You are on page 1of 40

İklim Değişimi ve Arıcılık

Adaptasyonları

Prof. Dr. Halil YENİNAR


K.S.Ü., Ziraat Fakültesi, Zootekni Bölümü
İklim Değişikliği
• Tarih boyunca medeniyetlerin oluşması, gelişimi ve sonlanması büyük ölçüde iklim
olayları ile doğrudan ilişkilidir.
• İklim; coğrafyada biyotik ve abiyotik tüm olgular ile etkileşim içerisindedir.
• İklimin değişimi doğal ve öngörülemez bir süreç olup geçmişte birçok defa değişti, anda
değişiyor ve gelecekte de değişecek.
• Coğrafyada son sözü iklim söyler.
• İklim değişim hızı, insan dahil tüm doğal ekosistem ve habitatlar için adaptasyon
limitlerini zorlayarak doğal yaşam ve habitatı olumsuz etkilemektedir.
• Güçlü olanlar değil adaptasyon yeteneği yüksek olanlar gelecekte var olacaktır.
• Doğal iklim olayları ile mücadele kazanılamayacak bir savaş olup iklim şartlarına adapte
olabilenler gelecekte var olacak adapte olamayanlar ise yok olacaktır.
• İklim değişimine savaş açarak direnenler dünyanın geçmişte çok güçlü olan dinozorların
yok olması gibi tarih sahnesinden çekilerek arkeoloji ve paleontojinin konusu haline
geleceklerdir.
İklim Değişikliği
• Güneş kışı (maunder minimun), güneşin dairesel yörüngeden eliptik yörüngeye geçişi, koronal kütle
atımı ve güneş lekeleri, Dünyanın manyetik alan çizgilerinin yönelimi ve gücündeki değişiklikler,
manyetik kutup değişimi (kutup kayması), jeomanyetik fırtınalar vb., dünya çapında deprem ve
volkanik faaliyetlerin, kitlesel yok oluşlar ile anormal iklim olaylarının sayı ve boyutunun artmasına
neden olmaktadır.
• Anormal iklim olayları ve sıklık artışı, tarımsal işletmecilik ve yaşam pratiklerimizde değişikliklere
giderek yeni şartlara adapte olmamızı zorunlu kılmaktadır.
• Ekosistemdeki floristik ve faunistik biyo-çeşitlilik, hızlı iklim değişikliklerinden etkilenmekte ve bazı
türler için yaşam imkansız hale gelebilmektedir.
• Değişken iklim koşullarında, mevcut ekosistemdeki bazı tür, ırk ve ekotipler tamamen yok olurken
bazı türlerin yoğunluğunda azalış, bazı türler ise baskın hale gelebilecektir.
• İklim değişikliği, dünya genelinde tarım ve hayvancılık sistemlerinin sürdürülebilirliğini kısıtlayan
önemli bir tehdit olarak ön görülmektedir.
• Geleceğini düşünen ve planlayan milletler yaşamın tüm alanlarında, olası iklim değişikliklerini dikkate
alarak simülasyonlar eşliğinde kısa, orta ve uzun vadeli dinamik yönetim planları yapmak
zorundadırlar.
• Alışılagelmiş tarımsal üretim ve davranış modellerimizi iklim değişiklikleri ile uyumlu hale getirmek
zorundayız.
İklim Değişikliğinin Genel Etkileri
• Hava sıcaklıklarının artışı
• Sıcak hava dalgalarının daha sık ortaya çıkması ve etkilerini daha uzun süre devam ettirmesi
• Yağış sisteminde gözlenen değişiklikler (zaman, miktar (azalış-artış), şiddet)
• Ekstrem meteorolojik olaylarda artış (seller, fırtınaların sayısı, şiddeti ve süresi)
• Doğal su kaynaklarında sayısal azalma, nitelik ve nicelik bozulumu
• Kuraklık ve sıklığı, şiddeti ve süresinde artış
• Çölleşme artışı
• Toprak kalitesinin bozulması ve erozyon
• Doğal bitki örtüsü değişimi
• Ekosistemin bozulması ve biyolojik çeşitliliğin azalması
• İklim kuşaklarında kuzey yönlü kayma
• Tarımsal üretimde ve kalitede azalma
• Orman yangınlarında artış
• Zararlı, parazit ve vektörel hastalıklarda artış
• Deniz seviyelerinde yükselme
• Atmosferde CO2 oranının yükselmesi
• Toprak seviyesinde ozon (O3)oluşumu
• Buzul, buzul tabakaları ve donmuş toprakların (permafrost) erimesi
• Okyanus ve denizlerde ısınma, kimyasal ve fiziksel özelliklerin değişimi
• Sürdürülebilir gıda güvenliği sorunları
❖ Uzun vadeli evrim süreçlerinde soğukkanlı böcekler, aşırı çevre koşullarına uyum
sağlamak için bir dizi geçici ve/veya kalıcı davranışsal, fizyolojik, morfolojik ve moleküler
mekanizmalar geliştirmişlerdir.
❖ Yüksek Sıcaklıklar ve hızlı değişimleri, canlılar için en önemli abiyotik stres
kaynaklarından birisidir.
❖ Canlıların termal tolerans ve adaptasyon kabiliyetleri, coğrafi dağılım büyüklüğünü
belirlemede kilit rol oynar.
❖ Yüksek adaptasyon ve tolerans aralıklarına sahip türler, daha geniş ve farklı coğrafyalarda
dağılım gösterme eğilimindedir.
❖ Temel anlamda termal özelliklerine göre canlılar,
• soğukkanlı (poikiloterm) ve
• sıcakkanlı (homeoterm) olmak üzere iki gruba ayrılır.
❖ Poikiloterm, vücut iç sıcaklığı sabit korumayan, bunun yerine vücut ısıları, çevre ve fiziksel
aktiviteye göre dalgalanma gösteren organizmalara verilen genel adlandırmadır.
❖ Sosyal böceklerde termoregülasyon, hem bireysel hem de koloni düzeyinde pasif veya
aktif olarak gerçekleştirilebilir.
❖ Bal arıları biyo-indikatör canlılar olup ekosistemin alarmlı çalar saati konumundadırlar.
• Bal arıları, koloni halinde yaşam sürmeleri ve kovan içi çevresel şartları düzenleyebilmeleri
nedeni ile memeliler gibi dünya üzerinde kutup iklim kuşağı hariç çöl iklimi de dahil olmak
üzere farklı iklim tiplerine epigenetik tepkilerle yüksek adaptasyon kabiliyeti olan istilacı
süper organizmalardır.
• Koloni dışında bireysel bal arıları (ana, işçi ve erkek arılar), soğukkanlı davranış ve fizyoloji
sergileyen sosyal böceklerdir.
• Bal arıları; soğukkanlı böcekler olmakla birlikte koloni halinde sosyal yaşamlarında koloni içi
ısı ve rutubeti (thermoregulasyon) sabit tutabilmeleri nedeni ile yarı-sıcakkanlı
(homeotermik) organizma olarak ta kabul edilmekte ve memelilerin göstermiş olduğu temel
fizyoloji ve davranışları sergilerler.
• Bal arıları soğukkanlı (poikilothermic) sosyal böcekler olduklarından sıcaklık, nem, hava hızı
gibi çevresel iklim koşullarındaki herhangi bir değişiklik; yavru, ergin birey ve kolonileri
doğrudan olumlu veya olumsuz etkilemektedir.
• Arılar; tarımsal üretim, doğal flora ve fauna ile sürdürülebilir biyo-çeşitliliğinin sigortası olup
vazgeçilemez en önemli biyotik genel tozlayıcı vektörlerden birisidir.
• Hızlı iklim değişimi sonucu, arıların fizyolojisini, metabolizması ve davranışlarını olumsuz
etkileyen faktörleri nötralize ederek dengeleyecek uygulamaları devreye almak zorundayız.
❖ Bal arısı kolonileri, bir adet ana, sayısı ve fizyolojik özellikleri mevsim ve yaşa göre değişen on binlerce
işçi, mevsim ve polen miktarına göre sayıları değişen birkaç bin erkek arı ile çok sayıda gelişmekte olan
yumurta, larva ve pupalardan oluşan kompleks bir yapıdır.
❖ Yumurta, larva ve pupalardan oluşan yavru arılar, gelişmeleri için metabolik ısı üretemeyen
endotermik canlılardır.
❖ Yavru arıların gelişmeleri için gerekli olan enerjinin, ekzotermik işçi arılar tarafından üretilmesi veya
çevresel faktörler tarafından sağlanması gereklidir.
❖ Ergin bireyler olarak petek gözlerden çıkan işçi arılar fizyolojik gelişimleri ve yaşa göre bir dönem
endotermik canlılar iken bir dönem ekzotermik hayat sürerler.
❖ Açık petek gözlerinde ebriyonal ve larval gelişmelerini sürdüren genç yumurta ve larvalar sıcaklık
dalgalanmalarına karşı daha az hassastırlar.
❖ Bal arısı pupaları, stenotermik canlılardır. Stenoterm, sadece dar bir sıcaklık aralığında yaşayabilen tür
veya canlı organizma gruplarını ifade eder.
❖ Başkalaşım (metamorfoz) evresindeki bal arısı pupaları, soğumaya karşı çok hassastır. 32–36 °C'lik bir
kovan içi termal değerler, normal gelişme sıcaklığını ifade eder.
❖ Pupaların uzun süre 32 °C'nin altındaki sıcaklıklara maruz kalması, kanat, bacak ve karında yüksek
oranda anatomik malformasyonlara neden olmaktadır (Himmer 1932).
Bal Arısı – Sıcaklık Etkileşimleri

Soğuk Sıcak
Stres Bölgesi Stres Bölgesi
Hypotermik Hypertermik
Şok 38 C° 48 C° Şok
10 C° 22 C°

Metabolik Isı Üretimi Evaporatif Soğutma


+ +
Kış Salkımı Dış Salkım/ Bee-Exit
❖ Bal arıları, yavru gelişimi ve bireysel fizyolojik aktiviteler için koloni sıcaklık değerini
optimum 35 C°±1 aralığında sabit tutabilmek için şartlara bağlı olarak ısıtma ve
soğutma yapabilmektedirler.
❖ Arı tür, ırk ve ekotipleri arasında anti oksitatif enzimler, stress proteinleri, CHC
yapısı ve kalınlığı, vücut büyüklüğü, vücut rengi, vücut tüylenmesi, uçuş hızı gibi
faktörler nedeni ile çok yönlü epigenetik adaptasyonlar ve tolerans sınırları
oluşmuştur.
❖ Bal arısı ırkları arasında yüksek çevre ısılarına karşı dayanıklılık noktasında
farklılıklar gözlenmektedir. Kovac ve Ark., (2014) karniyol arılarının ortalama ± SH
(Apis m. carnica) 49,2±2 C° ye, italyan arılarının (A. m. ligustica) 50±1 C° sınır
değerlerine dayanabildiklerini bildirmişlerdir.
Sıcak stresi altında, kolonilerin soğutulması için,
❖ İşçi arıların kovan girişinde ekip halinde havalandırma davranışı ile (fanning) aktif
olarak sıcak havayı koloniden dışarı atabilmektedirler.
❖ Su toplayıcı olarak görev yapan tarlacı işçi arıların oranı artırılabilirler.
❖ Koloniye getirilen su petek gözlerin üzerine film halinde yayarak evaporatif
buharlaşma ile aktif soğutmayı gerçekleştirebilirler.
❖ Bal arısında, ekzotermik işçi arıların (arı sakalı) kovan dışına çıkmasıyla, koloni işçi arı
yoğunluğu (biyokütle) azaltılarak yuva sıcaklığı sabit tutulmaya çalışılır (Bee-Exit).
❖ Kovan giriş açıklığını, maksimum hava hareketini sağlayacak şekilde düzenlerler.
Soğuk stresi altında, kolonilerin ısıtılması için
❖ İşçi arılar, kovan giriş açıklığını, kırık ve çatlakları propolis ve balmumu ihtiyaçlarına göre
boyutlandırarak hava hareketini düzenlerler.
❖ Uçuş kaslarını hareket ettirerek metabolik ısı üretirler.
❖ Salkım oluşturarak ısı kaybını en aza indirirler.

❖ İşçi arıların vücut ısıları, yaklaşık 10 °C'lik sınır değerin altına inmesi durumunda,
solunum ve kas fonksiyonları durur.
❖ Kış salkımında dış yüzeydeki arılar salkımdan düşerek ölürler.
❖ Subtropik iklim kuşağında kış aylarında tarlacılık faaliyetine çıkan tarlacı ve prematüre
işçi arılar, gün içerisinde hızla değişen hava şartları nedeni ile şoka girerek
ölebilmektedirler (Çukurova ve Akdeniz sahil kuşağında yeni dünya-malta eriği
(Eriobotrya japonica) çiçeklerinde gözlenen ölümler).
• Bal arısı kolonilerindeki tüm bireyler arasında, yüksek termal risklerle karşı karşıya
kalan tarlacı işçi arılardır.
• Kurak veya yarı kurak bölgelerde, gün içerisinde çevre sıcaklıkları çoğu tür için
öldürücü sınırlarda veya üzerinde olabilir.
• Bireysel bal arılarında vücut termoregülasyon mekanizması göğüsteki (toraks) uçuş
kaslarında üretilen metabolik ısının sıcak kan yolu ile radyatör (ısı eşarjörü) gibi
çalışan karın (abdomen) arasında hidrolik transferine dayanır.
• Göğüsten karına pompalanan sıcak kan (hemolemf), vücut boşluğunda abdomene
doğru ilerlerken ısı kaybederek soğur.
• Abdomende soğuyan kan, bal arılarının dolaşım sistemi (kalp-aort) aracılığı ile baş
bölgesine pompalanır. Bu döngüler, karşı akımlı bir ısı sirkülasyonu işlevi görür.
• 37 °C'nin üzerinde yüksek hava sıcaklıklarında kanı soğutma mekanizması ters
işlemeye başlayarak arıyı soğutma yerine daha fazla ısınmasına neden olmaktadır.
❖ Ana arılar; koloni içerisinde, taşıma esnasında (kafes içerisinde) ve çiftleşme uçuşu olmak
üzere potansiyel üç ortamda sıcaklık stresine maruz kalabilirler.
❖ Ana arıların 4 saat boyunca 42 C ͦ 'ye maruz kalması sonucu spermatekada depolanan
spermlerin canlılığının %56 oranında azaldığı belirlenmiştir (McAfee, ve Ark., 2019).
❖ Uzun süreli ısı stresine maruz kalan ana arıları spermatekasındaki canlı sperm yüzdesi, % 90
seviyelerinden % 11,5 dolaylarına gerilemektedir.
❖ Erkek arılar, ısı stresine karşı ana arılardan daha hassas olup ölümcül derecede ısıya
duyarlıdırlar.
❖ Erkek arıların 6 saat 42 C
ͦ ısıya mazur kalmaları sonucu %58'inin öldüğü bildirilmiştir
(McAfee, ve Ark., 2019).
❖ 40-43 C ͦ sıcaklıklarda testislerde sperm üretimi (spermatogenez) önemli oranda azalırken
(Hansen, 2009), sperm canlılığı düşmekte (Pettis, et al. 2016), spermler daha az rekabetçi
(Sales, et al. 2018) ve sperm hareketliliğinin önemli ölçüde azaldığı (Porcelli, et al. 2017)
bildirilmiştir.
• Oksidatif yanma sonucu yakıtın içerdiği karbon sayısı kadar CO2, hidrojen sayısının yarısı
kadar su molekülü (metabolik su) ve enerji oluşur.
• 180,16 g/mol kütleye sahip, C6H12O6 kapalı molekül formüllü glukoz ve früktozun
metabolize edilmesi ile 6 molekül metabolik su oluşmaktadır.
• Kolonide 1 kg balın metabolize edilmesi ile 492 gr metabolik su şekerlerden, yaklaşık
180 gr suda balın su içeriğinden toplam 672 gr su kazanımı gerçekleşebilmektedir.
• İşçi arılar, uçuş sırasında tükettikleri nektar nedeni ile yüksek metabolik su üretim
kapasitelerine sahiptirler.
Bireysel ve koloni düzeyinde termoregülasyon,
❖ metabolik ısı üretimi,
❖ Radyasyon (± solar-çevresel)
❖ konveksiyon
❖ buharlaşma (evaporasyon-Küticular Permabilite (CHC))
❖ davranışlarla (kış ve dış salkım oluşumu, havalandırma, v.b.) ile dengelenir.
• Hava sıcaklığı vücut sıcaklığından daha düşükse, vücut yüzeyinden konveksiyon yoluyla
ısı kaybedilir.
• Konvektif ısı kaybı, tarlacı arıların uçuş hızlarını arttırmaları ile artış gösterir.
Evaporatif Soğutma
❖ Su, kaynama noktasının altındaki sıcaklıklarda buharlaşabilir.
❖ 100 °C'nin altında suyun kaynamadan buharlaşması evaporatif soğutma olarak
adlandırılır.
❖ Suyun 100 °C'nin altında kaynamadan buharlaşabilmesi için atmosferin (kovan havası) su
buharı doygunluğunun düşük olması gerekir (düşük kısmi rutubet).
❖ 20 °C'de bir gram suyu buharlaştırmak için yaklaşık 585 kalori enerjiye ihtiyaç
duyulmaktadır.
➢ Nektar akım döneminde nektarın olgunlaştırılarak bal oluşumunda buharlaşmanın bir
sonucu olarak, kovandaki hava genellikle dışarıdakinden daha nemli olur.
➢ Şeker konsantrasyonunu yaklaşık %20 olan nektarın kuru madde oranını %82'ye
çıkarmak için, arılar toplanan her 1 kg nektardan 750 gr su buharlaştırılmalıdır.
➢ Koloni içerisinde yumurtaların çatlaması ve yavru gelişimi için yaklaşık %75 gibi yüksek
kısmi rutubet gerekliyken, kuru kovan atmosferi, nektarın olgunlaşmasını kolaylaştırır.
❖ Bal arıları biyokütle ve populasyon büyüklüğüne bağlı olarak ısı üreten (ekzotermik)
canlılardır.
❖ Bal arıları kolonilerde ısı ve rutubetin kontrolü için evaporatif soğutma tekniğini kullanarak
koloni merkezinde ısıyı 34-35 °C dolaylarında dengelerler.
❖ Bal arıları, koloni içerisinde ısı artışı ve rutubet oranını kontrol etmek için
(termoregulasyon) nektar ve böcek salgılardaki su, metabolik su ve aktif olarak koloniye
taşınan suyu kullanırlar.
❖ Su, kolonide depolanmayan ve ihtiyaç halinde işçi arılar tarafından toplanan hayati bir
maddedir.
❖ Bal arısı kolonilerinin ısıyla düzenleme (termoregulasyon) yetenekleri aşırı sıcaklıkta
bozulmaya başlar.
• Yüksek ortam sıcaklıkları, arıların tarlacılık faaliyetlerini önemli ölçüde engeller.
• Tarlacılık faaliyetleri esnasında uçuş yapan işçi bal arılarında çevre sıcaklığı ile su dengesi
ile arasında negatif bir ilişki vardır.
• 31°C'nin üzerindeki çevre sıcaklıklarında tarlacı arılar net negatif su dengesizliğindedir
(Roberts ve Harrison, 1999; Roberts ve ark., 1998).
• 31°C'nin üzerinde uçan arılarda su kaybı (de-hidratasyon) ve kan osmotik basıncının
yükselmesinden kaynaklı olumsuzluklar gözlenmektedir.
❖ Böceklerde vücudun dış yüzeyini kaplayan ve dış iskelet fonksiyonu üstlenmiş olan kütiküla,
fiziksel etmenler, mikroorganizma, parazit ve predatörlere karşı vücudu zırh gibi koruyan,
böceğin iç dokuları ve dış ortam arasında su ve iyonların geçişine engel olan fiziksel bir
bariyerdir.
❖ Kutikula tabakası dıştan itibaren epikutikula, ekzokutikula ve endokutikula olmak üzere 3
ana tabakadan meydana gelir.
❖ Epikutikula; içten lipoprotein, dıştan ise vücuttan su kaybını da önleyen, koloni bireylerinin
bir birini tanımasına aracılık eden 1 µ dan az kalınlıkta hidrofobik hidrokarbonlardan oluşan
viskoz bir mum tabakasıyla kaplıdır.
❖ Yüksek hava sıcaklıkları, solar ve çevresel radyasyon, kitin üzerindeki mumsu tabakanın
erimesine ve su buharı geçirgenliğinin artmasına neden olmaktadır.
❖ Böcekler ve diğer eklembacaklılarda, CHC’ler, su kaybını nedeni ile kuruma riskini
sınırlandırır.
❖ Böceklerde, CHC'ler yağ dokuda (fat bodies) sentezlenerek kütikulaya taşınır.
• Bal arıları, sıcak havalarda ısı-rutubet kontrolü için yeter miktar su temin
edemez ise kovanda bulunan bal mumu yapı malzemesi yumuşayarak üzerinde
taşıdığı bal, nektar, polen, arı ekmeği ve gelişmekte olan yavruların ağırlıklarını
taşıyamayarak çöker.
• Balmumu peteklerin çökmesi sonucu petekler üzerindeki bal ve nektar sıvı
formda kovan içerisine akarak işçi arıların solunum açıklıklarını (stigma) kapatır.
• Yeteri kadar oksijen alamayan ergin arılar boğularak ölür. Sonuçta koloni
ölümü gerçekleşir.
• 10-38 ͦC arasındaki sıcaklıklar, bal arısı kolonileri için dengelenebilir güvenli ısı
aralığı değerleridir.
• 38 ͦC ve üstü sıcak hava şartlarında tarlacı arılar su toplama ve taşıma dışındaki
tüm tarlacılık faaliyetlerini sonlandırırlar.
❖ Aşırı yüksek sıcaklıklarda oluşan Sıcaklık stresi arılarda oksidatif stresi uyarır.
❖ Yüksek sıcaklık stresi altında, arılar anti-oksidasyon reaksiyonlarına girer, vücuttan
fazla oksijen serbest radikallerini uzaklaştırır ve normal fizyolojik aktivitelerini
sürdürür.
❖ Antioksidan enzim sistemi, vücuttaki aktif oksijeni etkili bir şekilde ortadan
kaldırabilir ve detoksifikasyon enzim sistemi, metabolik zehirlerin ve zararlı
maddelerin neden olduğu hasara direnmeye yardımcı olabilir.
❖ Bu sistemler normal şartlar altında dengededir ancak yüksek sıcaklıklar gibi çevresel
stresler bu dengeyi bozarak hücre hasarına ve ölümüne neden olabilir.
• Bitkiler; su stresi olmadığı sürece, tüm nektar değerleri (yani çiçek başına hacim, şeker
içeriği ve konsantrasyon) 38°C'ye kadar sıcaklıkla artış göstermektedir.
• Farklı ekosistemlerde doğal ve deneysel koşullar altında yapılan çalışmalarda, yüksek
sıcaklıkların bitkilerde salgılanan nektar miktarını, şeker konsantrasyonu ve çiçek
biyokütlesini olumsuz etkilediği belirtilmektedir.
• Bu durum bitki-biotik tozlayıcı vektör etkileşimleri üzerinde olumsuz etki yapabilmektedir.
• 38 C
ͦ ve üstü sıcak hava şartlarında vegetasyondaki bitkiler, nektar salgılama, polen üretimi
ve fotosentez dahil tüm fizyolojik aktivitelerini durdururlar.
• Arıların 38 ͦC ve üstü sıcak hava şartlarında bitkilerden toplayabileceği herhangi gıda
maddesi bulunmamaktadır.
• Her arı yaşamın devamı için nektar, polen, su ve propolis toplar. Unutulmamalıdır ki
üretimin ham maddesi bitkiler tarafından üretilmektedir.
❖ Koloni popülasyon büyüklüğü, kolonideki yavru miktarı, atmosferik kısmi nem doygunluğu
ve çevre sıcaklığına bağlı olarak günlük yaklaşık 4 litre su, işçi arılar tarafından koloniye
taşınabilir.
❖ İşçi arılar tarafından kovana getirilen su petek gözlerde depolanmayıp doğrudan yiyecek
paylaşma davranışı ile ağızdan ağıza koloni bireyleri arasında dağıtılır.
❖ Arılık yakınında temiz su kaynağı yoksa, tarlacı arılar agrokimyasallarla bulaşık drenaj suları
ile kanalizasyon ve evsel atık suları ihtiyaçları için toplayabilmektedir.
❖ Bu durum tıbbi (farmasötik) fonksiyonel gıda grubunda yer alan arı ürünlerinin
mikrobiyolojik ve kimyasal olarak kirlenmesine ve ekonomik değerinin düşmesine neden
olmaktadır.
❖ Her bir işçi arının ortalama 50 mg su taşıdığı öngörüsü ile 1 kg suyun kovana taşınabilmesi
için yaklaşık 20.000 işçi arının su toplaması gerekir.
❖ Su kaynağının arılığa 100 m uzaklığında olduğu yakın arılıklarda 1 kg su için kolonideki
tarlacı arılar, yaklaşık 4.000 km uçuş yaparlar.
Arılar için suyun Önemi

• Çevredeki su kaynaklarını azalması, yetersiz su temini ve erişim mesafesi artışı bal


arılarında en önemli stres kaynaklarından birisidir.
• Bal arısı kolonilerinde optimum ısı ve rutubet, su ile ilişkili operasyonlara bağlı olarak
düzenlenmektedir.
• Su, arılar için hayati öneme sahip olup ana arı, erkek arılar ve genç yavruların gıdası olan
arı sütünün üretiminde yer alır.
• Yetersiz su temininde kolonilerde yetersiz arı sütü üretiminden dolayı popülasyon dinamiği olumsuz
etkilenir.
• Su; arılarda sindirilmiş besin maddelerinin dokulara ulaşmasını sağladığı gibi metabolizma atıklarının
da hücrelerden uzaklaşmasını sağlar.
• Kovan içi düşük kısmi rutubet ortamında ana arıların yumurtladığı yumurtalardan embriyonik
gelişimini tamamlamış yavru arıların yumurta kabuğundan çıkamamalarına neden olmaktadır.
❖ Yüksek sıcak hava şartlarında arılar daha saldırgan davranışlar sergilerler.
❖ Sıcaklık artışına bağlı olarak artan su toplama aktivitesi sonucu koloni giriş çıkış trafiğinde
yoğun artışlar gözlenir.
❖ Yüksek çevre ısısında işçi arıların bir kısmı kovan dışına çıkarak salkım oluştururlar. Kovan
dışı sakal benzeri salkım oluşumu koloninin aşırı ısınmaya karşı gösterdiği bir davranış
biçimidir. Kovan dışı harici arı salkımlarının oluşumu kolonide ısı artışına işaret eder.
❖ Çok yaygın olmasa da kovan uçuş deliğinden erimiş balmumu ve bal sızıntısı, koloninin aşırı
ısındığının kesin bir işaretidir.
❖ Bal arılarının, insan ve evcil hayvanların kullandıkları su kaynaklarına (pınar, havuz, vs.)
yönelmeleri sunucu arıcı harici olumsuz insan/hayvan/arı karşılaşmaları ve sosyal
çatışmalar kaçınılmaz hale gelebilir.
Kolonilerde aşırı ısınma belirtileri / Signs of overheating in colonies
Isı Stresine Karşı Alınacak Önlemler

• Arılık yerinin seçiminde sıcak-kurak dönemde kurumayan doğal (akifer, dere, nehir) ve/veya yapay
(gölet, sulama kanalı, vs.) su kaynaklarına yakın araziler tercih edilmeli.
• Arıların doğal su kaynaklarından ve/veya suluklardan su içerken suda boğulmalarını engelleyecek ve
doğal avcılarından hızlı şekilde kaçmalarına yardımcı olacak hijyenik doğal materyaller (taş, bitki,
yüzebilen nesneler, vs.) ve ergonomik düzeneklerle su alımının kolaylaştırılması gerekmektedir.
• Arılar yüzme bilmezler. Uygun olmayan su kaynaklarında her koloniden yüzlerce işçi arı su toplama
faaliyeti sırasında ölmektedir. Su içerisinde ölen arıların çürümesi mikrobiyolojik kirliliğe ve hastalıkların
yayılmasına neden olabilir.
Isı Stresine Karşı Alınacak Önlemler
• Kuraklık ve yağış azalışına bağlı olarak doğal su kaynakların olmadığı veya uzak olduğu arılıklarda
kolonilerin ihtiyacı olan yeterli ve kaliteli hijyenik su, arıcılar tarafından ihtiyaç süresince uygun
suluklarla temin edilmek zorundadır.
• Metal kovan kapakları, ısıyı iyi iletmelerinden dolayı kovandaki sıcaklığı arttırır. Metal kovan
kapaklarının beyaz renkli kireç gibi boyalarla boyanması veya üzerlerine kuru ot, karton veya
çuval gibi örtü materyallerin konulması kovan atmosferinin düzenlenmesinde arılara yardımcı
olur.
• Metal kovan kapaklarının altına ısı izolasyon katsayısı yüksek poliüretan veya strafor plakalar ile
termal yalıtım uygulamaları sıcak yaz aylarında arıların su ihtiyacını önemli oranda azaltır.
Styrofoam insulation Stone wool insulation
board (top/inner) board (top/inner)

Polystyrene upper cover


(top) insulation board

Polystyrene under cover


(inner) insulation board
Aluminium reflective air bubble
cell insulation board (top/inner)
Isı Stresine Karşı Alınacak Önlemler

• Kovanların gölgelik altında tutulması, termal radyasyonunu azalttığından kolonilerin daha serin
olmasına yardımcı olmaktadır.
• Kovanın üzerine arıların dışarıdan ve içeriden giremeyeceği aralıklara sahip ızgara ve eleklerin
yerleştirilmesi kovan içi hava hareketi ile ısının düzenlenmesinde arılara çok yardımcı olur.
Böylece işçi arılar tarlacılık faaliyetlerini su toplama ve kovan havalandırmaya yoğunlaştırma
yerine besin toplama ve tozlaşma hizmetlerine yoğunlaştırabilirler.
• Bir kovanı serinletmenin en doğal ve basit yolu, ısınarak yükselen havanın kovandan çıkışını
kolaylaştıracak uygulamalardır.
Isı Stresine Karşı Alınacak Önlemler

• Sıcak havalarda kovanlara boş ballık ekleme, çerçeve azaltma ve ek havalandırma (alt/üst)
açıklıklarının oluşturulması, giriş deliğinin düzenlenmesi, vb. uygulamalar, sıcak havanın
kovandan çıkmasını kolaylaştırdığından dolayı kovan içi ısı regülasyonuna yardımcı olur.
• Izgaralı ve/veya polen tuzaklı çekmeceli tabanlık ve kovan kullanımının (varroa
mücadelesinde de kullanılabilir) yaygınlaştırılması ısı kontrolünde arılara yardımcı olur.
• Kovan havalandırma sistemlerinin oluşturulmasında arılık içi ve/veya arılıklar arası
yağmacılığı önleyecek önlemlere dikkat edilmesi de gerekmektedir.
Plastic hive bottoms with pollen trap/grid
Izgara - Telli kovan örtü bezi /
Grid-Wire hive cover cloth
Under cover (inner) insulation board installations
Top feeder with cover fabric
Isı Stresine Karşı Alınacak Önlemler

• Kolonilerin serin kalmasına yardımcı olmanın bir başka yolu da ısı izolasyon katsayısı yüksek
malzemeden üretilmiş kovan kullanımıdır.
• Kovanların üzerine boş ballık ilavesi ile kovan içinde yüksek kapasiteli çeşitli sulukları kullanımı için
yeterli alan sağlanabilir.
• Uygun arılıklarda basınçlı su spreyi ile kovanların serinletilebilir.
• Güneş ışığı ve radyasyonunu yansıtan (albedo) açık renkli boyalar ile kovanların boyanması kovan içi
atmosfer şartlarını düzenlemeye olumlu yardımcı olur.
• Bireysel kovan içi / kovan girişi / kovan üstü ve kapak altı sulukların kullanımı arıların kovan içi çevre
şartlarını düzenlemesinde önem arz etmektedir.
/ antalyailtarim

antalya.tarimorman.gov.tr

Antalya İl Tarım ve Orman Müdürlüğü

ADRES : Sedir, Tarım Kampüsü, Vatan Blv. 2 A, 07010 Muratpaşa/Antalya


TELEFON : 0242 345 28 20 FAX : 0242 346 67 80 E-POSTA : antalya@tarimorman.gov.tr

You might also like