You are on page 1of 21

İSTANBUL KÜLTÜR ÜNİVERSİTESİ

ATATÜRK İLKELERİ VE İNKILÂP TARİHİ


3. HAFTA (I)

Öğr. Gör. Emine EREN ÇAĞLAR


Jeopolitik Kavramı
Osmanlı İmparatorluğu’nu Parçalama
Projeleri
Trablusgarp ve Balkan Savaşları
Osmanlı İmparatorluğu’nun I. Dünya
Savaşı’na Girmesi
Dersin İçeriği

• Osmanlı
İmparatorluğu’nun
Jeopolitik Durumu
• Osmanlı İmparatorluğu’nu
Parçalama Projeleri
• Trablusgarp Savaşı
Osmanlı İmparatorluğu’nun
Jeopolitik Durumu
Jeopolitik, dar anlamıyla dış
politikanın belirlenmesinde coğrafi
faktörlerin esas alınmasıdır.
Geniş anlamıyla ise “genel
olarak bir devletin politikasıdır”
diyebiliriz.
Jeopolitik; coğrafyanın,
ekonominin, sosyal, siyasal ve
stratejik faktörlerin devletin dış
politikasına olan etkisinin
incelenmesidir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Jeopolitik Konumu
Nedeniyle Maruz Kaldığı Tehditler
Anadolu toprakları, günümüzde olduğu gibi
geçmişte de dünya güç ve çıkar çatışmalarının odak
noktasında yer almıştır. Bunun sebebi bulunduğu
coğrafi konum, yani Avrupa, Asya ve Afrika
kıtalarına egemen olabilecek en önemli kilit
noktasında yer almasıdır. Doğu ile Batı arasında
adeta bir köprü konumunda bulunması, Ortadoğu,
Afrika, Asya ve Avrupa arasında güç dengesi
bakımından çok önemli bir noktada yer alması,
Anadolu’yu dünyanın en önemli merkezlerinden biri
haline getirmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Jeopolitik Konumu
Nedeniyle Maruz Kaldığı Tehditler

Bu jeopolitik
konumunun yanı sıra zengin
yaşamsal kaynaklara sahip
olması Anadolu’nun
defalarca düşman işgaline
uğramasına sebep olmuştur.
Anadolu, sahip olduğu doğal
güzellikler ve coğrafi konum
nedeniyle defalarca
doğudan ve batıdan
saldırılara maruz kalmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun
Parçalanması
Osmanlı Devleti’ni parçalama projeleri, 18.
yüzyılın ikinci yarısında başlamıştır. Bunda, Ruslarla
imzalanan 1774 Küçük Kaynarca Antlaşması’nın önemi
büyüktür. Bu antlaşma ile Rusya, pek çok ayrıcalık elde
etmiş ve Osmanlı Devleti’nin iç işlerine müdahale etme
imkanı bulmuştur.
Osmanlı Devleti’ni parçalamakla ilgili bir başka
önemli girişim Fransa İmparatoru Napoleon’dan
gelmiştir.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Parçalanması

Napoleon, Rus Çarı Alexandra ile 1807 yılında


Tilsit’te görüşmelerde bulunarak bir anlaşma imzaladı.
Anlaşma’ya göre, Eflak ve Boğdan’ı Ruslar; Ege
denizindeki adaların bir kısmını ve Dalmaçya kıyılarını
Fransızlar alacaktı.
Napoleon, 1808 yılında da Erfurt’ta yine Rus Çarı ile
görüşerek Osmanlı Devleti’ni paylaşmak amacı güden bir
görüşme daha yaptı.
Paylaşım projelerinin bir diğer aşaması da 1844
yılında Rusya ve İngiltere arasında gerçekleşti. Fakat
İngiltere, Rusya’nın bu genişleme politikasından hoşnut
olmadığı için Rusya’nın önerilerine bir karşılık vermedi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Parçalanması

İngiltere bu dönemde, kendi ticaret yollarının


güvenliği açısından Osmanlı Devleti’nin toprak
bütünlüğünün korunması taraftarıydı.
19. yüzyıla gelindiğinde, Avrupalı Devletlerin
Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalama projelerinde bir
değişiklik olmadı. 1908’de İngiltere ve Rusya arasında
yapılan Reval Görüşmeleri bu paylaşım tasarılarının bir
başka safhasını teşkil eder.
1915 yılında gelindiğinde ise, İngiltere, Fransa ve
Rusya’nın aralarında yaptıkları gizli anlaşmalarla Osmanlı
Devleti’ni harita üzerinde paylaştıklarını görüyoruz.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Parçalanması

30 Ekim 1918 yılında imzalanan Mondros Ateşkes


Antlaşması ve 10 Ağustos 1920 tarihinde
imzalanan Sevres Antlaşması da bu paylaşım
tasarılarının gerçekleşmesi yolundaki diğer aşamaları
oluşturmuştur.
19. yüzyıldan itibaren hayatta kalabilmek için
denge politikası izlemeye başlayan Osmanlı Devleti bu
politika doğrultusunda zaman zaman İngiltere, Fransa
ve zorunlu kalınca da Rusya ile yakınlaşmıştır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Parçalanması

Ancak her üç devletin de Osmanlı Devleti


üzerindeki artan emelleri karşısında, Osmanlı
devleti 19. yüzyılın sonlarından itibaren Avrupa’da
giderek nüfuz kazanmaya başlayan Almanya’ya
yönelmiş ve yakınlaşmaya başlamıştır. I. Dünya Savaşı
öncesinde Osmanlı Devleti dış politikasında tamamen
Almanya’ya yönelmiş bulunmaktaydı.
Osmanlı-Alman yakınlaşmasında İttihat Terakki
yönetiminin de etkisi büyüktür.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Parçalanması
Osmanlı Devleti’nde Jön Türkler’in etkisiyle,
1877 yılında Mebusan Meclisi açılmış ve Meşrutiyet
rejimine geçilmişti.
Ancak Sultan II. Abdülhamid’in istibdat yönetimi
sonucu parlamento işleyemez hale gelmiş ve
Meşrutiyet rejimi son bulmuştu. Bu, genç asker ve
sivillerden oluşan aydınlar arasında büyük tepkiye
sebep olmuş ve parlamentonun tekrar açılması için
harekete geçmişlerdir.
Özellikle de genç subayların yoğun çalışmaları
sonucu 1908 yılında, Sultan II. Abdülhamid
parlamentoyu yeniden açmayı kabul etti.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Parçalanması

Ancak 31 Mart
1909’da, İstanbul’da rejime
yönelik gerici bir isyan çıktı
ve isyanı Selanik’ten gelen
Hareket Ordusu bastırdı.
II. Abdülhamid, bu
ayaklanmayla ilgisi olduğu
gerekçesiyle, asker ve
sivillerin oluşturduğu İttihat
Terakki Cemiyeti tarafından
tahttan indirildi.
Osmanlı İmparatorluğu’nun Parçalanması
İttihat Terakki bir süre sonra seçimleri kazanarak
iktidara geldi. İttihat Terakki’nin en güçlü üç kişisi
Enver, Talat ve Cemal Paşalar yönetimde büyük
yetkilere sahip oldular. Fakat İttihat Terakki başarılı
bir yönetim gerçekleştiremedi.
Trablusgarp Savaşı
1871 yılında siyasi birliğini tamamlayan İtalya, 20.
yüzyılın başlarında sömürge edinmeyi büyük devlet
olmanın gereği sayarak Kuzey Afrika’da bir sömürge
imparatorluğu kurma hevesine kapılmıştı.
Ancak İtalya sömürge arayışına girdiğinde,
dünyanın en zengin sömürgeleri büyük devletler
tarafından paylaşılmıştı.
İtalya da, Osmanlı Devleti’nin toprağı olan
Trablusgarp’a yöneldi. İtalya, Osmanlı Devleti’ne verdiği
iki nota ile, önce Trablusgarp’ta İtalyanlara ayrıcalık
verilmesini istedi, ardından daha da ileri giderek bu
bölgelerin kendisine bırakılmasını istedi.
Trablusgarp Savaşı
Osmanlı Devleti, İtalya’nın isteklerini reddedince
İtalya Osmanlı Devleti’ne savaş ilan etti ve 28 Eylül
1911’de Trablusgarp’ı işgal etti.

Osmanlı Devleti, o sırada Balkanlardaki karışıklık


nedeniyle zor durumda olduğundan Trablusgarp’a çok az
sayıda ve gönüllü bir kuvvet gönderebildi.
Trablusgarp Savaşı

Ancak, Tunus ve Mısır’dan kaçarak Trablusgarp’a


ulaşabilen gönüllü Türk subayları orada halkı
teşkilatlandırarak İtalyanlara karşı zorlu savaşlar verdiler.
Trablusgarp Savaşı

Özellikle bu subaylar
arasında göze çarpan Derne
ve Tobruk cephesi komutanı
Mustafa Kemal ve Bingazi
cephesi komutanı Enver Paşa
İtalyanlara karşı başarılı
savaşlar yaptılar ve
İtalyanların ülke içinde
ilerlemesine engel oldular.
Gönüllüler, savunma hatlarını
başarılı bir şekilde
oluşturmuşlardı. İtalyanlar,
harp gemilerinin atış sahası
dışına çıkamaz hale geldiler.
Trablusgarp Savaşı

Bu sonuç, sadece İtalyanları değil, İstanbul’u da


hayrete düşürmüştü. Zor durumda kalan İtalyan
donanması, savaşı sona erdirmek, Çanakkale’yi
zorlayarak İstanbul’a gelmek ve savaşı İstanbul’da
bitirmek için çaba gösterdiyse de bu çabaları da
sonuçsuz kalmıştı.
Ege Denizi’nde Limni Adası’nı ve Akdeniz’de On İki
Ada’yı işgal ederek Osmanlı Devleti’ni barışa zorladılar.
Bu sırada Balkan Savaşı’nın patlak vermesi üzerine
Osmanlı Devleti İtalya’yla anlaşmak zorunda kaldı.
Barış, 18 Ekim 1912’de İsviçre’de imzalandı.
Trablusgarp Savaşı

Uşi Anlaşması’nı imzalayan Osmanlı ve İtalyan delegeleri


Trablusgarp Savaşı

Ouchy (Uşi) Antlaşması’na göre Trablusgarp


İtalya’ya bırakıldı.
Ayrıca Balkan Savaşı başladığından ve On İki Ada
üzerinde Yunanlılar istekli olduğundan, Osmanlı Devleti
donanması da bu bölgeleri savunmakta yetersiz
kalacağından, bu bölgelerin Balkan Savaşı sonuna kadar
geçici olarak İtalyan işgali altında kalmasına karar
verildi.
Böylece İtalya sadece Trablusgarp’ı almakla
kalmıyor, On İki Ada üzerinde de hak sahibi olmuş
oluyordu.

You might also like