Professional Documents
Culture Documents
181060060-Fatma Koca
181060067-Sevde Zeynep
Çelik Binalar ve Kozanlı
181060067-Furkan Morkoç
181060069-Gökçe Namlı
ÇELİK YAPILAR
Aktif bir deprem kuşağında yer alan ve hızlı bir yapılaşma süreci içinde bulunan ülkemizde, özellikle son
yıllarda çelik ve çelik-betonarme kompozit kolonlu yapı sistemlerinin giderek daha geniş bir uygulama alanına
sahip olması, depreme dayanıklı çelik bina tasarımının önemini artırmaktadır. Bu bağlamda, çelik bina taşıyıcı
sistemleri, elemanları ve birleşimleri üzerinde gerçekleştirilen kuramsal ve deneysel çalışmaların sonuçlarına bağlı
olarak geliştirilen ve çelik binaların yeterli dayanım, rijitlik ve süneklik koşullarını sağlayacak şekilde
boyutlandırılmasını öngören modern yönetmelik kurallarından yararlanılmaktadır.
- ÇELİK YAPILAR SEMPOZYUMU, Depreme Dayanıklı Çelik Bina Tasarımının Temel İlkeleri Ve Yeni Türk Deprem Yönetmeliği, Erkan ÖZER
ÇELİK YAPILARDA MOMENT DAYANIMLI ÇERÇEVELER
Çelik yapılarda moment dayanımlı çerçeveler yaygın olarak kullanılmaktadır. Moment dayanımlı çerçeveler,
çerçeveyi oluşturan elemanlarda ve düğüm noktalarındaki eğilme etkilerinden dolayı oluşan kuvvetlere karşı
dayanıma sahip yapılardır. Bu tür çerçeveler, çoğunlukla yanal destek elemanları ve perde duvar taşıyıcı
elemanların neden olduğu kısıtlamalar olmaksızın kullanılabilir geniş hacimler sağlar. Ayrıca, fileksibil olmaları ve
nispeten daha uzun titreşim periyotlarına sahip olmaları nedeni ile perde duvarlı ve yanal destekli sistemlerle
kıyaslandığında daha düşük düzeyde sismik kuvvetlere maruz kalırlar.
Mühendislik Bilimleri Dergisi, Çelik Yapılarda Moment Dayanımlı Çerçeveler, Yavuz Selim TAMA,Pamukkale Üniversitesi
MOMENT DAYANIMLI ÇELİK YAPI ÇERÇEVELERİN
SINIFLANDIRILIMASI
Mühendislik Bilimleri Dergisi, Çelik Yapılarda Moment Dayanımlı Çerçeveler, Yavuz Selim TAMA,Pamukkale Üniversitesi
1. Düzenleniş Biçimlerine Göre Sınıflandırılması
Mühendislik Bilimleri Dergisi, Çelik Yapılarda Moment Dayanımlı Çerçeveler, Yavuz Selim TAMA,Pamukkale Üniversitesi
1. 2. Dallanmış Kolon Teşkilli Moment Dayanımlı Çerçeveler
Dallanmış kolon şeklinde teşkil edilmiş
moment dayanımlı çerçeve sistemine örnek
de gösterilmiştir. Böyle bir sistemde kirişlerin
küçük parçaları, genellikle (50-100) cm
uzunluğunda, atölyede kolona kaynaklanır.
Daha sonra dallandırılmış kolon eleman
şantiyede yerine monte edilir ve ara kiriş
elemanlar, kolonlara kaynaklanan kısa konsol
kiriş elemanların uçlarına genellikle bulonlu
olarak birleştirilir.
Mühendislik Bilimleri Dergisi, Çelik Yapılarda Moment Dayanımlı Çerçeveler, Yavuz Selim TAMA,Pamukkale Üniversitesi
1. 3. Kafes Kirişli Moment Dayanımlı Çerçeveler
Mühendislik Bilimleri Dergisi, Çelik Yapılarda Moment Dayanımlı Çerçeveler, Yavuz Selim TAMA,Pamukkale Üniversitesi
1. 4. İç İçe Tüpler Şeklinde Teşkil Edilen Moment Dayanımlı Çerçeveler
Mühendislik Bilimleri Dergisi, Çelik Yapılarda Moment Dayanımlı Çerçeveler, Yavuz Selim TAMA,Pamukkale Üniversitesi
2. Kullanılan Birleşim Eleman Türüne Göre
Çelik yapılarda moment aktaran çerçeve elemanları kiriş başlıklarının kolonlara birleştiriliş biçimlerine göre;
• Perçinli birleşimler,
Çerçeveyi oluşturan kirişlerin başlıklarının herhangi bir ek eleman kullanılmadan doğrudan kolonlara veya
levhalar ve köşebentler gibi ara birleşim elemanlar kullanılarak şantiyede kaynaklanması ile oluşturulan taşıyıcı
elemanlardır. Moment dayanımlı bulonlu çerçeveler ise; şantiye ortamında herhangi bir kaynaklama işlemi
yapılmaksızın bütün kaynak işlerinin atölyede yapıldığı ve şantiyede sadece daha önceden açılmış olan
deliklere bulonlar yerleştirilerek teşkil edilen taşıyıcı sistemlerdir.
Mühendislik Bilimleri Dergisi, Çelik Yapılarda Moment Dayanımlı Çerçeveler, Yavuz Selim TAMA,Pamukkale Üniversitesi
Şantiyede bulonlanan moment dayanımlı çerçeve düğüm detayı Şantiyede kaynaklanan moment dayanımlı çelik çerçeve düğüm detayı
Düğüm Noktalarının Sünekliğine Göre
Mühendislik Bilimleri Dergisi, Çelik Yapılarda Moment Dayanımlı Çerçeveler, Yavuz Selim TAMA,Pamukkale Üniversitesi
4. Birleşen Elemanların Moment Taşıma Kapasitelerine Göre
Sınıflandırılması
Moment dayanımlı bir çerçeve, çerçeveyi oluşturan ve aynı düğüm noktasında birleşen kiriş ve kolonların nispi
eğilme kapasitelerine göre; “güçlü kolon – zayıf kiriş” ve “güçlü kiriş – zayıf kolon” şeklinde sınıflandırılabilir. “Güçlü
kolon – Zayıf kiriş” tarzında teşkil edilen bir çerçevede, aynı düğüm noktasında birleşen kirişlerin toplam moment
kapasitesi yine aynı düğümdeki kolonların moment kapasitelerinden daha küçüktür. Bu nedenle, düşey ve yatay
yüklerin kombinasyonu altında, plastik mafsalların kirişlerde oluşması beklenir. Güçlü kolon – zayıf kiriş felsefesi
sismik tasarımda çok yoğun olarak kullanılmaktadır. Depreme dayanıklı yapı teşkili ile ilgili mevcut şartnameler
“Güçlü kolon-zayıf kiriş” kabulünü kullanmaktadır.
Mühendislik Bilimleri Dergisi, Çelik Yapılarda Moment Dayanımlı Çerçeveler, Yavuz Selim TAMA,Pamukkale Üniversitesi
YAPISAL ÇELİK VE KARAKTERİSTİK ÖZELLİKLERİ
Homojen ve izotrop,
Yüksek dayanım,
Büyük elastisite modülü,
Eşit çekme ve basınç dayanımı,
Sünek
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
Plastik mafsal oluşumuna sebebiyet veren deprem
yükünün oluşturduğu plastik moment, akmanın
oluşmasından sonra plastik mafsalın açısal olarak
deforme olmasına neden olur. Buna plastik dönme
denir ve radyan cinsinden ifade edilir. Burada
unutulmaması gereken konu, plastik mafsal
oluşumunun yapısal hasar oluşumunu
engellemeyeceğidir; plastik mafsal oluşumu
bağlantıların gevrek olarak kırılmasını engelleyecektir.
Doğal olarak deprem sonrası yapısal onarım
gerekecektir.
https://seblog.strongtie.com/2017/04/makes-strong-frame-special-moment-frames-special/special-moment-frame-development/
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
GÜÇLÜ KOLON ZAYIF KİRİŞ PRENSİBİ
Kiriş akmasının kolon akmasına karşı tercih edilmesinin
birçok sebebi vardır. Kiriş akması yapının enerji sönümleme
yeteneğini oldukça önemli bir şekilde iyileştirir. Bunun
sebebi plastik yıkılma mekanizması için daha fazla plastik
mafsal kullanılmasıdır. Bu etki örnekte görüldüğü gibi aynı
miktarda deplasman için, kolon eğilme mekanizması için
sağlanması gereken kolon plastik dönme değeri, kiriş
eğilme mekanizması için sağlanması gereken kiriş plastik
dönme değerinden yaklaşık sekiz kat daha yüksektir. Bu,
yapısal elemanların plastik dönme kapasitelerindeki sınırlar
nedeniyle daha yüksek yıkılma risklerini beraberinde getirir.
Yapısal çerçevelerde sönümlenen sismik enerji plastik
mafsalların kolonlarda değil de kirişlerde oluşması halinde
daha fazla olur. Bu yorum güçlü kolon zayıf kiriş prensibinin ŞEKİL 8. güçlü kolon zayıf kiriş
temelini oluşturur.
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
SÜNEKLİK
Süneklik, bir kesitin, elemanın veya taşıyıcı sistemin, dış
yükte önemli bir değişme olmaksızın, elastik sınırın
ötesinde şekil değiştirme, dolayısıyla yer değiştirme yapma
özelliğinin ölçüsüdür.
Şekil 1.1’de bir elemanın kuvvet-yer değiştirme ilişkisi
grafiksel olarak ifade edilmiştir. Şekilde, OAC doğrultusu
elemanın mevcut elasto-plastik davranışına, OAB ise
elastik özelliğin devam etmesi durumunda erişilen δmaks
en büyük yer değiştirmesine karşı gelmektedir.
İnş. Müh. Mustafa ZORLU, Çelik Yapılarda Moment Çerçevelerinin Süneklik Düzeyini Belirleyen Tasarım Kurallarının Değerlendirilmesi
Sistem Süneklik Oranı
Sayısal ifade ile göçme sırasındaki toplam şekil değiştirmelerin lineer şekil değiştirmelere oranı sistem süneklik
oranıdır. Göçmeden önce yapı yeterli düzeyde lineer olmayan şekil değiştirme yapabilmeli, yani bu oran büyük
değerler alabilmelidir.
Sistem süneklik oranının büyük olması, yüksek şiddetteki depremlerde meydana gelen elasto-plastik davranış
sırasında yapının tükettiği deprem enerjisinin artmasını, deprem hasarlarının ve ani göçme riskinin azalmasını
sağlamaktadır. Bu oran, deprem etkileri altında yapının davranışını belirleyen önemli bir özelliktir.
İnş. Müh. Mustafa ZORLU, Çelik Yapılarda Moment Çerçevelerinin Süneklik Düzeyini Belirleyen Tasarım Kurallarının Değerlendirilmesi
Yapı Sistemlerinin Süneklik Düzeyine Göre Sınıflandırılması
Tasarımda öngörülen ve elastoplastik hesap sonucunda
elde edilen sistem süneklik oranı ve buna bağlı olarak
belirlenen yapı davranış katsayısı açısından, yapı sistemleri
Şekil 1.2’de ifade edildiği şekliyle sınıflandırılabilirler.
a) Elastik Davranan Yapılar: Önemleri nedeniyle bazı
yapılar yatay yükler altında lineer-elastik davranacak
şekilde boyutlandırılırlar. Süneklik düzeyleri çok düşüktür.
İstinat yapıları, otoyol perde sistem kenar ayaklar bu tür
yapılara örnek olarak verilebilir.
İnş. Müh. Mustafa ZORLU, Çelik Yapılarda Moment Çerçevelerinin Süneklik Düzeyini Belirleyen Tasarım Kurallarının Değerlendirilmesi
Yapı Sistemlerinin Süneklik Düzeyine Göre Sınıflandırılması
b) Sünek Davranan Yapılar: Elastik davranan yapıların dışında kalan diğer yapılarda lineer-elastik sınırın
ötesindeki şekil değiştirme ve yer değiştirmelere izin verilebilir. Lineer olmayan şekil değiştirmelerin sağladığı
süneklik nedeniyle, söz konusu yapılar lineer-elastik davranışa karşı gelen deprem kuvvetlerinden daha küçük
deprem kuvvetlerine karşı koyacak şekilde boyutlandırılırlar. Deprem etkileri altında sünek davranış sergileyen bir
yapı sisteminin süneklik düzeyi genel olarak malzemesine, enkesit geometrisine, sistemine, hiperstatiklik
derecesine ve süneklik düzeyini arttıracak konstrüktif önlemlere bağlı olarak değişmektedir. Bu bakımdan sünek
yapılar, normal ve yüksek süneklikli yapılar olmak üzere iki kısımda değerlendirilebilir.
İnş. Müh. Mustafa ZORLU, Çelik Yapılarda Moment Çerçevelerinin Süneklik Düzeyini Belirleyen Tasarım Kurallarının Değerlendirilmesi
Süneklik Çeşitleri
•Malzeme sünekliği veya şekil değiştirme sünekliği,
malzemenin plastik şekil değiştirebilme özelliğidir.
•Kesit sünekliği, kesitin şekil değiştirmeleri, kesiti oluşturan
parçaların birbiriyle etkileşimi ile ilgilidir.
•Eleman sünekliği veya dönme deformasyon kabiliyeti,
eleman kesit ve karakteristik özellikleri ile ilgilidir.
•Yapısal süneklik veya sistemin deplasman kabiliyeti,
yapının tümsel davranışıyla alakalıdır.
•Enerji sünekliği, sönümlenen sismik enerji ile
açıklanmaktadır.
Tüm bu süneklik kavramları arasında doğrusal bir bağ
vardır. Enerji sünekliği eleman ve yapısal sünekliğin
beraber değerlendirilmesi ile açıklanabilir. Eleman sünekliği
ise elemanın karakteristik kesit özellikleri ve malzeme
sünekliğinin bileşkesidir.
İnş. Müh. Mustafa ZORLU, Çelik Yapılarda Moment Çerçevelerinin Süneklik Düzeyini Belirleyen Tasarım Kurallarının Değerlendirilmesi
Çeliğin Süneklik ve Enerji Sönümleme Özelliği
Çelik malzemesinde süneklik en basit tarifle çeliğin elastik
ötesi şekil değiştirme yapabilme kabiliyetidir. Şekil 1.3’deki
gibi yüksek mukavemete sahip çeliklerde şekil değiştirme
yeteneği daha zayıftır. Bu sebepten dolayı yüksek
mukavemete sahip çelikler sismik aktif bölgelerde deprem
yükleri altında zorlanan yapı elemanlarında dikkatle
kullanılmalıdır.
İnş. Müh. Mustafa ZORLU, Çelik Yapılarda Moment Çerçevelerinin Süneklik Düzeyini Belirleyen Tasarım Kurallarının Değerlendirilmesi
Çeliğin Süneklik ve Enerji Sönümleme Özelliği
Çelik, elastik sınırın ötesinde plastik bölge içerisinde
gerilmeye maruz bırakıldığında, tekrarlı yükleme ve
boşaltmalar ile gerilmeler esnasında çeşitli özellikler arz
eder. İlk özellik, Şekil 1.5 (a)’da da görüldüğü üzere tekrarlı
yükleme boşalma etkisi altında rijitlik E olmak üzere,
davranış elastiktir.
İnş. Müh. Mustafa ZORLU, Çelik Yapılarda Moment Çerçevelerinin Süneklik Düzeyini Belirleyen Tasarım Kurallarının Değerlendirilmesi
Çeliğin Süneklik ve Enerji Sönümleme Özelliği
Yine aynı şekilden görüldüğü gibi, gerilmenin boşaltılıp aksi
istikamette yükleme yapılması halinde, akma noktasındaki
keskin köşe kaybolmakta ve akma daha çabuk
başlamaktadır. Bu davranış çeliğin olağan bir özelliği
olmakla beraber Baushinger Etkisi olarak bilinmektedir
(Şekil 1.5-d). Eğer ters yükleme gerilme pekleşme
bölgesine varılmadan yapılırsa bu noktada da akma
platosuna rastlanır.
Diğer taraftan Şekil 1.5 (b)’de görüldüğü gibi gerilme
pekleşmesi bölgesine girildikten sonra ters yükleme
yapılırsa akma platosunun kaybolduğu görülmektedir.
İnş. Müh. Mustafa ZORLU, Çelik Yapılarda Moment Çerçevelerinin Süneklik Düzeyini Belirleyen Tasarım Kurallarının Değerlendirilmesi
Çeliğin Süneklik ve Enerji Sönümleme Özelliği
Deprem yüküne maruz kalan yapı elemanlarında plastik bölgenin oluşması arzu edilir. Fakat çoğu yapıda deprem
yükünün oluşturduğu sismik enerjinin direkt olarak bağlantıya geçmesi onu aşırı yükleyerek kırılmasına neden
olmuştur. Gerilme-birim şekil değiştirme diyagramı üzerindeki eğrinin altında kalan alan sönümlenen toplam
enerjiyi gösterir. Akmanın önemli miktardaki plastik enerjinin sönümlenmesi için oluştuğu esastır. Akma noktası
beklenenden yüksek olduğu taktirde akma oluşmaz, elemanlarda çok düşük seviyelerde enerji sönümlenir ve daha
büyük enerjiler bağlantıya iletilir.
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
Süneklik ve Malzemeler
Çerçeve sisteminin sünek davranması için sistemi oluşturan kiriş kolon elemanlarının ikisinin de karşılıklı uygun
akma dayanımlarına sahip olması gerekir. Bağlantıya fazla yük binmemesi için güçlü kolon zayıf kiriş ilkesi göz
önünde tutularak malzemeler seçilmelidir. Fakat binalardaki çelik için yapılan çekme deneyi raporlarına göre,
malzemelerin uygun olarak seçildiği durumlarda dahi istatistiksel olarak kiriş malzemesinin kolon malzemesinden
daha yüksek akma dayanımına sahip olması muhtemeldir.
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
Süneklik ve Çentik Etkileri
Bir malzemenin sünekliği düzgün ve çentiksiz bir yüzeye sahip olduğu taktirde belirlenebilir. Bir çentiğin varlığında,
tek eksenli çekme numunesi bile akma dayanımında belirgin bir artış ve uzamasında önemli bir azalma gösterir.
Moment bağlantısında gözlendiği gibi, geometrik çentikler doğal olarak kirişin kolonla birleştiği yerlerde oluşur.
Problem kaynak altlığının varlığıyla şiddetlenir. Buna ek olarak problem, erimenin yetersiz olduğu bölgelerin
varlığıyla kaynak içindeki cüruf birikintileri veya uygun genişlikte bırakılmamış kaynak yapma boşlukları ile daha da
şiddetlenecektir. Bu şartlar altında, kaynakların ve çeliğin süneklik göstermesi mümkün değildir.
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
Süneklik ve Üç Eksenli Gerilmeler
Çoğu çekme ve uzama bilgileri yavaş olarak yüklenmiş tek eksenli çekme numunelerinden elde edilir. İşlem
devam ettikçe numune incelip daralacaktır. Numunenin kesit alanındaki azalma kırılmadan sonra ölçülüp kesit
alandaki daralma olarak ifade edilir. Çelik iki veya üç yönde yüklendiği taktirde kendi doğal özelliği olan sünekliği
gösteremez ve gevrek olarak kırılır. Bunun aksine aynı malzemeden imal edilmiş numune tek eksenli bir gerilmede
önemli bir süneklik ve uzama gösterir. Dolayısıyla hem malzemenin hem de malzeme düzeninin sünekliği dikkate
alınmalıdır.
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
Süneklik ve Üç Eksenli Gerilmeler
Aşağıdaki koşullarda malzemenin sünek davranması mümkündür;
- Kayma gerilmesi nedeniyle oluşan elastik olmayan kayma birim şekil değiştirmesi, uygulanan belirli gerilmeyi
serbest bırakacak yöndeyse
- Kesit alanda daralmaya izin verecek yeterli uzunlukta serbest malzeme mevcutsa
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
Süneklik ve Üç Eksenli Gerilmeler
Sınırlanmış koşullar kayma gerilmesi bileşenini düşürür.
İdeal olarak dengelenmiş üç eksenli gerilme koşullarında,
kesme kuvveti meydana gelmez ve sünek hareket
gözlenemez. Daha yüksek akıma dayanımlarıyla (bu daha
yüksek kayma dayanımı anlamına gelir), verilen bir kuvvet
için moment azalır. Küçük masdar uzunluğuna sahip bir
çekme deneyi numunesi, daha uzun serbest bir
numuneden daha az deforme olur.
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
PANEL BÖLGESİ
Sünek davranış göstermesi beklenen bir moment dayanımlı çerçevenin sismik davranışı kiriş kolon
bağlantısındaki performansa bağlıdır. Çok katlı çelik yapılarda kiriş kolon bağlantısında oluşan plastik moment,
ancak kolon flanşının çarpılmadığı, kolon gövdesinin akmadığı ve panel bölgesinin hasara uğramadığı durumda
karşılanır.
Süreklilik levhalarının sisteme eklenmesi flanş çarpılmasını ve kolon gövdesinin akmasını etkin olarak engeller.
Süreklilik levhalarının kullanılmadığı bağlantılarda kolon eksenindeki kiriş flanşı kaynağında bölgesel çatlamalar
oluşur, flanşın kalınlığı ve genişliği boyunca hızla yayılır. Bu tip hasar oluşumunu engellemek için şartnameler
beklenen azami kiriş flanş kuvveti, OR, flanş dayanımı değerini geçmesi halinde süreklilik levhasının kullanımını
şart koşar.
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
PANEL BÖLGESİ
Panel bölgesi, sağ ve sol kolon ile alt ve üst süreklilik
levhaları arasında sınırlanmış olan kiriş kolon
bağlantısındaki dikdörtgensel bölümdür. Panel bölgesine
aynı anda kolon ve kirişin yarattığı normal kuvvetler, kesme
kuvvetleri ve momentler etki eder (Şekil 3.11). Bu şekilde
gösterilen serbest vücut diyagramındaki eşitlik, panelin
yüzüne etkiyen kuvvetler pozitif olarak kabul edilerek
çözümlenir.
Müh. Selçuk Altan Özoğul, Kaynaklı Çelik Yapıların Deprem Sırasındaki Davranışı
ÇELİK YAPILARIN DEPREME KARŞI DAYANIKLILIĞI VE
DEPREM ESNASINDAKİ DAVRANIŞI
Çelik Yapıların Depreme Karşı Dayanıklılığı
•Aslında bizim ister betonarme ister çelik olsun tüm
taşıyıcı sistemlerden üç temel beklentimiz var;
•Bunların ilki dayanım; yani yatay yük etkisi altında
yapının doğrusal ve elastik olarak karşılayabileceği yük.
•İkincisi rijitlik; yapının hasar görmeden sahip olduğu
dayanım ve yer değiştirme arasındaki ilişkiye bağlı bir
değer.
•Üçüncüsü de yapı bir miktar hasar almaya başladıktan
sonra göçmeye giden sürece kadar olan yolun ne kadar
uzun olup olmadığı. Buna da süneklik diyoruz, yani
doğrusal olmayan deformasyon kapasitesi.
Çelik elemanlar kullanarak bir yapı teşkil ettiğimizde bu
üç kriterin yönetmeliklere uygun bir şekilde sağlanmasını
istiyoruz.
Türk Yapısal Çelik Derneği Yayını Çelik Yapılar Dergisi Sayı:74 Syf:12-15
Çelik Yapıların Depreme Karşı Dayanıklılığı
•Çelik taşıyıcılı sistemle tasarlanan bir yapıda yapı ağırlığının azalması ile yapıya gelen deprem kuvveti de
azalacaktır. Çelik yapılarda yapı ağırlığı , betonarme yapılara göre yaklaşık %50 daha az olduğundan
yapıya etkiyen deprem kuvveti aynı oranda azalacaktır.
•Çelik sünek bir malzemedir. Betonarmeye göre 18 kat daha sünektir. Süneklik , elastik davranışın
üzerindeki şekil değiştirmelerde enerji yutma yeteneği sağladığından bu özellik dinamik yükler altında
önem kazanmaktadır. Tekrarlı yüklemeler altında betonarme yapının tek yönlü ve sınırlı olan enerji yutma
yeteneği her tekrarda azalarak bozulur ve deformasyon oluşmadan kırılma gerçekleşir. Çelik yapıda ise
elastik sınırlar aşıldığında , bir başka deyişle beklenenin üzerinde yükler yapıya etkidiğinde, çelik yapı
elemanları yüksek şekil değiştirme kapasiteleri sayesinde öncelikle şekil değiştirir ve deforme olur. Şekil
değiştirme sırasında oluşan enerji yutulur ve etkiyen yükler altında yapı ayakta kalarak, yapı
elemanlarında deformasyon oluşabilmesi için yük kiriş ve kolonlar arasında dağılabilmelidir. Bunun
sağlanması için çelik yapılarda kiriş-kolon birleşimlerinin yük aktarımı için yeterli moment kapasitesine
sahip olmasına dikkat edilmelidir.
Türk Yapısal Çelik Derneği Yayını Çelik Yapılar Dergisi Sayı:74 Syf:12-15
Bugün çelik yapılarda çok yaygın olarak iki tür taşıyıcı sistem kullanıyoruz. Bir tanesi geleneksel kiriş
kolonlardan teşkil edilen moment dayanımlı çerçeveler, bir diğeri de çaprazlı sınıflar olarak ifade ettiğimiz
çerçeveler.
Bir moment dayanımlı çerçevede iki kolon arasındaki açıklık 10-12 metreye kadar çıkabiliyor. Dolayısıyla
bu da bize mimari açıdan; hem geniş bir açıklık sağlıyor hem de kesitler küçük, fazla yer kaplamıyor. Tabii
ki böyle bir sistemi oluşturduğumuz zaman basit olmasına rağmen fazla maliyet çıkartabiliyor. Çünkü bu
tip sistemler mimari açıdan çok estetik ve tercih edilen sistemler olmasına rağmen rijitlikleri oldukça düşük
olduğu için yatay yük etkisi altında yer değiştirmeleri sınırlandırmak açısından gereğinden büyük kesitler
kullanmak zorunda kalıyoruz.
Onun dışında çok yüksek derece rijitliğe sahip olan bir diğer sistemimiz ise çaprazlı çerçeveler. Biliyoruz
ki, herhangi bir yapısal sistemde bir rijitlik ve stabilite problemi varsa, bir çapraz eleman yerleştirmek
sistemin rijitliğini oldukça artırıyor. Merkezi çaprazlı sistemler bugün çelik yapılarda çok sıklıkla
kullandığımız taşıyıcı sistemlerden bir tanesi. Bu sistemde en büyük problem çapraz elemanın
burkulması. Burkulma bizim istediğimiz sünekliği karşılamayan bir olay. İki çapraz varken bu çaprazların
yarısı burkulduğu zaman sadece yarısı yükü aktarmada kullanılabiliyor. Bu da sünekliği önemli ölçüde
azaltıyor.
Bunun dışında birleşimin çekme kuvveti etkisi altında sıyrılması ve kopması veya levhada meydana
gelebilecek burkulmalar da deprem esnasında çelik çerçevelerde oldukça rastladığımız bir durum ve
tasarımda mutlaka göz önüne alınması gerekmektedir.
Türk Yapısal Çelik Derneği Yayını Çelik Yapılar Dergisi Sayı:74 Syf:12-15
Bunun dışında çaprazların arasını biraz açarak ‘dış merkez çaprazlı’ dediğimiz sistemler de oluşturmak
mümkün. Bunların maliyeti biraz yüksek ve deprem performansı oldukça iyi. Maliyet ve detaylandırması
zor olduğu için fazlaca kullanılan sistemler değiller. Fakat yönetmeliklerde gerekli yerlerde kullanılması için
detaylar var. Açıklıkların kısa olduğu taraftarlarda bunları tek taraflı olarak da kolon yüzünde kullanmak
mümkün.
Bunun dışında burkulması önlenmiş çaprazlı çerçeveler de var. Bunlarda ana felsefe, çaprazın
burkulmasını önlemek için dışarısına bir kılıf geçirerek ve bu kılıfı da çapraz elemanla birlikte
çalıştırmayarak sadece burkulmasını engelleyerek çekme ve basınç altındaki davranışlarını aynı tutmak
ve sünekliği artırmak. Bunlar da yaygın bir şekilde kullanılıyor. Tabii ki bunları yaparken karşımıza çelik
elemanla ilgili bir sürü sınır durum çıkıyor. Mesela basit bir kiriş tasarlarken bir yerde mutlaka plastik
mafsal oluşacak. Bunu göz önüne alıp nerede oluşacağına bizim karar vermemiz gerekmekte. Başlıklarda
lokal burkulmalar meydana geliyor. Eğer kirişe yeteri kadar yanal destek sağlanmazsa, yanal vurulmalı
burkulma dediğimiz bir sınır durum meydana geliyor ve elemanın taşıma gücünü önemli ölçüde azaltıyor.
Veya bir birleşim uygun bir şekilde tasarlanmadığında kırılabiliyor. Blok bir şekilde bulonların (cıvataların)
veya kaynağın çevrelediği alan rahat bir şekilde sıyrılarak birleşimden çıkıyor. Öyle bir birleşim artık yükü
aktaramaz durumdadır. Mutlaka başka bir arıza yoksa sistemde buranın yenilenmesi gerekir. Eğer sisteme
yeteri kadar et kalınlığı sağlanmadıysa lokal burkulmalar meydana geliyor. Yeteri kadar et kalınlığı
sağlasansa bile gövdede ve başlıkta bu lokal burkulmalar gene kaçınılmaz bir şekilde karşımıza çıkıyor.
Çünkü çelikte ne yaparsak yapalım bu tür burkulmaları engellemek mümkün değil. Bizim istediğimiz kadar
süneklik sağlandığı oranda lokal burkulmaya izin verebiliriz.
Türk Yapısal Çelik Derneği Yayını Çelik Yapılar Dergisi Sayı:74 Syf:12-15
ÇELİK YAPILARDA DEPREM HASARLARI VE SİSTEMSEL HASARLAR
ÇELİK YAPILARDA SIK GÖRÜLEN HASAR VE KUSURLAR
• Çatlaklar bir defa başladıktan sonra çok farklı yollar izleyerek genişleyip yayılabilmektedirler.
• Çatlak kaynak dikişinin içinde olabileceği gibi şekildeki görüldüğü üzere kaynağın hemen bitimindeki metalde de
meydana gelebilir.
• Çatlak yayılışı öyle bir yol izler ki; kolon başlığı kiriş başlığına bağlı kalarak kolonun geri kalan kısmından ayrılabilir.
• Çatlak tüm kolon başlığına yayılabilir.
•Çatlak başlıktan ilerleyerek gövdeye de yayılabilir.
• Başlıkta bu denli önemli bir çatlak oluştuğunda çatlağı açmaya zorlayacak kesit zorları etkisinde, başlık herhangi bir
rijitlik sağlamayacaktır. Aktarılması gereken eğilme momentinin ise diğer başlık ve gövde aracılığıyla aktarılması
gerekecektir. Bu durumda gövdedeki bulonlu bağlantılarda aşağıdaki resimde gözlenen göçme meydana gelecektir. Bunun
yanı sıra gövde levhasını kolon başlığına bağlayan kaynak dikişlerinde de çatlaklar meydana gelebilir.
•Birleşim bölgesini meydana getiren birleştirme araçlarının toplam enkesit alanı ve atalet momenti gibi büyüklüklerinin,
kirişten daha zayıf olması nedeniyle birleşim kaynaklarına ve kolonlara öngörülenden çok daha fazla yük gelebilmektedir.
•Çelik tasarımında esas alınan, ölçüme dayalı olarak istatiksel yöntemlerle belirlenen malzemenin (nominal) akma
gerilmesi, genellikle ortalama akma gerilmesi değerinin çok altında kaldığından, hesaplar sırasında çelik kirişlerin taşıma
gücü gerçekte olduğunun önemli derecede altında tahmin edilmiştir. Bu durum ise yukarıda anılan neticeyi doğurmuştur.
•Kiriş alt başlığını kolon başlığına bağlayan kaynak dikişlerinin sahada uygulanması sırasında her bir kaynak pasosu kiriş
gövdesi nedeniyle bölünmüş ve kiriş gövdesi her bir pasonun başlangıç ya da bitim noktası olmuştur.
•Üstelik genellikle kaynakçı gövdenin bir tarafındaki kaynak pasolarının tamamını bitirdikten sonra gövdenin diğer
kısmına geçmiştir. Oysa gövdenin bir tarafındaki bir paso tamamlandıktan sonra diğer tarafa geçip orada bir pasonun
daha bitirilmesi uygundur. Bu yöntem ortaya çıkan cüruf içerme, eriyip kaynaşamama, vb. kusurlar nedeniyle kaynak
dikişlerinde düşük kaliteye ve dolayısıyla şiddetli deprem yükü etkisinde çatlak oluşumuna neden olabilmektedir.
•Birleşimin geometrisi, kiriş başlığının kolon başlığına bağlandığı birleşimlerde kaynak kökünde meydan gelmesi olası
kusurların saptanmasını güçleştirmiştir.
•Kaynak işlemi tamamlandıktan sonra tipik olarak yerinde bırakılan karşılama parçaları kaynak köklerinin görsel olarak
incelenmesine engel olmuştur. Bu nedenle, kaynak kusurlarının tespiti için genellikle ultrasonik testler kullanılmıştır. Dahası,
ultrasonik testler bile kiriş alt başlığının bağlantısındaki kaynak kökünde olası kusurların tespitinde, özellikle kaynağın tam
orta kısmında kiriş gövdesinin bulunması nedeniyle yetersiz kalabilmiştir. Sonuç itibariyle, kaynaklı birleşimlerin pek
çoğunda çatlak oluşumuna neden olabilecek kusurlar yapım aşamalarında tespit edilememiştir.
1994, NORTHRIDGE DEPREMi:
•Japonya’da bulunan Kobe şehrinde, 17 Ocak 1995 sabahı Richter ölçeğine göre büyüklüğü 7.2 şiddetindeki depremde
yaklaşık 5.500 kişi hayatını kaybetti, 27.000 kişi yaralandı, 150.000 bina hasar gördü ve 30.000’den fazla kişi acil yerleşim
bölgelerine taşındı.
•Depremde, ahşap binaların dışında, betonarme ve çelik konstrüksiyon binalarda da hasarlar meydana gelmişti. Bu
depremin en çarpıcı sonuçlarından biri de çelik konstrüksiyonlardaki hasarın büyük kısmının alçak (2-5 katlı) binalarda
meydana gelmesi ve yedi katın üzerindeki binalarda yıkılma olmamasıydı. Binaların yüksekliğine ve tasarımına göre
kaynaklı bağlantıların şekli değişmekle birlikte, depremde hasar gören birçok alçak binada genellikle köşe kaynakları
kullanılmış olduğu görüldü.
:
ÇELİK YAPILARDA OLUŞAN HASARLARIN KAYNAKLA İLİŞKİSİ
Deprem sırasında yapıda meydana gelen zorlamaların birleşim bölgelerinde yoğun olarak hissedileceğinden
hareketle birleşim bölgelerinin güçlendirilmesi yoluna gidilmiştir
9.2.3.3 – Kaynaklı birleşimlerde çelik malzemesine ve kaynaklama yöntemine uygun kaynak metali kullanılacak ve
kaynak metalinin akma gerilmesi, birleştirilen esas metalin akma gerilmesinden daha az olmayacaktır. Deprem yükleri
etkisindeki elemanların ve birleşimlerinin tüm kaynaklarında Tablo 9.1’de öngörülen koşulları sağlayan kaynak metali
kullanılacaktır.
9.2.3.4 – Bulonlar ve kaynaklar, birleşimde aktarılan kuvveti veya bu kuvvetin bir bileşenini paylaşacak şekilde bir arada
kullanılamazlar.
Enkesit Koşulları
Süneklik düzeyi yüksek veya süneklik düzeyi sınırlı olarak
tasarlananacak sistem elemanları enkesitinin başlık
genişliği/kalınlığı, gövde yüksekliği/kalınlığı ve çap/et kalınlığı
oranları Tablo 9.3’te verilen ilgili sınır değerleri aşmayacaktır.
Çelik yapılar betonarme yapılara göre ortalama %50 daha hafiftir. Bu nedenle depremden daha az etkilenir.
Çeliğin sünek bir malzeme olması nedeniyle deprem etkilerinden yapıya giren enerjinin, oluşan plastik mafsallarda
plastik deformasyonlarla yutulması sonucu çelik yapılar depremden daha az etkilenir.
Fabrikada üretim koşullarının şantiyede üretim koşullarına göre daha elverişli olması ve kontrol kolaylığı nedeniyle
projelendirmede öngörülen yapı kalitesinin gerçekleştirilme şansı yüksek olmaktadır. Bu özellik yapı ömrünün
artmasına, dolayısıyla projenin toplam maliyetinin azalmasına neden olmaktadır.
Çelik yapılardaki mevcut profillerin gereğinde demonte edilerek, başka bir yapıda kullanılabilmesi olanağı vardır;
Bu nedenle çelik yapılar betonarme yapılara göre daima daha ekonomiktir.
Çelik taşıyıcı sistemlerde mevcut yükün daha sonradan artırılması halinde, gerekli olan güçlendirme işlemi ilave
çelik levhaların kaynaklanması yöntemi ile kolay ve ekonomik bir şekilde yapılabilmektedir. Oysa bu işlem
betonarme yapılarda çok daha zaman alıcı ve yüksek maliyetlidir.
Herhangi bir nedenle hasar gören yapı elemanı rahatlıkla değiştirilebilir. Bu işlem hızlı, kolay ve düşük maliyetlidir.
Çeliğin değişik formlarda üretilmesi nedeniyle tasarlanan mimari planlar kolaylıkla uygulanabilir.
Tüm tesisat gereçleri döşeme kirişleriyle asma tavan arasında kalan veya kolon profilindeki boşluklardan, ana
taşıyıcı sisteme hasar verilmeden geçirilebilmektedir.
Betonarme yapılarda gerçekleştirilmesi mümkün olmayan açıklıklar çelik yapılarda kolaylıkla sağlanabilir.
Homojen ve izotrop bir malzeme olduğundan kendisinden beklenilen davranışı gösterir ve statik hesaplamalardaki
hata payı çok düşüktür.
Çeliğin korozyona ve yangına karşı koruma gerektirmesi olarak sıralanabilir. Bu husus paslanmaya karşı boyalar