda onsekizinci v e o n doku­
zuncu yüzyıllardaki R om antik fikirler, ilk profesyonel etnografların
alandan dönm eleriyle b irlik te b ü tü n ü y le yıkılm ıştır. Ç o k k ü çü k grup­
lar ve çok b asit teknoloji k u llan an in san lar arasında b ile derece fark­
lılıkları sö z konusudur. P ek ço k "koltuk kuram cısının’ düşündüğü­
nün aksine, k üçük-ölçekli toplum da içsel fark lılaşm a y o k değildir. B u
nedenle, M arx ve E ngels, o n dokuzuncu y ü zy ılın o rtalarında sosyal
farklılaşm anın, yaşlı ve genç insanlar, ericek v e kadınlar, içerden ve
dışardan o lan lar ile ‘b iz ’ ve ‘o n la r’ (b u sonuncusuna 17-18. B ölüm ­
lerde değinilecektir) g ib i b ir takım evrensel k ıstasları olduğunu var­
sayarken haklıydılar.
B ütün so sy al fark lılaşm alar, d erecey e v e güce erişim d e fırsat
eşitsizliğ i g erek tirm ezler v e b u n ed en le, y atay v e d ik ey fark lılaş­
K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 202

m a arasın d a b ir ay rım a g itm em iz gerekebilir. D ik ey fark lılaşm a, güç


v e d erece açısın d an b ir eşitsizliğ e gönderm e y ap ark en y atay b o y u t,
sosyal fark lılaşm an ın d erece eşitsizliğ i şeklinde ifad e olm ayan bü­
tü n y ö n lerin i -m e s e la iş bölüm ü o larak ifad e ed ilen fa rk lılık la r gibı-
kapsam aktadır. B u n u n la b irlik te, ço ğ u n lu k so sy al fark lılaşm alar, b u
fo rm lar sık lık la içerisin d e y e r ala n in san larca çekişm eye n ed en olan
dikey v ey a h iy e ra rşik b ir y ö n e sahiptirler.
F ark lılaşm a b içim lerin d e an alitik açıd an önem arz ed e n m u­
azzam d eğ işk en lik ler vardır. A vcı-toplayıcılarda old u ğ u g ib i iş bö­
lüm ünün sın ırlı o ld u ğ u to p lu m lard a so sy al fark lılaşm a b a sit v e p e k
çok durum da sadece y aşa v e cin siy ete b ağ lı olm aktadır. H ayvancı­
lık la v e ta n m la u ğ raşan p e k ço k toplum da, d in i lid erler v e şefler, h e r
n e k ad a r m u tlak a b ab ad an o ğ u la g eçiy o r d eğ ilse de k en d ilerin i d i­
ğ e r in san lard an ay ıran b irta k ım statü fark lılık ların a sah ip tirler. D aha
k arm aşık tarım to p lu m larm d a siy asal alan d a, sık lık la p ro fesy o n el
b ü ro k rasi v e o rd u d a b ab ad an o ğ u la geçm e eğ ilim i v a rd ır v e zengin
ile fakir, güçlü ile g ü çsü z arasın d a b ü y ü k fa rk lılık lar olabilm ektedir.
B azı toplum larda, d oğuştan g e tirile n sta tü le r (H in d iştan ’dalri k a st
g ib i), b içim sel so sy al fark lılaşm ad a b e lirle y ic id ird iğ e r b'azırarın-
daysa b ir k işin in derecesini v e toplum daki y erin i b elirlem ed e kaza­
n ılan statü ler d ah a Önemli olabilm ektedir.
S osyal farklılaşm aya sebep olan cinsiyet, yaş, sm ıf ve k ast gibi
kıstaslara d air p e k çok kuram sal bakış açısı vardır. A ntropolojideki
en canlı tartışm alardan b azıları gerçek m anasıyla güç, derece ve fark­
lılaşm a ile ilişk ili diğer k o n u lan ele alm aktadır. B u nedenle, farklı­
laşm a konusunda en yaygın olan bazı kıstasları tartışan bu ve bun­
dan sonraki bölüm herşeyi b an n d ırm ak gibi b ir id d ia taşım am aktadır.

C İN S İY E T

C in siy et fark lılık ları ko n u su n d a tem elde ik i fark lı y ak laşım b içim i


vardır. B ir tarafta, erk ek v e kadm arasın d a b e lirli b iy o lo jik fark lı­
lık lar söz konusudur; h erşey d en Önce, cin sel organlar, fark lı görün­
203 ♦ C in s iy e t v e Y a ş |

m ek ted ir v e fark lı şek ild e işlev görm ektedir, ço cu k doğ u rm ak k ad ı­


n ın işlev i ik en , erk ek lerin v ü cu tları d ah a y ap ılı o lab ilm ek ted ir vb.
B u no k tad a, cin siy etten ço k ‘c in s’ terim i kullam lagelm ektedir.
D iğ er ta ra ftan , uygulam ada, cin siy et fark lılık ları so sy al v e k ü l­
tü rel o larak in şa edilm iş v e k u ru m sallaştın lm ışla rd ır v e an tropolog­
la r g en ellik le, b u açıd an v aro lan fa rk lılık la r ü zerin e yoğunlaşm ak­
ta v e cin siy et ta b irin i k u llan arak (b iy o lo jik ) cin s ile b ir ay rım a g it­
m ektedirler. B u n u n la b irlik te , erk ek v e k ad ın arasın d ak i ilişk i b i­
çim lerin d e önem li d eğ işk en lik ler g ö rü lü r v e b u n ed e n le , cin siy e t
h ak k ın d a b ir genellem eye gitm ek zordur. C in siy et k o n u su e n iy i b ir
ilişk i b içim i o larak —erk ek k ad ın a g ö re v e k ad ın d a erk ek le o lan iliş­
k isin e g ö re tanım lanm aktadır- v e fark lı to p lu m lard a fa rk lı şek iller­
de ah g ılan ılm ası ü zerin d en çalışılab ilir.
C in siy et k o n u su , cin siy ete b a ğ lı k im liğ in , k işise l k im liğ in en
tem el alan ın ı o lu ştu rtu rd u ğ u düşün ü ld ü ğ ü n d e b e lk i d e şa şırtıc ı b ir
biçim de, g örece u zu n ca b ir sü re an tro p o lo jik araştırm alar tarafın ­
dan ihm al edilm iştir. Y aptığı d etay lı etn o g rafik ça lışm ası dolayısıy­
la sık lık la övgüyle b ah sed ilen M alm ow ski, şim d ilerd e k ad ın a a it
Önemli k u ru m lara y eterin ce ön em verm em esi v e T ro b rian d to p lu -
m unun oluşum unda erk eğ in y e rin i abartm ası g ib i olu m su zlu k larla
an ılm ak tad ır (W einer 1988). K lasik olm uş p e k ço k başka çalışm ada
da sosyal ak tö rler o larak sadece erk ek ler görülm üştür. B u tü r b ir b a­
kış açısı, an d ro -m erk ezlilik {andros Y unancada erk ek an lam ın a g el­
m ektedir) o larak adlan d ırılab ilir. B u d u rum un d eğ işm ek te old u ğ u ve
1970’lerden itib aren cin siy etin an ro p o lo jik araştırm alard a m erkezi
b ir y e r tu ttu ğ u görülm ektedir. B u araştırm aların b az ıla rı, ‘anaerkil-
liğ in k ö k en leriy le’ ilg ilid ir: k i o n dok u zu n cu y ü z y ıl b ilim i içerisin ­
de insan to p h ıralan n m ilk b a şta k ad ın lar tarafın d an y ö n etild iğ i fikri
vardır. B u bağlam da, b u gibi p e k ço k in san ın k afasın d a y ay g ın o la­
rak bu lu n an b u gibi fik irlerin b elk i de erk ek lerin k ad ın lar ü zerin d e­
k i güçlerini m eşru laştırm ak iç in o lu ştu rd u k ları b ire r m it o ld u ğ u ile­
ri sürülm üştür (B am berger 1974).
K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 204

A yrıca k ad ın ların g ö rece g üçsüzlükleri v e d en eb ilir İd ev­


re n se l a la ra k b o y u n eğ m eleri de b a tılı kavram lar o lan ‘g ü ç’ v e
‘ay rım cılık ’ın h em leh in d e v e hem d e aley h in d ek i ta rtışm aların te ­
m elini o lu ştu ran o ld u k ça g en iş, k arşılaştırm alı araştırm alara k o n u
edilm iştir. K ad ın ların , h e r n e k ad a r p e k çok to p lu m d a resm i siy asal
g ü çten y o k su n o lsa la r d a g ay ri-resm i ve d o lay lı o larak a rk a p lan d a
cid d i b ir güce sahip o ld u k ları ileri sürülm üştür. B unun y an ı sıra ant­
ro p o lo g ların ay rım cılığ ı ele alırk en k u llan d ık ları k av ram ların k ü l-
tü rm erk ezli ö n y arg ılar taşıy ab ileceğ i d e b elirtileg elm iştir. G elenek­
sel O rta D oğu toplum larm da dahi k ad ın a k arşı ay rım cılık v e k ad ı­
n ın g ü çsü zlü ğ ü k en d ilerin e k alsa ö y le görülm eyecekken A vrupa b a ­
k ış açısından, o n lar g ib i görülm ektedir.
K ad ın lar ü zerin e old u k ça y ak ın zam an lard a y ap ılan b a z ı an tro ­
p o lo jik araştırm alar, tem el o larak ‘k ad ın ların k o num u’ y erin e fark­
lı to p lu m lard a k ad m -erk ek ilişk ilerin in fark lı y ö n lerin e o d ak lan ­
m ışlardır. Ç eşitli an tro p o lo g lar, sad ece k ad ın ların d eğ il erk ek lerin
de cin siy et-d u y arlı olduklarım o rtay a çık am ıışla rd ır (ö m . H erzfeld
1985; H erd t 1987; G ilm o re 1989; A rch etti 1999).
C in siy et, h e r y erd e k o la y lü a g ö rü leb ilir b irşey d ir; b ö y le olm a­
sı, b elk i de an tro p o lo g ların o n u ‘doğal* b irşe y o larak g ö rü p fazla
d ik k at g ö sterm em elerin i açık lay ıcıd ır. B una k arşın cin siy et, ak ra­
b alık v e e tn isite g ib i d o ğ al y a d a T an n -v erg isi olm ayıp so sy al b ir
inşadır. C in siy ete d air o ld u k ça g ü çlü k av ram sallaştırm alar v e g ele­
n e k le r b u n u o rtay a koyucudur. B elk i d e b ü tü n toplum lar, b e lli cin­
siy e t fark lılık ların ın ‘d o ğ allığ ın a’ d a ir çeşitli k av ram lara sah ip tirle r
fa k a t b u tü r fik irler, d o ğ an ın b ir p arçası d eğ il k ü ltü rel b ire r inşadır­
lar. B uradan o rtay a çık tığ ı gibi, cin siy e t kon u su n d a çağ d aş an tro p o ­
lo jik b ak ış açısın ın cevaplam aya çalıştığ ı so ru ‘c in siy e t g erçek te n e ­
d ir?’ den ziy ad e ‘cin siy etin sosyal ve k ü ltü rel in şa sı...[v e ] erkek­
silik v e k ad ın sılık in şaları arasın d ak i iliş k i’n in iç y ap ışm a b ak m ak
şek lin d ed ir (StratJıem 1988, s.69).
205 ♦ C in s iy e t v e Y a ş |

İŞ B Ö L Ü M Ü N D E C İN S İY E T İN Y E R İ

B a sit b ir iş bölüm üne v e k ü çü k b ir m eslek i u zm an laşm ay a sahip


to p lu m la r da b ile k ad ın işleri, erk ek işlerin d en ayrılm ıştır. D ah a önce
b u n a d air ö rn ek leri Y anam am ö v e F u lan ilerd e görm üştük. İş b ö lü ­
m ünün cin siy ete dayandığı to p lam lara d a ir en tip ik v e en önem li ör­
n e k le r av cı-to p lay ıcı v e y a h ay v an cılık la g eçin en to p lu lu k la rd ır ve
in san o ğ lu n u n , v aroluşunun b ü y ü k bö lü m ü n d e av c ılık to p lay ıcılık la
y aşad ığ ım k ay d etm ek lazım dır.
K im i okuyucular, b iraz h an tal b ir ta b ir o lan ‘av cı- to p la y ıc ıla r’ı
sad ece ‘a v c ıla r’ dem eye tercih ettiğ im i n o t etm iş o lab ilirler. A slın ­
d a b u n a sebep, cin siy etin önem inin g ittik çe d ah a iy i an laşılm ış o l­
m asıdır. Ç ünkü, bu in san to p lu lu k ların d a e rk ek ler g en e llik le av lan ır
v e k ad ın lar da h ay v an ların b eslen m esin d en so ru m lu olurlar. U zunca
b ir sü re an tro p o lo g lar v e d ışard an b ak a n d iğ e r in san lar, b u g ru p lar
için tem el geçinm e b içim in in av lan m ak la sağ lan d ığ ın a inanm ışlar­
dır. B u tü r to p lu m lard ak i erk ek ler sü rek li o la ra k av lan m ak tan bah­
setm işler v e dışard an gelen in san lar d a en ön em li faaliy etin b u ol­
d u ğ u izlen im in e kapılm ışlardır. O ysa, ö ze llik le A frik a ’d ak i b u tü r­
d en b az ı g ru p lard a beslenm e ü zerin e y ap ılan b a z ı d eta y lı araştırm a­
lar, e n ö n em li beslenm e k ay n ak ların ın k a d ın la r tarafın d an to p lan an
yum ru k ökler, y en eb ilir b itk iler, b ö ce k le r v e d iğ e r k ü çü k c a n lılar o l­
duğunu o rtay a k o y ark en erk ek lerin av lan m a faaliy etlerin in düzen­
siz, b e lirsiz v e g ü v en ilir b ir geçim k ay n ağ ı olm ad ığ ım gösterm iştir.
R ich ard L ee (1968) tarafın d an ça lışıla n b ir S an to p lu lu ğ u n d a insan­
ların b eslen d ik leri k ay n ak ların ü çte ik isin in to p lan m ay la eld e ed il­
d iğ i o rtay a konulm uştur. B una rağ m en erk ek ler, iç in d e y aşadıkları
to p lu lu ğ u b ir av cı to p lu lu k o larak g ö rm ü şler v e k ad ın la rın y ap tık la­
rı ru tin işlere, avlanm aya uygun b ir sem b o lik ö n em verm em işlerdir.
B ir hipotez olarak kadınların etkisinin yaptıkları ekonom ik kat­
k ı büyüdükçe daha önem li olduğunu söylem ek yanlış görünm em ekte­
dir. K lasik olm uş b ir çalışm ada E ster B oserup (1970), iş bölüm ünü b ir
dizi tarım toplum unda cinsiyet penceresinden karşılaştırm aya tabi tut­
m uştur. Y ayım landığı dönem de p e k çoğuna şaşırtıcı gelen tem el sonuç,
| K ü ç ü k Y e rie r, B Ö yü k M e s e le le r ♦ 206

Özellikle A frika’da tarım sal ü r ü n l e r i n ö n e m l i b ir kısm ının, yü k hayva­


nı kullanılm ayarak, kadınlar tarafından taşındığıdır. A yrıca öyle görün­
m ektedir k i b u tü r toplum larda kadınların etkisi, tem elde ev işlerinden
sorum lu oldukları yerlere kıyasla daha büyüktür. B oserup’u n çelişkili
b ir sonucu, çiftçilikle uğraşan toplum larda yeni b ir teknolojiye geçişle
kadınların siyasal ağ alık ların ın genellikle azaldığı çünkü b u yeni tek­
nolojiyi erkeklerin kontrol ettiğidir. B u n a ilaveten, toprak d a genellik­
le erkeğin kontrolündedir. B oserup, kadının konum unun yaptığı ekono­
m ik katkı azaldıkça zayıfladığını ileri sürm üşse de b u sorunlu b ir savdır.
E konom ik katkıdan n e kastedilm ektedir'? Ç ünkü m esela hayvanların
yem lenm esi, avlanm aya kıyasla daha önem siz, daha az konuşulan ve
daha az törensel b ir etkinliktir (tıpkı sanayileşm iş toplum lardaki ev iş­
leri gibi) am a yine de ekonom ik b ir katkıdır. A şağıdaki örnek belki cin­
siyet ilişkileri, ekonom i, ideoloji ve güç ilişkilerine açıldık getirebilir.
M u n d u ru c u la r, güney-doğu A m azon h av zasın d a (M u rp h y ve
M u r p h y ) v e g e l e n e k s e l o l a r a k , o rm an cılık la g eçin en d iğ e r p e k ço k
A m azon t o p l u l u k l a n n m k i n e b en zer b ir h ay a t yaşarlar. S iy asal ola­
ra k k ö y düzeyinde ö rg ü tlen m işlerd ir; 50 ila 100 h an ed en o lu şan h e r
b ir köy, siyasal b ağ ım sızlığ a sahiptir. B alık çılık v e av lan m an ıh d ı­
şın d a h ay v an cılık la u ğ ra şırla r v e b itk i k ö k leri, sebze v e m eyve y e­
tiştirirler. E rkekler, av lan m ay a giderler.
îş bö lü m ü c in siy e t tem ellid ir. E rk ek ler zem in in hazar h a le ge­
tirilm esin d en so ru m lu d u rlar ancak sebze y etiştirm ek , o tla n ayıkla­
m ak v e Ü rünleri to p lam ak k ad ın larım ı işidir. K ad ın lar ay rıc a yab an i
m eyve v e yem iş to p larlark en v e b a lık ta ta rk e n erk ek lerle işb irliğ in e
giderler. M urphyler, şu n ları yazm aktadır:
Erkekler, kendilerinden tem elde bahçeci veya balıkçı olarak değil avcı ola­
rak bahsetmektedirler; din, avlanmaya göre oluşturulmuştur ve ruhsal dün­
ya, oyunun cinsleriyle yakından ilişkilidir. En şerefliler, m ahir ruh aracıları
değil, becerikli avcılar olm aktadır (M urphy ve M urphy 1985, s.88).
G erçekte, b eslen m e açısın d an b ak ıld ığ ın d a, h ay v an cılık faali­
y etleri, av cılık v e b a lık ç ılık ta n d ah a ö n em lid ir v e d ah a fazla uğraş
gerektirir. B u n u n la b irlik te, b u k o n u sad ece b eslen m ey le ilg ili d eğ il­
207 ♦ C in s iy e t v e Y a ş |

dir: g ü ç v e p restij d e ay rıca sö z konusudur. B u n ed en le te k b ir an­


tilo p v u rm an ın , to n n e o f taro y etiştirm ek te n d ah a ö nem li görülm e­
si d em ek illa taro n u n , in san ların h ay a tta k alm aları iç in antilopdan
d ah a ö n em li o lm ası gerçeğ in in değişm esi d em ek değildir.
M u n d u ru cu to p lu m u , siy asal açıd an erk ek lerin egem enliğinde-
dir. T ıp k ı erkek-egem en p e k ç o k to p lu m d a o ld u ğ u g ib i burada da
erk ek ler, ‘h erşey k ö tü g ittiğ in d e’, b ü tü n h e rşe y e n n ih ay et m itsel
b ir k ü ltü re l k ah ram an a dönüşm eden önce, so sy a l dü zen in kökeninin
an aerk il o ld u ğ u n a d a ir h ik ay eler an latırlar. B u tü r m itler, ideolojinin
ö nem li y ö n le ri o la ra k g örülm elidir: b u m itle r, b ir geçim aracı olm ak
a v lay ıc ılık ü zerin e y ap ılan o ran tısız v u rg u ile b irlik te erkek hakim i­
y e tin in m e şru laştın lm asın a (v ey a d o ğ al k ılın m asın a) katkıda bulu­
nur. B u n a k arşm y in e d e M u n d u ru cu lar e ğ e r k ad ın ların ikincil konu­
m u n u ‘d o ğ al’ k a rşılarlarsa b u tü r id e o lo jik m itle re g erek kalm am ak­
tad ır: b u tak d ird e an latılan h ik ay eler, e rk ek ler u yanm caya kadar ka­
d ın ların y ü k selm esin e d air b ire r u y a n m ah iy etin d e olm aktadır.
B una rağm en b ir kim se h ala b ir topluluğun fiziksel olarak hayat­
ta kalm asında kadınlar, erkeklerden d ah a fazlaj<:atkıda bulundukla­
rı halde n asıl o luyor d a bilm en p e k çö k to p lu m d a erkekler, siyasal ve
ekonom ik alanda daha egem en olabiliyorlar diye sorabilir. İsterseniz
şim di evrensel güç fark lılığ ım d a ir b az ı şey ler söylem eye çalışalım .

Ö ZEL V E K A M U SA L

H er n e k adar kadınlar, erkeklerden daha fazla iş yapsalar da neredeyse


evsensel b ir kural olarak, çocuk yetiştirm e, yem ek pişirm e ve temizlik
gibi ev işlerinden sorum lu olm aktadırlar. B u n a k arşın erkekler, haaehal-
kınm dışan y la olan işleriyle ilgilenm ektedirler. A vcı-toplayıcı toplum-
larda erkekler, kadınlan v e m em edeki bebekleri korum akla yükümlü­
dürler; uzm anlaşm anın olduğu toplum landaysa siyasal ve ritüel alanlar­
da sorum luluklara sahiptirler. B azı antropologlar, kadının b u ikincil ko­
num unun an a nedeni olarak ham ilelik dönem lerinde v e bebeğin ilk za­
m anlan boyunca, fiziksel hareketlilikten yoksun kalm alarım v e yani son
K ü ç ü k Y e ıie r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 208

tahlilde kökeni biyolojik o lan sebepleri görm üşlerdir. H arekete m ani


olan b u engeller, kadım eve bağlarken erkek kam usal alanda özgürce
dolaşm ıştır. B uradan hareketle, cinsiyetler arasındaki güç fartdılıklan-
nın toplum daki özel v e kam usal alanla ilişkili olduğu ö n e sürülm üştür
(R osaldo 1974): kadın birinci alana m ahkum kalırken erkek ikinci ala­
n ı kontrol etm iştir. M urphy’n in M unduracular üzerine olan m onografi­
si böylesi b ir ayrım a ışık tu tab ilir özelliktedir. M unduracu köyünde, sa­
dece kadınlar v e çocuklar barakalarda yaşam akta, bütün erkeklerse yine
erkeklere ait olan evlerde kalm aktadırlar. B u evlerin duvarları yoktur;
kazıklar üzerine dayanan geniş b ir çatısı vardır. B u açık olan yanlardan
bütün köy görülebilm ekte; böylelikle erkekler sürekli olarak olup biten­
leri izleyebilm ektedirler. K adının yeri evi ve tarlasıyken erkeğinki bü­
tü n köy için Önemli kararların alındığı, kam usal alandır.
O rtner v e W h iteh ead (1 9 8 1 ), b u b ak ış açısın a, b e lk i d o ğ ru b e l­
k i y an lış olarak, k ad ın ların k ü ltü rel o larak daha ö z e l v e k işiy e özgü
işlerle erk ek lerin se k am u sal v e o rtak çık arla ilişk ili o ld u k ların a d a ir
genel b ir eğ ilim o ld u ğ u n u eklem işlerdir. B u k o n u d a şö y le dem ek­
tedirler:
[Bu], Rosaldo (1974) tarafından öne sürülen yaygın sosyolojik ayrım la iliş­
kilidir: neredeyse evrensel bir şekilde erkekler, ‘evrensek çıkarların ifade
ve idare edildiği ‘kam usal aîan’ı kontrol ederlerken, yine neredeyse evren­
sel bir şekilde kadınlar ‘evin içine’ mahkum olm akta ve ailesinin refahıyla
ilgili çalışm aktadırlar (1981, s.7).
B u ayrım , k ü ltü r-m erk ezli olduğu g erek çesiy le eleştirilm iştir
fak at b u n a rağ m en iy i k u ru ld u ğ u iç in d o lay lı d a o lsa cin siy et ü zeri­
ne olan k arşılaştırm alı araştırm alard a başvurulm uştur.

HAKİMİYET VE İTAAT
K adının ik in cilfiğ i ev ren sel m idir-yani, k ad ın , h ery erd e erk eğ e k ı­
y a sla daha d ü şü k b ir d erecede v e d ah a gü çsü z b ir k o n u m d a m ı­
d ır? B u n a v e rile n en y ay g ın cevap e v e ttir fak at, b u so ru p ro b lem ­
siz değildir. B irin cisi, c in siy e t ilişk ileri b akım ından, k ad ın ın , b ü tü ­
209 ♦ C in s iy e t v e Y a ş |

n ü y le e ş it o ld u ğ u y erlerd en (M alezy a’d ak i C h ew o n g lar’d a olduğu


gib i; bkz. H o w ell 1989) tu tu n d a k en d i k a d e ri k o n u su n d a çok çok
sın ırlı b ir sö z h ak k ın a sah ip old u ğ u y erle re k ad ar, fark lı toplum lar-
d a ön em li d eğ işk en lik ler söz konusudur. İk in c isi, ‘derece*, ‘ikincil­
lik* v e ‘k ad ın a k a rşı ayrım cılık* g ib i k av ram ların k en d ileri sorunlu­
dur. B elk i d e an tro p o lo g u n k en d i k ü ltü rel g eçm işi b u noktada sağ­
lık sız b ir a n a litik öny arg ıy a sebep o lm ak ta v e k en d i eşitlik isteği
b ö y le y an sım ak ta, o y sa çalışm ay a k o n u o la n in san ların çoğunluğu,
c in siy e tle r arasın d ak i eşitliğ e k a rşı çık arak aslın d a ik i cin sin birbiri­
n i tam am lam asından y an a o ld u k ların ı d ile getirm ektedirler. Son ola­
ra k k ad ın v e erk ek , g ü ç v e g ü ç fark lılığ ı d erk en b ü tü n ü y le aynı şeyi
an lam ay ab ilm ek ted irler. B elk i de erk ek ler iç in p restij nesnesi olan
şey ler, k ad ın ların fa z la önem v erd ik leri şe y ler değildir.
C in siy et eşitliğ in in yüksek o lm asıyla ilg ili sık ça atıfta bulunulan
b ir örnek bugünkü G üney-B atı A m erika’d a yaşayan geleneksel Hopi
toplum udur. “G eleneksel H opi kadınına ‘k im d ah a önem li, kadın mı
erkek mi?* diye sorulduğunda, genel cevap: ‘b iz, çünkü b iz anneyiz*
olm akta ancak erkeklerin de Önemli oldukları, çünkü onların da Tan­
rıy la haberleştikleri eklenm ektedir*’ (S chlegel 1977, s. 186).
G elen ek sel k ü ltü rlerin in ö nem li y ö n lerin i korum uş olm alarıy­
la tan ın an b ir K u zey A m erika y erli to p lu lu ğ u o lan H o p ile r’in anaer­
k il b ir ak rab alık sistem leri vardır. Ç oğunluk an aerk il toplum lardaki-
n ın ak sin e, n e b ir k ad ın ın erk ek k ard eşi v e n e d e an n en in erkek kar­
d eşi, k ad ın ların h arek e t serb estiy etin i v e ey lem lerin i kısıtlayan güç­
lü o to rite le r değillerdir. Ç ocuklar, e şit dereced e d eğ erli ve birbirle­
rin i tam am lay ıcı g ö rülm ektedir v e h an eh alk ıy la b irlik te soyun da
b aşı, kadındır.
D iğ er taraftan , S ch leg el’in b e lirttiğ i, ‘k a d ın la r düşündüklerini
sö ylem ekten çek in m ezler’ v e ‘H opi erk ek leri g en ellik le kadınların
İstek lerin i kabullenm eye hazırdırlar* (1977, s. 195) görüşlerine rağ­
m en erkekler, k ö y düzeyinde resm i siy asal v e d in sel güce sahiptir­
ler. H an eh alk ı ve kö y arasın d a, erk ek k ard eş-k ız k ard eş İkilisinin
ö n d erlik e ttiğ i k la n bulunm aktadır.
K ü ç ü k Y e rle r,. B ü y ü k M e s e le le r ♦ 210

H opilerdeki iş bölüm ü karşılaştırm alı olarak konuşursak, istis­


n a teşkil etm ez. A va sadece erkekler gider, u n çekm e işini de sadece
k ad ın lar üstlenirler; buna k arşın, tarım işlerini ortak yaparlar; Schgel,
b u noktadan hareketle H opiier arasındaki cinsiyet eşitliğ in in ekono­
m ik olm ayıp b elk i de k ü ltü rel b ir dayanağı olduğunu söylem ektedir:
‘K ültürün ideolojik odağının yaşam olduğu ve h e r iki cin sin de yaşa­
m ın ileriy e götürülm esi için g erekli olduğuna d air b ir inancın bulun­
duğu yerlerde b ir cinsin daha ik in cil kılınm ası p e k m üm kün d eğ ild ir’
(1977, s.205). B u yeterli b ir açıklam a o lab ilir m i? B azı erkekegem en
top lu m lan n kadının, soyun devam ı konusundaki y erin i m arjinal ola­
ra k gördükleri doğrudur: aslolan, erkeğin bırak tığ ı tohum dur. P ek ço k
ataerk il veya değilse erkekegem en to p lu m lard a (Y eni G in e’n in yük­
seklerinde olduğu gibi) kadırıl arın , vücudun yum uşak, day an ık sız kı­
sım larını ancak buna k arşın erkeklerin, k afatası v e k em ik ler gib i k ı­
sım ları oluşturduklarına inanılm aktadır. F akat b u türden b ir cinsiyet
ideolojisi, cinsiyetler arasındaki eşitsizliğ in nedeni o lab ilir m i yoksa
buna sebep b öylesi b ir kurum sal düzenin b izatih i kendisi m id iı? B u­
rad a bu soruya herhangi b ir genel cevap verilm eyerek gerçek sosyal
sürecin, ideoloji ve uygulam anın b ir arada işlev gördüklerini v e ancak
analitik olarak ayrılabileceklerini kaydetm ekle yetinüecektir. B aşk a
b ir deyişle, neyi neyin belirled iğ in e işaret etm ek kolay değildir.
K ad ın ların , ‘ik in cil o lm a’ eğ ilim i gösterm eleri n e dem ek­
tir? E şitlik çi to lu m lard a b ile k ad ın ın d in sel alan d a ü st d ereceli b ir
yere sahip old u ğ u b ilinm ektedir. M undurucularda, sadece erkekle­
rin , k u tsal kabul ed ilen tram p etleri çalm aların a ve h a tta g örm eleri­
n e izin verilm ek ted ir; H o p ilerd e b ile sadece erkekler, y ü k sek dere­
celi din g ö rev lisi olabilm ektedirler. D iğ er taraftan , p ap azlığ ın top­
lum daki güç acısın d an en tep e n o k ta olduğunu söylem ek doğru de­
ğildir. G erçekte, kam usal alan d a —iste r siy asal isterse de dinsel- y er
alm ayan kadınların, g ay ri resm i o larak cid d i b ir güce sahip oldukları
bilinm ektedir. G üçlü b ir erkek egem enliğine sahip o lan toplum lar­
da y aptığım kendi alan çalışm alarım sırasm da sık sık, ev işlerin d en
sorum lu o lan eşlerin in b ü tü n yaşam larım b elirled iğ in d en sam im i b ir
şekilde şikayet eden k o calarla k arşılaşm ışım d a.
2 11 ♦ Cinsiyet ve Yaş |

P o rte k iz 'in L izbon şeh rin in d ış kesim lerinde bulunan yerel Sa-
lo io to p lu lu ğ u ö zerin e yapılm ış, o ld u k ça eğlenceli ve m erak uyan­
d ıran çalışm asın d a Jo y ce R ieg elh au p t (1967), erkeklerin resmen her
alan d a b a sk ın o ld u k ları b ir to p lu m d a k ad ın erkek ilişkilerini masaya
y atırm aktadır. O nun alan çalışm ası sırasında, çıkartılan yeni Porte­
k iz y asalarıy la, k ad ın ın ik in cil konum u, hem evde ve hem de kamu­
sa l alan d a p ek iştirilm iştir. N ered ey se b ü tü n siyasal kadrolar, erkek­
le rc e tutulm uştur. B ununla b irlik te , R iegelhaupt, bu toplumda ka­
d ın ların uygulam ada b azen erk ek lerd en daha güçlü olduklarım sap­
tam ıştır.
B u to p lu lu k ta, k ad ın ların g ü çlü b ir konum a sahip olmalarına
d air açıklam a çelişk ili b ir şek ild e k ad ın lara kocalarına kıyasla daha
geniş b ir kam usal rol v eren iş bölüm ünde yatar, görünmektedir. Er­
k e k le r tarım sal işlerd en sorum luyken hanehalkm m bayan mensup­
ları, v ak itlerin i, ev işleri, çocuk y etiştirm e, bazı tarım sal işler ve çar­
şı p a z a r alış v erişi arasın d a bölm ektedirler. Erkekler bütün gün tarla­
la rd a o ld u k ların d an gün b o y u n ca k ö y d e sadece kadınlar vardır. Ba­
zen d ü k k an lard a b u lu şm ak ta v e b u esnada birbirlerini birşeylerden
h ab e rd a r etm ek te v e b eliı^ - bir^ilişkr geliştirm ektedirîer. Ayrıca ba­
z e n d e m allarım satm ak iç in L izb o n ’a gitm ekte ve bu sayede de köy
d ışın d a d a b e lli b ir ilişk i iç in e girm ektedirler. Erkeklerin birbirleriy-
le o la n tem aslarıy sa, y alıtılm ış h ald e kendi köşelerinde çalıştıkların­
d an , d a h a azdır.
K ad ın lar, ailen in ü rettik lerim satm aktan sorum lu oldukları için
e v b ü tç esin in d e m erk ezin d e y e r alırlar. Resm i anlamda, uçta kalan
k o n u m ların a rağm en siy asette d e etkilidirler. Yerel düzeydeki pek
ç o k siy a sal k o n u , kam usal a lt y ap ın ın ayakta tutulm ası ve iyileşti­
rilm e siy le ilg ilid ir; m esela y o lların bakım ı, su kanallarının açılma­
sı vb. g ib i. B ü tü n b u n la n b aşarab ilm ek için yetkililerle kişisel ola- -
ra k tem asta olm ak gerekm ektedir. B u noktada kadınlar geniş bir iliş­
k i ağm a sah ip o ld uklarından g en ellik le istenen kararların çıkartıla­
b ilm esi iç in y etk ili lid erlerin eşleriy le bağlantıya geçerek, kocalan-
n a etk i etm elerin i sağlam aktadırlar.
K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 212

B ir b aşk a d ey işle, b u örn ek te, kurallar ve uygulamalar arasın ­


d a b ü y ü k b ir açık vardır. K anun v e resm i id eo lo ji, siy asetten v e ev
ekonom isinden erk ek leri sorum lu tutm aktadır. O ysa uyg u lam ad a
h e r ik i an lam d a d a k ad ın ların gücü d ah a fa z la olm aktadır. S aloıo ö r­
n eğ i, k ad ın ın ik in cil k o n u m u n u n b ir ö n k ab u l (a p rio ri) olam ayaca­
ğ ım g ö sterm ek te v e ay rıca b ir to plum da g eçerli k u rallara d a ir m ü­
kem m el b ir b ilg i sah ib i olsak b ile b u durum un, b izim o rad ak i in san ­
ların n a sıl h arek e t ed ecek lerin i kestirm em ize y eterli o lm ad ığ ın ı an­
lam am ıza h izm et etm ektedir.

E R K E K L E R : K A D IN L A R :: K Ü L T Ü R : D O Ğ A ?

B u a lt b aşlık la r y ap ısal b ir form ülle oluşturuldu. B unu, şö y le oku­


m ak m üm kün: ‘E rk ek ler ile k ad ın lar arasındaki ilişk i, k ü ltü r v e doğa
arasın d ak i ilişk iy e k arşılık g e lir m i? ’ T ek b ir iki n o k ta, ik isi arasın ­
daki ilişk iy e gönderm e yaparken, ik ili iki n o k ta ik i d izi arasın d ak i
ilişk iy e atıfta b u lu n m ak tad ır (bkz. ay rıca 15. B ölüm ).
Pek çok toplum da kadınlar doğaya, işleom eye daha yatkın olduğu
düşünülen erkeklerden daha yakın görülürler. O rtnçr, L evi-S trauss’m
yapısalcılığından esinlenerek kalem e aldığı b ir m akalesinde (O rtner
1974), kadınların da tıpkı doğa gibi, evcilleştirilem ez, vahşî v e kontrolü
zor olarak görüldüklerini kaydeder. B u nedenle, kadınlar, (erkekler açı­
sından) b ir tehlike arzederler v e b ir an önce evcilleştirilm eleri gerekir.
O rtner, b u üç özelliğin, varolan b u yaygın kültürel görüşe destek vere­
bilecek şekilde, kadın varlığının evrensel yönleri olarak birbiriyle ilişki­
li olduğundan bahseder. (1) K adının vücudu v e biyolojik işlevleri (do­
ğum , reg l olm a, em zirm e gibi), ‘bütünüyle kültürel konulara’ yoğunlaş­
m a özgürlüğüne sahip olan erkeğe kıy asla ‘kendi türünün özelliklerini’
daha fazla gösterm esini gerekli kılar. (2) K adının vücudu v e sahip ol­
duğu biyolojik işlevleri onu, erkeklerin yaptıklarına kıyasla ‘daha aşağı’
olarak görülen sosyal rollere iter (yem de pişirm e, tem izlik vb. gibi). (3)
K adın varlığının b u iki yönü, ona, erkeklerir ikinden daha faild i v e do­
ğaya daha yakın olarak görülen b ir zihin yapısı bahşeder. B urada şunu
kaydetm eliyiz k i bu nokta, kam usal/özel ayrım ının b ir benzeridir. B u
ayrıca, ister cinsel eylem anlam ında, ister kültürel aktarım v ey a toplu­
213 ♦ C in s iy e t v e Y a ş |

m u ayakta tutan k arşılıklı roller bakanından, oldukça yaygın olan ka­


dınların pasif, erkeklerinse a k tif olduklarım belirten b ir görüştür.
B u d ü şü n ce ç iz g is in e g ö r e, erk ek ile k ad ın arasın d ak i biyolo­
jik fa rk lılık ların h arek et n o k ta sı c in siy e t eşitsizliğ id ir: örn eğ in , ka­
d ın ın k ü çü k ç o cu k la rıy la o la n ilişk isi (k i ço k d o ğ ru o lm asa d a kül­
tü rel olarak g ö rü ld ü ğ ü d e o lu r) o n u d o ğ ay a y ak laştırm ak tad ır. A ta­
erk il v e erk ek -m erk ezli y e r le şim o la n to p lam lard a b u n a ay rıca, ka­
d ın ın ‘d ışard an ’ g e ld iğ i d e ek len m elid ir: b u k a d ın la r g eld ik leri top­
lam lard an fark lı b ir ak rab alık grubu na m ensupturlar. B ü tü n bunlar,
k ad ın ların , erk ek lerd en sık sık d a h a d o ğ al, dah a a z k ü ltü re l görüldü­
ğün ü g ö sterm ek ted ir v e b e lk i d e b u n u n n ed en b ö y le o ld u ğ u n u açık­
la m a y a yardım etm ek ted ir.
D iğ e r taraftan, d ü n y an ın h e r y erin d e k ad ın ın b ir tak ım kültü­
r e l ro lleri vardır: p e k ço k to p lu m d a g elen eğ in sü rd ü rü lm esi v e akta­
rılm a sı rolü g erçek te k ad ın ın d ır v e k ad ın ların erk ek lerd en ço k daha
din dar olm aları sık ç a ‘d o ğ al’ karşıla n m a k tadır. D ah ası, p e k ço k A k­
d en iz b ö lg esin d e erk ek ler ‘d o ğ an ın cin sel g ü cü ’ o larak k ab u l edil­
m ek te ve b u n ed en le, tecav ü z olduğunda, b u durum un su çlu su ola­
rak k ad ın g ö rü lm ek ted ir —k ad ın lar, k en d i cin sel itk ile rin e sah ip ol­
m adıklarından, o lası sa ld ırıla ra k arşı k en d ilerin i k o ru y ab ilecek ka­
d a r k ü ltü rlü o lm alıd ırlar. B u n u n la b irlik te , O rtn e r’in b u g en el varsa­
y ım larım , ö zellik le d e k ad ın ların doğum y ap m aları, re g l o lm aları ve
b eb ek em zirm elerin in o n la ra d o ğ a ile k ü ltü r arasın d a m u ğ lak v e ba­
zen de ‘te h lik e li’ b ir k ü ltü re l k onum o lu ştu rd u ğ u g erçeğ in i besleyen
zen g in b ir etn o g rafik d estek sö z konusudur.
‘E rk e k k ad ın iç in n ey se k ü ltü r d e d o ğ a için o d u r’ d ü şü n cesi çe­
lişk ilid ir ve ço ğ u n lu k b ilim ciler, b u m o d elin o ld u k ça b a site indirge­
y ici olduğunda hem fikirlerdir. B unun y an ı sıra k ü ltü r v e d o ğ a ara­
sındaki k ü ltü rel ay rım ın O rtn e r’m , L ev i-S trau ss’a d ay an arak oluş­
turd u ğ u v arsay ım larla b e lirttiğ i k a d a r ev ren sel olm ayabileceğine
işa re t edilm iştir. B u n u n la b irlik te, k arm aşık etn o g rafik m alzem enin
yorum lanm asında b ir düşünm e b iç im i o larak h ala k u llan ışlıd ır. B ir
kim senin .düşm anları v e altın d a g ö rd ü k lerin in , b ir şek ild e d o ğ ay a o
kim seden d ah a y ak ın o ld u ğ u genel d üşüncesi h iç d e sey rek gözük­
m em ek ted ir v e b u k esin lik le, sad ece erk ek -k ad ın ilişk ilerin e özgü
K ü ç ü k Y e lle r , B ü y ü k M e s e le le r ♦ 214

b ir durum değildir. K u zey A m erik a’d ak i k ö le liğ i m eşru laştırm a ara­


y ışın d a o la n ırk ç ı id eo lo jiy e göre, siy ah lar b ey azlara k ıy a sla doğaya
daha yakandırlar v e b u n ed en le, fiziksel o larak ağ ır işlere daha uy­
gundurlar; v e aynı an d a tıp k ı ‘ço cu k lar g ib i’ sorum luluk alm a v e öz­
g ü r k alm a y etisin d en d e yoksundurlar. B u şekilde, güç fark lılık larım
m eşru laştırm ad a k ü ltü r-d o ğ a çatışm ası içerisin d ek i b ir so sy al eşit­
sizlik kurg u su önem li b ir id eo lo jik araç olabilm ektedir.

‘KADINLARIN DÜNYASI’ VE ‘ERKEKLERİN DÜNYASI?’


E ğer kadınlar v e erkekler arasında sistem atik farklılıklar - b u farklılık­
la r ister biyolojiye, ister sosyalleşm eye veya isterse de ideolojiye bağ­
lı olsun- olduğunu kabul ediyorsak aynı zam anda kad ın lar ile erkekle­
rin dünyayı farklı şekillerde deneyim lediH erm i d e kabul etm em iz gere­
k ir (O rtner’ın ‘zihinsel yapı’daki farklılıklar dediği şeye bağlı olarak).
B u aynı zam anda, ‘kadınların problem leri sosyal antropologlar tarafın­
dan çözülem ez’ diye yazarken, E dw in A rdener’in hareket noktasıdır
(1977, s. 1). A rdener, kadınların problem lerinin ‘onların konum lan’ ile
aynı şey olm adıklarını söyleyerek devam eder fakat daha ziyade kadın-
lâr konusundaki antropolojik araştırm alar ile ilgili m etodolojik v e teo­
rik problem lerle ilgilenir. P ek çok toplum da kadınların utangaç v e ses­
siz olduklarım ve çoğu zam an antropologlar için ilginç olan konu baş­
lıklarında konuşabilm elerinin z o r olduğunu belirtm ektedir. O , kadınlan
kelim e anlam ıyla değil fakat antropologların (ister erkek isterse de ka­
dın olsun) ilgilendikleri konularda görüşlerini açıkça dile getirem em e­
leri oysa erkeklerin antropolojik tem ellendirm ede aşina olunan şekilde
yani erkeksi kültürel evrende h e r toplum hakkında rahatlıkla konuşa-
bilm eleri anlam ında ‘silik’ olm adıklarını söyler. A rdener’in im aları, ka­
dınsı kültürel evrenden çok antropolojik olana yalandır. O na göre erkek
bakış açısına sahip olanlar birey olarak antropologlar değil bu tür b ir
antropolojidir. D aha sonraki cinsiyet üzerine olan araştırm alarda etki­
li olan bu görüş, O rtner’m kine v e AVhitehead’m yerelci kadın ile evren­
sele! erkek arasında yaptığı ayrım a benzerlik taşım aktadır. E ğer A rde-
ner haklıysa, kadınların dünyasının keşfedilm esi genellikle erkeklerm -
kinden daha zordur. A ncak n e olursa olsun kadınların ve erkeklerin, pek
215 ♦ C insiyet ve Yaş |

çok toplum da, dünyayı farklı farklı yaşadıkları açıktır. K arayiplerdeki


b ir araştırm ada, kadınlar ile erkeklerin gerçekten d e birbirine zıt ahla­
k i değerlere sahip oldukları ileri sürülm üştür: burada kadınlar, saygın­
lıklarını artırm aya çalışırlarken erkekler daha çok tanınma peşindedir­
ler (P. W ilson 1978) ve b u iki farklı değer sistem i dünyayı oldukça fark­
lı algılam ayı gerektirm ektedir. B una k a rşın , h e r n e k ad ar b u iki ahla­
k i değer cinsiyetle ilişkiiiyse de ayrılam az değildir. M eşhur olm ak için
uğraşan ‘alem ci kadınlar’ -femmesfatales- olabildiği gib i nadiren alkol
alan, çocuklarım h er P azar kiliseye götüren, istikrarlı v e tu tarlı erkekler
de vardır (E riksen 1990).
C in siy etler arasın d a g ü çlü g erilim le r o lan b u tü r to p lu m lar iki
ay rı v e kısm en uyuşm az d eğ er sistem in e d ay a n ır gö zü k tü k lerin d en ,
çe lişk ili görünm ektedirler. G erçek şu k i, b u g ib i çe lişk ile r d ah a az
g ö rü lü r o lsa d a m uhtem elen d iğ e r to p lu m la r iç in d e g eçerli o lab il­
m ek ted ir ve cin siy ete o d ak lan arak b ü tü n b u a h la k i çatışm aları o rta­
y a çıkarm ak m üm kündür. B u b iz i, erk ek v e k ad ın ın ‘g erçe k te’ n e ol­
d u ğ u n a d air (öze u laşm ay a çalışan araştırm alar) b aşlan g ıçta varolan
d ü şü n celerim izi değiştirm eye g ö tü rm ek te v e cin siy ete d air çalışm a­
la rın b u gib i to p lu m lan çalışm a an lam ın d a önem li b ir b o y u t k attık ­
la rın ı gösterm ektedir.

C İN S İY E T L E R

Y ukarıdaki örnekler, cins sabitse b ile cinsiyetin değişken olduğunu gös­


term ektedir; ve bu sosyal v e kültürel antropolojide gerçekten de genel
kabul gören b ir görüştür. C ins, kültürel açıdan ancak cinsiyet olarak va­
rolduğu için (cinse dair kültürel inşalar ve buna eşlik eden sosyal uy­
gulam alar) erkeklik ve kadınlık denilen şeyin sonsuz sayıda değişken­
lik gösterebileceğini akıllara getirm ektedir. C insiyete d air antropoloji­
de yakın zam anda gündem e gelen oldukça cardı b ir tartışm ada H enri-
etta M oore, cinsiyeti göreceli kılm aya dönük girişim lere yani tam adıy­
la ‘insanların, ikili biçim lerde varolan vücutlara sahip oldukları’ uy­
gunsuz gerçeğine rağm en problem in öylece durduğunu dile getirm ek­
led ir (M oore 1999, s. 154; b k z ayrıca M oore 1994). M oore daha sonra,
| K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 216

bu ikili yap ıy a veya eıkek/kadın çatışm asına k arşı çıkan ciddi sorular
soran, gönüm üz B atı toplum lanndaki vücutlu bozucu eylem leri (döv­
m e yaptırm ak gibi), transseksüalizm v e hom oseksüelliği ele alm aktadır.
H om oseksüel erkeklerin p ek çok toplum da, ne tam erkek ve n e de tam
kadın olm ayıp, ‘ara’ b ir cinsiyet olarak sım fl.andınldığı defalarca göste­
rilm iştir v e M arutiler de dahil olm ak üzere p e k ço k toplum da lezbiyen-
lerin, heteroseksüel kadınlardan b ir şekilde farklılık taşıdıklarına dair
yaygın b ir görüş vardır. Yeni b ir soruşturm a alanı olarak ortaya çıkan
ve ‘acayiplik teorisi’ diye adlandırılan görüşe göre, b u tü r b ir geıekçe-
lendirilm eye dayanan, cinsel uzuvlar arasındaki ilişki, cinsiyet kim liği,
cins kim liği v e cinsel uygulam alar problem lidir. B u, doğrudan gözlem ­
lerin açıkça varolan zorlukları nedeniyle bu türden gerçekliklere özenli
b ir dikkat gösterm enin k ritik olduğu b ir alandır. N orveç’te, A ID S karşı­
tı b ir kam panya sırasında antropolog B jorge A ndersen, kendilerini ho­
m oseksüel olarak tanım lam ayan ancak erkek erkeğe ilişkiye girenlere
ulaşabilm ek için kavram ı açım layarak ‘erkek erkeğe ilişkiye giren’ ta­
birini kullanm ıştır (ki b u kullanım daha sonradan talihsiz b ir isim ola­
rak O slo m erkezli b ir rock grubunun adına da esin kaynağı olm uştur).
M oore y alın b ir şekilde, ‘m evcut antropolojik v erilerin aslın­
d a insanların çoğunluğunun kendi cinsel kim liklerini özellikle de­
ğişken veya tercih m eselesi olarak görm ediğini gösterm ekte olduğu­
nu* (1999, s. 158) dile getirm ekte fak at ayrıca yakın zam anda dünya­
nın A vnıpa-A m erika bölgesindeki gelişm elere ayrı b ir dikkat göstere­
rek cins/cinsiyet arasındaki çizginin n e karlar değişken olduğunu da
gösterm ektedir. B u tü r toplum lardaki, cin siy et iU şkilerinin v e cinsi­
y et kim liklerinin doğasında v aro lan b elirsizlik v e dönüşlülüğün daha
kapsayıcı b ir olgu o lan ve tam adıyla dönüşlü k im lik denen şeyi oluş­
turduğu söylenebilir (G iddens 1991). T ıpkı köşeli b ir tak ım laflarla,
iyi b ir erkek vey a kadın olm ayı ta rif etm enin z o r olm ası gib i diğer bü­
tü n k im lik ler -ulusal, dini, etn ik v ey a profesyonel- de sorgulanm aya
v e m üzakere edilm eye açıktır. Z engin B atı toplum lannda birkaç yıllık
b ir süre zarfın d a ço k yaygın h ale gelm iş olan estetik am eliyat, genel­
likle cinsiyetten veya yaştan daha az zorunlu veya k esin görülm eyen
kim liğin değiştirilm esi girişim i o larak görülm ektedir.
217 ♦ Cinsiyet ve Yaş |

YAŞ

C in siy et gibi yaş d a so sy al fark lılaşm a v e sınıflandırm aya neden


o lan ev ren sel b ir ilkedir. Y aşlanm ak, k açın ılm az ve tersin e çevri­
lem ez b ir b iy o lo jik sü reçtir fak at cin siy ette old u ğ u g ib i y aş konu­
su d a b e lirli b ir d ereceye k ad a r so sy al in şa ile ilg ilid ir. P ek ço k to p ­
lum da b ir k işin in d erecesi, cin siy etin e b a ğ lı o lm ak sızın y aşlan d ık ­
ç a yükselm ektedir. H o ly ’n in ifad e e ttiğ i gibi g erçek ten d e ‘h ay atta
k alm an ın fiziksel h arek et k ab iliy e tin e b a ğ lı o ld u ğ u b a z ı av cı v e gö­
çeb e to p lu m lar istisn a tu tu lu rs a .. .g en e l o larak sanayileşm em iş top­
lum lar, ay ırd ed ici b ir b içim d e y a şh -y ö n e lim lid irle r’ (1990, s. 167).
B u n u n zıttm a o larak m o d em san ay ileşm iş to p lu m lard a, y aşlı insan­
la r y aşların a b ağ lı o larak ö ze llik le d ah a y ü k sek b ir o to ritey e sahip
o lm azlar: b irey sel b aşarıy a ç o k b ü y ü k ö n em v erilen b u tü rd en to p ­
lu m lard a b ir k işi sad ece y a şlı o ld u ğ u için b a ş a n lı o lm u ş b iri dem ek
d eğ ild ir v e b u y ü zd en g ö rece d ah a-d eğ ersizd ir. B u n a ek o larak , m o­
d e m to p lum lardaki an i k ü ltü re l değişm e, y a şlı in san ların sah ip ol­
d u k ları erdem ve k ü ltü rel y etk in liğ i g eç ersiz kılm aktadır.
İlerlem iş yaş, g en ellik le d e rin b ir tecrü b ey le, erd em le v e olgun
b ir b ak ışla ilişk ilen d irilir. P ek ço k to p lu m d a siy a sa l id areciler, y aş­
lı erk ek lerd ir v e y aşlı kad ın lar, d ah a ‘işlen m iş’ v e g en ç k ad ın lara kı­
y asla doğadan d ah a u zak laşm ış o ld u k ların d an g en ç o la n lara göre
daha az ‘te h d itk a r’ görülm ektedir. Ç ü n k ü b u n lar, a rtık re g l v e çocuk
sah ib i olm am aktadırlar; a rtık ‘ıslak lık ları k alm am ıştır’ v e b u yüz­
d en de ‘te h d itk a r’ b ir cin sellik çağ rıştırm am ak tad ırlar. B azı toplum ­
la rd a y aşlı kadınlar, genç erk ek lerd en d ah a g ü çlü b ir ko n u m d a ola­
b ilm ektedirler. Y aşlıların siy asal alan ın an a k o n tro l ed icileri olduk­
la rı to p lu m lar gerontokrasi o larak adlandırılm aktadır.
B e n ze r şek ild e, ço c u k la r v e g en ç le r de sık lık la h en ü z in san
o la ra k y e te rliliğ e u laşm ış g ö rü lm em ek te fa k a t ç o k ç e şitli n ed en ­
le rle ‘m asu m ’ g ö rü lm e k ted irle r k i b u d a tek am ü lü n Ö nem li b ir ev­
resid ir. H en ü z so sy a lle şm e leri ta m am lan m am ıştır v e b u n ed e n le ,
g ü n ah a v e y a erd em e u laşam am ışlard ır.
Ç oğunluk toplum larda, cin siy et v e y aş d ışın d ak i k ısta sla r in­
san lara d a ir k ateg o rile r arasın d a ay rım a gitm ey e k atk ıd a b u lu n u r fa­
| Küçük Yerler, Büyük M eseleler ♦ 218

k at ay rıca k işise l y etk in liğ e ek o larak sad ece b u k rite rle ri tem el alan
to p lu m lar d a vardır. B u nedenle, cin siy et v e y aşm sosyal fark lılaş­
m a açısın d an Ö rneğin k ast, s ın ıf v ey a etn isitey e k ıy asla daha tem el
k ıstaslar old u ğ u n e t b ir şek ild e görülm ektedir.

YAŞ D E R E C E L E R İ V E YAŞ G R U PLA R I

Yaşm önem li b ir farklılaştıncı ilke olduğu bazı toplum larda gençlik ile
yaşlılık arasında çeşitli dereceler veya kurum sallaşm ış aşam alar vardır.
B u şekilde, Y eni G ine’de yaşayan B aktam anla, erkekler arasında yedi
yaşa bağlı derece ayrım ı yapılır ve b ir dereceden ötekine geçiş ritüeli
görece b ir yükselm eyi barındırır (B arth 1975). Yedinci derecedeki er­
keklerin, b ir takım gizli sırlar (bu sırlar, özel geçiş rütüelleriyle aktarı­
lırlar) da dahil olm ak üzere neredeyse B aktam anlann o ana k ad ar getir­
dikleri bütün bilgilere sahip oldukları düşünülür ve b u nedenle, b u kişi­
lerin siyasal alanı kontrol etm eleri ‘doğal’ karşılanır.
B u y o lla y aş, ad e ta b ir d ik ey fark lılaşm a ilk e si g ib i işle v gör­
m ektedir. A yrıca y atay o larak d a h alk ı (g en ellik le sad ece erkekleri)
aynı yaş k ateg o risin e m ensup g ru p lar h aîin d e b ö le re k b e lirli b ir işle­
ve sahip kılar. D oğu A frik a ’d aki k ırsal alan lard a y aşay an N u erler ve
M assai to p lu m la n gibi yaş, cin siy et v e ak rab alık d ışın d a b ir iç fark­
lılaşm a k ıstasın a sahip olunm ayan y erlerd e, erk ek ler (v e b azen de
k ad ın lar), ak rab alık ü zerin d en tanım lanm ayan v e fa k a t aynı zam an­
da sünnet olm aya tab i o lan yaş g ru p la n d iz ile ri şek lin d e örgütlenir­
ler. B u g ruplarda ak rab alığ a b en z er ö zel b ir tü r d ay an ışm a v a rd ır v e
yaş g ru p ların ın g en ellik le b azı yüküm lülükleri m evcuttur. A kraba­
lık sm ırlan n m ötesine g eçtik leri için b u tü r g ru p ların oluşturulm ası,
sosyal b ağ ın güçlenm esine ve toplum sal b ütünleşm eye k atk ıd a b u ­
lunm aktadır (b k z ay rıca 11. B ölüm ). B azı m odem d ev letli toplum ­
larda, m esela sadece İn g iliz o rta-ü st sın ıfın d an ço cu k ların okul ar­
k ad aşlığ ı b ö y lesi b ir dayanışm a bağ ı sağ lam ak tad ır v ey a aynı sosyal
gruptan in san lar b irb irlerin e d estek verm ektedirler.
219 ♦ Cinsiyet ve Yaş |

A n a litik b ir K a te g o ri o la ra k Y a ş a ra -a ş a m a la rı?
B ütün toplum lar, fark lı yaşam -aşam alan arasında b ir ayrım yapar­
lar. G eçiş ritiiellerine d air V an G ennep’in , T u m er’in v e diğerlerinin
y ap tık ları çalışm alar, sosyalleşm e sürecinin y aşam içerisinde nasıl
d a k açınılm az b ir şekilde, insanların b ir aşam adan ötekine geçtikle­
ri, yen i statülere, h aklara v e yüküm lülüklere kavuştukları v e kırılm a
n o k talan oluşturduğunu gösterm ektedir. P eki b u yaşam aşam aları
evrensel m idir? B u noktada C olin T um bull (1985), evrensel oldu­
ğunu düşündüğü beş yaşam -aşam ası ile ri sürm üştür. E ğ er o haklıy­
sa o halde yaşam -aşam alan karşılaştırm alı kavram lar olarak kulla­
n ılab ilir dem ektir; b u da dem ektir k i b ü tü n toplum larda aynı aşam a­
ları bulm ayı bekleyebiliriz. T um bull’u n yaşam -aşam alan şöyledin
Çocukluk, b aşk aların a b ağ ım lı o lu n an v e k ü ltü re l kategorile­
rin h ız la k azan ıld ığ ı dönem dir.
E sen lik, çocukluk ile erg en lik a rasın d a b ir k im sen in cinsel
b ü lu ğ a eriştiğ i ve tam b ir so sy al so ru m lu lu k iç in g id erek hazır
h ale g eld iğ i b ir dönem o larak ta rif edilm ektedir.
Gençlik, erg en lik v e y etişk in lik arasın d a g en ellik le yüksek
eğitim dönem idir. îşin aslı T u m b u ll, b u n u n ev ren sel b ir yaşam -
aşam ası olm adığını k abul eder.
Yetişkinlikr, dördüncü aşam ad ır (v ey a p ek ço k toplum da üçün­
cü), T u m b u ll’a göre Ö ncekilerden ‘d ah a sık ıc ı’ b ir dönem dir; so­
ru m lu lu k larla, çalışm ay la v e ru tin işle rle doludur.
S o n aşam a yaşlılıktır k i T um bull, b u dönem de fiziksel ve zi­
h in se l sık ın tıların b aşlad ığ ım y a z a r fa k a t y a şlılık ta tecrübe biriki­
m i ço k olduğundan ‘kalp ve ru h ’ ö n cek i h alin e göre daha canlıdır.
O hald e, yaşlanm ak ve y aşam aşam aları arasındaki geçişler
fark lı to p lu m lard a az veya çok T u m b u ll’u n im a ettiğ i aynı şeyle­
ri m i b arın d ırır? M uhtem elen hayır. Ö rneğin, ço cu k lu ğ a dair Av~
ru p ad ak i k avram sallaşttrm anm on sek izin ci y ü zy ıld a geliştirildi­
ği, ü zerin d e p e k ih tila f o lm ayan b ir gerçek lik tir.
| Küçük Yerler, Büyük M eseleler ♦ 220

Y A Ş L A N M A Y L A C İN S İY E T İN B E L İR G İN L E Ş M E S İ

C in siy et ve y aşın h em k ü ltü rel v e hem d e b iy o lo jik y ö n leri vardır.


Yaş ile c in siy e t a rasın d a ille d o ğ rudan b ir b a ğ bu lu n m ası gerekm ez,
ö rn e ğ in , K am eru n ’d ak i B akw erilerde, b ir k ad ın b u lab ilm ek için
ö n celik le y eterli b ir m al v arlığ ın a v e siy asal b ir etkiye sahip olun­
m ası m ecb u r o ld u ğ u için b ir erk eğ in 4 0 ’raa gelm eden evlenm esi n e­
red ey se im kansızdır. D iğ er taraftan k adınlar, b ü lu ğ çağm a erdikten
k ısa b ir sü re so n ra evlenebilm ektedirler.
Ç ocuklar, göreceli olarak, cinsellik-dışı görülürler ve sosyalleş­
m eleri genellikle iki hedefe dönük olur: tophım un b ir p arçası haline
getirm ek v e onların b irer erkek ve k ad ın olm alarım sağlam ak. B u ne­
denle, g eçiş ritü elleri, erkek v e k ız çocuktan: için farklı farklıdır.
Y eni G in e’n in y ü k sek lerin d ek i H ag en D ağı y ak ın ların d a y aşa­
y an lard a (S trath era 1988), b eb ek lerin d o ğ u ştan erk ek v e d işi özel­
lik lere sahip o ld u k tan g ö rüşü yaygındır. O n lar iç in k ad ın v e erk ek
olm ak dem ek u zu n sü reçler sonunda ö ğ ren ilerek ilerley en rü ştü n ü
isp at ritü e lle riy le doludur, ö z e llik le erk ek ço cu k lan iç in b u ritü el-
T e r o ld u k ça yorucudur. H ag en h alk ın a göre b u nun b ö y le olm asının
n ed en i, cin siy etin in gereğini y ap ab ilm eleri v e y an i işlev sel b ir sos­
y al fail o lab ilm eleri için erkek ço cu k ların k ız ço cu k lara o ran la daha
fazla çalışm aları gerçeğ in d en kaynaklanm alctadır. K ız ço cu k ları için
d ah a az ritü e l sö z k o n u su d u r çün k ü o n ların v ü cu t o larak d ah a g eliş­
k in o ld u k ları k an ısı vardır. D ah a önce d e b ah sed ild iğ i g ib i, erk ek ler
b u rad a g en ellik le ak tif, k ad ın larsa p a s if görülürler.
B u g ib i b aşlan g ıç ritü ellerin d en sonra, çoğunluk toplum larda,
ço cu k lar n e t b ir şek ild e cin siy et fark lılaşm asın a ta b i olurlar. B u tür­
den ritü e lle r b ü lu ğ a erm e v ey a onun ön cesin d ek i dönem lerde o lab i­
lir. B azı O rta D oğu toplum larm da h em k ız ço cu k lan v e hem de er­
k ek ço c u k la n an n eleriy le b irlik te h alk a açık ham am lara gidebilm ek­
te d irler; o y sa b u sözü ed ilen b aşlan g ıç ritü ellerin d en sonra erkek ço­
cu k ların ç ıp lak k ad ın v ü cu d u g ö ım elerin e izin verilm ez. B aşlangıç
ritü e lle ri g en ellik le ilk b ak ışta içerd en o lan larla d ışard an o la n lan ve
‘ta m ’ in san larla ‘ek sik ’ o la n la n b irb irlerin d e n ay ırm ay ı m üm kün kı­
221 ♦ C in s iy e t v e Y a ş |

la ca k şek ild e, cin sel o rg an ların sü n n et ed ilm esin i, dövm e yapm ayı
v ey a d iğ e r tü rlü b ir tak ım fizik sel d eğ işim e n e d e n o lan görünür et­
k ileri içerm ektedir. P ek ço k toplum da, ad a y la r ay rıca başlangıç aşa­
m asın d a, to p lu m u n y etişm iş b ir ü y esi o larak k en d ilerin e v erilen hak
ve y ü k ü m lü lü k leri b aşarıy la y erin e g etireb ilecek lerin i kanıtlam aları
iç in b ir fırsa t o larak g en ellik le fizik sel acı iç erik li b ü y ü k sınavlardan
geçerler. M esela N u erlerd e, erk ek lerin b aşlan g ıç ritü elİeri, birbiri­
n e p a ra le l o larak tu tu lan altı ip i, a lın la k o p arm ay ı gerektirir. İplerin
alın la k o p arılm asın ın , k em iğ i g ü çlen d irici o ld u ğ u n a inanılm aktadır
(E v an s-P ritch ard 1940) ve erk ek ço cu k ların d an b u ç ile li durum bo­
y u n ca ac ı duyduğunu gösterm em esi beklenm ektedir.

G E Ç İŞ R İT Ü E L L E R İ

‘G eçiş ritü e li’ (rite o f p assag e) terim i, 1909 y ılın d a Les Rites de
Passage’’yi y ay ın lay an A rn o ld v an G ennep T e ilişk ili b ir tabirdir
(van G ennep 1 9 0 9 ,1 9 6 0 ). V an G ennep, b u g ib i ritü e lle rle toplum un
k en d isin i ü rettiğ in i yazm aktadır. S osyal y ap ı d eğ işm ek sizin im an­
la ra y en i statü ler v erilm ek ted ir v e serem o n ilerin kam usal karakteri,
sa k in le re h e r y ıl toplum a k arşı h ak ve ö d ev lerin i v e y erin i hatırlatı­
cı olm aktadır. O ndan b u y an a V ictor T u m er (1 9 6 7 ,1 9 6 9 , 1974), şu
an d a Z am b iy a o lan N d em b u ’d a b u ritü e lle rin sağ lad ığ ı anlam dü­
zey lerin e v e aşam alara y ak ın d an b ak arak v an G ennep* in b ak ış açısı­
n ı d ah a ile ri götürm üştür. T a m e r’in çalışm aların d ak i g en el b ir nok­
ta , geçiş ritü e lle rin in , aynı anda hem to p lu m a g iriş izn i taşıd ığ ı ve
h em de k atılım cılara ru h sal dünyaya d air v e ‘so sy al organizm ayla7
ilg i m istik b ir deneyim sunduğudur.
T um er, ritü elİeri ü ç aşam ay a b ö le re k v a n G en n ep 7in izinden
gitm ektedir: ayrılm a, lim in alite (alg ılam a v ey a duyum sam a eşiği)
v e yeniden-bütünleşm e. A yrılm a, b ilin m ey en b irşe y e d o ğ ru sosyal
y ap ıd ak i b elirli b ir n oktadan u zak tak i b ir b ire y v ey a g ru b u n h are­
k eti ile k arak terize edilm ektedir. B u safh a g eçild iğ in d e fa il, kendisi­
n i b ir d erece to plum un dışın d a, ‘ik i arad a b ir d ered e’ b ir ru h halin­
d e h issettiğ i lim in al b ir aşam aya g eçer (T u m er 1969). B u, ak tö r İd-
Küçük Yerler, Büyük M eseieier ♦ 222

şiyi te h lik e li b ir ko n u m a iter. T oplum , ak tö rü n y en id en bütünleşm e­


y i, d eğ erlerin i ve g ü ç h iy erarşisin i reddetm e risk i y aşark en b irey de
k en d i açısın d an anom iye ve sosyal y aln ızlığ a k ap ılm a risk i için d e­
dir. T um er, n ered ey se b ü tü n to p lu m lard a, lim inal aşam adaki b ir k i­
şin in ‘k ü ltü rü n ü n stan d art tan ım lam aları v e sın ıflan d ırm aları anla­
m ın d a fizik sel d eğ ilse b ile y ap ısal o larak g ö rü lü r b ir h a ld e ’ d eğ ild ir
(1974, s.232). H er şey e rağm en, b u z o r v e teh lik eli lim in al aşam a,
b irey in y en i b ir sosyal k işi k ateg o risi o la ra k y en id en doğabilm esine
h azır h ale g elm esi iç in geçm işten k a la n statü lerin i ‘tem izlem e’ an­
lam ın d a g ereklidir.
T.O . B eid elm an (1971), T anzanya’d ak i anaerkil h alk lard an
o lan K ag u ru lara d a ir y ap tığ ı b ir çalışm ad a, b ir o ğ lan çocuğunun
sünnet o lu rk en ölm esi halin d e, b u k im sen in o sırad a n e b ir çocuk v e
n e de b ir ergen d eğ il lim in al aşam ada b ir k im se olm ası y an i b ir ç e şit
ara-in san v ey a h atta h en ü z insan-olm am ası n ed en iy le sırad an şek il­
de göm ülm ediğini, b elirtir.
G eçiş ritü elin d e so n aşam a, y en id en bütünleşm edir. B u aşam a
boyunca ad ay lar g en ellik le d ah a y ü k sek b ir dereced e y en i k işile r
j>la^gçri.4önçrler. _v

B eidelm an, K agurulardaki b aşlan g ıç ritü e lle rin e d a ir detaylı be­


tim lem eler sunm aktadır ve b u n lar arasında T um er tarafın d an yapı­
lan an alizlerd ek i ü ç aşam ayı te sp it etm ek z o r değildir. B u ritü eller
h e r iki cin siy et için hem ahlak eğ itim in i v e h em d e fizik sel değişm e­
y i barındırm aktadır fak at içerik leri d eğ işik lik gösterm ektedir. O n ila
on ik i y aşm a k ad ark i erkek çocuklar, k ö y lerin d en alın arak çıp lak v e
tıra ş edilm iş b ir hald e çalılık b ir araziy e (ayrılm a) götürülm ektedir.
S ünnet ed ilen kısım , buraya atılm ak tad ır v e eşlik eden y etişk in er­
kekler, g ötürülen çocuğa, K ag u n ı diinya görüşünün Özünü b arın d ı­
ra n şark ıları, m itleri v e sırları öğretm ektedirler. S ünnet so n rası erkek
ço cu k ların b ir sü re ç a lılık arazideki k am p ta kalm aları gerekm ektedir
(lim inal süreç) ve b u süre zarfın d a y etişk in erk ek ler o n lar için çeşitli
sın av lar h azırlarlar: çalılık lar arasın d a aslan gib i davranırlar, sünnet
sonrası ö lecek leri telk in in d e b u lu n u rlar vs. B u uzatılm ış aşam a d a el­
b e tte k i lim in al karakterdedir. Ç ocuklar n ih ay et k ö y lerin e g eri götü­
rü lü rler ve ç e şitli isim ler v erilirler (y en id en bütünleşm e).
223 ♦ C in s iy e t v e V a ş |

V ic to r T u rn e r (1920-83), k la sik an lam d a y ap ısal-işlev selcilik ten


gelm ektedir fakat, ilg ile ri g id erek sem b o lik an a liz v e p sik o lo jik
an tro p o lo ji d o ğ ru ltu su n d a g elişm e gösterm iştir. B a şlıca ilk ese­
ri o lan Schism and Continuity in an African Society (1 957), K u­
zey R h o d esia’d ak i (şim d ik i Z am bia) N d em b u lar arasın d ak i sos­
y al bütünleşm e ve p arçalan m a k o n u su n u ele alır. S onraki çeşit­
li k itap ları, y in e N d em b u ’y la ilg ilid ir fak at, en etk ili m etin leri ri-
tü el ve sem bolik anlam lara yoğunlaşm ıştır. L ev i-S trau ss’ta n fark­
lı olarak T um er, sem b o llerin ay n ı anda n asıl h em to p lu m u n deva­
m ın a k atk ıd a b u lu n d u ğ u v e h em d e v aro lu şsal p ro b lem lere cevap
v erd iğ in i g ö stererek sem b o llerin ço k sesliliğ i v e y a an lam lan ü ze­
rin d e durm uştur. R itü elle ilg ili ça lışm a la n sö z k o n u su olduğun­
da T um er, ö zellik le geçiş ritü e li k o n u su n d ak i y ak laşım ıy la tan ın ­
m aktadır. B u rad a, o n u n ö zellik le k ritik d iy e b e lirttiğ i lim in al aşa­
m aya d ik k at çek ilm iştir (bkz. T he R itu al P ro cess). T um er, lim ina-
litey e sebep olan fark lı aşam alar arasın d ak i g eç işleri, fa ik lı sos­
y al entegrasyon b iç im leri arasın d a, adım b e lirtm e k g erek irse res­
m i so cietas ile g ay ri-resm i com m unıtas arasın d a k a rşılık lı d in a-
m ik b ir o y u n ' şek lin d e b etim lem iştir. T u m er iç in ritü e lle r sosyal
form un k ap sü l ifad elerid ir: ritü e lle ri g en iş d etay d a çalışarak ge­
n e l anlam da to p lu m v e b ire y h ak k ın d a h ü k ü m ler v erm ek m üm ­
kündür. D iğ er b azı an tro p o lo g lar d ah a so n ra T u m er’in lim in ali-
te hakkm dald içg ö rü ve kavram larım ritü e lle rin s a f h alleriy le ya­
şandığı to p lu m la n n d ışın d ak i so cietas v e co m m u n ıtas’la ra uygu­
lam aya çalışm ışlardır.

K ag u ru ’da k ız ço cu k ları, erkek ço cu ld an n d an fark lı o larak b aş­


lan g ıç ritü ellerin d en h em en so n ra te m el b ir d önüşüm e u ğ ram ış ka­
b u l edilm ezler. E rk e k ço cu k lar ça lılık la ra b irlik te g ö tü rü lü rlerk en
k ızlar, b aşlan g ıç ritü e li sırasın d a y aln ızd ırlar v e k ö y d ek i b arak alar­
d a tek b aşların a b u lu n u rlar fak at erk ek ço cu k ların d an b e lli b ir nok­
tay a k a d a r daha fazla şe y ö ğ ren seler d e o n la r d a sü n n et olm akta ve
ahlaki b ir eğitim e ta b i tutulm aktadırlar.
| Küçük Yerler, Büyük M eseleler ♦ 224

K aguru toplum unda, lim in al dönem erk ek ço cu k ların a oldukça


güçlü den ey im ler y aşatm aktadır; b irlik te sın av lara ta b i tu tu lm ak ta
ve b irlik te y etişk in liğ e adım atm aktadırlar. G en ellik le b u g ib i o rtak
tecrübeler, öm ür b o y u sü recek dayanışm a b a ğ la n k u rm ak tad ır; daha
Önce de b ah sed ild iğ i gib i b u tü r b ağ lar, zam an zam an k u ru m sallaş-
m ak ta v e d iğ er tü rlü so y a b ağ lı b ir örg ü tlen m ey e g id ecek o lan top-
Ilım larda durum u y u m u şatacak b ir siy asal etk en işlev i görm ektedir.

E V L İL İK V E Ö L Ü M

G eçiş ritüellerine d air y ap ılan çalışm alarım çoğunluğu b aşlan g ıç ri-


tüelleri üzerinedir. B una k arşın y in e d e ev lilik v e ö lü m ritü elleri de
önem li b ir y e r tutm aktadır. B u ritü elîerie in san b ir statüden ötekine
geçm ekte ve böylelikle toplum un kaynaşm ası, ahlaki d eğerlerin diri
tutulm ası ve otoritenin m eşrulaşm ası adına k o le k tif b ir h atırlatıcı —
tıpkı başlangıç ritüelleri gibi- b ir işlev görm ektedir. A k rab alık tem elli
toplum larda evlilik, dayanışm a ilişk ileri kurm a anlam ında Önemli fır­
satlar sunar ve toplum un devam ını sim geler.
C enaze tö ren i d ü n y a h ay a tın ın son; ön em li g eç iş ritö elid ir. K a-
g u ru lard a cen aze tö ren leriy le ilişk ili ik i p ro b lem vardır. H erşeyden
önce, ö len k işin in d ü n y a h ay atın d an ru h la r alem ine g ü v en li b ir şe ­
k ild e g eçişin in tem in ed ilm esi sağlanm alıdır. H ayatı so n b u la n k işi­
le r de tıp k ı çalılık lard ak i erg en ler g ib i h en ü z ‘ik i arad a b ir d ered e’
b ir k o n u m d ad ırlar ve b u y ü zd en d ik k atli b ir şek ild e davram lm alıdır-
lar. Y aşayan in san lar g ib i k o n tro l ed ilem ezler v e b ir ta ra ftan da ay n ı
anda etk ilem e ad ın a y aşay an lar k ad ar y ak ın olunabilirler. D iğ er b ir
d ey işle, ö len in san ların o lab ild iğ in ce çabuk v e doğru b ir şek ild e ge­
çiş aşam aları tam am lanm alıdır.
Ö len b ir k işi b ü tü n ü y le tıra ş e d ilir (tıp k ı b aşlan g ıç aşam asm da-
k ilere y ap ıld ığ ı gibi): erkekler, sağ tarafların a y atırılırlar, k ad ın lar­
sa sol. H er ik i cin siy ete m ensup o lan lar da ru h sal alem e k arşı y ü z­
le ri so la b ak acak şek ild e d efn ed ilirler, ö lü vücut, teh lik eli v e k irle­
tic i say ıld ığ ın d an o lab ild iğ in ce h ız lı b ir şek ild e d efn ed ilir fa k a t yas
tutm a, en azından d ö rt gün b o y u n ca sürm ektedir. B u sürenin sonun­
225 ♦ . C in s iy e t v e Y a ş |

da ö lü n ü n m irasıy la İlg ili ikinci p ro b lem o rtay a çıkar. B u durum -


„da düşünülm esi g erek en te k şey m irasın d o ğ ru b ir şek ild e k im lere
n a sıl g eçeceğ i değil ay n ı zam an d a h an g i so sy al b ağ ların güçlendi­
rilip h an g ilerin in zay ıflatılm ası g erek tiğ in e de k a ra r verm ektir. B ir
ö lü n ü n ark asın d an d ağ ıtım ı y ap ılm ası g erek en so sy al zo runluluklar,
m al v e so sy al sta tü le r vardır.
Ö lü n ü n ardından o rtay a çık an so ru işa re tle ri m u h tem elen ev­
renseldir. B irin cisi, g erid e k alan ların iç lerin i rah atlatab ilm eleri için
ölüye sem b o lik v e b elk i de d in i b ir tö ren y ap ılm ası şa rttır; v e İkinci­
si de h ay atın v e to p lu m u n ölü n ü n ard ın d an d a d eğ işm ez b ir şek ild e
v aro lm ay a devam e ttiğ i d ü şü n ü lerek h a re k e t edilm elidir.

M O D E R N T O P L U M L A R D A G E Ç İŞ R İT Ü E L L E R İ

B azı B atılı o k u y u cu lar b elk i d e b u tü r g eçiş ritüeU erinin sad ece ‘ora­
la rd a’ olduğunu v e ‘b iz im g ib i to p lu m la rd a’ b u lu n m ad ığ ın ı düşüne­
b ilirler. A slında b u d oğru d eğ ild ir am a m o d em to p lu m lard a b u g ib i
ritü ellerin y u m u şatılm ış o ld u k ları d a k u şk u g ö tü rm ez b ir gerçektir.
B atı A vrupa to p lu m lan n d a h e r n e k a d a r ü ç ü , İk in ci D ünya sa­
v aşın d an sonra önem ini to sm en -y itirm iş g ib i g ö rü n se d e d ö rt tem el
geçiş ritü eli, gelen ek sel o larak ön em li o lag elm iştir. C enaze tö ren i
hala ço k önem li b ir sosyal o lay o lm ay a d ev am ed erk en v a ftiz tö re­
ni, onanm a (veya ilk katılım ) v e ev lilik d ah a a z y ay g ın v e çoğun­
luk A vrupa to p lu m lan n d a daha az önem li b ir haldedir. B u n u n bö y ­
le olm asının nedeni, k ısm en b u gibi ritü e lle rin artık A vrupa toplum -
î arında etk isi azalm ış o lan dinle y ak ın b ir ilişk i içerisin d e olm asın­
dandır; d iğ er b ir kısm i açık lam a d a b u gibi ritü e lle rin b ir statüden
ötekine geçişte b irey ler açısından artık p e k b ir önem taşım am ası­
dır. P ro testan olan İsk an d in av to p lu m la n n d a o n an acak ad a y la n n ge­
leneksel olarak In c il’e d air b İrşey ler ö ğ ren m eleri zoru n lu lu ğ u var­
d ır oysa b u gerçekte b ö y le olam am ıştır. O nanm a tö ren i son rasın d a
g en çlere,b elirli so ru m lu lu k lar yük len eceğ in i d e h issettire re k takım
elbise ve saat g ib i —İsk an d in av y a’n ın b e lirli y erlerin d e b ire r y etişk in
sim geleri olarak 1930’la n n sonlarına k ad a r sig a ra ta b a k a la n v e fil­
dişinden tak m a diş sem bolleri hediye ed ilird i- ‘y e tişk in ’ h ed iy eleri
K ü ç ü k Y e rle r, B ü y ü k M e s e le le r ♦ 226

v erilm esi de y ay g ın g ö rü len b ir durum du. A ncak 14 y aş civ arların d a


y ap ılan onanm a rim elin in önem inin n ed en azald ığ ın ı an lam ak zo r
değ ild ir: çünkü esk id en b u tö ren d en sonra ço cu k ların k en d i h ay at­
ların ı kazanm aları b ek len ird i am a işin doğrusu h ay atların d a p e k de
b ir d eğ işik lik olm azdı. M uhtem elen tek eşliliğ in b ir istisn ad an çık a­
rak b ir k u ral h alin e g elm esiy le b irlik te ev lilik tö ren in in azalan öne­
m ine d air d e b en z er b ir açık lam a y a p ıla b ilir -4dm bilir?
S osyal fark lılaşm a açısın d an b ak ıld ığ ın d a cin siy e t v e y aş ara­
sın d ak i ön em li b ir fark lılık , b ir k im sen in m ensup o ld u ğ u g ru p ların
otom atik b ir şek ild e y aşa b a ğ lı o larak d eğişirken ço k az in san ın cin­
siy et d eğ işik liğ i y ap a b iliy o r olm asıdır. Y aşlılar h ak im iy etin d e (ge-
rontocracy) o lan fa k a t b ö y le olm asaydı eşitlik çi o lacak olan toplum -
lard a erk ek lerin , b ü tü n siy asal h ak larım eld e edebilm eleri iç in sad e­
ce u y g u n y aşa gelm eyi b ek lem eleri gerekm ektedir; b u durum da, y a-
şılard an o lu şan k o n sey lere k atılab ilm ek te v e n ih a y et a ta la n n g ü çlü
ru h larım ü zerin e alab ilm ek ted irler. O y sa b u durum p e k ço k toplum ­
d a k ad ın lar İçin sö z k o n u su değildir.
B u bölüm de ü zerin d e duru ld u ğ u g ib i to p lu m d ak i iş bölüm ü,
sosyal fark lılaşm an ın te m e lid ir v e iş bölüm ündeki g ö rece k arm aşık -
^ iî^ -S ö ^ y ^ rîâ ^ h lâ ş m a d â îa k arm aşık lığ ın g ö sterg esi o labilm ektedir.
A yrıca so sy al fark lılaşm an ın siy a se t v e id eo lo jid en b ağ ım sız olarak
çalışılam ayacağı d a g ö sterilm iştir. H em cin siy e t v e h em d e y aş, si­
yaset v e iş bölüm ü ile ilişk ili o lm a eğ ilim in d ed ir fak at b u n la r g en el­
lik le d iğ er etk en lerle b irlik te işle v görm ektedir. B ir so n rak i b ö lü m ­
d e, k ast ve s ın ıf ad ıy la b ah settiğ im iz b u k arm aşık y ap ıy a k a tk ı y a­
p an b u g ib i b azı k ıstasları ele alacağız.

O K U M A Ö N E R İL E R İ

D avid G ilm ore: M anhood in the Making. N ew H av en , C t: Y ale


U n iv ersity P re ss 1989.
H an rietta L . M oore: A Passion fo r Difference* C am bridge. P olity.
V ictor W. T um er: The RîtualProcess. C hicago: A id in e 1969.

You might also like