You are on page 1of 8

Adı ve Soyadı: Ayşe ÇETİNTAŞ

Numara: 16450014
Öğretim: Birinci Öğretim

CUMHURİYET TARİHİ KAYNAK BİLGİSİ II VİZE ÖDEVİ

TANZİMAT DÖNEMİ BASIN

Tanzimat Dönemi 1839 Abdülmecit ile başlayıp, 1876 V. Murat'ı tahtan inmesine kadarki
dönemi kapsamaktadır. Bu dönem Tanzimat Dönemi olarak da adlandırılır. Mustafa Reşid
paşanın katkıları ile hazırlanan Tanzimat fermanı ile birlikte basın hayatı hızlı bir gelişme
yaşanmıştır.

Tanzimat Dönemi Basın Düzenlemeleri Gazetelerin devlet tekelinden çıkarak özgürleşme


ve fikir yayıncılığına geçme girişimleri basına bazı düzenlemelerin getirilmesine sebep
olmuştur. Keyfi kitap ve gazete çıkarılmasını engellemek ve matbaalara düzen getirmek
amacıyla 1857’de Matbuat Nizamnamesi hazırlanmıştır. Nizamname matbaa ile ilgilidir ve
amacı matbaa kurmanın ve eser basmanın bir izne bağlanmasını sağlamaktır.1858 yılında
çıkarılan Ceza Kanunu’nun bazı maddeleri de matbaa ve basınla ilgilidir. 137. madde
ruhsatsız olarak açılan matbaaların kapatılacağını ve para cezası uygulanacağını
hükmetmektedir. 138. maddede Saltanat-ı Seniyye, Erbabı Hükümet ve Tebaa-ı Saltanatı
Seniyeden olan bir millet aleyhinde gazete veya kitap, zararlı belgeler çıkarmaya yeltenen
kimselerin bastırdıkları şeylere el konulacağını, suçun derecesine göre matbaanın kısmen
veya tamamen kapatılacağını ve para cezası uygulanacağını bildirmektedir. 139. madde
adaba aykırı olarak resim basan, bastıran kimselerin para ve hapis cezasına çarptırılacağı, 213.
maddede ise afiş ve yayın yoluyla başkasına asılsız suç yüklemenin yasaklandığı bildirilmiştir
.Tanzimat Döneminde Âli Paşa’nın uygulamalarına muhalif olan bir grup, gazeteler
aracılığıyla kamuoyu oluşturmaya başlamıştır. Gazetelerin sayısının artması bu grubun sesini
duyurmasını sağlamış ve 1867’de Âli Paşa tarafından Âli Kararname adıyla basına yeni
düzenlemeler getirilmiştir. Matbuat Nizamnamesi geçici olarak yürürlükten kaldırılarak,
hükümete matbuat hakkında idari kararlar alma yetkisi verilir . Kararnamede; İstanbul’da
yayınlanmakta olan gazetelerin tuttukları yol, devlete dil uzatmaları, karışıklık çıkarabilecek
düşüncelerin yazılması, halkın durumu ve memleketin ilerlemesi çabalanırken bunların
yapılması nedeniyle asayiş ve düzenin korunması için geçici olarak bu kararnamenin
çıkarıldığı ve bu koşullar ortadan kalkınca yürürlükten kaldırılacağı bildirilmiştir. Âli
Kararname geçici olarak çıkarılsa da 1909 yılına kadar yürürlükte kalmıştır .Âli
Kararnamenin basını susturmak için yetersiz olduğunu düşünen hükümet 11 Mayıs 1876’de
yeni bir kararname ile basına ilk sansürü uygulamıştır. Bu kararnamede kısaca; “Osmanlı
basınında çıkan yazılara hükümet gerekli dikkati göstermiş ve çoğu zaman gazeteleri süreli
veya süresiz olarak kapatmışsa da basın inzibat altına alınamamıştır. Bunun için gazetelerin
baskıdan önce denetimine karar verilmiştir.” denmektedir . Ancak bu kararname kısa süre
yürürlükte kalmıştır. Kararnamenin ilânında önemli rol oynayan Mahmut Nedim Paşa’nın,
görevden alınıp yerine Mütercim Rüştü Paşa'nın sadrazam yapılmasıyla yürürlükten
kaldırılmıştır

Tanzimat Dönemi çıkarılan Gazeteler :

Takvim-i Vekayi (1831)

Türk edebiyatında çıkarılan ilk gazete olarak kabul gören resmi gazetedir. Resmi ilanların
yanı sıra devletle ilgili güncel gelişmeler de yer almaktaydı. Haftalık olarak çıkartılan gazete
kesintili de olsa Cumhuriyet’e kadar devam etmiş ve daha sonra Resmi Gazete adıyla
çıkarılmaya başlanmıştır.

Ceride-i Havadis (1840)

Yarı resmi gazete olarak İngiliz Churchill tarafından 1840 yılında çıkarılmaya başlanmıştır.
Bu gazetede ilim ve edebiyat hakkında da yazılar yer almıştır. Dünya edebiyatından örnek
eserler de Ceride-i Havadis’de yayımlanmıştır. Gazete ancak 1864 yılına kadar yayında
kalabilmiştir.
Tercüman-ı Ahval (1860)

Şinasi ve Agah Efendi tarafından 1860 yılında çıkarılmıştır. Türk edebiyatındaki ilk özel
gazete olarak kabul edilir. İlk özel gazete olmanın yanında kültür ve edebiyat hayatına
getirdiği heyecan ve yeniliklerle de dikkat çekmiştir. Gazete’de Şinasi ve Ziya Paşa’nın
makaleleri büyük bir dikkatle takip ediliyordu. Bir ara Ziya Paşa’nın bir yazısı nedeniyle
kesintiye de uğramıştır. Bu Türk basın tarihinde ilk sansür olarak tarihe geçmiştir. Gazete
ancak 6 yıl çıkarılmış ve 1866 yılında yayından kaldırılmıştır.

Tasvir-i Efkar (1862)

Türk edebiyatında çıkarılan ikinci özel gazetedir. 1862 yılında Şinasi tarafından çıkarılan
gazeteyi daha sonra Namık Kemal çıkarmaya devam eder. İlk özel gazete gibi Tasvir-i
Efkar’ın da Türk kültür, siyasi ve edebiyat hayatında büyük bir önemi vardır. Özellikle
Şinasi’nin yazdığı siyasi yazılar bu dönemde dikkat çekmiştir. Şinasi gibi Namık Kemal de
yazıları yüzünden yurt dışına kaçmak zorunda kalınca gazeteyi Recaizade Mahmut Ekrem
çıkarmaya devam etmiştir.

Muhbir (1866)

Ali Suavi tarafından 1866 yılında çıkarılmaya başlanan özel gazetedir. Sadece Türkçe değil;
Fransızca, Arapça, Almanca ve İngilizce de yayımlanmıştır. Siyasi yazılarından dolayı gazete
kapatılmıştır.

Hürriyet (1868)

Namık Kemal ve Ziya Paşa tarafından 1868 yılında çıkarılmaya başlanmıştır. Bir diğer
özelliği ise yurt dışında çıkarılan ilk Türk gazetesi olmasıdır.

İbret (1870)
Ahmet Mithat Efendi tarafından 1870 yılında çıkarılmaya başlanmıştır. Daha sonra Namık
Kemal tarafından yazı yazılmaya başlanan gazete Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre”
adlı tiyatrosu nedeniyle kapatılmıştır.

MEŞRUTİYET DÖNEMİ BASIN YAYIN

1876 yılında Padişah Abdülaziz'in tahttan indirilmesi ile geçici bir özgürlük ortamı
oluşmuştur. Sürgündeki yazarlar ülkeye dönmeye, gazetelerde her türlü yazılar çıkamaya
başlamıştır. V. Murat'ın üç aylık iktidar dönemi içerisinde serbest bir hava oluştu ve bu hal
Sultan II. Abdülhamit'in ilk tahta çıktığı dönemde de devam etmiştir. Özellikle Kanun-i
Esasi'nin ilanıyla basın üzerindeki baskıyı kırmış, her tarafı coşkulu bir hal almıştır.
Anayasanın 12. maddesindeki ''basın kanun dairesinde serbesttir'' ibaresi basına kanuni bir yol
çiziyordu. Bu şekilde basına kanun çerçevesinde muamele edileceği ve keyfi müdahalelerden
kaçınılacağı ifade edilmektedir. Ancak bu ifadeye rağmen basına yapılan baskıların önüne
geçilememiştir.

Osmanlı basın hayatı yeni gazetelerle sürekli gelişmeye çalışmıştır. Nitekim Kanun-i Esasi ile
oluşan uygun ortam ile gazeteci ve gazete sayısında artış olmuştur. Bu dönemde birçok yeni
gazete yayın hayatına girmiştir. Bunlardan;Tercüman-ı Hakikat 1878 yılında Ahmet Mithat
Efendi tarafından kurulmuştur. Bu gazete ülkede halk tipi gazeteciliğin gelişmesine öncülük
etmiştir. Kullandığı ve herkesin anlayabileceği sade dili nedeniyle bu
övgüyü almıştır. 1882 yılında Mihran Efendi tarafından Sabah Gazetesi çıkarılmaya
başlanmıştır.Yine 1894 yılında Ahmet Cevdet tarafından çıkarılan İkdam Gazetesi II.
Meşrutiyet döneminin en önemli gazetelerinden biri olmuştur. Osmanlı basın hayatının ortaya
çıktığından beri yakaladığı en uygun ve kendince en özgürlükçü davranabildiği zaman dilimi
çok uzun sürmemiştir. Kanun-i Esasi'nin yayınlanmasından çok kısa bir süre sonra Balkan
ülkelerinin çıkarttığı huzursuzluk ve ÇarlıkRusyası’nın Osmanlı ülkesine saldırması ülkedeki
tüm havayı olduğu gibi basın üzerinde de yeni baskıların kurulmasına sebep olmuştur. II.
Abdülhamit dış tehlikeler nedeni ile ortaya çıkan durumun, içerdeki serbest hava nedeni ile
yapılan eleştiri ve yönlendirmelerle birleşmesinin, ülkenin geleceğine ve menfaatine
olmayacağı kanaatini taşıyarak uzun bir süre bazı özgürlükleri rafa kaldırmıştır. Kendisinden
önceki basın sansürleri24 ve müeyyideleri ile ilgili kararnamelere çok ek yapmadan farklı
uygulamalara imza atmış. Matbuat Müdürlüğünün çok daha aktif bir şekilde çalışmasını
benimsemiştir.
Sultanın, hükümet ve devlet aleyhine küçük düşürücü ve ülkeyi dışarıda zor duruma sokacak
en ufak eleştirilere tahammülü yok idi. Bu vesile ile 1877-1908 yılları arasında hiçbir mizah
dergisinin yayınlanmasına izin verilmedi . Diğer taraftan dış basının ne kadar önemli tesirler
yarattığının farkında olarak birçok gazeteye lehte haber yapmaları ve
ülkenin desteklenmesi karşılığında maddi olanaklar sağlanmıştır.

Tüm baskılar ve sansürler Osmanlı basınının gelişmesini engelleyememiş aksine yeni duruma
uygun tarz değişikliğine gidilmiştir. Özellikle Jön Türk denilen ve baskılardan dolayı yurt
dışına gitmek zorunda kalan ve sonraki dönemde sultan Abdülhamit'i tahttan indirecek kadar
güçlenen, İttihat ve Terakki adı altında devam eden grubun bu dönemde, tüm engellemelere
rağmen boş durmayarak, yurt dışında gazete çıkarmaya devam ettikleri görülmüştür. Bu
şekilde Osmanlı gazeteciliği ülke sınırlarını da aşmış oluyordu. 1895 yılında Paris'te Ahmet
Rıza Bey tarafından çıkarılan Meşveret, 1896 yılında Tunalı Hilmi tarafından Cenevre'de
çıkarılan Ezan, 1897 de Mizancı Murat Bey'in Kahire'de çıkardığı Mizan,1897 de İshak
Sükuti tarafından Cenevre'de çıkarılan Osmanlı, Prens Sabahattin tarafından çıkarılan
Terakki,Şuray-ı Ümmet, Hürriyet, Hakikat. Dışarıda yayınlanan Jön Türk gazetelerinin elbette
hepsi iyi niyetle, özgürlük için çıkartılmamıştır. Bu gazetelerle maddi imkân elde etmek için
Padişaha şantaj yapmaya yönelenler de çok olmuştur. Basının dördüncü güç olarak kabul
edilmesi yönetimlerin ve hükümetlerin ona olan ihtiyacını artırmıştır. Bu vesile yazacakları
veya yazmayacakları karşılığında maddi destek ile şantaj yapma geleneği aratarak devam
etmiştir.

II. Meşrutiyet dönemi basın hayatı

İkinci Meşrutiyet’in ilanı, Osmanlı İmparatorluğu döneminde gerçekleşen son inkılap


sayılmaktadır. Bu önemli hareket, Türk siyasi tarihinde getirdiği yeniliklerle ve kaotik
süreciyle ön plana çıkmış ve “hürriyetin ilanı” olarak adlandırılmıştır. Bu devrin kimi başat
özelliklerinin altı çizilirken, en fazla öne çıkan husus matbuat hayatıdır. O kadar ki İkinci
Meşrutiyet’in ilan tarihi olan 24 Temmuz, hâlâ “Gazeteciler ve Basın Bayramı” olarak
kutlanmaktadır. Bunun sebebi ise bu tarihten itibaren basının üzerinden, istibdat döneminde
kurulan sansürün kaldırılmasıdır. Bu devire yön veren ve 600 yıllık imparatorluğun yıkılış
sürecinin en etkili yansıtıcısı durumunda bulunan İkinci Meşrutiyet’in süreli yayınları, hâlen
Osmanlı tarihinin en hassas devirlerinden biridir.

Mizan

1886’da Mehmet Murad tarafından çıkarılan Mizan gazetesi sahibine ikinci bir ad olarak
yapışacak kadar önemli bir gazetedir. 1895’de Avrupa’ya kaçan Mizancı Murad bu gazeteyi
önce Kahire’de daha sonra da Paris ve Cenevre’de çıkarmıştır ve Jön Türklerin sesini
duyurmaya çalışmıştır.

İkdam

Ahmet Cevdet Bey’in çıkardığı İkdam, kimi aralıklarla yaklaşık 34 yıl boyunca
yayımlanmıştır. ”Kurulduğu tarih olan 5 Temuuz 1894’ten 8 Mart 1910’a 5557 sayı
yayımlanmış; bir iki kez kapatıldığında Yeni İkdam ya da İktiham adlarıyla yayınını
sürdürmüştür Sultan Abdülhamit devrinde padişahla iyi geçinmeye çalışmış, dilde sadeleşme
politikası izlemiştir. Ahmet Cevdet Bey mefkurede Türkçüdür.” Hürriyetin ilanından sonra
başlangıçta İttihat ve Terakki Cemiyeti’ni desteklemiştir ancak 31 Mart hadisesinden sonra
Avrupa’dan yönetilmek zorunda kalmıştır.

Meşveret

Meşveret gazetesi de İstibdat devrindeki Jön Türklerden kalan ve Ahmet Rıza tarafından
çıkarılan bir yayındır. İstibdat devrinde, Süleyman Nazif’in padişah aleyhinde yazdığı
yazıların, gazetenin tanınmasında rolü olmuştur. Hürriyet’in ilan edilmesinde oldukça etkili
bir yayın olup meşrutiyetten sonraki siyasal olayların etkisiyle hükümetle arası zaman zaman
açılmıştır. Gazetenin ömrü kısa sürer.

İçtihat

Abdullah Cevdet’in 1904’de Kahire’de kurduğu İctihat dergisi meşrutiyetin ilanına kadar
fasılalı olarak Cenevre’de de çıkarılmıştır. Jön Türklerin bayrak dergisi olan İctihad uzun
ömrü ve çeşitli imzaları toplamasıyla dikkat çeker. İkinci Meşrutiyet devrindeki diğer
yayınlardan en önemli farkı hürriyetin ilanından iki yıl sonra İstanbul’a gelmesidir.

Sabah

1889’dan 1917’ye kadar yayımlanan Sabah gazetesi İstibdat döneminden kalan önemli yayın
organlarından birisidir. Genellikle İkinci Meşrutiyet öncesindeki varlığıyla söz konusu
olmuştur. Meşrutiyetten sonra zaman zaman hükümeti eleştirmişlerse de genellikle tarafsız
bir yayın politikası izlemişlerdir.
Tanin

Meşrutiyet’in ilanından dokuz gün sonra kurulan Tanin gazetesi kuşkusuz bu süreçte en çok
ses getiren yayın organlarının başında gelir. Hüseyin Kazım, Tevfik Fikret ve Hüseyin Cahit
beylerin kurduğu Tanin 1925 yılına kadar küçük aralar dışında kesintisiz yayımlanmıştır.
Bunun en büyük sağlayıcısı ise İttihat ve Terakki’nin yayın organı oluşudur.

Sırat-ı Müstakim

Kendisini “din, felsefe, edebiyat, hukuk ve ulumdan bâhis haftalık gazetedir” diye tanımlayan
Sırat-ı Müstakim İslamcı dergilerin en önemli ve en uzun soluklularından birisidir. 27
Ağustos 1908 tarihinden; 1912 yılının Mart’ına kadar aynı adla devam ettikten sonra
183’üncü sayısı şle birlikte Sebilü’r-Reşad adını alarak yayın hayatına devam etmiş, 1925
yılında Takrir-i Sükûn’la kapanana kadar küçük aralıklarla yayınını sürdürmüştür.

Payam-ı Sabah

Ali Kemal’in 1913’te çıkardığı Peyam gazetesinin Sabah gazetesiyle birleşmesiyle ortaya
çıkmıştır. İttihat ve Terakki’ye karşı sert bir muhalefet güden Ali Kemal, cemiyetin Türkçü
bir çizgiye kaymasıyla bu tutumunu daha da şiddetlendirmiştir.

Servet-i Fünûn
İstibdat-Meşrutiyet-Cumhuriyet dönemlerini yaşamış, iki edebiyat akımına ev sahipliği
yapmış, modernist bir kültür ve edebiyat dergisi olan Servet-i Fünûn dergisi meşrutiyetin
ilanından hemen terkedilmiş ve dağılmış bir dergidir

Genç Kalemler

Selanik’te çıkan “Hüsn ve Şiir” dergisinin dokuzuncu sayısında ismi değişerek Genç
Kalemler adıyla çıkmaya başlayan dergi Türkçülük fikir hareketinin önemli bir dergisi olarak
kendini gösterir.

KAYNAK:

https://iletisimdergisi.kastamonu.edu.tr/index.php/kiad/article/view/61

https://www.academia.edu/42726163/Tanzimat_D%C3%B6nemi_1831_1876_Osmanl
%C4%B1_Bas%C4%B1n%C4%B1_ve_Vakayii_M%C4%B1sriyye

https://dergipark.org.tr/tr/pub/vakanuvis/issue/39776/471419

https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=2580094

EĞİTMEN: YAVUZ HAYKIR

You might also like