Professional Documents
Culture Documents
BÖLÜM 8 Kamu Hukukunun Dalları
BÖLÜM 8 Kamu Hukukunun Dalları
1 2
Uluslararası Kamu Hukuku Anayasa Hukuku
1 Uluslararası kamu hukukunu genel hatları 2 Anayasa hukukunu genel hatları ile
ile açıklayabilme açıklayabilme
öğrenme çıktıları
3 4
Genel Kamu Hukuku Ceza Hukuku
3 Genel Kamu hukukunu genel hatları ile 4 Ceza hukukunun temel kavramlarını analiz
açıklayabilme edebilme
5 6
İdare Hukuku Mali Hukuk
5 İdare hukukunun genel kapsamını 6 Mali hukukunun genel kapsamını
belirleyebilme belirleyebilme
7
Yargılama Hukuku
7 Yargılama hukukunun temel esaslarını
açıklayabilme
Anahtar Sözcükler: • Kamu Hukukunun Dalları • Anayasa Hukuku • Ceza Hukuku• İdare Hukuku
• Mali Hukuk • Genel Kamu Hukuku • Uluslararası Kamu Hukuku • Yargılama Hukuku
182
Hukukun Temel Kavramları
183
Kamu Hukukunun Dalları
ğeri ise psikolojik koşuldur. Maddi koşullar, örf ve âdet kuralından bahsedebilmek için devletlerin belli bir
davranışta, sürekli olarak bulunmasını ve bu uygulamanın genel olmasını gerektirir. Psikolojik koşul ise bu
sürekli ve genel davranışın bir kural düşüncesine dayanılarak yapılmasını gerektirir. Bir başka deyişle devlet-
ler bu şekilde davranmaları gerektiği düşüncesiyle hareket ediyor olmalıdırlar.
Hukukun Genel İlkeleri: Hukukun genel ilkeleri, tüm devletlerin ulusal hukuklarının ortak temeli ola-
rak kabul edilmektedirler. Niteliği konusunda öğretide büyük tartışmalar bulunan bu ilkeler, genel olarak
şu şekilde tarif edilebilir: Birçok ulusal hukuk düzeninde yer alan ve uluslararası hukuk düzenine aktarıl-
malarında, ne hukuk mantığı ne de devletlerin değer yargıları bakımından herhangi bir engel bulunmayan,
devletlerin ortak hukuk değerini içeren kurallardır (Pazarcı, 2001: 221 vd.). Hukukun genel ilkelerine
birkaç örnek vermek gerekirse; hakkın kötüye kullanılmaması, adaletten kaçınmanın yasaklanması, ayrım
gözetmeme ve kazanılmış hak ilkeleri sayılabilir.
Öğrenme Çıktısı
184
Hukukun Temel Kavramları
devleti ilkesi en yalın haliyle devletin de koymuş temel düşüncenin bir ürünü olarak, XVII. yüzyılda
olduğu kurallarla bağlı olmasını ifade eder. Bu ba- ortaya çıkmıştır (Kaboğlu, 1996: 1; Çeçen, 1995:
kımdan devletin kurallara bağlı kalıp kalmadığını 26). Bu değerler ilk önce doğal hukuk ve toplum
etkin şekilde denetleyebilmek, ancak bağımsız bir sözleşmesi kuramlarıyla açıklanmaya başlanmıştır.
yargı erki sayesinde mümkün olabilecektir. Gerek doğal hukuk kavramı gerekse toplum söz-
Tarihsel süreçte 1924 Anayasası’nda güçler bir- leşmesi birer varsayım olsalar da insan haklarının
liği ilkesinin benimsendiği, 1961 Anayasası’nda ilk temelleri bu varsayımlar sayesinde atılmıştır. Bu
ise yumuşak güçler ayrılığı ilkesinin kabul edildiği bağlamda insan haklarının ortaya çıkışında, belirli
görülmektedir. 1982 Anayasası da başlangıçta aynı olmamakla ve kişiden kişiye değişmekle eleştirilen
sistemi benimsemekteydi. Ancak gerek 1961 ge- doğal hukuk anlayışının büyük etkisi olmuştur
rekse 1982 Anayasa’ları ilk ortaya çıktıklarında bir (Akıllıoğlu, 1995: 1). İnsan haklarını, insanlığın
önceki Anayasa’ya tepkinin izlerini taşımaktaydılar. belirli bir gelişme çağında teorik olarak bütün in-
Bu bağlamda başlangıçta 1961 Anayasası’nda ya- sanlara tanınması gereken ideal değerler listesi ola-
samanın, 1982 Anayasası’nda ise yürütmenin öne rak tanımlayacak olursak; temel haklar terimi, in-
çıkartıldığı görülmektedir. Nitekim 1961 Anaya- san hakları denilen ideal listenin devlet tarafından
sası önceki dönemde yürütmenin sahip olduğu tanınmış bölümünü ifade eder (Gören, 1995:15).
gücü, hukuku zorlar şekilde kullanmasına; 1982 Geçtiğimiz yüzyılda insan haklarına ilişkin ola-
Anayasası ise önceki dönemde yürütmenin yasama rak birçok bildirge yayınlanmış ve uluslararası söz-
karşısında zayıf kalmasına ve yasamanın gerektiği leşme imzalanmıştır. 10 Aralık 1948’de Birleşmiş
gibi çalışamamasına tepkiden kaynaklı hükümler Milletler Genel Kurulunca İnsan Hakları Evrensel
içermekteydi (Aydın, 2008: 190). Ancak yukarıda Bildirgesi yayınlanmış, burada kabul edilen haklara
da belirttiğimiz üzere, 2017 değişiklikleri sonrasın- dayalı olarak 1966 yılında da iki uluslararası sözleş-
da 1982 Anayasası’nın başlangıçta kabul ettiği hü- me daha kabul edilmiştir. 1966 yılında kabul edilen
kümet sistemi tümden değişmiş ve hükümet siste- bu iki sözleşme, Ekonomik, Sosyal ve Kültürel Haklar
mimiz parlamenter sistemden başkanlık sistemine Sözleşmesi ile Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesidir.
evrilmiştir. Birleşmiş Milletler daha sonra ayrıca Uluslararası
Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesine ek seçimlik
bir protokol de benimsemiştir. Tüm bu saydığımız
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin metinler; yani 1948 tarihli bildirge, 1966 tarihli iki
Temel Nitelikleri sözleşme ve daha sonra kabul edilen ek protokol
1982 Anayasası’nın 1. maddesinde devletin hep birlikte Uluslararası İnsan Hakları Bildirgesi ola-
bir cumhuriyet olduğu ifade edildikten sonra, 2. rak bilinmektedirler. Bunun dışında Amerika İnsan
maddede ise cumhuriyetin temel nitelikleri hük- Hakları Sözleşmesi, Afrika İnsan Hakları Sözleşmesi
me bağlanmıştır. Buna göre; “Türkiye Cumhuriyeti, ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gibi pek çok böl-
toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı gesel sözleşmeler de mevcuttur. Türkiye Cumhuriye-
içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliği- ti Devleti 1982 Anayasası’nın 2. maddesinde açıkça
ne bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, ifade edildiği üzere temel insan haklarına saygılı bir
demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir (Any. devlettir. Bu saygının gereği olarak kamusal faali-
m.2).” Bu düzenlemeden hareketle Türkiye Cum- yetlerini insan haklarına uygun şekilde yürütme yü-
huriyeti Devleti’nin nitelikleri; insan haklarına kümlülüğü altındadır.
saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, demokratik,
laik, sosyal hukuk devleti olarak sıralanabilir. Aşa-
ğıda bu nitelikler başlıklar hâlinde incelenecektir. Atatürk Milliyetçiliğine Bağlı Devlet
Türkiye Cumhuriyeti’nin Anayasa m.2’de açıkça
ifade edilen niteliklerinden birisi de Atatürk milliyet-
İnsan Haklarına Saygılı Devlet çiliğine bağlılıktır. Milliyetçilik genellikle ırki temelli
İnsan hakları, modern sürecin bir ürünüdür. Bu bir ideolojik görüş olarak değerlendirilmekle birlikte,
haklar, insanların sırf insan oldukları için, doğuş- Atatürk milliyetçiliği daha çok vatandaşlık ve aidiyet
tan bazı hak ve özgürlüklere sahip olduğu ve devlet hissi odaklı olarak yapılandırılmıştır. Bu bağlamda
tarafından bunlara dokunulamayacağı yolundaki Atatürk milliyetçiliği, Türkiye Cumhuriyetine vatan-
185
Kamu Hukukunun Dalları
daşlık bağı ile bağlı olan herkesin, renk, din, dil ve Kamusal faaliyetlerde dini referansların dikkate
ırk ayrımı olmaksızın Türk sayılmasını ifade eder (Ay- alınmaması laiklik ilkesinin ilk gereğini oluştur-
dın, 2008:192). Bu bağlamda Atatürk milliyetçiliğine maktadır. Laikliğin ikinci gereği olarak ise devletin
bağlı bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti, hangi ırk- dini inanç ve ibadetlere karışmaması, ibadetlere en-
sal kökenden olursa olsun vatandaşlık bağı ile devlete gel olmak isteyenlere yönelik tedbirleri alması ara-
bağlı olan ve kendisini Türk kabul eden herkesi Türk nır. Dolayısıyla laik bir devlet kamusal faaliyetlerini
kabul etmekte ve ona tüm vatandaşlara tanınan hak- dinî referanslara göre düzenleyemeyeceği gibi, dini
ları ayrım yapmaksızın tanımaktadır. inanç ve ibadetlere eşit mesafede olmalı, bireylerin
inançlarına ve bunun gereği olan ibadetlerine kural
olarak karışmamalıdır. Laik bir devlet olan Tür-
Demokratik Devlet kiye Cumhuriyeti de bu gereklere uygun şekilde
Siyasal anlamda demokrasi, toplumdaki birey- kamusal faaliyetlerini yürütmektedir. Ayrıca Any.
lerin doğrudan yönetime katılmak veya yönetici- m.24’te de herkesin vicdan, dinî inanç ve kanaat
leri belirlemek suretiyle devlet yönetiminde etkili hürriyetine sahip olduğu açıkça vurgulanmış ve te-
olabildikleri ve ifade özgürlüğü başta olmak üze- minat altına alınmıştır.
re diğer temel haklarının teminat altında olduğu
yönetim biçimidir. Demokratik sistemlerde ege-
menliğin muhakkak halkın elinde olmasına gerek Sosyal Devlet
yoktur. Egemenliğin halkın elinde olduğu devlet Sosyal devlet-sozialstaat (refah devleti-welfare
biçimleri cumhuriyet olarak ifade edilir (Tanör- state), acımasız ve sert liberalizmin ortaya çıkardığı
Yüzbaşıoğlu, 2006, s.62). Ancak cumhuriyet ol- sorunları gidermeye yönelik olarak ortaya konulan
mamakla birlikte demokratik olan siyasal sistemler ve serbest piyasa ekonomisinin yanında devlete
de mevcuttur. Bunun klasik örneği olarak Birleşik birtakım sosyal sorumluluklar da getiren bir devlet
Krallık gösterilir. Bu devlette egemenliğin kral veya anlayışını ifade etmektedir. Temelde serbest piyasa
kraliçede olmasına karşın, halk, devlet yönetimine ekonomisinin kurallarına bağlı hareket eden sosyal
etkin şekilde katılmaktadır. Dolayısıyla devlet si- devlet, diğer taraftan da toplumdaki her bir birey
yasal yapı bağlamında monarşik bir demokrasidir. için minimum bir hayat standartı sağlama kaygısı-
Bu anlatılanlar ışığında denilebilir ki, bir devlette nı da taşımaktadır. Bu bağlamda sosyal devlet anla-
kural olarak isteyen herkes yönetimde rol almaya yışı, bireysel özgürlüklere ve serbest piyasa ekono-
talip olabiliyor ve yöneticiler halk tarafından eşit misine dayanan liberal düşünce sisteminin insani
oyla seçiliyorsa, ayrıca bireylerin temel hakları da öğelerle güçlendirilmesine hizmet etmektedir. Ger-
teminat altına alınmışsa, o devlette demokrasinin çekten de vahşi ve sert kapitalizmin hâkim olduğu
temel koşulları var demektir. Bu bağlamda yöneti- bir toplumda, sosyal sınıflar arasındaki farkın iyice
cilerin seçimle işbaşına gelmesi, kural olarak isteyen açılması, mevcut düzenin meşruiyetini de halk nez-
herkesin yönetimde rol almaya talip olabilmesi, diğer dinde sorgulanır hâle getirecektir. Bu bağlamda gü-
temel hakların ve özellikle ifade özgürlüğünün gü- nümüz refah devletinde sosyal haklar merkezî bir
vence altına alınmış olması, demokratik toplumun konuma sahiptir (Kara, 2004: 45). Sosyal bir devlet
temel gerekleri olarak sayılabilir (Aynı yönde bk. olarak Türkiye Cumhuriyeti de vatandaşı olan her
Özbudun, 2000, s.82). Türkiye Cumhuriyeti de bir birey için insanca yaşamanın minimum koşulla-
demokratik bir devlet olarak bu gereklerin yerine rını sağlamak amacıyla faaliyetlerini yürütmelidir.
getirildiği bir devlettir. Refah toplumunun oluşturulmasında alınabile-
cek aktif ve pasif önlemler bulunduğu ifade edilirken,
Laik Devlet pasif önlemlerin sosyal devlet ilkesi gereğince sosyal
haklar alanında gerçekleştirilecek faaliyetlerden oluş-
Cumhuriyet, egemenliğin halka ait olduğu dev-
tuğu kabul edilmektedir. Buna göre refah toplumu
let biçimidir. Her ne kadar laiklik sıklıkla din ve
için aktif önlemler bireysel zenginliklerin arttırılması-
devlet işlerinin birbirinden ayrılması olarak ifade
nı sağlayacak faaliyetlerden ibarettir. Doğal kaynakla-
edilse de hukuki anlamda laiklik hukuk kuralı koy-
rın bireylerin üretim ve etkinliğine açılması, kamusal
ma yetkisinin beşerî iradeye, yani insan iradesine
arazilerin girişimcilere tahsis edilmesi aktif önlemlerin
bağlı olmasını, bu konuda herhangi bir tanrısal re-
önde gelenlerindendir. Nitekim bireyler zenginleştik-
feransla hareket edilmemesini ifade etmektedir.
186
Hukukun Temel Kavramları
187
Kamu Hukukunun Dalları
188
Hukukun Temel Kavramları
lir. Cumhurbaşkanı seçilen milletvekilinin Türkiye • Milli güvenlik politikalarını belirler ve ge-
Büyük Millet Meclisi üyeliği sona erer. Genel oyla rekli tedbirleri alır.
yapılacak seçimde, geçerli oyların salt çoğunluğunu • Türkiye Büyük Millet Meclisi adına Türk Si-
alan aday, Cumhurbaşkanı seçilir. İlk oylamada bu lahlı Kuvvetlerinin Başkomutanlığını temsil
çoğunluk sağlanamazsa, bu oylamayı izleyen ikinci eder.
pazar günü ikinci oylama yapılır. Bu oylamaya, ilk
• Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına
oylamada en çok oy almış iki aday katılır ve geçerli
karar verir.
oyların çoğunluğunu alan aday, Cumhurbaşkanı
seçilir. Seçimlerin tamamlanamaması halinde, ye- • Sürekli hastalık, sakatlık ve kocama sebebiyle
nisi göreve başlayıncaya kadar mevcut Cumhurbaş- kişilerin cezalarını hafifletir veya kaldırır.
kanının görevi devam eder (Any. m.101). • Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin
Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri Any. konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi
m.104’te şu şekilde düzenlenmiştir; çıkarabilir. Anayasa’nın ikinci kısmının bi-
rinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel
• Cumhurbaşkanı Devletin başıdır. Yürütme
haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü
yetkisi Cumhurbaşkanına aittir.
bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler
• Cumhurbaşkanı, Devlet başkanı sıfatıyla Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle düzen-
Türkiye Cumhuriyetini ve Türk Milletinin lenemez. Anayasa’da münhasıran kanunla
birliğini temsil eder; düzenlenmesi öngörülen konularda Cum-
• Anayasa’nın uygulanmasını, Devlet organları- hurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz. Ka-
nın düzenli ve uyumlu çalışmasını temin eder. nunda açıkça düzenlenen konularda Cum-
• Gerekli gördüğü takdirde, yasama yılının hurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamaz.
ilk günü Türkiye Büyük Millet Meclisinde Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile kanun-
açılış konuşmasını yapar. larda farklı hükümler bulunması halinde,
kanun hükümleri uygulanır. Türkiye Bü-
• Ülkenin iç ve dış siyaseti hakkında Meclise
yük Millet Meclisinin aynı konuda kanun
mesaj verir.
çıkarması durumunda, Cumhurbaşkanlığı
• Kanunları yayımlar. kararnamesi hükümsüz hale gelir.
• Kanunları tekrar görüşülmek üzere Türkiye • Cumhurbaşkanı, kanunların uygulanmasını
Büyük Millet Meclisine geri gönderir. sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak
• Kanunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi şartıyla, yönetmelikler çıkarabilir. Kararna-
İçtüzüğünün tümünün veya belirli hüküm- meler ve yönetmelikler, yayımdan sonraki
lerinin Anayasa’ya şekil veya esas bakımın- bir tarih belirlenmemişse, Resmî Gazetede
dan aykırı oldukları gerekçesiyle Anayasa yayımlandıkları gün yürürlüğe girer.
Mahkemesinde iptal davası açar. • Cumhurbaşkanı, ayrıca Anayasa’da ve ka-
• Cumhurbaşkanı yardımcıları ile bakanları nunlarda verilen seçme ve atama görevleri
atar ve görevlerine son verir. ile diğer görevleri yerine getirir ve yetkileri
• Üst kademe kamu yöneticilerini atar, gö- kullanır.
revlerine son verir ve bunların atanmalarına
ilişkin usul ve esasları Cumhurbaşkanlığı
kararnamesiyle düzenler.
Yargı
• Yabancı devletlere Türkiye Cumhuriyetinin Anayasa’ya göre yargı yetkisi, Türk Milleti adına
temsilcilerini gönderir, Türkiye Cumhuri- bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır (Any.
yetine gönderilecek yabancı devlet temsilci- m.9). Hukuk devleti ilkesinin hayat bulabilmesi
lerini kabul eder. bakımından hâkimlerin ve mahkemelerin bağım-
sızlığı hayati öneme sahip bir husustur. Bu bağlam-
• Milletlerarası andlaşmaları onaylar ve ya-
da söz konusu husus Anayasa koyucu tarafından
yımlar.
anayasal teminata bağlanmış (Any. m.138), ayrıca
• Anayasa değişikliklerine ilişkin kanunları bağımsızlığı sağlamaya yönelik birtakım güvenceler
gerekli gördüğü takdirde halkoyuna sunar. de getirilmiştir (Any. m.139).
189
Kamu Hukukunun Dalları
Devletin başta gelen fonksiyonlarından biri de Bununla birlikte bağımsızlıklarını güvence al-
adalet dağıtmaktır. İyi bir adaletin başlıca şartı ise tına almak adına hâkimlere, Anayasa’da bir takım
adaleti dağıtanların, yani hâkimlerin bağımsız ol- teminatlar da tanınmıştır. Bu bağlamda, hâkimler
masıdır. Zira en küçük bir yabancı unsurun müda- azlonulamazlar, kendileri istemedikçe Anayasa’da
halesi ile bile bozulan kurum adalettir (Toroslu ve öngörülen yaştan (65 yaşından) önce emekliye ayrıla-
Feyzioğlu, 2006:97). Hâkimin bağımsızlığı, onun mazlar, bir mahkemenin veya kadronun kaldırılması
genel olarak herhangi bir kişi veya kuruma bağlı ol- sebebiyle de olsa aylık, ödenek ve özlük haklarından
mamasını, hiçbir kişi veya kurumdan emir almama- yoksun kılınamazlar (Any m.139).
sını ifade eder. Bu bağlamda hâkimin bağımsızlığı Kuvvetler ayrılığı ilkesinin doğal bir sonucu ola-
belirli uyuşmazlıklar bakımından değil; genel olarak rak ortaya çıkan mahkemelerin bağımsızlığı, mevcut
tüm uyuşmazlıklar bakımından ortaya çıkan soyut siyasi düzen ve iktidar karşısında hukukun üstünlü-
nitelikli bir özelliktir. Dolayısıyla hâkimin bir uyuş- ğünü sağlamanın da en önemli enstrümanını oluş-
mazlıkta bağımsız olması bir başka uyuşmazlıkta ise turmaktadır. Bu itibarla mahkemelerin genel olarak
bağımsız olmaması diye bir şey söz konusu olmaz. bağımsız olması, sadece adil yargılanma hakkı bakı-
Hâkim genel olarak ya bağımsızdır ya da değildir. mından değil; genel olarak iktidarın sınırlandırılma-
Hâkimlerin yerine getirdikleri görevin önemi- sı ve toplumun hukuk düzenine güvenini sağlamak
ne binaen, Anayasa’da bağımsızlıkları özel olarak bakımından da büyük önem arzeder.
düzenlenmiştir. Buna göre; hâkimler, görevlerinde Mahkemelerin bağımsızlığının sağlanabilmesi
bağımsızdırlar. Anayasa’ya, kanuna ve hukuka uy- bakımından öngörülen en önemli teminatlardan bi-
gun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. risi de kanuni hâkim ilkesidir. Anayasa’nın 37. mad-
Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetki- desinde güvence altına alınan kanuni hâkim ilkesi,
sinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere somut bir uyuşmazlığa ilişkin yargılama yapacak
emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye mahkemenin kuruluşunun, yetkilerinin ve yargıla-
ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan bir dava ma usulünün kanunla ve daha bu uyuşmazlık ortaya
hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kulla- çıkmadan önce belirlenmiş olması gerekliliğini ifade
nılması ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz eder. Bu şekilde sanıkların salt kendileri için kurul-
veya herhangi bir beyanda bulunulamaz. Yasama ve muş, ad hoc nitelikteki (özel) mahkemelerde yargı-
yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına lanmalarının önüne geçilmeye çalışılmıştır. Nitekim
uymak zorundadır; bu organlar ve idare, mahkeme olaya ve kişiye özel kurulmuş olmaları dolayısıyla bu
kararlarını hiçbir suretle değiştiremez ve bunların ye- tür mahkemelerin bağımsızlığına ve dolaylı olarak
rine getirilmesini geciktiremez (Any m.138). tarafsızlığına güven duyulamayacaktır.
Öğrenme Çıktısı
190
Hukukun Temel Kavramları
GENEL KAMU HUKUKU eşitliği sağlamak amaçlanırsa çoğu kez özel mülki-
Bu hukuk dalı Fransız Devrimi sonrası ortaya yet, ticari faaliyette bulunma, üretim araçlarına sa-
çıkan Fransız öğretisinin bir ürünüdür. Bu hukuk hip olma gibi özgürlüklerin kısıtlanması söz konu-
dalının gelişmesinde Alman ekolünün de önemli su olacaktır. Ancak devlet bireysel özgürlükleri ön
etkileri olmuştur. Hukuk felsefesine yakın olan, planda tutarsa ve bu amaçla özel mülkiyeti, ticareti
devleti ve insan haklarını ele alan genel kamu hu- ve üretim araçlarına sahibi olmayı serbest bırakırsa,
kuku bu bağlamda Anayasa hukuku ile yakın iliş- bu durumda da bu yolla zenginleşen bir sınıf ortaya
kilidir. Devletin tanımı, öğeleri, tarihsel gelişimi, çıkacak, bu da toplumsal eşitliğe zarar verecektir. İşte
devlet yapıları ve insan hakları bu alanın temel in- genel kamu hukuku bunlardan hangisinin toplum-
celeme konularını oluşturur. sal önceliği olduğu konusundaki görüşleri de konu
edinmektedir. Bu bağlamda liberal devletler özgür-
Devlet toplumun siyasal örgütlenmesidir. Tarih- lüğün toplumsal gerekliliğini ön planda tutarken,
sel süreçte insan topluluklarında giderek artan nüfus, sosyalist örgütlenmeler eşitliğin toplumsal gereklili-
beraberinde kargaşa ve düzensizliği de getirince, in- ğini öncelemektedirler.
sanlar kendilerini güven altına alabilmek ve hakları-
nı koruyabilmek açısından, devlet kurumuna ihtiyaç Bunun yanında insanların sırf insan olma vasıf-
duymuşlardır (Çeçen, 1995: 93). Büyüyen tehlike ları dolayısıyla doğuştan devlet karşısında bir takım
ve tehditler karşısında bireysel savunmanın yeter- haklara sahip olarak doğdukları düşüncesinin yan-
sizliğini gören insanlar, kolektif güvenlik sistemleri sıması olan insan hakları kavramı da genel kamu
kurmaya başlamışlar ve bu amaçla bir araya gelerek hukuku içerisinde ele alınmaktadır. Doktrinde te-
ilk devlet örneklerini oluşturmuşlardır. İlerleyen sü- mel hak terimi yerine farklı terimlerin kullanıldığı
reçte bu yapılar giderek daha çok kurumsallaşmış da görülmektedir. Örneğin; Kapani, kamu hürri-
ve kurulan düzen zaman içerisinde adaletle uyuştu- yetleri terimini kullanmaktadır (Kapani, 1976: 14
rulmaya başlanmıştır. Bu şekilde adaletten nasibini vd). Ayrıca temel hak ve özgürlükler şeklinde bir
alan devlet doğa ve nitelik değiştirmiş bu arada da terim kullanıldığı da görülmektedir (Korkusuz,
adaletin değişik görünüm ve anlayış şekilleri ortaya 1998: 12). Ancak özgürlük bir şeyi yapma ya da
çıkmıştır (Zabunoğlu, 1973: 65). yapmama serbestliğidir. Hak kavramı ise özgürlük-
ten daha geniş bir anlam taşır. Hak, yalnız serbest
Devleti; belirli bir toprak parçası (ülke) üzerin- olmayı değil; bunun yanında devletten ve diğer bi-
de egemenlik sahibi olan insan topluluğu olarak reylerden bir takım taleplerde bulunmayı da kap-
tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda devletin sar. Bu bağlamda her özgürlük bir haktır ancak
insan, ülke ve egemenlik olmak üzere üç temel un- her hak bir özgürlük değildir. Bu nedenle pozitif
suru bulunmaktadır (Aydın, 2008: 239). Bununla hukuka aktarılmış insan haklarını ifade etmek için
birlikte modern süreçte devlet nitelik ve yapı de- kamu hürriyetleri terimi kullanıldığında, bu ifade,
ğiştirmiştir. Ulus devlet şeklinde yapılanan modern genellikle bir şeyi talep edebilme yetkisi olarak or-
devletlerin en önemli egemenlik göstergelerinden taya çıkan sosyal hakları kapsamayacaktır. Ayrıca
birisi belirli bir toprak parçası üzerinde şiddet te- her özgürlük aynı zamanda bir hak olduğundan
kelini ellerinde bulundurmalarıdır. Bazı düşünür- temel hak ve özgürlükler şeklindeki ifadede, öz-
ler modern anlamda devlet tanımı yaparken şiddet gürlük kavramı gereksiz kullanılmış olacaktır ki,
tekelini elinde bulundurmayı belirleyici unsur ola- bu da bir tür anlatım bozukluğudur. Bu nedenle
rak kullanmışlardır. Bu bağlamda en kısa tanımıyla biz temel haklar terimini kullanmayı daha uygun
devlet; belli bir arazi içinde fiziksel şiddetin meşru buluyoruz. Son olarak şunu da belirtmek gerekir
kullanımını tekelinde bulunduran insan toplulu- ki doktrinde bazen temel haklar teriminin insan
ğudur (Pierson, 2000: 24 vd.). hakları kavramını ifade etmek için kullanıldığı da
Bunlar dışında genel kamu hukukunun en görülmektedir (Uygun, 2000: 20).
önemli çalışma konularından birisi de özgürlük ve Temel haklar, temel fonksiyon olarak devlet ve
eşitlik paradoksudur. Nitekim bu iki kavram her ne diğer bireyler karşısında kişinin maddi ve manevi
kadar ilk bakışta birbiriyle paralel ilerleyen kavramlar bütünlüğünü koruma altına alır. Hemen her insa-
gibi görünseler de, daha yakından incelendiklerinde, nın özünde, gizli bir potansiyel vardır. Bu potan-
ikisinin çoğu kez birbiriyle çelişir durumda oldukları siyel sayesinde insan birçok eylemi gerçekleştirebi-
görülecektir. Gerçekten de bir devlette bireyler arası lir. Bu bağlamda bugünkü medeniyet insanın bu
191
Kamu Hukukunun Dalları
potansiyelini kullanabilmesi sayesinde doğmuştur. akımın devamı olan bireycilik öğretisi, bu özgür-
Örneğin, birçok insanın yapısında Hamlet’i yaza- lüklerin kuramsal verilerini sağlamışlardır. Bu hak-
cak ya da ampulü bulacak potansiyel vardır. Ancak lardan belli başlıları; yaşam hakkı ve kişi dokunul-
bunları sadece bu potansiyeli gerçekleştirebilecek mazlığı, kişi özgürlüğü ve kişi güvenliği, düşünce ve
uygun ortamı bulan kimseler yapabilmişlerdir. düşünceyi açıklama özgürlüğü, eşitlik hakkı, seçme
İnsanın bu potansiyelini kullanabilmesi, toplum ve seçilme hakkı, tarafsız yargıç önünde yargılanma
düzeninin uygun koşulları sağlamasına bağlıdır. hakkı, inanç ve ibadet özgürlüğü, dernek kurma
Bu koşullardan en önemlisi ise insanların özgür hakkı, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı, dilekçe
olmasıdır. Özgürce düşünmek ve araştırmak yasak- hakkı, kamu hizmetine girme hakkı, mülkiyet hakkı
lanmışsa düşünsel, bilimsel, edebî ya da sanatsal bir olarak sayılabilir (Uygun, 2000: 22 vd.).
ürün ortaya çıkarmak zorlaşır. Baskı altında insa- İkinci Kuşak Haklar (Sosyal Haklar): XIX. yüz-
nın yaratıcılığı ve verimliliği azalır. Özgür ortam ise yılda eşitlik ve özgürlükler herkese tanınmış olsalar
insana yaratıcılık ve verimlilik konusunda sınırları da bunlardan sadece küçük bir zümre yararlanabi-
zorlama imkânı verir. Böylelikle özgür insanlardan liyordu. Büyük bir kesim ise yoksulluk nedeniyle
oluşan toplumların gelişimi diğerlerine nazaran sahip olduğu haklardan faydalanamıyordu. Örne-
daha hızlı ve daha fazla olacaktır. Bu nedenle geliş- ğin insanların yaşam hakkı vardı ancak basit has-
miş ülkelerin bu gelişmişlikleri sayesinde mi temel talıklara karşı bile bazen çaresiz kalabiliyorlardı.
haklara saygılı olup onları güvence altına aldıkları; Ne doktora gidecek ne de ilaç alacak maddi güce
yoksa bu ülkelerin temel haklara saygı gösterip on- sahiptiler. Konut dokunulmazlıkları vardı ancak
ları güvence altına aldıkları için mi bu kadar ge- konutları yoktu. Zamanla insan haklarından fayda-
lişmiş oldukları sorusuna net bir cevap verebilmek lanabilmek için bireylerin sadece özgür olmalarının
oldukça güçtür. yeterli olmadığı anlaşıldı. Özgür oldukları hâlde bu
İnsan hakları, bu kavramın ilk ortaya çıktığı haklardan faydalanamayan çok kimse vardı ve bun-
zamandan beri değişik kriterlere göre ayrımlara ların bu haklardan faydalanabilmeleri için destek-
tabi tutulmuş ve sınıflandırılmışlardır. Jellinek ta- lenmeleri gerekiyordu (Kaboğlu, 1996: 7 vd.). Bu
rafından yapılan bir sınıflandırmada insan hakları; düşünceler temelinde 19. yüzyıldan başlayarak in-
negatif statü hakları, pozitif statü hakları ve aktif san hakları düşüncesinde önemli bir gelişme oldu.
statü hakları şeklinde bir ayrıma tabi tutulmuştur. İnsan hakları artık sadece bir özgürlük olarak değil;
Negatif statü hakları, kişinin devlet tarafından do- aynı zamanda devletten bir hizmet isteme yetkisi
kunulamayacak alanını çizen, bireyi devlete karşı veren haklar olarak da düşünülmeye başlandı ve
koruyan hakları ifade ederken pozitif statü hakları, ikinci kuşak haklar bu şekilde doğdu. Bu haklar-
bireylere devletten olumlu bir davranış, bir hizmet dan başlıcaları; çalışma hakkı, sendika kurma hak-
isteme hakkı tanıyan haklardır. Aktif statü hakları kı, grev ve toplu sözleşme hakkı, işyeri yönetimine
ise kişinin devlet yönetimine katılmasını sağlayan katılma hakkı, dinlenme hakkı, sosyal güvenlik
haklardır. Doktrinde bu ayrım da sıklıkla kullanıl- hakkı, parasız eğitim ve öğretim hakkı, kültürel
makla birlikte, biz insan haklarını, kavramın tarih- yaşama katılabilme hakkı, sağlık hakkı, beslenme
sel gelişim sürecine de paralellik arz etmesi bakı- hakkı, konut hakkı, anne-çocuk-sakat-yaşlı gibi
mından birinci kuşak haklar, ikinci kuşak haklar korunmaya muhtaç kimselerin korunmasıyla ilgili
ve üçüncü kuşak haklar şeklinde sınıflandırarak haklar olarak belirlenebilir (Uygun, 2000: 24).
incelemeyi daha uygun buluyoruz. Üçüncü Kuşak Haklar (Dayanışma Hakları):
Birinci Kuşak Haklar (Klasik Haklar): Bu hak- İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uluslararası iliş-
ların temel özelliği, kişilere devletin karışamayacağı kilerin gelişmesi ve birçok uluslararası örgütün
özel bir alan oluşturmasıdır. Bu özel alan içerisinde kurulması ile insan hakları devletler üstü düzeyde
kişiler diledikleri gibi hareket edebilirler. Birinci gündeme gelmeye başladı. Üçüncü kuşak haklar,
kuşak haklar, kişileri devlete karşı korurken devlete işte tam da bu dönemde, özellikle sömürgeden çı-
kişilere müdahale etmeme ve karışmama yükümlü- kan üçüncü dünya ülkelerinin baskısı sonucu ta-
lüğü getirir. Birinci kuşak hakları kullanabilmek ba- nınmaya başlamıştır (Kaboğlu, 1996:10). Çevre
kımından kişinin ihtiyacı olan en önemli şey özgür hakkı, insanlığın ortak mal varlığına saygı hakkı,
olmaktır. Devlete düşen ise kişiye karışmamak, pasif gelişme hakkı ve barış hakkı üçüncü kuşak haklar-
bir tutum sergilemektir. Doğal hukuk akımı ve bu dan başlıcaları olarak sayılabilirler. Bu hakların in-
192
Hukukun Temel Kavramları
san hakları olarak nitelendirilmesi konusu oldukça tartışmalıdır. Bununla birlikte 21. yüzyılda bu hakların
insan hakları tartışmalarında önemli yer tutacağı beklenmektedir. Dayanışma haklarını doğuran başlıca
nedenler, bilimsel ve teknik ilerlemenin yarattığı sorunlardır. Çevre kirliliğinin aşırılığı, nükleer silahlan-
madaki artış, ülkeler ve bölgeler arasında ciddi gelişmişlik farklılıklarının bulunması bu bağlamda ilk akla
gelen nedenlerdir. Bu sorunların çözümü için insanlık çeşitli arayışlar içerisindedir ve söz konusu sorunla-
rın insan hakları içerisinde ele alınması da bu çözüm arayışlarından bir tanesidir. Üçüncü kuşak hakların
gerçekleşebilmesi için kişilerin, kurumların ve devletin ortak çabası gerekir. Yani bu hakların gerçekleşebil-
mesi bakımından tek başına devlet değil, onunla birlikte kişiler ve kuruluşlar da sorumluluk altındadırlar
(Uygun, 2000: 24 vd.).
Öğrenme Çıktısı
193
Kamu Hukukunun Dalları
düzenlenenler dışında, Bankacılık Kanunu, Türk hapis cezası. b) Müebbet hapis cezası. c) Süreli ha-
Ticaret Kanunu, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu pis cezası. Bu noktada belirtmek gerekir ki süreli
gibi diğer kanunlarda da cezai yaptırıma bağlan- hapis cezası, kanunda aksi belirtilmeyen hâllerde
mış kurallara yer verilmiş olabilir. Örneğin, izinsiz bir aydan az, yirmi yıldan fazla olamaz. Hükme-
bankacılık faaliyetinde bulunma suçu, Bankacı- dilen bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, kısa
lık Kanunu’nda düzenlenmiş olan bir suç tipidir. süreli hapis cezasıdır (TCK m.46 vd.). Süreli hapis
Yaptırım olarak da üç yıldan beş yıla kadar hapis cezasının kısa süreli olması cezanın adli para ceza-
cezasına ve beş bin güne kadar adli para cezasına sına ve diğer alternatif cezai yaptırımlara çevrilmesi
bağlanmıştır (Bank. K. m.150/1). bakımından önem arz eder. Bununla birlikte adli
Yukarıda da ifade ettiğimiz üzere, kanunda, para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hü-
ceza hukuku anlamındaki suç karşılığında yaptırım küm bulunmayan hâllerde yedi yüz otuz günden
olarak ceza ve/veya güvenlik tedbiri öngörülmüş- fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının,
tür. Güvenlik tedbirleri, TCK m.53 vd. belirli hak- bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çar-
ları kullanmaktan yoksun bırakma, eşya ve kazanç pılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü
müsaderesi, tüzel kişilere özgü güvenlik tedbirleri tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden iba-
vb. olmak üzere hükme bağlanmıştır. Cezalara iliş- rettir. En az yirmi ve en fazla yüz Türk lirası olan
kin esaslar ise TCK m.45 vd. yer almaktadır. Buna bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin
göre; suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak ekonomik ve diğer şahsi hâlleri göz önünde bulun-
cezalar, hapis ve adli para cezalarıdır (TCK m.45). durularak takdir edilir (TCK m.52).
Hapis cezaları şunlardır; a) Ağırlaştırılmış müebbet
Yaşamla İlişkilendir
“Suç mağduru çocuk ve şiddet mağduru kadınlara Adli görüşme odalarında “çocuğun üstün yararı”
güven hissedecekleri yeni ifade odaları” ilkesi gözetilmek suretiyle öncelikli olarak mağdur,
DHA tanık ve suça sürüklenen çocuklar olmak üzere cinsel
suç ve aile içi şiddet suçu mağduru kadınlar ile diğer
Ümit KOZAN/ANKARA, (DHA) - ADALET Ba-
kırılgan gruba mensup mağdurların ifade ve beyanla-
kanlığı, suç mağduru çocuk ile şiddet mağduru kadın-
rının alınmasında kullanılması amaçlanıyor. Bu saye-
ların ifade ve beyanlarının alınmasında kendilerini daha
de mağdurların ifadesinin bir defa alınması ve ikincil
güvende hissetmelerini sağlamak amacıyla 23 il 26 adli-
mağduriyetinin önlenmesi hedefleniyor.
yede 30 Adli Görüşme Odası’nın kapılarını yarın açıyor.
AYRI ODADAN OLUŞUYOR
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın talimatıyla hazırla-
nan Adli Görüşme Odaları Yönetmeliği 24 Şubat 2017 Adli görüşme odaları, görüşme yapılacak kişilerin
tarihinde yürürlüğe girdi. Adalet Bakanlığı Ceza İşleri ifade ve beyan öncesinde kendilerine uygun şekilde ha-
Genel Müdürlüğü bünyesinde kurulan Mağdur Hak- zırlanmış olan ‘Bekleme Odası’, ifade ve beyanlarının
ları Daire Başkanlığı Adli Görüşme Odalarını faaliyete alındığı sırada sadece uzmanın ve görüşülen kişilerin
geçirilmesiyle ilgili çalışmalarını tamamladı. 2012– bulunduğu, ifade ve beyanın kamera ile kayıt altına
2014 yılları arasında yürütülen Çocuklar için Adalet alındığı ‘Görüşme Odası’ ve Cumhuriyet savcısı, avu-
Projesi kapsamında çocukların uygun koşullarda ifade kat, zabıt katibi gibi ilgililerin adli görüşme odasında
ve beyanlarının alınması için proje bütçesinden yaklaşık yapılan görüşmeyi izledikleri, mikrofon ve kulaklık
522 bin Euro maliyetle teknik donanımlı ve SEGBİS aracılığıyla adli görüşmeciye, sorulmasını istedikleri so-
uyumlu odalar oluşturuldu. ruları ilettikleri ‘Gözlem Odası’ olarak isimlendirilmiş
olan üç odadan oluşuyor.
İKİNCİL MAĞDURİYETLER ÖNLENECEK
A’DAN Z’YE TÜM KONTROLLER YAPILDI
Pilot uygulamanın yürütüldüğü İstanbul Çağla-
yan, İstanbul Bakırköy, İstanbul Anadolu, Ankara ad- Yönetmelik gereğince yapılması gereken çalışmalar
liyelerinde 2’şer, İzmir, Adana, Bursa, Antalya, Kayseri, Bakanlık tarafından tamamlandı. Odalarda verilecek
Konya, Manisa, Gaziantep, Mersin, Samsun, Aydın, hizmetin aksamaması için Cumhuriyet Başsavcılıkla-
Sakarya, Zonguldak, Malatya, Diyarbakır, Elazığ, Er- rınca odaların gerekli fiziki koşulları sağlanarak kullanı-
zurum, Çorum, Şanlıurfa, Eskişehir ve Trabzon adliye- ma hazır hale getirildi. Bilgi işlem Daire Başkanlığı’nca
lerinde de 1’er Adli Görüşme Odası hizmete giriyor. iş akışının sağlanması için UYAP ekranları oluşturuldu.
194
Hukukun Temel Kavramları
Öğrenme Çıktısı
İDARE HUKUKU çok ili içine alan merkezi idare teşkilatı kurulabilir.
İdare hukuku, idarenin kuruluş ve işleyişini in- Bu teşkilatın görev ve yetkileri kanunla düzenlenir
celeyen hukuk dalıdır. İdare hukukunun temel ko- (Any m.126).
nuları; idari yapı, kamu görevlileri, idari işlemler, Mahalli idareler ise; il, belediye veya köy halkı-
kamu malları ve yönetimin denetimidir. İdare, ku- nın mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere
ruluş ve görevleriyle bir bütündür ve kanunla dü- kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organ-
zenlenir. İdarenin kuruluş ve görevleri, merkezden ları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından
yönetim ve yerinden yönetim esaslarına dayanır. seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. Mahalli
Kamu tüzelkişiliği, ancak kanunla veya Cumhur- idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerin-
başkanlığı kararnamesiyle kurulur (Any. m.23). den yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzen-
Cumhurbaşkanı, bakanlıklar ve kamu tüzelkişile- lenir (Any m.127).
ri, kendi görev alanlarını ilgilendiren kanunların İdare kamusal faaliyetlerini idari işlemler vasıta-
ve Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin uygulan- sıyla yürütür. İdari alanda belirli bir hukuki amacı
masını sağlamak üzere ve bunlara aykırı olmamak gerçekleştirmek için idarenin yapmış olduğu irade
şartıyla, yönetmelikler çıkarabilirler (Any. m.124). açıklamalarına idari işlem denilir (Gözler, 2010:
Türkiye, merkezi idare kuruluşu bakımından, 263). İdari işlemler tek yanlıdır, kamu yararı için
coğrafya durumuna, ekonomik şartlara ve kamu yapılır ve kanuna dayanır.
hizmetlerinin gereklerine göre, illere; iller de diğer İdarenin insan ögesine kamu görevlileri ya da
kademeli bölümlere ayırılır. İllerin idaresi yetki ge- kamu personeli denilmektedir. Kamu kurum ve
nişliği esasına dayanır. Kamu hizmetlerinin görül- kuruluşlarının genel idare esaslarına göre yürüt-
mesinde verim ve uyum sağlamak amacıyla, birden mekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin ge-
195
Kamu Hukukunun Dalları
rektirdiği asli ve sürekli görevleri yürüten kişilere kamu görevlisi denir. Kamu görevlileri, devlet memurları
ile diğer kamu görevlilerinden oluşmaktadır.
İdarenin kamu malları üzerinde koruma, kullanma, gelir ve ürünlerinden yararlanma, genel ve özel olarak
başkalarını yararlandırma, kamu malı olmaktan çıkarma gibi yetkileri vardır. Bunun dışında kamu kuruluşla-
rı, anayasal çerçevede ve kanuna uygun olarak özel mülkiyet içerisindeki bazı malları kamulaştırma imkânına
da sahiptirler. Kamu malları devlete ait olan mallar demektir. Bunlar satılamazlar, kamulaştırılamazlar, hac-
zedilemezler, vergiye tabi değillerdir ve kural olarak bunlara verilen zarar nedeniyle şahıslara ait olan mallara
verilen zarara oranla daha ağır yaptırımlar öngörülmüştür.
Son olarak belirtmek gerekir ki hukuk devletinin en önemli gereklerinden birisi idarenin hukuk kural-
larıyla bağlı olmasıdır. Bu nedenle idarenin hukuka uygun davranıp davranmadığının denetiminin yapıl-
ması gerekir. Hukuk devleti olmanın gereği olarak, 1982 Anayasası’nda idarenin bütün eylem ve işlemle-
rinin yargı denetimine tabi olduğu açıkça ifade edilmiştir. Ancak idarenin yargısal denetimi hukuk devleti
olmanın bir gereği olmakla birlikte, idarenin yegane denetim yöntemi değildir. Yargısal denetim dışında,
idarenin kendi organlarınca yaptığı denetim, siyasal denetim, uluslararası denetim ve kamuoyu denetimi
gibi yollarla da idarenin denetlenmesi de söz konusudur.
Öğrenme Çıktısı
MALİ HUKUK şur. Vergi hukuku, genel vergi hukuku ve özel vergi
Devletin kamu hizmetlerini görürken ihtiyaç hukuku olmak üzere iki alt dala ayrılır. Vergi usul
duyduğu parayı elde etmesi, kullanması, harcaması hukuku, vergi icra hukuku, vergi yargılama huku-
gibi konulara ilişkin kurallar toplamı mali hukuku ku, vergi ceza hukuku ve uluslararası vergi hukuku
oluşturmaktadır. Bir başka ifadeyle mali hukuk, genel vergi hukuku altında ele alınırken özel vergi
devletin mali uğraşlarını, kamusal gelir elde etme hukukunda Türk vergi sistemi incelenmektedir.
ve harcama işlerini inceleme konusu yapmaktadır. Vergi hukukun temel ilkelerini; genellik, adalet
Kamu gelirleri, kamu giderleri ve bütçe mali huku- ve kanunilik oluşturmaktadır. Genellik ilkesi, ku-
kun temel çalışma alanlarıdır. ral olarak, ayrımcılık yapılmaksızın herkesten vergi
Vergi hukuku mali hukuk içerisindeki alt dal- alınmasını ifade eder. Vergide adalet, vergilendir-
lardandır. Vergi, kamu giderlerini karşılamak üzere menin mali güce göre yapılmasını vurgulayan bir
devletin, tek taraflı olarak ve vergilendirme yetki- ilkedir. Kanunilik ilkesi ise verginin kanunla ko-
sine dayanarak kişilerin gelir ve mallarından aldı- nulmasını, değiştirilmesini ve kaldırılmasını ifade
ğı ekonomik değerleri ifade eder. Vergi hukuku ise etmektedir.
devlet ile kişiler arasında vergi ilişkisinden doğan Mali hukuk kapsamında ele alınması gereken
hak ve ödevleri, verginin tarh ve tahakkukunu, tah- bir diğer alt alan da bütçedir. Bütçe, devletin ve di-
silini ve vergi yargısını düzenleyen kurallardan olu- ğer kamu kuruluşlarının yıllık gelir ve giderlerinin
196
Hukukun Temel Kavramları
karşılıklı olarak gösterildiği ve gelir ve giderlerin toplanmasına, harcamaların yapılmasına gelecek bir yıl
için izin ve yetki veren belgedir (Aydın, 2008: 250). Kamu idarelerinin ve kamu iktisadî teşebbüsleri
dışındaki kamu tüzel kişilerinin harcamaları yıllık bütçelerle yapılır. Malî yıl başlangıcı ile merkezi yö-
netim bütçesinin hazırlanması, uygulanması ve kontrolü ile yatırımlar veya bir yıldan fazla sürecek iş ve
hizmetler için özel süre ve usuller kanunla düzenlenir. Bütçe kanununa, bütçe ile ilgili hükümler dışında
hiçbir hüküm konulamaz. Cumhurbaşkanı bütçe kanun teklifini, malî yılbaşından en az yetmiş beş gün
önce, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunar. Bütçe teklifi Bütçe Komisyonunda görüşülür. Komisyonun
elli beş gün içinde kabul edeceği metin Genel Kurulda görüşülür ve malî yılbaşına kadar karara bağlanır.
Merkezî yönetim bütçesiyle verilen ödenek, harcanabilecek tutarın sınırını gösterir. Harcanabilecek tutarın
Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle aşılabileceğine dair bütçe kanununa hüküm konulamaz (Any. m.161).
Öğrenme Çıktısı
197
Kamu Hukukunun Dalları
karar verilen kimseler tarafından doğrudan yerine yargı davası ise ihlal edilmiş hakkın yerine getiril-
getirilemez. Bu konudaki yetki icra dairelerindedir. mesi veya uğranılan zararın giderilmesi için açılır.
Dolayısıyla ilgilinin icra dairesine başvurması gere- Bir idari sözleşmenin uygulanması dolayısıyla idare
kir. Her ne kadar özel hukuk alanındaki hak sahip- ile ilgili ortaya çıkan uyuşmazlıklar da (tahkim yolu
lerinin haklarını elde etmelerine ilişkin usulleri in- öngörülen idari sözleşmeler hariç) idari yargılama
celeme konusu yapsa da icra-iflas hukuku da kamu makamları tarafından çözüme kavuşturulurlar.
hukukunun altında ele alınması gereken bir alandır. Ceza Muhakemesi Hukuku: Bir suç işlendiği şüp-
Nitekim özel hukuka ilişkin hakkın devlet eliyle ve hesiyle ortaya çıkan cezai uyuşmazlığın ne şekilde
zorlamasıyla elde edilmesine dair kurallardan oluşur. çözüme kavuşturulacağına dair kurallardan oluşan
Bu bağlamda işin içine devlet zorlaması ve müda- hukuk dalıdır. Ceza muhakemesi, soruşturma ve
halesinin girmesine bağlı olarak bu hukuk dalının kovuşturma olmak üzere iki temel kısımdan oluşur.
kamu hukuku niteliği ağır basar. Bu alandaki genel Suç şüphesinin ortaya çıkmasından iddianamenin
kanun, 19 Haziran 1932 tarih ve 2004 sayılı İcra ve mahkeme tarafından kabul edilmesine kadar olan
İflas Kanunu’dur. Kanunda günümüze kadar birçok muhakeme süreci soruşturma; iddianamenin kabu-
değişiklik yapıldığını ve yeni bir kanun oluşturulma- lünden hükmün kesinleşmesine kadar olan muhake-
sı için tasarı çalışmalarının devam ettiğini de ayrıca me süreci ise kovuşturma olarak isimlendirilmekte-
belirtmek gerekir. dir. Soruşturma sırasında suç isnadı altında bulunan
İdari Yargılama Hukuku: İdari yargı organları- kimseye şüpheli olarak ifade edilirken kovuşturma
nın idarenin eylem ve işlemlerini denetlerken izle- sırasında isnat altında bulunan kimseye ise sanık
yecekleri yöntem ve usulleri düzenleyen kurallar- denilmektedir. Soruşturma temelde C. Savcısının
dan oluşan hukuk dalıdır. Bu alandaki genel kanun ön planda olduğu ve onun tarafından idare edilen
6 Ocak 1982 tarih ve 2577 sayılı İdari Yargılama bir muhakeme süreci iken iddianamenin mahkeme
Usulü Kanunu’dur. İdari yargılama hukukunda tarafından kabulüyle başlayan kovuşturma evre-
idarenin yapmış olduğu eylem ve işlemlerden zarar si ise ceza mahkemesinin ön planda bulunduğu ve
görenlerin açmış olduğu davaya idari dava denir. muhakemenin onun tarafından yönlendirildiği bir
Bu alanda başlıca üç tür dava vardır. Bunlar; iptal muhakeme sürecidir. Bu alandaki genel kanun 4
davası, tam yargı davası ve idari sözleşmeden do- Aralık 2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi
ğan davalardır. İptal davası idari işlemin iptali için Kanunu’dur. Söz konusu Kanun 1 Haziran 2005 ta-
idari yargı mercileri nezdinde açılan davadır. Tam rihinde yürürlüğe girmiştir.
Öğrenme Çıktısı
198
Hukukun Temel Kavramları
Genel anlamda kamu hukukuna ilişkin yalın bir tanım vermek gerekirse kamu hukuku; devlet teşkilatını,
devletin başka bir devletle veya bireylerle ilişkilerini düzenleyen hukuk kurallarının bütününü ifade eder.
Özellikle birey-devlet ilişkileri bakımından kamu hukuku ilişkisi, devletin belirli bir konuda iradesini ortaya
koymasıyla ortaya çıkar. Muhatap olan bireyin bunu kabule ya da onaya ilişkin bir beyanda bulunması ge-
rekli değildir. Bu bağlamda kamu hukuku ilişkisi tek taraflıdır. Bu tek taraflılığın doğal sonucu olarak devlet
bireye karşı daha üstün konumdadır. Bununla birlikte kamu hukuku dalları içerisinde uluslararası kamu
hukukunun biraz daha farklı özellikler gösterdiğini de belirtmek gerekir. Nitekim uluslararası hukukta, ulu-
sal hukuklarda olduğu gibi devlet-birey ilişkisi değil, daha çok devlet-devlet veya devlet-uluslararası kuruluş
ilişkileri düzenlenmektedir. Bu bağlamda uluslararası arenada bir devletin başka bir devlete üstünlüğü ilkesel
olarak söz konusu olamayacağından, uluslararası kamu hukuku kapsamındaki hukuksal ilişkilerde bir dev-
letin başka bir devletten daha üstün konumda bulunması, tek taraflı açıklamasıyla uluslararası hukuksal bir
ilişki kurması kural olarak mümkün olmaz. Bu farklılık ise uluslararası hukukun kendine özgü yapısından
kaynaklanmaktadır. Kamu hukuku içerisinde yer alan alt dalları ele alacak olursak uluslararası kamu huku-
ku, devletlerin birbiriyle ve uluslararası kuruluşlarla olan ilişkilerini düzenleyen kurallardan oluşur. Genel
kabule göre uluslararası hukukun temel kaynakları, uluslararası antlaşmalar, uluslararası örf âdet ve hukukun
genel ilkeleridir.
Anayasa Hukuku
Anayasa hukuku, devletin yönetim biçimi, erklerini ve bunların birbirleriyle olan ilişkilerini belirleyen ve
ülkedeki bireylerin temel hak ve özgürlüklerini düzenleyen anayasal kuralların toplamından oluşur. Türk
anayasa hukukunun temel kaynağını 1982 anayasası oluşturur. 1982 anayasasında Türkiye Cumhuriyeti
devletinin hükümet sistemi olarak, güçlerin ayrılığı ilkesine dayanan ve Cumhurbaşkanlığı sistemi olarak da
ifade edilen, başkanlık sistemi benimsenmiştir. 1982 Anayasasının 1. maddesinde devletin bir cumhuriyet
olduğu ifade edildikten sonra, 2. maddede ise cumhuriyetin temel nitelikleri hükme bağlanmıştır. Buna
göre; “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına say-
gılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir
hukuk Devletidir (Any. m.2).” 1982 anayasasına göre Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yasama, yürütme ve
yargı olmak üzere üç temel erki bulunmaktadır. Yasama erkini TBMM, yürütme erkini Cumhurbaşkanı,
yargı erkini ise bağımsız mahkemeler oluşturur.
199
Kamu Hukukunun Dalları
Genel kamu hukukunun temel çalışma alanları ise devletin tanımı, ögeleri, tarihsel gelişimi, devlet yapıları
ve insan haklarıdır. Devleti; belirli bir toprak parçası (ülke) üzerinde egemenlik sahibi olan insan topluluğu
olarak tanımlamak mümkündür. Bu bağlamda devletin insan, ülke ve egemenlik olmak üzere üç temel unsu-
ru bulunmaktadır. Bunun yanında insanların sırf insan olma vasıfları dolayısıyla doğuştan devlet karşısında
bir takım haklara sahip olarak doğdukları düşüncesinin yansıması olan insan hakları kavramı da genel kamu
hukuku içerisinde ele alınmaktadır.
Ceza Hukuku
Bir diğer kamu hukuku dalı olan ceza hukuku, suçu, yaptırımını ve bunlara etki eden koşulları inceleme
konusu yapar. Geniş anlamda ceza hukuku, maddi ceza hukuku (genel ve özel hükümler), ceza muhakemesi
hukuku ve infaz hukukundan oluşur. Ancak bu başlık altında dar anlamda ceza hukukunu ifade eden maddi
ceza hukuku inceleme konusu yapılacaktır. Maddi ceza hukuku da kendi içerisinde genel hükümler ve özel
hükümler diye ikiye ayrılır. Genel hükümlerde kural olarak tüm suç tipleri bakımından geçerli olan hususlar
ile yaptırıma etki eden koşullar inceleme konusu yapılırken özel hükümlerde gerçek anlamdaki ceza normla-
rı, bir başka deyişle suç tipleri ve yaptırımları incelenmektedir. Bu noktada belirtmek gerekir ki ceza hukuku
alanındaki genel kanun; 26 Eylül 2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’dur.
İdare Hukuku
İdare hukuku, idarenin kuruluş ve işleyişini inceleyen hukuk dalıdır. İdare hukukunun temel konuları; idari
yapı, kamu görevlileri, idari işlemler, kamu malları ve yönetimin denetimidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin idari
yapılanması, genel idare örgütü ve yerinden yönetim örgütü olmak üzere ikiye ayrılır. Bununla birlikte idare
kamusal faaliyetlerini idari işlemler vasıtasıyla yürütür. İdari alanda belirli bir hukuki amacı gerçekleştirmek
için idarenin yapmış olduğu irade açıklamalarına idari işlem denilir. İdari işlemler tek yanlıdır, kamu yararı
için yapılır ve kanuna dayanır.
200
Hukukun Temel Kavramları
201
Kamu Hukukunun Dalları
5 Yasama dokunulmazlığı devam eden bir mil- 10 Ceza muhakemesinde kovuşturma ne za-
letvekili hakkında aşağıdaki işlemlerden hangisi ya-
pılabilir?
man başlar?
A. İddianamenin mahkemeye verilmesiyle
A. Yakalama
B. İddianamenin mahkeme tarafından kabulüyle
B. Tutuklama
C. Sanığın sorgusunun yapılmasıyla
C. Delil toplama
D. Şüphelinin ifadesinin alınmasıyla
D. Sorgulama
E. Savcının esas hakkındaki mütalaasıyla
E. Yargılama
202
Hukukun Temel Kavramları
1. A Yanıtınız yanlış ise “Giriş” konusunu yeni- 6. E Yanıtınız yanlış ise “Genel Kamu Hukuku”
den gözden geçiriniz. konusunu yeniden gözden geçiriniz.
3. C Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Hukuku” konu- 8. D Yanıtınız yanlış ise “Ceza Hukuku” konusu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
4. A Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Hukuku” konu- 9. E Yanıtınız yanlış ise “İdare Hukuku” konusu-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nu yeniden gözden geçiriniz.
5. C Yanıtınız yanlış ise “Anayasa Hukuku” konu- 10. B Yanıtınız yanlış ise “Yargılama Hukuku” ko-
sunu yeniden gözden geçiriniz. nusunu yeniden gözden geçiriniz.
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
Genel olarak kabul edildiği şekliyle, belirli bir şekilde davranma yükümlülü-
ğünün bir örf ve âdet kuralından kaynaklandığını söylemek için aranan bazı
koşullar bulunmaktadır. Bunlardan ilki maddi koşullar, diğeri ise psikolojik
koşuldur. Maddi koşullar, örf ve âdet kuralından bahsedebilmek için devlet-
Araştır 1 lerin belli bir davranışta, sürekli olarak bulunmasını ve bu uygulamanın genel
olmasını gerektirir. Psikolojik koşul ise bu sürekli ve genel davranışın bir kural
düşüncesine dayanılarak yapılmasını gerektirir. Bir başka deyişle devletler bu
şekilde davranmaları gerektiği düşüncesiyle hareket ediyor olmalıdırlar.
Devletin tanımı, öğeleri, tarihsel gelişimi, devlet yapıları, insan hakları, özgür-
Araştır 3 lük ve eşitlik paradoksu, Genel Kamu Hukukunun temel inceleme konularını
oluşturur.
203
Kamu Hukukunun Dalları
Araştır Yanıt
8 Anahtarı
204
Hukukun Temel Kavramları
Kaynakça
Aydın, U. (2008). Hukukun Temel Kavramları, Pazarcı, H. (2001). Uluslararası Hukuk Dersleri,
Nisan Kitabevi, Eskişehir. Cilt.1, Turhan Kitabevi, Ankara.
Bozkurt, E. (1999) Türkiye’nin Uluslararası Pierson, C. (2000). Modern Devlet, Çev. Dilek
Hukuk Mevzuatı, Nobel Yayınları, Ankara. Hattatoğlu, Çivi Yazıları, İstanbul.
Çeçen, A. (1995). İnsan Hakları, Gündoğan Sur, M. (2013). Uluslararası Hukukun Esasları,
Yayınları, Ankara. Beta Yayınevi, İstanbul.
Gören, Z. (1995). Temel Hak Genel Teorisi, Dokuz Tanör B. ve Yüzbaşıoğlu N. (2006). 1982 Anayasasına
Eylül Üniversitesi Yayınları, Ankara. Göre Türk Anayasa Hukuku, İstanbul.
Gözler, K. (2010). İdare Hukuku Dersleri, Ekin Toroslu, N. (2005). Ceza Hukuku Genel Kısım,
Yayınevi, Bursa. Savaş Yayınevi, Ankara.
Gözler, K. (2012). Hukukun Temel Kavramları, Toroslu, N. ve Feyzioğlu, M. (2006) Ceza
Ekin Yayınevi, Bursa. Muhakemesi Hukuku, Savaş Yayınevi, Ankara.
Kaboğlu, İ. Ö. (1996). Dayanışma Hakları, Uygun, O. (2000). “İnsan Hakları Kuramı” İnsan
TODAİE Yayını, Ankara. Hakları Derlemeleri, Yapı Kredi Yayınları,
İstanbul.
Kapani, M. (1976). Kamu Hürriyetleri, Ankara
Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını, Ankara. Varansel, M. (2010). Devlet ve Refah Toplumu,
İkinci Adama Yayınları, İstanbul.
Kara, U. (2004) Sosyal Devletin Yükselişi ve
Düşüşü, Maki Basın Yayın, Ankara. Zabunoğlu, Y. K. (1973) Kamu Hukukuna Giriş-
Devlet, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi
Koca, M. ve Üzülmez, İ. (2012). İ. Ceza Hukuku
Yayınları, Ankara.
Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara.
Özbudun E. (2000). Türk Anayasa Hukuku,
Ankara.
205